SAYI 08 KASIM 2019
w w w . p s i k o l o j i v e t o p l u m . t o d a p . o r g
U m u t Ko c a g ö z • F id a n S a r s ı l m a z & F a t m a B et ü l De m i r • R i c h a r d B ro u i l l et te T i l l M a n d e r b a c h & D a n ie l S c h n u r
•
S e r c a n K a r l ıd a ğ
•
Serap Dakak
w w w . p s i k o l o j i v e t o p l u m . t o d a p . o r g
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği’nin (TODAP) açık erişimli, süreli yayınıdır. Dört ayda bir yayımlanır.
Yayın Kurulu Umut Şah Doğa Eroğlu Serap Dakak Abdullah Kahraman Aslı Yükçü Ege Akpınar
İletişim psikolojivetoplum@gmail.com
Takip Adresleri facebook.com/psikolojivetoplum issuu.com/psikolojivetoplum
Logo tasarım ı için Selçuk Avcı ’ya te şe kkür e d e riz.
www.psikolojivetoplum.todap.org
SUNUŞ Merhaba. Psikoloji ve Toplum Bülteni’nin sekizinci sayısıyla karşınızdayız! Bu sayıda biri çeviri ve biri de söyleşi olmak üzere 6 yeni yazı yer alıyor. Bununla birlikte, çevirilerden birinin İngilizce orjinalini de yayımladığımız için sayı içerisinde 7 içerik olduğunu göreceksiniz. Bunlara kısaca değinelim. * 19-21 Ekim 2018 tarihleri arasında TODAP tarafından İzmir’de gerçekleştirilen VI. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu’nda yaptığı sunumunu bülten için metinleştiren Umut Kocagöz, yazısında alternatif örgütlenmelerde bir-aradalığın imkânlarını “zorunluluk” ve “arzu” kavramları üzerinden tartışıyor. Yine aynı sempozyumda yaptıkları sunumlarından hareketle, Fidan Sarsılmaz ve Fatma Betül Demir ise iki farklı kadın hareketini, Hindistan’daki Gulabi Gang hareketi ile Türkiye’deki Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi’ni mercek altına alıyorlar. Richard Brouillette, Can Önalan’ın çevirdiği kısa yazısında, “Terapistler Neden Politikadan Konuşmalı?” sorusunu tartışıyor. Doğa Eroğlu ve Ege Akpınar’ın çevirdikleri yazılarında Till Manderbach ve Daniel Schnur “otoriter popülizmi Eleştirel Psikoloji ile anlamanın” yollarını arıyorlar. (Bu yazının İngilizce’si başka bir yerde yayımlanmamış olduğu için yazının orjinalini de bu sayıya eklemeyi uygun gördük.) Sercan Karlıdağ, bülten için kaleme aldığı yazısında, geçtiğimiz yaz üçüncüsü yapılan TODAP Eleştirel Psikoloji Kampı’na dair değerlendirmelerini bizimle paylaştı. Son oolarak, bülten editörlerimizden Serap Dakak, “Barış Bildirisi” imzacısı olarak yaşadıklarından sonra Türkiye’den ayrılmaya karar veren ve politik psikoloji alanında akademisyen olan Yasemin Gülsüm Acar ile bir söyleşi gerçekleştirdi. * Bültenin bu sayısına katkıda bulunan tüm yazarlara ve çevirmenlere teşekkür ediyoruz. Bültenin Mart ayında yayımlanacak olan dokuzuncu sayısına yazı göndermek için son tarih 15 Şubat 2020’dir. Bültende yayımlanmasını istediğiniz yazılarınızı psikolojivetoplum@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Yazılarınızı göndermeden önce, yayın ilkelerimizi ve yazım kurallarını görmek için web sayfamızı incelemenizi tavsiye ederiz: www.psikolojivetoplum.todap.org Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…
3
www.psikolojivetoplum.todap.org
İÇİNDEKİLER 3 . . . Sunuş 5 . . . Alternatif Örgütlenmelerde Bir-Aradalığın Koşulları: Zorunluluk ve/vs Arzu Umut Kocagöz 9 . . . Direniş ve Ütopya Bağlamında İki Kadın Hareketi:
Gulabi Gang ve Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi (KŞKMİ) Fidan Sarsılmaz & Fatma Betül Demir 20 . . . Terapistler Neden Politikadan Konuşmalı? Richard Brouillette (Çev. Can Önalan) 23 . . . Faşizmin Yükselişi?! – Otoriter Popülizmi Eleştirel Psikoloji ile Anlamak Till Manderbach & Daniel Schnur (Çev. Doğa Eroğlu & Ege Akpınar) 27 . . . Fascist Empowerment?! – Understanding Authoritarian Populism with
Critical Psychology Till Manderbach & Daniel Schnur 32 . . . Üçüncüsü Yapılan TODAP Kampı, Mekânın Özgürleştiriciliği ve
Bir-Aradalığa İlişkin Notlar Sercan Karlıdağ 37 . . . Giden Bir Akademisyen: Yasemin Gülsüm Acar’la Söyleşi Hazırlayan: Serap Dakak 45 . . . TODAP Hakkında
4
www.psikolojivetoplum.todap.org
Alternatif Örgütlenmelerde Bir-Aradalığın Koşulları: Zorunluluk ve/vs Arzu Umut Kocagöz ünyayı değiştirmek, yani farklı bir varoluş
D
olsak: Zorunluluk mu, keyfiyet mi; ihtiyaçlar mı, arzu-
içerisinde olmak, işyerinde, üniversitede
lar mı?
ları savunmak ve bunları geliştirmek, yeni
Soruların sayısı çoğaltılabilir elbette. Basit bir yere
bir dünyayı inşa etmek… Mevcut dünyamızdaki so-
varmak ve bu basitlikten meseleyi kurmak da müm-
runları gören, araştıran ve çözmek isteyen insanlar
kün: dünyayı değiştirmek için ne tür bir-aradalıklar
çeşitli bir-aradalıklar inşa ediyor, alternatif örgütlen-
inşa etmeli? Bu soruya mevcutta alternatif bir-arada-
melerde bir araya geliyorlar. Peki bu bir araya gelişle-
lık inşa etme gayretinde olan iki türde cevap verildi-
rin, alternatif örgütlenmelerde bir-aradalığın koşul-
ğini düşünüyorum. Birincisi, daha çok ihtiyaç ve ta-
ları nelerdir? Bir takım somut talep ve ihtiyaçlar mı?
lepler üzerinden bir araya gelmeleri ifade ediyor.
Ortak kesen birtakım fikirler, ilkeler, ideolojiler yahut
Buna, zorunluluk temelli örgütlenmeler de diyebili-
ütopyalar mı? Dünyayı değiştirme diye ifade edilen
riz. İkincisi ise daha çok bir takım ortak fikirler, hisler,
arzu mu?
kimlikler yahut ütopyalar çerçevesinde bir araya ge-
veya mahallede ekonomik ve sosyal hak-
len örgütlenmeler. Bunlara da arzu temelli örgütlenSoruyu başka türlü de sorabiliriz pekâlâ: Bu örgütlen-
meler diyebiliriz. Ben bu kategorileştirmeyi mevcut
meler, ne tür bir koşuldan dolayı ortaya çıkmakta?
örgütlenme pratiklerinde gördüğüm iki eğilimi uçlaş-
Yahut, bir-aradalığı bir koşul üzerinden düşünmek
tırarak ifade ediyorum. Mevcut örgütlenme kipleri bu
mümkün mü? Koşul kelimesini burada bir tür maddi
uçları temsil etmekte. Ancak bu zıtlığın doğru olma-
bağlam olarak mı düşünmeli, yoksa insanların bir-
dığını aşağıda ifade etmeye çalışacağım.
aradalıklarını bir çerçeveye aldıkları birtakım normlar, duygulanımlar, arzular olarak mı tanımlamalı?
Elbette bu tür soruları cevaplamak için öncelikle dün-
Örneğin, bir arada olmak, bir arada olma zorunlulu-
yayı değiştirmek hususunda “dünya” olarak kodladı-
ğundan mı kaynaklanmakta, yoksa bir arada olan in-
ğımız sisteme baktığımızda ne gördüğümüzü ve neyi
sanların bir arada olmaya dair arzuları mı bu tür ör-
değiştirmenin gerekli olduğunu tespit etmemiz gere-
gütlenmeleri var etmektedir? Peki ya sürdürülebilir
kir. Burada açıkçası dünyayı değiştirmekten anlama-
veya “sonuç alıcı”, başka bir ifadeyle “dünyayı değiş-
mızı umduğum şey, mevcut eşitsizliklerin, adaletsiz-
tirici / sorunlara çözüm üreten” ve aynı zamanda
liklerin, baskı ve sömürünün günümüzdeki sistematik
mevcut dünyanın var olma biçimini yeniden üretme-
üreticisi, yaygınlaştırıcısı, çoğaltıcısı olarak kapitalist-
yen bir örgütlenme, nasıl bir bir-aradalığa, ne tür ko-
hiyerarşik toplumsal sistem. Dolayısıyla, dünyayı de-
şullara dayanabilir? Daha klasik ikilikler kullanacak
ğiştirmek esas olarak kapitalist ve hiyerarşik dünyayı
5
www.psikolojivetoplum.todap.org
değiştirmek anlamına geliyor. Ancak elbette kapita-
Burada, arzu ile zorunluluk arasındaki temel bağın
lizmin binlerce farklı kavranış biçimi vardır ve aynı za-
önemini araştırmak için bir kapı aralandığını düşünü-
manda kapitalizm de çok katmanlı bir ilişkiler manzu-
yorum. Mevcut dünyanın egemenleri dışında kalan
mesi olarak çalışmakta, farklı coğrafyalar, farklı me-
bütün ezilenleri/dezavantajlıları/mülksüzleri aslında
kanlar, farklı bedenler ve farklı zamansallıklarda
zorunlu olarak bu dünyayı değiştirmelidir. Halbuki bu
farklı biçimlerde işlemektedir. Lakin buradaki temel
kesimlerin içlerinde dünyayı değiştirmeyi hayal eden
kodlamamız, kapitalizmin bir mantık, bir rasyonalite,
insanların sayısı marjinal denecek kadar azdır ve el-
bir var olma biçimi, yani sistematik olarak eşitsizlik
bette mülksüzler de katmanlara ayrılır; ezilenler, ezi-
vb. ilişkileri üreten bir dünya olmasıdır. Başka bir ifa-
lenlerin ezilenleri ve sonrasında bu belki de sayısız
deyle, kapitalizm dünyanın var olma biçimlerinden
katmana daha bölünür. Bu farklılaşma içerisinde ne
bir tanesidir ve milyonlarca biçimi zehirleyen bir
tür bir-aradalıklar inşa edileceği ve egemenlik kiple-
mantıkla çalışır. Dolayısıyla, dünyayı değiştirmek
rine karşı alternatifler oluşturulacağı böylece hayati
meselesini esas itibariyle kapitalist olmayan bir
bir anlam kazanır. Homojen olmayan milyarlarca in-
dünya (veya dünyalar) kurma mücadelesi olarak dü-
sanın, kendi farklılaşmaları ve çatışmaları içerisinde,
şünmeyi öneriyorum.
bir araya gelerek kendi kaderlerini değiştirmeleri hızlı, basit ve çatışmasız olamaz.
Dünyayı değiştirmek hadisesine dâhil olmak, böylece, farklı biçimlerde bu dünyayı istemeyen kişilerin
Böylesi bir maddi gerçeklik içerisinde alternatif bir-
başka dünyayı/dünyaları istemesi ile mevcut dünya-
aradalıklar genellikle birtakım arzuların kışkırtılması,
nın kendi var oluşlarını yok ettiğini deneyimlemesi
hayallerin ortaklaştırılması (ütopya), çeşitli kimliklere
üzerinden kendilerini bu mevcut dünyayı değiştir-
bağlı bir-aradalıkların inşa edilmesi, ilkeler etrafında
mek zorunda hissetmesi gibi farklı bir takım duygula-
çerçevelenmesi vb. suretiyle inşa edebilmektedir.
nımların harekete geçmesine bağlıdır. Yani ortada, o
Zorunluluk temeli aşınan bu tür bir-aradalıkların ise
veya bu sebeple mevcut dünyada yaşayamama,
zamanla çeşitli sorunlara yol açtığını gözlemleyebili-
onun dışına taşma durumu söz konusu.
riz. Ortak arzuların, ideallerin, ütopyaların paylaşıldığı bu tür örgütlenme pratiklerinin ise yeterince kap-
Farklı politik yaklaşımlar, dünyayı değiştirecek öz-
sayıcı olmadığını, özellikle günümüz dünyasında
neyi tarif etmek konusunda tartışmalar içerisine gir-
içine kapalı topluluklara dönüştüğünü gözlemleyebi-
mektedir. Bu yaklaşımlar, dolayısıyla, farklı özne ka-
liriz.
tegorilerini dünyayı değiştirecek aktör olarak tarif etmek ve bu öznenin örgütlenmesini dünyayı değiştir-
Özellikle ülkemizde bir arada olmanın, kolektif çalış-
menin esası olarak tarif etmek durumundadır. Sahi,
malar yapmanın kültürel pratiğinin çok zayıf olduğu
dünyayı değiştirme gücü kime aittir? Hangi özne bu
düşünüldüğünde, ısrarla bir arada kalmanın, kolektif
hadiseyi hayalden gerçeğe taşıyabilir? Veya hayal et-
çalışmalar içerisinde yer almanın, dünyayı değiştirme
mek dünyayı değiştirmenin neresinde durur? Kim ha-
faaliyetinin önemli bir girdisi olduğunu ifade edebili-
yal eder, kim tasarlar, kim değiştirir?
riz. Ancak mevcut ısrarın aynı zamanda sayısız bölünme, ayrılma, kopma, düşme, kavga, gerilim vb.
6
www.psikolojivetoplum.todap.org
olgu ve hisleri de beraberinde getirmiş olduğunu,
Bir-aradalık deneyimlerinin bu tür özdeşlik üreten
buna bağlı olarak sayısız insanın dünyayı değiştirme
kimliklerde, fikirsel ve ilkesel ortaklıklarda, yahut ar-
ihtiyaç ve arzusundan vazgeçerek “kendi” bireysel
zunun ve ütopyanın paylaşılması bağlamında ortaya
hayatlarına döndüğünü hatırlamamız da gerekir. Do-
çıkmasındaki temel sorun, elbette bu paylaşılan fikir,
layısıyla, arzu, ihtiyaç ve zorunluluklar arasındaki ge-
ilke veya ütopyaların sorunlu olmasından kaynaklan-
rilimleri, kişilerin “kendi” toplumsal varoluşları ile
mıyor. Sorun, dünyayı değiştirme arzusunun bu ör-
inşa ettikleri veya içerisinde yer aldıkları bir-aradalık-
gütlenme deneyimlerinde mülkleştirilmesinden ve
lar bağlamında ele almak, alternatif örgütlenmelerin
bir topluluk için çitlenmesinden kaynaklanıyor.
önüne sıkça çıkan ve kişileri bu örgütlenmelerden uzaklaştıran çeşitli “keyfi” ve “kişisel” yansımaları
İşte bu gerilim, bir-aradalılık deneyiminin arzu ve zo-
eleştirel bir şekilde çözümlemek açısından çok
runluluk arasındaki, farklı toplumsal kesimleri bir
önemli görünmektedir.
arada tutacak, başka dünyalar için örgütlenmeyi kışkırtacak, hayaller ve arzular içerisinden yeni bir dün-
Bu bağlamda yine ele alınması gereken önemli bir so-
yanın inşa edilmesi sürecine bağlanacak ne tür örgüt-
runsal da bir-aradalık geriliminde ortaya çıkan, bir ol-
lenme pratiklerinin mümkün olduğunu düşünmemizi
mak ve arada olmak, yani özdeşlik ile oluş arasındaki
zorunlu kılıyor. Dolayısıyla bir yandan mevcut örgüt-
çatışmada gözlemlenebilir. İnsanların beraber eyle-
lenme pratiklerinde karşılaşacağımız gerilimleri gün
yerek dönüştükleri ve inşa ettikleri “ara” deneyim-
yüzüne çıkarmak, bir yandan da örgütlenme pratiği-
lerde “oldukları” birtakım örgütlenme pratikleri, za-
nin maddi koşullarına ve bu koşulların dünyayı değiş-
man zaman aradalık deneyimini “bir” içinde “özdeş
tirme konusunda zorunlu ve arzulu sebeplerine bak-
olma” gibi kimlik kuran örgütlenmelere dönüştüre-
mak gerekiyor. Ancak bu şekilde dünyayı değiştirme-
bilmektedir. Böylesi durumlar içerisinde olan örgüt-
nin daha iyi, daha güzel, daha kalıcı ve daha efektif
lenme deneyimlerinin, dünyayı değiştirmek iddiası-
yöntemlerini bulabiliriz.
nın yarattığı basıncı ve verilmiş emeği de hesaba kattığımızda birtakım baskılayıcı ve dışlayıcı pratikler Mülkleşmeyen Arzu Neye Benzeyebilir?
üretmesini nasıl anlamak gerekir? Mevcut deneyimde (yani dünyayı değiştirme zorunluluğu ve arzu-
Dünya bizlerin bir-aradalıkları ve ütopyaları ile sınırlı
sunun “bir olma” ve kimlik üretme gerilimine taşın-
olmadığına göre, üretilen alternatif bir-aradalıklar
dığı bir yerde) ortaya çıkan birtakım kolektif arıza-
her daim diğer toplumsal ilişkilerin içinde ve onlarla
larda, “bir” olma halini aşmak için neler yapılabilir?
ilişkili olduğuna göre, dünyayı değiştirme arzusu her
Bazı durumlarda son derece yatay, ağsal ve gevşek
daim kendilik denilen hayaletin dışına taşma ihtiyacı
ilişkilerde kuruluyor gibi görünen bu deneyimlerin bir
taşır. Başka bir ifadeyle, bir arzu, ayakları somut iliş-
tür “hayali cemaat” üreterek mevcut örgütlenme ar-
kiler etrafında yere basan ancak hayali referanslarla
zusunu mülkleştirdiği, somut ve gerçekçi örgütlenme
örülü topluluklar içerisinde mülkleştirilmeyecek ise,
biçimlerinin bu bağlamda sorunları çözmek için daha
iç ve dış dünya gerilimleri duvarları güvenlikli ve izo-
işlevsel olabileceği iddia edilebilir mi?
7
www.psikolojivetoplum.todap.org
lasyon özelliğine sahip bir “kendilik” kavrayışının dı-
süreci; bu kabule dayanarak bir-aradalık biçimleri
şında algılanmalıdır. Böylece arzu kendisini gerçek-
inşa etme süreci; bir-aradalık biçimlerini çoğaltma
leştireceği düzlemi, toplumsal ilişkilerin herhangi bir
süreci olarak anlam kazanır. Mülkleştirilmez, kendine
katmanında bulabilir ve uygulayabilir. Buna, kendilik
ait kılınmaz; özgürleştirilir, müşterekleştirilir. Kay-
örgütlenmesinden çıkmak anlamında, toplumsal ör-
nağı gezegen olan bu duygulanım, gezegenin daha
gütlenme diyebiliriz.
iyi bir yer yapılması için ona geri döndürülür.
Bu bağlamı kabul edecek olursak, birtakım iyi ve gü-
Böylesi bir yaklaşım alternatif bir-aradalık pratiklerini
zel fikirlere sahip insanların arzuladığı şeyin bu arzu-
ele alma ve değerlendirmede bir çerçeve olabilir.
nun mülkleştirildiği bir-aradalık deneyimlerinde ger-
Böylece sorunların kaynakları onların maddi kaynak-
çekleşmesinin mümkün olmadığını söyleyebiliriz.
ları ile bağlantılandırılır; kişisel ve keyfi tutumlar bir-
Dolayısıyla arzu, kendine sınırlar çizen türden bir de-
aradalığın zorunluluk ekseninde çözümlenir. Kişilerin
neyim içinde mülkleştirilerek değil her daim dışa açı-
“kendi” düşüncesi, hayali ve fikrinin en iyi, en kıy-
lan bir-aradalık deneyimlerinde özgürleşebilir. Bu öz-
metli, en doğru ve en gerçekçi olduğu iddiası geçersiz
gürleşmenin kendisi başlı başına bir öğrenme ve inşa
kılınır; arzu kişisellikten özgürleşerek bir toplumsal
süreci olarak ele alınabilir. İnsanın içine sıkıştırıldığı
örgütlenmenin esası haline gelir. Bir-aradalık pratik-
kendi kendiliği, topluluk kendiliği, kimlik temelli ken-
lerinde böylece arzu ve zorunluluk birbirine karşıt iki-
diliği, kabuğu kırılması ve özgürleşmesi gereken bir
lik olarak deneyimlenmek yerine birbirine sıkı sıkıya
süreç olarak anlam kazanır. Böylece arzu, bir-arada-
bağlı ve dolayısıyla birbirini besleyen yapı taşları ola-
lık inşa etmenin bir zorunluluğu olarak kavranmaya
rak kavranır.
başlanır. Toplumsal örgütlenme bu zorunluluğun ifade biçimlerinden bir tanesidir.
