POSTA212 - SAYI 39

Page 1

MIDNIGHT EXPRESS YAZARINDAN POSTA212’YE TARİHİ İTİRAF...

Filmi abarttılar ■ Türkiye’de ve dünyada büyük tepki toplayan ‘Geceyarısı Ekspresi’ filminin yazarı Billy Hayes geçmişiyle yüzleşiyor

AHMET BUĞDAYCI

MEHVEŞ KOÇAK TOMMİKS -TEKSAS’A YİNE REZİL OLDUK ...

sayfa

2

İNTERNET SANSÜRÜ ABD VE BATI’YI KIRMIZI ALARMA GEÇIRIYOR

AHMET RAVALI sayfa

BİDE ANLASAN!

8

9

KIBRIS’TA SESSİZCE, İNANILMAZ TAVİZLER!

Tarihi canlandıran Büyükelçi

Göçmenlik Reformu’nda pazarlık sürüyor ■ Cumhuriyetçiler, yasanın

çıkmasını inatla engelliyor ve reformu pazarlık ko- sayfa nusu yapmaya çalışıyor

Namık Tan

13

HALDUN ARMAĞAN

YILMAZ POLAT sayfa

■ Müzik piyasasının dahi adamı Ahmet Ertegün’ün anısına, Washington Büyükelçiliği Rezidans’ında 4. kez sayfa caz konseri düzenlendi.

15

sayfa

11

ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİDE KÜME DÜŞEN ÜLKENİN ALGISI NASIL DÜZELTİLİR?

sayfa

12

New York Halkevi kampanyasına büyük destek ■ New York Halkevi için düzenlenen kampanya Türk toplumunda büyük ilgi görürken heyecan da yarattı. Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri duygularını anlattı.

sayfa

2

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ sayfa

11

Asgari ücret savaşı sürüyor

■ Fastfood çalışanlarının Amerika genelinde başlattığı grevler ABD kamuoyunu ikiye böldü. Cumhuriyetçi eyaletler asgari ücre- sayfa tin yükseltilmesine sıcak bakmıyor.

6

Uzmanlar uyarıyor: Amerika’yı derin kriz bekliyor

12 Şubat 2014 Çarşamba

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 39

CUMHURBAŞKANI’NA WASHINGTON’DAN

VETO ET CAGRISI TBMM’de onaylanan internet yasasına tepkiler büyük. Gözler Çankaya’da. ABD ise, yolsuzluk süreci de dahil tüm bu gelişmelerden hoşnut değil

ABD’de Türkiye konularında en yetkin isimlerden olan Alan Makovsky’in sözleri ise çok çarpıcı: Gül’ün vereceği yanıt kendisinin de kader kararı olacak

sayfa

7

Obamacare hayal kırıklığı yarattı

sayfa

Washington ne demek istedi? İlhan Tanır’ın haber analizi

■ İlk çıktığında milyonlarca

yoksul Amerikalı büyük umuda kapılmıştı. Ama çoğu Cumhuriyetçi, 24 Güney eyaleti yasayı reddetti ve fakirleri kaderleriyle başbaşa bıraktı.

8-9

sayfa

14

Bölünmedik birleştik ■ Türkiye’deki bölünmüşlüğün aksine,

Colorado Türkleri her zamankinden sayfa daha çok birlik ve beraberlik içinde.

15

İnternet sansürüne Türkiye ve dünyadan büyük tepki 10

sayfa

sayfa

9

Obama ile barışmanın yolu İsrail’den mi geçiyor? sayfa

8

■ Başbakan Erdoğan, bölge barışı için düğmeye bastı. İsrail ile sürdürülen tazminat müzakereleri her an sonuçlanabilir. Kıbrıs görüşmeleri olumlu gidiyor. Bütün bunlar Gezi’den bu yana gergin olan Washington ile araya düzeltmek için mi?

Beyaz Saray’dan Türkler geçti

Kutup soğukları en çok onları vurdu

■ Beyaz Saray’da düzenlenen Amerika’daki Göçmenler Günü ve Foru- sayfa mu’na 2 de Türk temsilci katıldı.

3

ABD’nin muhafazakar eyaletleri ■ Muhafazakarlığın ağır bastığı bir ülke

olan ABD’de, son yıllarda muhafazarlıkla liberallik arasındaki fark kapanı- sayfa yor. Ama bazı eyaletler var ki...

14

■ Amerika’yı ve Kanada’yı etkisi altına alan

Hocalı katliamı protesto edilecek ■ Ermenilerin, Azerbaycan Dağlık Karabağ’daki Hocalı kasabasında, masum sivillere yönelik yaptığı katliamın 22. yıldönümünde Türk der- sayfa nekleri protestoya hazırlanıyor.

3

‘Kutup Girdabı’ yüzmilyonlarca insanın hayatını felç etmeye devam ediyor. Ama başta New York gibi büyük kentlerde bundan en çok evsizler etkileniyor.

sayfa

12

Amerikalı turiste göre Türkiye bir Ortadoğu ülkesi sayfa

16


Toplum Yaşam

12 Şubat 2014 Çarşamba

Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com

TOMMİKS -TEKSAS’A YİNE REZİL OLDUK ... ÇOCUK, Tommiks -Teksas serilerini elinden düşürmüyordu. Türkiye’nin 1955’li yıllarıydı. Okuma alışkanlığı kazandırmak için tasarlanan Tommiks-Teksas çizgi romanları tüm dünyadaki çocuk ve gençlerin tutkusu haline gelmişti. Babanın korktuğu başına gelmişti. Bir çocuğa bu kadar yüz verirsen, özgür bırakırsan olacağı buydu. Ne söz dinliyor, ne durdan anlıyordu. Tommiks - Teksas okuyarak böyle oldu. Bu saçmalıklarla adam mı olunur? Sınav mı geçilir? Bir de o resimlerden şeytan işi öğreniyor, özeniyor, yaramaz oluyor anlayışıyla evde terör estirdi. Baba, anneyi uyardı “Bu son uyarışım bunları bir daha görürsem yasaklayacağım” dedi. Çocuk yine dayanamadı, tuvalette okumaya devam etti. Babası bunu görünce bütün Tommis- Teksas’ ları alıp çöpe attı. Yasakladığı, yetmez bir de çocuğa vurdu. Çocuğuna üzülen annesini tehdit edip, “Bu çocuğa bir daha dergi için para verirsen külahları değişiriz” dedi. Köşedeki gazete bayisine “Oğluma bu dergileri satma” diye tembih etti. Baba, o hırsla, çizgi roman her şeye, dergiye, kitaba, karikatüre şüpheyle baktı. Sonra yasaklayıcı ailelelerin sayısı arttı ve Türkiye, 1955’ten bu yana yayınlanmakta olan Tommiks’i, hiçbir politik, erotik, küfür, çirkin söz içermemesine rağmen 1961 yılında büyük bir gururla yasakladı. Yasaklanma gerekçesi ise “çocukların aklını çeleceği” endişesiydi. Buna rağmen uzun yıllar el altından satılmaya devam etti. Neydi Tommiks- Teksas ? Bir çizgi romandı, iyi, kötü ve komik karakterleri ile çocukların-gençlerin dünyasında çığır açıyordu. Çocukluk dünyasında efsane olmuştu. Tommiks-Teksas dönemi çocukları yetişmişti. Tommiks, geçtiğimiz yıl 453 kitapla birlikte yarım asır sonra 2013 yılında yasak kapsamından çıkarıldı. Tommis- Teksas’ı okuyan çocuk büyüdü, adam oldu derken bu yaşında Tommiks’in özgürlüğüne kavuştuğunu gördü. Ancak bugün Türkiye’deki internet yasağı ile dejavu yaşadı. Adam inanamadı, dizlerinin bağı çözüldü, babasının yaptıklarını hatırladı ve “Biz hangi çağdayız” diye düşündü. Çocukluk kahramanlarını hapse atan zihniyet, günümüzün yeni oyuncağı interneti göz altına almıştı. Yarım asır önce çizgi romandan korkup “Çocukların aklını çelebilir” gerekçesiyle konulan yasak , bu günün Türkiye’sinde internetten korkup “Büyüklerin aklını çelebilir “anlayışıyla geri gelmiştir.

Büyükelçi Tan’dan kampanyaya destek Ekmel Anda’nın başlattığı New York Halkevi Projesi’ne Washington Büyükelçisi Namık Tan’dan destek geldi. Büyükelçi Tan, projenin önemine değinerek, kaynak ve imkanların birleştirilmesine dikkat çekti

WASHINGTON - POSTA212

E

kmel Anda’nın başlattığı New York Halkevi projesi için ABD ve Türkiye’den destek çığ gibi büyüyor. Washington Büyükelçisi Namık Tan’da POSTA212’ye yaptığı açıklamada New York Halkevi projesinin startını veren Anda’yı kutladı. POSTA212 muhabirinin Sayın Tan, işdamı

Ekmel Anda’nın projesinden haberiniz var mı? Destekliyor musunuz? sorusunu Büyükelçi Tan, “Tabi var, çok destekliyorum” şeklinde yanıtladı. Büyükelçi Tan, şöyle devam etti “Bizim bazı alanlarda bir arada omuz omuza kaynak ve imkanları biraraya koyup adım atmamız gerekiyor” diyen Büyekelçi Tan şöyle konuştu: “Zaman zaman gereken katkıyı yapa-

mıyoruz ya da gereken projeleri üretemiyoruz. Sonuçlandıramıyoruz. Bunun zaman içinde giderileceğini düşünüyorum çünkü yeniyiz. Eğer bunu yapmazsak fazla mesafe kaydedemeyiz. Bunun sınırları var bunun sınırlarına geldik. O yüzden bu yeni başlayan proje çok önemli. Projeyi başlatan Ekmal Anda’yı kutlarım.”

New York Halkevi’ne destek ÇIĞ GİBİ büyüyor New York’ta yapılacak Halkevi kampanyası, ABD’de yaşayan Türk vatandaşları arasında heyecan yarattı

‘Yahudi cemaatini örnek almalıyız’ MEHMET YAR - Türk Ocağı Derneği Başkanı Türkler olarak ihtiyaçlarımızı kendimizin karşılama vakti geldi. ABD’deki farklı gruplardan örnek verecek olursak, Yahudilerin bu konuda çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. American Jewish Council adlı cemiyetin senelik bütçesi 20 sene önce 15 milyon dolardı. Bu geliri gönüllülük ilkesi yerine, her Yahudi aileden yüz dolar alarak elde ediyorlardı, Bizim de bu şekilde bir girişim yapmamız şart. Ekmel Anda’in dediği gibi bu proje gerçekleşse hepimiz için çok hayırlı olur. Ekmel Bey bana ve cemiyetine çok yardım etmiş bir kişi. Keşke daha çok kişi onun gibi olsa.

‘Elimizden geleni yapalım’ HİKMET ASLAN / Güney New England Türk Amerikan Kültür Derneği Başkanı Uzun süredir bu tarz bir girişimde bulunan olmamıştı. O nedenle Ekmel Anda’yı bu oluşuma öncülük etmesinden dolayı kutluyorum. Bu projeyi desteklemek için elimizden geleni yapacağımızı söylemek isterim.

‘Bir ihtiyaç bir özlemdi’ ALİ ÇINAR - Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Danışma Kurulu Üyesi Yılardır herkesin elini taşın altına koymalı diyorduk vatandaşlarımız. En büyük cesareti Ekmel Anda gösterdi. Çok olumlu tepkiler aldım ben de. Hatta bağış yapmak isteyenler beni de arıyor. Bu projeye tam destek veriyorum. Ciddi bir ihtiyaç ve özlemdi bu proje. İnanıyorum ki, ortaya somut sonuçlar çıkacak. Ekmel Anda’yı bu projenin liderliğini yaptığı için yürekten tebrik ediyor, destek verecek işadamlarına da şimdiden teşekkür ediyorum.

‘Hepimize umut kaynağı oldu’ TULGA TEKMAN - Youngs Türk Derneği Başkanı Uzun zamandır bir Türk kültür merkezine ihtiyaç duyuyorduk. Bu eksiklik toplumuz için büyük bir sorundu. Ekmel Anda’nın ağır taşların altına elini koyarak böyle bir projeyi başlatması hepimiz için bir umut kaynağı oldu. Umarım şu ana kadar derneklere elini uzatmayan iş adamlarımıza da örnek olur. Biz de TADF ve Young Turks Derneği olarak diğer iş adamlarımızı da projeye destek vermeleri için teşvik edeceğiz. Ekmel Anda ile bu işi gönül bağı ile gerçekleştireceğimize inanıyorum. POSTA212 gazetesine bu haberi ilk kez gündeme getirerek bir çığır açtığı için teşekkürlerimi sunuyorum.

‘En küçük şüphem yok’ EMİR GAMSIZOĞLU / Piyanist/Besteci Ekmel Anda’nın herhangi bir girişimi herşeyden önce insancıl ve tabii ki insanların hayrına olacaktır, bundan küçücük bir şüphem bile yok. Ben de Anda’nın bu projesini canı gönülden destekliyorum ve müzik alanında yapabileceğim her çeşit katkıya hazırım.

‘Başka kimse cesaret edemezdi’ ÖZGÜR TEKE / Oyuncu Çok güzel bir proje. Böyle bir girişimi sadece Ekmel Anda yapabilirdi. Başka kimsenin kolay kolay cesaret edebileceğini zannetmiyorum. İnsanları birbiriyle paylaştıracak bu tarz bir ortamın olması müthiş olur.


Güncel &Toplum

12 Şubat 2014 Çarşamba

Beyaz Saray’da Türklerin sesi Türk Amerikan Politik Aksiyon Temsilcisi (Turkish PAC) ve Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Kurulu Üyesi Ali Çınar ve Türk Hars Birliği Temsilcisi İbrahim Kurtuluş, Beyaz Saray’da düzenlenen Amerika’daki Göçmenler Günü ve Forumu’na katıldı

Y

WASHINGTON - POSTA212

aklaşık 6 saat süren programda Başkan Barack Obama’nın Başdanışmanı Denis McDonough, Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden, yardımcısı Greg Schultz ve Beyaz Saray’da çalışan bir çok üst düzey temsilcinin katıldığı brifingte, göçmenlik, sağlık reformu ve dış politika konuları masaya yatırıldı. Denis McDonough, Amerika’daki herkesin göçmen olarak Amerika’ya yerleştiğini belirterek, Göçmenlik yasasının geçmesi için Beyaz Saray ekibinin elinden gelen çabayı gösterdiğini dile getirdi. Türkiye ve Kıbrıs konularının da gündeme geldiği toplantıya, çeşitli etnik gruptan temsilci de katılarak toplumsal sorunlar hakkında fikirlerini anlattı. ERMENİLERİN ZORLU ANLARI Beyaz Saray’daki toplantıya Ermeni çatı örgütü ANCA Temsilcisi Aram S. Hamparian’da katılması dikkat çekti. Hamparian,

Türk temsilciler Ali Çınar ve İbrahim Kurtuluş ile zorlu anlar yaşadı. 2015 yılına hazırlık çerçevesinde Türk devlet politikasını izleyen Türk-Amerikan toplumunu eleştiren Hamparian, 1915 olayları konusuda Çınar ve Kurtuluş’un sorularını cevaplayamadı ve diyalog çağrısına da yorumsuz kaldı. “Geleceğe bakmalıyız” diyen Türk temsilciler, ANCA’nın her yerde Türkiye aleyhine politik çalışmalar yaptığını, ancak artık Türk tarafının da sessiz kalmayıp cevap verdiğini dile getirdi. “GÖRÜŞMELER ÜST DÜZEY OLACAK” YVDK Üyesi ve Turkish PAC Temsilcisi Ali Çınar, lobicilik faaliyetlerinin aralıksız devam edeceğini belirtirken, şubat ayı içinde Senatör Charles Schumer, Kongre Üyeleri Yvette Clark, Joe Crowley, Eliot Angel, Hakeem Jeffries, Nita Lowey, Carolyn Maloney, Sean Patrick, Grace Meng, Jerrold Nadler, Charles Rangel, Nydia Velazquez ile Türkiye lehine belli toplantılarda görüştüklerini dile getirdi. Çınar, Demokrat Parti içinde görev

alacağını belirterek, Amerikan siyasi hayatında aktif olarak,Türklerin sesini hep beraber daha çok çıkarmak için gayret edeceklerini ve vatandaşlarımızın kendi bölgesinde resmi temsilcileri ile görüşmeleri istemesi halinde randevu ve yardım etmeye hazır olduklarını dile getirdi. Türk Hars Birliği Temsilcisi İbrahim Kurtuluş ise, Beyaz Saray’daki görüşmelerin çok başarılı geçtiğini belirterek, “Çok ciddi bir ortak platforda buluşulması bizleri memnun etti” dedi. TÜRKİYE TANITIMI Çınar, Amerikan Güvenlik Komite üyesi Kongre Üyesi Donald Payne’nin New Jersey’de yapacağı uluslararası festivale Türkiye ve Azerbaycan’ın da katılacağını belirterek, Tomris Azeri’nin de komitede yer aldığını ve Azerbaycan’ı Amerika Azerbaycan Cemiyetinin, Türkiye’yi de Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nun temsil etmesi için TADF Başkanı Atilla Pak’a öneri sunduklarını belirtti.

Hocalı Katliamı protesto ediliyor Azerbaycan’daki Hocalı katliamının yıldönümü nedeniyle Amerika’nın çeşitli yerlerinde protesto gösterileri düzenlenecek NEW YORK - POSTA212

E

rmeni askerlerinin, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında, masum sivil halka yönelik katliamının 22. yıldönümü nedeniyle, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nun desteklediği ve üye derneklerden Genç Türkler (Young Turks), ANA ve TASFO, ayrıca TAUDA, Amerika Şehit ve Gazi Aileleriyle Dayanışma Derneği ve diğer Azerbaycan derneklerinin de katılacağı gösteri, 26 Şubat Çarşamba günü saat 12:00 ile 13:00 arası New York’ta,119 East 36 Sokak’taki Ermeni Misyonu ve 13:00 ile 14:00 saatleri arasında Birleşmiş Milletler Binası’nın önünde yapılacak.

ği Başkanı Tulga Tekman, bu konuda şöyle konuştu: “Sözde soykırım yalanlarıyla, ABD Kongresi’nin etkilenmesi ve Türkiye aleyhine defalarca baskı unsuru olarak kullanılması karşısında, uluslararası insan hakları kuruluşlarının destekleriyle, Hocalı katliamının bir soykırım olduğunu ve Ermeni canilerin Adalet Divanı’nda yargılanmaları gerektiğini gündeme getirip, Kongre ve Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilmesi için hep birlikte çalışmamız bir zorunluluktur.” Tekman son yıllarda, Türk ve Azeri toplum üyelerinin sistem-

HOCALI İÇİN ADALET İSTİYORUZ! Yönetim komitesi adına bir açıklama yapan Young Turks Derne-

li ve organize çalışmalarına dikkat çekerek şöyle devam etti: “ABD’de Massachusets, Texas, Georgia, New Mexico ve Arkansas eyalet meclislerinin yanı sıra, Almanya, Kolombiya, Meksika ve Pakistan’ın Hocalı Katliamı’nı tanımaları ve Ermeni terörünü kınamaları elde edilen en önemli kazanımlardır.” “İnancın imkansızı gerçekleştirebileceğini ve birlikten kuvvetin doğacağını hep beraber ispatlamış olduk” diyen Tekman, “Bütün vatandaş ve soydaşlarımızın, geçen yüzyılın ilk en acımasız insanlık suçuna duyarsız kalmayarak tepki vermelerini istiyoruz, New York ve çevresinde yaşayanların, senede bir kez olsun iki saatlerini ayırıp, insanlık görevlerini yerine getirip, Ermeni terörüne karşı durmalarını istiyoruz. Ayrıca, ‘Hepimiz Azerbaycan Türk’üyüz. Hepimiz Hocalı’lıyız’ diye haykırmalarını istiyoruz’’ dedi.

