YAYIN KURULU
Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA
YAZI İŞLERİ VE TASARIM
Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA
İLETİŞİM VE YAZI GÖNDERME psikomavi@gmail.com https://www.facebook.com/groups/psikomavi/ https://www.facebook.com/psikomavidergisi
Psikomavi E-Dergisi 2 ayda bir yayınlanmaktadır. Psikoloji, kültür ve edebiyat konularında yazılar içermektedir. Dergide yayınlanan yazılardan yazarın kendisi sorumludur.
Psikomaviden… Psikomavi Dergisi’nin bu ayki konusu “Kaygı”. Günlük yaşamda hemen hepimizin yaşadığı şeydir kaygı. Kimimiz işimizdeki performanstan, kimimiz sınavlardan, kimimiz insanların arasında olmaktan, kimimiz evliliğimizden kaygılanırız. Bazılarımız bu kaygıları düşük düzeyde yaşarken, bazılarımız ise en üst düzeyde kaygı yaşamaktadır. İşte hepimizin farklı zamanlarda, farklı durumlarda, farklı eşikte kaygılandığımız dünyamızda, Psikomavi Dergisi olarak kaygı konusunu çok çeşitli yazılarımızla ele aldık.
Kaygı bozuklukları psikolojide en eski araştırma konularından birisi olmuştur. Kaygı bozukluklarının kökeni, çeşitleri ve tedavi süreci ile ilgili yazımızı ilgiyle takip edeceğinizi umuyoruz. Her zamanki gibi çocukluk konularını es geçmiyoruz; kaygının çocuklarda gelişimini severek okuyacaksınız. YGS döneminde iken öğrencilerimiz için ışık olabilecek sınav kaygısı, insanlar arasında olmanın ne kadar zor olduğunu sosyal kaygı ile daha iyi anlayacaksınız. Korku ile kaygının ilişkisini ve zaman denilen kavramın kendisinin kaygının kaynağı olduğunu yine severek okuyacaksınız. Ayrıca bu sayımızda kaygının insan bilincinde yarattığı düşünceleri şiir türünde inceleyeceksiniz.
İyi okumalar.
İÇİNDEKİLER
1-2
Psihaber-Araştırma
3-5
Kaygı Bozuklukları
6-8
Sosyal Kaygı Üzerine
9-11
Kaygı Sınavı
12
Serbest Çağrışım
13-15
Kaygı Mı Kaybettiren Yoksa Kaybetme Korkusu Mu Kaygı Yaratır?
16-18
Çocuklarda Kaygı Oluşumu
20
19
Mavi Ayraç
Zamanın Kaygısı
21
Son’dan Artakalan
22
PSinema
23
PsiKitap
Psikomavi
1
Psikohaber – Araştırma
Kaygılı Ebeveyne Sahip Ergenler Sağlıklarından Daha Fazla Yakınıyor Aile, çocuğun ilk sosyalleştiği ortam olması nedeniyle çocuğun ileriki dönemde hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını ve gelişimini etkileyen en önemli sistem. Ebeveynle kurulan ilişki ve ebeveyne bağlanma düzeyi, aile içi ilişkilerin kalitesi, aile yapısı, sosyo-ekonomik statü gibi aile hayatına dair detaylarn pek çoğu ergenlikte bireyin sağlığını belirleyebilen etkenler arasında. Bu konuyla ilgili olarak Yunanlı bir grup araştırmacı, 12-18 yaş aralığındaki ergenlik dönemindeki katılımcının psikosomatik yakınmaları arkasında yatan ailesel faktörleri incelemek amacıyla bir çalışma yürüttü. Çalışmaya ergenlik dönemindeki katılımcıların birer ebeveyni de dahil edildi ve 1041 ergen-ebeveyn çifti oluşturuldu. Ergenlerden kişisel sağlık yakınmaları ve sosyo-ekonomik statüleri hakkında; ebeveynlerden de kendi sağlık durumları, ebeveyn-çocuk ilişki düzeyi, ebeveyn kaygı durumları ve aile uyumu hakkında bilgi alındı.
Araştırma sonuçları, ruhsal sağlık sorunları olan ebeveyne sahip ergenlerin psikosomatik yakınmalarının daha fazla olduğunu gösterdi. Bunun yanında çocuklukta ebeveyniyle zayıf bir ilişkisi olan ve ebeveyninin kaygı düzeyi yüksek olan ergenlerin sağlıkla ilgili yakınmasının daha fazla olduğu göze çarptı. Ayrıca ergenler arasında kızların ve yaşça büyük olanların daha fazla psikosomatik yakınmasının bulunduğu ortaya çıktı. Aile ile ilgili birçok faktörün ergenlik dönemindeki sağlık sorunlarına ilişkin yakınmalarla büyük ölçüde ilişkili olduğunu gösteren bu araştırma, bu faktörlerin tedavi planlamasında önemli olabildiğini vurguluyor. Detaylar için kaynak
Petanidou, D., Mihas, C., Dimitrakaki, C., Kolaitis, G., Tountas, Y. (2014). Selected family characteristics are associated with adolescents’ subjective health complaints. Journal of Acta Paediatrica, 103, 201-206.
http://ajanspsikoloji.com/2014/01/21/kaygili-ebeveyne-sahip-ergenler-sagliklarindan-dahafazla-yakiniyor/
2
Psikomavi
Bilişsel-Davranışçı Çocuklarda Sosyal Azaltıyor
Terapi Kaygıyı
Sosyal anksiyete (kaygı) bozukluğu; sosyal ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde kaygı duyma ve korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek bir kaygı bozukluğudur. Bu kaygı, çocuk ve gençlerde oldukça sık görülen, kişinin yaşamını ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir bozukluktur. Tedavisinde ise, psikoterapi etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bunlar arasında davranışçı ve bilişsel-davranışçı müdahaleler sıkça kullanılarak, etkili bir terapi ortamında verimli sonuçlar alınmaktadır. Bu etki, yakın zamanda yapılan bir araştırmayla da desteklendi. Kley ve arkadaşları, sosyal anksiyete bozukluğunun varlığı ve bilişsel-davranışçı müdahalelerin çocuklara olan etkisini, 8–13 yaş aralığında 75 çocuğun katılımıyla inceliyor. Katılımcılardan korkularının hikayesi, demografik bilgileri, sosyal anksiyete düzeylerini ve boyutlarını ölçen bir dizi ölçek doldurmaları isteniyor. Çocuklar 90 dakikalık 9 hafta sürecek olan ve 12 oturumdan oluşan; kaygı yaratan duyguları ve bedensel yansımalarını tanıma, sosyal kaygı yaratan zihinsel kalıpları tanıma ve değiştirme, sosyal ortamlarda yeterlilik
hissi verecek rol çalışmaları, kaygı yaratan ortamlara maruz kalma ve baş etme becerileri geliştirme gibi aşamaları olan bir bilişsel-davranışçı grup terapisine alınıyor. Sonuçlar incelendiğinde, bilişseldavranışçı grup terapisine katılan çocukların sosyal anksiyete yakınmalarında düşüş gözlemleniyor. Bunun yanında kaygısını işlevsel olmayan bir şekilde düzenleme azaldıkça, sosyal kaygının da azaldığı görülüyor. Grup terapisi öncesinde yüksek oranda sosyal kaygısı olan çocukların, terapi sonrasında en fazla yararı sağladıkları sonucuna da ulaşılıyor. Bu araştırma; bilişsel-davranışçı müdahalelerin sadece sosyal kaygısı olan yetişkinlerde değil, sosyal kaygısı olan çocuklarda da etkili olduğunu ve kaygı üzerinde duygusal müdahale stratejilerinin olumlu sonuçlar doğurduğunu göstermesi açısından önem taşıyor.
