K AK KÖTÜ HABER: ABD’YE BENZİYORUZ
sayfa
2
sayfa
CHP hata yaptı ■ Seçimlerin ardından par-
ashington’da büyük 2 bulu ma
tisinin cemaat ile ilişkisini eleştiren CHP milletvekili Güler, stratejik hata yaptıklarını söyledi.
sayfa
sayfa
12
Birgül Ayman Güler
sayfa
A T A A 9 RUH SAĞLIMIZ İYİCE BOZULDU: MERHABA PARONAYA!
A T DAYC 8 30 MART’TAN GERİYE KALAN TEK UMUT: TEKNO-SİVİL DAYANIŞMA
e imler e af ve adil değil’
AN TAN 10 CEMAAT-AKP KAVGASINDA YAZ MEVSİMİ NE GETİRİR
sayfa
Y N AN 13 FİKRİ DAR, VİCDANI YOK, İRFANI SIĞ NESİLLER
■ AK Parti’nin seçim başarısının ardından Erdoğan’ı kutlamayan Beyaz Saray’ın bu tavrına ABD Dışişileri’nden POSTA212’ye özel açıklama: “Seçimleri adil, şeffaf ve özgür olarak tanımlayamıyoruz” sayfa
9
sayfa
ATAA’nın geleneksel hale getirdiği ve POSTA212’nin de Medya Sponsoru olduğu Türk Amerikan Konferansı’nın 34’üncüsü bu hafta üst düzey katılımla Washington’da yapılacak.
HAFTALIK ÜCRETSİZ
A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ
ABD’DEKİ TÜRK TOPLUMU ‘ARTIK SÖZ SİZDE’
Yurtdı ında ya ayan Türk vatanda ları ilk defa bu yıl Cumhurba kanı’nın doğrudan halk tarafından se ileceği se imlerde oy kullanacak A D’de Türk üyükel iliği ve a konsoloslukları’nın bulunduğu farklı b lgeye sandıklar Temmuz’dan itibaren konulacak ve oy verme i lemi ba layacak A D’de ya ayan Türk vatanda ları ilk kez sayfa oy kullanacak u yüzden yurtdı ı se men kütüğüne yazılmanız gerekiyor 8
sayfa
4 akımlı Tepe’nin Y A TA TAN 8 ■ Daha yerel seçim tartışmaları bitmeden ağustostaki Cumhurbaş-
kanı seçimleri konuşulmaya başlandı. En güçlü aday Erdoğan gözüküyor ama onun da önünde pek çok engel var. Kilit parti ise BDP.
sayfa
10
Yatırımcı vizesine se im dopingi 5
sayfa
sayfa
15
ski e i lukaya’yı su ladı ■ Chobani’nin sa-
hibinin eski eşi, Ulukaya’yı rakibinin yoğurt tarifini rüşvet vererek çalmakla suçladı.
sayfa
11
sayfa
3
A D’ye yatırım Dünya arkası yapıyor
sayfa
6
■ Amerikan Gıda
sayfa
13
oğuk sava Dünya geri geliyor
nasıl oy kullanıyor
■ Göçmenlik avukatları uyarıyor: ABD dışında uzun süre kalanların Green Card’ları ellerinden alınabilir. Bu hakkı kaybetmemek için mutlaka vergi bildiriminde bulunun.
rmeni yalanlarına son mitingi
roinin panzehiri bulundu
sayfa
sayfa
alma süresi yeni açılan ofis ile artık 1 yıla iniyor. Türklerin başvurusunda patlama var.
■ 17 Aralık’ın ardından AKP’den istifa eden
eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, yerel seçim sonuçlarının Türkiye’de yeni bir siyasal harekete ihtiyacı olduğunu ortaya koyduğunu söylüyor.
D KKAT reen Card’ınız geri alınabilir 4
■ EB-5 Yatırımcı Vizesi yoluyla Green Card
rtuğrul ünay’dan yeni parti sinyali
e im bitti geyikleri bitmedi 9
9 Nisan 2014 Çarşamba
www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 47
■ Rusya uzmanı gazeteci Cenk Başlamış, NATO’nun Rusya ile ilişkilerini askıya almasını, ABD ve Rusya arasındaki Kırım krizi ve yaşanan gelişmeleri POSTA212’ye anlattı.
ve İlaç İdaresi eroinin ana maddesi opioidinin etkilerini tersine çeviren yeni taşınabilir enjektörü onayladı.
K N
N N NA
sayfa
16
K AYAN
sayfa
7
Toplum Yaşam
9 Nisan 2014 Çarşamba
Mehveş Koçak
Washington’da dev buluşma Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi geleneksel hale getirdiği Türk-Amerikan Konferansı’nın bu yıl 34’üncüsünü düzenliyor
mehveskocak@posta212.com
KÖTÜ HABER: ABD'YE BENZİYORUZ TÜRKİYE’DEKİ yerel seçimler, yaşanan hayal kırıklıkları, mutluluklar, çekişmeler hatta oy saymadaki hileler, Amerika’daki 2000 yılı başkanlık seçimlerinin neredeyse aynısı. 7 Kasım 2000’de dünyaya bakış, savaş, ırkçılık, farklı demokrasi anlayışı ile İkiye bölünen Amerikan halkı, tarihin en çetin seçim dönemini yaşadı. Demokrat Parti (eşekler) ile Cumhuriyetçi Parti’nin (filler) son 200 yıldır sürdürdükleri siyaset savaşında en güçlü silahlarını masaya yatırdı. Cumhuriyetçi Parti ‘nin adayı Teksas Valisi George W. Bush, Demokratik Parti’nin adayı ise Başkan Yardımcısı Al Gore idi. Bush, savaşa verdiği destek, babasından kalan sert Ortadoğu politikası ile ön plana çıkarken, eski başkan Bill Clinton’ın sağ kolu Al Gore barış, savaş karşıtlığı, sosyalist sayılabilecek bir duruş ile seçimlerde boy gösterdi. İki aday da yüzde 48 oranında oy aldı. Ancak seçimi kilitleyen unsurun oy yüzdesiyle ilgisi yoktu. Asıl mesele Florida’daki 25 delegenin hangi adaya gittiğinin belirlenememesiydi. 25 delegeyi kazanan aday Amerikan Başkanı olacaktı. Ancak George W. Bush’un kardeşi Jeb, Florida Valisiydi. Oylar Florida Palm Beach’te patladı. Seçim pusulalarında Al Gore ile Reform Partisi’nin adayı Pat Buchanan’ın birbirine çok yakın durması nedeniyle binlerce seçmenin Gore yerine yanlışlıkla Buchanan’a oy verdiği sonradan anlaşıldı. Binlerce oyun geçersiz sayılmasında ırk ayrımcılığının rol oynadığı ve yurt dışındaki askeri personelin yönlendirildiği, oy pusulalarını ağızlarına atıp yiyenlere rastlanması , Yahudi soykırımını yaşamış yaşlı kadınların oy pusulalarındaki başkan tercihlerinin Nazi yanlısı bir adayı çıkarmış olması, oylarda hile yapıldığını gösterdi. 7 Kasım seçimlerini izleyen Amerikan medyasının önde gelen kuruluşları, büyük hatalar yaptı. CBS, CNN, NBC, MSNBC ve ABC TV kanalları, önce Florida’da Gore’un kazandığını ilan etti. Gece yarısından sonra, medya bu kez Bush’un kazandığını söyledi. Bush sevindi ve Al Gore da rakibini arayarak kutladı. Bush’un sevinci iki saat sürmedi. Gore, yine rakibini aradı ve kutlamasını geri aldı Her iki taraf da mahkemeye gitti. 20’den fazla dava açıldı. Florida’da oylar makineler tarafından en az üç kez, bazı yerlerde de dört kez sayıldı. Makine teknolojisi 327 farkla Bush’u Başkan çıkardı. Ardından postayla gelen oylar da sayıldı ve Bus’un farkı 930’a çıktı. ABD Yüksek Mahkemesi seçimlerin galibinin Bush olduğunu ilan etti. Gore’un ve Demokratların temyiz hakkı vardı ve sonuç değişebilirdi. Ancak Al Gore, çok olgun davrandı “Biz gerçek sonucun ne olduğunu biliyoruz ama Amerikan halkının Amerikan demokrasisine ve seçimlerine inancının zayıflamaması için burada kesiyor ve sonucu kabul ediyoruz. Bush bizim yeni başkanımızdır” dedi. Al Gore, ABD başkanı olamad ama insanlık ve çevrecilik adına yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel ödülü kazandı, ülkesinin ve dünyanın en saygın insanlarından biri olarak hayatını sürdürüyor. Amerikan Halkı’nın yarısı onun gibi bir başkanı kaçırdığı için hala çok üzülüyor. Ve halkın diğer yarısının Al Gore değilde Bush’u başkan olarak nasıl seçtiğine inanamıyor. Bush, seçimlerden emekliye ayrıldıktan “halkın iradesi” dedi. Aldığı hiçbir karardan pişmanlık duymadığını söyledi. Ancak Amerika’nın hatta dünyanın en tartışılan ve sevilmeyen başkanı oldu. Onu yorumlayan siyaset bilimcileri “Bush oyların çoğunu aldı, güçlü bir adam oldu ama neye göre? O, tarihteki yerinin ne olduğunu kafasına takmıyor” dedi. Gercekten Türkiye, gün geçtikçe her yönüyle Amerika’ya benziyor.
HABER OLMAK İÇİN...
haber@posta212.com
Coca-Cola International Yönetim Kurulu Başkanaı ve Executive Vice President’ı Ahmet C. Bozer
T
zer, eski büyükelçi Şükrü Elekdağ, Amerikan Kongre üyeleri Virginia Foxx, ABD Dışişleri Bakanlığı Güney Avrupa Direktör Yardımcısı Dr. Amanda Sloat, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadir Varoğlu, Steve Cohen, Ed Withfield, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu geçen dönemki başkanı Ali Çınar, Amerika Azerbaycan Derneği Başkanı Tomris Azeri, Pax Turcica’dan Cavid Huseynov, lobi uzmanı Lydia Borland gibi isimler konuşmacı olarak katılıyor.
NEW YORK - POSTA212
ürk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), 10-12 Nisan arasında 34’üncüsü yapılacak geleneksel konferansına hazırlanıyor. Washington DC merkezli ATAA’nın Washington Plaza Otel’de yapılacak, “Çeşitlilikten Doğan Kuvvet” temasını taşıyan konferans, Amerikan Türk toplumunun önde gelen isimlerini biraraya getirecek. ÖNEMLİ İSİMLER KATILIYOR Bu yılki konferansa, CocaCola’nın Muhtar Kent’ten sonraki ikinci ismi, Coca-Cola International Yönetim Kurulu Başkanı ve Executive Vice President’ı Ahmet C. Bo-
Eski büyükelçi Şükrü Elekdağ
SOSYAL BAĞLANTI ATAA İcra Kurulu Direktörü Lale Iskarpatyoti, organizasyonun kurulduğu 1979 yılından beri ABD’de güçlü bir diaspora yaratmak ve farklı Türk grupları bir araya getirmeyi amaçladıklarını, konferan-
Amerikan Kongre üyeleri Virginia Foxx
Amerika Azerbaycan Derneği Başkanı Tomris Azeri
sın ABD geneline yayılmış Türkler için bir araya gelmek, iş fırsatları ve sosyal anlamda bağlantı kurmak ve geliştirmek için çok önemli bir fırsat olduğunu belirtiyor. ONLINE TÜRKÇE EĞİTİM PROGRAMI Bu yılki konferansın temasının TürkAmerikan toplumunun güçlendirilmesi, farklılıklardan güçlü bir toplum yaratma teması işleneceğine kaydeden Iskarpatyoti, konferansın en etkili sunumlarından birinin ATAA’nın Başkent Üniversitesi ile birlikte geliştirdiği online Türkçe dili eğitim programı olduğunu belirtiyor. ATAA geçen yılki konferansında da Coca -Cola CEO’su Muhtar Kent ve UNPD eski başkanı Kemal Derviş’i ağırlamıştı. Bu yılki konferans geçen yıl başkanlık koltuğuna oturan Mehmet Çelebi’nin ATAA başkanı olarak ilk konferansı olma özelliği de taşıyor. Cumartesi akşamı konferansın kapanış galasının düzenleneceğini söyleyen İskarpatyoti, “Burada popüler müzisyen İlhan Özülü ve Zeliha Sunal’ın sunacağı konser ve eğlence programının yanı sıra, ATAA toplumumuza çok büyük katkıları olmuş üç kişiye ödül verecek. Konferansın ana sporluğunu ise Nevada merkezli Sierra Nevada Corporation, Turkcell, Turkish Coalition of America, Turkish Airlines ve Turkish Philanthropy yapıyor. POSTA212 GAzetesi de konferansa Medya Sponsoru olarak katılıyor.
Öğrenciler sorularına cevap aradı NEW YORK - POSTA212
A
merikan Dışişleri Bakanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Robin Lerner, Amerika'daki öğrenciler ile bir panelde buluşarak, öğrencilerin tecrübe ve beklentilerine yönelik bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya katılan öğrenciler başta J1 olmak üzere Amerika'daki tecrübelerini ve
beklentilerini aktardı. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, toplantıda Work and Travel programındaki aksaklıkların giderilmesi için bazı çalışmalar yaptığını bildirdi. J1 vizesi ile Amerika'ya gelen öğrenci sayısı 280 bin iken bunun 150 bin tanesi Work and Travel için geliyor. Türkiye'den gelen öğrenci sayısı ise 10 bin civarında.
Kırım Tatarları lideri Cemiloğlu New York’ta NEW YORK - POSTA212
K
ırım Tatarları lideri Mustafa Cemiloğlu, Kırım Türkleri Amerikan Birliği Cemiyeti’ni ziyaret etti. Kırım Türkleri Amerikan Birliği ev sahipliğinde, Kırım Tatarları lide-
ri Mustafa Cemiloğlu’nun katılımı ile gerçekleşen toplantıda, Kırım Başkanı Naci Tozer, Mustafa Cemiloğlu’na ziyareti için teşekkür etti. Cemiloğlu ise, birlik ve beraberliğin bu günlerde daha da önemli olduğunu belirtirken, Kırım'dan en son haberleri katılım-
cılarla paylaştı. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’ndan Tulga Tekman, Kırım Tatarları Meclisi Amerika Temsilcisi Ayla Bakkalı, ATAA Başkan Yardımcıları’ndan Ceren Olga Sayan, çok sayıda Kırım Türkleri Amerikan Birliği üyesinden katılım oldu.
Güncel &Toplum
9 Nisan 2014 Çarşamba
Chobani’ye eski eşten ‘tarif çaldı’ iddiası Chobani yoğurtlarının kurucusu amdi lukaya’nın eski e i Ay e iray lukaya’nın rakibi age’nin yoğurt tari ni rü vet vererek aldığını iddia etti göre Ayşe Giray, Ulukaya ile 1997’de evlendikten sonra BD’de kurduğu “Cho- “Euphrates” isimli bir peynir bani” adlı yoğurt firfirmasını kurması için 200 masıyla çok büyük bin dolar verdiğini, 1999 yıbir kazanç elde eden Hamdi lında boşandıktan sonra da Ulukaya’nın, şirket hisseleri ortaklıklarını sürdürdüğünedeniyle 2012 yılından beri nü ve 2002-2003 yıllarında mahkemelik olduğu da Ulukaya’ya 300 bin eski eşi Ayşe Giray, dolar daha verdiğini şok bir iddia daha ileri sürüyor. Bu neortaya attı. denle Giray, ChobaGiray, Ulukani firmasında yüzde ya’nın eski bir Fage 53 hisse sahibi olduçalışanına 30 bin Euro ğunu iddia ediyor. GiEski Eşi rüşvet vererek Fage’nin yoray’ın Chobani şirketinde ğurt tarifini çaldığını ileri hissesinin olup olmadığı ise sürdü. Hu ngton Post gahala kanıtlanamadı. zetesine konuşan Ulukaya ise “iddiaların tamamen FAGE’NİN PAYINI DÜŞÜRDÜ asılsız ve yersiz” olduğunu 2005 yılında 5 kişi ile kusöyledi. Öte yandan, Ne rulan Chobani, kendisinden York Post gazetesinin habeyaklaşık 10 yıl önce Ameririne göre Hamdi Ulukaya, kan yoğurt piyasasına giren şirkette yüzde 53 hissesi olFage firmasının çok kısa bir duğunu iddia eden Giray, sürede en güçlü Chobani’nin avukatlarınrakiplerinden biri oldu. dan güvence alarak, herhan- Chobani, şimdilerde sadegi bir satışı engellemeye ya ce Ne York eyaletinde bin da takip etmeye ilişkin yet200 kişiyi istihdam ediyor. kisinden vazgeçtikten sonra 2012 verilerine göre şirket hisselerinin yaklaşık Chobani, Amerikan yoğurt yüzde 10’unu ünlü yoğurt pazarının yüzde 47’sini firması TPG Capital’e satelinde tutarken, Fage’nin mak için yeniden görüşmepazar payı yüzde 14. Amerilere başladı. kan yoğurt pazarının yüzde 40’ından fazlası (7.4 milyar HUKUK SAVAŞI SÜRÜYOR dolar) Yunan yoğurtları Hamdi Ulukaya ve eski üreten firmalar taraeşi Ayşe Giray, 2012 yılınfından kontrol dan bu yana şirket hisseleri ediliile ilgili bir hukuk mücadeyor. lesi veriyor. Ne York’ta çocuk doktoru olarak çalışan Giray, eski eşi Hamdi Ulukaya’ya, 2012 yılında 530 milyon dolarlık tazminat davası açmıştı. Ne York Post gazetesinin haberine N
Dı i leri akanı’ndan A ergen’e sürpriz ziyaret N
D
Y
K-
TA
ışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler’de yaptığı görüşmeler sırasında Mason Locası’ndan camiye çevrilen Bergen Camii ve Kültür Merkezi’ni de ziyaret etti. Cuma namazı sonrası vatandaşlar ile sohbet eden Davutoğlu, merkez binanın yanında kiliseye ait bulunan arsanın alınarak okul yapılması için Diyanet İşleri Başkanı’nı aradı. Bergen Temsilcileri taleplerinin hemen karşılık bularak destek bulmalarını sevinçle karşılandı. Bergen Camii ve Kültür Merkezi’nin büyümesi ile bölgedeki Türk halkının birçok ihtiyacının ciddi şekilde karşılanacağı belirtilirken, Bakan Davudoğlu’na Bergen Camii ve Kültür Merkezi Temsilcileri Korkmaz Öz, Cemil Özyurt,Tevfik Aşkın, Duran Öz bilgi verdi. Görüşmede Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu Üyesi Ali Çınar, Türk Amerikan Tabibler Birliği Üyesi Dr. Hakan Karalok da hazır bulundu.
Y
K
TA
AK D N A D N
Y
K-
Doğan Uluç doganuluc@aol.com
Milyarder banker nazik şaraplarına kıyamadı ‘Haykıran Kartallar’ ABD’de bir futbol takımının adı değil; olsaydı kimse sesini çıkarmazdı. Bu sözcük Napa Vadisi’nde ABD’nin en gözde şaraplarının üretildiği bağ dizisinin adı. ‘Kartallar’ın çeşitli özelliği var. Üzüm bağları ziyarete açık değil. Dünyanın en pahalı şarapları bu bağlarda yetiştiriliyor. Geçen yaz ABD’nin en zengin ailesinden gelen Ann Walton kızının düğünü için Kartalların en iyisinden şarap ısmarlamak istedi. ‘Cabernet Sauvignon’ türü şarapların iki patronundan biri Ann Walton’ın kocası Kroenke’s, diğeri iş ortağı Banks. Dünyada en fazla milyarder Walton’larda var. Banks “Hayır, nazik şaraplarıma kıyamam” diyerek tartışma başlamadan konuyu kesip attı. Marka sayılan pahalı içkileri ABD’nin ‘elit’ tabakası servet ve güç simgesi olarak kullanıyor. Bir grup süper zengin iş görüşmeleri yanısıra birbirlerine daha yakın olmak, sosyal bağlarını güçlendirmek amacıyla beş yıldızlı bir New York otelinde lüks bir kulüp açtılar. Özel kulübe yılda 15 bin dolar ödeyerek üye olanlar, kendi şaraplarıyla geliyorlar, kulübe adlarını taşıyan özel anahtarla girip çıkıyorlar, karşılıklı pahalı şaraplarını yarıştırıyorlar. Üye olanlara kulüp yönetimi 12 şişe nadide şarap veya şampanya hediye ettiği gibi otel dairelerinde ücretsiz iki hafta ağırlıyorlar. Bira servisi yapılmıyor. Bir de refah seviyesi bunun birkaç kademe üstünde olanlara odaklanan özel listede süper pahalı içkileri kimse görmeden geçmiyor. 1911’de damıtılan, bir otel altında yıllarca muhafaza edilen çavdar viskisi 1960 kazılarında ele geçti. Minik kadehinden bir yudumu 175 dolar. Koleksiyoncuların çok aradığı De La Romanee-Conti Burgondi’sinin bir şişesi 27 bin dolar. New York’ta yalnız iki şişesi kalan Louis XIII Remy Martin’in tadımlığı 3 bin 120 dolar. Büyük markalar sanat eserleri gibi müzayedeye taşındı. Açık artırma kurumu Sothebys’de geçen ekim ayında bir şişe 2009 Chateau Margaux 195 bine, 6 litresi de 310 bin 700 dolara koleksiyonculara satıldı. Bir şişe içki için astronomik rakamların el değiştirdiği manzaraya dürbünün tersiyle baktığımızda ortaya görkemli ABD’ye yakışmayan bir görüntü çıkıyor. Dünya lideri ülkede 46 milyon Amerikalı yoksulluk içinde yaşıyor. New York’ta her beş kişiden biri, yani toplamda 1,4 milyon Amerikalı, sosyal örgütlerin gıda programlarıyla topladıkları yiyecekleri yoksullara dağıtıyor. Resmi kurumlar da gıda kuponlarıyla destek veriyorlar.Yaşlı ve hasta New York’luların yüzde 73’ü yalnız yaşıyor, yüzde 40’ı evlerinden çıkmıyor. Gönüllü New York’lular bu gruptaki 18 bin kişiye yiyecekleri evlerine taşıyor. Yerkürenin kalbi sayılan şehirde yiyecek kuponu alanların sayısı 2008’de 733 binden bu yıl “ milyona yükseldi. Her beş çocuktan biri yeterli gıda bulunmayan evlerde yaşıyor. Harlem’in yoksulları pahalı lokantalar önünde kuyruğa girip sivil kuruluşlara sıcak yemeğe gidiyorlar. Bu görünüme nereden bakarsan bak açlık, yoksulluk, işsizlik ve evsizler ABD’nin utancı. hurriyet.com.tr’den alınmıştır
T K
K Y
TA
T
ürk Dostluk Grubu üyelerinden Kongre Üyesi Candice S. Miller ve 11 meslektaşı ile Makedonya'nın NATO'ya girmesi için bir yasa tasarısı sundu. Birleşik Makedon Diaspora Başkanı Meto Koloski bu gelişmeler ışığında, Türk toplumunun desteğini istiyoruz dedi. Makedonya'nın NATO'ya katılmasının Türkiye'ye de güç vereceği belirtiliyor.
A
Kanserle sava i in bin 3 merdiven ıktılar
BD'nin Ne York kentinde, Damon Runyon Kanser Araştırmaları Vakfı, kanserle mücadeleye dikkat çekmek ve vakıf yararına bağış toplamak amacıyla ''merdiven çıkma'' yarışması düzenledi. Manhattan'daki 4. Dünya Ticaret Merkezi binasında düzenlenen yarışmaya, 700 gönüllü katıldı. Yaptıkları bağış karşılığında yarışmaya katılma hakkı kazanan gönüllüler, 72 katlı binanın son katına çıkabilmek için bin 32 merdiven tırmandı. Yarışmada, merdivenleri 10 dakikada tırmanan 44 yaşındaki Tim Donahue birinci oldu. Yarışma kapmasında katılımcıların yaptıkları bağışlarla 170 bin dolar yardım toplandı. Yarışmanın ardından binanın 54. katında düzenlen partide katılımcılar, Manhattan manzarasında bol bol fotoğraf çektirdi. (AA)
Göçmenlik - Toplum
9 Nisan 2014 Çarşamba
ABD’den ayrılırsan Green Card’ın gider menlik Avukatı emzi üven Kulen sınır kapılarında reen Card sahiplerinin ciddi sorgulamalara maruz kaldıklarını s yledi Kulen A D dı ında uzun süre kalanların Ye il Kart’larının ellerinden alınabileceği uyarısında bulundu
öçmenlik avukatlarından Remzi Güvenç Kulen, son zamanlarda zamanının çoğunu Amerika dışında geçiren yeşil kart sahiplerinin sınır kapılarında sorgulandıklarını belirterek, ülke dışında uzun süre yaşamanın Green Card’ı kaybetme riskini artırdığı uyarısında bulundu. Yeşil kartın turistik seyahat için olmadığını, ABD’de yaşamak için verildiğini kaydeden Kulen, “Dolayısıyla ABD dışında uzun süre geçirmek Yeşil Kartı kaybetme riskini artırıyor. ABD dışında uzun süre geçirenlerin sorunsuz giriş yapmaya devam etmeleri için mutlaka izin almaları gerekiyor” dedi.
yaptığına kanaat getirmeleri durumunda Yeşil Kart’a el koyma yetkileri var” diye konuştu. Özellikle son zamanlarda zamanının daha çoğunu ABD dışında geçiren yeşil kart sahiplerinin sınır kapılarında göçmenlik bürosu görevlileri tarafından ciddi sorgulamalara maruz bırakıldığını ifade eden Kulen, şunları söyledi “Yeşil Kart kişiye turistik seyahat için değil, ABD’de yaşaması için veriliyor. Dolayısı ile ABD dışında uzun süre geçirmek Yeşil Kart’ı kaybetme riskini artırıyor. ABD dışında uzun süre geçirenlerin sorunsuz giriş yapmaya devam etmeleri için mutlaka izin almaları gerekiyor.Sınır kapısında sorun yaşayan kişiler arasında ayı geçirmeden giriş yapan Yeşil Kart sahipleri bile var.”
