SAYED Ocak 2014 Sayı:70

Page 1

SAGL IK YÖN E T I MI ve EGI T I MI DERGISI

Y IL:7

SAY I : 7 0

OCA K 2014

SAĞLIK BAKANI DR. MEHMET MÜEZZİNOĞLU:

2014 SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN HAREKET YILI

Türk Kızılayı Genel Başkanı AHMET LÜTFİ AKAR Dünyanın Yükselen Değeri: Türk Kızılayı Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörü CEMALETTİN HAŞİMİ Türkiye Acil İnsani Yardım Sıralamasında 4. Türk Kızılayı Kan Hizmetleri Genel Müdürü NURETTİN HAFIZOĞLU TÜRKÖK’te 3 Yılda 250 Bin Bağışçı Hedefleniyor



ARAB HEALTH 6TH HALL C10 CONCOURCE C55 +90 312 866 19 74 (pbx)

info@dolsan.com.tr



SAGL IK YÖN E T I MI ve EGI T I MI DERGISI

YIL 7 • SAYI 70 • OCAK 2014 www.sayeddergisi.org YÖNETİM Sahibi

MERHABA...

FEYZULLAH AKBEN Genel Yayın Yönetmeni

FUNDA ÇAMÖZÜ

funda@sayeddergisi.org Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

SARE KUŞ

sare@sayeddergisi.org Editör

SU ÖZGÜR Yazı İşleri

SERRA KUL - ÖMER DURAK AYŞE YILMAZTÜRK Grafik Tasarım

BİLAL AKGÜL Fotoğraf Editörü

AHMET FERHAT AKBEN Reklam

DİDEM GÜLKAÇ

reklam@sayeddergisi.org Abone ve Dağıtım

SONGÜL KARADENİZ abone@sayeddergisi.org Halkla İlişkiler

YASEMİN KERİMİ Yapım

Yönetim Adresi Kore Şehitleri Cad. Yonca Apt. No:1/5 Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBUL Tel: (0212) 272 61 06 Faks: (0212) 272 61 07 www.turkeyhealthmedia.com info@turkeyhealthmedia.com

Baskı ŞAN OFSET

MATBAACILIK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Kağıthane / İSTANBUL Tel: (0212) 289 24 24

Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

2014 yılının ilk SAYED Dergisi’nde yine sizlerle buluşmanın keyfini yaşıyoruz. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun belirttiği gibi 2014 Sağlıklı yaşam için hareket yılı... Sayın Müezzinoğlu “Sevdiklerimizle Sağlığa Yürüyoruz” sloganı ile hareketin ilk etkinliğini Manisa’da vatandaşlarla birlikte sağlık için yürüyerek başlattı. Sağlıklı bir yaşam için hareketin yanı sıra “Dört dörtlük bir sabah kahvaltısı, dört üçlük bir öğle yemeği, dört ikilik bir akşam yemeği...” sözleri ile beslenme alışkanlığına da dikkat çeken Dr. Müezzinoğlu, bu etkinliklerin 2014 yılı boyunca da devam edeceğini belirtti. Haberin detaylarını dergimizde bulabilirsiniz. Yeni bir yıla girerken sağlık alanında kısa bir değerlendirme yapmak amacıyla sizler için Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2012 verilerini de sayfalarımıza taşıdık. İstatistiklere göre Türk insanının ömrü 20 yılda 11 yaş daha uzadı. Yine dergimizin bu sayısında Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta dönüşüm 2013-2017 Stratejik Planı çerçevesinde hazırladığımız “Nihai Amaç Halk Sağlığı” başlıklı haberimize

yer verdik. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesindeki diğer üye ülkeler için Sağlık 2020’nin ulusal bir stratejik plana nasıl dahil edilebileceğine örnek olacak plan çerçevesinde stratejik amaç; birey ve toplumun sağlık kalitesini artırmak ve sağlık sistemini küresel sağlığa katkı sağlayacak şekilde geliştirmek… Dosya konumuzda ise yaptığı küresel yardımlarla dünyada adından söz ettiren ve geçtiğimiz aylarda Uluslararası Kızılay Kızılhaç Dernekleri Federasyonu Genel Kurulunda Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Türk Kızılayı’nın Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar ile söyleştik. İnsani yardımlarda dil, din ve ırk gözetmeden ulaştırdıkları yardımlar ülke sınırlarını aşan Türk Kızılayı’nın başarılı çalışmalarından bahseden Sayın Akar, sahip olduğu makamın özel bir sıfat olduğunu ve bu görevi hakkıyla yerine getirebilmek için bir ekip olarak var güçleriyle çalıştıklarını belirtti. Dergimizin sayfalarında her zaman olduğu gibi gündemdeki haberleri, etkinlikleri ve sektörel yenilikleri bulabilirsiniz. Mutlu ve sağlıklı bir yıl dileklerimizle…

FUNDA ÇAMÖZÜ

OCAK 2014

3



BAŞKANDAN P R O F. D R . N U R U L L A H Z E N G İ N SAYED YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Merhaba… Yeni yılın ilk sayısında sizlerle birlikteyiz. Dünya 2013’ü yine savaşlar, bebek ölümleri gibi birçok üzücü hatıralarla geride bıraktı. Yaşanan hadiselerin çoğunluğu da aynı coğrafyayı, dini, kültürü paylaştığımız kardeşlerimizin yurtlarında, ocaklarında yani yanı başımızda meydana geldi. Kimyasal silah kullanarak insanlık suçunun belki de en ağırını işleyenler karşısındaki masum, kimsesiz, biçare Suriyelilerin yardımına yine Türkiye koştu. Yunus’un dediği gibi “yaratılanı Yaratan’dan ötürü hoş gören”, Mevlana’nın Mesnevi’sinde dile geldiği üzere, Hakk’ın rızasını kazanmak adına dünyanın dört bir yanına “sevgi köprüleri kuran” bir kültürün torunlarından da beklenen bu olsa gerek! Geçmiş dönemlerde de SAYED Dergisi’ndeki yazılarımızda bahsettiğim üzere, biz sağlık çalışanları kutsal bir görevi ifa ediyoruz. Yetim bir çocuğun saçını okşamak, yürekleri dağlayan acıları dindirmek, bir hastanın şifa bulmasına vesile olmak, insanlığa atılan kurşunlara, bombalara, kimyasal silahlara verilen en büyük cevaptır. Emeği geçen tüm meslektaşlarımızdan Allah razı olsun.

Dergimizin bu ayki sayısında ülkemizin yurt dışında insani yardım amaçlı yaptığı faaliyetleri bulacaksınız. Kuruluş tarihi bin sekizyüzlü yıllara uzanan, sadece yurt içinde değil, yurt dışında da “yardım” deyince ilk akla gelen, yaptığı çalışmalarla göğsümüzü kabartan Türk Kızılayı’nın Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar Bey’in röportajını keyifle okuyacağız. Aynı şekilde yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımız, Sudan’da hastane işletimi noktasında artık gün sayan Sağlık Bakanlığımız aynı övgüyü hak ediyor. Sevgili dostlar; Yeni yılın ilk günlerinde TBMM’de görüşmeleri tamamlanan ve 56 maddeden oluşan torba yasa ile sağlık çalışanlarının şartları daha da iyileştirildi. Bizler de SAYED olarak sizlerden gelen geri bildirimleri, hem Sağlık Bakanlığı hem de TBMM nezdinde değerlendirilmek üzere iletmenin ve olumlu sonuçlar almanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sağlıcakla kalın.

OCAK 2014

5


İÇİNDEKİLER

OCAK 2014

18

18

Ahmet Lütfi Akar İnsani Yardımda Küresel Aktör

24

DOSYA TÜRK KIZILAYI İnsani Yardımda Küresel Aktör ➤ 18 Türkiye Acil İnsani Yardım Sıralamasında 4. ➤ 24 TÜRKÖK’te 3 Yılda 250 Bin Bağışçı Hedefleniyor ➤ 27 İETT Türk Kızılayı ile Kentin Kan İhtiyacına El Attı ➤ 28

Cemalettin Haşimi

Türkiye Acil İnsani Yardım Sıralamasında 4.

27

Nurettin Hafızoğlu

TÜRKÖK’te 3 Yılda 250 Bin Bağışçı Hedefleniyor SEKTÖRDEN

DR Alanında Yeni Dönem Sağlık Sektörüne Operasyonel Çözümler

40 41 HABERLER

38

Nihai Amaç Halk Sağlığı HABER

By-pass mı, Stent mi Tartışmasına Son!

İmmüno Onkolojik Tedaviler

Antalyalı Sağlık Turizmcileri Bir Araya Geldi Hedef: Veremsiz bir Türkiye

44

UZMAN GÖRÜŞÜ

Yrd. Doç. Dr. Ebru Erek Kazan

ETKİNLİK TAKVİMİ

Profesyonellik, Meslek Bilinci ve Hemşirelik

32 36 42 43

50

Libya Uluslararası Sağlık Ve Medikal Teknolojileri Fuarı Bingazi’de ■ Medikal Turizmin Popülaritesi Rusya’da Artıyor ■ Arab Health Uluslararası Sağlık Fuarı Ocak’ta


YILDIR SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN İLETİŞİM PLATFORMU

SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına Yayın Kurulu Başkanı

Prof. Dr. Nurullah ZENGİN

16

(SAYED Derneği Genel Başkanı)

Yayın Kurulu

HABER

(SAYED Derneği Yönetim Kurulu)

Sağlık Bakanı Dr. Mehmet MÜEZZİNOĞLU;

2014 Sağlıklı Yaşam İçin Hareket Yılı

HABER

İki Şehir Hastanesinin Temelleri Atıldı

46

30

Danışma Kurulu

HABER

Türkiye’de Ortalama Yaşam Ömrü 76 adaşı

Yol Ark

51 52

r üzülüp ız, berabe usuz paylaştığın ra kadar uyk guları iAynı duy indiğiniz, sabahla ı bir çıkar ilişk olas sev lemişler. ıyorlar. larınız, ru söy beraber arkadaş geri kalm yol işse doğ arkadaşını iyi ktan ız lem hayığın kma söy nanların u, yol ız ne farklı kald sizi yarı yolda bıra Atalarım orlar. imize bunca yaşa e i, komşun hep biliy sind eyip eşin ede ek nm de atta a ihanet Bu hay ri ifa etm ı Bununla da yeti en küre dir. davanız ve mal . Bu rolle sin. Dön mas nor size cek dan yap et en Yara ına seçe . Bu gay rına rağm ımlamış a hakişi tek baş ünebilir yoldaşa, umlard roller tan noğlunun her dosta, farklı düş a, eceği dur insa adaşa, İnsanlar lınır. Am tülemey isteyen değil. Ark eşe ayrı iğin yürü mkün ve kard Birliktel ise mü ak kalır. ir, dostça hükümetin ihtiyaç var. u sır olar helal edil şmeler, aboy lar ığım geli ür hav kardeşe laşt öm ettiği rindeki rle pay nanlar bir lu şirketle yakınında inşa da sizle Mİ” Bu yeniden yaşa Havayo na EĞİTİM yazılarımız besini tamamı YET Mİ, a da erde cazi baktığımız çift Daha önceki ülkenin ı. “CİBİLLİ döneml eyen vars rek vard Bilm son ene z. ye nin sını alanları, bir hika lları ve imr . Hikaye hatırlar okusun demiryo i hepiniz aslında kazanan mutlaka ulaşım hikayey erişim le yollar. lediği söz mısınız, rda internetten Hatırlar işah’a söy şeritli dub adığı yılla geldik. ir’in Pad şmiş olm nereden uluk sonunda Vez t r. Buraya kadar geli u yapanlar, yolc bir fırsa rının bu olur- her şeyi özetliyo e, eline yolculuğ n, milimkanla akraba tüğünd satmakta fare düş ya da tren i ile neredeyse yana nını bir yan vata otobüs ne eğitimli nda ı için birbirler partma eyecek uluk Önü çıkarlar da kom sonrasında rler yolc ddüt etm milleti tiğinde ukta ya am geç bihal ede ktan tere leketi, bu lardı. Kolt birbirleri ile has larını dev ı letini harcama bu mem lar en Allah klar da dostluk nan ndu ilerd rda bulu a bulu büyük ked ki zamanla bir arad sonrasında bu insanların za kılsın. muhafa rdi. Ki ettirirle saat. fazla 8-10 ÂMİN! süre en arkaıyoruz. lığı, fikir üze bak er arkadaş Günüm lığı, kad he arka iş arkadaş şuluk ediyor, cep nlar İnsa ıyor. Kom daşlığı yap

SİNEMA

HAYATIN İÇİNDEN

Karlar Ülkesi 300: Bir İmparatorluğun Yükselişi Soğuk

54 daşlığı yapıyor,

aynı secdeye

baş koyuyor,

kurum,

kuruluş,

şirket, şehir,

. ülke yönetiyor

KİTAP Seyyah’ın Gölgeleri Broch Ustam ve Ben

Ivital

Dolsan 1

Op. Dr. Osman ACAR Fatma AKTAŞ Gökhan AKTÜRK Dr. Ahmet CÖMERT Arif ÇETİN Dr. Elif Bor EKMEKÇİ Prof. Dr. Ali Metin ESEN Prof. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLU Kamuran ÖZDEN Veysel ÖZGEN Prof. Dr. Behzat ÖZKAN Muammer SATILMIŞ Nebi ŞAHİNLİ Yasin YAVUZ Prof. Dr. Hayreddin YEKELER Ahmet ZENGİN

REKLAM SAYFALARI Teknosite 2 ■ Hakerman 4 ■ Çapa Medikal 9 ■ Kurt&Kurt 11 ■ Fujifilm 13 Fiksmed 15 ■ Tasarımmed 53 ■ Olympus Mega 55 ■ ICF Fuarcılık 56 5. Karayolu Trafik Güvenliği Sempozyumu ve Sergisi 57 OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları 5 58

Yrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOY Prof. Dr. Selami AKKUŞ Prof. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDIN Prof. Dr. Metin AYDIN Prof. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLI Prof. Dr. Sait BİLGİÇ Prof. Dr. Murat BOZKURT Prof. Dr. Engin BOZKURT Prof. Dr. Alper CİHAN Uz. Dr. Hasan ÇAĞIL Doç. Dr. Kerim ÇAĞLI Prof. Dr. Bekir ÇAKIR Prof. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜ Doç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLU Prof. Dr. Ali DEMİR Prof. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZ Prof. Dr. Orhan DENİZ Prof. Dr. Osman Nuri DİLEK Prof. Dr. Metin DOĞAN Prof. Dr. Ali İhsan DOKUCU Uzm. Dr. Mehmet Taşkın EĞİCİ Prof. Dr. Levent ELBEYLİ Prof. Dr. Cevdet ERDÖL Prof. Dr. Canan HASANOĞLU Doç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLU Prof. Dr. Abdullah İĞCİ Doç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLU Prof. Dr. Mehmet İŞLER Prof. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLU Prof. Dr. Murat KARAŞEN Yrd. Doç. Dr. Esra KESKİN Prof. Dr. Muzaffer KİRİŞ Prof. Dr. Akın MARŞAP Prof. Dr. Muzaffer METİNTAŞ Prof. Dr. Semih ÖNCEL Prof. Dr. Mustafa ÖZMEN Prof. Dr. Mustafa PAÇ Doç. Dr. Sadrettin PENÇE Prof. Dr. Mustafa SOLAK Prof. Dr. Yunus SÖYLET Prof. Dr. Haydar SUR Prof. Dr. Erol ŞENER Prof. Dr. Mehmet Akın TAŞYARAN Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU Prof. Dr. Bahattin TUNÇ Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR Prof. Dr. Yavuz YILMAZ * İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.


SPOT

Ev Hemodiyalizi ile gelen mucize Türkiye’de yaklaşık 200’ü aşkın hasta tarafından uygulanan “Ev Hemodiyalizi” sayesinde bir mucize gerçekleşti. Geçtiğimiz günlerde, ev hemodiyalizi tedavisi gören Emel Burcu (40), 2 Kilo 750 gram ağırlığında bir erkek bebek dünyaya getirdi. Diyaliz tedavisi gören hastalar açısından inanılması zor olan doğumla ilgili açıklamalarda bulunan Emel Burcu’nun doktoru Doç. Dr. Pınar Seymen, “Ülkemizde uygulanan ev diyalizi sayesinde böbrek yetmezliği olan hastaların da çocuk sahibi olmaları mümkün hale geliyor. Böbrek yetmezliği, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunudur. Hemodiyaliz, son dönem böbrek yetmezliğinin tedavi yöntemlerinden biri. Klasik hemodiyaliz tedavisi haftada 3 gün 4 saat yapılmakta ve buna bağlı olarak hastaların hormon dengesinde bozulmalar olmaktadır. Hormonal değişiklikler sonucunda da erkeklerde ve kadınlarda cinsel fonksiyonların yanı sıra üreme fonksiyonları da zarar görmektedir. Dolayısıyla bu hastaların çocuk sahibi olma ihtimalleri çok düşüktür” dedi.

Down Sendromu Araştırma ve Uygulama Merkezi faaliyete geçti İstanbul Bilim Üniversitesi Grup Florence Nightingale Hastaneleri ve Down Türkiye- Down Sendromu Derneği Ortak Projesi Balkanların ve Ortadoğu’nun ilk Down Sendromu Kliniği açıldı. T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi’ne bağlı olarak Down Türkiye’nin danışmanlığında kurulan “Down Sendromu Araştırma ve Uygulama Merkezi”, Şişli Florence Nightingale hastanesinde faaliyete geçti. Klinikte tüm ücret fiyatlandırması SGK’nın Üniversite Hastanelerinde Sağlık Uygulama Tebliği uyarınca yapılacak. Kendi alanlarında iki öncü kuruluşun işbirliği ile Down sendromu konusu, Şişli Florence Nightingale hastanesinin odak noktalarından biri olarak belirlendi. Öncelikle ülkemizde, daha sonra da bölgesel ve global düzeyde, DS’lu bireylerin beden ve ruh sağlıklarına ve yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik her türlü sağlık hizmeti, tıbbi tetkik ve tedavileri ile psikososyal rehabilitasyonu sağlanacak.

8

OCAK 2014

LÖSEV için satış yaptılar “Yarınları Değiştirmek” vizyonuyla 2008 yılında Türk ilaç sektörüne giriş yapan Astellas İlaç Türkiye’nin çalışanları, sosyal sorumluluk projelerine devam ediyor. Astellas çalışanları 25-26 Aralık tarihlerinde gönüllü olarak LÖSEV dükkan satışı gerçekleştirdi. Astellas İlaç Türkiye ekibi daha önce de LÖSEV için farkındalık yaratmak amacıyla Avrasya Maratonu’na katılmıştı. ‘Yarınları Değiştirmek’ vizyonuyla yola çıkan Astellas İlaç Türkiye çalışanları her yıl önemli sosyal sorumluluk projelerine imza atıyor. Yılbaşı kutlamalarında e-kart kullanan, eski şirket telefonlarının satışından elde edilen geliri LÖSEV’e bağışlayan Astellas çalışanları tezgah başına geçti.

Haliç Üniversitesi 1. Tüp Bebek Paneli’nde Geleceğin Teknolojileri Anlatıldı Haliç Üniversitesi Genetik Kulübü (HÜGEN)’nün organize ettiği “1. Tüp Bebek Paneli” konusunda uzman hekimlerin katılımıyla gerçekleşti. Panelde Moleküler Biyolog Dr. Caroline Pirkevi, teknolojinin sağlıklı ve rahme tutunma ihtimali en yüksek embriyoyu tespit etmeye olanak sağladığını ifade etti. Ülkemizde sanılanın aksine kısırlığın yüzde 25’inin tanımlanamayan sebeplerden olduğunun belirtildiği panelde kadın ve erkeğin rolünün ise sorun kişiden kaynaklandığında eşit oranlarda görüldüğü belirtildi. Kişilere maddi manevi yük getiren tüp bebek uygulamasının birkaç yıla kadarsa çok daha hızlı, insan hatasına olanak vermeyen ve ekonomik yöntemlerle gerçekleşebileceğinin müjdesi verildi.


medikal eldivenler


SPOT

Medical Park Hastaneler Grubu’nun “Uzun Vadeli Ulusal Notu” ‘BBB-(Trk)’ olarak teyit edildi! Medical Park Hastaneler Grubu, finansal alanda önemli bir başarıya imza attı ve Türkiye’de uluslararası rating şirketi JCR-Eurasia Rating’den ‘yatırım yapılabilir’ notu aldı.

