Demokratik Halk İktidarı İçin İşçi-Köylü Sayı 47

Page 1

İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin

Sayı:

47

Ç I

K T I

Açılım’ın yol haritası: * 4-17 Eylül 2009

* Fiyatı: 1.50 TL

* ISSN: 1307-878X

“Tek dil, tek bayrak, tek devlet”

A. Gül’ün “iyi şeyler olacak” açıklamasının üzerinden henüz daha iki ay geçmişken, bu “iyi şeylerin” cumhuriyet tarihiyle yaşıt “Tek dil, tek millet, tek bayrak, tek devlet” gerçekliği bir kez daha ortaya çıktı. Bir kez daha “açılım”ın anlamı, niyeti ve hedefi direkt “açılım” sahiplerinin dilinden döküldü: Tasfiye YALAN ve ALDATMACA

İki aydır “hayal aleminde” bir kuş misali uçma hezeyanı yaşanıyor ülkemiz topraklarında. Cumhurbaşkanı A. Gül’ün “iyi şeyler olacak” masalları, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın büyük bir “ciddiyetle” toplumun “her kesimini” dolaşıp oynadığı demokrasicilik oyunu, Başbakan Erdoğan’ın gözyaşları içinde dinlenen ve takdir toplayan konuşması, hepsi ama hepsinin bir YALAN ve ALDATMACA olduğu “bilmeyenler” ve “bilmek istemeyenler” için açık hale geldi bir kez daha!

ESENYURT’TA DİRENİŞ VAR

AÇILIM DEĞİL TASFİYE

27 Mayıs’ta kanser hastası devrimci tutsak Güler Zere’nin durumunu yeniden görüşen Adli Tıp Kurumu, işlevini, misyonunu ve yapısını bir kez daha gözler önüne serdi. ATK, onkolog bulunmadığı vs. gerekçelerle olumlu bir karar almazken, Zere’yi sahiplenen binlerce insan mücadeleyi yükseltmekte kararlı! “Güler Zere’ye özgürlük” şiarıyla hasta tutsakların serbest bırakılması talebini güçlü bir şekilde haykıralım! Sayfa 7

Ama yine de bir kez daha tekrar etmekte fayda var, hala “bilmeyenlere” ve “bilmek istemeyenlere”: Hemen herkesi bir biçimde yanıltan ya da açık düşüren “açılım” sürecinin, zerre kadar “demokratik” bir nitelik taşımadığı anlaşılmak zorundadır. Bu çerçevede, faşist devlet yapısında herhangi bir esneme olmayacağı gibi “ulusal” hak ve özgürlükler alanında herhangi bir “açılım”ın gerçekleşme şansının bulunmadığı da görülmelidir. Göstermelik, kırıntı düzeyde bazı “haklar” ile Ulusal Hareket’in tasfiyesini amaçlayan bir süreç işletilmeye çalışılmaktadır ve TSK bu sürecin bir parçası olarak hareket etmektedir.

Kriz, işsizlik ve yoksulluğu artırırken; sendikaların maskesini de düşürüyor!

İşçi-köylü’den Emeğimiz “kırmızı çizgimizdir”; Sahip çıkacağız! Ekonomik krizin dünyada yarattığı siyasal, sosyal sonuçlara karşı dire-

nişler de gittikçe ısınmakta; fabrika

işgalleri, yol kapatmalar gibi yasal

çerçevenin dışına taşan radikal biçimler almaktadır.

Fransa, Güney Kore, Endonezya, Hindistan gibi ülkelerde de ekonomik kriz ve işçi emekçilerin açlık,

yoksulluk ve sefalete itilmesi, haklarının gasp edilmesi direnişleri ra-

dikal biçimlere çekmekte egemen

sömürücü sınıflar özel eğitimli as-

keri güçleriyle işçi-emekçilerin mücadelesine saldırmaktadır.

Sayfa 2

C

M

Y

K

4 Kriz dönemlerini işten çıkarmalarda fırsata çeviren patronların yanı sıra sistem açısından temel yönelim sınıfa yönelik kapsamlı saldırı paketlerinin yoğunlaştırılmasıdır. 4 Kıdem tazminatının kaldırılmasının yeniden gündeme getirilmesi, işten çıkarılanların ilk elden sendikalı, örgütlü işçiler olması ile örgütlülüğe saldırılması, hiçbir sosyal güvence olmaksızın kayıt dışı binlerce insanın çalıştırılması, son dönem tartışılan ve cumhurbaşkanından dönen Özel İstihdam Bürolarının yasallaştırılması, kapsamlı saldırıların başında geliyor.

4 Sendikal bürokrasinin konuyla ilgili “dikkate değer” tepkisi yasanın veto edilmesi için cumhurbaşkanına yaptığı çağ Sayfa 9 rıdır.

KONUT İŞÇİLERİ ÖRGÜTLENİYOR

Çalışanımıza

Ev emekçisi kadınların içerisinde örgütlenme mücadelesi veren Konut İşçileri Sendikası, birçok sendikanın işçi-emekçinin gözünde güvenirliliğini zedelediği bir dönemde, işçilerinin arkasında sonuna kadar durmakta kararlı. Sendikalaşma mücadelesi hakkında daha ayrıntılı bilgi edinebilmek için Konut İşçileri Sendikası İstanbul Şube Başkanı Nebile Irmak Çetin ile bir röportaj yaptık. Çetin “insanca yaşamak, emeğimizin karşılığını almak ve insan gibi muamele görmek en doğal hakkımız ve bunu elde etmenin tek yolu örgütlenmeden geçiyor” diyor. Sayfa 2

yönelik

komplo ve

tutuklama! Baskılarla, düzmece senaryolarla, komplolarla devrimcilere yönelik saldırganlığını artıran devletin yeni saldırısı Kartal Büro temsilcimiz Suzan Zengin’e yönelik gerçekleşti. Suzan Zengin’i evinden “bir dosya ile ilgili ifadesini alacağız” diyerek gözaltına alan polisin bir komplo peşinde olduğu or Sayfa 16 taya çıktı.

Emekçinin Gündemi

Sınıfsal Yaklaşım

Evrensel Bakış

Pusula

Çanlar niçin ve kimin için

Sistemin krizini

Görev ve sorumluluklara

çalıyor?

derinleştirmek...

dair bazı notlar (4)

Sayfa 3

Sayfa 4

28 Mart seçimleri döneminde AKP hükümetinin talimatı ile birçok ilçe belediyesi yeniden düzenlenmişti. Bunlardan biri de Esenyurt Belediyesi oldu. Yakuplu ve Kıraç’ın bazı bölgeleri Esenyurt Belediyesi’ne bağlandı. Burada çalışan işçiler de Esenyurt Belediyesi’ne verildi. Şu an belediye bünyesinde yaklaşık 300 işçi çalışıyor. İşçilerin öncesinde sendikalı olmaları AKP’li belediyeyi rahatsız etti. Belediye yönetimi, işçileri tehdit ederek sendikadan istifa etmelerini istedi, işçiler bunu kabul etmeyince işçileri kapı Sayfa 4 önüne koydu.

Sayfa 11

İnsanlık hırsızları Sayfa 13


‹flçi-köylü 2

Yaflam›n içinden

4-17 Eylül 2009

KONUT ‹fiÇ‹LER‹ ÖRGÜTLEN‹YOR!

‹flçi-köylü’den

“‹nsan gibi yaflamak, insan gibi muamele görmek ve eme¤imizin karfl›l›¤›n› almak için örgütleniyoruz!”

Eme¤imiz “k›rm›z› çizgimizdir”;

Ev emekçisi kad›nlar›n içerisinde örgütlenme mücadelesi verdikleri Konut ‹flçileri Sendikas›, birçok sendikan›n iflçi-emekçinin gözünde güvenirlili¤ini zedeledi¤i bir dönemde, iflçilerinin arkas›nda sonuna kadar durmakta kararl›. Sendikalaflma mücadelesi hakk›nda daha ayr›nt›l› bilgi edinebilmek için Konut ‹flçileri Sendikas› ‹stanbul fiube Baflkan› Nebile Irmak Çetin ile bir röportaj yapt›k: ‹flçi-Köylü: Sendikan›zda örgütlenme mücadelesi veren ev emekçisi kad›nlar, oldukça kötü koflullarda çal›fl›yorlar. Onlar› yak›ndan tan›yorsunuz. Nebile Irmak: Bu ülkede insana de¤er verilmiyor ne yaz›k ki! Ev hizmetlerinde çal›flan kad›n arkadafllar›m›z›n yapt›klar› ifl için bir meslek tan›m› yap›lmayarak, bu emekçiler istihdama dahil edilmiyor ve esnek çal›flma koflullar› dayat›l›yor. Arkadafllar›m›z›n çal›flma koflullar› için köleci bir anlay›flla hareket edildi¤ini söyleyebiliriz. Yap›lan iflin bir ad› olmad›¤› gibi tüm yasa kapsamlar›n›n d›fl›nda kal›yor. ‹fl Kanunu’nun da, Sigorta Kanunu’nun da… Bu alanda çal›flan kad›nlar, insan yerine konulmuyor ve onur k›r›c› davran›fllara maruz kal›yorlar. Memleketi, etnik kimli¤i, fiziki özellikleri (fliflmansa da ifle al›nm›yor, çok güzelse de) her fleyi inceleniyor ve ona göre ifle kabul ediliyorlar. - Ev emekçisi kad›nlar nas›l ifl buluyorlar ve çal›flt›klar› yerlerde ne gibi durumlarla karfl›lafl›yorlar? - Hükümetin haz›rlad›¤› kriz paketinde hat›rlarsan›z, “Özel ‹stihdam Bürolar›” (Ö‹B) oluflturulmas› ile ilgili bir madde vard›. Kamuoyunda çok tepki toplay›nca, Cumhurbaflkan› taraf›ndan veto edilmifl ve rafa kald›r›lm›flt›. Asl›nda bahsi geçen bu Ö‹B, “dan›flmanl›k” ad› alt›nda var olan ve Ö‹B ile ayn› ifllevi gören iflçi pazarlama flirketlerinin yasallaflmas› ve yayg›nlaflmas›n› amaçl›yordu. Ev hizmetlerinde çal›flan kad›nlar da bu “dan›flmanl›klar” arac›l›¤›yla ifl buluyor. Ancak dan›flmanl›k, ifl bulunca hem iflçiden hem iflverenden para al›yor ve gerisine hiçbir flekilde kar›flm›yor.

Örne¤in bir ay boyunca bir evde çal›flt›n›z. Ay sonu ücretinizi alacaks›n›z. Ancak evin sahibi sizi h›rs›zl›kla suçlayarak eme¤inize el koyuyor ve kovuyor; sizin baflvurabilece¤iniz ve hakk›n›z› arayabilece¤iniz hiçbir yasal kap› yok. Bunlar›n d›fl›nda, bu iflte çal›flan kad›nlar, sabah yaflad›klar› yoksul muhitten ç›karak zengin bir yere gidiyorlar. Yan›nda çal›flt›¤› kad›na benzemeye çal›fl›yor vs. Kad›n bu ikilemi kald›ram›yor ve kabullenemiyor. Bu da onlar›n ciddi sorunlar yaflamas›na neden oluyor. - Bu alanda haklar› en çok gasp edilenler kesimlerden biri de kaçak çal›flt›r›lan göçmen kad›nlar... - Evet, göçmen kad›nlar çok kötü koflullarda çal›flt›r›l›yorlar. T›pk› bir köle gibi. Kad›n›n pasaportuna ve tüm kimlik bilgilerine el koyuyorlar. Zaten kaçak olan kad›n, birçok tehditle karfl›lafl›yor ve daha çok korkuyor. S›n›r d›fl› edilmemek için tüm bunlar› kabulleniyor. Sar›yer, Beykoz Konaklar› gibi yerlerde çal›flan kad›nlar›n ço¤u göçmendir. Genelde e¤itimli olan bu kad›nlar, “sahipleri” taraf›ndan adeta yar›flt›r›l›yorlar. Bu alanda çal›flan kad›nlar›n hemen hepsi tacize, tecavüze maruz kal›yor ancak göçmenler bu durumla daha s›k karfl›lafl›yorlar. Ayr›ca göçmen kad›nlar, daha ucuza çal›flt›r›ld›¤› için bu alanda çal›flan di¤er kad›nlara da ucuz çal›flma dayat›l›yor. - Yasalar, iflçi ve emekçilerin örgütlenmesi önünde ciddi anlamda engel oluflturuyor. Sistemin meslekten bile saymad›¤› bu alanda örgütlülük yaratmak biraz daha emek ve ›srar isteyen bir mücadele de¤il mi? - Bu alan›n hizmet iflkoluna

‹nsanca yaflamak, eme¤imizin karfl›l›¤›n› almak ve insan gibi muamele görmek en do¤al hakk›m›z ve bunu elde etmenin tek yolu örgütlenmeden geçiyor. Biz bu konuda üstümüze düfleni yapmak istiyoruz.

dahil olmas› gerekiyor, bizim sendikada örgütlenebilmeleri için… Diyelim ki dahil edildiler, bu kez de karfl›m›za yasalar ç›k›yor. TC yasas›na göre sendikal› olabilmek için notere gitmek gerekiyor. Noter de sizden hem sigorta hem de iflyerinin sicil numaras›n› istiyor. Bu alanda bu ikisini biraraya getirmek imkâns›z. Biz de flimdi fiili örgütlenme yap›yor ve bu konu ile ilgili kamuoyu yaratmaya çal›fl›yoruz. Bunun için de siyasi partilerden, emek örgütlerinden, kad›n derneklerinden destek almaya çal›fl›yoruz. Sonra da bu arkadafllar›m›z› fiili olarak sendikal› yaparak Bakanl›¤a gönderece¤iz. Ama çok iyi biliyoruz ki baflvurular›m›z reddedilecek ve arkadafllar›m›z için “bunlar iflçi de¤il” denilecek. Kendi yasalar›na göre de “hakl›lar!” Buna ra¤men sendikan›n öncülü¤ünde, azimli ve kararl› arkadafllar›m›z ile bunu A‹HM’e kadar götürece¤iz. Emekten yana olan, özellikle kad›n milletvekilleri arac›l›¤›yla meclise önergeler sunaca¤›z. Tüm bunlar bizim, bu alan› istihdama dâhil edebilmek ve örgütlenme hakk› kazanabilmek için verdi¤imiz yasal bir mücadeledir. Burada da amac›m›za ulaflamazsak, bu bizim için engel olmaz. Çünkü bu, bizim en insani hakk›m›z ve onlar›n yasalar› bunun önünde engel de¤ildir. Örgütlenmek, her ne kadar zor ve çok da¤›n›k olsa da, özellikle bizim alan›m›zda, zorunlu hem de çok zorunlu! Evet, belli s›k›nt›lar›m›z var. Ancak insanca yaflamak, eme¤imizin karfl›l›¤›n› almak ve insan gibi muamele görmek en do¤al hakk›m›z ve bunu elde etmenin tek yolu örgütlenmeden geçiyor. Biz bu konuda üstümüze düfleni yapmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki, sadece örgütlü bir toplum, her zaman toplum için kazan›m› esas alabilir. - Bu alanda genel olarak kad›nlar çal›fl›yor ve sizin flimdi verdi¤iniz sendika mücadelesinde de kad›nlar ön plana ç›kacakt›r. - Sendikalar›n y›prand›¤› ve iflçilerin güvenini iyiden iyiye yitirdi¤i bir dönemdeyiz. Sendikalarda da, sistemin sahip oldu¤u ataerkil zihniyet hala var. Yönetimlerde kad›n oran› s›f›ra yak›n. Bu durumu di¤erlerine göre görece k›rabilmifl bir KESK var. Dikkat ederseniz kad›nlar›n aktif oldu¤u bu sendika, birço¤u yerinde dururken alanlara ç›k›yor. –Yeterli olmasa da!- Kad›n›n bu süreçte mücadeleye dâhil edilmesi büyük bir kazan›m olur.

Son dönemlerde, kad›n, emek mücadelesinde ön plana ç›kt› ve oldukça etkiliydi. DESA’da, Novamed’de vs. Çünkü kad›n bulundu¤u her alanda en ezilen konumunda, bu yüzden de mücadelesine sahip ç›kma konusunda daha ›srarl›. Kürt özgürlük mücadelesinde de öyle! Bak›yorsunuz, okuma-yazma bile bilmeyen bir kad›ndan, bir eylemde tüm siyasetçileri altta b›rakacak sözler duyabiliyorsunuz. Bütün bunlar kad›n›n kendi mücadelesi sonucudur. Bu yüzden de, flimdi ben, kad›n›n oldu¤u bu mücadelemize bu kadar güveniyorum. - Ev ifli, bizim toplumumuzda “kad›n ifli” olarak görülüyor. Bu mücadele ayn› zamanda, ev içindeki ifller ücretsiz yapt›r›larak eme¤i sömürülen kad›nlar› da iflçi mertebesine getirecektir. - Zaten ev emekçisi kad›n›n -ev han›m›(!)- yapt›¤› iflin istihdama dahil edilmesi gerekir. Çünkü kad›n, ev içerisinde bir hizmet üretiyor –bu, efli ve çocuklar› için bile olsa- sonuçta. Bu kad›nlar, devlet taraf›ndan maafla ba¤lanmal›, sigortalar› yap›lmal› ve emeklilikleri güvenceye al›nmal›d›r. Elbette bu, sistem için büyük bir kay›p ancak kad›nlar için büyük bir kazan›md›r. Mücadeleye inan›yorum ve kad›na biçilen bu tarihi rolün iflimizi daha da zorlaflt›rd›¤›n› biliyorum. Ama kad›n›n kendine inanmas›, bu zorlu¤u aflmada en büyük gücümüzdür. - Genel olarak emek cephesinde yaflanan, iflçi ve emekçilerin mücadele etmesine engel olan yabanc›laflman›n; bu alanda da etkin oldu¤unu ve bunun afl›lmas› gerekti¤ini söyleyebilir miyiz? - Öyle bir ülkede yafl›yoruz ki, hemen hepimiz, özellikle kad›n olarak bizler, eme¤imize yabanc›laflmam›z› içsellefltirmifliz. ‹nsan›n eme¤ine yabanc›laflmas›, hak arama bilinci önündeki, sistemin yasalar›ndan bile önce gelen en büyük engeldir. Özellikle 12 Eylül sonras›, sistemin iflçiler üzerinden kazand›¤› en büyük baflar› budur. ‹nsanlar o karanl›k süreçten sonra gerçek anlamda eme¤ine sahip ç›kam›yor ve bilinç düzeyleri çok düflük. Bunun temel nedeni elbette sistemdir ancak üzerlerine düflen görevi gerçek anlamda yapmayarak, koltuk sevdas›na düflen sendikalar da sistem kadar suçludur.

“Sorunlar›m›za ancak örgütlü bir flekilde sahip ç›kabiliriz!” Gülhan Benli, 16 y›ld›r çocuk bak›c›l›¤› ve temizlikçilik yapan bir ev emekçisi. Güvencesiz, esnek ve istihdam d›fl› ve köle gibi çal›flt›r›lan binlerce ev emekçisinden sadece biri. Daha insanca bir yaflam için, her ne kadar yasalar önlerine binbir engel ç›karsa da sendikal› olma mücadelesi veriyor. ‹flçi-köylü gazetesi olarak ev emekçilerinin yaflad›klar›n› okurlar›m›za ulaflt›rmak için Benli ile k›sa bir röportaj yapt›k: - Gündelikçi iflçi olarak çal›flan ev emekçilerinin çal›flma koflullar› hakk›nda bilgi alabilir miyiz? Gülhan Benli: Biz, evlere; yat›l›, gündüzlü veya gündelik gidiyoruz. Hasta, yafll›, çocuk bak›c›s›, aflç›, temizlikçi, bahç›van olarak veya sadece bunlardan biri için çal›flmaya gitmifl olmam›za ra¤men bu ifllerden birço¤unu bir arada yapmak zorunda b›rak›l›yoruz. Diyelim ki çocuk bak›c›l›¤›na gidiyorum. Orada çal›fl›rken, ayn› zamanda yeme¤i ve temizli¤i de yapt›rabiliyorlar. Bir ifl tan›m› olmad›¤› için böyle ve daha çeflitli esnek çal›flma koflullar› ile karfl›lafl›yoruz.

Çal›flt›¤›m›z yerlerde sa¤l›¤›m›z hiçe say›l›yor. Mesela bebek veya hasta bak›c›l›¤› yapacaksak bizden kapsaml› sa¤l›k raporlar› istiyorlar. Bunun sebebi ise bulafl›c› hastal›¤›m›z var m›, yok mu ö¤renmek! Ama bak›c›l›¤›n› yapt›klar›m›zdan bize bulaflabilecek hastal›klardan bahsedilmiyor, bunu engellemek için hiç önlem al›nm›yor. - Sendikal› olmak için mücadele veriyorsunuz. Örgütlenme çal›flmalar›n›z nas›l gidiyor? - Bizimkisi öyle bir iflkolu ki, sendikal› olmak için baflvursak bile yasalarla istihdam d›fl› b›rak›l›p örgütlenmemiz önüne birçok engel konulmufl. Yapt›¤›m›z iflin bir “meslek tan›m›” yok ‹fl Kanunu’nda! Bu da sömürünün önünü alabildi¤ince aç›yor. Resmen siz köle, onlar sahip konuma geliyorsunuz. Bizim en bafltan beri ve hala verdi¤imiz mücadele öncelikle yapt›¤›m›z ifl için bir “meslek tan›m›” kazanmak! Bu sektörde on binlerce kad›n çal›fl›yor. Kad›nlar bile yapt›klar› ifle meslek gözüyle de¤il ek ifl, ek gelir gözüyle bak›yorlar. Biz flimdi beflerli, onarl› gruplar halinde toplant›lar yaparak, çevremizde tan›-

d›¤›m›z meslektafllar›m›za telefonlarla ulaflarak sohbet ediyoruz. Ama çal›flma saatlerimiz, izinlerimiz birbirine uymuyor. (Bunun sebebi de maruz b›rak›ld›¤›m›z esnek çal›flma koflullar›…) Ama tüm engellere ra¤men sonuna kadar sendikal› olmak için mücadele verece¤iz. Sorunlar›m›za ancak örgütlenirsek sahip ç›kabiliriz. Bireysel çabalar çözüm de¤il! - Sizin de söyledi¤iniz gibi bireysel çabalarla sistemin neden oldu¤u sorunlar› aflamay›z. Güçlü bir örgütlülük gereklidir... - Bir kartopu düflünün: O kar topu-

nu s›k› s›k› yapt›ktan sonra karl› zeminin üzerinde yuvarlad›¤›n›zda kocaman bir 盤 olur. ‹flte ben, o 盤›n önünde durabilecek hiçbir güç tan›m›yorum. O yüzden biz de 盤 gibi büyüyüp gelece¤iz. Buradan meslektafllar›ma sesleniyorum: Eme¤imize, bedenimize, kimli¤imize, kiflili¤imize sahip ç›kmak için öncelikle bir araya gelerek sorunlar›m›za sahip ç›kmal›y›z. (‹stanbul)

Ev emekçileri; “Hayat›m›z tehlikede!” Sar›yer’de, iki y›ld›r; ücretsiz, sigortas›z, sadece bar›nma karfl›l›¤›, yafll› ve hasta bir çiftin bak›c›l›¤›n› yapan 8 ayl›k hamile Nilgün O¤uz adl› ev emekçisi kad›n, bak›c›l›¤›n› yapt›¤› kad›n›n kardefli ‹smet Onay taraf›ndan tabancayla vuruldu. Yo¤un bak›ma kald›r›lan O¤uz’un sekiz ayl›k bebe¤i de kad›n›n karn›na gelen kurflunla aya¤›ndan yaraland›.

Hiçbir güvencesi olmadan çal›flan O¤uz’u, sendikal› olma mücadelesi veren ev emekçisi arkadafllar› ve Konut ‹flçileri Sendikas› yaln›z b›rakmad›. (H. Merkezi)

sahip ç›kaca¤›z Ekonomik krizin dünyada yaratt›¤› siyasal, sosyal sonuçlara karfl› direnifller de gittikçe ›s›nmakta; fabrika iflgalleri, yol kapatmalar gibi yasal çerçevenin d›fl›na taflan radikal biçimler almaktad›r. Fransa, Güney Kore, Endonezya, Hindistan gibi ülkelerde de ekonomik kriz ve iflçi emekçilerin açl›k, yoksulluk ve sefalete itilmesi, haklar›n›n gasp edilmesi direniflleri radikal biçimlere çekmekte egemen sömürücü s›n›flar özel e¤itimli askeri güçleriyle iflçi-emekçilerin mücadelesine sald›rmaktad›r. Ekonomik krizle birlikte sermayenin sald›r›lar›n› art›rd›¤› böylesi zamanlarda iflçi s›n›f› ve emekçilerin kazan›lm›fl haklar›n› korumalar›n›n ve yeni haklar elde etmelerinin yolunun militan bir mücadeleden geçece¤i aç›kt›r. Mücadelenin daha çok sertleflip radikalleflece¤ini emperyalist-kapitalizmin içinde bulundu¤u ekonomik ve siyasi krizden, Türk egemen sömürücü s›n›flar›n en küçük demokratik hakk›n kullan›m›nda dahi iflçi emekçilere fluursuzca sald›rmas›ndan ç›karmak mümkündür. Özellikle 2000 y›l›ndan sonra 15 günde 15 yasan›n ç›kar›lmas› ile özellefltirmeler “ekonomiyi kurtarma” ad› alt›nda dizginlerinden boflalm›fl bir flekilde gerçeklefltirilmektedir IMF’nin emirleri “niyet mektubu” denilerek gizlenmeye, inceltilmeye çal›fl›lmakta özellefltirme sald›r›lar›, bugün sonuçlar›n› esnek ve kurals›z çal›flman›n dayat›lmas›, örgütsüzlefltirme ve iflten atmalar fleklinde ortaya koymaktad›r. Son aç›klanan verilere göre sadece Türk-‹fl bünyesinde çeflitli iflkollar›nda örgütlü sendikalara üye 40 bin 755 iflçinin (son 10 ayl›k zamanda) ifline ekonomik kriz gerekçe gösterilerek son verilmifltir. 44 bin 340 iflçi de ücretsiz izne ç›kar›lm›flt›r. (‹statistik Birgün gazetesi, 27.08.2009) Bu sald›r›lara karfl› kuflkusuz iflçi-emekçilerin tepkisi de artmaktad›r. Esnek ve kurals›z çal›flman›n 4857 say›l› ifl yasas› ile üzerine yasal bir örtünün çekilmesi, sigortas›z çal›flmay› da yo¤unlaflt›rm›flt›r. Örgütlenme özgürlü¤ünün, ifl güvencesinin, iflçi sa¤l›¤›n›n, uygun çal›flma flartlar›n›n oldukça geri planlara at›ld›¤› bu sistemin temelinin 2001 krizinin ard›nda flekillendirilen yönetsel yap›yla ve ekonomik programlarla at›ld›¤› bir gerçektir. Devlet ve kamu sendikalar› aras›nda ki toplu görüflmelerin 6. turu tamamlan›rken kamu emekçilerine alay edercesine yüzde 2+2 oran› gibi komik zam oranlar› teklif edilmektedir. Bilindi¤i gibi KESK bu görüflmeleri protesto ederek kat›lmam›fl, ‘T‹S yoksa grev var” slogan›yla eylemler düzenlemifl, T‹S ve grev hakk› tan›nmad›kça da kat›lmayaca¤›n› ifade etmektedir. Bursa’da D‹SK’e ba¤l› Metal-‹fl’te örgütlü Asil Çelik iflçilerinin bafllatt›¤› greve karfl›l›k patronlar lokavt ilan etmifllerdi, 8 ayd›r mücadelelerini sürdüren iflçiler 20 A¤ustos’ta açl›k grevine bafllad›. D‹SK Genel-‹fl bünyesinde örgütlü olan Kent Afi iflçileri 100. günü geride b›rakt›klar› haklar› için mücadelelerini sürdürüyor. Karfl›yaka belediye baflkan›, örgütlü iflçi düflman› Cevdet Durak’›n iflten ç›kard›¤› iflçiler tüm bask›lara ra¤men mücadelelerini kararl› bir flekilde sürdürüyor. Yine Ad›yaman TPAO iflçileri TPAO patronlar› ve çevik kuvvet polislerinin tüm sald›r›lar›na karfl› direnifllerini sürdürüyor. 31 Aral›k 2008’den bu yana devam eden Asemat iflçilerinin grevi (Bursa) 450. günlerine yaklaflan E-Kart iflçilerinin direnifli, 22 Aral›k 2008’den bu yana süren Sinter iflçilerinin direnifli, 16 Nisan’da bafllayan Kocaeli Belediye-‹fl iflçilerinin grevi, Stil tekstil iflçilerinin 70 gündür süren direnifli (‹stanbul) ve daha sayamad›¤›m›z birçok iflkolunda örgütlü bulunan iflçiler haklar› için direnmektedir. Komprador burjuvazi, iflçi ve emekçilerin onca bedel ödeyerek kazand›klar› haklar›na sald›rmakta, gasp etmektedir. 4857 say›l› ifl yasas›, 2922 say›l› T‹S, Grev ve Lokavt kanonu ve di¤er yasalar›n anlatt›klar› bunlar› iflaret etmektedir. Özellikle grev konusuyla, grev hakk›na getirilen k›s›tlamalar bu mücadele arac›n› adeta kufla çevirmifl, etkisizlefltirmifltir. Bu hakk›n tan›nd›¤› iflkolu say›s›n›n s›n›rland›r›lmas› ise örgütsüzlefltirme sald›r›s›n›n bir boyutunu ifade etmektedir. ‹flçi s›n›f› alan›nda tüm bunlar yaflan›rken mücadelede giderek k›z›flmaktad›r. S›n›f›n öncüleri devrimcilerin ve komünistlerin katledilmeleri, hapishanelerde çürütülmesi ve hastal›klara terk edilmesi politikas› devletin geleneksel bir tavr› olarak sürmektedir. Elbistan Hapishanesi’nde tutuklu bulunan kanser hastas› Güler Zere flahs›nda somutlaflan mücadele de ivmesinden bir fley kaybetmeden devam etmektedir. Adli T›p Kurumu Güler Zere ile ilgili raporu erteleyerek zaman kazanmaya çal›flmaktad›r. Devlet, böyle bir atmosferde bir karar aç›klamak yerine süreci uzatmay› hedeflemektedir. Bu da Güler Zere ve onun durumunda olan onlarca devrimci, ilerici, yurtsever tutsa¤›n ölüm ferman› anlam›na gelmektedir. Hasta tutsaklar›n özgürlü¤ü için verilen mücadelede yakalanan düzey önemli bir noktad›r bunu savunmak ve daha ileri bir noktaya tafl›mak güncel bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktad›r.


‹flçi-köylü 4

‹flçi/köylü

4-17 Eylül 2009 r çevirenle a t a s r › f Krizi

ESENYURT’TA D‹REN‹fi VAR! 28 Mart seçimleri döneminde AKP hükümetinin talimat› ile birçok ilçe belediyesi yeniden düzenlenmiflti. Bunlardan biri de Esenyurt Belediyesi oldu. Yakuplu ve K›raç’›n baz› bölgeleri Esenyurt Belediyesi’ne ba¤land›. Burada çal›flan iflçiler de Esenyurt Belediyesi’ne verildi. fiu an belediye bünyesinde yaklafl›k 300 iflçi çal›fl›yor. ‹flçilerin öncesinde sendikal› olmalar› AKP’li belediyeyi rahats›z etti. Belediye yönetimi, iflçileri tehdit ederek sendikadan istifa etmelerini istedi, iflçiler bunu kabul etmeyince iflçileri kap› önüne koydu. Önce üç iflçi ard›ndan iki iflçi iflten ç›kar›ld›. Süreci örgütleyen Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube iflçilerle birlikte direnifl karar› ald›. Belediye Baflkan Yard›mc›s› Emin Batmazo¤lu’nun tehditlerine ra¤men iflçiler pankartlar›n› asarak direnifle geçti. AKP’li Belediye direnifle tahammül edemedi ve 27 A¤ustos sabah› (direniflin dokuzuncu günü) fiube Baflkan› Hasan Gülüm’le birlikte pankartlar›n› asmak isteyen iflçiler Baflkan Yard›mc›s› Batmazo¤lu’nun sald›r›s›na u¤rad›. fiube Baflkan›na hakaret eden Batmazo¤lu’nun bu tavr› iflçilerin direnifli ile karfl›l›k buldu. Batmazo¤lu pankarta sald›rarak y›rtmaya çal›flt›, “bu adam ortal›¤› kar›flt›r›yor” diyerek Hasan Gülüm’ü hedef göstermeye, ortam› provoke etmeye çal›flt›. ‹flçilerin kararl› duruflu ile Batmazo¤lu’nun bu sald›r-

gan tutumu bofla ç›kar›ld›. ‹flçiler, sendikan›n öncülü¤ünde ifllerine sendikal› olarak dönünceye kadar mücadele etmekte kararl›. ‹flçiKöylü gazetesi olarak direnifli bafllad›¤› ilk günden itibaren yak›ndan takip ediyoruz. Gazete olarak iflçileri ziyaret ederek direnifl hakk›nda bilgi ald›k.

Biz hakk›m›z› alana kadar y›lmayaca¤›z! Belediye önüne gitti¤imiz gün baflkan yard›mc›s›n›n iflçilerle yapt›¤› toplant› henüz sona ermiflti. ‹flçileri tehdit eden Emin Batmazo¤lu, kafa kar›flt›rmak için de iflçilerin hâkim olma¤› hukuki birçok konuda yalan söylemifl. Görüflmenin ard›ndan sendika ile bir toplant› gerçekleflti. Burada iflçiler bundan sonra ne yapacaklar›n› tart›flt›lar ve direnifl karar› ald›lar. ‹flçilerden A¤r›l› Yavuz Durmufl 8 y›ld›r ‹stanbul’da, yedi kiflilik bir aileye bak›yor. Önceleri Yakuplu’da kald›r›m tafllar›n› boyam›fl, ard›ndan tan›d›klar› arac›l›¤› ile belediyede ifl bulmufl. 5 y›ld›r sendikal›. Kaybedecek bir fleyi olmayanlardan Yavuz. Belediyenin “Sendikan›z› feshedin gelin sizi ayn› ifle al›r›m” dedi¤ini aktar›yor. 40 iflçi olarak Yakuplu’dan Esenyurt’a gelmifller. ‹lk 10 gün “güzel” yerlerde çal›flm›fllar. Bu süre içinde iflçilerle bilinçli bir flekilde hiç karfl›laflt›r›lmam›fl-

DESA DER‹’DE PATRON SEND‹KAYI RESMEN TANIDI!

Deri-‹fl Sendikas›’n›n Düzce ve Sefaköy’deki Desa Deri Fabrikalar›nda yürüttü¤ü sendikal çal›flma 24 A¤ustos’ta sendika ile Desa patronu aras›nda imzalanan protokolle yeni bir aflamaya ulaflt›. Patronun sendika karfl›t› tavr› sonucu sendikal› iflçiler iflten at›lm›fl, 29 Nisan 2008’den itibaren Düzce’de, 3 Temmuz 2008’den itibaren ise Sefaköy’de Emine Arslan olmak üzere toplam 44 iflçinin tekrar iflbafl› yapmas› ve sendikan›n tan›nmas› amac›yla direnifl bafllam›flt›.

