Say覺 10 May覺s 2020
p s i k o l o j i v e t o p l u m . t o d a p . o r g
Dosya:
Salg覺n Zamanlar覺
p s i k o l o j i v e t o p l u m . t o d a p . o r g
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği ’nin (TODAP) açık erişimli, süreli yayınıdır.
Sayı Editörleri Baran Gürsel Aylin Deniz Ülkümen Sercan Karlıdağ
İletişim psikolojivetoplum@gmail.com
Takip Adresleri facebook.com/psikolojivetoplum issuu.com/psikolojivetoplum twitter.com/psikolojitoplum
Yayın Kurulu Umut Şah Doğa Eroğlu Aslı Yükçü Abdullah Kahraman Ege Akpınar
Logo ta sar ımı için
S e l ç uk A vc ı ’ y a
teşekkür ede riz.
psikolojivetoplum.todap.org
SUNUŞ Bültende 10. sayımıza vardık! Psikoloji ve Toplum Bülteni’nin salgın dosya konulu bu özel sayısını, içinden geçtiğimiz COVID-19 salgın sürecinin ortaya çıkardığı veya belirginleştirdiği bireysel ve toplumsal nitelikli sorular, belirsizlikler, boşluklar ve çatışmaları anlama ve onlarla ilişki kurma çabalarına katkı sunması umuduyla tasarladık. Olabildiğince yakıcı, sarsıcı, kayıp ve belirsizliklerle dolu bir sürecin içindeyken sürecin kendisine dair yapacağımız değerlendirmelerin eksikleri olacağını biliyoruz. Bununla birlikte, tam da bu aşamada oluşan soru ve yorumları not etmeyi, paylaşmayı ve tartışmayı, onların hem güncel arayış ve meraklarla buluşabilmesi, hem de sürecin devamında ve sonrasında üretilecek eleştirel hafızaya özgün katkısını sunabilmesi açısından bir hayli önemli olduğunu düşünüyoruz. Böyle bir perspektiften yola çıkarak hazırlanan bu sayının içeriğinin her zamanki gibi, eleştirel bir çerçevede psikoloji odağını korusa da hem “alan içi” hem de “alan dışından” gelen katkılarla toplumsal kavrayışlara doğru açıldığı, bireysel olanla toplumsal olanı, bireysel dönüşümlerle toplumsal dönüşümleri karşılıklı ve birlikte düşünmeye olanak verdiği görülecektir. Bize göre, eleştirel psikologların sıklıkla peşine düştüğü bir olanaktır bu. Özellikle kapitalist üretim ilişkilerinin, sermaye birikimi odaklı politikaların, sağlık ürün ve hizmetlerinin piyasalaştırılmasının ve otoriter siyaset biçimlerinin açmazlarının, dayanışmacı ve dönüştürücü pratiklerimizdeki hasarların salgının etkileriyle birleştiği ve daha görünür olduğu koşullarda bireysellikle toplumsallığın ilişkisi, üzerine düşünülmesi gereken önemli gündemlerden biridir. Bu sayıda psikolojinin farklı alt alanlarından (sosyal psikoloji, klinik psikoloji, gelişim psikolojisi, vb.) ve psikiyatri, psikanaliz, sosyoloji gibi farklı disiplinlerden kişilerin görüşlerine başvurarak, belirlediğimiz birkaç temel soru üzerinden onlarla röportajlar gerçekleştirdik. Bunları “Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler” başlığında derledik. Benzer bir amaçla, farklı grup ve kurumların salgın zamanlarına ilişkin görüş ve deneyimlerini ise, “Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek: Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler” başlığı altında bulacaksınız. Yanı sıra, diğer sayı içeriğimiz Tanıl Bora ve Baran Gürsel ile gerçekleştirilen röportajlar ile İrem Taşçıoğlu, Barış Özgen Şensoy, Özge Yüksel, Eylem Akçay, Şeyda Kara ve Eda Pınar’ın ise özgün yazı katkılarıyla ortaya çıktı. İyi okumalar dileriz.
3
psikolojivetoplum.todap.org
İÇİNDEKİLER 3 . . . Sunuş 5 . . . Salgına Karşı Toplumsal İlişkilerimizin “Sağlığını” Güçlendirmek İçin TODAP’ın 19 Mart 2020 tarihli bildirisi
7 . . . Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak:
Farklı İsimler, Farklı Perspektifler Haz. Baran Gürsel, Aylin Deniz Ülkümen, Sercan Karlıdağ 8 . . . Ayşe Devrim Başterzi
13 . . . Cemal Dindar
17 . . . Çağatay Çoker
21 . . . Çağlar Solak
24 . . . Didem Doğan
31 . . . Ekrem Düzen
41 . . . Erdoğan Özmen
43 . . . Ersin Aslıtürk
46 . . . Filiz Torun
51 . . . G. İrem Umuroğlu
55 . . . Güneş Sevinç Kayacı
57 . . . Ö. Melis Uluğ
60 . . . Özge Kanlı
65 . . . Özge Yenier Duman
71 . . . Ian Parker (Çev. Baran Şengül)
73 . . . İlker Özyıldırım
87 . . . Sertan Batur
92 . . . Sezai Halifeoğlu
97 . . . Biyopolitika, Prekarlık ve Yeni Bir Etiko-Politik Alanın İmkânı
Üzerine Notlar (II) Sosyal Mesafelenme ve İzolasyonun Sınırları İrem Taşçıoğlu
102. . . Tanıl Bora’yla Röportaj: “Dünyayı ve insanlık durumunu algılama kabiliyetinin düşüşü veya yitimi, korkma kabiliyetinin yitmesine tekabül eder.”
Haz. Baran Gürsel
107 . . . Kapatılma ve Bağlar: Camus’nun Veba’sına Psikanalitik Bir Bakış Barış Özgen Şensoy
111 . . . Vedalaşamadıklarımızın Yasını Nasıl Tutalım?: COVID-19 Kayıplarına İlişkin Düşünceler Özge Yüksel
116 . . . Durarak Düşünmek Eylem Akçay
123 . . . Çıplak Hayat Şeyda Kara
125 . . . Corona’dan Davet Var Eda Pınar
127 . . . Baran Güsel’le Röportaj: “Salgın Ortamının Ruhsal Etkileri Sadece Bireysel Değil, Kolektif de Olabilir”
Haz. El Yazmaları
132 . . . Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek:
Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler Haz. Damla Gürkan, Hatice Göz, Özge Güdül 132 . . . FISA Çocuk Hakları Merkezi 145 . . . Plaza Eylem Platformu
137 . . . Lambdaistanbul LGBTİ Dayanışma Derneği 150 . . . Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
140 . . . Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı 153 . . . Yedikule Kültür Evi
156 . . . TODAP Hakkında
4
psikolojivetoplum.todap.org
Salgına Karşı Toplumsal İlişkilerimizin “Sağlığını” Güçlendirmek İçin Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP)
K
üresel bir gündem olarak, koronavirüs (COVID-19) salgınının hayatlarımız üzerindeki etkisinin giderek tırmandığı, alınan ve alınması gereken önlemlerin katılaştığı günlerdeyiz. Fiziksel olarak mesafelenmek bu minvaldeki önlemlerin başında geliyor olsa da, sözgelimi eve kapanmak demek, biraradalıktan kop-
mak demek değil! Böyle günlerin sağlıklı, ruhsal iyilik hâlinin ve psikolojik esenliğin korunduğu, dayanışmacı yarınlara vesile olması için, hem kamu otoritelerinden talep ettiğimiz hem de bizim yapabileceğimiz şeyler var. Bu çerçevede, kamu otoriteleri; güncel bilgiler, çalışmalar ve önlemler konusunda tam anlamıyla şeffaf olmalıdır. Mesleki ve bilimsel kurumlar, emek örgütleri ve hak-temelli sivil toplum kuruluşlarıyla koşulsuz bir şekilde iş birliği içinde olmalı ve diyalog kurmalıdır. Salgının yaratmakta olduğu ve yaratabileceği fiziksel, ruhsal ve toplumsal sonuçlara karşı en kalıcı ve gerçekçi önlemlerin, şeffaflığın ve bu türden iş birliklerinin sağlanmasıyla mümkün olacağını düşünüyoruz. Ancak bu şekilde gerçekleştirilecek uygulamalar; hâlihazırda temel ihtiyaçları karşılan(a)mayan kesimlerin (göçmenler, evi ve/veya işi olmayanlar, temel ihtiyaç malzemelerine erişimi olmayanlar, vb.), salgından daha fazla etkilenme riski olanların, sağlık çalışanlarının, işçi sınıfının ve önlemler nedeniyle maddi ve manevi kaybı olabilecek herkesin temel haklarının karşılığı olacaktır. Bu türden dönemler; fizyolojik sağlık noktasındaki sonuçlarının yanında, kendimizin ve yakınlarımızın hastalanması kaygısı, hastalık ve tedavi dönemlerine dair deneyimler, uzun süren izolasyon dönemleri, kayıplar, geçim ve yaşam kaynaklarından mahrum kalma durumları ve benzeri sebeplerle ruhsal açıdan da zorlayıcı olabilmektedir. Bu çerçevede psikososyal destek ve ruh sağlığı hizmetlerinin herkese ücretsiz olarak sunulmasının yaşamsal önemine bir kez daha tanıklık etmekteyiz! Kamu otoriteleri, ilgili meslek örgütlerinin öneri ve görüşlerini de dikkate alarak bu hizmetleri tüm vatandaşlar için erişilebilir kılmakla sorumludur. Bizler aynı zamanda bu dönemde, kamusal nitelikli bilgi ve hizmetlerin, herhangi bir kâr güdüsü ve dar çıkarların etki alanının dışında ve herkesin erişimine açık şekilde var olması gerektiğini hatırlamış oluyoruz. Dolayısıyla bu dönemde ve sonrasında, bu yöndeki taleplerin, toplumların iyi olma hâlleriyle doğrudan ilişkili olduğunu, daha fazla ve daha güçlü şekilde dile getireceğiz. Tüm bunların yanında, böyle günlerde hepimiz güven ve dayanışma ilişkilerinin gelişmesine katkı sunabiliriz. Bu katkı, bazen ufak sayılabilecek bir yardımda bulunmak; bazen başka birinin "iyi durumda" olmasını hayal etmek; bazen örneğin kişisel tedbirlerle alakalı ya da ülke gündeminden güvenilir bir bilgiyi paylaşmak; bazen yeni
5
psikolojivetoplum.todap.org
iletişim kanallarının kurulması ve örgütlenmek için çabalamak; bazen toplumun geniş kesimlerinin ihtiyaç ve haklarına karşılık verecek alternatif bir düzen için mücadele etmek şeklinde olabilir. Bu ve dahası yapabileceklerimiz elbette kolektif ufkumuzla ilişkili olduğundan, bu dönemlerde kolektif sorumluluk duygusunu taşımanın önemi ve değerini vurguluyoruz! TODAP olarak, yarını öngöremediğimiz zamanlarda bile, ortak yarınımızı güven ve dayanışma üzerine inşa etmenin önemli olduğuna inanıyoruz. Hem yarın, hem de bugün için. Bu noktada, toplumsal ilişkilerimizin ve iyilik hâlimizin “sağlığını” güçlendirebilmek adına, herkesi dayanışma ilişkilerimizi güçlendirmeye davet ediyoruz. Dayanışmayla... 19 Mart 2020 https://bit.ly/3fTNSgd
6
psikolojivetoplum.todap.org
Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler Hazırlayanlar: Baran Gürsel, Aylin Deniz Ülkümen, Sercan Karlıdağ algın üzerine, tam da bu sürecin içinden ge-
S
Sizlere görüşleri burada sunarken kendilerine bu dö-
çerken düşünmenin özel bir anlam ve değeri
nemde böyle bir çabaya ortak oldukları ve payla-
olabileceği fikrini paylaşıyoruz. Bu düşünce-
şımda bulundukları için tekrar teşekkür ediyoruz.
özel sayısında, psikolojiyle bağlantılı alanlardan sal-
Görüşler, değerlendirmeler donuk ve durağan şeyler
den yola çıkarak, Psikoloji ve Toplum Bülteni’nin bu değil. Bu dönemde sunulan fikirler, yapılan yorumlar
gın sürecine nasıl bakılabileceğine dair fikir, yorum
belki zaman içerisinde olduğu gibi korunur, belki bir
ve değerlendirmeleri derlemek istedik.
ölçüde gözden geçirilir ve değişikliklere uğrar ama Nisan ayının ikinci haftası itibariyle başlayarak, ilerle-
her hâlükârda bu fikir ve yorumların, ortak düşünme
yen sayfalarda göreceğiniz, 18 farklı ismin aktüel sal-
süreçlerimize önemli bir katkısı olacağını düşünüyo-
gın krizine yönelik görüşlerine başvurduk. Bu der-
ruz. Bu katkı bize göre, metinlerde de görüleceği gibi,
leme ve kayda geçme girişimi, yekpare addedilecek
hem fikir ve yorumların yaratıcı içeriğinden hem de
homojen bir disiplin olarak salt ‘psikoloji’ adı altında
özenli bir meraktan kaynaklanıyor olacak.
cereyan etmedi. Ve, süreçte gördük ki, aldığımız görüşler psikolojinin içine sıkışmayıp, ötesine de temas edebilmekte… Yaptığımız şey nedir? Psikanaliz, eleştirel psikoloji, çevre psikolojisi, klinik psikoloji, sosyal-politik psikoloji, okul psikolojisi, psikiyatri, evrimsel sosyal psikoloji vd. alanlarla temas hâlinde olup bu alanlarda bilgi ve deneyim biriktiren kimselere temel olarak yalnızca iki soru yönelttik. Ve, üçüncü olarak, eklemek istedikleri bir şey olup olmadığını da sorduk. Ulaştığımız isimlere bu sorular hakkında ne düşündüklerini, kendi istedikleri formatta ve uzunlukta (hakem sürecinin işlemeyeceği bu yarı-akademik bültenin özel sayısı için) bizimle paylaşmalarını rica ettik.
7
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş I • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Ayşe De vr im Başterzi
“Dünyaya da ruh sağlığı alanına da feminist pencereden bakan bir kadın olarak eylemliliğin dilde, söylemde, sözcüklerde başladığını düşünüyorum. Yardımlaşmamak, mesela dayanışmak. Ev işlerine yardımcı olmak değil, ev işlerini, bakım işlerini paylaşmak, bölüşmek diyebilmek…Kimler daha çok inciniyor? İncinmeye yatkın hassas grupları ‘dezavantajlı’ olarak tanımlamak avantajlı/dezavantajlı ikilemine sıkışmak yerine, ezen/ezilen desek, mağduru değil de faili ifşa etsek? (…)” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
hislerden söz ederek başlamak mümkün tabii ya da
Burada hem hastalığın yol açtığı birçok kayıp hem de
zim topluluk düzenimize, bir arada nasıl yaşadığı-
izolasyonun, karantinanın yarattığı kapatılma hissi-
mıza dair gerçekleri su yüzüne çıkarır. Travmatik ya-
nin yol açtığı genel travmatik hâlden ya da korku,
şantıların ardından yayınlanan saygıdeğer araştırma-
öngörülemezliğin, yanlış bilgilenmenin ya da komplo teorilerinin ruh hâlinden. Ancak böyle başlamayı pek de istemem, çünkü aslında her travmatik yaşantı bi-
kaygı, endişe, öfke, çaresizlik, yalnızlık gibi yaygın
8
psikolojivetoplum.todap.org
ların, psikolojik travma hakkında yazılan bilimsel ki-
ları olarak onların ruhsal etkilenmesine dair ne söyle-
tapların çoklukla göz ardı ettiği ya da birkaç cümle ile
yebiliriz? Mülteciler için çevrimiçi terapi, psikolojik ilk
ifade ettiği, ‘etkilenmeyi arttıran’ bir parametre, bir
yardım programları geliştirmeyi düşünün mesela,
risk faktörü olarak kaydettiği eşitsizlik, adaletsizlik,
anadilde erişsinler hatta, bu sorunu bu şekilde çöz-
adalete erişim, yoksulluk, yoksunluk, ayrımcılık, dış-
mek kimin ihtiyacı? Mültecilerin büyük çoğunluğu
lanma gibi can acıtıcı hatta can alıcı kelimelerin an-
gerçekten çevrimiçi kaynaklara ulaşacak telefonlara,
lamlarını pandemi eşliğinde düşünmeyi önerebilirim.
internet paketlerine, kişisel mahrem alanlara sahip
Hastalık bu denli eşitsiz etkiliyor mu insanları bilemi-
mi? Güvenceli çalışmalarını, yaşamaları, ayrımcılığa,
yorum, evet yaşlılar, kronik hastalığı olanlar risk al-
nefret söylemlerine maruz kalmadan saygı gören bi-
tında, ancak ruhsal açıdan oluşturduğu yaralanma
reyler olarak yaşamlarını sürdürmeleri için neler ya-
çok daha eşitsiz. Travma yaşantılarının gelip geçici
pabiliriz?
ruhsal yaraların ise kalıcı, hatta kuşaktan kuşağa aktarılan doğasını her daim göz önünde tutmayı öneri-
Bir meslektaşım televizyonda ‘elinizi yıkayın, sağlıklı
yorum.
beslenin, günde 30-45 dakika egzersiz yapın, Corona’ya karşı bünyenizi güçlü tutun’ diyor. Bir arkada-
Eşitsizlik, adaletsizlik COVID-19 isimli küçücük bir vi-
şım hiç kitap okuyamamaktan, bir diğeri aldığı kilo-
rüs aracılığı ile ne kadar görünür hâle geldi diyebilir
lardan yakınıyor. Bunları söylememiz ya da bunlar-
miyiz yoksa görünür olanı görebiliyor muyuz, yoksa
dan yakınabilmemizi sağlayan şey eşitsizliğin top-
görmeyi bile inkâr mı ediyoruz diye sormamız mı ge-
lumsal adaletsizliğin acısına olan mesafemiz.
rekiyor. İstanbul’da yaşayan, tekstil atölyelerinde kayıt dışı çalışan bir çoğu savaştan kaçmış, Suriyeli ka-
Gündelikçi işlerde çalışan ve pandemi nedeniyle çalı-
dın işçilerin 4 günlük karantina boyunca eski ve izbe
şamayan bir sürü insanı temizlik işçilerini, taksi şoförlerinin evlerinde şu anda hayat nasıl dönüyor? Virüse
binalarda yer alan atölyelerde, sokağa çıkma yasağı
rağmen, ölme olasılığına rağmen artık hayat normale
boyunca ‘sokağa çıkmadan’ çalıştıklarını, sandalyeler,
dönsün diyen insanların çığlığını duysak da her şeyin
makineler üzerinde ve yerlerde uyuduklarını, kişisel
olağana döndüğü bir hâlde yaşamayı göğüsleyebile-
koruyucu ekipmanlara ulaşmak bir tarafa temiz tuva-
cek miyiz? Çok acılı dilemmalar içinde yaşayacağız
let, sabun, tuvalet kağıdı bulamadıkları koşullarda
önümüzdeki birkaç yılı sanırım…
bizlerin yirminci, otuzuncu belki yüzüncü tişörtünü dokumak, beşinci kot pantolonumuzu dikmek için
Karantina ya da #evdekal’ın insanların yaşamındaki
çalıştıklarını, çalışanların bazılarının on iki yaşında
karşılığını da eşitsizlik, adaletsizlik üzerinden yeni-
bile olmadığını görüyor muyuz mesela? Burada
den konuşmamız, düşünmemiz gerekiyor. Devletin
COVID felaketi kimi nasıl etkiliyor diye düşünürken
adaletine başvurmak yerine kişilerarası adaleti düşü-
elbette kimsenin tuzu kuru değil ama tuzu hiç olma-
neceğimiz bir alan çünkü burası. Ev işlerinin yapılışın-
yanların ruh hâlleri nasıl acaba? Onlar nasıl başa çıkı-
dan söz ediyorum somut olarak. Anneler günü de
yor, direniyor, ayakta kalıyor? Biz ruh sağlığı çalışan-
yaklaşırken evin her işini yapan, çocuğuna bakan, okul derslerini takip eden, eskiden pişirdiğinin en az
9
psikolojivetoplum.todap.org
2 katı yemek pişiren, 3 katı ev temizleyen kadınlar-
gerekiyor ama kimi nasıl yaralıyor? Biricikliği ve de-
dan. Beyaz yakalı kadınların ev içinde ne yaşadıkları
mografik verilerin o biricikliğe etkisini hep gözetmek
ise ayrı bir eşitsizlik, adaletsizlik örneği. Erkekler sa-
gerekiyor. Genelleştiren, tektipleştiren değil de özel-
lona işe gider gibi gidip ofise bağlanırken, mutfakta
leştiren, biricikleştiren, tek tek kişiler için travmatik
hem bilgisayar başında hem yemek yapan kaç kadın,
yaşantının biricik etkilerini göz önüne alan herkese
hâlâ ütülü gömlek giymek isteyen ama gömleğini
nefes egzersizi, gevşeme teknikleri değil de yaşadık-
kendi ütülemeyen kaç erkek var acaba? Çocukların
larını anlayarak, taşıyarak, kapsayarak dinleme.
ödevlerini, çevrimiçi ya da televizyondan derslere eri***
şimlerini kim kontrol ediyor? Bir saat çocuklarla oynayınca hadi diyelim üstüne haftada 2-3 yemek pişi-
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
rince gündelik iş kotasını adaletle yerine getirdiğini, özverili olduğunu düşünen evde kalan erkeklerin boş zamanları ile kadınların boş zaman saatlerini karşılaştırsak? Beyaz yakalılar için evde kalmak evden çalışıyorlarsa hoş bir deneyim/değişiklik mi oldu acaba?
Dünyaya da ruh sağlığı alanına da feminist pencere-
Gece 11’de gönderdiği maile acil yanıt bekleyen amir-
den bakan bir kadın olarak eylemliliğin dilde, söy-
ler ‘zaten evdesiniz, ne yapıyorsunuz?’ diyorlar sanki.
lemde, sözcüklerde başladığını düşünüyorum. Yar-
Elbette her çalışan bundan etkileniyor ancak sosyal
dımlaşmamak, mesela dayanışmak. Ev işlerine yar-
medyada sergilenen ramazan pideleri, lahmacunlar
dımcı olmak değil, ev işlerini, bakım işlerini paylaş-
bir evde nasıl hazırlanıyor, bulaşıkları kim yıkıyor?
mak, bölüşmek diyebilmek… Kimler daha çok incini-
Birçok kadın soluksuz çalışıyor, uyku saati artmak ye-
yor? İncinmeye yatkın hassas grupları ‘dezavantajlı’
rine azalmış gibi görünüyor.
olarak tanımlamak avantajlı/dezavantajlı ikilemine sıkışmak yerine, ezen/ezilen desek, mağduru değil de
Yetmeyeni yetirmek de kadınların sorumluluğunda,
faili ifşa etsek? Bu nedenle de medyada ruh sağlığının
eve en iyi ihtimal aynı miktarda para girse de evde ye-
yaygın olarak nasıl etkilendiğini korkuyu, kaygıyı, be-
nilen öğün sayısı, yiyen kişi sayısı arttı, yıkanan bula-
lirsizliği elbette ki konuşmak lazım ancak eşitsizliği
şığın deterjanından, kullanılan tuvalet kağıdına her
adaletsizliği konuşmadan, genel geçer bir ruh hâlini
evin ihtiyaçları artarken her şey pahalandı ve yoksul-
konuşmak travmatik etkilenmeyi azaltmak için ye-
luk hep kadın hanesine, ‘yardım’ ya da ‘dayanışma’
terli değil. Tüm dünyada ruhsal rahatsızlıklar için risk
kanallarına ulaşmak da kadının sorumluluğu, erkek-
grupları sağlık çalışanları, COVID hastaları ve yakın-
lerin birine ‘minnet etmesi’ ayrı bir ruhsal yara sanki,
ları ile başlıyor. Ancak bu grupların her birinin yoksul-
kadınlar daha kolay ister diye düşünülüyor. Kadınlar
luğu, yoksunluklarını, ayakta kalma yollarını, sosyal
için yardım istemek kolay mı? Ruh sağlığı alanında
desteklerini düşünmeden ruhsal etkilenmelerini sa-
çalışan kişiler olarak COVID’in her birimizi başka yer-
dece hastalıkla sınırlı bir alandan kavramamız müm-
lerinden yaralayan bir şey olduğunu akılda tutmak
kün olmayabilir.
10
psikolojivetoplum.todap.org
Birbiri üstüne gelen felaketlerin bir bitmeden bir di-
sesimizin yükselmesi gereken ne kadar çok yer var.
ğerinin başladığı bir seneden geçiyoruz. Elbette ki
Ancak sosyal medya mecralarından ses çıkarmak ye-
üzüleceğiz, kaygılanacağız, bir şey olmamış, teğet
terli mi, bugünlerde vicdanımızı önümüze koyup dü-
geçmiş gibi davranamayız. Ancak bu olayların etki-
şünmeliyiz neyi kendimiz için yapıyoruz, ne zaman
sini azaltmak için, ruhsal açıdan ayakta kalabilmek
diğerkam oluyoruz diye... Travmatik yaşantılardan
için ihtiyacımız olan şey eşitsizliklere karşı dayanışma
geçerken insanların ayakta kalmasını sağlayan temel
elbette, ancak adaletsizliklere karşı ne yapacağız?
şeylerden birisi diğerkamlık ama sahici bir şekilde
Yokluk, yoksulluk, yoksunluk için devletlere ihtiyacı-
ötekileri gözetebilme hâlini ne zaman sağlamış ola-
mız var. Bizlerin vergileri ile bizlere bakmalı devletler
cağız?
bugünlerde, havaalanı inşaatlarına, kanallara değil Şimdi kimler için ulaşılabiliriz, nasıl daha çok kişiye
de vatandaşlara destek gerekiyor ruhsal açıdan iyi
ulaşırız, elbette ki ruhsal etkilenmeyi azaltmanın te-
hissetmek için… Yeni Zelanda’nın, Kanada’nın ‘siz parayı merak etmeyin, biz hâlledeceğiz’ diyen lider-
mel yolu hak savunuculuğu. Eşitsizliği, adaletsizliği
lerini duymak orada yaşayanların ruh hâlini İngil-
ifşa ederek, kötülüğün sıradanlaşmasının normatif
tere’de, İsveç’te yaşayanların ruh hâlini karşılaştır-
hâle gelmesine izin vermemek için hakikati örten maskelerin, perdelerin kaldırılmasına hem ön ayak
mak lazım. Ancak kendi biricik özel hayat alanlarımız, yani evin içi, evin dışı, iş bölüşmek, işleri daya-
hem tanık olma zorunluluğumuz ve sorumluluğumuz
nışma ile yapmak? Burada devletten hizmet ya da
var diye düşünüyorum. Bu dönemin sonunda totali-
adalet bekleyemeyiz, kişilerarası adaleti nasıl oluştu-
teryen rejimlerin güç bulmasına yol açacak ruhsal et-
racağız? Muktedirin vicdanı nasıl işler? Kötülük nasıl
kenin çaresizlik güçsüzlük olacağını öngörebiliriz. O
sıradanlaşır? Bunları sadece politik platformlarda de-
zaman bugünden başlayarak güçsüzlük, çaresizlik
ğil, gündelik hayatın en içinde, evin orta yerinde sor-
yaşayan kişilerin nasıl yanlarında duracağız buraya
mak lazım...
bakarak davranmamız gerekiyor... Burada da bir büyük kardeş, küçük kardeş ayrımına gitmeden eşitler
Başın gözün sadakası için birilerine para vermek de-
arası bir ortaklık tanımlamaktan söz ediyorum…
ğil, öngörülemezliğin nasıl yakıcı bir his olduğunu his***
settiğimiz ölçüde kendimiz gibi olan, eşitimiz olan diğer insanlar için de öngörülemez olanı öngörülebilir kılmaya çalışmak, oturduğumuz apartmandan, te-
Soru 3: Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
masta olduğumuz gündelikçi işçilerden, yakın dost-
Bir pandeminin muhtemelen başlarındayız, belki bir
lardan akrabalardan başlayarak kitlesel şekilde bir
duraklama dönemindeyken önümüzdeki günler için
dayanışma kültürünün olmasını sağlamaya çalışmak
neler yapabiliriz düşünmemiz gerekiyor meslek
yanında elbette ki her zamankinden daha şiddetli şe-
grubu olarak da... Travma çalışmak nasıl bir şey, ‘iyi
kilde eşitlik, adalet taleplerimizi dile getirmek gere-
tanıklık’ nedir, nasıl yapılır? Depremler ardından çalı-
kiyor. Hapishanelerden, ölüm oruçlarından, işten çı-
şırken, muayene odasında yiyecek olsun su olsun,
karılmalara, ücretsiz iznin meşrulaştırılmasına kadar
11
psikolojivetoplum.todap.org
size gelen kişilerin temel ihtiyaç malzemelerini göze-
Sözlerim ‘yas’ ile bitirmek isterim. 2. Dünya Savaşı’nı
tin diyorduk. Şimdi ihtiyaç nedir göz ardı etmemek
başlatanın büyük ölçüde 1. Dünya Savaşı’nın tutula-
gerekiyor? Travma nasıl çalışılır, süreğen travma na-
mayan, örtbas edilen yası olduğunu, Avrupa’nın orta-
sıl çalışılır, her bir ruh sağlığı erbabının bilgilerini ye-
sında 21. Yüzyılda patlayan bombaların müsebbibi-
nilemesi, güncellemesi, geliştirmesi gerekiyor.
nin Afrika’yı işgal ederken, sömürgeleştirirken yapılanlarla hesaplaşamamak, adaleti ya da tazminatı
Kendi ruhumuzu iyileştirmek, kendi huzursuzluğu-
sağlayamamak olduğunu akılda tutmamız gerekiyor.
muzu dindirmek için mi çalışıyoruz? Ruh sağlığı ala-
COVİD hastalarının ölüme oldukça yalnız gittiğini bi-
nında, travma alanında çalışan herkesin düşünmesi
liyoruz, yakınları evlerinde çaresizce haber bekliyor.
gereken bir soru bence. COVID alanında hasta kabu-
Bu bizim bilmediğimiz bir şey, biraz savaşan askerler
lüne başlamadan, sağlık çalışanlarının ruhsal etkilen-
gibi belki… Ölenlerin ardından evlerde hayat akıp gi-
mesini inceleyen çevrimiçi anketler, depresyon,
diyor, durmuyor, oysaki birisi ölünce hayat durur bir
kaygı testleri doldurtmayı hedefleyenler var. Üyesi
evde, ocak yanmaz, yemek yapılmaz, dostlar akraba-
olduğum birçok mesleki gruba çalışma formları düş-
lar, sevenler toplanır birlikte ağlar ve belki de birlikte
meye başladı mesela, bu bilgiler ne işimize yaraya-
gülerler yaşanan anları hatırlayarak, bunların hiçbi-
cak? İlk günlerde kaygılılar, sonra da azalıyor, çocuk-
rini yapamıyoruz. Ne giden insanların ardından hak-
ları varsa, aileden ayrıysa, yakın arkadaşını kaybet-
kıyla cenaze törenleri yapabiliyoruz, ne kaybettiği-
tiyse, uzun saatler çalışıyorsa, kişisel koruyucu ekip-
miz fiziksel temas hâlinin yasını tutup yerine bir eşde-
man yeterince yoksa daha kaygılı ve travma sonrası
ğer geliştirebiliyoruz, ne de bir salgının pandemiye
ruhsal bozukluklar daha çok demek için anket form-
dönüşmesinin failleri ile hesaplaşabiliyoruz. Burası-
ları, öncesi sonrası çalışmalara mı ihtiyacımız var?
nın can yakıcı bir şekilde gündemimizde olması gerektiğini düşünüyorum; pandemi sırasında da sonra-
Kriz danışma hatları, elbette ki çok faydalı ancak siz
sında da. Yaşadığımız coğrafyanın bitmeyen, süre-
bir sefer görüştüğünüz bir kanalın en fazla size ‘çok
ğen travmaları sırasında, bu yeni travmanın biteceği
yardımcı’ olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak sanırım
günü beklemeden bir arada yas tutabilmenin yolla-
yardımlaşmak değil de dayanışmak gerekiyor. Yar-
rını düşünmeliyiz, inşa etmeliyiz.
dımcı olmak değil de dayanışma içinde olmak sürekliliği olan bir şey. Sürekliliği olan ruh sağlığı hizmetlerini nasıl örgütleyeceğiz, bu bence bugünlerdeki ana sorunumuz. Ve elbette burası sadece etkilenenlere danışmanlık vermeyi ya da tedavi etmeyi kapsamamalı, insanların ruhsal açıdan bu travmatik yaşantıdan daha az etkilenmelerini sağlamak için ne yapabiliriz?
12
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş II • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Cemal Din dar
“Toplum ve birey ruhsallıklarının geçiş alanı olarak kültürün mekânının başlangıçtaki canlıcılıktan günümüz sanatına şimdi ve burada bu tekinsiz temaları içerdiğini söyleyebiliriz. Salgın koşulları ve salgının getirdiği imgesel yük insanlar için tekinsiz olanla karşılaşma, bir tür kamaşma hâli yaratıyor olabilir. (…)” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
Ben Çözümlemesi’nde belirttiği, fakat öylece bırak-
Öncelikle şunu söyleyebiliriz: salgın, öncesinde dü-
sarayında, yalısında, villasında geçirenlerle, hatta ev-
şük yoğunluklu olan hemen her şeyi daha da belirgin-
den çalışabilen orta sınıfla her sabah işe gitmek duru-
leştirdi, görünür hâle getirdi. Belki bu yönüyle de
munda kalan, bu arada da fabrika kapanmasın diye
özellikle muhalif kesimde iyimser bir beklentiye yol
dua eden emekçilerin aynı ruhsallığa tabi olduklarını
açtı. Sürdürülen ömürlerin, yaşanılan evlerin, içinde
düşünmek güç. Dolayısıyla sınıfsal etkileri olacaktır.
devindiğimiz zamanın bir insanın ruhsal ve fiziksel
Salgınların toplumsal bellekte çiftdeğerlikli bir izi var
olarak
da
belli ki. Covid-19 salgınında da bunu gördük. İnsan
aşikârlaştı. Öte yandan Freud’un Kitle Ruhsallığı ve
kadim bilgisiyle de, handiyse bilinçsiz olarak biliyor ki
sağlıklı
olmasına
uygun
olmadığı
tığı bir şey de aşikârlaştı: başlangıçtan beri iki tür ruh-
sallık olduğu; şefin-liderin-babanın ruhsallığı ve yönetilenlerin ruhsallığı. Salgını geçim kaygısı olmadan
salgındaki kayıplarla yoksulluk arasında dolaysız bir
13
psikolojivetoplum.todap.org
ilişki var. Yoksullar, kendi kontrollerinin dışına çıkan
daha az ve dilin, kelimelerin alanında kalarak anla-
toplumsal deneyimlerde, afet ve felaketlerde daha
maya çalışıyoruz.
çok ölüyorlar. Salgın da bunlardan biri. İktidarların ölüleri sayılarda eşitlemesinin, rakamlara indirgeme-
İspanyol gribinin ve salgın temasının Freud’da pek izi
sinin, aynılaştırmasının bir nedeni de bu; ölenleri öy-
yok dedik ama bir metnini unutmayalım; Tekinsiz
külerinden ayırıp adlarından ederseniz yıkımın sınıf-
makalesini. Freud’un metinleri arasında en yoğun, kapalı metinlerden biridir ve 1919 tarihlidir, ihtimal
sal boyutu da gizlenmiş olur. Bir diğer nedeni de el-
salgın günlerinde düşünülmüş ve yazılmıştır. Metnin
bette kontrol edebildiklerini, hegemonyanın virüse
önemli temalarından biri insan türünün erken döne-
rağmen ve virüse karşı da devam ettiğini göstermek. Çiftdeğerliliğin diğer yüzünde ise salgınların bir eşit-
mine dair yaşantıların, imgelerin, tutumların ruhsallı-
lik yarattığı yanılsaması var… Zenginlere, güçlülere
ğımızda bastırılmış bir biçimde yer aldığı ve belli koşullarda geri dönme eğiliminde olduğudur. Toplum
de bulaşabiliyor, hatta kayıp verebiliyorlar. Her ne kadar tanı ve tedavi olanaklarına ulaşmakta bir eşitlik
ve birey ruhsallıklarının geçiş alanı olarak kültürün
olmasa da işte İngiltere başbakanına da bulaşıyor.
mekânının başlangıçtaki canlıcılıktan günümüz sanatına şimdi ve burada bu tekinsiz temaları içerdiğini
Şunu da söyleyelim, her salgın bir sonradanlık yaratı-
söyleyebiliriz. Salgın koşulları ve salgının getirdiği
yor olabilir. Tarih boyunca yaşanan salgınların top-
imgesel yük insanlar için tekinsiz olanla karşılaşma,
lum ve birey ruhsallığında yeterince işlendiği ve iyi-
bir tür kamaşma hâli yaratıyor olabilir. Bunun en iyi
leştirildiğini söylemek imkânsız. Geçmiş salgınların
örneklerinden biri Çin ve Çinli imgelerinin serüveni
yarattığı karmaşaların her yeni salgında güncellendi-
oldu bu salgında… Orada, uzaydan bile görünecek bi-
ğini söylemek yanlış olmaz. Son zamanlarda sık anı-
çimde yeryüzünü ikiye ayıran seddin ötesinde yaşa-
lan örneklerden biri, 1918-1919 yıllarında yaşanılan
yan ‘garip bir halkın’ yeme alışkanlıklarından kaynak-
İspanyol gribinde ölenlerin sayısının Birinci Dünya
lanan bir salgın olarak algılandı ve buna eklenen inkâr
Savaşı’nda ölenlerden çok daha fazla olduğu bilini-
düzenekleri devreye girdi. Ancak İtalya’da olanlar
yor. Buna rağmen İspanyol gribi tarihte küçük bir ay-
sonrasında inkâr perdesi kalkmaya başladı. Ki İtalya
rıntı gibi anılıyor. Üzerine sanat ve bilimde yapılmış
örneğinde bile yine bir inkâr biçimi olarak önce salgı-
çalışma bulmak çok güç. Salgınlar hızla bilinçsiz
nın ciddiyeti değil karnavalesk yaşantılar, balkonlar-
olana bastırılıyor. Ara ara o dönemden fotoğraflara
dan taşan aryalar geldi.
rastlıyorum, maskesiyle, eldiveniyle bugünden o ***
güne veya o günden bugüne ışınlanmış gibi insanlar. Şimdi geçmişe göre insanlık salgın konusunda biraz
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
daha şanslı… Bilimin sınırlarındayız ve bunun dışına çıkan, örneğin inanç sistemlerine göre virüsün varlığını reddeden çıkışlar kötü bir şaka gibi kaldı. Tıbbın kavram ve yöntemleriyle sokağın hızlı bir buluşması
oldu. Geçmişe göre salgını mistikleştirme eğilimi
14
psikolojivetoplum.todap.org
En azından Freud’un Uygarlığın Huzursuzluğu’nun
***
beşinci bölümündeki karamsarlığını üstlenmek duru-
munda değiliz. Freud çok aşikâr biçimde insanlığın
Soru 3: Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
uzun tarihinin liberal görüşün başlangıç savı olarak
Şunu unutmayalım, neoliberal dönemde belirgin bir
kabul ettiği homo homini lupus, insan insanın kurdu-
tutum var ve bu ruh sağlığı bilgisi ve uygulamalarının
dur savını doğruladığını ileri sürer. Bu savın kesinli-
istismarıyla biçimleniyor. Her türlü toplumsal sorunu
ğine kolayca kapılmamızda pekâlâ tarih yazımının
hızla psikolojikleştirme veya psikiyatrikleştirmekten
bizzat egemenlerce, yazının efendilerince belirlen-
söz ediyorum…Toplumsal olanı ruhsallık zeminine
mesi olabilir. İnsanlık tarihinin bir yüzü de ortaklaş-
taşıma ciddi bir ideolojik müdahale ve neoliberaliz-
macı yaşamın, dayanışmanın ve eşitlikçi bir kültür ya-
min temel yönetme biçimlerinden biri. Özellikle
ratma mücadelesinin tarihidir. Belki bu mücadeleye
travma ve benzeri yıldızı epeydir parlayan kavram-
yüzümüzü döndürürsek uygarlığın yeni huzursuzluk-
larla bu alana yaklaşırken ideolojik tuzaklara dikkat
larını ve daha önemlisi huzursuzlarını anlama olanak-
etmeliyiz. Salgın benzeri süreçlerde gerek birey ge-
ları edinebiliriz. Salgının bu huzursuzlukların peçesini
rekse toplum ruhsallığında hangi bastırılanların geri
kaldırmış olması kuvvetle muhtemeldir. İleride top-
döndüğüne dikkatimizi yönlendirmek, bir de kayıp-
lum ruhsallığı için anlamını daha iyi kavrayabileceği-
ları ve bunlara dair yasları belirlemek, çalışmak yapa-
miz tuhaf alametler beliriyor. Epeydir kadınlara ve
bileceğimizin en iyisi gibi geliyor bana. Öte yandan
çocuklara yönelik şiddetin yaygınlaştığını biliyoruz.
yeni koşulların kendi meslek pratiğimizi de biçimlen-
Kurumlarda olsun aile içinde olsun özellikle çocuklara
dirmesi elbette beklenebilir ve günümüzde meslek
yönelik cinsel saldırıların artışı, ensest yasasının biz-
ideolojileri en tutucu ideolojilerdendir, bu tutuculuk-
zat yetişkinlerce ve hemen hep erkeklerce ihlali, bun-
tan da eleştiriyi esirgememek gerekli… Tek bir ko-
larla birlikte tek tanrılı dinlerin de kabul edemeyeceği
nuya, e-terapi uygulamasının neredeyse zorunlu hâle
düzeyde büyücül yaşantıların, tarihin şafağındaki
gelmesinin bize ne anlattığına ciddi bir bakış, sadece
animistik deneyimlerin artışı, uygarlığın geldiği aşa-
mesleklerimizin yapısına değil içinde yaşadığımız
manın bizzat insanın yeryüzündeki yazgısı ile ilgili be-
üretim ilişkilerine dair epey şey öğretecektir.
lirsizlikler taşıması… hemen hepsi içinde devindiğimiz uygarlığın temelleriyle ilgili bir tekinsizlik yaratı-
Şununla bitireyim izninizle; salgın sonrasındaki
yor.
dünya ya güvenlik toplumunu vaad eden ve güçlü lider kültü, kan bağına dayalı idealler bütünlüğü ile gi-
Bu arada salgına ve virüse insanlık tarihini değiştire-
den bir yere doğru daha fazla yaklaşacak ya da o geç-
cek bir irade atfında bulunma eğilimleri de yukarıda
mişindeki ortaklaşmacı ve dayanışmacı pratikleri ha-
sözünü ettiğimiz kadim animistik anlayışın bir kalıtı
tırlayacak, bunlara yenilerini ekleyecek ve özgürlük
olabilir. Salgın elbette toplumsal dönüşümler için uy-
arayışından vaz geçmeyecek. Ruhsallık bilgisi hepi-
gun bir zeminin oluşumuna katkıda bulunabilir, fakat
mizi birbirimize bağlayan her neyse onun bilgisi de!
bunun bir dönüşüm hâlini alması ancak insanların
Salgın günleri gösterdi ki, bir ara çok ünlenmiş olan
bunu istemeleri, eylemeleriyle mümkündür.
15
psikolojivetoplum.todap.org
postmodern lafazanlığın içi boşmuş ve insanlığın büyük hikâyelere hâlâ ihtiyacı varmış. Corona, büyük bir
hikâye olarak gündemimize geldi ve evlerden çıkışımız ve salgını iyileştirmemiz de başka büyük hikâyeleri yaratabilir. Bana öyle geliyor ki, bizler bu konuda da bir şeyler söyleyebiliriz.
16
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş III • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Çağatay Çoker
“Salgın sonrası neoliberal bir yapılanmanın yaşantısının tekrar edebilirliğiyle, bildiğimizden emin olduğumuz her şeyin, özne yapılarımıza kadar dağılıp değişebilir oluşu arasındaki geniş bir ranjda olup bitecek her şey. Benim tahminim ne kadar karanlık da görünse, dağılma ve yeniden yapılanma sürecine girme ihtimalimizde. (…)” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
yorumlar, bildiğimiz ve alışkın olduğumuz (kişisel,
Henüz salgın bitmiş değil. Açıkçası bitecek mi, emin
sebeple aşikâr olan hiçbir şey yok. Salgın sonrası
de olamıyoruz, zira bu, buna benzer birçok salgının
neoliberal bir yapılanmanın yaşantısının tekrar
da habercisi olabilir gibi görünüyor. Henüz içerisinde
edebilirliğiyle, bildiğimizden emin olduğumuz her
yaşadığımız dönemi yorumlamak çok güç çünkü
şeyin, özne yapılarımıza kadar dağılıp değişebilir
olmakta
anlamla
oluşu arasındaki geniş bir ranjda olup bitecek her şey.
sabitlemek ve adlandırmak genellikle yaşandığı
Benim tahminim ne kadar karanlık da görünse,
zamanın dışına çıkıldığında yapılan bir iş. Şu an bir
dağılma ve yeniden yapılanma sürecine girme
oluş var ve oluşun yönünü, bildiğimiz dünyaya
ihtimalimizde.
etkilerini
olanı
çercevelemek,
öngörmek
güç.
onu
Ziyadesiyle
topluluksal,
ülkesel,
uluslararası)
yaşantıların
kurallarının ve dinamiklerinin bu değişimlere nasıl tepki vereceğine dair fantezilere işaret ediyor. Bu
yapılan
17
psikolojivetoplum.todap.org
Ancak bu belirsizlik aynı zamanda öncesinde gör-
alakalı. Öğrencilerinin
mezden gelinen bazı çatışmaların ya da sorunların
hecelemelerini isteyen öğretmenin sınıfta yarattığı
çok bariz bir şekilde su yüzüne çıkmasını da sağladı.
kıkırdama silsilesini bir örnek olarak düşünebilirsiniz.
Bu sorunların ilki yumuşatılmış hâliyle eşitsizlikle, ya
Cinsellikle ilişkili olan komikliğini belli gruplar
da daha doğrudan hâliyle “kimin yaşama hakkının
arasında yitirmeye başlarken (kastım bel altı esprileri
kime göre daha öncelikli” olduğuyla alakalı. Hatta
aşağılayanlar değil, zira aşağılamak, değersiz ya da
“kimin yaşam kalitesindeki stabililitenin, kimin
kaba bulmak bu gruplar için bu kavram etrafında
yaşam hakkından daha öncelikli” olduğuyla alakalı.
granitten bir duvarın olduğunu gösteriyor.) ölüm
Kısacası, karantina sürecinde kimin hayatı pahasına
üzerine yapılan şakalar (elbette belirli gruplar için)
kimin korunduğunun analizini son derece nesnel ve
artıyor. Bu durum, konuşma alanına giren bir sınır
duygusal olmayan bir bakış getirmek eleştirel bir
olarak ölümü işaretliyor. Ölüm, (çok önceleri cinsel-
yorum için gerekli ilk adım. Zira bu analiz, salgında
liğe ilişkin pratikler için olduğu gibi) sıradan ve
yaşanan değişime değil, salgın öncesinde varolan
gündeliğe ait olmaktan çıkıp, estetize edilmekte olan
ama ustalıkla gizlenen (burada yalnızca devlet
dehşetin nesnesi hâline geliyor. Aynı zamanda da
aygıtının
gizleme
eylemini
aynı
ölümün belirsizliğinin kabulünden (öznenin de
zamanda
varolan
yapıya
söylemlerde
belirsizliğinin bugünkü kadar büyük bir kaygıya yol
kastetmiyor, karşıt
düşünecek
“ansiklopedi”
pozisyonlanan ancak gizleme pratiklerini gündelik
açmadığını
olarak ‘vicdan, nezaket vb.’ gibi kategorilerle yeniden
tahammülün imkansızlaştığı bir rasyonele hızla
üreten orta sınıf kesimleri de kastediyorum) ve
geçiyor olmamız belki de ölüm üzerine bu denli
gündelikte sürekli yeniden üretilen eşitsizlik pratik-
fantezi üretiyor olmamızı getiriyor. Toplu yıkım
leri üzerine kurulu bir yapıya işaret ediyor. Daha kısa
(zombi, felaket, uzaylı istilası) fantezileri ve
bir ifade ile salgın, kimlerin hangi haklara sahip
distopyalar, bilim kurgu dünyasının en popüler işleri.
olduklarını ve bu sahiplikler anlamında diğerlerine
Hâlbuki
nazaran daha eşit olduklarını görünür kılıyor.
kurduğumuz şeyleri, kurguyla özdeş olmayan ama
Jules Verne
olursak),
kelimesini
örneği
bize
belirsizliğe
fantezisini
ona yakın bir hâliyle gerçekleştirdiğimizi gösteriyor. İkinci olarak, salgın son zamanlarda popülerleşmiş ve
O hâlde eleştirel perspektifin sorularından biri bu
biraz daha varoluşsal bir sorunu su yüzüne çıkartıyor:
olmalı: Ölüm ve yokoluş üzerine kurduğumuz
Yaşamsızlığa yaklaşan yok oluşa dair tedirginlik.
fantezilerle ne yapıyoruz?
Türkiye biraz daha geriden geliyor olsa da dünyada ‘komik olan’ cinsellikten, ölüme doğru kayıyor. İnsan
Salgının ortaya serdiği bir üçüncü durum, ölümle
için komik olan, rasyonel ve ahlaki evreninin
yakından ilişkili: Varolmak. Özne, modernleşen ve
sınırlarına işaret eder. Bu sınırlara yaklaşmak, kazara
hızla post-modernleşen toplumda, daha kuvvetli
onları geçmek ve geri dönmek ya da bu sınır geçişi
bağlarla kurulu geniş öznelerin referansını yitiren bir
kazara gerçekleşmiş gibi yapmak; yani sınır ötesinin
geçiş sürecinde, bir ulusal, dini veya politik grubun
tehdit edici varsayılan ötekiliğinde bir tedirginlik ve
tanıyan (ve varlık üreten) gözünü ikameten varlığına
güvenlik hissinin çatışması gülmek ile yakından
referans
18
alırken;
post-truth
döneminde
bu
psikolojivetoplum.todap.org
referansların devre dışı ve geçersiz kalmaya başla-
verilmiş bir bilgi kazıcısına ya da bilim işçisine
dığını ya da en yumuşak ifadeyle olumsuz anlamıyla
dönüşmekten, bilgiyi artık varolanın dinamiklerini
muhafazakâr
görebiliriz.
anlamakla değil, yeni fantezilerin üretilmesi ve ger-
Referanslar kişi ya da gruplar gibi alandan med-
çeklenmesiyle ilişkili anlamaya başlıyor. Özne geç-
yumlara kaymakta.
mişten getirdiği pratiği, alışkanlığı, olma biçimini
sayılmaya
başladığını
terk etmek ve yeni bir oluşa geçme sürecinde refeBunu anlatmanın en kolay yolu belki sanatın ne ifade
ranslarını kaybediyor, fantezisini kurmakta olduğu
ettiğini konuşarak olabilir. Resim, müzik, vb. yapma
üzere belki de dağılıyor ve ölüyor. Ama artık ölüm
ediminin, yani zanaatın kendisinin, modern öncesi ve
olumsuz bir değerle sarmalanmak zorunda değil.
modern dönemde olduğu gibi sanatçı özneyi artık üretmediğini söyleyebiliriz. Web browserlarında
***
çalışan müzik programları, bir enstrüman ve temel Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
müzik bilgisi öğrenmek için harcanandan çok daha az emek ve zaman harcayarak her kişinin yetenekli yeteneksiz ayrımı yapılmadan müzik yapabilmesinin önünü açıyor. Müziği demokratikleştiren ve etme,
Bu tip kriz dönemleri, içinde yaşamaya alışkın
yapma gücünü herkese dağıtan bu yapılanma
olduğumuz yapıların tamlanmış ve bütünsel bir
içerisinde muhakkak ki değersel ayrımlar oluşuyor.
kapalılık içerisinde olmadığını göstermesi açısından
Aynı şey fotoğraf için de geçerli. Fotoğraf maki-
olumlu bir değer taşıyan bir yırtık gibi de
nesinin dinamiklerini bilmek ve özel anlar yaka-
düşünülebilir.
layabilecek özel bir yetenek ve göze sahip olmak,
Tam
bulunduğumuz
süreçte,
paradoksal olanı görme şansını elde edebiliriz.
artık ‘iyi’ fotoğraf çekmek için illaki gerekli bir koşul
Sadece politik büyük yapılar veya toplumsal
değil. Birçokları gözüyle gördüğü dünyanın, hâlin,
mekanizmaları kastetmiyorum, kişi olmayı dene-
oluşun iyi bir fotoğrafını telefonu aracılığıyla
yimleme biçimimizdeki süreksizlikleri ve kesintileri
üretebiliyor. Burada bir şey oluyor. Sanat üretimin,
yok sayma çabalarımız ve savunmalarımız bu
sanatçı da üretenin kendisini işaretlemiyor. Sanat, bu
dönemlerde aşikâr olabilir. Bence bu hayatı, ölümü,
‘iş’lerin üretilebileceği dinamiğe, programa, zemine,
varolmayı ve iyi ve kötü olanı yeniden tasarlama
aygıta işaret etmeye başlarken, aynı zamanda
anlamında bir şans barındırır. Kötü, şeytansı, iğrenç
yaşama ve etkileşme pratiklerini radikal bir şekilde
ve korkunç olanla konuşma (diyalog kurma) şansı
değiştiriyor. Türkiye’de örneğin ‘kişi’nin bakışı önem
ancak ve ancak rasyonelin ve paylaşılan şizofrenik
kazanmaya başlarken (tabii ki geleneksel toplulukla
rasyonelin dağıldığı elektrik kesintilerinde mümkün
çatışmasıyla etkileşim hâlinde), başka yerlerde
olur.
kişiden özgürleşen bedenlere dair fikirler radikal de-
Karanlıkla
alışkın
olduğumuz
savunma
biçimlerini kullanarak baş etmeye çalışmaktansa, bu
ğişiklikler arayışında sanatı ve sanatçıyı yeniden
sefer karanlığa, dehşete, varlığa ve yokluğa, iyiye ve
tanımlıyor. Benzer durum akademisyen için de ge-
kötüye dair gerçek bir konuşma gerçekleştirebilmeyi
çerli. Zira akademik neyin bilgisini üreteceği hazır
denemek mümkün görünüyor. Psikoloğun yapa-
19
psikolojivetoplum.todap.org
bileceği en iyi şey kanımca böylesi bir konuşmanın medyumu, yani sanatçısı olmak olabilir.
20
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş IV • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Çağlar Solak
“(…) bu adaptasyonların bir kısmı sosyal ilişkilerimizi de şekillendiriyor. Fizyolojik bağışıklık sistemimizin yanında, patojen kaynaklarından korunmamıza katkı sağlayan evrimleşmiş bir sistem olan davranışsal bağışıklık sistemi uzun zamandır evrimsel psikologların inceleme konusu. Bu konudaki en çarpıcı tespit, çevremizdeki patojen tehdidi arttığında yabancılara karşı olumsuz tutumlarımızın da güçlendiğine (zenofobi) işaret ediyor (…)” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
fazlasıyla şaşırtmış ve çaresiz bırakmış olmalı; çünkü
İnsan davranışının evrimsel kökenlerine inmek istedi-
rayan bazı mekanizmaların geliştiğini biliyoruz; örne-
ğimizde on binlerce yıl önce yaşamış atalarımızın kar-
ğin kötü kokan yiyeceklerden, açık yaralardan, tuhaf
şılaştıkları sorunları nasıl çözdüklerini, yani adaptas-
görünen vücut sıvılarından uzak durmak ve temastan
yonları düşünmemiz gerekiyor. Patojenlerden kay-
kaçınmak bunlardan bazıları. Azımsanmayacak sayı-
bakteri, mikrop ve virüslere dair en ufak bir bilgileri yoktu. Yine de atalarımızın -ve biz torunlarının- zihninde kendilerini bu tarz tehlikelerden korumaya ya-
naklanan ölümler ve mikro düzeyli salgınlar onları
21
psikolojivetoplum.todap.org
daki araştırma bulgusuna göre ise, bu adaptasyonla-
azade olmayacağını kestirmek zor değil. Yabancı
rın bir kısmı sosyal ilişkilerimizi de şekillendiriyor. Fiz-
düşmanlığı -ki dünyanın pek çok ülkesinde Çinlilere
yolojik bağışıklık sistemimizin yanında, patojen kay-
karşı örnekleri hiç de az değil- ve totaliter yönetim
naklarından korunmamıza katkı sağlayan evrimleş-
anlayışındaki canlanma evrimsel psikoloji perspekti-
miş bir sistem olan davranışsal bağışıklık sistemi
finden görünen en büyük riskler bana kalırsa. Birey-
uzun zamandır evrimsel psikologların inceleme ko-
lerin hayatta kalmaya dair korkuları ve buna bağlı
nusu. Bu konudaki en çarpıcı tespit, çevremizdeki pa-
olarak ait olmadıkları gruplara karşı artan mesafeleri
tojen tehdidi arttığında yabancılara karşı olumsuz tu-
(örneğin son dönemde eşcinsellerin yeniden hedef
tumlarımızın da güçlendiğine (zenofobi) işaret edi-
gösterilmesi), hükümetlerin atacağı antidemokratik
yor. Bu, bir yanıyla adaptif, zira küçük gruplar hâlinde
adımları kabullenme olasılığını arttıracaktır.
yaşayan atalarımız, kendi mikroorganizma havuzları ***
tarafından çok fazla tehdit edilmezken, yabancı grupların içinde evrimleşen bakteri ve virüslerin sal-
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
dırılarına karşı daha kırılganlardı (Avrupalılar tarafından Amerika kıtasına taşınan çiçek virüsünün milyonlarca yerliyi kırıp geçirmesi de bu yüzdendi). Nihayet şu an içinde bulunduğumuz salgın sürecini
Bireylerin ve toplumların esenliği için biz evrimsel
bu bilgiyle değerlendirdiğimde, her ne kadar sosyal
sosyal psikologların pek sözü olmadığından şikâyet
dayanışma artmış gibi görünse de, kafelere, çarşıya,
edilegelmiştir hep, ama bu nereden baktığınıza göre
pazara çıkıp birbirimize yeniden temas etmeye baş-
değişir. Klinik psikologlar ve gelişim psikologları
ladığımızda yabancılara karşı güvensizliğimizin ve te-
bolca çevrimiçi yayın yaparak, çocuklar ve kaygı yö-
dirginliğimizin ağır basacağını düşünüyorum. Çekir-
netimi konusunda tavsiyelerde bulunarak insanlarla
dek sosyal gruplarımızla bağlarımız güçlenebilir, an-
temas kuruyor ve doğrudan fayda sağlıyorlar. Biz-
cak küreselleşmenin doğurduğu dünya vatandaşlığı
lerse, örneğin davranışsal bağışıklık sistemi gibi bir
hayali suya düşmüş gibi görünüyor. Ne hükümetlerin
adaptasyonun sosyal ilişkilerde yaratacağı sonuçları
diğer ülke vatandaşlarına karşı eskisi gibi hoşgörülü
göstermeye çalışarak bireylerdeki farkındalığı arttı-
olmamaları, ne de yerel halkların sokaklarda turist
rabiliriz. Bu farkındalık zenofobi gibi olumsuz sonuç-
görmekten eskisi gibi memnuniyet duymamaları şa-
ların azalmasını sağlar mı emin değilim, çünkü insan
şırtıcı olur.
pek rasyonel bir canlı değil. Bireysel değişim bir yana, modern kent hayatının -eğer olacaksa- yeniden inşa-
Evet, bu boyuttaki bir salgını dünya ilk kez yaşamı-
sında evrimsel psikoloji bilgisinin göz ardı edilme-
yor, ancak gözden kaçırmamalıyız ki küreselleşmiş
mesi gereken pek çok önerisi bulunuyor. Evrimsel öl-
bir dünya bu boyuttaki bir salgını ilk defa yaşıyor. O
çekte düne kadar tüm yaşamını besin kaynaklarının
yüzden de mevcut pandeminin yaşadığımız yüzyıla
peşinde göç ederek ve onlarca insanla her an bir
özgü sonuçları olacağını ve bu sonuçların da pleistosende son hâlini almış zihinlerimizin etkisinden
22
psikolojivetoplum.todap.org
arada olarak geçiren atalarımızla aynı zihne sahip olduğumuzu biliyoruz ve şu an büyük çoğunluğumuz dar beton blokların içinde, çok az insanla yakınlaşarak ve teknolojik araçlarla bu zihni oyalamaya çalışıyoruz – zavallı biz demek istiyorum! Eğer, karantina sürecinde pek yardımı dokunmazsa, psikolojiyi suçlamak bence haksızlık olur. O yüzden meslektaşlarıma biraz durup, olanlara ve olacaklara anlam vermek için kendilerine biraz zaman tanımalarını -mademki eleştirel bir bakış arıyoruz, bu sorunun da mütebessim bir eleştirisi olarak- öneriyorum.
23
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş V • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Didem Doğan
“Böyle bir konuyu zihinde açmak için sanırım en önemli basamak soru sormak. İnsanları olan ve olmakta olana dair düşünmeye davet etmek ve düşünmeyi kolaylaştırmak için soru üretmek iyi bir başlangıç olabilir. Olanlar hakkında yorum yapamamanın bir göstergesi olarak sorularla düşünmeye devam ediyorum ben de.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
minler yapmak mümkün olabiliyor. Geçmiş deneyim-
Salgının ve yaşamlarımıza getirdiği kalıcı/geçici deği-
kağa çıkma yasağı, 2015-17 yılları arasında Suruç, An-
şimlerin mevcut, yakın ve uzak gelecekteki olası etki-
kara, İstanbul’daki patlamalar döneminden kalan so-
lerini, henüz tünelin içinde iken veya içinden geç-
kakta olmanın tehlike sayılması, ülkemizde yakın dö-
mekte iken anlamak pek mümkün değil. Şaşkınlık ve
nemde sık yaşanan deprem, çığ, yangın gibi doğadan
kaygımızı bir parça kontrol altında tutabildiğimiz
gelen ama insan faktörünün izlerini taşıyan kitlesel
günlerde ancak, geçmiş benzer deneyimlerle birlikte
travmaların gözlemlediğimiz kitlesel etkileri, zorla
insanın psikolojik kapasitesini birleştirerek, bazı tah-
kaybettirilen insanların uğurlamalarının yapılama-
lerimiz arasında böylesi bir salgına denk gelmişliğimiz olmasa da parça parça benzer deneyimlerimiz var. İhtilaller zamanından kalan deneyim olarak so-
ması veya Doğu bölgelerindeki olağanüstü hâllerin
24
psikolojivetoplum.todap.org
hepsinin ortalaması, insan psikolojisi üzerine düşü-
yapabilmek, daha önce hiç sorgulamadığı şeyleri sor-
nen bizlerin, olan bitene ve etkilerine dair eksikleriyle
gulamasına sebep olmuş mudur?
de olsa bir okuma yapmamıza imkân veriyor. Ama yine de hepsi tereddütlü okumalar bana göre. Bu de-
Hastalar
neyim hakkında biraz daha kendine güvenli konuş-
Hastalık geçiren insanlar ne yaşamış, ne ile yüzleş-
mak, yazmak için içinden çıkmamız, üzerinden biraz
mişlerdir? Karantinada kalma deneyimi onları ve yakınlarını nasıl etkilemiştir? Damgalanma yaşamışlar
zaman geçmesi, düşüncelerin yazı, konuşma, sanat,
mıdır, suçluluk hissetmişler midir? Bu kitlesel salgının
iktisat, tıp, hukuk gibi birçok disiplin üzerinden ürün
bir parçası olmak ve hayatta kalmış olmak kişileri na-
vermesini takip etmemiz gerekiyor.
sıl dönüştürebilir? Böyle bir konuyu zihinde açmak için sanırım en önemli basamak soru sormak. İnsanları olan ve ol-
Yakınlarını kaybedenler
makta olana dair düşünmeye davet etmek ve düşün-
Yakınlarını salgın sebebiyle kaybeden insanlar nasıl bir yas süreci yaşamışlardır? Yas sürecine akışı kolay-
meyi kolaylaştırmak için soru üretmek iyi bir başlangıç olabilir. Olanlar hakkında yorum yapamamanın
laştıran türlü ritüellerin eksikliği, onlarda bir dağıl-
bir göstergesi olarak sorularla düşünmeye devam
maya yol açar mı? Ölümü kabullenmelerine ve yası
ediyorum ben de.
yaşamalarına engel olur mu? Kayıplarının isimleri değil de, sayılarının rakam olarak ekranda görülmesi,
Kişisel
yakınlarında derin bir kederin yanında bir öfke yarat-
Salgın döneminin, kişilerin psikolojik ve duygusal
mış mıdır?
dünyasına etkileri neler olabilir? İnsanlar özgürlüİlişkiler
ğüne daha çok düşkün mü olacaktır? Olanlara karşı
Bunca zaman toplumsal yaşamdan izole olmak, ay-
nasıl psikolojik savunmalar kullanmıştır, inkâr mı et-
larca dış dünyanın getirdiği zenginliklerin ilişkileri yu-
miştir, korkularını yansıtmış mıdır? Kendisiyle ve savunmalarıyla ilgili düşünmüş müdür? Dayanıklılığı
muşatmadığı, kişilere ve ilişkilere nefes aldırmadığı
mı, hassaslığı mı ön plana çıkmıştır? Kendini bir mik-
bir alanda yalnız olmak veya partnerle/aileyle de-
tar daha tanıyabilmesi için bu izolasyon bir vesile ol-
vamlı birlikte yaşamak çift ilişkilerini, aile ilişkilerini
muş mudur? Her şeyden önce yaşamakta olduğu
ve sosyal ilişkileri ne türlü etkiler?
duygularını farketmiş ve onlara bir ölçüde izin vermiş
Bu ilişkisel yakınlaşmaların- uzaklaşmaların toplum-
midir? İnsanlara duyarlılığı artmış mıdır? Yoksa in-
sal yaşama ve kültürel etkileri neler olabilir? İnsanları
sanlara öfkesi ve tahammülsüzlüğü mü belirginleş-
daha samimi bir biçimde yakınlaştıracak mı, yoksa
miştir? Kapalı kalmak nasıl bir iz bırakmıştır, doğaya
birbirlerinden daha da uzaklaştıracak, kutuplaşmayı
mı daha çok ihtiyaç duymuştur, sosyal çevresine mi,
arttıracak mıdır?
eski düzenine mi, yoksa yepyeni bir şeye olan ihtiyacını mı farketmiştir? İnsanlardan uzaklaşmış mıdır,
Disiplinlere etkisi
yoksa daha çok yakınlaşmış mıdır? Birçok şeyi evden
25
psikolojivetoplum.todap.org
Salgının ve sosyal izolasyonun sağlık bilimlerine, mü-
sürdürülebilecek midir? Sosyal medya yolu ile halkın
hendisliğe, genetik bilimlerine, mimariye, edebiyata
basınçlı taleplerini önemsemek zorunda kalan devlet
ve insan bilimlerine (felsefe, psikoloji, sosyoloji, sos-
kurumları, aralarında incelen bu duvarı yeniden kalın-
yal psikolojiye) ve diğer disiplinlere nasıl bir etkisi
laştıracak mıdır? Halk için sokak bittiyse sosyal
katkısı olacak? Salgın her disiplini besleyebilecek
medya başlayacak mıdır? İnsan hakları ve özgürlük-
malzeme ve duygulanım yaratmış mıdır, yaratmakta
ler, adalet, eşitlik ve barış alanıda verilen mücadele,
mıdır?
sosyal medyanın kendini temize çıkarmasıyla, ora-
dan devam edebilecek midir? Yoksa sosyal medyaİnsanlar nasıl evlerde yaşamak isteyecek, evin içine
daki kaotik yapı, aşırı tarafçılık ve linçcilik biçimle-
ve işlevselliğine yatırım artacak mıdır? Aşılara olan
rinde devam mı edecektir?
inançlar tazelenecek mi? Alternatif tedavilerin kapsadığı alan azalacak mıdır? Disiplinler, olanlara anlam
Hafıza
vermek bağlamlarında birbirlerine daha çok yakınla-
İnsanlar bir öğrenilmiş (öğretilmiş) davranış olarak,
şabilecek mi? Disiplinler arası hiyerarşi bu vesile ile
diğer toplumsal olaylara verilen reaksiyon gibi, olan
azalacak mıdır?
biteni birkaç ay içinde unutacak mıdır? Bu yaşananların etkilerini bir dönüşüm imkânı için kullanmayı ka-
Dayanışma
çıracaklar mıdır? Kapitalizm basıncı altında sömürü-
İş birliği ve elbirliği gibi kavramlar kaybettikleri de-
len insanların bunu farkettiği, dahası yapıların bun-
ğeri yeniden kazanacak mı?
dan uzaklaşmaya mecbur kaldıkları bir dönem olabilecek midir? Yoksa bu dönem bazı değerlerin (devle-
Teknoloji
tin işlevlerinin tartışılabildiği demokratik ve aydınlık
İnsanların iletişim teknolojilerine (akıllı telefon/tab-
bir bakış açısı, dayanışma, bilimsellik, laiklik, eşitlik,
let/yapay zekâ) olan kızgın-bağımlılığı neye dönüşe-
adalet, sosyal devlet ihtiyacına olan inanç, düşünce
cektir? Zor zamanlarda yarattığı işlevsel alan ile ken-
özgürlüğü, sanat ve doğal yaşama olan ihtiyaç gibi)
dini affettirmesi mümkün olabilecek midir? Akıllı kul-
yükseleceği bir zamanın başlangıcı, bir çeşit “uyanma
lanım diye bir kavramdan bahsedilebilecek midir?