Abdi İbrahim Edirne Sağlık Müzesini restore ettiriyor Abdi İbrahim, Türkiye’yi Avrupa’ya bağlayan, kültürel mirasımızın en yoğun hissedildiği Edirne’de Sultan II. Bayezid Külliyesi içinde yer alan Sağlık Müzesi’ni restore etme kararı aldı. Edirne Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi Restorasyon Projesi’nin protokol imza töreni T.C. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Edirne Valisi Hasan Duruer, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük ve Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut’un katılımıyla Edirne’de gerçekleşti. Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut, “Sağlık tarihimize ve kültürel varlıklarımıza verdiğimiz değerin göstergesi olarak, beş asırlık muazzam bir tarihi geçmişe sahip “Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi” restorasyonunu gerçekleştirmekten onur duyuyoruz.” dedi.

UMKE “Logo Yarışması” Katılım Şartları Sağlık Bakanlığı Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) tarafından halen kullanılmakta olan logonun, temsil gücü ve akılda kalma oranı daha yüksek ve Sağlık Bakanlığı‘nın insan odaklı hizmet anlayışını yansıtan, yerel ve evrensel değerleri içeren bir logo ile değiştirilmesi konusunu gündemine aldı. UMKE‘nin misyon ve vizyonuna uygun akılda kalıcı logo üretilmesini sağlamak maksadıyla logo tasarım yarışması düzenlendi. Yarışmanın sonuçları 01.02.2014 tarihi itibarı ile ilan edilecek.

10

OCAK 2014

JCR-Eurasia Rating tarafından yapılan açıklamaya göre; Medical Park Hastaneler Grubu’nun Uzun Vadeli Ulusal Notu ‘BBB- (Trk)’ görünümü ise ‘Pozitif’ olarak belirlendi. Ayrıca 23 Mayıs 2013 tarihinde yukarı revize edilen Uzun Vadeli Uluslararası Yabancı ve Yerel Para Notu da ‘BBB-’, olarak teyit edildi. JCR Eurasia Rating, “Medical Park Sağlık Hizmetleri A.Ş”yi yatırım yapılabilir kategoride değerlendirerek, Uzun Vadeli Ulusal Notu’nu ‘BBB(Trk)’ görünümünü ise ‘Pozitif’ olarak belirledi.

Pen-Os 400 Oral Süspansiyonu’nun toz formu tıbbın hizmetinde Sandoz, streptokoksik tonsillit ve farenjitin tedavisinde ve komplikasyonlarının önlenmesinde ilk seçenek ve altın standart antibiyotik olarak kabul edilen 1, 2, 3, 4 Pen-Os 400 Oral Süspansiyon’un (benzatin penisilin V) raf ömrünü 24 aya kadar uzatmak üzere geliştirilen kuru toz formunu tıbbın hizmetine sundu.

Başak Baykal Lilly İlaç Pazarlama Direktörü oldu Lilly’de 2002 yılından bu yana Pazarlama, 6 Sigma, Etik ve Uyum alanlarında çeşitli görevlerde çalışan Başak Baykal, Lilly İlaç Pazarlama Direktörlüğü görevine getirildi.

Sağlıktaki son yenilikler Era Teknik Facebook sayfasında ERA Teknik Koleji sosyal medyada sağlık sektöründeki son yenilikleri tanıtıyor. ERA Teknik Facebook sayfasında tıp alanındaki her türlü yeni gelişmeye yer vermeye çalıştıklarını belirten ERA Teknik Koleji’nin Kurumsal İletişim Direktörü Filiz Kantekin, “Amacımız sağlık sektörüyle ilgili herkesin yeniliklerden, teknolojik gelişmelerden haberdar olmasını sağlamak. Bu amaçla çalışan ekibimiz tüm dünyada tıpla ilgili yeni gelişmeleri, tedavide kullanılan yeni teknikleri inceleyerek sayfamızı takip edenlere sunmayı hedeflemektedir. Sağlık çalışanlarının veya sağlık sektöründe bulunanların yararlanabileceği bir sayfa hazırlıyoruz” dedi. www.facebook.com/EraTeknikKoleji



SPOT

Leh Hastanesi için imzalar atıldı Akfa Holding, Libya Bingazi’deki Leh Hastanesi projesiyle, bölgenin en modern özel hastanesini inşa etmeye başlıyor. 400 Türk mühendis, mimar ve teknik elemanın görev alacağı Leh Hastanesi projesi, Akfa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Aktaş, Akfa Holding Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cahit Paksoy, Leh Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Anwar Moussa ve Libya İstanbul Ticari Ataşesi Ali O.A Ohaida’nın katılımı ile gerçekleşen imza töreninde tanıtıldı. Türk-Libya işbirliği ve dostluğuna vurgu yapılan toplantıda, hayata geçirilecek projenin iki ülke için de önemine dikkat çekilerek, önümüzdeki dönemde Leh Hastanelerinin bölgede genişletilerek Libyalıların sağlık alanındaki tüm beklentilerinin karşılanacağı belirtildi. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Akfa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Aktaş, “Libya için böylesine önemli bir projede, Akfa Holding’in savaş sonrası ilk imzayı atan ana yüklenici firma olarak yer almasından büyük onur duyuyoruz. Holding şirketlerimizden Delta Mühendislik, Kabataş Mühendislik, Atlas Sağlık, Gemtaş, Entegre Satek, Samatıp ve Akfa Mühendisliğin kolektif çalışması ile yapılacak proje, 2014 yılı sonuna kadar tamamlanacak. 10 yıldır hizmet verdiğimiz sağlık sektöründe, Leh Hastanesi projesinin bizim için önemi çok daha büyük” açıklamasını yaptı. Yaşanan iç savaş sonrası, Libyalı vatandaşların gerekli alt yapı olmadığı için bölge ülkelere tedaviye gittiğine, yıllık 2.5 milyar dolara varan sağlık maliyetleri nedeni ile Libya’da bu alanda gerçekleştirilecek yatırımların hayati önem taşıdığına dikkat çeken Leh Hastanesi Yönetim Başkanı Anwar Moussa, Bingazi’deki ilk projeyi 12 ay gibi kısa sürede bitirdikten sonra bölgede her açıdan en kapsamlı hastaneleri hayata geçirmeye devam edeceklerini belirtti. Anwar Moussa, “Libya’nın doğusunda inşa etmeye başladığımız savaştan sonra ilk, bölgenin en büyük ve en donanımlı hastanesi Leh, dördü hastane, ikisi servis toplam 6 bloktan inşa edilecek. Libyalı vatandaşlarımıza 20.800 metrekare alanda hizmet verecek olan hastanemiz 150 yatak kapasiteli olacak. Acil bölüm, 3 ana ameliyathane, bir doğum bakım, bir küçük ameliyathane, 12 yoğun bakım, koronel bakım yatağı ve çok sayıda poliklinik yer alacak. Anahtar teslim Akfa Holding’in inşa edeceği hastanemiz, en yeni teknoloji ekipmanlarıyla donatılacak. Herkes için hayırlara vesile olmasını dileriz” dedi.

12

OCAK 2014

YDÜ’nün Tele-Tıp çalışmaları SCI-E’nin ilgisini çekti Yakındoğu Üniversitesi YDÜ Mühendislik Fakültesi’nin, TeleTıp alanında yaptığı çalışmalar, Amerika`nın önde gelen ve SCI-E indeksli bilimsel dergileri arasında yer alan Uygulamalı Matematik Dergisi’nde yayınlanmaya hak kazandı. Tele-Tıp, “Elektronik Medikal” bilginin bir noktadan başka bir noktaya en hızlı biçimde ulaştırılmasını ve sağlık destek birimi ile hastaya en erken biçimde müdahale edilmesini hedefleyen bir araştırma alanı. YDÜ Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Görevlisi Kamil Dimililer tarafından geliştirilen çalışmada, medikal alanlarda kabul edilebilir yöntemle ve oranda görüntü sıkıştırmayı temel alan metotta başarılı sonuçlar elde edildi.

Onkologlara ONKO şampuanı tanıtıldı Kemoterapi nedeniyle kaybedilmiş saçların çok daha kısa sürede geri kazanılması için klinik olarak etkileri test edilmiş, bitkisel aktifler ve nano teknoloji kullanılarak formüle edilen ONKO şampuan, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Servisi’nde görevli onkoloji uzmanlarına tanıtıldı. LTS Teknoloji Grup’un GeoMASS ARGE Laboratuarı’nda geliştirdiği Onko Şampuanının Ürün Müdürü Tülin Baran, basit bir olgu olarak görünen saç dökülmesinin onkoloji hastalarının ciddi şekilde moral ve motivasyon kaybına neden olduğunu söyledi. Baran, Onko’nun tamamen bitkisel olduğunu hiçbir yanetkisi olmayan şampuanın İsviçre’de bağımsız ve AB’den yetkili enstitü yapılan etkinlik testlerinde oldukça çarpıcı sonuçlar aldığını belirtti.


MAMOGRAFİDE YENİLİK VE KALİTE

Tüm Dünya Kadnlar İçin Kalc Gülümseme 3 boyutlu mamografi ve biyopsiyi içeren hacimsel çözümler tek bir sistemde TOMOSENTEZ OPSİYONU İLE… HCP teknolojisine sahip dedektör tasarm ile daha yüksek görüntü keskinliği Akll otomatik ekspozür kontrolü Göğüse uyumlu skştrma plakalar ile hasta konforu 50 mikron piksel görüntü Optimize edilmiş kullanc ve hasta ergonomiği


SPOT

Capital’den Novartis’e “en” Türkiye’nin önemli ekonomi yayınlarından Capital Dergisi’nin GFK Türkiye ile 14 yıldır gerçekleştirdiği ve alanında lider firmaların değerlendirildiği “Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri” araştırmasının 2013 sonuçları yayınlandı. Türk iş dünyasının gündemini belirleyen araştırmanın bu yılki sonuçlarında geçen yıl olduğu gibi Novartis ilaç sektörünün en beğenilen şirketi seçildi. Şirketlerin bilgi ve teknoloji yatırımları, finansal sağlamlığı, iletişim ve pazarlama yönetimi, uluslararası pazarlara entegrasyonu ve pazarlama-satış stratejileri gibi kriterleri göz önüne alınarak değerlendirildiği araştırma, iş dünyasını temsilen 500’ün üzerinde şirketten yaklaşık 1500 yöneticinin online olarak yanıtladığı anket sonuçlarına göre belirlendi.

Alcon’dan göz sağlığında mükemmeliyetçilik akademisi Çalışmalarını, insanların daha iyi görmesine yardımcı olmak ve yaşam kalitesini artıracak yenilikçi ürünler sunmak misyonu ile yürüten Alcon, 5. Academy for Eye Care Excellence (Göz Sağlığında Mükemmeliyetçilik Akademisi) kapsamında İzmir, İstanbul ve Ankara’da üç büyük toplantı gerçekleştirdi. Üç ilde yaklaşık 160 hekimin katılımıyla gerçekleştirilen toplantılarda katılımcı hekimlerin katkılarıyla “uygulamada karşılaşılabilecek olası sorunların ayırıcı tanısı” kılavuzu hazırlandı. Global bir inisiyatifin parçası olarak, 2009 yılından bu yana düzenlenen etkinlik Türk göz uzmanlarına kontakt lens ve lens bakımı ile ilgili en son klinik bilgileri iletmeyi amaçlıyor.

Serebral Palsi hastalığı tedavisinde kök hücre umudu Cryo-Save Grup tarafından yapılan açıklamada, 10 Aralık 2013’te İspanya’da 4 yaşındaki bir kızın serebral palsi tedavisi için kendi kordon kanından elde edilen kök hücrelerini aldığı belirtildi. Nakil İspanya, Madrid Nino Jesus Hastanesi Onkohematoloji Bölümü Şefi Dr. Luis Madero tarafından gerçekleştirildi. Bu, bebeklik çağı serebral palsi tedavisi için Dr. Madero tarafından bu şekilde gerçekleştirilmiş üçüncü nakil. Dr. Luis Madero “Bu tip tedavileri çok erken araştırma aşamalarında olmalarına rağmen, kök hücrelerle yapılan rejeneratif terapilerin sinir dokusunu yenilemekte ve beyin hasarını tamir etmekte bir tedavi seçeneği olabildiğine inanılmaktadır” diye konuştu. Bu tedavinin yapılması, çocuğun doğumu sırasında kordon kanının CryoSave tarafından dondurulup saklanması sayesinde mümkün oldu. 14

OCAK 2014

Komorlar Birliği Eski Cumhurbaşkanı Sambi diş tedavisi için Hospitadent’i seçti Sağlık turizmi açısından dünyanın gözde ülkelerinden birine dönüşen Türkiye, Avrupa’dan sonra Ortadoğu ve Afrika ülkeleri arasında da yükselen medikal turizm merkezi olarak tanınmaya başladı. Dört büyük adadan oluşan ve müslüman bir Afrika ülkesi olan Komorlar Birliği’nin Eski Cumhurbaşkanı Ahmed Abdullah Mohammad Sambi de diş tedavisi için İstanbul Mecidiyeköy’de bulunan Hospitadent Dental Group Özel Diş Hastanesi’ni tercih etti. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen Komorlar Birliği Eski Cumhurbaşkanı Ahmed Abdullah Mohammad Sambi, diş tedavisi için, modern hastaneleri, alanında uzman doktorları, teknolojik alt yapı ve tecrübe birikimi ile Avrupa standartlarında hizmet veren Mecidiyeköy Hospitadent’i ziyaret etti. Sambi’ye Komorlar Birliği Fahri Konsolosu Sarmad Harake ve Macaristan Fahri Konsolosu Alpaslan Kaya da eşlik ettiler. Ülkemizde sağlık alanında yapılan yatırımlarına ve buna paralel olarak sağlık alanındaki gelişmelere dikkat çeken Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük, “Türkiye, sağlık alanında dünyanın on gözde ülkesi arasında yer almakta. Hospitadent Dental Group olarak teknolojik alt yapımız ve uzman kadromuz ile diş sağlığı alanında ülkemize yenilikçi ve kaliteli hizmet vererek katkı sağlamaktayız” dedi. Türkiye’nin giderek sağlık turizmi bakımından öne çıkan bir ülke olduğunu kaydeden Özbölük, “Sadece Avrupa, Asya, Kafkasya ve Ortadoğu ülkeleri değil, artık Afrika coğrafyasından da pek çok hasta tedavi için ülkemizi tercih ediyor. Diş tedavisi alanında da Hospitadent Dental Group hastaneleri yurt dışından Türkiye’ye gelenlerin tedavi için seçtikleri diş sağlığı merkezi olarak öncü bir görev üstleniyor” diye konuştu.


®

• • • • • •

Bakteri Gelişimini Engeller: Antibiyotik içermeden Aerobik ve Anaerobik bakteri gelişimi engelleyerek enfeksiyon ve tekrarlama riskini azaltır. Bioaktif: Kimyasal olarak çevredeki kemiğe tutunur. Osteostimulatif: Yeni kemik oluşumunu aktif olarak uyarır ve destekler. 15 yılı aşkın Klinik Veriler ile Kanıtlanmış Performans. Güvenli,Anti-Alerjik: Biouyumlu,Emilebilir,%100 Sentetik Kolay Kullanım: Steril-Kullanıma Hazır

Large pelvic aneurysmal bone cyst (ABC)

BonAlive® in traumatology

www.fiksmed.com.tr

Türkiye Distribütörü

TEL: +90 312 284 15 25


HABER

2014 Sağlıklı Yaşam İçin Hareket Yılı Sevdiklerimizle Sağlığa Yürüyoruz

SAĞLIK BAKANI DR. MEHMET MÜEZZİNOĞLU, SAĞLIK BAKANLIĞIMIZIN 2014 YILI İÇİN BELİRLEDİĞİ “SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN HAREKET YILI” ETKİNLİĞİNİN STARTINI MANİSA’DAN VERDİ.

Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, 29 Aralık 2013 tarihinde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile Manisa Laleli Yürüyüş Parkı’nda başlattığı etkinlik kapsamında, vatandaşlarla birlikte sağlık için yürüdü. 730 metrelik yürüyüş parkurunda 3 turu tamamlayan Müezzinoğlu, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gören hastaların hazırladığı eserlerin sergilendiği stantta küçük bir mola verdi. Yürüyüşün final noktasında basküle çıkan Müezzinoğlu, yoğun tempoya rağmen formda kalabilmesinin sırrını vatandaşlarla paylaştı. Güzel bir kahvaltıyla güne başlamanın, sağlıklı yaşamın önemli parçası olduğuna dikkat çeken Bakan Müezzinoğlu, yürüyüşe katılanlara birer adımsayar (pedometre) hediye etti. “Sevdiklerimizle Sağlıklı Yaşama Yürüyoruz” etkinliğinde konuşan Müezzinoğlu, sağlıklı beslenme ve hareketli yaşamın önemine dikkat çekti. Kendisine değer veren insanların, her gün yarım saatini ayırarak spor yapması gerektiğinin altını çizdi. “Önce insan, önce sağlık” anlayışı doğrultusunda sağlık politikaları geliştirdiklerini vurgulayan Müezzinoğlu, bu kapsamda, vatandaşları ha-

16

OCAK 2014

reketli yaşama teşvik etmek için 2014 yılı nı “2014 Sağlıklı Yaşam İçin Hareket Yılı” ilan ettiklerini söyledi.

Manisa’dan start verildi Türkiye genelinde bütün illerde aynı saatte “Sevdiklerimizle Sağlıklı Yaşama Yürüyoruz”


HABER

etkinliği yapıldığını anlatan Dr. Müezzinoğlu şöyle devam etti: “2014’ü Sağlıklı Beslenme, Sevdiklerinizle Hareket Yılı olarak ilan ediyoruz ve startı Manisa’dan veriyoruz. Bu işi vatandaşlarımız yapacak. 75 milyon el birliğiyle yapacağız. Hep birlikte kendimize yarım saat ayıralım diyorum. O da mutlaka çocuklarımızla, eşimizle yani aile kültürünü birlikte paylaşarak huzur bulmayı inşallah başaralım diyorum. Yeni yılı, hareketli yaşamla, pozitif enerjiyle karşılayalım. 2014 yılı ülke insanımız için daha sağlıklı huzur dolu geçsin diliyorum.”

Hizmet standartlarını yükselttik Vatandaşların zamanında sağlık hizmetine ulaşabilmeleri için bütün engelleri kaldırdıklarını ifade eden Bakan Dr. Müezzinoğlu, hakkaniyetli sağlık hizmetlerine ulaşmayı ve hizmet standartlarını yükseltmeyi büyük oranda başardıklarını kaydetti. Dünya standartlarıyla yarışabilen, dünyanın gelişmiş ülkelerindeki tıbbi imkanları, sağlık hizmetlerini Türk halkına sunmayı hedeflediklerini belirten Dr. Müezzinoğlu, şöyle konuştu: “2014 yılı itibariyle sağlık hizmetlerini en ideal şekilde sunma ve geliştirme hede-

findeyiz. 2014 yılı için iki önemli kelime: Bir sağlıklı besleneceğiz, iki hareket edeceğiz. Sağlıklı beslenme yalnız boğazımızdan geçen gıdalar değildir. Nefesimizle geçenler de önemlidir. Yani nefesimizi, sigara dumanıyla akciğerlerimizi kirleten bir anlayış olmamalı. Boğazımızdan geçen her yudum sıvıya dikkat etmemiz lazım.”

