Demokratik Halk İktidarı İçin İşçi-Köylü Sayı 60

Page 1

İş cinayetlerinde durmak yok, yola devam

Alınmayan güvenlik önlemleri ve hiçe sayılan canlarla çalışmanın adı ölüme yolculuk olmaya devam ediyor. Emeğinin karşılığını almadan yaşamaya ve bir avuç kan emicinin cebini doldurmaya “mahkûm” bırakılan işçilerin ölüm yolculuğunu duymamak artık imkânsız bir hale geldi. Bursa’da Mustafa Kemal Paşa’da bulunan maden ocağında yaşanan grizu patlaması maden ocaklarını tekrar gündeme getirirken bir yandan da Davutpaşa’yı, Tuzla Tersanelerini, kot taşlama atölyelerini hatırlattı herkese. Son olarak de Balıkesir. 23 Şubat günü Dursunbey’de bulunan Şentaş Maden Ocağı’nda yaşanan grizu patlaması sonucu 13 işçi yaşamını yitirdi. Patlamanın ardından çıkan yangından kaynaklı arkadaşlarını kurtarmak isteyen işçiler bunu yapamamanın acısı ile kavranırken hükümet yetkilileri ise paylarını örtmenin telaşı içinde ölenlerin ve yaralıların işçilerinin ailelerine ne kadar “kan parası” ödeyeceklerinin hesabını yapmaya başladılar. Sayfa 7

İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin

60

Sayı:

* 4-19 Mart 2010

* Fiyatı: 1.50 TL

* ISSN: 1307-878X

“AYA KTA K I MI” NI N BA LYOZ U T E M E L L E R İ S A R S I YO R !

TEKEL işçileri özellikle krizli bir dönemde,

furyası başlatan, Ergenekon, Kafes, Bal-

koşullarda ve yoğunlaşan saldırılar altın-

soyunan ve “sivilleşmenin” simgesi ol-

arabanın tekerine çomak sokmuştur. AKP

valı” ve bol yıldızlı operasyonu yaptığı

işsizliğin “iç tehdit” kapsamına alındığı

daki direnişle, zaten zorlu bir yolda giden

hükümetinin başta Tayyip olmak üzere bu

yoz derken demokrasi şampiyonluğuna

makla taçlandırılan AKP, hem de en “hamuoyu tartışmalarında AKP aleyhine gös-

bütün kötü bir hale gelebilecektir. Açılım

gelmektedir.

D OSY A - 1 -

Kadın, kriz ve sendikalar

Emperyalizm kaynaklı ekonomik krizin emekçiler üzerindeki ezici etkisi artarak devam ediyor. Egemenler krizin ağır yükünü emekçilerin sırtına yüklerken cinsiyeti nedeniyle iki kez ezilen, daha fazla sömürülen, emekçi kadınlar ise egemenlerin ekonomi politikalarından çok daha fazla etkileniyorlar. Krizle birlikte ilk işten çıkarılan kadınlar oluyor. Ülkemizde de işsizlerin çoğu kadınlardır. Çalışan kadınların ise zaten erkeklere oranla daima düşük olan ücretleri iyice düşürülüyor. Ülkemizde sendikalı kadın sayısı da oldukça az. Çalışan kadınların yalnızca yüzde 3’ü sendikalı. Tüm sendika üyelerinin ise sadece yüzde 14.5’i kadın! Kadınlar sendika yönetim mercilerinde ise yok denecek kadar az. Sayfa10

İşçi-köylü’den

Devrimci pratik ezilenlerin öfkesini birleştirir

C

M

Y

K

Sayfa 2

sırada, TEKEL çıbanıyla uğraşmakta; ka-

kadar celallenmesinin nedeni de budur.

Bu kırılma noktasından sonra durum büs-

Tuzla Havzası’ndaki Aka-Deri’de 4 işçi bir ayı aşkın bir süredir işlerine geri dönebilmek için direniyorlar. Ziyaretine gittiğimiz işçiler, patronun “az işçiyle çok iş yapacağım” parolasıyla kendilerini işten çıkardığını ve bunu yaparken de sendikalı olan işçileri hedef aldığını söylüyor. Sayfa 4

terilen “delil”lerin başında direniş çadırı

İşsizlik artık bir güvenlik sorunu!

Kitleselliği ile tüm dikkatleri üzerine toplayan işsizlik egemenlerin gündemini de işgal etmektedir. Egemen sınıflar işsizliğe çözüm bulmakta da gecikmediler; İşsizlik iç tehdittir! Uyguladıkları ve uygulamaya da devam edecekleri politikalarla işsizler ordusuna her gün yeni katılımları garanti altına alan egemenler bir süre sonra yarattıkları bu ordudan ürkmeye, korkmaya başladılar. Sayıları 15 milyonu bulan kendi içinde büyük bir dağınıklık ve örgütsüzlük yaşayan işsizler devlet tarafından fişlendiler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 11 Şubat günü gazete ve televizyonlara yaptığı açıklama ile işsizliğin en önemli iç tehdit sıralamasında birinci sırayı aldığını ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne de ekleneceğini açıkladı.

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, beş yılda bir düzenlenmekte ve devletin bu süre içinde öne çıkan ve varlığını tehdit eden güçlere karşı konumlanışının sınırlarını çizmektedir. MGSB, MGK tarafından hazırlanmakta ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmaktadır. En gizli belgelerden biri olarak kabul edilen MGSB devletin gizli anayasasıdır. Hiçbir mahkeme bu belgeye aykırı bir karar veremez. Hiçbir hükümet bu belgeyle örtüşmeyen bir yasa çıkartamaz. Belge faşizmin olası tehditler karşısında nasıl konumlanacağını, düşmanlarına karşı nasıl bir mücadele yöntemi izleyeceğini içermektedir. Sözü edilen güç bir iç tehdit, bir düşman olarak kabul edildiği içinde ilk elden yapılması gereken onu imha etmektir. Burada söz konusu olan sorunu çözmek değil tehdidin zayıflatılması, parçalanması ve yok edilmesidir. Sayfa 8

TEKEL direnişini sahiplenerek bu ateşi her tarafa yaymalıyız!

Ataşehir Belediyesi bünyesinde çalışan ve Genel-İş Sendikası’nda örgütlü olan işçiler Toplu İş Sözleşmesi’nden sonuç alamayınca 24 Şubat günü Belediye önüne grev kararı astılar. Belediye tarafından talepleri kabul edilmediği takdirde 60 günün sonunda greve çıka-

Sınıfsal Yaklaşım

Direniş öğretiyor -2“Ayaktakımı”nın balyozu temelleri sarsıyor Sayfa 3

cak olan Genel-İş Anadolu Yakası 1 Nolu Şube Başkanı Şahan İlseven’le görüştük. İlseven, TEKEL direnişini de değerlendirerek, şimdiden tarih sayfalarına isminin kazındığını ifade etti. Grev kararının asıldığı 24 Şubat günü bir açıklama yapan Genel-İş TİS

Daire Başkanı İsmail Özhamarat ise “Halktan yana belediyecilik anlayışının sonucu sendikasızlaştırma ise sonuna kadar direneceğiz. Bugün buradan ilk atımı attık, bunun ikinci aşaması ise grev uygulamasıdır” dedi. Sayfa 4

Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan Çemen Tekstil’de çalışan, Tekstil İşçileri Sendikası’na üye 300 işçinin başlattığı direniş, tehdit ve benzer tüm saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. Son olarak patronun “usulsüz grev” iddiası ile açtığı dava, işçilerin kazanımıyla sonuçlandı. Ayrıca aralarında YDG’nin de bulunduğu kurumlar bir basın açıklaması ve destek ziyareti gerçekleştirdiler. Sayfa 5

20 Şubat’ta Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi, altmışın üzerinde “güzide sanatçı”ya ev sahipliği yaptı hatırlarsanız. Başbakan, “organik” sanatçısına ültimatomu verdi: “Sanatçılarımız, engin yürekleriyle ülkemizin meselelerine el atsınlar, elini taşın altına koysunlar…” Sayfa 14

Evrensel Bakış

Emekçinin Gündemi

Pusula

TEKEL direnişinin etrafında kenetlenelim

Devrimci savaşta gelişim

Sayfa 4

Esenyurt Belediyesi’nde çalışan işçilerin sendikal haklarına sahip çıkarak başlattıkları direni, 200’lü günlere ulaşırken Belediye’nin saldırıları da sürüyor. AKP’li Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu 7 işçiyi işe geri alırken, 10 işçiyi de işten çıkardı. Sayfa 5

Sayfa 11

Yunan egemen sınıflarını zor günler bekliyor

Sayfa 13


‹flçi-köylü 2

Yaflam›n içinden

‹lk ad›m›m›z› U M U T ’la örelim!

Yeni Demokrat Kad›n çal›flmas› bir ihtiyac›n ürünüdür Devrimcilik, düzeni de¤ifltirme iddias›n› tafl›mak ve bu u¤urda mücadele etmektir. Eme¤imizi sömürenlere, kendi iktidar ve para h›rslar› u¤runa bask›, zulüm, katliam yapmaktan çekinmeyenlerin sistemine “çomak” olmakt›r. Ancak tüm kurumlar› ile ezilen halka karfl› örgütlenen bir sistemi yok etme iddias›n› gerçeklefltirmek, elbette ki kolay bir ifl de¤ildir. Bunu yapmak için bizim de hakl›l›¤›m›zdan yola ç›karak örgütlenmemiz gereklidir. Bu temel bir ihtiyaçt›r. Ancak bunu gerçeklefltirmek için de öncelikle sistemin ezilen kesimlere yönelik çeflitli “örgütlü” sald›r›lar›na hâkim olmak ve bu “çeflitlili¤e” karfl› alternatif örgütlenmeler yaratabilmek gerekir. Bu kesimlerden birisi de emekçi kad›nlard›r. Biz kad›nlar, ezilenlerin ezilenleri olarak, bu sistem karfl›s›nda çözüme daha çok ihtiyaç duyuyor, ama çözümden bir o kadar uzak tutuluyoruz. Tam da bu noktada Yeni Demokrat Kad›n çal›flmas› bir ihtiyac›n ürünü olarak ortaya ç›kmaktad›r. Yaklafl›k 4 ayd›r yürüttü¤ümüz tart›flmalar, ald›¤›m›z toplant›lar ve gerçeklefltirdi¤imiz eylemlerle bunun “söylemde bir ihtiyaç”tan ziyade “yaflamda bir ihtiyaç” oldu¤unu daha fazla hissettik. Bu durum, kad›n sorununa iliflkin eksikliklerimizi daha fazla görmeye, bu sorun üzerine kafa yormaya ve politika üretmeye bafllamam›za neden oldu.

Ad›m›m›z› büyütmek için eksikliklerimizi giderelim Bugün, bir bütün olarak devrimci hareket içinde yaflad›¤›m›z en ciddi sorunlardan biri

Gerek Ankara Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi olarak gerek de Merkezi Kad›n Komisyonu olarak 8 Mart çal›flmalar›n›n bir parças› olarak önümüze koydu¤umuz mahalle toplant›lar›ndan birini 27 fiubat Cumartesi gerçeklefltirdik. TEKEL iflçileri ile ilgili hareketli günlerin yaflanmas› bunun yan›nda yine kolektif çal›flmadaki eksikliklerin olmas›ndan kaynakl› toplant›m›z›n ön çal›flmas›n› istedi¤imiz gibi yapamad›k. Çevremizdeki kad›nlar›, kad›n yüzü fleklinde renkli ka¤›tlardan davetiyelerimizle etkinli¤imizi ça¤›rd›k. Toplant›m›z az da olsa birkaç mahallede gündemleflti. Pir Sultan Abdal Derne¤i Mamak fiubesi’nde gerçeklefltirdi¤imiz toplant›m›za bekledi¤imizin çok üstünde bir kat›l›m oldu. Ço¤u pastalar, börekler yapm›fl kad›nlar etkinli¤e coflkulu bir flekilde kat›ld›lar. ‹lk baflta ikili konuflmalar›n yo¤un olmas›ndan kaynakl› s›k›nt› olsa da bu sorun k›sa zamanda çözüldü. 8 Mart’a ve kad›n sorununa ve mücadeleye dair güzel verimli tart›flmalar oldu. Bizler yapt›¤›m›z haz›rl›klar s›ras›nda “kad›nlar konuflmazsa ne yapar›z? Onlar› konufl-

Devrimci 8 Mart Platformu olarak 7 Mart Pazar günü 12.00’de Sakarya Meydan›’nda toplan›p Abdi ‹pekçi Park›’na yürüyece¤iz. 8 Mart Pazartesi ise 12.30’da Yeniflehir Postanesi önünde buluflup bir bas›n aç›klamas› ve tutsak kad›nlara kart atma eylemi gerçeklefltirece¤iz. Ankara Yeni Demokrat Kad›n (A ‹nisiyatifi)

ANKARA

politika üretmek için kafa yormamam›zd›r. Bunun da teorik çal›flmalara a¤›rl›k vermemek ve günceli devrimci bir ruhla takip etmemek ile yak›ndan iliflkili oldu¤u aç›kt›r. Hepimiz ‹brahim Kaypakkaya’y› sever ve onun düflüncelerini rehber ediniriz, ancak birço¤umuz onun yaz›lar›n› inceleyerek okumam›fl›zd›r. Ya da Ankara’n›n göbe¤inde onca zorlu flartlara ra¤men direnen TEKEL iflçisinin mücadelesini takdir ederiz, ancak oturup 4-C nedir, ne de¤ildir üzerine araflt›rma yapmaz, kafa yormay›z. Kad›n sorunu üzerine çal›flma yürütürken karfl›laflt›¤›m›z ve karfl›laflaca¤›m›z sorunlar da buna benzer olmaktad›r. Kad›n sorununu yak›c›l›¤›n› hissediyor olmam›z, bu sorunun temelleri ve ç›k›fl noktas› hakk›ndaki “cahilli¤imizi” aflmam›z için yeterli olmaz. Bunun için yaflad›¤›m›z bu sorunun temellerini ö¤renmemiz gerekir. Bunu da ancak teorik çal›flmalar yürüterek baflarabiliriz. YDK ile ileriye do¤ru att›¤›m›z bu ad›m› daha da büyütmenin yolu, öncelikle zihinsel tembelli¤imize vuraca¤›m›z darbelerden geçmektedir. Sistemin sorgulamayan bir halk yarat›rken, biz kad›nlar bu sald›r›n›n hedefine konulan ilk kesimlerdeniz. Sorun çözmede, sald›r›lara karfl› durmada, politika üretmede birçok örgütlü kad›nda bile kendini gösteren bu edilgen tutuma karfl›, ideolojik mücadele yürütebilmeliyiz. ‹stanbul Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi’nin bu noktada önlerine koyduklar› kad›n sorunu üzerine e¤itim çal›flmas› gruplar› oluflturmalar› örnek al›nmas› gereken bir politikad›r. (‹stanbul YDK ‹nisiyatifi, önüne Clara Zetkin/Seçme Yaz›lar kitab›n› okumay› hedef koydu, bunun için de 2-3 kiflilik çal›flma gruplar›na bölünerek okuma gruplar› oluflturdu.) E¤itim çal›flmalar›, araflt›rmalar örgütlemek önemli, ama bunun süreklili¤ini sa¤lamak esast›r. Bu, ayn› zamanda kad›n sorununa iliflkin çal›flma tarz›m›z›n belkemi¤ini oluflturmal›d›r. Çünkü kad›n sorununun çözümü için mücadele yürütürken do¤ru belirlemeler yapabilmek için sorunun özünü yani s›n›fsal temelini de do¤ru kavramam›z gereklidir. Bu durum bizim; ayaklar› yere basmayan, bu sorunun yak›c›l›¤›n› hissedip de bu çal›flmaya kat›lan bizlerin o heyecan›m›z› “bofla harcamam›za” neden olan politikalarla kendimizi ve çevremizdekileri y›pratmam›z› da engeller. Kad›n sorununun da çözümüne hizmet eden bir bütün mücadelemizi gelifltirir ve söylemlerle hareket etmekten çok çözüm için eyleme, prati¤e kanalize olmam›za yarar sa¤lar. Bu gerçeklik ve bunun ›fl›¤›nda

at›lacak tüm somut ad›mlar bizim kad›n çal›flmam›zdaki temel politika olmal›d›r.

YDK çal›flmas› ve Feminizm Halk aras›nda, kad›n›n toplumsal rolüne karfl› herhangi bir isyan›n “feminizm” diye damgalanmas› ve böyle afla¤›lamaya çal›fl›lmas›, hepimizin günlük hayatta rastlad›¤› olaylardand›r. Feminizmin ne oldu¤u konusunda yeteri kadar bilgiye sahip olmam›za ra¤men biz örgütlü insanlar aras›nda bile bu olay çok s›k biçimde yaflanmaktad›r. Ço¤umuz “kad›n olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kad›n kurtulmaz” sözünü bilir ve savunuruz ama kad›n›n kendini devrim mücadelesinde nas›l ifade edebilece¤i üzerine kafa yormay›z. Kad›n›n sistemin halka yönelik tüm sald›r›lar›n›n yan› s›ra cinsiyeti yüzünden bir kat daha fazla sömürüye maruz kald›¤›n› ve örgütlü mücadele içinde yer alma ihtiyac›n›n daha fazla oldu¤unu bilmemize ra¤men bunu prati¤e geçiremeyiz. Tüm bunlar› pratikte sorgulayamad›¤›m›zdan pratikte bir kad›n çal›flmas›na karfl› “feminizm alarm›” çalarak, “gard›m›z› al›r›z”! Bu konu, elbette bu kadar “kaba” ve “aç›ktan” yaflanmamaktad›r. ‹nceltilmifl yaklafl›mlarla, yeni örgütlenmifl bir yoldafl›m›zdan en politik olan›m›za kadar böylesi tav›rlar içine girebilmekteyiz. Bu sistem içinde örgütlü yafl›yor olmam›z›n getirdi¤i bu “inceltilmifl” yaklafl›mlar›n çözümü için elbette öncelikle bu konuda tart›flma platformlar› yaratabilecek aç›kl›¤a sahip olmal›y›z. Bu yaklafl›m, ilk olarak kad›n sorununa iliflkin “cahilli¤imizden”, ikincil olarak da çal›flmay› yürüten yoldafllar›m›za “güvensizli¤imizden” kaynaklanmaktad›r. Yeni Demokrat Kad›n çal›flmas›n› yürüten bizler de yaflama s›n›fsal pencereden bakmakta ve kad›n sorununun kayna¤›n›n, en az erkek yoldafllar›m›z kadar(!) içinde bulundu¤umuz sistemden kaynakland›¤›n› görmekteyiz. Bu yüzden de Marksist eserleri temel al›yor ve çal›flmam›z› bu do¤rultuda ileriye tafl›maya çal›fl›yoruz. Böylesi bir çaba içinde mücadelemizi ileriye tafl›maya çal›fl›rken “inceltilmifl” bu tip yaklafl›mlara sahip yoldafllar›m›z›n bize, bizim ideolojimizi kavray›fl›m›za “güven duymad›¤›n›” seziyoruz. “Feminizme dikkat!” uyar›s› ile henüz olmayan bir durumun elefltirilmesi bu sezgimizi derinlefltiriyor. Feminizmi de elbette inceliyor ve ondan ö¤renmeye çal›fl›yoruz. Sonuçta y›llard›r kad›n sorununa iliflkin güncel hiçbir çal›flma yürütemedi¤imizden

ANKARA’DA 8 MART’A HAZIRLIK turmak laz›m” diye düflünüyorken mahallenin kad›nlar› son derece güzel ve bize de ö¤reten flekilde kendilerini ifade ettiler. ‹lk konuflmay› YDK’dan bir arkadafl›m›z yapt›.

K›saca toplanma sebebimizden ve 8 Mart’›n tarihçesinden bahsetti. 8 Mart’›n özünden kopar›lmas› çabalar›na karfl› 8 Mart’a emekçi kad›nlar›n sahip ç›kmas›n›n gereklili¤ini vurgulad›. Ard›ndan kad›nlar sorunlar›n› anlatmaya bafllad›lar. Özellikle bir ablam›z›n kocas›n-

dan gördü¤ü fliddeti anlatmas› hepimizi etkiledi. Kocas›ndan dayak yerken bir çocu¤unu düflürdü¤ünü söyledi. Ve ayn› ablam›z o¤ullar›ndan birisinin de flimdi ona bask› uygulamaya çal›flt›¤›n› anlatt›. Üniversiteli bir kad›n arkadafl›m›zsa ailesinden gördü¤ü bask›dan ve bu bask›n›n üniversiteli olmas›yla yok olmad›¤›ndan bahsetti. Genelde ev emekçisi olan kad›nlar daha çok evde çal›fl›p, didinmekten ancak bu çal›flmalar›n›n, yapt›klar› ifllerin görünmemesinden flikayetçiydiler. Bir arkadafl›m›z arkadafl›n›n toplant›m›za kocas› istemedi¤i için gelmedi¤ini anlatt›. Yap›lan tart›flmalar sonucu kad›nlar›n haklar›n› bilmesi ve gerekli yerlere baflvurmas› gerekti¤i de konufluldu. Ancak bunlar›n çözüm olmad›¤› konusunda uzlafl›ld›. Kad›n›n boflanmaya korktu¤u, dul damgas›yla gezmek yerine zulüm görmeyi kabul-

‹STANBUL 7 Mart’ta Kad›köy’de buluflal›m! ‹çinde Partizan’›n da bulundu¤u Devrimci 8 Mart Platformu, 26 fiubat günü ‹stanbul ‹HD fiubesi’nde gerçeklefltirdi¤i bir bas›n toplant›s› ile 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü mitinginin 7 Mart Pazar günü gerçeklefltirilece¤ini aç›klad›. Kad›köy’de Tepe Natilius önünden Kad›köy Meydan›’na bir yürüyüfl ve ard›ndan meydanda konuflmalar yap›lacak ve konser verilecek. Toplanma yeri: Tepe Natilius önü Toplanma saati: 11.00 Miting yeri: Kad›köy ‹skele Meydan› Miting saati:13.30 (‹‹stanbul Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi)

çevremizdeki deneyimlerden faydalanmak bizi, “el yordam›” ilerlemekten bir nebze de olsa kurtaracakt›r. Kald› ki AKP’nin seçim süreçlerinde kad›nlara iliflkin politikalarla nas›l da baflar›lar elde etti¤ini bile incelememiz gerekirken; feministleri incelemememiz anlafl›l›r bir fley de¤ildir. Feminizmin kad›n sorununun temeline karfl› cinsi koyan anlay›fl›n›n karfl›s›na sistem gerçekli¤ini yerlefltirerek, bu anlay›fla karfl› mücadele edebilmemiz için de bunu yapmam›z olmazsa olmazlar›m›zdand›r!

Mücadelede ilk ad›m, ihtimallerden ziyade umutla at›lmal›d›r Hepimizin mücadelemizi daha iyi bir noktaya tafl›mak gibi bir hedefimizin oldu¤u bir gerçektir. Yukar›da bahsetti¤imiz “feminizme kayma” vs. gibi ihtimal üzerinden kurgulanan elefltirilerin böylesi bir yönü oldu¤unu da bilmemize ra¤men baflta kendimiz olmak üzere herkese flunu hat›rlatmak istiyoruz: Mücadelede yeni ad›mlar atmak ve gelifltirmek için cüret göstermek gerekir. Cüreti art›ran ve ad›mlar› büyüten en büyük etken de UMUTtur. “Güvensizlikten” kaynaklanan ihtimaller üzerinden bir olguyu yarg›lamak do¤ru olmad›¤› kadar, o cüreti gösterenlere haks›zl›kt›r da! Umudu büyütmek, yoldafllar›m›z› bu konuda cesaretlendirmek ve anlamaya çal›flmak hem güvensizli¤i aflmam›z bak›m›ndan faydal› olacak hem de kad›n sorununu kavramada do¤ru bir yol izlemifl olaca¤›z. “8 Mart’tan 8 Mart’a anlay›fl›na bir son vermek ad›na” 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün ilan ediliflinin 100. y›l›nda yürüttü¤ümüz bu çal›flma, daha heyecan ve umut verici! Katmerli sömürüye maruz kalanlar ve bu soruna alternatif olma iddias›n› tafl›yan bizler için söylemlerden daha önemli olan bu 8 Mart’ta alanlarda olabilmektir. Biz Yeni Demokrat Kad›nlar: “Yaflamda ve mücadelede vard›k, var›z, var olaca¤›z” fliar›yla 8 Mart’ta alanlardaki yerimizi alaca¤›z! (‹stanbul Yeni Demokrat Kad›n ‹nsiyatifi)

lendi¤i konufluldu. Buradan bekaretin ülkemizdeki önemi ve bunun kad›n› afla¤›lay›c› oluflu üzerine konufluldu. T›p fakültesinden bir arkadafl da bekaret muayenesinin ne kadar afla¤›lay›c› bir fley oldu¤undan bahsetti. Emekçi kad›nlar genelde sorunlar›n›n bilicindeydiler ancak ne yap›lmas› gerekti¤i konusunda kafalar› kar›fl›kt›. Bu kar›fl›kl›¤› da Yeni Demokrat Kad›nlar olarak biz gidermeye çal›flt›k. Kendimizden örnekler de vererek kad›n›n daha özgür olabilmesi için örgütlenmenin, dayan›flman›n, bir araya gelmenin önemine vurgu yapt›k. Bu vurgularla birlikte toplant›m›z› sonland›rd›k. Kad›nlar›n çok keyif ald›klar› ve gitmek bile istemedikleri her hallerinden belliydi. Biraz da gülüp daha kiflisel konularda sohbetler ederek ayr›ld›k. Ayr›l›rken birçok kad›n tekrar bu tarz etkinlikleri düzenlememiz gerekti¤ini, çok güzel bir etkinlik yap›ld›¤›n› söylediler. Bizler de Yeni Demokrat Kad›nlar olarak küçük bir de¤erlendirme yaparak ayr›ld›k. Ankara Yeni Demokratik Kad›n (A ‹nisiyatifi)

‹zmir’de 8 Mart, kitlesel bir yürüyüfl ve bas›n aç›klamas›, ard›ndan mini konser ve tiyatro gösterimi ile kutlanacak.

‹ZM‹R

Toplanma yeri: Gümrük Türk Telekom önü Toplanma saati: 14.00 Aç›klama yeri: Konak-Sümerbank önü (‹‹zmir Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi)

4-19 Mart 2010

‹flçi-köylü’den Devrimci pratik ezilenlerin öfkesini birlefltirir! Ezenlerle ezilenler aras›ndaki savafl›m nesnel bir olgudur. Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda, ezilenlerin zaferi proletarya partisi önderli¤inde örgütlülü¤ü ve kararl› bir savafl›m› zorunlu k›lar. Y›¤›nlar› bu nedenle siyasal iktidar bilinciyle örgütlemek kilit bir sorundur. Yürütülen propaganda ajitasyon faaliyetlerinin, gelifltirilen devrimci militan eylemlerin bu kilit soruna ne kadar hizmet etti¤ini sorgulamakla yüzyüzeyiz. Bu eksenli de¤erlendirmeleri içermeyen sonuçlar› hesaplanmayan eylem tarz› bizim tarz›m›z olmamal›d›r. Bilakis kitlelerin uyan›fl›na, kitlelerin süreci dikkatlice izlemesine veya kat›lmas›na hizmet eden pratikler üzerinde yo¤unlaflmak esas hedefimiz olmal›d›r. Devrim bir fliddet hareketidir, bir s›n›f›n di¤er s›n›f üzerinde egemenlik kurma savafl›m›d›r. Bu tarihsel eylem ancak militan bir çizgiyle devrimci bir pratikle gerçekleflir. Devrimci pratik e¤itir, devrimci pratik gelifltirir. Baflta TEKEL direnifli olmak üzere son süreçte iflçi s›n›f› cephesindeki hareketlili¤in yaratt›¤› etkilere bakal›m: Devletin sald›r›lar›na, sar› sendika a¤alar›n›n oyalama taktiklerine, ileri sürülen taleplerin darl›¤›na ra¤men, zulmü ve haks›zl›klar› hedefleyen pratik, umutsuzlara umut, devrimcilik ad›na kitlelerin gücüne iflçi s›n›f›n›n tarihsel önderlik rolüne dair tereddütler ve güvensizlikler yaflayan herkese cesaret fifle¤i oldu. Bunu sa¤layan prati¤in kendisidir. Buradan ç›kar›lmas› gereken en büyük ders, her kim ki emekten, özgürlükten, ba¤›ms›zl›ktan yana ise, bedel ödemeyi göze almak zorundad›r. Bedel ödemede kayg›s› olanlar, küçük k›r›nt›larla sarhofl olanlar, s›n›f savafl›m›na dair birçok fley söyleyebilirler ama asla bu savaflta zaferin ad› olamazlar. Bu savaflta zaferin teminat›, s›n›f bilinçli proletaryan›n bayra¤› alt›ndaki yürüyüflte kararl›ca ilerlemektir. Militanl›k, devrimci prati¤i, devrimci eylemlili¤i flart koflar. Her fleyden önce düflmanla aras›nda her bak›mdan kal›n bir çizgi çizer. Bu yaflam›n her alan›nda böyledir. Böylesi bir flekillenifl s›n›f kinimizi canl›, mücadele azmimizi diri tutar. Bu sürecin ay›rt edici yan›, savaflma ve kazanma bilincinin hakim olmas› gerçe¤idir. Kadro ve militanlar›n görevlerinin merkezinde tarihsel sorumluluk ve görevler konusunda bir netlik bedel ödeme ve ödetmede sa¤lam bir durufl söz konusudur. Tüm bunlar bize gösteriyor ki, ideolojik duruflta, siyasal iktidar bilincinde bir netlik olursa, eksiklikleri gidermek, kaybedilenleri yeniden kazanmak pekâlâ mümkündür. ‹flte bugün de temel sorun, kaybedilenleri yeniden kazanma ve onlar›n üzerinde kararl› bir flekilde yürüme çizgisini yakalamaktan geçer. Ve bu sorunlar› çözmek için devrimci eylemli bir prati¤in olmazsa olmaz oldu¤u düflüncesindeyiz. Basitten karmafl›¤a do¤ru, eylemli bir yürüyüfl tarz›. fiu bir gerçek ki; ezilenler cephesinde günlük sosyal yaflamda yaflan›lan zorluklardan dolay› “böyle nereye kadar gidecek?” sorusunu soranlar›n say›s› gün geçtikçe art›yor. ‹flte iradi müdahale, militan pratik tamda burada iflaret fifle¤i rolünü oynar. Ç›k›fl arayanlara yön gösterir. TEKEL iflçilerinin toplumun farkl› kesimleri taraf›ndan az›msanmayacak boyutta sahiplenilmesinin baflka bir anlam› olabilir mi? ‹flte tecrübe, iflte e¤itici ders, iflte yürünmesi gereken yol. Bu derslere bugün devrimci militanlar›n da büyük bir ihtiyac› vard›r. E¤er devrimci militanl›k her türlü gerili¤e meydan okumaksa, üretken, fedakâr, özverili olmaksa, vakit geçirmeden bu noktada ad›mlar atmak gerekmektedir. Her militan flu gerçe¤i görmelidir; Pratik görevler karfl›s›nda tutumumuzu de¤erlendirmede ne kadar objektif olursak bütünün sorunlar›n› anlamada da o kadar gerçekçi oluruz. Bu do¤ru devrimci yaklafl›m yaflanan sorunlar›n nedenini anlamam›za ve çözüm yöntemleri gelifltirmemize hizmet etmifl olur. Yani yaln›z kendimize de¤il bütüne hizmet etmifl oluruz. Devrimcilik üretkenliktir, umuttur, iddia sahibi olma eylemidir. Devrimcilik planl› disiplinli bir çal›flmad›r. Ezilenlerin cephesinde görece hareketlili¤in yafland›¤› -ki bu hareketlilik önümüzdeki süreçte de devam edecektir- bunu öngörmek ve bu pratik sürece iradi müdahalede bulunmak ayn› zamanda üzerimizde tafl›d›¤›m›z burjuva zaaflara karfl›da müdahale anlam›na gelir. Çünkü zaafl› durufllarla ileri hamleler yap›lmaz. ‹leri ve etkili hamleler zaaflardan ar›n›ld›¤› oranda yap›l›r. Bu anlam›yla bu süreç bize çok yönlü ve kapsaml› f›rsatlar sunmaktad›r. Bugün dahi bu konuda ortaya konulan mütevaz› çabalar›n faaliyetçiler üzerinde yaratt›¤› olumlu etkileri görmek mümkündür. Tüm bunlar kavurucu bir s›cakl›ktaki esintilere benzer. Oysa sorunlar›n çözümü kitlesel bir mücadele hatt›n›n yarat›lmas› büyük f›rt›nalar› istiyor. Tabii ki küçük esintiler de s›n›f savafl›m› için anlaml›d›r. Ama biz ufkumuzu büyük f›rt›nalara kilitlemeliyiz. Ve bugünkü tüm hamlelerimiz bu sürecin ön haz›rl›¤›n› içermelidir. Önümüzdeki süreç bir dizi takvimsel etkinlikleri de içeren bir dönemdir. Bu özgün süreçleri güncel sorunlarla birlefltirecek bir tarzda ele almak gerekir. Kitle çal›flmas›nda, propaganda ajitasyon faaliyetlerinde, yürüyüfllerde tafl›nan pankartlara ve at›lan sloganlara bu rengi mutlaka vermeliyiz. Çünkü güncel politikalarla bütünleflmifl devrimci bir pratik daha genifl kesimlerin ilgisini çeker. Bu pratik etkinliklere en genifl kesimlerle ortak bir mücadele hatt›n› örmek ve özellikle iflçi ve emekçilerin güncel sorunlar›nda ortak bir davran›fl birli¤i yaratmak oldukça önemlidir. Di¤er önemli bir nokta ise; tüm bu süreçleri bir kitle çal›flmas› perspektifiyle ele alma gerçe¤idir.


‹flçi-köylü 3

Politika-yorum

4-19 Mart 2010

Korku cumhuriyetinin surlar›n› parçalayal›m! S›n›f›n kabaran ve giderek soka¤a taflan öfkesinin önündeki bafll›ca engellerden birinin, sar›reformist bürokrat sendikal önderlikler oldu¤u her vesile ile vurgulanmaktad›r. Burada da k›saca vurgulamak gerekirse, bu önderlikler iflçi ve emekçi y›¤›nlar›n aya¤a dikilmesinden en az egemen s›n›flar kadar korkmaktad›r. Bu korku TEKEL direnifli boyunca da, direniflin her aflamas›nda kendini ayan-beyan göstermifltir. Türk-‹fl’in tescilli iflbirlikçi tutumu flafl›rtmazken, reformist bürokrat D‹SK ve KESK önderliklerinin üretimden gelen gücü kullanmaya dönük isteksizlikleri, yine direniflin her aflamas›nda belirgin olarak hissedilmifltir. Mevcut sendikal hareketin, özelde içinden geçilen süreçte genelde de tüm süreçler boyunca iflçi s›n›f›n›n önünde nas›l bir engel oluflturdu¤u, gerçekte neye-kimlere hizmet etti¤i vd. yanlar› üzerinde elbette çok daha kapsaml› ve ayr› bir yaz› konusu olarak durmak gerekiyor. Biz burada daha ziyade s›n›f mücadelesi önünde, asl›nda öteden beri var olan, flu s›ralar ise “yeni” biçimlere bürünmeye çal›flarak, engel olma pozisyonunu pekifltiren baflka bir geliflme üzerinde duraca¤›z. fiu s›ralar kendilerine “yeni sol” yak›flt›rmas› yaparak, s›n›flar›n varl›¤›n› inkar edenlere dair birkaç fley söyleyece¤iz. “Yeni sol” hareket olarak kendilerini sunanlar›n bafl›nda olan; “Meclise Ufuk gerek” slogan› ve Kürt halk›n›n ve de kimi “solcular›n” oylar› ile kendini meclise tafl›yan Ufuk Uras’›n meclisteki “icraatlar›n›n” en ak›lda kalan›n›n Obama’y› ayakta alk›fllamak oldu¤una flüphe yoktur. Kendi partisindekileri “Ergenekonculuk”la suçlay›nca, partiden istifa etmek zorunda b›rak›lan Uras, böylelikle de tam anlam›yla “özgürleflmiflti”. Bu “özgürleflme” Uras’›n uzunca zamand›r a¤z›nda geveledi¤i “Yeni ve kitlesel sol parti” kurma çabalar›na da h›z vermesini getirdi. “Yeni sol” hareketinin öne ç›kan bir di¤er ismi ise Ahmet ‹nsel. Bu “sol” çabalar içinde en çarp›c› söylemi de zaten ‹nsel dillendirdi ve “s›n›fsal temelli söylemlerden vazgeçilmeli” diyerek, ayn› kulvardakilerin duygular›na-düflüncelerine tercüman oldu. Bu ikilinin s›n›f› inkar temelinde yükseltmeye çal›flt›klar› “Yeni Sol” çabalar› kapsam›nda getir-

diklerine dönecek olursak, gündemlerinin ön s›ralar›nda aylarca süren TEKEL direnifli de¤il de, 5 bin sayfal›k darbe iddialar› olanlar “sol” ve “devrim” ad›na bak›n neler söylüyor. ‹nsel s›n›f› inkar çabas› içinde flöyle diyor örne¤in: “Biz eski solcular bugünün de¤iflimini umursamad›k, devrimi bekledik. Reformlar›n önemini görmezden geldik. Ama bu hatayd›. De¤iflim sürekliliktir. ‹ktidar olmay› beklemeden dünyay› de¤ifltirebiliriz.” Bu de¤iflimi, en az›ndan ülke aya¤›nda hayata geçirmenin yolunun ise Uras’›n uzunca zamand›r çizmeye çal›flt›¤›n› biliyoruz. 3M (Marks, Muhammed, Mustafa Kemal) formülünün “mucidi” Uras, “Yeni Sol” ile birlikte bu formüle de h›z veriyor ve iflçi s›n›f›n›n varl›k koflullar›n›n ortadan kalkt›¤› mealindeki söylemini, 3M formülüne uygun ittifak önerisi ile destekliyor. Öyle anlafl›l›yor ki, cemaatlerin finanse etti¤i gazetelerde yazarak dolgun ücretler alanlar, AB fonlar› ile paneller, konferanslar vb. etkinlikler düzenleyenler, emekçi kesimlerde yaratmak istedikleri bu kafa kar›fl›kl›¤› ile birlikte s›n›f mücadelesinin önüne yeni bir engelle ç›kma misyonunu üstlenmifller. Bunun ilk ad›m› olarak da s›n›f› inkar yolunu seçmifller. Ancak nafile, insanl›k tarihi boyunca da oldu¤u gibi bugün de iki s›n›f vard›r: Ezenler/sömürenler ve ezilenler/sömürülenler. Bugünkü ifadesiyle burjuvazi ve proletarya. Ve birine karfl› olan di¤erinin yan›ndad›r.

