SAGL IK YÖN E T I MI ve EGI T I MI DERGISI
Y IL:6
SAY I : 6 7
EKM 2013
AR-GE ÇALIŞMALARI
GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRİYOR
DOÇ. DR. M. NECATİ DEMİR “3001 Başlangıç Ar-Ge Projeleri Destek Programı” Mekanizmasını Devreye Soktuk PROF. DR. CENGİZHAN ÖZTÜRK Kendi Ülkesinden Güç Almayan Bir Sektör Başarılı Olmaz UZ. DR. AYŞE TURAN Sağlık Araştırmaları Hayatımızı Kolaylaştıracak
Ameliyathane ve Yoğun Bakım için Kalite + Performans Yazılımları
Konforlu Çalışma
İzlenebilir
Ameliyathane
Anestezi
ECS Qbloc
ECS Opesim
Kalite + Performans
Entegre
Kağıtsız Ortam
Kaynak Plânlama
Yoğun Bakım ECS Reassist
Cerrahi ekipler için tasarlanmış ameliyathane yönetim, planlama ve organizasyonu.
Anestezi bölümleri için preanestezi, intraoperatif ve postoperatif anestezi dosyalarının yönetimi.
Yoğun bakım ve reanimasyon üniteleri için tüm hasta süreçlerinin izlemi ve bölümlerin yönetimi
Preoperatif, İntraoperatif ve Postoperatif Süreçlerin Plânlama ve Optimizasyonu Cerrahi Prosedürlerin Otomasyonu Gelişmiş Oda, Ekip, Malzeme ve Zaman Plânlaması İş Akışı Takibi Oda ve Zaman Optimizasyonu HBYS ve HL7 Entegrasyonları Kalite Kontrol Malzeme Kontrolü Otomatik Form ve Raporlar İstatistik ve Kalite Endikatörleri Yönetim Karar Destek Tabloları
Biyomedikal Cihaz Bağlantısı Eşzamanlı Biyomedikal Veri Kaydı Preanestezi, İntraoperatif ve Postoperatif Süreç Yönetimi Eşzamanlı Ameliyat Gözlemi Hasta Sıvı Dengesi Hesaplamaları Hasta Güvenliği Kontrolleri Otomatik Form ve Raporlar İş Akışı Takibi İlaç Yönetimi HBYS ve HL7 Entegrasyonları İstatistik ve Kalite Endikatörleri Anestezi Protokolleri Skorlar
Eşzamanlı Hasta Gözlem BBiyomedikal Cihaz Bağlantısı Eşzamanlı Biyomedikal Veri Kaydı HBYS ve HL7 Entegrasyonları Tedavi Plânları Yönetimi KVC- Neonatal - Koroner - Erişkin Skorlar Nazokomiyal Enfeksiyon Takibi Ventilation Yönetimi Hemodiafiltrations İstatistik ve Kalite Endikatörleri Diet Plânları Yönetim Karar Destek Tabloları
Tıbbi Yazılım ve Donanım Sistemleri Bağdat Caddesi No 190 Kamran Apt. Kat 4 Fenerbahçe-Kadıköy 34726 Istanbul
+90 216 385 11 60 +90 216 385 18 98 info@evolucare.com.tr www.evolucare.com.tr
ERBE
2
EKİM 2013
SAGL IK YÖN E T I MI ve EGI T I MI DERGISI
YIL 6 • SAYI 67 • EKİM 2013 www.sayeddergisi.org YÖNETİM Sahibi
FEYZULLAH AKBEN Genel Yayın Yönetmeni
FUNDA ÇAMÖZÜ
MERHABA...
funda@sayeddergisi.org Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
SARE KUŞ
sare@sayeddergisi.org Editör
SU ÖZGÜR Yazı İşleri
SERRA KUL - ÖMER DURAK AYŞE YILMAZTÜRK Grafik Tasarım
BİLAL AKGÜL Fotoğraf Editörü
AHMET FERHAT AKBEN Reklam
DİDEM GÜLKAÇ
reklam@sayeddergisi.org Abone ve Dağıtım
SONGÜL KARADENİZ abone@sayeddergisi.org Halkla İlişkiler
YASEMİN KERİMİ Yapım
Yönetim Adresi Kore Şehitleri Cad. Ulaş Apt. No:5 D:3 Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBUL Tel: (0212) 267 05 09 Faks: (0212) 267 05 08 www.turkeyhealthmedia.com info@turkeyhealthmedia.com
Baskı ŞAN OFSET MATBAACILIK
Ayazağa Mah. Kemer Burgaz Cad. No:13 Şişli / İSTANBUL Tel: (0212) 289 24 24
Araştırma ve geliştirme yani kısa adıyla Ar-Ge OECD tarafından, “bilgi dağarcığını artırmak amacıyla sistematik olarak sürdürülen yaratıcı çalışma ve bu bilginin yeni uygulamalar yaratmak için kullanılması” olarak tanımlanıyor. Günümüzde Ar-Ge artık tüketmeyi bırakıp üretmeyi de denemeliyiz diyen ülkeler için önemli hale geliyor. Tabii Ar-Ge’nin direk insan yaşamıyla alakalı olması ve yaşam standartlarını yükseltir konumda bulunmasından dolayı bu tür çalışmalar aklınıza gelebilecek her alanı içine alıyor. Teknoloji, telekomünikasyon, ulaşım, inşaat… Şüphesiz bilim ve sağlık Ar-Ge denince akla gelen ilk alanlardan. Ülkemizde Ar-Ge terimi yeni yeni zihinlerde yer etmeye başladı ve önemi anlaşıldı. Devlet araştırma ve geliştirme çalışmaları için teş-
vikler oluşturdu ve bu konuda bir katkı yapmak isteyenlere büyük kolaylıklar sağladı. Sonuç ise umut verici. SAYED ekim sayısında “Sağlıkta Ar-Ge” çalışmalarını kapağına aldı. TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Necati Demir hem Türkiye’deki Ar-Ge çalışmalarını değerlendirdi hem de TÜBİTAK’ın bu konuyla ilgili yaptığı ve yapacağı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cengizhan Öztürk, Ar-Ge çalışmalarında üniversitelerin rolünü anlattı. Dergimizde bitki illüstratörü Hülya Korkmaz’a yer verdik. Dev objektifli fotoğraf makinaları varken neden bu bitkilerin resimleri çiziliyor demeden önce bu röportajı okumanızı tavsiye ederim. Bu ay dergimize Enbe Orkestrası’nın şefi Behzat Gerçeker’i konuk ettik.
Keyifle okuyacağınız bir sayı olması dileğiyle…
SARE KUŞ
Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.
EKİM 2013
3
Optimum Dozda Yüksek Çözünürlüklü Görüntüler...
“SHIMADZU” 1875’den günümüze... 1896 > İlk Röntgen Görüntüsü 1911 > İlk Büyük Boyutta Medikal Röntgen Cihazı 1957 > Japonyadaki ilk 6 MeV’lik Betatron 1961 > Dünyadaki İlk Floroskopi Cihazı (RF) 2003 > Dünyadaki ilk Direct-Conversion’lı FPD 2004 > Dünyadaki İlk Tam Dijital Mobil Röntgen
2012+ > Ultrasonlar > Anjiyografi Sistemleri > Dijital Röntgen Sistemleri > Dijitalizasyon Çözümleri > Mobil Röntgen Sistemleri > Flat Panel Dedektör Çözümleri > C-Kollu Sistemler
www.meditel.com.tr info@meditel.com.tr Merkez: Molla Şeref Mah. Halıcılar Köşkü Sk. No:26 Fatih / İSTANBUL Tel:(0212) 635 79 70 Pbx Faks:(0212) 635 81 43 Ankara: Sağlık Sk. Çetin Apt. No:30/3 Kat:1 Yenişehir / ANKARA Tel:(0312) 433 75 20 - 435 80 60 Fax:(0312) 433 80 92
BAŞKANDAN P R O F. D R . N U R U L L A H Z E N G İ N SAYED YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Merhaba; Yazın sıcaklığının geride kalıp, kış mevsiminin sert ve çetin yüzünü göstermeye başladığı günlerdeyiz. Çocuklarımız yeni bir eğitim ve öğretim yılına merhaba dediler. Bu vesileyle onlara sağlık ve başarı dolu bir eğitim ve öğretim dönemi diliyorum.
tadır. Bu amaçla yine eylül ayı içerisinde, 7 ülkenin Sağlık Bakanının aralarında bulunduğu yabancı misafir heyetleri, başarılı AR-GE çalışmaları ile yurt dışına açılan tıbbi cihaz sektörünün geldiği noktayı yerinden inceleme fırsatı buldular.
Diğer yandan mübarek Kurban Bayramını geride bıraktık. Bayramlar bizim manevi zenginliklerimiz, kültür hazinelerimizdir. Yoğun iş ortamından vakit ayıramadığımız aile fertlerimizle hoşça vakit geçirmek, büyüklerin ellerini öpmek, küçükleri kucaklamak, memleketimizi ziyaret edip çocukluğumuza, gençlik yıllarımıza geri dönmek…
Sevgili Dostlar…
Hepinizin Kurban Bayramını yeniden tebrik ediyorum. Değerli SAYED Okurları… Ülkemizin sağlık alanında cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Eylül ayı içerisinde Dünya Sağlık Örgütü 63. Avrupa Bölge Komite Toplantısı İzmir’de yapıldı. 53 Avrupa ülkesinin Sağlık Bakanı ve beraberindeki heyet ülkemizin ev sahipliğinde küresel sağlığa katkı verdi. Bu ve benzer birçok uluslararası bilimsel kongrenin yanında, medikal sektördeki yerli üretim çalışmalarını içeren uluslararası kongreler de Türkiye’de yapılıyor. Ülkemizde üretilen tıbbi cihaz ve malzemeler dünyanın farklı noktalarına ihraç edilmekte ve ülke ekonomisine katkı sağlamak-
08 Ekim 2013 Salı günü Olağan Yönetim Kurulu Toplantımızı gerçekleştirdik. Ekim 2014’te planladığımız 5. Sağlık Kurultayımızın sizlere yakışır bir şekilde gerçekleşmesi için çalışmalarımıza şimdiden başladık. Yine önümüzdeki dönemlerde SAYED’in kurumsal kimliği ve alandaki saygınlığına yaraşır projelerle karşınızda olmayı hedefliyoruz. Bu tür projelerdeki en büyük desteğimiz, sizlerden aldığımız geri dönüşlerdir. Dergimizin bu ay ele aldığı konu “Sağlıkta Ar-Ge çalışmaları.” Sadece sağlık sektöründe değil, diğer alanlarda da Ar-Ge çalışmalarına yönelik yatırımlarla hareket eden işletmeler ayakta kalabiliyor. Hem kamu hem de özel sağlık kurum ve kuruluşlarının Ar-Ge birimlerine ayırdığı bütçe ve bunun paralelinde oluşturulan stratejik hedefler birinci derecede kurumsal yol haritası olmaya devam ediyor. Sağlıcakla kalın…
EKİM 2013
5
İÇİNDEKİLER
EKİM 2013
16
16
Doç. Dr. M. Necati DEMİR
“3001 Başlangıç Ar-Ge Projeleri Destek Programı” Mekanizmasını Devreye Soktuk
22
38
DOSYA SAĞLIKTA AR-GE ÇALIŞMALARI
“3001 Başlangıç Ar-Ge Projeleri Destek Programı” Mekanizmasını Devreye Soktuk ➤ 16 Kendi Ülkesinden Güç Almayan Bir Sektör Başarılı Olmaz ➤ 22 Sağlık Araştırmaları Hayatımızı Kolaylaştıracak ➤ 26
Prof. Dr. Cengizhan ÖZTÜRK Kendi Ülkesinden Güç Almayan Bir Sektör Başarılı Olmaz
26
Uz. Dr. Ayşe TURAN
Sağlık Araştırmaları Hayatımızı Kolaylaştıracak
RÖPORTAJ
Uz.Dr. M. Yavuz GÖZÜKARA
Kamu Hastane Birlikleriyle Kamu Hastanelerimiz İmaj Değiştirdi
30
UZMAN GÖRÜŞÜ
Yeter AKMEŞE
Kalibrasyon Çalışmaları Verimliliğin Artırılmasında Kilit Rol Oynuyor
34
UZMAN GÖRÜŞÜ
Aytün LEYMUN
Kamu Hastane Birlikleriyle Hemşirelik Mesleğinin Bağımsız Bir Meslek Olduğu Vurgulandı
RÖPORTAJ
Hülya KORKMAZ
Bilimsel Bitki İllüstrasyonu Bilim Tarihine Görsel Belge Sağladı
44
YILDIR SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN İLETİŞİM PLATFORMU
SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına Yayın Kurulu Başkanı
14
Prof. Dr. Nurullah ZENGİN (SAYED Derneği Genel Başkanı)
Yayın Kurulu
HABER
(SAYED Derneği Yönetim Kurulu)
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet MÜEZZİNOĞLU;
“Türkiye ve İzmir, EXPO 2020’ye Hazır”
Op. Dr. Osman ACAR Fatma AKTAŞ Gökhan AKTÜRK Dr. Ahmet CÖMERT Arif ÇETİN Dr. Elif Bor EKMEKÇİ Prof. Dr. Ali Metin ESEN Prof. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLU Kamuran ÖZDEN Veysel ÖZGEN Prof. Dr. Behzat ÖZKAN Muammer SATILMIŞ Nebi ŞAHİNLİ Yasin YAVUZ Prof. Dr. Hayreddin YEKELER Ahmet ZENGİN
Danışma Kurulu
50
RÖPORTAJ
Doç. Dr. Ülkan KILIÇ
Türkiye Sağlık Konusunda Bilimsel Alanda Fazlasıyla İlerleyecek
RÖPORTAJ
Kremlin’deki İlk Türk:
54
HAYATIN İÇİNDEN
60
SİNEMA Aşkın Yolu Riddick Malavita: Belalı Tanık
58
ve ENBE Orkestrası
62
KİTAP Hürrem Sultan’ın Torunları Osmanlı Hanedanının Kadınları Anlatıyor Çocukluk Bitmesin! Diyetten İllallah!
REKLAM SAYFALARI Evolucare ■ Erbe Turizm 1 ■ Teknosite 2 ■ Meditel 4 ■ Çapa Medikal 9 ■ Siemens 11 Kurt&Kurt 13 ■ Mindray 25-29 ■ Üzümcü 33 ■ İstem Tıbbi Cihazlar 37 ■ Fiksmed 41 Dolsan 43 ■ Samatıp 47 ■ Ivital 49 ■ Nitrocare 52-53 ■ Fujifilm 55 Tasarımmed 61 ■ Olympus Mega 63 ■ Kompozit 64-65 ■ Fastsoft 66
Yrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOY Prof. Dr. Selami AKKUŞ Prof. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDIN Prof. Dr. Metin AYDIN Prof. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLI Prof. Dr. Sait BİLGİÇ Prof. Dr. Murat BOZKURT Prof. Dr. Engin BOZKURT Prof. Dr. Alper CİHAN Doç. Dr. Kerim ÇAĞLI Prof. Dr. Bekir ÇAKIR Prof. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜ Doç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLU Prof. Dr. Ali DEMİR Prof. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZ Prof. Dr. Orhan DENİZ Prof. Dr. Osman Nuri DİLEK Prof. Dr. Ali İhsan DOKUCU Uzm. Dr. Mehmet Taşkın EĞİCİ Prof. Dr. Levent ELBEYLİ Prof. Dr. Cevdet ERDÖL Prof. Dr. Canan HASANOĞLU Doç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLU Prof. Dr. Abdullah İĞCİ Doç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLU Prof. Dr. Mehmet İŞLER Prof. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLU Prof. Dr. Murat KARAŞEN Yrd. Doç. Dr. Esra KESKİN Prof. Dr. Muzaffer KİRİŞ Prof. Dr. Akın MARŞAP Prof. Dr. Muzaffer METİNTAŞ Prof. Dr. Semih ÖNCEL Prof. Dr. Mustafa ÖZMEN Prof. Dr. Mustafa PAÇ Doç. Dr. Sadrettin PENÇE Prof. Dr. Mustafa SOLAK Prof. Dr. Yunus SÖYLET Prof. Dr. Haydar SUR Prof. Dr. Erol ŞENER Prof. Dr. Mehmet Akın TAŞYARAN Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU Prof. Dr. Bahattin TUNÇ Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR Prof. Dr. Yavuz YILMAZ * İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.
SPOT
Abdi İbrahim, Kazakistan’daki Üretim Tesisinin İnşaatına Başladı 2012 yılında, Kazakistan’ın önde gelen ilaç üreticilerinden Global Pharm ile ortaklık anlaşması imzalayan Türk ilaç sektörünün öncü ve köklü şirketi Abdi İbrahim, yatırımını yaptığı üretim tesisinin inşaatına başladı.
Bebek Hijyeninde Eczacıbaşı İmzası Uni markasını bünyesinde bulunduran Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri’nin yeni dönem hedeflerinin paylaşıldığı ve Uni’nin yenilenen yüzünün tanıtıldığı basın toplantısı, 8 Ekim günü Kanyon’da gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri Genel Müdürü Coşkun Bedük de, sektöre “yenidoğan” kategorisini getiren markanın Uni olduğuna dikkat çekerek, “Yenidoğan bebeklere özel ve alerjen barındırmayan Yenidoğan Serisi ve diğer tüm inovatif ürünlerimizle hedefimiz, pazarda bebek ve yetişkinlerin yaşam kalitelerini artıran hijyen ürünleri sunmak” dedi. Türkiye’de bebek bakım ürünleri pazar hacminin 410 milyon TL olduğunu belirten Bedük, ıslak bebek mendili alanında 150 milyon paket üretim kapasitesine sahip olduklarını ve yatırımlarını sürdüreceklerini ifade etti. Üç yıl içerisinde bebek bakım ürünleri pazarının en çok tercih edilen markası hedefiyle yola çıktıklarını vurgulayan Bedük, markaya yatırım yapılarak 360 derece iletişim aktivitesi gerçekleştirileceğini ve marka bilinirliğinin artırılarak Uni markası ile tüketici arasında güçlü bir bağ kurulacağını vurguladı.
8
EKİM 2013
Küresel oyuncu olma hedefi doğrultusunda büyümesini sürdürülebilir kılmak üzere gerçekleştirdiği uluslararası ortaklık kapsamında, üretim tesisinin inşaat sürecini başlatan Abdi İbrahim, GMP’ye (Good Manufacturing Practices - İyi İmalat Uygulamaları) uygun olarak yapımı gerçekleştirilecek fabrikayı 2014 yılı sonuna kadar faaliyete geçirecek.
