Psikomavi özgürlük

Page 1


YAYIN KURULU

Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA

YAZI İŞLERİ VE TASARIM

Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA

İLETİŞİM VE YAZI GÖNDERME psikomavi@gmail.com https://www.facebook.com/groups/psikomavi/

Psikomavi E-Dergisi 2 ayda bir yayınlanmaktadır. Psikoloji, kültür ve edebiyat konularında yazılar içermektedir. Dergide yayınlanan yazılardan yazarın kendisi sorumludur.


Psikomaviden… Psikomavi Dergisi 3. sayısıyla karşınızda.

Bu sayımızda “Özgürlük” konusunu ele alıyoruz. Günümüzde kişisel, toplumsal ve yaşama özgürlüğünün hiçe sayıldığı dünyamızda, “özgürlüğün” ekmek kadar su kadar önemli olduğunun altını çizmeye çalıştık sizlere.

Üniversitelerde kendini ifade etme özgürlüğünün ne kadar düşük olduğunu araştırmalardan öğrendik. Sınırsız özgürlerin hayatımıza nasıl müdahale ettiği, özgürlüğün doğumla birlikte başladığı, özgürlüğün felsefi temelleri, ergenlikte özgürlük kavramının gelişimi, kişisel özgürlüğümüzde benliğimiz, aşkta özgürlük, özgür çocuklar yetiştirmek için yapılması gerekenler, kariyer yolculuğunda özgürlük kavramı gibi birçok konuya ışık tutuyoruz.

İyi okumalar…

İÇİNDEKİLER 1

Psihaber-Araştırma

2-5

Sınırsız Özgürler

6-8

Doğumda Özgürlük

9-11

Özgürlüğün Baş Dönmesi

12

Serbest Çağrışım

13-16 17-18 19-22

30

Hangi Özgürlük?

31-33

Özgürlük ve Sorumluluk

34-37

Özgürlük

38-39

Gerçeklik Terapisi ve Özgürlük

40

PsiKitap

41

PSinema

42-45

Kariyer Yolculuğunda Özgürlük

46

Özgür Ruhlara

Gençlere Özgürlük Ama Nereye Kadar Özünde Özgürlük Mutluluk, İntihar Ya Da Özgürlük Üzerine

23-25 26

Özgürce Aşk Mavi Ayraç

27-29

Özgür Çocuklar


Psikomavi

1

Psikohaber – Araştırma

GENÇLERDE

ÖZGÜRLÜK

ARAŞTIRMASI

imkanlarından ve %77’si üniversitedeki Toplum Gönüllüleri Vakfı ve İstanbul

internetten yararlanmaktadır.

Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışma Birimi tarafından Kasım 2012’de Üniversitelerde İfade

ve

Örgütlenme

İfade özgürlüğü araştırmasında ise;

Özgürlüğü -Üniversitelerdeki

araştırması yapılmıştır.

haklardan

haberdar

olma ve yararlanma durumu: %67’si Üniversitelerde hangi

öğrencilerin

ölçüde

ifade

kendilerini

edebildiklerini

haklarını

biliyor,

%30’u

haklarından

yararlanıyor.

öğrenmek, kendi düşünce ve ilgi alanlarına göre örgütlenme konusunda ne kadar özgür olduklarını

saptamak

üniversite

öğrenciyle

amacıyla bu

726

araştırma

-Sorun ve düşüncelerini ifade edebilme özgürlüğü: %61’i kendini özgürce ifade edemiyor. %31’i kendini özgürce ifade edebiliyor.

gerçekleştirilmiştir.

Erkek

öğrenciler

kadın

öğrencilere göre kendilerini daha az ifade Katılımcıların

%58’i

erkek,

%42’si

edebiliyorlar*

kadındır. %93’ü devlet üniversitesinde, *

%7’si vakıf/özel üniversitede okumaktadır.

tog.org.tr/images/TOG_GfK_GCB_Uni__

Org_.pdf Öğrenciler sosyal olanaklardan yararlanma açısından incelendiğinde; %95’i kantin ve kafelerden, %89’u kütüphanelerden, %78’i üniversitenin kampüse sağladığı ulaşım


2

Psikomavi

SINIRSIZ ÖZGÜRLER: ANTİSOSYAL KİŞİLİKLER Özgür TÖNBÜL Psikolojik Danışman Özgürlük kimine göre sınırsız bir alan,

kadar özgür olacaktır. İnsanın kendi iç

kimine göre de sorumluluğu ve sınırları

dünyasındaki özgürlüğü sadece kendisiyle

olan dar bir alan. Günümüzde özgürlük

değil yaşadığı aile ve çevreyle de bağlantılı

kavramı sadece siyasi anlamda var olan bir

olarak değişecektir. Bu yüzden insanın

olgu gibi görünüyor. Fransız Devrimi ile

diğer

ortaya

hala

sınırsız özgürlüğü kısıtlanmaktadır. Bu

devletlerin ve siyasetin en baş konumunda

nedenle sorumluluk ve hoşgörü kavramları

bulunmaktadır.

özgürlük kavramının hemen yanı başında

çıkan

özgürlük

tutkusu,

insanlarla

etkileşiminden

dolayı

ardı sıra yer alırlar. Psikoloji açısından özgürlük ise siyasetten farklı olarak kişinin kendisine dönen bir

Özgürlük her bireyin hakkı olmasına

olgudur. Psikoloji kişinin kendi kişisel

rağmen

özgürlüğü perspektifinden bakar özgürlük

başkalarının üzerinde tahakküm kurma

kavramına. Özgürlük bir varoluşsal süreçtir

olarak görmesi nasıl bir psikopatolojinin

ve kişi ne kadar özgür olursa toplum da o

ürünüdür.

kimileri

kendi

özgürlüklerini


Psikomavi

3

Sınırsız özgürlük hakkı olduğunu sanan

Psikolojide

kişilikler diğer insanların hakkını gasp edip

antisosyal kişilik bozukluğudur.

sorumsuzca

davranabilmektedir.

psikopati

denilen

olay

Bazı

insanlar nasıl diğer insanların yaşama

Anti sosyal kişilik bozukluğu kişilerle

özgürlüğünü

ilişkide, düşünme şeklinde ve olayları

düşünmeden

elinden

alabilmektedir.

algılayış biçiminde bozukluk olan kronik bir zihinsel hastalık olarak kabul edilir. Bu

Çevremizde o kadar çok karşılaşırız ki bu

kişilerin yargı değerleri eksiktir ve yanlış

tür kişiliklere bazen “aman boş ver

ile doğru arasında ayrım yapamazlar.

uğraşmaya

Sürekli

değmez”

diyerek

olarak

başkalarının

haklarını

uzaklaştığımız zamanlar olur. Çoğu zaman

çiğnerler ve başlarını belaya sokarlar. Bu

sıramızı gasp etmiştir, şiddete meyillidir,

kişiler genellikle yalan söyler, zarar verici

suç işleme potansiyeli vardır, saygısızca ve

davranışlarda bulunur, alkol ve madde

küfürlü konuşmalar çok fazladır. Bu

bağımlılıkları vardır. Genellikle dürtüsel

kişilerle kimi zaman mahallemizde, kimi

davranan,

zaman iş yerimizde ve çoğu zaman da aile

karşılanmasını arzulayan, düş kırıklığına

üyelerimizin

içerisinde

ve bekletilmeye katlanamayan kişilerdir.

Kişisel

Antisosyal kişiler başkalarının zararı söz

özgürlüğümüzün en çok gasp edildiği

konusu olduğunda yalnızca kendilerini

yerdir aile. Ülkemizde kendi aile içerisinde

düşünürler,

düşüncesini dile getiremeyen bireylerin,

suçluluk duymazlar. Genellikle okul, iş ve

toplumsal

ailesel

karşılaşabilmekteyiz.

ilişkilerde

kendi

özgürlük

gereksinimlerinin

başkaları

sorumlulukları

için

hemen

kaygı

ve

üstlenmezler.

alanına müdahale olduğunda susmaları çok

Başkalarına zarar verdikleri gibi kendi

normaldir.

bedenlerine

de

zarar

verebilirler;

bu

durum, başkalarına zarar veremedikleri Çevremizde

gördüğümüz

sorumsuzca,

zamanlarda olur. Sürekli, tutarlı bir ilişki

korkusuzca, acımasızca hareket eden, diğer

kuramazlar. İlişkiyi sürdürseler bile bu

insanların özgürlüğünü kısıtlayan bireylere

ancak zor kullanarak, tehditlerle, fiziksel

genellikle

şiddetle mümkün olur.

“psikopat”

demekteyiz.


4

Psikomavi Antisosyal kişilik bozukluğu ve antisosyal

biçimde

aşağılayarak

kişilik özellikleri olan kişilerde belirgin

Aşağılama,

fiziksel

durumları aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

olabilir.

Vicdan

Fiziksel agresiflik: Küfürlü konuşurlar,

eksikliği

ya

da

yokluğu:

Karşısındaki kişilere, çevrelerine veya

güçlü

eşyalara verdikleri fiziksel ve duygusal

içindedirler.

Öfkeli

zararlarla

mimikleri

vardır.

ilgili

suçluluk

duygusu

ve

sert

yaşamazlar. Yaşasalar bile bu hemen

uygulamaktan

söner. Olumsuz ve yıkıcı yaklaşımları ve

çekinmezler.

davranışlarından

ötürü

şiddetle

beraber

görünmek beden

ihtiyacı dilleri

Fiziksel

büyük

ve

şiddet

çoğunlukla

sorumlu

hissetmezler. Karşısındaki kişi duygusal

Diğerlerinin

tepki verirse, tavır koyarsa ya da tavır

güvenleri

konmadığı halde antisosyal kişi tavır

Vicdan

konduğunu

aşağılamaları,

hissederse

gösterirler.

karşısındakine

öz

benlikleri

onları

pek

azabı

ve

öz

ilgilendirmez:

yaşamadıkları şiddet

için

davranışları

yoğun bir şekilde öfkelenirler ve bunu

nedeniyle karşısındaki kişinin düştüğü

davranışa döker. Bu durum, genellikle

durumu ve kendini nasıl hissettiğini

karşısındakini suçlama söylemi yerine,

umursamazlar.

öfke patlaması ve zarar verme şeklinde

ediyorlarsa,

gerçekleşir.

olduğundan değil güçlü hissetmek için

Başkalarına

yardım

vicdanları

rahatsız

bunu yaparlar. Yasaları sürekli olarak çiğneme eğilimi:

İş ve aile ortamında sürekli olarak

Suçlu hissetmediklerinden, yaptıklarından

sorumsuzluk: Ailelerine karşı son derece

sonuç çıkaramadıklarından aynı hataları,

sorumsuzdurlar. İşe gitmek istemezler. Bir

suçları ve şiddet içeren davranışları sürekli

işe girseler dahi yürütmekte zorlanırlar. İş,

tekrar ederler. Yaşanan olumsuzluklardan

başkalarına

zarar

ve

bünyesinde

bulunduran

ödenen

bedellerden

öğrenemezler.

verme

imkanını

bir

ise,

öfkelerini başkalarına boşaltabildikleri bir Yaygın yalan söyleme ve aşağılama davranışı:

Yalan

söylemekte

ve

ortam olduğu için o işte tutunurlar. Öfkelerini yaşama ve başkalarına zarar

çevrelerini yalanları ile manipüle etmede

verme

ustadırlar. Yalan söylemekten neredeyse

duygusal şiddet

hiçbir

görülebilir.

durumda

imtina

etmezler.

Karşısındaki kişiye öfkesini, onu şiddetli

biçimi

fiziksel

şiddet

(mobbing)

ya da

biçiminde


Psikomavi

5

Sınırsız özgürlerde-antisosyal kişiliklerde-

Bu yüzden çocuk yetiştirme aşamasında

dikkat çeken en önemli ayrıntılardan bir

olan ailelere düşen en önemli görev

tanesi vicdan

vicdanlı çocuklar yetiştirmeye çalışmaktır.

olmaması

veya

yapısının

çok gelişmiş

hiç olmamasıdır.

Bu

Çocuklarına sorumluluk veren, çocuklarına

yüzden acımasızca davranışlarda çok kolay

başkalarının

bulunabilirler. Vicdani gelişim aşamaları

öğreten, çocuklarının düşüncelerine önem

sekteye uğramış çocukluk yaşantılarına

gösteren ve onları dinleyen, çocuklarının

sahip

fikrini alan, birlikte kararlar alan, sevginin

bu kişilerin empatik

gelişmemiştir.

Kendilerinde

becerileri her

şeyi

yapma hakkını gören şemalara sahiptirler.

haklarına

saygı

duymayı

var olduğu ve bu sevginin gösterildiği aileler vicdanlı çocuklar yetiştirebilir.


6

Psikomavi Makale

DOĞUMDA ÖZGÜRLÜK Ceren GELMEDİ Psikolojik Danışman, Aile Danışmanı & LCCE Doğuma Hazırlık Eğitmeni & Hamile ve Doğum Psikoterapisti

Doğum,

bir

insan

hakları

istenilenleri, tercihleri, kararları doktora

meselesidir ve özgürlük bir çeşit hak sahibi

aktarmak günümüzde gebeyi-eşi zorlayıcı

olmak, seçim yapma ayırdında olmaktır.

bir

İnsan haklarının “doğum”la başlaması ile

incelendiğinde gebenin ya da eşin, doktoru

doğum anında bebeğin özgürlüğünden,

bir otorite figürü olarak görerek otorite ile

annenin, ailenin, eşin, sağlık çalışanlarının

iletişim

özgürlüğüne kadar pek çok kişinin sahip

çıkmaktadır. Sağlıklı kurulamayan iletişim

olduğu-olması

özgürlüğü

doğrultusunda bir şekilde ifade özgürlüğü

mevcuttur. Özgürlük, kişinin kendi isteği

geri planda kalabilmekte ya da sağlık

doğrultusunda kendini her yönüyle ifade

çalışanları

edebilmesi iken doğumla ilgili yapılması

dönüşmesiyle

gerektiği

faktördür.

