Palaspandıras Fanzin, 12. sayı.

Page 1

1


Servet-i Fünun kafasıyla yayın yapan dergilerin yayım yayım yayınlandığı, kendi kalitesizliklerinden ötürü fanzin çıkarmayı tercih eden fanzincilerin küme küme çoğaldığı bu çağda, Palaspandıras Fanzin, 12. sayısını çıkardı. Hem nette. Hem matbuda. Bir yıldır işlerimizi öncelikli olarak nette yayınlıyoruz. Buna güvenerek soruyoruz ki; çıkardığınız yayını niçin internette yayınlamıyosunuz? Para mı kazanıyorsunuz? İnternetten mi nefret ediyorsunuz? Doktorunuz mu yasakladı? Anneniz mi kızıyor? Radikalliğin başarıya ulaşması. Bu, yakın zamanda daha çok duyulacak. Daha çok dillendireceğiz. Yalnızca fanzinde, işlerimizde, yayınevinde değil bizzat kendi hayatımızda radikalliğimizin başarılı olması için. Yayınevi, fanzin ve elimizde ne varsa, artık kim yanımızdaysa. Barışla. Eyvallah okuyucu yok ama 12. sayı var. İletişim: papafanzin@gmail.com palaspandiras.net twitter.com/oguzcanonver twitter.com/heygiynas

palaspandiras.net yayında.

2


menü>mesajlar>taslaklar

on metreyi dokuz metre kat’ederek hesapla ihtiyacın -neyse aygıttan al alabilirsin müzik e ihtiyacın yok a hesap makinesidir dokunduğun c galaksi telefondur tahta parmak pinokyoyo hak sız eder eder pardon rahatsız eder halı hiç bi kombinasyona ikinci bölüme maruz kalmadan dan madan kaldan bak ikinci bölüme, elleri göremedim izlediğin seni yoruyorsa kola benziyorsan kapat canın sıkılsın ben şahsen öyle yapmıyorum -rüya görüyorum sonra kırksekiz kareli rüya görüyorum oğuzcana anlatıyorum gülüyoruz b katılım sağlamıyor a haktır dedim ya kat izni yok offf kafam ağlamalık tam halılar modern işleniyor desenler halkımızı yansıtmıyor bu desenlerle hiç bir yere var amayız beyim!!! 1,0 desen kuru lumu sağlayın 0,1 1,0 yeni iş kurum -cam var bir de camı kıramıyorum fakirim kafamagöre cam kıram ıyorom bi de nerde kırcan a damı naparlar sokakta cam kır san. Abdulkadir Gıynaş

3


dişimle kırmış kadar oluyorlar slav tapınağı önünde içerden ayin sesleri slavların ilk eski tanrısı perun harlem shake yaparak bana doğru koşuyor allah allah bu ağzıma gelen kan kokusu nedir bu kabuslar mebuslar meclisi toplamasın artık yeter sana yalvarsam bundan sonraki sevgilim eski r.a.f. üyesi olsun mu bundan sonraki sevgilim gudrin ensslin olsun aşık olacağım tüm kızlar yirmi dokuz ekimde t.cumhuriyet on kasımda a.tatürk tweeti atmasın valla şimdi almanyada ırkçı çıkan yangında ölmedim dersem yalan olur almanyalara bir raf gerek cesetleri dizmek için. radikal ve kiraz ağacından yapılmış bir raf. ikea rafı da olur. ikea köftesi de isveçten çıkan her şeyi yerim yersin yersiz isveçten papa çıksa yiriz. birbirini seven iki insan kaybedilen kıyası yapamaz morfin bağımlısıy olmam için hiçbir katlanma kalmadı bir kilo morfinle iki adet şırınga almaya gidiyorum ürküntü duymadan kendimin farkına varabilmem lazım yoksa alt katta sürekli yangın çıkacak.

