SAYED 61 Nisan 2013

Page 1

SAGL IK YÖN E T I MI ve EGI T I MI DERGISI

Y IL:6

SAY I : 6 1

N  SA N 2 0 1 3

FİNANSAL OLARAK BAŞARILI OLAN İŞLETMELER

VARLIĞINI SÜRDÜRÜYOR

PROF. DR. DİLAVER TENGİLİMOĞLU Kurumun Gücü, Çalışanların Gücüyle Ölçülür

KEMAL YAZ

Yerel, Bölgesel ve Ulusal Bazda Rekabet Sağlanmalı

PROF. DR. ESİN KÂHYA

İbn-i Sina’yı Ailemdeki Birçok Kişiyi Tanıdığımdan Daha İyi Tanıyorum


Ameliyathane ve Yoğun Bakım için Kalite + Performans Yazılımları

Konforlu Çalışma

İzlenebilir

Ameliyathane

Anestezi

ECS Qbloc

ECS Opesim

Kalite + Performans

Entegre

Kağıtsız Ortam

Kaynak Plânlama

Yoğun Bakım ECS Reassist

Cerrahi ekipler için tasarlanmış ameliyathane yönetim, planlama ve organizasyonu.

Anestezi bölümleri için preanestezi, intraoperatif ve postoperatif anestezi dosyalarının yönetimi.

Yoğun bakım ve reanimasyon üniteleri için tüm hasta süreçlerinin izlemi ve bölümlerin yönetimi

Preoperatif, İntraoperatif ve Postoperatif Süreçlerin Plânlama ve Optimizasyonu Cerrahi Prosedürlerin Otomasyonu Gelişmiş Oda, Ekip, Malzeme ve Zaman Plânlaması İş Akışı Takibi Oda ve Zaman Optimizasyonu HBYS ve HL7 Entegrasyonları Kalite Kontrol Malzeme Kontrolü Otomatik Form ve Raporlar İstatistik ve Kalite Endikatörleri Yönetim Karar Destek Tabloları

Biyomedikal Cihaz Bağlantısı Eşzamanlı Biyomedikal Veri Kaydı Preanestezi, İntraoperatif ve Postoperatif Süreç Yönetimi Eşzamanlı Ameliyat Gözlemi Hasta Sıvı Dengesi Hesaplamaları Hasta Güvenliği Kontrolleri Otomatik Form ve Raporlar İş Akışı Takibi İlaç Yönetimi HBYS ve HL7 Entegrasyonları İstatistik ve Kalite Endikatörleri Anestezi Protokolleri Skorlar

Eşzamanlı Hasta Gözlem BBiyomedikal Cihaz Bağlantısı Eşzamanlı Biyomedikal Veri Kaydı HBYS ve HL7 Entegrasyonları Tedavi Plânları Yönetimi KVC- Neonatal - Koroner - Erişkin Skorlar Nazokomiyal Enfeksiyon Takibi Ventilation Yönetimi Hemodiafiltrations İstatistik ve Kalite Endikatörleri Diet Plânları Yönetim Karar Destek Tabloları

Tıbbi Yazılım ve Donanım Sistemleri Bağdat Caddesi No 190 Kamran Apt. Kat 4 Fenerbahçe-Kadıköy 34726 Istanbul

 +90 216 385 11 60  +90 216 385 18 98  info@evolucare.com.tr  www.evolucare.com.tr




SAGL IK YÖN E T I MI ve EGI T I MI DERGISI

YIL 6 • SAYI 61 • NİSAN 2013 www.sayeddergisi.org YÖNETİM Sahibi

FEYZULLAH AKBEN Genel Yayın Yönetmeni

FUNDA ÇAMÖZÜ

MERHABA...

funda@sayeddergisi.org Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

SARE KUŞ

sare@sayeddergisi.org Editör

SU ÖZGÜR Yazı İşleri

SERRA KUL - ÖMER DURAK AYŞE YILMAZTÜRK Grafik Tasarım

BİLAL AKGÜL Fotoğraf Editörü

AHMET FERHAT AKBEN Reklam

AHMET ERSOY

reklam@sayeddergisi.org Abone ve Dağıtım

SONGÜL KARADENİZ abone@sayeddergisi.org Halkla İlişkiler

YASEMİN KERİMİ Yapım

Yönetim Adresi Kore Şehitleri Cad. Ulaş Apt. No:5 D:3 Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBUL Tel: (0212) 267 05 09 Faks: (0212) 267 05 08 www.turkeyhealthmedia.com info@turkeyhealthmedia.com

Baskı ŞAN OFSET

Cendere Yolu No:23 Ayazağa / İSTANBUL Tel: (0212) 289 24 24

Gelişmekte olan ekonomilerde yapısal değişiklikler ortaya çıkıyor. Bu değişikliklerin en önemlisi sağlık sektöründe yaşanıyor. Sektörün hem genel ekonomi içerisindeki payı hem de pazar büyüklüğü hızla artıyor. Birey ve toplum hayatında önemli bir yeri olan sağlık ve sağlık hizmetleri için yapılan harcamalar ise giderek artıyor. Bunların sonucu olarak sağlık hizmetleri finansmanı sürekli olarak gündeme gelen önemli konular arasında yer alıyor. Kaynakların en iyi şekilde kullanılması için finans yönetimi önem kazanıyor. Bu öneme binaen dergimizde “Sağlıkta Finans Yönetimi” konusunu ele aldık. Gazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesinden hocalarımız değerli görüşlerini paylaştı.

Bu ay TÜMDEF Başkanı Kemal Yaz ve MASSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Eryaşar ile sektör üzerine sohbetimiz oldu. SAYED Dergisi etkinliklerde yer almaya devam ediyor. 28 Mart’ta gerçekleştirilen Sağlık Bilişimi Zirvesi haberini sayfalarımıza taşıdık. SAYED Dergisi her yıl olduğu gibi bu yıl da hastanelerin tüm yatırım ihtiyaçlarına yön verecek cihazları, ürün ve malzemeleri aynı çatı altında toplayan Expomed-Labtek fuarındaydı. İbn-i Sina’nın Kanun adlı kitabını Türkçeye çeviren Prof. Dr. Esin Kâhya ile çok keyifli ve bilgi dolu bir röportaj gerçekleştirdik. Yeni sayımızda Bir Sorun Bir Çözüm Bölümünde sağlık bilişimine yer verdik. Ünlü konuğumuz ise dizilerden tanıdığımız Ayça Varlıer oldu.

Keyifle okuyacağınız bir sayı olması dileğiyle…

SARE KUŞ

Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

NİSAN 2013

3



BAŞKANDAN P R O F. D R . N U R U L L A H Z E N G İ N SAYED YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Merhaba Yeni bir sayıda yeniden sizlerle beraber olmanın mutluluğu ile hepinize selam ve saygılarımı sunarken, baharın güzelliğinin ülkemizin her noktasında kendisini hissettirdiği bu günlerde, mutluluğun, barışın, kardeşliğin pekişerek daha müreffeh, daha güçlü Türkiye için hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Dergimizin bu ay ki konusu “Sağlıkta Finans Yönetimi”. İçeriğinde konunun uzmanlarından detaylı açıklamalar bulacaksınız. Sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliliği, ülkenin ekonomik göstergeleriyle uyumlu olarak gelir ve gider dengesinin sağlandığı, sonucunda ise tüm vatandaşların aynı erişilebilirlilikte ve hakkaniyette sağlık hizmeti aldığı yapının en önemli elemanlarından birisidir. Ülkemizin geride bırakılan on bir yılda sağlık alanında elde ettiği başarılar ortadadır. Sosyal Güvenlik Kurumları’nın tek çatı altında birleştirilmesi, ilaç fiyatlarındaki düzenlemeler, sağlık çalışanlarının maddi imkanlarının iyileştirilmesi, uçak ve helikopter ambulanslar, devam eden sağlık yatırımları, koğuş sistemi hastanelerden beş yıldızlı otellerle yarışacak nitelikteki hasta odalarında verilen üst düzey sağlık hizmetleri düşünüldüğünde finansal sürdürülebilirlilik daha da önem kazanıyor.