Bunun

kuramaması

ailedeki

olarak

korkunun

temelleri

ortaya

öfkeye huzurla


Psikomavi

7 yeterli zamanı ve doğumda yaşadıkları

çalışma ortamına ulaşamamaktadır.

pişmanlıkların-üzüntülerin-travmaların

Doğumda herkesin gözü kadında, kadının performansındadır. Ancak; onun seçimleri bir şekilde (Hastane koşulları, doktorun mesleki tercihleri, ailenin baskın kararları vb.) geri planda kalabilmektedir. Bunlara rağmen,

doğumda

özgürlüğüne

kadın

hareket

(yürüyebilme,

çömelme,

eğilme, yaslanma vb.), isteklerini dile getirme

özgürlüğüne,

bebeğine

kendisine

uygulanacak

her

ve türlü

müdahaleyi (epizyotomi, lavman, kiwi vb.) kabul

etme/etmeme

ve

bunun

sorumluluğunu paylaşma, sezeryan tipini seçme, doğumun başlamasını bekleme, hamileliğiyle

ilgili

sorularını

rahatça

sorabilme, hamilelik sürecinde doğuma hazırlık için eğitim talep etme, doğumda mahremiyeti-odanın ışık seviyesini-sesleri belirleme, kendini iyi hissettiren kendine ait

sembolik

bir

eşyayı

yanında

bulundurma, doğum şeklini belirleme, çatı muayenesini kabul ya da reddetme, eşini doğumda görme, bebeğini ilk kucaklayan kişi olma, NST takibini kabul ya da reddetme, doğumda yeme-içme-duşa girme özgürlüğüne sahip olmalıdır. Bunları ve başka isteklerini dile getiremeyen ya da istekleri karşılanamayan kadın doğumdan “keşkeyle”

ayrılabilmekte

zamanlarda

bitirilmemiş

ve

ileriki

işler

olarak

kişinin hayatında yer edinebilmektedir . Kadının yanı sıra doğum ekibinin de kendini daha rahat ifade edebilmesi için

üstünden gelebilmek için psikolojik hizmet talep etme, ekip (hekim-terapist- ebe ve bunların

backup’ları)

olarak

çalışma,

gebelerini doğuma hazırlık eğitimi almaya yönlendirme, doğumla ilgili karar verme sorumluluğunu

aileyle

paylaşma

konularındaki

vb.

özgürlükleri

kolaylaştırılmalıdır. Bebekler, ilk doğdukları an itibariyle, düşünüldüğünden zihinlerine

daha

kaydederler.

çok

şeyi

Doktorunu,

ebesini, sesleri, ışığı, duyguları … Ancak; tüm bunlar dil gelişimi oluşmadığı için hatırlanmaz,

bilinçdışına

atılır

ve

sonrasında yaklaşık beş yaşa kadar farklı dışavurumcu

tekniklerle

ortaya

çıkarılabilmektedir. Bebeğin doğumunu nasıl geçirdiği bu yüzden bu derece önemlidir ve doğum aslında bebeğin “Doğumu”dur, annenin değil. Bebek, doğum anında herhangi bir komplikasyon yoksa

geleceği

zamanı

kendi

belirleyecektir. Gebelik için verilen tarih ortalama bir tarihtir, sperm ile yumurtanın ne zaman birleştiği gün olarak tespit edilmeyip, kadının son regl dönemine göre döllenmenin belirlenen bir hafta içerisinde olduğu düşünülerek doğumun yaklaşık ne zaman olacağına dair fikir yürütülmektedir. Bu yüzden, doğum için beklenen doğum tarihi değil, beklenen doğum

ayı


8

Psikomavi

vardır ve doktor kontrolünde bebekler

Doğum bir ekip işidir: Ebesi, hekimi,

gelecekleri zamanı belirleme özgürlüğüne

ailesi, terapisti ile. Tüm ekip anne ve

sahiptir.

durumlarda

bebek için birdir. Karşılanabilecek her

doktorların back-up’ larının olmaması,

arzu doğumun huzuruna, saygısına hizmet

hastane koşulları, doğum için beklenen

eder. 2014 yılının en iyi belgeseli seçilen

zamanın tatil gününe gelmesi, ailenin özel

“MicroBirth”e göre; doğum anı' nın nasıl

(yılbaşı bebeği, evlilik yıldönümü bebeği

olduğu genlerde var olan malzemelerin

vb.) tarihlerde bebeğine temas etmek

ortaya çıkış şeklini belirliyor. Astım,

istemesi gibi nedenler bebeğin ne zaman

obezite, ruhsal patoloji vb. pek çok

geleceğini seçme, belirleme, tercih etme

hastalığın nedeni doğum anına gidiyor, bu

özgürlüğünün önüne geçmektedir.

yüzden gelecek nesiller için doğum an' ları

Ancak;

bazı

güzelleşmeli, Eşin

ve

ailenin

doğuma

dair

önceliği sağlıklı anne, sağlıklı bebektir. Doğumun gidişatını öğrenmek ve doğuma eşle birlikte girme arzusu en tabi haktır. Ancak; eşlerin gebe eğitimlerine (sakin olmayı öğrenme, nasıl destek olacağını bilme vb.) katılmayı tercih etmemeleri ile sağlık ekibi tarafından doğuma müdahale edici risk faktörü olarak görülmesi ya da doğum odasında enfeksiyon riski gibi nedenlerle doğuma giremediklerine şahit olunabilmektedir. Ancak; baba adayının eşle birlikte doğuma girme isteği kabul edilmeyince

ailenin

doktor/hastane

değiştirdikleri, bu isteğin gerçekleştirildiği koşulları

bulana

kadar

araştırdıkları

durumlar da mevcuttur. Bu sebeple, baba adayının eşle birlikte doğuma girme (anne adayı da istediği müddetçe) arzusu bir seçim ve gerçekleştirilebilme özellikleri bulunması nedeniyle de bir çeşit çiftin doğuma dair özgürlüğüdür.

iyileştirilmeli,

doğana-

doğurana-doğum ekibine saygı duyulmalı ve keşkesiz doğumlar için bir olunmalı …


Psikomavi

9

Makale

ÖZGÜRLÜĞÜN BAŞ DÖNMESİ Şehriban Uyumaz Psikolojik Danışman Ben yalnız kendim olmak Ve kendime dayanmak istiyorum Evet özgür olmak. Sonuna kadar özgür olmak Sartre

İnsanın anlam atfettiği en önemli

yaparken

değerlerden biri özgürlüktür. Çünkü ancak

Filozoflar

özgürlüğün

indeterminist

var

olmasıyla

ahlak

ve

özgür

müdür

özgürlüğe

değil

midir?

determinist

gözle

ve

bakmışlardır.

sorumluluktan bahsedilebilir. Ahlak ve

Deterministlere göre insanın eylemleri

sorumluluk

içten

ise

sadece

insana

ve

dışta

gelen

nedenlerle

yükleyebileceğimiz iki temel kavramdır.

belirlenmiştir.

Özgürlüğü bir bütün olarak ele aldığımızda

bulunduğu koşullara bağlıdır. Bu koşullar

işin içinden çıkmak hayli zor. Bunun için

eylemi belirler ve insanın özgür karar

insan ahlaki bir kararda bulunurken bu kararı özgür olarak mı yoksa çeşitli etkenlerin etkisiyle mi almaktadır? Başka bir deyişle insan karar verirken seçim

İnsanın kararları

içinde


10

Psikomavi vermesini engeller. İndeterministler ise

düşünür. Bütün bunların tersine Spinoza

yukarıdaki görüşlerin genel olarak tersini

zorunluluğun

savunurlar. Onlara göre kişi karar verirken

olamayacağı dolayısıyla da özgürlüğün

bütünüyle özgürdür. Otodeterministler ise

olamadığını

eylemi ve ahlaki eylemleri bir kişilik ürünü

özgürlüğün var olup olmadığını tercih

olarak görürler. Bu görüş ahlaki eylemin

ettikleri

kaynağını

savunur.

kişiliğe

dayandırdığından

özgürlüğe de yer vermiş olmaktadır. Yani otodeterministler insanın bilgi birikimini zenginleştirerek kişiliğini geliştirerek ev aklını kullanarak özgürleşmiştir. Bu da bizi şu sonuca götürür. Kişilikleri gelişmiş olanlar

gelişmemiş

olanlardan

daha

özgürdür. Deterministler, indeterministler ve

otodeterministler

destekleyici

psikolojik,

görüşlerini sosyolojik

ve

ahlaki çeşitli kanıtlar ileri sürmüşlerdir. Özgürlüğün felsefesine baktığımız zaman Platon

herkesin

kendi

yaşam

tarzını

seçmesini seçtikten sonra o hayat tarzının gerektirdiklerini yapmak zorunda olduğunu savunur. Zorunluluk derken de zorunluluğu seçer ben seçtiğim için suçlayacağım kimse yok demektir der. Yani soğuk suya bile bile atlıyorsam üşüyeceğimi kabul ediyorum demektir. Herkes seçtiği hayatın sonucuna katlanmalıdır. Aristotales de seçme

özgürlüğünden

eylemlerimizden

bahseder

sorumlu

ve

olduğumuzu

vurgular. Descartes kozmoljik özgürlüğü ve hata yapıp yapmamanın bizim elimizde olduğunu

savunur.

Augustinus

ise

antropolojik özgürlük insanların iyi ya da kötüyü seçmelerinin kendi elinde olduğunu

ve

olduğu

vurgular.

bakışıyla

yerde

iradenin

Hume

ilgili

ise

olduğunu


Psikomavi

11

Kant’a göre özgürlük bir ide’dir. Bu aynı

Albert Camus’da özgürlük iki şekilde

zamanda

görülür.

insanın

aklının

ürettiği

ve

Eylemlerine

sınır

koyarak

insanın sahip olduğu bir olanağa ilişkin

eylemde bulunma ve eylemlerine sınır

fikirdir. İnsanlar yaşarken istediklerini

koymadan davranma. Son olarak Jean P.

eğilimleri çıkarları belirleyebileceği gibi

Sartre varoluşun özden önce geldiğini ve

saf aklın ürünü olan ahlak yasası da

insanın olmak istediği kişi olduğunu

belirleyebilir. Heidegger’e göre özgürlük

belirtir. Dolayısıyla insan her tür yapıp

onun felsefesinin temel kavramlarından

etmesinden sorumludur. Hatta der ki insan

biridir. O’na göre doğruluğu yani hakikati

kendisini seçerken başkalarını da seçer bu

temellendiren “özgürlük” var olanın var

nedenle başkalarından da sorumludur.

olan ortaya çıkmasına olanak vermektir.

Özetle her şeyde önce insanın özgür

Karl Jaspers’a göre varoluş özgürlüktür.

olduğunu kabul etmek durumundayız.

Özgürlüğün bilincine var oluşsal seçişte

Çünkü

yan kendimiz olma kararlılığıyla ulaşırız.

eylemlerinden ötürü sorumlu tutmak akıl

Schopenhour da insan da iki anlam

ve gerçeklerle çelişir. Özgürlük ahlakın ön

özgürlüğün var olduğunu söyler. Negatif

koşuludur ve insanın ne istediğini bilerek

özgürlük ve olanaklar özgürlüğü. Nietzche

eylemde

özgürlüğü insan tiplerine göre ayırır. Sürü

özgürlüktür.

insan tipi, nihilist tip ve yaratıcı tip. Yani Nietzche’ye

göre

özgürlük

tek

kişilerde ortaya çıkan bir ara dönemdir.

tek

özgür

olmayan

bulunması

bir

tam

kimseyi

olarak


12

Psikomavi Serbest Çağrışım Serbest çağrışım psikanalizin en önemli tekniklerindendir. Danışana herhangi bir konu hakkında aklına gelenleri baskı uygulamadan serbestçe aktarması söylenir. Söylenen şeyler bilinçaltının bir yansıması olarak kabul edilir. Bu sayımızda “Özgürlük” ile ilgili serbest çağrışımlarımızı aktarıyoruz. Her renk bir kişiye ait çağrışımları betimlemektedir.

MAVİ

MOR

KAHVERENGİ

Gökyüzü

Uğur böceğini yakalayıp

Uçmak

İbadet

bırakmak

Mücadele

Başkalarının ne

İstediğini yapabilmek

Bağımsızlık

düşündüğünün öneminin

Gökyüzü

olmaması

KIRMIZI

Savaş

Yargısız ortam

Aile

Mavi

Temiz hava

Barış

PEMBE

Paylaşım

Bedel ödemek

Deniz

Hesap vermemek

Ufuk

Hesap sormamak

TURUNCU

Uçmak

Sevgi

Zamanını kendimin

Aile

düzenleyebildiği bir işte

Evim

YEŞİL

çalışmak

Kendini çekinmeden ifade

Bağımlı olmamak

Tamamen sınırsız

etme

Kendin olmak

güvenebildiğim insanların

Yalnız kalmak

yakınımda olması ve

Deniz

onlara sınırsız güvenebilmek


Psikomavi

13

Makale

GENÇLERE ÖZGÜRLÜK AMA NEREYE KADAR? Fatih UYUMAZ Psikolojik Danışman Özgürlüğün ne olduğuyla alakalı her

kullandığımız bir kişiye duyarsız mı

düşünce sürecinden farkı görüşler ortaya

kalalım?

atılmıştır.

Bu

İdeolojiler,

dinler,

psikoloji

yazımızda

psikoloji

ekolleri

ve

ekolleri, filozoflar vs.... Her biri bu

özellikle gelişimsel psikoloji açısından

kavramı açıklamak için bir çaba harcarken

gençlik ve özgürlük kavramlarını aile

bir zihne bir sürü de çelişkili ifade

bağlamında ele almaya çalışacağız.

gelmektedir. örneğin kapitalizm başkasına

Freud

zarar

istediğin

oluştuğunu ifade ediyor. Kısacası şu anı

yapabilirsin der. Yani kendi isteğiyle açlık

yaşayan bizler geçmişimizin ürünleriyiz.

grevi yan birini ölüme terk mi etmeli?

Bu kalıp üzerinden düşünecek olursak şu

Anne babalar çocuklarını aç bırakma

an itibariyle geçmişin ve bilinçaltının

hakkına sahip olmalı mı? Uyuşturucu

tutsakları

vermediğin

sürece

kişiliğin

olarak

0-6

yaş

döneminde

hayatımıza

devam

ediyoruz. Farkında olmadan daha doğrusu


14

Psikomavi farkında olmadığımız bilinçaltının sunduğu

Davranışçı psikologlar göre insan kişisel

malzemenin egomuzu rahatsız etmeyecek

bir seçim ve eğilimden dolayı değil o an ya

şekilde tezahürüyle bir özgürlük yaşıyoruz.

da önceden içinde bulundukları duruma

Bu anlamda psikanalitik açıdan özgür

göre belli şekilde davranır. Freud’a göre

insan

yoktur.