4


vatikandan çıkacak erkek çocuk cesetleri isayı özlüyor ben isayı düşünecek vakit devşiremiyorum isa üzerinde nasıl bir etki bıraktım şiirim isayı nasıl üzdü çarmıhtan bildiriyorum ey kadıköylü kardeşlerim karşıbağırışlar engellenmiyor fallik düzeyde manevralar allah deyince şaşırmıyorsun allah allah! deyince çocuğun en sevdiği ses tarafından nefret edilmesinin tarihi üzerind çalışmak arzusu ila aranızdan ayrılıyorum sandığımdan daha çok kişi benle aynı katedraldeydi bundan sonra başka bir şiir yazacağım. Oğuzcan Önver

5


SAVAŞ MAKİNASI Uğultusu her birimizde bir tutunma taktiği morgtaki salıncak Eşya uçurtmasıyla yeniliyoruz komutlarımızı değerler silsilesinden düşerek kökteki sözcükten havı dökülen bir tablonun lekeli kutsallığında: çocukluğun ölümüyle dirilen acının ölümü şimdilik gözetlemenin gotik ahlâkıyla yarınını cebinden çıkarıyor kurgusal koma cebinde ne soğan tohumları ne med cezir ortahalli bir tutumluluğun son becerisidir Modern biçimlerin takıldığı ağ geçmiş zaman kendine kundak buluyor bu görücü yanılmasında tarihin tekerrürüyle tekerleğin ilk celladı (bunu makinalar iyi bilir) örümcekler anlar değişimin ivmesini ancak ağ bozgunu bu ağbozumu makisini yitirmiş bir uzak deniz tedirginliğinde savaşların başladığı geometrik zorunluluk herkesi karşı taraftan yapan herkes çünkü her kesinliğin derin düşmanı derim düşmanım her kesimden temsilî bir bedendir koordinatlarını arayan suflörün unuttuğu makinanın senden makinan senden makiden. Seyhan Kurt

6


7


biriy(y)im allah Sanki daha önce hiç yapmamış gibi sana b ile başlıyorum bütün estağfurullah el bağlama ve kısık gözler şöyle dursun ben bilmemkaçıncı kez sana b ile başlıyorum Bach neden söz yazmıyor neden fauller -foulleraktiFasyon enerjisi yüksek birer lyrics. Valla kusura bakma birini şimdi öbürünü de otobüsten inince lyrics. şimdi içinde durak olan bütün film sahneleri önünden geçtiyse ya da fark etmez önünden soyut da olur hani diyorum ki önünden normalde geçmeyen ilginç bir şeyler geçtiyse bunun sorumlusu benim, geçmediyse hiç tanışmadık bile. Sana seedorf ’un biricikliği hakkında bir intro yazıyorum bu aralar sakal bir özgüven nesnesi veyea inanç nesnesiyse ben köse oluyorum bu üç numarayı bana yakıştırmıyor bana bir rahşiye yaratmayı yakıştırmıyor sesimdeki vibrasyonu daha kibar belli edemiyorum ama tüm bu ben sevdim mi adam gibi severimler için özür dilerim bunun sorumlusu benim sana verecek bir volfram bulamıyorum bir volframım yok hem babam da anneme volfram takmamış bakıyorum kapıları açık bırakmışsın ayinde melodram akıyo pencereler açık karşıki aziz ağzında üç kilo sakız varmış gibi konuşuyor aziz senin önünden ve arkandan konuşuyor aziz ve bir piçe ilişkin çok bilinmeyenli denklemlerimiz oluyor tersten bir kubbede abdest asbest bir evde ölüm tüm bunların sorumlusu insan en az kendi şiirinden en çok allahtan anlıyor Furkan Cengiz

8


KURUTULMUŞ BÜLBÜL KASİDESİ Dünya zaten dönüp duruyor hiç sarılmayacağız elini sıkacağım, bunun için bir makine aldım kafamızı tokuşturalım diye de bir makine yağmurun yağması için bir makine bulamadım allah için bir makine, kalbim tekliyor nefes almadım kalbim eskidi çok sigara içtim bundan korktum bazen, tespih çektim sonra tespih çekmek için de bir makine aldım makine çektim allah dedim inanmadılar ben inandım onlar inanmadılar sakallarım uzadı teknik bilgiler sundum bi şarkı için bir aptal gibi teknik bilgiler sundum şarkı için kanıtladım bütün belgelerin siyaseti desteklediğini elimde doğum belgesi vardı, bütün adamlar buna inandı misafirlik için belge almadım bunu aleyhime kullandılar zaten hiç sarılmayalım elini sıkabilirim elini tutarsam yerleşik hayata geçeceğim elini sıkarsam bu bütün samimiyetimizi ve belki nil nehri böyle zamanlarda fazla mekanik dünya dönüp duruyor hiç sarılmayacağız ama enseni öpebilirim belki saçlarını hilallere ayırırsan ben devrimci olurum sonra bıyık bırakırım lamba yakarım ok atarım nur yağarım esmerleşirim beyazlaşır, sarışınlaşır sakallarım kullar dolu, televizyon izledim çok büyük sözler dedim dünya kurtardım ne cihanlar devşirdim ne sultanlar heyyy bütün bu saçmalıklar için, beni bağışla.