Korkular›n› savmak için korku sal›yorlar! Son haftalarda çokça konuflulan bir di¤er konu da yine gözalt› ve tutuklamalar oldu. Erzincan Baflsavc›s› ‹lhan Uzuner, özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Baflsavc›s› fianal’›n talimat› ile gözalt›na al›narak, “Ergenekoncu” oldu¤u iddias› ile tutukland›. Bu geliflme (asl›nda beklendi¤i ve hedeflendi¤i biçimiyle) kamuoyunda bomba etkisi yapmakta gecikmedi. Ve di¤er gündemler, amaca uygun olarak bir anda geri plana itildi. Cihaner “cemaatleri soruflturan savc›” olarak biliniyordu. Cihaner’in bir süre önce, özellikle ‹smaila¤a cemaatine dönük bafllatt›¤› soruflturma “baz› eller” taraf›ndan aç›kça engellenmiflti. Ayn›

S›n›fsal Yaklafl›m Direnifl Ö¤retiyor -2-

“AYAKTAKIMI”NIN BALYOZU TEMELLER‹ SARSIYOR Hükümetin tan›d›¤› süre bu yaz› yay›mland›¤›nda dolmufl olacakt›r. Hâkim s›n›flar›n “yasal müdahale hakk›”n› kullanaca¤›na dair verdikleri gözda¤› ifle yaramam›flt›r. Bafl›ndan itibaren çeflitli yollarla bast›r›lmaya ve çökertilmeye çal›fl›lan direnifl bu evreye kadar sars›lmadan ilerlemifltir. Bundan sonra olabilecek her türlü geliflmeye karfl› da haz›rl›kl› olunmal›d›r. Nihayetinde iktidar› almaya namzet bir ayaklanmadan söz edilmedi¤ini herkes bilmektedir ama davran›fllar›n ona göre olmad›¤› aç›kt›r. Güvensizlik üzerine infla edilen ve baflar›l› olaca¤›na inanmadan yola ç›kan hiçbir hareketin flans› yoktur. Bu nedenle sonuna kadar gitme felsefesi egemen k›l›nmal›d›r. Ancak bu durum ayn› zamanda hem hedefler hem de iradeyle iliflkilidir. Tekel direniflinin s›n›f›n rolüne dair vurgusunun önemi üzerinde durmufltuk. Beraberinde vurgulad›¤›m›z husus, bu rolün a盤a ç›kar›lmas›nda, örgütlenmenin vazgeçilmez niteli¤iydi. Bu durum mevcut örgütlerin “olumsuz” halinin tafl›d›¤› risk ve dezavantaj› bir kez daha gündeme tafl›m›flt›. Nitekim eylemin ba¤r›nda bulunan sendika ile onlar›n çat› örgütü konfederasyon ve kendisini “soldan” tarif eden di¤erlerinin benzeri durumlarda tak›nd›¤› tavra son örnek 26 May›s için al›nan “ortak eylem” karar› olmufltur. 3 ay sonras› için eylem karar› alman›n, bu sürece destek de¤il darbe oldu¤u aç›kt›r. AKP hükümetinin verdi¤i sürenin dolmas›na birkaç gün kala, 3 ay sonraya eylem karar› alanlar›n, direnifli “resmen” yaln›z b›rakt›¤› ve egemen s›n›flara yeflil ›fl›k yakt›¤› ortadad›r. Tekel direnifli egemen s›n›flar›n “sendikas›z-

laflt›rma” sald›r›s›na karfl› en güçlü barikatlardan birisini oluflturdu¤u halde D‹SK ve KESK’in de dahil oldu¤u sendikalar, kerhen ilifltikleri direnifl gemisini ilk terk eden olmufllard›r. Örgütlü olman›n hiçbir fleye yaln›z bafl›na yetmeyece¤i ve sonuç almak için do¤ru bir önderli¤e ihtiyaç bulundu¤unu gösteren bu son örnek, önemli bir dersin üzerinde durulmas› gerekti¤ini göstermektedir. Tekel direnifli, önderlik sorununun hayatiyetini bir kez daha kan›tlam›flt›r. Hemen her safhada gözlemlenen bu durum s›n›f›n kararl› tavr› sayesinde belli ölçüde dengede tutulabilmifl ama nihayet merkezi a¤›rl›¤›n› daha fazla dayataca¤› aflamalara gelinmifltir. S›n›f, olabildi¤ince kararl› bir direnifl içerisindedir. Zaten öyle olmasayd› bu platform özgülünde bu kadar “k›yamet” kopar›lmazd›. Ama bu kararl›l›¤›n en çok ve en önce onlar›n temsilcileri, daha kötüsü onlar ad›na “yetkili” konum sahipleri taraf›ndan da tafl›nmas› gerekmektedir. Faflizmi direnifl karfl›s›nda pervas›z k›lan temel nokta, “önderlik” mekanizmas›ndaki durumdur. Egemenlerin s›n›f iflbirlikçilerine güveni tamd›r. Önderli¤in rolü derken masaya ilk yat›r›lmas› gerekenin komünistler ve s›n›fla iliflkide en “sahiplenici” kesimi oluflturan her türden ilerici ve devrimci çevreler oldu¤undan söz etmek gerekir. Reformizmden revizyonizme uzanan yelpazede s›n›fa yol gösteren ve s›n›f aflk›yla yan›p tutuflan›n haddi hesab› yoktur. Üzerine herkesin türlü-çeflitli planlar yapt›¤› s›n›f nezdindeki durum ise en net bu gibi direnifller esnas›nda görülmektedir. S›n›f hareketi yaratman›n si-

günlerde Baflbakan Yard›mc›s›n›n, Cihaner’i arayarak, soruflturmay› kapatmas›n› istedi¤i bilgileri yans›m›flt› kamuoyuna. Bas›nda “Adliye adliyeyi bast›” manfletleri eflli¤inde verilen geliflmenin de böyle bafllad›¤› söyleniyor. Hükümetin karar ve tercihi ile iflletildi¤i iddia edilen sürece dair iddialar aras›nda, bunun “bir cemaatler aras› hesaplaflma” oldu¤u da var. Bir di¤er –ve de yabana at›lmayacak- iddia ise bunun, hükümetin yarg›da tam denetim sa¤lama giriflimi oldu¤u yönlü. Bir anda (ve de bilinçli olarak) tansiyonu yükselten bu geliflmenin tam da, bir yandan Anayasa de¤iflikli¤inin di¤er yandan –ve esas olarak- seçim

tart›flmalar›n›n k›z›flt›¤› bir döneme denk gelmesi ise meselenin di¤er bir yan›n› oluflturmaktad›r. AKP’nin oy taban›nda cemaatlerin oldukça büyük bir pay› oldu¤u bilinmektedir. Bunun içindir ki, savc› Cihaner’e dönük tutuklamada, olas› bir seçim öncesi cemaatleri koruma-kollama yaklafl›m›n›n da önemli bir pay› vard›r. AKP seçimlerde güç kaybetmek istememektedir. Tart›flmalar› iyice alevlendiren esas geliflme ise, HSYK’n›n, “yetkilerini aflt›¤›” gerekçesiyle, hemen olay›n akabinde Baflsavc› fianal’› görevden almas›yla yafland›. Cihaner’in tutuklanmas› ile “aya¤a kalkan” –bafl›n› CHP’nin çekti¤i- laik Kemalist cephe HSYK’n›n karar›n› ilk alk›fllayan oldu. HSYK, fiemdinli olay›n› soruflturan savc›y›, iddianamede Büyükan›t’a yer verdikten hemen sonra görevden ald›¤›nda bunu ilk alk›fllayanlar da

hirli de¤ne¤i yoktur ama s›n›f içerisinde elde edilecek konum ile harekete etki etme ve yön verme flans› hep vard›r. Bu flans› kullanabilmek için sahip olunmas› gereken konum, do¤ald›r ki s›n›f içerisinde çal›flmaktan geçer ama bununla s›n›rl› kalamaz. S›n›f mücadelesi bütün halk s›n›flar›n› içermekte, ba¤r›nda birçok dinamik flekillenmekte ve ancak düflmana karfl› do¤ru bir stratejiye ba¤l› olarak hedefe yol alabilmektedir. Mücadelenin ana damarlar›n› yakalayamayan hareketin ne iflçi s›n›f› ne de baflka bir mücadele alan›nda etkinlik kurabilmesi, önderlik pozisyonu alabilmesi mümkündür. Geçici olarak elde edilecek inisiyatiflerin mücadeleyi tafl›mak bir yana “engel” oluflturmas›ndan söz edilmelidir. Hem de “sinsi” ve “maskeli” bir engel… Devrim ya da toplumsal kurtulufl stratejisinin zora dayal› olma hali ve yol olarak Halk Savafl›’n› benimseme durumu, örgütlenmeden mücadele biçimlerine, öncelikli alanlardan çal›flma tarz›na bir dizi hususun belirleyenidir. fiehirlerin önemi ve rolüyle iflçi s›n›f içerisinde örgütlenme ve çal›flman›n konumu da bu çerçevede bir yere sahiptir. S›n›f›n fiili önderli¤ine biçilen misyonu, seçimle iflbafl›na gelmenin arac› olarak gören de vard›r, toplu ayaklanman›n baflrolünde tan›mlayan da. Proletarya hareketinin Halk Savafl› içerisindeki süreci, önceden/ka¤›t üzerinde formüle edilemeyecek bir konum al›fla ba¤l› olarak geliflim gösterecektir. Oluflturaca¤› hareket ve gelifltirece¤i mücadelenin devrim için tayin edici bir role sahip oldu¤una kuflku yoktur. Bu rolün devrime damga vuran ve sonra infla edilecek düzene rengini veren bir özellik tafl›mas› için hiç kuflkusuz öncesinde de ete kemi¤e bürünmesi gerekir. S›n›f faaliyetine yönelik yaklafl›m bu gerçeklik üzerine oturmal›d›r. Bütün demokratik, ilerici muhalefet odaklar›n› kendisine çeken direniflin, tüm ayr›flt›r›c› ve “bölücü” unsurlar› da¤›tarak yol almas›, örgütlenmede refor-

yine ayn› laik Kemalist cenah olmufltu. Sahi, cemaatler üzerinden en fazla gürültü koparanlar›n bafl›nda gelen CHP lideri Deniz Baykal de¤il miydi, geçenlerde cübbeli Ahmet Hoca denilen cemaat lideri ile samimi telefon görüflmeleri ortal›¤a saç›lan? Bugün celallenenlerin tüm –baflta muhalefet partiler olmak üzere- bu geliflmelerin de konjonktüre uygun, yeniden yap›lanman›n bir parças› oldu¤unun, bunun ister istemez yarg›y› da kapsayaca¤›n›n fark›ndalar. Onlar›n kopard›¤› gürültünün as›l nedeni sürece karfl› olmalar› de¤il, neden kendilerinin öncülük edemedikleridir. Cihaner’in tutuklanmas›n›n yank›s› sürerken Balyoz Darbe Plan› ile iliflkilendirilen ordu mensuplar›na gözalt› dalgas›n›n yank›s› eklendi bu gürültüye. Aralar›nda emekli oramiral Özden Örnek, emekli orgeneraller Çetin Do¤an, Ergin Saygun, ‹brahim F›rt›na ve Engin Alan ile emekli koramiral Lütfü Sancar’›n da yer ald›¤› 13 ilde eflzamanl› yap›lan operasyonlarda gözalt›na al›nanlardan tutuklananlar›n say›s› (1 Mart itibariyle) 35 oldu. Bu geliflmeler üzerine durum de¤erlendirmesi yapmak üzere Genelkurmay Baflkan› Baflbu¤, (or) general ve amirallerini toplayarak “ortaya ç›kan ciddi durumu de¤erlendirdi.” Ancak bu görüflmeden d›flar› pek ciddi bir fley de yans›mad›. Herkes dört kulak olmufl bir muht›ra beklerken ortaya ç›kan aç›klama “ciddi durum de¤erlendirmesi”nden öteye geçmedi. Bu aç›klamayla kimilerinin hevesleri de kursakta kald›. Ancak esas görüflme üçlü zirve olarak cumhurbaflkanl›¤› köflkünde gerçekleflti. Her ne kadar ola¤an görüflme vs. denilse de bunca gürültü aras›ndaki hiçbir görüflmenin ola¤an say›lamayaca¤› aç›kt›r. Nitekim zirvenin ard›ndan yap›lan aç›klamada “gündemdeki meselelerin anayasal düzen ve kanunlar çerçevesinde çözüme kavuflturulaca¤›ndan vatandafllar›n emin olmalar› isteniyor” ve “bu süreçte kurumlar›n›n y›pranmamas› için herkesin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekti¤i hususlar›” vurgulan›yordu. Yani k›-

mist hatt› tercih edenlere yönelik bir iflas belgesi yaz›m›d›r. Kitleleri çeflitli sorunlar ve farkl› kimlik ve karakterler üzerinden bölmeye, parçalamaya ve çat›flt›rmaya yönelik faflist politika ve taktikler, hassasiyet ad›na geri bir zeminde karfl›lan›rsa, daha avantajl› bir konum elde edilece¤inin yanl›fl oldu¤u, bir kez daha görülmüfltür. Ortak s›n›f ç›karlar› üzerine basanlar, “düflman s›n›f” alg›s›na paralel bu “ayr›mlar›” daha güçlü bir birli¤in mayas› haline getirebilmektedir. Birlik öncelikli yerini, güçlü bir özne yaratma derdinin bilinç faktörüyle kurulu iliflkisine borçludur. Direniflin en önemli derslerinden birisi de burjuva cephesinden saflara tafl›nan bütün pasland›r›c›, çürütücü ve pasifize edici virüslerin ancak politik zeminde etkisiz hale getirilebilece¤idir. Kavga platformunun bu sorunu “kendili¤inden” halletmesini düflleyenler, beklemeye devam edecektir. Bu durumda, Tekel’i baflka bir direniflin izlemesi için bir süre daha geçecek, sonra onun etraf›nda “kutsal” bir hâle oluflturulacak ama o da ayn› ak›bete u¤ramaktan kurtulamayacakt›r. B›rakal›m madenci direniflini, daha yak›n tarihteki Seka, Telekom gibi direnifllerin mücadele cephesine katt›klar› üzerinden neler yap›labilmifl ve elde kalan ne olmufltur? Direnifllere süreklilik kazand›rabilmenin yolu s›n›f›n hesaplaflma zemininde sürekli bir yer edinmekten geçmektedir. S›n›f mücadelesi, komünist ve devrimcilerin destekte bulundu¤u ve yard›mc› olmaya çal›flt›¤› bir olay de¤ildir. Bu haliyle faaliyetin o konumda kalmas›, durumu iyice zorlaflt›rmaktad›r. Direniflin çeflitli kurum, alan ve çal›flmalar üzerinden çok yönlü eylem ve etkinliklerle desteklenmesi elbette gereklidir ve bütün bunlar› örgütleme hatt›nda yine devrimciler vard›r/olmal›d›r. Ancak direniflin temel ihtiyac›na yan›t olmak esast›r ve bu ancak içeriden yap›labilen bir fleydir. Üretimden gelen gücü kullanma koflullar›ndan yoksun olmalar›na karfl›n,

saca Dolmabahçe görüflmesinde oldu¤u gibi karfl›l›kl› bir “uzlaflma” sa¤lanm›fl ve operasyonlar›n da s›n›rlar› çizilmifl oluyordu. Nitekim tüm karfl›l›kl› hamlelere ve dalafla karfl›n ortaklaflt›klar› konular bununla da s›n›rl› kalm›yor. Son süreçteki hamleler aras›nda TSK ile ortak yürütülecek olan Kamu Düzeni Müsteflarl›¤›’n›n yasalaflt›¤›n› da görmekteyiz. Müsteflarl›k “terörle mücadele” ad› alt›nda, “iç ve d›fl düflman›n” da yeniden tan›mlanmas›yla emekçi halka dönük kapsaml› sald›r›lar planlamakla görevlidir. Ayn› zamanda da “özel psikolojik savafl merkezi” ifllevine sahiptir. En önemlisi de müsteflarl›k örtülü ödenekten finanse edilecektir. Bu da kontrgerilla faaliyetlerine a¤›rl›k verilece¤i anlam›na gelmektedir. Hat›rlanacak olursa, ’90’l› y›llarda hayli yüksek olan kontra faaliyetler-cinayetler (özellikle de Çiller döneminde) örtülü ödenekten finanse edilmekteydi. Sonuç olarak; egemenlerin yönetememe krizi giderek büyümektedir. Ekonomik krizin emekçi kesimler üzerinde yaratt›¤› tahribat, ezilenlerin yönetenlere karfl› hoflnutsuzlu¤u da art›rmaktad›r. Bu hoflnutsuzlu¤un önüne geçilemez bir öfkeye dönüflmesinin bir ihtimal olmaktan ç›kmaya bafllad›¤›n› ise TEKEL iflçilerinin aylar süren direnifli ve bu direniflin genifl y›¤›nlarda yaratt›¤› yank› ortaya koymaktad›r. Tüm bu geliflmeler egemenlerin sadece yönetememe krizini de¤il, buna paralel olarak korkular›n› da büyütmektedir. Kendi aralar›ndaki iktidar dalafl› vesilesiyle bir yandan toplumda kamplaflma yaratmaya, bir yandan da korku yaymaya çal›flmalar›, kendi korkular›n› gidermek içindir. Kürt Ulusal Hareketi’ne dönük sald›r›lar›n h›z kesmeden sürmesinin, keyfi gözalt›, tutuklama, linç giriflimi vb. sald›r›lar›n, baflta devrimciler olmak üzere toplumsal muhalefetin genifl kesimlerine yay›lmas›n›n alt›nda yatan da ayn› korkudur. Ancak tarih sayfalar›, korkular›n›n sald›r›lar›n›n ard›na gizlemeye çal›flan egemen s›n›flar›n yenilgisi, bu korkuyu yaratan ezilenlerin ise zaferleriyle doludur. Ve ezilenler cephesinde yaflanan geliflmeler, zaferin sahiplerinin bu kez de de¤iflmeyece¤ine iflaret etmektedir.

Tekel iflçilerinin alt›n› çizdi¤i bir baflka önemli husus, direnifl olgusudur. Hakk›n› almak veya onurunu korumak için yürütülen kavga ya da direniflin “tek yol” oldu¤una dair güçlü bir mesaj verilmifltir. Bu konuda güçlü bir gelene¤in yarat›lamam›fl olmas› karfl›s›nda her direnifl daha da önemlidir. Gelene¤e karakter kazand›ran belirli bir ›srar ve istikrard›r. Gelenek infla edilirken temelleri at›lan kurumlar ve mevziler üzerinden yürüyüfl daha güvenli hale gelmektedir. Her bir direniflin, yürütülen her mücadele ve kavgan›n bu özelli¤i vard›r ve bunun için çok önemsenmelidir. O anki konjonktürde, o flartlarda çeflitli nedenlerle zafere ulafl›lamamas› belirleyici de¤ildir. Önemli olan buna dair inanc›n tafl›nmas› ve bütün hedeflere ancak mücadele ile var›labilece¤inin gösterilmesidir. Direnmeden -kazan›lan de¤il- elde edilen, baflka bir deyiflle bahfledilen fleyler de vard›r ama bunlar›n ne yeri sa¤lamd›r ne de s›n›fsal kimlik bak›m›ndan kazand›rd›¤› bir de¤er bulunur. Direnerek elde edilen hak ve mevzilerin de yeniden ve yeniden sald›r›ya u¤rayaca¤› ve gasplarla karfl›laflacak olmas› bu durumu de¤ifltirmez. Zira bilinir ki mevcut sistem içerisinde (lokal ya da genel) direnifl ve kavgalar yoluyla elde edilecek sonuçlar üzerinden rejim de¤iflikli¤ini gerçeklefltirmek olas› de¤ildir. Tekel direniflinin s›n›f mücadelesine katt›klar›n› yaln›zca s›n›f›n kendi alan› üzerinden yorumlamak yanl›flt›r. Bir de akmakta olan sürece yönelik tesirlerinden bahsetmek gerekir. Tekel iflçileri özellikle de krizli bir dönemde, iflsizli¤in “iç tehdit” kapsam›na al›nd›¤› koflullarda ve yo¤unlaflan sald›r›lar alt›ndaki direniflle, zaten zorlu bir yolda giden araban›n tekerine çomak sokmufltur. AKP hükümetinin baflta Tayyip olmak üzere bu kadar celallenmesinin nedeni de budur. Bu k›r›lma noktas›ndan sonra durum büsbütün kötü bir hale gelebilecektir. Aç›l›m furyas› bafllatan, Ergenekon, Kafes, Balyoz derken demok-

rasi flampiyonlu¤una soyunan ve “sivilleflmenin” simgesi olmakla taçland›r›lan AKP, hem de en “haval›” ve bol y›ld›zl› operasyonu yapt›¤› s›rada, Tekel ç›ban›yla u¤raflmakta; kamuoyu tart›flmalar›nda AKP aleyhine gösterilen “delil”lerin bafl›nda direnifl çad›rlar› gelmektedir. Hak arama bilinciyle yo¤rulan direnme hakk›, sosyal ve politik dayanaklar› sa¤lam bir meflruiyete sahiptir. Bu meflruiyet, burjuvazinin kendi demokrasisini infla aflamas›na da temel oluflturan, ezilenlerin “isyan” hakk›yla buluflmaktad›r. Zulmün, sömürünün oldu¤u her yerde teslim edilmek zorunda kal›nan, ayaklanma ve karfl›-koyman›n “hak”l›l›¤›d›r. Sürekli biçimde çad›r-iflgal örneklemesi yoluyla “yasa d›fl›” duruma de¤inen ve bunun üzerinden yine hoflgörülü ve demokrat bir görüntü vermeye çal›flan Tayyip’in, yasalarla s›n›f mücadelesi aras›ndaki iliflkiyi ve bu manada hukukun ifllevini ö¤renmeye ihtiyac› vard›r. Tekel bu konuda da gönüllü ö¤retmenlik yapmaktad›r. Tekel’in kuvvetli bir vurguyla manflete ç›kard›¤› bir di¤er husus, kad›nlar›n rolüne dairdir. Yaln›zca Novamed’de ya da tek bafl›na savaflan Emine Aslan örne¤inde de de¤il, son y›llardaki eylemlerin büyük bir bölümünde en etkili ve dirençli iflçi ve emekçilerin kad›nlar olmas› çok önemlidir ve mücadelenin gelece¤i ad›na umut/güven verici faktör olarak kabul edilmelidir. Tekel, bunun son halkas› olmufltur ve gücünün s›rr›ndaki kad›n etkisi inkâr edilemeyecektir. Bu durum direniflin etraf›ndaki ilk “güvence” ve “dayan›flma” çemberini kuran ailelerden öte Tekel’in kad›n iflçilerinden kaynaklanmaktad›r. Direniflin en moralli, inançl› ve özverili, bu anlamda en direngen kesimini oluflturan kad›n iflçiler, yak›n dönemin kendilerine ait defterine yeni bir baflar› sayfas› eklemifltir. 8 Mart’›n 100. y›l›nda mücadele azmimizi güçlendiren ve direncimizi art›ran daha çok nedenimiz vard›r art›k.


‹flçi-köylü 4

‹flçi/köylü

4-19 Mart 2010

TEKEL direniflini sahiplenerek bu atefli her tarafa yaymal›y›z! Ataflehir Belediyesi bünyesinde çal›flan ve Genel-‹fl’te örgütlü olan iflçiler T‹S’den sonuç alamay›nca 24 fiubat günü Belediye önüne grev karar› ast›lar. Belediye taraf›ndan talepleri kabul edilmedi¤i takdirde 60 günün sonunda greve ç›kacak olan iflçilerden süreci ö¤renmek ve son süreç hakk›nda bilgi alabilmek için Genel-‹fl Anadolu Yakas› 1 No’lu fiube Baflkan› fiahan ‹lseven’le bir röportaj gerçeklefltirdik. - Ataflehir Belediyesi’nde yaflanan süreci bize anlat›r m›s›n›z? - fiahan ‹lseven: Ataflehir Belediyesi’nin kurulmas›n›n ard›ndan flubemizde örgütlü bulunan Kad›köy, Üsküdar ve Ümraniye Belediyelerinde çal›flan toplamda 185 iflçi arkadafl bu belediyeye geçifl yapt›. Böylelikle biz Ataflehir Belediyesi’nde ço¤unlu¤u oluflturduk ve yetki alarak T‹S imzalad›k. ‹flverenler sözleflme yapmak istemediler. Biz de bölge çal›flmaya baflvurduk. Sözleflme yaparken idari mahkemelerde sorun ç›kard›lar, verdi¤imiz tasla¤› kabul etmediler. “Yeni kurulmufl bir belediye” diyerek yevmiyelerimizi düflüreceklerini, ikramiyelerimizi kald›racaklar›n› ve baz› arkadafllar›m›z› emekliye ay›racaklar›n› söylediler. Bunlara ra¤men sözleflme devam etti. Bu arada temsilci arkadafllar›m›z›n da oldu¤u 40 iflçiyi emekliye ay›rd›lar. Sonras›nda iki temsilci arkadafl›m›z› iflten ç›kard›lar. Yetkimizi düflürebilmek için belediyede örgütlü bulunan di¤er sen-

Örülen duvarlar› s›n›f mücadelesi ile y›kaca¤›z TEKEL iflçilerinin yakt›¤› k›v›lc›m, her alanda büyüyor. Bu direnifle ‹stanbul-Ac›badem’deki Hukukçular ve ‹dareciler Sitesi’nde çal›flan D‹SK Genel-‹fl Sendikas› üyesi olan kap›c›lar da kat›ld›. Site önüne as›lan grev karar› konut iflçileri için bir ilk niteli¤i tafl›yor. D‹SK’e ba¤l› Genel ‹fl’e üye konut iflçileri ve sendika, iflveren site yönetimi ile yeni dönem T‹S görüflmeleri için yapt›¤› görüflmelerin olumsuzlukla sonuçlanmas› üzerine grev ilan›n› asmak için site önünde bir araya geldi. Site yönetiminin, krizi bahane ederek apartman iflçilerinin ücretlerini keyfi uygulamalarla düflürüp, iflçileri ma¤dur etmesi ve 1 Ocak 2010 tarihinde yürürlü¤e girmesi gereken iflçiler taraf›ndan haz›rlanan toplu ifl sözleflmesi tasla¤›n› reddetmesi karfl›s›nda 26 fiubat günü apartman iflçileri taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› yap›larak grev kararlar› ilan edildi. Bas›n aç›klamas›n› Genel-‹fl ‹stanbul Konut ‹flçileri fiube Baflkan› Nebile Irmak Çetin okudu. Bas›n metni okunduktan sonra sözü alan Toplu Sözleflme Daire Baflkan› ‹smail Özhamarat; “Bizim derdimiz insanca yaflamak için gerekli haklar› almak. E¤er zorlarlarsa biz de üretim gücümüzü kullan›r›z. ‹flçilerin bütün çektikleri örgütsüz olufllar›ndand›r. Ama art›k ya¤ma yok. Örgütlü olursak özgürlük de gelir, demokrasi de gelir. Art›k söz bitti eylem zaman›” dedi. Bas›n aç›klamas›ndan sonra Hukukçular ve ‹dareciler Sitesi Yönetim Baflkan›’n›n kap›s›na grev ilan› as›larak 60 günlük bekleme sürecine girildi. (Kartal)

dikay› bize karfl› kullanmaya çal›flarak arkadafllar›m›z› tehdit ettiler ve bu sendikaya geçirdiler. Biz iflçi arkadafllar›m›zla tart›flt›k ve ikna ettik, arkadafllar›m›z geri dönüfl yapt›. fiu an belediyede çal›fl›p örgütlü olan 4 iflçi d›fl›nda tüm iflçiler Genel-‹fl üyesi. Ancak belediye arkadafllar›m›za sürekli bask› yap›yordu, onlarla görüflmemizden, toplant›lar yapmam›zdan rahats›z oluyor, bas›n aç›klamas› yapmam›z bile bask›n›n artmas›na neden oluyor. Tüm bunlar›n sonucunda T‹S’te arabulucu süre tamamland› ve iflveren ad›m atmay›nca biz de grev karar› ald›k. E¤er taleplerimiz kabul edilmezse 60 günün sonunda greve gidece¤iz. - Yaflanan küresel krizin ve bu süreçle birlikte artan örgütsüzlefltirme ve tafleronlaflt›rma sald›r›lar›n›n sendikan›za ve örgütlü bulundu¤unuz yerlere yans›mas› nas›l oldu? - Hükümet kriz yok dese de, krizin etkileri devam ediyor. Baz› yerlerde ise iflverenler krizi bahane ederek iflçileri iflten ç›kard›lar. Ataflehir Belediyesi’nde de bu gibi fleyler yafland›. Belediye bize, “d›flar›da y›¤›nlarca adam var, sizlerin maafllar› yüksek, biz 500 liraya hizmet al›m› yapar›z” dedi. Hizmet al›m› demek kölece çal›flmak demektir. Ülkede bir kriz var, evet. Bundan en çok emekçiler etkilendi, iflsiz kald›lar, aç kald›lar. Bununla birlikte tafleronlaflt›rma da art›r›ld› ve tafleronda

çal›flan iflçilerin çal›flma koflullar› çok a¤›r. Tafleron ve özellefltirme Türkiye’nin en büyük sorunlar›ndan biri. Uzun bir süredir bunu her alana yaymaya çal›fl›yorlar. IMF ve DB bu konuda çok ciddi bir çal›flma içinde. Sendikal› iflyerlerinde iflçiler iflten ç›kar›l›yor, sendikal çal›flma yapan arkadafllar›m›z hemen iflten uzaklaflt›r›l›yor. Sendikalar üzerlerine düfleni tam anlam›yla yapam›yor, buna bir de örgütlenmenin önündeki engeller eklenince ortaya böyle bir tablo ç›k›yor. Sendikalar olarak çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rmal›, örgütsüzlefltirme sald›r›lar›na karfl› hep birlikte örgütlü bir durufl sergileyerek yan›t vermeli ve örgütsüz iflçileri örgütlemek için olanaklar›m›z› zorlamal›y›z. - TEKEL’in iflçi s›n›f› hareketi üzerindeki etkileri ve sendikalara yans›mas› nas›l olmufltur?

Aka-Deri’de direnifl sürüyor!

K›v›lc›mlar yang›na, direnifller zafere ev rilecek Egemenlerin krizin faturas›n› ödetmeye yönelik sald›r›lar›na karfl› birçok ifl yerinden direnifl sesleri duyulmaya devam ediyor. Bu direnifllerin yank›s›n› buldu¤u yerlerden birisi de Tuzla Deri Sanayi Bölgesi’nde bulunan Aka-Deri. Aka-Deri’deki direnifl 30’lu günlerinde devam ediyor. fiu an Aka-Deri’de direniflte olan 4 iflçi var.

‹flçi-köylü olarak ziyarete gitti¤imizde iki iflçi fabrika önünde direnifllerine devam ediyordu. Di¤er iflçileri sordu¤umuzda birinin rahats›z, di¤erinin de cenazesi oldu¤unu ö¤reniyoruz. Orada bulunan iflçilerden Mehmet S›dd›k Bicerikli 18 Mart 2008’den bu yana Aka-Deri’de çal›flt›¤›n› 25 Ocak tarihinde de iflten ç›kar›ld›¤›n› söylüyor. Patronun “az iflçiyle çok ifl yapaca¤›m” parolas›yla kendilerini iflten ç›kard›¤›n› ve bunu yaparken de ilk baflta sendikal› olan iflçileri hedef ald›¤›n› söylüyor. Son süreçte gruplar halinde iflten ç›kar›lanlar›n hepsinin (12 kifli) sendikal› oldu¤una de¤inen Bicerikli, bunun fabrikadaki örgütlülü¤e yönelik bir sald›r› oldu¤unu belirtiyor. Patronun 4 iflçiyi daha iflten ç›karaca¤›n›, ancak flu an kendileri direniflte oldu¤u için buna cesaret edemedi¤ini belirterek “biz bu arkadafllar için de, burada durmaya devam edece¤iz” diyor. Sohbetimizin devam›nda, patronun içeride-

Haklar›m›z için bilinçlenip, örgütlenmek gerekir! Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’in ‹stanbul ve Ankara’da örgütledi¤i panellerin bir benzeri de Bursa’da 21 fiubat günü Baro Konferans Salonu’nda gerçeklefltirildi. “Eme¤imize, ekme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›kal›m! Haklar›m›z› ö¤renelim!” fliar›yla örgütlenen panele Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm ve Deri-‹fl Sendikas› E¤itim Uzman› Engin Çelik panelist olarak kat›ld›.

Emekçinin gündemi TEKEL direniflinin etraf›nda kenetlenelim TEKEL direnifli hükümetin sald›r› tehdidi ve konfederasyonlar›n ince oyunlar› aras›nda devam ediyor. Bilindi¤i gibi hükümet fiubat sonunda iflçilere sald›r›laca¤›n›n sinyalini vermifl ve 4/C’ye geçifl için de son tarih olarak 2 Mart 2010’u belirtilmiflti. Bu arada direnifl zamana yay›larak iflçilerin kararl›l›¤› tüketilmek istenmifl, pasif eylem kararlar›yla iflçilerin umudu k›r›lmaya çal›fl›lm›flt›. Türk-‹fl yöneticilerinin hükümetle görüflmeleri sonras›nda TEKEL direniflinde de¤iflen hava herkesin dikkatini çekmifl ve hükümetle Türk-‹fl yöneticileri aras›nda bir anlaflma yap›ld›¤› kuflkusu artm›flt›. ‹lerleyen süreç bunu kan›tlarcas›na çeflitli pratik geliflmelere tan›k oldu. Konfederasyonlar taraf›ndan 20 fiubat’ta sendika yönetici ve temsilcileri ile Ankara’ya gelinmesi ve çad›rlarda sabahlanmas› karar› al›nm›flt›. Ancak kat›l›m›n çok olmas›n›n istenmedi¤i de anlafl›l›yordu. Kat›l›m için özel bir çaba harcanmad›¤› gibi üç flubeye bir otobüs düflecek flekilde araçlara k›s›tlama geti-

ATAfiEH‹R BELED‹YES‹’NDE GREV ‹LANI

rilmiflti. Yine de sendikalar d›fl›nda devrimcilerin ve emekten yana birçok kurumun aktif çabas›yla 20 fiubat’taki eylem kitlesel ve coflkulu geçmiflti. TEKEL çad›rlar› tekrar coflkuyla dolmufl ve iflçilerin umutlar› tazelenmiflti. Di¤er yandan konfederasyonlar›n bir fleyler yapmaya niyetli olmad›klar› anlafl›l›yordu. Temel bahaneleri ise grev kararlar›n›n hayata geçmemesi ve hükümet nezdinde beklenen etkinin yarat›lamamas›yd›. Oysa grev kararlar›n› uygulamaya koymayan da kendileriydi. Sonuçta iflçilere dayat›lan, hiçbir fley yapmay›p evlerine dönmeleri ve 4/C’yi imzalamalar›yd›. 22 fiubat’ta, direniflin 70. gününde konfederasyon baflkanlar› tekrar toplanm›fl ve yeni kararlar alm›flt›. Kararlar›n içeri¤i benimsenen teslimiyetçi tutumu da ortaya koyuyordu. Buna göre tüm iflyerlerinde “TEKEL iflçisinin mücadelesi, mücadelemizdir”, “4-C kald›r›ls›n” yaz›l› mesajlar›n oldu¤u kokart ve pankart uygulamas›na devam edilmesi; 25 fiu-

TEKEL iflçileri ve DDSB’nin anlat›ld›¤› bir sinevizyonun ard›ndan panelin amac›n› aç›klayan bir konuflma yap›ld› ve ard›ndan Bursa’da ifl cinayeti sonucu yanarak yaflam›n› yitiren 5 kad›n iflçinin ve eme¤ine, gelece¤ine sahip ç›kma mücadelesinde yaflam›n› yitirenler an›s›na sayg› duruflu ile panel bafllat›ld›. ‹lk sözü alan Hasan Gülüm, milyonlarca insan›n iflsiz, güvencesiz ortamlarda çal›flmak zorunda kald›¤›na, üretimin tafleronlaflt›r›ld›¤›na ve bu aç›dan da

bat’ta tüm il ve ilçe merkezlerinde meflaleli yürüyüfller ve kitlesel bas›n aç›klamalar› yap›lmas›; 27 fiubat’ta saat 12.00’da tüm il merkezlerinde iki saatlik oturma eylemi ve kitlesel bas›n aç›klamalar› yap›lmas› karar› al›nd›. Konfederasyonlar›n aç›klamas›nda öncelikli talepler de ileri sürülüyor, bunlar›n karfl›lanmamas› ve etkinliklerin hükümet nezdinde bir sonuç vermemesi halinde, 26 May›s’ta dört konfederasyon ve ba¤l› sendikalar›n üretimden gelen güçlerini kullanacaklar› ve genel eylem gerçeklefltirecekleri belirtiliyordu. Bunun anlam› konfederasyonlar›n TEKEL direniflinin baflar›s› için bir fley yapmaya niyetli olmad›klar›yd›. Nitekim yap›lan eylemlere sendikalar do¤ru düzgün bir kat›l›m göstermemiflti ve eylemlerden olumlu bir sonuç ç›kmam›flt›. TÜRK-‹fi’in ve di¤er konfederasyonlar›n direniflin sonlanmas›n› dört gözle bekledikleri aflikard›. Daha 20 fiubat’ta iki gün sonra Tek G›da-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Mustafa Türkel’in çad›rlar› dolaflaca¤›, salon toplant›lar› yapaca¤› ve iflçileri 4/C’yi imzalamalar› için ikna etmeye çal›flaca¤› konufluluyordu. Ancak tüm di-

Genel-‹fl Sendikas› 24 fiubat Çarflamba günü Ataflehir Belediyesi önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirerek grev ilan›n› belediyenin kap›s›na ast›. Bas›n aç›klamas› okunduktan sonra sözü alan Genel-‹fl T‹S Daire Baflkan› ‹smail Özhamarat “Sadece toplu ifl sözleflmesi görüflmeleri ile ilgili olumsuz bir tutum sergilenmedi, sendikan›n yetkisinden tutun da farkl› sendikal örgütlenmelere, toplu ifl sözleflmelerinden halka yönelik konuflmalar›na kadar böyle. Halktan yana belediyecilik anlay›fl›n›n sonucu sendikas›zlaflt›rma ise sonuna kadar direnece¤iz. Bugün buradan ilk ad›m› att›k bunun ikinci aflamas› ise grev uygulamas›d›r” diyerek sözlerini sonland›rd›. Bas›n aç›klamas› sloganlarla sona erdi. (Kartal) - TEKEL son dönemlerde yaflanan en büyük direnifllerden biri olmufltur. ‹flçi s›n›f›n›n sesinin daha fazla duyulmas›na vesile olan bir eylem olmufl ve flimdiden tarih sayfalar›na ismi kaz›nm›flt›r. Bu direniflten önce meclisten özel istihdam bürolar› yasas› geçecekti ve bu kölece çal›flmak anlam›na geliyordu. Ancak direniflle beraber iflçiler bu yasaya da geri ad›m att›rd›. 4/C’deki statüyü de geniflletmeyi baflard›lar. TEKEL direnifli bu noktaya gelmeseydi sald›r›lar her gün artacakt›. Bizim örgütlü oldu¤umuz yerlerde de ayn› bir süreç yaflan›yor. T‹S görüflmelerinde iflverenler kazan›lm›fl haklar›m›z› gasp etmeye çal›fl›yorlar. TEKEL direnifli sahiplenilerek bu atefl her tarafa yayg›nlaflt›r›labilirse sald›r›lar geri püskürtülebilir. (‹stanbul)

ki iflçileri fabrikay› Çorlu’ya tafl›makla tehdit etti¤ini ö¤reniyoruz. Daha önceleri de her bafl› s›k›flt›¤›nda bu yola baflvurdu¤unu ancak bunun onlar› korkutamad›¤›n› söylüyor. Sendikan›n tavr› üzerine konuflmaya bafll›yoruz. ‹flçiler bu konuda sendikan›n eksik davrand›¤›n› belirtiyorlar ve “iki-iki” dedikleri bir olaydan bahsediyorlar. Patron sendikayla görüflüp bir kifliyi ifle alabileceklerini, üçünü ise alamayacaklar›n› söylüyor, sendika ise iki kiflinin al›nmas› noktas›nda görüfl bildiriyor. Sonras›nda içerideki iflçilerle bir oylama yap›lmaya karar veriliyor ve içeriden ç›kan kararla bu formül reddediliyor. ‹çerden ç›kan karar›n bu yönlü olmas›ndan memnun kalan iflçiler “bizim amac›m›z hep beraber iflimize geri dönmek” diyorlar. Söyleflimizin devam›nda iflçilerden Ayet Dinler’le sohbet ediyoruz. Ayet 2007 May›s ay›nda Aka-Deri’de ifle bafllam›fl. ‹lk direnifli de¤il, daha önce de iflten ç›kar›lm›fl ve sonras›nda direnifle giderek tekrar ifline dönmüfl. Patronun krizi bahane edip, “küçülmeye gidiyorum” diye-

rek kendilerini iflten ç›kard›¤›n›, ancak gerçe¤in bu olmad›¤›n› söylüyor. “Bizim fabrikam›z krizden etkilenmedi” diyerek flöyle devam ediyor; “Normalde sezon oldu¤u zaman dört parti mal bas›yoruz, ancak flimdi bile sezon olmad›¤› halde dört parti mal ç›k›yor. Hatta biz iflten ç›kar›ld›ktan sonra içerideki iflçilere ‘mesaiye kal›n’ demifller. Madem ifl yok, neden insanlardan mesaiye kalmalar› isteniyor?” Egemenlerin, son süreçte artan iflçi ve emekçileri örgütsüzlefltirmeye yönelik sald›r›lar›ndan aç›yoruz laf›. “‹stanbul’a ilk geldi¤im y›llarda örgüt laf›ndan korkard›m, akl›ma hep kötü fleyler gelirdi. Sendikalar› bana çok kötü anlatm›fllard›” diyor. Ancak sonradan görmüfl ki insanlar›n kesinlikle örgütlenmesi gerekiyor. “Çünkü tek bafl›m›za hiçbir fleyiz, ancak örgütlenince bir güç olabiliriz. Örgütlenmek, sendikal› olmak bütün insanlar›n hakk› olmas› gereken bir fley, tüm iflçiler sendikal› olmal› bence” diye de ekliyor. (Kartal)

semt çal›flmalar›n›n daha önem kazand›¤›na vurgu yapt›.Engin Çelik de DDSB anlay›fl›na vurgu yaparak Kazl›çeflme’den Tuzla Deri’ye kadar gelen mücadele sürecini özetledi ve örgütlenmenin önemine vurgu yapt›. DESA direnifli ve Emine Aslan’›n, örgütlülü¤ün verdi¤i güçle mücadele ederek haklar›n› geri ald›klar›na de¤inen Çelik, haklar›n ancak böyle al›nabilece¤ini söyledi. Her iki panelist de TEKEL direniflinin deneyimlerini aktard›lar. Soru-cevap bölümünde esnek çal›flma ile ilgili sorulan sorulara verilen cevaplarla panel sonland›r›ld›. (Bursa)

renifl süresince oldu¤u gibi iflçiler yap›lan hesaplar› bir kez daha bozdular. M. Türkel hedefledi¤i toplant›lar› yapamad›¤› gibi TÜRK-‹fi Genel Sekreterli¤i görevinden de istifa etmiflti. M. Türkel önce iflçilerin Kumlu ve Türk-‹fl’e yönelik sloganlar›n› bahane etmifl ancak bekledi¤i etkiyi göremeyince istifas›nda pek de ›srarl› olmad›¤› anlafl›lm›flt›. TÜRK-‹fi ve Türkel’in hesab›na göre iflçiler baflkanlar›ndan özür dileyecek ve onun sözünden ç›kmayacaklard›. Böyle bir tutum iflçiler aras›nda örgütlenmeye çal›fl›lsa da özellikle öncü iflçilerin müdahalesiyle Türkel’e karfl› net bir tav›r al›nm›fl ve istifa karar›n›n sorumluluktan kaçma anlam›na geldi¤i yüksek sesle dillendirilmiflti. ‹flçiler aras›nda Türk-‹fl’e ra¤men direnifli sürdürme kararl›l›¤›n›n geliflmesi ve iflçilerin devrimci-demokratik kurumlarla yak›nlaflmas› sendika bürokratlar› için tehlikeli bir durumdu. Di¤er yandan iflçilerin kararl›l›¤› karfl›s›nda flimdilik yapabilecekleri pek bir fley de yoktu. Türk-‹fl, fiubat sonunda direnifli sürdüren iflçilerin say›s›n› iyi ihtimalle 200, gerçekte ise 50 olarak dilendiriyordu. Fakat evdeki hesap çarfl›ya

uymam›fl, iflçiler Ankara’y› terk etmemifllerdi. Devletin kimi yerlerde TEKEL’e destek eylemlerine sald›rgan bir tutum benimsemeye bafllamas› polis sald›r›s›n›n alt zeminleri olarak dikkat çekiyordu. Mustafa Türkel, çad›rlara sald›r› olursa karfl› ç›kmayacaklar›n›, hatta 2 Mart olarak belirtilen 4/C’yi son kabul tarihi uzat›l›rsa çad›rlar› kendilerinin sökeceklerini belirtiyordu. Tüm tutum ve aç›klamalar, bundan sonra TEKEL iflçisinin sadece kendi gücüne güvenerek hareket etme zorunlulu¤unu ortaya koyuyordu. Asl›nda direnifli bugünlere getiren ve konfederasyonlar› hükümet nezdinde muhatap haline getiren de iflçilerden baflkas› de¤ildi. Ne var ki TEKEL iflçisinin genifl kitlesi, sendikalara ra¤men direnmeyi ve kendi gücüne güvenerek hareket etmeyi ancak mücadele içinde ö¤reniyordu. Gelinen aflamada TEKEL iflçilerinin kendi kararl›l›klar› ve devrimcidemokrat dostlar› d›fl›nda güvenecekleri bir dallar› kalmad›. Tüm oyunlara ve karamsarl›¤a karfl›n TEKEL iflçisinin Ankara’y› terk etmeden beklemesi onun yaflad›¤› bilinçlenmeyi ve onur mücadelesini göste-

riyor. Bugün daha yüksek bir sesle TEKEL iflçisinin tüm iflçi s›n›f› ve emekçiler için direndi¤i, kay›p ya da kazan›mlar›n›n tüm halka malolaca¤› dillendirilmelidir. TEKEL iflçisiyle direnifllerinin her an›nda oldu¤u gibi kenetlenmeli ve sonuna kadar onlarla yan›p tutuflmal›y›z. TEKEL iflçisine yönelik bir sald›r› tüm emekçilere yap›lm›fl bir sald›r›d›r ve bu sald›r›ya her alandan cevap verilmelidir. TEKEL’e sald›r› gerçeklefltirilirse devrimci-demokrat sendika ve flubelerin soka¤a dökülmeye ve tepki göstermeye dönük önceden al›nm›fl karalar› mevcuttur. Bu kararlar›n ka¤›t üzerinde kalmamas› için büyük çaba harcanmal›d›r. Gösterilecek tepkinin biçimleri gelifltirilmeli; yol kesmeler, iflyeri iflgalleri, yürüyüfller h›zl› ve etkili bir biçimde hayata geçirilmelidir. Emekçi mahalleleri TEKEL için birer eylem alan›na çevrilmeli, en genifl kesimlerle militanca bir tepki örgütlenmelidir. TEKEL direniflinde gelece¤in iflçi s›n›f› mücadelelerinin nabz› atmaktad›r. Bu direniflin kararl› bir çarp›flmayla olabilecek en ileri düzeyde sonuçlanmas› için tüm güçlerimizle TEKEL’in etraf›nda kenetlenmeliyiz.


‹flçi-köylü 5

‹flçi/köylü

4-19 Mart 2010

‹fl cinayetlerinde “durmak yok, yola devam!” Al›nmayan güvenlik önlemleri ve hiçe say›lan canlarla çal›flman›n ad› ölüme yolculuk olmaya devam ediyor. Eme¤inin karfl›l›¤›n› almadan yaflamaya ve bir avuç kan emicinin cebini doldurmaya “mahkûm” b›rak›lan iflçilerin ölüm yolculu¤unu duymamak art›k imkâns›z bir hale geldi. Bursa’da Mustafa Kemal Pafla’da bulunan maden oca¤›nda yaflanan grizu patlamas› maden ocaklar›n› tekrar gündeme getirirken bir yandan da Davutpafla’y›, Tuzla Tersanelerini, kot tafllama atölyelerini hat›rlatt› herkese. Son olarak flimdi de Bal›kesir oldu, ölüme giden yolculu¤un adresi. 23 fiubat günü Dursunbey’de bulunan fientafl Maden Oca¤›’nda ya-

flanan grizu patlamas› sonucu 14 iflçi yaflam›n› yitirdi. Patlaman›n ard›ndan ç›kan yang›ndan kaynakl› arkadafllar›n› kurtarmak isteyen iflçiler bunu yapamaman›n ac›s› ile kavran›rken, hükümet yetkilileri ise paylar›n› örtmenin telafl› içinde ölenlerin ve yaral›lar›n iflçilerinin ailelerine ne kadar “kan paras›” ödeyeceklerinin hesab›n› yapmaya bafllad›lar. Patlaman›n ard›ndan hastaneye kald›r›lan yaral› iflçiler, hastanenin yan›k merkezi bulunmamas› ve uzman doktorun olmamas› nedeniyle uzun bir süre muayene edilemedi. Ayr›ca hastanenin morgu da yeterli olmay›nca yaflam›n› yitiren iflçilerin cenazeleri bölgedeki so¤uk hava deposunda saatlerce bekletildi.

rotesto p a d ’ a s Bur

Egemenlerin “örnek bir iflletme” diye kamuoyuna yans›tt›klar› Dursunbey ilçesine ba¤l› Odaköy’de Sentafl Madencili¤e ait kömür oca¤›nda 1 Haziran 2005’te 1 iflçi, 2006 1 Haziran’›nda 17 iflçi, 23 fiubat 2010’da 14, toplam 32 iflçi patronun kâr h›rs› nedeniyle ifl güvenli¤i ve ifl sa¤l›¤›na yönelik herhangi bir önlem al›nmamas› yüzünden yaflam›n› yitirdi. 26 fiubat günü TEKEL ‹flçileriyle Dayan›flma Platformu bileflenleri Osmangazi metro istasyonunda toplanarak “Dün Bursa, bugün Bal›kesir, patron öldürüyor, devlet koruyor, ifl cinayetlerine son” pankart› açarak Kent Meydan›’na kadar sloganlarla yürüdü. Platform ad›na yap›lan aç›klamada, katliam›n sorumlular›ndan hesap sorulmas› gerekti¤i; güvencesiz, sigortas›z, sendikas›z ve kurals›z çal›flt›rmalar nedeniyle ifl cinayetlerinin devam etti¤i belirtildi.

Esenyurt’ta 10 iflçi iflten ç›kar›ld›; Direnifl sürüyor!