Detaylar için kaynak Kley, H., Heinrichs, N., Bender, C., Tuschen-Caffier, B. (2011). Predictors of outcome in a cognitive-behavioral group program for children and adolescents with social anxiety disorder. Journal of Anxiety Disorders, 1-9.
http://ajanspsikoloji.com/2012/10/08/bilissel-davranisci-terapi-cocuklarda-sosyal-kaygiyi-azaltiyor/
Psikomavi
3
Makale
KAYGI BOZUKLUKLARI Özgür TÖNBÜL Psikolojik Danışman/Aile Danışmanı
Çok az kişi hayatının bir bölümünde korku
tehlikeli durumlardan kaçınmak için kişiye
ya da kaygı yaşamadan geçirmiştir. Kaygı,
yardımcı olur.
beklenen bir problem ile ilgili endişe duyma olarak tanımlanır. Korku ise şuan ki
Kaygı ile ilgili ilk laboratuar çalışmaları
tehlikeye karşı bir tepki olarak tanımlanır.
yüz
yıl
önce
gerçekleşmiştir
ve
o
zamandan bu yana yapılan araştırmalarda Hem kaygı hem de korku sempatik sinir
düşük düzeydeki kaygının performansı
sisteminin aktif olmasına neden olur.
artırdığı defalarca doğrulanmıştır.
Kaygı genellikle orta düzeyde uyarılmaya, korku ise yüksek düzeyde uyarılmaya yol
KAYGI
açar. Kaygı ve korku mutlaka kötü olacak
SINIFLANDIRILMASI
diye bir şey yoktur, aslında ikisi de uyum
Kaygı bozuklukları tanımlanırken ortak
sağlayıcıdır. Kaygı gelecekteki tehditleri
pek çok noktaları vardır: Aşırı yüksek ya
fark
da sık yaşanan kaygı.
etmemize
yardımcı
olur.
ve
plan
yapmamıza
Hazırlığımızı
artırır,
BOZUKLUKLARININ
4
Psikomavi Özgül Fobiler
ani şiddetli bir endişe, dehşet, korkunç bir
Özgül fobi; uçma, yılan ya da yükseklik
şey
korkusu gibi belirli bir nesne ya da
Fiziksel belirtiler; nefes almada güçlük,
durumdan kaynaklanan aşırı korkudur. Kişi
kalp çarpıntısı, mide bulantısı, midenin alt
korkunun
farkındadır
üst olması, göğüs ağrısı, boğulma hissi,
ancak yine de korkulan nesne ya da
nefes alamama, terleme, titreme, ürperme,
durumdan kaçınmak için büyük çaba
sıcak basması, uyuşma gibi belirtilerdir.
harcar.
Panik atağı, korku sisteminin yanlış
aşırı
olduğunun
olacağı
hissi
belirtilerini
içerir.
ateşlenmesi olarak düşünebiliriz; panik atak anında kişi yaşamında ani bir tehdit
Sosyal Kaygı Bozukluğu Sosyal
kaygı
gözünün
bozukluğu;
olabileceği
olduğunda
birçok
kişinin
yaşadığı
sosyal
sempatik sinir sistemi uyarılmasının bir
ortamlarda olma ya da sadece tanıdık
benzerini yaşar. Kişi belirtileri anlamaya
olmayan
karşılaşıldığında
çalışır ancak belirtiler açıklanamaz. Kişi
yaşanan mantıklı olmayan, ısrarlı bir
öleceğini, kontrolünü kaybedeceğini ya da
korkudur. Bu bozukluk DSM-IV-TR’de
deliriyor olduğunu düşünerek daha çok
sosyal fobi olarak adlandırılırken DSM-
korku yaşar.
5’te
üzerinde
başkalarının
insanlarla
sosyal
kaygı
bozukluğu
olarak
tanımlandı. Sosyal kaygı bozukluğu olan
Agorafobi
kişiler genellikle değerlendirebilecekleri
Agorafobi, kaygı belirtilerinin oluştuğu
durumlardan kaçınmaya çalışır ve kaygı
anma kaçmanın güç ya da utandırıcı
belirtileri göstererek utangaç bir tutum
olacağı durumlar karşısında yaşanan kaygı
sergiler.
olarak
Kişiler,
genellikle
yüzlerinin
tanımlanır.
Marketler,
alışveriş
kızaracağından ya da terleyeceklerinden
merkezleri, ibadethaneler, trenler, köprüler
korkarlar. Topluluk önünde konuşmak,
çoğunlukla
ortak
da
Agorafobisi olan pek çok kişi evden
başkalarının olduğu yerde bir iş yapmak
çıkamaz ya da bunu büyük rahatsızlık
aşırı kayı oluşturur.
duyarak yapar.
tuvaletleri
kullanmak
ya
Panik Bozukluk Panik bozukluk, belirli durumlarla ilişkili olmayan sık yaşanan panik ataklar ve bu panik atakların tekrar geçirileceği endişesi ile karakterize bir bozukluktur. Panik atak,
korkulan
ortamlardır.
Psikomavi
5
Yaygın Kaygı Bozukluğu
kişilerin uyaran ile baş etmesine engel olan
Yaygın kaygı bozukluğunun temel özelliği
yanlış inançları düzeltmesine yardımcı
endişedir.
olur.
Endişe
kavramı,
problemi
sürekli düşünmeye ve onu zihninden
Kaygı
bozukluklarında
bilişsel
yaklaşımlar genellikle:
atamamaya yönelik bilişsel bir eğilime
1. bir kişinin kaygı uyandırıcı nesne
karşılık gelir. Yaygın kaygı bozukluğu
ya da durum ile karşılaştığında
olan kişilerin endişeleri aşırı, kontrol
olabilecek
edilemez ve uzun sürelidir. Yaygın kaygı
hakkındaki inançlarla
bozukluğu olan kişilerin endişeleri birçok
2. baş
insanın endişeleri ile benzerdir: ilişkiler,
olumsuz
sonuçlar
edemeyeceği
beklentisini
sorgulatmaya odaklanır.
sağlık, maddi konular vb. ancak bu konuda daha çok endişe yaşarlar ve bu sürekli
Ayrıca maruz bırakmanın bir formu olan
endişeleri günlük yaşamlarını olumsuz
sanal gerçeklik kaygıların giderilmesinde
etkiler.
etkili
bir
yöntemdir.
duyduğu KAYGI
BOZUKLUKLARININ
bozukluklarında
yöntemlerinin bırakmadır.
ortak Maruz
durumların
korku
canlandırma
yöntemiyle sanal gerçeklik yaratılır. Kişi bir nevi bu duruma maruz bırakılır.
