Dünyanın en güzel kadını
Türkiye’de alay ettiler
ABD hayvan katliamı yapıyor
ABD’de baştacı oldu
Daphne Barak’ın kaleminden
■ Geliştirdiği antivirüs programlarına verdiği isimler nedeniyle dalga geçiliyordu. Ama kaderini ABD’li firma değiştirdi.
Egemen Taş
■ Oscar ve Altın Küre’ye damgasını vuran 12 Yıllık Esaret filmiyle yıldızı parlayan Lupita Nyong’o, People dergisince dünyanın en güzel insanı seçilmişti. İşte Lupita Nyong'o'nun bilinmeyenleri
■ Amerika’da her hafta yaklaşık 2 binden fazla köpek ve kedi öldürülüyor. Nedeni ise barınaklara bırakılan hayvanların 72 saat içinde bir sahip bulamaması.
6’DA
9’DA
5’TE
Mers virüsü Amerika’da
■ Korkulan oldu ve ilk olarak Arap ülkelerinde görülen ve tedavisi bulunamayan MERS virüsü sonunda Amerika’ya ulaştı. 13’DE
Toyota merkezini Teksas’a taşıyor ■ Toyota’nın merkezinin Teksas, Plano’ya taşınacağı haberi, bölgede yaşayan ve yatırım yapmak isteyenleri heyecanlandırdı.
HAFTALIK ÜCRETSİZ
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
7 Mayıs 2014 Çarşamba
www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 51
ABD’de boşanmak Türkiye’de geçerli değil ABD’de boşanma son yıllarda giderek artıyor. İstatistiklere göre de yabancılarla evlilik yapan Amerikalılar arasındaki boşanma ise neredeyse yarı yarıya düşmüş durumda. Ancak göçmenlik avukatı Ayhan Öğmen yine de uyarıyor: Türkler’in Amerika’da gerçekleşen boşanmalarının Türkiye’de bir hükmü yok.
Etkinlikler
14’TE
2’DE
Kapanışı Türk gitarist yaptı ■ 13. Boston Türk Film ve Müzik Festivali’nin kapanışında, ünlü Türk gitarist Cem Duruöz unutulmaz bir konser verdi.
Oprah Wintfrey
Lupita Nyong’o
16’DA
11’DE
Oprah, NBA’da patron mu oluyor? ■ LA Clippers’ın sahibinin NBA’dan ömür boyu men edilmesi sonrasında, ünlü televizyoncunun kulübü satın alacağı iddia edildi.
8’DE
7’DE
Ankesörlü kulübeler Wi-Fi oluyor
Bilgisayar kör edebilir uyarısı ■ Bilgisayar karşısında geçirilen zamanın artmasıyla birlikte ofis tipi hastalıklarda ve göz bozukluklarında büyük artış var.
7’DE
Çizgi filmlerin sırrı çözülüyor
3’TE
New York dans Türkiye’de
16’DA
■ ABD Dışişleri Bakanlığı’nın desteklediği program kapsamında David Dorfman Dans Topluluğu İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Batman’a gidiyor.
Uzun yaşamanın sırrı DATÇA’da 15’DE
12’DE
Türkler lüks konut sevmiyor ■ Beverly Hills’de faaliyet gösteren Emlak Uzmanı Nur Akman’a göre, Türkler’in aldıkları lüks emlak sayısı oldukça az.
Life & Style
Çılgın topuklar 14’TE
Vizyondaki filmler 14’TE
5’TE
Doğuruyor ama öldürüyoruz ■ TÜİK’e göre, doğan bebekleri yaşatmada istenilen seviyeye gelemedik. Ölen bebeklerin yüzde 65’i ilk 30 günde yaşamını yitiriyor.
Toplum Yaşam
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Türk gitaristten kapanış konseri Ünlü Türk gitarist Cem Duruöz, 13’üncü Boston Türk Film ve Müzik Festivali’nin kapanışında unutulmaz bir konser verdi
B
BOSTON - POSTA212
u yıl13’ncü kez düzenlenen Boston Türk Film ve Müzik Festivali gitarist Cem Duruöz’ün konseriyle kapandı. Uluslararası üne sahip Duruöz konserinde, Türk ve yabancı bestecilerin eserlerine yer verdi. TÜRK VE YABANCI ESERLER Yaklaşık altı haftadır devam eden Boston Türk Film ve Müzik Festivali’nin kapanışında izleyicilerine unutulmaz bir konser veren Cem Duruöz,
programında Arjantinli, İspanyol ve Venezuellalı bestecilerin yanında, Bekir Küçükay, Koray Sazlı, Şerif Muhiddin Targan gibi Türk müziğinin ritmik ve makamsal zenginliğini yansıtan bestecilerin eserlerine de yer verdi. Cem Duruöz ayrıca düzenlenmelerini kendisinin yaptığı türküleri de seslendirdi. CARNEGİE HALL’DA KONSER Müzik kariyerine Türkiye’de yapılan bir yarışmada birinci olarak başlayan Duruöz, master derecesini San
Francisco Konservatuarı’nda yaptı. Ayrıca dünyanın en önemli müzik okullarından biri sayılan Juilliard’tan da dersler alan gitarist, şimdiye kadar Arjantin, Brezilya, Bolivya, Peru, Japonya, Fransa, Yunanistan, İspanya, İngiltere, Polonya, ve Meksika gibi ülkelerde konserler verdi. ABD’nin Carnegie Hall gibi önemli konser salonlarında da başarılı konserler veren Cem Duruöz, halen Wesleyan Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmakta ve bir yandan da dört kıtada resital ve konserler vermeye devam etmektedir.
Broadway yıldızına Türk prodüktörden tanıtım New York’ta yaşayan ve kendi plak şirketi “Young Pals Music” etiketi altında ünlü Broadway oyuncusu Bianca Marroquin’in ilk albümünü yayınlayacak olan Ayhan Şahin, albümün basın tanıtımına hazırlanıyor NEW YORK - POSTA212
E
l Mundo Era Mio adlı albüm, 13 Mayıs Salı günü iki ayrı etkinlikle hayranlarıyla ve basınla buluşacak.
İlhan Erşahin’den karşı yaka Uzun yıllar New York’ta yaşayan usta saksafoncu İlhan Erşahin, çok farklı bir caz albümüyle geri dönüyor ve Erşahin hayranları tarafından çok sevilmişti. İkinci albümde ise Hüsnü Şenlendirici, Jane Birkin ve Seyyal Taner gibi çok büyük isimler yer alıyor.
SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212
H
üsnü Şenlendirici, Jane Birkin ve Seyyal Taner gibi sanatçıların da katkılarıyla oluşan “İlhan Erşahin’s Wonderland Karşı Yaka” albümü müzik marketlerdeki yerini alıyor. SERİNİN İKİNCİ ALBÜMÜ İlhan Erşahin’in 1970’lerde ailece Türkiye’de geçirdikleri yaz tatilinden hatıra kalan tınılarla oluşturduğu “Karşı Yaka” albümü, usta saksafoncunun Wonderland serisinden çıkan ikinci albüm. 2000’in başında yayınlanan ilk albümde Nil Karaibrahimgil, Bora Uzer ve Dilara Sakpınar gibi sanatçılar yer almış
SEYYAL TANER EŞLİK EDİYOR Usta müzisyenlerin bir araya gelerek İstanbul’un sesini, geleneksel ile modern arasındaki elektrik ses dünyasını bir araya getiren projede, Hüsnü Şenlendirici büyülü klarnetiyle dinleyenleri başka dünyalara götürürken, yılların eskitemediği Seyyal Taner güzel sesiyle albüme farklı bir tat katıyor.
cuya, Hüsnü Şenlendirici klarnetiyle eşlik etti. Davetlilere yeni albümden parçalar çalan ikili, seyircilere keyifli dakikalar yaşattı. Doğu ve Batıyı ustaca harmanlayan İlhan Erşahin’in yeni albümü “İlhan Erşahin’s Wonderland Karşı Yaka” caz dünyasına farklı bir soluk getirecek.
İNTERNETTEN CANLI Broadway’in ünlü şovlarının İspanyolca versiyonlarında başroller oynayan Bianca Marroquin, uzun yıllardır New York’ta yaşayan ve kendi plak şirketi olan Ayhan Şahin’in yapımcılığında bir solo albüm çıkarıyor. Aynı zamanda albümdeki şarkıların sözlerinde de katkısı bulunan Şahin, bir süredir bu albümün tanıtımları için hazırlık yapıyordu. Hazırlıklarını tamamlayan Şahin, aynı gün yapılacak iki ayrı etkinlik-
TANITIM NUBLU’DA Albüme geçtiğimiz günlerde bir tanıtım partisi düzenlendi. Erşahin’e ait olan Nublu’da sahne alan saksafon-
le hem Marroquin’i hem de albümü tanıtacak. Ilk etkinliğini Michiko Rehearsal Studios’ta yapacak olan Şahin, bu tanıtımı internet üzerinden canlı olarak yayınlayacak. Hayranlarıyla online olarak sohbet edecek olan Marroquin ayrıca albümden birkaç şarkı seslendirecek. Sadece basına açık olacak ikinci etkinlikte ise sanatçı albümü hakkında bilgiler verecek ve basın mensuplarının sorularını yanıtlayacak. KLİP DAHA SONRA Posta 212 ile görüşlerini paylaşan Ayhan Şahin “BIanca ile beraber çalışmaktan çok memnunum. Albümün başarı kazanacağına inancımiz sonsuz. Hem Broadway’de hem de Latin Amerika ulkelerinde kazandığı ün ve başarıyı Bianca’nın bu ilk albüm ile müzik piyasasına da yansıtacağına inanıyorum.” dedi. Ayrıca birkaç ay sonra “One Lie” adlı şarkıya bir de video klip çekeceklerini söyleyen Şahin, albümün dijital kanallardan bütün dünyada satışı olacağını da ekledi.
Malala’nın resmi açık artırmada Tony ödülleri heyecanı İngiliz ressam Jonathan Yeo tarafından tasvir edilen Malala portresi New York Christie’s müzayedesinde 14 Mayıs’ta açık artırmaya çıkarılacak NEW YORK - POSTA212
M
alala Yousafzai 2012 yılında Pakistan’da kız çocukların eğitim hakkını savunurken başından vurularak yaşam savaşı vermiş iyileşmesinin ardından ise 2013 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmişti.Genç kız Malala ressamla bizzat tanışarak ona merak ettiği soruları yöneltti: “Beni sadece iki kez gördünüz ve karalama yaptınız. Ardından bu çizimler ışığında mı yoksa benim fotoğraflarımdan mı faydalanarak portremi çizdiniz? Evet bilmek istediğim şey bu çünkü siz bu resmi yaparken ben yanınızda değildim.’‘ Ressam Jonathan Yeo: “Evet haklısın. İlk etapta
o çizimlerden sonrasındaysa elimdeki fotoğraflarından faydalandım. Ama en önemlisi senin karakterini araştırarak, senin kim olduğunu tanıyarak belli bir zaman geçirdim. Bu çok önemli… Resmini yapacağın kişiyle biraz vakit geçirebilmek portrede söyleyeceklerini etkiliyor. Hatta bir anlamda en önemli şey bu. Medyada, televizyonda çıkan haberlerle o kişiliği tanımak, iletişime geçebilmek portrenin sahibinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak çok mühim.’‘ Malala portresinin müzayedede yaklaşık 250 bin Türk Lirasına alıcı bulması bekleniyor. Tablonun tüm geliri Malala Kız Çocukları Eğitim Vakfı’na bağışlanacak.
NEW YORK - POSTA212
A
merikan tiyatrosunun kalbi Broadway’de bir kez daha Tony ödülleri heyecanı yaşanıyor. 2013-2014 sezonunda Broadway’de birçok Hollywood yıldızı da sahne aldı. Ancak adaylar açıklandığında James Franco, Daniel Radcliffe ve Denzel Washington gibi isimlerin liste dışında kaldıkları görüldü On dalda ödüle aday gösterilen müzikal taşlama “Bir centilmenin aşk ve cinayet rehberi” öne çıkan eser oldu. Oyuncu kadrosu rakipleri kadar dikkat çekici görünmese de oyun “Rocky” ve “Bullets Over Broadway” gibi favorilerin dışarıda kaldığı listeye girerek büyük ödüle aday oldu. “Bir centilmenin aşk ve cinayet rehberi’ nin” aday gösterildiği ödüller arasında en iyi müzik, kostüm ve sahne düzeni de bulunuyor. Büyük ödül bekleyen oyunlar arasında ise “Geceyarı-
sından Sonra”(After midnight) “Carole King Müzikali: Güzel” ve ‘‘Aladdin” de yer alıyor. 2013-2014 sezonunda Broadway’de birçok Hollywood yıldızı da sahne aldı. Ancak adaylar açıklandığında James Franco, Daniel Radcliffe ve Denzel Washington gibi isimlerin liste dışında kaldıkları görüldü. Özellikle Washington “A Raisin in the Sun” adlı oyundaki rolüyle yoğun eleştiri toplamıştı. Yönetmen Kenny Leon ise Washington’ı desteklediğini belirterek, “LaTanya Richards Jackson aday gösterildiği için çok sevindim bence o bunu hakediyor. Denzel için ise tabii ki bir hayal kırıklığı taşıyorum. Bence o Amerika için gerçek bir hazi-
ne. Harika biri ve şovumuzun da merkezinde bulunuyor” dedi. En iyi uyarlama dalındaki adaylardan biri ise punk-rock şov “Hedwig and the Angry Inch”. Bu oyundaki performansıyla en iyi aktör ödülü adayı olan Neil Patrick Harris ise bunun kendisi için büyük bir sürpriz olduğunu söylüyor. En iyi aktris adayları listesinde ise dört isim öne çıkıyor”.A Raisin in the Sun’daki rolüyle LaTanya Richards Jackson, “The Glass Menagerie“deki performansıyla Cherry Jones, “Lady Day at Emerson’s Bar & Grill” deki etkileyici oyunuyla Audra McDonald ve “The Velocity of Autumn’daki rolüyle deneyimli aktris Estelle Parsons. 68. Tony ödülleri 8 Haziran’da Radio City Music Hall’de düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.
Toplum Yaşam
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Hüsnü ABD’yi şenlendirdi Dünyaca ünlü klarnet ustası Hüsnü Şenlendirici, Amerika’da bir dizi konser verdi. İlhan Erşahin ve Fuat Güner ile ayrı ayrı konser veren Şenlendirici ile New York konseri öncesi ilginç bir söyleşi yaptık… SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212
Ü
nü artık Türkiye’yi aşmış büyük klarnet ustası Hüsnü Şenlendirici bir dizi konserle geçtiğimiz günlerde Amerika’daydı. Önce İlhan Erşahin’le birlikte yaptıkları “Wonderland – Karşı Yaka” albümünün tanıtımı için bir konser veren Şenlendirici daha sonra Fuat Güner ile birlikte Chicago, Boston ve New York’u kapsayan küçük bir turne gerçekleştirdi. Konserleri büyük ilgiyle karşılanan ve dinleyenlere unutulmaz anlar yaşatan klarnet ustasıyla New York konseri öncesi bir röportaj gerçekleştirdik. ■ İlhan Erşahin’in son albümü Wonderland nasıl ortaya çıktı?
Biz İlhan ile yaklaşık 15 yıldır çalıyoruz. Bir ara aynı plak şirketindeydik. Arkadaşlığımız eskiye dayanıyor. Wonderland’ın tohumları biz bir araya geldikten sonra atıldı. İlhan kendi müziğinin içinde benim müziğimi harmanlayıp bir renk buldu. Daha sonra işin içine kanun, yaylılar gibi enstrümanlar da girince çok hoş bir albüm çıktı. Daha önce sadece yurtdışında konserler veriyorduk. Şimdi Türkiye konserleri de
vermeye başladık. Sırada Avrupa ve Amerika turnesi de var. Bu sene sonuna kadar Amerika turnesini yapacağız. Albüm çok ilginç güzel bir caz albümü oldu. İlhan çok yetenkli bir saksafoncu. Ayrıca albümde sürpriz isimler de var. Seyyal Taner var mesela albümde. Onun söylediği şarkının müziğini ben yaptım. Ben çok keyif aldım bu albümü hazırlarken. 8 YAŞINDA SAHNE ALDI ■ İlk ne zaman sahneye çıktınız?
Babam bir pavyonda çalışıyordu ben de 8-9 yaşları civarındaydım. O sahne benim için çok inanılmaz bir yerdi. Orkestra çalıyor, insanlar eğleniyordu. Lunaparktan daha güzel gelirdi bana. Çok gitmek istiyordum. Babam bir gün gel seni de götüreyim dedi. Çok heyecanlandım. Takım elbisem vardı onu giydim. Sahneye küçük bir tabure koydular. Ben de onlarla çalıyordum, ufak bir trompetim vardı. Saatlerce kaldığımı hatırlıyorum sahnede.
yaşlarda yurtdışına çok gidiyordum babamla. Babam Okay Temiz’le çalışıyordu. Bu yüzden konservatuardan ayrılmak beni çok üzmedi. Şimdi ise konservatuarlarla başka işler yapıyorum. Her sene seminer vermem için 1-2 kere önemli üniversitelere davet edilirim. Berkley’e gittim mesela. Orada caz festivalinde hem çaldım hem de öğrencilere seminer verdim. Sonra iki sene önce Pensilvanya Üniversitesi’nde müzikoloji okuyan çocukların o seneki tez konusu olmuşum. Onlar davet etti. Orda da seminer verdim. Ayrıca 3 konser verdim üniversitedeki müzisyen hocalarla. EVİM MÜZİK ALETİ DOLU ■ Başka hangi estrümanları çalıyorsunuz?
■ Konservatuar yıllarınız var. Bir de önemli üniversitelerde seminerler veriyorsunuz. Bunlardan bahsedebilir misiniz?
Profesyonel olarak trompet çalıyorum. Babamın vefatından sonra başladım. Çünkü onun tarzını çalan yoktu. Ben yapmak istedim. Kayıtlarda, konserlerde falan 7-8 sene çaldım. Ama sonra bırakmak zorunda kaldım çünkü çok yorucuydu. İkisinin ayrı tekniği var, dudağını bozuyor insanın. Çok canım isterse arada çalıyorum yine. Evimin her yerinde enstrümanlar vardır. Piyano, bağlama var. Ud çalıyorum ayrıca.
1988 yılında, ilkokuldan sonra girdim konservatuara. Çalgı eğitim bölümünde okuyordum. 4. sınıfta ayrılmak zorunda kaldım. O
■ New York’a sık geliyorsunuz. New York sizin için ne demek?
BERKLEY’DE SEMİNER
NEW YORK’TAN DİYARBAKIR’A UZANAN DANS ŞOV
HOT DOG AŞKI
Dans engel tanımıyor ABD Dışişleri Bakanlığı’nın desteklediği Dance Motion programı kapsamında Türkiye’ye gelecek olan David Dorfman Dans topluluğu İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Batman’da sahne alacak DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
N
ew York’lu David Dorfman Dans topluluğu mayıs ayında İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Batman’a gelecek. Grup, engellilerle birlikte de performans sergileyecek. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından desteklenen Dance Motion Programı kapsamında Türkiye`ye gelecek olan David Dorfman Dans, Türkiye’de çalıştaylar ve gösteriler düzenleyecek. Grup, 7 Mayıs`ta İstanbul`da, 11 Mayıs’ta Diyarbakır’da, 13 Mayıs’ta Batman`da olacak; 14 Mayıs`ta ise Ankara’da performans sergilecek. David Dorfman ve 11 kişilik ekibi, bu performansın ardından 15 Mayıs`ta Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı modern dans öğrencileriyle bir çalıştay da gerçekleştirecek. ENGELLİLERLE DANS Daha sonra Engelliler Haftası çerçevesinde Devinimler ve Yaşama Sevinci Dans Topluluğu ile dansın engel tanımadığı bir gösteride buluşacak. Engelli dansçıların David Dorfman dansçılarıyla aynı sahneyi paylaşacağı bu gösteri 16 Mayıs’ta Cer Modern’de yapılacak.
New York benim artık özlediğim bir şehir. Hayatta bir İstanbul’u bir de Bergama’yı özlerdim. Son 3-4 senedir burayı da özlemeye başladım. Dostlarım çok burda. New York’a gelince en çok sosisli sandviç yemeyi seviyorum . Sabah uyanır uyanmaz ilk işim sokakta satılan hot doglardan yemek oluyor. Alaturka restoranına gitmeyi seviyorum ayrıca. Oraya gittiğimde kendi yerimmiş gibi hissediyorum. Arkadaşlar gel yerleş diyorlar ama o kadar kolay değil tabii. Fakat bundan sonra geldiğimde daha uzun süre kalacağım. KLARNETLERİ BAĞIŞLAYIN ■ Dünden bugüne müzik anlayışınızda bir değişim oldu mu?
Devamlı birileriyle çalıyorum, yeni projeler yapıyorum. Sanırım bu benim tarzımı oluşturuyor ve olgunlaştırıyor. Bazen içine girmekte zorlanacağımı sandığım müzikler oluyor ama çalmaya başladığımda değişiyor. Başka bir şey çıkıyor benden. Buna hala ben bile şaşırıyorum. Şu hayatta en doğru yaptığım şey klarnet çalmak. Çok sıkı tutuyorum. Ona hizmet ediyorum. Sonunda karşılığını da görüyorum. Şimdi bakıyorum herkes bir heves klarnet alıp çalmaya çalışıyor. Müzik duygu, birikim işidir. “İstanbul”u çalmakla bitmiyor herşey. Sonra olan klarnetlere oluyor. Evin bir köşesinde duruyor. Ricam, bu arkadaşlar
klarnetlerini bir ihtiyacı olana, bir konservatuar öğrencisine falan versinler. En azından klarnetleri bir işe yarar. ■ Çok duygulu klarnet çalıyorsunuz. Siz ne hissediyorsunuz çalarken?