Esenyurt Belediyesi’nde çal›flan iflçilerin sendikal haklar›na sahip ç›karak bafllatt›klar› direnifl 200’lü günlere ulafl›rken Belediye’nin sald›r›lar› da sürüyor. Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube’de örgütlü olan iflçiler, AKP’li Belediye Baflkan› Necmi Kad›o¤lu’nun “ya sendikadan istifa edersiniz ya da iflinizden olursunuz” tehdidine karfl› insanca ve örgütlü bir yaflamdan yana tav›r alarak sendikalar›na sahip ç›kt›lar. Buna tahammül edemeyen Necmi Kad›o¤lu, 16 iflçiyi iflten ç›kard›. Böylece iflçiler de Esenyurt’ta 200 takvim yapra¤›n› devirecek bir direnifle bafllad›. Esenyurt halk›yla birlikte sald›r›lara, gözalt›lara, tehditlere karfl› coflkulu bir flekilde devam eden direniflte, iflçiler Bo¤az Köprüsü’nü de keserek taleplerinde kararl› olduklar›n› hayk›rm›fllard›. Direniflin kararl› bir flekilde devam etmesi ve Esenyurt halk› ile giderek daha fazla kaynaflmas› üzerine AKP’li Kad›o¤lu geri ad›m atarak iflten ç›kard›¤› ilk 7 iflçiyi ifle geri ald›. D›flar›da direnifli sürdüren sendika, bu süre içinde içerdeki iflçileri de örgütlemek için yo¤un bir çaba sarf etti. Üye say›s›n› 30’lardan 80’lere ç›karmay› baflard›. ‹flyerinde örgütlü bulunan ve Toplu Sözleflmesi yeni sona eren Genel-‹fl Sendikas›na üye iflçiler de yönetimin geri tutumuna tepki olarak Belediye-‹fl Sendikas›na geçmeye bafllad›. Direniflin bafllad›¤› ilk günden bu yana iflçilerin yan›na bir kez bile u¤ramayan Genel-‹fl Sendikas› yönetimi, sözleflmenin bitmesi ile yetkisini de kaybetti. D›flar›da direniflin devam etmesi onunla paralel içerde örgütlenme çal›flmas›n›n devam etmesinin bir sonucu olarak iflçiler Belediye-‹fl Sendikas›na üye oldu. fiu ana kadar 40 Genel-‹fl üyesi iflçi Belediye-‹fl 2 No’lu fiubeye geçti. ‹flçilerin bu yöneliminden rahats›z olan Kad›o¤lu 7 iflçiyi ifle al›rken 10 iflçiyi ise iflten ç›kard›. Daha sonra bir iflçiyi “yanl›fll›k oldu” diyerek ifle geri ald›. Edindi¤imiz bilgilere göre iflçiler önümüzdeki günlerde sendika ile bir toplant› gerçeklefltirerek direnifl çad›r›ndaki yerlerini alacak. Esenyurt’ta direnifl iflten at›lmalara ve bask›lara ra¤men devam ediyor. Öte yandan belediye ifl kolunda ‹stanbul’un birçok bölgesinde T‹S görüflmeleri de bafllad›. TEKEL direniflinin iflçiler üzerinde önemli bir moral ve motivasyon yaratt›¤› bu atmosferin görüflmelere yans›yaca¤› belirtiliyor. (‹stanbul)

ÇEMEN ‹fiÇ‹LER‹NE POL‹S SALDIRISI Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan Çemen Tekstil’de çal›flan D‹SK Tekstil ‹flçileri Sendikas›’na ba¤l› 300 iflçinin bafllatt›¤› direnifl, tehdit ve benzer tüm sald›r›larla engellenmeye çal›fl›l›yor. Direnifl alan›nda ›s›nmak için atefl yakan iflçilere karfl› “yang›n ç›kartacaklar” diye itfaiye ça¤›ran patronun bahaneleri bitmiyor. Son olarak da patronun “usulsüz grev” iddias› ile açt›¤› dava, iflçilerin kazan›m› ile sonuçland›. ‹flçiler 23 fiubat günü patronun mahkeme karar›n› uygulamamas›n› fabrika önünde protesto etti. Eylemin ard›ndan iflçiler, vardiya de¤iflimi için gelen servis arac›n›n yolunu kesti. Yol kesme eylemi s›ras›nda polisin sald›r›s› ise gecikmedi. Sald›r› s›ras›nda 2 iflçi yaralan›rken bir-

Bu arada burjuva bas›n da “kaza”da yaflam›n› yitirenlerin “ac› hikayeleri”ni bulup ç›karmakla meflguldü. Patlaman›n ard›ndan “biz madencilerin kaderi bu” aç›klamas› yapan maden sahibi Nihat Kosova, di¤er tüm katil patronlar gibi önce göstermelik olarak tutukland›, sonra sa¤l›k sorunlar› bahane edilerek serbest b›rak›ld›. Yaflanan bu ve benzer ifl cinayetlerini bir kaza olarak nitelendirmek büyük bir hata olur. Yap›lan araflt›rmalar da bu gerçekli¤i göz önüne sermektedir. Türk-‹fl’e ba¤l› Maden-‹fl Sendikas›n›n yapt›¤› araflt›rmalar neticesinde Türkiye’de 1983-2009 y›llar› aras›nda 13 büyük maden “kazas›” gerçekleflti¤i ortaya ç›k›yor. Büyük maden “kazalar›n›n” 10’u grizudan kaynaklan›rken 2’si göçük, 1’i de yanma nedeniyle meydana gelmifl. Bu “kazalarda” toplam 520 iflçi hayat›n› kaybetmifl.

Kaza de¤il cinayet “Kömür yan›yordu. Pazartesi günü saat 08.00’e kadar çal›flt›lar. ‹flçiler zehirlendi. Ama bize inanmad›lar. Orada bizi çal›flt›rmaya devam ettiler. ‹çerde kimi kusuyor, kimi bay›l›yordu. Hâlâ bizden ifl bekliyorlard›. 2.5 saat bu flekilde çal›flt›k. Afl›r› derecede duman ve koku vard›. Oradan ç›kt›k ama bizi baflka yere verdiler. Duman›n etkisiyle bay›lmak üze-

Özellikle Karadeniz Bölgesinde uygulanmas› düflünülen HES projeleri ile bölgede ciddi bir do¤a katliam› olaca¤› kesinken yetkililer çeflitli etkinliklerle projeleri faydal› göstermeye çal›flmakta, bunun ikna edici olamad›¤› durumlarda ise difllerini göstermekten çekinmemektedir. Oysa bu projelerin uygulanmas› halinde aç›lacak yollar için patlat›lacak dinamitler, kesilecek a¤açlar nedeni ile bitki ve hayvan çeflitleri kaybolacak, a¤açlar kesilecek ve sular›n tünellere al›nmas› ile nem yok olacak, bitki örtüsü de¤iflecek, küresel ›s›nman›n da etkisi ile de kurakl›k ve ani afl›r› ya¤›fllar sonucu çok daha büyük heyelanlar olacakt›r. Karadeniz Bölgesindeki dereler üzerine yapt›r›lacak 100 Hidroelektrik Santral (HES) için DS‹’nin Erzurum Tortum’da düzenledi¤i toplant›ya kat›lan Vali Sebahattin Öztürk, önce TEMA temsilcisinin elinden mikrofonu ald›, ard›ndan da köylüleri tehdit etti.

reydik. Kömür afl›r› de¤il ama kendi kendine yan›yordu. Özgür bey diye bir mühendis vard›. Bunu kendisine söyledik. Bizi göndermediler.” Yukar›daki anlat›m maden kazas›ndan yaral› kurtulan ancak kazada abisini kaybeden Talat Tanr›kulu’na ait. Bu k›sa anlat›m dahi olaydan bir kaza de¤il cinayet olarak bahsetmenin daha do¤ru olaca¤›n› gösteriyor. Ayr›ca Maden Mühendisleri Odas› taraf›ndan 2009 Aral›k tarihli Madenlerde Arama Kurtarma Risk Haritas› Raporuna göre Türkiye’de maden iflçileri aç›s›ndan toplam dokuz riskli bölge var ve Bal›kesir bu bölgelerden biri. Burada 600 madenci çal›fl›yor. Bölgenin ne kadar riskli oldu¤u 4 y›l önce yine ayn› madende meydana gelen kazayla da ortaya ç›km›flt›. 1 Haziran 2006 tarihinde yine ayn› madende grizu patlamas› meydana gelmifl, 17 iflçi ölmüfltü.

‹flçiler için dökülen timsah gözyafllar› kimin? Yerin yedi kat alt›nda iflçiler kar›n toklu¤una ölüme meydan okuyor. Yaflanan kazalar ise egemenler taraf›ndan ifl kolunun ola¤an halleri diye adland›r›l›yor. 4 y›l önce ayn› maden oca¤›nda yaflanan patlaman›n ard›ndan Enerji ve Tabi Kay-

Vali’den köylülere tehdit! Belediye baflkanlar›, muhtarlar ve halk›n kat›ld›¤› toplant›da DS‹ Bölge Müdürü Mustafa Bahad›r, Erzurum’daki dere ve çaylar›n üzerine 100 HES yapt›r›laca¤›n› ve bunlar›n yörede yaflayanlara olumlu etkileri olaca¤›n› iddia etti. Halk ise akarsular üzerine konulacak HES’ler yüzünden k›rm›z› benekli do¤al alabal›klarla birlikte tüm canl›lar›n yok olaca¤›n› belirtti. Ard›ndan söz alan TEMA ‹l Temsilcisi Ifl›l Bedirhano¤lu, flunlar› söyledi: “Yapt›klar›n›z yapacaklar›n›z›n teminat›ysa çok tehlikeli bir durum. Su kaynaklar› vatandafl›n haberi olmadan sat›ld›. Bu su öncelikle burada yaflayanlara ait. Sonra bizlere ve kentlerdekine ait. Elbette enerji üretilmeli. Ancak, 1980 y›l›ndaki su verileriyle harita üzerinde yap›lm›fl Çevresel Etki De¤erlendirmesi (ÇED) raporlar›yla çev-

AKP’den sat›l›k kelepir köy!

Hükümet oldu¤u günden bu yana efendileri için gece gündüz çal›flarak durmadan yol alan AKP, yeni bir icraat›n daha alt›na imza att›. Ülke tarihinin en büyük özellefltirmelerini AKP hükümeti eliyle gerçeklefltiren egemenlerin gözü flimdi de köylerde. AKP’nin tar›m› tasfiye politikalar›na flimdi de köylerin sat›lmas› eklendi. ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n haz›rlad›¤› yeni Köy Kanunu, hükümetin köylülere bak›fl›nda çok da bir de¤ifliklik olmad›¤›n› gösteriyor. 1924 tarihli Kanunun de¤iflmesini amaçlayan ve taslak aflamas›nda olan tasar› ile birlikte Türkiye Köyler Birli¤i’nin ve Köy Meclisleri’nin kurulmas› öngörülüyor. Ancak Kanunun en önemli uygulamalar› ise sat›r aralar›nda gizli. Tasar›n›n 42. maddesinin 5. f›kras›nda yer alan hazinenin mülkiyetinde olan ancak kamu hizmetine aç›lmam›fl yerler köyün ortak kullan›m alan› olmaktan ç›kar›l›yor. Vasf›n› kaybetmifl orman ve meralar ile

köyün ihtiyaç duymad›¤› yaylak, k›fllak, çay›r, harman yeri ve benzeri ortak kullan›m alanlar› köy yerleflim plân›n›n onay› ile bu vas›flar›n› kendili¤inden kaybediyor. Bu yerler valilikçe köy tüzel kiflili¤i ad›na tapuya tescil ediliyor. Ayn› maddenin 6. f›kras›na göre ise bu alanlar plana göre en çok 2000 metrekare olarak köy nüfusuna kay›tl› kiflilere sat›labilmekte. Al›nan para köy tüzel kiflili¤i ve il özel idaresi aras›nda paylafl›l›yor. Yeni düzenleme ile birlikte devlete ait olan bütün sahipsiz yerler, sular ile kayalar, tepeler, da¤lar gibi tar›ma elveriflli olmayan yerler ve bunlardan ç›kan kaynaklar art›k özel kiflilere sat›labilecek. Taslak mera, yaylak, k›fllak gibi alanlar›n da özel kiflilerin sat›fl›na aç›k hale getiriyor. Ç›kar›lan yasalarla büyük oranda gerileyen hayvanc›l›¤a da böylelikle son darbede vurulmufl olacak. Havyac›l›kla geçimini sa¤layan köylülerin kulland›¤› alanlar ellerinden al›narak özel sektöre aç›lm›fl olacak.

Orman köyleri talan edilecek! Yasa ile birlikte bir süredir orman vasf›n› yitirmifl arazilerin (2-B) sat›fl› ile ilgili de¤iflikliklere de son hali veriliyor. Çevre ve Orman Bakanl›¤› ile Maliye Bakanl›¤›’n›n, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlü¤ü ile birlikte yürüttü¤ü çal›flma ile bu arazilerin orman vasf›n› neden yitirdi¤i incelenmeden özel ki-

çok iflçi de darp edildi. Direnifl alan›na panzerlerle gelen polis sald›r›n›n ard›ndan iflçileri çad›rlar› y›kmakla tehdit etti. Her f›rsatta iflçileri gözalt›na alan polis, iflçilerin “neden patron hakk›nda ifllem yapm›yorsunuz?” sorusuna ise “bizim görevimiz o de¤il” fleklinde yan›t veriyor.

SES’TEN DAYANIfiMA EYLEM‹ Antep SES grevdeki iflçilerle dayan›flma eylemi gerçeklefltirdi. 25 Aral›k Devlet Hastanesi’nde Acil’in önünde toplanan kitle “Ne 4-B, Ne 4-C, Herkese güvence”, “TEKEL ve Çemen iflçileri yaln›z de¤ildir” pankartlar›n› açt›. Bas›n aç›klamas›n› Antep SES Baflkan› Behçet Eflkili okudu. Eflkili aç›klamada grevdeki iflçilerin kölece yaflama koflullar› alt›nda yaflad›¤›n› belirtti ve hükümet taraf›ndan sa¤-

reye zarar veriyorsunuz. ‹nsanlar›n göç etmesine neden oluyorsunuz. ÇED raporlar›n›n masa bafl›nda yap›ld›¤›n› iddia ediyoruz. Vatandafla ‘yar›n sizi ma¤dur etmeyece¤iz’ diyorlar. Ama sözleflmelerde böyle bir fley yok. Kimse milyon dolarlardan vazgeçip köylüyü düflünecek de¤il” dedi. Bu elefltiriler karfl›s›nda sinirlenen Vali Öztürk, “Yeter art›k” diyerek TEMA temsilcisi Ifl›l Bedirhano¤lu’nun elinden mikrofonu ald›. Öztürk, “Han›mefendi sizi dinledik. De¤erli arkadafllar biz buraya sizi bilgilendirmek için geldik. Ancak fazla vaktimiz yok” dedi. Bedirhano¤lu’nun “Herkesin vakti çok k›ymetli. 200 kifliyi de dinlemek zorundas›n›z” demesi üzerine bu kez Vali “Yapmay›n yahu. ‹flimi sizden mi ö¤renece¤im” diye karfl›l›k verdi ve ard›ndan köylüleri “HES’lerle ilgili olarak buraya gelenlere yard›mc› olunuz. Yoksa can›n›z yanar” diyerek tehdit etti. (H. Merkezi)

flilere sat›fl›n›n önünü açmaktad›r. Mevcut yasaya göre 2-B arazileri yaln›zca Orman köylülerinin kullan›m›na aç›labiliyor ancak mülkiyeti köylüye verilmiyor, özel kiflilere sat›fl› yap›lam›yordu. Yasa ile orman vasf›n› kaybetmifl tarla, ba¤, bahçe, meyvelik, zeytinlik, f›nd›kl›k, f›st›kl›k gibi çeflitli tar›m alanlar› veya otlak, k›fllak, yaylak gibi hayvanc›l›kta kullan›lmas›nda yarar oldu¤u tespit edilen araziler ile flehir, kasaba ve köy yap›lar›n›n toplu olarak bulundu¤u yerleflim alanlar› hazine taraf›ndan 2-B kapsam›na al›nmaktad›r. Bu düzenlemenin ne anlama geldi¤ini ise son y›llarda büyük bir art›fl gösteren orman yang›nlar› çok aç›k bir flekilde göstermektedir. Geçti¤imiz son 7 y›la göre yüzde 31 oran›nda artan orman yang›nlar› ile 2008 y›l› içinde 10 bin hektar yani 20 bin futbol sahas› büyüklü¤ünde verimli ormanl›k alan kül oldu. Yang›nlardan hemen sonra bu bölgelerin 2-B kapsam›na al›narak özel sektöre sat›lmas›, düzenlemenin amac›n› da net olarak göstermektedir. IMF ile yap›lan anlaflmalarla köylü nüfusunu yüzde 8’lere çekmeyi hedefleyen hükümet bu direktifleri yaflama geçirmek için hiç zaman kaybetmemektedir. Bu politikalar›n sonucunda hayvanc›l›k yapan köylüler büyük sorunlarla karfl› karfl›ya kalacak. Özellikle de orman köyleri büyük bir talan ve ya¤maya maruz kalacakt›r. Göç etmek zorunda kalacak milyonlarca köylü büyük flehirlerde iflsizlik, açl›k ve sefaletle bo¤uflmak zorunda b›rak›lacakt›r. (H. Merkezi)

l›k hizmetinin SSGSS ile piyasaya terk edildi¤ini vurgulad›.

D‹RENE D‹RENE KAZANACA⁄IZ! Antep’te YDG, SGD, DÖB, Genç-Sen, Gençlik Muhalefeti, Mesop gençli¤i taraf›ndan grevdeki iflçilerle dayan›flma eylemi yap›ld›. Gaziler Caddesi’nin bafl›nda toplanan kitle “Esenyurt, Marmaray, ‹tfaiye, Kent A.fi, TEKEL, Çemen iflçileri kavgay› büyütüyor, gençlik yürüyor” pankart›yla Bal›kl› Park›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Halk taraf›ndan ilgi ile izlenen eylem s›ras›nda kitle “Örgütlü bir halk› hiçbir kuvvet yenemez”, “Ölmek var dönmek yok”, “Hak verilmez al›n›r zafer sokakta kazan›l›r” vb. sloganlar att›. Parkta bas›n aç›klamas› okundu. Aç›klamadan sonra Çemen iflçilerine yap›lacak ziyaret için

naklar Bakan› Hilmi Güler “Bunlar maalesef madencilikte olagelen kazalar. Maalesef madencili¤in tabiat gere¤i olan fleyler” sözleri ile ifl kollar›nda yaflanan kazalar› meflru k›lmaya çal›flm›flt›. fientafl Madencilik’in sahibi Erhan Ortaköylü ise “biz madenciler bu olaylar› yaflamak zorunday›z” sözleri ile ayn› anlay›fl›n temsilcili¤ini yapmaktad›r bugün. Nas›l olsa onlar için “kâr gelecek yerden can esirgenmez”. (H. Merkezi)

Kim tutar seni patron! 2008’in sonunda patlak veren ve dünyay› sarsan ekonomik kriz, milyonlarca insan› iflsiz b›rakm›fl, daha fazla yoksullu¤a, açl›¤a mahkum etmifltir. Ülkemizdeki sömürücü temsilcileri her ne kadar, gözümüzün içine baka baka hala krizden etkilenmedi¤imizi iddia etse de, artan iflsizlikten, boflalan mutfa¤›m›zdan krizin bizi nas›l yoksullaflt›rd›¤›n› biliyoruz. Krizin ülkemizi etkiledi¤inin bir kan›t› daha var: O da krizin “Forbes-Türkiye” dergisinde her sene yay›nlanan “Türkiye’nin En Zenginleri” araflt›rmas›… Ne de olsa “etkilenmek” derken herkes de yoksullaflacak diye bir fley yok! Kriz sayesinde servetlerini ikiye katlayanlar da var! Milyar dolarlarla ifade edilen ve krizin “etkisiyle” sürekli artan servetlerin sahipleri elbette yine; Hüsnü Özye¤inler, Ali A¤ao¤lular, Rahmi Koçlar, Sabanc›lar oldu. Bu y›lki en zenginler listesine göre, patronlar bu y›l, önceki y›la göre 24 milyar dolar daha fazla kazand›lar. 100 patronun toplam serveti; 87 milyar dolar oldu. (Yani geçen seneye göre % 55 artt›.) Asl›nda aç›klanan bu liste, krizin kimleri nas›l vurdu¤unu çok net bir biçimde ortaya sermektedir. Tafleronlaflman›n, güvencesiz çal›flt›rman›n ve sömürünün ne kadar azg›nlaflt›r›ld›¤›n›n kan›t›d›r. Ve bu liste, eme¤imize sahip ç›kman›n önüne konulmaya çal›fl›lan krizi f›rsata çevirenlerin listesidir. (H. Merkezi)

halk da davet edildi. Kotin önünde toplanan kitle sloganlar eflli¤inde Çemen Tekstil’in yolunu tuttu. Çemen iflçilerinin yan›na yetiflti¤imizde polisin iflçilere sald›rd›¤›n› ö¤rendik. “Çemen iflçisi yaln›z de¤ildir” slogan›n› att›k.

ÇEMEN’E SALDIRIYI KINIYORUZ! Çemen iflçilerinin grevin 42. gününde u¤rad›¤› sald›r› YDG, SGD, DÖB, Genç-Sen ve Mesop gençli¤i taraf›ndan bir yürüyüflle protesto edildii. K›rkayak Park›’nda toplanan kitle, sloganlarla yürüdü. Yeflilsu dura¤›nda okunan bas›n aç›klamas›nda; iflçilerin her türlü koflul alt›nda direndi¤ini, bu zorlu koflullar›n yan›nda bir de polisle mücadele etmek zorunda kald›klar› belirtildi. (Antep YDG)


‹flçi-köylü 6

Denge Azadi

4-19 Mart 2010

Söylemde “aç›l›m”, uygulamada tasfiye ve inkar! Emperyalizme hizmette s›n›r tan›mayan yerli uflaklar›n gündemi flu aralar oldukça yo¤un ya da bize öyle yans›t›l›yor. Üniversiteler sahas›ndaki çat›flma (YÖK üyelerinin seçimi meselesi), cumhurbaflkan› seçimleri ve o meflhur 367 tart›flmas›, ard›ndan gelen irili ufakl› sürtüflmeler ve tart›flmalar bizlere demokrasi mücadelesi diye yutturulmaya çal›fl›ld›/çal›fl›l›yor. Toplumun genifl bir kesimi yarat›lan laik, anti-laik; bürokrasi yanl›lar› ve “demokrasi yanl›lar›” diye bir kutuplaflmaya sokulmak istendi ve as›l sürtüflme konusu özellikle gizlenmeye çal›fl›ld›. Devlet içinde bir hesaplaflma oldu¤u yaygaras› kopar›lmakta (ki bu belli yönleriyle böyledir) ve bu “savafl›n” bir “demokrasi savafl›” oldu¤u propagandas› yap›lmakta. Devletin kötü çocuklar›ndan ar›nma operasyonundan söz edilmekte, ad›na Ergenekon denilen bu operasyonla birlikte TC’nin yapt›¤› bütün pis ifllerin hesab› da kancay› takt›klar› piyonlara ç›kar›lmaktad›r! fiu günlerde hükümet ve yarg› aras›ndaki sürtüflmenin beraberinde yeni tart›flmalar› da getirdi¤ini görmekteyiz: “Yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤› ve tarafs›zl›¤› meselesi.” Hat›rlayacak olursak; Erzincan Cumhuriyet Baflsavc›s› ‹lhan Cihaner’in tutuklanmas›yla birlikte Hâkimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu (HSYK) da bir atak gerçeklefltirmifl ve savc› Cihaner’i görevinden alan Erzurum özel yetkili savc›lar›n›n yetkilerini kald›rd›¤›n› duyurmufltu. Bunun üzerine hepimizin flahit oldu¤u yarg› ile ilgili tart›flmalar al›p bafl›n› gitmifle benziyor. Yarg›tay ve Dan›fltay peflis›ra HSYK’y› destekleyen aç›klamalar yapm›fl ve hükümeti hedef alm›flt›.

Peki, gerçekten ma¤dur kim? Bizler asl›nda yap›lan bu ma¤dur edebiyat›n› gayet iyi bilmekteyiz. Ancak her

taraftan yarg› ba¤›ms›zl›¤› tart›flmas›na kat›lan kesimler, bu iflin propagandas›n› öyle yapmaktad›rlar ki, emekçi halk›n kafas›n› bir hayli kar›flt›rmaktad›rlar. Hükümet yanl›lar› ve ordu yanl›lar› diye kitleyi yapay gündemlere bo¤makta ve halk›n gündemlerini bask›layabilmekteler. Bir süreli¤ine

de olsa yapay tart›flmalar kitlelerin gündemine girmekte, eskiyince de bir yenisi yarat›lmaktad›r. “Demokrasiyi savunanlara” destek olunmas› gerekti¤ini belirten ve halk› seferberli¤e ça¤›ran “ayd›nlar›m›z” ç›kmakta ve onlar da bu kirli oyundaki yerlerini do¤rudan veya dolayl› olarak almaktalar. Organize gerçeklefltirilen halk›n gündemini manipüle oyununa tüm halk düflmanlar› yan›t vermekte ve geliflebilecek kitle hareketlili¤inin de önünü kesmeye çal›flmaktalar. Oysa “ma¤duruz” diyen güçlerin aralar›ndaki mücadele bir uflakl›k mücadelesidir her haliyle. “Demokrasi mücadelesi” diye halka yutturulmaya çal›fl›lan, “hukukun üstünlü¤ü” diye halka sunulanlar kocaman bir yalandan baflka bir fley de¤ildir. T. Erdo¤an bugün ç›k›p da; “Biz ileri demokrasiyi savunuyoruz” diyebilecek kadar ileri gidiyorsa bizlerin yapaca¤›

Peki toplu mezarlar ordunun hangi plan›nda? TC ordusunun; son günlerde s›kça koç›kart›ld›. 6 Mart 1998 y›l›nda TC ordusu ile nuflulan “Balyoz plan›” ile iktidar u¤runa gerilla aras›nda 4 gün süren çat›flmalarda fleher katliam›, her cinayeti, her sald›r›y› mühit düflen 30 gerillaya ait oldu¤u belirlenen bah sayd›¤› bir kez daha görülmüfltür. Anbu toplu mezar, TC’nin mübah yollar›ndan cak devletin imha ve inkâr sald›r›lar›nda binbiridir. 2009 y›l›n›n sonlar›nda yine Bingöl’de lerce yi¤it insan›n› yitiren Kürt halk›, bunu 38 gerillan›n cesedinin konuldu¤u bir toplu zaten tecrübelerinden bilmektedir. mezar daha bulunmufltu. Defalarca katli“Balyoz plan›” ama u¤rayan ve bu TC ordusunun PKK’ye yönelik ile kafalar›na balyoz katliamlar› koruyan düflen ve TC orduoperasyonlar›nda katletti¤i gerillalabir devlete karfl› sunu “ay›playanlar”, r› gizleyerek toplu halde gömdü¤ü ulusal mücadele yübu insanl›k d›fl› olayrüten Kürt halk›n›n mezarlara bir yenisi yine Bin- lara çanak tutan ve bu tecrübelerinden gözlerini kapatangöl’de, ‹HD’nin çabalar› sonucu biri de, son bir y›l lard›r. Sistem bekçiiçinde a盤a ç›kan a盤a ç›kart›ld›. si ve emperyalist toplu mezarlarufla¤› olan ordunun d›r. TC ordusunun PKK’ye yönelik operasdi¤er sistem temsilcilerinin “t›rna¤›na tafl yonlar›nda katletti¤i gerillalar› gizleyerek de¤direcek” korkusuyla ç›kar›lan bu toz-dutoplu halde gömdü¤ü mezarlara bir yenisi yiman, bu topraklarda nice “mubah” yolla, ne Bingöl’de, ‹HD’nin çabalar› sonucu a盤a halka kan kusturmufltur. (H. Merkezi)

Dün oldu¤u gibi bugün de Dersim’in do¤as› ve insanlar› katledilmeye, halk göçe zorlanmaya, asimile edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Çeflitli söylemlerle gündeme getirilen barajlar da bu sald›r›n›n bir parças› asl›nda. Bunlara karfl›, isyan› ve mücadeleyi yayg›laflt›rmak için kurulan Munzur derneklerinden biri olan Sar›gazi’deki Munzur Kültür Derne¤i “Munzur direncimizdir! ‹nsan do¤as›n› kuflatarak yok edemezsiniz!” fliar›yla yola ç›karak 27 fiubat Cumartesi günü bir dayan›flma etkinli¤i düzenledi. Etkinlikte ilk olarak gecenin amac›n› anlatan konuflmalar yap›ld› ve fliirler okundu. Ard›ndan dernek ad›na aç›l›fl konuflmas› yap›ld› ve ’38 katliam›n›, barajlara karfl› yap›lan eylemleri anlatan bir sinevizyon gösterimi yer ald›. Daha sonra Munzur Çevre Derne¤i ad›na

tek fley vard›r; Gerçekleri halka anlatmak, durmadan halka söylenen yalanlar› deflifre etmek.

Sald›r›larda aç›l›m Bu “kaos” ortam›nda biraz haf›zam›z› yoklarsak gerçeklikle yüzleflmekte güçlük çekmeyiz. Yak›n tarihimize bakal›m; yap›lan tüm askeri darbelerde en büyük zarar› emekçi halk ve onun politik öncüleri görmüfltür. Keza bugün “darbe karfl›tl›¤›na”, “demokrasi flampiyonlu¤u”na soyunanlar, darbenin ma¤duru de¤il, ürünü olarak ortaya ç›km›fllar-

d›r. Her f›rsatta “darbe karfl›t›” nutuklar atan Erdo¤an ve flürekas› da böylesi bir sürecin ürünüdür. Bundan dolay›d›r ki, gerçek darbecilere, onlar›n anayasalar›na dokunmuyorlar. Gerçek tablo bu olmas›na ra¤men Erdo¤an ve suç ortaklar›n›n “Aç›l›m” yalanlar›n›n ezilen ulus, az›nl›k milliyetler ve baz› mezhepler içinde belli düzeyde yank› bulmas› ciddi bir sorgulamay› hak ediyor. Özellikle süren bu iç iktidar mücadelesinde hükümet kanad›n›n “Kürt aç›l›m›” kart›n›n Kürtler içinde belli bir beklenti ya-

TC, her ne kadar hükümet “bir sorun yok” diyerek tersini iddia ediyor olsa da, düflünce ve bas›n özgürlü¤ü konusunda dünyan›n en gerilerinde yer al›yor. Demokrasiden nasibini almam›fl TC’nin Kürtçe devlet bu sald›r›lar›ndan en çok etkilenen kesimlerden biri de flüphesiz ki yurtsever bas›nd›r. Muhabirleri gözalt›na al›nan, tutuklanan, kimi zaman öldürülen; gazete bürolar› bas›lan ve sürekli kapatmalarla karfl› karfl›ya kalan yurtsever bas›na yönelik sald›r›lara bir yenisi daha eklendi. Geçti¤imiz günlerde tek günlük Kürtçe gazete olan “Azadiya Welat”›n yaz›iflleri müdürü hakk›nda 21 y›l hapis cezas› ve-

Gece boyunca “Munzur özgür akacak”, “Munzur onurdur, onuruna sahip ç›k”, “TEKEL iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar› at›ld›.

Munzur’da 8 tane baraj yap›m›na baflland›¤›n› ama daha sonraki süreçlerde bunun bu say›da s›n›rl› kalmad›¤›n› dile

rilirken, flimdi de ayn› gazetenin daha önce yaz›iflleri müdürü olan Vedat Kurflun hakk›nda aç›lan davada mütalaa veren Savc›, Kurflun için 525 y›la kadar hapis cezas› istedi. Kurflun’un görevi s›ragüvencesinde: s›nda ç›kan gazetenin 103 say›s›n›n her biri hakk›nda “örgüt propagandas› yapt›¤›” gerekçesiyle 103 kez “örgüt propagandas› yapmak” bir kez de “örgüt üyesi olmak” gerekçeleri ile 525 y›la kadar hapsi istendi. Gazetenin her say›s› hakk›nda dava aç›lmas› Kürtçe’nin asl›nda hala yasakl› bir dil oldu¤unu da göstermifl ve “aç›l›m” ikiyüzlülü¤üne yeni bir örnek teflkil etmifltir. (H. Merkezi)

“Kürtçe yazman›n bedeli 525 y›l hapis”

MUNZUR D‹RENC‹M‹ZD‹R!

konuflma yapan baflkan Ali Barmagݍ

ratmas›n›n nedenleri üzerinde durmak gerekiyor. Gelinen aflamada bu beklenti bir hayal k›r›kl›¤›na dönüflmüfltür. Ama hala bir fleylerin olabilece¤i Kürt ulusal sorununun “demokratik, bar›flç›l yöntemlerle” çözülece¤i beklentisi önemli bir yer tutmaktad›r. Oysa bugün ortada bir Kürt aç›l›m›” yok. Ama sald›r›larda, yok saymada sistemli bir aç›l›m›n oldu¤u kesin. Yani egemenlerin planlar› çözmeye dönük de¤il, tasfiyeye dönüktür. Ki, bunun böyle oldu¤unu muhataplar› da art›k söylüyor. Ama izlenen prati¤e bakt›¤›m›zda bu söylemler belli düzeyde bofllukta duruyor. Hala esas projeler, beklentiler “demokratik bar›flç›l çözüme” endekslenmifl durumda. Ortaya konulan tüm hamleler bu projenin hayat bulmas›na odaklanm›flt›r. Oysa egemen s›n›flar›n “demokratik bar›flç›l çözümden” anlad›klar› tasfiyedir. Koflulsuz teslim olmad›r. DTP’nin kapat›lmas›, yüzlerce faaliyetçisinin tutuklanmas›, parti binalar›n›n bas›lmas›, Irak, ABD, TC aras›nda gerillaya dönük operasyonlar noktas›nda yap›lan görüflmeler önümüzdeki süreçte hangi yönde bir “aç›l›m” yap›laca¤›n› göstermektedir. Yürütülen bu ›rkç›-floven politikalar›n geri kitlelerde yaratm›fl oldu¤u zehirlenme, Kürtlere dönük linç giriflimlerine, parti binalar›n›n kurflunlanmas›na vesile olmaktad›r. Egemen s›n›f sözcüleri her f›rsatta sald›r›lar› teflvik ediyor. Öyle ki TEKEL direniflinin arkas›nda dahi PKK’yi aramak dönük nas›l bir ruh hali içinde olduklar›n› ortaya koymaktad›r. “Darbecilik”, “darbe karfl›t›”, “demokratikleflme” tart›flmalar› aras›nda ilerici, devrimci ve yurtsever kurumlara, gerillaya, iflçi s›n›f›na dönük sald›r›lar tüm h›z›yla devam etmektedir.“Darbe karfl›t›” nutuk atanlar, darbe dönemleri görüntülerini and›ran karfl›-devrimci pratiklere imza atmakta hiç tereddüt etmemektedirler.

getirdi ve amaçlanan›n bir kültürü yok etmek oldu¤unu söyledi. Daha sonra Grup ‹syan Atefli söyledi¤i ezgileriyle kitleyi coflturdu. Ve ar-

d›ndan Hozat Belediye Baflkan› Cevdet Konak söz olarak; “Dersim’deki tafl›n alt›na sadece elimizi de¤il gönlümüzü de koyal›m. Bu sald›r›lar yeni bir göç dalgas› yaratmaktad›r” diyerek barajlara karfl› mücadele ça¤r›s› yapt›. Konuflman›n ard›ndan Munzur Kültür Derne¤i bünyesinde çal›flmalar›n› yürüten halk oyunlar› ekibi sahne ald›. ‹lgiyle izlenen halk oyunlar› gösteriminden sonra Koma Çiya sahne alarak ezgileriyle halaylara vesile oldu. Ard›ndan da Ahmet Aslan’›n ezgileriyle gece sonland›. Dayan›flma etkinli¤inde Umut Yay›mc›l›k ve Yeni Demokrat Kad›n stantlar› da aç›ld›. Gece boyunca “Munzur özgür akacak”, “Munzur onurdur, onuruna sahip ç›k”, “TEKEL iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar› at›ld›. (Kartal)

Bask› ve zulmü kendini yakarak protesto etti TC’nin Kürt halk› üzerindeki bask› ve zulmü sürüyor. Binlerce kifli gözalt› ve tutuklama terörüne maruz kal›yor, kolluk kuvvetleri her eyleme azg›nca sald›r›yor, Kürt çocuklar› hapsedilerek iflkence ediliyor, toplu mezarlar a盤a ç›k›yor… Tüm bunlar› yaflayan ve gören Müslüm Do¤an adl› bir Kürt genci, PKK lideri A. Öcalan’›n Türkiye’ye getiriliflinin protesto eylemi sonras› kendini yakarak, Kürt halk› üzerindeki bask›lar› protesto etti. Lise ö¤rencisi Do¤an hayat›n› kaybetti.

Bölgede derinleflen kriz intihara sürüklüyor T. Kürdistan› bir yandan devletin bask› ve asimilasyon sald›r›lar›na maruz kal›rken bir yandan da yaflanan krizi devletin bu politikalar›n›n da etkisiyle daha derinlemesine yaflamaktad›rlar. Yoksullu¤un, iflsizli¤in en yüksek oldu¤u bölge illerinde, bu durum nedeniyle intihar olaylar›na her gün bir yenisi daha ekleniyor. Daha önce de intihar vakalar›n›n yafland›¤› Bingöl’de Ebabil Akgönül adl› bir genç kendini asarak intihar ederken; fi›rnak’ta da 5 bin TL borcu bulunan Musa Virevan evinin tavan›na as›l› bir halde ölü olarak bulundu.

“Kaçakç›lar” ‹ran ve Türkiye aras›nda, ölüm k›skac›nda ‹ran-Türkiye s›n›r›nda, her iki faflist ülkenin askerleri taraf›ndan ifllenen cinayetler sürüyor. 22 fiubat günü, Hakkari’deki Esendere s›n›r›ndan Türkiye’ye geçmek isteyen ‹ran vatandafl› 3 Kürt, ‹ran askeri taraf›ndan kurflun ya¤muruna tutuldu. 1 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i olayda di¤er iki kifli de a¤›r yaraland›. S›n›rdan geçerek yaflamlar›n› sürdürebilmek için hayat›n› tehlikeye atmak zorunda olan binlerce insan, “kaçakç›l›k” denilen bu ifli yap›yor!

K›z›n›n ismi “örgüt propagandas›” “Helin Kürdistan” ismini k›z›na vererek özlemini yans›tan Ahmet At›fl hakk›nda, “PKK’nin propaganda amaçl› kulland›¤› Kürdistan ismini k›z›na vererek örgüt propagandas› yapt›¤›” gerekçesiyle fianl›urfa Cumhuriyet Baflsavc›s› Bahar O¤uz taraf›ndan 5 y›l hapis istemiyle dava aç›ld›. At›fl hakk›nda daha önce de soruflturmalar yap›lm›fl ve At›fl, “çocuklara para vererek korsan eylem yapt›rma” gibi traji-komik bir iddiayla tutuklanm›flt›.

Yeni savafl düzeninde hedef çocuklar! TC’nin hapishanelerinde 3 binden fazla çocuk tutsak bulunmaktad›r. Bir k›sm› sistemin kurban› olarak çete, fuhufl, h›rs›zl›k, gasp vs. gibi suçlara bulaflan ve hapishanelerde bu çeliflkileri derinleflen çocuk tutsaklar›n di¤er k›sm› da TC’nin, özellikle son süreçte, Kürt halk›n›n mücadelesine dönük sald›r›lar›n›n bir parças› olarak tutuklanan “tafl atan” Kürt çocuklar›d›r. Varl›¤› tart›fl›lan A¤›r Ceza Mahkemelerinde yarg›lanan bu çocuklar, her gün on y›llara varan hapis cezalar› almaktad›r. Son olarak Baflbakan Erdo¤an’›, Diyarbak›r gezisi s›ras›nda protesto ederken gözalt›na al›narak tutuklanan 5 çocuktan her birine 7 y›l 5 ay hapis cezas› verildi.

Ceylan’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z! 28 Eylül’de, Diyarbak›r’›n Lice ilçesinde askeri Yayla Karakolu’ndan hedef gözetilerek at›lan havan topuyla katledilen 12 yafl›ndaki Ceylan Önkol’un hayat›n› anlatan bir film yap›ld›. “Beriya Tofane” (Tufandan önce) adl›, 16 dakikal›k filmde sald›r› k›nan›rken, bir yandan da devletin sald›r›lar› sonucu en çok çocuklar›n zarar gördü¤üne dikkat çekilmek isteniyor. Senaryosu Harun Özmen ve Ferit Karahan taraf›ndan yaz›lan filmin yönetmenli¤ini de Ferit Karahan yap›yor.

PKK de¤il, korucu öldürür! T. Kürdistan›’nda devlet eliyle halka yönelik yap›lan her sald›r›n›n ard›ndan “PKK yapt›”, “terör örgütünün ifli” gibi cümleler refleks haline getirilmiflti. Hatta bir dönem baflbakanl›k yapan Tansu Çiller olay› o kadar “abartm›flt› ki”, helikopterle yap›lan sald›r›lar› bile PKK’nin üzerine y›kmaya çal›flm›flt›. 1994 y›l›nda, Mardin Maz›da¤›’nda Davut Karçi öldürülmüfl ve bunun suçu da PKK’ye yüklenmiflti. Ancak geçen y›l yine Maz›da¤›’nda bulunan Bilge Köyü’nde 44 kiflinin öldürüldü¤ü korucular›n gerçeklefltirdi¤i katliam›n davas›nda, mahkemeye gönderilen tüfeklerin balistik inceleme raporu ile gerçek ortaya ç›kt›. Bilge Köyü katliam› san›klar›ndan korucu Burhan Çelebi’nin silah›n›n Karçi cinayetinde kullan›ld›¤› belirlendi.


Hapishaneler 12 Eylül’ü Aratm›yor… Hapishanelerdeki bask›lara maruz kalan tutsaklardan biri de PKK tutsa¤› Resul Y›ld›z. 22 Aral›k 2009 tarihinde tutuklanarak Metris Hapishanesi’ne konulan ve sonras›nda Rize Kalkandere L Tipi Hapishane’ye sevk edilen Y›ld›z, sevk s›ras›nda 48 saatlik ring iflkencesine maruz kald› ve giriflte ç›plak aramay› kabul etmedi¤i için hapishaneye al›nmayarak geceyi ringde geçirdi. Sonras›nda özel tim görünümlü gardiyanlar taraf›ndan zorla ç›r›lç›plak soyularak aranma iflkencesine maruz kald› ve 2 kiflilik bir hücreye konuldu. Konuyla ilgili olarak ‹HD ‹stanbul fiubesinde bir bas›n aç›klamas› yapan Resul Y›ld›z’›n ablas› Çilem Babahan, kardeflinin yaflam›ndan endifle duydu¤unu belirterek kardefline ve di¤er tutsaklara uygulanan bu dayatmalardan derhal vazgeçilmesini istedi. Aile Rize Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na suç duyurusunda bulunaca¤›n› aç›klad›.