‹flçilerin direnifli gerek ülkemizde gerekse de uluslararas› kamuoyunda da ilgiyle karfl›lanm›flt›r. Ülkemizde kurulan platformlar üzerinden Desa iflçileriyle dayan›flma eylemleri, etkinlikleri örgütlenmifltir. Uluslararas› alanda da çok say›da sendikal örgüt ve hareket ortak çal›flmalar yapm›fl, bilhassa Desa’ya siparifl veren Prada, Marks& Spencer gibi firmalar üzerinde bask› yaparak sendika düflman› flirkete siparifl verilmemesi için çaba harcam›flt›r. Desa patronu cumhurbaflkan› ve bakanlar ile kiflisel iliflkilerine ve devletin kolluk kuvvetlerine güvenerek direnifle karfl› harekete geçmifl, zora düfltükçe bu kez sahibinin sesi medyaya büyük mebla¤l› reklamlar vererek direniflin haberini gizletmeye çal›fl-

Kaybedecek bir fleyimiz kalmad›! Aliflan Abalay ise Ardahanl›. 20 y›ld›r ‹stanbul’da çeflitli ifllerde çal›flt›ktan sonra Yakuplu Belediyesi’nde ifle giriyor. Sonras›nda kaderi Yavuz’unki ile birlefliyor. Batmazo¤lu ile yapt›klar› toplant›da sarf edilen “Bir yara kangren olunca vücuda yay›lmadan kesmek laz›m dediler. Baz› tedbirler almak zorunday›z” sözlerini hat›rlat›yor. Belediye hakk›nda olumsuz konuflmalar yapmakla suçland›klar›n› anlat›yor. Ancak bu konuflmalar›n ne zaman, nerede yap›ld›¤› kimse taraf›ndan bilinmiyor. Belediye, iflçilere uyar› cezas› vermifl ancak savunma yapmalar›na bile izin verilmemifl. ‹tiraz dilekçesi yazm›fllar kabul edilmemifl. “‹ddia makam› siz olacaks›n›z, davac› da yarg›ç da! Allah aflk›na buradan nas›l bir karar ç›kar?” yorumu ile belediyenin adaletine gönderme yap›yor. Pan-

m›fl, bu da yetmeyince Zaman gazetesi ile Ergenekon-terör örgütü ba¤lant›s› haberini yaym›fl ancak direnifli gölgeleyememifltir. Desa patronu gerek ülke içinde teflhir olmas› gerekse de siparifllerin kesilmesi nedeniyle geri ad›m atmak zorunda kalm›fl, sendikan›n muhatapl›¤›n› kabul etmifl, görüflmelere bafllam›flt›r. 24 A¤ustos 2009’da imzalanan protokole göre Desa patronu sendika karfl›t› tutumlar›ndan vazgeçecek, iflçilere sendikal haklar›n›n güvence alt›na al›nd›¤›n› bildiren birer yaz› da¤›tacak. Daha öncesinde ifle kabul etti¤i 6 sendikal› iflçinin yan› s›ra 6 iflçiyi daha ifle alacak. Siparifllerin gelmesi ve ifllerin aç›lmas› halinde yeni ifle al›nacak iflçiler de sendikal›lar aras›ndan seçilecek. Sendikan›n ve uluslararas› sendika temsilcilerinin ve patronun iflçilerle birlikte yapaca¤› toplant›da protokol iflçilere anlat›lacak. Desa direnifli iflçi s›n›f›n›n mücadelesi aç›s›ndan tarihsel önemde deneyimlerin kazan›lmas›na neden olmufltur. (Kartal)

Emekçinin gündemi Sistemin krizini derinlefltirmek... Kürt sorununda yaflanan geliflmelerin politik arka plan› birçok kesim taraf›ndan rahatl›kla tespit edilebiliyor. Özellikle TC egemenlerinin gerici emelleri ve yürütülen tart›flmalar›n emperyalist projelerle iliflkisi pek fazla tart›flma götürmeyecek bir flekilde kendini gösteriyor. Ancak Kürt sorununda politik bir tutum belirlenirken sadece bu öncüllerle hareket edilemeyece¤i de baflka bir gerçek olarak ortada duruyor. Egemenlerin kendi ç›karlar› do¤rultusunda da olsa bu sorunu tart›flmaya açm›fl olmalar› Kürt hareketinin on y›llar› bulan hakl› mücadelesinin bir sonucu ve hatta kazan›m› olarak de¤erlendirilmelidir. Burada ülkemiz egemenleri ve emperyalistlerin politikalar›n›n, Kürt ulusunun demokratik talepleri için verilen mücadeleyi gölgelememesi önemli bir

lar. Sendikadan istifa etmeyinceye de önce çöp ifllerine vermifller. Ard›ndan da iflten ç›kar›lm›fllar. Yavuz Durmufl, belediye yönetiminin keyfi bir flekilde hareket etti¤ini dile getiriyor. “Biz hakk›m›z› alana kadar y›lmayaca¤›z. Ama bir y›l sürer ama bir buçuk y›l sürer. Devam edece¤iz” sözleri ile direnifle dair düflüncelerini aktar›yor.

ayr›m noktas›d›r. Di¤er bir ayr›m noktas›n› ise Kürt ulusunun hakl› ve demokratik mücadelesinin, Kürt ulusal hareketinin girdi¤i yönelimlere iliflkin elefltiriyi engellememesi oluflturur. Her iki durumda da s›n›f bilinçli hareketin toptanc› bir “ret” veya “kabul” politikas› izleyemeyece¤i aç›kt›r. Emperyalizmin rolüne ve devletin Kürt sorununu çözme ya da bu sorunda “demokratik aç›l›m” yapabilme yetene¤ine (yeteneksizli¤ine!) iliflkin tespitimiz, Kürt sorununun çözümüne giden yolda demokratik devrim vurgumuzun temel ç›k›fl noktas›n› oluflturur. Fakat s›n›fsal-ideolojik görüfller ve stratejik kimi tespitler tek bafllar›na bir taktik ya da güncel politika oluflturmazlar. Bunlar sorunlar›n gerçek ve kal›c› bir biçimde çözümünde, oluflturulacak politikalara kaynakl›k eder ve yol gösterir-

MERCEDES BENZ

kart ast›klar› ilk günlerde Batmazo¤lu yapt›klar›n›n yasad›fl› oldu¤unu, gözalt›na ald›rtaca¤›n› söylüyor. Aliflan Abalay da buna tepki gösterenlerden. “Biz ekmek davam›z›n peflindeyiz, demokratik hakk›m›z› kullan›yoruz” diyerek direnifli sürdürüyor. Maafl› ile kredi çekerek ev alm›fl. Birkaç ay sonra evi elinden al›nacak. Ne yapaca¤›n› kara kara düflünüyor. Aliflan Abalay kendilerinden sonra s›ran›n belediyede çal›flan di¤er iflçilere de gelece¤ini sözlerine eklemeyi ihmal etmiyor. Yani onlar›n direnifli önemli bir yerde duruyor. E¤er direnifl baflar›ya ulafl›r ve sendika Esenyurt’a girerse 300 iflçinin kaderi de¤iflecek. Onlar da bunun fark›nda. ‹çerdeki iflçilerden destek ald›klar›n› anlat›yor. Pankart ast›klar› ilk günlerde bölge insan›n yo¤un bir ilgisi ile karfl›laflt›klar›n› ve çok mutlu olduklar›n› ifade ediyor. Direnifle dair son sözü yine dire-

nenlere b›rakal›m. Abalay flöyle diyor; “Biz demokratik haklar›m›z› sonuna kadar kullanaca¤›z. Kaybedecek bir fleyimiz kalmad›.”

Esenyurt’a sendika girecek baflka yolu yok! ‹flçiler yapt›klar› bir eylemle direnifllerini kamuoyuna duyurdu. 29 A¤ustos Cumartesi günü saat 12.30’da Esenyurt Meydan›’nda biraraya gelen iflçiler, onlara destek veren demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve sendikalar “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” sloganlar› ile yürüyüfle geçti. Yol boyunca alk›fl ve ›sl›klarla seslerini yükselten iflçilere yoldan geçenler de destek verdi. Belediye önünde Hasan Gülüm taraf›ndan okunan bas›n aç›klamas›nda AKP’li belediyenin sald›r›lar›na karfl›l›k direniflin sürece¤i belirtildi.

S‹L‹KOZ‹S ÖLÜME DOYMUYOR Faruk Selvi, ‹sa K›rl›, Mustafa Ünlü, Ramazan Erçelik, Ali Ö¤üt, Dursun Karfl›, Sat›lm›fl Uslu, Sat›lm›fl Uslubüyük, Cengiz Özkan, Fikret Buldu, Gazi ve Mükremin Ölmez, fiahin Altun, Kadir Ünalan, Kamil Atik, Ruhat Y›ld›rak, Ahmet ve Adem ‹ncili, Hüseyin ve Beytullah Özkaya, Erhan Kaya, Mustafa Bircan … Bu isimler bugüne kadar silikozis hastal›¤›ndan yaflam›n› yitiren ismi bilinen 43 iflçiden baz›lar›na ait. Yafllar› 20’den 40’lara kadar uzan›yor… Hastal›¤›n ortaya ç›kmas›ndan sonra köylerine dönen ve ölümü bekleyen daha yüzlerce hasta oldu¤u biliniyor. Örne¤in sadece Yozgat’›n Çekerek ilçesine ba¤l› Koyunculu köyünden 1987 y›l›nda gittikleri ‹stanbul’dan hastalanarak dönen iflçilerden 15’i bugüne kadar yaflam›n› yitirdi. Daha 18 kifli ayn› ac› sonu paylaflmak üzere bekliyor! Son birkaç y›ld›r gündeme gelebilen ama 80’li y›llardan beridir kay›plar

ler. Politika; güncel somut geliflmeleri, sürecin politik aktörlerini ve at›lan pratik ad›mlar› dikkate almak zorundad›r. Devrim mücadelesi ile demokratik reform ve talepler u¤runa verilen mücadele özgülünde de ayn› denklemi kurmak mümkündür. Kürt ulusunun demokratik talepleri u¤runa aktif ve kararl› bir mücadele verilmeden ne devrimin gereklili¤i Kürt halk›na kavrat›labilir ne de devrimin baflar›s› sa¤lanabilir. Bu ancak Kürt halk›yla kal›c› ve kitlesel bir iliflki kurulamamas› gibi olumsuz bir sonuca yol açabilir. Bu ba¤lamda flu bir kez daha bilinçlere kaz›nmal›d›r: Devrim denen olgu köklü bir flekilde de¤ifltirilmesi hedeflenen toplumsal sorunlara ait bir vurguysa; devrim mücadelesi de bu sorunlar için bugün, somut olarak verilecek mücadeleye ait bir vurgudur. S›n›f hareketinin egemenler nezdinde etkili bir güç oluflturabilmesi için s›n›f›n tümünü kapsayacak bir politik hat oluflturmas›n›n gereklili¤i tart›flmas›zd›r. Tart›flmas›z olan bir baflka fley

verilen bir hastal›k silikozis! Kot kumlama iflinde çal›flan iflçilerin kulland›klar› silika denilen ince kumun ci¤erlere yap›flmas›yla ortaya ç›k›yor ve genellikle de tüberküloz hastal›¤› ile kar›flt›r›l›yor. Son süreçte gündemde yo¤un olarak tart›fl›lmas› ve yap›lan eylemler sonucu Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan yasaklanan kot kumlama iflinde 2001-2006 y›llar› aras›nda çal›fl›p 3 y›l önce ayn› hastal›¤a yakalanmas› sonucu memleketi Diyarbak›r’a dönen ‹brahim Gülo¤lu geçti¤imiz hafta yaflam›n› yitirerek 43. silikozis kurban› oldu. 2009 y›l› içinde yaflam›n› yitiren 4. iflçi ayn› zamanda Gülo¤lu. Gülo¤lu’nun yaflam›n› yitiren 43. iflçi ancak sonuncusu olmayaca¤› kesin. Zira yukar›da da ifade etti¤imiz gibi kapitalizmin azg›n sömürü k›skac›nda hastalanarak çal›flma yaflam› d›fl›na itilmifl daha yüzlerce hasta iflçi, s›ras›n› bekliyor… (H. Merkezi)

ise milyonlarca Kürt iflçi ve emekçisinin Kürt ulusal-demokratik mücadelesinin etkisi alt›nda oldu¤udur. Üretim içindeki konumlar› dahil hemen her alanda ulusal bir bask›ya maruz kalan Kürt iflçi ve emekçilerinin ulusal-demokratik mücadeleye kay›ts›z kalmas› beklenemez. Dolay›s›yla Kürt iflçi ve emekçilerin s›n›f hareketine daha güçlü kat›l›m› hedefleniyorsa bu ancak s›n›f hareketinin ulusal-demokratik talepleri de mücadelesinin bir parças› k›lmas›yla mümkündür. fiovenizme karfl› mücadele olmadan iflçi ve emekçilerin s›n›fsal birli¤inin sa¤lanamayaca¤› aç›kt›r. Bu nedenle ekonomik krize karfl› mücadele ile Kürt sorununda bugün yo¤unlaflan demokrasi mücadelesini birbirinden kopuk olarak ele alamay›z. Bu iki mücadeleyi birbirinden kopuk olarak ele alan ve mücadelenin ortaklaflt›r›lmas› için yeterli çabay› harcamayanlar en baflta her iki mücadelenin de hedefledi¤i gerici güçlere karfl› bir bilinç bulan›kl›¤› içerisindedirler. Aç›k ki her iki mücadelenin de hede-

Tüm dünyay› derinden sarsan ekonomik kriz milyarlarca iflçi ve emekçiyi açl›k ve yoksullukla bafl bafla b›rak›rken uluslararas› tekeller için durum daha farkl›. Mercedes Benz Türk Pazarlama ve Sat›fl Direktörü Süer Sülün’e göre Türkiye’de “Kriz diye bir fley yok”. fiirket iflini iyi bilenlerden. Üretimini art›rmaya devam eden flirket, iç pazarda yüzde 65’lik paya sahip. fiirket, bu y›l 3 bin 600 otobüs üreterek 3 binini ihraç etmeyi, 17 bin kamyon üretip 10 binini iç pazara, kalan›n› d›fl pazarlara ihraç etmeyi hedefliyor. fiirketin son bir y›l içinde binlerce iflçiyi iflten ç›kard›¤›n› da bir dipnot olarak düflelim. Eyleme Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’in de aralar›nda oldu¤u çok say›da devrimci kurum da destek verdi. Eylemde bir süredir Esenyurt Belediyesi önünde eylemlerini sürdüren pazarc›lar da söz alarak yaflad›klar› sorunlar› ve direnifllerinin amac›n› dile getirdi. Eylem oldukça coflkulu bir atmosferde geçti. 12. günde direniflin sesini duyurdu¤u ilk eylemdi. (‹stanbul)

“‹SRA‹L F‹L‹ST‹N’E BU ZULMÜ YAPMAZ” 1 May›s’tan bu yana ç›kart›ld›klar› ifllerine geri dönme talebi ile direniflte olan Kent Afi. iflçileri 78. ‹zmir Enternasyonal Fuar›’n›n aç›l›fl› için ‹zmir’e gelen CHP Genel Baflkan› Deniz Baykal’› ve CHP’yi protesto etti. Baykal’›n inece¤i Adnan Menderes Havaalan›’n›n VIP giriflinde toplanan iflçiler ve aileleri Baykal’›n bindi¤i arac›n önünü keserek onu sloganlar ile karfl›lad›lar. “Çocuklar aç, babalar iflsiz. Bu suskunluk nereye kadar baflkanlar” pankart›n›n aç›ld›¤› protesto eylemine polis ilk olarak aç›lan pankart› indirerek müdahale etti. Yap›lan müdahalenin ard›ndan yolu kapatmak için yere yatan iflçilere biber gaz› ile sald›r›ld›. “AKP böldü, CHP öldürdü”, “Demokrasi dediniz, hakk›m›z› yediniz” sloganlar›n›n at›ld›¤› protesto eylemi yap›lan bu müdahalenin ard›ndan Deniz Baykal’›n otobüsünün havaalan›ndan ayr›lmas› ile sona erdi. ‹flçiler dört ayd›r aileleriyle birlikte Karfl›yaka Belediyesi’nin Temizlik ‹flleri fiantiyesi’nde eylem yapt›klar›n›, orada kald›klar›n› elektrik ve sular›n›n kesildi¤ini belirterek, “Dört ayd›r aç›z. CHP üyesiyiz. Emekçinin partisi dedik ekme¤imizden olduk. Sesimizi duyan yok. Bin 500 polisle bizi oradan ç›karmaya çal›fl›yorlar. ‹srail bile Filistin’e bu zulmü yapmaz” diyerek tepkilerini gösterdiler. (‹zmir)

finde TC devleti ve emperyalistler vard›r. Bu mücadelelerden herhangi birinde baflar›lacak kazan›mlar mücadelenin tümünde olumlu etkiler yaratacakt›r. Egemen s›n›flar, s›n›fsal ve ulusaldemokratik mücadelenin ortaklaflmamas› için politikalar gelifltirmekten geri durmuyorlar. TC devleti ekonomik kriz koflullar›nda geliflebilecek güçlü bir s›n›fsal hareketin, ulusal demokratik mücadeleyle birlikte kendini hangi zor koflullarda b›rakaca¤›n› yeterince iyi bilmektedir. Ekonomik krizin ve bölgesel düzeyde emperyalist planlar›n TC devletini yeni birtak›m ekonomik ve siyasi ad›mlara zorlad›¤› bir dönemeçte devletin Kürt sorunu nezdinde bir soluklanma çabas› içinde oldu¤u ortadad›r. S›n›f hareketine düflen görev sistemin krizini derinlefltirmek ve bu amaçla Kürt ulusal-demokratik mücadelesiyle ortak ve güçlü bir mücadele hatt›n›n koflullar›n› zorlamakt›r. Dolay›s›yla yanl›fl temelde kurulan bir “öncelik-sonral›k” iliflkisiyle Kürt ulusunun demokratik talepleri u¤runa

mücadele geri plana at›lmamal›d›r. Kürt ulusal sorununda “aç›l›m” ve “çözüm” tart›flmalar›n›n politik gündemin ilk s›ralar›nda yer ald›¤› bir süreçte baz› genel do¤rular› tekrarlama gere¤i duyduk. Devrimci oluflumlar nezdinde politik tutumlar belirlenirken anti-emperyalistlik, devrim gibi vurgular ile ulusal-demokratik taleplerin birbirinden kopuk fleylermifl gibi ele al›nmas› bu ihtiyac›n ç›k›fl noktalar›ndan biriydi. Öte yandan s›n›f hareketinde ve sendikalar cephesinde gündemin iki ana bafll›¤› ekonomik kriz ve Kürt sorunu noktas›nda yaflanan bilinç bulan›kl›¤›; bu sorunlar›n politikada yanl›fl bir “önceliksonral›k” iliflkisine tabi tutulmas› bir di¤er ç›k›fl noktas›yd›. S›n›f bilinçli devrimciler olarak her iki yanl›fl tutum karfl›s›nda da bulundu¤umuz tüm alanlarda mücadele vermekle yükümlüyüz. Politik gündemin bu iki ana unsurunu egemen s›n›flara karfl› ortak bir mücadeleye tafl›mak ve bu yolla sistemin krizini derinlefltirmek bu süreçte temel hedeflerimizden birini oluflturmal›d›r.


‹flçi-köylü 5

‹flçi/köylü

4-17 Eylül 2009

AS‹L ÇEL‹K PATRONUNUN TUTUMUNA KARfiI AÇLIK GREV‹ Bursa Orhangazi ilçesindeki Asil Çelik Fabrikas›’nda, 2008-2010 Toplu ‹fl Sözleflmesi döneminde, patronlar›n s›f›r zam dayatmas›na karfl›, Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’nda örgütlü olan 550 iflçi 30 Ocak 2009 tarihinden itibaren greve bafllam›flt›. Asil Çelik grevinin 7 ay› geçmesine ra¤men, patronlar›n uzlaflmaz, gayri ciddi ve kabul edilemez dayatmalar› nedeniyle Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Adnan Serdaro¤lu, sendika yöneticileri ve iflçilerle birlikte 20 A¤ustos günü açl›k grevine bafllad›. Fabrika önünde grevdeki iflçilere hitaben konuflan Serdaro¤lu, “Asil Çelik patronlar›n›n bu hukuksuzlu¤una, bu vurdumduymazl›¤›na dur demek için nereye kadar sürerse sürsün açl›k grevi” dedi. 21 A¤ustos günü ise D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi sendika genel merkez yöneticileri ile birlikte açl›k grevindekilere destek ziyaretinde bulundu. “Eme¤imiz onurumuzdur, bu onura sahip ç›kmak için bedeli neyse ödemeye haz›r›z” diyen direniflteki Asil Çelik iflçileriyle süreçle ilgili söylefli gerçeklefltirdik. - Sizi greve getiren süreci özetler misiniz?

Gökhan Hamdikaya: Kas›m ay›n›n 16’s›nda iki ayl›k ücretsiz izin sürecini yaflad›k. Onun öncesinde de bu fabrikada üretim rekoru k›rm›flt›k. Patronlar kâr üzerine kâr yapt›lar. ‹ki ay sonras› patron bizi kap›n›n önüne koydu. Yani iflyeri girifl kart›m›z› alarak, içeri girmemizi engelledi. Bu süreçle birlikte 7 ayd›r grevdeyiz. Bugün de grevimizin 214. gününde açl›k greviyle onurlu bir flekilde mücadelemizi sürdürüyoruz. Sizleri açl›k grevi yapmaya götüren süreç nas›l geliflti? - Baflta iflveren bu fabrika özelleflecek ve güzelleflecek dedi. 4 sene içerisinde üç arkadafl›m›z› ifl kazas› sonucu kaybettik. 7 ayd›r iflverenin uzlaflmaya yaklaflmamas› ve s›f›r zamda diretmesi sonucu da açl›k grevine

bafllad›k. - Grev sürecinde kamuoyu deste¤i ve sizlerin morali nas›l? Ahmet Turan: Kamuoyu deste¤i ilk zamanlar iyiydi. Sürecin uzamas› ile insanlar greve mi ç›kt›k, fabrika m› kapand›, ondan bile haberi olmad›. Yani kamuoyuna grevimizin hakl›l›¤›n› tam olarak anlatamad›k. Moralimiz ne tam iyi ne de tam kötü. Ama sonuna kadar hepimiz direniriz. Yaflam›m›z› ifl bulan gündelikçi olarak çal›flarak, sendikan›n verdi¤i aidat ve efl dost akraba dayan›flmas› ile idare ediyoruz. Açl›k grevi son silah›m›z, buradan hastaneye sevk edilinceye kadar devam edece¤iz. Ahmet Türkmen: 23 y›ld›r Asil Çelik’te çal›fl›yorum. Biz hep iyi fleyler düflüne-

rek bu hallere geldik. Ama iflverenimiz bize hiç iyi fleyler vermedi. Bu grevi biz istemedik bize dayatt› iflveren. Geçen sene bu iflyerinde çok büyük kâr yaratt›k. Rekor üstüne rekor k›rd›k. Patron bize k›rd›¤›m›z rekorlara karfl› açl›k, sefalet ve iflsizlik dayatt›. Ekonomik zorluk içindeyiz. Evde yaln›z ben çal›fl›yordum, çocuklar›m okuyor. fiimdi kay›t zaman›, para istiyorlar. Bu gidiflle kay›t yapamay›z. Siyasetçiler seçim döneminde yan›m›za geliyorlard›. Ama flimdi kimse yan›m›zda yok. Son çare açl›k grevine bafllad›k. - Siyasetçiler dediniz. Bunlar›n gerçekten emekten, emekçiden yana oldu¤unu düflünüyor musunuz? A. Türkmen: Seçim oldu¤u zaman insanlar›n peflinde kofluyorlar. Asl›nda hiç bekledi¤imiz bir fley yok, seçim döneminde yalanlar at›p duruyorlar. Biz burada 550 kifli çal›fl›yoruz, ama 10 bin insan yemek yiyor-

113 bin kay›tl› köylü zor durumda Girdi masraflar›na zam, üretime engel, sat›fla engel derken köylünün durumu hiç de iç aç›c› de¤il. Yaflanan ekonomik krizin en çok etkilenen kesimlerinden olan köylüler, sald›r›lara karfl› art›k ayakta durmak için direnmekte. MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’›n soru önergesine yan›t veren Maliye Bakan› Mehmet fiimflek, TEDAfi genelinde borçlu tar›msal sulama abone say›s›n›n 113 bin oldu¤unu belirtti, toplam borcun ise 2 milyar 400 milyon TL’ye vard›¤›n› aç›klad›. Verilen yan›tta borçlar›n ayr›nt›s› ise durumun ne kadar zor oldu¤unu ve ülkemizde ne kadar medyaya yans›t›lmasa da yüz binlerce üretici köylünün bu gün faizlerin derin k›y›lar›nda yüzmeye çal›flt›¤›n› göstermektedir. Aç›klamada 1 milyar 500 milyon TL ana para ve 900 milyon TL de gecikme faizi görülüyor. Kay›tl› borcu bulun köylü say›s› yüz binlerle ifade edilirken kay›ts›z olanlarda tefeci a¤› içerisinde gün geçtikçe kölelefltirilmektedir. (H. Merkezi)

du. Yani esnaf›n›, kamyoncusunu, köylüsünü yan›m›zda görmek istiyoruz. Biz bunlarla birlik olursak bu direniflimizi birlikte kazanm›fl oluruz. (Bursa)

Siyanüre karfl› mücadelede ›srar 12 A¤ustos Çarflamba günü Ni¤de ‹l Genel Meclisi Toplant›s›’nda gündeme al›nan ve

PAZARCILAR ESENYURT BELED‹YES‹NDEN fi‹KAYETÇ‹ Esenyurt Mehterçeflme Mahallesi’nde semt pazar› esnaf›, tezgahlar›n›n bulundu¤u alan›n belediye taraf›ndan ihale usulü sat›fla ç›kar›lmas›na ve sat›fla sunulan alanlar›n tezgahlar›n›n ücretlerinin art›r›lmas›na karfl› Esenyurt Belediyesi önünde yapt›klar› eylemle hak gasplar›n› protesto ettiler. Belediye önünde bekleyen iflçiler haklar›n› almak için mücadele edeceklerini her koflulda dile getiriyorlar. Esenyurt belediyesinde yap›lan hak gasplar› sadece bunlarla s›n›rl› de¤il. Pazarc›lar›n sorunlar›n› kendilerinden dinledik; - Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? - ‹smim Ali Do¤an. Sivas do¤umluyum, 15 y›ld›r Esenyurt’ta pazarc›l›k yap›yorum. -Neden burada oldu¤unuzu anlatabilir misiniz? -Fevzi Çapan döneminde pazar›m›z kuruldu. Yerel seçimlerin ard›ndan belediye baflkanl›¤›na gelen Kad›o¤lu bu bölgeyi bir müteahhide ihale yoluyla verdi. Bu müteahhit de tahta kiras›na 10 milyar gibi bir mebla¤ biçti. Benim befl tahtam var 50 milyar yap›yor. Benim zaten bu kadar param olsa burada pazarc›l›k yapmam. Yap›lan bu haks›zl›¤a karfl› odam›z yasal süreci bafllatt›. Baflkan›m›z bir yanl›fl yapt› ve bu yanl›fltan geri dönmek istemiyor. Bizim o süreci bekleme gibi bir imkân›m›z yok, çünkü biz aç›z. Ve bu süreci h›zland›rmak için buraday›z. Bize ekme¤imizi versin, biz ekme¤imizin kavgas›n› yap›yoruz. ‹flte bunun için buraday›z. - Yap›lan bu sald›r›yla karfl› ne yapmay› planl›yorsunuz? - Biz üç gündür burada direniyoruz ve hak-

lar›m›z› alana kadar direnmeye devam edece¤iz. Gerekirse burada açl›k grevine dahi gitmeyi planl›yoruz. Tüm temel haklar›m›z elimizden al›n›yor. Pazarda belediye yandafl› olanlara tahtalar bedava veriliyor en güzel yerler seçiliyor tüm bunlara karfl› sonuna kadara direnece¤iz. - Siz kendinizi tan›tabilir misiniz? - ‹smim Narin Gültürkeli, eflimle birlikte 10 senedir pazarc›l›k yap›yordum eflim iki sene önce yaflam›n› yitirdi. Ben de eflimin ard›ndan kendi ayaklar›m üzerinde durmaya çal›fl›yorum. Pazarda boncuk ifllemelerinden oluflan süs eflyalar› sat›yorum. - Siz ne gibi sorunlar yaflad›n›z bu süre içinde? - Belediye bölgeyi ihale ile verince elimden tahtalar›m› ald›lar, daha sonra da bu tahtalar için para vermemi istediler. Benim iki tahtam vard›, bu iki tahtam›n paras›n› ödemem imkâns›z. Zaten krizden kaynakl› biz de s›k›nt› çekiyoruz. Bu yüzden ben de belediye baflkanl›¤›na ç›karak flikâyetlerimi dile getirdim. Belediye baflkan› da bana küfür ederek kovdu; bizi buradan ç›karmak isteyen polis memuru bile küfürleri duyunca savundu¤u insan›n nas›l biri oldu¤u anlam›fl olsa gerek. - Sizin taleplerini nelerdir? - Benim taleplerim arkadafllar›m›n ve benim tahtalar›m› geri versinler, vermezlerse bize ifl imkân› sunsunlar. Biz burada hakk›m›z› alana kadar bekleyece¤iz. Ölene kadar beklemesini biliriz, zaten her gün açl›ktan ölmekteyiz. (‹stanbul)

Ayzi Tekstil’de fabrika iflgali ‹kitelli Parseller’de bulunan Ayzi Tekstil’de alacaklar› ödenmeyen iflçiler direnifle geçti. 75 iflçinin alaca¤›n› ödemeyen patron fabrikay› kapatm›fl, buna karfl› iflçiler direnifle geçmiflti. 21 A¤ustos’tan bu yana devam eden direniflte patronun makineleri fabrikadan ç›karmak istemesi üzerine iflçiler fabrikay› iflgal ederek barikat kurdu. Çevik Kuvvet polisleri ile birlikte fabrikaya girmek isteyen patron iflçilerin direnifli sonucu baflar›s›z kald›. Patron bir yandan akrabalar› arac›l›¤› ile iflçileri tehdit ederken di¤er yandan çevik kuvvet polisleri içeri girmek için kap›lar› zorluyor. ATV-Sabah eylemine kat›lan Ayzi Tekstil iflçileri direnifllerine dair kamuoyuna bilgilendirdi.

‹flçiler ad›na bir aç›klama yapan fabrika iflçisi Esami Sa¤lam Çevik Kuvvet polislerinin patron eflli¤inde makineleri almak için içeriye giremeye çal›flt›klar›n› hukuki süreci bafllatt›klar›n› ancak bundan çok umutlu olmad›klar›n›, hükümetin h›rs›z›n yan›nda oldu¤unu dile getirdi. ‹flyeri sahibi Ayd›n Korkmaz makineleri amcas› Olgun Korkmaz’›n üzerine yaparak ifllerin yasal boyutundan s›yr›lmak istemektedir. Direniflte kararl› olan iflçiler, 29 A¤ustos günü Olgun Korkmaz’› zorla ifl yeri önüne getirerek makineleri iflçilere devredilmesini istediler. 30 A¤ustos Pazar günü tekrardan ifl yeri önüne gelerek talebi kabul etti¤ini belirten Korkmaz, ifllemlerin derhal bafllamas›n› istediler. (‹stanbul)

DAVUTPAfiA’DA ADALET ‹Ç‹N

Gümüfltafl fiirketine “siyanür liçi” yöntemiyle maden ayr›flt›rma tesisi kurulmas› için sat›lacak arazilere köylüler sahip ç›kt›. 14 A¤us-

9. Hafta

O patlama, 23 hayat›n sönmesine ve yüzlerce insan›n yüre¤inde onulmaz yaralar›n aç›lmas›na neden olmufltu. O patlama, bir kaza de¤il, bir katliamd›. Kâr h›rs› yüzünden cana kast edenlere göz yuman bir sistemin ve o sistemden yararlanarak ceplerini dolduranlar›n yol açt›¤› bir felaketti. Böyle gerçekleflen Davutpafla katliam› sonras› yaflam›n› yitirenlerin ve yaralananlar›n aileleri, bu olayla ilgili dava açmak istedi. Ancak aradan geçen 21 aydan fazla bir süre boyunca dava açmak flöyle dursun, soruflturmas› aç›lmas› bile yasakland›. Tüm kap›lar yüzlerine kapanan aileler, 10 hafta önce bafllatt›klar› eylemlerle adalet istemeye devam ediyorlar.

22 A¤ustos Cumartesi günü Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir araya gelen aileler, 9. aç›klamalar›n› yapt›lar. Aç›klamay› okuyan Semra Bakkal’›n efli Hikmet Günalan, yarg›n›n çok sorumsuz davrand›¤›n› belirterek “Yetkililerin bu sorumsuzlu¤u sürdükçe ifl cinayetlerinin önüne geçilemeyecektir” dedi. Ayr›c› Sakarya’da bir havai fiflek fabrikas›nda yaflanan patlama sonucu iki kiflinin hayat›n› yitirdi¤ine de dikkat çeken aileler, sorumlular›n yarg›lanmas›n› istediklerini ve bunun için eylemlerini sürdüreceklerini söylediler.

10. Hafta Davutpafla’da canlar›n› yitirenler, o patlamay› hâlâ unutmad›lar ve adalet yerini bulana kadar da unutmamaya/unutturmamaya kararl›lar. 29 A¤ustos Cumartesi günü, Taksim Tramvay Dura¤›’nda yerlerini alan aileler ad›na bu hafta aç›klamay›, patlamada hayat›n› kaybeden Lezgi fiimflek’in yak›n› Salih Temel yapt›. “Biz adalet isteyenlerin hissesine adalet düflmüyor mu?” diyen Temel, yetkililerin bu haks›z tutumlar›n› k›nad›klar›n› belirtti. (‹stanbul)

ASEMAT PATRONUNUN GREV KIRICILI⁄INA TEPK‹ Organize Sanayi Bölgesindeki Asemat Otomotiv Yan Sanayide, Asemat patronunun toplu sözleflmede krizi bahane ederek s›f›r zam dayatmas› sonucu 60 iflçi 240 gündür grevde. Asemat patronu ise, kendi yasalar›n› ve hukuklar›n› bile hiçe sayarak grev k›r›c›l›¤› yapmaktad›r. Grev pankart›n›n as›l› oldu¤u iflyerinde grevde olan iflçilerin yerine d›flar›dan iflçi getirip üretim yapmas›, d›flardan içeriye, içerden d›flar›ya mal getirip götürmesi grevin yapt›r›m olgusunu ortada kald›r›lm›flt›r. Sendikan›n da yasalar› zorlamamas› ve iflçilerin d›flar›dan gelip üretim yapmalar› grevin uzamas›na ve grevci iflçilerde k›r›lmalara yol aç›yor. Asemat patronunun bu grev k›r›c›l›¤›na karfl› 20 A¤ustos günü saat 19.00’da Birleflik Metal-‹fl Sendikas› ve Asemat iflçileri, Orhangazi Sanayi Bölgesi’ndeki caminin önünde toplanarak, buradan Asemat fabrikas›na sloganlarla yürüdüler. Yürüyüfle devrimci ve demokratik kurumlar da destek verdi. Burada bir aç›klama yapan Birleflik Metal-‹fl Genel Baflkan› Adnan Serdaro¤lu, “Asemat patronu 60 çal›flan grevci iflçinin yerine d›flardan iflçi getirip üre-

time devam edemez. ‹flveren yasalara ayk›r› hareket edemez ve fabrikada üretim yapamaz” dedi. (Bursa)

ATV-Sabah’ta direnifle ara verildi! ATV-Sabah’ta 13 fiubat’tan bu yana devam eden direnifle ara verildi. Türkiye Gazeteciler Sendikas›’na üye olduklar› için iflten at›lan gazeteciler buna karfl› direnifle geçmifl ve her Cumartesi günü Taksim Tramvay Dura¤›nda bir araya gelerek eylem gerçeklefltirmifllerdi. Daha önce yerel mahkeme grevin durdurulmas›na karar vermifl buna ra¤men gazetecilerin direnifli devam etmiflti. Direniflin 198’nci gününde gazeteciler flu an Yarg›tay’da olan karar›n sonucu aç›klan›ncaya kadar direnifle ara verdiklerini aç›klad›lar. 29 A¤ustos Cumartesi günü saat 19.00’da Taksim Tramvay Dura¤›nda bir araya gelen gazeteciler kamuoyuna bir aç›klama yaparak Yarg›tay karar› aç›klan›ncaya kadar eylemlerine ara verdiklerini duyurdular.

tos Cuma günü Ni¤de flehir merkezinde toplanmaya bafllayan köylüler, ‹l Özel ‹daresi önüne do¤ru yürüyüfle geçti. ‹l Özel ‹daresi önündeki caddeyi kapatan köylüler polis barikat› ile karfl› karfl›ya kald›. Burada uzun süren bekleyiflin ard›ndan kitle temsilcileri ‹l Genel Meclisi toplant›s›na gönderildi. Hasangazi, Porsuk köylüleri olmak üzere çevre köylerden gelen kitlenin temsilcilerinin toplant›dan ç›kmas› ile bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Meclis toplant›s›nda tepkilerini dile getirdiklerini belirten Hasangazi Köy Muhtar› Ahmet Kiper yap›lan ifl ve ifllemlerin hukuka ayk›r› oldu¤unu, tar›msal amaçl› sulama için kamulaflt›r›lan bahse konu arazinin siyanürcü maden flirketlerine her ne ad alt›nda olursa olsun satt›rmayacaklar›n› ve yaflam ve tar›m alanlar›na yönelik aç›k tehdit yaratanlara anlad›klar› dilden cevap vereceklerini söylediklerini belirtti.

