Üstün zekalılara 4 ayda Green Card veriliyor
sayfa
16
■ T.C New York
■ Türkiye beyin göçünün önüne geçmek isterken, ABD üstün yetenekli kişileri çekebilmek için Green Card ve vatandaşlık gibi imkanlar veriyor.
Türkevi’nde oy kullanacağız
Sandy’nin yaralarını sarmak için 2,5 milyar dolar
Başkonsolosluğu, Yurtdışı Seçmen Kütüğü’nde New York Başkonsolosluğu’na kayıtlı olan vatandaşların, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oylarını Türkevi’nde kullanabileceklerini duyurdu. sayfa
2
sayfa
4
HAFTALIK ÜCRETSİZ
A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ
Newsday bayrağımızı şaşırdı ■ ABD-Türkiye futbol maçını haber ya-
pan Newsday gazetesi büyük bir gafa imza attı. Gazete Türk Bayrağı yerine şaşırıp Angola Bayrağı’nı kullandı.
sayfa
9
4 Haziran 2014 Çarşamba
www.posta212.com • YIL 2 • SAYI 55
Turkish Philantrophy Funds (TPF) 7 yıl önce kuruldu. Ve Amerika’da yaşayan Türk zenginlerin hayallerini gerçekleştirmesinde aracı oldu. Bugüne kadar toplanan 17 milyon dolar bağışın 12 milyon doları doğdukları topraklarda hayalini kurdukları yardımlara gitti. Bu başarının mimarı Haldun Tashman POSTA212’ye konuştu
YÜREKLİ YARDIMSEVER
sayfa
3
Amerika’nın gazileri çaresiz
ATC’de şok istifa ■ ABD-Türkiye ilişkilerinde çok önemli bir sahip olan Amerikan Türk Konseyi
(ATC)’nin Washington’daki yıllık toplantısında büyük bir sürpriz yaşandı. 2004’ten beri ATC Başkanı olan James H. Holmes ani bir kararla istifa ettiğini açıkladı.
■ Geçtiğimiz hafta ‘Memorial Day’
kutlandı. Ama aynı hafta Gazi İşleri Bakanı istifa etmek zorunda kaldı. Araştırmalar gazilerin durumunun sayfa hiç de iyi olmadığını gösteriyor.
8
sayfa
9
Türkler bize çok şey öğretecek
Amerika’dan “Bush, savaş Milli Takım geçti suçu işledi” ■ Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, geçtiğimiz günlerde
Amerika Birleşik Devletleri’nde kamp yapan Türkiye A Milli Futbol Takımı onuruna büyükelçilik konutunda bir öğle yemeği verdi.
■ ABD’li politikacı, avukat ve yazar Sean Faircloth, ‘Bilim, Öz-
gür Düşünce ve Sekülerizm’ etkinliği nedeniyle İstanbul’daydı.
I - 94 Formları artık online
sayfa
4
Ermeni diasporasının yeni sayfa hedefi Büyükelçi Çelik 4
Amerika’nın terk edilmiş AVM’leri
sayfa
7
sayfa
8
sayfa
2
■ Bu sözler
Başkan Bush’un ilk başkanlık döneminde Beyaz Saray’da, terörle mücadele biriminin başında hizmet veren Richard Clarke’e ait. Clarke, eski patronunun savaş suçu işlediğini öne sürerek çok ciddi suçlamalarda bulundu. sayfa
15
Toplum Yaşam
4 Haziran 2014 Çarşamba
Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com
İyi Polis Kötü Polis Dünyada herkes mesleğini iyi yapacak diye bir kaide yok. Mesleğinde kötü olan o kadar çok insan var ki, o yüzden hiçbir işyeri çalışan ve yöneticiler için güllük gülistanlık olmaz. Ancak öyle meslekler var ki sizin kötü olmanız gibi lüksünüz olamaz Bu meslek erbapları pilotlar, doktorlar, askerler ve polislerdir. Hep iyi omak zorundalar. Hata kaldırmayan bir mesletir. Vicdan ve akıl arasındaki o yolda yapacağınız yanlış bir hareket, bir insan hayatına ya da dönülmez büyük bir hataya dönüşür. Dünyanın en büyük kavgası ÖLÜM ve HAYAT bu meslek sahiplerinin elleri arasına teslim edilir. Doktorlar ve Pilotlar uzun süre eğitim alırlar. İki mesleği de yapmak için akıllı ve sabırlı olmak gerekir. Bu hassaiyet, polis ve asker içinde aynı önem arz etmekdir. Ancak eğitim ve sabıra gelince polislik mesleğinin dünyanın bir çok yerinde sınıfta kaldığını görüyoruz. Gezinin yıldönümünde, aradan 1 yıl geçmesine rağmen polis teşkilatının ders almadığını görüyoruz. Onca insanın hayatına malolan hatalar mesleğini kendine kalkan yapan polisler, yine kan kokusu peşindeyidi. Kötü polisin yaptıkları ne yazık ki iyi polisi zan altında bırakmaya yetti. CNN Muhabirinin yaşadıkları aslında hiç bir şey....
Büyükelçi’den Milli Takım’a sıcak karşılama Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, geçtiğimiz günlerde Washington’da kamp yapan A Milli Futbol Takımı onuruna büyükelçilik konutunda bir öğle yemeği verdi WASHINGTON - POSTA212
T
ürkiye Cumhuriyeti Washington D.C. Büyükelçisi Serdar Kılıç’ın verdiği yemeğe, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören ve yönetim kurulu üyeleri, A Milli Takım teknik heyeti ve futbolcular ile TFF kurullarının başkan ve üyeleri katıldı. COŞKULU KARŞILAMA Yemek öncesinde bir konuşma yapan Büyükelçi Kılıç, meslek hayatında ilk kez bir federasyon başkanını ağırlamaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Sizleri ve milli takımımızı burada gördüğümüz için mutluyuz. Türk insanını, özellikle de yurt dışında yaşayanları sizin başarılarınız kadar gururlandıran başka bir şey yok. Belçika’da görev yaptığım dönemde bunu bizzat görme imkanı buldum. Amerika Birleşik Devletleri’nde oynayacağınız maçlarınızda başarılar diliyorum” diye konuştu. Kılıç’ın konuşmasının ardından Türk-Amerikan Dernekle-
Hayırlısı olsun” diye konuştu. Demirören’in ardından kaptan Nuri Şahin’de A Milli Takım adına Büyükelçi Kılıç’a teşekkürlerini sundu. Bu konuşmaların Ardından Serdar Kılıç’a Başkan Demirören, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ve Nuri, Milli Takım forması hediye etti.
ri Asamblesi (ATAA) eski başkanı ve avukat Günay Evinç, davetlilere Washington D.C. Belediye Başkanı Vincent Gray’in hoşgeldiniz
mesajını okudu. Evinç daha sonra, Gray’in mesajının yazılı olduğu belgeyi TFF Başkanı Demirören’e takdim etti. Daha sonra söz alan
Demirören, “Bizleri burada ağırladığı için Sayın Büyükelçimize teşekkür ediyorum. Uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Buradan başladık.
ELÇİLİKTE SELFIE POZU Başkan Demirören ve yönetim kurulu üyeleri ile A Milli Takım kafilesi, yemek sonrasında elçilik çalışanları ile grup fotoğrafı çektirdi ve daha sonra konuttan ayrıldı. Büyükelçi Kılıç ve elçilik çalışanları, A Milli Takım’ı Türk bayrakları ile uğurladı.
Oylar Türkevi'nde kullanılacak Türkiye Cumhuriyeti New York Başkonsolosluğu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların Türkevi'nde kullanılacağını duyurdu NEW YORK - POSTA212
T New York’ta Balkan dayanışması gecesi Sel felaketi geçiren Bosna Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan için New York’ta ortak yardım kampanyası düzenlendi. Sırp tenisçi Novak Djokoviç’in raketi sel felaketi mağdurları için açık artırma usulüyle satıldı (NEW YORK - POSTA212) Bosna Hersek ve çevre ülkelerde meydana gelen sel felaketinin yaraları sarılmaya çalışılırken, TürkAmerikan toplumu tarafından Amerika'daki Bosna Hersek toplumu ile ortak yardım kampanyası başlatıldı. Türk-Amerikan toplum temsilcilerinden Ali Çınar, Bosna Hersek İslam Merkezi'ne destek amacı ile kısa sürede 10 bin dolara yakın bağış toplandığını ve ayrıca acil ihtiyaç malzemesi için de kampanyaya destek verdiklerini söyledi. Toplanan malzemelerin ABD'deki Türk nakliye firmaları aracılığıyla Bosna Hersek'e doğrudan yollanacağını söyleyen Çınar, yaklaşık 4 tır dolusu malzemenin 2 hafta içinde sel felaketinden etkilenen bölgelere gönderileceğini bildirdi. New York'taki MC Sanat Galerisi'nde yapılan açık artırma gecesinde, erkeklerde dünyanın iki numaralı seri başı olan Sırp tenisçi Novak Djokoviç'in raketi ile birçok sanat eseri ve ünlü sporculara ait eşyalar Bosna Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan'daki sel felaketinden etkilenenler için açık artırma usulüyle satıldı.
.C. New York Başkonsolosluğu, Yurtdışı Seçmen Kütüğü'nde New York Başkonsolosluğu'na kayıtlı olan vatandaşların, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için oylarını Türkevi’nde kullanabileceklerini duyurdu. New York Başkonsolosluğu'nun duyurusu şu şekilde: “Değerli vatandaşlarımız, Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yurtdışında birinci tur oylama 31 Temmuz - 3 Ağustos 2014 tarihleri arasında, ihtiyaç olması durumunda ikinci tur oylama ise 17 Ağustos - 20
Ağustos 2014 tarihleri arasında yapılacaktır. Yurtdışındaki seçmen vatandaşlarımızın oy kullanabilmeleri için “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olmaları zorunludur. Vatandaşlarımızın, Yurtdışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı olup olmadıklarını, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden (https://www.ysk.gov.tr/ysk/ YurtDisiSecmenSorgu.html) kontrol etmeleri önerilmektedir. Yurtdışı Seçmen Kütüğü'nde New York Başkonsolosluğuna kayıtlı olan vatandaşlarımız, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için oyla-
rını Türkevi’nde (Adres: 821 UN Plaza, New York, NY 10017) kullanabileceklerdir. Yurtdışı Seçmen Kütüğü’nde kayıtlı olmadığını tespit eden vatandaşlarımızın, oy kullanabil-
meleri için aşağıdaki yöntemlerden biriyle adres beyanında bulunmaları gerekmektedir. Vatandaşlarımız; a) Başkonsolosluğumuza şahsen müracaat ederek “Adres Be-
yan Formu”nu doldurmak suretiyle; veya, b) Adres beyan formunu eksiksiz doldurduktan sonra, nüfus cüzdanlarının önlü-arkalı fotokopisiyle birlikte posta yoluyla Başkonsolosluğumuza göndermek suretiyle; veya, c) Adres beyan formunu eksiksiz doldurduktan sonra, nüfus cüzdanlarının önlü-arkalı fotokopisiyle birlikteposta yoluyla İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne ya da nüfus kayıtlarının bulunduğu Nüfus Müdürlüğüne göndermek suretiyle adres beyanında bulunabilirler. Saygıyla duyurulur. T.C. New York Başkonsolosluğu Adres: Turkish Consulate General 825 Third Avenue, 28th Floor New York, NY 10022”
Güncel &Toplum
4 Haziran 2014 Çarşamba
TÜRKİYE’YE 12 MİLYON DOLAR BAĞIŞ YAPTILAR
Hem zengin hem de yardımsever Hepsi alanlarında çok başarılı, başarılarıyla orantılı olarak da zengin oldular. Ancak hiç biri başarılarını ve zenginliklerini borçlu oldukları toprakları unutmadılar DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK - POSTA212
D
oğdukları toprakları hiç unutmadılar. Başarılı ve zengin oldular ama o topraklara minnet duygularını yüreklerinde hep sıcak tuttular. Türkiye’ye her ne şekilde olursa olsun yardım yapmanın hayallerini gerçekleştirdiler. Turkish Philantrophy Funds (TPF) 7 yıl önce kuruldu. Ve Amerika’da yaşayan Türk zenginlerin hayallerini gerçekleştirmede aracı oldu. Bugüne kadar toplanan 17 milyon dolar bağışın 12 milyon doları doğdukları topraklarda hayalini kurdukları yardımlara gitti. TPF Kurucu ve Onursal Başkanı Haldun Tashman, vakfın başarılı, eğitimli ve varlıklı insanlar tarafından kurulduğunu belirterek, çıkar çatışmasının yaşanmadığını, hesap verme anlayışlarının vakfa güveni sağlayan unsurlardan biri olduğunu söyledi. Bağışçıların hayallerinin gerçekleştirildiğini ifade eden Tashman, yardımın yapılmasının ardından da takip ettiklerini dile getirdi. Bağışçı sayısını artırmayı hedeflediklerini kaydeden Haldun Tashman, POSTA 212’nin sorularını şöyle yanıtladı: ■ Turkish Philanthropy Funds nasıl kuruldu?
Ben iş hayatında iken bizim şirketin bir vakfı olmasını çok hayal ediyordum. Ama vakıf kurmak, idare etmek farklı. O sırada bizim mali müşavirlerimiz Arizona Community Foundation’dan bahsettiler. Amerikalı ortağımla vakfımızı bunun çatısı altında kurduk. Diğer ülkelerden gelen şirketlerin de böyle kuruluşları var. Böyle bir vakfın kurulup kurulamayacağını anlamak için bir fizibilite çalışması yaptık. Sonucunda da 7 yıl önce bu vakfı kurduk. ■ Neden Philanthropy?
Hayırseverlik geleneksel anlamda ihtiyacı olan insanlara yardım etmek anlamında kullanılıyor. Oysa Philanthropy beynelminel anlamda kullanılıyor. Kelime anlamı insan sevgisi demek. Balık vermek yerine balık tutmasını öğretiyorsunuz. Birşeyi değiştirecek sahalara yönelmek gerekiyor. Bunun için de her bağışçının gönlünde Türkiye’ye yönelik bir değişiklik yapmak yatar. Bunlar gerçekleştiriliyor. ■ Kaç kurucusu var?
15 kurucu var. Bunlar para verdiler, değişik miktarlarda. Minimum 50 bin dolar. Türk, Amerikalı ya da Amerikalı Türkler’den oluşuyor. Aynı zamanda başka ülkelerden de danışmanlarımız var. 3.7 MİLYON DOLAR ANA PARA ■ Vakfın mali tablosu nasıl?
Bugün için vakfın 3.7 milyon dolar kendi ana parası var. Yaptığımız hizmete karşılık küçük bir para alıyoruz. İnsanlar bu vakfa yönetim kurulundaki insanlar bağış yapıyorlar. Vakfın çoğu işinsanı. Ticari bir müessesenin prensiplerini burda uyguluyoruz. Sürekliliğini sağlıyoruz. İş hayatı güvene dayalıdır, vakıfta da bu uygulanmakta. Şeffaflık esas. Hızlı hareket edebil-
mek, cevap verebilmek bağışçılara önemli. TÜRKİYE’YE GERİ VERME ■ Diğer bağış toplayan ya da yardım eden kuruluşlardan farkınız nedir?
Bu bir dernek değil, sadece para toplayalım denmiyor. Başarılı insanların Türkiye’ye dönük geriye verme arzusundan doğdu. Kendisinin dışında iyilik yapmak isteyen insanların biraraya geldiği bir vakıf. Çıkar çatışmasının olmadığı bir vakıf. Biz bunu yaparken community foundation’ların standartlarına uyacağız diye yaptık. Herhangi bir şekilde buradan maddi bir menfaat sağlayamaz. Burada bağışçıların yakınları çalışamaz. Profesyonel insanlar burada çalışıyor. Yüzde yüz gönüllü olan insanlar yönetimde yok.
Amerika çok zengin ondan bağış yapıyor deniyor. Bir de alt yapısı var. İRŞ (Amerika vergi dairesi), tüm vakıfların mali durumlarını gösteriyor. Şeffaflık var. Türkiye’de bilinmiyor. Amerika’daki kanunlara göre Türkiye’ye bağış yapmak istediği zaman ve bizim aracılığımızla bunu yaparsa muazzam şekilde vergiden düşebiliyor. ■ Bağış olarak ne kabul ediyorsunuz?
Eğitim, sağlık, spor alanlarında bağış yapılabiliyor. Amacı bağışçı ne yapmak isterse ona dönük bağış yapılabiliyor. Ağırlıkta Türkiye’ye dönük bağışlar yapılıyor. Ancak bir bağışçı burada bir yere bağışta bulunmak isterse o da yapılabiliyor.
Sadece nakit para değil. Gayrimenkul, hisse senedi, arsa gibi paraya dönüştürülebilecek herşey kabul ediliyor. Bizim avukatlarımız var. Bu işi doğru yapmak istiyoruz. Bir işi doğru yaparsanız güven olur. Bağışçıların tüm isteklerine yanıt verebiliyoruz, yani çözüm odaklı bir vakıfız. Örneğin bir Amerikalı bağışçımız ölen eşi için birşey yapmak istedi. 3 tane teklif götürdük kendisine. Gecekondu bölgelerinde kanser eğitim merkezi vardı. Orada eşinin adını taşıyan 20 bin dolarlık bilgisayar merkezi kuruldu. Yine bir mimar annesi için okul yaptırmak istedi, ancak yeterli para ve projesi yoktu. Bizim çatımız altında bir vakıf oluşturuldu ve 1 yıl gibi kısa bir zamanda Adapazarı’nda okul yaptırıldı. O okuldan mezun olanlara da burs verildi.
ORTAK ÇALIŞMA
EĞİTİM AĞIRLIKTA
■ Bağışın yapılmasında kriterleriniz var mı?
■ Kurulduğunuzdan bu yana ne kadar bağış aldınız ve ne kadar bağış yapıldı?
■ Mütevelli heyette kaç kişi var?
15 kişi var. Toplum vakfı, özel vakıf değil. ■ Hangi alanlarda bağış yapılabiliyor?
Politik olmayacak. Ayrıca herhangi bir dini düşüncenin yayılması amacına dönük bağış yapılamaz. Türkiye’de daha çok insanların hayat kalitelerini artırmaya yönelik 40 vakıf ve dernekle çalışıyoruz. Bu gittikçe büyüyor. Darüşşafaka, AÇEV, AKUT, Nesin Vakfı, Bolu Bağışçılar vakfı bunlardan biri. Ancak bağış şahsa verilmiyor. Terörizm gibi yerlerde kullanır endsesi nedeniyle böyle birşeyi kabul etmiyoruz. Sorumluyuz. Aksi halde vakıf statüs elimizden alınabilir. HESAP VERME ANLAYIŞI ■ Güven nasıl sağlandı?
Bu güveni sağlayabilmemiz için içerde profesyonel yapılanmaya gittik. Ne dediysek yapalım dedik ve öyle de yaptık. Başarılı, eğitimli, varlıklı insanlardan oluşuyor vakıf. Kendileri bir menfaat beklemiyor. Aksine vermek istiyorlar. Ben buraya bursla geldim. Geriye birşeyler vermek istiyorsunuz. Manevi bir beklenti var. Bu beklentiyi hayata geçirirken de güvenin sağlanması gerektiğini biliyorsunuz. Bunun için şeffaflık esas. Mali tablomuz açık ve denetleniyor. Bağışçılar kendileri işin içine girmek istiyor. Al parayı git demiyoruz. Anlaşmalar yapıyoruz, takip ediyoruz, sonunda hesap veriyoruz. Hesap verme anlayışımız güvene yol açıyor. Örneğin Van depreminde 500 bin dolar bir para toplandı. Kızılay’a ne yapacağını sorduk. 14 tane konteyner gitti Van’a. Bu para ile anlaşma yaptık ve takip ettik. Bağışçı yapamıyorsa takibi biz yapıyoruz. Ama genelde takip ediyorlar. VERGİ AVANTAJI ■ Amerika’da bu sistemde vergiden yararlanma durumu var değil mi?