Mardin ‹l ‹nsan Haklar› Kurulu’na flikayet dilekçesi göndermiflti. Dilekçeye 4 ay sonra; halen tutsak bulunan Kalkan’›n tahliye oldu¤unun, Özkan’›n baflka bir hapishaneye gönderildi¤inin ve Uçar’›n tedavisinin de yap›ld›¤›n›n tespit edildi¤i (!) cevab› verildi. * Maltepe Çocuk Hapishanesi’nde gasp ve kapkaç çeteleri taraf›ndan suça itilen 17 yafl›ndaki A.A, yaklafl›k 3 y›ld›r bulundu¤u hapishanede lösemi hastal›¤›na yakalanm›flt›. 6 ayd›r ‹stanbul Okmeydan› Araflt›rma Hastanesi’nin mahkûm ko¤uflunda bulunan A.A’n›n durumu giderek a¤›rlafl›yor. Çocuklar›n›n bir an önce serbest b›rak›l-

“Sessiz Ölüm Makineleri”; HAP‹SHANELER * Kürt ulusal hareketine dönük operasyon terörü sonras›, özellikle bölge hapishanelerinde yaflanan nüfus art›fl› beraberinde birçok hak gasp›n› da gündeme getiriyor. Van F Tipi Hapishane’de, yak›nlar›n› ziyarete giden aileler, iki saat boyunca, hapishanenin bekleme salonu bile olmad›¤› için d›flar›da ve so¤ukta bekletildi. Aileler, bu duruma isyan edince, hapishane askeri devletinin faflist karakterini yans›tarak havaya atefl açarak, ortam› terörize etti. * ‹nkâr politikas›, hapishanelerde en s›k uygulananlardand›r. Mardin M Tipi Hapishane’de tutulan Tuncay Gündo¤an, hapishanedeki arkadafllar› “Çölyak” hastas› Nesimi Kalkan, Mehmet Emin Özkan ve Süleyman Uçar’›n tahliye ve tedavi edilmesi için

mas›n› isteyen aile, hastane önünde yapt›klar› aç›klamada, çocuklar›n›n her gün a¤r›lar›ndan dolay› a¤lad›¤›n› ve bunun durumunu daha da ciddi hale getirdi¤ini söyledi. Hastane ve mahkûmiyet koflullar›n›n tedaviyi kötülefltirdi¤ini söyleyen aile, A.A’n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. 26 fiubat Cuma günü ‹stanbul Adli T›p Kurumu önünde bir bas›n aç›klamas› yapan ‹HD ‹stanbul fiube de A.A’n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. (H. Merkezi)

Muhammed Akyol’a zorla sevk sald›r›s› Adalet Bakanl›¤›’n›n efllerin ayn› hapishanede bulunabilece¤ini öngören genelgesinin ard›ndan kendisi gibi TKP/ML dava tutsa¤› olan Hiyam Yolcu ile nikahlanmak amac› ile Gebze M Tipi’ne sevki yap›lan Muhammed Akyol, 11 fiubat tarihinde slogan att›¤› gerekçesi ile yerlerde sürüklenerek daha önce kald›¤› Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi’ne sürgün sevk yap›ld›. 12 Ocak 2010 tarihinde Gebze M Tipi’ne sevk edilen Akyol, gazetemize gönderdi¤i yaz›l› aç›klamada “Daha geçti¤imiz günlerde H›rant’›n katili (kendi itiraf ve beyan›yla da sabit olan) adeta dü¤ün bayram ederek nikah k›yarken benim ve eflimin nikahlanmas›n›n engellenmesi nas›l izah edilebilir?” diye sordu. Aç›klaman›n devam›nda flöyle deniliyor; “Tutuklu olan efllerin ayn› hapishanede bulundurulabilece¤ini düzenleyen Bakanl›k genelgesi olmas›na; bu genelgeye istinaden ‹brahim Çiçek’in Tekirda¤ 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nden, Nam›k Yüksel’in Amasya Hapishanesi’nden eflleri Füsun Erdo¤an ve Hayriye Yüksel’in bulundu¤u Gebze M Tipi’ne sevk edildikleri ve hala burada tutulduklar› halde benim Gebze M Tipi’nde bulundurulmamam ve tartaklanarak bir çuval gibi ringe bindirilmemin nedeni nedir?” Akyol yapt›¤› aç›klamada ayr›ca efline yönelik çirkin bir sald›r›y› da deflifre ediyor; “Daha önce boflanm›fl olan eflim Hiyam Yolcu benimle nikahlanabilmesi için hamile olmad›¤›n› ‘bilirkifli raporu’ ile resmi olarak ispatlamal› ya da en az 100 gün beklemeliydi!!! 2004 y›l›ndan beri tutsak olan bir kad›na nikah yapabilmesi için böyle bir uygulama dayat›l›yordu.” (‹stanbul)

Kad›na yönelik fliddeti ve Bologna sürecini protesto suç mu? Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu taraf›ndan yetkileri elinden al›nan Erzurum özel yetkili savc›s› Osman fianal’›n portresi oldukça ilginç. Daha önce PKK gerillar›na pil verdikleri için üç köylüyle ilgili müebbet hapis isteyen savc›n›n 9 Haziran 2009 tarihinde gözalt›na al›nan ve tutuklanan okurlar›m›zla ilgili haz›rlad›¤› iddianame de bundan afla¤› kal›r gibi de¤il. Hat›rlanaca¤› üzere 9 Haziran 2009 tarihinde Erzincan büromuz polis taraf›ndan bas›lm›fl ve okurlar›m›z gözalt›na al›n›p tutuklanm›flt›. Aradan geçen 9 ay›n ard›ndan aç›klanan dosyada okurlar›m›z›n “suç”lar› flöyle s›ralan›yor; 1)Yasad›fl› TKP/ML-Konferans terör örgütünün yöneticisi olmak; 2) Yasad›fl› TKP/ML-Konferans terör örgütünün üyesi olmak; 3) Terör örgütünün

‹flçi-köylü 7

Halk›n gündemi

4-19 Mart 2010

propagandas›n› yapmak. Suç delilleri olarak da okurlar›m›z›n evlerinde ve büromuzda yap›lan aramalarda el konulan dergi ve yay›nlar›m›z, çeflitli vesilelerle yap›lm›fl bas›n aç›klamalar›n›n metinleri, telefon görüflmeleri ve e-mail kay›tlar› sunuluyor. Yay›nevimiz, ‹flçi köylü, YDG ve Partizan dergi ve gazeteleri ile ilgili de as›ls›z iddialar›n bulundu¤u iddianameye göre 1 May›s’ta ve 8 Mart’ta alanlara ça¤r› yapmak, Bologna süreciyle ilgili eylem takvimi oluflturmak, Tunceliler Kültür ve Dayan›flma Derne¤i gibi demokratik kurumlara üye olmak ve çeflitli faaliyetlerde birarada ifl yapmak, gazete ve kitap sat›fl› yapmak, yay›nlamak üzere yaz› ve haber göndermek suç. Yay›nevimizin amac› iddianamede “legal alandaki faaliyetlerden yararlanmak, henüz deflifre olmam›fl örgüt mensuplar›n› legal alanda kullanmak, hedef kitleye daha kolay ulaflmak, terör örgütünün direktifleri do¤rultusunda vatandafllara yönelik yo¤un propaganda faaliyetleri yapmak, örgüt taban›n› geniflletmek, örgütün ideolojisini genifl tabana yaymak …” fleklinde özetlenirken Erzincan büromuzun görevi bunlara paralel olarak “burada toplant›lar düzenledikleri, YDG diye bir gençlik yap›lanmas› kurmaya çal›flt›klar›…” fleklinde

ifade edilmektedir. Bu iddialar› desteklemek için Erzincan’da yap›lan eylemler de flöyle s›ralan›yor; “Yurt-Kur müdürlü¤ü d›fl cephe duvar›na ‘Paras›z e¤itim istiyoruz’, ‘Anadilde e¤itim istiyoruz’, ‘YÖK kald›r›ls›n’, ‘Bilimsel e¤itim istiyoruz’ sloganlar›n›n yaz›lmas›.” Yine 8 Mart ile ilgili “fian olsun 8 Mart’› yaratan ve yaflatanlara” yaz›l› afifl asmak ve 1 May›s’a ça¤r› niteli¤inde “Yoksullu¤a, iflsizli¤e, zamlara, sömürüye karfl›; 1 May›s’ta alanlara” afifllemesi de iddianamede say›lan suçlar aras›nda. T›pk› bunlar gibi 25 Aral›k 2006’da SES, YDG, ESP ve Gençlik Derne¤i taraf›ndan kad›na yönelik fliddeti k›nayan bas›n aç›klamas› ve Hayata Dönüfl operasyonunu protesto da Erzincan büromuzun ve okurlar›m›z›n “suçlar›” aras›nda! Yay›nlar›m›z›n bütün bürolar›m›z ve okurlar›n›n her türden deste¤i ile ç›kt›¤› ve tüm okurlar›m›z›n do¤al muhabirlerimiz oldu¤u bir gerçekken iddianamede bu dahi suç kapsam›na al›narak email yoluyla yay›nlara yaz› ve haber göndermek ve yay›nlar›m›z›n ücretinin ulaflt›r›lmas› dahi suç kapsam›na al›nmak istenmekte. Hatta savc› bu iddialar› “kan›tlaman›n” mutlulu¤u ile “‹stanbul’daki dergide yay›nlanmas› için yaz› gönderdikleri kesinlikle de¤erlendirilmektedir” demektedir. Yine gözalt›na al›nan bir okurumuzun “suç”u da 1 May›s’ta “grupla birlikte yürüdü¤ünün ve alk›fl tuttu¤unun görülmesi” fleklinde özetleniyor.

Türkiye’de hukuk orta oyunu! 27 Nisan 2009’da Bostanc›’da meydana gelen ve bir bafl komiserin öldü¤ü, Orhan Y›lmazkaya’n›n da flehit düfltü¤ü çat›flman›n ard›ndan Devrimci Karargâh’a yönelik tutuklama terörüyle birçok insan gözalt›na al›nm›fl ve Y›lmazkaya’y› tan›yan herkes potansiyel suçlu ilan edilmiflti. Orhan Y›lmazkaya ile çay içti¤i için örgüt ile iliflkisi oldu¤una kanaat getirilerek tutuklanan gazeteci Mehmet Yefliltepe’nin 10 ayd›r tutuklu bulunmas›na neden olan iddianamede suç unsuru olarak bulunan yaz›lar› kendilerinin yazd›klar›n› ve e¤er ortada bir suç varsa kendilerinin de tutuklanmas› gerekti¤ini

‹ki tokat iflkence olur mu? 28 Eylül 2008’de Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken gözalt›na al›nan ve sonras›nda iflkencede katledilen Engin Çeber’in davas› devam ediyor. Dönemin Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin’in iflkence yap›ld›¤›n› kabul edip, Çeber’in ailesinden “özür” dilemesiyle uzun bir süre burjuva-feodal medyan›n da gündeminde kalan dava, 22 fiubat günü Bak›rköy Adliyesi’nde görülmeye devam etti. ‹flkencecilerden infaz koruma bafl memuru Nihat K›z›lkaya’n›n avukat› Recep Onaran yapt›¤› “savunmada” iflkencenin bu sistemde ne kadar “normal” oldu¤unun da alt› çizdi. “Mahkûmlar›n iddia etti¤i gibi müvekkilim, En-

Yarg›tay 4. Hukuk Dairesi Agos gazetesi yazar› Bask›n Oran’a “sat›n al›nm›fl” diyen Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’›n tazminata mahkûm oldu¤u mahkeme karar›n› bozdu. Yarg›tay’›n karar› bozma gerekçesi ise resmi devlet anlay›fl›n›n bir göstergesi adeta. Gerekçede flöyle denildi; “Davac›n›n AGOS gazetesinde Ermeni sorunu hakk›nda yaz›lar yazd›¤›, yurtd›fl›nda akademik çal›flma yürüttü¤ü anlafl›lmaktad›r. Dava konusu yay›n bir bütün olarak incelendi¤inde, davac›n›n AGOS gazetesinde yay›mlanan yaz›lara tepki olarak ve gündeme uygun biçimde yap›lm›fl konuflman›n bir bölümünün dava konusu edildi¤i sonucuna var›lmaktad›r. Davac›, ö¤retim üyesi olarak özgürce düflüncelerini aç›kla-

yabildi¤ine göre bu düflünceler aleyhine yap›lan aç›klamalara, katlanmak zorundad›r.” HRANT D‹NK’‹ ANLATAN GAZETEC‹YE DAVA! Katlediliflinin üçüncü y›l›nda kördü¤üme dönen Hrant Dink davas› yine ayn› ç›kmazla devam ediyor. Katillerinin mahkemelerde flov yapmalar›na izin veren egemenler Hrant Dink’in katlediliflini yazan gazetecilere dava açmaya devam ediyor. Daha önce Milliyet gazetesi muhabiri Nedim fiener hakk›nda; yazd›¤› “Hrant Dink Cinayeti ve ‹stihbarat Yalanlar›” adl› kitab›nda “yasaklanan bilgileri temin etmek ve aç›klamak” ile “terörle mücadelede görev alm›fl kiflileri hedef göstermek” iddialar›yla aç›lan davayla 8 y›ldan 20 y›la kadar hapsi istenmiflti. Son olarak Vatan gazetesi Ankara Muhabiri Kemal Göktafl hakk›nda yazd›¤› “Hrant Dink Cinayeti, Medya, Yarg›, Devlet” adl› kitab›nda “aç›klanmas› yasaklanan gizli bilgileri aç›klama” suçundan dava aç›ld›. ‹stanbul Cumhuriyet Savc›l›¤›nca

haz›rlanan iddianamede tutuksuz san›k Kemal Göktafl’›n, “Hrant Dink Cinayeti, Medya, Yarg›, Devlet” isimli kitab›nda “aç›klanmas› yasaklanan gizli bilgileri aç›klama” suçundan 3 y›ldan 5 y›la kadar hapsi isteniyor. Hrant Dink’in katillerini kurtarmak için elinden geleni yapan anlay›fl katliam› a盤a ç›karanlara sopas›n› göstermeye devam ediyor. SOYKIRIM DED‹ SÜRGÜNE GÖNDER‹LD‹! Günlük gazetesinin haberine göre annesi Ermeni, babas› Kürt olan Hâkim Ça¤atay Çetin “Ermenilere ve Kürtlere soyk›r›m yap›ld› dedi meslekten ihraç edildi.” Son günlerde aralar›nda sürtüflmeyle gündeme gelen Adalet Bakanl›¤› ve HSYK me¤er kendi d›fl›nda düflünenler için ortak güç birli¤i yapm›fllar. Asl›nda bu tan›d›k bir olay. Kendi ç›kar çat›flmalar›nda kavgaya tutuflan egemen kliklerin sorun emekçiler-ezilenler oldu¤unda güç birli¤i yapmalar› ilk kez yaflanan bir durum de¤il.

gin Çeber’e 2 tokat dahi atm›fl olsa bile bu iflkenceye girmez. Bir avuç içiyle tokat vurmak ölüme neden olamaz” diyen Onaran, müvekkilinin tahliyesini talep ederek “adaletin” tecelli etmesini istedi. 12 Nisan tarihine ertelenen duruflmada san›klar›n tutukluluk halinin devam etmesine karar verildi. Duruflma öncesinde Adliye önünde toplanan Halk Cephesi, burada bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamay› okuyan Ferhat Gerçek “Engin’e iflkence yapanlar›n büyük ço¤unlu¤u halen elleri kollar›n› sallayarak ‘görevlerini icra ediyorlar’. Siyasi sorumlular›ysa halen görevlerinin bafl›nda bulunmaktad›r” dedi. (‹stanbul)

Polis terörüne son! BDSP taraf›ndan bafllat›lan “Polis eliyle uygulanan bask› ve terör rejimine son” bafll›kl› imza kampanyas› 26 fiubat tarihinde ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde düzenlenen bir bas›n toplant›s›yla sona erdi. Kampanya sürecini anlatan BDSP temsilcisi Eren Onur, Yaklafl›k 1.5 ay süren kampanya sürecinde birçok demokratik kitle örgütü, sendika, meslek odas›, ayd›n ve sanatç›n›n ziyaret edildi¤i ve iki yüze yak›n imza toplan›ld›¤›n› söyledi. BDSP temsilcisi iflçi s›n›f› üzerindeki sömürünün ve bask›n›n artt›¤›n› söyleyerek bunlara karfl› mücadele etmenin bir sorumluluk oldu¤unu ve mücadelelerinin hem hukuksal hem de siyasal boyutta devam ede-

ce¤ini söyledi. Alaattin Karada¤’›n avukat› fierife Ceren Uysal’›n dava sürecini anlatmas›n›n ard›ndan ‹stanbul ÇHD yöneticilerinden Zeycan Balc› fiimflek ise; “Ça¤dafl Gemik, Baran Tursun ve Alaattin Karada¤’la bafllayan süreç devam etmektedir. PVSK ve TMK’nun kendilerine verdikleri s›n›rs›z yetkilerden yararlanan polis istedi¤i kifliyi öldürüyor ve öldürdükleri kiflilere ‘terörist’ damgas›n› vurarak olay› meflrulaflt›r›yor. E¤er biz bu davalar› takip etmezsek bu olaylar devam edecektir ve devletin istedi¤i tam da budur. ÇHD bu davalar›n takipçisi olmaktan vazgeçmeyecektir” dedi. (H. Merkezi)

Katile de¤il, çocuklar›n›n davas›n› takip eden aileye ceza! Baran Tursun, ‹zmir’de 2007 y›l›nda, polis kurflunuyla öldürülmüfl, katil “aya¤›m kayd›, düfltüm, silah atefl ald›” diyerek kendini savunmufltu. Tursun’un ailesinin davan›n peflini b›rakmamas› ve eylemlerle seslerini duyurmak için yurtiçinde ve yurtd›fl›nda yürüttü¤ü çal›flmalar, polisin serbest b›rak›lmas›n› engellemifl ve bu elbette sistemin “flimfleklerini” ailenin üstüne çekmiflti. ‹lk mahkeme, katil polisin “kayd›m, düfltüm, vuruldu” ifadelerine ve mahkemenin bunu ciddiye almas›na k›zan aile, mahkemeyi terk etmifl ve adliye önünde aç›klama yaparak durumu protesto etmifllerdi. Bunun üzerine aileye “Cumhuriyet sistemini, yarg› organlar›n›, aske-

ri ve emniyet teflkilat›n› alenen afla¤›lama” gerekçesiyle TCK 301. Maddeden soruflturma aç›lm›flt›. Yani, katile bir türlü ceza veremeyen (!) adalet(sizlik) sistemi, o¤lunun davas›n› yak›ndan takip eden aileye dava açma yüzsüzlü¤ünü kendinde bulmufltur. Son olarak Karfl›yaka 5. Asliye Mahkemesi’nde görülen davada, baba Mehmet Tursun hakk›nda da “Ülkemin yarg›s›n› hukuk ve adaletini itibars›z hale getirmeye benim hakk›m olmad›¤› gibi baflkas›n›n da hakk›n›n olmad›¤›n› düflünüyoruz. Bu hâkim olur veya savc› olur fark etmez” sözleri gerekçe gösterilerek, baba Tursun hakk›nda “hakaret davas›” aç›ld›. (H. Merkezi)

“Bunu bize lay›k görenler utans›n!”

AGOS’TA YAZIYORSAN KATLANACAKSIN! HSYK ile Adalet Bakanl›¤› aras›ndaki sürtüflme ile Dink davas› ayn› ç›kmazla devam ederken; Hâkim Ça¤atay Çetin “Ermenilere ve Kürtlere soyk›r›m yap›ld›” dedi meslekten ihraç edildi.

vurgulayan yazar ve sanatç›lar, 22 fiubat’ta Befliktafl Adliyesi önünde bir aç›klama yaparak tepkilerini dillendirdiler. Aralar›nda Temel Demirer, Mustafa Yalç›ner, ‹lkay Akaya ve Cezmi Ersöz’ün de oldu¤u yazar ve sanatç›lar delil olarak sunulan yaz›lar›n ulusal bas›nda daha önceden yay›mlanan yaz›lar oldu¤unu, bunlar›n suç unsuru teflkil etmedi¤ini vurgulad›lar. 23 fiubat günü görülen Devrimci Karargah davas›nda ise Yefliltepe ve beraberindeki 9 kifli serbest b›rak›l›rken 6 kiflinin tutukluluk halinin devam›na karar verildi. (H. Merkezi)

biçti¤i de¤er bu oldu” diye konufltu. Aç›klama boyunca gözyafllar› dinmeyen Hanife Y›ld›z kay›p yak›nlar›n›n yard›m›yla alandan ayr›labildi.

256. haftada kay›p yak›nlar› yine Galatasaray Lisesi önüdeydi. Kay›p yak›nlar›, bu hafta 23 fiubat 1995 tarihinde gözalt›nda kaybedilen Murat Y›ld›z’›n ak›betini sordu. Eylemde konuflan anne Hanife Y›ld›z “15 y›ld›r kendimde de¤ilim, bugün dünden daha çok can›m yan›yor. Bir anaya bu yap›lmazd›, hele ki güvenip kendi elimle teslim etmifltim, bu daha da zor. 5 y›l boyunca mahkemeye gidip geldim ama suçlular ma¤dur ilan edildi. Bu ac›n›n ne ad› ne de tarifi var, bunu bize lay›k görenler utans›n” dedi. Sonras›nda Kay›p Komisyonu ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Semra Yeflilyurt “befl y›l süren mahkeme sonucu bilirkiflinin san›k polislerin ‘görevi ihmal ettikleri’ yönündeki raporlar›na ra¤men polislere sadece 1 lira 18 kurufl para cezas› verildi. Murat’›n yaflam›na yarg›n›n

“Bir gün kadrim bilinirse ‹smim a¤za al›n›rsa Yerim soran olursa Benim meskenim da¤lard›r (Sabahattin Ali) 257. haftada da kay›p aileleri 2 Nisan 1948’de öldürülen ve 16 Haziran’da Bulgaristan s›n›r›na yak›n Sazara köyü ormanl›k alan›nda iflkence edilmifl cesedi bulunan Sabahattin Ali’yi and›lar. Türkiye Yazarlar Sendikas›’ndan Müslüm Çelik’in de aralar›nda bulundu¤u kay›p aileleri ad›na aç›klamay› kay›p avukatlar›ndan Mahmut Al›nak okudu. Al›nak, Sabahattin Ali’nin yurtd›fl›na ç›kmak üzereyken devlet ajanlar› taraf›ndan öldürüldü¤ünü anlatarak, “devlet Ali’nin kaybedilmesindeki sorumlulu¤unu kabul etmeli, kamuoyu önünde baflta Ali ailesi olmak üzere tüm toplumdan özür dilemelidir” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan ‹HD Diyarbak›r fiube Baflkan› Muharrem Erbey’in Diyarbak›r Hapishanesi’nden yollad›¤› mektup okunarak eylem sona erdi. (‹stanbul)


‹flçi-köylü 8

Politika-gündem

4-19 Mart 2010

SÜRECE B‹R GÖZ ATALIM:

TEKEL ‹fiÇ‹S‹ Ö⁄REN‹YOR VE Ö⁄RET‹YOR

lkenin çeflitli yerlerinden gelen TEKEL iflçileri geldikleri gün eylemlerini yap›p memleketlerine geri döneceklerini düflünüyorlard›, ta ki Abdi ‹pekçi Park›’nda polis eliyle devletin-egemenlerin sald›r›s›na u¤rayana kadar. Onlar›n daha önce devletle-sistemle çeliflkileri hiç olmam›flt› belki de. O yüzden ilk sald›r›y› flaflk›nl›kla karfl›lam›fllar ve ne olup bitti¤ini tam olarak anlayamam›fllard›. Birço¤u ilk defa polisle karfl› karfl›ya gelmifl, biber gaz› ve cop yemifllerdi. Bir yanl›fl anlama olmal›yd› bu; çünkü o güne kadar devlet onlar›n bafl›nda mutlak olmas› gereken ve polis de hem devleti hem de halk›n› koruyup kollayan bir kurum-mevki olmal›yd›, o güne kadar öyle görmüfl (ya da gösterilmifl diyelim), öyle yaflam›fllard›. Baz› akflamlar haberlerde polisin bir gruba sald›r›s›n› gördüklerinde muhakkak ki polis hakl›, dayak diyenler de haks›z olmufltu onlar›n gözünde, belki de gerçekten “terörist”tiler. Devlete-sisteme karfl› gelinir miydi hiç? Ama, ama flimdi bir yanl›fll›k ya da birileri tats›z bir flaka yap›yor olmal›yd›: Onlar sadece ekmek derdinde, çocuklar›n›n okul harçl›¤› derdinde, k›sacas› iflçi “kalabilmenin” derdindeydiler. Devleti “bölmek” gibi bir niyetleri yoktu, hakl›yd›lar ve istedikleri çok fazla da bir fley yoktu, asl›nda zaten onlar›n olan haklar›n onlardan geri al›nmamas›n› istiyorlard›. Fakat gaz, dayak, su… Nedendi bütün bunlar? Bir k›sm› rahats›zlanarak hastaneye gitti, bir k›sm› k›fl›n o so¤u¤unda buz gibi havuza düfltü, kimi zaten ›slanm›fl olduklar› halde bir posta daha dayak yedi. Eylemlerinin sonras›nda kitlenin yar›s› Abdi ‹pekçi Spor Salonu’nda kilitli kalm›fl (b›rak›lm›fl), yar›s› da geceyi d›flar›da geçirmek zorun-

Ü

da kalm›flt›. Sabah salondakiler d›flar› ç›kmak istiyor d›flar›dakiler de salondakileri ç›karmak istiyorlard›. Fakat yeniden gaz, su, dayak… Kap›lar›n zorlanmas›yla içerdeki ve d›flar›daki kitle bulaflabilmifl, eylemlerine devam etmek istemifllerdi: sadece ekmek kavgas› için. Yine dayak, gaz, su… Tüm bunlar karfl›s›nda kitle da¤›lsa da iflçilerin çabalar›yla Türk-‹fl önünde buluflabilmifller ve meflru eylemlerini devam ettirme karar› alm›fllard›: Devlete-sisteme ra¤men, Türk-‹fl’e ra¤men. Fakat hepsinin kafas›nda da ayn› sorular ve soru iflaretleri kalm›flt›: Neden? Kendi inisiyatifleriyle bafllatt›klar› eylemleri büyüdükçe, sorular›na cevaplar da bulmaya bafllad›lar ve daha kararl›, daha direngen olmay› ö¤rendiler. Cevap çok netti art›k onlar›n cephesinden: Çünkü Kürt-Türk-Laz-Alevi-Sünni olduklar› için orada de¤ildiler, iflçi olduklar›, ayn› s›n›ftan olduklar› için oradayd›lar ve iflçi kimliklerinden kaynakl› sistemin sald›r›s›na u¤ram›fl, kimi zaman görmezden gelinmifl, kimi zaman kirli-bilinçli bir beyin bulan›kl›¤› yarat›lmaya çal›fl›lm›flt›. Çünkü büyük bir ço¤unlu¤unun oy verdi¤i bir parti eliyle sald›r›ya u¤ram›fllar ve asl›nda hangi sistem partisi olursa olsun ayn› fleyi yapaca¤›n› yani “ayak tak›m›” olduklar› için daha fazla boyunduruk alt›na almaya, sömürmeye çal›flaca¤›n› kavram›fllard›. Fakat bu süreçte kavrad›klar› bir fley daha vard›: Ayaklar olmadan bafl gidemeyecekti, isterlerse ve mücadele ederlerse “bafl›” alafla¤› edebileceklerdi. Yani varl›klar›n› ve güçlerini bilince ç›karm›fllard›. Hangi s›n›ftan olduklar›n› ya da s›n›f kavram›n›n ve farkl›-z›t s›n›flar›n varl›¤›n› kavram›fllar bulunduklar› cepheden geçmifle yönelik piflmanl›klar duyarak da düflünmeye bafllam›fllard›. TüpraflSeka vb. özelleflirken, üniversite harçlar›na-elektri¤e-suya-do¤algaza zam yap›l›rken neredeydiler ve neden bunlara karfl› ç›kan insanlar›n, s›n›f kardefllerinin yan›nda de¤ildiler? Yine ayn› flekilde yak›nda özelleflecek olan fleker fabrikalar›n›n iflçileri, PTT çal›flanlar› neden flu an onlar›n yan›nda de¤ildi? Birlikten güç do¤maz m›yd›? Peki ya Lenin’in tan›m›yla “iflçileri kendi iktidarlar›ndan bile koruyacak tek kurum” olan sendika neden gayet güzel tan›mlanm›fl tan›m›na uy-

gun hareket etmiyordu? ‹flte, yavafl yavafl ö¤reniyorlard›: ‹flçilerin yan›nda, onlar›n mücadelesini büyütmek için mücadele etmesi gerekirken, aksine onlar›n umutlar›n› k›r›c›, devletle tam bir uzlaflma halinde hareket ediyordu sendika. Öyle ki polislerden önce barikatlar› sendikac›lar kuruyor, 4C’ye geçenleri ve geçecek olanlar› ihanetçi olarak görmemeleri gerekti¤ini, onlar›n zulme dayanamad›¤›ndan bunu kabul ettiklerini-edeceklerini söylüyor ve bir nevi “yavafl yavafl siz de kabul edin, yoksa devletin verdi¤i süre dolunca iflsiz kalmay›n, bu sorumlulu¤u alamay›z” mesaj›n› alttan bile de¤il gayet pervas›zca veriyordu. ‹flçiler içinde oluflan komitelerin sendikan›n önüne geçmek gibi bir hakk› olmad›¤›ndan onlara izin verilmemesi gerekti¤ini, sadece sendikaya güvenip çad›rlar›nda oturmalar›n› ve e¤er bir gün polis çad›rlar› y›karsa sadece oturup seyretmeleri gerekti¤ini söylüyordu. Sözlerle baflar›l› olamayacaklar›n› anlay›nca yandafl bölge baflkanlar›n› iflçilerin içine sal›p, ileri ç›kan iflçileri konuflmalar›yla ikna edebileceklerini düflünüyorlard›. Neden önceleri “ö¤renciler, marjinal gruplar” diye tan›mlad›klar›, afifllerini-pankartlar›n› sivil polislerinin de yard›m›yla indirdikleri ve hiçe sayd›klar› devrimci ve demokrat gruplar iflçiler nezdinde meflrulu¤unu kan›tlay›nca sendika bunlar› bir güç olarak görüp görüflmeyi kabul edip onlar›n karfl›s›nda timsah gözyafl› döküyorlard›? Çünkü onlar›n da korkular› büyüktü: hem sistemle ters düflmemeye çal›flarak gizliden yapt›klar› anlaflmalar› hayata geçirmeye çal›fl›yorlar hem de kendi varl›klar›n›n-koltuklar›n›n nedeni olan iflçiler cephesinde flirin görünmek için dört taklay› birden at›yorlard›. ‹flçiler flunu soruyordu art›k: sendika, iflçileri iflçilerin iktidar›ndan bile koruyordu da neden “sendikac›lar›n” iktidar›ndan koruyam›yordu? Sadece kendi sendikalar› da de¤il, 3 tane daha büyük konfederasyonun da niyeti yoktu anlafl›lan, yoksa günlerce-saatlerce görüflüp sadece 4 maddelik “siyah zemin üzerine beyaz yaz›yla pankartlar asmak, sendika temsilcilerinin Ankara’ya ne zaman-nas›l gelece¤ini” içeren bir eylem takvimi haz›rlamazlard› herhalde. O zaman sendikaya bel ba¤lamak ak›l kâr› bir ifl miydi, yoksa art›k kendileri mi sendikaya ra¤men bir fleyler yapmak zorundayd›lar? Sorular›na kendileri yaflaya-

rak cevaplar buluyorlar ve do¤ru cevaplar›n› hayata geçirmek için cüretlerini kuflan›p soka¤a ç›kmaya bafll›yorlard›. Ölen arkadafllar›n›n cenazesini almak için dayak yemeyi, sistemin katil yüzünü bir kez daha ayyuka ç›kartmak için iflgaller yaparak gözalt›na al›nmay›, hakarete u¤ramay› göze al›yorlard›. Peki her fleyi anlamland›r›yorlard› da neden komünizmden, emekten, halktan, özgürlükten, demokrasiden sürekli bahseden ve hatta bu kavramlar› isminde tafl›yan baz› gruplar umutsuzluk –karamsarl›k yay›yordu? S›n›f kardeflleri olan, ilk günden beri gecegündüz TEKEL iflçilerini yaln›z b›rakmayan devrimci-demokrat kardefllerini marjinal grup olarak ilan ediyor ve hükümetin tav›rlar›ndan kaynakl› iflçilerin marjinal gruplarla hareket etmek “zorunda” oluflunu serzeniflle dile getiriyorlard›. Sürekli olarak iflçilerin beklemeleri gerekti¤ini, hukuki sürecin sonuçlanmas›n› beklemeleri ve çad›rlar›nda oturmalar› gerekti¤ini söylüyorlard›. TEKEL iflçisinin yan›nda olmak demek onlara günde iki ö¤ün çorba m› vermekti yoksa mücadelenin ç›kmaza girdi¤i noktalarda yeni kap›lar açmalar›na yard›mc› olup, onlara sürekli moral ve umut afl›lamak m›? Demek ki onlar›n da bir pazarl›¤› vard›, yoksa emekten yana oldu¤unu söyleyen bu kurumlar neden Türk-‹fl gibi, sistem

gibi yaklafl›yordu? TEKEL iflçileri yavafl yavafl, yaflayarak ö¤reniyorlar… Ö¤reniyorlar; birlikte halay çekmeyi, horon oynamay›, Kürtçe parçalar söylemeyi, birbirlerinin siyasi düflüncelerine ve yaflant›lar›na sayg› duymay›. Ö¤reniyorlar; mücadele etmeyi, bedel ödemeyi, egemenlerin ve onlar›n uflaklar›n›n korkulu rüyas› olmay› ve ö¤retiyorlar. Sistemin yüzy›llard›r iflledi¤i insanlar›m›z de¤iflimi ö¤reniyorlar, ayn› hedef için omuz omuza koflmay›, direnmeyi ve kardefl olmay›, s›n›f kardefli olmay›… Ö¤reniyorlar ve ö¤retiyorlar… Onlardan ö¤renecek daha çok fleyimiz var çünkü bir dev; iflçi s›n›f› uyan›yor. (Ankara’dan bir ‹K okuru)

Türk-‹fl ‹stanbul flubeleri Temsilciler Kurulu sonuç bildirgesi aç›kland›! Türk-‹fl ‹stanbul fiubeler Platformu, 17 fiubat günü Mecidiyeköy Kültür Merkezinde gerçeklefltirdi¤i bir toplant› ile Tekel direniflini iflçi s›n›f› hareketini ve sendikalar›n yapmas› gerekenleri tart›flt›. Devrimci Demokrat Sendikal Birlik’in de çabalar› ile örgütlenen toplant›n›n sonucunda TEKEL direniflinin nas›l sonuçlan›rsa sonuçlans›n iflçi s›n›f›n›n mücadelesi aç›s›ndan flimdiden kazand›¤›, bunun ileri noktalara tafl›nmas› için mücadele edilmesi gerekti¤i ifade edildi. Temsilciler Kurulu’nun aç›klad›¤› sonuç bildirgesinin öne ç›kan maddeler ise flöyle: * Konfederasyonlar›n ald›¤› TEKEL iflçile-

ri ile dayan›flma miting karalar›ndan ‹stanbul’daki en k›sa sürede hayata geçirilmelidir. * TEKEL iflçileri için bugün gündemde olan 5 TL’yi iflçi kardeflinle paylafl kampanyas›n› her alanda yürütmeliyiz. * 28 fiubat ve sonras› kritik süreç olarak görülmektedir. Bu nedenle ‹stanbul’da 28 fiubat günü Kad›köy ‹skele Meydan›nda TEKEL iflçileri için saat 13.00’dan itibaren oturma eylemi yap›lacakt›r. * 28 fiubat sonras› direnifle yap›lacak bir müdahalede bizler bulundu¤umuz her yerde sokaklara ç›kmal› ve tepkilerimizi göstermeliyiz. (‹stanbul)

‹flsizlik art›k bir güvenlik sorunu; Korkunun ecele faydas› yok! zellefltirme politikalar› büyük bir h›zla uygulan›rken iflsizler ordusu da buna paralel bir flekilde krizin rüzgar›n› arkas›na alarak büyümeyi sürdürüyor. K‹T (Kamu ‹ktisadi Teflekkülleri)’leri özellefltirme ad› alt›nda emperyalistlere peflkefl çeken egemen s›n›flar, flimdi de kendi elleri ile yaratt›klar› bir ordu ile karfl› karfl›ya; ‹fiS‹ZLER ORDUSU. Son on y›lda uygulanan politikalarla milyonlarca iflçi ve emekçi iflsiz kal›rken 2009 y›l›nda patlak veren emperyalist krizle birlikte iflsizler ordusunun saflar›na büyük bölükler halinde yeni kat›l›mlar gerçekleflti. Krizi f›rsata çeviremeyenlerin bafl›nda gelen, dahas› krizin delip geçti¤i iflsizler art›k, devletin en üst kademelerinin gündeminde kendine yer bulmaktad›r. Bunun çok da sevinilecek bir geliflme olmad›¤› iflsizlerin dertlerine merhem olmayaca¤› da k›sa süre içinde ortaya ç›kt›. ‹flsizlerden devletin en k›ymetli belgelerinden birinde bahsediliyordu. Ancak bir güvenlik sorunu, iç tehdit olarak. ‹flsizlik oran›nda yaflanan art›fl ve iflsizler y›¤›n› egemenlerin tehdit alg›lamas›ndaki yerini almakta gecikmedi.

Ö

Dünyada bir hayalet dolafl›yor 2009 y›l›nda ABD’de ortaya ç›kan mali krizin k›sa sürede tüm dünyay› etkisi alt›na almas› ile birlikte iflsizlik de en hareketli dönemlerinden birini yaflad›.

Krizle birlikte dünyaca ünlü flirketler bir bir batarken finans sektöründen gayrimenkule, otomotiv sektöründen tekstile kadar birçok alanda yüz milyonlarca kifli iflsiz kald›. Uluslararas› Çal›flma Örgütü (‹LO)’nün verilerine göre 2009 y›l›nda 250 milyonu aflk›n iflçi ve emekçi yaflam›n› iflsizler ordusunun s›ra neferi olarak sürdürmektedir. ‹flsizli¤in en dinamik ve genifl bölü¤ünü ise gençler oluflturmaktad›r. Yunanistan’dan fiili’ye Rusya’dan ‹ngiltere’ye ve Çin’e kadar iflsizli¤in varl›¤›n› hissettirmedi¤i hiçbir ülke bulunmamaktad›r. ‹flçi ve emekçilerin aleyhine yaflanan her geliflmede s›ran›n bafl›n› çekmeye al›flk›n olan ülkemizde bu defa korkulan olmad›. ‹flsizlik oran›n›n en yüksek oldu¤u ülke Türkiye de¤il Güney Afrika. Türkiye ise (resmi verilere göre) yüzde 15.5’lik iflsizlik oran› ile ikinci s›rada tutunabildi. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Ömer Dinçer, herkesin malumu olan bir gerçe¤i adeta keflfedercesine iflsizler ordusundaki art›fl›n büyüyece¤ine dikkat çekmektedir. 2009 y›l›nda 1.5 milyonu aflk›n iflçi ve emekçinin saflara hücum etti¤i ülkemizde 2010 y›l›nda da 1 milyonu aflk›n emekçinin iflsiz kalaca¤› tahmin edilmektedir.

‹flsizlik, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde Kitleselli¤i ile tüm dikkatleri üzerine toplayan iflsizlik egemenlerin gündemini de iflgal etmektedir. Egemen s›n›flar iflsizli¤e çözüm

Kitleselli¤i ile tüm dikkatleri üzerine toplayan iflsizlik egemenlerin gündemini de iflgal etmektedir. Egemen s›n›flar iflsizli¤e çözüm bulmakta da gecikmediler; ‹flsizlik iç tehdittir! bulmakta da gecikmediler; ‹flsizlik iç tehdittir! Uygulad›klar› ve uygulamaya da devam edecekleri politikalarla iflsizler ordusuna her gün yeni kat›l›mlar› garanti alt›na alan egemenler bir süre sonra yaratt›klar› bu ordudan ürkmeye, korkmaya bafllad›lar. Say›lar› 15 milyonu bulan, kendi içinde büyük bir da¤›n›kl›k ve örgütsüzlük yaflayan iflsizler devlet taraf›ndan fifllendiler. Baflbakan R.T. Erdo¤an 11 fiubat günü gazete ve televizyonlara yapt›¤› aç›klama ile iflsizli¤in en önemli iç tehdit s›ralamas›nda birinci s›ray› ald›¤›n› ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne de eklenece¤ini aç›klad›. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, befl

y›lda bir düzenlenmekte ve devletin bu süre içinde öne ç›kan ve varl›¤›n› tehdit eden güçlere karfl› konumlan›fl›n›n s›n›rlar›n› çizmektedir. MGSB, MGK taraf›ndan haz›rlanmakta ve Bakanlar Kurulu taraf›ndan onaylanmaktad›r. En gizli belgelerden biri olarak kabul edilen MGSB devletin gizli anayasas›d›r. En küçü¤ünden en büyü¤üne devletin tüm organlar› buna göre flekillenmek zorundad›r. Hiçbir mahkeme bu belgeye ayk›r› bir karar veremez. Hiçbir hükümet bu belgeyle örtüflmeyen bir yasa ç›kartamaz. Egemenler belge ile devletin tüm kurumlar›n›n k›rm›z› çizgilerini belirlerken toplumunda yaflam biçimine yön vermektedir. Belge faflizmin olas› tehdit-

ler karfl›s›nda nas›l konumlanaca¤›n›, düflmanlar›na karfl› nas›l bir mücadele yöntemi izleyece¤ini içermektedir. Sözü edilen güç, bir iç tehdit, bir düflman olarak kabul edildi¤i için de ilk elden yap›lmas› gereken onu imha etmektir. Burada söz konusu olan sorunu çözmek de¤il tehditin zay›flat›lmas›, parçalanmas› ve yok edilmesidir. Kürtler, gayri müslimler, az›nl›klar, Aleviler, ilerici ve demokratlar, devrimciler ve komünistler devletin kuruluflundan bugüne iç tehdit alg›s› içinde de¤iflmeyen yerlerini korumaktad›r. Devletin en küçük hücresine kodlanan belgenin s›n›rlar› ise faflizm gerçekli¤idir. Her türlü farkl› düflüncenin yok edilmesi, en küçük hak arama talebinin imha edilmesi, y›¤›nlar›n bir avuç asala¤›n iktidar› alt›nda korku ve fliddet alt›nda azg›nca sömürülmesidir. Emekçilere, Alevilere, Ermenilere, Kürtlere karfl› gerçeklefltirilen tüm katliamlar; J‹TEM, T‹T, MAK gibi tüm kontr-gerilla oluflumlar› bu belgeye dayanarak hareket etmektedir. Ergenekon operasyonlar› s›ras›nda gözalt›na al›nanlar gerçeklefltirdikleri tüm eylemlerden üstlerinin haberdar oldu¤unu ve her fleyin MGSB’ne uygun oldu¤unu bofluna söylememifllerdir.

‹flsizlik de¤il iflsizler hedefte! ‹flsizli¤in bir iç tehdit olarak bu belgeye eklenmesi ile iflsizler de devletin bekas›n› tehdit eden düflmanlar›ndan biri olmaktad›rlar. Egemenler için her iflsiz art›k

potansiyel bir rejim düflman›, düzeni temellerinden sarsabilecek yok edilmesi gereken bir düflmand›r. Böylesine korkmakta çok haks›zda say›lmazlar! Bir tarafta küçük bir az›nl›k sefa içinde yaflarken öte yanda milyonlarca iflçi ve emekçi, yoksulluk açl›k ve sefaletle bo¤uflmaktad›r. Bu tablo önümüzdeki günlerde daha boyutlu bir hale gelecektir. ABD Ulusal Güvenlik Direktörü Dennis C. Blair’in “iflsizlik dalgas›, terörizmi geride b›rakarak ABD’ye yönelik en büyük güvenlik tehdidi halini ald›” sözleri ile iflsizli¤in dünyada ne boyutlara ulaflt›¤›n› ve duyulan korkuyu yans›tmaktad›r. Bu tabloyu The Times gazetesi “bir isyan ça¤› bafll›yor. ‹flsizli¤e olan tepkiler nedeniyle tüm dünyay› ciddi bir protesto dalgas› bekliyor” sözleri ile özetlemektedir. ‹flsizli¤e karfl› öfke duyan ve gelece¤e dair umutlar› yok olan milyonlarca kifli dünyan›n dört bir yan›nda gerçeklefltirdikleri eylemlerle tepkilerini soka¤a dökmektedir. Düzenden hiçbir beklentisi kalmayan ve yaflam alan› giderek azalan iflsizler ordusu kazan kald›racakt›r. Korkulan fley, iflsizlerin da¤›n›k bir kitleden örgütlü bir güce dönüflmesidir. Tehdit alg›s› içine al›nmas› böyle bir potansiyeli bar›nd›rmas›ndand›r! Ne var ki tüm önlemler boflunad›r. Halk›m›z›n deyimi ile “korkunun ecele bir faydas› yoktur.” Emperyalist-kapitalist sistem ve onun iflbirlikçi uflaklar› büyük bir h›zla sonlar›na do¤ru yol almaktad›r!


‹flçi-köylü 9

Politika-gündem

4-19 Mart 2010

“TEHL‹KEN‹N FARKINDA MISINIZ?”: Cumhuriyete Dair! Cumhuriyet gazetesinde bir süredir yeniden sol argümanl› söylemlerin-yaz›lar›n yo¤unlaflt›¤›n› emek-s›n›f sorunu gibi kavramlar›n daha s›k kullan›ld›¤›n›, öne ç›kart›ld›¤›n› görüyoruz. Bunun belli bafll› nedenleri var, biliyoruz ki Cumhuriyet gazetesi Kemalist ideolojiyle bütünleflmifl, kemikleflmifl bir çizgiye sahiptir. Hem sol argümanl› emek-s›n›f sorunu gibi kavramlar›n neden daha s›k kullan›ld›¤›n›, öne ç›kar›ld›¤›n› hem de Cumhuriyet’in sahip oldu¤u çizgiyi bu nedenle yeniden teflhir etmek gereklili¤i kendini hissettirmifltir. Ayr›ca Nilgün Cerraho¤lu’nun Cumhuriyet’te yay›nlanan Hindistan’la ilgili yaz›lar›, yaz› dizisinin de bu yaz›n›n bir baflka vesile kayna¤› oldu¤unu belirtmek gerekiyor. Cerraho¤lu’nun yaz›lar›nda Cumhuriyet’in siyasal-ideolojik çizgisinin yans›malar›n› çok aç›k bir flekilde görmek mümkün. Bunlardan yola ç›karak biz de söz konusu anlay›fl›n dayand›¤› temeli ele alp de¤erlendirmeye çal›flaca¤›z.