PSİKOLOJİK TEDAVİSİ Kaygı
Kişinin
etkili
tedavi
Kaygı
bozukluklarının
noktası
maruz
antidepresan
bırakma
kişinin
kullanılmaktadır. Ancak burada dikkat
ilaçlar
olarak
edilmesi
Farklı bakış açılarından terapistlerin tümü
kesilmesinden sonra belirtiler tekrardan
korkularımızın kaynağı ile yüzleşmemiz
nüksetme olasılığı göstermektedir.
aynı
fikirdedir.
kullanımının
Kaygının
kaynağının bilinçdışından geldiğine inanan psikanalistlerde
ilaç
etkili
korkunç saydığı şey ile yüzleşmesidir.
konusunda
gereken
da
tedavisinde
KAYNAKÇA
yüzleşmeyi
desteklemektedir.
1. DSM 5. Ertuğrul KÖROĞLU. HYB,
Sistematik duyarsızlaştırma yaygın olarak
2013
kullanılan ilk maruz bırakma yöntemidir.
2.
Gevşeme egzersizleri ile danışana en az
Anormal Psikolojisi: Psikopatoloji, Nobel
korktuğu şeyden en çok korktuğu şeye
Yayınları
doğru adım adım ilerlemesi öğretilir.
3. Ertuğrul KÖROĞLU. Psikiyatri Ders
Bilişsel
Notları,
görüşe
göre
maruz
bırakma
Ed.
Yrd.
Doç.
Muzafer
ÇETİN.
HYB
6
Psikomavi Makale
SOSYAL KAYGI ÜZERİNE Şehriban UYUMAZ Psikolojik Danışman
Bazı insanlar gibi dedi Darry “Daha önce hiç görmediğim kişilerle kolayca sohbet edebilme yeteneğine sahip olmadığım kesin. Gördüğüm kadarıyla pek çok insanın aksine yabancıların ses tonlarından anlamlar çıkaramıyor ve kaygıları ilgilerini çekiyormuş numarası yapamıyorum.” Jane Austen-Aşk ve Gurur
Sosyal kaygı deyince kişinin hata yapma
özellikleri Dünya Psikiyatri Birliği Fobi
komik duruma düşme azarlanma alay
çalışma
edilme
belirlenmiştir.
Sosyal
ortamlarda
davranışlarının
başkaları
tarafından
ve
düşünceleriyle
dışlanma sosyal
korku
ve
ortamlardan
Grubu tarafından
inceleme
normalin üzerinde bir kaygı yaşaması
performans gerektiren durumlarda utanç
gelmektedir.
ve
heyecanlanması
akla
Sosyal kaygının temel
tutulduğu
şekilde
kaçınması ve sosyal ortamlara girdiğinde
sıkılması
altında
şu
korkusu
Psikomavi
7
doğurabilecek ya da guru incitebilecek
anketlerden çıkan sonuca göre insanların
durumlarda duyulan belirgin korku ve
%40’ının
kaygılanılan durumlardan sürekli kaçma
(çekingen) olarak tanımladığını belirtir.
davranışı.
%40 ve %50’lik bir kesimde daha önceden
Beck’e göre sosyal kaygı kişinin dikkat
sosyal
odağı olmaya ve diğer bir kişi ve ya kişiler
olduğunu ya da bazı durumlarda böyle
tarafından
davrandıklarını söylemişlerdir.
olumsuz
değerlendirilmeye
kendisini
kaygılı
sosyal
(çekingen)
kaygılı
bir
insan
değersiz sayılmaya karşı olan abartılmış korkusudur. Sosyal anksiyete yaşayan birey sosyal ortama girdiğinde ya da performans
göstermesi
gereken
bir
durumda bu kaygıyı yaşamayan bireyden farklı olarak ne düşünmektedir. Kendisiyle ilgili
nasıl
bulunmaktadır?
değerlendirmelerde Görünüşü
ile
ilgili
kaygıları ne düzeydedir? Özeleştiri düzeyi ve
biçimi
nedir?
Hangi
bilişsel
çarpıtmalara sahiptir? Eleştirilme ya da olumsuz
değerlendirilme
korkusu
ne
düzeydedir? İşte bu sorulara verilebilecek cevaplar
sosyal
kaygının
bilişsel
süreçlerini açıklamaktadır ve farkındalığın kazanımıyla ilgilidir. Sosyal
kaygının
kaygının başlangıç yaşının ergenliğin başı 13-14 yaş civarı olduğu yönündedir. Sosyal
kaygının
psikolojik
ya da yetersiz olarak değerlendirileceği kaynaklanan
sosyal
ortamlarda utanma ya da aşağılanmakta aşırı ve sürekli bir şekilde korku duyma biçimindedir. Sosyal kaygı oldukça sık karşılaşılan toplumsal bir sorundur. Araştırmacılar
başlangıç
yaşı
ve
yaygınlığı ile ilgili tüm istatistik bilgiler ergenlik
temel
görünümü kişinin yapıp ettiklerinin yersiz
düşüncesinden
Yapılan çalışmalarda ortak görüş sosyal
döneminde
yaşanan
sosyal
kaygıya odaklanmanın ne derece önemli olduğunu göstermektedir. Sosyal kaygı ile içedönüklüğün aynı kavramlar
olmadığı
dikkat
edilmesi
gereken bir noktadır. İçe dönükler çoğu zaman kendi başlarına olmayı tercih ederken sosyal kaygısı olan insanların büyük
çoğunluğu
memnun değildir.
çekingenliklerinden
8
Psikomavi Sosyal kaygı yaşayan bireyler genellikle
yöntemiyle çözmeye çalışırlar ve etkileşim
yaptıkları şeyin yanlış olduğunu aptalca
tarzları da kendilerini korumaya yöneliktir.
şeyler
İşte bu noktada sosyal etkileşimlerindeki
söylediklerini
ve
kötü
göründüklerini düşünürler. Sosyal kaygılı
özgüvenin artırılması gerekmektedir.
insanlar yardıma gereksinim duydukları
Sosyal kaygılı insanlar iletişimi başlatırken
zaman daha az yardım isterler. Bir deneyde
problem
bireylere başka bir kişiden yardım almadan
sürdürmede iyi oldukları araştırmacılarca
tamamlanması mümkün olmayan bir görev
gösterilmiştir.
verilmiştir. Sosyal kaygılı bireyler bunu
Sosyal kaygı ile baş etme yöntemlerinin ilk
bilmelerine
istemek
aşaması psikoterapilerdir. Özellikle bilişsel
konusunda isteksiz davranmışlardır. Sosyal
terapi en etkili yöntemdir. Psikoterapide
kaygılı
EFT (Duygusal Özgürleşme Tekniği),
rağmen
insanlar
kendileri
yardım
sadece
hakkında
düşünmelerinden
diğerlerinin
olumsuz
korkmakla
şeyler kalmaz
yaşadıkları
konuşmayı
Nourobi feedback ve Rehacom (Bilgisayar Destekli
Egzersiz)
tamamlayıcı
rol
aldıkları geri bildirimleri de olumsuza
üstlenmektedir. Bunun dışında özsaygı ve
yorarlar. Bu görüş bir araştırmayla da
sosyal beceri programları nefes çalışmaları
desteklenmiştir.
gevşeme egzersizleri de sosyal kaygıyla
öğrencisine
Bir
diğer
grup
üniversite
öğrencilerle
birlikte
baş etmede yardımcı olmaktadır.
