6 minute read
Göçmen Hukuku
Kuzey Afrika’da Göç
göçmen hukuku
Önemli göç hareketlerini bilmeden, geçen yüzyıllar içinde Kuzey Afrika’nın tanık olduğu sosyal, politik, ekonomik dönüşümleri anlayamayız.
Avrupa Birliği (EU) ve Körfez Birliği Konseyi (GCC) varlıklı ülkelerinin sınırlarını çizince, Kuzey Afrika iş gücü için önem kazandı. Geniş çaplı göçler sadece Körfez İşbirliği Konseyi ve Avrupa Birliği için iş gücü anlamına gelmiyordu, aynı zamanda göç gönderen bölgelerin sosyal ve ekonomik gelişimini etkiliyordu. Yaklaşık 8 milyon Kuzey Afrika kökenli göçmenin 4.7 milyonu Avrupa’dan, 2.4 milyonu Arap Petrol kentlerinden hareket etti.
Bu Arada,
Kendi içinde de bölge-içi iş gücü göçü yaşadı; özellikle de petrol üreten Libya. Geçen yüzyıl Kuzey Afrika göç sistemi başka bir göç sistemine geçti. Sürekli göçle birlikte, Avrupa’ya göçmek isteyen Asyalı göçmenler ve Sahra Altı Bölgesi göçmenleri için, geçiş bölgesi rolüne büründü.
Grubun çeşitliliğine ve farklı tiplerin bir arada bulunmasına en güzel örnek; Sicilya’da karaya yanaşan bir botun ekonomik sebeplerle göç edenleri, çevresel göçmenleri, sığınma isteyenleri, ticaret mağdurlarını, refakatçisi olmayan çocukları ve diğer savunmasız grupları içermesidir.
Her bireyinin çeşitli karakteristik özelliklere sahip ve bu özelliklerin ortak veya çelişir durumda olması, hükümetler ve uluslararası organizasyonlar için konuya dair kalıcı çözümler bulmayı zorlaştırır.
Hükümetlerin karşılaştığı asıl zorluklar; bu tür akışları insani şekilde yönetmek, insan hakları standartlarının nasıl gözlemleneceğine karar vermek, aynı zamanda izinsiz ekonomik göçten korunmak ve güvenliğin sağlandığından emin olmaktır.
Afrikalıların Avrupa’daki varlığını detaylı grafiklerle inceleyip, 2000 tarihinde Avrupa Birliği içindeki göçmen sayısını örnekleriyle incelediğimizde, sayıca fazla göçmen barındırma konusunda üç ülkenin öne çıktığını gözlemleriz; Cezayir, Fas ve Tunus. Libyalı ve diğer Afrika kökenli göçmenler diğerlerine göre sayıca daha azdır.
Düzensiz göçle mücadele için alınan önlemler destekleniyor. Örnek; enformasyon kampanyaları
Dünya Bankası 2009, Dünya Kalkınma Göstergeleri veri tabanı istatistiklerine göre; kişi başına 2008 tarihli Libya (USD 11,590) geliri, neredeyse Malta (USD 16,680) kadar çok. Libya’dan göçlerin neden az olduğunu buradan anlayabiliyoruz.
Avrupa dışında göç alan bölgelerden biri olan Arap Körfezi bölgesi, Fas’tan, Sudan’dan özellikle de Mısır’dan önemli ölçüde göç almakta. Avustralya, Birleşik Devletler ve Kanada’da ciddi miktarda göçler yaşanıyor. Göçlerin ana nedeni ekonomik. Mısır’da olduğu gibi Fas’ta ve Tunus’ta da kişi başı gelir, Akdeniz’in kuzeyindeki ortalama gelirin onda birinden az.
Ülke ülke istatistik detaylarına odaklanıldığında; Cezayir’in 230.000 göçmenle hali hazırda göç alan bir ülke olduğunu görürüz. Bölgedeki diğer ülkeler gibi Cezayir de ihraç sorunlarıyla yüzleşti. İstatistiklere göre yaklaşık 30.000 kişi Asya’dan ama en çok Afrika’dan sürüldü.
Cezayir yaklaşık 230.000 göçmene sahip. Bu sayı toplam nüfusun % 0.7’sine tekabül ediyor. Buna rağmen Cezayir basınına göre, Jandarma kaynaklarında 2006-2009 yılları arasında yaklaşık 30.000 yasa dışı göçmenin sınırdışı edildiği görünüyor.
Göçlerin çoğu bazı Afrika ülkeleri çıkışlı. Son yıllarda aralarında Afgan, Pakistanlı, Hindu, ve Çinli Asyalılara da rastlandı. Diğer taraftan yaklaşık 6 milyon Cezayir vatandaşı ülke dışında yaşıyor.