7 yılda 17 milyon dolar bağış aldık, Yaklaşık 12 milyon doları Türkiye’ye gitti. 2013 yılında 112 tane hibe gitti. Bunun yüzde 86’sı eğitim ile ilgili. 3.7 milyon dolar ana paramız var. geriye kalan da masraflara gitti. 7 yılda ortalama her yıl 250 bin dolar masrafımız oldu. BAĞIŞÇI SAYISINI ARTIRMA HEDEFİ ■ Bundan sonraki hedefler nedir?
Bağışçı sayısını artırmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar bağışçılara yardım ettik. Bundan sonra biraz daha stratejik çalışmalar yapmak istiyoruz. Türkiye;deki kadınların durumlarını iyileştirmeye ve girişimci kadınları teşvik etmeye yönelik çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Kısacası en etkin çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Bunalrin kararları verilecek. ■ Bağışçı sayısını artırmayı hedefliyorsunuz. Neden bağışçı olsun insanlar?
Vermek başka bir keyif. İnsanlar olduğu yere tek başına gelmez. Türkiye’de olduğu gibi Amerika’da da büyük bir gelir farkı var. Bağışçılık bu gelir dağılımını oratadan kaldırabilir. Devetin yaptığından çok daha iyi yapabilir. Devlet ziyan ediyor diye düşünüyorsa bağışçı kendi istediği ve ziyan olma ihtimali omayan bir yere verebilir. Örneğin eşimle Bolu Bağışçılar Vakfı’na yüklü bir katkıda bulunduk. O parayı vergiye verseydik, nereye gideceğini bilemeyebilirdiniz. Ayrıca güçlü ilişkiler kurabiliyorsunuz. Başarılı, iyi aile sahibi insanlarla dost olabiliyorsunuz. Yaşarken bu dostları edindiği için kendini daha zengin hissedecek.
Doğan Uluç doganuluc@aol.com
Milyarder kavgasının galibi kim? 38 YILDIR EVLİLER
Bolulu başarılı bir işadamı olan Haldun Tashman, 38 yıldır evli olduğu eşi Nihal Tashman ile TPF için de birlikte çalışıyorlar. Tashman, TPF ile ilgili bilgi verirken, kendisinin değil özellikle vakfın ön plana çıkarılması isteğini özellikle belirti.
Eşimle Bolu Bağışçılar Vakfı’nı kurduk ■ Eşiniz ile bu konuda ortak çalışmalarınız var değil mi?
Eşim ile bu yapıyı Türkiye’de de kurmak istedik. Bunun için Bolu Bağışçılar Vakfı’nı kurduk. Bu vakıf Türkiye’nin ilk comminuty foundation esasına uygun kurulmuş bir vakıf. Eşim ve ben mütevelli heyetindeyiz. Nasıl kurulacağına ilişkin yardım ettik. Maddi destekte de bulunduk. Ancak idareyi kendileri yapıyor. Çok başarılılar. 6 yıl oldu. Bu vakıf sadece Bolu için çalışıyor. Eğitim için burs veriyorlar, kayak merkezine katkı yapılıyor, üniversite bünyesinde okul öncesi eğitime yönelik çalşimaların yapıldığı okul açıldı. Üniversite ile halk arasında ilişkileri güçlendirdi. Ceazevindekileri çalışma hayatına kazandıran projeler geliştirildi. Bolu’da kurulan bu vakfın benzerinin başka yerde kurulması isteniyor, ancak bunun için zengin insanlar, para ve azim lazım.
Gök mavisi gözleri,şakaklarına dökülmüş sarı saçlarıyla bir diğerini tamamlıyor. Rus gazetelerine göre ülkede en fazla gıpta edilen kadın Elena Rybolovleva. Son zamanda kocası Dimitry ile birlikte görüldükleri yok. Kızları Anna (13) ile Ekaterine (24) yıllardır dışarda eğitim görüyorlar. Kim bu insanlar derseniz özetleyelim: Dimitry Rybolovleva Rusya’nın en zengin adamlarından biri. Lakabı ‘’Gübre Kralı.’’ Eşi Elena ile boşanma davası sürdürüyor. Mahkeme, Rus lideri Vladimir Putin’in yakın arkadaşı gübre tüccarının eşine bir milyar dolar ödemeye mahkum etti. Milyarder Rus ‘’Ödemem’’ deyince mahkeme tazminatı 4 milyar 509 milyon dolara çıkardı. 4.5 milyar dolar boşanmada benzeri görülmeyen bir meblağ. Dimitry’nin servet toplamı 8.8 milyar dolar. Boşanma davalarında bir dünya rekoru. Gübre Kralı kendi başına milyarlık servete sahip olmayı başarmış. Karısı Elena kusursuz makyajı, astronomik fiyatlı takıları, Paris adresli giysileriyle gübre kontrolü yapacak kişiye benzemiyor. 5 yıldır ayrı yaşadığı kocası Dimitry’nin servetinin yarısından fazlasına niye elini atacak? Temyiz kararından öğreneceğiz.Dimitry ile Elena’nın davaları İsviçre, New York, Florida ve Hawaii’de sürüyor. Kocasının çapkınlığından bıkan kadın dava sonuna kadar gübre zenginin servetinin dondurulmasını istedi. Dimitry acilen servetini emlağa yöneltti. Dimitry Ege’de Onassis’in iki adasını (156 milyon dolar), AS Monaco futbol takımını, Donald Trump’ın Florida’da malikanesini (95 milyon), Gstaad’da bir malikaneyi (146 milyon), New York’ta dubleksi ( 88 milyona), Hawaii’de aktör Will Smith’in (20 milyon) evini satın aldı.Küçük kızına 150 bin dolar aylık bağlayan Rus işadamı ayrıca 7.5 milyon dolar nakit para verdi. Son yıllarda boşanma davalarında eşlerine yüksek tazminat ödeyen şöhretlerden bazıları: Basketbolcu Michael Jordan Juanita’ya 168 milyon dolar, fahişelerle ilişki kuran golf şampiyonu Tiger Woods İsveç’li eşi Elin’e 100 milyon, aktör Harrison Ford boşanmaya razı etmek için karısı Melissa’ya 118 milyon, filmleri gişe rekorları kıran Spielberg eski eşi Amy İrving’i boşamak için 100 milyon, şarkıcı Neil Diamond karısı Marcia’yı 150 milyon dolar ödeyerek evlilik zincirlerini kırdı. News Corp.un sahibi Rupert Murdoch eski İngiliz başbakanı Tony Blair’le yakın ilişkiye giren Çin’li eşini 3 milyar dolar ödeyerek boşadı. Boşanma sayfalarını kapayıp evliliği açarsak karşımıza Kim Kardashian ile Kanye West çıkıyor. Hafta sonunda Floransa’da rapçi Kanye ile evlenen Kim’in ne iş yaptığı sorusuna hala cevap verebilmiş değilim. Şarkıcı, aktör, komedyen, dansör değil. Kalçaları, göğüsleri top güllesini andıran Kim nasıl meşhur oldu? Şarkıcı Ray J ile çevirdiği porno filmi annesi Kris TV kanallarına sızdırdı. Ray J ‘’I Hit İt First’’ başlıklı yeni plağıyla Kim’e şu mesajı gönderdi: ‘’ Rap’çiyle, basketbolcuyla gez,eğlen ama hepimiz ilk vuruşu kimin yaptığını hurriyet.com’dan alınmıştır biliyor.’’
Göçmenlik - Toplum
4 Haziran 2014 Çarşamba
Dört ayda Green Card New York Barosu Avukatlarından Cahit Akbulut, üstün yetenekli kişilere verilen EB1 için başvuranların, 4 ay gibi kısa bir zamanda Green Card alabildiklerini söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
T
ürkiye beyin göçünün önüne geçmek isterken, Amerika kendi ülkelerine üstün yetenekli kişileri çekebilmek için Green Card ve vatandaşlık gibi imkanlar veriyor. New York Barosu avukatlarından Cahit Akbulut, bilim, sanat, eğitim ve iş alanlarında üstün yetenekli kişilere verilen EB1 ile 4 ay gibi kısa bir zamanda Green Card alınabildiğini söyledi. EB1 vizesini alabilmek için bir işverene ihtiyaç olmadığını kaydeden Akbulut, aynı zamanda bu başvuru için direkt Göçmenlik Bürosu’na başvuruların yapılabildiğini belirtti. Akbulut, hızlandırılmış servis nedeniyle işlemlerin çok kısa sürdüğüne dikkat çekti.
I-94 Formu’na artık
internetten ulaşılabiliyor
Göçmenlik avukatlarından Remzi Güvenç Kulen, I-94 Formu’na artık internet üzerinden de ulaşılabildiğini söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK - POSTA212
10 KRİTER
EB1 için başvuruda 10 kriterin belirlendiğini ve bu kriterlerden başvuran kişinin en az 3 tanesine sahip olmasının şart olduğunu dile getiren Akbulut, şunları söyledi: “Hangi alanda çalışıyorsanız o alan ile ilgili uluslarararası bir ödüle sahip olmanız ya da uluslararası organizasyona üye olmanız gerekiyor. Örneğin bir mimar için EB1 için başvuruda bulunduk. Bu mimarın belli ödülleri olduğu gibi bazı uluslararası organizasyona üyeliği de söz konusuydu. Yine alanıyla ilgili yayınlanmış eşelere şartının taşıyordu, çünkü bir kitabı vardı. Dolayısıyla bir mimar için EB1 başvurusu başarıyla sonuçlandı. Yine bu başvuru için belirli pa-
nellere katılım ya da belirli yarışmalarda jüri üyeliği yapmış olma şartları da aranıyor. Ayrıca hangi alanda çalışıyorsanız o alana bir katkınızın olması ve bunun ispatı isteniyor. Örneğin bir mimar güneş enerjisi ile çalışan ve yüzde 30 enerji tüketimini azaltan bir bina çizdi. Bu mimar byle bir bina modelini hazırlayarak çalıştığı alana katkıda bulunmuş oluyor.”
“EN AZ 3 DEĞİL, 5 OLSUN”
Başvurmadan önce istenen 10 maddeden kaç tanesine sahip olduğuna bakılması gerektiğini ifade eden Akbulut, 3 maddenin yeterli olmasına rağmen başvuran kişile-
rin en az 4 ya da 5 maddeye sahip olmaları önerisinde bulundu. Sahip olunan madde sayısı arttıkça EB1 alma şansının da attığını vurgulayan Akbulut, şöyle konuştu: “Örneğin bir doktoru yaptım. Kanser alanında çalşiması vardı. Bu doctor için kriterlerden hangilerine sahip olduğuna baktık. Ödüllerine, organizasyon üyeliğe, hangi yayınlara sahip olduğuna, bir yarışmada jüri üyeliği olarak kabul edilip edilmediğine, buaraya gelmesi halinde ne kadar ücret alacağına bakılıyor. Maaşının yükselmesi bekleniyor. Tüm bu kriterlere sahip olduğu için EB1 başvurusu kabul edildi. “
5 YIL SONRA VATANDAŞLIK
EB1 için gerekli şartların sağlanması halinde hızlı servisin olması nedeniyle 2 hafta içinde başvuruların sonuçlandığını kaydeden Akbulut, ikinci aşama olarak Green Card başvusunun yapıldığını, bu başvurunun da 4 ayda sonuçlandığını ifade etti. Green Card başvurusu kabul edilen kişinin eş ve 21 yaş altındaki çocuklarının da bu haktan yararlanabildiğini belirten Akbulut, söz konusu kişilerin 5 yıl sonra da vatandaşlık hakkını alabildiğini ifade etti. Akbulut, söz konusu başvurunun avukatlık ücreti hariç 2 bin dolara malolduğunu kaydetti.
Ermeni diasporasının tahammülsüzlüğü NEW YORK - POSTA212
A
merika Ermeni Ulusal Komitesi Direktörü Aram Hamparian, Twitter'da attığı bir tweetle görevine yeni başlayan Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç'ı eleştirmeye çalıştı. Hamparian, attığı tweette “Daha güven mektubunu sunmadan Türk büyükelçisi inkar etti” dedi. Yazılan tweetten sonra gelen tepkilerde Hamparian'ın Türk diasporasını ezmeye çalıştığı söylendi. Türk toplum liderlerinden Ali Çınar, Hamparian'ın yazdığı iletiyle ilgili olarak "Hamparian, attığı tweetle dalga geçmeye çalıştı. Yapılan davranış tamamen saygısızca. Bu, Ermeni diasporasının Amerika'daki Türkler'i ve resmi temsilcileri çok yakından takip ettiğinin göstergesidir" dedi. Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Obama'dan mazbatasını alarak resmi görevine başlamıştı.
Suikast kurbanları anıldı NEW YORK - POSTA212
T
ürk Amerikan Dernekleri Asamblesi 2 Haziran 1978’de gerçekleştirilen suikastın kurbanlarını andı. 3 Ermeni tetikçi tarafından yapılan saldırıda İspanya’nın Türkiye Büyükelçisi Zeki Kuneralp, karısı Necla Kuneralp, emekli Türk Büyükelçi Beşir Balcıoğlu ve Kuneralp’ın şoförü Antonio Torres öldürülmüştü Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi resmi sitesinden yapılan açıklamada “Üç Ermeni tetikçi, İspanya’nın Türkiye Büyükelçisi Zeki Kuneralp’ın aracına açtı.
Saldırıda Büyükelçi ile eşi Necla Kuneralp, misafiri emekli Türk Büyükelçisi Beşir Balcıoğlu ve aracı kullanan İspanyol şoför Antonio
Torres aldığı yaralar sonucu hayatlarını kaybettiler. Olayın sorumluluğunu Ermenistan’ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu (ASALA) ve Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları (JCAG) üstlendiler. ATAA, masum bireylere karşı işlenen bu şiddet eylemlerini kınıyor, bu trajedileri derin bir kederle anıyor ve olayın faillerinin ve faillerin destekçilerinin adaletin karşısına çıkarılmalarını istiyor” denildi.
A
merika’da girişte pasaporta iliştirilen ve kaybedilmemesi için sıkı sıkı tembihlenen, bu ülkede kalış sürenizi gösteren I-94 Formu ile ilgili kaybetme korkusu sona erdi. Göçmenlik avukatlarından Remzi Güvenç Kulen, söz konusu foruma artık internetten üzerinden uasılabildiğini söyledi. I-94 Forumu’nun ABD’de kalma ve oturma sürelerini belirten doküman olduğunu kaydeden Kulen, söz konusu bu forumun ülkeye girişte kanun çerçevesinde göçmenlik göreçlsi tarafından belirlenen oturum süresinin gösterdiğini dile getirdi.
ESKİ UYGULAMA
Eskiden uçakta doldurulan beyaz bir form üzerine işlenip pasaporta zımbalandığını anlatan Kulen, şunları söyledi: “Eskiden uçakta doldurulan beyaz bir form üzerine işlenip pasaporta zimbalanan I-94 formu artık yürürlükten kaldırıldı. Şimdi I-94 bilgilerine internet üzerinden ulaşılıyor. İnternet sitesi https://i94.
cbp.dhs.gov olup bilgiler buradan control edilebilir.”
“OTURMA SÜRESİNİ GEÇİRMEYİN”
Söz konusu görümda belirtilen ve girişte verilen oturum süresini geçirmemek gerektiğini kaydeden Kulen, “Verilen süreyi geçirmeden önce ülkeyi terketmeli ya da kanunen mümkünse başka bir statüye geçmek için başvuru yapılmalı” diye konuştu. Oturumda belirtilen sürenin geçirilmesi halinde ortaya bazı zorunların çıkabileceğini kaydeden Kulen, şöyle devam etti: “Pasaporttaki vize otomatik olarak iptal edilebilir. ABD içinde başka bir statüye geçilemeyebilir ve yeşil kart alınamayabilir. Oturumun bitmesinden itibaren 180 günden fazla süre geçmesi halinde de ABD’ye 3 yıl veya 10 yıl gelememe yasağı gelebilir. Bu tip problemler vizenin tipine, verilen oturumun süresine göre değişiklik arzeder. Bu sorunari yaşamamak için ABD’ye girişten sonra internetten mutlaka I-94 formunu inceleyip kayıtlarda bir yanlışlık olmadığı teyit edilmeli. Eğer bir hata yapıldıysa bunu düzelttirmek için deferred inspection ofislerine şahsen müracaat edilmeli.”
Göçmenlik - Toplum
4 Haziran 2014 Çarşamba
Amerika’ya giriş yasağı evlilik de bile geçerli Göçmenlik avukatlarından Gökhan Yazıcı, geçmişte Amerika’ya 3 ve 10 yıllık giriş yasağı cezası alanların, ileri tarihlerde ABD vatandaşı ile evlenseler bile ülkeye giremeyeceklerini hatırlattı DİLEK ESKİ BEZİRKAN
Temyiz yolu açık
NEW YORK-POSTA212
G
Başvuruların sonuçlanmasında USCIS tarafından hedeflenen sürenin 6 ay olduğunu kaydeden Gökhan Yazıcı, “Ancak daha karmaşık durumlar içeren başvurular daha uzun sürebilmekte. Başvuru ücreti avukatlık ücreti hariç 585 dolar” dedi. Başvurunun kabul edilmesi durumunda USCIS’in giriş yasağından muafiyet talebinin kabul edildiğini başvuru sahibine bildirdiğini ve ve vizenin verilmesi konusunu Amerikan Konsolosluğu’na tebliğ ettiğini de anlatan Yazıcı, başvurunun reddedilmesi halinde ise yazılı ret kararı başvurana bildirildiğini ve vizenin verilmeyeceğini ifade etti. Yazıcı, USCIS’in ret kararına karşı temyiz yolunun da açık olduğunu vurguladı.
