Almanlar dinledi, ama Ankara hiç tınmadı!
Büyükelçi Kılıç’tan kamçı gibi cevap ■ Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Serdar Kılıç, Washington Post gazetesinin IŞİD’e yardım edildiği iddialarının asılsız ve ‘Maskeli Gazetecilik’ olduğunu açıkladı.
sayfa
2
■ Alman gizli servisinin Türkiye’yi 2009 yılından bu yana dinlediği ortaya çıktı. Ankara ise olayı büyütme taraftarı değil.
sayfa
12
Green Card için anlaşmalı evlilik
HAFTALIK ÜCRETSİZ
A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ
20 Ağustos 2014 Çarşamba
www.posta212.com • YIL 2 • SAYI 66
■ ABD’de vatandaşlık yolu açan anlaşmalı evliliklerin sayısı her yıl ikiye katlanarak artıyor.
sayfa
4
ABD’NIN GEZISI
Bunun üzerine olaylar aynı Türkiye’deki ‘Gezi’ protestoları gibi büyüdü. Protestolar 100’den fazla şehre yayıldı. Olayın meydana geldiği Missouri Valisi, protestocuları ‘Çapulcu sayfa ve Vandal’ olmakla suçladı. 8-9
Amerika’da 18 yaşındaki siyahi Michael Brown silahsız ve elleri havada olduğu halde polis tarafından 6 kurşunla öldürüldü. Bu olayı protesto edenlere polis gaz bombası ve plastik mermilerle müdahale etti. Onlarca kişi yaralandı.
sayfa
15
sayfa
11
Kadın her yerde şiddet görüyor
CHP’de yine kurultay zamanı
■ Kadına şiddet din, dil, ırk tanımıyor. Amerika’da kadına şiddet uygu-
■ Sık Kurultay düzenlemekle ünlü olan CHP’de 5-6 Eylül’de yine
layan eyaletlerin başında Teksas gelirken, Türkiye’de İzmir başı çekiyor.
Kurultay var. 18’inci Kurultay’da CHP Genel Başkanlığı için Muharrem İnce” Ben de varım” diyor.
sayfa
7
■ Bizimki Beyaz Saray’dan büyük
Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’ne yapılan Başbakanlık Yerleşkesi, ABD’nin ünlü Beyaz Saray’ından çok daha büyük.
sayfa
10
Fenerbahçe USA Balosu 3 Eylül’de
Siyasi risk ekonomiyi baltalayabilir
Yatırımcının gözbebeği serbest bölgeler sayfa
6
sayfa
3
Türkiye’ye örnek olsun! ■ AK Parti, CHP ve
sayfa
2
MHP’nin ABD’deki temsilcileri cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra bir araya gelerek ‘Birlik’ mesajı verdiler.
Toplum
20 Ağustos 2014 Çarşamba
İşte Washington Post’un haberi
Mehveş Koçak
Amerikan Washington Post gazetesinde Anthony Faiola ve Souad Mekhennet tarafından kaleme alınan haberde, Türkiye’nin IŞİD’e karşı tutumuna ilişkin çarpıcı iddialar yer almıştı. Haberde, iki gazetecinin Reyhanlı’da görüştüklerini söylediği üst düzey IŞİD komutanının “Artık Türkiye’ye girmek o kadar kolay değil ama gördüğünüz gibi hâlâ bunun yöntemleri var” ifadeleri dikkat çekmişti. İki gazetecinin Reyhanlı’daki gözlemlerine dayanan haberde, Ortadoğu’nun en korkulan terör örgütü haline gelmeden önce IŞİD militanlarının Reyhanlı’yı “kendi alışveriş merkezleri” gibi gördüğü ifade edilmişti.
mehveskocak@posta212.com
Amerikan kanalları niye penguen göstermiyor? ÜLKEDE gösteriler artıyor, şehir şehir, mahalle mahalle olayların şiddeti artıyor, polis göstericilere sert müdahale ediyor. Atılan gaz fişeklerinden göz gözü görmüyor. Yaralananlara sokakta müdahale ediliyor. Polis teşkilatındaki vurucu timler devreye giriyor. Polisle göstericiler arasında çatışmalar devam ediyor. Gözaltına alınanların ise haddi hesabı yok . Asker, ek kuvvet olarak gönderiliyor, polisi koruyor. Polis, olayları izleyen Washington Post muhabiri Wesley Lowery’yle Huffington Post muhabiri Ryan Reilly’yi gözaltına alıyor. Vali, göstericeleri suçluyor “Bunlar çapulcu “ diyor. Bütün bu olaylar size tanıdık geliyor mu? Evet aynı İstanbul Gezi Parkı. Amerika, bugünlerde Gezi Parkı olaylarını birebir yaşıyor. Türkiye’ye Gezi Parkı olaylarında Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye çalışan Amerika , şimdi benzer bir olay karşında ter döküyor. Beyaz Saray bu sınavı kolay kolay vereceğe benzemiyor. Kısacası Amerika, polin tavrı ve valinin çıkışıyla demokraside çuvallıyor. Her şey, geçtiğimiz hafta ABD’nin Missouri Eyaleti, Ferguson Mahallesi’nde polisin puro çaldığı şüphesiyle durdurduğu silahsız 18 yaşındaki siyahi genç Michael Brown öldürmesiyle başladı. Polisin, suçsuz ve silahsız olan Brown’u 6 kurşun ile vurması, beraberinde bu olayın örtbas edilemeye çalışılması ve ardından adalet arayan siyahi göstericilere polisin sert müdahalesi Amerika’yı birbirine kattı. Olayların bu boyuta tırmanmasının en önemli sebebi polisin vurulma detaylarını kamuoyundan saklamaya çalışması, öldüren polisin beyaz, ölenin siyah olması ve Amerika’da son bir kaç yıl içinde polisin ve beyazların siyahlara yönelik şiddet, öldürme eylemlerinin artması. Kendini bastırılmış, ötekileştirilmiş hisseden siyahlar ve onlara destek veren bazı beyazlar, Adalet ve eşitlik için sokalara döküldü. Şehrin dar gelirli mahallerindeki gösteriler şehir merkezlerine sıçradı. Bazı göstercilerin dükkanlara, arabalara zarar vermesi polisin sert müdahalesine neden oldu. Göstericiler kolay kolay meydanları boş bırakmayacağa benziyor. Zararın haddi hesabı yok tıpkı Türkiye’de olduğu gibi. Ancak bu olayların İstanbul Gezi Parkı’ndan tek bir farkı var . O da Amerikan başkanının tutumu. Acil bir basın toplantısı düzenleyen Obama, ilk önce Michael Brown’ın öldürülmesinin aydınlatılmasını, Adalet Bakanlığı ve FBI’ya olayları soruşturmakla görevlendirdi. Polisi uyardı, Valiye kızdı. Barışçıl protesto hakkına saygı göstermesini istedi ve gazetecilerin görevlerini yapmalarının engellenmesini kınadı. Bu gelişmeleri Amerikan basını dünyaya dakika dakika aktardı. Hiçbiri yönetim tarafından ajan ilan edilmedi. Hiçbiri Amerika’yı kötü tanıtmakla suçlanmadı, muhabirler, yazarlar bu nedenle görevden alınmadı. Kanalların haber yapması engellenmedi. Hiçbir kanalda belgesel kanalları hariç penguen gösterilmedi. Başkan Obama tatilini ve gezilerini iptal etti. Olayları birebir yakından izledi. Göstericilere tek söylediği laf “ Gösteri hakkınız, ancak etrafa zarar vermek, Vandalizimdir kabul edilemez, lütfen buna dikkat edin “ demek oldu. Acaba bunu duyan, gören, izleyen ve Gezi Parkı’nda gencecik insanlarımızın kanına giren yöneticilerin, sokağa palalarla çıkıp gösterici avına çıkan vatandaşın bundan haberi var mı ? Taksim Gezi var Missouri var...Başkan var Başbakan var...Arada çok uzun, uzak bir okyanus farkı var.
Maskeli gazetecilik yapmayın
REYHANLI’DA DOLAŞAN IŞİD KOMUTANI
WASHINGTON POST’UN İDDİALARINA BÜYÜKELÇİ KILIÇ YANIT VERDİ
Washington Post gazetesinde dinci terör örgütü IŞİD’e Türkiye’nin destek verdiği ileri sürülmüştü. Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, iddiaların temelsiz olduğunu ve maskeli gazetecilik yapıldığını açıkladı
I Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç
NEW YORK - POSTA212
ŞİD elemanlarının Reyhanlı’yı AVM gibi kullandığını belirten ve Türkiye’den destek gördüklerini, tedavi olduklarını yazan Washington Post’a yanıt, günler sonra Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç’tan geldi.
Kılıç, sosyal paylaşım sitesi Twitter aracılığıyla önceki gün yaptığı açıklamada, ABD basınını suçladı: “ABD basınında, Türkiye’nin IŞİD‘e destek verdiği yönündeki temelsiz iddiaları şiddetle kınıyorum. Birçok uluslararası toplum temsilcisi bunu tehdit olarak görmeden önce IŞİD Türkiye tarafından terö-
rist örgüt ilan edilmiştir. Biz terörizmle her alanda savaşmaya kararlıyız. Bunun motivasyonu ve manifestosu ne olursa olsun bu çerçevede bizim geçmişte yaptıklarımız kanıttır. Böylesine temelsiz iddialarla maskeli gazetecilik yapmak yerine kişi öncelikle geçmiş kayıtlarımıza bakmalı”
Washington Post’taki haberde, zaman geçtikçe IŞİD’in ilerleyişi karşısında Türkiye’nin alarma geçtiği, Avrupa hükümetleri ve ABD ile birlikte çalışarak yabancı savaşçılar ile silahların Suriye’ye geçişini kontrol edecek yeni önlemler aldığı belirtilmişti. Ancak buna rağmen, IŞİD’in Türkiye’ye sızmak için yeni yöntemler keşfettiği de öne sürülmüştü. Yazıda, “Reyhanlı sokaklarında dolaşan beyaz bir otomobilin arka koltuğunda röportaj veren 27 yaşındaki üst düzey IŞİD komutanı” diye tanıtılan Abu Yusaf isimli kişinin şu ifadeleri yer almıştı: “Artık Türkiye’ye girmek o kadar kolay değil. Ben kendim bile buraya kaçakçılar sayesinde geldim ama gördüğünüz gibi hâlâ bunun yöntemleri var. Ülkelere inanmıyoruz, amacımız tüm sınırları yok etmek. Asıl önemli olan İslam ve Sünni saltanatıdır. Biz ABD’den korkmayız, sadece Allah’tan korkarız. Bizimle savaşan herkesle savaşır, bize çiçek uzatana biz de çiçek uzatırız. Ama bizi yakanı, biz de yakarız hem de evinin içine girene kadar. Bu Batılı ülkeler için de geçerli.”
LİDERLERİN YAPAMADIĞINI ABD’DEKİ TÜRKLER YAPTI
Amerika’dan örnek karar Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve sonuçları Türkiye’deki kutuplaşmayı artırırken, ABD’de üç partinin temsilcilerinden örnek bir hareket geldi. AK Parti, CHP ve MHP’nin Amerika’daki Temsilcileri ortak bir bildiri yayınlayıp, birlik mesajı verdi ANKARA - POSTA212
T
ürkiye, peş peşe yaşadığı seçimlerle her geçen gün daha da kutuplaşırken, ABD’de üç partinin temsilcisinden örnek bir davranış geldi. AK Parti, CHP ve MHP’nin ABD Temsilcileri ortak bir bildiriye imza atarak, birlik mesajı verdi: “Temennimiz vatandaşlarımızın takip eden seçimlere teveccühünün artarak sürmesi ve seçimlerin sonucu ne olursa olsun, ABD’deki Türk toplumunun birlik mesajı verdiği bir demokrasi bayramı olarak idrak edilmesidir.” AK Parti adına İbrahim Uyar, CHP
Temsilcisi Yurter Özcan ve MHP Temsilcisi Adil Alper Yiğiter’in imzaladığı tek sayfalık bildiride cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurt dışındaki vatandaşların oy kullanması şöyle tanımlandı: “Vatandaşlarımızın bulundukları yerlerde oy kullanabilmeleri yönünde sağlanan imkanla, ülkemiz, katılımcı ve daha demokratik bir toplum hedefine uzanan yolculuğunda önemli bir merhaleyi geride bırakmıştır.” ABD’de 6 Temsilcilikte düzenlenen seçimlerin ‘düzenli ve sükunet’ içinde geçtiğine işaret edilen bildiri şöyle devam etti:
“ABD’nin farklı eyaletlerinde yaşayıp, farklı siyasi düşünce ve dünya görüşüne sahip olan ve toplumun farklı kesimlerini temsil eden binlerce insanımızın bir araya geldiği bu seçimlerde, tüm bu farklılıkları ahenkle birleştiren ruha da şahitlik etme ayrıcalığını yaşadık. Toplumumuzun müşterek paydası olan kalplerdeki Türkiye sevgisi ve akıllardaki Türkiye idealiyle de beslenen bu ruh, insanımıza daha iyi hizmet edebilme gayretinin sergilediği ulusal uzlaşı ve dayanışma bağlamında örnek bir tablo sunmuş ve milletimizin birlik ve beraberliğinin daha da pekişmesine katkıda bulunmuştur.”
Güncel &Toplum
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Fenerbahçe USA Balosu çocuklara adanacak Fenerbahçe USA Derneği’nin 13 Eylül’de düzenleyeceği geleneksel baloda çocuklara yönelik ortak çalışmalara imza atılacak NEW YORK - POSTA212
A
merika’daki en etkin sportif derneklerinden olan Fenerbahçe USA, 19. şampiyonluğun kutlanacağı Geleneksel Fenerbahçeliler Balosu’nu 13 Eylül 2014 Cumartesi günü dünyaca ünlü Times Square Meydanı’ndaki Marriott Marquis Hotel’de gerçekleştirecek. ‘’Evladıma Miras Bu Sevda’’ temasıyla çocuklara adanan gece, ABD genelinde 600’e yakın Fenerbahçeli’yi bir araya getirecek. Balo, geçtiğimiz Haziran ayında yapılması planlanmış ancak Soma’da yaşanan maden faciası nedeniyle ertelenmişti. SÜRPRİZ İSİMLER KATILACAK Fatih Ürek’in ve sürpriz isimlerin sahne alacağı geceye yaklaşık dört aydan fazla zamandır hazırlandıklarını söyleyen Fenerbahçe USA Başkanı Ömer Ekinci, Fenerbahçeliler’e yakışan bir gece gerçekleştirmek ve Amerika’nın dört bir köşesindeki taraftarları buluşturmak için ekip olarak aralıksız çalışmalara devam ettiklerini söyledi. Geceye Coca Cola, Western Union, Chobani gibi firmaların üst düzey yöneticilerini de davet ettiklerini kaydeden Ekinci, her yıl farklı bir tema işlenen balonun bu yılki temasının ‘’Evladıma Miras Bu Sevda’’ sloganı ile gerçekleş-
tireceklerini vurgulayarak ‘’Geçtiğimiz yıllarda sporda barış ve kardeşlik ve vefa konularını işlemiştik. Bu yılı geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımıza adadık’’ dedi.
