YAYIN KURULU
Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA
YAZI İŞLERİ VE TASARIM
Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA
İLETİŞİM VE YAZI GÖNDERME psikomavi@gmail.com https://www.facebook.com/groups/psikomavi/ https://www.facebook.com/psikomavidergisi
Psikomavi E-Dergisi 2 ayda bir yayınlanmaktadır. Psikoloji, kültür ve edebiyat konularında yazılar içermektedir. Dergide yayınlanan yazılardan yazarın kendisi sorumludur.
Psikomaviden… Psikomavi Dergisi yola çıkalı tam bir sene oldu. Bu sayımızla birlikte 1. yaş günümüzü kutluyoruz. Dergimize emek veren, yazılarıyla katkı sunan ve en önemlisi okuyucu desteğini esirgemeyen okurlarımıza sonsuz teşekkürü bir borç biliriz.
Bu sayımızda karşınıza biraz daha farklı bir konuyla çıkıyoruz. Şüphe kuşku götürmez ki günlük yaşam içerisinde hepimizin içerisine yerleşiveren bir duygu olabilmektedir. Şüphenin sanrısal bir hal aldığı ve yaşamsal işlevleri bozduğu zaman bir problem olduğunu psikopatolojik değerlendirmemiz ile, şüphenin çocuklarda gelişimi, acaba diyen çocukların özelliklerini, şüphenin felsefik boyutlarını Descartes ile severek okuyacağınızı umuyoruz. Ayrıca paranoya ile ilgili öykümüzü de ilgiyle takip edeceksiniz. PSinema, PsiKitap, Serbest Çağrışım ve Mavi Ayraç bölümlerimizde ilginizi çekecek.
İyi okumalar.
İÇİNDEKİLER
1-2
Psihaber-Araştırma
19
3-4
Çocuklarda Şüphe Duygusunun Gelişimi
20-21
Günah
22
PSinema
5-6
Acaba Diyen Çocuklar 23
PsiKitap
7-8
Şüphenin Gerçeği
9
Serbest Çağrışım
10-14
Şüphe ve Kuşku Kıskacında Sanrısal Bozukluk
15-18
Descartes Şüpheciliği
Mavi Ayraç
Psikomavi
1
Psikohaber – Araştırma
Evlilik Öncesi Şüpheler Pek Masum Değilmiş
boşanıyor. Şüphe duymayanlarınsa sadece % 8’i boşanıyor. Şüphesi olup evli kalmaya
Evlilik kararı öncesinde yaşanan tereddütlere
devam eden çiftlerin ise evlilik doyumları,
sıklıkla rastlanır. Bunun normal bir süreç
şüphe duymayan çiftlere göre daha düşük.
olduğunu düşünenler olsa da şüphe, olumsuz bazı düşüncelere işaret edebilen bir duygudur.
Bu araştırma, evlilik öncesindeki şüphelerin
Acaba evlilik öncesindeki bu şüpheler evliliği
normal ve zararsız olduğunu düşünenler için
nasıl etkiliyor? Kadınların bu şüphelerine ve
önemli bilgiler veriyor ve aslında bu tarz
çiftin
durumlarına
şüphelerin dikkate alınması gerektiğinin, belki
odaklanan bir çalışma bu soruyu aydıntatıcı
de bu şüphelerle ilgili konuşup mevcut
nitelikte.
sorunların
evlilik
sonrasındaki
çözülmesi
gerektiğinin
altını
çiziyor. Lavner öncülüğündeki çalışmada yeni evli yaklaşık 500 çift inceleniyor. Bu çiftlere evlenmeden önce evlenip evlenmemeye dair şüphe yaşayıp yaşamadıkları soruluyor. 4 yıl boyunca bu çiftleri izleyen araştırmacılar boşanma
oranlarını,
evlilik
doyumlarını
inceliyorlar.
Detaylar için kaynak Lavner, J. A., Karney, B. R., & Bradbury, T. N. (2012). Do Cold Feet Warn of Trouble Ahead? Premarital Uncertainty and Four-Year of
Marital
evlilik öncesinde şüpheleri olduğu görülüyor.
Psychology, DOI: 10.1037/a0029912
Özellikle kadınlara dair ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor: Şüphe duyan kadınların, duymayan kadınlarla karşılaştırıldığında 4 yıl içinde boşanma oranları daha fazla. Evlilik öncesinde şüpheleri olan kadınların % 19’u 4yıl içinde
Outcomes.
Journal
Çiftlerin üçte ikisinde en az bir partnerin,
Family
http://ajanspsikoloji.com/2012/09/17/evlilikoncesi-supheler-pek-masum-degilmis/
2
Psikomavi Bu tür düşüncelerin beraberinde yoğun öfke, saldırgan tutumlar, mutsuzluk ve kaygıyı de Şüphe Ölüme Götürebilir!
getirebiliyor. Uzmanlara göre, bu durumda artık şüpheler paranoyaya dönüşüyor. Bu tür kıskançlık paranoyaları ise önü bir türlü alınamayan kadın
Her insanın yaşayabildiği şüphe aşırı olduğunda ölümle bile sonuçlanabiliyor.
bireyler mutlaka ruh sağlığı uzmanları tarafından
Her insanın yaşayabildiği şüphe aşırı olduğunda ölümle
bile
cinayetlerinin en önemli nedeni: "Böyle durumlarda
sonuçlanabiliyor.
Bir
türlü
engellenemeyen kadın cinayetlerinin en büyük nedeni olarak da bu tür kıskançlık paranoyaları gösteriliyor.
tedaviye alınmalıdır. Kişi çoğu kez bu şüphelerin doğruluğuna inanacağı için tedaviye başvurmaz, ancak yakınları tarafından tedaviye ikna edilmeli, gerekiyorsa yasal yollarla tedaviye getirilmelidir. Kadın Cinayetlerinin En Büyük Nedeni
Şüphe veya kuşku, bir insanın bir olay karşısında duyduğu emin olamama veya güvensizlik duygusu olarak ifade ediliyor. Şüpheyi, "bir anlamda inanç ile inançsızlık arasında kalınan durum" olarak tanımlayan uzmanlar, şüphenin hangi durumlarda hastalık göstergesi olabileceğini anlattı:
Eşler arasında en çok kıskançlık paranoyaları gündeme gelmektedir. Günümüzde yazılı ve görsel basında sık sık duyduğumuz kadın cinayetlerinin en büyük nedeni bu tür kıskançlık paranoyalarıdır. Birey eşi tarafından aldatıldığını düşünerek her durumu kendi zihninde buna uyarlayıp öfke
"Tüm diğer psikolojik hastalıklarda olduğu gibi şüphenin de hastalık sayılabilmesi için hayatımızı
gösterir, saldırgan tutumlar sergiler." İnatlaşmadan Tedavi Edilmeli
büyük oranda etkilemesi, işlevselliğimizi bozması gerekmektedir. Günlük yaşamda hepimizi kuşkusuz
"Paranoya bozukluğu olan bireylerin yakınları,
zaman zaman bir takım şeylerden şüphelenebiliriz.
kişiye
Ancak bunlar hayatımızı etkilemez, o düşünceler
düşündüğü
gibi
aklımıza gelir ve gider biz günlük yaşamımızı
çalıştığında
da
sürdürmeye devam ederiz. Bazı bireyler ise bu
çıkmaktadır. Bireyin yakınları kişiyi ikna etmeye
düşüncelerden
çalışmayarak,
kurtulamaz.