Sabah kahvaltısını ihmal etmeyin İnsanların tüketebileceği ya da bünyesinin yakabileceği kadarını yemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Müezzinoğlu, sabah kahvaltısının kesinlikle yapılması gerektiğini ifade etti ve sözlerini şöyle tamamladı: “Dört dörtlük bir sabah kahvaltısı, dört üçlük bir öğle yemeği, dört ikilik bir akşam yemeği... Hava karardıktan sonra ağzımızın fermuarını kapatmamız lazım. Akşam 6-7 dediği zaman artık karaciğer, hormonlar istirahata geçecek. 6-7’den sonra yiyeceklerimiz bilin ki hızla yağa dönüşecek. Şayet kilo almak istemiyorsak akşam yemeklerimizi olabildiğince erkene almak lazım. Akşam sofrasını akşam ezanıyla birlikte kurun, yatsı ezanından sonra da defteri kapatalım.” ■

SU ÖZGÜR

DR. MÜEZZİNOĞLU, YIL BOYUNCA TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA DEVAM EDECEK OLAN ETKİNLİĞİ “SEVDİKLERİMİZLE SAĞLIĞA YÜRÜYORUZ” SLOGANIYLA TANITTI.

OCAK 2014

17


DOSYA

TÜRK KIZILAYI

İnsani Yardımda Küresel Aktör Dünyanın Yükselen Değeri: Türk Kızılayı AHMET LÜTFİ AKAR TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI

18

OCAK 2014


RÖPORTAJ

lı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kalan az sayıdaki özel kurumdan birisi. Toplumsal dayanışmayı sağlamak, sosyal refahın gelişmesine katkıda bulunmak, yoksul ve muhtaç insanlara barınma, beslenme ve sağlık yardımı ulaştırmak gibi önemli görevler üstlenen ve birçok konuda da öncü olan Türk Kızılayı, kan, afet müdahale, sağlık, sosyal yardım, gençlik ve eğitim gibi alanlarda hizmetler sunuyor. Hizmet yelpazemizi de sürekli genişletiyoruz. Böylesine bir kurumun Genel Başkanlık makamının sahip olduğum en özel sıfat olduğunu söyleyebilirim. Bize nasip olan bu görevi hakkıyla yerine getirebilmek için arkadaşlarımızla birlikte yoğun bir çaba içerisindeyiz.

Türk Kızılayı gerek ulusal gerek uluslar arası alanda gerçekleştirdiği yardım faaliyetleri ile Türkiye’nin ve dünyanın yükselen değeri olarak gündemde yerini alıyor. Küresel İnsani Yardım Raporuna göre acil insani yardım listesinde 4. Sırada bulunan Türkiye’nin bu başarısında Türk Kızılayı’nın rolü büyük. Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar ile kurumun bu başarılı çalışmalarını, güncel projelerini ve hedeflerini konuştuk.

FUNDA ÇAMÖZÜ

TAMAMEN İNSANİ DEĞERLER DOĞRULTUSUNDA ÇALIŞMALARIMIZI YÜRÜTÜYORUZ ANCAK GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ İNSANİ YARDIM ÇALIŞMALARI, ÜLKEMİZİN ULUSLARARASI ARENADAKİ PRESTİJİNE DE KATKI SAĞLIYOR.

Ülkemizin yardım eli olan Türk Kızılayı’nın insani yardım çalışmaları ülke sınırlarını aşarak her dinden, dilden ve ırktan mazlumlara uzandı. Son beş yılda 43 farklı ülkeye ayni ve nakdi insani yardım gerçekleştirdik. Bu operasyonlarda ayni yardımların nakdi karşılıkları da hesaplandığında toplam yardım miktarı 125 milyon Türk Lirasını buluyor. Yardımsever halkımız da Kızılay’a güveniyor ve farklı coğrafyalardaki ihtiyaç sahip-

Türk Kızılayı’nın ilk kuruluşu 1868 Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Derneği adıyla, ikinci kuruluşu ise 1877 Osmanlı-Rus Harpleri esnasında Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti adıyla oldu. Kuruluşundan bu yana Türk Kızılayı’nın misyonu hakkında neler söyleyeceksiniz? Günümüzde Türk Kızılayı bu misyonunu nasıl devam ettirmekte? 1868 yılında kurulan Türk Kızılayı, Osman-

OCAK 2014

19


DOSYA

TÜRK KIZILAYI

TÜRK KIZILAYI’NIN 2015 HEDEFLERİ “Yardımseverlerin destekleri ile sağlanan, gönüllü ve profesyonel kadrolarca idare edilen böyle bir insani yardım gücü elbette Türk Kızılayı’nı dünyadaki ihtiyaç sahipleri adına vazgeçilmez bir noktaya getirdi. 2015 yılında Türk Kızılayı’nın dünyanın bir numaralı iyilik örgütü olmasını sağlamak istiyoruz. Bu ana hedef dışında; • Uluslararası Kızılay Kızılhaç Federasyonu’nun başkanlığını üstlenmiş, afet sistemlerini daha işlevsel hale getirmiş, • Afet müdahale sistemlerini ve diğer faaliyetleri tamamen şubelere dayalı tasarlayarak yürüten, • Genel merkezden sadece genel koordinasyon ve dış ilişkileri yöneten, • Bütçesi son derece takviye edilmiş, • Gayrimenkulleri daha efektif değerlendirilen, • Çok yüksek miktarda ticari gelirleri olan ve bunları konusunda uzmanlaşmış personeline yatırım olarak değerlendiren, • Kan hizmetleri alanında Türkiye kan ihtiyacının yüzde yüzünü karşılayabilen, • Afet yerleşim sistemlerini en ileriye taşıyan bir Kızılay hayal ediyorum. Aslında hayal etmiyorum, bunları düşündük, planladık ve inşallah hayata geçireceğiz. Tüm bu çalışmalarımızı gerçekleştirebilmemizin ilk şartı; yardımseverlerin bizlere verdiği desteğin artarak devam etmesi… Ben de insanlık adına, yardımseverlerin, ilgi ve desteklerini üzerimizden eksik etmemelerini diliyorum.”

lerine ellerini uzatmak için bağışlarını Türk Kızılayı’na emanet ediyor. İhtiyaç sahiplerini belirlerken önceliğimiz kimsenin ulaşamadığı ve kimseye ulaşamayan mazlumların ihtiyaçlarını karşılamak. Dünyanın sırtını döndüğü, görmezden geldiği coğrafyalardaki ihtiyaç sahiplerine biz ulaşıyoruz.

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin ambleminin hilal olması nedeni ile Kızılhaç tarafından uzun süre kabul edilmedi, 1897 Haziranında Londra’da toplanan Milletlerarası VIII. Kızılhaç Konferansı’nda Dr. Besim Ömer Paşa’nın gayretleriyle hilâlin amblem olarak alınması resmen kabul edildi. Bu amblemin bir hikayesi var mı, savaşta ve barışta neyi temsil ediyor? Kuruluş zamanında Türk Kızılayı da amblem olarak Kızılhaç’ı kullanıyor. Bu aslında dini bir sembol değil ancak 1876 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Osmanlı askerleri

20

OCAK 2014

“biz üzerinde haç sembolü olan bir bayrağın altında savaşmayız” diyerek tepki gösteriyorlar. Bu tepki üzerine “Kızılhaç” sembolünün “Kızılay” olarak değiştirilmesi için Federasyon’a başvuruda bulunuluyor ve sizin de özetlediğiniz süreçlerin ardından “Kızılay” sembolü kabul ediliyor. Bugün atmıştan fazla ulusal dernek “Kızılay” sembolünü kullanıyor. Kızılay amblemi; ihtiyaç anında dayanışmayı, ıstırap anından şefkati, farklılıklar karşısında hoşgörüyü, savaşın en kızgın anından insancıllığı, merhameti, tarafsızlığı ve barışı simgeliyor.

Türkiye, son 10 yılda 30 kat artırdığı dış yardım miktarı ve yürüttüğü kalkınma faaliyetleriyle, insani diplomasi alanında örnek gösteriliyor. Türkiye, Küresel İnsani Yardım Raporuna göre acil insani yardım listesinde 4. sırada, dünyada insani yardım artısında ise dünya birincisi. Kızılay’ın da bu başarıda rolü konusunda neler söyleyeceksiniz?


Dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerine en kısa sürede ulaşıp, temel insani ihtiyaçlarını etkin bir biçimde karşılıyoruz. Sadece 2013’te dünyanın 8 farklı bölgesine yardım taşıdık. Afrika kıtasının pek çok noktasında faaliyet yürütüyoruz. Son 2 yılda Somali’ye 17 sevkiyatla yaklaşık 34 bin ton insani yardım ulaştırdık. Türkiye’de misafir ettiğimiz Suriyelilerin yaşadığı kamplara yapılan yardımların dışında Karkamış, Kilis, Yayladağı, Reyhanlı Bükülmez, Ceylanpınar, Altınözü Suruç, Cilvegözü ve Akçakale Sınır kapılarında sıfır noktası yardım faaliyetleri de yürütüyoruz. Bunları yaparken bir imaj kaygısı gütmüyoruz. Tamamen insani değerler doğrultusunda çalışmalarımızı yürütüyoruz ancak gerçekleştirdiğimiz insani yardım çalışmaları, ülkemizin uluslararası arenadaki prestijine de katkı sağlıyor. Biz de ülkemizi ve halkımızı en iyi şekilde temsil ettiğimiz için gurur duyuyoruz. 2013 yılı hedeflerimizden biri de dünyadaki tüm Kızılay ve Kızılhaçların üye olduğu Uluslararası Kızılay Kızılhaç Dernekleri Federasyonu (IFRC) Yönetim Kurulu üye-

liğine seçilmekti. Bu önemli hedefe ulaşabilmek için Türk Kızılayı Ailesinin her ferdi üstün gayret sarf etti. Bu gayretler neticesinde, 12-20 Kasım 2013 tarihleri arasında Avustralya/Sidney’de gerçekleştirilen Uluslararası Kızılay Kızılhaç Dernekleri Federasyonu Genel Kurulunda Yönetim Kurulu üyeliğine Avrupa bölgesinden adaylığımızı koyduk. Avrupa Bölgesinden aday olan 10 Ulusal Dernek (Türkiye, İspanya, Danimarka, İngiltere, Belçika, Azerbaycan, Gürcistan, Romanya, Belarus Ulusal Dernekleri) arasından 111 oyla, Yönetim Kurulu üyeliğine seçildik. Yönetim Kurulu üyeliğimiz, 2017 yılına kadar devam edecek. Yardımseverlerimizin destekleri ve ülkemizin artan gücüne paralel olarak Türk Kızılayı, insani yardımda küresel aktör haline geldi. Ülkemizin yardım eli olan Türk Kızılayı artık, dünyadaki insani yardım hareketinde gündemi belirleyecek ve alınan kararlarda söz sahibi olacak.

Kızılay son olarak tayfun felaketi ile sarsılan

12-20 KASIM 2013 TARİHLERİ ARASINDA AVUSTRALYA/ SİDNEY’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN ULUSLARARASI KIZILAY KIZILHAÇ DERNEKLERİ FEDERASYONU GENEL KURULUNDA YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNE AVRUPA BÖLGESİNDEN ADAYLIĞIMIZI KOYDUK... YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİMİZ, 2017 YILINA KADAR DEVAM EDECEK.

OCAK 2014

21


DOSYA

TÜRK KIZILAYI

GÜVENLİ KAN TEMİNİ PROGRAMIMIZI, SAĞLIK BAKANLIĞIMIZIN HİMAYESİNDE, 15 BÖLGE KAN MERKEZİ VE 61 KAN BAĞIŞI MERKEZİ BÜNYESİNDE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ FAALİYETLERLE SÜRDÜRÜYORUZ.

Filipinler’e yardım elini uzattı. Burada ne tür çalışmalar yapıldı? Filipinler, son yılların en yıkıcı afetlerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Tayfun sonrasında yerleşim birimlerinin tamamı yaşanılamaz hale gelen Filipinler’in Tacloban kentine ilk ulaşan uluslararası yardım kuruluşlarından biri olduk. İlk planda bir uçak dolusu çadır, battaniye ve mutfak setini, Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay’ın başkanlığındaki bir heyet ile bölgeye ulaştırdık. Yerelden temin ettiğimiz gıda malzemelerini, yardım çalışmalarının yapılamadığı, hiçbir kuruluşun yardım elini henüz uzatmadığı Mayorga’da dağıttık. Evlerin tamamının hasar gördüğü, önemli bir bölümünün ise kullanılamaz hale geldiği bölgede 70 bin afetzedeyi ülkemizin yardımseverliği ile tanıştırdık. Belki de Türkiye’nin adını daha önce duymayan insanlar, yardımlarından dolayı Türk halkına ve Türk Kızılayı’na teşekkür ettiler. Yaralıların tedavilerinin sürdüğü bölge hastanelerine hijyen malzemesi yardımında bulunduk. Oluşturduğumuz çadırkentte kalan afetzedelerin ihtiyaçlarını karşıladık. Bölgedeki insani yardım çalışmalarımıza devam ediyoruz.

22

OCAK 2014

Sağlık Bakanı Dr. Müezzinoğlu, Türkiye’de 10 ayrı bölgede kemik iliği vericilerinin tespit çalışmaları yapacaklarını, 4 yıl içinde bu konuda dünya standartların yakalayacağımızı ifade etti. Türk Kızılayı ile yapılan protokol ile kan veren herkese ‘kemik iliği vericisi olmak ister misiniz’ sorusunu soracağız, şeklinde bir açıklaması var. Türk Kök Projesi hakkında bilgi verebilir misiniz? Güvenli Kan Temini Programımızı, Sağlık Bakanlığımızın himayesinde, 15 Bölge Kan Merkezi ve 61 Kan Bağışı Merkezi bünyesinde yürüttüğümüz faaliyetlerle sürdürüyoruz. Bu çalışmalar kapsamında, Kasım 2013 tarihi itibari ile gönüllü bağışçılarımızdan aldığımız kan bağışı sayısı 1.500.000 üniteyi aştı. Yılsonunda 1.700.000 ünite kan bağışı rakamına ulaşılacağı öngörüyoruz. 2014 yılı kan bağışı hedefimizi ise 1.868.000 ünite olarak belirledik. İlik nakli ve kök hücre tedavisi bekleyen hastalar için Sağlık Bakanlığımız ile 7 Kasım 2013 tarihinde imzaladığımız anlaşma ile “Kök Hücre Projesine” başladık.


Hedefimiz; önümüzdeki yıllarda Sağlık Bakanlığımızın kök hücre tedavi hizmetine kaynak oluşturacak önemli sayıda bağışçıyı sisteme kazandırmak. Ülke genelinde hizmet vermek üzere Türk Kızılayı’nın 12 Bölge Kan Merkezinde Gönüllü Verici Merkezleri kuruyoruz. Bu merkezlerin her birinde kök hücre bağışçılarının bilgilendirilmesi ve kaydı için bir gönüllü verici kazanım uzmanı görevlendireceğiz. Çalışma süreçlerimizi belirleyecek, yönetim, izleme, değerlendirme, kalite ve performans çalışmalarının yapıldığı Kızılay Kök Hücre Koordinasyon Merkezi de kuracağız. Proje kapsamında Kızılay, gönüllü verici adaylarının kazanımı, sisteme veri girişlerinin yapılması ve serolojik testlerinin gerçekleştirilmesinden ve “doku tipleme” yapılacak ilk numunelerin toplanmasından sorumlu olacak. Sağlık Bakanlığı ise gönüllü verici olmayı kabul eden adayların doku tipleme testlerinin yapılmasını, ihtiyaç sahibi hastalar ile eşleştirilmesini ve nihayetinde hastalara hizmetin götürülmesini sağlayacak. Üç yıllık proje süresince gönüllü verici adayı kazanımı çalışmaları kapsamında 150.000 bağışçı adayı hedefliyoruz.

Sizin bir de Türk Kızılayı Doğal Mineralli Suyunuz var. Fabrikanın işletmesi, 1926 Yılında Ulu Önder Atatürk tarafından geliri yardım faaliyetlerinde kullanılmak üzere Türk Kızılayı’na verilmiş. Günümüz kadar başarılı bir şekilde faaliyetlerini sürdüren bu işletme ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Doğal Mineralli Madensuyumuz, içene sağlık verirken, madensuyu satışından elde edilen tüm gelir fazlasını da afet ve sosyal yardım çalışmalarımızda kullanıyoruz. 1926 yılında Atatürk tarafından Türk Kızılayı’na verilen Afyon’daki tesislerimiz-

de ürettiğimiz klasik mineralli su, meyve aromalı mineralli su ve meyveli mineralli su çeşitlerimizi, yurtdışında da 13 ülkede tüketiciyle buluşturuyoruz. Üretim tesislerinin tamamı Türk Kızılayı’na ait olan Doğal Mineralli Maden Suyunun pazarlamasını da kendimiz gerçekleştiriyoruz. Saatte 180 bin şişe madensuyu üretme kapasitesine sahip Afyon tesisleri, Ortadoğu’nun ve Balkanlar’ın en büyük mineralli su fabrikası olma özelliğinde. Artan talebi karşılamak adına Erzincan’da çok kısa bir süre sonra üretime başlayacak tesisimizin kapasitesinin de saatte 50 bin şişe olmasını planlıyoruz.

Kurumunuza çok çeşitli şekillerde bağış yapılabiliyor. Aşevlerinden özel eğitim sınıflarına, zekat ve adaktan Kızılay Kart’a kadar. Kızılay’a destek vermek ya da bağış yapmak isteyen yardımseverler nelere dikkat etmeli? Hayırseverlerin merhamet duygularının sömürülmemesi, yanlış uygulamaların önüne geçilebilmesi için büyük hassasiyet gösteriyoruz. Bunun için yardım ve bağış modelleri geliştirdik. Böylece hayırseverlerimiz yardımlarını en kolay ve faydalı şekilde gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırabiliyorlar.

DOĞAL MİNERALLİ MADENSUYUMUZ, İÇENE SAĞLIK VERİRKEN, MADENSUYU SATIŞINDAN ELDE EDİLEN TÜM GELİR FAZLASINI DA AFET VE SOSYAL YARDIM ÇALIŞMALARIMIZDA KULLANIYORUZ.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, Türk Kızılayı’nın güvenli bağış yöntemlerinden birini kullanma. Bağışçılarımız, internet sitemiz www.kizilay.org.tr’yi kullanarak, 168 ücretsiz bağış ve çağrı hattımızı arayarak, bankalardaki Kızılay hesap numaralarını kullanarak ve şubelerimiz aracılığıyla bağışlarını güvenli bir şekilde gerçekleştirebilirler. Ayrıca tüm cep telefonu operatörlerinden 2868’e “KIZILAY” yazıp 1 SMS gönderdiğinizde de kolayca 5 TL bağışta bulunmuş oluyorsunuz. ■

OCAK 2014

23


DOSYA

TÜRK KIZILAYI

Türkiye Acil İnsani Yardım Sıralamasında 4. Türkiye, son 10 yılda 30 kat artırdığı dış yardım miktarı ve yürüttüğü kalkınma faaliyetleriyle, insani diplomasi alanında örnek gösteriliyor

CEMALETTİN HAŞİMİ BAŞBAKANLIK KAMU DİPLOMASİSİ KOORDİNATÖRÜ

TÜRKİYE’NİN 2012 YILI TOPLAM DIŞ YARDIMI 3,4 MİLYAR DOLARI AŞTI. 24

OCAK 2014

Küresel İnsani Yardım Raporuna göre, Türkiye sadece 2012 yılında 1,04 milyar dolar Acil İnsani Yardım (AİY) yaptı. Aynı yıl AİY oranı tüm dünyada yüzde 5,9 azalırken, Türkiye’nin acil yardımları artış gösterdi. Böylece Türkiye, 1 milyar doları aşan yardımıyla AİY sıralamasında dünya ölçeğinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere’nin ardından 4’üncü sıraya yükseldi. Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) yüzde 0,13’ünü oluşturan bu yardımla Türkiye ayrıca, GSMH’ye kıyasla en çok yardım yapan 3’üncü ülke oldu.