Ben yengeç burcuyum ve duygusal bir adamım. Cismen iri bir adam olduğum için duygusal olduğum dışardan pek anlaşılmaz. Klarnet çalarken içimdeki duyguları yoğurup atmak bana huzur veriyor. Ben çoğunlukla gözlerimi kapatıp çalarım. Duygularımı yaşarım o anda. Bazen açtığımda ise bir bakıyorum sanki dinleyenler benle beraber çalıyorlar. İnsanlara bir şey olur. Sanki bir fanus var ve orda birlikte yaşıyoruz. Bu beni inanılmaz mutlu ediyor. ■ En çok yapmak istediğiniz proje hangisi ?
Aklımda bir proje var bunu da umarım çok yakın zamanda yapmak istiyorum. Birlikte çaldığım, Grammy ödüllü müzisyenlerle karma bir albüm yapma isteğim var. Hepsiyle birer parça 10-12 eserlik bir albüm. Büyük ihtimalle bunu New York’ta yapacağım. Türkiye’de de çok yoğun olduğum için albüm konusunda net bir şey söyleyemiyorum. Ama klarnet çalmadığım zamanı boşa geçmiş hissediyorum. Bu aralar tek keyfim klarnet çalmak diyebilirim.
Toplum Yaşam
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Kendi Everest’inize tırmanın İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin konuğu olan AKUT’un kurucu üyesi ve dünyaca ünlü sporcu Nasuh Mahruki, ‘Kendi Everest’inize Tırmanın’ konulu bir konferans verdi İZMİR - POSTA212
A
KUT’ Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucu Üyesi olan dünyaca ünlü sporcu Nasuh Mahruki , İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde ‘öğretim görevlileri ve öğrencilerle buluştu. Mahruki’nin, ‘Kendi Everest’inize Tırmanın’ konulu söyleşisi büyük ilgi gördü. İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Tancan Uysal, Rektör Danışmanı Doç.Dr. Murat Soydan, Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Zafer Öter’in de katıldığı konferansta Mahruki, herkesin
kendini keşfetmesi ve potansiyelinin doruğuna ulaşması gerektiğini söyledi.
DAYANIKLILIK VE DİSİPLİN
Mahruki, “25 yılı aşan spor hayatımda riskli sporlarla uğraşırken dayanıklılık, disiplin, cesaret, kararlılık, yüksek konsantrasyon gerektiğini öğrendim. Liderlik yeteneği gerektiren dağcılık gibi yüksek riskli bir spor dalında başarıya ulaşmak için gereken özelliklerin tamamı iş dünyasında de geçerlidir. Hangi sektörü ele alırsak alalım doğru yaklaşım ve doğru yöntemler bizi başarıya götürür” dedi.
“İLK ADIM ARAMAK”
'Kendi Everest’inize Tırmanın' kitabında ele aldığı başarının yol haritası hakkında tespitlerde bulunan Mahruki, “Yirmi yılı aşan bütün bu süreç; hem öğrenme, kendimi tanıma, kendimi geliştirme, varlığıma bir anlam katma, yaşamda doğruları bulma ve bu doğrularla yolumu çizmemin hem de ülkeme, insanıma, insanlığa hizmet etmemin öyküsü oldu. Sizlerle paylaşmak istediğim de, bu yolculuğun birbirini izleyen 64 adımdan oluşan yol haritasıdır. İlk adım ise aramak ile başlıyor” dedi.
BAŞARIYA GÖTÜREN ETMENLER
Mahruki, bu başarı hikâyesindeki başlıca unsurları şöyle sıraladı: “Hayatın içinde kendi yerinizi arayın. Kendi yaşamını-
zın öncüsü olun. Öğrendiklerinizi paylaşın. Başarıyı isteyin. Çok yönlü olun. Kendi yolunuzu izleyin. Tutkularınızın peşinden gidin. Doğru adımlar atın. İnsanın potansiyelini kavrayın. İçinizdeki ‘en iyi ben’i arayın. Kendinizi tanıyın. Zararlı ve faydasız alışkanlıklarınızdan uzaklaşın. Şartlanmalarınızdan kurtulun. Düşüncelerinizi özgürleştirin. Kendinizi keşfedin. Kendinizi ifade edin. Hedef belirleyin. Hedefinize odaklanın. Stratejinizi oluşturun. Planlamanızı yapın.
EVEREST DAĞI MİLAT OLDU
Öncü olmanın sorumluluk olduğunu vurgulayan Mahruki, 1995 yılında Everest Dağı’nın ilk Türk tırmanışını gerçekleştirdikten sonra paylaşmak adına oldukça önemli bir tırmanışa geçtiğini söyledi. Mahruki, “Kişisel gelişim, kendini tanımak, hedef odaklı olmak, kararlılık, risk yönetimi, motivasyon gibi konuları da kapsayan, takım çalışması ve liderlik konularında söyleşiler yapmaya başladım. İleride yine yeni deneyimler ve paylaşımlarla, daha iyi ve daha doğru bir noktaya ulaşacağına eminim. Öznel yaşam deneyimlerimi paylaştığım, tamamen yaşam odaklı bu sürecin kendisi de, tıpkı yeni şeyler öğrenen bir insan gibi sürekli uyum, değişim ve gelişim süreçleri yaşamaya benimle birlikte devam edecek. Bence işin güzel tarafı da bu. Ama en güzeli paylaşmaktır” diye konuştu.
Amerikalılar Holi Festivali’nde eğlendi (NEW YORK) Hindistan'da her yıl binlerce Hindu tarafından baharı karşılamak amacıyla düzenlenen Holi Festivali kapsamında, New York'ta da çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Sosyal medya üzerinden duyurusu yapılan organizasyonda, Brooklyn'deki Kültürel Sanatlar Merkezi'ne ait parkta parti düzenlendi. Ev sahibi Hinduların dışında yüzlerce Amerikalı’nın kişi başı 20 dolar ödeyerek girdiği partide katılımcılar önce kendilerini, ardından arkadaşlarının yüzlerini toz boyalarla boyadı. Parka kurulan sahnede canlı müzik eşliğinde dans eden Amerikalılar’ın birbirlerine ve çevreye rengarenk boyalar savurmaları, renkli görüntüler oluşturdu. (AA)
Toplum Yaşam
7 Mayıs 2014 Çarşamba
TÜRKİYE’DE ÖLEN BEBEKLERİN YÜZDE 65’İ BİR AYINI DOLDURMADAN YAŞAMINI YİTİRİYOR
PSİKOLOG
Doğuruyor ama bakamıyoruz
Gülhan Akşit Şener glhan07@hotmail.com
Elmayı Armuttan ayırmak
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, doğan bebekleri yaşatma konusunda hala istenilen seviyeye gelemedik. Bunun yanı sıra kaybettiğimiz bebeklerin yüzde 65’i ilk 30 gün içinde yaşamını yitiriyor
T
İZMİR - POSTA212
ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2012 yılında Türkiye’de 376 bin, 2013’de ise 372 bin 94 ölüm meydana geldi. Ölenlerin yüzde 55’i erkek yüzde 45’i kadın. Bebek ölümlerinde ise kısmı bir düşüş yaşansa da hala gelişmiş ülkelerin çok arkasından geliyoruz. Yaşamını yitiren bebeklerin yüzde 65’i ilk ay ölüyor.
KİLİS BAŞI ÇEKİYOR Bebek ölüm sayısı 2012 yılında 14 bin 931 iken bu sayı 2013 yılında 13 bin 900’e düştü. Bebek ölüm hızı, 2012 yılında binde 11,6 iken bu hız 2013 yılında binde10,8 oldu. Diğer bir ifade ile 2013 yılında bin canlı doğum başına 10,8 bebek ölümü düştü. Bebek ölüm hızı illere göre incelendiğinde, 2013 yılında bebek ölüm hızının en yüksek olduğu il binde 25,1 ile Kilis oldu. Kilis ilini binde 17,2 ile Batman ve Gaziantep, binde 17,1 ile Van ve binde 16,8 ile Ağrı izledi. Bebek ölüm hızının en düşük olduğu il ise binde 5,3 ile Tunceli oldu. Tunceli’yi binde 5,8 ile Rize, binde 6,3 ile Kırşehir ve binde 6,5 ile Bartın izledi. Ölen bebeklerin yüzde
64,7’si bir ayını doldurmadan öldü. Bir ayını doldurmadan ölen bebeklerin oranı 2012 yılında yüzde 65,8 iken bu oran 2013 yılında yüzde 64,7’ye düştü. 2013 yılında ölen bebeklerin yüzde 13,8’inin ilk gün, yüzde 30,6’sının 1-6 günlükken, yüzde 20,3’ünün ise 7-29 günlükken öldüğü görüldü. 1-4 aylıkken ölen bebeklerin oranı ise yüzde 22,8 oldu.
ERKEKLER ÖNDEN GİDİYOR Öte yandan ölümler yaş grubuna göre incelendiğinde, en yüksek ölüm oranının 75 ve daha yukarı yaşta olduğu görüldü. 75 ve daha yukarı yaşta ölenlerin oranı 2012 yılında yüzde 46,2 iken bu oran 2013 yılında yüzde 47,1’e yükseldi. En düşük ölüm oranı ise 2012 yılında yüzde 0,5 ile “10-14” yaş grubunda görülürken, 2013 yılında yüzde 0,5 ile “5-9” ve “10-14” yaş gruplarında görüldü. Ölümler yaş grubu ve cinsiyete göre incelendiğinde, yaş grupları arasındaki cinsiyet farklılığının belirgin olduğu ve en yaşlı kuşak olan 75 ve daha yukarı yaş grubu dışındaki bütün yaş gruplarında erkek ölüm sayısının, kadın ölüm sayısından daha fazla olduğu görüldü.
Bebek ölüm hızının en yüksek ve düşük olduğu 10 il (2012 - 2013) En yüksek iller
Bebek ölüm hızı %
En düşük iller
Bebek ölüm hızı %
En yüksek iller
Bebek ölüm hızı %
En düşük iller
Bebek ölüm hızı %
Malatya
19,5
Kırklareli
6,0
Kilis
25,1
Tunceli
5,3
Ağrı
17,7
Bayburt
6,2
Batman
17,2
Rize
5,8
Bingöl
17,6
Kırşehir
7,1
Gaziantep
17,2
Kırşehir
6,3
Siirt
17,4
Gümüşhane
7,4
Van
17,1
Bartın
6,5
Şırnak
16,7
Edirne
7,8
Ağrı
16,8
Gümüşhane
6,6
Ardahan
16,6
Burdur
8,3
Elazığ
15,6
Yalova
6,7
Gaziantep
16,2
Yozgat
8,4
Erzurum
15,6
Aamsya
6,7
Şanlıurfa
15,8
Ankara
8,5
Şanlıurfa
15,5
Yozgat
7,1
Kilis
15,6
Yalova
8,5
Hakkari
15,3
İzmir
7,1
Isparta
15,4
Bursa
8,5
Siirt
15,2
Karabük
7,2
Bebek ölümleri (2012 - 2013) 2012
2013
Bebeğin yaşı
Sayı
%
Sayı
%
Toplam
14,931
100,0
13,900
100,0
0 Günlük
2,040
13,7
1,920
13,8
1-6 Günlük
4,961
33,2
4,248
30,6
7-29 Günlük
2,820
18,9
2,819
20,3
1-4 Aylık
3,284
22,0
3,174
22,8
5-8 Aylık
1,226
8,2
1,188
8,5
600
4,0
551
4,0
9-11 Aylık
Ani bebek ölümü sendromu
Ani Bebek Ölümü Sendromu (ABÖS), bebeğinin ani ve açıklanamayan ölümüdür. Bebek karyolası ölümü olarak da bilinir çünkü bebeğin kısa uykusu sırasında veya bebek gece uykudayken gerçekleşir NEW YORK - POSTA212
K
imse Ani Bebek Ölümü Sendromu'nun temel nedenini veya nedenlerini bilmiyor. Bazı faktörler, beyindeki anatomik hatayı, bağışıklık sistemindeki bir anormalliği, metabolik bir bozukluğu veya bir kalp atım düzensizliğini içermektedir. Son teorilere ve araştırmalara daha yakından bakalım: Beyin defekti: Artan bulgular ABÖS nedeniyle ölen bazı bebeklerin uyku sırasında nefes almayı ve uyanmayı kontrol eden beyin köklerinde bir anormallik veya tam gelişmeme olduğunu belirtmektedir. Normal olarak, bebekler yetersiz hava veya aşırı karbondioksit gibi problemleri hissetmektedir fakat eğer bu beyin düzensizliğine sahiplerse bu koruyucu mekanizmaları bulunmayabilir. Araştırma Ani Bebek Ölümü Sendromu olan bazı bebeklerin bağışıklık sisteminin normalden daha yüksek sayıda akyuvar ve protein oluşturduğunu göstermiştir.
Metabolik bir bozukluk: Belli bazı metabolik bozuklukla doğan bebekler ABÖS' e daha hassas olabilir. Örneğin, eğer özel bir enzimden yoksunlarsa, yağ asitlerini düzgün şekilde işleyemeyebilirler ve bu asitlerin birikimi solunumda ve kalp fonksiyonunda hızlı öldürücü bir bozulmayı tetikleyebilir.
ERKEK BEBEK RİSK ALTINDA Uzmanlar eğer şunlar görülüyorsa, küçük bebeklerin daha fazla ABÖS riski altında oldukları hususunda anlaşmışlardır: ● Midelerinin üzerinde uykuya yatırılmışlarsa ● Yumuşak bir yatak takımı veya yumuşak bir şilte üzerine yatırılmışlarsa ● ABÖS' den ölen bir bebeğin kardeşiyseler ● Aşırı giydirilmişlerse veya aşırı ısıtılmış bir odada uyuyorlarsa ● Prematüre olarak veya düşük doğum ağırlığıyla doğmuşlarsa ● Pasif sigara içicileriyse
● Hamilelik sırasında sigara içen veya uyuşturucu kullanan bir annenin bebeği iseler ● Doğum öncesi kontrole gitmemiş veya geç gitmiş bir annenin bebeği iseler ● Çok genç bir annenin bebeği iseler
RİSK NASIL AZALTILIR? Yeni doğmuş bebeğinizle birlik-
te hastaneden ayrılmadan önce uzun bir talimatlar listesi alacaksınız. İş uykuya ve uykuda bebek ölümü riskini azaltmaya gelince aşağıdaki talimatları izlediğinizden emin olun. ● Doğum öncesi rejim: Düzenli doğum öncesi bakım aldığınızdan emin olun ve ilaç veya içki kullanmayın. ● Yatak takımı: Bebek karyolasında veya sepet biçimindeki beşik-
te sert bir şilte kullanın ki bebeğiniz içine gömülmesin. Bebeğin üstünde veya altında kabarık tüylü battaniyeler, kalın yatak örtüleri koymayın ve doldurulmuş yumuşak oyuncakları veya yastıkları uzaklaştırın. ● Konumlandırma: Her zaman bebeğinizi sırt üstü yatırın. ● Sıcaklık: Bebeğinizin odasının çok fazla sıcak olmasından kaçının. Sıcaklığı size rahat gelen bir seviyede tutun ve bebeğinizi aşırı giydirmeyin. ● Sağlık-bebek kontrolleri: Bebeğinizi rutin kontrolleri ve planlanmış aşıları için doktorunuza götürün. ● Temiz hava: Asla bebeğin odasında veya çevresinde sigara içmeyin. ● Emzirme: Eğer mümkünse, bebeğinizin kuvvetli ve sağlıklı bir başlangıç yapması için onu emzirin. ● Karın üstü zamanı (her zaman gözetim altında): Bebeğinizin kollarını ve omuz kaslarını güçlendirmesi için onu uyanık olduğu zaman karnının üstünde vakit geçirmesi için teşvik edin. Onu yere battaniyesinin üzerine bırakın.
Mers virüsü Amerika’da İ
rüs böbrekleri ve akciğerleri tahrip ediyor. Hastalar solunum ve böbrek yetmezliği sonucu hayatını yitiriyor.
ORGANLARI TAHRİP EDİYOR Ağır akut solunum yetersizliği sendromu SARS’ın bir türevi olan MERS virüsü dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. İlk kez 2012 yılında Suudi Arabistan’da görülen vi-
ŞİMDİLİK TEDAVİSİ YOK Sağlık bakanlığı yetkilileri, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak, Amerika’da MERS virüsü ile ilgili ilk vakanın görüldüğünü belirtti. Sağlık hizmetleri işçisi olarak Ortadoğu’da hizmet veren bir kişinin Amerika’ya döndükten sonra kötüleşip doktora gittiğini ve yapılan testler so-
NEW YORK - POSTA212 lk olarak Arap ülkelerinde görülmeye başlayan ve tedavisi bulunmayan MERS virüsü Amerika’ya geldi. Yetkililer ilk vakanın geçtiğimiz günlerde kayıtlara geçtiğini belitti.
nucunda da virüse maruz kalmış olduğunu bildiren yetkililer, hastanın durumun şimdilik iyi olduğunu ve kendisine her türlü sağlık hizmetinin verildiğini söyledi. Dr. Anne Schuchat ise basına yaptığı açıklamada virüsün şu aşamada çok bulaşıcı olmadığını ve sağlık bakanlığı olarak her türlü önlemi alacaklarını anlattı. Middle East Respiratory Syndrome’un kısaltması olarak bilinen MERS virüsünün şimdilik bir aşısı ya da ilacı bulunmuyor.
BİR KİŞİLİK bozukluğu, “normal‘’ kişilikten nasıl ayırt edilir ? Bunu anlayabilmek için kesinlikle uzman olmak gerekli. Ancak, birlikte yaşadığımız “mecburi“ ilişkilerde, en azından karşımızdaki kişinin “bozuk“ olup olmadığını anlayabiliriz. Bunu anladığımız takdirde, kiminle yaşadığımızı ve ilişkinin değişmeyen sorunlarının sebeplerini öğrenerek, bir parça da olsa rahatlayabiliriz... Ancak unutmayalım ki bu “bir parça” olan rahatlama, küçücük bir parçadır... Eğer uzman görüşü ve tedavi olunmazsa, emin olun “bu parçalar” tahmin edemeyeceğiniz kadar büyüyecektir. Eksantrik tiplerin üçüncüsü ve “en eksantrik” olanlar bu hafta ki konumuz. Şizotipal Kişilik Bozukluğu diye adlandırılan bu bozukluğu yaşayan kişilerde de, Şizoidlerde olduğu gibi “ilişki” sorunu vardır. Kuşkucu ve paranoya yaşayabilirler. Yetmezmiş gibi tuhaf, mistik düşüncelere ve yanılsamalara sahiptirler. Şizoid ve Paranoyak kişilik bozuklukların bir çoğuna zaten sahiptirler, ek olarak algısal çarpıklıklar da yaşarlar. ŞİZOTIPAL’ LERİ NASIL TANIRIZ ? Psikoloji’de en acı ve içinden çıkılamayan şey, mutsuzluk ve ilişkilerde uyumsuzluk başladığında herkesin kendisini “depresyonda” zannetmesi. Özellikle Şizotipal Kişilik Bozukluğu olanlar, kendilerini depresyon veya kaygı içerisinde olduğuyla ilgili kendi kendilerine teshiş koyarlar ve bir uzmana danışmadan, hafif mood düzenleyicilerle “idare” etmeye çalışırlar. Ne acıdır ki, bu ciddiyetsiz yaklaşım bu bozukluğun giderek artışına sebep olur. Tedavi edilmeyen Şizotipal’lerde Psikoz belirtileri ortaya çıkabilir yani halüsinasyon ve sanrı’lar başlar... NEDİR BU SANRI VE HALÜSİNASYONLAR ? Örneğin kişi, ölü birinin o anda orada olduğunu ve gördüğünü iddia edebilir. Öyle gerçektir ki gördükleri, çevresindekileri de inandırmaya çabalar. Ya da, başkalarının düşüncelerini okuyabildiklerini, başkalarının hissettiklerini hissedebileceklerine inanırlar.. Kendilerini başkalarından farklı görürler ve de uygunsuz davranışlar sergileyebilirler. Mutlu bir olay yaşandığında ağlamak, ölen birisinin arkasından gülmek gibi. Bunu yaparken de, “sinirlerim” bozuldu gibi, bildik bir cümle kullanırlar...Gerçek şudur ki, sinirleri gerçekten bozuktur ama “o an” değil, uzun süre önce bozulmuştur. Diğer bir özellikleri de, genellikle büyük bir sosyal kaygı hissederler, başkalarının yanında beceriksiz ve rahatsızdırlar. Bu kaygıdan dolayı da ilişkilerden kaçarlar. İlişkiden kaçma derken, cinsel birliktelikten bahsetmiyoruz... Uzun süreli, sağlıklı ilişkilerden. Şizotipal birisiyle, Şizoid birisinin farkını en kestirme yoldan anlayabilmek için küçük bir formül: Şizotipal olanlar, beceremeseler bile çaresizce sosyal yakınlık peşinde koşarlar. Çünkü yanlızlıktan acı duyarlar.... Oysa, Şizoid’ler yanlızlığa bayılırlar ve çok muhteşem bir şeymiş gibi anlatırlar... Şizotipallerin diğer ve belirleyici tarafları da, konuşmalarında ki gereksiz derecede ayrıntı ya da basmakalıp kurduğu cümlelerdir. ÇOCUKLARDA ŞİZOTİPAL KIŞILIK Şizotipal kişilik bozukluğu genç yetişkinlikte iyice belirginleşir ancak çocuklukta ve ergenlikte fark edilmesi zordur. Çocukların tuhaf fantezi ya da düşünceleri, hayal dünyalarının ne denli zengin olduğuyla alakalı olmayabilir. Anne ve babaların, farkındalığı yüksek olmalı ki, kültürel değerlerle uyumlu olmayan acayip davranışları anlayabilmeliler. Örneğin, telepati, altıncı his, gaipten haber verme, batıl inanç gibi konularla fazlaca meşguliyet ya da sevdikleri kahramanları canlı gibi görme, onlarla konuşma olaylarından sıklıkla bahsetmeleri... Hatta ölen köpeğinin gece yanına geldiğini sürekli anlatan, hayalleri sınırsız ve sürekli olan çocuklara daha bir dikkatli olmak gerekir… Bu, yanlızlıktan acı duyan ama sürekli ilişki de kuramayan Şizotipal Kişilik Bozukluğu olan birisini tanıyorsanız, ona yapabileceğiniz ilk yardım, sosyal bağlantılar kurmasına yardımcı olmaktır. Sonra da bir uzman eşliğinde, yanlış otomatik düşüncelerini sorgulayabileceği ve sosyal beceri eğitimi alabileceği terapi almalıdır...