Akıllarında
sürekli
aksini
iddia
ettiğinde,
olmadığına öfke
onunla
ve
onu
durumun
ikna
güvensizlik
iddialaşmadan
etmeye ortaya iletişime
birilerinin onları kandırdığı, onlara zarar vermeye
geçmeli ve tedaviye yönlendirmelidir. İlaç tedavisi
çalıştığı, gittiği restoranda zehirleneceğini, eşleri
ve psikoterapi ile kişiye destek verilmelidir. Eğer
tarafından aldatıldığı ya da aldatılacağı ile ilgili
paranoyalar çok ileri düzeyde ise kişi bu yüzden
düşünceler nedeniyle günlük işlevlerini yerine
çevresine ve kendisine zararlar veriyorsa yatarak
getirmez. Bunları düşünmekle kalmayıp sürekli bu
tedavi en etkili yöntem olmaktadır"
düşünceleri doğrulayacak ya da reddedecek kanıtlar bulma peşindedirler."
http://www.aktuelpsikoloji.com/suphe-olumegoturebilir-13595h.htm
Aşırı Şüphe Pranoyaya Dönüşüyor
Psikomavi
3
Makale
ÇOCUKLARDA ŞÜPHE DUYGUSUNUN GELİŞİMİ Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA Rehber Öğretmen
Çocuğun kişiliğinin, karakterinin belirlendiği ifadeyle çocuk artık bu özgür davranışlarının yaşamının ilk yılları birçok duygunun da
kendine ait olduğunu, kendi istediği şeyi
gelişim yıllarıdır. Çocukluk döneminin 2 – 3
yapabildiğini anlamıştır. Özerklik duygusunu
yaş
tatmıştır.
döneminde
çocuk
artık
yürüyüp,
ayaklanmaya, çevreyi daha iyi incelemeye
Çocuklar bu dönemde kendi isteklerini
başlar. Çocuk artık algıladığı her yere gitmek,
kendi kendine sınırlamayı dener ve aynı
her şeye dokunmak istemektedir. Mutfağı
zamanda anne babasının da kendisini
keşfetmiş, dolapları karıştırmaya başlamış, sık
sınırlamasını ister. Hem özerkliği hem de
sık odadan dışarı çıkmaya başlamıştır. Başka bir
bağımlılığı bir arada yaşar. Bir şeyi kendi
4
Psikomavi gereken nokta çocuk özerkliğini kazanırken onu yaptığı zaman sevinir ama annesinden habersiz yaptığı için ise kaygılanır. Çünkü o döneme kadar anneye bağımlı yaşamıştır. Eğer çocukta güven duygu gelişmişse çocuk özerkliğe rahat kavuşabilir. Fakat çocuk güven duygusu kazanmamışsa şüphe ve utanç duyguları gösterir. Bu dönemdeki tehlike utanç
ve
şüphe
duygularının
aşırı
Özerklik duygusu bireyin yalnızca bağımsız bir varlık olduğunu algılaması değil, aynı zamanda karşıt dürtü ve eğilimler arasında seçim
yapabilmesi,
benlik
saygısını
yitirmeden şüphe duygusuna kapılmadan kendi kendisini
önünü tıkamamaktır. Özerkliği yaşayan çocuk bunun bir sınırı olduğunu bilir. Hatta kendisinin sınırlandırılmasını ister. Her zaman eleştirilen, azarlanan,
denetleyebilmesidir.
Bu
yılların
olumlu unsuru özerklikken, olumsuz unsurları
Kendilerinden,
çocuğun
özerklik
duygusunu geliştirmesine fırsat verilmelidir. Özellikle aşırı titiz ve aşırı koruyucu annelerin çocuklarının özerklik duygularını yaşamaları oldukça zor olur. Çevreyi kirleteceği, üzerini pisleteceği, zarar verebileceği ya da komşular tarafından eleştirileceği kaygısıyla bu tip anne babalar
çocuklarının
yaptığı
her
şeyi
eleştirmekte, kontrol etmekte, sınırlamakta ve hatta onları cezalandırmaktadır. Onlar için en iyi
çocuk
devamlı
kurcalamayan,
söz
kimseyi
dinleyen, rahatsız
etrafı
etmeyen
çocuktur. Bu tür çocuklar özerk davranmasını bilmeyen,
aşırı
bağımlı,
utanç
duygusu
içindedirler. Bu demek olmuyor ki çocuklar tamamen başıboş bırakılsın. Dikkat edilmesi
yeteneklerinden,
ederler.
kendilerine
Bu
kaygı
güçlerinden
veren
şüphe
duygularından kurtulmanın yolunu annesinden sürekli yardım istemekte, ona bağımlı olmada bulur. Bu da çocuğun güvensiz ve mızmız olması demektir. Oysa anne baba bu dönemde çocuklarını yeni yaşantılara, yönlendirmeli, onları yüreklendirmeli, kendini ifade etmesine yardımcı olmalıdır. Bu
dönemde
çocuklar
yapıp yapmama konusunda emin olamazlar.
utanma ve şüphedir. Bu
engellenen
güven geliştirmezler. Yapmak istediği bir şeyi
şüphe
gelişmesidir.
bir
kurallar altında ezmemek ve kişilik gelişiminin
dönemde
başarma
duygusunu
önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu dönemde anne babanın kesin ve tutarlı davranışları çocuğun seçim yapma yetisini, özerkliğini zedelememelidir. gereken
çatışma,
Bu
dönemde
şüpheye
karşı
çözülmesi özerklik
duygusunun başarılabilmesidir. Kısaca çocuk bu dönemde ya başarılı olup özerk davranmayı öğrenecek ya da anneye olan bağımlılığından kendini kurtaramayacak, her yapmak istediği şey için ebeveyninden onay bekleyecek, kendi kararlarını vermede şüphe içinde olacaktır.
Psikomavi
5
Makale
ACABA DİYEN ÇOCUKLAR? Fatih UYUMAZ Psikolojik Danışman
-Hayır teyzesi O almaz çay döker şimdi.
görünebilir.
-Hayır
açısından baktığımızda acaba çocuklardaki
babası
o
gidemez
bakkala
kandırırlar. -Sen
Olaya
bir
de
çocukların
reaksiyon ne olabilir?
yapamazsın
şimdi
kesersin
bir
tarafını.
Çocuklar okul öncesi dönemde yavaş
-Bak düşüreceksin şimdi. Hah gördün mü
yavaş bağımsız davranışlar sergilemeye
ben demedim mi?
kendi
-Taşıyamazsın tabakları düşürür kırarsın
kazanmaya
maazallah dur ben yaparım.
yetişkinler gibi birtakım işler yapmak için
-Çok
utangaç
bizimkisi
hemen
kaynaşıvermez ortamla.
Bu
cümlelere
kontrol
çalışırlar.
Kendi
duygusunu başlarına
mücadeleye girerler. Bağımsız olmanın kendine güvenin ilk tohumları atılmaya
Daha bunun gibi onlarca olay ya da durum sayılabilir.