Turnusol ka¤›d›; Kürt ulusal mücadelesi... Türkiye’de ulusal sorun her zaman turnusol ifllev görmüfltür. Bugün yaflananlara bakt›¤›m›zda bunu daha iyi anl›yoruz. Özellikle Kürt ulusal mücadelesinin kendini daha ileri düzeyde hissettirdi¤i, gündemdeki a¤›rl›¤›n› korudu¤u, öne ç›kt›¤› dönemlerde herkes aç›s›ndan durum daha da netlefliyor. Bas›n için de ayn› durum söz konusu; Hürrüyet’ten Vakit’e, Cumhuriyet’ten Zaman’a Milliyet’ten Yeni fiafak’a, Taraf’tan Sabah’a çeflitli hâkim s›n›f kliklerinin sözcüleri niteli¤inde olan yay›nlar›n Kürt ulusal mücadelesi karfl›s›ndaki durufllar›, siyasal-ideolojik çizgileri floven-›rkç› bir karakter tafl›maktad›r. Temsil ettikleri burjuva kliklerin ç›karlar›n› en iyi flekilde korumak için ellerinden geleni yapmaktad›rlar. Bahsini etti¤imiz yay›nlar›n son dönemde Kürt ulusal mücadelesi karfl›s›ndaki yaklafl›mlar›na bak›ld›¤›nda durum daha da iyi anlafl›lmaktad›r. Kendine di¤er yay›nlardan farkl› bir misyon biçti¤ini ilan eden Taraf’›n bile rengi aç›k flekilde belli olmaktad›r. Kürt ulusal mücadelesine, hareketine sald›rmak, bu mücadeleyi-hareketi geriletmek, parçalamak, hakl› ve meflru taleplerini bast›rmak onlar›n ortak paydas›d›r. Biçimler farkl› olsa da öz-amaç ayn›d›r! Burjuva feodal bas›n›n durumu bizim için bu kadar nettir. Biz burjuva bas›n içinde Kürt ulusal mücadelesini yok saymak bast›rmak için sar›ld›¤› emek-s›n›f mücadelesi gibi argümanlar› kullanan Cumhuriyet gazetesinin yaklafl›m›n› de¤erlendirmeye çal›flaca¤›z. Öncelikle belirtmek gerekir ki; Cumhuriyet gazetesinde çal›flanlar›n-yazanlar›n hepsi bir ve ayn› de¤ildir, ama Cumhuriyet’in esas çizgisi Kemalist ideolojinin yeniden üretilmesi üzerine kurulu ›rkç›-floven bir karakter tafl›maktad›r. Tek tek bireyleri, onlar›n farkl› meselelere farkl› yaklafl›mlar›n› ele almayaca¤›z, zira bizi ilgilendiren bütündür ve o bütünde hayat bulan, kemikleflen çizgidir. Kemalist ideoloji toplumu “kaynaflm›fl s›n›fs›z zümre” olarak ele al›r ve s›n›flar›, onlar›n aralar›ndaki karfl›tl›klar›, mücadeleyi, toplumsal ve eflitsizlikleri yok sayar, görmezden gelir. Mussoloni’ye, Hitler’e bak›ld›¤›nda benzer anlay›fl›n tafl›nd›¤›-be-

nimsedi¤i görülür. S›n›f farkl›l›klar›n›-mücadelesini yok sayarak iflçi ve emekçilerin en küçük hak taleplerini zorla bast›rmak en bilindik politikalar›d›r. Cumhuriyet gazetesi Kemalist faflist ideolojinin en y›lmaz bekçisi, savunucusu pozisyonunu her daim koruyup pekifltirerek bu ideolojinin kitleler içinde hayat bulmas›nda, üretilmesinde büyük bir rol oynamaktad›r. Mustafa Kemal’in kurdurdu¤u bir gazete olmakla övünülen Cumhuriyet, kuruluflundan itibaren faflist ideolojinin propagandas›n› yapagelmifltir. Bunu bazen 1940’l› y›llarda aç›ktan Hitler faflizmini destekleyerek yapm›fl ve Naz›m Hikmet’in foto¤raf›n› yay›nlayarak “iflte vatan haini yüzüne tükürün” diye resmini yay›nlam›fl (bugünse bütün bunlar› yapan kendisi de¤ilmifl gibi Naz›m Hikmet’i sahiplenir gözükmekte, onunla ilgili övgüler dizmekte, sayfalar›nda), bazen de (daha sinsi bir biçimde) sol ad›na, yurtseverlik ad›na en kaba faflist propaganday› gerçeklefltirmifltir. Cumhuriyet gazetesinin hangi tarafta oldu¤unu anlamak için onun ulusal hareketi de¤erlendirmesinden örnekler vermek yararl› olur. Emek-s›n›f gibi argümanlar› kullanarak ›rkç›floven anlay›fl›n›n üzerini örtmeye, var olan ulusal eflitsizli¤i-haks›zl›¤› ve Kürt ulusal mücadelesinin özünü çarp›tmaya, perdelemeye çal›flmaktad›r. Elbette onun ulusal mesele karfl›s›ndaki tutumu yeni de¤ildir, cumhuriyetin kuruluflundan beri ayn› anlay›flla hareket etmektedir. Birkaç al›nt› ile durumu somutlaflt›ral›m. Örne¤in fieyh Said isyan›hareketi yorumlan›rken flöyle deniyor; “fieyh de¤il flaki, mürflit de¤il müfsit bu cabbar herifler... Müritleri yüzükoyun sünine sünine secde ederek geliyorlar. Kimi köpek kimi çakal gibi fleyhlerinin önünde temsil ediliyorlar…” (25.05.1925) Yine fieyh Said isyan›yla ilgili Cumhuriyet’in sahibi ve baflyazar› Yunus Nadi flöyle diyor; “Uzun bir zamandan beri bir Kürdistan laf›d›r dönüyor. ‘Kürdistan, Kürt milleti, Kürt istiklali…’ Bunu söyleyen de birkaç yüz binden oluflan ve Türklerle kar›flan halk kitlesi de¤il, belki de çok küçük bir eflraf ve fleyhler s›n›f›d›r… ‹stiyorlar ki, Kürdistan ba¤›ms›z olsun. Böyle bir iddiada bulunmak için Kürdistan’›n gerçekten esaret alt›nda olmas› gerek… Diyarbak›r mahkemesi, istiklal fikrinin kas›lmas›d›r…” (15.06.1930) A¤r› ayaklanmas› karfl›s›nda da ayn› tutum yak›n›l›yor: “…Türk’ün topra¤›na ve can›na kastedenler; bu son dersin burada bitece¤ini zannetmesinler…” (14.07.1930) Dersim isyan› içinse Yunus Nadi flöyle diyor: “Hükümet, Tunceli’nin da¤ bedevilerine(ilkellerine) flu gerçe¤i anlat›yor ki art›k gelip geçici sol seferleri yoktur. Ya bu deve güdülecek ya

AKP’li olmayanlar fifllenecek! Demokrasi, özgürlükler ve hukukun üstünlü¤ü söylemlerini a¤z›ndan düflürmeyen AKP’nin bu kavramlardan ne anlad›¤› AKP milletvekili Avni Do¤an’›n ve Ahmet Aydo¤mufl’un sözleri ile yeniden tart›fl›lmaya baflland›. Ergenekon operasyonuyla; “darbecilerden hesap soran”, “devleti çetelerden temizleyen” bir parti görüntüsü çizmeye çal›flan, böylelikle kaybetti¤i oylar›n bir k›sm›n› yeniden kazanman›n hesab›n› yapan AKP’nin samimiyetsizli¤i yine kendi milletvekillerinin a¤z›ndan sarf edilen cümlelerle a盤a ç›kmaktad›r. AKP Kahramanmarafl milletvekili Avni Do¤an, Kahramanmarafl Belediye Meclisi taraf›ndan mahalle yap›lan ancak itiraz üzerine Dan›fltay karar› ile yeniden belde statüsüne kavufltu¤u için 7 Mart’ta belediye baflkanl›¤› seçimi yap›lacak olan merkez Karacasu beldesinde

konufltu. ‹ncilerini seçim bürosunun aç›l›fl› s›ras›nda yapaca¤› konuflmaya saklayan Avni Do¤an AKP’nin fifllemeye iliflkin aç›l›m›n› kamuoyuna duyurdu: Her kim ki bizi fiflledi art›k fifllenecektir! Her cümlesi bir vecize niteli¤indeki Avni Do¤an, Ergenekoncular›n 40 y›ld›r imam hatiplileri, ramazanda oruç tutanlar›, baflörtülüleri, halk› fiflledi¤inden yak›narak; s›ran›n art›k kendilerine geldi¤ini savundu. Konuflmas›nda hükümet olmaktan ne anlad›¤› da ortaya ç›kan Do¤an’a göre hükümetin istemedi¤i hiçbir fley yap›lamaz. Avni Do¤an bir padiflah edas› ile konuflurken ilerici görünmek ad›na sözlerinin aras›nda demokrasi, özgürlük gibi kavramlar› serpifltirmekten de geri kalmad›. Böylece Avni Do¤an AKP’nin halktan ne anlad›¤›n› da gösteriyor; imam hatipliler, baflörtülü-

gelenek ve görenekleri de tarihe gömülerek o yalç›n da¤lar›n halk›, elinin eme¤iyle gül gibi yaflay›p giden bir halk olacakt›r…” “fiork vilayetindeki gayri takilik bertaraf edilmifl, Tunceli vilayetimizdeki son ar›za da giderilmifl olmal›…” (Haziran 1937) Cumhuriyet’ten bir baflka haber; “Tunceli flakileri imha ediliyor. Ma¤aralarda saklanan haydutlar amans›z biçimde takip ediliyor. 500 senelik tarihi Kutu Deresi’nin kap›lar› kahraman askerlerin çizmeleri alt›nda…” (24.06.1937) Onur Öymen’in bugün de savundu¤u Dersim katliam›n› Cumhuriyet daha o günden nas›l da savunuyor, destekliyor?! Son bir haber “Türk Amazon’u Sabiha Gökçen teyyaresiyle Tunceli’de baflar›l› at›fllar yapmaktad›r…” (Haziran 1937) (Al›nt›lar Türk Bas›n›nda Kürtler/Faik Bulut) Görülece¤i üzere Cumhuriyet gazetesi Kürt ulusuna karfl› giriflilen katliam sald›r›lar›n› hararetle desteklemekte, Kürt ulusunun hakl› ve meflru taleplerinin, mücadelesinin bo¤ulmas›-yok edilmesi için elinden geleni yapmaktad›r. Dün oldu¤u gibi bugün de Cumhuriyet’in Kürt ulusal meselesindeki tavr› de¤iflmemifltir.

Kemalist ideolojinin savunucusu; Cumhuriyet! Bugün kulland›¤›, öne ç›kard›¤› argümanlar ise emek-s›n›f sorunudur. Ezilen Kürt ulusunun hakl› mücadelesi karfl›s›nda Türk flovenizmini-›rkç›l›¤›n› sol argümanlar kullanarak gerçeklefltirmektedir. Böylece Türkiye’de var olan ulusal sorunu, eflitsizli¤i, ayr›cal›¤› perdelemeye, hakim ulusun hakl› mücadelesinin önünde engel olarak gördü¤ümüz ulusal sorunun çözümünde (ayr›cal›¤›n-eflitsizli¤in kald›r›lmas›nda) proletaryan›n yerine getirmesi gereken sorumluluklar› oldu¤unu biliyor, kabul ediyoruz. Bunun sonucu olarak ulusal sorunu yok sayarak s›n›f mücadelesi yürütmüyoruz, bu mücadele içinde ulusal sorunun çözümünün de önemli görevlerimiz/sorumluluklar›m›z aras›nda yer ald›¤›n› bilerek yürüyoruz. S›n›f mücadelesi ayn› zamanda her türlü eflitsizli¤i ortadan kald›rmay› hedefler, toplumdaki çeflitli eflitsizlikleri yok saymaz Cumhuriyet gibi üzerini örtmeye çal›flmaz. Cumhuriyet, s›n›f mücadelesinin bu özelli¤ini-gerçekli¤ini yok sayarak var olan eflitsizliklerin (örne¤in ulusal eflitsizlik) üzerini örtmeye, her türlü eflitsizli¤e yönelen yan›n› karartmaya çal›fl›yor. Yani hem nal›na hem m›h›na vuruyor! S›n›f mücadelesi argümanlar›yla ulusal eflitsizli¤in üzerini örtmeye çal›fl›rken ayn› zamanda bu mücadeleyi kendi ›rkç›-floven anlay›fl›nda eritmeye çabal›yor. Lenin

“ulusal eflitsizlik kadar hiçbir eflitsizlik s›n›f mücadelesinin önünde engel de¤ildir” derken buna iflaret ediyordu. Cumhuriyet ise s›n›f mücadelesinin önündeki bu engeli kal›c› k›lmaya, büyütmeye çal›fl›yor. Onun için sorumluluklar›m›z›n gere¤i olarak ulusal sorunu yok sayan, hakim ulus flovenizmini, ayr›cal›¤›n›, ezilen ulus üzerindeki bask›s›n› perdelemek için s›n›fsal argümanlar›, emek-s›n›f mücadelesi gibi argümanlar› kullanan her türlü anlay›fla karfl› mücadele etmeyi de ihmal edemeyiz. Hakim ulus flovenizminin zehrini iflçi s›n›f›n›n hayat›na, bilincine afl›layanlara sessiz kalamay›z. ‹flçi s›n›f›n›n bilincinden-hayat›ndan o zehri atmas› için panzehirinin afl›lanmas› gerekir. O panzehir, Ankara’da çeflitli ulus ve milliyetlerden Türkiye proletaryas›n›n en güzel, güçlü ve kararl› örne¤ini sergileyerek mücadele eden-direnen TEKEL iflçilerindedir. Cumhuriyet ve onun çizgisinde olanlar s›n›fsal mücadeleden, emekten çok s›k dem vurup, öne ç›kararak esasen ulusal eflitsizli¤i gizlemeye, ulusal sorunu yok saymaya çal›flmaktad›rlar. Yoksa bu vurgular› gerçekten de s›n›f mücadelesinden yana olduklar› için yapm›yorlar. Belirtti¤imiz gibi Cumhuriyet, Kemalist ideolojinin yeniden üretilmesinin, kitlelerin-halk›n bilincinde-yaflam›nda en sa¤lam biçimde yer edinmesinin en kararl› savunucusu-aktörüdür.

Nilgün Cerraho¤lu neyi-niye göremiyor? Cumhuriyet liberalizm tap›n›c›lar›n›n emek eksenli s›n›f mücadelesini yads›yan, tarihin gerisinde kald›¤›n› dile getiren anlay›fl›na karfl› ç›kar gözükmekte, kendini böyle ifade etmektedir, ama toplumu “s›n›fs›z kaynaflm›fl zümre” olarak gören-tan›mlayan Kemalist ideolojinin de üretim merkezi durumundad›r adeta! Türkiye söz konusu olunca emek-s›n›f mücadelesinden dem vurarak mangalda kül b›rakmayan Cumhuriyet bir baflka ülke söz konusu oldu¤unda bu vurgular›n›n gerçekte bir anlam ifade etmedi¤ini gösteriyor. Bunu da Cumhuriyet gazetesinde yay›nlanan Nilgün Cerraho¤lu’nun Hindistan’la ilgili yaz›lar›nda görebiliriz. Nilgün Cerraho¤lu Hindistan’la ilgili yaz›lar›nda-gözlemlerinde nedense oradaki güçlü s›n›fsal hareketten-mücadeleden bahsetmiyor. Oysa orada mücadele yürüten Hindistan Komünist Partisi (Maoist); Hindistan gerici devleti taraf›ndan birinci iç tehdit olarak görülüyor-tan›mlan›yor. HKP(M) s›n›fsal mücadele içerisinde ezilen din, mezhep ve milliyetlerde kucaklayarak güçlü bir etki yaratm›fl bulunmakta. Bunu gözlemlemek-görmek için Hindistan’a gitmeye gerek de yok. B›rakal›m Hindistan gerici devletini direkt emperyalist gericili¤inin son dönemde özellikle kurtar›lm›fl bölge olan Lalgarh üzerine yo¤un bir sald›r› içinde oldu¤u bilinmektedir. Nitekim Lalgarh halk›na yönelik yap›lan-yap›lacak olan devlet sald›r›lar›na karfl› aralar›nda Hindistanl› ayd›n-yazar Arundhati Roy’un da bulundu¤u çok say›da ayd›n-yazar aç›klama yapm›fl, çeflitli giriflimlerde bulunmufl, dünya kamuoyunu duyarl› k›lmaya çal›flm›fllard›r. Köfle yaz›s›nda Arundhati Roy’dan al›nt›lar yapan Nilgün Cerraho¤lu’nun Hindistan’daki s›n›fsal hareketten-mücadeleden ve Maoistlerin devletin “birinci iç tehdit” oldu¤undan

habersiz oldu¤unu düflünmek çok iyi niyetli bir yaklafl›m olur. Bu ancak ideolojik-siyasal anlay›fllayaklafl›mla aç›klanabilir. Bütün bunlar›n yan›nda büyük ‹ngiliz gazetelerinde bile manflet olacakedilecek derecede güçlü ve etkili bir mücadele sürdürülüyor. HKP(M) önderli¤inde, sadece yerel de¤il uluslararas› bir ilgide yürüyor bu mücadele. Emperyalistlerin ilgisi bu mücadelelerin ç›karlar›n› baltal›yor olmas›ndan ileri geliyor ve onu ezmek için Hint gerici devletiyle el ele vererek ellerinden geleni yap›yorlar. Ezilen dünya halklar›n›n ilgisi ise bu mücadelenin kendi kurtulufllar› için güçlü bir ›fl›k olmas›ndan ileri geliyor. Herkesin bildi¤i-gördü¤ü bir hareketi-mücadeleyi bizzat o ülkeye gitmifl, yapt›¤› gözlemleri günlerce-sayfalarca yazm›fl biri göremiyor, ilgi göstermiyor. Bunun yerine Hindistan’daki çeliflkileri din-milliyet eksenine oturtularak, öne ç›kar›larak Hindistan gericili¤inin temellerini atan Gandhi ve Nehru’ya övgüler dizilmektedir. Laiklik-sekülerizm allan›p pullanarak Hint gericili¤i bu argümanlarla örtülmeye çal›fl›lmaktad›r. Nilgün Cerraho¤lu’nun görmek istedi¤i s›n›f mücadelesi ise HKP(M) önderli¤inde bu gericili¤i hedefine oturtarak yoluna devam ediyor. Türkiye’de Kemalizm’i öne ç›kararak gizlenen ulusal eflitsizlik-s›n›f mücadelesi Hindistan için Nehru ve Gandhi laiklik-sekülerizm öne ç›kar›larak gizleniyor. Ayn› çizginin temsilcileri, sözcüleri Türkiye’de de Kemalizm’i öne ç›kar›p allay›p-pullay›p bu gerici-faflist ideolojinin çeflitli ulus ve milliyetler, ezilen yoksul halk üzerindeki koyu bask›s› ve sömürüsünü gizlemeye çal›flm›yor mu? Ayn› çizgi özellikle Filipinler, Nepal ve Peru’daki Maoist hareketleri, oradaki bu hareketler öncülü¤ündeki mücadeleyi görmezden gelmiyor mu? Emek-s›n›f mücadelesinden dem vurup s›n›f mücadelesinin evrensen-enternasyonal yönüyleniteli¤iyle ilgilenilmemesi, görmezden gelinmesi ancak siyasal-ideolojik bir anlay›fltan-karfl›t olmaktan ileri gelir. Bu anlay›fl Cumhuriyet çizgisinde hayat bulmaktad›r. Cumhuriyet’in çok s›k bir flekilde emek-s›n›f sorunu gibi sol argümanlar› kullanmas›n›n gerçekte bir karfl›l›¤› yoktur. Elbette Hindistan’daki s›n›fsal hareketi-mücadeleyi görmezden gelmesi oradaki çeliflkileri dinmilliyet eksenine oturtup laiklik-sekülenizmi öne ç›kart›p övmesi Nilgün Cerraho¤lu’nun gözlemalg›-bilgi eksikli¤inden kaynaklanm›yor. Yukar›da ifade etti¤imiz Cumhuriyet çizgisinin bir tezahürüdür bu durum. Türkiye’de ulusal sorunu, hareketi ve mücadeleyi yok saymak, ulusal hak ve taleplerini bast›rmak için “s›n›fsal harekete, mücadeleye sar›l”, ama baflka ülke söz konusu olunca (ve hem de orada güçlü bir s›n›fsal mücadele bulunuyorken, Hindistan gerici devleti Maoistleri “birinci iç tehdit” olarak adland›rm›flken) görmezden gel, yok say! Ama belirtti¤imiz gibi Türkiye’de Kürt ulusal sorunu bir turnusol ifllevi görüyor. Cumhuriyet çizgisinin tekçi anlay›fl›n› da, emek-s›n›f mücadelesi gibi sol argümanlar› kullanarak ulusal sorunumücadeleyi perdelemeye çal›flmas›n› da apaç›k biçimde ortaya koyuyor. O yüzden Cumhuriyet vb. çizgide olanlar›n bu söylemleri öne ç›karmalar›n›n nedenlerini dikkatle izlemek ve bu çizgiye karfl› uyan›k olmak, daha güçlü bir mücadele yürütmek gerekiyor!

Yanl›fl anlafl›lmas›n Do¤an, hangi inançtan olursa olsun iflçi ve emekçilerin dinlenmesinden, her daim kontrol alt›nda tutulmalar›ndan ve fifllenmelerinden rahats›z de¤il. O ve elbette partisi AKP, fifllemeye ve insanlar›n bask› alt›nda, tüm yaflamlar›n›n zapturapt alt›na al›nmas›na karfl› de¤il. ler, oruç tutanlar…. Yanl›fl anlafl›lmas›n Do¤an, hangi inançtan olursa olsun iflçi ve emekçilerin dinlenmesinden, her daim kontrol alt›nda tutulmalar›ndan ve fifllenmelerinden rahats›z de¤il. O ve elbette partisi AKP, fifllemeye ve insanlar›n bask› alt›nda, tüm yaflamlar›n›n zapturapt alt›na al›nmas›na karfl› de¤il. Bunu da çarp›c› konuflmas›nda dile getirmekten çekinmiyor: fiimdi biz onlar› fiflliyoruz, inflallah s›ra bizde! Avni Do¤an, bu küçük ama kapsam itibariyle kendisini aflan konuflmas›yla AKP’nin gerçek niyetine ve düzenin iflleyifline dair mesajlar da vermektedir. Özgürlüklerden ne kadar çok söz ederse etsin bir düzen partisinin gerçek niteli¤ini de çizmektedir. Sömürüye, bask› ve zulme bundan sonra AKP hükümetinin yönetiminde devam edile-

cektir! Temelde bu uygulamalara bir karfl› koyufl, k›nama ve a¤›z ucuyla bile olsa bir veryans›n yoktur. AKP’nin mevcut düzenle ile bir sorunu yoktur, onun hedefi bu s›n›rlar içinde en etkili yere konumlanmakt›r. Bunun ötesinde yola çokça elefltirdikleri Ergenekoncularla, faflistlerle, kontr-gerilla çeteleri ile devam edilecektir. Tayyip Erdo¤an’›n “kad›n da olsa çocuk da olsa gere¤i yap›lacak” sözleri haf›zalar›m›zdaki tazeli¤ini hâlâ korumaktad›r!.

Bizim gibi düflünmüyorsan›z kan›n›z bozuktur! AKP’nin “demokrasi” aç›l›m› elbette bununla s›n›rl› olamazd›. Bu dört köflesinde “biz farkl›l›klar›n adresiyiz” yazan tabloda Çorum milletvekili de yerini almal›yd›. Böylece tabloda tüm kareler yerli yerine oturmufl ve resim de orta-

ya ç›km›fl olacakt›. Nitekim Çorum milletvekili Ahmet Aydo¤mufl, ünlü ç›k›fl›n› yaparak bu hasreti gidermekte gecikmedi. AKP Çorum Merkez ‹lçe Baflkanl›¤› taraf›ndan düzenlenen Dan›flma Meclisi Toplant›s›’nda sahne alan Aydo¤mufl, ülkemiz “demokrasi tarihine” alt›n harflerle yaz›lacak bir konuflman›n alt›na imza att›: ‹ktidara karfl› ç›kanlar›n kan›n› tahlile yollamak gerekir! AKP’ye ancak kan› bozuklar›n karfl› ç›kabilece¤ini ilan eden Aydo¤mufl, AKP’nin yüzde 45’lerin alt›nda oy ald›¤›n› da unutmufla benzemektedir. Toplumun ezici bir ço¤unlu¤unun AKP d›fl›nda bir seçene¤i tercih etti¤i böylesine aç›k iken Aydo¤mufl’un sözleri kendini bilmezlik de¤ilse bile halk düflmanl›¤›ndan olsa gerektir. Bu sözler AKP’nin yönetim anlay›fl›-

n› simgeleyen birer inci olarak görülmelidir. Bu durum elbette yaln›zca AKP’ye has bir davran›fl da de¤ildir. Hükümette kutsal ve dokunulmaz varsay›lan yerine kapak atan her düzen partisi bu noktadan sonra muhalefette kulland›¤› jargonu terk ederek gerçekte savundu¤u erkin diline sar›lmaktad›r. CHP’nin, MHP’nin ve say›s›z düzen partisinin tarihi iflçilere, emekçilere, ezilen uluslara, Alevilere, demokratlara yönelik tehdit, hakaret ve afla¤›lamalarla doludur. Düzen partilerinin söylemlerindeki faflist zihniyeti deflifre etmek ad›na sarf etti¤i her cümle daha da kafatasç› bir anlay›fl› ortaya dökmektedir. Düzen partileri iflçi ve emekçilere karfl› bu tutumlar›n›n karfl›l›ks›z kalaca¤›n› asla düflünmemelidir! ‹flçi ve emekçiler zaman› geldi¤inde düzen partilerinden hesap soracakt›r.


‹flçi-köylü 10 D O S Y A : 1

Gö¤ün yar›s›

4-19 Mart 2010

Kriz, kad›n ve sendikalar

Emperyalizm kaynakl› ekonomik krizin emekçiler üzerindeki ezici etkisi artarak devam ediyor. Egemenler krizin a¤›r yükünü emekçilerin s›rt›na yüklerken cinsiyeti nedeniyle iki kez ezilen, daha fazla sömürülen, emekçi kad›nlar, ise egemenlerin ekonomi politikalar›ndan, özelde de krizden çok daha fazla etkileniyorlar. Krizle birlikte ilk iflten ç›kar›lanlar kad›nlar oluyor; Ülkemizde de iflsizlerin ço¤u kad›nlard›r. Çal›flan kad›nlar›n ise zaten erkeklere oranla daima düflük olan ücretleri iyice düflürülüyor. Kay›t d›fl›-güvencesiz çal›flt›r›lan kad›nlar›n say›s› art›yor. Esnek, ev eksenli, yar› zamanl›, ça¤r›ya ba¤l› vb. olarak çal›flanlar›n yüzde 70’ini kad›nlar oluflturuyor. Yine tüm haklardan yoksun, alabildi¤ine zor flartlar alt›nda çal›flt›r›lan tar›m iflçilerinin ve emekçilerinin büyük bir k›sm› kad›nd›r; çal›flan her üç kad›ndan biri k›rsal kesimde ücretsiz aile iflçisi olarak çal›fl›yor. Kad›nlara ödetilen fatura bunlarla da s›n›rl› de¤il. Artan açl›k, yoksulluk, yoksunluk, iflsizlik tüm emekçi kad›nlar›n ikinci cins konumunu daha da derinlefltirip kad›n›n toplumsal durumunu iyice a¤›rlaflt›r›yor. K›s›lan-yok edilen sosyal haklar, iflsizlik, reel ücretlerin düflürülmesi, tüketim mallar›na yap›lan devasa zamlar vb. kad›nlar›n ev içi ifl yüklerini daha da art›r›yor. Sa¤l›k-e¤itim gibi haklar›ndan yararlanma oranlar›n› düflürüyor; k›z çocuklar› okuldan al›n›p ifle gönderiliyor. Tüm bu problemlere bunlar›n yaratt›¤› psikolojik bask› ve sorunlar da ekleniyor. Ancak mesele burada da bitmiyor: Kriz dönemlerinde kad›nlara dönük fliddet ve cinayet olaylar› da katlanarak art›yor.

Sendikalarda ataerkil anlay›fl... Sendikalar›n konuya yaklafl›m› ise ne yaz›k ki olmas› gerekenin çok uza¤›nda. Kriz dönemlerinde ezilen ile ezen s›n›flar aras›ndaki çeliflkiler gittikçe keskinleflirken ezilenlerin de ezileni olan kad›nlar›n çeliflkileri ise iki kez keskinlefliyor, iki kat derinlefliyor. Buna ra¤men en çok ezilenler yani örgütlenmeye en çok ihtiyaç duyan ve en yatk›n olanlar tezat bir flekilde sendikal örgütlenmenin de d›fl›ndalar. Ekonomik ve sosyal haklar elde etmede bunlar› koruma ve gelifltirmede emekçilerin önemli araçlar›ndan biridir sendikalar. Fakat sendikalara cinsiyetçi bir tutum hakimdir. Çünkü çal›flan kad›nlar›n yo¤un bir flekilde ezilmesi ve sömürülmesine karfl›n sendikalar›n konuya ilgisi, kad›nla-

r› örgütleme çabas›, onlar›n özgün sorun ve taleplerine duyarl›l›¤› hayli zay›ft›r; kimi sendikalarda ise s›f›r denilecek düzeydedir. Ülkemizde sendikal› kad›n say›s› oldukça az. Çal›flan kad›nlar›n yaln›zca yüzde 3’ü sendikal›. Tüm sendika üyelerinin ise sadece yüzde 14.5’i kad›n! Kad›nlar sendikalar›n yönetim mercilerinde ise yok denecek kadar azd›r. Sendikalar›n ilk ortaya ç›kt›¤› dönemlerde pek çok sendikan›n tüzü¤ünde, kad›n iflgücünün üretimden d›fllanmas›n› talep eden maddeler vard›r. Bugün ülkemizde en gerici sendikalar›n tüzüklerinde bile böyle maddeler yok. Ancak ne yaz›k ki birkaç istisna d›fl›nda sendikalar›n kad›nlar› örgütlemeyi hedef alan net, somut, perspektifleri yok. Dün, fabrikalar›n kap›lar›n› kad›nlara kapamaya çal›flan sendikalardaki ataerkil anlay›fl bugün sendikalar›n kap›lar›n› kad›nlara açmaya pek de gönüllü davranm›yorlar. Elbette kad›nlar›n sendikal örgütlenmede bu derece az olmas›nda kad›na biçilen toplumsal cinsiyet rollerinden, çal›flan kad›n say›s›n›n azl›¤›na, kad›nlar›n sendikalaflman›n az oldu¤u sektörlerde yo¤unlaflmas›ndan, genelde geçici olarak çal›flmalar›na, hak bilincinin zay›fl›¤›na de¤in bir dizi neden mevcut. Ama tüm bunlar sendikalar›n soruna ilgisizli¤ini aç›klamaya yetmedi¤i gibi bu durumu hakl› da ç›karmaz. Çünkü sendikalarda kad›nlar azsa bunun nedeni de kad›nlar› görmezden gelen sendika anlay›fl›d›r; Diyebiliriz ki Türkiye’deki sendikac›l›k erkek sendikac›l›¤›d›r. Sendikalar›n, krizin a¤›r faturas› da düflünüldü¤ünde kad›nlar› örgütlemeyi somut ve acil bir görev olarak önlerine koymalar› zorunluluktur. Tüm emekçilerin sorun ve taleplerine ek olarak, kad›n emekçilerin özgün sorun ve talepleri, toplu sözleflmelerde net olarak yer almal›d›r. Bunlar pazarl›klar›n da ana maddelerinden birisi olmal›d›r. Kad›nlar “kad›n oldu¤um için sendikaya üye oldum” diyorsa sendikalar bu sese kulak vermek zorundad›r. Kad›nlar›n eflit de¤erde ifle eflit ücret, hamilelik, do¤um, iflyerinde cinsel taciz, fazla zorunlu mesai, tuvaletlerin kullan›m›n›n s›n›rland›r›lmas›, krefl, hamile kalman›n dahi patron iznine ba¤lanmas› gibi bir dizi ek sorunlar› vard›r. Bu gerçekler kad›nlar›n örgütlenme zorunlulu¤unun ve ayn› zamanda mücadele potansiyellerinin alt›n› çiziyor.

Örgütlenmede yeni yöntemler

Sendikal örgütlenmeye yeni bak›fllar getirilmelidir. Mesela çok say›da kad›n kay›t d›fl› olarak; özellikle de ev ifli, hasta çocuk-yafll› bak›m› gibi ifllerde çal›fl›yor. Yine, ev eksenli ifllerde çal›flan kad›nlar›n say›s› da fazlad›r. Bu alanlarda örgütlülük ise hiç yoktur. Son dönemlerde D‹SK’in “Konut ‹flçileri Sendikas›” ad›yla bu yönlü bir çal›flmas› var. Bu yaklafl›m örnek al›narak gelifltirilmelidir. Yine Örne¤in Güney Afrika’da kay›t d›fl› çal›flan kad›nlar›n örgütlendi¤i “Kendi Hesab›na Çal›flan Kad›nlar Sendikas›” (SEWU) gibi deneyimlerin incelenmesi gerekir. fiunu unutmamal›y›z ki; egemenler özellikle son y›llarda yar› zamanl›, ev eksenli, geçici, ça¤r› üzerine, sözleflmeli vb. dolay›s› ile düflük ücretli, sigortas›z, tüm sosyal haklardan yoksun; enformel tarz› yayg›nlaflt›rmaya çal›fl›yorlar. Ve ülkemizde çal›flan kad›nlar›n çok büyük bir k›sm› (% 70) enformel alanda çal›fl›yor. Haliyle bu alanda çal›flan genifl kad›n kitlelerini sendikalarda örgütleyebilmek için yeni modeller tart›flmak, yaratmak kaç›n›lmazd›r. Yukar›da sayd›¤›m›z nedenlerden ötürü özellikle kad›nlara yönelik ciddi sald›r›lar da içeren ‹fl Kanunu, Sendikalar Kanunu, SSGSS vb. kanunlara karfl› da aktif ve etkin mücadele yürütmek bu mücadelenin bir parças› olmak vazgeçilmezdir. ‹flsizli¤in had safhada oldu¤u ülkemizde iflsizlerin ço¤u kad›nd›r. Bu gerçe¤i göz önünde bulundurularak klasik sendikal anlay›fl›n›n s›n›rlar› geniflletilmelidir. ‹flçi s›n›f›n›n bir parças› olan, yedek iflçi ordusunun dolay›s›yla iflsiz kad›nlar›n örgütlenmesine giriflilmelidir. Bunun önünde kanuni engeller var. Ama örne¤in geçmiflte kamu emekçilerinin sendikalaflmas› da kanunen yasak oldu¤u halde radikal ve ›srarl› mücadelelerle bu hak elde edilmifltir. fiimdi hemen kanuni bir kazan›m olarak bu elde edilmese bile ilerde edilebilece¤i bunun için de fiili bir durum yaratmak (mesela ö¤renci sendikas›, emekli sendikas› gibi) mümkündür. Sendikalar›n bünyesinde oluflturulan kimi birimler gibi kad›nlar› örgütlemeyi hedefleyen kad›n birimleri örgütlenmelidir. Kimi sendikalarda “kad›n komisyonu” tarz›nda böyle birimler mevcuttur. Bu yaklafl›m›n tüm sendikalara yay›lmas› ve amac›na uygun, ifllevli bir hale getirilmesi için çal›fl›lmal›d›r. Tüm sendikalar derken erkeklerin yo¤un oldu¤u iflkollar›ndaki sendikalar› da kastediyoruz. Zira iflçi s›n›f› ve emekçilere yönelik tüm sald›r›lardan sadece çal›flanlar de¤il onlar›n aileleri de etkileniyor. Olaya bu aç›dan bak›ld›¤›nda erkek çal›flanlar›n efllerinin (ve ailedeki

TMMOB Kad›nlar Kurultay› Sonuç Bildirgesi 21-22 Kas›m tarihlerinde ‹stanbul Y›ld›z Teknik Üniversitesi Oditoryumu’nda yap›lan TMMOB Kad›n Kurultay›’n›n sonuç bildirgesi aç›kland›. E¤itimde Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›, Cinsiyetçi ‹flbölümü ve ‹flyeri Pratikleri, Kapitalist Kriz ve Kad›nlar, TMMOB’da Kad›n Örgütlenmesi olmak üzere dört ana bafll›¤›n ele al›nd›¤› kurultaydan ç›kan bazi sonuçlar ise flöyle: * Cinsiyetçi ifl bölümü ve toplumsal kabullerin de¤iflimi için, e¤itim süreçlerinde cinsiyet ayr›mc›l›¤›n›n ortadan kald›r›lmas›na yönelik kullan›lan cinsiyetçi dil ve bak›fl›n de¤ifltirilmesi gerekmektedir ve toplumun cinsiyet eflitli¤i konusunda bilinçlenmesine katk› sa¤layacak çal›flmalar yap›lmal›d›r. * TMMOB, e¤itimin herkes için paras›z olarak ve eflit koflullarda eriflilebilirli¤ine yönelik mücadele etmelidir. * Bebek bak›m üniteleri, krefl ve anaokullar›, yafll› ve hasta bak›m evleri, gündüz ve gece bak›m evleri ve bak›m destek birimleri gibi hizmetler kamusal olarak verilmelidir. Ücretli do¤um izni ve emzirme izninin ihtiyaçlara göre art›r›lmas› ve kad›nlar›n do¤um izni s›ras›ndaki

YORUMSUZ 13 fiubat: Erzurum’da yaflayan Sevgi G., bofland›¤› eski efli taraf›ndan “baflka erkeklerle gezdi¤i” gerekçesiyle b›çakland›. 15 fiubat: ‹zmir’de yaflayan Fatma Faike Topgöden, borçlar yüzünden aralar›nda tart›flma ç›kan efli taraf›ndan bo¤ularak öldürüldü. 16 fiubat: Samsun’da yaflayan 17 yafl›ndaki S.Y, annesinin sevgilisi taraf›ndan tecavüze u¤rad›. 16 fiubat: Düzce-Esentepe köyünde yaflayan Emriye Çuhadar, Taner Y. taraf›ndan kendisine tecavüz etmesine karfl› koyunca b›çaklanarak öldürüldü. 16 fiubat: Sakarya-Pamukova’da,

ücretlerinin ve primlerinin tam ve eksiksiz ödenmesi için mücadele edilmelidir. * TMMOB, tafleronun yasaklanmas›, kad›n›n istihdam› ve çal›flma hayat›ndaki konumu, özellefltirmelerin iptali, tam zamanl› ve sigortal› çal›flma, haftal›k çal›flma süresinin 35 saate indirilmesi, eflit (eflde¤er) ifle eflit ücret, iflten ç›kar›lmalar›n yasaklanmas›, ifl güvencesi, “Özel ‹stihdam Bürolar›”n›n kurulmas›n› engellemek, paras›z e¤itim, paras›z sa¤l›k vb. için mücadele etmelidir. * TMMOB ve ba¤l› oda, flube yönetim kurullar›, genel kurul delegasyonu ve di¤er tüm organlar›nda kad›n temsiliyetini art›rabilmek amac›yla, minimum yüzde 35 kad›n kotas› uygulanmal›d›r. * TMMOB’lu kad›nlar Kürt sorununun demokratik bir flekilde çözüme kavuflturulmas› ve bar›fl›n sa¤lanmas› için aktif rol üstlenecektir. Kurultaydan ç›kan sonuçlar do¤rultusunda çal›flmalara yo¤unluk verilece¤inin de belirtildi¤i bildirge “Kad›nlar Örgütlü, TMMOB Daha Güçlü” slogan›yla son buluyor. (H. Merkezi)

1998 y›l›nda kendisini aldatt›¤› gerekçesiyle efli taraf›ndan ayaklar›ndan vurulan Serpil Demirtafl, yine efli taraf›ndan bu kez de kendisinden boflanmak istedi¤i için kurflunlanarak öldürüldü. 17 fiubat: Samsun-Atakum’da yaflayan Seda Ç., kiral›k ev bakmak için gitti¤i emlakç› taraf›ndan sözlü ve fiziksel tacize u¤rad›. 17 fiubat: Antalya-Alanya’da evine gitmek için araç bekleyen Gülay Ö., kendisini evine b›rakaca¤›n› söyleyen Gökhan Ö. taraf›ndan kaç›r›larak tecavüze u¤rad›. 18 fiubat: Van-Gürp›nar’da yaflayan Meryem T., boflanmak için gitti¤i adliye binas›nda efli taraf›ndan b›çakland›.

di¤er kad›nlar›n) da sendikalar›n bu tür kad›n kollar›nda örgütlenmesi bir gerekliliktir. Bu konuda örnek olarak Petrol-‹fl Band›rma fiubesi’nin “kad›n komisyonu” deneyimi var. Bu tür deneyimleri incelemek ve gelifltirmek, yayg›nlaflt›rmak sendikal mücadeleyi güçlendirecektir. Kad›nlar›n kat›l›m›n› art›rmak için sendika toplant›lar›n›n yeri ve zaman›, kad›nlar›n e¤ilimine göre belirlenmeli, sendika binalar›nda çocuklar için okuma-oyun odalar›, krefller bulundurulmal›. Bunlardan da öte kad›nlar›n daha aktif ve yönetici düzeye gelmesi için kota, pozitif ayr›mc›l›k, teflvik gibi uygulamalar devreye sokulmal›d›r. Sendikalar›n e¤itim programlar›nda kad›n sorunu konusu da mutlaka yer almal›d›r. Sendikalar çal›flma yaflam›, sendikal faaliyet ve genel olarak da tüm hayatlar› içindeki cinsiyetçi anlay›fllara karfl› e¤itilmelidir. Bu ve benzeri çal›flmalarla bilinç dönüflümü yarat›lmadan çal›flan kad›nlar›n mücadelesinde olsun, sendikal› kad›nlar›n nicelik ve nitelik gelifliminde olsun ciddi kazan›mlar elde etmek olas› görünmüyor. Tüm bunlara ek olarak flunu da belirtelim; Krizin, kad›nlara yönelik fliddeti art›rd›¤›na de¤inmifltik. Bundan hareketle sendikal› erkeklerin iflyerindeki, sendikadaki, ailelerindeki vs. kad›nlara karfl› bask›-fliddet gibi tutumlar›, çeflitli yapt›r›m ve cezalar ile karfl›lanmal›d›r. Bu konuda da efline fliddet uygulayan veya kuma getiren vb. çal›flanlara yönelik kimi yapt›r›mlar›n uyguland›¤› çeflitli deneyimler incelenmelidir. Sonuç olarak; Kad›nlar› görmezden gelen sendikal anlay›fllar acilen terk edilmelidir. fiu unutulmamal›d›r; Kad›nlar›n sendikal mücadele içindeki say›sal ve niteliksel art›fl› sadece kad›n emekçilerin de¤il kad›n-erkek tüm emekçilerin yarar›nad›r. Bunu tersten söylersek; sendikalardaki cinsiyetçi politikalar, sendikalar›n kad›n› yok saymas› egemenlerle/patronlarla suç ortakl›¤› yapmak, onlar›n ekme¤ine ya¤ sürmek anlam›na gelir. Egemenler “böl-yönet” politikalar›nda kad›n-erkek çeliflkisini de kullan›r. Emekçilerin ç›kar› ve gücü ise birlikten geçer. Bu nedenle sendikalar›n sömürü sistemine karfl› verilen mücadelede mis-

yonlar›n› gere¤ince yerine getirmek için kad›n emekçilerin taleplerini en önde gelen talepleri, kad›nlar› bünyelerinde örgütlemeyi en önemli ve ivedi görevleri aras›na almal›d›r.

Bir kad›n daha “S U Ç ” iflledi! “Namus” denilen ikiyüzlülük, kad›n› yaflamdan al›r, kopar›r ve zincirlerle eve, ailesine ba¤lar. Kad›n›n bedenini, iradesinden kopararak erkek egemen sistemin etkisindeki toplumun “namusu” haline getirerek, kad›n›n kendine ait söz söylemesini “namussuzluk” sayar. Bu “namussuzlu¤u” cezaland›rmak içinse, feodalizmin “adalet” mekanizmas› olan asl›nda ikiyüzlü ahlak kurallar› bütünü demek daha do¤ru olur!- TÖRE girer devreye... Güldünyalar kana boyan›r sonra… Çal›nm›fl eme¤imize çal›nan yaflamlar›m›z eklenir. Töre, bir hayat›m›z› daha çald› Mersin’in Tarsus ilçesinde yaflayan Özlem Ç›nar, henüz 19 yafl›ndayd›. Erkek egemen sistemin kutsad›¤› “babakoca” düzeninde, mutsuz bir hayat sürü-

18 fiubat: ‹stanbul-Pendik’te, Yasemin Kelefl evlenme teklifini kabul etmedi¤i sevgilisi taraf›ndan yol ortas›nda kurflunlanarak öldürüldü. 19 fiubat: Diyarbak›r’da, Ferda Gökdemir adl› genç kad›n, daha önce tacizine u¤rad›¤› üvey babas› taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. 19 fiubat: Bitlis-Adilcevaz’da Seda S. isimli genç bir kad›n, kendini tüfekle vurarak intihar etti. 20 fiubat: Malatya’da Memnune Özdemir adl› kad›n, birlikte yaflad›¤› Bahattin Tutal taraf›ndan tart›flt›klar› için sat›rla bafl›na vurularak öldürüldü. 20 fiubat: Karabük’te, 14 yafl›ndaki Ö.K’n›n fuhufla zorland›¤› ortaya ç›k›nca operasyon düzenleyen jandarma 22 kifliyi gözalt›na ald›.