Bunların 400.000 kadarının oldukça kalifiye oldukları ve kilit pozisyonlarda bulundukları tespit edildi. Temel göç alan ülkeler; Fransa, Belçika, İspanya, Kanada, Birleşik Devletler ve Arap ülkeleri.
Bu düzenli olmayan göçmen akışı daha çok Sahra Altı Afrika’dan ve Asya’dan gelmekte. Çoğunlukla transit geçiş yapan bu göçmenler, Akdeniz genelinde uygulanan sıkı kontrollerle sınır dahilinde kalıyorlar ve hükümet için farklı sorunlara yol açıyorlar.
Cezayir aynı zamanda elde edilen dövizi iyi şekilde kullanmaya çalışıyor. 2006’da 2.5 milyon USD; göçmenlik sorunları, hakları korumak ve kendi diasporalarıyla bağlantı kurmak için kullanıldı. Tüm Kuzey Afrika’da görülebilecek güzel bir örnektir bu.
Moritanya yaklaşık 200.000 göçmene sahip. Çoğu Afrika kökenli, ancak Asya kökenli göçmenlerin sayısı hızla artmakta. Sınır dışında yaklaşık 250.000 göçmene sahip. Göç verdiği ana destinasyonlar; İspanya ve Fas. Moritanya hükümetinin ilgilenmek zorunda kaldığı kilit sorunlardan biri; düzensiz göçmenlerce gerçekleştirilen transit göçtür.
Kanarya Adalarına Moritanya üzerinden ulaşmaya çalışan göçmenler, genellikle başarılı olamamakta. Fransa, İspanya, Moritanya ve Senegal’in birlikte yürüttüğü ortak çalışma ile bu tip göçlerde gerileme görüldü.
Göç yönetimi başlı başına bir problem. Özellikle de sınır kontrol sistemlerinin güçlendirilmesi. Uluslararası Göç Organizasyonu/IOM ‘un geliştirdiği bilgisayar sistemi, Moritanya’da sınırdaki havaalanında kullanıma açıldı.
Düzensiz göçmenlerin Fas’tan geri dönmeleri, çoğu ülke için büyük problemdir. Pahalıya mal olmakta, ayrıca köken sorununu çözebilmek için ülkelerle işbirliği içinde olmayı gerektiriyor. Göçmenleri dönmeye zorlamak yerine gönüllü geri dönmeye ikna etmeye çalışmanın daha az pahalı olmanın yanında, daha insancıl olduğu da tartışılmaktadır.
Nijerya, Mali, Kamerun, Kongo, Fildişi Sahili, ve Senegal’den 10.000 - 20.000 arası düzensiz göçmen alan Fas’ın, çoğu Avrupa’da olmak üzere 3.3 milyon civarında sınır dışında göçmeni var. Yine benzer şekilde Fas’ın diğer bir sorunu düzensiz göçler ve Avrupa Birliği’ne geri kabul edilme anlaşması. Müzakereler uzun yıllardır sürmektedir.
Kurulan ikili anlaşmalar çok önemli. İş fırsatları olduğunda ve göçmenler bu işlere rağbet gösterdiğinde, eşleşmeleri kaçakçılara bırakmaktansa, resmi kanallara başvurmak daha anlamlı. Buna ek olarak yurt dışındaki göçmenlerin kapasitesinden yararlanma konusunda, göç ve gelişim sorununa odaklanıldığında, ülkelerinin gelişimine katkıda bulunabilmeleri ayrıca önem taşıyor. Tunus hala sınırlı sayıda göçmene sahip. Bunu kişi başına düşen düşük gelire bağlayabiliriz. Bu göçmenler yerli olmayan Afrikalılar ve özellikle Fransızca konuşan ülkelerin vatandaşı olan öğrencilerdir. Tunusun yurt dışında 1 milyon kadar vatandaşı var, çoğunlukla Fransa, İtalya ve Almanya da yaşıyorlar. En önemli konu burada emek göçü ve Tunusluların Avrupa’da nasıl yasal olarak çalışabilecekleri konusu. Tunus diasporasının rolü ve desteği ile ilgili gelişmeler ikinci ve üçüncü nesiller için de önemini korumakta.