çalışmak üzere bazı görevler verilmiştir. Daha sonra diğer öğrencilerin kendileri hakkında
ne
sorulunca
düşünmüş
sosyal
olabilecekleri
kaygılı
öğrenciler
kendilerini sevmediği ve pek yetenekli olarak görmedikleri gibi yorumları kaygısı olmayan
öğrencilere
göre
daha
çok
yapmaktadır. Sosyal kaygılı insanların yaşadığı temel KAYNAKÇA
değerlendirme korkusu onları başkalarının
Yıldız Burkovik-Kaygılanacak Ne var
onlar hakkında ne düşündüğü korkusunu
Jerry Burger-Kişilik
yenmeye yönlendirir. Bu nedenle de
Pervin Nedim-Bal, Mustafa Önder Sosyal kaygı ile baş
genellikle sosyal ortamlardan kaçınmaya
çıkmada psikoeğitim programının ortaokul öğrencileri
çalışırlar. Yaşadıkları problemi kaçınma
üzerindeki etkisi
Psikomavi
9
Makale
KAYGI SINAVI Fatih UYUMAZ Psikolojik Danışman Kaygı insanı tehdit eden ya da belirsizliğe sürükleyen bir durum yaşandığında hissettiği bir duygudur. Genelde korkuyla karıştırılan bir duygudur. Korku ani ve o anda gerçekleşen herhangi bir tehlikeyle ilgili bir duyguyken kaygı biraz da geleceği de içeren düşüncelerden kaynak almaktadır. Uyuyamıyorum, Hayattan zevk almıyorum, Kazanamazsam mahvolurum, Ailemin beklentilerini karşılamam lazım vs vs. bu cümleleri bir öğrenciden duyduğumuzda yoğun kaygı yaşadığını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Öğrencilerin en çok yaşadıkları duygulardan bir tanesidir. Öğrencilere sınavla ilgili serbest çağrışım yapmaları istendiğinde kaygı ve stres kavramlarını ilk beşte kullandıklarını gözlemliyoruz. 19851986 yıllarında yapılan bir araştırmada öğrencilerin yaşadıkları kaygının genel cerrahi ünitesinde ameliyat için yatan hastaların kaygılarından yüksek olduğu
10
Psikomavi tespit edilmiştir. Bundan 30 yıl önce
arada normal şekilde nefes almaya devam
yapılan bir araştırmada çıkan bu sonuçların
edin. Günde en az 40 defa bu şekilde
günümüzde de aynı şekilde geçerliğini
uygulama yapmak ve bunu alışkanlık
devam ettirmektedir. Bu yazımızda sınav
haline getirmek faydalı olacaktır.
kaygısı ve heyecanını kontrol etmeye
Öğrencilerin öncelikle yapması gereken
yönelik
ama
neler
yapılabilir
bu
konuda
zaman
kaybetmemek
için
konuşacağız.
yapmadıkları bir diğer uygulama fizik
Sınav kaygısını yönetmede ilk yapılacak
egzersizlerdir.
şeylerden bir tanesi öğrencinin sınavdan
yapılacak
önce iyi bir hazırlık yapmasıdır. Bu
öğrenmesini kolaylaştırması ve kaygıyı
maksatla verimli ders çalışma tekniklerine
azaltması bakımında önemlidir. Burada
hakim olmak ve sonuca götürecek bir
önemli olan durum egzersizden sonra
çalışma
öğrencinin
planı
hazırlamak
önemli.
Günde
olan
10-15
egzersiz
kendini
Beslenmeye ve uyku düzenine dikkat
hissetmesidir.
Hissetmiyorsa
edilmeli. Sınavın son zamanları yaklaştıkça
hafifletip süreyi uzatmalıdır.
dakika
öğrencinin
dinlenmiş egzersizi
sınav saatinin olduğu zamanlara göre uyanıp dersin başına oturulmalıdır. Öğrencilerin bu süreçte gevşemeyi de öğrenmeleri gerekmektedir. Bunun ilk şartı nefesi doğru şekilde kullanılmasıdır. Doğru nefes almak oksijenin vücudun en uç noktalarına kadar taşınmasına dolayısıyla rahatlık veren biyokimyasalların vücuda yayılmasına olanak verir. Diyafram şişerek iç organları iter ve elimizle ulaşamadığımız
Acaba sınavın kendisi kaygı uyandırıcı bir
yerlere masaj yapmış olur.
durum mu? Yoksa öğrenciler kendisi mi
Sağlıklı bir nefes için öncelikle bir elimizi
kaygılanıyor? Sınav kaygı uyandıran bir
göbek deliğimizin altına diğer elimizi de
durumsa neden herkes kaygı yaşamıyor?
göğsümüze
koyalım.
Ardından
Bir öğrenci sınava rahat girerken aynı
ciğerlerimizi
tamamen
boşaltalım.
sınava giren bir diğer öğrenci nasıl oluyor
Burundan derin bir nefes alırken öncelikle
da telaş yapıyor? Öğrencilerin dikkat
göbeğimizin
göğsümüzün
etmesi gereken bir diğer nokta zihinsel
şişmesini sağlayalım. Nefesi bir iki saniye
süreçlerdir. Albert Ellis’in de dediği gibi
tuttuktan sonra aldığımız sürenin iki katı
aslında bizler olaylara (sınavlara) değil,
sürede ağız yoluyla dışarı verelim. Bu
olaylarla (sınavlarla9 ilgili düşüncelerimiz
uygulamayı birkaç kez yaptıktan sonra
nedeniyle kaygılanıyoruz. Bir öğrenci
ardından
Psikomavi
11
sınava
girerken
mahvolurum.”
“Kazanamazsam sınava
Sınavdan aldığınız her türlü puan sizin
heyecanla girerken bir diğeri “Elimden
kişilik ya da zeka değeriniz için bir fikir
geleni yaptım, çalışmalarımın karşılığını
vermez. Bu konuda öğrenciler çevrelerinde
almak için bu sınava giriyorum.” Diyerek
sınavla ilgili herhangi bir şey sorulduğunda
sınava daha rahat giriyor. Aynı sınavda
ne
farklı duyguların uyanmasının altında bu
Kendileri sınavın kişilik ve zeka testi
düşünsel alt yapı vardır.
olmadığını
Öğrenciler sınavlardan önce kağıt kalem
çevrelerinden
çıkarıp sınavla ilgili duygularını ve bu
alabiliyorlar.
duygularıyla ilgili düşüncelerini yazabilir.
kendilerine sınavın dışarıdan algılanışı ile
Bu
gerçekteki
düşünceler
Düşüncesiyle
sahip olduğunuzu ortaya koymaya çalışır.
ele
alınmalı.