12 AYDAN FAZLA KALINMAZ
SORUN YAŞAYANLAR
DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
G
Bu konuda genel kuralın 12 aydan fazla süre ABD dışında kalma durumunda Yeşil Kart’ın iptali şeklinde olduğunu belirten Kulen, “Ancak ABD dışında 12 aydan az zaman geçirildiği durumlarda bile göçmenlik bürosu görevlilerinin Yeşil Kart sahibinin ABD’de yaşamadığına, ABD ile bağlarının zayıf olduğuna ve daha çok turistik amaçlarla Amerika’ya giriş çıkış
Green Card’ı koruma konusunda sorun yaşayan özellikle iki grup olduğunu dile getiren Kulen, bunlarla ilgili şu bilgiler verdi “Birinci grup Türkiye’de yaşarken, çoğunlukla çekiliş ile Yeşil Kart kazanmış ve ABD’ye yerleşmeden önce yapmaları gereken iş, aile, okul durumları, ilgili hazırlıkları tamamlamak için zamana ihtiyacı olan kişiler. Bu gru-
bun Yeşil Kart’larını muhafaza etmeleri çok önemli çünkü Yeşil Kart hem ABD’de çalışma ve oturma izni veriyor hem de çocukların üniversite eğitiminde eyaletin sağladığı okul ücretleri indirimden faydalanmaya kapı açıyor. Fakat sınırda artan sorgulamalar nedeni ile bu gruptaki kişilerin 12 ayda bir giriş-çıkış yaparak kartı muhafaza etmeleri çok zor. Daha kısa aralıklarla yapılacak ABD seyahatlerine
iş ve okul durumları ve kalabalık ailelerde seyahat masra arının ciddi yekün tutması engel oluyor. İkinci grup ABD’de yaşarken, bunlarda çoğunlukla iş veya evlilik üzerinden Green Card’ını aldıktan sonra henüz vatandaşlık için geçerli süreyi doldurmadan yeni bir iş imkanı veya ailevi nedenlerle Türkiye’ye dönmek zorunda kalan kişiler. Bu gruptaki kişiler Türkiye’de aradıkları iş veya aile
ortamını bulamazlarsa Green Card’larını tutarak ABD’ye geri dönme opsiyonunu açık bırakmak istiyorlar. Ancak bu gruptaki kişilerin Türkiye’ye yerleştikten sonra ABD ile olan bağlarını devam ettirmeleri ve ABD’ye sıkça gelmeleri zorlaşıyor.”
İZİN ALMALARI ŞART
Green Card sahiplerinin ABD dışında uzun süre kalmak için geçerli ma-
zaretleri varsa göçmenlik bürosundan “re-entry permit” izni alarak kartlarını koruyabildiklerini dile getiren Kulen, “Bu başvurunun hazırlığı ve takip süreci oldukça teknik olmakla beraber doğru bir şekilde yapılırsa kabul ihtimali çok yüksek” dedi. Kulen, bu izin ile ABD dışında 2 sene kalmak ve geçerli mazaretin devamı durumunda izni 2 yılda bir yenilemenin mümkün olduğunu sözlerine ekledi.
ergi bildirimi Ye il Kartı’nı korur Göçmenlik ve ticaret Avukatı Ayhan Öğmen Ye il Kart sahiplerinin bu haklarını kaybetmemeleri i in mutlaka vergi bildiriminde bulunmaları uyarısında bulundu D N
K Y
K K-
KAN TA
G
öçmenlik avukatı Ayhan Öğmen, gelir vergisi beyannamelerinin verilme süresinin sonuna gelindiği bugünlerde özellikle Yeşil Kart sahiplerine uyarılarda bulundu. Öğmen, Yeşil Kart sahiplerinin bu haklarını kaybetmemeleri için vergi bildiriminde bulunmaları gerektiğini belirterek, “Aynı zamanda bu kişiler vergi formlarına kendilerini göçmen olmayan’ şeklinde göstermeleri halinde de Yeşil Kartları’nı kaybedebilirler” dedi.
KİMLERE VERİLİR?
Yeşil kart alabilmek için ABD vatandaşı veya
Yeşil Kart sahibi olan bir akrabanın, bu haklara sahip bir kişi ile evlilik yapılması ya da bir işverenin bulunması gerektiğini ifade eden Öğmen, “Ayrıca bilim, sanat, spor, eğitim ve tıp dallarında veya herhangi bir iş kolunda özel bir yeteneği olan, uluslararası çapta bir eğitim veya araştırma deneyimi olan, lisans diploması veya ileri düzeyde yüksek lisans derecesi bulunan veya ABD menşeli bir şirkette idareci veya yönetici olarak çalışan kişiler de Yeşil Kart alabilirler” diye konuştu. Öğmen, bunların dışında Amerika’da yatırım yapmak isteyen kişilerle her yıl düzenlenen çeşitlilik vizesi kurasını kazanan kişilerin de Yeşil Kart alabildiğini söyledi.
ÖMÜR BOYU GEÇERLİ
Yeşil Kart sahiplerinin Amerika’da sürekli yaşama ve çalışma hakkına sahip olduğu bilgisini veren Öğmen, “Ayrıca tüm Amerikan kanunları altında koruma altındadırlar ve ilgili yasalarla belirlenmiş olan gerekli ikamet sü-
releri dolduktan sonra Amerikan vatandaşlığını alabilirler” dedi. Yeşil kart sahibi olmanın belirli bir süresi olmadığını da kaydeden Öğmen, “ABD vatandaşlığına geçilmedikçe ve yasal yükümlülükler yerine getirildiği sürece Yeşil Kart ömür boyu geçerli” diye konuştu.
NASIL BAŞVURULUR?
Yeşil Kart başvurularının Amerika’da bulunan göçmenlik bürolarına yapıldığını ifade eden Öğmen, işleyiş ile ilgili şunları söyledi “Bu sebeple müracaat sahipleri ilgili göçmen vize formlarını kullanarak yakın akrabaları veya iş verecekleri kişiler için müracatta bulunabilirler. Özel yeteneği bulunan, yüksek lisansı bulunan veya idareci ve yönetici konumunda bulunan kişilerle ABD’de yatırım yapacak kişiler müracaatlarını kendileri direk olarak göçmen bürolarına yapabilirler. Çeşitlilik vize kuraları içinse belirli formlar bulunmuyor. Bu tip müracaatlar direkt olarak önceden belirlenmiş
eb adresine doğrudan yapılıyor.”
‘‘GÖÇMEN OLMAYAN’ STATÜ
Green Card almanın belirli bir süresinin olmadığını kaydeden Öğmen, bazı göçmen vize kategorilerinin yıllık kotalara tabi olması nedeniyle ortalama 1 ila 10 yıl arasında değişen bekleme süreleri olabileleceğini ifade etti. Öğmen, çeşitlilik vize kuralarının ise belirli süreler için sınırlandırılması nedeniyle herhangi bir bekleme süresi söz konusu olmadığını, ancak yıllık alım rakamları ile sınırlı olduğunu söyledi. Amerika dışında 1 yıldan fazla kalınması halinde bu kartların iptal olabileceğini ifade eden Öğmen, “Periyodu ne kadar süre olursa olsun ABD dışındayken vergi beyanında bulunulmaması, vergi formlarında Yeşil Kart sahibinin kendisini göçmen olmayan’’ satatüsünde göstermesi ve ve kendi isteği ile geçerli yeşil kartın konsolosluklara iade edilmesi gibi durumlarda da yeşil kart hakları kaybolmuş olur” dedi.
4 bin Türk Ye il Kart aldı Göçmenlik avukatlarından Ayhan Öğmen, 2012 yılı istatistik rakamlarına göre aynı yıl tüm kategorilerde 4 bin 1 2 Türk vatandaşına yeşil kart verildiğini ifade etti. Dünya üzerindeki tüm ülke vatandaşlarına yeşil kart verilmesinin kotalara bağlı olduğunu da kaydeden Öğmen, şöyle devam etti “Amerika bu ülkelerden belirli sayıda kişiye yeşil kart veriyor. Buna göre de aile ve iş dayanaklı tüm kategorilerde verilecek yeşil kartlıların sayısı 75 bin olarak belirlenmiş ve ülkelere göre verilecek yeşil kartlıların sayısı bu sayının yüzde 7’sı oranında sınırlandırılmıştır. Bu orana göre de bir yıl içinde ülkelere verilecek kota rakamı 25 bin 20 olarak sınırlandırılmıştır.”
Göçmenlik - Toplum
9 Nisan 2014 Çarşamba
Yatırımcı vizesine seçim ve ofis dopingi - Yatırımcı izesi yoluyla reen Card alma süresi yeni a ılan o s ile artık yıla iniyor New York arosu menlik Avukatı Cahit Akbulut yatırımcı vizesine Amerika’daki Türkler’in yaptığı ba vuru sayısında patlama olduğunu s yledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
N
e York Barosu avukatlarından Cahit Akbulut, başvuru işlemlerini artık 1 yılda sonuçlandırabilecek yeni ofisin açılması ve siyasi gelişmelerden rahatsız olan Türkler’in Amerika’da yaşamayı tercih etmesi nedeniyle EB-5 Yatırımcı Vize başvuru sayısında adeta patlama olduğunu söyledi. Akbulut, seçim sonuçlarının açıklanmasından sonraki süreçte yatırımcı vizesi için kendisine başvuranların sayısında yüzde 200’lük bir artış olduğunu söylemenin mümkün olduğunu kaydetti. SÜRE BİR YILA İNDİ Son yıllarda yatırımcı vizesine yoğun bir ilginin olduğunu kaydeden Akbulut, Göçmenlik Dairesi’nin sayıları 400’u bulan Regional Center’lar ve yoğun talep karşısında sorun yaşadığını ifade etti. Akbulut, söz konusu yoğunluk nedeniyle başvuru sürelerinin eskiden 20 ayı bulduğunu, buna Green Card işlemlerinin de eklenmesiyle 2 yılın sonunda Green Card alınabildiğini ifade etti. Göçmenlik Dairesi’nin iş yükünü hafi etmek için Washington’da bir ofis açıldığı bilgisini veren Akbulut, “Artık başvuru dosyaları bu ofis tarafından değerlendirilecek. Bu da işlemleri hızlandıracak ve başvuru süresini 10 aya indirecek. Bir-iki ay da Green Card işlemlerini eklerseniz EB-5 1 yıl için de Green Card alınabilecek” diye konuştu. YATIRIMCIDA “SİYASET” KAYGISI Ofisin faaliyete geçmesinin yanı sıra başvuruların artmasında bir diğer etkenin de Türkiye’deki siyasi gelişmeler olduğunu dile getiren Akbulut,
şöyle devam etti “İnsanlar son zamanlardaki siyasi atmosferden etkilendi. Bundan dolayı da yeni bir yaşam yeri arayışına girdi. Son 4-5 gündür en azından EB-5 vizesi ile ilgili 10-15 kişinin bize başvurduğunu söyleyebilirim. Başvuranlar siyasi gelişmelerden rahatsız olduklarını ve özellikle çocuklarının geleceklerinden kaygılı olduklarını dile getiriyorlar. Amerika’da daha özgür yaşayacaklarına inanıyorlar. Dolayısıyla EB-5 yoluyla yatırım yoluyla Green Card alıp bu ülkede özgürce yaşamayı tercih ediyorlar. Türkiye’nin hem yatırım ortamından hem de çocuklarının geleceğine yönelik güven eksikliği duyuyorlar. Seçim öncesi başvuranlar da ülkedeki siyasi atmosferden rahatsızlıklarını dile getiriyorlardı, ancak seçim sonuçlarıyla daha çok morallerinin bozulduğunu söylüyorlar. İktadarın tavrı New York Barosu rahatsız ediyor avukatlarından Cahit Akbulut, yatırımcılara insanları. Bungüvenilir ve sağlam dan sonra da projelere yatırım artış olacağıyapmaları uyarısında bulundu. nı düşünüyorum. “
bin ba vuru onay bekliyor EB-5 vizesine başvuranlar öncelikle 2 senelik geçici kartlarını alıyor, iki senenin bitmesine 90 gün kala yatırımın devam ettiğini ve 10 kişinin hala çalıştığı belgelenerek kalıcı yeşil karta başvuru yapabiliyorlar. Başvuru sırasında 21 yasin altında olan çocuklar da yeşil kart sahibi olabiliyor ve devlet okullarından indirimli ücretten yararlanabiliyor. İlk başvurudan 5 yıl sonra da yatırımcıların Amerikan vatandaşlığına başvurma hakları oluyor. Bu sistemle vize başvurusunda bulunanlar, yatırımın olduğu yerde yaşamak zorunda değiller. Yani yatırım Ne York’ta ise yatırımcı isterse Ne Jersey’de de yaşayabilir. Aynı zamanda yatırımcılar, 5 yılın sonuda yatırdıkları parayı şirketten geri alabiliyor. Şu anda 7 bin başvurunun onay beklediği uygulama kapsamında Regional Center’ın Göçmenlik Dairesi’nden onay almış olması, yatırım pro elerinin devlet tarafından desteklendiğini ya da güvence altına alındığını göstermiyor. Ayrıca, bir EB-5 yatırımının sonunda yatırımcılara kalıcı statü kazandırması için şartları yerine getirmesi, iki yıl aralıksız işi sürdürmesi ve mutlaka 10 kişiye iş kazandırması gerekiyor. Yatırım incelendiğinde bu şartların karşılanmadığına karar verilirse, statü geri alınabiliyor. Yani Regional Center’lara yatırım yapmak risksiz sayılmaz.
a konsolos ğrencileri ağırladı
T NTA Houston Başkonsolosu Bahri Batu, göreve başladıktan sonra ilk olarak Türk öğrenci ve akademisyenleri ağırladı. Konsoloslukta bir resepsiyon veren Batu, 200 kişiyi ağırladı. Türk öğrenci ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşen resepsiyonda Başkonsolos Batu ve Eğitim Ataşesi Sabahattin Ülker, misafirlere bir konuşma yaptı. Samimi bir hava içerisinde geçen etkinlikte, katılımcılara Türk mutfağından örnekler sunuldu. Resepsiyonun sonunda Başkonsolosluk çalışanları, aileleri misafirleri ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
iknikte bulu tular A NATA Arizona Türk Amerikan Derneği’nin (TAA-AZ) geçen hafta sonu düzenlediği pikniğe Türk-Amerikan toplumundan yoğun katılım oldu. Ziyaretçiler tarafından çok ilgi gören bir piknik alanı olan Indian School Park’ta yapılan etkinlikte, güzel havanın ve lezzetli yiyeceklerin keyfini çıkaran Arizonalı Türkler, hep birlikte voleybol maçı yaptılar. Kazanan takım ödüllerini alırken keyi i anlar yaşandı.
smanlı ve rmeniler anlatılacak Prof. Edward J. Erickson
N
C
Y
K-
TA
olumbia Üniversitesi Türk Öğrencileri Derneği tarafından “Osmanlı ve Ermeniler” adlı bir panel düzenlenecek. Önümüzdeki hafta Columbia Üniversitesi’ne bağlı, Virgina’daki Marine Corps Üniversitesi harp tarihi profesörlerinden Prof. Ed ard J. Erickson’ın katı-
lacağı ve “Ottomans and Armenians, A Study in Counterinsurgency” adlı kitabına ilişkin olarak konuşacağı bir program düzenlenecek. Üniversitedeki “Mathematics Building”de düzenlenecek olan “Ottomans and Armenians, A Study in Counterinsurgency” adlı konferans Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) tarafından destekleniyor.
9 Nisan 2014 Çarşamba
Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY
Zarlar hileli, kağıtlar işaretli, rulette mıknatıs var ABD’DE piyasanın hiç de sanıldığı gibi eşitlikçi ve şeffaf olmadığı, teknolojiyi kullanan büyük para gruplarının borsayı ve fiyatı etkiledikleri konuşuluyor. Hatta doğrudan -Borsa hileli- diyen de çıktı... Hile ne? Bilgi bazı yerlere teknolojik üstünlükle saniyenin milyarda biri hızla gidiyor... O yerin bilgisayar programı o bilgiye dayanarak al ya da sat emri veriyor ve normal piyasa emirleri daha ulaşmadan, önden gidenler parsayı topluyor... Geridekiler belki bir saniye gerideler, ama bu öndekilere yeterli... Yüksek Frekanslı Al-Sat’a hoş geldiniz... 2008’de başlayan ekonomik krizle Wall Street çökmeye başlayıp küçük yatırımcı ve geleneksel uzun dönemli pozisyonlar ortadan silinince piyasa boşlukta kaldı. O sıralar bilgisayar programlarıyla algoritmalarla trade zaten vardı. Yani bir veri açıklanınca, bir fiyat düzeyine gelince kurulu programlar otomatik tepki olarak al-sat emri girebiliyordu. Ancak fiberoptik kablolarla bilgiyi daha hızlı ulaştırmak, o sistemdeki al-sat emirlerini çok hızlı bilgisayar sistemleriyle inceleyip önden alıp-satmak herkesin yapabileceği birşey değildi. Bu iş için New York ile Chicago arasında dağları delip, özel fiberoptik kablo çektiler. Bilgiayarlar, programlar geliştirdiler. Diyelim Chicago’da veri açıklanıyor. Bu veri hesapta bütün haber kanalları ve trader ofislerine aynı anda yollanıyor. Ya da haber başlığı, aynı biçimde yayılıyor. Bilgi yolda... Ancak Yüksek Frekanslı sistemle çalışanlar, bu bilgiyi daha yoldayken kapıp, harekete geçiyorlar. Veri normal dağıtım kanallarında ilerlerken, Yüksek Frekans bunu görüp değerlendirip, al ya da sat emri giriyor. Ya da normal piyasada bir müşteri diyelim al emri giriyor ve elektronik olarak o emir borsaya yol almaya başlıyor. Yüksek Frekansçılar, daha yoldayken o emrin ne olduğunu, hangi fiyattan ne istediğini anlıyorlar ve o emrin önünden koşup önce kendileri alıyor, fiyatı yükseltiyor ve salise arkada kalan alıcıya o malı daha yüksek fiyattan satıyorlar. Ve bu işler saniyenin binde biri, milyonda biri kadar kısa zamanda oluyor. Yüksek Frekansçılar, tepeden bütün piyasanın al-sat trafiğine bakıp, ona göre salisede pozisyona giren teknoloji cambazları... Wall Street’te veri açıklanınca flaş haber gelince yaşanan -borsa tepkisi- aslında algoritma pozisyonları ve Yüksek Frekans manevraları. Salondaki broker çok sonra devreye giriyor. Yanlış emir girilmesiyle yaşanan -Şişman Parmak- olayı bu değil. Orada klavyeye sığmayan parmağın yanlış tuşa basması durumları var... En son Mayıs 2010’da bir öğleden sonra Dow Jones endeksinin dakikalar içinde bin puan düşmesi sonra da geri gelmesi var. Yüksek Frekanslı sat emri dağınık piyasaya ağır gelmiş ve bütün piyasayı batırmıştı. O zaman emri giren bilgisayarların fişinin çekildiği söylentisi dolaşmıştı. Bütün bunlar piyasa tarafından biliniyordu. Wall Street’in kirli çamaşırlarını dökmekte usta olan yazar Michael Lewis bu konuda kitap yazınca ve yeni satışa çıkan Flash Boys adlı kitabını tanıtmak için televizyonarda dolaşınca, konu ortalığa döküldü... Normal vatandaş sistemi ilk kez duyunca -Vay şerefsizler, bizi aldatıyorlarmış- tepkisinde... Piyasanın içindekiler ise, Yüksek Frakansın büyükler arasında bir oyun olduğunu küçük yatırımcıyı etkilemediğini, bu yöntemin iddia edildiği gibi büyük paralar getirmediğini, piyasaya likidite sağladığını ve oluşan fiyatın bütün yatırımcılar için geçerli olduğunu söylüyorlar. Hatta -Küçük yatırımcı al-sat yapmaz. Yaparsa zaten kaybeder, uzun dönem yatırımcı bunlardan etkilenmez- demekteler. Bu görüşe göre derin sularda profesyonellerle yarışmak gerekmiyor. Herkesin kendi çapına göre derinlikte yüzmesinde fayda var. Ancak piyasaların herkese eşit ve şeffaf olmadığı da böylece ortaya çıkıyor. Alevlenen bu tartışma üzerine Adalet Bakanlığı’nın soruşturma başlattığı bildirildi. SPK -Biz zaten bakıyorduk, araştırıyoruzdedi. Onlar da yeni fark etmiş- gibi yapıyor. Kitabı yazan Lewis bile günün sonunda piyasanın adil, eşit olmadığını ve sistemin bozuk olduğunu söylüyor. Bozuk sistemi görenler durumdan fayda çıkarıp Yüksek Frekans olayına girmişler. Hatta bu şirketleri suçlamanın da yersiz olduğunu savunuyor Lewis: -Ormandaki aslana, ceylanı yeme- diyemezsiniz. Demek ki önce piyasaların orman arazisinden çıkarılması, aslanın elden beslenmesi, ceylanların koruma altında başka bölgeye konması gerekiyor. Piyasa eşit ve adil değilse, orman hiç değildir. Star Gazetesi’nden alınmıştır
Ekonomi
“Amerika’ya yatırım yap dünya markası ol”
Nova roup C ’su ü dat üler Amerika’nın yatırım konusunda büyük destekler verdiğini belirterek bu ülkeye yatırım yapan üreticilerin dünya markası olma ansının bir hayli yüksek olduğunu s yledi NEW YORK-POSTA212
N
ova Group CEO’su Müjdat Güler, Amerika’nın yatırım konusunda büyük destekler verdiğini belirterek, “Yanına Amerikan ortağını , arkasına risk sermayesi ve Amerikan Borsası ile Amerikan Eximbank’ını alan üreticinin dünyada marka olma şansı çok yüksek” dedi. ABD eski başkanlarından Bill Clinton’ın ikinci dönem başkanlığı döneminde denk bütçe uygulamasına geçildiğini anlatan Güler, “O dönem Clinton Orlando’da Valencia College’a gelmişti. Orada Clinton şu anda bütçemiz eksi 229 milyar dolar açık veriyor ama biz çalışacağız ve bunu iki senede 0 yapacağız dediğinde çok garipsemiştim. Çünkü Amerika bütçe denkliği üstüne ekonomisini kurmayan bir ekonomiydi” dedi. Demokratlar’ın bütçe denkliğini sağlamak için savaş yatırımlarına ağırlık verdiğini ifade eden Güler, “Dünyada sorun oldukça para güvenilir liman olarak Amerika’ya gider ve dış ticaret ile bütçe açıklarını Amerika bu şekilde çözerdi. Denk bütçe ile hiç oynamazlardı” diye konuştu. Ancak Clinton’ın, Reagen reformlarını tam uygulayarak 1998 yılında denk bütçeyi yakaladığını, Oğul Bush’a da kasada artı 135 milyar dolar bıraktığını ifade eden Güler, 2000 yılından itibaren uygulanan politikalar nedeniyle denk bütçeden ayrılıp dengesiz bir ekonomiye gidildiğini ve dış ticaret açığının nerdeyse yıllık 1 katriyon dolara ulaşmaya başladığını anlattı.
“YATIRIM CENNETİ YAPTILAR” Obama’nın ise iktidar olduğunda üretim, dış ticaretin ve sanayinin alt yapısı olan üç sorunu çözmeye önem verdiğini kayde-
OLMAK İÇİN...
haber@posta212.com
satamasalar da genede dünyada doğrudan yabancı ve direkt yatırımlarda pastadan en büyük payı almaya devam ediyorlar. Dünyada en fazla kayıtlı yatırım Amerika’ya yapılıyor. Dünyada kayıtdışı paranın yüzde 80’nin gittiği ülke Amerika.”