Cihan Hastanesi’nin Tıbbi Cihaz Dönüşümü Atlas Sağlık’tan AKFA Holding Sağlık Grubu şirketlerinden Atlas Sağlık, distribütörlüğünü yürüttüğü dünya devi markaların yenilikçi teknoloji çözümleri ile hastaneleri buluşturmaya devam ediyor. Ameliyathane, yoğun bakım, radyoloji ve cerrahi alanındaki en yeni teknolojiye sahip cihaz ve çözümleri, kuruma özel anahtar teslim projelerle hayata geçiren Atlas Sağlık, İzmit Cihan Hastanesi’nin tıbbi cihaz dönüşüm projesini tamamladı. Synapsis ve Akfa Medikal firmalarının tek çatı altında toplanmasıyla sektördeki hedeflerini büyüttüklerini dile getiren Atlas Sağlık Genel Müdürü İsmail Aksoy, grubun yeni dönemde distribütörlüğünü yürüttükleri dünya devi markalara yenilerini ekleyerek çözüm portföyünü genişleteceklerini dile getirdi. Grubun yeni vizyonunda sadece ürün tedariği ve proje geliştirmenin olmadığını belirten Aksoy, “Sektördeki 25 yıllık tecrübemize önümüzdeki yıl sarf üretimi konusunda hizmet vermek için çalışmalara başladık. Araştırmalarımızı ve planlarımızı tamamlamak üzereyiz. Öte yandan Türkiye’de temsil ettiğimiz şirketlerle ortak üretim ve bakım konusunda görüşmelere devam ediyoruz. 2014 sektördeki atılım yılımız olacak. Sterilizasyon konusunda da yapacağımız yatırımla, hastanelerin hastalarına daha iyi hizmet verebilmesi için tüm ihtiyaçlarını tek elden karşılayacağız” dedi.
medikal eldivenler
SPOT
Daha Hızlı ve Sezgisel Bir Ultrason Sistemi: EPIQ Philips, küresel çapta yaşlanan nüfusun farklı görüntüleme ihtiyaçlarına çözüm getirebilmek amacıyla türünün ilk örneği nSIGHT teknolojisine ve Anatomical Intelligence’a sahip yeni EPIQ premium ultrason sistemini piyasaya sürdü. Amsterdam, Hollanda – Royal Philips Electronics (NYSE: PHG, AEX: PHIA) kaliteden ödün vermeden ultrason görüntüleri yaratmanın yepyeni bir yolunu sunan türünün ilk örneği ultrason mimarisiyle klinik sonuçlara duyulan güveni bambaşka bir boyuta taşıyacak EPIQ ultrason sistemini piyasaya sürdü. İlk kez Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) Kongresi 2013’te tanıtımı yapılan EPIQ, Philips’in Anatomical Intelligence teknolojisi ile birleştiğinde güçlü bir hız ve görüntü netliği performansı sergileyen yeni nSIGHT görüntüleme teknolojisi ile donatıldı. Zengin bir anatomik yapı modeli ve adaptif sistem teknolojisi veri tabanı niteliğindeki Anatomical Intelligence ilk kez etkin bir şekilde daha kesin klinik sonuçlar sunma kapasitesine sahip bir ultrason yaratacak şekilde bir sisteme entegre edildi. Anatomical Intelligence, sunduğu ileri organ modelleme ve görüntü dilimleme özelliği ve kanıtlanmış niceselleştirme kapasitesiyle incelemelerin daha kolay yapılmasını, sonuçların daha kolay yeniden üretilmesini ve yeni seviyelerde klinik bilgilere ulaşılmasını sağlıyor. Bu teknoloji ile nSIGHT Görüntüleme’nin keskin netliği birleştiğinde daha hızlı ve daha sezgisel bir ultrason sistemi ortaya çıkıyor.
34. İFSAK Ulusal Kısa Film Yarışması Başlıyor İFSAK – İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği tarafından düzenlenen ve Türkiye’nin en eski kısa film etkinliği olan “İFSAK Ulusal Kısa Film Yarışması”na başvurular başlıyor. Sinemaseverler, sayı ve konu sınırlaması olmadan kısa filmleri ile 31 Aralık 2013 tarihine kadar yarışmanın Kurmaca, Deneysel veya Belgesel kategorilerine katılabilir.
Avrupagöz’ün Yeni Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hakan Kazancı Sağlık sektöründe önemli yatırımlara imza atan Avrupagöz, yönetici kadrosuna yeni bir ismi ekledi. Gerçekleştirilen bu yeni atama ile Avrupagöz’ün Yeni Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hakan Kazancı oldu. Dr. Kazancı, Avrupagöz’ün diğer göz merkezlerinin yanı sıra Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde açacağı yeni göz merkezlerinin sorumluluğunu da üstlenecek.
Engelli İstihdamı İçin Toplanıldı Ülkemizde ilk defa gerçekleştirilen ve engelli bireylerin istihdam sorunlarına çözüm aranması amacıyla düzenlenen “Engelli İstihdam Projesi”, 2-6 Ekim 2013 tarihlerinde İstanbul Kartal Titanic Business Otel’de yapıldı. Avrupa Birliği Bakanlığı Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı desteğiyle Genç Demokratlar Derneği tarafından düzenlenen “Engelli İstihdam Zirvesi” projesi, Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen toplam 72 genç katılımcıyla gerçekleştirildi. 2 Ekim’de başlayan zirve kapsamında 3 ve 4 Ekim tarihlerinde engellilik başlığı altında düzenlenen seminer ve çalışmalar kapsamında kamu kurumu temsilcileri, STK temsilcileri ve akademisyenler tarafından gençlerle bilgi paylaşımı yapıldı. Akabinde gençler tarafından hazırlanan politika önerileri 6 Ekim tarihinde gerçekleşen Proje Kapanış Toplantısı ile aralarında CHP İstanbul Milletvekilleri Melda Onur ve Kadir Gökmen Öğüt, Türkiye Sakatlar Derneği Başkanı Şükrü Boyraz’ın da bulunduğu davetliler ve engellilik alanında çalışmalar yapan kişilerle paylaşıldı.
10
EKİM 2013
A91CT-9211-A1-7600
Teknolojinin Zirvesindeyiz SOMATOM Definition Edge – Tek Kaynaklı CT’de Referans www.siemens.com/somatom-definition-edge SOMATOM® Definition Edge, CT teknolojisinde devrim niteliğindeki Stellar dedektör, TrueSignal Teknolojisi ve SAFIRE ile birleşerek, CT’de daha önce eşine rastlanmamış bir üstünlük sunuyor.
Elektronik gürültüyü en aza indirmek üzere tasarlanmış, son teknoloji ürünü Stellar Dedektör, üstün görüntü kalitesini düşük doz ile birleştiren, ilk tam entegre dedektör olma özelliğini taşıyor. Tek kaynaklı CT’de yeni referansınız olacak SOMATOM® Definition Edge ile tanışın...
Answers for Life.
SPOT
AbbVie’nin Sponsorluğunda Özel Bir Proje Gündelik ve iş hayatlarında çevrelerindeki insanlar hatta kimi zaman aileleri tarafından dışlanan sedef hastaları psikolojik olarak da birçok sorunla yüz yüze geliyor. Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ve Psoriasis Derneği, tüm bu gerçeklerden yola çıkarak global biyofarma şirketi AbbVie’nin sponsorluğunda 29 Ekim Dünya Sedef Hastaları Günü kapsamında önemli bir projeye imza attı. ‘Sedef Hastalığı Kader Değildir’ isimli proje çerçevesinde moda tasarımcısı Gamze Saraçoğlu ve oyuncu Ayşe Tolga sedef hastalığı konusunda farkındalık yaratmak için bir araya geldi. Hastalık konusunda toplum bilincini artırmaya yönelik hayata geçirilen proje için oyuncu Ayşe Tolga’ya özel bir makyaj uygulaması yapıldı.
Beli ağrıyan bu okula kaydoluyor Bayındır Hastanesi İçerenköy, toplumun yüzde 60 ile 80’inin hayatını etkileyen bel ağrısı sorununa dikkat çekmek için, bir ilke imza attı. Koruyucu sağlık eğitim programı ‘Bel Okulu’nu hizmete açan Bayındır Sağlık Grubu, bel ağrısı çekenleri İçerenköy’e bekliyor.
Novartis Organ Nakli Alanındaki 30. Yılını Kutladı Novartis, Avusturya’nın Viyana kentinde düzenlenen 16. Avrupa Organ Nakli Derneği (ESOT) Kongresi’nde organ nakli alanındaki 30 yıllık deneyimini değerlendirerek, bu alanda başlattığı yeni çalışmayı açıkladı. Şirketin bundan 30 yıl önce keşfini yaptığı ve böbrek naklinden sonra bir yıllık sağ kalım oranının %50’lerden %80’in üzerine çıkmasını sağlayan tedavinin günümüze kadarki gelişiminin anlatıldığı toplantıda ayrıca, Novartis’in geliştirdiği tedaviler sonucunda organ nakli hastalarında sağlanan uzun dönem sonlanımların araştırılmasında dönüm noktası olan yeni çalışması ile ilgili en yeni veriler aktarıldı.
12
EKİM 2013
Yaşlılara Özel Telefon Üretildi Yaşlı nüfusun dünyada ve ülkemizde giderek artması, üretici firmaların bu yaş grubuna yönelik ürün ve çözümlere yönelmesini sağlıyor. Uzertaş Yatırım A.Ş bu ihtiyaçtan yola çıkarak Türkiye Distribütörü olduğu yepyeni bir ürün ithal etti. Yaşlılara avantaj ve fırsatlar sağlayacak olan, özel dizayn “GS503 Senior Phone” Concoxmarka telefon, yaşlı ve yakınlarının hayatlarını kolaylaştırmayı amaçlıyor. Özellikle ileri yaştaki insanlar için üretilen telefon, büyük rakamlı tuşlar, kolayca okunan ekran, basit kullanım, tuşlara basıldığında rakamların sesli olarak okunması ve acil durum uyarı butonu olmak üzere pek çok hayat kolaylaştırıcı fonksiyona sahip bulunuyor. Telefon içinde bulunan GPS modülü, uydular aracılığı ile kişinin konumunu tespit ederek bilgisini bir merkeze iletiyor ve anlık konumu kişinin yakınları tarafından bilgisayar ya da cep telefonu üzerinden takip edilebiliyor. Acil durum uyarı butonu Telefonun arka kısmında ise “Acil Durum Uyarı Butonu ”özelliğine sahip büyük turuncu renkli bir SOS butonu bulunuyor. Kriz geçirme veya yardım gerektiren herhangi bir acil durumda bu butona basan kişinin konum bilgisi sinyal olarak merkeze ulaşıyor ve acil yardım ekipleri o kişi ve/veya yakınları ile iletişime yönlendiriliyor. Bunun yanı sıra telefon sahibi, istediği zaman kendisine verilen numarayı tek tuşla arayarak bir doktor ile görüşüyor ve dilediği konuda tıbbi danışma hizmeti alabiliyor. Concox’a sahip olanlar, acil ambulans ve tıbbi danışmanlık hizmetleri alanında Türkiye’nin en büyük ve yaygın medikal hizmet ve ambulans ağlarından birine sahip gruptan hizmet alabilecekler.
HABER
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu;
“Türkiye ve İzmir, EXPO 2020’ye Hazır”
Başta sağlık olmak üzere ulaşımdan eğitime, spor tesislerinden enerji altyapısına kadar farklı alanları kapsayan yatırımlarla İzmir’i bölgesel bir sağlıklı yaşam merkezi yapmayı hedefliyoruz
MÜEZZİNOĞLU; “EXPO 2020’DE EV SAHİPLİĞİ YAPMA HAKKI İZMİR’E VERİLDİĞİ TAKDİRDE İZMİR, ÜLKELER ARASINDA FİKİR ALIŞVERİŞİ İÇİN ÖNEMLİ BİR PLATFORM GÖREVİ YÜRÜTEREK, BİRBİRİMİZİN BAŞARI ÖYKÜLERİNDEN DERS ÇIKARMAMIZA İMKÂN SAĞLAYACAKTIR.”
14
EKİM 2013
İzmir’in aday olduğu, “Daha iyi bir dünya için yeni yollar, herkes için sağlık” temasıyla düzenlenecek Expo 2020’nin toplantısı, 7 Ekim Pazartesi günü Swissotel Grand Efes’te gerçekleştirildi. Toplantıya Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) Koordinatörü Dimitri Kerzentzes, İzmir Valisi Mustafa Toprak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile 167 BIE delegesi katıldı.
İzmir’in Sağlıktaki Yeri Çok Eski Sempozyumun açılışında konuşan Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, İzmir’in EXPO 2020’ye seçilmesi halinde diğer ülkeler için önemli bir fikir platformu olacağını vurguladı. Önümüzdeki 10 yılda sağlık alanında İzmir’de önemli yatırımlar yapılacağını belirten Müezzinoğlu, sözlerine şöyle devam etti; “EXPO 2020’ye aday olan İzmir’in sağlıktaki yeri çok eskiye dayanıyor. İzmir, sağlıkta tarihi sorumluluğu ile günümüzde de sürdürülen kararlılığını açıkça or-
taya koymaktadır. Hükümet olarak İzmir’in bu tarihi misyonu sürdürmesi konusunda her türlü desteği sağlıyoruz.”
Expo 2020’ye Hazır 2023 vizyonu çerçevesinde İzmir’e önemli yatırımlar yapmayı planladıklarını anlatan Sağlık Bakanı başta sağlık olmak üzere ulaşımdan eğitime, spor tesislerinden enerji altyapısına kadar farklı alanları kapsayan yatırımlarla İzmir’i bölgesel bir sağlıklı ya-
HABER
şam merkezi yapmayı hedeflediklerini ifade etti. Bu hedef doğrultusunda 2016’da faaliyette olacak şekilde iki sağlık kampüsü inşa edileceğinin bilgisini veren Müezzinoğlu, sözlerini şöyle tamamladı; “Türkiye ve İzmir, EXPO 2020’ye hazır. Bu organizasyonun 150 yıllık geçmişinde, enerjiden uzaya kadar birçok farklı temaya ev sahipliği yapılmasına rağmen sağlık temalı bir EXPO yapılmamıştır. Bu çok önemlidir. EXPO 2020’de ev sahipliği yapma hakkı İzmir’e verildiği takdirde İzmir, ülkeler arasında fikir alışverişi için önemli bir platform görevi yürüterek, birbirimizin başarı öykülerinden ders çıkarmamıza imkân sağlayacaktır.”
Hedeflerimize Ulaşmamız Kolaylaşacak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Ofisi Direktörü Zsuzsanna Jakab ise Türkiye’nin ülkeler arasında köprü niteliği taşıdığını belirtti. Jakab “‘Sağlık, çok önemli bir dünya imtiyazıdır. Sağlık, başlı başına bir sektör. Giderek insan hakları içinde büyük
SARE KUŞ
önem kazanmaktadır. Küresel sağlık için ortak çalışmalar yapmak gerekiyor. İzmir seçilirse sağlık temasıyla ilgili hedeflerimize ulaşmamız kolaylaşacaktır” ifadelerini kullandı.
Sadece Konuşmayalım UNICEF İyi Niyet Elçisi ve Afrika Birliği Barış Elçisi olan müzisyen Angelique Kidjo da İzmir’in sağlığın merkezi olması gerektiğini, kaynakların ve bilginin paylaşılması halinde herkese yardım edileceğini belirtti. En önemli şeyin sağlık olduğunu vurgulayan Kidjo sözlerine şöyle devam etti; “Sağlık hizmetleri yaşam kurtarıcıdır. İzmir sağlığın merkezi olsun, her şey sözde kalmasın. Sağlık, insan hakkıdır. İhtiyacı olan insanları tespit etmemiz, onlara yardım etmemiz gerekiyor. İnsanların gururunu korumamız gerekiyor. Yaptığımız her şeyin insani bir yüzü olması gerekiyor. Yaşamları korumak gerekiyor. Artık sadece konuşmayalım, bazı şeyleri ispatlayalım ve eyleme geçelim. Birlikte başarılı olalım. Biz hepimiz liderleriz.”■
ZSUZSANNA JAKAB “İZMİR SEÇİLİRSE SAĞLIK TEMASIYLA İLGİLİ HEDEFLERİMİZE ULAŞMAMIZ KOLAYLAŞACAKTIR.”
EKİM 2013
15
DOSYA
S A Ğ L I K TA A R - G E Ç A L I Ş M A L A R I
“3001 Başlangıç Ar-Ge Projeleri Destek Programı” Mekanizmasını Devreye Soktuk Ülkemiz araştırmacılar açısından dünyada eşine az rastlanır altın bir dönemden geçiyor D O Ç . D R . M . N E C AT İ D E M İ R TÜBİTAK BAŞKAN YARDIMCISI
16
EKİM 2013
RÖPORTAJ
Bu amaçla ”Türkiye’de neler yapılabilir?“ sorusuna odaklandık. Geçtiğimiz nisan-mayıs aylarında özel sektörler, akademiler, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının katılımları ile sağlık alanının kritik olarak nitelediğimiz ilaç, aşı, biyomalzeme, biyomedikal ekipman ve tıbbi tanı kitleri konularının her birinde ülkemizin odaklanması gereken hedefleri ve kamu, özel sektör ve üniversiteler bünyesinde atmamız gereken adımları ortaya koyduğumuz ,‘’Teknoloji Yol Haritaları’’ oluşturduk.
Sağlık alanı hızla gelişmeye devam ediyor. Sıra, ülkemizde sahip olduğumuz potansiyeli kullanarak üretim yapmaya geldi. Bu konuda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK girişimcilere tam destek veriyor. Bunun yanında kaynaklar artırıldı ve teşvikler ile büyük imkanlar sunulmaya başlandı. Tüm bu sürecin ayrıntılarını, ülkemizin bilim ve teknoloji politikalarını belirleyen Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Necati Demir’e sorduk.
Sağlıkta Ar-Ge çalışmalarında üniversitelere, kamuya ve sektöre düşen görevleri sıralayabilir misiniz? Sağlık alanı, geleceği şekillendirecek en önemli alanlardan biri ve bu alanın Türkiye’deki geleceğine, Ar-Ge ayağında destek olmak TÜBİTAK’ın önümüzdeki dönem hedefleri arasında yer almaktadır. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun (BTYK) ocak ayındaki 25. toplantısında sağlık alanı Türkiye’nin ivme kazanması gereken öncelikli alanlarından birisi olarak belirlendi.
SARE KUŞ
ÖĞRETİM ÜYELERİNİN ARAŞTIRMA SAHASINA ÇEKİLMESİ İÇİN GEREKLİ İMKANLARIN OLUŞTURULMASI LAZIM.
Çalışmadan edindiğimiz temel çıkarımlardan biri esasen aktörlere düşen görevler her bir alan ve hedef için farklılaşabilir. Örneğin; Ar-Ge yetkinliğimizin olduğu bir konuda yapılması gerekenler ile fiziki Ar-Ge altyapısının yetersiz olduğu ve yetişmiş insan gücünün nispeten düşük kaldığı konularda, aktörlerden beklenenlerin aynı olmasını da bekleyemeyiz. Bazı hedefler, daha çığır açıcı araştırma niteliğinde odaklanma ve çok daha büyük kamu yatırımları gerektirirken; bazı hedeflerde ise mevcut Ar-Ge yetkinliğimizi harekete geçirecek küçük bir kıvılcıma ihtiyaç olduğunu akılda tutmak gerek. Genel itibarıyla şunu da vurgulamak istiyorum; sektörlerarası işbirliği ve birbirinden haberdar olunması; yani yapılan bütün çalışmaların bütünleyici karakteristiğe kavuşturulması çok kritik. Akademide biriken bilgi birikiminin özel sektöre aktarımı ne kadar önemli ise; özel sektörün de akademi ve ilgili aktörler ile kuracağı süregelen bilgi ağı o kadar önemli. Kamuya düşen ise başta TÜBİTAK olmak üzere gerekli Ar-Ge destek mekanizmalarını geliştirmek ve özellikle sağlık alanında araştırmacıların eğitim ve hizmet faaliyetleri nin yanı sıra araştırmaya vakit ayırabilecekleri mesai ortamlarını onlara sunmak ve teşvik etmektir. Sağlık alanında ithalatın ağırlıklı olduğu bir tablo ile karşı karşıyayız ve bu doğal olarak cari açıkla sonuçlanıyor. Özel sektörün artık bu alanda mevcut Ar-Ge desteklerinden de faydalanarak üreticilik konumuna geçmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin özel sektörde yaygınlaşması gerekiyor.