İnsani yardım artışında dünya birincisi Resmi Kalkınma Yardımı rakamlarına göre Türkiye, son 10 yılda dış yardım miktarını 30 kat artırdı. 2003 yılında 76 milyon dolar Resmi Kalkınma Yardımı (RKY) yapan Türkiye, 2012 yılında RKY miktarını 2 milyar 533 milyon dolara çıkardı. 2011’de bir önceki yıla göre yüzde 38’lik bir artışla 1 milyar 273 milyon dolar RKY yapan Türkiye, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ülkeleri içinde yardım artış hızında birinci oldu. 2012 yılında da 2,5 milyar doların üzerindeki yardımla Türkiye, 2 yıl

üst üste artışta birinci olmanın yanı sıra yüzde 98´le artış rekoru kırdı. Ayrıca, yine 2012´de 161 ülkeye yardım taşıyan Türkiye, dünya insani yardım sıralamasında 4´üncü oldu. Türkiye’nin dış yardımları ve Türk Kızılayı’nın buradaki rolünü Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörü Cemalettin Haşimi’ye sorduk.

Türkiye, 5 kıtada 100’ü aşkın ülkede yardım faaliyetleri yürütüyor. Gelişmiş ülkelerin dış yardımlarda kesintiye gittiği bu süreçte Türkiye’nin bu yardımları ile ilgili neler söyleyeceksiniz? İnsani yardımlar ve kalkınma işbirliği programları dış politika ufkumuzun en önemli boyutlarından birisi. Bu perspektifi insani diplomasi olarak tarif ediyoruz. Hem bölgesel hem de küresel siyasette daha adil, daha paylaşımcı bir siyasi çizgiyi temsil ediyor. Anadolu tarihi zaten yüzlerce yıldır yardım geleneğiyle şekillenmiş bir coğrafya ve bugün biz bu geleneği çağın koşullarına uygun bir biçimde yeniden canlandırdık. Güçlenen ekonomi


RÖPORTAJ

madığı veya başkalarının zayıf kaldığı, etkisiz kaldığı alanlarda bir Türkiye mucizesi var. Muazzam başarı hikâyeleri var, Somali gibi veya Filipinler’e yardım iletme hızı gibi...

ve uluslararası etkinliğimiz sayesinde Türkiye, yardımlar ve işbirliği programlarında da örnek gösterilen bir ülke haline geldi. Acil insani yardım müdahaleleri yanında aynı anda yüzden fazla ülkede, eğitimden sağlığa, kültürden diplomasiye kadar bir çok alanda aktif bir Türkiye var. Bu noktada resmi kurumlar yanında STK’ların da ciddi bir rolü söz konusu. Yardımların ve işbirliği programlarının artışında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ve 150 yıllık bir geleneği temsil eden Türk Kızılayı’nın rolü son derece kritik. Kurumlarımız sayesinde, bugün dünyanın dört bir yanında Türkiye deyince yüzleri gülümseyen, verilen desteğe müteşekkir kalan, bu ülkeye ve bu ülkenin insanlarına muhabbet besleyen yüzbinler, milyonlar var.

Ülkemizin yardım ve kalkınma işbirliği programları, hem krizlere hızla cevap verme kapasitesi, hem etkisi, hem kapsamı açısından örnek gösteriliyor farklı kesimler tarafından. Küresel siyasette insani krizlerin her geçen gün arttığı bir dönemde BM’nin böyle bir zirve düzenlemesini önemli ve değerli bir girişim olarak görüyoruz. Bizim de arzuladığımız, desteklediğimiz bir süreç çünkü küresel eşitsizlikler devam ettiği müddetçe küresel bir istikrarın sağlanması mümkün değil. Bunun için adaletin de, eşit paylaşımın da, felaketler karşısında duyarlı olmanın da küreselleşmesi gerekiyor. Bu zirvenin Türkiye’de yapılacak olması ise hem tüm kurumlarımızla Türkiye’nin çabalarının bir sonucu hem de ülkemize verilen önemin bir göstergesi. Gurur duyduğumuz, iftihar ettiğimiz ve STK’larıyla resmi kurumlarıyla, tüm Türkiye’nin başarısı... Ayrıca Türkiye’nin En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi’ne ev sahipliği yapan ilk Batı-dışı ülke olduğunu ve bu alana gözle görünür düzeyde yenilikler getirdiğini de eklemek gerekiyor. Bu çerçevede hiçbir kompleks duymadan, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türkiye sayesinde,

DERYA DEĞERLİ

DÜNYA GIDA PROGRAMI, BU ÇABALARINA KARŞILIK TÜRKİYE’Yİ “YÜKSELEN DONÖR” (EMERGING DONOR) OLARAK NİTELENDİRDİ.

Dünya Gıda Programı tarafından “yükselen donör” (emerging donor)olarak nitelenen Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2016’da ilk kez düzenlenecek olan Dünya İnsani Yardım Zirvesine de ev sahipliği yapacak. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Gerçekten iyi bir iş çıkardığınız zaman, dünyanın farklı bölgelerinde insanlar ve kurumlar ilgi gösteriyor. Türkiye insani yardımlarda sadece yükselen bir aktör değil aynı zamanda bu alana yeni ve özgün modeller sunan bir ülke. Kimsenin başara-

OCAK 2014

25


DOSYA

TÜRK KIZILAYI

TÜRK KIZILAYI TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI YARDIM KONUSUNDA YÜZ AKI KURUMLARINDAN BİRİ.

dünya değişiyor ve daha iyi bir yer haline geliyor.

Türk Kızılayı’nın bu dış yardımlarda etkisinden ve çalışmalarından bahseder misiniz? Uluslararası yardım konusunda yüz akı kurumlarımızdan biri ve 150 yıllık bir geleneği temsil ediyor. Bu açıdan aslında Kızılay binlerce yıllık Anadolu yardım ve dayanışma ruhunun günümüze yansıyan sesi. Yoksula, garibe, dara düşene, kimsesizlere ve mazlumlara dost eli uzatmak bu coğrafyanın ruhunda var, geleneğinde var. Kimliğimizin, varoluşumuzun bir parçası bu. Kızılay işte tam da bunu temsil eden, bu geleneği günümüze uyarlayan kurumlardan biri. Sadece 2013 faaliyetleri bile başlı başına bir başarı hikâyesi. Dünyanın 8 farklı bölgesine yardım ulaştırabilmesi, içeride ve dışarıda yürüttüğü faaliyetler hepimiz için iftihar kaynağı.

Rakamlarla belirtmek gerekirse Kızılay bu yardımlarda nasıl bir rol üstleniyor? Dünyanın dört bir yanında aktif olması ve acil krizlerdeki müdahale hızı son derece kritik ve değerli. Mesela Filipinlerde yaşanan tayfun felaketinden hemen sonra

Kızılay ülkeye 424 çadır, 5 binin üzerinde battaniye ile 550 adet mutfak setinin yanı sıra 12 bin ailenin faydalanabileceği 10 bin adet gıda paketi ulaştırdı. Balkanlarda2013’te Karadağ İnsani Yardım Operasyonu kapsamında 11 bin kişiye yaklaşık 135 milyon TL’lik insani yardım ulaştırdı. Afrika kıtasının hemen hemen her noktasında Kızılay var. Doğu’da son 2 yılda Somali’ye 17 sevkiyatla yaklaşık 34 bin ton insani yardım ulaştırıldı. Batı Afrika bölgesinde artan gıda güvensizliğini göz önünde bulundurarak, Moritanya ve Senegal’e 2 bin ton şeker, Nijer’e ise 2.750 ton şeker ve 2.950 ton un yolladı. Myanmar, Bangladeş, Pakistan ile Gazze’ye yönelik yürüttüğü yardım kampanyaları da devam ediyor. Suriyeli misafirlerimiz için kamplara yönelik faaliyetler dışında, sınır kapılarında sıfır noktasında düzenli günlük yardım faaliyetleri gerçekleştiriyor. Rakamlarla özetleyince çok kolaymış gibi görünüyor ama değil, çünkü insani yardımlar zaten bir çok zorluk ve sıkıntıyla karşılaşılan bir alan. Bir de tayfun, deprem, kıtlık, çatışma gibi durumlarda zorluklar ikiye-üçe katlanıyor. Belki bu boyutu biraz daha anlatmak gerekiyor çünkü sahada olanlar, bir paket unu veya bir battaniyeyi dağıtmanın ne kadar zor bir süreç olduğunu iyi biliyor. Bu hikayeleri daha çok anlatmak gerekiyor ki, meselenin basit bir yardım meselesi olmadığı daha iyi görülsün. Bu netice itibariyle bir gönül ve muhabbet meselesi ve Türkiye’nin bütün kurumları bu açıdan çok zengin bir insan kaynağına sahip. ■

26

OCAK 2014


HABER

ÖMER DURAK

TÜRK KIZILAYI

DOSYA

TÜRKÖK’te 3 Yılda 250 Bin Bağışçı Hedefleniyor Kızılay ve Sağlık Bakanlığı Koordineli çalışacak Sağlık Bakanlığı ve Kızılay arasında Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (TÜRKÖK) Projesi’nin ilk adımı olan “Uygun Gönüllü Vericilerin Belirlenmesi ve Örneklerin Alınması Protokolü imzalandı. Protokol çerçevesinde önümüzdeki günlerde çalışmaların detaylarının kamuoyuyla paylaşılacak. Türk Kızılayı Kan Hizmetleri Genel Müdürü Nurettin Hafızoğlu’na projede gelinen aşamayı sorduk.

TÜRKÖK Protokolü’nden bahseder misiniz? T.C. Sağlık Bakanlığı’nın, Hematopoetik kök hücre nakli tedavisi olması gereken hastalar için oluşturduğu TÜRKÖK bünyesindeki “Kemik İliği Bankası”na, gönüllü olarak kemik iliği veya periferik kök hücre bağışlamak isteyen bağışçı adayları bulmak amacıyla Türk Kızılayı ile işbirliği içerisine girmiştir. Öngörülen projede Kızılay tarafından “Gönüllü Verici Merkezleri” kurulmasına yönelik 3 yıl süreli yardım protokolü hazırlandı. İlgili protokol 07.11.2013 tarihinde Sağlık Bakanı Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve Türk Kızılayı Genel Başkanı Sayın Ahmet Lütfi Akar’ın katılımı ile imzalandı.

Burada Bakanlığın ve Kızılay’ın rolleri neler olacak? Protokol; Türk Kızılayı tarafından ülke genelinde hizmet vermek üzere Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı Kızılay Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (KKHKM) ve 12 Bölge Kan Merkezinde Gönüllü Verici Merkezi (GVM) kurulmasını kapsamaktadır.

Projenin süresi ve hedefler neler? Kök Hücre çalışmaları “Sağlık Bakanlığı Kan ve Kan Ürünleri Rehberi” çerçevesinde gerçekleşecek. 3 yıllık proje süresince gönüllü verici adayı kazanımı çalışmaları kapsamında 250.000 bağışçı adayı hedefleniyor. Kemik iliği Bankasının oluşturulmasında Bakanlık ve Kızılay tarafından yürütülecek iş akışında; • Kızılay, Gönüllü Verici Adaylarının kazanımı, sisteme veri girişlerinin yapılması ve serolojik testlerinin gerçekleştirilmesinden sorumlu olacak. • Bakanlık, Gönüllü Verici olmayı kabul eden adayların doku tipleme testlerini belirlediği Doku Tipleme Laboratuvarlarında (DTL) yapılmasını, ihtiyaç sahibi hastalar ile eşleştirilmesini ve Gönüllü Vericilerin bağış işlemleri süresince gerçekleştirilecek ulaşım, konaklama, refakat ve nakil sonrası sağlık hizmetlerinin verilmesini sağlayacak.

Kampanyanın halkla ilişkiler çalışması ne zaman başlayacak? Söz konusu projenin toplum üzerinde farkındalık yaratmasını sağlamak amacıyla ulusal çapta yürütülecek kampanya, tanıtım ve halkla ilişkiler çalışması yaklaşık 6 ay içinde başlatılacak. ■

NURETTİN HAFIZOĞLU TÜRK KIZILAYI KAN HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ

KIZILAY, GÖNÜLLÜ VERİCİ ADAYLARININ SEROLOJİK TEST, BAKANLIK İSE DOKU TİPLEME TESTİ HİZMETLERİNİ SAĞLAYACAK. OCAK 2014

27


DOSYA

HABER

TÜRK KIZILAYI

AYŞE YILMAZTÜRK

İETT Türk Kızılayı ile Kentin Kan İhtiyacına El Attı Duraklarda ve garajlarda kan bağışı DÜZENLENEN KAMPANYA SÜRESİNCE İETT ÇALIŞANLARI KAN BAĞIŞINDA BULUNURKEN, İETT’YE AİT DURAK İLE GARAJLARDA HALKA YÖNELİK KAN BAĞIŞI VE BİLGİLENDİRME ETKİNLİKLERİ DÜZENLENECEK.

Megakent İstanbul’un kent içi toplu ulaşımına 141 yıldır çözümler üreten İETT Genel Müdürlüğü, bu kez Türk Kızılayı ile kentin kan ihtiyacına el attı. Düzenlenen kampanya süresince İETT çalışanları kan bağışında bulunurken, İETT’ye ait durak ile garajlarda halka yönelik kan bağışı ve bilgilendirme etkinlikleri düzenlenecek.

Kızılay Tüm Dünyaya Örnek Oluyor Kent içi toplu ulaşım hizmetinde öncü olan İETT Genel Müdürlüğü, (İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri), Türk Kızılayı ile örnek bir projeye imza attı. Kampanya imza törenine Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Akar ile Yönetim Kurulu Üyeleri Gülay Aslan ve İsmail Hakkı Turunç ile İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı ile yöneticiler ve çalışanlar katıldı. Genel Başkan Akar, Türk Kızılayı’nın 2005 yılından bu yana yürüttüğü düzenli, güvenli ve gönüllü kan bağışı programı ile ülkenin kan ihtiyacının tamamına yakınını karşıladığının altını çizdi. Genel Başkan Akar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş başta olmak üzere tüm İETT personeline ve yöneticilerine örnek duyarlılıklarından dolayı teşekkür etti. İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı da “Bizler kampanyamız ile topluma küçük bir katkıda bulunuyoruz. Oysa katkının en büyüğünü Kızılay yapıyor. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yürüttüğü insani

28

OCAK 2014

yardım çalışmalarıyla dünyadaki kuruluşlara örnek oluyor. Biz de kan bağışında farkındalık yaratmak için buradayız” diye konuştu.

İETT çalışanları da kan bağışlıyor Protokol imza töreninin ardından İETT Genel Müdürü Dr. Baraçlı kan vererek kampanyayı başlattı. Türk Kızılayı ve İETT Kan Kampanyası kapsamında İETT personeline, Kızılay Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezi ekipleri tarafından kan bağışı konusunda bilinçlendirme eğitimi verilecek. İETT çalışanları kan bağışının önemine dikkat çekerek toplumda farkındalık yaratmak için kan bağışlayacak. Kan bağışı kampanyası sadece İETT çalışanları ile sınırlı kalmayacak. İETT’ye ait duraklar ve garajlar da, İstanbulluların kan bağışında bulunması için tahsis edilecek. Kızılay ekipleri ve İETT’nin belirlediği önemli noktalarda sabit kan alma birimleri de kurulacak. ■


HABER

HABER

SERRA KUL

Halk Sağlığı Prof. Dr. Seçil Özkan’a Emanet Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığına Prof. Dr. Seçil Özkan atandı

üreme sağlığı konularında çalışmaların yanı sıra ilaçlarla ilgili gözlemsel nitelikte ve farmakoepidemiyoloji, epidemiyoloji ve biyoistatistik alanlarında çalışmalarda bulundu.

“Teşekkür ve Yeni yıl Mesajı” Ataması ve yeni yıl vesilesi ile teşekkür ve yeniyıl mesajı veren Prof. Dr. Seçil Özkan şunları kaydetti:

Geçmişte Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü birçok program ve projeye bilimsel katkı sağlayan Prof. Dr. Seçil Özkan, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığına atandı. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olan ve 1999 yılında Halk Sağlığı Anabilim Dalında Uzmanlık Eğitimini tamamlayan Prof. Dr. Seçil Özkan, göreve atanmadan önce Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalında görev yapmaktaydı.

“Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığına atanmam nedeni ile bizzat gelerek, çiçek göndererek, telefon ederek veya e-posta ile tebriklerini ve hayır dualarını ileten herkese teşekkür ederim. Kurumumuzun ilk kurulduğu günden itibaren büyük bir özveri ve gayretle çok kısa bir sürede yaptığı çalışmalar takdire şayandır. Bundan sonraki süreçte de Merkez ve Taşra Teşkilatı işbirliğinin yanı sıra halk sağlığı ile ilgili bütün kurum ve kuruluşların desteği ile toplum sağlığını koruma ve geliştirme yönünde önemli adımlar atacağımıza inancım tamdır.

Kurumun yürüttüğü birçok programa katkı sağlayan Prof. Özkan, sağlık eğitimi, sağlığın geliştirilmesi, tıp eğitimi ve program geliştirme, ölçme ve değerlendirme,

Bu vesile ile yeni yılın başta Kurum çalışanlarımıza olmak üzere bütün halk sağlığı camiasına ve vatandaşlarımıza sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini dilerim.” ■

“BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE DE MERKEZ VE TAŞRA TEŞKİLATI İŞBİRLİĞİNİN YANI SIRA HALK SAĞLIĞI İLE İLGİLİ BÜTÜN KURUM VE KURULUŞLARIN DESTEĞİ İLE TOPLUM SAĞLIĞINI KORUMA VE GELİŞTİRME YÖNÜNDE ÖNEMLİ ADIMLAR ATACAĞIMIZA İNANCIM TAMDIR.”

OCAK 2014

29


HABER

HABER

SERRA KUL

İki Şehir Hastanesinin Manisa Şehir Hastanesi... Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile birlikte 560 yataklı Manisa Şehir Hastanesi’nin temel atma törenine katıldı. “BAZI ÇEVRELER, YAPILAN HER HİZMETE KARŞI ÇIKTIKLARI GİBİ ŞEHİR HASTANELERİMİZE DE KARŞI ÇIKARAK ŞEHİR EFSANELERİ ÜRETİYOR. ONLAR, EFSANE ÜRETİYOR, BİZLERSE ESER ÜRETİYORUZ.”