CHP ABD’de atağa geçti CHP’nin Washington’da yeni kurulan ABD temsilciliği partinin vizyonunu Amerika halkına ve ülkede yaşayan Türk vatandaşlarına anlatmak için tanıtım atağına başladı NEW YORK - ANKA

C

HP’nin Washington’da yeni kurulan ABD temsilciliği partinin vizyonunu Amerika halkına ve ülkede yaşayan Türk vatandaşlarına anlatmak için tanıtım atağına başladı. CHP ABD temsilcisi Yurter Özcan, CHP vizyonunu ülke genelinde anlatmak için çalışmalarına son sürat devam ettiklerini, başkent Washington dışındaki diğer eyaletlerde de örgütlenmek için harekete geçtiklerini belirterek, CHP’ye Amerika’da büyük ilgi gösterildiğini söyledi. TEKSAS’TA CHP İLGİSİ CHP ABD örgütü olarak çalışmalarını ANKA’ya değerlendiren Özcan, şöyle konuştu. “ABD’de örgütlenmek için başlattığımız çalışmalar doğrultusunda ilk gezimizi geçtiğimiz ay Kaliforniya ve New York eyaletlerine yapmıştık. Bu çerçevede başladığımız çalışmalara bu hafta da Kuzey Carolina ve Teksas eyalet-

lerini ekledik. “Kuzey Carolina eyaletinin Cary şehrindeki ATA-NC Derneği’ne ait Türkevi’nde yurttaşlarla bir araya geldik. Vatandaşlara vizyonumuzu anlattık, sorularını cevapladık. Teksas eyaletinde ise World Affairs Council of Houston’da çoğunlukla Amerikalılardan oluşan 80 kişilik bir gruba Türkiye’deki son gelişmeleri anlattık. CHP’nin Türkiye vizyonunu anlattık . Amerikalıların ve Türk vatandaşlarımızın CHP’ye büyük ilgi gösterdiği gözledik.”

Amerika’da 40 eyalette yüze yakın şehirde yer alan World Affairs Council kuruluşları ülkenin uluslararası konularda halkı eğitme amacında olan en büyük kar amacı gütmeyen şemsiye örgütünü oluşturduğunu belirten Özcan, “1918’den beri gerçekleştirdikleri programlarla yılda 500 bin Amerikalıyı uluslararası ilişkiler konusunda bilgilendiren bu kuruluşta CHP’ye ilgi büyüktü” diye konuştu. ÖĞRENCİLERE CHP ANLATTI Teksas’taki temaslarına Amerika’nın en prestijli özel okullarından Awty International okulunda lise son sınıf öğrencilerinin Türkiye ile ilgili sorularını yanıtlayarak devam ettiğini belirten Özcan, Rice Üniversitesi’nde Siyasal Bilgiler akademisyenleri ve öğrencileri ile öğle yemeğinde buluştuğunu belirterek ATA Houston Derneği’nin etkinliğine katıldığını da söyledi. CHP ABD temsilcisi Özcan, Teksas Houston’daki Sosa Community Center’da Türk vatandaşlarıyla bir araya gelip bir soru-cevap toplantısı gerçekleştirdi. Burada CHP’nin vizyonunu anlatıp, yurtdışı örgütlenme çalışmalarını anlatan Özcan, yurttaşlardan destek istedi. Temmuz 2013’de çalışmalarına Washington’da başlayan CHP Amerika Temsilciliği’nin resmi açılışı 1 Aralık 2013 tarihinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından yapılmıştı.

Doğan Uluç doganuluc@aol.com

İki milyar dolarlık komisyon olur mu? Niye olmasın? BİR meteoroloji muhabiri son dört günde üç kar fırtınasının taşıdığı soğuğu alıştığımız Celcius’la (C) değil Fahrenheit (F) hesabıyla sıfır C,32 F’e eşittir diye konuya girip 9’a böl, 5’ini al, 32 çıkar diye anlatıyor. Hala anlamış değilim plaja veya kayağa gidecek değilim. Kime,ne yarar bu rakamlar? Bu havada kimseden iş beklenmez, resmi kurumlar “Mecbur kalmadıkça sokağa çıkmayın” diye ikaz yayını yapıyor. Bir economist arkadaşım telefonda “New York kapitalizmin başkenti. Wall Street mola almaz” diye finans merkezinde sekreterden patrona iş gününün ful istim devam ettiğini söylüyor. Havacılık sektöründe son 3 aylık raporlar açıklanmış. Jet Blu’nun kârı 71 milyon dolar, American Airlines’ın 289 milyon, Delta’nın 1,2 milyar dolar. Hisseler üçe katlanmış. Habere bitişik köşe yazısında yazar gelirler arasında farklılığa kimsenin çözüm aramadığından yakınıyor. J.F. Kennedy Havaalanı’nda 24 yaşındaki bavul taşıyıcısı David Harrison saat başına 4.40 dolar ücretle çalışıyor. “Kızkardeşimin evinde kalıyorum. Çoğu zaman sandviç için ablamdan borç alıyorum” diyor. Asgari ücretin dahi yarısı bu rakam. Hem deDelta 3 ayda milyarı aşkın kâr yaparken. New York’ta bavullar dolusu dışlanmış para var. Resmi kurumlarda, bankalarda sahibi çıkmayan paraların toplamı 12 milyar dolar. Robert de Niro, Al Pacino, Angelina Jolie, Hillary Clinton, Steven Spielberg, Sean Diddy gibi şöhretler her nedense unuttukları hesaplara sahip çıkmaya istekli değiller. New York’lular balayı döneminin ilk ayı dolmadan yeni belediye başkanı Bill DeBlasio ve eşi Charlaine’i ağır dille eleştirmeye başladı. Nedeni ise Charlaine’nin personel müdürünün yıllık maaşının 170 bin dolar olması. New York’lular okuyucu mektupları sayfalarından saldırıya geçtiler: “Biz DeBlasio’ya oy verdik, karısına değil. Başkanla eşi kral ve kraliçe olarak karşımıza çıktı. New York’u son bir aydır Marksist bir çift yönetiyor.” Hangi iş kolu olursa olsun Amerika’da rakamlar, meblağlar çok büyük. Holdingler, dev şirketler arasında satış aracılığı yapan Henry Kravis dünyanın en büyük bira üreticisi olan Güney Kore’nin Oriental Brewery şirketini Anheuser Busch’a satmaya hazırlanıyor. Kravis 4 dört yıl önce Oriental Brewery’yi Anheuser Busch’e satmıştı. Kravis’e ödenecek komisyon iki milyar dolar. Her taşın altından çıkan milyarder sanayici George Soros, Guinea Cumhurbaşkanı Alpha Conde’ye ülkesinde madencilik yönetmeliğinin tanzimi için 5 milyon dolar ‘bagış’ vermesi tenkit ediliyor. Muhalif kesim Conde’nin bu parayla seçimlerde oy satın almakla suçluyor. Bir gazete Amerikan casus örgütü CİA’nın Soros’a gizli entelijans raporları sağladığını, İsrail’li süper zengin madenci Beny Steinmetz’inGuinea’de darbe planladığını bildiriyor. Hurriyet.com.tr’den alınmıştır


Gündem

12 Şubat 2014 Çarşamba

LATAA YEREL

YÖNETİMLERE

YÖNELECEK

Yasemin Elmas

Los Angeles Türk Amerikan Derneği’nin yeni Başkanı Yasemin Elmas, yerel yönetimlerle olan bağlarının çok zayıf olduğuna dikkat çekti. Elmas, İlk iş olarak bu amaca yönelik etkinlikler düzenleyeceklerini söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

L

os Angeles Türk Amerikan Derneği'nin (LATAA) yeni Başkanı Yasemin Elmas, yerel yönetimlerle ilişkilerin zayıf olması nedeniyle özellikle bu yıl yerel yönetimlerle ilişkilerini güçlendireceklerini ve bu amaca

yönelik etkinlikler düzenleyeceklerini söyledi. Geçtiğimiz günlerde yapılan seçimler sonrası başkanlığa seçilen Yasemin Elmas, daha önce başkan yardımcılığını yaptığı dernekte daha fazla sorumluluk almak ve hizmet etmek için başkan olmak istediğini kaydetti. Dernek olarak özellikle Türk Amerikan toplumu arasındaki ilişkileri güçlendirmeyi istediklerini belir-

ten Elmas, aynı zamanda Los Angeles'ta yaşayan Türkler'in konumlarını güçlendirmeyi, ülkemizi daha iyi tanıtmayı ve özellikle sayıları her geçen gün artan öğrencilere daha fazla yardımcı olmayı hedeflediklerini kaydetti. Şu anda üye sayılarının 80 olduğunu, Facebook'taki dernek sayfalarında da 2 binin üzerinde üyelerinin bulunduğunu belirten Elmas, aynı zaman-

da bu yıl üye sayılarını ve daha fazla üyenin katkısını artırmayı amaçladıklarını dile getirdi.

YETİŞKİNLERE TÜRKÇE DERSİ

“LATAA okulunda daha fazla sayıda çocuğun katılımını sağlamak öncelikli hedelerimiz arasında yer alıyor” diyen Elmas şöyle konuştu: “Yakın zamanda Türkçe öğrenmek isteyen ye-

tişkinler için de okulumuzda hizmet vermeyi planlıyoruz. Los Angeles'ta Türk toplumu daha aktif, daha çok etkinlik düzenleniyor. Öğrencilerimizin ve girişimcilerimizin sayısı her geçen gün artıyor. Türk toplumu arasındaki birlik de her geçen gün güçleniyor. Dernek olarak vatandaşlarımızın desteğini önemsiyoruz. Katkılarını da bekliyoruz.”

LATAA YENİ YÖNETİM KURULU Yasemin Elmas (başkan) Hayrullah Aydın (başkan yardımcısı) Recep Özdağ (sekreter) Göksen Savaş Ayşe Şule Ulubay Özlem Giroux Çağrı Eröge Çağla Baş Cenk Çelik

APPLE ÇANKAYA’YA ÇIKTI

ALABAMA’DA GEZİCİ

KONSOLOSLUK HİZMETİ (HOUSTON – POSTA 212)

T

.C. Houston Başkonsolosluğu’nun düzenlediği gezici konsolosluk hizmetinin ilk ayağı 3-4 Şubat tarihlerinde Alabama eyaletinin Birmingham şehrinde gerçekleştirildi. Başkonsolosluk yetkilileri, etkinlik sonrası yaptığı açıklamada, etkinlik kapsamında 50 civarında vatandaşımızın konsolosluk işlem başvurularının alınıp tamamlandığını açıkladı. Yetkililer, vatandaşlarımız ve yerleşik derneklerimizle görüş alışverişinin de yapıldığı hizmetimizin olumlu değerlendirildiği memnuniyetle gözlemlendiğini söyledi.

ANKARA - POSTA212

C

Sessiz çığlık ABD’de yayılıyor ‘Vardiya Bizde ABD Platformu’ Amerika’nın 7 merkezinde 15 Şubat’ta ‘Sessiz Çığlık Eylemi’ yapmaya hazırlanıyor (NEW YORK-POSTA212)

C

ezaevi’ndeki asker yakınlarının oluşturduğu ve vatandaşların da destek verdiği ‘Sessiz Çığlık’ eylemleri ABD’nin başkenti Washington’da da yapılıyordu. Bu eylemleri düzenleyen ‘Vardiya Bizde ABD Platformu’ Washington’da 15 Şubat’ta düzenleyecekleri eylemlerini Amerika geneline yaymak için harekete geçti. Amerikan basınının bu konuya sessiz kalmasına bir gönderme yapıp medyanın dikkatini Türkiye'de gerçekleşen bu hukuksuzluğa çekmek isteyen Vardiya Bizde Platformu üyeleri, eylemlerini özellikle, CNN International binaları önlerinde gerçekleştirmeyi planlıyor. CNN‘in olmadığı merkezlerde ise Türk Konsolosluğu ve Eyalet Meclisi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Apple CEO’su Tim Cook ve beraberindeki heyeti Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Gül, ArGe konusunda Türkiye’de hükümetin önemli teşvikler uyguladığına değinerek, Apple’ın Türkiye’ye bu konuda daha fazla önem vermesini istedi

önünde eylem yapılacak. 15 ŞUBAT İÇİN EYLEM YER VE SAATLERİ: ● NEW YORK CNN Binası Karşı Köşesi 58th St & 8th Ave 1:00 PM ● WASHINGTON D.C. Beyaz Saray Önü 3:00 PM ● TLANTA CNN Center 384 Northyards Blvd NW #490 1:00 PM ● HOUSTON Türk Konsolosluğu Önü 1990 Post Oak Blvd 12:00 PM ● LOS ANGELES CNN Binası 6430 Sunset Blvd #300 12:00 PM ● AN DIEGO Balboa Park 1549 El Prado #10 2:00 PM ● HONOLULU State Capitol Bereti na St. #501 3:30 PM

YILDIRIM DA EYLEME KATILDI

Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım, cezaevindeki asker yakınlarının oluşturduğu Vardiya Bizde Plat-

formu'nun Beşiktaş'ta geçen pazar günü düzenlediği Sessiz Çığlık Eylemi’ne katıldı. Ailelerin yaptığı basın açıklamasının ardından meydana gelen Aziz Yıldırım kısa bir konuşma yaptı. Yıldırım, "Hepinize iyi günler diliyorum. Hepinize geçmiş olsun. Buraya acınızı paylaşmak için arkadaşlarla geldik. Buradan maça gideceğiz, çok kısa kalacağız burada. Ama inanıyorum ki kısa zamanda hepimizin acıları bitecektir. Hepimiz gerçek yargıda yargılanarak temiz olduğumuzu bu ülkede göstereceğiz. Hepinize tekrar geçmiş olsun diyorum, Allah razı olsun" diye konuştu. Avukatlarının yeniden yargılanması için mahkemeye talepte bulunduğu hatırlatılan Yıldırım, "Haberim yok" dedi. Aziz Yıldırım daha sonra aracına binerek alandan ayrıldı.

ABD’Lİ GENERAL T. ODIERNO ORG. ÖZEL İLE GÖRÜŞTÜ ANKARA(ANKA) – ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Raymond T. Odierno, geçtiğimiz hafta başkent Ankara’da Genelkurmay Başkanı Necdet

Özel’i ziyaret etti. Yapılan açıklamada, konuk Kara Kuvvetleri Komutanı Odierno ve Orgeneral Özel’in beraber çekildikleri fotoğrafına da yer verildi.

umhurbaşkanı Abdullah Gül, Apple firmasının en üst düzey yöneticilerini kabul etti ve bir süre görüştü. Kabulde, Apple'ın Kaliforniya'daki merkezine iki yıl önce gerçekleştirdiği ziyarette Türkçe klavye konusunu gündeme getirdiğini anımsatan Gül, Apple'ın bu talebe karşılık vererek sorunu çözmesinden dolayı teşekkür etti. Gül, Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunu, Apple'ın Türkiye'deki varlığının güçlü olması gerektiğini, yakında İstanbul'da açılacak olan Apple satış mağazasının bunu pekiştireceğini ifade etti. Gül, Ar-Ge konusunda Türkiye'de hükümetin önemli teşvikler uyguladığına değinerek, Apple'ın Türkiye'ye bu konuda daha fazla önem vermesi gerektiğini kaydetti. Apple'ın Türkiye'ye Ar-Ge yatırımı yapacak olmasının Apple'ı Türkiye'de ve bölgede daha güçlü konuma getireceğini söyleyen Gül, "Kendinizi bizim yerimize koyup düşünürseniz, hiçbir ülke sadece alıcı konumunda olmak istemez. Şirketiniz böylece Türkiye'de sadece ürün satan değil, aynı zamanda Türkiye'ye değer katan bir şirket algısı kazanır" diye konuştu. Türkiye'de her geçen gün teknopark sayısının ve Ar-Ge yatırımlarının artığını ifade eden Gül, Apple'ın bunları yakından incelemesi gerektiğini, bu alanda yapılacak çalışmaların hem Türkiye hem de Apple için

iyi bir kazanım olacağını belirtti. Gül, Apple'ın Türkiye'deki eğitim faaliyetlerine katkı sağlamasını önemsediğini dile getirerek, "Türkiye'nin hinterlandı çok geniş, iş birliğimizi daha da geliştirme irademiz var" değerlendirmesini yaptı. Söz konusu ziyaretin, Türkiye'yi yakından görmek açısından önemli olduğunu, bunun ilişkileri karşılıklı olarak güçlendireceğini vurgulayan Gül, "Apple ürünleri Türkiye'de çok satılıyor. Milli gelir yükseldikçe bu satış rakamları daha da artacaktır. Apple'ın Türkiye'de olması, Türkiye için önemlidir" dedi.

SIRI'YI TÜRKÇELEŞTİRİN

Gül, Apple'ın Türkçe klavye konusunda gösterdiği hassasiyeti, önemli uygulamalarından biri olan 'siri' için de göstermesini beklediğini ve diğer Apple uygulamalarında da Türkçe içeriklerin artırılmasının önemine dikkat çekerek, "Siri uygulamasının Türkçeleştirilmesinden memnuniyet duyarız" dedi. Apple CEO'su Tim Cook ise Gül'ün kendisini kabul etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Nisan ayında İstanbul'da, dünyada eşi benzeri olmayan özelliklere sahip bir Apple satış mağazası açacaklarını ve buradaki konseptin bir ilk olacağını söyledi. Cook, Türkiye'yi çok önemsediklerini ve Fatih Projesi başta olmak üzere birçok konuyla yakından ilgilendiklerini kaydetti. Cook, Apple'ın DNA'sında eğiti-

min olduğunu ve yazılıma çok önem verdiklerini ifade ederek, Türkiye'de 70 bin kayıtlı iOS uygulama geliştiricisi ve 9 bin uygulama olduğu bilgisini aktardı. İnsanları eğiterek bunun daha da geliştirilebileceğine işaret eden Cook, "Mağazalarımızda bile eğitime çok önem veriyoruz; biz sadece ürün satmıyor, aynı zamanda onları sevdiriyoruz" dedi.Apple'ın aksesuarlarının Türkiye'de üretilmesi hususunda çalışmalar yaptıklarını anlatan Cook, Türkiye'deki Ar-Ge yatırımlarıyla daha yakından ilgileneceklerini söyledi. Cook, Türkiye'de 4 üniversite ile işbirliği yaptıklarını, eğitimin "eşitleyici bir faktör" olduğunu ve kendisinin de zengin bir aileden gelmemesine rağmen bu noktaya eğitimle ulaştığının altını çizerek, "Biz, dijital içeriğin herkese açık hale gelmesini isteyen bir şirketiz" ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Gül'ün, siri uygulamasının Türkçeleştirilmesi konusundaki talebine değinen Cook, "Bu hususta Türk kullanıcılarımızdan çok sayıda tweet alıyoruz; bu konu üzerinde çalışacağız" değerlendirmesini yaptı. Cook, iPhone ve iPad'in modern hayatın bir gerekliliği haline geldiğini vurgulayarak, Türkiye'de bu ürünlerin lüks vergi sınıfından çıkarılması gerektiğini söyledi. Apple'ın temel amacının insanların hayatını kolaylaştırmak olduğunu belirten Cook, Gül'e, kendisine ve heyetine zaman ayırdığı için teşekkür etti. (The Wall Street Journal)

Türkocağı genel kurulu toplandı NEW YORK - POSTA212

N

ew Jersey’de faaliyet gösteren Türkocağı Derneği’nin Olağanüstu Genel Kurul Toplantısı geçtiğimiz hafta yapıldı. Türkocağı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yar ve İkinci Başkanı Menderes İnci, derneğin geçmişdeki ve şu andaki genel durumu hakkında dernek üyelerini bilgilendirdi. Mehmet Yar yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Derneğimize bizzat gelerek, destek verdikleri, ilgi ve alaka

gösterdikleri için, Türkocağı Yönetim Kurulu adına herkese teşekkür ediyoruz. Özellikle derneğimizden desteğini ve yardımlarını hiçbir zaman eksik etmeyen ve her zaman yanımızda olduğunu gosteren Sayın Ekmel Anda’ya çok teşekkür ediyoruz. Yine derneğimizin eski başkanlarından Sayın Yaşar Demirbulaklı, Ferit Demirbulaklı, Cengiz Taşdemir ve İlhan Üstunlük’e de toplantımıza katılarak, derneğimize verdikleri destekleri için teşekkür ediyoruz.”