EKİM 2013
17
DOSYA
S A Ğ L I K TA A R - G E Ç A L I Ş M A L A R I
SONUÇ ODAKLI OLMASI VE BAŞARIYLA BİTİRİLEN PROJELERİN EKİPLERİNİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ AMACIYLA PROJE PERFORMANS ÖDÜLÜ (PPÖ) UYGULAMASINI BAŞLATTIK.
18
EKİM 2013
Ülkemizde tıbbi cihaz ve ilaç alanlarında yapılan Ar-Ge çalışmalarını değerlendirir misiniz? Neredeyiz ve nereye gelmemiz gerekir?
da (TEYDEB) özel sektör için Biyomedikal Ekipman, Tıbbi Tanı Kitleri, Biyomalzeme ve Aşı ana başlıklarında 18 farklı konuda çağrıya çıktı ve çok sayıda proje önerisi alındı.
Ülkemizde ilaç ve tıbbi cihaz alanında gerek üniversite, enstitülerde ve gerekse özel sektörde önemli Ar-Ge çalışmaları yapılmakta ancak olmamız gereken noktada değiliz. Bununla birlikte güzel gelişmeler olduğunu da belirtmek isterim. Geçen sene tıbbi cihaz konusunda Sağlık Bakanlığıyla eş finansman yolu ile birlikte çıktığımız çağrıya ayırdığımız bütçenin elli katı büyüklükte ve beklediğimizin çok üzerinde proje önerisi aldık. Bu bize bu alanda ne kadar büyük bir potansiyel olduğunu gösterdi ve bu yoğun ilgi nedeniyle bu çağrıyı tekrarladık. Yakın zamanda yine Sağlık Bakanlığı üzerinden gelen ihtiyaç listesi doğrultusunda biyobenzer ilaç çağrısına çıktık ve bize gelen bilgilere göre bu çağrıya başvurmak için sektörde ciddi bir heyecan oluşmuş durumda. Artık ülkemizde bir ilaç geliştirilsin istiyoruz ve buna inanıyoruz. Aynı şekilde Teknoloji Yenilik Destek Programları Başkanlığı
Tıbbi alanda Ar-Ge elemanlarının zor bulunduğu serzenişinde bulunuluyor. Bu konu hakkında neler yapılmalı? Aslında bu sorun genel bir sorun. Ülkemizde özellikle nitelikli insan sayısı Ar-Ge alanında olması gerekenin çok gerisinde. Düşünün ki TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı’ndan (ARDEB) proje desteği alan 5500 proje yürütücüsü mevcut, bir o kadar kişi desteklenen projelerde araştırmacı olarak yer almış. Oysa bu sayının en az on katı potansiyel var ülkemizde. Ar-Ge kültürü son on yılda yerleşmeye başladı ama halen bu konuda ciddi bir farkındalık eksikliği var. Ne yazık ki destek mekanizmalarımız yeterince bilinmiyor. TÜBİTAK olarak bu konuda bize görev düşüyor. Bu amaçla geçtiğimiz sene tüm Türkiye’de 150’nin üzerinde üni-
sene projelerin sonuç odaklı olması ve başarıyla bitirilen projelerin ekiplerinin ödüllendirilmesi amacıyla Proje Performans Ödülü (PPÖ) uygulamasını başlattık. Tıp alanına gelince burada daha özel bir durum var. Tıpta özellikle klinik bilimlerde araştırma projesi yürüten araştırmacı sayısı çok az. Burada genel araştırma kültürü sorunu yanı sıra bu alanın başlıca aktörleri olan hekimlerimizin eğitim ve yoğun hizmet sorumluluklarının da bulunması araştırmanın önündeki en büyük engel. Sizlerin de bildiği gibi ülkemizde sağlık hizmetleri sağlık personelinin üstün özverisi ile yürütülmekte. Hekimler mesailerinin büyük çoğunluğunu hasta bakmak, ameliyata girmek nöbet/icab tutmakla geçirmekte. Üniversite ve eğitim/araştırma hastanelerinde hekim arkadaşlarımızın araştırmaya da vakit ayırabilecekleri zaman ve ortamların oluşturulması gerekiyor. Ayrıca araştırma yapmakla sorumlu hekimlere bir temel bilimde doktora yapma veya rotasyonla eğitim alma imkanının da verilmesi gerekiyor.
versiteyi ziyaret ettik ve tanıtım faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Diğer taraftan üniversitelerimizde öğretim üyeleri daha çok eğitim vermeyi tercih ediyorlar. Bunun nedenlerine burada girmek istemiyorum. Bu konu sadece TÜBİTAK’ın yetki sınırlarında çözümlenebilecek bir konu da değil. Öğretim üyelerinin araştırma sahasına çekilmesi için gerekli imkanların oluşturulması lazım. Biz araştırmayı ve araştırmacıyı teşvik edici mekanizmalar oluşturmaya çalışıyoruz. Örneğin bu sene daha çok sayıda araştırmacıyı proje yapmaya özendirmek amacı ile “3001 Başlangıç Ar-Ge projeleri destek programı” mekanizmasını devreye soktuk. Programın en büyük özelliği sadece daha önce proje desteği alamayan araştırmacıların başvuru yapabiliyor olması. Yine bu
SAĞLIK ALANI ÇOK GENİŞ, O NEDENLE BÜTÜN ENERJİMİZİ HER TARAFA DAĞITMAK YERİNE, BEŞ TANE ÖNCELİKLİ TEKNOLOJİ KONUSU BELİRLEDİK.
ARDEB’ e sağlık alanında gelen projelerin sayısı geçen seneye kadar yıllık 500 civarında idi. Bu projelerin sadece yarısı tıp alanından gelmekte, ikinci sırada eczacılık üçüncü sırada ise diş hekimliği projeleri mevcut. 2012 senesinde bu sayı 1000’i geçti. Bu sene daha fazla artış bekliyoruz. Bu durum bu alanda oluşturduğumuz farkındalık ve geliştirdiğimiz yeni destek mekanizmalarının etkisi ile oluştu. Yukarıdaki sorunların çözüm bulması bu alanda çok ciddi bir ivmelenmeye katkı sağlayacaktır.
Sağlıkta öncelikli Ar-Ge alanlarını tıbbi cihaz ve ilaçla sınırlamak doğru olur mu? Öncelikle TÜBİTAK’ın sağlık alanındaki çalışmalarının tıbbi cihaz ve ilaç konuları ile sınırlı olmadığının altını çizmek istiyorum. TÜBİTAK olarak sağlık alanında Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilebilmesi için ”Türkiye’de neler yapılabilir?“ sorusuna odaklandık. Biliyorsunuz sağlık alanı çok geniş,
EKİM 2013
19
DOSYA
S A Ğ L I K TA A R - G E Ç A L I Ş M A L A R I
SAĞLIK HİZMETLERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ AÇISINDAN YENİLİKLERE AÇIK OLMAK VE KAYNAKLARI İHTİYAÇLARA GÖRE YÖNLENDİRMEK ÇOK ÖNEMLİ.
o nedenle biz bütün enerjimizi her tarafa dağıtmak yerine, beş tane öncelikli teknoloji konusu belirledik. Bu beş konu ilaç, aşı, biyomalzeme, biyomedikal ekipmanlar ve tıbbi tanı kitleri. TÜBİTAK bu dönem beş konuda Ar-Ge faaliyetleri üzerinde yoğunlaşacak. Önümüzdeki dönemlerde de çağrılarımız yine çok önemli konularda devam edecek. Peki bu konularda TÜBİTAK hangi başlıklarda çağrılar açıyor derseniz, biz bu başlıkları seçerken dört boyutta inceleme yapıyoruz ve bir metot takip ediyoruz. Bir tanesi ihtiyaç analizi; Türkiye’nin neye ihtiyacı var? İthalat rakamları nelerdir? İhracat rakamları nelerdir? Market, pazar büyüklüğü nedir? İkincisi fizibilite analizi yapıyoruz. Fizibilite analizinden kastım, şu andaki teknolojimizle, şu andaki insan gücümüzle biz neyi yapabiliriz? Üçüncü boyut, stratejik boyut. Sadece ulusal güvenlik anlamında algılamayın. Burada esasen biz Ar-Ge anlamında bir teknolojiye sahip olduğunuzda elde ettiğiniz bilgi birikimi ve teknolojik kazanım farklı alanlarda teknolojik yetkinlik kazandırma potansiyeli
20
EKİM 2013
taşıyor mu, taşımıyor mu bunu sorguluyoruz. Dördüncü boyut dünyadaki eğilimler; biraz önce bahsettim dünya nereye gidiyor? Biz bu dört boyuta bakarak bir modellemeyle bu alt konuları belirleme çalışmaları yürütüyoruz. Bu aşamada tekrar vurgulamak isterim; çalışmalarımız ilaç ve tıbbi cihazlar ile sınırlanmış değil.
TÜBİTAK “Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı” kapsamında sağlık alanında dokuz yeni çağrı açtığı haberi yayınlandı. Bu dokuz çağrıdan bahseder misiniz? 27 Mayıs’ta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK işbirliği ile düzenlediğimiz “Medikal Biyoteknoloji Konferansı”nda yapılan sağlık alanı teknoloji yol haritaları çalışmasının çıktılarını ve TÜBİTAK’ın bu hedefler ile uyumlu olarak açacağı çağrıları kamuoyu ile paylaştık. TÜBİTAK olarak biz Teknoloji Yol Haritası çalışması ile esasen sağlık alanının fotoğrafını çekmiş olduk diyebiliriz. Bahsettiğiniz çağrılar bunların bir kısmını
oluşturmakta. Örneğin aşı alanındaki hedefler arasında “Kanser önleme veya tedavisine yönelik aşı geliştirilmesi” ve “Toplum sağlığı açısından ön plana çıkan viral hastalıklardan Hepatitis B virus, Influenza, Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak, Kuduz, Kırım-Kongo Kanamalı ateşi, Papillomavirus ve Rotavirus’a karşı koruyucu ve güvenilir aşıların üretilmesi” gibi kritik konular yer almakta. Biyomalzemeler konusunda “Kanser ve diğer hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılmak üzere güdümlü olarak vücutta hedef bölgelere yönlendirilebilen mikro/nanotaşıyıcı - biyomolekülkonjüge sistemlerin geliştirilmesi”; “Çok işlevli, yüksek katma değerli ve ileri teknoloji ürünü ortopedik, dental ve kardiyovasküler implantların ve malzemelerin geliştirilmesi” gibi hem sosyal hem ekonomik kazanımları içeren kritik Ar-Ge konuları çağrılarda yer aldı. Belirlenen hedeflere yönelik olarak TÜBİTAK; akademik, sanayi ve kamu Ar-Ge destek çağrılarını yayımlamaya başladı ve bu önümüzdeki süreçte de devam ediyor olacak. Yine aynı dönemde TEYDEB bu alanda 18 çağrı yayınladı.
Bu Ar-Ge çalışmalarının ülkemize sağlayacağı katkıları nasıl sıralarsınız? Dünya’daki bilim politikası eğilimlerine baktığımızda, 21. yüzyılın konuları olarak yaşam bilimleri biyoteknoloji, enerji, nanoteknoloji ve bilişim teknolojileri öne çıkmakta. Belirtmek gerek, sağlık bu alanlar arasında hem sosyal hem ekonomik boyutu en derin olanlar arasında. Malumunuz kamunun sağlamakla mükellef olduğu temel hizmetlerden biri sağlık. Karşılanabilir maliyette, erişilebilir ve toplumun yaşam kalitesini artıracak sağlık hizmetinin halka ulaştırılmasında yapılacak Ar-Ge çalışmalarının önemi ülkemiz için çok büyük. Sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından yeniliklere açık olmak ve kaynak-
ları ihtiyaçlara göre yönlendirmek çok önemli. Bizim de Teknoloji Yol Haritaları ile yapmaya çalıştığımız tam olarak bu; ihtiyaç ne, neler yapılması gerek ve ne zaman yapılması gerek, sistemli bir şekilde ortaya koyduk ve bu doğrultuda adımlarımızı atmaktayız. Neden Türkiye tıbbi cihazları, ilaçları, aşıları, optik gereçleri gibi kendisi üreten ve ihraç eden bir ülke olmasın? Neden Türkiye örneğin kanser tedavisinde yeni umutları ortaya koyacak çalışmaların liderliğini yü-
AR-GE KÜLTÜRÜ SON ON YILDA YERLEŞMEYE BAŞLADI AMA HALEN BU KONUDA CİDDİ BİR FARKINDALIK EKSİKLİĞİ VAR.
rütmesin? Bizim hastanelerimizde dünya çapında ameliyatlar gerçekleştiriliyor. Bu büyük başarılı operasyonlar bizim hekimlerimiz tarafından yapılıyor. Neden biz buradaki tıbbi cihazları, hastalarına önerecekleri ilaçları, yeni tedavi metotlarını da üretmeyelim ve geliştirmeyelim? Başarılı operasyonların yanı sıra, altyapımızı ve Ar-Ge yetkinliğimizi de güçlendirmemiz lazım ve bu güce sahibiz.
Eklemek istedikleriniz… Ülkemizin araştırmacılar açısından dünyada eşine az rastlanır altın bir dönemden geçtiğini söyleyebilirim. Son 10 yılda bu alana aktarılan kaynaklarda inanılmaz bir artış gerçekleşti, çok yeni destek mekanizmaları ve teşvikler ile gerek TÜBİTAK ve gerekse diğer destek kuruluşları araştırmacılara büyük imkanlar sunmakta. Ben, Ar-Ge açısından ülkemizin, sağlık alanında bulunduğu noktadan çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Sağlık alanında yapılacak Ar-Ge faaliyetleri ve elde edeceğimiz milli ürünlerimiz sayesinde 2023 hedeflerine daha hızlı ulaşabilmemiz umudum ile tüm araştırmacılarımıza başarılar dilerken bu alanda yapılacak çalışmalar için araştırmacılarımızı TÜBİTAK desteklerinden faydalanmaya davet ediyorum. ■
EKİM 2013
21
DOSYA
S A Ğ L I K TA A R - G E Ç A L I Ş M A L A R I
Kendi Ülkesinden Güç Almayan Bir Sektör Başarılı Olmaz
P R O F. D R . CENGİZHAN ÖZTÜRK KOORDİNATÖR, İNOVITA – İSTANBUL YAŞAM BİLİMLERİ VE TEKNOLOJİLERİ PLATFORMU KOORDİNATÖR, YAŞAM BİLİMLERİ VE SAĞLIK TEKNOLOJİLERİ, TEKNOPARK İSTANBUL BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ, ENDÜSTRİYEL PROJELER, YAŞAM BİLİMLERİ VE TEKNOLOJİLERİ UYGAR MERKEZİ
22
EKİM 2013
Yaşam Bilimleri ve Sağlık Teknolojileri alanında ülkemiz için çizilmiş bulunan 2023 vizyonu içinde önemli hedefler bulunuyor. Bu alan toplam olarak enerjiden sonra ülkemiz bütçesindeki cari açığın oluşmasına katkı veren bir başlık. Hesaplama metodunuza ve verilerinize göre biraz farklılıklar olabilir ama en az her sene oluşan 15 Milyar dolar seviyesinde bir kayıptan söz ediyoruz. Bunun en az yüzde 70’i ilaç alanında oluşuyor, onu bir kenara bırakalım, özel bir konu ve tamamen ayrı ele alınması lazım. Tüm laboratuvar cihazlarını ve bazı sarfları da tanımı gereği kapsayan tıbbi cihaz sektöründe, ileri teknolojilere dayalı ürünler için ithalat oranımız yüzde 90 seviyesinde. Bu duruma oldukça kötümser bir gözle de bakılabilir, gelişen ve dinamik ekonomisi ile bir dönüşüm geçiren ülkemiz için çok önemli bir fırsat alanı olarak da görülebilir. Ben kesinlikle ikinci gruptayım, şu anda akademik odağımı ve zamanımın çoğunu bu alanda ülkemizde yapılamayacak denilenleri yapmak üzere gerekli altyapıları ve işbirlikleri ağlarını oluşturmaya adamış durumdayım. Yatırım yapmak isteyenlere de sağlık alanını yakından gözlemlemelerini, işin hizmet kısmının dışında da stratejik olarak ken-
dilerini konumlandırmalarını ve tolere edebilecekleri seviyede bir Ar-Ge ve hatta üretim faaliyetine hızlı bir giriş yapmalarını tavsiye ediyorum.
Üniversitede Bu Hedef Yönelik Neler Yapılıyor? Bu alanda her kesimin yapması gereken pek çok iş var ama ilk önce üniversiteler olarak bakarsak: bilimsel araştırma yapış şeklimizi, sanayi ile ilişkilerimizi, altyapıları kurgulama ve işletme şeklimizi tepeden tırnağa değiştirmemiz gerekiyor. Biz bir kamu üniversitesinde tüm alışılageldik usulleri zorlayarak ve tabii ki önemli idari destekler alarak bir yerlere geldik. Boğaziçi Üniversitesi, belki bilinmez ama topluma geniş bir çerçevede fayda sağlamayı gerçek anlamda misyon edinmiş bir üniversitedir. Yaygın bilinen eğitim odağının yanında, yaşam bilimleri alanını da araştırma etkinliğini, artırmayı yönelik stratejik hedeflerinin içine kesin bir dille koymuş durumdadır. Bu alanda en önemli rol, kurucu müdürü olarak çok yakın zamana kadar görev yaptığım Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri UYGAR Merkezine düşmektedir (BU-LifeSci). Ülkemizde diğer üniversitelerde de pek çok
merkez benzer şekillerde kurulmuş ya da kurulmaktadır.
İş Birliğine Açık BU-LifeSci merkezi, 2009 yılında Kalkınma Bakanlığı’ndan (o zamanki adıyla DPT) alınan bir altyapı proje desteği ile kurulum sürecine başlamış olan, şu anda on bir farklı akademik birimden 60’dan fazla akademisyenin aktif katılımıyla yolunda devam eden, disiplinlerarası ve evrensel hedefleri olan bir araştırma merkezidir. Bünyesinde ilk aşamada “Mikrosistem Bazlı (in vivo) Tıbbi Cihaz Geliştirme Birimi”, “Deneysel Hayvan Üretim ve Bakım Birimi”, “Akıllı İlaç Taşıma (Test ve Analiz) Birimi” yapılandırılmıştır. Bunların hepsinde bir tıbbi cihaz odağı gözlemlenebilir. Sahip olduğu kapsamlı laboratuvar altyapısı ve nitelikli araştırma gücü ile uluslararası seviyede bir mükemmeliyet ve cazibe merkezi olma yolunda ilerleyen Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Uygar Merkezi, ilgili akademik, kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla iş birliğine açık. Bizim merkezimizi diğerlerinden ayıran husus; altyapı kurulum
süreci ile katılımcı bir stratejik planlama faaliyetini ve endüstriyel ilişkilerimizi geliştirmeyi paralel olarak götürmek.