Manisa Şehir Hastanesi’nin, şehrin önemli bir ihtiyacını karşılayacağını ifade eden Bakan Dr. Müezzinoğlu; ilmin, sanatın, tıbbın merkezi olan Manisa’ya yakışan bir eser inşa edeceklerini vurguladı. 500 yıl önce bu topraklara Darüşşifa’yı yapan Sultan Süleyman Han’ın sevdasını sevda bilip, Manisa’ya 21. yüzyılın en çağdaş şifahanesini yapacaklarını kaydeden Dr. Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığı olarak ‘Önce İnsan, Önce Sağlık’ diyerek, insanı merkeze alan anlayışla çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti. En büyük referansın halkın memnuniyeti olduğunu ifade eden Bakan Dr. Müezzinoğlu, şunları kaydetti: “Bazı çevreler,

yapılan her hizmete karşı çıktıkları gibi şehir hastanelerimize de karşı çıkarak şehir efsaneleri üretiyor. Onlar, efsane üretiyor, bizlerse eser üretiyoruz, eser üretmeye devam edeceğiz. Geçmişte Türkiye temeli atılıp çürümeye terk edilen havaalanlarının, yarım kalan fabrikaların, okulların ülkesiydi. Şimdi ise Türkiye artık dünya çapında projelerin birkaç yılda tamamlandığı bir ülke haline geldi. Bu ülke sevdalılarının, milleti ile gönül birliği yapmış hükümetin farkıdır.” Şehir hastanelerinin Türkiye’ye sağlık alanında çağ atlatacak geniş kapsamlı bir proje olduğuna dikkat çeken Bakan Dr. Müezzinoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir dönem hayal bile edilemeyecek bu devasa sağlık kampüslerinin temellerini bir bir atıyoruz. İnsanımızın her şeyin en iyisine layık olduğuna olan inancımız gereği Türkiye genelinde 16 sağlık kampusu inşa edeceğiz.” ■

30

OCAK 2014


HABER

HABER

SU ÖZGÜR

Temelleri Atıldı Gaziantep Şehir Hastanesi... Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük hastanesi özelliğini taşıyacak Gaziantep Şehir Hastanesi’nin temeli, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun katıldığı törenle atıldı. Yapımı tamamlandığında, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük hastanesi özelliğini taşıyacak Gaziantep Şehir Hastanesi’nin temeli, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun katıldığı törenle atıldı. Açılışta konuşan Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu her alanda 10 yıldır önemli atılımların yapıldığını ve Türkiye’nin yatırımlarla önemli bir noktaya geldiğini vurguladı. Her zaman “insanı yaşat ki devlet yaşasın” ve “insanı yücelt ki devlet yücelsin” anlayışını referans aldıklarının altını çizen Bakanı Dr. Müezzinoğlu, şunları kaydetti: “Biz yine bu ülke insanına, bu milletimize, fakirine, fukarasına, engellisine, yaşlısına, kimsesizine daha münevver, daha gelişmiş bir ülke oluşturmanın gayreti içerisinde olacağız. Çok daha modern hastaneleri, çok daha

modern tesisleri, çok daha gelişmiş bir ülkeyi milletle beraber mutlaka başaracağız.” Günün koşullarına uygun, çağdaş teknolojiyle donatılmış pırıl pırıl bir sağlık kampüsü inşa edeceklerini ifade eden Dr. Müezzinoğlu, “Bu sağlık kuruluşumuzu inşallah birkaç yıl içinde Gaziantepli ve çevre illerdeki vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Gaziantep’te attığımız bu dev adım son nokta değil, bundan sonra ortaya koyacağımız yeni hizmetlerimiz için önemli bir basamaktır” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından hastanenin yapımını üstlenen firma yetkilisini yanına çağıran Dr. Müezzinoğlu, hastane inşaatının 29 Mayıs 2016 tarihinde teslim edilmesini istedi. Firma yetkilisi ise söz

konusu tarihin mümkün olabileceğini ifade etti. Daha sonra Dr. Müezzinoğlu ve protokol üyeleri hazırlanan butonlara basarak hastanenin temellerini attı.

Güneydoğu’nun şifa merkezi Yapımı tamamlandığında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük hastanesi özelliğini taşıyacak olan bin 875 yataklı kampüste yer alacak branş hastaneleri şöyle: • 636 yataklı Genel Hastane, • 205 yataklı KVC Hastanesi, • 174 yataklı Onkoloji Hastanesi, • 112 yataklı Psikiyatri Hastanesi, • 498 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, • 100 yataklı Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi, • 150 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi. ■

OCAK 2014

31


HABER

Nihai Amaç Halk Sağlığı Türkiye Sağlıkta Dönüşüm 2013-2017 Stratejik Planı hazırlandı

SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN STRATEJİK PLANI ÇERÇEVESİNDE STRATEJİK AMAÇLAR • Sağlığa yönelik risklerden birey ve toplumu korumak ve sağlıklı hayat tarzını teşvik etmek • Birey ve topluma erişilebilir, uygun, etkili ve etkin sağlık hizmetleri sunmak • İnsan merkezli ve bütüncül yaklaşımla bireylerin sağlık ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap vermek • Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına ve küresel sağlığa katkı aracı olarak sağlık sistemini geliştirmeye devam etmek

Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü’nün “Tallinn Şartı” ve “Sağlık 2020”politikaları ile uyumlu 2013-2017 Stratejik planını hazırladı. Türkiye Sağlık Bakanlığı Stratejik Planı çerçevesinde, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesindeki diğer üye ülkeler için Sağlık 2020’nin ulusal bir stratejik plana nasıl dahil edilebileceğine örnek olması bekleniyor. Bu bağlamda 2002’den günümüze kadar gelen süreçte Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen ve geliştirilerek devam ettirilen halk sağlığı hizmetleri çalışmaları şöyle:

Aşılama En geniş aşılama programı uygulayan ülkeler arasında yer alan Türkiye, aşılama hizmetini tamamen ücretsiz sunuyor. Erişkin aşılama programını da geliştirirken dünyada ilk kez karekod destekli elektronik takip ve soğuk zincir izleme sistemi uyguluyor.

Anne-çocuk sağlığı Kistik fibrozis, Lizozomal depo hastalıkları

2013 yılında 21 bin 200’e ulaşan aile hekimliğinde yaşa özel periyodik muayeneler başlatılıyor. 2017 yılına kadar aile hekimi başına düşen nüfusun 3 bin’in altına düşmesi hedefleniyor. Aile hekimliği hizmetlerinin aile hekimi uzmanlarca verilmesi için uzmanlık eğitimi teşvik edilirken diyetisyen, psikolog, sosyal çalışmacı, çocuk ge2002

2012

2013

70

97

98

Hastanede Yapılan Doğum Oranı, (%)

69

97

97

Bebek İzlem Oranı, (%)

62

99

99

Bebek Dostu Hastane Sayısı

141

962

990

3.260

8.600

9.000

Tablo:1 Anne ve Çocuk Sağlığı OCAK 2014

Aile hekimliği

Doğum Öncesi Bakım Hizmetleri, (En az bir ziyaret), (%)

Üreme Sağlığı Hizmeti Alanlar, (bin)

32

gibi yeni doğan taramalarının kapsamı genişleyen ülkemizde doğuştan kalça çıkığı tarama programı da yaygınlaşıyor. (Tablo:1) Okul çağı çocuklarında işitme taraması ve okul öncesi çocuklarda kırma kusurlarına yönelik görme taraması başlatılırken koruyucu ağız ve diş sağlığı ile ergen sağlık danışma merkezleri de yaygınlaştırılıyor. (Tablo:2) 55 ilde 85 sağlık tesisinde 600 yatakla anne oteli hizmeti sunulurken tıbbi endikasyonsuz sezaryen riski karşısında gereksiz yapılan sezaryenleri önlemeye yönelik çalışmalar gündemde…


HABER

Tarama ve Destek Programları

2002

2012

2013

Yenidoğan Fenilketonüri Taraması

59

99

99

Yenidoğan İşitme Taraması

-

87

90

Yenidoğan Hipotiroidi Taraması

-

99

99

Yenidoğan Biyotinidaz Taraması

-

99

99

Bebeklere Ücretsiz D Vitamini Desteği

-

99

99

Bebeklere Ücretsiz Demir Desteği

-

99

99

Hamilelere Ücretsiz Demir Desteği

-

99

98

SERRA KUL

SAĞLIKLI HAYAT TARZININ BENİMSENDİĞİ VE HERKESİN SAĞLIK HAKKINA KOLAYCA ERİŞEBİLDİĞİ TÜRKİYE…

Tablo:2 Anne ve Çocuk Sağlığı lişimci gibi personel ile aile hekimliğinin desteklenmesi planlanıyor.

Obezite ile mücadele Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’na göre 19 yaş ve üzeri bireylerin yüzde 35’i kilolu, yüzde 30’u obez. Ayrıca 12 yaş ve üzeri bireylerin yüzde 72’si fiziksel egzersiz yapmıyor. 2017 yılına kadar obez nüfus oranının yüzde 25’e, egzersiz yapmayan nüfus oranının da yüzde 50’ye indirilmesi hedefleniyor.

Sağlıklı beslenme ve hareketli hayat Sağlıklı beslenme ve hareket alışkanlığının

kazandırılması ve daha aktif hayat tarzına uygun çevrenin hazırlanması hedefleniyor. Bu çerçevede ekmekteki kepek oranının artırılması ve tam buğday ekmeğin yaygınlaştırılması, hazır gıdalarda trans yağların kullanılmaması, toplu yemek üretiminde sağlıklı menü uygulamaları, okullarda sağlıklı beslenme bilinci ve yüksek enerjili gıdaların tüketiminin azaltılmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor.

Tuzla mücadele Günlük tuz tüketiminin Dünya Sağlık Örgütünün tavsiye ettiğinin üç katı oranında tüketildiği ülkemizde daha az tuz tüketimi için programlar geliştiriliyor.

OCAK 2014

33


HABER

SAĞLIKLI YAŞAM PROGRAMLARI • Obezite ile mücadele • Diyabet önleme ve kontrol • Tütünle mücadele • Kalp ve damar hastalıklarını önleme ve kontrol • Solunum yolu hastalıklarına karşı küresel ittifak (GARD) • Ruh Sağlığı Kontrol

Diyabet önleme ve kontrol

Ruh sağlığı

Diyabetteki artış eğiliminin durması ve diyabet hastalığa bağlı komplikasyonların gelişmesinin engellenmesine yönelik programlar geliştiriliyor.

Otizmin erken tanısı için ulusal programlar geliştirilen ülkemizde çocuğun psiko-sosyal gelişiminin desteklenmesine yönelik programlar ile intiharların önlenmesi için krizle mücadele birimleri geliştirilmektedir. Ayrıca afetlerde psiko-sosyal destek programları da gündemde yer almaktadır. Toplum temelli ruh sağlığı hizmetleri geliştirilirken çocuğa yönelik istismarla mücadelenin bir parçası olarak Çocuk İzleme Merkezleri aktif olarak kullanılmaktadır.

Tütünle mücadele Türkiye DSÖ’nün MPOWER kriterlerinin tamamını karşılayan ilk ve tek ülke olarak tütünle mücadelede dünya birincisidir. (Tablo:3)

30

27,4

25,4

Kanserle mücadele 23,8

20

20,0 15,0

10 0

15 yaş üzeri nüfusun her gün tütün kullanım oranı, (%) 2008

2010

2012

2017

2023

Tablo:3 Tütünle Mücadele Programı

SAĞLIK BAKANLIĞI STRATEJİK PLANINDA NİHAİ AMAÇ: HAKKANİYETLİ ŞEKİLDE HALKIN SAĞLIĞINI KORUMAK VE İYİLEŞTİRMEK… 34

OCAK 2014

Sağlıklı yaşam Kalp ve damar hastalıkları ile kronik hava yolu hastalıklarını önleme ve kontrol programlarını sürdürüldüğü ülkemizde, Kronik böbrek hastalıkları ile kas ve iskelet hastalıkları kontrol programı da hayata geçiyor. Sağlıklı yaşlanma ve yaşlılık sürecinin en verimli şekilde geçirilmesine yönelik programlar devam ediyor.

İzmir Kanser kayıt merkezinin DSÖ’ce Avrupa bölgesi eğitim merkezi olarak tescil edildiği ülkemizde 15 ilde sürdürülen aktif kanser kayıtçılığı 81 ilde yaygınlaştırılıyor. Meme, rahim ağzı ve kalınbağırsak olmak üzere en sık görülen üç kanser türüne karşı yaygın taramalar başlarken meme kanseri taraması için mobil araçlarla vatandaşın ayağına gidiliyor.

Evde sağlık Yatağa bağlı hastaların evde yapılabilecek tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetleri sağlanarak 2013 yılının ilk 9 ayında 346 bin kişiye ulaşılmıştır.

Bulaşıcı hastalıklarla mücadele Kızamık eliminasyon programı ile 2008 yılından beri ülkemizde yerli kızamık vakası


Kaynak: Sağlık İstatistiği Yıllığı 2012 2002

2012

2013

38

23

*

Sıtma Yerli Vaka Sayısı

10.184

0**

0

Tifo Vaka Sayısı

24.390

20

18

Tüberküloz Prevalansı (yüz binde)

* Dünya Sağlık Örgütü 2013 yılı verileri henüz yayınlanmamıştır. ** 2012 Yılında ülkemizde toplam 376 vaka görülmüş olup vakaların 375’i yurtdışı kaynaklı 1’i nüks vakadır.

Tablo:4 Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele görünmüyor. Avrupa’da kızamığın kontrol altınına alınmaması son bir yılda ülkemizi etkilese de büyük ölçüde bu durum kontrol altına alınmıştır. (Tablo 4)

hizmetleri konusunda 51 üniversiteden 196 akademisyen, 228 paydaş kurum ve kuruluş temsilcisi ile 32 konu başlığında 5’er günlük 11 çalıştay yapılmıştır.

Erken uyarı ve cevap sistemi

Tüketici güvenliği

Halk sağlığı tehditlerini izlemek ve yöneltmek üzere 7/24 esaslı çalışan erken uyarı cevap sistemi hayata geçirilmiş olup böylelikle tehdidi kaynağında kontrol etme hedeflenmektedir.

Çok sektörlü sağlık sorumluluğu geliştirme Devletin tümü, toplumun tümü anlayışı ile sağlığı tüm politikaların merkezine alarak sağlığın sosyal belirleyicileri konusunda ilgili tüm sektörlerle birlikte çalışılmaktadır. Koruyucu sağlık hizmetleri konusunda, 37 üniversiteden 235 akademisyen, 524 paydaş kurum ve kuruluş temsilcisi ile 48 konu başlığında 759 katılımcı ile 5’er günlük 24 çalıştay; Tedavi ve rehabilite edici sağlık

Ambalajlı suların elektronik takip sistemi kurularak izlenmesinin sağlandığı ülkemizde şebeke sularının coğrafi bilgi sistemi üzerinden etkin takibini ve risk haritalarını oluşturma süreci başlatılıyor. Ayrıca biyosidal ürünlerin elektronik takip programı da geliştiriliyor.

TÜRKİYE SAĞLIK BAKANLIĞI STRATEJİK PLANI ÇERÇEVESİNDE, DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ AVRUPA BÖLGESİNDEKİ DİĞER ÜYE ÜLKELER İÇİN SAĞLIK 2020’NİN ULUSAL BİR STRATEJİK PLANA NASIL DAHİL EDİLEBİLECEĞİNE ÖRNEK OLMASI BEKLENİYOR.

Çalışan güvenliği Meslek hastalıkları ile mücadele edilirken işyeri hekimliği ve iş güvenliği hizmetleri yaygınlaştırılıyor. Ayrıca çalışma ortamlarında risk analizi yapılarak çalışan sağlığına yönelik riskler azaltılıyor.

Türkiye hudut ve sahilleri sağlık hizmeti Yurt dışına giden kişilere seyahat sağlığı kapsamında tüm yurtdışı aşılama hizmetleri verilirken uluslar arası önem taşıyan halk sağlığı riskinin ülkemize girmesini önlemek amacıyla uluslar arası giriş noktalarında gerekli sağlık tedbirleri alınmaktadır. (Tablo: 5)

Kaynak: Sağlık Bakanlığı 2014 Yılı Bütçe Sunumu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, 20 Kasım 2013

Tablo:5 Sağlık Bakanlığında Çalışan Uzman Hekim Başına Düşen Nüfus (Aralık 2002-Kasım 2013) Uzman hekim başına düşen nüfusun en fazla olduğu il ile en az olduğu il arasındaki oran Aralık 2002’de 1/13 iken Kasım 2013’te 1/3’dür.

OCAK 2014

35


HABER

By-pass mı, Stent mi Tartışmasına Son! “Çoklu damar tıkanıklıklarında ilk tercih: By-Pass olmalı”

Dünyada en yaygın hastalıkların başında gelen kalp hastalıklarında sıkça uygulanan stend ve by pass uygulaması konusunda Türk doktorlarının 6 bin kişi üzerinde yaptığı son araştırma büyük ses getirdi. Bilimsel yayınlar alanında prestijiyle bilinen JAMA Internal Medicine’da yayınlanan araştırma, by-pass ameliyatı sonrasında ölüm oranının stent takılan hastalara göre belirgin olarak daha düşük olduğunu ortaya çıkardı. Amerikan Forbes dergisinin de haber yaptığı araştırmaya göre, stent takılan hastaların kalp krizi geçirme riski, by-pass hastalarına kıyasla yüzde 42 daha yüksek.

By-pass ameliyatları ve stentlerin uzun dönem sonuçları incelendi

ARAŞTIRMA SONUCUNA GÖRE STENT TAKILAN HASTALARIN KALP KRİZİ GEÇİRME RİSKİ BY-PASS HASTALARINA KIYASLA YÜZDE 42 DAHA YÜKSEK. 36

OCAK 2014

Kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi alanında son 10 yıldır ‘‘stent mi daha iyi, by-pass ameliyatı mı daha iyi’’ tartışması vardı. Stentlerin daha iyi olduğunu öne süren bilimsel çalışmalar olduğu gibi, by-pass ameliyatının daha iyi olabileceğini düşündüren bilimsel araştırmalar da mevcuttu. Ancak Forbes Dergisi başta olmak üzere dış basında da büyük ilgi gören ve tam metni en saygın tıp dergilerinden JAMA Internal Medicine’da yayınlanan Türkiye kaynaklı bir bilimsel makale by-pass -stent tartışmasına son noktayı koymuş görünüyor. Yeni araştırmanın sonucuna göre, by-pass ameliyatları ve stentlerin uzun dönem sonuçları in-

Prof. Dr. Cem Alan

celendiğinde, by-pass ameliyatı sonrasında ölüm oranının stent takılan hastalara göre belirgin olarak daha düşük olduğu ortaya çıkıyor. Acıbadem Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Cem Alhan, Prof. Dr. İlke Sipahi ve Prof. Dr. Sinan Dağdelen’in dışında ABD’den Kalp Damar Cerrahisi Uzmanları Dr. Hakan Akay ve Dr. Arie Blitz’in de aralarında olduğu bir ekip tarafından yapılan araştırma, yayınlandıktan sonra tıp dünyasında büyük ses getirdi.

6 çalışmaya dahil edilmiş 6000’in üzerinde hasta Şimdiye kadar bu konuda yapılan araştırmalarda bin kişilik veya daha az sayıda hasta gruplarının ele alındığını söyleyen Prof.


HABER

Prof. Dr. İlker Sipahi

Dr. Cem Alhan, “Ancak bilim her zaman, az hasta sayısından değil, çok hasta sayısından elde edilen verilerin elde edilmesiyle sağlıklı sonuçlara ulaşabilir. Hali hazırdaki bu araştırmaların esas bir yıllık sonuçları açıklanıp yayınlandığından; uzun dönem sonuçlarını göstermemesi açısından çok da sağlıklı değildi. Biz çalışmamızda toplam 6 çalışmaya dahil edilmiş 6 bin’in üzerinde hastanın verilerine ulaşarak analizlerimizi yaptık” dedi.