Nova Group CEO’su Müjdat Güler
den Güler, şu bilgileri verdi “Yenilenebilir ener i ve kaya gazı gibi yeni ener i ile ülkede dışa bağımlı olan ener i sorununu çözüm üretip ener i ihraç eden ülke haline geldiler. Yollarını, köprülerini ve eneri nakil hatları ile hızlı tren işleri-
ni çözmeye önem verdiler. Üretimin önünde engel olan sendika ve ilk yatırım maliyetlerinde büyük yenilikler yapıp yatırımcıyı Çin’e kaydıran tüm olumsuzlukları ortadan kaldırarak ülkeyi yatırım cenneti yaptılar. İşte bu yatırım cenneti yapmayı dünyaya tam olarak
KÜÇÜKLER USA ŞAPKASI İSTİYOR Türkiye’de büyük holdinglerden Borusan’ın kaya gazında dağıtımı yapacak pro elerin içinde yer almak için gereken yatırımlara başladığını hatırlatan Güler, bu ülkedeki yatırım ortamının avanta larını holdinglerin yanı sıra küçük şirketlerin de görmeye başladığını ifade etti. Güler, “Küçük ve orta ölçekli şirketlerimiz de yelkenlerini açıp, Amerika’da üretim yaparak bu ülkenin imkanlarından yararlanmak istiyorlar. Aynı zamanda Made in USA’ etiketlerini kullanarak kendi pazarlarına da bu malı daha yüksek fiyatla satmak ve USA şapkası
Dünya ankası’ndan Türkiye’ye uyarı Dünya ankası Türkiye’nin 4 yılında büyüme hızının 3 yılına g re yüzde 4 ’den yüzde 4’e dü eceğini ng rürken dı nansman maliyetinin yükselmesinin ekonomiye olan etkilerine dikkat ekti A
N T N-
TA
ki azalmanın yılbaşında yürürlüğe giren ÖTV’deki artışın etkisiyle dengelenebileceği dile getirildi. Raporun ileriye dönük öngörüler kısmında dış finansman maliyetinin yükselmesinin doğuracağı etkilerle önümüzdeki bir kaç yıl boyunca Türkiye’nin büyüme hızının mütevazı düzeyde kalacağı tahminine yer verildi.
-AA
D
ünya Bankası, Türkiye ekonomisinin genel durumuyla ilgili bir rapor düzenledi. Raporda Türkiye’nin artan dış kaynak ihtiyacını karşılama yolunda yatırımcılar nezdinde oluşabilecek güven kaybına karşı mali ve finansal sektörünün yeterli koruma sağladığı bilgisine yer verildi.
TÜKETİCİ GÜVENİ AZALDI Geçen yıl yüzde 4 düzeyinde gerçekleşen ekonomik büyümenin büyük ölçüde artan iç talep sayesinde sağlandığının altı çizilen raporda, gerek tüketimi düşüren tedbirler ve gerekse kur artışı ve politik belirsizliğin tüketici güvenine olan olumsuz etkileri yüzünden 2014 Gayri Safi Yurtiçi Hasılasına artışının yüzde 2,4 düzeyinde kalacağı öngörüldü.
HABER
takarak daha rahat etmek istiyorlar. Bu, bize çok büyük imkanlar kazandıracaktır” dedi. Yarın ne olacağım’ endişelerini yenen üretim ve dış ticaret sektöründe dünyası olma yolunda önemli adımlar atabileceğini kaydeden Güler, “Amerika düşünülenden çok ama çok büyük destekler verir. Yeter ki sizin pro eniz doğru pro e olsun. Amerika ne kazanıyor, istihdama ne kazandırıyor, o eyalete şehre ne vereceksiniz ona bakar. Sizin de istekleinize bakar, bedava arsa mı, uzun dönem vergi istisnası mı, belli dönem sendikaya girmeme taahhüdü mü Bunlar için sanayiyi, Amerika’yı bilen usta danışmanlarla çalışılarak çok iyi yerlere gelmek mümkün” diye konuştu
DİLEK ESKİ BEZİRKAN
TÜKETİM VE BÜYÜME HIZI Azalan altın ihracatının da etkisiyle cari işlem açığının 2013 GSYH’nin yüzde 7,9’una karşılık gelen 4,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği kayde-
Öneriler Raporun öneriler bölümünde ise kısa dönemde şe a ık ve iyi yönetimi güçlendiren reformların yatırımcıların güvenini sağlamaya yardımcı olacağı vurgulanırken orta vadede rekabet gücünü koruma ve daha yüksek büyüme için yapısal reformların tamamlanmasının gerekti-
dilen raporda, düşen tüketim ve büyüme hızının da etkisiyle 2014’teki açığın milli gelirin yüzde ,4’üne eşit olan 50, milyara ineceği tahminine yer verildi. Bütçe açığının 2013 yı-
ği belirtildi. Türkiye’nin dış finansman ihtiyacı göz önüne alındığında doğrudan yabancı yatırım çekmesi için cazibesini artırması gerektiği kaydedilen raporda özellikle hukukun üstünlüğünün sağlanması ve kamu sektörü yönetiminin iyileştirilmesinin önemine dikkat çekildi.
lında bir önceki yıla kıyasla GSYH’nin yüzde 2,1’inden yüzde 1,2’sine indiğinin kaydedildiği raporda büyüme hızının düşmesine bağlı olarak ortaya çıkabilecek bütçe gelirlerinde-
BANKACILIK ETKİLENECEK Türk iş dünyasının önemli döviz açık pozisyonunun bulunması ve dış finansman bağımlılığının yüksek düzeyde seyretmesinin ekonomi için en önemli risk olduğunun altı çizildiği raporda önümüzdeki 12 ay boyunca dış kaynak ihtiyacının GSYH’nin yüzde 27’sine karşılık gelen 210 milyar dolar düzeyinde olduğu kaydedildi. Türk Lirası’nın daha fazla değer kaybetmesinin döviz açığı yüksek firmaların bilançolarına ek yük oluşturacağı belirtilen raporda, bu durumun özellikle konut firmaları üzerinden bankacılık sektörünü ve işgücü piyasasını olumsuz etkileyebileceği öngörüsünde bulunuldu.
BU ÜLKEDE ÜRETİM ŞART Türkiye’nin sanayicisi, işadamı ve dış ticaretini yönetenlerle adeta şapkanın içinden her gün tavşan cıkartabilecek kabiliyette olduğunu ifade eden Güler, şöyle devam etti “Yargı bağımsızlığı olan, akşamdan sabaha her şeyin değişmediği, verimliliğin en yüksek, işçinin en kaliteli ve en verimli olduğu hammaddenin en ucuz satın alma gücünün en yüksek olduğu aynı zamanda Güney Amerika ve Kanada pazarlarına yakın olan bu ülkede üretim Türkiye için olmazsa olmaz bir olay.Yanına Amerikan ortağını , arkasına risk sermayesi ve Amerikan Borsası ile Amerikan Eximbank’ını alan üreticinin dünyada marka olma şansı çok yüksek. Bugün Türkiye’de üretim yaparak Avrupa’da bir çok eve giren önemli markalarımız var. Bunlar dünya markalar liginde yer almasa da çok başarılı işler yapmışlardır. Dünya markalar liginde yer almak için işin içinde Amerika’nın beyni, Amerika’nın gözü ve kulağı şart.”
adencilik sekt rünün A D’ye ihracatı arttı N Y KTA Madencilik sektörünün yılın çeyreğinde ikinci büyük pazarı ABD’ye ihracatı yüzde 21.57 artarak 99 milyon 218 bin dolar olarak gerçekleşti. Amerika’ya ihracat artışı sağlanmasında işlenmiş mermer ile traverten büyük pay sahibi oldu. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği’nden yapılan açıklamaya göre sektrorun aynı dönemdeki toplam ihracatı, bir önceki yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 5.45 oranında artarak 5 milyon 24 bin tona ulaştı. Aynı dönemde sektörün değer bazındaki ihracatı ise yüzde .0 azalışla 1 milyar 92 milyon dolar olarak gerçekleşti. Sektör 2014 yılının ilk çeyreğini miktar bazında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5.45 artışla 5 milyon 24 bin ton, değer bazında ise yüzde .0 azalışla 1 milyar 92 milyon dolar ihracat ile kapattı. Bu dönemde sektörün Amerika’nın yanı sıra Hollanda, İsveç, Hindistan ve İspanya’ya gerçekleştirdiği ihracattaki artış da dikkat çekti.
“ÖNCELİKLİ HEDEF İSTİKRARIN KORUNMASI” Birlik Başkanı Hasan Can Çöker, sektörün öncelikli gündemini ihracatta yakalanan istikrarın korunmasının oluşturduğunu vurguladı. Gerek birliğin gerekse sektör temsilcilerinin tüm çalışmalarını ihracata katkı sağlayacak şekilde organize ettiklerini belirten Çöker, “İlk çeyrekte yaşadığımız ivme kaybının temel sebebini ise metalik cevherlerdeki düşüşten kaynaklanıyor. Bu yılki ihracat hedefimizi 5 milyar 00 milyon dolar olarak belirlemiştik. Bu hedefe odaklandık ve çalışmalarımızı da bu hedef için planlıyoruz” dedi.
Ekonomi PİYASANIN NABZI
Gökte güvercinler,
yerde ayılar
K AYAN
■ iyasalar art istihdam rakamını nasıl yatladı Tüm global piyasaların heyecanla beklediği ABD ekonomik raporu Mart istihdam rakamı 4 Nisan Cuma günü açıklandı ama traderların beklediği açıklığı, istikrarı getirmedi. En azından Wall Street’e yani borsaya getirmedi. Göklerde güvercinler uçmaya, yerlerde ayılar gezmeye başladı. Ne mi demek istiyorum Öncelikle, bu rapordan başlayalım. Bu rapora göre, Martta 192 bin kişilik istihdam açılmış, yaratılmış ve işsizlik de yüzde .7’lerde kalmaya devam etmiş. Ekonomistler tarım dışı istihdamın şubattaki 175 binlik rakamının 200 bine kadar artmasını beklerken, işsizliğin de yüzde . ’ya düşmesini bekliyordu. ■ iyasalar bu rakama nasıl bir reaksiyon g sterdiler İşte Piyasaların gösterdiği tepkiler Hazineler rallideyken, Nasda çöktü. “Demek ki bu rapor borsadan hisse almaya müsait değilmiş” dendi. Tüm dünyanın dört gözle beklediği bu rakamın etkisi ve nedenleri
9 Nisan 2014 Çarşamba
Dünya ekonomisinin kalbinin attığı all treet ge en haftayı iyi ama muhte em olmayan bir düzeyde kapattı zun ve kısa vadede yatırımcılar altına mı D vize mi etrole mi Yoksa ba ka alternati ere mi y nelsinler te elika Ayan’ın kaleminden soruların cevapları ■
ABD Borsası
Tabi aslında tüm dünya borsalarının Wall Street ile korelasyonu çok yüksek olduğu için sadece Borsa da diyebilirdik ama ben rakamlarla açıklayacağım için ana merkez ABD Borsası yani Wall Street’den başlayayım dedim. Borsadaki ilk reaksiyon pozitifti, kar getirdi. Cuma günü, gün ortalarında yeni rekorlara değindiler ama daha sonra bu raporun iyi ama çok iyi olmadığı anlaşıldı. Ocak, şubat rakamları da 188 bin 197 bin olarak yukarı yönlü revize edildiği için kötü hava koşullarının da o kadar kötü etkilemediği anlaşıldı. Tüm hafta içinde ralli yapıp kar getiren hisseleri satıp hafta sonunu karda geçirmek isteyen traderlerin sayısı arttı. Satışlar, özellikle Nasda ’ı kan gölüne buladı, yüzde 3’lere varan zararlar yaşattı. Google, Amazon, Tesla, Facebook, Microsoft gibi kağıtlar 52 haftanın en büyük zararlarını gördüler bir anda. Bu istihdam rakamı aynı zamanda, FED’in bir şey yapmayıp yerinde oturacağına yani zamanından önce faiz oranlarını ellemeyeceğini de bize gösterdi, güvercinliğe devam yani. Çünkü is-
YA T K A T
tihdam fazla büyümemiş, işsizlik de beklenenden hızlı düşmemişti. ■ Tahvil
■ Döviz:
ABD doları Yen karşısında düştü, çünkü FED, politikayı normalleştirmeye gidecek korkularını düşürdü.
K
O zaman hepimiz elimizi eteğimizi borsadan çekip, paramızı bankaya, altına, o da olmadı yastığın altına mı koysak Size bu işin gurularından ve onların nasıl nereye yatırım yaptıklarından bahsedersem işi bileninden hep beraber öğrenmiş olacağız. Nobel ödüllü, Yale ekonomisti Profesör Robert Shiller der ki, “Ben kendimi değerli gördüğüm, bilinmeyen hisselere yatırım yapıyor buluyorum. Ama nereye yatırım yaptığımı sormayın, bilmiyorum, yatırım danışmanı tuttum, o yapıyor.” Şaşırdınız mı Ünlü Shiller, borsadaki formülleri yaratan (P E rasyosu yani Fiyat Karlılık rasyosu) , piyasa değerlemelerinde çığır açan hoca, yatırım yapmayı bilmiyormuş
piyasaları:
10 yıllık hazine getirileri yüzde 2.71 kadar düşüp, hazine fiyatları yükseldi.
N
Shiller, “Ne kadar bilgili ve yetenekli olduğunuz konusunda gerçekçi olun. Acemiyseniz, satranç dahileriyle satranç oynamaya oturmazsınız. Gerçekçi, rasyonel yatırımcı olun ve hisse senedi seçimi yapın” diyor. Tenis bilmiyorsanız, veya yeni başladıysanız tenis toplarıyla maç yapmazsınız. O zaman borsada niye galeyana gelip orada da kurtlarla bir kurt sanıp kendimizi kurt sofrasına oturuyoruz Bunların altında hep pazarlama
Altın, altın gününü yaşadı. 1300 doların üstüne çıkıp haftayı karda bitirdi. Tabi uzun vadede volatıl olacağını bildiğimiz altının akıbeti veya karı, ABD ekonomik rakamlarının beklenenden düşük gelmesine bağlı. ■ Petrol:
NYME’de (Ne York Mercantile Exchange) petrol vadelileri tırmandı. Mayıs ayın-
oyunları, ego, pazarlama taktikleri yatıyor. Bir illüzyon yaratılmış ki piyasalarda, büyüklerle masaya oturmak pazarlama aracı olarak ortaya sunulmuş. Egonun yanında bir de korku faktörü var. Savaş, en asyon, döviz kurlarında çöküş. Birden ralli yapan borsadan nasibimi nasıl alamadım, elimdeki nakit parayı 8 ay tuttum, uçan borsadan nasiplenemedim diyenlerden misiniz Tüm ödediğiniz komisyonları, yılları
konomiye spekülatif atak olabilir’
Kadir as niversitesi konomi lümü Öğretim yesi edat Aybar Türkiye ekonomisinin spekülatif ataklara maruz kalabileceğini ileri sürdü DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
K
adir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Aybar, seçim sonrası Türkiye ekonomisine ilişkin yaptığı değerlendirmede, yakın dönemde ciddi savrulmaların yaşanmayacağını belirterek, ancak küresel krizin devam ettiği bu dönemde Türkiye’nin spekülatif ataklara maruz kalabileceğini savundu.
İSTİKRAR SAĞLANDI Seçimlere doğru giderek gerginleşen siyasi ortamın tansiyonunun düşmüş gibi göründüğünü ifade eden Doç, Dr, Aybar, “Örneğin, sonuçların açıklanmasının hemen ardından Türk lirasının güçlenmesi borsanın yukarıya doğru hareketlenmesi seçim sonuçlarının istikrar arayan kesimlerin ekonomik kararlarını olumlu etkiledi. Bu da yakın dönemde ekonominin ciddi savrulmalara maruz kalmayacağı ve belli bir istikrar içinde hareket edeceği beklentisinin güçlendiğini ortaya koyuyor” dedi. Açıklanan 2013 yılı büyüme rakamları ve cari açık verilerinin olumlu olmasının da bunun yanına eklen-
mesi halinde genel havanın olumlu olarak algıladığını kaydeden Aybar, “Ancak bu gelişmelerin kon onktürel ve çoğunlukla da kısa vadeli olmalarını hesaba kattığımızda farklı bir durum değerlendirmesi yapmamız gerekir” diye konuştu. Yerel seçimlerin yaşanan yapısal sorunları çözme konusunda belli bir yol haritası sunacağını söylemenin güç olduğunu ifade eden Doç. Dr. Aybar, bunun siyasi ve iktisadi nedeni olduğunu kaydetti. Siyasi olarak seçim öncesi gerilen kamu alanının yerel seçimler ertesi gevşemesini beklemenin gerçekçi olmayacağını belirten Aybar, şunları söyledi “Türkiye’nin önünde genel se-
çimler, ondan önce de cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bunların iç dinamikleri zaten ciddi gerginliklere yol açabilecek nitelikte. Ekonomik alanda ise Türkiye uluslararası rekabet gücünü oluşturabilecek reformları henüz tam anlamıyla yapabilmiş değil. Banka ve finans piyasalarının ve kredi mekanizmalarının rahatlatılması gerekiyor. Ekonomi kronikleşen işsizliğe karşı çözüm üretebilecek biçimde organize olmalı. “
“TAŞIMA SUYLA DÖNÜYOR” Kurların hala aşırı değerli ve cari açık ekonominin yapısal kırılganlıklarının hala merkezinde olduğunu ifede eden Doç. Dr. Aybar, “Bu du-
da ham petrolün varil fiyatı 97 doları bulacaktır. Tüm bu hareketlenmeler, FED in para politikalarında hiçbir değişikliğe gitmeyeceği kanaatinin güçlenmesinden, çünkü gelen rakamlar Yellen’in tezini savunuyor. WSJ yazarı Jon Hilsenrath’in belirttiği gibi ortalama çalışılan ücretlerdeki 1 centlik düşüş ile işsizliğin daha da düşmemesi Yellen’in faiz oranlarını sabit tutalım politikası-
■ Altın:
rumda ekonomi taşıma suyla çevriliyor” dedi. Batıda devam eden küresel krizin olumsuz etkilerinin ve FED’in uyguladığı daraltıcı para politikasının Türkiye ekonomisi üzerindeki belirleyici gücünün ekonominin performansının daha çok dış dinamiklerden etkileneceğini gösterdiğini vurgulayan Aybar, şöyle devam etti “Özellikle, son yıllarda daha fazla açık ekonomi haline gelen Türkiye, Arap Müslüman coğrafyasındaki gelişmelerden daha çok etkilenmeye başladı. Küresel krizin devam ettiği bu dönemde Türkiye spekülatif ataklara maruz kalabilir. Türkiye’nin ekonomisi inşaat sektörü bağımlılığından kurtuluncaya kadar kırılganlıklarını azaltamayacağını söylememiz Sedat Aybar mümkün.”
hesaba aldınız mı Gerçek maliyeti ve getiriyi, en asyonu da içine katarak hesapladınız mı Herkes nasıl milyon dolar borsada kazanıyormuş Bunların pazarlama taktiği olduğuna inanmıyorsanız gerçekler ortada 0 40’lık borsa ve tahvil portföyü olan yatırımcı 20 yılda ortalama yüzde 7.4 getiriye sahip olur. Tipik bir yatırımcının ağırlıklı getirisi ise uzun vadeli en asyonun altında, sadece yüzde 2.94 getirmiş. Nobel ödüllü olmaya gerek yok aslında. Son 30 yılda en asyonun üstünde getiri yapmak zor. Eğer ki başta diye-
nın destekçisi iken, çalışan Amerikalı’nın tüm ABD nüfusuna oranı yüzde 58.9’a (Ağustos 2009’dan beri görülen en yüksek rakama) çıkarak az da olsa, ABD ekonomisinin düzelmeye yöneldiğinin sinyallerini vermeye başladı. Borsalardan birden boğalar (yükselen piyasalar) gidip ayılar (düşen piyasalar) Wall Street’i istila etti. Yüksekten uçan teknolo i ve bioteknolo i hisseleri böyle zamanlarda kaybetmeye mahkumdur. Çünkü ralli yorgun düştü, geri çekilme zamanı geldi. İlk vurulanlar onlar oldu.
lim 10 bin doları yatırıp , her 30 sene boyunca 10 bin dolarlık yatırım yaparsanız, işte o zaman piyasa getirili ağırlıklı yatırımınız bir milyon 213 bin 943’ü bulur. Ama emekliliği düşleyen yatırımcı ne yapmalı Öncelikle kendini bilmeli, uzun vadeli düşünmeli, ego odaklı pazarlama fırtınasından kendini korumalı, belki de Shiller’in de dediği gibi bir danışmana başvurmalı. Belki bu durumda kaybedenlerin oyununda kazanan, gökte güvercinlerin uçtuğu, ayıların piyasasında boğa olabiliriz.
lackberry T-mobile’den ayrıldı N
Y
K-
TA
U
zun yıllardır telefonlarını T-Mobile şirketi aracılığıyla da satan Blackberry, bu ayın ardından sözleşmelerini yenilemeyeceklerini duyurdu. Büyük telefon firması bu kararı, T-Mobile’in geçtiğimiz aylarda Blackberry müşterileri için Iphone 5s indirimi yapması sonrasında aldığını açıkladı.
KONTRATLAR İPTAL Blackberry’nin CEO’su John Chen, bloglarında yaptığı açıklamada sadık müşteri-
lerin T-Mobile firmasına şiddetli tepkiler verdiğini hatta bazılarının kontratlarını iptal ettiğini bildirdi. T-Mobile firması CEO’su John Legere ise Blackberry ürünlerine teknik destek vermeye devam edeceğini söyledi. Bilindiği üzere Blackberry uzun süredir diğer akıllı telefon şirketlerinin başarılı atakları yüzünden çok yara almıştı. Yeni akıllı telefonlarıyla pastadan pay almaya çalışan firmanın çok yakın zamanda Blackberry Z3 modelini piyasa süreceği öğrenildi.
eneral otors’da arızasız ara yok gibi
N
G
Y
K-
TA
eneral Motors hidrolik direksiyondaki bir parçanın çalışmayı durdurması sebebiyle Amerika’da,1,3 milyon aracını geri çağırdı. Daha önce de benzer sorunlar sebebiyle araçlarını geri çağıran şirket, şubat ayından beri toplamda .1 milyon aracını piyasadan çekmiş oldu. Geri çağrılan araçlar arasında Chevro-
let Malibu, Malibu Maxx, Chevrolet HHR, Saturn Aura, Saturn Ion ve Pontiac G modelleri bulunuyor. Şirket. Bu modellerin hepsinin 2010 ve öncesine ait olduğunu belirtti. Aracın durumuna göre bütün değişimleri ücretsiz yapacak olan General Motors, ayrıca daha önce bu parçaların şikayetiyle ilgili tamir masrafı yapmış müşterilerinin de parasını iade edeceğini açıkladı.
Gündem
9 Nisan 2014 Çarşamba
Ahmet buğdaycı ahmetbugdayci@posta212.com
30 Mart’tan geriye kalan tek umut: Tekno-sivil dayanışma SEÇIM sonrası ana akım medyada eleştirel sesler Erdoğan’ın intikam alacağı korkusuyla bir köşeye çekilirken, Gezi ile sokaklara dökülen gençler öfkelerini CHP’ye kusuyor. Ne yani, Ethemler, Abdullahlar, Ali İsmailler, Berkinler boşuna mı ölmüştü… Yüzlerce kişi boşuna mı yaralanmış, gözünden, kulağından olmuştu… Bunun için mi yedi can vermiş, bunun için mi gaz yemişlerdi. Bir iktidarın düşebileceği en aciz durumda bile oyunu artıramayan, binlerce sandıktaki şaibeye karşı tepki vermeyen, hezimeti kabul eden bir parti için mi seferber olmuşlardı. Seçimi kazanamayacağına inanan bu parti, insanların siniriyle oynamış, vakitlerini, ceplerinden harcadığı paraları çalmış, ama en kötüsü umutlarını kırmıştı.