Üniversite Sanayi İşbirliği 2011 ve 2012 yılında İstanbul Kalkınma Ajansı`nın verdiği çok özel ve önemli fonlarla, bilimsel araştırmaları ve geliştirilen yeni teknolojileri sanayiyle buluşturma ve ekonomik değere dönüştürme sürecinde ara yüz olarak hizmet veren İnovita Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri İstanbul İşbirliği Platformu ve Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi kurulmuştur. Aynı şekilde 2012 yılında Kalkınma Bakanlığı desteğiyle başlatılan özellikle sanayinin ihtiyacı olan temel konularda uzman araştırmacıları yetiştirmek üzere “Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Üniversite-Sanayi Araştırmacı Yetiştirme Programı” başlatılmıştır. 2014 yılında sanayiye bu alanda ihtiyaç duydukları her türlü eğitim ve danışmanlık hizmetini veren bir yapıyı İnovita markası altında daha kapsamlı olarak kurguluyoruz. Sadece Yaşam Bilimlerine ve Sağlık Teknolojilerine, hatta orada da belli konu-
2014 YILINDA SANAYİYE BU ALANDA İHTİYAÇ DUYDUKLARI HER TÜRLÜ EĞİTİM VE DANIŞMANLIK HİZMETİNİ VEREN BİR YAPIYI İNOVİTA MARKASI ALTINDA DAHA KAPSAMLI OLARAK KURGULUYORUZ.
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ YAŞAM BİLİMLERİ VE TEKNOLOJİLERİ UYGAR MERKEZİ Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampusu Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü binası içerisinde kurulan in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarında (temiz oda) insan vücuduna giren ve/veya yerleştirilen mikro sistem bazlı tıbbi cihazların, klinik kalite deprototiplerinin üretilmesi konusunda çalışmalar yürütülmektedir. 250m2 alanda, modüler yapıda hem elektronik (MEMS kapasitesine sahip), hem de tıbbi cihaz (medikal plastik ve metal işleme) kısımlarını içinde taşıyan birbirine özgün bir tasarımla bağlantılı beş farklı Temiz Oda’dan oluşan birim, sadece ülkemiz için değil uluslararası seviyede çalışmalar yapabilecek kapasitedir.
EKİM 2013
23
DOSYA
S A Ğ L I K TA A R - G E Ç A L I Ş M A L A R I
GEÇEN SENE SAĞLIK TEKNOLOJİLERİNE ODAKLI BİR FON YOKKEN, TÜBİTAK TARAFINDAN BU SENE İÇİNDE TAM 34 ADET YENİ ÇAĞRIYA ÇIKILDI.
lara odaklıyız; bu tür faaliyetlerde tematik odak net olmazsa fayda sağlamak mümkün değil. Bu kapsamda ilgili sanayi kuruluşlarını yatırımcı ve girişimcilere katkı vermeye, bizleri desteklemeye davet ediyoruz. Benzer faaliyetler İnoviz çatısı altında İzmir’de, OSTİM çevresinde Ankara’da ve daha başlangıç safhalarında başka şehirlerde de kurgulanıyor, deneyimlerimizi mümkün oldukça paylaşmalı ve daha iyi koordine olmalıyız.
Teknopark Sağlık Alanının Temel Odaklarından Biri Sağlık teknolojileri alanında genel olarak, tıbbi cihaz alanı özelinde pasta o kadar büyük ve yapacak o kadar iş var ki, İnovita kapsamındaki iş birliği faaliyetlerini İstanbul, hatta iş birlikleri ile Türkiye çapına taşımak neredeyse bir zorunluluk haline geldi. Bu sene içinde, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve İstanbul Ticaret Odası, mükemmel iş birliği ve geniş vizyonu ile oluşturulmuş Sabiha Gökçen havalimanı yakınlarındaki Teknopark, İstanbul sağlık alanını temel odaklarından biri olarak seçti. Orada da sağlığa özel bir ileri kuluçka, özel lablar ve bir medikal Ar-Ge kümelenmesi oluşuyor.
Kamu Neler Yapmalı? Son yıllarda kamuda bu alanda her zaman karşılaştığımız doğru söylemler dışında önemli eylemler de başlatıldı. Geçen sene sağlık teknolojilerine odaklı bir fon yokken, TÜBİTAK tarafından bu sene içinde tam 34 adet yeni çağrıya çıkıldı. Bu alanda gerçek anlamda başarılı yürütücülerin kota sınırlamasının gevşetilmesi dışında başka bir beklentimiz yok. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu alanda gerçekten çok aktif. Kalkınma Bakanlığı’nın da bizimki gibi başarılı mükemmeliyet merkezlerinin geliştirilmesine ve işletilmesine yönelik önemli bir destek mekanizmasını yeniden başlatmasını bekliyoruz. Sağlık Bakanlığı tarafından bağımsız bir birim olarak kurulan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu gerçekten çok önemli bir yapılanma içinde, ayrıca Ar-Ge konusunda kendi içinde yapılanması devam ediyor. Yalnızca sağlıkta hizmet sunumu tarafındaki yapılanmadaki çok hızlı gelişmeler ve büyük çaplı alımlar bazen korkutucu oluyor. Sadece kısa vadede bütçesel kaygılarla, orta ve uzun vadedeki yerli üretiminde teşvik edilmesi konusu bu dönüşüm programının ihmal edilir mi, gözden kaçar mı? İhracat da önemli ama kendi ülkesinden güç almayan bir sektör başarılı olamayacaktır. SGK ile iş birliği içindeki Sağlık Bakanlığı’nın sektöre öngörülebilirlik sağlaması en önemli bir unsurdur.
Daha Fazla Gayret İleride geçmişe dönüp baktığımızda bu özel zamanları genel olarak sağlık teknolojileri konusunda ve tıbbi cihaz konusunda bir ülkesel dönüşümün başladığı çok önemli bir dönem olarak göreceğimizi düşünüyorum. Herkesin kendi alanında işleri biraz daha iyi yapması, daha fazla gayretle koordinasyonumuzun artması, iyi örneklerin bilinmesi ve daha çok desteklenmesi, kamunun tarafsız yol gösterici, destekleyici ve en önemlisi öngörülebilirliği artırıcı konumuna gelmesi yeterli.■
24
EKİM 2013
A Step Closer Mindray sürekli olarak bulunduğunuz bölgede teknik servis hizmeti ve desteği sağlamaktadır.
3 yerleşik servis noktası ve ofise ek olarak 2 servis noktası daha planlanmaktadır. Tüm Türkiye’de 400 ‘den fazla hastaneye doğrudan teknik servis hizmeti verilmektedir
İstanbul Ofis: Mindray Medİkal Teknolojİ İstanbul Ltd. Ştİ. Address: 29 Ekim Cad. Kuyumcukent 2 Nolu Plaza Kat:2 Daire:1, Yenibosna, İstanbul Tel: (90-212) 4820 877 Fax: (90-212) 4820 878 Service Hotline: (90-532)7558588 E-mail: info.tr@mindray.com E-mail: trservice@mindray.com
Ankara Ofis: Mindray Medİkal Teknolojİ İstanbul Ltd. Ştİ. Address: Hilal Mah. Aleksander Dubçek Caddesi No:18 / A, Yıldız Çankaya, Ankara Tel: (90-312) 441 96 92 Fax:(90-312) 441 96 93 Service Hotline: (90-532)7558588 E-mail: info.tr@mindray.com E-mail: trservice@mindray.com
Teknik Servis ve Destek Hattı
0532 7558588
DOSYA
S A Ğ L I K TA A R - G E Ç A L I Ş M A L A R I
Sağlık Araştırmaları Hayatımızı Kolaylaştıracak Ülkemizde planlı araştırmaları real ortamda yapmak için sağlık verilerinin doğru toplanmasına ve şeffaf yayınlanmasına, ülke ihtiyaçlarına uygun örgütlenmede yapılan araştırmaların sahada uygulanmasına ihtiyaç var
Bilimin başlangıcı Galile sayesinde oldu. Çünkü Galile ilk ölçülen, tekrarlanan deneyleri planladı ve uyguladı. Aristo teoriler üretirken, uygulama alanına Galile yükseltti. Aristo ‘kadınların ağzındaki diş sayısı erkeklerden azdır’ demiştir. İki defa evlenmiş olmasına rağmen eşlerinin ağızlarını açıp saymamıştır. Galile ise Piza Kulesinden yerçekimi deneyleri yapmış, ölçmüş ve ispatlamıştır. Bu sebeple bilimin babası Galile kabul edilir.
U Z . D R . AY Ş E T U R A N M A
Veriler İyi Toplanmalı Sağlık bilimlerinde araştırmalar yapılırken istatistiki veriler çok önemlidir. Akıl ile yapılan çalışmalarda AB ve ABD, sağlık araştırmalarını muhakkak halkın gerçek ihtiyaçlarına dayandırır. Bu amaçla veri toplayan kurumlar kurulmuştur ve toplanan doğru verilere bütün devlet iman eder, uygular. Son 20 yılda hasta elektronik dosyalamasının hızla yaygınlaşması ülke verilerinin daha hızla ve doğru toplanmasına ve şeffaf değerlendirilmesine imkan sağlamıştır.
26
EKİM 2013
Araştırma Destekleri Avrupa Birliği’nde sağlık araştırmalarına yapılan yatırımın iki temel amacı vatandaşlarının sağlığını iyileştirmek ve sağlıkla ilgili endüstri ve sağlık hizmet sektöründe dünya ölçeğinde rekabet gücünü geliştirmektir. Halen bütün dünyada yılda 7 trilyon dolar harcanan sağlık hizmetleri en önemli ekonomik faaliyet alanlarından biridir. AB’nin 2007-2013 Framework Çalışma döneminde 6.2 milyar Euro sağlık araştırmalarına ayrılmıştı. 8. çalışma döneminde AB endüstrisi bilimsel araştırmayı desteklemek için 22 milyar Euro ayırdı (22 Billion Euro Horizon 2020 EU Industry Join for Research and Innovation). AB geleceğini planlarken sağlık alanında en büyük payı biyoteknolojiye ayırdı. Laboratuvarlarında yapılacak araştırmalar için öncelikle araştırma laboratuvarlarının denetlenmesi için ortak mekanizma kurdu. Bu merkezlerde uygulanacak kılavuzları yayınladı. AB düzeyinde veri toplayacak sistemleri bütün üye ülkelerin iç yapılarına yerleştirdi (Biotechnology, Tools and Technologies, Large-scaledatagathering & Systems Biology, ECRIN).
Yeni Tedavi Protokolleri Her vakada hastalıkların seyri biraz daha şahsa özel olabilir. Bu konuda tedaviler şahsa göre özelleştirilebilir. Elektronik sistemler geliştiği sebebi ile hastalardan toplanan muazzam datalar üzerinde bilgisayar programları ile değerlendirmeler yaparak yeni tedavi protokolleri her gün daha çok detaya inmektedir. Bütün dünyada insan ömrü uzaması sebebi ile yaşlılıkta hastalıkların seyri de farklılıklar göstermektedir. İnsanın gelişmesi ve yaşlanma konusunda AB özel bir araştırma alanı açmıştır (Human Development and Ageing). AB 2020 programına 1 Ocak 2014 tarihinde başlayınca en kabiliyetli bilim adamlarını destekleyerek Avrupa’yı dünyanın bilim merkezi haline getirecek bütün tedbirleri aldı ve sistemleri kurdu (European Research Council). Gelecekteki ve gelişmekte olan teknolojileri fonlayan kaynak oluşturuldu (FRT). Marie Curie Actions - Bilimsel çalışma programları ile bilim adamlarına sistemli eğitim imkanları sağladı. Avrupalı bilim adamlarının kullanımı
için bilimsel araştırma altyapı şartları yayınlandı (researchinfrastructures). AB araştırma fonlarından faydalanmak veya AB araştırmalarına ortak olmak artık yalnızca AB’den ilan edilmiş ilgili kalite standartları ve kriterlerini laboratuvarlarınızda uygulamakla mümkündür.
Altyapı Standartları Araştırmalar alanında ERIC (European Reasearch Infrastructure Consortium) ile bütün bilim dallarında altyapı standartları takibe alındı. Bu çerçevede sağlık bilimlerinde BBMRI (Biobanking and Biomolecular Resources Research Infrastructure), EATRIS (European Advanced Translational Research Infrastructure in Medicine)
AB GELECEĞİNİ PLANLARKEN SAĞLIK ALANINDA EN BÜYÜK PAYI BİYOTEKNOLOJİYE AYIRDI.
EKİM 2013
27
DOSYA
S A Ğ L I K TA A R - G E Ç A L I Ş M A L A R I
AB ÜLKELERİNDE SAĞLIK ARAŞTIRMALARI HIZLI BİR ŞEKİLDE ELEKTRONİK BİLGİ TOPLAMA SİSTEMLERİNİN GELİŞMESİNE PARALEL KONTROL ALTINA GİRMEKTEDİR.
ve ECRIN (European Clinical Research Infrastructures Network) kuruldu. Bunların yanında dijital ortamda bilimsel datanın paylaşılabilmesi için CLARIN ve SHARE sistemleri meydana getirildi. Sağlık Araştırmalarının AB ülkelerinde yürütülmesinin bilimsel takibi EATRIS’den yapılabilmektedir. Gözlemci olarak ve iştirak halinde EATRIS’e katılmak mümkündür. Halen 70 üyesi olan sağlık araştırmaları grubunda Norveç’in 8 merkezi faaliyettedir. ERA (European Research Area) Avrupa Birliği içinde benzer araştırmaların birbirinden haberdar olması ve ikilemeleri (duplications) önleme amacı ile takip sistemidir. AB ülkelerinde araştırma geliştirmeye GSMH’nın yüzde 3’ünün ayrılması kararı alınmıştır (Communıcatıon From The Commıssıon To The Europeanparliament, The Council, The European Economic And Socialcommittee and The Committee Of The Regionshorizon 2020 - The Framework Programme for Researchand Innovation).
Araştırma Fonu Sonuç olarak AB ülkelerinde sağlık araştırmaları hızlı bir şekilde elektronik bilgi 28
EKİM 2013
toplama sistemlerinin gelişmesine paralel kontrol altına girmektedir. Halen ABD’de FDA (Food and Drug Administration), CDC (Center for Disease Control and Prevention), CMC (Centersfor Medicare and Medicaid Services) ve IOM (Institute of Medicine) ülke çapında elektronik ortamda toplanan sağlık verileri değerlendirmelerine bağlı Federal Hükümetin 60 milyar dolarlık yıllık araştırma fonunu dağıtır. Özel sektörün katkısı ile yılda yaklaşık 100 milyar dolarlık sağlık araştırma desteği dağıtılır. Dünyanın lokomotif merkezleri sağlık araştırmalarına harcayacakları her kuruşu yalnızca halktan toplanan sağlık istatistikleri çerçevesinde planlı harcarlar. Ülkemizde planlı araştırmaları real ortamda yapmak için sağlık verilerinin doğru toplanmasına ve şeffaf yayınlanmasına, ülke ihtiyaçlarına uygun örgütlenmede yapılan araştırmaların sahada uygulanmasına ihtiyaç vardır. Özellikle üniversitelerdeki araştırmalarda duplikasyonlar önlenmelidir. Bilim adamlarının yabancı dil bilmesi şarttır. İspat, ölçme, tekrarlana bilirlik ve istatistiğe dayanır. Ülkemizin sağlık araştırmaları hayatımızı kolaylaştıracak ve güzelleştirecektir. ■
UZMAN GÖRÜŞÜ
Kalibrasyon Çalışmaları Verimliliğin Artırılmasında Kilit Rol Oynuyor Sağlık kuruluşlarında tıbbi cihaz yönetimi ve cihazların kalibrasyonu önemli bir yer almakta
Sağlık kuruluşlarının etkin ve verimli olarak hizmet üretebilmelerini desteklemek amacıyla sağlık hizmetini nitelik ve nicelik açısından artırabilmek için teknolojiyle uyumlu, tanı ve tedaviye destek olan tıbbi cihazlar kullanmakta ve bu kullanım giderek yaygınlaşmaktadır. Sağlık kuruluşlarında tıbbi cihaz yönetimi ve cihazların kalibrasyonu önemli bir yer almaktadır.
Yönetim Süreci YETER AKMEŞE
SAĞLIK YÖNETIMI UZMANI SAMSUN SAĞLIK İL MÜDÜRLÜĞÜ
Tıbbi cihaz yönetiminde; insan gücü, tıbbi cihaz planlaması ve değerlendirme, bütçeleme ve finansman, satın alma ve lojistik, montaj ve görevlendirme, eğitim ve beceri geliştirme, çalışma ve güvenlik, bakım ve onarım ile faaliyetine son verme ve elden çıkarma faaliyetleri tıbbi cihaz yönetim sürecinin temel unsurlarıdır.
Kalibrasyon Nedir? Kullanılan cihazların verimliliği ve ölçümü açısından değerlendirilme işlemleri giderek bilinçli kullanım amacına doğru hizmet etmektedir. Genellikle kalibrasyon cihaz ayarı yapılması gibi algılanmaktadır;
30
EKİM 2013
Ulusal Metroloji Enstitüsü Sözlüğüne göre kalibrasyonun tanımı “Bir ölçüm donanımının aynı veya bir üst seviye donanım ile uygun bir ortamda karşılaştırılması ve sonuçların doküman haline getirilmesi işlemi.” En genel anlamda, “Bir ölçüm cihazının veya referansın gösterdiği değerle göstermesi gereken değer arasındaki farkın belirlenmesidir. Diğer bir deyişle kalibrasyon, ölçüm cihazı ve ölçüm referansının karşılaştırılması sonucu elde edilen sonuçların değerlendirilmesi işlemidir” şeklinde tanımlanmıştır. Kalibrasyon ile cihazın ölçüm değerlerindeki sapmalar tespit edilir.
Hastayı Tehdit Eder Düzenli olarak kalibrasyonu yapılan, bakım ve onarımları aksatılmayan tıbbi cihazlar hem kullanıcıya hem hastaya gerekli olan güveni sağlarken, kalibrasyon ve bakımları düzenli yapılmayan cihazlar hasta ve kullanıcı sağlığını her geçen gün dozunu biraz daha artırarak tehdit eder hale gelecektir.
Sağlık kuruluşlarımız teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, etkin ve verimli hizmet sunmak için emek yoğun işletme olma özellikleri zaman içerisinde azalmaya başlamakta ve teknoloji yoğun işletmeler haline doğru bir gidiş sergilemektedir. Bu sebeple teknolojinin ve teknoloji ürünü olan tıbbi cihazların da verimli bir şekilde kullanılması kaçınılmaz olmaktadır. Sağlık kuruluşlarında etkin ve verimli bir tıbbi cihaz yönetim sisteminin oluşturulması ihtiyaç haline gelmektedir.