öçmenlik avukatlarından Gökhan Yazıcı, Amerika’da 1996 tarihli Yasadışı Göçmenlik Reform ve Sorumluluk Kanunu ile göçmenlik statüsünün ihlaline yönelik çeşitli ihlallere üç yıl ve on yıl olmak üzere Amerika’ya giriş yasağı getirildiğini söyledi. Geniş olarak uygulanan bu yasakların, Amerika’da ailesi bulunan göçmenleri fazlasıyla etkilediğini vurgulayan Yazıcı, bu yasağın aynı zamanda yasal oturum iznine başvurabilme şartlarını da zora soktuğunu ifade etti. Yazıcı, Amerika dışında iken, Amerika’ya girme yasağının olduğu, vize mülakatında başvurana bildirilmişse ve giriş yasağından muafiyet için başvurmanın bazı hallerde I-601 Muafiyet/affedilme başvurusu ile mümkün olabileceğini söyledi. 3 VE 10 YILLIK GİRİŞ YASAKLARI Üç yıllık giriş yasağının sürekli olarak 6 aydan fazla, fakat 1 yıldan az süre ile yasadışı olarak Amerika’da bulunan ve vize süresinin bitmesinden sonra) kendi rızası ile ülkeden çıkış yapan kişilere uygulandığını kaydeden Yazıcı, “Bu yasak, kişi Amerika’dan çıkış yaptıktan sonra işlemeye başlayan bir yaptırımdır ve dolayısıyla ABD vatandaşı ile evlenen ve başvurusunu Konsolosluk’tan yapan kişilere de uygulanır” dedi. On yıllık giriş yasağının ise Amerika’da yasadışı olarak, toplamda 1 yıl veya daha fazla bir süre bulunan ve kendi rızası ile ülkeyi terkeden kişilere uygulandığını kaydeden Yazıcı, şunları söyledi: “Süre toplamda hesaplanır. Yani bu demektir ki Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu (USCIS) bu sürenin hesaplanmasında değişik zamanlarda yapılan giriş ve kalışlardan kaynaklanan yasadışı kalışların toplamını dikkate alır. On yıllık giriş yasağı da Amerika’dan çıkış yaptıktan sonra işlemeye başlayan bir yaptırımdır, dolayısıyla Amerikan vatandaşı ile evlenen ve konsolosluktan başvurusunu yapan kişilere de bu giriş yasağı uygulanır. Kişinin yasadışı kalması; Amerika’ya vizesiz ve kaçak olarak giriş yapması, Form I-94’un son tarihinde, yani vizesinin bitiş tarihinde, ülkeden çıkış yapmaması veya yetkili kurumlar tarafından göçmenlik statüsünü ihlal ettiği kendisine tebliğ
edilmesi durumunda işlemeye başlar.” ÖMÜR BOYU YASAKLI OLANLAR Göçmenlik işlemlerinde sahtekarlığa, hileye başvuranlar ile maddi ve önemli konuları bilerek yanlış temsil eden ve tanıtanların ise başvuruda sahte veya üstünde tahrifat yapılmış belge vermek gibi giriş yasağından muafiyet almadıkça Amerika’ya girmekten ömür boyu yasaklandığını kaydeden Yazıcı, Bu yasak ile ilgili muafiyet başvurusunun ise ancak çok özel hallerde ve ancak 10 yıl Amerika dışında bulunduktan sonra mümkün olabileceğini kaydetti. Yazıcı, bu durumda dahi muafiyet başvurusunun üstesinden gelmenin ve başarılı olmanın son derece zor olduğunu vurguladı. AŞIRI DERECEDE ZORLUK İSPATI Üç ve on yıllık giriş yasağından muafiyet başvurusunun (I-601 Waiver) Amerikan Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu’na yapıldığını anlatan Yazıcı, giriş yasağından muafiyet için başvuracak kişinin başvurusunun kabul edilmemesi halinde, Amerikan vatandaşı veya yasal oturma iznine sahip olan eşi ya da ebeveynlerinin aşırıcı derece zorluk çekeceğinin ispat
edilmesi gerektiğini ifade etti. Yazıcı, konuyla ilgili şunları söyledi: “I-601 Affedilme başvurusunu düzenleyen hükümlerin en önemli anahtar terimi ‘aşırıcı derecede zorluk’ dur. Bu kapsama giren durumlarda, yani Amerikan vatandaşı ya da yasal oturum iznine sahip anne veya baba ya da eşe sadece gerçek ve muhtemel zarar söz konusu olduğu durumlarda ancak affedilme ve giriş yasağının kaldırılması mümkün olabilir. Amerika’ya giriş yasağının doğal sonucu olan ayrılık, finansal zorluklar ve benzeri sebepler çok daha önemli etkiler yaratmadığı sürece affedilme başvurusunun kabul edilmesine haklı neden oluşturmaz. Bu sebeple başvuranların mümkün olduğu kadar çok belgeye dayanan delil ile başvurularını desteklemeleri gerekir. Afedilmemeleri halinde Amerikan vatandaşı ya da yeşil kart sahibi eş veya anne ya da babasının aşırı derecede zarar göreceği, zorluk çekeceği ispatlanmalıdır. Bu son derece karmaşık hukuki analiz gerektiren bir başvuru olması sebebiyle konusunu iyi bilen bir göçmenlik hukuku avukatı ile çalışılmasını tavsiye ederim.” INANDIRICI DURUMLAR “Aşırı derecede zorluk” halinin tes-
pitinde hangi faktörlerin diğerlerinden daha inandırıcı olacağı her meselenin özelliğine göre önemli ölçüde değişiklik gösterdiğini da kaydeden Yazıcı, konuyla ilgili şu örnekleri verdi: “Sağlık konusunda halihazırda devam eden ve özel uzmanlık gereken tedavi ve ülkenizde bu imkanların olmaması ya da kalitesinin farklı olması, tedavi için gereken süre, hastalığın uzun ya da kısa vadeli olması gibi faktörler. Gelecekte iş bulabilme imkanı, yaşam standartlarında meydana gelmesi muhtemel düşme, lisans gerektiren profosyonel bir mesleği yapamayacak olma, ailenin diğer bireylerine bakmanın getireceği ek finansal yük ve benzeri faktörler. Hali hazırdaki eğitim programında meydana gelecek kesilme, düşük kalite ve limitli eğitim opsiyonları, yabancı dilde ve kültürde eğitim yapılacak olması sonucu meydana gelecek zaman kaybı gibi eğitime ilişkin faktörler. Amerika’da yakın akrabaların bulunması, ailelerin bölünmesi, ayrılacak olanların yaşları gibi faktörler. Kültürel, dil, din ve etnik engeller, geçerli cezalandırılma korkusu ve sosyal enstitülere erişim imkanın olmaması gibi faktörler de değerlendirilmeli.”
Sanatçıların eşlerine de vize veriliyor Göçmenlik avukatlarından Ayhan Öğmen, sanatçıların eş ve 21 yaş altındaki çocuklarının da vize alabildiklerini söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN- NEW YORK- POSTA212 Göçmenlik avukatlarından Ayhan Öğmen, çeşitli dallarda olağanüstü başarıya sahip ve uluslararası alanda kendi branşlarında isim yapmış kişilerin Amerikaya geçici olarak çalışmalarına olanak sağlayan sanatçı vizesi için eş ve 21 yaş altındaki çocuklarının da başvurabileceğini söyledi. Öğmen, “Bu tür bir vize için bilim, eğitim, iş, sanat veya atletizm dallarında kendini kanıtlamış olan kişilerle sinema ve televizyon endüstrisinde birtakım üstün başarılara imza atmış olan kişiler başvurabilir” dedi. “ÜNE SAHİP OLMALILAR” Sanatçı vizesi alabilmek için kişilerin ülke ve ülke dışında mutlaka kendi branşlarında üstün başarılar göstermiş olmaları ve bu başarılarını sürdürüyor olmaları gerektiğini ifade eden Öğmen, “Bir üne sahip olmaları, tanınıyor olmaları ve Amerika’da geçici olarak faaliyet gösterecek olmaları gerekmekte” diye konuştu. Bilim, eğitim, iş veya atletizm dallarında üstün başarı göstermiş olmanın da şart olduğunu ifade eden Öğmen, şöyle devam etti: “Kişilerin mutlaka kendi branşlarında zirveye çıkmış olmaları ve göstermiş oldukları başarılı çalışmaları ve performanslarından dolayı çok az sayıda kişinin gelebileceği yerlere gelmiş olmaları ile doğru orantılı. Sanat, sinema ve televizyon endüstrisi dallarındaki üstün başarının karşılığı kabiliyetli olmakla, farklı ve seçkin olmakla, ün ve şöhret sahibi olmakla, performansları herkes tarafından beğenilip takdir ediliyor olmakla aynı paralelde. Bu tip vizeler için müracaat sahipleri öncelikle kendi branşlarında üstün başarılara sahip olduklarını, önceki ve halen devam etmekte olan performanslarını, yapmış oldukları çalışmalarını, branşlarında kazanmış oldukları her türlü ödül, sertifika, uzmanlık dokümanlarını belgelemelidirler. Ayrıca bu tip bir vizeye müracaat eden kişilerin eşleri ve 21 yaşından küçük çocukları da refakatçı sıfatı ile müracaatta bulunabilir ve müracaat sahiplerinin statülerine bağlı olarak da Amerika’da kalabilirler. “ GERİYE DÖNÜŞ İSPATI Söz konusu vizeye başvuranların daha önce baksedilen şartlara sahip olmalaları ve yürürlükteki ilgili Göçmenlik ve Vatandandaşlık kanunlarında belirtilmiş olan yeterlilik şartları esaslarına göre de reddedilebileceğini kaydeden Öğmen, “Diğer taraftan bu tip vize ile Amerika Birleşik Devletleri’ndeki geçici ikametlerinden sonra kendi ülkelerine döneceklerini kanıtlayamayan kişilerin de vizeleri reddedilir” dedi. Bu tip vizelerin süreleri, ilgili Göçmenlik Büroları’nın onayladıkları müracaatların sürelerine göre değişiklik gösterdiğini de kaydeden Öğmen, süre aynı zamanda Amerika’da yapılacak iş ya da işlerin süreleriyle de bağlantılı olduğunu söyledi. Öğmen, bu tür vize ile Amerika’da iş akitleri devam ettiği sürece süre uzatımı yapılabileceğini kaydetti. GREEN CARD’A GEÇİŞ Bu tür bir vizeye sahip olan kişilerin Amerika’da kaldıkları süre içinde aynı ya da belirli kurallara bağlı olarak ayrı ayrı işyerlerinde çalışabileceklerini dile getiren Öğmen, bu kişilerin işyerlerini daha sonra da değiştirebilecelerini ifade etti. Bu tür bir vize ile Amerika’da bulunan kişilerin daha sonra işverenleri aracılığı ile yapacakları müracaatları sonrasında statülerini değiştirebileceklerini de kaydeden Öğmen. “Belli kriterler dahilinde Amerika’da daimi çalışma ve oturma müsaadesi yani Green Card alabilirler: diye konuştu.
GEÇEN YIL 60 TÜRK ALDI Göçmenlik avukatlarından Ayhan Öğmen, ABD Konsolosluk İşleri Dairesi’nin verilerine göre 2013 yılında Türkiye’den bu tür vize alanların sayısı 60 kişi olduğunu söyledi. Öğmen, “Bunun yarısına yakın kısmi müracaat eden kişilerin eş ve çocuklarına ait” dedi.
Ekonomi
4 Haziran 2014 Çarşamba
Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY
Ders almak ABD’de son zamanların en büyük maden faciası Nisan 2010’daki Upper Big Branch madenindeki kazaydı. Kömür madenine metan gazı sızmış ve gaz birikip yangın çıkarmıştı. Alevler, galerilerde yeterinden fazla dolaşan kömür tozunu ateşlemiş ve barut etkisindeki kömür tozu, maden içinde alev bulutu dolaştırmıştı. Sonuç: 29 ölü 2 yaralı. Soruşturma, kazanın -önlenebilir- olduğunu ortaya koydu. Yani kaza -kader- değildi. ABD zaten maden kazalarının -önlenir- olduğuna inanıyor. Sonra ABD Adalet Bakanlığı, ki ABD’nin -Başsavcılık makamıdır- Maden yönetimi ile anlaşmaya oturdu. Anlaşma yanında, ABD savcıları olaydan sorumlu olan bireyleri de kovalamayı sürdürdü. ABD Adalet Bakanlığı, tarihte tanık olmadık biçimde bir maden şirketinin cezalandırıldığını duyurdu. Buna göre maden şirketi: Ocaktaki güvenlik için 80 milyon dolar verecek ve eksiklerin düzeltilmesninin masrafını karşılayacaktı. Bu masraf 48 milyon dolardı. Ayrıca ölen işçilerin yakınlarına 1.5 milyon dolar tazminat verildi. Ve de madencilik genel güvenliğine yönelik araştırmalar için 35 milyon doları şirketin ödemesine kar ildi. Kağıt üzerinde şirket on milyonlarca dolar -ceza- ödüyordu. Ancak verilen ceza hala -zayıf sayıldı. Kararı eleştirenler: Bu şirket zaten kurallara aykırı madencilik yapıyordu- dediler Kaza anına dek o madenda 1.000’e yakın kural ihali yapılmıştı. Soruşturmada madencilik şirketinin çifte defter tuttuğu da anlaşıldı. İyi defter dışarıdan konuşanlara karşı. Kötü defter de: Bu iki şık altındaki hepsi. Aslında kimse bu verilen cezaları yeterli bulmadı. Hatta Adalet Bakanlığı’nın hapis yerine para cezası almasının kabul edilemeyeceği söylendi. Ancak bakanlık, para cezasını yeterli bulmuştu. Sorumlu bireyler hakkında süreç işledi. Birkaç yetkili, birkaç yıl hapis cezası aldı, ancak her seferinde -daha ağır ceza verin- çağrısı geldi. Henüz sorumlu bireyler hakkındaki hukuki süreç devam ediyor. Alt kademedeki yetkililerin ifadesine dayanarak, üst kademeler için -şebeke- suçlamasyla davaya hazrlanıyor, savcılık. Bu maden kazası ABD’de son yıllarda en ağır sonuçlara yol açan kazaydı. İlk yardımdan maden kurtarmaya her adımda yapılan yanlışlar gözden geçirildi. ABD’de maden kazaları halen de yaşanıyor. Ancak Nisan 2010 kazasından alınan dersler var. Şimdi onların tekrarlanmaması gerekiyor. Star Gazetesi’nden alınmıştır
“Erdoğan, faiz çıkışı ile seçmenine mesaj veriyor” Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, Başbakan Erdoğan’ın son faiz çıkışını Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve itibarı açısından yanlış bulduğunu belirterek, bu çıkışın kendi seçmen tabanına mesaj vermek için yapıldığını savunuyor DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
B
aşbakan Erdoğan, devlet kurumlarıyla tartışmalarını sürdürürken, geçmişte olduğu gibi faiz kararlarını eleştirdiği Merkez Bankası’nın (MB) son faiz ile ilgili kararına da şiddetle karşı çıkarak yeni bir kavgaya imza attı. Merkez Bankası’nın yüzde 10 olan politik faizini yüzde 9.50’ye düşürmesine kızan Erdoğan, “Sen dalga mı geçiyorsun? Yükseltirken 5 puan birden, indirirken yarım puan” şeklinde MB Başkanı Erdem Başçı’ya tepki göstermişti. Bazı ekonomi çevreleri ise, MB’nin faiz düşürme kararını yerinde bulurken, piyasalara mesaj vermek açısından önemli bir açıklama olduğunu belirtiyor. Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez de, bu kararı destekleyenler arasında yer alıyor. Eğilmez, Başbakan’ın bu çıkışını kendi seçmenine mesaj vermek amacıyla yaptığını savunuyor.
“MB DOĞRU KARAR VERDİ” MB’nin faiz düşürme kararının doğru olduğunu ifade eden Eğilmez, bunun nedenlerini ise şöyle açıklıyor: “Faiz artırımından beklenen sonuçlar alınmış,
aldığı faizi artırma kararının getirdiği olumlu etkinin bu kez faiz indirme kararının getirmesi beklenen olumlu etkiyle yer değiştirmesi olası görünüyor. “
‘AÇIKLAMA BİLİMSEL DEĞİL’ Başbakan Erdoğan'ın faiz indirimi ile ilgili çıkışını MB’nin bağımsızlığı ve itibarı açısından son derecede yanlış bulduğunu da ifade eden Eğilmez, ayrıca söz konusu açıklmanın blimsel anlamda da geçerli olmadığını vurguladı. Eğilmez, “Çünkü Türkiye'de
ABD Ticaret Bakanlığı tarafından geçtiğimiz ay açıklanan öncü veri ekonominin 2014 yılının ilk üç ayında yıllık yüzde 0,1 büyüdüğüne işaret etmişti. İlk çeyrekteki daralma büyük oranda yeni konut, ofis ve tesis yatırımlarının düşük olmasından kaynaklandı. İlk veride 87.4 milyar dolar olarak açıklanan stok artışı 49 milyar dolara düşürüldü. Arındırılmış şirket karları ilk
ABD Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan veriler olumsuz hava koşullarının inşaat operasyonlarını vurduğu ABD ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 1 daralarak üç yıl içindeki en büyük küçülmeyi kaydettiğini gösterdi çeyrekte yüzde 9,8 gerileyerek yaklaşık altı yıldır kaydedilen en büyük düşüşü yaşadı.
TOPARLANMA BEKLENTİSİ İhracat yüzde 6 gerilerken ithalat yüzde 1,4 düşmek yerine yüzde 0,7 arttı. Tüketici harcamaları ise ilk açıklamaya kıyasla hafif bir artışla yüzde 3,1 yükseldi.
Yıllık enflasyon ise yüzde 1,4 geldi. Ekonomistlerin birçoğu ABD ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde toparlanmasını bekliyor. İlk çeyrekteki daralma geçici olsa da son 5 yıldır görülen eğilimin tekrar ettiğini ortaya koydu. İstihdam büyümesi, işsizlik oranı yavaşça gerilese de hala çok cansız. Birçok ekonomist ekono-
ABD Ticaret Temsilcisi Michael Froman, Türkiye’nin, ABD ve AB arasında olası Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı’ndan (TTIP) olumsuz etkilenmemesi için oluşturulan yüksek düzeyli çalışma komitesinin düzenli şekilde çalıştığını söyledi. WASHINGTON (AA) –Amerika Ticaret Temsilcisi Michael Froman, başkent Washington’da bu yıl 33’üncüsü düzenlenen Türk-Amerikan Konseyi yıllık toplantısının öğle yemeğine katıldı. Yemekte toplantıya katılanların sorularını yanıtlayan Froman, ABD ile AB arasında oluşturulması planlanan TTIP müzakerelerinin başlamasının ardından, Türkiye’nin, ABD ile AB arasındaki anlaşmaya nasıl dahil edilebileceğinin önem arz ettiğini anlattı. TTIP’te henüz bir anlaşmaya varılmadığına, taraflar arasında müzakerelerin devam ettiğine değinen Froman, söz konusu anlaşmadan etkilenebilecek birçok ülke bulunduğunu ve Türkiye’nin de bunlardan biri olduğunun kendileri tarafından bilindiğini aktardı.
ERDOĞAN İLE OBAMA GÖREVLENDİRDİ “Türkiye, AB ile olan Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı birçok ülkeden farklı bir konumda bulunuyor” diyen Froman, ABD Başkanı Barack Obama ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl, özellikle AB ile sürdürülen TTIP müzakereleri ışığında ABD ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkileri derinleştirmenin yollarını aramak için yüksek düzeyli çalışma komitesinin görevlendirdiğini anımsattı. Froman, TTIP üzerinde Türkiye ile yakından çalışacaklarını vurgulayarak, “Türkiye’nin Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı AB ile uzun zamandır bir ilişkisi var. Biz, Türkiye’nin TTIP’e yönelik ilgisini ve bundan kendilerinin nasıl etkileneceklerine yönelik endişelerini anlıyoruz. Ancak bu endişelerin üzerine daha fazla eğilmenin dışında bir alternatif yok. Oluşturulan yüksek düzeyli çalışma komitesi de düzenli olarak çalışıyor” diye konuştu.
HIZLI İNDİRİR” Dr. Mahfi Eğilmez, önümüzdeki günlerde bu baskılar sonucunda Merkez Bankası’nın faizi daha hızlı indirebileceğini ve kurlarda artış olabileceğini öngördüğünü söyledi.
ABD ekonomisi daraldı WASHINGTON- -POSTA212 WASHINGTON POSTA212
ABD-AB ortaklığında Türkler’e yeşil ışık
kurlar gevşemiş bulunuyor. Yine kurlardaki gevşemeye paralel olarak piyasada faiz oranları düşüyor. Enflasyonda yıl ortasından itibaren düşme eğiliminin ortaya çıkması beklentisi söz konusu. Dış finansman ihtiyacının karşılanmasında en azından şimdilik sıkıntı ortadan kalkmış görünüyor. Enflasyonda maliyet politikası daha ağırlıklı bir etki yapıyor. Beklentilerin olumlu olarak etkilenmesi gidişi daha olumlu etkileyebilir. Bu durumda Merkez Bankası’nın 27 Ocak’ta
enflasyon yüzde 9,38. Bu durumda faizlerin daha fazla indirilmesi reel faizin negatif olmasına yol açacak. Negatif reel faiz tasarruf oranının daha da düşmesine yol açacak. Oysa Türkiye GSYH'nin yüzde 20'sini geçen yatırımlarını karşılayabilmek için yüzde 13 düzeyinde olan tasarruflarını artırmak zorunda. Bunu da faizi düşürerek artırmak mümkün değil” dedi. Başbakan'ın bu açıklamasını kendi seçmen tabanına mesaj vermek için yapmış olabileceğini düşündüğünü de ifade eden Eğilmez, “Böyle bir müdahaleyi doğru bulmak mümkün değil. Merkez Bankası ya bağımsızdır o zaman karışmak doğru olmaz ya da karışılacaksa bağımsızmış gibi savunulamaz” diye ko“MB FAİZİ DAHA nuştu.