20 fiubat: ‹stanbul-Tarabya’da, Gültekin Akkaya, kay›nvalidesi ile yaflamak istemedi¤i için tart›flt›¤› efli taraf›ndan kurflunlanarak öldürüldü. 20 fiubat: ‹stanbul-Fatih’te yaflayan travesti Aycan, evine gelen 3 kifli taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. 21 fiubat: Trabzon-Maçka’da bir ilkö¤retim okulunda okuyan bir çocuk, okul müdürü taraf›ndan tacize u¤rad›. 21 fiubat: Tekirda¤’da yaflayan F.A’n›n 8 yafl›ndan beri babas›n›n taciz ve tecavüzüne maruz kald›¤› ortaya ç›kt›. 20 y›l hapis cezas› alan “baba”, k›z›n›n kendisini “bafltan ç›kard›¤›n›” savundu. 22 fiubat: Kütahya’da yaflayan H.Z, sevgilisi taraf›ndan tecavüze u¤-

yordu. Çünkü kendine dair; de¤il karar, söz hakk› bile yoktu. Küçük yaflta evlendirilmiflti sevmedi¤i bir adamla ve bu mutsuz evlili¤inden iki de çocu¤u olmufltu. Mutsuzdu, çünkü baflka birini seviyordu. Kocas›ndan baflka birine vermiflti gönlünü. Töreye karfl› geliyordu duygular›, bu, onu “günah”a itiyordu. Kad›n “fleytan” de¤il miydi zaten! Ç›nar da “fleytana” uyup, ahlaks›zl›¤›n ahlak haline getirildi¤i töreye karfl› ç›karak sevdi¤i ile kaçt›. Yaflam›n›n bahar›ndaki bir fidan› “yolmak” için aile meclisi toplan›r. 15 yafl›ndaki erkek kardefl, “ulvi namus temizleme görevine” seçilerek, de¤iflmeyen tablo tekrarlan›r. Ç›nar ve sevgilisi bulunurlar. Sevgili, erkek kardefl taraf›ndan b›çaklanarak öldürülür, Ç›nar “ortadan kaybolur!” Ve bir gün sonra Ç›nar’›n

rad›. 22 fiubat: Mersin’de Durdunaz Hakverdi isimli genç kad›n, eski sevgilisi taraf›ndan bar›flmak istemedi¤i için b›çaklanarak öldürüldü. 22 fiubat: Malatya’da yaflayan Kadime fianl›, efli taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. 23 fiubat: Sakara-Pamukova’da yaflayan S.Ç, enifltesinin tecavüzüne u¤rayarak hamile kald›. 23 fiubat: Zonguldak’ta lise ö¤rencisi E.C.K, ö¤retmeni taraf›ndan sürekli tacize u¤rad›¤›n› söyleyerek flikayette bulundu. 23 fiubat: Çanakkale-Gelibolu’da yaflayan Atike Canan ile k›zlar› Melis ve Cansu Özça¤atay, efli emekli tankç› yarbay Süleyman Özça¤atay ta-

Munzur Çevre Derne¤i’nden Kad›n Paneli Yaklaflan 8 Mart öncesinde, Munzur Çevre Derne¤i ve çeflitli köy dernekleri “Kad›n›n S›n›f Mücadelesindeki Yeri” bafll›kl› bir panel düzenledi. 28 fiubat tarihinde ‹spirtohane Kültür Merkezi’nde yap›lan panele sanatç› P›nar Sa¤, Av. Tülay Atefl (SODEV Baflkan Vekili), Yeni Demokrat Kad›n ad›na Selma fiahin ve Tüm-Bel-Sen Genel Baflkan› Vicdan Baykara panelist olarak kat›ld›. Yeni Demokrat Kad›n ad›na konuflan Selma fiahin toplumda yaflanan fliddet ve taciz olaylar›na de¤inerek Yeni Demokrat Kad›nlar›n Ocak ay›nda haz›rlam›fl oldu¤u kad›na yönelik fliddet raporundan veriler sundu. Kad›n›n toplumsal yaflamdaki rolünü de de¤erlendiren fiahin, bu sorunlar›n özel mülkiyetin ortaya ç›kmas›yla birlikte bafl gösterdi¤ini ve ancak özel mülkiyetin ortadan kald›r›lmas›yla son bulaca¤›n› söyledi. Sonras›nda sözü alan P›nar Sa¤, 8 Mart’›n tarihini anlatt›. Kad›nlar›n toplumsal yaflam›n her alan›nda taciz ve fliddetle karfl› karfl›ya kald›¤›na vurgu yapan P›nar Sa¤ mücadele eden kad›nlar›n gözalt›nda, iflkencede kad›n kimli¤inden kaynakl› yaflad›klar› sald›r›lara de¤indi. Tüm-Bel-Sen Genel baflkan› Vicdan Baykara ise kad›nlar›n sendikal alanda yaflad›¤› sorunlara de¤indi. Av. Tülay Atefl ise; son y›llarda yasalarda yap›lan de¤iflikliklerle kad›nlar›n lehine geliflmelerin oldu¤unu ancak bunlar›n çok fazla uygulamaya geçmedi¤ini söyledi. Kad›nlar›n mutlaka örgütlenmeleri gerekti¤ine vurgu yapan Atefl var olan sorunlar›n ancak böyle afl›laca¤›n› dile getirdi. Konuflmalar›n ard›ndan P›nar Sa¤, Yeninur Ada ve Mehmet Ekici’nin verdi¤i müzik dinletisi ve çekilen halaylar›n ard›ndan panel sona erdi. (‹stanbul)

cesedi, bir ormanda, bir a¤aca as›l› flekilde bulunur. ‹stemedi¤i bir hayata zorlanan genç kad›n›n, hayat›na dair att›¤› bu ad›m, TÖRE ile kana bulan›r. Erkek egemen ve sömürücü sistemin temel tafl› olan ailenin, kad›n›n “namusuyla” korunan “kutsall›¤›n›n” zedelenmesi, yani kad›n›n kendine dair karar hakk›n› elde etmesi, bu sistemi de onar›lamayacak derecede sarsacakt›r. Bu yüzdendir ki, feodalizmin etkisinin yo¤un olarak hissedildi¤i bu co¤rafyada her gün kad›nlar, erkek egemenli¤ini “zedeledi¤i” için öldürülüyorlar. Bu yüzdendir ki, eflinden, ailesinden fliddet gören kad›nlar›n hiçbiri devlet ve devlet kurumlar› taraf›ndan korunmaya bile al›nm›yor, katillerine teslim ediliyor. Bunun yüzdendir ki, Güldünyalar›n, Özlemlerin hayalleri, yaflamlar› çal›n›yor. “Namus” ad› alt›nda meflrulaflt›r›larak hem de…

raf›ndan kurflunlanarak öldürüldü. 23 fiubat: Zonguldak’ta yaflayan 15 yafl›ndaki B.A, babaannesinin 72 yafl›ndaki kardefli taraf›ndan kaç›r›ld›. 23 fiubat: Samsun’da yaflayan Nuran fi.’ye, kendisiyle bir fley konuflmak istedi¤ini söyleyen sevgilisinin arkadafl› taraf›ndan silah zoruyla tecavüz edilmek istendi. 24 fiubat: Ayd›n-Kufladas›’nda, Melike Güzeldemirci, tart›flt›¤› sevgilisinin arabas›n› geri vitese takmas› ile araban›n alt›nda kalarak yaraland›. 25 fiubat: Tekirda¤’da boflanmak için dava açan ‹kbal Fidan, kendisini arayan efli taraf›ndan “telefonu meflgul çald›¤›” gerekçesiyle, sokak ortas›nda fliddete maruz kald›.


‹flçi-köylü 11

Kavga okulu

4-19 Mart 2010

Bir de¤er, bir kay›p ve bir gelenek;

Ahmet Muharrem Çiçek YÜRÜYORLAR Alev alev yanan bir sevdad›r DEVR‹M Yüre¤imizin asileflen yan›nda Kafesine s›¤mayan bir k›rlang›ç gibi Kanatlan›p uçmak istiyor Munzurlara En a¤›r yükü omuzlad›lar Çorak topraklar› bahara kavuflturmak umuduyla yürüyorlar. Sabahlar› çocuklar›n gülüflleriyle donatmak için silahlara sar›ld›lar Analar›n feryatlar› son olsun diye öldüler, ölüyorlar... Bizler dünün, bugünün, yar›n›n sahipleriyiz! Öldükçe ço¤alan halk›z ‹çimizdeki h›rç›n atefl kavuracak düflman›! Gözlerimizdeki devrim yemini Zulmü yok edecek... Yürüyorlar düflman›n üstüne Büyüyor ad›mlar›. Bayraklar ellerinde, Silahlar› omuzlar›nda Kofluyorlar Devrime PART‹ZANLAR (Pertek’ten Bir ‹K Okuru) Binlerce y›ll›k tarihinde savafl›, ya¤may›, talan› gören ‹stanbul, ayn› zamanda direniflleri de görmüfltür. Zalimi de bar›nd›r›r bir yan›; bir yan› hep mesken olur zalime karfl› direnifle. Kimi zaman lanet okur varl›¤›na flahit oldu¤u zulümlerden ötürü: Meskeni oldu¤u direnifllerden güç al›r, korkusuzca gerer gö¤sünü kimi zaman. 6–7 Eylül 1955’te kahrolan, boynu bükülen de odur; 15–16 Haziran 1970’de flahlanan, coflkudan yedi bafl›n› gökyüzüne saplayan da. Milyonluk nüfusunu bar›nd›ran her bir soka¤›nda nice direnifllerin izlerini tafl›r

Ahmet Muharrem Çiçek, ezilen y›¤›nlar›n kurtuluflu mücadelesinde eline ald›¤› silah›n› son anlar›nda düflman›n eline sa¤lam geçmemesi için k›rarak saflar›m›zda bir gelene¤in yarat›c›s› olmufltur.

hele. Hepsini iliklerine kadar yaflam›flt›r nitekim. Bu direnifllerden birisi var ki baflkad›r, belli ki ›fl›k olacakt›r gelecektekilere. Önce kendi kuflat›lm›fll›¤›n› yar›p özgürlü¤ün tad›na varan, sonra bununla yetinmeyip tüm insanl›¤›n kurtuluflunu arzulayan ve bunun için savaflan bir yi¤it; eflitsiz güç dengelerine güvenenlerin “teslim ol” ça¤r›lar›n› inad›na direnifl sloganlar›yla yan›tlar. S›rt›n› dayad›¤› halk›, yoldafllar› ve partisine duydu¤u güvenle hak etti¤i cevab› vermeye giriflir düflmana. Olanca do¤all›¤› ve mütevazili¤iyle yepyeni bir sayfa eklemeye haz›rlan›r tarihe. Böyle bafllad›; aradan onlarca y›l geçmesine ra¤men ilk günkü s›cakl›¤›n› koruyan yeniyi Ahmet Muharrem’ce yaratma destan›. Kuflat›l›r ‹stanbul… Kuflat›l›r fiehremini… Koca flehrin lanetli suskunlu¤unu Kaplan apartman›n›n zemin kat›nda patlay›p dalga dalga yay›lan sloganlar y›rtar… Sloganlar susar. Sonra silahlar patlar karfl›l›kl›… Konuflma s›ras› silahlar›nd›r art›k. Yaralanan yoldafl›n›n yan›na koflar Ahmet Muharrem. ‹kirciksiz flekilde ve insan› flaflk›na çeviren bir do¤all›kla “Ben galiba burada ölece¤im” der usulca… ‹flkencede direnmeyi, dik durmay› sal›k verir son anlar›nda… Üst perdeden konuflmay›, uzun uzun cümleler kurmay› sevmezdi ya, bu sefer zaman da yoktu buna. Bu yolda ölümler olaca¤›n› ta bafltan beri bilen Ahmet Muharrem, yaflam› oldu¤u kadar ölümü de do¤al karfl›lar. Çünkü bilir ki bu amans›z savaflta iki karfl›t güç de yaflam hakk› tan›yamaz birbirine. Bir süre daha devam eder silahlar›n hükmü. Sonra iki taraf da su-

Pusula Devrimci savaflta geliflim “Do¤ru bir çizgi oluflturulduktan sonra bu çizginin baflar›s›n› belirleyen kadrolard›r.” Devrim ve örgüt biliminin en temel ilkelerinin bafl›nda gelen kadrolar›n rolü ve öneminin kavranmas› ve buna uygun e¤itme, haz›rlama sorununun günümüzde çözülmesi gereken temel bir konu oldu¤u unutulmamal›d›r. Ancak çözümünün k›sa bir sürede gerçekleflemeyece¤i kendi içinde devrimcileflerek geliflece¤i, yeni yöntem ve uygulamalarla zenginleflece¤i bilinmelidir. Önderlik-yönetimkadro sorunu an›n sorunu olmakla beraber bir bütün olarak devrimin temel stratejik sorunu oldu¤u bilinciyle ve sorumlulu¤uyla hareket edilmelidir. Bu konu hakk›nda bilginin derinlefltirilmesi ve uygulaman›n güçlendirilip somutlanmas› sorunu devrimin temel bir konusu olmaya devam edecektir. Partinin politik çizgisinin belirlenmesiyle beraber bu çizgiyi her alanda uygulayacak olan kadrolar ve bu kadrolar›n içinde yer ald›¤› örgüt olacakt›r. Do¤ru bir örgüt çal›flmas› do¤ru bir yönetimle var olur. Bu yönetim içinde çal›flan bir kadro ileri düzeyde bir prati¤i örgütleyebilir. Peki partinin kadro ve militanlar› nas›l olmal›d›r? Hangi özelliklere sahip olmal›d›r? Yaflad›¤›m›z koflullar ve sorunlardan ba¤›ms›z bir kadro ve militan yarat›lamayacaksa o zaman

yaflanan koflullar›n ve sorunlar›n do¤ru analizi yap›lmal› ve bunun ›fl›¤›nda ihtiyaç duyulan kadro ve militan yarat›lmal›d›r. Bunlardan ba¤›ms›z ve kopuk bir kadro yarat›lma ad›mlar› eksik ve zay›f kal›r. Y›llard›r küçük burjuva düflüncenin ve örgütsel al›flkanl›klar›n›n etkisinin küçümsenmeyecek düzeyde oldu¤u bir süreçte partinin politik çizgisini uygulayacak kadrolar›n yarat›lmas› kolay olmayacakt›r. Yaflanan tasfiyeci sürecin proletarya partisi üzerindeki etkileri görülüp yeterince a盤a ç›kart›lmadan ve bu etkilere karfl› kararl› ve sürekli mücadele yürütülmeden nitelikli kadro ve militan yarat›lmas› baflar›lamaz. Her fleyden önce uzun bir zaman dilimi içinde özenli bir kitle faaliyetinin örgütlenemedi¤i devrimci bir kitle çal›flmas›n›n oturtulamad›¤› süreçte proleter de¤iflim ve dönüflümün kolay olmayaca¤› bilinmelidir. “Kitlesiz devrimcilik”, “Kitlesiz devrimci görevler”, “Kitlesiz propaganda ve ajitasyon faaliyeti”, “Kitlesiz yay›n faaliyeti”, “Kitlesiz savafl”, “Kitlesiz keflif-üslenim faaliyeti” gibi s›ralayaca¤›m›z konularda küçük burjuva bir tarz ve flekillenifl yarat›lm›flt›r. Bu bir anlam›yla örgütün çal›flma ve çal›flma al›flkanl›¤› haline gelmifltir. Bu al›flkanl›k içinde flekillenen kadro ve militan›n bir anda kitlelerin var oldu¤u ve onlars›z hiçbir faaliyetin var olamayaca¤›

sar. Yaral›d›r Ahmet Muharrem, kurflunu da bitmifltir üstelik. Ama yapacak çok fley vard›r daha. Camlar k›r›l›r, doluflurlar içeri. Bir eli yaras›ndan s›zan kan› bast›rmaya çal›fl›rken s›ra son eylemine gelmifltir art›k. Ta bafltan kararl›d›r düflman›n elini bofl b›rakmaya. Bafl›na üflüflen düflman afallar gördükleri karfl›s›nda. K›r›k bir silahtan baflka bir fley bulamazlar. Onlar›n bu halini gören Ahmet Muharrem’in bir ›fl›k parlar gözlerinde. Ç›lg›na dönen düflman Ahmet Muharrem’i kurflunlayarak katletmekte arar çareyi. Her fleyin bitti¤ini san›r; bu tavr›n bir gelenek olaca¤›n›, ard›llar›nda yaflayaca¤›n› bilmeden.

De¤erleri korumak-ileri tafl›mak… 19 Mart 1973 tarihinde son mermisine kadar direnen Ahmet Muharrem Çiçek, mermisi bitti¤inde düflman›n eline sa¤lam geçmesin diye silah›n› k›rm›flt›r. Muharrem, parti de¤erlerini koruman›n onu korumak anlam›na gelece¤ini bildi¤i için k›rm›flt›r silah›n›. Çünkü parti; halk›m›z› sömürüden, zulümden kurtaracak olan devrimin en önemli arac›d›r. Parti, bütün bir halk›n proletarya önderli¤inde kendi kurtuluflunu kendi elleriyle yaratmas› u¤runa savaflan tek tek faaliyetçilerinin binbir zorlu¤u gö¤üsleyerek yaratm›fl oldu¤u de¤erlerin bir kolektif bütünüdür. Tam da bundan dolay› diyebiliriz ki onun korunmas› en küçü¤ünden en büyü¤üne de¤erlerin korunmas›ndan geçer ayn› zamanda. Parti de¤erleri; tarihimiz boyunca; yeni bir eylem biçiminden tutal›m da kampanyalara, yoldafllar›-

bir faaliyetin örgütlenmesini beklemek ham hayalliktir. Özellikle proletarya partisinin son iki oturumunda önemle ve s›kça “kitle” vurgusunu yaparak kitlelerin var oldu¤u bir devrimci faaliyetin örgütlenmesi yönlü tespit ve belirlemesine ra¤men ileri do¤ru ciddi ad›mlar›n at›lamamas›n› nas›l aç›klayabiliriz? Do¤ru bir politik çizgi var, do¤ru politik belirlemeler var ancak bu politikaya uymayan, uygulayamayan yanl›fl bir pratik vard›r. Bunun en baflta sorumlusu elbette ki derin bir kavray›fl› olmayan devrimci bir uygulama gücü olmayan iradesiz bir yönetim ve kadrolar›n varl›¤›d›r. Kitlelerin olmad›¤› kötü çal›flma tarz›n› bir örgütsel al›flkanl›k haline getirmifl kadro ve militanlar›n varl›¤› proletaryan›n anlay›fl›na ve çal›flmas›na karfl› ciddi direnç gösterecektir. Öyleyse ne yapmak gerekir? En baflta yanl›fl prati¤e yol açan anlay›fl›n mahkumiyetiyle ifle bafllamak ve bu konuda daha ileri düzeyde e¤itim, irade ve uygulama gücü ortaya koyacak kadrolara bilinç ve inisiyatif vermek gerekir. Kitlelerin olmad›¤› kötü çal›flma tarz›n› k›r›p parçalayacak ve etkisiz k›lacak ad›mlara ve uygulamalara, s›k› denetimlere ihtiyaç vard›r. Kitlelerin a¤›rl›k merkezi haline gelmedi¤i yanl›fl çal›flma tarz›n›n k›r›l›p parçalanmas› kolay ve zahmetsiz olmayacakt›r. Bu bir hamleyle bir çabayla ve bir müdahaleyle k›sa süreli bir e¤itimle ortadan kalkmayacakt›r. Israrl›, kararl› ve sürekli bir devrimci mücadelenin yürütülmesiyle yanl›fl k›r›lacakt›r. Bir kez söylemek, bir kez uyarmak, bir kez do¤ruyu uygulamakla yanl›fl çal›flma tarz› bir anda k›r›lmaz. Nehirler bir ge-

m›zdan, onlara her zaman kap›s›n› aç›k tutan taraftarlar›m›za varana dek, savafl içerisinde parça parça yarat›lan, bu anlam›yla da devrim yürüyüflümüzde bir yeri olan her fleydir. Muharrem’in bu prati¤i esas anlam›n› burada; devrim mücadelesinde, devrim inanc› ve devrime olan ba¤l›l›¤›nda bulmaktad›r. Devrime giden bu yolda nice bedeller ödenerek, nice zorluklar gö¤üslenerek yarat›lan parti de¤erlerini korumak için de yine nice zorluklar› gö¤üslemek gerekmektedir. “Bir fley ilerlemiyorsa e¤er geriliyordur” genel do¤rusundan yola ç›karak diyebiliriz ki de¤erlerimizi korumak, onlar› gelifltirmekle mümkündür. Tersi durumda, yok olup gideceklerdir. De¤eri korumak demek var olanla yetinmek demek de¤ildir. “Savafl› gelifltirme” amac›m›z› somut bir olgu haline getirebilmek için var olan› gelifltirme anlay›fl›n› oturtmal›y›z. Ahmet Muharrem ad›; kan ve can bedeli yarat›lm›fl de¤erlerin korunmas›n›n oldu¤u kadar, yeni de¤erler yarat›lmas›n›n da özlü bir ifadesidir. O, mermisi bitmifl silah›n› k›rarak bir parti de¤erini korurken ayn› zamanda sergilemifl oldu¤u pratik, ard›llar›n›n korumas› ve büyükmesi gereken bir parti de¤eri olmufltur.

Ölürken bile yaflamak, ye niyi yaratmak… S›n›fl› toplumlar›n do¤uflundan bu yana tarihin lokomotifi olagelen s›n›f savafl›m›nda her iki karfl›t s›n›f da kaç›n›lmaz olarak kendi de¤erlerini yaratm›flt›r. Bu de¤erler karfl›t›na karfl› savafl›n gelifltirilip güçlendirilmesinde ifllevlenecek ve en nihayetinde zafer bu de¤erler üzerinde yükselerek yaflam bulacakt›r. Örne¤in; çokça emek harcanarak yarat›lan yay›nlar›m›z elbette de¤erlerimizdendir. Fakat bunlar›n kitlelere ulaflt›r›lmad›¤›, olanaklar dâhilinde beslenmedi¤i koflullarda giderek ifllevsizleflecek, nihayetinde “olsa da olur, olmasa da olur” denebilecek araçlara dönüfleceklerdir. Yoldafllar›m›z, ayn› zamanda de¤erlerimizi yaratan birer öznedir. Bu anlam›yla yoldafllar›m›z› korumak u¤runa pek çok de¤erden vazgeçebiliriz. Oysa biliyoruz ki bunun tersi de do¤ru olabilmektedir. Bir görevi yerine getirmek için yoldafllar›m›z hayatlar›n› feda edebilmektedir. Bu iki durum bir çeliflki içermez, çünkü de¤eri korumak devrim hedefimizden ayr› düflünülemez. Hedefimiz için bir de¤eri korurken yine bir baflkas›ndan vazgeçebiliriz. Mesele bu

cede donmad›¤› gibi bir gecede de çözülmez. Dolay›s›yla do¤ru (kitlenin var oldu¤u çal›flma ve savaflma) anlay›fl ve pratik uygulama ciddi ve ›srarl› bir elefltiriyle kararl› ve an be an uygulanan do¤ru bir pratikle yaflam bulur. Y›llar›n yaratt›¤› “kitlesiz devrimcilik”, “kitlesiz devrimci görev”, “kitlesiz savafl” yanl›fl flekillenifli ancak sürekli ve düzenli bir ›srar ve ciddi bir müdahaleyle afl›l›r. Devrimci bir öncülük ve önderlikle ayn› zamanda kitlelerle kurulacak olan canl› ve güçlü politik ba¤larla baflar› kazan›r. Devrimci geliflim, ›srarl› bir emekle ve parti çizgisine güçlü ba¤la baflar›l›r. Düflüncede devrimcileflemeyen pratikte devrimcileflemez. Düflüncede kazanmak yetmez bugün aslolan pratikte kazanmakt›r. Pratikte kazanamayan›n düflüncede “kazanmas›n›n” hiç bir hükmü olamaz. Prati¤i bizden olmayan›n düflüncesinin bizden olmas›n›n hiçbir ikna ve inand›r›c› gücü olamaz. Düflüncede devrimcileflmek ve derinleflmek ayn› zamanda pratikte devrimcileflmeyi ve derinleflmeyi gerektirir. Bugün her alanda ciddi bir proleter ideoloji-politika do¤rultusunda küçük burjuva ideolojisine (dünya görüflüne) karfl› bir mücadeleye bu mücadelenin derinlefltirilip gelifltirilmesine ihtiyaç vard›r. Her gün ve her an›n› devrimcilefltiremeyen bir pratik y›llar›n yaratt›¤› küçük burjuva flekillenifli kolayca alt edemez. Ve “kitlesiz devrimcilik”, “kitlesiz savafl”, “kitlesiz görev” anlay›fl› ve prati¤i kolayca yok edilemez. Mevcuttan raz› olan, halinden memnun olan yanl›fl prati¤i ve anlay›fl› ›srarla ve de¤ifltirici bir kararl›l›kla elefltirip

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER

Niyazi Gündo¤du; 1956 y›l›nda Sivas’›n Hafik ilçesinde dünyaya gelen Niyazi Gündo¤du, ‹stanbul’da Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürüttü. Okmeydan› Kültür ve Dayan›flma Derne¤i (Ok-Der) baflkanl›¤› yapt›.1977 y›l›nda çeflitli derneklerin bas›lmas› s›ras›nda Ok-Der’den Niyazi Gündo¤du da gözalt›na al›narak tutukland›. Hapishaneden ç›kar ç›kmaz askere al›nd›. Askerlik bitiminde memleketine döndü. Burada 16 Mart 1983 tarihinde tekrar gözalt›na al›narak bir gün sonra iflkencede katledildi. Mustafa Akdal; 19 Mart 1982’de Almanya’da geçirdi¤i bir trafik kazas› sonucunda flehit düfltü. diyalektik ba¤›n içinde kavranmal›d›r. De¤erlerimizi korumak en baflta kendini kolektifin bir parças›, bu çark›n bir difllisi olarak görmekten geçer. Ahmet Muharrem Çiçek, ezilen y›¤›nlar›n kurtuluflu mücadelesinde eline ald›¤› silah›n› son anlar›nda düflman›n eline sa¤lam geçmemesi için k›rarak saflar›m›zda bir gelene¤in yarat›c›s› olmufltur. Bu gelenek; parti de¤erlerinin korunmas› ve yeni de¤erler yarat›lmas› gelene¤idir. Sonu zafer olan bu yolda Ahmet Muharrem’in yol üzerinde bizler için b›rakm›fl oldu¤u bir mesajd›r bu. Ve bu mesaj y›llar sonra “Parti’nin her türlü malzemesini gözbebe¤imiz gibi koruyal›m” ifadesiyle Demirda¤’ca tafl›nm›flt›r bugüne. Ahmet Muharrem Çiçek, tarihe ekledi¤i bu yepyeni sayfan›n yaln›zca ilk sat›r›n› yazm›flt›r. Bundan sonra sayfan›n geri kalan›n›n yaz›lmas› için ard›llar›n›n elindedir kalem… Bu sayfaya tek bir harf bile yazabilmek Ahmet Muharrem’in yaratt›¤› bu gelene¤i pratik olarak sahiplenmekten geçer. Bu, Ahmet Muharrem’i Ahmet Muharrem’ce sahiplenmek demektir. (Olay›n anlat›m›nda Kutsiye Bozoklar’dan yararlan›lm›flt›r.) (Tekirda¤ 1 No’lu F tipi Hapishane’den tutsak Partizanlar›n haz›rlad›¤› Nehir dergisinden al›nm›flt›r.)

de¤ifltirmeyenler iflah olmaz bir prati¤in mahkûmiyetinden kurtulamaz. Süreç düflüncede ve pratikte kazanan, baflar› ve zafere kilitlenmifl kadro ve militanlar›n omuzlar›nda yükselecektir. Süreç elefltiri eylemini de¤iflim ve dönüflümün vazgeçilmez devrimci bir silah›na dönüfltürmesini becerenlerin ve devrimci inisiyatifi, örgütleme cesaretini gösterenlerin ellerinde flekillenecektir. Devrimin her alanda örgütlenmesi proleter devrimcilerin, devrimin gerçek sahiplerinin elinde baflar›l›r. Düflüncenin yo¤un elefltirisi, prati¤in ciddi elefltirisi, faaliyetin bir bütün olarak denetimi ve sorgulanmas›yla geliflim sa¤lan›r. Yüzeysel bir yaklafl›m ve gevflek çal›flma baflar›s›zl›¤a yol açar. Bundand›r ki ifle ciddiyetle sar›l›p, s›k› s›k›ya ele almak gerekir. Kitlelerin her geçen gün daha fazla yoksullafl›p daha fazla borç bata¤› içinde sefalete sürüklendi¤i, iflsizlikle dert ve çileyle dolu köle bir yaflama mahkûm edildi¤i bir dönemde kadro ve militanlar›n “kitlesiz devrim”, “kitlesiz görev”, “kitlesiz savafl” anlay›fl›nda ›srar etme ve bu anlay›fla yak›n pratik örgütleme hakk› olamaz. Unutmamak gerekir ki mevcuttan memnun olan gidiflattan raz› olanlar›n devrimcilik ve zafer bilinci ar›zal› demektir. Elefltiriyi yaflam›n ve mücadelenin merkezine koyan, elefltiriyi devrimci yaflam›n yo¤unlu¤u haline getiren bir pratik baflar›y› örgütleyebilir. Bugün devrimci de¤iflimin, dönüflümün ve büyümenin zaman›d›r. Bunu kavrayan, uygulama irade ve iste¤i olan, her alanda baflar›ya kilitlenmifl kadro ve militanlara ihtiyaç vard›r.


‹flçi-köylü 12

Enternasyonal

4-19 Mart 2010

ATEfi ÇEMBER‹NDEK‹ ÜLKE; F‹L‹P‹NLER (3) - Mustafa K›l›ç Zar zor ad›m atmalarla, ter içinde bo¤ulmayla neyse ki suyun oldu¤u bir yere vard›k. Burada kamp kurulaca¤› söylendi. Tam kamp kurma iflleri bitmiflti ki grubumuza bugün kat›lan komutan ve birkaç gerilla bir süre sonra yan›m›za geldiler. Komutanla tan›flt›r›ld›k. Biraz sohbet ettik. Herkes kurdu¤u çad›r›n›, hama¤›n› yeniden sökmeye bafllad›. Burada kal›nmayacakm›fl. Öyle bir dik yokufla sürüldük ki… Bir fleyler söylendi. Tagalogca anlam›yoruz tabi. Komutan ileri geçti. Tam yokufl bitmifl gibiydi ki beklememiz istendi. Biraz ilerimizde ›fl›k varm›fl. Komutan ve baz› gerillalar bunun kontrolü için ileriye geçmifller. Bir süre sonra “tamam yürüyün” denildi. Yanan ateflin etraf›nda birkaç kifli komutanla beraber oturuyordu. Bunlar›n köylüler oldu¤u söylendi ve onlar›n bizi göremeyecekleri flekilde geçip gitmemiz istendi. Öyle yapt›k. Yaklafl›k iki yüz metre geçtikten sonra durduk. Bu geceki konaklama burada olacakt›. Orman› daha vahfli bir da¤. Köylüler hemen yan› bafl›m›zda. Nas›l köylüler oldu¤unu bilmiyorum. Karanl›k, ya¤mur devam ediyor, yerler ›slak. Üstüm zaten su gibi. Hava da so¤umaya bafllad›. Arkadafllar bana da bir çad›r açt›lar. Alt›na da kad›n gerillalardan birinin hama¤›n› ast›lar. Hamak iplerin birbiriyle ba¤lanmas›ndan olufluyordu. Yani bezden, kumafltan de¤ildi. So¤uktan korumaktan çok, yerle ba¤lant›y› kesen türden bir hamak. Hama¤›n› bana veren genç kad›n kesinlikle yerde yatm›flt› o gece. Kahve al›rken gözüme iliflmiflti. O zaman da utand›m. Ben onun hama¤›nda, o yerde yatacakt›. Hatta hama¤›n› arkadafla verirken bakt›m kokluyor. Ya pis kokarsa diye düflünüyordu. Islak yerde yatmay› de¤il bana verdi¤i hama¤›n›n kokusunun derdine düflmüfltü. Böyle insanlar aras›nda güzelliklerden baflka insan ne düflünebilir ki… Köylülerin yakt›¤› atefl de sönünce ortal›k zifiri karanl›¤a döndü. So¤uktan difllerim birbirine de¤iyor. Kalk›p hareket de edemiyorum. Ses ç›kmamas› gerekiyor. So¤uk ve karanl›k bir geceyi sabaha ç›karman›n yolunu bulmufltum. Bu insanlar›n güzelliklerini düflünmekten baflka bir çözüm yoktu. Kahvalt›dan sonra tekrar köye dönme karar› ç›kt›. Ö¤lene do¤ru yola koyulduk. Önümde komutan Jane’nin bana

Gerilla çocuklar›na kitle bak›yor Da¤›n doru¤undan vadinin derinli¤ine kadar indik. Horoz ve köpek sesleri geliyordu. Yeni bir köye vard›k. Evin içi bebek ve çocuklarla doluydu. Çantamdaki bisküvileri yan›mda duran iki çocu¤a verince hemen di¤er arkadafllar›n› da ça¤›rd›lar. Hepsine yetecek bisküvim yoktu ama onlar var olan› kendi aralar›nda paylaflt›lar. Çocukluk bencilli¤i yoktu kendilerinde. Gerillalar›n “çocuklar›m›za kitle bak›yor” söylemi geldi akl›ma. Birbirlerine benzemeyen bu kadar çocuk bir anneye ait olamazd›. Akflam bir ara kocaman büyük tabancas›n› bez s›rt torbas›na koyup gitti¤ini gördü¤üm zay›f ama her davran›fl›ndan çok atik oldu¤u belli olan kifli, mutfa¤›m›z›n teras›nda yine oturmufltu. Bir fleyler anlat›yor Alifla, Tato, Salve ve di¤er birkaç savaflç› da gülüyor. Bize de anlatt›lar. Biz son kez kald›¤›m›z köyü terk ederken bu savaflç› köyde b›rak›lm›fl. Askerler köye gelmifl. Bizim ilk kald›¤›m›z evin teras›nda oturmufl ve ev sahibine “o iki yabanc› nereye gitti?” diye sormufllar. Askerlerin her davran›fl›n› yak›nda takip etmekle görevli bu savaflç› askerleri basketbol oynamaya dahi davet etmifl. Onlar da çok yorgun olduklar›n› söylemifller. Bizim bu atik gerilla, askerlerle baya¤› bir dalga geçmifl. Onlar›n ne tarafa gittiklerinden emin olduktan sonra da bizim flimdi kald›¤›m›z köye gelmifl durumu bildirmek için. Askerler oldu¤u halde, köyde kalabilecek derecede kendisini koruyabilen bir gerilla yap›s›.

“Sivillere zarar verebilecek eylem yap›lmaz” Filipinlerler Ulusal Demokratik Cephesi Bicol Bölge sorumlusu Greg Banares ile de Filipinler toplumunun analizi, Filipinler Komünist Partisi, Yeni Halk Ordusu, gerilla cepheleri, kitle örgütlenmesi gibi konular› da içeren genifl bir çerçevede çeflitli konularda görüflmeler yapt›k. Orman›n içine sakl› bir yerde gerillalar bomba yap›yordu. Kimi bombalar›n yap›m›na yeni bafllanm›fl, baz›lar› bitmifl as›l› halde kurutulmaya b›rak›lm›fl durum-

cevab› beklerken, “biz öyle yerler için bu bombalar› yapm›yoruz. Sivilleri hedef alan eylemler yapm›yoruz” fleklinde biraz da tepkiyle kar›fl›k bir cevap geldi. Asl›nda benim niyetim bomban›n etki gücünü ö¤renmekti. Ama onlar böyle bir cevap verince ben de “ama o binalar yabanc› sermayenin, yani ülkenizi sömürdü¤ünü söyledi¤iniz kiflilerin, kurumlar›n binalar›” fleklinde devam ettim. “Olsun öyle bir eylemde kesinlikle siviller ölür. Biz böyle bir eylemi yapmay›z. Bu bombalar›m›z›n hedefi karakollar› çevreleyen kale fleklindeki duvarlard›r” diye yan›tlad›lar. Sonunda sorumun amac› anlafl›lm›flt› ki, “evet bu bomba o binalar› tahrip eder” dedi. Hayat›mda ilk kez bir bomba yap›m yeri görmüfltüm. Akflama do¤ruydu, mutfa¤›m›z›n güzel teras›nda yeniden otururken. Salve sa¤l›k çantas›n› ve içindeki sa¤l›k araçlar›n› bana sevinçle gösteriyor. Bunlarla kitlelerin tedavisini yap›yormufl. Salve’nin sa¤l›ktaki uzmanl›k alan› diflçilik. Difl takm›yor ama iyi difl çekiyormufl. Ayn› zamanda iyi de masaj yap›yor. Salve ve di¤er sa¤l›kç› savaflç›lar bildiklerini gerçek doktorlardan ö¤renmifller. Demokrat, devrimci doktorlar gelip onlara sa¤l›k e¤itimi veriyorlarm›fl. Gerillalar da hastaneye, doktora gidemeyen halk› ayaklar›na kadar giderek ücretsiz tedavi ediyorlar. Hatta öyle doktor gerillalar varm›fl ki insanlar onlar› gerçek doktorlardan ay›ram›yormufl. Demek ki bu da savaflç› olman›n di¤er bir özelli¤i. Son günümüz... Bir durum de¤erlendirilmesi yap›ld›. Veda için gerillalar›n çald›¤› gitar eflli¤inde devrimci marfllar söylendi. Veda konuflmam›z› yapt›k. Savaflç›lar›n da ço¤u veda konuflmas› yapt›. Hepsinin ortak bir söylemi vard›: “Bir daha ne zaman geleceksiniz? Sizi özleyece¤iz. Lütfen tekrar gelin.” Bu güzel söylemleri duymak insan› ister istemez duyguland›r›yor. Burada yaflamam›z da onlar› çok memnun etmiflti. Bizi götürme ifli getirme gibi yine Alifla’ya düfltü. On kiflilik bir gerilla grubu haz›rland›. Arkamda yine Alifla, orta s›rada elimizde lambalar›m›zla yola koyulduk. Önümüzde gerillalar oldu¤u için y›lanlara basma veya onlar›n bizi ›s›rmas›ndan kurtuluyorduk. Biri tam yolun ortas›nda di¤erleri de yolun hemen kenar›nda olan üç y›lan gördük. Bunlar gördüklerimiz. Yol üzerindeki bir köyde gerilla bölgesinden baflka bir gerilla grubunun bize kat›lmas› için k›sa bir süre bekledik. Üç saatlik bir yürüyüflten sonra gerilla bölgesinden ayr›l›k için son dura¤a geldik. Geceyi burada geçirdik. Sabah vedalafl›rken geldi¤imiz günden beri bizimle olan gerillalar “sizi özleyece¤iz” cümlesini öyle içten söylediler ki… K›sa bir cümleydi ama anlam› çok büyüktü bizim için.

Mindanau gerilla bölgesi

Genç gerillalar da ellerinde defter ve kalemleri söylenenleri not etmeye çal›fl›yorlard›. ‹yi bir savaflç› olmak sadece iyi silah kullanmak anlam›na gelmiyordu Filipinli gerilla için. Bunun için teorik olarak da iyi bir donan›ma sahip olmalar› gerekiyordu. direnç veren yürüyüflünü takip ederek yürüyorum. S›rt›nda çantas› elinde M 16’s› zaman zaman da bir yerlerle haberlefliyor komutan›m›z. Arada bir düfler gibi olunca da hemen arkas›na dönüp yard›m etmek istiyor. K›sa bir duruflta yan›ma gelen komutan ormana bakarak, “bizim ormanlar›m›z çok güzel. Bizi çok iyi koruyor. Tanklar bu ormana giremiyor ve helikopterler de bizi göremiyor bu ormanlarda” dedi. Komutan bunu söyleyince Kandil’de 55 uça¤›n günlerce bombalar ya¤d›rd›¤› operasyonlar akl›ma geldi.

dayd›. 5-6 kiflilik genç grubunun bafl›nda deneyimli bir gerilla vard›. Bomba yap›m›n› ö¤retiyor genç savaflç›lara. Üç çeflit bomba yap›yorlard›. El bombas›, anti-personal ve antitank bombalar›. Bombalar›n› uzaktan kumandayla patlat›yorlarm›fl. Hummal› da bir çal›flma vard›. Adeta büyük ses getirecek eylemlere haz›rlan›yor gibiydiler. Anti-personal bombas›n› göstererek, “sizin bu bomban›z› Manila’da o görkemli yüksek binalardan birine koysan›z binay› y›kar m›?” diye bir soru sordum. Evet veya hay›r

‹kinci gerilla ziyaretimiz Mindanau Adas›ndaki gerilla bölgesine oldu. Akflam karanl›¤› çökmeye bafllam›flt› ki 7 arkadaflla flehirden ayr›ld›k. Bir buçuk saat süren yolculu¤umuz sonunda orman yerine baflka bir flehre vard›k. Ifl›klar› söndürülmüfl bir evin önünde bir çardak alt›nda üzerleri naylonla kaplanm›fl motorlar ve baflka insanlar vard›. Ben ve genç kad›n gerilla bir motora, tercüman arkadafl ve Manila’dan bizi getiren di¤er arkadafl baflka bir motor bisiklete, çantalar›m›z da üçüncü bir motora bindirildik. Motorlar›n her iki taraf›na uzun tahtalar monte edilmifl. Bu tahtalar hem yolcu hem de yük tafl›mak içindi. Hafif bir ya¤mur ya¤›yordu. Ancak motorun h›z›yla birleflince insan gözünü açam›yor. Motor bazen bir iniflte kocaman kocaman tafllar›n üstünden z›pl›yor, bazen çamurlu ç›k›fllarda bir o yana bir bu yana vuruyordu. Sürücü ayaklar›n› art›k motorun ayakl›k k›sm›na koymuyordu. Ayaklar› hep yerdeydi. Devrilmememiz için bir o taraftan bir bu taraftan motoru devrilmekten kurtarmaya çal›fl›yor ve öyle yol almaya çal›fl›yoruz. Yürünmesi bile çok zor olan bu yollarda motor sürmek, motorla yolculuk etmek gerçekten de tam bir iflkence. Tafllar›n üzerinde motorun z›play›fllar›yla difllerimin birbirine çarpmas› bir olmufltu. Dilimin bu çarp›fllarda difllerime kurban gitmemesi için hep içe çekiyordum. Yolculuk süresi uzad›kça bizim sürücünün ayaklar›ndaki güç de zay›flam›fl olacak ki motoru devirmekten kurtaramad›. Bu

Gerillalar ellerindeki silahlarla dillerindeki flark›lar› çok güzel bütünlefltiriyorlard›. Ellerinde sadece silah tafl›mayan gerillalar yüreklerinde büyük bir sanat sevdas› da tafl›yorlard›. Bu sevda onlar›n türkü söylemlerine, danslar›na tüm aç›kl›¤›yla yans›yordu. Da¤lar›n yüksek doruklar›nda savaflç›lar›n gitara kar›flan sesleri daha heyecan verici oluyor. yollara bu motorlar›n d›fl›nda sadece büyük, çok yüksek kamyonlar giriyor. Onlar ormanlardaki a¤açlar› tafl›yorlar. ‹ki saati biraz aflan bu yolculuk iflkencesi sonunda sürücünün “art›k burada iniyorsun” demek isteyen el hareketleriyle son buldu. Ormana do¤ru k›sa bir yürüyüflten sonra nöbetçi gerillalarla karfl›laflt›k. Birkaç dakikal›k bir süre sonra tek evin oldu¤u yere geldik. Evin önünde silahl› bir grup daha duruyordu. Üstümüz ›slak ve çamurlu. Ancak gerillalar daha iki saatlik bir yolumuz oldu¤unu ve bundan sonras›n› da yürüyece¤imizi söyledi. Saat gece 10’u geçiyor. Bir süre dinlendikten sonra ayaklar›m›za uzun çizmeler giydirildi. Çantalar›m›z› yine gerillalara verdiler tafl›malar› için. On kiflilik bir müfrezeyle yola koyulduk. Yar›m saatlik bir kolay yürüyüflten sonra zorlu yolculuk bafllad›. Öyle dik, kaygan, çamurlu bir zemin ki… T›rmanabilmek için önümde hangi a¤ac›, otu görüyorsam tutunmaya çal›fl›yorum. Bazen tuttu¤um ince a¤açlar›n bütün dikenleri elimin içinin her taraf›n› dolduruyordu. Orta yafllar› biraz aflm›fl gibi görünen, çenesinde uzun sakal›yla Ho fii Minh’e çok benzeyen arkadafl›n s›cak karfl›lamas› yorgunlu¤umuzu att›rm›flt› bize.