(H. Merkezi)

Madenler katlediliyor Uluslararas› alt›n tekeli Eldorado Gold’a ba¤l› Tüprag Metal Madencilik A.fi.’nin K›fllada¤ köyünde yürüttü¤ü alt›n arama çal›flmalar› köyde ciddi hasarlara neden oluyor. Arama çal›flmalar› kapsam›nda kullan›lan kimyasal maddeler köylünün üretim alanlar›n› yok etmektedir. Tüm bu aramalar kapsam›nda sadece üretim alanlar› hasar görmemektedir. Köylülerde ciddi sa¤l›k sorunlar›na da neden olmaktad›r. Maden iflletmesinin bu çal›flmalar› üzerine Uflak’›n Ulubey ‹lçesi’ne ba¤l› Gümüflkol Köyü’nde oturan köylüler Tüprag’›n madencilik faaliyetleri hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Madende patlat›lan dinamitlerin etkisiyle köydeki evlerde çatlaklar›n olufltu¤unu, ekili arazilerin olumsuz etkilendi¤ini ve tar›msal faaliyetlerin zarar gördü¤ünü söyleyen köylüler, maden yetkililerinin gerekli önlemleri almas›n› ve u¤rad›klar› maddi zarar›n karfl›lanmas›n› istediler. (H. Merkezi)

Mevsimlik iflçi dram› Mevsimlik tar›m ifllerinin bafllamas› ile birlikte ülkemizde tar›m iflçilerinin kazalar› yine gündeme gelmeye bafllad›. Mevcut çal›flma koflullar›n›n zorlu¤una bir de afl›r› kâr h›rs› eklenince çeflitli felaketler kaç›n›lmaz oluyor. Son olarak mevsimlik tar›m iflçilerini tafl›yan bir araç kaza yapt›. Sivas’›n Malatya karayolu üzerinde bulunan Tahtal› köyü yak›nlar›nda gerçekleflen kazada 4 tar›m iflçisi yaflam›n› yitirdi. F›nd›k toplamaya giden iflçilerinin yaflam›n› yitirmesine yine afl›r› kâr h›rs› neden oldu. (H. Merkezi)


‹flçi-köylü 6

Denge Azadi

4-17 Eylül 2009

HAKKÂR‹’DEN ED‹RNE’YE “KÜRT AÇILIMI” Kürt ulusal mücadelesine yönelik “tasfiye aç›l›m›nda” yaflanan yeni geliflmeler, egemenlerin samimiyetsizli¤ini bir kez daha gözler önüne seriyor. “Aç›l›m”a ›l›k(!) bakan Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤, yapt›¤› aç›klamalarla, “aç›l›m”da iki z›t taraf› oynayan AKPMHP/CHP’yi oldukça memnun ediyor ve Edirne’den Hakkâri’ye bu ülkedeki bütün herkesin kardefl oldu¤unu, tam da kendi kanl› zihniyetine uygun olarak, mezarlar›n›n yan yana olmas›n› örnek göstererek “ispatl›yor!” “Aç›l›m”dan beri k›flk›rt›lan milliyetçi güruhlar›n Kürtlere yönelik linç giriflimleri ise art›yor, Kürtler sokak ortas›nda öldürülüyor, böl-

gede “faili meçhul” cinayetler yeniden gündeme geliyor, “gözünün üstünde kafl›n var” denilerek gözalt› ve tutuklama terörü estiriliyor. HPG’nin 1 Eylül’e kadar verdi¤i çat›flmas›zl›k karar›n›n ard›ndan, “aç›l›m”›n di¤er perdesi olan bölgedeki askeri operasyonlar, orman yakmalar da son h›z artm›fl ve bölge, adeta OHAL bölgesi ilan edilmifltir.

Samsun’da Kürt iflçilere linç giriflimi “Aç›l›m”›n olmazsa olmazlar›ndan olan milliyetçi güruhlar›n sald›r›lar›nda yaflanan art›fl, mevsimlik ve gündelik ifller için Türkiye Kür-

distan›’ndan di¤er bölgelere giden Kürt iflçileri tehdit ediyor. Samsun’un Canik ilçesinde TOK‹’ye ba¤l› 3 tafleron flirkette çal›flan yüzlerce Kürt iflçi de bu sald›r›lara maruz kal›yor. Daha önceleri sözlü tacize ve hakarete u¤rayan iflçilerden biri, 15-20 kiflilik bir grup taraf›ndan linç edilmek istenince, Emniyet Müdürü’ne baflvuran iflçilere yönelik sald›r›lar devam ediyor. Emniyet –do¤al olarak(!)- hiçbir önlem almayarak sald›r›lar›n artmas›n› teflvik ederken, 50 kiflilik bir grubun Ramazan al›flverifli için ilçe merkezine giden Diyarbak›rl› bir iflçiye sald›rd›¤› ve a¤›r yaralanan iflçinin yine iflçi arkadafllar› taraf›ndan

hastaneye kald›r›ld›¤› ö¤reniliyor.

“Aç›l›m”a dikkat: Ölümleri art›r›yor! ‹stanbul’un Gaziosmanpafla ilçesine ba¤l› Karadeniz Mahallesi’ne giden 50 kiflilik faflist bir grup, “Buras› Kürtlere mezar olacak” sloganlar› ile mahalledeki Kürt gençlere sald›rm›fl ve kavgay› yat›flt›rmak için araya giren 71 yafl›ndaki ‹hsan Erbeyi’ni arabayla ezerek kaçm›fllard›r. Kurtar›lamayan Erbeyi için ertesi gün, mahallede cenaze töreni düzenleyen DTP, olay›n bir provokasyon oldu¤unu ancak bunlar›n “Kürtleri bar›fl ›srar›ndan vazgeçiremeyece¤ini” vurgulad›.

Karanl›¤›n izleri Cudi Da¤›’nda! Egemenlerin en güçlü silah›, karanl›klar› ve cellâtlar›d›r. Zulüm dolu saltanat›n› sürdürmek için karanl›¤›nda kaybetti¤i binlerce insan 盤l›¤›na, hâlâ karanl›k ve hâlâ insan 盤l›¤› ekliyor. 25 Ocak 2001 tarihinde, Silopi HADEP yöneticilerinden Serdar Tan›fl ve Ebubekir Deniz’in 盤l›klar›, egemenlerin karanl›¤›na gömüldü. HADEP Silopi ‹lçe Baflkan› Serdar Tan›fl, bir arac›n içinde bekleyen üç kifli taraf›ndan durdurulur. Araçtakiler, “Biz güvenlik görevlisiyiz. Bizimle birlikte Emniyet’e kadar gelecekseniz” diyerek Serdar’la amcas› Eyüp’ü gözalt›na almak isterler. Kendisinin HADEP ‹lçe Baflkan› oldu¤unu söyleyen Tan›fl, istenirse daha sonra karakola gidebilece¤ini söyler. Parti binas›na dönen Tan›fl, bir süre sonra cep telefonundan aran›r. Parti binas›nda bulunanlara “Jandarma karakolundan ça¤›r›l›yoruz” diyerek yan›na ilçe sekreteri Ebubekir Deniz’i al›r ve Silopi ‹lçe Jandarma Komutanl›¤›’na giderler. Ebubekir Deniz ve Serdar Tan›fl’›n bilinen son anlar› böyledir… Sonras›nda onlardan bir daha haber al›namaz. ‹ki HADEP’linin kaybedilmelerinden sonra Silopi’ye onlarca heyet gider. Ancak sonuç al›namaz. Savc›l›k, çavufl

rütbesine kadar olan o günkü nöbetçi askerlerin ifadelerine baflvurur. Ancak daha üst rütbelilerin ifadesi için izin gereklidir. ‹flte tam bu noktada, “devletin k›rm›z› çizgileri” ortaya ç›kar. Soruflturmaya “k›s›tlama ve gizlilik” karar› konulur. Deniz ve Tan›fl’›n ak›betleri ile ilgili olarak say›s›z eylem, etkinlik, suç duyurusu yap›l›r. Ancak devlet, üç maymunu oynar. Hem karanl›¤›n yarat›c›s› olup hem de onu ayd›nlatamaz çünkü! Karanl›¤›n devaml›l›¤› için, en teflhir olan k›s›mlar›n›n “temizlenmeye” çal›fl›ld›¤› Ergenekon davas› tan›klar›ndan, Mehmet Nuri Binzet’in aç›klamalar›yla Tan›fl ve Deniz’in ak›betinde bilinen “bilinmeyenler” gündeme geldi. Jandarma Komutanl›¤›’na getirildikten sonra öldürülen HADEP’lilerin Cudi Da¤›’n›n eteklerindeki Süryani Köyü yak›nlar›ndaki mezarl›¤a gömüldü¤ünü söyleyen Binzet; ölüm emrinin, bizzat o dönem Silopi Belediye Baflkan› olan DYP’li Neflet Öktem ta-

Günlük gazetesi ve Yürüyüfl dergisi kapat›ld› sayfas›nda yer alan haberler nedeniyle “örgüt propagandas›” yapt›¤› gerekçesiyle bir ay süreyle kapat›ld›. 13. A¤›r Ceza mahkemesi bu kararla bir rekora do¤ru h›zla yol almakta. Günlük gazetesi son bir y›l içinde Gündem gelene¤inden gelen ve kapat›lan 29. gazete oldu. Yürüyüfl dergisi de aç›l›ma tak›lanlardan. ‹stanbul 9. A¤›r Ceza Mahkemesi Yürüyüfl dergisinin bir ay süre ile yay›n›n›n durdurulmas›na karar verdi. (‹stanbul)

Cudi Da¤›; hayallerini, türkülerini, masallar›n› süsledi¤i insanlar›n onurlu 盤l›klar›n› yüre¤inde gizlermifl! Cellâtlar›n korkulu rüyas› olan yi¤it evlatlar›n› koynunda saklarm›fl! Elbet bir gün mazlumun 盤l›¤›, zalimin karanl›¤›n› y›rt›p atacakt›r, iflte o gün Cudi Da¤›, eteklerinde saklad›¤› baharlarla tekrar dirilecektir! (H. Merkezi)

Antalya’da 27 Ekim 2008 tarihinde “dur” ihtar›na uymad›¤› iddias› ile Ça¤dafl Gemik’i kurflunlayarak öldüren polis memuruna “iyi hal” indirimi yap›ld›. Antalya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davan›n üçüncü duruflmas›nda Ça¤dafl Gemik’i öldüren polis Mehmet Ergin’e Polis Salahiyet Kanunu’nu aflt›¤› “olas› kastla insan öldürme” suçundan 20 y›l hapis cezas› verildi. Duruflmada hâkim polis memuruna “iyi hal” indirimi yaparak cezay› 16 y›l 8 aya çekti. Sokak ortas›nda 18 yafl›ndaki bir genci katleden polis memuru, bir önceki duruflmada sorulan soru üzerine vicdan›n›n rahat oldu¤unu söylemiflti. Hakimin iyi halden kastetti¤i bu olmal›!

ENG‹N ÇEBER DAVASINDA GÖRÜNTÜ VAR SES YOK Yürüyüfl dergisi da¤›tt›¤› s›rada gözalt›na al›narak katledilen Engin Çeber davas›nda bir skandal daha yafland›. Her duruflmas›nda bir maskesi düflen adaletin son icraat› katillerin verdi¤i ifade kay›tlar›n›n ortadan kaybolmas› oldu. 19 A¤ustos Çarflamba günü Bak›rköy Adliyesi’nde görülen duruflmada mahkeme heyeti, san›klar›n yeniden dinlenmesine karar verdi. ‹fade kay›tlar›n› almak üzere Bak›rköy Adliyesi’ne giden avukatlar› burada bir sürpriz bekliyordu: “Kay›t s›ras›nda bilinmeyen bir nedenle, tespit edilemeyen flekilde gerçekleflen teknik bir nedenle sadece görüntü kay›tlar›n›n var oldu¤u, ses kay›tlar›n›n olmad›¤› görülmüfltür.” Aylard›r devam eden ve her duruflmada

s›z olundu¤u için verildi¤ini ifade etti.

Ça¤dafl Gemik’in katili iyi halli!

Bu da bas›n aç›l›m›: Demokratik aç›l›m sürüyor. Bir süredir sesi “ç›kmayan” A¤›r Ceza Hâkimleri aç›l›mla birlikte sessizli¤ini bozdu. “Bu da bizim aç›l›m›m›z” dercesine bu tart›flmalar›n en yo¤un oldu¤u günlerde eski “al›flkanl›klar›na” devam ettiler. Günlük gazetesi 21 A¤ustos günü yay›nlanan say›s›n›n 14. sayfas›nda yer alan Toronto Üniversitesi akademisyenlerinden dil bilimci Amir Hassanpour’un “Geliflen dünya dilbilim düzeninde dilsel haklar, devlet, pazar ve iletiflim teknolojileri” bafll›kl› araflt›rma yaz›s› ve 8.

raf›ndan, HADEP’lilerin çal›flmalar›ndan rahat-

Ceber’i öldüren gardiyanlar›n her biri de¤iflik flehirlerdeki hapishanelere gönderilmifl bulunuyor. Davan›n ilerleyebilmesi için tüm gardiyanlar›n yeniden ifade vermesi gerekiyor. Öncesinde yaflananlarla sabit olan bir gerçek var ki devletin devrimcilerin, ilericilerin aç›kça katledildi¤i davalarda acelesi yok… (H. Merkezi)

Bölgede artan cinayetler, gözalt›lar, tutuklamalar OHAL dönemini aratmayacak boyutlarda. Özellikle HPG’nin 13 Nisan’dan bu yana ald›¤› eylemsizlik karar›n›n ard›ndan bölgede toplam 120 operasyon gerçeklefltirildi ve 103 kifli, bu operasyonlar nedeniyle hayat›n› kaybetti. Baflbu¤’un “mezar kardeflli¤i” dedi¤i de bu olsa gerek! Ayr›ca “aç›l›m”›n gündeme geldi¤i son süreçlerde ’90’l› y›llardan sonra en çok faili meçhullerin yafland›¤› dönem oldu. 2 A¤ustos’ta arac› yak›lm›fl bir flekilde Yüksekova’da bulunan D›rbaz Kaya’n›n cesedi, 18 gün sonra bulunabildi. Kurflunlanm›fl bir flekilde bölgede bulunan çocuklar, gençler “aç›l›m”›n kurbanlar› oluyorlar.

Dersim’de operasyonlarda ormanlar yak›l›yor Genelkurmay’›n “son terörist ölünceye kadar silahl› mücadeleyi sürdürece¤iz” aç›klamas›n›n ard›ndan 26 A¤ustos tarihinde Dersim’den çat›flma haberleri gelmeye bafllad›. Merkez, Pülümür, Hozat, Nazimiye ve Ovac›k k›rsal›nda binlerce askerin kat›ld›¤› bir operasyon düzenleyen TC güçleri ile gerillalar aras›nda fliddetli çat›flmalar yafland›¤› bildirildi. “Tunceli” Jandarma Bölge Komutanl›¤›, 4. Komando Tugay Komutanl›¤›, Hozat ilçesindeki 51. Motorlu Piyade Tugay Komutanl›¤›’ndan askerlerin kat›ld›¤› operasyonlarda kobra tipi helikopterlerin Pülümür ile Nazimiye aras›ndaki K›z›lmescit bölgesini yo¤un bir flekilde bombalad›¤› haber veriliyor. 23 A¤ustos günü bafllayan operasyonlar binlerce asker takviye edilerek kapsam› geniflletilerek devam ediyor. Operasyon kapsam›nda 26 A¤ustos gecesi Nazimiye’ye ba¤l› Bezik ormanlar› ve Deflt alanlar›; Ovac›k’a ba¤l› Ali Bo¤az›, Tavuk, Dereköyü, Uluklu köyü, Kurudere ve Mala Xwede alanlar› ile Pülümür vadisinde yer alan Alacakaya köyü çevresine yönelik olarak TC ordusu taraf›ndan obüs, havan ve kobra helikopterlerle bombard›man yap›ld›¤› edinilen bilgiler aras›nda. Yap›lan bombard›man sonucu belirtilen alanlarda

Sald›r› Ay›n 17’siydi, A¤ustos’un 17’si yaflanan depremle topraklar alt›na kalan bedenler sonras›nda beraberinde umutsuzluklar› da getirdi. 17 A¤ustos depreminin ard›ndan depremzedelere sa¤lanan yard›mlardan bir tanesi de Irak Baflkonsoloslu¤u taraf›ndan gerçeklefltirildi. Irak Baflkonsoloslu¤u taraf›ndan yapt›r›lan evler depremzedelere verildi, ama tabiî ki bu evler emekçilere “yak›flmazd›”. Gözünü kâr h›rs› bürümüfl egemenlerin görüflleriydi bunlar; depremzedeleri oradan ç›karmak için gereken tüm sald›r›lara kalk›flmak onlar için meflruydu ve egemenler kendini gösterdi, sald›r›lar bafllad›. Kar k›fl demeden çoluk çocuk d›flar›lara att›lar ve sald›r›lar›n start› bafllad›, direniflin de.

Direnifl Ar›zl› sakinlerinin süren mücadelesi çeflitli eylemlerle gündeme gelmiflti. Ko-

Devrimci bas›na yönelik bask›lara son!

katillerin, Engin Çeber’i nas›l öldürdüklerini ayr›nt›lar› ile anlatt›¤› ifadelerin kay›tlar› kay›p! Konuya iliflkin bir aç›klama yapan Avukat Taylan Talay, kay›tlar›n silinmesinden endifle duyduklar›n›, çünkü verilen ifadelerde cezaevi müdürünün sorumlulu¤unun tüm ç›plakl›¤› ile ortaya ç›kt›¤›n› söyledi.

11 A¤ustos’ta K›z›l Bayrak muhabiri Eda Ünalan’›n, gözalt›na al›narak tutuklanmas›n›n üzerine bir araya gelen At›l›m, Barikat, Devrimci Demokrasi, Devrimci Hareket, ‹flçi-Köylü, Kald›raç, K›z›l Bayrak, Mücadele Birli¤i, ODAK, Proleterce Devrimci Durufl ve Ürün, 18 A¤ustos’ta, Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir bas›n aç›klamas› dü-

Adana’da, ‹zmir’de, Van’da, Hakkari’de, Nusaybin’de, fiemdinli’de onlarca insan gözalt›na al›n›yor ve tutuklama terörüne maruz kal›yor. Kürt ulusunun, haklar› için verdi¤i mücadeleyi tasfiye edebilmek için “masaya oturan” egemenler aç›l›mlar›yla ancak ölüm ve terör yaratabilirler. Aç›l›m sahtelikleri o kadar aç›k ki, topluma yay›lmaya çal›fl›lan olumlu havaya ra¤men, bunu gizleyemiyorlar/gizlemiyorlar! “Aç›l›m sözcüsü” Erdo¤an, aç›klamalar›nda hala Kürtleri “tek dil, tek millet, tek bayrak” diyerek inkar ediyor. Hala Baflbu¤ “vatan›m› böldürtmeyece¤im, tek terörist kalmay›ncaya kadar mücadele edece¤im” diyerek ölüm kusuyor!

zenleyerek bas›na yönelik bask›lar› protesto ettiler. “Egemenlerin devrimci bas›na gözda¤› vererek kendi yalanlar›n›n iflçi ve emekçilere teflhir edilmesinin önüne geçmek istedikleri” belirtilen aç›klamaya Yürüyüfl ve Al›nteri de destek verdi. (‹stanbul)

yang›nlar›n ç›kt›¤› belirtildi. 27 A¤ustos gecesi Dersim merkezde bulunan Roflnik (Alac›k) k›rsal› ve Kutu Deresi vadisinin gece boyunca bombaland›¤› bildirilirken, askerler ve HPG gerillalar› aras›nda yer yer çat›flmalar›n ç›kt›¤› belirtildi. Roflnik (Alac›k) köyü k›rsal›nda ç›kan çat›flmada 1 askerin yaraland›¤› ve Elaz›¤ Askeri Hastanesi’ne kald›r›ld›¤› ö¤renildi. Ayr›ca operasyonlarla birlikte ormanl›k alanlarda bafllayan yang›nlar›n da devam etti¤i bildirildi. Operasyon devam ederken bir HPG gerillas›n›n flehit düfltü¤ü yerel kaynaklar taraf›ndan do¤ruland›. Yaflam›n› yitiren gerillan›n isminin Ferhat (Celal Dinç) oldu¤u HPG taraf›ndan aç›kland›. Celal Dinç’in 1980 Dargeçit/Mardin do¤umlu oldu¤u da bildirildi. (Dersim Partizan)

caeli’de Baflbakan R. T. Erdo¤an’›n yolunu kestiler önce, sonra direnifli dayan›flmayla büyütme fliar› ile Belediye iflçileri ile çeflitli eylemler düzenlediler. Gittikçe politikleflen mücadeleleri direnifli güçlendirdi. “Taviz vermeyece¤iz” dediler, “zaten biz depremde ölmüflüz bir daha ölsek ne olur” dediler ve direnifli büyüttüler. Bu fliarla büyüttükleri direnifllerine sald›r› gecikmedi. Polis, onlar› genç yafll› çocuk demeden çöp konteyn›rlar›n›n içine att›, dövdü, yerlerde sürükledi. Ama direnifli bitiremedi.

Zafer Depremzedelerin ç›kart›larak devlet erkân›n›n “oturmas›” fazla uzun sürmedi. Depremzedelerin direnifli karfl›s›nda evlerden ç›kma karar› alan bürokratlar evleri boflaltt›lar. Aylard›r süren direniflin ard›ndan zafer kazanan depremzedeler onurlu direnifllerini zaferle sonuçland›rd›lar. (H. Merkezi)


‹flçi-köylü 7

Halk›n gündemi

4-17 Eylül 2009

UMUT BÜYÜYECEK! rar›n› protesto etmek için ve do¤ru karar ç›kana kadar sürdürülen “Özgürlük Nöbeti”ne TUYAB taraf›ndan bir ziyaret gerçeklefltirildi. 19 A¤ustos günü nöbetin 10. gününde gerçekleflen ziyarette TUYAB ad›na aç›klama yapan H›d›r Sabur, devletin Güler Zere’yi her gün biraz daha ölüme sürüklemesine tepki gösterdi. ‹ZM‹R 27 A¤ustos 2009 tarihinde Bayrakl› Adli-

Adli T›p 3. ‹htisas Kurulu’nun Güler Zere’nin infaz›n›n devam›na yönelik verdi¤i raporun ard›ndan Zere’nin avukatlar› taraf›ndan yap›lan itiraz, Elbistan Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› taraf›ndan uygun bulunarak Adli T›p’a gönderilmiflti. Siyasi tutsaklara verdi¤i infaz kararlar› ile mevcut niteli¤ini ortaya koyan Adli T›p, 27 A¤ustos günü Güler Zere’nin durumuna iliflkin bir topland›. Bu s›rada Adli T›p önünde bir araya gelen kitle, ç›kan karar›n yeniden adilce düzenlenmesi için sloganlar›n› gür bir flekilde hayk›rd›.

Umut dolu bekleyifl sloganlarla büyüdü Kitlenin uzun süren bekleyifli s›ras›nda sloganlar umutla büyüyerek daha bir gür ç›kmaya bafllad›. Adli T›p önünde bir araya gelen yüzlerce kifli, hasta tutsaklara yönelik tecrit ve tredman› protesto etti. Marfllarla türkülerle büyüyen eylemde bas›n metnini sanatç› Metin Coflkun okudu. Saat 16 .00’ya geldi¤inde Av. Taylan Tanay ve Behiç Aflç› Adli T›p Kurul üyesi Haluk ‹nce ile bir görüflme gerçeklefltirdi. Bu s›rada Adli T›p binas›n›n girifl kap›s›na giden yolu kapatan kitle direniflte ›srar›n simgesi oldu.

Rapor Onkologlar›n d›fl›nda haz›rlanm›fl Ard›ndan Güler Zere’ye mahkûmiyet raporu vermek için 3. ‹htisas Kurulu taraf›ndan haz›rlanan raporun, onkologlar taraf›ndan haz›rlanmad›¤› aç›kland›. Bu konu üzerine aç›klama yapan Av. Taylan Tanay, bu durumun Adli T›p’›n bilimsellikten, ba¤›ms›zl›ktan uzak oldu¤unu gösterdi¤ini belirtti.

Gerçeklerle yüzleflemeyen bir Adli T›p Güler Zere için süren uzun bekleyiflin ard›ndan tekrar Doç. Dr. Haluk ‹nce ile görüflen Av. Taylan Tanay sonucu aç›klad›. Onkologlar›n olmay›fl›n›n, raporlar›n haz›rlanmas›nda etken oldu¤unu ve tedavilerin ard›ndan raporun tekrardan haz›rlanaca¤›n› belirtti. Haluk ‹nce’nin duruma olumlu bakt›¤›n› belirten Tanay, Güler Zere için umutlar›n her geçen gün daha da büyüdü¤ünü ve devrimciler olarak kavgay› büyüteceklerini belirtti.

TUYAB’dan Zere’ye destek Adli T›p önünde 3. ‹htisas Kurulu’nun ka-

yesi Adli T›p Kurumu önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirilerek Güler Zere’nin serbest b›rak›lmas› istendi. Eylemi ‹zmir Tecrite Karfl› Mücadele Platformu, ÇHD ‹zmir fiubesi, KESK fiubeler Platformu, Köz ve Halkevleri ortak düzenledi. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda hasta tutsaklar› befl dakika görerek, hiçbir incelemeye tabii tutmadan hapishanede kalabileceklerine dair rapor yazabilen Adli T›p Kurumu’na bir kez daha görevi hat›rlat›larak, siyasi de¤il “insani” kararlar vermesi yönünde ça¤r›da bulunuldu. Bas›n aç›klamas›na DTP, ‹HD, BDSP ve ÖDP de kat›larak destek verdi. ANKARA * Her Çarflamba günü Adalet Bakanl›¤› Ek

Bina Önünde yap›lan eylemlere 26 A¤ustos Çarflamba günü de devam edildi. Yaklafl›k 60 kiflinin kat›ld›¤› eyleme flair Ahmet Telli taraf›ndan sunulan fliir dinletisi ile baflland›. Ahmet Telli fliirlerin ard›ndan Güler Zere’nin yaln›z olmad›¤›n›; dostlar›n›n, yoldafllar›n›n onun yan›nda oldu¤unu ve Güler’in bu mücadele sayesinde faflizmin elinden al›naca¤›n› ifade etti. Ard›ndan D‹SK Genel-‹fl’ten Erol Ekici haz›rlanan bas›n aç›klamas›n› okudu. Eyleme Partizan’›n da aralar›nda bulundu¤u çok say›da kurum kat›ld›. * ‹HD Ankara fiubesi her hafta hapishanelerdeki hak ihlallerinin teflhirini yapt›¤› eylemlerini 29 A¤ustos Cumartesi günü Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde devam ettirdi. Aç›klamaya tahliyesinden 1 hafta sonra yaflam›n› yitiren Y›lmaz Keskin’in tedavi edilmesinin engellenmesi sonucu hapishanede ölen 308. tutsak oldu¤unun belirtilmesiyle baflland›. Adli T›p Kurumu’nun onkoloji raporlar› olmad›¤› için Güler Zere hakk›nda vermesi gereken karar›n›n ertelenmesinin ise Güler’i 309. ölüm olmaya daha da yaklaflt›rd›¤› belirtildi. Aralar›nda Partizan, ESP ve Al›nteri’nin de oldu¤u birçok kurumun destek verdi¤i aç›klama sistemin hasta tutsaklar› görmezden gelme ve öldürme politikas›ndan vazgeçilmesi talebiyle sonland›r›ld›. * 27 A¤ustos Perflembe günü Güvenpark’ta Güler Zere’ye Özgürlük Platformu taraf›ndan bas›n aç›klamas› ve oturma eylemi gerçeklefltirildi. Saat 12.30’da ÇHD Ankara fiubesinden R›za Karaman’›n Platform ad›na yapt›¤› aç›klama ile eyleme baflland›. Aç›klamada Adli T›p Kurumu’nun Güler Zere ile ilgili karar›n› vermek için toplant›ya bafllad›¤› duyuruldu ve toplant› bitene kadar oturma eylemi gerçeklefltirilece¤i belirtildi. Gün boyu süren

PART‹ZAN HASTA TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK ‹STED‹

Adli T›p Kurumu önündeki Direnifl Çad›r›’na bir ziyaret de Partizan taraf›ndan gerçeklefltirildi. 25 A¤ustos Sal› günü Saat 19.30’da Zaman gazetesi önünde toplanan Partizan kitlesi “Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n, Güler Zere’ye özgürlük!” yaz›l› pankart açarak yürüyüfle geçti. Sincan F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Mesut Deniz, Yaflar ‹nce, Kemal

Ertürk ve Güler Zere’nin resimlerini tafl›yan kitle devrimci tutsaklara sahip ç›kacaklar›n› hayk›rd›. Slogan, alk›fl, z›lg›t ve ›sl›klarla Adli T›p önüne gelen Partizan kitlesi burada bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aç›klamada; ülkemiz hapishanelerinin faflist bask›lara, iflkenceye, tecrit ve tredmana, hak gasplar›na karfl›, a¤›r bedeller ödeyen devrimci ve komünistlerin direnifllerine sahne oldu¤u belirtilerek hapishanelerde devrimci örgütler taraf›ndan kurulan Cezaevi Merkezi Platformu ve d›flar›da oluflturulan Tecride Karfl› Mücadele Platformu’nun önemine dikkat çekildi. Aç›klama at›lan sloganlarla sona erdi. Kitleden bir grup, gece insanl›k çad›r›nda nöbet tuttu. Güler Zere’nin babas› Haydar amcaya Güler’in son durumunu sorduk. Güler Zere flu anda sadece s›v› ala-

biliyor. Kollar› fliflmifl oldu¤u için serum aya¤›ndan veriliyor. A¤z›nda yaralar ç›km›fl. Tutuldu¤u hücrenin kap›s›nda bir as-

ker bekliyor ve kimse ile konuflam›yor. Haftada bir kere 15 dakika ailesi ile görüflebiliyor. (‹stanbul)

HASTA PART‹ZAN

s›zl›¤› ve böbreklerinden birinde fonksiyon bozuklu¤u mevcut. Bel f›t›¤›ndan kaynakl› dayan›lmaz bel a¤r›lar› çekiyor ve mide bulant›s› yafl›yor. Halsizlikten kaynakl› günlük ihtiyaçlar›n› gidermekte zorluk yafl›yor. Gözlerinde görme noktas›nda problemler yafl›yor. Hepatit için iki ayd› bir kontrole gidiyor. Son zamanlarda ciddi bafl a¤r›lar› çekiyor. Anne ve amcas› beyin kanserinden yaflam›n› yitirdi¤i için bu konuda ciddi endifleler var, ancak henüz ilgili bölüme sevki yap›lamad›¤›ndan meselenin asl› bilinmiyor.

TUTSAKLARIN DURUMU Mesut Deniz: fiizofreni. Hastal›¤› çok derin yaflad›¤› dönemler oluyor. Dünyayla ba¤lant›s›n› tersten kuruyor. Herkesin birileri taraf›ndan yönetilen bir oyunu oynad›¤›n› san›yor, öyle söylüyor. Hep bu konuda kurgu yap›yor, de¤iflik olaylar› bu eksende bir kurgu ile birbirine ba¤l›yor. Do¤aüstü güçlerin bizleri yönetti¤ini düflünüyor. Hastal›¤›n›n a¤›rlaflt›¤› dönemlerde temizlik vb. hiçbir ihtiyac›n› kendisi karfl›lam›yor. Yaflar ‹nce: Hepatit B hastas›. Kalp rahat-

Kemal Ertürk: fieker hastas›. Hastal›¤›n günlük yaflam›na etkisi çok yo¤un. Yemesi içmesi bu hastal›¤a has bir düzenlemeye tabi tutulmas› laz›m.

“GEÇM‹fi‹N KARANLI⁄INA SÜNGER ÇEK‹LEREK AYDINLIK B‹R GELECEK KURULAMAZ” Bir anneye kaybedilen evlad›n›n yerine ne verilebilir ki! Ya da yüzlerindeki hüzün dolu k›r›fl›klar›n›, evlatlar›n›n öpüfllerinden baflka hangi merhem yok eder! ‹ktidar h›rs› yüzünden yürekleri nas›r ba¤lam›fl cellâtlar, siz, evlad›n›n kokusuna özlem duyan bir anaya, evlatlar›n›n kemiklerini iade ederek, “özür dileyerek” bunca karanl›¤›n›z›n hesab›n› veremezsiniz –ki bunu bile yapamayacak kadar vicdans›z ve onursuzsunuz-! ‹nsan kan›ndan türeyen karanl›¤›n sahipleri, ne bu halk ne bu analar sizi unutacak. Zannetmeyin ki kurban seçti¤iniz iki-üç cellâd›n›z, bebe¤inin süt kokan terini silerken ve onun hayat dolu nefesini koklarken ona ba¤lan›veren analar›n sizi affetmesini sa¤layacak! Ezilenlerin yazd›¤› tarih, sizi mahkûm etti bile ve

bu kin, bu öfke, bu kan, bu gözyafl› sizi er geç tarihin çöplü¤üne gömecek! Analardan ne kadar korksan›z yeridir! 230. Hafta “Yak›nlar›n›n kaybedilenlerin foto¤raflar›na bakarak yaflayan ac›l› anneler olarak, kay›plar›n ve bu cinayetlerin sorumlusu olan dönemin askeri ve devlet yetkililerinden art›k hesap sorulsun istiyoruz” dedi Han›m Tosun, Cumartesi Anneleri’nin 22 A¤ustos’taki eyleminde. Han›m Tosun’un efli Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995’te gözalt›na al›nm›fl, ancak bu tarihten sonra Han›m eflinden ne bir haber alabilmifl ne de mezar›na ulaflabilmifl. Tosun’un ard›ndan Kürtçe bir konuflma yapan HPG’li flehit Menan Çaçan’›n

annesi Saadet Çaçan ise “aç›l›m”a de¤inerek dikkate al›nmas› gerekenin Öcalan’›n yol haritas› oldu¤unu söyledi. Aç›klamas›n›n ard›ndan Çaçan’›n kimlik fotokopisini alan kolluk kuvvetleri, “aç›l›m”a destek vererek Çaçan hakk›nda soruflturma açt›lar. Gözalt›na al›narak kaybedilen bir baban›n ard›ndan bir çocu¤un akl›ndan geçenleri konu edinen öyküsünü okuyan, yazar Cihan Aktafl’›n ard›ndan haftan›n bas›n aç›klamas›n› ‹HD’den Elif Babil okudu. 231. Hafta “Evlatlar›m›z› kaybedenler yarg›lanmadan adalet sa¤lan›r m›? Geçmiflini karanl›¤›na sünger çekilerek ayd›nl›k bir gelecek

kurulur mu?” diye sesleniyordu “faili meçhul” cinayete kurban giden Hasan Ocak’›n kardefli Neside Ocak, Cumartesi Anneleri’nin 231. haftas›nda. Ocak, kardeflinin an›s›n›n, Ergenekon ile iliflkisi oldu¤u yönündeki suçlamalarla kirletildi¤ini belirterek; Erdo¤an’›n, 7 y›ld›r insanl›k ay›plar› yaflanmas›n, faili meçhuller olmas›n diye mücadele verdi¤i yönündeki söylemlerinde samimi olmad›¤› söyledi. (‹stanbul)

oturma eylemiyle Güvenpark’a yolu düflen tüm insanlar›n hapishanelerde yaflanan bask› ve zulmü ö¤renmeleri sa¤land›. Saat 18.00’e kadar süren bekleyifl Adli T›p Kurumu’ndan o gün aç›klama yap›lmayaca¤›n›n ö¤renilmesiyle bir aç›klama yap›larak sonland›r›ld›. BURSA 20 A¤ustos günü “Güler Zere’ye Özgürlük Platformu” Osmangazi Metro ‹stasyonundan Kent Merkezine bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Eyleme Partizan ve ESP de kat›larak destek verdi. Burada yap›lan aç›klamada; “Güler Zere ve tüm hasta tutsaklar bizim vicdan›m›z, onurumuzdur. Onurumuza sahip ç›kmaya, onlar› zulmün elinden al›ncaya dek seslerini ülkemizin meydanlar›na tafl›yaca¤›m›za söz veriyoruz” denildi. * 26 A¤ustos günü Fomara Meydan›’nda “Güler Zere’ye Özgürlük Platformu” Partizan ve ESP’nin de içinde oldu¤u oturma eylemi gerçeklefltirdi. Ard›ndan AKP il binas›na tabut b›rak›ld›. Oturma eyleminde yap›lan aç›klamada “E¤er Güler Zere ölürse sorumlusu AKP iktidar›, Adalet Bakanl›¤› ve Adli T›p Kurumu olacakt›r” denildi. Kitle buradan AKP il binas›na yürüyerek tabut b›rakt›. * 27 A¤ustos günüde Adli T›p Üst kurulunun verece¤i karar nedeniyle de Bursa’da Adliye binas› önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi.

Lüleburgaz 25 A¤ustos’ta Lüleburgaz Kongre Meydan›’nda; EMEP, Halk Cephesi, Partizan, Kristal-‹fl, Petrol-ifl ve Tüm Köy-Sen taraf›ndan hasta tutsak Güler Zere’nin serbest b›rak›lmas› için bir bas›n aç›klamas› düzenlendi.