Sağlık Bakanlığı, finans yönetimi noktasında önemli uygulamalarını kurum ve kuruluşlarında geliştirerek uygulamaya devam ediyor. Yıllar itibariyle hazırlanıp uygulamaya konulan Finansal Eylem Planları ile gelirlerin arttırılması, giderlerin kontrol altına alınması amacıyla tespit ve öneriler belirlenmektedir. Aynı kapsamda 2010-2014 Stratejik Planı revize edilerek 2013-2017 Stratejik Planı hazırlandı. Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Mehmet MÜEZZİNOĞLU’nun Mart ayı içerisinde yaptığı “2014’te ne harcayacağız, 2017’de ne harcayacağız, 2023’te ne harcayacağız ve bu büyümeyi nasıl yöneteceğiz diye çalışma yaptık. Biz ayaklarımızın yere basarak gitmesini istiyoruz. Bugün 78 milyar olan harcamamız, 2023’te yaklaşık 200 milyar olacak.” müjdesi de hükümet tarafından desteklenen ve diğer Maliye, Kalkınma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Ekonomi gibi bakanlıklarla koordineli şekilde yürütülen sağlıktaki finans yönetiminin başarıyla uygulandığının önemli bir göstergesidir. Bu yatırımlarla birlikte yüzde yetmiş altı olan sağlık hizmetlerinde memnuniyet oranının çok daha üst seviyelere yükseleceği düşünüyorum. Bu vesileyle hepinize selam ve sevgilerimi sunar, önümüzdeki günlerin herkese mutluluk, barış ve kardeşlik getirmesini temenni ederim.

NİSAN 2013

5


NİSAN 2013

İÇİNDEKİLER

16

30

DOSYA SAĞLIKTA FİNANS YÖNETİMİ

Kurumun Gücü, Çalışanların Gücüyle Ölçülür ➤ 16 Finansal Yönetim İle Kalite Arasındaki İlişkinin Temelini Sorgulayıcı Yaklaşım Oluşturuyor ➤ 24

36

RÖPORTAJ

Kemal Yaz

Kazım Eryaşar

Yerel, Bölgesel ve Ulusal Bazda Rekabet Sağlanmalı

44

RÖPORTAJ

Aynı Gemide Yolculuk Yapıyoruz

BİR SORUN BİR ÇÖZÜM

SAĞLIK BİLİŞİMİ

Sağlık kurumları bilişim projelerinin başarılı olması için nelere dikkat etmeli? Bilişimin sağlıkta daha etkin kullanılabilmesi için neler yapılmalı? HBYS ürünlerinin ve üreticilerin akreditasyonu nasıl yapılmalı? Sağlık bilişimi yönetimi nasıl olmalı?

SEKTÖRDEN

28 34 42

Firmalar KDV Yükü Altında Zor Durumda Kalıyor MioCare Tablet PC’ler Mayıs’ta Türkiye’de Akgün Yazılım Kuruluşunun 27. Yılında Uluslararası Bilinirlik Belgesi Aldı

56 60

Bu Robot Yürümeye Motive Ediyor Erbe Gücünü İstem’le Birleştirdi


YILDIR SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN İLETİŞİM PLATFORMU

SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına Yayın Kurulu Başkanı

HABER

Yeşilay’dan Bağımlılığa Karşı Anlamlı Bir Proje

Prof. Dr. Nurullah ZENGİN

14

(SAYED Derneği Genel Başkanı)

Yayın Kurulu (SAYED Derneği Yönetim Kurulu)

40

50

GÜNDEM

Sağlık Bilişimi Zirvesi Yoğun İlgi Gördü

RÖPORTAJ

Prof. Dr. Esin Kâhya:

İbn-i Sina’yı Ailemdeki Birçok Kişiyi Tanıdığımdan Daha İyi Tanıyorum

58 62 64

UZMAN GÖRÜŞÜ Kanser Tedavisi Sağlık Turizminde Önemli Rol Oynuyor

SİNEMA Kelebeğin Rüyası Hititya: Madalyonun Sırrı Timothy Green’in Sıradışı Yaşamı Sefiller

65 66

HAYATIN İÇİNDEN Verdikçe Çoğalan Tek Şey Sevgidir

RÖPORTAJ

Ayça Varlıer

KİTAP Nar Ağacı Soğuk Taht Umut Işığım Aşkın Yasası Şiddetin Yasası

REKLAM SAYFALARI Evolucare ■ Sesa 1 ■ Permak 2 ■ DataSel 4 ■ Çapa Medikal 9 Dobidos 11 ■ Bıçakçılar 13 ■ Fujifilm 19 ■ Kurt&Kurt 21 İvital 22-23 ■ Samatıp 27 ■ Meditel 29 ■ Olympus Mega 35 İdeal Makina 39 ■ Bilgin Grup 43 ■ Teknoser 47 ■ Mindray 49 Özcan Kardeşler 53 ■ İstem Tıbbi Cihazlar 37 ■ Informa 57 Siemens 61 ■ Tasarımmed 63 ■ Kompozit 68-69

Op. Dr. Osman ACAR Fatma AKTAŞ Gökhan AKTÜRK Dr. Ahmet CÖMERT Arif ÇETİN Dr. Elif Bor EKMEKÇİ Prof. Dr. Ali Metin ESEN Prof. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLU Kamuran ÖZDEN Veysel ÖZGEN Prof. Dr. Behzat ÖZKAN Muammer SATILMIŞ Nebi ŞAHİNLİ Yasin YAVUZ Prof. Dr. Hayreddin YEKELER Ahmet ZENGİN

Danışma Kurulu

Yrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOY Prof. Dr. Selami AKKUŞ Prof. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDIN Prof. Dr. Metin AYDIN Prof. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLI Prof. Dr. Sait BİLGİÇ Prof. Dr. Murat BOZKURT Prof. Dr. Engin BOZKURT Prof. Dr. Alper CİHAN Doç. Dr. Kerim ÇAĞLI Prof. Dr. Bekir ÇAKIR Prof. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜ Doç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLU Prof. Dr. Ali DEMİR Prof. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZ Prof. Dr. Orhan DENİZ Prof. Dr. Osman Nuri DİLEK Prof. Dr. Ali İhsan DOKUCU Uzm. Dr. Mehmet Taşkın EĞİCİ Prof. Dr. Levent ELBEYLİ Prof. Dr. Cevdet ERDÖL Prof. Dr. Canan HASANOĞLU Doç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLU Prof. Dr. Abdullah İĞCİ Doç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLU Prof. Dr. Mehmet İŞLER Prof. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLU Prof. Dr. Murat KARAŞEN Yrd. Doç. Dr. Esra KESKİN Prof. Dr. Muzaffer KİRİŞ Prof. Dr. Akın MARŞAP Prof. Dr. Muzaffer METİNTAŞ Prof. Dr. Semih ÖNCEL Prof. Dr. Mustafa ÖZMEN Prof. Dr. Mustafa PAÇ Doç. Dr. Sadrettin PENÇE Prof. Dr. Mustafa SOLAK Prof. Dr. Yunus SÖYLET Prof. Dr. Haydar SUR Prof. Dr. Erol ŞENER Prof. Dr. Mehmet Akın TAŞYARAN Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU Prof. Dr. Bahattin TUNÇ Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR Prof. Dr. Yavuz YILMAZ * İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.