Ekinci, gecede çocuklara yönelik çalışma yapan kurum ve kuruluşlarla bir takım ortak çalışmalara da imza atacaklarını dile getirdi. Fenerbahçe USA Derneği’nin bu yıl 18-19 Ekimde dünya-
nın en prestijli yarışlarından olan Head of Charles yarışlarına katılmak üzere Boston’a gelecek olan geçen senenin Türkiye şampiyonu Fenerbahçe Kürek Takımı’na da sponsor olduklarını kaydeden
Brooklyn’de barışa çağrı Brooklyn’de son dönemde Müslümanlara ve Musevilere yapılan saldırıların ardından bir de kilisenin yakılmak istenmesi üzerine üç dinin liderleri, belediye başkanı ve siyasiler ile bir araya gelerek tepkilerini dile getirdi NEW YORK - POSTA212
B
rooklyn’de Müslümanlar’a ve Museviler’e karşı düzenlenen saldırılar ve bir de kilise yakma girişiminden sonra ayağa kalkan liderler ortak bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya katılan liderler saldırılardan dolayı duydukları üzüntüyü ve rahatsızlığı dile getirirken ortak bir açıklama yaptılar. Brooklyn Belediye Başkanı Eric Adams önderliğinde toplanan etnik toplum liderlerinin de olduğu toplantıya birçok New York eyalet meclis üyesi ve senatör de katıldı. Türk toplumundan Ali Çınar ve İbrahim Kurtuluş’un da katıldığı toplantıda İslam dininin hoşgörü dini olduğu belirtilirken her türlü dini ırkçılığa ve nefrete vurgu yapıldı. Brooklyn Belediye Başkanı Eric Adams yaptığı açıklamada Brook-
lyn’in mozaik her türlü din ve ırkı kucakladığını belirterek belediye başkanı olarak tüm yasal yaptırımların suç yapan veya teşvik edenlere en sert şekilde uygulanacağını söyledi. New York Halk Sözcüsü Trish James, New York’ta yaşanan ırkçılık olaylarına karşı çok üzüntü duyduklarını belirterek herkesin sağduyulu olmasını istedi. Toplantıya katılan Türk toplum liderlerinden Ali Çınar, Türk Amerikan toplumunda Osmanlı geleneğinden gelen dinler arası hoşgörü ve kucaklamanın olduğunu ve İslam dininin bu konuda birçok dine örnek olduğunu söyledi. Diğer din ve etnik toplum liderleri ile iletişimin kuvvetlendirileceğini kaydeden Çınar, “Yakın zamanda Brooklyn Belediyesi Din İlişkilerinden Sorumlu Gilford Monrose ile görüşeceğiz” diye konuştu.
Ekinci, geceden elde edilecek gelirin yine amatör branşlara aktarılmasını sağlayacaklarını sözlerine ekledi. Ayrıntılı bilgi Fenerbahçe USA Facebook sayfasında ve gazetemizde duyurulacaktır.
Doğan Uluç doganuluc@aol.com
Süper zengin, ünlü, her şeyi var ve koca arıyor MESLEK hanesinde yazar, TV şovmeni, iş kadını, moda tasarımcısı yazılı. Sabah erken saatlerinde ev mutfağında Amerikalı kadınlara yemek tarifleri veriyor, dar bütçelilere mobilyadan duvar kağıdı, ucuz takılar, gelinlik ve tüm ev eşyalarını nereden alacaklarını söylüyor. Tasarımları dünyanın en büyük mağazası Macy’s den J.C. Penny, Home Depot, Bloomindales, Kmart, Walmart gibi alışveriş zincirlerinde satılıyor. Şahsi serveti bir milyar doları aşkın. Martha Polonya kökenli bir Amerikalı. Asıl adı Helen Kostrya. Orta halli bir aileden geliyor. Barnard’da kolej eğitiminin masraflarını karşılamak için 15 yaşında modelliğe başlamış. Sonra iş hayatına girmiş. Kısa zamanda milyonerler klübüne dahil olmuş. Şöhret sayfasında tek kara sayfa New York borsasında tanıdıkları kanalıyla ucuz senet aldığı için sabıka kaydına geçmesi. Peki otoriter cazibeli Martha’nın bunca servet, pop yıldızlarına taş çıkartacak şöhretine rağmen arayıpta bulamadığı nedir? Geçen yıl yakın dostlarına verdiği hafta sonu partisinde niye mutsuz göründüğünü evirip çevirmeden açıkça anlattı: “Hayatımda erkek yok. Sabah yatak sıcaklığını hissetmek istiyorum. Yatağımda bir erkek arıyorum.” Amerikan kadınlarına yemek pişirmeyi, giyinipkuşanmayı öğreten Martha erkeklerin şöhret ve zenginliği nedeniyle peşine düştüğünden yakınıyor. Hafta sonu partisi sonunda multi-milyoner iş kadını ve yakın dostları Martha Stewart’ı Amerikan kamuoyu karşısında görücüye çıkardılar. İlk evliliği 29 yıl süren Martha uygun bir erkekle izdivaç yapmak isteğini açıkladı. İlgili olan erkekler için ‘olmazsa olmaz’ şartlarının bir kısmını sıraladı: Aradığım erkek bana uygun bir yaşta olacak, ne çok genç, ne çok yaşlı. Evlenmemiş olacak. Sigara içmeyecek. Boyum 1.73, erkeğin boyu asgari 1.77 metre olmalı.” hurriyet.com’ dan alınmıştır
Göçmenlik - Toplum
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Anlaşmalı evlilik sayısında patlama Araştırmalara göre ABD’de vatandaşlık yolunu açan anlaşmalı evlilik sayısı giderek artıyor
ABD'de evlatlık almanın yolları
New York Barosu avukatlarından Ayhan Öğmen, ABD’de yaşayan ve evlat edinmek isteyenlerin merak ettiği soruları yanıtladı. Avukat Öğmen, Amerika’da evlat edinmenin çok zor bir işlem olmadığını açıkladı DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
A
merika Birleşik Devletleri’nde yaşayan birçok kişi evlat edinmek istiyor fakat bu konu hakkında nasıl adım atacağını bilmiyor. Peki, yurt dışında evlat edinmek isteyen birinin sahip olması gereken koşullar neler? New York Barosu avukatlarından Ayhan Öğmen, konunun içeriğini POSTA212’ye anlattı. NEW YORK - POSTA212
İ
statistiklere göre ABD’de vatandaşlık yolu açan anlaşmalı evliliklerin sayısında patlama yaşanıyor. Kaynaklar bu rakamların, ABD’de gerçekleşen evlilikler arasında büyük bir orana yükseldiğini belirterek, her geçen yıl bu sayının arttığını iddia iddia ediyorlar. ABD’de,yılda ortalama toplam olarak 2 milyonun üzerinde evlilik gerçekleşiyor. Yapılan bu evliliklerde sahte evliliklerin oranının giderek artarak ve her yıl yüzbinlerle ifade edilen rakamlara ulaştığı iddia ediliyor.
YOKSUL ZENCİ GÖZDE ABD vatandaşı veya Green Card sahibi birisi
ile yapılan evlilik karşılığında kişiye “eş durumu” dolayısıyla Green Card almak isteyenlere aracı olan ABD’de yüzlerce çete bulunuyor. Bu kişiler gelir düzeyi düşük fakir Hispanik veya siyahî kişilere, ret edemeyecekleri paraları önererek kullanıyorlar. Pa-
rayı, Amerikan vatandaşı veya daimi Green Cart sahibi ile evlenecek kişiden alan çeteler, ardından resmi işlemler yapıyor ve evlilik, kâğıt üzerinde gerçekleşiyor. ABD’de, para karşılı-
ğında yapılan sahte evliliklerde çiftler, birlikte yaşamıyor belki yılda bir kaç kez görüşüp sadece gerekli formaliteler için bir araya geliyorlar. Yapılan göstermelik resmi evliliğin ardından, çiftlerin yaptığı evlilik sadece fotoğraf albümlerinde, ortak banka hesaplarında, sahte adreslere giden bazı faturalarda göstermelik olarak devam ediyor.Bu çiftler evli olduklarını, düzenledikleri gerçekleri yansıtmayan belgelerle , Amerikan Göçmenlik Bürosu (USCIS ) yetkililerine ispat etmeye çalışıyorlar. Bunun dışında bir yastığa baş koymuyorlar ve bir yaşamı paylaşmıyorlar. Anlaşmalı evliliklerin nedeni ise ABD’de Green Card alabilmek ve yasal göçmen olarak kalma isteği.
ARANAN ŞARTLAR Yurt dışında evlat edinmek isteyen kişinin öncelikle Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olması ve eğer evli değilse 24 yaşından, evliyse de 25 yaşından büyük olması gerektiğini söyleyen Avukat Ayhan Öğmen, “Evli olan çiftlerde eşlerden birinin vatandaş olması yeterlidir. Ayrıca evlat edinecek kişinin mutlaka Amerika Birleşik Devletleriinde ikamet ediyor olması gerekmektedir. Bunlara ilaveten, Türkiye’den evlat edinmelerde, ilgili yerel kanunlar gereği evlat edinecek kişinin 0-1 yaş grubu bir çocuk evlat edinmek istemesi halinde mutlaka 40 yaşın altında olması gerekmektedir” dedi. 40 yaş üzeri kişilerin ancak yaşı daha ileri olan çocukları evlat edinebileceğini kaydeden Öğmen, “Bu durum, 40 yaşının altındayken 0-1 yaş grubu bir çocuk evlat edinmek üzere işlemleri başlatmış olup evlat edinme sürecinde 40 yaşın geçilmesi hallerinde de geçerlidir. Yasalar ayrıca evlat edinecek kişinin belli okumuşluk düzeyinde olmasını, gelirinin çocuğa bakabilecek düzeyde olmasını, daha önceden herhangi bir sabıkasının bulunmamış olmasını ve gerek biyolojik ve gerekse de psikolojik olarak sağlıklı ve yasadışı madde veya ilaç bağımlısı olmamasını öngörmektedir” dedi. ALINMASI GEREKEN BELGELER Evlat edinilecek çocukların kız yada erkek olmasının farketmediğini aktaran Öğmen, kriterlere uygun olan kişilerin istedikleri cinsten cocuk evlat edinebileceğini, ancak evlat edinilecek çocuğun mutlaka 16 yaşından küçük olması ve doğmuş olduğu ülkede ikamet ediyor olması şartı arandığı-
nı söyledi. Başvurunun nasıl yapılacağıyla ilgili olarak “Evlat edinmek üzere başvuru yapmadan önce uluslararası evlat edinme hizmetleri (Adoption Service ProviderASP) veren yekili bir kurumdan evlat edinmeye yeterlilik yazısı (Home Study) almaları gerekmektedir. Bu belge alındıktan sonra, gerekli diğer belgelerle birlikte I800A (Application to Determination of Suitability to Adopt a Child from a Convention Country) formu ilgili göçmenlik ofisine (USCIS) gönderilmelidir” şeklinde konuşan Öğmen sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu başvuru onaylandıktan sonra 15 ay geçerli olduğundan bu süre zarfında yapılmış olan bu müracaatla bağlantılı olarak mutlaka I-800 (Petition to Classify Convention Adoptee as an Immediate Relative) formunun daha önceki müracaatın yapılmış olduğu ilgili göçmenlik ofisine gönderilmesi gerekmektedir. Bu formun
vatandaşları da dahil olmak üzere yabancı uyruklu kişilerin; ister bir aileden olsun ister bir yetimhaneden olsun çocuk evlat edinebilmesi veya evlat edinme işlemlerinin nihai hale gelebilmesi için evlat edinecekleri çocukla mutlaka 1 yıl yaşamaları gerekmektedir ki bu uygulama bile başlı başına evlat edinme sürecini uzatmaktadır” diye konuştu. Başvurunun kabulü halinde evlat edindikten sonra çocuğun sahip olacağı hakları açıklayan Öğmen, evlat edinme başvuruları kabul edildiği takdirde evlat edinilen çocukların yasal hakları, Türk Medeni Kanunu’nun 314 sayılı maddesinde belirtildiğini söyleyerek o maddeleri şöyle sıraladı: Tüm hakları ve sorumlulukları evlat edinen kişi yada kişilere geçer; Evlat edinen kişi yada kişilerin mirascısı oldukları gibi biyolojik ebevynlerin de mirasçısı olma hakları korunur; Çocuğun yaşı küçükse evlat edinen kişinin soyadını alır. Eğer yaşı büyükse ve isterse evlat edinme süreci içinde evlat edinen kişinin soyadını kullanabilir; Yaşının küçüklüğünden dolayı anne-baba adı kullanma seçeneği da USCIS tarabulunmuyorsa doğum fından onaykayıtlarında evlat edinilanmasından len kişilerin isimleri ansonra evlat ne-baba olarak kayıtlaNew York Barosu edinmek müm- avukatlarından Ayhan Öğmen ra geçer; kün olabilir ve Aile bağlarının kogerekli göçmen vize işlemleri baş- runması ve kayıtlarda mirasçı latılabilir” olarak bulunabilmesi için gerek evlat edinen kişilerin ve gerekse BAŞVURU SÜRECİ de biyolojik ebeveynlerin doğum Evlat edinmek üzere yapılan kayıtları birarada tutulur; başvuruların sonuçlanması, evlat Nihai evlat edinme kararı her edinilecek ülkedeki ilgili kanuniki ailenin de doğum kayıtlarına lara, evlat edinme ile ilgili hizmet işlenir; veren yetkili mercilerin işlemleEvlat edinme kayıtları, dörine, evlat edinme türüne ve evkümleri veya bilgileri, mahkeme lat edinilen çocuğa alınacak göçkararı veya evlat edinilen çocumen vizesinin işlem süreçlerine ğun rızası olmadan ifşa edilemez; bağlı olarak farklılıklar gösterse Çocukların Türk vatandaşlıkde bu faktörlere bağlı olarak geları korunur. Erkek çocuklar 18 nel itibarı ile tüm işlemlerin 1 ila yaşını geçtikten sonra zorunlu as4 yıl zaman almakta ve bazı halkerlik hizmetlerini yerine getirlerde bu zaman dilimi 4 yıldan da mekle mükelleftirler. Evlat edinen fazla olabildiğini aktaran Öğmen, kişiler çocukların Türk vatandaş“Örneğin 2003 yılında evlat edinlığından vazgeçemezler ancak çomelerle ilgili çıkarılan yasa gerecuklar 18 yaşını geçtikten sonra ği Türkiye’de evlat edinmek isteisterlerse Türk vatandaşlığından yen Amerika Birleşik Devletleri çıkabilirler.
BAU öğrencileri çay molası verdi Bahçeşehir Üniversitesi Öğrencileri Washington'da ATAA'ya ziyarette bulundular. Öğrencilerin New York Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Dr.Jacqueline Mattis'in liderliğinde yaptığı çalışmalar büyük ilgi gördü WASHINGTON - POSTA212
A
merikan Psikoloji Derneği’nin düzenlediği kongre için Washington'da bulunan İstanbul Bahçeşe-
hir Üniversitesi öğrencileri Amerikan Türk Dernekleri Asemblesi (ATAA) Türkevi’ni ziyaret etti. Amerikan Psikoloji Derneği’nin Ağustos 7-10 arası Washington'da
toplanan büyük senelik Kongresine İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi’nden 6 Psikoloji Bölümü öğrencisi katılarak üç ayrı sunum yaptılar. Öğrencilerin New York Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Dr.Jacqueline Mattis'in liderliğinde yaptıkları çalışmalar büyük ilgi gördü. Öğrenciler yoğun programdan iki saat alarak ATAA Türkevi'ne gelerek çay molası verdiler. ATAA hakkında bilgiler aldılar ve kendi çalışmalarını özetlediler. Kongreye, İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi’nden Duygu Koçer, Esra Polat, Cana Aslı Can, Funda Bozkurt, Kardelen Eryürek ve Özlem Kelle isimli öğrenciler katıldılar.