9


Gül doldurdum bir gün pamuktan güller yaptım pamuktan güllerle pamuktan bi adam aldım pamuklar satılıktı, gül de öyle ben bu yüzden pamuktan bir adam aldım yerime dövüşsün diye ve sana gül uzatsın diye tozlu elleriyle bi makine icat etmek istedim beni anlamadılar kuşları öldürüp onların yerine uçan bir kuş makine seni öldürüp elini sıkacağım bi makine allah için bir makine, aradım, bulamadım bunu bu yüzden gidip kendime gümüşten bir makine aldım devrilmiş bir kalp olarak ben bir kalıba orada üzerimi doldurdular şarkılar söyledim ben şarkılar söyledim pamuktan bir makine olarak seni pamuktan hayal etmedim, oysa ellerini tutmalıyım bu yüzden ellerini tutmalıyım, yağmur yağınca ıslanmak diye kar yağınca kartopu oynamak da otobüse binince yapışmak da cama şimdi sen bütün afişlerde sırıtan bir nar da olsan seni öylesine, öylesine, öylesine bir makine olarak. İşçilerimin omuzları benim omuzlarımdır müritlerimin omuzları da hakeza öyle bana tapmaları için bir makine aldım slogan attım bağırdım ve sesim ısındı zikrettim bıyık bıraktım sesim ısındı sonra bütün hepsinden teker teker tiksindim aitlikten bir gün teker teker tiksindim renklerden tiksindim yuvarlaktan tiksindim bunun için kalktım halkım için bi şiir yazdım halk umrumda değil halkım olmadı hiç ama bu demek değil ki yeşil parkam vardır bu demek değil ki seni sevmiyor değilim bu demek değil ki ölmesek ne iyiii beni bağışla ellerini tutamam -ve şimdi sen de ne olur güzel bir şeyler söyle. bir makine olarak. İnanalım. 10


Ben bir şeyh olarak namazlarımı kılmadım bunun için bir makine aldım o aksattı yerime sonrasında tespih çekmek için bir makine daha doksansekizde kaldı sevaba giremedim bunun için üzülmedim gittim türbe dayandım, bir duvara adını yazdım kurşun kalemle ben allah için bir makine, ellerini tutabilmek için bir tüfenk ellerin ne güzeldir ve allah da öyle bu yüzden hiç durmadan tekrarladım ölmeyi diliyorsan rab sana bi silah gönderecektir ya da tersinden yanan bi sigara, ağza dayanmış tüfek gibidir. Ferhat Dönmez

11


AYHAN ŞAHİNESK the cat from güzeltepe, bir diğer deyişle kedi, hem güzel hem tepeli miyav-a-miyav-a-miyav-a-miyav john cage 4.33’ü yazdığından beri, damlarda dolaşıyor, dolaşıveriyor. hımmm.. sigarası bitmiş, inceden çözüyor fermuarını, balkonlara işiyor. 21. yüzyıl, komşuluk ilişkileri ne çoğ, internet ne az. şahinullahtan bir ayhanullah kibrit kutusu kadar beyaz peynir ya da semizotu salatası, bol sarmısaklı az etiyopya cazlı, hesap geliyor, tarama tarama tarama nerde?