HABER OLMAK İÇİN...
haber@posta212.com
Yaşam
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Martı sesleri ve Mavi Meze Deniz kenarında martı sesleriyle huzurlu ve gürültüsüz bir mekan arıyorsanız Mavi Meze tam size göre bir yer. Deniz,yeşil ve huzur bir de tüm yiyecekler ile fiyatlar da uygun olunca ‘gitmemezlik olmaz’ dedik ve sizin için Mavi Meze’yi ziyaret ettik rı etin bu tabakta gerçekten hakkı verilmiş. Sami Bey “Bir gün mantıya da gelin” diyor. “Havalar güzelleşince pazar kahvaltımız var. Deniz kenarında çayla beraber tadı bir başka güzel oluyor. Ona da bekleriz” diye de ekliyor. Sonra eline birkaç parça ekmek alıp, dışarı çıkıyor. Martıları beslemeyi seviyormuş. Mutlaka görmeniz lazım diyor. Dışarı çıktığımızda çevrede uçuşan martıların sesleriyle kendimizi Boğaz’da bir balıkçıda hissediyoruz. “Mehmet Öz sürekli müşterimiz. O da bu manzarayı çok sevdiği için geliyor” diyor Sami Bey.
SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212
M
anhattan’ın bazı sokaklarında trafik 24 saat akar. Bazen o kadar yoğun olur ki korna sesinden duramazsınız. Yüksek binaların arasında daha da büyüyen ses, Manhattan’da yaşayanların en büyük sıkıntılarından biridir. Hatta buna tepki göstermek için camlarına “Lütfen daha çok kornaya basın, New Jersey’dekiler duyamıyor” yazanlar bile var. Bunun ne anlama geldiğini suyun karşı kıyısına geçtiğinizde anlarsınız. Çünkü korna seslerinin yerini martılar, çöp kokusunun yerini ise çiçekler alır. Mavi Meze Grill de bunların ortasında kurulmuş Boğaz restoranlarını aratmayan güzel bir mekan.
Deniz Kenarında Masalar Sami – Banu Yılmaz tarafından 2012’de açılmış olan Mavi Meze New Jersey’in Edgewater bölgesinde olan bir restoran. Türk ve Akdeniz mutfağının en güzel lezzetlerini tadabileceğiniz mekanın denizin hemen kenarında da masaları bulunuyor. Zaten o masalar, mekanı New York’ta olan diğer birçok restorandan ayırıyor. Sohbetimize Sami Bey’le başlıyoruz. Sami – Banu Yılmaz çifti aslında endüstri mühendisi. 18 sene
önce geldikleri Amerika’da uzun bir süre kadın giyim mağazaları işleterek varlıklarını sürdürmüşler. Ama daha sonra o işten sıkılıp kendilerinin de keyif alacakları bir işe girişmek istemişler ve su kenarındaki bu güzel restoranı açmışlar. “İlk başlarda kolay olmadı bizim için de. Ama yavaş yavaş alıştık. Uzaktan göründüğü kadar kolay değilmiş. Ama şimdi rahatça götürüyoruz. Deniz kıyısında olmak çok rahatlatıyor bizi’ diyor.
Çay, Kazandibi ve manzara Mavi Meze’nin gerçekten de görülmeye değer bir deniz ve Manhattan manzarası var. Sadece büyük büyük binala-
rı değil karşı kıyıda ağaçları, yeşili de görüyorsunuz. Kafanızı diğer tarafa çevirdiğinizde ise muhteşem bir köprü manzarası var. Bu sırada bize çay geliyor ve onu yudumlarken yanında kazandibi koyuyorlar önümüze. Çay, kazandibi ve deniz manzarası. Gerçekten denemeye değer bir lezzet. Manzaradan bahsetmeye başlıyoruz. Sami Bey anlatıyor: “Güzel bir manzara da nedense yabancılar çok bilmiyorlar. Kültür ve yetişme meselesi sanırım. Mesela yan dükkanlarımızda bazı ajanslar var. Camlarını kartonlarla kapatıyorlar. Deniz manzaraları yok yani artık. Anlamak mümkün değil” di-
yor. Ama Türkler çok seviyorlarmış manzarayı. Kış olduğunda toplanan masalar baharla beraber tekrar konuyor. Biz gittiğimizde havalar nedeniyle hala kapalıydı. ‘bir hafta sonra açarız’ diyor Sami Bey ve devam ediyor: “Müşteriler çok özledi biliyoruz. Ama en çok da biz özledik.”
Mehmet Öz DAİMİ Müşteri Sohbet devam ederken bize menüde en çok dikkatimizi çeken etli lahana dolması sunuluyor. Bu, bütün müşterilerine sundukları bir porsiyonluk ikram rahat iki kişiyi doyuracak bir etli lahana dolması. Öyle annelerimizin çok pahalı olmasın diye çekinerek koydukla-
Kendi İçkini Kendin Getir Sohbetimize eşi Banu Hanım da katılıyor ve bir süre martı sesleri ve deniz kokusu eşliğinde sohbete devam ediyoruz. Sami Bey ve Banu Hanım 27 yıllık evliler. Şu an 24 yaşında olan bir de oğulları var. Burasını açtıklarında ilk zamanlar haftanın 7 günü çalışmışlar. Şimdi biraz daha kendilerine zaman ayırabiliyorlarmış. Banu Hanım, “Her hafta sonu eğlencelerimiz oluyor. Fasıllar yapıyoruz. Dostlarla gülüp eğleniyoruz. Bu bizim için bir nevi tatil zaten’ diyor. İçki ruhsatları yok. New Jersey`de ruhsat almak daha zormuş. Ama kendi içkinizi kendiniz getirebiliyorsunuz. Böylece daha ucuza bir fasıl gecesi yaşayabiliyorsunuz. Ayrıca daha önce Yeni Türkü gibi konserler
de yapılmış. Sami Bey, “Bu yaz yine çok güzel sürprizlerimiz olacak. Onlar üzerinde çalışıyoruz. Hatta yazın hafta sonları için kahvaltı servisimizi genişletmek istiyoruz ama tabii bunlar zaman ve ekip meselesi” diyor. Mavi Meze’nin hoş sohbetinden ve muhteşem manzarasından ayrılmak gerçekten zor olsa da yolculuk vakti geliyor. Eğer korna sesinden uzak, çiçek kokuları içinde, çevrenizde uçuşan martılar eşliğinde güzel yemekler yemek ve eğlenceli zaman geçirmek istiyorsanız buraya mutlaka uğrayın. Hem Mavi Meze`nin arkasında kocaman bir zincir market var. Eve dönerken mutfak alışverişini de yaparsınız.Tabii bu güzel manzaradan ayrılabilirseniz.
Sami Yılmaz
Dalga geçilen isimler dünya markası oldu
Egemen Taş
Geliştirdiği antivirüs programlarına Savungan, Korgan gibi isimler verdiği için önce dalga geçilen Egemen Taş’ın kaderi ABD’li bir firma tarafından keşfedilence değişti. Egemen Taş şimdi Amerika’nın en büyük internet şirketlerinden birinin başkan yardımcısı…
WASHINGTON - POSTA212
B
ilgisayar teknolojisi ile yeni yeni tanışan Türkiye gibi bir ülkenin ilk antivirüs ve firewall programlarından birini yazdı. Geliştirdiği teknolojinin milli bir kimliği olsun diye düşündü ve antivirüse ‘Savungan’, firewalle ‘Korugan’ adını verdi. Pazarda satmak için çabaladı. Şirket şirket dolaştı. Kimi isimleriyle dalga geçti ilgi göstermedi, kimi ‘Amerikalısı varken niye bir Türk internet güvenlik programı alayım’ dedi. 2003’te yazdığı ve kendi web si-
tesi üzerinde satarak para kazanmaya çalıştığı anti-virüs ve firewall programlarını Internet üzerinden Amerikalı bir firma keşfetti. Bu alanda büyümek isteyen şirket, genç mühendise iş teklif etti. Ülkede zekası, kapasitesi, bilgisi olmasına rağmen aradığı imkanı bulamayan bir beyin daha Amerika kıtasına böylece göç etti. Yukarda bir kaç cümle ile özetlenen hikaye binlerce mühendisin doğduğu topraklardan ayrılmasının kısa bir özeti. Egemen Taş, halen Amerika gibi internet güvenlik alanında hayli yol etmiş bir ülkenin en büyük internet güvenlik şirketlerinden birinin beş ayrı ülkesindeki 250 mühendisinden sorumlu Başkan Yardımcısı. Hindistan, Ukranya, Romanya, Çin ve son olarak da Türkiye ofisindeki mühendisler kendisine bağlı çalışıyor. İlk olarak geliştirdiği ancak satmak için pazar ve imkan bulamadığı, isimleri ile dalga geçilen projeler Comodo şirketinde ürettiği Internet Güvenlik programı Comodo Internet Security programının atası oldu. Taş ekibi ile birlikte Comodo için geliştirdiği firewall ve antivirüs programları halen 55 milyondan fazla kişi tarafından kullanılıyor. Eğer mesleğime Türkiye sınırlarında devam etseydim, büyük ihtimal bir bankanın bilgi işlem servisinde çalışıyor olurdum, diyor Taş. Beşiktaş Sakıp Sabancı Lisesini birincilikle bitiren Taş, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’ne de
Türkiye derecesi ile girdi. 1996 yılında Çağlayan semtinde çalışmaya başladığı yazılım firmasında ülkenin belki de ilk ticari zaafiyet analizlerinden (penetrasyon testi) birisini yaptı. O donemde yaptığı araştırmaların sonucunda çıkardığı SQLExec adlı program, Amerikan programcılık kurslarından halen ders olarak okutuluyor. Taş, bu sebeple National Security Administration tarafından internet güvenliği alanında çalışan ve sistem açığını keşfeden profesyonel olarak listeye alındı. Genç mühendisin hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri de Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı için çalıştığı dönem oldu. Vakfın Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan vizyon sahibi bir kişilikti ve ona internet güvenliği ile ilgili yapılması gerekenleri anlattı. ‘Türkiye siber güvenlik alanında pek çok eksiğe sahip. Hindistan, Çin yapıyor biz neden yapamıyoruz’ diye fikirlerini paylaştı. ‘Hadi yapalım o zaman’, diyen Yazgan genç beynin şirket kurmasını da teşvik etti. TÜBİTAK bünyesinde kurulan şirkete KOSGEB de destek oldu. Bugün bile pek çok ülkenin başaramadığını, tek başına Korugan ve Savungan (firewall ve antivirüs) programlarını yazarak yaptı. “Türkiye için üretilen belki ilk firewall ve antivirüsünü yaptık ama satamadık. Dolayısıyla geliştirmeye devam edemedik. Çünkü Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede bu yapıyı ayakta tutacak bir eko-sistemi yoktu. Şimdi o ekosistemi kurabilmek için 10 yıl sonra Comodo olarak tekrar doğduğum topraklara girme kararı aldık” diyor. Comodo tarafından geçtiğimiz günlerde resmi açılışı yapılan ODTÜ Teknopark Siber Güvenlik Ar-Ge Merkezinde 70 kadar mühendis Egemen Taş yönetiminde proje geliştiriyor.
AMERİKA MACERASI NASIL OLDU? Genç mühendisin internet üzerinden firewall satmaya çalıştığını online ortamda fark eden Comodo kurucusu Melih Abdulhayoğlu, SSL sertifika üretiminin yanı sıra firewall ve antivirüs alanına da girmek istiyordu. Taş projeler için biçilmiş kaftandı. Taş’a ilk teklif, şirketin CEOsu tarafından İngilizce olarak yazılmış bir emaille geldi. “Bir süre Türkiye Comodo elemanı olarak çalıştım sonra da 2006 yılında Amerika ofise transfer oldum. Dünya genelindeki güvenlik ile ilgili sorunlara eğilen bir vizyonun içinde kendimi buldum. Böyle bir ortamda verimli olmamak imkansız” diyor. Takım lideri olarak işe başlayan Taş, sırasıyla proje müdürü, direktör ve iki yıl önce de baskan yardımcısı görevlerini üstlendi. Her gün dünyanın 5 ayrı ülkesinden bilgisayar mühendisleri ile çalışan Taş, farklı iş kültürlerinin inovasyona etkisinin büyük olduğunun altını çiziyor ve ekliyor “Bazı teknolojileri sadece Türkiye, sadece Rusya ya da sadece Amerika sınırları içinde geliştiremezsiniz. Mesela antivirus teknolojileri tek bir ülke kaynakları ile tam anlamıyla geliştirilemez. Yapılabilseydi bu Çin için yapılabilirdi ama yaplamadı.” TÜRK GREEN CARD’I VERMELİYİZ Siber güvenlikte dünyanın iki farklı gruba ayrıldığına dikkat çeken Taş, bir konuya da çözüm olarak öneri getiriyor: Siber güvenlik alanında çok öne geçen ülkeler var. Bir de çok geride kalanlar var. Bu iki gurup arasında kanımca 20 yıllık bir fark var ve ara hızla açılıyor. Arayı daha hızlı kapatmak için Rusya, Ukrayna, Romanya, Çin, Hindistan gibi ülkelerden nitelikli uzmanların Türkiye için çalışmasına yön verecek bir Türk Green Card sistemine de ihtiyaç var. (TURKAVENUE)
Yaşam
7 Mayıs 2014 Çarşamba
YENİ HASTALIĞIMIZ:
Bunlara dikkat!
Bilgisayara bakma sendromu
Bilgisayara bakma sendromundan korunmak için kişilerin kendi önlemlerini de alması gerektiğini söyleyen Çakır bu önlemleri şöyle sıraladı : ● Ekrana çok uzak ya da çok yakın bakmayın. 40-50 cm’lik mesafe yeterli olacaktır. ● İş yerinizdeki aydınlatmaya çok dikkat ediniz. Aydınlatma çok aşırı düzeyde olursa ekranda parlamalar olur ve bu da gözü yoran bir faktördür. LCD ve LED monitörler kullanılmalıdır. ● Bilgisayar ekranını yükseğe koymayınız. Göz hizasının biraz altı uygun olacaktır. ● Fotokopi makineleri ve lazer yazıcılar ile aynı ortamda çalışıyorsanız bu aletlerden çıkan kimyasal tozlar gözde şikayete yol açabilir. Bu aletleri başka bir odaya yerleştirmelisiniz. ● Bilgisayar ekranına sürekli bakmayınız. Uzun süreli çalışma sürelerinde zaman zaman uzaklara bakarak gözde ciddi spazmlar oluşmasını engelleyebilirsiniz. Böylece gözleriniz dinlenecektir.
Bilgisayar karşısında zamanın nasıl geçtiğini bir türlü anlamıyoruz. Ama bunun bir bedeli var. O yüzden sizi bekleyen tehlikelere dikkat!
İ
ANKARA - POSTA212
nsanların bilgisayar karşısında geçirdikleri zamanın artmasıyla birlikte ofis tipi hastalıklarda ve göz bozukluklarında büyük bir artış gözleniyor. Türkiye Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği doktorlarından Doç. Dr. Hanefi Çakır bilgisayar kullananların ana şikayetlerinin gözlerinden kaynaklandığını vurguladı.
NEDENİ GÖZ KURUMASI Göz ile ilgili şikayetleri sıralayan Çakır, gözde yorgunluk, ağrı, yanma, gerilme kızarıklık, bulanık görme, uzak yakın görme odaklanmasında gecikme gibi vakalarla karşılaştıklarını söyledi. Çakır, ayrıca bilgisayar başında kalarak bu belirtilerle kendilerine gelen hastaların yüzde 80’inde Bilgisayara Bakma Sendromu (Computer Vision Syndromu) gö-
rüldüğünü belirtti. Bilgisayara bakma sendromunun temel nedeninin gözlerdeki kuruma olduğunu ifade eden Çakır, “Bir insan normal olarak dakikada 18 kere gözünü kırpar. Fakat bilgisayarla çalışıldığı anlarda tüm dikkat bilgisayara verildiği için bu sayı fark edilmeden azalmaya başlar. Bilinmesi gerekir ki göz kırpma hareketi gözyaşının göz yüzeyinde dağılmasını sağlayan bir harekettir” dedi. Göz kırpma sayısının azalmasıyla gözde kuru noktalar oluştuğunun altını çizen Çakır, bunun sonucunda gözde yanma, batma, kızarma, yorgunluk, bulanık görme gibi şikayetlerin oluştuğunu söyledi. İLACI GÖZYAŞI Göz kuruluğunun suni gözyaşı damlaları ile tedavi edilebileceğini ifade eden Çakır, tedavinin yapılmaması halinde ilerleyen evrelerde kornea üzerinde kalıcı hasarlar bırakabileceğini söyledi.
Ankesörlü kulübeler Wi-Fi’ye dönüşecek New York Belediye Başkanı Bill de Blasio, New York’taki ankesörlü telefon kulübelerini ücretsiz internet hizmeti noktalarına dönüştürecek DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
N
ew York Belediye Başkanı Bill de Blasio, New York’ta yaşayan vatandaşların hayatını kolaylaştıracak bir uygulamaya imza attı.
ÜCRETSİZ İNTERNET GELİYOR Bill de Blasio, New York’taki ankesörlü telefonların New Yorklular’a ücretsiz kablosuz internet hizmeti sunacak wi-fi noktalarına dönüştürüleceğini söyledi. Blasio, geçtiğimiz günlerde bu konuda talimatının olduğunu dile getirdi. New York’ta beş bölgede denenecek bu uygulamanın kullanışlı olması halinde ABD’nin diğer şehirlerinde de aynı uygulamanın hayata geçirileceği söyleniyor. BLOOMBERG DİLE GETİRMİŞTİ Cep telefonları ve akıllı telefonların hayatımızda büyük bir yer kaplamasıyla artık ihtiyaç duymadığımız ankesörlü telefonların yerini ücretsiz internet sağlayacak wi-fi noktaları almış olacak. Bu uygulama daha önce eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg tarafından gündeme alınmıştı. Ancak, Bill de Blasio uygulamaya dökecek. REKLAM GELİRLERİNDEKİ ARTIŞ New York’taki ankesörlü telefonlar daha çok reklam panosu olarak iş görüyor. Geçtiğimiz sene New York Bağımsız Bütçe Ofisi’nin açıkladığı rakamlara göre ankesörlü telefonlardaki reklam panolarının gelirlerinde oldukça önemli bir artış meydana gelmişti.
Artık gözleriniz koruma altında Eğer bütün gününüz akıllı telefon ve tabletlerin başında geçiyorsa gözleriniz tehlike altında demektir. Ama EasyEyes adlı uygulama ile onları korumanız mümkün NEW YORK - POSTA212
G
ünümüzde akıllı telefonlar ve tabletler her anımızda bizimle. Yataktan kalktığımız andan yatıncaya kadar, sürekli ekran başında gözlerimizi çok zorluyoruz. Bunun sonucu olarak da kimi zaman nedensiz başımız ağrıyor ya da uyku sorunları çekebiliyoruz. Bunların sebebi aslında akıllı telefon ve tab-
letlerin yaydığı mavi ışık. Bazı uygulamalar bu mavi ışığı otomatik olarak azaltıyor ve özellikle gece ekranlarınıza baktığınızda size filtrelenmiş bir ışık sunuyor. Bu da ekrana uzun süre bakmaktan olan göz ağrısı, uyku sorunları gibi problemleri ortadan kaldırıyor. İşte bu uygulamaların en başarılı olanlarından biri de EasyE-
yes. Aktif hale getirildiğinde ekrandaki renk sıcaklığını artırıyor ve mavi ışığı filtreliyor. Ayrıca otomatik olarak ışığı azalttığı için pil ömrünü de uzatıyor. Böylece daha rahat ve uzun bir kullanım sunuyor. Ücretsiz olan uygulama küçük bir meblağ karşılığında size farklı ayarlar da sunuyor. Böylece uygulamayı kendi ihtiyacınıza göre düzenleme şansınız oluyor.
Yaşam
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Amerika’daki boşanma Türkiye’de geçerli değil
Boşanmanın en çok olduğu ilk 5 ülke • • • • • •
Belarus Letonya Litvanya Moldova Danimarka İlk 5’de olmamasına rağmen Rusya’nın da yüksek boşanma oranına sahip olduğu belirtiliyor. KAYNAK: BM (2012)
Amerikalılar arasında boşanma oranı yüzde 57 iken, bu oran yabancılarla yaptıkları evliliklerde yüzde 20’ye düşüyor. Göçmenlik avukatlarından Ayhan Öğmen, Türkler arasında yapılan boşanmanın Amerika’da gerçekleşmesi halinde bunun Türkiye’de geçerli olmadığını söyledi çocukların babaları ile geçirecekleri sürelerin de eskiye göre daha çok uzatııldığını dile getirdi. Verilere göre Amerikalılar’ın evliliklerinde boşanma oranının yüzde 57 olduğunu ifade eden Öğmen, bu oranın yabancı uyruklu kişilerle Amerikalılar’ın yaptığı evliliklerdeki boşanmada yüzde 20 olduğunu söyledi.
DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK - POSTA212
A
merikalılar arasında boşanma son yıllarda giderek artıyor. Ancak istatistiklere bakılırsa yabancılarla evlilik yapan Amerikalılar arasında boşanma nerdeyse yarı yarıya düşüyor. Yani Amerikalılar arasında boşanma oranı yüzde 57 iken bu oran yabancılarla yaptıkları evliliklerde yüzde 20’ye düşüyor. Göçmenlik avukatlarından Ayhan Öğmen, Amerikalı Türkler’in boşanmalarına ilişkin istatistiki bir bilgi olmamakla birlikte Türkler’in Amerika’da gerçekleşen boşanmalarında Türkiye’de bir hükmü olmadığını söyledi. 1 YIL AYRILIK BOŞANMA NEDENİ Amerika’da kanunların eyaletten eyalete değişmesine rağmen genel anlamda boşanmaların sosyal, ekonomik ve kültürel nedenlere dayandığını belirten Öğmen, “Bu nedenlerin başında da evlilik dışı ilişkiler, ruhsal rahatsızlıklar, şiddet uygulamaları, kötü muamele, suç işleme ve evin terkedilmesi, mali anlaşmazlıklar ve din ayrılıkları gibi nedenler geliyor” dedi. Öğmen, bunların dışında daha önceden mah-
Ayhan Öğmen
kemece verilmiş en az bir yıllık ‘’ayrı yaşama’’ kararı bulunmamasına rağmen bir yıl ayrı yaşayanların da boşanma sebepleri arasında gösterildiğini ifade etti. ÇOCUK SAYISINA GÖRE NAFAKA Boşanma sonrası kadının ve erkeğin hakları tayin edilirken tarafların ekonomik durumları, eğitim seviyeleri, çocukların velayet hakkının kimde olduğu, boşanma esnasında tarafların yaşları, ne kadar süre evil kaldıkları, gelecekteki ekonomik durum beklentileri, evlilik süresince edinilmiş olan mallara yaptıkları katkılar gibi faktörlerin gözönünde alındığını anlatan Öğmen, şöyle devam etti: “Örneğin çocuklar için nafaka bağlanırken ödenecek miktarlar çocuk sayısına göre tayin edilmektedir. Buna göre de tek çocuk bulunması halinde gelirin yüzde 17'si bağlanırken iki çocuk olması halinde bu oran yüzde 25, üç çocuk olması halinde yüzde 29, dört çocuk olması halinde yüzde 31, beş ve daha çok çocuk olması halinde ise yüze 35’den
az olmamak üzere bir nafaka bağlanır.” KADIN HAKLARI DAHA FAZLA Genellikle boşanma davalarında gözönüne alınan en önemli kriterlerden biri ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesi yönünde olduğunu ifade eden Öğmen, kadının boşanma ile elde edeceği hakları ise şöyle açıkladı: “Bu durumla bağlantılı olarak da çocuk nafakası alması kadınların en başta gelen haklarından biri olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca boşanma davalarındaki genel kanı kadınların eşlerinden daha az para kazandıkları yönünde ve bu sebeple de evlilikleri süresince yaşamış oldukları hayat standardına devam etmeleri yönünde kararlar alınıyor. KADIN HAKLARI FAZLA Bu nedenle de genellikle kadınlara nafaka bağlanması öngörülüyor. Ayrıca malların paylaşımı konusunda da kadınlara daha fazla hak tanınıyor. Örneğin ne zaman alındığına bakılmaksızın kadının adına olan bir taşınmaz kadınlara veriliyor, erkek tarafı bu taşınmazda söz sahibi olamadığı
gibi ayrıca ortak olan taşınmazların taraflar arasında bölüştürülmesi de, gelirlerin oranlarına göre yapılıyor.” ERKEK HAKLARINDA İYİLEŞTİRME
Boşanma davalarında daha önceden uygulanan yönetmelikler ve kuralların iyileştirildiğini ifade eden Öğmen, bunun sonucunda da keyfi ya da gelişigüzel nafaka uygulamalarında tarafların gelir durumlarının çok daha dikkate aldındığını ifade etti. Öğmen, “Böylelikle de çocuklara mali yönden diğer eşe nazaran çok daha iyi imkanlar sağlayabileceği sabit görülen durumlarda erkeklerin çocukların velayetini tamamiyle alabilme durumları ortaya çıktı” diye konuştu. Ödenecek nafakaların süreleri konusunda da iyileştirmelere gidildiğini kaydeden Öğmen,
TÜRKLER DAVA AÇABİLİR Yurtdışında yaşayan Türkler’in boşanmaya ilişkin davalarını yurtdışında ya da Türkiye’de açabilecekleri bilgisini veren Öğmen, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Boşanma davaları yabancı mahkemelerde açıldıkları takdirde, taraflardan her ikisinin de Türk vatandaşı olması halinde, davada Türk hukuk kural ve kanunları geçerli sayılıyor. Ancak, taraflardan birisinin Türk, diğerinin ise yabancı uyruklu olması halinde ise mahkeme yerel hukuk kural ve kanunları esas alınıyor. Yabancı mahkeme tarafından verilmiş olan boşanma kararının, Türkiye’de hükmü bulunmamaktadır. Bu boşanma kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi ve tanınması için tenfizi gerekiyor. TÜRKİYE’DE GEÇERLİ DEĞİL Tanınma ve tenfiz davalarında Türk mahkemeleri tarafından kontrol edilmesi gereken husus, bu davalarda Türk hukuk kural ve kanunlarının doğru uygulanıp uygulanmadığının tesbiti yönünde. Yabancı ülke hukuk kural ve kanunlarının uygulandığı hallerde ise, bu durumun Türk kamu düzenini ihlal edip etmediğinin tesbit edilmesi gerekiyor. Yabancı mahkemelerin verdikleri boşanma kararları Türk mahkemelerinde tanınma veya tenfiz yolu ile kabul edilmedikçe, ilgili taraflar Türkiye’de boşanmış sayılmazlar. Yurtdışında görülmüş bir boşanma davasının Türk mahkemelerince tanınabilmesi için konulmuş bir süre kısıtlaması bulunmamakla birlikte, boşanma kararlarının tanıtılmamasından kaynaklanacak sorunlar ortaya çıkabiliyor.”
En çok boşanmanın olduğu 10 eyalet Nevada
Oklahoma
Arkansas
Kentucky
Wyoming
Alaska
West Virginia
Maine
İdaho
Florida
En az boşanmanın olduğu 10 eyalet Massachusetts
Minnesota
District of Columbia
Maryland
Pennsylvania
South Carolina
Iowa
Illinois
New York
North Dakota
KAYNAK: U.S Census Bureau 2013
En çok boşanma 20-24 yaşlarında Yaş
Kadın %
Erkek %
20 Yaş altı
27.6
11.7
20 ila 24 yaş gurubu
36.6
38.8
25 ila 29 yaş gurubu
16.4
22.3
30 ila 34 yaş gurubu
8.5
11.6
35 ila 39 yaş gurubu
5.1
6.5
Yaşam
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Sunay Akın @sunayakin62
Oyuncak asker kaçağı
ABD’de hayvan soykırımı Hayvan hakları konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan ABD’de, 5 günde bir bin 792 köpek ve kedi öldürülüyor. Bunun nedeni ise barınaklara bırakılan hayvanların 72 saat içinde bir sahip bulmak zorunda olması… NEW YORK - POSTA212
B
ebeğim oldu”, “Taşınıyorum”, “Çok çalışıyorum”, “Evime zarar vermeye başladı” gibi bin bir bahaneyle başka yuva bulunsun diye barınaklara bırakılan köpekler ve kediler aslında ölüme terk ediliyor. ABD’de barınaklara bırakılan kedi ve köpekler eğer 72 saat içinde sahiplendirilmezlerse öldürülüyorlar. Sokak hayvanları sorunu yaşanmayan ABD’de
çok daha içler acısı sorunlar yaşanıyor. The Center for Consumer Freedom tarafından yayınlanan rapora göre, 32 milyon dolar bütçeye sahip olan PETA (People for the Ethical Treatment of Animals), ortalama her 5 günde bin 792 kedi ve köpek öldürüyor. Bu rakam PETA barınaklarında bir yıl içinde bulunan tüm hayvanların yüzde 82’sini temsil ediyor. Verilere göre 1998’den beri PETA’da bulunan tam 31 bin 190 hayvan öldürüldü.
2005’de PETA çalışanları, Kuzey Carolina’da sahiplendirilebilecek hayvanları öldürdüğü ve bir süper marketin çöp konteynırına attığı için tutuklandı. Mahkemede sunulan kanıtlar bu kişilerin hayvanları öldürmeyi “mükemmel” ve “çok güzel” olarak tanımladığını göstermesi tüyler ürpertiyor. ZOR DURUMDALAR Animal Legal Defense Fund raporuna göre Kentucky, Iowa, South Dakota,
ABD’de hayvanları koruma kanunları 2013 sıralaması
En Üst Sıra Orta Sıra En Alt Sıra
New Mexico ve Wyoming hayvanlara en kötü davranılan beş eyalet. Hayvanlar için en iyi ilk beş eyalet ise IIIinois, Oregon, Michigan, Maina ve Kaliforniya. “En alt sıradakiler” kategorisinde yer alan New York ise listenin 42. sırasında bulunuyor. Türkiye’de Hayvan Hakları Yasa Tasarısı’nda yapılan son değişikliğe göre ise sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların ise yasalardaki zorunlu durumlar dışında öldürülme-
leri yasak. Fakat birçok belediye, hayvanların itlaf ettiği suçlamasıyla sık sık gündeme geliyor. KAFALAR KARIŞIK Türkiye’de 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Değişik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, hayvan hakları STK’ları başta olmak üzere neredeyse tüm çevreleri yasaya karşı birleştirdi. Bakanlığın 2012’de gündeme gelen tasarısında geçen “doğal yaşam parkları” birçokları
tarafından “ölüm ve toplama kampları” olarak tanımlanıyor. Yasaya karşı olanlar, bu “doğal yaşam parkları”nda hayvanların kendi aralarında hem bölge kavgaları yaşayacaklarını hem de hayvanları yavaş ve acılı şekilde öldürecek olan açlık nedeniyle hayvanların birbirlerine saldıracaklarını vurguluyor. Bakan Veysel Eroğlu ise aynı ABD’deki gibi “10 yıl içinde sokak hayvanı kalmayacak, kalmaz” demişti.
Sertifika şart Türkiye Büyük Millet Meclisi Çevre Alt Komisyonu, Hayvan Hakları Yasa Tasarısı’nda yapılan değişiklikle hayvanların evde beslenmesi için eğitim şartı koyuldu. Sertifikası olmayan kişilere hayvan satmanın ise cezası bin lira. Hayvanlara işkence edenlere 2 bin lira, cinsel ilişkide bulunanlar 2 yıla kadar hapis cezası alacak. Ev hayvanını sahiplenen, satan veya ona bakan kişi, hayvanı refahına uygun olarak barındırmak, etolojik ihtiyaçlarını temin ve sağlığına dikkat
etmekle yükümlüdür. Bu kişiler, hayvanlarından kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup; tedbir alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadır. Bu kişiler, eğitim programlarına katılarak sertifika almakla yükümlüdür. Eğitim almamış kişilere, ev hayvanı satanlara bin TL ceza verilecek. Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların ise yasalardaki zorunlu durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır.
En iyi En kötü
TÜRKİYE
Hayvanlar sahiplerini dava edebilecek Eve alınıp kümes hayvanı gibi balkonlara tıkılmış ya da sokaklara atılmış köpekler, karnı doyurulmayan, aç susuz sefalet içinde yaşamaya mahkûm edilen kümes hayvanları, sadistik duygularını tatmin eden sahipleriyle cehennem azabı yaşayan kediler, kuşlar, kaplumbağalar ve daha nice dilsiz, çaresiz hayvanlar... Bu dünyada bizim kadar özgür ve mutlu yaşama hakları varken bu hakları elinden alınanlar... İşte böylesi “sahipli” hayvanların, sahiplerini dava edebilmesi için yeni yasalar oluşturmak amacıyla kolları sıvayan Amerikalı avukatlar, 10 yıldır bu işin savaşını veriyorlar. Bu çabaya gülüp geçenleri şaşırtan (Amerika’nın belli bölgelerinde uygulamaya geçilen) kararlar, geçen hafta New York Times Dergisi’nde açıklandı. Her hayvanın psikolojik baskı yaratıldığında geliştirdiği biyolojik ve tavırsal değişiklikleri tanımlanmış. Dava edebilme yeteneği olmayan bu hayvanları görenler, durumu mahkemeye rapor ettiklerinde da-
vacı olarak yazılmıyorlar. Eziyeti yaşayan hayvan, direkt davacı olarak kayda alınıyor. Hayvandaki değişiklikler incelendikten sonra hayvan sahibi gerekli cezaya çarptırılıyor. Özellikle at, maymun, köpek gibi zeki hayvanların cezası daha yüksek. Bu uygulamayı başlatan avukatlara liderlik yapan Steven Wise, Amerika’nın diğer eyaletlerindeki, Avrupa ve Asya’daki tüm hayvansever avukatları aynı kavgayı vermek üzere göreve davet ediyor. “İnsanlara yapılan bunca haksızlık varken hayvanlara yapılan haksızlıklar için mi çaba göstereceğiz” diyenlere ise çok anlamlı bir yanıt veriyor: “İnsanlara haksızlık yapmak bir hastalıktır. Bu hastalık, güçsüzler üzerinde güç gösterisi uygulama hakkına sahip olduğunu düşünenlerde bulunmaktadır. Bununsa tek bir tedavisi vardır: En zayıfın hakkını korumayla yola çıkmak. Bu da ağzı olup dili olmayan, eli kalem tutmayan, günahsız zavallı hayvanlara hak tanımakla mümkün olacaktır.”
AMERİKA
Cinsel ilişkiye hapis Hayvanlara işkence edenlere 2 bin lira, tehlike arz eden köpeklerini ağızlıksız ve tasmasız dolaştıranlara 500 lira para cezası verilirken, cinsel ilişkide bulunanlar 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası alacak. Yeni düzenlemeyle pet-shoplarda balık ve kuş dışında hayvan satışı yasaklanıyor. Kedi ve köpek gibi hayvanlar artık sadece üretim çiftliklerinden alınabilecek. Alt Komisyon Pitbull, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasilerio gibi tehlikeli köpek ırkları ile melezlerinin üretimi, sahiplenilmesi, ülkeye girişi, satışına getirilmek istenen yasağı da kaldırdı.
TÜRKİYE
NÜRNBERG’DEN Stuttgart’a giden trende yaralı bir Alman askeriydi tek arkadaşım. Onu, kentin surları içindeki eski oyuncak satan bir mağazadan almıştım. Bir sedyeye uzanmıştı ve bir kolu da sargılıydı. Avucuma sığan bu ilginç asker figürünü bir an önce müzemin yaralı askerler bölümüne götürmek için sabırsızlanıyordum. Oyuncak askerleri ateş ederken ya da uygun adım yürürken görmeye alışığız. Oysa, 1930’lu yıllarda, Almanya’da yapılan örnekleri arasında yıkanan, kurulanan, çizmesini boyayan, akordeon çalan, telgraf direğine tırmanan oyuncak askerler de vardır. Yol arkadaşıma çocukluğumun “küçük asker, küçük asker” şarkısını söylüyor, geçtiğim yerlerde kim bilir kaç Alman askerinin benim sevgili oyuncağım gibi yaralandığını düşünerek de arada bir trenin penceresinden dışarıya bakıyordum... Şu az ötede, kilisesinin kulesi görülen köyde bir asker kaçağı gizlenmiştir belki de!?.. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasının 50. yıldönümü olan 1 Eylül 1989’da, Almanya’daki barış inisiyatifi, Hitler’in ordusuna kan emici olarak hizmet etmek yerine asker kaçağı durumuna düşenlerin anısına bir heykel dikmek ister. Bu amaçla açılan yarışmaya yedi heykeltıraş katılır ve aralarında ünlü Alman şair Brecht’in kızının da bulunduğu seçici kurul Mehmet Aksoy’un projesini birinci seçer. Sanatçı, Bonn kentindeki Friedensplatz, yani “Barış Meydanı”na dikilecek olan heykeli hazırlarken çatlak sesler yükselmekte gecikmez! Heykel, Hitler faşizmine karşı oldukları için askerlikten kaçanları simgelese de, böyle bir eserin Alman ordusuna hakaret anlamı taşıdığı düşüncesinde olanların sayısı giderek çoğalır. Bonn belediye başkanının heykelin dikilmesine izin vermeyeceğini açıklaması üzerine barış inisiyatifi mahkemeye başvurur, ama verilen karara sevinemezler: “Heykel dikilemez!” Mehmet Aksoy, bir günlüğüne de olsa heykelini meydanda sergilemeye kararlıdır. Heykel, bir treyler yardımıyla çekilir meydana, üstündeki örtüyü toplama kamplarından kurtulmayı başaran asker kaçaklarıyla birlikte açar Mehmet Aksoy... Sanatçıya sarılan asker kaçaklarının ağlamaları meydanı dolduran alkış sesinden dolayı duyulmaz. Saat 18’e yaklaştığında bir hüzün kaplar herkesi; çünkü heykelin meydana getirilmesine yalnızca bir gün için izin verilmiştir. 1 Eylül Dünya Barış Günü için düzenlenen miting bitecek ve heykel sökülerek sanatçının atölyesine taşınacaktır. İşte o an, Protestan Kilisesi adına konuşan bir temsilci çıkar ortaya: “Asker Kaçağı heykeli bizim kilisemize iltica edebilir. Biz kilisemizde onu muhafaza ederiz.” Asker Kaçağı heykeli Almanya’da bir tartışmanın başlamasına neden olur. Bir televizyon programı sunucusu, “Eğer bu asker kaçakları on bin kişi değil de, bir milyon kişi olsaydı, altı milyon insan ölmeyecekti” dediği için hakkında dava açılır! Tartışmalar sürerken barış yanlıları sahiplenirler heykeli. Baden Württemberg eyaleti iki ay sergilemek üzere heykele talip olur. Kiliseden alınan heykel bir meydana konulur ve süre dolunca geri döner yerine. Sergi talepleri öylesine artar ki, Asker Kaçağı adlı heykel adına uygun bir şekilde sürgün hayatı yaşamaya başlar. Sonunda Potsdam kenti heykele sahip çıkar ve Asker Kaçağı Einheit Platz’a dikilir. Avrupa’daki oyuncakçı dükkânlarında tabancalar, tüfekler, tanklar, askerler bizdeki kadar satılmıyor; şövalyecilik oynayan çocuklar için yapılan tahta kılıçtan başka bir silah yoktur neredeyse. Çocuklara oynamaları için oyuncak silah alınıp alınmaması konusunda Buket Uzuner’in söyleyecekleri var bize: “Oğlan çocuklarını bebekliklerinden başlayarak oyuncak silahlarla oynatmaya teşvik etmek ve bunu da doğalarındaki saldırganlıkla açıklamak ciddi ve uzun bir siyasi yatırımın parçasıdır: Çünkü daha küçükken silahları sevdirdiğiniz oğulları, büyüyünce ganimet, petrol, güç, iktidar ve para için ama vatan, millet, din veya namus adıyla savaşa yollamak çok daha kolaylaşmaktadır. Daima hayran oldukları bütün çocukları, her çeşidinden oyuncaklarıyla oynadıkları, varsa avcı baba veya dayılarından gördükleri ama aslını bireysel olarak elde etmenin zor olduğunu (olması gereken) silahları ellerine tutuşturup, rüyalarını bir anlamda gerçekleştirdikten sonra onları ölmeye yollamak bir hipnozdur ve tarih boyunca daima işe yaramıştır.” Bir de karşı taraftan birine kulak verelim; yani oyuncak silahları, askerlerin, savaş oyunlarının çocuğu saldırgan yapma yerine şiddetten arındırdığına inanan birine: “Bu savaş oyunları sarhoşluğu, tüfeğe elini sürmeksizin, kışladaki uzun saatlerini Ortaçağ felsefesini ciddi ciddi incelemeye adayarak on sekiz ay askerlik hizmeti yapmayı başarabilen bir adam ortaya çıkardı.” Çocukluğunda oyuncak silahlarla oynamayan, yaşamı onlardan soyutlanmış bir adam, askere alındığında bu güce tapar mı? Ya da şöyle soralım, asker kaçakları çocukluğunda savaşçılık oynayanların mı, yoksa oynamayanların mı arasından daha çok çıkıyor? Bu konuda yapılacak araştırmanın tartışmaya ışık tutacağı düşüncesindeyim. “Özür dilerim!” Hayır size demedim! Erkek çocukların oyuncak silahlarla oynamasını savunan adamın sözünü kesmişim, dinliyoruz: “Ve sanıyorum ki, benim savaştan derin, sistemli, aydınca ve belgelere dayanan nefretimi çocukluk günlerimdeki sağlıklı, masum, platonik olarak oynadığım kanlı oyunlara borçluyum.” Umberto Eco’dur, sözünü kestiğimiz adamın adı! Ünlü yazar şimdi de oğluna sesleniyor: “İşte böyle sevgili Stefano, sana tüfekler vereceğim. Ve gerçeğin hiçbir zaman tamamen bir yanda olmadığını, son derece karmaşık savaşlar oynamayı öğreteceğim sana. Gençlik yıllarında bir hayli enerji açığa çıkaracaksın, fikirlerin biraz karışık olabilir, ama yavaş yavaş bazı kanılar geliştireceksin. O zaman büyüdüğünde, bütün bunların bir peri masalı olduğuna inanacaksın.” Eco, şöyle tamamlar oğlu Stefano’ya seslenişini: “Ama olur da, büyüdüğünde, çocukça düşlerinin o canavar tipleri hâlâ sürüyor olursa, büyücüler, cüceler, devler, ordular, bombalar, zorunlu askerlik hizmeti, belki de peri masallarına karşı eleştirilen bir tavır kazandığın için, yaşamayı ve gerçekliği eleştirmeyi öğreneceksin.” Çocukları oyuncak silahlarla oynatmanın doğru olup olmadığı tartışması süreceğe benzer. Son söz: Asker kaçağının oyuncağı yapılır mı acaba!?