Ankara’da da Tecrite Karfl› Mücadele Platformu kuruldu

Hapishaneler sorunu her zaman yak›c›l›¤›n› koruyan bir gündemdir. Ancak son süreçte hapishanelerde giderek derinlefltirilen tecrit ve izolasyon politikalar› ve buna paralel olarak artan iflkence, kötü muamele ve bask› kamuoyunun dikkatini yeniden hapishanelere çevirmifltir. Son dönemde kanser hastas› Güler Zere’nin tedavisinin Adli T›p Kurumu eliyle engellenmesi ve devrimci bir tutsa¤›n ad›m ad›m ölüme sevk edilmesi meselenin ciddiyetini yeniden gözler önüne sermek aç›s›ndan önemli bir yerde durmaktad›r. Tutsaklara karfl› uygulanan bu bask› politikalar› d›flar›da da yank› bulmaktad›r. Bu sebeple birçok ilde tecrite karfl› mücadele platformlar› kurulmufltur. Son olarak Partizan, Al›nteri, DHF, ESP, Halk Cephesi ve Odak taraf›ndan Ankara Tecrite Karfl› Mücadele Platformu kuruldu. Platform 25 A¤ustos Sal› günü Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde yapt›¤› aç›klamayla kuruluflunu deklare etti. Deklarasyonda F tipi hapishane anlay›fl› ve tecrit politikas›n›n teflhirine a¤›rl›k verildi. Yaflanan tüm sald›r›lar›n tecrit politikas›na ba¤l› olarak devrimci tutsaklar› teslim almaya yönelik oldu¤u vurguland›. Güler Zere ve Erol Zavar baflta olmak üzere hiçbir devrimci tutsa¤›n göz göre göre öldürülmesine izin verilmeyece¤i ifade edildi. Platformun tecrit iflkencesi sona erinceye kadar tecrite karfl› mücadelenin en önemli zemini olaca¤› belirtildi ve tüm devrimci, demokrat, ilerici kurum ve kifliler platformla birlikte mücadele etmeye ça¤r›ld›. Aç›klamaya ayd›n ve sanatç›lar da destek verdi. (Ankara)


‹flçi-köylü 8

Anlat›

4-17 Eylül 2009

MAYIS’TA B‹R BAfiKADIR EZG‹M‹Z... terin ard›ndan. Komutan yoldafl dürbünle çevreyi gözetleyen Mehmet’e dikkatle bakmas›n› söyledi. Bir ara tam karfl›lar›nda bir hareketlilik fark etti Mehmet.

Aç›klama: Elimize e-posta kanal›yla geçen anlat›y› haber de¤eri tafl›d›¤› ve güncelli¤inden dolay› yay›ml›yoruz. Her bahar yeniden do¤umlara gebedir. ‹lk kardelen verir bahar›n müjdesini, topra¤a düflen cemre ile yeniden yeflillenir. Yeniden yapraklar açar kuruyan dallarda. Yeniden filizlenir meyve verecek a¤açlar. Iflk›nlar bitiverir da¤larda. Yeni do¤an da¤ keçileri süsler da¤lar›n sarpl› yamaçlar›n›. Yeni bir hayata merhaba diyerek umut olur bahar gerilla için. Uzun bir k›fl›n ard›ndan kitlelerle buluflman›n ilk ad›m› olur, baharda yürekler yeniden yefleren a¤ac›n do¤adaki görüntüsü gibi canl›d›r. Heyecanlar, planlar ve son haz›rl›klar, her fley yeni bir dönemin kitle faaliyetine göre geliflir. Tabiî ki düflman›n bu y›lki hareket tarz› çözümlemeleri ve bu çözümlemelerden hareketle belirlenecek olan bizim hareket tarz›m›z da önemli. Baflta komutanl›k olmak üzere tüm birlik bileflenleri aras›nda düflman›n önümüzdeki dönem izleyebilece¤i hareket tarz›na iliflkin fikir al›flverifli yaflan›rken, 2 May›s günü radyo haberlerinde Dersim’e iliflkin yeni bir karar döküldü haber spikerinin a¤z›ndan; “Genel Kurmay Baflkanl›¤›’n›n ald›¤› bir karara göre Tunceli’nin Ovac›k, Hozat, Çemiflgezek ilçeleri aras›nda bulunan k›rsal alan 7 May›s, 7 A¤ustos tarihleri aras›nda geçici güvenlik bölgesi olarak aç›kland›. Aç›klamada ad› geçen bölgeye sivil giriflleri yasaklanm›flt›r.” Al›nan kararla zaten gayr› resmi olarak sivil girifline yasakl› olan bölgeye fiili olarak da girifl yasaklanm›flt›. Daha önce onlarca köylünün katledildi¤i bölgede devletin art›k bir dayana¤› vard›. ‹ki y›l önce Bülent Karatafl katledilmiflti ad› geçen bölgede. Gerilla birli¤i de böyle bir hareket tarz›n› tahmin edebiliyordu. Gerillaya çok yabanc› de¤ildi bu tarz. Karara iliflkin yap›lan de¤erlendirmeden ç›kan sonuç; düflman›n amac›n›n bölgeyi insans›zlaflt›rarak sadece gerillayla karfl› karfl›ya kalabilece¤i bir savafl arenas›na çevirmek, gerillay› alana hapsetmek ve kitlelerle ba¤›n› koparmak oldu¤u yönündeydi. Daha önce de defalarca denemiflti bu plan›, ama gerillan›n kitlelerle ba¤›n› hiçbir zaman koparamam›flt›.

Bu bir irade savafl›d›r.

Yemekler yendi, yar›m ka-

Teknoloji de¤il, insand›r savafl› belirleyen, iradesidir, çabas›d›r, gerillan›n halka olan sevgisi, ba¤l›l›¤› zafere olan inanc›d›r, hakl›l›¤› ve meflrulu¤undan ald›¤› güçtür. lendirilen birlik kitlelerle buluflacak olman›n heyecan›yla ayr›ld› yoldafllar›ndan. Gidenlerde kitlelerle buluflacak olman›n heyecan ve sevinci, kalanlarda ise gerillan›n kitlelerle buluflacak olmas›n›n sevinci, ama kendisinin birlik içinde olmamas›n›n üzüntüsü vard›. Gidenler yollar› ad›mlayarak kitlelerle buluflacak, kalanlar gelecek habere göre ad›mlayacakt› daha sonra yollar›. 18 May›s komünist önder Kaypakkaya yoldafl›n Diyar›-Bekir iflkencehanelerinde katledilmesinin 36. y›ldönümü. Kalan grup k›sa bir anma etkinli¤i düzenledi. Akflam da yemek sonras› elefltiri-özelefliri toplant›s› yap›lacakt›… Birlik sabah erken saatlerden itibaren gözetleme yaparak gidecekleri alan› kontrol etmeye bafllad›. Gözetleme yaparken ak›llarda hep kitleler vard›. Gidilecek köyler, görülecek kitleler, k›fl boyunca olana dairdi yap›lan de¤erlendirmeler, planlar. “Devrim kitlelerin eseri” ise o zaman kitleleri seferber edecek politikalarla gitmek gerekirdi. ‹leriye do¤ru ad›mlar atmak kitleleri örgütlemek ve gelece¤i kazanmak. Her faaliyet bu temelde yürümeliydi, iddial›yd› Partizanlar… Sekizinci konferans›n “yak›na ama ileriye” fliar›yla geçen y›l yo¤unlaflt›rd›klar› kitle faaliyetinin coflkusuyla haz›rlanm›fllar› bu y›l da. Ve iflte daha yak›ndan hissediyorlard› flimdi köylülerin s›cakl›¤›n›.

Gerillalar eyleme haz›rlan›yor

Kitlelere ad›m ad›m... Yapraklar yavafl yavafl açmaya bafllam›flt›. Yapra¤› açan her a¤aç gerillay› kitlelerle bir ad›m daha yaklaflt›r›yordu ve art›k son haz›rl›klar yap›lm›fl bir birli¤in alan› denetleyerek ad›mlamas› kararlaflt›r›lm›flt› gerillay› kitlelerle buluflturacak patikalar›. Birlik haz›rlan›p yola koyulurken, her fley k›sa zamanda yeniden görüflmek ve k›fl boyunca faaliyete iliflkin al›nan kararlar› yaflama geçirme üzerine konufluluyordu. Ve görev-

Dürbünü komutan yoldafla verdi. Tüm bak›fllar hareketlili¤in fark edildi¤i alana kilitlenmiflti. Pür dikkattiler, tam o ara hareketli olan bir düflman unsurunu netlefltirebildiler. Bir süre sonra art›k düflman›n bir pusu gücünün karfl›lar›nda oldu¤unu seçebiliyorlard›. Düflman›n ç›kabilece¤i baflka noktalara da dikkatle bakt›lar. Karfl›lar›nda gördüklerinin d›fl›nda baflka kimse görünmüyordu. Ancak olumsuz olan bir fleylerin fark›na varm›fllard›. Grup tam pusu içinde kalm›flt›, düflman fark etmemiflti, ama geri çekilme hatt›n› denetleyebiliyordu. Hareketlilik durumunda fark edilmemek mümkün de¤ildi. Akflam hava kararana kadar orada kalma karar› verildi. Grup ancak havan›n kararmas›yla geri çekilebildi…

Belli bir saate kadar gözetlediler çevreyi. Herhangi bir hareketlilik yaflanm›yordu. Tam çevreye iliflkin yorumlar yap›l›rken helikopter sesi geldi tepelerin ard›ndan. Bir süre sonra gelen ses yaklaflt› ve tepelerin üzerinde belirdi helikopter. Birkaç tur att›ktan sonra inifle geçti. Tam olarak hangi noktaya indi¤ini göremediler. Yaklafl›k on saniye sonra tekrar havaland› helikopter ve önce görüntüsü sonra da sesi kayboldu. Kayboluncaya kadar bakt›lar giden helikop-

lan ifller tamamland›, grup toplant› düzenini almak üzereydi. Siyasi komiser yoldafl›n toplant›ya bafllayal›m ça¤r›s›yla tüm grup çemberin etraf›nda topland›. Tam toplant› bafllamak üzereydi ki bir yoldafl›n “gelen var” demesiyle bütün gözler gelene çevrildi. Gelen Mehmet’ti. Siyasi komiser yoldafl; “… Ne oldu” diye sordu, Mehmet; “Düflman …’ya pusu atm›fl. Sabah helikopterler çal›flt›. Karfl›m›zdaki tepede düflman›n pusu ekibini fark ettik. Yol güzergah›n› denetliyordu. Ama bizi fark etmedi. Biz de pusunun içinde oldu¤umuz için uygun bir yerde mevzilendik. Hava karar›nca da biz çekildik, yoldafllar orada kald›. Ben hemen haber vermek için geldim. Düflman yar›n da orada kal›rsa iyi bir eylem ç›karabiliriz” dedi. Komutan yoldafl Mehmet’e dönerek “Çevrede baflka hareketlilik var m›yd›?” diye sordu. “Bakt›k ama göremedik. Belki gizli gözetleme olabilir” dedi. Muharrem deneyim ve tecrübesiyle; “Kesin baflka güç de vard›r” diye yorumlad› düflman hareketlili¤ini. Anlafl›lan bölgeyi sivillere kapatarak gerillay› Ali Bo¤az›’na hapsetme politikas›n› yaflama geçiriyor. “Düflmana mutlaka darbe vurmal›y›z” diye devam etti sözüne Mehmet. “Biz düflman› daha önce fark etseydik darbe vurabilirdik pusu gücüne” diye onaylad› Muharrem’in sözlerini Meral. “Çok önemli bir eylem olurdu. Tam 18 May›s günü düflmana darbe vurmak hesap soruculu¤umuzun ifadesi olurdu” diye kat›ld› sohbete komutan yoldafl da. “Di¤er yoldafllar flu anda düflman› izlemeye devam ediyorlar. Düflman muhtemelen hemen fark etmez alan›. Onlara bir sürpriz yapabiliriz” diyerek Siyasi Komiser ve Mehmet yoldaflla birlikte de¤erlendirme yapmak için ayr› bir yere gittiler.

Eller tetikte fiimdi birlik yap›labilecek bir eylem üzerine sohbete bafllam›flt›. Düflman konumlan›fl›, hareketlili¤i, arazi yap›s›, hepsi üzerine kafa yoruluyor. Yap›lacak eylemin etkileri üzerine yorum yap›l›yor. Her fleyden önce büyük bir moral üstünlü¤ü yakalayabilecekti gerillalar. Düflman ava ç›km›flt› ama flimdi av s›ras› gerilladayd›. Bir süre sonra tekrar birli¤in yan›na gelen komutan yoldafl yapt›klar› de¤erlendirmeyi aç›klad›. “Yoldafllar düflman flu anda Ali Bo¤az› çevresini kesmifl durumda. Uygun bir yerde kal›p düflman› izleyerek uygun bir f›rsatta darbe vuraca¤›z.” Ve ard›ndan da birlik bileflenlerinin de görüfllerini ald›. Bütün birlik al›nan karar› onaylayarak yorumlar yapt›. Bu de¤erlendirme sonras› Mehmet al›nan karar› düflman› takip eden yoldafllara iletmek üzere ayr›ld›. Komutanl›k geliflmeleri ve al›nan karar› devrimci sorumluluk gere¤i alanda bulunan HPG güçlerine de iletti. May›s ay›nda düflmana s›k›lan her kurflun düflenlerin hesab›n› sormak için ç›kar namludan ve iflte yeni hesaplar sormak için tetikte eller. 4 gün an ve an izledi düflman› Partizanlar. Yapt›klar› her hareket ve davran›fl üzerine görüflleri paylaflt›lar. 10 gün boyunca ak›llarda hep mevcut durumda düflmana nas›l darbe vuraca¤› üzerine planlar vard›. Çünkü düflman pusu att›¤› bölgeden ayn› gece ayr›lm›fl ve ç›plak bir alana konumlanm›flt›, bu da düflmana s›zmay› biraz zorlaflt›r›yordu. 5. gündü yani 23 May›s’ta grup yine gözetleme yapt›¤› alana gitti. Düflman yine nokta de¤ifltirmiflti. Yeni planlar yap›l›yor, ancak daha uygun koflullar›n oluflmas› bekleniyordu. Ö¤lene kadar gözetlemeye devam ettiler. Ö¤leden sonra baflka alanda bulunan bir yoldaflla birlikte hevaller de geldi yanlar›na. HPG’li dostlarla düflman›n hareket tarz›na iliflkin görüfl al›flveriflinde bulundu komutan yoldafl. Hevaller kendi arkadafllar›n›n baflka bir noktada daha düflman ekibini gördü¤ünü, oradan s›zma yapacaklar›n› söyleyerek, s›zma için buran›n da uygun olup olmad›¤›n› sordular. Uzun süredir düflman› takip eden komutan yoldafl; “Düflman›n bir gücü kendini tepeden b›rakt›, ormanl›k alana girdi, muhtemelen onlar da buraya geliyor olabilirler, takip edelim” diye yan›tlad›. Gözetleme düflman gücünün gelebilece¤i alana yo¤unlaflt›. Uzun bir gözetleme sonunda 7-8 kiflilik bir timin kendilerine do¤ru geldi¤ini fark etti gerillalar. Gelen tim üzerine yorumlar yapt›lar. Heval Aras; “Heval bunlar bizim görüntümüzü alm›fl olabilirler. S›zarak geliyorlar, uygun bir yere çekilelim yanaflt›klar›nda bindirelim” dedi. Düflman› görebilecekleri bir yere çekildi gerillalar. Bir taraftan düflman› takip ediyorlar, di¤er taraftan eylemi nas›l yapabileceklerini düflünüyorlard›. Sonunda bir plan yap›ld›. Plana göre bixi ve kanasla iki kifli uygun bir yere konumlanacak düflman yaklaflt›¤›nda vuracaklar. Di¤er gerillalar da çekilme hatt›nda bekleyeceklerdi. Saat 19.00 gibi s›zma yapacak iki kifliyle son planlar yap›l›rken di¤er koldan klefl seslerini alan geril-

lalar daha da coflkuland›lar. Düflmana ilk darbe vurulmufltu ve s›ra ikinci koldayd›. Çekilme hatt›nda bekleyecek olanlar ayr›ld›lar eyleme kat›lacaklar›n yan›ndan baflar›lar dileyerek. Eyleme kat›lacak olanlar ise düflman› izleyebilecekleri ve darbe vuracaklar› bir yere mevzilendiler. Art›k her fley haz›rd›. Havan›n biraz kararmas›n› beklediler. Düflman birimi art›k tam olarak karfl›lar›ndayd›. Az önce baflka bir noktadaki silah sesleri dikkatlerini da¤›tm›fl ve tüm dikkatlerini seslerin geldi¤i yöne vermifllerdi. Saat 20:00’ye do¤ru hava yavafl yavafl kararmaya bafllam›flt›. Heyecanlar artm›fl düflmana ikinci darbe vuracak olman›n coflkusu yaflan›yordu. Savunmadaki gerillalar ise namlulardan ç›kacak sesi bekliyorlard›. Ve beklenen an geldi. Düflman yeri ve konumlan›fl› tekrar dikkatle gözlendi. Bak›fl yoldafl; “Heval flu an tam karfl›mdalar. Hedefte. Ben haz›r›m” diyerek do¤rulttu kanas›n namlusunu düflmana. Heval Aras da “Tamam Bak›fl yoldafl. Ben de flu an üçünü seçebiliyorum. Ayn› anda basal›m teti¤e” demesiyle dokundu eller teti¤e ve bir taraftan bixi, di¤er taraftan kanasla düflman›n üzerine mermiler ya¤maya bafllad›. Daha ilk sald›r›n›n flokunu üzerinden atamayan düflman ikinci sald›r›yla neye u¤rad›¤›n› flafl›rd›. Karfl›l›k dahi vermediler. Bu sefer sadece kanas ve bixi sesi ç›nlat›yordu ortal›¤›. Namludan ç›kan her ses düflman›n korkulu rüyas› oluyordu. Canlar›n› kurtarmak için sa¤a sola at›yorlard› kendilerini. Onlar kaçt›kça namlular onlara do¤ruluyordu. Kaçam›yorlard› gerillan›n mermisinden. Ve iki düflman askeri imha edildi k›z›l namlulardan ç›kan hesap soruculu¤uyla. Biri de yaral›. Di¤er koldan da bir düflman unsuru imha edilmiflti. Düflman çaresizlik içindeydi. Tüm inisiyatif gerillan›n elindeydi. Ve eylemi baflar›yla sonland›rarak geri çekilmeye bafllad›lar. Savunmadakiler büyük bir merakla gelmelerini bekliyordu. Biraz gecikince telaflland›lar. Gerçi düflman karfl›l›k dahi verememiflti ama niye geç kald›lar diye soruyorlard› birbirlerine. Telsizden ça¤r› ve beklenen yan›t geldi ça¤r›ya “Biz iyiyiz, geliyoruz”. Bir süre sonra ulaflt›lar savunmadakilerin yan›na. Eyleme dair k›sa sorular-cevaplar, alan› terk etmek gerekiyordu. Yola ç›k›ld›. Tam hareketlenmifllerdi ki, düflman Amutka Karakolu’ndan havanlarla çekilme hatt›n› vurmaya bafllad›. Ancak gerillalar bunu tahmin ettiklerinden uygun yerlerden çekiliyorlard›. At›lan hiçbir havan etkilemiyordu onlar›. Çekiliyorlard›. Gerillan›n gücü bir kez daha görüldü. Gerilla düflman›n yak›n›na kadar s›z›p imha ederken, düflman uzaktan havanlarla vurmaya çal›fl›yordu. Düflman tüm tekni¤ine ra¤men darbe vuramazken, gerilla sadece bixi ve kanasla nas›l darbe vurulaca¤›n› gösterdi. Bu bir irade savafl›d›r. Teknoloji de¤il, insand›r savafl› belirleyen, iradesidir, çabas›d›r, gerillan›n halka olan sevgisi, ba¤l›l›¤› zafere olan inanc›d›r, hakl›l›¤› ve meflrulu¤undan ald›¤› güçtür. Düflman günlerdir pusu att›¤› gerilladan darbe yemiflti. Gerilla birli¤i yeni bir faaliyet döneminin ilk ad›m›n› atmaya haz›rlan›rken, yap›lan eylem büyük bir coflku ve sevinç yaratm›flt›. Büyük bir moral üstünlü¤ü yakalad› tüm bileflen. HPG’li dostlar›m›zla ortak yap›lan bu eylemde düflmana geri ad›m att›r›lm›flt›. Art›k her fley at›lan bu ilk ad›m›n büyütme görevini yüklenen gerillalar›n kitlelere ulaflmas›na kilitlenmiflti ve ad›mlad›lar patikalar›... (Dersim’den bir gerilla)


‹flçi-köylü 9

Politika-gündem

4-17 Eylül 2009

KR‹Z, ‹fiS‹ZL‹K VE YOKSULLU⁄U ARTIRIRKEN; SEND‹KALARIN MASKES‹N‹ DE DÜfiÜRÜYOR! ailenin açl›k s›n›r› tutar›n›n 2. 404.73 TL oldu¤u belirtiliyor. Sefalet ücretiyle çal›flt›r›lan iflçilerin, iflsizlerin yaflam koflullar› ve belirlenen açl›k s›n›r› karfl›laflt›r›ld›¤›nda ortaya ç›kan tablonun ne oldu¤u anlafl›lmaktad›r.

Sendikalar›n krizle imtihan›

“Krizin esas tehlikeli k›sm› geride kald›”, “dip göründü, art›k s›ra toparlanma ve ç›k›flta” aç›klamalar› yap›lsa da IMF yetkililerinin son beyanlar›nda krizin tüm fliddetiyle devam etti¤i ve henüz ç›k›fl›n nereden nas›l sa¤lanaca¤›n›n belirlenemedi¤i ifade edilmektedir. Geçti¤imiz y›l›n Ekim ay›nda bafllayan daha do¤rusu patlak veren kriz, öncekilerle benzerlikler tafl›mas›n›n yan› s›ra etkisi ve çap›yla fliddeti öncekilerden daha yüksek. Son y›llar›n en gözde kavral›yd› “küreselleflme!” Dikkat edilsin krizin patlak verdi¤i günden bugüne “küreselleflme” sözcü¤ü hiç dillendirilmedi, propaganda edilmedi. Marks en çok tart›fl›lan kifli, Kapital en çok okunan kaynak oldu… Burjuva ideologlar krizden ç›k›fl›n anahtar›n› Marks’ta ve Kapital’de arad›lar. fiimdi yeni dönemi tan›mlayacak yeni argümanlara, yani tan›mlamalara, yeni manipülasyon kavramlar›na ihtiyaç duyduklar› çok aç›k. ’29 ekonomik buhran› “Keynesçi” politikalarla afl›ld›, 1973 krizi Keynesçi politikalar›n iflas›n› kan›tlad› ve yeni dönem “kurals›zlaflma”, “serbestleflme” olarak tan›mland›. Bu ekonomik politikalarla ‘90’l› y›llara gelindi ve yeni sermaye birikimi modeli “küreselleflme” olarak belirlendi. 2008 krizi de “küreselleflme” modelinin iflas›n› ilan etti. fiimdi iflas eden bu sistemin yerine neyin konulaca¤› çal›flmalar› sürdürülüyor. Ancak bu sefer ifller di¤erlerine oranla daha zor, zira y›k›m öncekilere oranla daha derin… Sadece bir örnek; ülkemizde 2009 y›l›n›n ilk üç ay›nda yaflanan 13.8’lik küçülme oran›na yak›n en yüksek küçülme yüzde 13 ile 1927 y›l›nda yaflanm›fl. Bu oran TC tarihinin geçmifl krizlerden etkilenme boyutu anlam›nda da bir ilki ifade ediyor. Dün çorba kuyru¤unda bekleyen açlar ordusu, bugün ifl baflvurular› kuyru¤unda bekleyen iflsizler ordusu, dün ve bugün yoksulluktan ölenler, dün ve bugün bu yoksullu¤a isyan

edenler… ‹flsizlik bu sürecin en flaflmaz sonuçlar›ndan biri. Dünyada ve ülkemizde say›lar› h›zla artan iflsizler ordusu sistemin kabusu. Öfkeli ve aç olan bu kesim yönünü do¤ru belirler ve vuraca¤› yere yönelirse bugünden egemenler için daha karanl›k günlerin yaflan›lmas› kaç›n›lmaz. Kapitalist sistemin içine girdi¤i bu derin y›k›nt› s›n›f mücadelesinde bugünü ve yar›n› flekillendirmede oldukça önemli. Kitlelerin sistemle ba¤lar›n›n zay›flad›¤›, beklentilerinin azald›¤›, yönetenleri daha fazla sorgulad›klar› bu dönem ayn› zamanda örgütlenmeye en aç›k olduklar› dönemdir de. Yukar›da da ifade etti¤imiz gibi dönemin en temel sorunu iflsizlik. Bu gerek emperyalist ülkeler gerekse de bizim gibi ülkeler aç›s›ndan böyle. Örne¤in Rusya’da Temmuz ay› içinde yap›lan araflt›rmalara göre 8 milyonu geçmifl durumda. ABD ise 1983 y›l›ndan bugüne iflsizlik sorununda zirveyi yafl›yor; 5.7 milyon insanla… TÜ‹K’in birkaç hafta önce aç›klad›¤› May›s ay› verilerine göre Türkiye genelinde iflsiz say›s› geçen y›l›n ayn› dönemine göre 1 milyon 179 bin kifli artarak 3 milyon 382 bin kifliye ulaflt›. Bu rakam D‹SK’in verilerine göre ise yaklafl›k 6 milyon! ‹flsizli¤in yüzde 25.1’ini çal›flt›¤› ifl geçici olup ifli sona erenler, yüzde 25.4’ünü iflten ç›kar›lanlar, yüzde 14.2’sini kendi iste¤iyle iflten ayr›lanlar, yüzde 9.8’ini iflyerini kapataniflas edenler, yüzde 7.2’sini ev iflleriyle meflgul olanlar, yüzde 8.2’sini ö¤renimine devam eden veya yeni mezun olanlar, yüzde 10.1’ini di¤er nedenler oluflturdu. Önü al›namayan rekor ekonomik küçülmeler ise bu rakamlar›n artaca¤›n›n en önemli iflareti. Yine Temmuz ay›nda Türk-‹fl taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre dört kiflilik bir

Kriz dönemlerini iflten ç›karmalarla f›rsata çeviren patronlar›n yan› s›ra sistem aç›s›ndan temel yönelim s›n›fa yönelik kapsaml› sald›r› paketlerinin yo¤unlaflt›r›lmas›d›r. K›dem tazminat›n›n kald›r›lmas›n›n yeniden gündeme getirilmesi, iflten ç›kar›lanlar›n ilk elden sendikal›, örgütlü iflçiler olmas› ile örgütlülü¤e sald›r›lmas›, hiçbir sosyal güvence olmaks›z›n kay›t d›fl› binlerce insan›n çal›flt›r›lmas›, son dönem tart›fl›lan ve cumhurbaflkan›ndan dönen Özel ‹stihdam Bürolar›n›n yasallaflt›r›lmas›, kapsaml› sald›r›lar›n bafl›nda geliyor. Sendikal bürokrasinin konuyla ilgili dikkate de¤er tepkisi yasan›n veto edilmesi için cumhurbaflkan›na yapt›¤› ça¤r›d›r. Sürecin bafl›ndan itibaren devlete krizden ç›k›fl önerileriyle ak›l hocal›¤›na soyunmalar›, iflçiden kriz bahanesiyle çeflitli fedakarl›klar›n istenmesi, TOBB’un “kriz varsa çaresi de var”, “pazara ç›k›n al›flverifl yap›n” kampanyas›n›n desteklenerek iflçilere “pazara ç›k›n” ça¤r›s› yap›lmas›... Tek tek parçalarda geliflen direnifllerin sahiplenilmemesi, bu direniflleri en geri taleplerle sonland›rma çabas›, sokak ve sald›rmak yerine, çarfl› ve savunmada kalma çizgisini benimseyen sendika konfederasyonlar›n›n ihanetçi karakterlerine dönem içinden örnekleri ço¤altmak mümkün. ‹flsizlik fonunda bulunan paran›n “yat›r›m yapabilmesi” için “daha fazla insan›n iflsiz kalmamas›” bahanesiyle, TÜS‹AD, MÜS‹AD, T‹SK gibi patron örgütlerinin hizmetine sunulmas›n› karfl›s›nda hiçbir tepki ortaya konulmam›flt›r. AKP hükümeti bu rant› bütçeye aktararak (dolayl› olarak patronlar›n hizmetine sunarak) farkl› bir yöntem kulland› ve tatil öncesi yasay› meclisten geçirdi. Bu yeni yasayla GAP’a kaynak aktar›lmas›na karar verildi. Böylece fonun nema gelirlerinden dörtte üçü bütçeye gelir olarak kaydedilecek. Karfl›l›¤›nda da teflvik edilen yat›r›mlara ba¤l› olarak, istihdam edilen iflçilerin sigorta primlerinin patron hisselerinin tamam›na kadar olan k›sm›, Hazine taraf›ndan karfl›lanacak. AKP söz-

ÜRET‹C‹ Y‹NE “DESTEKLEN‹YOR” Türkiye tar›m›n›n gerçekli¤i daha çok TC devletinin emperyalizme ba¤›ml›l›k iliflkisinin bir öyküsü, göstergesi gibidir. Bu her geçen gün biraz daha boyutland›r›l›rken, AB üyelik süreci ad› alt›nda uygulanmas›n›n önü daha fazla aç›lan neo-liberal politikalar Türkiye tar›m›n› oldukça daraltmakta, mevcut üretici güçlerin yoksul kesimlerinin (20 dönüm arazi ve alt›nda üretim yapan kesim) üretim d›fl›na itilmesi durumunu da ortaya ç›karmaktad›r. Son zamanlarda ekonomik krizin de etkisiyle üretemez hale getirilen ve üretim d›fl›na itilen 1.5-2 milyon aras›ndaki köylünün varl›¤› bu gerçekli¤i biraz daha aç›k olarak ortaya sermektedir. Bu politikalar do¤rultusunda tar›mda yeni bir düzenleme daha yolda. Gelecek y›l bafllat›lmas› planlanan uygulamayla ülke genelinde arazilerin tar›msal amaçl› olarak 30 havzaya ayr›lmas› söz konusu. Hangi ürünün, hangi havzada ne kadar üretilece¤inin, desteklenece¤inin hükümetler taraf›ndan belirlenerek, hedeflenen üretim miktarlar›na bu flekilde ulafl›laca¤› gibi ayr›nt›lar bas›na yans›maktad›r. Hat›rlanaca¤› üzere 2000 y›l›nda Cenevre’de yap›lan Dünya Ticaret Örgütü Zirvesinin kararlar›ndan biri üretim ve destekleme politikalar›na iliflkindi. “DTÖ’ye üye ülkeler, tar›m ürünlerini destekleme oranlar›n› ve kredilerini kald›racak” deniliyordu. Yak›n zamanda yine bu temelde tar›msal anlaflmalar

yap›lm›flt›r. Türkiye tar›m›ndaki bu karara büyük ölçüde uyuldu¤u Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD)’nin destek sistemi içerisindeki yüzde 85’lere varan pay oran›ndan anlafl›lmaktad›r. Geçmiflteki destekleme modellerinde genelde, desteklenen ürünün tüm yetifltiricileri desteklemelerden yararlanabilmekte fakat, baz› düzenlemelerle büyük üreticilerin aslan pay›n› almalar› sa¤lanmakta idi. Yeni uygulamada ise eski koflullar›n daha da a¤›rlaflt›r›lmas›n›n yan› s›ra, desteklenecek ürünün belirlenen havzalar d›fl›ndaki yetifltiricileri tamamen destek d›fl›nda b›rak›lacakt›r. Hatta bunlarla da yetinilmeyip birden fazla havzada yetifltirilmesi uygun bulunan ürüne verilen destek oranlar› havzadan havzaya farkl›l›klar da arz edebilecektir. Bu keyfilik, hükümetler üzerinde gücü en fazla olan flirketlerin ya da çiftliklerin bulundu¤u havzalar›n, teflviklerden en büyük pay› almalar› demektir. K›sacas› teflvik ve desteklemeler her halükarda sermayeye hizmet etmektedir. Son dönemlerin güncel konusu olan f›nd›k kapsam›ndaki düzenlemeler de ayn› gerçe¤in farkl› yönlerini vurgulamaktad›r. F›nd›kta dünya üretiminin yüzde 75’ini gerçeklefltiren Türkiye’nin pazar pay›n›n daralt›larak yerini piyasaya yeni giren yabanc› rakiplerin almas› amac›yla ürüne çeflitli s›n›rlamalar getirildi. Bu kapsamda baz› üretim

bölgelerinin tamamen ortadan kalkmas› hedeflenmektedir. Yükseklik, e¤im gibi baz› k›staslarla da üretim alan› dahilinde bir kez daha elemeler yap›larak çok say›da f›nd›k yetifltiricisinin ekmek kap›s› kapanmaktad›r. F›nd›k üretiminden vazgeçip bahçelerini söken üreticilere tazminat ve alternatif ürün deste¤i vaat edilmektedir. Bu desteklerin f›nd›¤› ikame etmesi mümkün de¤ildir. F›nd›k bahçelerinin ortalama büyüklükleri Türki-

de yasa ile hem iflçilere ve hem de patronlara karfl› bir durufl sergilemifl gibi olsa da, gerçekte bütçeye dahil etti¤i fonu, patronlar›n sigorta primleri için yine onlara verecek. Sendikalar ise “dostlar al›flveriflte görsün” misali aç›klamalar›nda bu gasp› k›naman›n ötesine geçmemifllerdir. Üstelik bu fon iflçi ve emekçilerin eme¤i ve al›nteri ile oluflturulmas›na ra¤men. Üstelik bu fondan iflsizlerin faydalanmad›¤› bilindi¤i halde… Ama bu öylesine büyük bir rant kap›s›d›r ki, fonda biriken 42 milyar TL Türkiye bütçesinin % 15’ine ulaflm›flt›r. Oysa bu fondan say›s› 6 milyona ulaflan iflsizlerin sadece 292 bini yararlanabilmektedir. Bu örneklere son olarak Türk-‹fl’in T‹S sürecinde devletle yürüttü¤ü pazarl›kta, anlaflt›¤› noktay›, izledi¤i pratik tutumu da eklemek gerekir. Al›nan 1 saatlik ifl b›rakma karar›, devletle yürütülen pazarl›kta elini güçlendirmenin yan› s›ra son dönem geliflen tepkileri dindirmenin arac› olarak da gündeme getirildi. Yoksa T‹S’in hangi noktada sonlanaca¤›, önceki görüflmelerde ba¤lanm›flt›. ‹flsizlik ve yoksulluk korkusu yaflayan iflçinin imzalanan T‹S’e mecbur b›rak›lmas› niteliklerinden ba¤›ms›z de¤ildir. Türk-‹fl yönetimine tabanda biriken tepkiyi gösterme anlam›nda ‹stanbul fiubeler Platformu’nun 13 Haziran’da gerçeklefltirdi¤i eylem tepkinin ortaya konulmas› anlam›nda bir olumlulukken, sürece müdahale etme anlam›nda pasif ve yetersizdir. ‹flçilerin “Kahrolsun sendika a¤alar›” slogan›n› atmalar› bugüne kadar geliflen toplam prati¤in bilinçlerdeki sonucudur. Önemli olan bu soncu daha politik bir niteli¤e kavuflturmak ve geniflletmektir.

Mahkeme karar›yla sonland›r›lan Sabah-ATV grevi, Kocaeli Belediye-‹fl üyesi iflçilerinin direnifli, ‹zmir Kent Afi iflçilerinin iflten ç›kar›lmalar›na ve tafleron firman›n iflyerine sokulmas›na karfl› direniflleri; Halkal› Karton Sanayi iflçilerinin grevi, Dearsan Tersanesi Pozitif Denizcilik iflçilerinin, Stil tekstil, A¤ tekstil iflçilerinin direniflleri bu süreçte yaflanan grev ve direnifllerden baz›lar›. Her biri kendi mecras›nda akan bu direnifllere sahip ç›k›lmamas› sorunu ile birlikte esas sorun birlefltirilememesi ve do¤ru bir rotaya akmas›n›n sa¤lanmamas› sadece sistemin de¤il konfederasyonlar›n da tercih etmedi¤i bir noktad›r. Zira birleflen ve bilinçlenen y›¤›nlar›n elindeki balyozun bir gün kendilerine de inece¤ini sendika a¤alar› da çok iyi bilmektedir. Say›lar› 12 milyonu bulan iflçilerden toplu sözleflme hakk›ndan faydalanan iflçi say›s› 2001-2007 döneminde y›ll›k ortalama 400 bin! Yani iflçilerin yaln›zca yüzde 3’ü bu ekonomik-demokratik hakk›n› kullanabiliyor. Grev hakk›n› kullanan iflçi say›s› ise 20022008 döneminde y›lda ancak 6 bin 500… T‹S hakk›n› kullanamayan yüzde 97’lik kesim mi? Bunlar›n içindeki da¤›l›mda ise 10 veya 50 kiflilik iflyerlerinde çal›flan 2.5 milyon iflçi en fazla dikkat çeken kesim. Ve bu küçük iflletmelerin hiçbirinde sendika olmamas› gerçe¤i ile birlikte sendikalar›n da bu kesimi örgütlemek gibi bir amac› ve hedefi de yok…

Krizin patlak verdi¤i günden beri yaflanan iflçi direnifllerini hat›rlayal›m; Ocak 2009’da bafllayan 550 iflçinin direniflte oldu¤u Asil Çelik iflçileri ücret konusunda anlaflma sa¤lanamad›¤› için, Bursa Asemat iflçileri Aral›k 2008’den bugüne yine ücret sorunundan kaynakl› direniflteler. E-Kart iflçileri Haziran 2008’den yani bir y›l› geçkin bir süredir Türk-‹fl’e ba¤l› Bas›n-‹fl Sendikas›’n›n tan›nmas› ve toplu sözleflme hakk› için direniflteler. Yine Sinter iflçileri Aral›k 2008’den beri ifllerine geri dönmek, iflsiz kald›klar› süre içeresinde k›dem ve ihbar tazminatlar› dahil tüm haklar›n› almak için 380 iflçi direniflte.