12


palama, palama, palama baykuş, karasal yayınla bir hadım edilme öyküsü, winamp çekmiyor arada sipil dağı var, winamp çekiyor arada sipil dağı yok, para suyunu çekince, winamp da çekiyor. win-amp, loose-amp, bankalar artık matikten sigara veriyor. kanama, kanama, kanama iç kanama, o günden beri tıp kitaplarında ismi zikredilir ayhan şahinesk, böğürle döş arası zonbik, mevlid’de pilav yeniyor, içinde içinde içinde taş. Ufuk Akbal

13


kaplumbapa düpünü yalnızca esnafların yakışıklı dediği çocuklar’a önceleri misal kürtan yokken insan nefes alırken tweet atamıyorken sene doksanyokuz sonra tweet atmasını öğrenerek geçen seneler şimdi insanı alamasa dahi anlamındaki tweeti atabilir sene ikibinbilmem biz buna erken boşalma diyor ve çabucak geçiyoruz sen de erken boşalma de okuldan eve gelince ağlıyorum salinger olsa o da böyle yaptı salinger olsa fanzin çıkarmaz ağlardı peki salinger olsa insanı yere çarpardı ben edebiyat tarihine geçebilmek için şiirimi değiştirecek adam mıyım ben o kokusu kötü ila acısını anıran arasında seçim yapmak zorunda zorunda mıyım bak hala. bak hala cihangir piçlerine şiir yazmıyorum koşan birini görünce ben de geleyim mi diyerek koşan yalnızca esnafların yakışıklı dediği çocuklara tek başına yenen öğlen yemekleri gözün yaşına birikme düşen meleklerden pek çoğu kadınları arzulamaya başlıyorken sen böyle şeyleri gerilladan ve akıl sahiplerinden saklayıp bahsettiğim çocuklara açıkladın neden. matta. xi. 25. [ [ [ böyle martı çizilir mi yanyanyan düşün bi ] ] ] ben çeviride kaybolmam sen kendini hesapla allah kime lanet ettiyse ona bu son saatten bir yardımcı bulamazsın sıradanların hepsi salak yüzde 00. 000064413 salak değil yüzde 99. 999942667 salak ve göbek çukurundan göğüslerine kadar Qalib Taraf Oğuzcan Önver

14


antep. kompleks. Antep ve Gaziantep isimlerine maruz kalan bu kent sanayi şehri ünvanına layık görülmüş. Bunu duyan kas gücü odakları civar illerden kopup gelmişler. (x) veya (x)oğulları fabrikalarında yer tutmuşlar. Şehrin uç boylarına iskan edilmişler. Kurtuluş Savaşı sonrası Anadolu’nun üç iline sıfat yakıştırıldı; Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa. Peki bu kombinasyon ne kadar doğruydu? Urfa kahraman da olabilrdi, Maraş gazi de. Bunları düşünürken uçaktan iner gibi yaparak uçaktan indim. Sigaram yoktu. Antep’in yolları bildiğimiz yollardan. Çok gelişmemiş bi şehir aslında. Öyle bir iki yerine bakarsan öyle de iç kesimleri görünce fikrin değişiyor. Antep’in sanayisi neyim var ya, gelişmek istiyor. Halkı da ne hikmetse, ağzında sürekli bir gelişme, büyüme türküsü. Halk bu, türkü söylemeden duramaz ki. Esnafı iyi adamlar. Her şeyin dürümü var, nohut dürüm harika fikir. Adı dürüm yani, ezilmeden ucuza doyuyorsun. Antepte insanlar durmadan et filan yemiyorlar, her yerde nohut dürümcü, tavuk dürümcü var. Çoğu Anadolu şehrinden pahalı. Kira filan da pahalı. Üniversitesi şehrin dışında. Antep’te okunmaz diyen çok. Halk severek yaşıyor ama. Tarihi doku filan yok, kötü şehirleşme var. AKP hükümeti öncesinde Gaziantep(bundan sonra Antep diyeceğim, kim Gaziantep der ki durmadan zaten.) halkıyla sevişen, iki dönem üst üste seçilen CHP’li bir belediye başkanı varmış. Başkan parklar, bahçeler yaptırmış dört bir yana. Şehirde çöp konteynırı sayısınca kamelya var. Çimlere basmak bile yasak değil. Google Maps’den Antep’e baksan orman zannedersin yani. Nüfusun büyük bölümünü işçiler oluşturuyor. Çoğu yerli değil. Birçoğu bekar. Pazar günleri Antepli kızlar evlerinden pek çıkmıyorlarmış malum, işçi tatili. Haftaiçi Vegas’tan farkı olmayan şehir, haftasonu; yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve nemli bir Güneydoğu Anadolu bölgesine 15