Cihaz ve Personel Planlaması 2005 yılı Mart ayında T.C. Sayıştay Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde ilaç, tıbbi sarf malzemesi ve tıbbi cihaz yönetimi konusunda “Performans Denetimi Raporu”na göre tıbbi cihazların verimli kullanılabilmesi için insan gücü, tıbbi cihaz planlamasından bütçeleme ve finansmana, bakım ve onarım ile faaliyetine son verme ve elden çıkarma faaliyetleri aşamasına kadar birçok değerlendirme mevcuttur. Tıbbi cihaz yönetimi için öncelikle sağlık kuruluşlarının bünyesinde bulunan cihazların genel durum raporu oluşturulması gerekmektedir. Kuruluşun hangi alanlarda sağlık hizmeti vereceği ya da verdiği duruma göre cihaz ve personel planlaması yapılması cihazların etkin kullanılmasını sağlayacaktır. İhtiyaçlara göre yeni cihaz alımı belirlenmeden önce mevcut kullanımda olan cihazların ekonomik ömrü belirlenmeli, maliyet/finansal analiz sonuçlarına göre bakım ve onarım ya da atıl kararları alınmalıdır. Teknolojik gelişmeleri takip etmek amacıyla ve hastalara en son en yeni güvenilir teşhis ve tedavi hizmetlerinin verilmesi düşüncesiyle yeni cihaz alımına da gidilmektedir. Bazı cihazlar için alım yapmak yerine leasing yöntemi kullanılmakta veya mülkiyeti firmada kalmak kaydıyla sarf karşılığı cihaz kullanılmaktadır.
Kalibrasyon Takipleri Sağlık kuruluşu kendi mevcudunda bulunan her tıbbi cihaz için otomasyon sis-
temine kayıtlı sicil kartı çıkartacak olursa cihazların hangi aşamalardan geçtiğini geriye dönük izleme imkânı bulacaktır. Otomasyon ile tıbbi cihazın bakım-onarım takibi, kalibrasyon takipleri ve kullanım durumu takipleri yapılabilinecektir. Tıbbi cihaz sicil kartı, cihazla ilgili onarım ya da atıl duruma geçmesine karar verilmesinde fayda sağlamaktadır. Tıbbi cihaz yönetimi için kalibrasyon aşaması da dikkate alınarak bir otomasyon sistemi kurulabilinir. Kamu ve/veya özel sağlık kuruluşlarında uygulanabilir tıbbi cihaz yönetim süreçleri aşamalarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz (T.C. Sayıştay Başkanlığı,2005. S:55-73);
KURULUŞUN HANGİ ALANLARDA SAĞLIK HİZMETİ VERECEĞİ YA DA VERDİĞİ DURUMA GÖRE CİHAZ VE PERSONEL PLANLAMASI YAPILMASI CİHAZLARIN ETKİN KULLANILMASINI SAĞLAYACAKTIR.
• • • •
Cihaz Alımı Öncesi Aşama Cihaz Alımı Aşaması Alım Sonrası kullanım aşaması Tıbbi cihazın atıl/hurda durumuna bırakılması • Otomasyon sistemiyle uyumu
Alım İhtiyaca Göre Belirlenmeli Sağlık kuruluşlarının azami dikkat edeceği hususlar öncelikle cihaz alımı planının ihtiyaca ve kullanacak olan personele göre belirlenmesi gerekir. İhtiyaç olunan cihazın alımı sonrasında kullanacak kalifiye personelin olmaması ya da kurumdan ayrılması sonucu alınan cihaz atıl duruma düşebilir.
Cihaz Kontrol Edilmeli Alımı planlanan cihaz için fizibilite çalışması yapılmalı ve hangi koşullarda tedarik edileceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Alımı düşünülen tıbbi cihazın ulusal ve uluslararası standartlara ve yasal mevzuata uygunluğu kontrol edilmelidir. Ülkemizde; “Tıbbi Cihaz Yönetmeliği”, “Vücuda Yerleştirilebilir Aktif Tıbbi Cihazlar Yönetmeliği” ve “Vücut Dışında Kullanılan (in vitro) Tıbbi Tanı Cihazları Yönetmeliği” kapsamındaki tıbbi cihazların satın alınmaları aşamasında dikkat edilmesi gereken hususlar yönetmelikler kapsamında değerlendirilmeli
EKİM 2013
31
UZMAN GÖRÜŞÜ
TIBBİ CİHAZ YÖNETİMİ; KAMU YADA ÖZEL SAĞLIK KURULUŞLARINDA TIBBİ CİHAZ TEKNOLOJİSİNİN UYGUN OLARAK SEÇİLMESİNİ, DOĞRU VE EN YÜKSEK KAPASİTEDE KULLANILMASINI VE UZUN SÜRE KULLANILABİLİR OLMASINI SAĞLAYAN BİR SÜREÇTİR.
32
EKİM 2013
ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası kayıtları kontrol edilmelidir (kaynak no:3-4-5). Alım sonrası kullanım aşamasında cihaza uygun teknik personel/personeller, cihaz bakım-onarım, kalibrasyon periyotlarının belirlenmesi ve otomasyon sistemine kaydının yapılarak cihaz sicil kartı oluşturulmalıdır. Cihazın maliyet kontrolü yapılmalı ve üretilen hizmetlerin maliyeti hesaplanmalıdır.
Verimlilik Değerlendirilmesi Yapılmalı Tıbbi cihazın kullanım dışı bırakılması hurdaya ayrılması kararının alınmasında, cihazın kuruluşa sağladığı maliyet hesaplanır. Eskiyen, garanti süresi dolan cihazların bakım-onarım için harcanan bedellere göre ve/veya kullanım oranına göre faydası ölçülmelidir. “Tıbbi cihazlar ile ilgili olarak yaşam döngüsü kayıtlarını ihtiva eden Tıbbi Cihaz Sicil Kartı ve bakım ve onarımlarına ilişkin bilgileri içeren dosyalar tutulmalı ve bu bilgiler cihazın ekonomik ömrüyle karşılaştırılarak verimlilik değerlendirmesi yapılmalıdır. Cihazın onarımına veya hurdaya ayrılmasına yapılan bu değerlendirme sonucunda karar verilmelidir.” (T.C. Sayıştay Başkanlığı,2005. S:73)
Adet Tespiti Kurulan otomasyon sistemi ile bir sağlık kurumunun bünyesinde, tıbbi cihazlarla ilgili herhangi bir anda hangi tür cihazdan ne miktarda (adette) olduğu tespit edilebilmektedir. Kapsamlı, güncel, doğru ve güvenilir bilgi ve verilere dayalı otomasyon sisteminden yararlanılmalıdır. Tıbbi cihaz yönetimi; kamu yada özel sağlık kuruluşlarında tıbbi cihaz teknolojisinin uygun olarak seçilmesini, doğru ve en yüksek kapasitede kullanılmasını ve uzun süre kullanılabilir olmasını sağlayan bir süreçtir. Etkili ve verimli tıbbi cihaz yönetimi ve kalibrasyon çalışmaları sağlık kuruluşlarında verimliliğin artırılmasında kilit rol oynamaktadır. ■ KAYNAKLAR 1- Ulusal Metroloji Enstitüsü Sözlüğü 2- T.C. Sayıştay Başkanlığı, 2005, “Performans Denetim Raporu: Sağlık Bakanlığına Bağlı Hastanelerde İlaç, Tıbbi Sarf Malzemesi ve Tıbbi Cihaz Yönetimi” , Ankara. 3- “Tıbbi Cihaz Yönetmeliği”, 7 Haziran 2011 tarih ve 27957 sayılı T.C. Resmi Gazete. 4- “Vücuda Yerleştirilebilir Aktif Tıbbi Cihazlar Yönetmeliği”; 7 Haziran 2011 tarih ve 27957 sayılı T.C. Resmi Gazete. 5- “Vücut Dışında Kullanılan (in vitro) Tıbbi Tanı Cihazları Yönetmeliği”, 9 Ocak 2007 tarih ve 26398 sayılı T.C. Resmi Gazete.
UZMAN GÖRÜŞÜ
Kamu Hastane Birlikleriyle Hemşirelik Mesleğinin Bağımsız Bir Meslek Olduğu Vurgulandı Sağlık bakım hizmetleri müdürleri yönetimde daha etkin ve yetkin rol oynuyor Sağlıkta dönüşüm kapsamında çeşitli kamu idarelerine bağlı olarak faaliyet gösteren hastanelerin tek çatı altında toplanarak kamu kaynaklarının verimsiz kullanımının engellenmesi, madde ve insan gücündeki kamu kaynaklarının tek merkezden planlanması amacı ile kurulan Kamu Birlikleri uygulaması ile hastaneler yeni bir döneme girmiştir.
AY T Ü N L E Y M U N
DR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
Son 10 yılda ülkemizde sağlık sistemini, hemşirelik eğitimini, sağlık kurumlarının yeniden yapılandırılmasını ve sağlık mesleklerinin uygulamalarını etkileyecek pek çok değişim ve düzenleme gerçekleştirilmiştir. Özellikle sağlık sisteminde 2003 yılından itibaren Sağlıkta Dönüşüm Programının bileşenleri olan Aile Hekimliği Uygulaması, Performansa Dayalı Ödeme, Tam Gün Yasası, GSS Kanunu, 8 Mart 2010 Hemşirelik Yönetmeliği, Kamu Hastaneleri Birlikleri Kanunu yürürlüğe girmiş olup tüm bu gelişmelerin sağlık sisteminin en önemli bileşenlerinden biri olan hemşirelik mesleğine gözle görülür yansımaları olmuştur.
Yerinden Yönetim Güçlendi Bu değişim sürecinin en önemli ve ses getiren bileşenlerinden biri olan Kamu Has-
34
EKİM 2013
tane Birlikleri Kurumunun kurulmasındaki esas amaç ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinin hakkaniyete, halkın ihtiyaç ve beklentilerine uygun, kolay erişilebilir, verimli, kaliteli ve etkin şekilde sunulmasını sağlamaktır. Çeşitli kamu idarelerine bağlı olarak faaliyet gösteren hastanelerin tek çatı altında toplanarak kamu kaynaklarının verimsiz kullanımının engellenmesi, madde ve insan gücündeki kamu kaynaklarının tek merkezden planlanması amacı ile kurulan kamu birlikleri uygulaması ile hastaneler yeni bir döneme girmiştir. Bu uygulama ile halkın ihtiyaç ve beklentilerini karşılayan, kolay erişilebilir, verimli, kaliteli ve etkin; hasta ve çalışan memnuniyetini ön plana alan yönetim modeli benimsenmiş böylece yerinden yönetim güçlenerek, hizmetin daha esnek bir modelle verilmesinin önü açılmıştır.
İşletme Mantığı İle Yönetiliyor Performansa dayalı uygulamalar ile hastaneler, hasta ve çalışan memnuniyeti, hizmet altyapısı, kalite ve verimlilik konularında değerlendirilmeye tabi tutularak, özel hastanelerde olduğu gibi aldıkları puanlara göre A, B, C, D, E sınıflarına ayrılmış böylece kamu hastanelerindeki var olan
sorunların azaltılmasının yanı sıra hastanelerin kendi gelirlerini edinme, bunları hizmet gereklerine göre kullanmaları sağlanarak etkililik ve verimlilik ön plana alınmış, hastaneler bir işletme mantığı ile yönetilmeye başlanmıştır. Yönetici kadroların sözleşmeye tabi tutulması, performansın ve hizmet kalitesinin önemli bir kriter olmasının yolunun açmıştır. Genel sekreterlik bünyesinde temel hastane hizmetleri; tıbbi hizmetler, mali hizmetler ve idari hizmetler başkanlığı olmak üzere üç başkanlık kurulmuştur. Birliğe bağlı hastaneler hastane yöneticisi tarafından yönetilir. Hastane yöneticisine bağlı olarak başhekimlik, idarî ve malî işler ile sağlık bakım hizmetleri müdürlükleri kurulmuştur.
Hastane Birlikleri ve Hemşirelik Hizmetleri Kamu birliklerinin hemşirelik hizmetleri açısından getirisine baktığımızda hastanelerde başhemşirelikler kaldırılarak yerine
sağlık bakım hizmetleri müdürlükleri oluşturulmuş sağlık bakım hizmetleri müdürleri hastanelerde tıbbi hizmetler ve idari hizmetler müdürleri ile yatay ilişkide ve aynı yetkilere sahip olarak direkt hastane yöneticiliğine bağlanmıştır. Bu uygulama ile sağlık bakım hizmetleri müdürlerinin yönetimde daha etkin ve yetkin rol oynadıkları söylenebilir. Ayrıca bu uygulama hemşirelik mesleğinin bağımsız bir meslek olduğunu vurgulamıştır.
Bazı Sorunlar Yaşanabilir Ancak sağlık bakım hizmetleri müdürü, lisans mezunu hemşire/diyetisyen/eczacı gibi bir meslek elemanı tarafından yapılabilecektir. Nitekim sağlık bakım hizmetleri müdürü hemşire atanmayan kurumlarımız vardır. İlerleyen dönemlerde sağlık bakım hizmetleri müdürlerinin başka meslek gruplarından seçilmesi hemşirelik adına yönetsel açıdan sorunları da beraberinde getirecektir. Hastanelerin çeşitli hizmet
KAMU HASTANE BİRLİKLERİ KURUMUNUN KURULMASI HEMŞİRELİK HİZMETLERİ İNSAN KAYNAKLARININ ETKİN VE VERİMLİ KULLANILMASINDA OLUMLU ADIMLAR ATILMASINI SAĞLANMIŞTIR.
EKİM 2013
35
UZMAN GÖRÜŞÜ
YATAKLI TEDAVİ İŞLETME YÖNETMELİĞİNİN DÜZENLENMESİ, DİSİPLİN YÖNETMELİĞİNİN DEĞİŞMESİ HEMŞİRELİK HİZMETLERİNİN YÖNETİMİ AÇISINDAN SAHADA YAŞANAN SIKINTILARIN ÇÖZÜMÜNDE ETKİLİ OLACAKTIR.
alanlarında en fazla sayıda çalışan olarak hemşirelerin, hizmetlerinin yönetiminin kendi üyeleri tarafından yürütülmesi profesyonel meslek ölçütleri açısından da bir gerekliliktir. Bu nedenle sağlık kuruluşunun en çok çalışan sayısına sahip, kendisine özgü görevleri ve sorumlulukları olan hizmet alanı bu kadar geniş bir meslek grubunun bu mesleği tanıyan, bu alanda eğitim almış, bu mesleğin sorunlarını anlayan, mesleğin etiğine uygun davranan ve kendi içlerinden seçilen yöneticiler tarafından yönetilmelidir.
İkilemler Yaşanıyor 31.10.2012 tarihli ve 3131 sayılı makam onayı ile yürürlüğe giren Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Taşra Teşkilatı Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergeye göre sağlık bakım hizmetleri müdürünün görevleri arasında kurum politikaları doğrultusunda hasta bakım hizmetlerinde çalışan personelin performans ve verimliliğini değerlendirerek, verimliliği artırmaya yönelik tedbirleri almak olmasına rağmen 26 Kasım 2012 tarihinde yayınlanan disiplin yönetmeliğine göre de hemşirelerin yönetimi Sağlık Bakım Hizmetleri müdürlüğüne verilse de disiplin ile ilgili kararlar Klinik Eğitim ve idari sorumlularına, Başhekim ve Hastane Yöneticisine bağlanmıştır. Bu durum sahada ikilemler yaşanmasına sebep olmuştur.
Eski Başhemşire Görevleri Yürütülüyor Diğer yandan aynı yönetmeliğe göre sağlık bakım hizmetleri; sağlık tesisine başvuran hastaların kabulünden ayrılış işlemleri tamamlanana kadar geçen süre içerisinde, müdavi hekimin teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hususlarındaki direktifleri dikkate alınarak hasta ve çalışan hakları, güvenliği ile memnuniyeti ilkeleri çerçevesinde sunulan hizmetler ile hastanın nakli, sosyal destek sağlanması, hizmete erişiminin kolaylaştırılmasını sağlamaya yönelik sunulan hizmetlerin bütünüdür denilmektedir. Fakat Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü kapsamında yer alacak olan hizmet birimleri ve çalışanları hâlâ netleşmediğinden
36
EKİM 2013
birçok kurumda Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürleri eski başhemşirenin görevlerini yürütmektedir. Hemşirelik hizmetleri açısından; genel sekreterlik bünyesinde tıbbi hizmetler, idari hizmetler ve mali hizmetler başkanlıkları kurulmuş olmasının yanı sıra Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü uygulamalarını tek merkezden yönetecek, denetleyecek, bakım standartları oluşturabilecek bir başkanlığın olması hizmette işlerliği ve verimliliği artıracağı kanaatindeyim.
Disiplin Yönetmeliği Değişmeli Genel olarak Kamu Hastane Birlikleri Kurumunun kurulması hemşirelik hizmetleri insan kaynaklarını etkin ve verimli kullanılmasında olumlu adımlar atılmasını sağlanmıştır. Verimlilik karneleri oluşturularak hastanelerin değerlendirmeleri daha efektif bir şekilde yapılmaktadır. Yönetim açısından Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlerinin yönetimde daha etkin ve yetkin rol oynadıkları görülmüştür. Yataklı Tedavi İşletme Yönetmeliğinin düzenlenmesi, disiplin yönetmeliğinin değişmesi hemşirelik hizmetlerinin yönetimi açısından sahada yaşanan sıkıntıların çözümünde etkili olacaktır.■
Welch Allyn
Connex® Integrated Wall System
Bilgileri hastane EMR sistemine wireless olarak gönderme özelliği sayesinde kağıt tüketimi ve zaman kaybını azaltır. Elle kayıtlarda oluşabilecek hataları engeller.
™ Pronto-7 Hemoglobin (SpHb®), SpO2, nabız hızı ve perfüzyon indeksinin noninvaziv ve anlık ölçümü için
Welch Allyn Connex®
Vital Signs Monitor 6000 Series and Accessory Cable Management Stand • Full dokunmatik renkli ekran • SureBP özelliği sayesinde 15 saniyede tansiyon ™ ve nabız ölçümü • Yetişkin, Pediatrik, Maksimum klinik Yenidoğan seçenekleri esneklik için, birden • Masimo modülüyle fazla yapılandırmaya sahip total hemoglobin yükseltilebilir rainbow® ölçüm özelliği teknolojisi sağlar
Radical-7
Fulya Mah. Vefa Bayırı Sok. No:4 Gayrettepe / İstanbul MEDİKAL PLUS NİSAN 2013 Tel: 0212 272 57 00 - Faks: 0212 272 42 43 www.istemsa.com
113
R Ö P O R TA J
Kamu Hastane Birlikleriyle Kamu Hastanelerimiz İmaj Değiştirdi Gerek fiziksel gerekse yönetim anlayışı ve tıbbi donanımıyla hizmet uygulamalarında takip-kontrol sistemini artırmış, sürekli değerlendirmelerle ihmali en aza indirmeye çalışmış ve farkındalığın oluşmasını sağlamıştır
U Z . D R . M .Y A V U Z GÖZÜKARA MERSİN KAMU HASTANELER BİRLİĞİ GENEL SEKRETERİ
38
EKİM 2013
Kamu Hastaneler Kurumunun kurulmasındaki hizmet anlayışınız nedir?