Siemens çalışanları endişeli (NEW YORK - POSTA212)
A
lmanya'nın teknoloji devi Siemens yeniden yapılanıyor. Değişimin faturası ise 11 bin 600 şirket çalışanına çıkacak. Şirket 1 milyar euro tasarruf etmeyi planlıyor. Siemens, uzun zamandır gündeme gelen yeniden yapılanma planlarından kaç kişinin etkileneceğine ilişkin ilk kez rakam verdi. Alman Siemens küçülme planları doğrultusunda, 11 bin 600 iş pozisyonunun kapatılacağını, bu pozisyonlarda görev yapanların çoğunun işten çıkarılacağını açıkladı. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Joe Kaeser, New York'ta düzenlenen Yatırımcılar Konferansı'nda yaptığı konuşmada 11 bin 600 çalışanın şirketin planlarından doğrudan etkileneceğini dile getirdi. Siemens'in yeniden yapılanma planları çerçevesinde 1 milyar
euro tasarruf etmeyi planladığı ve işten çıkarmaların daha çok şirketin idari bölümlerinin etkileneceği kaydediliyor. Ancak Kaeser, kaç kişinin işine son verileceği konusunda bilgi vermedi. Daha sonra bir açıklama yapan şirket sözcüsü ise Kaeser'in sadece yeni yapılanmadan kaç kişinin etkileneceğini söylediğini belirtti. Çalışanların temsilcileri, işten çıkarmalardan en çok şirketin Erlangen'daki merkezinin etkilenmesinden endişe ediyor.
minin 2013'ün ikinci yarısında yüzde 3,4 büyümüş olması nedeniyle 2014 yılının büyüme yılı olmasını bekliyordu. Bu umutlar yok olmasa da açıklanan son verilerin zayıf olması nedeniyle ertelenmiş oldu. Öte yandan ABD Ticaret Bakanlığı ilk çeyrek büyümesine ilişkin yeni revize veriyi 25 Haziran'da yayınlayacak.
Faiz kavgası yeni değil
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ile son faiz kavgasını yapan Erdoğan, daha önce de MB eski başkanlarıyla benzer olaylar yaşamıştı. İlk büyük kavgasını 2003 yılında dönemin Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti ile yapan Erdoğan, 2003 Mayıs ayında 450 milyon dolarlık döviz alım ihalesi yapan Merkez Bankası’na büyük tepki göstermişti. Erdoğan, “Bu sanal bir müdahaledir. Faizler 3-5 puan aşağıya alınabilirse iyi olacaktır. İş dünyasının bu konudaki ıstırabını paylaşıyoruz” demişti. Merkez Bankası’nın bağımsızlığına müdahale olarak algılanan bu demece karşılık ise Serdengeçti, “Siyasi baskı ile faizler düşmez” açıklamasında bulunmuş, ancak Erdoğan, daha sert bir açıklama yaparak, “Her kesimle konuşuyoruz. Biz haklıyız. Üzerine düşeni yap” diye karşılık vermişti. Faiz düştükçe enflasyonun da düşeceğine inanan Başbakan Erdoğan, bu teorisine katılmayan dönemin MB Başkanı Durmuş Yılmaz ile sürekli karşı karşıya geldi. 2006’nın Aralık ayında Erdoğan, bir toplantıda Yılmaz’ı eleştirmiş ve faizlerin indirilmesi gerektiğini söylemişti. MB’nin bağımsızlığı konusunda hassas olan Yılmaz, “Faizler bizim elimizde, indirebiliriz de çıkartabiliriz de” diye karşılık vermişti. Yılmaz, sonrasında birçok kez faizin bir sonuç olduğunu ve hükümet enflasyonu düşürmek için adım attıkça faizlerin de düşeceğini söyleyerek Başbakan’ın söylemine ters düşmüştü.
Ekonomi
4 Haziran 2014 Çarşamba
ABD’nin Mall aşkı bitti
Melike Ayan melikea@yahoo.com
Ekonomi - Borsa çelişkisi VOLATİLİTE düşük, borsa yüksek? ABD ekonomisi ekside, borsalar niye artıda? Bu hafta içinde tüm ekonomik verilerin kötü gelmesine rağmen, borsa çıkmaya ralli yapmaya devam etti. ABD ekonomisinin büyümesi yüzde eksi 0.5 beklenirken, yüzde eksi 1 geldi, ikinci el konut satışlarında anlamlı bir iyileşme olmadığı söylendi, cuma günü gelen hane halkı harcamaları da beş senedir hızlı bir ivme gösterdikten sonra tüketicilerin, durağan yükselemeyen gelirleri yüzünden geri adım attıklarını gösterdi. BEKLENTİLER UMUTLU
Amerika’da terk edilmiş alışveriş merkezlerinin sayısı her geçen gün daha da artıyor. Özellikle ekonominin kötüye gittiği Ortabatı eyaletlerinde birçok alışveriş merkezi kapılarını bir bir kapatıyor NEW YORK - POSTA212
A
merikan kültürünün bir parçası olan alışveriş merkezleri tüm dünyada hızla yayılmaya devam ederken, ABD’de cazibesini kaybediyor. ABD’de ilk Alışveriş Merkezi (Mall), Minneapolis’de 1956’da inşa edildi ve 2005’e kadar ülke genelinde bin 500’ün üzerinde AVM açıldı. 2006 yılından sonra ise hiç AVM inşa edilmezken var
olanlar da ardı ardına kapatılıyor. Bu “hayalet” AVM devrine geçişin nedenlerinin başında ekonomik kötüye gidiş gelse de birçok ekonomist internet üzerinden yapılan e-alışverişin yükselişine işaret ediyor. Bölgeye ihtiyacından fazla alışveriş merkezinin açılması da bu mekanların sonunu hazırlıyor. Green Street Advisors’ın tahminlerine göre 10 sene içinde Amerika’daki alışveriş merkezlerinin sayısı yüzde 15 azalacak.
Amerikalı fotoğrafçı Seph Lawless “Black Friday” adını verdiği çalışmasında alışılmışın dışında bir tercih yaparak terk edilmiş alışveriş merkezlerini görüntüledi. Lawless’in en ilginç kareleri bir zamanlar Amerika’nın en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Ohio’daki Randall Park Mall’da çekildi. Karelere yansıyan ölü bitkiler, kırık camlar ve parçalanmış duvarlar korku filmlerini andırıyor. Terk edilen alışveriş merkezi-
nin henüz yıkılmaması sonucu ortaya ürkütücü görüntüler çıkmış. Lawless “Karşılaştığımız problemleri görmezden gelerek çözebileceğimize inanmıyorum. Bu fotoğraflara bakarak hatalardan ders çıkarabiliriz, işte resimleri bu yüzden çektim” diyor. Lawless gibi ünlü fotoğrafçılar Nicholas Eckhart ve Justin Higgins ve daha birçok ünlü fotoğrafçı kapitalizmin simgesi olan terkedilmiş AVM’lerin fotoğraflarını çekti.
Rolling Acres Mall, Akron, Ohio 1975’te açılan the Rolling Acres Mall’da yaklaşık 140 mağaza hizmet veriyordu. 1990’ların sonundan itibaren düşüşe geçen alışveriş merkezi, yıllarca direndi ama 31 Aralık 2013’te son mağaza olan JC’s 5 Star Outlet’in kapanmasıyla “ölü” AVM’ler listesine geçti.
Crestwood Plaza ve Westfield Crestwood olarak da bilinen alışveriş merkezi 1957 yılında açıldı. St. Louis bölgesindeki ilk alışveriş merkezi olan Crestwood Court’da yine Macy’s, Dil-
Randall Park Mall, North Randall, Ohio AVM, 1976’da açıldı ve kapanana kadar Ohio’nun iki alışveriş merkezinden biri oldu. Yaklaşık 120 mağaza bulunan ve 5 bin kişinin çalıştığı AVM, 90’lı yıllarda şehir için çok önemliydi. Buna rağmen 2001’de J.C.Penney ve 2002’de Dillard’s’ın ayrılmasıyla büyük oranda müşteri kaybeden alışveriş merkezi Mart 2009’da kapılarını kapattı.
The Dixie Square Mall, Harvey, Illinois
1977’de açılan Hawthorne Plaza Mall, orta gelirli kişilerin yaşadığı kasabada 130 mağazasıyla bir anda çok popüler oldu. Fakat o da diğer AVM’ler gibi 1990’larda düşüşe geçmeye başladı. Mağaza sayısı 1994’de 87’ye, 1998’de ise 70’e kadar indi ve 1999’da da kapatıldı. Hawthorne Plaza Mall, kapandıktan sonra terkedilmiş haliyle The Fast and Furious: Tokyo Drift, Evolution gibi birçok filmde kullanıldı.
ALTIN REKOR DÜŞÜŞTE
Altın fiyatları son 8 aydır ilk defa bir haftayı bu kadar yüksek zararla kapattı. ABD borsalarının rallisi, Ukrayna’daki tansiyonun gevşemesi bu değerli metale olan talebi düşürdü. Gümüş de 11 ayın en düşüklerinde. Hong Kong bazlı analist Sarah Xie, “ Risk iştahı arttı, iyileşti. Ukrayna tansiyonu düşünce, yatırımcıların sermayelerini altından hisselere kaydırdığını gördük” dedi. Altın ons başına bin 250 doların altına düştü, yani haftalık yüzde 3.9’lük düşüş gösterdi. Gümüş de 21 Mart’tan beri en düşük performansını yüzde 3.8’lik düşüşü gösterdi. DEVLET TAHLİLİ DÜŞÜŞTE
Crestwood Court, Crestwood, Missouri
Hawthorne Plaza Mall, Hawthorne Kaliforniya
Buna rağmen, borsa ralliye devam etti. Bir fon yöneticisi, GSMH (büyüme) rakamı ne gelirse gelsin, önümüzdeki dönem için beklentiler umutlu olduğu için borsanın ralli yaptığını söyledi. Üç yıldır ilk defa küçülen bir ABD ekonomisi ocak ile mart arasını, şirketlerin envanterlerini yavaş artırması ile, kötü hava koşulları ile düşmüş. ABD Merkez Bankası Fed de nisan ayı toplantılarında, kötü hava koşulları bittikten sonra ekonominin toparlandığını söylemişti. O yüzden de ikinci çeyrek büyüme rakamları tahminleri yüzde 3.5’lara çıkarıldı. Perakende satışın kendini toparlaması, daha güçlü bir imalat ve daha hızlı bir istihdam ile birinci çeyrekteki bu yavaşlamanın talebin canlanmasıyla artacağı tahmin ediliyor.
1964’ü sonunda inşasına başlanan Dixie Square Mall, tam 25 milyon dolara mâl oldu. John Belushi ve Dan Aykroyd’un Blues Brothers filminde arabayla daldıkları ünlü olan alışveriş merkezi sadece 13 yıl ayakta kalabildi Kasın 1978’de ilk “ölü” AVM’lerden biri oldu. 1979-1981 yılları arasında geçici olarak okul ve film seti olarak kullanıldı. 19811985 yılları arsında ise tamamen terkedildi. Çeşitli girişimler ve planlar olsa da Dixie Square Mall, Ocak-Mayıs 2012’de yıkıldı.
lard’s ve Sears desteği bulunuyordu. 1967’de genişletilen Crestwood Court’ta yıllar içinde birçok anlaşma ve değişiklik yapıldı ama 11 Haziran 2013 tarihinde tamamen kapatıldı.
Cloverleaf Mall, Chesterfield, Virginia J.C Penney ve Sears ve Thalhimers öncü olduğu Cloverleaf Mall, 1972’de 40 mağazayla açıldı. 1970 ve 1980’lerde mağazalar, restoranlar ve iki sinemasıyla kentin en popüler mekanlarından biri oldu. Ama Cloverleaf Mall için de her şey 1990’ların başında değişmeye başladı. Sears, Penneys ve Hechts 2003’de mağazalarını kapattı. Ardından sinemalar da kapandı ve popülaritesi iyice düşen Cloverleaf Mall, 2007 yılında kapılarını tamamen kapattı.
10 yıllık faizler de 10 ayın en düşüğüne inip bu hafta yatırımcıları şaşırttılar. ABD tahvilleri Avrupa Merkez Bankası haftaya yeni teşvik planlarını sunar söylentileri ile 2006’dan beri gördüğü en uzun yükselişli ayı geride bıraktılar. Almanya’dan gelen işsizlik rakamlarının ani sıçrama göstermesi ile AMB teşvik söylentileri artınca ABD tahvillerinin cazibesi arrtı. 30 yıllıklar bile bir anda yedi puan birden düştü. Tahviller ile ilgili yorum yapan Philadelphia Fed Başkanı SÜRPRİZ OLDU
Charles Plosser, CNBC’ye cuma günü verdiği röportajda, 11 ayın altına düşen 10 yıllık hazine faizlerinin düşmesi benim için sürpriz oldu, şaşırdım, ama uzun sürmez dedi. Ama tahvil faizlerinin bu kadar düşmesi, Fed’in faiz oranları üzerinde hiçbir kontrolü olmadığının ispatıdır ve birçok para politikası kuralı kısa dönemli faizlerin çıkacağına işaret gösteriyor, 0 faiz seviyeleri bağlayıcı değil dedi, ama bir takvim vermedi. Plosser da ekonominin kendini toplayacağına inananlardan. ABD ekonomisi birinci çeyrek zayıf büyümesinden kendini kurtarıp yüzde 3’lük büyümeyi yakalayacak, işsizliği de yüzde 6’nın altına çekecektir” dedi. Plosser böyle iyimser bir tablo çizerken, bahsettiği işsizlik için beklentiler de değiştirildi. EKONOMİSTLER İYİMSER BAKMIYOR
Mayıs ayı işsizlik ve istihdam rakamları haftaya cuma gelecek ve beklentiler işsizlik için yüzde 6.4 civarında. İstihdamın da 210 bin artması bekleniyor. Bir önceki dönemin işsizlik rakamının yüzde 6.3, istihdamının da 273 bin olduğunu hatırlarsak, ekonomistlerin beklentileri Plosser kadar da iyimser görünmüyor. Ama iyimserleştirilen, yukarı yönlü revize edilen ortalama saatlik çalışma ücretler ise yüzde 0.0’lardan yüzde 0.2’lere çıkarılmış. Çok az da olsa kazançların artması bekleniyor. Cuma günü gelecek bu rakamlar dışında ayrıca ticari açık (-40.6 milyar dolar bekleniyor) ve Fed’in bej kitabı ile hizmet sektörünün gidişatını gösteren imalat dışı İSM (beklenti:55.5) de gelecek önemli rakamlardan. Bütün bu yukarı yönlü revizyon ve tahminler, haftaya borsanın rengini yeşilde tutmaya devam ettirme sebebi, bahanesi olabilir. Kazançlı, verimli haftalar diliyorum
Gündem
4 Haziran 2014 Çarşamba
İlhan Tanır @Washingtonpoint
ATC Toplantıları Türk-ABD İlişkilerinin Yansıması AMERİKAN-Türk Konseyi veya ATC’nin yıllık toplantıları, Türkiye ile ABD ilişkileri açısından bir mihenk taşı işlevini görür. Her iki ülkeden de ülkelerin en güçlü şirketlerinin üye olduğu Konsey, özellikle savunma sanayisinden içine aldığı şirketler ile, ağırlığını hissettirir. İlişkilerin sivil değil, askeri kanadının daha yoğun olduğu yıllarda da, yani 2005 öncesinde, ATC’nin savunma sanayi bağlantıları nedeniyle ilişkilerde çok daha aktif bir oyuncu olduğu bilinir. ATC’nin Washington’da yaptığı yıllık konferanslarına daha geçen yıl ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden katılmıştı. Geçen yılki konferans da, Gezi protestolarının başlamasından sadece birkaç gün sonra gerçekleşmiş, Türkiye’de devam eden protestolar, konferansa damga vurmuştu. Bide geçen yılki ATC toplantısında Türkiye’deki son olaylarla ilgili Amerika’daki ‘kaygı’lara dikkat çekmiş, “Türkiye’nin geleceği Türkiye halkına aittir, başka kimseye değil. Ancak ABD neticeye kayıtsızmış gibi davranamaz” ifadelerini kullanmıştı. Konferansta Biden’a eşlik eden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise Türkiye’de demokrasiden geri dönüş olmayacağını kaydederken, devletlerin şiddet durumunda masum vatandaşların zarar görmemesi adına tedbir alma görevi bulunduğunu hatırlatmıştı. Bu yılki toplantılar her ne kadar Türkiye’deki protestolar gölgesinde yapılmasa da bir süredir ATC başkanının farklı Türk basın kuruluşlarına verdiği mülakatların AKP cephesinde rahatsızlıklar yarattığı bilgisiyle birlikte başlamıştı. Holmes, bu yılki konferansın açılış resepsiyonuna saatler kala yapılan ATC’nin yönetim kurulu toplantısında, istifasını verdi. Washington’dan istifayı ilk kez POSTA212 duyurdu. POSTA212’ye bu haberi veren Washington kaynağı, Holmes’a olan tepkinin aralık ayından itibaren bilindiğini söylemiş ve 17 Aralık’ın etkisini ima etmişti. Holmes, istifası ile ilgili sorduğum soruya şu cevabı verdi: “ATC yönetim kuruluyla birlikte bu istifa etme kararına vardık. Şartlar Atlantik’in diğer kıyısından (Türkiye) kaynaklı, (Türk hükümetince oluşturulan şartlar) benim bu kararı almama neden oldu. Amerika’daki şartlar değil, bu konunun muhatabı Türk hükümetidir.” Holmes, bu açıklamadan başka hiçbir basın kuruluşunun sorularını cevaplandırmadı. Holmes, istifasının nedeninin ve istifaya giden yolun şartlarının bizzat AKP hükümeti tarafından hazırlandığını açıkça söyleyerek, AKP’nin son zamanlarda Holmes’a baskı uyguladığı söylentilerini de doğrulamış oldu. Holmes, aynı açıklamada, şimdilik konsantre olunması gereken konunun ATC’nin konferansı olduğunu da sözlerini ekledi. ATC’nin başkanları seçimle değil, yönetim kurulunda bulunan şirketlerin kararı ile alınıyor. Holmes, bu görevi 2004’den beri yapıyordu. ATC’nin Yönetim Kurulu Başkanı (Başkan Obama’nın ilk Ulusal Güvenlik Başdanışmanı ve NATO eski Komutanı) General James Jones ise, istifa ile ilgili olarak yorum yapmak istemedi. Oldukça üzgün olduğu gözlenen Jones, Holmes’un geçtiğimiz yıllarda çok önemli bir rol oynarak, Türk-ABD ilişkilerini geliştirdiğini ve hizmetinin unutulmayacağını ekledi. İstifa kararını yeniden gözden geçirmesini arzu ettiğini söyleyen Jones’un, bu dileğinin ise nezaketen yaptığı açıktı. Zira, Holmes’un istifasını getiren şartların ne olduğunu ve Ankara’nın Holmes’u istemediğini General Jones da biliyordu. Konferans esnasında görüştüğüm ATC’nin üyelerinden iki farklı yaklaşım gördüm. Bunlardan biri, ismini vermeyen bir ATC üyesince ifade edildi. Bu işadamına göre, AKP yönetiminin uzun süredir Holmes’dan hoşnutsuz olduğu açıktı ve yerine kendilerinin sözünü kolayca geçirebileceği bir isim istediyordu. Bu yaklaşıma göre, Türkiye içindeki demokratik gelişmelerden mutsuz olan bir başkan, en açık şekilde, bir Türk dostu olarak eleştirilerini dile getirmesi kadar doğal bir tepki olamazdı ama bu yaklaşım şimdiki AKP yönetimi tarafından hoş karşılanmıyordu. ATC üyesi ve Türk-Amerikan İş Derneği (TABA) başkanı Ekim Alptekin gibi bazı diğer işadamları ise, bir iş konseyi başkanının farklı fikirde birçok üyeyi bünyesinde barındırdığı için, demeç verdiğinde hassasiyet sahibi olması gerektiğinin altını çizdi. Alptekin’e göre, ‘’Bunu, şunu ikaz etmek iş dernekleri başkanlarının işleri değil.. İş Dernek başkanları eğer iş ortamına katkı yapılacaksa siyasi konulara girmeli.’’ Türk-Amerikan ilişkilerinin giderek daha dalgalı sularda seyrettiği bu günlerde ATC’nin başkanının da görevinden edilmesi, bu ilişkilere hiç şüphesiz bir başka negatif enerji eklemlenmesi oldu. Yeni Başkanın ne zaman ve nasıl seçileceği dikkatle izlenecek. Holmes’un istifası bir ay sonra yürürlüğe girecek. Konuyla ilgili konuşan bazı diplomatik kaynaklar ise, 33 yıldır varlığını sürdüren ATC’nin, kişilere değil, kurumlara bağlı olduğunu, Holmes’un ardından gelecek bir başka kişinin de aynı şekilde ATC’nin önemli rolünü devam ettireceğinin altını çiziyor.