GEZİ SANDIĞA İNDİ Gezi ile sokaklara, meydanlara dökülenler, bu kez 30 Mart’ta, sandık başında sivil mücadeleye soyundu akın akın. Türkiye’nin en eğitimli, en donanımlı gençliği elinde lap-toplar, akıllı telefonlarla, sanal ağlarla, omuz omuza sandık başı organizasyonları ile otoriterliğe karşı birleştiler. Çoğu oy bile kullanmamış apolitik gençlerin içine bir siyaset virüsü girmişti sanki. Kızlı erkekli, önceki seçimlerin durağan yapısından bambaşka, herkesin canını dişine taktığı bir kenetlenmeydi bu. Sosyal medya networklerini devreye sokarak Amerika ve Avrupa’daki Gezicileri de kapsayan bir ağla, anında herkesi birbiriyle haberleştiren, sorunlara, ihtiyaçlara anında çözümler bulan, özetle son derece etkin ve organize çalışan bir akış çıkmıştı ortaya. CHP’YE İSYAN… Geziciler, seçim sonrasında eski, köhnemiş yapısıyla heyecanı kalmamış, yenilgiye ve ikinciliğe razı bir takımla sahaya çıkmanın talihsizliğini yaşamaya isyan ederken, CHP’nin etrafında toplanmanın çaresizlikten başka bir anlam taşımadığını da adamakıllı idrak ediyordu. Gerçekten de AKP seçim ekibi gece gündüz büyük kalabalıklarla sandık başındayken, CHP, etrafında toplanan bu sivil akışa tüm hantallığı ve beceriksizliği ile sadece bakıyordu. Bakmakla kalmayıp, önceden ayyuka çıkan hile iddialarına karşı hiç bir önlem almamıştı. Asıl kora kor mücadeleyi kadınların ön planda olduğu Geziciler veriyordu. Bu oluşumlar sonucu etkilemeyecek renkli bir detaydı belki. Ama yeni bir muhalefet modelinin tohumlarını taşıyan, seçimin ileriye dönük umut veren tek dinamiği, filiziydi. Şimdi bu hareketleri, dayanışmayı sürekliliğe büründüren, toplumun diğer kesimleriyle ilişki kuran bir yapıya evrilme testi bekliyor. Ancak şurası kesin ki seküler, eğitimli kesimlerin, kaderlerini kendilerinin şekillendirmesinden başka bir çare olmadığını anlamaları, toplumsal psikolojide bir kırılma noktası. Öte yandan CHP asla kendini lağvedip yeni bir oluşuma açılmayacağı için, mevcut yapı içinde siyaset yapılsa bile, partinin oy sınırlarının aşılamayarak tablonun değişmemesi riski de büyük. Bu yüzden sadece sivil hareket örneği olmanın dışında, bu oluşumların izleyeceği çizgi, seçmenlerin tümüne seslenen gerçek bir siyasi alternatif yaratma sorunu açısından da kritik bir önem taşıyor. NEO-ATATÜRKÇÜLÜK VE YENİ BİR SEKÜLERLİK 30 Mart sivil gruplarının en can alıcı karakteristiği de Neo-Atatürkçü olarak adlandırılabilecek bir dönüşümün ön plana çıkmasıydı. Bunun en gözle görülür yansıması ise, Gezi’nin değişime zorladığı laik grupların, 1930’ların halkı küstüren katı, dışlayıcı laikliğinden, farklı inançlara, yaşam tarzlarına saygılı bir sekülerlik tanımı etrafında toplanması. Daha da önemlisi, Atatürk’ü bir kalkan olarak kulllanan statükoculuktan evrilen bu yeni seküler güçler, aralarında görüş farkları olsa da, kolları sıvayıp entelektüel sermayelerini tekno-dayanışma modelleriyle somut projelere dönüştürüyorlar. Bir yandan Silikon Vadisindeki Türk mühendisleri sosyal medya yasaklarına karşı dijital çözümler geliştirirken, diğer yandan sivil dayanışma “Oy ve Ötesi” oluşumunda görüldüğü gibi giderek somutlaşıyor. Siyasetin bu yeni sivil formu, yoksulluğu ve gelir eşitsizliğini azaltma, kalkınma, kent, eğitim, işsizlik gibi alanlarda dünya kalitesinde somut çözümler üretmekle, demokrat, özgürlükçü söylemleri birleştirme aşamasına geçişin sinyallerini veriyor. İtiraz etmekle sınırlı bir muhalefetin yerine, ancak “Nasıl bir Türkiye’nin” cevabını veren, buna kitleleri ikna eden bir yaklaşımın mevcut paradigmayı yıkacağını çok net görüyorlar artık. Bir başka deyişle, yukardan düşecek tapelere bel bağlamayıp iradesini kendi ellerine alan sivil siyasetler, klasik lider arayışı yerine birlikte sentezlenen, ateşlenen akışkan yapılar, 30 Mart sonrasına siyasi aktör olarak gidiyor. SİVİL SİYASET TEK ALTERNATİF AKTOR Neo-Atatürkçülük’ün ve Gezi’nin önündeki en temel mesele ise Kürtlerin eşitliğini hazmedebilmek. AKP ile seçim sonrası özerkliklerini talep ederek kaçınılmaz bir hesaplaşmaya gidecek Kürtlerle, demokrasi ve özgürlük temelinde nerede buluşulacağı sivil muhalefetin geleceğini belirleyecek derecede önemli bir faktor. Tüm belirsizliklerine karşın CHP içinde veya dışında gelişecek bu oluşumlar, AKP ile Cemaat arasındaki savaşta Cemaatin geriye çekilmesiyle doğan sivil boşluğu doldurmaya hazır. Gezi’den bu yana yaşadıklarımız, hiç bir şeyin ani devrimlerle mümkün olmadığını, hazım ve dönüşme süreçleriyle ilerleyebileceğimizi gösteriyor. Cemaatin elinden sivil siyaset bayrağını eline alan bu akış, Türkiye’nin geleceğinin tek alternatif aktörü. Henüz kendi küçük ama verdiği ümit büyük.
Türkiye’nin Cumhurba kanı i in
İLK KEZ SÖZ BİZDE Yurtdı ındaki Türk vatanda ları ilk defa Cumhurba kanlığı se iminde oy kullanacak A D’nin eyaletindeki a konsolosluklara konulacak olan sandıklarda Temmuz’dan itibaren oy verme i lemi ba layacak DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
Y
urtdışında yaşayan Türk vatandaşları ilk defa bu yıl, Cumhurbaşkanı’nın doğrudan halk tarafından seçileceği seçimlerde oy kullanacak. ABD’de, Türk Başkonsoloslukları’nın bulunduğu farklı bölgeye sandıklar 2 Temmuz’dan itibaren konulacak ve oy verme işlemi başlayacak.
ABD’DE 85 BİN SEÇMEN VAR ABD’deki Türk vatandaşları Washington, Houston, Los Angeles, Ne York, Şikago, Boston’daki Başkonsolosluklarda ve Büyükelçilikte oy kullanacak. Halen ABD’de, yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı yaklaşık 85 bin Türk seçmen bulunuyor. Dünya genelinde ise 2, milyon Türk seçmenin Türkiye dışında oy kullanması bekleniyor. Ancak yurtdışında yaşayan bütün Türkler eş zamanlı oy kullanmayacak. Türklerin az olduğu Lüksemburg, Fas gibi ülkelerde sandıklar bir gün kalacak Türkler’in çok olduğu Almanya, Belçika gibi ülkelerde ise oy kullanma süresi 4 güne kadar uzayabilecek. Ülkelerdeki oy kullanma süresini YSK’nın yerel seçimlerle ilgili süreci tamamladıktan sonra ilan etmesi bekleniyor. ABD’de de yüzölçümün büyük olması nedeniyle seçimlerin 4 gün sürmesi bekleniyor. İŞTE SEÇİM TAKVİMİ YSK’nın açıkladığı ilk karara göre, yurtiçinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu 10 Ağustos’ta, ikinci turu ise 24 Ağustos’ta yapılacak. Yurtdışındaki Türkler ve gümrük kapılarında ise birinci tur için oy verme 2 Temmuz’da başlayacak. Birinci oylama Türkiye’deki seçimin başlangıç süresine, 10 Ağustos’a kadar tamamlanacak. İkinci oylama ise 17 Ağustos’ta başlayacak, 24 Ağustos’a kadar sürecek. Cumhurbaşkanlığı ve bundan sonra yapılacak olan genel seçimlerde yurtdışında yaşa-
yan Türk vatandaşlarının oy kullanabilmesi için “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kaydolması gerekiyor. Bu bildirim için nihai bir tarih açıklanmadı. Ancak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurtdışındaki vatandaşların oy kullanabilmesi için mayıs ayına kadar süre olduğu öğrenildi.
NE YAPMAK GEREKİYOR İlk olarak Yurtdışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı olup olmadığınızı kontrol edin. Bunun için YSK’nın internet sitesindeki “Yurt Dışı Seçmen Sorgulama” bölümüne girmeniz ve kontrolü yapmanız gerekiyor. Eğer YSK’nın sayfasında kaydınız yoksa “Yurtdışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı olmak için yurtiçinde nüfus müdürlüklerine, yurtdışında ise konsolosluklara başvurarak adres beyanında bulunmanız gerek. Başkonsolosluklarda daha önce işlem yapmış olanlar için bu adres beyanı niteliği taşımıyor. Adres beyanında bulunmak için de aşağıdaki internet adreslerinde yer alan adres beyan formunu doldurarak, bağlı bulunduğunuz Baş-
konsolosluğa şahsen veya posta yoluyla iletmeniz gerekiyor. http .nvi.gov.tr Files File AKS Formlar FormB onsayfa.pdf http . nvi.gov.tr Files File AKS Formlar FORMB-ARKASAYFA.pdf Şahsen yapılacak başvurularda, nüfus cüzdanının aslının ibraz edilmesi gerekli. Posta yoluyla adres beyanında bulunmak isteyen vatandaşlar ise Adres Beyan Formu ile Nüfus cüzdanı fotokopisini de göndermesi gerekiyor. Aynı adreste yaşayan aile bireyleri (18 yaşından küçük çocuklar ve eşler) için ayrı ayrı form doldurulmasına ise gerek yok. Ailesiyle birlikte adres beyanında bulunacak olanların “Aynı Adreste Bulunan Kişilerin Kimlik Bilgileri” kısmını doldurulması yeterli. Başvurunuzu yaptıktan sonra bağlı bulunduğunuz başkonsolosluktan size e-postayla bilgi iletilecek. Nisan ayı boyunca ABD’de bulunan Türk Konsoloslukları gezici hizmetle de vatandaşlara ulaşacak. Bu tarihler Konsolosluk internet sayfalarından duyurulacak.
Yurtdı ı se men kütüğüne kaydolma ağrısı (NEW YORK-POSTA212) T.C. New York Başkonsolosluğu, Yurtdışında Oy Kullanma / Yurtdışı Seçmen Kütüğüne Kaydolma hususunda bir duyuru yayınladı. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın, ülkemizde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri, milletvekili genel seçimleri ve halkoylamalarında bulundukları ülkelerde açılacak sandıklarda oy kullanabilmelerine ilişkin hazırlıklar sürmekte olduklarını belirtildiği duyuruda yurtdışındaki vatandaşlarımızın ilk kez Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanabileceklerini, bunun için “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olmalarının zorunlu olduğunu bildirildi. T.C. New York Başkonsolosluğu tarafından vatandaşlarımızın, Yurtdışı Seçmen Kütüğü‘ne kayıtlı olup olmadıklarını, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden(https://www. ysk.gov.tr/ysk/YurtDisiSecmenSorgu.html) kontrol etmeleri önerildi. Yurtdışı Seçmen Kütüğü’nde kayıtlı olmadığını tespit eden vatandaşlarımızın ise, Başkonsolosluğumuza şahsen müracaat ederek (aşağıda) ekte sunulan “Adres Beyan Formu”nu doldurmak suretiyle; veya, Ekteki adres beyan formunu eksiksiz doldurduktan sonra, nüfus cüzdanlarının önlü-arkalı fotokopisiyle birlikte posta yoluyla Başkonsolosluğumuza göndermek suretiyle; veya, Ekteki adres beyan formunu eksiksiz doldurduktan sonra, nüfus cüzdanlarının önlü-arkalı fotokopisiyle birlikte posta yoluyla İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne ya da nüfus kayıtlarının bulunduğu Nüfus Müdürlüğü’ne göndermek suretiyle adres beyanında bulunabileceği açıklandı.
ankaya’nın yolları ta lı alkın se tiği ilk cumhurba kanı olmak isteyen a bakan Tayyip rdoğan’ın hede Ağustos’ta yapılacak iki turlu se imleri ilk turda kazanmak rdoğan K ke ıkarsa cumhurba kanının bugünkü yetkileriyle yetinmek zorunda ankaya K kü i in yapılacak se imlerde D ise kilit nemde DUYGU GÜVENÇ
3 D nem kuralı
ANKARA - POSTA212
Erdoğan eğer Köşk’ten vazgeçerse bu defa da parti tüzüğünde yer alan 3 dönem kuralını değiştirmek zorunda. Bu değişiklik Erdoğan için en kolay yöntem. AKP’de kimsenin Erdoğan’ın bu kararına itiraz etmesi beklenmiyor. Ancak böyle bir değişiklik, ilkelerinden bir kez daha vazgeçmesi anlamına gelecek. 3 dönem kuralını değiştirmemesi halinde de 2015’ten itibaren başta Arınç ve Babacan olmak üzere, partinin ağır topları kenara çekilecek.
Y
erel seçimlerin ardından Köşk’e çıkmak istediği bilinen Başbakan Tayyip Erdoğan, zorlu bir tercihle karşı karşıya. Erdoğan ya kısıtlı yetkiyle Cumhurbaşkanı olacak, ya da Köşk hayalinden 5 yıl daha vazgeçecek. Erdoğan 8 4 rakımlı tepeye çıkmak için Kürtlerle de işbirliği yapmak zorunda. Köşk yolu Erdoğan’ın yolsuzluk suçlamalarından da kurtulması için en önemli sığınak.
ERDOĞAN NE İSTİYOR Tayyip Erdoğan, halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olmak istiyor. Erdoğan’ın yakın çevresi, “Artık Köşk’te dinlenmek istiyor, yoruldu” yorumunu yaparken, seçilmesi halinde düşük profilli bir çizgi izlemeyeceği de biliniyor. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde anayasadan kaynaklanan tüm yetkilerini kullanmasına kesin gözüyle bakılıyor ve AKP’den de elini çekmesi beklenmiyor. İLK TUR TAKTİĞİ AKP’nin, iki turlu olması hede enen Cumhurbaşkanlığı seçiminde taktiği ilk turda kazanmak. İkinci tura kalması halinde muhalefetin tek isimde uzlaşmasından ve halkın AKP’ye karşı birleşmesinden kaygı duyuluyor. Hala kesinleşmeyen sonuçlara göre AKP’nin oy oranı yüzde 45, BDP’nin ise yüzde . Buna karşın CHP’nin yüzde 28, MHP’nin de 15’lik bir desteği olduğu biliniyor. İlk defa halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığını kazanmak için BDP’lilerin oyu belirleyici ola-
Yargılanmaya k k kalkanı Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’nı kazanırsa dokunulmazlık zırhına da kazanacak ve hakkındaki iddialar nedeniyle Meclis’teki fezlekelerden kurtulacak. Çünkü Cumhurbaşkanı görev süresi içinde vatana ihanet suçundan başka bir suçla yargılanamaz.
cak. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan da, Erdoğan’ın adaylığı konusunda “Bu aşamada destekleriz ya da desteklemeyiz diye bir şey söylemek doğru değil. Kürtler biraz da müzakere sürecinin gidişatına bakacaktır. Kürtlerin oyları çantada keklik gibi görülmesin” diyor. BDP, İmralı ile sürdürülen görüşmelerde artık somut adımların başlamasını istiyor.
YENİ ANAYASA’YA ZAMAN YOK Muhalefette ortak aday arayışının ise önümüzdeki günlerde başlaması bekleniyor. Muhalefet kanadında sadece CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sivil biri aday olmalı. Ortak aday için görüşmeye hazırız” açıklaması-
nı yaptı. Erdoğan’ın yetkileri arttırılmış bir cumhurbaşkanlığını istediği biliniyor. Ancak seçimlerden önce cumhurbaşkanının yetkilerini artıracak bir anayasal değişiklik için yeterli zaman yok. Mayıs ayında Köşk için kampanyanın başlaması beklenirken, referanduma kadar uzanacak bir anayasa değişikliğinin zorlanması ise beklenmiyor. Yarı başkanlık sistemine geçmek için Anayasa değişikliği, yani Meclis’te 3 7 oy gerekiyor. Ancak böyle bir değişikliğin Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yetişmesi zor. AKP’nin 317 vekili, BDP’nin ise 22 milletvekili var. AKP, 330’u bularak referanduma götürmeyi de
deneyebilir. Ancak Erdoğan için bu aşamada Meclis’te 330’u bulmak da kolay gözükmüyor. Parti içerisinde bir daha seçilemeyeceğini düşünen çok sayıda küskün milletvekili olduğu biliniyor. BDP’nin de topyek n AKP’ye destek vermesi beklenmiyor.
GÜL FAKTÖRÜ Yerel seçimlerin hemen ardından Erdoğan, Köşk sinyali verirken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konumu da tartışmaya açıldı. Köşk seçimlerinde Erdoğan kazanırsa, Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı’na kimin oturacağı da tartışmalı. Gül, Erdoğan’ın genel başkanlık koltuğuna oturarak siyasete dönmek istiyor. Tıp-
kı 2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi en büyük destekçisi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç. Arınç, “Sayın Cumhurbaşkanımız bizim ilk Başbakanımız. Tekrar başbakanlık görevini yapmasını kalben arzu ederim” diyerek tercihini açıkladı. Erdoğan, erken genel seçime karşı olduğunu da ilk günden açıkladı. Bu durumda Gül’ün, tekrar milletvekili seçilmek için 2015 Haziran’ını beklemesi gerekiyor. Bu süre zarfında AKP’de emanetçi olarak Başbakanlık koltuğuna oturacak isimler arasında ise Bülent Arınç, Ali Babacan, Binali Yıldırım, Ahmet Davutoğlu’nun ve hatta MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın adları geçiyor.
Güncel
19 Mart 2013 Çarşamba
SEÇİMLERİN ARDINDAN ERDOĞAN’I KUTLAMAYAN ABD:
Seçimler adil ve şeffaf değil A D Dı i leri akanlığı’ndan üst düzey bir yetkili Türkiye’de ge en hafta yapılan yerel se imlerle ilgili g rü lerini osta ile payla tı smi bizde saklı olan yetkili se imleri imdilik adil e af ve zgür olarak tanımlayamadıklarını s yledi İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
A
BD Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray, seçim başarısından dolayı şimdiye kadar ne Başbakan Erdoğan'ı aradı ne de seçimlerle ilgili yine adetten olan şekilde 'adil, şe af ve özgür' gibi tanımlar getirdiler.
OTERİTER LİDERLER ARADI ABD dışında, AB ülkelerinden de yerel seçimlerle ilgili bir tebrik açıklaması veya telefonu gelmediği görüldü. Buna karşılık, Rusya Cumhurbaşkanı Putin, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev gibi, demokrasinin geride kalmış ve gerilemeye devam eden ülke liderlerinden gelen telefon ve tebrikler dikkat çekti. Adeta Türkiye'nin Batı'sındaki ileri demokrasi ülkelerinden gelmeyen seçim tebrikleri, Doğu'sunda bulunan, otoriter ve yarı-otoriter ülkelerden geldi. GÖRÜŞME 6 AYDA BİR Yapılan seçimler yerel seçimler olduğundan dolayı, ABD Başkanı
Obama'nın bizzat Başbakan Erdoğan'ı aramaması aslında çok büyütülmemeliydi. Bununla birlikte, 2011 ve 2012 yıllarında, ayda bir veya birden çok bu iki liderin görüştükleri hatırlandığında, şimdilerde altı ayda bir telefon yapılan telefon görüşmeleri, iki lider arasındaki ilişkilerin seyrini anlatması açısından önemli işaretler taşıyor. Daha 2-3 yıl önce Obama'nın, Erdoğan'ı, dünyada kendine en yakın beş liderden biri olarak tanımladığı da hala hatırlarda. Buna rağmen, Obama'nın Erdoğan'ı yerel seçimler başarısından dolayı aramamasından ziyade, ABD yetkili kurumlarının, Türkiye çapında yapılan yerel seçimlerin 'özgür, adil ve şe af' olarak tanımlayamaması üzerinde durulması gereken bir konu.
“ÖZEL ANALİZİMİZ YOK” Geçtiğimiz hafta, ABD Dışişleri Bakanlığında iki kez Türkiye'deki yerel seçimler konusu açılmasına rağmen, seçimlerin en basitinden, ABD yetkilileri tarafından 'özgür, adil ve şe af' olarak tanımlanmaması dikkat çekmişti. Cuma günkü ABD Dışişleri Bakanlığı basın brifinginde, sözcü yardımcısı Marie Harf'ın yine seçimlerle ilgili olarak sorulan soru üstüne yorum yapmaması ve 'bakayım' demesinden sonra, aynı soruyu sormak için pazartesi günü tekrar ABD Dışişleri Bakanlığı’nda soluğu aldım. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın pazartesi günkü basın toplantısında da, bu kez sözcü Jen Psaki, yine yerel seçimlerle ilgili olarak, seçimlerin adil, şe af ve özgür olup olmadığı sorusuna karşılık olarak, 'özel bir analizimiz yok' cevabını verdi.
Posta212'ye Özel Dışişlerindeki bu basın toplantısından sonra, Posta212'ye konuşan ve ismi bizde saklı olan üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisine, neden Türkiye'deki yerel seçimlerle ilgili, adetten de olsa 'şe af ve adil' tanımlamalarını kullanamadığını sordum. Bakanlıkta Türkiye ile ilgili konulara da bakan yetkili ile aramızdaki kısa görüşmede sorularımıza şu cevaplar alındı ■ Türkiye de se imleri zgür e af ve adil olarak tanımlayamamanızı anlayamadım üpheleriniz mi var Birçok zaman seçimlerle ilgili düzensizlik haberleri gelmekte. Bu birçok farklı ülkelerde meydana gelmektedir. Bundan dolayı, bu sürecin sona ermesini beklemeyi tercih ediyoruz. Ama bununla ilgili olarak konuşmaya ve görüşmeye
devam edeceğiz. ■ u düzensizlikler sizin bu sıfatları kullanmanızı engelliyor yle mi Bunun hakemliğini yapmak bize düşmez. Genelde, hükümetler bu şikayetlere kendileri bakarlar. Anladığımız kadarıyla da şu an Türkiye'de olan da bu.
“ARINÇ'A KATILMIYORUZ” Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Psaki, ayrıca, yine günlük basın toplantısında, Arınç'ın Anayasa Mahkemesi'nin T itter kararıyla ilgili olarak, bu kararın yanlış olduğuna, ve mahkemenin diğer mahkemeleri dinlemesi ve bireysel haklara daha çok saygı göstermesi gerektiği şeklindeki eleştirileri sorulması üzerine ise şunları söyledi “Türkiye'nin iç politikasına karışmayacağım. Ama şunu söyleyebilirim ki, Anayasa Mahkemesi’nin yakın zamanda
aldığı ve ifade özgürlüğünü destekleyici kararını memnuniyetle karşılıyoruz. Türk hükümetinin T itter'in engellenmesinin kaldırılması kararını uyguladığını not ediyoruz. Biz aynı şekilde hükümetin YouTube'a ulaşıma konan engellemeyi de kaldırmasını bekliyoruz. Türk hükümetini, bütün Sosyal Medya kanallarına olan ulaşımın açık kalması için ısrarlı talebimizi sürdürüyoruz.
ABD DIŞİŞLERİ HERSH'Ü REDDETTİ Beyaz Saray'ın dediklerini destekliyoruz. Biz, kendi istihbaratımıza, kendi raporlarımızın arkasındayız. Uluslararası toplum da geniş bir şekilde bu görüştedir ki 21 Ağustos kimyasal silah saldırılarının arkasında Esad re iminin olduğu konusunda hiçbir soru işareti bulunmamaktadır.
AKP, MHP’ye itiraz etti CHP kazandı Türkiye’de 3 art yerel se imlerinin ardından yapılan itirazlar ve tartı malar bitmek bilmiyor e imlerdeki hile iddialarını bir yana bırakırsak itirazlar ortaya ok ilgin sonu lar da ıkardı -
TA
B
alıkesir’in Manyas İlçesi’nde belediye başkanlığını MHP’li aday kazandı. Ak Parti ikinci, CHP üçüncü parti oldu. Ancak AK Parti seçim sonuçlarına itiraz etti. Manyas’ta İlçe Seçim Kurulu, AKP İlçe Başkanlığı’nın itirazı üzerine MHP’nin kazandığı seçimde geçersiz oyların yeniden sayılmasına karar verdi. Sayım sonucu, CHP adayı Tancan Barçın’ın 20 oy farkla belediye başkanlığını kazandığı açıklandı. Yeni dağılıma göre, CHP adayı 5 bin 940 oy, AKP adayı 5 bin 920 oy ve MHP adayı ise 2 bin 821 oy aldı. KOMÜNİSTLER İŞBAŞINDA! Yerel seçimlerde Türkiye Komünist Partisi Türkiye’de sadece Tunceli’de ilçe belediyesi kazanmıştı. Fatih Maçoğlu, seçim sonuçları açıklanınca Türkiye’nin ilk komünist ilçe belediye başkanı oldu. Ma-
çoğlu, göreve gelir gelmez 2 önemli adım attı. İlk olarak ulaşımı ücretsiz hale getireceğini açıklarken, ardından da su fiyatlarını çok düşük bir seviyeye indireceklerini açıkladı.
MHP’NİN İTİRAZI AKP’YE YARADI Manisa’nın Şehzadeler İlçesi’nde, MHP’nin İlçe Seçim Kuruluna itirazı sonucunda AK Parti’nin 13 olan belediye meclis üyesi sayısının, 14’e yükseldiği belirtildi. Yeniden yapılan sayımda AK Parti ile MHP arasındaki oy farkı bin 331’den bin 353’e çıktı. Bu fark sonucu AK Parti’nin belediye meclis üye sayısı da 13’ten 14’e yükseldi.