Kamu Hastane Birlikleri ile neler değişti? Yaşanan en büyük değişiklik ne olmuştur?
Sağlık Bakanlığı Merkez ve Taşra Teşkilatı’nın yeniden yapılandırılması hakkındaki 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye istinaden Kamu Hastaneler Kurumunun kurulması ile her ilde Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterlikleri oluşturulmuş, hastanelerimizde kurumsal bir reform süreci gözle görülür bir hâl almıştır. Kamu Hastaneler Kurumu aynı zamanda Sağlıkta Dönüşüm sürecinin temel unsurlarından biridir. Birliğimiz ve birliğimize bağlı sağlık tesisi yöneticilerimiz ve çalışanlarımızla “İnsanların en hayırlısı insanlara hizmet edendir” anlayışıyla çıktığımız bu yolda amacımız hasta ve hasta yakınlarının hastaneye girdikleri andan itibaren misafir olarak görülmelerini, bu süreci en kısa zamanda ve güvenli bir şekilde geçirmelerini, kaliteli hizmet anlayışıyla şeffaf ve güvenilir bir sağlık hizmeti sunarak sağlıklı, mutlu ve memnun olarak tesisten ayrılmalarını sağlamaktır.
İnsanoğlu yaratılan en güzel varlıktır. Adeta muhteşem bir sanat eseri olarak dizayn edilmiştir. Bu nedenledir ki mahlukatın en şereflisi olabilecek özelliklere hayizdir. Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde sorunlara semptomatik, günübirlik çözüm yaklaşımları yerine sebebe ve etyolojiye yönelik köklü çözümler üretme yoluna gidilmiştir. Tespit edilen bu problemler özelliklerine ve aciliyetine göre bir sıralamaya tabi tutularak ortadan kaldırılmaya gayret gösterilmiştir. Bu şekilde değerlendirildiğinde problemlerin üç temel başlık altında çözüldüğünü söyleyebiliriz. Birincisi hizmet alanında köklü bir zihniyet değişimi ile problemlere insan ve çözüm odaklı, hakkaniyet ölçütleri içinde yaklaşılmıştır. Bu meyanda yapılanlara göz attığımızda kamu hastanelerinin tek çatı altında birleştirildiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bir bütün haline getirildiğini, 18 yaş altı sağlık hizmetinin
RÖPORTAJ
SU ÖZGÜR
ücretsiz verildiğini, evde bakım hizmetleri ve toplum ruh sağlığı merkezlerinin açıldığını, 112 acil hizmetlerinin belirgin olarak yaygınlaştırıldığı ve etkinliğinin arttırıldığını ayrıca ücretsiz verildiğini, sosyal güvenlik kapsamındaki herkesin özel sektörden hizmet almasının önünün açıldığını, KETEM (Kanser Erken Teşhis, Tarama Ve Eğitim Merkezi) sayı ve etkinliğinin arttırıldığını, psikososyal destek ve krize müdahale odalarının açıldığını, hizmet kalite standartlarının geliştrilerek denetim mekanizmalarının etkinleştirildiğini, hizmetlerin kayıt altına alındığını, hasta ve çalışan hakları ve güvenliği konusunda çok ciddi çalışmaların başlatıldığı gibi birçok hizmetleri bir çırpıda sayabiliriz. İkinci başlık olarak yine bu süreçte yetişmiş insan gücünün sayı ve etkinliğinin arttırılmasına yönelik çok önemli çalışmaların yapıldığını görmekteyiz. Tıp fakültelerinin sayı ve öğrenci kapasiteleri arttırıldı. Hemşire ve diğer sağlık personelinin istihdamı arttırıldı. Yandal uzmanlık sayı ve çeşitliliği arttırıldı. Dolayısıyla tüm bu ve benzeri yapılanlarla sağlık hizmetinde ulaşılabilirlik ve hasta memnuniyeti arttırıldı. Böylece iş verimi ve doyumu da yükseltilmiş oldu. Üçüncü başlık olarak da sağlık hizmeti verilen kurum ve kuruluşların fiziki ve teknik altyapısının modernleştirilmesi çabalarıyla kamu hastanelerinin güvenirliliği ve hizmet sunumdaki etkinliği arttırıldı. Bu çerçevede yüksek tıbbi teknoloji gerektiren hizmet sunumlarının sağlanması için
hizmet satın alınmasının önü açıldı. Yine hizmet satın alınması yoluyla sağlık hizmet sunumunun ihtiyaç duyduğu temizlik, güvenlik, bilgi işlem, otomasyon, yemek, hasta karşılama gibi hizmetler satın alınarak en iyi şekilde hizmet verilmesinin yolu açıldı. Engelli tuvaletleri, engellilere ait diğer özel düzenlemeler, hasta mahremiyetini önemseyen yaklaşımlar ile pek çok yenilikler gerçekleştirildi. Acil hizmet sunumunun en önemli basamakları olan yoğun bakım sayıları ve seviyeleri yükseltildi. Nitelikli oda dediğimiz tuvalet ve banyosu içinde olan bir ve iki kişilik oda sayılarının arttırılması çalışmaları başlatıldı ve 2015’e kadar Türkiye’deki tüm hastanelerin bu standarta ulaştırılması için yeni hastaneler ve şehir hastaneleri projeleri hayata geçirildi.
HİZMET ALANINDA KÖKLÜ BİR ZİHNİYET DEĞİŞİMİ İLE PROBLEMLERE İNSAN VE ÇÖZÜM ODAKLI, HAKKANİYET ÖLÇÜTLERİ İÇİNDE YAKLAŞILMIŞTIR. Mersin Şehir Hastanesi
EKİM 2013
39
R Ö P O R TA J
kapalı ve ambalajlı sunumları yapılırkenki hitap şeklinden, hastane santralinin kurumun imaj ağı olması sebebiyle kendini ve kurumunu tanıtarak mümkün olan en kısa sürede hizmet vermesi kurum imajı üzerinde olumlu bir etki oluşturduğundan memnuniyeti de artırmıştır. Hastane otopark ve bahçe düzenlemelerine gidilmiş, vale hizmeti sunulmaya başlanmıştır. Bu alanlarda da güvenlik görevlilerine iletişim eğitimleri verilmektedir.
YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜNÜN SAYI VE ETKİNLİĞİNİN ARTTIRILMASINA YÖNELİK ÇOK ÖNEMLİ ÇALIŞMALARIN YAPILDIĞINI GÖRMEKTEYİZ.
40
EKİM 2013
Fiziki değişiklikler de var mı? Sağlık Bakanlığımızın yeniden yapılanmaya gittiği bu süreç, geldiğimiz son noktada ‘Hasta hizmetleri ve sağlık otelciliği’ sisteminin başlatılmasıyla daha çok hissedilmiştir. Nasıl ki bizler gittiğimiz tatil mekanlarında güzel karşılanmak, temiz ve nezih bir ortamda konaklamak istiyorsak, sağlık otelciliği sistemi de böyledir. Hasta ve hasta yakınlarına sağlık tesisinde otel konforunda hissedilebilecek ortam meydana getirilmeye çalışılmış, yataklı servislerde koğuş sisteminden çıkıp tek kişilik odalar ve her odada banyo, wc, tv, mini buzdolabı gibi otel odası konforu çabasıyla ileri adımlar atılmıştır. Yaşlı, kimsesiz, engelli, bakıma muhtaç kişiler başta olmak üzere her hastanın tüm işlemleri, karşılama-yönlendirme hizmetleri birimi çalışanlarının refakatinde gerçekleştirilerek, bu hizmetlerine ağırlık verilmiştir. Hasta ve yakınlarıyla olan iletişimlere verilen önemle hitabet ve hoşgörü ön plana çıkmış, bu nedenle birimlerde üretilen her hizmet için eğitimler yapılarak profesyonel hizmet anlayışı güdülmüştür. Yemekhane hizmetlerinde hijyenik şartlarda hizmet sunumundan, depoya kadar intikal eden durumlar denetlenip, yemeklerin
Kısacası hastane birliklerinin kurulmasıyla kamu hastanelerimiz imaj değiştirmiş, gerek fiziksel gerekse yönetim anlayışı ve tıbbi donamıyla hizmet uygulamalarında takip-kontrol sistemini artırmış, sürekli değerlendirmelerle ihmali en aza indirmeye çalışmış ve farkındalığın oluşmasını sağlamıştır. Verdiğimiz hizmet insan odaklı bir hizmettir. Bu sebeple halkımıza sunduğumuz hizmette kaliteden ödün vermeden güven ve inanç duygusu içerisinde gönüllükle yapmalıyız. Yaptığımız işlere de ölçme ve değerlendirme imkânı vermeliyiz ki, neredeydik nereye geldik diyerek performansımızı görebilelim. Şunu da unutmamak gerekir ki; bizim en büyük performansımız kurumsal itibarımızdır.
Bu göreve ilk geldiğinizde yapmak istediğiniz öncelikli şey neydi? Hastanelerimize başvuran hastalarımızın en iyi şekilde teşhis ve tedavi edilebilmesi için gerekli olan tüm iş ve işlemlerin bir başka sağlık kurumuna gitmeye gerek kalmaksızın aynı hastanede çözümlenmesinin önünü açmaktı. Bu nedenle hastanelerimizin rollerine göre vermesi gereken tüm hizmetleri verebilmesi için gerekli olan çalışmaları hızla başlattık ve Allah’a şükürler olsun geldiğimiz noktada yüzde 90 bunu başardık. Yine hastanemize başvuran hasta ve yakınlarımızın hastanelerimizde hizmet almak zorunda kaldıkları süre boyunca en değerli misafirlerimiz olarak ağırlanması için alınması ve yapılması gereken tüm uygulamaları
R Ö P O R TA J
MERSİN DEVLET HASTANESİNDE KANSER TEDAVİSİ SONRASI HASTALARIMIZDA KANSERİN TEKRARINI ERKEN TESPİT ETMEDE EN ÖNEMLİ TANI ARACI OLAN PET-BT HİZMETİNİ VERMEYİ ÜMİT EDİYORUZ.
başlatmanın ve sürdürmenin gayreti içerisinde olduk. Bu konuda da başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz. Yalnız şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Vatandaşlarımızın sağlık hizmet sunumunda beklentileri çok arttığı için memnuniyet oranlarını arttırmak artık eskisi kadar kolay değil. Bunun bilinci içinde çalışmalarımızı revize ederek sürdürüyoruz.
12 Eylül 2013 tarihinde şehir hastaneleri için imza atıldı. Bu hastanelerin yapılacağı illerden bir tanesi de Mersin. Mersin Şehir Hastanesi için neler söylemek istersiniz? Allah’ın en değerli varlık olarak yarattığı insanın şeref ve haysiyetine yakışır bir sağlık hizmeti sunabilmek için şehir hastaneleri konseptinin çok önemli olduğuna inanan birisiyim. Dolayısıyla Mersin’e böyle bir tesisin kazandırılacak olmasından büyük bir sevinç ve onur duymaktayım. Bize bu imkanları sağlayan Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye ve bir önceki Sağlık Bakanımız Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ beyefendiye bu vesileyle en kalbi duygularımla şükranlarımı arz ediyorum.
Mersin halkını hangi hizmetler bekliyor? Yaklaşık üç ay içinde Anamur ve Silifke Devlet Hastanelerimizde üste düzey MR hizmetini vermeye başlayacağız. Yine bu süre içinde Mersin Devlet Hastanesinde kanser tedavisi sonrası hastalarımızda kanserin tekrarını erken tespit etmede en önemli tanı aracı olan PET-BT hizmetini vermeyi ümit ediyoruz. Memnuniyetle ifade etmek istediğim bir diğer hizmet alanımız da ağız ve diş sağlığı ile ilgili çalışmalarımız. Önümüzdeki iki ay içinde Mersin merkezde 50 ünitlik, Tarsus ilçemizde de 40 ünitlik son derece modern yeni binalarda ağız ve diş sağlığı merkezleri hizmet vermeye başlayacak. Mersin Devlet Hastanesinde AMATEM’i (Alkol Ve Madde Bağımlılığı Tedavi Ve Eğitim Merkezi) hizmete açtık. Ancak kapasitesi yetersiz. Daha yüksek kapasitede yeni bir AMATEM açmak için çalışmalarımız devam etmektedir. İki tane Toplum Ruh Sağlığı Merkezimiz mevcut. İki tane daha hizmete açacağız. Bahsettiğim gibi sağlık hizmet sunumunu en iyi şekilde yapabilmek için gerekli olan tüm alanlarda faaliyetlerimiz yoğun bir şekilde devam etmektedir. Projelerimiz gerçekleştikçe Mersin halkımızla paylaşacağız.
Eklemek istedikleriniz… İnsanlık daima bir gelişme ve ilerleyiş içerisindedir, olması gereken de budur. Yeniliklere açık, herkes için sağlık düşüncesiyle insana verdiğimiz değerden yola çıkarak sunmaya çalıştığımız hizmet anlayışıyla hizmet sektörümüzü en üst düzeye taşımamız gerekmektedir. Mersin halkının gönlünde yer edebilmek için sağlık hizmeti sunumunu çok önemsiyoruz. Rekabet pazarlarında iyi ve kaliteli bir yer edinebilmek ve ülke ekonomisine katkı sağlayabilmek için Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği sonrasını bir fırsat olarak görüyoruz. Her fırsat bir imtihandır ve dünya hayatı canlıların tekâmülü içindir. Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi “Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur”. ■
42
EKİM 2013
+90 312 866 19 74 (pbx) +90 312 866 19 74 (pbx)
info@dolsan.com.tr info@dolsan.com.tr
R Ö P O R TA J
Bilimsel Bitki İllüstrasyonu Bilim Tarihine Görsel Belge Sağladı Bitki resimleri ile bitki net ve anlaşılır bir şekilde kayıt altına alınıyor ve arşivleniyor
H Ü LY A K O R K M A Z BİTKİ İLLÜSTRATÖRÜ
BİTKİ RESSAMLIĞI, TEKNOLOJİNİN ÇOK İLERLEDİĞİ BUGÜNLERDE HALEN DEVAM ETMEKTE VE BİTKİ FOTOĞRAFLARINDAN ZİYADE BU RESİMLER BİLİMSEL ÇALIŞMALARDA VE GÖRSEL YAYINLARDA KULLANILMAKTADIR. 44
EKİM 2013
Türkiye’de belki de pek çok kişinin hiç duymadığı bir sanat dalı bilimsel bitki illüstrasyonu. Bu alan hem sanata hem de bilime dayanıyor. Piksellerin sayıldığı ekranların, yakın çekim için kullanılan fotoğraf makinesinden daha ağır ve pahalı objektiflerin olduğu bir dönemde neden hâlâ çizimle uğraşılıyor demeyin. Bilimsel bitki illüstrasyonunu bir de illüstratör Hülya Korkmaz’dan dinleyin.
Bilimsel bitki illüstrasyonu nedir? Tarihçesinden biraz bahseder misiniz? Biyoloji, botanik, ziraat, tıp, zooloji, mekanik, jeoloji gibi uzmanlık alanları için öğretici ve tamamlayıcı amaçlarla yapılan ayrıntılı resimler (illüstrasyonlar), bilimsel çalışma adı altında toplanmaktadır. Biyolojik çalışmada amaç; konu içinde daha önemli olanı vurgulamak, gerektiğinde ayıklama, yalınlaştırma ve gerçeklik duygusunu etkilemeyecek abartma yöntemlerine başvurarak, bir fotoğraf makinesinden daha fazlasını yapmayı hedeflemektir. Eski zamanlarda günümüz anlamında bir bilimsel görüntüleme yapılabilmesi için
hayli zamana gereksinim vardı. Yine de o zaman koşullarında eczacılıkta sağaltıcı etkisinden faydalanmak üzere kullanılmış olan bir bitkinin resimleri günümüze kadar ulaşmış ve yüzyıllar öncesi hakkında bilgi edinmemizi sağlamıştır. Bitkileri inceleyen botanik ve hayvanları inceleyen zooloji, diğer doğa bilimleri gibi çok eski bir geçmişe sahiptir. Yüzyıllar boyu sürmüş ve sürmekte olan bir çaba ile bitkiler ve hayvanlar incelenerek ve çoğu zaman resimlenerek sınıflandırılmış, betimlenmiş, faydaları ve zararları belirlenmiştir. Yeryüzü üzerinde biyolojik illüstrasyon diyebileceğimiz resimlemeler tarih öncesine dayanmaktadır. Bir zamanlar bilimsel amaçlı yapılmış olmasalar da doğal yaşam ortamını yansıtan bu illüstrasyonlar günümüze ışık tutan birer bilimsel değerlerdir. Girit, Suriye, Mısır ve Yunanistan saraylarının duvarlarında, çömleklerde, paralarda
RÖPORTAJ
SARE KUŞ
bitki ve hayvan resimlerinin kullanıldığı bilinmektedir. Tıp ve eczacılıkta kendini geliştirmiş olan Mısırlılar, bu resimleri tedavi amaçlı, yenebilen, sağaltıcı etkisi olan bitkileri göstermek için kullanıyor olabilirlerdi. Rönesans’ın ilanı ile botanik konusunda çalışmalar hız kazanmış, tıpta bitkisel ilaçlarının kullanımının yaygın olmasına da bağlı olarak ülke floraları ve özellikle tıbbi bitkiler üzerine çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Tıbbi bitkilerin özelliklerini anlatan metinlere yer verilen kitaplar yayınlanmıştır. Pek çok düşünür, bilim adamı ve filozof bitkilerin resimlerini yapmış ve bu kitapları bitkiler konusundaki bilgileri paylaşmak için yayınlamışlardır. Türkiye’de ise biyolojik illüstrasyonlar üzerine çalışmalar; 16. yüzyılda Anadolu’ya gelen gezginlerin bitki toplamasıyla başlayan, yirminci yüzyılın sonlarında doruğa erişen ve günümüzde de devam eden uzun ve zorlu bir serüvendir. 18. yüzyılın başlarında deniz aşırı ülkelere yapılan coğrafi keşif gezilerine, doğa bilimcileri katılmaya başlamış, bu sayede bitki resimleri koleksiyonları artmıştır. Bitki ressamlığı, teknolojinin çok ilerlediği bugünlerde halen devam etmekte ve
bitki fotoğraflarından ziyade bu resimler bilimsel çalışmalarda ve görsel yayınlarda kullanılmaktadır. Bugün bitki ressamlığı olarak adlandırılan bu işi yapmakla görevli pek çok bilim insanı Avrupa’nın ve Amerika’nın birçok botanik bahçesinde görev yapmaktadır.