Kendini

geçmişinin

tutsağı

diyebiliriz.

Ya

çocuklukta

olan

da

özgür

sanan

insan nasıl kontrol edemediği ya da fark

insan

vardır

edemediği bilinçaltı fiksasyonların etkisi

şöyle

özgürlüğü

söylenebilir öğrenemeyen

altındaysa

davranışçılara

göre

de

denetleyemediği çevresel güçlerin etkisi

bireyler gelecekte özgürlük duygusunun

altındadır.

tam anlamıyla yaşayamazlar. Belirtilen yaş

olmak için bireyin bu duyguyu belli

döneminde özgürlük duygusunu yaşayacak

çevresel

fırsatlara

gençlik

öğrenmiş olması gerekmektedir. Gencin

dönemlerine geldiklerinde kendi ayakları

özgürlüğün ne olduğu nasıl yaşanması

üzerinde duramayacağı düşünülebilir.

gerektiğini

Günlük yaşamda engellenme durumlarında

çerçevesinden

amacına ulaşamazsa birey gerginlik yaşar.

gerekmektedir.

ulaşamayan

bireyler

Davranışçılara

şartlar

altında

bilmesi

göre

yaşamış

çevresel

bunu

özgür

görmüş

ve

etkenler olması

Birey böyle durumda çözüm arar ya da uyum sağlamaya çalışır. Fakat bazen bu engeller

ağır

gelir

ve

savunma

mekanizmaları devreye girer. Savunma mekanizmaları

da

gerginliğin

hafiflemesinde yardımcı olamazsa kişi de nevrotik bir yapıya bürünebilir. Çocukluk dönemi bilişsel açıdan somut işlemler dönemidir. Çocuğun hayal dünyası yetişkin birinden daha geniş empati yeteneği daha zayıftır. Kişi ergenlik ve gençlik dönemine doğru adım attıkça içinde bulunduğu kültürün

etkisi

altında

özgürlük

ve

sorumluluk arasında bir denge kurmaya çabalar. Hem özgür, özgün bir birey hem de çevresi tarafından onaylanan biri olmak ister.

Devamında gelen psikolojik bakış açıları insan doğasındaki özgürlük algısını daha proaktif ve daha pozitif bir şekilde tanımlamışlardır.

İnsancıl

kuram,

Varoluşçu psikoloji, bilişsel davranışçı psikologlar bu konuda daha pozitif bir tavır sergilemişledir. Özgürlüğün seçimle


Psikomavi

15

alakalı

olduğunu

seçebileceğimizi Çağdaş

kendi ifade

psikoloji,

şartlarımızı etmektedirler.

gençlik

döneminde

 Siyasi konular  Kardeş ilişkileri Görüldüğü

gibi

çatışma

yaşanan

yaşanan özgürlük sorununa hem aileyi hem

konuların bazıları doğrudan gencin daha

de genci bir birim olarak ele alıp çözüm

bağımsız ve özgür olma isteğiyle ailenin

bulmaya çalışmaktadır.

kısıtlamaları

arasındaki

dengesizlikten

Gençlik, özgürlük ve bağımsızlık

kaynaklanmaktadır. Bu konuda nasıl bir

dönemidir. Toplum karışma, evden kopma,

tavır takınılacağı aileleri oldukça sıkıntıya

spora katılma gibi davranışların çağıdır.

sokmaktadır.

Anne babadan farklı olma çabası genci

Gençlere

boşluğa

düşürür.

davranış

özgürlüğü verilebilir. Gencin inatlaşarak,

arkadaşlarıyla doldurmaya çalışır. Gençlik

anne babayı usandırarak koparacağı hakları

dönemindeki özgürlük tutkusu kendini

ona önceden sağlamak yararlı olabilir.

bulma çabasıdır.

bağımsız

Gereksiz

zamanda

Arkadaşlarıyla gezmek, eve biraz daha geç

Özgür

duygusu

olgunlaşmanın

boşluğu

geniş

genç

davranma

Bu

daha

ve

aynı

belirtisidir.

Genç

bu

dönmek

sürtüşmeleri

gibi

haklar

azaltır.

yavaş

yavaş

maksatla farklı mecralarda uç denemeler

artırılabilir. Bu tarz haklarını kullanamayan

yaparak kendini bulmaya çabalar. 15

gençler arkadaşları arasında saygınlığını

yaşındaki birey elinde olsa tüm zaman ve

yitirir evde de ters ve huysuz olur.

mekan sınırlarını aşabilecek derecede bu duyguyu yaşamak duygusu

gencin

ister. Özgür olma

yapılması da doğru değildir. Tepkisinden

geliştirmesi

korkup her istediğine evet denmemelidir.

açısından önemlidir. Bununla birlikte genç

Gençler hem daha çok özgür olmak isterler

sınırsız bir özgürlük yaşayamayacağını

hem de belli bir yerde dizginlenmeyi

bilir.

beklerler. Her isteğine evet denilen gencin

Yapılan

bir

kendini

Buna karşılık gencin her istediğinin

araştırmada

ergenlik

gözünden anne babanın güven verici bir

dönemindeki gençlerin aileleriyle en çok

özelliği olamaz. Tatlı sert bir yaklaşım

çatışma yaşadıkları konular ele alınmıştır.

çoğu zaman yararlı olur. Gence büyüdüğü

Bu konular şunlardır:

özgür

olduğunu

hissettirecek

fırsatla

 Gece dışarı çıkma

sunulmalı

 Belli bir saatte eve dönme

verilmelidir.

 Arkadaş seçimi

Gençlik döneminde otoritenin türü gençle ilişkinin boyutunu da

 Karşı cinsle arkadaşlık  Okul ve öğrenim sorunları

yaşına

uygun

sorumluluk


16

Psikomavi belirlemektedir.

Gencin

özgürlük

duygusunu tam olarak yaşaması için anne babaların

çocuklarını

ikna

ederek

denetlemeyi seçmesi gerekir. Bu tarz anne babalar değer

çocuklarının ve

duygu,

beklentileriyle

düşünce,

ilgili

bilgi

sahibidir. Anlaşılır ve tutarlı tepkilerin birikimi hangi davranışın sonucunun ne olacağını da belirlemiştir. Dolayısıyla genç hem davranış seçimlerinde kendini özgür hissedebilir hem de kısıtlama yaşayacağını düşünmeden ailesine danışabilir. Aşırı baskı ve esirgeme kısa vadede iyi sonuç verir ancak içselleştirme sağalamaz. Genç baskı ortadan kalkınca daha uç davranışlar içine girebilir. Sonuç olarak aile içinde duygusal ve sosyal etkileşim açısından sağlıklı bir çocukluk geçiren birey gençlik döneminde özgürlüğü yaşama sorunlarını da daha kolay çözecektir.

KAYNAKÇA *Nevzat Tarhan, Var mı Beni Anlamak İsteyen,Timaş Yay,İstanbul,2010. *Jerry Burger, Kişilik, Kaknüs Yay, İstanbul,2006. *Atalay Yörükoğlu, çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yay, İstanbul, 2008. *Gerald Corey,Psikolojik Danışma Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, Mentis Yay,Ankara,2005. *Haluk Yavuzer,Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul,2008.


Psikomavi

17

Makale

ÖZÜNDE ÖZGÜRLÜK Yasemin ÖZÇELİK Psikolojik Danışman İçinde yaşadığımız toplumda var olmak

zayıflamak istedin sorusunun cevabı “eşim

bende

için

böyle beğeniyor” olduysa veya neden bu

kendimize “salt ben”e ihtiyacımız var.

işi tercih ettin sorusunun cevabı “bilmem,

Özgürlüğümüz de burada gizli…

herkes

buradayım

diyebilmek

bunun

iyi

olacağını

söyledi”

olduysa biz artık özgür değiliz sadece Ne

kadar

irademizi

kullanabiliyorsak,

mutsuz insanlarız. İstemediğimiz halde

benliğimizin ne kadar farkındaysak kendi

yaptıklarımız bizi mutsuzluğa götürür.

ilkelerimizi ne kadar temellendirebildiysek

“Aslında ben” diye başlayan cümleler ya

işte o kadar özgürüz.

da keşkeler de bunların dile gelmiş halleridir.

Etrafımıza bir

bakalım! İstediği şeyi

yap(a)mayan aslında birçok örneğimiz var:

Ne kadar buradaysak, ne kadar ben böyle

Neden bu bölümü tercih ettin sorusunun

istiyorum

cevabı “ailem böyle istedi olduysa”, neden

istediğimizi biliyorsak o kadar özgürüz.

.

diyorsak

ve

ne

kadar

ne


18

Psikomavi

Özgürlüğümüzü elimize almak için yapacaklarımız sadece kendimizi tanımak olacak. Ben kimim, ne istiyorum ya da ne istemiyorum gibi sorularla da bunu sağlayabiliriz. O zaman aslında basit özgürlüğümüz kendi elimizde…


Psikomavi

19

Makale

SİSİFOS SÖYLENİ’NDE MUTLULUK, İNTİHAR YA DA ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE

Ferhat TAŞTEMEL Fransız Filolog

Sorunsal: Mutluluğun ve çoğu kez

insanın bu kutsal olanı benimsemesi ya da

mutlulukla özdeş sayılan özgürlüğün

kutsal olandan uzaklaşabilmesi için soru

sırrı aslında Sisifosvari intiharda mı

sorması

saklıdır?

Başkaldıran insan kutsalın tamamen insan

Kutsal

evrende

başkaldırı

sorununa

ve

başkaldırması

gerekir.

aklına uygun olarak belirlendiği bir düzen

rastlamıyorsak bunun sebebi her şeyin

isteyendir.

belirlenmiş olmasıdır. Bu duruma göre

başkaldıramaz ve göremediği tanrılarının

gerçekte hiçbir sorundan söz edemeyiz,

sonsuza dek zincirlenmiş kölesi olarak

ilahi adalet zaten cezalandırılması gerekeni

yaşar.

cezalandıracak

edersiniz, bu iki olgu bir arada yaşayamaz.

gerekeni

ve

ödüllendirilmesi

ödüllendirecektir.

Yine

aynı

şekilde kutsal evrende sonuna değin soru sormak da mümkün değildir. Hâlbuki

Ya

Bunu

başkaldırırsınız

düşünmeyen

ya

hizmet

Tanrıların size vereceği cezalar ya da ödüller doğrultusunda şekilleniyorsa


20

Psikomavi hayatınız var olmak adına hiçbir şey

Devamında da yeni sorular soruyoruz.

yapmıyorsunuz demektir.

Gerçeği arıyoruz. Bunların sonunda her

Sisifos’a gelince o bir kraldır, ama tanrıları

şeyi açıklayan mükemmel fizik ilkelerine

kızdırınca korkunç bir cezaya çarptırılır.

varmayı umut ediyoruz. Buna ulaştığımız

Cezaya göre bir kayayı bir dağın üzerine

zaman gizem yine ortada olacaktır, çünkü

çıkarmaya çalışacaktır, fakat kaya her

bizler her zaman sorgulayacağız.” diyor.

seferinde aşağı yuvarlanacaktır. Sonsuz

Yani doğadaki gizeme ilişkin temeldeki

döngüsüyle bu ceza hiç bitmeyecektir.

şey yine kendi aklımız olarak karşımıza

Albert Camus bu söyleni ele aldığı kitabına

çıkıyor. Varan iki: İnsan,

şöyle başlamıştır: Aslında felsefede tek bir

bilinmezliğine

soru vardır: İntihar. Sisifos’un bu yararsız

varsayarak özgür olamaz, ancak olduğunu

gayreti de yaşamın içinden bir olguya,

sanır.

intihara benzemektedir. Burada Sisifos’un

Aslında neresinden bakarsanız bakın bir

sürekli bu cezayı çekerek yaşaması ne

aklınız varsa ve onu kullanıyorsanız bu

pahasına olursa olsun bilerek ve isteyerek

adeta bir lanettir. Sürekli olarak bir akla

ölüme direnç göstermek olarak algılanır.

sahip olmanın sorumluluğu ile yaşarsınız.

Şu an akla ilk gelen soru şu olsa gerek:

Bu akıl, yaşama ilişkin en temel soruyu

özgürlük bu yazının neresinde? Özgürlük

Camus’nün de dediği gibi muhakkak

Sisifos’un seçiminde. Varan bir: Özgürlük

intiharı sorgular. Ondan kaçamaz. Belki de

salt mutluluk değildir. Aksine, özgürlük

o noktada hayata bir anlam katmayı her

çoğu kez acıdır, can yakıcıdır.

şeyden çok ister ve Sisifos’un cezasını

Sisifos’un insanın içini yakan bu cezası

aslında bizlerin çektiğini fark eder.

gerçekten de bilinçli bir yaşamın en acıklı

Mutlu Düşünülen Sisifos

betimlemesidir.

Sisifos, ölümünden sonra özel bir izinle

Camus

gibi

karşın

aklını

dünyaya

sahibi olmasının her şeyin temelinde

coşkuya karşı koyamaz

olduğunu

felsefeye,

verdiği sözü tutmayarak yeryüzünde kalır.

bilimden sanata bu ayrıcalık belki de

Aslında, bilinçsiz bir başkaldırı denebilir

doğadaki tek gizemli şeydir. Nobel ödüllü

Sisifos’un durumu için, çünkü cezasını

ateist

çekerken üstlendiği tavırda değildir bu ilk

Dinlerden

fizikçi Steven

Weinberg bir

geldiğinde

üstün

varoluşçulardan olan Sartre, insanın akıl

söyler.

yeniden

doğanın

başkaldırısında.

içindeki

ve tanrılara

röportajında dinler ve fiziğe ilişkin bir soru

bilinçsiz

için “Bunu kabul etmeliyim ki ortada bir

neden yeryüzünde kalıp kalmayacağını.

gizem var. Bizler doğayı anlamak için

Bu

sorular soruyor ve cevaplar alıyoruz.

cahilliğe

durumda,

bilinçsiz

Sorgulamaz

başkaldırının


Psikomavi

21

yakın olduğunu söylemek mümkündür.