Seri ilanlar & Eğlence
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Haftalık Burcunuz KOÇ: Bu hafta sosyal ilişkilerinizin temellerini sağlam bir şekilde kuracaksınız. Ön planda olan maddi kaygılarınız, karmaşık duygular yaşamanıza neden olabilir. İşinizde yükselmek istiyorsunuz. Onun için bu hafta olabilecek aktivitelerde dikkatli olmanızda fayda var. BOĞA: Bu haftanın sonlarına doğru kariyerinizde başarı, size parayı da getirecek. Yaptığınız işi severek yapacak, enerjik ruh halinizi istediğiniz yönde kullanabileceksiniz. Kendinize güvenmeniz sayesinde çok işler başaracaksınız. İKİZLER: Sosyal aktivitelerde bireylerin davranışlarını analiz etmeniz nedeniyle, çelişkili bir izlenimci tavır içinde olabilirsiniz. Bu tür bir ruh durumu; şansın yanında problemleri de beraberinde getirebilir. YENGEÇ: Çevrenize yardım etme isteği içindesiniz. Bulunacağınız çevrelerde tanışacağınız kişilerin size maddi olanaklar sağlaması söz konusu olacak. Yeni iş ve ortaklıklar söz konusu olabilir. Bu hafta önlem olarak harcamalarınızı kıstlamalısınız. ASLAN: Bu hafta enerjinizi güçlü tutmak zorundasınız. Sorumluluklarınızı kabul etmekte zorlanabilirsiniz. Maddi konularda mücadele vermeniz gerekebilir. O nedenle önümüzdeki aylarda yapacağınız ödemeler konusunda planlamalar yapmanız gerekebilir. Harcamalarınız konusunda daha dikkatli olmanız gerekebilir. BAŞAK: Hafta sonunda ikili ilişkilerde ikna kabiliyetiniz artıyor. Gündemde olan konularla ilgili birleştirici konuşmalar yapacak ve çevrenizi olumlu etkileyeceksiniz. Çevresel faktörler sayesinde güçleneceğiniz işler peşinde koşacaksınız. TERAZİ: Bu hafta imkansızlıklar içinde kıvaranmak yerine başlatacağınız aşkta temkinli davranmak en güzeli, unutmayın. Önce, hayal kırıklıkları yaşadığınız ilişkilerinizi gözden geçirmek her zaman size fayda sağlayacaktır. AKREP: Yaşam standardı olarak yüksek olanaklara sahip ilişki fırsatları kolluyorsunuz. Her şeyin parasal değerler çerçevesinde değişmediğini görecek, yaşantınızdan keyif almasını öğreneceksiniz. YAY: Gergin olduğunuz anlarda, hızla size rahatsızlık veren düşünceyi veya ortamı terk etmelisiniz. Aynı fikirleri paylaştığınız kişilerle ortak projeler sergilemeyi amaçlıyorsunuz. OĞLAK: Çevrenizi daha iyi gözlemleyebileceksiniz. Karşınıza çıkan kişilere şans vermeden önce onları inceleme fırsatı doğuyor. Kendinize uygun kişiyi bulduğunuz zaman, hemen karar vermeden önce düşünün. Bu hayatınızın son fırsatı olmayacak sakince karar verin KOVA: Değişik yerleri keşfetmek, görmek isteyeceğiniz bir hafta. Çevre şartlarınızı finansal hedeflerinizle bağdaştıracaksınız. Kişilerle olan uyumlu ilişkileriniz en büyük yardımcınız olacak Kişiselliğiniz güçlenirken, liderlik özelliklerinizi öne çıkacaktır. BALIK: Bu haftanın sonunda gayet olumlu bir görünüm var. İletişim kurabileceğiniz, saatlerce konuşabileceğiniz bir dosta ve gerçek bir sevgiliye ihtiyaç duyacaksınız. Yaratıcılık mekanizmanızı ve manyetik çekim gücünüzü ilişkilerinizde rahatça görebilirsiniz.
DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 Kasaplar Aranıyor
İlanınız Burada Yayınlansın
Great Neck’te bulunan gourmet supermarketimizin et reyonuna; Kasaplık konusunda en az 3 yıl deneyimli. Yoğun iş temposuna uyum sağlayabilecek. Çalışma saatleri ile ilgili sorunu olmayan. Takım çalışmasına yatkın profesyonel kasaplar aranıyor.
$50 Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
İlgililerin 516 466 1300 no’lu telefondan Tuğçe Hanım’a ulaşmaları rica olunur.
Eleman Aranıyor
Manhattan Wall Street’de satılık ya da kiralık Pizza&Restaurant House.
Posta 212’ye verdiğiniz seri ilanlar 1 ay boyunca USAilan.com’da ÖZEL İLAN olarak yayınlanır
İlgilenenlerin aşağıdaki telefonları aramaları rica olunur.
İlanınız Burada Yayınlansın
Akşam 7’den sonra: 212-285-0031 Mobile phone: 917-292-6393
$40
Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
Manhattan’da Satış Elemanı Aranıyor Manhattan’daki hediyelik eşya dükkanımızda geçici olarak part time veya full time çalışabilecek bay/bayan eleman aranıyor.
İlanınız Burada Yayınlansın
$20
Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
Satış elemanı aranıyor
Telefon: 212 252 0030
Kargo firmasında çalışacak personel aranıyor Long Island City, New York’ta bulunan kargo firmasında çalışacak; çalışma izni olan full time/part time personel aranıyor. Telefon: 718 482 6927
Kozmetik ve giyim mağazamızda çalışmak üzere satış elemanı aramaktayız. Uzun dönemli iş imkanı arayanlar tercihimizdir. Bay veya bayan farketmez. İngilizce düzeyinin orta halli veya üstü olması aranmaktadır. Çalışma motivasyonlu, güler yüzlü ve kolay uyum sağlayabilen özelliklere sahip kişiler email yolu ile iletişime geçebilirler. Florida: Telefon: 850 896 9111
Sunnyside’da kiralık eşyalı oda Skillman Avenue’de evimin odasına temiz ve sorumluluk sahibi kiracı arıyorum. 7 treni 46. durak yakınında, Türk marketlerine yakın, temiz eşyalı oda. Manhatan’a ulaşımı oldukça kolay. Oda 1 Mayıs itibarı ile müsait olacaktır.
Pazartesi, Cuma günleri arası, saat 1 ile 5 arasında dağıtım, haftada $1300 ile $1400 arasında kazanç sağlayan yolumu kesin dönüş sebebiyle satıyorum. Depo New Jersey’de, dağıtım yeri ise Delaware’de.
Telefon: 347 666 6965
Telefon: 609 817 5400
Seri İlanlar Kazandırır! SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları
• Gazete Tasarımcısı • Web Tasarımcısı • Fotoğrafçı • Editör • Yazar • Muhabir • Marketing • Müşteri İlişkileri İlgilenenlerin abone@posta212.com adresine eposta yolu ile veya 347 730 4236 no’lu telefonla başvurmaları rica olunur. New Jersey’de yeni yapılanan Italian Restaurantımıza; Pizza ve İtalyan usulü makarna yapabilecek ayrıca lunch time için yemek yapabilecek ustalar aranıyor.
Döner kesebilecek, counterda müşteriye yardım edebilecek birini arıyoruz.
Satılık ya da kiralık restaurant
POSTA212 GAZETESİNE STAJYERLER ARANIYOR POSTA212 gazetesine aşağıdaki pozisyonlar için stajyerler alınacaktır;
Ücret çok tatminkar olacaktır.
İlgilenenlerin 516 466 1300 no’lu telefonu aramaları rica olunur.
POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...
Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com
Telefon: 732 892 4220 Pedogojik eğitim almış üniversite mezunu emekli hemşireyim. Bebek ve çocuk bakımı, büyütüm ve eğitim konusunda destek bekleyenlerin telefonlarını bekliyorum. New York Telefon: 347 480 9867
Çocuk bakıcısıyım 5 senedir Amerika’da çeşitli yerlerde değişik yaşta çocuklar baktım. Green Card’im var. Uzun süreli, karşılıklı saygı ve güvene önem veren bir aile yanında iş arıyorum. Telefon: 425 516 9805
Part time bay veya bayan host aranıyor New York, Manhattan’da bulunan restoranımızda çalışacak bay veya bayan arkadaşlara ihtiyaç vardır. Bize nowhiring2014@gmail.com adresinden yazabilirsiniz. Türk restaurantına araçlı delivery elemanı aranmaktadır. New York, Telefon: 347 610 7112
Usta Aranıyor White Plains, New York’ta Türk mutfağına usta aranıyor. Telefon: 914 327 6273 Brooklyn’de bulunan Türk restaurantına tecrübeli bayan garson (waitress) ve erkek komi (busboy) alınacaktır.
Long Island’da garsonlar aranmaktadır. 864 612 7729’dan Şahin ya da 631 855 6165’den Aydener’i arayabilirsiniz.
Satış Elemanları Aranıyor Manhattan Mall ve Jersey Garden Mall’de full time veya part time satış elemanlarına ihtiyacımız var. Uğur: Telefon: 407 668 3511
New York, Manhattan’da Kasiyer Aranıyor Manhattan, New York’ta daha önceden kasiyerlik deneyimi olan ya da yapabileceğine inanan, gece vardiyasında çalışacak bay eleman arıyoruz. Yeterli derecede İngilizce bilmesi gereklidir. Detaylı bilgi için (516) 351-7677 numaralı telefondan Hasan Bey ile sabah 10 akşam 10 arası irtibat kurabilirsiniz.
Restauranta eleman aranıyor Türk restaurantına kasiyer ve delivery yapacak birisini arıyoruz. İngilizce bilmesi şart. Long Island, Suffolk Telefon: 631 569 6667 Gas istasyonuna part time eleman aranıyor. Başvuru yapacakların yasal olması ve loto tecrübesi olması gerekiyor. Yer 2 ile 4 trenine yakın. Bronx, NY E-mail: nycs3rdar34@gmail.com
Bayan Eleman Aranıyor New York, Upper East Side’daki bayan giyim mağazasında part time/full time çalışacak, satış tecrübesi olan bayan eleman aranıyor. Telefon: 201 394 2429 Rose Hanım
Telefon: 646 284 1239
Saat+komisyon ile elemanlar aranıyor Mall cart/kiosklarda çalışacak, Los Angeles ve çevresinde yaşayan, ulaşım sorunu olmayan, iyi derecede İngilizce bilen, çalışkan, sorumluluk sahibi, part time/full time elemanlar aranıyor. Satış tecrübesi olsa dahi tarafımızdan en az 4 gün eğitim verilecektir. Başlangıç olarak saati $8 artı komisyon. E-mail: muranomania@hotmail.com
Seri İlan Sayfaları
www.usailan.com
ile ortak hazırlanmaktadır Detaylı bilgi için ilan danışma hattını arayınız: 347 730 42 36
Posta212 Bulmaca SOLDAN SAĞA: 1) Yabancı - Kilidin mucidi 2) Kısaca otomobil - Bir uyuşturucu 3) Bir soyadı - Tehlike işareti 4) Kısaca gram - Eski bir silah 5) Bir nota - Aya gönder anlamında bir emir 6) Bir erkek ismi - Bir çoğul eki 7) Bir bağlaç - Boğaziçi konağı - Derince kap 8) Ucu olan - Vurma veya yaralama 9) Bir hayret sözü - Milli ajansımızın simgesi - Bir tahıl ölçeği - Eski dilde su 10) Aza - Bir araç ve motor markası - Erzurum oyun havası 11) Bir harfin okunuşu - Üstünlük belirtisi iz veya işaret 12) Bir aydınlatma gereci - Kısaca Kara Kuvvetleri - Bir nota 13) Bir erkek ismi - Su ortasında kara parçası 14) Bir bayan adı - Ortaasya’da bir ırmak adı - Bir deterjan adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Yüzme başlığı - Riyakar 2) Bir kilit Markası - Kısaca Devlet Liman idaresi - Bir zaman birimi 3) Yalaka övgüsü - Cam keser 4) Utanı - Bir bayan adı - Bir bezeme sanatı 5) Eski dilde ekmek - Parazit geçinen İsim 6) F harfinin Batı dillerindeki okunuşu - Rey - Bir takı - Meşgale veya meslek - Tok olmayan 7) Yakası olan - Merak veya endişe 8) Her zaman gideni veya geleni olan şey - Bir harfin okunuşu - İsmin bir hali - Eski bir medeniyet 9) Gelibolu’da bir mevki - Brom elementinin imi - Bir nota 10) Ongun - Arap alfabesinde bir harf 11) Bir meyve - Bir ilimiz.
Spor
7 Mayıs 2014 Çarşamba
NBA’nın ikinci siyahi patronu mu olacak? Oprah Wintfrey
Los Angeles Clippers'ın sahibi Donald Sterling'in ırkçı söylemleri nedeniyle NBA'den ömür boyu men edilmesi sonrasında, televizyon yıldızı Oprah Wintfrey'in kulübü satın alacağı iddia edildi NEW YORK - POSTA212
A
merikan Ulusal Basketbol Ligi'nde (NBA), Batı Konferansı takımlarından Los Angeles Clippers'ın sahibi Donald Sterling'in, ırkçı söyleminden dolayı NBA'den ömür boyu men edilmesinin ardından kulübü satın almak isteyenler arasında televizyon yıldızı Oprah Wintfrey'in de olduğu ileri sürüldü. Oyuncuların büyük bir çoğunluğunu siyahilerin oluşturduğu NBA'de, Los Angeles Clippers'ın sahibi Sterling'in, yaptığı ırkçı yorumdan dolayı ömürboyu NBA'den
men edilmesi, takımın satılacağı beklentisi oluşturdu. Takımın olası sahibiyle ilgili isimler ABD medyasında da öne çıkmaya başladı. Televizyon yıldızı Oprah Winfrey'in de Los Angeles Clippers'ı satın almak istediği iddia edildi. Spor kanalı ESPN'nin haberine göre, NBA'nin diğer 29 kulüp sahibinin aralarında yapacağı oylama sonucunda, Sterling'in, Hidayet Türkoğlu'nun da oynadığı Los Angeles Clippers'i satma kararı vermesi halinde, muhtemel alıcılardan biri de Oprah Winfrey. Oprah'ın, takımı sadece siyahi bir Amerikalının satın almasının iyi bir fikir olduğunu düşünmesi nedeniyle Clippers ile ilgilendiğini ve takımı satın almak isteyen işadamı David Geffen ve Larry Ellison
ile teklif verme konusunu görüştüğü ifade edildi. Ancak Oprah'ın takımın ön ofisinde yer almak istemediği bildirildi. Öte yandan, Los Angeles Clippers ile Los Angeles Lakers'ın eski oyuncusu Magic Johnson'un da ilgilendiği ileri sürüldü. Bazı medya organlarında çıkan haberlerde ise Oprah Winfrey'in, takımı kendisinden çok, siyahi oyuncu Magic Johnson'un satın alıp, patronluk yapmasından yana olduğu belirtildi. Los Angeles Clippers'ı satın almak isteyen Dreamworks film stüdyolarının sahibi David Geffen isimli milyarder, 2010 yılında takımın çoğunluk hisselerine 600 milyon dolar teklifte bulunmuştu. NBA'den 29 Nisan Salı günü yapılan açıklamada, Sterling'e ırk-
çı yorumundan dolayı ömür boyu NBA'den men ve 2,5 milyon dolar para cezası verildiği bildirilmişti. Play-off maçlarının oynandığı NBA'de bulunan diğer 29 kulübün sahibi, Sterling'in, Clippers'ı satıp, satmaması konusunda oylamaya gidecek. NBA'NIN SİYAHİ AĞIRLIĞI Oprah'ın veya Magic Johnson'un Clippers'ın sahibi olması durumunda, Charlotte Bobcats'ın sahibi olan NBA'in eski efsanevi oyuncusu Michael Jordan'dan sonra, sahibi siyahi ikinci bir kulüp daha olacak. 2013 yılı istatistiklerine göre, NBA'deki oyuncuların yüzde 76.3'ü, takım koçlarının da yüzde 43.3'ü siyahilerden oluşuyor.
NBA’da yeni kral Durant NBA’da play-off ilk turu geride kaldı ve 2013-14 sezonunda NBA’nın yeni kralı Oklahoma City Thunder’in süper yıldızı Kevin Durant oldu. Son 6 yılda bu ödülü 4 kez kazanan ünlü yıldız LeBron James ise ikinci sırada kaldı
N
BA'de efsanevi play-off ilk turunun geride kalmasının ardından tüm beklenti 'En Değerli Oyuncu'nun (MVP) kim olacağı yönündeydi. 2013-14 sezonunda gazeteci ve yayıncıların verdiği oylar sonucunda NBA'in yeni kralı Oklahoma City Thunder'in süper yıldızı Kevin Durant oldu. Son 6 yılda bu ödülü 4 kez kazanan LeBron James'in ikinci sırada kaldığı oylamada 25 yaşındaki Durant MVP ödülünü kariyerinde ilk kez kazanmış oldu. Sezonu 32 sayı, 7.4 ribaunt ve 5.5 asist ortalamalarıyla tamamlayan Durant bu etkileyici performansıyla takımının Batı'da 2. sırada yer almasını sağladı. %50'nin üzerinde saha içi isabeti yakalayan Durant 29.9'luk verimlilik istatistiğiyle de LeBron James ile birlikte ligin zirvesinde yer aldı. Durant'ın performansını daha da etkileyici kılan diğer birkaç rakam ise şöyle; ● Michael Jordan'ın 198889'daki 32-7-5 sayı-ribaunt-asist rakamlarını geçen ilk isim; ● 14 kez 40 sayı ve üzerinde skor üretti; ● 41 kez üst üste 25 ve üzerinde sayı üreterek NBA tarihinin bu alandaki en uzun 3. serisine ortak oldu. 33 numaralı formayı giyen Kevin Durant'ın göz alıcı bu performansının ardından POSTA 212 sizler için Durant şerefine NBA tarihinin gelmiş geçmiş en etkileyici (3+3) 6 MVP sezon performansını siz okuyucuları için derledi: 6-ALLEN IVERSON 00-01 - 31.1 SAYI, 3.8 RIBAUNT, 4.6 ASİST Iverson'ın MVP sezonu en göz alıcı verimlilik istatistikleriyle olmasa da hak edildiği konusunda şüphe uyandırmayacak cinstendi. O sezonu takip edenler hatırlayacaklardır ki İverson adeta 'tek başına takım'dı. Sıradan isimlerle donatılmış yetenekleri çöl verimliliğinde olan bir kadroyu Doğu'da ilk sıraya, ‘play-off’larda da finale kadar taşıyan Iverson tam 15 kez 40 sayı barajını da aşmıştı. 180 santimlik ve 75 kiloluk bir ismin devler ligini bu kadar domine etmesi nereden bakılırsa bakılsın takdire değer bir performans olarak tarihe kazındı.
5-WILT CHAMBERLAIN 59-60 37.6 SAYI, 27 RIBAUNT, 2.3 ASİST Rakamlar kendini açıklıyor zaten... Wilt Chamberlain lige dahil olduğunda her maç Davut vs. Golyat şeklinde geçiyordu. Fiziksel ve atletik olarak çağının çok ötesinde olan efsanevi Wilt Chamberlain henüz çaylak sezonunda bu rakamlara ulaştı. Tabii lig standartları bugünküyle oldukça farklı ve savunma anlayışı 'kevgir'in eş anlamlısı olarak NBA sözlüğünde kendine yer buluyordu. Yine de ulaşılan rakamlar NBA'in en saygıdeğer MVP ödüllerinden birini işaret ediyor... 4-OSCAR ROBERTSON 63-64 31.4 SAYI, 9.9 RIBAUNT, 11.1 ASİST 7 ribaunt. sadece YEDİ... Şayet Oscar Robertson 1963-64 sezonunda 7 ribaunt daha almış olsaydı NBA tarihinde 'triple-
double' ortalamayla MVP ödülünü kazanan ilk ve tek basketbolcu olacaktı. Zaten tarihte 'triple-double' ortalamayla sezonu tamamlayan tek oyuncu (1961-62) Hatta Robertson çaylak sezonundan itibaren ilk 5 sezonunda toplam rakamlarda 'triple-double' ortalamalarla oynadığını ve sadece 1 MVP ödülü kazanabildiğini söylersek bu MVP ödülünün ne kadar önemli olduğu daha da netleşir. 3-SHAQUILLE O'NEAL 99-00 - 29.7 SAYI, 13.6 RIBAUNT, 3.8 ASİST Rakamlar dominant ama hakikat daha da dominantti. Shaq durdu-ru-lamaz-dı... Tarihte gelmiş-geçmiş tek taraflı hakimiyetin olduğu tek dönemdi 99-2000 sezonu. Wilt Chamberlain için Bill Russell vardı sonra Kareem Abdül Jabber geldi, keza Jabbar için Moses Malone, Bill Walton vardı. Ancak Shaq'in 5 sezonluk sekansı anlatılmaz şekilde dominattı... Sahanın en hızlısı, en güçlüsü, basketbol zekası en üst seviyede-
ki oyuncusu vs. vs. hep oydu. Bu MVP ödülü belkide o 5 yılın anısına kayıtlarda yer alan bir nişandı onun için... 2-LEBRON JAMES 12-13 - 26.8 SAYI, 8 RIBAUNT, 7.3 ASİST Listede yer alan en az sayı atılarak kazanılmış MVP ödülü olması LeBron'un değerini ve yeteneklerini bir kez daha ortaya koyuyor. Etrafındakileri yukarı çekerek hem verimlilikte hem de takımın galibiyetine direkt etki etmede NBA tarihinin en iyi istatistiklerine sahipti. 2012-13 sezonu LeBron için belki de olgunluğun zirvesi bir performanstı. Takımını üst üste 2. kez şampiyonluğa taşıyan LeBron
tüm başarılarını 'paylaşarak' elde etti. Ama paylaşmadığı tek şey NBA tarihinin en yüksek 2. verimlilik puanıyla kazanılmış MVP ödülüydü.