Göçmenlik - Toplum
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Yasadışı göçmenlerin durumu ne olacak New York Barosu avukatlarından Gökhan Yazıcı, milyonlarca kişinin merakla beklediği Göçmenlik Reformu ile ilgili son gelişmeleri POSTA212’ye değerlendirdi
DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
n Göçmenlik Reformu’nda son gelişmeler neler? Göçmenlik reformunun Senato’da kabul edilmesinin üzerinden bir yıl geçti. Amerika’da çok geniş spektrumundan yoğun destek almasına rağmen partizan çekişmeler sonucu cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisinde takıldı. Amerikan iş dünyası son 30 yılda yapılacak en kapsamlı bu göçmenlik reformunun Kongre’den bir an önce çıkarak yasalaşmasından yana. Bunun yanısıra, yayınlanan bir çok ankete bakıldığında Amerikan seçmenlerin nerdeyse üçte ikisinin yasal olmayan ve bu ülkeye derin aile bağları bulunan göçmenlerin sınırdışı edilmesinin bir çözüm olmadığına inandıkları ve bu tür kişilerin belirli bir kanuni düzenleme çerçevesinde yasallaştırılmalarından yana oldukları görülüyor. Böylesine bir kamuoyu desteği bulunmasına karşin, Amerikan Kongresinin takvimine bakıldığında, en iyimser düşünceyle bile, Amerika’da Kasım 2014 de yapılacak dönem-ortası genel seçimler (midterm elections) öncesi Kongre’nin bu konuda harekete geçip göçmenlik reformunu ele alması olası gözükmüyor. Büyük politik çekişme ve rekabete sahne olacak Kasım seçimlerinde özellikle muhafazakar cumhuriyetçiler, kendilerine göre popular olmayan bu konunun oylarla misilleme korkusu olmadan hallolmasını istiyorlar. Ayrıca göçmenlik reform yasa tasarısı Temsilciler Meclisine gelmeden önce parti meclislerinde de onay almalı. Bu sebeple göçmenlik reformu tasarısının yasalaşması olasılığına gerçekçi bakarsak, ben göçmenlik reformunun Temsilciler Meclisinde bu sene görüşülerek yasalaşacağını hiç düşünmüyorum. Dolayısıyla hep beraber yönümüzü tekrar Beyaz Saray’ın, Anayasal başkanlık yetkileri çerçevesinde, Kongreyi pas geçerek, idari tasarruf ve kararlarla tektarafli
yapabilecegi düzenlemelere çevireceğiz. Obama Yönetimi idari kararlarla geçici olarak sınırdışı edilme politikasına daha insanı tedbirler getirebilir ve yasal olmayan göçmenler, özellikle nitelikli çalışabilecek durumda olanlar için imkanlar yaratabilir. Ancak, Başkan Obama halihazırda göçmenlik konusunda kendinden önceki üç Başkan’dan (biri Demokrat, ikisi Cumhuriyetçi) daha az tekraraflı idari kararlar aldığını ve en iyi ve uzun dönemli çözümün Kongre’nin kanun çıkarması olduğunu savunuyor. Şu yada bu şekilde ister yarabandı niteliğinde geçici çözümler, ister tedavi niteliğinde kapsamlı bir reform olsun, Amerikan göçmenlik sisteminde yasal düzenleme ve yenilikçi değişiklikler mutlak suretle yapılmalı. Ben iyimser olarak, bu sene geçici tedbirlerin devam edeceğini ancak önümüzdeki sene kapsamlı bir reformun gündeme geleceğini ümit edi-
yorum. n Türk halkı reformla ilgili neler soruyor? Neleri merak ediyoruz? Göçmenlik reformu geçen sene gündeme gelip, Senato’dan geçtiğinden beri bana bu konuda en çok sorulan soru belgelenmemiş, yasadışı, ya da diğer bir ifadeyle kaçak göçmenlerin durumunun ne olacağı. Ayrıca bütün yasadışı göç-
Aralarında sayıları onbinlerle ifade edilen Türk vatandaşının da bulunduğu yasadışı göçmenlerin merakla beklediği Göçmenlik Reformu yasa tasarısıyla ilgili merak edilen tüm soruların cevapları burada menlerin olduğu gibi, bu ülkede yasadışı olarak bulunan Türkler’de en çok immigration reformunun kapsamını ve yasanin ne zaman çıkacağını merak ediyor. n Bu reformun avantajlarını anlatır mısınız? Bu reform tasarısının en önemli avantaj ve farkı son derece kapsamlı bir düzenleme getirmesi ve eskimiş göçmenlik sistemini modernize etme ve kolaylaştırma iddiasında olmasıdır. Başkan Obama’nın göçmenlik reformu tasarısında öne çıkan dört ana prensibi şöyle özetlemek mümkün: n 1-Sınır Güvenliğini Güçlendirmeye Devam Edilecek:
Devlet-özel girişim işbirliği ile sınır güvenliği altyapısı ve buna bağlı teknolojisinin geliştirilmesi öngörülüyor. Sınır güvenliğinin artırılması ve uluslararası/sınırlararası suç örgütleri tarafından yönetilen uyuşturucu, silah, para ve insan kaçakçılığının önlenmesine yönelik suçlarla mücadele için cezalar ve alınacak önlemler arttırılıyor. Ayrıca reform, bu tür suç organizasyonlarının suç vasıtalarına ve getirilerine el konulması hakkındaki yasal düzenlemelerin kapsamını genişletiliyor. n 2-Yasal Göçmenlik Modernize Edilecek, Kolaylaştırılacak: Tasarı göçmenliği kolaylaştıran hükümler içeriyor. Özellikle ailenin korunması ile ilgili oluşan uzun sıraların daha insanı ve hızlı şekilde ilerlemesi amaçlanıyor. Umut
veren, parlak, bilim ve matematik alanında başarılı yabancı öğrencilerin ülkede kalmalarına imkan veriliyor. Reform, yeni çalışma vizeleri, kategorileri getiriyor. Çalışma vizeleri için sponsor olan Amerikan şirketleri üzerindeki bürokrasiyi azaltıyor. Amerika’da yeni iş yaratacak yatırımcılar için start-up vizesi kategorisi getiriyor. n 3-Reform Tasarısı Kazanılan Vatandaşlık Getiriyor: Reform tasarısı, belgelenmemiş, yasadışı göçmenlere, sabıka kayıtları control edildikten sonra, geriye dönük vergi ve cezalarını ödemeleri ve İngilizce öğrenmeleri şartıyla yasal yoldan vatandaşlıklarını kazanabilecekleri bir yol açıyor. n 4-Yasadışı Göçmenleri İse Alan İşverenlere Sert Tedbirler Getiriliyor: Bu tasarıyla ayrıca işletmelerin yasadışı işçi çalıştırmalarının önüne geçmeyi amaçlayan daha sert önlemler geliyor. Yeni düzenlemelerle bu işletmeleri sorumlu tutup, kurallara göre davranan işletmeler için çalışanlarının göçmenlik statülerini daha kolayca tetkik edip doğrulamalarına imkan verecek bir sistem getiriliyor.
Genç lider adayları buluştu ANKARA - POSTA212
A
BD-Türkiye ilişkilerinin karşılıklı diyalog, işbirliği ve ortak projelerle desteklenmesine inanan ve önem veren geleceğin Türk ve Amerikan liderleri arasında daha güçlü bağların gelişmesini sağlamayı amaçlayan Genç Türkiye/Genç Amerika Değişim Programı’na başvuran yüzlerce kişi arasında 20 Amerikalı ve 20 Türk seçildi. Programın ilk bölümü Ankara’da başladı. ABD’li katılımcılar program ortaklarıyla dün ilk defa buluşurken, kasım ayında ise Türk katılımcılar ABD’ye gidecek. Büyükelçilik’te gerçekleşen ilk buluşmada Büyükelçilik Maslahatgüzarı Jess L. Baily ve diplomatlarla buluşan katılımcılar, Büyükelçilik diplomatlarını sorularıyla terletti. Baily’nin yanı sıra büyükelçilik diplomatları; Patrick J Fischer, Cassandra B Carraway ve Phaedra M Gwyn da katılımcılara birifing verdi, sorularını yanıtladı. Genç Türkiye/Genç Amerika Türk ve Amerikalı katılımcıların dış politika ve sivil toplum konularında çeşitli projelere ortak imza atmak üzere Amerikan Büyükelçiliği tarafından fon sağlanan bir profesyonel değişim programı. Geleceğin liderlerini temsil eden grup hem Amerika’ya hemde Turkiye’ye ziyarette bulunup, çeşitli temaslar yapıp, panellere katılacak.
Ekonomi
20 Ağustos 2014 Çarşamba
ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK
Türkiye’deki serbest bölgeler Üretim ve ticaret açısından birçok avantaja sahip olan serbest bölgeler, özellikle yabancı yatırımcıların göz bebeği FİGEN ONUR İSTANBUL-POSTA212
T
ürkiye’deki serbest bölgeler, ticaret hacimlerinin genişlikleriyle ekonominin ‘altın yumurtlayan tavuğu’ haline geldi. 80’li yılların
sonunda hayatımıza giren ve cazibesiyle yatırımcıların dikkatini çeken serbest bölgeler adeta para basıyor. 2013 yılında serbest bölgelerin toplam ticaret hacmi 23 milyar 240 milyon 397 bin dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’de faaliyet gösteren 19 serbest bölge için-
de en karlısı Ege Serbest Bölgesi. ABD’li yatırımcıların da dikkatini çeken ve ilk tercihleri olan Ege Serbest Bölgesi’nin ardından Mersin ile İstanbul Endüstri ve Ticaret Serbest Bölgesi, en fazla ticaret hacmine sahip olan bölgeler olarak dikkat çekiyor.
Serbest bölgelerin avantajları ● Serbest bölgede sağlanan teşvik ve avantajlardan yerli ve ya-
bancı bütün firmalar eşit olarak yararlanır. ● Faaliyet gösteren firmalar Kurumlar Vergisi ve Gelirler Vergisinden yüzde 100 muaf tutulur ● İkinci el makinelerin Serbest Bölgelere girişlerinde yaş sınırı yoktur. ● Altyapı hizmetlerinden KDV alınmaz ● Serbest Bölgelerde alım-satım, stok değerleme ve muhasebeleştirme konvertibl dövizlerle yapıldığı için kullanıcılar enflasyondan olumsuz etkilenmezler.
● Bölgeye giren mallar için Gümrük Vergisi, KDV, KKDF alınmaz. ● Firmaların karları, hiçbir izne gerek olmadan yurtiçine veya
yurtdışına transfer edilebilir ● Üretiminin yüzde 85 ve fazlasını ihraç eden firmalar personel
maaşları üzerinden muhtasar vergisinden yüzde 100 muaf tutulur ● Türkiye’den Serbest Bölgeye yapılan satışlar ihracat sayıldığından firmalar, Türkiye’den ihraç fiyatına KDV’siz mal satın alabilirler ● Gümrüksüz ve süre kısıtlaması olmadan stoklama yapılabilir.
İşte Türkiye’deki serbest bölgeler: ANTALYA SERBEST BÖLGESİ (ASBAŞ) 1987 yılında faaliyete geçen Antalya Serbest Bölgesinin toplam alanı 625 bin 490 metrekare. Bölgenin sermayesinin yüzde 34’ü kamu, yüzde 66’sı özel sektöre ait… Bölgenin faaliyet konuları üretim, bankacılık, alım-satım, kiralama, depolama, danışmanlık, montajdemontaj. 2013 yılında bölgenin ticaret hacmi 902 milyon dolar olarak gerçekleşti. Tekne ve gemi yapımcılarının tercihi olan Antalya Serbest Bölgesi’nde 110 firma faaliyet gösteriyor. Bunların yüzde 63’ünü ise yat firmaları oluşturuyor. Bölgede 14 yıl içinde 243 yat üretildi. Yat projeleri ortalama 1.5-2 yılda tamamlanıyor. Bölgede yapılan özel tasarım yatların fiyatları ise en aşağı 30 milyon avro.
MERSİN SERBEST BÖLGESİ (MESBAŞ) 1987 yılında faaliyete geçen Mersin Serbest Bölgesi brüt 786 bin metrekare üzerine kurulu. Sermayesinin yüzde 24’ü kamu sektörüne, yüzde 76’sı özel sektöre ait olup toplam ortak sayısı 177 kişi. İstihdam edilen kişi sayısı ise 8 bin 200 civarında. 2013 yılındaki ticaret hacmi 3.552.000.000 dolar olarak gerçekleşti. Ticaret hacminin ülkelere göre dağılım şöyle oldu: Türkiye yüzde 40, İslam ülkeleri yüzde 19, Türki cumhuriyetleri yüzde 3, diğer batı ülkeleri yüzde 1, diğer ülkeler yüzde 20, OECD ülkeleri yüzde 17. Sektörel olarak ise yüzde 71 sanayi, yüzde 29 tarım ürünleri oldu.
İZMİR SERBEST BÖLGESİ (İZBAŞ) İzmir Menemen’de 1 milyon 630 bin metrekarelik alan üzerinde yer alıyor. 1997 yılında “İzmir Menemen Deri Serbest Bölgesi (İDESBAŞ)” olarak kuruldu. Deri sektöründe yaşanan olumsuz gelişmelerin yanı sıra çevrenin potansiyelinin artması üzerine 2011 yılında İZBAŞ oldu. Bölgenin ticaret hacmi 368 milyon 283 bin dolar.
İSTANBUL-ATATÜRK HAVALİMANI SERBEST BÖLGESİ (İSBİ) 1990 yılında faaliyete geçti. 1996 yılından itibaren yönetimi yap-işlet-devret sistemiyle 40 yıllığına özel sektöre verilmiştir. 180 bin 182 metrekare alana sahip. 2013 yılındaki ticaret hacmi, bir önceki yıla göre gerileyerek 1.797.352 dolar olarak gerçekleşti. Bölgede 20 farklı sektörde 400’e yakın yerli ve yabancı firma faaliyet gösteriyor.
TRABZON SERBEST BÖLGESİ (TRANSBAŞ) 1992 yılında faaliyete başladı. Yıllık 2 bin gemi kapasitesi bulunuyor. 11 bin metrekare kapalı ve 20 bin metrekare açıt depolama alanı var. 2013 yılındaki ticaret hacmi 57.828.000 dolar. Bölgede yapılan her tür ticaret, transit ticaret ve her türlü malın satılmasına ilişkin her faaliyet Türk ve yabancı firmaları ayırt etmeksizin eşit olarak gerçekleştirilebilir.
İSTANBUL-DERİ VE ENDÜSTRİ SERBEST BÖLGESİ (DESBAŞ) 1993 tarihinde kuruldu, 2011 yılında yönetimi DESBAŞ’a devredildi. 500 bin metrekarelik alana sahip. İstihdam kapasitesinin yıllık 5 bine ulaşması hedeflenen bölgenin ticaret hacmi 4 milyar dolar civarı.
SAMSUN SERBEST BÖLGESİ (SASBAŞ) 1998 yılında faaliyete geçti. Bölge 73 bin 150 metrekare üzerine kurulu. Bölgede 5 adet çelik tahıl silosu ve toplam 10 bin metrekare kapalı depo mevcut. 2013 yılı ticaret hacmi 91 milyon 521 bin dolar olarak gerçekleşti.
EGE SERBEST BÖLGESİ (ESBAŞ) 1990 yılında faaliyete geçti. Yap-işletdevret sistemiyle çalışıyor. Tamamen özel sektöre ait. 2 milyon 200 bin metrekare alana sahip olan bölgede 200 firma faaliyet gösteriyor. 2013 verilerine göre 20 bin 400 kişiye istihdam sağlandı. ESBAŞ çalışanı sayısı ise 415. Türkiye’deki serbest bölgeler arasında en fazla ticaret hacmine sahip. 2013 yılında 4.6 milyar dolar ticaret hacmine ulaşan Ege Serbest Bölgesi, başta Amerikalılar olmak üzere yabancı yatırımcının göz bebeği. Bölgede faaliyet gösteren firmaların yüzde 37’si yabancı firma… Yine, 2013 yılında bölgede en fazla yatırım yabancı sermaye tarafından gerçekleşti. 106 milyon dolarlık yatırımın 81.8 milyon doları yabancılara ait.
MARDİN SERBEST BÖLGESİ (MASBAŞ) 1995 yılında kurulan Mardin Serbest Bölgesi’nin yüzde 51’i kamu, yüzde 49’u özel sektöre ait. KAYSERİ SERBEST BÖLGESİ (KARSER) 1998 yılında faaliyete gezen Kayseri Serbest bölgesi 6 milyon 905 bin metrekare alana sahip. Bölgede 3 bin 140 kişiye istihdam sağlanıyor. 2013 yılındaki ticaret hacmi 798 milyon 250 bin dolar olarak gerçekleşti. AVRUPA SERBEST BÖLGESİ (ASB) 2003 yılında faaliyete geçti. Çorlu-Tekirdağ’da olan bölge 2 milyon metrekare üzerine kurulu. 2013 yılı ticaret hacmi 2 milyar 439 milyon 927 bin dolar oldu. GAZİANTEP SERBEST BÖLGESİ (GASBAŞ) 1999 yılında faaliyete geçti. 898 bin 947
ADANA YUMURTALIK SERBEST BÖLGESİ (TAYSEB) 1998 yılında faaliyete geçti. 4 milyon 500 bin metrekarelik alana kurulu olup İskenderun Körfezi’nin 5 kilometrelik sahil şeridine sahip. En önemli özelliği petrokimya, demir-çelik, enerji santralleri, tersane ve çimento gibi ağır sanayi yatırımlarına yönelik ilk ve tek serbest bölgesi olması. 2013 yılı ticaret hacmi ise: 397 milyon 467 bin dolar.
metrekare üzerine kurulu olan bölgenin 2013 yılı ticaret hacmi 199 milyon 45 bin dolar olarak gerçekleşti. BURSA SERBEST BÖLGESİ (BUSEB) 2001’de faaliyet geçti. 825 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu. 8 binin üzerinde kişiye istihdam sağlayan bölgenin 2013 yılı ticaret hacmi ise 1 milyar 907 milyon 397 bin dolar oldu. DENİZLİ SERBEST BÖLGESİ (DENSER) 2002 yılında faaliyete geçti. 540 bin metrekare alana sahip. Antalya ve İzmir limanlarını kullanıyor. 2013 yılı ticaret hacmi 56 milyon 783 bin dolar. KOCAELİ SERBEST BÖLGESİ (KOSBAŞ) 2001’de faaliyete geçti. 2013 yılı ticaret hacmi 662 milyon 729 bin dolar olarak gerçekleşti.