SPOT

Çocuk Parklarında da Sigaraya Karşı Tavizsiz Mücadele W W W . O H S A D K U R U LTA Y I . O R G

Sağlık Sektörü Çözüm İçin Dördüncü Kez Buluşuyor Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) tarafından organize edilen ‘Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları’nın dördüncüsü 24-28 Nisan 2013 tarihleri arasında Antalya’da düzenleniyor. Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, SGK, İl Sağlık Müdürlükleri, Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları, Kamu Hastaneleri, Hastane Birlikleri Yöneticileri, Üniversite Hastaneleri ve Sigorta Şirketleri sağlık sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirmek için bir araya geliyor.

Ana Sponsor Yine Çapa Medikal Oldu Sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirerek sektörün sorunlarına ortak çözüm alternatifleri oluşturmayı hedefleyen kurultayın ana sponsoru geçen yıl ki gibi Çapa Medikal oldu.

Sağlık Bakanlığı sigara yasağının alanını genişletmeye devam ediyor. Kapalı alanlarda sigara yasağının yanı sıra bundan sonra çocuk parklarında da sigara içmeye yasak gelecek olması özellikle aileleri mutlu etti. Dünyada sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle her yıl 6 milyon, Türkiye’de ise 100 bin kişi hayatını kaybediyor. Sağlık Bakanlığı ise sigara yasağının alanını genişletme konusunda oldukça kararlı. Sağlık Bakanlığı, kapalı alanlarda sigara yasağının ardından çocuk parklarında da sigara içmeyi yasaklamak amacıyla düğmeye bastı.

NiQuitin’den Sağlık Profesyonellerine Özel Site: NiQuitin.com.tr Sigarayı bırakmak isteyenlerin pastili NiQuitin, sağlık profesyonellerine özel www.niquitin.com.tr’yi hizmete açtı. İçilmeyen her sigaranın hayata kattığı değeri vurgulayan sitede NiQuitin Pastil’in farmakolojik özellikleri, endikasyonları, pozolojisi, klinik etkinliğine dair çalışmalara ait bilgiler ve kullanım kılavuzu yer alıyor. GlaxoSmithKline Tüketici Sağlığı’nın sigarayı bırakmak isteyen kişilere destek olmak amacıyla sunduğu Nikotin Replasman (Yerine Koyma) Tedavisi NiQuitin Pastil’in web sitesi yayına açıldı. Sağlık profesyonellerine özel sitede, hekim ve eczacılar sigara ve dolayısıyla nikotin bağımlılığından kurtulmak isteyen hastalarına yardımcı olabilecekleri bilgilere ulaşıyor.

OHSAD Derneği Başkanı Dr. Reşat Bahat ile Çapa Medikal Genel Müdürü Zekeriya Avşar ana sponsorluk sözleşmesi imzaladı.

8

NİSAN 2013


medikal eldivenler


SPOT

Türk Yazılım Sektörü Yurtdışı Pazarlama Takımı Kuruldu

SAYED Dergisi TÜYAP Expomed Fuarındaydı Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Dergisi (SAYED) 4-7 Nisan tarihleri arasında düzenlenen TÜYAP Expomed fuarında stant açtı. SAYED Dergisi her yıl olduğu gibi bu yıl da hastanelerin tüm yatırım ihtiyaçlarına yön verecek cihazları, ürün ve malzemeleri aynı çatı altında toplayan Expomed-Labtek fuarındaydı. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun da katıldığı fuara yoğun ilgi vardı.

Türkiye pazarında güçlenen yazılım sektörünün temsilcileri, İstanbul Elektrik-Elektronik, Makine ve Bilişim İhracatçıları Birliği (TET) öncülüğünde ihracat atağına hazırlanıyor. Türkiye, dış pazar odaklı büyüme stratejisi ile Ekonomi Bakanlığı’nın da desteğini alarak yazılım sektöründe dünyada söz sahibi ülkeler arasına girmeyi hedefliyor. Ekonomi Bakanlığı’nın UR-GE (Uluslararası Rekabetçiliğin Desteklenmesi Tebliği) kapsamında 41 firmayla Türk Yazılım Sektörü

TİKA’dan Yeryüzü Doktorları’na Ziyaret Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkanı Dr. Serdar Çam, Yeryüzü Doktorları’nın Yeni Yönetim Kurulu’nu ziyaret etti. TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam; “Yeryüzü Doktorları çalışmalarını sürdürdüğü sahalarda yerel kapasiteleri kullanarak proje maliyetlerini ciddi anlamda düşürme becerisine sahip bir oluşum” dedi. Çam, Yeryüzü Doktorları’nın insani ve tıbbi yardım organizasyonları içerisinde önemli bir model olduğunu ifade etti. Yeryüzü Doktorları Yönetimi, 4 kıtada 30’a yakın ülkede gerçekleştirdikleri çalışmalarda TİKA’nın payının yadsınamayacağının altını çizdi. Kendilerine duyulan güvenin farkında olduklarını belirten Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu üyeleri özellikle Nijer, Moritanya ve Somali’ye yönelik yeni projelerini TİKA yönetimi ile paylaştı. 10

NİSAN 2013

Yurtdışı Pazarlama Takımı’nı kuran TET, yazılım sektörü ihracatının artırılması amacıyla Yazılım Sanayicileri Derneği, İstanbul Ticaret Odası, Bilişim Sektörü Derneği ile de iş birliği yaptı. Üç yıl sürecek proje kapsamında 10 alım heyeti ve 5 yurt dışı ticari heyet düzenlenmesi planlanıyor. Yurt dışı Pazarlama Takımı’nda yer alan yazılım firmalarına eğitim ve danışmanlık hizmetleri de verilecek.

Yatırımcılar Anadolu’yu Keşfedecek Gayrimenkul sektörünün lider firmalarından Barışkent, Ankara ve çevre illerde inşa edeceği yaklaşık 30 bin konut ile sağlık ve turizm alanındaki yatırımlarını, yabancılara da pazarlamayı hedefliyor. Barışkent, yabancı yatırımcıya ulaşmak amacıyla İstanbul’da ofis açma kararı aldı. Barışkent ve BA Grup Yönetim Kurulu Başkanı Barış Aydın Ankara ve çevre illerde çok büyük arsa yatırımı yaptıklarını, bu arsalar üzerindeki proje çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu belirtti. Aydın, önümüzdeki aylarda hayata geçirecekleri projenin yaşam standartlarını yükselten modern yapılardan oluşacağını bildirdi. Çevreci ve insan odaklı olacak bu projelerin yabancılara da hitap edeceğini kaydeden Aydın, ‘’Bu nedenle hedef kitlemize yabancıları da aldık. Ankara ve Anadolu’ya güveniyorum. Türkiye’nin önü artık çok açık. Yabancı sermaye, Türkiye’deki projelerde yer almaktan çekinmiyor.’’ dedi.