çağı” mı olacaktır? İktidar ve halk
Yaşam alışkanlıkları
Devlete dair bir güvensizlik olmuş mudur? Verilen bil-
İnsanların yaşam alışkanlıkları etkilenecek mi? Ne
ginin doğruluğu yansıtmadığına dair söylemler, kişi-
yönde değişimler olabilir? Doğal alanlara daha çok
lerde nasıl bir etki bırakır? Bu ne demek olur? Bunun
ihtiyaç duymak, bahçeli veya balkonlu evleri tercih
anlamıyla nasıl baş edilir? Günlük pratiğe bu nasıl
etmek, evde yemek pişirmek, sürdürülebilir bir ken-
yansır?
dine yeten sistem oluşturmak gibi istekler bir geçici Bu dönemin iktidar ile halk arasındaki ilişkiye nasıl
heves olmak yerine, bir yaşam tarzı mı olacak? Evlere
katkıları olacaktır? Özellikle salgının baş gösterdiği
ve emlak sektörüne yapılan yatırımın anlamı değişe-
ilk zamanlarda kazanılan etki gücü, halk tarafından
cek mi? Lüks yerine işlevsellik mi ön planda olacak?
26
psikolojivetoplum.todap.org
Doğaya dönüş birçok aile için tercih seçeneklerinden
Mülteciler, evsizler hatırlanacak ve çözümler konu-
biri olacak mı?
sunda daha duyarlı olunabilecek mi?
Orta yaş üstü algısı Salgının ileri yaşlardaki insanların, toplum tarafından
Bilimin değeri
algılanışına etkileri nasıl olacak? Onların kendilerine
Bilimin değersizleştirildiği dünyanın sürdürülemez
algısı nasıl olacak? Yaşlılığın tanımını ve yaşam tar-
oluşu farkedilecek mi?
zını değiştirecek mi? Orta yaş üzeri insanlar son yüzDers
yılda kaybettikleri değeri yeniden kazanabilecekler
Bir kriz yönetimi tecrübesi olarak devlet sistemi bu-
mi?
radan ders alacak mı? Salgında siyaset yapılmasının Kayıplar
vicdani borcu ödenecek mi?
Kayıplar toplu törenlerle vicdani yüzleşmeler yapılaTarafçılık
cak mı? Yas sürecini başlatan uğurlamalar, anmalar
Başarıyla yürütülen ve yürütülmeyen başlıklarda, ta-
yapılacak mı? Kayıplara sebep olan tüm etmenler konuşulabilecek, varsa hatalarla yüzleşilebilecek mi?
rafçılıktan uzak bir tutuma ihtiyaç olduğu öğrenilebi-
Yoksa birer sayı olarak ve ailelere büyük acılar olarak
lecek mi? Tarafçılık ve linç yerine, iyiye, doğruya, vic-
mı kalacaklar? Toplumsal vicdan burayı ısıtacak mı?
dana, adalete İLGİ ile mi birleşeceğiz?
Geçmiş
Elbette etkilenme başlığında her bir bireysel hikâye
Zaman gelecek kadar geçmişi de etkileyecek mi? İn-
kendisini yazacak, her bir ilişki kendi dinamikleriyle
sanlar bu dönemde yaşadıkları adaletsizliklerle ilgili
etkilenecek, her bir ülke de kendi süreciyle dönüşe-
cek desek en doğrusu.
hesap sorabilecek mi? Bugün yaşananlar ve yarın yaşanacaklar, dün yaşanan geçmişi aydınlatacak dene-
***
yimi harekete geçirecek mi?
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
Duyarlılık Duyarlılık, salgın dönemine mi has olarak kalacak, yoksa başka alanlarda da kendini göstermeye devam edebilecek mi? Kadına, çocuğa, hayvana ve azınlık gruplarına yönelik her türlü şiddet, istismar ve ihmal
İnkâr
için de aynı kamu vicdanı devreye girebilecek mi? Ül-
Sürecin içinde geçerken, hem bireysel hem de top-
kenin her yerindeki azınlıklar için de aynı duyarlılık
lumsal destek çalışmalarında elimizden geldiğince
gösterilecek mi?
sürecin varlığını ve etkisini öncelikle ele alacağımız konuşma alanlarına bireyleri davet edebilmemizin
Mülteciler
önemine dikkat çekmek isterim. Salgının varlığını,
27
psikolojivetoplum.todap.org
yarattığı endişe, korku veya diğer duyguları, bireyle-
deki günlük sorunları büyütme eğiliminde bulunabi-
rin yaşamlarına getirdiği kısıtlılıkları; daha zoru örne-
lir. Ne de olsa bilinen konularla uğraşmak daha tanı-
ğin yakınlarının hastalanması veya kaybına dair duy-
dıktır.
guları, yani ne oluyorsa onu, hafiften şiddetliye doğru konuşabilmeye davet etmek psikososyal ve psikote-
Toplu ya da bireysel görüşmelerle, yazılarımızla, du-
rapötik destek çalışmalarının odak noktası olabilme-
yurularımızla özellikle kilit noktalarda görev alan kişilerle (örneğin öğretmenler, anne babalar) ilişki ku-
lidir. İnkâr, insanların en çok başvurduğu savunma bi-
rarak bu farkındalığı geliştirmeye katkı sağlayabiliriz.
çimi olarak karşımıza çıkar. İnkârın uzun süre ve güçlü
Düzenin üzerimizdeki etkisinin salgında da kendini
kullanımda her savunma mekanizmasında olduğu gibi çeşitli içsel çatışmalar, gerçekle yüzleşememe,
türlü yollarla gösterdiğine şahit olduk. Çeşitli kurum
durumla uygun duygulanımda bulunamama gibi iş-
ve kişilerce (kimi zaman ruh sağlığı uzmanları da dâhil) verilen ana mesaj: “haydi üzülme, korkma, bir
levsiz durumlara sebebiyet verebilir. Devamında da başka türlü psikolojik semptomlarla kendini göstere-
şeylerle oyalan ve olanları görme; sen görmezsen on-
bilir.
lar yoktur, her gün şunları uygula, çocuklarını da şunlarla oyala, onlar da olanları kendi ruhsallıklarının dı-
Danışanlarımızın ve çevremizdeki insanların, kendi-
şında bıraksınlar” gibidir. Oysaki belki de durmaya,
lerine özgü “salgın” dönemlerinde, olanlara dair bir-
korkmaya, endişelenmeye, üzülmeye ve her şeyden
çok duygu ve düşüncelerinin evin ortasında oturduğu
önce düşünmeye ihtiyacımız vardı, var. Kendi içimiz-
hâlde görülmeyen bir fil gibi inkâr edildiğine şahit
den gelen şeye kulak vermeli, gerçeklik zeminine acı
olabiliyoruz. Yardım edebilmenin önemli bir koşulu
da olsa küçük adımlarla basabilmeliydik, basabilme-
ortadaki fili, birey hazır olunduğunda bir psikotera-
liyiz.
pistin eşliğinde görebilmeye başlaması olacaktır. Kişisel gelişim(?) Bireyler inkârda kaldığında, bu dönemin zorluklarının
Öte yandan bireylerin ne yapacağını, boş zamanlarını
yol açtığı sorunları görmüyor ve üstelik alışageldikleri
nasıl geçireceğini, evde nasıl vakit geçireceklerini, bu
diğer sorunlu alanlara daha çok yakınlaşabiliyorlar.
distopik zamanı nasıl yaşayacaklarını birtakım reçe-
Örneğin çoğu gün arkadaşlarıyla dışarda aktivitelere
telerden öğrenmelerini beklemek ve oraya yönlen-
katılan bir genç, izolasyondan dolayı artık bunları ya-
dirmek adeta, “sen dur, biz senin için düşünür planla-
pamamanın stres ve basıncını görmezden gelip, ailesi
rız” demek. Ve bu da manipülasyona açık halde olan-
ile yaşadığı problemlere fazlaca odaklanıp, çoğun-
ların bu “belki de dönüşüm, değişim” imkânı veren
lukla evde gergin ve öfkeli birisine dönüşebilir. Veya
zamanlarını da kaçırmalarına sebep olmak demek.
kronik hastalığı olan babasının işe gitme zorunluluğu nedeniyle salgından etkilenebileceğinden korkan bir
Kötü duygular yoktur, duygu duygudur ve içerden ne
yetişkin, bu konuyu görmezden gelerek veya öne-
geliyorsa kişinin o sırada gerçeği odur, burda bir şey
mini azaltarak, odağı değiştirip partneriyle ilişkisin-
deneyimler ve bir dönüşüm imkânı bulabilir. Dönüşmezse bile önemli bir deneyim kazanmış olur. Kendi deneyimini.
28
psikolojivetoplum.todap.org
Belki de bu vesile ile dünyada insanları oyalayan, bir
sağlayabileceğini, olanlara böyle dayanabileceğini,
bakıma uyutan kişisel gelişim öğretilerinin yeniden
hatta yaratıcılığının böylesine yükselebileceğini dü-
sorgulanmasına vesile olabiliriz. Yardımımız belki o
şünmezdi. Psikoloji dünyası bu dayanıklılığa odakla-
danışanda veya o kişide, kendine olanı duymaya ken-
nabilirse, bundan sonraki süreçte iyileşme rotala-
disini hazırlamak olabilir.
rında bu deneyim, başka pratiklerde bize yüz güldüren sonuçlar verebilir. Neler yardım ediyor, ne oluyor
Stres
da dayanabiliyoruz? Aslında ne kadar dayanıklıyız?
Her birimiz her günkü stres miktarımızın üstünde bir
Tarihte bunun daha ağır örnekleri var elbette Yahudi
stres oranı ile güne başlıyoruz. Dayanıklılığımız dü-
Soykırımı sürecinde kamplarda yaşananlara dayan-
şük seyirde, hassasiyetimiz yüksek. Böyle bir dö-
mış insanlar var mesela, savaş esiri olmuş, işkence
nemde hayati kararlar almak, önemli travmaları ça-
görmüş insanlar, ülkemizin Doğu’sunda yaşananlara
lışmak için en uygun zaman olmayabilir. Bu yüzden,
dayanabilmiş. Salgındaki dayanıklılık da başka bir
özellikle online psikoterapi deneyimine yeni geçmiş
bilgi oluyor bizim için.
danışanlarla ağır travmalar (eğer bekleyebilecek durumdaysa) sürecin sonunu, yüz yüze gelinecek daha
Gönüllü çalışmalar ve dayanışma
kontrollü günleri bekleyebilir. Çünkü ağır ve zor trav-
Çok az görülen bir konu da hastalık geçirmiş kişiler.
matik yaşantıları çalıştığımız dönemlerde, danışanlar
İyileştiler, ancak nasıl deneyimlerden geçtiler? Geç-
daha çok destek sistemine ihtiyaç duyarlar. Sosyal
mekteler? Ülkemizde gönüllü çalışmaların duyurul-
destek, aile desteği, sanat, hareket gibi iyi gelecek
duğu ve bir ölçüde başladığı ruh sağlığı camiasındaki
türlü destekleri edinebilecek alanlara ihtiyaçları var-
dayanışma bilinci, 1999 depreminden beri oldukça
dır. Bu dönemlerde bunlara ulaşmakta büyük kısıtlı-
duyarlı. Birçok dernek ve platform özellikle sağlık ça-
lıklar var.
lışanlarına, hastalara ve kayıp yakınlarına gönüllü destek vermeye çalışıyor. Bu çalışmaların ilişki geliş-
Psikoloji literatürü
tirebilecek ölçüde uzun olabilmesi önemli bir konu.
Salgın süreci, deneyim ve bilgi anlamında psikoloji li-
Seans sayılar veya çalışma süresinin alışılageldik sü-
teratürünü zenginleştirecek, deneyim ve bilgimizi
relerden biraz daha uzun tutulmasına ihtiyaç var. Gö-
arttıracaktır. İnsanların dayanıklılığı ile ilgili ufuk açıcı
nüllü sayısında sorunun olmaması, kısa sürede çok ki-
işaretler gözlüyorum. İnsanların adaptasyon gücünü
şiye erişmek yerine, görece daha uzun süreler gördü-
her zamankinden daha fazla hayranlıka izlediğimi
ğümüz ama yine de çok kişiye ulaşabildiğimiz bir sis-
söyleyebilirim. Bu zorlu dönemde kayıplarını uygun
temi mümkün kılabilir. Sağlık çalışanları, hastalar ve
biçimde vedalaşamayanların, hastalığı yoğun bir şe-
kayıp yakınlarına öncelik verilip desteklenmesi sosyal
kilde deneyimleyenlerin, yakınları için üzülen, endi-
dayanışmanın bir çeşidi olarak önemli; öte yandan
şenen bireylerin, kendi sağlıkları için eve hapsolmuş
süreci anlamak ve deneyimi aktarmak açısından da
orta yaş üstü bireylerin ve taşıyıcı olmaları sorumlu-
ruh sağlığına katkı sağlayıcı.
luğuyla evde hapsolmuş çocuk ve gençlerin dayanık-
lılığı çok kıymetli. Böyle bir şeyi altı ay önce zihni-
Psikoterapistin özbakımı, duygusal özbakımı
mizde kurgulasak sanırım birçoğumuz böyle uyum
29
psikolojivetoplum.todap.org
Psikoterapistler olarak bu tünelin içinden kendimizin
Sadece psikoloji, psikiyatri veya psikanalizin kısıtlı
de geçtiğini hatırımızda tutmalı, evimizdeki fillerden
alanlarından okuma yapmak doğal bir değerlen-
haberdar olmalıyız. Psikolojik sağlık çalışanlarının
dirme yapmamıza engel olabilir. Olanları sosyoloji-
konudan zaman zaman da olsa çıkmaya imkânı pek
den, ekonomiden, siyasal bilimlerden doğru konuşan
olmuyor, çünkü danışanlarımızla tekrar tekrar salgın
ve yazan insanlardan dinlemeyi, okumayı öneriyo-
konusunda kalıyoruz. Bu bakımdan duygusal bakımı-
rum. Özellikle bizim gibi mesleki deformasyonu bol
mız her zamankinden daha önemli. Seanslarda karşı-
olan bir meslekte olan meslektaşlarım için. Her şeyin
lıklı aktarımdan kaynaklı zorlandığımız kişisel konu-
bir psikolojik, psikoanalitik açıklaması elbette vardır.
lar varsa, destek almalı, süpervizyona veya konsül-
Ancak dünya sadece psikoloji üzerinden açıklana-
tasyona başvurmalıyız. Destek verene destek ver-
maz.
mek de işimizin bir parçası olmalı.
Elele tutuşmak diyelim buraya, bu tünelden geçerken, biz birilerinin elinden tutuyorsak, birileri-bir şeyler de bizim elimizden tutmalı. Sosyal çevremizden, sevdiklerimizden, sanat, hareket gibi imkânlardan yararlanabilmeliyiz. Özellikle gönüllü çalışmalarda kendi içimizdeki bataryayı tüketmemeye dikkat etmeliyiz. Tüm zamanlarda olduğu gibi şimdi de travmatik hikayeleri dinlerken ikincil travma yaşama riskimiz var. Psikolojik dayanışma bu dönemde hepimiz için ilkesel bir tutum olmalı. Zor günlerde kendimizi olduğu kadar diğerlerine de kolaylaştırıcı olmalı, ilişkisel sorunları daha güçlü durabileceğimiz günlere bekletebil-
meliyiz. Her birimizin bir ölçüde benzeyen ama “kendi salgın deneyimimizden” etkilenmiş olduğumuz gerçeğini hatırlamalıyız belki de. Çok bilen olmaktansa, deneyimsizliğin serin sula-
rında kalmakta fayda var. Biz de tünelin içinden geçiyoruz. Biz de anlamaya çalışıyoruz. *** Soru 3: Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
30
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş VI • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Ekrem Düzen
“Salgın karşısında söyleyecek sözümüz olmayışının sebebi, konuşmaya başlayacağımız yeri kaybetmiş olmamızdır. Salgının, psikologlara, sosyal bilimcilere gösterdiği bence budur. Gezegene musallat telaşın şekilsizliği, cevabını bildiğimizi zannettiğimiz soruların eteklerimize yığıldığını da örtbas etmiş. Şimdi, üzerinde hiçbir tasarrufumuz olmayan bir salgın molasında, bu soru yığınıyla can sıkıcı boyda çıplakken karşılaştığımızı düşünüyorum.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
elinde ne olduğuna bakmaksızın başkasının her şe-
Son kırk yıldır şekilsiz bir telaş geziniyor dünyada.
biye edenlerin mahrem dünyası da değil. Aksine;
Görünce tanınan ama sorulduğunda eşkâli verileme-
mücrim mi mücrim, aleni mi aleni.
yini ve hemen isteyenlerin dünyası. Acıdan kaçınıp hazza yönelenlerin masum dünyası değil bu. Arzusunu yüce bir aşkla veya alçakgönüllü bir hevesle ter-
yen bir acelecilik yayılıyor ortalığa. Bahsettiğim dünya; giderek şehirleşen, sürekli haberleşen, birbirine öykünerek fark atmaya çalışan, kendinde veya
31
psikolojivetoplum.todap.org
Bu biçimsiz telaş dünyasının insanları uykuda bile ne-
ğılmaması gerekiyor ki kendi işleri-işlemleri aksama-
fes nefese koşturmaca hâlinde. Her an meşgul. Bit-
sın. Bu yüzden zorlamak da zorlama anlamından çı-
meyen işlere-işlemlere gömülü. Gün sonu denen za-
kıp müstesna teklifler listesinden cazibe külliyatına
man diliminden habersiz. Kulağına bağırmayan ses-
ekleniyor. Böylece, yığınlar, birbirinin cazibesine ka-
lere, gözünü acıtmayan ışıklara kafasını çevirmiyor.
pılarak kesintisiz hareket mertebesine ulaşıyor. Bir
Ağzı burnu keskin tatlara, yanık kokulara müptela.
ahir zaman nirvanasına. Amacın veya anlamın ne ol-
Sert ve sivri şeylerle dürtülmezse dokunulduğunu an-
duğunun bir önemi yok. Güncellik konuşuyor. Kişi,
lamıyor.
kendini güncelleyerek cazibeden geriye düşmediği sürece her şey yolunda.
Bir zorlama ve zorlanma dünyasından bahsediyorum. Kişi, okumadan imzaladığı kağıtlarda yazılı
Ekonomi-politik düzlemde bir adı var bu dünyanın:
emirleri yetiştirmeye çabalıyor ki alışveriş yapabilsin,
Neoliberalizm. Tehlikeyi, daha ufukta belirmeden
yediğini içtiğini kullandığını tükettiğini ödeyebilsin,
haber verenler olmuştu. Allan Megill’in, hudutaşırı
evinden işine işinden evine veya bir şehirden başka
düşünmenin dört peygamberinden biri saydığı Michel
bir şehre gidip gelebilsin, telefonla konuşabilsin, in-
Foucault,1 modern toplumun, kamusal hakka dayalı
ternete bağlanabilsin, sosyal medyada yer alabilsin.
bir yasama, bir söylem, bir örgütlenmeyle belirlendi-
Bunları yapabilsin ki bunları yapabilmek için bir iş, bir
ğini, aynı toplumun kaynaşıklığını sağlamayı amaçla-
kazanç, bir harçlık, bir komisyon bulabilsin. Kredi
yan ıslah edici/yola getirici bir zorlama şebekesinin bu
kartı, telefon, veya kira sözleşmesinde ne yazdığın-
örgütlenmeye yapışık olma kaydıyla söylemişti.2 Bu
dan siyasi otoritenin sorumlu olacağını düşünmeye
kaydı düştükten birkaç yıl sonra, yeni dünya düzeni-
ne fırsatı var ne mecali. Bu müebbet şartları topye-
nin liderleri henüz koltuklarına oturmadan önce, ne-
kûn kabul etmezse kapısının zilini değiştiremiyor, be-
oliberal çağın bir önceki klasik-liberalizm çağından
dava dağıtılması gereken bir tülbendi parasıyla bile
farkını,3 “kesintisiz bir teyakkuz, faaliyet, ve müda-
alamıyor.
hale hâlinde bulunma” 4 (s. 132) olarak özetlemişti. Foucault, kurumlar düzleminde kökenleri ve gelişimini
Başkasının yapabildiğine, olabildiğine veya elde ede-
açımladığı bu kesintisiz teyakkuz, faaliyet, ve müda-
bildiğine ulaşmanın, erişmenin yolu böyle bir zor-
hale kiplerinin kişi düzleminde nelere karşılık gelebi-
lanma olunca, zorlanma anlamını kaybediyor. Kurtul-
leceğini açımlamayı da aklından geçirmiş midir? Ben-
mak istenen bir yük olmaktan çıkıp, peşine düşülecek
lik teknolojilerinden5 bahsederken toplumsal fail
bir cazibeye dönüşüyor. Zorlanan, zorlanmaya katla-
olan kişinin perspektifinden de bir çözümleme tasar-
nacak kadar cezbine kapıldığı bu hareketleri yapabil-
lamış mıdır? Bilemeyiz. Böyle bir açımlama çabasına
meyi, reddetmek bir kenara, talep etmeye başlıyor.
biz girişmeli miyiz? Elbette. Öznenin nesnel incelen-
Zorlama, cazibe formuna girdikçe katlanma da per-
mesi bizden, psikologlardan beklenmiyor mu? Ne-
formans gösterisi hâline geliyor. Diğer yandan, ken-
den şimdiye dek girişmedik ki?
disi de başkalarını zorluyor bu hareketlere. Cazibenin gönüllü pazarlamasını yapıyor. Saadet zincirinin da-
32
psikolojivetoplum.todap.org
Toplum, topluluklar, veya kurumlar düzleminde yü-
Ulus Baker, Siyasal Alanın Oluşumu’nda,15 bu içe ka-
rütülen hararetli inceleme ve çözümleme faaliyetleri-
panık lakaytlığın kısmen sosyoloji ve psikoloji disip-
nin eşdeğerine, kişi düzleminde henüz rastlanmıyor.
linleri arasında yöntembilimsel kalması gereken bir
Meselenin adı bile konmuş değil. Oysa çok geç kalmış
ayrımın ontolojik ayrıma sürüklenmesi ve her nasılsa
olduğumuz, şimdi içinde bulunduğumuz küresel sal-
sürüklendiği yerde kalmasıyla ilgili olduğuna dair
gın döneminde ne düşüneceğimizi bilemeyişimizden
ipuçları veriyor. Bu ayrımın “bireysel ile kolektifin
belli. Genel olarak sosyal bilimcilerden, özel olarak
içiçe geçebildiği ara alanların yok edilmesi” (s. 8) gibi
ise psikologlardan bahsediyorum. Psikologların, sos-
vahim bir sonuca vardırıldığına işaret ediyor. Bu sal-
yolojik olguların psikolojik düzlemdeki yansımalarını
gında, virüs dışında başka nelere de yakalandığımız
(ve simetriğini) inceleme ve çözümlemeyi ihmal edi-
bilemeyişimizi bir yönüyle bu ara alanları yok etmiş
yor olduğunu söylemek yine psikologlara düşmeme-
olmamıza bağlıyorum. Sadece psikologlar olarak de-
liydi. Diğer sosyal bilimcilerin bizden şikâyet sebebi
ğil, sosyal bilimlerin her alanında kafa yoranlar olarak
bu olmalıydı ve biz bu şikâyetten memnun olmalıy-
da. Ne düşüneceğimizi bilmiyoruz, çünkü düşünme
dık. Oysa psikologlar tam da bu yapay düzlem ayrı-
araçlarımızın büyük bir kısmını uzun süredir ontolojisi
mından memnun. Neyle karşı karşıya olduğumuzu
müphem bir depoya kaldırmışız elbirliğiyle. Bu müp-
anlama ve açıklama çabalarının psikolojide hemen
hem deponun yerini nasıl bulacağımız, kapısını kır-
hiçbir karşılık bulamaması bir hayal kırıklığıysa eğer,
madan nasıl açacağımız, uzun menzilli ve zahmetli
belli ki psikologlar bu hayal kırıklığından tamamen
tartışmalara bağlı. Önümüzde böyle geniş bir zaman
muaf.6
dilimi var mı, meçhul. Zaman olsa hevesimiz yeter mi, o da meçhul. Cazip diye belletilen, her an kafa-
Neoliberal düzenin kişiye ne ettiğini tek cümlede
mıza kakılan psikofizyolojik uyarımlar çok uzun süre-
özetlemek mümkün: Kişiyi yok etti. Yerine birey de-
dir heves ettiklerimize tesadüf etmiyor, o kesin.
nen karaltıyı yerleştirdi. Hani şu fiyakalı ismi Gestalt olan ulama; parçaların toplamından fazlası olduğu id-
Yine de yok edilen ara alanlarda hangi araçların pas-
dia edilen bindirme. Oysa çoktan gösterildi ki parça-
lanmakta olduğuna kafa yorabiliriz. Örneğin, birey,
ların mecmuası birden fazla bütün, birden fazla Ges-
benlik, ve kişi nedir yeniden tarif etmeyi deneyebili-
talt eder.7 Üstelik, kişi gürültüye maruz kalmışken,
riz. Böylece her biri hakkında konuşurken kim hak-
bütün, parçaların ederinden azıdır basbayağı.8, 9 Bi-
kında konuştuğumuz hakkında bir fikrimiz olur. Yeni
rey, kişinin yerini alırken bu sırada psikologların ne-
tehditler altında olduğumuzu, yeni tehlikelerle karşı-
leri dert etmekte olduğuna dönüp bir daha bakmalı-
laşacağımızı söyleyenler var. Yönetimlerin daha da
yız.10 Öyle görünüyor ki psikoloji, son kırk yıldır üs-
otoriterleşeceğini, çünkü insanların belirsizlik za-
tüne çöken anaakım gölgesinden pek de mustarip
manlarında otoriteyi daha az eleştireceğini, hatta ta-
değil. Aksine, kolonyal11 bireycilik-toplulukçuluk pa-
lep edeceğini, otoritenin de bu boyun eğme biçimini
radigmasının postkolonyal cilalı
12
salıncağından in-
demokrasiye değil kendini gücüne tahvil edeceğini
meye gönülsüz.13, 14
söyleyenler. Melek Göregenli “her şeyin eskisi gibi ol-
33
psikolojivetoplum.todap.org
masını hiç istemediğimiz kadar isteyebiliriz diye kay-
bilgiyi beyan etmediği, sesini çıkarmadığı sürece oto-
gılıyım;” diyor.16 Bu endişeyi paylaşmamak aşırı iyim-
ritenin hışmına uğramaz. Açıklamayı tahrif edip an-
serlik olur. Bu haklı endişe, sosyal bilimciyi görevi
lama uydurursa taltif bile görür. Açıklama, çünkü, bu-
hakkında tekrar düşünmeye sevk etmelidir. O görev,
günden yarına değişebilir. Değişmelidir. Anlam ise
sadece bir isteme-istememe hâlini tarif etmekten
bin yıl değişmeden kalmak zorunda olandır. İnandırı-
ibaret değildir. Şeylerin eskisinden de beter – salgın
cılığı sürekliliğindedir. Doğruluğunun ölçüsü de odur.
hiç olmamış gibi – olmasını isteyecek olan kimdir, Anlam ve açıklama, insanın, biri için diğerinden vaz-
bunu kestirebilmek gerekir. Birey mi isteyecektir,
geçemeyeceği temel ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçların te-
benlik mi, yoksa kişi mi? Eğer bunlardan birinin beterin beterini istememe ihtimali varsa, diğer ikisinin na-
melliği, özsel veya ereksel olmalarından gelmiyor.
sıl ayartılacağını çalışmanın bir yolunu bulmayı uma-
Her ikisi de insanın toplumsallığıyla bağıntılı. Bu bağıntı, insanın diğerleriyle birlikte insan oluşunun, in-
biliriz.
sanlaşmasının bağıntısıdır. Diğerleri olmaksızın ne Üstümüzdeki şekilsiz telaşın daha da güçlenerek dört
bir varoluştan ne de bir varoluş bilgisinden söz etme-
yanımızı kuşatacağı bir dünyanın gelişine bakıp “o za-
nin imkânsızlığının bağıntısı. Gelgelelim bu iki temel
man biz de o devranın kuralına göre oynarız” diye-
ihtiyaç, birbiriyle geçimsiz iki faaliyet kategorisinde
mez psikolog. Hiçbir sosyal bilimci diyemez bunu.
gerçekleşir. Açıklama, nesneden kavrama değinip
Özgür ve bağımsız olmayan hiç kimse sosyal bilim
tekrar nesneye dönen düşünsel inceleme-çözüm-
yapamaz. Biz, çünkü, öznemizi nesne ederek kendi-
leme (analiz) faaliyetinin ürünüyken, anlam, kavram-
mizi, ve kendimizden doğru insan-hayat-dünyayı an-
dan nesneye değinip tekrar kavrama dönen duyusal
layıp açıklamaya çalışan özneleriz. Başkasının key-
imgeleme-bireştirme (sentez) faaliyetinin ürünü.
fine, buyruğuna göre hareket edemeyiz. Edersek, fa-
Hem dünyanın nasıl döndüğünü hem de dünyada ne-
aliyetimizin adı anlama ve açıklama, yani bilgi
ler döndüğünü anlamak zorunda olan insan, bütün bu
üretme olmaz. Anlam türetme olur. O başkasının işi-
dönüşlerin nihai anlamına da ermek zorundadır. Bu
dir. Açıklamayı yoksamayan ama küçümseyen. An-
yüzden insanın anlam türetenlere ihtiyacı, açıklama
lama hizmet edecek kadarını talep, fazlasını aforoz
üretenlere ihtiyacından ne azdır ne de değersiz.
eden. Rakiplerimiz veya nemesislerimiz değildirler. Basitçe, anlamın açıklamaya üstün olduğuna inan-
Anlam ve açıklama kategorilerinin geçimsizliği, sos-
dıkları için psikologdan, sosyal bilimciden hazzet-
yal bilimcinin ve psikoloğun acil ve önemli konular lis-
mezler. Biz açıkladıkça, kurdukları anlam dünyaları
tesinin başında bulunmalıdır. Kimdir anlama en çok
kırılıp dökülebildiği için. Bizim, anlam dünyalarına
ihtiyaç duyan? Kimdir açıklamasız yapamayan? Birey midir? Benlik midir? Kişi midir? Bireyleri açıklama-
özel bir kastımız olduğuna inanmayı seçtikleri için.
larla, benlikleri anlamlarla oyalarken, kişileri, karşıOtoritenin, otorite olabilmek için, yerine başka birşey
eylem yapamayacakları gerçek ve sanal topla(n)ma
koyamayacağı aparatların başında gelir anlam türeti-
alanlarında kıstırmak mıdır neoliberal otoritenin stra-
ciler. Açıklayıcılar ise, psikologlar ve sosyal bilimciler,
tejik marifeti?17
otoritenin dayandığı anlam dünyasına hasar verecek
34
psikolojivetoplum.todap.org
Ulus Baker, yine Siyasal Alanın Oluşumu’nda, “birey-
yüksek sayıya ulaşıyor. Benlik kavramının psikoloji-
sel ile kolektifin içiçe geçebildiği ara alanların yok
deki merkezi yeri düşünüldüğünde (ve sonuçların
edilmesi” tasarımında yok edilenin “özellikle ‘siyasal’
önemli bir yüzdesinin yine alt alanlardaki dolaylı ilin-
adını verebileceğimiz eylem türü” olduğunu söylü-
tili çalışmalar olduğu göz önüne alındığında) bu sayı
yor. “Daralmış siyasal alana yeni bir tanımlama ve üs-
hiç denecek kadar az. En beklenmedik olanı ise, baş-
lup getirilmesi, ancak tartışmaların “bireysel” ve “ko-
lığında birey, benlik, ve kişi kavramlarının üçü birden
lektif” eylemlerin faaliyet alanına genişletilmesiyle”
geçen 39 çalışma arasında, ayrıştırıcı tanımları konu
mümkün olacağını ekliyor ve metnin uzunca bölüm-
eden sadece 1 çalışmaya rastlamak. Bu çalışmanın
lerini “isyan, protesto, şikâyet” eylemlerinin(s. 8) Ka-
psikoloji alanında değil, antropoloji alanında bir der-
dim Devlet’ten bu yana geçirdiği dönüşümlere hasre-
gide yayınlanmış olması ayrıca kayda değer.20
diyor. Psikolojinin en temel terimlerinden üçünün, antropoPsikolojinin bu dönüşüme dair bir sözü olup olmadı-
lojiyi ilgilendiren yönleriyle, ayırt edici özelliklerini te-
ğını, varsa ne olduğunu saptamak gibi bir görevimiz
mellendirmeyi hedefleyen bu çalışmanın yazarı
olduğuna inanıyorum. Eğer böyle bir görevimiz
Grace Harris; bireyi, insan türünün üyesi (member of
yoksa, yaptığımız işi önemli bulduğumuz ve özgür
the human kind); benliği, deneyimin mahali (locus of
irademizle seçtiğimiz için değil, önce otorite tarafın-
experience), ve kişiyi toplum-içre-fail (agent-in-soci-
dan zorlandığımız ve sonra bu zorlanmayı cazip bir
ety) olarak tanımlamayı öneriyor. Bu tanımlara ilişkin
görev addettiğimiz için yapıyoruz demektir.18
gerekçelerini antropoloji literatüründen derliyor. Psikologlar bu tanımları tartışmasız kabul etmek duru-
Diyelim ki derin bir nefes alıp yeni bir başlangıç yap-
munda değil kuşkusuz. Öte yandan psikoloji alanında
maya niyetlendik. Nereden başlayabiliriz?
bu kavramların sosyoloji veya antropoloji alanlarına denk bir sadelikte tanımlama çabasının sürmeyişi
Son kırk yılı kapsayan bir akademik google taraması
esef verici.21
yaptığımızda, başlığında kişinin psikolojisi (psychology of the person) ifadesi bulunan sadece 6 çalış-
Tanım ve sınıflandırma her bilimsel faaliyetin başlan-
maya rastlamak hepimizi şaşırtmalıdır. Akademik
gıcında ve sonucunda yer alır. Tanımsız ve sınıflandır-
Google, bu çalışmalardan sadece birine bağlantı veri-
masız açıklama düşünülemez. Psikologların uzun bir
yor ve bu eser tam da bu başlığa vakfedilmiş çalışma
süredir tanımlama ve sınıflandırma faaliyetinin uza-
azlığından ve mevcudun yetersizliğinden şikâyet edi-
ğına düşmüş olduğunu, dolayısıyla açıklama işlevin-
yor.19 Başlığında bireyin psikolojisi (the psychology of
den de geri kaldığını saptamak zorundayız.
the individual) ifadesi bulunan çalışmaları taradığımızda ise sadece 44 sonuç alıyoruz ve bu eserlerin ço-
Salgın karşısında söyleyecek sözümüz olmayışının
ğunun başka bir alt alanla ilintili olduğunu görüyoruz.
sebebi, konuşmaya başlayacağımız yeri kaybetmiş
Nihayet, başlığında benliğin psikolojisi (psychology of
olmamızdır. Salgının, psikologlara, sosyal bilimcilere
the self) ifadesi bulunan çalışmalar 259 sonuçla en
gösterdiği bence budur. Gezegene musallat telaşın
35
psikolojivetoplum.todap.org
şekilsizliği, cevabını bildiğimizi zannettiğimiz sorula-
Tekil insanlar üzerinde bu etkilerin en görünür sonuç-
rın eteklerimize yığıldığını da örtbas etmiş. Şimdi,
larından biri, bir yandan maddi-manevi varlığını gü-
üzerinde hiçbir tasarrufumuz olmayan bir salgın mo-
ven altına alacak seçenekleri tararken diğer yandan
lasında, bu soru yığınıyla can sıkıcı boyda çıplakken
bu seçeneklerle mevcut seçimleri arasında iyi kötü bir
karşılaştığımızı düşünüyorum. Kendi yerelimize iliş-
ahenk gözetmek olacaktır. Bu yeniden uyum sürecini
kin kalp kırıcı hoyratlıkta bazı tekinsiz meselelerimiz
ise etrafındaki yakın uzak demeden tüm diğerlerine
de cabası. Bu soruları enine boyuna tartışmamışken
karşı ‘imajı çizdirmeden’ ve ‘yerini kaptırmadan’ işlet-
salgın hakkında konuşmak, en hafif tabiriyle, abesle
meye çalışacaktır. Kötüsü gelirse ‘zevahiri kurtar-
iştigaldir. Terminolojisinden habersiz, dilini üslubunu
maya’, iyisi gelirse ‘parsayı toplamaya’ bakacaktır.
kuramamış bir disiplinin küresel bir salgın hakkında Tekil insanın bu üçlü makasla – kendi varoluş kiple-
söyleyeceklerimizin ciddiye alınır bir tarafı olur mu,
riyle – giriştiği pazarlık tümel insanı yeniden biçim-
emin değilim.
lendirecektir. Bu üç kuvvetin bileşkesi özgürlükçü, Ayağım yere sağlam basıyor olsaydı, salgın karşı-
adil, ve çoğulcu bir demokrasiye yönelmeyecektir.
sında bireyin, benliğin, ve kişinin ayrı ayrı tehditlere
Bileşke kuvvetin yönünü değiştirmeye etkisi olmaya-
maruz kaldığını söylemek isterdim. İnsanın bu üç va-
cak – kritik kütlenin altında kalan – bir yığının23 öz-
roluş kipinin birbiriyle örtüşmez oluğunu söylemek
lemi olarak kalacaktır bu. Öte yandan, otoriteye daha
istemiyorum.22 Veya ‘salgın tek kategoride tanımla-
kesin olmakla beraber daha koyu bir bağlılık geliştir-
nabilir bir olgudur, farklı olan algılardır’ gibi baştan
mek için yeterli gerekçeyi de üretmeyecektir. İpi ka-
çürük bir teorem de savlamıyorum. Söylemek istedi-
lın olmaktan çok düğümü sağlam bir bağlılık olacak-
ğim, salgın karşısında birey, benlik, ve kişinin dene-
tır bu. Düğümü çözmeye gerek kalmadan ipten vaz-
yimlediği tehditlerin hem yön hem kuvvet olarak
geçmenin kolay olduğu bir bağlılık.
farklı olabileceği. Farklı varoluş kiplerinin farklı yön Otoriteye bağlılık biçimin değişeceği öngörüsüyle,
ve kuvvette deneyimlediği bu olgunun – her olgunun
salgın sonrasında, açık toplumlar ve kapalı toplumlar
– hem tekil insanlar hem tümel insan üzerinde belir-
arasındaki ayrımın daha da belirginleşerek derinleşe-
leyici etkilerinin olacağı muhakkak.
ceğini düşünüyorum. Kastettiğim, sınırlarla ayrılmış Elimizde, psikoloji alanına uyarlanmış bir bileşke kuv-
ülke veya bölgeler değil. Aynı ülke veya bölgenin
vetler çözümü bulunsaydı şöyle bir spekülasyon yap-
içinde pekâlâ açık ve kapalı toplumlar-topluluklar bu-
mak isterdim: İnsanların, birey olarak başkasından
lunabiliyor. Belirleyici olan, bu ikisi arasında gerçek-
önce kendini düşünme refleksi güçlenecektir. Bu sı-
leşecek geçişler olacaktır. Kapalı toplumlardan açık
rada benlikleri, bu yeni duruma hızla uyum göstere-
toplumlara göç, ivmelenerek artacaktır. Bu geçişin
cek şekilde değişime uğrayacaktır. Ve kişi olarak, di-
niceliği-niteliği, sadece otoriter rejimlerin değil, insa-
ğerleri arasındaki yerini ve rolünü önce korumak ve
nın varoluş kiplerini de belirleyecektir. Varoluş kiple-
mümkünse genişletmek isteyecektir.
rini dünyayı kaplayan şekilsiz telaşa verdikleri anlamdan biçecek olanlar, peşine düşmek için önlerine ge-
36
psikolojivetoplum.todap.org
çirdikleri otoriteyle özdeşleşecektir. Telaşı çözümle-
dir de. Belli ki insanların psikolojiden ve psikologlar-
meye uğraşanlar, eğer anlamın çoğulluğunu boşla-
dan beklentileri büyük. Bu beklentilerin ne olduğunu
mazlarsa, bilginin sonsuz kumaşından her bünyeye
biz de bilmiyoruz bizden bekleyenler de. Yardım
ısmarlama elbise dikecektir.
etme itkisi, bu müphem beklentileri görülür ve kabul edilebilir kılan hazır ve kolay bir dolayım bulmaya sü-
***
rüklüyor. Psikoloji, bu hazır ve kolay dolayımların en makbul araçlarından biri. Motivasyondan araca var-
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
ması gereken süreç, araçtan motivasyona işliyor. Bu
Psikologlar elbette tekil insanların ve toplumların
tiği belirsiz bir moral eskiz hâlini alıyor. Bu kerte bağ
esenliğine katkı sağlayabilirler. Sağlamalıdırlar. Fa-
koparma psikolojinin de çıkış hedeflerinden uzaklaş-
kat bunun psikolojinin refleksleri arasında olduğuna
masının başlıca etmenleri arasında.
sırada araç bükülüyor, motivasyon eğriliyor. Başlangıçtaki beklenti, erişilebilir aracın izin verdiği-imkân tanıdığı bir motivasyonla eşleşerek neye hizmet et-
inananlardan değilim. Gerekçesini belirtmeden önce, esenliğe katkı sağlama ile yardım etme edimlerini
Sadece psikolog adaylarının değil psikologların da
özenle birbirinden ayrıştırmamız gerektiğini düşünü-
büyük bir yüzdesinin yakın uzak demeden diğer in-
yorum. Bugün yükseköğrenim kademesinde psiko-
sanlara faydalı olma fikrine aşırı kapıldıklarına inanı-
loji eğitimine iyi niyet ve hevesle başlayan insanların
yorum. Bu aşırılığın iki boyutu var. Birincisi, kendile-
çoğunun başlıca motivasyonunun insanlara yardım
rini sosyal fayda üretme aktörleri arasında, üstelik ön
etme olmasından ıstırap duyuyorum. İçinde psikoloji
sıralarda görüyorlar. İkincisi, bu rolü oynayabilecek-
geçen herhangi bir yerde esenlik sözünü işitenlerin
lerine ve bu işlevi yerine getirebileceklerine ilişkin öl-
ezici çoğunluğunun bu kelimeyi yardım etmeyle bir
çüsüz bir özgüven içindeler. Ayrıca, bu ölçüsüzlüğün
tutacağına eminim. Aynı lafın cilalısı diyeceklerdir.
büyük oranda kazanılmamış özgüvenden geldiğini
Bu yüzden, önce yardım etme itkisini devreden çıka-
vurgulamak gerekir.
rıp sonra esenliğe katkı sağlama idealinin üstüne yoYardım etme itkisinin erişebildiği dairede psikolojik
ğunlaşmak isterim.
yardım da etme, bir yardım edimi olarak hedefleneYardım etme niçin psikoloğun asli işlevlerinden biri
mez, olsa olsa vehm edilebilir. Psikolojide psikolojik
kabul edilsin? Bu soruya evet cevabı vermeye istekli
yardım olarak adlandırılan uygulama, psikolojik yar-
olanların psikolojiden yola çıkarak bir cevap temel-
dımın ne olduğu ve nasıl sunulacağı öğrenilmeden
lendiremeyeceğini iddia ediyorum. Bizim disiplinimi-
heves edilip amaç edinilecek bir yardım kipi değildir.
zin ne çıkışında ne gelişmesinde ne hedeflerinde yar-
İnsan hiç uçağa binmemişken, hatta hiç uçak görme-
dım etmenin yeri başka herhangi bir disiplinden daha
mişken pilot olmak isteyebilir. Ama uçak uçurmak is-
az veya daha çok değildir. Olmamalıdır da. Yardım,
teyemez. Pilotluk eğitimi alırken, eğitim simülasyon-
ham hâliyle, diploma gerektirmez. Gerektirmemeli-
ları ve eğitim uçuşları sırasında, ve nihayet deneyimli
37
psikolojivetoplum.todap.org
pilotlar eşliğinde belirli bir sayıda uçuş tamamladık-
(parçaların her toplamı başka bir Gestalt edecek tü-
tan sonra anlar uçak uçurmak isteyip istemeyeceğini.
melleri hesap etmenin) bir yolunu bulmalıdır. Disipli-
Burada motivasyon beceriyi takip eder, aksi düşünü-
nimiz tam da bunun için vardır. Toplumun esenliğine
lemez. Uçak uçurma veya psikolojik yardım, salt iste-
katkı sağlama, ancak ve ancak psikoloji kendi toplum
mekle edinilebilecek ve uygulanabilecek beceriler
anlayışını ortaya koyacak olgunluğa eriştiğinde söz
değildir. Sınavlarından geçmeniz ve nihayet birinin
konusu olabilir. Birey, benlik, ve kişiden başlayarak
size sen de yapabilirsin demesi gerekir. Psikoloji alanı,
tekil ve tümel insan ile bu ikisi arasındaki etkileşimleri
pilot olmak isteyip uçak uçurmaktan n’açar insanlara
arayacak, tanımlayacak, açıklayacak, ve yordayacak
bilerek veya ihmalkârane yer açmakla her şeyden
özgün araştırma desenleri üretmeden söyleyeceği-
önce, zarar verme (primium non nocere)24 ilkesini çiğ-
miz her söz, şikayetçi olduğumuz piyasa profesyo-
nemekte, hem yardım etme itkisiyle bu alana gelmiş
nelleri tarafından bizim adımız kullanılarak birer fal
insanlara hem bu insanlardan beklentileri olanlara
ve kehanet cümlesine çevrilecek, ağırlığımız biraz
kötülük etmektedir.
daha hafife alınacaktır.
Yardım, psikolojik yardım, ve psikologların bu itki-
Öte yandan, kişilerin ve toplumun (tekil ve tümel in-
lerle ilişkileri kapsamlı ve karmaşık. Öyle ki, bu ilinti-
sanın) esenliğine katkı sağlamayı bir ideal olarak de-
leri cesaretle açımlamadığımız sürece bu ülkede kırk
ğil bir kuram olarak ortaya koyma imkânı var eli-
yıldır bir psikolog meslek yasasını nasıl olup da çıka-
mizde. Psikolojinin konusu (araştırma nesnesi) insa-
ramadığımızı anlayamayacağız. Ve o yasayı kırk yıl
nın fiziksel varlığına indirgenemeyecek ve biyolojik sü-
daha geçse çıkaramayacağız.
reçlerle açıklanamayacak faaliyetleri olduğu sürece insanın esenliğini ilgilendiren her konu psikolojinin
Toplumun esenliğine katkıda bulunmanın ise yardım
konusudur. Esenliğe katkı sağlamaktan değil, doğru-
etme itkisine göre üzerinde daha fazla düşünülmüş,
dan esenlik sağlamanın, esenliği kurmanın yönte-
çalışılmış bir ideal olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlara
minden söz etmeliyiz. Esenliğe katkı ifadesi, biz öyle
yardım etme itkisine psikolojiyi araç etme (salt ken-
kastetmediğimizi düşünsek bile, az çok doğruluğuna
dine dönüşlü hedef) ile psikoloji dolayımıyla insanla-
inandığımız bir esenlik anlayışı çağrıştırır. Oysa esen-
rın esenliğine katkı sağlamanın (diğerlerinde de dö-
lik kurmak, esenlikle ilgili bilgi üretmek demektir.
nüşlü hedef) bambaşka edimler olduğu açık. Ne var
Hiçbir verili kabule dayanmak zorunda değildir. Eğer
ki her ideal gibi, taşıyıcısının perspektifiyle, daha
tekil ve tümel insanın esenlik kuramını ortaya koya-
önemlisi niyetiyle malul. Malul, çünkü idealler tanım
bilecek bir bilim dalı varsa, eğer bu kuramın yöntem-
gereği tümeldir (üst-yapısaldır). Tikeli (alt-yapıyı) bü-
sel gereklerini karşılayacak bir disiplin varsa, o bizden
tün yönleri ve daha fazlasıyla içermenin hükmüdür.
sorulur.
Gölgelerin gölgesi, Gestaltların Gestaltıdır. Ve bir hüküm olmakla, her an donup kalma ve alt-yapıdan ge-
Esenlik kurmanın yöntemsel gereklerini sağlayabil-
len yeni ve farklı girdilere direnç gösterme potansi-
miş olsaydık şunları ileri sürmek isterdim: İnsanların
yeli taşır. Bu nedenle, psikologlar eğer bir marifet
ekonomik koşullar ve politik politikalar sebebiyle acı
göstermek istiyorlarsa, dinamik idealler yaratmanın
38
psikolojivetoplum.todap.org
çektiğini söylemek,25 ulus-devletlerde hakim grupla-
nen bilgileri, alfabe harflerinden biri sadeliğinde öğ-
rın diğer gruplara yönelik ırkçılık, ayrımcılık, ötekileş-
renme hayatına yerleştirmek için psikoloğa ihtiyaç
tirme, dışlama yaptığını söylemek,26 toplumsal cinsi-
vardır.
yet eşitsizliğinin dünyanın her köşesinde hane içinden bürokrasi katlarına dek hayatın her alanında kişi-
Bir kuram ve yöntem olarak esenlik, esenliğe katkı
sel ve toplumsal tahribata yol açtığını söylemek27 psi-
sağlamaktan daha ileri bir ödevdir. Bu ödev hedefe konmadıkça, esenliğe katkı niyetiyle gösterilen her
koloğun veya sosyal bilimcinin tekelinde değildir. İyi
çaba dönüp dolaşıp yardım kategorisine düşecektir.
ki de değildir. Bütün bunlar gözümüzün önünde ol-
Oysa bu kategoride yarışamayacağımız açık. Bir kez
maktadır. Ve bütün bunlar bize olmaktadır. Gözümüzün önünde olmayan ve bize olmayan ise kesişimsel-
yarışmacı olmadığımız için, bir kez de yarışmaya
çoğulcu ve özgürlükçü-demokratik bir toplumsal işle-
kalksak kendimizi tanımadığımız bir parkurda bulacağımız için. Yardım parkuru, kabul edilemez malze-
yiştir. Bu işleyişten hiç kimsenin, zarar görmeyeceğini söylemek için ise bireyin, benliğin, ve kişinin ne
melerle dizayn edilmiş bir parkurdur. Oyunun kural-
olduğunu tanımaya, anlamaya, ve bilmeye ihtiyaç
ları oynarken değişir. Hakemler kurallara değil pazar-
vardır. İşte sosyal bilimciye ve psikoloğa bu bilgiyi
lığa göre karar verir. Oysa bilgi üretimi yarışma konusu edilemez. Doğruluğun rakibi yoktur. Ve psikolo-
üretmek ve yaymak için ihtiyaç vardır. Nefret suçu-
ğun işi oynamak değil, oyun bozmaktır.
nun düşünce özgürlüğü olmadığını, yaşam ve seçim hakkı ihlali olduğunu ileri sürmek ve yasaya geçirmek
Salgında ne yapabiliriz? Salgın sürecinde yapabilece-
için psikoloğa ihtiyaç vardır. Hakların ve özgürlükle-
ğimiz en iyi şey ürettiğimiz bilgileri paylaşmak, yay-
rin belirli coğrafyaların belirli tarihsel süreçlerinde or-
mak. Mümkünse yeni bilgiler üretmek. Yanlış algılara
taya çıkan kurgular olduğu kadar bu kurguların kurul-
karşı doğru algılarla, yanlış kavramlara karşı doğru
masına yol açan etmenlerinin ta kendisi olduğunu
kavramlarla mücadele etmek. Ve algılara karşı kav-
belirlemek için psikoloğa ihtiyaç vardır. Algıların kav-
ram, kavramlara karşı algı ileri sürmemek. Bu nafile
ramlarla veya söylemlerle değil, yine algılarla değiş-
çabanın faydasızlığından, yoruculuğundan, ve kara-
tirebileceğini öne sürmek, kavram-algı dinamiğinin
duyusundan kendimizi sakınmak. Kriz zamanlarında
imkânlarını ve sınırlılıklarını saptamak için psikoloğa
başlangıçlara, esaslara dönme düsturunu aklımızda
ihtiyaç vardır. Öğrenmenin tekil organizmanın etki-
canlı tutarak. Yöntemsellikten şaşmayarak. Kim ol-
tepki mekanizmasıyla sınırlanamayacağını,28 ortak
duğumuzu ve neyi yapıp neyi yapamayacağımızı sü-
algı ve ortak bellek ağının dinamikleri açımlanıp he-
rekli birbirimizden doğrulayarak. Kolay olduğunu
saba katılmaksızın öğrenme mekanizmanın anlaşıla-
söylemiyorum ama bundan daha doğru ve daha etkili
mayacağını,29 mekanik öğrenme bilgisinin sadece
bir stratejimiz olacağını da sanmıyorum.
araçsal politikalara hizmet edeceğini ama öğrenen insana amaçsal hizmet etmeyeceğini30 savunmak için psikoloğa ihtiyaç vardır. Tüm bu karmaşık görü-
39
psikolojivetoplum.todap.org
1
Beermann, M., Bode, N., Boltes, M., ... & Geraerts, R. (2019). A glossary for research on human crowd dynamics. Collective Dynamics, 4(A19), 1-13.
Megill, A. (1998). Aşırılığın Peygamberleri Nietzsche, Heidegger, Foucault, Derrida, (Tuncay Birkan, Çev.). Ankara: Bilim Sanat. Özgün eser basım tarihi 1985. Prophets of Extremity Nietzsche, Heidegger, Foucault, Derrida. University of California Press.
19
Martin, J. (2015). A unified psychology of the person?. New Ideas in Psychology, 38, 31-36.
2
Foucault, M. (1980). Power/Knowledge. Selected Interviews and Other Writings 1972-1977. C. Gordon, (Ed.). New York: Pantheon.
20
Harris, G. G. (1989). Concepts of individual, self, and person in description and analysis. American Anthropologist, 91(3), 599-612.
3
Lemke, T. (2001). ‘The birth of bio-politics’: Michel Foucault’s lecture at the Collège de France on neo-liberal governmentality. Economy and society, 30(2), 190-207.
21
Cahill, S. E. (1998). Toward a Sociology of the Person. Sociological Theory, 16(2), 131-148.
22
4
Foucault, M. (2008). The Birth of Biopolitics: Lectures at the Collège de France, 1978–1979. Palgrave Macmillan.
5
Foucault, M. (1988). Technologies of the Self. Lectures at University of Vermont Oct. 1982, in Technologies of the Self, 16-49. University of Massachusets Press.
6
Carrithers, M., Collins, S., & Lukes, S. (Eds.). (1985). The category of the person: Anthropology, philosophy, history. Cambridge University Press.
İnsanın sadece bu üç varoluş kipinde var olduğunu, varoluş kiplerinin sonlu bir liste oluşturduğu da söylemiyorum. Hatta, herhangi bir sonlu listenin iddia edilemeyeceğini iddia ediyorum. Birey, benlik, ve kişi; psikolojinin şimdiye dek hakkında en fazla kavramsallaştırma ve çalışma yaptığı kipler. Üstelik ontoloji ve epistemolojisini çok da üstlenmeden. Oysa insanın varoluş kipleri, bütün yönleriyle, psikolojinin öncelikli temel çalışma alanları arasında bulunmalıdır.
23
7
Rock, I. (1983). The logic of perception. MIT Press.
Örgütlü olmadıkları sayıltısıyla ‘yığın’ tabirini kullanıyorum.
8
Gold, J. M. (2014). A perceptually completed whole is less than the sum of its parts. Psychological science, 25(6), 1206-1217.
24
Smith, C. M. (2005). Origin and uses of primum non nocere—above all, do no harm!. The Journal of Clinical Pharmacology, 45(4), 371-377.
9
Li, W., & Matin, L. (2005). The rod-and-frame effect: The whole is less than the sum of its parts. Perception, 34(6), 699-716.
25
Roemer, M. I. (1980). Health development and political policy: the lesson of Cuba. Journal of health politics, policy and law, 4(4), 570-578.
10
Cahill, S. E. (1998). Toward a Sociology of the Person. Sociological Theory, 16(2), 131-148.
26
11
Dumont, L. (1983). A modified view of our origins: The Christian beginnings of modern individualism. Contributions to Indian Sociology, 17(1), 1-26.
Bayad, A., Şen, E., Alparslan, K, & Eser, Ü. (2020-süreçte). Toplum ve psikoloji ilişkisini Kürt meselesi üzerinden okumak.
27
Bora, A. (2012). Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık. Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar, 175-187.
28
Epstein, R., & Skinner, B. F. (1981) The spontaneous use of memoranda by pigeons. Behavior Analysis Letters, 1, 241–246.
29
Wegner, D. M. (1987). Transactive memory: A contemporary analysis of the group mind. In Brian Mullen & George R. Goethals (Eds.),Theories of group behavior (pp. 185208). Springer.
30
Sheffi, N. A. (2004). Between collective memory and manipulation: The Holocaust, Wagner and the Israelis. Journal of Israeli History, 23(1), 65-77.
12
Stephens, N. M., Markus, H. R., & Phillips, L. T. (2014). Social class culture cycles: How three gateway contexts shape selves and fuel inequality. Annual Review of Psychology, 65, 611-634.
13
Vignoles, V. L. (2018). The “common view”, the “cultural binary”, and how to move forward. Asian Journal of Social Psychology, 21(4), 336-345.
14
Wong, Y. J., Wang, S. Y., & Klann, E. M. (2018). The emperor with no clothes: A critique of collectivism and individualism. Archives of Scientific Psychology, 6(1), 251-260.
15
Baker, U. (2005). Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme. Ankara: Paragraf Yayınları.
16
Göregenli, M. (2020-26 Nisan). Her şeyin ‘eskisi’ gibi olmasını, hiç istemediğimiz kadar isteyebiliriz diye ‘kaygılıyım’. (A. Çınar, Söyl.). A3 Haber. https://bit.ly/3cwpwa8
17
Sikka, T. (2019). Neoliberal capitalism and the limits of individual choice. AlterNet.
18
Burada kollektif eylem literatüründen yararlanmamız gerektiği açık. Önümüzdeki dönemde ‘kalabalıklar içinde insan’ olgusuna daha yoğun şekilde eğilmeliyiz. Bir başlangıç örneği olarak bkz. Adrian, J., Amos, M., Baratchi, M.,
40
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş VII • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Erdoğan Özmen
“Bugün geldiğimiz noktayı, karşı karşıya bulunduğumuz büyük müşkülatı uygarlığımızın ve insanlığımızın krizi olarak düşünmeli ve kendimize bundan sonra nasıl bir insanlık fikriyle nereye gitmek istediğimizi sormalıyız.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır? & Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
Yaşadıklarımızı, maruz kaldıklarımızı, bize dayatılanları, yoksun kaldığımız, vazgeçmek zorunda olduğumuz şeyleri kimimiz belli bir yas anlayışı çerçevesinde anlamlandırmaya çalışıyor. Kimimiz “tekinsiz” kavra-
mını işe koşuyor, kimimiz Lacancı “Gerçek”le karşılaşma uyarınca yorumlamaya çalışıyoruz olanı biteni. Travma, kaygı ve korku analizleri yapıyoruz bolca.
Bir bakıma hiçbirimiz karşı karşıya olduğumuz şeyin
Belirsizliği ve dehşeti ehlileştirmeye, tahammül edi-
ne olduğunu tam olarak kavrayacak, tarif edecek du-
lebilir kılmaya, varolan anlam dünyalarımıza eklem-
rumda değiliz. Yine de -ve ne iyi ki- farklı biçimlerde
lemeye çalışıyoruz.
bunu yapmaya çalışıyoruz. Kendi teorik/politik formasyonlarımıza, kavramlarımıza, bakış açılarımıza
Bunların tümü belli ölçülerde geçerli tabii ki. Aynı öl-
bağlı olarak tabii.
çüde yetersiz de ama. Çünkü devasa bir şeyle karşı karşıyayız ve ne söylesek eksik ve yetersiz kalacak,
41
psikolojivetoplum.todap.org
ama aynı zamanda söyleyeceğimiz her şey doğru gibi
Ya da bambaşka bir insanlık fikriyle kendimize daha
de.
eşitlikçi, daha dengeli ve mütevazı bir hayat ve dünya
kuracağız. Ve tüm bu yorum ve tahlillerimize bağlı olarak kendimize ve çevremize bazı standart önerilerde bulunu-
Şimdiki salgın koşullarını düşünerek, salgının yol aç-
yoruz: Gündelik rutinlerimizi sürdürmenin, bağları-
tığı ruhsal zorluk ve sıkıntıları dikkate alarak şöyle
mızı, ilişkilerimizi muhafaza etmenin, şimdiki duygu
söyleyebiliriz demek ki: Sahip olduğumuzu sandığı-
ve yaşantılarımıza konsantre olmanın yararlarından
mız hiçbir hakka ve güvenceye, hiçbir koruma kalka-
söz ediyoruz.
nına meğerse sahip değilmişiz. Meğerse topyekûn tehlikede olan hem hepimizin hem yeryüzünün ortak
Söz konusu belirsizlik, kendimizin ya da yakınlarımı-
geleceğiymiş. O hâlde şimdi yaşadıklarımızı standart
zın hastalanma riski, eve kapanma, uymamız gere-
bir yas ve kayıp anlatısına tercüme etme ve böylece
ken fiziksel mesafe, bazı alışkanlık, ilişki ve etkinlikle-
gerçek toplumsal ve politik bağlamından soyutlama
rimizden uzaklaşma ya da mahrum kalma vb. Hepi-
ayartısına kapılmamalıyız demek ki. Ruhsal sağlık ve
mizi belli ölçülerde etkiliyor şüphesiz. Kimimiz daha
esenliğimizin imkânlarını ve şartlarını arayacağımız
kaygılı ya da endişeli, kimimiz daha depresif tepkiler
ve inşa edeceğimiz zemin, hep birlikte kuracağımız
veriyoruz. Kimimizin zaten orada duran belli iç çatış-
ortak bir hayal ve fikir eşliğinde kendimize ortaklaşa
maları tetikleniyor, bazı eski travmatik yaşantılar,
bir gelecek yaratma çabası ve azmidir. İnsanlığın
usulünce işlenmemiş kayıp deneyimleri vb. yeniden
müşterek hayal ve gayretinin mucizeler yarattığını
canlanıyor olabilir.
unutmayalım.
Ama bence, tüm bunlara fazlaca yoğunlaşmak, bunlarla gereğinden fazla oyalanmak yüzünden daha önemli bir şeyi ıskalamamalıyız. Şundan söz ediyorum: Bugün geldiğimiz noktayı, karşı karşıya bulunduğumuz büyük müşkülatı uygarlığımızın ve insanlı-
ğımızın krizi olarak düşünmeli ve kendimize bundan sonra nasıl bir insanlık fikriyle nereye gitmek istediğimizi sormalıyız. Önümüzde iki seçenek var çünkü: Ya aynı biçimde devam edecek, yeni salgınlar, iklim krizi, ekosistemde yeni alt üst oluşlar, derinleşen eşit-
sizlikler ve adaletsizlikler vb. nedeniyle nihai yıkımımıza ve mahvoluşumuza doğru sürükleneceğiz. Çünkü daima genişlemek ve kaçınılmaz krizlerini genişleyerek -müşterek geleceğimizden ödünç alarakötelemek üzerine kurulu bugünkü küresel kapitalist işleyişin en nihayetinde varıp varacağı yer burasıdır.
42
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş VIII • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Ersin Aslıtürk
“Toplum üzerindeki etkiyi belki sosyoekonomik bir değişim ihtiyacı çerçevesinde değerlendirebiliriz. Bu kriz surecine hükümetlerin kimi kısmi müdahaleleri olsa da ekonomik kriz en çok düşük ve orta gelirlileri vuracak ve iflas eden bireyleri, aileleri, aldığı evini ödeyemeyenleri, yemek bankasından yemek yemeğe başlayanları görmemiz muhtemel. Bir şeyler değişecek mi, yoksa eski normale mi geri döneceğiz, sorunun parçası olan normale?” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
birçok arkadaşım isşgüvenliği açısından bir sorun ya-
Sürecin bireyler üzerindeki etkilerinden bahsetmek
sım hizmet sektöründe çalışan insan işlerinden oldu-
için sanırım bireyin hangi sınıfsal konumda olduğunu
lar, oluyorlar ya da henüz etkilenmedilerse de bu
ve özellikle ne işle meşgul olduğunu hesaba katmak
krizden, çok yakında etkilenmeleri muhtemel. Bu du-
gerekiyor. Kanada bağlamında duruma yaklaşırsam,
rum böyle giderse, yani iki yıllık bir sürece uzarsa,
şamadı, çünkü genel olarak sağlık sektöründe ve enformasyon teknolojisi sektöründe çalışanlardan oluşuyor çevremiz. Ama birçok restoran çalışanı, bir kı-
kısa zaman içinde orta sınıflara, nitelikli çalışanlara
43
psikolojivetoplum.todap.org
da sıçrayacaktır. Örneğin eşim muhasebeci olarak
uluslararası eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadele-
çalışıyor ve eski iş yerinde çalışan insanların nerdeyse
sinin büyümesi. Belki insanların tüketici değil de va-
yarısı işten geçici olarak çıkarıldı. Uzun sure işsiz ve
tandaş olduklarını idrak ettikleri bir döneme girebilir
gelirsiz olan bir bireyin psikolojisine olur? Kendini
miyiz? Haklarımızı, sorumluluklarımızı ve gelecek
güçsüz ve çaresiz ve hatta değersiz hisseder, her za-
umudumuzu yeniden anladığımız ve tazelediğimiz
man olduğundan daha fazla olmak üzere. Bu güçsüz-
bir dönem olmalı bu dönem.
lük, çaresizlik, değersizlik, hiçbir işe yaramama, Toplumsal etkilerden bir tanesi de sanırım emeğin git
umutsuzluk gibi hislerin psikolojik seviyede en
gide sanal ortamlara kayması, niteliğinin artması, in-
önemli sorunlar olacağını tahmin ediyorum.
sanların evde daha çok vakit geçirmeleri, eğitimin saToplum üzerindeki etkiyi belki sosyoekonomik bir
nallaşması gibi sanırım bir dizi potansiyel ve tehlike-
değişim ihtiyacı çerçevesinde değerlendirebiliriz. Bu
lerle birlikte geliyor. Bu süreçlerin bazıları hâli hazırda
kriz surecine hükümetlerin kimi kısmi müdahaleleri
epey olgunlaşmıştı. Potansiyeller arasında kaliteli
olsa da ekonomik kriz en çok düşük ve orta gelirlileri
eğitimin ucuzlaması, işe gidip gelmenin çevre üzerin-
vuracak ve iflas eden bireyleri, aileleri, aldığı evini
deki olumsuz etkisinin azalması, bireyin kendisine
ödeyemeyenleri, yemek bankasından yemek ye-
daha fazla zaman ayırması, hayatta esas ihtiyaç diye-
meğe başlayanları görmemiz muhtemel. Bir şeyler
bileceğimiz şeylerin öne çıkması sayılabilir. Tehlike-
değişecek mi, yoksa eski normale mi geri döneceğiz,
ler arasında da belki toplumsal atomizasyonun artışı,
sorunun parçası olan normale? Yani salgın vesilesiyle
ekran önünde geçirilen vaktin artması, ilişkiler üze-
görünür hâle gelen eşitsizlikleri giderecek yapısal
rinde oluşan stres aklıma ilk gelenler.
adımlar nasıl atılacak henüz bilmiyoruz. Sosyal de***
mokratik taleplerde bir artış, sürdürülebilir-paylaşılabilir ekonomik modellerin öne sürülmesi, minimum
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
vatandaşlık geliri ve maksimum gelir limiti gibi insanlara güvenlik ağı sağlayabilecek türden ekonomik politikalarının öncelikle batı toplumlarında popülerleşmesi gerekiyor. Özellikle çevresel sorunların devamını, otomasyon ve yapay zekânın insan emeğini git
Bu soruyu cevaplamak üsttekini cevaplamaktan
gide gereksiz hâle getirmesini, sağlık ve gıda gibi
daha zor benim için. Yıllarca her şeyi analiz etmeyi
alanlarda uluslararası dayanışma ihtiyacının artma-
öğrendik, görece az sentez yaptık ve hemen hiç yara-
sına rağmen oluşan ulusal popülist politikaları, büyük
tıcı olmadık. Bu soru yaratıcılıkla biraz ilgili. İnsanları
güçlerin her alanda (jeopolitik, kültürel, siyasi vb.) he-
nasıl güçlendiririz, dayanışmaya nasıl sevk ederiz?
gemonya yarışını göz önüne alınca, benim önümüz-
“Ya yeni bir çağ açacağız, ya da çevresel sorunlar,
deki surece dair en kotu beklentim bir çatışma/sa-
sağlık ve gıda sorunları ve ekonomik zorluklar gibi
vaş/darbe ortamının oluşması, en iyi beklentim de
ezici sorunların altında ezileceğiz.” demek yetmeyecek. “Egzersiz ve meditasyon yapın.” demek olmayacak. Psikolojik düzeyde çok bir şey öneremiyorum,
44
psikolojivetoplum.todap.org
çeşitli güçlendirme egzersizleri ve ana akımın psikolojizasyon surecini teshir etmenin dışında. Bir mikro dayanışma ekonomisi nasıl kurulur, onu bilmek ve anlamak isterim. Bu da büyük bir istek. Öyle bir alternatif ekonomi içinde eleştirel psikolojik aktiviteler daha anlamlı olacaktır. Öyle bir ekonomi nasıl çalışır bu faşizm şartlarında, iyi örnekleri nelerdir bakmak lazım. Kolay değil, ekmek dağıtımını engelleyen bir iktidar var Türkiye’de. Bu ekonomik dayanışma üzerine yazmamın nedeni de önümüzdeki yıllarda işsizliğin çok büyük boyutlara ulaşacağını bilmemizden ve insanların temel ihtiyaçlarının karşılanacağı bir sistemin mümkün olan her yerde kurulmasının elzem olmasından dolayı. İlginçtir, faşizmin salgın boyunca ha gayret engellemeye kalktığı ve de başarılı olduğu şey bu oldu. Normal muhalefetin, normal siyasi hayatın bittiği yer. Bu da artık Gezi gibi vücut bulan ama talepleri çok daha keskin ve toplumun her sınıfsal kesimini kucaklayabilen bir toplumsal ayaklanmayı gerekli kılıyor sanırım. Bu zor bir olasılık, ama “huzursuzluk biriktirmeyi bildiği kadar, arada tepki vermeyi de bilir bizim insanımız” diye düşünmek istiyorum. Kısaca psikologların psikolojik düzeydeki müdahaleleri, yazıları, ilişkileri, bildiğimiz eleştirel psikolojik bir çerçevede devam edebilir: salgının sonuçlarının psikolojizasyona her düzeyde (terapotik, akademik vs.) karşı çıkmak, psikolojik düzeyde güçlendirme süreçlerine devam etmek, hızlı değişimlerin yaşandığı bir çağda bireylerin kendilerine kapanıp içlerine dönmemeleri için makul eleştirel pratiklere devam edilebilir. Sanıyorum benim aradığım bunun ötesinde bir şeyler, umuyorum süreç hepimize bazı yolları gösterir.