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi 620 bin metrekare üzerine kurulu. Bunun 360 bin metrekaresi Teknoloji Serbest Bölgesi’ne, 240 bin metrekaresi Teknoloji Geliştirme Bölgesi’ne ait. Bölgedeki faaliyetler: Yeni veya Türkiye’de olmayan teknolojilerin geliştirilmesi, transfer edilen teknolojilerin geliştirilmesi, yazılım eliştirilmeleri ve uygulamaları, AR-GE. 2013 yılındaki toplam ticaret hacmi ise. 233 milyon 652 bin dolar.
Ekonomi
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Melike Ayan melikea@yahoo.com
Ukrayna - Rusya tansiyonu yükseldi, ama borsayı o kadar sarsmadı
Siyasi risk ekonomiyi etkileyebilir Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri sona erdi, ama uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin ekonomik geleceğiyle ilgili ‘siyasi risk’lerin devam ettiği görüşünde
R
NEW YORK - POSTA212
ecep Tayyip Erdoğan 10 Ağustos’taki seçimlerde aldığı yüzde 51,8 oyla Türkiye’nin halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu ancak kredi derecelendirme kuruluşları ‘siyasi risk’lerin devam ettiği uyarısında bulunuyor. ZORLUKLAR ÇÖZÜLMEYECEK Türkiye’ye Baa3 ile “yatırım yapılır” kredi notu veren Moody’s geçen hafta yaptığı açıklamada, seçimler sonrasında siyasi gerilimin devam ettiğini belirterek, “Devam eden yurt içi politik gerilim ve 2015 genel seçimlerine kadar sürecek olan belirsizlik Türkiye’nin kredi notunun önündeki ekonomik ve kurumsal zorlukları çözmeyecek” değerlendirmesi yaptı. Moody’s ekonomik ve kurumsal zorlukların ise yavaş bü-
yüme, yüksek enflasyon, dış kırılganlıklar ve Merkez Bankası gibi kurumların bağımsızlığının zayıflaması olduğunu kaydetti. Moody’s, yeni başbakan belirlenene ve 2015 genel seçimlerinden AK Parti’nin anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde edip edemeyeceğinin görülmesine kadar geçecek sürede siyasi belirsizliğin devam edeceğini savundu. AK PARTİ İKİYE BÖLÜNDÜ Raporda en dikkat çeken yorumlardan biri de AK Parti içindeki görüşlerin değerlendirilmesi konusunda şu ifadelerle yapıldı: “Ağustos sonunda belirlenecek olan başbakan, AKP’deki dinamikler için bir ipucu verecek. AK Parti şu anda Abdullah Gül’ün temsil ettiği, konsensüs odaklı kanat ile Erdoğan’ın temsil ettiği daha otokratik kanat arasında ikiye bölünmüş durumda” AK
Parti içinde ortaya çıkacak yeni dengenin 2013 ortasından bu yana süren siyasi tansiyonu ve belirsizliği daha da artırabileceği uyarısında bulunuldu. Moody’s nisan ayında kredi notu görünümünü “durağan”dan, “negatif”e indirmişti. ZAFER KATKI SAĞLAMADI Türkiye’ye “yatırım yapılabilir” kredi notu veren diğer derecelendirme kuruluşu Fitch’den de 11 Ağustos’ta benzer değerlendirmeler yapılmıştı. Fitch, siyasi riskin kredi notunu olumsuz etkileyebileceğini belirterek, “Erdoğan’ın Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda zafer elde etmesi ülkenin kredi profilinin iyileşmesine önemli bir katkı sağlamadı. Siyasi risk sermaye girişinin cesaretini kırarak ve siyasi açıdan öngörülebilirliği azaltarak
Türkiye’nin kredi notu üzerinde baskı yaratabilir” değerlendirmesi yaptı. Fitch, genel seçimlere kadar bir belirsizlik dönemine girildiğini kaydetti. Orta Doğu’da yaşanan jeopolitik problemlerin de Türkiye ekonomisinde hissedildiğini kaydeden Fitch, “Avrupa Birliği’ne ve Kuzey Amerika’ya yapılan ihracat dengelese de Irak’a yapılan ihracat Temmuz ayında yüzde 46 geriledi. 4 Nisan’da be-
lirlenen BBB-/Durağan kredi notunu teyit ediyoruz. Bir sonraki açıklama 3 Ekim’de yapılacaktır” demişti. ETKİSİ OLMAYACAK Diğer iki derecelendirme kuruluşunun aksine Türkiye’yi “yatırım yapılabilir” seviyenin bir kademe altında notlayan S&P, “Seçimlerin Türkiye’nin kredi notuna bir etkisi olmayacak” yorumunu yapmıştı.
ABD posta servisi değer kaybediyor
CUMAYI Ukrayna ve Rusya askeri birimlerinin Ukrayna topraklarındaki çatışması ile ilgili haberlerle kırmızıda kapatan bir borsayı seyrederek kapattık. Endeksler, yatırımcıların en riskli varlıklardan hazine alımlarına uçmasına rağmen, haftayı kazançta kapattı. Her şeye rağmen S&P 500, yine kazanmaya devam edip haftayı %1.2’lik kazançla kapattı. İkinci çeyrek karlılıklarının iyi gelmesi, ekonominin büyüdüğüne işaret eden verilerin gelmesi, jeopolitik endişelere rağmen, yatırımcıların daha az kendilerini çekmesine sebep oldu. Tabi buna rağmen, ABD ekonomisinin sağlıklılığının gölgelendiğini gördük. ABD’de sanayi üretimi, araba üretimi sayesinde, PPİ yani Üretici Fiyat Endeksi de petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanarak artmaya devam etti. Tek negatif gelen Michigan Güven Endeksi’ni (81.8 den 79.2’ye düştü) bile yatırımcılar çok fazla dikkate almadılar. Perşembe günü, petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle ve ücretlerin de artmaması gerçeğini de göz önüne alarak, son 4 aydır 1 milyondan fazla kişinin istihdam piyasasına katılması tüketici güvenini biraz körükledi, artırdı. Çok büyük bir artış olmasa da 36.2’den 36.8’lere getirdi. Yine perşembe günü işsizlik sigortası başvurularında artış gördük. Borsa belki reaksiyon göstermedi ve çıkmaya devam etti ama 10 yıllık hazine faizlerinin % 2.4’lere kadar düştüğünü gördük. Bütçe açığı geçen seneden beri yüzde 24 küçülmüş. Gelirler (bordro, gelir vergisi) giderlerin 7 katına çıkmış. Ekim-Temmuz ayı arasındaki açık böylece 460.5 milyon dolara geriledi. Geçen sene aynı dönem bu rakam 607.4 dolar idi. Haftaya çarşamba günü, Fed’in 29-30 Temmuz toplantısının tutanakları açıklanacak. Geçtiğimiz hafta içinde konuşan Fed üyelerinden Bullard ve Kocherlakata gibi acaba Yellen ve diğer üyeler faiz oran artışı için bir tarihle karşımıza çıkacaklar mı? 2006’dan beri artırılmayan faizler ne zaman artırılacak, ipuçları arayacağız tutanakların satır aralarında. FED Yönetim Kurulu Başkanı Stanley Fischer, İsveç’te yaptığı bir konuşmada, “global iyileşme hayal kırıklığı yaratıyor. Zayıf talep faizleri uzun bir süre daha düşük tutmayı gerektirecek. Arz da talep de düşük. Üretim ilk defa 40 yıllık ortalaması % 1.5’un altına düştü. Bunlar da destek gerektiriyor. Önemli soru bunun ne kadar geçici ne kadarı kalıcı” mesajlarını verdi. George Soros’un bilip bizim bilmediğimiz bir şey mi var? Milyarder hedge fon yöneticisi titan George Soros, 14 Ağustos’ta Arjantinli petrol firması YPF‘nin 8.47 milyon adetlik hisselerini 450.5 milyon dolara aldı. Böylece 30 Haziran itibariyle portföyündeki en ağırlıklı hisseyi YPF yapmış oldu. YPF’nin yanında 1.79 milyon Facebook, 1.7 milyon AİG (American sigorta firması) 1.2 milyon Apple hissesi de alan George Soros, S&P 500 put hisseleri de aldı, yani satış opsiyonlarını aldı. S&P 500‘ün düşeceğine inanarak, bu işlemleri yapan Soros Macaristan doğumlu, Amerikalı yatırımcı, filan tropist, Soros Fonunun da Yönetim Kurulu Başkanı. 84 yaşındaki yatırımcı açığa bahis yaparak borsanın düşeceğine dair inancını ispatlamış oldu. Özellikle ABD hisse senedi piyasalarının düşeceğine dair pozisyon alan George Soros finans medyasında tepki çekti. Kısa vadede birçok yatırımcı ve global yönetici, 3 ila 6 ay içinde ABD borsasının hala kazanç getireceğine inanıyor. Mukayeseli büyüme perspektifinden bakarsak, ABD , Avrupa’dan daha iyi performans gösteriyor, şirket karlılıkları iyi gelmeye devam etti,. Jeopolitik açıdan, nereye yatırım yapmalı diyen Chris Weston isimli bir yatırımcı, tahvil getirileri düşük, genel kanıya göre, herkes ABD’nin daha iyi performans göstereceğini düşünüyor. 3 ay önceki endişesi % 10’luk düzeltme olan Weston yakında bunun olacağına inanmıyor.
ABD Posta Ajansı (USPS), artan teslimat kazançlarına ve fiyat artışlarına rağmen yılın ikinci çeyreğinde de değer kaybetmeye devam ediyor KUNTER AKIRMAK NEW YORK - POSTA212
A
BD Posta Ajansı’ndan yapılan açıklamaya göre nisan başından, haziran sonuna kadar olan 3 aylık süreçte, ABD Posta Ajansı ortalama 2 milyon dolar değer kaybetti. Kayıplara rağmen paket teslimatlarında ve ücretler-
deki artış sayesinde, geçen yıla oranla yüzde 2’lik gelir artışıyla daha iyi durumda olduğunu gösterdi. USPS Finans Direktörü ve Başkan Yardımcısı Joseph Corbett, “Dünya standardında servis vermeye devam edebilmek için 6 milyar dolar gibi rakam harcayıp, eskiyen teslimat araçlarını ve kapetleme ekipmanlarını yenileme-
miz gerekiyor” dedi. Ajans aynı zamanda, kapıya teslimatların cumartesi günleri kısıtlandırılması için de Kongre’ye başvuruda bulunmuştu. Bu planın yaklaşık olarak 2 milyar dolar tasarruf sağlaması bekleniyordu. Fakat bazı sendikaların ve avukatların itirazları sonrasında plan geri çevrilmişti.
HABER OLMAK İÇİN...
haber@posta212.com
Gündem
20 Ağustos 2014 Çarşamba
AMERİKA’NIN ‘GEZİ’Sİ ABD’nin St. Louis kentinin Ferguson ilçesinde geçen hafta Michael Brown adlı genç teslim olduğu halde polis tarafından vurularak öldürüldü. Silahsız olan gencin öldürülmesini protesto edenlere polis orantısız güç kullanınca olaylar büyüdü ve 100’e yakın şehre yayıldı ORHAN MURAT BAHTİYAR NEW YORK - POSTA212
9
Ağustos’ta Missouri eyaletinin St. Louis kentinde Michael Brown adlı siyahi gencin polis tarafından öldürülmesi ülke çapında gösterilere neden oldu. Olayların gelişme biçimi ve protestocuların talepleri ise geçtiğimiz yıl Türkiye’de meydana gelen Gezi Olayları’nı akla getirdi. St. Louis’in Ferguson kasabasında meydana gelen olayda Michael Brown adlı 18 yaşındaki siyahi genç, silahsız olduğu sırada ellerini kaldırıp teslim olmasına rağmen polis kurşunuyla vurulmuş ve hayatını kaybetmişti. Öncelikle bölgede başlayan protesto gösterileri polisin şiddet içeren tavrı ve bazı yetkililerin sert açıklamaları nedeniyle tüm ABD’ye yayıldı. Özellikle Brown’un öldürülmesinin ardından meydana gelen olaylarda Missouri Valisi Jay Nixon’un göstericiler hakkında yaptığı “Çapulcular” benzetmesi ve Brown’un daha önceki sabıka kayıtlarının açıklanması gerilimin tırmanmasına neden oldu. Bunun yanında göstericiler olayları takip eden gazetecilerin gözaltına alınma şekline ve olayla ilgili yeterli bilgilendirme yapılmamasına da tepki gösteriyorlar. Olayın ardından bölgede askeri müdahalenin başlaması ve Brown’un ikisi başından olmak üzere 6 yerinden vurulduğunun duyulmasıyla birlikte ABD Başkanı Barack Obama’nın da tatilini yarıda kesmesi tüm gözleri bölgeye çevirdi. Özellikle bölgede yaşayan siyahilerin başlattığı eylemler ülkenin dört bir yanında her ırk ve etnik kökenden insanlar ta-
rafından destek görüyor. Hafta boyunca Los Angeles, Washington, Chicago, New York ve Miami başta olmak üzere ABD genelinde yüzden fazla şehirde protesto ve Brown için anma etkinlikleri düzenlendi. “Michael için adalet”, “Adalet yoksa barış yok” sloganları atan eylemciler ellerini kaldırıp, diz üstü yere çökerek “Eller yukarı, ateş etme!” diye bağırdı.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI Bölgede ilan edilen olağanüstü hal ve 5 saatlik sokağa çıkma yasağı da gösterilerin yatışmasını sağlayamadı. Obama’nın tatilini bölerek yaptığı yatıştırıcı basın açıklaması ve Adalet Bakanlığı ile FBI’a olayın soruşturulması emrini vermesi gerginliği azaltsa da yeterli olmadı. Barışçıl gösteriler sırasında şiddete başvuran bir grubun adaleti bulma çabalarını güçlendirmek yerine zayıflattığını söyleyen Obama, polisin şiddete başvurmasını haklı gösteGezi sürecinde de Twitter üzerinden haberleşen gençler özellikle Başbakan Erdoğan tarafından sertçe eleştirilmiş ve Erdoğan Twitter’ı “Bela” olarak nitelendirmişti.
recek hiçbir özür bulunmadığını da belirtti.
POLİSE ASKERİ TEÇHİZAT ABD Adalet Bakanı Eric Holder ise çıkan olaylara müdahalesi sırasında polisin askeri teçhizat kullanmasını eleştirerek bunun “çelişkili mesaj” gönderdiğini belirtti. Holder, “Güvenlik birimleriyle yerel halk arasındaki güveni yeniden
ABD’de 2012 yılında da Trayvon Martin isimli siyahi genç, bir güvenlik görevlisi tarafından öldürülmüştü. Olayla ilgili davada George Zimmerman adlı görevlinin cinayetten suçsuz bulunması, ülke çapında büyüktepki çekmiş; ırk ayrımcılığı ve sivil haklara dair tartışmalar yeniden canlanmıştı.
inşa etmeye çalıştığımız bir zamanda, askeri teçhizat ve araçların konuşlandırılmasının çelişkili mesajlar verdiğinden kaygılıyım,” dedi. Holder ayrıca, Michael Brown’ın cesedinde federal uzmanları tarafından otopsi yapılması talimatı verdi. Nixon ise sokağa çıkma yasağının ifade özgürlüğünü kısmayı değil, çevreye zarar veren yağmacıları engellemeyi amaçladığını söyledi.