1-MICHAEL JORDAN 87-88 - 35 SAYI, 5.5 RIBAUNT, 5.9 ASİST En skorer oyuncu, yılın savunma oyuncusu, NBA tarihinin en yüksek verimlilik puanı, gardlar arasında sezonluk blok rekoru ve daha sayısız rekor istatistik... Basketbolun gelmiş geçmiş en büyük isminin listede de en tepede yer alması hiç de sürpriz sayılmaz. NBA tarihinde 35-5-5 rakamlarıyla sezonu tamamlamış başka bir oyuncu daha yok. Michael Jordan'ın kazandığı 5 MVP ödülü arasından en göz alıcı ve en bireysel olanı bu. Jordan'ın bu efsanevi performansı zayıf 'cast' ile Chicago'ya 15 yıl aradan sonra 50 galibiyet barajını aşmasını sağlamıştı. O sezonun ardından da Jordan'lı Chicago sadece 1 kez 50 galibiyetin altında bir sezon tamamladı. Tabii arada 6 şampiyonluğu da unutmamak gerek.
Blog-not
Adnan Onaran twitter:@mamleba
Bir ‘tape’nin anatomisi ‘TAPE’ İnsanları olduk çıktık. Dünya ‘sosyal medya’nın parmakları ucundayken hiçbir şeyin ‘kayıt dışı’ olması zaten beklenemez. Her akıllı telefon adeta bir magazin muhabiri. Tape toplumunun son oyuncağı ise Donald Sterling. NBA’de belki de tarihin en iyi play-off ilk turu yaşandı ama son iki haftanın ana konusu ‘ırkçı ve ayrımcı’ konuşmalarının tapeleri ortaya çıkan Los Angeles Clippers organizasyonunun sahibi ya da artık müstakbel eski sahibi Donald Sterling. Kişisel not: “Çizginin net olması çok önemli; ayrımcılık hem de her türlüsüne hiçbir şekilde taviz verilmemesi gerektiğini savunanlardanım...” Ancak bu olay içerisinde o kadar çok rahatsız edici öğe var ki ikiyüzlülük had safhada. Sterling vakasını değerlendirirken birkaç unsuru göz önüne almak şart. Mesela 80 yaşındaki Sterling’in servetini nasıl yaptığını iyi bilmek gerek. Tıpkı ABD toplumunda 1950 ve 60’larda çocukluğunu geçiren insanların düşünce tarzını tanımak, bilmek ve anlamak gerektiği gibi. Sterling; avukatlıktan emlak piyasasına yaptığı paralel geçişle voliyi vuran ve emlak dünyasında da yaptığı ayrımcılıklarla nam salmış bir zengin... Siyah ya da Latin uyruklu kiracılar yerine ‘temiz’ Koreliler’i her zaman tercih ettiğini söyleyen Sterling ‘doğru yatırım- doğru kiracı’ seçimleriyle servetini katlamıştı. Oluşturduğu servetin bir bölümüyle de 1981’de Clippers organizasyonunu 12,5 milyon $’a satın almıştı. Hem de o çok sevilen bilinen Lakers’in efsanevi sahibi, ‘ırkçılık söylemlerinin asıl hedefindeki’ Magic Johnson’ın en yakın dostu Jerry Buss’un yardım ve teşvikleriyle. O tarihten sonra da ‘ayrımcı’ çizgisinden hiç ama hiç vazgeçmedi Sterling, bu yüzden de defalarca başı kanunla derde girdi. Yani Sterling 8’inde neyse 80’inde de o. İkinci unsur; ırkçılık ve ayrımcılık ABD’de hala bir sorun, tıpkı dünyanın geri kalanında bu problemin üstesinden gelebilen 3-5 toplum dışında olduğu gibi... Halı altına süpürülse de, yasal yaptırımlarla bastırılsa da hala bir zihniyet sorunu. ABD’li siyah vatandaşlara karşı yapılan zulmün zirve yaptığı yıllarda yetişmiş muhafazakar bir nesilden Donald Sterling. O dönemin muhafazakarlarını incelediğinizde tam ara dönem insanları olduğu açıkça görülmekte. Kötü insan olmasalar da sosyal yaşamda her ne kadar olması gerekeni yapmaya çalışsalar da ‘köle’ zihniyetini bir türlü kafalarından atamayan bir nesilden. Sterling’in ayrımcılık konusundaki geçmişi ve kariyeri her şeyi ortaya koyan cinsten ama yine de özel hayatta hem de kız arkadaşıyla arasında geçen sohbetin ‘paparazzi’lere sızdırılmasıyla başlayan ve NBA’den ‘aforoz’ edilmesiyle sonlanan süreçte birçok yanlış öğe bulunmakta. Tıpkı tüm ‘tape’lerdeki genel problem gibi. ABD yasalarına göre Sterling üzerinde hukuksal olarak hiçbir yaptırım hakkı bulunmayan NBA, devreye bu noktada tüzüğünü (kayıtlarda Anayasa olarak geçiyor) devreye sokarak taze komisyoner Adam Silver'in da iradesiyle Donald Sterling'in koltuğunu devretmeye zorladı. Artık Clippers'ın başında NBA'in atadığı bir CEO olacak, tabii geçici olarak. Ta ki aralarında Oprah Winfrey, Oracle'ın sahibi Larry Ellison ve bunlar gibi prestijli birçok ismin yer aldığı kişi ya da kışlerden biri kulübü satın alana dek. Tabii ki 80 yaşında olan Sterling, 700 milyon dolar değer biçilen kulübün satışından payına düşeni alıp 33 yılda parasını 550'ye katlayarak bu skandaldan büyük bir vurgunla ayrılmış olacak... Alan memnun, satan memnun...
Şampiyon Galatasaray İSTANBUL (AA) - Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi play-off final serisi beşinci maçında Galatasaray Odeabank, sahasında Fenerbahçe'yi 73-54 yenerek, seriyi 3-2 kazandı ve şampiyonluğa ulaştı. İki takım da karşılaşmaya sert savunma yaparak başladı. Ev sahibi takım Zellous'ın üst üste üç basketiyle 7. dakikada farkı 14 sayıya (17-3) çıkardı. İlk periyot, 17-6 Galatasaray Odeabank lehine sona erdi. İkinci periyodun ilk dakikalarında yüksek yüzdeyle şut atmaya devam eden sarı-kırmızılılar, üç sayı çizgisinin gerisinden Torrens ve Işıl Alben'in sayılarıyla 7-0'lık bir seri daha yakalayarak, 12. dakikada durumu 24-8'e getirdi. İlk yarı sonunda sarı-kırmızılılar, soyunma odasına 40-18 üstün gitti. Galatasaray Odeabank, üçüncü çeyreğe Zellous ve Nevriye Yılmaz'ın üç sayılık isabetleriyle giriş yaptı ve 24. dakikada 26 sayılık farkı (46-20) yakaladı. Ev sahibi ekip, üçüncü periyodu 32 sayı farkla 63-31 üstün tamamladı. Ev sahibi ekip, son çeyrekte oyunun kontrolünü elinde tuttu. Final periyodunda farkın kapanmasına engel olan Galatasaray Odeabank, karşılaşmadan 73-54 galip ayrılarak, 2013-2014 sezonunu şampiyon noktaladı. Sarı-kırmızılılarda Torrens 21 sayıyla maçın en skorer ismi oldu.
Emlak
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
Anadolu Gayrimenkul AND ile inşaata girdi K
ozyatağı’nda bir ofis projesi olarak planlanan AND’nin temel atma töreninde konuşan Anadolu Gayrimenkul Genel Müdürü Ali Baki Usta, grup olarak bugüne kadar pek çok alanda gerçekleştirdikleri başarıları 2011 sonunda kurulan Anadolu Gayrimenkul ile inşaat sektörüne taşımayı hedeflediklerini söyledi. Bu hedef doğrultusunda, yeni markaları olan AND ile kente ve doğaya saygılı, prestijli ofis projeleri geliştirmek istediklerini ifade eden Usta, “AND’nin fikir olarak ortaya çıkışından, bugün temelleri atılana kadar olan süreçte en iyisini yaptık.
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan projenin temel atma törenine katıldı.
GAZETESİ
emlak sohbetleri
www.emlaksohbetleri.com
işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz.
e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com
İstanbul Kartal
Pega Kartal'da mayıs kampanyası (İSTANBUL - POSTA212) EgeYapı Group,İstanbul Kartal’da inşa ettiği Pega Kartal, ‘Beş Beşlik Ödeme Keyfi’ kampanyasıyla Ataşehir’deki Palladium AVM’de yatırımcılarının karşısına çıkıyor. Pega Kartal’dan ev sahibi olmak isteyenler, 1 – 15 Mayıs tarihleri arasında yüzde 5’ini peşin ödeyip ardından kalan miktarın yüzde 5’ini 5 ay sonra, yüzde 15’ini 15 ay sonra, yüzde 25’ini 25 ay sonra ve kalan yüzde 50’sini de banka kredisi imkanıyla ödüyor.
HEMEN KAZAN Kampanyaya ek olarak aynı tarihlerde Palladium AVM’de kurulacak Pega Kartal tanıtım standına gelerek ev sahibi olmak isteyenler 1+1 için 10 bin lira, 2+1 için 20 bin lira, 3+1 ve üstü daireler için de 30 bin lira indirim kazanıyorlar.
İstanbul Şişli
Quasar Golf Cup’ta kıyasıya yarıştı
(İSTANBUL - POSTA212) Türkiye’deki en önemli İsviçreli gayrimenkul yatırımı olan ve ‘Dünyanın En İyi Rezidansı’ ödülüne sahip Quasar İstanbul, geçtiğimiz yıl ilkini düzenlediği Quasar Golf Cup’ın ardından golf tutkunlarını bu yıl da buluşturdu. Viatrans A.Ş. - Meydanbey Ortak Girişimi’nin İstanbul’un merkezi Mecidiyeköy’de konumlandırdığı Quasar İstanbul projesi, İstanbul Golf Kulübü işbirliğinde ikinci kez düzenlediği Quasar Golf Cup 2014, İş hayatının önde gelen isimlerinin kıyasıya yarışına sahne oldu. Quasar Golf Cup 2014, 26 Nisan Cumartesi günü Silivri Golf Club & Country tesislerinde gerçekleştirildi. Quasar Golf Turnuvası 2014’ün kazananlarına ödülleri ise 27 Nisan Pazar günü Quasar İstanbul La Tente’da düzenlenen özel davetle verildi. Davette Quasar İstanbul özel ödülünü kadınlarda Esin Başkaya, erkeklerde Raif Bilir aldı.
Sanat ve moda merkezi Quasar İstanbul karma projesi, 2015 yılı sonunda hayata geçecek. Dünyaca ünlü 5 yıldızlı otel ve rezidans zincirlerinden Fairmont Hotels’i Türkiye’ye getiren karma projede ayrıca, Quasar Residences, Fairmont Quasar Istanbul, Fairmont Residences Quasar Istanbul, Fairmont Offices Quasar Istanbul yer alacak. Toplam 23 bin 700 metrekare arazi üzerine inşa edilen Quasar İstanbul projesi kapsamında yeniden hayata geçirilecek eski likör fabrikası bünyesinde, uluslararası lüks anlayışının kültür, sanat ve moda ile harmanlandığı LIQUEUR Kültür, Sanat ve Moda Merkezi de hayata geçirilecek.
AND, A+ bir ofis binası olarak Kozyatağı’nda yükselecek ve kullanıcılarını iş hayatında zirveye taşıyacak” dedi.
25 katlı bina Toplam 74 bin metrekare inşaat alanı ve yaklaşık 36 bin metrekare kiralanabilir alandan oluşan proje 25 katlı A+ ofis binası olarak tasarlandı. 300 metrekareden 2 bin 200 metrekareye kadar ofis alanları bulunan AND, 4 metrelik kat yüksekliğiyle dikkat çekiyor. Projenin mimarı Alman HPP firması olurken, ana yüklenici ise Tepe İnşaat. AND’de yaşam 2015 yılının ikinci yarısında başlayacak.
Demir La Vida’da 183 bin liraya daire
Enerjide cimri olacak Tasarruflu bina olarak projelendirilen AND, yüzde 86 oranına ulaşacak verimli kullanım alanına sahip. Projede Amerikan Isıtma, Soğutma ve İklimlendirme Mühendisleri Birliği (ASHRAE) standartlarına göre yüzde 28, TSE’e göre yüzde 40 oranına ulaşacak bir enerji verimliliği söz konusu. Gri su ve yağmur suyunun yeniden kullanımı ile proje genelinde yüzde 49’luk su verimliliğine ulaşılırken, peyzaj sulamada bu oran yüzde 100’ü buluyor.
İstanbul
B.Çekmece
Demir İnşaat, İstanbul Büyükçekmece’deki yeni projesi La Vida’yı satışa çıkardı. Akıllı ev konseptiyle yapılan projede fiyatlar 183 bin liradan başlıyor
D
İSTANBUL - POSTA212
emir İnşaat, Büyükçekmece’de 220 milyon liralık yatırımla hayata geçireceği yeni projesi Demir La Vida’yı satışa çıkardı. Toplam 449 konuttan oluşan projenin satışa çıkan 250 dairesine yaklaşık 500 talep gelirken, iki haftada 50 konut satıldı. Projeye üst düzey yatırımcılardan yoğun talep geldiğini ifade eden Demir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Demir, “Kat halinde satın almak isteyenler oluyor. 9 daireyi birleştirmeyi teklif edenler bile oldu. Bu kişiler kat halinde satın almak istiyorlar. 7 kişiden böyle talep aldık. Bunların hepsi de Türk yatırımcıydı. Villada oturmak yerinde yatay konseptte geniş evde oturmak istiyorlar. Daireler birleştirildiğinde fiyatlar 1 milyon 500 bin liraye kadar ulaşıyor” dedi. Demir La Vida’yı akıllı ev konseptiyle hayata geçirdiklerini söyleyen Hamit Demir, şunları anlattı: “1980’lerde konutların salonundaki parke lüks sayılırdı. Ama inşaat sektörü çok gelişti. Şimdi evler akıllandı ve sizin yerinize her şeyi düşünüyor. Akıllı evler aidatları düşürüyor. Proje-
mizde aidatların metrekaresi 1 lira 50 kuruş olacak. Bu sistemle inşa edilen konutlar elektrik, su ve doğalgazdan tasarruf sağlanıyor.” 2 proje daha planlıyor Hamit Demir, bu yıl içinde toplam 860 milyon liralık yatırım planladıklarını açıklayarak, Demir La Vida dışında, İzmir ve Sultangazi projelerini satışa çıkaracaklarını söyledi. İzmir Gaziemir projesinde son aşamaya geldiklerini vurgulayan Demir, “Bu projedeki 500 konutu eylülde satışa çıkaracağız. Sultangazi projesini ise kentsel dönüşüm kapsamında inşa edeceğiz. Bu projemiz de ekimde satışa çıkacak. Yaklaşık 1.200 konuttan oluşan proje 55 dönümlük bir arazi üzerinde hayata geçecek” diye konuştu. İş oteli olabilir Toplam 6 bloktan oluşan projedeki bloklardan birinin şu anda satışa kapalı olduğunu söyleyen Hamit Demir, gelen taleplere göre projeyi revize edeceklerini söyledi. Demir, üçüncü havalimanına yakınlığı nedeniyle proje kapsamında iş oteli olmasına yönelik talep aldıklarını belirterek, “Bir blo-
ğu 4 yıldızlı bir iş oteli yapabiliriz. Eğer tüketiciden büyük daire talebi gelirse, daire olarak değerlendireceğiz. Normalde her katta 500 metrekarelik daireler var” diye konuştu. Maltepe’de arazi bakıyor İstanbul’da kentsel dönüşümün hızlandığını ifade eden Hamit Demir, Maltepe’de de yeni bir araziyle ilgilendiklerini açıkladı. Demir, kentsel dönüşüm olsun ya da olmasın hak sahiplerinin fazla pay istediklerini dile getirerek, “Mal sahipleri fazla pay istemesi piyasayı bozuyor. Bu maliyetleri artırıyor. Haliyle fiyatlar yükseliyor. Kar marjımız yüzde 10 seviyesinde. Sanıldığı gibi yüksek değil” dedi.
Fiyatlar 183 bin liradan başlıyor Yaklaşık 42 bin metrekarelik arsa üzerinde, 110 bin metrekare inşaat alanına sahip olan projede 62 bin 410 metrekare satılabilir konut alanı ve 19 bin 500 metrekare satılabilir ticari alan bulunuyor. 550 adedi kapalı olmak üzere toplam 730 araçlık otopark alanına sahip Demir La Vida Projesinde büyüklükleri 61 ile 500 metrekare arasında değişen 449 adet konut yer alıyor. Projede büyüklükleri 90 ile 630 metrekare arasında bulunan 39 adet de ticari ünite sa-
tışa çıkacak. Yapımına Nisan 2014 tarihinde başlanan proje 2016 yılında tamamlanacak. Demir La Vida’da ortalama metrekare fiyatları 3 bin 500 lira, konut fiyatları ise 183 bin liradan başlıyor.
Türkler’in lüks konuta ilgisi az
Los Angeles-Beverly Hills’de faaliyet gösteren Sertifikalı Uluslararası Emlak Uzmanı ve Emlakçı Nur Akman, bölgelerinde Türkler’in şahsi ve şirketleri adına aldıkları lüks emlak sayısının oldukça az olduğunu söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
G
üvenli liman olarak görülen Amerikan emlak sektöründe gün geçtikçe Türkler’in yatırımları artarken, aynı şeyi lüks konut yatırımları için söylemek mümkün değil. Beverly Hills’de Sertifikalı Uluslararası Emlak Uzmanı ve Emlakçı olarak faaliyet gösteren Nur Akman, Türkler’in şahsi ya da şirketleri adına aldıkları lüks konut sayısınun oldukça az olduğunu ifade etti. Varılıklı Türkler’in dünya merkezi kentlerde yaptıkları emlak yatırımlarının o kentlerde söz sahibi olması açısından önemli olduğunu dile getiren Akman, “Bugün dünya merkezi olan New York, Londra, Paris, Los Angeles, Roma, Dubai gibi kentlerde emlak yatırımı yapan kişilerin bazıları aynı kişiler olduğunu görüyoruz. Oysaki Beverly Hills’de lüks emlak sahibi olan Türkleri’in sayısı çok çok az” dedi. 68 ÜLKEDEN YATIRIM Yabancıların Mart 2012-2013 tarihleri arasında Amerika’da 68.2 milyar dolarlık emlak yatırımı yaptıkların kaydeden Akman, bu rakamın bir önceki yıl
82.5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini dile getirdi. 68 ülkeden yatırım yapıldığını ifade eden Akman, “Kanada, Çin, Tayvan, Hong Kong, Hindistan, Meksika ve İngiltere yabancılara satışların yüzde 53’ünü oluşturuyor. Yabancılar 2007’de emlağın yüzde 28’ini nakit para ile satın alınmışken, 2013’de bu rakam yüzde 63’e çıktı” diye konuştu. TÜRKLER İLK 10’A GİREMEDİ Geçen yıl Türkler’in yoğun olarak yaşadığı Florida’ya yapılan emlak yatırımının yüzde 29.6’sinin Kanadalılar, yüzde 26.6’sinin Avrupa ülkeleri, yüzde 6.9 Asya ülkeleri ve 3.5 Ortadoğu ülkeleri tarafından yapıldığını ifade eden Akman, “Türkiye’nin istatistiklerde bazen Avrupa, bazen Asya bazen de Ortadoğu’ya eklendiğini düşünürsek, tahmin yapmak zor. Ancak ilk 10 sıralamasında 2013 yılında yüzde 2.1 ile Peru en sonda yer alıyor. Yani Türkiye’den yatırım yüzde 2.1den de daha az” dedi. Akman, Amerika’da emlak yatırım olanaklarının daha çok tanıtılması, alım süreci hakkında bilgi verilmesi, bölgesel emlakçılarla köprü oluşturulması, yabancılara da mortgage olanağının öğrenilmesi, Amerika’da alıcıların em-
Los Angeles Beverly Hills
lakçısının komisyonunun satıcı tarafından ödendiği gibi bilgiler daha çok öğrenildikçe Türkler’in de sıralamaya girebileceğini dile getirdi. İlk sıralara yer alan ülkelerin emlak yatırımlarına ilişkin bilgilere ulaşmanın kolay olduğunu kaydeden Akman, “Toplam 98 bin 137 adet konut yabancılara satılmış. Florida’ya yabancıların yatırımı 22 bin 572 konut ile bu rakamın yüzde 23’ünü oluşturuyor. Yabancıların Florida’da, ortalama ödediği fiyat ise 284 bin 965 dolar. Yabancıların Florida’da toplam yatırımı ise yaklaşık 6.5 milyar dolar” diye konuştu.
FLORIDA VE DETROIT Türkler’in özellikle Florida ve Detroit’e emlak yatırımlarında yoğunlaştıklarının görüldüğünü ifade eden Akman, şunları söyledi: “Yabancı yatırımcılar genelde yüzde 23 Florida, yüzde 17 Kaliforniya, yüze 9 Arizona, yüzde 9 Teksas ve yüzde 3 New York’a yoğunlaşıyor. Toplam satışların yüzde 61’i bu eyaetlerde gerçekleşiyor. Nerede emlak alınması konusunda ise kendi ülkelerine yakınlık, akraba, arkadaş, tanıdıkların nerede olduğu, iş imkanı, eğitim olanakları, iklim ve konum önemli rol oynuyor.”