Toplum

12 Şubat 2014 Çarşamba

BIDEN’DEN LAGUARDIA

HAVAALANI İTİRAFI

Amerika Başkan Yardımcısı Joe Biden, uzun rötarların meydana geldiği New York LaGuardia Havaalanı’nın berbat bir durumda olduğunu söyledi. Biden, “Havaalanı New York’a yakışmıyor ve üçüncü dünya ülkesindeki havaalanlarına benziyor” dedi NEW YORK - POSTA212

B

aşkan Yardımcısı Joe Biden, korkunç rötarların yaşandığı dünyanın en yoğun havaalanlarından biri olan New York LaGuardia Havaalanı’nın geliştirilmesi gerektiğini söyleyerek sert bir şekilde eleştirdi. Philadelphia’da konuşan Biden, “Eğer gözleri bağlı birini sabaha karşı saat 02.00’de Hong Kong Havaalanı’na götürsem ve ‘Nerede olduğunu düşünüyorsun?’ diye sorsam ‘Burası Amerika olmalı. Burası modern bir havaalanı” yanıtını verir.

Eğer birinin gözlerini bağlasam ve New York’taki LaGuardia Havaalanı’na götürsem ‘Üçüncü Dünya ülkelerinden birinde olmalıyım’ der. Şaka yapmıyorum” dedi. Fakat New York Belediye Başkanı De Blasio, Başkan Yardımcısı Biden ile aynı fikirde değil. De Blasio, Biden’ın açıklamalarını “uygunsuz” olarak nitelendirdi ve “LaGuardia’nın kesinlikle geliştirilmesi gerekiyor. Fakat LaGuardia, çok yoğun olan bir trafiği idare ediyor ve orada insanlar çok zor koşullarda çalışıyor. Bu yorumdan hoşlanmadım ve bence bu konuyu dile getirmenin doğru yolu bu değil” diye karşılık verdi.

BIDEN BAŞKANLIĞA ADAY ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 2016’da yapılacak ABD başkanlık seçimlerinde aday olmamak için “belirgin bir neden” görmediğini söyledi. Biden, CNN’e verdiği mülakatta, 2016’daki seçimlerde ABD başkanlığına aday olup olmama konusunda 2015 yazına kadar karar vereceğini bildirdi. Başkanlık için aday olup olmama kararında, “tüm hayatını adadığı iki konuya odaklanmada en nitelikli kişi olup olmadığına” dair düşüncesinin belirleyici olacağını ifade eden Biden, bu iki konuyu, “sıradan insanlara başarma şansı vermek ve ABD’nin rasyonel çıkarlarını temel alan sağlam bir dış politika” olarak sıraladı. Biden, 2016’da yapılacak başkanlık seçimlerine ilişkin “Yarışmamam için nedenler olabilir, ama yarışmamam gerektiğini düşünmem için belirgin bir nedenim yok” dedi. ABD’de bir sonraki başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’den olası adaylar arasında Biden’ın yanı sıra eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da adı geçiyor. Clinton da aday olup olmama konusundaki kararını bu yıl içinde vereceğini açıklamıştı.

Osman Öztürk Ortadoğu Bataklığında olası riskler ve stratejiler

SON zamanlarda Suriye sınırında önemli gelişmeler oluyor. El Kaide yapısı içinde etkinliğini sürekli arttıran IŞİD militanları Türkiye sınırına yakın bölgelerde kontrolü ele geçirince dünyanın ilgisi bu bölgeye yöneldi. Bazı yabancı gazetelerde çıkan ve Suriye’deki çatışmaları analiz eden yazılarda Türkiye’ye yönelik iddialara yer verilmesi geleceğe ilişkin senaryoların sorunlarla dolu olacağının işaretini veriyor. Özellikle Türkmen nüfusun yaşadığı bölgelere saldırıların yoğunlaşması, soydaşlarımızın sınırlarımıza sığınmalarına ve bir göç dalgasının yaşanmasına yol açtı. Suriye’de hiçbir sorunun içinde olmamaya özen gösteren Türkmenler’in El Kaide militanlarının saldırıları karşısında Türkiye’ye sığınmaları Türkiye’nin Suriye politikasında öncelikleri değiştiren yeni stratejilerin gündeme getirilmesine neden olabilir. Türkiye’nin soydaşlarının güvenliğini sağlamak için daha güçlü önlemler alacağına şüphe olmasa da bu tehlikeli gidişe bir son vermenin zamanı gelmiştir. Suriye’nin sınır güvenliği büyük riskler taşımaktadır. Suriye’de Kürt gruplarca oluşturulan özerk Kürt bölgesi Türkiye’nin stratejik yaklaşımı ve bölgesel politikaları açısından tuzaklarla dolu mayınlı bir kuşak oluşturmaktadır. Özellikle ABD başta olmak üzere İngiltere ve AB’liği ülkelerinde El Kaide militanlarının yeni saldırılarına karşı bir önlem olarak Türkiye’den seyahat eden kişilere ve yolculara yönelik kontrolleri yoğunlaştırmaları dikkat çekiyor. ABD İstihbarat kuruluşlarının yaptıkları değerlendirmelerde; (Ulusal İstihbarat Direktörlüğü-DNI) Üç yıl önce başlayan Arap Baharı’nın yaşandığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi’ndeki ülkelerde liderlerin değişmesi ve rejimlerin zayıflamasının etnik ve mezhepsel mücadeleyi tetikleyerek şiddeti yaygınlaştırdığı, özellikle 2014 yılında bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve şiddetin artmasının beklendiği, Suriye’deki iç savaşın bölgesel ve mezhepsel gerilimi de artırdığı, Suriye, İran-Lübnan Hizbullahının bir tarafta Sünni Arap devletlerinin diğer tarafta olduğu bir cepheleşme ve çatışmanın sahneye konulabileceğini analiz etmektedir. Suriye iç savaşının her geçen gün yayılma eğilimi Lübnan ve Irak’taki etnik gerilimi artırmakta ve çatışmalara yol açmaktadır. İç savaşın iki tarafı da bu savaştan zaferle çıkacaklarına inansalar da, imkanları ve ulaşabildikleri dış destekler göz önüne alındığında en azından önümüzdeki süreçte tarafların gidişatı değiştirecek güçleri olmadığı değerlendirilmektedir. Suriye’de uzayan iç savaşın Irak’ı da istikrarsızlaştırmaya başladığı görülüyor. Özellikle de, Irak-Suriye arasında karşılıklı olarak Sünni aşırı dinci grupların geçişini kolaylaştırarak El Kaide’nin hem Irak hem de Suriye’deki saldırılarının artmasına neden olduğu dile getiriliyor. Son dönemde Türk dış politikasının içe yönelmesi Türkiye’nin çıkarları ve Ortadoğu coğrafyasındaki stratejik hedefleri açısından dezavantaj oluşturuyor. Ülkemizin sınırları çevresinde oluşan ateş çemberini; etkin, istikrarlı, barışçıl ve uluslararası terör risklerine karşı güçlü duruşuyla kontrol altına alması ve Türkiye’siz bir Ortadoğu haritasının oluşturulmayacağını ortaya koyması gerekiyor.

Derin kulak ticareti vurdu

ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın Avrupalı liderleri bile dinlediğinin ortaya çıkması AB ile Amerika arasında yapılması kararlaştırılan Trans Atlantik Ticaret Anlaşması’nı kilitledi

A

BD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından yeni izlemeler yapıldığına dair raporların ortaya çıkmasıyla beraber Avrupa'da yeniden kendini gösteren kızgınlığın son zamanlarda yapılması planlanan Trans-Atlantik Ticaret Anlaşması’nın tehlikeye girmesine neden oldu. ABD'li yetkililer son günlerde Avrupalılar'ın veri izlenmesine yönelik endişelerini dindirmek amacıyla çabalarını hızlandırdı. Fakat eski istihbarat çalışanı Edward Snowden tarafından açıklanan yeni raporlarda izlemelerin nasıl gerçekleştirildiği yönünde daha fazla bilginin medyada yer alması üzerine Washington'un çabaları daha da zora girdi. Cuma günü kıdemli bir devlet görevlisinin Avrupa Birliği'ne yönelik küçük düşürücü sözlerinin yer aldığı

bir telefon konuşmasının kayıtlarının açıklanması üzerine gerginlik yeniden arttı. Her iki bölgenin yetkilileri de özel röportajlarda NSA tarafından

gerçekleştirilen casusluk aktivitelerinin zaten zor geçen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) görüşmelerini daha da zorlaştırdığını

belirtiyor. Avrupalı liderler görüşmelerin başlangıcında böylesi bir anlaşmanın bölge ekonomisine rahat bir nefes aldırma potansiyelinden dolayı umutlarını yüksek tutuyorlardı. Fakat bazı kıdemli yetkililer geçtiğimiz yıl başlayan ve önümüzdeki ay Brüksel'de devam etmesi planlanan görüşmelerin veri gizliliğinin ihlali ve casusluk olayının ortaya çıkması sonucu sekteye uğrayabileceğini söylüyor. Benzer bir kriz Avrupa ile ABD arasında yine Vietnam Savaşı sırasında yaşanmıştı. Buna rağmen TTIP'nin bazı yetkililerine göre ABD'nin Asya ile ilişkilerini geliştirmek istemesinin sonucu olarak içinde bulunduğumuz günlerde Avrupa ile yaşanacak bir gerilim sonrası sırtını bu kıtaya çevirmesinden korkuluyor. Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Alman-

ya Büyükelçisi John Kornblum, "İşbirliğinin sarsılması konusunda giderek hızlanan bir erozyon var. Bu olayın her tekrarında ortak noktaların önemi biraz daha azalıyor" yorumunu yaptı. NSA casusluk olaylarının ortaya çıkmasının ardından en büyük tepki Almanya'dan geldi. Almanya'da son zamanlarda gerçekleştirilen bir ankete göre Almanlar'ın yalnızca yüzde 35'i ABD'nin güvenilir bir partner olduğunu belirtirken, böylesine düşük bir rakam en son George W. Bush başkanlığında gerçekleşmişti. Almanya ABD'den casusluk yapılmayacağına dair bir antlaşmaya imza atmasını istiyor. Fakat diğer ülkelerin de böyle bir istekte bulunmasından çekinen ABD dış istihbaratına böylesine bir sınırlama koymaktan geri duruyor.ABD bunun yerine Al-

manya ile ilişkilerini iyi tutmak için diplomasi yolunu kullanmayı tercih etti. Başkan Barack Obama nadir attığı adımlardan bir tanesini atarak geçtiğimiz ay bir Alman televizyon kanalına özel röportaj verirken, Şansölye Angela Merkel'e bir daha casusluk yapılmayacağını sözünü de verdi. Obama'nın konuşmasının ardından Dışişleri Bakanı John Kerry ve Savunma Bakanı Chuck Hagel da Almanya'ya ziyaretlerde bulundu. Kerry gazetecilere yaptığı açıklamada "Geçtiğimiz aylarda zor bir dönemden geçtik. Fakat dikkatimizi geleceğe yönlendirmek ve ilişkimizi karakterize eden güven duygusunu güçlendirmek için burada bulunmaktan oldukça mutluyum" ifadelerini kullandı. (The Wall Street Journal)

Dünyayı buradan izliyor Eski FBI ajanı Edward Snowden ile birlikte ABD istihbaratına ait belgeleri ifşa eden eski Guardian muhabiri Glenn Greenwald, yeni kurduğu sitesinde telekulak skandalının merkezindeki Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu’nun geceleyin bir helikopterden çekilmiş yeni fotoğraflarını yayınladı

İ

NGİLİZ The Guardian gazetesinde Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) eski uzmanı Edward Snowden tarafından sızdırılan istihbarat raporlarının yayımlanmasıyla adından söz ettiren gazeteci Glenn Greenwald yeni kurduğu sitesinde, Amerikan istihbarat kurumlarının havadan çekilmiş yüksek çözünürlüklü fotoğrafları yayımlandı. Böylelikle Amerikan istihbarat kurumları ilk kez kurum tarafından değil, kurum dışından fotoğraflanmış oldu. Fotoğraflarda ABD istihbarat kurumlarından üç büyük ajans yer alıyor. Bunlardan ilki, Snowden’ın binlerce

belgesini yayımladığı NSA’nın Fort Meade, Maryland’deki merkezi. Amerikalı sanatçı, yazar ve araştırmacı Trevor Paglen tarafından izin alınarak çekilen fotoğrafların bir diğeri ise Ulusal Bilgi Toplama Kurumu’nun (NRO) Chantilly, Virginia’daki genel merkezi. Paglen’in “Snowden’ın sızdırdığı belgeler ortaya çıktıktan üç ay sonra bir helikopter kiralayıp, gece vakti buraların fotoğrafını çektim” dediği istihbarat kurumlarından üçüncüsü de Ulusal Coğrafi İstihbarat Ajansı’nın (NGA) Virginia’daki merkezi.Snowden, gizli belgeleri sızdığı için ABD’nin tepki-

sini çekmişti.

İHA’LARA İSTİHBARAT CEPTEN NSA tarafından yürütülen İHA (insansız hava aracı) operasyonlarının, casuslardan gelen bilgilere değil cep telefonları gibi elektronik izleme verilerine göre planlandığı iddia edildi. eBay’in kurucusu Pierre Omidyar’ın desteğiyle yayın hayatına başlayan internet dergisi Omidyar’da yer alan ve yazarlarından biri de Greenwald olan bir makalede, NSA’nın “hedef”in SIM kartının yerini tespit etmesinden sonra öldürme ya da ya-

kalama operasyonunun yapıldığı belirtiliyor.

CESUR GAZETECİ AYNI zamanda bir hukukçu olan ünlü gazeteci Glenn Greenwald, Edward Snowden’ın sızdırdığı ABD’nin gizli istihbarat belgelerini

İngiliz Guardian Gazetesi’nde yayınladığı için hem ABD, hem de İngiltere hükümetlerinin hedefi haline gelmişti. Ekim ayında Guardian’dan ayrılan ve NSA belgelerini yayınlamak için kendi sitesi “The Intercept”i kuran Greenwald, tüm baskı ve tehdit-

lere rağmen araştırmacı gazeteciliğe devam etmeye kararlı olduğunu söylüyor. Greenwald’ın sevgilisi David Miranda, geçen ağustosta Londra’daki Heathrow havaalanında gözaltına alınmış ve gizli belgeleri taşıdığı için “terörizm”le suçlanmıştı. (hürriyet)


Ekonomi

12 Şubat 2014 Çarşamba

Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY

Anayasaya uygun biçimde selektör yapmak KARAYOLUNDA ilerliyorsunuz. İleride yol kenarında ağaçların altında bir polis arabası sotelenmiş: Yani radar var... Noktayı geçince karşıdan gelenlere selektörle sinyal veriyorsunuz: Uzunkısa-uzun-kısa... Yani, dikkat! Radar var. Onlar da yavaşlıyor... Hız düşük, yakalanan yok, ceza yok... Mutluluk... Bu olayı ABD’de yapıp karşıdan gelenlere sinyal verenlere, -Radar tuzağı kahramanı Paul Revere- deniyor. Paul Revere, Amerika’nın 1770’lerde İngiltere’den bağımsızlık çabasında Amerikalı direnişçileri örgütleyip, İngiliz ordusu kır heraketına başlayınca da -İngilizler geliyor- diye direnişçileri uyaran kahraman. Kahramanlığı yakın zaman önce ABD’nin Missuri eyaletinde yapıp, radarı görünce selektörle karşıdan gelenleri uyaran bir fedakar sürücü, ileride başka bir polis tarafından durduruluyor. Polis, bu sürücünün karşıdan gelenleri uyardığını biliyor ve sürücüye 1.000 dolar ceza ve ehliyete ceza puanı yazıyor. Polisin ceza yazması, kentin -tepe lambası vs lamba kullanma sınırlaması- maddesine istinaden. Yani polis de aslında bir -suç- bulamamış. Sürücü vatandaş bunun üzerine cezaya itiraz ediyor, suçu kabul etmiyor. Sonra ceza kendisinden alınmıyor, davacı olan polis-kent yönetimi davadan vazgeçiyor. Ardından sürücü vatandaş bu kez -Sinyal verdim diye bana ceza kesildi, suç işlemediğim halde polise muhatap oldum, anayasal haklarım çiğnendi- diye polis ve bağlı olduğu kent yönetimi aleyhine dava açıyor. Kent yönetimi ilk savunmada -Evet biz bi tarihlerde öyle birkaç ceza kesmiştik, ama epeydir bunu yapmıyoruz, vaz geçtik- diyor. Ancak konu Federal Mahkemeye gidiyor ve Federal mahkeme geçen karar verdi: Sürücünün karşıdan gelenlere selektör yapması Anayasanın ifade özgürlüğü kapsamına girer. Sürücü suç işlememiştir... Sürücü selektör yaparak ifade özgürlüğünü kullanırken, polisin durdurması, ceza yazması bu özgürlüğün kısıtlanmasıdır. Polisin müdahalesi, ifadedeki içeriği beğenmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum ise kabul görmez. Karar Federal karar olunca, ülke çapında geçerli. Her ne kadar bu kararı herkes duymadıysa da, bundan sonra emsal olması ve ülke çapında selektör hakkına saygı duyulması beklenir. Öte yanda bu kararı yanlış bulan hukukçular da var. Onların dediği: Selektör yapmak, polis var uyarısı yapmak, suç işlenirken gözcülük yapmakla, erkete durmakla aynıdır... Banka soyguncusuna ya da uyuşturucu satıcısına gözcülük yapıp, polis geliyor diye uyarmakla selektörle radar sinyali vermek, aynıdır. Elbette gözcü, suç şebekesinin elemanıdır ve araç sürücüsü bir eleman değildir ve suça katılmamaktadır. Ancak sinyal vererek, davranışlarıyla suçun işlenmesini ya da suçlunun cezasız kalmasını sağlamaktadır. Bu nedenlerden ötürü sürücüye anayasal ifade özgürlüğü koruması vermek yersizdir... Bu hukuki tez de hayli başarılı. Hatta sürücüyü savunanların -Selektör yaparak suçun işlenmesini önlüyor, yavaşlamalarını sağlıyor- demesini de güzel bir karşı tezle bozmuş: Tabii ki gözcünün görevi suç işlenmeden uyarmaktır. Banka soyguncusu gözcünün sinyali üzerine soygun planından vaz geçerse, buna sevinmemeliyiz...Selektörü görene kadar karşıdan gelen sürücüler zaten hızlı gelmektedir. Selektör, yasanın çiğnenmesinin maliyetini azaltmaktadır... Sonuçta mahkeme kararı da tam kesinleşmedi. Gerçi ilgililer kararın ülke çapında geçerli olduğunu söylüyor. Yani dileyen Amerikalı radar görünce artık selektör yaparak anayasal hakkını kullanabilir, ama bir sonraki durakta kendisini durduracak polisin bu mahkeme kararından haberdar olmaması mümkün. O zaman da -Ben cezayı yazayım, siz istediğiniz Anayasal girişimde bulunun- deniyor. stargazete.com.tr’dan alınmıştır

ASGARİ ÜCRET SAVAŞI Fastfood çalışanlarının tüm Amerika genelinde başlattığı grevler Amerikan kamuoyunu ikiye böldü. Cumhuriyetçi eyaletler ücret artışına sıcak bakmıyor NEW YORK - POSTA212

F

ast-food restoranlarında yaygın grevlerle başlayan asgari ücretin yükseltilmesi savaşı tüm Amerika’da bütün hızıyla sürüyor. Mevcut federal yasalara göre hali hazırda saati 7.25 dolar olan asgari ücretle artık geçinmenin imkansız hale geldiğini öne süren fast food restorantları çalışanları, 2013’ün son aylarında Amerika çapında gösterilere başlamıştı. Grevciler asgari ücretin ulus genelinde saati 15 dolara yükselmesi için mücadele ediyorlar.