çaplarında
ilk
bakışta
koruyucu anne babaların ifadeler gibi
6
Psikomavi başlanır bu zaman diliminde. Çocuk da bu
Belki de muazzam başarı gösterecek olan
mücadele esnasında kendini tanımaya, ne
çocuklar sırf kendilerine inanamadıkları
yapabildiğini ne yapmadığını anlamaya
için
vazgeçiyor.
sınırlarını fark etmeye başlar. Hata yapar canı yanar tecrübe kazanır. Bir dahaki sefere dikkatli olmayı zorluklar karşısında dik durmayı öğrenir. Bunları yaşamayan çocukların
gelecekte
yaşadıkları
zorluklarda kendilerine soracakları sorular maalesef ACABA temalı olacaktır. Anne babanın tutumu nedeniyle yapabileceği inanan çocuklar bir süre sonra galiba
Çocukların kendileriyle ilgili karmaşık
yapamayacağım
imajları
düşüncesini
ve
olsun
istiyorsak
her
işine
güvensizliğini yaşamaya başlar. Çocuklar
karışalım, yaptığı her işin üstünden tekrar
küçük
babalarının
geçelim, tezgahı mı sildi bulaşıkları mı
inanma
topladı arkasından onun gözünün önünde
yaşlarda
söylediklerine
anne doğrudan
eğilimindedir. Yapabilecek olsam annem
biz
babam izin verirdi diye dersler çıkarır. Bu
kendine güvendiği her işte duraksayarak
da
emin
çocukların
kendine
inancını
tekrar
silelim
misin
ya
tekrar
toplayalım,
yapamazsan,
bak
kaybetmesine kendine kuşku duymasına
yapamazsın gibi ifadeler kullanalım. Her
neden olur.
zaman bardağın boş tarafından bakarak
Duygular
bulaşıcıdır
ebeveynlerin
ve
hissiyatını
özellikle
yaklaşalım. Bunu yaparken de amacımızın
algılama
O’nu
korumak
olduğunu
söyleyelim.
noktasında çocuklar ayrı bir gücü vardır.
Kendini koruyamayacağı kadar büyük
Özellikle hassas zamanlarda çocuklar anne
tehlikelerin olduğu hissini verelim. Bu
babaların tepkilerine bakarak birtakım
şekilde hem her türlü çevre şartlarına karşı
duygulara
babanın
hem de kendine karşı ACABAları olur.
güvensiz ve çocuğuna kuşkucu yaklaşımı
Hem de bize hastalık derecesinde bağımlı
çocuğun da kendinden şüphe etmesine
bir
neden
bırakmayalım sakın ha çevre kötü çünkü…
yöneliyor.
oluyor.
Şüphe
Anne
kaygıyı
kaygı
korkuyu korku da ataleti tetikliyor. Bu da çocukları harekete geçmekten alıkoyuyor ve en garanti zaman dilimlerini bekliyorlar.
sevgisi
olur.
Tedbiri
elden
Psikomavi
7
Makale
ŞÜPHENİN GERÇEĞİ Yasemin ÖZÇELİK Psikolojik Danışman Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
taşıyamayacağı kadar da ağırdır. Ezilirsin
diyerek başlarsın güne. Güneş yine her
altında dayanılmazdır. Peki karanlıkta kalmak
zamanki gibi doğmuştur ama sence pek
mı istersin karanlığı yakmak mı?
aydınlık değil sanki bugün şehir… Bir huzursuzluk
kol
geziyor
etrafta.
Acaba
Biraz cesaret, sorularını sormalısın
diyorsun, acaba… Onlarca soru var kafanda
ona, kaç taneyse hepsini teker teker acele
hangi birini yanıtlamalı şimdi, ne demeli
etmeden.
acaba…
Acelen yok! Sordukça kaybolacak şüphen, gerçek iyisiyle kötüsüyle belirecek karşında.
İçin içini yiyor sonra, ya …………..
Duydukların hoşuna gidecek belki, belki biraz
Doldurmak sana kaldı bu boşluğu, aklına ne
canın
yanacak
ama
dayanılmazların
geliyorsa yazabilirsin. Yazmalısın da zaten
olmayacak. Belirsizlikler
gidip seçenekler
doldurmalısın o boşluğu, dolmazsa eğer hep
gelecek karşına, işte şimdi derin bir nefes alıp
“şüphe” kalır orada. Şüphen varsa ulaşacağın
seçeceksin yolunu…
bir gerçeğin de vardır o şüphenin arkasında. Kötü,
korkutucu,
dayanılmaz
bir
gerçek
Güneş hep aynı doğar, senin dünyanı
değildir bu çoğu zaman ama şüphe kötüye
da
hazırlar insanı.
karanlığı. Şüphe, gerçeğini yakmadan…
Şüphe
hep
karanlık
taraftır;
can
sıkıcıdır, kasvetlidir, huzursuzdur, insanın
aydınlatmasını
istiyorsan
yakmalısın
8
Psikomavi Serbest Çağrışım
Serbest çağrışım psikanalizin en önemli tekniklerindendir. Danışana herhangi bir konu hakkında aklına gelenleri baskı uygulamadan serbestçe aktarması söylenir. Söylenen şeyler bilinçaltının bir yansıması olarak kabul edilir. Bu sayımızda “Şüphe” ile ilgili serbest çağrışımlarımızı aktarıyoruz. Her renk bir kişiye ait çağrışımları betimlemektedir.
MAVİ
MOR
YEŞİL
Güvensizlik
Sezmek
Korku
İnanmamak
İşkillenmek
Derin Nefes Almak
Tatmin Olmamak
Güvensizlik
Aldatma
Kaygı
Tereddüt
Kuşku
Sorgulamak
Kuşku
Veda Ölüm
KIRMIZI PEMBE
Ölüm
KAHVERENGİ
İnsan
Esrarengiz
Güvensizlik
YGS
Suç
Kararsızlık
LYS
Cinayet
Temkinli Olma
Sınav
Ben
İnsanlar
Soru
Sahtekar
Psikomavi
9
Makale
ŞÜPHE VE KUŞKU KISKACINDA SANRISAL BOZUKLUK (PARANOYA) Özgür TÖNBÜL Psikolojik Danışman/Aile Danışmanı gelişim kuramında bu dönemi özerkliğe
GİRİŞ
karşı
şüphe
ve
utanç
olarak
Bu
dönemde
çocuk
Şüphenin kelime anlamı, bir insanın bir
tanımlamaktadır.
olay karşısında duyduğu emin olamama
tuvalet eğitimine başlamakta ve dışkılama
duygusu veya güvensizlik duygusu olarak
işlemine geçmektedir. Erikson bu davranış
tanımlanmaktadır. Kuşku ise başkalarının
biçimini tutmak ve fırlatmak olarak geniş
iyi niyet ve amaçlarını kötüye yorarak
açıdan ele almaktadır. Erikson’a göre
işkillenme duygusudur. Şüphe ve kuşku
tuvalet eğitimini savaşa çeviren anne
birbirlerinin yerine kullanılsa da paranoid
babalar
durumlarda
duygularını
önce
şüphe
daha
sonra
çocuklarının
şüphe
harekete
ve
utanç
geçirmektedir.
işkillenme olan kuşku devreye girer ve
Cezalandırıcı, kısıtlayıcı, aşırı koruyucu
buna bağlı sanrılar günlük yaşamda bireye
anne
eşlik eder.
ellerinden
almakta,
şüphe
duyguları
yüksek
çocuklara
Şüphe duygusunun insan yaşamındaki ilk gelişimi Erikson’un psikososyal gelişim kuramında da atfettiği gibi 18 ay – 3 yaş dönemine
denk
gelmektedir.
Erikson
babalar
hazırlamaktadır.