45
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş IX • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Filiz Torun
“Peki, ev her zaman güven veren, bizim için sığınacak bir liman, tehlikelerden koruyacak bir yuva mıdır? Ev aynı zamanda tekinsizliğin, bir iç sıkıntısının, başka bir ifadeyle ‘asıl tehlikenin’ de mekânıdır.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
alışkanlıklarımızı, yaşamdaki sabitliklerimizi, ilişki
Yaşadığımız ve yaşamaya belirsiz bir süre içinde de-
geliştirdik. Hem birbirimizden uzaklaştık hem de
vam edeceğimiz, hayatımızı olağanüstü sayılabile-
farklı boyutlarda yaklaştık. Çoğu insanın, elbette
cek süre içinde değiştiren salgını hâlihazırda yaşar-
imkânı olanların diye eklemek gerek, zamanının ço-
ken bu sorulara cevap vermek ne kadar mümkün bi-
ğunu ekran başında, sosyal medyada geçirmesini, sü-
lememekle birlikte yine de çabalamaya değer oldu-
rekli yeni bilgi ağlarının örülmesini, çevrimiçi (online)
ğunu düşündüğümü söyleyerek başlayabilirim. Sınır-
görüşmelerin, buluşmaların sıklıkla yaşanmasını biz-
ları altüst etmesiyle tüm dünyaya dehşet salan virü-
zat deneyimlediğimiz noktada şunu söyleyebiliriz:
sün etkilerinden bahsetmek gerektiğinde önce “ka-
Tüm bu çabaları kayba verilen bir tepki, kaybın yarat-
yıp” kavramı akla geliyor. Ne çok şeyi kaybettik; ya-
tığı boşluğu doldurma çabaları olarak da görebiliriz,
kurma biçimimizdeki kayıplar şimdilik görünür olanlar. Hemen peşi sıra baştan aşağı yaşamımızı değiştiren ve onu boylu boyunca kat eden yeni alışkanlıklar
şadığımız, bizi oluşturan, tanımlayan mekânlarımızı,
46
psikolojivetoplum.todap.org
manik bir savunma olarak da. Ancak inkâr edemeye-
sel olarak insanlara yalnızca ruhsal değil dış gerçek-
ceğimiz bir biçimde tüm yaşamımızda olup bitenlerle
likte de -ev içi şiddet olarak- bir tehlike olabildiğini,
her şekilde baş etmeye çalıştığımızı söyleyebiliriz. Bir
bu sosyolojik boyutu da akılda tutulması arzusuyla
analizanın ifadesiyle “kıyamet koptu sanırım” ya da
buraya not etmek isterim.). Virüs dış dünyayı tehlikeli
çoktan kopmuş olan bir kıyamet söz konusu olan, biz
yapmış, bizi evlere hapsetmiştir ama tehlikeli olan
şimdi farkına varıyoruz.
yalnızca dış dünya değildir. Virüs her birimizi birer tehlike hâline getirmiştir. “Tekinsiz” bir durum, birer
“Sınır tanımayan virüs” sınırlarımıza, evlerimize çe-
tehlike hâline gelen bir iç dünya ile karşı karşıya kal-
kilmemizi sağlarken “ev, yer, mekân” kavramları ol-
manın dehşeti sanki söz konusu olan. İnsan dış dün-
dukça önemli olmaya başladı. Bundan sonrası için de
yadan gelen tehlikeleri daha iyi kavrayabilir, iç kay-
sıkça konuşacağımız bu kavramlara biraz daha yakla-
nakları çerçevesinde onunla daha iyi baş edebilir. Asıl
şıp şu soruyu sormak gerekli gibi görünüyor. Kayıp-
belki de tehlike tekinsiz olabilen bir “iç dünya” dır.
ları konuşurken “mekânları, aynı zamanda birbirimizi
Oradan çıkacak olanların dehşetini belki de o kadar
bulup buluştuğumuz mekânları kaybettik” derken
iyi seziyoruz ki, yalnız kalmamak için zamanı nere-
neyi kastediyoruz? Nedir ev ve bize ne ifade etmek-
deyse özenle dolduruyoruz. Freud 1919 tarihli “Te-
tedir? Fransız Psikanalist Eiguer “Evin Bilinçdışı” adlı
kinsiz” makalesinde bu kavramı ele alır. “Tekinsiz
kitabında yaşadığımız evin de bir bedeni olduğunu ve
olan aslında ne yenidir ne de yabancı, tam tersine sa-
insanın bedenini yaşadığı yer dolayımı ile tanıdığını
dece bastırma sürecinin başkalaştırdığı, fakat ruhsal
ve tanımladığını söyler. Yaşanılan yerin bedene, be-
yaşam için öteden beri tanıdık olan şeydir. Bastırılmış
denin de yaşanılan yere karşılıklı yansıması vardır. Ev,
çocukluk karmaşalarını içerir. Bunlar dıştan gelen
kaygılarımızı, umutlarımızı, arzularımızı içerir, tutar.
herhangi bir izlenimle tekrar canlanabilirler veya ço-
Bir başka Fransız psikanalist Anzieu’nun “deri benlik”
cuğun daha ileri bir ruhsal ve zihinsel seviyeye gelme-
metaforunda olduğu gibi ruhsallığı derinin bedeni
siyle aşmış olduğu ilkel kanılar tekrardan doğrulanır
kapladığı gibi kaplar. Derinin kasları ve iskeleti tutma
gibi olur, işte o zaman gerçek yaşamda tekinsizlik
işlevinden, kapsayıcılığından bahsetmiştir Anzieu.
[yaşantısı] ortaya çıkar.” (1919). Tekinsiz hem bize
Öyleyse yaşanılan mekânın da tıpkı deri gibi insanı
benzeyen hem de bize yabancı olandır. Tekinsiz ka-
kapsadığı, düşlemlerini, kaygılarını, umutlarını tutan
ranlıktır. Ev eğer güvenliyse tekinsiz olan baş edilebi-
ve ona haz veren bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Ve
lir olacaktır. Zaten karanlık yalnızca korkutmaz aynı
evin iç dünyayı temsil ettiğini… Gülten Akın son kita-
zamanda merak da uyandırır. Kendimize dair keşif-
bına adını veren şiirde böyle söyler, “dünya evlere çe-
lere neden olabilir, yaratımın önünü açabilir. Ama iç
kildi, içlere”.
dünya güvenilir değilse, tekinsize yer açıp onu tutacak iç kaynaklar zayıfsa işte o zaman bu durum kişi
Peki, ev her zaman güven veren, bizim için sığınacak
için travmatik olacaktır.
bir liman, tehlikelerden koruyacak bir yuva mıdır? Ev aynı zamanda tekinsizliğin, bir iç sıkıntısının, başka
Fransız filozof Catherine Malabou “Karantinadan Ka-
bir ifadeyle “asıl tehlikenin” de mekânıdır (Evin fizik-
rantinaya: Rousseau, Robinson Cruose ve ‘Ben’” adlı
47
psikolojivetoplum.todap.org
yazısında şöyle söyler: “Karantina ancak karantina
Dönüştüğünde” başlıklı yazısında toplumsal travma-
hâlinden karantinaya girerseniz tahammül edilebilir
dan bahsettiğimizde, topluluğu etkileyen felaketleri
bir şeydir. Tabiri caizse hem karantina içinde hem de
düşünmek gerektiğini söyler. “Toplumsal boyutuna
karantinadan karantinaya girerseniz.”. Malabou ya-
göz atacak olursak, ortak yaşanan travmatik bir ola-
zısında, 1743 yılında salgın zamanında Corfu’dan kal-
yın ne düşündüğümüzü veya deneyimlediğimizi de-
kıp Messina’ya varan bir gemide olan Rousseau’nun
ğil; tüm düşünme ve deneyimleme şeklimizi nasıl et-
karantinayı diğer herkesin aksine gemide değil de
kilediğini, ‘yaşadığımız yere’ ‘nasıl’ ve ‘neyle’ anlam
kimsenin kalmayı tercih etmediği bir hastanede kal-
verdiğimizi incelemek durumundayız,” der. Ancak
mayı istemesini konu eder. Tecritin ancak yalnız kalı-
benim asıl dikkat çekmek istediğim şu cümleleri: “Bir
nabildiğinde, yalnızlığı yaşanabildiğinde katlanılabilir
şeyin kolektif travma olarak bilinmesi, bildiğimizi
olduğunu yazı boyunca söyler. Bu elbette iyi hâlde
varsaydığımız gerçek kişisel travmanın ne olduğunu
yalnız kalabilme kapasitesini varlığında mümkün ola-
bilmekten bizi kurtarır. Hastalar (savaşta dul kalan-
bilen bir durum olabilir. Aksi hâlde travmatik dene-
lar; istismara uğramış çocuklar, vb.) bununla iş birliği
yim daha derinlere kazınacak, başka bir ifadeyle daha
yapar ve sığ bir stereotipik mite uyarak çoğunlukla
derinlerdekini gün yüzüne çıkarma tehlikesiyle kişiyi
utandıkları kişisel acılarını saklarlar.”
karşı karşıya bırakacaktır. Kayıplardan, kaybın yaşattığı travmalardan bu kadar Öte yandan insanın zihni bunları konuşurken gerçek-
söz etmişken “yas”tan bahsetmeden olmaz. İnsanla-
liğe kaymadan edemiyor. “Ev” herkes için bir imkân
rın yaşamlarını yitirdiği, yapayalnız öldükleri, geride
olamayabiliyor. “Ev”sizleri, evde “güven” içinde ola-
kalanlarında bu acıyla yalnız kaldıkları, hiçbir tören
mayanları (ev içi şiddet), çalışmak zorunda olup evde
yapamadıkları, hatta ölülerini gömemedikleri du-
kalamayanları, sınır tanımayan bir virüs karşısında ül-
rumdan bahsetmek istiyorum. Bu ülkenin, bu toplu-
kelerin sınırlarını kapattığı bir zamanda sınırlarda tu-
mun yabancı olduğu bir durum değil son yaşanana-
tulan mültecileri, kelimenin tam anlamıyla tecrit
lar. Yakından biliyoruz, toplu mezarları, mezarı esir-
hâlinde olan mahkûmları düşünmeden edemiyor in-
genen insanları, bir mezara sahip olamayan kayıp-
san. Nurdan Gürbilek son kitabı “İkinci Hayat”ta Mar-
ları… Ölüm sonrası ritüellerin, geleneklerin yas süre-
tin Jay’den şu alıntıyı yapar: “Evin tekinsiz olduğunu
cinin yaşanabilmesi için ne kadar önemli ve gerekli ol-
kabul edelim, hayaletlerle yüzleşelim, ama hayalet-
duğunu da biliyoruz. Geride kalanların suçluluğunu
lerin musallat olduğu canlıların başlarını sokacak bir
da… Bu süreç sonrasında herhâlde üzerinde düşüne-
çatıları olduğundan da emin olalım.” Bununla birlikte
ceğimiz, konuşacağımız bir konu olacak bu durum.
yan yana durmaları arzusuyla başka bir düşünceye,
Ancak bu yeni sürecin geçmişte yaşanılan acılara
başka bir kaygıya daha yer açmak istiyorum. Yossi
karşı şimdiye kadar olan yaklaşımdan farklı olarak
Triest, Psikanaliz Yazıları’nın “Bireysel ve Toplumsal
inkâr edilmeden, yok sayılmadan tüm kayıpları tanı-
Travmalar” konulu 34. sayısında, “Travmanın Birey-
manın yaşanacağı bir süreç olmasını umuyorum. Bir
sel ve Kolektif Boyutları: (Bilinçdışı) Kâbus Gerçeğe
kayıp her zaman başka kayıpları da gündeme getirir. Ve böylece hem bireysel hem de toplumsal olarak
48
psikolojivetoplum.todap.org
geçmiş kayıplarımızı, acılarımızı tanımanın da yolu
Psikanalitik uğraşın çerçevesi önceden belirlenmiş
açılır.
seans süresi, sıklığı, gün-saat ve ücret ile belli bir mekânda uygulanmasıdır. Bu süreçte seans odalarını ***
kaybettik ki bu da zorluklarımız içinde çok önemli bir yer tutuyor. Yine mekân kaybından bahsediyoruz.
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
Psikanalitik çerçevenin üç ayağından biri mekândır ve aslında zaman algısını belirleyen de mekândır. Yani yaşadığımız olayla hem zaman hem de mekân değişti. Çerçeve ruhsal çalışabilme imkanının garan-
Soru ilk olarak şöyle bir çağrışım getirdi. Freud, Cin-
törü iken, çerçeve “görünüm” değiştirdi. Bu noktada
sellik Kuramı Üzerine Üç Deneme’sinde çocukluk
analistin-terapistin kendisi, kendi iç çerçevesi, anali-
kaygılarının kökenlerini ele aldığı bölümde, ileri sür-
tik çift yani kendisi ve analizanı-danışanı için yeni bir
düğü görüşlere örnek olarak bir gece kendisinin duy-
görünüme büründü. Karşılıklı ekran karşısında olmak
muş olduğu, üç yaşındaki bir çocukla teyzesi arasında
ya da telefonun iki ucunda, kaybettiğimiz üçüncü bo-
geçen şu konuşmayı aktarır: Çocuk gece karanlıkta
yutun kaybını her an bize hatırlatıyor. Sonra şu soru-
yattığı odadan seslenir. “Teyzeciğim konuş benimle.
lar: Bu ekrandaki kişiler kim? Kim konuşuyor? Kim
Korkuyorum, çok karanlık. Teyzesi “Ne faydası ola-
kime konuşuyor? Yeni bir tür karşılaşma, buluşma ya-
cak” der, “beni görmüyorsun ki”. “Olsun” der çocuk,
şıyoruz her ne kadar “kavuşmayı” dört gözle bekliyor
“biri konuşunca aydınlık oluyor”. Bu süreç bilinmez-
olsak da.
liği, belirsizliği, tekinsizliği fazlaca gündeme getiriyor yani karanlığı. En son söyleyeceğimi başta da söyle-
Analitik sürecin devamlılığı ve analistin varlığının çok
mek istiyorum. Yapabileceğimiz, konuşmak, düşün-
önemli olduğunu bildiğimizden çalışmaya devam
mek ve ne yaşadığımızla temas etmek yani hisset-
ediyoruz. Ancak çalışmaya devam edebilmemizde
mek. Son yıllarda o kadar çok şiddetli, yıkıcı olay,
karşımıza çıkacak iki zorluğa dikkat çekmenin, insan-
travma yaşadık ki… Bunlar için oluşturulan Psikosos-
lara yardım edebilmemiz ve acılarını duyabilmemiz
yal Dayanışma Ağı kapsamında (özellikle 10 Ekim
için önemli olduğunu düşünüyorum. İlki bir inkâra
Ankara katliamı sonrası) travma yaşamış insanlarla
girme tehlikesinin farkında olmak ve bu süreçteki ka-
çalıştık. O zaman terapist olarak bizler de danışanla-
yıpları konuşabilmek. Elbette her birey kendi
rın yoğun olarak yaşadığı “yaşamda kalmanın suçlu-
hikâyesi içerisinde bu travmadan etkileneceği için bu
luğunu” paylaşmakla birlikte onlar bu katliamda biz-
bağı kurmak çok önemlidir. Diğeri ise terapistler ola-
zat yakınlarını kaybetmişlerdi ya da bedensel ve ruh-
rak bizler de bu sürecin içinden geçtiğimiz için kendi
sal olarak yaralanmışlardı. Oysa burada biz de yara-
üzerimize düşünmek, kendi kapsanma ihtiyacımızın
lanabiliriz. Analist-terapist ve analizan-danışan ola-
farkında olarak bireysel süpervizyonlardan ya da sü-
rak aynı sürecin içinden geçiyor, kendimize ait kayıp-
pervizyon gruplarından faydalanmak.
lar yaşıyor, tehlikeye maruz kalıyoruz.
49
psikolojivetoplum.todap.org
Yine bir çağrışım. Adalet Ağaoğlu’nun her biri bir başyapıt sayılabilecek “Dar Zamanlar” üçlemesinin ilk kitabı “Ölmeye Yatmak”tır. 12 Mart sonrası yayınlanan, dönemin sosyal ve siyasal kaotik durumunu ele aldığı kitap travmatik bir süreç oluşturan askeri darbe sonrasında yayımlanmıştır. Romanın kahramanı Aysel bir otel odasında ölmeye yatar. Kitap boyunca Aysel’in iç dünyasındaki çatışmalarını, arzularını, korkularını, tüm yaşamını çağrışımlarla hatırlamasını, bu çağrışımlar üzerine düşüncelerini okuruz. Hepsi hepsi bir buçuk saatlik süredir esasında. Aysel ölmeye yatar ancak bunu yaşamak için yapar. Tüm kitap boyunca yaşamını sorgulamasının sonunda yataktan yaşamak için kalkar. Dar zamanlar üçlemesinin son kitabı ise “Hayır”. Adalet Ağaoğlu üçlemeyi bu kitapla bitirir. Kitap boyunca sürekli söylediği şey “tekrara hayır”dır. Aysel’de ölmeye yatmaktan bir anlamda “tekrara hayır” diyerek kalkmıştır. Öyleyse içinden geçtiğimiz bu sürecin sonunda ne olup biteceğini kestirmenin, bunu düşünmenin zorluğunu bir yana koyarak, salgın sonrasında ne yapabileceğimizi düşünmeye ve tasarlamaya olan güvenimizi var edebilmeliyiz. Hep birlikte konuşacağımızı, düşüneceğimizi, yaşanılanları dönüştürmek için çalışacağımızı ve ancak böylece yaşama tutunacağımızı bilebilmenin güvenini ise ancak bizi bu duruma getiren yaşantıları “tekrarlamaya hayır” diyerek kazanabiliriz.
50
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş X • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
G. İrem Umuroğlu
“Salgınla birlikte dikkat etmeye başladığımız sosyal mesafe, aslında salgın öncesinde de hepimizin günlük hayatlarına kanıksanmış ve farkında olmadan kamusal alanda mahremiyet ihtiyacımızı karşılamak ve kişisel mekânımızı korumak için aldığımız bir mesafe tipidir. Çevre psikolojisi, insanın mahremiyet ihtiyacını diyalektik bir bakışla anlamaya çalışır. (…)” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
yasakları, alışveriş sıraları, ekonomik sıkıntılar vs.) ya-
İçinden geçtiğimiz bugünleri naif bir çabayla anla-
veya doğa karşısındaki tahrip edici ve yıkıcı hırsına
ratması bakımından bu salgın, bir bakıma aşina olduğumuz bir yaşantı. Benzer şekilde insanlığın sonunu, insanın doğaya karşı bitmek bilmez üstünlük çabasını
dair çok farklı mit, efsane veya komplo teorisini konu
maya çalıştığımda zihnimin aşinalık ve yabancılık diyalektiğinde gidip geldiğini söyleyebilirim. İnsanlık
alan bilimkurgu eserlerinin sahnelerini akıllara getir-
tarihinin döngüsünde salgınlar, çatışmalar veya sa-
mesi bakımından da sıkça görüp izlediğimiz, hatta bazı kehanetleri haklı çıkarması açısından da bir kıs-
vaşların kolektif belleklerde oluşturdukları anılarla ortak kitlesel etkileri veya sonuçları (kamusal alan ha-
mımızın veya bazılarımızın belki de çoktandır yaşan-
reketliliğinin kısıtlanması, geçici süreli sokağa çıkma
masını beklediği bir deneyim. Fakat kocaman bir ya-
51
psikolojivetoplum.todap.org
nıyla da küresel ölçekte toplumsal düzende ve birey-
davranışları üzerinden belirleme ve düzenleme pra-
lerin gündelik rutinlerinde yarattığı etkiler bakımın-
tiklerini anlatır. Nitekim Hall, proksemi kavramıyla
dan tamamen yabancı olduğumuz, hatta “içeride”
tam da kim olduğumuzun değil, nerede ne kadar
evlerimizde kalmamız gereken bu dönemde “dışa-
uzakta ve ne mesafede durduğumuzun diğerlerini
rıda” var olup olmadığına dahi hâlen daha inanmakta
nasıl algılayacağımızı ve sosyal etkileşimlerimizi be-
güçlük çektiğimiz bir gerçeklik olduğu söylenebilir.
lirleyeceğinden söz eder. Bu mesafeler en kısadan en uzağa doğru; mahrem mesafe (çok yakın ve teklifsiz
Doğası gereği mevcut rutini yıkan ve hızla değiştiren
ilişkiler), kişisel mesafe (yakın arkadaşlıklar), sosyal
bu sürecin bireyler ve toplumlar nezdinde yarattığı
mesafe (yakınlık hissinin veya rahatlığının hissedil-
etkileri anlama ve açıklama çabası, şüphesiz çok sa-
mediği kişiler) ve kamusal mesafe (park, alışveriş
yıda disiplini gerek kendi içinde gerekse interaktif
merkezleri veya diğer kamusal alanlardaki hiç tanı-
olarak eleştirel düşünmeye sevk etti. Bu bağlamda
madığımız kişiler) olarak kategorilenmektedir. Bizler
psikoloji ana bilim dalı ve daha özelinde insan davra-
günlük hayatlarımızda farklı mekânlarda veya aynı
nışlarını, davranışın içinde şekillendiği zaman ve
mekân içerisinde farklı kişilere göre değişen mesafe-
mekânla olan karşılıklı etkileşiminde anlamaya ve
lerde durarak ve bu mesafelerin kendiliğinden gerek-
açıklamaya çalışan çevre psikolojisi perspektifiyle,
tirdikleri kurallara göre davranarak “ben/biz” ve “di-
salgın söyleminin karakteristik ifadeleri hâline gelen
ğerleri” arasındaki ilişkileri biçimlendiririz. Bedenimi-
“sosyal mesafe”, “sosyal izolasyon” ve “karantina”
zin etrafını saran görünmez bir balon gibi düşünebi-
kavramlarını ve bu kavramların çevresel deneyimleri-
leceğimiz kişisel mekânımızın sınırları bağlama göre
miz üzerindeki etkilerini yeniden düşünebiliriz.
azalan ya da artan mahremiyet ihtiyacımıza cevap vermek için her daim esnektir. Mahremiyet ihtiyacı-
Salgınla birlikte dikkat etmeye başladığımız sosyal
mızın az olduğu durumlarda, başkalarının yakınlığına
mesafe, aslında salgın öncesinde de hepimizin gün-
ve temasına imkân sağlayacak şekilde diğerleri ile
lük hayatlarına kanıksanmış ve farkında olmadan ka-
kendimiz arasındaki mesafeyi azaltmak ve dış dün-
musal alanda mahremiyet ihtiyacımızı karşılamak ve
yaya açılmak isterken, mahremiyet ihtiyacımızın
kişisel mekânımızı korumak için aldığımız bir mesafe
yüksek olduğu anlardaysa kişisel mekânımızın sınır-
tipidir. Çevre psikolojisi, insanın mahremiyet ihtiya-
larını genişletip başkalarının temasından veya bu sı-
cını diyalektik bir bakışla anlamaya çalışır. Diğer bir
nırı ihlal etme riskinden uzaklaşmak ve sosyal dün-
ifadeyle mahremiyet ihtiyacı, insanın sadece kendi
yaya karşı kapanmak isteriz. Bir tür bedenimizi, ken-
içine kapanma veya diğerlerinden ayrılma isteğini
dimizi ve kişisel mekânımızı koruma mekânizması
değil, aynı anda diğerleri ile bir arada olabilme iste-
olarak da düşünebiliriz. Sosyal mesafe kurallarının
ğini yani bireylerin hem açılma hem de kapanma ih-
zorunlu hâle geldiği bugünlerdeyse, ister istemez ki-
tiyaçlarını karşılayan ve bu ihtiyaçların hiçbir zaman
şiler arası mesafe sabit bir uzaklıkla yeniden biçim-
birbirini yok edemediği dinamik bir sürece işaret
lenmek ve kişisel mekânlarımızın sınırları esneklikle-
eder. Davranışsal boyutta ise kavram, insanların sos-
rini kaybederek olabildiğince genişlemek zorunda
yal dünya ve diğerleri ile arasındaki ilişkileri mekânsal
kaldı. Mahremiyet ihtiyacımızın artmasıyla etrafımızı
52
psikolojivetoplum.todap.org
saran görünmez balonlarımızı o kadar genişletmek
de ayrıca dikkat çekici. Nitekim salgın sonrası ev koz-
zorunda kaldık ki neredeyse bomboş bir sokakta kar-
metiği ürünlerinin (ev kokuları, kokulu mumlar vs.),
şıdan gelen bir kişinin önceden belki hiç görmeksizin
genel ev bakım eşyalarının online satışlarındaki hızlı
yanından geçip gidecekken, salgın döneminde bu ki-
artışlar da, sıradan zamanlarda çoğunlukla bedeni-
şiyi adeta biyolojik bir tehdit olarak görüp karşı kaldı-
mizle sınırlı olan kişisel mekânlarımızın sınırlarının
rıma geçer olduk. Elbette hem kendimizin hem de
uzamsal olarak evin içini de kapsayacak şekilde ge-
başkalarının sağlığı için koruyucu niteliği tartışmasız
nişlediğini bu anlamda ev bakımının, adeta bir kişisel
olan sosyal mesafe kuralının, aslında kişisel mekânla-
bakım niteliği kazandığını söyleyebiliriz. Şüphesiz
rımızın, yani kişisel mesafemizin korunması için bir
burada salgının vurguladığı temizlik kurallarının be-
uyarı olduğunu hatırlamamız, sosyal dünyayı algılar-
densel ve mekânsal hijyeni şart koşmasının da etkisi
ken kişilerarasında veya gruplararasında algılanan
yadsınamaz. Diğer yandan uzaktan eğitim, uzaktan
mesafeleri arttırmamızı ve bir anlamda dış dünya ve
çalışma veya ev-ofis çalışma tarzı, tüm aile bireyleri-
ben/biz arasına aşılamaz katı sınırlar örmemizi engel-
nin evde olması gibi değişen koşullarla birlikte tüm
leyebilir.
günün evde geçirilmesi, hem ev içi faaliyetlerin çeşitlenmesine yol açarken, evdeki üretkenliğin de artma-
Sosyal mesafe ile birlikte izolasyon ve karantina sü-
sına ve bu bağlamda ev içi bölümlerin fonksiyonları-
recinin ise evin içi ve dışı arasındaki daha iyi bir ifa-
nın da yeniden tanımlanmasına yol açabileceğini dü-
deyle özel alan ve kamusal alan ayrımını pekiştirdiği
şündürebilmektedir. Geleneksel toplumsal cinsiyet
söylenebilir. Ayrıca her iki mekândaki alansallık pra-
rolleri bağlamında kadının yeri olarak tanımlanan
tiklerinin de niteliksel bir dönüşüme uğradığından
mutfak, belki de o sırada çocukların salonda uzaktan
söz edilebilir. Sanıyorum ki birçoğumuz evimizle
eğitime devam etmeleri nedeniyle, erkeğin uzaktan
veya içeride kalmamız gereken alanla olan ilişkimizi
işini yürüttüğü ofis niteliğini kazanabilmektedir. Evin
yeniden inşa ettiğimiz ve belki de evlerimizi ve kişisel
bölümlerinin yeni işlevler kazanmasına ön ayak ol-
alanlarımızı yeniden kendilemeye başladığımız bir
ması adına biraz ileriye giderek devrimsel bir nitelik
süreçten geçiyoruz. Çevre psikolojisi kendileme kav-
taşıdığını da söyleyebiliriz. Diğer yandan ev içi bö-
ramı ile bireyin içinde hareket ettiği, yaşadığı ve za-
lümlerin geleneksel tanımlarını ve pratiklerini daha
man geçirdiği mekânları kendi kişiliğini yansıtacak
da pekiştiren ve kadının tüm aile üyelerinin evde ol-
şekilde ve mekânın kendi yapılanmasıyla etkileşim
ması nedeniyle ve yemek pişirme rolünü tek başına
hâlinde sürekli olarak yeniden düzenleme, değiş-
üstlenmesi nedeniyle mutfaktan neredeyse hiç çıka-
tirme ve dönüştürme pratiğini anlamaya çalışır. Özel-
madığı sahnelerin de yaşanmasını mümkün kılabile-
likle kent yaşamının ritmi, çalışma saatlerinin uzun-
ceğinden ve kadının kamusal hayattan hâli hazırda
luğu vd. birçok sebepten ötürü fırsat bulup eve ayıra-
kopuk olmasıyla eve ve mutfağa aidiyetini daha da
madığımız zamanı, özeni ve çabayı evde kalmamız
arttırabileceğinden söz edebiliriz.
gereken bu zamanlarda gösteriyoruz. Hatta bir tür başa çıkma mekânizması olarak da yorumlayabilece-
Daha birçok açıdan ve farklı gözlemler eşliğinde de-
ğimiz ölçüde yükselen ev içi işlevselliği ve üretkenliği
ğerlendirilmesi mümkün olan ev içi deneyimimize
53
psikolojivetoplum.todap.org
dair şimdilik söyleyebileceğim en net şey; genellikle
rine yönelik potansiyel ayrımcılıkların da önüne geç-
kamusal alana dair tüm aktivite alanlarının sosyal-
miş olacaktır. Bu nedenle elbette dijital ve online ola-
leşme, dayanışma, çalışma, eğitim, alışveriş gibi evde
naklardan sonuna kadar faydalanarak sosyal ilişki ağ-
ya da evden gerçekleştirilmeye çalışılması ev içi alan-
ları ve ortak platformlar kurmaya devam etmeli öte
sallık deneyiminin çeşitlenmesiyle evleri salgın önce-
yandan esas olarak dayanışmanın bu süreçte uygula-
sine kıyasla daha fazla “yaşanan mekânlara” dönüş-
nan tüm kurallarla ve kararlarla uyumlu bir şekilde as-
türürken teknoloji ve internet imkânları ile evin, ge-
lında dışarıda yani bir diğerini düşünmek ve gözet-
çici ve bir nebze de olsa “kamusal alan” hissi uyandır-
mekte olduğunu da kendimize ve başkalarına hatır-
masının mümkün kılınabildiğidir.
latmalıyız. Ev içinin artan önemi ve genişleyen işlevselliğinin sağladığı rahatlık, kamusal alanın bir araya
***
getirici niteliğinin unutulmasına ya da en azından küçümsenmesine yol açabilir.
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
Son olarak evlerimizle ve ev içi üretkenliğimizle yeniden buluştuğumuz bu günlerde bir yandan da evden sıradan günlük hayatlarımızın akışına yetişmeye çalı-
Sosyal mesafe kuralları şüphesiz ki hem bireylerin
şıyor, sosyal medya hesaplarımızda dışarıdaki ger-
hem de toplumların sağlığının korunması için ol-
çeklikle kıyaslandığında adeta sanal sayılabilecek bir
dukça hayati. Fakat öte yandan Melek Göregenli’nin
“normallik” algısı yaratarak hayatlarımıza devam
değindiği üzere,1 odağı kişilerarası fiziksel mesafenin
ediyoruz. Artan üretkenliğimizin ve ev içi mekânla
korunması olan bu kavram sosyalliğe yaptığı vurgu
özdeşleşme hâlimizin, bu sürecin hızlı ve değişken
ile gittikçe ben ve diğeri ya da biz ve onlar arasındaki
doğasının biraz daha kalıcı ve stabil bir hâle dönüştü-
sınırların katılaşmasına ve keskinleşmesine yol açabi-
ğünde de sürdürülebilir olması ve nihayetinde birey-
lir. Her birimizin, büyük ve geniş bütünlerin parçaları
lerin mahremiyet ihtiyaçlarının diyalektiğinde den-
olduğumuzu unutturarak gitgide atomik yapılar
gelenmesi gereken özel alan ve kamusal alan veya
hâline gelip sosyal bilişsel bağlamda kendi balonları-
içerisi ve dışarısı ayrımını zedeleyecek bir deneyime
mızın içine kapanmamıza yol açabilir. Kolektif bir
dönüşmemesi sanıyorum ki bir hayli önemli.
tehdit karşısında tüm insanlık olarak bir arada olduğumuzu, koruyucu bir önlem olarak diğerleri ile aramıza koyduğumuz sadece fiziksel bir mesafe nedeniyle unutmamamız ve unutturmamamız sayesinde sadece kendi çıkarlarımızı gözetmekten uzaklaşabilir ve tahammülsüzlükler, zorluklar ve krizlerde bir diğe-
1
Editör notu: Evrensel.net ve Medyascope.tv adreslerinde yayımlanmış röportajlar için sırasıyla bkz., https://bit.ly/36bph1R https://bit.ly/365GnOA
54
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş XI • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Güneş Se vin ç Ka yacı
“Fiziksel olarak sağlıklı olmanın kişisel tercihlerin sonucu gibi algılanmasına benzer bir biçimde, ruhsal olarak sağlıklı olmak da yaygın bir biçimde bireysel bir performans gibi algılanmaya başlandı. Psikologlar olarak bunun yalnızca bireysel bir performans olmadığını vurgulayabilir; güvencesizlik, geleceksizlik ve salgınla ilgili belirsizliğe karşı dayanışmayı çoğaltacak araçlar, yöntemler geliştirmeye yönelebiliriz.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
bu eşitsizliği dikkate almalı, temel ihtiyaçların karşılanması ve doğru bilgiye ulaşabilmenin salgının olası etkilerini minimalize etmede öncelikli olduğunu gözden kaçırmamalıdır.
Salgının aynı zamanda bir ruh sağlığı krizine neden ***
olduğu dile getiriliyor. Kimileri içinse ruh sağlığı diye bir kategori mevcut bile değil. İşe gitmek için her gün
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu
metrobüse binen birine fiziksel mesafelenmeden bahsetmek kadar konu dışı. Eleştirel bir yorumlama
55
psikolojivetoplum.todap.org
süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler? Salgın çoğumuzun gündelik hayatında zorlayıcı değişiklere neden oldu. Kendimizi içinde bulduğumuz bu yeni hâl, bir yandan mevcut sorunları görünür hâle getirirken bir yandan da yeni sorunlar, krizler üretebilir. Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizlerin, bireysel terapiler ve yapılandırılmış programlarla sınırlı kalmayarak dayanışmayı çoğaltacak yeni alanlar yaratabileceğini düşünüyorum. Fiziksel olarak sağlıklı olmanın kişisel tercihlerin sonucu gibi algılanmasına benzer bir biçimde, ruhsal olarak sağlıklı olmak da yaygın bir biçimde bireysel bir performans gibi algılanmaya başlandı. Psikologlar olarak bunun yalnızca bireysel bir performans olmadığını vurgulayabilir; güvencesizlik, geleceksizlik ve salgınla ilgili belirsizliğe karşı dayanışmayı çoğaltacak araçlar, yöntemler geliştirmeye yönelebiliriz. *** Soru 3: Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? Psikoloji ve psikiyatrinin salgınla ilişkili durumlarda ortaya çıkan travmatik stresle başetmek için gevşeme egzersizleri, çeşitli nefes ve konsantrasyon teknikleri, uyku ve beslenmeye özen göstermenin ötesinde bir öneri getiremiyor olması, alternatif araç ve yöntemler geliştirmenin ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor diye düşünüyorum.
56
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş XII • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Ö. Melis Uluğ
“Toplumda salgın öncesi de etnik kimlik, sınıf, cinsiyet, vatandaşlık üzerinden şekillenen kimlikler, dolayısıyla ayrıcalıklara sahip olmayanlar bu salgın döneminden de yine en olumsuz şekilde etkilenenler denebilir. Bu yüzden salgın sürecinin bireyler, gruplar ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini konuşurken toplumdaki ayrımcılık ve ayrıcalık tartışmalarının bize eleştirel bir çerçeve sunacağını düşünüyorum.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
önemli olacağı kanaatindeyim. Salgının gruplar üze-
Salgın sürecinin hem bireyler hem de toplumlar üze-
“Bu virüs zengin-fakir, güçlü-güçsüz ayrımı yapmı-
rinde çok büyük etkileri olacağı ve hatta bu etkilerin
yor,” diyenleri duyuyoruz. Peki bu gerçekten böyle
şimdiden görülmeye başladığı kesin. Bir politik psiko-
mi? Açıkçası bunun hiç de böyle olmadığını, bu sü-
log olarak, salgının bireylerin ve toplumların yanı sıra
reçte hayatlarını tehlikeye atarak dışarıda çalışmak
grupların üzerindeki olası etkilerini de konuşmanın
zorunda kalanlarla işlerini evden yürütebilenler ara-
rindeki olası etkilerini özellikle konuşmamız gerektiğini düşünüyorum, çünkü bu salgın farklı grupları çok farklı şekillerde etkiliyor. Örneğin bu salgın sürecinde
57
psikolojivetoplum.todap.org
sındaki farka bakarak görebiliriz. “Bu virüs zengin-fa-
Peki bunları nasıl gerçekleştirebiliriz? Birincisi, örne-
kir, güçlü-güçsüz ayrımı yapmıyor” yerine şu söyle-
ğin Kuzey Amerika’da, salgın öncesi önerilen bazı po-
min daha doğru olduğunu düşünüyorum: “Evet, virüs
litikalara insanların görece daha az destek verdiği fa-
hepimizi etkiliyor, ama bu hepimizi aynı şekilde etki-
kat salgın sürecinde insanların aynı politikalara des-
lediği anlamına gelmiyor.” Virüsün kimi ya da kimleri
tek verme davranışlarında bazı değişiklikler yaşan-
daha olumsuz etkilediğini görmek için salgından
dığı ortaya kondu. Mart ayının ortasında Morning
önce de hangi kişi ve grupların toplumda görece daha
Consult1 tarafından gerçekleştirilen kamuoyu yokla-
dezavantajlı olduğuna bakmak yeterli olacaktır. Top-
masında ABD’li yetişkinlerin yüzde 26’sının devlet
lumda salgın öncesi de etnik kimlik, sınıf, cinsiyet, va-
sağlık sigortası önerilerini destekleme ihtimalinin ar-
tandaşlık üzerinden şekillenen kimlikler, dolayısıyla
tık “çok daha yüksek” olduğunu gösterdi. Daha önce-
ayrıcalıklara sahip olmayanlar bu salgın döneminden
sinde herkesin bedava sağlık hizmetlerinden yarar-
de yine en olumsuz şekilde etkilenenler denebilir. Bu
lanma hakkını öneren bu politikalar Elizabeth Warren
yüzden salgın sürecinin bireyler, gruplar ve toplumlar
and Bernie Sanders gibi senatörler tarafından da des-
üzerindeki mevcut ve olası etkilerini konuşurken top-
teklendiği için, bazı Amerikalıların deyişiyle radikal
lumdaki ayrımcılık ve ayrıcalık tartışmalarının bize
ve sosyalist politikalar olarak görülüyor ve bu sebeple
eleştirel bir çerçeve sunacağını düşünüyorum.
çoğunluk tarafından pek de destek görmüyordu. Fakat salgının özellikle sağlık sigortası olmayan kişiler
***
üzerindeki etkisi daha çok görülmeye ve bu sebeple toplumdaki hizmetler aksamaya başladıkça herkes
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
için sağlık hakkını öneren politikaların önemi daha da
Bu süreçte psikologlar, özellikle sosyal ve politik psi-
psikologlar olarak özellikle kapitalizmin getirdiği
kologlar olarak bizlerin iki önemli konuya öncelik ver-
eşitsizliklerin hem birey, hem grup, hem de toplum
memizin önemli olacağını düşünüyorum: Birincisi, bir
üzerindeki etkilerini daha geniş çaplı konuşmamız ve
sistem olarak kapitalizmin ve yol açtığı eşitsizliklerin
tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Kapitalizmin
sorgulanmasını sağlamak ve böylece eşitsizliği azal-
yarattığı eşitsizliklerin ve bu eşitsizliklerin toplum dü-
tacak sosyal politikalara desteği arttırmak. İkincisi
zeyindeki olumsuz etkilerinin tartışılması Kuzey
ise, hem kimlik hem de dayanışma literatüründen ya-
Amerika örneğinde de görüldüğü gibi eşitsizliği azal-
rarlanarak gruplar arası dayanışmayı arttırmayı sağ-
tacak politikalara desteği arttırmada önemli bir rol
lamak.
oynayabilir.
ortaya çıkmaya başladı. Bu yaşananlar salgın sürecinin yol açtığı bir sorgulama sürecine işaret ediyor gibime geliyor. Önümüzdeki günlerde sosyal ve politik
İkinci olarak, dayanışmayı arttırma yolları ararken sosyal psikoloji literatürü hem sosyal kimlik hem de
1
Bkz. https://bit.ly/2YSi0m7 (Erişim Tarihi: 14.05.2020)
58
psikolojivetoplum.todap.org
dayanışma konuları açısından bize zengin bir kaynak sağlıyor. Örneğin, dünyadaki diğer insanlarla ortak bir kimliğe sahip olduğumuzu düşünmek, bizi insanlarla dayanışmaya iten en önemli bulgulardan birisi. Salgın süreci dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan insanların ortaklık duygusuna vurgu yapıyor. Elbette yerel farklılıkları unutmadan ve yerel farklılıkların salgın sürecindeki etkilerinin farklılaştığını gözden kaçırmadan ortak insanlık vurgusu yapmak, bu süreçte nasıl bir dünya arzuladığımıza ilişkin tartışmalara katkıda bulunabilir. Öte yandan Türkiye’ de yerelde gerçekleşen, özellikle yaşlılara veya Suriyelilere destek olma amacıyla örgütlenen dayanışma ağları da bu açıdan oldukça kıymetli. Bu gibi dayanışma ağlarının benzer örneklerini Kuzey Amerika’da da İskoçya’da da İtalya’da da gördük. Bu dayanışma örneklerinin yerelde çoğaltılması tabii ki gerekli, ama aynı zamanda evrenselliğine de vurgu yapmanın gruplar arası dayanışma açısından yararlı olacağına işaret etmek istiyorum. Son olarak bu süreçte psikologların (dayanışmanın bireylerin ve grupların hem fiziksel hem de ruhsal sağlığına iyi gelmesi gibi) akademik (bu bağlamda, sosyal psikolojik) araştırma sonuçlarını topluma duyurmalarının faydalı olacağını düşünüyorum.
59
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş XIII • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Özge Kanlı
“Yalnız veya birkaç kişiyle birlikte yaşanan evlerde fiziksel mesafelenmeyle birlikte her hâlükârda ailemizi, dostlarımızı, çevremizdekileri yakından duyumsadığımız etkileşimlerden mahrum kaldık. Gönüllü kapatılmanın ilk haftalarında dışarının ve başkalarının kokusunu alamamak, uzağa veya ufuğa bakamamak, günlük devinimlerinden doğan alıştığımız sesleri duyamamak gibi duyulara ve duygulanımlara dair yoksunluklar gündeme gelmişti. (…)” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
şımlara başvurmanın yardımcı olabileceğini düşün-
Belirsiz bir dönem içerisinden böylesi kapsamlı ve bol
temaslardan bana ulaşan ifadelerin oluşturduğu bir
tuzaklı sorulara cevap bulmaya, olup biteni kendi im-
manzaraya tekabül edeceğini varsayıyorum. Yani ce-
kanlar dünyamda anlamlandırmaya çalışırken çağrı-
vaplarım zihnimde beliren manzarada durup bakmak
düm. Yazı boyunca belirli patikalarda izler süreceğimi ve bulmaya çalıştığım cevapların salgın sonrasında gerek dijital platformlardan gerek canlı ve direk
istediğim belli duraklar olarak düşünülebilir.
60
psikolojivetoplum.todap.org
Salgın sürecinde zihinlerde beliren sorular genellikle
oturma hâlinden çıkmış, bizleri bastırılana taşıyan
edinilen bilgilerin şeffaflığı ve ekonomik, sosyal ve
duygulanımsal bir taşıyıcıda kalabilmeye dönüşüver-
psikolojik açıdan sürecin ne zaman sonlanacağı etra-
miştir. Didier Anzieu deriyi kişinin ruhsallığını sarıp
fında dönüp duruyor sanki. Evin içi-evin dışı sınırının
sarmalayan, kaplayan bir zarfa benzetir, bu hâliyle
şu hâliyle hiç sorgulanmamış olması, şüphesiz poli-
evler de içindekileri gerek duvarlarıyla, gerek çatı-
tik-ekonomik izdüşümlerin de yerini kapmasıyla, biz-
sıyla damıyla bizleri dışarıya ve oradan gelecek tehli-
leri hem ortak korku ve kaygıda birleştiriyor hem de
kelere karşı sarıp sarmalayan, koruyan mekânlardır.
kendi öznel deneyimlerimizden biricik dersler edin-
Bizler de şu gönüllü kapatılışımızda evin içiyle, odala-
meye sevk ediyor. Ben bu yazıda evde kalma duru-
rıyla, duvarlarıyla yahut birkaç mobilyasıyla anlaşıp
muna eğilmek istedim.
durmaya çalışırken aslında kendi içimizdeki odalarla, anılarla veya bir sohbetin eksik kalmışlığıyla daha bir
Fransız psikanalist ve psikiyatrist Alberto Eiguer do-
ilgilenir olduk ister istemez.
kunma, işitme, görme gibi dış algılardan uzak kalmış bir bedenin içinin de çok karanlık ve endişe verici bü-
Evin poetikasının, ruhsallığının ve tarihinin bu çağrı-
yük güçlerin geçit yeri olduğundan bahseder (Eiguer,
şım zincirinde bir araya gelmesiyle ben de evle ve dı-
2004, s.22). Yalnız veya birkaç kişiyle birlikte yaşanan
şarısıyla kurulan ilişkiyi imgelerle, duvarla, balkonla,
evlerde
her
halıların dokusuyla, masanın masalığıyla anlatan şiir-
hâlükârda ailemizi, dostlarımızı, çevremizdekileri ya-
leri taramak için kendime bir vesile bulmuş oldum.
kından duyumsadığımız etkileşimlerden mahrum
Anlamın arayışını veya arayışın anlamını bulmaya ça-
kaldık. Gönüllü kapatılmanın ilk haftalarında dışarı-
baladığı çağrışım dostu şiirlerdi bunlar. Bu sayede si-
nın ve başkalarının kokusunu alamamak, uzağa veya
villeşip ikinci bir yeni kurabilen bu şiirlerin ruhsallığın
ufuğa bakamamak, günlük devinimlerinden doğan
kökensel duygulanımlarını evin içine, duvarlarına ve
alıştığımız sesleri duyamamak gibi duyulara ve duy-
nesnelerine yerleştirip yansıtıp, özneye kendi mese-
gulanımlara dair yoksunluklar gündeme gelmişti.
lesini hatırlatması sık sık karşılaşılan bir durum. Bu
Yani evin içinin, alanın veya uzamın duygulanımdan
noktada Edip Cansever’in kendi ifadesine yer vermek
bağımsız olmadığını yani nötral olmadığını daha
isterim: “Şairin ele aldığı konular kendi durumunu de-
önce eşine pek az rastlanır türden bir kitlesellikle keş-
ğil, çevresini kaplayan yığınların iç dünyasını ışıtacak,
fetmeye eğildik. G. Bachelard evin, hatırlanamayanla
onların yaşayışlarını yenileştirecek, başka başka gö-
hatırlananın sentezini aydınlatan düşlemlerin solgun
rüşler katabilecek özellikler taşımalıdır. Kuvvetin, da-
ışıklarından söz etmemizi sağladığından, hem ruh
yanıklılığın, hayata bağlılığın, günden güne uygarlığa
hem beden oluşundan, “evin karanlık varlığından”
gitmenin kökleri şiire de bağlıdır. Demek oluyor ki şiir
bahseder ve burada pencereler göz, kapılar ise ağız-
yalnız lüks olmaktan çıkmış, gerçeği gösteren, insanı
dır. (Bachelard, 2013, s. 35). Öyle ki, mekânın düşlem-
inceleyen bir güzellik olmanın yolunu tutmuştur.”
lemeye ve duygulanımsal durumların bilinçdışı tem-
(1954)
fiziksel
mesafelenmeyle
birlikte
sillerine götüren bir araç olduğunu ifade etmiştir. …
“Evin içinde oturmak” sadece olağan bir evin içinde
61
psikolojivetoplum.todap.org
Duvara alıştırıyorum gözlerimi — siz nesiniz duvarlar? Hiiiç! sadece duvarız biz Öyleyse bir yarım saat, karım da bekleyebilir Adamlar önce beyaz değil, sonra beyaz Bir şapka gene bir şapkaya asılı Bir palto gene bir paltoya Bir adam kendiyle döğüşüyor bir adamda Evet onu anlıyorum — Yani kendimi — … XIII, Umutsuzlar Parkı, Yerçekimli Karanfil, s.72 … Sinmek, kalakalmak dört duvar arası bir yerde Bakınca duvarlara — üstelik böyle de bakmak kendimize Biz ki dört kişiyiz evde; ben, çocuklar ve karım Diyoruz — ve gülünçtür bu — herkesin işi bizi anlamak Artık tadını sürdüremiyoruz gizli kalmanın. … IX, Umutsuzlar Parkı, Yerçekimli Karanfil, s.61 … Sonra gereksiz eşyalar var, bir gün oturup konuşalım Örneğin şu hasır koltuk neye yarıyor Bana kalırsa babamın mineli saati Tek başına bütün bir odayı dolduruyor Hele annemin güneş gözlükleri Yarından tezi yok, çakımı, kol saatimi, eldivenlerimi Aaaa! kitaplarınız BİTMEDİ, DAHA BİTMEDİ ŞAŞKINLIĞIMIZ … VII, Umutsuzlar Parkı, Yerçekimli Karanfil, s.57
mizle karşılıklı bir iletişim kurmamıza hizmet edebiliyorlar. Bachelard ruhu oturma yerine benzetir, “evleri ve odaları” sürekli anımsayarak kendi içimizde oturmayı öğrenmekten bahseder. (Bachelard, 2013: 28) … Ve ellerimiz masa örtüsünün püsküllerinde Kapı tokmağı, çaydanlık Divan örtüsündeki leke Yerlerde kitaplar, gazeteler Pencere camındaki çatlak Pencere camından ufak ufak damlayan güneş Ve en önemlisi konuştuklarımız Değişen çizgiler yüzümüzdeki Fincanı tutarken titremesi ellerimizin Yani hayatın dokusunda ne varsa Yeniden yaşıyor, yeniden kullanıyoruz sanki. … Suçtur Çocuğun Olmak, Yerçekimli Karanfil, s.367 … Sanki bir öyküsü bu hayatı süslemenin Soframız, yatak odalarımız, lambalarımız Annemin tarih kitapları, babamın güneş gözlükleri … X, Umutsuzlar Parkı, Yerçekimli Karanfil, s.65 Evin içindeki çeşitli düşünce ve düşlemler arasından sıyrılıp dışarısıyla da etkileşimimizi yokluyoruz. Salgının başladığı dönemde neler olup bittiğini anlamlandırmak için adeta bizlere referans olabilecek, güven
Şeylerin dışını, yerini değiştirince içinin de değişeceği
dolu ve dürüst bakım verenler arayışında gibiydik.
umulabiliyor. Evin içindeki alanların işlevselliği veya
Öyle ki virüs gelip kapımıza dayandığı zaman bu ça-
ona teslim edilen anlam bu süreçte uzaktan eğitim, iş
banın oluşturduğu dalgalanmayla birlikte medyada
hayatı derken hızla dönüşebiliyor. Evin odalarını ey-
tarihsel bilgiye, yazarlara, düşünürlere ve uzmanlara
lemle yeniden kuruyor ve dönüştürüyoruz. Yeni mo-
başvurma refleksi belirdi. Tarihteki ilk salgın nerede
bilyalar alıyor, var olanlar mobilyaların yerini değişti-
ortaya çıkmıştı? Korona virüs salgınıyla tarihteki bü-
riyor, uzamsal çevreyi sürekli olarak elden geçiriyo-
yük salgınlar arasında ne tür benzerlikler vardı? Ya-
ruz. Tuhaf ve endişe verici olanın aşina olduğumuzun
şamda kararsız kaldığımızda deneyimine ve biriki-
arkasına gizlenebilen bir bilinmeyen olduğu görülebi-
mine güvendiğimiz kişilerden akıl almaya nasıl meyil-
liyor. Duvarlar, bölmeler ve nesneler eksik kalmışlık-
liysek, virüs karşısında danayak aldığımız yerler de
larımızı muhafaza ederek onlarla, dolayısıyla kendi-
benzer işlev görebilen çeşitli bilgi alanları oldu. Eski
62
psikolojivetoplum.todap.org
salgınlar, veba, ispanyol gribi vb. tarihsel referanslar
çıktı; eldeki ve evdeki imkânlarla maske ve siper üre-
bir yandan sırtımızı okşuyor, bir yandan da günün so-
timine destek verir, komşularla birbirimize yemek
nunda onları kendi ruhsallıklarımızda nereye oturta-
götürür getirir olduk…
cağımızla ilgili kişisel bir bilmeceye dönüşüveriyordu. Bu durum kısmen devam ediyor gibi. En nihayetinde
Buradan hareketle nasıl evin içindeki sesi, yani kendi
deneyimden öğrenerek yeni sorular sormaya devam
iç sesimizin bize anlattıklarını dışarıya duyurmaya ih-
ediyoruz bu bilinmezlik karşısında. Anlamlandırmak
tiyaç duyuyorsak, mahallelerdeki iç sesin diğer ma-
için ileriye dönük ve değişime gebe sorular sorabil-
hallelerde, kurumlar arasındaki iç sesin diğer kurum-
mek gündeme geliyor. Çoğu düşünürün salgının he-
larda, şehirlerdeki iç sesin diğer şehirlerde duyulması
nüz ilk günlerinde veya haftalarındayken anlam ya-
için bir irade ortaya koymamız gerekiyor sanırım. Bu
ratma çabasıyla hızlı davranabildiğini de gözlemle-
politik tekillikler ve çoğulluklar arasında o korunaklı
dik. Bu hız virüsün yayılma hızıyla açıklanabilir belki
kapalılıklarda dönüp dolaşan sesler için de geçerli.
de. Trump’ın “Çin virüsü” ifadesini kullanması veya birçok yerde ırkçı saldırıların görülmesiyle virüsün ge-
***
tirdiği kayıp kaygısının ilkin kendimizden, bizden ol-
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
mayana ve uzakta algılanana yansıtılabildiğini sonra da inkâra ve öfkeye sığınmaya sürükleyebildiğini deneyimledik.
Ben okulda da çalışıyorum. Orası yine sağlam duvarÖte yandan virüs karşısında benzer tutumları ve alış-
ları ve çatısıyla, sınıfları ve bahçeleriyle küçük bir ha-
kanlıkları rutinimize almak küresel bir aile hissi de
yat simülasyonu gibi işliyor. Sesi duyulmayanlar, çok
oluşturdu gibi. Bu ailenin nasıl işleyeceğine dair dışa-
çıkanlar, gruplaşmalar ve yalnızlaşmalarıyla kalabalı-
rıdan gelen politik yönlendirmeler insan hakları ve
ğın dinamizmini düzenleyen özgün yapılar ve işleyiş-
onuru bakımından güvencesizlik, korunaksızlık gibi
lerle dolu bir yer. Okula döndüğümüz zaman sanıyo-
benzer duyguları salınıma soktuysa da temelini daya-
rum bizlerin sorumluluğu da bu dinamizmin içinde
nışmacı ruhsal ve toplumsal yapıdan alan bir kalkan
karmaşık, tıkanmış, düğünlemiş hatları veya kanalları
da etkinleştirildi. Twitter’da ‘Sakin ol champ...’’ pay-
onarmak ve yenilemek olacaktır. Bunu yaparken,
laşımıyla ortaya çıkan haset duygusuyla, evde kala-
kendimizi kahramanlaştırmadan ya da işlevsizleştir-
mayanların kaderine terk edilmiş olmalarının getir-
meden kendimizi de dinleyerek, okuldaki müziği sal-
diği suçluluk duygusu arasındaki çatışma biraz evvel
gın sonrasındaki yeni tınılarını duymak ve üzerine dü-
bahsettiğim küresel ailede bir yarılma meydana ge-
şünüp konuşmak, deneyimlerimizi paylaşmak gere-
tirdi. Buna karşın, dayanışmacı paydada buluşabilme
kiyor. Öte taraftan uzaktan eğitimin işlediği ve işle-
ihtimali bizleri sağaltıcı ve dönüştürücü bir atmosfere
yemediği taraflar oldu, oluyor. Eğitim çocuk hakları
de çekebildi. Dayanışma türlü biçimlerde karşımıza
bağlamının zeminini oluşturuyor uzun zamandır. Uluslararası kamuoyunda bu alana dönük ciddi eleş-
63
psikolojivetoplum.todap.org
tiriler ve tespitler geliştirildi. Uzaktan eğitimin burjuvazinin hayallerini suya düşürdüğünden bahsediliyor.
Sözü Edilen Kaynaklar
Toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin dijital pedagoji
Anzieu, Didier (2008), Deri-Ben, Çeviri: N. Tura Demiryontan,
dünyasının toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri de
Metis Yayınları.
yeteri kadar kavrayamadığı anlaşılıyor. Bu ülkede bil-
Bachelard, Gaston (2013), Mekânın Poetikası, Çeviri: Alp Tü-
gisayar ve internetten yoksun çocuklar da var. Ge-
mertekin, İthaki Yayınları.
rekli teknik donanımın sağlanması için adım atmak Cansever, Edip (2003), Yerçekimli Karanfil, Adam Yayınları.
şöyle dursun, konuya dair kapsamlı bir rapor bile sunulmadı henüz. Okullarda yalnızca eğitim alınmıyor,
Eiguer, Alberto (2013), Evin Bilinçdışı, Çeviri: Perge Akgün,
bunu hatırlamak değerli. Çocuklar ve gençler okulu
Bağlam Yayınları.
olup biteni arkadaşıyla paylaşmak, flört etmek, saçmalamak, öğretmeni veya ebeveyni çekiştirmek ya da sadece biraradalığı çözümleyebilmek için toplumsal bir alan olarak da kullanıyorlar. Uzaktan yürütülen dersler ve ilişkiler yeterli görünebilir ama içinde bulunduğumuz durumu anlamak için çocukların ve gençlerin duygularına da ulaşabilmek lazım. Buralara baktığımızda öğrenmenin duygusal arka planını da işin içine katarak meselenin abecesini disiplinlerarası zeminde tartışacağımızı ve eğitim uygulamalarına yeni öneriler sunabileceğimizi umuyorum. Sorular sorarken psikolojinin farklı dallarından uzmanların, psikanalistlerin, edebiyatçıların, hukukçuların, eğitim bilimcilerin, antropologların, tarihçilerin vb. farklı uzmanlık dallarından kişilerin uzun yıllardır kendi içlerinde döndürdüğü tartışmaların artık dışarıya açılması için sağlam adımlar atılmasının bir ihtiyaç olarak önümüze çıktığını düşünüyorum. Ve elbette bu tartışmaların uzmanlar arasında kalıp gürültü kirliliğine dönüşmesinden kaçınmak üzere sesleri zor duyulan ve duyulmayan herkese yer açmak lazım. Bu çok kapsamlı bir çalışma tabii ki, emek ve zaman alacak bir iş, bir düş şimdilik.
64
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş XIV • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Özge Yenier Duman
“Corona günleri bize bedensel sağlık ve varlığımızın tüm dünyadaki başka insanların sağlığı ile bağlar taşıdığını yeniden anımsatıyor. Sağlığın kamusal olduğunu anımsamak için böyle acı verici deneyimler yaşamak gerekmeseydi keşke. Yaşadığımız kayıplar karşısında duyduğumuz acı ile geçmişe bakıp dünyaya, doğaya, birbirimize, kendimize neler yaptığımızla yüzleşebilir ve kaybın kederini yeniden bağ kurmak için bir araca dönüştürebilirsek bu sürecin umut verici değişimlere gebe olması mümkündür.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır? & Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
Yaşadığımız salgına yol açan virüse ve hastalığa bir ad verildi biliyorsunuz. Novel Coronavirüs, Covid 19. Ortaya çıktığı yılı imleyen 19 sayısının yanı sıra novel yani yeni Coronavirüs. İnsanlığın ilk kez karşılaştığı, tanımadığı bir şey ile karşı karşıyayız. Şey dedim çünkü canlı olup olmadığı bile tartışmalı, aslında bir protein molekülü ve yağ içeren bir zarftan ibaret.
65
psikolojivetoplum.todap.org
Virüsü şekil ve nitelik olarak tanımlama çabaları,
bizi ezberlenmiş ruhsal tariflemeler yapmaktan
laboratuvarlarda izole etme sevinçleri, virüsün
koruyabilir. Bireysel deneyimimizde ve danışan-
davranışlarını tanıma, yorumlama çabaları herhâlde
larımızla çalışma sürecinde keşfedebileceğimiz
bu tanınmayan yabancıyı tanıma, tarifleme ve
etkiler söz konusu olacaktır. Aynı zamanda bu süreç
simgeleştirme isteğiyle de ilgili olsa gerek. Tekinsizlik
psikoloji alanında emek verenleri ruhsallığın toplum-
uyandıran bu yabancının önce bizden uzak, sahiden
sal bileşenini çok daha fazla gözlemeye ve üzerinde
de Uzak Doğu olarak adlandırılan bir coğrafi
düşünmeye sevk edecektir diye düşünüyorum.
bölgenin, garip alışkanlıkları olan, tuhaf kültürlere, Salgının yarattığı ruhsal etkileri en temelde iki
farklı ırk ve genetik yapıya sahip insanlarını etkileyen, Batı’ya gelme ihtimali olmayan, gelse de “bize bir şey
perspektiften düşünebiliriz. Korku uyandırması ve
yapamaz” duygusu ile karşılandığı bir durum hasıl
kayıp deneyimi. Hastalanma ve ölüm korkuları, hastalık bulaştırma korkusu yanı sıra yol açtığı pek
oldu. Salgın boyunca değişik nitelik ve yoğunlukta devam edegelse de başlangıçta inkâr, bastırma ve
çok kayıp yaşantısı söz konusu. Bu salgın her birimize
bölme gibi savunma düzenekleri sahnede ön
değişik ölçü ve niteliklerde kayıplar deneyimletiyor.
plandaydılar. Bu düzenekler aracılığıyla virüsün hasta
Yaşama biçimimizin en sıradan, gündelik, alışılmış yanlarından başlayıp yaşamın kendisini, yakınlarımızı
ettiği insanların ırk, genetik ve kültürel yapıları ayrıştırılmakla kalmayıp önce Çinliler ve diğer Asya
kaybetmeye kadar... Pek çok insan işini kaybetti,
halkları,
yaymakla
ekonomik kayıplar yaşanmaya başlandı. Dışarıda
suçlandılar. Ardından da daha fazla etkilenen kişiler
olma, okula, işe gitme, arkadaşlar ile olma, birlikte
olan yaşlılara, kronik hastalığı ya da güçlükleri
yiyip-içme, birlikte oynama, birlikte izleme-dinleme,
olanlara en sonunda da sağlık emekçilerine yönelen
birlikte protesto etme, birlikte kutlama, birlikte
ayrımcılık boy gösterdi.
uğurlama, birlikte isyan etme, birlikte yas tutma gibi
sonra
mülteciler
hastalığı
pek çok bir arada olma deneyimimizi kaybettik. İç Hastalığın, dışarıdan gelen, bilinmeyen, tekinsiz bir
dünyalarımız ile dış dünyayı bir araya getiren ortak
yabancının
olarak
alanları kaybettik. İnsan olma niteliğimizin yapı
deneyimlenmesi, bir yandan çok bildik olan gribe
hücresi, ruhsal dünyalarımızın temel kurulum
benzemesi
belirtilere,
düzeneği olan ben ve öteki arasındaki ilişkisellik
yalıtılmaya ve ölüme yol açması çeşitli ruhsal etkiler
büyük bir değişim geçiriyor. Toplumsal varoluşumuz
ortaya çıkarıyor. Oldukça uzun bir zaman daha
tehdit altında.
bedeni
öte
istila
yandan
etmesi
korkutucu
ruhlarımızı etkilemeye devam edeceğini öngörmek Salgının getirdiği kısıtlamaları düşünecek olursak
zor değil. Ortaya çıkan ruhsal değişikliklerin hem
çeşitli yasaklarla karşı karşıyayız. “Dokunma yasağı”,
tanıdık hem de günümüz insanı için daha önce deneyimlenmemiş olan tarafları var ruh sağlıkçılar
yaklaşma yasağı, bir arada olma yasağı, dışarı çıkma
açısından. Gözlediğimiz ve tahmin edebildiğimiz
yasağı gibi. Yüze dokunmak, göze, ağıza, buruna dokunmak gibi, şurayı tutmak buraya dokunmak gibi
ruhsal değişimler yanı sıra deneyimlendikçe, ortaya
bedenlerimizle yaşayışımızdan başlayıp başkaları ile
çıktıkça çalışılabilecek boyutları olacağını düşünmek
temasımıza dair olanlara uzanan öpüşmek, sarılmak,
66
psikolojivetoplum.todap.org
görüşmek, buluşmak gibi pek çok yasak. Fiziksel
durumun yine de gözden kaçırılmaması gereken
olarak bir arada olamayışımız ve tüm bu dokunma
boyutları da var. Bir tarafı, sosyal izolasyonun fiziksel
yasakları
tehditler
ve ruhsal sağlığı bozucu etkileri olduğu bilgisine
oluşturuyor. Dış dünyada olanlarla iç dünyamızda
dayanıyor. Yüksek güvenlikli cezaevlerinin gündeme
olan bitenlerin buluşma ve alışverişine olanak
geldiği, F Tipi cezaevleri döneminden beri gayet iyi
sağlayan “geçiş alanı” çok büyük bir değişime
biliyoruz
uğramış durumda. Belki dijital olarak iletişim
zayıflatmaktan tutun pek çok fiziksel sağlık sorunu
kurmaya
ruhsal
yanı sıra uzun süreli olduğunda ruhsal açıdan ölüme
dünyalarımızın temel kurulumu dijital bir dünyada
götürebilen etkilere sahip. Salgının uzun süre devam
gerçekleşmedi, dijital varlıklar değiliz. Bir bebeğin,
etmesi koşullarında böylesi olumsuz etkilerden
kendisini başı sonu olmayan bir okyanus gibi
korunma için yaratıcı çareler üretmeye ihtiyaç var.
olmaktan bedeni, sınırları olan bir varlığa, zamanla
Başka çok önemli bir boyut ise siyaset bilimciler,
kendisi ve başkaları olarak deneyimlediği bir özneye
filozoflar, sosyologlar tarafından da tartışılmakta
dönüşümünde hem fiziksel hem de ruhsal olarak
olan politik yansımalar. Dünyanın önemli bir
öteki ile karşılaşmanın ve temasın yeri yadsınamaz.
kesiminde sağcı, muhafazakâr, otoriter rejimlerin
Şimdi tüm bu algılarımızı gözden geçirmeye zorlayan
egemen olduğu bir dönemde salgınla birlikte
yepyeni bir durumu deneyimliyoruz.
gerekliliği ortaya çıkan değişimlerin yeni ve devam
ruhsal
devam
varlığımız
ediyoruz
üzerinde
evet
ama
ki
izolasyon
bağışıklık
sistemini
eden baskıcı, tahakkümcü uygulamalara zemin Yaşadığımız
salgın
bizi
yeniden
güvende
oluşturma
olasılığı.