Resimlediğiniz bitkilerin tüm özelliklerini, anatomisini öğreniyor musunuz? Bitkileri resimlerken öncelikle bitkinin bütün anatomisini, yapısını inceliyoruz. Bitki illüstrasyonu yaparken, bilimsel değerler göz ardı edilmeden, bitkilerin birebir ve karakteristik özellikleri ortaya konulur. Bitki resimleri, bitkinin net ve anlaşılır bir şekilde kayıt altına alınmasını, arşivlenmesini sağlamaktadır. Bu yüzdendir ki, bitkileri birebir boyutlarına bağlı kalarak çiziyor ve bu şekilde öğretiyoruz. Bitki kısımlarından kesit alma, inceleme ve resmetme yöntemleri de çok önemli. Asıl amacımız bilimsel çalışmaları hayata geçirmek olsa da ikinci önemsediğimiz nokta sanatsal ve estetik açıdan bitkilere bakabilmek ve resmedebilmektir. Anatomik yapısı incelenen bitkileri birebir ve karakteristik özelliklerini ortaya koyarak resmetmekteyiz. Anatominin yanı sıra boyut, doku,
BİTKİLERİ SINIFLANDIRIRKEN ÖNEMLİ KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİNİ VURGULAYARAK RESMEDİLMESİ, BİTKİLERİ TANIMLAMADA, BOTANİKÇİLER YA DA İLGİLİ BİLİM İNSANLARI İÇİN SON DERECE ÖNEMLİ BİLGİLER SAĞLAMAKTADIR.
EKİM 2013
45
R Ö P O R TA J
ASLINDA BİTKİ İLLÜSTRASYONU EĞİTİMİNİN AKADEMİK OLARAK YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMLARINDAKİ İLGİLİ KURUMLAR TARAFINDAN VERİLMESİ GEREKİYOR.
ışık-gölge, renk ve kompozisyon da çok önemlidir.
Bilimsel bitki illüstrasyonu tıp camiasına nasıl bir katkıda bulunuyor? Yazılı belgelere dayanmayan “tıp” olarak tanımlanan tarih öncesi dönem tıbbı hakkındaki bilgiler, o dönemden günümüze kadar ulaşan kalıntılar ve mağara resimleridir. İlk insanların, hastalıkları ve bu hastalıklarla mücadele edebilmek için uyguladıkları tedavi yöntemleri, cerrahi tedavi ve mistik tedavinin yanında doğayı gözlemek gelir. Doğayı gözlemleyerek deneme yanılma yolu ile edindikleri içgüdüsel yöntemlerle hangi bitkilerin şifalı olduğu, hangilerinin zehirli olduğu ayrımını yapmışlardır. İnsanların binlerce yıldır ilgilendiği bitkileri mercek altına alarak daha detaylı incelemek, şifalı, zararlı kısımlarını ayrıntılı bir şekilde resmetmek, bu resimleme yöntemi ile arşiv oluşturup gelecek kuşaklara görsel bir belge bırakmak, tıp camiası için önemli bir sanat dalının yanında bilimdir. Bu resim türü yüzyıllar boyunca önce elle yazılan, sonraki dönemlerde çeşitli baskı teknikleriyle çoğaltılan kitaplarda ve koleksiyonlu baskılarda yer almıştır. Bu resimler, sadece kitapları süsleyen resimler olarak kalmamış, fotoğraf gibi teknolojinin henüz gelişmediği dönemlerde bütün bilim tarihine görsel belge de sağlamıştır. Çevremizde faydası ve zararıyla tanıdığımız yüzlerce hatta binlerce bitki türü yaşamaktadır. Tıp ile ilgili bitkiler ve ağaçlar önemli şifa kaynaklarıdır. Bu türden bilimsel çizimler, bitkilerin botanik, farmakolojik ve tıbbi bilgilerini ve onlarla ilgili hikayeleri tanıtmak ve belgelemek amacıyla yapılır. Bitkileri sınıflandırırken önemli karakteristik özelliklerini vurgulayarak resmedilmesi, bitkileri tanımlamada, botanikçiler ya da ilgili bilim insanları için son derece önemli bilgiler sağlamaktadır.
46
EY K Lİ M Ü L2 0 20 1 31 3
Bilimsel bitki illüstrasyonu ülkemizde daha yeni yeni başlıyor. Sizin bu mesleğe başlamanız nasıl oldu? Evet, bu sanat ülkemizde çok yeni sayılır. Daha doğrusu, İstanbul Üniversitesi botanik profesörü olan sayın Prof. Dr. Nebahat Yakar hocanın Alman hocasından aldığı eğitimle çizdiği, 1965’li yıllarda fasikül haline getirilen çizimlerinin dışında ülkemizde yakın zaman örneklerine rastlamak mümkün değil. Ta ki 2002- 2005 yıllarında ANG Vakfı tarafından düzenlenen bitki çizim kurslarındaki aldığımız eğitime kadar. Doğaya, bitkilere, böceklere ve resme olan ilgim çocukluğumdan beri hep vardı zaten. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitimim devam ederken biyoloji bölümündeki hocalarımın tavsiyesi ile böcek illüstrasyonlarını yapmaya başladım, yaptığım çalışmaları 2004’te Türkiye tarihinin ilk bilimsel biyolojik illüstrasyon sergisi olan “1.Bilimsel Biyolojik İllüstrasyon” konulu kişisel sergimi, Çukurova Üniversitesi XVII. Ulusal Biyoloji Kongresi’nde Adana’da açtım. Sonrasında, biyoloji kongresinde açtığım bir sergide, bitki illüstrasyonu konusunda kurslar düzenlendiğin bilgisini aldım. 2004- 2005 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde ANG Vakfı tarafından dü-
R Ö P O R TA J
“TEKNOLOJİ OLDUKÇA GELİŞTİ, FOTOĞRAF MAKİNESİ ARTIK HER TÜRLÜ DETAYLI FOTOĞRAFI ÇEKEBİLİYOR, NE GEREK VAR RESMİNİ YAPMAYA” GİBİ SORULARLA KARŞILAŞIYORUM.
zenlenen, eğitmenliğini İngiltere Kew Garden bitki ressamlarından Christabel King’in yaptığı, bitki resimleme (illüstrasyon) kurslarına katılarak, “Temel, Geliştirme ve Maharet” belgelerini almaya hak kazandım. Bitki çizimi ile tanışmam bu şekilde oldu. Öncesinde böcek ve hayvan illüstrasyonları yaptığım için temel bilimsel illüstrasyon bilgilerimin üzerine bu sanatı kavramam uzun zaman almadı. Daha sonra bu alanda çalışan, araştırma yapan botanikçi bilim insanları ile tanışarak, makaleler için bitki çizimleri yapmaya ve projelerde bitki resmi yapmaya başladım. 2006 yılından bu yana özel veya kurumsallaşmış yerel idare destekli birimlerde bu sanatın eğitimini vermekteyim.
Bilimsel Bitki İllüstrasyonu kurslarına ilgi nasıl? Öncelikle bu kursların amacı; bitki türü bakımından eşsiz zenginliğe ve güzelliğe sahip olan ülkemizde bilimsel çalışmaları görsel olarak desteklemek ve bitki türlerimizi kayıt altına almayı amaçlamak üzere bitki ressamları yetiştirmektir. Aslında bu sanatın akademik olarak yüksek öğretim kurumlarındaki ilgili kurumlar tarafından verilmesi gerekirken, ülkemizde Klasik Türk Sanatları Vakfı, Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, İsmek, İstanbul Klasik Sanatlar Merkezi gibi özel veya kurumsallaşmış yerel idare destekli birimlerde lokal olarak verilmektedir. Bu birimlerde Temel Sanat Eğitimi alan kursiyer öğrenciler, daha sonra bitkileri ölçerek karakalem taslak çalışmasıyla başlayan ve ışık-gölge, leke, doku, çizgi eğitimlerinden sonra renk bilgisiyle birlikte öğrenim aşamalarına devam etmektedirler.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Bu alanda eğitim vermeye başladığımda bu sanata olan ilgi çok zayıftı, insanlar sadece ülkemizde çok bilinmeyen bir sanat olduğu için sadece merak ediyorlardı ve “teknoloji oldukça gelişti, fotoğraf makinası artık her türlü detaylı fotoğrafı çekebiliyor, ne gerek var resmini yapmaya” gibi sorularla karşılaşırken, son 2-3 yılda talep artmaya başladı. Daha bilinçli ve bu sanatın hangi amaçla yapıldığına dair araştırma yapan insanlarla karşılaşır olduk. Bu alanda eğitim almış birkaç arkadaşım ve ben farklı yerlerde kurslar düzenlemekteyiz. Temel olarak bir hafta ve daha uzun süreli olarak 2 yılı aşan bu eğitimlere katılıp, bitki çizimi konusunda kendilerini geliştirip, bu alanda çalışmalar yapabilirler. Eğitim sürecini tamamlayıp başarılı bir konuma geldikten sonra projelerde çalışma imkanları da doğacaktır. ■
48
EKİM 2013
R Ö P O R TA J
Türkiye Sağlık Konusunda Bilimsel Alanda Fazlasıyla İlerleyecek Türkiye bilimin her aşamasında büyük gelişmeler kat etti Tersine beyin göçünün gerçekleşmesi gerekiyor DOÇ. DR. ÜLKAN KILIÇ BEZMİÂLEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANI
DENEYSEL BEYİN FELCİ VE KARDİYOVASKULER HASTALIKLAR KONULARINDA ALANINDA ÇOK İYİ BİLİM ADAMLARIYLA SCI, ÇOK SAYIDA İMPACT FAKTÖRÜ YÜKSEK DERGİLERDE MAKALELER YAYINLADIK. 50
EKİM 2013
Milli Eğitim Bakanlığının yurtdışı doktora sınavını kazanarak yurtdışına giden ve ilk doktorasını bu destekle burslu olarak Münih’te Ludwig Maximilians Üniversitesinde tamamlayan Doç. Dr. Ülkan Kılıç daha sonra Tübingen ve Göttingen’de Tıp Fakültesi, Beyin Araştırmaları Laboratuvarında doktora sonrası araştırmacı olarak çalışmış. İsviçre’de Zürih Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında Moleküle Biyoloji Laboratuvarını kuran, ikinci doktorasını da Bern Üniversitesinde ‘Graduate School for Cellular and Biomedical Sciences’da yapan Kılıç, yine bir bilim adamı olan eşi Prof. Dr. Ertruğrul Kılıç ile ortak çalışmalar da yapıyor. Tıpkı, Marie ve Pierre Curie gibi bilim aşkıyla yanan bir aile olarak hayatlarını sürdüren Kılıç Ailesi’nin çalışmalarını ve bilime bakış açılarını Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Ülkan Kılıç’a sorduk.
Öğrenciyken bilim insanı olmaya nasıl karar verdiniz? Madame Curie gibi bir rol modeliniz oldu mu? Tıpkı Curie’lerde olduğu gibi, bildiğim kadarıyla eşiniz de bir bilim insanı, ailece bilim
için çalışmak nasıl bir hayat programı gerektiriyor? Öğrenciyken DNA ve moleküler biyoloji ile tanıştım. İlk kez DNA izole ettiğim günü ve heyecanı hiç unutamam. Bu benim kariyerimi yönlendirdi. Evet, eşimle 2001’den beri birlikte çalışıyoruz. Bizim mesaimiz hiç bitmez. İyi bir grubuz. Almanya’da da İsviçre’de de Türkiye’de de yetiştirdiğimiz ekiple başarılı çalışmalara imza atıyoruz. Hala yurt dışı ortak çalışmalarımız devam ediyor. Başarı ekip işidir. Bu yoğun tempoda karşılıklı destek ve anlayış olmadan başarı ve ailede mutluluğu yakalamak imkansız olurdu. En büyük desteği de 8 yaşındaki kızımızdan alıyoruz diyebilirim. Yanımızda üniversitede büyüdü. 3 yaşında mikroskop kullanıyordu. Öğretmenleri Fen Bilimleri laboratuvarında deney yaparken hayretler içinde kaldıklarını söylediler. Normal çocukların yeni öğrendiği şeyler kızımız için -ben zaten biliyordum- dediği şeyler oluyor. Amsterdam’da Nemo bilim müzesine götürdüm kızımı Eylül sonunda. Bir hücrenin organellerini şekilleriyle tanıyıp hücrede doğru yerlere bilgisayardan daha hızlı ve eksiksiz yerleştirdi. Çoğu
RÖPORTAJ
çıkarabiliriz bunun peşindeyiz. Çok okumak ve aktüel bilimi sürekli takip etmek gerekiyor.
Dünya ülkeleri içerisinde bilim alanındaki Türkiye’nin konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye bilimin her aşamasında büyük gelişmeler kat etti. Tersine beyin göçünün gerçekleşmesi gerekiyor. Bilimsel araştırmalara verilen değer artıyor. Bilimsel araştırma yapan insanları desteklemek gerekiyor. Başarı ekip işidir. Daha da başarılı olacağımıza inanıyorum. Dünyada ülke olarak bilimsel alanda adımızı duyurarak bir yere gelebiliriz. Üniversiteler yayın sayısı ve kalitesi ile sıralamaya giriyor. Bu konuda istediğimiz yerde değiliz ama doğru yoldayız. Hak ettiğimiz yerlerde ismimizi göreceğimize inanıyorum. tıp fakültesi 1. Sınıf öğrencisinden daha doğru şekilde. Ben bile hayrete düştüm. Ailece bilim için çalışmak böyle bir şey herhalde. Sürekli öğrenmek ve yeniyi bilinmeyeni aramak…
Bilim projelerinizden bahsedersek, nasıl bir hazırlık safhası gerektiriyor? Sizin hedeflediğiniz araştırma projeleri hangi konuları kapsıyor? Araştırmaların sonucunda neleri keşfetmeyi bekliyorsunuz? Çalışmalarımız ağırlıklı deneysel beyin felci ve kardiyovaskuler hastalıklar konusunda.. Öncelikle patofizyolojisini yani sebebini ve bunlar oluştuğunda yaradılıştan var olan organizmanın savunma mekanizması olarak ürettiklerini ve gerçekleşen değişiklikleri çalıştığımız konularda öğrenmek ve bulmak. Her yeni çalışmada bir sonraki çalışmayı ortaya çıkaracak soru işaretleri buluyoruz. Sabırla ve özenle üstüne gitmek gerekiyor. Metotları değiştirmek gerekiyor. Kendimize özel protokollerimiz var. Yaptığımız çalışmaların sadece literatüre girmesi yetmez diyoruz. İnsanlığın faydasına, kliniğe yönelik ne ortaya
2023 yılında Türkiye bilim dünyasında nerelerde olur? Ülke olarak bilimin hangi alanında daha başarılıyız? Bilimsel çalışmalara üniversitelerden, TÜBİTAK’dan ve özel kuruluşlardan çok destek var. Ülke olarak bunun öneminin farkındayız. Ülkemiz ancak bilim insanlarını desteklemekle bir yere gelebilir. Bu konuda asla cimri olmamak gerekiyor. Bilimsel yayınlar bir ülkenin en iyi reklamıdır. Uzun vadede turizmden bile daha fazla getirisi olur. Ben ümitliyim. Özellikle sağlık konusunda bilimsel olarak iyi çalışmalara imza attığımıza ve atacağımıza inanıyorum. ■
HATİCE KARATAŞ
DOÇ. DR. ÜLKAN KILIÇ KİMDİR? Yurt dışına Milli Eğitim Bakanlığının yurtdışı doktora sınavını kazanarak gitti. İlk doktorasını bu destekle burslu olarak Münih’te Ludwig Maximilians Üniversitesinde tamamladı. Daha sonra Tübingen ve Göttingen’de Tıp Fakültesinde Beyin Araştırmaları Laboratuarında doktora sonrası Araştırmacı olarak çalıştı. İsviçre’de Zürih Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında Moleküle Biyoloji Laboratuvarını kurdu. Bu yıllarda Bern Üniversitesinde Yeni bir ‘Graduate School for Cellular and Biomedical Sciences’ adında yeni bir PhD Doktora programı açılmıştı. 2. Doktorasını da Zürih Tıp Fakültesinde çalışırken tamamladı. Zürih Tıp Fakültesinde Nörolojiden sonra Kardiyoloji Anabilim Dalının Fizyoloji Enstitüsüne bağlı Kardiyovasküler Hastalıklar Araştırmalar Laboratuvarında çalıştı.
EKİM 2013
51
H AYAT I N İ Ç İ N D E N
YA Z I
GÖKHAN ÜMİT LALELİ
> gullaleli@gmail.com > twitter@gullaleli
r i B l e z ü G a u D r i d e y i d e H
inin ri, teraz le z ö g Manav şterinin iğer mü le büyümüştür. d e v ıyohayret “İnanam Manavın n e le k s e ir a s il m dik bir az duru kefesine dönerek, kısık çalışam ı , u ın r n u la e ğ kaldık en ta oldu müşteriy a gülerk irlikte aç çok has v b a ın e n r. il a ın e s u m d a ğ i Koc yler. üşter rum!” i çocu oldurğunu sö nü, yed eğildir. M eline geçeni d u ü d ğ ld i ü o t a ib ı ş r k g ü k la k rind aç erhal dü ı- İnanılaca r kefeye efeyi ye e d k ğe ihtiy e k iğ r c a e d r e a iğ n iy k d a r y ve çokt iyaçla nafile, kilde ba manav sinin iht ır ama rs bir şe e t il e ış t a m a ın n la d ş o a ak ter. Ka mıştır. Manav maya b datama lamayac mesini is a ır t e i ıp r k k e r il e e k t il nını rinde orbaip bor den b rtık üze ini bir t az getir erek; a s n i p lm ü s e o ş e h f ü r e e d lu iz k s o nı üzerind razinin da çare aramız e la P n T k . u lı ğ im ın u k d d ş r efen rir. Şa doldu Bir de “Lütfen dına ve im.” der. e okur. ı çünkü kadar a v ğ k ın e r ğ c lı k a e a a c y r a e e a d ay e bir ur elin cumu ö r. Sadec u edi açam endisinde bir ya dold çizilmiş kağıdı t r k k o ir y i b e r ı, k listes kendisin bir şeyle lmadığın alışveriş o ir i b is Manav a r d e r t yler. en kar ki o ski müş ancak s dığını sö şteri ba azılıdır. onun e a u ü n m m u n ğ ir lu u b ın bu yen ım old dua y um.” hesabın da bekle nuşmayı dine ihtiyac e teslim ediyor y ın e ış N d “ ın n llerin bu ko e: ALLAH’IM… a dükka ür. Kai senin e m eden klaşır v a a im v y O sırad e d d n a e ünmüşt v a r a K d ü . n b a ın in r. s s m e e a ir r d ğ rılır. a bil girerek sessizli kefilim” ndan ay ikisinin e ir a e b k iy r k i in e ü r ib İç d le g dir. taş ederek uşturur k istedik lemekte Manav ver.” eşekkür miktar para tut t ın alma a n e ın o d in i a r is k le d anav “Ben o line bir adına dın ken sonra m olan şey e k ı a c e ın h a v d a iy a il D t k n in ih ri ma rür. i” der. iz bir şe “Ailesin e sorar. Müşte na değd ğunu gö iy u u v isteks ş d a ld ” u n r o ı? a u d ış k m avar mıy in kırılm nav. ken “Her üzerine şılığı olm efelerin der ma r riş listen Bunun k a e ” k v in ş m e lı a v in a ı m is e “Bir ağır- teraz r. “ Ta masraf döner v y, onun dim” de bedeli, o n k e ir f b e e iç in t s h e ” . . fe in Ev edir dua in şu ke Bizim iç Kadın “ oyacağım iy k in d z e n a r h e e d ir t nu lerin üzel b “Şimdi o r kefeye istedik e eğer yan, g n ü n ö e ı iğ ra başın lığınca d alanmış lar, son k a r yler kar u e d ş n ir a b ir disine ine Kadın b vın ken ak üzer r a a n ç a a m ı e e asın ı hâlâ ön ıkartır v ş ç a ve çant ı b ın n s e a k parç ırakır bir kağıt özenle b e y e f e k iği gösterd eğiktir.
