4’TE
SUNAY AKIN
11’DE
ADNAN ONARAN
11’DE
KADİR ÇETİNÇALI İLE KADİRCE
15’TE
HALDUN ARMAĞAN İLE VİZYON
15’TE
NURDAN YÜZBAŞIOĞLU İLE LIFE AND STYLE
Düşünceyle Dünya Kupası’nın en ampul yakıyor ateşli taraftarları
page
■ Hampshire College’de öğretim üyesi olan John Slepian, ‘Kavram Sanatı’ ve geliştirdiği araç sayesinde düşünce gücünü kullanarak bir ampulü yakabiliyor.
9’DA
two
8’DE
Hollywood Dedikoduları
2’DE
HAFTALIK ÜCRETSİZ
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
www.posta212.com • YIL 2 • SAYI 58
25 Haziran 2014 Çarşamba
2 bin doların altında kiralık evler New York’ta
11’DE
Fenerbahçe USA yine şampiyon
Manhattan’da iki oda bir salon bir evin kirası 4 bin dolar civarında. Ama yarı fiyatına oturabileceğiniz evleri sizler için araştırdık.
New York’ta ev bulmak şans, sabır ve özen isteyen bir iş. Hele ki bütçeniz kısıtlıysa işiniz gerçekten çok zor.
6’DA
■ Fenerbahçe USA şampiyonluklara doymuyor. Geçen hafta Long Island Süper Kupası’nı kazanan takımımız, Portekiz’in Minola takımını 3-0 yenerek yine şampiyonluk kupasını kucakladı.
12’DE
New York’tan İstanbul live geçti
ABD’de 11 Ayın Sultanı Ramazan ■ İslam aleminin en mübarek ayı olan Ramazan-ı Şerif 28 Haziran’da cumayı cumartesi bağlayan gece ilk sahur ile başlıyor. Şehir şehir, eyalet eyalet Ramazan imsakiyeniz içeride.
3’TE
Washington DC’de festival hazırlığı 5’DE
■ Temmuzda yapılacak iki dev Türk Festivali, Amerikalılar’a Türkiye’yi daha da yakından tanıtacak.
3’TE
New York’ta müzisyen olmak ■ New York’ta yaşayan Türk müzisyen Barış Balcı, çektiği videoyla müzisyenlerin New York’ta yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. Balcı'nın videosu ilk günden Youtube'da büyük ilgi gördü.
Amazon da cep telefonu piyasasına girdi 7’DE
■ Online alışveriş platformu Amazon ‘Fire’ adlı akıllı telefon ile piyasaya girdi.
Mucize hayvan: Yarasalar
İstanbul’un saklı cenneti:
AĞVA
■ Karanlık gecelerin en becerikli 6’DA canlısı yarasalar hakkında ilginç bir gerçek ortaya çıkarıldı.
14’TE
Life & Style
D-Hotel Maris
Vizyon 15’DE 15’DE
■ The Global Beat Festivali çerçevesinde düzenlenen İstanbulive Konseri’ne Amerikalı ve Türk kökenli yüzlerce izleyici katıldı. Konserin açılışını The Secret Trio yaptı.
■ Geleneksel olarak Coney Island’da 31 yıldır düzenlenen ‘Deniz Kızı Yürüyüşü’ne bu yılki katılım rekor 9’DA düzeyde oldu.
Deniz Kızı Bayramı
page two
Yayın Danışmanı: Daphne Barak
Ünlülerin adresi MR. CHOW Hills’de görmek ve ■Beverly görülmek için gidilmesi ge-
reken yerlerden biri. Ama oraya ne zaman gideceğinizi ve restoranda nereye oturacağınızı bilmeniz gerekiyor. Restoran, üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm, zengin ve ünlü kişilerle asla tanışamayacağınız turistler için. İkincisi ise iki kısımdan oluşan ana bölüm. Eğer bu bölümün sağ tarafında değilseniz Sharon Stone ya da Nicole Kidman ile aynı yerde yemek yiyebilirsiniz. Res-
Editör: Erbil Günaştı
toranın kapısında valenin arabanızı getirmesini beklerken de yemekten çıkanları bekleyen çok sayıda paparazzi kamerası göreceksiniz. Bu restoranda, rezervasyon yaptırabilmek ve Hollywood’un A listesindekilerle tanışabilmek için POSTA212’nin Hollywood sayfasını takip etmeniz ve www.secretfast.com sitesinden online kulüp üyesi olarak giriş yapmanız ya da info@secretfast.com adreslerinde e-posta göndermeniz gerekiyor.
The Beverly Hills Hotel krizi Beverly Hills and Bel Air otelleri■The nin sahibi Brunei Sultanı’nı Hollywood’dan bir grup ünlünün boykot etmesi nedeniyle çıkan kriz, yüzlerce çalışanın işini tehdit etmeye devam ediyor. Bu nedenle Jeffrey Katzenburg (Dreamworks CEO’su) ve Cassey Wasserman (Wasserman Media Group CEO’su), durumu çözebilmek için iki otelin yönetim kurulu ile sessiz bir şekilde yaklaşıyorlar. Bu konudaki haberleri takip edeceğiz.
First Lady masa beğenmedi Hills’deki birinci sınıf bir resto■Beverly ranın sahibi, çok sayıda gizli servis aja-
Di Caprio’nun kale gibi malikanesini gezelim
Kimsenin giremediği ve kale gibi korunan ünlü yıldızın malikanesine sadece Daphne Barak girebiliyor. İşte Caprio’nun yaşamından kesitler
O
dünyadaki en büyük film starlarından biri. Birçok kız, Hollywood’un seçkin bekarını yakalamanın rüyasını kuruyor. Ancak bugüne kadar Leonardo Di Caprio, Gisele Bundchen ve Bar Refaeli gibi top modeller ile birlikte olmasına rağmen yalnız kalmayı başardı. Ama Leo, bekarlığı pek de
FİLM
kabullenmiş gibi görünmüyor. Evet! Loe’nun Hollywood Hills’in tepesinde büyük bir malikanesi var. 7/24 güvenlik yatırımı yapabilecek kadar zengin olan evin daha önceki “zengin” ev sahibinden dolayı bu malikaneyi ziyaret etmek çok zor. Bu dar sokak-
larda keşfe çıkan biri, iyi eğitimli güvenlik görevlilerine kibar bir şekilde sorular sorabilir. Leo’nun basketbol sahası da bulanan evi, çıkmaz sokağın sonunda bulunuyor. Bu nedenle trafik ve gizlilik en üst düzeyde. Son zamanlarda Leo, malikanesini restore ediyor ve çalışmalar malikaneye ulaşımı daha karmaşık hale
getiriyor. Ama bu zorluk, Hollywood programları için POSTA 212 ile giriş yapmadıysanız. Bizimle birlikte eve bir göz gezdirip eğer şanslıysanız ünlü misafirleri görebilirsiniz.
Jersey Boys beyaz perdede Hollywood ikonu Clint Eastwood, 1960’ların Rock’n Roll grubu The Four Seasons ve Frankie Valli’nin başarı öyküsünü anlatan müzikali beyazperdeye uyarladı. Jersey Boys, Eastwood’un yönettiği 33’üncü film. Broadway şovundan uyarlanan film, maço Easwood’un bir başka yönünü, müzik tutkusunu yansıtıyor. Eastwood, “Babam şarkıcıydı ve çocukken piyano çalmayı severdim” diyor. “Big Girls Don’t Cry”, “Sherry” ve “Can’t Take My
Eyes Off You” gibi muhteşem şarkılarıyla tanınan Jersey Boys’un müzikalinde, Oscar ödüllü Christopher Walken’ın yanı sıra, Broadway’de verdiği performans sayesinde Tony ödülü kazanan John Lloyd Young, Frankie Valli rolünde. Amerika ve İngiltere’de 20 Haziran’da gösterilecek olan filmin Türkiye vizyon tarihi henüz belli değil. Prodüksiyonun yapımcılığını Graham King üstleniyor.
Paris Jackson dönüyor Jackson’nın kızı Pa■Michael ris Jackson, bileklerini keserek intihara kalkıştıktan sonra Los Angeles sahnesinden bir anda ortadan kayboldu. Daha önce Michael’ın kızı her yerdeydi, aktrist olmaya çalışıyordu ve amacına ulaşmak için sosyal medyayı kullanıyordu. Geçen hafta Beverly Hills’deki birkaç arkadaşını aradı ve bu yaz geri döneceğinin sözünü verdi. Görünen o ki Paris’in telefon kullanmasına izin verilmiyor. Çünkü zihinsel sorunları olan gençler için olan bir enstitüde tedavi görüyor. Ama Paris, bu telefon konuşmalarını yapmak için amcası ve aynı zamanda Paris’in koruması olan T. J. Jacson’ın ziyaretlerini kullanıyor.
nının restoranını mercek altına almasıyla şaşkına döndü. Neden? Çünkü İsrail’in tartışmalı first leydisi Sarah Netenyahu, Los Angeles’da oğlu ve arkadaşlarıyla birlikte bu restoranda akşam yemeği yemek istedi. Hem Amerikan hem de İsrail gizli servis ajanları, pencereden ya da çıkışlardan herhangi bir erişimin olmadığı bir masada anlaştıktan sonra restoran sahibi, Sarah Netenyahu’ya masasını göstermek için mutlu bir şekilde bekliyordu. Sarah Netenyahu, planlanandan biraz geç geldi ve restoran sahibi, özenle seçilen masasına kadar ona eşlik etti. Sarah Netenyahu ise bir skandal yarattı ve “Oh Hayır! Buraya oturmayacağım. Dışarıda oturacağım” dedi. Gizli servisin saatlerce süren çalışmasının ardından Sarah Netenyahu, oğlu ve arkadaşları yoldan geçenlere karşı korunmasız bir şekilde restoranın bahçesinde yemek yedi.
Patron Donald Sterling üzgün
kız arkadaşı tarafından kaydedilen ırk■O,çı yorumlar yapana kadar Amerika’nın en çok saygı duyulan milyonerlerinden biriydi. NBA basketbol takımı Los Angeles Clippers’ın sempatik sahibi Donald Sterling, the Beverly Hills Hotel’de arkadaşlarıyla yemek yerken görüldü. Yemeğini bitirdiği zaman son derece güvenli olan lobide düşüncelere dalmış bir şekilde bakıyordu. Misafirlerden biri yardım etmek için yaklaştı ve “Bay Sterling, yardım edebilir miyim?” diye sordu. Sterling, mırıldanarak “Ben ırkçıyım…” dedi. Misafir, “Şu an sizden böyle şeyler duymak istemiyoruz. Size yardım edebilir miyiz?” dedi. Sterling, çok dalgın bakışlarla devam etti: “Ben ırkçıyım…” Bir dakika sonra tuvaletten çıkan bir adam yanlarına geldi. Sterling’in birlikte yemek yediği arkadaşıydı. Sterling ona bakarak yine, “Ne kadar çok ırkçıyım…” dedi. Sterling’in arkadaşı ve diğer otel misafiri, otel lobisinden çıkmak için üzgün milyardere eşlik ettiler. Aynı yerde, sadece birkaç hafta önce herkes onun elini sıkmak için sıraya girebiliyordu.
Toplum Yaşam
25 Haziran 2014 Çarşamba
New York’ta müzisyen olmak zor zanaat New York’ta yaşayan müzisyenlerden Buğra Balcı, çektiği videoyla müzisyenlerin New York’ta yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. Youtube’da şimdiden büyük ilgi gören videoyu çeken ve bu videoda rol alan Balcı, müzisyenlerin yaşadığı sorunları POSTA212’ye anlattı DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
T
ürkiye'de herhangi bir meslek grubuna ait olma yolunda olan öğrencilerin veya yeni mezun olan kişilerin çoğu Amerika'ya gelerek deneyimlerini geliştirmek isterler. Bu meslek gruplarının arasında öne çıkanlardan biri de müzisyenlik. Müzisyen olma veya müzisyenlik deneyimine ek olarak kendilerini geliştirme hayaliyle New York'a gelenler burada birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. New York'ta yaşayan müzisyenlerden biri olan Buğra Balcı, bu sorunlardan yola çıkarak bir video çekti ve Youtuba'da şimdiden ilgi görmeye başladı. Balcı, çektiği bu videoda kendisi rol alıyor. Videoda New York'ta ucuz ev bulmanın zor olduğundan, yemek masrafının külfetli olduğuna kadar bazı sorunları eğlenceli bir şekilde ele alan Balcı, POSTA212’ye müzisyenlerin sorunlarını anlattı. İKİ BAŞLIKTA SORUNLAR New York'taki müzisyenlerin sorunlarının uzun zamandır ilgisini çektiğini söyleyen Balcı, müzik dünyasında yaşanılan şu anki süreci ve tarihinde böylesine ağırlığı olan bir
şehrin aslında hiç de gözüktüğü gibi olmadığının anlaşılma zamanının geldiğini dile getirdi. Bu sorunları iki ana başlık altında incelemek gerektiğinin altını çizen Balcı, bunların sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik sorunlar olduğunu kaydetti. TÜRKİYE’DE SANATIN YERİ Balcı, birinci sorun sanıldığının aksine ikincisinden çok daha fazla derin ve karmaşık olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Bu nedenle Türkiye'den New York'a gelen müzisyenlerin pek de başarılı olamadıklarını görüyoruz. Bu hem sanat çıtasının burada nerede olduğunu kavrayabilmek hem de bu çıtaya eriştikten sonra doğru insanlara erişip ortaya 'eli yüzü düzgün' bir 'ürün' çıkartabilmeye bağlı. Bunun için kurucu ortağı olduğum Korrous isimli bir online platform için çalışma başlatıldı. Tanıtım videosunda Art Blakey, Casandra Wilson gibi Jazz müziğinin ikonik isimleri-
nin onlarla Grammy ödüllü albümlerinde çalan efsanevi bassisti Lonnie Plaxico'yu ağırladık. Sözü geçen 'ürün' ise sosyo-kültürel sorunlar başlığı altındaki bir başka yan başlık. Türkiye gibi 'duygusal' toplumlarda sanatın yeri çok daha spiritual. Şahsi düşüncemse bu ayrıntı aslında batı müziğini yani Jazz ve Klasik müziği anlama/kavrayabilme yolundaki en büyük sorunların başında gelir. Araştırmalarım sonucunda gördüğüm bunun nedeniy-
se beynin farklı bölgelerini farklı yoğunlukta kullanmak” KİTAP YAZSAM KİMSE OKUMAZ İlk sorunsalın yanlış salınım, yetersiz bir mantık, ego, saldırganlık ve depresyon gibi sorunları ortaya çıkardığını vurgulayan Balcı, “Bunlara bir de sosyo-ekonomik yanılsamaları eklersek zaten işin içinden çıkabilmemiz için uzun yıllar süreceğine inandığım ciddi bir araştırma planı gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye'deki ve diğer birçok ülkedeki müzik için 'yanıp, tutuşan' kişilerin bu hezeyanı yaşamalarını istemediğini söyleyen Balcı, “Bir kitap yazıp başlığını da 'Büyük Müzisyen Olmanın Kurulları' koyarsam bunu kimse okumayacaktır. Okusa da yalnız gözlerini okşayacaktır. Benim eğlenceli Facebook sayfam ve içeriği hem yoğun bilgi hem de yine komedi barındıran YouTube videolarımsa gücünü işte tam bu kaynaktan alır” dedi.
Balina su yüzüne çıktı Birleşik Krallık’ta yaşayan Shan Kuang, 17. yüzyıla ait “Scheveningen Kumsal Manzarası” resmini temizlerken büyük bir sürprizle karşılaştı. 150 senedir resmin altında gizli karaya oturmuş dev bir balina olduğu ortaya çıktı BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
1
641 yılında Hollanda'da Hendrick van Anthonissen tarafından çizilen "Scheveningen Kumsal Manzarası" resminde ortaya çıkan detay büyük sürpriz yarattı. Resme ilk bakıldığında The Hague sahilinde toplanmış insan grupları görülse de temizlik sonrasında ortaya çıkan balina herkesi şaşkına çevirdi. Cambridge Üniversitesi'ne ait Fitzwilliam Müzesi'nde öğrenci olan Shan Kuang "İlk haliyle kış zamanı sakin bir sahilde toplanmış insan gruplarını gösteren oldukça mütevazı bir resimdi. Kümeler halinde toplanmış insan topluluklarının neden orada olduklarını anlamak güçtü ama yine de resim çok tuhaf gözükmüyordu" dedi.
New York’a İstanbul geldi Serdar İlhan ile Mehmet Dede’nin düzenlediği, The Global Beat Festivali çerçevesinde düzenlenen İstanbulive Konseri’ne Amerikalı ve Türk kökenli yüzlerce insan katıldı BANU ÖZTÜRK NEW YORK - POSTA212
Ü
cretsiz gerçekleşen İstanbulive Konseri'nin açılışını, Ara Dinkjian, Tamer Pinarbaşı ve İsmail Lumanovski'den oluşan The Secret Trio yaptı. Ardından New York'a 10 yıl aradan sonra ilk kez gelen Mercan Dede sahne aldı. Dünya Ticaret Merkezi'nin hemen altında, Brookfield Place Winter Garden'da gerçekleşen konsere ilgi yoğundu. Türkiye’nin değişik seslerini New Yorklularla buluşturan İstanbulive bu yıl New York haricinde Chicago, Cleveland, Toronto ve Montreal’e de uğrayacak.
BALİNALARA BÜYÜK İLGİ Kuang temizlik için resmin üzerindeki cila kaplamayı silmekle görevliydi. Resmi temizlemeye başladığında okyanusun hemen yanında yelkenliye benzer bir şekil ortaya çıktığını farketti. Kuang duygularını "Çok özel ve beklenmedik bir tecrübeydi" diye anlattı. Diseksiyon bıçağıyla yapılan temizlik sonucunda ilk olarak ortaya çıkan balinanın yüzgeci ve üstündeki adam resimde saklı olanın yelkenli olduğunu düşünmelerine neden olmuş. Kayıtlarda 17. yüzyılın başlarına ait Hollanda kıyılarında karaya oturmuş birçok balinanın olduğunu dikkate alarak müze araştırmacıları resmin çizildiği zamanlarda halkta balinalara karşı büyük bir ilgi olduğunu söyledi. RESİMLE İLGİLİ TEORİLER "Scheveningen Kumsal Manzarası" resmi 1873 yılında diğer başka Hollanda manzara resimleriyle birlikte Fitzwilliam Müzesi'ne bağış yapılmıştı. O zaman kimse van Anthonissen'un çizdiği resimde balina olabileceğini düşünmemişti. Ne zaman ve neden birinin bu balinayı kaldırmak istediği henüz bilinmiyor ama işlemin 18. veya 19. yüzyılda müzeye bağışlanmadan önce yapıldığı tahmin ediliyor. Kuang "Biz elimize geçen her resme sanat diye yaklaşıyoruz ama o zamanlarda iç dizayn gibi resmin
içinde oynamalar yapılabiliyordu" dedi. Balinanın silinmesinin nedeni olarak resimde ölü bir hayvan bulunmasının hoş karşılanmayacağı veya resmin balinasız daha değerli olabileceği gösterildi. GENÇ DUVAR SANATÇISI RESMETTİ Resmin hikayesinden oldukça etkilenen 29 yaşındaki genç duvar sanatçısı Nathan Catlin Long Island City'deki binalardan birinin içinde bu hikayeyi resmetmeye karar vermiş. Catlin bu resmi tercih etme nedenini "Tarihe ve özellikle içindeki hikayelere büyük ilgi duyuyorum. Balinanın bir
anda 400 yıllık resimde ortaya çıkması beni çok etkiledi. Tarihte uzun zaman boyunca gizlenmiş olup bugün yeniden gün yüzüne çıkmış olması oldukça büyüleyici. Uzun bir zamandır resimde saklı olan balinanın sahne ışığına çıkmayı hakettiğini ve bunun da en iyi şeklinin doğal boyutlarda olabileceğini düşünüyorum" diyerek açıkladı. Bu resim aynı zamanda Vincent Van Gogh'un 1887 yılındaki "Çim Alan" resminde saklı olan kadın portresini de hatırlattı. Balinanın ortaya çıktığı resim bugün Fitzwilliam Müzesi'nin "Hollanda Altın Çağı Resimleri" galerisinde sergileniyor.