çocuklarının
özerkliğini ve
utanç zemin
10
Psikomavi Şüpheci çocuklar ilerleyen yıllarda ailesel, çevresel ve arkadaş ilişkilerinde daha
Son yirmi yıldır, psikozun altta yatan
alıngan, kırılgan, zorlayıcı olabilmektedir.
psikolojik
Okul yılları boyunca kimsenin kendisini
artmıştır. Pozitif ve negatif belirtilerin
sevmediği, hiç arkadaşı olmadığı gibi
mümkün ve akla yatkın ne çeşit teorik
düşüncelere kapılabilmektedirler. Yerleşen
açıklamaları
bu şüpheci kimlik daha sonra sanrısal
çalışmalar
bozukluğa temel teşkil edebilmektedir.
yaklaşımların
mekanizmaları
üzerine
olabileceği
konusunda
yapılmaktadır. aksine
ilgi
Tanısal
bireysel
belirti
yaklaşımları önerilmektedir. Son on yılı DSM-IV’ de sanrı (hezeyan), başka hemen
geçkin suredir bu yaklaşım, hezeyanların
herkesin neye inandığına bakılmaksızın
psikolojik açıklamasında önemli bir yer
sürdürülen ve tersinin geçerli olduğuna
almıştır.
ilişkin açık ve tartışmasız kanıtlar olmasına
Deliliğin
karşın değiştirilmeyen, dış gerçeklikten
tanımlanan hezeyan, teorik olarak çok
doğru olmayan anlamlar çıkartmaya dayalı,
büyük bir ilgi çekmektedir, fakat hala
kişinin yasadığı kültür ya da alt-kültürün
hezeyan hakkında net olarak bilinen fazla
üyeleri tarafından alışılmış olarak kabul
bir şey yoktur. Hezeyanın nasıl oluştuğu
edilmeyen,
“yanlış
inanç”
olarak
temel
karakteristiği
olarak
açık değildir ve bu konuda pek çok
tanımlanmaktadır . Karl Jaspers’ın 1913
spekülasyon yapılmaktadır.
yılında
Bugün hala, hezeyan tanımı bir sorunsal
yayımlanan
bilimsel
psikopatolojinin başlangıcı olarak kabul edilen,
“Genel
Psikopatoloji”
adlı
olarak karşımızda durmaktadır. Dürtüsel Kuram
yapıtında, hezeyanlara ilişkin üç ünlü
“Hezeyan,
egonun
dış
dünya
ile
ölçütü şöyledir; kesinlik, düzeltilemezlik,
ilişkilerinde bir yarılmanın ortaya çıkmış
yanlışlık.
olduğu yerin üstüne konan bir yama gibidir ”
Sanrısal
bozukluğun
etiyolojisine
(Freud)
bakıldığında belirli risk etmenleri tespit
Freud’dan
edilmiştir: İleri yaş, duyu kusuru, sosyal
kuramcılar hezeyanların, doyurulmayan
izolasyon,
arası
istekler ve çözümlenmemiş çatışmaların
ilişkilerde aşırı hassasiyet, yakın zamanda
dışsal kaynaklara yansıtılması olduğunu
göç etme.
öne sürmektedir. Daha yakın zamandaki
aile
öyküsü,
kişiler
psikoanalitik SANRI
OLUŞUMU
PSİKOLOJİK KURAMLAR
ÜZERİNE
başlayarak,
psikoanalitik
kuramcılar,“hezeyanların
kişinin fantezi, duygulanım ve anılarını yansıttığı” bakış açısını korumaktadır.
Psikomavi
11
Neale, Büyüklük hezeyanlarının, dışsal
Başlangıç döneminde kontrol ile aşırı
olaylar
olumsuz
zihinsel uğraşın yatkınlaştırıcı bir durum
bilişlerden korunmak için strese yanıt
yarattığını ve bunun da kontrolü kaybetme
amacıyla
tehdidi ile kötülük görme hezeyanlarının
veya
sıkıntı
oluştuğunu
koruyucu
bir
verici
ve
bu
işlevi
yüzden olduğunu
oluşumuna
zemin
hazırladığını
söylemektedir. Neale’e göre, bu hezeyanlar
varsaymışlardır.
kırılgan
koruyarak,
anksiyete ve uyarılmışlığın artması ile bu
bilinçdışı olarak yalancı bir kendiliği
bireyler kontrolü kaybetmeye başlamakta
ortaya çıkarmaktadır.
ve başkalarının kendilerini kontrol etmeye
Algısal Kuramlar
çalıştığı inancını geliştirmektedir. Maher,
“Bir yorum ancak kendisiyle kökten bir
algısal kuramın çağdaş öncüllerinin başta
çelişki
gelenidir. Maher, hezeyanların anormal
egoyu
sıkıntıdan
içinde
bir
parça
bulunabilirse‘yanlış’
kanıt olarak
algısal
Bu
yaşantıları
yazarlara
açıklamaya
göre;
yönelik
nitelendirilebilir; yalnızca akla uygunluk
yapılan normal akıl yürütme sonucu ortaya
düzeyine düşüren kanıtlarla (zorunlu bir
çıktığını
biçimde) yanlışlanamaz (Maher BA)”.
hezeyanların anormal deneyimlerin, fakat
Algısal açıklamalar, hezeyanların algı veya
normal akıl yürütmenin ürünü olduğunu
bedenin değişen duyumlarından mantıksal
öne sürmektedir.
çıkarımlar olarak ortaya çıktığı şeklindedir.
Bilişsel Kuramlar
Federn’in kusurlu ego sınırları kuramına
Hezeyanlara
göre; kusurlu ego, gerçeklik ve fantezi
yaklaşımların etkinliği üzerine giderek
arasındaki ayrılma ile içsel ve dışsal dünya
artan
arasındaki ayrımda başarısızdır, sınırları
gelişmeleri yüreklendirmiştir. Son yıllarda
bulanıktır. Cutting ve Dunne, psikoz
bu alanda özellikle Frith, Garety, Bentall
başlangıcında anormal algısal deneyimlerin
ve
olduğunu göstermiştir. Buna karşın, bu
çekicidir
değişiklikleri
Zihin Kuramı
niceliksel
olarak
ileri
kanıtlar,
sürmektedir.
bilişsel-davranışçı
bu
arkadaşlarının
alandaki kuramsal
çalışmaları
dikkat
kötülük
görme
tanımlamanın zor olduğu, görsel algıda
Frith,
niteliksel değişikliklerin olduğu, özellikle
hezeyanlarının diğer insanların niyetleri,
yüz ifadesi, uzay, insan ve yol renklerini
düşünceleri ve inançlarını anlamaktaki bir
algılamanın etkilenmiş olduğu ve bu
yetersizlikten ortaya çıktığını öne sürmüş
anormalliklerin
psikoz
ve bunu “zihin yetersizliği kuramı” olarak
olduğunu
tanımlamıştır. Bu yaklaşım kısaca şöyle
başlangıcında
hiç
birinin
gösterilmemiş
alınma
Maher,
ve
tespit etmişlerdir. Melges ve Freeman,
özetlenmektedir: Alınma
patolojik aşırı uyarılmışlığın yol açtığı
hezeyanı, yanlış kimliklendirme ve kötülük
kusurlu algısal filtre kavramını, sibernetik
görme
modeli
insanların davranış ve niyetlerini yanlış
kurmak
üzere
kullanmışlardır.
hezeyanının
doğasında,
diğer
12
Psikomavi yanlış yorumlama vardır. Bu belirtiler,
zamanda
zihinde
sadakatsizlik suçlamasına destek için delil
diğer
çıkarsamalar sistemin
insanlarla yapmamızı
yetersizliği
ilgili
doğru
sağlayan sonucu
kişinin
tepki
büyüklüğü
bir
toplaması sanrılı bir özellik gösterir.
ortaya
Kıskançlık tehlikelidir, çünkü sadece öfke
çıkmaktadır.