Analiz
diyeceklerini
endişe
edebiliyor.
bilmelerine bu
rağmen
tarz
Öğrenciler
anlamı
mesajlar bu
konuda
arasında
bir
edilmeli. Eğer öğrenciye zarar veriyor ve
değerlendirme yapmalı. Bazı gerçeklerin
objektif
alınmalı.
başkaları farklı düşünse de değişmez
Mantıkdışı bir düşünce alt yapısı varsa
olduğunu unutmamaları gerek. Bu gerçek
yeni bir düşünce geliştirilmeli. Bunun için;
sınavın zeka testi olmadığıdır.
değilse
tekrar
ele
Düşüncesine güvendiğiniz birkaç
Öğrenciler sınavla ilgili bilmedikleri ya da
kişiyi düşünün onlar bu durum
kontrol
hakkında ne derlerdi?
düşünerek
Yeni düşünce problemi çözmeye
edemeyecekleri kendilerini
Diğer insanlarla ilişkinize katkı
çok
kaygıya
sürükleyebiliyorlar. edemeyeceğimiz
yardımcı oluyor mu?
şeyleri
Garanti şeyleri
düşünmek
belirsizliğe daha da gömülmeye neden olur. Sınav sürecinde bir öğrencinin garanti
sağlıyor mu? Sizi duygusal olarak rahatlatıyor
edebileceği en önemli şeylerden biri
mu? (yeni düşünce sizi gerginliğe
çabasıdır. Düşünsel olarak kendine bunun
sürüklememeli)
garantisini verebilmeli. Gerçek manada
Kısa ve uzun vadeli amaçlarınıza
elimden
geleni
çalışmalarımın
katkı sağlıyor mu?
yapacağım,
karşılığını
almak
ve için
sınavda uğraşacağım diyebilmelidir. Öğrencilerimizin
ve
velilerimizin
unutmaması gereken noktalardan bir tanesi sınavın bir son olmadığıdır. Hayatınızda dönmeniz gereken önemli virajlardan birini geride bırakmış oluyorsunuz. Sınav zeka ve kişilik değerlendirmesi yapacak bir araç değildir. Belli bir sürede öğrenmeniz gereken bilgilerin ne kadarına
Sınavı kazanma ihtimaliniz ne olursa olsun kendinize ikinci bir plan yapın. Başarılı olamadığınız takdirde yöneleceğiniz ikinci bir amaç sizi ilk amacınıza ulaşmak için çalışmaya daha çok motive edecektir.
12
Psikomavi Serbest Çağrışım Serbest çağrışım psikanalizin en önemli tekniklerindendir. Danışana herhangi bir konu hakkında aklına gelenleri baskı uygulamadan serbestçe aktarması söylenir. Söylenen şeyler bilinçaltının bir yansıması olarak kabul edilir. Bu sayımızda “Kaygı” ile ilgili serbest çağrışımlarımızı aktarıyoruz. Her renk bir kişiye ait çağrışımları betimlemektedir.
MAVİ
KIRMIZI
TURUNCU
Sınav
Mutluluk
YGS-LYS
Ders notları
Güven
12.sınıf
Hayallerim
Huzur
Huzurlu olamamak
Hayat
Sevgi
Ahiret hayatımın kötü
Anlayış
olması
PEMBE
Aile içinde kötü
YGS
YEŞİL
Sağlık
Mutluluk
Hayaller
Başarı
SİYAH
Ailem
Sağlık
Yapamamak
Dost
İstikrar
Korku
Saygı
Hedefe ulaşamamak
MOR
davranışların olması
İstemsizlik
Endişe etmek
KAHVERENGİ
Başarısızlık
Korkmak
Sağlık
Ürpermek
Stres
SARI
Rahatlama
Sınav
Eksik konu
Gelecek
Unutmak
Okul
Endişe Stres Tekrar yapmamak
Psikomavi
13
Makale
KAYGI MI KAYBETTİREN YOKSA KAYBETME KORKUSU MU KAYGI YARATIR? Fundem Ece KAYKAÇ Uzm. Psikolog Hayatta bizi biz olmaktan uzaklaştıran
kullanmaya çalışırız. Yapacağımız işi dahi
noktaların başında gelen kaygı hepimiz
doğru düzgün yapamayız, çünkü kaybetme
adına kontrol edilmesi gereken ama zor bir
korkusundan
olgudur.
aklımızı toparlayacak alan bırakmamış
İşimizi kaybetmekten korkarız, sonrasında kaygılanmaya başlarız ve düşüncelerimiz ele
geçirir
yapacağımızı düşüncelerle
zihnimizi.
Bu
bilmeden, hareket
etme
sefer
ne
sürekli yetimizi
kaygılanarak
kendimize
oluruz. Sonucunda da zaten o kendimize gelememe, başladığımızı sonlandıramama ve bununla bağlantılı olarak da kendimizi düzgün ifade edip sınırlarımızı doğru belirleyememekle
kayıp
gerçekleşir.
14
Psikomavi İlişkimizi kaybetmekten korkarız, aslında
ederiz. Öyle ki bu durum gerçekleştiğinde
sevilip beğenilen kişi kendi olduğumuz
yeri gelir yasımızı bile yaşayamayacak
benlikken yeni bir ilişkiye adım atıldığında
kadar kabullenememe noktasına varırız.
o benlikten uzaklaşmaya başlarız. Ancak
Kaygı bu noktada davranışı bastıran ve
atlanılan nokta; biz yine aynı kişiyiz ve
işlevsel
inanın
Sadece
karşımıza çıkıyor. Çünkü ailemiz yaşarken
göre
ne kadar kaybetme kaygısı ile ilerlesek de
kendimize yön verdik. Peki neden? O kişi
bastırdığımız için onlarla sınırlı olan
olduğumuz gibi beğendi, peki biz neden
zamanımızı doyasıya yaşayamayabiliriz.
kendimizi farklı ortaya koymaya başladık?
Sonrasında
Yoksa o hayatımıza aldığımız kişiye olan
getirmediği gibi bir yandan da pişmanlık
bağlılığımız arttı ve onu kaybetmekten
doğurur ve sonuç olarak kayıp gerçekleşir.
ki
hiç
hayatımıza
değişmedik.
aldığımız
kişiye
korkarak ilişkimizde de kaygı mı yaşamaya başladık.
Özetle
kaygılı
düşünceler
zihnimizi ele geçirdi ve olmadığımız biri gibi mi olmaya başlandı? Peki bir yere kadar bunu devam ettirebildik, sonrasında ise patlak verir. Niçin mi? Bir yere kadar dayanabiliriz ve sonrasında kaybedeceğim kaygısıyla da
hareket
ederek köşeye
sıkışan benlik kendini ortaya koymaya çabalar. Bu kaygıyla yüksek tepkilerde bulunur ve kayıp gerçekleşir. Ailemizi kaybetmekten korkarız, ölüm
olmayan
ise
bir
kaygı
kavram
olarak
işlevsel
hale
Arkadaşlarımızı kaybetmekten korkarız, sosyalleşirken
kaygıyla
uydurabildiğimiz
başlarda
ve
ayak
tahammül
edebildiğimiz şeylere belli bir noktadan sonra edemiyor oluruz. Normalde tepkisiz kaldıklarımıza artık tepki veriyor oluruz ve bu ters bir etki oluşturur. Kaybetmekten korkarken, sosyalleşmede iyi ilişki kuralım ve arkadaşlarımızı kaybetmeyelim kaygısı ile hareket ederken sonuç yine aynı olur ve kayıp gerçekleşir. Kendimizi kaybetmekten korkarız
ve
kaygılarını zihnimizde her an barındırırız
sonrasında kaygılı bir hayat sürmeye
ama sote bir yere koymaya özenle dikkat
başlarız.