“Türkler’den çok şey öğreneceğiz” Amerikalı politikacı Sean Faircloth, POSTA212’ye yaptığı açıklamada, Amerikalılar’ın Türkler’den öğrenecek çok şeyi olduğunu söyledi BANU ÖZTÜRK NEW YORK- POSTA212
A
merikalı politikacı, avukat ve Teokratların Saldırısı! Din Tabanlı Sağ Hepimize Nasıl Zarar Veriyor ve Bu Konuda Ne Yapabiliriz’ (Attack of the Theocrats! How the Religious Right Harms Us All and What We Can Do About It) kitabının yazarı Sean Faircloth ‘Bilim, Özgür Düşünce ve Sekülerizm’ etkinliğinde konuşmak üzere nisan ayında İstanbul’daydı. Faircloth’un Türkiye'nin kuruluşundan günümüze kadar geçen sürecin analizini yaptığı konuşması kısa sürede Youtube’da binlerce kişi tarafından izlendi ve paylaşıldı. Konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, 2. Mehmet, Nazım Hikmet ve daha pek çok isimi anan Faircloth; laiklik, insan hakları, Recep Tayyip Erdoğan ve Gezi protestoları başta olmak üzere pek çok konuya değindi. Türkiye’deki şiddet ve baskı rejimini eleştirirken Atatürk’ü övdü ve Gezi Protestoları sırasında polis tarafından öldürülen Berkin Elvan’ı andı. ■ Türkiye’de laiklik nasıl muhafaza edilebilir? Örgütlü bir sosyal oluşum olmalı. Laik hükümeti arayan bir koalisyon olmalı. Bu benim Amerika’da üzerine çalıştığım bir şey. Laiklik bu bağlamda ‘bütün dinlere karşı’ olmak değildir. Hükümetin size kişisel haklarınızı sağlamasını istiyor, başörtüsü takmak dahil hükümet tarafından size bunların dayatılmasını istemiyorsanız, koalisyon sizin bu haklarınızı korumak için var olmalı. Amerika’daki koalisyon, hala büyümekte; pek çok liberal dini ve bir o kadar dini olma-
yan gruplar içeriyor. Türkiye’de de böyle bir koalisyonun kurulmasını ümit ediyorum. Ama liberal müslümanlık bir yolayrımında. Kendini müslüman olarak tanımlayan birçok insan laik bir hükümeti savunabilir, çünkü kişisel hayatlarına karar veren bir hükümet istemiyorlar.
MUSTAFA KEMAL’İN YAPTIĞI TOPLUM MÜHENDİSLİĞİYDİ
■ Müslüman ülkelerde laik yönetimlerin yaygın olmamasının sebebi nedir? Eğitim eksikliği mi? Bence eğitim elbette bu problemin bir parçası; Ama ben Türkiye’nin çözümün önderliğini yapabileceğini düşünüyorum. Mustafa Kemal’in yaptığı, beğenin ya da beğenmeyin, birçok büyük başarıya imza atmış özgün bir toplum mühendisliğiydi. Kadınların seçme ve seçilme hakkı, petrol tabanlı olmayan belirgin bir ekonomik kalkınma,
OLMAK İÇİN...
abone@posta212.com
AMERİKALILAR’IN TÜRKLER’DEN ÖĞRENECEĞİ ÇOK ŞEY VAR ■ Türkiye ve Atatürk’e olan ilgi ve bilginizi sebebi nedir? Konuşmanızın ardından nasıl tepkiler aldınız? Anladığım kadarıyla Türkiye dönüm noktasındaydı. Türkiye’ye davet edildiğimde konu hakkında geniş çaplı çalıştım ve Türkiye’nin dönüm noktasında olduğuna daha da ikna oldum. Türkiye’de laikliği araştırırken karşıma Atatürk çıktı. Konuşmama aldığım yorumlar olumluydu. Bazıları Türkiye’nin durumunu birçok Türk’ten daha iyi kavradığımı belirten tweetler attı.Tamamen doğru olduklarını düşünmesem de iltifatlardan dolayı onur duydum. Yaptığım konuşmada da belirttiğim gibi Amerıkalılar’ın Türkler’den öğreneceği çok şey var. Ertegün, İpekçi ve Atatürk gibi isimler eğer mücadelelerine bugün
Amerikalı gazilerin dramı Irak ve Afganistan gibi kanlı savaşlara katılan Amerikalı gazilerin yüzde 95’i ruhsal bunalım geçiriyor. Yapılan bir araştırma, sadece bu yılın ilk 4 ayında intihar eden gazi sayısının bin 892 olduğunu ortaya çıkardı
İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
G
eçtiğimiz hafta Amerika’nın Gazileri’ni Hatırlama Günü olara bilinen ‘Memorial Day’ kutlandı. Aynı hafta içinde de, ABD Gazi İşleri Bakanı (Veteran Affairs) Eric K. Shinseki, gazilerin sağlık sorunları ile ilgilenen sağlık merkezleri ve hastanelerdeki kötü ve kayırmacı düzenin gün yüzüne çıkmasıyla istifa etmek zorunda kaldı.
ABONE
Türk orta sınıfının yükselmesi buna örnek gösterilebilir. Bunlardan bazıları kötü sonuçlar doğurmuş olabilir. Toplumu bu değişimlere ‘zorladığınız’ zaman aldığınız tepkiler buna sebep olur, birçok müslüman belki de laik bir hükümete zorlandığını düşündü, ama bana kalırsa Erdoğan’ın başarısı da burada yatıyor. İlerlemekte olan bir uzlaşma yolu olduğunu düşünüyorum. Buradaki tek engel hükümetin dini dayatmaması. Ne yazık ki Erdoğan toplumu dayatılmış islama sürüklemek istiyor. Eğer yapabilirse tarihi bir trajediyle sonuçlanacak. Türkiye bu konuda bıçaksırtında, eğer Türkiye gibi kalabalık müslüman bir toplumda laik yaklaşım başarılı olmazsa, o zaman hangi müslüman ülkesinde bu düşünce başarılı olacak? Eger Türkiye’de başarılı olamazsa, içinde Atatürk gibi birisini barındırmayan başka bir Müslüman ülke nasıl başarılı olabilir?
KİMSE İLGİLENMİYOR Diğer taraftan Amerikalı gazileri özellikle Irak ve Afganistan gibi iki uzun ve kanlı savaştan sonra sayıca yüz binleri aşmış durumda. Gazilerin bir çoğu, bu savaşlardan sonra fiziksel ve ruhsal olarak yardıma muhtaç. Bu yardımları alır-
ken federal devletin birçok kez gerekli şekillerde gazilerine ihtimam göstermediği basına yansıyor.
YAŞAMDAN KOPUYORLAR Yayınlanan son istatistikler ise, Amerikan gazilerin hayatta dahi kalmak istemediğini gösteriyor. Irak ve Afganistan Gazileri Derneği’nin yayınladığı son rakamlara göre, 2014’ün geride kalan 5 ayında kendi hayatını alan Amerikalı gazi sayısı bin 892. Bu sayıların bir başka açılımı ise, her geçen günde, 22 Amerikalı gazi yaşamına son veriyor. Yine son zamanlarda yapılan ve Vice News tarafından yayınlanan bir başka ankette ise, 11 Eylül sonrasındaki Amerikalı gazilerin yarısı, kendisini öldüren veya öldürme girişiminde bulunan en az bir gazi arkadaşa sahip.
başlamış olsalardı Erdoğan’ın hükümeti tarafından dışlanırlardı. ■ Konuşmanızda Ahmet Ertegün, Berkin Elvan, Abdi İpekçi ve Atatürk’ten bahsettiniz, sizce ortak bir noktaları var mı? Neden bu isimleri seçtiniz? Türkiye, uluslararası alanda çok önemli bir role sahip olabilir, olmalıdır da. Çünkü Türkiye Müslüman bir milletin nasıl laik düzen içerisinde yaşayabildiğine dair mükemmel bir örnek teşkil etmektedir; fakat bu ancak isimlerini andığın kişilerin izlediği yol benimsenirse geçerli olabilir. Ertegün, İpekçi ve Atatürk gibi isimler eğer mücadelelerine bugün başlamış olsalardı Erdoğan’ın hükümeti tarafından dışlanırlardı. ■ Konuşmanızdan sonra videonuz binlerce kişi tarafından izlendi ve çok büyük bir ilgi gördü, böyle bir ilgi bekliyor muydunuz? Umarım yardımcı olmuş bilgi ve bağlam üretbilmişimdir. Doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar tutkulu bir tepki beklemiyordum. Bakın twitterda istenmeden yapılmış yorumların bazıları ; “En anlamlı videolardan biri” ,“Ağlatan video”, “Dinlediğim en iyi konuşmaydı”, “Aklımızı okuduğun için sana teşekkür ederiz”, “Düşüncelerimizi güzel sözlerinizle aktardığınız için teşekkür ederiz”.. Tabi ki ben de etkilendim ve duygulandım. ■ POSTA212 okuyucularına başka bir şey söylemek ister misiniz? Türkiye’de ve Amerika’da özgürlükten bahseden tüm insanlara saygı duyuyorum ve hepsi benim kahramanım. Umuyorum rasyonel, laik bir devlet için bazıları Türkiye’de kalmayı ve soylu nedenler için orada çalışmayı tercih ederler.
Güncel
4 Haziran 2013 Çarşamba
ATC Başkanı istifa etti! Amerikan-Türk Konseyi’nin (ATC) yıllık konferansı büyük bir şokla başladı İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
A
BD-Türkiye ilişkilerinde çok önemli bir yer tutan ATC'nin yıllık toplantısı, geçtiğimiz pazar akşamı Washington'da başladı. Ne var ki, Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği’ndeki resepsiyonundan önce toplanan ATC Yönetim Kurulu’nda 2004’den itibaren ATC'nin başkanlığını yapan James H. Holmes istifasını sundu. Bu istifa henüz kamuoyuna açıklanmış değil ve Holmes bu yılki toplantılara da başkan sıfatıyla katılıyor.
ATLANTİK’İN DİĞER KIYISINDAn Holmes, istifası ile ilgili sorduğumuz soruya şu cevabı verdi: ‘‘ATC Yönetim Kurulu ile birlikte istifa etme kararına vardık. Şartlar Atlantik'in diğer kıyısından kaynaklı. Türk Hükümeti’nce oluşturulan şartlar benim bu kararı almama neden oldu. Amerika'daki şartlar değil, bu konunun muhatabı Türk hükümetidir.’’ ATC NEDEN ÖNEMLİ? ATC, 1994 yılında kuruldu. ATC, ABD-Türkiye ilişkileri için yıllardır en önemli aktör olarak görülen bir kuruluş. Özellikle savunma sanayinin devleri, ilişkilerini bu konsey üzerinden yürütmekte. Northrop-Grumman International, Lockheed Martin, Raytheon Company, Sikorsky gibi ABD’nin ve dünyanın en önde gelen Amerikalı savunma şirketlerinin yanısıra, General Electric, Philip Morris, Citigroup, Boeing Company, Pfizer, Hilton ve daha birçok
Fortune 500 şirketi bu Konsey’in üyesi. Türkiye’den de başta Koç ve Sabancı olmak üzere, Eczacıbaşı, GAMA gibi birçok şirket, her yıl yapılan ATC toplantılarına katılıyor ve iki ülke arasındaki iş imkanlarını araştırıyor.
HER YIL YAPILIYOR Her yıl Washington’da toplanan ATC konferansları, Türk-ABD ilişkilerinin en önemli etkinliği olarak kabul ediliyor. Geçtiğimiz yıl konferansa ABD Başkanı Joe Biden katılarak, bir konuşma yapmıştı. Önceki yıllarda da Savunma Bakanı Robert Gates’den Hillary Clinton’a kadar, ABD yönetimi en üst düzeyde bu konferanslara ilgi gösterirlerdi. wBu yıl ise, ABD yönetiminden de oldukça düşük düzeyde katılım oldu. Bu yıl, sivil yönetimden katılım olmazken, Donanma Komutanı Yardımcısı General John M. Paxton Jr., ABD yönetiminden en yüksek katılımcı olarak dikkat çekti. Paxton’ın yanısıra Beyaz Saray Ticaret Temsilcisi ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye Masası’ndan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Amanda Sloat var. ABD’nin Ankara’da bulunan ve görev süresini çok yakında sonlandıracak Büyükelçi Francis Ricciardone de toplantılara katılıyor. GENERAL JAMES JONES: ÜZÜCÜ ATC Yönetim Kurulu Başkanı ve ABD Başkanı Barack Obama’nın ilk Ulusal Güvenlik Danışmanı olan eski NATO Başkomutanı emekli General James Jones, verdiği özel demeçte, Büyükelçi Holmes’un istifasından dolayı üzgün olduğunu ve Holmes’un bu kararını gözden geçirmesi dileğinde bulunduğunu belirtti. Hol-
James H. Holmes kimdir? Holmes, 1984’de başlayan devlet ve diplomatlık kariyerinde, 1988 ile 1992 arasında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Politika Planlama Kurulu’nda Direktör Yardımcılığı yaparak ilk önemli görevini almış oldu. 1992 yılında ise Ankara’da, Maslahatgüzar olarak 1995’e kadar görev yaptı. 1998’e kadar yeniden Washington’da görev yapan Holmes, 1998-2001 arasında Litvanya Büyükelçiliği, 2002 yılından sonra ise ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Güney Avrupa ve Balkanlar Masası’na danışmanlık yaptı. Holmes, 2004 yılında başladığı ATC Başkanlığı’na bu yılki ATC konferansı ile son verdi.
mes’un istifasının nedeni ile ilgili olarak ise Jones yorum yapmak istemedi.
İSTİFA DOĞAL KARŞILANMALI ATC’nin çok aktif üyelerinden biri ise şunları söyledi: ATC’nin üyesi olan Türkiye-ABD kurumlarından Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)’in Başkanı Süreyya Yücel Özden ise, konferans sırasında istifa gelişmesi ile ilgili olarak şu yorumu yaptı: ‘’Anladığım kadarıyla Büyükelçi Holmes Türkiye’deki hükümet çevrelerini biraz rahatsız edici hareketler yaptı. Bu demeç de olabilir, röportajlar da olabilir. Şöyle bir görünüm oluştu burada; Türkiye ile ilgili olarak
önemli bir kuruluşa başkanlık ederken, mevcut hükümetin aleyhine birtakım davranışlarda veya beyanatlar veriyor izlenimini verdi.’’ “Ne türlü beyanatları hükümeti rahatsız etmiş olabilir” sorusuna ise Özden, ‘’Hükümeti rahatsız ettiğine göre daha çok demokrasi ile ilgili konulardaki beyanatları olmalı, Türkiye’deki demokrasi ve siyasi ortam ile ilgili sözler olmalı’’ dedi.
BAŞKANLAR SİYASET YAPMAMALI Konferansa katılan işadamlarından, ATC üyesi ve Türk-Amerikan İş Derneği (TABA) Başkanı Ekim Alptekin ise şunları söyledi: ‘’Burası bir iş platformu, bir ticari platform.
Mümkün olduğunca bu platformun siyasetin dışında tutulması gerektiğine inanıyorum. Olacaksa, ticarete verimli bir siyaset yapılmalı. Örneğin Transatlantik İş ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) görüşmelerine etki yapmak gibi. Bunun ötesine çıkarsanız tabi ki bu yapıcı ortam oluşmasının önüne geçer. Mümkün olduğunca ATC gibi kurumlarımız siyasetten uzak durması gerekir.’’ Holmes’dan olan rahatsızlık demokrasi ile ilgili demeçleri mi sorusuna ise, Alptekin şunları söyledi: ‘’Ben de bir Türk-Amerikan iş derneğinin başkanıyım. Bizim de farklı birçok üyemiz var. Başkanların bu üyelerin tamamının görüşlerini temsil edemeyiz. Haliyle, bir demokrasi uyarsında dahi bulunmak aslında haddimiz değil. Ben veya Jim (Holmes) veya başkası sosyal, hukuk, laik ve demokratik bir devleti destekleyebiliriz. Bu zaten Anayasa’da da var. Ama şunu, bunu ikaz etmek bizim görevimiz değil.’’
BAŞKANLAR NASIL SEÇİLİYOR ATC başkanlarının seçimi için özel bir prosüdür yok. Yönetim Kurulu üyelerinin bir isim üzerinde anlaşması gerekiyor. Süre olarak belirlenmiş bir süresi de yok. Holmes, ATC başkanlığını 2004’den beri yapıyordu. İSTİFA YAĞMURU Holmes’un yanısıra, ATC ile uzun yıllardır beraber çalışan Executive Direktör Canan Büyükünsal ile Ticari ve Hükümetler Programı Direktörü Ayşe Sümer de istifa ettiler. Bu isimler, Holmes ile birlikte yıllardır ATC’nin en bilindik ve tanıdık yüzleri.
Newsday gazetesinden büyük gaf Türkiye ile Angola’yı karıştırdı New York’ta yayın yapan Newsday gazetesi, ABD ile Türkiye arasında oynanan milli maçtan sonra yaptığı haberde Türk bayrağının yerine Angola bayrağını kullandı. Amerika’da yaşayan Türk toplumu hatayı şaşkınlıkla karşılarken bunun kabul edilemez bir hata olduğunu dile getirdi. DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
N
ew York'un Long Island bölgesinde yayın yapan Newsday gazetesi, büyük bir gafa imza attı. Geçtiğimiz pazar günü ABD ile Türkiye arasında oynanan milli maçın ardından haberini yapan Newsday gazetesi, maç sonucunun yer aldığı kısımda Türk bayrağı yerine Angola'nın bayrağını kullandı. Newsday gazetesinin spor editörlerinden Michael Lewis'in kaleme aldığı haberde Angola bayrağının kullanılması Amerika'da yaşayan Türk toplumunun tepkisini çekti. Türk toplumundan gelen eleştirilerde, "Böylesine önemli bir maçta ve prestijli bir gazetede böyle bir gafın yapılmasının kabul edilemeyecek bir hata olduğu" söylendi.
Angola Bayrağı
görsel olarak karşılaştırıldığında ise hiçbir benzerlik görülmüyor.
HİÇBİR BENZERLİK YOK Angola bayrağı, yatay olarak bayrağı eşit iki parçaya bölen kırmızı ve siyah bölümlerden oluşuyor. Ayrıca bayrağın tam ortasına gelecek şekilde konumlandırılan sarı renkte yarım dişli, kama ve yıldız bulunuyor. Bayrakta bulunan
kırmızı renk ilk zamanlarda sosyalizmin simgesi olarak kullanılırken, günümüzde 1992 yılında da anayasal çerçevede de düzenleme ile de ifade edildiği şekilde Angola ulusunun ülkenin bağımsızlığı için akıttığı kanı simgeliyor. Angola bayrağı ile Türk bayrağı
"HARİKA, AVRUPA'YA GİRİYORUZ" Newsday gazetesinin yaptığı hataya benzer bir hata da geçtiğimiz ay yaşanmıştı. Fransa’nın aşırı sağcı partisi Ulusal Cephe, Avrupa Parlamentosu seçimleri için hazırladığı afişte, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı eski kampanyayı yeniden canlandırmak istedi. Ancak bunu yaparken, Türk bayrağı yerine Tunus bayrağı koyunca alay konusu ol-
muştu. El ilanındaki hatanın Twitter üzerinden yayılması üzerine FN sosyal medyada alay konusu olmuştu. Tunuslu bir Twitter kullanıcısı, “Harika, Avrupa’ya giriyoruz” derken, L’Humanite gazetesi, “FN’nin jeopolitika uzmanının kapasitesi ortaya çıktı. Bu bir dram. Elitlerin eliti, Türk bayrağı yerine Tunus bayrağını salladı” demişti. FN’in hatası, Le Figaro, Le Point gibi dergi ve gazetelerin internet sitesinde de haber olmuştu.