Ultra Özellikleri

Otomatik Kapak Sensörü sayesinde kullanıcıyı algılar ve kapağını otomatik açıp kapatır. Otomatik Sifon Kullanım süresini algılayarak büyük yada küçük sifonu otomatik olarak çeker ve su tasarrufu sağlar. Water-Jet Vakumlu Sifon Water-jet vakumlu sifon yüksek basınçlı suyla atıkları %100 performansla boşaltır ve standart klozetlere göre %70 su tasarrufu sağlar.

SMART

T

KLOZE

Büyükdere Cd. Akıncı Bayırı Sk. No:4-1 (GS Store Yanı) Mecidiyeköy / Şişli - İSTANBUL Tel: +90 212 273 22 30 Faks: +90 212 273 22 51 www.dobidos.com.tr


SPOT

Marsh 4U Kurumların Sağlık Haritasını Çıkarıyor Dünyanın lider sigorta brokerliği ve risk yönetimi şirketi Marsh’ın Türkiye Ofisi, Türkiye’de ilk defa uygulanacak bir projeye imza attı. Marsh Türkiye Çalışan Yan Haklar ekibi tarafından hazırlanan Marsh 4U Projesi ile çalışanların taşıdığı sağlık risklerini analiz ederek kurumların sağlık haritası çıkarılıyor. Türkiye’de mevcut 250’den fazla risk ve sigorta uzmanı ile 40 yılı aşkın süredir risk ve sigorta brokerliği alanında lider konumda olan Marsh, 4U projesiyle dünyada ve ülkemizde artan sağlık harcamaları için bir önlem mekanizması oluşturuyor. Marsh 4U, çalışanlarla ilgili olarak toplanan bilgiler doğrultusunda geleceğe yönelik taşıdıkları sağlık riskleri hakkında geri bildirimde bulunarak gerekli önlemleri alma olanağı sunarken 2012 yılında yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun temel ilkelerine de destek vererek firmaların toplu riskler üzerinden çalışan koşullarını iyileştirmek adına geleceğe yatırım yapmasını da sağlıyor.

3M’den Uluslararası Cilt Bütünlüğünü Koruma Semineri

Drogsan A.Ş. DentaSave ile Sektöre Giriş Yaptı 1975 yılından bu yana faaliyetlerini “daha sağlıklı bir yaşam için” anlayışıyla sürdüren Drogsan A.Ş., yeni markası DentaSave ile ağız sağlığı ve kişisel bakım sektörüne güçlü bir giriş yaptı. İleri teknolojiyle hazırlanan DentaSave ürünleri içeriğindeki çeşitli etken maddeleri ile direkt ağız ve diş sorunlarının giderilmesine yardımcı oluyor. Aynı zamanda SLS, Paraben ve Triklosan gibi insan sağlığına zararlı maddeleri içermiyor.

3M Türkiye, Yara, Ostomi İnkontinans Hemşireleri Derneği ve Kamu Hastaneler Birliği’nin desteğiyle “Uluslararası Cilt Bütünlüğünü Koruma Semineri” düzenledi. 3M Türkiye, 6 Nisan tarihinde düzenlediği Uluslararası Cilt Bütünlüğünü Koruma Semineri’nde Türkiye dâhil, Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgelerinden 14 farklı ülkeden gelen davetlilerin de yer aldığı 150’nin üzerindeki katılımcı yoğun ilgi gösterdi.

Yüz Kırk Salonun Hasılatı Afrika’ya Gidecek İzlenme rekorları kıran Selam filmindeki Senegal sahnesi izleyicilerle birlikte oyuncuları da derinden etkiledi. Başroldeki oyuncular Yunus Emre Yıldırımer (Harun öğretmen) ve Hasan Nihat Sütçü (Adem öğretmen), 6 yaşındaki Aya isimli kız çocuğunun su içemeden öldüğü yerde su kuyusu açtırdı. 250 kişiye temiz su sağlayan Selam kuyusu, film vizyona girmeden bir gün önce faaliyete geçti. Saatte 400 litre su çıkartılan kuyudan 250 kişi, çamursuz ve mikropsuz temiz su içiyor. Yapımcı Sabri Koç ise 11 kuyu sözü verdi. Başka bir ifadeyle 140 salonun hasılatı Afrika’ya gidecek. Böylece 2.500 kişiyi salgın hastalıklardan kurtaracak temiz suya kavuşturacak.

V. Ulusal Yoğun Bakım Hemşireliği Kongresi Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği tarafından 3-6 Ekim 2013 tarihleri arasında, Antalya’da, V. Ulusal Yoğun Bakım Hemşireliği Kongresi düzenlenecek. Yoğun bakım hemşireliği alanında, eğitimden hizmetin yönetimine, klinik ve teknolojik yeniliklerden kanıta dayalı uygulamaya ele alınan her konunun yoğun bakım hastasının kaliteli bakım almasını sağlamak ve yoğun bakım hemşiresini desteklemek amacıyla belirlenen “Yoğun Bakımda Değişim ve Yenilik İçin Bir Adım İleriye” ana teması ile yapılacak kongre çerçevesinde panel, konferans sunumları ve kurslar yer alacaktır. 12

NİSAN 2013


Bıçakcılar Laboratuvarı, 1984 yılında Bıçakcılar Tıbbi Cihazlar A.Ş ürünlerine fonksiyonel ve mikrobiyolojik testler uygulamak amacıyla kurulmuştur. 2000 yılında Kimya Laboratuvarı’nın kurulmasıyla modern bir laboratuvar haline gelmiştir. 2005 yılından itibaren bağımsız bir ticari kuruluş olarak Bıçakcılar Laboratuvar Medikal A.Ş. unvanıyla müşterilere test hizmeti vermektedir.

Test yelpazesine her yıl yenilerini ekleyerek 2012 yılında 100 adet akredite testi kapsamına almıştır. • 2006 yılında TÜRKAK Türk Akreditasyon Kurumundan Akreditasyon sertifikası

• 2013 yılında Sağlık Bakanlığından Havuz Analizleri Yetki Belgesi

Deney Metodu USP European Pharmacopoeia ISO 11737-2 European Pharmacopoeia USP European Pharmacopoeia Laboratuvar içi metot In- house European Pharmacopoeia ISO 11737-1 USP European Pharmacopoeia ISO 10993-5 ISO 10993-12

Kimya Test Adı Etilenklorhidrin Tayini FT-IR Analizi-ATR Cihazı Korozyon Testi

Kurumunuzun ihtiyaç duyduğu testleri uygularken, gizlilik ve izlenebilirlik ilkelerine bağlı kalan Bıçakcılar, doğru, kesin ve güvenilir test sonuçlarını uygun maliyette sunarak müşteri memnuniyetini garanti ediyor.

• 2009 yılında Çevre Bakanlığından Yeterlilik Belgesi

Mikrobiyoloji Test Adı Sterilite Testi İlaç Sterilite Testi Bacteriostasis Funfustasis Testi Biyolojik İndikatör Sterilite Testi Biyolojik İndikatör Spor Sayısını Belirleme Testi Biyolojik Yük Testi LAL Testi İn Vitro Sitotoksisite Testi

TÜRKAK Akreditasyon Kurumu tarafından tescillenen Bıçakcılar Laboratuvarı; ulusal ve uluslararası boyutta birçok sektöre, uzman teknik kadrosu, ileri teknoloji cihaz parkuru ve geniş test yelpazesiyle kaliteli hizmet sunuyor.