Amerikan kamuoyu parti tercihlerine göre de farklılıklar gösteriyor. Cumhuriyetçilerin ağırlıkta olduğu iç eyaletler asgari ücretteki artışa pek sıcak bakmazken, Demokratların yoğun olduğu bölgeler bu talebin en hararetli destekçileri arasında görülüyor.

SATIŞ FİYATINA YANSIR

Diğer taraftan restoran sahipleri, saat ücretinin 15 dolara çıkmasına karşı yoğun bir lobi faaliyeti yürütüyor. Restoran sahipleri, eğer asgari ücret 15 dolara çı-

TOPLUMU BÖLDÜ

Amerikan kamuoyu ise bu konu ile ilgili ikiye bölünmüş durumda. En son yapılan bir araştırmaya göre Amerikalıların yüzde 50.6’sı bu denli yüksek bir artışa karşı çıkarken, yüzde 49.4’ü de bu talebi destekliyor.

WASHINGTON DA YÜKSEK

Federal yasaya karşın pek çok eyalet arasında asgari ücrette büyük farklılıklar olduğu gözleniyor. Pek çok eyalet genelde federal ücretten daha yüksek asgari ücret uyguluyor. Washington 9.32 dolarla en yüksek ücret asgari ücreti sağlayan eyalet.

DEMOKRATLAR DESTEKLİYOR

Eyaletler arasında hayat pahalılığı açısından büyük farklar olması asgari ücret tartışmasında sıkça dile getirilen bir konu. Örneğin New York ve Hawai gibi yaşam maliyetinin en yüksek olduğu eyaletler, asgari ücretin yükseltilmesinin en büyük destekçileri arasında yer alıyor. Asgari ücret tartışmasında

karsa bunu fiyatlarına yansıtmak zorunda kalacakları gerekçesiyle kamuoyunu uyarıyor. Amerika’da milyonlarca çalışan ailenin ucuza karnını doyurmasının tek alternatifi fast-food. Restoranların bu uyarısı, ailelerin gözünü korkutarak asgari ücret aktivistlerine verilen desteğin yayılmasına engel oluyor.

SOHO’DA YOĞURT SAVAŞLARI Yunan yoğurtlarının üç markası Chobani, Yoplait ve Dannon, Soho’da satışlarını artırmak için kıyasıya bir mücadeleye girişti. Milyon dolarlık reklamların yanı sıra firmalar tanıtım amaçlı bedava yoğurt da dağıtıyor NEW YORK - POSTA212

Y

RadioShack 500 dükkan kapatıyor (NEW YORK –POSTA212) Amerikan’nın önde gelen elektronik mağazaları zinciri Radio Shack, ülke genelinde 500 dükkanını kapatmaya hazırlanıyor. Bir süredir mali kriz içinde olduğu bilinen zincir, konuyla ilgili henüz bir açıklama yapmadı. Geçen yıl, Radio Shack yöneticileri, bir açıklama yapmış ve markanın yeni baştan yaratılma sürecinde olduğunu ve bu süre içinde mali olarak küçülmemek için çabalayacaklarını söylemişlerdi.

unan yoğurt markaları Chobani, Yoplait ve Dannon Soho’da kıyasıya bir mücadele içine girdiler. Dannon, Chobani ile savaşmak için yoğurt kamyonunu şehir merkezine getirdi ve ücretsiz yoğurt dağıtmaya başladı. Yoplait ise Chobani’ye yakın olan 463 W. Broadway’de bir mağaza açtı. Son olarak bu üç Yunan yoğurdu markası, Süper Bowl rek-

lamlarında da karşı karşıya geldiler. Bu yoğurt savaşları aslında hiç de sürpriz olmadı. Çünkü son birkaç yıldan beri Yunan yoğurtlarına olan talep bir hayli arttı. 2007 yılında yoğurt pazarının yüzde 2’sine sahip olan Yunan markalar şu an pazarın neredeyse yüzde 50’sini elinde bulunduruyorlar. Son verilere göre Chobani’nin bu pastadaki payı ise yüzde 39. Chobani’nin, Yunan yoğurdu diye piyasaya çıkardığı meyveli yoğurt satışının 2009’dan beri beş katına çıktığı belirtiliyor. ABD’ye göçmen olarak gittikten sonra kurduğu yoğurt markası Chobani ile büyük zenginliğe kavuşan Hamdi Ulukaya, Forbes dergisinin “2013 Dünyanın En Zenginleri” listesine girmişti.


Ekonomi

12 Şubat 2014 Çarşamba

EKONOMIK KRIZ UYARISI Amerikan ekonomisi 2008 krizinden çıkıyor gibi görünse de, pek çok ekonomist ve yatırımcı Amerika Birleşik Devletleri’ni derin bir krizin beklediği konusunda keskin uyarılarda bulunuyor AHMET BUĞDAYCI NEW YORK - POSTA212

A

çıklanan tüm verilere göre Amerikan ekonomisi iyi gidiyor. İşsizlik azalıyor, emlak fiyatları yükseliyor, ekonomideki canlılık artıyor. Herkes çok memnun. İşte tam bu noktada aralarında çok ünlü, saygı duyulan ekonomistler, yazarlar ve milyarderlerin olduğu küçük bir azınlık tam tersi yönde şok edici bir çıkış yapıyorlar. Onlara göre Amerika son krizden çok daha ağır geçmeye aday yeni bir ekonomik durgunluğun eşiğinde.

“ASIL ÇÖKÜŞ GELİYOR” Bu gruptan ünlü İsveçli ekonomist ve yatırımcı Marc Faber, yakın gelecekte büyük bir çöküş yaşanacağını ve halkın kişisel servetlerinin yarısını kaybedebileceği uyarısında bulunuyor. Karanlık öngörüleriyule meşhur Faber’e bu çöküşün gerçekleşme olasılığı sorulduğunda şu cevabı veriyor: “Yüzde 100.” Faber’in kötümserliği başka bir saygın ekonomist ve yatırımcı, Euro Pasific Capital’ın CEO’su Peter Schiff tarafından paylaşılıyor. Schiff, 2008’deki borsaların çöküşünü önemsemiyor, “asıl çöküş geliyor” diyor ve daha da ileri gidiyor: “Amerikalıların günlük hayatı dramatik derecede zorlaşacak. Yaşam standatları düşecek, hükümet emeklilik dahil pek çok ödemeyi yapamayacak duruma düşecek.” SORUMLU FED Amerika’nın en ünlü emlak yatırımcısı Donald Trumph da ABD’in ya-

kında ikinci bir İspanya veya Yunanistan olacağı uyarısında bulunuyor. Trumph sorunun kökeni olarak Amerika’nın 17 trilyon dolar seviyesine ulaşan borçlarını işaret ederken diğer kötümserlerle aynı noktada birleşiyor. Buna göre FED’in önceki Başkanı Bernanke’nin sürekli yeni para basmaya yönelik, piyasaları uyarıcı politikası ve Çin’e olan devasa borç krizin altyapısını hazırlıyor.

BİLEN ADAM UYARIYOR Diğer bir ekonomist ve yatırımcı Robert Wiedemer bu üçlüden çok daha kapsamlı bir felaket senaryosu çiziyor: “Çıkacak bir krizde yüzde 50 işsizlik, borsa yüzde 90 değer kaybedecek”. Çok mu uçuk geliyor… Yalnız Wiedemer deyince biraz durmak durmak lazım. 2006’da Amerikan ekonomisi adeta uçarken, Wiedemer ve iki ekonomist “Amerika’s Bubble Economy (Amerika’nın Balon Ekonomisi)” adlı bir kitap yayınladılar. Kitapta emlak sektörünün, finansal pazarların kısa bir sure sonra çökeceği iddiasında bulunuyordu. Ana akım medya dahil

kimse Wiedemer ve ekibini cid- diye almadı, ta ki 2008’de büyük kriz patlayıncaya kadar… Krizi tüm cepheleriyle tamı tamına bir tek onlar bilmişti. Daha sonra aynı ekip 2009’da yayınladıkları “Aftershock” adlı hızla best-seller olan kitaplarında doların düşeceğini ve

hükümet borçlarının hızla artacağını öngörüyordu. Kitap yayınladıktan sonra da tam yazarların tahmin ettiği gibi dolar aşağı doğru gitmeye, federal borçlar da roket hızıyla artmaya başladı.

SORUN SÜREKLİ PARA BASImı Şimdi Wiemeder ve aynı ekip son yılların ekonomik ve finansal verileri üzerinde çalışarak krizin ne-

den bu denli şiddetle geleceğini açıklıyor. Wiemeder, 2008’den sonra da FED’in ekonomiyi canlandırmak için ilaç niyetine para basmaya devam etmesinin aslında “zehir etkisi” yarattığını söylüyor ve ekonomik cehennemin enflasyonla ortaya çıkacağını söylüyor. “Bunu yaratan en büyük etken de krizden sonra para arzında yüzde 300’lük bir artışın olması. Hükümet harcamalarının bir kısmı borç alınan paralarla finanse ediliyor. Şimdilik bu aşırı para rezervi FED’de ve büyük bankalarda tutuluyor, ama kesinlikle bir noktada bu para rezervleri

aşacak ve piyasaları vuracak. İşte o zaman enflasyon patlayacak” diyor.

FED KRİZİ HİSSETTİ Son dönemlerde, FED’in faiz oranlarını yükselterek dünya piyasalarına enjekte ettiği doları geri çağırması bu enflasyonist tehlikeye karşı ciddi bir önlem olarak yorumlanıyor. Ama kötümserler, durgunluk yaratacağı gerekçesiyle faizde sert bir artışa gidilmeyeceği için, kriz tehlikesinin devam ettiğini söylüyor. FED’in bu hamlesi belki Amerika’yı kurtarabilir ama bu sıcak parayla büyümeye alışmış Türkiye gibi ül-

keler için yakın gelecek çok parlak gözükmüyor. Ayrıca ihracatının artması doların değerinin yüksek tutulmasına bağlı Çin, bugüne kadar trilyonlarca dolarlık tahvil alarak doları destekliyordu. Ancak şimdilerde Çin ekonomisinin yavaşlamaya başlaması, doları tutan bir gücün kalmamasına ve Wiemeder’in yaklaşmını haklı çıkmasına neden olabilir. Kısacası 200O’li yıllardan bu yana ürettiğinden çok daha fazlasını parasal sihirbazlıklarla kazanmaya dayalı bir dönemin ciddi bir kırılma yaşayacağı konusunda görüşler giderek yaygınlık kazanıyor.

NYT: TL YENİDEN DÜŞERSE SONUÇLARI CİDDİ OLUR

ABD’de tüketici kredisine hücum! (WASHINGTON - AA) ABD’de tüketici kredileri aralık ayında yıllık yüzde 7,3 oranında artış gösterirken 2013 yılının bütününde artış oranı yüzde 6,2 düzeyinde kaldı. ABD Merkez Bankası’nın (FED açıkladığı verilere göre aralık ayında ülkede kullanılan tüketici kredilerinde yıllık yüzde 7,3 artış meydana geldi. Kredi kartı benzeri döner kredilerde yıllık artış yüzde 7 olurken, sabit taksitli kredilerdeki artış yüzde 7,4 düzeyine ulaştı. Toplam tüketici kredisi stoğu da bir önceki aya kıyasla 19 milyar dolar yükselerek 3 trilyon 106 milyar dolar düzeyine ulaştı. Öte yandan 2013 yılının bütününde toplam tüketici kredilerindeki artış yıllık yüzde 6,2 düzeyinde kaldı. Yılın tamamı itibarıyla döner kredilerdeki artış yüzde 1,9 olurken sabit taksitli kredilerin tutarı yüzde 8’e yükseldi.

Borç tavanı uyarısı (WASHINGTON - AA) ABD Hazine Bakanı Jack Lew, hükümetin borçlanma kapasitesinin 27 Şubat’ta sona ereceğini beliterek, Kongre'yi borç tavanını yükseltmesi konusunda uyardı ABD Hazine Bakanı Jack Lew, kongre üyelerine gönderdiği mektupta, 27 Şubat'tan sonra hükümetin ödemelerini yapmakta zorlanabileceğini belirterek, bu yüzden borçlanma tavanının kongre tarafından acilen artırılmasını istedi. Yakın zamanda yapılan muhasebe düzenlemelerinin hazineye sadece üç hafta kadar zaman kazandırdığını ifade eden Lew, ay sonunda hükümetin kasasında sadece 50 milyar dolar kalacağını ve bu tutarın mali yükümlülükleri yerine getirmekte yeterli olmayacağını bildirdi. Senatodaki Cumhuriyetçi Parti'ye mensup üyeler borç tavanının artırılması karşılığında hükümetten özellikle harcamaların azaltılması konularında bazı tavizler istiyorlar. ABD yönetimi bu tarz bir pazarlığa girmeyi reddediyor.

New York Times, Türk Lirası’nın hızlı değer kaybını irdelediği geniş haberinde “Türkiye, büyük ölçüde yabancı yatırımcıların ve Washington’da belirlenen politikaların insafına kaldı” diyor NEW YORK - ANKA

T

ürk Lirasının değerinde meydana gelen hızlı düşüş, New York Times gazetesinde geniş bir habere konu

oldu. ABD’li gazete, Kapalı Çarşı döviz piyasasındaki manzaralardan hareketle Liranın değer kaybını irdelediği geniş haberinde Türkiye’nin Lirayı korumak için mücadele verdiğini vurgu-

larken “Lira, Mayıs’tan bu yana dolara karşı değerinin üçte birini kaybetti ve yeni bir düşüşün sonuçları ciddi olur” uyarısını yapıyor. Gazete, Kapalı Çarşı’yı ziyaret ettiğinde New York borsa endeksinin açılışında yükseldiğinin öğrenilmesi üzerine yaşanan “çılgınlığı” Türk Lirasının değerini “büyük ölçüde ülkenin kontrolü dışındaki gelişmelerinin belirlediğinin kanıtı” olarak görüyor ve son dönemde liranın ulaştığı düzeyi “alarm verici” olarak niteliyor. FED’nin geçen Mayıs ayında tahvil alımlarını azaltacağı yönünde sesleri çıkarmaya başlayıp yatırımcıların paralarını daha az riskli piyasalarına kaydırmaya başlamalarından bu yana lira-

ÜÇÜNCÜ HAVAALANI PROJESİ DURDURULDU İSTANBUL - POSTA212

G

öktürk- Çatalça arasına hükümet tarafından yapılmasına karar verilen 3’üncü havaalanının doğal ortamı yok edeceğini savunan İstanbullular, ÇED Olumlu kararını onaylayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na dava açmıştı. 3’üncü havaalanı projesinin tarımsal alanları yok edeceği, doğal hayatı olum-

suz etkileyeceği, iklim değişikliğini hızlandıracağı, gürültü ve elektromanyetik kirlilik yaratacağı, orman alanlarını yok edeceği ve içme suyu havzalarına zarar vereceği, ÇED Raporu'nun görüşlere açılması gereken 10 günlük süre dolmadan havalimanı projesinin ihaleye çıktığı gerekçeleriyle, ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istenmişti.

İstanbul 4. İdare Mahkemesi, 3’üncü havaalanı projesinin ihaleye çıkmasına yol açan ÇED Olumlu Kararı’nın yürütmesini, alanda yapılacak keşif ve bilirkişi raporunun mahkemede incelenmesine dek durdurdu. Keşif ve bilirkişi raporu isteyen mahkeme, bu belgeleri inceledikten sonra ihalenin yürütmesinin durdurulması istemini yeniden değerlendirecek.

nın değerinin üçte birini kaybettiğine işaret edildiği haberde şöyle devam ediliyor: “Daha yakın bir geçmişte ise sürekli döviz çıkışı, daha çok bir izdihama benziyor ve liranın değer kaybının yarısı, Aralık ortasından sonra, siyasi kargaşanın Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı içine çektiği ve komşu Suriye ve Irak’taki şiddetin tüm gücü ile sürdüğü bir sırada meydana geldi.”

‘YATIRIMCI TEDİRGİNLİĞİ BÜYÜYEBİLİR’ NYT, hafta sonundaki internet yasasını protesto eden göstericiler ile polis arasındaki çatışmalardan sonra “yatırımcıların Türkiye ile ilgili tedirginliğinin daha da büyüyebileceğini savunduğu

haberinde “Lira’nın düşüşü Türk ekonomisini tehlikeye attı” diyor. Liranın düşüşünün “Avrupa’nın kenarında yeni bir finansal kriz korkularını yarattığını” öne süren gazete, Standard &Poor’s Türkiye’nin görünümünü “durağan”dan “negatif”e çevirdiğine dikkat çekiyor. Türk şirketlerinin 130 milyar dolarlık yabancı para cinsinden borç aldığına işaret eden gazete, liranın hızlı düşüşünün Türk ekonomisinin kısa vadeli dış sermayesine olan bağımlılığını gözler önüne serdiğini düşünüyor. Gazete, “Sonuç ne olursa olsun Türkiye, büyük ölçüde yabancı yatırımcıların ve Washington’da belirlenen politikaların insafına kaldı” değerlendirmesini de yapıyor.