Alternatif örgütlenmelerde bir-aradalığın koşulu bu açıdan hem zorunluluk hem de arzudur. Dünyanın
Dünyayı değiştirmek bu açıdan öncelikle ezilmişliğin
ezilenleri, marjinalleri, kaybedenleri, hayalleri değer-
bir tür kabulü olarak bir-aradalık imkânlarının araştı-
sizleştirilenleri, sömürülenleri kendilerine anlamlı bir
rılması ve inşa edilmesidir. Bu araştırma ve inşa
dünya kurmak için dünyayı değiştirmek zorundadır.
edilme süreci, zorunlu olarak bir-arada olmanın öğre-
Anlamlı bir dünya kurmak ise gezegenin temelinde
nilmesi ve kavranmasıdır. Bir-arada olmamak hem
yatan yaşama istenci, bu istencin güçlü bir şekilde ar-
bir lüks, keyfiyet hem de sistematik eşitsizlik olarak
zulanmasıdır.
mevcut dünyanın yeniden üretilmesidir. Böylece arzu, zorunluluğun kabulü ile başlayan bir dışa taşma
8
www.psikolojivetoplum.todap.org
Direniş ve Ütopya Bağlamında İki Kadın Hareketi: Gulabi Gang ve Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi (KŞKMİ) Fidan Sarsılmaz & Fatma Betül Demir Özet
B
ve tartışma toplantıları, imza kampanyası, stant açma, eylem ve protesto yapma gibi entelektüel araç-
u çalışmada, toplumsal hareketlerin eşitlik is-
lar kullanan KŞKMİ bir orta sınıf hareketi iken; müca-
tenci ve ütopik bilinçleri bağlamında kadın ör-
dele aracı olarak öz savunma ve şiddeti kullanan, eği-
gütlenmelerinden olan Gulabi Gang Hareketi
tim, üretim, iş ve sağlık alanlarında çalışan Gulabi
ve Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiya-
Gang bir alt sınıf hareketi olarak gözlenmektedir. Mü-
tifi’nin (KŞKMİ) karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Bu
cadele yöntemlerinin farklılaşmasıyla birlikte bu iki ör-
bağlamda; 2006 yılında Hindistan’da kurulan Gulabi
gütlenmenin ortaklaştığı temel hususlar ise; üyelerinin
Gang ile 2013 yılında Türkiye’de kurulan KŞKMİ’nin or-
tamamının kadın olması, eşitsizliğin doğurduğu her
taya çıktıkları toplumsal yapılar, ortaya çıkış amaçları,
türlü şiddeti reddetmeleri ve bu şiddetin karşısında yer
hedefleri, mücadele yöntemleri, örgütlenmeye özgü
almaları ve son olarak da ayrımcı söylem ve eylemlere
yapılanmaları ile bu iki hareketin ortaklıkları ve farklı-
karşı çıkmalarıdır.
laştıkları hususlar incelenecektir.
***
Gulabi Gang Hareketi’ne yönelik yazılı bir kaynak olmadığından Gulabi Gang’in resmi web sayfası, 2012
Giriş
yapımı Gulabi Gang filmi ve BBC NEWS’in Gulabi Gang ile ilgili 2007 yılındaki yaptığı haber veri elde etmek için
Toplumsal hareketler içinden çıktıkları toplumsal
kaynak olarak kullanılmıştır. KŞKMİ değerlendirilirken
bağlamın eşitsiz olan yapısını değiştirmeyi amaçla-
resmi web sayfaları, basında KŞKMİ’ye yönelik çıkan
maktadır. Bu hareketler eşitsiz olan toplumsal yapıyı
haberler ve literatürde KŞKMİ ile ilgili yapılan çalışma-
ortaya koydukları eylemlilik ile eşitliğin hâkim olduğu
lar ile üyelerinin vermiş olduğu röportajlar kaynak ola-
bir dünya düzenini oluşturmayı hedeflemektedir.
rak kullanılmıştır.
Toplumsal hareketler ve bu hareketlerin eşitlik istenci, aslında ortaya çıkışlarındaki motivasyon kay-
Kadın bakış açısıyla şiddetin ortadan kaldırılmasını
nağını açıklamaktadır. Toplumların eşitsiz güç ve
amaçlayan KŞKMİ yeni toplumsal hareketlere ait özel-
kaynak dağılımı ve bundan kaynaklanan sınıfsal yapı-
likler taşırken; üyelerinin tamamı kadın olan ve top-
lar; başta işçi hareketleri olmak üzere, günümüzdeki
lumsal yapıda topyekûn bir eşitliği amaçlayan Gulabi
kadın, çevre, LGBTİ ve diğer birçok toplumsal hare-
Gang, eski toplumsal hareketlere ait özellikler taşı-
ketin ortaya çıkış nedenidir. Eşitlik istenciyle beraber
maktadır. Mücadele aracı olarak bildiri yazımı, okuma
9
www.psikolojivetoplum.todap.org
toplumsal hareketlerin ütopik yapısı, çalışmada üze-
gerilimleri altında ezildiği düşüncesi, uzun yıllar sos-
rinde durulmak istenen bir diğer önemli husustur.
yal teoride hâkim düşünce olagelmiştir. Fakat sosyal
Eşitlikçi ve özgür dünya kurgusu, içerisinde yaşanılan
eylem üzerinde yapının/sosyal tözün hâkim oldu-
dünyanın aksine ulaşılması gereken hedeftir. Ütopya
ğunu varsayan makro kuramların konsensüsü, top-
tüm eşitsizliklerin ötesinde başka bir dünyanın müm-
lumsal hareketlerin tarih sahnesine girişi ile sarsıl-
kün olduğuna dair inançtır ve bu inançla eşitsizliklerle
maya başlamıştır. Aktörün bir kültür aptalı olmadığı
mücadele etmede toplumsal hareketlere motivas-
aksine kendi yaşam şartları üzerinde irade gösterebi-
yon kaynağı olmaktadır. Ütopik bilinç, çevrelendiği
len, sosyal olguyu değiştirip dönüştürebilme gücüne
varoluşla uygunluk içinde olmayan bilinçtir. İşçiler
sahip olduğu bilgisi artık reddedilmeyecek bir ger-
ütopik bilinçle ortaya ilk çıktıklarında toplumun yapı-
çekliktir.
sındaki eşitsizlikleri tamamen ortadan kaldıracakla-
Toplumsal hareket teorilerinin, sosyolojinin diğer
rını hayal etmiş, eşitlikçi bir geleceğe inanmış ve
dallarına göre daha geç geliştiğini, kökenlerini özel-
hâkim sınıflarla mücadele etmişlerdir. Etnik, cinsi-
likle 1930’lu yıllarda Amerika ve Avrupa ülkelerinde
yetçi ve ekonomik anlamda tabakalaşmış olan bir
yükselmeye başlayan işçi hareketlerinden aldığını ve
dünyaya doğmak ve bu yerleşik düzenin dışına hiç
bu teorilerin yirminci yüzyıldan itibaren literatürde
çıkmamış olmak, eşitliğin hâkim olabileceğine dair
yerini almaya başladığını söylemek mümkündür (Le-
ütopik inanca engel olmamaktadır. Bu bağlamda,
landais, 2009). Bu noktada işçi hareketleri, hem top-
Gulabi Gang ve KŞKMİ hareketleri üzerinden toplum-
lumsal hareketlerin ilki olması hem de teorilere kay-
sal dönüşümün imkânı incelenecektir.
naklık etmesi açısından önemlidir. Lelandais, toplumsal hareketlerin sosyolojide incelemeye başlan-
Toplumsal Hareketler
masının ilk olarak 1930’lu yıllarda yükselmeye başlaToplumsal aktör olan fail ve ortaya koyduğu eylemli-
yan işçi hareketiyle olduğunu ifade eder. Lelandais,
lik sosyal bilimin en mikro araştırma nesnesidir. Top-
Marx’ın işçilerden yola çıkarak proleter mücadele
lumsal hareketler de toplumsal aktörlerin bir araya
üzerinden geliştirdiği sosyal sınıf ve sosyal çatışma
gelerek bir amaç etrafında örgütlendiği ve kendine
kuramının halen referans olarak alındığını bununla
özgü bir mücadele yöntemi ile aktüelleştiği bir du-
birlikte Marksist kuramın ise, işçi sınıfının burjuvaziye
rumdur. Elgür sosyal alanda failin eylemliliğini ele
karşı egemenliğini kurması, mevcut sınıfsal yapıyı or-
alırken Zizek üzerinden Hegel’in izleklerine gider:
tadan kaldırarak sınıfsız bir toplumu getirmeyi hedef-
“Hegel, Tinin Fenomenolojisi’nde öznenin kendi ta-
lediğini söylemektedir (Lelandais, 2009).
sarısını sosyal töz’de gerçekleştirme, kendi görüşünü Yirminci yüzyıl, modernite düşüncesi ile toplumsal ve
sosyal evrene dayatma çabalarının o mütemadi başa-
kurumsal yapılardaki dönüşüm, üretim ve tüketim
rısızlığına, Büyük Öteki’nin, sosyal töz’ün bu tasarıyı
ilişkilerindeki yapısal değişimler ve her iki dünya sa-
tekrar tekrar bozguna uğrattığına ve baş aşağı çevir-
vaşının toplumsal yapıdaki yaratmış olduğu etkileri
diğine dair o bildik hikâyeyi anlatmaz mı?” diye sor-
ile kaotik ve sancılıdır. Bu tarihsel bağlamda, başta
maktadır (Zizek’ten akt. Elgür, 2009). Öznenin sü-
Amerika ve Avrupa ülkelerinde işçi, öğrenci ve siyahî
rekli olarak kendisinden daha büyük bir gücün yapısal
10
www.psikolojivetoplum.todap.org
hareketler olmak üzere hak ve eşitlik temelli birçok
önemli sonuçlarından biri de o dönemde aç insan kit-
hareket meydana gelmiştir. Bu hareketlere karşı dev-
lelerinin Washington’a doğru yürümesidir (Beauvoir,
letlerin bu hareketleri nasıl bastırdıkları, bu hareket-
1988).
lerin hak kazanımları ve dönemin aydınlarının bu sü-
Dönemin Fransa’sında işçilerin yönettiği toplumsal
reçte nasıl bir konum aldıklarını anlamak adına o dö-
hareket ve direnişe birebir katılmadıklarını söyleyen
nemin toplumsal yapısına bakmak önemlidir.
Beauvoir; kendilerinde meydana gelen ‘Dünyayı de-
Beauvoir, anılarında yirminci yüzyılın ikinci çeyreği-
ğiştirecek bu devrimin savaşçılarına biz de katılmalı
nin toplumsal atmosferini, teknik ilerlemeyi ve aydın-
mıydık?’ sorusunun olumsuz sonuçlandığını ifade
ların bu bağlamda nasıl bir pozisyon aldıklarını be-
eder. Rouen’de oturdukları bir kafeye mavi tulumlu
timlemektedir:
ve üstü başı yağ içinde bir dok işçisinin geldiğini ve sonrasında kafede oturduğunu, hemen ardından
Teknik ilerlemenin inanılmaz bir hızla bü-
kafe sahibinin gelip işçiyi kovduğunu aktaran Beau-
yüdüğünü görüyor, fakat teknik ilerleme-
voir; bu durumu sınıf çatışması olarak okur; evet ken-
nin yanı sıra aradığımız şeyi bulamıyorduk; toplum düzeni değişmiyor, baskı un-
dileriyle o dok işçisi aynı sınıfa ait değildir. İşçi sınıfı
surları ortadan kalkmıyor, teknik gelişme
tarafından sürdürülen mücadeleye ancak sempati
ahlâk açısından herhangi bir özgürleş-
duyabileceklerini ve yazıları ile destek verebilecekle-
meye fırsat vermiyordu; Amerikalı eko-
rini söyleyip özeleştiri yapar (Beauvoir, 1988). Niha-
nomi uzmanları dünyamızın kısa bir süre
yetinde dönemin aydınları için, işçi sınıfının dünyanın
sonra, teknisyenlerin yönetimine geçece-
değişebileceğine dair ütopyası, sınıfsız bir düzenin
ğini haber veriyorlardı; teknokrasi söz-
geleceğine dair gelecek inançları ve bu uğurda ortaya
cüğü yeni bulunmuştu ve yavaş yavaş yay-
koydukları mücadele ürettikleri bilginin nesnesi ola-
gın hale geliyordu… Ama ne yalan söyle-
bilmiştir.
yeyim, mekanik gelişme, gazete sayfalarında heyecanlı sözlerle kutlandığı, bol al-
Yirminci yüzyılın ikinci yarısı artık toplumsal olarak
kış ve hayranlık topladığı halde beni etki-
yapının dönüştüğü, modernitenin yerini postmoder-
lemiyordu. Bize göre, toplumun yapısın-
niteye bıraktığı bir dönemdir. Düşünsel anlamdaki bu
daki yabancılaşmayı yok etmenin tek ça-
dönüşüm eylem ve örgütlülük alanında da kendini
resi hâkim sınıfı değiştirmek, güçsüz hale
göstermiştir. Endüstriyel yapının yerini post-endüst-
getirmektir (Beauvoir, 1988).
riyel yapıya bırakması, ekonomide Keynesçi anlayışın Beauvoir; o dönemde kapitalizmin geçirdiği büyük
serbest piyasa ekonomisi ve neo-liberal anlayışla yer
sarsıntıdan, 1929’da ortalığı kasıp kavuran krizin ge-
değiştirmesi ve son olarak da refah devleti söylemi-
çen yıllarda daha da azıttığı, Almanya, İngiltere ve
nin çökmesi toplumsal hareketlerin yapısında karak-
ABD’deki işsiz sayılarının milyonları aştığını ve bu du-
teristik bir dönüşüm yaratmıştır. Lalendais bu deği-
rumun mevcut düzenin çöküş devrinin başlangıcı ola-
şimlerle birlikte toplumsal hareketlerin toplumu dö-
rak yorumladıklarını aktarmaktadır. Bu durumun
nüştürme ve yeni bir düzen kurma amaçlarının sona
11
www.psikolojivetoplum.todap.org
erdiğini savunur. Bu durumu “İşçi hareketinin de ce-
ve parçalı yapısı; sistem karşıtı olmayıp sistem içeri-
naze marşıdır” diyen Touraine’ya atıfla özetler (Le-
sinde çözüm arayışlarını, siyasi bir alan talebi yerine
landais, 2009). Sonuç olarak, eski toplumsal hareket-
kamuoyu desteği ile hareket etmeyi amaçlamakta-
ler yerini zamanın ruhuna uygun olarak kimlik yöne-
dır.
limli ve parçalı olan yeni toplumsal hareketlere bırakmıştır.
Toplumsal Hareketler ve Eşitlik İstenci
Harvey (2006) Postmodernliğin Durumu adlı kitabında
Eşitlik istenci, toplumsal hareketlerin neden ortaya
eski toplumsal hareketlerden yeni toplumsal hare-
çıktıklarını ve motivasyon kaynaklarını açıklar nitelik-
ketlere geçiş sürecinin sosyal şartlarını açıklamaya
tedir. Toplumların eşitsiz güç ve kaynak dağılımı, be-
çalışır. Harvey kapitalizmin en yoğun yaşandığı ve işçi
raberinde gelen toplumdaki sınıfsal yapılar başta işçi
hareketinin ortaya çıktığı dönemdeki birikim rejimini
hareketleri olmak üzere, günümüzdeki kadın, LGBTİ
ve buna bağlı olarak düzenleme tarzını ve işçilerin bu
ve diğer birçok hareketin motivasyon kaynağıdır.
düzendeki şartlarını; hiyerarşi, ayrıntılı iş bölümü, pa-
Turner; eşitliğin toplumsallığın her alanında olması
ranoya, yabancılaşma, belirtili sosyal konut, tekelci
talebini, toplumsal hareketlerin ve modern siyasal
sermaye, evrenselcilik, devlet iktidarı, sendikalar, re-
mücadelelerin temel ilkesi olarak tanımlar. Eşitliği
fah devletçiliği, meta olarak para, Tanrı Baba, mavi
görmezden gelmek Turner’a göre, modern koşul-
yakalı, avangardcılık, ütopya, Protestan çalışma ah-
larda reform gerçekleştirmeye yönelik örgütlü top-
lakı, devlet müdahaleciliği, enternasyonalizm ve
lumsal hareketlerin bir ahlâki birleşenini ihmal et-
daha birçok birbiriyle ilgili ve ilişkili sosyal formas-
mektir (Turner, 2013).
yonlarla açıklamaktadır (Harvey, 2006). Yeni toplum-
Eşitlik deneyimleri ve toplumsal hareketler bağla-
sal hareketlerin ortaya çıktığı dönemi ise; çeşitlilik,
mında; toplumlar her zaman eşitlikten uzak olsalar
anarşi, şizofreni, arzu, evsiz barksız, oyun, tükenme,
da, insanlık tarihi boyunca bir takım eşitlik deneyim-
finansal güç, estetik, beyaz yakalı, karizmatik poli-
leri aracılığıyla eşitsizliği azaltmaya ya da ortadan
tika, yapıbozum, yerel sözleşmeler, çoğulcu ötekilik,
kaldırmaya yönelik sayısız girişim bulunmaktadır.
esnek işçi, sembolik sermaye, kendine gönderme,
Turner’a göre; toplumsal hareketler ve gruplar, gele-
gösteren, elektronik çoğaltma, varlık, ontoloji, bıra-
neksel topluma özgü güç, zenginlik ve saygınlık gibi
kınız yapsınlar, gelip geçicilik kavramları ile ilişkilen-
sermaye göstergelerini azaltmanın ya da yok etme-
dirmektedir (Harvey, 2006). Sustam (2009), “her ça-
nin radikal yollarını arayan alternatif sistemler biçi-
ğın kendi siyasal kodları ve anahtar olabilecek sosyal,
minde örgütlenmekte ve ütopyalarındaki dünya
kültürel ve ekonomik tecrübeleri” olduğuna atıf ya-
adına iktidara meydan okumaktadırlar (Turner,
par. “[...] Eski sosyal hareketlerden farklı olarak yeni
2013). Bu bağlamda değerlendirdiğimizde makalede
sosyal hareketler, konseptlerini ideolojik formasyo-
incelenen Gulabi Gang hareketi, öncelikle kendi böl-
nun içinden koparıp, anlatılarını grup ilişkileri, liderler
gelerindeki kadınlar ve bölge halkının geri kalanı için
(aktörler) boyutundan sunmamaktadırlar” (Sustam,
mevcut eşitsizliği ortadan kaldırma ve eşit bir top-
2009). Yeni toplumsal hareketlerin kimlik yönelimli
lumsal düzen getirme ütopyası ile hareket etmekte-
12
www.psikolojivetoplum.todap.org
dir. Bununla birlikte Kadına Şiddete Karşı Müslüman-
zemininde yer alması mevcut eşitsizlikleri azaltmış
lar İnisiyatifi, kadına yönelen şiddetin toplumdaki ka-
fakat ortadan kaldıramamıştır. Toplumsal yapıda
dın ve erkek arasında var olan eşitliğe dayanmayan
başta din olmak üzere kültür söylemleri ve pedagojik
cinsiyet rolleri ile ilişkili olduğu düşüncesinden hare-
formasyonlar bu eşitsizliklerin ortadan kalkmasını
ket etmektedir.
daha da zorlaştırır. Bilim dahi kimi zaman pozitivist paradigmasıyla bu eşitsizliği beslemiştir; buna en iyi
Toplumsal Hareketler ve Ütopya
örnek psikanalitik kuramın ilk dönemleridir, kadın histerik ve duygusal olarak erk olana bağımlı bir var-
“Toplumsal özgürleşmeyi hedefleyen toplumsal ha-
lık olarak tanımlanır. Mevcut olan eşitsizliklerle ka-
reketler, içerisinde yaşanılan dünyanın ötesinde eşit-
dınların nasıl mücadele ettikleri çalışmanın ortaya
likçi, özgür bir dünya kurgularlar, bu bağlamda
koymak istediği temel noktalardan biridir.
ütopya ulaşılması gereken hedef olarak konumlanır ve toplumsal mücadelenin özgürlükçü, karnavalesk
Elzbieta Ettinger, Rosa Luxemburg’un Sevgiliye Mek-
yapısı ütopyadan beslenir” (Çoban, 2009). Ütopya
tuplar (2006) kitabının önsözünde, 1863 ayaklanma-
tüm eşitsizliklerin ötesinde başka bir dünyanın müm-
sıyla kadınların toplumsal eşitsizliğe karşı ortaya koy-
kün olduğuna dair inançtır. Çoban, Mannheim’dan
dukları mücadeleyi anlatır:
aldığı ütopik bilinç kavramına vurgu yapar; ütopik bi‘Kadınlar Savaşı’ olarak anılan bu ayak-
linç çevrelendiği varoluşla uygunluk içinde olmayan
lanma, kadınların tertipçi ve silah arkadaş-
bilinçtir. İşçi hareketi ortaya çıktığında toplum yapı-
ları olarak da başarı kazanabildiklerini ka-
sındaki eşitsizlikleri tamamen ortadan kaldırmayı ha-
nıtlamıştır. ‘Direnişin coşkusunu ve bu
yal etmiş ve böyle bir geleceği kurgulamıştır. Sonuç
uzun, umutsuz mücadeleyi, Polonyalı ka-
olarak ezilen bir grup olan işçiler iktidara bu inançla
dınların gözlerindeki parıltıya ve soylu
karşı durmuşlardır. Şimdilik “olmayan bir yer” olan
ruhlarına bağlayın.’ Rus tarihçileri önemli
ütopya verilecek mücadele ile kurulacak, hatta bu
bir yanlışa düşmüşlerdir. Bir zamanın tut-
gruplar “tabakalaşmış bu toplumun dışına hiç ayak
sakları artık birer savaşçıya dönüşmekteydi; yalnız kadınca erdemlerinin değil,
basmamış olsalar bile, çok külfetli buldukları ayrımla-
çalışma ve düşünme yeteneklerinin de
rın olmadığı” bir dünya hayal edebileceklerdir (Ço-
kendilerine teslim edilmesini istiyorlardı.
ban, 2009).