Devrimci marfllarla konferans aç›l›fl› Askeri konferans için düzenlenmifl bu geçici kampta 200 gerilla vard›. Konferans›n verdi¤i heyecan› yafl›yorlard›. Sabah kahvesi ve kahvalt›dan sonra konferans kutlamalar› bütün savaflç›lar›n hep birlikte enternasyonal ve di¤er devrimci flark›lar› söylemeleriyle bafllad›. Gerillalar ellerindeki silahlarla dillerindeki flark›lar› çok güzel bütünlefltiriyorlard›. Ellerinde sadece silah tafl›mayan gerillalar yüreklerinde büyük bir sanat sevdas› da tafl›yorlard›. Bu sevda onlar›n türkü söylemlerine, danslar›na tüm aç›kl›¤›yla yans›yordu. Da¤lar›n yüksek doruklar›nda savaflç›lar›n gitara kar›flan sesleri daha heyecan verici oluyor. Genç kad›n gerillalar›n sesi ormana dalga dalga yay›l›yordu. Amaçlar›n› tiyatroya yans›t›rken de usta oyunculuk özelli¤i gösteriyorlard›. Gerillalar›n söylemleri rahat ve bilinçliydi. En önemlisi de neden da¤da olduklar›n› biliyorlard›. Kimisi çocu¤una duydu¤u özlemi, kimisi farkl› az›nl›klar›n karfl›laflt›¤› bask›lar›, kimisi çat›flmalarda esir al›nan askerlere nas›l davran›ld›¤›n› anlatt›. Ama hepsinin ortak, büyük bir inanc› vard›. Geçici olarak kurulsa dahi kampta siyasi e¤itime aral›ks›z devam ediliyordu. Genç gerillalar da ellerinde defter ve kalemleri söylenenleri not etmeye çal›fl›yorlard›. ‹yi bir savaflç› olmak sadece iyi silah kullanmak anlam›na gelmiyordu Filipinli gerilla için. Bunun için teorik olarak da iyi bir donan›ma sahip olmalar› gerekiyordu. Burada temel e¤itim veriliyordu. Teorik e¤itim temel,

ikinci ve üçüncü aflama fleklinde çeflitli aflamalardan olufluyor. Kampta konumlan›fllar bölüklere göre yap›lm›flt›. Farkl› bölgelerden gelen gerilla gruplar› numaraland›r›lm›fl halde konumlanm›fllard›. Kampta dolafl›rken çad›rlar›n›n içinde kimisi arkadafllar›yla oturmufl tart›fl›yor, kimisi gitar›yla arkadafllar›na flark›lar söylüyor, kimisi kitap okuyor, kimisi günlü¤üne notlar al›yordu. Baz› gruplar da askeri e¤itim yap›yorlard›. Askeri e¤itim yapan grubu izlerken s›rt›nda sa¤l›k çantalar› olan iki genç kad›n gerilla bir o tarafa bir bu tarafa koflturuyorlard›. Ufak çapl› bir tatbikat yap›l›yordu. Gerillalar iki gruba ayr›lm›flt›. Bir grup Yeni Halk Ordusu savaflç›lar›n› di¤er grup da askerleri temsil ediyordu. YHO gerillalar› askerleri vurmadan onlar› etkisiz hale getirip silahlar›n› almaya özen gösteriyorlard›. Çok zorunlu kald›klar›nda silah› kullan›yorlard›. Her iki taraftan da yaralananlar oluyordu. Bu sa¤l›kç› gerillalar bir taraftan yaral› gerilla arkadafllar›n› tedavi ederken di¤er yandan da yaralanan askerlere t›bbi müdahalede bulunuyorlard›. Gösteri bitince iki sa¤l›kç› savaflç›ya arkadafllar› yaralan›rken, belki de ölürken o durumda nas›l askerlerin yaralar›n› sard›klar›n› sordu¤umda, “Biz uluslararas› savafl kurallar›na göre hareket ediyoruz. Bizimle çat›flsalar dahi yaraland›klar› zaman askerlere art›k düflman askerleri gözüyle de¤il, yaral› ve t›bbi müdahaleye ihtiyaç duyan insanlar gözüyle bak›yoruz. Bu flimdi tatbik etti¤imiz fleyi gerçek çat›flmalarda uyguluyoruz” cevab›n› verdi. Böyle bir cevap güçlü bir iradenin ifadesi olsa gerek. Çünkü, yaralar›n› sarmaya çal›flt›klar› askerler k›sa bir süre önce gerillalar› vuran askerlerdi.

Ayr›l›k… Bu kamptan da ayr›lma zaman› gelmiflti. Bizi götürecek on kiflilik müfreze grubu bafl›nda da 30 y›l›n› mücadele içinde geçirmifl deneyimli bir komutan ve kampta bize tercümanl›k yapan arkadaflla s›cak, samimi bir vedalaflmaya, “bir daha gelin. Ne zaman tekrar geleceksiniz?” istem ve sorusu aras›nda kamptan ayr›ld›k. Ö¤lene do¤ru s›cak, güneflli bir gündü. Yolumuz da inifl oldu¤u için rahat bir yürüyüflle da¤›n doruklar›n› geride b›rakarak iki saatlik bir yürüyüfl sonucu tekrar kampa gidifl için geldi¤imiz köye vard›k. Köye girmeden önce yaklafl›k yar›m saat bekledik. Deneyimli komutanla sohbet ediyoruz bu bekleyiflte. Yafl› 50’yi biraz aflm›fl. “Yaflland›m ama içim çok rahat. ‹ki o¤lum var ikisi de YHO içinde mücadele ediyor” diyerek mücadeleye olan inanc›n› ve ba¤l›l›¤›n› dile getiriyor komutan. Akflam karanl›¤› çökünce zorlu motor bisiklet yolculu¤uyla tekrar geri döndük. Otobüs, uçak yolculu¤uyla tekrar Manila’ya vard›k. (Bitti)


‹flçi-köylü 13

Dünyadan

4-19 Mart 2010

Yeflil Av Operasyonunda görev alan askerler aras›nda moraller düflüyor

Orta ve Do¤u Hindistan’daki Maoist hareketi ve Adivasileri (yerli kabileler) bast›rmak için Sonia-Manmohan-Chidambaram faflist kli¤i taraf›ndan gönderilen merkezi kuvvetlere ba¤l› zavall› polis ve askerlerin yüzlerinde yayg›n bir flekilde tedirginlik, korku ve asabiyet okunuyor. Chhattisgarh’›n Kanker bölgesindeki Amabeda Polis Merkezinde görev yapan Dhananjay Singh’in intihar›, Tatas, Mittals, Essar, Jindals, POSCO, Vedanta gibi bir avuç asalak talanc›n›n ç›karlar› u¤runa sürdürülen ac›mas›z s›n›f savafl›m›na itilen bu biçare piyonlar›n akli durumlar›n› yans›tan son olay oldu. Geçimlerini sa¤lamak için polise ve silahl› kuvvetlere kat›lan toplumun en yoksul kesimleri, sistematik olarak insanl›ktan ç›kart›l›yor, merhametsizlefltiriliyor, öldürme makinelerine dönüfltürülüyor ve kendi halk›na karfl› kullan›l›yorlar. Maoistlere ve Adivasi’lere karfl› gerici yöneticiler taraf›ndan sürdürülmekte olan

mevcut savaflta binlerce merkezi kuvvet, orta ve do¤u Hindistan’›n iç bölgelerine göz göre göre öldürülmek için gönderiliyor. Bu merkezi kuvvetlerin hat›r› say›l›r bir k›sm› s›k ormanlar üzerine paraflütle atlat›l›yor ve oradaki Maoistlerle savaflmalar› emrediliyor. Bölge hakk›nda hiçbir fley bilmeyen ve yerel halkla kesinlikle iflbirli¤i imkan› bulunmayan bu kuvvetler, ormandaki en ufak bir seste pani¤e kap›l›yorlar. Yaprak h›fl›rt›lar›na atefl aç›yor ve sonucunda da ya bir maymunu ya da bir ine¤i vuruyorlar. Sürekli olarak 30 y›ldan uzun bir süredir bölgede kendilerini güvenceye alan Maoist gerillalar taraf›ndan sald›r› korkusuyla yafl›yorlar. Maoistlerin att›¤› bir pusu onlar› tam bir keflmekeflin içine f›rlat›yor. Gerillalar›n pususundan kaçanlar nereye gideceklerini bilemiyorlar; bölgeyi, dili bilmiyorlar ve yerel halktan hiçbir destek alam›yorlar. Uçsuz bucaks›z orman›n ›ss›zl›¤›nda kaybolan bir tak›m asker örnekleri de var. Hindistan Ordusu subaylar› taraf›ndan verilen orman savafl› e¤itimine karfl›n, tedirginlik bu askerleri kuflatm›fl durumda. Dahas›, (operasyon güçlerinin) temel gereksinimleriyle ilgili problemleri de var; tay›nlar› tafl›yan polis ekipleri üzerine Ma-

oistler taraf›ndan at›lan pusular›n korkusundan tay›nlar yetersiz; içme suyu ya ulafl›lmaz ya da çok k›t. Halk mümkün oldu¤u yerlerde bile onlara su ve di¤er gereksinimleri sa¤lamay› reddediyorlar. Baz› askerler, halk›n onlara vermeyi reddetmesi yüzünden yemek ve ayd›nlanmak için ya¤ bulamad›klar›n› bildiriyor. S›tma da bu askerleri korkutuyor ve Jagdalpur, Kanker, Narayanpur, Rajnandgaon vs.’deki hastanelere kabul edilen çok say›da asker hakk›nda raporlar ya¤›yor. Bu zavall› askerlerin geçirmekte olduklar› ruhsal travma korkunç. Ve bu, bir köye bask›n yapt›klar›nda ve ormanda biriyle karfl›laflt›klar›nda bu kadar zalim olmalar›n›n bir sebebidir. Neden, ne u¤runa ve kimin ç›karlar› için savaflt›klar›n› bilmeden, karfl›s›nda savaflmalar› gereken düflman› tan›mayan, daha ne kadar savaflacaklar› hakk›nda bihaber olan, Haryana ya da Nagaland kadar uzak eyaletlerde yaflayan ailelerini tekrar görebilecek kadar flansl› olup olmad›klar› konusunda dahi tedirgin olan bu merkezi kuvvetlerin personeli ve özel komando kuvvetleri en yak›n zamanda bu alanlardan nakledilmeyi istiyorlar. Komutanlar›n ve polis fleflerinin ofislerine nakil bekleyen yüzlerce baflvuru ak›yor. Çok say›da asker ayr›lmak için baflvurmufl durumda ve orman savafl› e¤itimine kat›lmay› ya da henüz yeni gönderilmifl olduklar› Maoist bölgelere gitmeyi reddediyorlar. Fakat uzak eyaletler-

den bölgeye getirilenlerin gerici yöneticiler ad›na savaflmaktan baflka seçenekleri yok. Ruhsal travmaya karfl› dayanacak durumda olmayanlar›n kimisi ise çareyi intihar etmekte buluyor. Nadiren de olsa, nakil için baflvurular› önemsenmedi¤i takdirde üst rütbeli subaylar›n› öldürdükleri durumlar da görülüyor. Adivasiler ise bu savafla düflman bir ülke taraf›ndan yürütülen bir savafl olarak bak›yorlar. Adivasi bölgelerinde konuflland›r›lan bu gerici kuvvetler taraf›ndan gerçeklefltirilen davran›fllar, dil engeli ve insanl›k d›fl› muameleler; “kendi bölgelerini iflgal eden yabanc› bir güç” alg›s›n› daha da derinlefltiriyor. Zaiyat büyüdükçe, merkezi kuvvetler daha da demoralize olacaklar. Bugün bir Dhanjay Singh ve -flayet geçen bir kaç aydaki intihar vakalar›n› sayarsak- otuz civar›nda insan, y›lg›n bireyler olarak baflka ne yapabileceklerini bilemeden kendilerini vurdular. Fakat yar›n onlar da, bencil s›n›f ç›karlar› u¤runa halk› bast›rmak için kendilerini kullanan zalim sömürücü ve ezenlere karfl› kitlesel bir ayaklanma içinde bulacaklar kendilerini. Bu polisler de, kendi halk›na karfl› bir savaflta ölmeleri için onlar› kullanan Sonia, Manmohan, Chidambaram, GK Pillai, Raman Singh, Vishwa Ranjan ve di¤er flahinlere de derslerini vereceklerdir. (Türkçelefltiren: Solun Do¤usu)

Belçika’da demiryolu

Konuyla ‹lgilenen Vatandafllardan Ortak Bas›n Aç›klamas›

çal›flanlar› grevde

Hükümet Maoistlerin Ateflkes Önerisi Yan›tlamal›

17 fiubat’ta Belçika’da iki yolcu treninin çarp›flmas› sonucu 18 kifli yaflam›n› yitirmiflti. Demiryolu çal›flanlar› kazay› protesto etmek için 17 fiubat’ta greve ç›kt›. Kazan›n ard›ndan bafllat›lan incelemede ilk bulgular, k›rm›z› ›fl›kta otomatik fren yapt›ran güvenlik sisteminin kazaya yol açan trende bulunmad›¤›n› gösteriyor. Ekonomik kriz gerekçesiyle trenlerde bu ve benzeri güvenlik teknolojisine yeterli yat›r›m yap›lmamas›n›, emekli olanlar›n yerine yeni personel al›nmamas›n› ve fazla mesaiye zorlanmalar›n› protesto eden demiryolu çal›flanlar› sendikas›n›n bafllatt›¤› greve özellikle ülkenin Frans›zca konuflan Valon bölgesinde yo¤un kat›l›m gözlemlenirken

Bizler, bu ortak aç›klamayla, HKP(M)’nin gözetim alt›nda bir ateflkes olana¤› yarat›lmas› ça¤r›s›n› ve Hindistan merkezi hükümetiyle bar›fl görüflmeleri yapmaya haz›r oldu¤u yönlü istemlerini selaml›yoruz. Hükümete sunulan bu istem ve aç›klamada ifade edilen görüflmelere girme iste¤i ›fl›¤›nda, umut ediyoruz ki, bu do¤ru öneri kabul görür. Bu durumda tüm paramiliter silahl› sald›rganl›klar›n ve operasyonlar›n (Yeflil Av operasyonu olarak bilinmektedir) derhal durdurulmas› gerekmektedir. Ayn› zamanda, mevcut koflullar içerisinde veya ateflkesin sa¤land›¤› anda, her iki taraf›n tüm karfl›tl›klar› bir kenarda tutmas› bir zorunluluktur. Görüflümüzce, görüflmeler eyalet devlet temsilcilikleri taraf›ndan de¤il, merkez devletin yetkili birimleriyle yap›lmal›d›r. Keza, bu soru(n), Hindistan’daki bütün eyalet hükümetlerini ve merkezi hükümeti ilgilendiren bir meseledir. Ayr›ca, merkezi hükümet görüflmeler s›ras›nda tüm askeri operasyonlar›, önceden

bafllat›lm›fl olsa da, durdurmal› ve bask›c› uygulamalar, kabilelelerin topraklar›na zorla el konulmas› ve köylülerin zor kulla-

narak yerinden edilmesi gibi, derhal son bulmal›d›r. Merkezi hükümet, anayasan›n 5. maddesine göre; “kabilelerin birçok

hakk›n› koruma alt›nda almak, toprak ve do¤al kaynaklar›n, mülk varl›¤›n›n korumak” zorundad›r. Ayr›ca, ateflkes süresi ve görüflmelerin seyri içinde, ba¤›ms›z gruplardan gözlemcilerin ve insan haklar› kurulufllar›n›n her iki taraf›n etkili bölgelerine gidebilmesi engellenmemelidir. ‹mzalayanlar: Justice Rajindar Sachar, Randhir Singh, B.D. Sharma, Arundhati Roy, Amit Bhaduri, Manoranjan Mohanty, Prashant Bhushan, Sumit Chakravartty, G.N. Saibaba, S.A.R. Geelani, Madhu Bhaduri, Karen Gabriel, P.K. Vijayan, Saroj Giri, Rona Wilson, Anirban Kar Yeni Delhi (New Delhi) 23 fiubat 2010 Concerned Citizens c/o Sumit Chakravartty B 57 Gulmohar Park (1st Floor) New Delhi - 110049

tren seferleri büyük oranda durdu.

Evrensel Bak›fl Yunan egemen s›n›flar›n› zor günler bekliyor Yunanistan’da fiubat ortalar›nda patlak veren kriz, tüm dünyada genifl bir yank› uyand›rd›. Krizle birlikte al›nmas› gündeme gelen önlemler hayata geçirilebildi¤i takdirde Yunanistan’›n art›k “bilinen” Yunanistan olmayaca¤› yorumlar› yap›l›yor. Yunanistan’daki krizin nedeni, bütçe a盤› ve borçlar, daha da önemlisi, hükümetin ekonomik tabloyu sunarken bugüne kadar baflvurdu¤u aldatmaca ve bunun da önlem almay› geciktirmesi olarak de¤erlendiriliyor. Krizle sars›lan Yunanistan’›n Brüksel’den ve sözde siyasette

“ba¤›ms›z” olan AB Merkezi Bankas›’ndan destek beklentileri ise karfl›l›k bulmad›. AB’nin önde gelen emperyalist güçleri (özellikle Almanya ve Fransa) krizin daha bafllang›c›nda koyduklar› “her ülke krizini kendi çabalar› ile afls›n” ya da bir di¤er deyimle “her koyun kendi baca¤›ndan as›ls›n” yaklafl›m›n›, Yunanistan özgülünde hayata geçirdiler. Yani kendi ekonomilerini kurtarma telafl›yla, Yunanistan’› kendi kaderiyle bafl bafla b›rakt›lar. Böylece Yunanistan, IMF ve Avrupa Merkez Bankas›’n›n denetimine de tabi k›l›nm›fl oldu. Çünkü Yunanistan, buralardan

20 milyon Euro borç almay› hedefliyor. Kriz döneminde bu kurulufllardan borç alman›n ne anlama geldi¤i biliniyor. Yunanistan’›n kriz ba¤lant›l› “kaderi” Letonya, Macaristan gibi ülkelerle de k›yaslanabilir. Onlar da krizden derin bir biçimde etkilendiklerinde “çözüm” olarak IMF gösterilmiflti. Bu da bu ülkelerdeki emekçi y›¤›nlara dönük kapsaml› sosyal y›k›m sald›r›lar›n› da beraberinde getirmiflti. Çünkü IMF’nin kriz reçeteleri, verdi¤i borç karfl›l›¤›nda bu ülkelerde kamuya dönük bir dizi k›s›tlamay› içermekte. Bu k›s›tlamalar ise emekçilere dönük hak gasplar›n›n artmas› anlam›na gelmekte. Yunanistan’daki krizin en belirgin özelli¤i, AB’nin çekirde¤ini oluflturan, Euro merkezli ül-

kelerden birinde yaflanmas›. Onu, Portekiz, ‹spanya ve ‹talya’n›n izleyebilece¤i öngörülüyor. Yani Fransa, Almanya gibi büyük güçlerin yan›nda daha güçsüz duran di¤erlerini… Buralarda iflsizlik daha flimdiden % 20’lere bütçe a盤› ise % 11’lere varm›fl durumda. Tüm ekonomik göstergeler Yunanistan’la büyük benzerlik tafl›yor. Bunlar içinde ‹spanya’n›n durumunun oldukça kritik oldu¤u ifade ediliyor. Krizin Yunanistan’da bu boyutta d›fla vurmas›yla birlikte, toplum üzerinde psikolojik bir bombard›man da bafllat›ld›. Bu bombard›man, krizden emekçileri sorumlu tutma hedefiydi. Yunan toplumu, hak etti¤inden iyi yafl›yordu! Kamu çal›flanlar›n›n maafllar› çok yüksekti! Küçük esnaf vergi kaç›r›yordu! Böylelikle krizin sorumlular› bulunmufltu. Tüm bunlara de¤inilirken ser-

mayenin “krize ra¤men” yüksek kârlar elde etmeyi sürdürmesine, bankalar›n kârlar›n› art›rm›fl olmas›na hiç de¤inilmiyordu. Topluma krizin gerçek sorumlusu olmalar› üzerinden afl›lanmak istenen “suçluluk psikolojisi” ile birlikte, al›nacak önlemler de birbiri ard›na aç›klanmaya baflland›. Bu önlemlerin bafl›nda ise, ücretlerin dondurulmas›, hatta düflürülmesi, sa¤l›kta “reform”, emeklilik yafl›n›n yükseltilmesi, e¤itimin özellefltirilmesi, esnek çal›flma gibi asl›nda uzunca zamand›r hayata geçirilmek istenen sosyal y›k›m sald›r›lar› geliyor. Ancak öyle görünüyor ki, IMF merkezli neo-liberal politikalar› hayata geçirmek o kadar kolay olmayacak, Yunanl› emekçiler krizin sorumlulu¤unu üstlenmeyecek.

‹flçi katliam› Bangladefl’in baflkenti Dakka yak›nlar›nda bir konfeksiyon atölyesinde, 26 fiubat gecesi geç saatlerde ç›kan yang›nda 21 iflçi yaflam›n› yitirdi, 50’yi aflk›n iflçi ise yaraland›. Yaral›lar›n ço¤unun kad›n oldu¤u bildiriliyor. Ülkede say›lar› 2 milyonu bulan tekstil iflçilerinin ço¤unlu¤unu kad›nlar oluflturuyor. Dakka’n›n yaklafl›k 50 kilometre kuzeyindeki Gazipur’daki atölyede ç›kan ve iki saati aflk›n süren yang›n›n ç›k›fl nedeni henüz bilinmiyor. Bangladefl’te yaklafl›k 4 bin tekstil atölyesi ve fabrikas› bulundu¤u belirtilirken, iflçi haklar› örgütleri bu iflyerlerinin ço¤unun yeterli çal›flma güvenli¤inin olmad›¤›n› kaydediyor.

Yunanistan’da hayat felç Yunanistan’da iflçiler, 24 fiubat’ta hükümetin k›s›tlamalar›n› protesto etmek için ülke çap›nda greve gitti. Grev nedeniyle tüm uçufllar iptal edilirken, kamu binalar›n›n tümü 24 saat kapal› kald›. Sendikalar›n ça¤r›s› üzerine ülke genelinde yap›lan 24 saatlik grev nedeniyle, uçak seferlerinin tümü iptal edildi. Tren ve vapur seferleri ise afl›r› gecikme ile yap›ld›. Baflkent Atina’da ise kamu ulafl›m› tamamen durdu. Ulafl›m yan› s›ra, okullarda, vergi dairelerinde ve belediyelerdeki iflçiler de ifl bafl› yapmad›. Hastanelerde ise sadece acil servis hizmetleri verdi. Greve kat›lanlar aras›nda bas›n çal›flanlar› da vard›. Ülkenin en büyük iki iflçi sendikas›, hükümet taraf›ndan ilan edilen k›s›tlamalar karfl› ç›k›yor. Hükümet k›s›tlamalarla % 12.7 olan bütçe a盤›n› bu y›l içinde % 8.7’e düflürmeyi hedefliyor.

‹flçiler kazand›! Fransa’n›n Dreux kentinde ifllerine son verilmesi nedeniyle birkaç ay önce çal›flt›klar› fabrikay› iflgal eden Philips iflçileri, uzun süren mücadelelerinin ard›ndan mahkemede ifle geri dönme haklar›n› kazand›lar. ‹flçiler ifllerine sloganlar atarak ve flark›lar söyleyerek bafllad›lar. ‹flçilerin bu coflkulu eylemlerine sendika yöneticileri ve Sorbonne Üniversitesi ö¤rencileri de destek verdi. Birkaç y›l önce Dreux’de bulunan fabrika, Avrupa’da bulunan Philips fabrikalar›n›n büyükleri aras›nda gösterilirmesine ra¤men, 2005 y›l›nda 350, geçen sene ise 279 iflçinin ifline son vermiflti.

Çünkü uzunca zamand›r, de¤iflik dönemlerde gündeme getirilen bu hak gasplar›na karfl› emekçilerin yo¤un bir direnifl sergiledi¤i biliniyor. Yunanistan’› son y›llar içinde sarsan grev vb. direnifllerin önümüzdeki süreçte daha da yayg›nlaflaca¤›n› söyleyebiliriz. Zaten son dönemde gerçekleflen, çiftçilerin yol kapatma eylemleri, 10 fiubat’ta kamuda yap›lan grev, 24 fiubat grevi de, emekçilerin öfkesinin art›k zapt edilemez oldu¤unu göstermektedir. K›sacas› emek cephesindeki ciddi hareketlenmenin, toplumsal muhalefetin sistemi ciddi biçimde zorlayan yükseliflinin sürdü¤ü düflünülecek olursa, Yunan egemen s›n›flar›n› oldukça zor günler beklemektedir.


‹flçi-köylü 14

Tarihten sayfalar

4-19 Mart 2010

MART ‹SYANDIR, ‹SYAN GELECEKT‹R! Mart ay› do¤an›n kendi içinde yaflad›¤› çeliflki ve çat›flmalar›n yo¤unlaflt›¤› bir ayd›r. Bu çat›flma kendi içinde bir dizi sanc› tafl›sa da yeninin yarat›lmas› için vazgeçilmez önemdedir. Çünkü her yeni, güçlü çat›flmalar olmadan yarat›lamaz. Do¤an›n bu temel geliflim yasas› ayn› zamanda toplumlar›n geliflimi için de geçerlidir. Mart ay›, s›n›f çeliflkilerinin ve çat›flmalar›n en yo¤un yafland›¤› tarihin ve ayn› zamanda an›n ad›d›r. Ve bu ay tarihi günleri anmak, an›n direnifl ve mücadelesine duyulan ihtiyaca yan›t oldukça anlamlan›r. Ezilen dünya halklar›n›n emperyalist-kapitalist sistemin krizinin a¤›r sonuçlar›n› yaflamaya mahkûm oldu¤u günümüzün Mart ay›nda mücadele ve direniflten baflka bir seçene¤imizin olmad›¤› bilincine varmak önemlidir. Irak, Filistin, Afganistan, Kürdistan halklar› emperyalist ve bölge gericiliklerine karfl› mücadele ve direniflleriyle ezilen dünya halklar›na örnek olmaya devam etmektedir. Bu direnifller proletarya önderli¤inde yürütülmedi¤i halde emperyalist-kapitalist sisteme büyük darbeler vurma özellikleri tafl›maktad›r. Emekçi halklar›n direnifli onun yenilmez ve güçlü görüntüsüne vurulan a¤›r ve sars›c› darbeler olma özelli¤i tafl›d›¤› gibi bu ad›mlar ileride demokratik halk devrimlerinin önünü açacak geliflimi yaratacakt›r. Dünyada ve bölgede yaflanan geliflmelerin ülkemize yans›mamas›n›n mümkün olamayaca¤›n› belirtmek gerekir. Arkas›na emperyalist-kapitalist sistemin sermaye gücünü ve deste¤ini alan komprador burjuva ve toprak a¤alar›n›n iktidar› yerel seçimler sürecini kendi sömürü ve bask› iktidarlar›n› güçlendirmek amaçl› kullanmaya çal›flmaktad›r. Ancak emperyalist krizin a¤›rl›¤› ve yaratt›¤› etki ülkemiz egemenlerinin yalana dayal› aç›klamalar›n› örtbas etmelerini parçalayacak niteliktedir. Yoksulluk ve bask›dan baflka emekçilere verecek baflka hiçbir fleyleri olmayanlar›n karfl›l›¤›nda direnifl ve mücadeleden baflka yan›t almayacaklar›n› da bilmeleri gerekir. Bu gerçeklik tarihin flaflmaz tan›kl›¤›yla ispatlanm›flt›r. Bu ispat tarih boyunca kendisini yenileyerek, de¤iflerek, de¤ifltirerek, afl›nd›rarak, parçalayarak ilerleyen halklar›n direnifl ve mücadelesiyle gerçektir. Tarihin bu tan›kl›¤› kendisini yeniden yaratacak güçte ve niteliktedir. Yoksulluk ve sefalet yoksullar›n yaflam›nda ac› bir gerçek olarak durdukça proletaryan›n savafl teorisi bir kurtulufl yolu olmaya devam edecek ve bu ad›mlar kurtuluflu k›saltacak ad›mlar olacakt›r. T›pk› tarihin mitolojik sayfalar›nda za-

Tarihten k›sa k›sa... - 18 Mart 1871’de dünyada ilk defa iflçi s›n›f› iktidar› ele geçirdi, Paris Komünü kuruldu. Fransa-Prusya savafl›nda Fransa’n›n teslim olmas› üzerine Paris halk› ayaklanarak hükümeti devirdi. Paris Komünü 72 gün ayakta kald›. Karl Marks, Paris Komünü’nü

limli¤iyle ünlenen Dehak’a baflkald›ran demirci Kawa’n›n direnifli Ortado¤u halklar›na bunu ö¤retmifltir. O tarihten günümüze dek Mart, Ortado¤u halklar›n›n isyan ve direniflinin vazgeçilmez ad› olmufltur. ‹syan ve direnifl gelene¤inin vazgeçilmez flifresi Mart sadece Ortado¤u’nun mazlum emekçileri için direnifl gelene¤inin bafllang›c› olmam›flt›r. Ezilenlerin ezileni gökyüzünün yar›s› olan emekçi kad›nlar için de direnifl ve mücadelenin unutulmaz ad› olmufltur Mart. 8 Mart emekçi kad›nlar›n kurtulufl güzergâh›nda ayd›nl›k dolu parlak kurtulufl yolu olmufltur. E¤er bugün günümüz

dünyas›nda her üç kad›ndan biri fliddet ve bask›ya maruz kal›yorsa e¤er dünyada her befl kad›ndan biri tecavüze u¤ruyorsa bu yol günümüzde emekçi kad›nlar›n kurtulufl yolu olmaya devam etmenin güçlü nedenleri olarak görülmelidir. Emperyalist iflgaller ve sald›r›lar sonucu en fazla zulme ve bask›ya u¤rayanlar emekçi kad›nlar oluyorsa keza iflgale karfl› direniflte feda eylemlerine kat›lan militanlar›n say›s›nda kad›nlar her geçen gün ço¤alarak art›yorsa kad›n emekçilerin maruz kald›¤› bask›n›n boyutu ve mücadeledeki rolleri anlafl›lmal›d›r. Dünyan›n neresinde a¤›r sömürü ve bask› varsa orada mutlaka kad›n emekçilerin yeri tart›fl›lmaz düzeyde a¤›r ve geliflkindir. Nepal, Filipin, Hindistan halk savafl› pratiklerinde olsun keza PKK savafl prati¤inde olsun kad›n militanlar›n say›s› genel savafl bilefleni içinde önemli düzeyde a¤›rl›kl› bir yer teflkil ediyorsa keza en yi¤it ve militan eylemliklere kad›n gerillalar kat›l›yorsa kad›n emekçilerin kurtulufl ihtiyaçlar›n›n aciliyeti ve önemi görülmeli ve anlafl›lmal›d›r.

“proletarya diktatörlü¤ü”nün ilk örne¤i olarak selamlad›. - 10 Mart 1879’da ‹stanbul yap› iflçileri greve ç›kt› - 9 Mart 1965; Zonguldak Kömür ‹flletmeleri direnifli s›ras›nda Kozlu’da jandarman›n iflçilerin üzerine atefl açmas› sonucunda Sat›lm›fl Tepe ve Mehmet Çandar adl› iflçiler öldürüldü. - 10 Mart 1969’da Anadolu Ajans› çal›flanlar›

Keza günümüzde Mart ay› bir direnifl ve feda günü olarak seçiliyorsa bugünün tarihsel kökenlerinin ne kadar derin ve anlam yüklü oldu¤u görülmelidir. 1982 y›l›n›n 21 Mart’›nda Mazlum Do¤an taraf›ndan teslimiyet ve ihanete karfl› saplanan keskin bir militan b›çak olmay› baflard›ysa bunun nedenleri do¤ru okunmal›d›r. Kürt ulusunun direnifl ve mücadele gelene¤inin kökleri Mart ay›n›n ilkbahar günlerinde sakl›ysa tarihin derinliklerinde sakl› olan bu gücü ve direnci do¤ru okumak, anlamak gerekir. Mart ay› Kürt ulusunun özgürlük direniflinde ayr›m› büyük olan bir günün ad›d›r. Mart ay› ayn› zamanda asla unutulmayacak bir kitlesel kimyasal silahla imha olman›n ad›d›r. Halepçe lanetlenmesi gereken günün utanc›n›n ad›d›r. Bu kara lekeli ad mart ay›nda yaz›ld›. Halepçe’nin yüre¤i martta karart›ld›, sokaklar›n dili martta susturuldu. Halepçe kimyasal katliamla susturulmak istenen mazlum bir halk›n direnifl dili olmufltur. Bu suskun konuflmayan dil zulmün lanetlendi¤i en büyük öfkenin dili oldu. Ve o gün asla unutulmadan direnifl sürdürüldü. O günün kini emekçilerin elinde patlayan silah oldu. Kürt halk›n›n direnifl ve mücadele günü olan 21 Mart demokratik halk devrimi savafl›nda önemli tarihi günler olarak an›lmal›d›r. Bu kavga ve direnifl ay› ayn› zamanda Türkiye devrimci hareketinin yi¤it hareketin yi¤it önderlerinden Mahir Çayan ve arkadafllar›n›n kahramanca direnifllerinin günü olmufltur. 30 Mart günü devrimcilerin silah elde nas›l savafl›p nas›l direnilmesi gerekti¤inin ö¤retildi¤i günün ad› olmufltur. Her türden tasfiyeci ve revizyonistlerin etki güçlerini art›rmaya çal›flt›klar› günümüzde Mahir Çayan ve arkadafllar›n›n kahramanca direnifllerini anmak önemli bir yerde durmaktad›r. Bugün toplumun ezilen sömürülen kesimlerin direnifl dinamiklerinin a盤a ç›kart›larak derelere ve oradan ›rmaklara kavuflturulmas› gerekti¤i bilincinin kuflan›lmas›yla denizlere varma solu¤u art›r›lmal›d›r. Bugün sömürü ve zulüm dünden daha fazla artarak emekçilerin yoksul dünyas›n› kuflatm›flt›r. Bu gerçeklik devam ettikçe Mart’›n direnifl ve mücadele ruhunu kuflanmak daha fazla ihtiyaçt›r. Emekçilerin kurtulufl ihtiyac› onun flaflmaz yol gösterici biliminde ve onun savafl ordusunun elindedir. Bizlerin ellerindedir. Güçlü ellerimizi zalimlere karfl› kald›ral›m. Ancak o zaman mart anlamlan›r. (Dersim’den bir Partizan)

greve ç›kt› - 16 Mart 1978; 16 Mart günü ö¤le saatlerinde ‹stanbul Üniversitesi’nden ç›kan kalabal›k bir devrimci-demokrat ö¤renci grubunun üzerine bomba at›ld›, 7 ö¤renci öldü, 31’i a¤›r olmak üzere 100’den fazla kifli yaraland›. - 15 Mart 1991; Mardin’in Dargeçit ilçesinde Halepçe katliam›n› protesto için yürüyüfl yapan 7000 kiflilik toplulu¤a atefl açan polis

Kapitalizmin krizi sürüyor, Marks ölmedi yafl›yor “14 Mart günü ö¤leden sonra üçe çeyrek kala, yaflayan düflünürlerin en büyü¤ü art›k düflünmez oldu. Ancak iki dakika yaln›z b›rakt›ktan sonra odaya girince, onu koltu¤unda rahat rahat, ama sonsuzlu¤a dek uyumufl bulduk.” Engels en yak›n arkadafl› dava yoldafl› Marks’›n arkas›ndan yapt›¤› konuflmaya böyle bafll›yordu. Karl Marks 14 Mart 1883’te Londra’da yaflam›n› yitirdi. Ard›nda dünyay› temellerinden sarsan bir dava b›rakt›. Yaflam›n› kapitalist sistemin asalakl›¤›n› çürümüfllü¤ünü ortaya koymaya ve eflit sömürüsüz bir dünya yaratmaya adad›. Yoldafl› Engels “Çünkü Marks her fleyden önce bir devrimciydi. Kapitalist toplum ile onun yaratm›fl bulundu¤u devlet kurumlar›n›n y›k›lmas›na flu ya da bu biçimde katk›da bulunmak, kendi öz durumunun ve gereksinimlerinin bilincini, kendi kurtulufl koflullar›n›n bilincini kendisine ilk onun vermifl bulundu¤u modern proletaryan›n kurtulufluna yard›mda bulunmak, onun gerçek yönelimi iflte buydu. Savafl›m onun en sevdi¤i aland›” diyerek en yak›n arkadafl›n›n, önünde çalan birinci keman›n hayat›n› böyle özetledi. Londra’daki mezar tafl›n›n üst bölümünde büyük harflerle Komünist Manifesto’nun son cümlesi “Bütün ülkelerin iflçileri birleflin” alt bölümünde ise “Filozoflar dünyay›, yaln›zca çeflitli flekillerde yorumlam›fllard›r; oysa sorun onu de¤ifltirmektir” yaz›l›d›r. Marks’›n y›llar önce yapt›¤› “Kapitalist üretim, sürekli olarak, kendi niteli¤inden gelen bu engellerin üstesinden gelmeye çal›fl›r ama bunu ancak, bu engelleri tekrar kendi yoluna ve hem de daha heybetli ölçekte koyarak becerir” belirlemesi bir kez daha kan›tland›. Sadece son otuz y›lda emperyalist-kapitalist sistem irili ufakl› bir düzine kriz yaflad› ve bunlar Marks’›n da dedi¤i gibi her seferinde karfl›lar›na daha heybetli olarak ç›kt›. Son yaflanan ekonomik kriz emperyalist-kapitalist sistemin dibe vurdu¤unu ve Marks’›n hakl›l›¤›n› bir kez daha gösterdi. Kapitalist sistemin her krizde hat›rlad›¤› Marks acaba geri mi dönmüfltü? Marks asl›nda geri dönmemiflti çünkü hiç gitmemiflti. Burjuva ideologlar› kendi çürümüfl ideolojilerinden ald›klar› besinle onu görmezlikten gelmeye çal›flm›fllard› ama ne var ki kendi sistemlerindeki en ufak bir sars›nt› hemen ak›llar›na kâbuslar› olan Marks’› hat›rlatm›flt›. Kafas›n› kuma gömen emperyalist-kapitalist sistem son yaflad›¤› krizle Marks’›n yaflad›¤›n›, kâbuslar›n›n onlar› hiçbir zaman terk etmeyece¤ini hat›rlad›. Ve bir kez daha tarih Marks’› hakl› ç›kard›. Kapitalizmin krizi sürüyor Marks ölmedi yafl›yor.

bir kifliyi öldürdü. - 21 Mart 1992’de Newroz kutlamalar› s›ras›nda T. Kürdistan›’nda kad›n ve çocuklar›n da aralar›nda bulundu¤u 57 kifli katledildi. - 13 Mart 1995; 12-13 Mart gecesi Alevi inanc›ndan halk›m›z›n yo¤un olarak yaflad›¤› ‹stanbul Gazi Mahallesi’nde 3 kahvehane kontr gerilla taraf›ndan otomatik silahlarla tarand›. Alevi dedesi Halil Kaya öldü, 20 kifli yaraland›. Polis yürüyen kitlenin üzerine

atefl açt›. Bir kifli öldü pek çok kifli de yaraland›. Ö¤le saatlerinde Cemevi önünden karakola yürümek isteyen kitlenin üzerine atefl açan polis 15 kifliyi katletti. 100’den fazla insan yaraland›. 15 Mart’ta 1 May›s Mahallesi’nde yap›lan eylemde polis, kitlenin üzerine atefl açt›. 4 kifli kurflunlanarak öldürüldü, 20’den fazla kifli yaraland›. ‹stanbul Valili¤i Ümraniye’de soka¤a ç›kma yasa¤› ilan etti.

Kültür-Sanat

“Demokratik Aç›l›m”da Rol Paylafl›m›: “Sanatç› Her ‹fle Yarar”

Egemen siyasetinin, son dönemde kulland›¤› en etkin manipülasyon arac›n›n “aç›l›m” hamleleri oldu¤unu söylersek yan›lm›fl olmay›z. Erdo¤an, arada s›rada Kara Murat misali “aç›l›n leeen” diye ba¤›r›p, “anan› da al git”, “yan gelip yat›rmam” diyerek yi¤itlense de, art›k “tarih öncesi” bu lügat›n sökmedi¤inin fark›nda. Siyasette devir, ya¤dan k›l çekercesine uzman olmay› gerektiriyor. Üslup, postmodern söylemi zorluyor. Egemen siyaset, tarih yaz›m›na toplumbilimsel söylemin kavramlar›n› incelikle yaz›yor. fiirin görünüp, pençe at›yor; bir kurt misali sundu¤u “aç›l›m elmas›”, daha flimdiden birçok k›rm›z› bafll›kl›y› “sonsuz rüyalar” alemine göndermifl bile. Hegemonya mücadelesinde, AKP üzerinden süreci lay›k›yla iflleten egemen s›n›flar, destek bulmakta zorlanm›yorlar. Son olarak 20 fiubat’ta Dolmabahçe Baflbakanl›k Ofisi, altm›fl›n üzerinde “güzide sanatç›”ya ev sahipli¤i yapt› hat›rlarsan›z. Baflbakan, “organik” sanat-

ç›s›na ultimatonu verdi: “Sanatç›lar›m›z, engin yürekleriyle ülkemizin meselelerine el ats›nlar, elini tafl›n alt›na koysunlar...” Ard›ndan flark bülbülü sesiyle “Yemen Türküsü”nü söyledi. “Havada bulut(ta) yok, bu ne dumand›r” sözleri, önümüzdeki günlere iliflkin öncelikli giriflim alanlar›n›n, tozu dumana katacak alanlar olaca¤› bilgisini verdi. Türk devlet gelene¤inde, toplumsal r›za sa¤lama süreci, do¤rudan fliddete dayal› zor kullan›m›nda ›srar ederken, toplumun zihniyet yap›lar›na, anlam dünyalar›na popüler kültür alan›ndan kontra-taktiklerle girerek, dolays›z müdahale etme noktas›nda da bir uzmanlaflma –özellikle 90’lar›n ortalar›yla birlikte- sa¤lanm›fl görünüyor. Do¤rudan askeri darbeler ve müdahaleler, flu an için, iktidari bir ihtiyaç olarak görülmezken, medya merkezli manipülasyon bombard›man›n›n –darbe karfl›tl›¤› üzerinden verilen sözde demokratikleflme sinyalleri, özellikle Tekel gündemine iflbirlikçi medyan›n

müdahale biçimi vb- toplumun anlam dünyas›n› ne derece biçimlendirilebilece¤i gözlerden kaçm›yor. Yap›lan sanatç› aç›l›m›n› benzer bir flekilde okuyabiliriz. Kimdir bu sanatç›lar; birço¤umuz için de¤ersiz olan ancak dinlenme ve izlenme oranlar›yla genifl bir kesimi etkileyebilecek rol ve satatüye sahip kifliler. Ömer Hayyam’›n “Senin bu aleme gelip gitmenin anlam› ne? / Bir sinek var olmufl, sonra yok olmufl. ‹flte o kadar!” dedi¤i kifliler. Aradan günler geçmesine ra¤men, “aç›l›m için ne yapabilirim?”, “elimi tafl›n alt›na nas›l koyabilirim?” sorular›n› sürekli ›s›tarak önlerine koyanlar. En son böyle bir soruyu, HaberTürk’te “Hülya Avflar Soruyor” program›nda Avflar k›z› Gökhan K›rdar’a sormufltu. ‹stedi¤i cevab› alamay›nca “beste yapal›m”, “konser verelim” fleklinde cevaplar vermek zorunda kald›. Aç›l›m konusunda bir fleyler yapmaya duydu¤u istek takdire de¤erdi. Muhalefet edenleri unutmamak laz›m. MESAM

Yönetim Kurulu üyesi Faruk Demir, “AKP’li bir baban›n k›z›n›n balerin, gitarist ya da keman virtiözü oldu¤unu duydunuz mu? ‹ktidar, sanatç›lar› bir araç yani kendi iç hesaplar› için binilip istendi¤i zaman terk edilecek vagon gibi kullanmak istiyor” diyor ve as›l aç›l›m›n sanatç› haklar› için yap›lmas› gerekti¤ini dillendiriyor. Sanat alan›n›n iktidar mücadelesinde yeri önemsenmelidir. Bu alan, politik devrimci alana destekçi konumundan kurtar›lmal› ve kendi kurucu ilkeleri oluflturularak hak etti¤i yere kavuflmal›d›r. ’70’ler ve 80’ler, devletin organik ayd›n›n›n yan›s›ra sanatç›s›n›n da aç›ktan hissedilmedi¤i dönemlerdi. Devrimci alan, birçok alanda oldu¤u gibi, sanat alan›nda mevcut gücüne uygun bir egemenlik içindeydi. Art›k durumun böyle olmad›¤› aflikar. Gerici iktidara karfl› devrimciler, ideologlar, siyasetçiler, askeri komutanlar, sendika önderleri, gençlik önderleri yetifltirdiler; lakin sanat alan›nda s›n›fta kalmaktan kurtulamad›lar. Devletin sanatç› aç›l›m› tutar m›? Bunu zaman gösterecek. Ancak biz bugünden, burjuvafeodal sanat anlay›fl›na ve üretimine karfl› Yeni Demokrasinin anlay›fl›n›n ve üretiminin infla sürecini nas›l örece¤imiz konusunda zihnimizi yormaya bafllayal›m. (‹zmir’den bir ‹K okuru)

Belirsizce özlüyorum! Bana anlat deyin köyünü, Size görmedi¤im köyümü anlatay›m. “Köyünü özlemiyorsun” deyin, Ben belirsizce özlüyorum diyeyim. Komflular›ma, arkadafllar›ma anlatt›m, Bana ‘deli misin?’ dediler. Dalga geçip güldüler. ‘Görmedi¤in köyü nas›l özlersin?’ dediler. Ben belirsizce özlüyorum dedim. Görmedi¤im bir köy kurdum hayalimde. Çiçekleriyle taç yapt›m saçlar›ma. Suyunu gözyafl›ma koydum. Havas›n› ci¤erlerimde hissettim. Sonra belirsizce özledim köyümü. Bir amaç koydum yar›na, Gidip görmek dedim. Bir isim verdim köyüme Ad›na “Belirsizce” dedim. Ovac›k’tan küçük bir Partizan (Bu fliiri, köyü 1994’te boflalt›lan ve geri dönmesi yasakland›¤› için köyünü hiç göremeyen küçük bir yürek, T‹KKO gerillalar›n›n iste¤i üzerine yazm›flt›r.)