Sürekli
kendine
eleştiriler
Psikomavi
15
yığdıran ve suçlulukla ilerleyen bir benlik
Kaygısız hayat tabiiki ütopik bir şey.
düşünün, ne kadar da yorucu... Oysa
Ancak unutmayın ki belirli bir düzeyde
kaçımız kendinden emin ve ayakları yere
tutmak ve mümkün olduğunca kaygımızı
basıp, özgüven sahibi biri olarak yaşamını
kontrol edebilmek bizim elimizde...
kaygısızca sürdürebiliyor. Tüm hayatımız boyunca bu kaygı ile yaşayıp ilerler ve bu zinciri kırmak adına hiçbir şey yapmazsak;
Kendimizle tanışmaya ve kendimizi sevip, olduğumuz gibi kabul ettiğimiz, optimal düzeyde kaygılı bir benliğe merhaba diyerek güne başlayalım mı?
aynı şey benliğimize de olur ve kayıp gerçekleşir.
16
Psikomavi Makale
ÇOCUKLARDA KAYGI OLUŞUMU Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA Rehber Öğretmen
İnsan hayatının en hızlı gelişen yılları
İlk yıllarda anneye bağımlı olan çocuğun
çocukluk yıllarıdır. Bu dönemde çocuk
en
çevresini tanımaya çevresindeki ilişkileri
kaygısıdır. Ayrıca gürültülü ortamlar ve
kendince anlamaya, olaylara karşı bakış
temel
açısı kazanmaya ve olayları yorumlamaya
kaygısıdır. 3. 4 yaşlarındaki kızların
çalışır. Bu gelişim süreci içinde çocuğun
babalarının
içinde bulunduğu çevresel koşullara göre
annelerinin sevgisini kazanma kaygısı,
kaygı düzeyi de şekillenmeye başlar.
hayvanlar ve hayali yaratıklar kaygısı,
Çocuğun gelişiminde her yaşın kendine
ilkokul yıllarında ise arkadaş edinememe,
has
derslerinde başarılı olamama, aileden
gelişimsel
özellikleri
vardır
ve
çocuğun kaygıları içinde bulunduğu yaşın özelliklerine göre farklılık göstermektedir.
büyük
ayrılma,
kaygısı
ihtiyaçlarının
sevgisini,
gece
anneden
ayrılma
karşılanmaması
erkeklerin
ise
yalnız kalma kaygısı,
Psikomavi
17
ergenlik yıllarında ise yakın arkadaşlar
bu içsel çatışma ise çocukta kaygı
edinme, bir gruba ait olma, karşı cinse hoş
oluşturur.
görünme ve bedenindeki değişikliklere
Kaygı kökenin çocukluk yıllarından alır.
karşı duyulan kaygı görülür.
Çocukluk döneminde maruz kalınan yanlış
Kaygının
en
yoğun
yaşandığı
yıllar
anne baba tutumları çocukta kaygının
doğumdan sonraki iki yıl ve ergenlik
oluşmasına
yıllarıdır.
küçük
Olumsuz tutum ve davranışlarda bulunan
büyük
ailelerin çocuklarının ilerleyen yıllarda
çocuklardan daha düşüktür bu duruma
(13-14 yaş dönemi) çocuklarının kaygı
yaşa bağlı olarak hayattan beklentilerin
düzeylerinin yüksek olduğu belirlenmiştir.
artması, gerçeklerin daha iyi farkına
Koşullu
varılması ve sorumlulukların artması buna
çocuklar sevgi ve ilgi görmek için
sebep olabilir.
yetişkinlerin
Bebekler anne karnında anne ile duygusal
yerine
bir bağ kurarlar. Doğumdan sonra da
yetişkinlerden istediği sevgi ve ilgiyi
annelerinin
kokusunu
göremezse kaygı duygusu gelişir. Çocuk
tercih ederler. Sağlıklı bir yeni doğmuş
da bu kaygıyı önlemek için savunma
bebeğin anne dışındaki kişilere gitmek
mekanizmalarını
istememesi ve bunu ağlayarak belirtiyor
mekanizmaların
olması doğum sonrası ilk kaygı belirtisidir.
karakter oluşumunu olumsuz etkileyebilir.
Bebekler anneleri tarafından fiziksel bir
Ebeveynlerin
dışlanma gördüğünde kaygılanabilir.12-18
hazırlamaması, kardeşler arasında ayrım
ay bebeklerin anneleriyle olan ilişkilerinde
yapmaları,
veya anne baba arasında belirgin bir kaygı
kardeşler arasında anne babanın sevgisini
varsa bu çocuklar 6-7 yaşına geldiğinde
kazanamama gibi kıskançlıktan doğan
diğer çocuklara göre sosyal ilişkilerinde
kaygılar oluşturabilir.
kendilerine olan güvenleri azdır ve diğer
Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Kaygılı bir
insanlara güvenmekte güçlük çekerler.
ebeveyn
Anne bebeğinin kaygısı ile başa çıkabilir
çocuklarda kaygının ortaya çıkmasını
ve bebeğini rahatlatabilirse bebeğin kaygı
kolaylaştırmaktadır. Unutmayın ki siz de
düzeyi düşer. Çocukların hayatlarının ilk
kaygılarınızdan
yıllarında annenin ona duyarlı olması,
normal bir ebeveyn olabilirsiniz Kaygılı,
yardımcı
olması
önemlidir.
Bu
Araştırmalar
çocukların
kaygı
sesini,
göre
düzeyi
yüzünü,
sevgi
olabilmektedir.
ortamında
kendinden
getirmeye
beklentilerini
çalışırlar.
Eğer
kullanır.
Bu
kullanılması
ise
sık
çocuğu
eşit
yetiştirilmiş
yeni
olmayan
tarafından
kardeşe
tutumları
yetiştirilmek
arınabildiğiniz
kadar
için
çok
endişeli ve mükemmeliyetçi anne babalar
çocuk
hem
çocukları için rahatlatıcı ve olumlu bir
de
örnek olmayı başaramazlar. Anne babanın
bağımsızlaşmayı ister. Çocuğun yaşadığı
çocuk yetiştirmedeki tutum ve davranışları
anneden
destek
bebekler
neden
dönemde görmeyi
hem
18
Psikomavi çocuklardaki kaygının oluşmasında önemli
Unutmayın
unsurlardandır. Çocuğunu sürekli eleştiren,
korkularını aşabilmesi için anne baba olarak
küçümseyen, olur olmaz müdahale eden bir
sizlerin yardımlarına ihtiyacı olacaktır.
anne baban çocuğun özgüven gelişimini,
Çocuk
kendini ifade edebilmesini, yanlış yapıp
düşünceler, tutum ve davranışlarla değil,
yanlışlarından
sevgi ve güven duygusu içinde yetiştirilmeye
başkalarıyla
ders iletişim
çıkarabilmesi, kurabilmesi
çocuğunuzun
doğduğu
andan
kaygı
itibaren
ve
kaygılı
gibi
çalışılmalıdır. Kaygıyı arttıracak anne baba
beceriler geliştirmesini engelleyebilir. Aşırı
tutumları yerine hoşgörülü ve tutarlı tutumlar
mükemmeliyetçi anne babaların çocuklarıyla
sergilenmelidir. Unutmayın ki kaygı anne
ilgili yüksek başarı beklentileri ve bu
babanın
beklentileri
yapışan bir duygudur.
uygunsuz
şekilde
çocuğa
gözünden
çocuğun
yansıtmaları çocukta sınav kaygısı, okul
Çocuğunuzun
kaygısı gibi belirtilerin çıkmasına neden
doğumu, yeni bir eve taşınma, yeni okula
olabilir.