FORMADAN TÜRK BAYRAĞINI KALDIRDILAR Diğer bir benzer hata, Avusturya'da ücretsiz olarak 550 bin basılarak toplu taşıma duraklarında dağıtılan Heute gazetesinde meydana gelmişti.
Gazete, Şampiyonlar Ligi'nde oynanacak mücadelelerle alakalı haberinde Galatasaray'ın golcüsü Burak Yılmaz'ın fotoğrafına yer vermişti. Haberde kullanılan fotoğrafta, Burak'ın üstündeki formada yer alan Türkiye bayrağı bilgisayar programı yoluyla kaldırılmıştı. Gazete yetkilileri, tasarımcıların hata yaptığını kabul ederek özür dilemişti. Hatanın bilinçli yapılmadığını bildiren Heute gazetesi yetkilileri, bu tür bir hatanın bir daha yapılmaması için dikkat edeceklerini söylemişlerdi.
Güncel
4 Haziran 2014 Cumartesi
OLAYLI ANMA Gezi olaylarının birinci yılı nedeniyle başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin ve yurdun çeşitli yerlerinde eylemler düzenledi
T
aksim Gezi olaylarının birinci yıldönümünde İstanbul, İzmir ve Ankara’nın yanı sıra Türkiye’nin birçok yerinde eylemler ve yürüyüşler yapıldı. Bazı illerde hiç müdahale yapılmadı. Gezi eylemleri yürüyüş, tiyatro, film gösterimi gibi farklı aktivitelerle anıldı. Ancak büyük illerde biber gazı ve tazyikli su ile sert müdahale vardı.
HUMMALI HAZIRLIK Gezi Parkı olaylarının birinci yıldönümünde Taksim’de toplanma çağrısı yapılması üzerine, günler öncesinden yoğun güvenlik önlemleri alındı. İstanbul’da 2 bin 500’ü çevre illerden olmak üzere yaklaşık 25 bin polis görevlendirildi. Polislerin yaklaşık 7 bin 500’ü Taksim, Beşiktaş, Dolmabahçe, Tarlabaşı, Şişli ve Okmeydanı’nda görev yaptı. Günler öncesinden Taksim’deki Gezi Parkı didik didik arandı, polisler nöbet tutmaya başladı. 31 Mayıs sabahı, Gezi Parkı ve AKM’nin önündeki alan halka kapatıldı, Cumhuriyet Anıtı’nın çevresi demir barikatlarla çevrelendi. Öğlen saatlerinden itibaren ise Anadolu yakasından Avrupa yakasına Şehir Hatları vapur ve Taksim-Kabataş Füniküler seferleri iptal edildi. Akşamüstü saatlerinde ise, İstiklal Caddesi başta olmak üzere Taksim’e çıkan yollardan Taksim’e çıkış kapatıldı. Sadece görevlilere, basın mensuplarına ve pasaport kontrolü yapılarak turistlere izin verildi. Sadece İstanbul’da değil, yurt genelinde hemen hemen aynı saatlerde, meydanlarda toplanma hazırlığı
yapılıyordu. Geçen sene eylemlerin yoğun ve şiddetli olduğu yerlerde daha sıkı güvenlik önlemleri alındı.
BAŞBAKAN’DAN SERT UYARI Gezi Parkı eylemlerinin yıldönümü nedeniyle Taksim’e çıkmak isteyenleri uyaran Başbakan Erdoğan, “Bu akşam saat 19.00’da bir araya geleceklermiş, Geziciler Taksim’e çağırıyormış. Tüm halkıma sesleniyorum. Bu oyuna gelmeyin. Bu safiyane bir çevrecilik bir eylemi değildir. Burada samimiyet, dürüstlük yoktur. Burada Taksim’i anıtlaştırma noktasında attığımız ve atacağımız adımları engelleme yöntemleri vardır. Paralel yargı da bunlarla beraber hareket ediyor. Buraya gelme gibi bir durumun içine girerseniz, kusura bakmayın, güvenlik güçlerimiz kesin talimat almışlardır, gereği neyse A’dan Z’ye yapılacaktır” dedi. İSTANBUL İlk hareket yine İstanbul’dan geldi. Eylemcilerin Taksim’e çıkmak istemesi, polisin barikat kurup izin vermemesi üzerine gerilim arttı ve
nan ve Olgunlar Caddesi’ndeki Madenci Anıtı’na yürüyen grup, bir süre bekledikten sonra dağıldı. Ankara’da 45 kişinin gözaltına alındığı açıklandı.
bir süre sonra biber gazıyla müdahale başladı. İstiklal Caddesi’nde bekleyen ve caddeye çıkmalarına izin verilmeyen Taksim Dayanışması üyeleri saat 21.30 sıralarında Taksim’deki eylemi sona erdirdi. Bu arada, başta Beşiktaş, Kadıköy Okmeydanı olmak üzere çeşitli yerlerde eylemler ve polis müdahaleleri oldu. İstanbul Emniyet Müdürü
Selami Altınok, eylemler sırasında yaklaşık 154 kişinin gözaltına alındığını açıkladı, 92’si savcılık tarafından serbest bırakıldı.
ANKARA Ankara Kızılay Meydanı’nda Gezi Parkı olaylarının yıldönümü nedeniyle toplanan gruba polis tazyikli suyla müdahale etti. Kuğulu Park’ta topla-
İZMİR İzmir’de, aralarında bazı sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti üyelerinin de bulunduğu gruplar Alsancak’taki Gündoğdu Meydanı’nda toplandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bazı CHP milletvekilleri ile ilçe belediye başkanların da katılarak destek verdiği eylemde kurulan platformda konser verildi. Ardından, Gündoğdu Meydanı’ndaki kalabalıktan ayrılan bazı gruplar, önce Cumhuriyet Meydanı’na oradan da Basmane Garı’na doğru yürüyüşe geçti. Dağılmaları yönünde polisin uyarısına uymayan gruba tazyikli su ve gaz bombasıyla müdahalede bulundu. İzmir Valisi Mustafa Toprak, İzmir’de Gezi Parkı olaylarının birinci yılındaki eylemler nedeniyle 73 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. 6 kişi tutuklanmaları talebiyle adliyeye sevk edilirken, geri kalanlar savcılık tali-
matıyla serbest bırakıldı.
ADANA Adana da eylemlerin yoğun olduğu iller arasındaydı. Baro Başkanı Mangücek Çıtırık ve Tabip Odası Başkanı Neslihan Önenli Mungan, Atatürk Parkı’nda toplanan grup adına basın açıklaması yaptı. CHP Adana Milletvekili Turgay Develi de gruba destek verdi. Polis ekipleri, açıklamanın ardından Atatürk Caddesi’nde yürümek isteyen gruptakileri dağılmaları konusunda uyardı. Uyarıya rağmen yürüyüşe geçen gruba, biber gazı ve TOMA’lardan tazyikli su ile müdahale edildi. Ara sokaklara kaçan göstericilerden biri, TOMA’nın üzerine çıkarak, araçtan su sıkılmasını engellemeye çalıştı. Gözaltı sayısı 27 olarak açıklandı. CNN MUHABİRİ İstanbul’da canlı yayın sırasında CNN International Muhabiri Ivan Watson ve ekibinin gözaltına alındığı haberleri geldi. Ancak, polis tarafından pasaport kontrolü yapılan Watson ve ekibi, serbest bırakıldı.
Güncel
4 Haziran 2014 Çarşamba
Fethullah Gülen için harekete geçildi iddiası Başsavcılığın Fethullah Gülen’in iadesi için harekete geçtiği ve Adalet Bakanlığı aracılığıyla Dışişleri Bakanlığı’na gizli ibareli yazı yolladığı iddia edildi ANKARA - POSTA212
A
nkara Cumhuriyet Başsavcılığının, 17 ve 25 Aralık tarihli yolsuzluk operasyonlarına karşı başlattığı soruşturmada kritik gelişme. Başsavcılıkın, soruşturma dosyasında bir numaralı “şüpheli” olduğu iddia edilen ve ABD'nin Pensilvanya Eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen hakkında "iade" talebinde bulunmaya hazırlandığı öne sürülüyor. Akşam gazetesinde yer alan habere göre; bu çerçevede ilk adım, Adalet Bakanlığı aracılığıyla Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen "gizli" ibareli resmi yazı ile atıldı. Başsavcılığa bağlı Anayasal Suçlar Bürosu'nun yazısında, "Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasında Suçluların Geri Verilmesi Ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Anlaşması" hatırlatılarak, bu anlaşma kapsamına giren suçlar ve izlenecek prosedür soruldu. Başsavcılık ayrıca, suçluların iadesi ve adli yardımlaşma konusunda ABD ile Türkiye arasında daha önce gerçekleşen işbirliği örneklerinin bildirilmesini de istedi. Paralel örgüt soruşturmasını yürü-
"şantaj" iddiaları da soruşturma kapsamında yer alıyor. Paralel örgüt şemasını da oluşturan savcılığın, İçişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın paralel yapıya yönelik hazırladığı raporları beklediği, bu raporların ulaşmasının ardından operasyonlar için düğmeye basılacağı vurgulandı.
ESKİ DEFTERLER DE RAFTAN İNDİ Başsavcılığın Anayasal Suçlar Bürosu'nun Gülen ve paralel yapıya ilişkin geçmiş yıllara ait dosyaları da raftan indirdiği ve bu
ANKARA - POSTA212
dosyalar arasında dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından açılan davanın iddianamesinin de bulunduğu öğrenildi.
ÜÇ TEMEL SUÇLAMA Türkiye ile ABD arasındaki suçluların iadesi ve adli yardımlaşma anlaşması, "siyasi suçları" kapsamıyor. Hukukçuların yorumu, anlaşmadaki bu istisnanın da "iade" talebine engel teşkil etmeyeceği yönünde. "Siyasi suç" kavramının darbe gibi demokrasinin kesintiye uğradığı süreçler
düşünülerek oluşturulduğunu söyleyen hukukçular, "Demokrasinin bütün kurumlarıyla işlediği bir ülkede, seçimle gelmiş hükümeti devirme girişimi siyasi suç değildir" görüşünü dile getiriyorlar. Savcılığın, Gülen'in iade sürecine ilişkin hazırlıklara başlaması, soruşturmanın olgunlaştığı işaretini de verdi. Başsavcılığa yakın kaynaklar, sona yaklaşılan soruşturmanın üç temel suçlama ve bu suçlamalarla bağlantılı yan suçlar kapsamında yürütüldüğünü vurguluyor.
CHP’DEN SORU ÖNERGESİ
T
BASKINA BAKAN İZAHI Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ındaki (TİB) polis aramasının yine TİB’in bilgisi dahilinde yapıldığını söyledi Bakan Elvan ilk kez Hürriyet'ten
Sizin Amerikalı Türklere Ne Faydanız Var Kardeş? YAKLAŞIK 12 yıldır Amerika’daki Türk insanının hikayesini yazıyorum. İş dünyasından profesyonel hayata, sosyal hayattan akademi dünyasına kadar. Her insanın bir hikayesi olduğu ve bu hikayenin de paylaşmaya değer olduğuna inanıyorum.
Benzer feryatlar ortalama her Türk-Amerikalı etkinliğinin vazgeçilmezidir. Bu isimlere Mehmet Öz, Muhtar Kent, Hikmet Erksek gibi isimleri ekleyebiliriz. ‘’Yaa onların Türk toplumuna ne faydası olmuş,’’ sihirli kelimedir. Bu lafı eden kişi, bilinki Türkler için atomu parçalarına ayırmış, Türkiye’yi uzay teknolojisi ile tanıştırmıştır.
Ankara Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, ‘Casusluk’ iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından baskın düzenlendi
Toygun Atilla'nın duyurduğu habere açıklık getirdi ve "Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürütmüş olduğu soruşturma çerçevesinde, özellikle geçmişte yasal olmayan birtakım dinlemelerin söz konusu olup olmadığını, bunlar varsa neler olduğu konusunda çalışmalarını yürütüyor. Bu çalışmalar çerçevesinde de başsavcılık TİB' de gerekli incelemeleri yapmıştır" dedi. Bakan Lütfi Elvan, katıldığı bir törende gazetecilerin sorularını yanıtladı. Elvan, TİB’e yapılan baskına ilişkin olarak açıklamada bulundu. Bakan Elvan şöyle dedi: "Bir hususu da dile getirmek istiyorum. Bugün bazı gazetelerde Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) basıldığı yönünde bir haber var. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hem casusluk soruşturması kapsamında, hem de oradaki bazı verilerin, bilgilerin geçmişe yönelik bazı verilerin, dinleme kayıtlarının silindiğine yönelik iddialar yer almıştı. Birkaç tane çanak antenin bulunduğu, çanak antenler vasıtasıyla bilgiler aktarıldığı yönünde de basında bilgiler yer almıştı. Bu çerçevede Başbakanlık Teftiş Kurulu çalışmasının ilk bölümünü tamamladı. Özellikle bu kayıtların silinmesine yönelik bölümünü tamamladı. Bakanlığımıza bu raporu gönderdi. Biz de bunu Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ettirdik. Gölbaşı Cumhuriyet Başsav-
@cmlzyrtcemil@turkofamerica.com
Bir kaç hafta önce Washington, DC’de göreve başlayan yeni büyükelçi Serdar Kılıç’ın, New York’taki Türklerle tanışma toplantısı vardı. Amerikalı Türklerin sorunlarının dinlendiği, konuşulduğu bir anda konu nerden onlara geldi bilmem, biri ayağa kalkıp ‘’Kardeşim bu Ahmet Ertegün’ün, Chobani’nin sahibinin Türk toplumuna ne faydası olmuş, kim bunlar?’’ diye feryat etti.
‘Casusluk Baskını’ bu sefer TİB’e
elekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) önceki gün Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından baskın düzenlendi. TİB’de bulunan serverlara el koyuldu. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı TİB’de bulunan önemli ve hassas bilgilerinin yabancı ülkelere aktarıldığı, sonrasında bu bilgi ve verilerin silindiği ve yabancı ülkeler lehine casusluk yapıldığı iddialarına ilişkin soruşturma başlamıştı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin gizli olarak yürüttüğü ve kamuoyuna yansımayan baskını geçtiğimiz cumartesi sabah saatlerinde başladı. TİB’i adeta ablukaya alan polis ekipleri, casusluk soruşturması kapsamında serverlara el koydu. Gölbaşı Cumhuriyet Savcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında, TİB’in arşivinin tamamen silindiği, bununla irtibatlı olarak söz konusu arşivin silinmeden önce tamamen kopyalanarak kurum dışına çıkartılıp başka kişilere verildiği iddiaları inceleniyor. Yine soruşturma kapsamında 2012 yılı öncesine ait tüm dijital hafızanın ve log kayıtlarının da bu kapsamda silindiği iddiaları da araştırılıyor. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı 1 Mayıs’ta yaptığı yazılı açıklamada, TİB binasında yüksek kapasitede veri aktarıldığı tespit edilen birçok uydu internet çanak anteninin tespit edildiği ve bunların yabancı uydulara dönük olduğunun anlaşıldığı ve bu internet çanak antenden, TİB’in verilerinin yabancı uydular aracılığıyla bilinmeyen bir yere, yabancı uydulara aktarıldığı, iddialarının da araştırıldığını söylemişti.
Cemil Özyurt
Toplum içindeki çekişmeleri, kavgaları mümkün mertebe görmemeye, insanlara aktarıp morallerini bozmamaya gayret ediyorum. Bu belki bir gazetecilik refleksi değil. Ama gurbette yazmak, biraz daha hassasiyet istiyor kanımca.
ten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın isim belirtmeden gerçekleştirdiği yazışmaya verilecek yanıtın ardından, iade dosyası için çalışma başlatılacağı ifade edildi. Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları aracılığı ile ABD Adalet Bakanlığı'na gönderilecek dosyanın, 10 Ağustos'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce tamamlanması bekleniyor. Pensilvanya'da yaşayan Fethullah Gülen, ABD Devletinin verdiği "yeşil kart" sayesinde sürekli oturum hakkına sahip. Ancak bu kart, "ABD vatandaşlığı" anlamına gelmiyor.
'YEŞİL KART' ENGELLEYEMEZ Bu nedenle Gülen hakkında yapılacak "iade" talebinde, "ABD vatandaşlığı" gibi bir engel söz konusu olmayacak. Paralel örgüte yönelik üç temel iddiayı ise "seçimle işbaşına gelmiş hükümeti devirmeye teşebbüs", "anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs" ve "casusluk" suçlarının oluşturduğu öğrenildi. Bu üç ana suçla bağlantılı olarak, "suç örgütü kurmak", "örgüt yöneticiliği ve üyeliği", "özel hayatın ihlali", "iletişimin yasa dışı yollarla dinlenmesi", "tehdit" ve
TURK AVENUE
cılığı'nın yürütmüş olduğu soruşturma çerçevesinde özellikle geçmişte yasal olmayan birtakım dinlemelerin söz konusu olup olmadığını, bunlar varsa neler olduğu konusunda çalışmalarını yürütüyor. Bu çerçevede de bilirkişi heyeti oluşturdu bildiğim kadarıyla başsavcılık. Çalışmalarına devam ediyor. Bu çalışmalar çerçevesinde de başsavcılık TİB'de gerekli incelemeleri yapmıştır.
“KAYITLAR SİLİNDİ“ Geçmişe ait bir takım veri, kayıt varsa bunları da güvence altına alabilecek şekilde çalışmalarına devam etmiştir. Yoksa TİB Başkanlığı'na yönelik işte şu dönemde yapılan çalışmaları içeren bir şey değildir. Tamamıyla geçmişte yapılan -eğer varsa- bunların başsavcılık tarafından yasadışı dinlemeler, kayıtların silinmesi ki o kayıtların silindiği tespit edilmiştir Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından. Bunlara yönelik soruşturma devam etmektedir. Bu tamamıyla TİB Başkanlığı’mızın da bilgisi dahilinde yapılan çalışmalardır." "GEREĞİ YAPILACAKTIR" Anayasa Mahkemesi'nin YouTube'a erişimin engellenmesiyle ilgili verdiği hak ihlali kararı ile ilgili soru üzerine Bakan Elvan, "TİB Başkanlığı'nın bana verdiği ifade henüz kararın kendilerine ulaşmadığı şeklinde. Karar ulaştıktan sonra gereği yapılacaktır” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da, bir başka gazetede çıkan 'TİB uzmanı, TİB başkanı hakkında suç duyurusunda bulundu' başlıklı haber ile ilgili olarak verdiği soru önergesinde, “TİB'te 17 Aralık'tan sonraki kayıtlar silindi mi?” diye sordu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan'ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, "TİB'te bulunan kayıtlardan 17 Aralık tarihinden sonraki kayıtların silindiği iddiaları doğru mudur? " dedi. Tanrıkulu TBMM Başkanlığı'na verdiği önergede Taraf Gazetesi'nde 11 Mayıs 2014 tarihinde 'TİB uzmanı, TİB başkanı hakkında suç duyurusunda bulundu' başlığıyla haber yayınlandığını hatırlattı. Sezgin Tanrıkulu, haberde Telekomünikasyon İletişim Başkanı ve Daire Başkanları hakkında bir TİB çalışanının Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunun öne sürüldüğünü belirtti. Tanrıkulu soru önergesinde şu sorulara yanıt verilmesini istedi: ● Telekomünikasyon İletişim Başkanı ve Daire Başkanları hakkında bir TİB çalışanının Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğu iddiaları doğru mudur? İddialar doğru ise, TİB çalışanı hangi gerekçe ve konu ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur? ● TİB uzmanı tarafından TIB Başkanı hakkındaki iddialar ile ilgili soruşturma
başlatılmış mıdır? ● TİB Bilgi Sistemleri Dairesinde bulunan koordinatörlüklerde yapılan çalışmalara başkanlık personeli olmayan kişiler eşlik etmiş midir? ● TİB'e, personel harici kişilerin mesai saatleri dışında giriş-çıkış yaptığı iddiası doğru mudur? ● İddia doğru ise, personel harici kişilerin mesai saatleri dışında giriş-çıkış yapmasına göz yumanlar hakkında yasal işlem başlatılmış mıdır ya da başlatılacak mıdır? ● TİB'deki kozmik bilgilere yetkisiz erişim sağlandığı iddiaları doğru mudur? ●TİB'de bulunan kayıtlardan 17 Aralık tarihinden sonraki kayıtların silindiği iddiaları doğru mudur? ● Doğru ise, kayıtları kim ya da kimler hangi gerekçe ile kimin talimatıyla silmiştir? ● Sorumlular hakkında yasal işlem başlatılmış mıdır ya da başlatılacak mıdır?