Güncel

12 Şubat 2014 Çarşamba

‘TÜRKİYE İNTERNETİ SUSTURUYOR’ Tartışmalı internet yasasının TBMM’den geçmesine Türkiye’de olduğu kadar bütün dünyadan da tepki geliyor NEW YORK - POSTA212

T

NEW YORK TİMES NYT’da yer alan haberde; “Son dönemde Türkiye’de diğer olup bitenler gibi internetin kontrolüne yönelik yeni adımın, ülke içinde gerilimi artırırken Türkiye’nin yurt dışındaki imajını lekelemek gibi ikili bir etkisi oldu” denildi. WALL STREET JOURNAL “Dünyanın en çok gazetecisini hapse atan bir ülke için saydamlık, mesuliyet ve özel yaşama karşı bir adım” ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ Örgütün araştırmacısı Andrew Gardner, “Yasanın, in-

ternet üzerindeki kontrolü daha fazla hükümetin ellerine verirken yargı denetiminden uzaklaştırması kaygı verici” dedi. İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ HRW Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb ,“Şu anda Türkiye’nin en son ihtiyaç duyduğu şey, daha fazla sansür” dedi. GAZETECİLERİ KORUMA DERNEĞİ (CPJ) CPJ Koordinatörlerinden Geoffrey King ise şöyle konuştu: “Türkiye’nin cezaevinde bulunan gazeteci sayısı açısından lider, bu yasa, ifade özgürlüğü açısından aktivistler ve gazetecilerin işlerini daha da zorlaştıracak.” AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI Teşkilatın Basın

Özgürlüğü Temsilcisi Dunya Miyatoviç “Parlamentonun, tavsiyelerimi dikkate almadan, kamuoyu ve paydaşlarla istişare etmeden yasayı geçirmesi hayal kı-rıklığına yol açtı” diye konuştu. TÜRKİYE GAZETECİLER FEDERASYONU Genel Başkan Atilla Sertel, iletişim ve teknoloji çağında böylesine bir düzenlemenin “çağdışı” olduğunu vurgulayarak, aktif bir internet kullanıcısı olan Cumhurbaşkanı Gü-l’ü yasayı veto etmeye çağırdı. TÜRKİYE BİLİŞİM MUHABİRLERİ DERNEĞİ Dernek Başkanı Musa Savaş, her şeyi anaya bağla-

mında değerlendirdiklerinin altını çizerek şöyle dedi: “İnternet ortamında işlenen suçların da, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde Türk mahkemeleri tarafından değerlendirilmesi gerek.” İSTANBUL BAROSU Yapılan yeni düzenlemeleri yargı erkinin Anayasal alanına tecavüzü olarak nitelendiren İstanbul Barosu sürecin takipçisi olmaya kararlı. İstanbul Barosu’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından erişimin engellenmesi konusunda tazminata mahkûm edildiği hatırlatılıp, internette sansüre varacak uygulama ve müdahaleler yasal statüye kavuşturulması istendi.

TÜSİAD TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, düzenlemelerin temel hak ve özgürlükler ile internet ekonomisi açısından yaratabileceği sakıncaların dile getirildiği mektupta şu ifadelere yer verildi: “Söz konusu kanunun, AİHM ve diğer uluslararası antlaşmaların tanımladığı ifade özgürlüğü de dâhil temel insan hakları kriterlerini içerecek şekilde düzenlenmesi gerektiğine kuvvetle inanıyoruz.” ‘SANSÜRE HAYIR’ ‘GEZİYİ’ ARATMADI 8 Şubat akşamı Taksim’de “İnternet sansürüne hayır” eylemi, gezi olaylarını aratmayacak şekildeydi. Kalabalık toplanmaya başladıktan sonra gezi parkı ve İstiklal Caddesi vatandaşlara kapatıldı, TOMA’lar devreye girdi. Binlerce kişinin toplandığı Taksim’deki eylemde polis plastik kurşun ve gazla müdahalede bulundu. Müdahale Taksim’den sonra Cihangir’e de sıçradı. Eylemler sırasında çok sayıda gözaltı ve yaralının olduğu bildirildi. Çok sayıda vatandaş gazdan etkilendi. Protestoculara polisin sert müdahalesi dünya basınında yine geniş yankı uyandırdı. Aynı gün Ankara ve İzmir’de de eylemler yapıldı.

Yasamaya sansür iddiası

Verdiği soru önergesi Meclis Başkanı tarafından reddedilen Uşak Milletvekili Dilek Yılmaz, “Bu yasamaya doğrudan sansür” dedi. Yılmaz, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in 17 Aralık sonrası dönemde sansür görevini üstlendiğini ileri sürdü DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

T

ürkiye’de internet yasakları ve bu yasakların Milletvekillerinin resmi sayfalarını da kapsamasına yönelik adımlara, bu defa TBMM de eklendi. Verdiği soru önergesi Meclis Başkanı tarafından reddedilen Uşak Milletvekili Dilek Yılmaz, “Bu yasamaya doğrudan sansür” dedi. Yılmaz’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile ilgili Meclis’e sunduğu soru önergesi işleme alınmadı. Yılmaz, POSTA212’nin “soru önergeniz neden kabul edilmedi” sorusuna, seçim bölgesinden yanıt verdi: “TBMM Başkanı Cemil Çiçek içtüzüğe aykırı buldu. Ancak tabii ki bu taraflı bir değerlendirme. Son dönemde verdiğimiz birçok önerge işleme konmuyor” Yılmaz, Umut Oran’ın SabahATV’nin satışıyla ilgili soru önergesinden önce sorularını Başkan-

Türkiye’de internete çok ciddi bir sansür mekenizması getirildi. Bizzat MİT’e bağlı TİB istediği siteyi kapatabilecek. Türkiye bu adımla internet sansüründe Top 10 listesine girmeye aday oldu (NEW YORK-POSTA212) Hükümetin internete getirdiği sansür Türkiye’nin ve dünyanın gündemine bomba gibi düştü. İnternet sansürü yasadaki gibi uygulanırsa Türkiye dünyanın en sansürcü ülkeleri arasına girecek. İşte internet sansüründe dünyanın top 1O ülke:

ürkiye’de hemen hemen her kesimin karşı çıkmasına rağmen, internette düzenlemeler getiren yeni yasa tasarısının meclisten onaylanması büyük yankı uyandırdı. Şimdi gözler onay makamı olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çevrildi. İnternet sansürüne karşı dünyadaki ve Türkiye’deki tepkiler şöyle:

SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER ÖRGÜTÜ Örgütün Basın Sözcüsü Christoph Dreyer: “Bu durumu çok problemli buluyor, Türkiye’de internetin sansürlenmesi ve kontrol edilmesi imkanlarını büyük ölçüde genişleten bir adım olarak görüyoruz.”

İnternet sansüründe ilk 10’a girmeye adayız

lığa ilettiğini belirtirken, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in 17 Aralık sonrası dönemde sansür görevini üstlendiğine işaret etti: “Benim birçok soru önergeme yanıt dahi gelmiyordu, buna alışmaya başlamıştık. Ama son dönemde verdiğimiz önergelerin kabulü de engelleniyor. Meclis Başkanlığı tarafından, 17 Aralık sonrasındaki sorularımıza yönelik tutumu bizzat araştıracağım” dedi. Yılmaz, benzer soruları sormaya devam edeceklerini de belirtti. Yılmaz’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yanıtlanmasını istediği önergesinde, yanıt aradığı sorular şöyleydi: “Bilal Erdoğan ve diğer kişilerle ilgili yolsuzluk ve rüşvet kapsamındaki soruşturmalar hukuk dışı müdahalelerle neden engellenmiştir; mahkeme kararlarının

uygulanmaması, savcının elinden dosyanın alınması, Emniyet’te soruşturmayı yürüten emniyet müdürlerinin görevden alınmaları, yargıya müdahale değil midir; Bilal Erdoğan ve aralarında işadamlarının da olduğu 41 kişinin ifadesini dahi alamayan yargı bağımsız mıdır? ‘Devlet içinde paralel yapılanma var’ diyerek yasadışı bir yapının var olduğu Başbakan tarafından belirtilmiştir. On bir yıllık iktidar döneminde bu yasadışı yapılanma tespit edilmemiş midir”

1) KUZEY KORE Kuzey Kore’de tüm web siteleri hükümetin kontrolü altında. Diğer taraftan nüfusun sadece yüzde 4’ü internete erişebiliyor. 2) MYANMAR Hükümet yetkilileri ülkede çok yaygın olan insan hakları ihlallerini ortaya koyan web içeriklerine erişimi bloke ediyor, ayrıca e-mailleri filtreliyor. 3) KÜBA Küba’da internet erişimi sadece hükümetin kontrol ettiği erişim noktalarından mümkün. İnternet aktiviteleri, IP blokajı, anahtar kelime filtreleme ve internet sörfü geçmişi üzerinden denetleniyor. Böylece sadece hükemet yanlısı içerikler yüklenebiliyor. 4) SUUDİ ARABİSTAN Ülkede, İslamcı monarşiyle uyumlu olmayan siyasi, dinsel veya sosyal içeriğe sahip yaklaşık 400 bin site bloke edilmiş durumda. 5) İRAN Ülkeyi yöneten molları eleştiren görüşleri internette yayınlayanlar hapis cezası ile cezalandırılıyor. 6) ÇİN Çin dünyanın en sıkı internet kontrollerinden birine sahip. Hükümet, sörf yapmayı filtreliyor, siteleri bloke ediyor ve “uygunsuz” bulduğu içeriği siliyor. 7) SURİYE “Ulusal birliği tehlikeye atan” bloggerlar hapse atılıyor. İnternet cafeleri de kullanıcılarla ilgili her türlü bilgiyi otoritelere aktarmak zorunda. 8) TUNUS Tunus’ta tüm internet sağlayıcıları kullanıcılarının IP adreslerini ve bloggerların kişisel bilgilerini hükümete rapor etmek zorunda. 9) VİETNAM Komünist Parti, Yahoo, Google ve Microsoft’un kendi platformlarını kullanan tüm kullanıcıların bilgilerini kendisine vermesini zorunlu kılıyor. Ayrıca rejimle ilgili her türlü eleştirel web sitesi yasaklanmış durumda. 10) TÜRKMENİSTAN Ülkedeki tek internet sağlayıcı kuruluş hükümetin kendisi. Bu yüzden internet akışını tamamen kontrolünde tutuyor.

Twitter gazeteciyi sınrıdışı ettirdi (NEW YORK-POSTA212) Today's Zaman gazetesinde çalışan 27 yaşındaki Azeri gazeteci Mahir Zeynalov, geçen hafta cuma günü Türkiye’den sınır dışı edildi. Siyaset haberleri yazan gazeteci, geçtiğimiz aralık ayında Başbakan Erdoğan tarafından attığı twitler yüzünden, halkı "kin ve düşmanlığa" teşvik ettiği gerekçesiyle dava edilmişti. Zeynalov, The Wall Street Journal'a e-maille verdiği açıklamasında şöyle konuştu: "Sınır dışı edilmem özgür medya üzerinde yapılan baskının ufak ama açık bir parçasıdır. Benim Erdoğan'ın saygınlığına zarar verdiğim iddia edildi, ancak sınır dışı edilmemin hükümetin imajına daha çok zarar vereceğini hesaba katmadılar."


Güncel

12 Şubat 2014 Çarşamba

Yılmaz Polat KIBRIS’TA SESSİZCE, İNANILMAZ TAVİZLER!

Geceyarısı Ekspresi günah çıkarıyor Senaryosunu ünlü yönetmen Oliver Stone’un yazdığı ve ünlü yönetmen Alan Parker tarafından çekilen ‘Geceyarısı Ekspresi’ 1978 yılında gösterime girdiğinde, başta Türkiye olmak üzere bütün dünyada fırtınalar koparmıştı

Uzun yıllar boyunca Türkiye’nin imajında büyük hasar yaratan filmin kahramanı Hayes tekrar gündemde. ‘Midnight Express’ bu kez ‘Riding the Midnight Express’ adıyla Broadway’de sahneleniyor. Hayes, bir anlamda ilk çekilen filmin o kötü izlerini silmeye, özür dilemeye çalışıyor

SERKAN KALFA NEW YORK

A

merikalı Billy Hayes adında bir gencin, uyuşturucu kaçakçılığı yaparken İstanbul’da yakalanması ile başlayan film, Billy’nin Türk hapishanelerinde yaşadıklarını, gördüğü zulmü ve kaçışını konu alıyordu. Yer yer Türk insanı ve kültürü hakkında abartıya kaçan, bütün Türklerin kötü ve çirkin gösterildiği, hapishane tuvaletinde Atatürk posterlerinin bile bulunduğu film, Türkiye’nin karşı çıkmasına rağmen 52. Akademi Ödülleri’nde ‘En İyi Özgün Müzik’ ve ‘En İyi Uyarlama Senaryo’ ödüllerini almıştı. ‘ÖZÜR DİLENMESİNİN ZAMANI GELDİ’ Yıllar sonra hem Billy Hayes, hem de filmin yazarı Oliver Stone senaryoda abartıya kaçıldığını kabul edip özür dilemişlerdi. Hatta Billy Hayes, filmin kendi kitabında olmayan şeyleri çarpıtarak verdiğini anlatmaya çalışmış, tekrar tekrar Türk halkının affına sığınmıştı. Birkaç ay öncesinde ise, İngiliz Daily Mail gazetesinin seyahat ekinde, Frank Barrett, Alan Parker’ın artık büyük bir özür dilemesinin zamanı geldiğinden bahsetti. Çünkü ona göre, bu film hala Türkiye’nin turizmini kötü etkiliyordu. Bunu ‘Jaws, denizde yüzmeyi nasıl bir korku haline getirdiyse, Midnight Express de Türkiye için aynı şeyi yaptı’ olarak özetledi. Şimdi bu ekspres yeniden harekete geçti. Şu an 65 yasında olan Billy Hayes, tek kişilik performansıyla Broadway sahnesinde ‘Riding the Midnight Express’ gösterisini sergiliyor. 23 Mart tarihine kadar Broadway’de olacak gösteri daha sonra Londra’ya hareket edecek. Riding The Midnight Express’i, Broadway’de ziyaret edip ardından Billy Hayes’e sorular yönelttik.

‘GENÇ, PARASIZ VE APTALDIM’ ■ Bize biraz yeni oyundan bahseder misiniz? Bu oyun, aslında filmde anlatılmayan ya da yanlış anlatılan hikayemi izleyiciyle buluşturuyor. Çünkü aslında hikayem çok farklı. Bunu defalarca anlatmaya çalıştım. Hatta National Geography Channel’de bununla ilgili bir belgesel bile yapıldı. Orda ben anlatıyorum yine, arkada canlandırma yapılıyor. İşte o hikaye ve bu oyun benim kitabımı temel alarak yapıldı. Oyunda sadece ben varım. Bir sandalyenin üstünde, bü-

Serkan Kalfa

Billy Hayes

tün duygularımı ortaya koyarak hikaye anlatıcı rolüne bürünüyorum. Bu yüzden yer yer komedi oluyor oyun, yer yer dram. ■ Midnight Express filmi aslında sizin aynı adlı kitabınızdan esinlenerek yapıldı. Kitabın öyküsünü biraz anlatır mısınız? Ben gazetecilik mezunuyum ve en büyük hayalim kitap yazmaktı. O yüzden okulu bitirince dünyanın değişik yerlerini görmek, ufkumu genişletmek istedim. Param da yoktu. Bir arkadaş bana İstanbul’un güzelliğinden ve ne kadar kolay haşhaş kaçırabildiğinden bahsedince kafamda bir ampul yandı. Hem çok merak ettiğim İstanbul’u görecek hem de dönerken çok ucuza alacağım haşhaşı getirip satacaktım. Tabii bunun ne büyük aptallık olduğunu yakalanınca anladım. İşte benim hikayem orda başlıyordu. Sonra beni önce 4.5 yılla cezalandırıp daha sonra da ibret olsun diye cezamı ömür boyu ile değiştirmişlerdi. Ben de o kadar dayanamayacağımı farkedip İmralı adasından Yunanistan’a kaçmıştım. Amerika’ya döner dönmez de kitabı yazdım. Büyük ses getirdi. Zaten bir sene sonra Columbia Pictures kitabın haklarını benden satın alarak filmi çekti.

BILLY HAYES YILLAR SONRA POSTA212’YE KONUŞTU ‘SENARYOYA KARIŞMA HAKKIM YOKTU’ ■ Belgesele, filme ve şimdi de bu oyuna baktığımızda, konu arasında büyük farklar göze çarpıyor. Bunun sebeplerini anlatabilir misiniz? Şimdi bunu bir kez daha ayırmakta fayda var. Belgesel ve şimdi oynadığım oyun, kitabımı yani gerçek hikayemi temel alıyor. Film ise tamamiyle senarist Oliver Stone’un ve yönetmen Alan Parker’ın yorumu. Derseniz ki senaryoda hiç mi katkın yok? Hayır yok. Çünkü sizden kitabın haklarını satın aldıklarında, herşeyini satın almış oluyorlar. E ben de o zamanlar genç ve parasızdım. 30 yasına kadar da hapishanede zaman geçirdiğimden elimdeki tek şey kitaptı. Çok fazla söz hakim yoktu. Mesela Stephen King olursunuz, senaryoya da filme de karışma hakkınız olur. Benim böyle bir lüksüm olmadı. ■ Peki sizi en çok üzen fark neydi? Beni en çok üzen ve bildiğim kadarıyla da Türk insanının kızmakta sonuna kadar haklı olduğu mahkeme sahnesi. Filmde, Billy’nin 52 gün kalmış cezası bir anda müebbete çevriliyor. Ve Billy, ağzından köpükler saçarak bütün Türklere ve onların çocuklarına küfrediyor. Gerçekte böyle birşey hiç yaşanmadı. Hapishanedeki günlerimin çoğunu yoga yaparak geçiriyordum çünkü yapacak başka birşey yoktu. Ve yoga bana iç dinginliği kazandırmış olmalı ki, gerçi şok geçirmiş de olabilirim, karar açıklandığında hiç birşey diyemedim . Sadece ağzımdan “bana daha fazla ceza verirseniz bunu kaldıramam. Tek yapabileceğim sizleri affetmek olur.’ sözleri döküldü. Kızgın mıydım? Evet kızgındım. Ama hayatınız zaten cehennem gibiyken, sizi daha da zora sokacak şeylerden kaçınmayı öğreniyorsunuz. Örneğin kalkıp da bir mahkemede kimseye küfretmiyorsunuz. Küfredemiyorsunuz. Meraklısına Not: Riding The Midnight Express 23 Mart'a kadar St. Luke tiyatrosunda gösterimde. Telefon : (212) 246-8140

ERDOĞAN Hükümeti’nin KKTC’ye baskısıyla, inanılmaz tavizler verildi. KKTC’nin 14 Aralık 2013 tarihinde ABD ve Birleşmiş Milletler’e sunduğu ‘Ortak Deklarasyon Taslağı’nda, Türk tarafının Kıbrıs’taki kırmızı çizgileri yerle bir oldu. Türk tarafı, verdiği tavizlerle Annan Planı’ndan da geri adım atmasına rağmen, Rum tarafı taslağı reddetti, daha fazla taviz istedi. Bunun üzerine ABD, BM’yle Kıbrıslı Rumların müzakereleri başlatma konusunda ikna olmasını sağlamak için yeni bir metin hazırladı. Lefkoşa’da görüşmeler yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland, Rum tarafının itirazlarının dikkate alındığı yeni metin üzerinde müzakerelere başlayacağını bildirdi. AKP Hükümeti uzun süredir KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’na ABD’yle yapılan görüşmeler çerçevesinde müzakerelere başlanması için baskı yapıyordu. Görüşmeleri ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi John Koenig ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu yürüttü. Müzakere önerilerini kabul ettirmek için, önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu KKTC’ye gitti. Geçen hafta da Yorgancıoğlu Ankara’ya çağrıldı. Türk tarafının daha önce ‘kırmızı çizgilerim’ dediği, ancak ‘14 Aralık Deklarasyonu’nda geri adım attığı noktalar şöyle: ● KKTC bugüne kadar müzakerelerde “En son, toprak konusunu konuşurum” dediği şartından vazgeçiyor. ● Annan Planı’ndaki haritadan geri adım atılyor; toprak yüzde 23’ten yüzde 18’e geriliyor. ● Metinde, “Oluşturulacak yeni devletin hükümranlığı Kıbrıs Türk ve Rumlarına dayanır” deniyor. Türk tarafının olmazsa olmazı; ‘İki Halk’ tanımı çıkarılıyor. ● Rum tarafı “Hiçbir taraf diğeri üzerinde hükümranlık, otorite ve tahakküm kuramaz” cümlesini bütünüyle reddediyor. ● Müzakerelerde güven artırıcı bir ortam yaratmak için; Maraş’ın iade edilmesi, liman ve havaalanlarının açılma şartı konuyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland, önce Atina’da temaslar yaptı. Daha sonra Lefkoşa’ya geçti Türk ve Rum liderlerle görüştü. Amerikalı diplomat Ankara’ya gitme gereği duymadı. Yurt Gazetesi’nden alınmıştır

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

YIL: 1 SAYI: 39

12 Şubat 2014 Çarşamba

SAHİBİ POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA

EKMEL ANDA

MEDYA GRUP BAŞKANI

CAN KAMİLOĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ

YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

AHMET RAVALI

‘Ne tecavüze uğradım ne de adam öldürdüm’ ■ Filmin sonunda size tecavüz etmek üzereyken öldürdüğünüz bir gardiyanın kıyafetlerini giyerek hapishaneden kaçıyorsunuz. Gerçekte ne oluyor? Özellikle filmin sonu kitabımdan o kadar farklı ki. Beni, müebbet hapsim 30 yıla düşürüldükten sonra İmralı adasındaki cezaevine yolluyorlar. Oraya her gün teknelerle erzak gelir. Ben de o teknelerden birini almayı başarıp kaçıyorum. Kilometrelerce kürek çekip Bursa cıvarlarında karaya çıkıyorum. Ordan da yolunu bulup Yunanistan’a geçiyorum. Benim maceram aslında bunlardı bence. Özellikle her çektiğim kürekte yeni bir ben olmuştum. Bunları neden koymadınız diye sorduğumda, senarist ve yönetmen zaman kısıtlaması olduğunu ve o kısımları da koyarlarsa filmin en az 30 dakika daha uzayacağını söylemişlerdi. Yani uzun lafın kısası, ne bana tecavüz etmeye çalışan oldu ne de ben bir adam öldürdüm.