Başlangıçtaki –erkeklere öykünen, evliliği lanetleyen, çevreyi hiçe sayan- tutumları
Toplumsal Hareketler ve Kadın
‘çirkin’ olarak nitelendirildiyse, ‘iğrenç’ bulunduysa, unutulmamalıdır ki onlar da
Toplumsal eşitsizliğin dezavantajlı tarafında kadınla-
ancak ‘bakire’, ‘bebek’ ya da ‘melek’ mua-
rın olduğu gerçeği insanlık tarihi kadar eskiye götürü-
melesi görmekten iyice bunaldıkları için
lebilir. Farklı kültürlerden ve zamandan azade bir şe-
Kilise’yi, geleneği ve kadifelerini bir yana
kilde kadınlar her türlü ilişkiselliklerinde toplumsal
atıp, hesaplaşacak bir toplumsal güç ola-
eşitsizlik spektrumunun neredeyse tamamında yer
rak ortaya çıktılar (Ettinger, 2006).
alırlar. Yirminci yüzyılla beraber kadının eğitim ve iş hayatına katılması beraberinde ekonomi ve siyaset
13
www.psikolojivetoplum.todap.org
Ettinger; ekonomik ve siyasal baskıların kadınların
Gulabi Gang ve KŞKMİ hareketleri, başta ortaya çık-
erginleşme sürecini kolaylaştırdığını söyler ve buna
tıkları toplumsal şartlar ve mücadele yöntemleri ol-
Varşova’daki ilk toplu grevlerden birinde, Çarlık poli-
mak üzere, ortaklıkları ve farklılıkları bağlamında ele
sinin kadın işçilerini sokak kadınlarıyla –‘sokak kadın-
alınacaktır.
ları’ ifadesi yazara aittir- aynı sağlık muayenesinden Gulabi Gang
geçirmeye zorlamasını örnek verir. Ettinger’e göre, sınıfsal farklılıklarına rağmen kaderlerindeki benzer-
Gulabi Gang Hareketi, Kuzey Hindistan’da köreltil-
likten dolayı; kilisenin baskısı altında ezilen Polonyalı
miş bölgelerin kalbi olarak tanımlanan Bundelkhand
kadınlar, parya muamelesi gören Musevi kadınlar,
(Banda Bölgesi) denilen yerde ortaya çıkmıştır. Nüfus
konaklarından ve gettolarından dışarı fırlamış kadın-
yoğunluğunun ve işsizliğin çok fazla olduğu, kast sis-
lar o dönemde kolayca bir araya gelmekte ve omuz
teminin en altında yer alanların yaşadığı yer olan
omuza bireysel özgürlük savaşı vermektedirler (Et-
Bundelkhand aynı zamanda kadına yönelik şiddetin
tinger, 2006).
acımasız boyutlara ulaştığı, taciz ve tecavüzün çok
1800’lerin Rus edebiyatına bakıldığında ise kadınların
sık yaşandığı, toplumsal adaletsizliğin de hat safhada
toplumsal olarak nasıl algılandıkları çok daha açık bir
görüldüğü bir bölge olma özelliğine sahiptir. Bölge
şekilde ortaya çıkacaktır; Dostoyevski’nin tüm kitap-
kadınları hem kast denilen sistemin en alt sınıfına
larında okuyucularına ‘Beyler’ diye hitap etmesi, Gus-
mensup olma hem de toplumsal cinsiyet bağlamında
tave Flaubert’in Madam Bovary’de kadını ev içine
iki ayrı dezavantajı birlikte yaşamaktadırlar. Bölge
hapsolmuş, yaşamından memnuniyetsiz ve sürekli
kadınlarından Sampat Pal Davi 2006 yılında kadına
aşk peşinde koşan ve erkeğin uzantılı bir uzvu olarak
yönelik şiddet, taciz ve tecavüzlerin önüne geçme,
tanımlaması ve bunun gibi sayısız birçok örnek. Bu-
kadınların eğitim hayatına katılımını sağlama, bura-
nunla birlikte psikanalizin ortaya çıktığı dönemdeki
dan hareketle kadının güçlenmesine bir yol açma ve
klinik vakalara baktığımızda, Freud’un histerik ‘Anna
bölgede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin tama-
O.’ vakası, güçsüz ve etrafındaki erkeklerin sevgisine
mına karşı mücadele etme ütopyasıyla Gulabi Gang
(babasının, sevgilisinin, psikanalistinin) muhtaç bir
adında bir hareketi başlatır ve başta birkaç kadının
görünüm sergilemektedir. Bu durum tartışmaya açık
yer aldığı bu harekete, geçen yıllarla birlikte katılım
olsa da kadının yazılı tarihten bu yana -patriyarkal
sayısı yüzleri bulur. Hareketin mücadele odağında
düzenin hakim olduğu tüm dönemler boyunca- edin-
kast, patriyarka, eğitimsizlik, işsizlik vd. pek çok konu
dirildiği toplumsal roller ve konum alışı; edebiyatta
yer almaktadır.
sunulan kadın prototipini ve ‘Anna O.’ vakasının ne-
Hareket adını Hintçe’de ‘pembe’ anlamına gelen ‘gu-
densel bagajını açıklamaktadır.
labi’den alır; bölgede hareket pembe çete olarak ad-
Eski ve yeni toplumsal hareketler ile bu hareketlerin
landırılır. Hint kültüründe pembe rengi kadınlığın
eşitlik istenci, ütopik oluşları ve özelde kadın hare-
gücü ve kudretini temsil eden bir anlam taşır; bu nok-
ketlerine bakıldıktan sonra çalışmanın bundan son-
tada pembenin daha narin bir anlam taşıdığı diğer
raki kısmında üyeleri daha çok kadınlardan oluşan
Batı ülkelerinden ayrışmaktadır. Gang üyelerinin geleneksel kıyafetleri olan sariler pembe rengindedir.
14
www.psikolojivetoplum.todap.org
Pembe rengindeki sariler hareketin simgelerinden
2009). Gulabi Gang eşitsizliklerin ortadan kalkaca-
biridir. Diğer bir simge de lathi denilen ve bambu
ğını ve bunu yapacak olanların da bu inancı kalbinde
ağacından yapılan çubuklardır. Gulabi Gang kadınları
taşıyanlar olduğunu savunur, hareketin mottosu bu
bu çubukları erkek şiddetinden korunmak, öz sa-
inancı özetler niteliktedir: “Bu yol çiçeklerle değil,
vunma yapmak ve kadınlara kötü muamelede bulu-
tersine dikenlerle kaplı bir yol ve yalnızca kalplerinde
nan erkeklere ve erkeklerin yanında yer alan polislere
dünyanın çilesini taşıyanlar bu yolda yürüyecek cesa-
vurmak için kullanmaktadırlar.
rete sahiptir.”
Gulabi Gang’in kadınları her türlü eşitsizlikle müca-
Gulabi Gang hareketi her ne kadar yirmi birinci yüz-
dele yöntemi olarak yüksek sesle protestoyu ya da bu
yılda ortaya çıkmışsa da yeni toplumsal hareketlerin
yöntemin çözüm getirmediği durumlarda şiddeti kul-
kimlik yönelimli özelliğini taşımaz. Üyelerinin sadece
lanmaktadır. Mücadele yöntemi olarak neden şiddeti
kadın oluşu bu noktada hareketin feminist bir hare-
seçtiklerini ise ‘Erkeklere karşı sopa sözden daha etkili’
ket olarak algılanmasına yol açabilir fakat bu yanıltıcı
şeklinde açıklamaktadırlar. Üyelerine lathi çubukları
bir durumdur. Hareketin başta toplumsal eşitsizlikler
ile öz savunma öğretip kendilerine yönelik şiddetle
olmak üzere mevcut tüm eşitsizlikleri ortadan kal-
başa çıkmaya çalışan üyeler, yerli olan sari ve baharat
dırma ve eşit bir toplumsal yaşamı getirme ütopyası
üretimiyle de işsizliğe karşı mücadele etmeye çalış-
vardır. Bu açıdan bakıldığında Gulabi Gang, eski top-
tıklarını ifade etmektedirler. Okuma yazma oranları-
lumsal hareketlerin özelliğini sergilemektedir. Hare-
nın düşük olduğu bölgede ilk olarak çocuklara kendi
ketin lideri Sampat Pal Devi’nin “Gang, adalet için
çabaları ile okuma yazma öğretmekle başlayan ka-
vardır.” sözü hareketin, eylem ve mücadele alanının
dınlar takip eden yıllarda yine kendi çabaları ile okul
çerçevesini bu noktada çizmektedir.
açarak başta kız çocukları olmak üzere tüm çocukla-
Hareketin mevcut web sitesi ve hareketi anlatan
rın eğitim hayatına kazandırılmasını amaçlamışlar-
2012 Norveç yapımı ‘Gulabi Gang’ filmi hareketin kit-
dır.
lesel bir hâl kazanmasını ve mobilize olmasını sağla-
Kast ve ataerkil yapı ile şekillenen toplumsal düzeni
mıştır.
reddetmeleri ve bununla mücadele etmeleri, hareke-
Gulabi Gang Hareketi bir ezilen hareketi olup; eşitsiz-
tin sistem karşıtı oluşunu göstermektedir. Hareket,
liği ortadan kaldırma ve eşitliğin olduğu bir toplumsal
hem alt sınıfa mensubiyetin getirdiği fakirlik ve yok-
düzen getirme istenci ile ortaya çıkmış, iktidarla bu
sullukla hem de kadın olmanın yol açtığı ötekilikle
noktada mücadele etmiş ve halen de mücadele et-
mücadele etmektedir (Gulabi Gang, 2013).
meye devam etmektedir. Gulabi Gang, mobilize ol-
Gulabi Gang hareketinin eylemleri karnaval görü-
masıyla beraber bulunduğu bölgenin sınırlarını aşıp,
nümlüdür; hareketin bu özelliği yaşamı alışıldık sey-
dünyada bilinen bir harekete dönüşmüştür. Bu çalış-
rinden çıkaran, toplumsallığa yeni bir görünüm ka-
manın yapıldığı dönemde Türkçe literatürde her-
zandıran, yaşamı iktidarın denetiminden çıkaran ve
hangi bir kaynak olmaması, hareketin Türkiye sosyal
adeta bir oyuna dönüştürme özelliğindedir (Çoban,
biliminde yeterince incelenmediğini göstermiştir.
15
www.psikolojivetoplum.todap.org
Gulabi Gang’in ardından araştırmamıza konu olan ve
kaldığı eşitsizlik ve şiddet, toplumsal düzenin dönü-
ülkemizde 2013 yılında kurulmuş Kadına Şiddete
şümüne dair mücadele isteğini de beraberinde getir-
Karşı Müslümanlar İnisiyatifi örgütlenmesi ele alına-
miştir. Toplumsal yapıdaki bu eşitsizlik karşısında in-
caktır.
san failinin eylemliliğinin zorunluluğundan hareketle KŞKMİ kendisini “Erkekliğin bir iktidar kimliğine dö-
Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi
nüşerek kadınlar üzerinde baskı ve şiddet aracı olma-
(KŞKMİ)
sına karşı çıkan Müslüman kadınlar” olarak tanımlamaktadır. Kadınların sadece kadın olmalarından kay-
Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi (KŞKMİ)
naklanan ayrımcılık, eşitsizlik ve şiddetin her türü
kadına karşı her türlü şiddetle mücadele etmek ama-
karşısında aktif bir mücadeleyi amaçlamaktadırlar.
cıyla bir grup kadının bir araya gelerek oluşturduğu bir toplumsal örgütlenme deneyimidir. 2013 Şu-
KŞKMİ, kadına şiddete karşı eylem ve söz üretmede
bat’ında Nebiye Arı’nın çağrıcılığı ile İstanbul’da bir
harekete geçirici motivasyon kaynaklarını 2013 yı-
araya gelen bir grup kadın tarafından kurulmuştur.
lında kadın cinayetlerindeki artış olarak göstermek-
Şiddete karşı birçok çalışma yapıldığı görülürken
tedir. İnternet sitelerinde yer verdikleri ilkelerinde,
Müslüman kimliği ile şiddete karşı bir mücadele yürü-
tüm kadın örgütleriyle dayanışmaya açık olduklarını
tülmediğinden ve bir araya gelen kadınların Müslü-
belirtmekle beraber “Devletin, kocanın, patronun
man kimliklerinin ön plana çıkmasından hareketle
zulmünün; yaşamın her alanında kurulan ataerkil ta-
kadına şiddete karşı mücadelede inisiyatif almak için
hakkümün karşısında; zulme uğrayan tüm kadınların
bir araya gelenler örgütlenmenin isminin inisiyatif
kimliğini sorgulamaksızın yanındadır” denilerek bir
olarak belirlenmesinde etkili olmuştur. Yaşadığımız
aradalığın öneminin vurgulandığı görülmektedir. Ak-
dünyada kadınların maruz kaldığı her tür şiddet, taciz
taş (2001), seksenli yıllarda Müslüman kadınlar için
ve tecavüze dair mücadele eden inisiyatifin, bu mü-
başörtüsünün hem engelleyici hem olgunlaştırıcı ol-
cadelede “Müslümanca bir söylem ve duruş” oluş-
duğunu, gündemlerinin başörtüsü yasakları ile dolu
turma amacı taşıdığı görülmektedir. Amine Wedud
olması sebebiyle herhangi bir meslek veya etkinlik
(2005), toplumda kadınları kısıtlayanın Kur’an’ın ken-
alanında yeterince derinleşme sağlayamasalar da
disi olmadığını, Kur’an metninin kendisinden daha
öteki ezilenler ve baskı görenler ile ilgilenme imkan-
önemli olarak görülmeye başlayan yorumları oldu-
larının olduğunu ifade eder. 2013 Ekim’inde yayımla-
ğunu ifade etmektedir. Sitelerinde bulunan okuma
nan yönetmelik ile kamuda başörtüsü yasağının kalk-
listelerinde Amine Wedud’u kaynak olarak gösteren
ması sonrası Müslüman kadınların kimliğine bakıl-
inisiyatif, kadına karşı yapılan her tür ayrımcılığın, di-
maksızın tüm kadınların yanında olacakları ifadesi
nin ataerkil yorumları aracılığıyla desteklendiğinin al-
hem devlet ideolojisinin ötekisi olmayı deneyimle-
tını çizmektedir.
meleri hem bu öteki olma halinin fiili olarak bitmesiyle diğer ötekilerin haklarını savunma ve onlarla da-
İnsanlık tarihine baktığımızda toplumsallığın dinler-
yanışma için bir eylemlilik içine girmelerine neden ol-
den, ideolojilerden ve yönetim biçimlerinden bağımsız olarak ataerkil bir düzen taşıdığını görmekteyiz. Bu durumun varlığı ve kadınların doğrudan maruz
16
www.psikolojivetoplum.todap.org
muştur. Nitekim Türkiye’deki kadın ve LGBTİ hare-
Beş yıldır kadına şiddet alanında mücadele eden
keti ile ortak metinlere imza verme şeklindeki eylem-
KŞKMİ üyeleri, kadına şiddette işaret edilen ataerkil
lilikleri bu bağlamda değerlendirmek mümkündür.
dini yorumların kaynağını anlamaya yönelik dışarıya açık okuma faaliyetleri yürütmektedirler. Diğer kadın
Hem çıkış yaptıkları ve kendilerini anlattıkları hem de
örgütleri gibi, kadınlara yönelik şiddetin sonucu ola-
mücadelelerine çağrı yaptıkları manifestoda kadına
rak açılan ceza davalarını takip etme ve şiddete uğra-
yönelik şiddet bir zulüm olarak görülmekte ve kadına
yan kadınlarla dayanışma içinde olma, kadınların ha-
yönelik her türlü şiddetin ataerkil dini yorumlarla
yatını doğrudan ilgilendiren yasal düzenlemelerle il-
meşrulaştırılması karşısında mücadele edeceklerini
gili tartışma yürütüp fikirlerini açıkladıkları bildiri
ifade etmektedirler. İslam’ı kadın perspektifiyle yo-
metni yazma gibi mücadele alanlarının yanı sıra on-
rumlayan veya kendi deyişleriyle İslam’a atfedilen
ları özgün kılan birtakım eylemleri de bulunmaktadır.
kadın karşıtı argümanları İslam’ın kendisiyle çürüt-
Erkek şiddeti sonucu öldürülen Özgecan Aslan ve
meye çalışan KŞKMİ’nin mücadele yöntemleri ara-
Emani Arrahman gibi kadınlar için kıldıkları gıyabi ce-
sında okuma ve tartışma yürütmek de bulunmaktadır
naze namazlarını Müslümanların şehit olarak gör-
(Özinanır, 2016). Ali (2014), İslami feminizmin amacı-
dükleri insanlar için kıldıkları gıyabi cenaze namazla-
nın düşünsel alanda adalet ve eşitlik prensiplerinden
rının kadına yönelik şiddet ile mücadelede kendi ifa-
yola çıkarak dindeki söylem ve uygulamalarda gö-
deleriyle “Müslümanca bir eylem oluşturma çabası”
mülü bulunan maskülen ve cinsiyetçi anlamların or-
olarak değerlendirmektedirler (www.kskmi.com).
taya çıkarılması için fıkhı gözden geçirip düzeltmek
Kadına şiddete karşı yazdıkları cuma hutbesi de Müs-
ve tefsiri yeniden yorumlamak olduğunu ifade et-
lüman kimlikleri ile sürdürdükleri mücadelede diğer
mektedir. Buna göre eşitlik istenci ile toplumsal bir
kadın örgütlenmelerinden farklı bir eylem pratiği ola-
dönüşüm amaçlayan KŞKMİ bir yandan Pınar Selek’e
rak görülmektedir. Ayrıca son yıllarda kadın hareke-
destek eylemi, Ekin Van’ın ölü bedeninin sürüklen-
tinin gündemleri üzerinden bir eylemlilik oluşturma
mesini ya da Özgecan Aslan cinayetini protesto etme
çabası içinde oldukları görülmektedir. Yine kendile-
eylemlilikleri gösterirken diğer yandan teorik oku-
rine özgü olarak yaptıkları eylemlilikler içinde İran’da
malar ile eylemliliğinin kaynaklarını da oluşturma ça-
başörtüsü zorunluluğuna karşı kadınların direnişlerini
bası içine girmektedir. Eşitlik ve adalet arzusunun te-
destekleme ve Afganistan’da direniş içinde olan ka-
mel motivasyon olduğu ve daha iyi bir toplumun ha-
dın örgütlerinden biriyle (RAWA) dayanışma içinde
yal edildiği bir ütopik bilinç içinden hareket eden
oldukları görülmektedir. Nitekim KŞKMİ’nin Türkiye
KŞKMİ, daha iyi bir toplumu sadece hayal etme-
içerisinde kadın hareketiyle ortaklaşan bir eylemlili-
mekte aynı zamanda bunun gerçekleşmesi için mü-
ğin yanı sıra dünyada da Müslümanların çoğunlukta
cadele de etmektedir. Böyle bir mücadele Yıldır-
yaşadığı ülkelerde direniş ve mücadele içinde olan
maz’a (2015) göre feminist ütopyaların temel karak-
kadınlar ile bir özdeşleşme kurmaları bir arada ya-
teristiğini oluşturmaktadır. Bu bağlamda KŞKMİ’nin
şama üzerine bir arayış içerisinde olduklarını düşün-
ütopyası için mücadele eden bir örgüt olduğu söyle-
dürmektedir.
nebilir.
