1 minute read
Kriminal Psikoloji ve Hukuk
Özgür toplumlar için, cezai bilimin ceza hukukundan daha büyük bir şey olduğunu anlamak önemlidir. Özellikle avukatlar, ceza hukukunun anlaşılabilir ve sistematik gelişimi çerçevesinde, bu bilimin ilkeleri hakkında bilgi edinmek sorumluluğuna sahiptir.
Yargı süreçlerine ilişkin kayda değer bir gerçek; prosedürlerin her aşamasında; ‘‘İnsanlar tarafından, insanların ve insanlar için” vurgusunun varlığı unutulmamalıdır. Yargıda haksızca insan unsurunu ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim veya insani özelliklerin karakteristik psikolojisini içermeyen bir sistemi benimsemek, fabrika işi adalet ve mekanik yönetim demektir.
Hakimler, avukatlar ve bilim adamları, psikologların “teknik” olmadığını ve “sistemik” analiz olduğunu iddia ettiği ilişkilere dair bilgilerin müzaheret değerleri konusunda, fikir ayrılığına düşebilirler.
Kriminal psikoloji, suçluların psikolojik durumlarıyla birlikte hakimlerin, jürinin, uzmanların ve tanıkların da psikolojik durumlarıyla ilgilenir. Tanıkların ifadeleri, algılamaları, pathamormic bağlantılar, batıl inançlar, olasılıklar, duyusal yanılsamalar, çıkarsamalar, cinsel farklılıklar gibi konular da inceleme alanları arasındadır.
Ceza hukuku için, hukuk bilgisi dahil tüm disiplinler gereklidir, ancak psikolojiden türeyenler en önemlileridir. Psikolojik bilimler artık farklı formlarda görünmektedir. Kolejlerde ve mesleki okullarda hukukçular; başlangıç olarak bilimsel psikoloji dersleri alırlar. Ancak tüm bilinen, ne kadar yetersiz ve iş hayatında ne kadar az tahammül edilir olduğudur. İstisnasi tek psikolojik disiplin, hukuk psikolojisidir.
Tam anlamıyla kriminal psikoloji; psikolojinin suçla ilişkilendirilen kısmında yer almalıdır. Sadece suça meyilli, suçluların yer aldığı psikopataloji kısmında değil. Kriminologların ihtiyaç duyduğu tek psikolojik alan bu değildir aslında. Şüphesiz suç, objektif bir şeydir. Bizim için her suç yalnızca algıladığımız şekliyle mevcuttur.
Cezai prosedürü basılı kaynaklardan öğreniyoruz. Bu tarz algının geçerliliği psikolojik temelde incelenmelidir. Bu da genel psikolojinin ayrı bir dalıdır. Medya; duyu, yargı algısı, tanık, sanık, uzman vs. temelli olduğundan suç ancak idrak ettiğimiz zaman var olur.
Platon “şölen” ‘de “eğer tanrı olsaydık felsefe olmazdı, duyularımız daha doğru ve kesin olsaydı psikolojiye ihtiyaç duymazdık” der. Hukukçular nasıl gördüklerini ve düşündüklerini kesin olarak tespit edebilmek için çok çabalamak zorunda olduğundan, bu işlemleri bir sistem içinde düzenlenmiş geçerli yasalar çerçevesinde anlamak zorundadır.
Ahlaki Durum İstatistiği
İstatistikle psikolojinin ilgisi olmadığı düşünülebilir. Kayıtsız şartsız düşüncelerimizi ve reflekslerimizi etkileyen ahlaki ve genel istatistiklerin muammalı ve olağandışı sonuçları gözlemlendiğinde, ceza psikolojisinin önemi inkâr edilemez.
Sorumluluk, suçluların sayıca çok olması, zamana ve mekana göre dağılımları, kişilikleri, içinde bulundukları şartlar ve ortaya çıkma düzenleri üzerinde yoğun etkileri vardır.