Deney Metodu ISO 10993-7 ASTME E 1252 TS 5172 EN ISO 13402 , EN 1618, EN 5542-1 prEN ISO 10555-1

Hastane ve Temizoda Kontrolleri Test Adı Partikül sayımı Hava Akışı Hava Basınç Farkı HEPA Filtre Kaçak Hava Akış Yönü Belirleme ve Görüntüleme Sıcaklık ve Nem Ölçümü Hava Biyokontaminasyonu İzleme Testi El Biyokontaminasyonu İzleme Testi Yüzey Biyokontaminasyonu İzleme Testi Havadan Yüzeye Düşen Partikül Sayısı İzleme Testi

Deney Metodu ISO 14644-1 ISO 14644-2 ISO 14644-3 ISO 14644-3 ISO 14644-3 ISO 14644-3 ISO 14644-3 ISO14698-1 ISO14698-2 ISO14698-1 ISO14698-2 ISO14698-1 ISO14698-2 ISO14698-1 ISO14698-2

Validasyon Test Adı EO Sterilizasyon Validasyonu Buhar Sterilizasyon Validasyonu

Deney Metodu ISO 11135-1 ISO 17665-1

İstiklal Mah., Atatürk Cad., No:21, Esenyurt 34522 İstanbul T: +90 (212) 689 02 20 • F: +90 (212) 689 02 29 labinfo@bicakcilar.com - www.bicakcilarlabmed.com


HABER

Yeşilay’dan Bağımlılığa Karşı Anlamlı Bir Proje

Projenin sonuçları Mehmet Müezzinoğlu, Fatma Şahin, Muammer Güler ve Emine Erdoğan’ın katıldığı toplantı ile paylaşıldı. sıra liderlik ve motivasyon konusunda da seminerler düzenlendi. Akran eğitimi ile devam etmesi planlanan projede; seminerlere katılan öğrencilerin kendi okullarında, bilgilerini diğer öğrencilere aktarması hedefleniyor.

Çeşitli Bağımlılıklardan Etkileniyoruz

Türkiye Yeşilay Cemiyeti, İstanbul Kalkın-

ma Ajansı (İSTKA), İstanbul İl Milli Eğitim ve 39 ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile yürütülen projenin değerlendirme sonuçları Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Emine Erdoğan’ın katıldığı toplantı ile paylaşıldı. Proje kapsamında bağımlılıklarla ilgili konuların yanı

14

NİSAN 2013

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman; “Günümüzde bağımlılık konusu özellikle teknoloji odaklı olmak üzere çocuk ve gençleri tehdit etmekte. Hem yapılan araştırmalar hem de hepimizin güncel yaşamında bu sonuçları elde etmiş olmamız tesadüf değil, konuyla ilgili bir seferberlik gerektirecek düzeyde çeşitli bağımlılıklardan etkileniyoruz. Bu bakış açısıyla okullarda akran eğitimi aracılığıyla bir çalışma başlatmak ve Yeşilay Öğrenci Kulüplerinin faaliyetlerini aktif hale getirmek istedik. Projemiz kapsamında düzenlenen seminerlere katılan lider öğrenciler, okullarına döndüklerinde Yeşilay Kulübü çalışmalarını planlayarak, yürütecek gençlerdir. Birer akran eğitimcisi


HABER

SARE KUŞ

DR. MEHMET MÜEZZİNOĞLU: “RUH, FİZİK VE AKLEN SAĞLIKLI BİR TOPLUM İÇİN TÜM SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN DEVLETTEN DÜZENLEME TALEP EDER HALE GELMESİ GEREKİYOR.”

olarak misyonu kendi yaşıtlarına taşıyacak bu genç liderler, sadece bu yıl 20.000 arkadaşıyla temas edecek, Yeşilay çalışma alanı ve bağımlılık konularında dinamik birer saha gönüllüsü olarak görev alacaklardır.” dedi.

Devletten Düzenleme Talep Etmeli Toplantıda konuşan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Yeşilay’ın kendi çocukluk ve gençlik yıllarındaki nostaljisinden sıyrılıp yeniden etkili bir kurum haline gelmesinden dolayı gurur duyduklarını ifade etti. Ruh, fizik ve aklen sağlıklı bir toplum için tüm sivil toplum örgütlerinin devletten düzenleme talep eder hale gelmesinin gerekliliğini vurguladı. Müezzinoğlu’nun ardından konuşmasını yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise bakanlık olarak bağımlılıklarda sivil toplum örgütleri ile beraber koruyucu - önleyici görev üslendiklerini ifade etti. İçişleri Bakanı Muammer Güler de son dönemde geliştirdikleri “Güvenli Okul, Güvenli Eğitim” projesi ile öğrencileri bağımlılıkların pençesine düşmekten korumaya çalıştıklarını söyledi.

Çocuklarımız Bilgi Sahibi Olacak Toplantının kapanış konuşmasını yapan Emine Erdoğan; “Toplum ve medeniyetleri içerden çökerten sorunlar vardır. Madde bağımlılığı da bunlardan biridir. Aileler ve toplum yeterince hassas davranmazsa bu problem toplumu bir felakete sürükleyebilir. Aileler, çocuklarını ruhen ve bedenen beslemelidir. Aileler çocuklarına her istediklerini sunarken onları manevi anlamda da doyurmakla yükümlüdür. Manevi anlamda tatmin olmayan çocuklar her türlü bağımlılığa açık hale gelmektedir. Bir ülkenin istikbalinin madde bağımlılıkları ile karartılmasına izin vermemeliyiz. Arka sokaklarında koluna zehir zerkeden gençlerin bulunduğu bir toplum zengin olabilir ama mutlu ve umutlu olamaz. Bu proje ile çocuklarımız bağımlılıklar konusunda bilgi sahibi olacaklardır. Çocuklarımız, kendi yaşıtlarını uyarmada ve eğitmede herkesten çok daha etkilidir. Bu kampanyayı iyi izlemeliyiz. Akran eğitimini hedefleyen bu projeyi sonuna kadar takip edeceğim ve projenin 81 ilde yaygınlaşması için de kendilerini destekleyeceğim.” dedi. ■

EMİNE ERDOĞAN: “ÇOCUKLARIMIZ KENDİ YAŞITLARINI UYARMADA HERKESTEN DAHA ETKİLİDİR. AKRAN EĞİTİMİNİ HEDEFLEYEN BU PROJEYİ SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİM VE DESTEKLEYECEĞİM.” NİSAN 2013

15


DOSYA

S A Ğ L I K TA F İ N A N S YÖ N E T İ M İ

Kurumun Gücü, Çalışanların Gücüyle Ölçülür Sağlık kurumlarının kaynak yönetiminde hastanelerin sahip oldukları finansal kaynakların iyi yönetilmesi önemli yazı,

P R O F. D R . D İ L A V E R T E N G İ L İ M O Ğ L U GAZİ ÜNİVERSİTESİ, İ.İ.B.F., SAĞLIK KURUMLARI İŞLETMECİLİĞİ BÖLÜM BAŞKANI