Sisifos tüm saçma kavramına karşı devam

Cahillik ise dünyanın en güzel şeyidir çoğu

ediyorsa sebebi mutsuz/özgür olmasıdır.

zaman! Dertsiz, tasasız yaşarsınız. Eğer

Her seferinde yaptığı işin sonucunun aynı

bilinç

eşsiz

olduğunu bilen karakter dünyada kalmaya

çekiliğine kapılırsa – kaçınılmazdır- çok

karar verirken sorgulamaz ve fark etmeden

geçmeden bu birleşmenin kötü meyvesi

cahillikle

olan mutsuzluk doğar.

cezasını aldığı andan sonra ise biler bile

Sisifos, Homeros'a göre ölümlülerin en

cezasını çeker, başkaldırmaz. Bu döngüye

bilgesiydi. Tanrıları kızdırması sonucu bir

hapsolmasına rağmen bilinçli bir şekilde

kayayı

çıkarmakla

başkaldırmayan bir karakter olan Sisifos

cezalandırılmıştı. Tam çıkardığı sırada taş

kendi yöntemiyle intihar edip özgürlüğü

aşağı yeniden yuvarlanıyor, taşın ardından

elde etmiştir.

bakan Sisifos aşağı

Özgürlüğün İzinde Sisifosvari İntihara

gelişir

dağın

ve

sorgulamanın

tepesine

inip tekrar taşı

başkaldırır

kurallara,

çıkarmaya çalışıyordu. Bu kısır döngüyü

Dair

trajik

-Birey zaten hep intihar eder-

yapan

da

kahramanın

her

deneyişinde tekrar düşeceğini bile bile taşı

İntihar,

iki

şekilde

tadılır.

çıkarmaya gayret etmesidir. Camus, saçma

Birincisi,

kavramını

Sisifos’umuzun yaptığı gibi sonunu

burada

anlamsızlığının

kurar:

bilincinde

Yaşamın

olan

işte

fakat

saygıdeğer

insan.

bilerek mutsuz olmak ve kısır döngünün

Varan üç: Bilinç ve özgürlüğün bedenleri

içinde bilinçli bir şekilde özgürlüğü

aynı ölçüde genişler veya daralır.

tercih etmektir. Toz bulutunun içinde

Dağın tepesinden kayanın düştüğünü gören

Godot’yu beklemenin bir manası olsa

Sisifos, inişi sırasında düşkün durumunun

gerek! İkincisi ise nesnel anlamda yok

tüm enginliğini bilir ve Tanrıları yadsıyan

oluş serüvenidir.

ve kayaları kaldıran üstün sadıklığı öğretir.

Bilinçli yaşamak ile uyumsuzluğu aynı

Bu durumdan dolayı Sisifos`u mutlu olarak

düzleme koyduğumuzda, bilinç arttıkça

mı tasarlamak gerekir?

uyumsuzluğun

Bu sebeplerle

da

arttığını

görürüz.

Sisifos’u mutlu olarak tasavvur etmek

Uyumsuz/Bilinçli, yok oluş serüveni olan

bence yanlış olur. Sisifos mutsuz/özgürdür.

fiziksel intiharı acınası bir kabullenme

Özgürlüğünü elinden alabilecek tek şey

olarak görür ve yaşamın gülünçlüğüne

cezasına

rağmen

da

başkaldırabiliyor

olması

yaşamın

içinde

olmaktan

varsayılabilirdi, fakat öyle bir şey olmadı.

kaçınmaz. Charles Bukowski der ki: "Her

Dünyanın saçmalığını yansıtan anlatıda,

şeyin anlamsız olduğunu


22

Psikomavi bir intihar mutluluk yolunda hiçbir fayda fark ettiğiniz zaman bunun ayrımına

sağlamayacak, ancak özgürlüğün haritasını

varmış olmanız, yaşamınızı anlamsız

çizecektir. Hayat bilinçle sürdürüldüğü

olmaktan kurtarır aslında. Ne demek

zaman yaşam varoluş açısından anlamını

istediğimi anlıyor musunuz? Benimkisi

intiharda bulur: Godot’yu beklemek. Ama

iyimser bir kötümserlik…". Yaşamak

bu durum mutluluk değil, tatmindir. İnsan

için bir sebebinin olmaması fiziksel

acı çektiği vakit mutluluk duyamaz.

intihar için bir gerekçe değildir. Burada bahsi geçen "uyumsuz/bilinçli" kavramı

Bilinçli

için

bir

şekilde

yaşamımızı

sona

bir

açıklama

olabilir

erdirdiğimizdeyse yok oluş (kendi içinde

varmış"

olmak.

Diğer

bizce bilinmeyen bir varoluş düşüncesi)

yandan bilinç dışı ve sebebi olmadan

açısından intiharda da nesnel anlamda bir

yaşamak ise bir örümcekten, bir taştan

matematik probleminde olduğu gibi verilen

ya da herhangi bir diğer insandan farklı

ve istenenlere göre doğru işlem yapılmış

kılmaz ve kavrayabildiklerimize rağmen

ve kelimenin tam anlamıyla mantıklı bir

hala burada olmak aslında insanın

aksiyon

varoluşunun karşısında durdurulamaz

durumda, kavrayabildiklerimiz kadarıyla

güzel

"ayrımına

bir

şekilde

Sisifosvari

yok

oluş

sebebidir. Varan dört: İnsanın hayattaki

gerçekleştirilmiş

olur.

Bu

arayışın bitip bitmediğine dair hiçbir şey bilinemez.

yolculuğuna tek kişilik kompartımanda devam etmesidir özgürlük.

Varamayan: Nasreddin hoca fıkrasıdır özgürlük: “…Ne yapayım hanım, valla

Bilinç söz konusu ise intihar her şekilde kaçınılmazdır. Biri bilinçsiz, öteki bilinçli intihardır. Cehaletin mutsuzluğu getirdiğini söylemek yanlış olur, çünkü her ne kadar tatmin bilinçte saklı olsa da mutluluk cehalette vücut bulur. O vakit Sisifosvari

sen de haklısın!”


Psikomavi

23

Makale ÖZGÜRCE AŞK Aşk= Bağımlılık, Özgürlük=Yalnızlık mıdır? Benleri kaybetmeden biz olabilmek mümkün müdür? Ebru KÖSE Psikolog Aşk= Bağımlılık, Özgürlük=Yalnızlık mıdır? Aşk bir insana karşı bizi bağımlı kılar mı? İnsan oğlunun hep inkar ettiği şeydir bağımlılık, hayata karşı ben olma yetisinin elinden alınması, sanki hiç yaşamamış var olamamış hissetmesidir ki bu korkunçtur. O zaman aşk yok olmayı mı gerektirir? İşte bu yüzden zordur belki kendini açmak, tüm duvarlarını bir bir aşmasına izin vermek başka bir insanın. Bağımlı olmaktan kaçarken bağlanmayı da elimizin tersiyle iteriz. Oysa annemizden emdiğimiz ilk süt damlasıyla birlikte bağlanmak ruhumuzda vardır. İnsan ötekine muhtaç bir varlıktır nihayetinde. Özgür olmak da isteriz, ben olabilmek, ayrı bir ben, dilediğimiz gibi yaşamak, kimseye hesap vermeden, kendimizi tanıyabilmek, ancak her özürlük girişimi bizi yalnızlığa bir adım daha yaklaştırır, orada da yalnızlığın sorumluluğu bizi bekler. Peki aşktan bizi kaçıran şey özgürlüğümüzden feragat etme düşüncesi midir? Neler yaşıyoruz ki aşkın karşıt düşüncesi özgürlük oldu.

Aşk duygusuyla mülkiyetçi sevme duygusunu birbirine karıştırıyor olabilir miyiz? Sevdiğimiz insanı neden sahiplenmek isteriz hep bizimle olsun ve sevgisi hep ilk gün ki gibi kalsın isteriz, ancak karşımızdaki bir insandır ve her gün aynı derecede sevemez, ve sahip olunamaz. Karşımızdaki bir nesne değildir ki sahip olunabilsin, asla ve asla sonsuz sevgi garantisi olmayan hisleri olan bir canlıdır. Bu yüzden aşkı yaşamak kendini hüzne de kayba da sevilmemeye de açmaktır aynı zamanda aşk özgürlüğü hissederek yalnızlık riskini en derinden yaşayıp sevebilmektir belki de. Hem aşık olmak diye bir şey var mıdır? Yoksa aşka düşer miyiz? ‘ Aşk kendimizi hem olumluya hem olumsuza açmak demektir. Kedere, düş kırıklığına, üzüntüye olduğu kadar neşeye, doyuma ve daha önce mümkün olduğunu bilmediğimiz bir bilinç yoğunluğuna… ‘ sözleriyle olabilecekleri önümüze serer Rollo May. Sahiplenmeden sevebilmek mümkün mü dür?


24

Psikomavi Bu doğal ve kaçınılmaz hislerimizin bir arada devreye girmesi mümkün müdür? Bizi düşünmeye sevk edecek Rollo May’in Aşk ve İrade kitabından bir alıntı yapalım. ‘Arzu ‘ irade’ye sıcaklık, hayal gücü, çocuk oyunu, tazelik ve zenginlik kazandırır. İrade arzuya benlik yönü, olgunluk kazandırır. İrade arzuyu korur, onun çok büyük tehlikelere girmeden devamını sağlar. Fakat arzu olmadan irade yaşam gücünü canlılığını yitirir ve kendiyle çelişerek yok olur. Sadece irade var arzu yoksa elinizde kurumuş insan kalır. Sadece arzu var irade yoksa elinizde çocuk kalmış, yetişkin olarak robot adama dönüşebilecek, yönlendirilen, özgür olmayan çocuksu insan kalır…. Benleri kaybetmeden biz olabilmek mümkün müdür? Çoğu insan yalnızlıktan dem vururken aşkı deneyimleyebilenlerin çok az olması ne ironiktir. Aşk herkesin içinde kavuşabilmeyi arzuladığı bir duyguyken neden git gide kalabalık yalnızlar ordusu olarak çoğalmaya devam ederiz? ’Aşık olun! Gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı’… diyor Yılmaz Erdoğan. Asıl marifet belki de

yalnızlıklarımızı birbirimize göstermektir. Filmlerde gösterildiği gibi sanırız aşık olmayı, ne kadar gerçektir, böyle yalancı bir iç özlemle bir aşkın bizi alıp, sihirli sopayla dokunulmuş gibi baştan yaratmasını beklemek, ne kadar sağlıklıdır. Velhasıl gözlemlediğimiz, üzerine kafa yorduğumuz aşk tasarımları gerçekçilikten yoksun birer savunma olabilir. mi? Tam da bu nedenle aşk arzulanıp bir türlü kavuşamadığımız bir hayale mahkum edilmiş olabilir mi? Belki de aşkın en çetrefilli etabıdır iki insanın yalnızlıklarını birbirine göstermesi…. Kendi yalnız mutsuzluğumuzdan kaçıp aşka sığınırken o bizim peşimizi bırakmazken ve tahammül edemezken bu hallerimize, nasıl gösteririz aşkı yaşamayı umduğumuz kişiye bu hallerimizi. Oysa bu duygudan kaçmayı ummuştuk… ‘Aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır’, diyor şair bunun keşfi için yalnızlığın kabulü gerekli olabilir mi?


Psikomavi

25

Özgür bir irade ile ‘ben’

birbirine açmadan, onlarla

olabilmek

yüzleşip

kendine

bakabilmektir.

kendilerini

Ben

onarmadan ne mümkün

olamadan

biz

olmak

maviliklere keşfe çıkmak.

mümkün

olmaz

çünkü

Özgür

bir

aşk

kırık

öyle olursa korktuğumuz

kanadına bakmaktan ve

şey

bakılmasından

başımıza

gelir

mülkiyetçi sevgi içinde

utanmamaktır, iyileşmeye

bağımlı hastalıklı sevgi

açmaktır

ağında yok oluruz.

kaybetmekten korkuyoruz

Bu

belki,

nedenle ilk basamak ben

diye

olabilmektir belki de, evet

edemediğimiz benliğimizi

insan ben olabilmek için

sevgiye

kapatmamaktır

başkasına muhtaçtır ancak

belki ,

sonra sevdiğinle

ben

biz

semeya süzülmektir, yani

mümkünatı

uçsuz bucaksız belirsizlik

olamadan

olmanın

da

aslında

hiç

var

yoktur. ‘ Kişi kendini

ummanına

ilişki içine koyabilmesi

cesaretine sahip olmaktır

için,

belki de… Zaman ister,

kendini

ortaya

açılabilme

koymaya, kendi ayakları

bütün

üzerinde durma yetisine

yalnızlıklarımızla

gereksinimi vardır. Çünkü

yüzleşmek

kişi

kabullenip tanınmak ister,

kendini

koyamazsa,

ortaya

gerçek

bir

çıplaklığıyla

ister,

kaybetmeye

onları

kalbini

ilişkiye katılamaz.’ Yoksa

açabilecek bir benlik ister

iki kanadı kırık kuşun bir

belki

araya gelip uçmayı hayal

özgürlük ister…

etmesinden ne farkı kalır aşktan Bir

beklentilerimiz.

araya

gelince

iki

kanatları olur ama asla uçamazlar

yaralarını

de

gerçek

aşk


26

Psikomavi

“Mavi Ayraç” “Mavi Ayraç” köşemizde edebiyat ve psikoloji alanında yer alan yazarların konu ile ilgili alıntılamalarına yer veriliyor. Bu ayki konumuz “Özgürlük” “Çünkü niyet ile hareket arasında her zaman bir kopukluk vardır. O, yarı yoldan dönme özgürlüğüne sahip olmak istiyordu.” Paulo Coelho - Veronika Ölmek İstiyor ***** Nermi Uygur, "Canına kıyma yoluna gitmek, kendini kapalı bir dizgenin tutsağı kılmaktır." diyordu bir gün; konuşuyorduk... "Oysa yaşamak, dizgeyi ya da dizgeleri her zaman açık bırakmak, değişikliğe hazır tutmak demek..." Bilmem, kişi, yaşamla birlikte, açık dizgeyi de reddedemez mi? Pişmanlığın, açıklığın, özgürlüğün ötesine geçemez mi, özgürlüğü ortadan kaldıran bu sonul, dönülmez davranışla? Bilge Karasu - Göçmüş Kediler Bahçesi ***** Dünyadaki bütün halkların kutsal davası olan özgürlük için sonsuz savaşım, gittikçe artan bir ışıkla aydınlanıyordu. Karanlık, kanlı bir perde arkasında kalan uzak bir geçmişte, bilinmeyen başka ülkelerde, herkes kendi isteklerinden, düşüncelerinden bir şeyler buluyordu. Gönlüyle, kafasıyla dünyanın bir parçası haline geliyordu. Bu dünyada dostlar görüyordu. Ve bu dostlar çoktandır tek vücut halinde, azimle, yeryüzünde adaleti kurmaya karar vermişler, kararlarını sayısız acılarla kutsallaştırmışlar, sevinçli, neşeli, yeni bir aydınlık yaşantı yaratmak için kendi kanlarını cömertçe akıtmışlardı. Bütün insanlar arasında manevi akrabalık duygusu gittikçe büyüyordu içlerinde. Her şeyi anlamaya, her şeyi birleştirmeye can atan yeni bir yürek doğuyordu yeryüzünde. Maksim Gorki - Ana