EMLAK ALACAKLARA ÖNERİLER Emlak alımında en iyi yardımın emlak alınmak istenen yerde ve emlak tipinde uzman lisanslı yerel emlakçılar tarafından elde edilebileceğini kaydeden Akman, emlak yatırımı yapmak isteyenlere şu önerilerde bulundu: “Her ülkede kanun, kurallar ve pratik hayatta nasıl iş yapıldığı farklı olduğu gibi, Amerika’da bunlar eyaletlere göre değişebilmekte, hatta kentten kente bile değişebiliyor. Bu yüzden Amerika’da emlak nasıl alınır diye bir genelleme yapmak pek de sağlıklı olmaz. Konusunda uzman iyi bir emlakçı öncelikle emlak aramaya başlamadan önceki hazırlığınız, işlemlerin nasıl yürüdüğü, emlak piyasası, bölgesel bilgiler gibi konular hakkında detaylı bilgi verir. Diğer önemli bir konu emlağın hangi amaçla alındığı, ne kadar süre ile tutulmak istendiği gibi konular da baştan net olarak karar verilmeli. Çünkü vergilerden, gelecek için beklenen karar kadar bir çok konuda fark yaratabilir. Bir diğer konu, her ülkedeki vergi kanunlarının farklı olması dolayısı ile yabancı yatırımcı konusunda uzman olan avukatlara danışmaları tavsiye edilir. Amerika’da emlak alımı bir takım işidir.’’
Emlak
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Emlak yatırımcılarında Toyota sevinci
İstanbul
Sancaktepe
Resim İstanbul’da lansmana özel indirim uzatıldı
Teksas Plano
Toyota’nın merkezinin Teksas, Plano’ya taşınacağı haberi, bölgede yaşayan ve yatırım yapmak isteyenlerin heyecanlanmasına neden oldu. DHL Realty Group broker ve emlakçılarından Pelin Güzel, bu gelişme ile emlak piyasasında yakında hareketli günlerin yaşanacağının haberini verdi evler değerlerini korudu. 2014 yılı emlak piyasası ise diğer yıllara göre oldukça hareketlilik gösteriyor” dedi.
DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
D
allas Valisi Mike Rawlings’in Toyota’nın merkezini Dallas, Plano’ya taşıyacağını açıklaması bölgede yaşayanlarda ve bölgeye emlak yatırımı yapacak olanlarda sevinç yarattı. Bölgede faaliyet gösteren DHL Realty Group broker ve emlakçılarından Pelin Güzel, bu haber ile emlak piyasasında ciddi bir canlanma beklentisinin olduğunu söyledi. Dallas Teksas’ın emlak piyasasının diğer eyaletlerdeki kadar ekonomik krizden etkilenmediğini ifade eden Güzel, ancak beklenen bir ilerleme de gösteremediğini dile getirdi. Güzel, “Geçtiğimiz senelerde fiyatlar düşmüş olmasına ve birçok ipotekli konutla karşılaşmamıza rağmen özellikle okulları iyi olan bölgelerle fiziksel durumu iyi olan
ARTIŞ BEKLENTİSİ Bölgedeki emlak fiyatlarının konuma, bölgeye, evin durumuna göre farklılık gösterdiğini dile getiren Güzel, “Multiple Listing Service’in belirttiği Collin County’nin mart ayı istatistiklerine göre 240 bin dolar civarlarında seyrediyor. Geçen seneye göre yüzde 10-13 civarlarında bir artış gözlemlenmekte” diye konuştu. Bunun nedenleri arasında iyi okullar, güzel evler, iyi iş imkanları, iyi bir şehircilik, parklar, bahçeler ve bir çok amenities ile bireylere güzel bir yaşama mekanı oluşturulması gibi etkenlr yer aldığını kaydeden Güzel, emlak fiyatlarında bu yılki yüzde 10-13 seviyesindeki artışın süreceğinin öngörüldüğünü dile getirdi. Bölgede J.C. Penny İnç, HP En-
terprise Services, Part of Dell’s Perot Systems Corporation, Alcatel – Lucent, Fritö-Lay, Dr Pepper - Snapple Group, Cinemark Theaters, Capitol Öne, Ericsson, Oracle, Rent-A-Center, Rug Doctor, Infosys Technologies gibi çok sayıda büyük şirketlerin ana merkezleri olduğu bilgisini veren Güzel şunları söyledi: “Evler düşünüldüğünden hızlı satılıyor ve bazı bölgelerde çoklu teklifler sayesinde liste edilen fiyatların üstünde bir fiyatla satış yapılabiliyor. Bu duruma en büyük etki büyük şirketlerin ana binalarının Collin County, Dallas ve cıvarlarındaki bölgelerde konumlanmasından kaynaklanıyor. Yeni işe alınmalarla birlikte ev talepleri artıyor. Dallas Çowboys da bu bölgeye taşınacağını geçtiğimiz aylarda basında ilan etmişti.“ BÖLGEYE GELME NEDENLERİ Büyük firmaların bu bölgeyi seçme nedenlerinden başında Col-
lin County’nin birden fazla şehrinin her yıl yapılan yaşanacak şehirler seçimi listesindeki sıralamada ilk sırada yer almasından kaynalandığını dile getiren Güzel, diğer nedenleri ise şöyle sıraladı: “Büyük firmalar hem çalışanlarının iyi şartlarda yaşamalarını düşünüyor hem de recruiting yaparken sunulan imkanlar sayesinde daha kolay eleman alımı olacağını biliyor, bu gelişmeler de Collin County ve Dallas emlak piyasasını olumlu yönde etkiliyor.“ 3 BİNDEN FAZLA İŞ İMKANI Toyota’nın bölgeye gelişi ile 3 binden fazla iş imkanın doğacağının da beklendiğini kaydeden Güzel, “Kalifornia eyaletinden gelenler ile birlikte satışlarda hızlanma ve fiyatlarda artış beklenmekte. Kiralık evlerde de kiraya verme süresinin düşeceğine inanıyoruz, çünkü ilk defa Plano bölgesine gelen aileler ilk etapta ev almak yerine bir süre kiralamak isteye-
Sayfiye’de 185 bin liraya daire
bilirler, etrafı öğrenip, adapte olduktan sonra ev almak istemeleri doğal” diye konuştu. “2017’DE GELİYOR” Toyota’nın bölgeye gelişinin 2016 sonu 2017 başları olarak planlandığını belirten Güzel, “Dolayısıyla Collin County evlerinin bu durumdan etkilenmesi için bir süre daha olduğu uzmanlar tarafından belirtiliyor” dedi. Tüm bu gelişmeler karşında bölge emlak piyasasını güzel günlerin beklediğini ifade eden Güzel, şöyle devam etti: “Bu köklü gelişmelerle bölgeye yatırımlar artacak. Dolayısıyla emlak yatırımcıları için güzel bir bölge olan Collin County çok daha iyi imkanlarla emlak yatırımlarında çok iyi fetiri şansı sağlayacak. DHL Realty Group olarak bu bölgeye yatırım yapmayı düşünen veya taşınmayı planlayan arkadaşlara yardımcı olacağız.’’
İstanbul Kartal
Rönesans Konut’un toplam 3 blok 276 konuttan oluşan Sayfiye projesinde metrekare fiyatı yaklaşık 3 bin TL
Ortadoğu Grup tarafından İstanbul Sancaktepe’de hayata geçirilen Resim İstanbul projesinde nisan ayında yapılan lansman aşırı yoğunluk nedeniyle 31 Mayıs’a kadar uzatıldı. 31 Mayıs’a kadar Resim İstanbul’dan daire alanlara peşin ödemelerde lansman fiyatları üzerinden yüzde 10 indirim uyguladıklarını ifade eden Mehmet Gür, “Kampanya kapsamında lansman fiyatının yüzde 25’ini peşin verenler kalanını 30 ay vade farksız ödeyebiliyor. Yine lansman fiyatının yüzde 50’sini peşin ödeyenler kalanını 48 ay taksitle vade farksız verebiliyor” diye konuştu. Lansman sonrası 1 Haziran’dan itibaren tipine göre dairelerin fiyatının yüzde 4 ila 13 arasında artacağını belirten Gür, “Avantajlı fiyatlarla ev sahibi olmak, hem geleceğine hem de ülkesine yatırım yapmak isteyen herkesi Resim İstanbul’a bekliyoruz” açıklamasında bulundu.
İstanbul
Sultanbeyli
Kira öder gibi ev sahibi olma şansı Kaynak Yapı evini maketten değil, görerek almak isteyenler için büyük bir fırsat sunuyor. Kaynak Yapı’nın, Sultanbeyli’de yapımını tamamladığı Hayat Sultanbeyli projesinden bugün ev alanlar yarın taşınmanın keyfini yaşıyor. Üç blokta 72 konuttan oluşan Hayat Sultanbeyli’de 2+1’den 5+1’e uzanan geniş daire seçeneği bulunuyor. Projede 2+1 dairelerin fiyatı 185 bin liradan başlıyor Sultanbeyli’de yapımı tamamlanan Hayat Sultanbeyli, 6 ve 12 katlı iki blokta 72 konuttan oluşuyor. Projede 2+1’den 5+1’e uzanan geniş daire seçeneği bulunuyor. Hayat Sultanbeyli’de dairelerin tamamının teslime hazır olduğunu söyleyen Kaynak Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Kaynak, “Biz diğer firmaların aksine projemizi tamamladıktan sonra satışa sunmayı tercih ettik. Evini maketten değil görerek almak ve küçük taksitlerle borcunu ödemek isteyen herkesi Hayat Sultanbeyli’ye bekliyoruz” dedi. Hayat Sultanbeyli’nin bitmiş bir projeden ev alarak ek bir kira geliri elde etmek isteyenler için de büyük fırsat sunduğunu belirten Kaynak, “Projeden satın aldığınız 2+1 daireyi minimum 700 liradan kiraya verebilirsiniz. Bu sayede herhangi bir risk almadan ek bir gelire kavuşursunuz” diye konuştu.
KDV DAHİL AVANTAJI
İSTANBUL - POSTA212
R
önesans Holding bünyesinde faaliyet gösteren Rönesans Konut’un İstanbul’daki ilk projesi “Sayfiye”de metrekare fiyatı 3 bin lira olarak belirlendi. TOPLAM 276 KONUT Birbiriyle bütünleşik 3 blokta toplam 276 konuttan oluşuyor. Sayfiye’de daire fiyatları ise 1+1’lerde 185 bin TL’den başlarken, 3+1’lerin ise maksimum satış fiyatı 595 bin TL. Lansman için başlangıçta yüzde 5 peşinat kampanyasıyla satışa sunulan Sayfiye’de ayrıca yüzde 1 KDV fırsatı da bulunuyor. Ödeme planı ise yüzde 5 peşin, yüzde 5 Eylül 2014, yüzde 5 Mart 2015 ve yüzde 10’luk bölümü ise teslimde ödenecek şekilde planlandı. Toplam yüzde 25’lik bu ödemenin haricinde anlaşmalı bankalardan konut kredisi kullanabilecekler. Bunların yanı sıra Sayfiye’nin teslim süresi ile de farklılık yaratılarak, 18 ay gibi kısa bir zamanda teslim edilecek. Sayfiye’de
Hayat Sultanbeyli’de tüm konutların KDV dahil avantajıyla satışa sunulduğunu ifade eden Eyüp Kaynak, projede yer alan daire tipleri ve fiyatları hakkında şu bilgiyi verdi: “Hayat Sultanbeyli’de 105 ve 108 metrekare büyüklüğünde 2+1 dairelerin fiyatı 185 bin liradan başlıyor. Projemizde büyüklüğü 126 metrekare ile 135 metrekare arasında değişen 2 tip 3+1 daire ve 187 metrekare büyüklüğünde dublex 3+1 daire yer alıyor. 3+1 dairelerimiz fiyatı 257 bin liradan başlıyor. 196 metrekare büyüklüğünde 4+1 dublex daireler 387 bin liradan, 232 metrekare büyüklüğünde düz çatı dublexi 5+1 dairelerse 437 bin liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor.”
daire sahipleri Aralık 2015 itibariyle dairelerini teslim alabilecekler. AYDOS ORMANI’NIN YANINDA Şehrin gelişen bölgesi KartalYakacık’ta inşa edilen Sayfiye, İstanbul’un eski sayfiyesinde, Aydos Ormanı’nın yanı başında, bir tarafı yemyeşil orman bir tarafı ise zemin kattan itibaren kapanmayacak Adalar manzarasıyla bölgeye farklı bir imza atıyor. Sakinlerine “sayfiye tadında bir hayat” sunulması hedeflenen proje, İstanbul’un balkonu olarak da bilinen Kartal’da Aydos Ormanı’na yürüme mesafesinde yükseliyor. Sayfiye’nin tüm dairelerinde isteyenlere orman, isteyenlere deniz manzarası bulunuyor. Manzara keyfini pencerelere bağımlı olmaktan çıkararak geniş balkonlar, teraslar ve kat bahçeleri ile açık alana taşındığı Sayfiye’de zemin kattan itibaren sahiplerini karşılayan deniz manzarası ve ormanın içinde yürüyüş ayrıcalığı standart olarak sunuluyor. TEM-E5 bağlantı yolu üzerinden
ÖDEMEDE KOLAYLIK SAĞLANIYOR rahat bir ulaşım imkanı sunuluyor. Sayfiye bulunduğu konum itibariyle, E-5 ve Kartal metro istasyonuna 3 km, TEM’e ise 4 km uzaklıkta. Özel araçla ulaşımın yanı sıra toplu taşıma ile de ulaşıma sahip. DAİRE SEÇENEKLERİ Sayfiye hayatında olduğu gibi geniş balkonların, terasların, kat bahçelerinin yer aldığı Projede, farklı daire seçeneklerinden oluşan tercih imkanları sunuluyor. Bahçeli 1+1, bahçeli dubleks, kat bahçeli dubleks, teraslı 2+1, teraslı 3+1 gibi geniş daire seçeneklerinin bulun-
duğu Sayfiye’de, 1+1’den 3+1’e kadar 68 ile 186 m2 arasında farklı tip ve büyüklükte daireler yer alıyor. Daire tiplerine 10 metrekare büyüklüğe varan geniş balkonlar ve 20 metrekare’den başlayıp 70 metrekare’ye kadar çeşitlilik gösteren teraslar mevcut. SOSYAL DONATILAR Yaklaşık 14 bin metrekare arsa üzerine inşa edilen Sayfiye’nin 8 bin 500 metrekare yeşil alanı, bin 500 metrekare ise sosyal tesis alanı bulunuyor. Projenin toplam inşaat alanı ise yaklaşık 50 bin metrekare.
Yazın açılabilir kapalı havuzun bulunduğu sosyal tesiste, sauna, fitness, yoga, pilates odaları; basketbol, voleybol ve tenis oynanabilen çok amaçlı saha, sinema salonu, çardaklar, yürüyüş alanları, koşu parkurları ve çocuk oyun alanları gibi geniş sosyal imkanlar, bulunuyor. Çok seçenekli daire büyüklükleri ile bazı daire tiplerinde mutfaklarda yer alan kiler alanları, çamaşır odaları, kullanıcılara özel tahsisli depo alanları ise daire sahiplerine sunulan önemli avantajlar olarak yer alıyor.
Eyüp Kaynak’ın verdiği bilgiye göre Hayat Sultanbeyli’den ev sahibi olmak için tüm bankalardan uygun faiz oranlarında kredi kullanmak mümkün. Kuruluşun özel anlaşması ise Kuveyt Türk’le. Kuveyt Türk’ten 12 aya kadar vade farksız, 24 aya 0.16, 60 aya 0.59, 120 aya 0.79 faiz oranıyla kredi kullanılabiliyor.
DEVLET HASTANESİ’NE 3 DAKİKA UZAKLIKTA Hayat Sultanbeyli merkezi noktalara olan yakınlığıyla dikkat çekiyor. Proje altı ay sonra açılacak olan 400 yataklı Sultanbeyli Devlet Hastanesi’ne 3 dakika, 3. köprü bağlantı yoluna 5 dakika, Paşaköy’e 10 dakika, Sabiha Gökçen Havaalanı’na 15 dakika, TEM otoyoluna 7 dakika ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne ise 20 dakika uzaklıkta yer alıyor.
Kültür Sanat & Etkinlikler
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Her şey anneler için Nurdan Yüzbaşıoğlu
nurdanusa@gmail.com
Anneler gününde bir öpücük bir çiçek bile sevgili annelerimiz için en güzel hediyedir. Onlar bizlerden hediye yerine sevgimizi her daim göstermemizi beklerler. Yine de herkes bütçesine göre bir şeyler almak ister anneciğine. Hediye seçenekleri sonsuz olmakla beraber en işe yarayacak en memnun edecek hediyeyi arar herkes. Onların artık bizlere göre daha fazla büyümüş olduklarını düşünecek olursak yaşlanma karşıtı güzel ve yeni bir ürün çok yerinde bir hediye olacaktır. Araştırdım en yeni ve popüler yaşlanmayı geciktiren ürün olarak La Prairie Crystal Cream’ı buldum. En iyi bitkisel ve teknolojik içerikler ile oluşturulan Cellular Swiss İçe Crystal Cream gençlik iksiri içeriyormuş, bilginize.
Jean Paul Gaultier, Roche Bobois için tasarladı Tasarımcıların kendi alanları dışında ürünler tasarlamasına kendi adıma hiç karşı değilim. Yaratıcı bir kişiyseniz ve bu alanda kendinizi ispatlamış ve profesyonel anlamda da başarılı olduysanız yeteğiniz doğrultusunda herşey tasarlayabilirsiniz. Bunun aksi olsaydı Philippe Starck limon sıkacağından müzeye her şeyi tasarlamaya kalkmaz ve bu kadar da
başarılı olmazdı. Bunu dünyada sadece bir kişi yapabilir de sanmayın, bu her başarılı tasarımcı için geçerlidir. Yetenekli ve kendini yenileyen bir tasarımcı araba da tasarlar çanta da. Hiç kıskançlık yapmaya “olur mu canım öyle şey” demeye gerek yok. Başarıları takdir etmesini öğrenmeliyiz. JPG de bu şekilde başarılarıyla tanınan bir tasarımcıdır. Kimdir diye soracak olursanız; 1952 yılında Fransa’da doğan JPG moda dünyasında adını perçinlemiş bir tasarımcıdır. Sıradışı tasarımlarıyla tanınan
modacı güncel ve toplumsal olaylara karşı olan tavrını da tasarımlarına yansıtmasıyla tanınır. Bu tip tasarımcılara bayılıyorum, kendini dünyadan soyutlamadan olaylar ve gündem ile tasarımları arasında köprü kurabilen bu sanatçıları ekstra başarılı buluyorum. Böylece daha fazla konuşulup dikkat çekerek daha fazla kişiye ilham kaynağı olabiliyorlar. 18 yaşında Pierre Cardin’in yanında asistan olarak çalıştıktan sonra 1976 yılında ilk koleksiyonunu hazırlayan JP Gaultier ise 90’lı yıllarda Madonna ile çalıştıktan sonra ününe ün kattı. Madonna’ya turne için hazırladığı köni sutyen ile gündem yarattı. Madonna’nın popüler bir figür olarak tasarımcılara verdiği değer ve onları destekleyen çalışmaları da takdiri hak ediyor. Günümüze kadar pek çok ünlü ile çalışan JPG 5.element gibi bazı filmlerinde koleksiyonlarını hazırladı. Son dönemde ise Roche Bobois için tasarladığı mobilya koleksiyonuyla yine gündemde. Giyim koleksiyonları kadar bu koleksiyonu da oldukça başarılı. Markanın 50’nci yılı şerefine tasarlanan koleksiyon Jean Paul Gaultier’nin sıradışı çizgisiyle çarpıcı mobilyalara dönüşmüş. Evini sıradanlıktan kurtarmak isteyenler için şahane bir seçim olacaktır.
Anneler Günü’ne özel Eğer annenize özel mi özel güzel mi güzel bir hediye almak istiyorsanız Jay Strongwater ürünleri tam sizin için. Bu çok değerli el işçiliğiyle üretilen tasarımlar çok az sayıda yapıldıkları için koleksiyonerleri olacak kadar rağbet görüyor. Elle minelenen ve Swarovski kristalleriyle süslenen bu objeleri Saks Fifth Avenue, Neiman Marcus ve Bergdorf Goodman’da bulabilirsiniz.
Kitap tavsiyesi Son zamanlarda Türkiye’deki politik gelişmelerden dolayı hepimiz bir anda tecrübeli politikacılar kadar konuşur tartışır olduk. Bilen bilmeyen anlayan anlamayan atar tutar oldu. Sonu hiçbir yere varmayan hatta aile içi küslüklere kadar varan bu tartışmalar aslında tartışmayı bile bilemeyecek kadar geri kalmış olduğumuzu gösteriyor. Fikir alışverişi yapmak çözüm aramak durumu anlamaya çalışmak yerine herkes kendi fikrinin doğruluğunu karşı tarafa kafasına vura vura kabul ettirmeye çalışıyor. Kafasına vura vura derken mecazi anlamda söylemiyorum gerçekten vura vura. Bana göre futbol kadar gereksiz bu konuda tartışmak. Sonu yok başı yok amaç yok bilgi yok. Bu bilgi kirliliği içinde çırpınırken siyaset nedir, insanlığın ideolojik evrimi nasıl gelişmiştir, savaşlar toplumları nasıl etkilemiştir gibi konuları öğrenme ihtiyacım daha da depreşti. Konuşmak istediğimden değil, susarken içimden olayları sağlıklı değerlendirmek istediğimden. Tam da bu noktada Francis Fukuyama’nın yazdığı “Tarihin Sonu ve Son İnsan” kitabı göz kırptı raflardan bana. Eğer bilgi güzeldir, bilerek susmak en güzelidir diyorsanız gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.