17
www.psikolojivetoplum.todap.org
Son Söz Yerine
mel hususlar ise; yerleşik toplumsal hareketlerin aksine üyelerinin tamamının kadın olması ve eşitsizliğin
Gulabi Gang ve KŞKMİ içinden çıktıkları toplumsal
doğurduğu her türlü şiddeti reddetmeleri ve bu şid-
yapının kültürel ve inanç kimliğine dair sembolik ve
detin karşısında yer almaları sonuç olarak da ayrımcı
pratik uygulamalarını metot ve yöntemlerinde sergi-
söylem ve eylemlere karşı çıkmalarıdır. Çalışmayı
lemektedirler. Gulabi Gang üyeleri giydikleri elbise-
Clarissa P. Estes’in kadim gelenekten getirdiği kurt
nin rengi, başta şiddet olmak üzere maruz kaldıkları
kadına dair dizeleri ile bitirmeyi değerli buluyoruz:
kötü muameleyi engellemek adına kullandıkları lathileri ile kültürel kodlarını; KŞKMİ üyelerinin çoğunlu-
Kadınlar olarak, kendimizin ölü ve parça-
ğunun Müslüman kimliğinde ortaklaşmaları nede-
lanmış kısımlarımızı geri çağırmak, haya-
niyle şiddete karşı ürettikleri söylem ve cuma hutbe-
tın kendisinin ölü ve parçalanmış kısımla-
leriyle inanç kimliklerini eyleme geçirmektedirler.
rını geri çağırmak bizim meditasyon prati-
Her ne kadar bütün üyeleri kadın olsa da Gulabi Gang
ğimizdir. Ölmüş olandan yeniden bir şey
kendini feminist bir örgütleme olarak tanımlama-
yaratan, her zaman için iki taraflı bir arke-
makta; kast, ataerkil toplumsal yapı, eğitimsizlik ve
tiptir. Yaratıcı Anne her zaman Ölüm Anne’dir de ve bunun tersi de geçerlidir.
işsizlik olmak üzere her türlü eşitsizliğin karşısında
Bu ikili doğa ya da ikili göre nedeniyle bizi
olup bölgelerinde adaletin tesis edildiği bir ütopyayı
bekleyen en önemli iş, çevremizde ve içi-
kurgulamaktadır. Bununla birlikte KŞKMİ kendisini
mizde neyin yaşaması, neyin ölmesi ge-
kadın örgütü olarak tanımlamakta ve mücadele ettiği
rektiğini anlamayı öğrenmektir. Yapma-
alanı kadına karşı uygulanan her türlü şiddet olarak
mız gereken, ikisinin de zamanlamasını
tanımlamaktadır. KŞKMİ, Müslüman ve feminist bir
kavramak; ölmesi gerekenlere ölmesi için,
paradigma içinden hareket etmektedir. Kadın bakış
yaşaması gerekenlere yaşamaları için izin
açısıyla şiddetin ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir
vermektir (Estes, 2018).
toplumsal hareket olan KŞKMİ yeni toplumsal hareketlere ait özellikler taşırken, üyelerinin tamamı kadın olmasıyla birlikte toplumsal yapıda topyekûn bir
KAYNAKÇA
eşitliğin olmasını amaçlayan Gulabi Gang eski topAktaş, C. (2001). Bacı’dan Bayan’a: İslamcı Kadınların Kamusal Alan Tecrübesi. Pınar Yayıncılık: İstanbul.
lumsal hareketlere ait özellikler taşımaktadır. Mücadele aracı olarak bildiri yazımı, okuma ve tartışma
Ali, Z. (2014). (Der). İslami Feminizmler. Çev. Öykü Elitez. İletişim Yayınları: İstanbul.
toplantıları, imza kampanyası, stant açma, eylem ve protesto yapma gibi entelektüel araçlar kullanan
BBC (2016). http://news.bbc.co.uk/2/hi/7068875.stm (Erişim Tarihi: 31.12.2016).
KŞKMİ bir orta sınıf hareketi iken, mücadele aracı
Beauvoir, S. (1988). Kadınlığımın Hikâyesi. Çev. Erdoğan Tokatlı. Payel Yayınları: İstanbul (4. Basım).
olarak öz savunma ve şiddeti kullanan, eğitim, üretim, iş ve sağlık alanlarında çalışan Gulabi Gang bir alt
Çoban, B. (2009). Yeni Toplumsal Hareketler, Sınıf Mücadelesi ve Ütopya. Barış Çoban (Ed.), Yeni Toplumsal Hareketler içinde (s. 9-43). Kalkedon Yayınları: İstanbul.
sınıf hareketidir. Mücadele yöntemlerinin farklılaşmasıyla birlikte bu iki örgütlenmenin ortaklaştığı te-
Elgür, E. V. (2009). Taraf Olmanın Açık Beyanı: Halkın Hakları Hareketi ve Halkevleri. Barış
18
www.psikolojivetoplum.todap.org
Çoban (Ed.), Yeni Toplumsal Hareketler içinde (s. 191-255). Kalkedon Yayınları: İstanbul. GGO (2016). 31.12.2016).
http://gulabigangofficial.in/
(Erişim
Sustam, E. (2009). Küresel Kapitalizm Çağında Yeni Sosyal Hareketleri Okumak: Küresel Travma, Kriz Toplumu ve Favelas’lar!. Barış Çoban (Ed.), Yeni Toplumsal Hareketler içinde (s. 91-147). Kalkedon Yayınları: İstanbul.
Tarihi:
Turner, B. (2013). Eşitlik. (Çev. Bahadır S. Şener.) Dost Kitabevi Yayınları: Ankara (4. Baskı).
Harvey, D. (2006). Postmodernliğin Durumu. Çev. Sungur Savran. Metis Yayıncılık: İstanbul (4. Basım).
Wedud, A. (2005). Kur’an ve Kadın. (Çev: Nazife Şişman.) İz Yayıncılık: İstanbul.
Jain, N. (Yönetmen). (2012). Gulabi Gang [Film]. Co-Production: Norveç, Hindistan, Danimarka.
Yıldırmaz, T.Y. (2015). Ütopyanın Kadınları Kadınların Ütopyası. Sel Yayıncılık: İstanbul (2.Baskı).
Lelandais, G. E. (2009). Sosyal Hareket Teorileri ve Küreselleşme. Barış Çoban (Ed.), Yeni Toplumsal Hareketler içinde (s. 63-91). Kalkedon Yayınları: İstanbul. Ettinger, E. (2006). ‘Giriş’. Rosa Luxemburg, Sevgiliye Mektuplar. Çev. Nuran Yavuz. Agora Kitaplığı: İstanbul. Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi (KŞKMİ, 2018). http://kskmi.com/ (Erişim Tarihi: 10.03.2018) Özinanır, S.Y. (2016). Kadın perspektifli bir İslami yorumlama biçimi olarak Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi, Fe Dergi, 8(1), 118-129.
19
www.psikolojivetoplum.todap.org
Terapistler Neden Politikadan Konuşmalı?* Richard Brouilette Çeviren: Can Önalan
“
Sonra patronumla buluşacağım.” dedi has-
kullanmıyor. Herkes bir nesil öncesine göre daha
tam. “Bana üstüme düşen sorumlulukları ye-
uzun saatler çalışıyor.
terince yerine getirmediğimi ve bağlılığımı
göstermek için daha uzun saatler çalışmaya gönüllü
Terapistler, genellikle seanslarda sosyal ve politik ko-
olmam gerektiğini söyleyeceğinden endişeliyim.”
nuları tartışmaktan kaçınırlar. Hasta bunları getirirse, terapist konuşmayı semptomlara, başa çıkma bece-
Bu gerilim aylardır işinde birikiyordu ve toplantıda
rilerine, hastanın çocukluğu ve aile yaşantısındaki
üstü kapalı bir tehdit olacağından korkuyordu: Daha
meselelere doğru çevirir. Fakat bunun yetersiz oldu-
uzun saatler karşılığını almadan çalış, yoksa seni ko-
ğuna giderek daha çok ikna oluyorum. Psikoterapi,
varız. Zaten evden uzakta bu kadar zaman geçirmek
bir alan olarak, hastalarımızın hayatını etkileyen te-
ona zor geliyordu. Fakat işsizlik riskini göze alamazdı.
mel sosyal meselelere yanıt vermeye hazır değil.
“Çocuklarıma ne söylemeliyim?” diye sordu çökmüş
İnsanlar ekonominin giderek artan külfetli taleplerini
bir halde.
karşılayamaz duruma geldiğinde, sık sık kendilerini suçlar ve ardından bu suçlulukla yaşamaya uğraşırlar.
Midem düğümlendi. Bu türden endişeler hastalarım
Elbette aynı eğilimi ebeveynleri boşanan çocukları-
arasında öylesine yaygınlaşıyor ve sıklaşıyordu ki
nın ayrılıktan kendilerini sorumlu tutmasından tutun,
kendimi tekil hastalara özgü sorunlara ve nevrozlara
afet yaşayanların “hayatta kalan suçluluğuna” kadar
daha az; gündelik hayatın yapısına ne olduğuna ise
çeşitli bağlamlarda görüyoruz. Suçluluk, imkansız ya
daha çok odaklanır buluyordum.
da kabul edilemez görünen durumlarda, olmasaydı hissedilecek olan öfkeye karşı bir kalkan vazifesi gö-
Manhattan’da serbest çalışan bir terapist olarak, ka-
rür: Çocuk, ebeveynlerine boşandıkları için kızgın ola-
riyerinin erken ya da orta evrelerinde çok sayıda pro-
bilir, hayatta kalan ise ölenlere kızgın olabilir.
fesyonelin sonu gelmeyen e-postalarla ve sosyal medya zorunluluklarıyla uğraştığını, iş/hayat sınırları-
Sosyal düzeyde bu da farklı değildir. Ekonomik sis-
nın silindiğini, 1990’ların sonlarından bu yana başlan-
tem ya da hükümet kişisel zarardan sorumlu oldu-
gıç maaşlarının değişmeden kaldığını görüyorum. İn-
ğunda, etkilenenler bir hayli çaresiz hissedebilir, bu
sanların sürekli iş değiştirmeleri ve “kişisel markala-
çaresizliği özeleştiriyle örtebilirler. Günümüzde piya-
rını” geliştirmeleri gerektiği bir iş pazarına endişeyle
sanın istediği olamazsan, bu, seni kusurluymuşsun ve
uyum sağlamaya uğraşan “yaşlanan” (30 ve üzeri) ça-
depresyona girmekten başka yolun yokmuş gibi his-
lışanlar görüyorum. Kimse tatil günlerinin tümünü
settirebilir.
20
www.psikolojivetoplum.todap.org
Son 30 yılda iş yaşamındaki bu değişikliklerin, her-
ters gitmektedir? Genellikle bu ikisinin bir kombinas-
hangi bir travmatik olaydan daha yaygın ve daha zor
yonudur ve iyi bir terapist, bence, hastaya bu iki aşırı
tespit edilebilir bir biçimde, yavaşça psikolojik bir be-
uç arasında yolunu bulmaya yardım etmelidir.
deli meydana getirdiğine inanıyorum. İnsanlar farkında olmayabilecekleri bir dereceye kadar daha az
Terapistler, sosyal ve ekonomik zorlukların içten bir
umutlu ve daha çok stresli hissediyorlar; özdeğerleri
tartışmasını dahil etmeden, diyaloğu sadece hastası-
zedeleniyor; ne alabiliyorlarsa o kadarını almanın ka-
nın yaşam anlatısı hakkında kurduğunda, psikotera-
der olduğuna inanıyorlar; dolayısıyla öğrenilmiş çare-
piyi sadece sosyal kontrol aracına indirgeme riskini
sizliğe meyleder bir haldeler.
alırlar. Bu kulağa oldukça tartışmalı gelebilir, ama geçen yıl İngiltere’de hükümetin psikoterapistleri işsiz-
İnsanların artık katlanamadığı, kendilerinden çok
lere danışmanlık sağlaması için, iş kurumunda istih-
fazla şey beklendiği bir dönem geliyor. İnsanlar ken-
dam etme önerisini düşünelim, buna göre bahsi ge-
dilerine yönelttikleri suçlamaya daha ne kadar izin
çen tedaviyi reddeden işsizler sosyal yardımlarında
verecekler? Bunu ne zaman dışarı çevirecekler?
olası bir kısıtlama ile karşı karşıya kalacaklardır. Böyle bir durumda terapi uyuşukluğu ve çalışma
Bana göre psikoterapistler bu suçlamayı içe yönelt-
isteksizliğini “tedavi etmeye” çalışarak, hizmet et-
mede önemli bir rol oynuyorlar. Maalesef, birçok te-
meyi amaçladıkları arasında sosyal ve politik farkın-
rapist, terapi odasında politik meseleleri tartışmaya-
dalığı potansiyel olarak sınırlayarak, kolaylıkla devle-
cak şekilde eğitildiği için, sorunun bir parçasıdır ve
tin bir aracı haline gelebilir.
onlar, kişisel sorumluluk, yalıtılma ve sosyal statüko hakkındaki yanlış varsayımları örtük olarak pekiştirir-
Çok sık olarak, dünya politik sebeplerle altüst oldu-
ler.
ğunda, terapistler sessiz kalır. Bunun yerine, terapist bu gerçeği tanımalı, hastaya destek olmalı ve sorunu
Hasta neredeyse dayanılmaz bir iş durumundan bah-
tartışmalıdır. Hastanın bu zor durumunun içindeki
settiğinde, terapist örtük olarak durumun kendisini
adaletsizliği anlamasına, kendi faillik sorununun üze-
değişmez, hayatın bir gerçeği olarak ele alarak has-
rine düşünmesine ve kendisinin uygun gördüğü her-
tanın duruma tepkisinin doğasına odaklanmaya me-
hangi bir eylemi gerçekleştirmesine yardımcı olmak
yillidir. Oysa savunulamaz ve adaletsiz bir çevre her
özü itibariyle terapötiktir. Böyle durumlarda hastayla
zaman sadece hayatın bir gerçeği değildir ve terapist
diyaloğumuza olup bitenin adaletsiz olduğu düşün-
bunun hakkında açıkça nasıl konuşabileceğini düşün-
cesini dahil ederim. Bu bize kötü muamele gördüğü
melidir.
fikrine nasıl tepki verdiğini keşfetme fırsatı sunar; ki bu da terapi için hayati ve aydınlatıcı olabilir.
Bu birçok açıdan psikoterapide eski bir ikilemdir. Terapi hastanın uyum sağlamasına yardım etmekle mi,
Bir zamanlar çalıştığı Startup’ta kırılma noktasına ge-
yoksa hastayı çevresindeki dünyayı değiştirmek için
len bir hastam vardı. Terapisinde iki yıldır ilişkilerde
hazırlamaya mı çabalamalı? Hastanın iç dünyası bo-
sahici iletişim kurmanın mümkün olduğu fikriyle mü-
zulmuş mudur? Yoksa sözümona gerçek dünya mı
cadele ediyordu. Terapimiz ona öfkesini cesurca, iyi
21
www.psikolojivetoplum.todap.org
düşünülmüş ve yerinde bir grup e-postasına dönüş-
İnsanların sorunlarının kendi kusurları olmadığını dü-
türmeye yardımcı oldu. Bu da iş arkadaşlarının nere-
şünmelerinin ne kadar nadir gerçekleştiğine şaşırırsı-
deyse yarısının onu desteklemesiyle ve baş yöneti-
nız. Eşitliğe ve adalete odaklanarak, hastanın çok sık
ciyle doğrudan iş pazarlıklarının başlamasıyla sonuç-
kaybedilen bir şeyi bulma fırsatı olabilir: Kendine
landı.
bakma ve kendini savunma becerisi. Suçluluğun yerini, bir arzuyu –ve bir talebi– gelişmesi için serbest
Bu tür durumlarda terapinin oynadığı destekleyici rol
bırakan, içe doğru değil de dışarı başkalarına doğru
bazı insanlar tarafından ruh sağlığı tedavisinden çok
yönelen, değişim yaratmak için ona ileriye doğru bir
sosyal çalışma ya da örgütleme olarak görülebilir.
adım attıran, aydınlatan bir öfke alabilir.
Ama bu yanlış olurdu. Terapistler, terapi odasında böyle bir politik etkileşimin terapötik sürece içkin ol-
***
duğunu düşünmeliler. Hastalar, içsel stres kaynağı * Yazının İngilizce orjinali şu linkte yer almaktadır: https://opi-
haline gelen şeylere çare olarak çevrelerindeki dün-
nionator.blogs.nytimes.com/2016/03/15/why-therapists-sho-
yayı değiştirmeye güdüleniyorlar. Bu sadece dışsal
uld-talk-politics/
değil aynı zamanda içsel bir değişim deneyimi oluyor, yeni bir güven ve hastanın karakterinin bir parçası haline gelen bir ilişkilenme anlayışı getiriyor.
22
www.psikolojivetoplum.todap.org
Faşizmin Yükselişi?! Otoriter Popülizmi Eleştirel Psikoloji ile Anlamak Till Manderbach & Daniel Schnur Çevirenler: Doğa Eroğlu & Ege Akpınar
B
u yazıda sizlere, neden Berlin Eleştirel Psi-
İlerici Neoliberalizmin Hegemonik Krizi
koloji Okulu (Holzkamp ve meslektaşların izinden giderek) perspektifinin; otoriter par-
2008’deki mali kriz ve krizin politik olarak düzen-
tilerin ve siyasetlerin süregelen seçim başarılarıyla il-
lenme şekli, neoliberalizmin ikinci aşamasının ideolo-
gili solda yapılan tartışmalara yardımcı olacağına
jik krizine –bir hegemonya krizine– yol açtı; yani ta-
inandığımızı anlatacağız. Bu paradigmadan hare-
hakkümün bu neoliberal biçimi aktif rıza üretme ye-
ketle, bireysel eylemi bizzat öznenin bakış açısından
teneğini kaybetti (Rehmann, 2016). Nancy Fraser
analiz ediyoruz. Yani, –yabancılaştırılmış yapılarda
(2017), bu ikinci aşamayı, “bir araya gelmesi mümkün
bile– ‘eylemlerin temellendirilmesi’ne dayanarak
olmayanların ittifakından oluşan ‘ilerici neolibera-
(bkz. Tolman, 1994), her bireyin eylemleri için kendi
lizm’ olarak tanımlamaktadır: Bir tarafta yeni top-
‘gerekçeleri’ olduğunu varsayıyoruz.
lumsal hareketlerin anaakım liberal akımları (feminizm, ırkçılık karşıtlığı, çokkültürlülük, çevrecilik ve
“Siyasi sağa kayma” açısından en bariz gerçek, son
LGBTQ hakları); diğer tarafta, ABD ekonomisinin en
seçimlerde elde edilen sonuçlardır. Diğer Avrupa ül-
dinamik, üst düzey ‘sembolik’ ve finansal sektörleri
kelerinden sonra, AfD (Almanya için Alternatif) –ge-
(Wall Street, Silikon Vadisi ve Hollywood)”. Bununla
nellikle “sağ kanat popülist” veya “otoriter popülist”
birlikte bu terim; bir taraftan refah devletini yıkmak
olarak adlandırılan– bir parti olarak Almanya'da ku-
istedikleri halde 1968 sonrası hareketlerin sokaklara
ruldu. İktidardaki Sosyal Demokratlar ve Hristiyan
dökülmemiş olmaları bakımından, diğer taraftan ise
Demokratlar düşüşe geçerken, komünal ve federal
ilk nesil neoliberal politikacıların (Thatcher, Reagan)
parlamentoları kasıp kavurdular (bkz. Goldberg, Lei-
kültürel olarak ilerici olmak dışında her şey olmaları –
sewitz, Reusch ve Wiegel, 2017). Gözlemleyebilece-
aslında son derece muhafazakâr olmaları– bakımın-
ğimiz şey, siyasi partiler içindeki ve arasındaki bir iki-
dan paradoksal görünüyor. Sosyal demokrat partiler,
lemdir. Siyasi temsildeki bu genel değişimler, yakın
hiçbir alternatif olmadığı ön kabulüne dayanarak ne-
zamandaki ekonomik tarihin ve onun ideolojik yerle-
oliberal programı kabul ettiklerinde ve toplumsal ha-
şiminin arka planından hareketle açıklanacaktır.
reketlerin taleplerinin bir kısmı (bunlar sermayenin gücünü sorgulamayan taleplerdi) tanındığında, ortaya bir sentez çıktı. Yeni toplumsal hareketlerin eşitlikçi talebi meritokrasiye dönüştü: Sıkı çalışanların
23
www.psikolojivetoplum.todap.org
toplumda yüksek bir pozisyonla ödüllendirileceği va-
fik yaşam koşulları ve bunların toplumsal konumla-
adine. Tahakkümün bu bakımdan sorgulanması ye-
nışı arasındaki ilişkinin öneminin vurgulanması de-
rine, şimdi de bunu kullananın sadece beyaz erkek ol-
mek. Bireysel eylemi analiz ederken, ideolojik yapıla-
maması talep edildi. İlerici neoliberalizmin çekicili-
rın içinde bile, tek bir bireyin bakış açısından “dün-
ğini bu yeni toplumsal hareketlerden (çeşitlilik, güç-
yayı” temsil eden eylem olasılıklarını sormalıyız. Birey
lendirme, vb.) ödünç aldığı söylenebilir. Bununla bir-
dünyayla doğrudan karşılaşmıyor; onu verili bir an-
likte, özellikle kriz ve kemer sıkma karşısında, gide-
lamlar yapısı içinden deneyimliyor. Eleştirel Psiko-
rek toplumun daha fazla kesimi bu gündemle ilgili
loji’deki başlıca analitik terim, kısıtlayıcı faillik (rest-
ikna edilemeyecekti.
rictive agency) karşısında genelleşmiş faillik (generalized agency) boyutudur. Birincisi, yalnızca mevcut
Özellikle kentsel orta sınıfların dışında, hem kültürel
düzendeki eylem imkânlarına dayanarak, güç/tahak-
olarak geri kalmış hem de ekonomik olarak ihtiyaç
küm yapılarıyla hiçbir şekilde zıtlaşmamak anlamına
duyulmayacağı kabul edilen insanlar, kendilerinin ve
gelir. İkincisi, bireysel yaşamın toplumsal koşullarının
ülkelerinin “tekrar harika” (“great again”) olacağı sö-
kontrolüne kolektif olarak katılmaya yol açabilecek
zünü veren kampanyalar tarafından cesaretlendirildi
eylem imkânlarına dayanmak anlamına gelmektedir
(bkz. Illouz, 2017). Burjuvazinin bir kısmının çıkar sağ-
(bkz. Tolman, 1994). Başka bir deyişle: Uyma veya di-
ladığı yerler: Devlet politikalarından memnun olma-
renç gösterme arasındaki seçim.
dıklarından iktidar ilişkilerini kendi lehlerine çevirmeye çalıştılar – madunların 'elitlere' karşı hoşnut-
Dolayısıyla, örneğin, insanların neden üzerlerindeki
suzluğunu desteklediler, Demirović’in (2018) deyi-
baskıyı daha da kötüleştirebilecek milliyetçi hareket-
şiyle, burjuva kampından ayrılmaya teşvik ettiler.
lere katıldıkları sorusunu sormak yerine, bireyin bakış açısına göre neden bu harekete katılmanın en makul
İdeolojik Yapılarda Faillik
olasılığı temsil ettiğini sormamız gerekir. Ve elbette bu süreci yalnızca; ideolojilerin, bireysel faillik düze-
Burada, otoriter popülizmin mantıksal tutarsızlığı asıl
yinde ne sunduklarını sorguladığımız zaman anlaya-
meselemiz olmayacak; biz başka sorularla daha fazla
biliriz.
ilgileniyoruz. Şöyle ki: Neden bu tarz bir siyasetin temsilcileri insanları harekete geçirebiliyor? Bu –ege-
Wolfgang Fritz Haug’un da aralarında olduğu İdeoloji
men sınıfın ve alt sınıfın belirli kısımlarından oluşan–
Teorisi Projesi (Project Ideology Theory) olarak adlan-
sınıf ötesi ittifak nasıl çalışıyor? Son olarak –psikolojik
dırılan bir grup Alman filozof, “İdeoloji”nin kendisini
düzeyde– özne olarak bireyin bakış açısına göre bu
şu şekilde analiz etmişlerdir: “Bölünme ilkesinin ka-
projeleri desteklemenin sebepleri nelerdir?
muya hükmettiği patriyarkal ve sınıfsal toplumlarda, ‘ideolojik hayal [ideological imaginary], telafi edici
Berlin Eleştirel Psikoloji Okulu’nda faillik; bireyin top-
bir şekilde toplumu bölünme unsuru üzerine yerleşti-
lumsal yaşam koşullarının yeniden üretilmesine ne
rir” (Rehmann, 2017). Otoriter popülizmde, bu “ideo-
kadar katılabildiği anlamına gelir. Yani, kişinin spesi-
lojik hayal”, “halk”tır (Almanca: ‘das Volk’). İnsanların devlet süreçlerine karşı hiçbir gücünün olmadığı ve
24
www.psikolojivetoplum.todap.org
insanların yaşam sorunlarının kim olursa olsunlar
argümanlar sunarak engellemek için bu kadar çaba
“seçkinler” [elites] için bir önemi olmadığı ileri sürül-
sarf etmelerine rağmen, ırkçılığın neden alt sınıflara
mektedir. Önerilen ise şudur: Hayali “halk”ın bir par-
çekici geldiği sorusunun önüne geçiyor.