SEÇİM GEYİKLERİ
OYUMUZ FAZLA ÇIKTI İTİRAZI Isparta Belediye Başkanlığı seçiminde 75 oy alan Demokrat Parti’de İl Başkanı Hüseyin Şençimen ile Belediye Başkan adayı Ömer Levent, aldıkları oyların fazla olduğu gerekçesiyle yeniden sayılması için Merkez İlçe Seçim Kurulu’na başvuruda bulundu. Ancak seçim sonrası itiraz süresinin bittiği gerekçesiyle Merkez ilçe Seçim Kurulu itirazlarını kabul etmedi. Daha sonra açıklamada bulunan Belediye Başkan Adayı Ömer Levent, “Türkiye genelinde bir sürü usulsüzlük olduğu gerekçesiyle partiler itirazlarda bulunuyor. Biz de bu duruma tepki olarak fazla oy aldığımızı düşünüyoruz. Bizim oylarımız tekrar sayılsın. Birçok parti demek ki seçimlerde oylarına sahip çıkamamıştır. Buyursunlar gelsinler oylarımızı alsınlar” dedi.
SONUCU YAZI-TURA BELİRLEDİ Bolu’nun Seben İlçesi’nin 112 seçmenli Kabak Köyü’nde iki muhtar adayı Hasan tekin ve Naci Özkan yarışırken, geçerli olan 108 oy ikiye bölündü. İki aday da 54’er oy alırken, adaylar kura çekimine kaldı. Sandık görevlilerinin yaptığı kura çekimi sonrası iki adaydan biri olan Naci Özkan Kabak Köyü’nün yeni muhtarı oldu. Seçim sonuçlarını büyük bir dikkatle izleyen köy halkı demokratik bir ortamda yapılan seçime şahit olurken, iki aday kura sonucu birbirlerini kutladı.
Twitter’da “trafoya kedi girdi” geyikleri ENERJI Bakanı Taner Yıldız, yerel seçimlerin yapıldığı 30 Mart’ta 36 ilde meydana gelen elektrik kesintileriyle ilgili açıklama yaptı. Bakan Yıldız, “Espri yapmıyorum trafoya kedi girdi. Bu ilk kez yaşanmadı. Bunu seçime bağlamak yanlış” demesi üzerine sosyal medyada kedilobisi trend oldu. Türkiye’de yasaklı olan Twitter’da espri yağdı.
TWITTER GEYİKLERİ
@TortorKedi Trafoya çıplak patilerimizle girdik, içerde yaş mama yedik, dişili-erkekli alem yaptık... @drerolkose “Kedi elektriği alır” derler doğruymuş! 1 Nisan şakası değil ; Enerji Bakanı: Trafolara kedi girmiş arıza ile elektrik gitmiş’ @batuhan_asut Herkes kedisine sahip çıksın, sonra trafoya giriyor Yarın @yarinhaber Seçim günü dış güçler tarafından yönetilen kediler 40 ilde birden trafoları işgal etti - Bunlar hep
@fatihakalan Suçlanan kedi: Hepsi montaj yalan komplo paralel bir darbe. Yuvalarına gireceğiz yuvalarına @isilakdede Seçim günü elektrikleri kesme planları yapan kedilerin bazıları iş üstünde yakalandı. @cokmubarekliyim Faiz lobisi, vaiz lobisi, robot lobisi derken bir yenisini daha ekledik. Artık içimiz daha rahat... @mahir_karakaya Sağlam Kedi @efecankrzmller Melih Gökçekten; “kim soktu o kediyi trafoya ?”adlı tweet bekleniyor.. @HektorVartanyan “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 3 kedi birleşip bir büyük trafoya gireceğiz inşallah.” @Osasunatagi Allah o kedilerin evine ateşler salsın.
Yazı İşleri
Ahmet Ravalı twitter@ahmetravali
Ruh sağlımız iyice bozuldu Merhaba paronaya! TÜRKİYE’DEKİ yerel seçimlerin üzerinden bir haftadan fazla zaman geçti ama sonuçlar hala kesinleşmedi. Şu ana kadar 1 il, 4 ilçe ve 2 beldede seçimler iptal edildi. Buralarda 1 Haziran’da halk yeniden sandık başına gidecek. Ama Yüksek Seçim Kurulu’na bağlı İl ve İlçe Seçim Kurulları açısından bakıldığında, bu kurulların üzerinde hükümet baskısının ne kadar ağır olduğunu görmek mümkün. Mesela Ağrı’da iktidar partisinin 15 kez itirazını kabul etti. BDP’li Sırrı Sakık’ın 10 oy fark ile kazandığı belediye başkanlığı seçimi için tam 15 kez sayım yapıldı. Ağrı gerildi, karıştı. Sonunda BDP de AKP’nin talebine destek verdi ve seçimin yenilenmesini istedi. Bunun gibi örnek çok. Ama Ankara’da İlçe Seçim Kurulları ve İl Seçim Kurulu Ağrı’dakiler gibi duyarlı (!) olamadı ne yazık ki. Ama en ilginç seçim sonucu hani aday gösterildiği ili beğenmeyen Beşir Atalay’ın ‘kıytırık’ diye bahsettiği Kırıkkale’den geldi. ‘Kıytırık Kırıkkale’ her ne kadar kendilerine hakaret edilmiş olsa da ne kadar kızsalar da seçimde tercihini AKP adayı Mehmet Saygılı’dan yana kullandı. AKP bu ‘kıytırık’ ilimizde rekor kırdı. 2009 seçimlerinde yüzde 31,8 oy alan AKP bu seçimde oyunu yüzde 44,68’e yükseltti. 2009 yerel seçiminde yüzde 7,9 oy alan CHP’nin oyu ise 2,68’e düştü. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demeyin gerçek böyle. Enerji Bakanı Taner Yıldız, ne hikmetse tam sandıklardaki oylar sayılırken neredeyse Türkiye’nin yarısının karanlıkta kalmasını, “Kedidir o kedi” diyerek başta bilim dünyası olmak üzere herkesi dumura uğratmıştı ya. Tamam bizler kendisini tanıdığımız için ne kadar ciddi olduğunu biliyorduk ama yabancı basın bunu günün anlam ve önemine binaen 1 Nisan şakası algıladı ve hatta bu açıklamayı ‘en iyi 1 Nisan Şakası” ilan etti. Ama kimse elektrik kesintisinin nedenini Kötü Kedi Şerafettin’e bağlayan Enerji Bakanı’na, “Yahu sayın Bakan siz daha adam gibi elektriği idare edemiyorsunuz. Bir de nükleer santral yapmaya kalkıyorsunuz. Hangi bilgi ve beceri ile bu işe soyundunuz” diye sormayı akıl edemedi. *** Ama benim aklım hâlâ Başbakan Erdoğan’ın gerilim dolu balkon konuşmasında kaldı. Kaş göz işareti ile ailesini yanına çağıran ve tehditler dolu konuşmasının ardından tüm tape kahramanları ile birlikte eller havaya yapan Başbakan bu mutlu aile tablosu ile, “Ne yaparsanız yapın sallamam işime bakarım” mesajı mı veriyordu acaba? Bir de aklıma takılan başka bir soru aile tablosundaki eksik kişi ile ilgiliydi. Tapelerde Baba Erdoğan işlerini sürekli Bilal, Sümeyye ve Esra üzerinden hallediyor. İlk talimatlar Bilal’e gidiyor. Her ne kadar Bilal anlamakta güçlük çekse de Başbakan’ın inatla küçük oğlunu araması hep dikkatimi çekti. Hatta damatlara bile talimat gitti ama Burak ortalarda hiç görünmedi. Ta ki İsviçreli sevgilisi ile ‘pompiş’ muhabbettine kadar. Ama genelde Burak ailenin akar işlerine nedense bulaştırılmıyordu. Anadolu aile yapısında aslında en büyük erkek kardeş babadan sonra gelir. Ama görünen o ki Burak aile içindeki etkisiz eleman. Hiç ‘sıfırlama’ işlerinde yok ama ‘fırlama’ işlerde açık ara önde pompiş. Ama çocuklarda dikkatimi çeken başka bir şey var. Başbakan’ın en büyük çocuğu Ahmet Burak. 4 Temmuz 1979 doğumlu. İkinci çocuk ise Necmettin Bilal. Onun doğum tarihi ise 23 Nisan 1980. Üçüncü Esra 1981 ve son çocuk Sümeyye ise 1985 doğumlu. Kızların açık doğum tarihlerine hiç bir kayıtta rastlanmıyor. Kime sorsam ‘bilemedik’ oluyor. Hadi bunları geçtim ama... Burak ile Bilal arasındaki tamı tamına 9 ay 19 günlük yaş farkını bir türlü anlayamadım. Tıp bilimi buna ne der bilemem. Ama ‘timing’ harika değil mi? Neyse şeytanın avukatlığını yapmayayım daha fazla... *** Gelelim gündemdeki en sıcak konulardan birine. 11 Mayıs 2013’te, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlamada 52 kişi yaşamını yitirmişti. Başbakan, “52 sünni vatandaşımızı kaybettik” diyerek bakışını açıkça ortaya koymuştu. Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’e göre saldırıyı kimin, ne zaman yaptığı, hangi araçların kullanıldığı, hepsi belgelerle kameralarla o kadar açıktı ki tüm sözde failler hemen yakalanıverdi! THKP/C dendi, Suriye gizli servisi El Muhaberat dendi... Hatta hızını alamayan Başbakan, Gezi Parkı eylemleri için bile “Reyhanlı’nın devamı” dedi. Peki sonra n’oldu... Ermenistan Barolar Birliği’nin ABD Başkanı Barrack Obama’ya 25 Mart’ta gönderdiği mektupla birlikte Ermeni toplumu, Türkiye’nin bir Suriye savaş uçağını düşürdüğü Kesab’taki İslamcılar’ın saldırılardan doğrudan Türkiye’yi sorumlu tuttu. Ermenistan Büyükelçisi Arman Kirakossian, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) Viyana’da 27 Mart’taki 992. toplantısında, Türkiye’yi Kesab saldırılarının arkasında olmakla ve teröristlere destek vermekle suçladı. Bu suçlamalara aynı toplantıda Türkiye’nin AGİT Daimi Temsilcisi Büyükelçi Tacan İldem cevap verdi ve Reyhanlı’daki patlamaların El Kaide tarafından yapıldığını adeta itiraf etti. İldem’in bu sözlerine Türk Dışişleri’nden 9 gün sonra ‘bomba’ bir açıklama geldi.. ‘İldem’e değil, güvenlik kurumlarına bakın… İldem’in açıklaması geçersiz…” Nasıl ya... Böyle bir rezaleti daha önce duydunuz mu siz hiç? Devlet ciddiyetimizi görüyorsunuz değil mi? Tam bu sırada Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci Seymour Hersh, saygınlığıyla bilinen London Review of Books’ta kilit görevlerdeki Amerikan istihbarat ve savunma yetkilileriyle yaptığı görüşmeler ve aylarca süren bir araştırmanın sonucunda kaleme aldığı yazısında, Suriye Guta’daki kimyasal saldırıyı MİT’in planladığını iddia etti. 21 Ağustos 2013’teki sarin gazı saldırısının, bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde Türkiye tarafından yaptırıldığı ileri süren Hersh, Amerikalıların, bu ‘acı gerçeği’ son anda öğrenip saldırıdan sorumlu tutulan Suriye rejimine karşı harekat düzenlemekten vazgeçtiğini ve olayı da ‘felaket sonuçlar’ doğuracağı için gizli tuttuğunu öne sürdü. Washington temsilcimiz İlhan Tanır, Beyaz Saray ve Dışişleri yetkilileriyle temasa geçti. Hersh’in bu iddialarını sordu. Resmi kaynaklardan açıkça bu iddiaları yalanladı. Ama akıllarda, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndaki gizli dinleme tapeleri kaldı. O bantlarda MİT Müsteşarı Hakan Fidan, “Suriye’ye 4 adam göndeririz Türkiye’ye 8 füze attırırız, hallederiz” demiyor muydu? Ne dersiniz bugün şeytanın avukatlığını çok mu yaptık. Yoksa toplum olarak bozulan ruh halimizden ötürü fazla paranoyak mı davranıyoruz? Ne dersiniz?
Güncel
9 Nisan 2014 Çarşamba
İlhan Tanır @Washingtonpoint
Cemaat-AKP Kavgasında Yaz Mevsimi Ne Getirir SEÇİM zaferinin rüzgarı ile AKP hükümetinin Cemaate bağlı iş ve eğitim kurumlarının üstüne gitmeye başladığı biliniyor. Anadolu’nun birçok yerinde, Cemaatin okullarına, polisler eşliğinde müfettişlerle baskın yapıldığı duyumu ayyuka çıktı. Yurtdışında da Gambiya’daki bir Türk okulunun, Erdoğan’ın ricası ve yardım vaadiyle kapatıldığı basına yansıdı. Azerbaycan’da da benzer teklifin Azeri Cumhurbaşkanı Aliyev’e yapılmış olması muhtemel. Camia’ya yakın olarak bilinen ve öne çıkmış işadamları ve kurumlara da yapılan baskılar var. Dershanelerin kapanması için zaten yasa geçti ve 2015 yılında, o zamana kadar şartlarda bir değişiklik olmazsa, her Türk vatandaşı için hayatın bir parçası olan dershane kurumu tarihte kalmış olacak. Ama şimdi de Hizmet’e bağlı diğer eğitim kurumları ve okulların kapatılması, devletçe el konulmasının yollarına bakılıyor. Çocukları Cemaat’e yakın okullarda veya evlerde olan ailelerden, hem de Cemaat’e yakın işadamlarından olmak üzere, Cemaat yokuş yukarı gideceği bir yolda kayıplar verebilir. Cemaat’e yakın veya ismi birlikte anılmış kimseler hakkında, özellikle devlet içindeki farklı katman ve kurumlarda çalışıyorlarsa, mimlenmeleri giderek artan bir olasılık. Bu konuda geniş bir çalışma yapıldığını da, yine seçim haftasında yaptığım Türkiye ziyaretinde öğrendim. Geçmişte Cemaat’ten bazı zararlar görmüş, muhafazakar olmasınra rağmen karşı durmuş veya son kavga ile birlikte Cemaat’in haddini aştığını düşünen birçok kimse, uzaktan veya yakından tanıdığı kimselerin isimlerini, yine iktidar içindeki bazı kurumlara ulaştırmaktalar. Bütün bu baskıların, Cemaat’i ne devlet, ne de güvenlik kurumlarından söküp atabileceğine inanmak güç. Özellikle dini gruplaşmaların, baskı altında iken, bazı kayıplar vermesi doğal olarak görülse de, kenetlenme de artacaktır. Uzun Dönemli Ne Olur? Cemaat’in durduğu yerden ziyade, Erdoğan ve AKP’nin yapacağı hatalar önümüzdeki ayların belirleyicisi olacak. 2013 ile dış ilişkilerde tökezleyen, Gezi protestolarının getirdiği endişeyle, Mısır’da düşürülen Mursi konusunu kişisel alarak, hem Körfez’i hem Batı’yı kendisinden uzaklaştıran bir Erdoğan bulduk karşımızda. Suriye’den dolayı yaşanan travma zaten uzun uzadıya yazıldı, çizildi. AKP, Gezi protestoları boyunca bütün dünyaya meydan okuyormuş algısı verdi. Kendisine yakın gazete ve medya aracılığıyla yaptığı ‘dört bir taraf düşmanlarla kaplı’ yayınlarıyla muhafazakar tabanı ile dünya gerçekleri arasına girdi, bir anlamda ırzına geçti. Muhafazakar-Müslüman bir iktidarın, Türkiye’ye görevde bulunduğu ilk on yılında getirdiği belki de en büyük iyiliklerden biri, komplocu, anti-Batıcı bakıştan uzaklaşarak, halkın büyük kısmına Batı ile hem iyi ilişkilerde bulunup, hem de muhafazakar kimlikle bölgede başarılı bir dış politika izlenebileceğini ispat etmekti. Ülkenin laik, milliyetçi ve aşırı ulusalcı kesimleri anti-emperyalist yaklaşımlarla AKP ve Erdoğan’a saldırırken, ülkenin yüzde 60-70’lik kesiminin eğilimlerine yakın bir partinin lideri olarak Erdoğan ise, ülkenin muhafazakarlarına aşıladığı realist ve yere basar dış politik vizyon ile, çok daha sağlıklı bir gelecek vadediyordu. Bütün bunlar, Gezi protestolarının ikinci gününde, protestoları yahudi ve faiz lobilerine, Alman, İngiliz ve İsraillere bağlanması ile hızlı çöküşe geçti. Ardından twitter, sosyal medya, zello düşmanlıkları ve hiç durmaksızın pompalanan ‘yabancı mihrak’ korkusu, ülkeyi giderek içine kapattı. Geçen yılın ortalarında, yaklaşık 10 ay önce kaybedilen denge, halen yerine gelmiş değil. İçerideki hırçın ve bölücü retorik, dışarıya da yansımaya devam ediyor. Yerel Seçimlerden dolayı, ABD Dışişleri Bakanlığı, üzerinden bir hafta geçmesine rağmen, seçimle ilgili olarak ‘şeffaf’ ve ‘adil’ sıfatlarını kullanmaktan pazartesi gününe kadar halen uzak durdu. İçeride baskıcılığı azaltmadıkça, dışarıda ‘keskin sirke küpüne zarar’ davranışçılığını bırakmadıkça, AKP hükümetinin bir yorgun savaşçı gibi, veya Don Kişot gibi, her gününü bir savaş meydanında geçiriyormuş havasında yaşayacağı bir yaz mevsimi, Türkiye ve ekonomisi için ne anlama gelecek, Cemaat’le kavga bir tarafa bırakılsa bile. Cemaat Aktif Siyaset mi Yapacak? Diğer taraftan ise Cemaat, 17 Aralık sürecindeki sızıntı tapelerin etkisizliğini anlamış olmalı. Bunun yerine uzun dönemli çalışmak adına, adeta geleneksel muhalefet partilerine paralel bir şekilde sokağa mı inecek? Bu, Cemaat’i sürekli bir politik aktör haline getirmez mi? Bediüzzaman’dan beri siyasetin dışında ve üstün olarak kendini konumlandırmış olan Cemaat, bu geçmişi bırakıp, sade vatandaşlara uzanmak da dahil olmak üzere siyasete daha etkin girebilir mi? Cemaat zamanı geldikçe kuralları yeniden yazıyor. Devletle hiçbir zaman açıktan kavga girmeyen Cemaat, bu çok önemli şiarını bu yıl değiştirdi örneğin. Son yıllarda gazeteler, televizyonlar, akademi ve üniversiteler ile dış politikada uzman haline gelen, iç politikada da AKP yetkililerinden gidişatı daha iyi gördüğünü düşünen bir Cemaat kanaat önderleri sınıfı oluştu. Cemaat doğrudan bir parti haline gelmese de, önümüzdeki dönemde bu ileri çıkan zevatın bazılarının siyasete atılarak, Cemaat’i de daha aktif şekilde siyasete çekmesine yardım edebilir. Cemaat’in yeni aktörleri, devlet meselelerinin, ‘Milli Görüşçü’ takımlara bırakılmayacak kadar önemli olduğuna inanıyor. Çizgiler belirsizleşiyor. Şartlar değişiyor.
15 dakikada seçim sayımı kontrol edilebilir tomatik denetim mümkün
Türkiye 4 yılında h l elle sayım ve denetim mekanizmasını i letirken A D’de ya ayan bilgisayar programcısı urak ekdemir üpheli halleri dakikada tespit edecek bir program yazdı rogram yüzde ’ün üzerinde oy kullanılan sandıkları ge ersiz oyların yüzdesini ya da partilere oy ıkan sandıkları kısa sürede g steriyor DUYGU GÜVENÇ
ilgisayardan ıkan arpıcı sonu lar
ANKARA - POSTA212
T
ürkiye, 2014 yılında seçimlerde elle sayım ve itiraz yönteminden vazgeçmezken, teknolo iyi kullanarak oyların denetimini de yapmanın mümkün olduğu ortaya çıktı. CHP, ilçe ve il seçim kurullarına itiraz etmek için sandıklardaki sorunları tek tek tespit etmeye çalışırken, Cornell Üniversitesi’nden bilgisayar bilimi mezunu Burak Bekdemir, hataları tespit edecek programı bir gün içerisinde yazdı. Bekdemir, “Ankara’daki sorunlu sandıkları 15 dakikada tespit etmek mümkün. Sadece YSK’nın verilerini indirmek zaman alıyor. Sonuçları toplu halde alsak, sandıklardaki sorunları daha hızlı tespit edebiliriz” dedi. Ne York’ta yaşayan Bekdemir, önce arkadaşı Eren Yanık ile YSK’ya ait Ankara sonuçlarını, CHP’nin internet tabanı üzerinden sisteme girdi. Yanık, “Seçim sonuçlarını YSK h l açıklamadı. Türkiye’de YSK’nın verilerini sadece CHP açıkladığı için buradaki veri tabanını kullandık” diye konuştu. CHP İLGİLENMEDİ Bekdemir ve Yanık, Ankara’da 180 sandıkta, yüzde 100’den fazla oy kullanıldığını bu program yardımıyla tespit ederken, bunların çoğunluğunun da Keçiören’de olduğunu ortaya çıkardı. Tek tek sayım yöntemiyle yapılan itirazlar ise en fazla geçersiz oyun yine Keçiören’de olduğunu gösterdi. Bekdemir, programını Hakan Bayraksan ile birlikte daha da geliştirdi ve sonuçları İstanbul ile
Yazılım yardımıyla yapılan analiz Ankara Çankaya’da 2 bin 20 sandıktan 5’ini CHP’nin kaybettiğini ortaya koydu. CHP, itiraz ettiği sandıkları resmen açıklamasa da bu 5 sandık 32 farklı okula dağılmış olduğu görülüyor. Ama bu sandıkların 11’i Aziz Altınpınar Ticaret Meslek Lisesi’nde kaybedilmiş. Yani Çankaya’da yüzde 3 sandık kaybeden CHP, sadece bir okulda yüzde 100 kaybetmiş görünüyor. Ankara Altındağ’da 131 numaralı sandıkta LDP 9 oy almış, CHP ise 0. Liberal bir par-
lece sistem üzerinden otomatik olarak onların sunucularına da tutanak bilgileri aktarılabilir. Bu sayede hem veri güvenliği garanti altına alınır hem de bilgilerin doğruluğu çapraz sorgulanmış olur.” Antalya için de uygulamaya Burak Bekdemir başladı. Sonuçları YSK’dan alamadıkları için CHP sitesinden indirmek zorunda kaldıklarını belirten Bekdemir, yeni verilerle sistemi güncellediklerini de belirtti. Halen Ne York’ta yaşayan Bekdemir’in CHP’ye ulaşma girişimleri ise sonuçsuz kaldı. Sabancı Üniversitesi’nden Prof. İlker Birbil de, 2014 yılında elle sayım yöntemini eleştirdi “Seçimlerde tutanakların tekrar okunup işlenmesi yerine, sandık başkanı ve üyeler bilgisayar kullanarak doğrudan sonuçları girebilirler” Birbil, Türkiye’nin hızlı ve kolay sandık sayımını nasıl yapacağını konuşması gerektiğini vur-
gularken, denetim için sandık başkanlarına verilecek bilgisayar ve internet şifresinin denetimi sağlayacağını belirtti “Tutanakların tekrar okunup işlenmesi yerine, sandık başkanı ve üyeler bilgisayar kullanarak doğrudan sonuçları girebilirler. Girilen tüm sonuçları toplamak için Yüksek Seçim Kurulu’nun birkaç düzine sunucu kullanması yeter de artar bile. Bu noktada güvenlik endişesi olacaktır tabii. Onun için ilk olarak sandık kurulu üyelerine tek kullanımlık birer şifre verilebilir. Her üye sonuçlar gönderilmeden önce tutanağı imzalıyormuş gibi kendi şifresini girer. Ayrıca şe a ık ve denetim sağlaması açısından siyasi partiler de kendi sunucularını kurarlar. Böy-
TÜRKİYE’DE İTİRAZ YÖNTEMİ Türkiye’de seçim sırasında sandıkların başında başkan ve üyelerle birlikte müşahitler yer alıyor. Oy verme işlemi bittikten sonra zar ar açılıyor ve geçerli oylar sayılıyor. Ardından sonuçlar tutanağa geçiriliyor. Sandık kurulu tutanağı imzalayıp, mühürlüyor. Sonra tutanaklar ilçe seçim kuruluna teslim ediliyor. Sonuçlar bu aşamadan sonra bilgisayara giriliyor. Oysa sandık başındaki sayım sırasında sonuçların girilmesi mümkün. Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki 298 sayılı kanunda denetim ve itiraz için sadece sayım esas alınıyor. 30 Mart’taki seçimlerin ardından hala oylarını sayan Türkiye’de
tinin aldığı oy oranı karşısında CHP’nin 0 oy alması dikkat çekiyor. 131 nolu sandığa CHP’nin itiraz ettiği biliniyor. İstanbul’da 32 bin sandıktan 38’inde katılım yüzde 100’den fazla. AKP bu 38 sandığın 23’ünü alırken, CHP yüzde 15’ini almış. Sonuçlara göre İstanbul’daki 39 ilçenin 14’ünü CHP, 25’ini ise AKP kazandı. Ancak CHP’nin önde olduğu 14 ilçede geçersiz oy sayısı 93 bin 804. Buna karşın AKP’nin önde olduğu 25 ilçede geçersiz oy sayısı 293 bin 40.
sistem 3 aşamalı işliyor İlçe Seçim Kurulu’na, İl Seçim Kurulu’na ve YSK’ya itiraz. İlçe seçim kuruluna sonuçlara ilişkin itirazlar iki gün içinde (1 Nisan’a kadar) tamamlanırken itiraz sırasında dayanak olan delilin, yani ıslak imzalı sandık sonuç tutanağı, bu bulunamıyorsa sandık sonuç tutanağının fotoğrafının eklenmesi gerekiyor. İşte bu süreçte de CHP tutanak ararken, İlçe Seçim Kurulu’nun karar için 2 günü bulunuyor. İlçe seçim kurulu karar aldıktan sonra bu karara en geç bir gün içinde (4 Nisan) İl Seçim Kurulu’nda da itiraz hakkı bulunuyor. İl Seçim Kurulu da kendisine yapılan itirazları iki gün içinde karara bağlamak zorunda. İl seçim kurulu kararlarına karşı da, YSK’ya üç gün içinde olağan itiraz hakkı bulunuyor. YSK’nın vereceği karar ise nihai ve kesin karar. YSK’ya itiraz için 9 Nisan’a kadar zaman var. YSK’nın da 12 Nisan’a kadar kesin sonuçları ilan etmesi bekleniyor.