HAFTANIN FİLMLERİ
HALDUN AR
MAĞAN
LEGENDS OF OZ : DOROTHY’S RETURN Bir kasırgadan kurtulabilirsiniz, ama Oz Şehri’nden asla! Dorothy ilk macerasından sonra sıradan yaşamına geri dönmüştür. Ama eski dostları Korkuluk, Aslan ve Teneke Adam’ın Oz’un yeni kötü adamı Soytarı ile başı beladadır. Şimdi Dorothy ayakkabılarını tekrar birbirine vurmalı ve eski dostlarını kurtarmak için çok sevdiği evini terk edip büyülü bir maceraya atılmalıdır. Gösterim Tarihi : 9 Mayıs 2014
STAGE FRIGHT
Deli işi topuklar Topuklu ayakkabi biz kadınların en önemli aksesuarlarından birisidir. İcat eden bize iyilik mi etti kötülük mü tartışılır ama bu topukların üzerinde benim diyen cambaza taş çıkartacağımız kesin. Ayaklarımızın eğilip bükülmesi parmaklarımızın ağlayıp
VİZYON
sızlamasına kulaklarımızı tıkar, kırıta kırıta sallanırız bu aslında garip yükseltilerin üzerinde. Düzgün yürüyemeyenleri de acımasızca yerden yere vururuz. Ama bazı deli işi topuklar var ki bence onlara uzaktan bakmalı ve rakiplerin giyip iki seksen yere uzanmasını dudak bükerek izlemeliyiz. İşte bu akıllara ziyan topuklara bazı örnekler.
Minnie Driver ve Meat Loaf’ın başrollerini paylaştığı bu korku-komedi filmi, bir müzik kampında geçiyor. Camilla Swanson, annesi gibi bir Broadway divası olmak istemektedir. Bunun için bir müzik kampına yazılır. Ama bu kamp, müzikallerden hoşlanmayan bir seri katil tarafından kana bulanacaktır. Hem korkup hem gülmeyi sevenler için farklı bir seyirlik. Gösterim Tarihi : 9 Mayıs 2014
NEW YORK’TA etkinlikleri
DEVIL’S KNOT
BESSIE’S BIG SHOT KUKLA-TİYATROSU Central Park içinde harika bir kukla tiyatrosu. Bessie adlı bir ineğin zoru başarabileceğini kanıtlamak için bir sirke katılması ve sonrasında başına gelenler anlatılıyor. Ağırlık kaldıran, maymun eğitmeye çalışan ve ip üstünde yürüyen bir inek size ve çocuklarınıza harika zaman geçirtecek. Bir sonraki Central Park gezinizde mutlaka uğrayın. Adres : Central Park Swedish Cottage Marionette Theatre Fiyat: 7-10 $ Cityparksfoundation.org
THE HEIR APPARENT OYUN Eraste’nin hayatında her şey mükemmeldir. Hoş bir fiziği, güzel bir nişanlısı ve her şeyi kendisine bırakacak zengin bir amcası. Ama amca ölmekten vazgeçer ve vasiyetini değiştirerek bütün varlığını başka birine bırakır. Ayrı-
ca bir planı daha vardır. Eraste’nin nişanlısını elde etmek. 1700’lerde geçen bu aile komedisi güzel bir bahar eğlencesi olacak. Adres: 136 E 13th St. East Village Fiyat: 65-125 $ Classicstage.org
CHER – DRESSED TO KILL TOUR
Yönetmenliğini Atom Egoyan’ın yaptığı ve gerçek olaylara dayanan bu filmde, Memphis’te 1993 yılında öldürülen 3 çocuk ve sonrasında yaşanan olaylar anlatılıyor. Hala gizemini koruyan bu olay hakkındaki gerçekler, şüpheler, şeytana tapanlarla bağlantısı öykünün temalarını oluşturuyor. Başrollerinde Colin Firth ve Reese Witherspoon’u izleyeceğiniz bu filmi gerilim sevenler kaçırmasın. Gösterim Tarihi : 9 Mayıs 2014
KONSER Yıllara meydan okuyan Cher, muhteşem bir turne ile sahnelere dönüyor. Birbirinden ilginç şovlarla ve yepyeni şarkılarla seyircisiyle buluşacak olan Cher’in bir de sürprizi var. 80’lerin çılgın kızı Cyndi Lauper onur konuğu olarak sahneyi Cher ile paylaşacak ve birbirinden güzel şarkıları seslendirecekler. Her zaman bulunmayacak bu konseri kaçırmayın. Adres : Barclays Center – Brooklyn Tarih: 9 Mayıs 2014 Fiyat : 30-180 $
MOMS’ NIGHT OUT
ALIBIS: SIGMAR POLKE 1963-2010 SERGİ Yakın zamanda kaybettiğimiz, uluslararası bir üne sahip Alman ressam ve fotoğrafçı Sigmar Polke’nin seçme eserlerine ev sahipliği yapan bir sergi hayranları için kapılarını açıyor. Çalışmaları postmodern realizmin içinde görülen ressam, çağ-
daşları olan Warhol ve Lichtensteın’den oldukça farklı olarak Amerikan estetik hegamonyasına tepki vermiştir. Adres: Museum of Modern Art (MOMA) Fiyat: 14-25 $ Moma.org
Aynı anda ev temizleyen, çocuk bakan, yemek yapan, çamaşır yıkayan ve kocalarını mutlu etmeye çalışan annelerin de arada eğlenmeye ihtiyacı olur. Bu yüzden Allyson ve arkadaşları da biraz kaçamak yapmak isterler. Kocaları evde çocuklara bir iki saat bakacak, onlar da kız kıza eğleneceklerdir. Ama aksilikler ardı ardına gelecek ve muhteşem bir macera başlayacaktır. Gösterim Tarihi : 9 Mayıs 2014
Tatil
7 Mayıs 2014 Çarşamba
ÖMRE ÖMÜR KATAN YARIMADA:
DATÇA
Hem Ege’nin hem de Akdeniz’in serin ve temiz sularında yüzmek isterseniz gideceğiniz tek yer Datça’dır. Şayet otomobil ile seyahat ediyorsanız Marmaris’ten Datça’ya doğru yol alırken Balıkaşıran denilen bölgede hem Ege’nin hem de Akdeniz’in doyumsuz manzarasını seyredebilirsiniz
E
İSTANBUL - POSTA212
ge ve Akdeniz’in kesiştiği noktada cennetten bir parçadır Datça Yarımadası. Türkiye’de sakin plajlarda mavi bayraklı denize girmek belki de sadece Datça’da mümkün. Türkiye’nin en sağlıklı yerlerinden biri olarak bilinen Datça, çok yüksek oranda ozon içeren temiz havası ve zeytinyağı, badem ve bal mucizeleri sayesinde insanın ömrüne ömür katar. Yunan Filozof Strabon’un dediği gibi, “Tanrı uzun yaşamasını istediği kulunu Datça Yarımadası’na bırakırmış.” DATÇA’NIN İNCİSİ BÜKLER Koylar yani bükler Datça’da en gidilesi görülesi yerlerin başında geliyor. Hayıtbükü, Palamutbükü, Ovabükü, Mesudiye, Özil, Karaincir ve Aktur gibi doğa harikası koylarda tüplü dalış yaparak su altı dünyasını keşfedebilirsiniz. Dalga ya da rüzgar sörfü yaparak masmavi sularda rüzgara karşı eşsiz bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Mavi yolculuğa çıkıp deniz ve güneşin tadını çıkarabilir ya da safari turlarına katılabilirsiniz. YALINAYAK ESKİ DATÇA TURU Datça’nın ilk kurulduğu yer Eski Datça’nın bulunduğu yerdir. M.Ö. 4. yüzyılda kurulan seramik
atölyeleri, yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarılmış. Kendine özgü taş evleri, taş duvarları, taş kaplı sokaklarıyla size geçmişe alıp götüren antik kent tadındaki Eski Datça’nın taş sokaklarında sandaletlerinizi çıkarıp çıplak ayak yürümenin keyfini çıkartabilirsiniz. BİLİMİN BEŞİĞİ KNİDOS Knidos Antik Kenti’nde binlerce yıl geriye giderek mermerden yapılma merdivenlerde, tapınaklarda ve tiyatrolarda geçmişe adım atılan masalsı bir kenttir. 2500 yıl önce yapılmış olan açık hava tiyatrosu büyük astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, Doktor Euryphon, ünlü ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos gibi birçok kişi Knidos’ta aldığı nefesle tarihe damga vurmuştur. Datça’ya denizden ve karadan ulaşabilirsiniz. Ama Datça’ya gitmenin en keyifli ve kolay yolu Bodrum-Datça Feribotu’nu kullanmaktır. Bodrum’dan feribotla bir buçuk saatte Datça’ya gidebilirsiniz. Feribotu’n yanaştığı Körmen Limanı Karaköy’de bulunuyor. Dalgalı deniziyle sizi saran Körmen Limanı’nda leziz balıkların tadına bakıp dalgalar arasında kaybolduktan sonra Datça’yı keşfe çıkabilirsiniz.
PALAMUTBÜKÜ
KNİDOS
ESKİ DATÇA
KNİDOS
Şimdi İstanbul’da olmak vardı NEW YORK - POSTA212
T
ravel and Leisurein mayıs ayı kapağının konuğu İstanbul oldu. Yaklaşık 1 milyon abonesi olan dergide yer alan ve Anya von Bremzen’in hazırladığı “Neighborhood by Neighborhood İstanbul” başlıklı yazı, İstanbul’un ilgi çeki-
ci özellikleri ile Türkiye’nin tanıtımına olumlu katkıda bulunuyor. Yazıda İstanbul’un “Tarihi Yarımada, Nişantaşı, Beyoğlu, Boğaziçi” gibi önemli merkezleri, kentin geleneksel, modern ve sofistike yönleri vurgulanarak, kozmopolitan yaşam stilinin çarpıcı yönleri ile gözler önüne seriliyor.
Animasyon filmlerindeki gizem çözüldü Kayıp Balık Nemo ve Oyuncak Hikayesi gibi pek çok popüler animasyon filminde görülen A 113’ün sırrı ortaya çıktı DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
B
azen araç plakası olarak kullanılan bazen de kapı numarası olan A 113'ün arkasındaki gizem ortaya çıktı. Bugüne kadar 14 farklı Pixar yapımı animasyon filmi başta olmak üzere 45 ayrı filmde görülen A 113’ün,
www.posta212.com
• YIL 1 • SAYI 51
aslında California Institute of Arts yani Kaliforniya Sanat Enstitüsü'nde yer alan sınıfın kapı numarası olduğu ortaya çıktı.
“Dünyanın en güzel kadını”! Kenyalı oyuncu Lupita Nyong’o Amerikan People dergisi tarafından “Dünyanın en güzel kadını” seçildi. İşte ‘Dünyanın En Güzel Kadını’nın bilinmeyenlenleri
Obama’nın halasına benziyor
PALM SPRINGS - POSTA212
K
enya’nın en ünlü kızı Lupita Nyong’o… Lupita, son zamanlarda, Kenya’nın diğer ünlü oğlu ABD Başkanı Barack Obama’dan daha da popüler hale geldi. Lupita Nyong’o sadece Kenya’da değil, Hollywood ve moda dünyasını hortum gibi alıp içine çekti. Lupita, dört ay önce benimle birlikte Kaliforniya’da bir oteldeydi. Güzeller güzeli Lupita, o günlerde Tom Hanks gibi büyük yıldızlarla buluşmaktan dolayı çok heyecanlıydı ve güzel giyiniyordu. Herkes Tom Hanks, Julia Roberts, Sandra Bullock gibi yıldızlara bakarken, o zamanlar Lupita hiç dikkat çekmiyordu. Bana, bütün bu yıldızlarla aynı odada bulunuyor olmanın verdiği heyecanı kontrol etmeye çalıştığından bahsediyordu. Ancak, “12 Yıl Köle” adlı filmde oynadığı rolden dolayı aldığı ödüller ve seçtiği kıyafetler sonrasında
kısa bir sürede Lupita’nın dünyası tamamen değişti. “En İyi Yardımcı Kadın” rolünde “12 Yıl Köle” filminde aldığı Oscar ödülü, Lupita’yı moda dünyasının da merkezine yerleştirdi. Miu-Miu adlı modacının yüzü haline geldi. İki hafta önce de “People” dergisi onu “Dünyanın En Güzel Kadını” olarak ilan etti. Artık bir moda sembolü haline gelen ve herkesin adını bildiği Lupita’yı yeniden aradım. Lupita, Barack Obama gibi aslında Kenya’nın gururudur. Ancak, “Orada doğmadım. Meksika’da doğdum” diyor. Lupita, “Babam Peter, geçen seçimlerde Kenya’da sağlık bakanıydı. Kisumu’yu temsil ederek senatoya girmişti” dedi gururla. Babasının senato koltuğu, Obama’nın kardeşinin seçime katılıp da kazanamadığı koltuktur. Lupita, ailenin altı çocuğundan biri. “Hepsi benimle gurur duyuyor. Erkek kardeşlerimden biri benimle birlikte New York’ta yaşıyor. O da öğrenci” diyor. Lupita’nın erkek kardeşi de artık meşhur. Ellen Degeneres’in Hollywood’un önde gelenleri ile birlikte Oscar ödülleri sırasında çektiği ve bütün dünyada ünlenen selfie fotoğrafta o da vardı. Lupita, kardeşine olan ilgiyi şöyle anlatıyor: “Komik. Ellen’in poz verdiğini ve herkesin ona doğru koştuğunu gördüm... Hemen kardeşimi fotoğraf karesinin içine ittim. Resim payla-
şıldı, ardından Twitter çöktü.” “People” dergisinin “Dünyanın En Güzel Kadını” unvanı konusunda ise Lupita şöyle konuştu: “Steve McQueen beni güçlü filmine kattığından bu yana, son zamanlarda olan her şeyi hazmetmeye çalışıyorum. Devamlı düşünüyorum... Ne giyindiğime dikkat ediyorum çünkü ilk başta güçlü renkleri seçiyordum... Kırmızı halı üzerinde giydiğim portakal renkli kıyafetim çok dikkat çekmişti. Ardından renklerle oynamaya devam ettim, risk aldım. Kenya’da göze batmam. Tipik bir Kenyalı yüzüm var. Renkli elbiseler de oranın bir kültürü zaten.” Artık ne giyindiği, giyineceği konusunda Hollywood’da devamlı karşılaştığı sorulara alıştığı için ona en çok hoşuna neyin gittiğini soruyorum: Filmin süreci mi? Yoksa ödüller ve ardından gelen medyanın ilgisi mi? Lupita emin bir şekilde cevap veriyor: “Filmlerde rol almak, rol almak ve daha fazla rol almak... Modadan dolayı üzerime gelen ilgiden çok haz alıyorum. Çok heyecan verici bir durum. Çok haz alıyorum. Zaten moda da sanatın bir başka yönüdür... Ancak benim her zaman yapmak istediğim oyuncu olmaktı. Ödüllerin benim için çok büyük anlamı var... İnsanlardan gelen bu tür bir ilgi önemli... Ancak daha fazla filmde rol almak, daha heyecanlı rollerde oynamak isterim...” Hollywood ona böyle kucak açtığına göre, istediği rolleri bulmasında bir sorun yok gibi.
ANİMASYON FİLMLERİYLE SINIRLI DEĞİL Toy Story, Cars, Monsters Inc., Finding Nemo gibi filmlerde çeşitli sahnelerde A 113 görüntüsü yer alıyor. Ancak olay sadece animasyon filmleriyle de sınırlı değil. 'Hunger Games' ve 'Mission Impossible' gibi bazı yapıtlarda da A 113 ibaresi yer alıyor. TOY STORY 3 GİŞEDE SES GETİRMİŞTİ "Toy Story" animasyon filmi, 2005 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmişti. Toy Story serisinin 3. filmi olan “Toy Story 3” gişede inanılmaz bir başarıya imza atarak tüm zamanların en çok hasılat elde eden animasyon filmi olmuştu.
7 Mayıs 2014 Çarşamba
“DİKKATLERİN ÜZERİMDE OLMASINDAN ZEVK ALIYORUM... ÇOK HEYECANLI GÜNLER...”
DAPHNE BARAK
yapımcılarından birinin mutlaka A 113 sınıfından yolunun geçtiğini anlayabiliriz.
VEFA GÖSTERİSİ Burada eğitim gören pek çok Disney ve Pixar çalışanı vefalarını göstermek için bu yolu seçiyor ve herhangi bir sahneye A 113'ü yerleştiriyor. Diğer bir deyişle A 113'ü herhangi bir animasyon filminde görürseniz o filmin
Marsat’ı Kaliforniya'daki evimde bir kaç ay misafir etmiştim. Söylemeden geçemeyeceğim. Lupita, ABD Başkanı Barack Obama'nın halası Marsat'ı anımsatıyor bana. Lupita ile Marsat arasında 10 yaş fark var. Her ikise de güzel özelliklere sahip. Her ikisi de çok renkli giyiniyor, yürüyüşlerine önem veriyor. Ben Obamalar ile ilk karşılaştığımda Afrikalı görmüştüm. Son sekiz senede onlar Lupita gibi oldular, eksikliklerini tamamladılar. Daha önce giydikleri Kenya modası idi, yine elbiseleri parlaktı. Ancak benim evimde misafir olduklarında artık Batılı gibi hareket ediyor ve giyiniyorlardı. Marsat Obama, benim evimde yazı geçirdiği zaman (2012) Kenya mutfağının da ne kadar sağlıklı olduğunu öğrendik. Pişirdiği yemeklerin çoğu 300 kaloriden azdı. Hepsi taze taze yapılıyordu. Ayrıca yemek yeme özellikleri de göze çarpıyordu. Bizler ABD'de televizyon seyredip konuşarak yemek yerken, Kenyalılar her lokmayı iyice çiğniyor ve yemeğe konsantre oluyorlar. Bunun için 30’larındaki Lupita ile 30’larındaki Marsat her zaman kırışık olmayan bir yüze, dimdik duran bir vücuda, parlak bir cilde sahipler...
Obama’nın en sevdiği yemekler O yaz o kadar çok Kenya yemekleri yedim ki Obama ailesi üyeleri ile bir de yemek kitabı hazırladık. İşte o kitaptan iki örnek: TAVUK GÜVEÇ Hazırlama süresi: 10 dakika Pişme süresi: 45 dakika İçindekiler ● 1 kilo tavuk (kemikli ya da kemiksiz) ● 1 diş sarımsak ● 1 orta boy soğan ● 1 yeşil sivri biber ● 2 domates ● 2 orta boy patates ● 2 çorba kaşığı kişniş ya da maydonoz ● 1 çorba kaşığı tavuk baharatı ● 1 çay kaşığı tuz ● 2 çorba kaşığı zeytin yağı ● 1 buçuk bardak su HAZIRLANIŞI Patatesleri küp şeklinde küçük küçük doğrayın. Soğanları ,domatesleri ve yeşil sivri biberleri küçük parçalar halinde doğrayın. Sarımsakları da ince ince kıyın. Tavukları iyice yıkadıktan sonar küçük parçalara bölün. PİŞİRME Tencereyi ocağa koyun ve zeytin yağını kızdırın. Soğanlarını kahverengileşene kadar kavurun. Tavukları, sarımsak ve kişnişi ekleyerek 10 dakika pişirin. Tuz, tavuk baharatı, domatesleri ekleyerek suyu ilave edin. İyice karıştıktan sonar patatesleri de ilave ederek pişirin. Bu lezzetle yemeği mısır ya da pilavla servis edebilirsiniz. CHAPATIŞ Barak Obama'nın en sevdiği yemek. Mama Sarah bana Barack Obama’nın, Kenya'ya gittiğinde Mama Sarah'dan devamlı kendisine 'Chapatış' pişirmesini istediğini söyledi. ● Hazırlama süresi: 15 dakika ● Pişme süresi: 20 dakika İçindekiler Yarım kilo buğday unu (eğer isterseniz yarısını buğday yarısını beyaz un kullanabilirsiniz) Biraz ayçiçeği yağı ● 1 çay kaşığı tuz ● 1 bardak su Hazırlanışı Unu su ve tuzla karıştırın ve hamuru yumuşak hale gelene kadar yoğurun. Sonra biraz yağ ekleyin. Hamuru küçük küçük parçalara ayırın ve yuvarlayın. PİŞİRME Kızartma tavasını orta ateşte ısıtın ve hamurları tavaya yerleştirin. Bir kaç dakika pişirdikten sonra hamurların altına ve üzerine fırçayla yağ sürün. 2 dakika daha pişirin. Et ya da tavuk güveç ve fasulye ile servis edebilirsiniz. Aynı zamanda kahvaltıda çayın yanında sunulabilir. ● 1 porsiyondaki enerji ve besin öğeleri ● Kalori: 305 ● Yağ: 4.19 ● Sodyum: 159 mg ● Kolesterol: 0 ● Şeker: 0 Protein: 7.8 gram ● Lif: 2.0 ● Toplam karbonhidrat: 57.7 gr
Moto 360 ŞIKLIĞI G
iyilebilir teknoloji yavaş yavaş hayatımızdaki yerini almaya başladı. Özellikle akıllı saat konusunda büyük atılımlar gerçekleştiren firmalara Motorola da eklenmeye hazırlanıyor. Firma, 2014 yazında Moto 360 adıyla çıkaracağı akıllı saatle isminden oldukça söz ettirecek gibi. Klasik saatlerden hoşlananları hedef alan tasarımı ve inanılmaz teknolojisiyle marketlerdeki yerini alacak olan Moto 360, bu yazdan itibaren sizi de saatinize bağımlı hale getirebilir. Hem deri hem de çelik kayış seçeneği bulunacak olan saat, günlük hayatınızdaki birçok işi sadece birkaç tık ile halledebileceğiniz bir tasarım harikası. Henüz fiyatı belli olmayan saatin, piyasadaki diğer rakiplerinin arasından sıyrılması için makul bir fiyat aralığında olacağı firmadan gelen bilgiler arasında.