POLİSE MOLOTOF Polis kaynaklarından edinilen bilgilere göre ise eylemciler molotof kokteyli atmak ve polis araçlarını yakmakla suçlanıyor. Öncelikle sis ve göz yaşartıcı bomba kullanan polis, eve dönün çağrısı işe yaramayınca plastik mermi kullanmaya başladı. Ferguson’daki eylemci gruba yönelik müdahale sırasında onlarca kişinin gözaltına alındığı, bir kişinin de silahla yaralandığı açıklandı. Durumu ağır olan yaralının polis tarafından vurulmadığı iddia edilse de bu iddia göstericiler tarafından inandırıcı bulunmadı. Ferguson polis müdürü Tom Jackson ise olayla ilgili yaptığı açıklamada araştırmanın tamamlanmasının zaman alabileceğini belirterek, bölge-
de ırk temelli gerginliğin yeniden su yüzeyine çıktığını söyledi.
GEZİ OLAYLARIYLA BENZERLİK Ferguson’dan başlayıp tüm ülkeye yayılan protestolar akla geçtiğimiz yıl İstanbul’dan tüm Türkiye’ye yayılan Gezi sürecini akla getirdi. Ferguson’da yaşanan olaylarda da Gezi döneminde olduğu gibi sosyal medya aktif bir şekilde kullanılıyor ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu protestocular temel hak ve özgürlüklerinin yeteri kadar ciddiye alınmadığını iddia ediyor. Gezi olayları da benzer talepler üzerine ortaya çıkmış ve gösteriler boyunca ikisi güvenlik görevlisi olmak üzere 10 kişi hayatını kaybetmişti. TWITTER HESABINA ASKI Ferguson’da kullanılan sosyal medya araçlarının başında bu kez de Twitter geliyor. Brown’u öldüren polis memurunun adını açıklayan ve halka sokaklara çıkma çağrısında bulunan “Anonymous” adlı Gezi Olayları’ndan sonraki süreçte bir pasif direniş biçimi olarak ortaya çıkan “Duran Adam”ın bir benzeri de ABD’de “Yatan Adam” olarak ortaya çıktı. Göstericiler yere uzanarak ölü taklidi yapıyor ve yaşanan polis şiddetini böyle protesto ediyorlar.
Twitter kullanıcısının hesabı kullanıcıların başkalarının özel veya hassas bilgilerini içeren mesajlar atamayacağı ve başkalarına karşı belirli şiddet tehditleri içeren mesajlar gönderemeyeceği gerekçesiy-
Missouri eyaletinin St. Louis kentinde bulunan Ferguson’da son yıllarda siyahi nüfusun arttığı dikkat çekiyor. 1990lı yıllarda bölgedeki nüfusun %25’ini oluşturan AfroAmerikalılar, günümüzde bölgedeki nüfusun yaklaşık %67’sini oluşturuyor.
le askıya alındı. Ancak hem Anonymous hem de diğer kullanıcılar başka hesaplar açarak bilgi paylaşımında bulunmaya devam ediyor.
GAZETECİLERİ SİNDİRME Olayları izleyen İnsan Hakları İzleme Örgütü ise polisin barışçıl göstericileri ve gazetecileri sindirme taktikleri kullanmaya son vermesi gerektiğini bildirdi. Örgüt yetkilisi ABD’li araştırmacı Alba Morales yaptığı açıklamada, Ferguson polisinin, tehditlerle ve polisin Michael Brown’u öldürmesini barışçıl biçimde protesto edenlere karşı orantısız güç kullanarak sorunları ağırlaştırdığını belirterek polisin barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğüne ilişkin temel hakları desteklemesi gerektiğini ve sadece işini yapan gazeteci-
lerin gözaltına alınmasının mazur görülemeyeceğini belirtti.
YAŞANANLAR KABUL EDİLEMEZ Missouri Eyalet Senatörü Maria Chappelle-Nadal ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın üzerinden yaklaşık bir hafta geçmesine rağmen ölümden sorumlu polis memurunun yeni açıklanması ve göstericilere yönelik sert tutumun kamuoyunu kızdırdığını ifade etti. Olaylar sırasında yardımcıları ile birlikte gaz mermilerinden etkilendiğini anlatan Chappelle-Nadal, yaşananların kabul edilemeyeceğini söyledi. Obama’nın yaptığı çağrının sürece olumlu etki yaptığını dile getiren Chappelle-Nadal, ABD Başkanı’nın Missouri Valisi Nixon hakkında eksik bilgilendirildiğine inandığını sözlerine ekledi. Chappelle-Nadal, sürecin bundan sonra daha sağlıklı gelişebilmesi için yetkililerin konuyu şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşması gerektiğini vurguladı. Daha önce 11 Eylül, Sandy Kasırgası gibi dönemlerde güvenlik gerekçesiyle sokağa çıkan askeri güçler, 1906lı yıllarda Vietnam Savaşı döneminden beri ilk kez toplumsal olayları bastırmak için olaylara müdahale ediyor.
Güncel
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Bu da ‘Yatan Adam’ NEW YORK - POSTA212
2
fazla ilgilenmedi
013 yılındaki Gezi Parkı olaylarında polisin vatandaşlara müdahalesinin ardından Taksim’e çıkışların engellenmesini protesto eden Erdem Gündüz isimli bir kişi, Taksim Meydanı’nda Atatürk Kültür Merkezi’nin tam karşısında ‘durarak’ büyük ilgi çekmişti. Taksim Metro çıkışında hareket etmeden ve konuşmadan öylece beklemeye başlamıştı. Gündüz’ün başlattığı bu protestoya katılanların sayısı kısa sürede 300 kişiye ulaşmıştı. Daha sonra polis bu
eylemi gerçekleştiren kişilere müdahale etmişti. Aynı eylemin bir benzeri de Amerika’da yaşandı. ABD’nin Missouri eyaletinin St. Louis kentinde silahsız siyahi bir gencin polis tarafından öldürülmesi üzerine vatandaşlar eylem yapmaya başladı. Eylemin gerçekleştiği yere gelen vatandaşlar ‘Duran Adam’ın bir başka versiyonunu gerçekleştirerek ‘Yatan Adam’ profili çizdiler. Böylece öldürülen siyahi gencin yerde yatışını resmetmiş oldular.
Missouri eyaletinin Ferguson kentinde olayların olduğu sırada bölgeye giden tek Türk gazeteci olan Bilgin Şaşmaz, bölgede yaşananları POSTA212’ye anlattı. Şaşmaz, yaşanan olayları Gezi Olayları’yla kıyaslamanın doğru olmayacağını söyleyerek, CNN’in tutumunu eleştirdi NEW YORK - POSTA212
M
issouri eyaletinin St.Lois bölgesinin Ferguson kentinde olaylar devam ediyor. Missouri Eyalet Valisi’nin ilan ettiği olağanüstü hale rağmen yüzlerce protestocu sokaklarda polisle çatıştı. Göstericilerin polise taş ve molotof kokteyli fırlatmasının ardından tansiyon iyice yükseldi.
TEK TÜRK GAZETECİ Anadolu Ajansı’nın New York bürosu muhabirlerinden Bilgin Şaşmaz, bölgede olayları takip eden tek Türk gazeteci. AA’nın ‘Savaş Muhabirli-
ği’ eğitimini alan ve daha önce Irak’ta, Filistin’de, İsrail’de görev alan Şaşmaz, orada yaşananları POSTA212’ye anlattı. Şaşmaz, olayların şiddetlenmesiyle birlikte ikinci gün müdürünün talimatı üzerine Ferguson’a tek başına gittiğini aktardı.
EVİ YAKIN OLAN ŞANSLI Öncelikle bölgeye yakın bir otel bulduğunu kaydeden Şaşmaz, hemen ardından gelişmeleri takip ettiğini, halkın tepkisinin yağmalamaya döndüğünü söyledi. Bölgedeki birçok işyerinin yağmalandığını vurgulayan Şaşmaz “Alkolün etkisinde olan insanlar
Bilgin Şaşmaz
bütün işyerlerini yağmalamaya, molotof atmaya başladılar. Zaten sonrasında sokağa çıkma yasağı başladı. Polis, vatandaşlara neredeyse yalvardı. Ölen gencin ailesinin bile olaylara sıcak bakmadığını, evlere dağılmalarını söyledi. Ancak vatandaşlar uyarıları dinlemediler. Daha sonra polisin müdahalesi başladı. Evleri yakın olan vatandaşlar evlerine sığındılar” diye konuştu.
GEZİ İLE KIYASLANMAZ Yaşanan olayların Gezi olaylarıyla benzerliği olup olmadığını sorduğumuz Şaşmaz, “Bu olayları Gezi’yle kıyaslamak doğru olmaz. Böyle bir şey Türkiye’de olsa dünya ayağa kalkardı. Gezi olaylarında CNN 8 saat aralıksız yayın yapmıştı. Burada ne yazık ki CNN’in göstermelik kamerasını görüyoruz. Sürekli yayın yapmıyorlar” dedi. Olaylar sırasında polisin gazetecilerin güvenliğini sağlayamayacağını söylediğini aktaran Şaşmaz, “Çekim yaparken polis bize olay yerini terk etmemizi söyledi” diye konuştu.
New York ayağa kalktı JOHNPAUL JASON NEW YORK - POSTA212
issouri Ferguson’da 18 yaşındaki siyahi Michael Brown polis tarafından öldürmesi New York’ta da protesto edildi. New York’ta aktivist Femnista Jones’u Twitter’da #NMOS14 hashtag’I aracılığıyla organize ettiği Michael Brown’ı anma ve polis şiddetine tepki etkinliği Union Square meydanında yapıldı. Barışçıl protestoların ardından Times Meydanı’na yürüyen binlerce kişi polis’in orantısız güç kullanmasını protesto etti. Protestolardan sonra New York polisinin 4 kişiyi tutukladığı öğrenildi.
FOTOĞRAFLAR – JOHNPAUL JASON – POSTA212
M
Güncel
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Yemin töreninde Erdoğan tarzı Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, yemin töreninde kendi stilini oluşturacak. Erdoğan, Divan’da mazbatasını alacak, kürsüde yemin edecek DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
H
alk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık ve Parti Genel Başkanlığı koltuğunu bırakmama kararını sürdürürken, Türkiye için yeni bir içtihat oluşturmayı da hedefliyor. Erdoğan, yemin töreninde kendi stilini oluşturacak. Erdoğan, Divan'da mazbatasını alacak, kürsüde yemin edecek. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, görevi devralırken yapılacak tören Meclis’te başlayacak. Erdoğan, törenin ardından Köşk’e eşi Emine Erdoğan ile gidecek ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşini Çankaya’dan uğurlayacak. Erdoğan mazbatasını Başkanlık Divanı’nda alıp, milletvekillerinin konuşma yaptığı kürsüde yemin edecek. ÖNCE ASKERİ TÖREN Erdoğan’ın isteğiyle Meclis sürpriz bir şekilde tatile girerken, vekiller yemin töreni için olağanüstü toplanacak. Erdoğan, 28 Ağustos’ta Meclis girişinde askeri törenle karşılanacak. Oradan törenin yapılacağı Genel Kurul salonuna geçecek. Genel Kurul’da birleşimi TBMM Başkanı açacak. Erdoğan’ın salona gireceği anons edildikten sonra yeni Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanvekili ile birlikte salona girecek. En yaşlı Başkanvekili sıfatını taşıyan Güldal Mumcu ise şehir dı-
Ankara’da konutlar değişiyor
Herkesin tarzı farklı
şında olacağını başkanlığa bildirdi. Erdoğan’a Mumcu’nun yerine Ayşenur Bahçekapılı eşlik edecek. ÖZAL MODELİ Halkın oyları ile seçilen ilk cumhurbaşkanı olduğu için Erdoğan, yemin töreninde yeni bir içtihat oluşturmayı istedi. Daha önce cumhurbaşkanları milletvekillerinin konuşma yaptığı kürsüde mazbatalarını alıp yeminlerini ederken, Erdoğan Özal’ı model aldı. 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Genel Kurulu yöneten TBMM başkanvekillerinin oturduğu ve sa-
londaki en yüksek yer olan Başkanlık Divanı kürsüsünde yemini etmişti. Özal’ın aksine Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül ise milletvekillerinin konuşma yaptığı kürsüde yemin etmişti. Erdoğan da Başkanlık Divanı’nda TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in elinden mazbatasını aldıktan sonra Genel Kurul kürsüsünden yemin edecek. Ant içmenin ardından İstiklal Marşı çalınacak, 12’nci Cumhurbaşkanı konuşmasını yapacak. Bu sırada en yaşlı TBMM Başkanvekili, Cumhurbaşkanı’nın sağında bekleyecek. Yemin edilmesinin
ardından önde Cumhurbaşkanı olmak üzere Bahçekapılı eşliğinde Cumhurbaşkanı Genel Kurul’dan ayrılırken, milletvekilleri, görevliler ve davetliler tarafından ayakta selamlanacak. ANITKABİR VE KÖŞK Yemin ederek görevine başladıktan sonra Anıtkabir’e çelenk koyacak olan Erdoğan, Köşk’e eşi Emine Erdoğan ile birlikte gidecek. Burada düzenlenecek törende önce Gül sonra Erdoğan konuşma yapacak. Ardından da resepsiyona geçilecek.
l Cumhurbaşkanı Kenan Evren, görevi Turgut Özal’a devrederken bir manga asker ile tören düzenletmişti. l Cumhurbaşkanı Turgut Özal, görev başında hayatını kaybettiği için devir teslim töreni yapılamadı. l Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer’e görevi A tipi (askeri) törenle teslim etti. l Cumhurbaşkanı Sezer, Abdullah Gül için tören düzenlemedi. Sadece fotoğraf çektirip, görevi bıraktı. l Cumhurbaşkanı Gül de, 12. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için resmi tören düzenleyecek.
Beyaz Saray’a abi geldi DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
W
ashington’ın simgesi haline gelen Beyaz Saray’dan daha büyük olan yeni Başbakanlık yerleşkesinde son rötuşlara geçildi. Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın kullanması beklenen alanın tamamlanmasıyla, Ankara’da devletin zirvesi de taşınacak. Ancak bu sürecin birkaç ay daha devam etmesi beklenirken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ise bir süre daha Ankara’da kalacağı öğrenildi. GÜL ANKARA’DA KALIYOR Görev süresi 28 Ağustos’ta bitecek olan Gül, partisine geri döneceğini açıklarken, henüz Ankara’dan da taşınma hazırlıklarına başlamadı. Gül’ün, İstanbul’da hazırlanan konutunda inşaat sürecinin devam ettiği ve 3-4 ay daha hazır olamayacağına işaret edildi. Bu süre zarfında, Gül çiftinin 2003 yılından beri kullandığı konutu hemen boşaltmasının beklenmediğine işaret eden kaynaklar, Ankara’da da bir konut bulma hazırlığında olduğunu öne sürdü.
ERDOĞAN ÇİFTE SARAY Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yeni Cumhurbaşkanı, yeni hükümet ve yeni kabine oluşacak olması devletin zirvesinin taşınmasına neden olacak. Ankara-Keçiören’deki kiralık konutundan çıkacağını açıklayan Erdoğan’ın da hemen taşınması beklenmiyor. Başbakan Erdoğan’ın yeni konutu olarak, Cumhurbaşkanlığı Köşkü içindeki Pembe Köşkü kullanması da beklenmiyor. Gül çiftinin de tarihi bina olması nedeniyle restorasyon yaptıramadığı için kullanamadığı bina yerine Erdoğan çiftinin asıl konutunun neresi olacağı belirsizliğini koruyor. Başbakanlık Konutu’nu sadece görüşmeleri için kullanan, konaklamak için kullanmayan Başbakan Erdoğan çiftinin, bir süre sonra inşaatı devam eden Başbakanlık yerleşkesindeki özel konuta ya da Dışişleri Konutu’nda kalabileceği belirtiliyor. Yeni başbakanın kim olacağına belli olduktan sonra Ankara’daki konut düzeninin de ayarlanması bekleniyor.