dönüşüyor. Proleterya Gaziantep Sporlu olmayı kabul etmişken, Antep övgüleriyle taşarken, Antep çekicini ve orağını göbeğinden zinhar üstte tutarken, Antepli güzel kızların bu tavrı beni yaraladı. Antep’in çevresi fabrikalar ve “tör”leri ile sarılmış. Koskocaman üretim yapılıyor. Antep halkı üretimin verdiği gururla yaşıyor. Yerliler, esnaf ve “tör”. Eski Başkan sporsevermiş, stadyumlar, sahalar yaptırmış. Türkiye’nin hiçbir yerinde göremeyeceğiniz paten yolları, kaykay ve bisiklet kulvarları Antepli çocukları daha bir çağdaşlaştırmış, elastik ve sağlıklı vücutlarla tanıştırmış fakat bütün bunlar başkanı tekrar koltuğa götürmeye yetmemiş. Yeni Başkan kilit taş projeleri ile ünlü olmuş. Fabrikasında ürettiği kadar taşı şehre yedirmiş. Markalaşmaya gitmiş, iyi grafikerlerle, reklamcılarla anlaşmış. İşe yaramış. Bakır Çarşısı diye bi yer var. İçinde gerçekten bakırcılar var. Hatta bakır kokuyor. Turistik çarşı fakat yerlinin de ihtiyacını karşıladığı alanlar mevcut. Çarşıda yılda beş yüz bin çırak yetiştiriliyor. Çarşı dükkanları oldukça küçük. Belediye restore olsun diye girmiş, bütün tükanları aynı kahverengi ağaçtan kaplamış. Salak tabelalar da olmasa iki dükkanı birbirinden ayıramayacaktım. Tahmis Kahvehanesi altı-yedi yüzyıl olmuş, aynı ailenin mülkünde. Adamların dedeleri malına sahip çıkmış. Sağlam yere kazık bağlamış. Bizim dedeleri ya hep kandırmışlar ya hep onlar savurmuş. AH DEDE AH AH. Bu kahve menengiç kahvesiyle ünlü. Kahveyle birlikte kenevirli bir çerez de ikram ediyorlar. İçtiğim ilk menengiç kahvesi olduğundan bir yorum yapamayacağım ama insanlar burayı gerçekten seviyor. Allah var, sevilecek yer. Bir de dörtyüzelli dede geliyor günde. Yani aynı dedeler her gün geliyor. Ölene kadar geliyorlar. Yaşlanan oğulları torunları geliyor. Biri camide ölecek biri burada. Antep’te herkesin dilinde bir SANKO. Nedir bu SANKO? Bir AVM’ymiş. Bakalım dedim, ne kadar iyi alışveriş ediyorlar. SANKO çok büyük çıktı. Herkes SANKO’da. İndirim SANKO’da. Vade SANKO’da. 16


Yaşam SANKO’da. Arap yoğunluğu SANKO’da. SANKO işleyen bir AVM. En üst katta bir Starbucks var, tahmin edin, kimi gördüm? Biz dört kişiyiz gardaş işiyle ülkece tanınan Arabesk-rap tanrılarından Asi-Style grubu. Kahve içiyorlardı. Ayfonları vardı ve kahvelerini yudumluyorlardı. Mezarlıkta çektikleri o efsane klip nezdimde tüm etkisini kaybetti. Artık nasıl izlicem ha o klibi? Hayvanat Bahçesi her Anteplinin görülmesi gereken yerler listesinde ilk üçte. Şehrin biraz dışında kalıyor. Araçla giremiyorsun. Efendi gibi biletini alıp ilerliyorsun. Akvaryum binası hemen girişte sağda, çok komik. Evinizde gibi hissediyorsunuz içerde, çünkü akvaryumlar evinizdeki gibi. Ama haklarını yemeyelim, gerçek balıklar kullanmışlar. Akvaryumdan çıkınca Kuş Odası neyimi görüyorsun. Kuş boku kokusundan gezemedim. Gerisi bildiğin, böyle büyük, böylü kafesler, böyle alanlar filan yani orman bir de üstüne vahşi doğa. Bütün hayvanat bahçelerinde olduğu gibi maymunlar ve şempazeler oldukça popüler. Antep Hayvanat Bahçesi Kralı Zürafa. En büyük ve şatafatlı alan onun bölgesi. Gururla geziniyor. Uzun boynu sayesinde tüm halkını rahatlıkla selamlayabiliyor. İlginç bi yer gördüm. İki lira bilet alıp girdim. Belediye işletiyor burayı. Etrafı yeşillik, merkezde bir yerlerde, üst kata çıkıyorsun. Adı, Gezegenevi. Salon modern döşenmiş. Karanlık bir izlence salonuna giriyorsun. Koltuklar dairesel döşenmiş. Yüz-yüzelli koltuk var.Tepe kubbe gibi, beyaz. Tam ortada sonradan projektör olduğunu öğrendiğim uzay aracına benzer bir alet var. Başında birisi bekliyor. Salon iyice kararıyor. Koltuklar 160 derece yatıyor, tepeye bakmaya başlıyorsun. Üç boyutlu görüntüler akıyor, sırasıyla gezegenler ve galaksi anlatılıyor. dünya filan. Güzel belgeseldi. Güzel iş. Antep’e ikinci kez gezmek için gitmem. Gezilecek illaki daha güzel şehirler vardır. Abdulkadir Gıynaş

