2 minute read
düşünme mesaisi
from Sayı 1 - Şubat 2020
by proje501
Tabiatta yaratılış ağacının en gelişmiş meyvesi olan insanın, bu kainatta yaklaşık üç yüz bin yıldır var olduğu bilinmekte. “İnsanın bu dünyada arz-ı endam ettiği günden itibaren, ortaya koyduğu ilk farklılık nedir diye baktığımızda; ne teknolojik araçları ne işlevsel tasarımları ne de başka şeyleri görürüz. Bize kalan ilk işaretler hep sanatla ilgilidir. Binlerce yıl önce mağara duvarlarına çizilmiş resimler, insan beyninin, somut gerçekliği kullanarak soyut eserler üretebileceğinin kanıtıdır.” 1 Bu da onu hayvanlardan ayıran ilk ve en önemli özelliktir. Sebebi ise beyninin ön kısmındaki bölgelerin gelişmiş olmasıdır. Ve bu diğer canlılarda olmayan irade, sosyal beceri, konuşma, problem çözme, anlık hazları erteleyebilme gibi birçok yeteneğe sahip olduğumuzu gösterir.
“Beynimiz sinir hücreleriyle örülmüş bir ağ gibidir. Yeni bilgilerin önceki bilgilerle birleştirilmesi, daha önce edindiğimiz bilgilerin geri çağrılması bu ağ sayesinde gerçekleşmektedir. Beyindeki bu sinaptik bağlantılar ne kadar sık kullanılırsa o kadar kuvvetlenir. Kullanılmadığı zaman ise ölür ve kaybolurlar.” 2 Kullanılmayan bir evin çok kolay tozlanması gibi insanın bedelini üzerinden çektiği şey yok olmaya mahkumdur.
Advertisement
“Korteksimiz, orta beyin tarafından yönetilen duyguları, çeşitli yöntemlerle ifade edebilmemizi mümkün kılar. Şiir, roman, resim, müzik gibi duygularımızın farklı biçimlerdeki ifadelerine hayat verebilmemizi sağlayan yeteneklerimiz, işte bu gelişmiş devrelerin koordinasyon özellikleri sayesinde hayat buluyor.” 1 Bu bağlamda sanat; bir kavramın biçimlendirilmesi de denilebilir. 3
Tüm canlılar içerisinde sadece bizim sahip olduğumuz başka bir yetenek ise default tur(unutma, sıfırlama, yok etme.) İnsanlar etkileyici buldukları sanat eserlerine bakarken beyin, “default mode network” faaliyetine geçiyor ve beynin tüm bölgeleriyle bağlantı kuruluyor. 4 Beyin bu moda, bir şeyle uğraşmazken de girebiliyor. Beynimizdeki faaliyetler, zihnimizin daha önce deneyimlediği, okuduğu, gördüğü şeyler üzerinden zihinsel bir gezinti yapma fırsatı buluyor. 5 Descartes’ın; x, y, z koordinat sistemini yatağında uzanmış, bir sivrisineğin hareketlerini izleyerek bulduğu söyleniyor.
Bizler bütünü kavramak, sorgulamak yerine atalarımızın yaptıklarına sığınıyoruz. Zihnimizde biriktirdiğimiz, hayal ettiğimiz her şey bize özel, kendimize ait bir evrende yaşıyoruz ve bundan sorumluyuz. Düşünme mesaimiz olmalı, kendisiyle ilgilenenlerden oluşan bir toplumda, ne şiddet ne adaletsizlik konuşuruz; çünkü herkes kendini aramakla meşguldür. Herkesin kapısının önünü temizlediği bir şehir tertemizdir. Ancak diğer organizmalarla bir orkestranın parçası olarak yaşamı yaşanılır kılabiliriz. Yaşam için sanatın amacı Anderson’a göre insanların sanat yoluyla kendilerini ve başkalarını anlamalarını sağlamaktır. 6 Bu nedenle sanatçılar toplumda ki antikorlardır ne kadar fazla olurlarsa toplumu korurlar.
1 Canan, Sinan “ Beynimiz neden sanat üretir ?“ [n] Beyin Dergisi 3 (2016): 45. 2 Foster-Deffenbaugh, L. A., (Kasım 1996). Brain Research and its Implications for Educational Practice, A Dissertation, Brigham Young University, Hawaii. 3 Ülgen; G., Turgut, O., Ergen, H., & Uğur, O. Y., (2002). Beyin Temelli Öğrenme, Nobel Yayıncılık, Ankara, (Çeviri: Caine, R.N.; Caine, G., Making Connections Teaching and the Human Brain). 4 Buckner, Randy L., Jessica R. Andrews‐Hanna, and Daniel L. Schacter. “The brain’s default network.” Annals of the New York Academy of Sciences 1124.1 (2008): 1-38. 5 Hinton, C., Miyamoto, K., & Della‐Chiesa, B. R. U. N. O. (2008). Brain research, learning and emotions: implications for education research, policy and practice 1. European Journal of education, 43 (1), 87-103. 6 Mercin, L. (2006). Müzeler ve toplum. Erişim tarihi: 9 Haziran 2019. Kaynakça
“Tarihin derinliklerinden bilimin ve sanatın ufuklarına” ana fikriyle yola çıkan kültür merkezi, ülkemizin kültürel zenginliğini ve bilimsel çalışmalarını yakından takip edebilmek ve en zengin haliyle gelecek nesillere aktarabilmek için tasarlanmıştır. Yapının barındırdığı mekanlarda durağanlıktan uzak, öğrencinin kültür kimliğini kazandığı dinamik ve karmaşık alanlar oluşturulmuştur. Merkez, çevresinde bulundurduğu tarihi silüete zıt olarak klasikten uzak modern bir mimariye sahiptir. Bu anlamda mimarinin doğu-batı arasında oluşturduğu köprü görevi ile klasik ve modern bir arada tutulmak istenmiştir. kültür merkezi