İncelenmesi gereken diğer bir ülke Libya; Libya göçeden bir ülke değil. Ancak büyük miktarda, düzensiz göçmene ev sahipliği yapan bir destinasyon ülkesi. En büyük dosya yükü komşu ülkelerden gelmekte.
zel etkenleri
Öözetlersek, Akdeniz’in durumu Afrika’nın bölgesel ve bölge dışı göçleri ve göçmenlerin bir karışımını içerir. ECOWAS Protokolü göç hareketini kolaylaştırır ama aynı zamanda kontrol edilmesini zorlaştırır. Batı Afrika Devletleri Topluluğu (ECOWAS); ekonomik serbest hareket rejiminin yönetimi, bölgesel entegrasyon ve toplumun özgür yaşam alanına ulaştırılması konularında önemli kabul edilmiştir. Uluslar arası göç ve hareketlilik yetki alanında varlığını sürdüren ECOWAS serbest hareket rejimi, transnasyonel aktiviteyle ilgili kanun ve politikanın her iki tarafını da destekler.
Büyüyen bir uluslaarası işbirliğine karşın, işler karıştığında ulusal değerler daima baskın çıkar.
Büyüyen bir uluslararası işbirliğine karşın, işler karıştığında ulusal değerler daima baskın çıkar. Bu bölgeye has diğer bir özel etken ise Avrupa’ya yakın olmasıdır. Çok tehlikeli kontrolsüz çöl sınırları ve sınır alanları, kar ve kriminal aktiviteler için fırsat yaratmaktadır.
Kaynak: Dünya Kalkınma Göstergeleri Veri Tabanı, Dünya Bankası, 7 Ekim 2009. Mısır 1,800 Fransa 42,250 Libya 11,590 İtalya 35,240 Fas 2,580 Malta 16,680 Cezayir 4,260 İspanya 31,960 Tunus(2006) 2,970 Türkiye 9,340
Asyalı göçmenler
El becerisi isteyen işlerde gittikçe daha çok istihdam edilmeye başlandılar. Markette vasıfsız işçi olarak iş bulabiliyorlarken, körfeze göçen Mısırlı ve diğer Arap göçmenler GCC marketlerindeki orta pozisyonları doldurdular. İnşaat işçisi gibi vasıfsız statüdeki Mısırlı göçmenler Ürdün’e ve Lübnan’a göçtüler.
Kaçakçılar, sınır kontrol devriyelerinin yetkisi altında olanlara etki etmeye başladığında, düşük ücretle çalışan polis memurlarının ve sınır muhafızlarının yoldan çıkması için büyük bir potansiyel oluşur.
Son finansal kriz, dönenlerin çoğunu etkilemedi ama şüphesiz Avrupa’ya ulaşmaya çalışanların sayısını azalttı. Bu, göçün ekonomik motivasyonunu gösterir.
Afrika Birliği ve Avrupa Birliği arasında pozitif bir gelişme ve işbirliği var. Rabat İşlemi, 5+5’te odaklanılan şey sadece bireylerin hakları değil aynı zamanda bireylerin kendileri ve arka planlarıydı. Kadınların sayısı az olmakla birlikte giderek artmaktaydı. Üç ayrı göçmen grubundan söz edilebilir; -Alt Sahra göçmenleri, -Bölge dışı göçmenler (Çoğunlukla Asyalı ancak son zamanlarda Latin Amerika kökenli) -Kuzey Afrika göçmenleri.
Sonuç olarak, düzensiz göçün pozitif terminolojisi, bu süreçleri işleme koyabilmek için işbirliği kapsamında, düzenli göçü mümkün kılabilmek için daha fazla ölçüt gerektirir.
Bu noktada düzensiz göç ve savaş için; Avrupa Birliği
Dönüş Direktifi önem kazanır. Direktif, kamu genel prensipleri gibi temel haklar açısından doğrulayıcıdır, sığınma hakkı ve insan hakları yükümlülüklerini içerir.
Kuzey Afrika tarihi insan yerleşimlerinin sürekli yer değiştirmesiyle şekillendi. Kolonizasyona kadar Kuzey Afrika ülkeleri Fas hariç ismen de olsa Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı kaldı. Tüm Kuzey Afrika ülkelerinde modernleşme, kolonileşme ve köyden kente göçlerin başlaması 19.yy ortalarını buldu. Libya ve Mısır’ın aksine, sadece Fransızca “Mağrip” de kolonileşme uluslar arası hareket olarak kabul edildi. 2. Dünya savaşı iş kesintileri yeniden Mağripli askerleri ve işçilerin işe alınmasına sebep oldu. 1882 yılında tamamen Britanya kontrolüne giren Mısır’da Kahire ‘ye iç göç yaşanmaktaydı. Çoğu göçmen, Mısırlı öğrenciler hariç, yurt dışına seyahat etmişti ve hatta yabancı Araplar ve diğer ülkelerden insanlar Mısır’a seyahat etmekteydi. Mağripten Fransa’ya göçler, 2. Dünya savaşı sonuna kadar sürdü. Fas ve Tunus bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra koloni göçü geniş olarak sürdürüldü. Çünkü Fransa Cezayirli askerleri işe almayı bırakmıştı.