Sokak ve s›n›f iliflkisinin yo¤unluklu tart›fl›ld›¤› bu dönemde mevcut tablo ve veriler sorunun kendimizle, bizimle ilgili olan yanlar›n› ortaya ç›karmak ve müdahale etmek aç›s›ndan önemlidir. ‹flsizlik oranlar› rekor k›rarken, zamlar s›raya girmiflken, yeni sald›r›lar gündeme getirilirken militan mücadele hatt›n›n gelifltirilmesi için elimizde önemli imkan ve olanaklar söz konusudur. Temel sorun iflçi s›n›f›na do¤ru adresi göstererek mücadele platformlar›n› oluflturmakta ve prati¤imizi bu anlay›flla flekillendirmekte. Üzerine uzun bir dönemdir tart›fl›lan ve netlefltirdi¤imizi DDSB program› yönümüzü belirlemek anlam›nda önemlidir. Ancak bu prati¤imizle bulufltu¤u zaman anlam kazanacak. Ve yaflamla buluflacak, do¤rulu¤u pratik içinde netleflecek, yetersizlikleri de yine pratikte ortaya ç›kacakt›r. Yeter ki bu prati¤i oluflturacak cüreti gösterelim.

ye’deki tar›m arazilerinin ortalama büyüklüklerinin yar›s› civar›ndad›r. Bu denli küçük alanlarda f›nd›k kadar gelir getiren bir alternatif ürün yoktur. F›nd›k üreticisine alternatif gösterilen kesme çiçek gibi bitkiler ise flaka gibidir. Devletin yeni f›nd›k stratejisini yine M. Eker aç›klam›flt›. Eker “f›nd›k üreticisine 406 bin hektarda f›nd›k diken ruhsatla üreticiye ‘Alan Bazl› Gelir Deste¤i’ verece¤iz” diye bu stratejiyi özetlerken meselenin temelinde yatan›n tar›msal faaliyeti daraltmak ve tar›msal üretim yapan nüfusun azalt›lmas› oldu¤unu “ABD’de tar›msal nüfus yüzde 1,5 AB’de ise yüzde 6 civar›nda. Türkiye’de hala yüzde 20.21 civar›nda bir fazlal›k var. Bu fazlal›¤›n da bir an önce tar›m d›fl›na ç›kmas› laz›m. Bir an önce ABD ve AB seviyesine gelinmeli” sözleriyle ifade etmektedir. Yine Bakan Eker’in “kafas›na göre ekim yapan çiftçi devlet deste¤inden yararlanamayacak. 30 havzaya ayr›lan tar›m alanlar›nda bir ürün en iyi nerede yetiflirse orada destek alacak” fleklindeki aç›klamas› da küçük ölçekli üretim yapan kesime (15 milyona yak›n bir nüfustan bahsediyoruz) yönelik tam bir y›k›m politikas›n›n uygulanaca¤›n› göstermektedir. Tar›m teflviklerinin bir baflka boyutu ise Türkiye’nin biyoyak›t hammaddesi alanlar›ndan biri haline getirilecek olmas›d›r. Desteklenen 16 üründen en fazla pay› alan gruba bak›ld›¤›nda ayçiçe¤i, kolza, pamuk, aspir gibi ya¤l› tohumlar›n ilk s›ray› ald›¤› görülüyor. Ya¤ a盤›n›n kapat›lmas›n›n hedeflendi¤i söylenen bu desteklerle ayn› zamanda uzun süre-

dir deneme üretimleri devam eden biyoyak›t hammaddesi bitkiler de desteklenmifl olmaktad›r. Çeflitli zeminlerde gündemlefltirilip tart›fl›lan Türkiye’de biyoyak›t üretimi düflüncesinin de otomotij sanayi ve yak›t üretimi boyutuyla pratikte yaflam bulaca¤› görülüyor. Dünyada 1 milyardan fazla insan›n açl›k çekti¤i ve bu say›n›n h›zla artt›¤› koflullarda Türkiye gibi, bölgesinde g›da deposu olma avantaj›na sahip bir ülkede tar›m topraklar›n›n g›da üretimi d›fl›ndaki amaçlara tahsis edilmesine karfl› ç›kmak için çok neden vard›r. Ama en önemlisi tüm bunlar›n kayna¤›n›n kapitalist emperyalist sistem oldu¤unu bilerek, egemenlerin ve uflaklar›n›n her türlü yöntemine cevap verecek onunla savaflacak as›l muhatab›n kendimiz oldu¤unu iyi kavramakt›r. Egemenler gerçek yüzlerini gizleme, yapt›klar›na k›l›f uydurma ve bunlara güzel isimler bulma ustas›d›rlar. Tar›msal dönüflüm, kalk›nma, destekleme veya reform... Ad› ne olursa olsun, bir yönüyle köylünün biriken öfkesini boflaltmak amaçl› kullan›l›rken di¤er yönüyle de daha vahfli bir sömürüye dolayl› veya direkt hizmet etmektedir. Dünyan›n en verimli tar›m alanlar› emperyalistlerce talan edilirken, bu talandan pay›n› her dönem fazlas›yla alm›fl olan halk›m›z emperyalistlerin ektikleri öfke ve nefret tohumlar›ndan beslenerek, anti-emperyalist tepkiyi ve mücadeleyi büyütecektir. Bu tepkilere s›n›fsal bir öz kazand›r›lmas›nda ›srarc› olmak ise zafere giden yolda at›lacak bir ad›m olacakt›r.


‹flçi-köylü 10

Gö¤ün yar›s›

4-17 Eylül 2009

“KADININ GÖRÜNMEYEN EME⁄‹” Kad›nlar›n ezilmesinden, çifte sömürüsünden bahsederken en çok vurgulanan bir kavramd›r “ev içi emek sömürüsü”, “kad›n›n görünmeyen eme¤i”. Bin y›llard›r kad›n do¤as›n›n bir parças› olarak gösterilen ve toplumsal iflbölümünde kad›n›n “asli görevleri” içinde yapt›¤› temizlik, çocuk bak›m›, yemek, çamafl›r vs. ifller; emek harcama, ifl olarak de¤eri de do¤al davran›fl biçimleri gibi kabul edilir. Kad›n›n do¤al görevi say›lan ev içinde yap›lan bu ifller için yo¤un bir flekilde fiziksel, duygusal ya da zihinsel emek harcand›¤› hale bu emek neden görünmez k›l›nm›flt›r? Ev içinde yap›lan bu ifllerin belirlenmifl çal›flma saatleri, belli bir karfl›l›¤› yoktur. Bu yüzden de çal›flmak ile dinlenmeyi, ifl yapmakla sevgi paylafl›m›n› ayr›flt›rmak çok zordur. Kad›nlar iflgücüne kat›lsa da ücret karfl›l›¤› baflka bir iflte çal›flsa da fark etmez, evde harcad›klar› emeklerin herhangi bir karfl›l›¤› yoktur. Ev d›fl›nda çal›fl›yor olmalar›, evdeki sorumluluklar› ortadan kald›rmaz. Özellikle kapitalist sistemde erkeklerin iflgücüne çekilmeleriyle kad›nlar daha çok eve hapsolmufl, bütün ev ifllerinden onlar sorumlu olmufllard›r. Bu zamanla daha da sistemleflmifl, kad›n›n çal›flt›¤› durumlarda, hatta kad›n›n çal›fl›p erke¤in evde oturdu¤u durumlarda dahi çamafl›r, bulafl›k, yemek, çocuk bak›m› kad›n›n üzerine kalmaktad›r. ‹flyerindeki gündüz vardiyas›ndan sonra gece vardiyas› için kollar› s›vamaktad›r. Görünmeyen emek kavram› zaman zaman kad›nlar›n eve ifl alarak yapt›klar› üretimle, ücretli ev ve bak›m iflçili¤inde harcad›klar› emek için de kullan›lmakta. Oysa bunlar ne kadar ücretli ve çal›flma mekan› ev içi, güvencesi, afl›r› sömürüye dayal› ifller olsa da burada sonuçta bir ücret iliflkisi vard›r. Bu yüz-

den kad›nlar›n bu çerçevede harcad›klar› emek; karfl›l›ks›z, görünmeyen emek de¤il ancak bunun izlerini tafl›yan ücretli emektir. “Kad›nlar›n görünmeyen eme¤i”, “ev içi emek sömürüsü” tart›flmalar› 1960’lar›n ortalar›nda bafllam›fl, ‘70’lerde daha da geniflleyerek esas olarak bütün feminist ak›mlar›n gündemine girmifltir. Kad›nlar›n ezilmiflli¤inin “maddeci tahlilini yapmak” kayg›s›yla yola ç›kt›klar›n› söyleyen feministler için tart›flma gündeminin en bafl›nda Marksizm yer alm›flt›r. Marksizm’in s›n›f tahlilinin kad›nlar aç›s›ndan yeterli olmad›¤›n›, zenginlefltirilmesi gerekti¤ini savunanlar›n yan›nda onun “cinsiyet körü” oldu¤unu savunanlar da vard›r. Kad›nlar›n harcad›klar› eme¤in görünmez olmaktan kurtar›l›p, ad›n›n konmas› gerekti¤ini söyleyen bu anlay›fllar daha çok “ev içi emek” üzerine yo¤unlaflm›fllard›r. Gülnur Acar Savran ve Nesrin Tura Demiryontan “Kad›n›n görünmeyen eme¤i” adl› kitaplar›nda “maddeci feminizm” çerçevesinde yürütülen bu tart›flmalar› derlemifller. Tart›flmalar esas olarak, cinsiyete dayal› iflbölümünün hangi düzlemde ele al›naca¤› üzerinde duruyor. Tart›flman›n bir taraf›, cinsiyete dayal› iflbölümünün kökeninin toplumsal üretimdeki görev ve faaliyetlerin farkl›laflmas›nda aranmas›n› söylerken, di¤er bir taraf›, bu iflbölümünün kökeninin ancak kad›n erkek iliflkilerinin bütününden hareketle kavranabilece¤ini savunuyor. Kitapta ilk olarak Stephanie Coontz ve Peta Henderson’un “S›n›fl› ve Devletli Toplumlar›n Kökenindeki Mülkiyet biçimleri, politik iktidar ve kad›n eme¤i” makalesi yer al›yor. Bu yaz› esas olarak erkek egemenli¤inin tarihsel kökenlerini inceliyor ve bu kökenin kad›nlar›n toplumsal üretimdeki rollerinde aranmas› gerekti¤ine dikkat çekiyor. Yazara göre topToplumun en ezilen kesimlerinin bafl›nda lumsal üretimin geçirdi¤i gelen kad›n›n bilinçlenmesi ve örgütlenmesi dönüflümler, evlili¤in beiçin yap›lan özel çal›flmalar›n ne denli az oldulirli bir düzenlenmesine ¤unu görebiliyoruz. Kad›n sorununun incelenyol açt›¤›nda, erkeklerin mesi ve kad›n›n kendi sorunlar› ekseninde bikad›nlar›n eme¤ini denet-

“KADININ

S‹YASETTE YER

ALMASI YETMEZ!”

linçlenerek örgütlenmesi önemlidir. Bu amaçla yap›lan çal›flmalar›n takip edilmesi ve bu çal›flmalardan ö¤renilmesi, mücadelemize sa¤layaca¤› katk›lar anlam›nda önemli bir yerde durmaktad›r. Bu çal›flmalardan biri, DTP’nin Diyarbak›r’da uzun süredir çal›flmas›n› yapt›¤› ve geçti¤imiz günlerde aç›l›fl›n› yapt›¤› Kad›n Siyaset Okulu’dur. Aç›l›fl› yapan DTP Eflbaflkan› Emine Ayna, kad›n›n, sadece cins anlam›nda siyasette yer almas›n› de¤il ayn› zamanda kad›n›n düflüncesinin de siyasette yer almas›n› en temel ihtiyaç olarak gördüklerini belirtti. “Farkl›l›¤› inkar etmekte olan gücü, egemenli¤i esas alan erkek egemen zihniyetin de¤iflebilmesiyle siyasetin demokratikleflece¤ini” vurgulayan Ayna, bu akademinin bu ihtiyaçtan do¤du¤unu söyledi. Kad›n›n, son y›llarda emek mücadelesi içinde, say›ca çok az da olsa en ön saflarda yer ald›¤›n› ve mücadele içinde aktifleflerek direndi¤ini görüyoruz. Kad›n›n kendi kurtuluflunun, s›n›fsal mücadeleden geçti¤ini bilince ç›karabilmesi için, bu perspektifle kendi sorunlar› üzerinden kad›na alanlar yaratmak ve bu mücadelenin içinde yer almak örgütlülü¤ümüz aç›s›ndan bir ihtiyaçt›r. O yüzden de DTP’nin bu çal›flmas› önemsenmeli ve incelenmelidir. (H. Merkezi)

lemeleri ve onun ürünlerine el koymalar› mümkün hale gelmifltir. Christine Delphy; “Bafl düflman” adl› makalesinde Marksist bak›fl aç›s›n› elefltiriyor. Delphy’e göre Marksist yaklafl›mlar, ailenin kad›nlar›n sömürüldü¤ü alan oldu¤unu, yani ev ifllerinin ve çocuk yetifltirmenin kad›nlar›n sorumlulu¤unda ve karfl›l›¤› ödenmeyen ifller oldu¤unu göstermekle birlikte kad›nlar›n ortak ezilmiflli¤ini aç›klamamakla, odak noktas› olarak kad›nlar›n ezilmesini de¤il bu ezilmenin proletarya üzerindeki sonuçlar›n› almakla suçluyor.

Delphy, kad›nlar›n emeklerini nas›l harcayacaklar›, emeklerinin ürünlerini nas›l kullanacaklar›, kocalar›n›n iradesine tabi oldu¤unu, dolay›s›yla erkeklerin kad›nlar›n eme¤ini sömürdü¤ünü ve böyle oldu¤u için de kad›nlar› ezenlerin erkekler oldu¤unu öne sürüyor. Hatta kad›nlar›n bafll› bafl›na bir s›n›f oluflturduklar›n›, kad›nlar›n s›n›f birli¤inin erkekler taraf›ndan ezilmeyi paylaflmalar›ndan kaynakland›¤›n› savunuyor. Ve ev içi eme¤in kad›nlar›n karfl›l›ks›z eme¤i ile kapitalizm aras›nda bir iliflki de¤il, kad›nlarla erkekler aras›ndaki bir iliflki oldu¤una dikkat çekerek kad›nlar›n bafl düflman›n›n erkekler oldu¤unu belirtiyor. Kitab›n son bölümü feminizm/ Marksizm üzerinde yürütülen tart›flmay› genel hatlar›yla incelemifl. Heidi Hartman, “Marksizm’le feminizmin mutsuz evlili¤i” makalesinde Marksist analizlerde kad›n sorununun ele al›n›fl›na de¤iniyor. Bu yaklafl›mlardan, sorunun kad›nla erkek iliflkisinden çok kad›n›n ekonomik sistemle iliflkisi üzerin-

YORUMSUZ

mekti. Bir baflka düzeyde ise maddecilik/Marksizm iliflkisinin kendisini feminizm aç›s›ndan bir tart›flma konusu olarak sunmay› amaçlad›k” demektedirler. Feministler ve “Marksist” feministler taraf›ndan Marksizm’in elefltirisi yap›l›rken daha çok “ev içi emek sömürüsü” ya da kad›n›n görünmeyen eme¤ine yaklafl›mlar› üzerinde durulur. Oysa Marks ve Engels birçok yaz›s›nda insan topluluklar›n›n emek üzerine kuruldu¤unu “toplumsal servetin erke¤in eline geçmesinin dü¤üm noktas›n›n toplumun efendiler ve köleler olarak ayr›ld›¤›, sömürenler ve sömürülenler biçimindeki ilk do¤al iflbölümünde do¤du¤una” dikkat çekerler. Marksizm’in özünde erkek egemenli¤ine karfl› mücadelenin devrim mücadelesinin temel görevleri aras›nda oldu¤u gerçe¤i yer al›r. Yine Lenin’in fikirleri ve yürüttü¤ü ideolojik mücadelesi incelendi¤inde proleter ve emekçi kad›nlar›n devrim saflar›na kazan›lmas›, devrimin olmazsa olmazlar› aras›nda yer al›r. Ancak kad›n sorunu ve kad›n›n özgürleflmesi, devrimci saflarda bugüne kadar fazla ilgi görmemifltir. Daha çok “kad›n›n kurtuluflu devrimde” anlay›fl›ndan hareketle sorun pratikte devrime havale edilmifltir. Oysa bin y›llard›r süren erkek egemenli¤ine karfl› mücadele ile burjuvazinin egemenli¤ine karfl› mücadele birlikte yürütülerek kad›n›n kurtuluflu gerçekleflir. Yani kad›n›n özgürleflmesi ayn› zamanda bugünün de sorunudur. Kad›n›n görünmeyen eme¤i üzerinden yürütülen bu tart›flmalardan ç›kacak olan sonuç, kad›nlar›n devrimci saflarda daha çok örgütlenmesini sa¤lamak olmal›d›r. Bu nedenle bu tür tart›flmalar›n okunmas›, tart›fl›lmas› faydal› olacakt›r. (Bak›rköy Hapishanesi’nden bir ‹K Okuru)

de durulmas›n›, kad›nlarla erkekler aras›ndaki iliflkinin emek sermaye iliflkisi alt›nda ele al›nmas›n› elefltiriyor. Kad›n sorununa Marksist çerçeveden yaklaflan bu analizleri üç temel biçime ay›rm›fl. Birincisinde, “ilk Marksistler” olarak tan›mlad›¤› Marks, Engels gibi Marksistlerin kapitalizmin bütün kad›nlar› iflgücüne katarak cinsiyete dayal› iflbölümünü ortadan kald›raca¤›n› düflündüklerini vurguluyor. ‹kinci olarak; “ça¤dafl Marksistler” olarak tan›mlad›¤› kesim ise, kad›n sorununa kapitalist toplumda gündelik yaflam›n analizinden yaklafl›yor. Buna göre, yaflam›n bütün alanlar›nda kapitalist iliflkiler yeniden üretiliyor. Örne¤in kapitalizmde ücretli iflle, evde yap›lan ifl ayr›lmakta, erkekler ücretli ifl alan›na çekilirken, kad›nlar›n ücretli ifl yapmas›na izin verilmemesi kad›nlar›n ezilme nedenini oluflturmaktad›r. Hartman’a göre bu yaklafl›m 盤›r aç›c›d›r. Ancak erkeklerle kad›nlar aras›ndaki eflitsizli¤in varl›¤›n› yads›d›¤›ndan kad›nlar›n ve ailenin kapitalizmle iliflkisine odakland›¤›na dikkat çekmektedir. Üçüncü bölümde ise Marksist feministler olarak tan›mlad›¤› kesim yer almaktad›r. Onlar›n ev ifline odakland›¤›n›, bu yaklafl›ma göre ev iflinin kad›nlarla erkekler aras›ndaki eflitsiz iliflki aç›s›ndan de¤il sermaye aç›s›ndan ele al›nd›¤›n› vurguluyor. Ev iflinin do¤rudan kapitalizme hizmet etti¤ini savunan bu anlay›fl›n savunucular›ndan Dalla Costa, kad›nlar›n ev ifli karfl›l›¤›nda ücret talep etmeleri gerekti¤ini söylemektedir. Bütün bu tart›flmalar›n ortaklaflt›klar› nokta, kad›nlar›n yapt›klar› ifllerin, harcad›klar› eme¤in erkekler taraf›ndan ezilmesinin maddi temelini oluflturmas›d›r. Yazarlar kitab›n önsözünde “elinizdeki derleme, özetlemeye çal›flt›¤›m›z maddeci feminizm sorunsal çevresinde tart›flmalardan baz› örnekler aktar›yor. Derlemeyi olufltururken, ne tart›flmay› her yönüyle tüketmeyi hedefledik ne de ‘tek ve do¤ru’ bir Marksist Feminist tahlil önermeyi. Hatta yazarlar›n hepsinin (örne¤in Delphy’nin) kendi tahlillerini Marksist Feminist olarak nitelendirdikleri bile söylenemez. Bizim aç›m›zdan önemli olan, derlemenin kapsam›n› tart›flmay› bir ucundan yakalamay› olanakl› k›lacak bir ölçüde genifl tutabil-

Ad›yaman’da kad›n iflçilerin protestosu Y›llard›r sigortas›z ve asgari ücretin alt›nda maaflla çal›flmak zorunda kalan kad›n tekstil iflçileri 23 A¤ustos günü patronun bir arkadafllar›na hakaret etmesi üzerine ifl b›rakarak yürüyüfl yapt›. Eyleme idari yönetim d›fl›nda fabrikada çal›flan tüm kad›n iflçiler kat›l›rken, kad›n iflçiler patronun kendilerinden özür dilemesini istediler. Y›llard›r sigortas›z, asgari ücretin alt›nda maaflla çal›flt›klar›n› söyleyen kad›nlar, buna ra¤men asgari ücret al›yormufl gibi k⤛t imzalad›klar›n› ve “sigortadan memurlar geldi¤inde klima odalar›na kapat›ld›klar›n›” söylediler. Kad›n iflçilerin bu protestosunun ard›ndan fabrika sahibi iflçilerden özür diledi, ayr›ca maafl ve sigorta konusunda da anlaflmaya var›ld›¤› ö¤renildi. (H. Merkezi)

SAVAfiTA VE BARIfiTA KADIN ÖLÜMLER‹NE DEVAM Askerli¤inde, 2 sene önce Hakkâri’de yaflanan Da¤l›ca operasyonunda yer alan fiafak Köksal, kendinden ayr›lan eflini ve eflinin ailesinden 5 kifliyi, düzenle-

yaflayan Rabia Toprak adl› kad›n, seyyar sat›c› olan efli Adem Toprak taraf›ndan kurflunlanarak öldürüldü. Adem Toprak eflini öldürdükten sonra intihar etti.

4 17 A¤ustos’ta, ‹zmir’de 4 ay önce kaçarak evlendi¤i efli taraf›ndan terk edilen 19 yafl›ndaki Özlem O¤uz adl› genç kad›n, kendini asarak intihar etti.

4 19 A¤ustos günü, Nimet Metin adl› kad›n, bofland›ktan sonra yerleflti¤i Kayseri’de eski efli taraf›ndan 21 yerinden b›çaklanarak öldürüldü.

4 20 A¤ustos’ta Mersin Silifke’de yaflayan Dilek Y›ld›r›m adl› kad›n beraber yaflad›¤› emekli astsubay Bülent Cano¤lu taraf›ndan, kuca¤›nda 20 günlük bebe¤i varken tabancayla vurularak öldürüldü.

4 20 A¤ustos günü, Batman’da yaflayan Gurbet Baytar adl› genç kad›n üçüncü kattan düfltü. Baytar›n intihar etti¤i iddia ediliyor.

4 20 A¤ustos’ta ‹zmir Kadifekale’de Pora Akagündüz adl› genç ve evli bir kad›n, kendini asarak intihar etti.

4 Mardin Midyat’ta iki çocuk annesi olan Ayfle Döngel adl› kad›n, 24 A¤ustos günü, 6 y›ld›r birlikte yaflad›¤› Abdulgani Akp›nar taraf›ndan 19 yerinden b›çaklanarak öldürüldü.

4 Antalya’da, dansç›l›k yapan D.C.Ç. adl› kad›n, ifl ç›k›fl› evine b›rakma bahanesiyle kendisini otomobiline alan kifli taraf›ndan tecavüze u¤rad›.

4 Batman’da bafl›ndan kurflunlanm›fl halde bulunan 20 yafl›ndaki G.A. adl› kad›n kald›r›ld›¤› hastanede, 26 A¤ustos günü, hayat›n› kaybetti. ‹ntihar etti¤i iddia edilen genç kad›n›n üç ay önce evlendi¤i efli tutukland›.

4 26 A¤ustos günü, Bitlis’in Sedrel Köyü’nde, zorla evlendirilmek istenen Gülsün Erdo¤an adl› kad›n, korucu bafl› olan babas›n›n silah› ile öldürülmüfl halde bulundu. Erdo¤an’›n intihar etti¤i iddia ediliyor.

4 27 A¤ustos günü ‹zmir’in Basmane semtinde yaflayan Köçer K. adl› kad›n 45 y›ll›k efli Mustafa K. taraf›ndan “k›skançl›k” nedeniyle, sokak ortas›nda b›çaklanarak öldürüldü.

TV

di¤i “operasyon” ile katletti. Savafllar, insanlarda derin yaralar b›rak›r. Hakl› olan taraf, her zaman yaras›n›n büyüklü¤ünü, hakl›l›¤›n›n gücüyle gö¤üslerken; haks›z taraf cellâtl›¤›n›n hesab›n› veremez ve yaralar›n› daha da canileflerek sarabilece¤ini düflünür. Bu da ba¤r›nda yeni yaralar, yeni savafllar tafl›yan bir döngüdür. Türkiye Kürdistan›’nda Kürtlere yönelik imha operasyonlar› bir yandan Kürtleri göçe zorlayarak onlar› hiç bilmedikleri yerlerde ve kötü koflullarda yaflamaya zorlarken bir yandan da bu operasyonlara kat›lan yüzlerce askerin ruh sa¤l›¤›n› bozarak askerlikten sonraki “normal hayatlar›nda” birçok sorunlar yaflamalar›na neden olmaktad›r. Zonguldak’ta yaflanan katliam, bu gerçekli¤in kan›t›d›r. Askerli¤inde, 2 sene önce Hakkâri’de yaflanan Da¤l›ca operasyonunda yer alan fiafak Köksal, kendinden ayr›lan eflini ve eflinin ailesinden 5 kifliyi, düzenledi¤i “operasyon” ile katletti. Önce eflinin iki k›z kardefli ve anne-babas›n›n arabas›n›n geçiflini, yol ortas›na yerlefltirdi¤i bir a¤aç ile engelleyen Köksal, araçtakileri pompal› tüfe¤i ile öldürdü. Da-

4 ‹stanbul’un Sultanbeyli ilçesinde

ha sonra eflinin kald›¤› eve giden Köksal, efli Ayfle Köksal ve eflinin erkek kardeflini öldürdükten sonra evdeki o¤lunu da alarak köy kahvesine gitti. Jandarmalara kendisini ihbar eden Köksal tutukland›. Savafl›n ac›l›¤›yla çizilen bu olayda da, kad›n›n “toplumsal rolüne itaatsizli¤in affedilmeyece¤i” bir kez daha vurgulan›yor. Efli ile birlikteyken ve hamile oldu¤u dönemlerde bile, eflinden sürekli fliddet gören Ayfle Köksal’›n bu duruma katlanamamas› üzerine ayr›lmak istemesi ve bu yüzden de öldürülmesini sadece fiafak Köksal’›n savafltan sonra ruh sa¤l›¤›na ba¤lamak da, eflinden ayr›ld›¤› ve geri dönmek istemedi¤i için öldürülen binlerce kad›n› görmezlikten gelmektir. Bunu fiafak Köksal’›n annesinin sözlerinden de anlayabiliriz: “Gelinim, o¤lumun çok fazla inad›na gidiyordu. Sürekli tersliyordu. O¤lum ‘sus’ diyor susmuyordu. Olaylar› da kendisi ç›kar›yordu!” Tüm bunlar, insan ölümüne neden olan ve de katili hakl› ç›kartan sebepler olabilir mi? Kad›nsan›z, neden olmas›n! (H. Merkezi)

TELEV‹ZYONDA “YOZLAfiTIRMA” POL‹T‹KALARI Günümüzde, sistemin, toplumu bask› alt›na alma ve kendi ç›karlar›na uygun bir hale getirmede kulland›¤› en etkili silahlardan biri de yozlaflt›rmad›r. Kad›n ise, toplumun kendi sorunlar›ndan uzaklaflt›r›lmas› ve bilinçlenmesinin engellenmesi için uygulanan bu yozlaflt›rma politikalar›n›n temel “obje”si haline getiriliyor. Bunun binlerce örneklerinden biri de en son Kayseri’de yaflanan olay oldu. Hatay’da yaflayan Canan S. adl› kad›n, televizyon arac›l›¤›yla tan›flt›¤› ve pilot oldu¤unu söyleyen genci daha yak›ndan tan›mak için gencin yaflad›¤› Kayseri’ye gitti. As›l ifli kuaförlük olan genç ise, dönmek istedi¤ini söyleyen Canan

S.’yi zorla bir odaya koyarak, kilitledi. Telefonla polisi arayan kad›n, polisin eve gelmesi ile kilitlendi¤i odadan ç›kar›labildi. ‹flte tam da Erdo¤an’›n “k›z› b›rak›rsan ya davulcuya ya zurnac›ya” diyebilece¤i bir olay! Toplumu kendisi gibi düflünmeye zorlayan sistem, bu olayda da kad›n› en suçlu olarak ilan etti bile! Oysa topluma ve özelde de kad›na yönelik yozlaflt›rma politikalar›, insan onurunu ayaklar alt›na almakta ve buna benzer birçok olay›n yaflanmas›na çanak tutmaktad›r. (H. Merkezi)


UMUDUN ‹NSANI OLAB‹LMEK...

Süleyman Cihan; 1949 y›l›nda Dersim’in Ovac›k ilçesi Hülükufla¤› köyünde orta halli bir köylü çocu¤u olarak dünyaya gelen Süleyman Cihan, ilk ve ortaokulu Ovac›k’ta okudu. Lise ö¤renimini Elaz›¤’da tamamlad›. Daha genç yafllarda Partizan ile iliflkiye geçti. Ancak Proletarya Partisi’nin 1973 y›l›nda ald›¤› yenilgi nedeniyle iliflkisi uzun sürmedi. Süleyman Cihan, bir taraftan okurken, di¤er

taraftan genç nesillere ö¤retmenlik yap›yordu. Ö¤retmen olduktan sonra da aktif siyasal mücadelesi sürdü. 1974 y›l›nda ‹stanbul’da Tunceli Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’ni kurarak bizzat baflkanl›¤›n› yapt›. Ayn› y›l Bat› Anadolu Bölge Komitesi’nde görev ald›. Ard›ndan Proletarya Partisi’nin bafl›na çöreklenen sa¤c› oportünistlerin partiyi tasfiye giriflimlerine karfl› mücadele bayra¤›n› açan komünistlerin en önündeydi. Onun kararl›, sab›rl› ve y›lmaz mücadelesi sonucu Parti çizgisini, örgütsel, siyasi ve ideolojik olarak tasfiye etmeye çal›flan GKK hizbi Partiden at›ld›. O, görevlerin en büyü¤ünü bundan sonra da omuzlamakta tereddüt etmedi. Tüm ülke çap›nda

bir iliflki a¤› kurdu. Nitekim Konferans Örgütleme Komitesi onun yo¤un faaliyetleri sonucunda 1. Konferans› örgütledi. Konferansta Merkez Komitesi Siyasi Büro üyeli¤ine ve Örgütlenme Komitesi’ne getirildi. Bir dönem de Halk Ordusu’nun Genel Konseyi’nde örgütlenme görevini üstlendi. Zulmün, bask›n›n, iflkencenin kol gezdi¤i dönemlerde aran›r duruma düfltü. ’77-’80 y›llar› aras›nda uluslararas› alanda ortaya at›lan ve Mao’ya mal edilmeye çal›fl›lan “üç dünya teorisi” akabinde AEP modern revizyonizmine karfl› Mao’yu ve Çin devrimini savunarak revizyonist cephenin sald›r›lar›n›n bofla ç›kart›lmas›nda aktif rol ald›. Uluslararas› alandaki AEP revizyonizminin etkisi Proletarya Partisi’ne de yans›d› ve kimi yönetici kadrolar bu sa¤ rüzgâr›n etkisi alt›na girdi. Bu rüyan›n etkilerine karfl› mücadelede Süleyman Cihan’›n a¤›rl›kl› ve ciddi bir katk›s› vard›r. Gerilla savafl› için somut ad›mlar at›lmas›nda belirleyici rol oynad›. 12 Eylül’le birlikte mücadeleyi b›rakma, y›lg›nl›k, karamsarl›k, örgütleri feshetme, yurtd›fl›na ç›k-

Ahmet fiahin; 1965 y›l›nda El-

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER müdahale edilir. Müdahaleye karfl› haz›rl›kl› olan sivil faflistler silahl› sald›r›da bulunur. Silahlar Ali R›za Boyo¤lu’na çevrildi¤i s›rada S›rma Boyo¤lu abisini bu kurflunlardan korumaya çal›fl›rken ald›¤› kurflun yaralar› sonucu flehit düfler.

S›rma Boyo¤lu; 1958 y›l›nda Erzincan’›n Refahiye ilçesinde dünyaya geldi. Ekonomik nedenlerle ailece ‹stanbul’a göç ederek emekçi bir semt olan Tuzla Yayla Mahallesi’ne yerlefltiler. Çevresinde çok sevilen bir kifli olan S›rma Boyo¤lu devrimci düflüncelerle abisi Ali R›za Boyo¤lu’ndan etkilenerek sempati duydu. 14 Eylül 1978’de Tuzla’da bildiri da¤›tan kalabal›k bir sivil faflist grubuna aralar›nda S›rma Boyo¤lu ve Ali R›za Boyo¤lu’nun da bulundu¤u devrimci ve demokrat güçler taraf›ndan

Munzur Geçgel; 2 Eylül günü iflkenceci polislerden Fikret Çetin’in cezaland›r›lmas› eyleminden sonra ‹zmir’in Hatay semtinin Arapdere mevkiinde düflmanla çat›flan ‹brahim Kara ve Ali Geçgel flehit düflmüfltü. Abisi Ali Geçgel’in cenazesini almak üzere ‹zmir’e giden Munzur Geçgel gözalt›na al›n›r. Proletarya Partisi taraftar› olan Munzur Geçgel üstüne at›lmak istenen suçlamalar›n hiçbirini kabul etmez. Bu direngenli¤ini sindiremeyen iflkenceciler onu 9–10 Eylül 1980’de iflkencede katleder. Munzur Geçgel direnifli ile partiye ve devrime olan ba¤l›l›¤›n› göstermifltir.