çası olmak, insanların gerçek yaşam sorunlarını “eski seçkinler”, “uluslararası seçkinler”, vb. için kişisel
Mesele şu ki, özneler de –işçi sınıfının özneleri de– ırk-
hale getirecektir. Öyleyse, bir kişi, “halk”tan ırkçılık
çılıktan faydalanabilir (soykırımlar sırasındaki kamu-
veya diğer ayrımcılık biçimleriyle dışlanmadığı sü-
laştırmaları düşünün veya Yahudi soykırımına dair vi-
rece, otoriter popülizm onun için çekici bir eylem ola-
deolardaki mutlu yüzleri). Ayrıca, ideoloji tepeden
sılığıdır. Gerçek yabancılaşmaya dikkat çekilmemeli-
yapılan manipülasyonlara indirgenemez; bunun ye-
dir, (Brexit kampanyasının deyişiyle) ‘halk’ “kontrolü
rine, öznelerin gündelik pratiklerinde yeniden üreti-
geri alabilir”. Ancak, ilerici hareketlerin aksine, yöne-
lir. Son olarak, ırkçılık düşünce yerine eylemi yönlen-
tilen ve yöneten yapısı hâlâ sürmektedir. Bu, aynı za-
diren bir ideoloji olduğundan, “iyi argümanlar”a da-
manda, otoriter popülistlerin toplumda güçlü pozis-
yanarak bununla yalnızca bilişsel düzeyde başa
yonda olduklarında veya uzun süre “seçkinlerin” bir
çıkma girişiminin başarılı olması pek mümkün değil-
parçası olduklarında bile, neden her zaman seçim
dir (Cohen, 1988). Irkçılığın egemen sınıfın sofistike
kampanyası yapma eğiliminde olduklarını açıklar.
bir oyununa indirgenemeyeceğini belirtmek, elbette bunun ara sıra basit bir şekilde uygulanmadığı anla-
Ve en önemlisi, insanlar, yalnızca “nihayet duyula-
mına gelmemektedir; ama yine de bütün hikaye bun-
cakları” sözü verdiği için değil; aynı zamanda, “halk”
dan ibaret değildir. Hatta popüler ırkçılık bazen ege-
–ırkçı, hiddetli bir kalabalık– olarak etkin şekilde ha-
men güç bloğunun çıkarlarıyla çelişebilir – örneğin
reket edebilmek için ve şimdi kendi şanslarından (ya
devletin sermaye için güvenilir bir yer olma imajını
da eğer pasif kalırlarsa, kötü şanslarından) sorumlu
zedelerse.
olma imkânı sunduğu için, otoriter popülizmin çekiciliğine kapılıyorlar.
Irkçılık; nihayetinde toplumsal hiyerarşilerde istemli bir bütünleşmeye yol açsa bile, kendisini öznelerin
Irkçıları Yeniden Eğitmek?
gerçek deneyimlerine ve ihtiyaçlarına bağlar, “kendin yap” ilkesi ve katılım ile varlığını sürdürür. Dahası,
Irkçılığa ilişkin yaklaşımlardan biri –dinsel köktencilik
ırkçılık, “akla yatkınlığı”nı yalnızca bir dizi fikirden de-
ve eklenebilecek diğer tutucu ideolojiler gibi– “sınıf
ğil, aynı zamanda toplumdaki maddi bir güç yapısın-
mücadelesi hipotezi” olarak nitelendirilebilir. Bu hi-
dan da alır. Philip Cohen (1988) bu ilişkiyi alan (güç
potez, ırkçı öfkenin sadece yanlış yönlendirildiğini
yapısı) ve harita (ideoloji) arasındaki ilişki olarak ta-
ifade eder. Esasen, işçilerin talihsizliklerinden so-
nımlar. Bunu yaparak, ideolojiyi sadece maddi koşul-
rumlu olanın yabancılar değil de patronları olduğunu
ların bir yansıması olarak açıklayan tek taraflı mater-
ortaya koyarsanız, işçiler birleşecek ve esas düşman-
yalist teorilere ve bu koşullar ile sembolleştirilmeleri
larıyla savaşacaklardır. Kulağa çekici geliyor (ve ta-
arasındaki kaçınılmaz ilişkiyi reddeden post-yapısalcı
mamen yanlış değil); fakat, ne yazık ki işler bundan
teorilere karşı çıkmaktadır. Cohen, ırkçı ideolojinin
daha karmaşık. Bu tür bir hipotez, solcuların mâkul
serap imajıyla açıklanabileceğini söyler: “Ne saf bir
25
www.psikolojivetoplum.todap.org
halüsinasyon ne de saf bir çevresel etkidir; serap,
popülistler, “halkın sesi” olmayı teklif ederek bundan
çölde belirli iklim koşullarıyla, susuz gezginlerin arzu-
faydalanmaktadır: Eğer işi sizin için idare eden birisi
larının belirli bir hareketi arasındaki kesişimde üreti-
varsa, içinde bulunduğunuz koşulları değiştirmenize
lir!” (Cohen, 1988, s. 56)
gerek yoktur. Gündelik bilinçle bağlantı kurmak ve gerektiğinde onu eleştirmek solun görevidir; bura-
Sonuç
daki amaç insanların kendi seslerini geliştirmelerine olanak sağlamaktır.
Otoriter popülizm ideolojiyi, Fraser’in ifadesiyle “ilerici neoliberalizm”in hegemonik krizinde, bilfiil yeni-
KAYNAKÇA
den düzenlemeye çalışıyor. Eğer destekçileriyle yüz-
Cohen, P. (1988). The Perversions of Inharitance: Studies in the Making of Multi-Racist Britain. In Philip Cohen, Harwant S. Bain (Ed.) Multi-Racist Britain (pp. 9–120). Houndmills, Basingtoke, Hampshire & London: Macmillan Education.
leşmek istiyorsak, onlara yalnızca otoriter popülizmin bariz çelişkilerini açıklayamayız veya neden bu
Demirović, A. (2018). Autoritärer Populismus als neoliberale Krisenbewältigungsstrategie. Prokla, 190, 27–42. [engl.: Authoritarian populism as strategy to manage neoliberalism’s crisis]
ya da öteki komplo teorisinin yanlış olduğunu söyleyemeyiz. Otoriter-popülist anlatıların ‘gerçek’ kısmını anlamak zorundayız. Örneğin, kendilerini ‘geri
Fraser, N. (2017). From Progressive Neoliberalism to Trump— and Beyond. American Affairs Journal, Volume I(Number 4), 46–64. Retrieved from https://americanaffairsjournal.org/2017/11/progressive-neoliberalism-trump-beyond/ [Fraser, N (2017). İlerici Neoliberalizme Karşı Gerici Popülizm: Bir Hobson Seçimi. H. Geiselberger (Hazırlayan), Büyük Gerileme Zamanımızın Ruh Hali Üstüne Uluslararası Bir Tartışma. Istanbul: Metis Kitap.]
kalmış’ kitleden ayırmak için ilerici değerleri kullanan varlıklı liberallerin aslında çoğu insanı arkada bıraktığı gerçeğini anlamamız gerekiyor. Bu şekilde, otoriter popülizmin karmaşık bir eğitim ve düşünceyi sağlamlaştırma süreci gerektirmeden ideolojiyi nasıl ye-
Goldberg, J., Leisewitz, A., Reusch, J., & Wiegel, G. (2017). Das Ergebnis der Bundestagswahlen 2017. Ursachen der Rechtsentwicklung (Teil I). Z. Zeitschrift Marxistische Erneuerung, 112. Retrieved from http://zme-net.de/article/3254.das-ergebnis-der-bundestagswahlen-2017-ursachen-der-rechtsentwicklung-teil-i.html [engl.: Results of German federal parliamentary elections 2017: Reasons for the shift to the right]
niden organize ettiğini ve başarılı olduğunu anlayabiliriz. Bu nedenle, ilerici politikanın, yabancılaşmış toplumlardaki failliğe odaklanma sorumluluğunu almasının çok önemli olduğuna inanıyoruz.
Illouz, E. (2017). Populism or the Crisis of Liberal Elites: The Case of Israel. In H. Geiselberger (Ed.), The Great Regression (pp. 49–64). Cambridge: Polity Press. [Illouz, E. (2017). Bağımsızlaşma Paradoksundan Liberal Elitlerin Ölümüne. H. Geiselberger (Hazırlayan), Büyük Gerileme Zamanımızın Ruh Hali Üstüne Uluslararası Bir Tartışma. Istanbul: Metis Kitap.]
Ayrıca, sistematik bir anlayış sonucunda politik bir görüş geliştirmenin kuraldan ziyade istisna olduğunu aklımızda tutmalıyız. Çoğunlukla ve özellikle alt sınıflarlarda, insanlar, kendi deneyimleri olarak gördük-
Rehmann, J. (2016, September). Bernie Sanders und die Hegemoniekrise des neoliberalen Kapitalismus. Retrieved 15 November 2018, from https://www.zeitschrift-luxemburg.de/bernie-sanders-und-die-hegemoniekrise-des-neoliberalen-kapitalismus/ [engl.: Bernie Sanders and the hegemonic crisis of neoliberal capitalism]
leri şeyleri anlamlandırıyorlar. Bununla birlikte, bu deneyim örtük olduğu için, zaten bir başkası tarafından açık hale getirilmiş olan şeyde kendisini tanıması [recognize] gerekiyor. Liberaller şunu görmezden
Rehmann, J. (2017). İdeoloji Kuramları: Yabancılaşma ve Boyun Eğme Güçleri. Istanbul: Yordam Kitap.
geliyor: “Hepimiz mantıklıyız ve mantık çerçevesinde seçiyoruz… değil mi?” “Halk” olduğu yerde, yani itaat
Tolman, C. (1994). Psychology, Society and Subjectivity: An Introduction to German Critical Psychology. London, New York: Routledge.
eden konumunda kalmak durumundayken; otoriter
26
www.psikolojivetoplum.todap.org
Fascist Empowerment?! Understanding Authoritarian Populism with Critical Psychology Till Manderbach & Daniel Schnur
I
n the following we will try to demonstrate,
The Hegemonic Crisis of Progressive Neoliberalism
why we believe a Berlin School Critical Psychology perspective – following Holzkamp and
The financial crisis in 2008 and the way it was politi-
collegues– on ongoing election successes of
cally regulated led to an ideological crisis of the se-
authoritarian parties and politics can help the debate
cond stage of neoliberalism – a crisis of hegemony,
on the left. With that paradigm, we analyze indivi-
that is, this neoliberal form of domination lost its abi-
dual action from the standpoint of the subject itself,
lity to generate active consent (Rehmann, 2016).
meaning we postulate each individual has its ‘rea-
Nancy Fraser is describing this second stage as ‘prog-
sons’ for its actions, assuming the ‘groundedness of
ressive neoliberalism’ consisting of alliance of “two
actions’ (see Tolman, 1994); even in alienated struc-
unlikely bedfellows: on the one hand, mainstream li-
tures.
beral currents of the new social movements (feminism, anti-racism, multiculturalism, environmenta-
The most obvious fact in terms of a “shift to the poli-
lism, and LGBTQ rights); on the other hand, the most
tical right” are the results in recent elections. Later
dynamic, high-end ‘symbolic’ and financial sectors of
than in other European countries the AfD (Alterna-
the U.S. economy (Wall Street, Silicon Valley, and
tive for Germany) established as a –what is often la-
Hollywood)” (Fraser, 2017). The term however seems
belled as ‘right wing populist’ or ‘authoritarian popu-
paradoxical since the movements in the aftermath of
list’– party in Germany. They took the communal and
1968 didn’t hit the streets because they wanted to
federal parliaments by storm while the governing So-
destroy the welfare state and – on the other hand –
cial Democrats and Christian Democrats are on the
the first generation of neoliberal politicians (Thatc-
decline (see Goldberg, Leisewitz, Reusch, & Wiegel,
her, Reagan) was everything but culturally progres-
2017). What we can observe is a stalemate within and
sive, in fact they were deeply conservative. A synthe-
in between political parties. These general shifts in
sis only emerged when social democratic parties ac-
political representation shall be explained against
cepted the neoliberal program under the premise
the background of the recent economical history and
that there is no alternative and when the social mo-
its ideological embedding.
vements joined in since some of their demands (those demands that didn’t question the power of capital) were being realized. The egalitarian demand of
27
www.psikolojivetoplum.todap.org
the new social movements turned into meritocracy:
In Berlin School Critical Psychology, agency means
The promise that those who work hard will be rewar-
how much the individual can participate in the repro-
ded with a high position in society. Instead of questi-
duction of its societal life conditions; highlighting the
oning domination as such, it was now demanded that
importance of the relation between my precise living
not only white man should exercise it (ebd.). Progres-
structures and their societal embedment. When we
sive neoliberalism, one can say, borrowed its charm
are analyzing individual action, even within ideologi-
from these new social movements (diversity, em-
cal structures, we have to ask for the possibilties of ac-
powerment, etc.). However, more and more seg-
tion that represent ‘the world’ from the standpoint of
ments of society wouldn’t be convinced about this
the single individual. The world is not confronting the
agenda – especially in face of crisis and austerity.
individual directly, it is given in a structure of meanings. The main analytical term in Critical Psycho-
Especially outside of the urban middle classes, those
logy is the dimension of restrictive agency vs. gene-
people who would be regarded as both culturally
ralized agency; the first relying to only taking action
backward and economically superfluous got encou-
possibilites within a given frame, meaning not conf-
raged by campaigns promising them and their co-
ronting the power/dominance structures at all; the
untry to become ‘great again’ (see Illouz, 2017).
second relying to taking action possibilties that could
Some parts of the bourgeoisie where taking advan-
lead to collectively participating in the control of the
tage of this situation: being unsatisfied with govern-
societal conditions of individual life themselves (see
ment policies they tried to shift power relations to
Tolman, 1994). In other words: The choice of confor-
their favour – underpinned with the discontent of the
mity or resistance.
subalterns against ‘the elites’, they provoked a split up from the bourgeois camp, as Demirović (2018)
So, when we ask the question why people participate
puts it.
in, for example, nationalist movements, that may even make their oppression worse, we need to ask
Agency in Ideological Structures
the question in the way, why, from the standpoint of the individual, participating in that movement appe-
The logical incoherence of authoritarian populism
ars to represent the best action possibility. And of co-
shall not be our main concern in here, we are more
urse, we only can understand this process, when we
interested in another set of questions. Namely: Why
ask for ideologies in the sense of what they offer on
are representatives of this style of politics able to
the level of individual agency.
mobilize people? How does this cross-class alliance – consisting of certain segments of the dominant class
A group of German philosophers, the so called Pro-
and certain segments of the subaltern class– work?
ject Ideology Theory, one of them being Wolfgang
Finally, what are –on a psychological level– reasons
Fritz Haug, analyzed Ideology itself in that way. They
from the standpoint of the individual subject to sup-
state: “Where in patriarchal and class-societies the
port these projects?
principle of division actually rules over the common, ‘the ideological imaginary compensatorily places the
28
www.psikolojivetoplum.todap.org
common over the element of division’” (Rehmann,
it’s not the foreigner but the bosses who are respon-
2017). In authoritarian populism, this ‘ideological
sible for the workers misfortunes, the latter would
imaginary’ is ‘the people’ (German: ‘das Volk’). It’s
unite and fight their real enemy. This sounds char-
claimed, the people have no power towards the go-
ming (and is not all wrong), but unfortunately things
vernmental processes, and the people’s living prob-
are more complicated than that. It avoids the ques-
lems have no importance for the ‘elites’, whoever
tion why racism is attractive to the subaltern classes
they are. The offer is: Becoming part of the imagi-
even though leftists give a lot of efforts to tackle this
nary ‘people’ will personalize their real living prob-
with reasonable arguments.
lems, to the ‘old elites’, the ‘international elites’, whatever. So, if one is not separated from ‘the pe-
The point is that subjects –including subjects from
ople’ through racism or other exclusive forms of disc-
the working class– can benefit from racism (think
rimination, authoritarian populism is an attractive
about expropriations during genocides or look at the
action possibility. Real alienation has not to be adres-
happy faces in video footages of pogroms). Further,
sed, ‘the people’ can “take back control” (as the
ideology can’t be reduced to manipulations from
Brexit-campaign put it). But, in contrary to progres-
above; instead it is reproducing itself in everyday
sive movements, the structure of governed ones and
practices of the subjects themselves and finally that
governing ones is still alive. This also explains why
since racism is an ideology that guides action rather
authoritarian populists tend to be election campa-
than thought, the attempt to cope with it on a mere
igning all the time, even when they are already at the
cognitive level by ‘good arguments’ is very unlikely to
powerful position of society or even when they them-
succeed (Cohen, 1988). Now, stating that racism
selves are part of ‘the elites’ for many years.
can’t be reduced to a sophisticated trick of the ruling class doesn’t mean of course that it is not applied in
And, most important, people are attracted by autho-
this simple way sometimes, but still, this is not the
ritarian populism not only for the promise of ‘finally
whole story. In fact, popular racism can sometimes
getting heard’, but also for being able to actively act
be in contradiction with the interests of the ruling
in the sense of ‘the people’: as a racist, violent mob –
power bloc – for instance if it harms the image of the
now being enabled to be responsible for their own
state as a safe location for business.
luck (or bad luck, if they remain passive). Racism subsists on participation, on its ’do-it-yourRe-Educating Racists?
self’ element and ties itself on real experiences and needs of the subjects even if, in the end, it leads to
One approach towards racism –as well as religious
the deliberate integration in societal hierarchies.
fundamentalism and other reactionary ideologies
Furthermore, racism gains its ‘plausibility’ from the
one might add– can be described as the ‘class
fact, that not just a set of ideas but at the same time
struggle hypothesis’, stating that the racist anger is
a material power structure in society. Philip Cohen
just misdirected. Indeed, if you’d just uncover that
(1988) describes this relationship as the one in between area (power structure) and map (ideology).
29
www.psikolojivetoplum.todap.org
By doing so he wants to object one-sided materialist
especially for the subaltern classes, people are ma-
theories that want put ideology only as a mere reflec-
king sense of what they regard as their own expe-
tion of material conditions, as well as post-structura-
rience. However, since this experience is implicit, it
list theories that deny any necessary relation in
needs to recognize itself in what is already made
between these conditions and their symbolisation.
explicit by someone else. Liberals ignore this: “we are
You might explain racist ideology, he says, with the
all reasonable and choose rationally… don’t we?”.
image of the mirage (serap): “Neither a pure halluci-
Authoritarian populists take advantage from it, by
nation, nor a pure environmental effect, the mirage
offering to be ‘the voice of the people’ – while ‘the
is produced at the intersection between certain cli-
people’ is meant to stay where it is: in subordination,
matic conditions in the desert and a certain move-
there’s no need to change the conditions you are li-
ment of desire on the part of thirsty travellers!” (Co-
ving in, if someone is handling the business for you.
hen, 1988, p. 56)
It is the task of the left to connect with the everyday consciousness, but also to criticise it if necessary –
Conclusion
the aim here is to enable people to develop their own voice.