10 YIL BEKLEDİĞİMİZE DEĞMİŞ Etkileyici performansı ile büyük ilgi toplayan, Mercan Dede yüzlerce insanı müzik ile bir araya getirmekten, bu birleştiriciliği yaşamaktan çok büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi ve Mevlana’nın 800 yıllık mesajını hatırlattı. Semazenlerin etkileyici performansı ile görsel bir şölene dönüşen konser sırasında, sahneden barış, sevgi, kardeşlik, dostluk mesajı veren Mercan Dede, 10 yıl beklediğimize değmiş, yeni bir enerjiyle; bu mekanın enerjisiyle, çok sevgili dostların enerjisi ile, öğretmen öğrenci aynı zamanda baba kız iki dervişin enerjisiyle çok güzel bir New York gecesi oldu, inşallah bir dahaki sefere 10 yıl ara vermeden geri döneceğiz” dedi.
Toplum Yaşam
25 Haziran 2014 Çarşamba
Sunay Akın @sunayakin62
MASAL BU YA SON görevlinin kuleyi terk ettiğinden emin olunca gizlendiği yerden usulca çıkar!.. Yanında getirdiği teli sırtlayarak, kulenin son katına ulaşmak üzere adımlamaya başlar basamakları. Bir an durur ve geriye bakar. Hezarfen Ahmet Çelebi gelir aklına o an. Onun da kendisi gibi omuzlarında kanatlarının ağırlığıyla basamakları çıkarken durup, geriye bakıp bakmadığını düşünür. “Bakmıştır” diye geçirir içinden: “Hezarfen’de kuleyi dolanan basamaklara bakmıştır. O da benim gibi merdivenden yürüyerek inmeyeceğinden emindi yalnızca!..” Kulenin fırdöndü balkonuna çıktığında, yaşayanlarının yatak odalarına çekildiği İstanbul karşılar kendisini, insanlar kim bilir kaçıncı uykularındadır... Yatakların başuçlarında duran çalar saatlerin seslerini duyar tek tek... Hepsinin aynı zamana kurulup bir araya getirildiğinde çıkacak sesi düşünerek ürperir. Peki ya yorgun insan başlarının yastıklarda bıraktığı çukurlar?.. Onların derinliği bir araya getirilince bir uçurum oluşmaz mı?.. “Büyük bir ses bombası var İstanbul’da” diye seslenir gördüğü ilk martıya... “Dünyanın en derin uçurumu da bu kentte...” Dolunay bir çember gibi görünür gözüne. O gece, gözüne uyku girmeyen Gülhane Parkı’nın yaşlı aslanı da kendisiyle aynı düşüncededir. Kafesiyle birlikte parkın bir köşesine bırakılmadan önce böyle bir çemberin içinden atlayamayışıyla alay eden izleyicilerin kahkahaları gelir kulağına. Onca yıl para kazandırdığı sirk patronu çadır sökülürken nasıl da acımasızca bu kentte bırakılmasına karar vermişti!.. Açlıktan ölmek üzereyken yiyecek getiren İstanbullulara haksızlık yapmak istemiyordu. Yaşlı aslan “İyi ki hayvanları seven bu kentteyim” diye kükreyerek uykuya dalar. Taşıdığı teli Galata Kulesi’nin fırdöndü balkonunun korkuluğuna bağlayan adamı bir tutuklu daha görür. O, kelebeklerin görülmez olduğu bu kentte, otomobil hırsızları kelebek camlarını kırarlarken, egzoz dumanıyla kanser olan ciğerlerinden kan kusa kusa bağırır: “Özgürlüğümü geri verin bana. Unkapanı Köprüsü’nün Haliç’e çakılı demir parmaklıklarının ardından kurtarın beni. Karaköy’den bakıldığında Yeni Cami’nin güzelliğini engelleyen o beton tümseği kaldırın ve beni eski yerime taşıyın.” Yerinden sökülerek Haliç hapishanesine gönderilen tarihi Galata Köprüsü’dür konuşan!.. Ama, kuledeki adam bu haykırışı duymaz. O, elindeki teli kulenin korkuluğuna bağlamakla meşguldür... Düğümün sağlamlığından iyice emin olunca, kuleye yakın evlerin birinin çatısında beklemekte olan arkadaşına fırlatır teli. O da, bir harekette yakaladığı teli yanında getirdiği tele ekleyerek, az ötedeki evin çatısında bekleyen arkadaşına doğru fırlatır. Bu hareket, çatıdan çatıya devam eder ve bir ucu Galata Kulesi’ne bağlı olan tel böylelikle deniz kıyısına kadar ulaşır... Kuledeki adama yardımcı olmak için çatılara çıkanların hepsi de, bir hamlede yakalar fırlatılan telleri. Çünkü onlar, İstanbul’un iki yakasına dizili iskelelerin çımacılarından başkaları değildir!.. Çanlarda düğümlenerek kıyıya ulaşan tel, beklemekte olan motordaki telle birleştirilir. Atılması gereken bir düğüm daha vardır... Ve motor, dev gemilerin sessizce geçtiği Boğaz’ı hınzır bir çocuk gibi gürültüye boğarak Kız Kulesi’ne doğru yola koyulur. Her şey hazırdır artık. Yaklaşık iki saat içerisinde bir tel çekilmiştir Galata Kulesi’nden Kız Kulesi’nin tepesindeki bayrak direğine. İstanbul’da, yıllarca süren hummalı çalışmanın sonuna gelinmiştir. Kimler yoktu ki, tel üstünde yapılacak gezinin düşlendiği o toplantılarda; canbazlar üzerine bir film yapmayı düşünen Rıza Sönmez, Seyahatname’sinin bir bölümünde Ankara’daki canbazları anlatan Evliya Çelebi, Bakırköy’de 1.750 kişilik çadırda gösteriler yapan unutulmaz canbaz Rıfat Telgezer, bir şiirinde son dileği asılacağı ipin üstünde yürümek olan canbaza yer veren Sunay Akın, İnatçı Kahraman Ağa adlı kitabında İstanbul’un iki yakası arasına çekilen telde yürüyen canbazı anlatan Jules Verne ve daha niceleri... Kuledeki adam, dolunay ışığı altında uzanan telin üstünde ilk adımını attığında kendisi için artık geri dönüş olmadığını çok iyi bilmektedir. Galata’nın kedileri ürkek bakışlarını kuleye çevirdiklerinde telin üstündeki adamı dolunayın tam ortasında görürler. Canbaz, Galata’nın çatılarını geçip deniz kıyısına doğru yaklaşırken, onlarca balıkçı motorunun telin altında karşılıklı olarak arka arkaya dizildiğini fark eder. Şaşkınlığından dikkati dağılır ve bir an sendeler. O sırada, telleri birbirine bağlamak için çatılara çıkan yardımcılarından biri “Bağışla abi” der, “ben Rumelikavağı iskelesinin çımacısıyım. Önlem olsun diye ben çağırdım arkadaşları.” Denizin üstüne geldiğinde balıkçıların telin altında ağ tuttuklarını görür, İstanbul’un tüm balıkçı ağları suyun üstünde gerilidir o gece!.. Ve balıkçılar ilk kez denizden değil, gökyüzünden bir şey yakalamak için beklerler. İstanbul’un, sabaha kurulu ilk saati bir yatağın başucunda çaldığında, canbaz da Kız Kulesi’ne varmış olur. Düğümler alelacele çözülürken, evlerin mutfaklarında ışıklar birer ikişer yanmaya başlar. Çımacılar iskelelere koşarlar. Telin üstünde yürüyen adam ise kendisini Kız Kulesi’nde bekleyen dostlarına sarılarak “Teşekkür ederim, siz olmasaydınız başaramazdım” diyerek, ağlar sevincinden... Ama, Kız Kulesi’nde birbirine sarılan insanların sevinci, Beyazıt Kulesi’nden gelen şu sesle kursaklarında kalır: “Yaptığınız da bir şey mi?.. Troleybüsler kaldırılmamış olsaydı onların telleri üstünden tüm İstanbul caddelerinde gezinmek daha keyifli olurdu!..” O gün, Galata Kulesi’nden Kız Kulesi’ne çekilen tele ilişkin hiçbir haber yer almaz, düşlerin engellendiği televizyon ekranında... Çünkü masal kahramanları Kurtlar Vadisi’nden değil, Kitap Kurtları Vadisi’nden çıkmaktadırlar!..
New York’taki can sıkıcı sorunlar Dünyanın merkezi sayılan New York’ta yaşayanlar için can sıkıcı onlarca sorun var. Trafikten tutun da sağlığa kadar birçok konuda sorun her an karşımıza çıkabiliyor BARIŞ TUNCER NEW YORK - POSTA212
E
minim yazıyı okumaya başlayanların aklına şimdiden birkaç şey geldi bile. Aslında New York’ta yaşayanların her gün mücadele ettiği fakat sorduğumuzda hemen akıllarına gelmeyen onlarca can sıkıcı sorun var.
SAKIN GECİKEYİM DEMEYİN!
İşte birincisi: Park metre. Özellikle Manhattan’a arabanızla girdiyseniz yaşayacağız ilk sorun park yeri aramak olacaktır. Eğer arabanızı park etmek için bir servet harcayıp park garajı bulmak istemiyorsanız yapmanız gereken şey, arabanızı sokağa park etmek olacaktır. Fakat maalesef Manhattan’da park bedava değil. Kalacağınız zamanı hesaplayıp paranızı park metreye atıp fişinizi aldıktan sonra kesinlikle saatinizi kaçırmamanız gerekiyor. Çünkü bir dakika
bile gecikseniz geri döndüğünüzde arabanızın başında cezayı çoktan kesmiş bir trafik polisi göreceksiniz. Sanırım en can sıkıcı korkulardan bir diğeri ise, oturduğunuz bir parkta şehrin ve havanın tadını çıkarırken üzerinizi pisleyen güvercinler olacaktır. Bir taksi çevirip bu sorundan kaçarken bilmeden doluya tutulma ihtimaliniz çok yüksek. Dindar biri olmasanız dahi bindiğiniz taksinin şoförü Manhattan’ın caddelerinde size gitmek istediğiniz yere adeta bir ralli şoförü gibi sürerken siz on koltuğu sımsıkı tutmuş bildiğiniz bütün duaları okuyor olabilirsiniz. Bu kabusun bir an önce bitmesini isteyip canınızı kurtarmak için taksiyi en yakın yerde durdurup yolunuza metroyla devam etmek istediğinizde sizi bu sefer iki farklı sorun bekliyor olacak. Birincisi, eğer iş çıkışı saatine denk geldiyseniz metronun dar girişlerinde sizi itekleyerek geçmek isteyecek insan kalabalığı ve ikincisi bir şekilde bu
kalabalığı atlatıp metroya indikten sonra karşılaşacağınız pislikler ve fareler olacaktır. Tabi ki bu hengamede çantanızı ve cüzdanınızı çok sıkı tutmanız gerekiyor çünkü yankesiciler New York’un başlıca can sıkıcı sorunlarından bir tanesi.
HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK
Metrodan indikten hemen her sokak köşesinde bulunan ve kokusuyla insanları cezbeden gyrocuların sattığı ürünlerin ne tür has-
talıklar taşıdıklarını hayal bile edemezsiniz. Özellikle son zamanlarda insanların sağlık konusunda daha fazla bilgilenmesi ile bu korku yeniden dillendi.
HAMAM BÖCEKLERİNE DİKKAT! Peki yolda giderken birden yolun araç veya yaya trafiğine kapalı olduğunu fark edip sokağın başında duran polis memurunun size bütün bloğun etrafında gitmeye zorlamasının özellikle bir yere ye-
tişme telaşı içinde olan insanların canını nasıl sıktığını hayal bile edemezsiniz. Manhattan’da blokların genişliği ve uzunluğunu göz önünde bulundurursak hiç de yabana atılacakmış bir sorun gibi gözükmüyor. Özellikle yaz aylarında sıklıkça rastlanan ve çöplerin sokakta biriktirilmesiyle meydanlara çıkan hamam böcekleri New York’ta yaşayanların baş etmesi gereken sorunlardan sadece en küçüğü.
Açık havada YOGA keyfi
Bezdirici kışın ardından havaların da ısınmasıyla birlikte herkes bulduğu ilk fırsatta kendini sokaklara atıyor. New York sokaklarında her gün onlarca ayrı etkinlik düzenlenirken, kadınların en çok ilgi gösterdiği etkinlik ise şüphesiz açık havada yoga BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
N
ew York halkı sonunda yaza merhaba derken birbirinden eğlenceli sokak etkinliklerinin de ardı arkası kesilmiyor. Etkinliklerden en dikkat çekici olanı ise açık havada yoga dersleri. Yoga Room'un düzenlediği açık havada yoga dersinin ilki geçen hafta Long Island City'deki Gantry Plaza State Park'ta gerçekleşti. East River'da Manhattan manzaralı iskeleyi dolduran 100'ün üzerinde New Yorklu, öğretmen Wesley Collier önderliğinde dersin keyfini çıkardı.
MUHTEŞEM LONG ISLAND Son yıllarda özellikle East River'a yakın bölgesinde müthiş bir değişim geçiren Long Island City halka sunduğu güvenli ve keyifli yaşamla aile-
lerin vazgeçilmezi oldu. Olağanüstü güzelliğiyle ziyaret edenleri kendisine hayran bıkaran Long Island City şehrin kalabalığından sadece 5 dakika uzakta ziyaretçilere adeta kasaba hayatı sunuyor. Yoga yapmak isteyenler de hem dersin hemde eşsiz Manhattan manzarasının keyfini çıkarıyor.
DERSLER BEDAVA Derslerin açık havada olması dışında katılmak isteyenleri en çok sevindiren diger etken ise derslerin bedava olması. Misyonu insanlara sağlıklı hayatı aşılamak olan Yoga Room verdiği bu dersler sayesinde katılımcılara yeni insanlarla tanışma imkanı da sunmuş oluyor. Dersler iki hafta aralıklarla bir cumartesi bir pazar şeklinde devam edecek. Yeni başlayanların da davet edildiği derslerin diğeri Astoria Park'ta gerçekleşecek.
Ücretsiz yoga dersleri Astoria Park Cumartesi 6/28 11am-12pm Cumartesi 7/26 11am-12pm Cumartesi 8/23 11am-12pm Gantry Plaza State Park Pazar 7/13 10-11am Pazar 8/10 10-11am Pazar 9/7 5:30-6:30pm (Gün Batımı Yogası)
Başkent Washington’da korkutucu trend (İLHAN TANIR - WASHINGTON DC - POSTA212ABD’nin başkenti Washington’da adam öldürme oranında geçen yıla oranla yüzde 58’lik bir artış kaydedildi. Washingtonian dergisinin bildirdiğine göre, 2014 yılında 51 kişi öldürüldü. Geçen yıl aynı dönemde ise bu sayı 33 idi. Washington’da son 20 yıldır adam öldürme vakalarında düşüş gözleniyordu. 2014 ile bu trendin tersine dönmesi bekleniyor. Bu suç artışının ardında uyuşturucu çetelerinin giderek artması ve bu çetelere üye olan birçok gencin silah taşımasının neden olduğu iddia ediliyor.
Yaşam
25 Haziran 2014 Çarşamba
Evli erkeklerde intihar rekoru TÜİK verilerine göre Türkiye'de geçtiğimiz yıl intihar edenlerin yüzde 48,8'i evli kişilerden oluşurken, erkekler arasında en fazla evli olanların intihar ettiği belirlendi
T
ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan intihar verilerine göre 2012’de 3 bin 225 intihar girişimi ölümle sonuçlanırken, bu rakam geçtiğimiz yıl 3 bin 189 oldu. Kayıtlara geçen rakamlara göre intihar edenlerin yüzde 72,7’sini erkekler, yüzde 27,3’ünü kadınlar oluşturdu. Psikiyatrist ve psikoterapist Doçent Dr. Armağan Samancı, erkeklerde intihar vakalarının yalnızca Türkiye’de değil dünya genelinde yaygın olduğunu söylüyor. “Dünyanın her tarafında erkek intiharları daha fazladır” diyen Samancı, “Ülkemizde ise erkekler için zor bir dönem başlıyor. Hem iş alanında başarılı olmak zorundalar hem klasik ailenin ekmek getiren bireyi olmak konumundalar, ekonomik koşullar içerisinde daha iyiyi sağlamak durumundalar, yeni neslin beklentileri doğrultusunda duygusal olarak iyi hissettiren olmak durumundalar; yani önümüzdeki 10 yıl içerisin-
de şu an gördüğümüz gibi yaşamsal anlamda erkeğin daha zorlandığı bir dönem olacak” ifadelerini kullandı. Evliliğin Batı ülkelerinde “koruyucu bir kurum” olduğunu söyleyen Samancı, ülkemizde bu tür ilişkilerin çok daha “yoğun” yaşandığını belirtiyor. Samancı, “Bizde kötü evlilikler de oldukça fazla. O yüzden bu konuda sıkışan birey zaman geçtikçe psikolojik sorunlar biriktiriyor ve bu da intihara yol açıyor. Ülkemizde evliliklerin yaklaşık yüzde 10 ile 20’si arası kötü evliliktir. İntihar edenlerin de bu gruptan çıkması kuvvetle muhtemel” dedi.