‹flçi-köylü 15

Okur/Haber

19 fiubat-4 Mart 2010

“Birlikten kuvvet do¤ar!” TEKEL direnifli nas›l sonuçlan›rsa sonuçlans›n,bu direniflten en büyük zafere ç›kacak olan kad›n iflçiler olacak. Onlar hayal dahi edemeyecekleri bir süreç yaflad›lar ve hem de¤ifltiler hem de¤ifltirdiler. Onlar için hiçbir fley eskisi gibi olmayacak gibi görünüyor. Bir kad›n ve erkek direniflçinin afla¤›daki sözleri de bunu kan›tl›yor:

- Bir TEKEL iflçisi olarak bu süreçte neler yaflad›n›z? Menflure Kesikburun (TEKEL ‹zmir/Balatç›k flube): Ben bir TEKEL iflçisiyim, bu direniflin içinde yer ald›¤›mdan beri bir sürü zorlukla karfl›laflt›m. Bu zorluklar›n ço¤u hem emekçi hem de kad›n olmamdan kaynakl›. Malum toplum nazar›nda biz kad›nlar çal›flsak dahi ev iflleri bizim s›rt›m›zda. Buradaki direniflçi kad›nlar bundan dolay› daha çok tedirginler. ‹ki arada bir derede kald›k. Direniflte kald›¤›m zaman akl›m evde kal›yor, eve gitti¤im zaman ise kalbim burada at›yor. - Direniflin son sürecini nas›l de¤erlen-

diriyorsunuz? - Direniflimiz pasif geçiyor. Türk-‹fl bize hiçbir flekilde deste¤ini sunmuyor. Aksine biz iflçiler olarak bir fleyler yapmaya çal›flt›¤›m›z zaman engelleniyoruz. 25 fiubat’ta sarhofl bir sürücünün kullanm›fl oldu¤u son model bir jeep arkadafl›m›za çarpt› ve arkadafl›m›z bir kazaya kurban gitti. Direniflin bafl›ndan beri Ankara’da olan bu iflçi kardeflimizin direniflini, kavgas›n› biz devam ettirece¤iz. Ve mücadelemizi daha ileriye tafl›mak, kazan›m elde etmek için direnece¤iz. Ancak dedi¤im gibi bir sürü engellemelerle karfl›lafl›yoruz. Yoldafl›m›z›n cenazesini almam›za bize izin vermediler. Bu nas›l bir vicdans›zl›kt›r anlam›yorum. Sonuç olarak; mücadeleye devam edece¤iz. Kad›nlar olarak daha aktif olmam›z la-

me¤e sayg›s› olmayanlar›n hiçbir fleye sayg›s› olmaz. Yeri geldi¤inde kendi ç›karlar› için iflçinin, emekçinin, dul ve yetimin hakk›n› savunduklar›n› zannedenler 55 gündür Ankara’n›n ayaz›nda emek mücadelesi veren iflçilerin flanl› direniflini k›rmaya çal›fl›yor. ‹flçileri esnafa flikâyet ediyor, esnaf ise tavr›n› belirledi; “Biz iflçilerden de¤il, iflçileri bu hale getiren iktidardan rahats›z›z” dedi. Onlar direnifl çad›rlar›ndan vatandafllar›n rahats›z oldu¤unu söylediler. Vatandafl ise tam tersi yan›m›zda. ‹flçilere sald›rmak isteyen iktidar, iflçilerin içinde “fleytan var”, “PKK var” diyor. Bunu da siz hakim edin. Biz burada eme¤in, ekme¤imizin, al›nterimizin mücadelesini veriyoruz, çocuklar›m›za iyi bir gelecek için direniflteyiz. Bizler; bu direnifli yükseltirken habire iktidardan tehditler, azarlamalar,

EMEK

E

z›m ve kendi görüfllerimizi de ifade etmemiz laz›m. Ayr›ca Türk-‹fl’le de diyalog haline geçmeliyiz. - Emekçi kad›n olarak ne tarz sorunlarla karfl›lafl›yorsunuz? - Biz kad›nlar, yasalar nezdinde eflit görünmemize ra¤men, eflit de¤iliz. Erkeklerden 4 ad›m gerideyiz. Gerek ev ve ifl hayat›nda gerekse sosyal ve toplumsal yaflamda bir sürü sorunla karfl› karfl›ya kal›yoruz. Ev hayat›nda bütün ifller bizim s›rt›m›za bindiriliyor. Sanki bu görevimizmifl gibi. Herhangi bir iflte çal›flmayan kad›nlar›n, sosyal hayat› olmuyor. ‹fl hayat›nda ise; zor flartlar alt›nda çal›flt›r›l›yoruz ve bunlar›n sonucunda ciddi sa¤l›k problemleri yafl›yoruz. Buna bir tepki göstermeye kalk›flt›¤›m›z zaman bizi engelleyen efllerimiz oluyor. Onlar da üzerimizde oluflturulan bask›n›n bir arac› haline geliyorlar.

27 fiubat günü saat 11.30’da Türk-‹fl 1. Bölge Temsilcili¤i önünde bir araya gelen iflçi ve emekçiler TEKEL iflçileri ile dayan›flmay› yükseltti. En önde aç›lan Türk-‹fl pankart› arkas›nda yürüyen sendikalar yolu trafi¤e kapatarak “AKP halka hesap verecek” sloganlar›n› hayk›rd›. TEKEL iflçisi kad›nlar›n çocuklar›yla birlikte coflkulu kat›l›m› ile dikkat çekti¤i çekti¤i yürüyüfl, Taksim Tramvay dura¤›na kadar devam etti. D‹SK, KESK, Deri-‹fl, Hava-‹fl; çeflitli reformist partiler ve demokrat-ilerici kurumlar›n da kat›l›m gösterdi¤i eylemde saat 13.00-14.00 aras›nda oturma eylemi gerçeklefltirildi. Türküler, alk›fllar ve ›sl›klarla coflkulu geçen eyleme Cumartesi anneleri de kat›larak destek verdi. Devrimci Demokratik Sendikal Birlik de eylemdeki yerini alarak dayan›flmay› büyüttü.

SARIGAZ‹

bafllamas› üzerine ö¤renciler çekime izin vermeyeceklerini söyleyip kameraya eylem süresi boyunca el koydu. Türküler ve marfllarla devam eden eylem tenefüs zilinin çalmas›yla halay çektikten sonra sloganlar ile sonland›r›ld›. Okul ç›k›fl›nda tekrar bir araya gelen ö¤renciler “Zafer direnen emekçinin olacak” yaz›l› pankart açarak Demokrasi Caddesi’ne kadar yürüdü. Sivil polislerin yürüyüfl kortejini çembere almas› üzerine ö¤renciler “Katil polis liselerden defol” slogan›n› att›. * 26 fiubat günü okul ç›k›fl›nda da bir yürüyüfl düzenlendi. Eski Ankara Caddesi üzerinde yürüyüfle polis sald›r›s› gerçekleflti. K›sa süre yaflanan arbedenin ard›ndan 7 kifli gözalt›na al›nd› ve 30 ö¤renciye oturma eylemine kat›ld›¤› gerekçesiyle okul idaresi taraf›ndan soruflturma aç›ld›. * Gazetemiz yay›na haz›rlan›rken edindi¤imiz bilgilere göre eylemin ard›ndan burada ö¤renim gören 27 ö¤renci hakk›nda soruflturma bafllat›ld›. 1 ö¤renci ise okuldan at›ld›. (Sar›gazi YDG)

Tuzla

Sar›gazi Sar›gazi Mehmetçik Lisesi’nde YDG’nin de bilefleni oldu¤u “Mehmetçik Lisesi TEKEL ‹flçileriyle Dayan›flma Platformu” oluflturuldu. Hafta boyunca okul içinde s›n›flar› gezerek, s›n›f konuflmalar› yaparak ve bildiriler da¤›t›larak yap›lacak eylemliklere ça¤r› yapt›. * 24 fiubat günü okul bahçesinde platform taraf›ndan yap›lan skece okul idaresinin müdahale etmesini ö¤renciler alk›fl ve sloganlarla protesto etti. Okul ç›k›fl›nda da bir yürüyüfl düzenlendi. “Zafer direnen emekçinin olacak” pankart› aç›larak Sar›gazi merkeze kadar sloganlar eflli¤inde yüründü. Bas›n metni okunduktan sonra eylem son buldu. * 25 fiubat günü ö¤le aras›nda oturma eylemi yap›ld›. Okul bahçesinde halay çekmek için biraraya gelen ö¤rencilere idarenin müdahale etmesiyle oturma eylemi bafllad›. Okul idaresinin yo¤un bask›s›na ra¤men ö¤renciler kararl› bir tav›rla eylemlerini sürdürdü. ‹darenin oturma eylemi yapan ö¤rencileri kalem kamera ile çekmeye

“Kad›n olduklar›n›n ve birfleyler yapabileceklerinin fark›na vard›lar!” - Kad›nlar›n bu direniflte yer almalar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

psikolojik y›pratmalar geliyor. ‹flçiler, Gandice bir direnifl vermekte ›srarl›lar. Aksi takdirde do¤acak olaylardan kendileri sorumlu olacaklard›r. Açl›k grevine girmifl 142 arkadafl›m›z kendi canlar›n›, gelecekleri u¤runa feda ederek, emek kavgas›n› sürdürüyorlar. Bu nas›l oluyor da “fleytan”ca planlar olarak sunuluyor halka. 55 gündür bir çiçe¤i koparmayan, bir kar›ncay› öldürmeyen biz TEKEL çal›flanlar›na bu tür sözler söylemeye haklar› yoktur. Bunlar›, halka as›l biz flikayet ediyor, çocuklar›m›z ediyor, analar›m›z, bac›lar›m›z ediyor. Emine han›m›n a¤lamas›n› tabii ki biz de istemiyoruz ama 12 bin TEKEL çal›flan›n›n anneleri de a¤lam›yor mu? Evet, a¤l›yorlar! 55 gündür çocu¤unu görmeyen anneler; annelerini görmeyen çocuklar a¤l›yor. B›rakal›m buna halk karar versin. (Kerem K›l›ç Ad›yaman’dan bir TEKEL iflçisi)

TEKEL’in atefli AKP’yi yakacak! ‹stanbul

- Peki nas›l bir çözüm düflünüyorsunuz? - En baflta yasalarda kad›n haklar›yla ilgili düzenlemeler yap›lmas› gerekiyor. En önemlisi oluflturulan bu yasalar›n günlük hayat›m›za yans›mas› gerekiyor. Hatta aile yaflam›na kadar girmesi ve erkeklerin de ev hayat›ndaki ifllere dahil olmas› gerekiyor. Sonuç olarak; Biz kad›nlar›n kendi sorunlar›na kafa yormas› gerekiyor. Birbirimizi desteklememiz, efllerimizin bask›s›ndan kurtulup örgütlenmemiz gerekiyor. Yani bireysellikten ç›k›p toplumsallaflmal›y›z.

Tuzla Demokrasi Platformu, 24 fiubat günü TEKEL iflçileriyle dayan›flma eylemi gerçeklefltirdi. Saat 18:00’de Tuzla Devlet Hastanesi yak›nlar›ndaki meydanda bir araya gelen kitle AKP Tuzla ‹lçe binas›na yürümek istedi. Ancak polis kitlenin önüne abluka kurdu. Platform temsilcileri ile polis aras›nda yap›lan görüflmelerin ard›ndan yürüyüflten vazgeçilerek meydanda bas›n aç›klamas› yap›lmas› karar› al›nd›. Platform ad›na aç›klamay› Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Binali Tay okudu. Aç›klamada “TEKEL iflçileri Ankara’da kara k›fl›n ortas›nda polis sald›r›s›na, hükümetin kara propagandas›na ve tehdidine ra¤men kad›n›yla erke¤i ile 72 gündür ‘Ölmek var dönmek yok!’ fliar› ile direnifle devam ediyor” denildi.

Kad›köy 25 fiubat’ta Kad›köy’de gerçeklefltirilen meflaleli yürüyüflte TEKEL direnifli selamland›. Yürüyüflten sonra yap›lan bas›n aç›klamas›nda; TEKEL iflçilerinin elinde dalgalanan bayrak, fleker iflçilerinin, itfaiye iflçilerinin, Marmaray iflçilerinin, Akkardan iflçilerinin, Esenyurt iflçilerinin, kamu çal›flanlar›n›n da bayra¤›d›r” denildi.

Bursa TEKEL ‹flçileriyle Dayan›flma Platformu, direnifli emekçi semtlere tafl›d›.

* 16 fiubat günü saat18.00’de Akça¤layan Mahallesi’nde toplanan platform bileflenleri “TEKEL iflçileri yaln›z de¤ildir! Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›!” pankart› ile alk›fl ve sloganlarla Teleferik Meydan›’na yürüdü. Burada yap›lan bas›n aç›klamas›nda dayan›flmay› yükseltmenin önemine de¤inildi. * 18 fiubat akflam› Panay›r Mahallesi minibüs duraklar›nda toplanan Platform bileflenleri bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Kolluk güçleri eylemi engellemek için kitlenin önüne barikat kurdu. Ancak kitlenin kararl› duruflu sonucu polis barikat› açmak zorunda kald›. * Türk-‹fl, D‹SK, KESK ve Kamu-Sen’in ald›¤› eylem karar› do¤rultusunda 25 fiubat Perflembe günü saat18.00’de Osmangazi metro istasyonunda toplanarak sendikalar›n ortak imzas›n› tafl›yan “4-B/4-C’ye Hay›r! ‹fl Güvenceme Dokunma!” pankart› ve meflalelerle Fomara Meydan›’na yürüdüler. Eyleme TEKEL ‹flçileriyle Dayan›flma Platformu “TEKEL iflçileri yaln›z de¤ildir! Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›!” imzal› pankart ile kat›ld›. * 27 fiubat günü de saat13.00-15.00 aras› Fomara Meydan›’nda oturma eylemi karar› alan dört konfederasyona ba¤l› sendikalar, havan›n ya¤murlu oluflundan dolay› oturma eylemi gerçeklefltiremediler. Ancak sendika temsilcileri serbest kürsü kurarak birer konuflma yapt›lar. Kürsüde CHP Milletvekili Onur Öymen’i de konuflturmak isteyen sendikac›lara karfl›l›k kitle sloganlar ve yuhalamalarla durumu protesto etti ve Öymen kürsüyü terk etmek zorunda kald›. Ayr›ca sendikalar›n “s›n›f›n örgütlü gücü sendikalar d›fl›nda bayrak, flama pankart tafl›nmas›n› istemiyoruz” fleklindeki dayatmac› ve gerici karar› Platform bileflenleri ve sendika temsilcileri aras›nda tart›flmaya neden oldu. Sendikalar›n ald›klar› bu gerici karara uyulmad›. Eylem marfllar eflli¤inde çekilen halaylarla sonland›.

Sivas * 25 fiubat’ta KESK’in örgütledi¤i meflaleli yürüyüfl için E¤itim-Sen fiubesinde toplan›ld› ve saat 18.00’de Selçuk Çay Bahçesi’ne gelindi. Burada E¤itim-Sen fiube Baflkan› bas›n metnini okudu ve sloganlar at›ld›. * 27 fiubat tarihinde E¤itim-Sen’de toplan›ld› ve Selçuk Çay Bahçesi’ne yüründü ve bir bas›n aç›klamas› ve ard›ndan da oturma eylemi gerçekleflti. Yaklafl›k 60 kiflinin kat›ld›¤› eylemde bas›n

Salih ‹ncea¤aç (TEKEL Tokat fiube): Burada kad›nlarla birlikte çok fley ö¤rendik. Memleketlerinde olanlar bizi destekliyorlar, burada direniflte olan kad›nlar ise birçok zorlu¤a ra¤men mücadele ediyorlar. Çocuklar›yla birlikte gelen kad›n iflçiler bazen ma¤dur oluyorlar. Kad›nlar aileleriyle konufltuklar› zaman gizli gizli a¤l›yorlar. Ak›llar› hep ailelerinde, çocuklar›nda… Bizden daha duygusallar… En büyük zorlu¤u kad›nlar çekiyor. ‹lk bafllarda baflörtülü kad›nlar›n burada kalmaktan, direnifle devam etmekten dolay› kayg›lar› vard›. Ama onlar da çok fley ö¤rendiler ve istediklerini elde edebileceklerini anlad›lar. fiu an 47 de¤iflik kad›n var aram›zda ve hepsi; kad›n olduklar›n›n ve bir fleyler yapabileceklerinin fark›na vard›lar. Yürüyüfllerde, açl›k grevinde, iflgallerde hep aram›zdalar… (Ankara DDSB)

PSAKD üyelerine gözalt› Türk-‹fl ve beraberinde 3 konfederasyonun aç›klad›¤› eylem takviminin bir parças› olan 20 fiubat’taki destek ziyareti için ‹stanbul’dan Ankara’ya giden Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i (PSAKD) yönetici ve üyeleri 21 fiubat günü dönüfl yolunda Gebze Emniyeti’ne ba¤l› polislerin azg›nca sald›r›s›na u¤rad›. Sald›r› sonucunda 8 dernek üyesi gözalt›na al›nd›. Sald›r›n›n ar-

d›ndan aç›klama yapan PSAKD Genel Baflkan› Fevzi Gümüfl, polisin sald›r›s›n›n üyelerin TEKEL ziyaretinden geldiklerini ö¤rendikten sonra yafland›¤›n› belirtti. Hiçbir sald›r›n›n iflçilerin ve emekçilerinin hakl› ve onurlu mücadelesini durduramayaca¤›na de¤inen Gümüfl, iflçilerin onurlu mücadelesini desteklemeye devam edeceklerini belirtti. (H. Merkezi)

aç›klamas› s›ras›nda polisin yönlendirmesi sonucu bir provokatör küfür etmeye ve kitlenin üzerine yürümeye kalkt›. Polis bu kiflinin koluna girerek uzaklaflt›rd›, ancak az ilerde serbest b›rakt›. (Sivas YDG)

ARTV‹N

Hatay 11 fiubat 2010 tarihinde Hatay/Antakya’da KESK binas›nda TEKEL iflçilerine destek amac› ile bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n aç›klamas›na D‹SK, KESK ve di¤er demokratik kitle örgütlerinin yan›s›ra Partizan da kat›ld›. Bas›n aç›klamas› KESK binas›nda yap›ld›ktan sonra Kurtulufl Caddesi’nden kent merkezine kadar yürüyerek ve sloganlar at›larak devam edildi.

Artvin * 27 fiubat’ta TEKEL iflçileri ile dayan›flma amac›yla düzenlenecek olan eylem için okul içerisinde bildiri da¤›t›m› yapan YDG, HC ve Ö¤renci Kolektiflerine okul kantininde önce ÖGB’ler müdahale etmek istedi, ancak buna tepki gösteren ö¤rencilerle bafla ç›kamayan güvenlik birimleri, jandarmay› ça¤›rd›. Bunun üzerine bizler sesli ajitasyon yapt›k ve okulun k›flla olmad›¤›n› hayk›rd›k. Jandarman›n bildiri da¤›tan ö¤rencileri kimlik tespiti yapt›ktan sonra Jandarma ellerimizdeki bildirilere el koymaya kalkmas›na karfl›n bildirileri vermedik. Ard›ndan ÖGB, polise baflvurdu, polis kimlik kontolü ve GBT ile psikolojik bask› kurmaya çal›flt›. 27 fiubat günü saat 12.00’de Türk-‹fl, D‹SK, KESK, Genç-Sen, Ö¤renci Halk Cephesi’nin örgütledi¤i bir eylem düzenlendi. Kitle merkezden yürüyüfle bafllad› ve AKP il binas›na kadar sloganlarla yürüdü. Eylemde ilk olarak devrim ve demokrasi flehitleri ad›na sayg› duruflu yap›ld› ve bas›n metni okundu. Eylem sonlan›rken il binas›ndan baz› kiflilerin kitleye sald›ran sözler söylemesi üzerine kitle bu kiflilere tepki gösterdi. Bu s›rada yaflanan arbedede polis kitleyi gözalt›na almakla tehdit etti. Bu s›rada sendikalar ve di¤er kimi kitle örgütlerinin bizlere karfl› tav›r almas› ve polise yard›mc› olmam›z› söylemesi de öfkemizi büyüttü. Ard›ndan bu sald›r›lara tepkisiz kalamayaca¤›m›z› belirterek gözalt›na al›nan arkadafllar›m›za sahip ç›kmak ve devrimci dayan›flmay› büyütmek amac›yla polis karakolu önünde topland›k. Polisin “da¤›l›n” uyar›s›na ra¤men gözalt›ndaki arkadafllar›m›z ç›kana kadar orada bekleyiflimizi sürdürece¤imizi söyledik ve saat 20.30’da al›n›n tüm arkadafllar›m›z serbest b›rak›ld›. (Artvin YDG)

Ankara 27 fiubat günü TMMOB, KESK, D‹SK Genel‹fl, Çiftçi-Sen, Tez Koop- ‹fl, Yol- ‹fl üyeleri TEKEL iflçilerini ziyaret ederek üç gün sürecek oturma eylemi bafllatt›. Dört konfederasyonun ald›¤› eylem kararlar› do¤rultusunda birçok sendika, demokratik kitle örgütü ve siyasi partiler olas› bir polis sald›r›s› karfl›s›nda TEKEL iflçilerinin yan›nda olmak için Türk-‹fl binas› önünde ve Sakarya’da toplanmaya bafllad›lar. Öncelikle direnifl çad›rlar›n› ziyaret eden bu kurumlar TEKEL iflçileriyle dayan›flmay› büyütme kararl›l›¤›nda olduklar›n› belirttiler ve olas› bir sald›r›ya karfl› hükümeti uyard›lar. Ziyarete gelen Çiftçi-Sen üyeleri memleketlerinden f›nd›k, meyve vs. gibi ürünlerini getirerek TEKEL iflçilerine sundular. Yürüyüfl esnas›nda ise “‹flçi köylü elele mücadeleye” sloganlar›n› att›lar. Çanakkale 26 fiubat’ta Bankalar Caddesinden Truva At›’na kadar meflaleli bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. S›k s›k sloganlar atan› kitle aç›klamas›n›n ard›ndan da¤›ld›. Eylemi YDG, SGD, Ö¤renci Kolektifleri, DYG-M, Gençlik Muhalefeti, Gençlik Derne¤i ve DGH örgütledi.(Çanakkale YDG) Malatya * Türk-‹fl, D‹SK, Türkiye Kamu-Sen ve KESK TEKEL iflçilerine destek amac›yla, Emekliler Çay Bahçesi yan›nda oturma eylemi yapt›. Eylemde bir konuflma yapan Türk-‹fl Malatya Temsilcisi Nurettin Öndefl , “TEKEL iflçileri bir destan yazmaya devam etmektedir” dedi. Yürüyüfle Partizan da destek verdi. * 25 fiubat akflam› da saat 18.00’de Türk-‹fl, Kamu-Sen ve KESK taraf›ndan TEKEL iflçilerine ortak destek eylemi yap›ld›. K›z Meslek Lisesi önünde toplanan Türk-‹fl, Kamu-Sen ve KESK üyeleri, yolu kapatarak Soykan Park›’na kadar meflaleli yürüyüfl yapt›. Eylemde kitle ad›na ortak aç›klama yapan Hikmet Kazgan, “‹flini kaybeden insanlar›n benzer flekilde ma¤dur olmamas› için bu mücadele verilmektedir” dedi. Eyleme ‹K okurlar› da destek verdi.


İşçi-köylü BİZ H ALK IZ G ELE CEK E LLER İMİZ DE DİR !

Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh. İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Baskı: SM Matbaacılık Sanayi Cad. Altay Sk. Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 452 23 02

BÜROLAR

Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Ankara: Sağlık 1 Sokak No:17/19 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94 Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959

“Bir cenaze çalmadıkları kalmıştı, onu da yaptılar!”

25 Şubat günü sabah saatlerinde gelen bir haberle herkes ayağa kalktı. Samsun TEKEL’den bir işçi trafik kazası sonucu yaşamını yitirmişti. Bunu duyan herkes Türk-İş’in önüne oradan da Adli Tıp’a ulaşmaya çalışıyordu. Yaşamını yitiren Hamdullah Uysal adlı işçi Amasya Gümüşhacıköylü. Direnişin simgelerinden ve açlık grevine ilk girenlerden olan Uysal direniş alanında en uzun süre bulunan işçilerden de biriydi. Gerek Türk-İş’in gerekse Adli Tıp’ın önünde büyük bir öfke vardı. Bir süre sessiz bir şekilde Adli Tıp’ın önünde bekledik. Diğer işçiler gibi “Ölmek var, dönmek yok!” sloganını ağzından düşürmeyen işçi abimizin açlık grevindeyken çekilmiş, kefen giymiş, alnında siyah bandıyla çekilmiş fotoğraflarını kalplerimizin üzerinde taşıyorduk. 70’i aşkın gündür burada birlikte direndiğimiz, birlikte ekmeğimizden kederimize, mutluluğumuza her şeyimizi paylaştığımız işçi abilerimizden, ablalarımızdan birinin cenazesini, yani cenazemizi alıp Türk-İş’in önüne gitmek istiyorduk. Uzun bekleyişin ardından bir haber geldi; polis cenazeyi vermek istemiyordu. Türlü bahaneler ve yalanlarla işçileri ikna etmeye çalışıyordu. Türkİş’in önünde provokatör grupların biriktiğini, onların olay çıkaracağını iddia ediyorlardı. Başından beri işçilerle karşı karşıya getirmeye çalıştıkları devrimcileri, demokratları yine provokatör ilan ediyorlardı. Ancak işçilerin de artık çok iyi bildiği bir şey vardı; bahsedilen gruplar yani ilericiler, devrimciler cenazeye hele de TEKEL direnişinde vefat eden bir işçinin cenazesine yani cenazemize saygılarını korurlardı. Yine hepimizin çok iyi bildiği bir şey vardı, cenazemize birisi saygısızlık yapacaksa o da kolluk güçleri olacaktı. Oldu da... Cenazemiz üzerinden pazarlıklara girişiyordu. Ancak işçiler ısrarcıydılar. “Biz burada 70 gündür aile olduk, cenazemizi alıp ona yakışır bir tören yapmadan memleketine göndermeyiz” diyorlardı. İşçiler Hamdullah Uysal’ın eşini de aradılar ve eşi de “Hamdullah da yaşasa bunu isterdi. Siz de onun ailesisiniz. Cenazeyi Türk-İş’in önüne götürün” diyordu. İşçilerin bu kararlılığı karşısında köşeye sıkışan kolluk güçleri, yine sahtekarca bir yola başvurmakta buldu çözümü. “İsteğinizi kabul ediyoruz. Cenazeyi Türk-İş’in önüne götüreceğiz” dediler. Cenaze arabasına birkaç işçiyi bindirip Adli Tıp Kurumu’ndan çıktık. Biz çıkar çıkmaz birden bizimle gelen cenaze arabasının önünü polis kapattı. Biz dışarıda, cenazemiz içerde kalmıştı. Kolluk güçleriyle hayatı boyunca çok da yüz yüze

gelmemiş bazı işçiler şaşkınlık içinde kalmışlardı. Ancak biz hiç şaşırmadık, çünkü kandırmak, yalan söylemek, söz verip tutmamak devlet güçlerinden doğru sıkça yaşadığımız bir şeydi. Polis “Buradan gidin, cenazeyi memleketine yollayacağız” diyordu. İşçiler “gerekirse günlerce bekleriz, cenazemizi almadan gitmeyiz” diyorlardı. Sonra karşımıza ailesi diye Uysal’ın eniştesini getirdiler. Ancak bu kişi Uysal’ın eşinin söylediklerine rağmen, bizi cenazeyi memlekete götür-

meye ikna etmeye çalışıyordu ve kendisi de bir polisti. Bu numara da tutmamıştı ve işçiler sloganlar atmaya başladılar. Sloganların arasında bazı işçiler polise sesleniyordu. Manisa’dan bir TEKEL işçisi “Biz de sizin cenazeleriniz üzerinde pazarlık yapacağız” derken, bir kadın işçi “bu kadar mı korkuyorsunuz bizden, ölümüzden bile mi korkuyorsunuz?” diye bağırıyordu. Evet onlar bizim ölümüzden bile korkuyorlardı. Bu yüzden cenaze vermemek, kaçırmak onların geleneklerinden biriydi. Bir süre bekledikten sonra içerde bir hareketlilik olduğunun farkına vardık. Cenaze arabasının içindeki işçileri arabadan indiriyorlardı. Belli ki arabayı kaçıracaklardı. Tam o sırada bazı işçiler yanlardan atlayarak içeri girdiler. Sonra bir işçi cenaze arabasının önüne yatarak “beni çiğnemeden geçemezsiniz” dedi. Daha sonra içerdeki işçilere polis saldırdı. Bir işçi abla bayılmıştı. Orada yaşanan arbededen sonra, polis bizi itelemeye başladı. Önünü açıp arabayı çıkaracaktı. Ancak işçiler çok kararlı durdular. Uzun süre çekilmedik. Polisin öndeki iştıldılar. Yürüyüş boyunca “Birlik mücadele zafer”, “Ölmek var dönmek yok” gibi sloganlar atılırken aynı coşku eylem alanında da devam etti.

Ankara Direnişteki İşçi ve Emekçilerle Dayanışma Platformu bileşenleri, 20 Şubat 2010 tarihinde dört konfederasyonun kararlaştırdığı merkezi oturma eylemine katılmak üzere Kolej Kavşağı’nda bir araya geldi. Saat 11.00’de kortejlerini oluşturan platform üyeleri içinde Devrimci Demokratik Sendikal Birlik de yerini aldı. DDSB korteji katılımı ve coşkusuyla dikkat çekerken eylem boyunca “Kölelik Yasalarına Hayır, Birlik Mücadele Zafer” yazılı DDSB pankartını TEKEL işçisinin taşıması çok anlamlıydı. Çeşitli sendikalara mensup yönetici ve işçiler de DDSB kortejinde yürüyerek eyleme ka-

DDSB’den TEKEL çadırlarına anlamlı ziyaret

DDSB’liler bütün geceyi TEKEL işçileri ile birlikte çadırlarda geçirerek ilk günden bugüne gösterdikleri desteği daha yoğun olarak bir kez daha ortaya koydular. 20 Şubat akşam saatlerinde, aralarında Türk-İş ve DİSK’ten sendika ve şube başkanları ile yöneticilerinin, ATİK üyelerinin, Esenyurt Belediyesi’nde direnen işçilerin ve değişik sendikalara üye işçilerin bulunduğu bir heyet oluşturan DDSB’liler tek tek tüm çadırları gezerek işçilerle bilgi ve deneyimlerini paylaştılar. Direnişin başarısı için işçilerin kendi güçlerine güvenmelerinin önemli olduğunu ve bu

TEKEL işçilerinin AKP işgali

Direnişlerinin 74. Gününde TEKEL işçileri, Hamdullah Uysal’ın cenazesinde yaşanan polis terörünü ve cenazenin kaçırılmasını protesto etmek için AKP Ankara il binasını işgal ettiler. TEKEL işçileri öğle saatlerinde AKP Ankara il binasını işgal ettiler. “Katil AKP hesap verecek” ve “Her yer TEKEL her yer direniş!” sloganlarıyla binaya giren işçiler, binanın balkonuna arkadaşları Hamdullah Uysal’ın fotoğrafını astılar. TEKEL işçileri polisin biber gazlı ve coplu saldırısının ardından binaya gelen polislerin saldırısına da maruz kaldılar. Dışarıda bulunan işçiler de gözaltına alınan arkadaşların serbest bırakılmasını istediler. İşçiler gözaltına alınan arkadaşlarının bulunduğu polis araçlarının önünü keserek gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istediler. Gözaltına alınan TEKEL işçilerinin sloganları polis otolarına bindirilirken de susmadı.

C

M

Y

K

çileri tekmeleyip, coplamasına rağmen birçok işçi kaçmadı, geri çekilmedi. Birkaç adım geriye düşen işçiler hemen tekrar öne geçiyor, polisin müdahalesine cevap veriyordu. Bu sırada da “Bedel ödedik bedel ödeteceğiz”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganlarını haykırıyorduk. Bazı işçiler “Cenazeye bile saygınız yok” diye bağırıyordu. Basının orada olmasından dolayı gaz kullanamayan polis kinini daha kapalı kusuyor, tekmeler atıyor, copla vuruyordu. İşçilerin kararlı duruşuna rağmen cenazemizi kaçırmayı arbede sırasında başarmışlardı. Bir kadın işçi bu olayların karşısında olayı çok iyi özetleyen bir cümle söylüyordu; “Bu direnişte bir cenaze kaçırmadıkları kalmıştı, onu da yaptılar!” O sırada Türk-İş’in önünde de olaylar olduğunu haber aldık. Cenazemiz gitmişti, ancak bizler Hamdullah Uysal için bir tören yapmaya kararlıydık. Bu yüzden Türk-İş’in önüne gittik. Orada bizi bekleyen işçiler de sendikaya öfkeliydi. Adli Tıp’ın önünde yaşananları öğrenen kitle, Adli Tıp’ın önüne gelmek istemiş, ancak polis ve tabi ki sendika engeliyle karşılaşmıştı. Öfkelenip, harekete geçmeye çalışan işçilere sendika çadıra dönme çağrısı yapmış, en sonunda çareyi yalan söylemekte görmüştü. İşçilere cenazeyi polisin değil ailesinin kaçırdığını söylemiş, bu yolla işçileri sakinleştirmeye çalışmışlardı. Adli Tıp’tan gelenlerle, Türk-İş’in önünde bekleyen işçiler bir araya geldiler ve tören başladı. Öfkeli kitle sendikanın uyarısına rağmen Mithatpaşa Caddesi’ni kapatarak burada Hamdullah Uysal için saygı duruşunda bulundu. Saygı duruşunun ardından sloganlar attık, bir süre daha yolu kapattık. Polis bu öfkeli ve kararlı kitleye müdahale edemiyordu. Ancak her zamanki gibi sendika devreye girdi, çadırlara dönme çağrısı yaptı. Çadırlara dönene kadar sloganlar atmaya devam ettik. Ardından Samsun çadırına taziyeler başladı. Bir gün içinde yaşanan bu olaylar eli kanlı egemenlerin, TEKEL direnişine ne kadar tahammülsüz olduğunu gösteriyordu. TEKEL işçilerinin ve onlara destek olanların cenazelerini almasına ve bir TEKEL işçisi anısına yakışır bir tören yapılmasına bile tahammülleri yoktu. Bizden birini, ailemizden birini, TEKEL direnişinden birini Hamdullah Uysal’ı kaybettik. TEKEL direnişi boyunca Uysal’ın gösterdiği kararlılık ve onun cenazesine sahip çıkma konusunda gösterdiğimiz ısrar da egemen sınıflara ve sendika ağalarına iyi bir cevap olsun. (Ankara’dan İK okurları)

mücadelelerinde sonuna kadar yanlarında olduklarını belirten DDSB heyeti, işçiler tarafından da coşkuyla karşılandı. İşçilere DDSB’nin mücadelesini de kısaca anlatan heyet üyeleri çadırlardan coşkulu sloganlar eşliğinde ayrıldılar. Gece geç saatlerde ise DDSB’liler, ATİK heyetinde bulunan sanatçı Onur Olgun ile birlikte işçilerle birlikte çadırlarda türküler söylediler. Sohbet farklı gruplar halinde çadırlarda tüm gece boyunca sürerken, güne direnişle gözünü açan işçilerin mutluluğu ve coşkusu ise görülmeye değerdi.

TEKEL işçisi Konfederasyonların açıklamalarına tepkili

TEKEL işçileri 22 Şubat 2010’da 4 konfederasyonun basın açıklamasının ardından Türk-İş önüne toplanarak zamanlaması ve etkisizliği nedeniyle alınan eylem kararlarını ve sendikayı protesto etti. İşçiler “AKP uşağı Mustafa Kumlu istifa”, “Sendikalar göreve genel greve”, “4/C’ye imza atmayacağız”, “Türk-İş şaşırma sabrımızı taşırma”, “Kahrolsun sendika ağaları” gibi sloganlarla protestolarını gerçekleştirdiler. Türk-İş yönetimi yuhalanarak uzun süre bina önünde bekleyiş sürdürüldü. Daha sonra Kumlu’nun Türk-İş binasına gelmesiyle işçiler bir açıklama beklemeye başladılar. Kumlu’dan herhangi bir açıklama gelmezken Türk-İş binasına girmek isteyen işçilerle sendika bürokratları ve yandaşları arasında kısa süreli arbede yaşandı. Daha sonra Tek Gıda-İş Genel Sekreteri Mecit Amaç işçilere yüklenerek çadırlara gitmelerini söyledi. “Yarın gruplar halinde sizlerle konuşacağız, bütün sorularınızı cevaplayacağız” diyen Amaç’a cevabı yine işçiler verdi. İşçiler gruplar halinde toplantı yapmayacaklarını, hep birlikte toplantı istediklerini belirterek tepki gösterdi. Bu arada İzmir’de çalışan TEKEL işçisi bir kadın fenalaştı. Türk-İş binası önünde asılı olan dört konfederasyonun logosunun olduğu pankart indirildi. İşçiler gerçek eylemler istediklerini ve asla geri

Durmak yok, ișçi düșmanlığına devam!

22 Aralık; “Türk-İş önünde eylem yapmasınlar!”

“Ben buradan özellikle Türk-İş’in önünde, sağda solda bu tür eylemleri yapmalarını doğru bulmuyorum. Şu anda arkadaşlarımız ücretlerle ilgili çalışmaları yapıyor öyle zannediyorum ki bir hafta içinde bu çalışmalar da biter ve ben tüm TEKEL işçilerinin geldikleri yere dönmelerini, bu tür oyunlara da gelmemelerini özellikle kendilerinden rica ediyorum.”

31 Ocak; “Bizi TEKEL işçileri iktidar yapmadı.”

Bir defa Ankara’da bulunanlar TEKEL işçilerinin tamamı değildir. Oraya gelenler belli bir gruptur. Ama TEKEL işçileri de var, TEKEL işçisi olmayan farklı sendikaların oraya gönderdiği ideolojik yaklaşım içinde olan temsilcileri de var. Bizi TEKEL işçisi iktidar yapmadı. Hukuk dışına çıkıldığı zaman orada olay değişir. Şu anda hukuksuzluğa orada bir yerde göz yumuyoruz yapılanların hiçbirisi hukuki değildir, yasal değildir ama biz demokrasi adına “buna bir miktar daha katlanalım” dedik.

2 Şubat; “Darbecilerin yapamadığını bunlar yapmak istiyor.”

Amaç, hak arayışı değil, hükümete karşı aleni bir kampanyaya dönüşmüştür. Pankartlara, sloganlara bakın. Şahsımı, partimi hedef alan edep dışı, terbiye dışı bir üslup kullanılıyor. Darbecilerin yapamadığını bunlar yapmak istiyor.

12 Şubat; “Ay sonuna kadar müsaade ediyoruz.”

4-C’yi alın, gidin. Başka çözüm yok, ay sonuna kadar size müdahale etmiyoruz. Müsaade ediyoruz, ama kusura bakmayın, ay sonundan sonra müdahale edeceğiz ve böyle bir eyleme de bir daha izin vermeyeceğiz’

24 Şubat; “Bu ülke yol geçen hanı değil.”

Biz demokratik davranışımızı bu ay sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu yasal olmayan sürece bu ay sonuna kadar sabrediyoruz. Bu ay sonunda 4/C ile işlem bittikten sonra yasal adım neyse bu adımı biz atacağız. Kusura bakmasınlar bu ülke yol geçen hanı değildir, bu ülkenin sahipleri var.

ATİK’TEN TEKEL İŞÇİSİNE ZİYARET

ATİK üyeleri 5 kişilik bir heyet oluşturarak 19 Şubat’ta TEKEL işçilerini ziyaret etti. Üç gün boyunca çadırlarda işçilerle kalan ATİK üyeleri, 19 Şubat’ta yaptıkları basın açıklamasıyla TEKEL işçilerinin Avrupa’daki sınıf dostlarına yol gösterdiğini ve onları coşkulandırdığını dillendirdiler. İşçiler ise ATİK üyelerine “Birlik Mücadele Zafer” sloganlarıyla karşılık verdiler. Basın açıklaması coşkulu bir biçimde sonlandırıldıktan sonra, çadırları dolaşan ATİK üyeleri işçilerle sohbet etti. “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganı eşliğinde ziyaret sonlandırıldı.

adım atmayacaklarını dile getirirken sendika yöneticileri işçilerin direncini kırmaya yönelik açıklamalar yapmaya devam ediyorlar. Ankara Direnişteki İşçi ve Emekçilerle Dayanışma Platformu (Alınteri, BDSP, DDSB, DHF, Kaldıraç ve Proleter Devrimci Duruş) işçilerin son süreçteki yasalarla ilgili kafa karışıklığını gidermek için ÇHD’nin Ekonomi ve Sosyal Haklar Komisyonu’nun sunumuyla Ankara Mimarlar Odası’nda ortak bir panel gerçekleştirdi. Panele işçilerin ilgisi yoğundu. Toplantıda ÇHD’li avukatlar 4/C saldırısının sınıfsal boyutunu ortaya koyarak Danıştay kararının ne zaman belli olacağının bilinmediğini ve olumsuz bir kararın da çıkabileceğini belirtiler. Bundan kaynaklı daha sonra açılan davaların çok hükmünün olmadığını, bu kararın ya da yasaların geri çekilmesinin ancak direnişle ve mücadeleyle sağlanabileceği belirttiler. Platform adına yapılan konuşmada, devrimcilerin 73 gündür TEKEL işçilerinin yanlarında oldukları, TEKEL işçilerinin direnişinin zaferle sonuçlanıncaya kadar da yanlarında olunacağı ve direnişin büyütülmesi gerektiği belirtildi. Panel işçilerin sorularıyla son buldu.

Toplantıdan sonra Yüksel Caddesi’nden direniş alanına “17 Madenciyi Katledenle Özelleştirmelerle Tekel Fabrikalarını Kapatanlar Aynıdır” yazılı pankartla yürüyüş yapan işçiler, Balıkesir Davutbey Maden Ocağı’nda hayatını kaybeden madencileri saygı duruşuyla andılar. “Maden işçileri ölümsüzdür”, “4/C’ye imza atmayacağız” sloganları ile eylem son buldu.

Genel-İş’ten TEKEL’e destek ziyareti

DİSK Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube yönetici ve üyeleri 14 Şubat 2010 tarihinde iki otobüsle Ankara’ya, TEKEL işçilerine destek ziyareti gerçekleştirdiler. Genel-İş üyeleri Kadıköy, Kartal ve Ataşehir Belediyelerinde çalışan üyeleri arasında yardım kampanyası başlatarak toplanan paralarla işçilere yardım amaçlı battaniye, çay, şeker, iç çamaşır, kumanya vb. götürdüler. Ulus’tan Kızılay’a kadar sloganlar eşliğinde yürüyen Genel-İş üyeleri TEKEL işçilerinin yanına geldiklerinde Şube Başkanı Şahan İlseven bir açıklama yaparak direnişe olan desteklerini ifade etti. Daha sonra çadırları ziyaret ederek işçilerle sohbet eden Genel-İş üyeleri sınıf dayanışması temelinde mesajlarını ilettiler.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.