Dünya kan uykularda. Böyle bir yalnızlıkta seni düşünmek kadar büyük özgürlük yok. Kalabalık, yağmalıyor insanı. Senden uzak aldığım her soluk, ihanete dönüşüyor. Sadece sevmek değil bu. Bütün bir dünyasın. Şükrü Erbaş - Bağbozumu Şarkıları ***** Her birimizin içinde sağlığa ve hastalığa, zenginliklere ve yoksulluğa, özgürlüğe ve köleliğe rızamız yatar. Bunları kontrol eden sadece bizleriz, başka biri değil. Richard Bach - Mavi Tüy: Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri *****

Zira sizler, özgürlük arayışı tutkusu sizin için bir koşum hâline geldiğinde ve özgürlükten bir hedef ve tatmin olarak bahsetmeye son verdiğinizde ancak özgür olabilirsiniz. Halil Cibran - Ermiş **** Özgürlüğün geldiği gün O gün ölmek yasak Cemal Süreya - Sevda Sözleri


Psikomavi

27

Makale

ÖZGÜR ÇOCUKLAR Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA Rehber Öğretmen Yaşamın kaynağı mutluluktur. Mutluluk ise özgürlükte saklıdır. Mutlu bir hayat için mutlu ailelerde mutlu ve özgür çocuklar yetişir. Çocuğun özgür olması demek, çocuğun kendi doğal hayatını yaşamasına izin vermek demektir. Özgürlük; başkasının özgürlüğünü engellemedikçe istediğini yapmaktır. Çocukların gelişimlerini sağlıklı bir biçimde yapabilmeleri için özgürlüğe ihtiyaçları vardır. Bu özgürlük onların dünyayı keşfetmelerini, kendilerini denemelerini, yeteneklerini geliştirmelerine izin verecek bir özgürlük olmalıdır. Yeterli oyun alanı, yeterli oyuncak, yeterli hareket alanı bu

özgürlüğün içerisinde yer alan ve çocuğun ihtiyacı olanlardır. Bu bahsedilen özgürlük sınırsızlık ve sorumsuzluk değildir. Dünyanın hiçbir yerinde insanlar sınırsız özgürlüğe sahip değillerdir. Sınırlar ve kurallar çocukların öğrenme ve keşfetme sürecinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Sınırlarını bilen ve başkalarına karşı sorumluluk taşıyan çocuk özgür çocuktur. Çocuk, özgürlüğünü güvenli bir şekilde yaşamalı ancak bu özgürlüğünün sınırını da bilmelidir. Çocuklar kurallarını bilmedikleri bir dünyaya doğarlar. Çocuklar dünyayı tanıyıp kendi başlarına bir şeyler yapmaya, yeni ilişkiler kurmaya başladıklarında değişik tepkilerle karşılaşırlar. Bunlarla başa çıkabilmeleri için ihtiyaçları olan en


28

Psikomavi önemli rehber, net sınırlardır. Çizilen sınırlar anlaşılır ve tutarlı olduğu sürece, çocuklar için onları anlamak ve uygulamak kolay olacaktır. Çocuklara sınır kavramını ilk 6 yaş içinde vermek gerekiyor. Çocuğun daha sonraki kişilik yapılanması, bu dönemde verdiğimiz temelin üzerine inşa edilir. Çocukların hepsi yeterliliklerini fark etmek için kendi yaşamlarına ait özgürlük, güç ve kontrole ihtiyaç duyarlar. Yeni doğan döneminden başlayarak çizilen sınırlar, çocuğa ihtiyaç duyduğu özgürlük, güç ve kontrol imkânını sağlar. Genel hatlarını ebeveynlerin belirlediği sınırların şekillenmesinde çocuğun kişilik özellikleri de önemli bir etkendir. Ayrıca sınırlar her yaş için yeniden ayarlanmalıdır. Belirlenen sınırlar esnek ama gevşek olmayan; belirli ama tartışılmaz olmayan, tutarlı ama gerektiğinde değişebilir nitelikte olmalıdır. Sınırları belirleme dinamik bir süreçtir. Çocuklar büyüdükçe, sağlıklı keşiflere izin verecek kadar geniş, güvenliklerini sağlayacak kadar ve sorumluluk kazandıracak kadar kısıtlı, ancak gelişim ve değişime fırsat tanıyacak kadar esnek sınırlara ihtiyaç duyarlar. Aslında çocuklar sizin “anne baba” olmanıza ihtiyaç duyarlar. Anne babanın sınırları belirlemede kararlı olmasını ve güvenecekleri bu sınırları onlara sağlamalarını isterler. Güven ve devamlılık duyguları buna bağlıdır. Çocuklar sınırlarını bildikleri alanlarda kendilerini güvende hissederler.

Fakat sınırların çok katı değiştirilemez ve tartışılamaz olduğu ailelerde sıkıntı yaşanır. Bu tarz ailelerde çocuklara yeni yollar deneme ve araştırma için gereken özgürlük verilmemekte ve öğrenme için gereken zeminler sağlanmamaktadır.

Böyle bir engellenme ile karşılaşan çocuklar iki türlü davranış sergilerler; ya her şeye boyun eğerler ya da isyankâr olurlar. Oysaki dengeli sınırlar isyankârlığı engeller ve sorumluluk duygusu kazanımına yardımcı olur. Özgürlüğü elinden alınmış çocuğun isyanı da, köleliliği de ailesinin tutumundan kaynaklanır. Anne babanın çocuğuna vereceği en güzel meziyet özgürlüktür. Ailelerin çocuklarını yetiştirme tarzları, aile yapısı, anne baba karakterleri, onların toplum içindeki davranışlarını ve kişiliklerini etkilemektedir. Çocuğunuzdan beklediğiniz aslında ona verdiğinizle sınırlıdır bir yerde. Özellikle çocuklarınıza sunduğunuz özgürlükler ya da getirdiğiniz sınırlamalar onların gerek aile içinde gerekse toplum içinde ilişkilerini ve davranışlarını etkileyecektir.


Psikomavi

29

Peki ya sınırlar olmasa? Çocuklarımıza

sağlanır. Özgür aileler çocuklarına

sınırsız özgürlük verilse? Çocuğun her

sorumluluk kazandırır. Sağlıklı ailede

davranışı hoş görür, hatalarına göz

çocuk sınırlarını öğrenir ve kabul eder,

yumarsak şımartılmış çocuk yetiştirmiş

dolayısıyla özgür ve mutlu olur.

oluruz. Çocuğumuza her şeyi aldığımız,

Başkasını özgürlüğünün başladığı yerde

her istediğini yerine getirdiğimiz zaman

kendi özgürlüğünün bittiğini bilen çocuklar

çocuk kendini dünyanın merkezi olarak

çocuk çevresiyle uyumlu ve barışık olur.

görür. Şımarık çocuklar sınırları hiç

Çocuk özgürse sevgi doludur, gelecek

öğrenmeyen, hayır nedir bilmeyen

kaygısı yoktur, yarına umutla bakar,

çocuklardır. Şımarık çocuk mutlu olmaz,

doğruyu söyler.

özgür de olamaz. Unutulmamalıdır ki

Özgür çocuk, mutlu çocuktur…

Çocuklara “çok rahat” bir hayat sunmak, onlara uzun vadede yarar sağlamak değil,

KAYNAKÇA;

zarar vermek anlamına gelir.

●Güneş Adem, Çocuk Eğitiminde Pozitif İletişim, Etkileşim Yayınları, Mayıs, 2013,

Peki ya sağlıklı aile ortamında

İstanbul

yetişen çocuklar neden özgürdürler? Sağlıklı aile çocuğun kendine özgü

●Güneş Adem, Doğal Ebeveynlik, Timaş

algılamasına ve düşüncesini ifade etme

Yayınları, 2013, İstanbul

olanağı sağlar. Özgür anne baba çocuklarının olayları olduğu gibi algılamalarına izin verir. Özgür aile ortamı içinde çocuğun hangi duygular içinde olduğuna önem verilir. Sağlıklı ailede çocuğa kendisinin karar vermesi ve bu kararının sorumluluğunu yüklemesi


30

Psikomavi Makale

HANGİ ÖZGÜRLÜK Sema ÇAPUR Psikolojik Danışman Özgürlük bir başkaldırıdır bence. Çünkü etrafımızdaki insanlar hep bir şeylere zorlar bizi. Bırakmaz biz kendi seçimlerimizi kendimiz yapalım. Daha deneyimli olduklarını ve bizim yaşantımızla ilgili en doğru kararın bu olduğunu söylerler ve onların istekleri doğrultusunda gitmemizi isterler. Kimi insanlar çok güçlüdür. Her baskıya rağmen kendi isteğini seçer ve bu uğurda savaşır. Ancak her insan bu güce sahip midir sizce? Kimi annesinin istediği gibi doktor olur. Kimisi babası evlendirdiği için çocuk gelin olur. Bir elin parmaklarını geçer mi annesine karşı gelip konservatuara gitme hayalini gerçekleştiren evlenmek istemediği için babasına karşı gelen bu güçlü mü güçlü insanlar? İşte özgürlük burada başlar bence. Ancak bu dış dünyaya ait bir özgürlüktür. Çünkü toplumsal bir varlığız ve hayatımıza dâhil olan insanlar var. Ya sadece bizim bildiğimiz ve bizden başka kimsenin biz izin vermeden dâhil olamayacağı içsel dünyamızda özgürlük ne demek? İçsel özgürlük her düşünceyi beynimizde masaya yatırmaktır. Her duyguyu bilip istediğini hissetmektir. Sorgulamak ve kendisine en yakın bulduğunu kabul etmektir. Yeri geldiğinde

kabul ettiklerini tekrar masaya yatırmak yeri geldiğinde de değiştirebilmektir. ‘Kim ne der?’ leri bir kenara bırakmaktır. İnsan ancak içsel dünyasında tam anlamıyla özgür olabilir bence. İnsan başkalarının haklarını ihlal etmeden nasıl salt özgür olabilir ki? Dış dünyada bizleri etkileyen çok etmen vardır. Ancak iç dünyamızı etkileyecek şeyleri biz seçeriz. İşte bir insanın ruh sağlığı burada başlar. Kendi iç dünyasında özgürlüğü tadamayan bireyin ruhsal olarak sağlıklı olmasını bekleyemeyiz. Victor Frankl’ İnsanın Anlam Arayışı’ adlı kitabında Nazi kampında uzun süre kaldığını ve yaşadıklarını anlatmıştır. Yani Frankl’ın dışsal özgürlüğü yoktur ve olabildiğince işkence görmüştür. Ancak o içsel özgürlüğünü çok iyi bir şekilde yaşamıştır. Kendi içsel dünyasında bir seçim yapmıştır. Yaşamayı seçmiştir! Kamptan kurtulma umudunu seçmiştir! Zaten o kampta sadece içsel özgürlüğe sahip insanlar işkencelere dayanabilmiştir. Evet.. Belki dış dünyada özgür olmak zor olabilir. Ancak iç dünyamızda neden özgür olmayalım ki?


Psikomavi

31

Makale

ÖZGÜRLÜK VE SORUMLULUK İnsanların

kaliteli

hayatlar

Erhan HÖBEK Rehber Öğretmen yaşamaları insan olarak yaşamak noktasına en yakın

başarılarına ve kariyerlerine bağlı olduğu

yerde bulunabilmek için birey yola nereden

gibi eğitimli kişiliklerine de bağlıdır.

çıkmalıdır.

Özgürlük

kavramları

burada

ve

sorumluluk

kesinlikle

üzerinde

İnsanın kendi iç dengesi, toplumdaki

düşünülmesi gereken iki önemli kavramdır.

sağlam duruşu ve huzurlu bir hayat

Bu kavramları daha iyi anlayabilmek için

yaşaması arasında doğrudan sıkı bir bağ

yaşamla ilgili bazı soruların cevaplarını bu

vardır.

kavramlar üzerinden aramak bize yardımcı

Kendini

çatışmalarını

tanıyamamış,

aşamamış,

kompleksleri

olabilir.