Authoritarian populism is effectively trying to reorganise ideology in the hegemonic crisis of what Fraser calls ‘progressive neoliberalism’. If we want to REFERENCES
confront its supporters, we cannot just explain them
Cohen, P. (1988). The Perversions of Inharitance: Studies in the Making of Multi-Racist Britain. In Philip Cohen, Harwant S. Bain (Ed.) Multi-Racist Britain (pp. 9–120). Houndmills, Basingtoke, Hampshire & London: Macmillan Education.
its obvious contradictions or tell them, why this or that conspiracy theory is wrong. We have to understand the ‘true’ part of the authoritarian-populist nar-
Demirović, A. (2018). Autoritärer Populismus als neoliberale Krisenbewältigungsstrategie. Prokla, 190, 27–42. [engl.: Authoritarian populism as strategy to manage neoliberalism’s crisis]
rative, for example the fact that many people are indeed left behind by exclusive well-to-do liberals who are using progressive values to distinguish themsel-
Fraser, N. (2017). From Progressive Neoliberalism to Trump— and Beyond. American Affairs Journal, Volume I(Number 4), 46–64. Retrieved from https://americanaffairsjournal.org/2017/11/progressive-neoliberalism-trump-beyond/
ves from the ‘backward’ masses. In that way we can understand how authoritarian populism is succeeding and re-organizing ideology itself without comp-
Goldberg, J., Leisewitz, A., Reusch, J., & Wiegel, G. (2017). Das Ergebnis der Bundestagswahlen 2017. Ursachen der Rechtsentwicklung (Teil I). Z. Zeitschrift Marxistische Erneuerung, 112. Retrieved from http://zme-net.de/article/3254.das-ergebnis-der-bundestagswahlen-2017-ursachen-der-rechtsentwicklung-teil-i.html [engl.: Results of German federal parliamentary elections 2017: Reasons for the shift to the right]
lex education and opinion strengthening processes being necessary. This is why we believe the focus on agency within alienated societies is so important for progressive politics to look after.
Illouz, E. (2017). Populism or the Crisis of Liberal Elites: The Case of Israel. In H. Geiselberger (Ed.), The Great Regression (pp. 49–64). Cambridge: Polity Press.
We should also keep in mind that developing a political opinion as a result of a systematic conception is
Rehmann, J. (2016, September). Bernie Sanders und die Hegemoniekrise des neoliberalen Kapitalismus. Retrieved 15
the exception rather than the rule. More often and
30
www.psikolojivetoplum.todap.org
November 2018, from https://www.zeitschrift-luxemburg.de/bernie-sanders-und-die-hegemoniekrise-des-neoliberalen-kapitalismus / [engl.: Bernie Sanders and the hegemonic crisis of neoliberal capitalism]
Rehmann, J. (2017). İdeoloji Kuramları: Yabancılaşma ve Boyun Eğme Güçleri. Istanbul: Yordam Kitap. Tolman, C. (1994). Psychology, Society and Subjectivity: An Introduction to German Critical Psychology. London, New York: Routledge.
31
www.psikolojivetoplum.todap.org
Üçüncüsü Yapılan TODAP Kampı, Mekânın Özgürleştiriciliği ve Bir-Aradalığa İlişkin Notlar Sercan Karlıdağ
B
ir önceki sayı (7. Sayı) bir geçiş süreciydi, onu
metni değil, kendi penceremden öznel bir yazı oku-
dâhil edemeyeceğim doğrusu, ama ilk altı
mak üzeresiniz.
sayıda hâlihazırda okumakta olduğunuz bül-
Peşinen söylemeliyim: Kampın bize neden çekici gel-
tenin hazırlanma süreçlerinde, mutfak kıs-
diğini buldum! Çok basit bir yanıtı var. Ve yanıt
mında, editoryal işleri üstlenenler arasındaydım. Bu
mekânla ilintili. TODAP Kampı, eşittir (=), yaşama
sayı itibariyle mutfak kısmında yer almıyorum, ancak
mekânlarımıza bir es vermek. Uzaklaşmak yani. Dü-
henüz ayrılmışken, bir TODAP (Toplumsal Daya-
şündüm, ancak pek de bireysel bir kaçış anlamına
nışma İçin Psikologlar Derneği) faaliyeti olan Eleştirel
gelmiyor bu sanki. Belki kendi seçimimiz olduğunu
Psikoloji Kampı’na ilişkin değerlendirici bir metin çı-
düşündüğümüz veya sandığımız kentsel-mekânsal
karmak üzere bültene yazı katkısında bulunma işi
deneyimlerimizden bir uzaklaşma ve böylece (bir
bana düştü. Dolayısıyla bu bir kopma hâli değil gör-
arada) düşünümsellik fırsatı yakalama. Sözünü etti-
düğünüz gibi. Psikoloji ve Toplum Bülteni’nin bir TO-
ğim köy evini de pekâlâ bir bölümünü toplantı, bir bö-
DAP yayını olduğunu biliyorsunuz. Tam da bu sebep-
lümü uyku, bir bölümünü yemek olarak bölümlesek
ten, TODAP faaliyetlerini ‘kayda geçmek üzere’ me-
de bu, kent hayatındaki sözgelimi iş-apartman-yol
tinleştirmek, bülten okurlarını ve TODAP üyelerini
deneyimlerimizden farklılaşıyor. “Aynı mekânda ye-
faaliyetlerden haberdar etmek için bir fırsat ve kanal
nilen, içilen, müzik dinlenen, dans edilen ve kanepe-
olarak görüyoruz bu bülteni.
lerde uzanılıp felsefe tartışılan son Roma sempozyum-
2019 yılı Ağustos ayının sonunda üçüncü defa ger-
larından bu yana 2000 küsür yıl geçti.” Bu cümle Gün-
çekleşti kamp, Eleştirel Psikoloji Kampı. Düzce’de bir
düz Vassaf’ın Cehenneme Övgü kitabında ‘Burada
köy evinde, farklı şehirlerden TODAP üyeleri olarak
Yer, Şurada Da Uyuruz’ başlıklı yazısının bitiminde,
çeşitli konularda belirlediğimiz oturumların olduğu
totaliter mekânsal tasarıma bir demdeme olarak ika-
bir program dahilinde bir aradaydık. İki yılda bir yapı-
met ediyor.1 TODAP Kampı’nın ayırıcı yanının (ve
lan üç günlük bir faaliyet. Bu yazıda, bir parça bu
bize ‘iyi’ gelişinin), kent hayatındaki gündeliğimizde
kamp faaliyetini ‘konuşacağız’. Neler olup bittiğini…
kapıldığımız ve var ettiğimiz totaliter insan-mekân
Kampa katılan kimseler adına, kapsayıcı bir sonuç
ilişkilerinin aksine, mekânla kurabildiğimiz ilişkinin
1
s. 71, İletişim Yayınları (25. basım), 2012.
32
www.psikolojivetoplum.todap.org
‘özgürleşitiriciliğine’ ve bir aradalık hâlimize dayandı-
nın psikodinamiği çerçevesinde çalışma olgusu so-
ğını sezinliyorum. Ve bu sezgimi Gündüz Vassaf’a
runsallaştırılmıştır. Türkiye’de de ‘meslek hastalık-
2
başvurarak temellendiriyorum.
ları’ dolayımında çalışma ve psikoloji ilişkisine dair kısıtlı birtakım çalışmalar mevcut.
Kampta Neler Yaptık?
Peki, eleştirel sosyal bilimsel kavrayışta, psikoloji di-
…emek, kriz ve eleştirel psikoloji
siplini hele de hâlihazırdaki ‘kriz’ sürecinde, emek meselesine nasıl bakar?
Yaşamak için çalışmak zorunda olmak! Bu başlık arka arkaya iki oturum için tematik bir bütünlük oluşturdu.
Baran’ın çizdiği çerçeve, sınıfın bilinçdışına dair oldu.
Eser Sandıkçı ve Baran Gürsel’in kolaylaştırıcı olduğu
Bu çerçeve, işçiler ve psikologların kuram-araştırma-
bu oturumlarda, önce psikoloji disiplininde emeğin
uygulama boyutlarında konumlarına ilişkin düşünme
yerine ilişkin ve ardından eleştirel psikologların buna
ve sorgulama olanağı yarattı. Ve bu oturumda, kapi-
dair konum alışına dair paylaşımlar ve tartışmalar ya-
talist dönüşümle çalışmaya atfedilen kutsallık değeri;
pıldı.
bireysele karşılık kolektif ‘kurtuluş’ hâlinin imkânı; psikologların kendi işçilik deneyimlerine vakıf olmak-
Eser, şunları aktardı: Çalışma olgusu para ihtiyacı kar-
sızın diğer işçiler üzerine söz söylemesinin güçlüğü ve
şılaması, zamanı kullanma biçimimizi ve gündelik ha-
hiyerarşik konumlanma problemi; güvencesizlik,
yatı şekillendirmesi, ortak bir şeyler yapma, statü ve
mobbing, sömürü ve vasıfsızlaşma, belirsizlik, ‘işsiz-
kimliği belirleme ve diğer pek çok nedenden kay-
lik’ ve aktüel sorunlar; psikologlar arasında görülen
naklı, bütün toplumsal sınıflar için geçerli olan bir iliş-
işçiliğin reddi, sınıf atlama çabası gibi tutum ve edim-
kilenme biçimi. Ancak, üzerinde yeterince konuşulan
lerin arka planı; sözgelimi yapay zekâ konusundaki
bir konu değil. Günümüzde özerk alt-alan olarak bah-
gelişmeler gibi çağın ruhunu ıskalamadan emek me-
sedilebilecek olan Endüstri ve Örgüt Psikolojisi disipli-
selesini irdeleyebilmenin önem ve imkânı; ‘serbest
ninde, I. ve II. Dünya Savaşlarından sonra, özellikle
çalışmanın’ işçilik ve emekle ilişkisi; teorik tartışma-
‘verimliliği arttırmak’ noktasında çalışma olgusu sta-
lara gömülme ve yakıcı sorunlara karşı mesafelenme
tükocu anlayışla üzerinde durulan bir olgu olageldi.
tehlikesi tartışmaları yürüttüğümüz kimi hatlar ola-
Bununla birlikte (i) Frankfurt Okulu perspektifinde,
rak belirdi. Bu tartışma hatlarının izinde, TODAP’ın
(ii) ‘68 hareketinin ardından Özgür Üniversite’de öz-
mevcut ve ileriye dönük faaliyetlerini kritik ettik.
neyi öne çıkaran anlayışta ve (iii) Fransa’da kendilerini ‘iş psikanalisti’ olarak addeden ve klinik sosyoloji perspektifindeki bir grup tarafından iş yahut çalışma-
2
Gündüz Hocayla 20 Kasım 2019 tarihinde, bir başka TODAP etkinliğinde tanıştığımızda bunu daha iyi görebildim: Şerif Mardin, vaktiyle bir çeşit tüyo olarak kendisine bir ekipçe kitap çıkarabilmenin en iyi yolunun makul bir süreliğine birlikte (belki gözden uzak) bir mekâna çekilerek fikir teatisinde ve paylaşımında bulunmak olduğunu söylemiş. Bu anekdotu
33
paylaşması üzerinden çok geçmeden, Gündüz Hocayla eski eşyalar arasında henüz yeni bulduğu bir mektupta gördüğü ‘adresin’ izini sürmek üzere Kadıköy sokaklarını bir süre adımladık. O, kişisel tarihinden izleri yokluyor gibiydi. Konuyu dağıtıyorum. Birbirinden farklı meseleler elbette bunlar. Ama ortak tema, mekân. Mekân mefhumu kimliğimiz, belleğimiz ve edimlerimizde kurucu öğe gibi görünüyor.
www.psikolojivetoplum.todap.org
…eleştirel psikolojiyi anla(t)mak ve uygulamak için
linler-ötesilik açısından disiplinler arası diyalog mese-
bir çerçeve ve yol haritası arayışı
lesi; yapı-fail düalizmi ve diğerleri psikolojide eleştirel bilginin imkânı için başvurulması ve derinleşilmesi
Kolaylaştırıcılığını benim ve Baran Gürsel’in üstlendiği
gereken meta-teorik konular gibi görünüyor.
peş peşe iki oturum oldu kampta. Bunların ilkinde ben bir çerçeve çizdim ve dört adres üzerine payla-
Üçüncüsü, eleştirel psikolojide “gündemler ve savu-
şımda bulundum. Bu dört adresin eleştirel psikolojiye
nular” adresi. Burada bir amaç söz konusu: Psikolojiyi
varmak için üzerinde mesai harcanmaya değer nok-
değiştirebiliriz ve psikoloji yaşanabilir bir dünya için
talar olduğunu öne sürdüm:
aracı olabilir! İlk ve en mühim tema olarak eleştirinin anlamına eğildik: Yoksulluk ve sınıfsal çelişkilerle be-
Birincisi, durum tespitlerini, itiraz ve karşı çıkışları içe-
zeli neoliberal, cinsiyetçi, heteronormatif ve milita-
ren “psikoloji eleştirisi” adresi. Burada bir saptama
rist saiklerle dönen bu dünya yaşanılabilir, katlanıla-
söz konusu: Psikolojinin hataları var! Batılı-bireyci
bilir bir yer olmaktan uzak. Dolayısıyla, eleştirel psi-
dünya görüşünü normatif/ideal addetme ve anlama-
koloji kavram çiftindeki ‘eleştiri’ hiçbir zaman sadece
nın yanı sıra sorunları çözmek için de bireysel çözüm-
bir disiplin içindeki bir şeyleri reddiye yahut kritik ol-
leri meşrulaştırmaya giden perspektif, yani birey in-
mamalı. Bu, yaşanılabilir bir dünya için temel ve ku-
dirgemecilik itiraz odaklarının başlıcası. Doğa bilim-
rucu bir savunu. Başkaca, üzerinde durduğumuz bir
lerine öykünerek bilimsel nesnellik ve politik tarafsız-
konu şu ki, bugün artık feminist, Holzkampçı, özgür-
lık iddiasında olma, metodolojide ve alt-alanlar özgü-
leşmeci psikoloji gibi farklı açılımlar sunan eleştirel
lünde ayırt edilebilecek sorunlar, dünyadaki ‘gerçek’
psikoloji perspektif ve türleri var ve bu ekoller eleşti-
sorunlardan kopmaya varan apolitik ve ahistorik (ta-
rel psikolojide çeşitli gündemlere özel olarak hitap
rihsel-olmayan) kavrayış ve hegemonik-denetimci
edebiliyor. Toplumsal gruplar arasındaki ilişkiler, söz-
anlayış getirilebilecek itirazların farklı yüzleri.
gelimi ‘aile’ gibi çeşitli toplumsal kurumlar, ‘emek’ İkincisi, psikolojinin hatalarını tedavülden kaldırmak
gibi sosyo-politik olgular ve diğer örneklerde olduğu
yolunda eleştirel bilginin imkânı için (özellikle felse-
gibi, psikologlar için gerçek dünya sorunlarına göz
feden beslenilen) “meta-teorik” adres. Burada bir ge-
yummadan odağa alınıp derinleşilebilecek özerk
reksinim söz konusu: Kavramlara ve teorik bir göz-
gündemler söz konusu. Dezavantajlı/ezilen gruplarla
lüğe ihtiyaç var! Bu adres hayli geniş konuları kapsa-
çalışmak bir ‘uygulama’ ve psikoloji bilgisini hayata
yacak hacimde: Olgu, kuram ve ekoller için ayırt edi-
geçirme gündemi. Son olarak, ‘büyük adamlar’ ve on-
lebilecek açıklama düzeyleri; olgu-değer ilişkisini so-
ların ‘başarı listesi’ şeklinde yazılmış geleneksel tarih
runsallaştırmak ve sosyo-politik angajman; pozitivis-
anlayışına karşı eleştirel bir psikoloji tarihi yaklaşımı
tik, eleştirel gerçekçi veya sosyal inşacı farklı episte-
da bir başka gündem.
molojik güzergahlar; inceleme nesnelerini psikolojikDördüncüsü ise, eleştirel-psikolojik bilginin önündeki
leştirmeye karşı sosyal-bağlamsal kılmak anlamında
(iç ve dış) “engeller”i konu edinen adres. Burada bir
durağanlık-akışkanlık; refleksivite ve araştırmacının
ders söz konusu: Zorluk ve engelleri iyi okumalıyız!
konumu; çoklu-disiplinerlik, disiplinler-arasılık, disip-
Yukarıda değinilen eleştirinin mahiyetini gözden ka-
34
www.psikolojivetoplum.todap.org
çırmayı eleştirel psikolojiyi anla(t)mak ve uygula-
‘psikolog’ tarifi mümkün mü? Psikolojiye yaklaşımlar
makta en büyük tehlike olarak ele aldık. Fonlar, der-
ve ‘iyi’lik arasında bağ var mıdır? ‘Eleştirel’ veya ‘ana-
giler, medyadaki hâkim kalıpyargılar, lisans müfre-
akım’ psikolog olma, iyi psikolog olmanın ölçütü mü-
datları gibi konulardan çıkarılabileceği üzere, gele-
dür? İçinde bulunduğumuz koşullar iyi psikolog ol-
neksel ve anaakım addettiğimiz psikolojinin kök sal-
mayı nasıl etkiler? Politik olmak iyi psikolog olmanın
dığı noktaları iyi ayırt edememek bir başka önemli
ölçütlerinden midir? Farklı politik angajmanlar ile psi-
sorun. Eleştirel psikoloji için ‘disiplinleşmeye’ karşılık
kologluğun iyi biçimde icrası arasında ilişki var mıdır?
‘yaklaşım savunuculuğu’ ikilemi yine bu adreste de-
Özgürlük, adalet gibi kavramların iyi psikolog ol-
ğindiğimiz açmazlar arasında.
makla ilişkisi nedir?
Bu sunum üzerine yaptığımız fikir teatisinde, Ba-
İyi-doğru-güzel nitelemelerinin arka planı için tartış-
ran’ın moderasyonunda Ötekisiz Psikoloji atölyeleri,
malarda vardığımız üç asgari müşterek oldu denebi-
Barış atölyeleri, bültenler, sempozyumlar, kampın
lir: Birincisi, psikologluk mesleği icrasında iyi addedi-
kendisi, LGBTİ kılavuzu ve çeviri çalışmaları, Soma
lecek olanın ‘ayrımcılık karşıtlığı’ ve insan hakları-te-
Katliamı sonrası psikososyal dayanışma perspekti-
melli yaklaşım olduğuydu. Yürüttüğümüz tartışmada
finde yürütülen faaliyetler, anadil çalıştayı ve ta-
açığa çıkan başat konsensüs bu yaklaşımı benimse-
mamlanmış veya sürmekte olan diğer TODAP faali-
miş olmaya dayandı, yani psikologluk mesleğinin ic-
yetlerinin eleştirel psikoloji için sözünü ettiğimiz ad-
rasında iyiliği belirleyen en temel şeyin hak-temelli
resler ve ‘muğlak standartlarda’ hangi noktalara te-
yaklaşım olduğu kanaatine vardık. İkincisi, etik/poli-
kabül ettiğini tartmaya çalıştık. Bu tartışma ve kri-
tik sorumluluk bilinci. Burada iyiliği tarif etmede ya-
tikte amaç, TODAP faaliyetlerinin arka planı ve do-
şanılabilir bir dünya için eylemek fikri demirlediğimiz
ğurgularında eleştirel-psikolojik tutum ve yaklaşımın
nokta oldu. Üçüncüsü ise, iyi ve kötülüğe ilişkin tasav-
‘muhasebesini’ yapmak ve ileriye dönük yol haritası
vurları dondurup durağanlaştırmaksızın bu etik so-
için faaliyetleri bu gözle değerlendirmeye başla-
ruyu koşullara ve bağlama göreli oluşuyla sürekli bir
maktı.
düşünümsellikle anlamlandırmanın önemine dairdi.
…etik tartışmalar; psikologluk mesleğinin icrası ve
Kolaylaştırıcılığını Aylin Ülkümen’in yaptığı bu bağ-
TODAP
lamdaki ikinci oturumda ise, etik çerçevesinde TODAP’ın özgünlüğü ve sınırları temel konuydu. ‘İyi psi-
Etiğin çatı-tema olduğu art arda iki oturumumuz
kolog olmak’ etik sorusuna ilişkin değerlendirmelerle
oldu. Bu oturumlarda çerçeve sunumların olduğu di-
harmanlayarak meslek örgütü, STK ve demokratik
ğer oturumlara kıyasla tartışma ve fikir teatisi daha
kitle örgütü vasıflarıyla TODAP’ı emek, toplumsal
da ön plandaydı.
dayanışma ve eleştirel psikoloji eksenlerine göre Nasıl iyi psikolog olunur? Psikolog özne için ‘iyi’liği
mercek altına aldık. TODAP’ça benimsenen etik ilke-
sorunsallaştırdığımız ilk oturumun kolaylaştırıcısı Ho-
ler, dernek bünyesindeki etik ‘kurullar’ ve dernek-içi
jin Demirel’di. Tartışma rotasını belirleyen çeşitli so-
kültür ve teamüller irdelenen noktalar arasındaydı.
rular bulunuyordu, dahası ise tartışmada koyulandı diyebiliriz: İyi nedir? ‘İyi’den de önce, genelgeçer bir
35
www.psikolojivetoplum.todap.org
…diğer oturumlar
ve sosyalleşme fırsatıydı bizim için. Bu, özellikle, farklı şehirlerde yaşayan dernek üyelerinin tanışma-
Üç konuya ilişkin ikişer oturumluk planlamanın ol-
sına da bir vesileydi. Ve fakat yüksek volümlü eğlence
duğu kamp programımızda, tanışma ve kapanış otu-
hâllerimiz (eh, çünkü 30 kişiye yakındı sayımız!) köy
rumları, Eleştirel Psikoloji Sempozyumu değerlen-
evini işleten kimselerce kentli aşırılığımız ve sınır ta-
dirme ve hazırlık toplantısı, erişilebilir psikolojik des-
nımazlığımız olarak görüldü. Bize kızdılar yani. Naif
tek için kooperatif tasarısı üzerine oturumlar da ger-
bir uyarı demeli belki. Ama birbirimizi anladık. Ve, el-
çekleşti.
bette bu asla mekânı totaliter bir zemine sürükleyen, bir aradalığımızı kâbusa çeviren bir gerilim değildi.