16

NİSAN 2013


Sağlık hizmetlerinde para, zaman ve insan gibi kaynakların mevcudiyeti her zaman istek ve ihtiyaçları karşılama konusunda yeterli gelmeyebilir. Sadece ülkemizde değil, dünya genelinde de zaten kıt olan kaynakların etkin ve verimli kullanımı sağlık ekonomisi ve sağlık çıktıları adına en önemli hususlardan birisidir. İnsan süreçli somut faaliyetler olan ve hizmet sunucusu ile hizmetten faydalanan arasında yüksek temas gerektiren sağlık hizmetlerinin “üretim ve tüketimin aynı anda gerçekleşmesi” ve “müşterinin sürece dâhil olması” gibi hizmetlerin genel özelliklerini taşıması da sağlık hizmeti üretimini gerçekleştiren sağlık personelinin ve kullanılan ileri teknolojik cihaz ve tıbbi malzemelerin önemini arttırmaktadır. Ülke GSYİH’nın yüzde 6,1’i olarak gerçekleşen sağlık harcamaları içerisinde en yüksek pay personel giderleri ile ilaç, tıbbi cihaz ve malzeme giderlerine aittir.

Kamu Hastane Birlikleri Kamu Hastane Birlikleri yasası, 663 sayılı kanun hükmünde kararname ile kabul edilmiş ve 2 Kasım 2012 tarihi itibari ile uygulanmaya konulmuştur. Yasanın kabulünün ardından ülkemizde Sağlık Bakanlığı hastaneleri yeni bir yönetim anlayışına geçiş yapmaktadır. Bu yeni yönetim anlayışı ile kamu hastaneleri faaliyetlerinin tek elden planlanması, organizasyonu ve denetlenmesi amaçlanmaktadır. Kanun, beraberinde birçok yeni uygulamayı da getirmektedir ve yasanın 29. Maddesinde kurumun yetki, görev ve sorumlulukları tanımlanmıştır. Geçmişten farklı olarak “kurum personelinin atama, nakil, özlük, ücret, emeklilik ve benzeri işlemler” ile “kurum hizmetlerinin gerektirdiği her türlü satın alma, kiralama, bakım ve onarım, arşiv, idarî ve malî hizmetlerin” yürütülmesi Kamu Hastane Birlikleri tarafından Birliğin sorumlu olduğu ili kapsayacak şekilde merkezi olarak yürütülecektir.

Önemli Avantajları Var Yasa ile birlik bünyesinde kurulacak olan

satın alma birimleri, birlik hastanelerinin ihtiyaçlarını merkezi satın alma yöntemi ile tedarik edecektir. Merkezi satın alma yönteminin daha yüksek stok bulundurma, daha fazla sermaye gerektirmesi, daha az esnek ve ağır stok devri gibi dezavantajları bulunsa da daha düşük sipariş ve taşıma maliyetleri, stoksuz kalma riskinin azalması ve birim fiyatların daha düşük olması gibi önemli avantajları da bulunmaktadır. Fakat hangi satın alma yöntemi uygulanırsa uygulansın, ihtiyaçların doğru ve zamanında belirlenemediği bir ortamda arzulanan malzeme yönetimi hedeflerine ulaşılması mümkün olmayacaktır. İl düzeyinde kurulacak olan merkezi malzeme yönetimi birimleri sayesinde malzeme ihtiyaç planlaması, satın alma, depolama, stok kontrol ve atıkların kontrolü gibi işlevlerin merkezi olarak uzman kişiler aracılığı ile yürütebilecektir. Bu durum hem malzeme ve teknolojik cihazların uygun koşullarda ve rekabeti sağlayacak şekilde kullanılmasını, alanında uzman ve kapasiteli büyük firmalar ile karşılıklı kazan kazan prensibi ile otomasyona bağlı, uzun vadeli çerçeve sözleşmeler ile gerçekleştirilmesini sağlayacak hem de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bu alanda büyük firmaların sektöre girmesini teşvik edecektir (ABD de olduğu gibi Johnson & Johnson ve Baxter International Inc. gibi).

HANGİ SATIN ALMA YÖNTEMİ UYGULANIRSA UYGULANSIN, İHTİYAÇLARIN DOĞRU VE ZAMANINDA BELİRLENEMEDİĞİ BİR ORTAMDA ARZULANAN MALZEME YÖNETİMİ HEDEFLERİNE ULAŞILMASI MÜMKÜN OLMAYACAKTIR.

Rekabeti Arttıracak Birliğe bağlı hastanelerin istek ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu istek ve ihtiyaçların karşılanması kurulacak olan satın alma birimlerinin görevleri arasındadır. İhtiyaçların doğru ve zamanında belirlenebilmesi için öncelikle birliğe bağlı hastaneler arasında ürün standardizasyonunu sağlamak gerekir.

NİSAN 2013

17


DOSYA

S A Ğ L I K TA F İ N A N S YÖ N E T İ M İ

ALIM YAPILACAK MİKTARLARIN YÜKSEK OLMASI VE BÜYÜK SERMAYE GEREKTİRMESİ, TEDARİKÇİLER ARASINDAKİ REKABETE OLUMLU YANSIYACAKTIR.

Oluşturulacak bir komite veya komisyon ile genel tarafından kabul edilebilecek kalite ve özellikteki malzeme kriterlerinin belirlenmesi ve bu kriterlere dayanarak ürün şartnamelerinin hazırlanması gerekir. Alım yapılacak miktarların yüksek olması ve büyük sermaye gerektirmesi, tedarikçiler arasındaki rekabete olumlu yansıyacaktır ve bu durum birlik alım süreçlerine de mutlaka yansıyacaktır. Aynı zamanda hazırlanan ihalelere uluslararası üreticilerin de katılımını sağlayacak yasal ve teknik altyapının sağlanması hem yerel hem de uluslararası tedarikçiler arasında rekabeti arttıracaktır.

Yatırım Kararları İyi Yapılmalı

GEREKEN TÜM ARAŞTIRMALAR YAPILMALI Hastanelerde finansal kaynak yetersizliği sağlık kurumlarının yeni yatırım kararı verebilme imkânını da azalmakta hatta bazen tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle duran varlık yatırım kararlarının ilk seferde doğru verilebilmesi için yatırım projeleri çok iyi hazırlanmalı; • bu amaçla kurumun kendi kapasitesi, • sağlık sektörünün genel durumu, • geri ödeme kurumlarının politikaları, • diğer sağlık kurumlarının konumları dahil olmak üzere gereken bütün araştırmalar yapılmalı ve proje hazırlama teknikleri ile ekonomik değerlendirme tekniklerinden mutlaka yararlanılmalıdır.

18

NİSAN 2013

Sağlık kurumlarının kaynak yönetiminde önemli bir diğer konu ise hastanelerin sahip oldukları finansal kaynakların iyi yönetilmesidir. Özellikle işletme sermayesinin iyi yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. İşletme sermayesi, sağlık kurumlarının verimli ve tam kapasite ile çalışabilmesinde, hayati öneme sahip olan sağlık hizmetlerinin kesintisiz şekilde sunulabilmesinde, yükümlülüklerini karşılayamama riskini azaltarak mali yönden zor duruma düşmesini önlemede, faaliyetlerin karlı ve verimli bir şekilde yürütülmesinde büyük önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra, sağ-

lık hizmetleri her ne kadar emek yoğun bir yapıya dayansa da çok yüksek tutarda yatırımları gerektiren ileri teknolojiye dayalı makine ve donanımların kullanımı ile üretilebilmektedir. Bu nedenle sağlık kurumları açısından duran varlıklara olan yatırımlar oldukça önemli tutarlara ulaşmaktadır. Ancak bu yatırımlar sağlık kurumlarının kuruluşunda ve belirli dönemlerde ortaya çıkmaktadır. Bu yatırım kararlarında yapılan hatalar hastaneleri sıkıntıya sokabilir.