(karmaşaları) bulunan insanlar hem kendi

Biliriz ki güç ve mutluluk başkalarını

içlerinde

kötülemekle

huzursuz,

hem

de

toplum

kazanılmaz.

insanlar

insanlar ne gerçek huzuru, mutluluğu,

çalışır, neden herkes hep karşısındakinden

başarıyı

bir

hayatın

gerçekliğini

şeyler

bekler,

kuyusunu

neden

hayatında pürüzler çıkaran kişilerdir. Bu

nede

birbirinin

Ama

neden

kazmaya

dedikodulu

yakalayabilirler. Yaşarken hayattan gerçek

muhabbetler insanları çok sarar mesela,

bir

yaşam

neden kıskanırız, neden çevremizdekilerle

motivasyonu yakalayabilmeleri, insanlarla

kıyasıya yarış içine gireriz, ya kırarız ya

samimi ve içten ilişkiler geliştirmeleri bu

kırılırız. Gözümüzün görmediği ama bize

mevcut kişilik ve psikolojileriyle mümkün

her gün haklı haksız fark atan, bizi geçen

değildir.

insanları hiç aklımıza getirmeyiz ama

tat

almaları,

Gerçeklerle doyumlu

sahici

yüzleşebilen, yaşayan,

bir

hayatı

etkili

daha

yanımızdaki bizi geçsin bizden iyi olsun

çözümler

istemeyiz. Acaba ona bağlamış olabilir

üretebilen, kendisi ve çevresiyle barışık bir

miyiz

kendimizi

anlamsızca,


32

Psikomavi mutluluğumuz onun önünde olmak kadar

ne

derler”

tutsaklığımız

bodur mu kalmıştır, ya da onun bizin

başaramazsam rezil” olurum tutsaklığımız,

arkamızda kalması kadar özgürlüğümüzü

buna

onamı teslim ettik, has bel kader bizi

vurduğumuz kelepçeler, haklı olduğumuz

geçerse mutluluk yerini kıskançlık gibi bir

halde

eziyete mi bırakacak.

sınıfta vermediğimiz cevaplar mesela...

mukabil

ya

da

toplumda

susmalarımız,

“ya

dilimize

bildiğimiz

halde

Peki, birileri bizim arkamızdan

Veya başkaları için yaşama bağımlılığımız,

dedikodu yaptığında neden bu kadar tepki

daha sonrada “ben senin için neler yaptım”

gösteririz, neden çok kızarız… Yoksa

takıntılarımız.

onların söylediklerine çok mu bağlıdır her

engelleyen,

şeyimiz, günün birinde yeteri kadar kötü

enerjimizi boşa harcatan yanlış düşünce

konuşsalar, olmadığımız kadar mutsuz

alışkanlıklarımız. “Fikri hür, irfanı hür,

olabilir miyiz mesela. Bütün her şeyimizi

vicdanı hür” yaşamamızı hem birey hem

başkalarının

toplum olarak zorlaştırmakta.

ağzından

çıkabilecek

kelimelere mi bağladık acaba, üçüncü

Bunların mutsuz

Birde

hepsi

eden

bizi

psikolojik

sorumluluk

kavramı;

gözlere, söylenecek sözlere tutsak yaşıyor

kendimize karşı olan sorumluluklarımızdan

olabilir miyiz? İnsanların söyledikleri tabi

söz ediyorum.

ki önemlidir ama bu bizim için olması

Dünya yüzünde en değerli varlık insansa

gereken

fazlasıysa

ve insanın değerini yükseltecek olanda

kendimiz için psikolojik özgürlükten söz

insanın kendisiyse, neden bu değeri

edemeyiz.

kendimize verme sorumluluğunu gözden

anlamdan

daha

Toplumların, devletlerin hayatında

kaçırırız. Mesela üzülecek işler yapıp

özgürlük ve bağımsızlığın ne kadar önemli

kendimizi üzmeme sorumluluğumuz ne

olduğunu biliriz, peki insan psikolojisinde

kadar önemli olabilir, başarısız olup

ne önem arz ediyor dersiniz. Araştırma ve

kazanamama duygusuna kendimizi maruz

gözlemler insanın huzuru, mutluluğu kadar

bırakmama

olduğunu gösteriyor. Çağımızda insanın

doğrudan yana olma sorumluluğumuz,

bazı şeylere tutsak olduğunu söylemeye

kendimize

başladık,

sorumluluklarımızdan

mesela

teknolojiye

veya

sorumluluğumuz…

karşı

büyük

biri

değilmidir.

yalan

söylememe

Hiçbir

hepsine

sorumluluğumuz… En değer vermemiz

Bunlar

değiştirtebilen

çağın

tutsaklıklarımız,

getirdiği

paraya… görünen

gereken

için

en

elektriğe, akaryakıta... Sonuçta da bunların yer

şey

olan

Hep

kendimizi

yalancı

haline

bağımlılıklarımız.

getirmeme, bunu kendimize yaşatmama

Hepimiz bu çağın insanı olarak belli

sorumluğumuz anlamına gelmiyor mu?

oranlarda yaşıyoruz. Birde görülmeyen

Yalan söyleyen kişi kendisine nasıl bakar,

sürekli bizi esir eden duygularımız var.

saygı gösterebilir mi? İnandığını ifade

Mesela yukarıda belirttiğimiz “hakkımda

etme sorumluluğumuz… İnandığını ifade


Psikomavi

33

edebilecek kadar kendimize saygı duyma

şey yapmak gelmiyor

sorumluluğumuz…Dünyada

sahip

anlamadığımız yakınmalarda bulunacağız,

olabileceğimiz en büyük erdemlerden biri

sonra bu o kadar ağırlaşacak ki ya

değimlidir? Kendimize yetecek bir yaşantı

gözlerimizi

kurmak için dürüstçe çalışıp başarıya

mutluluklar arayacağız yada yaşama artık

ulaşma

Vefa

kendimizle devam etmek istemeyeceğiz

olmayıp

hep sıkıntı hep mutsuzluk hissedeceğiz.

kendimizi kendi gözümüzde vefasızlık

Çünkü günün 24 saati sevmediğimiz ve

yaftasından uzak tutma sorumluluğumuz.

saymadığımız

sorumluluğumuz…

sorumluluğumuz…

Vefasız

Daha çoğaltabiliriz ama bir soru

gerçeklere

bir

içimden” diye

kapatıp

insanla

sahte

yaşıyoruz,

kendimizle…

önemli, kime karşı bu sorumluluklar

Sorumluluk kavramının bir başka

ailemi, çevremi, ülkemi; Hayır kendinize

yönü ise başkalarının sorumluluklarıdır.

karşı sadece, kendinize çünkü bir gün

Bir başkasının sorumluluğunu almak başta

sorumluluğumuzu yerine getirmediğimizde

ona

bizi en çok rahatsız eden şey -bunu

sorumluluklarını yerine getirip gelişmesini

rahatsızlığı yaşayıp kaynağını anlayabiliriz

“iyi niyetle” engelliyoruz. Diğer yandan

veya anlamadan yaşayabiliriz- vicdanımız

kendimize de sorumluluğumuz olmayan

olacaktır. Aileden, toplumdan, kanundan

bir şeyi yükleyerek yine haksızlık ve

belki yaşanılan ülkeden bile kaçılabilinir

saygısızlık

ama

yardım etmekle sorumluluğunu yüklenmek

vicdandan

asla.

Onun

için

saygısızlıktır.

Çünkü

yapmaktayız.

Tabi

onun

burada

sorumluluğumuz kendimize karşıdır, bunu

kavramları karıştırılmamalı.

çözmeden ve gereklerini yerine getirmeden

Olayın

özgür olamayız ve huzuru bulamayız.

sorumluluğunu üstlenmek; her zaman bir

Mesela yalan söylediğinizde belki bunu

haksızlık

herkesten

aldığınız

saklayabilirsiniz

ama

bir

başka

yönü,

yaratacak ve kişiyi

size

başkasının

sorumluluğunu borçlu

hale

kendinizden asla saklayamazsınız. Yalan

getireceksiniz. Büyük ihtimalle o bunu bir

söyleyen

kadar

fedakârlık sayacak ve size istediğiniz

uzaklaşacaksanız kendinizden de o kadar

karşılığı büyük ihtimalle vermeyecektir.

uzaklaşacaksınız

Sonunda onu kaybedeceksiniz, çünkü sizi

kişiden

ne

aslında.

Sonunda

kendinizi sevmediğinizi göreceksiniz, 24

bu anlamda kullandı,

saat

şekilde olacaktır.

beraber

Yanlışları

yaşadığınız

yapmaya

devam

kendinizi. ettikçe

hissiyatınız

bu

Bu kavramların farkına vararak yaşamak,

kendimize olan saygımız ve sevgimiz

yaşam kalitemizi artıracak,

azalacak, azaldıkça doğruları yapmak için

iletişimimizi güçlendirecek,

gereken motivasyon her geçen gün biraz

mutluluğumuzu

daha kaybolacak, çevremizdekilere “hiçbir

taşımamızı sağlayacaktır.

daha

üst

insanlarla huzur

ve

boyutlara


34

Psikomavi Makale

ÖZGÜRLÜK Cihangir ACAR Psikolog Özgürlük

deyince

aklıma

edemiyorum. Her birimizin farklı farklı

kırlangıçlar gelir hep. Anadolu’nun küçük

özgürlük anlayışları vardır mutlaka. Suyun

bir köyünde geçirdiğim o güzel çocukluk

derinliklerinde gezme özgürlüğüne sahip

yıllarımda, baharla birlikte ortaya çıkan

bir yunus düşünün. Maalesef ki karaya

kırlangıçların, havada usta bir dansçıya taş

çıkıp güzelim kır çiçeklerinin kokusunu

çıkartacak kadar hızlı ve ahenkli uçuşları,

alma

bendeki özgürlük kavramının temellerini

örnekleri sıralamakla bitiremeyiz. Eğer

oluşturmuş

öyle ise nedir bu dillere destan olan,

olsa

hatırladığım

gerek.

sahne

Hayranlıkla ise,

susayan

kırlangıçların bir havuzun üstüne sorti yaparak su aldıkları andır. Çok sonra öğrendim

ki,

konamazlarmış.

kırlangıçlar Fark

ettiyseniz

özgürlüğü

şarkılara,

şiirlere

yok.

Bu

ve

kitaplara,

bunun

resimlere

heykellere adını veren özgürlük. Gençlik yıllarımda yatılı okulda

yere

okurken,

okulu

eğer,

gittiğimde özgür olacağımı düşünürdüm.

üniversiteye

kırlangıçlar hep elektrik tellerinde, çatı

Sabahları

uçlarında ya da ağaçların tepelerinde

olmamanın keyfini yaşayacaktım. Derse

dinlenirler. Bu kadar özgürce uçabilen,

girmek zorunda da değildim.

hava bozdu diye uzak diyarlara gidip,

düzene benzeyen yatılı okul günlerim

baharla birlikte tekrar evine, yuvasına

geride kalınca özgür olacaktım artık. Öyle

dönebilen kırlangıçların bile yere konma

de oldu. Yatılı okulda sıkıntısını yaşadığım

özgürlükleri yokmuş demek ki.

kısıtlamaları yaşamadım. Ama hala özgür

Böyle

düşündüğümde

gerçek

özgürlük nedir acaba diye düşünmeden

erken

bitirip

kalkmak

hissetmiyordum kendimi.

zorunda

Askeri


Psikomavi

35 Bu sefer de ya param azdı, ya

vermiş, savaşlarda direnişlerde mihenk taşı

arabam yoktu, ya sınavlar zordu vs. vs.

olmuş acaba? Acaba neden tüm kişisel

gibi uzayıp giden bir liste çıktı önüme.

gelişim kitapları ya da ruhbilimci uzmanlar

Sanırım hayatın her aşamasında

özgür olmayı bu kadar yüceltiyor?

türlü türlü kısıtlamalar, eksiklikler oluyor ve olmaya devam edecek. O zaman bu

Türk

Dil

Kurumu

sözlüğünde

özgürlük tanımı şöyle;

özgürlük denen şey öyle sandığımız gibi

“Her türlü dış etkiden bağımsız

bazı şeylere sahip olmak, kuralsız yaşamak

olarak insanın kendi iradesine, kendi

ya da başına buyruk istediğini yapmak gibi

düşüncesine

bir şey olmasa gerek. En sevdiğim

durumu, hürriyet “ (A.Erhat)

laflardan biri, bizlere ilkokul yıllarında

Bu tanıma göre özgür olmak demek, kendi

demokrasi

kararını,

kavramı

öğretmenlerimiz özgürlüğünün

öğretilirken

söylediği başladığı

“Birinin

yerde

senin

kendi

sonucunda

karar

vermesi

değerlendirmelerin

verebilmek

demek

diye

anlıyorum ben. Görünüşe göre zaman

özgürlük alanın biter” cümlesidir. Demek

içinde

ki özgürlüğün de bazı sınırları var.

duruyor.

Bütün bu yazdıklarım insan olarak

dayanarak

özgürlüklerimiz Ortaçağda

artmış

tek

bir

gibi aykırı

düşüncesinde dolayı yakılan, asılan ya da

bizlerin, ya da tüm canlıların, yetileri,

çarmıha

yetersizlikleri, sahip oldukları ve toplum

günümüzde idam bile birçok ülkede

içindeki yaşam şekilleri ile ilgili idi. Acaba

yasaklanmış durumda. Ya da farklı dinlere

özgürlük kavramı, dış dünya ile ilişkimizle

sahip olmak, farklı deri rengine sahip

ya

sahip

olmak hemen hemen dünyanın hiçbir

olduklarımız, hatta hareket kabiliyetimizle

yerinde suç değil. Dışardan bakıldığında

mi ilgili? Yoksa özgür olmak içimizde

görünen bu. Ama gerçekten öyle mi

yaşadığımız, ruhumuzda duyumsadığımız,

acaba?

beynimizle algıladığımız içsel bir duygu

gelişmesi ile insanlar arası iletişim de

durumu ya da bir düşünce şekli mi?

inanılmaz şekilde arttı. Dünyanın en ücra

da

yeteneklerimiz

Yazımın

başında

ve

gerilen

Zaman

insanlar

içinde

varken

teknolojinin

değinmeye

köşelerinde bile internet, televizyon, radyo

çalıştığım gibi, dünya üzerinde tek bir canlı

iletişimi var. Acaba bu iletişim ağı bizim

yoktur ki sınırlılıkları, eksiklikleri, ya da

özgürlüğümüze katkı mı sağlıyor, yoksa

dışsal

Böyle

tam tersi düşüncelerimizi

özgür

özgürlüğümüzü mü kısıtlıyor? Medya

olması gibi bir durum söz konusu bile

gücünü elinde bulunduranlar acaba bize

değil. O zaman özgürlük kavramı bu kadar

istedikleri

neden popüler olmuş? Bütün edebiyata yön

edebiliyorlar

zorlamaları

baktığımızda

biz

olmasın. insanoğlunun

düşünceleri

etkileyerek

empoze mı?


36

Psikomavi İlkel

zamanlarda

insanoğlunun

haline geldi. Cep telefonu olmazsa nefes

ihtiyaçları daha çok yaşamsal ihtiyaçlarken

alamayacakmış gibi duran, şarjı bittiğinde

şimdilerde bu ihtiyaçlar dünyanın büyük

sanki çok temel bir ihtiyacı karşılanmamış

bölümünde çok geri planlarda kaldı.

gibi gerilen ve panikleyen, akıllı telefonu

Çağdaş dünya biz insanoğlu için arabalar,

olmayanlara uzaydan gelmiş muamelesi

telefonlar,

kıyafetler,

yapan birçok insanı eminim çevrenizde

kozmetik ürünleri tasarladı ve her nasıl

görüyorsunuzdur. Ailece ya da arkadaşları

olduysa ihtiyaç yıllar önce yaşayan aynı

ile bir kafede bir deniz kenarında oturmuş,

insanların ihtiyaç listelerinde olmayan bu

ama kafasını telefondan kaldırıp iki sohbet

ve benzeri birçok meta, bizim listemizin en

etmeyi,

üst

kaybolmayı

bilgisayarlar,

sıralarına

tırmandı.