Pusula Görev ve sorumluluklara dair baz› notlar (4) Parti bilincinde zay›flaman›n oldu¤u, kolektif çal›flman›n sakatland›¤› ortamlarda, burjuva ideolojik çöplü¤ünde beslenen benmerkezci anlay›fllar geliflmeye bafllar. Ben merkezcilik, devrimci mütevazili¤i yads›yan, kitlelere, yoldafllar›na tepeden bakan burjuva anlay›fl›n bir ürünüdür. Benmerkezci düflünüfl tarz› elefltirilere aç›k olmay› yads›r. Kolektif düflünme, sorumluluk alma vb. pratik çabalara oldukça ihtiyaç duyuldu¤u günümüz koflullar›nda bu hastal›¤a karfl› ideolojik cephede yol gösterici-ayd›nlat›c› bir mücadelenin yürütülmesi gerekir. MLM bir çal›flma tarz› ve prati¤in oturtulmas›

‹flçi-köylü 11

Kavga okulu

4-17 Eylül 2009

her türlü burjuva hastal›¤›n parti içindeki etkisinin zay›flamas› anlam›na gelir. E¤er bu ve benzeri hastal›klar›n etkileri saflar›m›zda yayg›nsa, bilin ki MLM çal›flma tarz›, devrimci prati¤i önemli oranda sakatlanm›flt›r. Proleter devrimciler ve kitleler aras›nda iliflkilerin daha s›k oldu¤u, devrimci alternatif çözümlerin kitleler içinde yank› buldu¤u dönemlerde, devrimcilerin dürüstlü¤üne, mütevazili¤ine dair beslenen güvenin ileri düzeydeki etkisi tart›fl›lmazd›r. “Çok dürüst bir devrimcidir” veya “devrimciler dürüsttür” söylemleri böylesi dönemlerde s›kça duyulur. Peki bu dürüstlük tan›m› ne-

bistan’da do¤an Ahmet fiahin, 8 Eylül 1989’da flehit düfltü¤ünde TMLGB’nin ilk flehidi olarak tarihteki yerini ald›. Ankara’da t›p ö¤renimi gördü¤ü dönemde Partizanlarla tan›flan Ahmet fiahin genç yafl›ma ra¤men kendisine güveni, at›lganl›¤› ile ön plana ç›karak Ankara’da TMLGB’nin infla görevini üstlenmifltir. TMLGB’nin ilk tohumlar›n›n at›ld›¤› o günlerde Ankara ‹l Komitesi kurulmufl, bu komitede Ahmet fiahin de görev alm›flt›. Alçakgönüllü¤ü, sevecen, ileriyi gö-

ye dayan›larak söylenir? Her fleyden önce devrimcilerin adaletsizliklere, haks›zl›klara karfl› ald›¤› net tutumlara, y›¤›nlar›n sorunlar›n› kendi sorunlar› gibi görme ve bu u¤urda her türlü bedeli ödemeye haz›r olmalar›na dayand›r›l›r. Fabrikalarda, mahallelerde, okullarda, köylerde ezilenlerin karfl› karfl›ya oldu¤u tüm sorunlarla ilgilenme, çözüme dair pratik tutumlar gelifltirme konusunda ortaya konulan tüm çabalar, köhnemifl-geleneksel düflünüfl tarz›na boyun e¤en modern köleci yaflama esasta bir itiraz› ve de¤ifltirmeyi içeriyordu. Yeni insan›n iflaretlerini içeren bu yaflam tarz›, baflta aile yaflam›, ifl ortam› olmak üzere yaflam›n her alan›nda de¤iflim yarat›yordu. Sözgelimi; çocu¤u proleter devrimci saflara kat›lan bir aile, çocuklar›n›n devrimci olmadan önce aile içindeki yaflam› ile devrimci olduktan sonraki yaflam› aras›ndaki fark›, yaflanan de¤iflimi çok ra-

ma, mültecileflme vb. kol gezdi¤i, ricat “taktik”lerinin al›nd›¤› bir süreçte Proletarya Partisi, cunta koflullar›nda 2. Konferans›n› fiubat 1981’de yaparak sebatla silahl› mücadeleyi yürütme karar›n› al›p s›n›f mücadelesindeki kararl›l›¤›n› dosta da düflmana da gösteriyordu. Bu konferansta Süleyman Cihan, MK üyeli¤ine ve MK taraf›ndan da Genel Sekreterli¤e seçildi. Cunta koflullar› tüm h›z›yla sürerken o, faaliyetlerini bir an olsun aksatmad›. 28 Temmuz 1981 tarihinde ‹stanbul’da düflman›n eline geçti. Ancak faflizmin böylesi y›lmaz bir komünisti ele geçirmekten duydu¤u ç›lg›nca sevinç, Süleyman Cihan’›n ‹brahim Kaypakkaya’dan devrald›¤› kararl›, yi¤it direnifliyle “hayal k›r›kl›¤›na” döndü. Kimli¤ini dahil kabul ettiremeyen düflman çareyi onu katletmekte buldu. Aylar süren iflkenceli sorgular›n ard›ndan 15 Eylül 1981 tarihinde katledildi. Süleyman Cihan, ‹brahim Kaypakkaya’dan sonra iflkencede katledilen, Proletarya Partisi’nin 2. genel sekreteriydi.

rebilen, elefltirmekten ve elefltirilmekten korkmayan yap›s›yla gençli¤in önderlerinden biri olmufltur. Gerilla mücadelesinde yorulmak bilmez ›srar› ile iki çizgi mücadelesini her koflulda y›lmadan savunmas› ile öne ç›kan Ahmet fiahin daha sonra Amed’de görevlendirilir. Bölgede çeflitli askeri eylemlere imzas›n› atar. Mersin Osmaniye Polis Karakolu bask›n› esnas›nda yaral› olarak tutsak düflen Ahmet fiahin 8 Eylül 1989’da iflkencede katledilir. Bektafl Daflgöl; 1 Haziran 1945 tarihinde Sivas’›n Kangal ilçesinde dünyaya gelen Bektafl Daflgöl Almanya’ya iflçi olarak gider. Berlin’de Partizanlarla tan›fl›r. Uzun y›llar mücadele yürütür. AT‹F’te aktif olarak çal›fl›r. Befl y›l dernek Yönetim Kurulu baflkanl›¤› yapar. A¤›rbafll›l›¤›, olgunlu¤u, özveri ve devrime olan inanc› daima kiflili¤inin ayr›lmaz bir parças›d›r. Bektafl Daflgöl Berlin’de yakaland›¤› karaci¤er hastal›¤›ndan kurtulamayarak 16 Eylül 1994’te ölümsüzleflir.

hatl›kla görüyordu. Pratikteki bu de¤iflim ailenin tümünü olumlu yönde etkileme, s›n›f mücadelesinde bir taraf haline getirme sürecine hizmet ediyordu. Bu de¤iflime yol açan s›n›fsal durufltaki bilinçli tercihtir. Çünkü proleter devrimciler alçakgönüllüdür-mütevazidir. Çünkü proleter devrimcilerin felsefesinde eme¤e sayg›, bilimsel düflüncenin özgüveni vard›r. Eme¤e sayg›n›n oldu¤u bir yerde y›k›c›-k›r›c›, d›fllay›c› tutumlar olmaz. Merkezinde emek, derin halk sevgisinin oldu¤u bir yerde ezilenlere hizmet etmek, en üst düzeyde fedakârl›kta bulunmak, küçük-büyük demeden her göreve koflmak bir yaflam tarz› haline gelir. Devrimci alçakgönüllülü¤ü, mütevazili¤i, her göreve haz›r olmay› bireylerin ideolojik düflünüflünden ba¤›ms›z olarak ele alamay›z. Devrimciler nas›l düflünüyorsa öyle yaflarlar. E¤er

Behzat Firik 1981 Eylül’ünde Halk Ordusu gerillas› Pir Hasan Kulaç’›n flehit düfltü¤ü çat›flman›n ard›ndan süren operasyonlar s›ras›nda bölgedeki gerillalar›n yerini ö¤renebilmek amac›yla Dersim Ovac›k köyü do¤umlu Behzat Firik evinden al›narak ormanda Kulaks›z Yüzbafl› olarak bilinen Aytekin ‹çmez taraf›ndan sorguya çekilir. Düflman Behzat Firik’ten istedi¤ini alamay›nca onu a¤aca ba¤layarak vücudunu parça parça atefle verir. Ancak bu flekilde de bir fley elde edemeyece¤ini anlay›nca onu kurfluna dizer. Örgütlü bir sempatizan olan Behzat Firik bölgede efsaneleflen isimlerden biri haline gelir.

YÜRÜYORLAR Alev alev yanan bir sevdad›r DEVR‹M Yüre¤imizin asileflen yan›nda Kafesine s›¤mayan bir k›rlang›ç gibi Kanatlan›p uçmak istiyor Munzurlara En a¤›r yükü omuzlad›lar Çorak topraklar› bahara kavuflturmak umuduyla yürüyorlar. Sabahlar› çocuklar›n gülüflleriyle donatmak için silahlara sar›ld›lar Analar›n feryatlar› son olsun diye öldüler, ölüyorlar... Bizler dünün, bugünün, yar›n›n sahipleriyiz! Öldükçe ço¤alan halk›z ‹çimizdeki h›rç›n atefl kavuracak düflman›! Gözlerimizdeki Devrim yemini Zulmü yok edecek...

Zühre Dersim; “‹yi ki dünyan›n güzelliklerine düflman düzenbazlar› görüyoruz. ‹yi ki hayat›m›za mal olacak kadar zulümleri biliyoruz. Bundan de¤il mi af dilemiyor ve af etmiyoruz” diyen yüre¤i kavgan›n tam ortas›nda memleket sevgisiyle yan›p tutuflan Zühre Dersim 14 Eylül 1988 y›l›nda ‹sveç’te yakaland›¤› kanserden dolay› hayat›n› kaybetti. Pir Hasan Kulaç; 1981’in Eylül ay›nda “Dersim’de savafl var, savafla gidiyoruz” diyen Bolu ve Kayseri Hava ‹ndirme Tugaylar› da dahil özel yetifltirilmifl timleri ile 20.000’i aflk›n gücünü döken TC Dersim’i dört bir yandan kuflatt›. “Anarflist ar›yoruz” diye her tarafa azg›nca sald›rarak bölgede bask› ve iflkencelerini art›rd›. Takvimler 5 Eylül 1981’i gösteriyordu. Bu sald›r›lar sonucu Ovac›k-Mercanlar mevkiinde kendi köylerine yak›n bir ormanda bulunan Pir Hasan Kulaç ve yan›ndaki yoldafllar›n›n kald›klar›

bugün devrimci saflarda yozlaflmadan, çürümeden söz ediyorsak, bunun ideolojik planda yaflanan dejenerasyonun bir sonucu oldu¤u gerçe¤ini de kabul etmemiz gerekir. Toplumdaki tüm bozulmalar›n, çürümelerin etkisi flu veya bu flekilde devrimci saflarda da kendini a盤a vurur. Bu burjuva hastal›klarla hesaplaflmada elde edilecek her baflar›, yarat›lacak her köklü de¤iflim, proleter düflünüfl tarz›n›n parti içinde giderek daha da kökleflmesine yol açar. Bu da kadro ve militanlarda devrimci yaflam tarz›n›n içsellefltirilmesini sa¤lar. ‹flte Engels yoldafl›n iflaret etti¤i “her fleyin bafl› dürüstlüktür” söylemi böylesi bir ortamda hayat bulur. Dürüstlük, s›n›f mücadelesi içinde al›nan durufltur. Bu konuda net olan, proleter kaynaktan beslenen her militan tüm eksikliklerini-yetersizliklerini partiyle paylafl›r. Eleflti-

Yürüyorlar düflman›n üstüne Büyüyor ad›mlar›. Bayraklar ellerinde, Silahlar› omuzlar›nda Kofluyorlar Devrime PART‹ZANLAR (Pertek’ten Bir ‹K Okuru)

yer TC askerleri taraf›nda çembere al›n›r. Helikopterin de kullan›ld›¤› çat›flma sonucunda Kulaç flehit düflerken di¤er gerillalar ise tutsak düfler. Dersim’in Ovac›k kazas› Yaz›ören köyünden olan Pir Hasan Kulaç ailesinin ekonomik durumundan dolay› okuluna devam edememifl ‹stanbul’a göç ederek burada iflçilik yapmaya bafllam›flt›r. Bu s›rada Partizanlarla tan›flan Pir Hasan Kulaç patronlara karfl› verdikleri mücadelede kararl›yd›. Patronlar› ve polisin hedefi haline gelmeye bafllad›¤›nda illegaliteye geçmifl, k›rsal alanda faaliyet yürütmeye bafllam›flt›. fiehit düfltü¤ü güne kadar Dersim da¤lar›na direniflin ve kararl›l›¤›n eflsiz örneklerini b›rakm›flt›r.

ri-özelefltiri silah›n› uygulamada tereddüt etmez, söz ve eyleminde uyumluluk olur. Bu konularda ortaya konulacak her zaafl› duruflun partiye, s›n›f mücadelesine ve dolay›s›yla kendisine zarar verece¤ini bilir. Kendi eksikliklerini görmede, hatalar›n› gidermede cimri davrananlar, özünde kendilerine zarar verirler. Burjuva hastal›klar›n düflünüfl ve yürüyüfl tempolar›n› sakatlamas›na davetiye ç›karm›fl olurlar. Dolay›s›yla üzerimizdeki bu hastal›klara karfl› mücadelede ortaya koyaca¤›m›z net ve berrak tutumla en büyük “iyili¤i” kendimize yapm›fl oluruz. Kendimizde yarataca¤›m›z her olumlu de¤iflim ve geliflme, örgütlü yaflama ve mücadeleye daha ileri düzeyde bir katk› sunma anlam›na gelecektir. Bütünün bir parças› olma, bütüne karfl› samimi ve dürüst davranma duygu ve düflüncesi de böylesi sorumluluk yüklü bir pratikle daha da derinleflecektir.


‹flçi-köylü 12

Enternasyonal

4-17 Eylül 2009

TAM‹L ELAM MÜCADELES‹ VE ÇIKARILAN DERSLER Afla¤›daki yaz› Hindistan’daki Maoist “People’s Truth” dergisinde Tamil ulusunun mücadelesi üzerine Ravindran imzal› makaleden derlenmifltir. 18 May›s 2009’da Sri Lanka Baflkan› Mahinda Rajapakshe, Tamil Elam Kurtulufl Kaplanlar› (LTTE) örgütüne karfl› 30 y›ld›r devam eden savafl›n sona erdi¤ini ve nihai zaferi elde etti¤ini ilan etti. Sri Lanka ordusu ve hükümeti, aralar›nda LTTE’nin lideri Prabhakaran da dahil olmak üzere çok say›da liderin öldürüldü¤ünü de belirtti. Hükümet 20 May›s’ta ise ulusal tatil ilan ederek bu “zafer”i “kutlad›”. Bu zafer ilan›n›n Hindistan’daki seçim sonuçlar›n›n aç›klanmas›n›n hemen ard›ndan ileri sürülmesi dikkat çekerken LTTE, Tamil Elam halk›n›n kurtulufl mücadelesinin sürdü¤ünü ilan etti. Sri Lanka hükümetinin ilan etti¤i gibi Tamil halk›n›n ulusal kurtulufl mücadelesinin sona ermeyece¤i, bu savafl›n silahl› mücadele üzerinde nihai zaferi kazanmad›¤› aç›k olsa da Sri Lanka devletinin büyük bir askeri baflar›ya imza att›¤› da ortadad›r. Dünyan›n en güçlü gerilla güçlerinden biri olan LTTE nas›l yenilgiye u¤rad›? Bu yenilgiyle 35 y›ld›r devam eden ulusun kendi kaderini tayin hakk› mücadelesi sona m› ermifltir? Tamil halk› art›k Sri Lanka’da eflit yurttafllar olarak yaflamaya devam edecek midir? Bunlar Tamil halk›n›n hakl› davas›n› gerçekten destekleyenler aç›s›ndan önemli sorulard›r.

Hint yay›lmac›l›¤›n›n rolü Bafl›ndan bu yana Sri Lanka’ya müdahale eden Hint devleti Tamillere lafta destek sunarken Singala-Budist flovenist egemen s›n›flar›n› istikrarl› flekilde desteklemifltir. 1983’de Sri Lanka’ya müdahale edebilmek için LTTE’yi kullanmaya çal›flan ve ona silah ve kamp veren ve 1985’de Tamiller bombalan›rken Hint Hava Kuvvetlerinin uçaklar›n›n Sri Lanka s›n›rlar›n› geçerek halka yiyecek ve ilaç paketleri atmas›n› sa¤layan Hint devleti 1987’den itibaren Sri Lanka devleti üzerinde etkisini hakim k›l›nca Tamil örgütlerine boyun e¤me ça¤r›s› yapt›, LTTE reddedince de askeri operasyonlara bafllad›. ‹stihbarat örgütüyle LTTE’yi bölmeye çal›flt›, Prabhakaran da dahil olmak üzere üst düzey önderlerine yönelik suikast giriflimlerinde bulundu. Tamil halk›na yönelik soyk›r›mc› sald›r›larda Hint devleti siyasi ve askeri aç›dan tam destek verdi. LTTE’yi Hindistan’da yasaklad›. Son askeri operasyonda LTTE liderlerinden Nadesan ve Pulidevan’a teslim olmalar› halinde kendilerini kurtaraca¤› sözünü veren Hint devletine

inanan bu LTTE önderleri teslim olduktan sonra katledildi. Sri Lanka yaln›zca jeopolitik konumu itibariyle de¤il son dönemde artan ticari ve sanayi iliflkileri aç›s›ndan da Hindistan için önemlidir. 1990-96 aras›nda Hindistan’›n ihracat› % 556 artm›fl, çok say›da Hint kompradoru adaya yat›r›mda bulunmufl, iki ülke aras›nda serbest ticaret antlaflmas› imzalanm›flt›r. Sri Lanka’n›n jeopolitik konumu ABD ve Çin gibi bölgedeki di¤er büyük aktörler aç›s›ndan da önemlidir. Çin’in Koko adalar›nda, ABD’nin Diego Garcia’da ve Hindistan’›n Maldivlerde askeri üsleri vard›r. Bölge dünya deniz ticaretinde ve petrol aktar›m›nda birince derecede öneme sahiptir, Sri Lanka da geçifl güzergah› üzerindedir. Özelikle Çin bu deniz rotas›n›n güvenli¤ine özel önem vermektedir. Nisan 2007’de Sri Lanka’ya Çin, 36.5 milyon dolarl›k silah satt›. Çin istihbarat›na yak›n bir flirket olan Huawei de Sri Lanka’n›n tüm iletiflim altyap›s›n› yapmak amac›yla 150 milyon dolarl›k bir anlaflma imzalam›flt›r. Son savafl›n ard›ndan Çin’e yeni özel ekonomik bölgeler verilmifl, Kömür Santrali için 891 milyon dolarl›k anlaflma yap›lm›flt›r. Çin ayr›ca BM Güvenlik Konseyinden Sri Lanka aleyhinde karar ç›kmas›na da engel olmufltur. ABD’de sivillerin öldürülmesini k›nasa da Çin’in ülkede artan etkinli¤i d›fl›nda Sri Lanka’ya karfl› elefltirel bir duruflu mevcut de¤ildir. Zaten mevcut hükümet baflkan›n›n kardefli, savunma bakan› ve genelkurmay baflkan› ABD vatandafl›d›r.

LTTE’nin yenilgisi ve ç›kard›¤›m›z dersler 30 y›ldan fazla süredir baflar›l› flekilde ulusal kurtulufl mücadelesi veren LTTE yaln›zca askeri aç›dan yenilmedi, ayn› zamanda ilk kez tüm üslerini ve topraklar›n› da kaybetti. Tekrar toparlanmalar› uzun bir zaman alacakt›r. LTTE’nin bask›ya ve adaletsizli¤e karfl› silahl› mücadele vermesi oldukça önemlidir ve yenilgisi sadece Tamil halk›n›n de¤il ezenlere karfl› savaflan tüm güçlerin yenilgisidir. Ç›kar›lan dersleri flu bafll›klar alt›nda ele alabiliriz: LTTE, ba¤›ms›z Tamil Elam için mücadelesini en zor flartlarda dahi sürdürse de ideolojisi ve s›n›fsal temeli burjuvaziye dayanmaktayd›. Bunun sonucunda gerçek dostlar›yla düflmanlar›n› ay›ramam›flt›r. LTTE’nin dost-düflman kavram›ndaki belirsizlik sebebiyle sivil kay›plar› artt›kça devlet üzerinde bask›lar›n yo¤unlaflaca¤›n› ve operasyonun sona erece¤ini tahmin eden beklentileri yerine gelmemifltir. Egemen s›n›flarla ezilen kitleler aras›ndaki s›n›fsal fark› göz önüne almad›¤›ndan ezilen Singala halk›na yönelik sald›r›lar

da gerçeklefltirmifl ve Singala-Budist flovenistlerine malzeme vermifltir. Dahas›, Singala halk›ndan oluflan LSSP gibi Tamil ulusunun, ayr›lma da dahil, kendi kaderini tayin hakk›n› savunan örgütlerle iliflki gelifltirmemifl ve Sri Lanka devletine karfl› 2 ulusun ortak mücadele yürütme olana¤›na engel olmufltur. LTTE kendi ulusuna da burjuva bir bak›fl aç›s›yla yaklaflm›flt›r. Tamil ulusu içinde burjuvazi ile emekçiler aras›ndaki çeliflkilerde burjuvazinin yan›nda yer alm›flt›r. Hindistan’da Tamillilerin yaflad›¤› Tamil Nadu eyaletinde ezilen, genifl kitleleri de¤il burjuva partileri desteklemifltir. Tamil Nadu eyaletinde ve Sri Lanka adas›nda iflçiler, köylüler, ö¤renciler, gençlik, küçük burjuvazi, ayd›nlar Tamil halk›n›n ulusal mücadelesini ve ayr› devlet kurma hakk›n› LTTE de dahil, gönüllü olarak desteklemesine karfl›n LTTE bu güçlerle ortak mücadele yürütmemifl, hatta Hindistan’daki Maoist örgütlerle görüflmeme karar› dahi alm›flt›r. LTTE kuruluflunda öne sürdü¤ü Sosyalist Tamil Elam fliar›n› s›n›fsal duruflu sebebiyle k›sa sürede terk etmifltir. LTTE’nin yenilgisinden ç›kar›labilecek ikinci ders ise askeri aç›dand›r. 30 kiflilik bir gerilla grubundan 30-40 bin kiflilik bir orduya dönüflen ve savafl s›ras›nda 22 bin flehit ve 10 binden fazla yaral› ve tutsak veren örgüt, do¤al olarak ele geçirdi¤i bölgelerde kendi iktidar›n› kurmufl ve gerilla savafl›ndan mevzi savafl›na, gerilla ordusundan düzenli orduya dönüflmüfltür. Ancak 2006 Temmuz’undan bu yana LTTE toprak kaybetmeye bafllam›flt›r. Özellikle Eylül 2007’den itibaren teker teker elindeki flehirler devletin eline geçmifltir. Ancak toprak kay›plar›na karfl›n LTTE, mevzi savafl›na tak›l› kalm›fl ve zay›flamas›na karfl›n gerilla savafl› taktiklerine dönüfl yapamam›flt›r. ‹nisiyatifi kaybetti¤inde ve zay›flad›¤›nda mevzi savafl› vermek güçsüz taraf için, gerilla örgütü için kay›plar›n devam›n› getirecektir ki LTTE örne¤inde de öyle olmufltur. Operasyon alan›n› geniflletmek ve gerilla taktiklerine baflvurmak yerine güçlerini halk›n daha az yaflad›¤› bölgelere çekmifl ve bu karar, manevra alan›n› daraltt›¤› için intihara benzer bir sonuca götürmüfltür. LTTE, Maoist Halk Savafl› stratejisi yerine burjuva bir bak›fl aç›s›yla savafla yaklaflt›¤› için savafl biçiminde esnek davranamam›flt›r. Yine, “tarihi kitleler yapar” Maoist düflüncesine karfl› “tarihi kahramanlar yapar” burjuva bak›fl aç›s›na sahip oldu¤u için halk› silahland›rmam›fl, kitleleri Sri Lanka devleti karfl›s›nda savunmas›z

BA⁄IMSIZ B‹R TAM‹L ELAM TALEB‹N‹N KÖKEN‹ Bugün ada nüfusunun beflte biri, 17 milyon, Tamil’dir, geri kalan ile Singala halk›d›r. Tamiller genellikle kuzeyde ve do¤uda ve ortas›ndaki plantasyonlarda yaflatmad›r. Tamil halk›n›n anavatan› yaklafl›k 19.509 kilometrekaredir. Singala halk› adaya gelifllerini MÖ 500 civar›nda Prens Vijaya’n›n Hindistan’dan gelifline dayand›rmaktad›r. Onlar geldi¤inde Tamil halk› adada yaflamaktayd›. Anakaradan yaln›zca 30 mil uzakta olan adan›n

Hindistan’dan göçlerin hedefi olmas› do¤ald›. 1505 y›l›nda Portekizli sömürgeciler adaya geldiklerinde adada 3 krall›k bulunmaktayd›. Jaffna’daki Tamil krall›¤› ve Kotte ile Kandy’deki Singala krall›klar›. 1619’da Portekizliler Jaffna krall›¤›n› kendilerine ba¤lad›lar. 1656’da Hollandal›lar, 1796’da ‹ngilizler aday› iflgal etti. 1802’de ada Seylan olarak ‹ngiliz ‹mparatorlu¤una ba¤land›. 1833’de tüm ada tek bir yönetim alt›nda birlefltirildi. Bu dönemde ‹ngilizler, Hindistan anakaras›nda yaflayan Tamilleri çay, kahve ve Hindistan cevizi yetifltiricili¤inde çal›flt›rmak için adaya getirdiler. 1919’da, Tamil ve Singalalardan oluflan Seylan Ulusal Kongresi, bir Tamil olan Ponnambalam’›n önderli¤inde kuruldu. 1921’de ise yaln›zca Singalalar›n haklar›n› savundu¤u gerekçesiyle kurucusu örgütten ayr›ld›. 1947’de Soulbury Anayasas› kabul edilerek tüm adada sömürge yönetimi alt›nda üniter bir devlet kuruldu. 1948’de ‹ngilizler adan›n yönetimini Singala kompradorlar›na b›rakarak adadan ay-

r›ld›. Singala egemen s›n›flar› Sri Lanka adas›n› Singalalar›n kendi yurdu olarak kabul etti ve Tamilleri yabanc› sayarak onlar› üniter Singala Budist devletinin alt›nda asimile etmeye bafllad›. Egemen s›n›flar 1949’da ç›kard›klar› Vatandafll›k Yasas› ile plantasyonlarda çal›flan Hindistan kökenli 1 milyonu aflk›n Tamillinin vatandafll›k haklar›n› ellerinden ald› ve onlar› devletsiz olarak ilan etti. 1949’da Tamil halk›n›n babas› olarak kabul edilen Chelvanayagram’›n önderli¤inde Tamil Federal Partisi kuruldu. 1951’deki ilk kongresinde federal devlet ve özerk Tamil bölgesi için faaliyet yürütme karar› ald›. Buna karfl›l›k 1956’de hükümete gelen Bandaranaike, Singala’y› Seylan’daki resmi dil olarak ilan etti ve yo¤un bir Singala-Budist flovenizmi uygulad›. 1958’de Bandaranaike ve Tamil lideri Chelvanayagam federal devlet üzerine bir anlaflma imzalad› ancak flovenistlerden gelen yo¤un tepki üzerine 1 hafta sonras›nda hükümet anlaflmay› tek tarafl› olarak reddetti¤ini aç›klad›. Buna cevap olmak için Federal Parti bar›flç›l sivil itaatsizlik eylemlerine bafllad› ancak hükümet buna karfl›l›k binlerce polis ve

b›rakm›flt›r. Mevzi savafl›nda odaklanmas› sebebiyle a¤›r ve modern silahlar edinmifl, silahlama konusunda emperyalizme ve uluslararas› silah pazar›na ba¤›ml›l›¤› artm›flt›r. Hem askeri aç›dan hem de yurtd›fl›nda yaflayan Tamillerin maddi deste¤ine ba¤›ml› kald›¤› ve kendi kendine yeterli bir ekonomi yaratamad›¤› için Sri Lanka baflkan›-

n›n diplomatik yollarla silah ve para aktar›m›na engel olmay› baflarmas› LTTE’yi zor durumda b›rakm›flt›r. LTTE, 30 y›ld›r Sri Lanka devletine karfl› savaflsa ve hedefine Sri Lanka’n›n komprador yönetici s›n›f›n› alsa da objektif olarak emperyalizmi hedefine almam›flt›r. LTTE’nin ulusal kurtulufl program›nda anti-emperyalist bir yaklafl›m mevcut de¤ildir. Emperyalist sömürüden ve bask›dan kurtulma gayesini içermemektedir. Bununla da yetinilmemifl, emperyalist devletler dost kabul edilmifl ve onlardan destek alma çabas›na girmifltir. Dünya halklar›n›n bir numaral› düflman› olan ABD emperyalizminin hükümetinden dahi, son ana kadar, yard›m ummufltur. LTTE’nin birleflik cepheye yaklafl›m› da sakatt›r. Ortak düflmana karfl› tüm güçleri birlefltirememifltir. Di¤er militan örgütlere silahl› bask› yaparak onlar› tasfiye etmeye giriflmesi sebebiyle birçok Tamil örgütünün Sri Lanka’n›n veya Hindistan’›n taraf›na geçmesine göz yummufltur. Yine, MLM ideolojiye ve yeni demokratik programa ba¤l› olan Prole-

askerle halka sald›rd› ve 200’den fazla insan öldürüldü, binlercesi zorla göç ettirildi. 1959’da bir Budist rahip öldürülünce, rahibin efli olan Bandaranaike, dünyan›n ilk kad›n baflbakan› s›fat›yla bafla geçti ve flovenist uygulamalara devam etti. Bu uygulamalar Tamil halk›n›n devlete daha fazla tepki göstermesine sebep oldu. 22 May›s 1972’de Seylan, cumhuriyet sistemine geçti ve ismini Sri Lanka Cumhuriyeti olarak de¤ifltirdi. Birleflik Cephe hükümeti Singala-üstünlü¤üne dayanan bir anayasa haz›rlad›, Budizm’i de facto devlet dini haline getirdi. Tamilleri ikinci s›n›f vatandafl konumuna indirdi. Devletin sald›r›lar›na ve bask›s›na karfl› Federal Parti, Tamil Kongresi ve Seylan ‹flçi Partisi, Tamil Birleflik Cephesi (TUF) ad› alt›nda birleflti. Bu örgüt 1976’da Tamil Birleflik Kurtulufl Cephesi (TULF) ad›n› ald›. Bu dönemde küçük bir gençlik örgütü Tamil Yeni Kaplanlar› ad› alt›nda militan bir örgüt oluflturdu. Daha sonra bu örgüt 1976’da Jaffna’da 17 yafl›ndaki Prabhakaran’›n önderli¤inde Tamil Elam Kurtulufl Kaplanlar› ismini ald›. 1974’de Tamillere yönelik sald›r›lar artt›. fiovenistler Tamil Kültürel Konferans›na sald›r›p 9 kifliyi öldürdü. Tamil ö¤rencilerin üniversitede okumas› engellendi, Tamillerin bürokraside görev almas›na izin verilmeye bafl-

ter Öncü Örgüt ve di¤er devrimci güçler olan Tamil Elam Ulusal Kurtulufl Cephesi, Tamil Elam Halk Kurtulufl Cephesi gibi gerçek dostlar›yla iyi iliflkiler kurmam›fl, onlar›n faaliyet yürütmesine izin dahi vermemifltir. Tamil halk›n›n ada içinde yaflad›¤› üç bölge aras›ndaki bölgesel farkl›l›klara gereken önemi vermemifl, bu nedenle do¤u bölgesini kontrol eden Karuna’n›n iflbirlikçileflmesine engel olamam›flt›r. Tamil halk›n›n bir k›sm›n›n inand›¤› ‹slamiyet’e karfl› hatal› ve bask›c› yaklafl›mlar› nedeniyle Müslüman Tamillerin deste¤ini kaybetmifltir. Özellikle Ekim 1990’da 28 bin Müslüman’›n Jaffna’dan zorla kovulmas› devletin ifline gelmifltir. Tüm bu hatalar›na ve s›n›rlar›na karfl›n LTTE bugüne kadar kararl› flekilde savaflm›flt›r. Hakl› davas› u¤runa binlerce kadrosunu flehit vermifl, flanl› bir gelenek yaratm›flt›r. Son askeri yenilgi uzun mücadeleleri aç›s›nda oldukça ciddidir ancak Tamil Elam halk›n›n ba¤›ms›z yurt ve kurtulufl özlemi yaflamaya devam etmektedir. Aylar geçmesine karfl›n bugün halen 300 bini aflk›n Tamilli, Nazileri aratmayan toplama kamplar›nda zor flartlarda tutulmaktad›r. Uluslararas› yard›m kurulufllar›n›n ve medyan›n kamplara girmesine izin verilmemektedir. Gençler ailelerinden sistematik flekilde ayr›lmaktad›r. Eve dönüfl taleplerine izin verilmemektedir. Siyonistlerin Filistin’de yapt›¤›na benzer olarak Tamil yurdunda Singala yerleflimleri açmay› planlamaktad›r. Tamil halk› hatalar›ndan dersler alarak yaln›zca ulusal bask› ve zulümden de¤il s›n›fsal sömürü ve bas›dan kurtulmak için nihai zafere kadar mücadele etmeyi sürdürecektir. Dünyan›n tüm ilerici, demokratik ve devrimci güçleri Tamil halk›n›n ba¤›ms›z bir yurt için verdi¤i hakl› mücadeleyi desteklemektedir.

land›. 1976’da TULF “uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›na dayanan özgür, egemen, laik, sosyalist Tamil Elam Devleti” hedefini kabul etti, 1977’de “Ba¤›ms›z Tamil Elam” slogan›yla seçimlere kat›ld› ve seçimi referanduma çevirdi. % 90’dan fazla oy alarak halk›n ba¤›ms›zl›k özlemini gösterdi. Devletin buna cevab› daha fazla fliddet ve bask› oldu. Örne¤in Tamil halk›n›n de¤erlerini yans›tan ve ender bulunan el yazmas› 95 bini aflk›n cilt kitab›n yer ald›¤› Jaffna Halk Kütüphanesi ordu taraf›ndan yak›ld›. Kurtulufl savafl›n›n bafllamas›ndan hemen önce 1983 Temmuz’unda “Kara Temmuz” ad› verilen katliamlarla 4 bini aflk›n Tamil öldürüldü, on binlercesi evsiz kald›. Bu sald›r› ulusal kurtulufl mücadelesi aç›s›ndan dönüm noktas› oldu. Tamil halk›n›n “parlamenterdemokrasiye” olan tüm inanc› y›k›ld›. Mücadele bar›flç›l mücadeleden silahl› mücadeleye evrildi. Binlerce genç militan örgütlerle harekete geçmeye bafllad›. Bu mücadele, o dönem Rus Sosyal Emperyalizminin güdümünde olan Hint yay›lmac›l›¤› taraf›ndan ABD’nin güdümündeki Sri Lanka’ya karfl› kullan›lmak istendi. Tamilli gençler Hindistan’daki kamplarda askeri e¤itim almaya bafllad›. Birkaç y›l içinde LTTE en güçlü örgüt olarak belirdi, Sri Lanka’n›n veya Hindistan’›n ajan› haline gelen di¤er örgütleri fliddet kullanarak tasfiye ederek güçlendi.


‹flçi-köylü 13

Dünyadan

4-17 Eylül 2009

MEKS‹KA’DA VW ‹fiÇ‹LER‹ SALDIRILARA BOYUN E⁄M‹YOR!

Maafllara % 8.25 oran›nda art›fl talebiyle sürdürülen T‹S sürecinin t›kanmas›yla birlikte, sendikan›n ald›¤› karar üzerine gerçeklefltirilen grevin bafll›ca talebini, ücret art›fl› oluflturuyor.

Sistemin giderek derinleflen ekonomik/siyasal krizi, dünyan›n dört bir yan›ndaki iflçi ve emekçilere hak gasplar› olarak yans›maya, emekçi y›¤›nlar›n çal›flma ve yaflama koflullar›n› a¤›rlaflt›rmaya devam ediyor. Sermayenin krizin faturas›n› emekçi y›¤›nlara ç›karma ve krizden mümkün oldu¤unca kârl› ç›kma çabalar›n›n ürünü olarak gerçeklefltirilen sald›r›lar ise, dünyan›n dört bir yan›ndaki, özellikle de süreçten en fazla etkilenen, emperyalizme ba¤›ml› ülkelerin iflçi ve emekçileri taraf›ndan gerçeklefltirilen grev vb. direnifllere çarpmay› sürdürüyor. Binlerce iflçinin

A AFR‹K Y E N ✔ GÜ

MADENC‹LER

OCA⁄A ‹NM‹YOR Güney Afrika’da, Rustenburg yak›nlar›nda bulunan Impala Platinum (Implats) Madeni iflçileri flu günlerde maden oca¤›na inmiyor! Çünkü Implats madeninde çal›flan 20 bin maden iflçisi, sendikan›n daha önce al›nan grev karar›n› kald›rmas›na ra¤men greve ç›kt›lar. Grev, iflçilerin ba¤l› olduklar› sendika flirket yönetimi ile % 10 zam oran›nda anlaflmas› üzerine gündeme geldi. Çünkü maden iflçileri maafllar›na en az % 13 zam istiyorlar. Implats maden flirketi dünyan›n ikinci büyük platin üreticisi konumunda.

Postac›lar ›rkç› ücret yasas›na karfl› grevdeler Güney Afrikal› postac›lar adaletsiz ücret sistemi ve daha yüksek maafl talebiyle grevdeler. Postac›l a r › n ba¤l› old u ¤ u C W U sendikas› taraf›ndan yap›lan aç›klamada, Güney Afrika’da hâlâ, ayn› ifli yapsalar da, siyahlar›n beyazlardan daha az kazand›¤› ücret sisteminin geçerli oldu¤unu aç›kl›yor. Grevden en fazla da mektup ve paket da¤›t›m› hizmetlerinin etkilendi¤i bildiriliyor.