17


18


OYUN. BİTTİ. Jean Baudrillard, oyunun baştan çıkarıcılığı konusu açıldığında şöyle bir laf etmişti: Oyun ahlak-dışıdır, üretim düzeninin yerine baştan çıkarma düzenini koyar. Pek haksız sayılmaz. Oyunlar, hayatlarımızda eskiye nazaran daha çok yer etmiş durumda. Akıllı telefon teknolojisinin ucuzlaması, bilgisayarların her eve yerleşmesi, Playstation kafelerin yaygınlaşması gibi birçok mekansal nedenin yanında, modern bireyin gerçekten/gerçeklikten/gerçekçi herhangi bir nesne ve/veya özneden uzaklaşma arzusu, oyunun sürekli artan vaadiyle oyuncunun kibrini/egosunu yadırganmayacak düzeyde sunabilmesine verdiği imkan da oyun’un güç kazanmasını katkı sağlıyor. Somutlaştırmak gerekirse mesela Pes’te, oyunu eğlenceli çekici kılan en önemli şey: oyun öncesi yapılan vaatler. Ben Pes’te çok iyiyimdir, Barçayla asla yenilmem tarzı iddialar, maç sırasında yapılan kol bozuktu, bastım ama almadı, hakem taraf tuttu, ofsayt! ofsayt! tarzındaki çirkeflikler ve maç sonrasındaki nasıl da yendim ama havaları Pes’i Pes yapan şeylerdir. Futboldan hiç anlamayan insanların dahi Pes oynarken ya da iddaa oynarken eğlenebiliyor durumda olmasının sırrı, bu baştan çıkarıcılığın keyfinde saklı. Yoksa ahlak-dışı olmasını üretimsizliğine borçlu olan günümüz oyun anlayışının, neo-kapitalist düzende hatrı sayılır meblağlarda piyasası olması nasıl açıklanırdı? İdeal oyun, ancak üretim içerdiğinde kendini kusursuzca var edebilir. İdeal oyun deyince aklıma ilk doğa geliyor. Arıların bal yapma sürecine bir çeşit oyun olarak bakabiliriz ya da yüzmek -biraz spor alanına girse de- hem bazı hayvanlar için hem bazı bitkiler için hem de bazı insanlar için bir çeşit oyundur. Bunlara eyvallah.

19


Robotik cinsellik, arzusuz arzu, kafeinsiz kahve, mekanik aşklar, tek gecelik ilişkiler, sanal seksler çağında oyun, modern birey için elbette bir kaçış alanı olarak görülecektir, görülüyor. Akıllı ya da akılsız telefonlardaki -eskiden nokia’da yılan oyunu vardı- oyunlar, bedensel olarak insanın oyuna bakışını değiştirdi. PC, Playstation, hatta sokak oyunları (körebe, saklambaç, elim sende) da dahil olmak üzere bu tarz oyunların aksine telefon oyunları, insanlığa yeni bir şey getirdi: tanrısal bakışla oynamak. PC-Playstation ve sokak oyunlarında, oyuncular sanal ya da gerçek fark etmez, birbirleriyle göz hizasındaydı. Ama şimdi telefon elinde ve sen yukarıdan, tanrısal bakışla, çoğu zaman iki parmağını kullanarak oynuyorsun. Alttan alta bir ego ayini. Şüphesiz ki ‘‘oyun’’u kazanmak uğruna yapılan her şey mübahtır. Büyük oyun, oyuna gelmeye dayalıdır, oyunu kazanmaya değil. Büyük sayılar kanunu gereği, uzun vaadede kasa her zaman kazanır. Bu cümlede kasa, biz oluyoruz. Oğuzcan Önver