Bütün

bu

saydıklarımın hayatı kolaylaştıran ve belki

ya

da akıl

manzaranın edemeyen

içinde gruplarla

karşılaşıyorsunuzdur eminim.

de özgürce yaşamamıza katkı yapan şeyler

Tabi bütün bu anlattıklarım o

olduğunu kabul etmem gerek. Ancak

metalara ulaştıktan sonra yaşadıklarımız.

benim anlamadığım nokta şu; gelişme adı

Onlara

altında bazı makineler icat edilirken, ya da

kaçırdıklarımız ve feda ettiklerimiz de

bazı hastalıklara çare bulurken, ne oldu da

sorunun başka bir boyutu. İnsanoğlu

insanoğlu doğayla iç içe süregiden, temel

zamanın çoğunu doğada çalışırken, ya da

ihtiyaçları karşılandığında mutlu olduğu

avlanmak için av ararken geçirirdi eskiden.

dünyayı bırakıp, doğasına aykırı şekilde

Şimdi ise yenidünya düzenin bize dayattığı

daha sağlıksız, daha stresli, daha yoğun ve

yaşama şekline ulaşabilmek için, saatlerce

görünmez prangalarla esir edildiği bu

kapalı ortamlarda, stres içinde gününü

dünyayı tercih etti? Benim şahsi görüşüm

harcıyor.

şudur

düzeyde

yorgunluktan, bazen de kafa doluluğundan

özgürlüğünü teknolojinin gelişmesi ile

kendine ve sevdiklerine ayırdığı zaman ve

yitirmeye başlamış ve gelinen noktada

o zamanın kalitesi de gitgide azalıyor. Ne

sistemin kölesi olmaya mahkûm olmuştur.

gariptir ki biz insanlar, yıllarımız evler

ki;

Hele

İnsan

ki

son

makro

yüzyılda

sahip

olmak

Tabi

için

böyle

çabalarken

olunca

bazen

bilişim

arabalar aletler eğlenceler almak ve rahat

alanındaki baş döndürücü ilerleme, sadece

etmek için çalışırken geçiriyoruz, ama tam

bedenlerimizi ve paramızı değil beynimizi

da bunlara ulaşmaya başladığımızda ya

ve ruhumuzu da esir almaya başladı. Cep

sevdiklerimizi

telefonlu dünyaya doğmuş Z kuşağı, cep

sağlığımızdan oluyoruz, ya da hayata erken

telefonunun olmadığı bir dönem olduğunu

veda ediyoruz. Bir türlü o beklediğimiz,

anlamakta güçlük çekiyor. Sadece onlar

rahat

değil hepimiz için artık cep telefonu sadece

ilgileneceğimiz

bir araç değil, vücudumuzun bir parçası

yakalayamıyoruz.

kaybediyoruz,

ereceğimiz, günü

ya

kendimizle zamanında


Psikomavi

37 Günümüz

insanı

bu

Şimdi en başa dönüp kırlangıçları

tartıştıklarımızın farkına varmaya başladı

düşündüğümde, yere konamasalar da biz

ve sürekli bir geçmişe özlem, işi gücü

insanoğluna

bırakıp bir sahil kasabasına yerleşme

olduklarını düşünmeden edemiyorum. Ve

fikridir dönüp duruyor birçoğumuzun

kendi

aklında. Tabi ki büyük bölümümüz için bu

insanların, belki benim sahip olduklarımın

sohbetten öteye geçemiyor. Büyük şehir

çoğuna sahip olmadıkları halde, benim

karmaşasından, yalın bir hayat yaşayan

kadar paraları ve imkânları olmadığı

insanlara gıpta ile bakar olduk. Ama bazı

halde,

insanların bu cesareti gösterip Akdeniz’de

yaşadıklarını tahmin ediyorum. Ve ben o

Ege’de

küçük

küçük

kurudukları

ve

başladıklarını

duyar

tüm

göre

çok

çocukluğumun

benden

daha

geçtiği

çok

özgür

köydeki

daha

özgürce

köyler,

çiftlikler

orada

yaşamaya

özgürlüğü, hayatımın özgürlük anlayışı

sık

yapma çabama, var gücümle devam

olduk

sık.

Hormonsuz domates yemenin, sahanda

çocuğun

tanımış

olduğu

o

ediyorum. Ve biliyorum ki yarın çok geç.

gerçek bir yumurtanın tadına varmanın, sabahları

uyanınca

tertemiz

havayı

doyasıya içimize çekmenin tadı belki de özgürlük

bazılarımız

için.

“Mandıra

Özenle sakladığınız sarı bir lira gibidir ömrün. Vakti

gelip

de

sandıktan

Filozofu” isimli filmde bu yaşantıyı görüp,

çıkardığında, bir de bakarsın ki tedavülden

şehir

kalkmış. (E.Bleda)

yaşantısıyla

kıyaslama

şansı

yakalayabilirsiniz. Yabancı dizi izlemeyi seviyor iseniz, “Black Mirror” isimli dizi

Vaktiniz

ile prangalarımıza başka bir pencereden

yaşayabileceğiniz

bakabilirsiniz.

dileğiyle…

dolmadan özgür

bir

yaşam


38

Psikomavi Makale

GERÇEKLİK TERAPİSİ VE ÖZGÜRLÜK Şehriban UYUMAZ Psikolojik Danışman İnsanın özgürlüğü istediği her şeyi yapabilmesinde değil..İstemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasıdır. Pousseaıs Bir psikiyatrist olan William Glasser özellikle insanların

psikolojik

sorunları

davranışlarından

olan

sorumlu

tutulamayacakları anlayışına karşı çıkarak gerçeklik (Reality

terapisini Therapy,

edebileceğimiz

tek

oluşturmuştur. 1967) davranışın

kontrol kendi

davranışımız olduğu ve çevremizi kontrol etmenin tek yolunun davranışlarımızı kontrol

etmeyle

olacağını

söyler.

Genellikle bireyler başka biriyle sorun yaşadığında kendi davranışlarını denetim

altına

alıp

karşındakinin

değiştirmek

yerine

davranışlarını

denetim

altına alarak değiştirmek istedikleri için iletişimde bir şeylerin yanlış gitmesine neden olurlar. İşte bu sebeplerden dolayı gerçeklik terapisi sorumluluk ve özgürlük kavramına

odaklanır.

Sorumluluğu

gelişmiş insanlar ne istediklerini ve neyi elde edebileceklerinin farkında olan ve bunu elde etme konusunda girişimde bulunan bağımsız karakterli hayatı kontrol etmeyi bilen ve bu yönde davranan insandır.


Psikomavi

39 özgürlüğüne ihtiyaç duymaktadırlar. Özgürlük

Gerçeklik terapisinde davranış, seçim teorisine göre açıklanır. Seçim kuramı doğumdan ölene kadar yaptığımız her şeyin davranış olduğunu bütün

davranışlarımızın

motivasyondan

içten

kaynaklandığını

seçimlerimize dayandırıldığını

gelen

ve

kendi

ifade

eder.

Seçim teorisi daha iyi seçimler yapmakla ilgilidir ve hayatımızın yönünü belirleyen seçimleri neden ve nasıl yaptığımıza açıklık getirir

ve Gerçeklik Terapisi

teorisinden

yola

çıkılarak

de seçim

sorumluluğun

bireyde olduğunu ve davranışları seçmede özgür olduğunu vurgular. Seçim teorisinde belirlenen genetik yapımızda bulunan ve sürekli olarak doyurmak zorunda olduğumuz beş temel ihtiyacımızdan söz eder. Bunlar hayatta kalma ve üretim, ait olma(sevme sevilme değerli olma) güç elde etme, özgür olma ve eğlenme ihtiyaçlarıdır. Şimdi bu ihtiyaçlara kısaca değinecek olursak hayatta

ihtiyacı eşe ya da aileye ait olma ihtiyacı gibi diğer ihtiyaçlarla zaman zaman çatışabilir. Ayrıca

seçilmiş

engellememesi

ihtiyacın diğer önemlidir.

insanları

Glasser

(1981)

Kurallarla geleneklerle yaşamamasına rağmen başkalarına ve kendimize zarar vermeyecek şekilde olmak koşuluyla bunları uymamakla özgür olduğumuzu ifade eder. Gerçeklik terapisinde temel ihtiyaçlarımız birbirleriyle

ilişkilidir

birbirleriyle

yer

değiştirebilir ya da birbirini destekler. Bu ihtiyaçlar

evrenseldir

ve

herkeste

var.

Gerçeklik terapisinde total davranışın her aşaması

önemlidir.

Kişi

davranışlarının

değişebileceğini görür. Yeni ve daha etkili davranışlarıyla başkalarına

ihtiyaçlarını

zarar

vermeden

kendine

ve

karşılamaya

başlayan kişi yeni ilişkilere ve katılımlara gireceği ve böylece daha özgür birey olacağını gösterir.

kalma yaşamın esasları olan sağlıklı olma beslenme hava alma güvenlik ve fiziksel rahatlık gibi temel ihtiyaçlardır. Ait olma ihtiyacı sevme

ve sevilmeyi

içerir.

Bir

topluluğa aileye iş yada mesleğe ait olma biçimiyle kendini gösterir. Üçüncü ihtiyaç güç başarı

ihtiyacı

bir

özsaygı

hissidir

ve

başkalarının beğenileni olmak ve kendine değer vererek karşılanır. İyi evlilikler iyi arkadaşlılar güç eşitliklerine dayanmaktadır. Eğlenme ise öğrenme karşılığında bir ödüldür. Eğlenme en iyi gülme ile tanımlanır. Son olarak özgürlük ihtiyacına baktığımızda bireyin başkalarının gücüne karşı kaygısı bireyde özgürlük kaygısı oluşturur. Özgürlük evrimin karşılıklı ihtiyaçlar arasında doğru dengeyi

sağlama

çabasıdır.

İnsanlar

hayatlarının en azından bazı yönlerini ve hayatlarını

nasıl

yaşayacaklarını

seçme

Özgürlük iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir. George Orwell - 1984

KAYNAKÇA *Gerald Corey,Psikolojik Danışma Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, Mentis Yay,Ankara,2005.


40

Psikomavi PsiKitap “Bir doygunluk ve iyimserlik maskesinin ardındaki çağdaş insan son derece mutsuzdur; hatta umarsızlığın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Çaresizlik içinde bireysellik kavramına tutunur; “farklı” olmak ister, tercihlerinde en büyük rolü bir şeyin “farklı” oluşu oynar.”1 “Bir öğreti ne kadar mantıksız olursa olsun, toplum tarafından kabul edilerek güç kazandığı zaman, milyonlarca insan kendilerini dışlanmış ve izole edilmiş hissetmektense, ona inanmayı tercih edecektir.”2 “Çağdaş insan için özgürlüğün anlamı nedir? İnsan neden kendi özgürlüğünü diktatörlerin eline bırakmakta ve bir robot gibi yaşamaya razı olmaktadır? Özgürlüğüne sahip çıkamayan insan, biyolojik olarak bir canlı olmasına karşın, ruhsal açıdan bir robot gibidir. Zihinsel ve coşkusal yetenekleri körelmiştir, canlı değildir artık. Yeni ve kalıcı hiçbir şey üretmez. Yaşama karşı tam bir açlık içinde olmasına karşın uzak durur ondan, kaçar. Çünkü davranışları ve kararları kendisine ait değildir. Onu, dışındaki güçler

yönlendirmektedir.

iyimserlik

maskesinin

Hoşnutluk

altında

mutsuz

ve ve

endişeli bir insan gizlidir. Çağdaş toplumlarda birey, kendi yazgısıyla başbaşa bırakılmamakta bu da kendisine korku ve güçsüzlükten başka bir şey getirmemektedir. Kendini içinde yaşadığı dünyadan ve toplumdan soyutlamış duran bireyler gittikçe çaresizleşerek yeni diktatörlüklere, totaliter yönetimlere verimli bir zemin oluşturmaktadırlar. İşte Dr. Fromm, bu çok önemli konuyu bilimsel yöntemlerle inceleyerek, herkesin anlayacağı bir dille gözler önüne sermektedir.”3 1

http://aforizmayagel.blogspot.com.tr/2011/08/erich-fromm-ozgurlukten-kacs.html http://www.tumblr.com/search/%C3%B6zg%C3%BCrl%C3%BCkten%20ka%C3%A7%C4 %B1%C5%9F 3 http://www.dr.com.tr/kitap/ozgurlukten-kacis/erich-fromm/egitim-basvuru/psikolojibilimi/urunno=0000000058819 2


Psikomavi

41

PSinema ÖZGÜRLÜK YAZARLARI (2007) “23 yaşındaki idealist genç öğretmen Erin Gruwell (Hilary Swank), ilk ders günü

için

Wilson

Lisesi nin

kapısından adımını attığında sınıfında çok

değişik

ırk

ve

toplum

katmanlarından gençler, suçlular, çete üyeleri vardır. Hepsinin de günü yaşamaktan başka umudu, beklentisi kalmamış

gibidir.

Gençlerin durumuna yüzeysel bakınca, paylaştıkları tek şey birbirlerine karşı nefretleridir. Derslere aktif katılımı şiddetle

reddettikleri

gün

gibi

ortadadır. Buna rağmen Erin günlük bazda onların ilgisini çekebilmek için çeşitli yöntemler denemeye çalışır. Ancak filmin odak noktasına getto gerçeklerinin gelmesi uzun sürmez. Erin’in sınıfında çete üyeleri ve yasakladığı ırkçı karikatür yüzünden ateşli tartışmalar başlar. Öğrenciler, genç öğretmeni kendilerini dinlemeye zorlarlar. İdealist gözlüklerini çıkartmasını, gençlerin sokaklardaki ilan edilmemiş savaş ortamından hayatta kalış hikayelerini dikkate almasını

isterler.