Duran Varlıkların Verimli Kullanılması Hastanelerde maddi duran varlıklar ile ilgili yeni yatırım kararı verilmeden önce kurumun elinde bulunan maddi duran varlıkların verimli ve etkili kullanılmasını sağlayacak önlemler alınmalıdır. Örneğin sağlık kurumunda haftada 5 gün ve günde 10 çekim yapabilen bir MR cihazı varken, ikinci bir MR cihazı alınması hem verimsizliğe hem de gereksiz harcamaya yol açacaktır.

Hizmet Üretim Sürecini Etkiliyor Duran varlık yatırımları sağlık kurumları için stratejik öneme sahiptir. Çünkü bu yatırımlar sağlık kurumunun gelecek-



DOSYA

S A Ğ L I K TA F İ N A N S YÖ N E T İ M İ

çalışanların gücü ile ölçülür. Özellikle sağlık sektöründe kritik kaynakların başında gelen insan kaynaklarının yetiştirilmesi, yetişmiş insan kaynaklarının liyakate göre görevlendirilmesi sağlık personelinden alınacak verimi arttıracaktır. Aynı zamanda insan kaynaklarının motivasyonunu arttırıcı faaliyetler de verimin artışını sağlayacak faktörler arasındadır. Sağlık personelinin alacağı çeşitli eğitimler, görevlerin yerine getirilmesinde ve süreçlerin geliştirilmesinde büyük pay sahibi olacaktır. Bu kapsamda innovatif yolların izlenmesi, eğitimlerin etkinliğini de arttıracaktır. Sağlık personelinin sürekli eğitimini ve gelişimini hedefleyen politikalar, sağlık personelinin daha donanımlı olmasını sağlayacaktır. Sağlık personelinde ortaya çıkacak bu gelişim, sunulan sağlık hizmeti kalitesine de olumlu olarak yansıyacak ve dolayısıyla hasta memnuniyetini arttıracaktır.

Pozisyonlara Doğru Kişiler Gelmeli

MALİYET-FAYDA ÇALIŞMALARININ YAPILARAK DAĞITIM ROTALARININ BELİRLENMESİ VE BELİRLİ BİR TAKVİME BAĞLANMASI, YAPILACAK OLAN BU TRANSFERLER SONUCUNDA ELDE EDİLECEK FAYDAYI ARTTIRACAKTIR.

20

NİSAN 2013

teki başarısını ve konumunu doğrudan etkilemektedir. Duran varlıklar sağlık kurumlarına ait varlıkların içinde önemli bir yer tutmaktadır. Duran varlıkların sağlık kurumları varlıkları içindeki oranı; sağlık kurumunun mülkiyeti, hizmet türü ve eğitim kurumu olup olmamasına bağlı olarak farklılık göstermekle birlikte yüzde 50-70 arasındadır. Maddi duran varlıklar başta olmak üzere duran varlıkların tamamı sağlık hizmeti üretiminde girdi olarak kullanılmakta ve hizmet üretim sürecini doğrudan etkilemektedir.

Verimlilik İçin Neler Yapılmalı? Hem beşeri hem de beşeri olmayan kaynakların etkin ve verimli kullanılmasında tüm diğer işletmelerde olduğu gibi birinci derecede önemli faktör; vizyon sahibi, yenilikçi, iyi bir lidere sahip olmanın yanında, yetkin ve yüksek motivasyona sahip, kendini işine adamış çalışanlara sahip olmaktır. Çünkü bir kurumun gücü,

Bir örgütte herhangi bir fonksiyona verilen önemin göstergesi o fonksiyonun organizasyon şemasındaki yeridir. Bu açıdan gerek Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun gerekse Kamu Hastane Birliklerinin yapılanmasına bakıldığında kaynak yönetimine ilişkin fonksiyonların organizasyon yapısında önemli bir konumda olduğu ve görev ve yetkilerinin iyi belirlendiği görülmektedir. Bundan sonra olması gereken; organizasyon şemalarında yer verilen pozisyonlara doğru kişilerin atanması ve bunların belirtilen görevleri yapmasının sağlanmasıdır. Bu yapıldığı takdirde yeni yapılanmanın başarıya ulaşmasına önemli bir katkı sağlanmış olacaktır. ■ Kaynaklar: • Ağırbaş, İsmail (Editör): Sağlık Kurumlarında Finansal Yönetim, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2863, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1820, Ocak 2013, Eskişehir. • Tengilimoğlu, Dilaver, Işık,O., Akbolat, M., Sağlık İşletmeleri Yönetimi, Nobel Yayın Dağıtım, 5. Baskı, ‘2012, Ankara. • Resmi gazete, 2 kasım 2011 tarih ve 28103 (mükerrer) sayı; Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname.



C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K



DOSYA

S A Ğ L I K TA F İ N A N S YÖ N E T İ M İ

Finansal Yönetim İle Kalite Arasındaki İlişkinin Temelini Sorgulayıcı Yaklaşım Oluşturuyor Sorgulayıcı yaklaşım mevcut kaynakların en etkin ve verimli şekilde kullanılmasını sağlayacaktır.

YRD. DOÇ. DR. HASAN BAKIR

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

ÇIKTI KALİTESİNİ SAĞLAMADAN ULAŞILACAK VERİMLİLİK HİÇBİR ANLAM TAŞIMAMAKTADIR. 24

NİSAN 2013

Uygarlığın göstergelerinden birisi de, “sağlıklı toplumdur” anlayışı içerisinde olan gelişmiş ülkeler sağlık sektörüne büyük yatırımlar yapmaktan çekinmemişler, bunun sonucunda da sağlık alanında büyük ilerleme kaydetmişlerdir. Hastaneler insan sağlığını korumaya yönelik kurulmuş işletmelerdir. Hastanelerin insana hizmet etmesi, hastaneleri, verdikleri hizmetin niteliği açısından diğer işletmelere göre daha önemli ve farklı kılmaktadır. Hastanelerin önemini artıran bir başka neden ise hastanelerde sunulan hizmetlerin maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Yedi gün yirmi dört saat hizmet veren hastanelerin dinamik yapılarına rağmen hasta memnuniyetinin en üst düzeyde tutularak, hastanelerde verilen hizmet kalitesinin belirli bir standartta tutulması hatta sürekli iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada hasta memnuniyetinin artırabilmesi, hastanelerin ağırlaşan ekonomik koşullar karşısında varlıklarını sürdürebilmeleri için kalite kavramı ve kalite güvence sisteminin ekonomik boyutunun gerekli önem ve hassasiyet içerisinde incelenmesi gerekir.