TÜİK verilerine göre intihar vakalarının yüzde 53,8’inin nedeni bilinmezken, yüzde 9,3’ü aile geçimsizliği, yüzde 6,9’u geçim zorluğu ve yüzde 3,3’ü “hissi ilişki ve istediği ile evlenememe” olarak dikkat çekiyor. En fazla intiharın 75 yaş ve üzeri grupta olması ise dikkat çekti. Ortalama her yüz bin kişiden 8’inin intihar ettiği 75 yaş ve üzeri grupta bu intiharların yüz binde 15’i erkeklerde ve yüz binde 6’sı kadınlarda gerçekleşti. Kadınların erkeklerden daha fazla intihar ettiği tek yaş grubu ise 15 ve altı oldu. Geçtiğimiz yıl içerisinde 15 yaş altı 39 erkek ve 46 kadın intihar etti. İntihar eden cinsiyetler arasındaki farklılığın en yüksek olduğu yaş grubu ise 25-29 yaş arası oldu. Bu yaş grubunda 249 erkek ve 73 kadın intihar etti. İlişki terapisti Ebru Tuay Üzümcü intihar olaylarının farklı faktörlerin bileşiminden kaynaklandığını belirtirken, “Aile içi ilişkiler tek başına intihara neden olmaz, yalnızca bir
potansiyel oluşturur. Yani örnek vermek gerekirse aile içi iletişimsizlik çevrenizdeki her şeyin üzerinize geliyormuş gibi görünmesine neden olabilir” dedi. Üzümcü mutlu bir evlilik sürdüren bireylerin evli olmayan bireylere göre daha uzun yaşadığının da altını çizdi ve yetişkinlikte insanların yaşadığı sorumluluk problemlerinin çocukluktan geldiğini belirtti. “Sorumluluk tek başına iyi veya kötü bir şey değildir” diyen Üzümcü, “Türkiye’de çocuklar adeta yarım insan gibi görülür ve pek sorumluluk verilmez. Yemeğini annesi yedi-
rir, ödevini babası yapar, sınıfı geçmediğinde öğretmene para verilir ve sınıf geçirilir; bütün bunlara baktığımız zaman aslında yaptığımız şey yaşamdaki sorumluluklarını engellemek. Böyle davranarak adeta çocuğumuzu sakatlıyoruz. Yani insanların boyu uzuyor, vücutları büyüyor ama ruh olarak hala çocuk kalıyorlar” ifadelerini kullandı. Üzümcü bu sorumluluk eksikliğinin ileride şahsın kendisinin yapması gereken işleri başkalarından beklemesine neden olduğunu da belirtti ve bunun gerçekleşmemesi durumunda kişinin öfkeye kapıldığını söyleyerek, “Çünkü öfkenin altında bir yetersizlik duygusu yatıyor” dedi.
“Toplumdaki aidiyet duygusu baskı oluşturuyor” Üzümcü ayrıca Türkiye toplumunda görülen aidiyet duygusunun özellikle erkekler üzerinde bir baskı oluşturduğunu ve belirli beklentileri karşılamak ve normlara uymak zorunda kalan şahsın kendisini arada sıkışmış gibi hissettiğini belirtiyor. “Diyelim kişi kafasının, gönlünün uyduğu bir başkasıyla bir ilişki geliştirmeye başlıyor. Fakat gerek kendi ailesi gerek kendi aşireti gerek içinde büyüdüğü toplum bir süre sonra ‘Sen ne biçim erkeksin’ gibi şeyler diyor. Buna maruz çok insan var. Dalga geçmeler, ‘bizim kültürümüzden çıkarsan biz de senden elimizi ayağımızı çekeriz’ gibi tehditler kişilerin sıkışma hissi yaşamasına neden olabiliyor” diyen Üzümcü, kişinin suçluluk duygusu ve olmak istedikleri arasında kaldığını söylüyor. “Paranın yanında ruhunuzu da doyurun” Dr. Armağan Samancı intiharları gözardı edebilmek için ümitsizliğe kapılmamak gerektiğini belirtiyor. “Günümüz, insanların ekonomik anlamda ve mali anlamda zor bir dönem geçiriyorlar. Yalnızca mali endekslerle yaşamı değerlendirmek bireyi köşeye sıkıştırır. Mutluluk endeksinin de göz önüne alınması lazım” diyor. Samancı ayrıca “Yaşamın her alanında çatışma çıkabilecek bir ortam vardır. Bu kişileri köşeye daha kolay sıkıştırır. O yüzden insanların mutluluk endekslerine yönelmesi lazım. Ruhu doyurmak için toplumsal bir algı olarak yalnızca maddi endekslerin değil yaşam endekslerinin de göz önüne alınması lazım” ifadelerini kullandı. Üzümcü ise “Sosyal ilişkiler içerisinde olmak çok önemli. Fakat yapmacık ilişkiler değil kendinizi gerçekten anlatabileceğiniz insanlarla ilişkide olmanız önemli. Bir de insanların spor veya sanat gibi aktivitelere önem vermeleri ve kendilerini böylece ifade etmeleri çok koruyucu” yorumunu yaptı. AKIN AYTEKİN – WSJ
Washington iki dev festivale hazırlanıyor Washington Türk Amerikan Derneği (ATA-DC), ABD’de yapılan en büyük ve kapsamlı Türk kültürünü tanıtıcı etkinliklerden biri olan “Türk Mirası Ayı”nı eylülde başkent Washington’da gerçekleştirecek WASHINGTON - POSTA212
T
anıtım ayı kapsamında Washington ve komşu eyalet Virginia’da tertiplenecek iki dev Türk Festivali Amerikalılar’ın Türkiye’nin kültürel ve tarihi miraslarını daha yakından tanımalarını sağlayacak. 9 Eylül'de ABD’li Temsilci Üye Pete Sessions’ın sponsorluğunda Hükümet Binası’nda gerçekleşecek olan “3. Türk Mirası Ayı Açılış Resepsiyonu” ile başlayacak tanıtım etkinlikleri arasında, 6. Türk Mutfağı ve Yemekleri Haftası, Türk filmleri gösterimi, Türk Mutfağını tanıtıcı kültürel seminerler, Türk Kültürü Haftası
ve 12. Geleneksel Türk Festivali bulunuyor. 12-14 Eylül tarihleri arasında ABD'nin en popüler alışveriş merkezlerinden biri olan Tysons Corner Center'in hizmete açılacak yeni plazasında Türk Hava Yolları’nın ana sponsorluğunda 3 gün boyunca kapsamlı şekilde Türkiye tanıtımı yapılacak, Türk yemekleri ile ilgili seminerler düzenlenecek, birbirinden zengin çeşitli kültürel aktiviteler ve Türk filmleri yer alacak. Üç yıldır Washington City Paper gazetesi okuyucuları tarafından 'En İyi Kültürel Festival" seçilen Washington Türk Festivali ise 28 Eylül tarihinde Beyaz Saray’ın iki sokak yanında binlerce kişinin katılı-
mıyla gerçekleşecek. Geleneksel Türk Festivalini 12 yıldır Washington’un kalbinde düzenleyen Washington Türk Amerikan Derneği, (ATA-DC) ABD’deki en eski ve en köklü Türk Amerikan derneklerinden biri. 1965 yılından beri kültürel, eğitici ve sosyal aktivitelerle Türk ve Amerikan toplumları arasında güçlü ilişkilerin kurulmasında önemli rol oynuyor. Daha fazla bilgi için www.atadc. org adresini ziyaret edebilirsiniz.
Yaşam
25 Haziran2014 Çarşamba
New York’ta ucuz kiralık ev! New York’ta ev bulmak önce şans sonra da sabır ve özen isteyen bir iş, hele bütçeniz kısıtlıysa, el yakan kiralar bu işi içinden çıkılması zor bir hale sokuyor BANU ÖZTÜRK NEW YORK- POSTA212
C
iti Habitat’ın 2014 Nisan ayında yaptığı araştırmalara göre, Manhattan’da iki oda bir salon bir evin aylık kirası ortalama 4 bin dolar, yani bu da yılda ‘minimum’ 48 bin dolar öde-
Bay Ridge Bay Ridge Brooklyn’in tehlikesiz ve en güzel semtlerinden biri hem de Manhattan’a trenle yarım saat, 45 dakika uzaklıkta! Tabii kilonuza dikkat ediyorsanız burası size çok uygun olmayabilir; çünkü harika restoranlar var! Çin, İtalyan, Alman, Fransız, Orta Asya gibi her kültürün mutfağını bu bölgede tadabilirsiniz. Sokaklar biraz kirli ama çevrenizde her milletten ve kültürden insan göreceksiniz, özellikle son zamanlarda Arapların yoğunluğu dikkat çekiyor. N ve R treni ile ulaşım sağlanıyor, tabi tren gelirse. 2 bin dolarlık bütçenizle iki ya da üç odalı bir daire kolaylıkla bulabilirsiniz. Yenilenmiş, bir banyo, iki odalı bir evin kirası 1400 dolardan başlıyor.
meniz gerekeceği anlamına geliyor. Amerikalı emlakçıların önerisi yıllık kazancınızın sadece dörtte birini kiraya vermeniz. (New York State Department of Labor’ın verilerine göre özel sektörde çalışan birinin ortalama kazancı 84 bin dolar.) Yani en fazla 2 bin doların biraz üstünde bir evde yaşamalısınız. Eğer idare eder bir stüdyo dairede kalabilir-
Inwood/ Washington Heights Bohemia Realty Group’la çalışan komisyoncu Sarah Saltzberg, “Manhattan’da 110’uncu sokaktan sonra her yer 2 bin doların altındadır” diyor ve haklı! Manhattan adasının kuzey burnundaki İnwood’un ev fiyatları tam bütçenize uygun. Eskiye oranla artık daha çok ailelerin yaşamaya başladığını söyleyebiliriz. Nüfusun geri kalanını ise Avrupalılar ve öğrenciler oluşturuyor. Midtown’da çalışıyorsanız ortalama 30-40 dakika içinde ulaşabilirsiniz. Geceleri ise metroyla eve ulaşmanız biraz zaman alabilir. İki yatak odalı bir dairenin ortalama kirası 1750 dolardan başlıyor.
seniz Manhattan’da stüdyo dairelerin fiyatları 1900 dolardan başlıyor. Tabi asansörü olsun, kapıcısı olsun, içinde gym olsun diyorsanız size Tudor City’i önerebilirim; biraz doğuda kalıyor ve daireler küçük ama kendinizi güvende hissedebileceğiniz bir yer, bu bölgede stüdyo dairelerin kirası ortalama 2 bin dolar.
ANAHTAR KELİME: BÖLGE! Ev sahibiniz babanız ya da akrabanız değilse , Manhattan’da 2 bin doların altında ev bulmak bir hayal. Fakat Manhattan’dan biraz uzak olsun ya da ulaşımı ben hallederim diyorsanız işte size önerebileceğim güzel ve bütçenize uygun bölgeler:
Jackson Heights
Yorkville
Queens yeni Brooklyn olacak mı dersiniz? Manhattan’a iyi bir alternatif olduğu kesin. Long island ve Astoria Manhattan manzaralı olduğu sayıldığı için bütçenizi biraz aşabilir ama Jackson Height’ın fiyatları uygun pek çok bölgeye sıkı bir rakip. Jacson Heights Hintlilerin ve Güney Amerikalıların yaşadığı bir bölge olarak bilinse de sokaklarda her etnik kökenden insanı görmeniz mümkün. Jackson Height Yüksek binaların arasında kalmış, genelde bahçeli evlerin ya da kooperatiflerin bulunduğu bir yaşam alanı. Queens’in meşhur 7 trenine alternatif olarak, beş farklı tren hattının üzerinde bulunması da büyük avantaj. İki odalı bir dairenin kirası ortalama 2 bin dolardan başlıyor.
2016’da açılması beklenen Second Avenue metro hattı açılırsa Yorkville’in fiyatları kesinlikle çok artacak, o yüzden elinizi çabuk tutmanızda fayda var. Özellikle de yatırım için Manhattan’ın en ideal bölgesi diyebiliriz. Güvenlik ve ulaşım kafalarda biraz soru işarati bıraksa da Upper East Side için ev fiyatları şaşırtıcı şekilde uygun. Binalar genelde eski ve büyük değil. Ulaşım sorunu çözülene kadar Lexington Caddesi’nde bulunan 4-5-6 metro hattına biraz git gel yapacaksınız ve Manhattan’ın kalbine yakın yaşamanın tadını çıkaracaksınız. İki odalı bir dairenin ortalama kirası 1700 dolardan başlıyor.
Göklerin fatihi Araştırmacılar dünyanın her bölgesinde yaşayan ve karanlık gecelerin en becerikli canlısı olaran bilinen yarasalar hakkında ilginç bir tespitte bulundular. Yapılan araştırmalara göre yarasaların uçarken kaslarından destek aldığı öğrenildi
BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
Ç
ıkardıkları çok yüksek frekanslı ses dalgalarının, etraflarındaki cisimlere çarpıp geri dönmesi yardımıyla yönlerini bulan bu ilginç hayvanlarla ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Kuşların aksine yumuşak ve esnek kanatlarıyla yarasaların olağanüstü uçuş yeteneği uzun bir süredir bilim adamlarının dikkatini çekiyordu. Kanatlarında saklı olan ve hiçbir kemiğe bağlı olmayan uzun kasları sayesinde öne ve arkaya rahatça uçabildiği düşünülüyordu. Bilim adamları kasların uçuş esnasında kanatların hareketlerine yardımcı olduğunu tahmin etse de bunun bir kanıtı yoktu.
KASLI YARASALAR Uçan tek memeli hayvan olarak da bilinen yarasalar hakkında araştırma yapan Brown Üniversitesi öğrencileri bilim dünyasında devrim yaratacak sonuçlara ulaş-
tılar. Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji öğrencileri Jorn Cheney, Kenny Breuer ve Sharon Swartz yarasa kaslarının gerçekten de kanatları doğrudan etkilediğini keşfettiler. Jamaika mevye yarasaları üzerinde yapılan deneyden iyi bir sonuç almak aslında hiç de kolay değildi. Bioinspiration & Biomimetics’in temmuz ayı yayınındaki rapora göre ekip yarasa kaslarının içine ince elektrot yerleştirdi ve hareketlerini kayıt altına alabilmek için rüzgarlı bir tünel tercih ettiler. Bu deneyde yüksek hızda video çekilerek bilgi koordine edilmeye çalışıldı. 1000 farklı türe sahip yarasaların uçuş esnasında derilerinin altında yer alan uzun ve ince kaslardan destek aldıkları farkedildi. Araştırmalar sonucu yarasa kaslarının kanatları doğrudan etkilediğine önemli işaretler elde edilirken bu konuda başka ilginç de-
ney önerileride gelmeye başladı.
YARASALARA BOTOX Dr. Swartz elde edilen sonuç başarılı olmasına rağmen yeterli olmadığını düşünüyor. Swartz “Yarasaların uçuşunu güçlendirdiği düşünülen kasların hareketlerini gösterebilmemiz lazım. Aslında en iyi sonucu almamıza en yaygın kozmetik ameliyatlardan Botox yardımcı olabilir. Kanatlarına ufak bir botox uygulayarak bu ince kasları kullanıp kullanmadıklarını öğrenebiliriz” dedi. Bir başka öneri ise yumuşak robot kanatlar dizayn edilip kullanılması. Bu sayede memeli evriminin olağanüstü başarılarından birisi olan yarasalardan elde edilen bilgiyle kas fonksiyonlarının farklı türlerde nasıl değişkenlik gösterdiği ve evrimin nasıl tamamlandığını anlamada insanları aydınlatabilir.
Yaşam
25 Haziran 2014 Çarşamba
Kitaplar baştan yazılmalı Türkiye’de ilk ve ortaöğretimde okutulan 245 ders kitabının çağın gerisinde kaldığı ortaya çıktı. Kitaplarda insan haklarının İslam’ın yayılmasından bu yana uygulandığı savunulurken, son dönemde atılan adımlar kitaplarda yer almıyor DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
T
ürkiye’de 245 ilk ve orta öğretim ders kitabında yapılan inceleme insan haklarında asırlar öncesinden örneklerin sergilendiğini ortaya çıkarttı. Türkiye’deki kitaplara göre modern dönemin ürünü olan insan hakları, asırlar önce Hz. Muhammed tarafından ilan edildi ve Türkler ‘ezelden beri demokrat ve laik’. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (SEÇBİR) ile birlikte 2012-2013 Eğitim ve Öğretim Yılında okutulan 245 ders kitabını insan hakları ölçütlerine göre tarayan ve raporlayan Tarih Vakfı, ders kitaplarını insan hakları kapsamında masaya yatırdı.. İnsan Hakları projesi kapsamında yapılan araştırmada kitaplar 38 maddeden oluşan Niteliksel Tarama Ölçütleri’ne göre incelendi. İnsan hakları ve yurttaşlık değer-
leri bağlamında yapılan incelemenin amacı eğitim ile demokratikleşme ve toplumsal çatışma arasındaki ilişkiyi ortaya koymak. Bu çerçevede ‘biz ve ötekiler’, ‘doğrudan insan haklarına aykırı öğeler’, ’ devlet, demokrasi ve laiklik kavramları’, ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ ve ‘eğitim felsefesi’nin incelendiği raporda ‘Türk kültürü’, ‘militarizm ve süregiden tehdit algısı’ gibi başlıklar masaya yatırıldı. Proje kapsamında kitaplardaki insan hakları sözleşmelerine aykırı ifadeler yanında iyi örnekler de incelendi. İşte bu incelemenin ortaya koyduğu sonuçlar: n KİTAPLAR KÜRTÇE VE LAZCAYI GÖRMEZDEN GELİYOR: Ders kitaplarının güncel hali Türkiye’deki entelektüel seviyenin, siyasal ve toplumsal gelişmelerin gerisinde. Türkiye’de etnik ve dinsel grupların sorunları eskiye oranla daha çok konuşulmakta, farklı grupların sorunlarının çözülmesi yönünde adımlar
atılmakta; okullara seçmeli Kürtçe, Abazaca, Lazca gibi dersler konulmasına rağmen, ders kitapları hala bu grupları görmezden gelen tek dilli ve tek kültürlü bir anlayışla yazılmakta. n İNSAN HAKLARI ÖRNEKLERİ ASIRLAR ÖNCESİNDEN: Kitaplarda insan hakları, demokrasi ve laiklik gibi kavramlar tarihsel ve sosyolojik bir bağlama oturtulmak yerine, anakronik ve özcü bir biçimde aktarılıyor. Kitaplarda tarih dışı ve Türklere özgü bir dünya görüşü hakim kılınırken, modern dönemin ürünü olan insan haklarının asırlar önce Hz. Muhammed tarafından ilan edildiği, Türklerin ezelden beri demokrat ve laik oldukları ileri sürülüyor. n İÇ VE DIŞ TEHDİT DEĞİŞMEDİ: Ders kitaplarında günümüz Türkiye’sine dair çizilen resme göre ‘Türkiye Batı ülkelerinden geride kalmış, çağdaşlaşması gereken bir ülke’; ‘dilimiz yozlaşma tehlikesiyle yüz yüze’;
‘ülke iç ve dış tehdit altında’ Kitaplarda ‘muhteşem bir geçmiş’ işlenirken bugüne dair olumlu içerikler yer almıyor. Kitaplarda hem ‘üstün bir kültüre’ sahip, hem de ‘tehdit altında’ olan bir Türkiye tanımı ‘sorunlu ve içe kapalı bir Türkiye’ imajını besliyor. n KADININ ROLÜ DEĞİŞMİYOR: Bazı iyi örneklere karşın ders kitaplarında kadınlar ‘ev içi rollerle’ temsil edilirken, eşitsiz rol dağılımı destekleniyor. Bu çerçevede mimarlar, doktorlar erkek olurken Fen Bilgisi ve Matematik kitaplarında dahi cinsiyetçi işbölümü devam ediyor. n KİTAPLARDA ÇÖZÜM SÜRECİ YOK: Kitaplarda çözüm süreci de yer almıyor. Raporda kitapların ‘tek dilli, tek dinli bir vatandaşlık anlayışı’ üzerine kurulduğu belirtiliyor. Kitaplardaki ‘Biz anlayışı’nın Türkiye’deki gelişmelerin gerisinde kaldığı ve yeniden yazılması gerektiği vurgulanıyor.