Aslında
pek
çok
yerde
hissedeceğimiz bir kucak arayışına sevk ediyor.
söylenenleri tekrar edersek kesinlikle “dünya artık
Tanıdık olmayanın, bilinmeyenin yarattığı korku
eskisi gibi bir yer olmayacak”. Peki, nasıl bir yer
bildik, tanıdık eskiye yöneltebiliyor bizleri. Daha
olacak? Hem belli değil hem de bize bağlı demek en
erken gelişim dönemlerimize, geriye gidiyoruz doğal
uygunu sanırım.
olarak.
Karantina
hissetmemizi
ile
sağlayacak
birlikte
ev,
araçlarla
güvende donatmaya
Gelişim sürecindeki bir çocuk için dış dünyanın anne-
çalıştığımız anne karnına dönüşüyor belki de. “Dışarı”
baba olduğunu düşünürsek iç dünyasından gelen
çıkmamızı gerektirmeyen herşey evde bulunsun,
saldırganlık ve tehditleri bir ara alan vasıtasıyla
“dışarısı” ile alış verişimiz kesilsin istiyor bazılarımız.
soğurabilen kucaklayıcı, kapsayıcı ebeveyn tutumları
Her “dışarı” ile temas sonrası yoğun kaygı artışı
çocuğun güvende ve huzurlu hissetmesini sağlar.
yaşıyor ve baş edebilmek için dezenfeksiyon
Çocuğun saldırgan duygularını, yasaklar ya da yıkıcı
işlemlerini tekrarladığımız ritüeller geliştiriyoruz.
bir öfke ile karşılamayan bir tutum dengeli bir
Dışarıda gerçek, ölümcül bir tehdit var evet ve
ruhsallık inşasına yardım eder. Şimdi tüm insanlar için
dışarıya çıkmaktan gönüllü olarak vazgeçip hayatta
dış dünyanın ölüm ve yıkıcılık tehditleri barındırdığı
kalmaya ve birbirimizi hayatta tutmaya, sağlık
bir dönem yaşıyoruz. Bu durum güven duygusunu
çalışanlarının yükünü azaltmaya çalışıyoruz. Kamusal
sarsarak travmatik etkiler yaratıyor. Herkes için kaygı
sorumluluk duyarak kendimizi içeri kapatıyoruz. Bu
verici olan bu küresel salgın, yarattığı korku ve dehşet
67
psikolojivetoplum.todap.org
duygusuyla baş etme zorlukları nedeniyle güçlü bir
giderek daha fazla kadın ve çocuk şimdilerde daha da
varlığa, kişiye, otoriteye sığınma ihtiyacı doğu-
kalınlaşmış duvarlar ardında şiddete maruz kalıyor.
rabiliyor. Bu da pek çok insanı ruhsal açıdan istismar Geçmekte olduğumuz bu süreçte ruh sağlığı ile
edilir hâle getirebiliyor.
uğraşanlar neler yapabilir? Öncelikle yaşadığımız bu Covid 19’un fiziksel olarak insanları hasta etme
küresel salgın deneyiminin tarihte örnekleri bulunsa
potansiyeli açısından ayrım göstermediği net olarak
bile günümüz için eşi benzeri görülmemiş bir durum
anlaşıldı. Irk, etnisite, inanç, sınıfsal konum, cinsiyet,
olduğunu, her zaman kısır sonuçlar üreten ezberlerin,
cinsel yönelim, yaşama biçimi ayrımı gözetmiyor.
hazır formüllerin bu kez duvara toslama ihtimalinin
Hastalığa yakalanmak için insan olmak yeterli. Fakat
çok daha fazla olduğunu akılda tutmak gerektiğini
hem hastalığın hem de salgının fiziksel, ruhsal ve
düşünüyorum. Salgının hayatımıza getirdiği tüm
diğer etkileri açısından bazılarımız çok daha büyük
zorluk, kayıp ve değişimleri yadsımadan, kalıplara
risk altında. Virüs her yere yayılabilir olsa da etkileri
indirgemeden
hiç de eşit dağılmıyor. Belli bir yaşın üzerinde
tirebilmek için ruhsal olarak çalışmaya ve zamana
bulunanlar,
bağışıklık
ihtiyacımız var. Evet, bildiklerimiz, deneyimlerimiz,
yetersizliği olanlar yanı sıra bazı gruplar tehlikeyi
araçlarımız var. Öte yandan bilmediklerimiz de pek
çeşitli yönleriyle daha fazla göğüslüyor. Sağlık
çok ve biliyor “muş gibi” yapmak belki de en yanıltıcı
çalışanları ve dışarıda çalışmak zorunda olanlar,
tutum. Kendimizi tümgüçlü ve her şeyi bilen varlıklar
mülteciler, cezaevlerinde olanlar, işsizler, evsizler,
olarak gördükçe düşünebilme ve yaratıcılıktan
yoksullar, işini kaybedenler daha fazla risk altındalar.
uzaklaşabiliyoruz.
kronik
hastalık
ya
da
anlamlandırmak
için,
simgeleş-
Bazı insanlar dışarıda ve daha yoğun çalışmanın Salgın sürecinin ortaya çıkardığı etkiler elbette öznel
zorluğunu deneyimlerken bazıları ise evde sınırların
olarak deneyimleniyor ve farklılıklar, değişik renkler
birbirine karıştığı bir yaşam sürdürmeye çalışıyor.
taşıyor. Bununla birlikte şimdiye kadar olmadığı
Daha önce evin dışında olan pek çok “yaşam alanı”
kadar büyük ölçekte de ortaklıklar ve bağlantılar
evin içine sıkıştırılmaya çalışılıyor. Evden çalışma özellikle
kadınlar
için
sonsuz
bir
içeriyor. Bu alanda uğraş veren ruh sağlıkçılar olarak
mesainin
bizlerin de öncelikle kendimizi sürecin dışında
deneyimlenmesine yol açıyor. Kadınlardan beslenme, temizlik gibi salgın günlerinde altı çok çizilen
konumlandırmadan maruz kaldığımız değişimi,
mevzularda olduğu kadar çocukların online eğitim
kaygıyı, kayıpları danışanlarımız, hastalarımız ile
süreçleri dahil tüm bakımlarını yürütmeleri, yaşlı,
birlikte öznel derinliğe hürmetle çalışabilmemize
bakım gerektiren hastalık ya da benzeri sorunları
ihitiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte öznel olanı anlamlandırma çalışmasının olan bitenin
olan kişilerle ilgilenmeleri bekleniyor. Kadınlar için hayat eve sığmıyor. Hastalık ve ölüm korkularıyla baş
toplumsal bağlamından ayrı ve kopuk bir biçimde
etme güçlükleri yanı sıra ekonomik kayıplar, iş kaybı,
gerçekleşemeyeceğini düşündüğümü de eklemek isterim. Çok fazla kayıp yaşanıyor. Kaybımız
evde kalmanın getirdiği bunaltı ve gerilimin yükünü
olduğunda, sevilen birini yitirdiğimizde bir araya
şiddet yoluyla boşaltmayı seçen erkekler nedeniyle
geliriz, onun hakkında konuşuruz, ortak anılar,
68
psikolojivetoplum.todap.org
öyküler anlatırız. Bizdeki sevilen kişiyi tarif-
sıkıntıların bireysel olduğunu düşünmek de abes
leyebilmek, yeniden tanımak, o bizim için kimdi
olacaktır
bilebilmek ve dünyadaki yerini yitirmişken ona
göğüsleyebilmemiz de olan biteni anlamlandırmak,
içimizde yer verebilmek için birlikte oluruz. Ölenlerin
korkularımızı
cenaze törenlerinin yapılamadığı, taziye ritüelleri ve
kayıplarımızın ortaklığını fark etmek ve yas tutmak
ziyaretlerinin gerçekleştirilemediği, isim ve öyküleri-
için birlikte
nin kamusal olarak dile gelip paylaşılamadığı bir
mümkündür. Salgının
ortamda yas tutmak nasıl mümkün olabilir? Yas
gerçeklik, bizi birbirimize bağlayan toplumsal bağlar
tutmanın bir yanı çok kişisel ve öznel ise bir yanı da
olmadan fiziksel olduğu kadar ruhsal olarak da
son derece kamusal olsa gerek. Ruh sağlığı çalışanları
hayatta kalmamızın mümkün olmadığını gösterdi.
olarak yasın bireysel yanına ilişkin gerektiğinde
Bu durum karşısında aymazlık, inkar ve sorumluluk
terapötik çalışmalar yürütmemiz yanı sıra hâlihazırda
reddi içinde olanlara karşı etkili mücadele yolları
kamusal boyutunun ihmaline dair vurgu ve uyarılar,
bulmak da ancak dayanışma ile olasıdır.
kanımca.
dile
Bu
süreci
getirmek,
ruhsal
simgeleştirmek,
ve dayanışma içinde ortaya
olarak
olmamızla
çıkardığı
somut
çağrılar yapabiliriz diye düşünüyorum. Bu sürecin ruh sağlığı alanında uğraş verenler olarak Bu küresel salgın bir kez daha çok açık ve vurucu
mesleki deneyimimizi ciddi biçimde etkileyen
biçimde gösterdi ki kapitalizmin yaşantımızın başka
boyutları söz konusu. Hem giderek artan bir
her alanında olduğu gibi sağlığımız için de tekrar edip
yoğunlukla sürecin etkilerini anlamlandırma çabası
durduğu “kendine iyi bak” buyruğu ile sağlıklı
içinde olmak durumunda olacağız hem de çalışma
olmamıza olanak yok. Corona günleri bize bedensel
pratiğimizde büyük değişimler yaşıyoruz. Hastane-
sağlık ve varlığımızın tüm dünyadaki başka insanların
lerde çalışmaya devam eden bir grup meslektaşımız
sağlığı ile bağlar taşıdığını yeniden anımsatıyor.
dışında çoğumuz çalışmalarımızı online olarak
Sağlığın kamusal olduğunu anımsamak için böyle acı
yürütmeye başladık. Danışanlarımızla, hastalarımızla
verici deneyimler yaşamak gerekmeseydi keşke.
aynı mekânı paylaştığımız insani bir ortamda seans
Yaşadığımız kayıplar karşısında duyduğumuz acı ile
yapmaktan dijital, sanal bir ortamda buluşmaya
geçmişe
bakıp dünyaya, doğaya, birbirimize,
geçtik. Aynı havayı soluduğumuz, tüm duyularımızla
kendimize neler yaptığımızla yüzleşebilir ve kaybın
deneyimlediğimiz, sözel olmayan iletimleri alıp
kederini yeniden bağ kurmak için bir araca
tercüme etmeye çalıştığımız, ortak bir mekânda,
dönüştürebilirsek bu sürecin umut verici değişimlere
geçiş alanında deyim yerindeyse birlikte oynadığımız
gebe olması mümkündür. Fakat acı ile baş etme
seanslarımız yok. Seans deneyimimizin tanıdık,
yolumuz bireysel ve toplumsal sorumluluğumuzu
bildik pek çok ögesini kaybetmiş gibiyiz. Alıştığımız
yadsıyarak kafamızı kuma gömmek, içe kapanmak,
rutinde çalışmıyoruz ve bu da oldukça yeni,
duvarlar ardına saklanmak ya da öfkemizi yansıtarak
keşfedilmeyi bekleyen zorluklar ve belki olanaklar
yine başkalarını suçlamak olursa bunlar zor günlerin
sunuyor. Bunları kavrayabilmek için düşünmeye ve
sadece başlangıcı olabilir. Bedenlerimizi kamusal
birlikte tartışmaya daha çok gereksinim duyuyor
olarak hasta eden Covid 19’un yarattığı ruhsal
olacağımızı düşünüyorum.
69
psikolojivetoplum.todap.org
Bir başka boyut, küresel ölçekteki bu salgının bireyler
tutmak hiç fena olmayabilir. Elbette birlikte korkup
ve toplumlar üzerindeki ruhsal etkileri üzerinde
ortak kayıplar yaşadığımız bu sürecin içinden
çalışırken
geçebilmekte en çok gereksinim duyduğumuz şey de
deneyimlediğimiz
tanıklıkların
bizler
üzerindeki etkisi olacaktır. Dinlediğimiz öykülerin
birlik ve dayanışma olsa gerek.
zamanla her zamankinden daha yoğun acı, keder, öfke ve yas içeriyor olması çok muhtemel. Bu durumun bizleri nasıl etkiliyor olduğunu söze dökebilmek,
anlamlandırabilmek
için
her
zamankinden daha fazla mesleki paylaşım ve dayanışmaya ihtiyaç duyacağımızı düşünüyorum. Salgın sürecinde ruh sağlığı çalışanları olarak yaşayacağımız mesleki değişimin, çalışma biçimimizdeki teknik ve pratik değişimler yanı sıra insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası oluşturan bu dönemde toplumsal alanda yapacağımız katkı ve alacağımız politik tutum ile de bağlantısı olacaktır. Son olarak bizleri belirsiz, karmaşık, sözü olmayan, tekinsizlik ve kaygı içinde bırakan bu dönemin etkileri ile baş etmekte yardımı olabileceğini düşündüğüm bir kaç şeyin altını çizmek isterim. Kaygı ile bilgi edinme gereksinimi duyduğumuz bu dönemde bilgi kirliliği ve sahteciliği ile de malül olabiliyoruz. Güvenilir ve bilimsel kaynaklardan, sınırlı sürelerle bilgi
edinmek
koruyucu
olabilir. Yaşadıklarını
anlamlandırmak, içerisi ile dışarısını buluşturmak için çocukların başvurduğu temel araç olan oyun hem onlar hem de yetişkinler için her zaman önemli bir ruhsal iyileştirici olmayı sürdürüyor. Çocukların baş etme aracı olarak oyun, yetişkinlerde çeşitli şekillerde içinde oyun barındıran sanat aracılığıyla etkili olabilir. Bu zor ve karmaşık dönemin de geçici olduğunu,
hem
insanlar
hem
de
üzerinde
yaşadığımız dünyayı paylaştığımız tüm canlılar için yeni bir yaşamın umudunu barındırdığını hatırda
70
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş XV • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Ian Parker Çev. Baran Şengül
“(…) bu durum bir kez daha kapitalist sistemin küresel olduğunu ve buna karşı işçi sınıfı tepkisinin de küresel bir boyutu olması gerektiğini kanıtlıyor. Refah için ekolojik bir katkı sağlamaya giden yol buradan geçer.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır? & Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
rasında çok hızlı bir şekilde yayılmasının mümkün olmayacağı gerçeğidir. Kapitalizmin ilk günlerinden itibaren, Marx’ın Kapital’de belirttiği gibi, işçi emeğinden artı değer biriktiren sömürünün ancak ulusal sınırları aşarak kendini gerçekleştirmesi durumu söz konusu. Marx, kapitalizmin uluslararası niteliğini, sadece küreselleşen bir süreç olarak mümkün olduğunu
Bunlar önemli sorular ve bunları tek bir cevapta ele
ve dünya halklarını daha yakından bir araya getirdi-
almaya çalışacağım. Covid-19 salgınının küresel
ğini açıkça belirtmektedir. Üstelik, erken biçimleriyle
çapta hızla yayılması, mevcut dünya durumunun bir-
kapitalizm, sömürgecilik ve dolayısıyla sömürge
biriyle ilişkili iki yönüne dikkat çekmektedir. Birincisi,
halkların ve göçmen işçilerin aşırı sömürülmesiyle de
kapitalizm altında yaşamasaydık eğer, salgının or-
yakından bağlantılıdır. En az birincisi kadar önemli
taya çıktığı ilk yerdeki virüs yoğunlaşmasının ve son-
olan ikinci yön bize sınıf analizine dayanmayan bir
71
psikolojivetoplum.todap.org
ekoloji anlayışının günümüzü anlamada eksik kalaca-
rikimiyle yoğunlaşması/ayrışması arasındaki bağlan-
ğını ve çağdaş Marksizmin de ekolojik ve ekososyalist
tıya ilişkin analizini hatırlamakta fayda var. Her ne ka-
olması gerektiğini hatırlatır. Virüs, yerel ekolojinin
dar psikoloji içindeki Foucaultcu söylem analistleri,
sanayileşmenin getirdiği hızın yanında, hayvan po-
Foucault anlatısının kapitalizmin Marksist bir okuma-
pülasyonlarının konsantre bir şekilde tutulmasıyla da
sıyla yola çıktığını ve temel materyalist bir tarih anla-
ortaya çıkan yoğun sömürünün hâkim olduğu bir
yışı gerektirdiğini kolayca unutmuş ya da gözden ka-
bağlamda ortaya çıkmıştır. Kapitalizm ve kâr arayışı-
çırmış olsalar da, Foucault kapitalizmin Marksist bir
nın yarattığı ekolojik bozulma Covid-19’un ortaya çı-
analizini kullanırken tamamlayıcı ilaveler yapar.
kışı ve yayılması için gerekli koşulları hazırlamıştır. Bu acil durum karşısında insan hakları ve özgürlükleÖte yandan, Avrupa’da alınan önlemler; “sosyal me-
rin askıya alınması ve bu durumu protesto etme hak-
safelenme”, “kendini izole etme” ve “sokağa çıkma
kının dahi insanların elinden alınması Çin’ndeki geliş-
kısıtlamaları” gibi önlemler insanların hanelerinde
melerin haberleriyle müjdelenir. Burjuva basını ve
“tecrit” edilmesi üstüne yoğunlaşmıştır. Bu önlemler
anaakım medya bize bir yandan kapsamlı test politi-
bazı sebeplerle her ne kadar kaçınılmaz görünse de
kası yerine tecriti överken bir yandan da Çinlilerin sa-
aldıkları form itibarıyla temel insan özgürlüklerinin
hip olduğu kirli ve medeni olmayan yaşam ve yiyecek
askıya alınmasını ve devlet yapılarının hesap verebi-
hazırlama alışkanlıklarının Covid-19 salgınına sebep
lirliğinin askıya alınmasını içeriyor. Örneğin, Birleşik
olduğu hakkında ırkçı bir önermede bulunur. Başka
Krallık’ta bakım yasası askıya alınmıştır ve polis artık
bir yandansa Çin devletinin polislik faaliyetlerini över.
insanları kilitleme hakkına sahiptir. “Akıl hastası” ola-
Bu durum, Çin devletinin idealleştirilmesini ve Çin
rak kabul edilen kişilerin tutuklanması için önceden
halkının değersizleştirilmesini aynı anda içerir. Bu-
iki doktorun imzası gerekirken bu artık bir gereklilik
rada Çin değerlerine yapılan atıflar birtakım tepkileri
olmaktan çıkmıştır. Covid-19 salgınının neden ol-
de beraberinde getirir. Çin veya Rusya’daki eski oto-
duğu kaygının psikolojik etkileri bu gibi devlet tutum-
riter dönemler için sahip oldukları nostajiyle enfekte
ları yüzünden artmaktadır. Birleşik Krallık’ta sivil öz-
olmuş Maoist/Stalinist solcular da Çin devletinin po-
gürlükerimize yönelen bu saldırı Almanya’nın virüsle
lislik faaliyetlerini över. Burjuva basınındaki ideolojik
mücadele etme yöntemiyle kıyaslandığında ciddi bir
temsiller solun bazı kesimlerinde de saçma hikâye-
tezat teşkil etmektedir. Almanya, sivil özgürlüklerin
lerle yansıtılır. Bunun bir örneği salgının ilk günle-
topyekûn kısıtlanması yerine kapsamlı bir test politi-
rinde Rusya’da Covid-19 ölümlerinin görülmemesi-
kası izlemektedir. Böylece virüslü kişilerin izlenebil-
nin Putin rejiminin salgınla mücadelede daha verimli
mesi ve bu kişilerin başkalarıyla olan temaslarınının
olduğuna yorulmasında görülür. Bizim için Stalinist
izlenmesi ve kontrol edilmesi amaçlanmaktadır.
olmayan solda, bu durum bir kez daha kapitalist sistemin küresel olduğunu ve buna karşı işçi sınıfı tepki-
Burada, Michel Foucault’nun veba döneminde Av-
sinin de küresel bir boyutu olması gerektiğini kanıtlı-
rupa’da kapitalizmin doğuşu ve nüfusun sermaye bi-
yor. Refah için ekolojik bir katkı sağlamaya giden yol buradan geçer.
72
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş XVI • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
İlker Özyıld ır ım
“Eleştirel bir psikolojinin, ekonomistik baskıların, komplo teorilerinin, kötülük ve kötülüğün mutlaklığına dair söylemin şehvetine kapılmadan, salt iyimserlik olsun diye değil, ancak umudun da bastırılanlardan olabileceğini unutmamak adına, başka bir toplumsal tahayyülün ruhsal potansiyellerinin ilişkisel gerçekliğin kılcallarında dolandığını, en azından bir ilk adım olarak bizlere sezdirebilmesinin, bu zamanlarda anlamlı olacağını düşünüyorum.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız?
önünde tutarak, ruhsallığın bireysel düzeydeki özgül tekil içeriklerinden ve psikanalitik klinik yansımala-
rından öte toplumsal imgeler düzeyindeki bir odağı Başlarken öncelikle bu bağlamda söyleyeceklerimin,
olabildiğince öncelemeye çalışacağını belirtmek iste-
belli bir düzeyde genellemeler olacağını, temelde
rim.
psikanalitik merkezli göndermeleri olsa da her görüngünün ruhsal, toplumsal ve tarihsel çok yönlü etki
İçinden geçtiğimiz salgın, geniş toplum kesimlerini
ve dinamiklerle belirlendiğini unutmamak gerekti-
etkileyen diğer travmatik olaylarla benzerlikler taşısa
ğini ve buranın Psikoloji ve Toplum olduğunu göz
73
psikolojivetoplum.todap.org
da, kendine özgül nitelikler göstermektedir. Örne-
sını, dünyayla bebeksi/çocuksu düzlemden bir ilişki-
ğin, etkileriyle belli bir bölgeyi veya toplumun belli
lenme eğilimini ve bu süreçlerle bağıntılı düşlemleri
kesimlerini değil neredeyse tüm toplumu içine çek-
hareketlendirebilecektir. Örneğin, toplumun aç ve
mektedir. Üstelik bulaşıcılık, toplumun her kesiminin
yoksun kalma gibi (ki bebeği düşünürsek bu herhâlde
tutumunu birbirini etkiler bir ilişkilenmeye bağla-
oldukça anlamlıdır) çeşitli kaygılar ve itimler ile mar-
maktadır; zaten varolan toplumsal ilişkililiği daha gö-
ketlere (makarnaya, ekmeğe, tuvalet kâğıdına, vb.)
rünür kılmaktadır. Salgın, olup biten değil süreğen ve
hücumu, bu ruhsal eğilimler, tasarımlar ve gerileme-
aralık/boşluk bırakmayan türdendir; bu aralıksız-
ler ile bağıntılı olarak değerlendirilebilir. Bugün yaşa-
lık/boşluksuzluk sadece zamansal değil her tür ilişki-
nanların etkileri, farklı ruhsal bağlamlarla da etkileşe-
lenmeye içkin hâlde olmaya eğilimlidir.
rek kişisel özgünlüğünü kazanmaktadır. Dolayısıyla, içinden geçilen tüm toplumca paylaşılmış ortaklaştı-
Bu gibi nitelikleri ile yaşananları hayal ettiğimizde,
rıcı (ancak eşit olmayan) durumda bile, tekdüze de-
durumun öncelikle bebekliğin ilk zamanlarına epeyce
neyimlenen bir olay, evrensel bir travmatik etki, do-
benzetilebileceğini düşünebiliriz. Bu bağıntı şüphe-
ğal ve normal ortak bir ruhsal yanıt beklenemeyecek-
siz, olası ilişkilendirmelerden sadece bir düzeye işaret
tir; kişiler kendi hikâyelerine, hassasiyetlerine, geç-
etmektedir; psikanaliz bize, birazdan açacaklarım-
miş travmatik yaşantılarına, sosyal ilişkilenmelerine,
dan farklı ve burada kuşatamayacağımız birçok
içsel tasarımları ve kapasitelerine göre düşlemler, ya-
başka ruhsal ilişkilenme düzeyine dair kuramsal/kli-
nıtlar, deneyimler üreteceklerdir.
nik birikim ve kapsam sunmaktadır. Virüsü, bulaşıcılığı ve yaşananları, bebeğin ilk zamanları ile birlikte
Bebeğe, bebekliğin zamanlarına geri dönelim. Bebek
düşünmeye devam edelim: Önceki az çok süreğen ve
içine düştüğü dünyada yalnız değildir; bir annenin ku-
bildik dünyanın aniden bozulması; içine düşülen aşırı
cağına, bir evin bağrına, anne-bebek, ebeveyn-be-
yükleyen (uyarım kalkanının yerleşmemişliği gibi),
bek çiftinin içine de düşmektedir. Dünya ile ilişkisi, bu
kaçılamayan, içinden çıkılamayan [aralıksız/boşluk-
kucakla, bu ilişkilenme ile de belirlenmektedir; hatta
suz], tam olarak ne olup bittiği yakalanamayan, te-
bebek dünya ile kucağı, anneyi, evi ayıramamaktadır,
kinsiz ve yıkıcı yeni bir dünya; görülemeyen, hafızada
dünya annedir, evdir. Yukarıda bahsettiğimiz geri-
bağlanamayan, tanımlanamayan ve “temsil edileme-
leme eğilimi, çocuksu zamanları ve düşlemleri hare-
yen” ama tehdit edici olduğu duyumsanan partikül-
ketlendirdiği gibi, gönderme yaptığım bu anne-be-
nesneler; her nefesten ve her temastan sızabilecek vi-
bek çifti bağlamıyla ilişkili olarak ebeveyn imgesi ika-
rüs gibi içeriden bastıran dürtülere, boğucu uyarım-
melerini de geri çağırmaktadır. Bu çağrı, toplumsal
lara ve mutlaklaşan kaygılara (ki bebeğin zamanında,
düzeyde sıklıkla devlet otoriteleri ve toplumsal lider-
içinden geçilen an mutlaktır, hep içinde kalınandır)
lere yönlenmiştir. Bu defa ise sanki başka bir yere de
karşı hazırlıksızlık ve edilgenlik, vb...
yönelmiş gibidir; toplumun sağlık çalışanlarına alkışlarla yönelttiği çağırma önemli bir toplumsal dinamik
Bunlara benzer etki ve nitelikleri ile yaşananlar, bi-
ve sezginin işareti olabilir; toplum, çocuksu bağımlılı-
reysel ve toplumsal bir gerileme (regresyon) baskı-
ğını emanet edecek nesne olarak liderlerin ötesinde
74
psikolojivetoplum.todap.org
doktorları, sağlık çalışanlarını da seçmiştir. Bu seçim
leri paranoid, manik, tümgüçlü ya da çökkün eğilim-
tabii ki, salt nesnel bir değerlendirme örüntüsü, sağ-
lere boğulmuştu, duygusal çalkantı bir kez daha zihni
lık çalışanlarının nitelikleri, işlevleri ve kapasitelerinin
tutmuştu. Ebeveyn yerine aday bir başka tutulmuş ve
somut durumu ile belirlenmemektedir; toplum, ta-
gerilemiş grup ise belki liderlerdi; farklı ülkelerde bir-
rihsel ve düşlemsel çok belirleyenli (ki bu belirleyen-
çok lider gerilemenin zamansal, zihinsel ve biçimsel
lerin ayrıca analizi ilginç olacaktır) bir süreç içinde bu
örneklerini sundular, hiç de çağrılan “anne!” yerini
ikameye yönelmiş gibidir. Toplum derken yekpare
dolduramadılar. Bu noktada belki de bir başka dönü-
bir bütünden ve hissedişten bahsetmediğimizi, ruh-
şümün ilk sinyallerini de aldığımıza dair bir ara not
sallık gibi toplumun da çatışan ve çelişen eğilimleri
düşmek isterim. Buna göre -kabaca söylersem- geniş
aynı anda barındırdığını veri saydığımızı hatırlatmak
toplum kesimleri, modern zamanlarda kendi “çocuk-
isterim. Dolayısıyla, bu süreçte belirttiğimizin ter-
suluklarını” taşımayan, yetkin ideali olan nesneleri li-
sine, sağlık çalışanlarını bulaştırıcılık (invazyon/istila)
der olarak atarken, postmodern zamanlarda aynı
kaygısı ile dışlama eğilimleri ya da bağımlılık ve edil-
yere görece kendi çocuksuluğunu ve çocuksu arzula-
genlik kaygılarına karşı, sağlık çalışanları sanki kendi-
rını imleyenleri (kendi gibi yemek yiyen ve konuşan,
lerinin el koydukları nesneleriymiş gibi davranma gi-
bağıran ve ahkâm/racon kesen, büyüklenmeci ve
rişimleri de izlenmiştir. Sonuçta, bütün bu farklı tep-
yansıtmacı, vb.) yerleştirme eğilimindeydi. İçinden
kiler, toplumsal/tarihsel belirleyenler yanında farklı
geçtiğimiz zamanda, toplum, sanki bu çocuksuyu im-
içsel nesne tasarım ve ilişkilerinin yansımaları ile de
leyen ve yansılayanlar yerine ebeveynsel kapasite ve
belirlenmiştir.
işlevleri üstlenebilen nesnelere sanki daha çok yönelmeye ihtiyaç göstermiş gibidir. Bu olası yönelim dö-
Bu bağlamda bir başka noktaya daha değinmek iste-
nüşümünün gerçekliğini, anlam ve toplumsal dina-
rim. Kaygılı bebeğin “anne!”yi çağırması gibi, toplu-
miklerini ayrıca düşünmek belki önemli olabilir.
mun da bazı ebeveyn imgelerini çağırdığını belirttim. Peki ama ya çağrılan anne de kaygıya boğulmuş, geri-
Bu minvalden çağrışımlarımı Totem ve Tabu’nun sun-
lemiş, çocuksulaşmış ve kaygı ile çökmüş; yetişkinin
duklarına göndermelerle biraz daha sürdüreyim.
içindeki çocuk ebeveynsiz kalmış ise! İçinden geçtiği-
Toplumun çağırdıklarının bize sunduğu bir diğer işa-
miz zaman biraz da buna benzer durumlar yarattı.
rete daha dikkat çekmek isterim. Sıklıkla tek tek kişi-
Örneğin bu duruma, toplumun düşünsel bağlamda
lerle ya da liderlerle temsil bularak somutlanan ve sı-
ebeveyn imgeleri olmaya aday düşünürlerde, filozof-
nırlanan ebeveyn imgesi çağrıları, bu defa geniş ke-
larda sanki tanıklık ettik. Ciddi analizler gerçekleştir-
simlere doğru yayılmıştır; çağrılan salt şu ya da bu ön-
miş ve önemli kuramlar geliştirmiş bazı filozoflar bu
der veya görevli değil sağlık çalışanları (ki sağlık çalı-
günlerde söz aldılar, bahsettiğimiz yere aday oldular.
şanlarını, salt kendileri olarak değil, bir çağrının taşı-
Ancak bu düşünürlerden bazıları -ayrıntılarına girme-
yıcılarının temsili olarak konumladığımı belirtmek is-
yeceğim ama- psikolojik bir gerilemenin etkilerinin
terim) da olmuştur. Toplum, şef-baba ilişkili bir ebe-
göstergesi olabilecek söylemler geliştirdiler; söylem-
veynlik kadar sanki kardeşler grubu göndermeli bir
ebeveynliğe de yüzünü dönmüştür. Bu geçişim ile
75
psikolojivetoplum.todap.org
başka kardeşlerini -kargocuları, çöp toplayıcı emek-
ortaklık hislerinin toplumun zihninde yeniden hare-
çileri, market kuryelerini, vb.- de hatırlamıştır. Bir
ketlendiğine dair ipuçlarının belirmesinin yarattığı
yandan farklı düzeylerdeki devlet temsilcileri ara-
yönetememe endişesinin yansıması olarak da duyula-
sında yaşanan öne çıkma ve geride kalma (şef kim?)
bilir. Sonuç olarak, tüm bu görüngüler kuşkusuz ruh-
kaygıları/korkuları ile diğer yandan sağlık çalışanları-
sal olduğu kadar toplumsal çok yönlü dinamik ve sü-
nın başarısının devlet kurumları temsilcileri tarafın-
reçler ile belirlendiği kadar, bu dinamik ve süreçlere
dan iç edilmesi girişimleri (ki çeşitli şekillerde belir-
dair ipuçları olarak da değerlendirilebilir.
ginleşerek sürecektir herhâlde) çevresinde dönen geBireysel ve toplumsal düzeyler arasındaki geçişim
rilimler, bu çatışmanın belki bir başka düzeydeki yan-
meselesini şimdilik bir kenara bırakarak şunu da ek-
sımasıdır da.
lemek isterim: Toplumsal düzeydeki en genel süreç Ayrıca, şef-ebeveynlerin zedelenmezliği ve sarsıl-
ve imgelere işaret etsek de tek tek bireyler olarak,
mazlığı temelli tümgüçlü konumlandırılmaları ye-
bunların ötesinde, hepimiz bu süreci öncelikle içsel
rine, bu kardeşler grubunun hastalanabilirliği ve kay-
nesnelerimiz, bu nesnelerin yakınlarımızdaki yansı-
gılanabilirliği içinde üstlendiği belirleyici konum, bu
maları ve bu nesnelerle ilişkilerimizin hareketlenmesi
kardeşsel-ebeveynliğin bir başka göstergesi gibidir.
çerçevesinde karşılayacağız. Bu karşılama, içsel
Durumun özgünlüğünün getirdiği, olası şef-ebeveyn-
örüntü ve hassasiyetlerimiz ile belirlense de, salt ve
lerin salgın içinde somut risk grubuna düşme kaygı-
otomatik bir tekrar da olmayacaktır. Örneğin, gerile-
ları ve hastalanabilirlikleri, belki bu kaygılarla ço-
meyle beliren çocuksulaşma içinde, güncel travmatik
cuksu gerilemenin içine sürüklenmeleri, doğalında
olayın gölgesi (bebeksi zamanlardaki benzeri) her za-
üstlendikleri sembolik dikey konumlanmanın altını
man (içsel, güncel ve toplumsal) nesnenin de üstüne
oymuş, bu kırılganlık bir anlamda sanki bu semboliği
düşecek; travmatik olay nesnenin işlevi, potansiyeli,
taşıyacak somut nesneleri kısmen çökertmiştir. Bu
niyeti, kapasitesi vb. ile ilişkilenerek alımlanacak; be-
semboliğin ve kurumsallığın yıllardır şefe indirgen-
beğin maruziyetlerini annenin hesabına yazması gibi,
mişliği, somut nesnenin kırılganlığını daha etkili hâle
travmatiğin etkilerini de bir anlamda bu (içsel, güncel
getirmiştir. Bu bağlamda, kamu otoritelerinin salgın
ve toplumsal) nesnelerin hesabına yazmaya devam
içinde sarf ettikleri “herkes kendi olağanüstü hâlini
edecektir. Dolayısıyla, travmatik durumlarda nesne-
ilan edebilir, bunu illa devletin ilan etmesi gerekmiyor”
lerden narsisistik geri çekilme hâllerinde bile, nesne
ifadeleri, anti-demokratik istilacı tınısı yanında, şef-
dünyasından mutlak bir kopmanın değil, nesne ilişki-
ebeveynin toplumsal düzeyde ortaya çıkan regresif
lerinde yeni bir düzenlemeyle bir ruhsal sürecin oluş-
eğilim, tepki ve düşlemleri taşıyabilecek güç ve kapa-
tuğunu eklemek gerekir. Gerilemeli eğilim ve düş-
sitede kendini konumlandıramamasının; toplumun
lemler yanında içsel/yakın nesnelerimizin hareket-
tahayyülündeki yerinin sarsıldığını (ki bu yeri yeniden
lenmesi ve bu nesnelerin (belki toplumsal düzeydeki
tahkim için de çeşitli girişimleri olacaktır) duyumsa-
bazı nesnelere yaslanarak da) bu süreç içinde canlı,
masının; kardeşsi ebeveyn imgelerinin ve toplumsal
ilişkili ve işlevsel kalabilmesi, içimizdeki bebeğe daha
76
psikolojivetoplum.todap.org
(kelimenin çeşitli çağrışımlarıyla) dayanabilir hissetti-
bulaştırıcılığın insandan günahkâr hayvana (yarasa,
recektir.
kedi…) aktarılması, ruhsal ve toplumsal düzeyde kur-
ban dinamiklerini çağrıştıran süreçleri yankılanmakYaşananlar, bu genellemelerden ve vurguladığımız
tadır... Suç, suçlama, suçlanma, suçluluk döngüleri-
eksenden (özellikle bireysel düzeyde) çok daha son-
nin, hareketlenen kötü nesne tasarımlarının ve bağın-
suz ve renklidir; ruhsallıkta farklı düzeylerde eşza-
tılı düşlemsel ilişkilenimlerin toplumsal düzeydeki
manlı çok yönlü göndermeler, düşlemsel ilişkilenme-
bulaşma/bulaştırma,
ler yaratmaktadır. Hele, tasarımlanamazlığının ve su-
yansıtma/özdeşleşme,
içe-
atma/içine-itme dahlindeki izlerinin takibi ve analizi
retsizliğinin virüse bir anlamda her kılığa girebilirlik
önemlidir.
sağlaması, ona, bilinçdışının benzeşimli ve simetrik işleyişi sayesinde her çağrışım ağına bulaşabilirlik
Hiçbirimiz bu süreçlerin dışında değiliz, virüs her iliş-
sunmaktadır; her nefesten sızabilirliği ve her temas-
kiye bulaşmaktadır. Kendi alanımızla da ilişkili küçük
tan bulaşabilirliği, virüsü, içsel nesnelerin ilişkisel dün-
bir örnek vereyim. Gelişmelerle birlikte çoğumuz hızlı
yasına hızlıca bağlanabilir, aktarılabilir kılmaktadır.
bir düzenleme ile uzaktan çalışmaya başladık; başla-
Mesela, tüm olanlar ya da hasta ve ölü sayılarını biraz
dığımız anda bitimsiz bir teknik güvenlik kaygısının,
şehvetvari izlememiz belki çocuksu haset bağlantılı
hangi teknolojik yöntemin ne kadar güvenli oldu-
beddua düşlemlerinin tutması ve bunun yarattığı
ğuna dair haberlerin ve yükselen tepkilerin içine de
omnipotans hazları ile bağıntılıdır; bu düşlem ve haz-
gömüldük. Bu kaygılar, psikanalizin gizlilik ve mahre-
lar olasılıkla aynı zamanda bilinçdışı suçluluk ve
miyet ile ilgili hassasiyeti düşünüldüğünde kaçınıl-
utançla da ilişkilenmekte, belki tepki ve karşıtepki-
maz ve oldukça anlamlıdır. Sanki bir yandan da, virü-
lere itmektedir. Babayı veya yaşlıyı öldürme ya da
sün her yerdeliğine, her açıktan sızmak ve istila için
Freud’un Düşlerin Yorumu’nda bahsettiği yaşlılardaki
beklerliğine dair tasarımlarımız ile psikanalitik ko-
gençlere haset (ve hasret) ve gençliklerine nefret
numlanışımızdaki alt üst oluşun düşlem dünyamızda
içinden geçilen süreçlerde yansımalar bulmaktadır.
uyandırdıkları, bu teknik güvenlikle ilişkili kaygıları-
Unutmayalım, Oidipus’ta veba, cinayet ve ensest kar-
mıza eklemlenmiş gibidir. [Bir parantezle söyleye-
şısında (bireysel ve toplumsal düzeydeki) sessizlik ne-
yim: Agamben’de benzer bir eklemlenme, belki is-
deniyle kenti esir almıştır, salgın bilinçdışı suçluluğun
tisna hâlinin mutlaklaşması ve sınırsız bir istilaya dö-
temsilidir; bilmeden bildiğimiz hangi sessizlikler ve
nüşme kaygısı şeklinde ifade bulmuştur.] Doğal ko-
suçlar bu vebayı başımıza sarmıştır! Salgın hakkında
numlanışlarımızın, tanıdık sınırlanımlarımızın bozul-
Çinlileri suçlarken ya da virüsü biyolojik bir silahla iliş-
masıyla tetiklenen primer sahne düşlem ve kaygıları-
kilendirirken, bilinçdışı olarak insanın insana ve doğa-
nın içine düşme, görmememiz gereken şeyleri görmek,
nın insana kötülüğü tasarımlarının ardında insan
görülmemesi gereken şeyleri göstermek yönündeki
kendi yıkıcılığını ve nefretini sezmekte ancak sanki
arzu ve endişelere de virüsün analitik çift arasında bu
bunları ötekilere (Çinlilere, seddin diğer tarafına) ve
bulaşabilirliğine ve sızabilirliğine dair düşlemler güç
düşmanlara (biyolojik silah olarak doğaya) yansıt-
verebilecektir. Yahut, seanslarımızı ayrı mekânlarda
maktadır. Virüs, temelde insandan insana bulaşırken,
yalnız gerçekleştirmek, bir zamanlar odalarımızda
77
psikolojivetoplum.todap.org
yalnızken yapabildiğimiz şeylerin izlerini, bunların iz-
kıların yoğunlaştığı zamanlara sürüklenilebilir. Virü-
leniyor olabileceği ve yakalanabileceğine dair kaygıla-
sün öldürücülüğüne karşı alınan önlemler ile aç/yok-
rımızı da diriltmiş olabilir... Virüs bulaşması/sızması
sun kalma kaygısı arasındaki rasyonel birlikte değer-
ile başlayan içsel çağrışım süreçleri, çok yönlü/kat-
lendirme bağlantısının koptuğu zihinsel bir sınır-
manlı bağıntılarla, gerçeklik düzeyindeki teknik gü-
lanma; basit, kaygılı, somut çocuksu bir düşünsel baş
venlik ve mahremiyet kaygılarına eklemlenmek gibi,
etme süreci (kalabalığın içinde ağzını eli ile kapat-
çok farklı/yönlü bilinçdışı ilişkilenmeler ve süreçler
mak) ya da bir çocuğun bazı arzularına (ekmek, çiko-
yaratabilecektir.
lata, parka çıkmak...) ne pahasına olduğunu ıskalayarak kilitlenmesi gibi tutumlar/tutturmalar devreye gi-
Bütün bu süreçlerin analizi toplumsal düzeyde hak-
rebilir. Burada, örneğin fırınlara/marketlere yığılma
kıyla (ki illa bilinçli olması gerekmez) bir karşılık bula-
gibi çeşitli görüngülerin, mesela, açlık/yeme(k) bağ-
bilirse belki o zaman başka türlü bir “bastırılan”la te-
lamında ilkel özdeşleşme süreçleri ve narsisistik kay-
mas edebiliriz ve bu zamanlar hepimize yıkıma karşı
gılarla ilişkisi ya da annenin bedenine ve memenin
onarım ve -farklı göndermeleriyle- daha estetik bir ya-
içinde barındırdıklarına yönelik tasarımlarla bağıntısı
şamın yaratılması olasılığı da sunabilir.1
gibi olası başka psikanalitik göndermelerine ayrıca girmeyeceğim. Sonuçta, bu gerilemeli düşünce ve
Soru 2: Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
tutumlar ilk bakışta “safça” (bu kelimeyi çeşitli anlamlarıyla ve göndermeleriyle kullanıyorum) görüne-
Bu bağlamda birkaç yere işaret etmek isterim. Bu
bilir, belki biraz öyledir de, hatta bundan dolayı ko-
zorlu süreçte kuşkusuz bireysel ve toplumsal dü-
miktir de.
zeyde gerilemeler oluşabilecek, bunun farklı düzey-
lerdeki yansımaları izlenebilecektir. Bu gerileme gö-
Gerilemeli durumlara komiklik sıklıkla eşlik eder; ör-
rüngülerine (mesela ilk sokağa çıkma yasağı duyu-
neğin bazen klinisyenler bazı söylem ve tutumlar kar-
rusu sonrası kalabalıkların marketlere, fırınlara yığıl-
şısında kendilerini gülerken bulurlar, bazı durumlar
maları gibi) nasıl yaklaştığımız, bunları ne biçimde
gülünmeyecek gibi değildir. Güldükleri, kuşkusuz
değerlendirdiğimiz, bu sorunuz bağlamında düşünü-
hastaların kendisi ya da yaşadıkları acı veya ruhsal ça-
lebilir mesela. Gerileme, Freud’a gönderme yaparsak
tışmaları değildir; gülünen, çocuksunun güncelde,
topografik, zamansal ve biçimsel düzeylerde görülür.
yetişkinin dünyasında, o sahnede aniden parlaması-
Bu gerileme görüngüleri bizi çocuksu dünyanın bas-
dır, aradaki bu zamansal ve zihinsel mesafenin aşına-
kın dürtülerine; düşünme ve hissediş biçimlerine; ço-
rak aynı anda binişip görünür olmasıdır. Mizah geri-
cuksu dünyanın algı, tasarım ve anlatım formlarına
leme ile gelir. Klinisyenler bu saklı gülüşlerinden belki
götürebilir. Bu gidişle, çeşitli ruhsal kapasitelerin sı-
suçluluk da duyarlar ancak bir yandan kendimizin de
nırlılığı karşısında çeşitli kaygıların ve düşlemsel bas-
kişisel olarak içinden geçmiş olduğu analitik çalışma,
1
Başka türlü bir bastırılan ile kastedilen hakkında, Gezi’yi Psikanalizle Düşünmek (Bağlam Yayınları, 2016) kitabında yer alan; İ. Özyıldırım, Gezi Bağlamında Vicdan-Üstbenlik Gerilimi: Başka Türlü Bir “Bastırma”ya Dair Bir Deneme başlıklı yazıya bakılabilir.
78
psikolojivetoplum.todap.org
hepimizin, kendimiz dahil bu çocuksuyu ve bazen de
kaygıları ve potansiyelleri anlama doğrultusunda ça-
bu çocuksunun zamansızlığını ve zaman ötesi hâlini
baları bu zamanlarda oldukça önemlidir.
yakalayabilmek ve gerekirse biraz kendimize gülebilir hâle gelebilmek de değil midir? Bütün bu yaşanan-
Eleştirellik ile kastettiğiniz alana dahil gördüğüm psi-
lar karşısında gülmeden vazgeçilemez. Yalnız gülü-
kanaliz ve sosyoanaliz diyebileceğimiz yaklaşımların
nen bu görüngüler anlaşılmaz, bize tamamen yabancı
temel belirleyicisi ve vurgusu bu yönelimleridir. Kuşkusuz işaret ettiğimiz bu analiz yönelimi, kişilerin ve
şeyler de değildir.
toplumların içine sürüklendikleri safça belki kimileri Diğer yandan, bu gerileme görüngüleri ruhsal olduğu
aptalca, bencilce, kötücül de denebilecek görüngü ve
kadar toplumsal dinamik ve çatışmaları yansıtan
tutumları hafifsemek ve inkâr etmek ya da bu kişiler
semptomlardır da. Bu görüngülere, salt yargılayıcı dü-
ve toplumsal kesimleri bu tür eğilimlerden tümden
zeyde ya da o anda belli bir dinamik içinde belirlen-
azadelermiş gibi görmek/göstermek değildir. Tersin-
mişliğini ve bu dinamiklerin analizini ıskalayıp mut-
den bir benzetme yaparsak, belli bir analiz sonu-
lakmışcasına (aptal, bencil, kötü insanlar gibi) yaklaş-
cunda işçi sınıfının devrimci potansiyellerini işaret et-
mak bizim eleştirellikle kastettiğimiz mesafeyi yitir-
mek, illa güncel/somut işçi sınıfını yüceltmek ve tek
miş olmak olacaktır. Eleştirel yaklaşımlar, bu gerile-
tek işçileri mutlak biçimde iyi, güzel ve ulvi olarak
meli görüngülerin göstereni olanları, aşağılayıcı ve
görmek/göstermek anlamına gelmeyecektir (ki “yan-
suçlayıcı düzeyde takılıp kalan nitelemeci söylem ve
lış bir hayat doğru yaşanamaz”). Bu bağlamda, en
eğilimlere sıkışmadan, tam aksine, bu görüngülerin
azından Marx, güncel işçiyi zihinsel ve ahlaki idealin
ardında barındırdığı ruhsal ve toplumsal çatışma, sü-
temsilcisi olarak görmeyecek, devrimci potansiyelini
reç ve tasarımları hakkıyla analize yönelmelidirler.
buradan değil, belki tam aksini (bencil, ahlaki/rasyo-
Yukarıda belirttiğim gibi, örneğin ilk sokağa çıkma
nel olarak zaaflı, vb.) de yaratan, toplumsal dinamik
yasağı ilanı sonrası marketlere, fırınlara yığılma ilk
ve süreçlerden çıkarsayacaktır. Bir sağ sapma olarak
bakışta bir akıl tutulması gibi görünebilir; ancak bu
mutlaklaştırma karşısında eleştirel yaklaşımlar, vur-
tutulma, -söylemde farklı ve belki tersi olsa da-, en
guyu ruhsal ve toplumsal çatışmaların ve dinamik sü-
azından toplumsal bir güvensizliğin ve huzursuzlu-
reçlerin belirlenimine ve analizine doğru eğmelidir-
ğun, toplumsal imgelemde Baba’nın çökmüşlüğü-
ler.
nün, Anne’nin besle(ye)mezliğinin [ki Anne ve Baba’yı toplumsal düzeydeki çeşitli göndermeleriyle
İçinden geçtiğimiz benzeri tüm toplumu kesen du-
kullanıyorum], kardeşlik hukuku tahayyülünün toplu-
rumlar karşısında, toplumun bazı davranış ve tepkile-
mun imgeleminde epeyce zedelendiğinin, tekinsiz
rinden hareketle benzer bir mutlaklaştırmaya yönelik ses bazen de psikanalize gönderme yapan söylemler-
bir dünyada açlık/yoksunluk içinde unutulacakları tasavvurlarının göstergesi olabilecektir. Eleştirel yakla-
den gelmektedir. Toplumsal bencillik ve yıkıcılık gö-
şımların bu görüngülerin barındırdığı dinamik süreç-
rüngülerinden hareketle insanın dürtülerine, bu dürtülerin bencilliğine hatta yıkıcılığına ve bu bencillik ile
leri, hareketlilik kazanmış çatışmaları, yansıttıkları
yıkıcılığın ölümsüzlüğüne gönderme yapan bu söy-
79
psikolojivetoplum.todap.org
lem, insanın mutlak kötülüğüne dair keskin bir vur-
olayın travmatikliği bile mutlaklaştırılamaz. Travma-
guya varmaktadır. Bu yaklaşımın, ilk bakışta çok
tik durum vesilesiyle bazen tersine, bağlayıcı ve top-
doğru görünse bile, -ayrıntılarına girmeyeceğim
lumsallaştırıcı etkiler de doğurabilecektir -ki o zaman
ama- psikanalizin dürtüler ve ruhsal dinamik bağla-
olası travmatik olaylardan bahsedilse de travmatik
mında içerdiği diyalektiği ıskaladığını, indirgenmiş
sonuçtan bahsetmek zorlaşacaktır. Her ne kadar
bir dürtü ve ruhsallık tasarımına dayandığını düşünü-
içinde bulunduğumuz toplumsal düzende, salgın da
yorum. Yıkıcılık ve bencillik kuşkusuz inkâr edileme-
eşitsizlikler ve adaletsizlikler biçiminde yaşansa da,
yecek kadar etkindirler ancak (psikanalizin buradaki
salgının hepimizde kaygı yaratıcılığının az çok ortak
farklı/özgül potansiyel ve işaretlerini kenarda tuta-
olması bile bir yandan travmatik etkiye karşı konum-
rak), örneğin tek başına kategorik bir içkin bencillik
lanabilir. Dolayısıyla, ilk sorunuz çerçevesinde çizdi-
varsaysak bile, bu bencillik kendi başına dayanışma
ğimiz bağlamlar da akılda tutulduğunda, toplumsal
ve toplumsallık karşıtı, her durumda kötücül bir gü-
dayanışma örüntülerinin dayanılacak iyi nesne çağrı-
dülenim anlamına ve çıkarımına zorunlu olarak var-
larına bir yankı/ses vermesi -özellikle toplumsal bir do-
mayacaktır. Bu tür mutlaklaştırıcı çıkarımlara varan
layımla yaratılmasının doğurduğu kendine has sim-
yorumlar, insanın toplumsallık dolayımı içinde kurul-
gesel niteliklerle birlikte düşünüldüğünde- anlamlı ve
duğunu, hatta dürtülerinin bile bu toplumsal tarihsel
değerli olacaktır.
dolayımda biçimlendiğini/dönüştüğünü kaçırmakta ve böylelikle eleştirellik ile kastettiğimiz alanın dışına
Psikanalitik kuram, kendi alanı içinden yükselen te-
düşmektedirler diye düşünüyorum.2 Burada dura-
melde devrimci bir potansiyel ve nitelik taşısa da,
yım.
pratiğinin kendine özgü hassasiyetleri ve gereklilikleri, dayanışma örüntüleri yaratımına yanıt/ses üret-
Soru 3: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Sizce içinde bulunduğumuz koşullarda psikanalizin ve psikanalistlerin dayanışmada nasıl bir yeri olabilir; bu türden durumlarda, psikanalitik düşünce ve çalışmanın karşısına ne gibi engeller çıkabilir? Bunlar mesleki pratiği nasıl etkilerler?
mekte kestirmeden hızlıca ilerleyememektedir -ki bu doğaldır da. Biraz açmaya çalışayım. Psikanalitik kuram ve pratiğin, içinden geçtiğimiz zamanlara benzer toplumsal durumlarla ve travma kav-
ramı ile ilişkilenmesi çeşitli nedenlerle gerilimli ve gelgitli olmuştur; bu durum kuramın ve kliniğin ge-
Travmatik etki bireyseldir ancak bu etki her zaman
reklilikleri ve nitelikleri açısından bir yandan anlaşılır-
toplumsal bir bağlamda yaşanır, deneyimlenir, içsel-
dır da. Psikanaliz temelde bireyin ruhsal gerçekliğini
leşir, biçimlenir. Travmatik olaya ne kişisel içsel
ve işleyişini anlamaya dönük yapılanmışken, travma-
örüntü ve hassasiyetler ile biçimlenen mutlak ve salt
tik durumlara maruz kalanlara, hele içinden geçtiği-
bir tekrar, ne de evrensel travmatik etkiler ve sonuçlar
miz zamanlardaki gibi “çokluklara” dair söz ve pratik
doğuracağı şeklinde yaklaşılmamalıdır. Bu çerçevede
2
Ölüm dürtüsü kavramı bağlamında bu yöndeki daha ayrıntılı bir çalışma için Psikanaliz Yazıları 39. sayısında (Bağlam Yayınları, 2019) yayınlanan; İ. Özyıldırım, Travmatiğin Çökeltisi Olarak Ölüm Dürtüsü-I başlıklı yazıya bakılabilir.
80
psikolojivetoplum.todap.org
üretmeyi tasarımlayabilmekte çeşitli güçlükler oluşa-
& Bu çaba için öncelikle bir analitik alan açılmalıdır.
bilmektedir. Travmatik ile psikanaliz arasındaki bah-
Bu alanı -psikanalizin genel tutumu ile uyumlu bi-
settiğimiz gelgitli ilişkilenme ile bir araya geldiğinde,
çimde-, salt travmatik olayla ilişkili bir psikopatolojik
toplumsal/kolektif travmayı psikanalitik çerçeve
bakış temelli düşünmek yerine ruhsal bir karşılaşma,
bağlamında ele alabilme ve kuramsal olarak kuşata-
etki ve etkileşim temelli düşünmek kolaylaştırıcı ola-
bilme güçlüğü iyice belirginleşmektedir. Ayrıca, ola-
caktır. Kişiye özel “konuşma” alanları açılması psika-
ğanüstü koşullarda, anidenlik niteliği taşıyan içinden
nalizin başladığı yer ise, toplumsal travma durumla-
geçtiğimiz gibi durumlarla, görece sürekliliğe ve sta-
rında da, bireysel düzeyde olası farklı ruhsal işlemle-
billiğe gönderme yapan psikanalitik rutinin karşılaş-
meleri gözeten bu konuşma alanlarının açılmasına
ması bir ahenk zorluğu olasılığı taşıyabilecektir. Üs-
mutlak bir engel olmayacaktır.
telik, dış gerçekliğin baskın ve dağıtıcı olduğu koşul& Bu noktada, psikanalitik geleneğin biriktirdiği psi-
larda, analitik bir alanın oluşabilmesi için analitik bir çerçevenin kurulmasında ve analitik tutumun gerek-
kanalitik çalışmaya dair tutum ve gereklilikler, psika-
liliklerinin sağlanabilmesinde de kendine has sınırlı-
nalitik çalışmaya başlamaya dair temkinlilikler kadar
lıklar oluşabilecektir. Diğer yandan, son yıllarda art
psikanalitik çalışmanın yürütülmesi için deneyimsel bir dayanak ve içselleşmiş bir kapasite olarak da tasa-
arda gelen acı verici ve dehşet uyandırıcı travmatik
durumlar, gittikçe belirginleşen ve süreğenleşen top-
rımlanmalıdır -ki bahsedilen temkinliliklerin tespiti
lumsal şiddet ve yıkım, bireysel travmalarda toplum-
ve uygun biçimde ruhsallıkta kapsanabilmesi bile bu
salın gölgesini iyice yoğunlaştırmaktadır. İşte, bu
psikanalitik kapasiteyle ilişkilidir.
topraklarda yıllardır aralıksız yaşananlar, içinden
Tabii, analitik bir çalışma alanı kendine özgü hassasi-
geçtiğimiz gibi zamanlar, bizi travmayı, özellikle de
yet, incelik ve düzenlemelere ihtiyaç duyar; her klinik
bu çerçevede toplumsal/kolektif travmayı psikanali-
karşılaşmada çeşitli düzeylerde zorluklar ve sınırlılık-
tik bağlamda yeniden düşünmeye ve olabildiğince
lar hep vardır. İçinden geçilen benzeri olağanüstü ko-
özgül psikanalitik pratikler yaratmaya çağırmaktadır.
şullar ve travmalar söz konusu olduğunda, bu zorluk ve sınırlılıklar, travmatik durumlar ile temas edenlerle
Bu yönde güçlüklerin olması, yine de bu bağlamda bir
-geniş anlamıyla- analitik bir karşılaşma alanı yarat-
psikanalitik pratiği olanaksız kılmayabilir. Bu pratiğin yaratılması için belki şu basit başlangıçlara yeniden
maya yönelik bir temkinliliğe ve bu karşılaşmanın
dönülebilir, bunlar hatırlanabilir:
sonraya bırakılmasına yol açabilmektedir. Oysa ki, psikanalitik birikim, duyarlılık ve çalışma, bu durum-
& Ruhsallığın işleyişine dair bir kuram olarak psikana-
larda travmatiği işlemleyebilmek için ertelenecek ve
liz, her durumda olduğu gibi, toplumsal travmatik bir
sonraya bırakılacak değil, belki de başlanılacak yer-
durumun parçası olan tek tek kişilerin ruhsal durum
dir. Çok daha zorlu içsel güçlükler, dirençler ve çık-
ve işleyişini de anlama çabası içinde olacaktır.
mazlara rağmen -hatta özellikle onlarla- klinik uygulamasını sürdürebildiği düşünüldüğünde, psikanaliz,
81
psikolojivetoplum.todap.org
dışsal güçlüklere ve travmatiğin baskınlığına da ola-
dâhil edilebilir. Duruma özgü hassasiyetler ve özgül
bildiğince/yeterince iyi çözümler üretebilecek kapa-
klinik gereklilikler gözetilerek, rutin uygulamamız-
site ve potansiyellere sahiptir.
daki dışsal çerçevemiz görece dönüşürken içsel çerçevemize yaslanarak, zorlukları ortak deneyimleri-
Kuşkusuz, bu analitik karşılaşma alanı, bir psikanaliz
miz içinde daha da sindirerek bu psikanalitik karşılaş-
ya da psikanalitik psikoterapi pratiği olmayacaktır;
maya yönelik başlangıçlar geliştirilebilir diye düşünü-
yani Aisenstein’ın belirttiği gibi bildiğimiz “malze-
yorum. Bu olasılığa karşılık, psikanalistlerin bu tür ça-
meyi aktarım vasıtasıyla düzenleme amacını koruyan
lışmalara ve sınırlarına dair temkinli yaklaşmaları an-
bir süreç oluşturma çabasındaki analitik ortamın dı-
laşılabilir ve anlamlıdır da. Aisenstein, şu soruları so-
şında” kalacaktır. Winnicott’un konsültasyonlarını,
rarak devam eder: “Bu tür durumlardan tamamen
Aisenstein’ın karşılaşma olarak nitelendirdiği benzeri
uzak durmamız mı gerekir? Elimizden ne isek o olmak
çerçeveleri aklımızda tutarak, mesela içinden geçti-
haricinde bir şey gelir mi?” Sonrasında, sanki uzak dur-
ğimiz zamanlar için psikanalistler tarafından planla-
manın da bazen bizim tercihimizle ilişkili olamayabi-
nan kısa süreli çalışmaları tasavvur etmeye başlama-
leceğiyle, içine düştüğümüz durumlardan örneklerle
nın mümkün olduğunu düşünüyorum. Örneğin Ai-
devam eder ve geçmiş zamanlardaki bazı kaygıları
senstein’ın bahsettiği bu karşılaşmalara biraz yakın-
hakkında şöyle der: “‘Yansız’ ve ‘bilimsel’ görünmeye
dan bakalım. Aisenstein bu çerçevedeki görüşme-
çalışayım derken basit bir yaşam durumunda başarısız
lerde, hastalarla belli bir bağlamda konuşmuş; bazen
olmuştum.” Bu güzel tartışma, içinde bulunduğumuz
sorular sormuş, birçok noktada sessiz kalmış, sessiz-
bağlam çerçevesinde genişletilebilir.
liklere saygı göstermiş; hastanın rüyalarını duymuş, rüyalarda çarpıcı bulduğu bazı detaylara dikkat çek-
Aisenstein’ın ikinci sorusu da bu bağlamda oldukça
miş; hastanın çeşitli bağıntılarla gelen öykülerini ve
çağrışım açıcıdır: “Elimizden ne isek o olmak haricinde
geçmiş ya da güncel ilişkilerini dinlemiştir. Bunun ya-
bir şey gelir mi?” Bu karşılaşmalar içinde, belki psika-
nında hasta ile bazı ruhsal görüngü ve süreçlerle ilgili
nalist kimliğinin özellikle altını çizmesek bile içsel, zi-
açıklamalar paylaşmış; “ne tedavi önerisinde bulun-
hinsel ve mesleki düşünüm ve tutum olarak psikana-
muş, ne de tavsiye vermiş”; “yorum yapmaktan da im-
list kalmaktan başka ne yapabiliriz? Psikanaliz,
tina etmiştir”. Bu görüşmelerde hastada “kendi ruhsal
Freud’un çeşitli yerlerde belirttiği gibi, başka yoldan
işleyişine yönelik hâlihazırda mevcut bulunan bir ilginin
ulaşılması neredeyse olanaksız olan zihinsel süreçle-
açığa çıkmasının” değerli olduğunu, hasta için anlamlı
rin incelenmesi işlemi, bir tedavi yöntemi ve bütün
etkiler yarattığını işaret etmiştir. Bu işaretlerini şöyle
bunlarla elde edilen oldukça kapsamlı bir ruhsallık
bağlamıştır: “Başka bir insanın ruhsal işleyişi ile yüz-
kuramıdır. Başka ruhsal tedavi yaklaşımları, çeşitli
leşmek, ‘profesyonel bağlamın dışında’ dahi yaşansa,
özgül durumlarda çeşitli işlevsellikler taşısalar bile -ki
psikanalitik eylemler arasında sayılmalıdır, öyle değil
bunları illa reddetmemiz gerekmez-, psikanaliz bu
mi?”
etkileri de yaratan ruhsal süreçleri kendi kavramlarıyla anlamaya, açıklamaya ve tartışmaya aday ola-
Winnicott’un konsültasyonları ya da başka analistle-
cak bir kapsamdadır. Freud’un örneğin hipnoza ve
rin çeşitli uygulamaları da bu başlangıç tasavvuruna
82
psikolojivetoplum.todap.org
telkin tedavilerine yaklaşımı bildiğiniz gibi bu yönde
anlamını da tanır. Ruhsal etkilenime psikanalitik bağ-
olmuştur ve bu yaklaşım, ilgili tedavilerin sınırlılıkla-
lamdan yaklaşınca, travmatik olay ve belirtiler salt
rını da tespit ederek klinik kapasitemizi genişletmiş,
odak olmaktan çıkar; travmatik yaşantı ve belirtiler
geliştirmiştir. Psikanaliz bu kapsamı yanında kuram-
giriş ve karşılaşma yeridir, kök ve ruhsal uzanım ise
sal ve klinik olarak derinlikli ve köklü tarihsel birikim-
daha ötelerdedir. Açılan psikanalitik konuşma ve kar-
ler de taşımaktadır. Ayrıca, psikanalistler, bu kapsam
şılaşma alanında (terapötik çift tarafından illa “zo-
ve birikim zemininde oluşan formasyonlarının özgül-
runlu” somut temalara indirgenmeden) çağrışım ve
lükleri, klinik deneyimlerinin sürekliliği, ruhsal işle-
ruhsal dinamikler kendine özgü ruhsal eklemlenme-
yişe dair duyarlılıkları, canlı mesleki etkileşim ortamı
leri serimler. Bu akış ve dinamiklerin, olabildiği kadar
ile önemli klinik kapasitelere de sahiptirler. İşte bu
ve içinde bulunulan koşullar ve çerçevenin gereklilik-
zamanlarda, bu karşılaşmalarda, yukarıda belirttiğim
leri gözetilerek, ele alınması salt belirti ve olayı
temkinlilikler kadar, bu kapsama ve kapasitelere de
(içerse de) aşacaktır. Dolayısıyla, psikanalitik ça-
güvenmemiz gerektiğini, psikanalist kalmanın bu ka-
lışma, travmatik yaşantı öncesi durumu yeniden tah-
pasiteleri de çağırdığını unutmamamız gerektiğini
kim etmeyecek, travmatik etki ile de ilişkilenen gerile-
düşünüyorum.
meli durumda hareket kazanan bilinçdışı çatışan dinamiklere ve belki temsil olanağı bulamamış geçmiş
Soru 4: Bu tür zaman ve koşullardaki psikanalitik çalışmaların hassasiyetleri konusunda genel olarak neler söyleyebilirsiniz?
travmatik deneyimlere ruhsal alımlayıcı bir alan açarak duruma göre bir dönüşümün, transformasyonun da olanağını yaratabilecektir.