Erin artık öğrencilerle iletişim kurmaya başlar. Sınıfa öncelikle müziği ve bir başka tür gettonun edebiyatı kabul edilen

The Diary of Anne Frank’ı getirir. Bu sayede, hoşgörüsüz

ortamın acısını çeken ve kendi topluluklarının dışındaki dünyayla sürekli mücadele halindeki öğrencilerin

gözlerini

açmaya

başlar.

Öğrencilerinin her birinin anlatacak hikayesi olduğunu anlayan Erin, onları günlük tutmaları için cesaretlendirir. Hikayelerini birbirleriyle paylaştıktan sonra öğrenciler paylaşılan deneyimin önemini ilk defa görmüş; 18 yaşında kendilerini bekleyen fırsat ve olasılıklara artık

daha

açık

olmaya

başlamışlardır.

Yaşanmış bir öyküden yola çıkan Özgürlük Yazarları, cesaretin, umudun ve hoşgörüsüzlük karşısında insan ruhunun yüceliğini anlatan esinlendirici bir hikayedir.


42

Psikomavi Makale

KARİYER YOLCULUĞUNDA ÖZGÜR OLABİLMEK Erkan ÖZ Psikolojik Danışman/Kariyer Danışmanı "Ey oğul! Çöz bağı, özgür ol. Ne zamana kadar

kendi

özgürlüğü

öne

çıkmaktadır.

altının, gümüşün esiri

Özgürlük çok genel ve birçok boyutu olan

olacaksın” der Mevlana mesnevisinin bir

bir kavramdır. Biz bu yazımızda kariyer

beyitinde ki altın ve gümüşün yerini

yolunda

günümüzde para, araba, ev gibi maddi

olabilmenin önemiyle ilgili konuşacağız.

simgesel

İnsanoğlu

Bireyci ve toplulukçu kültürün kişinin

belki

kariyeri

bunlara

araçlar sahip

almıştır.

olmak

için

de

meslek

üzerine

seçiminde

etkisine

özgür

daha

sonra

kendisinden ödün vermek, başkalarının

değineceğiz.

boyunduruğu

altında

yaşamak

Kariyer

özgürlüğünü,

bağımsızlığını

unutmak

başladığı bir işe sahip olduğu anda başlar

zorunda kalmıştır. Özgürlük insanların ettiği,

uğruna

her

kavramdır.

zaman

kavramı

bireyin

çalışmaya

anlayışı artık geride kalmıştır. Kariyer, yüzyıllar

boyunca

savaştığı,

mücadele

önem

Toplumlara,

verdiği

bir

kültürlere,

artık

daha

başlayıp

küçük bireyin

yaş

dönemlerinde

çalışma

hayatını

sonlandırmasından sonra bile devam eder anlayışı

günümüzde

hakim

inançlara göre verildiği önem yüklenilen

düşüncedir.

anlam

hayatına kadar geçen süreçte yapılan

farklılık

toplulukçu özgürlüğü,

göstermiştir.

kültürlerde bireyci

kültürlerde

Yani

toplumun bireyin

seçimler,

Doğumdan,

verilen

kontrolündedir.

kararlar

ilk

olan eğitim

ebeveyn


Psikomavi

43 İlk

eğitim-öğretim

başlamasıyla

hayatının

aslında kariyerde

başlar.

gibi unsurlarına odaklanılmamış,

aynı

zamanda

nasıl

kişilerin

bu

unsurları

Eğitimin ilk yıllarından ergenlik dönemine

algıladığı ve çevreleriyle nasıl etkileşimde

kadar (bizim toplumumuzda lise çağına

bulunduğu

denk gelen dönem) kişinin üzerinde,

başkalarıyla ilişkileri, bulunduğu kültüre

seçimlerinde ailenin rolü, kararları, tavrı

bağlı

çocuğun kariyerini şekillendirir. Ergenlik

düşüncelerinden daha etkili olabilmektedir.

dönemiyle beraber kişinin bağımsız olma,

Örneğin toplulukçu kültürlerde, ailenin

özgürce karar verme isteği başlar. Ergen,

kariyer yönelimi tercihi konusunda önemli

ailesinden kendi kariyer yolunu çizme,

bir

kendi

konusunda

söylenebilir. Kısaca, toplulukçu kültürlerde

bağımsız olma talebinde bulunur. Bu

birey, kariyer kararlarında bağımlı olduğu

taleplerin

iç gruba uygun davranmaktadır. Bireyci

kararlarını

verme

gerçekleşmesi

topluma,

kültürlere göre değişir.

da

olarak,

etken

ve

incelenmiştir.

kimi

baskı

zaman

unsuru

Kişinin

kendi

olduğu

kültürlerde ise birey, kişisel tutumlarını,

Olgunlaşma yaşı toplumlara göre

kariyer planları ve seçimlerini daha fazla

farklılık gösteren bir kavramdır. Özellikle

vurgulamaktadır.

batı toplumlarında daha erken yaşlarda

bireycilik boyutu etkileşimini göz önüne

olgunlaşma görülür. Toplum, bireyi buna

aldığımızda, bireyci kültürlerde kişiler,

teşvik eder belki de zorlar. Böylece kişi

bireysel avantaj ve ilerleme, özerklik,

toplumun bu bakış açısı ve düşüncesi

bireysel finansal güvence aramaktadırlar.

nedeniyle kendi kariyer kararlarını ve

Bireyci

yaşam şeklini daha erken yaşlarda vermek

sorumluluğa ve özsaygıya önem verir.

zorunda

dediğimiz

Bireyci kültürleri toplulukçu kültürlerden

özellikle doğu kültüründe ise tersi bir

ayıran temel farklılıklardan biri de, bireyci

durum söz konusudur. Birey, korumacı aile

kültürlerin yeteneğe önem verip çabayı

faktöründen dolayı geç olgunlaşmakta

ikinci plana atarken, toplulukçu kültürlerde

kendi kararlarını vermekte tam olarak

bunun tam tersinin geçerli olmasıdır.

özgürlüğü yakalayamamaktadır. Bu da

(Yönetim ve Ekonomi Yıl:2011 Cilt:18

öğrenilmiş bir davranış olarak bireye

Sayı:2 Celal Bayar Üniversitesi İ.İ.B.F.

yerleşmekte

MANİSA)

kalır.

Toplulukçu

kişi

kariyeri

boyunca

sorumluluk almaktan çekinmektedir. Kariyer araştırmalarında,

yönelimleri sadece

yaşamının,

pozisyon, terfi, mesleki kariyer yapıları

Kariyer

kültürler;

ve

bireysel

kültürün

başarıya,


44

Psikomavi Bağımsızlık ve kişisel sorumluluk

“İnsan

özgür

doğar

ama

her

yerde

ancak uzun zaman süreci içinde, yavaş

zincirlenir. Gerçekte fark doğanın kendi

yavaş ve alıştırmalarla verilebilir. Hangi

içinde yaşaması, sosyal insanınsa kendi

yaşta olursa olsun, herkesin belirli sınırlara

dışında ve ancak başkalarının fikirlerinde

gereksinimi

yaşamasıdır. Öyle ki, kendi varlığını ancak

vardır.

Hem

toplumsal

yaşantıda uyumlu olabilmek, hem kişisel iç

onu

huzuru ve dengeyi sağlayabilmek için;

üzerinde hissedebilir.“ demiştir. O halde

kişinin belirli sınırlarının olmasına gerek

özgürlük

vardır. Bu sınırlar, kişisel bütünlüğü

diyebiliriz. Özgürlük önce aile yapısı,

koruyabilmek ve başkalarıyla iletişimde

ailenin bakış açısı daha sonrasında içinde

açık ve net olabilmek için de gereklidir. Bu

yaşanılan toplumdan etkilenir. Başkasının

sınırlar aynı zamanda, kişinin kendini

düşünceleri,

hangi

kendi hayatıyla ilgili sorumluluk almaktan

alanlarda

ve

nereye

kadar

ilgilendiren

kişilerin

öğrenilen

bir

hükümleri

kavramdır

kararları üzerine

geliştirebileceğinin da bir ölçüsü gibi

çekinen,

düşünülebilir. Çocukların sınırları, önce

bireyler içinde yaşadığı toplumda sorunlar

anne baba olmak üzere çevre ve toplum

yaşayabilir.

tarafından belirlenmektedir. Aile, okul,

Daha öncesinde de bahsettiğimiz gibi

meslek eğitimi, maddi durum, ev durumu

günümüzde özgürlük kavramına bakış

gibi aileye değişen etkenler yanı sıra;

açısı doğu-batı kültürleri arasında birçok

ailenin çocuk yetiştirme biçimleri, tüm

farklılık

alanlarıyla eğitim ve öğretim, toplumdaki

Amerikan kültürü bireyin kendi kararlarını

sosyal ve kültürel değer yargıları da bu

vermesini, bağımsız olabilmesini iyi bir

sınırların

kişilik özelliği olarak gösterirken, Doğu

belirlenmesinde

çok

önem

taşıyan değişkenlerdir.

kültürü

Özgürlük bireyin öncesinde eğitim sonrasında

da

yaşamında

kendi

bağımsız

olmaktan

yaşayan

göstermektedir.

bireyin

seçimlerinde danışmasını,

karar

her

korkan

Örneğin

vermede

zaman

ve

birilerine

hatta bazen başkalarının

kararlarının verebilmek, bunların arkasında

kararlarına göre hareket etmesini bir saygı

durabilmek ve sonuçlarına katlanmayı

ifadesi,

kabul etmek demektir.

tanımlamaktadır.

J.J Rousseau

iyi

bir

özellik

olarak


45

Psikomavi Meslek seçimi kişinin

hayatını

dersinden de,

hiç olmazsa

çabalayıp

bütünüyle etkilemesi açısından önemlidir.

denediği için orta alır. Eğitim programını

Tabi doğru meslek seçimi daha da önem

hazırlayan kurul sonuçtan memnundur.

taşır.

tercih

Benzer bir durum kuşun başına gelir.

dönemlerinde kendi kariyer kararlarını

Uçma dersinde çok başarılıdır, havada

verememiş,

sahibi

taklalar bile atar ve “pekiyi” alır. Ama

olmayan, her seçim aşamasında her karar

onun da bir köstebek gibi toprağı kazması

verme anında ailesinin gözlerinin içine

istenir. Tabi, kuşun kanatları zedelenir,

bakan, tamamen yönlendirmeyle hareket

gagası kırılır ve bir daha doğru dürüst

eden gençlerimiz var bizim.

uçamaz hale gelir. Kurul ona uçma

Özellikle

üniversite

herhangi

bir

fikir

Meslek seçimiyle ilgili bir şöyle bir

dersinden orta verdiği için memnundur.

hikaye vardır: Tavşan, kuş, balık, sincap,

Böylece sürer gider bu. Son sınıfın

ördek ve öteki hayvanlar bir okul kurmaya

birincisi kim olur biliyor musunuz? Aklı

karar verirler. Her biri, bir öğretim

pek gelişmemiş olan yılan balığı, çünkü

programı

Kuş

herşeyi biraz becerebilmiştir. Baykuş okulu

uçmanın, balık yüzmenin, sincap ağaca

bırakır. Şimdi de, okullarla ilgili bir seçim

tırmanmanın ve öteki hayvanlarda kendi

olduğu zaman “Hayır” oyu kullanıyormuş.

özelliklerinin

programına

Kıssadan hisse bu hikayede de gördüğünüz

alınmasını diretirler. Böylece, öğretim

gibi yanlış meslek seçimi kişinin iyi

programına

tamamın

taraflarının öne çıkmadığı, keşfedilmediği

Hayvanların

durumlarda var olan yeteneklerinin de yok

istedikleri

hazırlamaya

başlar.

öğretim

hayvanların dersler

konur.

tamamını bütün dersleri mecburen almak

olmasına neden olabilir.

zorunda bırakırlar. Tavşan, koşma dersinde

Özgür olabilmek, özgür kararlar

en başarılı hayvandır, hiçbiri onun gibi

verebilmek,

koşamaz. Ama öteki hayvanlar, tavşanın

hayatımızın

uçmayı öğrenmesinin iyi bir zekâ ve duygu

düşünebilmek her zaman mümkün olabilir

eğitimi

diretirler.

mi? Tabi ki çok zor fakat hayatta bizi

Böylece tavşan uçma dersine katılmak

engelleyen, ayaklarımıza prangalar vuran,

zorunda kalır. “Haydi, uç bakalım tavşan”

bizi

denir. Zavallı küçük tavşan havaya sıçrar,

mücadele

yere düşer bir bacağı kırılır, kafatası çatlar.

seçimlerini yapabilmeli ve en önemlisi

Beyni zedelendiği için, daha sonra iyi

bunun arkasında durabilmelidir. İşte o

koşamaz bile artık. Dolayısıyla koşma

zaman özgürlüğün ve bağımsızlığın tadına

dersinden “pekiyi” yerine “iyi” alır. Uçma

varacaktır.

olacağı

konusunda

özgür her

kısıtlayan etmek

yaşayabilmek, alanında

şeylere gerekir.

karşı Kişi

özgür

daima kendi


ÖZGÜR RUHLARA Küçüktüm, ufacıktım daracık bir cam fanustaydım. Sınırlarım belliydi, kavanozumun dışına kalbimi saldım. O da özgürce uçtu, gitti. Bulutlara tırmandı, evreni keşfetti.

Sonra ben biraz küçük, biraz ufacık oldum. Fanusumun sınırları genişledi. O biraz genişleyince gerçekliğe şöyle bir uzaktan selam durdum, dönüp bana bakmadı.

Daha sonra ben küçük ufacık olmadım. Fanusum genişledi de genişledi, gerçekliğin sırtına çarptı. O da döndü bana baktı. Beni görünce ucuna kanca bağladığı halatı kalbime attı.

İşte o günden beri kalbim ne zaman gökyüzüne değecek olsa gerçeklikle ben bakışırız. O elinde sıkı sıkı tuttuğu kalbimin iplerini kavanozuma doğru çeker ben de ayağımı denk alırım. Şimdi her ne kadar kavanozum geniş olsa da özgürlüğümün aslı olan kalbim gerçeklik tarafından zulme uğramaktadır. Ama ben yine de ara ara uykularımda kavanozumdan ruhumla uçar kaçarım. Asil fikirlerim ve olgun yaralarım bundandır, yazık ki rüya göremeyenler de vardır. O halde kavanozundan kaçabilen ruhlara sınırsız özgürlükler ola…

Neslihan SALTAŞ Sınıf Öğretmeni


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.