kıllı telefonda yeni dönem Alışveriş platformu Amazon da sonunda akıllı telefon piyasasına girdi. ‘Firephone’ iki yeni özelliği ve kamerası ile dikkat çekiyor NEW YORK - POSTA212
D
ünyanın önde gelen online alışveriş platformlarından Amazon da akıllı telefon piyasasına girdi. “Fire” adı verilen cihaz, çığır açan iki yeni özelliğiyle dikkat çekiyor “Fire Phone”, Amazon Başkanı Jeff Bezos tarafından tanıtıldı. Bezos, Apple ve Samsung gibi “büyükler”in belirlediği akıllı telefon piyasasına girmekte gecikmiş sayılmayacaklarını söyledi. “Seattle Times”a konuşan Bezos, “Oyuncular geliyor ve gidiyor. Sürekli bir değişim var. Piyasanın oturmuş mar-
kalarını taklit ederek başarıya ulaşamazsınız” dedi. Amazon Başkanı Bezos, “Fire”ın özgünlüğünü vurguluyor. Gelişmiş üç boyutlu algılama sensörleri ve Firefly adı verilen özellik, yeni cihazı özgün kılıyor. Cihazın arkasında yer alan kamera her türlü nesne, yazı, numara ve logoyu tarıyor. Şarkılar, TV yapımları ve sanat eserleri tanımlanıyor. Kullanıcıya taranan nesneyle ilgili hızla bilgi aktarılıyor. Ardından istek durumunda, kullanıcı Amazon’un satış sayfasına yönlendiriliyor. OnlIne alışveriş Artacak Teknoloji platformu Tech-
Crunch’dan Matthew Panzarino, “Amazon bu cihazıyla cebinize bir mağaza sokuyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Yeni özelliğin, başta Amazon olmak üzere online alışveriş platformlarının mağazalar ve perakendeciler üzerindeki baskısını daha da artırması bekleniyor. Bazı uzmanlara göre “gerçek mağazalar online alışveriş platformları için bir vitrine dönüşecek”. Bir AVM ya da bir dükkanda gördüğü ürünü beğenen kişi, cihazıyla görüntüleyip ürünü daha ucuza hangi internet sitesinden alabileceğini öğrenecek. Amazon’un yeni cihazın-
da özgünlüğü sağlayan diğer özellik kısaca “Dynamic Perspective” olarak tanımlanıyor. Bunun için ön ve arkadaki standart kameraların yanı sıra cihaza 4 adet kızılötesi kamera eklenmiş. Ön tarafın köşelerinde yer alan kameralarla kullanıcının yüzü ve gözleri algılanıyor. Kullanıcının başıyla ya da gözleriyle yaptığı hareketler, 3D arayüzün komut verileri olarak kaydediliyor. Hafifçe başınızı eğmeniz uzunca bir metnin devamını okumanızı sağlıyor. Kızılötesi fonksiyonu, baş hareketlerinin karanlıkta dahi algılanmasını mümkün kılıyor. (Deutsche Welle)
Video oyunları istihbaratın da dostu Video oyunlarında kullanılan teknoloji istihbarat servisi NRO’nun merceğine girdi. NRO bu teknolojiyi kullanarak muhtemel terörist saldırılarını engellemeyi planlıyor BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
A
merika'nın en iyi 16 istihbarat servisinden biri olan National Reconnaissance Office, video oyunlarından yardım almak istiyor. Pazartesi günü yapılan açıklamada video oyunlarında kullanılan teknolojinin istihbarat bilgisi toplama ve analizine büyük katkıda bulunacağı bildirildi. İstihbarat servisi NRO'nun video oyunlarından en çok yararlanmak istediği özellikler oyunlarda bulunan yenilikçi çözüm yolları ve geliştirilmiş görüntüleme teknikleri olarak açıklandı. TERÖRİSTLER TESPİT EDİLECEK NRO bilgileri sağlamada ve analiz etmede Ulusal Güvenlik Dairesi ve Ulusal İstihbarat Servisiyle ortak çalışıyor. Bunlar genellikle toplu silah taşımalarının bulunması ve potansiyel terörist saldırılarını engellemek için birlikte yü-
Microsoft’un akıllı saati surface rütülen çalışmalar oluyor. Ulusal barışı sağlamak için hizmet veren istihbarat servisleri aynı zamanda orduya da çok önemli bilgiler veriyor. Bu yeni teknolojiyle birlikte hedefler çok rahat bir şekilde tespit edilecek. Sonuç olarak NRO çalışmalarını sürdürürken süre kazanmış olacak ve sistem çok daha güvenilir bir hale gelecek. Bu teknolojinin
kullanılmaya başlamasıyla birlikte ülkenin huzuru için çok önemli bir adım atılmış olacak. 450 BİN DOLAR NRO'nun bu yenilikçi girişiminin 9 aydan kısa bir sürede gerçekleştirileceği tahmin ediliyor. Belgelerle yapılan açıklamada bu yeni teknolojinin 450 bin dolardan daha az bir miktara tamamlanacağı açıklandı.
Akıllı saat konusunda neredeyse bütün teknoloji firmaları projelerine devam ederken, Microsoft’un akıllı saati Surface’i de geçtiğimiz gün su yüzüne çıktı (ERTAN BEZEN – NEW YORK – POSTA212) New Yorklu bir gazeteci tarafından ilk kez denendiği iddia edilen Microsoft'un Surface akıllı saati, söylentilere göre birçok sensöre sahip. Şu an yapımı süren diğer akıllı saatleri göre daha ince bir yapıda ve farklı özellikler taşıyor. Bütün işletim sistemlerine uyum-
lu olmasını planlayan Microsoft, satin şimdilik Windows 8'in kutucuklu arayüzüyle çalıştığını söylüyor. Şimdilik Surface ile alakalı söylentilerin dışında somut, gözle görülür bir şey olmasa da, saatin her sene düzenlenen dünyanın en büyük eğlence fuarı E3'ün hemen akabinde tanıtılması planlanıyor.
Yaşam
25 Haziran 2014 Çarşamba
Dünya Kupası festivali Dünya Kupası birbirinden keyifli maçlarla devam ederken, futbolseverler bu keyfi saha dışında da sürdürüyor. Dünyanın dört bir yanından Brezilya'ya gelen futbolseverler, kendi kütlürlerine özgü birbirinden renkli kıyafetler, makyaj ve kostümlerle Dünya Kupası'na renk katmaya devam ediyor BABÜR AKSÜYEK
Japonya
NEW YORK - POSTA212
D
ünya Kupası birbirinden çetin birbirinden heyecanlı maçlarla devam ederken Brezilya'ya akın eden milyonlarca futbolsever hem kendi ülkelerini destekliyor hem de eğlencenin merkezi Brezilya'nın keyfini sürüyor. Bu eğlencenin doruğa çıktığı anlar ise şüphesiz 32 ülke vatandaşlarının kendi kültürlerine özgü kıyafetler giydiği zamanlar oluyor. Bazı futbolseverler ise sıradışı kostümler giyerek Dünya Kupası'nı adeta Rio Karnavalı'na çeviriyor. Kimisi aslan kostümünü tercih ederken kimisi de suratını kendi ülke bayrağına boyuyor. Normalliğin yadırgandığı bu turnuvada bu çılgınlığa katılmayanlar hoş karşılanmıyor.
EN ÇILGIN JAPONLAR En kendini bilir kültürlerden biri olarak kabul edilen Japonlar bile futbolda olmasa da stat dışında turnuvanın sürprizi olmayı başardı. Japon futbolseverler giydikleri ilginç kıyafetlerle turnuvanın en renkli taraftarları olurken, onları turnuvaların en renkli taraftarları olarak bilinen Hollandalılar ve Kolombiyalılar takip etti. Ev sahibi Brezilyalılar’ın diğer ülke vatandaşlarına verdikleri ilhamdan bahsetmeye gerek yoktur herhalde.
Japonlar futbol takımlarının aksine çılgın taraftarlarıyla turnuvanın en renkli taraftarları oldular. Ülkelerinin aldığı başarısız sonuçlara aldırış etmeyen Japonlar turnuvanın keyfini sürmeyi tercih ediyor. Kendi kültürlerine özgü kıyafet ve şapkalarıyla pek kendini bilir Japonlar eğlencenin başkenti Brezilya’ya çabuk adapte olmuş gibi duruyor.
Hollanda
Fildişi Sahili
Brezilya
Şili
Didier Drogba'nın ülkesi Fildişi Sahili de ilginç taraftarlarıyla turnuvaya renk katıyor. Çılgın Fildişi Sahilli taraftarlar vücutlarını ülkelerinin bayraklarına boyuyorlar.
ABD Futbola en ilgisiz ülke olarak gözüken ABD turnuvada oldukça başarılı bir grafik çizerken futbolseverler futbol çılgını Brezilyalılardan çok şey öğreniyorlar. Üstüste gelen başarılı sonuçlardan sonra futbol ABD’de şimdiden en favori sporlardan biri olmuş durumda.
Her turnuvanın şüphesiz en renkli taraftarları olmayı başaran Portakallar bu turnuvada da ülkeyi turuncuya boyamayı başardılar. Hollandalı futbolseverler ülkelerinin sembolü olan aslan kostümleriyle Brezilya’yı karnaval alanına çevirdiler.
Kolombiya Brezilya’ya adeta göç eden Kolombiyalılar futbolseverlerin turnuva Brezilya’da mı yoksa Kolombiya’da mı diye sormalarına neden oluyor. Turnuvanın şüphesiz en ateşli taraftarına sahip Kolombiya’nın bu taraftar desteğiyle çok başarılı olacağı tahmin ediliyor. Taraftarların en çok tercih ettiği kostüm ise ülkelerinde bulunan kaplanlar oluyor.
İngiltere Futbolun doğduğu ülke İngiltere Dünya Kupası’na veda ederken çılgın İngilizler Brezilya’yı sallamaya devam ediyor. Brezilya barlarında ellerinde biralar turnuvayı büyük bir heyecanla takip eden İngiliz taraftarlar Dünya Kupası’nın sadece futboldan ibaret olmadığını kanıtlıyorlar.
Ekvador İtalya
Güney Amerika’nın en sıcak insanlarından birine sahip Ekvador’da turnuvada adından sıkça söz ettiriyor. Ekvadorlular birbirinden ilginç kostümlerle Dünya Kupası’nı futbol turnuvasından çok festival olarak yaşıyorlar.
Uruguay
İtalyanlar birbirinden ilginç kostümlerle Akdeniz ruhunu Brezilya’ya taşımış durumdalar. İtalyanlar ülkelerinin bayraklarını suratlarına boyayarak ülkelerine destek oluyorlar.
Uruguaylı taraftarlar komşusu Brezilya’da takımlarını en iyi şekilde desteklemeye devam ediyorlar. Birbirinden renkli görüntüler veren futbolseveler suratlarını ülkelerinin bayrağına boyuyorlar.
Şilili taraftarlar takımlarının ölüm grubundan rahat bir şekilde çıkmalarını kutlarken ilginç kostümler tercih ediyorlar. Çılgın Şilili taraftarlar giydikleri renkli kostümlerle stadın çevresini Rio karnavalina çeviriyorlar.
Futbol tutkunu Brezilyalılar ev sahipliğinin keyfini sürerek diğer ülkelerden gelen futbolseverleri en iyi şekilde ağırlıyorlar. FIFA Dünya Kupası ev sahipliğini Brezilya’ya vermekle ne kadar doğru bir karar verdiğini şimdiden anlamış oldu.
Yaşam
25 Haziran 2014 Çarşamba
Denizkızları karaya vurdu 1983 yılından beri geleneksel olarak düzenlenen “Denizkızı Yürüyüşü” geçtiğimiz hafta sonu Coney Island’ta yapıldı. Festivale katılan yüzbinlerce kişi giydikleri birbirinden renkli kostümlerle izleyicilere tam anlamıyla görsel şölen yaşattı BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
H
er yıl haziran ortası ve sonu arasında bir tarihte düzenlenen Denizkızı Yürüyüşü’ne bu yıl rekor bir katılım gerçekleşti. İğne atılsa yere düşmeyecek kalabalıkta yüzbinlerce New Yorklu birbirinden ilginç kostümlerle festivale renk kattı. Yürüyüşe ülkenin dört bir yanından insan katılırken antik arabalar, bando grupları ve daha akla gelmeyecek onlarca ilginç gösteriler gerçekleştirildi. Katılımcılar korsan kostümlerinden denizatı kostümlerine kadar birbirinden farklı kıyafetlerle izleyicilere görsel şölen yaşattılar. En keyifli dakikalar ise şüphesiz denizkızlarının sahne aldığı an yaşandı. “BURAYI TERKEDİN” Özellikle denizkızı kostümünü biraz daha gerçekçi hale getirmek için bazı katılımcıların festivale üstsüz gelmesi yoğun ilgi gördü. Yürüyüş esnasında yoğun kalabalıktan şikayet eden ve bu ilginç görüntüleri kaçırmak istemeyen bazı vatandaşlar yürüyüşü direklerin üzerine çıkıp izlemeyi tercih ettiler. Orijinalliği ve gerçekçiliği bozacağından dolayı utancın ve önyargıların kapı dışarı edildiği yürüyüş sırasında izleyicilere seslenen eski Brooklyn İlçe Başkanı Marty Markowitz “Eğer çıplaklık sizi rahatsız ediyorsa, şu an burayı terkedin” dedi. Bu organizasyon çıplaklığın tamamen doğal karşılandığı ve genellikle ailelerin katıldığı bir etkinlik olarak biliniyor. New York Şehri Belediye Başkanı Bill de Bla-
Belediye Başkanı Bill de Blasio’nun da katıldığı organizasyonda bu yıl Kraliçe Denizkızı ve Kral Neptün başkanın kızı ve oğlu oldu.
sio’nun da katıldığı organizasyonda bu yıl Kraliçe Denizkızı ve Kral Neptün başkanın kızı ve oğlu oldu.
kalmış ancak daha sonra organizatörler sorunların üstesinden gelmiş, festival kaldığı yerden devam etmişti.
OLAĞANÜSTÜ YETENEKLER Başkanlığını bir zamanlar Coney Island Belediye Başkanlığı da yapmış Dick Zigun’un yaptığı Coney Island USA sanat organizasyonu kuruluşundan yalnızca 3 sene sonra bu geleneği başlatmış. Kar amacı gütmeyen bu kuruluş olağanüstü yetenekleri bünyesinde barındırıyor. Bu tip organizasyonlarda sahne alan sıradışı ekip ise izleyenleri muhteşem şovlarıyla mest ediyor. Festival geçen sene Sandy kasırgasının verdiği hasar nedeniyle gerçekleşmeme tehlikesiyle karşı karşıya
“SUYA ALIŞKINLAR” Bu yılki yürüyüşte katılımın önceki senelere göre çok daha fazla olması organizasyonun her sene daha da büyüyeceğini gösteriyor. Bu organizasyon 2010 yılından beri her yıl Hollanda’nın The Hague şehrinde de Zeemeerminnenparade adıyla gerçekleştiriliyor. Organizasyon hava güneşli de olsa yağmurlu da olsa engel tanımaksızın her sene düzenleniyor. Organizatörlerin savunması da hazır; “Onlar denizkızları, suya alışkınlar!”
Düşünce gücüyle yanan ampul İlk olarak 1960'ların başında Henry Flynt tarafından ortaya atılan kavram sanatı, düşünce gücümüzle bir ampulü yakabildiğini bizlere gösterdi. Hampshire College'de öğretim üyesi olan John Slepian, düşünce gücüyle kafasına taktığı ampulü yakıyor ERTAN BEZEN NEW YORK - POSTA212
M
assachusetts, Hampshire College ve Smith College'da Sanat ve Teknoloji Bölümü’nde profesör asistanı olarak görev yapan John Slepian kavram sanatını araştıran bilim insanlarından biri... Kavram Sanatı üzerine ve geliştirdiği aracı sayesinde düşünce gücünü kullanarak beyin dalgalarıyla bir ampulü nasıl yaktığını Posta212 ile paylaştı. n Kavram Sanatı'nı bize biraz anlatır mısınız? Kavram Sanatı'nda ne düşündüğün ve yaptığın çok önemlidir, bu yüzden bu projede düşünmekten başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Kendi üzerimde yaptığım araştırmada, düşüncelerime göre ve düşünürken ampulün yanıp söndüğünü izledim
ve bunu video'ya çektim. n Bize geliştirdiğiniz mekanizmanızdan bahsedebilir misiniz? Aslında beyin dalgalarıyla çalışıyor. Beyin dalgalarının sinyallerini alarak kablolar aracılığıyla iletici makineye gönderiyor, beyin dalgalarını enerjiye çeviren araç ampule gönderdiği enerji sayesinde ampulün yanmasını sağlıyor. Başımın üstünde duran şey aslında birçok firmanın yaptığı bir oyuncak ve ben bunu alıp biraz değiştirdim ve birkaç oynamadan sonra kendi kullanmak istediğim hale getirdim. Aslında bu alet beyin dalgalarımı okuyor yani çok fazla düşündüğümde ampulün yanmasını sağlayan temel alet bu. n Bilim insanları olarak böyle deneysel projelerinizde çoğunlukla oyuncak parçaları
mı kullanıyorsunuz? Buna hayır diyemeyeceğim... Bu başımın üzerinde duran şey aslında "Star Wars Force Trainer" oyuncağının bir parçası. Siz karşısında otururken bir ping pong topunun fan sayesinde aşağı yukarı gitmesini sağlıyor. Bu şekilde “Force” u kullanmış oluyorsunuz. Ben ise projemde onun sadece küçük bir parçasından ve onun algılama sensöründen yararlandım. Ama evet çoğunlukla bilim insanları bu objeler kullanırlar. Bilim insanları objelere her zaman biraz daha farklı bir gözle bakarlar çünkü. n Peki Profesör bu proje tamamen size mi ait? Evet bu benim projem Chashama. Tamamen benim geliştirdiğim bir proje bu. n Bu projeniz Chashama dışında geliştirdiğiniz başka proejeleriniz de var mı?
Bir çok şey yaptım aslında, birçok interaktif sanat projeleri yaptım. Bunların bir çoğu bazı mağazalarda satılıyor. Bilgisayar yazılımları ve donanımlarıyla ilgili birçok şey yaptım. Yüz tanımlayan monitörler, ekranlarla ilgili çalışmalar yapıyorum. İnsanların yaklaşmasını farkeden sensörler geliştirdim bunlar bazı yapı mağazalarında satılıyor. Bu sene başında yaptığım bir proje vardı, “Augmented Reality” (Arttırılmış Gerçeklik) denen teknolojiyi kullanarak uyguladığım bu projede sanal dünyayı gerçek dünyaya taşımaya çalıştım. “Virtual Reality”(Sanal Gerçeklik) teknolojisi gibi fakat tek farkı sanki gerçek dünyada gibi... Basitçe telefonunuzu ya da İpad'inizi kullanarak heykelin olmadığı bir heykel kaidesine bakarsanız orda olmayan heykeli 3 boyutlu olarak görebili-
yorsunuz. Ve etrafında gezinebiliyorsunuz. n Peki son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Size ulaşmak ve izlemek isteyenler nasıl ulaşabilirler? Kendimizi yeterince düşünmeye zorlamalıyız beynimizin gücünü keşfedersek insanlık adına birçok yeni kesife imza atabilir ve sorularımıza cevaplar bulabiliriz diye düşünüyorum. Bana ulaşmak isteyenler, www.johnslep.net www.chashama.org adreslerinden ulaşabilirler. Aynı zamanda bütün çalışmalarımla ilgili video'lara da www.vimeo. com/johnslepian adresinden ulaşabilirler. Yaz boyunca Long Island Cıty 31'inci street'de bulunan Falchi Building'de beni izlemeye gelebilirler. Chashama projesi bütün yıl boyunca New York'un çeşitli yerlerinde de sergilenecek.