Bu noktada, kitlesel travmalar hakkında hazırlanmakta olan bir psikiyatri kılavuz kitabına, bir süre
Travmatik durumlarda gerçekleştirilen karşılaşma-
önce yazdığımız, yayın aşamasında bir yazımızdan
larda (sözel ve duygusal) akışkanlıkta bir tutukluk iz-
bazı paragrafları -bazı küçük yeniden düzenlemeler
lenebilmektedir. Bu, travmatiğin dağıtıcı etkilerine
ile- burada paylaşayım. Bu paragrafların, daha insan
karşı bir tutma ve kapanmanın yansısı olabilecektir.
kaynaklı kitlesel travmalar ve temelde psikanalitik bir
Bu akışkanlık tutukluğu, salt hızlıca kurtulunması ge-
psikoterapi pratiği odaklı hazırlandığının; içinden
reken bir olumsuzluk olarak değerlendirilmemelidir,
geçtiğimiz durum ve koşulların farklılığının ve yuka-
ruhsal çatışma ve gerilimler içinde bir dengenin de
rıda paylaştığım psikanalitik çalışma çerçevesinin
görüngüsüdür. Dolayısıyla, bu dengeyi gözetmekte
kendine özgülüğünün hatırlanarak okunmasını rica
makul olmayan, kendi hedeflerini hastanın ruhsallı-
edeceğim:
ğına dayatan standartlaştırılmış yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Travma sonrası yapılan çalışmalarda, bu
Psikanalitik çalışma, kişilerin yaşananları öznel dene-
bağlamda, psikanalizin ruhsal görüngülerin çok
yimlemelerini ve ruhsal gerçekliklerinin kendine öz-
yönlü işleyen eşzamanlı farklı eğilimlerce belirlendiği
gülüğüne hassasiyet gösterir; bu çerçevede hastala-
anlayışı ve psikanalitik deneyimin zamanlama duyar-
rın ruhsal ritimlerine belli bir duyarlılık ile temas eder.
lılığı özellikle anlamlı olacaktır. Ayrıca, travmatik
Belirtilerin yarattığı ruhsal acı kadar, ruhsal işlevini ve
bağlamında gerçekleşen karşılaşmalarda, benzer bir
83
psikolojivetoplum.todap.org
tutukluk klinisyen tarafından hasta ile ilişkilenme-
tik çalışmada bu teyit sorunsalı analiz için bir başlan-
sinde de yaşantılanabilecek, içsel olarak hastanın öz-
gıç aralığıdır da). Ancak, özellikle travmatiğin içinden
nel deneyiminden bir uzaklık, travmatikten ötelenen
geçilirken ve yukarıda işaret ettiğim türde duruma
bir zamanda/mekânda kalmışlık hissi duyumsanabi-
özgül düzenlenmiş kısa süreli psikanalitik karşılaşma
lecektir. Klinisyen, içsel bir mesleki ideal baskısıyla,
gibi girişimlerde, analitik çalışma ve yorum, teyit so-
bu durumu klinik çalışmada bir yetersizlik olarak yo-
runsalını ek olarak bozma riski karşısında da dikkatli
rumlayıp suçluluk ve utanç duyguları ile klinik etkin-
olmalıdır: örneğin, ruhsal dinamik ve ekonominin den-
liği örneğin fazlasıyla travmatik anı ve deneyime
gelerinin ayarlarını eşzamanlı gözetmeye hassasiyet
odaklama zorlantısı duyabilecektir. Bunun gibi çok
gösterebilmek; gerçekliğin -olasılıkla hasta tarafın-
yönlü dinamikler, farklı aktarımsal/karşı-aktarımsal
dan inkâr edilen ya da savunma olarak bölünüp klinis-
süreçler ya da klinisyenin kopukluğa dayanabilme ve
yene yansıtılan/ekilen- baskıları karşısında, ideal bir
askıda (ama hayatta) kalabilme gibi kapasiteleri za-
nötralite ve abstinans adına ya da bir tümgüçlülük ya-
manlama duyarlılığını bozucu olabilecektir.
nılsamasıyla, gerçekliği tümden hesaptan düşürmeye varan -ki böylelikle klinisyenin içsel nötralite-
Travmalar sonrası (özellikle de ortak gerçeklik tasa-
sini bozabilecek- eğilimlere karşı klinisyenin belli bir
rımlarının yarıldığı, travmatiğin toplumsal tanımadan
yerindelik içinde kalabilmesi, bu bağlamda anlamlı
geçmediği zamanlarda -ki içinden geçtiğimiz durum
olabilecektir.
bu bağlamda kendi özgüllüğü ile yeniden düşünülmelidir), hastalar yaşadıklarının ruhsal içeriğini, anla-
Belki burada aktarıma da küçük bir parantez açabili-
mını ve sınırlarını teyit etmekte zorluklar yaşayabil-
riz. İçinde bulunulan duruma özgül psikanalitik karşı-
mektedirler. Burada teyit etmekle ilişkili olarak, ya-
laşma türündeki çalışmaların “malzemeyi aktarım va-
şanılanın gerçekliğinin süreklilik ve tutarlılık içinde al-
sıtasıyla düzenleme amacını koruyan bir süreç oluş-
gılanmasından ve öykülenmesinden, kişinin yaşanı-
turma çabasındaki analitik ortamın dışında” kaldığını
lan karşısında kendi rolü ve sorumluluğuna [Ne
zaten belirtmiştik. Ayrıca, Amati Sas’ın başka bir
oldu/oluyor? Neden/nasıl ben? Ne yaptım/yapmadım
bağlamdan şu uyarısı bu noktada da anlamlı olabilir:
ki bu oldu? Neden kaçtım/kaçmadım?] ya da dün-
“Başlangıçta, çok hızlı aktarım yorumlarından ya da
yaya/topluma dair tasarımları ve sorgulamalarına,
hastanın ilk nesnelerine dair yorumlardan kaçınılmalı-
vb. kadar uzanan geniş bir ruhsal gerçeklik alanı kas-
dır; bu nesneler, hastanın yaşamının sapkınlaşan bağ-
tedilmektedir. Travmatik ile temasta hareketlenen
lamına ait karakterlerle apar topar bir biçimde benze-
çeşitli yıkıcı düşlemler ve savunmalar ile kayıp, suçlu-
tilmemeli ve bir araya getirilmemelidir.” Travmanın za-
luk ve utancın içinde bu teyit gerilimi yoğunlaşabil-
manı ile bilinçdışı nesnelerin zamanını özenle ayıra-
mektedir. Kuşkusuz, analitik çalışmanın amacı hızlıca
mayan, gerçekliği ruhsal etkileşim alanından özel-
bu teyit sorununu ortadan kaldırmak, buradaki sor-
likle/fazladan izole etmeye çalışan, yaşananlarla has-
gulamaları çabucak yatıştırmak ya da hastaya nesnel
tanın bilinçdışı niyetleri arasında hızlı geçişimler ya-
yanıtlar üretip sunmak değildir (hatta belki psikanali-
pan, içinde bulunulan durum ve çalışmanın özgül ge-
rekliliklerini ve sınırlarını ıskalayan, farklı etkileşim
84
psikolojivetoplum.todap.org
bağlamlarını, dinamiklerini ve zamanlarını dikkate al-
element ve yüklü imgeleri tutacak ve bağlayabilecek;
mayan genelleyici yaklaşımlar analitik görünseler
inkâr edilmiş kaygı ve dehşetin yansıtılıp ekilebile-
bile uygun analitik tutumun dışına düşebilecektir.
ceği -ki klinisyenlerin bu yansıtılan inkârı işlemleyebileceği- kapsayıcı sığınaklar sağlayabilecek; travma-
Kısmen içinde bulunulan gibi travmatik durumlarda,
tikle ilişkilenerek hareketlenen bilinçdışı düşlemlerin
içinde bulunulan yaşam koşullarının zorlukları ve ger-
aktarılabileceği bir temas yeri temin edebilecek; baş-
çekliğin ağırlığı klinik çalışmanın olanaksızlığı hatta
langıçta bahsettiğimiz çağrılara ve kayıplara eşlik
anlamsızlığı hislerini ve düşüncelerini uyandırabil-
eden dayanılabilecek ve yaslanılabilecek bir bağlantı
mektedir. Bu his ve düşünceler -gerçekliğin baskısı
ve ses sunabileceklerdir.
yanında/kadar- yıkıcılık karşısında duyulan çaresizliğin terapötik alana içselleşmesinin, bu çaresizliğe
Kuşkusuz bunlar, durumun olanak verdiğince, sınırlı-
karşı beliren -travmatik etkiye benzer- temastan ka-
lıkları içinde olabilecektir. Unutmayalım ki, yukarı-
çınma/kopma ve afallama tepkilerinin, klinik alana sı-
daki kısımlarda işaret etmeye çalıştığım benzeri bir-
zabilecek suçluluk, utanç ve nefretle ilişkili duygula-
çok hassasiyet, aynı zamanda psikanalistlerin çoğu
nımlara karşı savunmacılığın da yansıması olabile-
zaman doğalında gösterdikleri kapasitelere de işaret
cektir. Gerçek yaşam zorluklarına aşırı odaklanma
etmektedirler. Burada Janine Puget’nin şu sözlerini
(bazen/bir yandan), içsel dünyanın çökmesi ve klinik
hatırlatmak isterim: “Bizi hayrete düşüren şimdinin et-
alana yansıyan temassızlık, kopukluk, terapötik
kilerini fark etmemizi sağlayan dünyanın sıvı bir dünya
umutsuzluk, suçluluk ve utanç hislerini yatıştırmaya
olduğunu, hareket hâlinde olan kumlar üzerinde yaşa-
dönük görünüşte bir yakınlaşma ve telafi işlevi taşıya-
dığımızı bilmeliyiz. Bu beklenmedik etkilere dayanabil-
bilecektir. Analitik çalışmayla karşıtlaştırılan bu dışsal
meliyiz.” Bu zamanlarda hareket hâlinde olan kumlar
odaklanma/vurgu eğilimi, içsel(leşmiş) kötü nesne-
üzerinde olduğumuzu bilmek önemlidir; ancak, bu
nin, klinik alana alımlanamayarak, yadsınamaz büyük
zeminin etkilerine analistler dışında kim daha dayana-
dış gerçekliğe yeniden atımının göstergesi olabilecek-
bilir?
tir. Bazen de benzer ilişkili ruhsal eğilim ve çatışmaSoru 5: Eklemek istedikleriniz?
lar, dayanışma eğilimlerini ve girişimlerini birçok yönden fazlasıyla yükleyebilecektir. Analistler, başka
Belki bilmeden duyumsadığımız başka birşey daha
klinik karşılaşmalarda olduğu gibi, şüphesiz bu du-
var. Virüsün saldırganlığı ve öldürücülüğü karşısında,
rum ve ilişkilenmelerde de olası çeşitli içsel eğilim,
bizlerin yani insanın saldırganlığını ve öldürücülü-
düşlem ve çatışmalarını da dikkate alacaklardır.
ğünü düşünmek belki hâlâ daha dehşetengiz. Virüs,
suretsiz olsa da kendisine atfedilen niyet ve yapabileDuruma özgül düzenlemelerle ve içinde bulunulan
cekleri sanki daha tanımlanabilir, sindirilebilir; insa-
zamanlarda hareketlenebilecek -bazılarına değin-
nın saldırganlığının uyandırdığı yıkıcı düşlemlerin ise
meye çalıştığım- çeşitli eğilimlere olabildiğince far-
sonu çok daha açık. Virüs, ölüme neden olsa da her
kındalık gösterilerek yaratılabilecek psikanalitik ko-
şeye rağmen insana yaşamak için yaklaşıyor, sonucu
nuşma/karşılaşma alanları: alımlayıcılıkları ve farklı işlevlerle travmatik etkinin yarattığı uçuşan boğucu
85
psikolojivetoplum.todap.org
tersi olsa da yaşamamız bir anlamda kendi için lehi-
ölüm dürtüsünden, insan insanın kurdudur motto-
nelik taşıyor (ki zaman içinde bize uyumlanıyor da).
sundan başka ne söylenebilirdi! Ancak, umutlu bir ta-
İnsanın saldırganlığı ise bunların ötesinde; biraz uca
hayyülü yitirmiş bir zamanda, bu eğilimlere karşı
gidelim ve bir sapkın katili, bir işkenceciyi, istilacı bir
sanki başka bir toplumsal potansiyel de ucunu gös-
savaşçıyı, bir soykırımı... (ki bunları iç dünyamızın
terdi, görünmeden orada durduğunu hissettirdi diye-
bazı bilinçdışı olası eğilimlerinin temsilleri gibi) düşü-
biliriz. Mesela gözden çıkarmak aksine hepimiz yaşlı
nelim; insanın, acı verme ve öldürme tutkusu, acı vere-
yakınlarımızı hatırladık, anonim ve sayılara sıkıştırı-
bilirlikten duyduğu haz ve doyum, yapabileceklerinin
lan yaşlı insanlardan öte hayatlarımızda yeri doldu-
sınırsızlığının uyandırdığı dehşet... Salgın zamanla-
rulmaz izleri ve anlamları olan ninelerimiz, dedeleri-
rında bile, insan, bazen virüsten değil insandan, sal-
miz, ebeveynlerimiz için kaygılandık. Ekonomizmi
gının insanları getireceği hâlden, insanın tehdit edici-
aşan bağlarımızı, çocukluğumuzu anımsadık; ortak
liğinden korkuyor bazen. Virüsün herkese eşitliğin-
bir hikâyenin ve yakınlığın -belki nefretin de- parçası
den bahsetmek, insanın insana yapabileceklerindeki
olanları o kadar kolaylıkla ölüme terk edemeyeceği-
dengesizliğe de işaret anlaşılan. Biraz ironik olacak
mizi, geride bırakamayacağımızı duyduk. Sadece
ama bir açıdan virüs insandan daha insancıl!
kendimiz için değil, özellikle sevdiklerimiz, hele çocuklarımız için (ki salgın ya çocukları da tehdit etseydi
Ancak, işte insan!, insanın mutlak doğası budur de-
ne yaşardık diye hangimiz dehşetle düşünmedik) bir-
mek değil bu. İnsanın kötülüklerini tespit etmek an-
birimize ne kadar bağımlı, birbirimizle ne kadar bağla-
laşılabilir ve analizi kuşkusuz gereklidir; buradan kal-
şık olduğumuzu sezdik.
karak insanı mutlaklaştırılmış doğal bir kötülüğe indirgemek ise bana hak verilebilir gelmemektedir. İn-
Bu zamanlarda bu duyuşun, bu hatırlayışın, bu sezişin
sanlık durumu -biraz iyimserliğe yaslanacağım-, bu-
öneminin altını çizmek isterim; doyum sağlayıcı ve
nun ötesindedir. Bu noktada bir işaret olsun diye,
ilgi verici bir memenin hatırasının iyi’liğin tasarımlan-
özel bir duruma değinen son bir parantez açarak biti-
masındaki belirleyiciliğini anımsayarak, (teknik bir
reyim.
gönderme ile söylersem) biraz halüsünatif bileşenleri olsa da ayağını gerçekten de çekmeyen bir hatır-la-
Bu salgın içinde özellikle risk altında olan yaşlılar ve
yabilme oldukça anlamlı ve değerlidir. Eleştirel bir
hastalar özel bir odak hâline geldiler ve (sanki pek öz-
psikolojinin, ekonomistik baskıların, komplo teorile-
nesi olamadıkları) bazı tartışmaların merkezine düş-
rinin, kötülük ve kötülüğün mutlaklığına dair söyle-
tüler. Örneğin, gençler kendilerini pek etkilemeyen
min şehvetine kapılmadan, salt iyimserlik olsun diye
bu hastalık karşısında neden dikkat göstereceklerdi,
değil, ancak umudun da bastırılanlardan olabileceğini
üstelik ne pahasına! Bazı politikacılar bu pahayı öde-
unutmamak adına, başka bir toplumsal tahayyülün
memek hatta belki fırsattan istifade ekonomiye yük-
ruhsal potansiyellerinin ilişkisel gerçekliğin kılcalla-
lerden kurtulmak güdüsüyle, bedeli ölümler olan sürü
rında dolandığını, en azından bir ilk adım olarak biz-
bağışıklığını dayatmaya çalıştılar. Ekonomistik çılgın-
lere sezdirebilmesinin de, bu zamanlarda anlamlı ola-
lık yaşlıları öldürme arzularıyla binişmiş, bir kez daha
cağını düşünüyorum.
ayaklanmış bir kötülük aramızda dolaşıyor gibiydi;
86
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş XVII • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Sertan Batur
“Meseleyi tanrıya ya da devlete havale etme seçeneklerinin ikisi de, mevcut ilişkilerin değiştirilemeyeceği inancından yani kapitalist ilişkiler karşısında güçsüz olmak hissinden ortaya çıkıyor ve bu hissi daha da kuvvetlendiriyorlar. İnsanlar henüz toplumsal bir dayanışmayı örgütleyemiyorlar. Oysaki kriz tam da geniş çaplı, global bir sistem krizine dönüşürken bu böylesi bir örgütlenme, toplumun geniş kesimlerinin krizden eylem olanaklarını genişleterek çıkabilmesinin tek koşulu.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
dığı yer, devletin mevcut durumda nasıl bir rol oyna-
Salgınla ilgili sürece baktığımızda kaba bir analiz bize
bir aracı olan sosyal devlet, uzunca bir süredir neoli-
kapitalizmin mevcut biçiminin içine girdiği büyük bir
beral ideolojinin saldırısına uğruyordu. Neoliberal-
kriz tablosu sunuyor. Bu krizin en belirginlik kazan-
lere göre sosyal devletin düzenleyici yönü birey hak-
ması gerektiği tartışması. Neoliberal politikaları benimsemiş farklı hükümetler farklı stratejiler izliyor. Aslında belli sınırlar içinde toplumsal dayanışmanın
87
psikolojivetoplum.todap.org
larına bir saldırıydı. Dolayısıyla devletin özellikle eko-
aksadığı ve tüketimin daraldığı bir dönemde devlet-
nomik süreçlere müdahaleden çekilmesi neoliberal-
lerin bu büyüklüklerde bütçe açıkları vermesi, daha
ler tarafından “özgürleşme” olarak sunuluyordu. Ne-
büyük bir krize, dünya çapında derinleşmesi bekle-
oliberalizmin devlete yüklediği görev toplumsal ya-
nen ekonomik krize yönelik tedbir olarak düşünülebi-
şamın bütün alanlarının piyasanın çıkarlarına uygun
lir. Arjantin, Yunanistan ya da İspanya gibi zaten eko-
bir şekilde düzenlenmesi ve gözetim ve güvenlik po-
nomik krizden çıkamayan ülkelerin bu süreci nasıl at-
litikalarıyla, yeri geldiğinde otoriter ve baskıcı politi-
latacakları önemli bir soru olmakla birlikte, emperya-
kalarla sermayenin çıkarlarını güvence altına almaktı.
list metropollerde de küçük işletmelerin iflas etmesi,
Salgın tam da neoliberal ideolojinin talep ettiği bu
işsizliğin yükselmesi ve neoliberal politikanın aktif
devlet biçiminin gerçekleştirilemez, en azından sür-
destekçileri olan kimi şirketlerin bile devlet desteği
dürülemez olduğunu ortaya çıkarttı.
talep etmeleri, neoliberal devletin artık önümüzdeki dönemde sermaye açısından gerçekçi bir alternatif
Yöneticiler ve sermaye kesimleri birçok ülkede artık
olarak görülmeyeceğine dair birtakım işaretler veri-
gizlenemeyecek bir hâl alana kadar salgını gizlemeye
yor. Kimi sektörlerde uzun bir süredir Asya’ya kaymış
ya da hafife almaya çalıştılar. Böylece “işlerin” aksa-
olan üretimin yeniden Avrupa’ya taşınması gerekti-
madan sürmesini, devletin sürece fazla müdahale et-
ğine dair tartışmalar da kapitalizmin global olarak
mesine gerek kalmadan “sorunun” kendi kendine
önemli değişiklikler geçirebileceğini düşünmemiz
hâllolmasını hedeflediler. Bu biraz da sosyal Darvinci
için yeterli.
bir yaklaşımla, aslında neoliberal sermaye için yeterince verimli olmadığı düşünülen kesimlerin gözden
Peki, bu sırada toplumun çalışan kesimleri ne ile meş-
çıkartılması anlamına geliyordu. Salgının boyutları
guller? Global bir analiz yapabilmek için, öncelikle
gizlenemeyecek duruma geldiğinde bile İngiliz hükü-
bölgesel örnekleri ele almak yararlı olabilir. Bu yüz-
meti gibi kimi hükümetler bu stratejide ısrarcı oldu-
den izleyebildiğim kadarıyla Türkiye’deki durum üze-
lar. Ancak bu hükümetler şu sıralar ciddi bir toplum-
rinden devam edeceğim. Salgın süreci başlarda Tür-
sal muhalefetle yüzleşiyorlar. Bu strateji uygulandığı
kiye’de işçi sınıfının iki büyük kesimi, beyaz yakalılar
her yerde bir meşruiyet krizi yaşıyor. Türkiye gibi bazı
ve mavi yakalılar arasında bir empati potansiyelini or-
ülkelerde, daha hükümet “inkâr” aşamasındayken si-
taya çıkarttı. “Evde kal” çağrısına toplumun geniş bir
vil toplumdan önlem alınması çağrıları yükseldi.
kesiminin maddi sebeplerle uyamayacak durumda olduğu çok çabuk anlaşıldı ve böylece beyaz yakalıla-
Avusturya ya da Almanya gibi bazı hükümetlerse
rın farklı iş disiplinlerinin yarattığı ayrıcalıkların ve de-
özellikle İtalya’da yaşanan durumun kendi ülkele-
zavantajların farkına varması potansiyeli kuvvet-
rinde yaşanmasının yaratacağı siyasi krizi hesaba ka-
lendi. Sokakta, markette karşılaşan insanların tedir-
tarak neoliberal devletin ikinci özelliğine, yani işlerin
ginliği, virüsün aslında “demokratik” olduğu söylemi,
yürümesi için gerektiğinde otoriter önlemler almaya
sağlığın ortak bir mesele olduğunun yeniden vurgu-
yöneldiler. Bu aynı zamanda, bütçe dengelerini boza-
lanması işçi sınıfının bu iki kesimi arasında dayanışma
cak yardım paketleri aracılığıyla devletin ekonomiye
olanaklarını kuvvetlendirdi. Birilerimizi feda etmeye
de müdahale etmesi anlamına geliyor. Taşımacılığın
88
psikolojivetoplum.todap.org
hazır bir sisteme karşı böylesi bir toplumsal daya-
etkinlik alanı, bir eylem olanağına sahip olduklarını
nışma olasılığı tarihsel bir fırsattı. Ancak sokağa
düşünüyorlar. Bu davet karşılık bulmadığında, da-
çıkma yasağı sonrasında yaşananlar bu fırsatın yakın
vete uy(a)mayanları mevcut durumun sorumluları
zamanda yakalanamayacağını açıkça gösterdi. Gö-
hâline getiriyorlar ve bazen bireylere sorumluluğunu
rüldüğü kadarıyla, herkesin kendi sağlığından ya da
hatırlatması için devlete otoritesini kullanma çağrısı
hastalığından sorumlu olduğuna ve sağlıklı olmak
yapıyorlar. Aslında bu da kaderini daha üst bir gücün
için aktif olarak bir şeyler yapması gerektiğine dair
ellerine, devlete bırakmak anlamında kadercilik ola-
neoliberal söylemin hâkimiyeti, özellikle beyaz yakalı
rak yorumlanabilir. Meseleyi tanrıya ya da devlete
işçilerin kendi köşeye sıkışmışlığının faturasını kapi-
havale etme seçeneklerinin ikisi de, mevcut ilişkilerin
talist sistemle ciddi bir çatışmaya girmeksizin, “cahil”
değiştirilemeyeceği inancından, yani kapitalist ilişki-
olarak yaftaladığı mavi yakalılara çıkartabilmesini
ler karşısında güçsüz olmak hissinden ortaya çıkıyor
sağlıyor.
ve bu hissi daha da kuvvetlendiriyorlar. İnsanlar henüz toplumsal bir dayanışmayı örgütleyemiyorlar.
Bu aslında şu anda toplumun geniş bir kesimine ya-
Oysaki kriz tam da geniş çaplı, global bir sistem kri-
yılmış çaresizliğin sonucu. İnsanlar bir taraftan kendi-
zine dönüşürken bu böylesi bir örgütlenme, toplu-
lerinin ve sevdiklerinin sağlığı için endişelenirken, bir
mun geniş kesimlerinin krizden eylem olanaklarını
taraftan da sermayenin işlerinin bozulmadan yürü-
genişleterek çıkabilmesinin tek koşulu.
mesi gerektiği baskısını üzerlerinde taşıyorlar. Yakın geleceğe dair siyasi ve ekonomik belirsizlikler bu bas-
***
kıyı artırıyor. Bu baskıya bir de süreçle bireysel olarak baş etme zorlaması ekleniyor. Toplumun bütün ke-
komşunun alışverişini yapmak vs. sadece kendini de-
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
ğil, başkalarını da korumanın, yani dayanışmanın
Psikologlar da bu sürecin dışında değiller. Serbest ça-
mevcut koşullar altındaki tek olası yolu olarak görü-
lışan psikologlar bu süreçte ciddi mali sorunlar yaşı-
lüyor. Yani toplumsal dayanışmanın yerini alıyor, ya
yorlar ya da yaşayacaklar. Neoliberal devletin yaşa-
da, başka bir şekilde söylersek, toplumsal dayanışma
yacağı dönüşümler psikologların da çalışma alanla-
bireysel eyleme indirgeniyor. Bu, bireylerin toplum-
rını doğrudan etkileyecek. Üstelik psikologlar da işçi
sal bir görevin yükünü ve bunun ahlaki vebalini üst-
sınıfının diğer kesimlerinin yaşadığı kaygıları, belir-
lenmek zorunda kalması anlamına geliyor. Kendi bi-
sizlikleri yaşıyorlar ve günlük hayatlarında eylem ola-
reysel eylemlerinin yetersizliği ile yüzleştiklerinde ya
nakları bulmaya çalışıyorlar. Onlar da bireysel önlem-
tümüyle geri çekilerek kendilerini kadere, Tanrının
lerle kendilerini korumaya, süreçle aktif olarak baş
kararına terk ediyorlar, ya da başka bireyleri, gere-
etmeye ve başkalarıyla dayanışma çalışıyorlar. Psiko-
kirse şiddetin çeşitli biçimlerine de başvurarak, daha
logların bu süreçte başkalarına gerçekten yardımcı
fazla sorumluluk almaya davet ediyorlar. Böylece bir
olabilmeleri için öncelikle kendi eylem olanaklarını
simleri bireysel olarak, alabileceği kadar önlem alıyor. Bireysel eylem, evde kalmak, maske takmak,
89
psikolojivetoplum.todap.org
nasıl genişletmeye çalıştıklarıyla, kendi içinde bulun-
değil, toplumun ortaklaşa üstleneceği bir dayanışma-
dukları köşeye sıkışmışlıklarla ve hangi egemen sınıf
nın konusu olarak ele alınabilir. İnsanlar bu tür top-
ideolojilerini hem birey olarak, hem psikolog olarak
lumsal ve yapısal dönüşümleri gerçekleştirebildikleri
yeniden ürettikleriyle bir muhasebeye girmeleri ge-
ölçüde kendi eylem olanaklarını genişletebilirler ve
rekiyor.
köşeye sıkışmışlık duygusundan kurtularak yeniden kendi kaderlerini kendi ellerine alabilirler. Psikoloji-
Bu muhasebenin ilk adımı, toplumsal bir sorunun çö-
nin meselesi, uyum sağlanamayacak bir normalliğe
zümünün bireylerin eyleminde yattığına dair ideolo-
umutsuzca uyum sağlama çabası yerine, normalliği
jiyi ve bu ideolojinin bizim pratiğimizle ilişkisini sor-
değiştirmek için gereken araçların yaratılmasına yar-
gulamak. Hem kendimiz, hem de yardım etmek iste-
dımcı olmak olmalı.
diğimiz bireyler üzerinde bu yük bulunduğu sürece, herkes kendi eylemiyle ve kendi ahlaki ikilemleriyle
Toplumsal dayanışmanın yeni biçimlerini aramak ve
meşgul olacağından toplumsal çözümler bulmamız
geliştirmek için hem kendi deneyimlerimizden baş-
imkânsızlaşıyor. Üstelik bu yük sürekli bir köşeye sı-
kalarının faydalanabilmesini, hem de bizim başkala-
kışmışlık hissi yaratıyor. Bu bireysel sorumluluk ideo-
rının deneyimlerinden faydalanabilmemizi sağlaya-
lojisi toplumsal ilişkilerin değişmesinin ve toplumsal
cak araçların oluşturulması büyük önem taşıyor. Yani
bir dayanışmanın kurulması önündeki en büyük en-
hem kendi deneyimlerimizi, hem de başkalarının de-
gellerden biri. İnsanların günlük hayatlarında temas
neyimlerini tartışmak, kavramsallaş-tırmak buradan
kuramadıkları bütün toplum kesimleri böylece daya-
hareketle teoriler ve pratikler geliştirmemiz lâzım.
nışmanın dışında tutuluyor. Bizim de psikoloji prati-
Dayanışmayı başkasına bireysel olarak yardım etmek
ğinde bu kabulün ideolojik karakterini ortaya koya-
anlamından çıkartıp, birlikte eylem olanaklarımızın
bilmemiz gerekiyor. İnsanların mevcut koşullara
genişletilmesi ve bunun için gerekli toplumsal ve ya-
daha kolay adapte olmalarını sağlamak değil, daya-
pısal değişiklikler için birlikte mücadele etmek olarak
nışmanın toplumsal olarak örgütlenebilmesinin yön-
tanımladığımızda önümüze yeni yollar açılıyor. Psi-
temlerini aramak ve bunları siyasi taleplere dönüş-
koloji pratiğini de bu anlamda bir dayanışma prati-
türmekte insanlara yardımcı olmak eleştirel bir psi-
ğine dönüştürebilmemiz, hem mevcut durumda
koloji pratiğinin merkezinde durmalı. Örneğin evden
kendi köşeye sıkışmışlığımızla mücadele edebilme-
çıkamayan yaşlı komşumuzun alışverişini üstlenmek
miz, hem de psikolojiyi ezberlenmiş, evrensel geçer-
bireysel bir dayanışma biçimi olarak önemli olabilir.
liliği olan, başkalarının hayatı hakkında mutlak ve ka-
Ancak herkesin ihtiyaç duyduğu erzaka ulaşması bi-
tılaşmış bir uzmanlık alanı olmaktan çıkartıp, toplum-
reylerin değil, toplumun sorumluluğudur. Bu sorum-
sal ilişkileri kendi dinamikleri içinde anlayan ve değiş-
luluğun, aynı zamanda bir ahlaki sorumluluk olarak
mesine katkıda bulunan bir bilimsel disiplin hâline
da, bireylerin üzerinden alınması ve toplumsal dü-
getirebilmemiz için büyük önemde. Bunu mümkün
zenlemelerle güvence altına alınması gerekir. Ancak
kılacak psikoloji pratiklerinin nasıl görünmesi gerek-
böylece temel bir hakkın gerekliliklerinin yerine geti-
tiğini tartışmamız gerekiyor.
rilmesi bireysel bir yardım ve insaf meselesi olarak
90
psikolojivetoplum.todap.org
Psikoloji örgütleri bu tür bir tartışmanın sürdürülmesinde, yeni deneyimlerin edinilip bu deneyimlerin bir araya getirilmesinde örgütleyici bir işlev üstlenebilirler.
91
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş XVIII • Salgın Zamanlarına Psikoloji İçinden ve Ötesinden Bakmak: Farklı İsimler, Farklı Perspektifler •
Sezai Halife oğlu
“Bugünkü koşulların zorlayacağı, değişim vadeden bir şey varsa o da başka bir şeydir. Bu süreç insana büyük Öteki’ne atfettiği tümgüçlü ve bildiği varsayılan öznenin mevcut olmayabileceğini göstermiştir. (…) Kanımca insanlığın hafızasına her zamankinden daha güçlü bir biçimde, bildiği varsayılan öznenin ve her şeye kadir tümgüçlü öznenin şahıs, ülke, kurum, bilim veya başka bir şekilde var olmayabileceği şüphesi yerleşmiştir.” Soru 1: Salgın sürecinin bireyler ve toplumlar üzerindeki mevcut ve olası etkilerini kendi perspektifinizden nasıl yorumlarsınız? Bu sürece ilişkin eleştirel bir yorumlama sizce neleri gözden kaçırmamalıdır?
boyutları üzerine saptamada ve yorumda bulunmak-
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir kriz dönemin-
analiz ancak krizlerin sonrasında mümkün olur. Bu
den geçilirken ve henüz sonlanmamışken, kendi de
nedenle, derginin yayıncılarının yanıtlanması için sor-
bundan etkilenen birinin süreci analiz edebilmesi son
muş oldukları sorulara en azından benim vereceğim
derece zordur. Bu zorluğa rağmen, farklı disiplinler-
yanıtların yetersiz kalacağını baştan kabul ediyorum.
tadır çünkü bu bir ihtiyaçtır. Ancak aniden ortaya çıktıklarından ve önemli ölçüde belirsizlik içerdiklerinden, genellikle tatmin edici bir değerlendirme veya
den birçok insan ve düşünen her bir insan, krizin farklı
92
psikolojivetoplum.todap.org
Salgın sürecinin her bireyi aynı şekilde etkilemediğini
nızca gösteren zincirinde eklemlenmiş olmaktan iba-
kabul etmeliyiz. Özellikle salgının başlangıcında
ret olduğunu bilir. İnsan özne simgesel bir kurgudur
ölüm riski ile daha fazla yüzleşenler, ortaya çıkmakta
ve ötekinde yansıyan bir imgedir; yalnızca bedeniyle
olan verilerin işaret ettiği gibi yaşı ileri ve belli hasta-
ve dile gelmez (simgeselleşmeyen) özüyle gerçeğin
lıkları önceden var olan ciddi risk grubundaki kişilerdi.
içindedir.
Salgın tırmandığında, yakınlarında veya tanıdıkları “Avatar” ve “Matrix” filmlerinde bedenler uykuda ya
arasında hastalık nedeniyle hayatını kaybeden veya
da hareketsiz, yaşam imgeselde sürer. Bu bilim kurgu
hastaneye yatanlar olduğunda, ciddi risk grubunda
filmlerinin senaristleri yazdıklarıyla fantastik bir
bulunmayan insanlarda da benzer korkular ortaya çıktı. Geri kalanlar için ise yaşamını yitirmenin, ölüm
kurgu ortaya koymaktan çok, tam da insanın gerçe-
korkusunun ötesinde başka yitimler ve korkular daha
ğine dokunduklarının farkındalar mıydı acaba! Aslında her birimizin düşlemimizin bir Avatar’ı olarak
ön plandaydı: ekonomik kayıp, iş kaybı gibi. Bununla birlikte yediden yetmişe herkesi ilgilendiren ortak bir
var olduğunu ve kurgusal bir Matrix içinde yer aldığı-
kayıp söz konusu oldu: rutinin kaybı. Bu kaybın şüp-
mızı; bedenin duyumlarının ve somut varlığının, düş-
hesiz bazı ruhsal sonuçları oldu ve bunların içinde
lemsel ve kurgusal olanı ancak gölgelemeye hizmet ettiğini biliyorlar mıydı?
bence en ilginç olanı, alışılan yaşam biçimlerinin-rutinin desteklediği varoluş algımızda küçük de olsa bir
Filmlerde hareketsiz bir şekilde uykuda olan bir be-
deprem meydana gelmiş olmasıydı. Algıladığımız va-
den ve zihin, iş başındaki avatarını var eder. Varolu-
roluş biçimimiz neydi ve bu algımız nasıl sarsıldı? Bu
şumuzu bu filmler ile benzerlik içinde ele alacaksak
soruya popüler olmuş birkaç film yardımı ile yanıt
şu farkı da belirtmemiz gerekir: Bedenlerimiz film-
vermek istiyorum.
deki gibi uyumaz avatarımızla gezer; avatarımıza yalnızca gerçeğimiz eşlik etmez. İnsan doğduğu anda uy-
İnsan, hakikat içinde var olan ve kendi hakikatini de
kuya yatırılan bir öze (gerçek) sahiptir ve konuşmaya
bilebilen bir varlık olmaktan öte, simgeselde-dilde
başlayıp simgesel düzene iyice yerleştikten sonra
var olan ve imgeselde-düşlemde yaşayan bir varlıktır.
onunla bir daha neredeyse hiçbir zaman karşılaşma-
Yani insan sandığı kadar bilinçli ve farkında olduğu bir
yız. Artık dilde ve dilin oluşturduğu simgesel düzen
hayat yaşamaz; üstelik nesneden daha çok kendine dair bir yanılsama içindedir. “Avatar”, “Matrix”, “The
içinde avatarımız vardır. Avatar olarak yaşarız ve be-
Truman Show” gibi fimlerin varlığı; senaristlerinin in-
denimiz öldüğünde bile o düzen içinde avatarımızın
sana dair bu gerçekten esinlendiklerini, etkilenerek
bir izi kalır.
izleyenlerin ise bu gerçeği sezinlediklerini ortaya ko-
Özellikle evlerinde karantinada kalanlar için şöyle bir
yar. İnsan kendine ait hakikati bilmez. Ne bilinçdışı
durumun kendini hissettirdiği söylenebilir: Önceden
arzularının, düşlemlerinin hayatını ne ölçüde yönlen-
dünyanın rutin gidişatında avatarlarımız her daim iş
dirdiğini bilebilir; ne arzularının kaynağı itibarıyla
başındaydı ve dünyanın da kendimizin de gerçekliği
Öteki’nin arzusu olduğunu; ne de varoluşunun yal-
olarak algıladığımız, onun başından geçen macera-
93
psikolojivetoplum.todap.org
lardan ibaretti. Ancak, filmdeki avatar yaratan maki-
ve hızlıca hâlledilebilirler. Truman da o ana dek içinde
nenin bozulması gibi, bizim de avatarlar yaratan
yaşadığı televizyondan yayınlanan küçük kurgusal
dünya düzenimize virüs girdi. Kendimizi ne tam ola-
dünyasından, gerçek olarak sunulan ama yine kurgu-
rak avatarımız sayesinde yaşıyor olarak hissedebili-
sal olan daha büyüğüne geçmeyi tercih ederek şoku
yoruz, ne de hayatımızın başında uykuya yatırılmış
atlatmış görünür.
hiçbir zaman karşılaşmadığımız gerçeğimize dönebiBugün bütün dünyayı etkileyen, dezoryantasyonla
liriz. Bazılarımız daha fazla olmak üzere, bozulmuş
sonuçlanan durum, filmdeki gibi öznel bir keşif hare-
makinanın içinde kalmış gibi, evin içinde de avatarsız
ketiyle değil, içinde yaşadığımızı algıladığımız dünya
ve sanki bildik tek yaşam biçiminden mahrum kalmış gibiyiz. Hemen daha önceden işlevsel olana benzer
ismini verdiğimiz sete virüs bulaşması ile oldu. Set
yeni avatarlar üretmeye girişerek bildiğimiz tek ya-
boşaltılınca içimizdeki bazı Trumanlar (bu arada her birimizin bir Truman olduğunu unutmadan) daha
şam biçimine uyumlanmaya çalışır hâldeyiz.
fazla şok oldu. Nasıl avatarlar eve uzun süreli dönüp, “The Truman Show” filmi ise öznenin kendisinin ger-
yeni maceralar ile uykuda olan özümüze masal oku-
çekliği ile onun dışındaki dünyanın gerçekliğinin
maya devam edemeyince tek varoluş biçimi olarak
farklı olduğunu; öznenin kurgusal, onun dışındaki
inandırıcılıklarını yitirdilerse, Truman da setten çıka-
herkesin ise hakiki gerçeklik içinde olduğunu sahne-
rak bildiği tek gerçekliği yitirdi. Filmdekinin tersi
ler. Burada da çarpıcı olan, öznenin içinde yaşadığı
yönde bir mekân değiştirmeyle, karantina nedeniyle
gerçekliğin kurgusal olduğunu bilmemesidir. Filmde
kurgusal büyük dünyamızdan evlerimize geçiş yapa-
yalnızca bir insan bu bilmeme durumunu temsil eder,
rak; televizyondan, internetten, oyun konsolundan,
geri kalan herkesin gerçekliği bildiği farz edilmekte-
bilgisayardan oluşan yine kurgusal küçük bir dünya
dir.
yaratmaya çalıştık.
Filmin kahramanı Truman’ın önce birtakım işaretler-
Salgın sürecinin birey ve toplumlar üzerinde gelecek-
den sezinlediği, sonrasında etrafını çevreleyen ufkun
teki olası etkisini, bugünkü etkisini ele alırken başvur-
duvarının (sahne dekorunun) delinmesi ile keşfettiği,
duğum nokta olan varoluş yanılsamasının sarsılması
yaşamının bir film kurgusu ve kendisinin kurgusal bir
durumundan daha farklı bir kavram üzerinden ele al-
özne olduğu olmasa da o ana kadar gerçek olarak al-
malıyız. Çünkü hayatlarımız eski rutinine geri döndü-
gıladığı dünyanın bir kurgu olduğudur. Normalde ya-
ğünde, insan özne de binlerce yıllık evriminin sonucu
şamlarında bazı özneler kendi varlığının bir kurgu ol-
olarak ortaya çıkmış olan yanılsamalı varoluş algısına
duğundan şüphelenebilir ancak dünyanın bir kurgu
hızla geri dönecektir. Yani ruhsal niteliğiyle varlık dü-
olduğundan o denli şüphelenmez. Bu nedenle dün-
zeyinde insan değişmeyecektir; muhtemelen Tru-
yaya atfedilen gerçeklik özneleri oryante eder. Yani
man hiçbir şey olmamış gibi eski hayatına, avatarla-
dünya ile ilgili yanılgısı özneyi kendi yanılgısı içinde
rımız önceki maceralarına geri dönecektir. Bugünkü
kurar. Filmde Truman kurgu perdesini yırtar, dünya-
koşulların zorlayacağı, değişim vadeden bir şey varsa
nın gerçekliği sarsılır ve kendini dezoryante bir hâlde
o da başka bir şeydir. Bu süreç insana büyük Öteki’ne
bulur. Ancak filmlerde sorunlar büyüsel bir biçimde
94
psikolojivetoplum.todap.org
atfettiği tümgüçlü ve bildiği varsayılan öznenin mev-
Bu sürece yönelik eleştirel bir yorumlamada buluna-
cut olmayabileceğini göstermiştir. Hiç kimse insanla-
cak olursam, aklıma ilk gelen bu zor zamanlarda bile
rın ve insanlığın başına ne geldiğini, salgının ne hasar
siyasetçilerin siyaset yapmaya devam etmiş olmala-
vereceğini, ne zaman ve nasıl biteceğini, sonrasında
rıdır. İnsanların varoluşsal koordinatlarının sarsılma-
hayatlarımıza dair bir şeylerin değişip değişmeyece-
sına yol açan yaşam rutinlerinin bozulmasına en do-
ğini tam olarak söyleyememektedir.
ğal ve etkili karşı koyma yollarının, eski rutinlerini mümkün olduğunca en kısa sürede yeniden tesis et-
Şimdiye kadar güvenilen ve her şeyi çözebileceğine
mek olduğunu kabul etmeliyiz. Aslına bakarsanız on-
inanılan genelde bilim, özelde tıp bilimi şu an için vi-
lar da çatışmadan ibaret rutinlerini, iş birliği ve uzlaşı
rüsten sakının demekten öte bir şey diyememekte,
ortamı gerektiren mevcut koşullarda bile sürdürdü-
etkin bir tedaviyi ve önleyici müdahaleleri geliştire-
ler. Siyasetçiler tümgüçlü ve bildiği varsayılan özne
bilmek için zaman talep etmektedir. Daha önce her
yerine talip olduklarından, insan ister istemez bu bü-
şeyi yapmaya kadir görünen dünyanın en güçlü ülke-
yük Öteki’den daha farklısını beklemekten kendini
leri ve liderleri salgın karşısında nasıl bir yol izleyecek-
alıkoyamıyor.
leri konusunda kararsız hatta başarısız kalabilmektedir (dünyanın en güçlü ülkesi olarak bilinen ülkenin li-
***
deri son olarak virüsleri öldüren cilt dezenfektanlarını enjeksiyon şeklinde vermeyi önerdi). Kısa vadede ha-
söyleyebilecek tümgüçlü ve bilen bir büyük Öteki
Soru 2: Psikolojiyle ilgili alanlarda olan bizler, bu sürecin içinden geçerken, bireylerin ve toplumların esenliğine katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Bu süreç ve yapacaklarımız bu mesleki bilgi ve faaliyetlerimizi nasıl etkiler?
aranmakta ve beklenmekte ama bulunamamaktadır.
Psikoloji ile ilgili alanlardan olanlar da kendilerinden
yatta kalıp kalmayacağını, ekonomik durumunun ve yaşam biçiminin değişip değişmeyeceğini özneye
yardım isteyenlere bu hizmeti vermeye devam edeKanımca insanlığın hafızasına her zamankinden daha
rek mümkün olduğunca rutinlerini sürdürüyorlar.
güçlü bir biçimde, bildiği varsayılan öznenin ve her
Sürdürülemeyen rutinimiz ise onları ofislerimizde ar-
şeye kadir tümgüçlü öznenin şahıs, ülke, kurum, bilim
tık kabul edemeyişimiz. Bunun yerine telefonla veya
veya başka bir şekilde var olmayabileceği şüphesi
online buluşmaları koyduk. Çerçevemizle ilgili rutini-
yerleşmiştir. Öyle bir öznenin var olduğunun farz
mizde oluşan gediği, içerikteki rutini koruyarak den-
edilmesi, dünyadaki birçok sürecin işleyişinde anah-
geleyebiliriz. Psikanalistler çalıştıkları öznelerin bi-
tar bir role sahipti. Siyaset ve liderler, bilimler ve tez-
linçdışlarına kulak vermeye ve insana ait her zamanki
leri hatta psikanaliz ve analistler bu konuma yerleşir-
çatışmaları duymaya çalışacaklardır. Belki aynı za-
lerdi. Hemen olmasa da, bu sürecin ardından deneyi-
manda, yanıtladığım ilk soruda belirttiğim, öznelerin
min hafızalarda oluşturduğu şüphe zaman içinde ve
varoluşsal algılarında meydana gelen sarsıntıları da
yavaş bir biçimde bazı dönüşümlere yol açabilir. Tabii
ele almaya hazır olacaklardır.
ki bu bir spekülatif yorum, ne ölçüde geçerli olacağını yaşayarak göreceğiz.
Benim psikanalize dair söylediklerim diğer psikoloji ekollerinin her biri için geçerli olabilir. Her ekolden
95
psikolojivetoplum.todap.org
uzman, kendisinden yardım isteyen öznelerle daha önce yaptığına benzer bir çalışmayı sürdürme gayreti içinde olacaktır. Yani kriz anında duruma özel bir uzmanlık ve yaklaşım biçimi geliştirilmesi, bence hem gerekli değil hem de mümkün değil. Özellikle salgından önce çalışmaya başladığımız öznelerle çalışma rutinlerimizi koruyarak (uzaktan çalışma dışında), bu günleri birlikte geçireceğiz ve salgının ardından da ofislerimizde devam ediyor olacağız. Salgın sırasında yeni danışan kabul etmek durumunda olanların çalışmalarının içeriğinde farklıklar söz konusu olabilir. Bu konuda kendi deneyimim olmadığı için bir şey söyleyemeyeceğim. Ama gerek eski danışanlarıyla çalışmalarını bu süreçte de sürdüren, gerekse bu süreç sırasında yeni danışan alan meslektaşlarımız, insana ve onun krizlerine dair önceden bildiklerine ilaveten yeni şeyler öğrenmiş olarak bu dönemi geride bırakacaktır. Sağlıklı ve daha tatminkâr analizlerimiz ancak bu dönemin ardından başlayacaktır.
96
psikolojivetoplum.todap.org
Biyopolitika, Prekarlık ve Yeni Bir Etiko-Politik Alanın İmkânı Üzerine Notlar (II) Sosyal Mesafelenme ve İzolasyonun Sınırları İrem Taşçıoğlu Sevgili babam, Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu anısına…
B
ir önceki yazımda**, Žižek’in Agamben’e
olacağını, bir yandan da bu pratiklere içkin olan poli-
ve onun covid-19 salgınına ilişkin tespitle-
tik imkânları yeniden düşünmemize olanak tanıyaca-
rine yönelttiği eleştirilerden bahsetmiş, ko-
ğını öne sürüyorum. Dahası, bu pratiklerdeki politik
münist siyasetin acilen yeniden icat edilmesine yöne-
imkânları düşünmenin, neoliberal kapitalist biyopoli-
lik çağrısını tartışmış ve bu çağrının bizi yalnızca bü-
tikanın eleştirisiyle ayrılmaz bir bağı olduğunu öne
yük siyasi projeleri değil, aynı zamanda bu projelerin
sürüyorum. Bunları yaparken de, covid-19 salgınının
gündelik hayattaki somut tezahürlerini de yeniden
politik ve sosyal uzantılarını kavramak için Fouca-
düşünmeye teşvik ettiğini belirtmiştim. Bu tezahür-
ult’nun biyopolitika okumasına dönmemiz gerekti-
lere örnek olarak da sosyal mesafelenme ve izolas-
ğini öne süren güncel yazı ve makaleleri gözden geçi-
yonu vermiş ve bu yeni davranış kiplerinin, Agam-
riyorum.
ben’in savunduğu gibi istisna hâlinin kural hâline dönüştüğü bir durumu tasvir etmek bir yana tam da bu-
Sosyal mesafelenme ve izolasyonun anlamları üze-
günün “kolektif dayanışma biçimi”ne işaret ettiğini
rine kafa yorduğumuz bir dönemde, meselenin göz
belirtmiştim. Bu yazıda ise, meselenin başka bir bo-
ardı edilmeye müsait ama bir o kadar da aşikâr olan
yutunu tartışmaya açarak sosyal mesafelenme ve
sınıfsal boyutunu ortaya koyan bir söylem -özellikle sosyal medyada ve basında- dolaşıma girdi: “Sosyal
izolasyon gibi pratiklerin kurucu sınırlarını, yani zo-
mesafelenme bir ayrıcalıktır.”[1] Reddit’te ve daha
runlu olarak varsaydığı sınıfsal boyutu düşünmeye çaba gösteriyorum. Bir diğer deyişle, kolektif daya-
sonra tüm sosyal medyada popülerleşen bu söylemin
nışmanın özgül biçimleri olarak değerlendirilmesini
temel çıkış noktası ise Hindistan’daki bir doktorun,
önerdiğim bu pratiklerin aslında ne kadar kapsayıcı
ancak “eve, suya ve dezenfektanlara” ulaşabilme ay-
olabildiğini/olabileceğini tartışıyorum. Böyle bir giri-
rıcalığına sahip olan toplumsal kesimlerin eve ka-
şimin, bir yandan, bu pratiklerin sınırlarına itilenleri
panma (lockdown) çağrısına uyabileceğine dair twe-
kavramak için sermayenin mantığını temel alan yeni
etiydi. Tam bu sıralarda, #EvdeKal çağrılarına “evde
bir biyopolitika kavrayışı geliştirmemize yardımcı
Bu yazı ilk olarak Birikim Dergisi'nin web sitesinde yayımlanmıştır; bkz. birikimdergisi.com / https://bit.ly/2WxBBpX (Erişim Tarihi: 14.05.2020)
97
psikolojivetoplum.todap.org
kalamam, çalışmak zorundayım, beni virüs değil, se-
onun biyopolitika okumasını yeniden gündeme ge-
nin düzenin öldürür” sözüyle tepki gösteren -ve hak-
tirme çağrıları da yapıldı.[3] Bu yazılarda ortak olan
kında adli işlem başlatılan- tır şoförünün değindiği sı-
görüşe göre, Foucault’nun biyopolitika okuması,
nıf gerçeği, Veloxity isimli şirketin İstanbul’daki mo-
hem içinde bulunduğumuz süreci hem de bugünün
bil dolaşım verilerine dayanarak hazırladığı semt
köklerinin bulunduğu modern dönemi iktidarın nüfus
semt evde kalma haritasını yayımlamasıyla ayyuka
ve nüfus gruplarıyla kurduğu özgül ilişki açısından
çıktı. Buna göre, İstanbul’un beyaz yakalı ve gelir dü-
daha doğru bir şekilde kavrar. Foucault’nun, 18. yüz-
zeyi yüksek nüfusunun yaşadığı Kadıköy, Bakırköy,
yıl ve sonrasını kapsayan kapitalist modernite bağla-
Etiler gibi bölgelerinde evde kalma oranı daha yük-
mında okuduğu biyoiktidar, en genel hatlarıyla, bir
sekken, gelir düzeyi düşük yoksul nüfusun yaşadığı
“tür” olarak insanı nitelendiren biyolojik yaşam sü-
Esenyurt, Bağcılar gibi bölgelerde evde kalma oranı
reçlerinin, iktidarın -daha doğru bir deyimle yeni bir
daha düşüktü. Böylesi bir demografik dağılımın, bize
biyopolitik yönetimsel stratejinin- nesnesi hâline gel-
kapitalizmin -küresel ölçekte- nüfus yönetimi strate-
diği tarihsel bir dönemi ifade eder. Buna göre, kendi-
jileri üzerine önemli ipuçları sunduğunu belirtmekte
sine tabi olanların ölümü (ve yaşamı) üzerine karar
bir beis görmemeliyiz. Buna benzer örnekler vermek
verme hakkıyla meşruiyet çerçevesinin sınırlarını
gerekirse, Amerika’da covid-19 salgınına karşı en kı-
oluşturan egemen/lik modelinin aksine, biyoiktidar,
rılgan nüfus gruplarının toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf
nüfusun üretken potansiyelinin açığa çıkarılması ile
eşitsizliklerinin kesiştiği gruplar olması ya da Hindis-
ilgilenir ve böylelikle, nüfusun sağlığı bu iktidar para-
tan’da özellikle göçmen nüfusun ölümle yaşam sını-
digmasının en temel kaygılardan birini oluşturur. Ar-
rında çalışmak zorunda olmaları, kapitalizmde, ölüm
tık nüfusun artışı, doğum ve ölüm oranları, ortalama
ve yaşamın belli nüfus grupları arasında eşitsiz bir bi-
yaşam süresi ve bunları etkileyebilecek tüm koşullar
çimde dağıldığını bize trajik bir şekilde gösterir. Ben
bu yeni yönetimsel strateji için temel meselelerdir ve
bu durumu, teorik planda, neoliberal kapitalizmin öz-
bu yapısal dönüşümün temelinde nüfusun baskı al-
gül biyopolitik rasyonalite-si temelinde okuyabilece-
tına alınacak değil, kuşatılarak kapitalizmin hizme-
ğimizi ve -içinden geçtiğimiz süreçte de- bu rasyona-
tine sunulacak üretken bir kaynak olarak görülmesi
litenin Judith Butler’a referansla prekarlığın belli nü-
yatar.[4]
fus kesimleri arasında eşitsiz dağılımı ile ifade kazandığını düşünüyorum.[2] Foucault’nun biyopolitikası
Yukarıda bahsettiğim Foucaultcu biyopolitikanın bu-
ve prekarlık üzerine biraz daha etraflıca düşünmekte
gün olan biteni kavramamız için önemli olduğu açık-
fayda var.
tır. Bir kere, devletin halk sağlığını korumaya dönük, daha doğrusu ölüm oranlarını azaltmaya dönük bir-
Öncelikle biyopolitika meselesine değinelim. Covid-
çok müdahalesini daha genel bir biyoiktidar mantığı-
19 salgını üzerine tartışmalar esnasında, Giorgio
nın uzantısı olarak okumamızın önünü açar.[5] Fakat,
Agamben’e -ve onun virüsün günümüz yönetim pa-
bir yandan da, eğer günümüzde salgının nüfus grup-
radigması için temel meşrulaştırıcı dayanak olarak iş-
ları üzerindeki etkilerinin eşitsiz dağılımını anlamak
lev görebileceğine dair tespitine- karşı Foucault’yu ve
98
psikolojivetoplum.todap.org
istiyorsak, bu çözümlemenin zenginleştirilmesi gere-
ve düzenler.[8] Philipp Sarasin’in hayli ufuk açıcı çö-
kir ve yine Foucault’nun -başka bazı bağlamlarda-
zümlemesine göre, özellikle Batı Avrupa’da karşı-
yaptığı analizler bize bu konuda yol haritası sunabile-
mıza çıkan ve covid-19 eğrisini düzleştirmeyi (#flat-
cek niteliktedir. Bir kere, Foucault’nun modern biyo-
tenthecurve) hedefleyen stratejiler, Foucault’nun yu-
politikaya dair okuması, devletin müdahale imkânla-
karıda bahsedilen liberal yönetimsellik ve biyopoli-
rının arttığına işaret etmekle birlikte aslında onun sı-
tika yaklaşımını örnekler bir bakıma. Sarasin’e göre,
nırlarına da işaret eder. Bunda Foucault’nun metodo-
eğriyi düzleştirmek, virüsün tedrici bir şekilde nüfusa
lojisinin, daha doğrusu iktidarı devlet-merkezli değil,
dağılımını sağlayarak kontrol altına alınmasını sağla-
ilişkisel bir biçimde kavrayan analitik perspektifinin
maktan ibarettir ve bu anlayışa göre ancak böyle bir
yanı sıra, liberal yönetimselliğe dair okumasının da
yönetimsel strateji, zaten hayli kırılgan olan sağlık
payı vardır. Şöyle ki, Foucault, Deliliğin Tarihi, Hapis-
sisteminin salgınla baş etmesini sağlayabilir.[9] Tabii
hanenin Doğuşu: Disiplin ve Ceza ve Güvenlik, Top-
şu anda aşılama pratiklerinin yokluğunun yarattığı
rak ve Nüfus gibi birçok farklı eserinde, farklı iktidar
çaresizlik hâli, disiplin ve dışlama gibi daha bas-
paradigmalarının farklı salgın hastalıklara (epidemi-
kıcı/otoriter pratiklere dayanan iktidar paradigmala-
lere) yönelik tahayyüller üzerine inşa edildiğini söy-
rının da gündeme gelebileceğini, hatta çoktan gün-
ler. Spesifik olarak, cüzzamın Büyük Kapatılma’ya
deme geldiğini bize gösteriyor. Yine de, kapitalizmin,
dayalı dışlayıcı iktidar için, vebanın bireyleri
özellikle merkez ülkelerde, otoriter düzenlemeler-
mekânsal olarak denetime tabi tutmaya dayalı disip-
den çok, yukarıda bahsedilen liberal yönetimsellik
liner iktidar için ve son olarak, çiçek hastalığının doğ-
stratejilerini temel aldığını söylemek çok da yanlış ol-
rudan müdahaleci olmayan “liberal” bir (biyopolitik)
maz.
yönetimsellik için temel referans noktaları olduğunu belirtir.[6] Bizim tartışmalarımız bağlamında önemli
Böyle bir yönetimsel stratejinin günümüzde yarattığı
olan bu sonuncusudur. Foucault’ya göre, çiçek hasta-
tehlike nedir? Bir kere, evrensel temel gelir, ücretli
lığının ve aşı pratiğinin temel alındığı iktidar paradig-
izin ve hastalık izni gibi temel hakların olmadığı neo-
ması, kişilerin özgürlüğüne müdahale etmekten im-
liberal güvencesizlik koşullarında, bunun pratikteki karşılığı, dışarıda çalışmak zorunda olanların yaşam-
tina eder ve toplumun nihai olarak “nüfuz edilemez” olduğunu teslim ederek nüfusa içkin süreçleri ve akış-
larının diğer nüfus gruplarına göre değersizleşmesi-
ları yönlendirmeye çalışır.[7] Böyle bir süreçte, ista-
dir. Yani, müdahale etmemeyi temel alan yönetim-
tistik ve veri toplamanın veyahut tıbbi kampanyalar
sellik stratejisi, son tahlilde, prekarlığın eşitsiz dağılı-
düzenlemenin temel mantığı, salgını -özellikle- bilgi
mını derinleştirir, bazı nüfus gruplarını salgına maruz
aracılığıyla “kontrol altına” alarak onun tedrici olarak
kalabilecekleri koşullara iterken, diğerlerinin -sosyal
ortadan kaldırılabileceği koşulları yaratmaktan ge-
mesaflenme ve izolasyon pratiklerinin yardımıyla-
çer. Kısacası, devlet bildiğimiz anlamıyla müdahale
görece korunaklı bir şekilde yaşayabilmelerinin/çalı-
etmekten ziyade gözlem yapar ve bu gözlemin birik-
şabilmelerinin önünü açar. Burada prekarlığa dair bir
tirdiği bilgilerle, sosyal hayattaki akışları idare eder
iki şey söylemekte fayda var. Judith Butler’ın özellikle son dönem çalışmalarında karşımıza çıkan prekarlık
99
psikolojivetoplum.todap.org
(precariousness), insanın diğer canlılarla paylaştığı
öne sürüyorum. Birincisi, evde kalabilen nüfus içeri-
ölümlülük, yaralanabilirlik ve kırılganlık gibi ontolojik
sinde “home office” çalışanların, yani ofis işlerini ev-
koşulları ifade ederken, bu ontolojik koşulların insan-
lerine taşıyanların yüksek oranını düşünürsek, bu ay-
lar arasında dağılımı sosyal, kültürel ve ekonomik
rıcalık meselesini basit bir “orta sınıflar”-”emekçi sı-
eşitsizliklerden muaf değildir ve bu eşitsizlikler, en ni-
nıflar” karşıtlığının ötesinde düşünmemiz gerektiği
hayetinde, bazı nüfus gruplarının yaşamlarının diğer-
ortaya çıkar. Yani, evden çalışma “ayrıcalığına” sahip
lerinden daha fazla risk altında olmasına sebep
olanlarla buna imkânı olmayanların arasında derin sı-
olur.[10]
nıfsal bariyerler inşa etmenin kendine has sakıncalarını göz ardı etmemeliyiz. Böylesi bir ayrıştırma, en
Daniele Lorenzini, içinden geçtiğimiz süreçte tam da
başta beyaz yakalıları tümüyle işçi sınıfının dışında
bu eşitsiz dağılımı kavramak için bu sefer Fouca-
ayrı bir toplumsal kesim olarak kategorize etme ris-
ult’nun ırkçılık okumasına dönmemizi önerir. Loren-
kini taşır ve onların emek güçlerini satma zorunluluk-
zini, Foucault’ya referansla, ırkçılığın yaşamaya de-
larını ve neoliberal zamanlara özgü “güvencesiz” ve
ğer ve yaşamaya değmez hayatlar ayrımı üzerine ku-
“esnek” çalışma koşullarını, yani emekçi sınıflarla or-
rulduğunu ve günümüzde bu mantığın başka bir ör-
tak paydalarını görmezden gelmemize yol açabilir.
neğini, evde kalabilenlerle dışarıda çalışmak zorunda
Bu bağlamda, aslında izolasyon ve sosyal mesafelen-
olanların yaşamlarına biçilen değerler arasında yara-
menin bir ayrıcalık olması, “evde çalışabiliyorsak bu
tılan hiyerarşinin oluşturduğunu söyler.[11] Tabii ırk-
aslında sizin (“dışarıda” çalışanların) sayenizde” far-
çılıkla günümüz biyopolitikası arasında bu kadar doğ-
kındalığını beraberinde getiriyorsa, yeni bir sınıf-içi
rudan bir ilişki kurmak, en başta devlet aygıtının iki-
dayanışmanın nüvelerini de taşıyabilir. Yani, böylesi
sinde üstlendiği rollerin farklılığını düşünürsek, çok
bir farkındalık, ayrıcalıklı olma hâlini bir tür ortaklık
da doğru değildir. Yine de, Foucault’nun, yaşamın ço-
inşa etme yönünde aşma potansiyelini taşır. İkincisi,
ğaltılması ve üretkenleştirilmesine dayalı biyopolitik
sosyal mesafelenme ve izolasyon her ne kadar liberal
mantığın öteki yüzünde ölümün ya da ölüme maruz
“birey” ve onun yaşam hakkı varsayımları temelinde
kalmanın eşitsiz dağılımını keşfetmesi günümüze
oluşmuş gibi görünse de, bunun çok daha ötesinde
birçok açıdan ışık tutar.
bir karşılıklılık durumunu imler. Bu pratiklerde karşımıza çıkan, hem kişinin kendi hayatının hem de
Peki, sosyal mesafelenme ve izolasyon, temelleri ka-
Öteki’nin hayatının önemli olduğu, hatta bu noktada
pitalizmin biyopolitik mantığında yatan ve farklı ya-
ikisinin birbirinden ayrılmaz olduğudur. Yani, aslında
şamlar arasında değer hiyerarşisi kuran bir ayrıcalığa
bu pratiklerde söz konusu olan, insanlar arası özgül
dayanıyorsa, bu pratiklerin politik imkânları üzerine
bir ilişkilenme biçiminin, zorunlu bir yalıtılma biçi-
düşünmemizin bir anlamı kalıyor mu? Ben buna ke-
minde kendini ortaya koymasıdır. Bu bağlamda, Ju-
sinlikle evet yanıtı vermemiz gerektiğini düşünüyo-
dith Butler’ın bu pratiklerin -yukarıda da bahsedilen
rum. Yukarıdaki biyopolitika ve prekarlık tartışmala-
sınırlarına rağmen- küresel bir karşılıklı bağımlılığa
rına istinaden bu imkânları -birbiriyle ilişkili olduğunu
dair farkındalığa işaret ettiğine ilişkin gözlemleri ya
düşündüğüm- iki farklı düzlemde düşünebileceğimizi
100
psikolojivetoplum.todap.org
da Jean-Luc Nancy’nin salgının bizi tam da izole ede-
miz, yani bu pratiklerin içkin gerilimlerini ortaya ko-
rek “müşterek kıldığına” yönelik çıkarımları bize çok
yabildiğimiz ölçüde, yeni ve özgürleşimci bir politik
şey söyler.[12] Ben, (karşılıklı) yaşamı onaylamak
tahayyülün kapısını arayabiliriz.
üzerine kurulu olduğunu düşündüğüm bu pratiklerin, ** https://bit.ly/360bFX4 (P&T ed.n.)
tüm yaşamların eşit değerde olduğu ütopik bir ufku canlandırdığını ve böyle bir ütopik ufkun, yukarıda
[1] Bir örnek için bkz. https://nyti.ms/2WxuBJW https://bit.ly/3czFGPZ - https://bit.ly/2zDddu6
bahsedilen prekarlığın eşitsiz dağılımını eleştirme-
[2] Prekarlığı ileriki sayfalarda açıklıyorum.
miz için önemli bir referans noktası olabileceğini id-
[3] Örnekler için bkz. Felipe Demitri, “Biopolitics and Coronavirus: Or Don’t Forget Foucault,” NakedPunch, 21 Mart 2020, https://bit.ly/2y71u6O; Daniele Lorenzini, “Biopolitics in the Time of Coronavirus”, Critical Inquiry, 2 Nisan 2020, https://bit.ly/3bzpNru; Panagiotis Sotiris, “Against Agamben: Is a Democratic Biopolitics Possible?”, Critical Legal Thinking, 14 Mart 2020, https://bit.ly/2LvDahQ; Philipp Sarasin, “Understanding the Coronavirus Pandemic with Foucault?, foucaultblog, 31 Mart 2020, https://bit.ly/3bsny9u
dia ediyorum. Burada altı çizilmesi gereken nokta böyle bir ütopik ufkun, normatif-liberal bir evrenselcilikle karıştırılmaması gerekliliğidir. Tam tersine, burada bahsedilen, pratik-politik bir mücadelenin konusu olarak (karşılıklı) yaşam hakkıdır ve yaşamların
-
sunduğu fırsat, “ayrıcalığın” “hak” olarak yeniden ad-
[4] Foucault’nun biyopolitika üzerine en temel metinleri için bkz. Michel Foucault, The History of Sexuality, Volume 1: An Introduction (New York: Pantheon, 1978), s. 135-145, Türkçesi: Cinselliğin Tarihi, çev. Hülya Uğur Tanrıöver, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2013 ve Michel Foucault, Society Must Be Defended: Lectures at the Collège de France, 1975-1976 (New York: Picador, 2003), s. 239-263, Türkçesi: Toplumu Savunmak Gerekir, çev. Şehsuvar Aktaş, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002.
landırılarak politik bir mücadelenin konusu yapılabi-
[5] Bkz. Panagiotis Satiris, a.g.m.
eşit değerde olduğu ütopik ufuk ancak politik mücadelenin konusu olarak gündeme getirildiğinde gerçek anlamıyla özgürleşimci bir imkânın kapılarını arayabilir. Yani, burada böylesi bir ütopik ufkun bize
[6] Bkz. Philipp Sarasin, a.g.m.
lecek olmasıdır. Aslında bugün evrensel gelir başlığı
[7] Michel Foucault, Security, Territory, Population: Lectures at the Collège de France, 1977–1978, ed. Michel Senellart ve diğerleri, çev. Graham Burchell (New York: Palgrave Macmillan, 2007), s. 10-11 ve 49.
altında yapılan mücadeleler, tam da böylesi ölüm kalım zamanlarında sosyal mesafelenme ve izolasyonun ayrıcalığın ötesinde hak olduğunu bize göster-
[8] Foucault, Society Must be Defended, s. 243-244.
mekte değil midir? Tarihsel olarak daha geniş bir
[9] Sarasin, a.g.m.
bağlamda düşünürsek, yüzyıllardır süren hak müca-
vaatlerle bu hakların pratikte belli grupların ayrıcalığı
[10] Bkz. Judith Butler, Frames of War (Londra ve New York, Verso, 2010), s. xvii, xxv, 25. Bu konuda oldukça açıklayıcı bir yazı için bkz. Elif Demirkaya, “Nedir Bu Prekarite,” biamag cumartesi, http://bianet.org/biamag/toplum/155726-nedir-buprekarite
olması arasındaki gerilimden ve çatışmadan doğma-
[11] Lorenzini, a.g.m.
mış mıdır?