Beyaz Saray’dan daha büyük
Orman Genel Müdürlüğü’ne ait arazi üzerine yapımı devam eden yeni Başbakanlık yerleşkesi, şimdiden ‘Başkanlık Sarayı’ veya ‘AKSaray olarak anılmaya başlandı. Yerleşke 3 bloktan oluşuyor ve 150 bin metrekarelik alana yayılıyor. Başbakanlık yerleşkesi içerisinde bir de helikopter pisti yer alıyor. İdare mahkemesinin durdurma kararına rağmen AOÇ arazilerinde yapımı devam eden bina için askeri havaalanının da VIP havaalanına dönüştürülmesi planlanıyor. Böylece yeni binaya tahsil edilecek havaalanını başbakan ve cumhurbaşkanının yanı sıra devlet protokolü ve yabancı konukların da kullanması bekleniyor. Geçtiğimiz yıl hizmete açılan Ankara Bulvarı ile birlikte havaalanı ile yeni Başbakanlık arasındaki ulaşım, kent merkezi ya da çevre yolu kullanılmadan doğrudan sağlanabilecek. Ayrıca yabancı konuklar için de yerleşkede özel bir bina bulunuyor. Çankaya Köşkü’ndeki Camlı Köşk, resmi görüşmeler için yabancı konuklara tahsil edilse de uzun süredir tıpkı Pembe Köşk gibi aktif kullanılmıyor. Başbakanlık ve Dışişleri Konutu arasında bulunan Meclis Başkanı’nın yeni konutu da tamamlandı. Yeni yasama yılında Meclis Başkanı’nın da Atatürk Bulvarı’ndaki konutuna taşınması bekleniyor.
132 odalı saray ABD’nin ilk başkanı George Washington, yerini belirlediği Beyaz Saray’da oturamadı ancak ondan sonraki John Adams’dan bu yana tüm ABD Başkanları bu konutu kullandı. Bina, geniş bir park içinde yaklaşık altı hektar büyüklüğündeki bir arazi içerisinde yer alıyor. 132 odası, 32 banyosu ve 6 katı olan Beyaz Saray’da 412 kapısı, 147 penceresi, 28 şömine ve 3 asansör var. Tenis kortundan, jogging pistine, yüzme havuzundan sinemaya, bilardo salonuna kadar bir dizi faaliyet alanında da bulunduğu kampüs günde yaklaşık 6 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor. Türkiye’de Başkanlık tartışmaları devam ederken,
Cumhuriyet’in simgesi olan Çankaya Köşkü’nün nasıl kullanılacağı ise şu an belirsizliğini koruyor. Türk siyasi tarihinde önemli bir yeri bulunan Çankaya Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi, 438 dönüm alan üzerinde kurulu. Yüksekliği 1071 metre olan Çankaya Köşkü’nde, Müze Köşk, Çankaya Köşkü (Pembe Köşk), Camlı Köşk, Yeni Hizmet Binası, Yeni Genel Sekreterlik ve Devlet Denetleme Kurulu Binası, Başyaverlik Binası, İdari ve Mali İşler ve Koruma Müdürlüğü binaları, Basın Toplantı Salonu, Resepsiyon Salonları, İtfaiye Binası, Sosyal Tesisler, Garaj, Sera, Halı Saha ve Tenis Kortu yer alıyor.
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Güncel
İnce’den ‘ince’ taktik CHP’de 18. Olağanüstü Kurultay 5-6 Eylül’de… Sarıgül’den Kılıçdaroğlu’na destek!
Çatı aday formülüne destek veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bayrak açan muhalefetin istediği oldu ANKARA - POSTA212
C
HP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) , 18. Olağanüstü Kurultay tarihini 5-6 Eylül olarak belirledi. Kurultay, ATO’nun Kongre Salonu Congressium Salonu’nda yapılacak. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, grup başkanvekilliğinden istifa edip, genel başkan adaylığını açıklarken, bunun sadece hazırlık amacı taşıdığı belirtildi. İnce, 2015 seçimlerinin de ardından bir kez daha Kılıçdaroğlu’na rakip olmaya hazırlanıyor. İnce’nin muhalefetine karşılık eski Şişli Belediye
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
YIL: 2 SAYI: 66
POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA YAYINCI CAN KAMİLOĞLU
İMTİYAZ SAHİBİ EKMEL ANDA
TÜZÜKTE YENİLEME Kurultaya ‘çarşaf liste’ ile gidilmesi beklenirken, Kılıçdaroğlu ise 2015 seçimleri öncesinde muhalefetin itirazlarını sona erdirmeyi hedef-
ledi. Kılıçdaroğlu’nun bu nedenle en erken tarihte kurultay çağrısı yaptığı belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun, olağanüstü kurultayda parti içi muhalefetin etkisiz hale getirmeye dönük önlemleri de artırması bekleniyor. Bu çerçevede kendi ‘çarşaf listesi’ ile kurultaya gitmesine kesin gözüyle bakılıyor. Yeniden tüzük değişikliğinin de gündemde olduğu Kurultay’da ‘güçlü genel sekreterlik’ modeline geri dönülmesi de tartışılan maddeler arasında.
Ancak tüzük değişikliğinin sınırlı kalması bekleniyor. 2012 Kurultayı’nda yapılan değişiklikle milletvekillerinin belirlenmesinde ‘önseçimin’ esas olduğu hükmün daraltılması ve genel merkeze yönelik inisiyatiflerin arttırılması bekleniyor.
Erdoğan’ın hedefi 2015 seçimleri
GAZETESİ
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Başkanı Mustafa Sarıgül ise bu süreçte Kılıçdaroğlu’na destek veriyor. Kurultayda dar kapsamlı tüzük değişikliği de yapılması beklenirken, Sarıgül’ün MYK’ya da Kılıçdaroğlu’nun kadrosundan gireceği konuşuluyor. Kılıçdaroğlu’nun 2015 seçimlerinde millevtekili adayı olmayı isteyen Sarıgül’e, önümüzdeki günlerde aktif görev verebileceği belirtildi.
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
AHMET RAVALI
HABER KOORDİNATÖRÜ
HALDUN ARMAĞAN YAYIN DANIŞMANI
AHMET BUĞDAYCI HABER MERKEZİ - EDİTÖRLER
Seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grubunda yaptığı veda niteliğindeki konuşmasında 2015 seçimlerinde hedeflerinin en az 330 milletvekili olduğunu açıkladı. Bu sayı Anayasa’yı değiştirmeye veya değişikliği referanduma götürmeye yetiyor
MEHVEŞ KOÇAK, ADNAN ONARAN, HÜSEYİN TUNCER, AYSEL TAPAN, MELİKE AYAN, DEMET DEMİRKAYA, SONER MEZGİTÇİ, SERKAN KALFA, DOĞUCAN CÖMERT, JOHNPAUL JASON, BABÜR AKSÜYEK, BANU ÖZTÜRK, KUNTER AKIRMAK, ELİF ÜNLÜ, ORHAN MURAT BAHTİYAR WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ
ANKARA - POSTA212
FİGEN ONUR
28
GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR REKLAM TEMSİLCİSİ BARIŞ TUNCER İDARİ MÜDÜR
MEHVEŞ SÖNMEZ
Adres
31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 844 368 91 96 abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com
BONE SERVİSİ A REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM
POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR
Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı makamına oturacak olan Erdoğan, diğer yandan 2015 seçimlerine güçlü girmeye hazırlanıyor. Erdoğan, AK Parti grubunda yaptığı veda niteliğindeki son konuşmasında bir sonraki parti yönetimine Meclis'te anayasa değiştirmeyi mümkün kılacak çoğunluğu hedef gösterdi. Başkanlık sistemine geçmeyi hedeflediğini daha önce de dile getiren Erdoğan, 2015 yılında yapılacak genel seçimlerde anayasayı değiştirecek veya değişikliği referanduma götürebilecek milletvekili ço-
ğunluğunu hedefliyor. Ancak bu durum, cumhurbaşkanlığının tarafsızlığı konusunda yeni tartışmalara yol açacak. Çünkü Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı'nın siyasi olarak tarafsız olması gerekiyor. Erdoğan ve AK Parti yönetimi de 2015 seçimlerinin öneminin farkında. Çünkü bu seçimlerden sonra Türkiye 4 yıl sandığa gitmeyecek. Bu nedenle AK Parti içinde geçici değil güçlü bir yapı kurmaya çalışan Erdoğan diğer yandan mitinglerde boy gösterecek. Cumhurbaşkanlığıyla birlikte yasal olarak herhangi bir partiyle ilişkisi kalmayan Erdoğan'ın çözümü ise 'Teşekkür Mitingi' olacak. Erdoğan, 81
ilde mitingler düzenleyecek veya açılışlar yapacak. Erdoğan'ın yaşama geçirmek istediği yönetim modeli, ya ABD'de olduğu gibi "başkanlık" ya da Fransa'da uygulanan "yarı başkanlık" sistemine benzetiliyor. Bu değişiklik için ise Anayasa düzenlemesi yapmak mutlak şart. Meclis'te Anayasa'yı değiştirebilecek yeter oy şartı 367 iken, 330 milletvekili oyuyla düzenleme halk oylamasına sunulabiliyor. Bunun yanında Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla miting düzenleyecek ilk isim olmayacak. Daha önce 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren de aynı sıfatla mitingler düzenlemiş ve halktan destek istemişti.
Güncel
20 Ağustos 2014 Çarşamba
‘Üstü örtülür’ Dışişleri eski Müsteşarı Ali Tuygan, “Devletler birbirini dinler. Bu şaşıracak birşey değil” derken, dinlemenin açığa çıkmasının ardından izlenecek yöntemi de anlattı: “Benim dönemimde böyle sorunlar hiç olmadı. Ben zaten sürecin telefonla değil, yazıyla çözülmesinden yanayımdır. Bu iddiaların ardından örgütler arasında temas olabilir. Diplomatik açıdan da temas olur ama üstü örtülür gider. Daha önce de ABD’nin Almanya’yı dinlediği ortaya çıktı. Kıyamet kopmadı. Üstü örtülür gider. Bu ülkelerin arasındaki siyasi ilişkiyi çok etkilemez. Bu, ikili ilişkilerde kriz yaratmaz. 2009’da dinleme birçok nedenle olabilir. Bunu illa somut birşeye bağlamak doğru değil. Teknoloji ile birlikte güvenli telefonlar da var ama bu süreçte teknolojisi ileri olan ülke kazanır”
Ankara dinlemeyi dert etmedi Alman istihbaratı BND’nin Türkiye’yi 2009’dan bu yana dinlediği ortaya çıkarken, Ankara, krizi büyütmek istemiyor. Buna gerekçe olarak da daha önce ABD’nin Almanya’yı dinlemesine karşın ilişkilerinin bozulmaması gösterildi. Ankara’daki güvenlik yetkililerine göre, Almanya’nın elinde ancak birkaç telefon kaydı var DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
A
lman istihbaratı BND’nin Türkiye’yi 2009’dan bu yana dinlediği ortaya çıkarken, Ankara, krizi büyütmek derdinde değil. Ankara, Almanya nezdinde ise ‘usulen’ girişim yapıyor. Dinleme skandalının patlamasının ardından ilk değerlendirme MİT’te yapıldı ve Dışişleri’ne sunuldu. Bu bilgilendirmede “Her örgütün uydudan yakaladığı sinyalleri değerlendirmesi kaçınılmaz. Ancak Almanya’dan Türkiye’ye yönelik sistematik bir dinleme yok. Dinlendiyse de birkaç konuşma yakalanmıştır bunlarda da bizim bir açığımız olamaz” mesajı yer aldı. “Bütün istihbarat örgütleri konuşma düştüğünde affetmez, biz de affetmeyiz. Bunun centilmenliği olmaz” diyen bir güvenlik uzmanı da, sürecin sıkıntı yaratmayacağını, Berlin-Ankara arasında da gerginliğin
tırmanmayacağını belirtti: “Bizim Türkiye dışındaki temaslarımızda pozisyonlarımız önceden bellidir ve A-B opsiyonlarını konuşuruz; telefonlarda pozisyonun içeriği konuşulmaz. Çok acil birşey varsa ya Türkiye’ye geri dönülür, ya da kripto geçilir. Bizden çok daha fazla risk altında olan ABD’li siyasilerdir. Mesela ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Avrupa’ya ya da Orta Doğu’ya gittiğinde bir haftadan önce dönemez. Bu da görüşmelerinin dinlemeye takılmasını artırır. Türk yetkililer de ABD’ye gittiğinde bu risk artar ama bunun tedbirleri vardır”
Hem diplomatik hem de güvenlik uzmanı kaynaklar, Almanya ile ikili ilişkilerin bu süreçte bozulmamasına özen gösterileceğini belirtti. Uzman kaynaklara göre; 2009 tarihinin, İsrail-Oslo süreci veya Gülen Cemaati ile bir bağlantısı yok. Ankara’daki değerlendirmede, tarihin asıl nedeni olarak konuşma sinyallerinin bu tarihte uydudan yakalanması gösteriliyor. Alman kaynaklar ise, Berlin’den gelen talimat doğrultusunda “Bu konuda hiçbirimiz yorum yapmayacağız” demekle yetindi. MERKEL: VEREMEM Alman istihbaratının
2009’dan bu yana Türkiye’yi gizlice dinlediği iddialarıyla ilgili konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, istihbarat servislerinin faaliyetleri hakkında yorum yapamayacağını ifade etti. Merkel, gerekirse bu konudaki bilginin Alman Parlamentosu’nda istihbarat kuruluşunu denetleyen komisyona verileceğini sözlerine ekledi. DAVUTOĞLU-STEİNMEİER GÖRÜŞMESİ İki ülke arasında yaşanan kriz Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dinlemeyle ilgili herhangi bir bilgi vermeyeceğini açıklamasıyla farklı bir boyuta taşınırken, iki ülke dışişleri bakanları bir telefon görüşmesi yaptı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier görüşmesinde, en kısa süre içinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Alman İstihbarat Teşkilatı (BND) Başkanı’nın görüşmesi ve Alman tarafının Türkiye’ye izahat vermesi konusunda mutabık kalındığı bildirildi.
‘Özüre rağmen dinleme devam eder
İstihbarat konularında uzman isimlerden Doç. Dr. Nihat Ali Özcan da şu değerlendirmeyi yaptı: “Telefon dinleme açığa çıkıncaya kadar normaldir. Ülkeler dost olabilirler fakat istihbarat örgütleri dost olmaz. Almanlar sadece dinlememiştir. Bilgi toplama kararı verildiyse, insani istihbarat da vardır. 2009’da Almanya’nın Türkiye’ye ilişkin beklentilerinde önemli bir kırılma olmuş olmalı. Bu kırılma iki türlü belli olur. Ya siyasi otorite istihbarat örgütüne direktif verir, ya da örgüt topladığı bilgilerle bir noktaya gelir. Her halukarda siyasi otoritenin haberi vardır. Buna Türk istihbaratının zayıflığı diyemeyiz. Almanların faaliyetini Türk istihbaratının bilip bilmediğini bilemeyiz. Bunlar uluorta tartışılmaz ama kişisel kanaatim MİT biliyordur. Almanya’nın özür dileyecek olması ise ‘Yarım elma gönül alma’dır. Özür diler ama yoluna aynen devam eder. Dünyada işbirliği yapan sadece 5 örgüt vardır. Bunlar ABD-Kanada-İngiltere-Avustralya ve Yeni Zelanda’dır. bunun dışında İsrail bile gerektiğinde ABD’yi dinler. Bu istihbaratın doğasında var”
Gözler NATO zirvesinde Erdoğan ile Obama arasında, uluslararası zirveler sırasında iki yüz yüze görüşme olacak. Bu Zirvelerin ilki 4 Eylül’de Galler’de gerçekleştirilecek NATO Zirvesi. İkincisi ise Eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu. Son olarak St. Petersburg’daki G-20 Zirvesi’nde Erdoğan’ın talebine rağmen ikili görüşme yapmayan Obama’nın tutumu Galler ve New York’ta belli olacak.