Seri ilanlar & Eğlence
25 Haziran 2014 Çarşamba
Haftalık Burcunuz KOÇ: Bu dönemde yakın çevrenizle, ailenizle ilgili konularda hareketlilik artabilir. Artık Yengeç burcunda hareket eden Güneş dikkatinizi iç dünyanıza daha çok çekebileceğinizi anlatıyor. Ailevi konular, evde yapılması gereken işler artabilir. Evle ilgili olumlu gelişmeler de bekleyebilirsiniz. BOĞA: Şimdi Güneş’in Yengeç burcuna ilerlemesi size çok iyi gelecek ve kendinizi daha pozitif ve hareketli hissedebileceksiniz. Önceliklerinizi, duygusal ihtiyaçlarınızı daha iyi görebilirsiniz. Bu dönemde yakın çevrenizde, sevdiklerinizle ilgili konularda olumlu bir iletişim içerisinde olabilirsiniz. Aynı zamanda gelecek vaad eden haberler ve beklentiler de var. Kısa ya da uzun yolculuklar, eğitsel olanaklar daha iyi değerlendirilebilir. İKİZLER: Bu hafta Venüs’ün burcunuza ilerlemesi size sosyal yönden daha hareketli ve pozitif, dışadönük enerjiler getirmekte. Aşkta, beraberliklerde, arkadaşlarla ilgili konularda daha mutlu ve umutlu olabilirsiniz. Hayatınız hareketlilik ve eğlence kazanıyor. İlişkilerinizde kendinizi gösterebileceğiniz olanaklar var. Yine bu dönemde işle ilgili konular daha kazançlı fırsatlar sunabilir. YENGEÇ: Yılın bu döneminde Güneş’in burcunuza ilerlemesi ile birlikte, kendinize güveniniz artıyor. Jüpiter’le birlikte, bu dönemde kendinizi gösterebileceğiniz pek çok fırsat elde edebilirsiniz. Niyetlerinizi gerçekleştirmek yönünde şanslısınız. Ayrıca gerek ailevi, gerekse işteki hedeflerinize ait konularda olumlu ilerlemeler elde edebilirsiniz. Düşüncelerinizi pozitife çevirmeye bakın. ASLAN: Bu dönemde kendi duygularınıza, iç dünyanıza dönmeniz daha olumlu sonuçlar verecektir. Hazır Jüpiter’in de Yengeç burcunda olması ile bugünlerde sizi içsel olarak hafifleten ve daha büyük bir anlayış getiren imkanlar içerisindesiniz. Bu dönemde kabullenmeler, rahatlamalar ve fedakarlıklar var. BAŞAK: Yılın bu döneminde ailevi alanda yeni beklentiler, pozitif tutumlar ve gelecek yönünde daha umutlu olabileceğiniz koşullar var. Sevdiklerinizle bir arada daha çok zaman geçirebilir, onlardan destekler alabilirsiniz. Bugünlerde parasal konularda aktif olabilirsiniz. İlişkilerinizi dengede ve uyumlu tutmanız maddi açıdan destek bulmanızı kolaylaştırabilir. TERAZİ: Jüpiter’in de Yengeç burcunda olması ile sizi olumlu yönde etkileyen, şanslı kılan koşullar içindesiniz. Böyle zamanlarda önemli kararlar, ilerlemeler olabilir. Evlilik, iş ve ev hayatınızı birden ilgilendiren gelişmeler içinde olabilirsiniz. Daha çok dikkat çekebileceğiniz ve öne çıkabileceğiniz söylenebilir. AKREP: Güneş’in Yengeç burcuna ilerlediği bu dönemde kendinizi daha iyi ve pozitif hissedebileceğiniz zamanlar var. Uzaklarla ilgili gelişmeler, yolculuklar hayatınıza daha çok şey katabilir. Bu dönemde sezgilerinizi yapıcı yönde kullanabilirsiniz. Uzun süredir meşgul eden sorumluluklar ve yükler olsa bile, bugünlerde daha yapıcı sonuçlar elde edebilirsiniz. YAY: Özellikle kadın figürlerle ilgili durumlar dikkat çekici olabilir. Göstereceğiniz anlayış ve esneklikle daha doğru kararlar verebilirsiniz. Bu dönemde aynı zamanda sizi duygusal açıdan meşgul eden, kimi zaman endişe yaratabilen durumları aşmanız ya da daha iyi bir hale getirmeniz de mümkün. Belki aileden kaynaklanan ortaklı işler, miras ya da borç alacak konularında oldukça hareketli günlerde söz konusu olabilir. OĞLAK: Yaklaşık son altı aydır süregelen koşulların artık değişmekte olduğunu görebilirsiniz. Bu dönemde şimdiye kadar yaptıklarınızın sonuçlarına görmeye başlıyorsunuz. Bir bakıma her şeyin muhasebesini yapabilirsiniz. Ailevi konular, eşinizin ya da iş ortaklarınızın durumu da sizi meşgul edebilir. Kimi zaman karşıtlıklar yüzünden daha iyi bir dinleyici olmaya bakmalısınız. KOVA: Bu hafta aşk gezegeni Venüs’ün İkizler burcuna girmesi hayatın keyif veren yönlerine daha kolay zaman ayırabileceğinizi anlatıyor. Bu dönemde daha pozitif ve eğlenceli ilişkiler kurabilirsiniz. Aşkta daha maceracı ve heyecanlı olabilirsiniz. Ancak bunların yanında sizi duygusal açıdan meşgul eden ya da ailevi konularda yorabilecek bazı durumlar da olabilir. BALIK: Bu dönemde sevdiklerinizle, ailenizle daha güzel zamanlar geçirebilirsiniz. Çocuklarla ilgili gelişmeler, aşk hayatınızı ya da keyifleri öne çıkaran imkanlar var. Eğlenceli konular, duygusal alanda paylaşabileceğiniz güzel fırsatlar içerisindesiniz. Böyle bir dönemde harcamalarınızı kontrol etmeniz pek kolay olmayabilir. Parasal alanda içinizden geldiği gibi hareket edebiliyorsunuz. Bu harcamaların güzel şeyler yönünde olabileceği anlaşılıyor.
DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 AŞÇI, KASAP VE CASHIER ARANIYOR
İlanınız Burada Yayınlansın
$50
İlgilenenlerin 516-637-1717 numaralı telefonu aramaları rica olunur.
Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
KALİFORNİYA’DA AİLEYE İŞ VE EV
İş ve ev ABD’de Kaliforniya’dadır ve aylık maaş ödenecektir.
Posta 212’ye verdiğiniz seri ilanlar 1 ay boyunca USAilan.com’da ÖZEL İLAN olarak yayınlanır İlanınız Burada Yayınlansın
İlgilenenler appleblossomidy@yahoo.com’dan mesaj geçebilirler ve telefon numaralarını bırakabilirler.
İlgilenenlerin 212 827 0801 no’lu telefondan Nurdan Hanım ile görüşmeleri rica olunur.
New Jersey’de babysitter aranmaktadır 6 yaşında kız ve 11 yaşındaki erkek çocuğumuz için Cuma, Cumartesi ve Pazartesi günleri full time yatılı bakıcı aramaktayız. Ev gayet geniş olup kendi özel lavabo ve odanız olacaktır. Detaylı bilgi için 516-765-5796 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Long Island, NY’ta çalışacak, ABD oturumu (Green Card) ve en az 18 aylık NY ehliyeti olan, tercihen Long Island’da oturan şoförlere ihtiyaç vardır. Dondurma arabaları genellikle şirkete ait olan parklar ve plajlarda çalışıyor olacaktır. İlgilenenlerin daha fazla bilgi için aramaları rica olunur. 631 974 5518 Manhattan, New York’ta bulunan Türk restaurantımıza acil döner ustası aranmaktadır.
İlanınız Burada Yayınlansın
Manhattan’daki hediyelik eşya dükkanımızda geçici olarak part time veya full time çalışabilecek bay/bayan eleman aranıyor.
$20
Satış Elemanları Aranıyor
Telefon: 212 252 0030
Manhattan Mall ve Jersey Garden Mall’de full time veya part time satış elemanlarına ihtiyacımız var.
2 odalı evimin bir odası kiralıktır. Manhattan’ın en nezih yeri. $900
Uğur: Telefon: 407 668 3511 Gas istasyonuna part time eleman aranıyor. Başvuru yapacakların yasal olması ve loto tecrübesi olması gerekiyor. Yer 2 ile 4 trenine yakın. Bronx, NY E-mail: nycs3rdar34@gmail.com Long Island’da garsonlar aranmaktadır. 864 612 7729’dan Şahin ya da 631 855 6165’den Aydener’i arayabilirsiniz.
Bayan Eleman Aranıyor
Geleneksel Türk Pidesi’ni yapabilen usta aranmaktadır.
New York, Upper East Side’daki bayan giyim mağazasında part time/full time çalışacak, satış tecrübesi olan bayan eleman aranıyor.
E-mail: ahmetcesni@gmail.ccom
Telefon: 201 394 2429 Rose Hanım
Seri İlanlar Kazandırır! SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar
Telefon: 646 831 8980 Türk restaurantına araçlı delivery elemanı aranmaktadır. New York, Telefon: 347 610 7112
Saat+komisyon ile elemanlar aranıyor Mall cart/kiosklarda çalışacak, Los Angeles ve çevresinde yaşayan, ulaşım sorunu olmayan, iyi derecede İngilizce bilen, çalışkan, sorumluluk sahibi, part time/full time elemanlar aranıyor. Satış tecrübesi olsa dahi tarafımızdan en az 4 gün eğitim verilecektir. Başlangıç olarak saati $8 artı komisyon. E-mail: muranomania@hotmail.com Brooklyn, Ocean Parkway’de güvenli bir bölgede, yeni tadilatı bitmiş, banyo ve mutfak ortak kullanım alanlı evimizin geniş ve ferah bir odası Haziran 1 itibariyle taşınmaya müsait olacaktır. $700
Restauranta eleman aranıyor Türk restaurantına kasiyer ve delivery yapacak birisini arıyoruz. İngilizce bilmesi şart. Long Island, Suffolk Telefon: 631 569 6667
New York, Manhattan’da Kasiyer Aranıyor Manhattan, New York’ta daha önceden kasiyerlik deneyimi olan ya da yapabileceğine inanan, gece vardiyasında çalışacak bay eleman arıyoruz. Yeterli derecede İngilizce bilmesi gereklidir. Detaylı bilgi için (516) 351-7677 numaralı telefondan Hasan Bey ile sabah 10 akşam 10 arası irtibat kurabilirsiniz.
Dijital Pazarlama (Şirketinize özel eğitim) Google aramalarda da etkili olan sosyal medya içerik yönetimi, markanızın konumlaması ve müşterilerinize ulaşmanız için varolmanız gereken bir yapı. Bu hizmet size: Daha fazla kişiye ulaşmanızı, rakiplerinizin önüne geçmenizi, adınızı daha çok duyurmanızı sağlayacak. Eğitimin içeriği hedef kitlenize ve hedeflerinize bağlı olarak karar verilecektir. Müşteri kitlenize göre Facebook, Twitter, Instagram ve Pinterest mecralarında: - İçerik yönetimi nasıl yapılır? - Uygun görsellerin hazırlanması ve yayınlanması - Takipçi sayınızı arttırmaya yönelik çalışmalar nelerdir? - İçeriklerinizi zenginleştirmek adına kullanabileceğiniz uygulamalar - Facebook reklam yönetimi nasıl yapılır? - SEO çalışmaları nelerdir? Bütçesi yönetilecek yapılacak çalışmalara göre belirlenecektir.. E-mail: sosyalmedya1@gmail.com
Seri İlan Sayfaları
Telefon: 917 615 6799
SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları
İlgilenenlerin abone@posta212.com adresine eposta yolu ile veya 347 730 4236 no’lu telefonla başvurmaları rica olunur.
İlgilenenlerin 212 827 0801 no’lu telefondan Nurdan Hanım ile görüşmeleri rica olunur.
Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
Türk Pide Ustası aranıyor New Jersey eyaletinde yeni kurulacak iş yerimiz için Türk Pide Ustası aranıyor.
• Gazete Tasarımcısı • Fotoğrafçı • Editör • Muhabir • Marketing • Grafik Tasarımcısı
$40
Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
MANHATTAN’DA ACİL DÖNER USTASI ARANIYOR Manhattan, New York’ta bulunan Türk restaurantımıza acil döner ustası aranmaktadır.
POSTA212 GAZETESİNE STAJYERLER ARANIYOR POSTA212 gazetesine aşağıdaki pozisyonlar için stajyerler alınacaktır;
NY, Long Island, Farmingdale bölgesinde yeni açılacak olan grocery meat market ve restaurant için; Türkçe ve İngilizce bilen aşçı, kasap ve cashier aranıyor.
Tercihen karı koca ya da benzeri iki kişinin bir evde kalabileceği bir ortamda, biri marangozluk gibi bir sanaata ya da tecrübeye sahip olup, bina ve bahçeden oluşan bir alanın bakımından sorumlu olacak, diğeri 16 yatak odasının günlük temizliğini yapacak iki kişiye ihtiyaç duyulmaktadır.
POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...
Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com
Pedogojik eğitim almış üniversite mezunu emekli hemşireyim. Bebek ve çocuk bakımı, büyütüm ve eğitim konusunda destek bekleyenlerin telefonlarını bekliyorum.
ile ortak hazırlanmaktadır
New York Telefon: 347 480 9867
Detaylı bilgi için ilan danışma hattını arayınız: 347 730 42 36
www.usailan.com
Posta212 Bulmaca SOLDAN SAĞA: 1) Yabancı, el - Kilidin mucidi 2) Kısaca otomobil - Bir uyuşturucu 3) Bir soyadı - Tehlike işareti 4) Kısaca gram - Eski bir silah 5) Bir nota - Aya gönder anlamında bir emir 6) Bir erkek ismi - Bir çoğul eki 7) Bir bağlaç - Boğaziçi konağı - Derince kap 8) Ucu olan - Vurma veya yaralama 9) Bir hayret sözü - Milli ajansımızın simgesi Bir tahıl ölçeği - Eski dilde su 10) Aza - Bir araç ve motor markası - Erzurum oyun havası 11) Bir harfin okunuşu - Üstünlük belirtisi iz veya işaret 12) Bir aydınlatma gereci Kısaca Kara Kuvvetleri - Bir nota 13) Bir erkek ismi - Su ortasında kara parçası 14) Bir bayan adı - Ortaasya’da bir ırmak adı - Bir deterjan adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Yüzme başlığı - Riyakar 2) Bir kilit Markası - Kısaca Devlet Liman idaresi - Bir zaman birimi 3) Yalaka övgüsü - Cam keser 4) Utanı - Bir bayan adı - Bir bezeme sanatı 5) Eski dilde ekmek - Parazit geçinen - İsim 6) F harfinin Batı dillerindeki okunuşu - Rey - Bir takı - Meşgale veya meslek - Tok olmayan 7) Yakası olan - Merak veya endişe 8) Her zaman gideni veya geleni olan şey - Bir harfin okunuşu - İsmin bir hali - Eski bir medeniyet 9) Gelibolu’da bir mevki - Brom elementinin imi - Bir nota 10) Ongun - Arap alfabesinde bir harf 11) Bir meyve - Bir ilimiz.
Spor
Kadir Çetinçalı twitter:@mamleba
KOSTA”KLAN”RİKA HAKKINDIR GOL gol gol… Netice mühimdir, hele ki biz Türkler için. Çoğu dünya vatandaşının aksine biz Türkler detayla fazla ilgilenmeyiz. Direk neticeye takılırız. Futbolun gizli kahramanlarını ortaya çıkaran “asist” ve benzeri gibi gibi istatistik değerleri bile henüz keşfettik. Bakın futbol tarihimizdeki idol isimler golcü ağırlıklıdır. Dünya Kupası tarihinin en gollü turnuvasını
izliyoruz. Türk futbolseverler olarak fena mutluyuz. Fransa İsviçre maçında 70 saniyede 2 gol izledik. Amerikalılar futboldaki netice kısırlığından dolayı Basketbol, Beyzbol, Amerikan Futbolu gibi branşlara fazlasıyla yönelmiştir, sizler orada bunu daha iyi biliyorsunuz. Brezilya’daki turnuva Kuzey Amerika’nın futbola ilgisini yoğunlaştırmak adına da harika gidiyor. Hele Gana galibiyetinin ardından Amerika gruptan çıkmayı başarırsa, sizler Amerikalı dostlarınızla daha fazla futbol geyiği yapacak ortam bulacaksınız. Henüz grup maçları tamamlanmamışken son 20 yılın en zevkli kupasını izlediğimiz çoğunluğun fikri. Futbol sürprizleriyle daha çekici hale geliyor. Grup maçlarının baba sürprizini Orta Amerika’nın küçüklerinden Kostarika gerçekleştirdi. Ölüm Grubu’nun en zayıf halkasıydı. İtalya-İngiltere-Uruguay gibi Dünya Kupası zaferini yaşamış üç futbol de-
vinin yanında “averaj” unsuru olarak görülüyordu. Hiç yalan yok, bence de öyleydi. Bu zorlu gruptan özellikle 2. olarak çıkışın Kostarika’ya daha çok gol atma koşuluna bağlı olduğu hesaplarını bile yapanlar vardı. Takımlar 2 maç oynadı, İngiltere sıfır çekerek, hüsranlar sayfasına 2014 Brezilya’yı da ekledi. Kostarika kostaklana kostaklana gruptan çıkmanın haklı olarak zafer sarhoşluğunu yaşıyor. İtalya –Uruguay kapışması sonrasında devlerden biri evine dönecek. İtalya, avantajlı çünkü Kostarika’dan daha az gol yediği için beraberlikte kupaya devam edecek. Yani Kostarika yine “averaj” unsuru oldu! Futbolda bu tür uzun süren turnuvalara ne kadar çağdaş ve modern antrenman bilimiyle desteklenerek hazırlanmak önemli ise bir maça odaklanmak, motive olmak da, o denli önemli. Gruplardaki 2. maçlarda, güçlü ekiplerin motivasyon sorunu yaşadığını bir kez daha gördük. İspanya’ya 5 atan
25 Haziran 2014 Çarşamba
Hollanda, Avustralya karşısında tanınmaz halde idi. Portekiz’i dağıtan Almanya, Gana karşısında fena zorlandı. Arjantin Bosna Hersek galibiyetinin ardından İran’ı Messi’nin mucizevi son dakika vurşuyla güçlüklü alt edebildi. Ancak İsviçre karşısında, bir maça doğru odaklanan takımın neler yapabileceğini de bize Fransa gösterdi. Harika futbol ve sonrasında 5-2’lik fantastik skor. Benzema’nın son dakikadaki golünü de hakem erken düdük çalarak iptal etti. Bu hakem eğer Türkiye’de bir maçta, hele de bir büyük takımın golünü iptal etse; staddan nasıl çıkar? Tahmini güç değil, polis desteğiyle tabi ki! Sizi bilmem ama Dünya Kupası ilaç gibi geldi Türk futbolseverelere. Oynak ve gerilimli siyasi gündemden biraz olsun uzaklaştık. GS & FB Basketbol Play Off finalinde yaşanan skandallar serisi içimizi karartmışken, Kostarika’nın golleri ile futbol tutkumuzun keyfine vardık. Yaşa varol Kostarika.