Dünya oyunu nasıl veriyor Türkiye’de 3 art’taki yerel se im sonu larına itirazlar h l sürerken mevcut se im sistemi yine tartı ılmaya ba landı eki dünya üzerindeki ülkelerde se imler nasıl yapılıyor eli mi ülkelerde se im sistemi ne durumda AYSEL TAPAN POSTA212 - HABER MERKEZİ
G
eleneksel yöntemlerin en eskisi olan sandık başında yapılan seçimler, hatalı ve sahte oy kullanımı, oy sayımı hataları, uzun sayım süreçleri ve maliyetlerin yüksek olması gibi bir dizi olumsuzluk içermesine rağmen birçok ülkede kullanılmaya devam ediliyor. Öte yandan, elektronik oy verme sisteminde de yapılabilecek sahtekarlıklar da hala tartışılıyor. Uzmanlar, bu sistemlerin de seçim kurullarınca denetlenmesinin bir dereceye kadar mümkün olabileceğini belirterek önemli olanın elektronik sistemin kullanıldığı ülkenin demok-
rasi gelenekleri olduğunun altını çiziyor. Elektronik sistemler, oyların sayılmasını ve seçmenlerin oy verme olanaklarını arttırsa da özellikle ABD’de hile ve hatalara neden olabileceği için tartışılıyor. SANDIK BAŞINA GİDEN ÜLKELER Kağıt oy pusulasının sandığa atılıp elle sayılması dünyada kullanılan en yaygın sistem. Özellikle demokrasinin ve eğitim seviyesinin sorgulandığı bazı ülkelerde halk, oyların çalınma ya da kaybolma riskine ve oyların sayılma rağmen sandık başına gidiyor. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de, ülke genelinde bilgisayar kullanımının yaygın olmaması ve eğitim seviyesinin düşük olması gerekçe gösterilerek seçimler
elektronik ortamda yapılmıyor. Seçimlerde elektronik makine kullanmadan sadece kağıt oy pusulasını sandığa atan ülkelerden bazıları şunlar Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Haiti, Bangladeş, Suriye, Mısır. ELEKTRONİK OY KULLANANLAR Doğrudan kayıt yapan elektronik oy makinesi Direct Recording Electronic Systems- DRE, dünya genelinde yaygın olan sistemlerden biridir. Ülke çapında elektronik sistemi kullanan ülkeler Brezilya ve Hindistan ve Venezüella’dır. Brezilya’da, 2000 yılından beri bütün seçimlerde DRE sistemi tercih ediyor. ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri de bu sistem kulla-
Amerika’da sistem karı ık Her eyalette birbirinden farklı yöntemler uygulanan ABD’de, oy kullanma sistemleri de farklılık gösteriyor. Kağıt oy pusulasının sandığa atıldığı ve oyların elle sayıldığı geleneksel yöntemin çok fazla kullanılmadığı ABD’de, yaygın olarak elektronik sistemler kullanılıyor. DRE: Doğrudan kayıt cihazlarının (DRE) kullanımı da ABD’de yaygın olan bir yöntem. Seçmen, kimlik ya da akıllı kart kullanarak dokunmatik ekran üzerindeki adayın ismini seçerek oyunu kullanıyor. Öte yandan, bu sistem de yaşanan hatalar nedeniyle sorgulanıyor. Bu nedenle, güvenliği arttırmak için kağıt oy pusulası, VVPAT (Voter Verified Paper Audit Trail Printers) ve DRE cihazının birlikte uygulan-
dığı sistemler yaygın olarak kullanılıyor. İ İ A SİS İ Bu yöntemde, adayların isim ve fotoğra arının bulunduğu oy pusulaları oy makinesinden seçilecek adayla eşleştiriliyor ve pusula deliniyor. Sistemin güvenliği sorgulansa da hala kullanılmaya devam ediliyor. P İ Y A I Y P S ASI SİS İ Bu yöntemde kağıt oy pusulaları sandıklara atılmak yerine, optik tarayıcılarla okutulup sisteme giriyor. Bu sistem de mükerrer oy kullanımı sakıncalarından dolayı pek tercih edilmiyor. P S AY A Y AN A SİS İ ABD’nin bazı eyaletlerinde seçmenler oylarını posta yoluyla da kullanabiliyor.
nılıyor. ABD’de 2012 seçimlerinde seçmenlerin yüzde 5 ’sı kağıt oy pusulasının optik okuyucudan geçirildiği sistemi kullanırken, yüzde 39’u elektronik makine (DRE) kullandı. DRE Elektronik makinanın kullanıldığı diğer ülkeler arasında Norveç, Almanya, Hindistan, Kanada, Belçika, Romanya, Avustralya, Birleşik Krallık, İtalya, İrlanda ve Fransa bulunuyor. İNTERNETTE OY KULLANANLAR Ülkeler internetten oy verme sistemini, genellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarının, yurt dışında resmi görevde bulunan çalışanların oy kullanabilmesi ya da seçimlere katılımı arttırmak amacıyla tercih ediyor. International Foundation for Electrol System verilerine göre internet üzerinden oy kullanma sistemi ilk olarak 2000 yılında ABD’de yapılan seçimlerde birkaç eyalette ve ülke dışındaki seçmenler için kullanıldı. Bu tarihten itibaren internetten oy verme sistemi, 13 ülkede daha kullanıldı. Genel seçimlerde internet sistemini kullanan ilk ülke ise Estonya oldu. Avustralya, Kanada, Fransa, Meksika ve İsviçre’de ülkenin bazı bölgelerinde ya da yerel seçimlerde vatandaşlar internetten oy kullanabiliyor. Hindistan ve Norveç’te ise pilot çalışmalar devam ediyor. Kanada ve Norveç’te in-
ternetten oy verme sistemi giderek yaygınlaşırken pilot uygulamalar yapan Finlandiya, Birleşik Krallık ve ABD genel olarak bu sistemi kullanmamayı tercih ediyor. İnternetten oy kullanma yöntemini uygulayan Hollanda ve İspanya da bu sisteme devam etmemeye karar verdi.
lektronik sistemler
Dünya’da 19 0’lara kullanılmaya başlanan Punch Card sistemleri yaygın olarak ilk defa 19 4’te ABD’de 7 eyalette başkanlık seçimlerinde kullanıldı. 1980’de üretilen Direct Recording Electronic Systems (DRE) ise, ilk tam bilgisayar temelli sistemdir. Dokunmatik ekranla oy verilen DRE sisteminde seçmenler, kimlik kartı, PIN ya da akıllı kart kullanarak oy verebiliyorlar. 2000’li yıllarda ise gelişen teknolo iye paralel olarak biyometrik yöntemler gündeme geldi fakat çalışmalar devam ediyor. Biyometrik yöntemler parmak izi, retina, ses izi ve imza gibi teknikleri kullanarak kimlik tespiti yapılmasına da olanak sağlıyor.
Güncel
Günay’dan yeni parti sinyali
Yılmaz Polat Washington: Erdoğan 17 Aralık iddialarını yok edemez BAŞBAKAN Erdoğan ve ailesiyle dört bakan hakkında 17 Aralık sonrası ortaya atılan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları Washington gündeminde yer almaya devam ediyor. 30 Mart seçimleri ve sonrasını yoğun biçimde tartışan Amerikalılar yolsuzluk iddialarının İran’la bağlantısı ve seçimlerde hile yapıldığına ilişkin iddialarla Erdoğan’ın olası Cumhurbaşkanlığı adaylığını değerlendiriyor. Türkiye’yi yakından izleyen uzmanlar seçimlerin Türkiye’yi rahatlatmadığı görüşünde birleşiyor. Ayrıca Amerikalılar seçimde hile yapıldığı iddialarını çok ciddiye aldıklarını söylüyor. Beyaz Saray’a yakınlığıyla tanınan Michael Wertz, yerel seçimlerin Erdoğan için kısa dönemli bir zafer olduğunu söylüyor. Türkiye’de seçimleri de izleyen Wertz, Erdoğan’ın özgürlükleri hiçe saymaya devam etmesi halinde seçimde kazandığı meşruiyetin uzun soluklu olmayacağını belirtiyor. Seçim henüz bir haftasını doldurmadan Washington’da yoğun biçimde tartışılıyor. W ashington Enstitüsü’nden sonra Partilerüstü Politika Merkezi (Bipartisan Policy Center) da bir konferans düzenledi. Türkiye’de seçimleri de izleyen Alan Makovsky, Hakan Fidan’ın İran yanlısı olduğuna ilişkin iddialar üzerinde durdu. Makovsky, Gazze’ye silah taşıdığı gerekçesiyle geçen hafta İsrail tarafından el konulan ve İran’a ait olduğunu iddia ettiği geminin kaptanının Türk olmasının tesadüf olamayacağını söyledi. Erdoğan’la Ankara’da görev yaptığı sırada yıldızı barışmayan eski Büyükelçisi Eric Edelman’ın hedefinde yine Erdoğan vardı. Hatırlayacaksınız Wikileaks belgeleri arasında Erdoğan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı olduğu yolunda Edelman’ın bir kriptosu da yer almıştı. Edalman , “Türk Hükümeti’nin bazı bakanlarına İranlı bir aracı tarafından açıkça para transfer edildiği yönünde rahatsız edici bir gerçek ortada duruyor. Ben Amerikan Hükümeti adına konuşamam ama yönetimin buna tepkisiz kalacağını düşünmek doğru olmaz.” dedi. Edelman’a göre, Erdoğan her ne kadar 17 Aralık iddialarını yok etmek istese de, bu durum kendisi için sorun teşkil etmeye devam edecek. Bipartisan Policy Center çok ilginç bir Türkiye raporu da yayınladı. Başlığı “Otokrasiyi yasalaştırmak. “ Rapor, HSYK ve MİT’le ilgili Erdoğan’ın attığı adımlara dikkat çekiyor. Konferansın öteki 2 konuşmacısı eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Svante Cornell idi.Konuşmacılar, Erdoğan’ı kendini herkesten üstün görme şeklinde ruhsal bir sorunu olduğu konusunda da eleştirdi.
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
9 Nisan 2014 Çarşamba
Aralık operasyonunun ardından AK ’den istifa eden eski Kültür akanı rtuğrul ünay se im sonu larının Türkiye’de yeni bir siyasal harekete ihtiyacı olduğunu ortaya koyduğunu savundu DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
17
Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından AKP’den istifa eden eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, 30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin Türkiye’nin yeni bir siyasal harekete ihtiyacı olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu ileri sürdü. AKP’den istifa eden diğer İzmir Milletvekilleri İdris İşbilen ve Erdal Kalkavan ile yeni bir siyasal hareket hazırlığında olduğu bilinen Günay, son yerel seçim sonuçlarını POSTA212’ye değerlendirdi. Başbakan Erdoğan’ın e-Devlet imkanlarını seçim için sonuna kadar kullandığını ileri süren Günay, buna rağmen AKP’nin bu seçimde 2011 seçimlerine göre 2.3 milyon oy kaybettiğine dikkat çekti. Günay, “30 Mart sonuçları, Türkiye’de yeni bir siyasal harekete gereksinim olduğunu bir kez daha ortaya koydu” dedi.
MUHALEFETİN VARLIĞI YOK Buna karşılık muhalefet partilerinin ciddi bir varlık gösteremediğini
ifade eden Günay, “Ülke düzeyinde yaygın ve dengeli bir sonuç alamadılar. 30 Mart seçimlerinde, bütün Türkiye’den bir ölçüde dengeli oy alan parti, sadece AKP oldu” diye konuştu. Ancak uzun süreli iktidarın yorgunluğunu, yıpranmışlığını ve hırçınlığını yaşadığını savunan Günay, şunları söyledi
“Üstelik, son zamanlarda, demokrat bir merkez partisi konumundan, hızla otoriter, muhafazakar bir yapıya sürükleniyor. Bu açıdan Türkiye’nin, siyasetin merkezindeki geniş kitleleri hedef alan, ideolo ik bağnazlığı olmayan, çoğulcu, katılımcı, eşitlikçi, hukuk devletine ve demokrasiye
bağlı gelişimci ve yenilikçi bir siyasal harekete ihtiyacı var.”
ayrılan arkadaşlarımızın yanı sıra, farklı toplum kesimlerinden, iş ve emek meslek çevrelerinden, akademiden, sivil toplumdan yeni ve saygın isimlerin yer alması zorunludur. Aksi halde, bir parti’ olur ama yeni bir siyasal hareket’ daha fazlasını gerektiriyor.”
HAREKETİ TARTIŞIYORUZ Seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı bu sonuca ilişkin tartışmaların hala sürdüğü bilgisini de veren Günay, şöyle devam etti “Yeni bir oluşumda, AKP’den
Devletin zirvesi ikiye bölündü Anayasa ahkemesi’nin Twitter yasağını kaldırmasının ardından Cumhurba kanı ül ile a bakan rdoğan ters dü tü rdoğan karara saygı duymadığını ül ise gurur duyduğunu ifade etti ANKA A -
TA
T
ürkiye’de geçtiğimiz günlerde T itter’ın yasaklanması büyük yankı uyandırmıştı. Yerel seçimlerin öncesinde gündeme gelen bu yasak farklı tepki ve yorumlara yol açarak özellikle sosyal medyada halkın tepkisine neden olmuştu.
ERDOĞAN: SAYGI DUYMUYORUM Yerel seçimlerin geride kalmasının ardından Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla T itter yasağı kaldırıldı. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı ise devletin zirvesini ikiye böldü. Başbakan Erdo-
ğan, düzenlediği basın toplantısında T itter yasağının kaldırılması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara uymak durumundayız. Ama saygı duymak zorunda değilim. Bu karara saygı duymuyorum dedi.
GÜL: GURUR DUYDUĞUM BİR OLAYDIR Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün T itter yasağının kaldırılmasıyla ilgili yorumu ise Başbakan Erdoğan’ın yorumundan daha farklı oldu. Gül, bu kararın sürpriz olup olmadığı sorusu üzerine “Benim için sürpriz değil. Kurumlara güvenmek lazım. Sonunda hukukun üstünlüğü bu memlekette ispatlanır. Bu,
benim çok gurur duyduğum bir olaydır” diye konuştu.
FİKİR AYRILIĞI İLK DEĞİL Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan daha önce birçok kez fikir ayrılığına düşmüştü. Tutuklu milletvekillerinin akibeti konusunda Gül ile Erdoğan’ın görüşleri birbirine uyuşmamıştı. Bir diğer fikir ayrılığı kuvvetler ayrılığı konusunda yaşanmıştı. Başbakan Erdoğan, daha önce millete hizmet etmelerinin önündeki en büyük engel olarak kuvvetler ayrılığını göstermişti. Cumhurbaşkanı Gül ise kuvvetler ayrılığının demokrasinin temel ilkesi olduğunu vurgulamıştı.
GAZETESİ
YIL: 1 SAYI: 47
9 Nisan 2014 Çarşamba
SAHİBİ POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA
EKMEL ANDA
MEDYA GRUP BAŞKANI
CAN KAMİLOĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ
PSİKOLOG DR. CEMAL DİNDAR, ERDOĞAN’IN BALKON KONUŞMASININ PSİKOLOJİK ANALİZİNİ YAPTI:
rdoğan gerecek ve b lecek
YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
AHMET RAVALI
YAYIN DANIŞMANI
HABER KOORDİNATÖRÜ
AHMET BUĞDAYCI
HALDUN ARMAĞAN
HABER MERKEZİ MEHVEŞ KOÇAK – ADNAN ONARAN - DİLEK ESKİ BEZİRKAN HÜSEYİN TUNCER - ERTAN BEZEN - AYSEL TAPAN - DEMET DEMİRKAYA SONER MEZGİTÇİ - SERKAN KALFA - DOĞUCAN CÖMERT EMRE EMİRGİL (WEB) WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR İDARİ MÜDÜR
MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 718 732 08 57 – 347 730 42 36 ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM
abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com
TÜRKİYE TEMSİLCİLİĞİ ADRES: Hacı İzzet Paşa Yokuşu Rota 2 Apt. 15/2 34427 Kabataş/Beyoğlu-İstanbul TELEFON +90 212 244 35 35 Fax: + 90 212 244 35 38 e-mail: nese@sria.com.tr
POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR
a bakan Tayyip rdoğan’nın psikobiyogra sini yazan Dr Cemal Dindar balkon konu masıyla rdoğan’ın aynı gerilim ve b lme i levini sürdüreceğinin’ sinyallerini verdiğini savundu
P
sikolog Cemal Dindar, seçim sonuçlarının açıklanması sürecinde yaşananları ve Başbakan Erdoğan’ın balkon konuşmasının psikolo ik analizini yaptı. Dindar, bu konuşmadaki haline göre, Erdoğan’nın, “Aynı gerilim ve bölme işlevini sürüdüreceğini” savundu. Seçim sonuçlarını açıklanması sürecinde
Psikolog Dr Cemal Dindar, yediden yetmişe politize olmuş bir Türkiye olduğunu belirterek, “İşler artık sırf sandık psikolojisiyle yürümeyecek gibi görünüyor” dedi.
DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
adayların sonuçlar açıklanmadan kazanmalarını ilan etmelerinden oyların sayımı sırasında yaşanan arbedelere kadar birçok olayı değerlendiren Dindar, “Milli iradeye saygı söyleminden bir halkın iradesine el koyma haline dönüştü bu süreç. Psikolo ize etmeden önce bunu görmek gerekli” dedi.
KORKU FİLMİ İZLER GİBİ Seçimlerin asgari bir güvem ortamında gerçekleşmediğini ileri süren Dindar, “Özellikle muhalefet için bu açıklamalar destekleyicilerini kendi oylarına sahip çıkmak için bir motivasyon
çabası gibiydi” diye konuştu. Özellikle son haftalarda birbiri ardına yayınlanan ses kayıtları ya da yolsuzluk operasyonun seçmen üzerinde beklenen etkiyi yapmamasını da değerlendiren Dindar, şunları söyledi “Çoğunluğun duygusu, bana öyle geliyor ki, bir korku filmi ya da mafyoz ilişkilerin anlatıldığı filmleri izlerken duyulana benziyordu. Vay bee’ deyip kendi yaşamıyla bağlantısını kuramama hali. Hatta bu bağlantı kurulamadığı için de film bitince gerilim devam etmiyor ve hatta rahatlatıcı bir etkisi oluyor. Özel-
likle AKP tabanında lider tam -güçlü ve tüm-iyi bir rol üstleniyor. Bu rolleri birine vermek de yapay kitlelerin en önemli özelliklerinden biri. Çünkü, artık AKP eşittir Tayyip Bey.”
YURTTA SAVAŞ CİHANDA SAVAŞ Başbakan Erdoğan’ın son yerel seçimler ve daha önceki seçimlerin ardından yaptığı balkon konuşmalarını karşılaştıran Dindar, “Daha önceki balkon konuşmalarında kendi tabanı dışında kalanlara da seslenen ses bu kez iyice sönüktü. Türkiye içerde bir aile
fotoğrafına, dışarıda bir savaş söylemine kapatıldı, o konuşmayla birlikte” diye konuştu. Bu balkon konuşmasıyla önümüzdeki günlerde de “aynı gerilim ve bölme işlevii sürdürecek gibi’ göründüğü yorumun yapan Didar, şöyle devam etti “Balkon konuşmasının özeti, bana öyle geliyor ki bu topraklarda ezberletilen başka bir düsturun, Kemalist 'Yurtta sulh Cihanda sulh düsturunun Yurtta savaş cihanda savaş a değiştirilmesini de içeriyordu. Toplum ruhsallığı açısından en önemli risk bu.”
Güncel
9 Nisan 2014 Çarşamba
CHP’Lİ ULUSALCI VEKİLDEN SEÇİM ÖZELEŞTİRİSİ: CHP’NİN DEĞERLENDİRMELERİ YETERSİZ KALDI
CHP stratejik hata yaptı Yerel se imlerin ardından Twitter üzerinden partisini ve cemaat ile ili kisini ele tiren C zmir illetvekili irgül Ayman üler se im sürecini değerlendirdi üler C ’nin strate ik hata yaptığını savundu du, yerini, Yunanistan'ın adalarını satışa çıkarmasına bıraktı. Yeniden yeni zamanlar... Bunun gerçekçi bir değerlendirmesini yapmamız ve dünya hareketimizi buna göre belirleyip ilan etmemiz gerekirdi. Geciktik...”
AYSEL TAPAN İSTANBUL - POSTA212
Y
erel seçimlerin ardından CHP içinde sessizlik hakim olurken, CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, kendi T itter hesabından, “Cemaatle işbirliği, ateş denizinden çıkmak için mumdan gemiye binmekti mumdan gemilere ateş denizinde ne olursa, seçim sonucu da o oldu” şeklindeki mesa ı dikkat çekti.
DEĞERLENDİRME YETERSİZLİĞİ Birgül Ayman Güler, CHP’nin strate ik hatasının, Türkiye’yi ve dünyayı yetersiz değerlendirmekten kaynaklandığını vurgulayarak, “Önce Türkiye boyutunu söyleyeyim. Türkiye'de büyük çoğunluk Mustafa Kemal Atatürk'e saldırılmasını içine sindiremez. Yine büyük çoğunluk, dinsel inancına göre özgürce yaşamayı ister bunun cemaat-tarikatlara tapulanmasını kabul edemez. Üçüncü olarak toplumun ortak duygusu, etnik kültürel özelliklerin tartışma konusu yapılmamasıdır. Anadillerin özgürce kullanılmasını, ama ülkede tek resmi dil olmasını uygun görür. Bunlar bizim için bağımsızlık, laiklik, ulusallık anlamına gelen Cumhuriyet'e bağlılığımızı anlatır. Türk ulusu bir bütün olarak kalkınmayı, refahı, sosyoekonomik bakımdan hep bir üst kademeyi talep eder. Bunu hakkı sayar ve talep eder. Bizim halkçılık ve devrimcilik ilkelerimiz de bu isteği karşılar. Kısacası, partimizin amblemi olan altı ok programı . Bu programı işlemek, genişletmek, derinleştirmek varken, bunu ihmal etmek ve hatta
bu temelden uzaklaşmak, temel hata oldu” diye konuştu. Güler, CHP’nin dünya boyutunda strate ik hatasını ise şöyle özetledi
KÜRESEL DÜNYA GERÇEKLEŞMEDİ “1980'lerden bu yana tek gerçek
haline geleceği söylenen tek kutuplu küresel dünya’ gerçekleşmedi. IMF - Dünya Bankası, 1945 hatıralarına dönüştü. Dünya, bizim tam ortasında yer aldığımız çok kutuplu yeni bir döneme girdi. Bizim gibi orta az gelişmiş ülkeler için pek çok
yeni fırsat belirdi. Avrupa Birliği (AB), çok emin göründüğü sonuçtan giderek uzaklaştı Avrupa'nın kuzeyi ile güneyi birleştirildikçe birbirinden kopmaya başladı. Örnek gösterilen şey, İspanya - Yunanistan'ın AB ile birlikte take-o umu-
CEMAAT CHP’YE OY KAYBETTİRDİ Seçimlerin ardından T itter hesabından, “Cemaatle işbirliği, ateş denizinden çıkmak için mumdan gemiye binmekti mumdan gemilere ateş denizinde ne olursa, seçim sonucu da o oldu” diye yazan Birgül Ayman Güler, CHP’nin Cemaat ile yakınlaşması iddialarına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Güler, “Cemaat, 10 yıllık iktidar ortağı olduğu AKP ile bozuştu. Cemaat siyasal parti değil partileşmeyi de hiç düşünmedi. Daha çok, deniz kabukluları gibi balinalara ya da gemi altlarına yapışıp yaşamayı seviyor. AKP balinası onu silkeleyince yeni bir balina aradı. Parası çok. Televizyonları, gazeteleri, yurtları, bursları, iç ve dış ticaret ağları var. Aslına bakarsanız seçimlerde en gerekli şey olan oy’u yok. Seçmen tabanı varmış gibi yapıyor. Bu tabanı mutlak biçimde yönetiyormuş gibi yapıyor. Kendini bizim oyumuz yine de yetmez ama oyumuzun etki alanı kendisinin üç mislidir’ diye pazarlıyor” diye konuştu. Güler, bazı partililerin CHP'de olup biteni Cemaat temsilcilerine aktardıklarının ve Cemaatin yetkililerinden CHP için ev ev oy istedik’ sözlerinin basında yer aldığını hatırlatarak, “Cemaat TV ekranları, bi-
zim adaylarımızın programları ile doldu bizim saydığımız TV ekranlarında ilk kez Fethullah Gülen ve gazetelerinin reklamları boy gösterdi. Şimdi çeşitli illerde Cemaat ile ne tür görüşmeler yapıldığı da basında yer almaya başladı” dedi. “Buna bir yakınlaşma mı yoksa ittifak mı denir ” diye soran Güler, “Şu durumda ne ad verilirse verilsin hata ortadadır. CHP'nin, Meşrutiyet ve Cumhuriyet re imlerinin kurucularına Ebu Süfyan Komitesi’ diyenlerle beraberliği olamaz. Bu olamaz’ durumdan olur çıkarmaya çalışmak, görüldüğü gibi CHP'ye oy kazandırmamış aksine kaybettirmiştir” görüşünü dile getirdi.