20


go.go.go.go.go. oyunların tarihi de insan kadar vardır. insan oyunu sevmiştir. fakat oyunu masum bırakmamıştır. insan önce oyunu kumara çevirmiş, daha sonra satmaya başlamıştır. oyunlarla propaganda yapılmıştır. oyunlarla çocuk beyinleri açık hedef yapılmıştır. oyun kurulur. oyun geliştirilir. oyun sunulur. oyundan tarikat bile çıkabilir. oyuncular oyunu bırakmaz. oyun vakte nüfüz eder. oyun rüya olabilir. oyun rakamdır. oyun rakam gibi görünmez. oyun oynamak hazdır. sonuç hazdır. oyun haz işidir. oyun kuvvettir. dengedir. zahmettir. oyun değişebilir. modifiye edilebilir. oyun korunamaz. oyun tarzdır. oyuna emek verilir. oyun bilgidir. oyun kişiseldir. oyun sosyaldir. oyunsuzluk var mıdır? oyunsuz var mıdır? oyun belirler. oyuna itaat edilir. araç ol.uyum düz.tahrip yok.zaman yükle. nick. seç:………………...... [insan] saha. seç: KAMP. ALAN.

__

YAZLIK. ALAN.

__

ŞANTİYE. ALAN.

__

21


durum. seç:

yavaş.

__

ham.

__

ikon.

__

beklemek1beklemek2bekle1bekle2bekle3bekle4bekle5bekle6beklemek3

KAMP. ALAN.

YAZLIK. ALAN.

ŞANTİYE. ALAN.

esas.kum.

esas. kum.

esas. kum.

zerre oluşuyor.

zerre oluşuyor.

zerre oluşuyor.

silah gözlük kimlik ister misin? ister misin? ister misin? a) şık b) 14’lük c) iki

a) cam b) ver c) yok

a) yırt b) yok c) zaten

oyun.yön.bulur.ve.zaman.alır.oyun.çoğu.zaman.biter. Abdulkadir Gıynaş

22


çevirmen notu: işbu yazıyı çevirirken çok zorlandığımı belirtmek zorundayım. Öyle ki, bir yerden sonra metne sadık kalmak yerine ufak çaplı eklemeler yaptığımı da itiraf ediyorum.

etin iktidarına karşı yaşasın kemikler Deleuze ve Guattari ortak yapımı ‘‘hayvanoluş’’ adlı filmin iki ayrı felsefi düşüncede kendini gösterdiğini söyleyebiliriz: Reha Erdem’in Kosmos ve Zeki Demirkubuz’un Yeraltı adlı kitaplarında karakterlerin sevişirken hayvan sesleri çıkarmaları, çıldırmaları, ısırmaları, ‘‘hayvanolmarı’’ yersizyurtlaştıkları bu lanet dünyada yapılacak en sıkı ‘‘olma’’ hallerinden birisiydi. Zira başkalaşmadan korkulmaz. Başkalarından korkulur. Vücudumuzu -beden değil- düşünelim önce: et ve kemik. Et çoğunlukta. İktidarda. Kemik altta, etin himayesi ve koruması altında. Etin hareketi kemik sayesinde oluyor. Kemikler olmasa etlerin hareket gücü kalmaz, hantallaşır. Kemiğin etin iktidarına karşı en büyük zaferi -belki de tek zaferi- dişler. Dişler. Küçük kemikler görünür. Damak geride. Dişler önemli ve gözle görülebilen tek kemik. Etten bağımsızlar. Dişler gerilla. Bir örgüt gibi var olurlar. Bir arada anlamlıdırlar, bir dişin ağrıması ya da çürümesi yahut kırılması tüm dişleri etkiler. Köpek dişleri. Sivri. vampirlerde uzun olan bu dişler örgütün radikal kanadını temsil eder. Bu kanat olmadan yemesi zor besinler yenemez ama barış ortamında misal su içerken bir işe de yaramazlar. Zayıf insanlarda kemikler belirgindir. Elmacık kemikleri belirgin insanlar vardır. Şişman insanlarda etin tahakkümünün arttığını söyleyebildiğimiz gibi, iktidarın tüketim çılgınlığı sonucu obezite yoluyla etin yoğunluğunu arttırdığını, yine ve yeniden etin iktidarla alakalı olduğunu da söyleyebiliriz. Devrimi zayıflar yapacaktır. Her iki anlamda da. Zayıf, incecik kızlar ellerinde silahla havaya uçurdukları binaları izleyecek ve aralarından bazıları bir sigara yakacaktır. İki değil. Devrim kışın olursa, o gece sıcak şarap içilecektir. Yazın olursa dondurma yeriz. Peter Goodwin Çeviri: Gamze Erşin 23