By-pass stentten daha eski bir tedavi yöntemi Meta-analiz yöntemi kullanılarak 6 bilimsel

araştırmanın ortalama 4 yıllık hasta sonuçlarını bir yıl gibi bir süre içinde analiz ederek araştırmalarını tamamladıklarına dikkat çeken Prof. Dr. İlke Sipahi şunları söyledi: “Bypass stentten daha eski bir tedavi yöntemi ve 1970-80’lerde kullanıma girerek popüler hale geldi. O dönemde rakibi olan herhangi bir tedavi yöntemi yoktu. Yani etkili kolesterol ilaçları yoktu, anjiyo keşfedilmişti ama yaygınlaşmamıştı, balon ve stent hiç yoktu. Yani o devirde kalp damar tıkanıklığının tedavisinde uygulanan tek etkili yöntem by-pass cerrahisiydi. Daha sonra 1980’lerde balon, 90’larda stentle birlikte tıp dünyasında çok büyük bir heyecan oluştu. By-pass ameliyatının göğüs kemiğinin kesilmesini gerektirmesine karşılık, stentin kasıktan ve hatta son zamanlarda koldan da uygulanabilmesi bu yöntemleri by-pass’ın aleyhine daha çekici hale getirdi. Yapılan kısıtlı bilimsel araştırmaların sonucu da by-pass ameliyatı ve stent uygulaması arasında ölüm oranlarında belirgin bir fark olmayabileceğini gösterdiğinden stentlere olan ilgide büyük patlama yaşandı. Öte yandan bu araştırmalar genellikle sadece 1 yıllık takip sonuçlarını sunuyordu ve hasta sayıları yeterince yüksek değildi. Kendi aramızda tartışırken bu sınırlamaların üstesinden gelebilecek böyle bir araştırma yapmaya karar verdik.” ■

AYŞE YILMAZTÜRK

BY-PASS AMELİYATININ GÖĞÜS KEMİĞİNİN KESİLMESİNİ GEREKTİRMESİNE KARŞILIK, STENTİN KASIKTAN VE HATTA SON ZAMANLARDA KOLDAN DA UYGULANABİLMESİ BU YÖNTEMLERİ BY-PASS’IN ALEYHİNE DAHA ÇEKİCİ HALE GETİRDİ.

ARAŞTIRMANIN SONUCUNDA Tüm hastaların verileri değerlendirildiğinde, ölüm oranlarında çok ciddi bir fark olduğu; by-pass ameliyatı olan hastaların stent takılan hastalarla kıyaslandığında 4 yıldaki ölüm oranlarının göreceli olarak yüzde 27 oranında azaldığı görüldü. By-pass ameliyatı ve stent takılan hastalar arasında, kalp krizi geçirme konusunda da dramatik bir fark var. Çünkü araştırmaya göre stent takılan hastaların kalp krizi geçirme riski by-pass hastalarına kıyasla yüzde 42 daha yüksek. By-pass ameliyatı ve stent işleminden sonra, yeniden bir işlem geçirme oranının by-pass ameliyatı olan hastalarda yüzde 71 oranında daha düşük olduğu belirtiliyor. Araştırmaya göre her ne kadar bypass ameliyatı esnasında hastanın göğüs kemiği kesilerek büyük bir ameliyat yapılıyor olsa da, uzun dönem sonuçların yüz güldürücü olması, yaşam süresini uzatması ve kalp krizlerinden korunmada avantaj sağlıyor.

OCAK 2014

37


HABER

İmmüno Onkolojik Tedaviler Yeni tedavi yöntemi cilt kanserine umut oldu TOG Melanom Çalışma Grubu, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi, Ulusal Kanser Danışma Kurulunun çalışmaları, Patoloji, Dermatoloji ve Cerrahi Derneklerinin katkıları ve Bristol-Myers Squibb’in desteği ile melanomun erken tanısı ve uygun tedavi stratejilerini belirlemek için ‘Türkiye Melanom Yol Haritası’ başlıklı bir rapor hazırladı.

PROF. DR. İSMAİL ÇELİK, İMMÜNO ONKOLOJİK TEDAVİ YAKLAŞIMI SAYESİNDE MELANOMANIN YANI SIRA AKCİĞER KANSERİ, KARACİĞER KANSERİ GİBİ PEK ÇOK KANSER TÜRÜNDE, ÖNÜMÜZDEKİ 5 İLA 10 YIL İÇİNDE TÜMÖRLERLE SAVAŞTA, TIBBIN ÇOK GÜÇLÜ VE YENİ SİLAHLARI OLACAĞINI BELİRTTİ. 38

OCAK 2014

TOG Melanom Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik, cilt kanseri olarak bilinen melanomun genellikle hastalığın son evrelerinde teşhis edilebildiğini ve bu evrede mevcut klasik kanser tedavisi yöntemlerinin başarısız kaldığını söyledi. Prof. Dr. Çelik, son yıllarda geliştirilen hedefe yönelik ajanların ve “immüno-onkolojik” tedavi yöntemlerinin ise yaşam süresini 5 yılın üzerine çıkardığını belirtti.

Riski artıran faktörler Raporla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. İsmail Çelik, melanomun görülme sıklığının son 30 yılda 2 kat artış gösterdiğini belirterek, dünyada 100 bin kişide 2,8 melanom vakası görüldüğünü anlattı. Prof. Dr. İsmail Çelik, 50 yaşını geçmiş olunması, ailede melanom öyküsü bulunmasının riski artırdığını ve düzenli dermatolog muayenesinin yokluğunun teşhiste geç kalınmasına neden olduğunu söyledi.

Türkiye’de melanom için farkındalık yaratılmalı Prof. Dr. İsmail Çelik, melanomun Türkiye’de her 100 bin erkekte 1,9, her 100 bin

kadında ise 1,3 görülme sıklığına sahip olduğunu hatırlattı. Türkiye’de hastaların aile hekimine başvurabildikleri gibi dermatoloji, genel cerrahi, plastik cerrahi, kulak burun boğaz ve onkoloji uzmanlarına da başvurabildiğini dile getiren Prof. Dr. Çelik, Türkiye’de melanom ile mücadelede toplumda farkındalık yaratılması gerektiğini ve riskli gruplara koruyucu önlemleri anlatmanın önemli olduğunu vurguladı. Coğrafi konumu nedeniyle Türkiye’de güneşe maruz kalmanın yüksek ve özellikle kırsal açık alanda çalışmanın yoğun olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çelik, söz konusu popülasyonun yüksek düzeyde melanom riski olduğunu ifade etti.

İmmüno onkolojik tedavi ile yaşam uzuyor Prof. Dr. İsmail Çelik, yapılan bir çalışmada melanom hastalığında lezyonun ilk kez fark edilmesinden tedaviye kadar geçen sürenin hastaların yüzde 25’inde 1 yıldan fazla olduğunun belirlendiğini söyledi. Bu gecikme nedeniyle hastaların çoğunun son evrelerde teşhis edilebildiğini belirten Prof. Dr. Çelik, şöyle konuştu: “Bu durum hastalığın hayatta kalım süresini olumsuz etkilemektedir ve mevcut, klasik tedavi yöntemlerinden yararlanmayı neredeyse imkânsız kılmaktadır. Üzerinde uzun yıllardır araştırma yapılan ve bağışıklık sistemini güçlendirerek, özellikle tümör üzerinde hedefe yönelik tedavi sağlayan “İmmüno Onkolojik” tedaviler ve ilaçlar bugün mela-


HABER

noma tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır.”

rıyla pozitif sonuçlar alınmaya başlandığını ifade etti.

Prof. Dr. İsmail Çelik, İmmüno Onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomanın yanı sıra akciğer kanseri, karaciğer kanseri gibi pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacağını belirtti.

Prof. Dr. Sıdıka Kurul ise melanomdan korunmak için erken tanının şart olduğunu vurguladı. Bu kapsamda kişilerin kendini muayene etmesi ve şüpheli durumlarda dermatologlara gitmesinin önerilebileceğini anlatan Prof. Dr. Kurul, “Melanom konusunda farkındalık yaratılması amacıyla yazılı ve görsel basında bu konuya daha çok yer verilmesi son derece önemlidir. Buradan tüm medya kuruluşlarını göreve çağırıyorum” dedi.

Dünya’daki artış önemli bir halk sorunu Gazi Üniversitesi Rektörü ve Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, dünyada melanomun görülme sıklığı ile ilgili bilgiler verdi. Türkiye’de melanom görülme sıklığında belirgin bir artışın dokumante edilmemiş olmasına rağmen, özellikle gelişmiş ekonomilerde durumun daha farklı olduğunu ifade etti. ABD’de melanom insidansının son 25 yılda ikiye katlandığını hatırlatan Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, İngiltere’de ise melanom insidansının 2020 yılında kadınlarda yüzde 66, erkeklerde ise yüzde 88 artış göstereceğini kaydetti. Bu artışın önemli bir halk sorunu haline geldiğini söyleyen Prof. Dr. Büyükberber, “ABD’de SEER programı (1992-2004) verileri, melanom insidansının her yıl yüzde 3,1 oranında artış gösterdiğini ortaya koyuyor. 1992’de 100 bin kişide 18,2 olan insidans 2004 yılında 26,3’e yükselmiştir” dedi. Prof. Dr. Büyükberber, Avustralya’nın cilt kanserinde 100 bin kişide 40-45 insidans ile ilk sırada yer aldığını belirterek, bu bölgede özellikle devlet dışı kuruluşların desteğiyle yürütülen primer ve sekorder korunmaya yönelik kampanyalar ve eğitim programla-

Medya desteği olmalı

Prof. Dr. Kurul, melanomun asıl tedavisinin cerrahi olduğunu, hastaların önemli bir bölümünün ameliyatla tedavi edildiğini ve bu aşamada iyi kalitede cerrahi müdahalenin önemine dikkat çekti. Ancak, hastalık sistemik hale geldiğinde yani uzak metastazlar başladığında medikal tedavinin gerekli olduğunu ifade ederek, çok mutluyum ki bu evredeki hastalar için bugün çok iyi tedavi seçenekleri geliştirilmiş ve geliştirilmeye devam edilmektedir dedi.

SERRA KUL

HALKIN ULTRAVİYOLE IŞINLARININ ETKİLERİ HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLMASI SAĞLANMALI, GEREKSİZ SOLARYUM UYGULAMASINDAN KAÇINILMALARI ÖNERİLMELİDİR. SOLARYUM ABD VE AB’DE OLDUĞU GİBİ 16-17 YAŞ ALTI KİŞİLERE UYGULANMAMALIDIR.

Solaryum risk taşıyor Prof. Dr. Nil Molinas Mandel de açık tenli ve güneşe maruz kalma olasılığı yüksek grupların daha fazla risk altında bulunduğundan bu duruma maruz kalan meslek gruplarının bilgilendirilmesi gerektiğini söyleyerek, şöyle konuştu: “Halkın ultraviyole ışınlarının etkileri hakkında bilgi sahibi olması sağlanmalı, gereksiz solaryum uygulamasından kaçınılmaları önerilmelidir. Solaryum ABD ve AB’de olduğu gibi 16-17 yaş altı kişilere uygulanmamalıdır.” ■ Soldan sağa: Prof. Dr. Alper Sevinç Prof. Dr. Sıdıka Kurul Prof. Dr. Süleyman Büyükberber Prof. Dr. İsmail Çelik Prof. Dr. Nil Molinas Mandel Prof. Dr. Bülent Yalçın Prof. Dr. Bengü Nisa Akay

OCAK 2014

39


SEKTÖRDEN

HABER

SU ÖZGÜR

DR Alanında Yeni Dönem Kaliteli görüntüleri hızla, güvenle, verimli ve istikrarlı bir şekilde sunmak gerçek bir gereksinimdir

ROB FABRIZIO, TAŞINABİLİR GÖRÜNTÜLEMENİN TIBBİ GÖRÜNTÜLEME ALANINDA EN ZOR VE EN HIZLI GELİŞEN GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİNDEN BİRİ OLDUĞUNU BELİRTTİ.

Fujifilm taşınabilir dijital ürünler portföyünde en yeni ürünü olan FDR Go’yu, Chicago, Illinois’de düzenlenen Kuzey Amerika Radyoloji Derneği’nin (RSNA) 99’uncu yıllık toplantısında tanıttı. Fujifilm Amerika Medikal Sistemler Dijital Röntgen Pazarlama ve Ürün Gelişimi Müdürü Rob Fabrizio, toplantıda yeni tasarımları hakkında bilgi verdi. Taşınabilir görüntülemenin tıbbi görüntüleme alanında en zor ve en hızlı gelişen görüntüleme tekniklerinden biri olduğunu belirten Fabrizio, “Kaliteli görüntüleri hızla, güvenle, verimli ve istikrarlı bir şekilde sunmak gerçek bir gereksinimdir. Fujifilm, röntgen uzmanları için iş akışını kolay ve doğru, hastalar içinse güvenilir hale getirmeye odaklanmaktadır. Hem kullanıcılarımız, hem de hastalar için neyin önemli olduğuna yoğunlaşan, tüm özellikleri bünyesinde barındıran ve yenilikçi görüntüleme teknolojisine sahip bir mobil tasarım geliştirdik” dedi. FDR Go, Fujifilm’in FDR D-EVO detektörlerinin hız, görüntü kalitesi ve düşük doz avantajlarının yanı sıra; dar alanlarda hareket etmeyi kolaylaştıran, kompakt yapıya sahip, gelişmiş taşınabilir özellikler sunuyor. Bu taşınabilir görüntüleme sistemi sayesinde teknisyenler, ER, ICU, NICU ve OR alanlarında bir röntgen odasının sunduğu tüm özellikleri, hastanın başucuna dek sorunsuz şekilde getirebiliyor.

40

OCAK 2014

Yeni doğanlar için ideal Omaha, Nebraska’daki Çocuk Hastanesi ve Tıp Merkezi’nde radyoloji amiri olarak görev yapan Kari Kunze, FDR Go’nun sağladığı kolaylıkları anlatırken, “Yoğun bakım ünitesinde FDR Go gibi mobil görüntüleme ekipmanları, değerli hayatları korumaya yardımcı olmak için zaman ve doğruluktan ödün verme gereği duymaksızın hastalarla ilgili işlemlerin rahatça gerçekleştirilmesine yardımcı olmaktadır” dedi. Fujifilm’in taşınabilir Dijital Röntgen cihazı sayesinde, Çocuk Hastanesi’nde yenidoğan ICU hastalarına, kuvöz ortamının sunduğu güvenlik ve rahatlıktan ayrı tutulmadan gerekli çekimler yapılabildiğini belirten Kunze, “Bu hastalar kendi vücut sıcaklıklarını koruyamayacak kadar zayıf oldukları için mümkün olduğunca hareket ettirilmemelidir. FDR Go sayesinde bebeği rahatsız etmeden röntgenini çekebilmekteyiz” şeklinde konuştu. ■


HABER

SEKTÖRDEN

FUNDA ÇAMÖZÜ

Sağlık Sektörüne Operasyonel Çözümler

Çözüm sadece soruna odaklı çalışmak değil aynı zamanda tüm istenilen süreçlere yeni bir bakış açısı kazandırarak kaliteye ulaştırmaktır (anestezi süreçlerinin entegre yönetimi), ECS Reassist (yoğun bakım ve reanimasyon ünitelerinin entegre yönetimi) olmak üzere üç ürünü ile ön plana çıkan Evolucare, ilerleyen zamanlarda Avrupa ve Amerika’daki diğer çözümleri de Türkiye’ye getirmeyi planlıyor. Özellikle genel kamu projeleri ve üniversitelere yönelik kampanyaları uygulamaya koyan firma, grup hastaneleri başta olmak üzere birçok özel hastanede de halihazırda başarılı kurulumlar yapıyor. Çeyrek asırdır Fransa merkezli Evolucare klinik yazılım teknolojileri dünya genelinde 2000’e yakın gruba referansıyla hizmet veriyor. Özellikle AR&GE çalışmalarını Avrupa’nın önde gelen hastane ve uzman doktorlarıyla yaptığı ortak çalışmalarla geliştiren Evolucare, ameliyathane, anestezi ve yoğun bakım yazılımı ile kamu, üniversite, özel hastane ve sağlık kuruluşlarına, klinik süreçlerinin rantabilite, izlenebilirlik ve performans artırımına yönelik çözülümler sunuyor. Bu yazılımlar, özellikle teknik anlamda biomedikal cihazlar ve HBYS uygulamalarıyla gerçek zamanlı çalışan ve entegre olabilen, tüm cerrahi ve yoğun bakım süreçlerinin kalitesini ve çalışma konforunu yükseltmeyi ve kağıtsız çalışmayı amaçlayan özel yazılım programları...

Sağlık sektörüne operasyonel çözümler denince hem klinik sürece hem de yönetim sürecine hakim bir çözümden bahsetmek gerektiğini belirten Evolucare yetkilisi Dilara Duman, “Bu süreçlerin işleyişi, hastanelerin kendi süreçleriyle yazılım çözümlerini biraraya getirildiği bir sistemden oluşuyor. ‘Çözüm’ sadece soruna odaklı çalışmak değil aynı zamanda tüm istenilen süreçlere yeni bir bakış açısı kazandırarak kaliteye ulaştırmaktır” şeklinde konuşuyor. ■

ÖZELLİKLE TEKNİK ANLAMDA BİOMEDİKAL CİHAZLAR VE HBYS UYGULAMALARIYLA GERÇEK ZAMANLI ÇALIŞAN VE ENTEGRE OLABİLEN, TÜM CERRAHİ VE YOĞUN BAKIM SÜREÇLERİNİN KALİTESİNİ VE ÇALIŞMA KONFORUNU YÜKSELTMEYİ VE KAĞITSIZ ÇALIŞMAYI AMAÇLAYAN ÖZEL YAZILIM PROGRAMLARI...

ECS Qbloc (ameliyathane yönetimi ve organizasyonu çözümü), ECS Opesim OCAK 2014

41


HABER

HABER

SU ÖZGÜR

Antalyalı Sağlık Turizmcileri Bir Araya Geldi ANSAT, Sağlık turizmcilerini Antalya Valisi Sebahattin Öztürk ile buluşturdu Antalya’da sağlık turizminin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla kurulan ANSAT Antalya Sağlık Turizmi Derneği ilk defa bu harekete paydaş olacak tüm tarafları Antalya Valisi Sebahattin Öztürk’ün de katılımıyla sabah kahvaltısında bir araya getirdi. 22 Aralık’ta Duacı AYKA Vital Sağlıklı Yaşam Otelinde düzenlenen kahvaltıda Antalya Valisi ve ANSAT Antalya Sağlık Turizmi Derneği Onursal Başkanı Sebahattin Öztürk, İl Sağlık Müdürü, İl Turizm Müdürü, AKSİD Akdeniz Özel Sağlık İşletmecileri Derneği, Baka temsilcileri, sağlık turizminde önemli başarılara imza atan Medstar Kanser Ekibi, Medikalpark Organ Nakli Ekibi, aralarında Memorial Hastanesi, Yaşam Hastanesi, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi, DünyaGöz Hastanesi, OFM Hastanesi, TalyaGöz gibi sağlık tesisi temsilcileri ile Diş hekimleri Odası, ATSO, Eczacılar Odası, sigorta şirketleri, turizmciler, havayolu şirketlerinin temsilcileri ve basın bir araya geldi.

ANTALYA’NIN SAĞLIK TURİZMİNDE MARKA OLMA YOLUNDA EN ÖNEMLİ İKİ DEĞERİ ORGAN VE YÜZ-DOKU NAKİLLERİ İLE KANSER TEDAVİSİ… 42

OCAK 2014

Toplantıda AYKA Yönetim Kurulu Başkanı Dr Kazım Doğan, ANSAT Antalya Sağlık Turizmi Derneği Başkanı A.Cengiz Yılmaz, AKSİD Antalya Özel Sağlık İşletmeleri Derneği Başkanı Mehmet Karakayalı, ANSAT Prof Dr. Mustafa Melikoğlu, MedStar Kanser Hastanesi Kanser Ekibi Başkanı Prof Dr Mustafa Özdoğan, MedikalPark Hastanesi Organ Nakli Ekibi Prof Dr Murat Tuncer ve Antalya Valisi Sebahattin Öztürk birer konuşma yaptı.

Marka olma yolunda “Organ ve Yüz-Doku nakilleri” ile “Kanser Tedavisi” Antalya’nın sağlık turizminde önemli bir

konuma geldiğinin vurgulandığı toplantıda bölgenin marka olma yolunda iki kıymetli değeri olan “Organ ve Yüz-Doku nakilleri” ile “Kanser Tedavisi”nin Türkiye’de ve uluslar arası alanda öne çıkarılması konuları konuşuldu. Antalyalı sağlık kuruluşlarının çabaları ile yurt dışından başta kanser ve organ nakli olmak üzere, tüp bebek, kardiyoloji, göz ve diğer konularda Antalya’ya hasta girişinin sürdüğü vurgulandı.