[12] Bkz. Judith Butler, “Capitalism Has its Limits”, Versoblog, 30 Mart 2020, https://www.versobooks.com/blogs/4603-capitalism-has-its-limits ve Jean Luc-Nancy, “Communovirus”, Versoblog, 27 Mart 2020, https://bit.ly/2WxaDik
deleleri de aslında hak mefhumunun içerdiği evrensel
Sonuç olarak, sosyal mesafelenme ve izolasyonun sınırları üzerine düşünürken, onların günümüzde neden birer ayrıcalık olarak ortaya çıktığını sorgulamalı, bir yandan da bu pratiklerin politik imkânları üzerine düşünmeliyiz. Ancak ikisini bir arada başarabildiği-
101
psikolojivetoplum.todap.org
Tanıl Bora’yla Röportaj: “Dünyayı ve insanlık durumunu algılama kabiliyetinin düşüşü veya yitimi, korkma kabiliyetinin yitmesine tekabül eder.” Haz. Baran Gürsel Baran Gürsel: Bir yandan hastalıklara ve salgınlara
Peki neden yok hafızada? Sanırım bunun cevabını
yabancı olmadığımızı konuşuyoruz ama öte yandan
ararken evvela modernlikten söz etmek lazım. Mo-
salgınların, toplumsal hafızamızın ne düzeyde bilinçli,
dernlik, muazzam bilimi ve teknolojisiyle, “böyle şey-
işlenmiş, hızlı erişime açık bir parçasını oluşturduğuna
leri,” yani doğanın kontrolsüz güçlerinin gazabına
ilişkin şüpheler de var. Bu durum bir yaklaşımdan sal-
bağlı felaketleri artık geride bıraktığına inandırdı bizi.
gın olgusunun, tekinsizliğinin gücüne, bir başka yakla-
Mikropları, virüsleri, bakterileri alt ettiğini veya alt
şımdan salgının, savaş, göç ve toplumsal eşitsizliklerle
edecek yöntemleri hızla geliştirecek kapasitede ol-
iç içe geçerek, işlenmesi epey zor bir olgu/deneyim
duğuna inandırdı. Oysa mikroplar, bakteriler, virüsler
hâline gelmesine referansla düşünülebilir; bir diğeriyse
de ,-hele virüsler!-, çalışıyor bir yandan, onlar da ka-
inkâr ve/veya bastırmanın egemenler açısından strate-
pasitelerini geliştiriyorlar. Hem sonuçta beraber yaşı-
jik önemine dikkat çekebilir; belki bir başkası da bu şüp-
yoruz bu dünyada; mikroplar, bakteriler virüslerle bir
helere katılmayabilir. Sizin, salgının toplumsal hafıza-
ilişki, bir uyum, bir simbiyoz hâlinde yaşıyoruz. İlişki
daki yerine ve bu durumun belirleyicilerine ilişkin dü-
bozulduğunda, ilişkide bir denge bozulduğunda, sal-
şünceniz nedir?
gınları tetikleyen deformasyon ve formasyonlar meydana geliyor. Nikiforuk’un da bize hatırlattığı şu
Tanıl Bora: Andrew Nikiforuk’un Mahşerin Dördüncü
ki, -işte bunu hatırlayacak kadar biliyoruz!-, biz me-
Atlısı kitabını hayli gecikmiş olarak, salgının ilk hafta-
seleyi dengeyle, canlılar arası ilişki ile, dünyadaki va-
sına okudum ve çok etkilendim. Belki de iyi ki gecik-
rolma tarzımızla alakalı görmek yerine yok edilmesi,
mişim demem lazım, çünkü daha önce okuduğumda
önlenmesi veya “hâlledilmesi” gereken bakteriler,
herhâlde böylesine çarpmazdı. Salgınların, bütün
mikroplar, virüslerle alakalı gördüğümüzde, hiçbir
dünyayı ya da çok geniş coğrafyaları kaplayan ve bü-
şeyi önlememiz mümkün değil. Salgınlar karşısındaki
yük kitleleri mahveden gerçekten büyük salgınların,
aymazlığımız ve cehaletimizin temelinde en önemlisi
insanlık tarihinin bir parçası olduğunu hatırlatıyor
böyle bir problem var sanıyorum.
bize bu kitap. Hatırlatmak demek saçma, çünkü böyle bir şeyin yeri yok çoğumuzun hafızasında veya
Daha yüzeye çıktığımızda, iklim krizinin inkârı mese-
kolektif hafızada. Okuyunca öğreniyoruz!
lesinin kuşkusuz payı var bahsettiğiniz aymazlıkta. Bu inkâr veya inkâr yerine geçen öteleme de açık ki
102
psikolojivetoplum.todap.org
sermayenin günahıdır. Zaten dünyanın hor kullanıla-
Baran Gürsel: Birikim Dergisi web sitesinde 8 Nisan’da
rak böyle aksırıp tıksırır hâle getirilmesi, mahv ü peri-
yayımlanan “Korku” başlıklı yazınıza da göndermeyle
şan edilmesi de kapitalizmin günahı.
iki soru sormak isterim:
Buna meşhur post-truth rejimini ekleyin. “Haber”le-
Farklı toplumsal koşulların kaygı ve korkuyla -ve bun-
rin, “bilgi”nin keyfîleştiği, doğruluk-geçerlilik deneti-
larla bağlantılı inkâr ve bastırma çabalarıyla- ilişkisine
minin manasızlaştığı, siyaseten kullanışlı olan
dair ne düşündüğünüzü biraz açabilir misiniz? Yani, ik-
“bilgi”nin geçerli addedildiği, böylece komplo teo-
tidar stratejilerinden yaşam koşullarına, toplumsal
remlerinin alabildiğine normalleştiği ve bu sonsuz-
eşitsizliklere göre konumlarımızdan içinde bulunduğu-
görececiliğin siyasi güç sahiplerince tepe tepe kulla-
muz sosyal ilişki ağlarının yapısına kadar koşulların,
nıldığı bir vasatta, salgınla ilgili bilimsel değerlendir-
deneyim, düşünce, duygulanım, hareket tarzlarımızı ne
melerin karşılık bulması çok zor. Adeta inkâr aşama-
şekilde ve ne düzeyde etkilediği söylenebilir?
sına bile gelmeden bilginin önünü kesen bir kayıtsızİkincisi, insanlık tarihinde “panik olmanın” toplumların
lıktan, bigânelikten söz ediyorum. Nitekim kendile-
hayatında belirleyici bir yeri var mıdır, herhangi bir dö-
rini çok geç dinletebildiler.
nemde olmuş mudur sizce? Bunu şu yüzden soruyoYine kapitalizmin bir başka cephesini de hesaba kat-
rum. Genellikle otorite pozisyonundaki veya onunla
malıyız burada… “Beynelmilel bir şey”den söz ediyo-
kendini özdeşleştiren kesimlerden gelen “Panik olma-
rum. Tüketim kültürüyle dolaşık medya ve eğlence
yın.” söylemini tam olarak nereye koyacağımı, nasıl
endüstrisini hesaba katmalıyız. Bu endüstri, her anı-
okuyacağımı bilmiyorum. Bunu da “panik olmanın” ha-
mızı doldurarak gönlümüzü eğlerken, bizi bir rutine
yatlarımızdaki birçok olumsuz etkisini kenara koyarak
bağlıyor ve o rutin içinde eblehleştiriyor. Bir “her şey
söylüyorum. Bu tür ifadeler sadece, belli korkuları olan
yolunda” çarkıfeleği dönüyor. Bu vasatta, siyasi muk-
insanların harekete geçmelerinden korkan egemenle-
tedirlerin tespit ve tayin ettiği “düşmanlar” ve “so-
rin kendi koşullarını koruma motivasyonuyla mı üretili-
runlar” dışında, insanlığın hakiki problemlerine “kon-
yor? Dolayısıyla, düşünülebilir kılınması gereken korku-
santre olmak”, insanları bunlarla “ilgilendirmek” çok
nun inkârının bir parçası mı? Yoksa, köklü toplumsal
zor. Zaten “gündem” cihazının çılgın sür’ati içinde,
dönüşümlerden yana olanların da bu söylemi sahiplen-
kolektif hafızanın adeta bir “harici belleğe” emanet
mesinin bir anlamı var mıdır, olabilir mi ve/veya olmuş
olduğu bir vasattan söz ediyoruz!
mudur? Toplumlar panik içinde kendilerine zarar verebilirler mi?
Yalın insanî zaafın da payını ihmal etmemeli tabii… Korkulacak şeyi öteleme, “yok canım, olmaz…”
Tanıl Bora: Bu soru üzerine düşünürken, panik keli-
deme eğilimi… “Bana olmaz, bize olmaz” deme eği-
mesinin etimolojisine baktım. Bu zaten kendimi ala-
limi. Sözünü ettiğim dinamiklerle de yeniden üretilen
madığım bir şey, mutlaka kelimenin şeceresine dala-
bir insan zaafı…
rım! Eski Yunanca panikos kelimesinden geliyor panik. “Pan’ın sebep olduğu, Pan’ın yol açtığı” demek. Çobanların ve sürülerin tanrısı sayılan Pan’ın aniden
103
psikolojivetoplum.todap.org
belirerek yol açtığı telaş ve korkuyu anlatıyor. Pan’ın
ediyordum. Pan’ın çağrışımlarının sonuncusuyla ala-
yarı insan yarı keçi şeklindeki tekinsiz sureti de bu
kalı bir eksiklik hissiydi bu bir yanıyla: İnsanların artan
korkuyu büyütürmüş… Sürüye dönük, sürü hâliyle il-
teknolojik kapasitelerine, kabiliyetlerine koşut ola-
gili bir korku yani, panik. Çoban tanrısının sürülere saldığı, sürünün dağılmasına yol açan korku. Buradan, egemenlerin endişe-
İnsanlar doğaya hâkim olma kabiliyetlerini geliştir-dikçe, “saf doğa”nın (böyle bir şey varsa!) çığlıkları-na (Pan esasen çığlık atarak korkuturmuş) kulak vermez oldular.
siyle ilgili bir işaret görebilir mi-
rak, dünyayı, insanlık durumunu algılama, hissetme kabiliyetlerinin gerileyişini mesele eder Anders. Nükleer savaş tehdidinin gündemin göbeğinde olduğu bir
yiz sorunuzda ima ettiğiniz gibi: sürünün dağılma-
zaman yazmıştı bu fikirlerini. Nükleer savaşı buzda-
ması kaygısı! Belki görebiliriz. Tabii, panik içinde “da-
ğının tepesi olarak düşünelim; teknolojik gelişmenin
ğılan” toplumun (sürünün!) kendi kendine zarar ver-
biriktirdiği felaket ve yıkım tehdidinin o dönemdeki
mesi de hep olasıdır.
simgesidir. Anders, basbayağı kıyamet tehdidi görüyordu burada. Bu durumun farkına varmamanın,
Spekülasyonu, Pan’ın ayrıca hazcılığın, şehvetin sim-
bundan korkmamanın, korkunç bir şey olduğunu dü-
gesi olduğunu hatırlayarak sürdürürseniz, “Pan’ın se-
şünüyordu. Az evvel değindiğim dünyayı ve insanlık
bep olduğu, yol açtığı” şeyin, yani panikos’un, pani-
durumunu algılama kabiliyetinin düşüşü veya yitimi,
ğin, serbestleşmeye, özgürlüğe ayartıcı yanını da ara-
korkma kabiliyetinin yitmesine tekabül eder. Anders,
yabilirsiniz.
korkuyu geliştirmek, “kültive etmek” gerektiği kanısınaydı.
Etimolojinin bereketinden faydalanmayı sürdürelim. Pan’ın Eski Yunan mitolojisinde tanrı kadrosuna biraz
Bir parantez açayım… İnsanlık, insanlar diye konuş-
“zorlama” olarak eklendiği de söylenir. Doğanın saf
tum; bunun yerine kapitalizm veya sistem de diyebi-
gücünün sözcüsüdür; insanlar doğayı anladıkça, tan-
liriz. Bir bakıma, demeliyiz. Çünkü bir felaketten bah-
rısal gücünün zayıfladığı, nitekim daha az “panik” ya-
sediyorsak, ona yol açan, kapitalist sistemdir. Bu ga-
ratır olduğu aktarılır. Biz bunu şöyle yorumlayalım
yet açık. İklim felaketi ve ekolojik yıkım bahsinde de
mı: İnsanlar doğaya hâkim olma kabiliyetlerini geliş-
böyle… İlk soru etrafında da böyle söyledim zaten.
tirdikçe, “saf doğa”nın (böyle bir şey varsa!) çığlıkla-
Ama bunu söylemenin bazı darlıklara yol açabildiğini
rına (Pan esasen çığlık atarak korkuturmuş) kulak
de söyleme gereği duyuyorum. Şöyle darlıklar… me-
vermez oldular. Doğadan korkmaz oldukça, Pani-
sela, bizim sol ortamımızda, zaten bütün kötülüklerin
kos’tan etkilenmez oldular. Bu çağrışımdan hareketle
anası olduğunu bildiğimiz kapitalizmin kötülük liste-
de, dile getirdiğiniz kuşkuyu onaylayabiliriz.
sinde bir satırdan ibaret olarak görünebiliyor. Bize fazladan bir itki vermiyor, gerçekten dünyayı ve in-
Etimolojinin ve spekülasyonun canını çıkarmamak la-
sanlığı yıkımla karşı karşıya bırakacak bir tehdit ola-
zım tabii… ama bu çağrışımlardan hareketle, bahset-
rak algılamaktan, ve korkmaktan, alıkoyabiliyor.
tiğiniz korku ile ilgili yazıya dönebiliriz. Orada filozof
Sonra, sol muhitler dışında da, meseleyi kapitalizme
Günther Anders’in eksikliğini çektiği bir korkudan söz
kahretmenin vesilesine dönüştürmek, solun standart
104
psikolojivetoplum.todap.org
lafları ve söylenmeleri olarak kodlanıp işitilmezleşe-
rakıyor gibi geliyor. Birincisi, “sosyal mesafe” kavra-
biliyor. İşitmeyenler kaybeder, doğrudur, ama işitil-
mını “fiziksel mesafe” ya da başka bir kavramla değiş-
miyor işte! Velhasıl, iklim krizi gibi bir dünya-tarihsel
tirmeye yönelik öneriler. Ben bu önerinin, “sosyal me-
meselede, kapitalizmi elbette “boşvermeden,” boş-
safe” kavramının çok hızlı bir şekilde sahiplenilme-
veremeyiz, ama indirgeyici olmayan bir dille konuşa-
sini yorumlamaktan kaçınmak anlamına gelebileceğini
bilmek de gerekiyor. Yoksa kimse korkması gereken-
ve sosyallikteki zorunlu kayıpların tanınmaması riski
den korkmaz!... öyle diyeyim.
taşıdığını düşünüyorum. İkincisi, dayanışma önerilerimizi de biraz yapılandırmamız gerektiğini düşünüyo-
Korku bahsine dönelim… Beri yandan da biliyoruz ki,
rum çünkü dayanışma ilişkisine girmenin, o ya da bu şe-
devletler, iktidarlar, bünyevi olarak korku salarlar. Yazıda rinde
kilde grup olmanın birçok yolu var ve gruplar, bağla-
üzedurdu-
ğum bir nokta da, devletlerin kendi bekala-
(…) salgının ele alınma biçimi, esasen yine “terör” cinsindendir; bilim insanları bile seve seve tepe tepe savaş metaforlarını kullanıyorlar. Virüsten de yanlış bir şekilde korkuyor, yanlış bir istikamette korkutuluyoruz.
rını gözeten korku rejimlerinin, korkumuza deyim ye-
mına göre engelleyici ve düzen sürdürücü ortamlara da dönüşebilir. Sizin bu konulardaki düşünceleriniz nedir? Salgın koşulları ve mesafelenmenin sosyallik üzerindeki etkileri ve dayanışmacı ilişkilerimizin ne şekilde olması gerektiğine dair neler düşünüyorsunuz?
rindeyse “el koyması”; gerçekten insanlık namına korkmamız gerekenleri fark etmekten alıkoymasıdır.
Tanıl Bora: Sosyal mesafe demeyip onu fiziki mesafe
Yani, korkumuzu manipüle etmesi, sloganvari söyler-
diyerek hüsnütabir etmekle meselenin hâllolmaya-
sek bizi “yanlış korkularla” korkutması. Mesela son
cağı kesin; dahası, bunu söylemekle meseleyi hâllet-
salgını düşünün. Bu salgının kaynağında belli ki
mişiz zannına kapılmamız riski var, haklısınız.
dünya nüfusunun artışıyla, “aşırı” nüfus hareketliliSorduğunuz soruların peşine gidecek olursak… Sanı-
ğiyle, tabii ki yine iklim kriziyle ilgili ve sonuçları itiba-
rım, iki cephede uğraş vermek gerekecek. Cepheler-
rıyla da tabii ki yoksullukla ve eşitsizlikle ilgili korka-
den birincisi, bir vakıa olduğuna göre, “online” ilişki
cak çok şey var. Öyle bir korkunun sevkiyle düşünül-
ağlarını geliştirmek verimli kılmak, olabildiğince alış
mesi, çözülmesi, radikal bir şekilde ele alınması gere-
verişli kılmak. Alış verişli: yani “hocaların,” “bilenle-
ken bir sorun yumağı var. Ama salgının ele alınma biçimi, esasen yine “terör” cinsindendir; bilim insanları
rin” dar dar konuşmasından ibaret olmayan, olabildi-
bile seve seve tepe tepe savaş metaforlarını kullanı-
ğince etkileşimli ortamlar oluşturmaya çalışmak. Ko-
yorlar. Virüsten de yanlış bir şekilde korkuyor, yanlış
nuşan-ve-dinleyen bir ilişki vasatı oluşturmaya çalış-
bir istikamette korkutuluyoruz.
mak. İkincisi, yüz yüze, doğrudan ilişkileri hayatta tutma, tazeleme ve yenilerini kurma imkânlarını ara-
Baran Gürsel: Son olarak, biraz dayanışma meselesin-
mak. Bunun yoluna yordamına dair bir önerim yok,
den söz edelim isterseniz. Bilmiyorum katılır mısınız
deneyimden çıkacaktır.
ama bu dönemde yapılan iki öneri, ardındaki motivasyonu sahiplenmekle birlikte bana bazı şeyleri eksik bı-
105
psikolojivetoplum.todap.org
Yenilerini aramak, derken şunu düşündüm. Sol, de-
Bunlara baş etmenin yoluna yordamına dair, dediğim
mokratik, muhalif ilişki ağları, çoğunlukla “kendin-
gibi, formüler çözümler söylemek haddimi aşıyor.
den ibaret” ağlar. Yani kendi içine kapanmış, birbirini
Bunlara dikkat etmek, farkında olmak ve deneyime
dinleyip sadece birbiriyle konuşan… (Çoğunlukla, di-
açık olmak, sosyal temasa açık olmak… “ön kayıt”
yorum, haksızlık etmeyeyim.) “Online” kapalı grup
aşamasında söyleyebileceğim bu!
ortamları, bunu iyice derinleştirebilir gibi geliyor, bu zaafı pekiştirebilir. Sosyal olsun fiziki olsun, “mesafeye” dönersek… Siyasi teoride son on yılda kullanılan “temas korkusu” kavramı var. Psikolojiden uyarlama. Ayrımcı ideolojilerin sosyal-psikolojik bir veçhesidir; nefretle ya da korkuyla ya da yabancılayarak, öteki/başka olarak görerek baktığınızla temas etmekten kaçınırsınız. Yakınında bulunmaktan, yakınınızda bulunmasından da, düz anlamıyla “değmekten” de. Psikolojik tiksinme hisleriyle de donanabilir kolaylıkla bu kaçınma eğilimi. İşte “pis”, “kokuyor,” “çirkin,” falan… İşte, salgın tecrübesi, “temas korkusunu” kalıcı hâle getirebilir. Bunun sınıf ayrımcılığına ilişkin tezahürlerine ilişkin nice tanıklık dinledik. Pınar Öğünç gazeteduvar.com’da salgın koşullarında çalışmak zorunda olanlar üzerine röportajlarında, kargocuları “virüs taşıyanlar” olarak gören, bunu açıkça söyleyen ve onlara yaklaşmaktan bağır çağır kaçınan orta sınıfın robot resmini çizdi mesela. Temas korkusunun, sadece bu sınıfsal veçhesiyle, aşağıdakilere, “fakirlere” dehşetle bakan nazarlarıyla değil, sadece göçmenlere yönelen nazarlarıyla değil, adeta varoluşsal bir refleks olarak güçlenme tehlikesi kendini gösterebilir. Salgının hemencecik geçivermeyeceğini, kimi önlemlerin en azından orta vadede kalıcılaşacağını düşünürseniz…
106
psikolojivetoplum.todap.org
Kapatılma ve Bağlar: Camus’nun Veba’sına Psikanalitik Bir Bakış Barış Özgen Şensoy
C
amus’nün 1947’de yayınlanan romanı Veba,
bir biçimde atanmasını andırırcasına- bütün kaygının
çaresizlik ve mücadele arasında sıkışmış in-
ve geçmişten gelen duygusal yükün de tanınması ge-
san olma hâline dair edebileştirilmiş bir fel-
rekecekti.
sefi metin olarak okunagelir. Camus’nün felsefesinin en temel sorusu olan “saçma karşısında yaşamaya
Camus, Veba’da bu sürecin sancılarını çok güzel an-
nasıl devam edilir” sorusu -bir yanıyla etik, bir yanıyla
latır. Bununla birlikte hikâyesinde psikanalitik bir içgörü vardır: Veba’yı ilk dillendiren “yaşlı” doktor Cas-
estetik olan bu soru- sayfalar boyunca farklı karakterler üzerinden ele alınır. Veba, kontrol altına alındığı
tel’dir. Salgının tümgüçlü yanılsamaya getirdiği sınırı,
hayal edilen saçmanın geri dönüşüdür. Ölüm ve çare-
ancak zamanın bedenine getirdiği sınırı deneyimle-
sizlik karşısında anlam sınanacaktır. Doktor, entelek-
yen bir zihin açık edebilecektir. Mesleki sorumluluk
tüel, eylemci, rahip, gazeteci ve memur gibi, saçma
hissi kitap boyunca hissedilecek olan Doktor Rieux de ona destek çıkacaktır. Bir seviyede, onların psikanali-
ile anlam arasındaki gerilime karşı farklı pozisyonlanmaları temsil eden karakterler kitap boyunca dalga-
tik bir yorum yaptığını söyleyebiliriz. Kendi sınırlarını,
lanacaktır.
kendi hadım edilmişliklerini, bununla beraber ölüm ve hastalık nedeniyle ötekini tanımanın aracılığıyla
Peki böyle bir eseri psikanalitik bir bakış açısıyla ele
inkâra karşı hakikati dillendirmişlerdir. Unutulma-
alma girişimi, hele de bu günlerde, bize neler söyle-
ması gereken şudur ki Doktor Rieux yalnızca hekimli-
yebilir? Öncelikle belirtmek gerekir ki, Covid-19 ki-
ğin evrensel yasasına tabi olmak suretiyle sınırları ta-
tapta vebanın belirmesine çok benzer bir şekilde be-
nıyor değildir; eşi hastadır ve eşinin tedavisi yüzün-
lirdi. Önce Çin’den vaka haberleri geldi, sonra ölüm
den ondan ayrı kalmak zorundadır. Rieux’nün cinsel-
haberleri. Sonra Çin’e uçuşlar durdurulmaya baş-
liği hakikat tarafından ketlenmiş ve ertelenmiştir. Ca-
landı, nihayetinde İran’dan haberler gelmeye başladı.
mus, bilge kral düşlemine karşı ancak hadım edilmiş
Bütün bunlar bir bir olurken, Türkiye’de otoriteler net
olanın, yani kendi kaybını tanımak zorunda kalanın
bir adım atmıyordu. Konu, bilimselliği üne tercih et-
hakikati dillendirebilme potansiyeli olduğunu sezdi-
miş bir grup ismin elinde gayri-ciddileştirilmişti, ba-
rir.
ğımsız tıp meslek örgütlerinin sesi ise kitlelere ulaşamıyordu, böylesi kurumların uyarıları ciddiye alınmı-
Güncel bunu doğrulamadı mı? Üzerinde güneş bat-
yordu. Nihayetinde, Camus’nün Veba’da işlediği gibi,
mayan imparatorluk ve süper güçler tümgüçlü düş-
olup bitene bir kere isim verildi mi -bir bebeğe isim
lemleri sürdürmek için inkâra ve çarpıtmaya sarılır-
verilmesiyle beraber bir tarihin ve görevin bilinçdışı
ken, tümgüçlü düşlemlerin bedelini acı ve utançla ödeyenler çok daha rasyonel tutumlar içindeydiler,
107
psikolojivetoplum.todap.org
diyemez miyiz? Tabii ironik durumlar oldu: Dünyanın
bir ayrıcalıklı olarak bu sorular Camus’nün zihni öyle
en önemli “adam”ları salgın tarafından bizzat sı-
ya da böyle meşgul etmiş olmalı. Camus babasını er-
nandı. Kamuyu korumaya yönelik tedbirler ise, dev-
ken yaşta kaybetmişti. Cezayir’in komünist partisiyle
letler ve hükümetler üzerinde doğrudan bir yaptırım
de ulusal bağımsızlık hareketiyle de teması oldu; an-
hakkı olmayan, yani bir cezalandırıcı süperego işlevi
cak Cezayir Savaşı’nda tarafsız bir tutum aldı. Kitap-
göstermesi söz konusu olmayan, ancak tavsiyelerde
larında suçluluk ve yargılanma tekrarlamasının, ki
bulunabilen -yani belki bir ego ideali pozisyonuna işa-
Veba’nın sonunda Tarrou’nun babasına dair anlattık-
ret eden- Dünya Sağlık Örgütü’nden geldi.
ları bu iki eksende çarpıcıdır, mutlaka buralara konuşan bir yanı olmalı.
Kapatılma Veba bir kapatılma hikâyesidir. Öykü boyunca kapa-
Camus, Paris’in Naziler tarafından işgali sırasında or-
tılmanın hayatı dönüştürmesini adım adım izleriz. Bir
taya çıkan Direniş Hareketi’nde yer alıyor ve gazete
yandan olağanüstü bir durum vardır, bir yandan da
çıkarıyordu. Veba’nın bir yanıyla da Nazi işgali karşı-
yasal ve yasa dışı veçheleriyle hayat, arzu ve hayal kı-
sındaki Direniş örgütlenmesinden birçok unsur taşı-
rıklıkları aynı şekilde devam etmektedir. Tabii sıkıcı-
dığını düşünüyorum. İşgal de bir kapatılma formudur:
lıkla karışmış bir sebat da iş başındadır: Rieux, Tarrou
Her yanda işgalci gücün şiddet aygıtlarının memurları
ve Grand çalışıp dururlar. Bütün bunların yanı sıra,
gezer. Sürekli tedbirli ve kontrollü olmak gerekir,
hastalıkla çevrelenmiş şehirde buhranlar ve çözülme-
yoksa bedeli ağır olacaktır. Düşman her yerdedir, zu-
ler bile bir tür sıradanlığa işaret etmektedir. Sayılar ve
lüm her anda gelebilir ve çaresizlik her an kendini his-
istatistikler zihinleri ele geçirirken, yastan sosyalliğe
settirir. Klein’in bahsettiği zulmedici ve sadistik nes-
birçok olgu değişir ve değişmesiyle birlikte sıradanla-
neler her yerdedir ve her an cezalandırılma ihtimali
şır.
söz konusudur.1 Camus, işgalde, bunların yanı sıra Direniş’in de etkisini gördü. Bir gazeteyi çıkarıp dağıta-
Veba, her zaman orada olanın, sadece yeraltına çeki-
bilmek, bunun yanı sıra Direniş’in sabotaj ve şiddet
lenin, geri dönüşünün hikâyesidir. Şüphesiz, dinsel
eylemleri zulmedici nesnenin tümgüçlülüğüne karşı
dogmatizmden faşizme Avrupa tarihinde belirip kay-
bir yaşam kapasitesini temsil ediyordu. Bir yandan
bolanların yeniden sahneye çıkmasıyla ilgilidir: Ki-
da, ufak dikkatsizliklerin sonucunda bütün bu parıltı-
tapta vebanın bir yerlerde var olmaya devam ettiği ve
lar ağır bedellerle sınanıyor ve çaresizlik geri dönü-
yeniden belirme ihtimali sıklıkla vurgulanır. Bu açı-
yordu.
dan, romanın, Cezayir’in ikinci büyük şehri Oran’da geçmesi çarpıcıdır. Evrensel ilkelerin bayrak sallayan
Kitapta, tıbbi ve idari otoriteler salgın karşısında güç-
savunucusu Fransa, sömürgeciliğiyle vebayı Av-
süz kaldığı noktada Tarrou’nun önerisi devreye girer:
rupa’ya geri mi getirmiştir? Yoksa Fransa Devleti, bü-
Sivil güçlerden oluşan halk sağlığı ekipleri devreye gi-
tün sömürgeciliğiyle Cezayir’de vebanın ta kendisi
recektir. Devletin yetersiz kaldığı yerde bir vatandaş-
midir? Cezayir’de doğmuş bir Fransa vatandaşı, yani
lar inisiyatifinin müdahalesi düzenleyici ve kurtarıcı
1
Bkz. Klein, M. (1926). The Psychological Principles of Early Analysis. In (1975) Writings of Melanie Klein, 1. London: Hogarth.
108
psikolojivetoplum.todap.org
konumda olacaktır. Burada bir ‘devlet millet el ele’
Bağlar
durumu yoktur; topluluk olabilmenin bilgisidir söz
Kitap boyunca bağlar sınanıp durur. Ölümün dayat-
konusu olan. Camus, sivil yurttaşların, askeri ve dev-
tığı nafilelik, dünyevi bağları sorgulatır. Kilise cemaa-
lete tabi olmayan toplulukların hareket edebilme ka-
tinin kilise bağları zayıflayacak, Rahip Paneloux’nün
pasitesinin yaratıcılığını Direniş’te gözlemlemiş ola-
inancı ve tanrıyla olan bağları dönüşecektir. Şüphesiz
bilir. Zira Tarrou bir politik eylemci olduğunu kitabın
rahibin iki konuşması ayrı ve derin bir değerlendirme
sonlarına doğru Rieux’ye söyleyecektir. İddia edilebi-
gerekiyor, ancak en genel itibariyle denebilir ki, Ra-
lir ki yeraltı siyasetinden gelen birikim vebaya karşı
hip Paneloux katı ve kati bir süperego pozisyonundan
kitlelerin sağlığı için kullanılacaktır. Ancak bunun için
daha çatışmalı bir pozisyona geçmeyi göze almıştır.
kamusal iyiliği düşünen kamu otoritesinin dışında
Bir devlet adamı olarak Yargıç Othon’un karakteri
güçlerin de varolması zorunludur.
kaybıyla değişecektir. Ancak bu karakterlerin dönüşümünü ölümleri takip edecek ve adeta kişiliklerinin
Salgın sürecinde vatandaş katılımının önemi tekrar
daha bir üç boyutlu olma olasılığı yıkıma uğrayacak-
tekrar vurgulandı. “Hayat Eve Sığar” sözü ile vatan-
tır.
daşlar evde kalmaya motive edilmeye çalışıldı. Ancak ekonominin kapatılmadığı, çalışma hayatının devam
Eşinden ayrı bir adam olarak Rieux ile bir tür avare
ettiği bir güncellikte, bu çağrının bir kamu sağlığı me-
olarak Tarrou’nun kurduğu bağ kitaba damgasını vu-
selesi olarak algılanması ne kadar mümkündür?
racaktır. Bu iki adam, sakinlik ve sebatla çalışırlar. An-
Herhâlde Veba’yı günümüze bağlayan ve psikanalitik
cak, gerçek anlamda yakınlaşmaları, kendilerine haz
bir perspektiften ele alabileceğimiz mesele bu. Dev-
için biraz izin vermelerinden geçer. Tarrou, babasıyla
letin, tümgüçlü şef rolünü sürdürmekte ısrarcı olduğu
olan ilişkisini burada Rieux’ye anlatır. Sonrasında gö-
yerde, tebaadan gerilemeci tepkiler dışında bir şey
revlerinin sağladıkları bir ayrıcalıkla halka yasaklan-
beklenebilir mi? Önümüzde daha da güncel sorular
mış olan bir keyfi sürerler: Denize girerler. Gece saat-
var: Sivil toplum örgütlerinin kapatıldığı, muhalif si-
leridir ve şüphesiz bir tür erotik ton söz konusudur.
yasi partinin orta düzey yöneticilerinin dahi baskı al-
Zaten bu yakınlaşmayı, Tarrou’nun hastalanması ve
tında tutulduğu bir toplumda, yurttaş hareketini or-
sonrasında ölümü, ondan sonra Rieux’nün eşinin
ganize edebilecek kimler kalmıştır? Belki de hem ta-
kaybı takip eder. Görevsel iş birliği haz dolu bir yakın-
rihsel hem de psikanalitik olarak salgın güncelinde
lığa döndüğü anda cezalandırılma belirir.
düşünülebilecek soru da buralarda bir yerlerde. Bir tür bağ kurma hareketi olan toplumsal muhalefeti
İyimserlik ve kötümserlik
şiddetle yok ederseniz, kamu iyiliği için gönüllü yurt-
Veba, bir yanıyla çok iyimser bir kitaptır, çünkü bütün kapatılma, felaket ve çaresizlik teması etrafında bir
taş katılımı için bir potansiyeli de yok etmiş olursunuz. Geriye de “herkes tek” diyenlerden oluşan bir
zihnin evrensel akla yaslanarak çerçevesini koruyabi-
topluluk kalır ve o zaman da zor ve kayıtsızlık süreci
leceğine dair sessiz bir şiirdir. Rieux ve Tarrou bütün içsel dinamiklerine rağmen, hatta onları bir şekilde
yönetir.
ruhsal anlamda çalışarak, bir değerler silsilesine erişip işlemeye devam ederler. Vebanın bulaşıcılığının
109
psikolojivetoplum.todap.org
yanında değerler de bulaşır: Memur Grand ve Gaze-
Yıkıcılık karşısında bağlarla direnmeyi savunsa da,
teci Rambert, bir kadına yönelik takıntılarıyla öne çı-
Veba, bir yandan da bu bağların ne kadar kırılgan ve
karılan bu karakterler, somut ötekinden soyut ve ev-
nafile olduğunu tekrar tekrar işaret etmekten çekin-
rensel ötekiye geçip süreçte aktif rol üstlenirler.
mez. Camus, bağlarımızın ve evrensel ilkelerimizin kaygı karşısında ne kadar kırılgan olduğunu ve geri-
Veba, öte yandan ise çok karamsar bir kitaptır; çünkü
leme eğilimimizin bizi sınamak için orada bekledi-
bütün bağ kurma kapasitesine rağmen ölüm ve yıkı-
ğine işaret eder gibidir. Şüphesiz bu psikanalizin de
cılık sonradan edinilen bu kapasiteleri yıkar. Bağlar
hem tarihe hem de bireysel psikolojiye bakış açısına
salgın karşısında ölümden korumaz; şüphesiz, bunda
benzer: Düz bir hat yoktur, gerilemeler ve kırılmalar
hüzün uyandıran bir gerçekçilik, nafileliğin kabulü de
kaçınılmazdır. Ancak Camus, nihayetinde anneyle bir
vardır. Bağlar ancak mutlu bir ölüm verir. Kendi ka-
olma düşleminin hayatta kalmaya vesile olduğunu
derini yaratmak için yollara düşen ve bir tür evrensel-
işaret ederek, anlamın karşısında saçmanın olduğu
cilikte kendini bulan, yani babayı reddedip kendini
kadar, bağların karşısında birliğin zaferini de vurgulu-
yasaya adamanın bir örneği olarak görülebilecek Tar-
yor olacaktır.
rou ölür. Şüphesiz Camus burada Tarrou’nun tartışmaya açtığı içsel suçluluk hissinden kurtuluş var mı-
Sonuç
dır, sorusunu sorar. Tarrou, Rieux’yle tam anlamıyla
Farklı modellemelerin “normalleşme” için farklı ta-
dost olduklarının ertesinde, yani suçluluk hissine
rihler verdiği şu günlerde ne kadar iyimser olmalıyız
karşı bir telafi ihtimalinin eşiğindeyken ölür. Bu es-
sorusu canımızı yakıyor. Camus, Veba’da en yakıcı
nada veba yenilgiye uğratılmak üzeredir; insanlığın
meselelerden birinin bağların ölüm tarafından sınan-
ortak başarılarının sınırlarına rağmen koruyucu ola-
ması olduğunu gösterir. Bu bağlamda, dayanışma
bildiği bir an yaklaşırken, Tarrou emeklerinin karşılı-
demek de yabancılarla bağ kurma yollarını aramak
ğını görme ihtimalini yitirir.
demektir. Normalleşme tam da burada devreye giriyor: Gene kar maksimizasyonun yönettiği, inkâr
Rieux ise hayatta kalır. Eşini kaybeder ama annesi ya-
odaklı bir tümgüçlü yanılsamaya mı döneceğiz?
nında ve hayattadır. İşte kötümserlik tam da burada-
Yoksa, hayatta kalma ekseninde, asgari çalışma ko-
dır ve Camus’nün Sisifos gibi ilerliyor gibi görünse de
şullarından hayvan insan ilişkilerine birçok olgunun
en sonunda tekrar yıkıcılığın her şeyi başa döndür-
yeniden düzenleneceği bir “yeni normal” inşa edebi-
düğü zihnini ortaya koyar. Sanki anneyle olan bağ dı-
lecek miyiz? Ölüm ve kaygı, fiziksel olduğu kadar ruh-
şında hiçbir bağın koruyuculuğu ve yaşatıcılığı yok-
sal olarak kapanmayı ve gerilemeci bağ kurma biçim-
tur. Veba’yla birlikte Rieux’nun annesi devreye girmiş
leri için “bastırsa” da, yabancılarla kurabildiğimiz ya
ve eşi sonsuza dek sahneden çıkmıştır: Büyük korku,
da kuramadığımız bağlar ve evrensel ilkelerin katı-
büyük sığınmayı getirmiş ve böylesi bir aşkın karşı-
lımcısı olmamız ya da olamamamız, sürecin hem fi-
sında “yabancı” olan eşlere ölmekten başka bir görev
ziksel hem de psikolojik olarak belirleyicisi olacak gibi
kalmamıştır.
görünüyor.
110
psikolojivetoplum.todap.org
Vedalaşamadıklarımızın Yasını Nasıl Tutalım?: COVID-19 Kayıplarına İlişkin Düşünceler Özge Yüksel
C
OVID-19 salgınının etkisiyle, yeni zamanla-
içerisinde bırakıldığı anları izlemek, bizleri salgın sü-
rın içinden geçiyoruz. Dünyanın güvenli ol-
recinde kaybettiğimiz ritüeller üzerine de düşün-
duğuna, sevdiklerimizin başına kötü bir şey
meye çağırıyor.
gelmeyeceğine, doğru şeyleri yaparsak kendimizi koruyabileceğimize dair temel inançlarımız, kısaca üze-
Gelenekten gelen kadim merasimlerimiz, kaybettik-
rine bastığımız zemin sarsılıyor. Belki de bildiğimiz
lerimizi uğurlama şeklimiz ve vedalaşmak adına bil-
dünyanın sonundayız. Maddi ve sosyal kayıplarımızın
diğimiz kültürel refleksler yerini bir çırpıda gerçekle-
yanı sıra, çok kısa bir süre içerisinde yeme, uyuma,
şen maskeli defin pratiklerine bıraktı. Ülkemizde vi-
çalışma düzenimiz ve rutin sosyalleşme pratiklerimizi
rüs nedeniyle hayatını kaybedenler için cenaze mera-
de kaybettik. Bu kayıpları pek anlayamadan da ken-
simleri düzenlenmeye devam edilse de çok az sayıda kişinin katılımıyla gerçekleştirilen bu törenler olağan-
dimizi yeni bir düzenin içerisinde bulduk ve bir süredir
dan farklı ve kısıtlı şekillerde yapılıyor. Vefat edenle-
bu sarsıntılı zeminde dengeyi bulmayı çalışıyoruz.
rin en yakınları enfeksiyonun bulaşmış olma ihtimali Alışageldiğimiz gündelik hayat pratiklerimize dair
nedeniyle doğrudan karantinaya alındığından bu me-
ezberimizin bozulduğu bu dönemde, kayıp ve yas de-
rasimlere katılmaları mümkün olamıyor. Acıyı birbir-
neyimlerimize dair de yeni bir dil arayışındayız. Bu
lerine sarılarak paylaşma ihtiyacı ise fiziksel mesafe
yazının kaleme alındığı Nisan ayının sonlarına doğru
kurallarına takılıyor.
COVID-19 virüs salgınından hayatını kaybeden kişi sayısı dünyada 191.000’e, Türkiye’de ise 2.500’e ulaş-
“İçimiz Hep Bir Hoşçakal Ülkesi”
mıştı. Belki bu gerçeği sindirmenin zorluğundan,
Yaşamımızın seyri doğum, ergenliğe geçiş, evlilik ve ölüm gibi önemli yaşam olayları arasındaki kopma ve
çoğu zaman bu kişileri bir sayıdan ibaret algılıyoruz:
yeniden uyumlanmalarla doludur. Her geçiş bir yi-
İstatistik dilinin duygusuz kıvrımlarına sığınmak, gerçeğin zorluğu ile baş etmenin bir kolay yolu… Diğer
timle ve adına yas tutmak dediğimiz değişim, dönü-
yandan Amerika Birleşik Devletleri’nde ve İran’da ve-
şüm ve yeniden uyum talebiyle gelir. Yas tutamamak
fat edenler için açılan toplu mezar görüntülerine şa-
ise, bir anlamda, ölüm ve doğum arasındaki bu büyük
hit olmak veya Ekvador’da mezarlıkların ve tabutla-
insani döngüye girememektir. İster en ilkel kabilede,
rın yetersiz kalması ile cenazelerin sokaklara koliler
ister en gelişmiş toplumda olsun, nerede bir dönüşüm anı varsa orada ritüeller vardır. Ritüellerin temel
İlk olarak Gazete Duvar’da 25 Nisan 2020 tarihinde yayımlanmıştır; bkz.: https://bit.ly/3fWTRRq (Erişim Tarihi: 14.05.2020)
111
psikolojivetoplum.todap.org
işlevi de bu dönüşümler sırasındaki uyum sürecini ko-
sahip kişiler kaybettiklerinin fiziksel varlığı ile veda-
laylaştırmak, eski ve yeni hayat, eski ve yeni benlik,
laşma imkânı bulamaz. Cumartesi annelerinin, “bir
eski ve yeni roller arasındaki çatışmayı yumuşak bir
gün gelir” umuduyla evlerinin kapısını kaybettikleri
zemine oturtmaktır. İnsanın, değişime verdiği duy-
çocukları için her daim açık bırakmasındaki gibi, bu
gusal tepkiler kültürün içine kodlanmış ritüellerle ka-
kişiler kayıplarının bir gün çıkıp geleceğine dair arzu-
bul görür, hatta teşvik edilir. Bu ritüeller tüm insani
larını sürekli korurlar. Kalabalıklarda başkalarını kay-
duyguları birliktelik içinde kapsamak, paylaşmak, şa-
bettiği kişilere benzetirler. Kaybettiklerinin aslında
hit olmak ve anlamlandırmak için sembolik alanlar
hala hayatta olduğuna dair tekrarlı rüyalar görürler.
üretirler.
Bu kişiler yasın olağan akışının içinden bir türlü geçemez ve yas sürecinin donduğu bir deneyimin içinde
Ölüm ise kaybın en somut olduğu ve insanın anlam-
yaşarlar. Çünkü ölümün resmi bir doğrulayıcısı, bir
landırmakta en zorlandığı gerçeklik. Bu bakımdan ce-
vedalaşma olanağı ve bir destek sistemi olmadan ya-
naze törenleri ve ardından yapılan kültürel ritüellerin
sın çözülmesi mümkün değildir.
sağlıklı bir yas süreci deneyimlememize sunduğu katkı azımsanamaz. Her birimiz kaybı, organizmamı-
Cenaze merasimlerinin bir diğer iyileştirici işlevi, sun-
zın olağan tepkisi olan keder ve öfke ile karşılarız. An-
dukları sosyal atmosfer ile kaybın beraberinde getir-
cak kayıp deneyimi öyle zor duygular yaratır ki, zihni-
diği birçok duyguyu, birlikte yaşamayı ve paylaşmayı
miz bu gerçekliği kolayca işleyemez, ikiye bölünür.
mümkün kılmalarıdır. Vefat sonrası yapılan toplan-
Rasyonel tarafımızla kaybın bilgisini anlarız ancak iç
malarda, taziye evlerinde acının, kederin, kafa karı-
dünyamız bu bilgiyi hemen algılayamaz, sindiremez,
şıklığının ve çaresizliğinin içinden beraberce geçilme-
içselleştiremez: İnkara sığınır, inkârı arzular. Kayba
sine ve tüm bunların ifade edilmesine olanak tanınır.
verilen doğal bir ilk tepki olarak inkâr, zihnimizin bu
Kaybedilen kişinin hatırası ve yaşamı onurlandırılır,
gerçekliği koyacak yer bulamamasıdır.
hatırlanır, öyküleştirilir. Zihinlerde bu öyküler ve anılar üzerinden kaybedilen kişi yeni bir temsil edinir.
Cenaze merasimleri, bu noktada bizleri bu zor ger-
Aynı zamanda, bu merasimlere katılan kişiler de ha-
çekle yüzleştirmesi ve kaybettiğimiz kişinin fiziksel
yatın sıradan hızından bir anlığına sıyrılıp yaşama ve
varlığından ayrılmayı, onunla vedalaşmayı mümkün
ölüme dair yeniden düşünme, hayatı yeniden değer-
kılması sebebiyle kıymetlidir. Birçok kültürde ve
lendirme imkânı yakalarlar.
dinde, vefat eden kişinin bedeninin yakınları tarafından görülmesine olanak veren ritüellerin yer alması
“Kelimeler yetersiz kaldığında, bir ritüel edinin.”
da böyle bir amaca hizmet eder. Çünkü her ne kadar
Bizler sembolizasyon kapasitesine sahip varlıklarız.
acı verici olsa da cenaze işlemlerine tanıklık etmek iç
Dış gerçeklikte olup bitene dair anlamlar inşa edip ve
dünyanın inkara dair düşlemlerini seyreltir ve onu
hayatı bu anlamlar üzerinden deneyimleriz. Ancak
gerçeğe çağırır. Vefat eden kişinin bedeninin çeşitli
karşılaştığımız gerçeklik beklenmedik ve travmatik
nedenlerle bulunamadığı ve gerçek bir cenaze töre-
olduğunda bizim gibi bu kapasitemiz de dona kalır.
ninin gerçekleşemediği durumlar ise belirsiz yas (am-
Duygularımız o kadar karışabilir ki, hiçbir içsel dene-
bigous grief) olarak adlandırılır. Böyle deneyimlere
112
psikolojivetoplum.todap.org
yim bu kaotik alandan rafine olup söze dönüşemeye-
nine alternatif olabilecek bir alanda, sembolik mera-
bilir. İç dünyanın bu dağınıklığını toparlayabilecek
simler tasarlayabiliriz. Onu en son hastaneye uğurlar-
olan tek şey; acının, öfkenin, kederin, şaşkınlığın veya
ken görebilen ve fiziksel varlığı ile vedalaşma şansı
özlemin söz, eylem, sanat gibi bir sembole dönüşe-
yakalayamanlar için bu ayrılığın yarattığı duyguları
bilmesi ve herhangi bir aracı dil üzerinden ifade alanı
deneyimlemek, yanınızda olmasını istediğiniz kişi-
bulabilmesidir. Yas söz konusu olduğunda, cenazele-
lerle bu deneyimi paylaşmak birçok açıdan kolaylaş-
rin ve ardından gelen kültürel merasimlerin sunduğu
tırıcı olabilir. Mezarlığa gitme şansı yoksa, ihtiyacımız
vedalaşma ve duygusal salınım alanı, bu bakımdan şi-
olduğu zamanlarda sembolik olarak oluşturulan bu
falıdır.
ikame alana uğramak, dua etmek, konuşmak sıkışan duygulara aracılık edebilir. Ayrıca böylesi törenler,
Bu nedenle, salgın sürecinde sevdiklerini kaybeden
çocukların da kaybı zihinlerinde somutlaştırabilme-
ve salgın önlemleri nedeniyle vedalaşma, bir araya
leri ve benzer duygularını ifade etmeleri için de bir
gelerek yas tutma şansı yakalayamayanlar için hayal
alan vazifesi görebilirler.
gücümüzü ve elimizdeki teknolojik imkanları kullarak yeni yas alanları arayabiliriz. Bu eylemlerin hepsinin
2. Online Taziye Evleri
ortak amacı ayrılığın ve vedalaşamamanın yarattığı
Çoğumuz online görüntülü toplantıları hayatımızın
duyguları bilince çıkarmak, ifade bulmamış ancak zi-
bir parçası haline getirdik. Web sayfaları veya online
hinde uğuldayan hislere alan açmak olacaktır. Bu gü-
platformlar kaybettiğimiz kişiyi başkaları ile birlikte
venli alanlar içerisinde, bizi yalnız bıraktığı için kay-
anmanın yeni yollarını sunabilirler. Onu tanıyan ve
bettiğimiz kişiye, olacakları öngöremediğiniz için
yaşamına tanıklık etmiş kişilerin mesajlarını bıraka-
kendimize, ona iyi bakılmadığı düşüncesiyle diğer in-
bilmeleri, fotoğraflarını ve öykülerini paylalşabilme-
sanlara, doktorlara ve hatta bizi ayırdığı için tanrıya
leri ve uzaktan da olsa bu kayıpla ilgili duygularını
öfkelenebiliriz. Öfkenin ardına gizlenmiş üzüntü,
ifade edebilmeleri için yaratılan alanlar terapötik iş-
suçluluk, panik, yalnızlık ve incinme gibi duygulara ve
levler kazanabilirler.
sorular üreten tarafımıza izin verebiliriz. 3. Bitmemiş İşler Aşağıda bu yollardan birkaçını paylaşırken, bu önerilerin herkes için farklı bir duygusal hazırlıklılık gerek-
Beklenmedik, ani ayrılıklar yarıda kalmışlıklarla dolu-
tireceğini, zamanlamasının ve elbette biçimlerinin
dur. Kaybedilen kişi ile ilişkimizde dile gelmemiş piş-
farklılaşabileceğini not etmek isterim. Bu bakımdan
manlıklar, kızgınlıklar, hayal kırıklıkları, bitirilmemiş
bir reçete olma iddiasından kaçınıp hepimizin hayal
meseleler, hesaplaşılmamış sorunlar kaldığında tüm
gücüne bir tetikleyici olmasını ümit ediyorum.
bu duygular havada asılı kalır. Bu meseleler uzun süre hafızada kalır ve ‘sancırlar’. Tüm bu yarıda kalan işler
1. İkame Alanlar
kayıp yarasının içine dolar, yaranın “iyileşmesini” zorlaştırır. Yarıda kalanları tamamlama işi ise yas süreci-
Kaybettiğimiz kişiyi veya onunla olan ilişkimizi temsil
nin bir parçasıdır. Yas terapilerinde bu çatışmaların
eden bir nesneyi kullanarak, mezarlıktaki defin töre-
113
psikolojivetoplum.todap.org
dile gelmesi, genellikle kaybedilen kişinin hayali var-
kayıp deneyiminin parçası. İnsanlık, dünyanın farklı
lığı üzerinden yaşanır. Pandemi sürecinde benzer
noktalarında aynı deneyimlerden farklı yollarla geçi-
duygular deneyimleyenler, kaybettikleri kişilere ula-
yor. Bu noktada belki resmi kurumların ve dernekle-
şacağını hayal ettikleri ve yanıtını aradıkları soruları
rin kolaylaştırıcılığında oluşturulacak yas odaklı de-
içeren mektuplar veya hayali diyaloglar yaratabilir-
neyim paylaşım grupları gibi temas olanakları, yas tu-
ler. Kendi mektuplarına kaybedilen kişinin dilinden
tanın dünyanın dışında kalmışlık hissine yatıştırıcı
yanıt yazmak ise genelde bu düğümlere beklenme-
olabilir. Aynı zamanda, online yürütülebilecek kitle-
dik çözümler sunabilir. ‘Sayfayı çevirmek’ ancak işle-
sel anma törenleri, sembolik merasimler ve sosyal
rin nihayete erdirilmesi ile mümkün olur.
medya organizasyonları da toplumsal yas deneyimimize alan açmamıza yardımcı olabilir.
4. Yas Tutan Eşlik Bekler Yas Hiç Biter Mi?
Yas tutmak yalnız bir deneyimdir. Hayat başkaları
Yas denince akla gelen ilk kuram genelde Elizabeth
için akmaya devam ederken, yas sürecindeki kişiler
Kubler-Ross’un aşamalı yas kuramı oluyor. Kubler-
dışarıdan bakıldığında akışa katılır gibi görünseler de
Ross’un kuramının toplumsal popülerliğinin altında,
içlerindeki yas mağaralarındadırlar. Pandemi süre-
yas tutanların yaşadığı zorluğu ve çaresizliği duymak
cinde sosyal temas şekillerimizin kısıtlanmasıyla ge-
mümkün. Kubler-Ross’un yas süreci için öne sürdüğü
len duygusal yalnızlık, bu kişiler için somut bir ger-
5 aşamanın (inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve ka-
çekliğe de dönüşebilir. Bu nedenle iletişim kanallarını
bul) doğrusal bir seyirde akacağını umut etmek, be-
sık kullanarak kayıp yakınlarına temas etmek bugün-
lirsizlikle baş edemeyen kayıp yakınlarına sonunda
lerde her zamankinden daha önemli.
ışık olan bir yol haritası sunuyor. Yas tutanlar KublerDiğer yandan bazen ulaşamadığımızdan değil ama
Ross’a inanmak istiyor. Şu aşamalar hemen birbiri ar-
nasıl destek olabileceğimizi bilemediğimizden de
dına yaşansın ve bu ızdırap bitsin istiyor. “Hangi aşa-
canı yanana yaklaşmakta zorlanırız. Karşımızdakinin
madayım?”, “Önümde kaç aşama kaldı?”nın hesabını
acısı ve ölümün mutlaklığı karşısında söyleyebilece-
yapıyor, hiçbir aşamaya ‘uymayan’ duygular sümen
ğimiz her şey anlamsız bir boşluğa düşecek gibi dura-
altı ediliyor. Kabul’e varmayı dört gözle bekleyip, ka-
bilir. Çaresizliğimiz katlanır. Çaresizliğe katlanmak
bulden sonra herşeyin iyi olacağına inanmak istiyor.
zorlaşır. Oysa yas tutanın ihtiyacı çoğu zaman acısını
Kuramcının niyeti, yas tutanın düşlemince okunuyor.
kapsayacak, eşlik edecek birilerinin varlığını bilmekOysa yas bitmez. Yas, onunla baş etmemiz için değil,
ten ibaret olabiliyor: Bu günlerde görüntülü konuşma
içinden geçmemiz için, biz yol aldıkça önümüzde açı-
platformlarından birini açıp, sadece birlikte oturup,
lır. Zamansız, akışkan ve döngüsel aşamalar, tekrar
sadece birlikte üzülebilmek bile nasıl da kıymetli…
tekrar sahnelenen vedalar, konuşmalar, ritüellerin etrafında gerçekleşir. Yolun sonu ise kaybettiğimiz
5. Küresel Grup Deneyimimiz
kişinin içsel temsilini yanımızda taşıyarak ama
Şimdilik evlerimizde tek tek ve bireysel yaşadığımız
onunla yeni bir ilişki kurarak birlikte yaşamaya çıkı-
kayıp süreçleri, aslında toplumsal ve hatta küresel bir
114
psikolojivetoplum.todap.org
yor. Yıllardan sonra bile mutlak bir kapanışın uzağında, kaybın yarası hep biraz açık kalıyor. Yastan kendimizi yeniden inşa ederek, yeni bir anlam dünyası bularak geçtiğimizde ise, kaybettiğimiz kişinin gidişi ile bize miras bıraktığı hediyeyi de teslim almış oluyoruz. Kubler-Ross ile bitirelim: “Gerçek şu ki sonsuza kadar yas tutacaksınız. Sevdiğinizin kaybını “atlatamayacaksınız”, ama onunla yaşamayı öğreneceksiniz. İyileşeceksiniz ve acısını çektiğiniz kaybın etrafında kendinizi yeniden inşa edeceksiniz. Tekrar tam olacaksınız ama asla aynı kişi olmayacaksınız.”
115
psikolojivetoplum.todap.org
Durarak Düşünmek Eylem Akçay algının yarattığı belirsizlik ve kaygı ortamına
S
Belirsizlik
herkes küfesindeki alet edavatla cevap ver-
Yakın zaman içinde kendi hayatımda yaşadığım be-
meye çalışıyor, ama yeni araçlar üretmek de
lirsizlikler ve şimdi tüm dünyayla paylaştıklarımı bir-
zorunlu görünüyor bir yandan. Kendi adıma, bireysel
birinden ayıramıyorum. Hatta kayıpları da. Yazı bo-
hayatımdaki ciddi belirsizlikler, yakınlarımın sağlı-
yunca da ayıramayacak gibiyim, çünkü (bunun için
ğına ilişkin yoğun kaygılar ve hayatımdaki beklenme-
kendimi yetkin görmemenin yanı sıra) kaygılarımdan
dik köklü değişikliklerin ardından yakalandım salgına
sıyrılarak dünyanın veya yaşadığım coğrafyanın top-
ve “gönüllü” karantinaya. Karantinanın gönüllü ol-
lumsal sorunlarına uzaktan bakma ve değerlendir-
mamasını, yani böyle bir kararın yükünü kendi dışıma
meler yapma gücü hissetmiyorum. Bundan çok da şi-
atabilmeyi dilerdim. Bu, evden çalışamayan ve çalış-
kayetçi değilim. Dediğim gibi, yeni kayıplar karşı-
mak zorunda olan başkaları hakkındaki suçluluk duy-
sında yeni araçlarla donatılmış değiliz ve belki ken-
gularımı da azaltırdı, ama en azından kendimi biraz
dime bu belirsizliğe karşı biraz bağışıklık atfedebili-
daha güvende hissettiğim için şanslı sayılmalıyım.
rim. Mesela yaşadığım deneyimlerde şimdi belirsizlik ve kaygı arasındaki sürekliliği takip edebildiğimi dü-
Karantina koşulları, evde kalmanın yanı sıra hijyen
şünüyorum. Bir süre önce annemin bir türlü teşhis ko-
kurallarını ve sosyal mesafelendirmeyi de içeriyor.
namayan bir rahatsızlığı vardı. Sonunda teşhis kon-
Yani kamu idaresi üzerimizden sokağa çıkma zorun-
duğunda benim kaygım öncesine göre çok daha art-
luluğunu kaldırmış veya sokağa çıkma isteğimizi bas-
tığı hâlde annemin rahatlamış olduğunu fark ettim.
tırma kararının yükünü almış olsaydı bile, dışsallaştı-
Hastalığının ciddiyetine rağmen belirsizliğin yarattığı
ramayacağımız ve “gönüllü” olarak kaybedeceğimiz
kaygıdan kurtulmak ona iyi gelmişti. Salgın konu-
çok şey kalıyor geriye. Sokağa çıkma zorunluluğu
sunda yetkililerin çeşitli açıklamaları ve ortalıkta dö-
üzerlerinden alınmayanlar kendilerinin ve yakınları-
nen söylentiler, hastalığa yakalanmamak veya ondan
nın hastalığa yakalanma riskinin baskısını benden
kurtulmak için ne yapılacağının bilinmemesi ve bu
daha yoğun hissediyor olmalı, Türkiye’de tespit edi-
konuda uzmanlardan gelen bilgilerin de sürekli de-
len “iş cinayetleri” verilerinde Kovid-19’un şimdiden
ğişmesi benzer bir belirsizlik yaratıyor bana göre.
dördüncü sıraya yükseldiği söyleniyor. Evden çalışan-
Buna salgın sonrası nasıl bir hayatla karşılaşacağı-
lar, kaygıyla ücretsiz izni tercih eden veya ücretsiz
mıza dair belirsizlik de ekleniyor. “Yeni normal” diye
izne zorlananlar için de bu endişeye ek olarak yoğun
anılan gelecek, normal olmadığından (ama belki ona
belirsizlikler, kayıp riskleri söz konusu: Masraflar nasıl
alışabileceğimizden) başka hiçbir şey söylemiyor
ödenecek, işten atılacak mıyım, bu böyle daha ne ka-
bize. Bu belirsizlikle farklı kişiler farklı şekillerde başa
dar sürecek?
çıkmaya çalışıyor. Tüm dünyada bu konuda yazılar
116
psikolojivetoplum.todap.org
yazılıyor, tartışmalar yapılıyor. Bana kalırsa bu yazı-
Belirsizlikle başa çıkmaya çalışan başka yaklaşımlar-
ları yazanlar da meseleye dışarıdan bakamazlar ve bu
dan da bahsetmek istiyorum. Kimileri, virüsün ve in-
yüzden esasında kendi başa çıkma yöntemlerini pay-
sanların tümünün yaşadığı bu krizin daha büyük bir
laşmakla yetiniyorlar.
planın parçası olduğunu düşünüyor. Virüsün insan yapısı olduğuna ve belli değişimleri amaçlayan bazı
Kendiminkiler, anneminkiler ve eli kaleme giden dü-
güçlerde üretilip yayıldığına dair komplo teorilerine
şünürler dahil insanların bu belirsizliğin yarattığı kay-
inananlar bunlara bir örnek. Bu amaçlanan değişim,
gıyla başa çıkma yöntemlerinin bazılarını paylaştığını
acımasızlığı teslim edilse de o kadar kötücül bile sa-
düşünüyorum. Örneğin, kimileri her şeyin kökten de-
yılmayabiliyor bazen: Örneğin nüfusun hızla azal-
ğişeceğini, kimileri de hiçbir şeyin değişmeyeceğini
ması kötü bir şey olmayabilir. Ama “büyük planın” sa-
öngörüyor. Her şeyin kökten değişeceğini söyleyen-
hibinin insanlar değil doğa olduğunu düşünenler de
lerin bazıları iyimser: Salgının bazı gerçekleri ve sah-
var: Doğa insandan öcünü alıyor veya insan doğaya
telikleri, mesela toplumdaki eşitsizlikleri ve yanılgı-
ve gezegene yaşattığı yıkımın ceremesini çekiyor.
ları açığa çıkardığını, bunun da bizi iyiye yöneltece-
Son olarak da virüsün hiç var olmadığına, hiçbir ön-
ğini umuyorlar. Kötümser olanlarsa gücü elinde tu-
lem almamıza gerek olmadığına inananlardan ve sal-
tanların yeni durumu kendi çıkarlarına çevireceğin-
gının hâlihazırda trafik kazaları ve iş kazalarından
den, daha distopik bir gelecekten endişe ediyorlar.
ölenlerden daha fazla insanı öldürmediği gerçeğini
Ama hiçbir şeyin değişmeyeceğini söyleyenler de
ısrarla vurgulayanlardan bahsetmiş olayım.
var. Bu yaklaşım da kötümser, ama karantina sonrasındaki “felaketin” yeni bir şey olmayacağını, sadece
Kehanette bulunan veya komplo teorileri kuran,
öncenin devamı olacağını düşünüyorlar.
iyimser veya kötümser olabilen tüm bu yaklaşımların şu iki cümleyi tekrar edebileceğini düşünüyorum: “Bu
Bu yaklaşımlar içinde bulunduğumuz zor zamanı ta-
durum hâlihazırda bildiğim, tanıdığım bir şeye benzi-
rihin durduğu bir parantez olarak değerlendiriyorlar.
yor” ve “hepsi geçecek ve yerini tanıdığım, tanıyabi-
Önceyle, yani normalle gelecek arasında, “yeni nor-
leceğim bir şeye bırakacak”. Yaklaşımların taşıdığı
mal” arasında bir bekleme odası. Hiçbir şeyin değiş-
aşırılık da belirsizliğin aşırılığına uygun bana kalırsa.
meyeceğini düşünenler için bekletme tuşuna tekrar
Elbette bilime, tarihe, dünyanın bugüne kadarki biri-
basılmasını beklemekten başka yapacak bir şey yok.
kimine başvurmak ve olup bitenleri anlamaya çalış-
Ama büyük değişim bekleyenler arasında bu zamanı
mak zorundayız. Ama karantina uzadıkça bu kötü za-
nasıl geçirdiğimizin kaderimizi belirleyeceğine ina-
manı paranteze almak ve onu hızlıca bildiğimiz bir
nanlar da var. Bu elbette tartışma götürmez bir ger-
şeye benzetmek belirsizliğin kaygısını gidermeye
çek, ama bu yaklaşımlar da bekleme odasının dışına
yetmiyor. Ne kadar sabırsız ve aceleci olursak olalım
dair kehanetvari bir çıkarıma sırtını yaslıyor: Eğer in-
öngörülerimizi doğrulama ve onlara uygun tavır alma
sanlar bu krizle açığa çıkan gerçeklere uygun bir tavır
imkânımız gittikçe daralıyor.
alırsa hayat bayram, almazsa felaket olacak. Bu insanlık için eskisi kadar zor bir görev, belki şimdi daha
Belki de belirsizliği ve bizde yarattığı kaygıyı böyle
da zor.
hızla reddetmeyi bırakmalıyız. Belki de toplumsal
117
psikolojivetoplum.todap.org
bağlamda “bir şey değişecek mi” veya “değişince
çıkmamalıyız. Eve çağırdığımız market çalışanıyla te-
neye benzeyecek” sorularına hızla cevap aramamalı-
mas etmemeliyiz. Getirdiği şeyleri içeri almadan
yız. Uzayıp giden karantinanın içinde, hâlihazırda de-
önce temizlemeliyiz.
ğişimin yaşanıyor olduğunu görmek ve birikimimizi bu değişimin ipuçlarını yakalamaya hasretmek daha
İbadet gibi, çünkü bizi daha yüce bir şeye de bağlıyor
doğru olabilir. Zaman durmuyor ve dünya sonunda
bütün bunlar. Kurallara sadece kendi sağlığımızı korumak için uyuyor değiliz, bunlar kamu sağlığının
neye benzeyecek olursa olsun biz de bu zamanın için-
yeni kuralları. Birbirimize doğru öksürmek cinayete
den geçerken değişiyoruz.
teşebbüs sayılır. Kendimizi virüsün yayılmasını enPeki bizde değişen ve kriz başladığından bu yana de-
gellemek için korumalıyız, çünkü dünyanın öbür
ğişmiş olan nedir? Bu sorunun cevaplarından biri,
ucundaki rastgele biriyle tükürüklerimizi paylaştığı-
herkesin değişiminin kendine özgü olduğu olabilir.
mızı öğrendik. Ama aynı zamanda ibadetteki gibi ki-
Herkesin kendine has sorunları, kaygıları vardır. Ki-
mileri için istisnalar var ve farklar da söz konusu. 65
mileri salgın sebebiyle hayatlarında köklü değişiklik-
yaş üstü insanlar ve çocuklar için özel kurallar var.
ler yaşamıştır, yeni kaygılar edinmiştir, hatta belki
Farkı belirleyen şeyin bazı durumlarda çalışma oldu-
yeni ve iyi alışkanlıklar edinmiştir. Bir cevabı da, her-
ğunu söyleyebiliriz: Gönüllü karantinaya girebilen ev-
kesle, belki de tüm insanlarla paylaştığımız, bizi bir-
den çalışanlarla sokağa çıkma zorunluluğu kaldırıl-
birimize bağlayan değişiklikler içinde aranabilir. Be-
mayan çeşitli iş kollarında çalışanlar farklı kurallara
nim için bu, kayıp yaşamak: Beni hareketsiz kılan,
tabi.
günlük hayatımı felce uğratan ve görevlerimi yerine getirmemi engelleyen bir kayıp hissiyle uğraşıyorum.