■ Yani bir bakıma filme kızgınsınız. Kızgınlık diyemem sadece anlatılanların abartıldığını düşünüyorum. Mesela tuvalet duvarlarında Atatürk posterleri asılıydı. Bu kısımları çok anlamsızdı. Bunu filmi yapanların tam olarak neden tercih ettiğini hala anlamıyorum. Ayrıca sonuçta bir Hollywood filminden bahsediyoruz. Yani bir kahramana ve kötülere ihtiyacı var Hollywood filmlerinin. Ve bu kahraman ben oldum filmde. Ne kahraman. Kötüler de, biz turist mahkumlar hariç, hapishanedeki herkesti. İşte bu kısımları da abartılmıştı. Birçok Türk arkadaşım vardı o zamanlar. İyi insanlardı hepsi. Ayrıca geçtiğimiz senelerde yine Türkiye’ye gittiğimde gayet iyi karşılandım. Tabii filmin etkileri hala sürüyor. Bazıları için hala Türkiye’nin en nefret edilen adamıyım. Benim hatam olmadığını dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum , özür diliyorum insanlardan.

Billy Hayes ‘Gezi Parkı olayları beni çok etkiledi’ ■ Bu yeni oyununuzu Türkiye’de oynamak ister miydiniz? Aslında çok isterdim ama özellikle şu sıralar çok daha zor görünüyor bu. Çünkü Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunları sürekli takip halindeyim. İnternet konusundaki yasaklamala çalışmalarından bile haberdarım. Üzücü konular bunlar Türkiye adına. Ayrıca geçen yaz yaşadığınız Gezi Parkı olayları beni de çok etkiledi. Polisinizin neler yaptığını gördüm. Gerek televizyonlarda gerek internette benim yaşadığım olaylardan çok daha korkunç şeylere rastladım. Ama Türkiye’de tüm

YAYIN DANIŞMANI

HABER KOORDİNATÖRÜ

AHMET BUĞDAYCI

HALDUN ARMAĞAN

HABER MERKEZİ MEHVEŞ KOÇAK – ADNAN ONARAN - DİLEK ESKİ BEZİRKAN HÜSEYİN TUNCER - ERTAN BEZEN - AYSEL TAPAN - DEMET DEMİRKAYA SONER MEZGİTÇİ - SERKAN KALFA - EMRE EMİRGİL (WEB) WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR İDARİ MÜDÜR

MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 718 732 08 57 – 347 730 42 36

bunlar yaşanırken, ekonomik olarak büyük sorunlar içindeyken zamanında böylesine tepki çekmiş hatta yasaklanmış bir hikayenin davet edileceğine pek inancım yok. Umarım dünya olarak çok daha güzel, çok daha özgür günlere gideriz ve ben de bir gün oyunumu Türkiye’de oynayabilirim.

ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM

abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com

TÜRKİYE TEMSİLCİLİĞİ ADRES: Hacı İzzet Paşa Yokuşu Rota 2 Apt. 15/2 34427 Kabataş/Beyoğlu-İstanbul TELEFON +90 212 244 35 35 Fax: + 90 212 244 35 38 e-mail: nese@sria.com.tr

POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR


Gündem

12 Şubat 2014 Çarşamba

212’NİN İKİ YAKASI

Haldun Armağan info@haldunarmagan.com

Özgürlük ve Demokrasi de küme düşen ülkenin algısı nasıl düzeltilir? BÜTÜN dünyada Türkiye’ye yönelik algıyı şöyle özetlemek mümkün: “Türkiye bulunduğu coğrafyada bir demokrasi ve özgürlükler adasıdır!” Söylemesi kolay ama inanması zor değil mi? Oysa bundan fazla değil üç-dört sene önce tamamen farklı bir tablodan bakarak konuşuluyordu. Artık demokrasi geleneği ve temel kuralları bağlamında herşeyin akıldışı boyutlarda cereyan ettiği ülkemizde hoşgörüden ve özgürlükten sözetmek de tamamen kara mizaha, hatta ve hatta oksimorona (birbirine tamamen ters düşen kavramlara) dönüştü. İster basın özgürlüğü, ister demokrasi ve insan hakları olsun, Türkiye dünyadaki bütün sıralamalarda bir öncekinin gerisine düşüyor ve her defasında uluslararası çağdaşlık kriterleri açısından fena halde sınıfta kalıyor. İleri demokrasi yolunda geri vitese takmış bir halde ilerliyoruz! Son olarak yine akıl dışı bir işi başarıp, İnternet yasaklarını ve bireysel fişlemeyi temel özgürlükler argumanıyla meclisten geçirdik. İçimiz rahat olsun, böylece İran, Suriye ve Kuzey Kore ile aynı ligde olduğumuzu cümle aleme ilan ettik! Başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere hem resmi düzeyde yapılan açıklamalar hem de uluslararası kuruluşların bu yasakçı zihniyete yönelik tepkisi sonuç olarak Türkiye gibi bir zamanlar demokraside örnek veya model olarak gösterilen bir ülkenin hem demokrasi hem erkler ayrılığında küme düşmesine, bir karanlığın peşinden gitmek gibi çağdışı bir hale gelmesine karşı ikaz ve engel olma çabasıdır. Bütün bunlar yadsınamaz bir gerçek olarak önümüzde dururken, bazılarımız karşısında duran aynayı beyaz bir örtüyle kapatarak, “Türkiye’nin olağanüstü başarısı ve bunu çekemeyenlerin kurduğu komplolar” başlıklı Andersen’den Masallar frekansına geçmekte. İşte bu ve benzeri durumlarda kesinlikle “paralel galaksilerden” birbirine seslenen iki ayrı varlık gibiyiz! Böyle bir ortamda Kültür ve Turizm Bakanlığı son derece güç, hatta imkansıza yakın bir işi başarma peşinde. Türkiye’nin dünyaya cazibe merkezi olarak tanıtılması, yabancı turist ve yatırımcı çekebilmesi için profesyonel yöntemlere başvuruldu. Hollywood çevrelerinde çok iyi tanınan, Los Angeles’ta yaşayan başarılı reklamcı Emrah Yücel’in liderliğinde çoğu yurtdışında yaşayan reklamcılardan oluşan bir ekip “Türkiye’nin markalaşması ve dünyadaki algısına” ilişkin kampanya üzerinde çalışıyor. Tanıtım yüzü olarak çağdaş sinemanın en iyi oyuncularından Julianne Moore seçildi. Kuşkusuz tanıtım işlerinde direksiyonun profesyonel ellerde olmasının hali bir başkadır. Aksi takdirde yabancı dilde adaylık için Oscar’a gönderdiğimiz bazı filmlerde görüldüğü gibi, kayırmacılık baskın çıkar ve rahatlıkla bir çuval incir berbat edilebilirdi. Örneğin sırf filmin yönetmeni İsmail Güneş iktidara yakın duruyor diye, orta halli bir televizyon filminin estetiğini zar zor yakalayan, yoğun didaktik yapısıyla hikayesine bile sahip çıkamayan “Ateşin Düştüğü Yer” için Los Angeles’ta harcanan beyhude zamanlar daha dün gibi hafızalarda. Tabii “kral çıplak” demekten korkan bazı eleştirmenlerin “kolay unutulmayacak bir film” şeklindeki beyhude yorumlarını da unutmak olmaz. Bakanlık bu kez doğru yerden ve doğru isimle işe başlıyor. İlginçtir, Türk’ün Türk’e propagandasına şartlanmış ruh halinden olsa gerek, Türk kamuoyundaki tepkiler öncelikle Julianne Moore ismine yöneldi. Dünyayla içiçe yaşadığı iddiasındaki yorumcular bile “Julianne Moore asla bir Türk tipi değil, daha bize özgü bir yüz seçilseydi tanıtım işinde daha başarılı olurduk, örneğin Kıvanç Tatlıtuğ” diyerek evrenseli de yerele indirgemeyi başardılar. Sözkonusu tanıtım kampanyasındaki temel hedef kitle, Türk dizilerini izleyecek kadar Türkiye’ye sempati duyan yabancılar değilki! Tam tersine, kafasında doğru dürüst bir Türkiye resmi bulunmayan ya da tam tersine Türkiye’yi hergün biber gazı, polis copu ve adaletsizliklerle gündeme gelen, demokrasi ve özgürlükler envanterinde müflis görüntüsüyle hatırlayanların algısını olumluya doğru değiştirmek. Özgürlüklerin her fırsatta geriye gittiği, attığı Twitter mesajı yüzünden yabancı gazetecilerin sınır dışı edildiği, kendi halkını fişlemek için yasal düzenlemenin yapıldığı bir ülkeyiz nihayetinde ve ne yazıkki. Böyle vahim bir tablo karşısında Julianne Moore ne denli ikna edici olur orası meçhul. Emrah Yücel’i epey çetin bir süreç bekliyor doğrusu; ancak Amerika, Avrupa hatta Avustralyayı kucaklayabilecek kalibresiyle sanatçı yüzü olarak Julianne Moore son derece doğru bir seçimdir.

ABD, turizmde Türkiye’yi ‘Ortadoğu ülkesi’ sanıyor Turizmde dünyanın en önemli ve en büyük pazarlarından biri olan Amerika, Türkiye’yi “Müslüman bir Ortadoğu ülkesi” olarak algılıyor. Almanlar “Türkiye ucuz bir tatil ülkesi” derken, Ruslar, Türkiye en popüler destinasyon DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

T

urizmde ülkemizin imajı birçok ülkede farklılık gösterirken, Amerika pazarında Türkiye “Müslüman Ortadoğu” ülkesi olarak algılanıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın değerlendirmesine göre ülkemizi en çok ziyaret eden ülkelerden Almanya Türkiye'yi “ucuz bir tatil ülkesi”; Hollandalılar “lüks, güvenli ve hoşgörülü”, Birleşik Arap Emirlikler'i “Avrupalı”; Rusya ise 'en popüler destinasyon” olarak algılıyor. Genel olarak 'tarihi, kültürel, arkeolojik ve doğal zenginlikleri ile ön plana çıkan bir turizm destinasyonu” olarak tanımlanan Türkiye'nin turizm sektöründe 2023 hedefleri de belirlenmiş durumda. Sektörün 2023’e kadar 63 milyon turiste, 86 milyar dolar gelire ulaşma hedefi bulunuyor. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için 25 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Uluslararası Turizm Ajansı ve sektörün önde gelen yayın organlarından Ekin Yazım Merkezi'nden edinen bilgilerle Amerikan pazarı ve Türkiye'nin bu ülkedeki konumu ortaya kondu.

AMERİKALILAR ÇOK HARCAR Amerikanın turizmde iç pazar ağırlıklı olduğu, 300 milyonu aşan nüfusuyla bu ülkenin yurtdışı seyahate çıkanların sayısının 60 milyon olduğu belirtiliyor. Amerikalılar'ın yurtdışı seyahatleri uzun süreli olduğu ve kişi başına harcamalarının diğer ülkelere göre daha yüksek olduğu kaydediliyor. Örneğin İTA- ABD Seyahat ve Turizm Endüstrisi Ofisi verilerine göre 2009 yılında Amerikalı turistlerin seyahatlerinde yaptıkları ortalama harcamanın ulaşım dahil kişi başı 3315 dolar, ulaşım hariç 1500 dolar olduğu ifade ediliyor. Yine bu veriler kapsamında bu harcamayı yapan Amerika vatandaşlarının ortalama yıllık

gelirlerinin 115 bin dolar olduğu belirtiliyor. Amerika pazarında Türkiye “Müslüman bir Ortadoğu ülkesi” biçiminde algılanırken, aynı zamanda, ülkemiz, uzun yıllardan bu yana yürütülen her türlü tanıtım faaliyeti sonucunda; “tarihi, kültürel, arkeolojik ve doğal zenginlikleri ile ön plana çıkan bir turizm destinasyonu” olarak da tanımlandığı belirtiliyor. Öte yandan Menlo Consulting Group İnç'in ülkemizi seyahat edebilecek 8 milyon kişilik Amerikalı hedef kitle içerisinden seçilen örneklem üzerinde yapılan. “Americans aş International Travelers, Focus on Turkey” anket çalışmasına göre; “belirtilen topluluğun yüzde 50’sinin, Türkiye’ye seyahat etmek istediği ortaya konuluyor. Yine aynı çalışmada bu grup içerisindeki yüzde 22.6’lik kesimin, “Türkiye’yi ziyaret etmeyi çok arzu ettiğini veya ülkemizi yeniden ziyaret etmek istediği” ifade edilirken, yüzde 24.4’lük kesimin ise “Türkiye’ye seyahat etmeyi bir opsiyon olarak düşünebileceklerini” belirttiği kaydediliyor. 20042007 yılları arasında ülkemizi ziyaret eden Amerikalılar'ın yüzde 60’inin ise “Türkiye’ye yeniden seyahat etmekten memnuniyet duyacağı” sonucu ortaya çıktığı ifade ediliyor.

TÜRKİYE'YE GELME NEDENLERİ Türkiye’nin doğal ve tarihsel güzellikleriyle beraber tarihi ve arkeolojik zenginliklerinin barındırmasının Amaerikalı turistlerin ülkemizi tercih etmelerinde en büyük etkenlerden biri olarak gösteriliyor. İstanbul, Efes, Kapadokya gibi eşsiz destinasyonların ülkemizde olmasının yanısıra ülkemizin UNESCO dünya miras listesinde yer alan 9 destinasyonunun bulunmasının da ülkemizin tercih edilmesinde büyük rol oynadığı kaydediliyor. Yine Amerika pazarında inanç turizmi bakımından öne çıkan St. Paul , Tarsus’ta dünyaya gelen Aziz Paul’ün yaşadığı maekanlar ile Ege Bölgesi'nde yer alan 7 Kiliseler, Meryem Ana Evi gibi kutsal mekanla-

rın ülkemizde olmasının tercihte önemli olduğu belirtiliyor. Amerika'dan Türkiye’ye ilk kez seyahat eden turistlerin yüzde 60’inin kruvazyeri tercih ettiği belirtilirken, bu nedenle kruvaziyer turizminin Amerika pazarı açısından özel önem taşıdığı kaydediliyor. Gelir seviyesinin yüksek, 50 yaş üstü çoğunlukta olmak üzere, Amerikalı turistlerin son yıllarda artan oranlarda güvenli ve rahat bir tatil için tercih ettiği kruvaziyerlerin Türkiye limanlarına uğramasının avantaj sağladığı ve kruvaziyer şirketlerinin seyahat programlarına daha fazla limanımızı dahil etmesi için faaliyetlerin yürütüldüğü kaydediliyor. Dünya gündeminde gün geçtikçe önemi artan spa-wellness turizminin de, Türkiye için önemli bir fırsat oluşturduğu kaydediliyor. Ülkemizin, jeotermal kapasite açısından dünya ülkeleri arasında 7. sırada yer almasının, Spa-Wellness ve medikal turizm için seyahat eden ABD’lileri ülkemize çekmek bakımından etkili olduğu belirtiliyor. Yine Avrupa Seyahat Komisyonu Amerika Masası'nın araştırmasına göre ABD’li turistlerin seyahatleri süresince Spa-Wellness aktivitelerine ayırdıkları sürenin her geçen yıl arttığı kaydediliyor. Amerikalılar'ın ülkemizi tercih etmelerinde bir diğer faktör olarak da Amerikan dolarının Türkiye'de güçlü olması gösteriliyor.

ETKİNLİKLERE ODAKLANIN Öte yandan Birleşik Devletler Dünya Turizm Organizasyonu ve Uluslararası Turizm Ajansı'nın hazırladığı “Amerikalılar, 2015 yılında nasıl seyahat edecek” başlıklı raporuna göre; söz konusu yıl 32,88 milyon Amerikalı'nın okyanus aşırı seyahat edeceği, bu rakamın 2008 yılında 30,3 milyon olduğu belirtiliyor. Pazarın yüzde 7.5 büyüyeceği öngörüsünde bulunulan rapor-

da; Kuzey Amerikalı turistlerin kişisel gelişimin ön planda olduğu tatil seçeneklerine yöneldiler ve 2015 yılında şirketlerin ayakta kalabilmesi için kültür odaklı seyahatlere önem vermeleri uyarısında bulunuldu. Uluslararası Turizm Ajansı yöneticisi ve söz konusu raporunun yazarı Dr. Auliana Poon, Amerikalı turistlerinin yaratıcı sınıfının artık fotoğraf çekmek ve etrafa bakmak istemediğini, Amerikalılar'ın ziyaret ettikleri yerdeki kültürü tecrübe etmek, aldıkları ürünlerin içeriği hakkında satın almadan önce ayrıntılı bilgi almak ve aktif katılımcılar olmak istediklerini belirtiyor. Amerikalı turistlerin kültüre olan ilgisinin hatırı sayılır şekilde arttığının belirtildiği ve bu ilginin sadece dev etkinliklerle sınırlı kalmadığı ifade edilen raporda; özetle şu görüşlere yer verildi” “Kuzey Amerikalılar asıl olarak İspanya Bunol’daki Domates Festivali, Londra’daki müzikaller ve tiyatrolar, Berlin’deki müze ve anıtlar, Türkiye’deki yağlı güreşler gibi yerel etkinliklere daha meraklılar. Bistrolar, meydan kafeleri ve sokak etkinlikleri onları etkileyen şeyler arasında. Yerel tatların kendini belli ettiği ve

katılımcılığı teşvik eden kültürel etkinliklere talep hatırı sayılır bir biçimde artıyor. Destinasyonlar yerel, bir bölgeye özgü etkinliklere odaklanmalılar.” Raporda aynı zamanda 2015 yılında Amerika'nın resesyondan tamamen çıkmış olacağı belirtilirken, Avrupa'ya tatile giden Amerikalı turist sayısının yüzde 9, Afrika'ya giden Amerikalı turist sayısında da yüzde 5 artış olacağı vurgulanıyor.