Tenis klasiği Wimbledon başlıyor
Tenis sezonunun üçüncü “Grand Slam” turnuvası Londra’da başlayacak. ● Milli tenisçi Marsel İlhan, çim kortta oynanan tek “Grand Slam” olma özelliğini taşıyan turnuvada kariyerinin 7’nci “Grand Slam” deneyimini yaşayacak ● Tek erkeklerde son şampiyon Büyük Britanyalı Murray, kadınlarda ise Fransız Bartoli. ● Tek erkeklerde 1 numaralı seribaşı Djokovic, ilk turda Kazak Golubev, tek kadınlarda 1 numaralı seribaşı ABD’li Serena Williams ise vatandaşı Tatishvili ile eşleşti ●
HÜSEYİN B. DEMİRER ANKARA-AA
İ
lk kez 1877 yılında düzenlenen, sezonun üçüncü "grand slam" tenis turnuvası Wimbledon'ın ana tablo maçları yarın İngiltere'nin başkenti Londra'da başlayacak. Avustralya Açık, Fransa Açık (Roland Garros) ve ABD Açık ile tenis sezonunun en önemli dört turnuvasından biri olan Wimbledon, bu yıl 23 Haziran-6 Temmuz tarihlerinde 128'inci kez organize edilecek. Seyircisi önünde unvanını korumaya çalışacak 3 numaralı seribaşı Andy Murray, ilk turda Belçikalı David Goffin ile mücadele edecek. Murray, 2006 Wimbledon tek kadınlar şampiyonu olan yeni antrenörü Fransız Amelie Mauresmo ile ilk "grand slam" sınavına çıkacak. Wimbledon'daki tek zaferine 2011'de ulaşan, geçen yıl ise finale kadar gelen tek erkeklerde 1 numaralı seribaşı Sırp Novak Djokovic, Kazak tenisçi Andrey Golubev ile ikinci tura çıkma mücadelesi verecek. Geçen sene ilk turda Belçikalı Steve Darcis'e elenerek şaşkınlık yaratan bu yılın Fransa Açık şampiyonu 2 numaralı seribaşı Rafael Nadal, ilk turda Slovak Martin Klizan'a karşı ter dökecek.
2012'de Wimbledon'daki 7. şampiyonluğunu kazanan ve bu yıl 4 numaralı seribaşı olarak mücadele edecek İsviçreli Roger Federer, ilk maçında Paolo Lorenzi ile karşılaşacak. Federer, şampiyon olması halinde Wimbledon'u en fazla kazanan erkek tenisçi olarak tarihe geçecek.Tenis severler, geçen yıl burada tekler kariyerinin en önemli başarısına imza atan Fransız kadın tenisçi Marion Bartoli'yi izleyemeyecek. Çünkü Bartoli, Wimbledon'da şampiyon olduktan 1,5 ay sonra aktif spor yaşamını noktalamıştı. Tek kadınlarda sonuncusu 2012'de olmak üzere Wimbledon'da 5 kez şampiyonluk sevinci yaşayan 1 numaralı seribaşı ABD'li Serena Williams, ilk maçını vatandaşı Anna Tatishvili ile yapacak. Burada çeyrek finalden ötesini göremeyen, kadınların 2 numaralı seribaşı Çinli Li Na, elemelerden gelen Polonyalı rakibi Paula Kania karşısında iyi bir başlangıç yapmaya çalışacak.Sezonun ikinci "grand slam"i Fransa Açık'ta final oynayarak büyük sükse yapan 22 yaşındaki 3 numaralı seribaşı Rumen Simona Halep, Brezilyalı Telia-
Marsel İlhan
Son 10 yılın kazananları ■ Erkekler: 2004 - Roger Federer (İsviçre) 2005 - Roger Federer (İsviçre) 2006 - Roger Federer (İsviçre) 2007 - Roger Federer (İsviçre) 2008 - Rafael Nadal (İspanya) 2009 - Roger Federer (İsviçre) 2010 - Rafael Nadal (İspanya) 2011 - Novak Djokovic (Sırbistan) 2012 - Roger Federer (İsviçre) 2013 - Andy Murray (Büyük Britanya) ■ Kadınlar: 2004 - Maria Sharapova (Rusya) 2005 - Venus Williams (ABD) 2006 - Amelie Mauresmo (Fransa) 2007 - Venus Williams (ABD) 2008 - Venus Williams (ABD) 2009 - Serena Williams (ABD) 2010 - Serena Williams (ABD) 2011 - Petra Kvitova (Çek Cumhuriyeti) 2012 - Serena Williams (ABD) 2013 - Marion Bartoli (Fransa)
na Pereira ile 2. tura çıkma mücadelesi verecek. Fransa Açık'ı kazanarak buraya gelen 5 numaralı seribaşı, 2004 şampiyonu Rus Maria Sharapova ise ilk turda evsahibi ülkeden Samantha Murray ile karşılaşacak.
MARSEL İLHAN 7. KEZ "GRAND SLAM" SAHNESİNDE Kariyerinde 7. kez bir "grand slam" turnuvasında ana tabloya yükselen milli tenisçi Marsel İlhan, 2 yıl aranın ardından ilk defa bir "grand slam"de boy gösterecek. Dünya sıralamasının 152 numarası İlhan, ilk turda dünya 135'incisi ABD'li Denis Kudla ile mücadele edecek. Wimbledon elemelerinde, Fransız Albano Olivetti ve Hırvat Toni Androic'i 2-0, Tunuslu Malek Jaziri'yi ise 3-1 mağlup ederek ana tabloya kalan 27 yaşındaki tenisçi, kariyerinde "grand slam" sahnesine ilk kez 2009 ABD Açık'ta çıktı. Bugüne kadar çıktığı 6 turnuvada da 2. turdan ötesini göremeyen İlhan, son olarak bir grand slam turnuvasının ana tablosunda 2011 yılında yer aldı. İlhan, yalnızca 2010 yılında ana tabloya yükselebildiği Wimbledon'da, ilk turda Brezilyalı Marcos Daniel'i geçmiş ancak 2. turda Rumen Victor Hanescu'ya 4 sette mağlup olmuştu. WIMBLEDON'I WIMBLEDON YAPANLAR En eski tenis turnuvası özelliğini taşıyan Wimbledon, ilk defa 9 Temmuz 1877 tarihinde yalnızca erkeklerden oluşan Britanyalı 22 tenisçinin katılımıyla düzenlendi. 23 Temmuz 1868'de kroket (krikete benzer bir açık hava oyunu) oynanması için kurulan, 1877'de ise "All England Lawn Tenis ve Kroket Kulübü" adını alan tesislerdeki ilk turnuvayı, Spencer Gore kazandı. 1884 yılında tek kadınlar ve çift erkekler kategorilerini de turnuvaya eklenirken, çift kadınlar ve karışık çiftler ise 1913 yılında organizasyona dahil edildi. Tenisin en prestijli organizasyonları arasında yer alan Wimbledon Turnuvası, kendine özgü kurallarıyla ayrı bir yere sahip. 1909'dan beri "koyu yeşil" ve "mor"un resmi renkler kabul edildiği turnuvada, yönetmelik gereği kortların arkasındaki fonun ''koyu yeşil'' olma zorunluluğu var. Yazılı olmasa da tenisçilerin "beyaz giyinme zorunluluğu", korta giriş ve çıkış protokolü gibi bir takım kurallar da bulunuyor. Kurallar, yalnızca 2012 Londra Olimpiyatları'nda uygulanmadı. Wimbledon, çim kortta oynanan tek "grand slam" turnuvası olma özelliğini de taşıyor. Topun, sert kort ile toprak kort arasında bir hıza kavuştuğu çim yüzey, çimin sıklığına göre değişse de hızlı bir zemin olmasıyla biliniyor. Topların yerden fazla yükselmediği çim kort, sert servis kullanan ve güçlü vuruşları olan oyunculara avantaj
Novak Djokovic
Wimbledon’ın “en”leri Tek erkeklerde, Büyük Britanyalı William Renshaw, ABD’li Pete Sampras ve İsviçreli Roger Federer’in 7’şer kez, tek kadınlarda ise ABD’li sporcu Martina Navratilova 9 kez şampiyonluğa ulaştığı Wimbledon Tenis Turnuvası’na ait bazı istatistikler şöyle:
TEKLERDE EN FAZLA KAZANANLAR ● Erkekler: *William Rens-
sağlıyor. İki hafta süren turnuvada, ortadaki pazar günü "Middle Sunday" olarak anılıyor ve o gün maç yapılmıyor. Maç sırasında yağmur yağması halindeyse merkez kort dışındaki sahaların üzeri brandayla kapanıyor ve karşılaşmalara yağmur molası veriliyor. Merkez korta 4 yıl önce yapılan açılır-kapanır çatı, bu kortu diğerlerinden ayırıyor. Yağmur yağması halinde 10 dakika içinde kapanabilen çatıda kullanılan malzeme ışığı geçirme, gölgeyi ise engelleme özelliği taşıyor. Santimetrekarede 400 kilograma dayanıklı bir maddeden yapıldığı belirtilen çatının kapanması halinde 15 bin kişi kapasiteli korta saniyede 143 bin litre hava pompalanıyor. 2019 yılında 1 numaralı kort da kapanabilir tavan sistemine kavuşacak.
TEKLERDE ŞAMPİYONLUK 1,76 MİLYON STERLİN Wimbledon'da bu yıl dağıtılacak toplam para ödülü, 22,6 milyon sterlinden, 25 milyon sterline yükseldi. Turnuvanın tek erkekler ve kadınlar şampiyonlarının kazanacağı para ödülü de 1,6 milyon sterlinden 1,76 milyon sterline çıktı
haw (Büyük Britanya), Pete Sampras (ABD), Roger Federer (İsviçre) - 7 kez Björn Borg (İsveç), *Lawrence Doherty (Büyük Britanya) - 5 kez
● Kadınlar: Martina Navratilova (ABD) - 9 kez *Helen Wills Moody (ABD) 8 kez. Tek, çift ve karışık çiftler olmak üzere en fazla kazananlar
● Erkekler: *William Renshaw (Büyük Britanya) 14 kez (Tekler: 7, Çiftler: 7)
Blog-not
Adnan Onaran twitter:@mamleba
MAÇ SAHADA KAZANILIR HER sevgi mutluluk getirmez.. Sağlıksız sevgi; tutku, ihtiras ve birçok tehlikeli duyguyu, beraberinde de problemleri getirir. Ve şimdi o sağlıksız sevgi basketbolumuzun kökünü kazımak üzere. Geçtiğimiz hafta sona eren Beko Basketbol Ligi final serisinde Galatasaray serinin Anadolu yakasındaki son maçına çıkmayarak şampiyonluğu Fenerbahçe’nin kazanmasına yardım etti. Ve dahası, belki de bu iki kulüp gelecekte tamir edilmesi zor bir hasar yarattı. Artık kafalarda 2020 Olimpiyat Oyunları’nı neden Japonya’ya kaybettiğimize dair pek bir şüphe kalmamıştır. Ve hatta içinizde en ufak bir üzüntü bile varsa varın atın o duyguyu gitsin, gitsin ki başka duygulara yer kalsın zira üzülmeyi gerektirecek hiçbir şey yok, çünkü hak edilen hiçbir şey yok. Sporun ana felsefesi mücadele etmektir, şartlar ne olursa olsun durum ne kadar vahim olursa olsun.. O yüzden maratonda 1’inciden saatlerce sonra gelen atlet de alkışlanır, havuzda tek başına kalıp yarışmaya devam eden yüzücü de… Sözler, satırlar aslında ne kadar da gereksiz. Bu ve bunun gibi satırlar yazıldı, yazılıyor ve yazılmaya devam edecek ama sağ duyudan, spordan taraf olanlar hep azınlıkta kalacak. Ya günümüzde yazı yazan kalemler, lafı söyleyen ağızlar eski emsalleri kadar mahir değil, ya da insanımız eskisinden daha bağnaz ve daha holigan. Bunlar işlerin duygusal boyutlarından. Bir de işin ‘business’ tarafı var. Hani bu kulüplerimizi yöneten sıfatındakilerin sahip oldukları ‘businessman’ kişiliklerini kullanmaları gereken taraf. Galatasaray geçtiğimiz sezon Eurolig’de mücadele eden 3 takımdan son 8’e kalabilen tek Türk takımıydı. Bir anlamda en başarılı Türk takımıydı Avrupa’da. Ancak Eurolig, Şampiyonlar Ligi gibi işlemiyor ve takımların lisans süreleri var. Bazı takımlar uzun yıllar boyunca bu sertifikanın sahibi olabiliyorlar Efes Pilsen (Anadolu Efes) ve Ülker (Fenerbahçe Ülker) gibi. Bazı takımlar ise geçici lisansla ya elemelere katılıp ya da o lisansla ana tabloda mücadele edebiliyorlar. Galatasaray bu ‘B’ kategorisinde, o yüzden final serisinde yer almak ya da şampiyon olmak esas önemde değil Eurolig için. Eurolig’in önem verdiği olay bir kulüp olarak ne kadar profesyonelsin, bir lig olarak ne kadar profesyonelsin… Bunlar ışığında lisans yenileme prosedürü gerçekleşiyor. Şimdi şu şartlar altında ne ligimizin bir marka değeri var, ne Galatasaray’ın finale kalmasının ne de Fenerbahçe’nin şampiyon olmasının değeri… Bakalım ‘asalet’ dolu ‘final maçına çıkmama’ kararı veren Galatasaray Yönetimi muhtemel bir lisans yenilememe vakasında nasıl hesap verecek. Neyse ki Galatasaray, 4 Haziran’daki Eurlig toplantısında 2014-15 sezonu için ‘B lisans’ını yeniledi. Ancak “Euroleague Bylaw” isimli Eurolig’in Anayasası sayılan kitapçıkta Disiplin suçu işleyen ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen takımlarla ilgili inisiyatif Eurolig’in elinde olduğuna dair maddeler bulunmakta. Gelelim kazanana(!) şampiyon, Galatasaray’ın maça çıkmama kararının ardından ezeli rakibiyle ‘buluğ çağ’ı düzeyinde basın bildirisi ve tişört mücadelesine giren ve son olarak Fenerbahçe: 4 Galatasaray: 3.5 tişörtü bastıran Fenerbahçe oldu. Sahada mı kim kazandı? Onu biri umursuyor muydu ki!
● Kadınlar: *Billie Jean King (ABD) (Tekler: 6, Çiftler: 10, Karışık çiftler: 4), Martina Navratilova (ABD) (Tekler: 9, Çiftler: 7, Karışık çiftler: 4) - 20 kez
ÜST ÜSTE EN FAZLA KAZANANLAR ● Erkekler: *William Renshaw (Büyük Britanya) - 6 kez. Björn Borg (İsveç), Roger Federer (İsviçre) - 5 kez
● Kadınlar: Martina Navratilova (ABD) - 6 kez, *Suzanne Lenglen (Fransa) - 5 kez
Son 10 yılın kazananları ■ En genç kazananlar Erkekler: Boris Becker (Almanya) (1985) - 17 yaşında Kadınlar: Lottie Dod (Büyük Britanya) (1887) - 15 yaşında ■ En düşük sıradan kazanan Erkekler: Goran Ivanisevic (Hırvatistan) (2001) - Dünya 125’incisiyken Kadınlar: Serena Williams (ABD) (2007) - Dünya 31’incisiyken ■ En fazla maça çıkan Erkekler: *Jean Borotra (Fransa) - 223 maç Kadınlar: Martina Navratilova (ABD) - 326 ■ En fazla kazanan ülkeler Erkekler: Büyük Britanya - 36 kez (*35 + 1) (ilk 1877, son olarak 2013) ABD - 33 kez (*18 + 15) (İlk 1920, son olarak 2000) Kadınlar: ABD - 55 kez (*28 + 27) (İlk 1905, son olarak 2012) Büyük Britanya - 36 kez (*34 + 2) (ilk 1884, son olarak 1977) Not: * Açık dönem (1968 yılında profesyonel tenisçilerin, amatör oyuncularla karşılaşmasına izin verilmesi) öncesinde kazanılan şampiyonluklar dahil.
FB USA şampiyon oldu (NEW YORK- POSTA212) Fenerbahçe USA Takımımız kupalara doymuyor. Geçen hafta New York Eyaleti Long Island Süper Kupasını kazandıktan sonra, bugün de Portekiz Mineola Takımı’nı 3-0 yenerek, şampiyonu oldu. Gelecek ay New York Eyaleti Final Şampiyonluğu oynayacak olan Fenerbahçe USA Takımı’na POSTA212 olarak başarılar dileriz. Brezilya’da devam eden Dünya Kupası’nda ABD-Portekiz’i futbol maçı öncesi Fenerbahçe USA’in Portekizi yenmesi de manidar oldu.
Ramazan özel
25 Haziran 2014 Çarşamba
“Kendimizi iç muhasebeden geçirmeliyiz” (KUNTER AKIRMAK – NEW YORK – POSTA212) Din Hizmetleri Ateşe Vekili Adem Sakarya, kültürümüze 11 ayın sultanı olarak geçen Ramazan ayının Müslümanlar için en önemli aylardan birisi olduğunu, İslam’ın şartlarından olan oruç ve namazın bu ayda ifa edilmesinin bu güzel zamana ayrı bir önem kattığını dile getirdi. Aynı zamanda paylaşma ayı olan Ramazan ayında tutulan oruç vesilesiyle insanların içindeki yardımlaşma ve gözetme duygusunun daha da olgunlaşacağına vurgu yapan Sakarya şöyle konuştu: “Kur'an-ı Kerim’in inmeye başladığı gün olarak kabul edilen Kadir gecesinin de içinde bulunmasıyla Ramazan ayı ibadetlerin en yoğun şekilde yaşandığı bir zaman dilimidir. Allah’a ve insa-
noğluna karşı olan sorumluluklarımızı bir daha gözden geçirerek Allah'a karşı güzel bir kul olmanın yollarını keşfettiğimiz bu ay da kendimizi iç muhasebeden geçirmeliyiz. Bu duygularla birlikte tüm Müslümanların Ramazan ayını, sağlıklı, huzurlu, mutlu geçirmesini; barış ve dostluklara vesile olmasını temenni ederim”
Sunnyside’de Ramazan Çadırı NEW YORK – POSTA212 Türk Kültür Merkezinin bu yıl 10'unsunu düzenleyeceği geleneksel New York Ramazan Çadırı Etkinliği, her dinden insanı bir araya getirmeyi amaçlıyor. Aile ve dostluk bağlarının güçlendirilmesinin yanı sıra Türk ve Ramazan kültürünün tanıtılacağı büyük etkinlikte günde ortalama 1000 kişiye iftar yemeği vermeyi amaçlayan programda Türk gönüllüler çalışacak. Sufi sanatçısı olan Amir Vahab'ın da sahne alacağı etkinlik 28-29 Haziran’da Queens, Sunnyside'de gerçekleşecek.