Ayrıca kaygılı çocuklara karşı
başlama gibi değişiklere onu hazırlayın. Bu
ailenin ve çevrenin tutumu çocuğun kaygı ve
durumlar onu kaygılandırabilir, öncesinde
korkularının
açıklama
pekişmesine
yol
açabilir.
hayatındaki
vücuduna
yaparak
çocuk
yeni
yeni
kardeşin
durumu
Çocuklar anlaşılmayacaklarını düşündükleri
alıştırılabilir.
için genelde kaygı ve korkularını söyleme
Çocuğunuzu iyi tanıyın, ondan yapamayacağı
konusunda gönülsüz davranırlar. Herhangi
şeyler beklemeyin. Bu durum onun kaygısını
bir nedenle kaygılı olan çocuk kendini tam
arttırır. Yapamadığı durumlarda ona destek
ifade edemediği için yetişkinler tarafından
olun, bir daha denemesi için onu teşvik edin.
anlaşılamaz. Çünkü yetişkin bakış açısıyla
Çocuğunuza
kaygılanacak
kaygılarından
bir
durum
yoktur.
hiçbir
zaman
dolayı
korku
ve
kızılmamalı,
Anlaşılmayan çocuk ise huysuz, terbiyesiz,
dışlanmamalı, cezalandırılmamalı ve çocukla
yaramaz diye adlandırılır ve buna uygun
dalga geçilmemelidir. Bu kaygı ve korkuların
tepkiler görür. Bu tepkiler ise çocukta
çocuğun elinde olmadan yaşadığı durumlar
kaygının daha da artmasına neden olur.
olduğu bilinmelidir. Eğer çocuğunuzun kaygı düzeyi yüksekse ve onun günlük hayatını etkiliyorsa aile telaşa kapılmamalı,
kaygı
bozukluğu
bir
akıl
hastalığı değildir bir uzmandan destek almayı ihmal
etmeyin.
Psikomavi
19
“Mavi Ayraç” “Mavi Ayraç” köşemizde edebiyat ve psikoloji alanında yer alan yazarların konu ile ilgili alıntılamalarına yer veriliyor. Bu ayki konumuz Kaygı” Georg Büchner'in Lenz'i, özlem çekmekten dolayı gelip çılgınlığa dayanan bir kişiyi anlatır. — Bu metni burada çözümleyebilseydik, 'Özlem Çekenin 'ruhsal durumu’nun neredeyse eksiksiz bir betimlemesini elde edebilirdik; ama bu, buradaki işimizin amacını da, kapsamını da aşıyor. Gene de, metnin sonunu vereyim: Gayet aklı başında görünüyor, insanlarla konuşuyordu; herşeyi ötekilerin yaptığı gibi yapıyordu, ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu, hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. Öylesine yaşayıp gitti. Oruç Aruoba - Uzak ***** Hayatlarımızı, başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar büyütmekten vazgeçmeliyiz. "Kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemek" inceliğini vazgeçilmez bir ilke olarak içselleştirmeliyiz. İnsanlar için kaygılanmak, ruhumuza işleyen bir alışkanlığa dönüşebilmeli. Güvenme başarısı, güvenilir olma hassasiyetinin doğal bir sonucu olarak onur çetelelerimize yazılmalı. Gökhan Özcan - Ruh Yordamı ***** Derin derin nefes aldı, sanki yitip gitmiş o güzel günlerin acısını kat kat fazlasıyla çıkarmak, bir kez daha küçük bir çocuk olup hiçbir şeyi umursamaksızın tasa ve kaygıdan uzak yaşamak istiyordu. Hermann Hesse - Çarklar Arasında ***** Bazı insanlar gibi," dedi Darcy, "daha önce hiç görmediğim kişilerle kolayca sohbet edebilme yeteneğine sahip olmadığım kesin. Gördüğüm kadarıyla pek çok insanın aksine, yabancıların ses tonlarından anlamlar çıkaramıyor ve kaygıları ilgimi çekiyormuş numarası yapamıyorum." Jane Austen - Aşk ve Gurur ve Zombiler *****
Tüm kötülüklerin en berbatı, yaşamdaki metafizik varlığımı unutmayı asla başaramamamdır. Bütün edimlerimi kaygıyla dolduran, bütün cümlelerimden sadeliğin, doğrudan duygunun kanını çekip alan bu aşkın utangaçlık buradan kaynaklanıyor. Virginia Woolf - Bayan Dalloway *****
Psikanalitik sürecin ayrıcalığı ve özelliği psikanalistin analizanın kendi duygularını, düşüncelerini, çatışmalarını ve tüm olarak söylemek gerekirse, kendi öznelliğini "sahiplenmesine" yardım etme uğraşıdır. İnsanlar çoğu kez dertlerin sorumlularını da, çözümlerini de dışarıda ararlar. Bu yönelimde iki dışarısı (dış) vardır. Birinci dış bilinçdışıdır. Görülmek istenmeyenler bilinçdışına süpürülür. Diğer dış, sosyalliğin, ötekilerin, nesnel gerçekliğin oluşturduğu "dış dünya"dır. Savunmaların işlevselliği bu iki "dış"ı bir araya getirir. Görülmeyenler, görülemeyenler, görülmek istenmeyenler bilinçdışına bastırılır ve/veya dışa yansıtılırlar. Savunmalar bu derece etkin olduğu zaman öznel dünyanın boyutları ve derinliği daralır, yüzeyselleşir. Kişi "Kral Oidipus trajedisi"nde olduğu gibi kötü şeylerin kökenini kâhinlere sorar; onların söylediklerine dayanarak, etrafa adamlar salar. Arayışı dışarıdadır. Ancak zaman geçtikçe ve dışarıdaki arayışın nesneleri tükendikçe, köken ve sorumlu olarak işaretler onu göstermeye başlar. Bu durumda sıkıntısı ve kaygısı artar. Vamık D. Volkan - Divanda Kılıç Dövüşü
20
Psikomavi Makale
ZAMANIN KAYGISI Yasemin ÖZÇELİK Psikolojik Danışman Zaman ne müthiş bir aralık; belki bir saniyeyi kastediyorsun, belki bir yılı belki de bir ömrü… Yaşıyorsun an ve an. Geçiyor zaman diyor kimileri, kimileri akıyor su gibi diyor, yitiren de var tabi herkes farklı yaşıyor aynı anda zamanını… Bitiyor zaman öyle ya da böyle azalıyor bir şekilde geçiveriyor, akıveriyor, yitiveriyor işte. Alıveriyor seni de bir kaygı, sarıyor tüm bedenini beyninden ayakuçlarına kadar bir hışımla sarıyor hem de. Hafiften titriyorsun. Acaba zamanda yaşadıkların mı kaygılandırıyor seni yoksa zamanında yaşayamadıkların mı? Yoksa, yoksa yaşanacak zamanların mı? Kim bilir… Sen ne hissediyorsun şimdi, evet şimdiki hislerin ne, önemli olan bu. Zaman durmadan ilerliyor, sen bir nefes alayım bir soluklanayım diyorsun ya o gidiyor; hemen al nefesini, hemen. Bir karar vermelisin artık… Geçmişin için kaygılanarak pişmanlıklarınla, keşkelerinle zamanını tüketecek misin, yoksa bundan sonrası için umut mu ekeceksin zamanına?