YENİ YOL HARİTASI GEREKİR Birgül Ayman Güler, CHP’nin yeni bir yol haritası çizmesi gerektiğinin altını çizerek, “Çünkü ülkemiz, 10 yıl Cemaatle ve son bir yıl tek başına olmak üzere iktidar süren AKP'nin yıkıcı politikaları altında çok zorlanıyor. Bir yanda etnik bölücülük, bir yanda dini siyasete alet eden köktendincilik halkımızı çok yordu. CHP'nin Türkiye'nin selameti ve aydınlık geleceği için başka bir yol haritası çizmesi gerekir. Pragmatizme ve baskın olanı taklit etmeye odaklanmış yeni’lik, intihar gibi bir şey... CHP'de son 12 yıldan bu yana tela uz edilen yeni’, kendini tasfiye anlamına gelen sonuçlar yarattı. Oysa bizim, Altıok’ temelinde Büyük Yenilenme'ye ihtiyacımız var” dedi. Güler, “CHP kadroları, ama özellikle de üyeleri ve seçmeni bunu yapacak güce sahip” diye sözlerini noktaladı.
“SEÇİM SÜRECİ İLİŞKİLERE ZARAR VERDİ” DİYEN ABD BÜYÜKELÇİSİ RICCIARDONE:
Yolsuzlukları lideriniz yanıtlasın
A D’nin Ankara üyükel isi rancois icciardone yolsuzluk iddialarının üstünün rtüleceğine dair yaptığı a ıklamada alkınızın beklentilerine kar ı yanıtı ancak sizin kendi lideriniz verebilir dedi ANKA A -
üyükel i icciardone se im sürecinde Youtube ve Twitter’ın yasaklaması ve Türkiye’ye y nelik dı müdahele’ iddialarının Türk-Amerikan ili kilerine zarar verdiğini de belirtti hayatını , ifade özgürlüğünü de ve devlet sırlarını da korumak devletin sorumluluğudur. Giderek gelişen bilgi ve iletişim teknolo ilerinin olduğu bir ortamda bunlar birbirine dolanıyor. Biz bu sorunlar için Başbakanlık, Dışişleri ve Ulaştırma bakanlıklarıyla iletişim halindeyiz. Telekonferans yöntemiyle Türk yetkililerle Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın uzmanlarını bir araya getirdik. T A Y D Y Suriye konusunda Strate ik hede er konusunda kesinlikle Türkiye ile aynı noktadayız. Ama çok farklı bir perspektifimiz var. 900 kilometrelik bir sınırda zorba radikallerle yaşıyorsunuz. Biz sorunu bazen farklı bir şekilde görüyoruz. Ben askeri müdahale konusunda gerçekten aynı noktada olduğumuzu düşünüyorum. Hepimiz
TA
17
Aralık’tan bu yana hükümetin hedef tahtasına oturtulan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francois Ricciardone, yolsuzluk iddialarının üstüne gidilmesi için Başbakan Tayyip Erdoğan’ı işaret etti ve Yanıtı ancak lideriniz verebilir” dedi. Büyükelçi Ricciardone, Hürriyet Gazetesi’ne verdiği röporta da, “Yolsuzluk iddialarında yerın öznesi olan devlet ve hükümet yetkilileri için cezasızlığın söz konusu olabileceği yönünde şüpheleriniz var mı ” sorusuna “Ben bu iddialarının açıklığa kavuşturulacağını umuyorum. Ancak halkınızın beklentilerine karşı yanıtı ancak sizin kendi liderleriniz verebilir. Türkiye ancak bu şekilde 2023’te dünyanın en iyi 10 ekonomisi arasına girme hedefini gerçekleştirebilir.” dedi. Ricciardone, 30 Mart seçimleri tamamlandıktan sonra konuştu. İşte Büyükelçi’nin açıklamalarının satırbaşları C K A A D Seçim kampanyası sürecinde beni Türk-Amerikan ilişkilerinin üzerindeki etkisi nedeniyle endişelendiren iki şey oldu. İlki, Türkiye’nin dışarıda, özellikle de benim ülkemden görünüşü. Birinci sınıf demokrasilerden oluşan Avrupa-Atlantik kulübünün bir üyesi olarak gördüğümüz bir ülkenin hükümeti nasıl olur da T itter ve YouTube’a tümden yasak koyar. İkinci husus ise, seçim kampanyası sırasında ortaya çıkan Türkiye’nin içerideki sorunlarının dışarıdan kaynaklandığı üzerine kurulu yabancı
karşıtı bir bakış. Şe a ık, yolsuzluk, yönetişim gibi ciddi meseleleri Batı demokrasilerindeki olduğu gibi tartışmak yerine suni bir yabancı müdahalesine odaklanıldı. Biz ülkenizi temin etmek için Başkan’ düzeyinde yapılacak her şeyi yaptık. D D D KTÖ Y K Bizim Amerikan hükümeti olarak o Türk vatandaşlarının yurtdışındaki faaliyetleriyle ya da ülkenizdeki faaliyetleriyle hiçbir ilgimiz yok. Biz elimizde bir paralel devlet detektö-
rüyle gezmiyoruz. Bu kavram (paralel yapılanma) Amerikalıların anlayabileceklerinin çok ötesinde bir şey. (Gülen’in iadesini) hükümetiniz gündeme getirdi. Yasal konularda yapılan tüm başvurulara hürmetle ve ciddiyetle yanıt vereceğiz. Ancak ülkemizde ikamet eden Türk vatandaşlarının haklarını kullanmasına da karışmayız. Y KT K Y A KA NA A A D Biz Türkiye ile ticareti ve yatırımları arttırma-
ya çalışırken T itter ve YouTube’u kapatmak gibi Türkiye’nin daha az çekici görünmesine neden olacak durumlar ortaya çıkınca hayal kırıklığına uğruyorum. Yolsuzluk iddiaları Türkiye markasına gerçekten hasar verdi. Umuyorum Türkiye bu yolsuzluk iddiaları nedeniyle zedelenen itibarını onaracaktır. Y Y N Biz suçlunun peşinden gidiyoruz, suçlunun suçu işlemek için kullandığı aracın peşinden değil. Vatandaşların özel
Türkiye’yi, ABD’yi, NATO’yu korumak için uygun araçları bulmanın mücadelesini veriyoruz. Elbette askeri yöntemlere de bakıyoruz ama kimse botlar yere değecek şekilde bir askeri müdahaleye taraftar değil. YA DAY Amerikan büyükelçileri için süre sınırlaması yoktur. Başkan yerime birisini atamaya karar verdiğinde Beyaz Saray bunu duyuracaktır. Şu ana kadar yerime bir isim belirlenmiş değil. Bu yaz buradayım. Amerikan Büyükelçisi olarak arzum Amerika’yı şu ya da bu tarafı tutan bir dış güç olarak değil, dostunuz ve güçlü, değerli bir ortağınız olarak görmeniz. Hepimizin yeteri kadar gerçek düşmanı var, dostlarımızı düşman ilan etmeye ihtiyacımız yok.
Güncel
9 Nisan 2014 Çarşamba
Türkiye’nin stratejik önemi 10 misli arttı Ukrayna krizi nedeniyle Soğuk Savaş benzeri bir gerilim yaşanırken, Türkiye’nin stratejik önemi hızla yükseliyor. ABD’nin ve Batı’nın gözü Türkiye’nin üzerinde AHMET BUĞDAYCI NEW YORK - POSTA212
T
ürkiye’nin yeni konjonktürdeki rolü Amerika’da yoğun bir şekilde tartışılıyor. National Committee on American Foreign Policy adlı kuruluşun düzenlediği bir panelde, American Turkish Society (ATS) Başkanı Murat Köprülü, Türkiye’nin “yeni konumunu” ABD açısından analiz ederek tartışmaları sürdürdü. GÖZLER TÜRKİYE’DE “Türkiye’nin tarihi bir kavşakta” olduğu tezi üzerine kurulu analizde, Ukrayna’da yaşanan krizin bir anda Türkiye’nin strate ik önemini büyüttüğü, paralel olarak Türkiye’de yerel seçimler öncesi, özellikle İran’la yapılan gizli ticaret gibi çok gizli bilgilerin tapelerle deşifre olmasının, ABD’nin ve Batı’nın gözünü çok ciddi bir şekilde Türkiye’ye çevirmesine yol açtığı üzerinde duruldu. ATS Başkanı Murat Köprülü, panelde, Türkiye’nin en büyük artısının çok genç bir nüfusa, girişimci bir sınıfa, üretim yeteneklerine sahip olması, dolayısıyla GSMH olarak büyüme potansiyeli çok fazla olduğunu, 1 ’ıncı büyük ekonomi olarak yakın gelecekte Kanada’yı dahi geçme şansının olduğunu belirterek, “Bu yüzden Türkiye’nin geleceği bu bölgede çok önemli Türkiye ne yöne gidecek, modern ve batıya yüzünü dönen bir ülke mi olacak, ya da diğer bir yöne mi sapacak” dedi. TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ Köprülü, Ukrayna krizinin patlamasıyle Türkiye’nin eostrate ik öneminin 10 misli artığının da altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü “Kırım’daki limanlardan Rusya petrolü transfer ediliyor. Ukrayna Avrupa’ya ve Karadeniz’e açılan doğalgaz borularıyla kaplı. Rusya Kırım’ı alarak bu li-
manları da kontrolüne almış oldu. İstediği zaman doğalgaz akışını durdurulabilir. Ukrayna dünyanın en büyük buğday üreticisi. Ama Putin bu limanları kontrolüne alarak Ukraya’nın dünyaya buğday ihracat akışını da kesmiş oldu. Eğer Ukrayna’nın Rusça konuşulan bölgelerini de alırsa, doğalgaz akışını keserek Avrupa’yı doğalgazsız bırakabilir. Putin’i kim durdurabilir NATO mu NATO’nun en büyük iki ordusu Amerika ve Türkiye. Türkiye Rusya’ya karşı ordusunu kullanabilir mi Hele ki doğalgazının
yüzde 58 ini Rusya’dan alırken.” SEVR SENDROMU Köprülü, güneyde Türkiye’nin Suriye muhalefeti içinde güçlenen El Kaideci grupların tehdidi altına girdiğini, diğer yandan Kürtlerin Suriye’de özerkliklerini ilan etmesinin, Türkiye’deki Kürt sorunu için bir başka tehdit oluşturduğunu da belirtti. Seçim öncesinde Erdoğan’ın “Herkes Türkiye’nin zayıf olmasını bekliyor” diyerek toplumda h l canlı olan Sevr sendromuna ses-
lendiğini ifade eden Köprülü, “Tam seçim öncesinde Amerikan Güvenlik Örgütü’nün (NSA) aralarında Erdoğan’ın da olduğu 38 liderin dinlenmesinin yanısıra Türkiye’nin Ne York ile Washington’daki temsilciliklerinin dinlendiğinin ortaya çıkmasının Türk hükümetinin daha öfkeli bir şekilde komplo teorilerine sarılmasına yol açtığını” kaydetti. Köprülü, HSYK yasasıyla yürütme ve yasama arasında bir ayrım kalmadığı, polisin savcıların talimatlarını artık dinlemediği, medya ve sosyal medya üze-
rinde büyük baskısının olduğu bir ortamda, Türkiye-Rusya ilişkileri hakkında şunları söyledi PUTİN ERDOĞAN’I İSTİYOR “Amerika’nın Türkiye’deki üslerinde taktik nükleer silahlar var. Bir kriz anında Türkiye bunu Rusya’ya karşı kullanır mı Zannetmiyorum. Zaten Putin ve Erdoğan arasında bir aşk-nefret ilişkisi var. Putin, Erdoğan’a dostça davranır gibi gözükerek onun kendi tarafında olmasını istiyor.”
Rusya uzmanı gazeteci Cenk Başlamış, NATO’nun Rusya ile olan ilişkilerini askıya almasını, Avrupa’nın Rusya’ya olan ekonomik bağımlılığını, ABD ve Rusya arasındaki Kırım krizi ve yaşanan gelişmelerin Türkiye’ye nasıl yansıyacağını POSTA212’ye değerlendirdi NEW YORK -POSTA212
S
on zamanlarda ABD, Rusya ve NATO üçgeninde yaşanan gelişmeler Soğuk Savaş döneminin tekrar yaşanıp yaşanmayacağını ve Türkiye’nin bu krizde nerede yer aldığı sorularını gündeme getirdi. Rusya’da görev yapan deneyimli gazeteci Cenk Başlamış, ABD’nin Rusya’yı kuşatmak istediğini, Rusya’nın da bu kuşatmayı engellemeye çalıştığını söyleyerek Soğuk Savaş sürecinin aslında hiç bitmediğini dile getiriyor. Başlamış, Rusya’nın ABD donanmasını Karadeniz’de karşısında görmek istemediğini belirterek bu konunun Ankara ile Moskova arasında bir gerginlik yaratacağını sanmadığını ifade ediyor. İşte Cenk Başlamış ile yaptığımız söyleşi ■ NATO'nun Rusya ile askeri ve sivil işbirliğini askıya alması Rusya'yı ne derecede etkiler? Bu süreci Soğuk Savaş dönemine dönüş olarak nitelendirebilir miyiz? Hiçbir şekilde etkilemez çünkü Rusya ile NATO arasında zaten “dostlar alışverişte görsün” diyebileceğimiz bir ilişki var. Tamamen şekilsel ve yıllardır içi bir türlü doldurulamayan bir ilişki. Aslında “Soğuk Savaş” hiç bitmedi. Daha
Fikri Dar, Vicdanı Yok, İrfanı Sığ Nesiller BUNDAN 10 sene kadar önce, bir Türkiye ziyareti sırasında eski bir dostla bir araya gelmiştik. Konu, çoğu Türk muhabbetinde olduğu gibi, dönüp dolaşıp politikaya geldi. Ben henüz iki senelik olan AKP hükümeti konusundaki endişelerimi dile getirdiğimde, müstehzi bir gülümsemeyle “durum dışardan göründüğü gibi değil, arkadaşım” dedi. Yurt dışında yaşayan Türkler’in sıkça duydukları bir cümledir bu. Türkçe meali “hariçten gazel okuyorsun” olmakla beraber, dostluk hatırına, yumuşatarak söylenir ve arkasından didaktik bir ses tonuyla, durumun aslında nasıl olduğu anlatılır. O zamanlar henüz Başbakan’ın küçük oğlunun keskin zekasıyla müşerref olmadığımız için “Bilal’e anlatır gibi anlat panpa” diyemedim ama işte aynen öyle, tane tane, güzel güzel, anlattı bana arkadaşım. Meğer ben uzakta olduğum için anlamıyormuşum. Endişeli modernlerin çığırtkanlığına kanıyormuşum. Bu adamlar çok iyi çalışıyorlarmış. Ekonomi de düzelmiş. Bunca sene “bizimkilerin” beceremediği bir sürü işi iki senede becermişler bile. Artık bu İslam fobisinden kurtulmak lazımmış. Kemalist saplantıları bir yana bırakıp bunlara bir şans vermeliymişiz. Hem neden bu kadar korkuyormuşuz ki? Türkiye İran olmazmış, merak etmeyeymişim. Türkiye’nin İran’a, ya da şeriat ile yönetilen başka bir İslam ülkesine döneceğini hiç bir zaman düşünmedim. Aksine, ülkemizdeki Müslümanlık anlayışının ve siyasi kültürün hiç bir İslam ülkesiyle benzeşmediğini savundum hep. Benim AKP ve Recep Tayyip Erdoğan hakkında başından beri en büyük endişem, kutuplaştırıcı politikaları ve giderek sertleşen nefret dolu söylemleriydi. Koşulsuz ve sınırsız bir nefretle yoğuruldukça, toplum olarak önce sağduyumuzu, sonra da vicdanımızı kaybedeceğimizden korktum hep. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımda, ne yazık ki endişelerimde haklı olduğumu görüyorum.
‘Soğuk savaş hiç bitmedi’ DOĞUCAN CÖMERT
Yeşim Numan
doğrusu, Rusya ve uluslararası kamuoyu Sovyetler 1991 yılının sonunda dağılınca öyle düşündü, ancak ABD NATO’yu kullanarak Rusya’yı çembere alma taktiğinden hiçbir zaman vazgeçmedi. ABD’nin strate ik amacı, Rusya’nın bir daha ayakları üzerine doğrularak kendisine ve Batı dünyasına meydan okuyabilecek siyasi, ekonomik ve askeri güce ulaşmasını engellemek. Haritaya baktığımızda Rusya’nın kuzeyindeki üç eski Sovyet Cumhuriyeti olan Estonya, Letonya ve Litvanya ile eskiden Varşova Paktı üyesi olan Doğu Avrupa ülkelerinin tamamının artık Avrupa Birliği (AB) ya da NATO üyesi olduğunu görüyoruz. Yani ABD Rusya’yı kuşatmaya, Rusya da bu kuşatmayı engellemeye çalışıyor. ■ Rusya'nın aleyhine yapılmak istenen olası bir ekonomik yaptırımın Rus ekonomisini etkileyeceğini düşünüyor musunuz? Hayır düşünmüyorum. Rus ekonomisi neredeyse tamamen doğal kaynakların ihracından sağlanan gelire dayanıyor. Yaptırımlar uzun vadede belki sonuç verebilir, kısa dönemde de can yakabilir ama siyasi-askeri geri adım atmasını sağlayamaz. ■ Avrupa'nın, enerji bağımlılığından kurtulması mümkün mü?
Cenk Başlamış
Kısa vadede pek mümkün görünmüyor. AB üyesi ülkelerin yıllık doğal gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını Rusya karşılıyor. Doğru, Moskova’nın ener i kaynaklarını “silah” olarak kullandığı, kullanmak istediği yolunda Batı’da bir kaygı var. Ama gerçekte Rusya şimdiye kadar Avrupalı müşterilerini yarı yolda bırakmadı. ■ ABD'nin sıvılaştırılmış doğal gaz projesi Avrupa için bir umut ışığı olabilir mi? Tahminlere göre, ABD’nin Avrupa’ya sıvılaştırılmış doğal gaz, yani LNG getirmesi en erken 201 ’da olabilecek, yani 2 yıl sonra. Avrupa ülkelerinin Rus doğal gazını kullanmayacakları tarih bana pek yakın görünmüyor.
■ Özellikle Doğu Avrupa’da da bir gerginlik söz konusu. Rusya’nın bu bölgedeki gelecek planları ne yönde olabilir? Rusya şu an için eski Sovyet coğrafyasında nüfuz alanı oluşturmaya çalışıyor. Doğu Avrupa ülkelerinin psikolo ik endişesi elbette anlaşılır bir durum, ancak Rusya’nın şu anda o ülkelere yönelik bir planı olduğunu düşünmüyorum. Ancak, Ukrayna’da 25 Mayıs’ta yapılacak başkanlık seçimlerini Batı yanlısı bir lider kazanırsa o zaman Batılı ülkelerle, daha doğrusu Batı’nın doğusuyla, Rusya arasındaki bir tampon bölge ortadan kalkmış olacak, yani sınırlar yakınlaşacak. Bu durumda Doğu Avrupa ile Rusya burun buruna kalacak ki, bu durumdan iki tarafın da hoşnut olmayacağını tahmin etmek güç değil. ■ ABD'nin mali açıdan zor durumdaki Ukrayna'ya 1 milyar dolarlık kredi vermesi Ukrayna'yı ekonomik açıdan rahatlatır mı? ABD 1, RUSYA 15 MİLYAR VERDİ Ukrayna, 1991’den bu yana siyasi ve ekonomik olarak yönünü bir türlü bulamamış bir ülke. Kaos ortamında ABD’nin verdiği bir milyar doların Ukrayna’yı rahatlatacağını düşünmek fazla iyimser olur. Rusya’nın Ukrayna’ya ayırdığı yar-
dım miktarının 15 milyar dolar olduğunu da hatırlatmak isterim. ■ Rusya, ABD savaş gemilerinin Karadeniz’de bulunma süresini aştığı ve Montrö Sözleşmesi’nin ihlal edildiği gerekçesiyle Türkiye'yi uyarmıştı. Yaşanan bu gelişmeler Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri bozabilir mi? Montrö’nün kuralları çok açık. Türkiye’nin fazla bir yorum yapma, daha doğrusu kuralları istediği gibi yorumlama şansı pek yok. Ayrıca Türkiye’nin de, Rusya’nın da yıllık 30 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmi yokmuş gibi davranmasını beklemek gerçekçi olmaz. RUS-TÜRK GERGİNLİĞİ OLMAZ Montrö konusuna dönecek olursak Rusya, Kırım’daki son gelişmeler nedeniyle ABD donanmasını elbette karşısında görmek istemiyor. Ancak bu konunun Ankara ile Moskova arasında bir gerginlik yaratacağını sanmıyorum. Türkiye sürpriz bir adım atmadığı sürece tabii. Aslında Kırım meselesinde Batı ile bilek güreşine tutuşan Rusya bir de Türkiye’yi karşısına almak istemeyecektir diye düşünüyorum. Hatta, bu konu ilişkilerdeki Suriye hasarını onarmak için bir fırsat bile olabilir. Rusya’nın Kırım Tatarları’na geniş haklar tanımak istemesinin bir nedenin de bu olduğunu
Erdoğan’ın 12 yıldır bilinçli olarak sürdürdüğü ötekileştirme kampanyası başarılı oldu. Kendine karşı olan herkese savaş ilan etti RTE. Gücünün yettiğini sansürledi, tehdit etti, kovdurdu, hapsettirdi. Elinin uzanamadığını “marjinal, ateist, terörist” diyerek hedef gösterdi. Yetmedi, emir verdi polislerine. Gazlattı, coplattı, dövdürttü, öldürttü. Özgürce ve insanca yaşamak isteyen barışçıl insanlardan, hınç ve öfke dolu bir kalabalık yarattı. Direnişin içinde başlangıçtaki birleştirici havayı unutarak bu öfkeye yenilenler oldu. Alemi faşizme karşı omuz omuza mücadele etmeye çağırırken, giderek faşistleştiğini fark etmeyen; kendi için istediği adaleti karşısındaki bulamayınca mutlanan; zulme isyan etmeden önce mazlumun kim olduğunu soran bir grup oluştu. Öte yandan, kendi tabanına damardan verdiği nefretin dozunu her geçen gün artırdı. Evladını kaybetmiş bir anneyi meydanlarda yuhalayan; el kadar çocukların öldürülmesini mazur gösteren ve hatta alkışlayan; linç çetelerini, katil polisleri, palalı manyakları bağrına basıp kahraman ilan eden bir güruh oluşturdu. Yetim hakkından çalınan, rüşvetle elde edilen milyonlarca doları hoşgörüp, baklava çalan çocuğun 7 yıl hapis yatmasına adalet diyen; dindar geçinenlerin Kuran’la dalga geçmesine, dini adeta tekeline alanların da onlara sahip çıkmasına sessiz kalırken, özgürce yaşamak isteyenlere “ateist” diye saldıran bir tabanı var artık AKP’nin. Üç buçuk yaşındaki bebenin cansız bedeni üzerinden öteki bildiğine kin kusan; başkasının acısından zevk çıkaran; hedef gösterilen herkesten ve herşeyden düşünmeden, sorgulamadan, utanmadan, acımadan, kayıtsız, şartsız, ilkesiz, nedensiz nefret eden “dindar ve kindar” nesiller yetiştirdi. Fikri dar, vicdanı yok, irfanı sığ nesiller. A la RTE. Tayyip Erdoğan’ın gidişi yakındır kanımca. Nasıl olacağı bir başka yazının konusu. Ancak yarattığı vicdan erozyonu, Erdoğan’in gidişiyle sona ermeyecek, çünkü bu çirkinlik, bu yürek karalığı maalesef çocuklarımıza da bulaştı. El kadar bebeler arkadaşlarını annelerinin başlarının açık mı kapalı mı olduğuna göre seçer oldular. Saklambaç oynarken sobelenmekten öte kaygısı olmaması gereken çocuklar, biber gazından kaçmayı, polisten saklanmayı, Toma’nın suyuna yakalanmamayı öğrendiler. “Anne, ben başbakandan çok korkuyorum, o çocukları öldürüyormuş,” dedi beş yaşındaki Kuzey annesine. İki sokak otede, Mahir ise babasından Kabataş’ta, annesi gibi başörtülü bir ablaya saldıran maskeli adamları bulup bi güzel dövmesini istedi. Karşı apartmanda Deniz yalvardı annesine “Anne, nasıl olsa seçim bitti artık. N’olur bugün hiç televizyonu açmayalım, sadece oyun oynayalım.” Bu yaşanan ciddi bir sosyal travmadır ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’ye verdiği pek çok zarar içinde belki de en büyüğü ve en kalıcısıdır. 12 Eylül travması, dönemin yetişkinlerinden sonraki iki nesle de sirayet etmiş, zehirin vücuttan atılması 20 seneyi bulmuştu. Dijital çağın çocukları her konuda bizden hızlılar. Umalım ki bu dönemden miras aldıkları korku, nefret, ve kinden de hızlıca arınsınlar. Onlardan ümitliyim de, biz RTE’yi gönderdikten sonra aramızdaki kutuplaşmayı nasıl çözeriz, uçurumları nasıl aşarız? Orası biraz karışık.