uyandırmaz, aynı zamanda kıskanç kişiler dürüstlük
düşüncesi
saldırgan
SANRI ÇEŞİTLERİ
davranışlarını
Kötülük Görme (persekutuar) Tipi
savaşırlar. Kıskançlık esas olarak eşine
Persekutuar tipi sanrılı bozukluğun ilk
odaklıdır ve bazen eşi ya da başkalarına
tipidir. Bu alt tipte olan kişi kendisinin
zarar verebilir veya gerçekten öldürebilir.
düşmanlık veya zarar gördüğüne inanır. En
Othello sendromu ya da evlilik paranoyası
sık görülen hezeyan tipidir. Düşmanlık
olarak da adlandırılır. Erkeklerde daha sık
görme
görülür.
düşünceleri
sıklıkla
yakınma,
haklı
ile
çıkarmak
için
sinirlilik ve öfkeyle birliktedir ve kişi
Erotomanik tip
öfkeyle davranıp bazen saldırgan olabilir
De Clerambault sendromu veya passionelle
hatta cinayet işleyebilir. Diğer zamanlarda,
psikozu olarak da adlandırılmış olan
bu kişiler düşmanlık gördüğünü düşündüğü
erotomanide
kişilere
açmakla
statüde başka bir kişinin kendisine aşık
düşmanlık
olduğuna sanrılı düzeyde inanır. Bu tür
karşı
meşguldürler.
resmi
dava
Şizofreninin
genellikle
hastalar
tutarlı ve bizar değildir. Kendi sanrısıyla
bakımından başarısızlık yanında yalnız,
ilgili olmayan sosyal işlevsellik alanında
sosyal yönden geri çekilmiş, bağımlı ve
sorun yaşamaz.
seksüel olarak inhibe durumdadır.
Kıskançlık tipi
Somatik tip
Kıskançlık insanlığın bir özelliği olarak
Sanrılı
bize soyumuzu koruma olanağı veren bir
Kraepelin’in orijinal paranoya tanımında
yaşamı
mekanizmasıdır.
yer almayan tek tipidir. Sanrılı sistemin
Gerçekte, kıskançlık normal kıskançlıktan
ana temaları hipokondriak veya somatik
“sanrılı” kıskançlığı da içeren patolojik
özellikler taşıdığı zaman bu tanı akla gelir.
kıskançlığa
Sonuç olarak bu tip sanrılı bozukluğa eski
dönüşebilir.
Kıskançlığın
mesleki
yüksek
sanrılarına karşın, bu sanrılar sistemik,
sürdürme
veya
daha
bozukluğun
işlevsellik
somatik
tipi
patolojik olup olmadığı konusundaki karar
literatürde
“monosemptomatik
kısmen sosyal olarak verilir. En yaygın
hipokondriazis”
denmiştir.
kıskançlık sanrısı eşinin kendini aldattığına
bozukluğun diğer alt tiplerinde olduğu gibi
inanmadır. Bazı durumlarda sadakatsizlik
burada da hastanın algılaması açık ve
gerçekten bir derece olmuş olabilir, aynı
nettir, semptomlar sanrılı bozukluk
Sanrılı
Psikomavi
13
dışındaki altta yatan fiziksel hastalık ya da
bölümlerinin şeklinin açıkça bozuk ya da
psikiyatrik
bozukluktan
kaynaklanmaz.
çirkin olduğuna ya da vücudun bazı
Somatik
tip
bozuklukta
bölümlerinin (kalın bağırsaklar gibi) işlev
semptomların başlangıcı dereceli ve anidir.
görmediğine ilişkin hezeyanların olduğu
Hastaların
tiptir.
sanrılı
çoğunda
dalgalanabilmekle
sanrıların birlikte,
şiddeti
hastalığın
Grandiyoz tip
kendisi tam olarak iyileşmez. Yüksek
Mani olmadan grandiyoz tip sanrıya klinik
kaygı ve aşırı tetikte olma durumu da bu
pratikte seyrek rastlanır ve bunun sanrılı
alt
bozukluğun
tipteki
hastaların
karakteristik
ayrı
bir
alt
tipi
olarak
özelliğidir. Munro üç faklı tip önermiştir.
sınıflanmasının gerekip gerekmediği şüphe
En sık görülen tipi kişinin derisinin
götürür. Bu tür bir alt gruplama aslında çok
üzerinde ya da içinde böcekler olduğunu,
tarihsel bir kökene dayanmaktadır. Çünkü
parazit
Kraepelin’in paranoya tanımında bu alt
bulunduğu
konularla
ilgili
olduğunu ileri sürmüştür.
gruplama yapılmıştır. Bir çok paranoid
Munro’nun önerdiği diğer alt tipler ise
hastanın düşüncelerinde bir büyüklük öğesi
kişinin vücudundan veya ağzından kötü
bulunur, fakat bu nadiren bir sanrı seklinde
kokular
ortaya
yayıldığına
bulunduğu
tiptir
dair
hezeyanların
Megalomani
olarak
da
referans
adlandırılır. Sanrının baslıca teması büyük
sendromu). Olfaktör referans sendromu
ancak, bilinmeyen bir yeteneği, kavrayış
hastaları
aşırı
gücü ya da önemli bir bulusu olduğudur.
meşguldürler ve şizofren hastalardan farklı
Sanrı bazen dinsel içerikli olup kutsal
olarak, bu durumun kendilerine dışarıdan
güçlerle ilişki kurabildiği ve onlardan
empoze edildiğini öne sürmez, tam aksine
mesaj alabildiği seklinde olabilir.
beden
(olfaktor
çıkar.
kokularıyla
kendilerini suçlarlar. Var olmayan bu koku için sıklıkla özür dilerler ve kendilerini bu
SONUÇ
kokudan kurtaracak çeşitli etkinlikler içine
Sanrısal bozukluğun tarihsel yaklaşımı ve
girerler. Hastalar sıklıkla toplum içine
psikolojik
çıkmaz, sosyal ve mesleki etkileşimlerini
yansıtma savunma mekanizmasının varlığı
kısıtlarlar. DSM IV’te kişisel kokuyla
görülmektedir. Kişinin yaşadığı stresörlerle
ilgili hezeyanlar hezeyanlı bozukluğun
baş etmeye çalışırken yansıtma, bölünme
somatik
ve içe atım mekanizmalarını kullanıp
alt
tipine
örnek
olarak
verilmektedir. Munro’nun önerdiği diğer bir alt tip ise kişinin vücudunun bazı
ruhsal olarak
açıklamalarının
temelinde
14
Psikomavi rahat etmeye çalıştığı düşünülmektedir.
KAYNAKÇA
Sanrısal bozukluk psikotik bir bozukluk
1. DEREBOY, İ. Şizofreniye İlişkin
olduğu
Psikanalitik
için
gerçeği
değerlendirmede
Yaklaşımlar.
sorunlar vardır.
Dizisi, 2000;1:11-19
Sanrısal bozukluk geç yaşlarda görülmeye
2. AKSOY,
U
başlar ama sanrıların temelleri erken
Eşcinselliğe
çocuklukta atılan bilişsel şemalar
Tarihsel
ve
öğretilerle desteklenmiştir. 18 ay-3 yaş arası gelişen özerkliğe karşı şüphe ve utanç evresiyle
başlayan
bireylerin
kuşkuculuk
kişiliğinde
derin
Bir
M.
Psikanalizin
Yönelik
Tutumuna
Bakış.