Bu eleştiriyi yapanlar meraklarını ben gidereyim. O adamlar işte tam da bu sebepten yani ‘’ortada olmadıklarından Ahmet Ertegün, Muhtar Kent, Hamdi Ulukaya’’ oldular. Dokunulabilir, ulaşılabilir adamlar bizim gibi doğu toplumlarında değersizdir. Bir insan size ne kadar uzak, ne kadar ulaşılmazsa o kadar değerlidir. Paterson’da parayı kazandıktan sonra yeni yaşam alanı olarak soluğu zengin kasabası Wayne’de alanlar, Brooklyn’de durumu düzeltince Staten Island’a taşınanlar, ‘’Bu adamlar nerde kardeşim,’’ diye milyar dolarlık şirketleri yöneten adamları hesaba çekme hakkını kendinde görebiliyor. Amerikalı Türkler yeni bir göçmen topluluğu. Yeterli sermayesi oluştuktan sonra zaten kendiliğinden gönül işlerine değişik vesilelerle katkı sağlar. Onun için şimdilik yukarı çıkanı paçasından aşağı çekmeye, ‘’Ne faydaları var,’’ diye işkembe-i kübradan atmak yerine, kendinizi kurtarmaya çalışın. Kendinizi kurtardığınız gün, toplumu da kurtaracak bir güce ulaşmışacaksınız. ‘’Ahmet Ertegün’ün ne faydası olmuş,’’ dediğiniz zamanlarda da açın Ray Charles’dan ‘What a wonderful world’u dinleyin, Muhtar Kent’i çekiştireceğinize Coca Cola’dan bir Glacéau vitamin suyu için, Dr Öz’ü yerden yere vurmak yerine sağlık dergilerine yazdığı kalp sağlığı ile ilgili tavsiyelerini okuyun. Adamların insanlığa faydaları dokunuyor, varsın sizin bir birinizi yediğiniz ortamlarda olmasınlar.
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
YIL: 2 SAYI: 55
4 Haziran 2014 Çarşamba
POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA YAYINCI CAN KAMİLOĞLU
İMTİYAZ SAHİBİ EKMEL ANDA
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
AHMET RAVALI
HABER KOORDİNATÖRÜ
HALDUN ARMAĞAN YAYIN DANIŞMANI
AHMET BUĞDAYCI HABER MERKEZİ - EDİTÖRLER MEHVEŞ KOÇAK, ADNAN ONARAN, HÜSEYİN TUNCER, DİLEK ESKİ BEZİRKAN, ERTAN BEZEN, AYSEL TAPAN, MELİKE AYAN, DEMET DEMİRKAYA, SONER MEZGİTÇİ, SERKAN KALFA, DOĞUCAN CÖMERT, JOHNPAUL JASON, BABÜR AKSÜYEK, BANU ÖZTÜRK WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR REKLAM TEMSİLCİSİ BARIŞ TUNCER İDARİ MÜDÜR
MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 347 730 42 36 ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM
abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com
POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR
Güncel
4 Haziran 2014 Çarşamba
Başbakanlık ve Köşk'e yakın çevreler tarafından anketler yaptırıldı
Gül ve Erdoğan’a farklı anket AK Parti’nin son anketinde Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı Gül’den 30 puan önde olduğu belirtildi. Köşk’e yakın kaynaklar ise benzer bir ankette Gül’ün, Erdoğan’dan 20 puan önünde olduğunu belirtti
DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
A
K Parti Cumhurbaşkanlığı adayını Haziran ayı ortasında açıklamaya hazırlanırken, partinin düzenli olarak yaptırdığı ankette Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den yaklaşık 30 puan önde çıktığı öğrenildi. AK Parti’nin anketine karşın Gül’e yakın kaynakların yaptırdığı
ankette ise Abdullah Gül isminin Erdoğan’dan yüzde 20 fazla oy aldığı belirtildi. Ancak kaynaklar anketlerde sorulan sorular hakkında bilgi vermekten kaçındı. Anketler özel olarak yaptırıldığı için sonuçlar da şirketler tarafından açıklanmıyor. AK Parti’nin Cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiği konusunda iki farklı şirkete yaptırılan anketlerde seçmenin hangi partinin adayına oy vereceğinin de sorgulandığı öğrenildi AK Parti’nin anketlerinde Cumhurbaşkanlığı için Gül’ün, Erdoğan’dan sonra ikinci sırada çıktığı belirtildi. AK Parti’nin Mayıs ayı anketlerine göre Erdoğan,
ilk turda yüzde 45-55 arasında oy alıyor. Açık uçlu sorulara yer verilen anketlerde AK Parti’li seçmenin, Erdoğan dışında Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istediği isimleri sayarken Gül’ü ilk sıraya oturttu. Öte yandan Köşk’e yakın kaynaklar ‘çatı adayı’ temel alınarak yapılan bir ankette ise Erdoğan’a karşı Gül’ün adaylığının yüzde 20 fazla destek bulduğunu belirtti. Gül’ün Cumhurbaşkanı adayı olması halinde Köşk kaynakları oranın yüzde 50’yi geçtiğini savundu.
şın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2015 seçim sürecine kadar siyasetten uzak kalması bekleniyor. Gül’ün İstanbul’un Anadolu yakasındaki yeni konutunu da hazırlattığı öğrenildi.
GÜL, ANADOLU YOLCUSU Anket sonuçlarına kar-
Kıbrıs'ta Derviş Eroğlu ile
Nikos Anastasiadis bir araya geldi KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu: “Yönetim ve güç paylaşımı konusunda müzakere masasına konan konular tartışılmaya devam edecek. Taraflar arasında bu konuda görüş ayrılığı var” “Haklarımızı da müzakere masasında savunmaya devam edeceğiz” Eroğlu ve Anastasiadis 23 Haziran ve 7 Temmuz’da tekrar görüşecek
Erdoğan’ın karşısında aday arayışı sürüyor CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için ilk defa buluştu. İki lider, tekrar görüşmekte anlaştı. İki partinin üst düzey isimlerinin de ortak aday için görüşeceği öğrenildi DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
A
K Parti’nin 30 Mart seçimlerinde aldığı oy oranının çokluğu, CHP ve MHP’yi ortak aday arayışına götürdü. İki parti liderleri ilk defa görüştü. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ederken, bir sonraki görüşme ise MHP’nin ev sahipliğinde yapılacak. Bu sırada iki liderin belirleyeceği partililer de or-
tak aday arayışını sürdürecek. İki lider Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ayrı ayrı görüşme trafiğine devam ederken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasını önlemek için hem parti tabanlarını, hem de kamuoyunu tatmin edecek isim arayışını sürdürüyor. AKP, Cumhurbaşkanlığı’nı ilk turda kazanmayı hedeflerken, CHP ve MHP, ikinci tura olasılığı üzerine odaklanıyor.
BAHÇELİ CEPHESİ:
LEFKOŞA (AA)
K
uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ile yaptığı görüşmenin ardından Kıbrıs’ta kalıcı bir anlaşma için üzerlerine düşeni yapmaya çalıştıklarını, yönetim ve güç paylaşımı konusunda görüş ayrılıklarının sürdüğünü söyledi. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs müzakere süreci kapsamında Rum lider Nikos Anastasiadis ile ara bölgede görüştü. Eroğlu, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, Anastasiadis ve ekibi ile üç buçuk saatlik bir görüşme yaptıklarını, çeşitli konularda görüşlerini ortaya koyduklarını dile getirdi. Siyasi eşitlik ve federal yürütme konularında has-
sasiyetleri bulunduğunu, özellikle geçmişte sağlanan mutabakatların bir kısmının yeni başkan tarafından dikkate alınırken, bir kısmının alınmadığını belirten Eroğlu, Anastasiadis ve ekibinin federal yürütme ile ilgili yetki ve seçim konusunda farklı görüşleri bulunduğunu kaydetti. Görüşmede, güven artırıcı önlemlere de değinildiğini belirten Eroğlu, konunun ileride tekrar görüşüleceğini, dolayısıyla fazla derinlemesine tartışılmadığını ifade etti. Eroğlu, Kıbrıs’ta kalıcı olacağına inandıkları bir anlaşmanın gerçekleşmesi için Türk tarafı olarak üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeye çalıştıklarını belirterek, “Haklarımızı da müzakere masasında savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“Yönetim ve güç paylaşımı konusunda görüş ayrılığı var” Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, yönetim ve güç paylaşımı konusunda Rum tarafının, Türk tarafından ve Rum yönetiminin eski lideri Dimitris Hristofyas ile yapılan görüşmelerde ortaya çıkan formülden de farklı bir düşüncesi olduğunu belirtti. Eroğlu, “Rum tarafı özellikle başkanın devamlı Rum tarafından olmasını, başkan yardımcısının da Türk tarafından olmasını savunuyor. Ama burada da bir tartışma konusu var” ifadesini kullandı. Bu konularla ilgili itirazlarını Anastasiadis’e aktardıklarını dile getiren Eroğlu, yönetim ve güç paylaşımı konusunda müzakere masasına konan konuların tartışılmaya devam edeceğini, taraflar ara-
sında bu konuda görüş ayrılığı bulunduğunu vurguladı.
Sonraki iki görüşme 23 Haziran ve 7 Temmuz’da BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim da liderlerin yapıcı ve samimi bir havada gerçekleştirdiği görüşmede birbirlerine tüm özlü konularda öneriler sunma ve bu aşamayı en erken zamanda tamamlama konusunda fikir birliğine vardıklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Rum yönetimi lideri Anastasiadis’in ayda iki kez bir araya gelme konusunda mutabık kaldıklarını anımsatan Özel Temsilci Buttenheim, bundan sonraki iki görüşmenin 23 Haziran ve 7 Temmuz tarihlerinde yapılacağını açıkladı.
MHP, kendi adayının ilk turda da AK Parti tabanından da oy alacağını ve Erdoğan’ın yüzde 50’yi geçmesini önleyebileceği görüşünde. MHP’deki değerlendirmelerde, partinin göstereceği çatı adayın ikinci turda CHP’lilerden de destek alacağı görüşünde. Bu nedenle de CHP ile ilk turda uzlaşma yerine MHP tabanına yakın bir ismin belirlenmesi görüşü hakim.
KILIÇDAROĞLU CEPHESİ:
Kılıçdaroğlu ise yerel seçimlerde MHP tabanından Mansur Yavaş gibi bir isimlere gitmesine karşın, sonuç alamadığı için tabanından ‘solcu aday’ baskısıyla karşı karşıya. Kılıçdaroğlu’nun milletvekilleriyle yaptığı kapalı toplantıda “Cumhurbaşkanlığı yarışında bizim belirleyeceğimiz, sol bir adayı desteklemeliyiz. Adayımız CHP’li olmalı ki bu tabanımızı bir arada tutmamız için de gerekli” görüşü dile getirildi. MHP ile ortak bir adayın desteklenmesinin ise ikinci tura bırakılması istendi. CHP tabanında, ilk turda MHP ile yapılacak bir uzlaşının bazı oyları, BDP’nin adayına kaydıracağı endişesi de ele alındı.
Güncel
4 Haziran 2014 Çarşamba
Görevimiz tehlike! DÜNYA AFGANİSTAN’DAN ÇEKİLİYOR AMA TÜRKİYE DEVAM DEDİ
Başkan Barack Obama, ABD’nin en uzun savaşını bitireceklerini açıklarken, Türkiye Afganistan’daki varlığını devam ettirme kararı aldı DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
T
ürkiye, NATO’ya yaptığı bildirimle, görevine 2015 sonrasında da devam edeceğini iletti. Türkiye, 2015’ten itibaren Afganistan’daki faaliyetlerini ‘çerçeve ülke’ sorumluluğuyla yürütecek. NATO’nun 2002’den bu yana Afganistan’da devam eden görevi de 2015’ten itibaren “Kararlı Destek Misyonu” adıyla farklı bir boyut kazanacak. Obama, ABD askerlerinin yıl sonunda Afganistan’dan çekileceğini ve görevlerinin sadece Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi ve El Kaide’ye karşı operasyonları destekleyeceklerini açıklamış-
tı. 2015’ten itibaren yurtdışındaki Amerikan askerinin sayısının da 9 bin 800 olacağını belirtmişti. GERİ DÖNÜŞ YOLU İNCİRLİK’TEN GEÇİYOR ABD’nin Afganistan’dan çekeceği askerler ve teçhizatında da İncirlik üssünün ve Türk hava sahasının yine ABD tarafından kullanılması bekleniyor. ABD, Afganistan’a yaptığı tüm lojistik aktarmalarda halen İncirlik Üssü’nü kullanıyor. ABD’nin yanı sıra aralarında Almanya-İngiltere’nin de bulunduğu birçok AB ülkesi de lojistik olarak Türkiye’yi, ancak farklı üsleri kullanıyor. Afganistan’a yönelik NATO operasyonunda başından bu yana muharip görev üstlenmeyen Türkiye ise bu aşamada asker sayısını
azaltmayı planlamıyor. Son 5 yıldır Kabil Bölge Komutanlığı’nı da sürdüren Türkiye, ABD ve Batı’nın asker çekmesine karşın, Kabil bölgesinde de çerçeve ülke sorumluluğunu sürdüreceğini NATO’ya resmen bildirdi. Afganistan’da görev yapan Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü (ISAF) şemsiyesi altında 49 ülkeye ait yabancı asker bulunuyor. Toplam 52 bin 686 yabancı askerin görev yaptığı Afganistan’da, ABD, 33 bin 600 asker ile en büyük güve sahip. Afganistan’da, ISAF yardımıyla şu an 200 binden fazla asker ve 150 bin civarında polis bulunmasına karşın, NATO’nun çekilmesinin ardından bölgede istikrarın nasıl sağlanacağı konusunda tartışmalar ise devam ediyor.
SALDIRIYI ÜSTLENEN OLMADI
3 Türk mühendise intihar saldırısı Afganistan’ın doğusundaki Nangarhar eyaletinde üç Türk mühendis, bir minibüs içinde seyahat ettikleri sırada gerçekleştirilen intihar saldırısında öldürüldü
ANKARA - POSTA212
K
onuyla ilgili konuşan bir eyalet sözcüsü saldırganın eylemi Celalabad kentinde patlayıcı yüklü bir motosikletle gerçekleştirdiğini söyledi. Saldırının sorumluluğunu şu ana kadar üstlenen olmadı. Bununla birlikte önde gelen şüpheli grubun, Afganistan'da çalışan yabancıları daha önce birçok kez hedef almış olan Taliban olduğu düşünülüyor. Saldırıya uğrayanlar Behsud bölgesindeki bir inşaatta çalışıyordu. Yetkililer saldırıda, Behsud'daki projede çalışan dördüncü bir mühendisin ve en az üç Afgan sivilin de yaralandığını söyledi. Celalalabad kentinde son iki yıl içinde çok sayıda saldırı yaşandı. Ağustos 2013'de 12 kadın ve iki çocuk bir mezarlıkta gerçekleşen patlamada ölmüştü. Aynı dönemde kentteki Hindistan Konsolosluğu'na yapılan saldırıdaysa dokuz kişi ölmüştü. Taliban militanları, 2014 sonuna kadar yabancı askeri güçlerin büyük bölümünün ülkeden çekilmesi planını takiben saldırılarını artırmıştı. TALİBAN: SALDIRIYI BİZ DÜZENLEMEDİK Türk mühendisleri taşıyan araca yönelik intihar saldırısını Taliban örgütü üstlenmedi. AA muhabirine konuşan Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahit, üç Türk mühendisin hayatını kaybetmesine neden olan saldırıyı Taliban'ın düzenlemediğini savundu. Türkiye halkına karşı her zaman
iyi niyetli davrandıklarını söyleyen Mücahit, ''Türk halkının Afgan halkıyla din bağı bulunmaktadır. Biz her zaman Türk halkını sevdik ve seviyoruz. Dolayısıyla böyle bir saldırıyı özellikle, bile bile asla yapmayız'' dedi. Sözcü Mücahit, daha önce de yanlışlıkla Taliban tarafından Logar
kentinde kaçırılan Türklerin, kim olduklarının anlaşılmasından sonra serbest bıraktıklarını hatırlattı. Mücahit, Afganistan'da meydana gelen tüm olayların sorumluluğunun Taliban'a atfedildiğini ileri sürerek, bu ülkede Taliban'dan başka birçok örgütün faaliyet gösterdiğini söyledi.
Toplum Yaşam
4 Haziran 2014 Çarşamba
Ankette de anlaşamadık
BM anketine katılan 2.2 milyonun üzerinde kişi için en önemli konu eğitim iken küresel ısınma pek de önemli bir konu değil. Ankete katılan Türkler için sağlıklı su ve gıda maddeleri son sıralarda yer alırken, bu maddeler Amerikalılar’ın ilk 5 tercihi arasında yer alıyor AYSEL TAPAN POSTA212 - HABER MERKEZİ
B
irleşmiş Milletler’in (BM) dünya genelinde internet üzerinden yaptığı My World 2015 (Benim Dünyam 2015) anketinin ilk sonuçları açıklandı. myworld2015.org adresinden yapılan ve hala devam eden ankette tek bir soru var: Sizin ve aileniz için en önemli konu ne? EĞİTİM, SAĞILIK, HÜKÜMET Ankete oy veren 2.2 milyonun üzerinde kişi için en önemli üç sorun eğitim, sağlık ve dürüst ve hesap verebilir hükümet. Ankete katılanların yaklaşık 1.5 milyonu iyi bir eğitim, 1.2 milyonu daha iyi sağlık hizmetleri, 1.1 milyonu dürüst ve hesap verebilir hükümetin dünyanın başındaki en büyük dertler ol-
duğunu düşünüyor. İklim değişikliği ve küresel ısınmayla ilgili raporlar alarm verirken, küresel ısınma için harekete geçilmesi dünyanın önem sırasında en altta yer alıyor. Tüm dünya gibi ABD ve Türkiye’den ankete katılanlar için en önemli konular, eğitim ve dürüst ve hesap verebilir hükümet. ABD ve Türkiye arasındaki benzerliklerin yanı sıra önemli farklılıklarda bulunuyor. Amerikalılar için üçüncü en önemli konu, satın alınabilir besleyici gıda iken bu konu Türkler için 10. sırada geliyor. Yine Amerikalılar için önemli olan ve 4. sırada yer alan temiz suya erişim Türkler için 11. sırada yer alan bir sorun. Türkler için önemli olan konular arasında 6. sırada yer alan işkence ve ayrımcılığın olmaması Amerikalılar için önemli konular arasında 8. sırada yer alıyor. Daha iyi ulaşım ve yollar hem Amerikalılar hem de Türkler için en önemsiz konu.
Dünya iyi bir eğitim istiyor İyi bir eğitim
Daha iyi iş fırsatları
Daha iyi iş fırsatları Politik özgürlük Kadın-erkek eşitliği
Küresel ısınma için harekete geçilmesi Çalışmayan kişilerin desteklenmesi Evde güvenli enerji Telefon ve internete erişim Daha iyi ulaşım ve yollar
690.277
Kadın-erkek eşitliği
687.826 676.085 659.342 607.353 556.865
Telefon ve internete erişim
526.172
Evde güvenli enerji
502.436 477.860
Küresel ısınma için harekete geçilmesi
Oy veren Amerikalılar’ın sayısı: 44 bin 63 İyi bir eğitim
Orman, nehir ve okyanusların korunması Suç ve şiddete karşı korunma
1.449
Daha iyi iş fırsatları
23.488 20.551 19.708
Politik özgürlük
18.902
Kadın-erkek eşitliği
18.642
İşkence ve ayrımcılığın olmaması
1.353
17.806
Satın alınabilir besleyici gıda
17.225 13.415
Temiz suya ve sanitasyona erişim Küresel ısınma için harekete geçilmesi
908 719
Çalışmayan kişilerin desteklenmesi Evde güvenli enerji
623
Telefon ve internete erişim
565 515
Daha iyi ulaşım ve yollar
Dünya obez nüfusu 2.1 milyar kişiye ulaştı ve artık Çinli çocuklar da neredeyse Amerikalı çocuklar kadar obez. Çinli erkek çocukların yüzde 23’ü, kızların yüzde 14’ü; Amerikalı erkek çocukların yüzde 28.8’i, kızların ise yüzde 29.7’si obez AYSEL TAPAN HABER MERKEZİ - POSTA212
Y
çok yüksek. Dünyadaki 671 milyon obezin nedeyse yarısı on ülkede toplanmış durumda: ABD, Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Meksika, Mısır, Almanya, Pakistan, Endonezya.