Antalya uluslar arası anlamda sağlık hizmeti vermeye hazır Antalya ekonomisine katkı sağlaması açısından sağlık turizminin önemine dikkat çekilen toplantıda, bölgede konusunda çok iyi yetişmiş, çoğunluğunu Akdeniz Üniversitesi kökenli uzman seçkin hekim kadrosu ve ikisi JCI belgeli ve birisi de alma yolunda olan hastaneler ve diğer uluslararası standartlarda özel kurumlar ile sağlık hizmet taleplerinin karşılanması noktasında Antalya’nın hazır olduğu belirtildi.

Türkiye ve Antalya sağlık turizminde farkındalık yaratılmalı Kamu-özel koordinasyonu, eşgüdüm, yönetmelikler, kamu kurumları arasında konu hakkında farkındalık, İngilizce altyapı eksiklikleri, devlet teşviklerinin sağlanması ve ilgili diğer tamamlayıcı paydaşların desteği konularında da çalışmak gerektiğine dikkat çekilen toplantıda, yurtdışından hasta ağırlamada en önemli konunun uluslar arası hasta ve yabancı hekimlerin ülkemizi tanımaları konusunda eksikliğine vurgu yapıldı. ■


HABER

SEKTÖRDEN

FUNDA ÇAMÖZÜ

Hedef: Veremsiz bir Türkiye

Dünya’da ve Türkiye’de verem azalıyor Verem (tüberküloz) hastalığı konusunda toplumu bilinçlendirmek amacı ile 05-11 Ocak 2014 tarihleri arasında “67. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası” etkinlikleri gerçekleşti. İnsanlık tarihi kadar eski bir hastalık olan Verem, hala tüm dünyada bir halk sağlığı sorunu olarak önemini koruyor. Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre dünya genelinde tüberküloz görülme sıklığı ve ölüm hızları düşmektedir. Buna rağmen dünyadaki tüberküloz vaka sayısı halen çok yüksek.

Türkiye’de Verem vakalarının sayısı düştü Türkiye’de yılda yaklaşık 13-14 bin yeni verem hastası ortaya çıkıyor. Yeni tespit edilen tüberküloz hasta sayısı ise her yıl yaklaşık yüzde 6 oranında azalıyor. 20052006 yıllarında Türkiye genelinde yaklaşık 21 bin tüberküloz vakası varken 2012 yılında kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 14 bin 691’e düştü. Hastaların yüzde 64’ünde akciğer tüberkülozu varken, yüzde 36’sında akciğer dışındaki organlar (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin) tutulmuş durumda.

Pozitif vakalarda tedavi başarısı yüzde 90 Tüberküloz vakalarının özellikle de bulaştırıcılığı en fazla olan yayma pozitif vakaların (balgamında verem mikrobu tespit edilmiş vakalar) başarı ile tedavi edilmesi tüberküloz kontrolünde en önemli ko-

nulardan biri. Türkiye’nin, 2011 yılı yeni yayma pozitif vakalarda tedavi başarısı yüzde 90. Bu oran Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nde yüzde 66.

Verem için Küresel Kontrol Programı Dünyada tüberküloz kontrolü için Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir kontrol programı, ülkemizde ise aynı standartlarda ve paralelde bir ulusal tüberküloz kontrol programı uygulanıyor. Türkiye’de tüberküloz kontrol programı çalışmaları “Veremsiz Bir Türkiye” oluşturmak amacıyla kamunun yanında özel sektör, sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşlarla birlikte yürütülüyor.

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ RAPORLARINA GÖRE DÜNYA GENELİNDE TÜBERKÜLOZ GÖRÜLME SIKLIĞI VE ÖLÜM HIZLARI DÜŞMEKTEDİR. BUNA RAĞMEN DÜNYADAKİ TÜBERKÜLOZ VAKA SAYISI HALEN ÇOK YÜKSEK.

Verem hastalığının teşhis ve tedavisinin ücretsiz olarak yapıldığı ülkemizde ilaç tedavisine başlandıktan 15-20 gün sonra bulaştırıcılık büyük oranda yok oluyor.

Doğrudan Gözetimli Tedavi uygulaması Verem tedavisinde ilaçların düzenli kullanılması büyük önem taşıyor. Türkiye’de verem hastalarının tedavilerinin düzenli yürütülmesini sağlamak amacıyla hasta odaklı Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulanmakta. Doğrudan gözetimli tedavi uygulamasında hasta, tüm tedavi süresince ilaçlarının her dozunu bir görevlinin ya da sorumlunun gözetiminde içer ve bu durum kayıt altına alınarak tedavinin başarıyla sonuçlanması sağlanıyor. ■

OCAK 2014

43


UZMAN GÖRÜŞÜ

Profesyonellik, Meslek Bilinci ve Hemşirelik Hemşireler profesyonel hemşireliğe giden yolda ilerliyor

YRD. DOÇ. DR. EBRU EREK KAZAN YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ, SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ

A R Ş . G Ö R . P I N A R AV Ş A R YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ, SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ, HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ

Profesyonel meslek gruplarının varlığı, modern toplumların temel özelliklerinden birisidir. Sanayi devrimi sonucu ortaya çıkan ve çeşitlenen meslekler modern toplumsal yaşamın düzenlenmesinde önemli işlevler üstlenmektedir. Diğer bir deyişle modern toplum, profesyonel meslekler toplumudur. 20. yüzyılda her meslek kendini “profesyonel” olarak tanımlama ve profesyonel bir meslek olarak tanınma gayreti içinde olmuştur.

İş, Meslek ve Profesyonellik Kavramı Meslek (profession) nedir; Profesyonel (meslek sahibi olan kişi) kime denir, gibi kavramlar günlük konuşmalarda sıkça kullanılmaktadır. Meslek nedir sorusunun cevabı mesleğin nasıl tanımlandığına bağlıdır. Hemşireliğin meslek olup olmadığına ilişkin tartışmalar uzun yıllar devam etmiştir. Hemşireliğin iş mi yoksa meslek mi olduğuna ilişkin tartışmalara açıklık getirebilmek için öncelikle bu iki kavramın birbirinden farklı boyutlarının ortaya konması gerekmektedir. İş (occupation); “Herhangi bir şey üretmek, ortaya koymak, bir verim, sonuç elde etmek için güç harcayarak yapılan çalışma, etkinlik veya bir ürün ortaya koyan, bir değer yaratan emek” olarak tanımlanmaktadır.

44

OCAK 2014

Meslek (profession); “Genellikle uzun ve yüksek dereceli bir öğrenim gerektiren, kendine özgü yasal ve ahlaksal kuralları bulunan ve bir kimsenin geçimini sağlayan uğraş” olarak tanımlanmaktadır. Bir mesleğin uyması gereken ölçütler, bu sürecin iş ucunda zayıf, meslek ucunda ise kapsamlıdır. Meslekleşme süreci kapsamında hemşirelik ele alındığında, özellikle 1980’lerden sonra meslekleşme sürecinde belirgin bir ilerleme sağlandığı görülmektedir. Ülkemizde hemşirelikte üniversite düzeyinde eğitime 1955 yılında başlanmıştır. Ancak 1980’li yıllara kadar lisans düzeyinde eğitim veren kurumların sayısının sınırlı olduğu görülmektedir. 1980 yılından sonra, bu düzeyde eğitim sunan kurum sayısında artış görülmüştür. 1972 yılında ise hemşirelikte doktora programlarının başlaması hemşireliğin meslekleşme sürecinde ilerlemesine katkıda bulunmuştur. Ayrıca Hemşirelik Kanunu’nda 2007 yılında yapılan ek değişiklikler ve 8 Mart 2010 tarihinde yayımlanan Hemşirelik Yönetmeliği ile hemşirelerin görev tanımlamaları daha açık hale gelmiştir.

Profesyonel Kimdir? Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre profesyonel; “bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan (kimse), amatör karşıtı, ustalaşmış, uzmanlaşmış”, profesyonellik ise; “profes-


yonel olma durumu” olarak tanımlanmaktadır. Profesyonel kişi, “bir alanı meslek olarak seçen, bu alanda derinleşen ve o alandaki bilgi ve deneyimi ile hayatını kazanan kişidir”. Aynı zamanda profesyonel kişi “yaptığı işten coşku ve heyecan duyan, mesleğini destekleyen, mesleğin ahlak kurallarına uyan ve mesleğin gerektirdiği fazla işleri de yapan” kişi olarak tanımlanmaktadır.

Mesleki Profesyonellik Mesleki profesyonellik, kişisel profesyonelliği kurumsal profesyonelliğe dönüştürmektir. Mesleğin toplumda cazip hale gelerek prestij sahibi olması ile iş görenlerinin saygı görmesi ve iş doyumuna ulaşmasında mesleki profesyonellik önemli bir rol oynamaktadır. Mesleki profesyonelliğin kazanılabilmesi için bazı kriterlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu kriterler; meslekle ilgili dernek veya mesleki kuruluşların var olması, çalışma koşullarında bağımsız hareket etme serbestliği, uzun süreli, kapsamlı ve etkin bir eğitim, sunulan hizmetin toplumsal çıkarlar gözetilerek yerine getirilmesi, tercih edilen branşta çalışmak için gerekli nitelik ve yeterliliğe sahip olmak, o işle ilgili belirtilen kurallara uyma zorunluluğu ve mesleğin bilimsel yöntem ve tekniklerden yararlanılarak yapılan düzenli çalışma ve yeniliklere açık olunmasıdır.

Hemşirelik, Profesyonellik ve Meslek Bilinci Hemşirelik mesleğinin tarihsel sürecine göz atıldığında, her devirde hemşireliğin bulunduğu ve her devrin insanları için önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Hemşirelik, artık bilimsel ve çağdaş yaklaşımlarla profesyonel bir disiplin olarak anılmaktadır. Günümüzde hemşireler; sağlık bakımı vermenin yanı sıra araştırmalar yapma, teoriler geliştirme, mesleki örgütler ve politik aktivitelere katılma gibi profesyonellerin yerine getirdiği birçok işlevi yerine getirmektedirler. Ayrıca son zamanlarda hız kazanan bilimsel çalışmalar; hemşirelik mesleği üyelerinin kendilerini sürekli geliştiren, yeniliklere açık, entelektüel, araştır-

macı, sorumluluk sahibi, lider ruhlu, sosyal iletişimi yüksek bireyler olma özelliklerini kazanmalarına neden olmaktadır. Böylece hemşireler profesyonel hemşireliğe giden yolda ilerlemektedir. Hemşirelikte meslek bilinci, meslek üyesinin mesleğin belirli özelliklerini, standartlarını ve becerilerini bilmesi, benimsemesi ve uygulamalarına yansıtması ile kendini göstermektedir. Bir meslek ancak kendine özgü değerleri, mesleğe bağlı, meslek bilinci oluşmuş ve gelişimi için bütünleşmiş üyeleri olduğu sürece profesyonel kimlik kazanabilmektedir.

20. YÜZYILDA HER MESLEK KENDİNİ “PROFESYONEL” OLARAK TANIMLAMA VE PROFESYONEL BİR MESLEK OLARAK TANINMA GAYRETİ İÇİNDE OLMUŞTUR.

Hemşirelerin mesleki bilinci doğrudan profesyonel uygulamalarını da etkilemektedir. Bu nedenle hemşirelerin profesyonel kimliğinin yetersiz gelişmesi ya da gelişememesi ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu sorunlar; bireyi çok yönlü etkilemesinin yanında, kurumu da etkileyerek kurumdaki bakım hizmetlerinin aksamasına/ kalitesinin düşmesine, hizmet alan ve hizmet verenlerin memnuniyetsizliğine buna bağlı kurumsal sorunlara neden olmaktadır. Hemşirelik mesleğinin profesyonel şekilde yerine getirilmesi profesyonel hemşirelik eğitimi ile sağlanır. Profesyonel hemşirelik eğitimi, kültürel ve mesleki bilgi, klinik ve kavramsal beceri ve bireyin değerler sistemi üzerine odaklanarak mesleki bilinç oluşturmayı amaçlar. Bu bilince ulaşmak, ancak hemşirelerin üniversite düzeyinde eğitim almaları ile mümkündür. Sonuç olarak; profesyonellik yolunda ivme kazanmanın en temel yolu eleştirel düşünme ve bilimsel problem çözme becerilerini kullanarak rutinlerden uzaklaşmak ve yaratıcı güçleri ortaya koymaktır. Hemşirelerin mevcut mesleki durumları ile ilgili farkındalıkları uyandırılmalı, meslek adına yeni bir bakış açısı için hemşirelik mesleği üyelerinin birlikte hareket etmeleri sağlanmalıdır. Meslek üyeleri ile diğer disiplinler arasındaki ilişkiler güçlendirilmeli, hemşirelerin politik etkinlikleri artırılmalıdır. Hemşireler mesleki dernek ve örgütlere üye olmalı, hemşirelik mesleği üyeleri arasındaki farklı eğitim durumu ortadan kaldırılıp eşit ve etkin eğitim olanakları sağlanmalıdır. ■

OCAK 2014

45


HABER

Türkiye’de Ortalama Yaşam Ömrü 76 Sağlık istatistiklerine göre ortalama yaşam ömrü uzuyor

2002 YILINDAN 2012 YILINA KADAR HASTANE SAYISI BİN 156’DAN BİN 483’E YÜKSELMİŞTİR. 2002 YILINDA SAĞLIK BAKANLIĞINA BAĞLI HASTANE SAYISI 774 İKEN 2012 YILINDA BU RAKAM 832 OLMUŞTUR.

Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri yıllığı 2012 verilerine göre Türkiye’de yaşam ömrü uzuyor. Türk insanının ömrü, 20 yılda 65 yaştan 76 yaşa çıkarak 11 yıl daha uzadı. Ayrıca Türkiye’de hastane ve hasta yatak sayılarının yanı sıra sağlık personeli sayısında da artış kaydedildi.

ortalama yaş ömrü OECD ülkelerinde 80,1, üst gelir grubu ülkelerde 80 olup Türkiye ve DSÖ Avrupa Bölgesi 76 yaş ile bu ülkeleri izlemektedir. Türkiye’den sonraki sıralarda seyreden orta ve üst gelir grubu ülkelerde ortalama yaş ömrü 74 iken dünya ortalaması 70’tir. (Tablo 1)

Ortalama yaşam ömrü uzuyor

Türkiye’de bebek ölüm hızı, bin canlı doğumda 7,4 ile dünya ortalamasının epey altında yer almaktadır. Bu rakam dünya genelinde 37, orta ve üst gelir grubu ülkelerde 16, DSÖ Avrupa bölgesinde 11 ile Türkiye’nin üzerindedir. Üst gelir grubu ül-

Türkiye’de doğumda beklenen yaşam süresi 1990 yılında erkek ve kadın ortalamasında 65 yaş iken 2011 yılında 76 yaşa yükselmiştir. OECD Health Data 2013, DSÖ World Health Statistics 2013 verilerine göre

Kaynak: DSÖ World Health Statistics 2011, DSÖ World Health Statistics 2013

Tablo:1 Doğumda beklenen yaşam süresi, (yıl), 1990, 2000, 2009, 2011 46

OCAK 2014


HABER

SERRA KUL

ON BEŞ YAŞ ÜZERİ BİREYLERİN BEYANA DAYALI VÜCUT KİTLE ENDEKSİNE GÖRE YÜZDE 17,2’Sİ OBEZ, YÜZDE 34,8’İ FAZLA KİLOLU, YÜZDE 44,2’Sİ NORMAL KİLOLU YÜZDE 3,9’U İSE DÜŞÜK KİLOLU.

keler ise bin canlı doğumda 5 ölüm oranı ile Türkiye’nin altında yer almaktadır.

Enfeksiyon hastalıklarının vaka sayıları azaldı 2002 yılında Kızamık vakası 7 bin 810 iken 2012’de 349’a, Sıtma vakası 10 bin 224 iken 2012’de 376’ya, Tüberküloz vakası 18 bin 43 iken 2012’de 14 bin 691’e gerilemiştir. 2010, 2011 ve 2012 yılları yerli sıtma vakalarının tamamı Nüks vaka olup yerli yeni vaka sayısı “0” (sıfır) dır. AIDS’te ise 2002 yılından toplam vakası sayısı 48 iken 2012 yılında 89’a yükselmiştir. (Tablo 2)

Risk faktörleri Tütün mamulleri: Türkiye’de 2012 yılında yetişkinlerin yüzde 72,9’u tütün mamulü kullanmazken yüzde 3,3’lük kısmı ara sıra, yüzde 23,8’lik kısmı ise her gün kullanmaktadır. Kentte yaşayanlara göre kırsal kesimde yaşayanlar tütün mamullerini daha az kullanmaktadır. Kırsal kesimde yetişkinlerin yüzde 77,9’u kullanmazken kentte bu rakam 70,9’dur. Alkol: On beş yaş ve üzeri bireylerin yüzde 79,9’u alkol hiç alkol kullanmamış olup, 9,7’si alkol kullanmamakta 10,4’ü ise alkol kullanmaktadır.

Kaynak: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu

Tablo:2 Yıllara göre enfeksiyon hastalıklarının vaka sayıları OCAK 2014

47


HABER

Kilo: On beş yaş üzeri bireylerin beyana dayalı vücut kitle endeksine göre yüzde 17,2’si obez, yüzde 34,8’i fazla kilolu, yüzde 44,2’si normal kilolu yüzde 3,9’u ise düşük kiloludur. Dünya genelinde ise obez birey yüzdesi yüzde 12 ile Türkiye’nin gerisindedir. (Tablo 3)

Kaynak: TÜİK, Sağlık Araştırması 2012. DSÖ World Health Statistics 2013.

Tablo:3 Obez (vücut kitle indeksi ≥30) bireylerin cinsiyete göre uluslararası karşılaştırması, 2011

Hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunması Aşılama: Türkiye’de 2012 yılında DaBT 1, DaBT 2, DaBT 3, BCG, HBV-3,KKK ve KPA 3 aşıları aşılama oranı yüzde 97’dir. DaBT+IPA+Hib aşılama oranlarının uluslar arası karşılaştırmasında da Türkiye aşılama oranı ile ilk sırada yer almaktadır. Türkiye’yi yüzde 96 ile orta-üst gelir grubu ülkeler, yüzde 94 ile DSÖ Avrupa ülkeleri izlemektedir. Dünya genelinde ise bu rakam 83’tür. Anne-çocuk sağlığı: 2002 yılında Türkiye’de sağlık kuruluşunda gerçekleşen doğum oranı yüzde 75 iken 2012 yılında bu rakam yüzde 97’ye yükselmiştir. Sezaryen ile doğumun doğum oranları içindeki payı yüzde 48’dir. Yıllara göre gebe, bebek, çocuk ve loğusa izleme sayısı artmıştır, 2002’den 2012’ye oranlar, gebe başına izleme sayısı 1,7’den 4,1’e, bebek başına izleme sayısı 3,4’ten 8,6’ya, çocuk başına izleme sayısı 1’den 2,2’ye, loğusa başına izleme sayısı ise 0,7’den 2,3’e yükselmiştir.

Hastaneler ve yatak sayıları 2002 yılından 2012 yılına kadar hastane sayısı bin 156’dan bin 483’e yükselmiştir. 2002 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı hastane sayısı 774 iken 2012 yılında bu rakam 832 olmuştur. Hastane yatak sayısı ise 2002 yılında 164 bin 471 iken 2012 yılında 200 bin 72’ye yükselmiştir. Nitelikli yatak sayısı ise 2002 yılında 18 bin 924 iken 2012 yılında 83 bin 906’ya yükselmiştir. Yoğun bakım yatak sayısı ise 2002 yılında 2 bin 214 iken 2012 yılında 23 bin 606’ya yükselmiştir.