New/Yeni
Symposium Journal, Nisan, 2009 3. Aksu
E,
Aksu
H,
izler
Sendromu: Olgu Sunumu. Düşünen
mız,
Bilimler Dergisi, 2010.
darılma,
kimsenin kendisini sevmediği, başkalarının arkasından
iş
çevirdiği,
kötülüğünü
istedikleri veya kendisinin çok önemli olduğu,
herkesin onu
düşüncelerle çevrili
beğendiği gibi
insanlar
paranoya
dediğimiz sanrısal bozukluğa temel teşkil etmektedir. Psikolojik her araştırmada tekrar tekrar ortaya çıkan durum çocukluk çağının sağlıklı atlatılmasının bir kez daha önemini ortaya koymaktadır.
A,
Saatçioğlu Ö. Olfaktör Referans
Adam
kırılma,
Tabo
bazı
bırakmaktadır. Kişiliği daha alıngan, mız çabuk küsme,
Şizofreni
Psikiyatri
ve
Nörolojik
4. Erben, G. Hezeyanlı Bozuklukta Hezeyan
Profili
ve
Bağlantılı
Parametreler. Uzmanlık Tezi. 2008
Psikomavi
15
Makale
DESCARTES ŞÜPHECİLİĞİ Şehriban UYUMAZ Psikolojik Danışman
Düşünüyorum öyleyse varım… Kesin olan bir şey var. Bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek. Şüphe etmek düşünmektir. Düşünmekse var olmaktır. Öyleyse var olduğum şüphesizdir. Düşünüyorum, o halde varım. İlk bilgim bu sağlam bilgidir. Şimdi bütün öteki bilgileri Bu bilgiden çıkarabilirim.
Bizim çıkış noktamız bireyin öznelliğidir. Çıkış noktamızdan bakıldığında ‘düşünüyorum öyleyse varım gerçeğinden başka bir gerçek olamaz. Herhangi bir gerçekten önce, bir mutlak gerçek olmalıdır. Bu gerçeği kavramak basittir, zira bireyin varlığında mevcuttur. Rene Descartes Şüphecilik her türlü bilgi savını kuşkuyla karşılayan bunların temellerini etkilerini ve
16
Psikomavi kesintilerini irdeleyen ayrıca aklın kesin bir
Descartes genel geçer kabulle “karşı
bilgi elde edemeyeceğini hakikata erişilse
gelmek için karşı gelmiyor ancak bu yolla
dahi sürekli ve tam bir şüphe içinde
öğrenilen
kalınacağını mutlak’a ulaşmanın mümkün
gerektiğini
ifade
olmadığını savunan görüştür. Şüphecilik
“Aklın
süzgecinden
felsefe bilim ve özellikle din konusunda
doğruluklarına
birçok
hepsine yanlış gözüyle baktım.” Der ve bu
anlayışın
değişmesine
ortam
bilgilerin
sorgulanması
etmektedir.
inandığım
Nitekim geçmeden
kanaatlerin
hazırlamaktadır. Şüpheye iki yaklaşım geliştirilmiş
ve
biri
septisizm
diğeri
metodik şüphedir. Septiklerin şüpheyi amacı Descartes gibi metodik şüpheciliği kullanan filozoflara göre şüphe araç ve yöntemdir. Ben özellikle yöntem olarak kullanılan
Descartes
şüpheciliğinden
bahsedeceğim. Descartes
şüpheciliği
17.
Yüzyıl
şüpheciliğinde yer almaktadır. Bu yüzyıl Descartes ile başlar. Froncois la Mothe le Veyer, Blaise Pascal ve özellikle Pierre Bayle
gibi
Descartes
düşünürlerle şüpheciliği
sürmektedir.
kesin
bilgiyi
buluncaya kadar tüm bilgileri gözden geçirme anlamında bir yöntem olarak
bakış açısıyla yeni bir metot arayışına
kullanmıştır. Bir rasyonalist filozof olan
girmiş
Descartes kesin bilgiyi ancak kendimizi
çerçevesinde düşünmüştür.
bilme de bulabileceğimiz görüşündedir.
Doğruluğunu apaçık bilmediğin hiçbir şeyi
Bunu söylerken de “doğuştan düşünceler
doğu olarak kabul etmemek acele hüküm
öğretisini de ileri sürer. Buna doğuştan
vermekten peşin hükümlere saplanmaktan
ideler der. Bu öğretiye göre ruhumuzda
dikkatle çekinerek kendilerinden şüphe
deneyden önce yerleşik düşünceler vardır.
edilmeyecek derecede açık ve seçik olarak
Anlığın kendisinde devşirdiği bu ideler hep
kavranan şeyleri bulundurmak.
açık ve seçiktirler. Bu bilgilerimizle ve
İncelenecek
deneyimlerimizle bu anlığı zenginleştirir.
mümkün olduğu kadar bölümlere ayırmak.
ve
bu
metodu
güçlüklerden
dört
her
kural
birini
Psikomavi
17
En basit ve en bilinmesi kolay şeylerden
hayal
başlayarak basamak basamak düşünmek.
nimetleri de bilmeyerek veya gözden
Bilgiyi tam anlamıyla kavrayabilmek içi
geçirmek
sık sık tekrar yapmak. Descartes’e göre
memnun ve neşeli olmak mı yoksa her
dünyada her zaman aynı halde kalan bir
ikisinin de gerçek değerini tanımak için,
şey yoktur. En şüpheli kanaatleri bile bir
fazla bilgili ve düşünceli olarak, kederli
defa kabule karar verdikten sonra emin
olmak mı daha iyidir? Üstün iyinin neşe
kanaatlermiş
olduğuna inansaydım ne pahasına olursa
gibi
düşüncesindedir.
takip
Bu
etme
düşüncesi
onu
ederek,
olsun,
elimizde
için
üzerinde
neşeli
olmaya
bulunmayan
durmayarak,
çalışmak
septikler gibi değil de yöntem şüpheciliğin
gerektiğinden şüphe etmezdim ve can
uyguladığının kanıtıdır. Ona göre septik
sıkıntısını şarapta boğan yahut tütünle
düşünce
uyuşturanların
anlamsızdır
olması
gereken
kabalığını
doğrulardım.
metodik şüphedir. Metodik şüpheyi bu
Fakat fazileti işlemekten yahut da (aynı
şekilde uygular. Önce varlıktan, çevreden,
şey olan) elde edilmesi irademize bağlı
kendinden ve başka insanlardan şüphe
bulunan bütün nimetlere sahip olmaktan
eder. Bunu şüphe edemeyeceği son sınıra
ibaret olan üstüm iyi ile, bu nimetleri elde
kadar götürür. Şüphe etmek düşünmektir.
etmeden
Düşünmek var olmaktır. “Düşünüyorum o
birbirinden ayırıyorum. Bundan ötürü,
halde varım.” Noktasına ulaşır. Descartes
zararımıza da olsa, hakikati bilmenin,
kesinliğinden kuşku duyamayacağı “ilk
bilmemekten daha büyük bir olgunluk
bilgi”nin
aşağıdaki
olduğunu göz önüne alarak, az neşeli fakat
anlamıyla
çok bilgili olmanın daha iyi olduğunu
olanaklığını
mektubunda
ise
tam
göstermektedir.