Her durumda bu ritüeller bir kaybı ifade ediyor aynı
Bu süreçteki kaybın bende ve toplumda birçok veç-
zamanda. Sosyal ve yakın ilişki kurma ihtiyacımızı karşılamaktan vazgeçiyoruz veya bunu sınırlıyoruz.
hesi var, ancak en genel şekliyle ifade etmem gere-
Tanıdığımız ve tanımadığımız insanlara güven me-
kirse bildiğimiz ve içinde yaşamaya alıştığımız dün-
sajları verme yöntemlerimiz değişti. Eskiden olsa gü-
yayı kaybettik.
vensizlik verecek davranışları gösteriyor ve başkalaKayıp
rından da talep ediyoruz. Sosyal mesafe veya mesa-
Bir dinin çok ayrıntılı ibadet ritüellerini takip ediyor
felendirme kavramı üzerine çok konuşuldu, bunun
gibiyiz. Her türlü dokunmanın kuralları var. Önce el-
yerine fiziksel mesafe denmesi gerektiği söylendi. Bu
lerimizi sabunla yirmi saniye yıkamalıyız. Kendi ağzı-
tartışma bile neyi kaybettiğimizi ve korumaya çalıştı-
mıza, gözümüze, burnumuza dokunmamalıyız. Kala-
ğımızı açığa vuruyor.
balık yerlerdeki nesnelere dokunmamalıyız. Kalabalık yerlere girmemeliyiz. Birbirimize dokunmamalı-
Elbette başkasına dokunabilmeyi, sarılabilmeyi,
yız. Ellerimizin yanı sıra diğer temas olasılıklarını da
onun bedeniyle, yüzüyle arama mesafe koymamayı
engellemeliyiz. Birbirimizden bir buçuk metre, belki
özlüyorum. Karantinadan sonra artık bunun mümkün olmasını da bekliyorum, bunu istemem de gayet
daha fazla mesafede durmalıyız. Hatta evlerimizden
meşru. Ama bugün bunu kaybetmiş olduğumu da
118
psikolojivetoplum.todap.org
reddedemem. Fiziksel mesafenin aynı zamanda sos-
Kayıpla başa çıkabilmek için bir düzenlemeye başvur-
yal olduğunu, sosyal ilişkinin ve iletişimin aynı za-
mak her zaman mümkün olmayabilir. Ev gezmele-
manda bedenlerimizin ilişkisi olduğunu kabul etmeli-
rini, akraba ziyaretlerini kaybettik. Parkta çocukları-
yiz. Dünyanın öbür ucundaki birinin bedeninden çı-
mızın arkadaşlar bulmasını, yaşıtlarıyla birbirlerini sı-
kan bir tükürüğün bana ulaşmasını mümkün kılan
namalarını huzurlu ve tedirgin bir şekilde izlemeyi
sosyal ilişkiler ağının uluslararası ticaretle, tedarik
kaybettik. Hafta sonu arkadaşlarla bir yerde otur-
zincirleriyle, internetle alakasını görmeliyiz. Özle-
mayı, konsere veya futbol maçına gitmeyi kaybettik.
mim ve düzeleceğine dair beklentim kadar bu kaybın
Belki hepsi tekrar geri gelecek ama şimdi yoklar, sos-
yasını tutmak da hakkım olmalı. Bunu “fiziksel me-
yal mesafelendirme düzenlemesi onların anlamını ve
safe” olarak adlandırıp reddetmek öfkemi hafiflet-
formunu şimdiden değiştirdi. Ama bu sosyal rutinle-
mediği gibi onu bilgisayar ekranlarında, emaillerde
rimizin yanı sıra gelecek planlarımıza dair de kayıpla-
ve telefon ahizelerinde yeniden yeniden kurmaya ça-
rımız var. Tatil planlarımızı kaybettik, örneğin. Bir ar-
lıştığım sosyal ilişkilerime yönlendirmeme de sebep
kadaşım karantinayla birlikte çok ilgi duyduğu ala-
olabilir.
nında yurtdışında alacağı eğitime dair onu heyecanlandıran planlarının bozulduğunu ve “plan yapmak
Mesafenin sosyal olduğunu kabul etmenin yanı sıra,
gerektiğini” iyice anladığını yazmıştı. Ben de ona
bu kaybın bir sosyal düzenleme olduğunu düşünmek
“planlamanın” ne kadar önemli olduğunu karanti-
de rahatlatıcı geliyor bana. Bu yüzden “sosyal mesa-
nayla birlikte benim de anladığımı söylemiştim. El-
felendirme” kavramını daha çok kullanıyorum. Bu
bette plan yapmak gerektiğini değil, yapmamak ge-
benim bencilce veya fedakârca kendi kendime aldı-
rektiğini söylemek istiyordu, yanlış yazmıştı. Arkada-
ğım bir karar ve gönüllü bir kayıp değil sadece. Hep
şımın düzeltmesine rağmen “planlama” ihtiyacına
beraber veya gönüllü-gönülsüz irade devrettiğimiz
dair fikrim değişmemişti, bir süre daha planlamanın
kamusal, profesyonel otoritelerle birlikte sosyal iliş-
öneminden filan bahsedebileceğimi hissettim o an.
kilerimizi alışageldiğimizden farklı bir şekle zorluyo-
Bunun üzerine düşündüm sonrasında, neden bu ka-
ruz. Adımlarını sayan bir kırkayak gibiyiz, yürürken
dar açık bir çelişkiyi görememiştim ve gördükten
ayaklarımızın karışması, hareketsiz kalmamız şaşıla-
sonra da kabul etmeye direnmiştim? Bu soruyu başka
cak bir şey değil. Düzenlemeye ihtiyaç duyuyoruz, en
bir şekilde sorabiliriz şimdi: Plan yapamıyor oluşu-
geniş ölçeklerde bile: Küresel tükürük alışverişinin,
muza dair nasıl bir “planlama” yapabiliriz? Soruyu bi-
mesela uluslararası ticaretin ve korkunç sebepleriyle
raz daha geliştirmeye çalışayım: Kişisel düzlemdeki
birlikte göçmenliğin de düzenlenmesi bir ihtiyaç.
planlarımızın sosyal düzlemde bir güvenceye kavuş-
Ekonomik ilişkiler ayrı bir doğa değil, onlar da fazla-
masını (yani plan kayıplarımızın sosyal telafisini) nasıl
sıyla sosyal ve bedensel ilişkiler. Krizden muaf olma-
sağlayabiliriz? Mesafenin sosyal olduğunu ve kaybın
ları veya bir zaman sonra “normale” dönmeleri bek-
sosyal bir kayıp olduğunu teslim etmek, onunla başa
lenmemeli.
çıkabilmek için de sosyal araçlara ihtiyacımız olduğunu görmeyi gerektiriyor.
119
psikolojivetoplum.todap.org
Araçlar
Salgının pandemi olduğunun kabulü, insan “türünün”
Salgınla başa çıkmak için sosyal araçlarımız yeterli
bütün dünyada benzer tepkiler vermesine yol açtı.
mi? Hastalığın asıl korkutucu yanının dünyadaki sağ-
Araştırma şirketinde çalışan bir arkadaşım, tuvalet
lık sistemlerini hızla kilitleyecek bir yoğunluğa ulaşıl-
kağıdının “medeniyet sembolü” olduğunu ve karanti-
ması ve virüsle alakalı olmasa da sağlık hizmetlerin-
nada tuvalet kâğıdı stoklama çılgınlığının ona mede-
den yararlanmanın mümkün olmaması riski oldu-
niyete tutunmayı çağrıştırdığını söylemişti. Hamit
ğunu öğrendik. “Gerektiğinde” bu gerekçelerin akılcı
Bozarslan, medeniyeti bir çeşit değişime güvenle ta-
olup olmamasına bakmadan zor ve hatta acımasız
rif ediyor:
şiddet kullanabilen kamu idareleri, bu gerçeğe rağmen iyice zora düşmedikçe radikal kararlar almadı-
Zamana güvenebilmek şu anlama gelmekte:
lar. Dünya toplumları olarak yaşlı ve hastaların göz-
Geçmişin anlamlı olduğunu ve bugünkü ânın geleceği kurmayı mümkün kılan bir an olarak
den çıkarılmasına ve acil servislerin aciliyet sırasını düzenleyen triyaj bölümlerinin kimin öleceğine kimin
değerlendirilmesi. Mekâna güvenebilmek ise
yaşayacağına karar verilen araçlara dönüşüverme-
mekânda barışçıl bir şekilde dolaşılabildiğine,
sine ne kadar hazır olduğumuzu sezdik. Dünyanın bi-
mekânın barışçıl ve sürekli bir biçimde değiştirilebileceğine inanabilmek.1
limsel bilgi birikimi açısından komplo teorilerine kaynaklık sağlayacak derecede öngörülü olduğu pan-
Bu tarifin isabetli olduğunu düşünüyorum. Salgının
demi konusunda kamu idarelerinin hazırlıksız ve
yarattığı belirsizlik, kayıp ve değişiklikler zamana ve
mevcut kurumların yetersiz olduğunu gördük. Sağlık
mekâna güvenimizi sarsıyor. Tutunabileceğimiz, sa-
ve eğitim hizmetleri başta olmak üzere hizmet sunu-
bit bir şey arıyoruz bunun karşısında. Oysa “medeni-
mundaki sorunlar ve kamusal sunumuna olan ihtiyaç
yetin” sağladığı güven böyle bir sabitlikte değil, anla-
da ortaya çıktı. Bu sorunların çoğu yeni değil ama sal-
yabildiğimiz ve bize düşman gibi görünmeyen bir de-
gınla görünür olan diğer meselelerle birlikte belirgin-
ğişimde yatıyor.
leştiler. Elbette bütün bunlar karantinada, koltuklarında, ekranlarının başında veya çalışmak üzere so-
Ben salgın başladığından beri çeşitli kişilerin, uzman-
kakta tedirgin insanların boyunu aşan konular. Ço-
ların, düşünürlerin neler söylediğini takip etmeye ve
ğunlukla bu kadar “büyük” meseleler, günlük kaygı-
ipuçları bulmaya çalıştım. Şu an eksikliğini çektiği-
ların zeminini oluştursalar da, bu kaygılarla kaplanan
miz, neden bu salgınla karşı karşıya geldiğimiz veya
yüzeyin altında görünmez olur. Dünya toplumları
sonrasında neyle karşılaşacağımız hakkında tutarlı
olarak paylaştığımız ortak medeniyetimiz, bu zemi-
bilgiler medeniyete tekrar kavuşma konusunda belki
nin güvenilmezliğini de içeriyor veya ona alışkın. Bu
işimizi görürdü. Sonunda tuvalet kâğıdı veya başka
zeminin sarsılarak yer yer görünür olması duru-
herhangi bir ürün kadar bize söylenen nedenler ve
munda ise en yakınlarımızla tek başımıza hâl çareleri
kehanetlerin de bizi başkalarına, zamana ve mekâna
arıyoruz genelde.
yeniden bağlamakta yeterli olmadığını fark ettim.
1
Bkz. https://bit.ly/2ZaEZsu (Erişim Tarihi: 14.05.2020)
120
psikolojivetoplum.todap.org
Sonra, en yakınımdaki, birlikte mücadele ettiğimiz
Tıpkı sosyal mesafeyi yeniden ayarlamak gibi dur-
arkadaşlarımı ekran buluşmalarıyla “harekete geçir-
mak da adımlarını sayan bir kırkayağın heyecanını
meye”, hatta “fırsatı değerlendirmeye” çağırmaya fi-
duymamızı sağlayabilir: Özellikle de zemin böyle sar-
lan gayret ettim. Sonra bir arkadaşım bana “dur-
sılırken. Dururken düşünebiliriz: Sosyal ilişkilerimiz
mayı” önerdi. İçinde bulunduğumuz durum hayret
belirsizliği nasıl ve ne şartlarda kaldırıyor? Sosyal
vericiydi, basitçe “yeni bir durum” karşısında yapıp
araçlarımız bu sarsıntıyı, belirsizlik ve kaygıyı karşıla-
ettiklerimizi yapmaya devam edemezdik. Şaşır-
mak için yeterli mi? Yetersizse neresi yetersiz ve nasıl
maya, korkmaya ve neye uğradığımızı hissetmeye
yeterli olur? Dururken hayal de kurabiliriz: Belirsizliği
hakkımız vardı.
ve kaygıyı taşıyabilen, paylaşabilen ve kendini buna göre yeniden ayarlayabilen ilişkilerimiz daha neler
Beyaz yakalı çalışanların oluşturduğu “emek müca-
üretebilir ve nasıl bir dünya/dünyalar kurabiliriz
delesi” başlığı altına konabilecek bir platforma üye-
daha?
yim. Emek örgütleri, kadın örgütleri ve benzerleri doğal olarak salgın öncesi yapmakta oldukları işleri yeni
Üyesi olduğum örgütün hayallerinden biri, “duygu
durumda güncelleyerek yollarına devam etme ref-
sandıkları” kurmaktı, bunlar tıpkı emekli sandığı gibi,
leksi gösteriyorlar. 1 Mayıs kutlaması için yapılan
ruhsal birikimlerimizi işten atılma, mobbing gibi sos-
planlar bile meydanlarda yapılacak şeyleri bu sefer
yal sorunlar ve kriz anlarında birbirimizle paylaşma-
ekranda tekrar etmeye çalışıyor. Sanki düşmemek
mızı sağlayacak, sosyoekonomik olduğu kadar psiko-
için durmamaya çalışıyoruz. Bir yere dikkat kesilmiş
sosyal dayanışma kurumlarıydı. Salgın, böyle “san-
gibiyiz ama salgının kaygısını uzaklaştırmak için dik-
dıklara” dünya insanları olarak ne çok ihtiyacımız ol-
katimizi dağıtıyoruz belki de. Geçmişten beri taşıdı-
duğunu ortaya çıkarıyor. Nasıl koruyucu sağlık hiz-
ğımız kaygıların zemindeki mevcut sarsıntıyla ilişki-
metleri ve halk sağlığı ile tedavinin birbirinden ayrıl-
sini kurmaya çalışıyoruz, ama bu şimdi yaşadığımız
maması gerektiğini, biri olmadıkça diğerinin de ol-
kaygılarla uğraşmayı ertelememize yol açmamalı.
madığını öğrendiysek şunu da anladık: Ruhsal ve be-
Eski ama iş görür araçlarımızı hatırlamamız önemli
densel açıdan kendimizi korumak, toplumu da koru-
ama belki yeni araçlar imal etmemiz gerekiyor hâlâ:
mak anlamına geliyor ve toplumu korumadan kendi-
Geri çevirmenin, sabit tutmanın veya reddetmenin
mizi koruyamıyoruz.
değil, güvenle değiştirmenin ve değişikliği kabul etTürkiye’de kamu idaresi durmayı veya durdurmayı
menin araçlarını.
göze alamadı, çalışanların büyük çoğunluğunun üzeDikkatimizi ne yaşadığımıza yoğunlaştırmak ve dü-
rinden sokağa çıkma zorunluluğunu kaldırmadı. Sal-
şünmeye başlamak için “durmak” kulak vermemiz
gınsız bir yakın gelecek hayali satarak toplumu borç-
gereken bir öneri olabilir. Durmak için, tümüyle hare-
lanmaya teşvik etmekle yetindi, ama toplumsal biri-
ketsiz kalmak veya durdurulmaktan farklı olarak, ak-
kimi ve kaynağı topluma yeniden dağıtmaya yanaş-
tif olmamız gerekir. Tıpkı sosyal mesafelendirmenin
madı. Bu kararların çoğu kişi için sosyal krizin kişisel
sosyal ilişkilerimizi sonlandırmaması ama bizi sosyal
krize, aile trajedilerine çevrilmesiyle ve yalnızlaş-
ilişkilerimizi yeniden ayarlamaya yöneltmesi gibi.
makla sonuçlanması çok mümkün. Duygu sandıkları,
121
psikolojivetoplum.todap.org
sosyal krizi ruhsal boyutlarıyla birlikte ve bireyi/aileyi aşan sosyal bir ölçekte karşılamak açısından işlevli olabilir. Ancak pandemi boyutundaki bir krizle birlikte krizde düşmemizi engellemekten ve acil destek vermekten fazlasını içermeleri, içlerine kaygıyı koyduğumuzda taşıyabilmeleri gerektiğini de öğrendik. Salgının bizi, toplumu ve insanlığı değiştirdiğini, değiştirmekte olduğunu unutmamalı ve bu değişimle yüzleşebilmeliyiz. Belirsizlik, kaygı ve kayıplarımız karşısında dikkatimizi dağıtmaya çalışmaktan fazlasını yapabiliriz. Durmak, düşünmek, hayal kurmak, yakınlıklarımızı artırmak, büyütmek ve daha güvenceli hâle sokmak işiyle uğraşmak, eskiden beri faydalandığımız bize ait kaynaklarla yeni ilişkiler kurmamızı ve ortalığın biraz daha yatıştığı bir zamana daha iyi hazırlanmamızı sağlayabilir. Şimdi insana ait olanın berraklaştığı, kişisel olanla toplumsal olanın nasıl bir arada olduğunun görüldüğü ve birbirinden hakkını istediği bir zamanın içinden geçiyoruz. Bu zamanın hakkını vermekten imtina etmeyelim.
122
psikolojivetoplum.todap.org
Çıplak Hayat Şeyda Kara lümün bu kadar yakınımızda olduğunu ye-
Ö
ruz. Evlerimiz kendimizi sığdıramadığımız kendileye-
niden unutmak üzere farkettiğimiz günle-
mediğimiz alanlara dönüşmüş. Evimiz proje kendimi-
rin içinden geçiyoruz. Evde kal ya da öl se-
zin aracısı olmuş. Mükemmel insan ölümlü kendiliği
çeneklerinin dışında seçim yapabileceğimiz hiçbir
evinin araçsallığında taş duvarlar arasında uğraşıla-
başkalık yok. Farklı olmak için sahip olma koşulları
rıyla ötelenmeye çalışırken sistem can almaya devam
ortadan kalktı. Yaşamak salt hayatta kalmak hiç bu
ediyor.
kadar aynı anda hepimizin gündemi olmamıştı. Yeni-
den endüstri toplumu öncesi pratiklere döneceğimizi
Kaldık bi başına kendiliğimiz sandığımız gölgemizle.
öngörebilir miydik ya da yaşayacağımıza ihtimal verir
Hareket alanımız sınırlı. Kendilik hapisanelerimizin
miydik? İstatistikler, gelecek hesapları, bilimkurgu
dinamizmi içsel çatışmalarımız. İçimizdeki otoritenin
filmleri ve oynadığımız strateji oyunlarının işaret et-
sesi kısık ve anne şefkatiyle yanımızda. Toplumsal
tiğiyle yüzleşeceğimizi sanır mıydık peki? Hazır mıy-
olan ile bireysel olanın açıklığından ve aralığından yü-
rümeyi çoktan bilmiyoruz. Kavrayışımız tarihsel bir
dık olan bitene? Kurgu yine hayatın gerisinde kalmış-
karmaşadan ibaret. Kronolojik kayıtlar resmî ve esas
ken, kontrol isteğimizin gerçekleşme imkânsızlığıyla
ihtiyacımız olan gayri resmî bi yerde. Takip edebile-
yüzleştiğimiz şu günlere en uygun kelime galiba “ya-
ceğimiz rotayı gösteren hiçbir ezber şimdi işe yaramı-
kalandık” olacak ve sobe. Sobeleyeni oyuna hiç dâhil
etmiş miydik peki yoksa yeni mi tanışıyoruz? Kimdir
yor. Gökteki çoban yıldızı kimin hizmetinde çoktan
bu? Neyi duyurmaya çalışıyor biz? Nerden çıktı şimdi
karıştı. Yeniden ve yeni bir sürece açılır mı bu kapı
bu salgın ne güzel yuvarlanıp gidiyorduk? Ne vardı da
evet açılır. Açıl susam açıl diyen bi bezirgân başı iş bir-
hatırlatacaktı kaçmaya çalıştıklarımızı?
liği içinde olmamız gereken kişi mi hiç bilmiyorum.
Günlerdir medyada salgın hastalığı yenmenin yolu
Endişeliyiz. Yaşama dediğimiz güzergâha yeniden
olarak birlik, beraberlik mesajları veriliyor. Komplo
sağ çıkma umudundayız. İçin için korkuyoruz. Covid-
teorileri iş başında. Nüfus yükünden kurtulmak iste-
19 salgınının başlatıcı olabileceği ruhsal sorunlar şim-
yen görünmez bir iktidar tanımlanıyor. Anlaşılmaya
dilik sadece mizah konusu. Sağlık çalışanları kadar
çalışılıyor. Şok ve şaşkınlık belirtileri arasında uyum-
ruh sağlığı çalışanları da kendi önlemlerini alabildiler
lanmaya çalıştığımız bir ev arayışındayız. Deniyoruz.
mi? Bu sağ kalma mücadelesinde yeniden nasıl ko-
Sistemin bize öğrettiği uğraşılardan doğru kendimizi
numlanmalıyız? Ruh sağlığı çalışanları olarak online
buluruz sanıyoruz. Aradığımız şey çoktan nesnesini
terapinin sıkça konuşulduğu şu günlerde danışanlarımızla birlikte buna hazır mıyız? Online terapinin kısıt-
kaybetmiş. Boş zaman uğraşılarımızın bizi biz yaptığı
lılıkları ne? Online terapi ne kadar terapi? Terapinin
gibi bir anlayışla kendimiz projesine yatırım yapıyo-
123
psikolojivetoplum.todap.org
doğasıyla ne kadar uyumlu galiba önümüzde duran ve cevap bekleyen konuların başında bunlar geliyor? Tüm yanıtsız sorular ve hazırlıksızlığımızla güzelim dünyamızın geldiği biçarelik sanırım uygarlık tarihi kadar insanlık tarihini de bir kez daha özetliyor. Yazımı, isterdim işe yarar önerilerle bitireyim. Ama zan-
nediyorum ki bu hepimizin kendi öznelliği ve özgünlüğü ile içinden çıkabileceği bir tünel. Acının içinden geçtikten sonra daha bir güçleneceğinizi ya da kişisel gelişiminizi Nirvana noktasına taşıyabileceğinizi de ne yazık ki salık veremeyeceğim. Ama şunu biliyorum
ki her birimiz sağ kalmak için gerekli yaratıcılık potansiyelini içimizde barındırıyoruz. Bu süreci bir fırsata dönüştürün, bu size ne söylemeye çalışıyor, bunu yaşıyorsak bir anlamı olmalı gibi sorular benim sorduğum sorular olmadığı gibi yanıtlarına da hiç çalışmadım. Evrene mesaj yollayarak bu işin içinden çıkabilir misiniz sanmam. Yaradana sığınmak içinizi ferahlatıyor ise siz bilirsiniz. Hepimize kolaylıklar dileyip işin içinden de çıkamıyorum. Sürecin kolay olmayacağı çoktan ortada. Sağlıcakla kalın demek iyi niyetli bi sayıklamadan ibaret ve dahi iba “Serbest piyasa ekonomisinin” yarattığı mevsimsiz
iklimi “Açlık ve gözyaşını” ise başka bir yazının konusu yapmak ve şimdilik ötelemekle yetinmek istiyorum.
124
psikolojivetoplum.todap.org
Corona’dan Davet Var Eda Pınar
C
orona ile ilgili birçok şey yazıldı, söylendi,
kavramlara ihtiyacımızdan mıdır bilinmez... Ve çok
kulislerde konuşulmaya devam ediyor...
daha önemlisi bu sıradanlıklar deltasında gereksim-
Gündeme ve öz pratiklerimize bakılırsa da
lerimizi neyin belirlediği/ ne kadarının özgereksinim
farklı varyasyonlarda (can kaybı vb.) konuşulmaya
ne kadarının belirlenim olduğu bir soru olarak burda
devam edecek gibi. Söylenenler bir yana dursun, söy-
dursun. Corona’nın belki de bize sordurduğu en
lenmeyenlerden ne haber diyelim. Onları da pek tabii
önemli ve can alıcı soru bu içe yönelme/dağılma (ve
düşünelim, karar merkezlerini ateşleyelim ve home-
belki gelecek dönemde sıyrılma), korku/kaygı hâl-
ostazı afallatalım!
leri(mizle) ne yapacağımız... Tekil alanlarda makro sorular sormanın faydası(zlığı), bireysel tedbirlerin
Bedensel kaygı/korkuların anlaşılırlığı ve kabul edile-
mümkün(süzlüğü) ve kuşkusu(zluğu) denklemleri ile
bilirliği açısından homeostatik dengenin şaşırmasına
örneklemlerden evrene nasıl yol alacağımız bugünün
şaşırmıyor ve şimdilik fiziksel homeostazdan ziyade,
gündemi değildi şüphesiz, ancak gündem olmaya de-
toplumsal homeostazla fazlaca ilgili olduğumu bildir-
vam edecek belli ki! Kavramların mahiyeti, faturası ve
mek istiyorum. Kinestetik algısı pro-master seviyede
gündelik normlarımızı dönüştürücü gücünden şu an-
olan bir ülkeden, dünyadaki ve yereldeki Corona gün-
sallıkta bahsetmeye sanırım ihtiyaç yok.
demini takip etmenin, dahası kişisel /sosyal mesafe ve sosyal izolasyon (birbirinin yerine kullanılmamalı)
Corona bugün bireysel hayatlarımızdaki kişisel so-
gibi proksemik artalanların arasında gezinmenin bir
rumluluklar kâğıdından, bir papatyaya karşı da so-
hayli kışkırtıcı olduğunu itiraf etmeliyim.
rumluluğumuz olduğunu hatırlatan bir yelpaze açabilirse; işte o zaman bu soruların cevaplarını kuşanacak
Dilin bireysel meşguliyetleri ve toplumsal olanı inşa
iradi motivasyonu bulacağımıza inanıyorum. Evet
ettiği, algı yönettiği, normları evrelediğini düşünür-
hiçbirimiz tek başına Corona’nın faili değiliz ve evet
sek de sosyopet mekânlar gündemimiz olmaya de-
her birimiz aynı zamanda Corona’yı yarattık. Corona
vam edecek gibi... Öncelikle mekânsal gündemlerin
bugün tehditkâr bir masa olabildiyse, şüphesiz her bi-
ilişkisellik (ilişkisizlik de bir iletişim koordinatörüdür)
rimizin karşı-devrimci pratikleri devralması ve bu ma-
denklemi üzerinde yol aldığı, bazen bu yolların ay-
saya oturmak sırasında kaptığımız sandalyeler saye-
rımlarının ve ancak nihayetinde her birinin ayrı örgüt-
sindedir. Bir kez daha gerçeklerin devrimci olduğunu
lenme pratiklerinin olduğu aşikâr. Mekansal/ilişkisel
hatırlayarak, izolasyonla değil bağlantısallıkla, gö-
düzenlemeler yaparken de, arkaik ve analitik ihtiyaç-
revle değil sorumlulukla ve contra-regülasyon değil
larımızın başatlığını/gizilliğini konuşmaya/anlamaya
yeniden inşayla bu süreçle başa çıkabileceğimize ina-
açlığımızdan mı; bireyselleşme (ihtiyaç olarak), ka-
nıyorum.
panma, geri çekilme, izolasyon, yer değiştirme gibi
125
psikolojivetoplum.todap.org
Adam Phillips Yasak Olmayan Hazlar’da korkunun da başka her şey gibi kültürel normlara tabi olduğundan bahsediyor. Güncel realitede korkunun/kaygının bu kümülatif etkisinden söz etmek, kendimizde biricik ve katmanlara ayrılmış korku dinamiklerinin özünü keşfetmemize yardımcı olacaktır. Bağımsız ve çok boyutlu/değişkenli/geçişkenli organizmik yapılar olarak bizler; korku ve kaygı sinyallerini acaba nasıl yorumluyoruz? Hızlıca meşrulaştırıp geldikleri istikamete geri mi yolluyoruz (ki bu trafik akışı genelde tek yönlüdür), yakınsak örnekler yakalayıp “norm”alleştiriyor muyuz yoksa bireysel ölçekte bu korkularla metaforik olarak yüzleşiyor muyuz? Fark edilmesi gereken noktalardan biri; kaygı/korkuların kategorik işleyişte sinyal alma-verme tüplerini manipüle etmeye eğilimli olduğu ve bu sıkışıklık hâlinde bireysel olarak her zaman duygusal yoğunlukla tek başımıza başa çıkamayacağımız gerçekliğinin kabulüdür. “Norm”alleşirken de birlikte normalleşeceğimize inanmak, ‘iyileşme’nin işteş de olabileceğini fark etmek, ihtiyacımızın daha fazla güven ve bu hızlı akışta- zihinsel olarak yakınlık/temas sürekliliği arayışı olduğunu kavramak oldukça önemli. Güven duyduğumuz bağlantılara ulaşmaya çalışarak ve süreç boyunca ‘dağılma’ tehdidine karşı destek arayışından çekinmeyerek bu duygulanımlarla bağ kurabilir, “iyi” olma hâlimize eşlik edebiliriz. Kriz dönemlerinde zayıflayan başa çıkma mekanizmalarımızı törpülemenin yolu, içe yönelirken toplumsal olanı gözetmekten geçiyor. Doğa, gözlemlemek ve öğretmek için daha iyi bir tedbir alamazdı...
126
psikolojivetoplum.todap.org
Baran Gürsel’le Röportaj: “Salgın Ortamının Ruhsal Etkileri Sadece Bireysel Değil, Kolektif de Olabilir.” Haz. El Yazmaları El yazmaları’nın notu: Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP) üyesi Psikolog Baran Gürsel ile, Covid-19 günlerinin toplumsal ruh sağlığına, düşünme ve davranma biçimlerimize etkilerini, yaşanan kaygı ve korkuyla baş etme yöntemlerimizi, “sosyal mesafe”yi ve bu süreçten kolektif bir çıkış için hangi adımları atabileceğimizi konuştuk. Siz sevgili okurlarımızın ilgisine sunarız.1
Hayatlarımız ve toplumsal ilişkilerimizde tahribata
EY: Fantastik gibi duran ama oldukça gerçek bir sürecin
yıp, engellenme ve mahrumiyetlerle de bezeli.
yol açacağı büyük ölçüde belli olan ama tahribatın, ne zaman ve ne süreyle, ne yakınlıkta ve ne derinlikte olacağını bilemediğimiz bir gerçekliğin içindeyiz. Bu belirsizlik durumu, hâlihazırda yaşadığımız kayıp, engellenme ve mahrumiyetlerle olduğu gibi, olası ka-
içerisinden geçiyoruz hep birlikte. Yaşam biçimlerimiz, Durumun ruhsal etkilerini de bu bağlamda düşün-
planlarımız radikal olarak değişiyor. İnsanlık tarihi bo-
meye çalışırsak, bu deneyimin elbette zorlukları var
yunca birçok salgın yaşandı. Şimdi de bir pandemi hâli
ve yaşadığımız bu zorlanmalar bizi farklı farklı yön-
var. Türkiye dahil olmak üzere iki yüzden fazla ülkede
lere itebilir.
bu pandemi çeşitli psikolojik etkileri de beraberinde getiriyor. Pandeminin yarattığı ruh hâlini bir psikolog ola-
Bu yönler, içinde bulunduğumuz daha genel (örneğin
rak siz nasıl açıklarsınız? Pandeminin ne gibi etkileri
kapitalist ilişkilerin özellikleri ve siyasal düzenler) ve
oluyor ya da olabilir?
daha özel toplumsal koşullardan (hangi sınıftan, sınıfın hangi kesiminden olduğumuz, hangi toplumsal
B: Herhâlde -alanımız psikoloji olsun ya da olmasın-
kesimden olduğumuz, sosyal ilişkilerimizin özellikleri
hepimizin anlamaya çalıştığı bir şey bu. Süreci ruhsal
vb.) bireysel özgünlüklerimize (biyografik öykümüz,
veya herhangi bir açıdan anlamaya çalışırken bu sü-
bedensel durum ve öykümüz, hayatımızda o an olup
recin, onu anlamaya çalışanlar üzerinde de bir basınç
bitenler, vb.) kadar farklı unsurların etkileşimleriyle
uygulamakta olduğunu akılda tutmakta fayda var.
belirlenir.
Dolayısıyla elbette, bilgi, deneyim ve birikimlere dayalı belli çıkarımlar yapmaya ve belli fikirlere tutun-
Örneğin bazımız çaresizlik duygusunun baskınlı-
maya çalışıyoruz ama sürecin, bizi de içine alan temel
ğında, tutunabilecek birilerini-duyguları-düşünceleri
bir özelliğini teslim edelim: Belirsizlik.
1
El yazmaları’nın Baran Gürsel’le gerçekleştirdiği röportaj, ilk olarak şu adreste yayımlanmıştır: https://bit.ly/2Z6LqwQ (Erişim Tarihi: 14.05.2020)
bulmakta zorlanır, pek ışığın giremediği bir (ruhsal)
127
psikolojivetoplum.todap.org
dünyayla baş başa kalmış ya da orada hapsolmuş gibi
daha da zorlayıcı geçebiliyor. Temizlik neredeyse bütün
hisseder.
bir günü kaplayabiliyor. Bir de bunun yanında, kaygı düzeyini arttıran haberleri okumak ve sadece bu konu
Bedeni, belki düşünceleriyle birlikte hareketsizleşir,
odaklı paylaşımları takip etmek insan zihnini nere-
belki de acıları kendi dilinde açığa vurur. Bazımız bir
deyse işgal ediyor. Bedenimizi korumak kadar psikolo-
yandan bu (ruhsal) dünyaya gelecek güçlü bir ışık ni-
jimizi de korumamız ve zorlu bu sürece hazırlamamız
yetine, bir yandan da güncel gerçekliğin sarsıcı kuv-
gereken bir zamandan geçiyoruz. Bu süreci evlerde-
vetine karşı ve onunla ilişkisi sınırlı olan, birilerine-dü-
(çalışmak zorunda değilsek elbette(!)- geçirirken neler
şüncelere-duygulara yönelir.
yapabilir nelere odaklanabiliriz?
Tutunulan “kesin olanlar”la, hissedilen karmaşalar
Buna dolaylı bir cevabım var. Salgın süreci insanlar
birbirini mütemadiyen takip eder. Bazımız güncel
arasındaki, farklı toplumsal kesimler arasındaki,
gerçekliği yer yer kısmen unutarak, yer yer onun sert
farklı toplumlar arasındaki, bireyle toplum arasındaki
gövdesinde tutunacak başka dallar bulup o yolla
ilişkilerin yeniden düşünülmesi için imkânlar yaratı-
farklı birilerine-düşüncelere-duygulara varmaya çalı-
yor sanki. İzlediğimiz her haberde, sokağa her çık-
şarak zamanı geçirir. Burada kaygıyla birlikte, bugün-
mayı-çıkmamayı, geçmişi-geleceği, yakınlarımızı-
lerin de bir sonrasının olduğu duygusu ve hasarları
kendimizi, evde kalabilenleri-kalamayanları, çocuk-
birlikte aşma arzusu daha canlıdır. Bu deneyim biçim-
ları-yetişkinleri, az-çok risk altında olanları, başka ül-
lerinin birinde bir süre kalmak veya bunlar arasında
kelerde yapılanları-yapılmayanları, kapitalizmin za-
gidip gelmek ihtimaller dahilindedir ve sembolik bi-
rarlarını, sağlık sistemlerinin yetersizliklerini… her
çimde ifade ettiğim bu üç tür deneyimin türlü somut
düşündüğümüzde aslında bu ilişkileri (insanlar ara-
görünümleri olabilir.
sındaki bağları) düşünüyoruz. Bazen bilerek, bazen bilmeyerek, bazen olumlu, bazen olumsuz duygu-
Bu deneyimlere baktığımızda kendi ve kolektif
larla ama çoğunlukla yüklü duygularla bunu yapıyo-
toplumsal sorumluluğumuza ilişkin de şöyle bir çı-
ruz. Bu süreçte başkalarını ve toplumsal ilişkileri dü-
karım yapabiliriz: Yoğun kaygıların ve çaresizliğin
şüncelerimize daha çok davet ediyoruz. Zihnimiz de
baskın olduğu deneyimleme biçimlerine karşı, eri-
epey kalabalıklaşıyor.
şilebilir (ilişkisel, fikirsel, duygusal, kurumsal, vb.) dalların görülebildiği deneyimlerin çoğalabilmesi
Tabii ki bunun huzursuz, kaygılı ve belki kaotik bir ta-
için gereken (bireysel, ilişkisel, kurumsal, vb.) ko-
rafı var ama öte yandan meraklı bir tarafı da olabilir
şulları düşünmek, tartışmak, oluşturmak.
ve/veya bu tarafı daha canlı hâle getirebiliriz. Zihnimizdeki kalabalığı düşünme ve yeniden düzenleme-
Salgından korunmak ve başkalarını da korumak adına
nin yollarını arayabiliriz.
evlere çekilmeye başlanılan bir dönemi yaşıyoruz. Ancak, evde kapalı kalmanın da olumsuz etkileri açığa çı-
Mevcut koşulları ve olası hasar ve kayıpları mümkün
kıyor zamanla. Özellikle, hâli hazırda obsesyonları-
mertebe taşıyabilmek zihnimizdeki ilişkileri canlı, ye-
özellikle temizlik üzerine- bulunan kişiler için bu süreç
nilenebilir ve zengin tutmakla mümkün olur
128
psikolojivetoplum.todap.org
herhâlde. Bunu da, hâlihazırda sahip olduğumuz hu-
sız ses iletimi, koku, karşılıklı bedensel konumlanma-
zursuz meraklardan yola çıkarak yapmaya çalışabili-
lar, kalabalık olabilme, mekânda bulunabilme, vb.
riz örneğin.
gibi birçok, sosyallik açısından kurucu fiziksel etkileşim yolu kaybedilmiş oldu.
Bunun için belli aktiviteleri diğerlerinden üstün tutmak anlamlı olur mu bilmiyorum, çünkü evde yapılan
Bu kayıpların geride bıraktığı boşluk ve diğer etki-
(veya işe gidip gelirken yapılan da olabilir) aktivitele-
ler üzerine zaman içinde düşünmeyi önemli bulu-
rin ilgili kişinin ruhsal dünyasında nereye denk düştü-
yorum.
ğünü bilemeyiz. Ama yapılan herhangi bir aktiviteyi Bu etkileşimler bir gün yeniden gerçekleştirilecek
(haber okumak, şiir yazmak, birini düşünmek, sohbet etmek, boş durmak, vb.) belli sorular eşliğinde dü-
belki ama o zaman da bu “sosyal” kayıpların izleri
şünmeye çalışmak anlamlı olabilir: burada kendi-
bu ilişkilerde taşınıyor olacak. Bu nedenle bu ka-
mize, başkalarına, topluma, geleceğe ilişkin neleri
yıpları kavramsallaştırabilmemizi, düşünebilmemizi ve nihayetinde onların yasını tutabilmemizi
arıyoruz? Bu sorularla kendi kendimize ve başkala-
önemli buluyorum.
rıyla birlikte oynamanın bir anlamı olabilir diye düşünüyorum.
Öte yandan, güncel ve görece eksik sosyalleşme bi-
Bir yandan da “sosyal mesafe” çağrıları yapılıyor. Sos-
çimlerimiz üzerinden yeni bağlar kurmaya ihtiyacı-
yal ilişkiler çoğunlukla internet ya da telefon üzerinden
mız olduğunu ben de düşünüyorum.
ilerliyor. Siz bu kavram üzerine neler söylersiniz; mesa-
Bu başka yollarla da olabilir tabii ama ben, bu bağla-
feler nasıl olacak, toplumsallık nasıl sürecek?
rın dayanışmacı kurumlar ve sınıf örgütlerinin “ev sahipliğinde” gerçekleşebilmesini, yani bu kurumların
“Sosyal mesafe” kavramı güncel pratikleri tanımlamak için en doğru kavram mıdır bunu bilemiyorum
“sosyal mesafe” şartlarına uygun mekânlara dönüş-
ama ne bu kavramın kendisinin sosyallikteki eksilme-
mesini önemli buluyorum.
nin asli sorumlusu olduğunu, ne de doğrudan “fiziksel
Bu kurumlar –internet kesintileri dâhil olmak üzere-
mesafe” gibi bir kavramla değiştirilerek sosyallikteki
çeşitli şartlar altında hem açık hem de güvenli (belli
kayıpların tamir edilebileceğini düşünüyorum.
sınırların korunduğu) alanlar hâline gelebilirse, hem mesafe kurallarını kendimizin belirleyeceği hem de
Bana kalırsa “sosyal mesafe” kavramı, içinde olduğumuz ve içine daha da gireceğimiz anlaşılan mesafe-
birlikte geleceği düşleyebileceğimiz alanlarımız ol-
lenme tarzının gerçekten, doğrudan, ikame edilemez
muş olur. Herhâlde o zaman, önceki cevaba refe-
şekilde kaybettirdiklerine dair bir işaret barındırıyor.
ransla söylersem, zihnimize girmiş olan kalabalığın kaosunun yatışması, kalabalığın bir ölçüde tanıdık
Evet, kaybettiğimiz bir sosyallik ve sosyallikte kay-
hâle gelmesi ve (alternatif) toplumsal ilişkilerin düşü-
bettiklerimiz var. Göz teması, bedensel temas, aracı-
nülmesi de mümkün hâle gelir.
129
psikolojivetoplum.todap.org
Bir diğer ruh hâli de komplo teorilerine kapılmak. Sü-
sal/maddi gerçekliğin bir düzeyde yadsınması üze-
rekli daha “kötü” şeylerin olacağı fikrine saplanmak…
rine kuruludur. Ve başka yolla değiştirilmesi/aşılması
Deprem haberleri, çekirge sürüleri vb. Bunlar elbette bir
arzusundan yoksundur. İlk soruda konuştuğumuza
yandan gerçekler ama öbür yandan da korunup atlata-
paralel şekilde salgın koşullarında da böyle yadsıma-
bileceğimiz şeyler. Bu düşüncelerle ilgili ne söylersiniz?
ların ve arzu silikleşmesinin ortaya çıkması ihtimal
Böyle dönemlerde yaygın mıdır bu?
dâhilindedir.
Üç farklı düşünce nesnesinden bahsetmişsiniz:
Bununla birlikte üçüncüsü (deprem ve çekirge sürü-
komplo teorileri, sürekli daha kötü şeylerin olacağı
leri haberleri), toplumsal/maddi gerçeklikle daha
fikri, deprem ve çekirge sürüleri. Bunlar arasındaki
farklı bir ilişkiye işaret ediyor gibi düşünebiliriz. İkisi
farktan yola çıkarak şöyle bir düşünce egzersizi yapa-
de –komplo teorileri ve kötümserliğin aksine- ger-
biliriz. Bu üçünü, toplumsal/maddi gerçeklikle ilişki
çekliği yadsımanın aksine iki toplumsal/maddi ger-
kurmanın üç farklı şeklinin örnekleri olarak düşüne-
çeğe işaret ediyor; rant ile plansızlık ve küresel iklim
lim.
değişikliği. Dolayısıyla bir yandan hem koşulların yarattığı kaygıyı hem de hedefi aynı anda gösteriyor.
Birincisinin (komplo teorileri) bir yandan, kontrol edi-
Salgın konusunda da bu tarz düşünme biçimlerini ge-
lebilir ve bilinebilir bir evren/olay tasarımı sunması ve
liştirmemizin anlamlı olduğunu düşünüyorum; tüm-
bilgiye sahip olana hem hâkimiyet hem de özel olma
güçlülük veya çaresizliğe kaymadan kaygıyı taşıyabil-
duygusu vermesi nedeniyle, yoğun çaresizlik ve güç-
mek ve değişimin hedefini belirleyebilmek.
süzlük hislerine karşı bir cazibesi olabilir –ki gerçekten ne kadar inanan olduğuna ilişkin bir bilgim yok.
İçerisinde bulunduğumuz yeni durum herkesi farklı biçimlerde bir şekilde etkiledi, etkiliyor. Ama öbür yan-
Dolayısıyla burada toplumsal gerçekliğin eksiklerin-
dan yapılabilecek şeyler de var: Kolektif düşünme ve
den ve kuvvetinden arındırılarak tersine çevrilmesi
davranma, dayanışma gibi… Siz bunlara dair ne söy-
eğilimi söz konusudur.
lersiniz? Bizi, bu zamanlarda ruhsal olarak ayakta tutacak olan düşünme ve davranma biçimi ne olabilir?
İkincisini (sürekli daha “kötü” şeylerin olacağı fikri) – tabii, bir bağlamda- olayların gidişatına ilişkin yine bir
Önceki sorularda biraz bunlara değinmiş oldum ama
kontrol duygusunun korunmasına dayanan ama
burada biraz ekleme yapabilirim. Dediğiniz gibi ko-
bunu, olan şeyin aynı şekilde olmaya devam edeceği
lektif düşünmek ve hareket etmek çok önemli bence
düşüncesi çerçevesinde yapan bir eğilim olarak düşü-
de ama şunu özellikle akılda tutmakta fayda var: Sal-
nebiliriz.
gın ortamının ruhsal etkileri sadece bireysel değil, kolektif de olabilir. Yani bu türden etkileri, her boyuttan
Dolayısıyla burada toplumsal gerçekliğin (algılandığı
grubumuz, kolektif ortamımız ve kurumumuzun ha-
şekliyle) olduğu gibi değişmez kalacağının var sayıl-
reket tarzı, perspektifi, müdahalesi ve söyleminde de
ması söz konusudur. Bu iki düşünce de toplum-
görebiliriz.
130
psikolojivetoplum.todap.org
Bana kalırsa bu dönemde bu eğilimlere karşı biraz
lamayanlar arasındaki ayrımın doğrudan dikey sınıf-
uyanık olmaya çalışabiliriz. Örneğin grup, içerideki-
sal bir ayrım olduğu anlayışı oldukça yaygındı ama bi-
leri bir “bir” olma ideali, mutlak fikirler ve yanılmaz-
raz aceleciydi.
lıklar çerçevesinde birleştiren bir ortam olarak algılanabilir. Bu tür ortamlarda çoğunlukla belli kişiler bu
Çünkü bu ayrım aynı zamanda işçi sınıfı içindeki bir
doğruların taşıyıcısı kabul edilir.
ayrımdır; öğretmenler, çevirmenler, STK çalışanları, vb. evde kalabilen işçilerken, market, belediye, has-
Bu çerçevede, öteki kişi, grup ve düşünceler-duygu-
tanede çalışanlar evde kalamayan işçilerdir (ilgili dö-
lar hiçleştirilebilir, yok sayılabilir. Ya da örneğin gru-
nemde). Dolayısıyla, kuşkusuz var olan eğilimlerimi-
bun, “en iyileri” bir araya getirdiği düşünülerek, dışa-
zin de etkisiyle böyle bir dönemde, kolektif düşünce
rıda kalanlar “kötüler” ya da “henüz o kadar iyi ola-
ve hareket tarzlarımızda “kaçaklar” olabilmektedir.
mamış olanlar” olarak algılanabilir. Ama kolektif bir ortam ve dayanışmanın hepimiz için Katı bir grup ahlakına yaslanılan bu durumda yapılan
sağaltıcı ve dönüştürücü olmasını istiyorsak eğer, bu
iyi-kötü ayrıştırması, toplumsal iktidar ilişkileri göze-
“kaçaklara” karşı uyanık olmak önemli gözüküyor.
tilmeden, yatay biçimde (sınıf içinde veya baskı altın-
Ancak bu şekilde gruplarımızı ve kurumlarımızı, canlı
daki kesimler arasında) yapılır. Bu iki durumda da ko-
ve gerçekten dönüştürücü alanlar yapabiliriz diye dü-
lektif varoluşun –bazen öyle görünmemesine karşın
şünüyorum.
ve bir anlamda koruyucu olmakla birlikte- içe kapa“Sosyal mesafe” koşullarında gruplar kurar veya var
tıcı, pasifleştirici ve düzen sürdürücü işlevleri vardır.
olanları yenilerken biraz bunları aklımızda tutabilir, Bununla birlikte, dış gerçekliğin basıncı ne kadar
ortak alanları yeniden inşa etmek ve korumanın, bir-
sert olursa olsun gruplarımızın bazı özelliklerini ko-
birimizi korumak demek olduğunu hatırlayabiliriz.
rumaya ya da bu özellikleri kazanmasına çalışabiliriz. Örneğin, grup içi farklılıkları yadsımadan, koşullara uygun ve gerçekçi talepler oluşturma özelliği bunlardan biri olabilir. Bu aynı zamanda, toplumsal iktidar ilişkilerini gözeterek, dikey eksenlerde mücadele vermek ve yatay ayrıştırmalara düşmeye karşı uyanık olmak demektir. Burada, yatay ayrıştırmaya düşmeye ilişkin güncel küçük bir örnek vermek isterim. Evde kalma kampanyaları bağlamında konuşulan evde kalabilenler ve ka-
131
psikolojivetoplum.todap.org
Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek: Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler
S
algın süreci önümüze, içinde olduğumuz grup ve kurumlarda üzerine düşünmemiz gereken pek çok soru çıkardı. Gerek mücadele alanlarımızı doğrudan ilgilendiren, gerek başkalarıyla ve kendi aramızda kurduğumuz ilişkilere, gerekse güncel duruma kendimizi nasıl uyarlayacağımıza dair bu soruların üzerine birlikte
düşünmek, yürüttüğümüz mücadeleleri geliştirmek açısından oldukça önemli görünüyor. Burada, bu düşünme sürecine bir katkı olması umuduylabazı grup ve kurumlarla yapılan röportajlara yer vereceğiz.
Görüş I • Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek: Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler • Esin Koman Röportajı Haz. Hatice Göz
Merhaba. Korona virüs günleri devam ederken, sizlerin FISA olarak bu süreci nasıl karşıladığınızı merak ediyoruz. İlk günlerden bu zamana nelerle karşılaştınız, nasıl sorunlar/zorluklar oluştu? İlk tepkiler nelerdi?
Salgının ilk günleri bizim için bir başka sürecin baş-
Esin Koman: Bir karşılamadan söz etek mümkün de-
tık. En büyük isteğimiz de bütün dostlarımız ve yol-
ğil sanki. Aniden geldiği için aslında çok kaygılı ve
daşlarımızla hep beraber bir arada bir açılış yapıp, sü-
şaşkındık. Ve daha önceki deneyimlerimize benze-
reci beraber ilerletmekti. Ama salgın öncelikle bunu
meyen bir süreçle karşı karşıyaydık. Neler olacak, na-
imkânsız kıldı. Çocuk Hakları Merkezi de diğer sivil
sıl olacak, ne yapmak gerek maalesef bunu yine süreç
toplum örgütleri gibi kapalı ve bekliyor. Hem sosyal
langıcıydı aslında. Çocuk Hakları Merkezi olarak artık bir mekânımız vardı. Yerimizi tutmuş, eşyalarımızı taşımız, planlar yapıp, hayallerle yeni bir yola çıkmış-
ilerlerken öğrendik ve anlamaya çalıştık.
132
psikolojivetoplum.todap.org
hem fiziksel mesafe yaşanıyor. Oysa kedilerimiz ve
ulaştık. Ve bunları Türkiye’ye uygun revize edip ço-
çiçeklerimiz de hazırdı.
cuklara ve ebeveynlere bilgilendirme çalışması yapabildik.
Bunun dışında bir araya gelme ve çalışmaları karantina altında bulunduğumuz yerden sürdürmek konu-
Çocuklara ve ebeveynlere yönelik görsel ve yazılı me-
sunda online toplantılar ya da bir araya gelişleri plan-
tinler hazırladık. Çok dilli video görselleri hazırlayıp
lamak zor olmadı. Daha önce kullandığımız bir yön-
çocukların yaşlarına uygun bilgilendirme yapmaya
tem olduğu için hemen devreye sokabildik. Haber-
çalıştık. Ve ebeveynlere destek – rehberlik etmeye
leşme ve bilgi alışverişi kolay oldu. Ama açıkçası bir
çabaladık.
süre öylece durduk ve bekledik. Ne olup bitiyor anlaBu süreç bir yandan birçok dayanışma yolunu engellerken aynı zamanda yenilerini de açığa çıkardı. Sizin deneyimleriniz neler? Hem çocuklarla hem de dayanışma içinde olduğunuz ağlarla bu süreçte neler yapabildiniz; ya da zorlandığınız, kaygılar taşıdınız? Yeni yöntemler keşfettiniz mi mesela, daha önce denemediğiniz?
mak gerekiyordu. Dediğimiz gibi daha önce deneyimlemediğimiz bir süreçti. Planlı çalışmalarımızı karantina altında online devam ettirmek için yeni düzenlemeler yaptık ve yeni yöntemler geliştirdik. Bunun yanı sıra aslında merkezin en önemli işlerin-
Esin Koman: Dayanışma toplumsal ilişkilerde ol-
den biri olan tüm süreçleri çocuk hakları bakışıyla iz-
mazsa olmaz bir deneyim. Ve aslında bizler son on-
lemek ve değerlendirmektir. Bu süreçte Biraz geç bi-
on beş yıldır çeşitli dayanışma deneyimleri gördük,
raz da erken harekete geçtik ve hemen salgın süre-
geliştirdik, içinde yer aldık hatta dayanışmanın öz-
cine çocuk hakları bakışıyla bakıp değerlendirme
nesi olduk. Çok da uzak bir kavram değil bizler için.
yapmaya ve ihtiyaç belirlemeye çalıştık.
Ama toplumsal siyasetin bizleri sürüklediği son noktada dayanışmanın ne kadar zor yapılabilir ve yaygın-
Hızlıca yapılması gereken çocukların ve ebeveynlerin
laşabilir olduğunu bir kere daha görüyoruz, yaşıyo-
bu süreçte doğru bilgilendirilmelerini sağlamaktı.
ruz. İşte bu noktada zorlandık. Çünkü bu sürecin doğrusu Bir döneme göre dayanışma bağları zayıflamıştı ama
neydi? Yayılan onca bilgiye karşın doğru bilgiye eri-
yine de hemen kurulacak kadar hızlı olduğunu da
şim konusunda sıkıntı vardı. Bu bütün dünyanın yaşa-
gördük. Alanımız çocuk hakları olduğu için hemen
dığı bir sorundu. Doğru bilgiye nerden ulaşacaktık,
çocuklara ilgili dayanışma ağlarına bakmaya çalıştık.
devletin verdiği bilgiler mi uzmanların söyledikleri
Bu dayanışma ağları ne yapıyor ve nasıl yapıyor? Ni-
mi? Korona ÇOCUKLARI NASIL ETKİLİYORDU? Ger-
yeti anlamaya çalıştık. Çünkü dayanışmayı hak te-
çekten çocuklara bulaşmıyor muydu? Çocuklar ve
melli bir bakışla örmek gerekiyor. Yoksa bir yanı ek-
yaşlılar görüşmeyecek miydi? Bu da neyin nesiydi?
sik kalıyor ve potansiyel gücünü ortaya çıkartmakta zorluklar çıkıyor.
Birtakım uluslararası kaynaklara ulaşıp daha önceki deneyimlerim pratiklerine bakıp, yereldeki uzman
Bu yüzden bu deneyimlerin nasıl yapıldığı önemli.
örgütlerin açıklamaları doğrultusunda bazı bilgilere
Çocuk hakları alanında hemen aklıma gelen Van
133
psikolojivetoplum.todap.org
Depremi, OHAL süreçleri ya da çatışma zamanla-
Ayrıca bu süreçte yeni ortaya çıkan online eğitimleri,
rında gerçekleşen dayanışma ağları geliyor… Tüm bu
buluşmaları, destekleri ve dijital ortamlarda çocukla-
ağların çocuklar üzerindeki olumlu etkisi çok açık.
rın durumuna ilişkin kafa yoruyor ve bunun çocuğu koruyacak nitelikte ve haklarını ihlal etmeden ger-
Elbette salgın süreci yeni bir kriz, yeni bir risk ve yeni
çekleşmesi için neler yapılıyor, neler yapılmalı tartış-
bir tehlike olduğu için dayanışma ağlarını kurmak za-
maya çalışıyoruz. Birçok STK’nın yaptığı çalışmaları
man almış olabilir. Anlamak ve ihtiyacı ortaya çıkar-
destekliyor ve yaygınlaştırıyoruz.
mak zaman istedi diye düşünüyorum. Temel bazı ihBiliyoruz ki çocuk hakları özellikle kriz dönemlerinde en geri planda tutulan konuların başında geliyor. Bu süreçte sizin gözlemlediğiniz hak ihlalleri neler? Bunlarla baş etmek üzere ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Materyal üretimi, dijital çalışmalar vb.
tiyaçlar elbette hızlıca karşılandı; ekonomik destekler, barınma, yeme içme, uzaktan eğitim gibi. Ama yaşanan süreç insanları sadece bu ihtiyaçlar üzerinden zayıflatmadı. En önemlisi yaşam hakkı ortadan kalktı, yani insanlar yaşamlarını kaybetti ve bu da bir
Esin Koman: Aslında bir sözümüz vardır bizim ve
kaygı sebebi oldu haklı olarak. Ve her şey yani dışardaki her şey hepimiz için, benim için, senin için, çocuk
bunu her yerde çok rahat söyleriz “yaşamda gerçek-
için, kadın için, yaşlı için bir risk ve kaygı taşır oldu. Bu
leşen hiçbir şeyden çocuklar muaf değildir. Tam tersi
nedenle dayanışma ağlarının kurulması ve işlemesi
olan bitenden en çok çocuklar etkilenir”. Dolayısıyla
kolay olmadı gibi geliyor bana. Çocuk Hakları Mer-
gerçekleşen kriz durumlarında hak ihlallerine en çok çocuklar açık olur. Çünkü yetişkinlerin kurguladığı bir
kezi olarak yukarda da bahsettiğim gibi en çabuk yapabileceğimiz ve dayanışma ile kolaylaşan bildiğimiz
dünyada, devletin ve bireylerin çarpık çocukluk algı-
işi yaptık. Materyal ürettik. Çevirisinden çizimine,
larına, onları dikkate almayan düzenlemelere maruz
seslendirmesinden, kurgusuna yaygınlaştırılmasına
kalırlar. Bu nedenle olumsuz etkilenmemeleri mümkün değildir. Ve bu etkilenme çoğunluk görünmez
kadar tam bir dayanışma çalışması oldu. Buradan bir
olur. Oysa eğitimi hakkı ihlal edilen, çalışmak zo-
kez daha katkı veren ve dayanışma isteğini içinde ba-
runda kalanlar, göç etmek zorunda bırakılanlar hep
rındıran dostlarımıza çok ama çok teşekkür ederiz. İyi
çocuklardır. Sokakta akranlarıyla oynayamayan,
ki varlar. Birçok online ve canlı tv- radyo programla-
kendini ifade edebileceği araçları elinden alınan, ye-
rına katıldık ve bilgilendirmeler yaptık. Yazılar yaz-
tişkinler tarafından sınırlandırılan hep çocuklardır.
dık, basın açıklaması yaptık. Devlete sorumluklarını hatırlattık. Aslında niyetimiz ve ihtiyaç olarak belirle-
Salgın sürecinde de oyle oldu. Salgın hem çocukların
diğimiz sürecin izlemesi yapmak ve raporlamak. Ya-
daha önce yaşadığı hak ihlallerini derinleşerek yeni-
pılan bütün işlerin, verilen hizmetlerin izlenmesini ve
den ortaya çıkardı hem de bu sürece özgü yeni hak
değerlendirmesini yapmak. Hem devletin hem
ihlalleri yarattı. Çünkü Türkiye’de çocuğa özgü, bü-
STK’ların hem de bireylerin. Bunun için çalışmaları-
tüncül bir çocuk politikası yok, çocuk koruma sitemi
mız devam ediyor.
yok. Devletin ve toplumun çocuk algısı hak temelli değil. Çocuklar yetişkinlere bağımlı veya yetişkinlerin malı gibi görülüyor. Böyle olunca da hak ihlalleri
134
psikolojivetoplum.todap.org
kaçınılmaz oluyor. Eğitim hakkı, gelişim hakkı, ken-
bunu uygulamaya başladığında kafamızda bir sürü
dini ifade edebilmesi, katılım hakkı, sağlığa ulaşım,
sorular oluştu. Süreç içinde birtakım revizeler yapıldı
güvenli ortamda yaşama vb. bu süreçte pek çok hak
ama yeterli olmadı. Online sistem eğitimde var olan
ihlalinden bahsedebiliriz.
eşitsizlikleri derinleştirdi. Yeterince düşünülmemiş pek çok konu vardı. Bu sistem içinde çocuğun ko-
Elbette unutmamak gerekiyor ki, bu süreci yine biz
numu nasıl olacak, çocuğun yanındaki yetişkinin du-
yetişkinler olarak tanımlıyoruz. Ve doğal olarak ço-
rumu ne olacak? Her bir çocuk sisteme erişebilecek
cuklar açısından atladığımız ya da deneyimlemediği-
mi?
niz birçok bilgi vardır. Hak sahibi bireyler olarak çocuklar bu süreci nasıl tanımlıyor ve ne gibi zorluklarla
Üzerinde kafa yorduğumuz ve bu konuda yazılıp çizi-
karşılaşıyor onlara sormak gereklidir.
len herşeye bakmaya çalıştığımız bir başka konu da çocukların dijital ortamları kullanım süreçleri. Eve ka-
Bu uzun korona günleri ve sonrasında da elbette çocuklara dair çalışmalarınız sürecektir. Bu noktada buraya dair dikkatleri arttırmak, sorunların temeline inmek, çocuk haklarını haklarını gözeten bir toplumun inşasında nelere odaklanmalıyız? Corona günlerinden bu konuya dair hangi dersleri çıkarabiliriz? FISA olarak siz bunun üzerine tartışıyor musunuz?
panan çocuklar digital ortamlara sıkışmış durumda. Peki, bu ortamlar çocuklar için yeteri kadar güvenli mi? Örneğin bu yıl 23 Nisan kutlamalarında çocuklar bu kez digital ortamlar üzerinden yetişkinler tarafından kutlamaların nesneleri hâline getirildiler. Videolar çekildi, fotoğraflar paylaşıldı… Oysa biliyoruz ki
Esin Koman: Evet, bu konuyu da kendi aramızda ko-
bu tür ortamlarda çocukların görüntülerinin bu kadar
nuşuyoruz. Örneğin kriz dönemlerine ilişkin belgele-
rahat paylaşılması onları istismara ve incitmeye açık
rin ve bunların pratik uygulamaların, deneyimlerin bi-
ediyor.
riktirilmesi çok önemli. Ve her kriz döneminin kendine özgü koşulları oalabilir ama ortak yanları da söz
Yapılması gereken şeylerden biri izleme çalışması.
konusu. Biriktirilen deneyimlerle, ortaklıklar üzerin-
Bu süreçte çocuk hak ihlallerini izlemek ve raporlaş-
den yeni süreçlerle ilgili hazırlıklar yapılabilir.
tırmak gerekiyor. Salgın sürecinde neyi nasıl izleyeceğiz? Nerelere bakmak gerekiyor? Çocuklar ev
Tabii böylesi bir biriktirme için izleme çalışmaları çok
içinde, sokaklarda, hastanelerde ya da çalışırken ne-
önemli. İzlemeyi de çocukların katılımlarını sağlaya-
ler yaşıyor? Salgında dair alınan önlemler ve gerçek-
cak şekilde yapmak gerek. Bir başka konu da hak te-
leştirilen düzenlemler çocukların gelişimsel özellikle-
melli çocuk koruma politikalarının işlemesini sağla-
rine uygun mu? Onların ihtiyaçlarını karşılıyor mu?
mak. Kurumların, sivil toplum örgütlerinin buna iliş-
Tüm bunlara bakmak, düşünmek ve gerekiyorsa ço-
kin stratejiler geliştirmesi, modeller oluşturması ve
cuk odaklı, çocuğun yüksek yararı gözetilerek yeni-
devletten bunu talep etmesi, bu talebi de örgütle-
den planlanmalar yapmak gerekiyor.
mesi gerekiyor. Bir başka süreç de var ki bence bunu çok önemsemek Bu süreçte eğitim online olarak devam etti. Bu as-
durumundayız. Salgın süreci çocukların temel güven
lında çok deneyimlemediğimiz bir şey değildi. Devlet
135
psikolojivetoplum.todap.org
duygusunu zedeledi. Güvenli ortamlar, güvenli okullar, güvenli sokaklar, kişiler algısı değişti… Tüm bunların çocuklar üzerindeki etkisi nedir? Ebeveynlerin etkilenmeleri çocuklara nasıl yansıdı? Örneğin kaygı düzeyi çok yüksek olan ebeveynler bu süreci çocuklarıyla nasıl yaşayacaklarını, nasıl yöneteceklerini bilemediler. Çocukların da yaşam pratikleri değişti. Pek çok şey yarıda kaldı. Ve sanırım gerçekten pek çok şey eskisi gibi olmayacak. Bir de salgın sonrasında büyük bir ekonomik kriz öngörülüyor. Bu süreçlerde çocukları nasıl koruyacağız ve neler yapmamız gerek, bunlara çocuk hakları hareketinin kafa yorması, stratejiler geliştirmesi lazım. Kısaca sadece salgın süreci değil salgın sonrası süreçte hâlihazırdaki sistemin getirdiği olumsuzluklar, çocukları daha fazla zorlayabilir. Hak ihlalleri artabilir. Bunları öngörmeye çalışmak, hazırlıklı olmak, yükümlülük sahiplerine yani devlete bunları hatırlatmak ve gerekirse uygun zeminlerde iş birlikleri geliştirmek önemli gerekiyor. Ayrıca sivil toplum olarak birarada düşünmek, üretmek ve savunuculuk yapmak hepimizin gücünü doğru kullanmak için en etkili yöntem… Bundan hiç kaçınmamak lazım… Teşekkür ederiz... Sevgilerle.
136
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş II • Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek: Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler • Niyaz Uslu Röportajı Haz. Özge Güdül
Merhaba, bu süreç bizim için ne zaman başladı diye
Nisan ayı etkinlik takvimini hazırlarken etkinlik sayı-
düşündüğümde 14 Mart tarihi aklıma geliyor, çünkü
larımız iki katından daha fazla olmuştu bile! Bu arada,
bizim gündemimize bu tarihle girdi. Lambdaistanbul
yapamadığımız partinin yerine, bir destek çağrısında
birkaç ayda bir yaptığı dayanışma partilerinin gelirleri
bulunduk ve ihtiyacımız olan miktarı topladıktan
ve üye aidatları ile giderlerini karşılıyor. Son partimizi
sonra
5 Ekim’de gerçekleştirmiştik ve vergi borcu, muha-
“Lambda’yla Zaman Tüneli” isimli canlı yayın etkinli-
sebe borcu, stopaj vergisi derken 14 Mart ‘Mart Kedi-
ğini organize ederek 1993’ten beri Lambda’yla yolu
leri Partisi’ iptal kararı bizim için pek kolay olmadı. El-
kesişen 10 gönüllünün anlatılarını paylaştığı bir You-
bette maddi gelirin yanı sıra partiler; bizlerin yan
tube canlı yayınıyla Lambda tarihinde bir ilki gerçek-
yana geldiği, dayanıştığı, sosyalleştiği alanlar olarak
leştirdik! :)
bir
kutlama
etkinliği
gerçekleştirdik.
da önemli. LGBTİ+’ların son yıllarda, özellikle de Lambdaistanbul Kültür Merkezi’nin kapanmasının
Lambdaistanbul karşıcinsellik ve ikili cinsiyet sistemi
ardından, gündüz sosyalleşebileceği alanlar kısıtlan-
dayatmasından arınmış bir geleceğe hep birlikte ka-
dığı için gece hayatında, partilerde bir araya gelebil-
vuşma hedefinde olan bir sivil toplum örgütü. Bunun için yaşamdaki ayrımcılıklara müdahale ederek dö-
diğini ve sosyalleşebildiğini de eklemek gerek. Covid19’a yönelik ilk önlemlerin alınmaya başlandığı gün-
nüşüm yaratmaya çalışmak, LGBTİ+lar olarak yaşa-
lerde partiyi iptal ettik ve bununla birlikte Mart ayı et-
dığımız sorunlara çözüm aramak, kendi aramızda da-
kinlik takvimimizde planladığımız etkinlikleri de on-
yanışmayı örgütlemek ve LGBTİ+lara yönelik olum-
line gerçekleştirme kararı aldık. Daha önce kullanı-
suz bakış açılarını değiştirmek gibi amaçları(mız) var.
mına aşina olduğumuz jitsi uygulamasını denemeye
Yani, Lambdaistanbul’un 1993 yılından beri sürege-
karar verdik ve Mart ayında kalan beş etkinliği online
len faaliyetlerinde öncelik hep özneleri bir araya getirmek, deneyim paylaşımları, dayanışmayı örgütle-
gerçekleştireceğimizi, katılımcıların ise e-posta üzerinden iletişime geçmesini duyurduk. Bu sürece dü-
memek ve büyütmek olmuştur. Bu sebeple de pan-
şündüğümüzden daha hızlı ve kolay adapte olabildik.
demi sürecindeki önceliğimiz de etkinliklerin devamlılığını sağlayabilmek ve LGBTİ+’lar olarak bir araya gelmeyi sürdürmekti.