Hekime müracaat 2002 yılında 208 milyon 966 bin 49 adet hekime müracaat gerçekleşmişken 2012 yılında 621 milyon 786 bin 297 müracaat gerçekleşmiştir. Organ nakli sayısında ise 2002 yılında 745 nakil gerçekleşirken 2012 yılında 4 bin 8 nakil gerçekleşmiştir. Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranında ise Türkiye genelinde 2003 yılında toplumun yüzde 39,5’i memnun iken bu rakam 2012 yılında 74,8’e yükselmiştir.

48

OCAK 2014


Sağlıkta insan kaynakları Yıllara göre sağlık personelinin sayısı 2002 yılında toplam hekim 91 bin 949, toplam personel sayısı 378 bin 551 iken 2012 yılında toplam hekim 129 bin 772, toplam personel sayısı ile 698 bin 518’e yükselmiştir. (Tablo 4) 100 bin kişiye düşen hekim sayısı ise 172 olarak Türkiye diğer ülkelerin gerisindedir. Öğretim yıllarına göre Tıp Fakültesi öğrenci ve öğretim üyesi sayılarına bakıldığında ise 2002-2003 öğretim yılında 7 bin 172 öğretim üyesi sayısı ile 4 bin 380 mezun verilmiş olduğu, 2011-2013 öğretim yılında ise 10 bin 440 öğretim üyesi sayısı ile 4 bin 911 mezun verilmiş olduğu görülmektedir. (Tablo 5) Yıllara göre cari, yatırım ve toplam sağlık harcaması ise 2002 yılında 18 milyar 774 milyon iken 2012 yılında 76 milyar 358 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. ■

Tablo:4 Yıllara göre sağlık personelinin sayıları, tüm sektörler

Tablo:5 Öğretim yıllarına göre tıp fakültesi, öğrenci ve öğretim üyesi sayıları

Uluslararası karşılaştırma yapılan bölgeler ve içerdiği ülkeler şöyle; DSÖ Avrupa Bölgesi: Almanya, Andora, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belarus, Belçika, Birleşik Krallık, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Kıbrıs, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Karadağ, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Monaco, Norveç, Özbekistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, Ukrayna, Yunanistan. Orta-Üst Gelir Grubu Ülkeler (Kişi Başı Gayri Safi Milli Hasılası 4.036$ ile 12.475$ arasında olan ülkeler): Angola, Antigua ve Barbuda, Arjantin, Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Botswana, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Cook Adaları, Çin, Dominik Cumhuriyeti, Dominika, Ekvador, Gabon, Grenada, Güney Afrika Cumhuriyeti, İran, Jamaika, Karadağ, Kazakistan, Kolombiya, Kosta Rika, Küba, Letonya, Libya, Litvanya, Lübnan, Makedonya, Maldivler, Malezya, Mauritius, Meksika, Nambiya, Nauru, Niue, Palau, Panama, Peru, Romanya, Rusya, Saint Lucia, Saint Vincent ve Grenadinler, Sırbistan, Surinam, Şeyseller, Şili, Tayland, Tunus, Türkiye, Tuvalu, Türkmenistan, Uruguay, Ürdün, Venezuela. Üst Gelir Grubu Ülkeler (Kişi Başı Gayri Safi Milli Hasılası 12.476$ ve üzeri olan ülkeler): Andora, Avustralya, Avusturya, Bahama, Bahreyn, Barbados, Belçika, Brueni, Darüsselam, Kanada, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ekvatoryal Gine, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda, İsrail, İtalya, Japonya, Kuveyt, Lüksemburg, Malta, Monaco, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Oman, Polonya, Portekiz, Katar, Kore, San Marino, Saint Kitts ve Nevis, Suudi Arabistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Trinidad&Tobago, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, ABD. Avrupa Birliği: Almanya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Kıbrıs, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, Yunanistan.

OCAK 2014

49


E T K İ N L İ K TA K V İ M İ 22-25 HAZİRAN 2014

LİBYA ULUSLARARASI SAĞLIK VE MEDİKAL TEKNOLOJİLERİ FUARI BİNGAZİ’DE Libya Uluslararası Sağlık ve Medikal Teknolojileri Fuarı- Bingazi Medikal, 22-25 Haziran 2014 tarihleri arasında Bingazi’de gerçekleşecek. Katılımcı profilini hastane ve ameliyathane ürünleri; hastane sistemleri; sağlık merkezleri; hasta taşıma, engelli, fizyoterapi ve ortopedik ürünler; kişisel bakım ve hijyen ürünleri; teşhis ve

görüntüleme ile hastane ve tıbbi tesis yönetimi sistemlerinin oluşturduğu Libya Fuarı, Libya’nın tüm sektörlerde altyapı yenileme konusunda atağa geçtiği şu dönemde sağlık alanındaki buluşma noktası olarak önem kazanıyor. Fuarın Türkiye satışı ICF Fuarcılık tarafından yapılıp AjansFa tarafından da desteklenmektedir.

>>www.icffair.com

1-2 MART 2014

MEDİKAL TURİZMİN POPÜLARİTESİ RUSYA’DA ARTIYOR Dünya sağlık turizmi hızlı büyüyen sektörlerden bir arasında yerini alırken Rusya’dan sağlık hizmeti almak için ülke dışına çıkan kişilerin 70 bin kişiyi bulduğu ve 1 milyar doları aşan bir sağlık harcaması yapıldığı tahmin ediliyor. Rusya’da halkın yüzde 61’inin ülkesindeki tıbbi tedavilerinden memnun olmadığı belirtilirken zengin Rus kesimin profesyonel doktorlarla kaliteli sağlık hizmeti almak istediklerinin altı çiziliyor. Moskova’da ikincisi gerçekleştirilen MedShow

Fuarı bu anlamda 1-2 Mart tarihleri arasında sağlık hizmeti almak isteyen Ruslar ile bu hizmeti sunan uluslar arası kurumları bir araya getirmeyi hedefliyor. Fuarın katılımcı profili ise şöyle: Uzmanlaşmış hastaneler ve klinikler; Tıbbi değerlendirme ve tedavi merkezleri; Küresel sağlık sağlayıcılar; Spa & Sağlık tatil köyleri; Tedavi merkezleri; Rehabilitasyon merkezleri; Kilo kaybı merkezleri; Tıbbi Tatil paketi sağlayıcıları; Diş merkezleri; Alternatif tıp / yaşam sağlayıcıları.

>>www.medshow.ru

27-30 OCAK 2014

ARAB HEALTH ULUSLARARASI SAĞLIK FUARI OCAK’TA Arab Health Uluslararası Sağlık Fuarı, 27-30 Ocak 2014 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri Dubai’de gerçekleşecek. Sağlık ekipmanları ve medikal malzeme fuarında şu kongreler yer alacak: Anestezi, Büyük data,

Biyomedikal mühendislik, Kardiyovasküler hastalıklar ve mücadelesi, Tamamlayıcı tıp, Diyabet, Gastroenteroloji, Sağlık liderleri, Medlab ve Ortopedi.

>>www.arabhealthonline.com

KONGRELER TARİH

FUARLAR KONGRE

YER

WEB SİTESİ

KONUSU

YER

1 Ocak

Kazablanka FAS

8-11 Ocak

MEDICINE - The Finnish Medical Convention and Exhibition

Tıbbi Teknolojiler, Sağlık, Eczacılık

Helsinki FİNLANDİYA

23-27 Şubat

Healthcare Info & Mgmt Systems Society - HIMSS

Sağlık

New Orleans ABD

28 Şubat 1 Mart

Dentistry Show

Dişçilik

Birmingham İNGİLTERE

6-9 Mart

Dental South China Expo & Conference

Diş Teknolojisi, Diş İlacı, Diş Hekimliği

Guangzhou ÇİN

www.istanbulmemekanseri.com

10-13 Mart

BioPharma Asia Convention 2014 World Pharma Trials Asia 2014

Tıp, Eczacılık ve Biyoteknoloji

SİNGAPUR

İstanbul

www.endometriozis2014.org

18-20 Mart

INTERPHEX 2014

İlaç

New York, ABD

23-28 Mart

BELARUSMEDICA

Sağlık

Minsk, BELARUS

Bursa

www.uludagendoskopi.org

ICJR Middle East 2014

Sağlık Ekipmanları

Dubai BAE

Antalya

www.verem.org.tr

10-11 Ocak

4. FAS Sempozyumu ve Kalça Artroskopisi Kursu

Antalya

www.artroskopi.org

10-11 Ocak

Ankara Ortopedi Günleri

Ankara

www.totbid.org.tr

15-19 Ocak

5. Göğüs Cerrahisi Kış Okulu

Antalya

www.toraks.org.tr

17-19 Ocak

1.Marmara Pediatri Kongresi

İstanbul

marmarapediatri.org

17-18 Ocak

Türk Oral İmplantoloji Derneği 25. Uluslararası Bilimsel Kongresi

İstanbul

www.toid.info

18-19 Ocak

Meme Kanserinde Yeni Yaklaşımlar Eğitim Toplantısı 2014

İstanbul

18-19 Ocak

1. Derin Endometriozis Sempozyumu

23-26 Ocak

5. Uludağ Minimal İnvaziv Jinekoloji Sempozyumu ve Çalıştayı

OCAK 2014

FUAR

Sağlık, tıbbi ekipman

9-11 Ocak

50

TARİH

MEDICAL EXPO Salon International de la Santé

27. Ulusal Tüberküloz ve Göğüs Hastalıkları Kongresi

30 Mart 2 Nisan


SİNEMA

300: BİR İMPARATORLUĞUN YÜKSELİŞİ Frank Millar’ın son çizgi romanı Xerxes’den uyarlanan ve “300” filminin nefes kesen görsel tarzıyla anlatılan film aksiyonu yeni bir yere, denize götürüyor. Yunan komutan Themistokles savaşın seyrini değiştirecek bir şekilde ordusunu yönlendirerek tüm Yunanistan’ı birleştirmeyi hedefliyor.

KARLAR ÜLKESİ Krallık, Karlar Kraliçesi (Snow Queen)’nin laneti sonrasında ebediyen sürecek bir kış mevsimine mahkum edilmiştir. Bu krallıkta yaşamakta olan maceracı ve iyi kalpli Anna, Karlar Kraliçesi’ni bulup laneti sona erdirmesini sağlayarak, şehrinde yaşayan insanları eski güzel günlerine döndürmeye karar verir. Masalsı bir yolculuğu çıkan Anna’nın yol arkadaşı ise usta bir dağcı olan Kristoff’tur. Başarıya ulaşmaları için Karlar Kraliçesi’ni görüp tanıyabilmeleri gerekmektedir. Görünürde basit olan bu plan, izbe dağdaki yolculuk ilerledikçe zorlaşmaya başlar. Mitolojik yaratıklar ve ürkütücü büyüler eşliğinde süren yolculuğun her dönemecinde ayrı bir tehlike ortaya çıkar. Yolculuğun asıl zor yanı ise zamanla yarışıyor oldukları gerçeğidir.

“300: Rise of an Empire”da Themistokles ölümlü Tanrı Xerxes’in ve Pers ordusunun kindar komutanı Artemisia’nın liderliğindeki Pers güçleriyle mücadele ediyor. Noam Murro’nun yönettiği ve Lena Headey, Eva Green, Rodrigo Santoro, Sullivan Stapleton’un oynadığı 300: Bir İmparatorluğun Yükselişi (300: Rise of an Empire), Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarılıyor. 7 Martta vizyonda

SOĞUK Uğur Yücel’in yönettiği ve Cenk Medet Alibeyoğlu, A. Rıfat Şungar, Valeria Skorokhodova ile Yulia Vanyukova’nın oynadığı Soğuk, 14 Mart 2014’de UIP Filmcilik dağıtımıyla TMC Film tarafından vizyona çıkarılıyor. Türkiye’nin sınır şehri Kars. Üç Rus kız kardeş bir pavyonda çalışmaktadır. Hayatında karısından başka bir kadın bilmeyen bir tren yolu işçisi kızlardan en küçüğüne aşık olur. İşçinin erkek kardeşi şehrin belâlılarından biridir. O da 3 kız kardeşin etrafında dolaşmaktadır. Ruslardan en küçüğü İrina’nın ülkesine dönmeye birkaç günü kalmıştır. Bundan sonrası kızların ve yol işçisi aşığın istediği gibi gitmeyecektir. 14 Martta vizyonda

Disney yapımı animasyon filmin yönetmenliğini Chris Buck ve Jennifer Lee yürütürken, başkarakterleri seslendiren isimler Kristen Bell ve Jonathan Groff. 17 Ocakta vizyonda

OCAK 2014

51


K İ TA P

BROCH “Nasıl ki dünya edebiyatında, modern düzyazı alanında İngiltere’yi Joyce, Fransa’yı Proust temsil ediyorsa Hermann Broch da yeni Alman düzyazısını temsil eder.” Rudolf Brunngraber

SEYYAH’IN GÖLGELERİ Döner şair, ateşten tahtlarına oturmuş içindeki mahşerin efendilerine. Ve dile gelir kanayan sözleriyle: “Ey içimin payidar efendileri. Ey pervasız zaman ölümleri. Ey ruhumun ateşten süvarileri. Dinleyin beni. Kulak verin âhtan ve ateşten biçilmiş sözlerime. Ve şehadet edin beni yakıp yıkan susuzluğuma. İman edin ve anlayın, dinleyin sûalimi: ‘Nedir ve nerededir kan ve candan susuzluğum?’ Hangi göğün altında, hangi gölgenin serinliğindedir? Nedir ve nerededir uykusuzluğum? Hangi suyun incisinde, hangi toprağın kokusundadır? Ruhuma bu ateşten sırrı giydiren nedir? Nedir bu sır ve nerededir? Bulun ve dingin kılın ruhumu. Dindirin fırtına ve ateşten ordularıyla naçiz hüviyetimi. Varlığım ve ruhum sizdedir. İçimdeki ateş sizde. Yazar: Emir Ali Ergat Yayınevi: Cinius Yayınları Tür: Tarihi Roman - Öykü Sayfa: 240

52

OCAK 2014

“Yaşantım bir dizi ahlaki çatışmalardan oluşuyor ve bu çatışmaların ağırlığı altında eziliyor. Basit, insana özgü bir mutluluk duygusu neredeyse hiç bilmediğim bir şey ve bu duygu biraz olsun bana lütfedildiğinde, önüne geçilmez bir şekilde, herhangi bir ahlaki nedenle zarar görmekte. Hayatımda hoş olmayan bir şeyden daha kolay feragat etmem gerekirken, ilk fırsatta elden çıkardığım, hoş olan şey oluyor.” Hermann Broch Yazar: Hermann Broch Çevirmen: Saliha Yeniyol Kerkhoff Yayınevi: İthaki Yayınları Sayfa: 152

USTAM VE BEN Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul… Hindistan’dan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar. Elif Şafak’ın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet… Bir tarafta bilime ve öğrenmeye inananlar, bir tarafta gelişmeyi durduranlar... Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengârenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikâyesi… Yazar: Elif Şafak Yayınevi: Doğan Kitapçılık Tür: Edebiyat İnceleme Sayfa: 480



H AYAT I N İ Ç İ N D E N

YA Z I

GÖKHAN ÜMİT LALELİ

> gullaleli@gmail.com > twitter@gullaleli

Yol

ı ş a d a k Ar

m, or, kuru y u y o k baş secdeye ı n y a or. , r ıyo yönetiy e lk şlığı yap ü a , d ir ülüp be şeh z , u t ü B e r . k e r ir b ş le , miş bera kuruluş suz kaltığınız, ru söyle u ş k ğ k la y o y e u d c a r e p e a ç ad ları i se e mişs ahlara k ı duygu daşını iy e söyle işkisind b n a il a n y k s r r A la , a ız a l iz ık ım o ç ım in bir u, y diğ r tan Atalar ız, olası rlar. Bukomşun klı rolle er sevin r ın o i, b r a ıy a f in r la ğ ş ş e o lm e a iz n a a d a pim ins eri k arka hayatt hayrına rede he isteyen ınız yol aktan g ü k ın k ığ m r e n k d n la ü m a e t n k ır n e a b şan müm lda ri ifa sin. Dö r. unca ya ası ise Bu rolle b i yarı yo . m iz n ç ip s p a a y a biliyorla d e y e iy a t d r m a e a ih in Y t ın t e ş e e ış ş m ay de ihan k ba ir. nunla d aşa, kar avanıza er işi te ld d h o e y normald v n , t u a e e t n y iz s s a lu o g n d e , ak. Bu rağm rkadaşa larda h ünebilir m ş in t u ü r e d u değil. A m d lı ü k i hük ma, ceğ r far lemeye rılınır. A şmeler, - İnsanla ü y li n t a e ü la r g e a var. ü ş a i y e v k de ard i ha ğin . şa ettiğ tça ve k irketlerin Birlikteli s ş n in o a a d n lu d , a rak kalır o ir z ın y la il a ın o k d k e ır n a s l e Hava y a nid oyu hela tamamın e cazibesini ye ylaştığım ömür b eritli lar a ş ir p b t r if le ç r la n ülkenin ız sizle lerd yaşana Mİ” Bu baktığım dönem rımızda İM k n a e İT o ıl r s z Ğ e a E ı, n r y e İ, r la M im a ceki İLLİYET varsa d lları ve aha ön İB o n y D C e “ y ir e ı. ım m ş d m e r d ula . Bil in e va mısınız, ırlarsınız usun. Hikayen ir hikay ollar. t r y a b la h a le ır t d b iz r a u d ok a yılla epin ik. H utlaka ayeyi h z aslınd lmadığı m ö ik en geld o s h d i e iş k r im iğ e m iş lu d ş r n u geli n e söyle yolc Buraya ternette u kadar dişah’a panlar, b a a in P y ın r n u ’i ın ğ lu r ir a o Vez lculu imkanla nunda e akrab tren yo s o y s a e d r. d a at geçti e o s n a r y ır y a e f li y t n s ir e ü n z b e b a oto line i eyi ö leri il da y ünde, e milletin k her ş artman a birbir ğ , lu p ü d n t u a ş ın m t lc s ü o k a o k d a r ry da are son atm al ederle devam Önüne bir f li büyük tanını s ukta ya a ih v im lt b s it o a in ğ K h e iç ı. ri ile lard ecek rları larını ı ğinde çıka ti muha t etmey r r birbirle rda da dostluk ü le la la d il k n d m u a e r d n u ti, b ulun an te nla bulu emleke camakt arada b ki zama r m a ir a d b h u b ın ın s r h a nla Alla sonr i bu insa ilerden K d e i. k d r le ettirir saat. ın. la 8-10 z faza kıls a f n e e r ü s arz. ğı, fikir akıyoru İN! lı b ş a e d z a ü k ar - ÂM a r k e r d a Günüm a e k lığı, ceph arkadaş ediyor, iş k r lu la u ş n İnsa Kom apıyor. y ı ğ lı ş kada

54

OCAK 2014



T.0212 272 61 06


5. KARAYOLU TRAFİK GÜVENLİĞİ SEMPOZYUMU VE SERGİSİ (Karayolu Trafik Güvenliği ve Kamu Güvenliği Fuarı)


OHSAD

Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği

Tel: (0212) 247 07 00 Faks: (0212) 247 07 05 (Efecan ALTUNCU • efecan@ohsad.org) AJANSFA

Organizasyon Hizmetleri

info@ajansfa.com • Tel: (0212) 272 61 06 Firma İlişkileri: Didem GÜLKAÇ

didem@ajansfa.com • Tel: (0212) 272 61 06 • (0541) 859 63 38

Kayıt ve Rezervasyon için www.ohsadkurultayi.org sitesini ziyaret edebilirsiniz.

“Sağlıkta kalite için el ele”

ÖZEL HASTANELER VE SAĞLIK KURULUŞLARI DERNEĞİ

www.ohsadkurultayi.org


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.