Son Notlar
Başlıkta TODAP Kampı dedim, içerikte ise yer yer
Bu oturum ve tartışmaları dikey yapılaşmalar içinde
Eleştirel Psikoloji Kampı veya sadece kamp. Evet,
değil, hayvan dostlarımızla yeşile hayli doygun bir
isim konusu flu. Eleştirel psikoloji, TODAP’ın oluşu-
bağlamda gerçekleştirdik. Oturduğumuz yerler kol-
munda temel bir eksen olarak yer ettiği için kampı
çaklı sandalyeler veya konferans salonu koltukları de-
böyle isimlendirmek bir tercih sebebiydi şimdiye dek,
ğil, tahta-ahşap banklar ve çimlerdi. Gün bitiminde
ancak özgün bir isim üretmek anlamlı olabilir. Bu ko-
evlerimize dönmedik, yine aynı mekânda çadırları-
nuda mutabık kaldık hepimiz. Kampın süresinin uza-
mızda veya köyevinin mütevazı odalarındaydık... (Bu
ması imkânı üzerine düşündük. Yanı sıra, sözgelimi
değerlendirmeye ‘merkeze’ olan uzaklığı ve daha ge-
tartışmalara yön verici ‘okumalar’ yapmak gibi, kamp
nel konumunu da eklemek gerekiyor.) Bunları, bağ-
oturumlarına özel hazırlık yapmaya ve kamp tarihin-
lamı estetize bir ruhla tarif etmek için değil, ortamın
den makul süreler öncesinde farklı şehirlerdeki der-
ve davranışlarımızın kentli rutinden kopukluğunu
nek toplantılarımızda bunlara yer açmaya karar ver-
vurgulamak için belirtiyorum. Ve, bu davranış orta-
dik.
mının faaliyeti ne denli nitelikli kıldığına işaret etmek için. 2021’deki dördüncü kamp faaliyetinde mekân
Benim penceremden genel manzara böyle.
arayışına girdiğimizde bağlamın buna olanak tanıyan bir düzende olmasını göz önünde bulundurmalıyız! ***
Cuma öğleden sonrası, Cumartesi tam gün ve Pazar öğle sonrasına dek olmak üzere gündüzler arka arkaya, uzun süreli ve yoğun oturumlarla geçmesine
Editör Notu: TODAP ile ilgili detaylı bilgi edinmek için bkz:
karşın, iki akşam birlikte yemek yeme, sohbet etme
https://todap.org/
36
www.psikolojivetoplum.todap.org
Giden Bir Akademisyen: Yasemin Gülsüm Acar’la Söyleşi Hazırlayan: Serap Dakak
Ş
u anda çalışmalarına St. Andrew Üniversi-
yenler de aynı durumdaydı. Onları daha önceden ta-
tesi’nde devam eden Yasemin Gülsüm Acar
nıyordum. Gezi Parkı Olayları’ndan sonra birkaç top-
sosyal kimlik, aktivizm, kolektif eylem, af-
lantılarına da katılmıştım. O metni gördüğümde “Be-
fetme, politik dayanışma, politikleş(tir)me,
nim bir unvanım var, elimden başka hiçbir şey gelmi-
gruplararası ilişkiler konularında çalışmaktadır. Barış
yor.” dedim. Mesela tıp doktoru bir arkadaşım böl-
İçin Akademisyenler içinde yer alan Acar’la “Bu Suça
geye ambulansla gitmişti, geri çevrildi. Ama en azın-
Ortak Olmayacağız!” isimli metnin imzalanması ve
dan gidip bir şey yapmayı denedi. Ben alanda hiçbir
sonrasında yaşadığı süreçle ilgili kapsamlı bir söyleşi
şey yapamam. Terapist olsam, klinisyen olsam belki
gerçekleştirdik. Söyleşi teklifimizi kabul ettiği için
deneyebilirim ama bu şekilde elimden bir şey gelmi-
kendisine çok teşekkür ediyor ve sizleri sorulara ver-
yordu. Elimden bir şey gelmediği ve elimdeki tek güç
diği yanıtlarla baş başa bırakıyoruz.
olarak akademisyenlik unvanı olduğu için o metni gördüğümde imzamı attım. Tabii soracaksın bu me-
***
tinden ne bekliyorsun? Hiçbir şey beklemiyorum. Çalışmalarımda ya da genel olarak sosyal psikolojide
- Bugün içinde bulunduğunuz süreç nasıl başladı ve
olan çalışmalarda insanlara protesto şekillerini soru-
nasıl ilerledi? Neydi o bildiri? Ne yazıyordu? Siz ne
yoruz. Mesela bir toplantıya/mitinge katılır mısın? Bir
amaçlıyordunuz?
greve katılır mısın? Bildiri metni imzalar mısın? Bunların da en düşük etkili olanı metin imzalamak. Yapa-
Bu süreci anlatmak çok uzun aslında, ama kısa tut-
bileceğin en basit şey. Ben de bunu yaptım çünkü
maya çalışacağım. 2015’te olup biten Hendek olayları
elimden başka bir şey gelmiyor. Sonrasında olan bi-
ve orada yaşanan hak ihlallerini anlatmama gerek
tenleri hiç beklemiyordum tabii ki.
yok. Ondan önce bölgeye 2014’te gitmiştim, Kobane eylemleri sırasında oradaydım. O zamanlar, oradaki
- Bildiriyi imzaladıktan sonraki sürecin ilk zamanları
psikolojiyi hissedebiliyordum. Arkadaşlarımın yüzle-
nasıl ilerledi?
rindeki bir farklılığı görebiliyordum. Sonrasındaki 2015 seçiminde bir şeyler için umut vardı ama seçim-
Sultanahmet’teki patlamayı hatırlıyorum. Hemen
den sonra o umut da kayboldu. Çöküşü hissetmeye
sonrasında bir arkadaşım gelmişti İstanbul’a, onunla
başlamıştım ve ne yapabilirim ya da ne yapılabilir
İstanbul’u geziyorduk. Telefondan haberlere bakı-
diye düşünüyordum. Sanırım Barış İçin Akademis-
yordum. Recep Tayyip Erdoğan’ın patlamadan değil de imzacılardan bahsettiği haberi gördüm. Yine de
37
www.psikolojivetoplum.todap.org
bir şey olmasını beklemiyordum. Ne yapabilirler ki
aradılar. “Kaç!”, “Çık!”, “Eve gitme!” Ağlayıp sızlıyor-
diye düşünüyordum. Evet, dile getirildi ama ne olabi-
lardı. Ben de çok gergindim ama onları da sakin tut-
lir ki? Sonuçta listede binlerce insan vardı. Binlerce
mak için uğraşıyordum. Bir de kaçmak istemiyorum.
insana ne yapabilirsin ki? Derken, gözaltılar başladı.
Kaçacağım, bu sefer de kaçak olacağım. Derken iki
Gözaltıların başladığı sırada ben İstanbul’da bir saha
hafta böyle geçti. Her sabah şafak operasyonu bekli-
çalışması yapıyordum. O sırada üniversitenin rektörü
yorsun. Sürecin başlangıcı böyle geçti bizim için.
okuldaki biz imzacıları toplantıya çağırdı. Herkes panikledi. Ne olacak, ne bitecekti? Merak etmeye baş-
- Sonrasında bir dava süreci başladı.
lamıştık çünkü hemen ertesi gün işten atılanlar oldu. Peki, bize ne olacak? Biz vakıf üniversitesinde çalışı-
(Derin bir nefes çekiyor.) Dava sürecine gelmeden so-
yorduk. Her şey rektöre bağlıydı. Bazıları hemen iş-
ruşturma başladı. Bizim okul soruşturma açmadı. Ya-
ten atıyor, bazıları hiçbir şey yapmıyordu. 2016 yılının
palım mı yapmayalım mı diye değerlendirmek için ön
Ocak ayında bir cuma sabahına toplantı ayarlandı.
soruşturma kurulunu kurdu. Böylece bize ve kendile-
Gittik, görüştük. Kimse hiçbir şey bilmiyor, tek bildi-
rine zaman kazandırdılar. Bu sırada polis bizi ifade-
ğimiz şey şu; bütün üniversitelere, rektörlere sabaha
mizi almak üzere çağırmaya başladı. Eş zamanlı ola-
karşı YÖK’ten bir faks gelmiş. Herkese aynı 2 kelime:
rak imzacılar sürekli toplantılar yapıyorlardı çünkü ne
Gereğini yapın! Gereğini yapın ne demek? Her kuru-
yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı bilmiyoruz. Tabii
mun kendi inisiyatifine bağlı demek biraz da. Rektör
malum akademisyenler bir araya gelince toplantılar
bizi de bu yüzden çağırmış. Ne yapalım diye konuş-
3-4 saat sürüyor. (Gülüşüyoruz) İfade verme süre-
mak için. Toplantının detaylarına daha fazla girme-
cinde de polis beni bireysel olarak arayıp çağırmadı.
yeyim, genel olarak bu şekildeydi. O gün 12 saat ci-
Başka bir hocayı çağırıp eğer Yasemin de oralardaysa
varı okulda kaldık. Toplantıdan çıktıktan sonra bazı-
onu da çağırın dedi. (Gülüşüyoruz) Ben de avukatımı
larımız eve gitmek istemiyor ve gözaltına alınmaktan
aradım ve birlikte gittik. Bu söylediklerim duruşma-
korkuyorlardı. Bazı insanlar ailesi olduğu için imzasını
lardan 1 yıl önce. Duruşmaların haberi 2017’nin so-
çekip çekmemek üzerine düşünüyordu. Bazıları şehir
nunda geldi. Biz ilk mahkeme tarihi verilenlerdendik
dışına veya ülke dışına mı çıksam diye düşünüyordu.
ama neden ilk olduğumuzu bilmiyoruz.
Çünkü o sıralar ne olacağı tam bilinemiyordu. Sonrasında hep birlikte notere gidip avukatlara vekalet ver-
- Dava süreci nasıl ilerledi? Neler oldu? Ne karar
dik. Akşam iş çıkış saatinde avukatlar süreci, neler
alındı?
olabileceğini anlatmaya geldi. Gözaltı olursa nasıl olur, kaç gün olur, gözaltı sırasında ilaç lazım olursa
Benim davama psikologlardan oluşan 3 kişilik ulusla-
alabilecek miyiz, eşimle birlikte gözaltına alınırsak
rarası bir heyet geldi. İlk duruşma çok kalabalıktı, sağ
çocuklarıma ne olacak gibi sorular sorup bilgi almaya
olsunlar çok gelen vardı. Öğrenciler, arkadaşlar, ho-
çalışıyorduk. O akşam avukatlar bize bir fiyat verdi-
calar herkes oradaydı. İlk duruşma çok hızlı geçti ve 1
ler. (Gülüyor) Yapamadık, o miktarı karşılayamadık.
ay sonrasına savunma için tarih verdiler. O savun-
Sonra başka bir avukat bulduk. Ailem ve akrabalarım
maya ne yazacaktım? Bir süre yazamadım. En son 3 gün kala yazdım.
38
www.psikolojivetoplum.todap.org
- Evet savunma metninizi okuduk, okuyoruz. Sosyal
man değilim mi diyeceksin? Pişmanım desen ne ola-
psikolojiye giriş niteliğinde bir metin.
cak? Sana erteleme verecek. Ben de zaten ertelemeli ceza aldım.
Benim mahkememde hâkim rahatsız edici sözler kullanmadı ama birçok insanın mahkemesinde durum
- Peki süreç boyunca nasıl hissettiniz? Başında, or-
bunun aksi yönündeydi. Bu süreç benim için bildiğiniz
tasında ve karardan sonra.
Kafka’nın Dava kitabının aynısıydı. Kendi kendine diyorsun ki ben nereye geldim? Ağır ceza mahkemesi
Şöyle özetleyeyim: Ocak 2016’da çok korkuluyordu
burası. Bir yandan komik geliyor. Sonra diyorsun ben
çünkü hiçbir şey belli değildi. Bir süre sonra rahat-
cidden buradayım. Nasıl geldim buraya? Yine de sa-
lama olmuştu ama darbe girişiminden sonra gerilim
kin kalmaya çalışıyorsun orada. Tabii duruşmaya çı-
başladı çünkü ihraçlar başladı. İhraçlar başlayınca
kınca stres seviyesi inanılmaz yükseliyor ve panik
tekrar bir korku ortaya çıktı. Korkudan ziyade insan-
yapmamak için bir çaba sarf etmek gerekiyor. Nasıl
lar damgalanmıştı. Ben 2015’te doktoramı bitirdim,
hissettiğini kimseye göstermemek için de uğraşıyor-
denkliğimi aldım sonra yardımcı doçentlik için soruş-
sun. Eve gidince yıkılıyorsun. Ben 4 ayda 4 kere yap-
turma başladı YÖK’le ve o soruşturma hiç bitmedi.
tım bunu. Benimki çok hızlı ilerledi. Her çıktığımda in-
Unvanımı alamadım. Bunlar bir kenara, ben görece
sanlar arıyordu. “Ne oldu?”, “Nasıl oldu?”, “Aa gele-
daha az zarar gördüm bu süreçten. Bir sürü insan işin-
medim.” Gelemeyenlere cevap vermek gerekiyor, sı-
den, evinden ve arkadaşlarından oldu. Benim duru-
kıntı yok demek gerekiyor. O yüzden ben telefonu
mum onlara kıyasla o kadar da kötü değil. Darbe giri-
kapatıyordum duruşmalardan sonra. İstediğim va-
şiminden sonra korku seviyesi tekrar yükseldi. Ben
kitte anlatırım diye. İkinci duruşmada savunmamı
ifademi verdim, ifadeden sonra 2017 sonuna kadar
verdim. Üçüncü duruşmada ileri tarihe atmaya çalış-
bir şey olmadı. Tabii o sırada sürekli ihraçlar, sürekli
tık ama hâkim hızlı bitirmek istediği için atmıyordu.
KHK’lar, 2 ayda bir gece uyandığımda arkadaşlarım-
Biz 6-7 ay, belki 1 yıl ileri atmasını bekliyorduk çünkü
dan hangileri işinden oldu acaba ya da ben işimden
bazı yargılamalarda öyle oluyordu. Benim yargı-
oldum mu acaba diye düşünüyordum. Sabah gaze-
lanma sürecim dördüncü duruşmada bitti. Benden
teye bakar gibi insanlara ne olduğunu öğrenmeye ça-
önce bir hoca vardı, ismini de söylemeyeyim, bilen bi-
lışıyorsun. Mahkemeden sonra ufak da olsa bir rahat-
lir zaten. Ona pişman mısın, diye sordular duruş-
lama oldu. Her gün adliyeye gelmeme gerek yok artık
mada, o da “Değilim!” dedi. Değilim dedikten sonra
diyorsun. Çağlayan korkunç bir yer. Damgalanmış ol-
hakimler bir süre duruşmadan çıkıp tekrar geldikle-
dum. Bu süreçte akrabalarımdan kimisi hain kimisi
rinde ertelemesiz 15 ay ceza verdiler. Bu hocanın du-
terörist dedi. Bazı imzacılar bu konuda daha çok zor-
ruşmasından sonra avukatım elimi tuttu ve duruş-
landı. En azından benim annem ve babam bu süreçte
mada hiçbir şey söylemememi tembihledi. Çünkü bi-
beni yargılamadılar. Çok ilginç bir his. Vatan haini ol-
liyordu o soruya cevap verilmeyeceğini. Nasıl cevap
mak nasıl bir şeymiş, nasıl bir hismiş öğrenmiş olduk.
vereceksin ki? Ne diyeceksin? Pişmanım ya da piş-
39
www.psikolojivetoplum.todap.org
- Sürecin bu noktaya geleceğini en başında tahmin
araştırma okula da prestij getirecek bir iş, çocuk git-
edebiliyor olsaydınız, mesela Türkiye’den gitme ka-
miş para bulmuş, ekip kurmuş. Kaç tane doktora öğ-
rarı almanıza sebep olacağını tahmin edebiliyor ol-
rencisi var böyle? Parlak bir öğrenciyi alıp çöpe atı-
saydınız yine de imzacı olur muydunuz? Bu biraz da
yorsun. O da şimdi kendisine yurt dışında doktora arı-
hâkimin pişman mısın sorusuna benziyor sanırım?
yor. Şu an Türkiye’deki akademinin gerçeği bu. Soruya geri dönersem ben imza atsam da atmasam da
Evet, bu zorlu bir süreç ama bu süreç bana çok şey
bu süreçler böyle işleyecekti ve er ya da geç gitmem
öğretti. Bu süreç bana Türkiye’nin gerçeğini gösterdi.
gerekecekti. Çünkü rahat çalışamıyorsun üniversite-
Benim bu yaşadığım daha önceden yaşanmamış bir
lerde. Akademisyen olmak demek sürekli yayın çı-
şey değil. Bir sürü gazeteci ve öğrenci benzer şeyler
karmak ve ders anlatmak demek. Ben politik psiko-
yaşıyor. Şimdi ben de yaşamış oldum. Yok yere suç-
loji anlatıyorum ve derslerimdeki örneklerin hepsini
landım ve sürekli ben ne yaptım da bu kalıba sokul-
Amerika’dan vermeye başladım çünkü Türkiye’den
dum diye düşündüm. Hiçbir şey. Ama benim gibi bir
örnek veremiyorum artık. Bir taraftan öğrenciler şi-
sürü insan var. Daha ağır bedel ödeyen bir sürü insan
kayetçi oluyor neden Türkiye’den bahsetmiyoruz
var. Dediğim gibi bunun bir Türkiye gerçeği olduğunu
diye, öbür taraftan da ben kendimi korumaya çalışı-
biliyoruz ve ben de birebir yaşamış oldum. Ben iyi ki
yorum. Biliyorum ki bir şey söyleyeceğim ve sıkıntı
diyorum, iyi ki yaşamışım bu süreci. Yoksa diğer in-
olacak. Bu korku vardı. Bir gün dersteyiz, asistanlar-
sanların yaşadığı benzer tecrübeleri insan tam olarak
dan bir tanesi yanıma gelip ses kaydı tutuyorlar ho-
idrak edemiyor, havada kalıyor. Sürekli bir şeyler olu-
cam dedi. “Ee, ne olacak?” dedim. O da “Tutmasalar
yor, her gün oluyor ama unutuyorsun. Benim de ba-
mı hocam, sizin için sorun yaratmaz mı?” dedi. Ben
şıma gelmesi Türkiye gerçeğini daha da içselleştir-
derse çalışmak için kayıt tutuyorlar diye düşünüyor-
memi sağladı. Ben imza atmasam da Türkiye’nin gi-
dum, muhtemelen de öyle ama insan kötüsünü dü-
dişatı aynı olacaktı. Türkiye’de üniversite ortamı öz-
şünmeye başlıyor. Ses kaydı almayın, fotoğraf ve vi-
gür değil ve halihazırdaki gidişat bunu daha da kötü
deo çekmeyin, şu veya bu konu açılmasın… Makale
bir konuma getiriyor. Bu kadar ihraçla birlikte yüz
yazacağın zaman etik kuruldan izin gelmiyor ya da
binlerce insan işinden edildi. Bu insanların yerine kim
sansür yiyorsun. Sonra da okul diyor ki neden yayın
geçecek, kimler geçiyor? Bu boş kalan yerleri doldur-
çıkarmıyorsun? Nasıl yayın çıkaracağım? İzin vermi-
mak için asgari gerekliliği sağlayan insanlara ihtiyaç
yorsunuz, etik kurul için başka üniversiteye gitmem
var. Bu yerler doldurulabiliyor mu, gelen insanlar
gerekiyor. Ayrıca iyi konumda olan bir vakıf üniversi-
kim, yeterliler mi? Bu bir soru işareti. Mesela Tür-
tesindeydim. Taşrayı düşün, istenilen rahatlıkta ça-
kiye’de çok hevesli bir doktora öğrencisi var. Çalışma
lışma diye bir şey söz konusu olamaz. Etrafımdaki ar-
yapmak için benim de içinde olduğum uluslararası bir
kadaşlarımdan biliyorum. İşten çıkarılmalar, yurt dışı
grup kurdu ve yurt dışından fon aldı. Projede büyük
engelleri, sen bu çalışmayı yurt dışında sunup yüzü-
isimler var. Bu çalışma için kendi üniversitesine etik
müzü kara çıkaramazsınlar… Böyle şeyler olunca da
kurul başvurusu yaptı ve kurul izin vermedi. Gerekçe
tabii ki rahat çalışılamıyor.
olarak da konunun teziyle alakası olmamasını öne sürüp ona “Sen kendi tezinle uğraş!” dediler. Şimdi, bu
40
www.psikolojivetoplum.todap.org
- Barış Bildirisi birçok akademisyenin imzaladığı bir
vermiyor çünkü korkuyorlar. Türkiye’de sana bir şey
bildiri oldu. Peki bu süreçte siz kendinizi toplumsal
olacak ve onlar sorumlu olacak diye korkuyorlar. Sü-
bir hareketin parçası olarak hissettiniz mi, yoksa
rekli sahada izleniliyor muyuz acaba hissi var. Benim
daha yalnız bir eylem olarak mı tecrübe ettiniz? Ya
yaptığım şey illegal değil ki. Ben insanlarla görüşüp
da dışlanmış hissettiniz mi bu süreçte?
konuşuyorum, görüşlerini öğreniyorum. Ama hangi konularda görüşlerini öğreniyorsun? Devlet ve hükü-
İmza atmak benim gözümde yalnız bir eylem, tek ba-
met hakkında… Politik mevzular olduğu için her za-
şıma yaptığım bir şeydi. Fakat kolektif bir şekilde atı-
man bir korku oluyor. Fakat benim çalışma alanım
lıyor olmasaydı başlarda hissettiğim rahatlığı hisset-
bu. Koruculuk sistemiyle ilgili okulda bir seminer ver-
miyor olurdum. Bir kalabalık olarak imza atıyor olma-
miştim. Afiş asmıştık. Afişlerde de Türk ve Kürt yazı-
nın verdiği bir rahatlık var. Herhangi bir dışlanma his-
yordu. Kürt kelimesini yırtıp çıkarmışlar afişlerden.
setmedim ama bir politikleşme süreci başladı. İmza
Sadece o kısmını çıkarıp bırakmışlar. Durumu bildir-
kendi başına ufak bir eylem fakat ihraç edilmeler, iş-
miştim ve o seminere ne olur ne olmaz diye güvenlik
ten çıkarılmalar ve hak ihlalleri sosyal psikolojide de
geldi. Seminerde hiç tanımadığım, tırnak içinde ül-
bahsettiğimiz gibi politikleşmeye ön koşul oluyorlar.
kücü kalıbının içine giren insanlar vardı fakat tanımı-
Bu süreç benim için de aynen böyle oldu. Kendim için
yordum. Geldiler, dinlediler, hiçbir şey söylemediler
olmasa da başkaları için bir şeyler yapar oldum. Eğer
ve sonra çıktılar. Bir gözlem, bir izlenme vardı. Bilim
Barış Bildirisi imzacısı olmasaydım işin içine bu kadar
yapmanın propaganda yapmak olarak algılandığı bir
giremezdim. Birçok Barış Akademisyeni için bu bildi-
hale geldik. Yazdığın her makale, her yazı o gözle
riyi imzalamak yalnız bir tecrübe oldu. Politikleşme-
okunuyor. Yurtdışında mitinglerle ilgili sunum yapı-
yen ya da Barış İçin Akademisyenler grubundan uzak
yordum. John Drury de sunumun başlığının fotoğra-
kalan insanlar var. Onlar için bu süreç çok yalnızlaştı-
fını çekip Twitter’da paylaştı. Türkiye’den insanlar o
rıcı oldu. Benim için dışlandığım değil, bir grubun
paylaşımın altına nasıl yorumlar yazdılar inanamaz-
içine girdiğim ve daha da politikleştiğim bir tecrübe
sın. Bu durumda ben nerede, kime, ne sunabilirim?
oldu.