Erdoğan sitem etmişti
Barack Obama ve Başbakan Erdoğan’ın arasına Gazze girdi
Erdoğan daha önce bir televizyon programında Obama ile görüşemediğinden yakınmış, “Uzun süredir kendisiyle görüşemiyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımıza da söyledim” diye serzenişte bulunmuştu. Erdoğan, Obama yerine Yardımcısı Joe Biden ile görüştüğünü belirtirken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erdoğan’ın talebine rağmen Obama’yı aramamıştı.
ABD Başkanı Obama 6 ay sonra ilk kez, cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ı arayarak tebrik etti. Ancak bu görüşmede Obama, Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye yönelik insani yardımlarına destek verirken, Gazze’ye yönelik yardımlarına değinmedi. Obama’nın “İsrail’in kendini savunma hakkı var” mesajı verdiği belirtildi DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
B
aşbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Washington'dan beklediği telefon geldi. Ancak telefonda iki lider yine Gazze konusunda uzlaşamadı. Bu görüşmenin ardından yapılan açıklamaya da yansıdı. İki li-
derin Gazze konusundaki görüş ayrılığı ise açıklamaya da yansıdı. Obama ve Erdoğan arasında son olarak 20 Şubat'ta gerçekleşen görüşmeye dair iki başkentten farklı açıklamalar yansımıştı. Washington, Obama'nın 'hukuk devleti ilkelerine' vurgu yaptığını belirtirken, Ankara'da, Erdoğan'ın Fethullah Gülen'in iadesini istediği ve Obama'nın da 'mesaj alındı' dediği iddiaları ABD tarafın-
dan yalanlanmıştı. İşte bu görüşmeden 6 ay sonra gerçekleşen ve 45 dakika sürdüğü belirtilen görüşmede Obama, Erdoğan'ın, "77 milyonunun Cumhurbaşkanı olacağım" diyerek verdiği mesaja övgüsünü "Türkiye'yi daha ileriye götürmek için tarihi bir fırsatınız var" sözleriyle överken iki liderin aynı zamanda Suriye-Irak ve Gazze'deki durumu ele aldığı açıklanmıştı.
KENDİNİ SAVUNMA HAKKI İki başkentten Suriye ve Irak konusunda yapılan açıklamaların benzerliği dikkat çekerken, şu ifadelere yer verildi: "Irak ve Suriye’de giderek yayılan terör tehdidine karşı işbirliğinin önemi hususunda mutabık kalmışlardır. İki lider, Gazze’de ateşkesin teminine yönelik çalışmaları da ele almışlardır. ABD Başkanı Obama, Türkiye’nin savunmasız Suriyeli
ve Iraklılara yaptığı insani yardımları takdirle karşıladığını ifade etmiştir. Yardımların ve bu husustaki işbirliğinin devamının gerektiği konusunda da mutabakat sağlanmıştır. Erdoğan ve Obama, yeni Irak hükümetinin ülkedeki tüm kesimleri ve tüm toplulukları bir araya getirmesinin önem taşıdığını ifade etmişlerdir.” İki liderin görüşmesinde, IŞİD tehdidi, Irak’ta Kürtlerin desteklenme-
si ve yeni hükümet kurma çalışmalarının yanı sıra Gazze’deki durum ve ateşkes çabaları da ele alındı. Erdoğan, Gazze’de binlerce sivilin öldüğüne işaret ederken, başta yaralılar olmak üzere Türkiye’nin yardım ettiğini belirtip, uluslararası toplumun sessiz kalmasını eleştirdi. Obama ise “İsrail’in kendini savunmak hakkıdır” diyerek, tutumunu korudu.
Güncel
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Kadın Partisi başarıya ulaşacağı formülü buldu:
APAÇİ YÖNTEMİ Türkiye’de artık bir Kadın Partisi var. 25 Haziran 2014 ‘de kurulan Kadın Partisi, ilk Parti Meclisi toplantısını ise 21 Temmuz’da yapmıştı. Son 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek veren partiler arasında yer alan Kadın Partisi’nin Yürütme Kurulu Üyesi Fatma Aytaç sorularımızı yanıtladı ÖZGE SOYLU NEW YORK - POSTA212
C
umhurbaşkanlığı seçimlerinde ‘Çatı Aday’a destek veren, seçimdeki yenilginin ardından da, “CHP ve MHP bile bizim kadar çalışmadı” diyerek parlamentodaki partilere çatan Kadın Partisi’nin Yürütme Kurulu Üyesi Fatma Aytaç, partiyi kurma amaçlarını ve hedeflerini POSTA212’ye anlattı:
■ Kadın partisinin doğuşu nasıl oldu?
Kadın Partisi, Kadın Hareketinde çalışan, bu konuda yıllarca emek vermiş kadınların, sivil toplumun etkisini arttırma ve karar verme noktasında olmak için sürekli yaptıkları çalışmaların sonucunca ortaya çıktı. Verilen olağanüstü emek ve mücadeleye karşın ilerlemenin ne kadar yavaş olduğunu gördük, siyasetin bilfiil içinde var olmak gereğini ve bunun mevcut erkek sultasındaki partiler kanalıyla olamayacağını anladık. ■ Bu partiyi kurmaya neden ihtiyaç duydunuz?
Toplumun yarısını oluşturan kadınların genel ve yerel yönetimlerde ve devletin hiçbir kurumunda yeri, adı, sözü, koltuğu yok. Meclisteki 550 milletvekilinin yalnız 79’u kadın, 2014 yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı oranı yüzde 5 civarında kaldı, rakamlar moral bozucu, kabinede tek kadın bakan var, o da aile ve sosyal politikalar bakanı, yalnız 1 kadın vali var ve bunun gibi hangi kuruma bakarsak bakalım kadın başkan ya hiç yok ya da 1 tane. Yeni cumhurbaşkanı seçildi, mevcut partiler bir tane kadın aday çıkartmadı. Kadının temsil edilmesinin, kendisiyle ilgili kararlara müdahil olabilmesinin, toplumda ben de varım diyebilmesinin başka bir yöntemi yok, bunu anladık. Mevcut partilerin hepsi erkek partisi ve kadınlara kendi istedikleri kadar yer veriyorlar. Kararlar liderin ve etrafındaki küçük grubun iki dudağının arasında. Ya monarşik ya oligarşik bir mekanizma çalışıyor, demokrasi yok ve demokratik kurallar işlemiyor. Biz hem kadınların eşit temsil edilmesi hem de siyaset yapma biçimini değiştirmek için bu partiyi kurma kararı verdik. ■ Kadın nedir? Kadın kimdir?
Kadın toplumun yarısı, erkeklerle aynı haklara ve ayrıcalıklara sahip olması gereken, ancak ebedi öteki olandır. Hak mücadelesi veren herkesle birlikte kadınlar da mücadele etmiş ancak sonunda hep eve gönderilmiştir. ■ Kadın olmak için belli nitelikler var mıdır?
Kendini kadın hisseden herkes kadındır. ■ Toplum tarafından betimlenen kadın ile partiniz tarafından betimlenen kadın arasında fark var mı? Bu farkı ortadan kaldırmak mümkündür? (elbette ki:) burada amacım toplum tarafından benimsenen kadın modeli-
ne göndermedir)
Toplumsal cinsiyet rolleri hem kadına hem de erkeğe bir kalıp biçip onu içine yerleştirmeye çalışır. Aslında herkes için bir yüktür. Kadınlar için sunulan rol modeller kadını adeta çağdaş köle yapmak üzerine kurgulanmıştır. Kadın eve kapatan, en az üç çocuk doğurtan, bunun normal mi sezaryan mı olacağına karar veren, kadınları erkeklerle yan yana getiremeyen bir hegemonik söylem var. Kadın aile kavramının içine hapsedilmiş, aile olmayan, anne olmayan kadının makbul olmadığı vurgusu açık ya da gizli hep var. Kadın kelimesinin aşağılamak amacıyla kullanıldığı bir toplumsal çerçeve var, Kadın mıdır kız mıdır söylemleri, mahrem namehrem bilecek kahkaha atmayacak kadın ta-
nımları ile topluma dayatılmaya çalışılan bir “Kadın” tanımı var. Kadın sorunu kadının sorunu değil, toplumun sorunudur. Biz kadın-erkek eşitliğine inanıyor ve bunun mücadelesini veriyoruz. Artık kadınların yaşam biçimleri, kılık kıyafeti, gülmesi, doğurması üzerinden yapılan ahlak kriterlerini kabul etmiyoruz, bu tanımların hepsinin değişmesinin zamanıdır. Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu bir toplum sağlıklı toplumdur. Gelecek kuşaklar için böyle bir toplum istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Yaşam tarz ve biçiminin bireylerin özgür seçimleri olduğunu biliyoruz ve hepsinin saygın olduğuna ve yargılanamayacağına inanıyoruz. ■ Kadınların hayatta faal olabilmesi için ne-
ler yapıyorsunuz? Ne gibi etkinlikler yapıyorsunuz?
Kadınların başta siyaset olmak üzere, tüm karar alma pozisyonlarında olması için çalışıyoruz. Kadınların kendileri, gelecekleri, çocuklarının geleceği hakkında erkeklerin kararına teslim olmamalarını ve bunu yapabileceklerini anlatıyoruz. Toplantı, eğitim ve çalıştaylarımızda hep bunu anlatıyoruz. Bu bizim hayatımız ve toplumun geleceği. Kadınsız demokrasi olmaz, demokratik bir ülkede ve dünyada yaşamak hepimizin hakkı. ■ Yaptığınız bütün çalışmalardan aldığımız geri dönüş nasıl oluyor? Sadece kadınlar tarafından değil erkekler tarafından da nasıl bakıldığını merak ediyorum. Tepkiler nasıl? Kadın Partisi’nde erkekler de var mı?
Erkekler daha fazla ilgi gösteriyor dersek yanlış olmaz. Ancak kadınlar gelip çalışmaya başladıktan sonra erkeklerden daha fazla işe sarılıyor. Zaten genelde tüm partilerdeki erkekleri kadınlar iktidara taşıyor. Kadın bunu kendisi için neden yapmasın. Erkekler de en başta partinin adına takılıyor ancak konuyu anlatınca kafalarına yatıyor. Merkez Yürütme Kurulu’nda 2 erkek üyemiz var, 34 kurucumuzdan 5 i erkek. ■ Gerek hükümet, gerek sosyal toplum kuruluşları gerekse de toplum tarafından Sizi tatmin edebilecek kadar destek alıyor musunuz?
Alamıyoruz. Çok haksız bir uygulama var, seçime girip yüzde 7 oranında oy alan parti devlet yardımı alabiliyor. Zaten seçim
Fatma Aytaç Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Fakültesi mezunudur. Bilgi Sistemleri Yöneticisi olarak sürdürdüğü iş yaşamı sonrasında çeşitli sivil toplum kuruluşlarında kurucu ve yönetici olarak yer almıştır. KA.DER Kadıköy Şube Başkanlığı yapmıştır ve Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesidir. Kadın Partisi’nin kurucu üyesi olan Fatma Aytaç evli ve 2 kız çocuk annesidir. yarışı büyük partiler lehine adaletsiz bir yarış. Doğru ve daha adil olan seçime girmeye hak kazanmış bütün partilere hazine yardımı yapılmasıdır. Sivil toplum kuruluşları parasal açıdan güçlü değiller. Olanlar da tercihini bir siyasi partiden yana kullanıp taraf tutmak istemezler, hele böyle siyasi koşulda bunu yapmaları hiç mümkün değil. ■ Herhangi bir mali destek var mı? Partinin dönüşümü nasıl oluyor?
Biz kurucularımızdan, üye ve destekçilerimizden gelecek bağışlarla partiyi yürütmeye çalışıyoruz. Bu tür bir finansman yöntemi bağımsız ve tarafsız olmamız ve öyle kalmamız açısından da önemli. Kısıtlı finansmanla çok ve ayrıcalıklı işler yapmaya çalışıyoruz. APAÇİ formülü, Az Parayla Ayrıcalıklı Çok İş. Yarı gönüllülülerle çalışıyoruz, sosyal medyayı etkin kullanmaya gayret ediyoruz.. ■ Demokratik siyasetin önündeki en önemli engel sizce nedir?
Yüzde 10 barajı demokrasinin önündeki en önemli engeldir. Demokratik temsili mümkün kılmamaktadır. Barajın inmesi için mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. ■ 2015 Genel Seçimleri’ne katılacak mısınız, nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
Elbette katılacağız, partimizi kurar kurmaz örgütlenmeye başladık, 41 ilde örgütlenmemizi tamamlamak hedefindeyiz. Önemli bir ilgi var, bu hedefi tutturacağız ve seçimlere Kadın Partisi olarak katılacağız. ■ Son söz olarak ne söylemek istersiniz?
Kadın Partisi olarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayatın her alanında uygulandığı, tüm yasa ve kurallarda bunun güvenceye alındığı kadınların da erkeklerle aynı hak ve ayrıcalıklara sahip olduğu bir dünya için mücadele ediyoruz. Din, dil, etnik köken, cinsel yönelim ve her türlü ayrımcılığa karşı, askeri ve sivil darbelere, nefret söylemine karşı mücadele etmeyi görev biliyoruz. Kadınların, gençlerin, LGBTİ bireylerin ve tüm toplumun barış, özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesi için bu zorlu yoldayız. Bu mücadele yalnızca kendi ülkemizle kısıtlı değil global bir mücadeledir.
Toplum Yaşam
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Amerikalılar siyasi sistemi beğenmiyor Yapılan kapsamlı bir ankete göre Amerikalılar’ın yüzde 79’u var olan siyasi sistemden hoşlanmıyor. Sistem içinde en çok nefret edilen kurum ise ABD Kongresi İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
W
all Street Journal ve NBC’nin beraberce yaptığı bir anketin sonuçları, Amerikalıların kendi siyasi sistemlerinden adeta nefret ettiğini gösterdi. Bu anket sonuçlarına göre Amerikalılar’ın sadece yüzde 2’si Amerika’daki siyasi sistemden mutlular. Buna karşılık yüzde 79 bu sistemden tatmin oluyor değiller. Amerikan siyasi sisteminin çok önemli bir parçası olan Amerikan Kongresi ise, bu sistem içinde en nefret edilen kurum. Yine anket gösteriyor ki Amerikalılar’ın yüzde 74’ü Kongre’nin 2013-2014 yılında verimsiz olduğunu düşünüyor. Ve yapılan analizler de Amerikalıların bu yaklaşımlarının duygusal olmadığını gösteriyor. Pew anket grubunun yaptığı bir başka çalışmada, Kongre’nin geçtiğimiz bir yıl içinde sadece 142 yasa geçirdiğini gösteriyor. Bu sayı, Kongre’nin 1994’den beri yakaladığı en düşük sayıyı ifade ediyor. bu yasalaşan 142 parçadan ise sadece 108’i ‘iş görür’ yasa olarak tanımlanmış. Buna rağmen Kongre Ağustos ayında yıllık tatiline çıktı ve Eylül ayının 8’ine kadar da tatilde kalacak.
Washington Post ve ABC kanalının Temmuz 30-Ağustos 3 arasında yaptığı bir başka ankete göre ise, oy verenlerin sadece yüzde 41’i kendi bölgesini temsil eden Kongre üyesinden mutlu. Gallup’a göre ise yine oy verenlerin sadece yüzde 46’sı şimdiki Kongre temsilcisinin yeniden seçilmesi gerektiğine inanıyor. Bilindiği gibi Kongre’nin ara seçimleri Kasım ayının ilk haftası yapılacak. Şu anda Kongre’nin Temsilciler Meclisi kanadının çoğunluğu Cum-
huriyetçilerin elindeyken, Senato Demokratlarda. Washington Post’un yaptığı tahminlere göre, Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisini ellerinde tutmasının ihtimali yüzde 99 görünüyor. Yine Cumhuriyetçiler’in Senato’yu, Demokratlar’dan alma ihtimali olarak yüzde 82 görülmüş.
Obama tabana çakıldı
Demokratlar ve Demokrat Başkan Obama için, eğer bu beklentiler gerçekleşirse, oldukça güç bir 2014-2016 dönemi bekliyor.
