Mesela mail adreslerinde plaka veya doğum tarihleri... Ya da kendimizi ifade eden ilk rakamlar, yaz ayları, salı günleri... Yahut baharın yeşil, kışın beyaz, sonbaharın sarı oluşu gibi...
Rafadan Her Kafadan! Rafadandergi@gmail.com
Düşünce, Edebiyat Dergisi Şubat, 2012 Yıl: 1 Sayı: 4
Üç farklı güneş Mücrime LEM Soğumasına izin verilmeyen, kapanmasına asla vakit olmayan yaralardandı. Anlaşılmaz bir ihtiyaç, bana bütün gücümle o yarayı derinleştirme arzusu veriyor; böyle birden bire ve keskin, doğrudan vuran ışıklar gibi. Gelinlik çağı kendiliğinden gelmemiş, gelip ziyan olmuş, gelip oluruna bırakılmış, gelip göze alınamamış kızlar gibi cam kenarı, kalorifer dibi, mutfak balkonundan başka bir yer bulamıyorum kendime. Yapacak bir iş… Onu da bulamıyorum. Kafamı kendi yanlışlarımla doldurmuşum. Doğrulara hiç mi yer kalmamış… hiç! Acıyorum kendime; dünyanın sonu gelmişken üstelik! İnsanlık uğruna ağlamam gerekirdi hâlbuki. Hâlâ kapatamadığım defterlerin mi peşindeyim? Alacak-verecek hesabında…? Kendime acıyorum; kendim olan ve sonu gelene. Dünyası bir sondan ibaret olan bana. Yazık ettiklerim, uzak hesaplarım, derin sorumluluklarım, geniş uzaklıklarım… çingene arzularım! Size de acıyorum. Bir köprü altında, bir boş arazide, bir terk edilmiş viranede yeşerme çabanızı küçümsüyorum! Çingene gibi bir alanda sözün geçer. Kendi çöplüğün iki düğümden ibaret; birbirine çakılmış iki çivi! …ve kafama dolan yanlışlarım; ancak boşluğu doldurabilecek kadarsınız. Yazık olacak kadar bile değil; boşluk kadarsınız! Yalnızlık kadar boşluktasınız… Size acıyorum!