Nerede, ne yazabilirim? Hangi isimle yazabilirim? Kiminle konuşabilirim?
- Şimdiki soruma biraz değinmiş oldunuz aslında. Türkiye’de akademiyi ve akademinin özgürlük ve
- Barış Bildirisi’yle birlikte Türkiye’de akademinin
bağımsızlık durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
bağımsızlığı meselesinde bir değişiklik oldu mu? Akademik bağımsızlık anlamında imzadan öncesi
Türkiye’de akademik özgürlük mevzusu uzun bir
ve imzadan sonrası gibi bir şeyden söz edebilir mi-
mevzu. Bizimle başlayan bir mesele değil bu. Barış
yiz?
Bildirisi’nden önce de akademide hak ihlalleri ve akademik özgürlüğe dair sıkıntılar hep vardı. Sadece bu
Bu olay hükümetin bir süredir akademiye yaptığı en
süreçte ben onları birebir yaşamaya başladım. Üni-
net ve en belirgin saldırıydı. İnsanlar açık açık hedef
versitenin kendisi dışında fon bulamıyorum, TÜBİ-
alındı. İmza öncesi ve imza sonrası ne kadar doğru bir
TAK zaten destek vermiyor, yurt dışındakiler destek
ayrım olur bilemiyorum. Çünkü Türkiye’de akademik
41
www.psikolojivetoplum.todap.org
özgürlüğün düşüşünde bu imza olayı sadece bir
Benim Türkiye’de yaşadığım prosedürle ilgili sorunlar
nokta. Tabii ki çok açık bir saldırı olduğu için akade-
özelinde konuşursak oralarda rahat olduğunu söyle-
minin durumu herkes tarafından görülmeye başla-
yebilirim.
nan bir hal almış oldu. Bu olaydan önce de akademisyenlere karşı sansür ve susturma vardı.
- Bu sürecin Türkiye’ye uzun vadede ne gibi etkileri olacağını düşünüyorsunuz?
- Bu durumu bizzat yaptığımız araştırmayı etik kuruldan geçiremeyerek sizinle birlikte de tecrübe et-
Zaten konuşuluyor, beyin göçü meselesi. Bana sorar-
miş olduk.
san en büyük kayıp bu. 2016 başından beri insanlar bana git diyor. Gitmek istemedim. Uzun süre diren-
Aynen öyle. Akademi sadece akademisyenlerden
dim fakat bir yerden sonra gücüm yetmemeye baş-
oluşmuyor ki. Öğrenciler de var. Öğrencilere zaten
ladı. İşimi yapamıyorum ve sürekli bir engel hissedi-
yıllardır saldırı var. O yüzden imzadan önce ve imza-
yorum. Sürekli gerginlik ve rahatsızlık hali artık beni
dan sonra demek yerine Barış Bildirisi ile birlikte bu
de Türkiye’de daha fazla yapamayacağım dediğim
durumun görünürlüğünün arttığını söyleyebilirim.
bir noktaya getirdi. Sonra da yurtdışına gitme kararı
Direkt olarak haberlere bile çıktık.
aldım. Bir sürü insan aynı sorgulamanın içinde buluyor kendini. Başından beri bahsettiğim sıkıntıları her-
- Siz eğitiminizi baştan sona Amerika’da tamamla-
kes yaşıyor, onlar da bu sebeplerden dolayı gitmeyi
dınız ve hala yurtdışında akademiyle ilişki içerisin-
düşünüyor. İnsanlar Türkiye’nin gidişatına bakıyor ve
desiniz. Türkiye’deki akademiyle Amerika’da ve Av-
gelecekte sıkıntı yaşayacaklarını görüyorlar. Bu gidi-
rupa’daki akademiyi özgürlükler ve haklar anla-
şatla Barış Bildirisi’ne imza atmamış olsaydım da git-
mında birbirinden ne şekilde farklı görüyorsunuz?
mek mecburiyetinde kalacaktım. Bu sadece yaptığım işle alakalı değil. Genel olarak depresif bir hal hisse-
Batı’da etik kurul bir çalışmayı Türkiye’de yapıldığı
diyorum insanlarda. İnsanlar ortamdan dolayı gitmek
gibi engelleyemez. Konusuna bakılarak araştırmaya
istiyor. Bir yerden sonra buraya ait hissetmemeye
sıkıntı yaratılmaz. Bir çalışmaya fon bulmak bu kadar
başlıyorsun. Ben İstanbul’a geldiğimdeki İstanbul’la
zor değil. Her şey için bir şekilde para bulunur. Kolay
şimdiki İstanbul aynı değil. Gözüme aynı görünmü-
bulunur demiyorum ama uğraşırsam alabilirim.
yor. Türkiye aynı Türkiye değil. O umut yok. Geldi-
Kimse bana engel olmaya çalışmaz. Orada da hiye-
ğimde Türkiye’de bir umut vardı. Evet, o zamanlarda
rarşik ve bürokratik sıkıntılar, apolitiklik ve elini yete-
da birçok sorun vardı ama bir yükseliş hissi vardı.
rince taşın altına koymama gibi durumlar yaşanabili-
Şimdi sadece çöküş hissediliyor. Bu çöküş hissiyle de
yor. Bu soruya her ülke için ayrı bir cevap vermek ge-
bir sürü insan gidiyor ya da gitmeyi düşünüyor. Bu
rekir ama genel olarak akademik özgürlük anlamında
kaybı en çok bir sonraki nesil hissedecek. Özellikle şu
daha özgür olduklarını söyleyebilirim. Tabii Macaris-
an ilkokul, ortaokul ve lisede eğitim görenleri merak
tan, Brezilya, Amerika’nın bazı yerlerinde sıkıntılar
ediyorum. Vatandaşlık dediğimiz şey kolektif hafıza-
olduğunu biliyoruz. Trump’la birlikte Amerika’da da
dan oluşan bir şey. Sana sorsam farklı, bana sorsan
mimlemeler olduğunu biliyoruz. Hiç yok diyemeyiz.
42
www.psikolojivetoplum.todap.org
daha farklı çünkü biz farklı eğitim süreçlerinden geç-
- Siz bu süreçte bir vakıf üniversitesindeydiniz. Üni-
tik ve bize farklı şekillerde öğretildi. Peki onlar için va-
versitenizdeki insanlar, akademisyenler ve özellikle
tandaşlık nasıl bir şey, nasıl öğretiliyor? Özellikle
de öğrenciler bu olayı nasıl algıladılar ve size ne ka-
darbe girişiminden sonra. Önümüzdeki 10-20 yılı dü-
dar destek oldular? Başka bir vakıf üniversitesinde
şünüyorum. Ben de merak ediyorum nasıl olacağını.
veya bir devlet üniversitesinde olsaydınız hem üniversitenin süreç boyunca tavrı açısından hem de öğ-
- Hep yaşadığınız sürecin ve Türkiye’nin olumsuzluk-
rencilerin tutumu açısından ne gibi farklılıklar olabi-
larından bahsettik. Esasen siz Barış Bildirisi’ni bü-
lirdi?
tün bu olumsuzlukların tersini hayal ederek imzaladınız. Gerçekleştirdiğiniz bu eylemin Türkiye’deki
Vakıf üniversitesinde olmak devlet üniversitesinde
hak ve özgürlük mücadelesinde nasıl bir yeri var?
olanların sahip olmadığı bir şansa sahip olmak anla-
Neyi değiştirebildiğinizi düşünüyorsunuz? Kendinizi
mına geliyor. Ben onların olduğu şekilde Kanun Hük-
neye katkı sağlamış hissediyorsunuz?
münde Kararname’nin öznesi değildim. Bu sebeple kaderimize rektör karar verdi. Bizim üniversitedeki
Bana sorarsan tek kazanım “görünürlük”. İmzanın
hocalar olarak biz şanslıydık çünkü üniversite bizi iş-
kendisi önemli değil, imzadan sonraki süreç önemli.
ten atmamaya karar verdi. Eğer devlete daha yakın
O imzayı atmak çok basitti. O bildiriyle internet orta-
bir vakıf üniversitesinde veya bir devlet üniversite-
mında karşılaşabilir veya karşılaşmayabilirdin. Gör-
sinde olsaydık hiç şansımız olmayacaktı. Kendimi
meseydin imzalamayacaktın. Bir yanıyla tesadüf ki-
hâlâ okul açısından çok şanslı hissediyorum. Özyeğin
min imzaladığı. Dolayısıyla ben imzanın tek başına
Üniversitesi’nde çalışmaya başlamadan önce başka
pek bir şey ifade ettiğini düşünmüyorum. Ben sonraki
üniversitelerdeki pozisyonlar için de başvurmuştum
sürecin bir şey ifade ettiğini düşünüyorum. Önemli
ve bunlardan bir tanesi KHK sürecinde kapatılan üni-
kısmı bu kadar büyük ses getirmesi. Bahsi geçen kitle
versitelerden biriydi. Özyeğin Üniversitesi’nde çalış-
akademisyenler; yurtdışında bağlantıları olan, çev-
maya başlamam bir nevi tesadüftü. Bu, işimi kaybet-
resi olan ve ses getirebilen bir grup. Dolayısıyla kulla-
mememi ve kapatılan üniversitelerdeki ve devlet üni-
nabilen gücünü bu konuda kullandı. İnsanlar yurtdı-
versitelerindeki diğer insanların tecrübe ettiği zorlu
şından insanlara haber veriyor, yazılar yazıyor, ora-
koşullardan korunmamı sağladı.
daki insanlar da bu konu üzerine kafa yormaya başlıyor. Şu da var, bu imza neden atıldı? Olağanüstü Hal
Öğrenciler konusuna gelecek olursak, neler olup bit-
sırasındaki hak ihlallerinden dolayı atılan bir imza.
tiği konusunda bazılarının hiç fikri olmamasına hâlâ
Tabii süreç içinde bu biraz unutuldu ve konu akade-
şaşırıyorum. Olanları direkt olarak tecrübe eden ben
mik özgürlüğe kaydı. Evet bu çok önemli bir konu
olduğum için durumun bana aşikâr olmasını anlıyo-
ama aynı zamanda neden imza attığımızı da görünür
rum ama bir üniversitede kimsenin imzacıların yüz-
kılmak gerekiyor. Elbette bunu yapanlar da oldu. Kı-
leştikleri sonuçlar hakkında fikri olmamasına çok şa-
sacası Barış Bildirisi başka hiçbir şey yapmamışsa bile
şırmıştım. Yine de bilen öğrenciler bu süreçte destek-
bazı şeyleri görünür kıldı.
lerini eksik etmediler. Destek olmak için beni ziyaret
43
www.psikolojivetoplum.todap.org
ettiler, ofis kapıma notlar bıraktılar ve e-postalar yol-
kararın bildiriyle ilişkilendirdikleri cezai kovuştur-
ladılar. Etrafımda oldukları, duruşmalara geldikleri ve
mayla ilgili duyacağımız son şey olmayacağından çok
gelemediklerinde de bana iyi dileklerini gönderdikleri
eminim.
için kendimi şanslı hissettim. Bazı meslektaşlarımın, özellikle de kırsal bölgelerdeki üniversitelerde olanla-
- Şimdi İskoçya’da St. Andrews Üniversitesi’nde ça-
rın benden çok daha farklı şeyler tecrübe ettiklerini
lışmalarınıza devam ediyorsunuz. Peki, Türkiye ile
biliyorum.
ilişkiniz devam ediyor mu? Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musunuz?
- Anayasa Mahkemesi (AYM) bildiriye imza atan akademisyenlerin cezalandırılmasının ifade özgür-
Son soruyla başlayacağım: Gerçekten emin değilim.
lüğü ihlali olduğuna karar verdi. Siz de Anayasa
Amerika’dan Türkiye’de yaşamayı planladığım için
Mahkemesi’ne başvuran 9 akademisyenden birisi-
taşınmıştım. Son yıllar bana gösterdi ki eğer geri dö-
niz. Siz bu kararı nasıl okuyorsunuz? Bir kazanım
nersem tutkuyla yaptığım işi yapmak için ömür boyu
olarak görüyor musunuz? Sizce AYM’nin aldığı bu
mücadele etmem gerekecek. Fakat yine de asla geri
karar mahkemelerin kararlarının değişmesine etki
dönmem diyemiyorum. Türkiye sınırlarını terk ettim
edecek mi?
ama kalbim hâlâ orada. Tutkumu ve araştırma yapma sebebimi terk etmiş oldum. Şu an veya her-
Anayasa mahkemesinin bu kararı birçok insanı yargı-
hangi bir zaman dönmesem de benim için her zaman
lanma süreci travmasından somut anlamda kurtardı.
bir bağlantı olacak.
Fakat aynı zamanda, bu karar, insanlara kendi doğrularını söylemesi için fırsat vermemiş oluyor. Evet, yar-
Şimdilik işime İskoçya’da devam etmekten memnu-
gılanma süreci benim için gerçekten çok zordu ama
num. Türkiye’de çalışmalarım devam ediyor. Bazen
bu süreçte savunmamı yazmaya vaktim oldu. Arka-
veri toplamaya geri geliyorum. Orada meslektaşla-
daşlarım ve meslektaşlarımla birlikte yaşadıklarımın
rım ve öğrencilerim var. Hiç şüphe yok ki araştırma-
benim için ne anlama geldiğini ve neden bu bildiriyi
larımın ana odağı politik meseleler olmaya devam
imzalamaya karar verdiğimi yüksek sesle söyleyebil-
ediyor. Fakat araştırmalarıma İskoçya’da devam etti-
miş oldum. Diğerleri bunu yapma şansına sahip ol-
ğim için mutluyum. İskoçya inanılmaz tarihi olan bir
mayacaklar. Yani bu iki ucu keskin bir kılıç; bir bakıma
ülke ve şu an Birleşik Krallık’tan ayrılma ihtimali ile il-
birçok akademisyen bu zorlu süreçten kurtulmuş
gili politik ve kültürel bir çalkantı içinde. Ayrıca bu-
oldu ama aynı zamanda bu şekilde susturulmuş oldu-
rada, İstanbul’da karşılaştığım sansür ve sindirme gi-
lar gibi görünüyor.
rişimleriyle karşılaşmıyorum.
Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin kararı ne-
Türkiye’deki bağlantılarımı tamamen terk etmeyi dü-
den bozduğu sorusu var. Avukatlarımız kesinlikle bu-
şünmüyorum. Türkiye’deki tecrübelerim benim bu-
nun iç yüzünü daha iyi anlayacaklardır ama ben bu
gün olduğum insan ve bugün olduğum araştırmacı olmamı sağladı. Bunlar sınırı geçtiğiniz zaman yok olmuyor.
44
www.psikolojivetoplum.todap.org
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP) Kimdir?
D
erneğin amacı, psikologların ve psikoloji öğrencilerinin eşitlikçi, özgürlükçü ve kardeşlikten yana bir toplumsal dayanışma ekseninde mesleki örgütlenmesini sağlayarak, psikoloji teori ve pratiğinin eleştirisi ve yeniden üretimi yönünde çalışmalar yapmaktır. TODAP, emekten yana ve toplumcu bir eksende bir araya gelen, çalışan, işsiz ve öğrenci psikologları çatısı altında toplamayı hedefler. Her
türlü ayrımcılığa, baskı ve sömürüye karşı ezilenlerden yana ve insan hakları temelinde faaliyet gösterir. TODAP’ın emek eksenli çalışmaları, psikologların çoğunluğunun üretim ilişkileri içerisindeki konumlarından kaynaklanan deneyimlerini betimlemek, yorumlamak, görünür kılmak üzerine kuruludur. Psikologların çoğunluğu ücretli çalışan konumundadır ve güvencesiz çalışma koşulları ve işsizlikle gün geçtikçe daha fazla terbiye edilmektedir. TODAP'ın emek eksenli çalışmaların temeli, bu durumun idrak edilmesine ve güvencesiz ve esnek çalışma koşullarına karşı mücadele etmek üzerine temellendirilmiştir. Psikoloji tarihine bakıldığında, psikolojinin, içinde ortaya çıktığı tarihsel koşullara ve güç ilişkilerine sıkı sıkıya bağlı olduğu ve ideolojik varsayımlar üzerine kurulduğu görülür. TODAP'ın ikinci ekseni psikoloji bilgisinin ve pratiğinin eleştirisini üretmeye odaklanır ve bunu disiplinlerarası bir yaklaşımla yapar. TODAP, herkes için yaşanabilir bir dünya ve bütünlüklü bir meslek bilgi ve icrası için toplumsal dayanışmayı olmazsa olmaz bir koşul olarak tanımlar. Psikologların toplumun ezilenleriyle dayanışma içine girerken amaçladıkları, sadece dar anlamıyla toplumsal dayanışma değil, aynı zamanda dönüşen ve dönüştüren bir meslek inşa etmektir. TODAP, psikososyal refahın en temel taşı olan insan hakları mücadelelerini kayıtsız şartsız destekler. Bu üç eksene ek olarak dernek, psikologların ve psikoloji öğrencilerinin öğrenim görürken veya alanda çalışırken karşılaştıkları hak ihlalleriyle, psikologların ve psikolojinin sebep olduğu hak ihlallerini ve eşitsizlikleri gündeme taşır. Lisans eğitiminin psikolog ünvanıyla istihdam edilmek için yeterli ve nitelikli hale getirilmesi için çalışır ve alanda çalışmak için gerekli kılınan eğitimlerin herkes için erişilebilir olması için çabalar. Bunların yanı sıra, bir sağlık hakkı olarak tanıdığı psikolojik hizmetin eşit, ücretsiz ve anadilde verilmesi için mücadele eder. TODAP bu görüşler ışığında kazanılmış hakları korur, onlara gelebilecek saldırılara karşı mücadele eder, bu hakların ve henüz kazanılmamış olanların savunuculuğunu yapar. Web: http://todap.org Facebook: https://www.facebook.com/todapder Twitter: https://twitter.com/todapder Email: todap.der@gmail.com
45
www.psikolojivetoplum.todap.org
Derneğe Üyelik Derneğe üye ya da fahri üye olmak için web sitesinde yer alan üyelik formunu doldurup iki fotoğrafınızla birlikte bize ulaştırmanız gerekmektedir. Derneğe üye olmak veya derneğin çalışmalarını yakından takip etmek ve tartışmalara katılmak için mail grubumuza üye olmak isterseniz todap.der@gmail.com adresinden bize ulaşabilirsiniz. Üyelik/Fahri Üyelik formlarını https://goo.gl/jt6QU1 linkinden indirebilirsiniz.
46
w w w . p s i k o l o j i v e t o p l u m . t o d a p . o r g