Sen bilirsin, seçim senin.
Psikomavi Ĺžiir
21
22
Psikomavi
PSinema
Yapımı : 2002 - Norveç Tür : Komedi Süre: 90 Dak. Yönetmen : Petter Næss Oyuncular : Per Christian Ellefsen , Jørgen Langhelle , Sven Nordin , Marit Pia Jacobsen , Per Christensen Senaryo : Ingvar Ambjörnsen , Axel Hellstenius
Annesi öldükten sonra, onsuz nasıl yapacağını bilemeyen Elling, iki yılını klinikte oda arkadaşı Kjell Bjarne ile geçirir. Tedavileri biten muhteşem ikiliye, artık hayata karışmanın vakti geldiğini söyleyen Norveç kurallarına göre; kliniğe geri dönmemek için sosyalleşebildiklerini ve yaşantılarıyla ilgili bir tökezleme yaşamadıklarını kanıtlayabilmelidirler. Bir tür denetimli serbestliğe tabi tutularak, sosyal sorumluları olan kişi gözetiminde bir eve yerleştirilecek ve periyodik aralıklarla da kontrol edileceklerdir. Oysa sokağa çıkmaktan tutun da alışveriş etmeye kadar, yahut telefonla konuşmaktan birine söylenen alelâde bir ‘merhaba’ya kadar her şey öyle zordur ki onlar için. “Bazı insanlar Güney Kutbu’nu yalnız geçerken, benim restoranın zemininde yürümem için bütün gücümü toplamam gerekiyor.” diyen Elling ve kankası Kjell’in dokunaklı var olma çabaları gerçekten büyüleyici derecede insani ve hakiki. Çekildiği yıl, Yabancı Film dalındaki Oscar adaylarından biri olan bu tutunma öyküsü, Peter Naess tarafından çekilmiştir. Tam şöyle bir silkelenip, tüm umutsuzluklarımızı yatıştırmak için yapılmış gibidir. Kaçıklık, can sıkıntısına çok iyi gelecek!
23
Psikomavi
PsiKitap
Anksiyete Bozuklukları ve Fobiler Aaron T. Beck , Gary Emery LİTERA YAYINCILIK Bilişsel terapinin kurucusu Aaron Beck ve çalışma arkadaşı Gary Emery’nin psikoterapotik alanda önemli bişr tedavi yöntemi olarak kullanılan Bilişsel Terapinin, anksiyete ve fobi tedavisinde de ne kadar etkili olduğunu klinik bulguların desteğinde ortaya koydukları çalışması Ansksiyete Bozuklukları ve Fobiler, sonraki pek çok çalışmaya kuramsal çerçeve oluşturmuş başat eserlerden biridir. İki bölümden oluşan kitabın Beck tarafından kaleme alınan ilk kısmında anksiyete bozuklukları ve fobilerin klinik tablosu ayrıntılı olarak incelenmekte ve bu görüngülerin pek çok açılıma sahip çetrefilli yapılarını kavrayabilmek için açıklamalı bir model sunulmaktadır. Gary Emery tarafından hazırlanan ikinci kısımda ise, anksiyete bozuklukları ve fobilerin bilişsel modelleri temel alınarak geliştirilen sağaltıcı prensipler, stratejiler ve taklitler detaylı biçimde incelenmektedir. Depresyonun tedavisinde başarıyla uygulanan Bilişsel Terapinin, anksiyete fobiler ve bunlarla bağlantılı bellek yanlılıkları, örtük ilişkilendirmeler, imaj kurma, panik bozukluklar, sosyal fobiler, travma sonrası bozukluklar, stres bozukluğu vb. alanlardaki uygulamalarını göstererek kuramın genişliğini ve zenginliğini okura sunmaktadır. http://www.kitapyurdu.com/kitap/anksiyete-bozukluklari-ve-fobiler/87077.html Asırlar boyu yazarların ilgisini çeken Anksiyete görüngüsüne değişik öğrenme yöntemleri ve psikanalitik teoriler tarafından atfedilen merkezi rol, anksiyetenin normal veya anormal davranışlardaki önemine işaret etmektedir. ‘Anksiyete Çağı’ında sorunun çözümüne bilişsel terapinin yaklaşımını ortaya koyan elinizdeki eser, kişinin uyumundaki merkezî sürecin, biliş veya bilgi işlem olduğu temel savını ileri sürüyor. Biliş sürecinin temel işleyişinde bir rahatsızlık olduğunda, duygulanım ve davranışlarda da takip eden birtakım rahatsızlıklar ortaya çıkacaktır. Dahası bilişsel bakış açısı, düşünsel bir rahatsızlığın giderilmesinin duygu ve davranışlardaki rahatsızlıkları azaltacağını var sayar. İki bölümden oluşan kitabın Beck tarafından kaleme alınan ilk kısmında anksiyete bozuklukları ve fobilerin klinik tablosu ayrıntılı olarak incelenmekte ve bu görüngülerin pek çok açılıma sahip çetrefilli yapılarını kavrayabilmek için açıklamalı bir model sunulmaktadır. Gary Emery tarafından hazırlanan ikinci kısımda ise, anksiyete bozuklukları ve fobilerin bilişsel modelleri temel alınarak geliştirilen sağaltıcı prensipler, stratejiler ve taktikler detaylı biçimde incelenmektedir. 2005’de yeni baskısı yapılan eserin kuramsal çerçevesi, hafıza eğilimleri, örtük ilişkilendirmeler, imaj kurma, panik bozukluklar, sosyal fobiler, travma sonrası stres bozukluğu vb. alanlardaki çalışmaların temelini oluşturmuş ve söz konusu çalışmalar eserin kuramsal yapısını pekiştirerek güçlendirmiştir. Eserin anksiyete ve fobi alanındaki katkılarının yanında Türk toplum yapısına oldukça uygun olduğu iddia edilen Bilişsel terapinin farklı alanlardaki uygulamalarını göstererek kuramın genişliğini ve zenginliğini sunması açısından da önemli katkılar sağlayacağında şüphe yoktur.