137
psikolojivetoplum.todap.org
2002-2016 yılları arasında sabit bir mekânı olan örgü-
ertesi gün Ali Erbaş’ın yaptığı açıklamalar, ardından
tümüzde her yıl 300′ün üzerinde söyleşi, film göste-
hükümet yetkililerinin ve de en son Cumhurbaş-
rimi ve açılma sohbeti vb. içerikte toplantılar yapılı-
kanı’nın Ali Erbaş’a destek açıklaması ve nefret söy-
yordu. 2019 yılında, Şişli Ortak Deneyim Atölyesi,
lemini ifşa ettiği için Ankara Barosu’na soruşturma
70’e yakın etkinliğimize ev sahipliği yaptı. Bu yıl ise,
açılması, tehdit edilmeler, linç ve nefret kampanya-
pandemi süreci öncesinde 22 etkinliğimizi Şişli Ortak
ları, CEDAW’ın ve İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya
Deneyim Atölyesi’nde gerçekleştirmiştik.
açılması… Bütün bu süreç, yalnızlaştırma politikası üzerinden, dayanıştığımız ve güçlendiğimizde hedef
Etkinliklerin online düzenlenmesi Türkiye’nin ve dün-
gösterildiğimiz bir hâle geliyor, fakat 23 Nisan’da yü-
yanın farklı yerlerinden katılımcıların da erişimine
rütülen kampanya ülke gündemine etki ettiğimizin
açık hâle gelmesini sağladı. Hem farklı örgütlerin ka-
de göstergesi oldu.
tılımcılarıyla dayanışmaya yaradı hem de farklı alanlarda çalışanlar ve etkinliklerimize gelemeyenler için
Mayıs ayında çok daha yoğun bir etkinlik takvimi ile
önemli bir kolaylık sağladı. Bununla birlikte birçok ar-
devam edeceğiz. Lgbti+ camiada henüz pek konuşul-
kadaşımız ve gönüllümüz de ailelerin yanına dönmek
mamış ve görünmez olan, bu sebeple Nisan ayında
zorunda kaldıkları için ya etkinliklerimize katılamı-
gerçekleştirilen ‘bi+’ ve ‘non binary’ buluşmaları katı-
yorlar ya da sadece dinleyici olarak katılıp konuşmak
lımcıların talebi üzerine bir süre her ay yapılmaya de-
yerine yazarak iletişim kuruyorlar. Barınma, kentsel
vam edecek. Bununla birlikte ayrımcılıkların kesişim-
kamu hizmetlerine erişim ve güvenlik konularında
selliğini dert edindiğimiz bu yıl (Lambdaistanbul’un
dezavantajlı grupların ayrımcılığa daha fazla maruz
2020 temasını görünmez deneyimlerin görünür kılın-
bırakılmalarıyla da bu süreçte maalesef daha fazla
ması üzerine planladık); işitme engelli lgbti+’larla bir
karşılaşır olduk. Ailesiyle yaşayan ya da ailesinin ya-
araya geldik, birlikte politika üretmek için bu buluş-
nına dönmek zorunda bırakılan lgbti+’lara yönelik
maları devam ettirmeyi planlıyoruz. Bu sebeple Ni-
şiddeti önleyecek, tasfiye edecek ya da onları şiddet-
san ayı boyunca gerçekleştirilen işaret dili atölyesi,
ten koruyacak mekanizmalar olmadığı için sürecin bu
Mayıs ayında da daha fazla katılımcıyla devam ede-
yönü her birimizi olumsuz yönde etkiliyor, çözüm
cek. Yanı sıra, trans erkek ve trans kadınlara yönelik
arayışları için elbette farklı örgütlerle dayanışmaya
buluşma gerçekleştirilecek. Kitap incelemeleri, ma-
devam ediyoruz, fakat son günlerde Diyanet İşleri
kale okumaları, özne buluşmaları, deneyim paylaşı-
Başkanı’nın nefret söylemi ile hedef hâline getirilme-
mının olduğu cumartesi sohbetleri, İngilizce konu-
mizin ardından gelişen süreç bizleri bir yandan da
şanlara yönelik gerçekleştirilen tea & talk buluşmaları
güçlendirici politikalar üretmeye teşvik ediyor. Bu bir
yine Mayıs ayında da devam edecek…
paradoks sanki. 23 Nisan’da Kadıköy Kent Konseyi lgbti+ Meclisi’nin çağrısıyla yapılan #LGBTİÇocuklar-
Bu buluşmalar nefes alabildiğimiz ve dayanışabildiği-
Vardır hashtag kampanyası binlerce kişinin çocukluk
miz, birbirimizi güçlendirebildiğimiz, sorunlarımız üzerine konuşup çözüm aradığımız alanlar olarak
fotoğrafını ve anılarını paylaşmasıyla evlerimize ka-
pandemi sürecinde de devam edecek ve ne yanlış ne
pandığımız bu günlerde güçlendirici olmuştu. Hemen
138
psikolojivetoplum.todap.org
de yalnız olduğumuzu pekiştirecek politikalar üretme konusunda fayda sağlayacaktır.
139
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş III • Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek: Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler • Mor Çatı Gönüllüleri Özgür & Ayşegül Röportajı Haz. Damla Gürkan
Koronavirüs ve sagın sürecini Mor Çatı çalışanları, gönüllüleri olarak nasıl deneyimliyorsunuz? Şimdiye kadar olan kadın örgütlenmesi deneyimlerinizde pek çok zorluklarla basetmek zorunda kaldıgınız düşünülürse, bu sureci nasıl atlatmaya çalışıyorsunuz?
aldığımız başvurularda kadınları hakları konusunda bilgilendirmeye ve çeşitli kurumlara yönlendirmeye devam ediyor ve uygulamaların hayata geçirilmesi konusunda
bilgi
almak
için
kadınlarla
takip
görüşmeleri yapıyoruz. Mor Çatı sığınağındaki yeni Koronavirüs
Türkiye’de tespit edilmeden önce
çalışma biçimimizi, kadınlarla birlikte planladık ve
dünyadaki gelişmeleri endişeyle takip ediyorduk.
salgın sonrasında paylaşabileceğimiz çok güzel
Türkiye’de tespit edilmesi ile birlikte hızlıca korunma
dayanışma örneklerini deneyimliyoruz. Sığınağın
önlemlerimizi almaya başladık. Herkes için yeni bir
fiziksel durumu ve olanaklarımız salgının gerektirdiği
deneyim. Bir yandan durumun boyutlarını anlamaya
koşullara el vermediği için bu süreçte sığınağa yeni
çalışırken bir yandan da kendi çalışma biçimimizi
kabul yapamıyoruz.
planladık. Yatay örgütlenen ve işleyen bir yapımızın Çalışmalarınızı devam ettirme yöntemleriniz nasıl, ne şekilde oldu, oluyor. Zorluklar engeller destekleyiciler? Gönüllü ağı, dayanışma ilişkilerinizle ilgili söyleyebilecekleriniz.
olması bu süreçte işlerimizi kolaylaştırdı. Evde kalmanın salgının yayılmasını önleyen en etkili yöntem olduğunu bilerek hem bize başvuran
Rutin çalışmalarımızı ve toplantılarımızı online
kadınların hem de biz çalışanların sağlığını korumak
yürütüyoruz. Günlük işleyiş ve planlamalarımı-
adına çalışmalarımızı evden yürütmeye başladık.
zı sürdürüyoruz. Türkiye’de kadına yönelik şiddetle
Birbirimizle haberleşmek için zaten var olan
mücadelede başvuru alan kadın örgütlerinin yer
Whatsapp ve mail gruplarını ve ortak erişimli
aldığı “Kadın Dayanışma Merkezleri ve Sığınakları
dosyaları daha aktif olarak kullanmaya başladık. Haftalık
toplantılarımızı
yapmak
için
Kurultayı” bileşenleriyle
Zoom
düzenlediğimiz
online
toplantılarda kendi yerelimizden bilgileri birbirimizle
uygulamasından yararlandık. Başvurularımızı mobil
paylaşıyor, ortak çalışmalar hedefliyoruz. Kadın
telefon hattımızdan almaya başladık. Sosyal ça-
hareketinin dijital plartformlarda iletişimini sür-
lışmacı arkadaşlarımız dönüşümlü olarak evden
dürüyoruz. En son infaz yasası ve uygulamasıyla
telefonla başvuru almaya başladılar. Telefonla
ilgili sosyal medya eylem ve kampanyaları ile hızlı bir
140
psikolojivetoplum.todap.org
şekilde tepkimizi gösterdik. Kadına yönelik şiddet
durdu veya yavaşladı. Sığınaktan ayrılma sürecinde
politikalarını
olan kadınlar hazırlıklarını ertelemek zorunda kaldı;
tartıştığımız
toplantıları
gönüllü-
lerimizle yapmaya devam ettik.
çalışan kadınlar işten çıkarıldı; ve sosyal yardım taleplerine başvuranların süreçleri durduruldu. Bu tür
Online
görüntülü
toplantılar
katılan
tüm
kayıplar pek çok kadın için yeni belirsizlikler doğurdu.
arkadaşlarımız için motive edici ve güçlendirici
Bazı kadınlar gelecekleri hakkında daha çok
şekilde, yalnız olmadığımızı hissettirerek ilerliyor.
kaygılanmaya başlarken, bazıları da bir rahatlama
Yaşadıklarımızı paylaşmak ve çözüm önerileri
yaşayarak, bu süreci kendilerini geliştirebilecekleri ve
üzerine konuşmak ve mücadele etmek bu kriz
aldıkları kararları gözden geçirebilecekleri bir dönem
döneminde güç veriyor. Yüz yüze görüşemediğimiz
olarak
ve bir arada çalışamadığımız için hızlı kararlar
yeteneklerini
almamız zorlaştı. Evden çalışmak daha esnek
zorlandığımız
konularda
keşfeden
Salgından
bu
veya
alanlarında
ilgi
yana
kendilerini geliştirmeye başlayan kadınlar olduğunu
saatlerde çalışmamıza sebep olurken ev hâlleri sebebiyle
değerlendiriyor.
söyleyebiliriz.
birbirimizi
desteklemeye daha çok ihtiyaç duyuyoruz.
Çocuklar
içinse
sürecin
değişken
olduğunu
gözlemliyoruz. Salgının ilk günlerinde çocuklar Salginla birlikte Mor Çatı’ya başvuranlardan ve sığınak kalanlardan psikolojik yardım taleplerinde artis oldu mu? Direk talep olmasa dahi sosyal calismacilarin salgın ve etkileri ile ruhsal zorlanmalarda artış / yoğunluk olduğunu gözlemliyorlar mi ?
neden dışarı çıkamadıklarını, okula veya parka gidemediklerini, sosyal çalışmacıların neden sığınağa gelemediğini anlamlandırmakta oldukça zorlandılar. Sığınağa ilk geldiklerinde, şiddetin etkilerini öfke patlamaları, içe kapanıklık, alt ıslatma vb. gibi
Sayısal olarak bir artış olduğunu söylemek mümkün
sorunlarla gösteren ve zamanla bunların azaldığını
değil. Dikkat çekici şekilde artış gördüğümüz
gördüğümüz çocuklar, artan kaygı seviyesiyle birlikte
başvurular, sosyal yardım talepleri oldu. Kadınlar
bu sorunları tekrar yaşamaya başladılar. Bu anlamda
salgınla birlikte ciddi bir yoksullaşma yaşamaya
annelerin de bu süreci anlamlandırmasına destek
başladılar ve sosyal yardımlara ulaşmakta çok
olarak,
zorlanıyorlar. Ayrıca, kötü uygulamaların artmasıyla
oyun
aracılığıyla
anne-çocuk
ilişkisini
güçlendirmeye çalıştık. Son zamanlarda çocukların
birlikte kadınların şiddet ortamından uzaklaşmaları
bu süreci daha iyi, keyif alarak karşıladığını
da zorlaştı. Bize gelen başvurularda bunların getirdiği
gözlemliyoruz.
çaresizlik, sıkışmışlık ve umutsuzluk gibi duyguların yoğun olduğunu görüyoruz. Bunlarla birlikte bu
güvenlik hislerini oldukça sarstı.
Deneyimlerinize göre kadınların ulaşabildikleri sosyal, ruhsal, hukuksal, kurumsal /dayanışmacı vb. kanallar nereler oldu? Nereler “ulaşılmaz” oldu?
Mor Çatı sığınağında ise kadınların bu sürece tepkileri
Daha çok şiddetin artıp artmadığına odaklanmış
farklı oldu. Salgınla birlikte kadınların hâlihazırda
açıklamaların yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. Çünkü
devam eden süreçleri (hukuki, sosyal destekler gibi)
biliyoruz ki şiddet hep vardı, erkekler sadece
süreçte ortaya çıkan infaz yasası kararı da kadınların
141
psikolojivetoplum.todap.org
pandemi
dolayısıyla
şiddet
uygulamaya
kurumları
başlamadılar. Asıl sorun kriz döneminde evlerde kalan
kadınların
şiddetten
uzaklaşmak
arasındaki
koordinasyonsuzluk
ise
yaşanan bir diğer sıkıntı.
için
Bize gelen başvurulardan anlıyoruz ki, kadınlar 6284
Kadınların ( bazılarının çocuklarıyla) evde kalması, ev ve işte kalması, evsiz ve işsiz kalması ekseninde, çalışma alanınızdan bakarak salgın süreci ve devamının etkilerini nasılyorumlarsınız?
sayılı kanunda yer alan uzaklaştırma, koruma, gizlilik
Yine bize gelen başvurulardan görebildiğimiz
kararları gibi haklarına ulaşmakta zorlanıyorlar.
kadarıyla, pandemi sonrası yaşanan yoksullaşma
Devlet sığınaklarına kabuller darp raporu istenerek
kadınları ciddi anlamda etkiliyor. Bu durum sosyal
yapılıyor. Sığınak ihtiyacı olan kadınlar için gerekli
yardımlara
acil düzenlemeler yapılmıyor.
Ekonomik krizin kadınların hayatları üzerinde ağır
mekanizmalara ulaşamamaları ve siyasi iradenin bu konuda gereken koruyucu önlemleri almamasıdır.
olan
talepleri
arttırmış
durumda.
etkileri oluyor. Özellikle pandemi sonrası kadınlar Kadınların haklarına ulaşabilecekleri mekanizmalarla
sosyal
ilgili Türkiye’de her zaman sorunlar olmuştu ama bu
ulaşmakta
çalışmalarının daha da ulaşılmaz ve koordinasyonsuz
düzenlemelerini ve acil eylem planını açıklamaması
süregidiyor olması daha sonra oluşabilecek feminist
sebebiyle kadınları en temel haklarına ulaşamaz
politika
durumda bıraktı.
mücadelemizi
daha
da
gerekli
kılacaktır. Krizin hâlâ içindeyiz, sular çekildikçe krizin sonuçlarının çok daha açık seçik ortaya çıkacağını
Bu süreçte çalışmalarınızda en çok göze çarpan, altını çizmek istediğiniz konular nelerdir?
düşünüyoruz.
Devlet vatandaşlarının can güvenliğinden sorum-
Nasıl çözümler üretiyorsunuz, öneriyor, talep ediyorsunuz?
ludur. Oysa pandemi bahane edilerek bu en temel ihmal
mekanizmalarına
zorlanıyor. Zaten oldukça eleştirdiğimiz sosyal devlet
dönemde hem kriz hem siyasi iradenin gerekli
görevin
destek
edildiğini
ve
kötü
uygulama
Bu süreçte kadına yönelik şiddetle mücadele etmek
örneklerinin yaşandığına şahit oluyoruz. Kadına
için
yönelik şiddet konusunda tamamen kayıtsız bir Aile
acil
eylem
planının
gerekli
olduğunu
savunuyoruz. Her kurumun sorumluluğunu etkin bir
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’yla karşı
şekilde yerine getirmesi, kadına yönelik şiddetle
karşıyayız. Bakanın kendisini bu süreçte kadınların
mücadeleyi öncelikli bir mesele olarak görmesi ve
yanında söz söylerken göremedik.
salgın nedeniyle ortaya çıkan özgül durumları göz önünde bulundurup çözüm üretmesi gerekiyor. Mor
Acil destek hatlarının (183, 155, 112 gibi) ulaşılamaz
Çatı olarak önerilerimiz şöyle:
olması salgın sürecinde karşılaştığımız en önemli ihlallerden biri.
1- Online sosyal, psikolojik ve hukuki destek verilmeli ve sosyal yardımların arttırılması, ulaştırılması için
Polisin kadınları “sığınaklar güvenli değil” diyerek
Sosyal Hizmet Merkezi kriz masaları oluşturulmalıdır.
şiddet ortamına geri gönderme çabaları ise keyfiyetin ve idaresizliğin bir başka örneğidir. Devlet
2- Alo 183 kadına yönelik şiddet özelinde Acil Yardım
142
psikolojivetoplum.todap.org
Hattı olarak çalışmalıdır. Hattın kapasitesi artırılmalı
Raporumuzu linkten okuyabilirsiniz:
ve vaka takibi yapmalıdır. https://bit.ly/2T9cZ4V 3- Kolluk kuvvetleri 6284 sayılı Kanun’da tanımlanan 7- Bu sürecin
görevlerini harfiyen, ihmal etmeden yerine getirmeli,
“olumluya
getirmeyenler hakkında cezai işlem uygulanmalıdır.
feminist politika
gerekli uzaklaştırma kararları kanıt talep etmeden
kadınlar
tarafları”
olduğunu
yapan, erkek şiddetine
karşı
mücadele eden ve kadınlarla sosyal, hukuksal, ruhsal
alınmalı, alınanların takipçisi olunmalı ve sığınak bulunan
evriltilebilecek
düşünüyor musunuz? Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması için
talebinde
feminist politika perspektifinden
çalışmalarla dayanışma sürdüren bir kadın örgütü.
yönlendirilmelidir.
Kadınların talepleri öncelikli olmalı, karakollarda
Salgının kadınların
hayatlarına
olan
çoklu
kadınlar saatlerce bekletil-memelidir.
etkileri, kayıplar ve izolasyon göz önüne alındığında, Mor Çatı gönüllü ağı ve dayanışmacı kurumlarla
4- Sığınak ve acil barınma ihtiyaçları salgına ilişkin
temas içinde süren ruhsal çalışmaların devamına dair
sağlık
öngörüleriniz, önerileriniz, düşünceleriniz var mı?
önlemleri
uygulanarak
sağlanmalıdır.
Kadınların yaşadığı şehir, milliyeti, darp raporu olup olmadığı sığınağa kabul için şart olarak sunulamaz.
Sosyal devletin önemi herkes tarafından bir kez daha
Sığınak olmayan şehirlerde veya yer olmadığı
deneyimlenmiş oldu. Başta sağlık olmak üzere
durumda sığınak yerine kullanılabilecek yerler,
insanların ihtiyaç duydukları hayati önemdeki mekanizmalara ulaşmanın ne kadar önemli olduğu
alanlar sağlanmalıdır. Sığınaklarda gerekli sağlık
bir kez daha ortaya çıktı. Bilim insanlarının
tedbirleri derhal alınmalı (düzenli ateş ölçümü, maske
kullanımı,
temizlik
tedbirleri
söyledikleri gerçek bilginin kıymeti açığa çıktı.
vb.)
Dayanışma hepimizin hayatında daha çok anlam
sığınaklardaki odalar ayrılmalı, risk grupları mevcut
kazandı.İnsanlığın teknoloji ile ilişkisinin artması
ise karantina hâline uygun yerleşimler planlan-
pandeminin yeniliklerden biri. Bunu iyi ya da kötü
malıdır.
diye yorumlamak nasıl kullanılacağı ile ilgili olarak 5-
6284
sayılı
Kanun’u
uygulama
kararlılığı
değişecektir.
gösterilmeli ve keyfi uygulamaların önü kesilmelidir. Kadınların
ve
çocukların
güvenliği
Travmayla
devletin
çalışırken
yüz
yüze
çalışmak
ve
sorumluluğudur. Görev ihmallerine göz yumul-
dayanışmak oldukça önemli olmasına rağmen, böyle
mamalı, kanunu uygulama kararlılığı gösterilmelidir.
kriz durumlarında online veya telefonla destek
Kamu spotu aracılığıyla kamuoyu, salgın önlemleri
ihtiyacının da ne kadar etkili olduğunu görmüş olduk.
süresince bu haklarının var olduğu konusunda
Dolayısıyla, kadınların güvenliğini ve gizliliğini
bilgilendirilmelidir.
gözeterek, dijital araçların kullanılması bu süreçte pratik ettiğimiz ve belki süreç sonrasında da devam
6- Aile Sağlığı Merkezleri tarafından ücretsiz doğum
ettireceğimiz yeniliklerden biri oldu. Ek olarak,
kontrol araçları ve ertesi gün hapı dağıtılmalıdır.
kullandığımız yöntemleri de gözden geçirmiş olduk.
143
psikolojivetoplum.todap.org
Hem salgının hem de infaz yasasının kadınlar üzerindeki etkileri göz önüne alınarak, Mor Çatı gönüllü psikologları bu sürece özel, daha fazla kadına destek olmak adına kısa süreli danışmanlık kotaları açtılar. Yalnızca
psikoterapiler
değil,
ihtiyaç
durumlarında psikolojik ilk yardım, kısa süreli danışmanlık gibi müdahaleleri de bu süreçten sonra sık sık kullanacağınız gibi görünüyor. Kadınlarla, kadın örgütleriyle deneyimlerimiz içinden geçerken ve paylaşırken oluşturduğumuz yaratıcı zemini hep canlı tutmanın koşullarını arıyor olacağız elbette. Tabii ki biz kadınlar için ayrım gözetmeden hayatta tutacak ve yaşamla, kendimizle, birbirimizle, bağlarımızı dayanıklı, güçlü tutacak olanın feminist politik mücadele kazanımlarımız olduğunu, olacağını ve feminist dayanışma ile dünyada güvende olabilecek özgür “yuva” larımız olabileceğini bir kez daha derin duygu ve düşüncelerle anlıyoruz.
144
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş IV • Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek: Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler • PEP Gönüllüleri Röportajı Haz. Damla Gürkan
Koronavirüsünün, Türkiye’ye “gelmeden” önceki ve geldiği “ilan edildikten” sonraki zamanları düşünerek, ilk etkilerini Plaza Eylem Platformu olarak nasıl karşıladınız, paylaştınız, deneyimlediniz ve ele almaya çalıştınız? Deneyimleri şimdiye kadar geçen zamanı düşünerek paylaşır mısınız? (Bireysel ve grupsal temaslar, temassızlıklar, başvurular, tepkiler vb.)
Salgının başından itibaren çalışanlar işlerinin devamı konusunda kaygılıydılar. İşten çıkarma riskine karşı istenatildim.org sitemizi aktive ettik. İşten çıkarma yasaklanınca yoğunluk biraz düştü, ancak salgın sonrasına hazırlanıyoruz. Salgın boyunca çalışanlara uygulanan adaletsiz ve
Salgınla birlikte bizimle temasa geçen beyaz yakalı
kamu sağlığına aykırı uygulamaları teşhir ettik. Haf-
çalışanlar kaygılarını ve karşılaştıkları olumsuzlukları
tasonu dahi çalıştırılmaya zorlanan Halk Bankası
paylaştılar. Bunun üzerine durumu biraz daha geniş
başta olmak üzere tüm kamu bankalarında çalışanla-
bir pencereden görmek için 15 Mart-20 Mart tarihleri
rının sıkıntılarını yaptığımız önemli bir röportajla
arasında 574 kişinin doldurduğu İş yerinde Koronavi-
gündeme getirdik.
rüs önlemleri isimli bir anket yaptık. 30 Mart-6 Nisan tarihleri arasında Çalışanlar için Koronavirus başlıklı
Baştan itibaren bu konunun bir kamu sağlığı sorunu
ikinci bir anket yaptık. Sonuçları sosyal medya hesap-
olarak ele alınmasını, zorunlu olanların dışında çalış-
larımız üzerinden ve internet sayfamızda kamuoyu
manın durdurulmasını, toplumun bir kesiminin dışarı
ile paylaştık. Anket sonuçları, çalışanların kendi ha-
çıkma zorunluluğunun ortadan kaldırılmasını savun-
yatlarını belirleyen bu süreçlere daha aktif katılmak
duk. Salgının finansallaştırılmasına ve çözüm niye-
istediklerini ama hak kayıplarıyla dışarıda bırakıl-
tine insanların borçlandırılmasına karşı çıktık.
maya maruz kaldıklarını gösteriyor. Birçok işyerinde çalışanlara acil eylem planına ilişkin fikirlerinin sorul-
Bunların yanı sıra salgının bir süredir yoğunlaşmaya
madığı, herhangi bir sağlık kontrolünün yapılmadı-
çalıştığımız dijitalleşme, çalışma disiplinindeki deği-
ğını, yine başlangıçta evden çalışmaya uygun işyerle-
şimler ve yeni çalışma biçimleri konusunda hızlandı-
rinin çok azının bu uygulamaya geçtiğini gördük.
rıcı bir etkisi olduğunu tespit ettik. Özellikle evden
Canlı yayınlara katılarak ve röportajlar vererek hem
çalışma konusunda hızlı bir gelişme söz konusu. Ça-
bulgularımızı ve görüşlerimizi hem de çalışanların se-
lışmalarımızı bu konuya yoğunlaştırdık. Her hafta ev-
sini duyurmaya gayret ettik.
den çalışan arkadaşlarımızın bizimle deneyimlerini
145
psikolojivetoplum.todap.org
paylaşmalarını bekliyor ve bu deneyimleri sitemiz-
soktuğunu uzun süredir gözlemliyor ve tespit ediyor-
den yayınlıyoruz.
duk. Bu tespitte yalnız da değiliz, biraz geç olmuş olsa da emek yanlısı görünen bazı kurumsal talepler
Çalışmalarımızı çevrimiçi toplantılarla belirliyor ve
ortaya çıkıyor. ILO’nun Aralık ayında gündeme gelen
yürütüyoruz. Salgının başlangıcından itibaren her
190 numaralı sözleşmesi (ILO 190) bu durumun ya-
hafta bir akşam gerek Türkiye’den gerekse yurtdışın-
rattığı bazı sorunlar karşısında sendikaları da yanına
dan katılımlarla, nerede hangi uygulamaların yapıldı-
alarak şirketlere ve devletlere bazı düzenlemeler için
ğından haber almaya, sıkıntılarla ilgili birlikte kafa
baskı yapıyor. Ancak salgınla birlikte sezgisine ve bil-
yormaya ve çözüm yolları bulmaya çalışıyoruz. Ay-
gisine sahip olduğumuz bu durumu yoğun bir dene-
rıca diğer beyaz yakalı örgütleriyle ve emek örgütle-
yim olarak yaşamanın herhâlde sonrasında da bizde
riyle birlikte düşünmeye ve çalışmalar yapmaya gay-
etkileri olacak.
ret ediyoruz. Dezavantajlı olarak sayabileceğimiz epeyce bir grup Beyaz yakalıların zaten yoğunluklu yaşıyor olduğu çalışma acısı, hak kayıpları, baskılar bu dönemde de ev ve iş hapsi şeklinde devam ediyor görünüyor. Pandeminin getirdiği yaşamsal riskler, kayıplar, tanıklıklar ve devamındaki siyasal, ekonomik belirsizliklerle toplumda huzursuzluk, güvensizlik, inkârdan paranoyaya kadar giden değişen uçlarda ruh hâllerini yaşatmakta. Beyaz yakalılar açısından bu sürecin daha da derinleştireceğini öngördüğünüz ne tür riskler var? Şu süreçte daha dezavantajlı olan gruplar kimler sizce?
var. Hayati olan işlerde çalışanların yanı sıra hayati olmayan ancak çalışmaya mecbur bırakılan banka, PTT, kargo, market çalışanları; salgın öncesi günlük yevmiye ile çalışan ancak şu an işsiz kalanlar, ücretsiz izne çıkarılan ancak 1168 TL gibi komik bir maaşa mecbur bırakılanlar, 20 yaş altında olup kayıtsız, güvencesiz çalıştırılan çocuklar, 65 yaş üstü olduğu için çalışmak zorunda olan ancak sokağa çıkamayanlar…
Salgınla birlikte çalışmanın tüm hayatımızı nasıl işgal
Bu dezavantajların çok büyük kısmının kamusal dü-
etmiş olduğunu gördük bir bakıma. Evden çalışanlar
zenlemenin, devletin aldığı önlemlerin yetersizliğin-
için özellikle çalışma/mola saatleri ayrımı ortadan
den veya yanlışlığından kaynaklanıyor. “Ekonomi-
kalktı, artık daha ulaşılabilir durumdayız. Bunun yanı
nin” gittiği yere kadar gitmesi tercih edildi, bir çeşit
sıra işin sosyal nitelikleri daraldı. Ofisteyken en azın-
zar atıldı ve şanslı olunması umuluyor. Oysa “eko-
dan iş arkadaşlarımızla birlikteydik ancak şu an tek
nomi”, bedensiz ve insansız bir varlık değil, ruhsal ve
başımıza çalışıyoruz. Ayrıca ev işleri, yemek, çocuk
bedensel belirleyenleri ve etkileri olan sosyal bir ilişki.
bakımı gibi işten ayrı olduğu düşünülen her tür çalış-
Bu süreçte yönetimdekiler adına “şans” olarak adlan-
manın hakkını istediği bir çalışma deneyimi yaşıyo-
dırılabilecek tek şey, yaşanan ve yaşanacak trajedile-
ruz. Aylık yemek kartı, yol ücreti gibi harcamaları ya-
rin ve kayıpların aile içlerinde, kişisel yaşantılarda,
sanın dışına çıkarak kesen işletmelerin varlığı sorunu
“iç” dünyalarımızda kalması ve birbiriyle buluşama-
daha da görünür kılıyor.
ması.
İş hayatı ve iş dışı hayatın iç içe geçtiğini ve bunun
Bu anlamda beyaz yakalılar açısından en büyük riskin
ruhsal, bedensel ve sosyal hayatımızı belirli bir forma
emek cephesinin diğer parçalarından ayrı bir yere ko-
146
psikolojivetoplum.todap.org
nup dışlanmak olduğunu söyleyebiliriz. Nüfusun bü-
ve sonuçlarıyla sosyal sorunlardır: Birey için sosyal bir
yük kesiminin dışarı çıkmak zorunda bırakılması ev-
sorumluluk oluşturur ve toplum üzerinde bireye karşı
den çalışmanın bir çalışma tarzı olduğunu unuttura-
bir borç oluşturur. Adeta ruhsal alanda bir sınıf müca-
bilir, bir imkan ve rahatlık olduğu yanılsamasını yara-
delesinin sürdüğünü düşünebiliriz. Dolayısıyla bu so-
tabilir. Evden çalışmanın bir ayrıcalık olarak görülüp
runların sosyal kurumlar içinde ve bu kurumlarca ele
bunun da beyaz yakalılara atfedilmesi ise sınıf için-
alınması gerektiğini düşünüyoruz. Birbirimizden öğ-
deki bölünmeyi ve içine kapanmayı artırır. Beyaz ya-
renmek ve bu sosyal sorunla kolektif olarak başa çı-
kalılar arasında dışarı çıkmak zorunda kalan kesim
kabilmek için deneyimlerimizi birbirimizle paylaşıyo-
kadar her kesimden ücretsiz izne zorlanan, işini kay-
ruz. Biz bunu çoğunlukla emekli sandığına benzete-
beden ve hak kayıplarına maruz kalan işçilerin sorun-
rek “duygu sandığı” diye adlandırıyoruz. Bu süreçte,
larını önemsizleştirir. Ayrıca, dışarıda çalışmak zo-
duygu sandıklarına tüm toplumun ihtiyaç duyduğunu
runda bırakılanların kahramanlaştırılması da ekono-
düşündük. Kendini bedensel ve ruhsal olarak virüsten
minin “durması” ve zorunlu işlerin ancak ciddi tedbir-
korumak tüm toplumu ve özellikle de virüs karşısında
ler alınarak sürdürülmesi zorunluluğunun üzerini ör-
daha fazla risk altında olanları korumayı sağlıyor ve
tüyor. Çalışma toplumun temelini bu kadar işgal et-
toplumsal kurumlardan hastalığa ve kaygıya karşı ko-
mişken sınıfın çeşitli parçalarının sorunları ve trajedi-
ruma talep etmek bir toplumsal hak olarak (bir kez
leriyle kendi içine kapanması ve deneyimlerinin dışa-
daha) beliriyor. Ancak duyduğumuz kaygıların sağlık-
rıya yalnızca seyirlik olarak sunulabilmesi emek cep-
sızlık olmadığını ve onlardan sadece telaşla kaçınarak
hesi açısından çok temel ve aşılması gereken bir so-
kurtulamayacağımızı da görüyoruz.
run. İstanbul merkezli bir ekibiz. Salgının ardından ekranYıllardır süren ve beyaz yakalı emekçiler arasında dayanışma ilişkilerini geliştirmeye yönelik çalışmalarınız, birikiminiz var. Salgının ülkede başlaması, yayılması ve siyasal iktidarın uygulamalarıyla başlayan süreçte Plaza Eylem Platformu olarak sizce hangi kanallarınızı (bireyler ve gruplar açısından) iyi kullanabildiğinizi, harekete geçirebildiğinizi düşünüyorsunuz? Diğer yandan zorlandığınız, kaygılandığınız ve sekteye uğrayan tarafları neler oldu/oluyor?
lara taşıdığımız toplantılara Türkiye’nin ve dünyanın başka şehirlerinde yaşayan eski üyelerimiz ve yeni temas ettiğimiz beyaz yakalılar katılma imkânı buldu. Ekrandan sosyal ilişki kurup yürütmek zor, ama önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini düşünüyoruz. Yorucu olmasına rağmen katılanlar konuşmak ve birbirini dinlemek istediği için toplantılar uzun sürüyor.
Toplantılarımız ve iştenatildim.org sitemiz gibi bazı
Salgın, yapmakta olduğumuz çalışmaları erteleme-
faaliyetlerimiz bir çeşit psikososyal destek kurumları
mize sebep oldu. Örneğin Nisan ayı boyunca yoğun-
gibi işliyor. İş hayatıyla iş dışı hayatın iç içe geçmesi-
laştığımız Çalışma Acısıyla Mücadele Günleri düzenle-
nin, iş yönetiminin ve baskının bireyler düzeyinde te-
nemedi. Bunun yerine bulunduğumuz dönemin ihti-
ker teker işleyecek derecede gelişmiş olmasının, yeni
yaçlarına odaklandık.
iş disiplini tekniklerinin ruhsal hayatımızda açtığı yaraları ve “çalışma acısını” önemsiyoruz. Bu sorunlar
Dünyada ve Türkiye’de de yoğunluklu yaşanan bu olağan dışı sürecin beyaz yakalı emek grupları üze-
bireylerin iç yaşantılarında geçiyor olsa da sebepleri
147
psikolojivetoplum.todap.org
rinde uzun vadeli etkilerini düşünürseniz hangi dayanışma temelli araçları, bağlantıları güçlendirmeli, geliştirmeli? Sizce bu sürecin getirdikleriyle kişileri sömürülmeye “razı olmak” tan sömürüye direnme/ dayanışma/ örgütlenmeye evriltme zeminlerini çoğaltmak mümkün mü?
güvenceler olmadığında insani bağlar sermaye tarafından kötüye de kullanılma tehdidi altında. Evden çalışmanın ayrıcalık gibi gösterilmesine denk düşecek başka bir sorun da fedakarlığın çalışanlardan beklenmesi ve bunu başka çalışanları korumak için yap-
Önümüzdeki süreçte çalışanların yalnızlaşmasının ar-
malarının istenmesi oluyor. Beyaz yakalıların dene-
tacağını, hak kayıpları ve belki hayatlarımızda daha
yimlerinden gördüğümüz kadarıyla insanlar arkadaş-
köklü kayıplarla karşılaşacağımızı ve sınıf içinde bazı
larının işten atılmasıyla tehdit edilerek bazı şeylere
bölünmelerin üretilebileceğini veya mevcut olanların
zorlanıyor ve işlerini kaybetmek yerine hak kayıpla-
besleneceğini düşünmek için nedenler var. İşverenler
rına razı oluyor. Elbette bazı durumlarda kriz döne-
karşısında haklarımızı ve hukuku savunmak da
miyle sınırlı bir fedakârlık mümkün de olabilir, ancak
önemli ancak bunlardan başka ihtiyaçlarımız var. Bir
mevcut durumda hak kaybının yerleşmesi ve sınıf ge-
yandan dijitalleşmenin ve yeni iş disiplini teknikleri-
neline yayılması daha olasıdır.
nin nasıl çalıştığını ve üzerimizde nasıl baskı oluşturma riskleri taşıdığını anlamalı ve bunlara karşı
Genel olarak hak mücadelelerinde ve emek mücade-
akılcı bir şekilde karşı koymanın yollarını geliştirmeli-
lesinde de “rıza” sadece bir kandırmaca olarak ele alı-
yiz. Diğer yandan yalnızlığımızı azaltmaya, değiştir-
nıyor. Oysa rıza gösteren işçi pasif ya da kandırılmış
meye ve “kalabalıklaşmaya” çalışmalıyız. İş dahilin-
değildir, bölünmüş toplumsal çıkarlarının aktif olarak
deki çalışma ve bakım, ev temizliği gibi iş dışı çalış-
peşindedir. Bu çıkarlar maddi ve manevidir, sömürü
manın yanı sıra mücadele etmek de emek ve zaman
ilişkilerini kurmakta ve sabitlemekte temel bir işlevi
talep ediyor, çalışma gerektiriyor. Bugün sosyal iliş-
vardır. Ama neyse ki çeşitli ve değişkendir aynı za-
kilerimizi sürdürmek için uğraşmak bile dinlendirici
manda. Rızanın yerini dayanışmaya bırakması için
olması gerekirken yorucu gelebilir insanlara. Bütün
“gerçekleri görmekten” fazlası gerekiyor. Bu bağ-
bunları dikkate alan, en azından görmezden gelme-
lamda da sermayeye karşı mücadele edebilmek için
yen bağlara ihtiyacımız var.
öncelikle bireyselden küresele çeşitli düzeylerde benzer ve farklı pozisyonlar arasındaki bağların kurul-
Soma faciasından beri, ofis çalışanlarıyla diğer çalı-
ması, geliştirilmesi ve ilişkilerin düzenlenmesi gereki-
şanların kaderlerinin çalışma tarzları boyunca birbi-
yor. Bu bağlarda ihtiyaçların ve çıkarların işyeri ve
rine bağlandığını gayet iyi biliyoruz: Ofislerdeki hız-
hak temelli mücadeleden daha geniş bir perspektifle
landırma üretimi, üretimdeki hızlandırma da ofisleri
ele alınması, maddi ve manevi boyutlarıyla temas et-
koşullar, sınıfın bir kesimindeki hak kayıpları diğer
menin ve bunların yenilerini oluşturmanın göze alın-
kesimdekileri besler. Sınıf kesimleri arasındaki çıkar
ması, yeni haklar üretilmesi gerekiyor. Bu çerçevede
farkları ve rekabet bu gerçeği değiştirmiyor, aksine
atılan her küçük adımın faydalı olacağına inanıyoruz.
besliyor. Bu bağlamda, sınıf içindeki farklı konumlar Bu süreçte sosyal medyada duyurulan gönüllü psikolojik destek duyuruları (online) ve ruh sağlığını koruyucu, önleyici, destekleyici bilgilendirmeler oldu. Takip edebildiniz mi veya bağlantılı olduğunuz
ve farklı işçilerin birbirleri arasında da bağlar ve bağlantılar düşünülmeli, hayal edilmeli. Bu bağların kişisel vicdandan daha güçlü güvencelere ihtiyacı var. Bu
148
psikolojivetoplum.todap.org
gruplara ulaştı mı? Bireysel ve veya grupsal psikolojik desteklerin dayanışmacı çalışmalar içinde nasıl bir yeri olmalı sizce? Bireysel ve grupsal psikolojik desteğin bugün her mücadele örgütü için gittikçe daha fazla ihtiyaç hâline geldiğini düşünüyoruz. Öncelikle dayanışmacı çalışmaların da “çalışma” olduklarını, dolayısıyla bugünün çalışma ilişkilerinin sorunlarından azade olmadıklarını unutmamak gerekiyor. İkinci olarak, acıyla, çalışma acısıyla ilgilenen ve kendileri de bu acıdan muzdarip çalışanlarca kurulmuş bir örgütüz. Mobbing mağdurlarına destek vermek veya istenatildim.org sitemize gelen şikayetleri cevaplamak görevli arkadaşlarımızda duygusal yükler oluşturabiliyor. Bu anlamda bir çeşit süpervizyona ihtiyaç duyduğumuzu söyleyebiliriz. Üçüncü olarak, üyelerimiz arasındaki ilişkileri düzenlerken de bazen desteğe ihtiyaç duyabiliyoruz. Bunların dışında, özellikle mobbing vakalarında terapist, önem sıralamasında avukatla aynı hizada bulunuyor. istenaildim.org sitemizde temelde hukuki bilgi desteği veriyor gibi görünsek de bu daha çok ruhsal bir desteğe tercüme oluyor. Çalışanlar terapiste sıklıkla ihtiyaç duyuyorlar. Salgın sırasında da ihtiyaç duyanlar için TODAP üyesi arkadaşlarımızdan destek alabildik.
149
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş V • Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek: Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler • Elif İşcan Kocamış ve Hatice Yayla Röportajı Haz. Damla Gürkan
Koronavirüsünün Türkiye’ye “gelmeden” ve geldiği “ilan edildikten” sonrasını da düşünerek ilk etkilerini sendika içinde nasıl karşıladınız ve ele almaya çalıştınız? Deneyimlerinizi şimdiye kadar geçen zamanı düşünerek paylaşır mısınız?
ğümüz şu ki, bu planların kâğıt üzerinde sadece gös-
Öncelikle şunu belirteyim ki sağlık alanında çalıştığı-
şandığını gördük. Sendika olarak bu süreçlere müda-
mız için koronavirüs ile ilgili bilgimiz vardı, ancak bil-
hil olarak sağlık emekçilerinin kendi sağlıklarını da
gilendirme dışında çok yer alamadı gündemimizde
tehlikeye atmayacakları şekilde davranmaları konu-
maalesef. Çünkü mevcut dönem sendikal olarak da
sunda bildiriler ve bire bir iletişimler yoluyla bilgiler
bizim yoğun bir dönemimize, genel kurullarımıza
verildi. Örneğin, hastaya müdahale edebilmek için
denk geldi.
ekipman zorunluluğu olduğu ısrarla dile getirildi, ve
termelik olduğudur! Çünkü daha süreç başlar başlamaz hastaneler de birçok karmaşa ve ekipman konusu başta olmak üzere, birçok konuda eksiklik ya-
yine Covid-19 tanısı alan sağlık emekçilerinin, bunu Bakanın ilk vakayı açıklamasından sonra sendika ola-
tutanak ile iş yeri kazası ve meslek hastalığı olarak
rak tüm iş yerleri ile iletişime geçmeye çalışarak tüm
bildirmeleri gerektiği bilgisi verildi. Hâlâ da işyerle-
iş yeri temsilcilerimiz ile bire bir görüşüp sıkıntıları
rinde iletişim kuvvetli tutularak bilgi almaya devam
öğrenmeye çalıştık. Ayrıca hastane yönetimlerinin
ediliyor. Ayrıca farklı oda ve kurumlar ile iş birliği içe-
yaklaşımlarını ortaya koymaya çalıştık. Hastanelerin
risinde süreç ile ilgili toplum bilgilendirmesi yapılıyor.
salgına yönelik ne tür çalışmalar yaptığını sağlık
Yine sağlık emekçilerine bazı ekipman noktasında
emekçilerine yönelik eğitimler düzenleyip düzenle-
mümkün oldukça destek olunmaya çalışılıyor.
mediklerini sorguladık. Ve maalesef gördüğümüz şu Bu süreçle birlikte sendikal faaliyetlerinizde değişen, eklenen ve bundan sonra da takip etmenin kaçınılmaz olduğu başlıklar nelerdir?
oldu: Hastanelerin hiçbiri bu acil duruma hazır değildi. Oysa 2000’lerden itibaren SES olarak da her zaman karşısında mücadele ettiğimiz toplam kalite yö-
Bu süreçte sendikal faaliyetlerimizde değişiklikler ta-
netimi ve sağlıkta dönüşüm projesinin de içinde yer
bii ki oldu. Öncelikle salgınla beraber bir araya gele-
alan afet yönetim planları ve stok yönetim planlarının
bilmek, toplu olarak sorunları dile getirmek zorlaştı.
olduğunu biliyoruz. Bu dönemde bir kez daha gördü-
Bu durum alışkın olmadığımız bir durum olduğu için
150
psikolojivetoplum.todap.org
kaygı yarattı. Ancak hızlı bir şekilde toparlanmaya
Şu dönemde maalesef biliyoruz ki basın organlarını
çalışarak ve çeşitli iletişim kanalları kullanarak alter-
muhalif kurum ve bireylerin kullanabilmesi çok müm-
natif yöntemler geliştirmeye başladık. Genel merke-
kün değil, ancak SES, bireyler ile bizzat iletişime ge-
zimiz Merkezi Temsilciler Toplantısı’nı, şubeler ise
çerek iş yerlerine dönük çalışmalar ve sosyal medya
Şube Temsilciler Toplantısı’nı Skype üzerinden yap-
aracılığı ile iletişim kurup hareketlilik sağlayabildi.
maya başladı. Yine iş yeri ziyaretleri yapmanın güç ol-
Bu, sendika açısından değişik bir deneyim dönemi;
duğu bu dönemde iş yeri temsilcileri ve üyeler ile te-
ancak burada mücadele tarihimizin ve dayanışmamı-
lefon ve sosyal medya üzerinden iletişimde kalarak
zın sonucu olarak da adaptasyon noktasında yaşanan
yeni bir dayanışma ağı örülmeye çalıştık.
sıkıntılar azaltıldı. Gündem oluşturduğumuz ve etki yarattığımız alanlarda çeşitli kazanımlarımız olması
Bunun dışında, sendikal olarak yıllardır mücadele et-
bu dönemde de lehimize işleyen bir durum oldu. An-
tiğimiz konuların şu anda ne kadar elzem ve uygulan-
cak bakanlığın sadece belli kurumları muhatap al-
ması gerektiğini bir kez daha gördük. Örneğin, 24 sa-
ması ve bizimle iletişiminin olmaması durumu zorlaş-
atlik nöbetler her zaman karşısında durduğumuz bir
tıran bir taraf.
durumdu. Bu dönemde de önemini bir kez daha anSağlık emekçileri, kendi gözlem ve tanıklıklarınızla bu sureci nasıl deneyimliyorlar, yansıtıyorlar? Özellikle sağlık emekçilerinin çalışma koşulları, uygulamalardaki tutarsızlıklar, kayıplar, topluma yansıyan huzursuzluklar çerçevesinde düşünürseniz bundan sonrası için neleri öngörebilirsiniz?
ladık. Sağlıkta taşeronlaşma ve özelleşmenin ne kadar risk olduğunu da bir kez daha anlamış olduk. Kışkırtılmış bir sağlık algısının ne kadar zarar veren bir yerde durduğunu ve doğal sağlığın önemini, toplumun da sağlığın içinde yer alması gerekliliği ve ayrıca sağlık emekçilerinin bir bütün olduğu ve sağlığın bir
Sağlık emekçileri açısından pandemi yeni, ancak ça-
ekip işi olduğu bir kez daha karşımızda duruyor.
lışma koşullarının zorluğu yeni değil. Bu sürecin belirsizliği ve ilk kez karşılaşılan bir süreç olması sağlık
Yıllardır sağlık için yürüttüğünüz bir mücadele tarihiniz var. Salgının ülkede başlaması, yayılması ve siyasal iktidarın uygulamalarıyla başlayan süreçte SES olarak sizce hangi kanallarınızı (bireyler ve gruplar açısından) iyi kullanabildiğinizi, örgütsel deneyimlerle harekete geçirebildiğinizi düşünüyorsunuz? Diğer yandan zorlandığınız, sekteye uğrayan vb. tarafları nelerdir?
emekçilerini zorlandı. Bir de öyle bir süreç ki bizim
Şöyle ki, SES’in sağlık emekçileri üzerinde aslında bir
tasında yaptığı adaletsiz dağılım bu dönemde sağlık
güven durumu hep vardı. Genelde yaşanılan sorunlar
emekçilerinin kendilerini değersiz hissetmelerine ne-
karşısında da farklı sendikadan olanlar, taşeronlar ça-
den olabileceği gibi, yine sağlık emekçilerini kendi
lışan insanlar iş yerlerinde SES iş yeri temsilcilerine
içinde de karşı karşıya getiren bir durum. Yine de tüm
danışabiliyordu.
bunlara rağmen şu anda sahada çalışan sağlık emek-
gibi ‘dokunsal’ olan toplumlarda dokunamıyorsun, temas edemiyorsun, ailenden uzakta kalıyorsun ve izolesin... Zaten ağır şartlarda çalışmaya alışkın olan sağlık emekçilerine, bu tecrit durumu zorlayıcı durumda. Ayrıca bakanlığın performans ödemesi nok-
çileri daha çok yaptıkları işe işten kaynaklı eksiklikler ya da durumun nasıl kontrol altına alınabileceği noktasına odaklı çalıştıkları için asıl etkilerini durum biraz
151
psikolojivetoplum.todap.org
daha kontrol altına alındıktan sonra, yani ileriki sü-
Bu dönemde şeffaf olmak ve iletişimde olmanın ne
reçler de göreceğiz. Muhtemelen daha ileriki süreç-
kadar önemli olduğunu hep beraber gördük. Sağlık
lerde bir sürü psikolojik durum ile de karşı karşıya ka-
emekçileri olarak sağlık alanında çalışan kişiler için bu
lacağız.
işin bir ekip işi olduğunu ve bu noktada yine toplumun dışarıda tutulamayacağını da gördük. Sağlık
Buraya ek olarak sağlık emekçileriyle ruhsal destek (terapi, danışmanlık) bağlamında kısa/uzun süreli bireysel ve grup çalışmalarının olmasına nasıl bakılıyor? Uzun vadede ihtiyacın artacağını düşünüyor musunuz? Geçmişteki deneyimleri de düşünerek paylaşır mısınız? Dayanışmacı, destekleyici ve bireysel farklılıkları da gözeten güven verici bir süreç deneyimleniyor mu sizce?
kendi içinde bir ekip çalışması olduğu gibi, bir iş ve faaliyetler alanı olarak farklı meslek odaları ve dernekler ile birlikte yürütülmesinin gereklilik olduğunu, yani sağlığın asla sadece sağlıkçıların işi olmadığını da gördük.
Şöyle ki sağlık emekçileri için bu çalışmalar gerçek-
Aslında toplumun da asıl ihtiyaçlarının sağlık ve gıda
ten kıymetli, ancak şu an bu koşullar altında bu sü-
olduğunu da bu pandemi sırasında gözlemledik. Sağ-
rece başvuru durumu daha az olacak; çünkü elimizde
lığın metalaştırılmaması gerektiğini herkes için ulaşı-
ne zaman biteceği belli olmayan belirsiz bir durum
labilir ücretsiz anadilde sağlığın olmazsa olmaz oldu-
söz konusu. Ve şu an tek odak noktası da bir an önce
ğunu da gördük. Dayanışma ve birliktelik olmadığı
bu durum nasıl kontrol altına alınır, normal yaşama
müddetçe toplumsal bir barış ve refah olmayacağını,
nasıl dönülür durumu. Ve kilit noktada sağlık emekçi-
sağlığın toplumsallaşması ve doğal sağlık algısının
leri var. Bu süreçte yalnız olmadıklarının ve emekleri-
oluşabilmesi için yeni bir yol izlemek gerektiğini tüm
nin karşılığının manevi ve maddi olarak alınabileceği-
toplum olarak hepimizin gördüğü kanaatindeyiz.
nin bilinmesi sağlık emekçileri için iyi gelebilir. Ancak ileriki süreçlerde bu durum kontrol altına alınıp sağlık emekçileri biraz daha kendilerine dönmeye başladıkları zaman daha çok ihtiyaç artacağını sizler de öngörüyorsunuzdur. Tıpkı 10 Ekim patlamasında olduğu gibi, patlama esnasında alanda çalışmalara katılan sağlık emekçilerinde daha sonrasında patlamanın etkileri görülmeye başlandı. Yani talepler daha sonra gelecektir. Biz SES üyesi sağlık emekçileri arasında özellikle iletişim hâlinde olunan üyeler ile dayanışmacı bir süreç var ve bu birbirimize destek noktasında önemli bir nokta. SES içi faaliyetler ve diğer dayanışma gruplarıyla ilişkiler bağlamında bu surecin toplumun esenliğine katkısına evriltmek için nasıl bir yol/yollar izlemek gerekir?
152
psikolojivetoplum.todap.org
Görüş VI • Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek: Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler • Yedikule Kültür Evi Gönüllüleri Röportajı Haz. Hatice Göz
Koronavirüsünün Türkiye’ye “gelmeden” ve geldiği “ilan edildikten” sonrasını da düşünerek ilk etkilerini Yedikule Kültür Evi olarak nasıl karşıladınız, deneyimleri şimdiye kadar geçen zamanı düşünerek paylaşır mısınız? (Bireysel ve grupsal temaslar, temassızlıklar, başvurular, tepkiler vb).
kararı aldık ve bu şekilde eğitimleri elimizden geldiğince kültür evleri ve çocuk çalışmaları üzerinden de yaygınlaştırmaya çalıştık. Buralara YouTube kanalını aktifleştirmeyi de ekleyebiliriz. Böylelikle hem kültür evimiz çalışmalarına devam etti hem de farklı kitle-
Açıkçası COVID-19 salgınının sıcaklığını ensemizde
lere ulaşmayı sürdürdük. Bireysel olarak bu süreçte
hissetmediğimiz dönem için önlem aldığımız ya da
Kültür Evi üyeleri olarak dayanışmayı büyütmek için
gündemimizi çok meşgul eden bir konu olmadı. Fa-
çabaladık, çabalamaya da devam ediyoruz.
kat Türkiye’de ilk vakanın çıkması ile işin ciddi boyutSalgın süreci boyunca ve hâlâ sizin mahallenizde gözlemlediğiniz temel sorunlar neler? Mahalle sakinlerinin sorunları nelere dayanıyor? Sizin dayanışma içerisinde olduğunuz mahallelinin öne çıkan şikayetleri genelde nerelere dayanıyor?
lara gelme ihtimaline karşı, çocukları salgından koruma güdüsü ile kültür evi çalışmalarımızı yeni dönem koşulları netleşinceye kadar durdurma kararı aldık.
Bu süreçle beraber yoksulluk çok daha fazla hissedilir Bu kararı alırken ailelerle iletişimi koparmamamız
oldu. Çünkü fazla çocuklu olan ve sadece ‘babanın’
gerektiğinin farkındaydık. Yol haritasını hızlıca belir-
çalışması ile geçinen, asgari ücretle geçinen aileler-
lemeliydik. Yüz yüze görüşmelere alternatif olarak
den oluşuyor çevremiz. Bu durumda, anne-baba-ço-
gerekli önlemler alarak aile, çocuk ziyaretleri yaptık.
cuk günün neredeyse tamamını evlerde geçirmeye
Tabii ziyaretler sosyal mesafe koşullarına dikkat ede-
başladı. Zaten genel olarak çocuk ilişkileri aile içeri-
rek kalabalık gruplaşmaların olmamasına özen gös-
sinde gelişken değildi. Doğal olarak bu kapanmanın
terilerek yapıldı. Bu ziyaretleri çok önemsedik, çünkü
sonucunda sorunlar artırmaya ve değişmeye başladı.
salgınla beraber gelen sosyal yalnızlaşma hepimiz için kaçınılmazdı ve bizler bu girdaba girmemeliydik.
Çocukların aldığı eğitim zaten tartışma konusu iken
Bu ziyaretlerle aynı zamanda kadınlara destek olma
şu an daha başarısız bir süreç olduğunu gözlemliyo-
ve ev içi durumlarını takip etme fırsatımız da oldu.
ruz. Bu sürecin başarısız olmasının bir sebebi ise,
Grup olarak online atölyelere, derslere devam etme
153
psikolojivetoplum.todap.org
mevcut imkânların çocuklar için eşit olmaması. İnter-
işleyiş planını ortaya koyduk. Mahallede şu anki ha-
nete girecek bilgisayarı olmayan çocuklar, telefonu
yat pahalılığından dolayı ağı büyütmeyi önemsiyo-
olmayan aileler var; bu durumda çocuklar arasındaki
ruz. Ne kadar çok bağ kurabilirsek sürecin sancısını
eğitim rekabetindeki uçurum artmış oluyor. Ailelerin
da o denli azaltabileceğimize inanıyoruz. Başka bir
ekonomik durumları toplumsal olarak nasıl farklı sı-
nokta ise, dijitalden ulaşamadığımız bir kitle var; bu-
nıflara ayırılıyorsa, eğitim konusunda da bu ayrımı
ralarda olabildiğince etkileşimi kurmaya çaba göste-
çok yakından yaşıyor ve görüyoruz.
riyoruz.
Bizler her yıl yaptığımız gibi Ramazan desteklerine
İlk zamanlar görüşmeler etkili olmadı, acemilikten
bu süreçte devam ettik. Ramazan sürecindeki bu da-
dolayı zorlandık ve kabullenme aşamasında sıkıntılar
yanışmayı salgın sürecine denk gelmesinden dolayı
da çektik; ama şimdi yeni alışkanlıklar ile beraber çe-
öne çektik. Dayanışmayı büyütecek destekler gel-
kidüzen veriyoruz. Daha önceden de değinmiştik aile
dikçe de periyodik olarak ailelere ihtiyaç sahiplerine
ziyaretleri camlardan-kapılardan bir şekilde devam
ulaştırıyoruz. Aynı şekilde yaptığımız görüşmelerle
ettirdik. Bu süreçte hepimize iyi gelen yalnız olmadı-
çocuklarla sohbet ediyor, atölyelerin devam ettiğine
ğımızı hissettiğiniz anlardı ve hepimiz için de çok
dair bilgilendirmeleri yapıyoruz. Ailenin ihtiyaçlarını
önemliydi. Yeni deneyim elde edeceğimiz alanlar kı-
belirlemek kadınların, ev içi emek sömürüsünü daha
sıtlıydı. Bizler de yapabildiğimiz, aşabildiğimiz sınır-
çok yaşandığını ziyaretlerden de anlıyoruz. Bu top-
lara kadar en verimli şekilde değerlendirmeye çalıştık
lumsal gerçeklikle bir kez daha salgın sürecinde karşı
süreci. O yüzden çok spesifik deneyimler söz konusu
karşıya gelmiş olduk.
değil maalesef. Bulunduğumuz bölgedeki dayanışma ağları ile beraber haftanın belirli günlerinde durumu
Yıllardır mahallenizde pek çok farklı grupla çalışmalar yaptınız ve deneyimleriniz var. Salgın süreciyle beraber kültür evi olarak sizce hangi kanallarınızı (bireyler ve gruplar açısından) iyi kullanabildiğinizi, harekete geçirebildiğinizi düşünüyorsunuz? Diğer yandan zorlandığınız, kaygılandığınız ve sekteye uğrayan tarafları neler oldu/oluyor? Bu süreçte yeni deneyimler de kazandınız mı bunlar neler? Mesela apartmanlar arasında ya da mahalle meclislerinde (varsa) ne gibi dayanışma örnekleri açığa çıktı?
daha iyi olan kültür evi annelerinin desteği ile sağlık çalışanlarına yemek desteğinde bulunduk, kültür evi olarak bu sürecin bir parçası olmaya çalıştık. Bu önemli bir hamleydi, çünkü bölgemizde birçok devlet hastanesi mevcut… Dünyada ve Türkiye’de de yoğunluklu yaşanan bu olağan dışı sürecin toplum üzerinde uzun vadeli etkilerini düşünürseniz hangi dayanışma temelli araçları, bağlantıları güçlendirmeli, geliştirmeli? Sizce bu sürecin getirdikleriyle kişileri sömürülmeye “razı olmak”tan sömürüye direnme/dayanışma/örgütlenmeye evriltme zeminlerini çoğaltmak mümkün mü?
Birebir interaktif eğitim ve atölye sürecinden online eğitime geçiş sürecinde elbette zorlandık. Sonuçta belli bir tecrübe edindiğimiz alandan farklı formatlar geliştirmemiz gerekti. Bir yanda salgının yarattığı şok etkisini kırmamız gerekiyordu. Bu durum işleyen sü-
Elbette mümkün! Mahalle dayanışması üzerinden ör-
reci hem yavaşlatan hem de geliştiren bir durum or-
gütlenmeyi bir arada olmayı sağlamak gerekiyor. Ka-
taya çıkarttı. Ailelerle, çevremizdeki insanlarla gö-
dınlar ev içerisinde daha çok sömürülüyor, karşılıksız
rüşme sonucunda koordinasyonu sağlayarak yeni bir
154
psikolojivetoplum.todap.org
bir şekilde çalışıyor, çalışan bireyler işsiz kaldı bu sü-
zaman yeni iletişim ve etkileşime de açığız. Yardımcı
reçte, bu yüzden alım gücünde bir düşüş ve ihtiyaçla-
olmak ve yardımcı olunma konusunda her zaman ka-
rını karşılayamama durumu söz konusu. Dahası,
pımız açıktır. Sonuçta büyüyen bir kültür evi var.
maddi zararın yanında psikolojik olarak da çöküntü
Hâliyle hareket alanı genişledikçe ihtiyaçlar ve bek-
yaratabilecek bir sürecin içindeyiz. Tabii ki, bu süreç,
lentiler de değişiyor. Bu yüzden yeni ve güncel, yara-
halkı ‘tak ettirdiği’ yere de sürüklüyor şu anda. ‘Tak
tıcı olan her şeyi takip edip ilgili grupların arasında ol-
etme’ noktasına geldiğimizde insanların bir arada
mayı önemsiyoruz.
birbirine bağlı ve güçlü olması, örgütlülüğü, beraber hareket etmeyi bilmesi, dayanışmanın ne olduğunu öğrenmiş olması çok büyük bir önem atfediyor bizlere. Bu sürecin devamında yerel halkın kendi iradesinin önemli olduğunu düşünüyoruz ve bu nedenle toplumsal bilinci yükseltmek, dönüştürebilme kabiliyetini kazanmak daha da önem kazanıyor. Bu yüzden her şey normalleştikten sonra var etmiş olduğumuz, zeminini hazırladığımız bu bilince ihtiyacımız olacak. Bu bilinçle yan yana olacağız. Daha güzel günleri yaşamak ve yaşatmak için bizler bu süreci hem sınıfsal hem de bireysel gelişimi ilerletme konusunda avantaja çevirmek gerektiğini düşünüyoruz. Hattı da buradan örmek, ilmek ilmek işlemek gerekir. Bu süreçte sosyal medyada duyurulan gönüllü psikolojik destek duyuruları (online) ve ruh sağlığını koruyucu, önleyici, destekleyici bilgilendirmeler oldu. Takip edebildiniz mi veya bağlantılı olduğunuz gruplara ulaştı mı? Bireysel ve/veya grupsal psikolojik desteklerin dayanışmacı çalışmalar içinde nasıl bir yeri olmalı sizce? Kültür evimizin ve bağlantılı olduğumuz diğer dayanışma ağlarının iletişimde olduğu ekipler var. Olmayan yerlerle de dayanışmayı bir şekilde sağlıyoruz. Ne zaman, nerede bir problemli durum olsa nereye gidip kiminle konuşabileceğimizi biliyoruz. Aslında belli noktalarda elbette tıkandığımız durumlar oluyor. Fakat yeni yöntemleri ya da mevcut danışman arkadaşlarımızın yönlendirmeleri ile bu açmazların bir şekilde üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Ama her
155
psikolojivetoplum.todap.org
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP) Kimdir?
D
erneğin amacı, psikologların ve psikoloji öğrencilerinin eşitlikçi, özgürlükçü ve kardeşlikten yana bir toplumsal dayanışma ekseninde mesleki örgütlenmesini sağlayarak, psikoloji teori ve pratiğinin eleştirisi ve yeniden üretimi yönünde çalışmalar yapmaktır. TODAP, emekten yana ve toplumcu bir eksende bir
araya gelen, çalışan, işsiz ve öğrenci psikologları çatısı altında toplamayı hedefler. Her türlü ayrımcılığa, baskı ve sömürüye karşı ezilenlerden yana ve insan hakları temelinde faaliyet gösterir. TODAP’ın emek eksenli çalışmaları, psikologların çoğunluğunun üretim ilişkileri içerisindeki konumlarından kaynaklanan deneyimlerini betimlemek, yorumlamak, görünür kılmak üzerine kuruludur. Psikologların çoğunluğu ücretli çalışan konumundadır ve güvencesiz çalışma koşulları ve işsizlikle gün geçtikçe daha fazla terbiye edilmektedir. TODAP’ın emek eksenli çalışmaların temeli, bu durumun idrak edilmesine ve güvencesiz ve esnek çalışma koşullarına karşı mücadele etmek üzerine temellendirilmiştir. Psikoloji tarihine bakıldığında, psikolojinin, içinde ortaya çıktığı tarihsel koşullara ve güç ilişkilerine sıkı sıkıya bağlı olduğu ve ideolojik varsayımlar üzerine kurulduğu görülür. TODAP’ın ikinci ekseni psikoloji bilgisinin ve pratiğinin eleştirisini üretmeye odaklanır ve bunu disiplinlerarası bir yaklaşımla yapar. TODAP, herkes için yaşanabilir bir dünya ve bütünlüklü bir meslek bilgi ve icrası için toplumsal dayanışmayı olmazsa olmaz bir koşul olarak tanımlar. Psikologların toplumun ezilenleriyle dayanışma içine girerken amaçladıkları, sadece dar anlamıyla toplumsal dayanışma değil, aynı zamanda dönüşen ve dönüştüren bir meslek inşa etmektir. TODAP, psikososyal refahın en temel taşı olan insan hakları mücadelelerini kayıtsız şartsız destekler. Bu üç eksene ek olarak dernek, psikologların ve psikoloji öğrencilerinin öğrenim görürken veya alanda çalışırken karşılaştıkları hak ihlalleriyle, psikologların ve psikolojinin sebep olduğu hak ihlallerini ve eşitsizlikleri gündeme taşır. Lisans eğitiminin psikolog ünvanıyla istihdam edilmek için yeterli ve nitelikli hâle getirilmesi için çalışır ve alanda çalışmak için gerekli kılınan eğitimlerin herkes için erişilebilir olması için çabalar. Bunların yanı sıra, bir sağlık hakkı olarak tanıdığı psikolojik hizmetin eşit, ücretsiz ve anadilde verilmesi için mücadele eder. TODAP bu görüşler ışığında kazanılmış hakları korur, onlara gelebilecek saldırılara karşı mücadele eder, bu hakların ve henüz kazanılmamış olanların savunuculuğunu yapar. Web: http://todap.org Facebook: https://www.facebook.com/todapder Twitter: https://twitter.com/todapder Email: todap.der@gmail.com
156
psikolojivetoplum.todap.org
Derneğe Üyelik Derneğe üye ya da fahri üye olmak için web sitesinde yer alan üyelik formunu doldurup iki fotoğrafınızla birlikte bize ulaştırmanız gerekmektedir. Derneğe üye olmak veya derneğin ça-
lışmalarını yakından takip etmek ve tartışmalara katılmak için mail grubumuza üye olmak isterseniz todap.der@gmail.com adresinden bize ulaşabilirsiniz. Üyelik/Fahri Üyelik formlarını https://goo.gl/jt6QU1 linkin-
den indirebilirsiniz.
157
psikolojivetoplum.todap.org