Emlak
25 Haziran 2014 Çarşamba
Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
emlak sohbetleri
www.emlaksohbetleri.com
işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz.
e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com
ABD
Washington
İstanbul Kağıthane
Kağıthane 7000’de 380 bin liraya daire Genyap tarafından İstanbul Kağıthane’de konumlandırılan Kağıthane 7000 projesinde daire fiyatları 380 bin liradan başlıyor İSTANBUL - POSTA212
K
ağıthane’ nin merkezinde konumlanan proje 8 blokta toplam 122 adet daireden oluşuyor. 90 m2 ile 260 m2 arasında değişen 2+1 ve 3+1 normal daire tiplerinin dışında 3+1, 4+1 ve 5+1 olmak üzere dubleks daireler bulunuyor. Dairelerde ankastre ocak, fırın, davlumbaz, bulaşık makinesi ve mikrodalga fırın standart-
lar içerisinde bulunuyor. CAZİP ÖDEME SEÇENEKLERİ… Genyap güvencesi ile satışa sunulan proje, 380.000 TL'den başlayan fiyatlarla sunuluyor. Haziran 2016 tarihinde teslim edilecek projede geliştirilen ödeme sistemi ile anlaşmalı bankalardan piyasa koşullarının çok altında kredi kullanmak mümkün. 24 ay sıfır vade farkı
olanağının dışında 120 aya kadar vadelerde de sadece 0,69 vade farkı oranı ile yatırımcılara oldukça cazip bir fırsat sunuyor. KONFOR YANI BAŞINIZDA… Aileler için tasarlanan Kağıthane 7000 projesi geniş ve konforlu dairelerini sosyal yaşamla hiçbir ayrıntıyı göz ardı etmeden buluşturuyor. 1600 m2 fitness salonunun yanı sıra 3300 m2 doğa ile iç içe muhteşem
bahçesi ile de huzur dolu bir yaşamın kapılarını aralıyor. Güvenlik hizmeti konusunda uzman ekibiyle sürekli ve etkin koruma altında olan Kağıthane 7000 projesinde, bay ve bayanlar için ayrı ayrı tasarlanan kapalı havuzlar, fitness salonları ve saunaların yanı sıra çocuk oyun parkı, kafeterya gibi bir çok alanı içerisinde barındıran sosyal tesisleri ile geniş bir alanda hizmet verecek.
YAKIN ÇEVRE Kağıthane 7000, Kağıthane’ nin tam merkezinde vadinin eşsiz manzarasına sahip bir lokasyonda. E-5 ve E-6 ‘ nın tam ortasında bulunan proje, şehir merkezinin önemli noktaları olan Mecidiyeköy, Şişli, Levent, Maslak, İstanbul Boğazı’ na ve ana arterlere çıkmadan tüneller aracılığıyla Taksim’e ulaşım imkanı olan bir lokasyonda www.kağıthane7000.com
2 bin lira peşinatla daire sahibi olun Ortadoğu Grup tarafından İstanbul Sancaktepe’de hayata geçirilen Resim İstanbul projesi ‘Bu kadarını ancak babanız yapar’ sloganıyla yeni bir kampanya başlattı İSTANBUL - POSTA212
İstanbul
O
rtadoğu Grup tarafından Sancaktepe’de hayata geçirilen Resim İstanbul projesinin uzun zamandır merakla beklenen kampanyasının detayları belli oldu. 15 Haziran Babalar Günü’nde Ortadoğu Grup İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Mehmet Gür ile yönetim kurulu üyelerinin satış ofisinde ziyaretçilerle bizzat görüşerek açıkladıkları kampanya “Bu kadarını ancak babanız yapar” adını taşıyor. Bu yıla damgasını vuracak olan kampanya ev sahibi olmak isteyenler için büyük avantajlar içeriyor. Kampanya hakkında bilgi veren Ortadoğu Grup İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Mehmet Gür, kampanya kapsamında daire tipine göre belirlenmiş çok düşük tutarlarda peşinat alındığını belirtti. Gür, projede daire peşinat fiyatlarının 1+1’lerde 2.000 lira, 2+1’lerde 4.000 lira, 3+1’lerde 5.000 lira ve 4+1’lerde 10.000 lira olduğunu açıkladı. TESLİME KADAR ÇOK DÜŞÜK TAKSİT Düşük tutarda peşinatın yanı sıra teslime kadar aylık taksit ödemelerinin de ev sahibi olmak isteyenleri rahatsız etmeyecek seviyede tutulduğunu belirten Gür, kampanyanın özellikle kiracılar için büyük avantaj sağladığının altını çizdi. Mehmet Gür, kampanyanın teslime kadar ödenecek aylık taksitlerinin çok düşük olması sayesinde kiracıların
Sancaktepe
Ortadoğu Grup İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Mehmet Gür
rahatlıkla hem kiralarını ödeyip hem de satın aldıkları evin taksitlerini ödeme imkanına sahip olabileceğini anlattı. Projede daire tiplerine göre teslime kadar ödenecek aylık taksitlerin 1+1 daireler için aylık 784 lira olduğunu söyleyen Gür, 2+1 daireler için aylık 1.223 lira, 3+1 daireler için aylık 1.756 lira ve 4+1 daireler için ise aylık 2.558 lira olduğunu açıkladı. BANKA KREDİ ÖDEMESİ TESLİMDEN SONRA Kampanyadan yararlanıp projeden daire almak isteyenle-
rin, daire bedelinin kalan kısmını banka kredisi kullanarak ödeyebileceğini belirten Gür, burada da sağladıkları avantaj sayesinde, daire sakinlerinin banka kredi ödemelerine dairelerini teslim aldıktan sonra başlayacaklarını söyledi. VADE FARKI YOK Kampanyanın en önemli özelliklerinden birinin de vade farkı uygulamasının olmaması olduğunu ifade eden Mehmet Gür, kampanyada daire tiplerine göre fiyatların 1+1 dairelerde 235 bin 250 lira, 2+1 dairelerde 366 bin
750 lira, 3+1 dairelerde 526 bin 800 lira ve 4+1 dairelerde de 767 bin 450 lira olduğunu açıkladı. Kampanya kapsamında 235 bin 250 liradan satışa sunulan 1+1 daireye 2 bin lira peşinat vererek sahip olunabileceğini açıklayan Gür, “Daire sahibi teslime kadarki 18 ay boyunca aylık 784 lira taksit ödüyor. Kampanya kapsamında ayrıca peşin ödemelerde yüzde 10 indirim imkanı sunuyoruz. Uygun şartlarda ev sahibi olmak isteyen herkesi kampanyadan yararlanmaya bekliyoruz” diye konuştu.
ŞEHRİN İÇİNDE KARMAŞANIN DIŞINDA Resim İstanbul’un daire sakinlerine sunduğu imkanlar nedeniyle İstanbul’un Anadolu yakasının en iddialı projelerinden biri olarak gösterildiğini belirten Gür, “Projemiz, Sancaktepe’de 28 blokta 1.310 daireden oluşuyor. 81 bin 433 metrekare arazi üzerinde inşa edilen Resim İstanbul şehrin yoğun stresinden arınmak isteyenler için doğayla iç içe bir yaşam sunuyor” dedi. Mehmet Gür’ün verdiği bilgiye göre Aydos Ormanı’na komşu olan Resim İstanbul’un yüzde 81.3’ü açık alanlardan oluşurken, muhteşem peyzajı da daire sakinlerine keyifli bir yaşamın kapılarını aralıyor. Sosyal alanlarıyla da fark yaratan projede dinlenme locaları, pergolalar, tenis kortu, açık-kapalı yüzme havuzu, bisiklet ve yürüyüş yolları ile çocuk oyun parkları ve tematik bahçeler Resim İstanbul sakinlerini bekliyor. Projede yer alan kapalı sosyal tesiste de kapalı havuzun yanı sıra hamam, sauna, buhar odası, fitness center, kapalı basketbol sahası, squash salonu, davet salonu, kapalı çocuk oyun alanı, cep sineması, açık hava sineması ve faaliyet odaları yer alıyor. Sancaktepe’de inşa edilen Resim İstanbul, eşsiz lokasyonuyla dikkat çekiyor. Anadolu yakasının kalbinde Samandıra - Kartal bağlantı yolu üzerinde yer alan Resim İstanbul, Ataşehir Finans Merkezi’ne, Sabiha Gökçen Havalimanı’na ve Kartal sahiline 10 dakika uzaklıkta bulunuyor.
ABD emlak piyasasından kötü haber (İLHAN TANIR - WASHINGTON DC - POSTA212) The Mortgage Bankers Association’a göre (MBA), 2014’de yeni ve hazırdaki evlerin satışının 5.28 milyon olması bekleniyor. Bu sayı, bir önceki yıla göre yüzde 4.1’lik bir düşüş demek. Bu da, son dört yıl içindeki ilk düşüş olarak kayda geçebilir. MBA’nin tahminlerinin bu şekilde düşmesinin nedeni olarak, ev fiyatlarının beklenenden daha hızlı yükselmesi olarak kabul ediliyor. Buna karşılık, ekonominin bu artan fiyatlara karşılık yeteri derecede üst düzeyde maaş ödenen istihdamı yaratamaması. Bloomberg’e konuşan Global Hunter Securities adlı şirketin tüketim stratejisti Richard Hastings’e göre, tüketiciler, ev piyasasındaki hızlı yükselişe ayak uyduramıyor. Hazırda bulunan ev piyasasında bir yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 11.5 olarak kaydedildi. Bu yıl ise ev fiyatlarının yüzde 5.6 kadar yükselmesi bekleniyor.
İstanbul Esenyurt
Nlogo İstanbul’un ilk etabında yüzde 80’lik satış (İSTANBUL - POSTA212) Özyurtlar İnşaat’ın Esenyurt’ta yapımına başladığı ve Mayıs ayında satışa çıkardığı Nlogo İstanbul projesi büyük ilgi görüyor. 850 dairenin yüzde 80’inin kısa sürede satıldığı projede 1+0 dairelerin fiyatı 89 bin lira. Özyurtlar Şirketler Grubu Başkanı Tamer Özyurt, “Diğer dairelerin de kısa sürede sahibini bulacağına inanıyoruz. Hem ev sahibi olmak hem de daha yapım aşamasındayken kazanmak isteyen herkesi projemizi görmeye bekliyoruz” dedi. Tamer Özyurt’un verdiği bilgiye göre Nlogo İstanbul, 7 blokta 2 bin 550 daire ve 59 dükkandan oluşuyor. Üç etaptan oluşan projenin her etabında 850 daire bulunuyor. Projede 1+0’dan 3+1’e farklı tip ve büyüklüklerde daireler yer alıyor. Nlogo İstanbul’da 1+0 daireler 89 bin liradan, 1+1 daireler 139 bin liradan, 2+1 daireler 239 bin liradan ve 3+1 dairelerse 269 bin liradan satışa sunuluyor. Farklı ödeme alternatifleriyle konut alıcısına ödemede kolaylık sağlanıyor. Nlogo İstanbul’da daire bedelinin yüzde 30’unu peşin verenler kalanı için 120 ay banka kredisi kullanabiliyor.
24 AYDA TESLİM Mayıs’ta temeli atılan Nlogo İstanbul’un 24 ay sonra teslim edilmesi planlanıyor. Projede çocuk oyun alanları, süs havuzları, rekreasyon alanları, yürüyüş parkurları, basketbol sahası, açık-kapalı yüzme havuzu, sinema salonu, Türk hamamı, sauna, spor salonu, lobi-cafe bar, kapalı bölümde çocuk oyun alanı ve fitness center bulunuyor. 24 saat güvenlik hizmetinin yanı sıra ve açık-kapalı otopark alanları da yer alıyor.
TEMA WORLD’E 5 DAKİKA UZAKLIKTA Esenyurt’un merkezinde hayata geçirilen Nlogo İstanbul, metrobüs, toplu taşıma araçları, E5 ve TEM otoyolu üzerinde yer alıyor. Proje Tema World’e 5 dakika, Tüyap Fuar Merkezi’ne 10 dakika, Atatürk Havaalanı’na ise 15 dakika uzaklıkta bulunuyor. Nlogo İstanbul, Akbatı AVM’ye, Torium AVM’ye, Marmarapark AVM’ye, 5M Migros’a, Real Hipermarket ile Bauhaus ve Koçtaş Yapımarket’e 5 dakika mesafede yer alıyor.
Tatil
25 Haziran 2014 Çarşamba
İstanbul çevresindeki gizli cennet: Ağva Yoğun iş temposunda çalışınca uzun tatil yapmak sadece hayal oluyor. Ama şehrin hemen dibinde öyle yerler var ki, iki günlük kaçamak iki haftalık tatille aynı etkiyi yaratıyor
FİGEN ONUR YOLLARDA
B
azen öyle zamanlar olur ki, işler üst üste yığılır. Toplantı trafiği, iş seyahatleri, gündemin yoğunluğu derken hafta sonu bile tatil fırsatı olmaz. Aslında tatil için illa da güney sahillerine inmeye gerek yok. Denize, göle kıyısı olan yerlerde de gayet güzel tatil yapılabilir. Mesela, İstanbul’un dibinde öyle yerler var ki, uzun bir tatil yerine bir hafta sonu kaçamağıyla, haftanın yorgunluğunu üstünüzden silkeleyebilirsiniz. Tabii ki bir haftalık tatilin yerini tutmaz ama yine de tatil tatildir. İLLA MOTOSİKLET Geçenlerde Amerika’dan misafirlerim geldi, İstanbul’da birkaç toplantıya katılıp sonra güneye kaçma planları vardı. Ancak hem Türkiye’de okulların kapanması hem de yaz tatilinin başlaması nedeniyle uçaklarda yer bulmak neredeyse imkansız, önceden yer ayırtmak gerek. “Eh ne yapalım İstanbul içinde gezeriz” dediler. “Durun” dedim. İstanbul çevresinde de güney bölgelerini aratmayacak yerler var. Tek arabaya bu kadar kişi nasıl sığacağız hesabı yaparken benim motoruma bakıp “Hayır motorla gidelim” demezler mi? Benim matematik iyice karıştı. Meğerse motor kiralamak istemişler. Aradım sordum ve kiralık motor buldum. Malzemeleri hazırlayıp cumartesi sabah güneşin doğuşuyla yola çıktık. İlk durağımız Avrupa yakasında Garipçe köyü. Osmanlı döneminde kalma bu küçük balıkçı köyü son yıllarda Pazar kahvaltılarının popüler mekanlarından biri haline geldi. Kalabalık bastırmadan serpme köy kahvaltımızı yaptıktan sonra motorlara atlayıp yola devam ediyoruz. Hafta sonu ve erken saatler olduğu için yollar bomboş, ben dahil 5 motosiklet, sessizliği yararak gidiyoruz. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçip, Asya kıtasında yolculuğumuza devam ediyoruz. Amerikalı ekip aynı gün iki kıta arasında yolculuk yapmaktan son derece mutlu… Köprünün hem girişinde hem çıkışında durulup bol bol resim çekiliyor.
TÜRKİYE’DEKİ POLONYA İlk hedefimiz Polenezköy. Kahvaltı sırasında Polonyalıların kurduğu köyden bahsetmiştim. Demez olaydım, öğle yemeğine orada yemeye karar verdik. Otobandan çıktıktan sonra geçtiğimiz yollar şahaneydi. Garipçe’den Polonezköy’e yolumuz 1 saat bile sürmemişti. Yüz yıllık evler, birçok piknik alanı ve kendin pişir kendin ye tarzı yer var. Her yerden nefis mangal kokuları yükseliyor. Kahvaltıdan yeni kalktık demeden biz de gözümüze kestirdiğimiz bir yerde mola verdik. Kırım harbinden kaçan Polonyalı siyasi göçmenlerin, Osmanlı himayesine sığınarak kurdukları bu köyün ilk sakinleri subaylar, yazarlar ve asiller. İşin içine tarih girince, bu doğa harikası yer insanın gözüne biraz da fantastik gözüküyor. Köyde 1938 yılına kadar sadece Polonyalılar yaşadı, bu tarihten sonra Türklerin de yerleşmesine izin verildi. Günümüzde Polonezköy’de yaklaşık olarak bin Polonyalı yaşıyor ve bunlar arasında 40-50 kişinin düzgün Lehçe konuşmaktadır. Polonezköy’de her yıl haziran ayında, Polonya ile olan bağlarını vurgulayan Polonezköy festivali düzenlenmektedir. Bir diğer adı da kiraz festivali... Geleneksel kıyafetleriyle Polonya’dan gelen ekipler eğlenceli gösteriler sunuyor. Başta Atatürk olmak üzere birçok siyasetçinin, sanatçının ziyaret ettiği köy aslında Avrupada’da oldukça meşhur. Tarih konuşurken, molamız uzun bir öğle yemeğine dönüştü. Polonezköy’de birçok konaklama tesisi var. Bir ara geceyi burada geçirmeyi düşündük ama hedefimiz denize ulaşmaktı. Köyü gezdik, Zofia Teyze'nin Anı Evi, Tarihi Köy Kilisesi, Kültür Evi’ni kapsayan hızlı bir turdan sonra tekrar motorlara atlayıp yola devam ettik. DENİZİ GÖRDÜK: ŞİLE Polonezköy-Şile arası yaklaşık 50 kilometre. Bizim “Dur, kalk, resim çek, bir çay içelim” molalarıyla yol 1.5 saatte bitti. Güneş etkisini daha tam yitirmemişti ve biz kendimizi serin sulara atmıştık bile. Sanki 10 gündür yollardaymış gibi hissettik oysa daha 10 saat olmamıştı bile. Şile’ye kadar gelip de balık yemeden olmaz dedik ve kendimizi bir otele atıp, üzerimizi gece için değiştirdikten sonra Liman’a doğru yollandık. Karadeniz geceleri serin olur. Şile’de deniz kenarında akşam yemeği yiyecekseniz yanınızda mutlaka sizi ısıtacak ceket, şal bir şeyler bulundurun. Şile’deki restoranlarda her mevsim taze balık bulunuyor. Yanında karides güveç, kalamar tava, iskorpit güveç, çoban salatası ve birbirinden güzel mezeler. Ve kapanışta fırında helva… Sanki günlerdir tatildeydik, iş güç aklımızdan uçmuş gitmiş. Aslında Şile’nin tarihi oldukça eskilere gidiyor, MÖ 7. yıla kadar… İsmini Yaban çiçeğinden almış olan Şile’yi P itinler kurmuş, bölgede Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlılardan kalan zengin tarihi eseler bulunur. Hal böyle olunca sabah erken-
den kalkıp bu yerleri gezmek gerekiyordu. Sabah güzel bir kahvaltıdan sonra yola koyulduk. Fransızların tasarımı olan ve bugün müze olarak kullanılan Şile Feneri’ne uğradık. 1859 yılında yapılan fener, deniz seviyesinden 60 metre yükseklikteki kayalıklar üzerinde 110 cm. kalınlığında kule şeklinde inşa edilmiş. 20 deniz mili görüş mesafesine sahipmiş. Oradan, Ocaklı Ada Kalesi’ne geçtik. Kaleyi Cenevizlilerin inşa etmiş, Osmanlılar tarafından kullanılmış. 100 metrekare genişliğinde ve 12 metre yüksekliğindeki kale, denizden gelecek saldırılara karşı gözetleme noktasıymış. Hedef Ağva, ama biz yine fotoğraf ve çay molalarıyla devam ediyoruz. AĞVA’DAKİ AĞAÇ EVLER Deniz kenarındaki konaklama yerimize ulaştığımızda internetten beğenip yer ayırttığımız ağaç evlerimize yerleştik. Ağaçların arasında tamamen kütükten yapılmış kulübeler İstanbul değil, bambaşka bir ülkede yaşıyormuş izlenimi veriyor. Odalarda şömine bile var. Burası aslında romantik tatil yapmak isteyenlere göre… Kışın da tatil yapılacak yerler listemize ekleyip kendimizi kumsala attık. Bütün gün deniz ve güneşin tadını çıkardıktan sonra hamaklarda hafif şekerleme bile yaptık. Kitap okumaya bile fırsat bul-
duk. Tabii bir yandan da akşam planları yemeği planları yapıyorduk. Çevrede birçok küçük balıkçı lokantası var. Herkes Pazar akşamı İstanbul’a dönüyor, Ağva bize kaldı. Sahil restoranlarından birine gittik yine. Gece yorgunluktan nasıl uyuduğumu bile hatırlamıyorum ama sabah gözümü açtığımda ilk aklıma gelen “Yaşasın köy kahvaltısı” oldu. Deniz manzaralı muhteşem bir sabah kahvaltısının ardından istemeye istemeye eşyalarımızı toplayıp motorlara atladık. İki günlük yolculuğumuzun dönüşü sadece 2 saat sürdü. Giderken motosiklet kullanmaktan hiç yorulmamıştım ama nedense dönüş yolculuğu sanki daha uzun geldi. İstanbul’a vardığımızda iki hafta tatil yapmış kadar hissediyorduk kendimizi.