24.492 23.894
Daha iyi sağlık hizmetleri
Çinliler de artık obez apılan son araştırmalar dünya genelinde hem yetişkinlerde hem de çocuklarda obezite oranın arttığını gösteriyor. Obezite, son 33 yılda yetişkinlerde yüzde 28, çocuklarda ise yüzde 47 oranında arttı. Aşırı kilolu ya da obez olan kişilerin sayısı 1980 yılında 857 milyon iken bu rakam 2013 yılında 2.1 milyara ulaştı. Obez nüfusun üçte ikisi ise gelişmiş ülkelerde yaşıyor. Washington Üniversitesi Sağlık Ölçümleme ve Değerlendirme Enstitüsü (University of Washington’s Institute for Health Metrics and Evaluation) tarafından yapılan araştırmaya göre Orta Doğu, Kuzey Afrika, Merkez Amerika ve Pasifik ve Karayip Adaları’nda obezite oranı çok ciddi bir şekilde yükseliyor. Kadınlar arasında en yüksek obezite oranı Mısır, Suudi Arabistan, Umman, Honduras ve Bahreyn’de bulunuyor. Obez erkeklerin oranı ise Yeni Zelanda, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan ve ABD’de
29.561
Dürüst ve hesap verebilir hükümet
1.481
1.103 1.093
Temiz suya ve sanitasyona erişim
İşkence ve ayrımcılığın olmaması
Politik özgürlük
1.366
Satın alınabilir besleyici gıda
955.402 921.964
Daha iyi ulaşım ve yollar
1.421
İşkence ve ayrımcılığın olmaması
962.746
Satın alınabilir besleyici gıda
Çalışmayan kişilerin desteklenmesi
1.502
Suç ve şiddete karşı korunma
Temiz suya ve sanitasyona erişim
Orman, nehir ve okyanusların korunması
2.006
Orman, nehir ve okyanusların korunması
1.087.065
Suç ve şiddete karşı korunma
1.806
Daha iyi sağlık hizmetleri
1.133.212
Dürüst ve hesap verebilir hükümet
2.389
Dürüst ve hesap verebilir hükümet
1.504.939 1.210.786
Daha iyi sağlık hizmetleri
Oy veren Türkler’in sayısı: 3 bin 386 İyi bir eğitim
Oy verenlerin sayısı: 2.215.750
46 MİLYON ÇİNLİ OBEZ Bill & Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edilen ve prestijli sağlık dergisi The Lancet’da yayınlanan araştırma, 188 ülkede yapıldı ve 1980-2013 yılları arasındaki veriler değerlendirildi. Wall Street Journal’ında sonuçlarına dikkat çektiği araştırmaya göre 46 milyon obez, 300 milyon aşırı kilolu yetişkin Çinli bulunuyor. Çinli yetişkin erkeklerin yüzde 28’i; kadınların, yüzde 27’si aşırı kilolu ya da obez. Gerçi Amerikalılarla kıyaslandığında Çinliler hala zayıf. Çünkü dünyanın obezite oranının yüzde 13’ünü dünyanın en zengin ülkesi ABD’de yaşıyor. Çin ve Hindistan birlikte dünya obez nüfusunun yüzde 15’i temsil edi-
yor. Amerikalı erkekler, Çinli erkeklerden üç kat fazla aşırı kilolu ya da obez. Araştırmayı yapan bilim insanları Çinli çocukların obezite alarmı verdiğine dikkat çekiyor. Sonuçlara göre 20 yaşın altındaki Çinli erkek çocukların yüzde 23’ü, kızların yüzde 14’ü aşırı kilolu ya da obez. Amerikalı erkek çocukların yüzde 28.8’i, kızların ise yüzde 29.7’si obez. Washington Üniversitesi’nde küresel sağlık profesörü ve çalışmanın başyazarı Marie Ng, çocukluk çağındaki obezitenin şeker, kardiovasküler hastalıklar ve kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunun altını çizerek bu yönelimin durdurulması gerektiğine dikkat çekiyor.
13.090 6.859 6.272 5.929 4.521
Güncel
4 Haziran 2014 Çarşamba
Snowden’den casusluk itirafı
Tarihin en büyük dinleme skandalını ortaya çıkaran eski istihbaratçı Snowden sadece teknik bir analist olmadığını itiraf etti. Snowden, aslında elektronik izlemede uzmanlaşmış bir casus olarak eğitildiğini açıkladı NEW YORK - POSTA212
Beyaz Saray önünde Guantanamo eylemi Beyaz Saray önünde toplanan bazı sivil toplum örgütlerinin üyeleri, ABD Başkanı Obama’dan radikal dincilerin tutulduğu Guantanamo Cezaevi’ni kapatma sözünü tutmasını istedi WASHINGTON - POSTA212
A
BD'de bazı sivil toplum örgütlerinin üyeleri, Beyaz Saray önünde, ABD Başkanı Barack Obama'dan, Guantanamo'yu kapatma sözünü tutmasını istedi. İşkenceye Karşı Ulusal Dini Kampanya, CodePink, Amnesty International, İşkenceyi Kaldırma ve Kurtulanları Destekleme Koalisyonu ve Dorothy Day Catolik Worker adlı sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, Beyaz Saray önüne Guantanamo Hapishanesinin kapatılması için eylem yaptı. Protestocuların bazılarının üzerilerine Guantanamo mahkumlarının giysilerini giydiği ve başlarına çuvallar geçirdiği görülürken, açılan pankartlarda Obama'nın bu hapishaneyi kapatma sö-
zünü tutması istendi. Beyaz Saray'ı ziyarete gelen turistlerin de meraklı bakışları arasında yapılan eylemde yapılan konuşmalarda, Obama'dan, Guantanamo'yu kapatma yönündeki sözünü yerine getirmesi talep edildi. (AA)
A
BD’nin küresel izleme politikaları ile ilgili gizli belgeleri sızdırarak büyük bir tartışma başlatan Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) eski sistem analisti Edward Snowden, sadece alt düzey bir analist olduğu iddialarını yalanlayarak, aslında elektronik izlemede uzmanlaşmış bir casus olarak eğitildiğini açıkladı. Amerikan NBC TV kanalından Brian Williams’a ayrıntılı bir röportaj veren Snowden, Savunma İstihbarat Ajansı’nda eğitim gördüğünü ve denizaşırı ülkelerde Merkezi Haberalma Örgütü (CIA) ile NSA için casusluk yaptığını söyledi. ABD’nin bilgisayarlardan casuslara oranla çok daha iyi istihbarat elde ettiğine dikkati çeken Snowden, “Denizaşırı ülkelerde geleneksel anlamda tıpkı bir casus gibi gizlice yaşadım ve çalıştım. Aslında yapmadığım bir işte çalışıyormuş gibi davrandım. Hatta bana ait olmayan bir kimlik taşıdım” dedi. Snowden, sözlerine şöyle devam etti: “Ancak ben teknik uzmanım. İnsanlarla birlikte çalışmıyordum. Casus olarak çalışacak kişiler bulmuyordum. Yaptığım şey ABD için çalışan sistemler kurmaktı ve bunu en alttan en üste tüm seviyelerde yaptım. Dünyanın en düşmanca ve tehlikeli bölgelerinde insanlarımızı ve istihbaratımızı korumak için kaynaklar ve yöntemler geliştirdim. Hükümet, şimdi tüm bunları benim sadece alt düzey bir analist olduğumu söyleyerek reddediyor.”
Snowden, NSA çatısı altında Japonya ve Hawaii dahil birçok bölgede özel istihbaratçılarla çalıştığı sırada 1,7 milyondan fazla gizli belgeyi dijital olarak ele geçirerek, üst düzey hükümet yetkililerine teknik uzman olarak yardımcı olduğuna işaret etti. NSA’nın ABD ile diğer ülkelerde milyonlarca kişinin ve liderlerin telefon konuşmalarını kaydederek istihbarat topladığını ortaya koyan belgeleri sızdıran Snowden, Mayıs 2013’te ABD’yi terk etmiş ve Rusya’dan geçici
sığınma hakkı almıştı. ABD, casuslukla suçladığı Snowden’ın pasaportunu iptal etmişti. Washington Post ve Guardian gazetelerinde yayımlanan belgeler, ABD’nin küresel izleme faaliyetlerinin boyutunu gözler önüne sermişti. Başkan Barack Obama, Kongre’den NSA’nın telefon konuşmalarını kaydetmesini yasaklayıp telekomünikasyon şirketlerinin kayıtlarına erişim için mahkeme kararını zorunlu hale getirerek programı kontrol altına alması talebinde bulunmuştu.
Hillary Clinton’un zor kararı Dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton’un çok konuşulacak yeni kitabı 10 Haziran’da çıkıyor. Clinton “Hard Choices” adlı kitabında geçmişine ve yaşadıklarına ışık tutacak bilgiler paylaşıyor NEW YORK - POSTA212
4
2. Amerika Birleşik Devleti Başkanı Bill Clinton’un eşi ve Dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton’un yeni kitabı “Hard Choices” 10 Haziran’da raflardaki yerini alacak. Kitabın tanıtımı için yaptığı röportajlarda “Dışişleri Bakanı olarak benim aldığım, Başkan Obama’nın ve dünyanın diğer liderlerinin aldığı kararlar” diye değerlendiren Clinton, bir eş ve bir anne olarak değil bir baş diplomat olarak Amerika için aldığı kararlara ağırlık verdiğini söylüyor. “Kararlar alırken hem kalbimi hem de aklımı dinlerim. Kalbim beni Ar-
kansas’a getirdi. Kızım Chelsea’nin doğumuyla kalbim aşkla tutuştu ve anne,babamı kaybettiğimde kalbimin bir parçası öldü. Ama aklım ise eğitimim ve iş hayatımda aldığım kararlar sırasında beni hep dürten oldu.” diye konuşan Clinton, aklı ile kalbinin yardımıyla yaptığı bir hatayı ikinci kere yapmamaya çalıştığını, öğrendiğini, hayatına adapte ettiğini ve gelecekte daha
Eskİ Yardımcısından Şok Suçlama:
Bush savaş suçu işledi İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
B
aşkan Bush’un ilk başkanlık döneminde Beyaz Saray’da, terörle mücadele birimi başında hizmet veren Richard Clarke, eski patronunun savaş suçu işlediğini söyleyerek dikkatleri üzerine çekti. Beyaz Saray’daki görevinde, güvenlik ve terörle mücadele birimlerinin koordinatörlüğünü yapmış olan Clarke’a göre, Bush’un 2003 yılındaki Irak işgali bir savaş suçu oluşturuyor ve bundan dolayı kendisi ve yönetimden bazılarının yargılanması
gerekiyor. Clarke, kendisini bağımsız haber kanalı olarak tanımlayan ‘Democracy NOW’ adlı televizyon kanalında şunları söyledi: ‘’Uluslararası Ceza Mahkemesi, görevdeki başkan ve başbakanlar hakkında soruşturma açmak ve yargılamak adına mekanizmalar oluşturdu. Bu açıdan sanırım bu mekanizmanın Bush yönetimi üyeleri için çalıştırılması gerekip, gerekmediği sorularını kendimize sormamız gerekiyor. Bana göre açık ki, Bush yönetiminin en azından bazı yaptıkları savaş suçları kategorisine girmektedir.’’
iyi seçimler yapmak için dua ettiğini anlatıyor.
BAŞKANLIK YARIŞI İÇİN 10 Haziran günü hem basılı olarak hem de elektronik kitap olarak görücüye çıkacak Hillary Clinton’un son kitabı için bazı çevreler edebiyat aşkından çok yakında başlayacak olan başkanlık yarışı için bir adım olarak yorumluyor.
Manhattan manzarası eşliğinde sıcak küvet içinde film izlemeye ne dersiniz?
New Yorklular’ın yeni trendi: Jakuzide sinema BANU ÖZTÜRK NEW YORK - POSTA212
27
yaşındaki Asher Charman 8 yıl önce evinin arka bahçesinde düzenlediği partide, bahçesine çarşaf gerip, evinden yansıttığı projektörle, arkadaşlarına sıcak suyla doldurduğu plastik şişme bir küvette film izle-
tiyor. Hazırladığı bu parti arkadaşları tarafından çok beğenilince Charman bu konsepti ticarete dönüştürmeye karar veriyor. FİLM İZLEMENİN EN ISLAK HALİ ‘Hot Tub Cinema’ adını verdiği bu ilginç konsept dünyanın resmi olmayan sekizinci mucizesi olarak anılıyor. İlk halka açık etkinlik 2012 yı-
lında iki projektör ve otuz sıcak su küvetiyle Londra’da gerçekleşti. Son iki yılda ise kapasitesini yüzde 50 arttırdı, birçok kısa film festivali düzenlendi ve sonunda bu çılgın akım New York’a kadar uzandı. İlki 8 Mayıs’ta ‘Hot Tub Time Machine’ filmi ile Williamsburg’ta düzenlenen etkinliğin ikincisi ne zaman düzenlenecek hâlâ duyurul-
4 Haziran 2014 Çarşamba
HAFTALIK ÜCRETSİZ
YIL 2 • SAYI 55
madı. Biletleri 65 dolardan internet sitesinde satılıyor; açık bar ve sınırsız patlamış mısır da fiyata dahil. Tabi bekleme listesindeki bin 700 kişiden bahsetmekte de fayda var. Bu etkinliğe katılmayı düşünüyorsanız küçük bir hatırlatma… Kendi mayo, havlu ve flip – flop’unuzu götürmeyi unutmayın.
www.posta212.com
SANDY YARDIMI GELDİ 2012 yılının ekim ayında Sandy Kasırgası ile sarsılan New York ve New Jersey eyaletleri yaralarını sarmaya başladı. Hükümet “Built it Back” projesi kapsamında yardımın 3”üncü taksiti olan 2,5 milyar doları zarar gören bölgelere ulaştırdıklarını duyurdu BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212
H
ükümetten gelen resmi açıklamaya göre New York şehrine 994 milyon dolar, New York Eyaleti’ne 606 milyon dolar, New Jersey Eyaleti’ne ise 882 milyon dolar yardım yapıldığı duyuruldu. Connecticut’ın da 21 milyon dolar alacağı açıklandı. New York ve New Jersey eyaletlerine yapılan yardım yaklaşık 13 milyar dolara ulaştı. 182 kişinin ölümüne sebep olan Sandy kasırgası, bir çok Amerikalı vatandaşın hayatını değiştirirken ülkeye ekonomik anlamda çok büyük hasar vermişti. Kasırga sonrası yapılan hesap-
lamada yaklaşık 65 milyar dolar hasar tespit edilmişti. Tahminlere göre her ev sahibi 100 bin dolardan fazla zarar gördü. Bu rakam evi hasarlı olanların evlerini kiraya verememesiyle daha da artıyor. Hasar gören ulaşım yollarının onarımı bugün hala devam ediyor. YARALAR SARILIYOR Hasar gören bölgelerden Far Rockaways’de nüfusun yüzde 27’si yoksulluk sınırının altına düşmüştü. Bu rakam New York şehrinin yüzde 16’lık ortalamasının çok üstünde. Uzun bir süredir yardım bekleyen halk umudunu kesmeye başlamıştı. İstatistiklere göre hasar gören ev sahiplerinin yüzde 38’i hükümetin hiç bir şey yapmadığını
düşünüyordu. New York Belediye Başkanı Bill de Blasio kasırgadan etkilenen bir aileyi ziyareti sırasında gördükleri karşısında oldukça rahatsız oldu. Nedeni ise nisan ayında açıklanan raporda 20 bin vatandaş devlet yardımıyla evinin onarılması için bekleme listesindeydi fakat bu zamana kadar yanlızca 6 ev onarılmıştı. Başkan De Blasio sağlanan parayla yaklaşık 20 bin evin onarımının garanti altına alındığını söyledi. Hükümet son olarak dağıtılacak 1 milyar doların kaldığını açıkladı. Kasırgada Brooklyn dışında Queens ve Staten Island da oldukça hasar görmüştü. Bu bölgelerde de yaz aylarında 500 evin tamirine başlanması bekleniyor.
‘Trafik var havadan gidelim’ Sonunda trafiğe takılma kabusu son buluyor. Gideceğiniz yere artık uçmanız mümkün; tabi eğer 4.5 milyon dolarınız varsa. Honda ultra zenginler için ürettiği bu jet uçakları yakında ‘Göklerin Efendisi’ olarak piyasaya sürecek NEW YORK - POSTA212
B
ilim kurgu filmlerinde gördüğümüz uçan arabaların hep ne zaman çıkacağını merak etmişizdir. Japonya’nın dev otomobil markası Honda bunu başaran ilk şirket olmaya çok yakın. Bu yeni proje sayesinde artık herkesin kendine ait küçük jet uçakları olacak. HONDA’DAN DEVRİM Honda’nın uzun bir süredir piyasaya sürmek için uğraştığı bu küçük jetler yakında vitrine çıkıyor. Honda bazı müşterilerinin tatil veya eğlence gibi kişisel ihtiyaçlar için de bu jetlerden satın almalarını bekliyor. Honda’yı düşündüren konu ise bu devrim için dünyanın hazır olup olmaması. Bunun pazarının henüz dünya üzerinde yer almaması aslında Honda için bir kumar olacak. Fiyat en başta yatırımın karşılığını ala-
bilmek için 4.5 milyon dolar olarak belirlendi. Honda’nın hedef kitlesi ilk olarak ultra zenginler oldu. HAVALARIN CIVIC’İ Yeni jetlerin en yüksek hızı 400 knots(740km/h, 460mph) olacak. Jetler 9144m’ye kadar yükselebilecek. Daha geniş jetlerin aksine Honda uçağında kokpit 2 yerine 1 pilot için dizayn edildi. Jetlerin içi adeta küçük bir karavanı andırıyor. En ilginç detay ise jetler koltuk dizaynından gösterge panosuna kadar Honda otomobil sahiplerine oldukça tanıdık gelecek. Hatta Honda’nın araba model-
En çılgını bu RIO DE JANERIO - POSTA212
G
ünler önce dilimize “özçekim” olarak geçen selfie çılgınlığı dur durak bilmiyor. Seyahat blogu yazarı ve fotoğrafçı Lee Thompson çok az insana nasip olan bir fırsatı yakaladı ve Brezilya’nın simgesi olan Rio de Janeiro’daki Hz İsa heykelinin tepesinde selfie çekerek bir ilke imza attı. Thompson, denizden tam 710 metre yüksekte selfie çekmiş oldu. Brezilya makamları tarafından çok az kişiye verilen heykele tırmanma iznini elde eden Thompson, yaklaşık 1,5 saatte 38 metre yüksekliğindeki heykelin tepesine çıktı. Dünya Kupası hazırlıklarını izlemek üzere kentte bulunan Thompson, “İsa ile selfie çektirme fikrine dayanamazdım” dedi. Thompson’ın, kendisine eşlik eden Oliver Harvey ile birlikte Go Pro kamera kullanarak gerçekleştirdiği performansından geriye ise bu kareler kaldı.
lerine o kadar benziyor ki “Havaların Cıvıc’i” diyenler bile var. TRAFİĞE SON New York’tan Maine eyaletinin Bar Harbor şehrine 8-10 saat araba kullanmak yerine Honda Jet’le 1 saatten az bir sürede ulaşmanız mümkün. İlerleyen yıllarda projenin başarılı olması ve pazarının oluşması halinde fiyatın düşeceği belirtiliyor. 2014 sonu 2015 başı jetler sahiplerine teslim edilecek.