NBC-Wall Street Journal’in yayınladığı bir başka anket ise, Obama’nın Ağustos ayı başı itibariyle sadece yüzde 40’lık bir beğenirlik oranına sahip olduğunu gösteriyor. Bu rakam, Obama’nın göreve gelişinden beri gördüğü en düşük taban oldu. Ankete göre Amerikalılar’ın yüzde 54’ü Obama’nın yaptığı işi beğenmiyor. Bir önceki başkan olan Bush’un aynı dönemdeki beğenirlik oranı ise oldukça benzerlik gösteriyor. Bush’u yüzde 39 beğenirken, yüzde 56 da beğenmiyormuş.
Al Gore’dan El Cezire’ye dava ABD eski başkan yardımcısı ve geçen yıl El Cezire tarafından satın alınan Current TV’nin ortaklarından olan Al Gore, El Cezire Amerika televizyonuna dava açtı NEW YORK - POSTA212
K
atar merkezli El Cezire, geçen yıl ABD eski başkan yardımcısı Al Gore’nin da yüzde 20 hissesinin bulunduğu haber kanalı Current TV’yi 500 milyon dolara satın almıştı. Al Gore ise bu satıştan 100 milyon dolar kazanç elde etmişti. Delaware Chancery Mahkemesi’nde açılan davada ise Al Gore, yeni adıyla El Cezire Amerika’ya Current TV’nin eski hissedarlarına 65 milyon dolar borcunu yasadışı bir şekilde ödemediği iddia ediliyor.
FİYATTA İNDİRİM İSTİYOR Gore’nin ve Current TV’nin diğer kurucu ortağı Joel Hyatt’ın sözcüsü David Bois, “El Cezire Amerika, yaklaşık iki yıl önce üzerinde anlaşılan satın alma fiyatında indirim yapmak istiyor” dedi. El Cezire Amerika’nın sözcüsü Dawn Bridges, “Bu durumun Current Medya’nın eski ortakları ve El Cezire Amerika arasındaki ticari tartışmayla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Daha önce söylediğimiz gibi hukuk danışmanlarımız her şeyi yeniden gözden geçiriyor” diye konuştu. KATAR EMİRİ FİNANSE EDİYOR Katar emiri tarafından finanse edilen ve küresel alanda 130 ülkede 260 milyonu aşkın haneye ula-
şan El Cezire, Irak savaşı sırasında “Amerikan karşıtı” yayınları nedeniyle ABD’de hoş karşılanmıyordu. El Cezire Amerika ise, Ağustos 2013’te yayına başladığında yaptığı halkla ilişkiler çalışmalarıyla büyük dikkat çekmiş, ABD’de açtığı yaklaşık 12 büroda yaklaşık 900 gazeteciyi işe almıştı.
ABD’DE 60 MİLYON HANEDE Kanal hızla gelişti ve şu an ABD’de 60 milyon haneye ulaşıyor. Fakat El Cezire Amerika’nın gelişimi yavaşladı. Nielsen verilerine göre 2014 yılının başından mayıs ayı sonuna kadar prime time’da yaklaşık
17 bin izleyiciye ulaşabiliyor. Bu rakam ABD’nin önde gelen kanallarının ratingleriyle karşılaştırıldığında çok düşük bir düzeyde kalıyor. Örneğin, Fox News’in izleyici sayısı 1,7 milyon, MSNBC’nin 626 bin ve CNN’in ise 488 bin.
FERGUSON VE GAZZE İLE RATING El Cezire Amerika sözcüsü Bridges ise, Gazze’de yaşanan çatışmaların ve Ferguson protestolarının izleyici sayısını artırdığını belirterek, Al Jazeera Amerika’nın, 7 Temmuz-10 Ağustos tarihleri arasında 5,1 milyondan fazla izleyiciye ulaştığını açıkladı.
Güncel
20 Ağustos 2014 Çarşamba
ABD ve Türkiye’nin şiddet haritası Kadına karşı şiddet olaylarının en çok yaşandığı ABD eyaletleri, Teksas, Kaliforniya ve New York iken, İzmir, Bursa ve Ankara ise Türkiye’nin kara listesinin ilk sıralarındaki iller olarak yer alıyor AYSEL TAPAN İSTANBUL - POSTA212
K
adına yönelik şiddet; dil, din, ırk ya da eğitim düzeyi tanımıyor ama tek bir evrensel gerçek var ki o da hiç bir şekliyle şiddetin kabul edilemez olduğu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünya genelinde kadınların yüzde 35’i eşleri tarafından cinsel ya da fiziksel şiddete maruz kaldıklarını söylüyor. Kadın cinayetlerinin yüzde 38’i ise eşler tarafından işleniyor. Dünya genelinde her 14 kadından biri yakın eşi tarafından cinsel şiddete maruz kaldığını rapor ediyor. WHO istatistikleri düşük ve orta gelirli gruplarda kadına yönelik şiddetin yaygınlık oranı Amerika’da yüzde 29, Avrupa’da yüzde 25,4, Batı Akdeniz bölgesinde yüzde 37, Güney Batı Asya’da yüzde 37,7 seviyelerinde. Yüksek gelirli gelir grubunda ise kadına karşı fiziksel ve cinsel şiddet oranı yüzde 23,3. Ayrıca en çok 35-45 yaş arası kadınlar cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalıyor.
ŞİDDET ABD’Yİ SARDI ABD Adalet İstatistikleri Bürosu ()Bureau of Justice Statistics tarafından yapılan “National Crime Victimization Survey 2012” anketi sonuçlarına göre her 90 saniyede bir kadın cinsel şiddete maruz kalıyor. “Department of State Trafficking in Persons 2012” raporuna göre ise ABD’de her yıl 17 bin 500 kadın ve çocuk, cinsel
Eyaletlere göre yardım alan şiddet kurbanlarının sayısı ALASKA ALABAMA ARKANSAS AMERICAN SAMOA ARİZONA KALİFORNİYA COLORADO CONNECTICUT DISTRICT OF COLOMBIA DELAWARE FLORİDA GEORGİA GUAM HAWAAİ IOWA IDAHO ILLINOIS INDIANA KANSAS KENTUCKY LOUISIANA MASSACHUSETTS MARYLAND MAINE MICHIGAN MINNESOTA MISSOURI MARSHALL ISLAND
olarak sömürülüyor ya da zorla çalıştırılıyor. ABD’de her yıl yaklaşık 2,3 milyon kişi; yakın eşi, erkek ya da kız arkadaşı tarafından şiddete maruz kalıyor. Birlikte olduğu kişinin fiziksel olarak şiddetine maruz kalan kadınların oranı ise yüzde 6,9. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre Avustralya, Kanada, İsrail, Afrika ve ABD’de şiddet sonucu hayatını kaybeden kadın kurbanların yüzde 40 ila 70’i eşleri tarafından öldürülüyor. Everytown for Gun Safety and Moms Demand Action tarafın dan yhayınlanan “Guns and Violence Against Women – America’s Uniquely Lethal Domestic Abuse Problem-2014” raporuna göre Amerikalı kadınların diğer gelişmiş ülkelere göre silahla öldürülme ihtimali 11 kat daha fazla. National Census of Domestic Violence Services verilerine göre 17 Ekim 2013 tarihinde 66 bin 582 yetişkin ve çocuk aile içi şiddet programları tarafından sunulan barınma hizmetlerinden yayarlandı. 2013 yılı içinde yardım almak için sivil toplum örgütlerine başvuranlaran kişilerin sayısı en fazla Texas ve Kaliforniya’da kaydedildi. 5 bin 923 vaka ile Teksas ilk sırada gelirken, 5 bin 263 vaka ile Kaliforniya ikinci sırada bulunuyor. New York’ta ise şiddet gören tam 4 bin 589 kişi sivil toplum örgütlerinden yardım aldı.
618 564 514 9 1,796 5,263 798 855 553 214 3,271 1,976 26 575 694 519 2,374 1,708 727 1,097 721 2,234 1,063 499 2,293 1,296 2,163 44
lerine göre ise geçen yıl ülke genelinde kadına yönelik 12 bin 946 şiddet olayı gerçekleşti. En çok şiddet bin 213 vakayla İzmir’de yaşandı ama bu veriler İzmir’de şiddete maruz kalan kadınların bu durumu rapor etme oranının yüksek olduğu anlamına gelebilir. İstanbul ise 396 vaka ile listenin son sıralarında yer aldı. İzmir’i, 828 vaka ile Bursa, 809 vaka ile Ankara, 735 vaka ile de Tekirdağ takip etti.
İZMİR ŞAŞIRTTI Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın veri-
NYPD MERCEK ALTINDA
‘Durdur ve ara’ bitiyor mu? NYPD’nin ‘durdur ve ara’ uygulaması 2014 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 77 oranında azalırken, vurulma olayları artıyor NEW YORK - POSTA212
A
BD’de kaçak sigara satan Eric Garner’in polis müdahalesi sonrası ölümü, gözleri New York Polis Departmanı’nına (NYPD) çevirdi. NYPD o günden beri eleştiri oklarının hedefinde olmaya devam ediyor. ‘Durdur ve ara’ politikası Bloomberg yönetiminin simgesiyken, yeni Belediye Başkanı Blasio’nun seçim kampanyasında verdiği sözlerden biriydi uygulamanın kaldırılması. NYPD’nin ‘durdur ve ara’ (stop and frisks) uygulaması 2014 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 77 oranında azaldı. NYPD, geçen yıl 58 bin 88 kişiyi durdurup ararken, bu yıl toplamda 13 bin 266 kişiye ‘durdur ve ara’ politikasını uyguladı.
EN BÜYÜK AZALMA BROOKLYN’DE En büyük azalma ise yüzde 99’luk bir oranla Brooklyn’de yaşandı. 2014 yılının ikinci çeyreğinde East New York and the 73rd Precinct Brownsville’de sadece 126 kişi, 69th Precinct Brooklyn’de ise 257 kişi durduruldu ve arandı. 2011 yılının aynı döneminde ise 10 bin 540 kişi şüpheli olarak durdurulup aranmıştı. Buna karşın Batı New York Brownsville’de silahlı saldırı ile vurulma olayları artıyor. Batı New York’ta vurulma olayları geçen yıla göre yüzde 27 oranında arttarken Brownsville’de ise yüzde 47 oranında bir yükseliş yaşandı. ARANMAYACAĞINI BİLEN SİLAH TAŞIYOR NYPD Şefi Bill Bratton, bu konuda duyguğu şüpheleri dile getirirken Daily News’e konuşan NYPD Brooklyn’den bir yönetici vurulma olaylarının artmasıyla “durdur ve ara” uygulaması arasında bir ilişki olduğunu söyledi. Yetkili, “Durdurulup aranmayacağını bilen kişiler şimdi daha çok silah taşıyor” dedi. 2023 yılının ilk altı ayında Raymand Kelly döneminde 157 bin 876 “durdur ve ara” uygulaması kayıtlara geçerken, 2014 yılının Bratton yönetimindeki aynı döneminde 27 bin 527 kişi durduruldu ve arandı. Yani bir yıl içinde “durdur ve ara” uygulaması yüzde 92 oranında azaldı. Üç yıl önce ise aynı dönemde 362 bin 150 kişi durdurulmuştu.
MISSISSIPPI MONTANA NORT CAROLINA NORT DAKOTA NEBRASKA NEW HAMPSHIRE NEW JERSEY NEW MEKSİCO NEVEDA NEW YORK OHIO OKLAHOMA OREGON PENNSYLVANIA PUERTO RICO RHODE ISLAND SOUTH CAROLİNA SOUTH DACOTA TENNESSEE TEXAS UTAH VIRGINIA VIRGIN ISLAND VERMONT WAHINGTON WISCONSIN WEST VIRGINIA WYOMING
441 283 1,146 264 532 299 1,331 951 359 4,589 2,017 879 1,187 2,424 304 284 475 305 836 5,923 848 1,158 69 183 2,082 2,072 431 264
Öte yandan, kadına yönelik şiddetin daha çok olduğu düşünülen Doğu ve Güneydoğu’da şiddet vakalarının düşük olduğu gözlemlendi. Muş, 1 vaka ile kadına yönelik şiddetin en az yaşandığı il oldu. Muş’u Bitlis 2 ve Ağrı 3 vaka ile takip etti. Doğu ve Güneydoğu’daki rakamların düşük gözükmesi ise kadına yönelik şiddetin resmi kayıtlara yansıtılmadığı şeklinde yorumlanabilir.
Günde 37 milyon dolar kazanıyor Araştırmalara göre yatırımcı Warren Buffet’in bir günlük kazancı Oscarlı ünlü oyuncu Jennifer Lawrance’ın yıllık kazancından daha fazla. Buffet, 2013 yılında günde ortalama 37 milyon dolar kazandı NEW YORK - POSTA212
E ti-
fsane yatırımcı Warren Buffet’i medyadan, ekonomi dünyasından tanırsınız. Kişisel servenin 63 milyar doların üzerinde
olan birini tanımamak mümkün olmasa gerek. Bu rakam Gana ve Kamboçya ekonomilerinin birlikte hesaplanan değerinden bile fazla bir rakama işaret ediyor. Efsane Buffet’in kazancıyla karşılaştırmalar yapınca ortaya çok ilginç ayrıntılar çıkıyor. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: ● Warren Bufffet, servetinin yüzde 99,9’unu 50’nci doğum gününden sonra kazandı.
●2013’te Buffett’ın saat başına kazandığı parayla, New York Üniversitesi’nde altı öğrenci bütün masraflarıyla okutabiliyordu. ●Berkshire Hathaway’ın bilançosunda 50 milyar dolar nakit var. Bu, Kuzey Dakota’nın ekonomik büyüklüğüne denk geliyor ve üstüne 45 tane Airbus A318 model uçak alınabiliyor. ● Buffett, 2013’te günde
ortalama 37 milyon dolar kazandı. Bu Jennifer Lawrence’ın geçen yılın tamamında kazandığı paradan fazla ●2014’de, Singapurlu bir işadamı Buffett ile öğle yemeği yemek için 2,2 milyon dolar ödedi. Bu 10 bin öğrenciye hesap makinesi ve defter almaya yeten bir rakam.
Talih kuşu 83 yaşında kondu NEW YORK - POSTA212
N HAFTALIK ÜCRETSİZ
20 Ağustos 2014 Çarşamba
Ezidiler’in dramı NEW YORK - POSTA212
I
rak’ta terör estiren IŞİD örgütünün saldırıları altında ‘soykırım’ tehdidi ile karşı karşıya kalan Ezidiler geçen hafta binlerce kadın, çocuk ve yaşlı canlarını kurtarmak için göç etmek zorunda kaldılar. Kuzey Irak ve Türkiye sınırlarına yığılan Ezidiler, açlık ve hastalıklarla mücadele ediyor. Ezidiler, bugün Irak, Su-
riye, Türkiye, Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşıyorlar. Ezidilerin nüfusunun toplamda 700 bine gerilediği düşünülüyor. Avrupa’da 150 bin, Türkiye’de ise sadece 550 civarında Ezidi yaşıyor. Tarihi 4 bin yıl öncesine dayanan Ezidi toplumunun İŞID tarafından hedef alınmalarının sebebi ise ‘sapkın’ olarak görülmeleri.
YIL 2 • SAYI 66
www.posta212.com
ew York’ta Powerball Loto’sunda 6 şanslı rakamı bilen 83 yaşındaki Leroy Beckford, Loto’da kazanan en yaşlı talihlilerden biri oldu. Taksi şoförlüğünden emekli Leroy Beckford, 5 Temmuz’da piyangodan kazandığı 11.5 milyon dolarlık ödülü geçtiğimiz günlerde teslim aldı. Her gün aksatmadan loto oynadığını söyleyen Beckford, kazandığını öğrendiğinde ilk iş olarak kızını arayarak iyi haberi verdiğini belirtti. Beckford’ın kızı Michelle, “Babam kendimi bildim bileli her gün, düzenli olarak piyango oynar. Sonunda isteğine kavuştuğu için çok heyecanlıyım” dedi. Devletin keseceği vergilerden sonra, Beckford’ın alacağı ödül 4 milyon dolara kadar düştü. Beckford şu an da tek isteğinin hayatının kalan yıllarını kızıyla beraber refah içinde geçirmek olduğunu söyledi. Ayrıca Loto’dan beş kişi de birer milyon dolar kazandı.