Not: Biz kalabalık grup olarak gırgır şamata yaptık ama size tavsiyem, sevgilinizi, eşinizi alıp bir hafta sonu mutlaka Şile veya Ağva’ya gidin. Hatta İş için İstanbul’a giderseniz, bir günlüğüne olsun şehirden kaçıp küçük bir mola verin.
Kültür Sanat & Etkinlikler
VİZYON
HAFTANIN FİLMLERİ
25 Haziran 2014 Çarşamba
HALDUN AR
MAĞAN
Nurdan Yüzbaşıoğlu
nurdanusa@gmail.com
Valizi kim hazırlayacak?
Y BEGIN AGAIN Üniversiteden beri sevgili olan Gretta (Keira Knightley) ve Dave (Adam Levine) aynı zamanda şarkı yazarlığı yapmaktadır ve hayallerini gerçekleştirmek için New York’a yerleşirler. Dave, New York’ta şöhrete ve ilgiye kapılır ve hayalleri için Gretta’yı yalnız başına bırakır, ayrılırlar. İnişler ve çıkışlar yaşayan Gretta’nın hayatı bu ayrılığın ardından yapımcı olan Dan (Mark Ruffalo) tanışmasıyla değişecektir. East Village’da bir şarkı söylerken Gretta’yı fark eden ve sesinden büyülenen Dan, bu yeteneği değerlendirmeye karar verir ve New York’ta eğlenceli bir serüven başlar! Vizyon tarihi: 27 Haziran
TRANSFORMERS: AGE OF EXTINCTION
Transformers 4 ‘de Chicago’da yaşanan savaşın ardından Autobotlar Nest’in yarıdımıyla Desepticonları öldürmeye devam etmektedirler. Megatron’un ölmesi ve Cybertron gezegeninin ağır hasar almasının ardından Skyquake bir asteroit parçası sayesinde ölen Deception’ları yeniden hayata döndürmektedir. Megatron’un ölmesi ve Cybertron’un da ağır bir şekilde hasar görmesiyle birlikte Deception’ların kontrolü Skyquake’e kalmıştır. Skyquake’in Trypticon’ı tasarlamalarıyla birlikte dünyada tehdit oluşturmaya başlamıştır ve kontrol edilemez hale gelmiştir. Autobot’lar ve NEST dünyayı olası bir kaostan kurtarabilmek, bu düşmana karşı koymam için geç olmadan Deception’ları durdurmak zorundadır. Ve özgürlük ile kölelik arasında savaş başlayacaktır. Vizyon tarihi: 27 Haziran
WALK OF SHAME
Los Angeles’ta yaşayan ve sıradan bir haber spikeri olan Megan, nişanlısının kendisini terk etmesi ve beklediği terfi haberinin gelmemesi sonrasında hayal kırıklığı yaşar ve mutsuzdur. Yakın arkadaşları kafasını dağıtabilmesi için çılgın bir parti düzenlerler. Megan, alkolün dozunu ayarlayamaz ve partideki barmen Gordon’la flört etmeye başlar. Megan uyandığında kendini Gordon’ın evinde bulur. Yaşadığı bu tek gecelik ilişkinin ardından telefonu, parası ve kimliğinin olmadığnı fark eder! Hayalini kurduğu terfinin haberi gelir, fakat hayatındaki en önemli iş görüşmesine yetişebilmek için yalnızca sekiz saati kalmıştır! Başrollerini Elizabeth Banks, James Marsden ve Gillian Jacobs’ın paylaştığı film izleyenleri çok güldürecek! Vizyon tarihi: 27 Haziran
aşasın sonunda yaz tatili ile ilgili konuşmalar başladı her yerde. Sohbetlerimizin konusu kim nereye ne zaman gidiyor? buluşma ihtimalimiz var mı? Ne kadar kalınacak? Gibi konular oldu ki değmeyin keyfimize. Herkes pek bir mutlu pek heyecanlı. Tatilin illa ki pahalı tatil yöreleri ateş pahası otellerde olmasına da gerek yok. Başka şehirlerdeki aile fertlerinin ziyaretleri, küçük tatil kasabalarındaki minik pansiyonlar da mutlu bir tatil geçirmek için ideal yerler. Önemli olan nereye kaça gittiğiniz değil sevdiğiniz insanlarla sağlıklı mutlu güzel günler geçirebilmek. Her nereye gidiyor olursanız olun sonuçta bir valiz hazırlayacaksınız kaçarı yok. Bu valizi hazırlarken de muhakkak bir şey unuturum endişesi sarar insanı. Çok fazla seyahat eden birisi olduğumdan zamanla çok profesyonel bir valiz hazırlayıcısı olduğumu fark etmiş bulunmaktayım. Bu yüzden naçizane bazı önerilerde bulunmak istiyorum. Gittiğiniz yerde valizi açtığınızda pek çok gereksiz şeyi boş yere taşıyıp aslında en gerekli bazı şeyleri unuttuğunuzu görmek nasıl sinir bozucudur tahmin ediyorum. Buna engel olmak için valizinizi planlı programlı bir şekilde hazırlamakta fayda var. Önceden yapmış olduğunuz liste doğrultusunda hazırlık yaparsanız madde madde kontrol imkanınız olur, önemli birşey unutma olasılığınız sıfırlanır böylece. Bir kere bu işi sakın olaki son güne bırakmayın. Birkaç gün önceden açın valizinizi ( valizlerinizi ) odanın bir köşesine, adım adım hazırlamaya başlayın. Böylece son gün bir kere daha kontrol etme şansınız olur. Eminim pek
çok değişiklik yapacaksınızdır. Her alacağınız parça için buna gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını sorgulayın. Valize önce olmazsa olmaz eşyaları yerleştirin yer kalırsa bir iki parça daha ekleyebilirsiniz. Kıyafetleri çok düzgün katlayarak hatta uzunlamasına koyarak daha çok yer edinebilirsiniz. Valizin içindeki küçük yan cepleri değerlendirmeyi unutmayın pek çok ıvır zıvırı ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır. Kozmetik ürünleri için seyahat boyu olanları tercih edin veya boş, seyahat için satılan şişelerden alıp onlara doldurun, büyük şişe/ kutu taşımaktan kurtulursunuz. En üste ilk önce kullanacağınız eşyalarınızı koyun, acil durumda tüm valizi boşaltmadan alabilesiniz. Ayakkabıları en üste koyarsanız daha az yer tutarlar. İnce terlik sandalet gibi şeyleri ince bez torbalara koyarak yanlara diklemesine de koyabilirsiniz.. Tshirt, triko, şort gibi rulo yapılabilecek şeyleri aralardaki boşluklara yerleştirerek daha fazla eşya sığdırma şansınız olabilir. Vakumlu paketlerle de pek çok eşyayı az yer tutacak şekilde hazırlayabilirsiniz. Kıyafetleri birbirine yakın stillerde ve kombinlenebilecek tarzda seçerseniz daha az kıyafetle daha fazla gün geçirebilirsiniz. Taki, ilaç, para, önemli döküman gibi önemli ve değerli şeyleri el çantanızda taşımaya özen gösterin. Valizinize akacak, kırılacak, boyayacak hiçbirşey koymayın. Cam şişeyle birşey taşıyacaksanız mutlaka ayrı bir paket yapın, veya çok iyi sarıp sarmalayın. Şimdilik bu kadar, gelip valizinizi hazırlamış kadar oldum sanırım.
D-Hotel Maris Doğuş Grubu’nun yedi ana faaliyet alanından biri olan turizm alanındaki yatırımlarına bir yenisi daha eklendi. Doğuş Grubu’nun altıncı oteli Datça Yarımadası Hisarönü koyunda bulunan 200 odalı D-Hotel Maris yaklaşık 2 yıl önce hizmete açıldı. Singapurlu mimarlık firması SCDA ile Türk mimarlık firması Midek/Mingü imzalı tasarım, Doğu’nun egzotikliğini Batı’nın modernliği ile birleştirmiş ve minimalisteklektik bir tasarım çıkmış ortaya. Mimar Hasan Mingü masaüstü kitaplarına kadar her detay üzerinde titizlikle çalışmış. Dünyanın sayılı metropollerinde hizmet veren ünlü Japon mutfağı temsilcisi Zuma ve dillere destan Nusr-et ise restoranlardan sadece ikisi. Mısırdan getirilen tonlarca beyaz kumlu plajları ise Maldivleri dahi gölgede bırakacak kadar güzel. Özellikle balayı çiftlerinin tercih ettiği yetişkinlere yönelik kurgusu nedeniyle otelde 12 yaşın altındaki çocuklar kabul edilemiyor ne yazık ki. D-Hotel Maris bütün bir yıl açık kalma-
sı planlanan bir spa merkezi için ESPA zinciriyle anlaşmış. Tuvalet kağıdı kalitesinin dahi en üst seviyede olduğu bu otelde haliyle fiyatlarda en üst seviyede. Oda fiyatlarının yanı sıra ünlü restoranları da bir o kadar yüksek fiyatlı. Tamamen üst gelir grubuna hitap eden D-Hotel Maris’de tek bir kusur var, kat hizmetlilerinin yüksek volüm bağırış çığırışları. Sabahları odanızdan “abla senin oda bittimi, fazla deterjanın var mı” gibi sesleri duymanız mümkün. Kapınızı açtığınızda sesler hiç olmamış gibi kesiliyor ancak koridora yayılmış olan temizlik malzemeleri hayali sesler duymadığınızın ispatı. Bu seviyedeki otellerin dünyadaki benzerlerinde kat hizmetlilerinin bırak sesini duymayı görmeniz bile hemen hemen imkansızdır. Neyse bu kadar kusur kadı kızında da olur diyoruz ve D-Hotel Maris için para biriktirmeye başlıyoruz.
Genographic projesi Kimsiniz siz? Hiç genetik özelliklerinizin nereden geldiğini merak ettiniz mi? Yedi yıl önce National Geographic tarafından başlatılan ‘genom’ projesi ile birlikte insanoğlunun gen haritası çıkarıldı ve bugün artık milletlerin akrabalık ilişkilerini belirleyecek yeterli bilgiye sahip durumdayız. Nedir bu ‘genom’ projesi diyorsanız açıklayayım; National Geographic ve IBM’in yürüttüğü ‘’The Genographic Project’’ ile ‘’İnsanoğlunun Aile Ağacı’’ çıkarılıp, günümüzde yaşayan insanların kökeninin nereden geldiği ve nerede yaşayıp dünyaya yayıldıkları araştırılıyor. Genetik uzmanı Dr. Spencer Wells başkanlığında yürütülen ‘’Genographic Projesi’’ ile dünya üzerindeki pek çok gönüllü kişiden DNA örneği toplanıyor. Hedef, insanlığın kesin olarak nereden yayılmaya başladığını ortaya çıkarmak. Bu proje için bağışlanan DNA örnekleri, özel la-
boratuvarlarda ve bilgisayarlar yardımıyla analiz ediliyor. Yeni eklenen DNA örnekleriyle, proje her geçen gün genişliyor. Projeye katılmak isterseniz, ‘’genographic.nationalgeographic.com’’ adresindeki internet sitesine girip, 99 dolar ve kargo ücreti karşılığında DNA toplama kiti satın alıyorsunuz. Kit içinde gelen aparatı ağız içerisine sürerek DNA örneği elde ediyor ve özel saklayıcı içine koyduğunuz örneği laboratuvara geri gönderiyorsunuz. Sonucu öğrenmek için kitte yazılı, kişiye özel kimlik numarasıyla internet sitesinden giriyorsunuz. Sonuçlarda, kişinin atalarının binlerce yıllık göç serüveni ve nerelerde yaşadıkları hakkında bilgiler bulunuyor. Her insan geçmişinde iyi ve havalı birşey olmak ister, bu analiz sonucunda yamyam veya buna benzer fena birşey de çıkmak mümkün. Hazır hissetmeyenler hiç bu işlere girişmesin.
NEW YORK’TA etkinlikleri
Vincent Fecteau Heykel galerisi SERGİ Vincent Fecteau lastik bantları, ataçları, ceviz kabuklarını, şeker çubuklarını , kestiği dergi ve katologları birleştirerek heykele dönüştürüyor. Soluk renklere boyadığı bu eşsiz heykelleri genelde kavisli, çizgisel ve soyut formlardan oluşuyor. Address: Chelsea, 523 W 24th St 28 Haziran Cumartesi, 11:00 AM
NYC Pride March ETKİNLİK Görünebilir ve duyulabilir olmak için bir şans! Gay, lezbiyen, biseksüel ve translar için düzenlenen bu eğlence dolu onur yürüyüşüne katılarak, hem onların haklı mücadelesine destek olabilir, hem de eğlenebilirsiniz! Her yıl, bir milyondan fazla kişinin katıldığı yürüyüş; tuhaf kostümlerle, danslarla, göz kamaştırıcı performanslarla Fifth Avenue’dan Greenwich Village’e kadar sürecek. 29 Haziran, Pazar
GERTRUDE STEIN SAINTS! OYUN Gertrude Stein, Amerikan dilinin sesini yazmak için yola çıktı. Daha sonra Tiyatro Plastique bu fikri daha başka bir aşamaya taşıdı ve Gertrude Stein; rap, country, rock ‘n’ roll, gospel, berber, kovboy, caz gibi müzik türlerini kullanarak harika bir şova
West Village Musical Theatre Festival 2014 MÜZİKAL FESTİVAL Amerika’nın en büyük kısa müzikal tiyatro festivali olan ve dördüncüsü düzenlenen West Village Musical Theatre Festival 5-6 ve 15 dakikadan oluşan 25 yeni müzikale ev sahipliği yapacak. Billet fiyatları 20 dolarla, 25 dolar arasında değişiyor. Sizin seçeceğiniz 4 oyun için ise özel bilet fiyat 75 dolar. 27 Haziran Cuma- 28 Haziran Cumartesi Adres: The Players Theatre (Btwn Bleecker ve West 3rd) Web: http://www.wvmtf.com/
dönüştürdü. Ödülü kazanmış ve eleştirmenlerden övgüler almış bu oyunu müzik dinlemeyi sevenlerin kaçırmaması tavsiye edilir. 28 Haziran, Cumartesi Adres: Abrons Arts Center, 466 Grand St. Saat: 8PM Fiyat: 20$/ öğrenci:15$
Tasarımda muhteşem şov A
merika’nın en büyük tasarı şovu olarak bilinen ve piyasaya yeni çıkacak birçok özel ürünün tanıtıldığı Dwell on Design Şovu, Los Angeles Convention Center’da yapıldı. Beş farklı tasarım kategorisinde 2 binin üzerinde
www.posta212.com
tasarım parçasının tanıtıldığı şova 350 firma katıldı. Musluk görünümüyle dikkat çeken ve içmek istediğiniz kahve türünü belirleyip iPhone’unuzdan seçerek, süt ve şekeri istediginiz miktarda gram olarak ayarladıktan sonra içeceğinizi 25 saniye
• YIL 2 • SAYI 58
içinde hazırlayan akıllı tasarım Top Brewer kahve muslukları ve Japon tasarımcı Nendo tarafindan Axor için geliştirilen WaterDream lamba duşları dikkat çeken ürünler oldu. LOS ANGELES - AA Mintaha Neslihan Eroğlu
25 Haziran 2014 Çarşamba
Arabası da kendi gibi Kortların seksi raketi Maria Sharapova sert ve hızlı servisleriyle de ünlü. Ama aldığı son otomobil kendi servislerinin hızını bile geride bırakıyor
NEW YORK - POSTA212
T
enis’in kraliçesiunvanını alan ve servislerinde saatte 160 kilometre hıza ulaşan Sharapova'nın parti otomobili, kendisinden de hız-
lı. Wimbledon öncesi partiye efsane Formula 1 pilotlarından Max Webber ile katılan başarılı raket, geceye 700 bin poundluk (yaklaşık 2 milyon 600 bin Türk lirası) Porsche marka dünyanın en hızlı ara-
basıyla geldi. Londra'da düzenlenen partiye katılan son Fransız Açık Tenis Turnuvası Şampiyonu Sharapova'nın Porsche‘si, aynı zamanda en az çevre kirliliği yaratan otomobil.
En seksi kadınlar ve erkekler hangi ülkede? Bu yaz dünyanın en seksi kadınlarının ya da erkeklerinin yaşadığı bir ülkede tatil yapmak ister misiniz? MissTravel isimli seyehat sitesi dünyanın en yakışıklı ve en güzel kadınlarının hangi ülkelerde yaşadıklarını ortaya çıkardı NEW YORK - POSTA212
M
issTravel adlı tanışma ve seyahat sitesi, hem kadın hem de erkek üyelerine birlikte oldukları hangi ülkenin kadın ve erkeklerini seksi bulduklarını sordu ve dünyanın en güzel ve en yakışıklı erkeklerinin hangi ülkede olduğu ortaya çıktı. Anket sonuçları kadınlarda şaşırtmasa da erkeklerde sürpriz bir ülke ilk sırada geldi. Dünyanın en seksi kadınları Brezilya’da iken en seksi erkeklerin vatanı Avustralya çıktı.Türkiye ise sıralamaya giremedi.
En seksi erkeklerin ülkeleri: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10.
Avustralya İtalya İngiltere İskoçya İspanya Amerika İrlanda Brezilya Kanada Almanya
En seksi kadınların ülkeleri: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10.
Brezilya Rusya Kolombiya İngiltere Filipin İspanya Avustralya Bulgaristan Güney Afrika Kanada