Evrensel Bak›fl ‹nsanl›k h›rs›zlar› Bafl›n› ABD emperyalizminin çekti¤i emperyalist güçler, ezilen uluslar› ve halklar› “terörist” ilan ederek bafllatt›klar› iflgal savafllar›n› geniflletme çabalar›n› iflgale karfl› gelifltirilen büyük direnifller sonucu planlad›klar› gibi sürdürmekte zorlan›yorlar. Son teknoloji silahlarla ve dünyan›n dört bir yan›ndan toplad›klar› askerlerle dünyan›n en güçlü ordular› olarak girdikleri ülkelerde kendilerinden kat be kat güçsüz direnifl hareketlerinin karfl›s›nda çaresiz kal›yorlar. Sadece Irak’ta bir milyonu aflk›n Irakl›n›n yaflam›na mal olan iflgal boyunca, iflgal güçlerinin iflledi¤i, insan› insanl›¤›ndan utand›ran say›s›z insanl›k suçu yans›d› kamuoyuna. Dünya kamuoyu, Ebu Garip, Guantanamo gibi, iflgaller s›ras›nda esir ald›¤› tutsaklar› kapatt›¤› hapishanelerin varl›¤›n› ö¤rendi. Bir de iflgal askerlerinin bu hapishanelerde tutsaklara yapt›klar› a¤›r iflkenceleri gördü

çekilen “hat›ra foto¤raflar›”ndan… Ancak daha sonraki günlerde/aylarda, bunlar›n iflgalin sadece görünen yan› oldu¤u, CIA’n›n, aralar›nda Romanya ve Polonya gibi eski do¤u blo¤u ülkelerinin de bulundu¤u, çok say›da iflbirlikçi-uflak rejimin hüküm sürdü¤ü ülkede, bir çok gizli hapishanesinin oldu¤u, buralarda tutulan esirlerin say›s›n›n ve akibetlerinin belli olmad›¤› ortaya ç›kt›. ABD gizli servisi CIA’n›n bu “gizli” hapishanelerinin varl›¤› tam “unutulmak” (ya da unutturulmak) üzereyken, geçti¤imiz günlerde bu gizli hapishanelere Litvanya’da oldu¤u söylenen bir yenisi daha eklendi. CIA’n›n, burada da t›pk› di¤erlerinde oldu¤u gibi, çok say›da esiri a¤›r iflkenceler alt›nda ve hukuk d›fl› olarak tuttu¤u ve bu hapishaneye de, t›pk› di¤er ülkelerde oldu¤u gibi, gerçek uçufl noktas›n› perdelemek için, sahte uçufl protokolleri düzenleyerek

tek yumruk olarak patronlar›n sald›r›lar›na karfl› koydu¤u örneklerden biri de flu s›ralar Meksika’da yaflan›yor. Meksika’n›n Puebla kentinde kurulu olan VW- atölyesinde çal›flan 9.400 iflçi 18 A¤ustos’tan bu yana grevdeler. ‹flçiler grev karar›n›, milyonluk Puebla kenti sokaklar›nda yapt›klar› kitlesel bir eylemle aç›klad›lar. Maafllara % 8.25 oran›nda art›fl talebiyle sürdürülen T‹S sürecinin t›kanmas›yla birlikte, sendikan›n ald›¤› karar üzerine gerçeklefltirilen grevin bafll›ca talebini, ücret art›fl› oluflturuyor. ‹flçilerin günlük ortalama ücretleri 370 Peso (yaklafl›k 20 Euro). Ancak Meksika’da son bir y›l içinde iyice artan enflasyonla birlikte, iflçi maafllar› da giderek erimifl bulunuyor.

Greve giden süreç T‹S görüflmeleri s›ras›nda VW yönetimi “kötü ekonomik gidiflat”

bahanesiyle iflçilere bir defaya mahsus olmak üzere, 5.500 Pesos (300 Euro) ödeme yapma ve 2010 fiubat›ndan itibaren ise % 1 zam teklif etmifl, bunun üzerine sendika % 8.5 zam talebini % 3’e çekmiflti. Sendikan›n bu geri ad›m›na karfl›n, VW temsilcileri son T‹S toplant›s›n› provokatif bir biçimde terk etmifllerdi. Bunun üzerine sendika da görüflmelerin t›kand›¤›n› aç›klayarak, grev karar› alm›flt›. 18 A¤ustos’ta bafllayan grev devam ederken, sendika sözcüsü Victor Jaime Cervantes taraf›ndan yap›lan aç›klamada, grevin kazan›m elde edilene kadar kararl›l›kla sürdürülece¤i aç›kland›. Meksikal› VW iflçilerinin grevine baflta Avrupa olmak üzere, dünyan›n birçok ülkesinden çok say›da dayan›flma mesajlar› gelmeye devam ediyor. Mesajlarda yap›lan vurgularda ise, Meksikal› iflçilerin bu grevinin enternasyonal önemine dikkat çekilerek, dayan›fl-

F‹L‹P‹NLER’DE YEN‹ TUTUKLAMA Filipinler’de Ulusal Demokratik Cephe (FUDC) ad›na Hükümetle görüflmelere kat›lan “bar›fl müzakerecisi” Alfredo Monapo tutukland›. Filipinler Komünist Partisi yapt›¤› aç›klamada, FUDC ve Hükümet aras›nda 1995 y›l›nda imzalanan Ortak Anlaflma ile bar›fl paneli üyelerinin, dan›flmanlar›n›n, çal›flanlar›n›n ve bar›fl görüflmelerine dahil olan di¤er herkesin tutuklanmas›na, gözalt›na al›nmas›na ve di¤er askeri ve yasal müdahalelere karfl› güvenliklerinin ve dokunulmazl›klar›n›n garanti alt›na ald›¤› ifade edilmiflti. Ancak yürütülen resmi bar›fl görüflmeleri FUDC’nin, “Filipinler Hükümetinin Ortak Anlaflma da dahil olmak üzere çeflitli anlaflmalar› önemsemedi¤i ve ihlal etti¤i” yönündeki suçlamalar› nedeniyle 2004 y›l›ndan beri ask›ya al›nm›fl durumda. Geçti¤imiz ay, resmi olmayan görüflmeler sonucunda ise FUDC, hükümetin yapt›¤› ça¤r› üzerine, Arroyo hükümetinin geçici olarak

ulaflt›¤› ö¤renildi. Gizli hapishanelere iliflkin ortaya ç›kanlar, elbette ABD emperyalizminin, müttefikleri ile birlikte dünya ezilen halklar›na karfl› iflledi¤i çok say›da insanl›k suçunun sadece “küçük” bir bölümünü oluflturmakta. Dünya kamuoyunun iflledi¤i insanl›k suçlar›yla birlikte and›¤› bir di¤er güç ise hiç kuflkusuz emperyalistlerin Ortado¤u’daki jandarmas› Siyonist ‹srail Devletidir. Filistin halk›na karfl› on y›llard›r her türden vahfleti uygulamaktan çekinmeyen Siyonist gücün ortaya ç›kan yeni insanl›k suçu, “insanl›k h›rs›zl›¤›” olarak an›lmay› hak eden türden. Bilindi¤i gibi ‹srail özellikle de zenginlerin organ nakli aç›s›ndan tercih etti¤i bir ülke. Çünkü ‹srail, organ ticaretinin yasak olmad›¤›, dünyadaki az say›da ülkeden biri olma özelli¤ine sahip. ‹sveçli gazeteci Donald Boström’ün geçti¤imiz günlerde ‹srail’de yap›lan organ ticareti üzerine yazd›¤› yaz›y› takip eden günlerde, ayn› konuda, tan›k anlat›mlar›n›n da efllik etti¤i, baflka bilgiler de yans›d› kamuoyuna. Bu bilgilerin hepsinin ortak yan›n› ise, ‹srail Ordusu’nun Filistinli direniflçileri katlettikten sonra -ve

yürürlükten kald›rd›¤› Ortak Anlaflma’y› tekrar uygulamaya koymay›; FKP’ye, FUDC liderlerine ve hatta yasal arenadaki di¤er ilerici liderlere karfl› aç›lan keyfi davalara son verilmesi, görüflmelerin öncesinde ve sonras›nda ateflkes ilan edilmesi gibi flartlar›n kabul edilmesinin ard›ndan, bu aydan itibaren bar›fl görüflmelerinin yeniden bafllamas›n› kabul etmiflti. FKP ve FUDC’nin Kuzey Merkez Mindanao üssünde faaliyet yürüten Mapano’nun, eflini ve çocuklar›n› ziyaret etmek ve FUDC ve Filipinler Hükümeti aras›nda bu ay içinde Norveç’te gerçeklefltiril-

man›n önemi öne ç›k›yor. Dünya ekonomik krizinin iyice derinleflti¤i bir süreçte gerçeklefltirilen bu grev, ayn› zamanda Meksikal› emekçilerin krizden ne kadar etkilendi¤inin de göstergesi olmakta. Örne¤in Puebla’daki VW atölyesindeki üretim son bir y›l içinde % 37 düflmüfl bulunmakta. Fabrikada iflten ç›karmalar henüz bafllamasa da, çal›flanlar geçici (zorunlu) izne ç›kar›lmakta. VW’nin Puebla atölyesinde yaflanan bu geliflmelerin elbette arka plan› da var. VW flu s›ralar ABD pazar› için yeni bir otomobil üretimine, bir milyardan fazla yat›r›m yapm›fl bulunuyor. Bu yeni modelle birlikte flu an 450 bin olan üretimin 550 bine ç›kar›lmas› hedefleniyor. Bu durumun ise asl›nda, sendikan›n ve de iflçilerin elini güçlendirmesi ve T‹S sürecinde pazarl›k gücünü art›rmas› gerekiyor. Ancak, k›sa süre önce T‹S gö-

mesi planlanan resmi bar›fl görüflmeleri için haz›rl›k yapan di¤er FUDC liderleri ve dan›flmanlarla görüflmeler yapmak üzere yoldayken tutukland›¤› belirtildi. FKP, aç›klamada ayr›ca flu ifadelere yer verdi: “Arroyo hükümeti ve yönetimi alt›ndaki ordu-polis kuvvetleri kendi verdikleri sözlere ba¤l›l›k göstermeli ve Mapano’yu derhal serbest b›rakmal›d›r. Dizüstü bilgisayar› da olmak üzere Mapano’dan al›nan her fley kendisine iade edilmelidir. Mapano’nun tutuklanmas› bar›fl görüflmelerine yönelik bafll› bafl›na bir darbedir; ayr›ca gözalt›nda daha fazla tutulmas› resmi bar›fl görüflmelerinin yeniden bafllat›lmas› sürecini bir parodi haline getirmekten baflka bir anlam tafl›maz.”

Liman iflçilerinin greviyle ANDA ✔ ‹RL

dayan›flma büyüyor!

Sekiz haftad›r grevde olan liman iflçilerinin greviyle dayan›flma giderek büyüyor. ‹rlanda’n›n baflkenti Dublin’de liman iflçileriyle dayan›flmak için ya-

hatta bazen a¤›r yaral›yken- kaç›r›p organlar›n› çald›klar›n›, Filistinli ailelere ise çocuklar›n›n organlar› çal›nm›fl ve içleri pamuk doldurulmufl cesetlerinin teslim edildi¤i oluflturuyor. ‹srail iflgal güçlerinin daha 70’li y›llardan itibaren katlettikleri Filistinlilerin cesetlerini “otopsi yapma” gerekçesiyle toplad›klar› ve bunlar›n organlar›n› çald›ktan sonra, gömdükleri ‹sveçli gazeteciler taraf›ndan dünyaya duyurulunca ‹srail hükümeti meseleyi reddetmek bir yana ‹sveç ürünlerine boykot ve diplomatik bask› vb. yöntemlerle sald›rgan tav›rlar›n› sürdürmektedir. Emperyalistler ve bölgedeki temsilcileri Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da sald›rganl›klar›n› sürdürürken di¤er yandan demokrasicilik oyunu da oynamaktad›r. ‹srailliler bir yandan sistematik flekilde sald›r›lar›n› sürdürmekte, Filistinli eylemcilere sald›rmakta, antlaflmalara ayk›r› flekilde Filistin yönetiminin s›n›rlar› dahilinde bask›nlar düzenleyip radyo kapatabilmekte, öte yandan ise tan›d›¤› Filistin yönetimiyle iflbirli¤ini gelifltirmek istedi¤ini belirtmekte, bar›fltan yana oldu¤unu öne sürmekte, Filistinlilerin tarihsel yurdunda y›llard›r uygulad›klar› sindirme ve iflgal politikalar›n› Fi-

p›lan eyleme yüzlerce kifli kat›l›rken, Avustralya, Hollanda ve Belçikal› liman iflçileri de Marine Terminals Ltd. liman iflçilerinin grevine dayan›flma mesajlar› gönderdiler.

listinlerin tan›mas› ça¤r›s›nda bulunmaktad›r. Irak’ta kukla yönetimin sahte seçimlerinin bir benzeri Afganistan’da gerçeklefltirilmekte, oy kullananlar Amerikan yanl›s› bas›n taraf›ndan demokrasi için bedel ödemeyi kabul eden kahramanlar olarak gösterilmekte; ancak tüm çabalara karfl›n seçimlerdeki usulsüzlükler, yolsuzluk saklanamamakta, ABD’nin kukla yöneticilerinin, iflbirlikçilerinin çürümüfl, rezil hali dünyaya teflhir olmaktad›r. Emperyalizmin bu ikiyüzlü politikas› “de¤iflim” ve “umut” sloganlar› ile baflkanl›¤a seçilen ve ABD’nin Bush döneminde yerlerde sürünen imaj›n› düzeltme do¤rultusunda önemli baflar›lar elde eden Obama’n›n gerçek yüzünü de bu direnifller daha net olarak göstermektedir. Her konuflmas›nda birlik, dayan›flma, demokrasi, insan haklar› mesajlar› veren ve Irak’tan ç›k›fl› sa¤layan savafl karfl›t› baflkan propagandas›yla kendisini parlatmaya çal›flan Obama’n›n Bush’un Irak’taki iflgaline k›yasla daha a¤›r bir sald›rganl›kla Afganistan’› hedef göstermesi emperyalizmin genlerindeki sald›rganl›¤›n› göstermektedir. Yönetime geldi¤i gibi Af-Pak (Afganistan-Pakistan) kavram›n› ortaya at›p bu iki ülkede yaflayan halklar› he-

rüflmelerinde sendikay› köfleye s›k›flt›rmak isteyen VW patronu, daha T‹S öncesinde bilinçli olarak iflten ç›karmalar›n yaflanaca¤› söylentisini yaymaya bafllam›flt› Puebla’daki VW atölyesinde 13.500 kifli çal›flmakta. Buradaki VW iflçileri geçmifl y›llarda da mücadeleci yanlar› ile öne ç›km›fllar ve hak gasplar›na karfl› uzun süreli grevler, eylemler yapm›fllard›. ‹flçiler geçmiflte oldu¤u gibi bugün de hak gasplar›na karfl› mücadele edeceklerini ve patronlara boyun e¤meyeceklerini aç›kl›yorlar. Grevin etkisi sermaye cephesinde de yank›s›n› bulmakta gecikmedi. Grevle birlikte üretimde günlük 1.500 otomobillik düflüfl yafland›¤›n› ve rezervlerin k›sa süre içinde tükenebilece¤ini aç›klayan VW patronlar›, öyle görünüyor ki, emekçilerin üretimden gelen gücü karfl›s›nda oldukça panikleyerek, kara kara düflünmeye bafllam›fllar bile.

✔ Ç‹N Emekçiler hak gasplar›na geçit vermiyor Çin’in Henan eyaletinde faaliyet sürdüren Linzhou Corporation (LSC) fabrikas›nda çal›flan iflçiler, fabrikan›n özellefltirilece¤i karar› üzerine günlerce eylem yapt›lar. Özellefltirmeye ve bunun getirece¤i iflten ç›karmalara karfl› ç›kan, ücret alacaklar›n› talep eden yüzlerce iflçinin gerçeklefltirdi¤i eylemler sonucu, devlete ait fabrikan›n özellefltirilmesi karar› geri çekildi. LSC fabrikas›nda 3 bin iflçi çal›fl›yor.

Alcoa iflçileri grevde fiangay’da kurulu olan Alcoa Aluminium fabrikas›n›n iflçileri 12 A¤ustos’tan beri grevdeler. Grevin nedeni, fabrikan›n Yunnan Metallurgical Grubu’na sat›lmak istenmesi. ‹flçilerin büyük bölümü grev süresince ifl yerine geliyor, ancak çal›flm›yorlar. ‹flçiler, fabrikan›n sat›lmas›na karfl› ç›kman›n yan› s›ra, ifl güvencesi verilmesini, ifl koflullar›n›n düzeltilmesini ve ücretlerinin düzenli ödenmesini talep ediyorlar.

def gösteren ABD’nin amac›n›n bölgesel ç›karlar ve enerji kaynaklar›n› kontrolü oldu¤u aç›kt›r. Ancak iflgale karfl› gösterilen direniflin büyüklü¤ü ve halk›n öfkesi yüzünden ABD emperyalizmi belli bafll› flehirlerin d›fl›na ç›kamamakta, ç›kt›¤›nda da büyük kay›plarla karfl›laflmaktad›r. Obama yönetiminde Irak’ta ve Afganistan’da iflgal sürmesine, Guantanamo baflta olmak üzere aç›k-gizli zindanlarda zulmün devam etmesine, Filistin’de ‹srail yanl›s› “çözüm” plan›n›n sürdürülmesine, özcesi Bush döneminden devral›nan d›fl politikan›n temel hatlar›yla devam etmesine karfl›n Bush döneminde gösterilen tepkinin günümüzde sönmesi olumlu de¤ildir. Irak’taki direniflin desteklenmesinin yan› s›ra Afganistan’daki sald›rganl›¤›n teflhiri ve anti-emperyalist mücadelenin yükseltilmesi aç›s›ndan koflullar uygundur. Emperyalizmin krizinin de derinleflmesiyle birlikte hem ekonomik hem de siyasal ve askeri sald›rganl›¤›n daha da artaca¤›, yeni sald›rganl›k politikalar›n›n gündeme gelece¤i aç›kt›r. Bu nedenle hem ülkemizde hem de dünya çap›nda anti-emperyalist mücadeleyi yükseltelim ki bu insanl›k düflmanlar›n›n korkular›n› kabusa çevirelim…


‹flçi-köylü 14

Tarihten sayfalar

4-17 Eylül 2009

ARTIK KIZIL SANCA⁄IMIZIN ALTINDA, GELECE⁄‹M‹Z ‹Ç‹N SAVAfiACA⁄IZ! Yaflad›¤›m›z co¤rafya güçlü bir isyanc› gelene¤e, zulme, bask›lara karfl› say›s›z direnifle tan›kt›r. ‹flçiler, köylüler, zanaatkârlar Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun bask›lar›na ve sömürüsüne karfl› direnifl bayra¤›n› daima yükseklerde dalgaland›rm›flt›r. Tüm bu tarihsel birikim 1900’lere gelindi¤inde art›k bilimsel sosyalizmin güçlü fikirleri ile yeniden ete kemi¤e bürünmeye bafllad›. Avrupa’da giderek geliflen ve sertleflen s›n›f mücadelelerinin etkisi ülkemizde de kendini giderek daha fazla hissettiriyordu. Özellikle Rusya’da geliflen devrim mücadelesi Anadolu bozk›rlar›nda büyük bir ilgi ve sempati ile takip ediliyordu. Osmanl›-Rus savafl›n›n da etkisi ile bölgeye daha fazla çevrilen gözler sadece Rus Çarl›¤›n›n vahfli yüzüne de¤il buna karfl› komünizmin bayra¤›n› yükselten Bolfleviklere de dikkat kesiliyordu. Rusya’da Bolfleviklerin önderli¤inde emekçilerin Çarl›¤› devirmesi bu sempatinin büyümesine neden oldu. Ülkenin dört bir yan›nda komünist cemiyetler kurulmakta, komünizm için fliirler bestelenmekte, türküler yak›lmaktayd›.

Buz k›r›ld› yol aç›ld›! Emperyalistlerin I. Paylafl›m Savafl› ile Anadolu’daki aç›k iflgali sonucu birçok bölgede kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerinin direnifliyle geliflen bu hareket kendi partilerini yaratmakta gecikmedi. Ülkemiz topraklar›nda böylece yeni bir dönem aç›l›yor, emekçileri kurtulufla götürecek güzergâha giriliyordu. Yüzy›llard›r bask› ve zulüm alt›nda inleyen milyonlar› yaflad›klar› bu karanl›klardan kurtaracak günefl do¤mak üzereydi. Emekçilerin; emperyalizme, feodalizme ve faflizme karfl› savaflacaklar›, iradelerini ortaya koyacaklar›, kendi partileri filiz verecekti. Geliflen bu dalgan›n etkisi ile

1920’lerde Türkiye Halk ‹fltirakun F›rkas› (Ankara), Türkiye ‹flçi ve Çiftçi Sosyalist F›rkas› (‹stanbul) kuruldu. Türkiye Halk ‹fltirakun F›rkas›, Anadolu’da örgütlenen ba¤›ms›z gruplar›n biraraya gelmesiyle infla edilmiflti. Ekim Devrimi’nden etkilenmifl, Bolfleviklere sempati duyan ve kendilerini sosyalist olarak niteleyen çeflitli gruplar›n bir araya gelmesi ile kurulan bu partide ideolojik bir birlik yoktu. Ankara merkezli olan bu parti komünizme önemli bir sempati beslemekle birlikte bir programa sahip de¤ildi. Kemalistlere muhalif kesimlerin komünizmden etkilenerek bir araya geldikleri bu oluflum Türk milliyetçili¤inin önemli izlerini tafl›yordu. Mecliste kendilerini komünist olarak tan›mlayan birçok insan bu parti ile birlikte hareket etmekteydi. fiefik Hüsnü (Deymer) önderli¤inde kurulan Türkiye ‹flçi ve Çiftçi Sosyalist F›rkas› ise 1918 sonras› Avrupa’dan dönen ayd›nlar›n, yazarlar›n oluflturdu¤u bir gruptu. Ço¤unlu¤u Avrupa’n›n çeflitli flehirlerinde yaflanan grev, çat›flma ve direnifllerin içinde yer alm›fl militanlardan olufluyordu. Türkiye Halk ‹fltirakun F›rkas›’ndan farkl› olarak bir programa sahip olan bu parti Marksizm’i inceleyen, araflt›ran üyelerden olufluyordu. Ayd›n taban›na dayanan bu partide uzlaflmac› e¤ilimler oldukça güçlüydü. Türkiye Komünist Partisi bu iki parti ile birlikte Mustafa Suphi’nin önderli¤ini yapt›¤› grubun birleflimden meydana geldi.

Bolflevik bir militan… 1883 y›l›nda Giresun’da dünyaya gelen Mustafa Suphi, vali olan babas›n›n görevi nedeniyle ilkö¤renimini Kudüs ve fiam’da, ortaö¤renimini Erzurum’da gördü. ‹stanbul’da Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Fransa’ya gitti. Paris’te Siyasal Bilgiler Yüksekokulu’nda ö¤renim gördü. Ahmed Ferit

taraf›ndan ç›kar›lan ve Milli Meflrutiyet F›rkas›’n›n sözcülü¤ünü yapan “‹fham” gazetesinde, yaz› iflleri müdürü olarak çal›flt›. ‹ttihat ve Terakki’nin iktidara gelmesi ile birlikte onlardan uzaklaflmaya bafllad›. Balkan Savafl›’na karfl› ç›kt›, ‹ttihat Ve Terakki’nin bask›c› uygulamalar›na karfl› bir çizgi benimsedi. Mahmut fievket Pafla’n›n öldürülmesinin ard›ndan 15 y›l hapis cezas›na mahkûm edilerek Sinop’a sürgün edildi. 1914’te birkaç arkadafl› ile birlikte bir bal›kç› teknesi ile Rusya’ya geçti. I. Paylafl›m Savafl› bafllad›¤›nda Mustafa Suphi Batum’dayd›. Burada savafl esiri olarak tutukland›. Bu s›rada Bolfleviklerle tan›flt›. Marksizm’i inceledi, ideolojik olarak kendini gelifltirdi ve Türkiyeli savafl esirleri içinde ajitasyon ve propaganda faaliyeti yürüttü. 1915’e gelindi¤inde Mustafa Suphi örgütlü bir Bolflevik olarak Rus devrimine kat›ld›. 1917 Ekim Devrimi ile birlikte tüm savafl esirleri ve politik tutuklular gibi o da özgürlü¤üne kavufltu. Devrimin gelifltirilmesi amac›yla Rus Sosyal Demokrat Partisi’nin talimat› ile Rusya’n›n çeflitli bölgelerinde çal›flma yürüttü. Türkistan’da görev yapt›¤› süreçte Türkiyelilerden oluflan bir K›z›l Ordu Birli¤i örgütledi. Bu birli¤i Anadolu’ya göndermek üzere haz›rl›klara giriflti. Çin, Kaflgar, Buhara, Hiva, ‹ran ve Türkiye’de propaganda faaliyeti sürdürecek Beynelmilel fiark Tebligat fiuras›n› örgütledi ve baflkanl›¤›n› yapt›. 1920 y›l›n›n 28 Nisan’›nda ayaklanan Bakü iflçileri, Azerbaycan Müsavavat Hükümeti’ni y›karak, Sovyetlerini kurdular. Mustafa Suphi, May›s ay›nda, Taflkent’ten Bakü’ye geldi. Bu dönemde Anadolu’ya dönme fikri zihninde daha da somutlaflm›flt›. Partinin kurulufl kongresi Ankara’da yap›lmak istendi ancak Ankara hükümeti buna izin vermedi. Bu s›rada komünist gruplar kongre haz›rl›klar›n› tüm h›z›yla sürdürmekte, delege-

FAfi‹ZM‹N TAR‹HTEK‹ AYAK ‹ZLER‹: 6-7 EYLÜL OLAYLARI

6-7 Eylül 1955 TC devletinin faflizan yüzünün bütün berrakl›¤›yla ortaya ç›kt›¤› tarihlerden biridir. Mayas› halk düflmanl›¤› ile yo¤rulmufl olan TC devletinin hedefinde bu kez baflta Rumlar olmak üzere Ermeni ve Yahudi az›nl›klara mensup halk›m›z vard›. 6-7 Eylül olaylar› gayrimüslim

az›nl›klar›n tasfiyesinde köfle tafllar›ndan biridir. ‹stanbul’da bafllayan daha sonra ‹zmir’e de s›çrayan olaylarda Rum, Ermeni ve Yahudilerin mallar› ya¤malanm›fl, ibadethaneleri yak›l›p y›k›lm›fl, tecavüz ve ölüm olaylar› yaflanm›flt›r. Sürüler halinde gayrimüslimlerin yaflad›¤› bölgelere sald›ran faflizan güruhlar planlanan flekilde sald›-

r›lar›n› gerçeklefltirmifl her fley olup bittikten sonra s›k›yönetim ilan edilerek olaylara sözde müdahale edilmifltir. Yaflananlar o dönemde geliflen K›br›s sorununa ba¤lan›p, kendili¤inden geliflen bir fleymifl gibi gösterilmek istenmifl, dahas› dönemin gazetelerinde olaylar›n “gayrimüslimlerin Türk vatandafllar› k›flk›rtmalar› sonucu bafllad›¤›” iddia edilmifltir. Bugün s›kl›kla tan›k oldu¤umuz linç giriflimlerinin arkas›ndan egemen s›n›f temsilcilerinin a¤z›ndan dökülen “vatandafl hassasiyetinin” o zaman da geçerli oldu¤unu görmek bizler aç›s›ndan flafl›rt›c› de¤ildir elbette. Zira 67 Eylül olaylar›n›n arka plan›nda TC devletinin bahsini etti¤imiz politikalar› ile ad›m ad›m planlanm›fl bir süreç vard›r. K›br›s sorununun Türk egemen s›n›flar›n›n gündemine oturmas›yla birlikte, Türkiye’de yaflayan Rumlara ve di¤er gayrimüslim az›nl›klara yönelik k›flk›rtmalar da bafllam›flt›r. Do¤rudan devlet eliyle kurdurulan K›br›s Türk’tür Cemiyeti (KTC) sendikalardan ö¤renci derneklerine birçok alanda etkinlik sa¤lam›fl ve TC devletinin (veya daha do¤ru olarak emperyalist efendilerinin) ç›karlar› do¤rultusunda çal›flmalar yürütmüfl-

ler seçilmekteydi. 23 Temmuz–7 A¤ustos 1920 tarihleri aras›nda toplanan 3. Enternasyonal’in ikinci kongresi fiark Milletleri Kurultay› (Do¤u Halklar› Kurultay›)’n›n toplanmas›n› kararlaflt›rd›. 1 Eylül 1920 tarihleri aras›nda toplanan Kurultay’a, bu ülkelerden 1833 delege kat›ld›.

Ve büyük gün… Büyük bir coflku ile sonuçlanan Kurultay›n ard›ndan 10 Eylül 1920 tarihinde Bakü’de Sovyetler Birli¤i’nin çeflitli yerlerinden Mustafa Suphi’nin örgütledi¤i Türk sosyalistlerinin delegeleri, Anadolu’nun de¤iflik flehirlerinden, ilçelerinden Türkiye Halk ‹fltirakun F›rkas›’n›n ve ‹stanbul’dan gelen Türkiye ‹flçi ve Çiftçi Sosyalist F›rkas›’n›n 74 delegesi ile birlikte toplam 235 delegenin kat›l›m› ile Birinci ve Umumi Türk Komünistleri Kongresi, TKP’nin kurulufl kongresi topland›. Kongre Mustafa Suphi’yi Genel Sekreterli¤e Ethem Nejat’› da sekreter yard›mc›l›¤›na seçti ve öncelikli olarak Anadolu’ya geçme ve örgütlenme hedefi koydu.

Kalbim yine çarp›yor, yine çarpacak! Kongreden yaklafl›k dört ay sonra al›nan kararlar do¤rultusunda Ankara ile iletiflim kuran TKP Merkez

tür. Olaylar 5 Eylül akflam›, Selanik’te Atatürk’ün evine bomba at›lmas›yla bafllam›fl olarak gösterilmifl olsa bile, Rumlara yönelik sald›r›lar ve k›flk›rtma çabalar› daha öncesinden bafllam›flt›r. 4 Eylül günü Taksim’de Rumca gazeteler atefle verilir. Yine ayn› gün üzerinde “K›br›s Türk’tür” yaz›l› 20 bin plaket bast›r›l›p halka da¤›t›l›r. Ad›m ad›m haz›rlanan ortamda, Selanik’teki bombalama sadece k›v›lc›m olmufltur. Ki daha sonras›nda bombay› koyan›n bir Türk istihbarat görevlisi oldu¤u ortaya ç›km›flt›r. Bombalama haberi dönemin baflbakan› Adnan Menderes’in emriyle önce radyodan duyurulur. Yine ‹stanbul Ekspres gazetesi ikinci bask›y› yaparak haberin tüm ‹stanbul’da duyulmas›n› sa¤lar. KTC öncülü¤ünde genifl kitleler provoke edilerek Taksim’e do¤ru bir yürüyüfl bafllat›l›r ve öncelikle Rum gazetelerinin bürolar› tahrip edilir. Pefli s›ra gayrimüslimlerin iflyerlerine ve evlerine yönelik sald›r›lar bafllar; listeler önceden haz›rlanm›fl, evler iflyerleri tespit edilmifltir. Her ne kadar Rumlara yönelik bir olaym›fl gibi bafllasa da sald›r›n›n hedefinde Ermeniler ve Yahudiler de bulunmaktad›r. Olaylar›n yafland›¤› iki gün boyunca mahkeme zab›tlar›na göre, 4 bin 214 ev, 1004 iflyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manast›r, 26 okul ile aralar›nda fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulundu¤u 5 bin 317 mekân sald›r›ya u¤ram›flt›r. Ayn› durum ‹zmir’de de yaflanm›fl birçok ev, dük-

Tarihten k›sa k›sa... - 11 Eylül 1973’te fiili devlet baflkan› Salvador Allande ABD’nin örgütledi¤i ve Augusto Pinochet önderli¤inde yürütülen bir askeri darbe sonras› öldürüldü. - 6 Eylül 1939’da Nazi Almanyas› tüm Yahudi vatandafllar›n›n Sar› Yahudi y›ld›z› tafl›mas›n› zorunlu k›ld›. -12 Eylül 1980 Askeri Faflist Cuntas›; 12 Eylül sabah› yönetime el koyan ordu gerçeklefltirdi¤i darbe ile ilerici, devrimci, yurtseverlere, emekçilerin kazan›lm›fl haklar›na savafl açar. Emperyalizmin dünyay› yeniden flekillendirdi¤i bir dönemde devlet adeta bir k›y›m gerçeklefltirir. Bugün yaflam›m›z› derinden etkileyen yasalar bu dönemde ç›kar›l›r. 12 Eylül, gelece¤i emperyalistlerin ve onlar› ufla¤› egemen s›n›flar›n ihtiyaçlar› do¤rultusunda kal›ba döker. Resmi kay›tlara göre darbe ile 18 devrimci idam edildi, 259 kifli idamla, 71bin kifli TCK’nin 141, 142 ve163’ncü maddelerinden, 98 bin 404 kifli “örgüt üyesi olmak” iddias› ile yarg›land›. 4 bin kifli yurttafll›ktan ç›kar›ld›, 300 kifli ‘kuflkulu’ bir flekilde öldü. 171 kiflinin iflkenceden öldü¤ü ‘belgelendi’. Sendikalar kapat›ld›, örgütlenmenin önüne yeni engeller getiren yasalar ç›kar›ld›, YÖK kuruldu, DGM’ler yeniden aç›ld›. Hapishanelerde 300 kifli yaflam›n› yitirdi.

Komitesi Anadolu’ya do¤ru yola ç›kt›. Amaçlar› Ankara’ya ulaflmak, hükümetle görüflmek ve parti örgütlülü¤ünü gelifltirerek, genifl y›¤›nlar›n direnifline önderlik etmekti. Mustafa Suphi 14 yoldafl› ile birlikte Bakü’den Kars’a geldi. Burada Kaz›m Karabekir taraf›ndan törenlerle karfl›land›. Ancak Kemalistlerin gerçek yüzü bir süre sonra ortaya ç›kacakt›. Kars’tan ç›kt›ktan sonra Teflkilat-› Mahsusa taraf›ndan örgütlenen gruplar Suphi ve yoldafllar›n› Erzurum’a sokmaz. Geçtikleri güzergâh üzerinde çeflitli yerlerde örgütlenen provokasyonlar ile Suphi ve yoldafllar› Trabzon’a yönlendirilir. fiehre girmelerine izin verilmez. 15’ler bir takayla Batum üzerinden Bakü’ye geçmek üzere denize aç›l›rlar. Silahlar› al›nan 15’ler 28 Ocak’› 29’a ba¤layan gece Yahya Kaptan ve çetesi taraf›ndan öldürülerek denize at›l›r. M. Kemal 15’lerin her ad›m›n› Kaz›m Karabekir arac›l›¤› ile takip eder ve son olarak Karadeniz’de katledilmeleri emrini verir. Yahya Kaptan, ad› Teflkilat-› Mahsusa ile birlikte iflledi¤i katliamlarla an›lan “Mustafa Kemal’in Muhaf›z Alay› Komutan›” Topal Osman’›n adam›d›r. Kemalistler 15’leri öldürerek devrimcilere, komünistlere olan düflmanl›klar›n› aç›kça göstermifltir. 15’lerin öldürülmesinin ard›ndan komünistlere, devrimcilere muhaliflere yönelik sald›r›lar yo¤unlaflt›r›l›r. Türkiye Halk ‹flti-

rakun F›rkas›’n›n flubesi kapat›l›r, 200’e yak›n üyesi tutuklan›r. Devrim ›rma¤› Mustafa Suphi önderli¤inde kurulan Türkiye Komünist F›rkas›’n›n açt›¤› yoldan 89 y›ld›r kimi zaman derinden ve sessizce kimi zamanda ça¤layarak akmaktad›r. Komünistlerin bu topraklara ektikleri direnifl tohumlar› bugün ülkenin dört bir yan›nda da¤larda, fabrikalarda, tarlalarda filiz vermeye devam etmektedir!

kan ve kilise yak›l›p, y›k›lm›fl ve ya¤malanm›flt›r. Yine birçok kad›na tecavüz edilmifl, resmi rakamlara göre 3 kifli öldürülmüfl, 30 kifli de yaralanm›flt›r. Oysa gerçek say› resmi olan›n daha da üzerindedir. Sald›r›lar sonucunda milyonlarca liral›k hasar oluflmufl, fakat devlet taraf›ndan çok daha az› karfl›lanm›flt›r. Olaylardan birkaç ay sonra büyük bir göç dalgas› bafllar. Gayrimüslimlerin mülkleri, iflyerleri Müslümanlar›n eline geçer, hasara u¤rayan birçok dükkân yeniden aç›lamaz. Böylece nüfusun homojenlefltirilmesinde ve gayri müslimlerin ekonomik yaflamdan tasfiyesinde bir ad›m daha at›lm›fl olacakt›r. 1934’de “Trakya olaylar›” olarak bilinen Yahudilere yönelik sald›rganl›ktan, 40’lar›n ilk yar›s›nda uygulanan zorunlu askerlik ve “varl›k vergisi” gibi uygulamalardan sonra faflizmin yeni bir plan› daha baflar›ya ulaflm›flt›r. Dönemin Özel Harp Dairesi baflkanlar›ndan Sabri Yirmibeflo¤lu, daha sonra verdi¤i bir röportaj›nda 6-7 Eylül olaylar›n›n “baflar›yla gerçeklefltirilmifl bir plan” oldu¤unu belirtmifltir. Sözün k›sas› her fley devletin kontrolü alt›ndad›r! Olaylar›n hemen ard›ndan suçlu olarak ilk baflta dönemin ilerici ve devrimci ayd›nlar› tutuklan›r. Hatta emniyette düzenlenen bir fezleke ile Komiternle, Kominformla ba¤lant›lar kurulur! Bunun yan›nda KTC kapat›lm›fl ve birçok üyesi tutuklanm›flt›r. Ancak olaylar›n sorumlulu¤u 27 Ma-

y›s darbesinin ard›ndan yap›lan ve Yass›ada duruflmalar› olarak bilinen süreçte Adnan Menderes ve DP yöneticilerine y›k›l›r. Kuflkusuz onlar suçsuz de¤illerdir, fakat bu flekilde TC devleti kendini aklam›flt›r. 6-7 Eylül olaylar›n›n bir di¤er nedeni ülke içinde yarat›lacak kar›fl›kl›klarla TC devletinin uluslararas› alanda K›br›s politikas› konusunda elini güçlendirmek istemesidir. Zira olaylar›n bafllad›¤› tarihlerde Londra’ da ‹ngiltere, Yunanistan ve Türk devletinin kat›ld›¤› K›br›s konulu bir konferans düzenlenmekteydi. K›br›s sorunu ayr› bir çal›flma konusu olmakla birlikte flunu söylemeliyiz ki o dönemden bafllayarak TC devletinin iflgalinin de yafland›¤› sonraki süreçte mesele ‹ngiliz emperyalizminin lehine “çözülmüfltür”. Zira ‹ngiliz emperyalizmi bugün de K›br›s’taki askeri varl›¤›n› tart›flmas›z olarak sürdürmekte ve bu durum TC devletinin hiçbir vatanseverinin ulusal gururunu incitmemektedir! 6-7 Eylül 1955’te yaflananlar faflizmin tarihteki ayak izleridir. Zira o ancak bu flekilde varl›¤›n› koruyabilmektedir. Dün gayrimüslim az›nl›klara yönelmifl sald›rganl›k, bugün Kürt ulusunu hedef almaktad›r. Irkç›/flovenist niteli¤inde TC devleti bir ad›m geri atmamakla kalmam›fl, aksine siciline yeni suçlar eklemifltir. Anlafl›lmas› gereken bu sicilin asla temize çekilemeyece¤idir.