sonra
gelen
memnunluğu
kabul ediyorum: Böylece ruhumuzun en memnun olduğu an, en neşeli olduğumuz zaman değildir; tersine büyük neşeler genel olarak donuk ve ciddidir, kahkahalı neşelerse, ufak ve geçicidir: Bunun için boş, hayaller peşinde koşarak yanılmaya düşmeyi asla doğru bulmam; zira bundan gelen bütün zevk ancak ruhun dışına
Prenses Elisabeth'e Egmond, 6 ekim 1645 Madam, “Bazen şöyle bir şüpheye düştüğüm oluyor:
elimizde
bulunan
nimetleri
olduğundan daha büyük ve daha değerli
18
Psikomavi dokunabilir, halbuki içi, yalancılıklarını
zaman faydalı olamayacağını göstermek;
görerek, acı duyar. Ruhumuz durmaksızın
ve sağlığıma bakmasını yalvarmak
başka şeylerle uğraşırken, bunun farkına
gerektir. Benim de yaptığım budur.
varmayabilir, fakat o zaman da adı geçen
(Madam, Altesinizin, Pek saygılı ve pek
saadete kavuşamaz, çünkü saadet
itaatli Hizmetkârı Descartes.)
hareketimize -bağlıdır, hâlbuki böyle bir hal ancak talihten gelebilir. Fakat, bazıları bizi memnun olmaya götüren, bazıları da tersine, memnun olmaktan alıkoyan aynı derecede doğru, birçok düşüncelerle karşılaşmak imkanı olduğu yerde, bana öyle geliyor ki, tedbir daha çok memnunluk verenleri kabul etmemizi emrediyor; hatta dünyadaki şeylerin hemen hepsine iyi veya kötü görünen bir yandan bakmak mümkün olduğuna göre, herhangi bir şeyde maharetimizi göstermek gerekiyorsa; o da onlara, bilhassa en çok
Dünyada bulunmak endişeye sebebiyet verir. Bütün filmlerin başına yazılabilir bu söz, bütün kitapların hatta fırınların,
lehimizde görünen seviyeden bakmayı
bakkalların, mezarlıkların saunaların bile. Eğer buradaysak
bilmektir, sanırım, elverir ki bunu
ne darağacıyla hatta şu ana kadar ne olduğuyla ilgili sürekli
aldanmadan yapalım. insanın kendinden
bir şüphe hali içinde olumsuz aramızdan çok azı bu şüpheyi asıp sükuna erebilir.
çok başka insanlara iyilik etmesi daha yüksek ve daha şerefli bir şey olduğuna
Onur ÜNLÜ
ALINTI: 1.
göre, buna en fazla meyledenler ve sahip oldukları nimetlerden en az bahsedenler, gene en yüksek ruhlardır. Ancak zayıf ve alçak ruhlardır ki kendilerine gerektiğinden fazla değer verir, ve üç damla su ile ağzına kadar dolan vazolara benzerler. Altesinizin bunlardan olmadığını biliyorum, bu alçak ruhları ancak, kendileri için bir menfaat göstererek, başkaları için zahmete teşvik etmek mümkün olduğu halde, Altesinizin menfaati için, kendilerine, ancak kendisini ihmal ettiği takdirde, sevdiklerine uzun
*Descartes, Ahlâk üzerine Mektuplar,
(Çeviren Mehmet Karasan), İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1992, sf.5354, 620.
Psikomavi
19
“Mavi Ayraç” “Mavi Ayraç” köşemizde edebiyat ve psikoloji alanında yer alan yazarların konu ile ilgili alıntılamalarına yer veriliyor. Bu ayki konumuz “Şüphe”…
Kuşlar arasında yarasalar neyse, şüpheler de düşünceler arasında öyledir, sadece karanlıkta uçabilir. Francis Bacon - Seçme Aforizmalar ***** Hey şeyden şüphe edersen cehennem olur bu dünya sana. Peyami Safa - Yalnızız ***** İçimdeki şu zalim şüpheyi kaldır Ya sen gel ya beni oraya aldır. İsmet Özel - Erbain ***** Şüphe, güvenin sıcak ve davetkar kıvrımları arasına sızan bir yılandır. Mario Mazzanti - Gördüğüne Asla İnanma ***** Ah, insanlar niçin her şeyi anlayamıyorlar? Beş dakika, on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar, kendilerini karşındakinin yerine koysalar, tam onun gibi -fakat hiç eksiksiz ve tam- onun gibi duysalar, her şey ne kadar yerli yerinde olacak. Hayır! İlla ki zıddiyetler,öfkeler, yanlış anlaşmalar, kıskançlıklar, inatlar, şüpheler, hakim olmak arzuları... Peyami Safa - Fatih Harbiye ***** Artık şüphedeyiz; canları yâre ulaştıran bir sel miydi aşk, şekeri güzele sunup ağuyu kalbe bulaştıran bir el miydi? Sana varacak yolların çilesi miydi; tutkular ötesi
tutkunun zirvesi, hasretle yanışların sesi miydi? İskender Pala - Kitab-ı Aşk ***** Babama kızdığı anlarda bir küfür yetmez, illa ki yanına alakalı alakasız çeşit yapacak, kuruyemişçi ya, karışık vereyim tutkusu. Annem araya girdi yine, "Belki doğru öğretememiştir," diyerek Gizem'e dair şüphelerini dile getirdi. Annelik içgüdüsü işte, başarısızlık nedenlerini öncelikle dış mihraklarda arar. Gizem'e hafif sitem de içeren bir telefon açtı. Gizem, "Paranızı iade edeyim o zaman," demiş. Suçu üstlenmiş. Bu da başka türlü bir bencillik belirtisi. Masumken bile suçu kendi üzerine almak. Bu tipleri iyi bilirim, Hiroşima'ya bomba atıldığında bile en çok vicdan azabını bunlar çekmiştir. Emrah Serbes - Erken Kaybedenler ***** Duygularını taşkınlıkla ifade etme çabasına her vakit şüpheyle yaklaştığımı belirtmek isterim. Başkalarını derinden etkileyebilmek için sıradan hassasiyetlerimizin dışına çıkma yönünde bir izni kendimize vermemeliyiz. Joseph Conrad - Kişisel Bir Belge *****
20
Psikomavi Öykü
GÜNAH Canan ÇİTİL Psikolojik Danışman
"Günahına iddiaya var mısın?" diyor tanrı. "En büyük günahı
işleyen tüm
günahlarından arınır." Düşündüğün o bir saniyede tanrı gülümsüyor. Kahkaha atıyor sonraki saniyelerde. Yüzyıllar geçiyor susup tekrar sana baktığında. En son ne zaman bu kadar eğlenmişti, hatırlayamıyorsun. Ne düşündüğünü biliyor, buna eminsin. Emin olmadığın şeyse gerçekten bir cevap bekleyip beklemediği. Yani tanrı cevabını bildiği soruları neden sorsun ki. Hadi daha çok düşün!