TÜRKİYE’YE DAHA ÇOK TATİL İÇİN GELİYORLAR 750 tur operatörü, 9386 seyahat acentası ● Ortalama tatil süresi 8-9 gün ● Hedef kitle yaş grubu 50 yaş ve üzeri, ağırlıklı olarak kültürel amaçlı seyahat edenler ● Karar alma süresi Denizaşırı seyahat edenler için seyahatten ortalama 90 öncesi ● Rezervasyon yaptırma süresi Aralık- Mayıs dönemi ● Tercih ettikleri rezervasyon turu İnternet ve seyahat acentaları ● Tercih ettikler konaklama turu 5 yıldızlı oteller, özel belgeli (butik) oteller ● Seyahat motivasyonları Tatil/ eğlence yüzde 40 (restoranlarda yemek yüzde 81, alışveriş yüzde 71, tarihi yerleri ziyaret yüzde 51, şehir turu yüzde 40, kültürel geziler yüzde 32), arkadaş, akraba ziyaretleri yüzde 34, iş amacıyla ziyaretler yüzde 18 ● Çıkış yapan turistin tercih ettiği dönem Mayıs-Ekim Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıt. Gen. Müdürlüğü ●


Göçmenlik

12 Şubat 2014 Çarşamba

Vatandaşlık başvurusu

için 680 dolar gerekli

Amerika’da vatandaşlık hakkı başvurusu yapabilmeniz için 680 dolar yatırmanız gerekiyor. Göçmenler bu ücretin yüksekliğinden yakınıyor

Cumhuriyetçiler’in REFORM PAZARLIĞI Cumhuriyetçiler, ‘Göçmenlik Reformu Yasası’nın çıkmasını inatla engelliyor.

Göçmenlik avukatları, Cumhuriyetçiler’in işsizlik ve diğer konularda istediklerini yaptırmak için Göçmenlik Reformu pazarlık konusu haline getirdiklerini savunuyor DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

C

umhuriyetçiler’in Göçmenlik Reformu’ndaki inatları sürüyor. Geçtiğimiz günlerde kendi taslaklarını kamuoyuyla paylaşan Cumhuriyetçiler’in yeni açıklaması şaşkınlık yarattı. Senato’dan geçen haliyle reformu beğenmeyen Cumhuriyetçiler, geçtiğimiz günlerde hazırladıkları taslakları kamuoyu ile paylaşmışlardı. Ancak hemen ardından Meclis Sözcüsü ve Ohio Cumhuriyetçi Temsilcisi John Boehner, yasanın bu yıl çıkmasını zor gördükleri yönünde bir açıklama yapmıştı. Tüm bu gelişmelerin reformun çıkmasını geciktirmesine rağmen “politik pazarlık’ yapıldığı görüşü hakim. Göçmenlik avukatları, Cumhuriyetçiler’in hem yasanın kendi istedikleri gibi çıkması hem de işsizlik gibi diğer konularda istediklerini yaptırmak için Göçmenlik Reformu’nu pazarlık konusu haline getirdiklerini savunuyor.

“REFORM YIL SONUNDA GEÇER” Meclis Sözcüsü Boehner reformun çıkmasını zor gördükleri yönünde açıklamasından önce kamuoyuyla paylaştıkları taslakta sınır güvenliğinin daha fazla sıkılaştırılması, mevcut göçmenlik sisteminde büyük değişiklikler ve en çok tartışma konusu olan uzun zamandır ülkede kaçak olan 11 milyon göçmenin yasal statüleri gibi konuları içeriyor. Taslakta en çok dikkat çeken ve Demokratlarla karşı karşıya getiren konu kaçak göçmenlere vatandaşlık verilip verilmeyeceği.

KAÇAKLARA VATANDAŞLIK YOK Kaçaklara özel bir vatandaşlık yolunun açılmasına karşı çıkan Cumhuriyetçiler, bunun yerine sınırdışı edilme korkusu olmadan yaşamalarının sağlanması, ancak bu sürede İngilizcelerini mükemmel hale getirmeleri, geçmişten gelen cezalarını ve vergilerini ödemeleri, kamusal yardım programlarından yararlanmadan kendilerini de ailelerini de güçlendirebilmeleri gibi kriterleri yerine getirmeleri isteniyor. Göçmenlik avukatlarından Ayhan Öğmen, söz konusu taslağın hemen ardından yapılan Boehner’in açıklamasının “politik pazarlık” olduğu görüşünü savunuyor. Avukat Öğmen, “Bu açıklamalar büyük bir ihtimal ile politik pazarlıkların yapılmak istendiği yönünde”

diyor. Avukat Öğmen, tüm bu gelişmelere rağmen reformun bu yıl çıkacağı yönünde umutlu. Öğmen, “Benim fikrim en kötü ihtimal yıl sonuna kadar reformun geçmesi yönünde’ diyor. MANEVRA YAPIYORLAR Göçmenlik avukatlarından Cahit Akbulut da açıklamaların altında ‘pazarlık’ konusunun olduğunu savunuyor. Bugün bu açıklamanın olduğunu, yarın başka bir açıklamanın olabileceğini kaydeden Akbulut, “Camuhuriyetçiler, iktidara ya da Demokratlar’a karşı pazarlık unsuru olarak da kullanıyor olabilirler” diye konuştu. Cumhuriyetçiler’in Senato’da Demokratları’ın 55 sandalyesine karşılık 45 sandalyeleri olduğunu ve bu aleyhde durumlarını 4 Kasım’da yapılacak ara seçimlerde

değiştirmek istediklerini kaydeden Akbulut, şunları söyledi: “Burda Cumhuriyetçiler’in durumu tekrar değerlendirdiklerini ve 4 Kasım’da yapılacak ara seçimlerde Senato’da kendi aleyhlerine olan durumu kendi lehlerine çevirmek istiyorlar. Bunun için de en azından reformu kasım ayına kadar çıkarmamayı düşünüyorlar. Ertelemeye çalışıyorlar. Bugün bu açıklamayı yapıyorlar, yarın başka birşey olabilir, İktidara ya da Demokratlar’a karşı pazarlık unsuru olarak da kullanıyor olabilirler. Belirli tasarılar için Obama yönetimini zorlama da olabilir. Bu konuda açık değiller. Kendi aleyhlerine olan durumu çevirip Senato’da çoğunluğu elde ederlerse kendi istedikleri gibi bir reformu da çıkarmak istiyorlar. Senato’dan çıkan halini beğenmediler bunlar biliyorsunuz. Politik rüzgar her zaman değişebilir, politik bir manevra olduğu söyleniyor. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde bunun bir manevra olup olmadığı anlaşılır. İşsizlik gibi karşı karşıya geldikleri birkaç konuda istediklerini yaptırmak istiyorlar.’’

NEW YORK - POSTA212

G

öçmenlik Reformundaki yasal düzenlemeler vatandaşlığa giden yolun maliyetlerini yükseltiyor. Yasal çalışma hakları olmadığı için geçici işlerde çalışan göçmenler vatandaşlık başvurusu için gerekli ücretlerin hızla yükselmesinden yakınıyor. Göçmenlik uzmanları hali hazırda 680 dolar olan başvuru ücretinin yakın gelecekte artacağı belirliyor. 2 BİN DOLAR DA CEZA Pew Hispanic Center tarafından 2012’de yapılan bir araştırma, Hispanik kökenli göçmenlerin sadece yüzde 46’sının vatandaşlık hakkını alabildiğini ortaya koyuyor. Araştırma kuruluşu, göçmenlerin yetersiz İngilizcelerinin ve başvuru parasını karşılayamamalarının bu durumu yaratan temel iki nedeni oluşturduğunu belirtiyor. Başvuru parasının üstüne Cumhuriyetçilerin sunduğu 2 bin dolar tutarındaki ceza da başvuru ücretini yükselten bir başka faktör olacak. Washington bazlı düşünce kuruluşu Center for Immigration Studies’ın direktörü Mark Krikorian, yasa dışı sta-

tüdeki göçmenlerin vatandaşlık haklarını kazanmaları için sıkı bir politika izlenmesinden ve dolayısıyla göçmenlerin bu maliyeti üstlenmesi gerektiğini belirtiyor. Bununla birlikte, Krikorian vatandaşlık maliyetinin bu kişilerin karşılayamayacapı kadar yüksek olmasına karşı olduklarını ekliyor. DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ Bu arada söz konusu maliyetleri karşılayamayanlar için bazı finans kuruluşları düşük faizli krediler sağlamaya başladı. Bu kuruluşlardan The Credit Unions 455 dolarlık bir kredi paketi sağlıyor. Yüzde 5 sabit faiz oranı ile 12 aylık verilen kredinin aylık geri ödemesi 38 dolara geliyor.

ANNESİ İÇİN SAVAŞIYOR NEW YORK - POSTA212

G

öçmenlik Reformu için sonu gelmez görüşmeler devam ederken, aileler bazında yürek burkan trajediler yaşanmaya devam ediyor. Son günlerde Amerika bu tür hikayelerden birini, sınırdışı edilmiş annesini geri getirmek için mücadele eden genç aktivist Jose Antonio’yu konuşuyor. Melba Soza Soza adlı kadın ikizkardeşi ile birlikte Nikaragua’dan ABD’ye 15 yıl önce, üç yaşındaki oğlunu geride bırakarak geldi. Soza üç yıl sonra oğlu Jose Antonio Mavchado’yu yanına alarak aile düzenini tekrar kurdu. Ama 2010’da trafikte durdurulan Soza, kaçak statüsüne daha önceden erkek arkadaşıyla yaptığı kavgalar nedeniyle hakkında açılan soruşturma dosyalar da eklenince sınırdışı edildi. Jose, teyzelerinde yaşayarak tek başına yaşam müca-

delesini sürdürdü. Son üç yıldır Jose, annesini geriye getirmeyi kendine bir misyon edindi ve tam bir aktiviste dönüştü. Kongre’ye kadar gitti, emlak kralı Donald Trumps ve Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg ile görüşmeler yaptı, TV’lere çıktı. Jose böylece zaman içinde ailesi parçalanan, bir gün bir araya gelmeyi hayal eden milyonların sesi haline geldi.


Güncel

12 Şubat 2014 Çarşamba

‘Yoksulsan öl’

POLİTİKASI Obamacare adı verilen sağlık yasası ilk çıktığında milyonlarca yoksul Amerikalı büyük bir umuda kapılmıştı. Ama çoğu Cumhuriyetçi, 24 Güney eyaleti yasayı reddetti ve en alttakileri kaderleriyle başbaşa bıraktı AHMET BUĞDAYCI NEW YORK - POSTA212

O

Güney eyaletleri

bamacare çıkış itibarıyla Amerikalılara sağlık hizmetlerini çok makul fiyatlara, hatta yoksul, düşük gelirli sınıflara ücretsiz götürmeyi amaçlıyordu. Bunun için de, öncelikle kamu ve özel sigorta kapsamını genişletip, sigorta dışı tutulma oranını indirdi. Buna paralel olarak da bireyler için sağlık hizmetleri maliyetlerini azaltıp sağlık sigortasının karşılanabilmesini ve kalitesini artırma amacıyla yasalaştırıldı. YÜKSEK MAHKEME DARBESİ Yasanın resmi ismi de bu yüzden Affordable Care Act (ACA) olarak seçilmişti. Ancak Yüksek Mahkeme, 2012’de eyaletlerin Obamacare’in can damarını oluşturan hükümlerden birinden geri çekilmesini mümkün kılarak, yasanın amacına büyük bir darbe vurdu. 29 MİLYON ÇOCUĞU KAPSIYOR Amerika’da düşük gelirli aile ve bireylere sağlanan temel sosyal sağlık hizmeti Medicaid 58 milyon kişiyi ve 29 milyon bakıma muhtaç çocuğu kapsıyor. Obamacare’in kritik noktası, Medicaid’in, federal yoksulluk seviyesi olarak tanımla-

Obamacare’i reddetti

Yetersiz beslenme ve sağlıksız barınma koşulları yüzünden çoğu ciddi hastalıklara sahip olan “Amerika’nın en alttakileri” için her gün ölüm korkusuyla geçiyor. Gerçi acil bir durumda hastaneler hastaları reddedemiyor, ancak ciddi bir sağlık sorunu olan hastalara kapsamlı sağlık hizmetini vermekle mükellef değiller. nan yıllık bireyler için 15,302, aileler için 31.155 doların altında yıllık gelirin altındaki kişileri kapsayacak şekilde genişletilmesinin mümkün kılınmasıydı. Ancak Yüksek Mahkeme’nin bu kararıyla Cumhuriyetçilerin kontrolündeki 24 eyalet programı genişletmeye yanaşmadı ve ACA’e katılmadı. MEDICAID’IN KAPSAMI ÇOK SINIRLI Obama öncesinde program, düşük gelirli hanelerdeki çocuklar, hamile kadınlar, çocuklarına evde

bakmak zorunda olan ebeveynler ve özürlü yetişkinlerle sınırlıydı. Bu şekilde, herhangi bir sakatlığı olmayan veya evde çocuklarıyla yaşamayan biri ne kadar yoksul olursa olsun Medicaid’den faydalanamıyordu. Medicaid sağlık hizmetinden yararlanamayanlar için, Obamacare, sağlık sigortası pazarı aracılığıyla satılan özel sağlık planlarına vergi kredisi desteği öneriyor. Amerika’da nüfusun yüzde 15’nin sağlık sigortası yok. Kötü ya-

şama koşullarından ötürü çoğu ciddi rahatsızlıklarla boğuşan bu kitle Obamacare çıktığında büyük bir umuda kapılmıştı. Ancak “çok yoksul” oldukları için yasadan yararlanmayacaklarını öğrenmeleriyle umutlar yerini keskin bir umutsuzluğa, öfkeye bırakıyor. Şimdilerde sağlık merkezleri, koşullarının programa uymadığını görünce personelle kavga eden, beddualar eden yoksulların yürek burkucu, çaresiz kızgınlıklarına sahne oluyor.

57.4 MİLYAR DOLARLIK ÖDENMEDİ Yoksulları Medicaid’den mahrum kılmak, Cumhuriyetçilerin iddia ettiği gibi Amerikan vergi mükelleflerini rahatlatmıyor. Bu durumdaki hastaların başvurduğu hastane acil servisleri veya hükümet destekli toplululuk sağlık merkezlerinde tedavi olanlar sağlık faturalarını ödeyemiyorlar. Şu ana kadar ödenmemiş 57.4 milyar dolarlık sağlık faturasının olduğu bildiririliyor.

Yüksek Mahkeme, eyaletlerin Medicaid’in kapsamının genişlemesinden çıkabileceğine karar vermesiyle, Florida, Teksas ve neredeyse tüm Güney, Obamacare’e direnç gösterip, bütçesel kaygılar öne sürerek federal hükümet tarafından sağlanan milyarlarca doları ellerinin tersiyle bir kenara itti. Yasaya göre, federal hükümet 2016’ya kadar Medicaid genişlemesinin tüm maliyetini üstlenecek, daha sonraki yıllarda da programın sponsorluğundaki payı yüzde 90’ın altına düşmeyecekti.

FLORİDA KÖTÜ DURUMDA Diğer Cumhuriyetçi eyaletler gibi federal hükümetin sağladığı bütçeyi reddeden Florida’nın 65 yaşın altındaki nüfusunun dörtte birinin sağlık sigortası yok. Sigortasızlar liginin şampiyonu ise Teksas. Güney eyaletlerinin bu tutumunda tarihsel nedenler de aranmalı. Obamacare, sanki iç savaştaki köleliğin kaldırılması konusunda mücadele eden Kuzey ile buna karşı savaşan Güney arasında, Amerika’yı bir kez daha ikiye bölüyor.

En muhafazakar eyalet Wyoming Yapılan bir araştırma Amerika’nın en muhafazakar eyaletinin

Wyoming, en liberalinin ise Washington D.C. olduğunu ortaya çıkardı NEW YORK - POSTA212

A

merika genel olarak muhafazakarlığın ağır bastığı bir ülke. Ancak son yıllarda muhafazarlıkla liberallik arasında fark kapanıyor. 2012 yılında kendini muhafazakar olarak tanımlayanlar liberallere kıyasla 15.9 puan önde iken, 2013’de aradaki fark 14.6’ya düştü. Yapılan araştırmalara göre, Amerika’nın en muhafazakar bölgesi Kuzeybatı’daki Wyoming eyaleti. En liberal eyalet ise Washington D.C. YAŞAM BİÇİMİNLERİ Gallup’un yaptığı araştırmaya göre Amerika’nın en muhafazakar eyaletleri temel olarak Güney ve Batı’da yer alırken, en liberal eyaletler de Doğu’da Batı sahillerinde sıralanıyor. Muhafazakar liberal ayrımı seçimlerdeki oy verme davranışlarından da anlaşılabiliyor. Örneğin top 1O liberal eyalet, 2008 ve 2012 seçimlerinde ağırlıklı olarak Başkan Obama’ya verirken,

En muhafazakar

10 EYALET Amerika’nın 51 eyaleti arasında muhafazakarlık açısından top 10 şöyle sıralanıyor:

Top 1O muhafazakar eyaletin oyları Cumhuriyetçi aday Mick Romney’e yöneldi. İSTİSNA EYALETLER DE VAR Ancak bu modelin istisnaları da var. Örneğin Cumhuriyetçilerin en sağlam kalelerinden, Amerika’nın iç eyaletleri Kansas ve Neb-

raska, en muhafazakar Top 1O listesinin dışında kalmasıyla dikkati çekiyor. Bu da neredeyse fanatik Cumhuriyetçi olmalarına karşın yaşam tarzı olarak çok da muhafazakar olmamaları anlamına geliyor. Aynı şekilde Demokratlara oy veren Illinois, Maryland, Connecticut ve New Mexico, Top 1O liberal eyalet listesinde yer almıyor.

1) Wyoming; 2) Mississippi; 3) Idaho; 4) Utah; 5) Montana; 6) Arkansas; 7) South Carolina; 8) Oklahoma; 9) Tennessee; 10) Alabama.

En liberal

10 EYALET Amerika’nın en liberal 10 eyaleti sıralaması ise şöyle: 1) Washington DC.; 2) Vermont; 3) Massachusetts; 4) Dalaware; 5) New York; 6) Hawai; 7) Oregon; 8) Maine; 9) Kaliforniya; 10) New Jersey.