Dersimli Amcalar -2-

“H›z›r ‹le Azrail karfl›laflm›fllar bir meydanda. Bu iki ezeli düflmandan H›z›r iyili¤i, Azrail ise kötülü¤ü temsil ediyormufl. H›z›r iyi niyetli, Azrail ise hilelerle doluymufl. H›z›r da kurnazm›fl, kolay yutulacak lokma de¤ilmifl hani. Neyse, derken Azrail çekmifl baltas›n› yürümüfl H›z›r’›n üzerine. Bunu gören H›z›r hemen bu¤day olup serpilmifl yere. Azrail de horoz olup yemeye bafllam›fl bu¤daylar›. H›z›r tilki olmufl sald›rm›fl Azrail’e, Azrail ise köpek olup kovalam›fl. H›z›r su olmufl hemen bir çeflmede, Azrail ise at olmufl bafllam›fl suyu iç-

‹flçi-köylü 15

Gençlik/Haber

4-17 Eylül 2009

meye. H›z›r hemen koyun olmufl, Azrail ise kurt olup sald›rm›fl. Derken H›z›r aniden eli baltal› insan olmufl vurmufl baltas›n›, boynunu uçurmufl kurdun” diyerek bafllad› söze amca. Ve devam etti: “Devlet de Azrail’in ta kendisidir. Onlarda hile hurda çoktur, asker de. Nas›l olsa gariban›n çocu¤u çok ‘tohumuna para m› verdim’ diyor. Beyinlerini y›k›yor. ‘Vatan-milletSakarya’ diyerek sal›yor gariban›n üzerine. Size diyece¤im odur ki, kelle say›s› çok olunca ‘güçlüyüz’ sanmay›n. ‹lla ki say› da gerekli. Ama kafalar›n içi dolu olmal›. Az olsun ama kafas› dolu olsun. Bilinçli olsun.” Sohbet devam ediyor, saatler ilerliyordu. Köyden ç›k›fl saati gelmiflti. Ev halk›yla vedalafl›p, di¤er evdeki yoldafllarla buluflup ç›k›yoruz köyden. Konaklama yerine do¤ru yola koyuluyoruz. … *** Amca sabah erkenden koyunlar› otlatmak için b›rak›yor merekten. Köyün üstündeki ormans›z tepeye do¤ru sürüyor koyunlar›. fiafak henüz sökmemifl, hava serin. Koyunlar önde amca arkada ilerliyor. Amca a¤›r ve dalg›n bir flekilde ç›k›yor bir kayan›n üzerine. fiöyle etraf› geniflçe görebilece¤i bir flekilde oturuyor. Alibo¤az› tam karfl›s›nda, tüm görkemiyle sabah› karfl›l›yor. Koyunlar ise kendi bafl›na ot-

luyor. Amcay› geçmifle götürüyor Alibo¤az›. Yaflananlar bir bir akl›na geliyor. Duyduklar›, gördükleri. Yaflanan ac› y›llar yüre¤ini s›zlat›yordu. Bu da¤lar, tafllar, vadiler ve köyler… Nelere tan›kl›k etmedi ki, kimleri saklamad› ki? Seyit R›za’lardan, Qopo’lara, bugünün ve gelece¤in habercisi “umudun evlatlar›na”, yani gerillalara… Hep bir ana flefkatiyle kucaklay›p, korudu ve besledi kendine s›¤›nanlar›. Umut oldu onlara. Birlikte düfllediler yar›n›. Gelecek güzel günlerin hayalini kurdular ortak sofralar›nda. Zalime ise korku sald› her zaman. ‹nemeyece¤i derin uçurumlar, giremeyece¤i s›k ormanlar oldu ve dikildi karfl›s›na. “Önce beni geçmen gerek” dedi umudun evlatlar›na ulaflabilmek için. “fiimdi de yi¤itlerin var ba¤r›nda, o¤ullar›n-k›zlar›n. Can›m›z›n parçalar› hani” diye seslendi Alibo¤az›’na. “Koru onlar›, koru ki sönmesin yoksulun, gariban›n yüre¤indeki umut atefli…” ve döndü yüzünü hemen vadinin yan›nda yükselen K›rklar Da¤›’na. “Ya K›rklar Da¤›, sevgini ve flefkatini eksik etme onlardan. Eksik olmas›n ki tafl›yabilsinler yüreklerindeki umudu ve coflkuyu ezilene, yoksula…” fiafak sökmüfl ve günefl yeryüzüne yeni do¤uyordu tüm s›cakl›¤› ve güler yüzüyle. Amca kafas›n› kald›r›p kontrol etti sürüsünü.

s› bir türlü yap›lmayan ö¤retmenlerdir. Sistem, bir yandan yapt›¤› aç›klamalarla ö¤retmen a盤›ndan dem vururken bir yandan da kadrolu say›s›n› azaltarak, ö¤retmenleri sözleflmeli ya da ücretli köle haline getirmeyi hedeflemektedirler. Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n “15 bin ö¤retmen atamas›” yap›laca¤›na dair yapt›¤› aç›klaman›n ard›ndan daha önce yapt›¤› açl›k grevi ve birçok eylemle haklar›n› arayan Atamas› Yap›lmayan Ö¤retmenler Platformu (AYÖP) üyesi ö¤retmenler, ‹stanbul ve Mersin’de bir araya geldi.

‹flçi-Köylü gazetemizin baz› say›lar›n› dünyan›n dört bir yan›nda mücadele eden devrimci dostlar›m›za, yoldafllar›m›za gönderdi¤imizde güzel destek mesajlar› almaktay›z. Dillerimiz ayr› olsa da mücadelemizin ayn› hedefe do¤ru olmas›, gericili¤in tüm çabas›na karfl›n milliyetçili¤in de¤il, enternasyonalizmin hayat bulmas›, sadece resimlerin ve foto¤raflar›n verdi¤i mesaj›n dahi dünyan›n öbür ucunda net flekilde anlafl›lmas› davam›z›n büyüklü¤ünü bizlere göstermektedir.

‹stanbul

Afla¤›da gelen mesajlar›n bir k›sm›na yer veriyoruz. “Yoldafllar selamlar,

ABD emperyalizminin ve kukla rejiminin (SBYBoedi) alt›nda yaflayan benim ülkemde devrimci hareketin bir parças› olan Ulusal Kurtulufl Hareketi iflçi-köylü ittifak› için iflçi, köylü, gençlik ve kad›n hareketi içinde Ulusal Demokratik Çizgide, Marksizm-Leninizm-Maoizm ideolojisinin rehberli¤inde mücadeleyi sürdürmektedir. Sizleri bir kez daha selaml›yorum.” “Çok teflekkürler. Baflar› ve daha fazla güç diliyorum yoldafllar!” (Ka Rene-Filipinler) “‹nsanl›¤›n kurtuluflu için büyük mücadelemizde sizlere baflar›lar diliyoruz. Bizler ülkemizde ‹brahim Kaypakkaya’y› anmak ve tan›tmak için sizden destek ve bilgi bekliyoruz.” (Kasama Projesi-ABD) “Selanik’teki anti-emperyalist toplant›n›n ard›ndan karfl›l›kl› iflbirli¤ini ve dayan›flmay› gelifltirmenin önemli oldu¤unu düflünüyoruz. Yoldaflça selamlar” (Bulgaristan ‹flçi Köylü Partisi Ulusal Komitesi Baflkan› Zekov)

En temel insan haklar›ndan biri olan ve sistemin bir pazardan farkl› görmedi¤i e¤itim alan›nda; ö¤renciler eflit haklardan yoksun, paral› ve anti-bilimsel bir e¤itim görerek, ö¤retmenler ise ifl güvencesinden yoksun hale getirilerek ma¤dur ediliyor. Ma¤dur edilen di¤er bir kesim ise y›llarca emek vererek e¤itim fakültesini bitiren ama atama-

Ankara Atamas› Yap›lmayan Ö¤retmenler Platformu Ankara’da Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n kap›s›na dayand›. Saat 13.30’da Demirtepe Ankaray Dura¤›nda buluflan ö¤retmenler buradan Milli E¤itim Bakanl›¤›’na bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Adana, Bursa, Sivas, ‹stanbul, Eskiflehir ve daha birçok ilden gelen ö¤retmenler yürüyüfl boyunca “Diplomal› iflsiz olmayaca¤›z”, “Atanma hakk›m›z engellenemez”, “Ö¤retmenler iflsiz, okullar ö¤retmensiz” sloganlar›n› hayk›rd›lar. MEB önüne gelen ö¤retmenler burada bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdiler. Aç›klamada ül-

Mersin ‹stanbul ile yap›lan eylemle efl zamanl› olarak Mersin’de Tafl Bina önünde AYÖP üyesi ö¤retmenler bir araya gelerek eylem yapt›lar. Platform ad›na aç›klama yapan P›nar Sakin, temel taleplerinin ücretli ö¤retmenli¤in kald›r›lmas› oldu¤unu belirterek fiubat atamalar›na kadar 200 bin ö¤retmenin ivedi bir flekilde atanmas› gerekti¤ini söyledi.

‹zmir Atanmas› Yap›lmayan Ö¤retmenler Platformu 24 A¤ustos Perflembe günü ‹zmir, ‹stanbul, Mersin gibi illerin de aralar›nda bulundu¤u birçok ilde efl zamanl› bir protesto gerçeklefltirdi. ‹zmir’de saat 17.30’da Konak YKM önünde bir araya gelen ve buradan Konak Meydan›’na kadar yürüyüfl gerçeklefltiren atanmayan ö¤retmenler, MEB ve Nimet Çubukçu’yu protesto etti. Yapt›klar› aç›klamada Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n ö¤retmen kadrosuna ay›raca¤›m›z bütçemiz yok aç›klamas›na “gemiciklere” ay›raca¤›n›z bütçeyi e¤itime ay›r›n yan›t›n› verdiler. Bas›n aç›klamas›nda sonra ö¤retmenler tebeflirlerini b›rakarak, baflvuru formlar›n› yakt›lar.

KESK TOPLU SÖZLEfiME HAKKI ‹Ç‹N SOKAKLARDAYDI!

Aç›klamadan sonra E¤itim-Sen Genel Baflkan› Zübeyde K›l›ç bir konuflma gerçeklefltirdi. K›l›ç, konuflmas›na “bu sorunlar›n temel nedeni e¤itimi bir hak olmaktan ç›karan ve piyasan›n insaf›na b›rakan e¤itim politikalar›d›r. Yani e¤itimin piyasalaflt›r›lmas›d›r, bir mal gibi sat›lmas›d›r” dedi.

Baflbakan 13

Baz istasyonu öldürür! ‹stanbul-Gazi Mahallesi halk› baz istasyonlar›na karfl› mücadelelerine devam ediyor. 15 A¤ustos günü Cemevi önünde toplanan kitle “Mahallemizde ölüm istemiyoruz/Gazi Emekçi Halk›” yaz›l› pankart asarak baz istasyonlar›na do¤ru yürüyüfle geçti. “Baz istasyonu öldürür!”, “Turkcell, Vodafone, Avea öldürür” yaz›l› dövizler tafl›yan kitle sloganlarla yürüyerek baz istasyonlar›n› söktü. Eyleme sald›ran çevik kuvvet polisleri kitlenin direnifli ile karfl›laflt›. Kitleye gaz bombalar› ile sald›ran polis 10 kifliyi gözalt›na ald›. Polis baz istasyonlar›na karfl› Gazi halk›n›n yapt›¤› her eyleme sald›rarak düflmanl›¤›n› göstermektedir.

24 A¤ustos Pazartesi günü, Taksim Tramvay Dura¤›’ndan Galatasaray Lisesi’ne yürüyüfl yapan AYÖP, yol boyunca ö¤retmenlerin ücretli köle haline getirilmeye çal›fl›ld›¤›n› ve KPSS gibi bir s›nav›n geçerlili¤i olmad›¤›n› belirten k›sa konuflmalar yapt›. Platform ad›na aç›klama yapan Ebru Zeynep Yaman, ücretli ö¤retmenli¤in kald›r›larak en geç fiubat’a kadar 200 bin ö¤retmen aday›n›n atamas›n›n yap›lmas› gerekti¤ini söyledi. Yaman’›n ard›ndan eyleme destek veren E¤itim-Sen, Bakanl›¤›n bu soruna “mali sorun” gözüyle bakt›¤›n› ve giderek e¤itim sistemindeki sorunlar›n derinleflti¤ini ifade

ke genelinde ö¤retmen ihtiyac›n›n resmi rakamlara göre 140 bin, sendikalar›n belirtti¤i rakamlara göre 200 bin civar›nda oldu¤u buna ra¤men 2009 y›l› 15 bin ö¤retmen al›m› yap›laca¤› bunlar›n ise 8 bininin tek bir branfltan (okul öncesi ö¤retmenlik) oldu¤u ve sadece 5 bin kadrolu al›m yap›laca¤› belirtildi.

liyordu amca için, hastal›k iyice ilerlemifl, hastaneye yat›r›lm›flt›. Gün be gün eriyip hastal›¤a yenik düflüyordu bedeni. Son birkaç gündür a¤r›lar› dayan›lmaz bir ›zd›rap veriyordu kendisine. Amca efline bakarak; “Art›k dayanam›yorum. Ölsem de kurtulsam” demiflti. Aradan biraz zaman geçmiflti. Efli yine yan› bafl›ndayd› her zamanki gibi. Efline seslenerek kendine yaklaflmas›n›, bir fleyler söyleyece¤ini belirtti. Efli yaklaflt› kendisine. “Bak ben ölüyorum. Köye geri dönemeyece¤im. Dönsem de cenazem gidecek. Sana söyleyece¤im o ki, ben öldükten sonra da¤daki çocuklara evin kap›s›n› kapatmayacaks›n. Kap›n onlara hep aç›k olacak. E¤er onlara kötü bakar, kap›n› aç›p destek sunmazsan bilesin ki ahirette de olsam iki elim yakanda olur. Anlafl›ld› m›?” diyerek eflinin onaylamas›n› istedi. Efli kafa sallayarak onaylad›. Bunu gören amca gönül rahatl›¤›yla gülümsedi… Ölüme giderken bile unutmam›flt› umudun evlatlar›n›. Kendisinden ayr› bir bedenin yaflam› olarak görmüyordu onlar›. Kendi içinden bir parçayd› hepsi. Amca da yaflam kayna¤›yd› onlar için. T›pk› ezilen di¤er yoksul halk gibi. Ayn› ailenin fertleri olarak görüyorlard› birbirlerini. Hem umut, hem de yaflam kayna¤›yd›lar birbirlerinin. Biri olmadan di¤erinin varl›¤› anlams›zlafl›rd›. Halk olmadan gerilla neye yarard› ki… Gerillas›z bir halk da umutsuz, karanl›klar içine yürüyen kalabal›ktan baflka bir anlam ifade etmezdi… (Dersim’den bir ‹K okuru)

etti. Aç›klaman›n ard›ndan ö¤retmenler yanlar›nda getirdikleri tebeflirleri k›rarak hükümeti protesto ettiler.

“Mezar›ma atanamadan öldü yaz›n!”

Yaflas›n enternasyonalizm!

‹smim Reza, Endonezya’da yafl›yorum. Öncelikle Türkiye’de ABD emperyalizmine ve ülkenizdeki kukla rejime karfl› sosyal kurtulufl hareketine-Halk Savafl›na önderlik eden Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist Türkiye ‹flçi Köylü Kurtulufl Ordusu’nu selaml›yorum.

Sürü ilerlemiflti. Son birkaç koyun kalm›flt› tepenin üzerinde. Kalkt› yerinden, koyunlar›n peflinden yürüdü. Yürürken zorlan›yordu. Ast›m hastas›yd›. Son tedavisinde doktorlar yine farkl› bir fley söylememifllerdi. Ama hastal›¤›nda kötü giden bir fleyler seziyordu. Ve kalan ömrünün çok fazla olmad›¤›n› düflünüyordu. Gerçekten de hastal›¤› ilerlemiflti. Kanser hastas›yd›. Ama doktorlar henüz bunun fark›nda de¤ildi. Ölümün çemberine her gün biraz daha yaklafl›yordu. Bunun fark›ndayd›. Kimselere söylemek istemiyordu. Aile içinde tedirginlik yaflanmas›n›, çocuklar›n›n ruh halini etkilemesini istemiyordu. Koyunlar› çevirdi. Saat epey ilerlemiflti. Yavafl yavafl köye götürmeliydi. Köye do¤ru sürdü koyunlar›. Biraz ilerleyince dinlenme ihtiyac› hissetti. Köyü üstten gören bir a¤ac›n gölgesine oturdu. Köy hareketliydi. Herkes bir fleylerle u¤rafl›yordu. Çocuk sesleri kendisine kadar ulafl›yordu. Amca derin bir iç çekti. Ömrü bu köyde geçmiflti. 25 y›l muhtarl›k yapm›flt›. Hem kendi köyünde, hem de çevre köylerde dürüstlü¤ü ve adaletiyle bilinirdi ve sevilirdi. Yanl›fl olana kimse do¤ru, do¤ru olana ise kimse yanl›fl dedirtemezdi. 94’lerde gözalt›na al›nm›flt›. Gözalt›nda düflman›n “Amca senin Partizanc› oldu¤unu biliyoruz, bari onu kabul et” söylemine “Benim Partizanc› oldu¤umu dost da düflman da bilir. Bunu kimseden saklam›yorum” diye yan›tlam›flt›. Günler a¤›r ve çekilmesi zor ac›larla iler-

yafl›ndaki çocu¤a dava açt›! Ayd›n mitinginde kendisine “Allah cezan›z› verecek” diyen 13 yafl›ndaki M.S.Ö’yü darp eden baflbakan bununla yetinmeyerek çocuk hakk›nda dava açt›.

istedi, ancak hepsinin yan›t› ayn› oldu: Bizde yok!

M.SÖ.’nün ailesinin baflbakan hakk›nda açt›¤› dava hakk›nda “somut delil bulunamad›¤›” gerekçesiyle takipsizlik karar› verildi.

Baflbakan kendisine hakaret etti¤ini söyledi¤i 13 yafl›ndaki çocu¤un gözalt›na al›nmas›n› istemifl korumalar çocu¤u yaka paça baflbakan›n otobüsüne getirmiflti. Baflbakan çocu¤un boyunun s›karak t›rnaklar› ile boynuna çizikler atm›fl, çocu¤u darp etmiflti.

Savc›l›k, önce aileye uzlaflma önerdi, ailenin bunu kabul etmemesi üzerine olay›n görüntülerini 11 kanal, ajans ve emniyetten

Bunlarla yetinmeyen Baflbakan 13 yafl›ndaki çocuk hakk›nda hakaret davas› açt›. M.S.Ö flu anda hapis istemi ile yarg›lan›yor.

Toplu görüflme masas›ndan çekilen ve kamu emekçilerinin mücadelesini sokaklara tafl›yan KESK Ankara’da bir yürüyüfl ve bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Selanik Caddesi üzerinden Yüksel Caddesi’ne gelen KESK üyeleri burada eylemlerini sürdürdüler. ‹lk olarak KESK Genel Baflkan› Sami Evren KESK’in neden toplu görüflme masas›ndan çekildi¤ini aç›klamak üzere bir konuflma yapt›. Evren, “toplu görüflme masas› hükümetin dayatmalar› neticesinde sohbet masalar›na dönmüfltür. Toplu sözleflme hakk› gündeme al›nmadan toplu görüflme olamaz. Hükümet 2010 y›l›nda yapma-

y› vaat etti¤i bir çal›fltay ile kamu emekçisinin gözünü boyamak istemektedir. Bu oyalama politikas›d›r. Bugünkü durum 2004 y›l›nda verilen vaatlerden bile daha geri bir noktadad›r. KESK toplu görüflme masas›nda figüran olmay› reddederek sokaklara ç›km›flt›r. ‹ki buçuk milyon kamu emekçisinin zarar›na olan masadan tüm sendikalar›n çekilmesi gerekmektedir” dedi. Evren, KESK’in bundan sonraki süreçte sonbahar boyunca eylemlikler örgütleyece¤ini ve bir uyar› boykotu gerçeklefltirece¤ini belirterek konuflmas›n› sonland›rd›. (Ankara)


İşçi-köylü BİZ HALKIZ GELECEK ELLERİMİZDEDİR!

Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh. İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Baskı: SM Matbaacılık Adres: Çobançeşme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler İstanbul Tel: 0212 654 94 18

BÜROLAR

Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Ankara: Sıhhıye Mh. Süleyman Sırrı Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94 Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959

Kartal Büro çalışanımız Suzan Zengin’e komplo ve tutuklama

Devrimci, sosyalist ve yurtsever basına yönelik saldırılar “açılım tartışmaları” eşliğinde hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor. Yüzüne taktığı demokrat maskesi ile “demokratik açılım” naraları atan hükümet diğer yandan da gazeteleri kapatıyor, sansür uyguluyor, devrimci, yurtsever basın düşmanlığını sürdürüyor. Baskılarla, düzmece senaryolarla, komplolarla devrimcilere yönelik saldırganlığını son yıllarda artıran devletin yeni saldırısı Kartal Büro çalışanımız Suzan Zengin’e yönelik gerçekleşti.

Yine hatırlanacağı gibi kısa bir süre önce gazetemiz İşçi-Köylü yayımladığı bir röportaj gerekçe gösterilerek bir ay kapatılmıştı. Ondan önce de Erzincan büro çalışanlarımız ve okurlarımız aynı şekilde evleri basılarak gözaltına alınmış ve iki çalışanımızla birlikte iki okurumuz da keyfi bir şekilde tutuklanarak Erzurum Hapishanesi’ne sevk edilmişti. 7 yıldır Umut Yayımcılık’ta çalışan Kartal Büro çalışanı Suzan Zengin’in evi ise 28 Ağustos sabahı saat 6.15’te İstanbul Emniyet Müdürlüğü polisleri tarafından basıldı. Çalışanımızın evini arayan polis bir dosya için ifade vermesi gerektiğini söyleyerek Zengin’i gözaltına aldı. Çalışanımız Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Polis çalışanımızın ifadesini rahatça mesai saatleri içerisinde alabilirdi. Ancak ciddi hiçbir gerekçe göstermeden, hukuksuz bir şekilde korku ve gözdağı vermek amacıyla çalışanımızın evi basılmıştır. Zengin’in neden gözaltına alındığını öğrenmek isteyen avukatına ise dosya hakkında gizlilik kararı olduğu söylenmiştir. Suzan Zengin ve aynı gün gözaltına alınan 3 kişi dört günlük gözaltının ardından 31 Ağustos günü savcılığa çıkarıldı.

Dört gün boyunca burada tutulan çalışanımız polis komplosunu protesto ederek açlık grevine başladı. Okurlarımız ve çalışanımız Suzan Zengin 31 Ağustos günü Beşiktaş DGM’ye getirildi. Çalışanımız Suzan Zengin, keyfi bir şekilde gözaltına alınmasını ve devrimci ve sosyalist basına yönelik saldırıları araçtan inerken “Baskılar, komplolar bizi yıldıramaz” sloganları ile protesto etti. Önce savcılığa çıkarılan çalışanımız ve okurlarımız akşam saatlerinde sevk edildikleri hâkim tarafından tutuklandı. Adliye çıkışında “Devrimci basın susturulamaz”, “Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz” sloganlarını haykıran Suzan Zengin’e mahkemeyi takip eden diğer gazete çalışanlarımız ve okurlarımız da sloganlarla destek verdi. Çalışanımız Bakırköy Kadın Hapishanesi’ne götürülürken diğer üç kişi Metris Hapishanesi’ne sevk edildi. Suzan Zengin’i evinden “bir dosya ile ilgili ifadesini alacağız” diyerek gözaltına alan polisin bir komplo peşinde olduğu ortaya çıktı. Bir süredir başka bir dava ile ilgili olarak takip ettikleri üç kişiden birinin çalışanımızla yaptığı bir telefon görüşmesini kendisine dayanak yapan polis bir komplo ile çalışanımızı

bu dosyaya dâhil etmiştir. Kartal bölgesinde uzun yıllardır devrimci ve sosyalist basın kimliği ile gazetecilik yapan çalışanımıza isteyen herkes büro veya cep telefonu üzerinden ulaşabilmektedir. Çalışanımızın kendisine gelen bir telefona cevap vermesi polis için gözaltına alınarak tutuklanması için yeterli olmaktadır. Bu da devletin hukuksuzluğunu ve devrimci ve sosyalist basına yönelik düşmanlığını göstermektedir. Saldırılar, gözaltılar, tutuklamalar ve komplolar büyük bir onurla yürüttüğümüz devrimci ve sosyalist basın mücadelemizi durduramayacaktır.

(İİşçi köylü gazetesi)

Baskılar, komplolar bizleri yıldıramaz! Kartal Büro çalışanımız Suzan Zengin ve Gülsuyu’ndan gözaltına alınan 3 kişi ile ilgili Kartal Meydanı’nda 31 Ağustos günü saat 19.00’da bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Eylemimize flama ve dövizleriyle DHF, YDG-M, Emek Gençliği, ESP, Kaldıraç, BDSP, Alınteri, Halk Cephesi ve DİSK katılarak destek sundu.

Açıklamada “Halka zulmedenlerin baskılarına, tutuklamalarına, gözaltılarına boyun eğmeyeceğiz. Faşist Kemalist sistem bizleri yıllarca hapishanelerde tutsak etse de, işkencehanelerde sindirmeye çalışsa da bizler öfkemizi büyüterek mücadele bayrağımızı ileriye taşımak için var gücümüzle çalışacağız” diyerek baskılara boyun eğmeyeceğimizi ifade ettik. Eylemi “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Devrimci irade teslim alınamaz”, “Yaşasın devrimci dayanışma”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlarıyla sonlandırdık. (Kartal İşçi-köylü çalışan ve okurları)

2 Eylül Direnişi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!

2 Eylül 1977’de kurulan 1 Mayıs Mahallesi’nin 32. kuruluş yıldönümü vesilesiyle çeşitli etkinlik ve eylemler yaptık. Geleneksel hale gelen kuruluş festivalinin çıkış ama-

cını anlatmak ve festivale çağrıyı daha canlı kılmak adına neler yapabileceğimizi tüm yoldaşlarımızla tartışarak çeşitli fikirler çıkarttık. Festivale bir hafta kala mahalle halkının yoğunluklu olarak geçtiği yerlere gazete, dergi ve kitaplarımızın yer aldığı stant açtık, stant açtığımız yerlerde mahalle direnişlerini anlatabileceğimiz fotoğrafların yer aldığı bir sergi hazırladık ve aynı zamanda akşamları gösterebileceğimiz bir sinevizyon hazırlamaya karar verdik. Bunların yanı sıra her sene festivalle ilgili olarak çıkardığımız bülteni daha profesyonel çalışmaya ve festivalde “Kriz, yoksulluk ve işsizlik” konulu bir panel örgütlemeye karar verdik. Karar aşamasından sonra hemen işbölümü gerçekleştirerek bu süreci kolektif bir şekilde örgütlemenin de mutluluğunu yaşadık. 2 Eylül 1977 direnişinde şehit düşenlerin resimlerinin ve yine o direnişten çarpıcı karelerin yer aldığı sergimizi Partizan olarak katıldığımız 2 Eylül eylemleri ve çeşitli eylemliliklerden fotoğraflarla zenginleştirdik. İki gün Şükrü Sarıtaş Parkı’nda, bir gün son durakta ve üç gün boyunca da 3001 Cadde üzerinde açtığımız sergimiz mahalle halkı-

C

M

Y

K

nın yoğun ilgisiyle karşılandı. Bu süreçte akşam saatlerinde mahallemizin kuruluş sürecinde ve sonraki yıllarda gerçekleştirilen eylemlerden görüntülerin yer aldığı sinevizyonun yanı sıra “Umudun ateş toplarına” adlı belgeselin gösterimini yaptık. Yüzlerce kişinin ziyaret ettiği standımızda festivale çağrı da yaptık. Stant çalışmamızın yanı sıra içerisinde gençliğe dönük çeteleşme ve yozlaşma, işsizlik, kentsel dönüşüm adı altında

geçekleştirilen yıkım saldırıları, kültür sanat kapsamında devrimci sanatçı Yılmaz Güney hakkında, Cezaevleri Merkezi Platformu’nun hasta tutsaklarla ilgili açıklamasının ve 2 Eylül direnişi ve şehitlerini yönelik yazıların ve değerlendirmelerin yer aldığı 2 Eylül isimli bültenimizi ev ev dolaşarak halka ulaştırdık. Festival öncesi gerçekleştirdiğimiz bu faaliyetlerimizin başarı ve coşkusunu festival alanına taşıdık. Bu yıl 7.sini düzenlendiğimiz 1 Mayıs Mahallesi Kuruluş Festivali, 28-29-30 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirildi.

1. GÜN

2 Eylül direnişinde şehit düşenler şah-

sında tüm devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuyla başlayan program ortak hazırlanan açılış konuşmasıyla devam etti. Açılış konuşması 2 Eylül şehitlerinden Hüseyin Aslan’ın oğlu Metin Aslan tarafından yapıldı. Festival programı Mehmet Özcan, Beyhan Aksoy’un söylediği türkülerle devam etti. Daha sonra Grup İsyan Ateşi sahne aldı. Özellikle İbrahim Kaypakkaya ile ilgili söylenen türkü ve marşlar hep bir ağızdan söylendi. Son olarak İsmail Hakkı Demircioğlu’nun söylediği türküler ile program sona erdi.

2. GÜN

Kriz, işsizlik, yoksulluk konulu bir panel yaptık. Partizan olarak örgütlediğimiz panele Belediye-İş 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Gülüm ve Deriİş Sendikası Eğitim Uzmanı Engin Çelik katıldı. GüçDer’de gerçekleştirilen panelde ilk sözü alan Engin Çelik’in emperyalist-kapitalist sistemin yaşadığı krizin nedenleri ve sonuçları üzerine yaptığı sunumdan sonra, sözü alan Hasan Gülüm işten atmalar ve bunun karşısında yaşanan direnişlerin önemine

KARTAL FESTİVALİ

Kartal Belediyesi tarafından “Kartal özüne dönüyor” sloganıyla düzenlenen ve 45 gün sürecek olan festival 15 Ağustos tarihinde başladı. 26 Eylül’e kadar sürecek olan festivale Umut Yayıncılık olarak stand açma başvurusunda bulunduk. Bu talebimize herhangi bir yanıt alamayınca Halk Cephesi, DHF ve biz Partizan olarak standlarımızı açtık. Festival programı kimi günler için ilgi çekici olmasa da gün boyu standımıza ilgi yoğun. Yayınlarımızın ilgi gördüğü ve insanlarla sohbet etme imkanı bulduğumuz ve onlarında bizlerle daha uzun

vurgu yaptı. Soru-cevap bölümünden sonra DDSB’nin hazırladığı sinevizyon gösterimiyle etkinlik sonlandırıldı. Panelden sonra Partizan şapkaları ve önlükleriyle kalabalık bir şekilde ana cadde üzerinde 2 Eylül bültenimizin dağıtımını gerçekleştirdik. Akşam ilk olarak Beyoğlu Kumpanya’nın sahne almasıyla başlayan program sırasıyla Güç-Der çocuk semah ekibi, Kutsal Evcimen ve Emre Saltık’la devam etti. Daha sonra Cezaevleri Merkezi Platformu’nun festivalimizi selamlayan açıklaması okundu. İlgiyle dinlenen açıklamadan sonra coşkulu bir şekilde “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganı atıldı. Son olarak Grup Munzur’un sahne aldığı etkinlik atılan sloganlarla sona erdi.

3. GÜN

2 Eylül 1977’de şehit düşenler anısına tertip komitesi tarafından verilen yemekten sonra, 14.00’de cemevinin bahçesinde açılan ortak pankartlar arkasında kortejler oluşturan kitle 2 Eylül şehitlerini anan ve direnişi selamlayan sloganlarla toplanma yeri olan Cennet Düğün Salonu’na kadar yürüdü. Her kurumun kendi flamalarıyla katıldığı yürüyüşte sık sık “Yaşasın 2 Eylül direnişimiz”, “Yaşasın devrimci dayanışma” sloganları atıldı. Partizan ve Halk Cephesi’nin kitlesel

sohbet etmek isteklerini görme imkanı bulduğumuz bir çalışma içindeyiz. 23 Ağustos tarihinde de Yeni Demokrat Gençlik Kartal Meydanı’nda öğrenci gençliğin yakıcı sorunu olan harçlarla ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada % 8’den % 500’lere varan zam uygulamasının gerçekleştirmek isteyen hükümetin buna karşı konulan tepki sonucu Bakanlar Kurulu’nda % 8 zam kararının alınmasının öğrenci gençliğin sorunlarına çözüm olmadığı ifade edildi. Açıklamanın ardından standımızın önüne geçip bağlama eşliğinde

olarak katıldığı yürüyüş, 2 Eylül 1977 şehit verildiği yer olan 30 Ağustos (Şehitler) İlköğretim Okulu’nun önüne kadar sürdü. Burada okunan basın metninden sonra atılan sloganlarla festival alanına marşlar ve sloganlarla geri dönüldü. Bu sırada 3001 Cadde üzerinde maskeli ve silahlı Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist militanları tarafından imzalı “Yaşasın 2 Eylül Direnişimiz” yazılı bir pankart asıldı. Festivalin son günü gerçekleştirilecek olan akşam programı ise DTP’lilerin Kızıl Bayrak Dergisinde çıkan bir yazıyı gerekçe göstererek BDSP standına yaptığı saldırı sonrasında festivali örgütleyen platform tarafından alınan karar ile iptal edildi. Yürüyüş öncesi yapılan tehditlerle sorun gündeme gelmiş, platform duruma müdahale ederek DTP ile görüşerek sorunu çözme noktasında çaba göstermiştir. Yürüyüş sonrası tekrar görüşmek üzere DTP ile uzlaşılmıştı. Fakat sorumsuzca tavrını sürdüren DTP buna rağmen yürüyüşün hemen sonrasında Kızıl Bayrak standına saldırarak iki devrimcinin yaralanmasına neden olmuştur. Günlerce verilen ortak emeği ve oluşturulan ortak iradeyi çiğneyen tutumun devam ettirileceğine dair açıklamalardan dolayı, daha ciddi olumsuzluklara yol açmaması için program iptal edilmiştir. (1 Mayıs Mahallesi Partizan)

etkinliğimize devam ettik, halaylar çektik, sloganlar attık. Halkın ilgisi standımızın önündeki etkinliğimize yoğundu. (Kartal İK okurları)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.