Güncel
9 Nisan 2014 Çarşamba
Kadınlar çalışıyor aileler yoksullaşıyor 250,000
A
Amerika’da kadınlar i hayatına daha ok katılmasına rağmen en alttaki yoksul aileler erkeklerin i siz kalması yüzünden daha da fakirle iyor
235,402
200,000 170,384
150,000
1970
2010
97,337
100,000
AHMET BUĞDAYCI
76,723 59,247 44,248
50,000 20,617
0
B
65,791
NEW YORK - POSTA212
A
40,045
14,898
İ
B
merikan kadınları giderek daha fazla çalışma hayatına katılarak ailelerinin gelir seviyesini yükseltiyor. Ancak ilginç bir şekilde kadınların önünde daha çok iş fırsatı açılması, gelir piramidinin dibindeki yoksul ve işçi sınıfından ailelere yansımıyor.
yaşam mücadelesi veriyor. Gerçekten de 2012 itibarıyla 2102’de evli çiftlerin ortalama geliri 81 bin dolar iken tek anne modeli ailelerde bu rakamın 25 bin dolara düşmesi, iki aile tipi arasındaki ciddi gelir eşitsizliğini kanıtlıyor. Gelir dilimleri açısından ise düşük gelirli ailelerin gelirle-
yesinin gerilemesinin bir diğer nedeni de erkeklerin gelirlerinin azalması. 1970’lerden bu yana genel olarak erkeklerin kişisel geliri tüm sını arda düştü. Ancak erkeklerin gelirlerindeki en keskin düşüş yoksul ve işçi ailelerinde görülüyor. Bu da kocaların veya erkek arkadaşların aile bütçesine daha az katkıda bulunmasına neden oluyor. İŞSİZ ERKEK EVLENEMİYOR Bu gruptaki erkeklerin işsizlikle tanışması, işçi sınıfı ve yoksul annelerin neden üst sını ardaki kadınlar kadar evlenmediğini de açıklıyor. Bir başka deyişle, söz konusu tek anneler, kendi sını arındaki işsiz veya yoksul erkeklerle evlenerek durumlarını daha da ağırlaştırmak istemiyorlar. Ayrıca, ister evli, ister tek ebeveyn olsun, çocuk sahibi annelerin işgücüne katılımının giderek düşmesi de bu tür ailelerin gelir seviyesine değişiyor. Diğer bir neden de annelerin çoğunun full-time çalışmak istememesi.
ALTTAKİLER YOKSULLAŞIYOR Hanna Rosin adlı bir araştırmacının verilerine göre, kadınların gelirlerinin artmasına karşın, en alt gelir seviyesindeki ailelerin yüzde 40’ı daha da yoksullaşıyor. Araştırmacılara göre bu paradoksun en önemli nedenleri arasında, yoksul ve işçi sını arı arasında evliliklerin azalması, annelerin çalışma hayatından çıkması ve erkeklerin işsizlik oranının yükselmesi geliyor. Bu faktörler, çalışma hayatına giren kadınların gelirlerinin getirdiği katkıyı ortadan kaldırıyor. BABASIZ, TEK ANNE MODELİ Yoksul ailelerin yarısından fazlasında sadece aile reisi çalışıyor. Üstlelik bu tip ailelerde ailenin başı daha çok tek annelerden oluşuyor. İki ebeveynden veya çoğunlukla babanın gelirinden yoksun olma, kadınların çalışma hayatına girmesinden elde ettiği kazançların bir işe yaramamasına neden oluyor. Bu durumda tek anne modelindeki aileler, ancak gündelik
ri azalırken, orta ve üst gelir düzeyindeki gruplarda tam tersine ailelerin gelirleri yükseliyor. 1970’den bu yana, en alt iki gelir dilimindeki ailelerin gelirleri düşerken, bunun üstündeki diğer üç dilimde yükseliş görülüyor ERKEKLERİN GELİRİ AZALIYOR En altaki yüzde 40 gelir dilimindeki ailelerin refah sevi-
EKMEĞİ ERKEK GETİRİYOR Kadınların daha çok çalışma hayatına atılmasına karşın, ailelerin gelirinin yüzde 9’lık kısmını hala erkekler sağlıyor. Bu yüzden evliliklerin sürdürülmesinde erkeklerin geliri hala en önemli factor. Bu gelir işsizlik nedeniyle azalmaya başladığı zaman boşanmalarında arttığı gözleniyor.
90,000
80,000
81,030
70,000
60,000
50,000
43,311 40,000
37,596
1970
2010
30,000
22,097 18,835
20,000
9,596
10,000
0
5,347 0 B
427
10 İ
B
Güncel
9 Nisan 2014 Çarşamba
‘Ermeni yalanlarına son’ mitingi Amerika’daki enç Türkler Derneği tara ından her yıl düzenlenen ‘ rmeni Soykırımı Yalanına Son ve ehit Diplomatlarımızı Anma’ mitingi bu yıl 2 Nisan Cumartesi günü Ne York Times Meydanı’nda yapılacak N
YORK - POSTA212
G
enç Türkler Derneği, Ne York’ta bu yıl 10’uncusu düzenlenecek olan “Ermeni Soykırımı Yalanına Son ve Şehit Diplomatlarımızı Anma” mitinginin 2 Nisan 2014, Cumartesi günü saat 13 00 1 00 arasında Ne York şehrinin dünyaca ünlü meydanı Times Meydanı’nda , 42’nci Sokak ve 7’nci Cadde arasındaki alanda yapılacağını duyurdu. Mitinge bu yıl, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu ve bağlı derneklerden TASFO, NY Azerbaycan Derneği, Amerika Azerbaycan Derneği, ayrıca Amerika Şehit ve Gazi Yakınları Derneği, TAUDA ve Türk-Azerbaycan Kardeşlik Grubu da destek verecek.
‘BİN CESUR YÜREKLİ TÜRK’ Mitingi düzenleyen Young Turks Derneği’nin başkanı Tulga Tekman POSTA212’ye yaptığı açıklamada, bu sene “Bin Cesur Yürekli Türk Aranıyor” sloganı ile yola çıktıklarını söyledi. Tekman şöyle devam etti “Vatanına, bayrağı-
na, şehidine Ata’sına sahip çıkan bin cesur yürekli Türk arıyoruz. İnsanımızın, kendi milletine karşı yapılan karalama kampanyalarına birlik ve beraberlik içerisinde dur demesi gerektiğini söylemeye çalışıyoruz. Birleşemezsek ve kendi ulusal davalarımıza sahip çıkmazsak, lobileşme olayında toplum olarak kesinlikle zarara uğrayacağız. Çocuklarımızın geleceği, Türkiye’nin şanlı tarihi ve o güzel insanlarımızın yargısız infaza uğramaması ve karalama kampanyalarından zarar görmemesi için şimdiden akıl ve bilim de yardımıyla aleyhimize yapılan bu kampanyalara karşı en güçlü şekilde sesimizi duyurmamız gerekiyor. Bizden bir gün sonra miting yapacak olan Ermeniler nasıl oluyor da 300-400 kişiyi topluyor. Bu seneki mitingde katılımcı sayımız 100-150 ile kalmasın. Bu nedenle bin cesur yürekli Türk aranıyor.”
ABD’Lİ TARİHÇİLER DE KATILACAK 2 Nisan tarihinde gerçekleşecek
olan mitingin öncesinde ve sonrasında çeşitli programlara da yer vereceklerini söyleyen Young Turks Derneği Başkanı Tulga Tekman, Florida Eyalet Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Christopher Gunn’in ve Tennessee Üniversitesi Profesörlerinden Michael Gunter’in da katılımıyla 15 Nisan Cuma akşamı saat 20 00’de Columbia Üniversitesi’nde “Ermeni Terörü” konulu bir panel düzenleyeceklerini söyledi. Söz konusu profesörlerin mitinge de katılacaklarının altını çizen Tekman, “Ermeni mezalimi” konulu bir fotoğraf sergisi ve “ASALA cinayetleri” konulu bir film gösterimi düzenleyeceklerini söyledi. Program ile ilgili detayların önümüzdeki günlerde belli olacağını ekledi.
VATANA, BAYRAĞA SAHİP ÇIKIN! Young Türk Derneği Başkanı Tekman son olarak ABD’deki Türk toplumuna şu mesa ı gönderdi “2015’e kadar işimiz çok zor. En yoğun saldırılar 2015 yılında başlayacak. Biz vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıkan insanlarız. Halkımıza da bu yönde mesa ım Gelip siz de sahip çıkın, şehidine sahip çıkan vatanına sahip çıkar. Panele ve mitinge herkesi bekliyoruz ”
Tulga Tekman
AMERİKA’DAKİ TÜRK TOPLUMUNDAN
rmeni diasporasına karşı kampanya
rmeni diasporasının, Suriye’deki çatışmalarla ilgili Türkiye’yi suçlayıcı i adeleri, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Türk toplumunu harekete geçirdi AS
Türk toplumu temsilcileri tepkilerini, ABD Başkanı Barack Obama ve Kongre’ye mektup yazıp imza kampanyası başlatarak gösterdi na ABD Başkanı Barack Obama ve Kongre’ye mektup yazdı.
N TON AA
E
rmeni diasporasının, Suriye’deki çatışmalarla ilgili Türkiye’yi suçlayıcı ifadeleri, ABD’deki Türk toplumunu harekete geçirdi. Türk toplumu temsilcileri, ABD Başkanı Barack Obama ve Kongre’ye mektup yazıp, imza kampanyası başlattı. Suriye’nin Lazkiye kentine bağlı Keseb kasabasındaki çatışmalarda Ermeni köylerine yönelik saldırı haberleri üzerine, Ermeni diasporası bu haberleri kullanarak, “saldırıların arkasında Türkiye’nin olduğu” suçlamasında bulunmaya ve bölgedeki Ermenilerin yerlerini terk etmesiyle Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermenilere yönelik “soykırım” iddiaları arasında benzerlik kurmaya başladı. Ermeni diasporası sözkonusu iddialarını Beyaz Saray’ın gündemine taşımaya da çalıştı ve bu çerçevede Beyaz Saray’ın internet sitesinde bir imza kampanyası başlattı. ABD’deki Türk toplumu da bu iddialara karşılık vermek için Beyaz Saray’ın internet sitesindeki “dilekçe” bölümünde bir karşı kampanya başlattı. “Keseb’deki tra edinin istismarını kınama” başlıklı dilekçede,
“Suriyeli muhali er oradaki Ermenilere güvence vermesine rağmen, Ermeni diasporasının Keseb’deki çatışmaları istismar ettiği” belirtildi. Türkiye’nin yaklaşık bir milyon Suriyeli sığınmacıya kapılarını açtığı vurgulanan dilekçede, “Türkiye’nin teröristlere ve Suriye’de sivilleri he-
def alan herkese karşı olduğu” ifade edildi. Dilekçede, Türkiye’nin sadece son bir ayda Suriye’den 0’ın üzerinde terörist saldırıya maruz kaldığına işaret edilerek, Türkiye’nin Suriyeli Ermenilere de Mardin’de sığınma teklif ettiği ve onların güvenliği için
rmeniler atağa kalktı R AN BOSTON OS AN
S
24
Nisan sözde “Ermeni Soykırımını Anma Günü” yaklaşırken dünya çapındaki Ermeniler, Türkiye’ye karşı yoğun protesto eylemlerini başlattı. Bu yıl protesto eylemlerine, “Türkiye’nin Suriye’nin Ermenilerin yaşadığı Keseb bölgesine saldırdığı” yalanlarının da etkili olacağı ileri sürülüyor. Ermeni medyasına göre, “Soykırım’ın 99. Yıldönümü” dolaysıyla dünyanın birçok ülkesinde eylemler ve anma törenlerinin düzenleneceği 24 Nisan öncesi Ermeniler, Türkiye karşıtı eylemlerine hız verdi. ABD’nin Ermenilerin yoğun
olduğu Kaliforniya Eyaleti'nde yürüyüşler ve toplantılar planlanırken, örneğin Boston kentinin caddelerinde şimdiden “Yüzyılın Suçunu Tanıyın. Ermeni Soykırımı” yazılı bilbordların asılması dikkat çekiyor. Öte yandan, “Keseb” olayını protesto amacıyla Kana-
da’dan Avustralya’ya kadar çeşitli ülkelerde gösteriler düzenlenirken, ABD Kongresi’nin bazı üyelerinin “Keseb” konusunda bir araştırma yapılması talep etti. Ermeni medyasında yankı bulan diğer bir gelişmeyi ise, 28 Kongre üyesinin Kongre’den Ermeni ve Karabağ için daha çok yardım talep etmesi oluşturuyor. Bu arada, geniş bir Ermeni topluluğun yaşadığı Ar antin’in başkenti Buenos Aires’in Kent Konseyi ise “Ermeni Soykırımı’nın 99. Yıldönümünde 24 Nisan’ın 20. Yüzyılın İlk Soykırımı Günü” olarak anıldığı bir deklarasyon yayınladı. ANKA
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile yakından çalıştığı vurgulandı. Dilekçenin Beyaz Saray tarafından işleme alınabilmesi için 3 Mayıs tarihine kadar 100 bin imza toplanması gerekiyor. Türk ve Suriye kökenli olan, Suriye’deki çatışmalarda ailesinden
3, yakın arkadaşlarından 12 kişiyi kaybeden Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) Başkanı Mehmet Çelebi de ATAA ile Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu (FTAA) Başkanı Atilla Pak ve Türk Amerikan Toplum Merkezi ve Camileri Genel Sekreteri Adem Büyükacar adı-
OBAMA VE KONGRE’YE MEKTUP Mektubunda, Amerika’daki Ermeni diaspora kuruluşlarından Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin (ANCA) yürüttüğü, Keseb’deki çatışmalarla ilgili Türkiye’yi suçlayan ve “soykırım yaptığını” iddia eden “yanlış ve sorumsuz” davranışlarından duyduğu derin kaygıyı ifade eden Çelebi, “aslında ANCA’nın Washington’da Esed re imini desteklediğine” işaret etti. Çelebi, “Dahası ANCA’nın, Türkiye’nin soykırım işlediğine yönelik eski iddialarını desteklemek için Suriye’deki insani tra ediden nemalanması utanç vericidir” ifadesini kullandı. ANCA’nın bu tavrının masum insanların hayatlarını tehlikeye attığını ve düşmanca duygularını ateşlediğini belirten Çelebi, ASALA JCAG terör örgütünün dünya genelinde şu ana kadar 700’den fazla insanın yaralanmasına ve bir Amerikalı dahil 70 kişinin ölümüne sebebiyet verdiğini hatırlattı. Çelebi, bölgeden gelen bilgilerin ise Ermenilerin kiliselerinin korunduğunu ve muhali erin Ermenilere zarar vermediğini gösterdiğini kaydetti.
rmeniler 2 1 ’e hazırlanıyor N
YORK - POSTA212 aliforniya Eyaleti Meclisi önünde Sözde Ermeni Soykırımı'nı anma programı düzenlendi. Hükümet binasının önünde yapılan gösteriye kiliseden yaklaşık 50 kişi katıldı. Anma programına televizyoncuların ilgisi ise büyüktü. Çocukların da programa katıldığı dikkatlerden kaçmadı. Programa katılan çocuklar ellerindeki pankartlarla destek verdi. Ermeni toplumunun sözde soykırımın 100. Yılı olan 2015 yılı yaklaştıkça buna benzer programların arttırması bekleniyor.
K
esley
ay sonra evine d ndü
andy Kasırgası’ndan bu yana kayıp olan esley adındaki k pek tam ay sonra evine d ndü K peğin bu kadar uzun süre nerede barındığı ise ğrenilemedi
N
Y
K-
TA
S
andy Kasırgası’ndan sonra kaybolan Golden Labrador cinsi Wesley adındaki köpek, 17 ay sonra evinin yolunu buldu. Hillsborough’dan Miguel ve Myra Cruz çifti, Sandy Kasırgası’ndan günler önce kaybolan Wesley’e neredeyse bir buçuk yıl sonra kavuşmanın sevincini yaşıyor. CBS Philadelphia’a konuşan Miguel Cruz, “Wesley’nin öldüğünü düşünüyorduk. Eğer yaşıyorsa da birilerinin ona baktığını umut ediyorduk” dedi. 4 yaşındaki Wesley, Sandy Kasırgası’ndan günler
9 Nisan2014 Çarşamba
HAFTALIK ÜCRETSİZ
önce bahçeden kaçmıştı. Haftalar süren aramalardan sonra Miguel Cruz, 11 yaşındaki otizm hastası oğluna çok sevdiği Wesley’in gittiğini söylemek zorunda kalmıştı. Ama Cruz ailesi, geçen hafta hayatları boyunca unutamayacakları bir telefon aldı. Kasım 2012’den bu yana kayıp olan Wesley bulunmuştu. Wesley, köpeğini gezdiren bir kadın tarafından
bulunmuştu. Kadın, Wesley’i bulduğunu polislere bildirdi ve polisler harekete geçti. Yetkililer, microchip taraması yaptı ve köpeğin Miguel ve Myra Cruz çiftine ait olduğunu belirledi. Miguel Cruz, Wesley’in bulunduğunu ilk söylediklerinde bunun acımasızca yapılan bir 1 Nisan şakası olduğunu sandığını belirterek, “Ama hayır bu bir şaka değildi. Wesley’i bulmuşlardı” dedi. Polis, Wesley’in kaybolduğu bunca süre boyunca nerede olduğundan emin olamasa da Cruz ailesi, Wesley’in evine sağlıklı bir şekilde döndüğü için çok mutlu.
Doğum günü partisi tra ediye d nü tü
www.posta212.com
YIL 1 • SAYI 47
N Y KTA 19 yaşındaki bir gencin doğum günü gecesi tam anlamıyla bir tra ediyle sonuçlandı. Doğum günü partisinden dönen grubun arabayla bir derenin içine düşmesi sonucu 4 kişi hayatını kaybetti. Astoria’daki sanayi bölgesinde yaşanan olayda görgü tanıkları, arabanın 15 metrelik dereye düştüğünü ve kurtarma ekiplerinin yardıma zamanında yetişemediğini ifade etti. Polis kaynaklarının aktardığı bilgiye göre arabanın sürücüsü derenin kenarına yüzerek gelerek kurtarma ekiplerini aradı. Olay yerine gelen dalgıçlar arabanın camını kırarak içerisindeki kişileri kurtarmaya çalıştı. Otomobilden çıkarılanlar için kurtarma ekipleri seferber oldu ancak tüm müdahalelere rağmen 4 kişi kurtarılamadı. Olay yerindeki görgü tanıkları kazanın bulunduğu bölgede uyarı tabelalarının olmamasından şikayetçi oldu.
Eroine panzehir bulundu ıda ve la daresi DA eroinin ana maddesi olan opioidin etkilerini tersine eviren yeni ta ınabilir en ekt rü onayladı u yeni maddenin eroinin lümcül etkilerini ortadan kaldıracağı savunuluyor SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212
B
ilim adamları, her yıl birçok kişiyi pençesine alan ve yüzbinlerce kişinin de ölümüne sebebiyet veren eroinin panzehirini buldu. Opioid maddesinden yapılan ve uyuşturucuların etkilerini tersine
çeviren naloxone tedavisinin eroinin etkilerini ortadan kaldırılacağı savunuluyor. Araştırmaların sonucunda Evzio’ adı verilen ve tek bir dozuyla vücuttaki opioid maddesinin ölümcül etkilerini ortadan kaldıran bir en ektör üretildi. YAKINDA PİYASADA Kas içine ya da deri altına
uygulanabilen Evzio, bir kez aktif hale geldiğinde opioid maddesinin neden olduğu zor nefes alma, kalp hızı artışı ya da bilinç kaybı gibi olumsuz etkileri tersine çevirip kişinin ölüm riskini azaltıyor. 2014’ün yaz aylarında piyasaya sürülmesi planlanan Evzio’nun şimdiden birçok hayatı kurtaracağı düşünülüyor.
roinin korkun yükseli i ABD’de 200 -2012 yılları arasında aşırı dozdan ölen kişi sayısı yüzde 45 oranında arttı. ABD’de eroin kullanan kişi sayısı 2007’de 373 bin iken bu sayı 2012’de 9 bine yükseldi. Uzmanlar, bu yükselişin nedenini ise şöyle açıklıyor Çok sayıda bağımlı, OxyContin gibi ağrı kesicilerin temin edilmesi zorlaştığı ve bu ilaçların maliyeti arttığı için eroin kullanmaya başladı. Yetkililer, reçeteli uyuşturucu ilaçların bir gramı bin dolarken, eroinin bir gramının 100 dolara satıldığını söylüyor. Başsavcı Eric Holder, eroin kullanımının
yükselişini, “acil ve büyüyen bir halk sağlığı krizi” olarak tanımlıyor.
OHIO ALARM VERİYOR Hu ngton Post gazetesine konuşan Şerif Richard Jones, Güney Batı Ohio’da en büyük belanın eroin olduğunu söylüyor. Çocuklar, bağımlı anne ve babaları nedeniyle vesayet altında bakıma zorlanıyor. Bağımlılar, eroin satın almak için gerekli parayı hırsızlık yaparak sağlıyor.
NEW YORK ATAĞA GEÇTİ The Associated Press’in (AP) haberine göre, her yaştan ve
gelir grubundan uyuşturucu kullanımının yaygın olduğu Ne York’ta eroin ve reçeteli ağrı kesici soruşturmaları ikiye katlandı. ABD’nin diğer bazı eyaletlerinde ise durum şöyle Kaliforniya’da eroin bağımlılarının tedavilerinde artış yaşansa da metamfetamin kullanımı eroini gölgede bırakıyor. Colorado’da 20-30 yaş arası kişilerde eroinden dolayı ölüm oranı hızla artıyor. Connecticut’ta, geçen yıl tedavi olmak için başvuranların sayısı 8 bin 954’ten 10 bin 183’e yükseldi. Eroinle ilişkili ölüm oranı ise 174’ten 257’ye yükseldi.
obotlar yarı tı
A D’nin e itli eyaletlerinden New York’a gelen lise ğrencisi robot tasarım takımı okullarında yaptıkları robotları yarı tırdı Yarı ma sırasında bozulan robotların da bakımı saha i inde yapıldı N
ABD
Y
K - AA
’nin farklı eyaletlerinden Ne York’a gelen liseli mucitler, Bölgesel Robot Şampiyonası’nda yarıştı. ABD’nin Ne York kentinde düzenlenen yarışma Manhattan’daki Javits Fuar Merkezi’nde başladı. Ülke genelindeki çeşitli eyaletlerdeki lise öğrencilerinden oluşan 200 robot tasarım takımı, fuar merkezindeki özel alanda, tasarladıkları robotları yarıştırdı. Mühendis öğretmenlerden oluşan ekip liderleri eşliğinde yarışmaya katılan takımlar, belirlenen 3 dakikalık süre içerisinde rakip kalelere gol atmaya çalıştı. IBM, Intel gibi dünyanın önde gelen bilgisayar ve yazılım şirketlerinin sponsorluğunda gerçekleşen yarışmada, eleme maçlarının ardından Nisan Pazar günü final yarışları yapıldı. Yaklaşık bin lise öğrencisinin katıldığı yarışmada takımların oluşturduğu pit-stop alanları da ilgi çekti. Robotların bakım ve onarımını pit alanlarında gerçekleştiren öğrenciler, yarışma öncesi son kontrollerini de bu alanda yaptı.