Bunlar polis. 11 tane. Ülke: Yunanistan. 11 tane beyaz kask = Bauhaus’ta tanesi 67 TL. Toplam: 737 TL 11 tane bot: Scooter’da tanesi 119 TL.* Toplam= 1,309 TL 11 tane kurşun geçirmez zırh= İsrail yapımı tanesi: 252 TL Toplam= 2.772 TL 11 tane polis kıyafet= 110 TL x 11=1.210 TL Genel Toplam: 6. 028 *Emniyet toplu aldığı için indirim uygulanmıştır. 24


Ayrı duran polise, muhaliflere propaganda yapma fırsatı sunan bu fotoğrafa neden olduğu sebebiyle bir (1) maaş ceza verilmesi uygun görülmüştür. Polis maaşı: 2.550 TL x 11= Aylık gider: 28. 050 TL bu on bir polis beş yıl sonra bir patlamada ölecekler. 28.050x12x5x11=18.513.000 TL beş yıllık maaş toplamıdır. Polis naaşı: 11 tabut + 11 bayrak + 11 mezar taşı + 11 din adamı + 11 kürekçi + 11 çelenk + 11 fotoğraf çerçevesi + 11 cenaze arabası + 11 25


işçiler: aylık 3200 TL gider. yakındaki işçi 35 sene daha yaşasa 15 yıl daha normal maaş, sigorta 1600x12x15=288.000 TL gider ikramiye 90.000 TL gider. 20 yıl 1000x12x15=180.000 TL. ilk işçi toplam gideri: 558.000 TL. ikinci işçi 12 yıl daha yaşasa, 1600x12x12=230.400 TL toplam işçi gideri; 788.400 TL. bina: değeri 310.000 TL yıllık vergi, gider: 2.110 TL bina satılmayacak. değeri ve gideri aynı enflasyon değerince değişecek. bina giderleri 146 yıl 10 ay sonra bina değerine ulaşacak. bina kendini amorti edecek. 26


darağacı: yıllık gelir 240.000 darağacında bina ölene kadar şantaj yapılır. darağacı, acil durum kaldırma gideri, 2TL on yıllık bakım 3TL. ip: bu ip şehrin büyük bölümünü kaplamaktadır, geçicidir. gider 4.000.000.000TL gökyüzü: gökyüzü su üretir. özgücüyle üretir. buraların gökyüzüsü cömertçe su verir. yılın büyük bir bölümünde su verebilmektedir. yıllık gelir 19.000.000 TL minübüs: aylık vergi, bakım, yakıt gider 470 TL değer: 16.000 TL 27


PALASPANDIRAS KITAP Mülki beklenti ve çıkar olmaksızın kötülüğe karşı çıkabilmenin kendini kolektifte var etmesi önemli. Karşımızda sistem yandaşlarının kötülük dayanışması, onların kitapevleri ve daha niceleri var. Kitap çalanları dövmek için özel odaları ve özel adamları olan kitapçılarda kitaplarımız elbetteki olmayacak. Bunun karşısına interneti, ücretsiz okunabilen kitaplarımızı koyuyoruz. Mevcut sistemi işleten hiçbir matbu mecranın ekleşmiş köşelerinin kisvesi altında yazılarımız elbette ki olmayacak; biz reklamcı değiliz. İktidara dahil olmak yerine, tam karşılarında yer alacak olan safımızı, kendimiz belirliyoruz.

.bahisleri yükseltelim.

28


29


30


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.