54
EKİM 2013
SEKTÖRDEN
En Az Dozla, En Yüksek Görüntü Kalitesi
FDR Amulet Innovality ile “Meme Radyolojisi”nde Yeni Dönem
Medikal sistemler alanında dünyanın önde gelen markalarından biri olan Fujifilm, yüksek teknolojiye sahip makinelerini Türkiye ile buluşturmaya devam ediyor. Fujifilm, “Meme Radyolojisi”nde geliştirdiği en önemli ürün olan Amulet’in yeni serisi FDR Amulet Innovality’nin tanıtımı için bir etkinlik düzenledi.
Jun Higuchi
Fujifilm Türkiye Başkanı
Fujifilm Türkiye Başkanı Jun Higuchi ve Fujifilm Türkiye Genel Müdürü Cengiz Metin’in açılış konuşmalarının ardından, Fujifilm Medikal Sistemler Grup Müdürü Hakan Bulut’un yönettiği toplantıya geçildi. İlk olarak söz alan Fujifilm Image Technology Center’dan Wataru Fukuda, yaptığı sunum ile Innovality teknolojisi hakkında bilgi verdi. Daha sonra söz alan Almanya Maria Hilf Hospital uzmanlarından Doktor Mechthild Schulze-Hagen, FDR Amulet Innovality’i Avrupa’da ilk kullananlardan biri olarak klinik değerlendirmelerde bulundu. Dozun Avrupa standardı olan 2.6 mGy sınırının çok altında kaldığını belirten Doktor Mechthild Schulze-Hagen, rutin muayeneler için 3 boyutlu mamografinin kullanımı, 2 boyutlu mamografiyle kıyaslandığında dozda önemli bir artış olmadan yanlış pozitif teşhis oranlarını önemli ölçüde azaltabiliyor. Bu da, biyopsi sayısını önemli ölçüde düşürürken, biz doktorlar ve hastaların maruz kaldığı gereksiz stresin de azalmasına yardımcı oluyor, dedi.
Yüksek teknolojiye sahip makinelerini Türkiye ile buluşturmaya devam eden Fujifilm’in, “Meme Radyolojisi”nde geliştirdiği en önemli ürün olan FDR Amulet Innovality, gerek hasta, gerekse hekim açısından birçok kolaylığı birlikte sunuyor. Mamografi muayenelerinde kullanılan bir dizi 3 boyutlu uygulamayı bünyesinde barındıran FDR Amulet Innovality, çeşitli doz ve açılarda farklı tomosentez modlarının kullanılmasını da mümkün kılıyor. Bu sayede kullanıcı, klinikteki ortama göre daha esnek hareket edebiliyor.
Cengiz Metin
Fujifilm Türkiye Genel Müdürü
56
EKİM 2013
• Yüksek teknolojik standarta ek olarak yeni sistem, gelişmiş kullanıcı ergonomiği ve daha fazla hasta rahatlığı sağlayacak şekilde optimize edildi. Göğüse uyumlu yeni sıkıştırma kanatları sayesinde mamografi muayeneleri sırasında duyulan acıda önemli bir azalma elde ediliyor.
Hakan Bulut
Fujifilm Medikal Sistemler Grup Müdürü
FDR Amulet Innovality’nin diğer özellikleri şöyle; • Rutin teşhis yöntemlerinde dozaj verimliliğini geliştiren bir uygulama olarak, farklı açılardan çekilmiş iki yüksek çözünürlüklü görüntü kullanıp 3 boyutlu gelişmiş görselleştirme yapılabiliyor.
• Yenilikçi akıllı otomatik ekspozür kontrolü, implant varken bile kullanılabildiğinden, iş akışının daha da gelişmesine ve rutin mamografi muayenelerinin teşhis açısından daha değerli hale gelmesine yardımcı oluyor. • Elde edilen bulgular, dozun azami oranda azaltılması ve teşhis kalitesinin mükemmel seviyeye çıkartılması amacıyla, iki farklı Tomosentez modundan herhangi biri kullanılarak kolayca sınıflandırılıp değerlendirilebiliyor. Böylece, raporlamaya en yüksek seviyede güven duyulması sağlanıyor.
• Sistem, yeni bir amorf selenyum (a-Se) detektör ile donatılmış olup Altıgen Kapalı Desen (HCP) teknolojisine sahip, alanında gelişmiş bir detektör geometrisinden faydalanıyor. Bu detektör tasarımı sayesinde, daha yüksek görüntü keskinliği ve daha iyi dozaj verimliliği elde ediliyor. • Detektör yapısı piyasadaki en verimli sistemlerden biri olan bir önceki sürümle karşılaştırıldığında, uygulanan dozajı yaklaşık %20 oranında azaltıyor. Aynı anda görüntü ayrıntı düzeyinin de artması, sistemi özellikle cazip bir konuma getiriyor.
“MEME KANSERİ BİLİNÇLENDİRME AYI OLAN EKİM” AYI İÇİNDE 4 EKİM AKŞAMI HOTEL LES OTTOMANS’DA DÜZENLENEN LANSMANA İSTANBUL BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜRKİYE GENELİNDEN YAKLAŞIK 60 ÖNEMLİ İSİM KATILDI.
Global cirosunun önemli bir bölümünü AR-GE’ye ayırarak teknolojisini sürekli geliştiren Fujifilm, bu sayede üstün görüntüleme kalitesi elde ediyor. Bu durum da, özellikle radyoloji alanında hastalıkların teşhis ve tedavisinde önemli bir zaman kazanımı sağlıyor. Bu yüksek teknolojinin ürünlerinden biri olan Amulet serisi mamografi cihazları, meme radyoloji alanında en az radyasyonla en yüksek görüntü kalitesini sunan sistemler olarak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tercih ediliyor. ■
Wataru Fukuda
Fujifilm Image Technology Center
EKİM 2013
57
Kremlin’deki İlk Türk:
Behzat Gerçeker ve ENBE Orkestrası
Kremlin Sarayı’nda çalan ilk Türk orkestrası ENBE’nin kurucusu ve maestrosu Behzat Gerçeker, SAYED’in bu ayki konuğu oldu.
58
EKİM 2013
R Ö P O R TA J
Bugüne kadar yerli ve yabancı birçok ünlü sese sahnede eşlik eden ENBE Orkestrası şu an tam 20 yaşında. Orkestranın kurucusu ve başındaki isim olan Behzat Gerçeker, orkestrayı kurma amaçlarının, Türk müziği ve yetenekli Türk müzisyenlerini dünya starları ve dünya sahneleri ile buluşturmak olduğunu söylerken, bu ana fikrin çoktan gerçekleştirilmiş olduğunu görüyoruz. ENBE’nin 4 albüm ve 2 single’ı bulunurken, Gerçeker, genç yeteneklere de şans veren bir isim. Öyle ki bu isimlerin en ünlüsü, herkesin çok sevdiği bir ses, Mustafa Ceceli… ENBE Orkestrası 20 yıllık süreç içerisinde birçok ünlü ve yabancı isime sahnede eşlik etti. Tüm bu yoğun tempo içerisinde sağlığına da büyük önem gösteren Behzat Gerçeker, fit görünümünü, sağlıklı beslenme ve düzenli spora bağlıyor. Birçok birinciliği de bulunan tenisle birlikte, sporun hayatında önemli bir yeri bulunduğunu kaydeden Gerçeker, enerjisini spora bağlıyor.
Öncelikle bugün dünyaca bir üne sahip olan Enbe Orkestrası’nın oluşumuna nasıl karar verdiniz? Türk müziği ve yetenekli Türk müzisyenlerini dünya starları ve dünya sahneleri ile buluşturmak idi ana lokomotif fikir. Bu doğrultuda çok değerli ekibim ile bir araya gelip 1993 yılında ENBE orkestrasını oluşturduk. Ve ne mutlu ki bu hedefimizde, gerek yurt içinde çok değerli dünya starları ile verdiğimiz sayısız konserle, gerekse yurt dışı konserlerimizle ki özellikle Kremlin Sarayı’nda çalan ilk Türk orkestrası olma onuru ile sanıyorum belli bir noktaya ulaştık.
Orkestranın başındaki kişi olarak müzik tarzınızı nasıl belirlediniz? Tarzımız budur diye belli bir kalıba girmektense hedefimiz müziğimizle dünyayı, evreni kucaklamak ve geniş kitlelere ulaşmak oldu hep.
Bugüne kadar yerli-yabancı hangi ünlü isimlerle çalıştınız? Yurdumuzdan seneler içinde çok değişik projelerde o kadar çok değerli müzisyen arkadaşlarım ve starlarımız ile çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum ki, tek tek isim sıralamak istemem, olur da birini atlarsam çok üzülürüm. Ama yurt dışından sayabileceklerim; Barry White, Richard Cleyderman, Christian Adam, Jean Francois Micheal, Goran Bregoviç, Luciano Pavarotti, Placido Domingo, Monica Molina, Jose Feliciano, Gloria Gaynor, Patrizio Puanne, Stas Mihalilov, önümüzdeki Eylül ayında da Alessandro Safina.
YA S E M İ N TO P O Ğ L U
çok çalışmak, çok çalışmak ve farklılıklardan beslenebilmek için çok araştırmak.
Enbe olarak kaç albümünüz bulunuyor, repertuara nasıl karar veriyorsunuz? 4 albüm 2 single. Genellikle o dönem yoğunlaştığım çalışmaları derliyorum ancak tek düze bir albüm ortaya koymamak için farklı tınıları da kullanmayı seviyorum, zor gibi görünse de bir o kadar keyifli. Ayrıca yapımcımız Samsun Demir gibi bir duayenin görüşleri de yardımcı oluyor elbette.
Yeni projeler, sürprizler var mı?
Yurt içinden ve yurt dışından sizi etkileyen isim ya da isimler kimler?
Yurt dışı projelerimiz ve sürprizlerimiz var elbette ama fazla açmayayım ki sürpriz olarak kalsın.
O kadar değerli müzisyenlerle bir arada çalışmalar, projeler gerçekleştirdik ki her biriyle etkileşime girmemek, hiç birinden etkilenmemek mümkün değil bir ölçüde. Ama Ajda Pekkan’ın yıllara meydan okuyan duruşu, Sezen Aksu’nun üretkenliği, Tarkan’ın sahne enerjisi hep bir başka etkilemiştir beni.
Yurt içi ve yurt dışı olarak yoğun ve yorucu bir tempoda çalışıyorsunuz, sağlığınızı nasıl koruyorsunuz?
Özellikle yetenekli genç isimlere büyük şans tanıyorsunuz. Bu isimlere nasıl karar veriyorsunuz? O arkadaşlar kendi yeteneklerini ve kendi değerlerini bir şekilde parlatıyorlar zaten, bana da doğru gözle, doğru ışığı yakalamak kalıyor. Eğer albümde de kullanacaksak o çalışmayı yapımcımız Samsun Demir’in değerli görüşlerinden de faydalanıyorum.
Bu anlamda müzik yapmak isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz? Samimi üretim ve doğru icra için öncelikle kendi yüreklerini ve iç seslerini iyi dinlesinler, sonrası da
Doğru beslenme gayreti, düzenli sporun yanı sıra buna efektif dinlenme eklemek gerek.
Bu yoğun tempo içerisinde nasıl bir beslenme alışkanlığınız var? İşim gereği kimi zaman ne kadar düzensiz ve yoğun bir tempoda olursam olayım, beslenme düzenine ve özellikle öğün atlamamaya son derece gayret ediyorum.
Bildiğimiz kadarıyla spor, özellikle de tenis sosyal yaşamınızda önemli bir yer tutuyor? Sağlık açısından sporun önemi sizce nedir? Neredeyse müzikle yarışacak kadar tutkuyla bağlıyım spora. Bunu da bu yoğun tempomda sinerjimi korumak ve güçlendirmek adına fayda sağladığını düşünüyorum. ■ EKİM 2013
59
SİNEMA
RIDDICK
AŞKIN YOLU Thom işsiz ve beş parasız kaldıktan sonra kirasını bile ödemeyecek duruma gelir ve kısa süreli çözüm olarak illegal yollardan taksicilik yapmaya başlar. Başarılı ve hali vakti yerinde bir iş kadını olan Claire ile tanışması da bu sayede gelişir. Sorunlu bir evlilik dönemini atlatmaya çalışan Claire, babasının hastaneye kaldırıldığı haberini aldıktan sonra kendisini Thom’un taksisinde bulur. Hastaneye yetişmeye çalışan Claire taksiye binip Thom’a sadece sürmesini söyler ve içi geçer. Uyandığında bambaşka bir rotada ilerlerlediklerini fark eden kadın çılgına döner ve aralarında bir tartışma başlar. Ne var ki zamanla bu gergin atmosfer, iki yetişkinin birbirini tanımaya ve anlamaya çalıştıkları sade bir yol hikayesine dönüşür. Tür: Romantik, Komedi Yönetmen: Sam Jaeger Oyuncular: Sam Jaeger, Amber Jaeger, Bree Turner
60
EKİM 2013
Kendi insanları tarafından ihanete uğrayan Riddick, kendini yaşamın olmadığı ve güneşin kavurduğu ıssız bir gezegende bulur; kısa bir süre sonra ise gezegenin zannettiği kadar ıssız olmadığını fark eder. İlginç bir uzaylı türünün yaşam alanı olan bu gezegende tuhaf yaratıkların saldırısına uğrar. Düşmanlar karşı koyamayacağı kadar güçlüdür ve bulunduğu tehlikeli bölgeden bir an önce kaçar. Hayatını kurtarmak için uğraşırken bir yardım alarmını aktive eder ve bu alarmın aktif olmasıyla birlikte iki gemi harekete geçip gezegene iniş yapar. Birbirine savaş açan gemilerden birinde paralı askerler çalışmaktayken, diğer gemiye Riddick’in geçmişinden gelen önemli biri kaptanlık etmektedir. Tür: Bilimkurgu, Aksiyon Yönetmen: David Twohy Oyuncular: Vin Diesel, Karl Urban, Katee Sackhoff
MALAVITA: BELALI TANIK Manzoni ailesinin kökenleri, aslında kötü şöhretli bir mafya geleneğine dayanmaktadır. Fransa’nın Normandy bölgesine, tanık koruma programı çerçevesinde yerleştirilen Manzoniler, Black soyadını alırlar ama yeni çevrelerine alışmakta “biraz” zorluk çekerler. Anne Maggie kasabanın merkezini talan ederken, kardeş Blake’ler okulda gizlice terör estirirler; Fred Blake adını alan Giovanni Manzoni ise her şeyi kontrol altında tutmaya çalışırken elinden ‘kazalar’ çıkar! Bu yüzden de Manzoni ailesini beladan uzak tutma görevine atanan Ajan Stansfield’ın görevi bir hayli zorludur. Tür: Komedi, Aksiyon Yönetmen: Luc Besson Oyuncular: Robert De Niro, Michelle Pfeiffer, Tommy Lee Jones
K İ TA P
ÇOCUKLUK BİTMESİN!
HÜRREM SULTAN’IN TORUNLARI OSMANLI HANEDANININ KADINLARI ANLATIYOR Mustafa Kemal, Samsun’a çıkmadan önce hangi Osmanlı Sultanı ile evlenmek istedi? Hem Osmanlı İmparatorluğu’nun hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini değiştirecek bu evlilik neden gerçekleşmedi? Atatürk ile evlenmeyen Sultan, konuyla ilgili yıllar sonra nasıl bir yorumda bulundu? Hangi sultan nüfus kağıdı olmadan Mustafa Kemal Atatürk’ün izniyle gizlice Türkiye’ye geldi? Hariciye’de çalışan ve sevdiği kişiyle evlenmesine izin verilmediğinde Osmanlı Hanedan üyesi olduğunu öğrenen sultan kim? İnci Döndaş ve Ali Serim’in kaleme aldığı kitap, Osmanlı ailesinden kimi yurt içinde kimi yurt dışında yaşayan 12 kadın ile yapılan röportajlarda onların hayatları, sürgünden sonra ailelerinin yaşadıkları, hanedana mensup olmanın hayatlarında neyi değiştirdiğini anlatıyor. Yazar: İnci Döndaş, Ali Serim Yayınevi: Doğan Kitap Tür: Söyleşi Sayfa: 288
62
EKİM 2013
Ergenlikte en çok hangi sağlık sorunlarıyla karşılaşılır? Erken ergenlik nedir, geç ergenlik nedir? Boy kısalığını önlemek ve boy uzatmak mümkün müdür? Beslenme ile ergenlik arasında ilişki var mıdır? En tehlikeli endokrin bozucular hangileridir? Bu ve benzer onlarca soru ebeveynlerin aklını meşgul ediyor. Özellikle çocuklarının ergenliğe erken girdiğini gören anne babalar, maalesef ne yapacaklarını bilemiyor. Prof. Büyükgebiz bu kitabında erken ergenlik başta olmak üzere anne babaların en çok merak ettiği konularla ilgili 100 soruyu en güncel bilimsel referanslarla tek tek cevapladı. Yazar: Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz Yayınevi: Hayykitap Tür: Çocuk Sağlığı-Beslenme Sayfa: 120
DİYETTEN İLLALLAH! Her gün yepyeni bir diyet moda oluyor, diyet biter bitmez insanlar yeniden kilo almaya başlıyor, birçok kişi bu moda diyetlerin esiri olup hayal kırıklığı yaşıyor. “Diyetten İllallah!” ise konuya farklı bir yaklaşım getiriyor. Mesele kilo vermek değil, öyle kalabilmek, sağlıklı bir hayat sürebilmek. Diyetten İllallah, okurlarını daha bilinçli bir yaşam şekline yönlendirerek onların kendi yollarını bulmalarına yardımcı oluyor. Kitapta, tatsız tuzsuz diyet yemeklerinden “illallah” diyenler için bir tarifler bölümü de var. Hem de dondurmadan nohut ekmeğine, domates dolmasından yulaf sütlacına, cheesecaketen fıstıklı somona, diyetten illallah pizzasından enginar iksirine, kahvaltılar, tatlılar, şifalı sular, çaylar... Çoğunluğunu Ayşegül Bahar’ın kendi geliştirdiği, uygun kalorili bu yemeklerle hem tat almak hem sağlıklı ve doğru kiloda kalmak mümkün. Yazar: Ayşegül Bahar Yayınevi: Ruhun Gıdası Kitapları Tür: Sağlık Sayfa: 168
HYjlac d lmleY n] eacjgZaqYd ae`Y\Y c]kaf r e
+$9$ <2/8 â/( %8/$ã$1 (1)(.6â<21/$5,
şşışşşşşış-MD Tşşşışışşşşş şşışşş şşşşı şşşşşş şşşşşşşşşşşş şşşşşşşşşşşşıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııışşşşşşşşşşşşş şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşııııııııııı
â0+$ h1â7(6â