Hatırladığın son şey koku oluyor, yeryüzündeki son gecende. Kendi bedenine ait o koku, hayatın boyunca tanımlayamadığın şeylerden biri oldu. Bazen bir ortama girersin, yalnızsındır garip bir gerginlik yaşarsın aynı zamanda heyecan. Bir türlü koyamazsın adını. Bazen bir haber gelir, gitmekle kalmak arasında kalır ama ne hissettiğinin adını bir türlü koyamazsın. Bazen sevdiğin kadını bir başkasıyla cilveleşirken görürsün, bu iyi bir şey mi kötü mü kavrayamazsın. Bu koku da öyle bir şey, ne hissettirdiğini kavrayamadığın. "Bazı şeyleri anlamlandırmak için deneyimlemek gerekir" diyor bir kadın psikiyatrist. Ne demek istediğini anlayamıyorsun. Karşındaki sandalyede hiçbir zaman oturmamış gibi yok oluyor cümlesi bittiğinde. Acımsı, boğaz gıcıklayan bir parfüm kokusu kalıyor geriye. Kendisi dışında her şey kokan kadınlardan nefret
Psikomavi ediyorsun bir kez daha. "Nefret, sevdiklerini ötekileştirmektir" diyor dergi yazarı bir adam, kuşekağıt kokuyor. İnanmak istiyorsun ona ama kuşekağıt senin için daha fazla ağacın ölmesi demek sadece. Öldüren bir adamın sözlerine inanamazsın. Öldüren bir tanrıya inanabiliyorsun. Tanrının kiralık katilleridir insanlar. Belli olmayan bir süre yaşamakla hayatın kendilerine ait olduğunu sananlar, en iyi katilleridir. Yemek bahanesiyle inekleri, domuzları, balıkları, tavukları, martıları, böcekleri, köpekleri.. öldürüyorlar. Yerleşmek adına ağaçları, denizleri, çiçekleri.. öldürüyorlar. Düzen adına birbirlerini öldürüyorlar. Hadi daha çok inan! Parmağına her kıymık batışında bir ağacın intikamı alındı diye düşünüyorsun. Bir kedi ne zaman tırmalasa seni, bir kuş ne zaman gagalasa bir hayvanın intikamı daha alınmıştır. Tükürüğün ne zaman kaçsa boğazına, kirlenen denizlerin intikamıdır bu. Aldığın kilolar ölen insanların ruhları; anoreksik bedenin ölülerin umutları kadar. Tanrı hayatla ölümü aynı kefeye koyan bir tefeci. Hayatını getirdiğinde ölümü alıyor, ölümün geldiğinde ise torbada hayat kalmamış oluyor. Kan kokusu, kendi kokuna karışmış olan. Kanın tadını biliyorsun, çocukken ilk defa dizin kanadığında tadına bakmıştın. Altına işemişsin, kokuyu alabiliyorsun. Ne zamandır bağlısın bu paslı demirden yatağa bilmiyorsun. Gece mi gündüz mü emin değilsin. Gece olmalı. Gece ölmeyi istemişsindir hep, sabaha ölü uyanmayı. Seni kimin öldürüyor olduğunu düşünüyorsun. Tanrıdan başka kimse gelmiyor aklına. Yüzyıllar içinde planlamış olmalı ölümünü. Kiralık katilleri her yerde seni takip ediyordu zaten. Kaç tanesini öldürebildin bilmiyorsun. Karını ve iki kızını da ona çalışıyorlar diye öldürdün. Kızların öldüğünde gündüzdü, karın öldüğündeyse gün batmak üzereydi. İşten döndüğünde salonun ortasına kadar gelebilmişti utanmadan. Oyuncakların daha canlı göründüğü harika bir manzaraydı. İki oyuncağı karşı karşıya koymuş önlerine de birer fincan koymuştun. Evcilik oynayan oyuncakların yanında iki ölü beden. Ne uyum ama. Çığlık da atmıştı kahpe. Salonun ortasında hem de, öyle birdenbire. O kadar bağırmasaydı bunca yıllık karın diye affedebilirdin belki. Daha neler, seni tanrıyla aldatmış bir kadını asla affetmezdin. affetmedin, affetmiyorsun. Seni yatağa bağlaması için onu tehdit ettin. Gözleri kan çanağı, çenesi titrerken yaptı bunu. Elindeki silaha takıldığında gözleri, yapacak başka bir şeyi kalmamıştı zaten. Seni yatağın demir başlığına bağlarken mutlu görünmüştü bir an gözüne. Elinde silahla bir yere bağlanmak, özgürlüğünle ölümsüzlüğünü takas etmek diye düşündürmüştü sana. Ne hissettiğini bilemediğin o anların birindeydin ve vurdun karını. Son ilmeği, çözülmesin diye iyice sıkarken vurdun hem de. Sonra düştü elinden silah, gardın indi. Kızların ve karın neyse de tanrının ihanetine üzüldün çok. Tanrıyı beklemeye başladın ve hala bekliyorsun. "Evet, cevabın nedir?" diyor tanrı. "Günahına iddiaya var mısın?"
21
22
Psikomavi
PSinema
Tür / Konu : Dram Suç Gizem Korku Kült Yönetmen : Bryan Singer Senaryo : Christopher McQuarrie Oyuncular : Kevin Spacey Gabriel Byrne Kevin Pollak Benicio Del Toro Chazz Palminteri Pete Postlethwaite Yapım : ABD, İngiltere, Almanya - 1995 Süre : 106 dk Orijinal Adı : The Usual Suspects
"Şeytanın en büyük hilesi insanları asla var olmadığına inandırmaktır." Olağan şüphelilerin olağandışı öyküsüne hoş geldiniz" diyerek selamlar izleyiciyi her defasında ve senelerdir nice yönetmene, nice senariste, nice oyuncuya “olağandışı bir sinema filmi “ hakkında ders verir gibi sapasağlam korur yerini. gönüllerdeki yeri de bir o kadar olağandışıdır zira üzerinden geçen 17 yıla (çekim yılı 1995 tir) rağmen, üst üste bile defalarca izlenebilecek olgunlukta olan, sadece afişine bakmakla birlikte, filmle ilgili akıl çelen detayların zihinde birikmesine olanak sağlayan, şaheser olarak nitelendirilebilecek kalitede bir filmdir.. zaten bunların birlikteliği de filme 2 Oscar kazandırmış, geniş bir izleyici kitlesini peşinde sürüklemiştir..
Beşi de birbirinden yetenekli ve kendi alanlarında uzman sabıkalı, basit bir kaçırma olayından sonra gözaltına alındıklarında hiçbiri olaya bir anlam veremeden boş gözlerle birbirlerine bakmaktadır. Hikayeyi araştıran ajan David Kujan Kaliforniya San Pedro Limanı'nda 27 kişinin ölümü ile sonuçlanan gizemli patlama ile bu beş kişinin bağlantısı olduğunu varsaymaktadır. Elinde kalan tek canlı tanık Verbal Kint hikayeyi baştan sona soğukkanlılıkla kendisine aktarmaktadır fakat tüm soru işaretleri bir kişinin üzerinde yoğunlaşır: "Keizer Soze".
*PSinema bölümümüz Psikolojik Danışman Murat Özlük tarafından hazırlanmıştır.
22
Psikomavi
PsiKitap Yazar: Sophie de Mijolla-Mellor Çevirmen: Işık Ergüden Yayınevi : Dost Kitabevi
Modern çağın sık görülen ruhsal sorunlarından biri paranoya. Bilimsel terimlerle bir patoloji olarak tanımlanmakla beraber gündelik hayatın ve toplumsal ilişkilerin istisnai bir rahatsızlık sayılamayacak kadar dolaysız bir parçası. Elinizdeki kılavuz metin bu sorunun kişisel, ailevi, mesleki çerçevede yarattığı çıkmazlara eğildiği kadar paranoyanın bilimsel olarak da çözümlendiği bir rehber kitap. Paranoyanın tipik ve yerleşmiş tanımlarının ötesinde, bu semptomun kültürel bağlamda da ele alındığı teknik ama bir o kadar yalın bir analiz.
Sayfa Sayısı: 135
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe Yayınevi: Dost Kitabevi http://www.dr.com.tr/Kitap/Paranoya/Isik-Erguden/Egitim-Basvuru/Psikoloji-Bilimi/urunno=0000000431393