Güncel

12 Şubat 2014 Çarşamba

Tarihi canlandıran büyükelçi Amerika’da müzik piyasasında dahi adam olarak ünlenen Ahmet Ertegün’ün anısına,

Washington Türk Büyükelçiliği Rezidans’ında caz konseri düzenlendi. Büyükelçi Namık Tan tarafından 4 sene önce başlatılan etkinliğe bu yıl Bahçeşehir Üniversitesi’nden de destek geldi MEHVEŞ KOÇAK WASHINGTON- POSTA212

C

azın dahi adamı, Atlantic Records’un kurucusu dünyaca ünlü muzik prodüktöru Ahmet Ertegün, Washington Türk Büyükelçiliği Rezidans'ında dördüncüsü düzenenlen “Ertegün Caz Serisi" ile anıldı. Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın dört yıl önce başlattığı program, bu yılda büyük ilgi gördü. Bahçeşehir Üniversitesi'nin destekleriyle yapılan gecede üniversitesinin sanat bölümünden “East in Jazz Project" caz grubunun verdiği konser seyircilerden tam not aldı. Grup, klasik caz ve Türk müziğinin birleşiminden oluşan parçalarlı seslendirdi ve ayakta alkışlandı..

TÜRKİYE'NİN MİSYONU OLDU

Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın başlattığı “Ertegün Caz Serisi" konserleri Türkiye'nin Amerika'daki sosyal, kültürel ve sanat misyonu açısından önemli bir yere geldi. Beyaz Saray ve Washington çevresindeki diplomatların yakından takip ettiği konserler serisi, Türkiye'nin misafirperver, hoşgörü ve sanata verdiği değeri, geçmişten bu yana ön planda tuttuğunu gösteriyor. Ertegün'ün hem caz hem de evrensel değerlere yaptığı katkı bu vesileyle Amerikalılar'a hatırlatılıyor. 1930-40'larda siyah ve beyaz ayrımının olduğu dönemde, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Mehmet Münir Ertegün, oğulları Ahmet

ve Nesühi Ertegün'e büyükelçilik rezindansinda müzik çalışmaları yapmak için izin veriyor. O yıllarda iki delikanlı olan Ertegün kardeşler, aralarında daha sonradan çok ünlü olan siyahi caz sanatçılarına, Büyüklelçilik rezidansının kapılarını açıyor.

IRKÇLIĞA BAŞKALDIYOR

Irkçılığın, hayal edilemeyecek kadar katı olduğu o yıllarda, Ertegün Ailesi'nin, siyahi müzisyenleri, büyükelçilikte ağırlaması ve müzik provası yapması Washington'da büyük şaşkınlık yaratıyor. O yıllarda bir senatör, bu duruma çok kızarak Büyükelçi Ertegün'e bir eleştiri mektubu gönderiyor. Senatör mektupta ''Herkes bu siyahların ne olduğunu ve nasıl muamele edilmesi gerektiğini biliyor ama siz bunları ön kapınızdan sürekli içeri alıyorsunuz. Bu garip bir durum değil midir?'' diye soruyor. Büyükelçi Ertegün ''Evet, biz ön kapıdan alırız dostlarımızı her zaman, siz de gelirseniz kabulümüzsünüz ama arka kapıdan alır, ağırlarız'' diyerek büyük bir insanlık dersi veriyor. Bu eleştirlere rağmen, siyah caz sanatçılarını desteklemeye devam eden Ertegün kardeşler ABD'nin en büyük plak şirketi Atlantic Records'u kurarak, Ray Charles, Jesse Stone, Ben E. King, Neil Young ve Aretha Franklin gibi isimleri meşhur ediyor. Ahmet Ertegün, öldüğü güne kadar hem caz dünyasına çok büyük katkı sağladı hem de Türkiye'nin ismini önemli bir yere taşıdı.

Ertegün anısına caz konserleri

E

rtegün Ailesi’nin bu çok değerli hikayesini öğrenen Washington Büyükelçisi Namık Tan, göreve gelir gelmez dört yıl önce Ahmet Ertegün’ün anısını yeniden canlandırdı. Büyükleçi Tan, 100. yılını dolduracak olan tarihi Washington Büyükleçiliği Rezidansı’ nda caz konserlerini yeniden hayata geçirdi. Tan, “ Ertegün Caz Serisi” konserlerini büyük amcası Türkiye’nin ABD’deki ilk büyükelçisi olan Muhtar Kent’in CEO’su olduğu Coca-Cola’yı ana sponsor yaptı. Bu yıl Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel’in de destek vermesi ile birlikte “Ertegün Caz Serisi” konserleri daha da önemlli bir yere geldi. Washington Büyükelçisi Namık Tan, bu projeyi hayata geçirmekten hala büyük heyecan duyuyor. Diplomasinin yanı sıra sanat ve kültürel çalışmaları da değer veren Büyükleçi Tan, bu yönde çalışmalarAhmet Ertegün

dan dolayı Türk Toplumundan büyük takdir topladı. Büyükleçilikteki görev süresi dolan ve Mart ayında Türkiye’ye dönecek olan Büyükleçi Tan, giderken önemli bir emanet bırakmaktan mutlu. ◗ “Ertegün Jaz Serisi” konserleri’nin sizin için önemi nedir ? Günümüzde sadece klasik diplomasi yeterli olmuyor, Kültürel diplomasi ve bunlardan biri de müzik ya da kültürel diplomasi diyebilirsiniz. Kim olursa olsun, hangi görüşten hangi inanıştan olursa olsun müzik herkesin kalbine girebilecek birşey. Kimse müziği dinlerken şurdan geliyorum, buna inanıyorum demiyor. Herkes kulağına hoş gelen müziği oturup birlikte dinleyebiliyor. O yüzden burada çok daha geniş kitlelere ulaşabiliyorsunuz. Bunlar diplomasinin bir anlamda destekçileri o bakımdan benim burda üçüncü görevim bu. ◗ Nasıl karar verdiniz bu projeyi hayat geçirmeye ? ◗Ertegün Ailesi, Türkiye’nin gelenekselliğini ve misafirperverliğini bütün Amerikan Toplumuna göstermişler ve o vasıta ile Amerika’daki bu Jaz müziğini Türkiye’ye tanıtmışlar. Ben de bu hikeyeyi bildiğim için Türkiye’nin tanıtımı açısından araç olabileceğini düşündüm . O yüzden bunu burada kurumsal hale getirmeye çalıştık. Umarım devam edecek, Bu konu ile

farklılık ve farkındalık yarattık. ◗ Bugün Türkiye’nin Amerika’daki eksikleri ve artıları nelerdir ? Bu ilişkiler pozitif herşeyden önce ABD dostumuz mütteğimiz , geçmişe baktığımızda en ufak bir unsur görmeyeceksiniz göremezsiniz de zaten. Eksiklik olarak nitelemeyeceğim ama üzerinde biraz daha çalışmamız gereken bu ülkeyi daha iyi tanımak ve halkımıza daha iyi anlatmaktır. Bunu yapabilirsek daha iyi fayda sağlarız . Etrafımızı bilinçlendirmemiz ve bilgilendirmemiz lazım. Hem de kendimizi onlara iyi tanıtmamzı lazım bu da anganjmanın büyümesi demek. Her alanda kültürden sanata siyasetten askeri ilişkilere kadar daha çok kurumumuz ile daha yakın işbirliği içinde olmamız gerekir. Yoksa baktığınız zaman ABD gibi ilişkilerimizn geniş olduğu başka bir ülke belki yok ya da bir elin beş parmağını geçmez. İlişkililerimize özen göstermemiz gerekir. 23 yıl önce geldim o tarihten bu yana ilişkilerimiz hep yukarı çıktı. ◗ Amerika’daki Türkler olarak nerde hata yapıyoruz ? Ne yapmamız gerekiyor ? Biz bir kaç jenerasyon sonra nerelere nüfus edilmesi gerektiğini öğreneceğiz. Yani bir Turkish Amerikan ne demektir bunu öğrenece-

ğiz. Şu anda Turkish Türk gibi yaşıyoruz. Türkiye’yi unutmayacağız tabi ama buranın politikalarına eğileceğiz buranın sorunlarına bakacağız, adepte olacağız, buradaki makamlara gelmeye çalışacağız, Kongre’ye seçilmeye çalışacağız. Burası için çalışacağız. İşte o zaman bizim sesimiz burda daha çok çıkacaktır. Şimdi biz sadece Türkiye’nin meselelerini Türkiye’nin perspektifinden görerek değerlendiriyoruz. ◗ Ertegün bunu nasıl başardı? Ahmet Ertegün geldiği zaman inandı. Amerikan Rüyası denilen şeyi yaptı. Bir avuç Türk iken kardeşi ile birlikte babalarını da yanlarına alarak önemli bir adım attı. Daha başka Ahmet Ertegünler gelmeli.

Namık Tan

KUTUPLAŞMADIK BİRLEŞTİK Türkiye’de kutuplaşma tehlikeli bir biçimde hızla yayılırken, Amerika Colorado’ daki Türkler, bütün bunların aksine her zamankinden daha çok birlik ve beraberlik içinde hareket ediyor (COLORADO- POSTA212)

C

olorado Türk Amerikan Kültür Derneği (TACSCO) Başkan Yardımcısı Doğan Arımum Türkiye’nin son yıllarda izlediği politikanın ABD’deki diğer Türk toplumlarının aksineColoradolu Türkleri birbirine daha da yaklaştırdığını söyledi Denver’da özel bir firmada finans planlamacısı olarak görev yapan TACSCO Derneği’nin Başkan Yardımcısı Doğan Arımum 30 yıllık derneğin amacının ABD de Türk kültürünü ve değerlerini devam ettirmek ve Türkleri bir araya getirmek olduğunu söyledi. Özellikle resmi ve dini bayramlarımızın kutlanması amacıyla tertiplenen etkinliklerin büyük bir kitleye hitap ettiğini belirten Arımum vatandaşlarımızda sürekli irtibat halinde olmasının bu duru-

ma büyük bir etkisi olduğunu belirtti.

DAHA SIK GÖRÜŞÜYORLAR

Yaklaşık 1000 Türk’ün yaşadığı Colorado’da 300’ünün derneklerinde aktif olarak yer aldığını söyleyen TACSCO Başkan Yardımcısı Arımum, son yıllarda Coloradolu Türkler’in birbirlerine daha çok yakınlık gösterdiğinin altını çizdi Arımum, “Benim izlenimlerime göre, son yıllarda hiç olmadığı kadar çok yeni arkadaşlıklar başladı. Birbirlerini tanıyan insanlar da daha sık görüşmeye başladılar. Dernekler haricinde de aktiviteler düzenlenmeye başladı. Şu anda bağlılık anlamında çok iyiyiz. Bana da istedikleri her an ulaşabiliyorlar. Öğrenciler, profesörler, iş adamları ve diğer meslekten tüm vatandaşlarımızla çok güzel bir harmoni içerisindeyiz” dedi.


NYPD daha hızlı uçacak Subway baskılara daha Polis, New York’u yeni helikopterlerle kontrol edecek. Yeni helikopterler hem daha güvenli hem de teknik özellikleri daha fazla

NEW YORK - POSTA212

N

ew York Polis Departmanı (NYPD), satın aldığı dört yeni helikopterle hem daha hızlı hem de daha ucuza uçacak. NYPD’nin, özellikle sokaklardaki polislere havadan görüntü göndermek için kullandığı Augusta Westland marka helikopterlerin yerine alınan Bell 429 model helikopterlerde, daha

iyi kızıl ötesi kameralar ve olay yerini aydınlatan ya da kaçan şüphelilerin izlenmesini sağlayan geliştirilmiş izleme ışınları var. Çift motorlu Bell 429 model helikopterin NYPD’nin şu an kullandığı tek motorlu AgustaWestland A119 Koala’ya göre daha güvenli olduğu belirtiliyor. Bell 429 model bu helikopterler mart ayı boyunca Las Vegas’daki bir fuarda sergilenecek. NYPD, helikopterleri yazın kullanmaya başlayacak.

fazla dayanamadı NEW YORK - POSTA212

S

ağlıklı beslenme için mücadele eden protestocular bu defa restoran zinciri Subway’i hedef aldı. Subway, 50 binden fazla online imza toplanmasının ardından ünlü fast food zinciri sandviç ekmeklerinde bulunan ve bağımlılık yapan azodicarbonamide adlı maddeyi çıkaracağını açıkladı. Vani Hari, Food Babe.com bloğunda başlattığı “Subway: Ekmeği’nde Tehlikeli Kimyasal Madde Kullanmayı Bırak” kampanyasıyla 24 saat içinde 50 binden fazla imza topladı.

Bunun üzerine Subway, kampanya başlamadan önce bu maddeyi zaten ekmeğin içeriğinden çıkartma sürecinde olduklarını açıkladı. Kampanyaya katılanlar aynı zamanda Subway’in Facebook sayfasından da sert yorumlar yaptılar. Dünya sağlık Örgütü’nün (WHO) 1999 yılında yayınladığı bir rapora göre azodicarbonamide maddesi astım, çeşitli alerjiler ve ciltte hassasiyet gibi sağlık sorunlarına neden oluyor. Azodicarbonamide maddesinin kullanımı Avrupa ve Avustralya’da yasak.

12 Şubat 2014 Çarşamba YIL 1 • SAYI 39

Kutup soğukları HAFTALIK ÜCRETSİZ

www.posta212.com

evsizleri vurdu CVS sigara satışını Kutup soğukları New York dahil birçok eyaleti esir aldı. Bu görülmemiş soğuklardan en büyük darbeyi de sokaklarda yaşayan evsizler yiyor NEW YORK - POSTA212

Amerika’nın ikinci en büyük eczane zinciri CVS, 1 Ekim 2014’den itibaren sigara ve tütün mamulleri satışı yapmayacağını açıkladı. Sigara satışının durdurulma kararının firma tarafından gönüllü olarak alınması dikkat çekiyor

A

merika’yı ve Kanada’yı etkisi altına alan “Kutup Girdabı” yüzmilyonlarca insanın hayatını felç ediyor. Kutup soğuklarından en çok etkilenen kentlerin başında da New York geliyor. Son 20 yılın en soğuk kışını yaşayan kentte hava sıcaklıkları eksi 23’ü dahi gördü. Bir yandan da kar ve tipi fırtınaları ulaşımı engelliyor, günlük hayat zaman zaman durma noktasına geliyor. Bu görülmemiş soğuklarda, uçakların iptal olması, metronun çalışmaması, okulların tatil olması medyada yoğun bir şekilde haber olurken sokaklarda yaşayan evsizler çok az gündeme geliyor.

BARINAKLAR DOLU Normal hava şartlarında metrolara ve otobüs terminellerine sığınan evsizler, Kutup soğuklarından korunmak için evsizlere hizmet veren barınaklara gitmek istiyor. Belediye’nin evsizlere hizmet veren departman yetkilile-

durduruyor WASHINGTON - AA

A

ri bu kış her gece ortalama olarak 100 evsizin acil yardım çağrısıyla kendilerine telefon ettiğini ve sokaklarda devriye gezen araçlarının sayısını çoğaltmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Ancak barınakların ağzına kadar dolduğu, yeni gelen evsizlere yer bulmakta sıkıntılar yaşandığı bildiriliyor. Bu arada kentin pek çok mahallesinde sivil vatandaşlar sokaklarda yaşayan evsizlere yardımcı olmak için gönüllü gruplar oluşturuyorlar. Yetkililer de kent sakinlerinden sokakta yaşayan evsizlere yardım etmeleri çağrılarında bulunuyor.

DONARAK ÖLÜYORLAR Geçen yıl yapılan bir sayıma göre sokaklarda yaşayanların sayısı 3 bin 80. Buna karşın barınaklarda 52 bin evsiz yaşıyor. Sadece New York’ta değil Amerika’nın genelinde 600 bini aşkın evsiz de bu kış hayatta kalma mücadelesi veriyor. Her yıl aşırı soğuklardan ortalama 700 evsiz vücut ısılarının

aşırı düşmesiyle veya hastalanıp ölüyor. Ölümlerin çoğu ülkenin Kuzeydoğu ve Ortabatı bölgelerinde yaşanıyor. Bu kışın görülmemiş derecede ağır geçmesiyle ölü sayısının artmasından endişe ediliyor. Son gelen haberlere göre Wisconsin eyaletinin Milwaukee kentinde yaşlı bir adam kaldırımda soğuktan donmuş olarak bulunurken New York’un Upsate bölgesinde de Alzheimer hastası bir kadın donarak öldü.

BD’nin en büyük eczane zincirlerinden olan CVS, 1 Ekim 2014 tarihinden itibaren sigara ve tütün mamullerinin satışını yapmayacağını duyurdu. ABD genelinde 7600 mağazası bulunan ve içinde ilaç dışında ürünlerin de satıldığı CVS, 1 Ekim 2014 tarihinden itibaren mağazalarında sigara ve tütün mamullerinin satışını durdurma kararı aldı. Karar CVS’in gelirlerinde yıllık 2 milyar dolar azalmaya neden olacak. Bir süredir kendini süpermarket tarzı büyük eczane yerine “sağlık hizmeti sağlayıcısı” olarak yeniden konumlandırmaya çalışan CVS, yaptığı açıklamada kararı müşterilerinin ve hastalarının sağlığını koruma amacıyla aldığını belirtti. CVS, reçeteli veya reçetesiz ilaç satışına ilave olarak yaklaşık 700 eczanesinde sağlık klinikleri işletiyor. Halk sağlığı uzmanları ülkenin ikinci büyük eczane zincirinin aldığı kararın

emsal oluşturarak diğer büyük gruplar üzerinde etki yaratmasını ve sigara satışının sadece yasaklarla değil ama gönüllü inisiyatiflerle de kısıtlanmasını bekliyorlar. CVS’in konuyla ilgili açıklamasının ardından eski bir sigara içicisi olan ABD Başkanı Barack Obama, karar-

dan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Obama açıklamasında, “Bugünkü karar, yönetimimin tütün kaynaklı ölümler, kanser ve kalp hastalıklarıyla mücadelesine yardım edeceği gibi, sağlık harcamalarını da aşağı çekecektir” ifadesini kullandı.

Bronx’ta film gibi operasyon NEW YORK - POSTA212

N

ew York Polis Müdürlüğü , kırmızı reçeteyle satılan ve bağımlılık yapan ağrı kesici Oxycodone reçetesi yazan kliniklere operasyon düzenledi. Savcı Preet Bharara yaptığı basın açıklamasında, Bronx’da bulunan kliniklerde üç yıl içerisinde 550 milyon dolar değerinde 5 milyondan fazla Oxycodone ilacı yazıldığını açıkladı. Bharara ayrıca, yasa dışı ilaç ticaretinin eroin ve kokain gibi uyuşturucu kaçakçılığından daha fazla olduğuna dikkat çekti.

Operasyonlarda, uyuşturucu satıcılarının yanı sıra aralarında Astramed Physician kliniğinden doktor ve yöneticilerin de bulunduğu 24 kişi tutuklandı. Tutuklanan Dr. Robert Terdiman’ın 20 ay içinde 90 milyon dolar değerinde Oxycodone ağrı kesici reçetesi yazdığı iddia ediliyor. Polis, Astramed Physicians kliniğinin önünde Oxycodone reçetesi yazdırmak için bekleyen yüzden fazla kişinin bulunduğu fotoğrafları yayınladı. Yetkililer, bu kişilerin çoğunluğunun Oxycodone ilacına tıbbi nedenlerden dolayı ihtiyacı olmadığını söyledi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.