Verimlilik - Kalite - Hastane Üçgeni Ülkemizde sağlık hizmetlerinin verimliliği ve kaliteli bir biçimde sunulması, üzerinde çokça tartışılan bir konudur. İşletmelerde insanlar sonsuz ihtiyaçlara sahiptir ve bu boyuttaki kısıtlar mevcut imkânların en verimli şekilde kullanılması ile maksimum faydayı elde etmeyi gerekli kılar. Verimlilik, çıktı ile çıktının üretimde kullanılan girdileri arasında ilişki kuran bir kavramdır. Verimliliğin birçok açıdan tanımı yapılabilir ancak hastanelerde çıktının sağlık olması, “sağlık” kavramının tanımlanmasındaki güçlükle birlikte hastanelerde verimliliğin tanımlanmasını da karmaşık hale getirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından; bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik hali olarak tanımlanan sağlık çıktı olarak kabul edildiğinde, hastanelerde verimlilik eşdeğer maliyetlerle üretilmiş hizmetler olarak tanımlanabilir.

Kalite Nedir? Kalite kavramı da verimlilik gibi tanımı konusunda çeşitlilik gösteren bir kavramdır. Sözlüklerde mükemmellik derecesi olarak


açıklanan kalite, Ar-Ge mühendisleri için; üstün tasarım, bir imalat mühendisi için tasarıma uygunluk anlamına gelir. Genel olarak kalitenin anlamı ise Juran’a göre kullanıma uygunluk, Taguchi’ye göre hizmet veya ürünün kullanıma girmesinden itibaren topluma sağladığı yarardır. Hastaneler bütün uluslarca bir hak olan sağlık ile ilgili hizmetleri üreten ve sağlık sistemi içinde yer alan işletmelerdir. Ancak hastaneler sağlık sisteminde bulundukları yerden ötürü, sağlık sisteminde bulunan ve etki eden sistemlerin bir alt sektörü olarak bu sistemlerin tümünden etkilenir.

Hastane İşletmeciliğinde Kalite - Finansal Yönetim İlişkisi Yılın her günü 24 saat hizmet sunan hastanelerin maliyetleri; • Nüfus artışının yanı sıra her 10 yılda ortalama yaşam süresinin 3 yıl uzaması ve sağlık bilinci düzeyinin yükselmesine paralel olarak hizmetlerden yararlanma sıklığının artması sonucu tıbbı uygulama ihtiyaçlarının artması, • Her 4 yılda, tıp teknolojisindeki birikimin iki kat artması ve teknoloji ürünü pahalı uygulamaların günlük işlemlerde hızla yaygınlaşması,

sorunun cevabını hastanelerdeki finansal yönetim fonksiyonu içerisinde aramak gerekmektedir. Klasik performans anlayışında “bir sistemde yaratılan çıktılarla, bunları yaratmak için kullanılan girdiler arasındaki oran” olarak tanımlanan verimlilik kavramında kalite sözcüğünün yeri yoktur. Oysa bugün çıktı kalitesini sağlamadan ulaşılacak verimlilik hiçbir anlam taşımamaktadır. “Kalitesiz üretim” mevcut kaynaklarla daha çok üretmek yerine, ek kaynak tüketimine neden olarak verimliliği düşürmektedir.

“KALİTESİZ ÜRETİM” MEVCUT KAYNAKLARLA DAHA ÇOK ÜRETMEK YERİNE, EK KAYNAK TÜKETİMİNE NEDEN OLARAK VERİMLİLİĞİ DÜŞÜRMEKTEDİR.

Örgüt Disiplini Hastaneler ise ürün kalitesine yönelik olarak sıfır hata ile ürün ortaya koymak zorunda olan işletmelerdir. Çünkü hizmet kalitesindeki bir birimlik düşüş bile kimi zaman onarılamaz, telafi edilemez sonuçlar doğurabilmektedir. Ülkemizde yakın zamana kadar özel sağlık hizmetleri veren kurum ve hastane anlayışı, hastanelerin işletme olarak algılanmamasına sebep olmuştur. Ancak tedavi, eğitim, araştırma faaliyetleri yerine getiren hastanelerin örgüt disiplini altında; yönetim, finansman, yatırım konularında mutlaka yapılandırılmaları gerekmektedir.

• Epidemiyolojik spektrumdaki değişiklikler sonucu, akut hastalıkların azalması ve tedavisi pahalı olan kronik hastalıkların önem kazanması, nedenleriyle günümüzde sürekli olarak artmaktadır ve tüm sağlık hizmetlerinde bu maliyet artışını karşılamaya yönelik ek finansman kaynaklarının yaratılması sorun doğurmaktadır.

Verimliliği Düşürüyor Günümüzde “kaliteden ödün vermeksizin en düşük maliyet ile üretebilecek hizmetleri sağlayan örgüt ve bu örgütün yönetim yapısı ne olmalıdır?” sorusu, üzerinde en çok tartışılan soru olmaktadır. Bu

NİSAN 2013

25


DOSYA

S A Ğ L I K TA F İ N A N S YÖ N E T İ M İ

ÜLKEMİZDE SAĞLIK HİZMETLERİNİN VERİMLİLİĞİ VE KALİTELİ BİR BİÇİMDE SUNULMASI, ÜZERİNDE ÇOKÇA TARTIŞILAN BİR KONUDUR.

Örgütsel Çatışmaların Kaynağı Oluşturulmalı Hastaneler için kaynakların oldukça karmaşık hizmet birimleri ve iş görenler arasında adil bir şekilde dağıtımı oldukça problemlidir. Yaşanan bu problem hastanelerde örgütsel çatışmaların da kaynağını oluşturmaktadır. Hastane aktivitelerini planlamak, kontrol etmek ve en uygun maliyetlerle gerçekleştirilmesini sağlamak şeklinde sıralanabilecek fonksiyonları üstlenen hastanelerdeki finans yönetimi, aynı zamanda hasta, hasta yakını, hastane çalışanlarının oluşturduğu iç ve dış müşteri beklenti ve gereksinimlerini en etkin biçimde karşılayabilecek bir özelliğe sahiptir. Finansal yönetim, hastaneleri amaçlarına ulaştıracak bir biçimde gerekli fonların bulunmasını, bulunan fonların korunmasını ve en etkin biçimde kullanılmasını sağlayacaktır. Finansal yönetim bu fonksiyonları yerine getirirken hastane aktivitelerini analiz etmeli, planlamalı ve denetimini de sağlamalıdır. Finansal yönetim ile kalite arasındaki ilişkinin temelini oluşturan sorgulayıcı yaklaşım hastanelerde ka-

26

NİSAN 2013

litesizliğin maliyetini ortadan kaldırırken mevcut kaynakların en etkin ve verimli şekilde kullanılmasını da sağlayacaktır. ■

SAĞLIK ALANINDA KALİTE ŞU ÖZELLİKLERE GÖRE ELE ALINMAKTADIR; 1. Etkinlik (En iyi bakım ile sağlıkta başarılabilen en büyük ilerlemelere ulaşma yeteneği) 2. Randıman (Sağlıkta ulaşılabilirlikleri azaltmaksızın, bakım maliyetlerini düşürme yeteneği) 3. Optimallik (Sağlık bakımının etkilerine karşı maliyetlerin dengelenmesi) 4. Kabul edilebilirlik (Hastaların ve ailelerin, arzuları, istek ve beklentileri için süreklilik) 5. Adil olma (Sağlık bakımının ve toplumun üyeleri arasında sağlık bakımının faydasının dağılımında doğru ya da adil olmayı belirleyen bir prensibin sürekliliği).



SEKTÖRDEN

HABER

AYŞE YILMAZTÜRK

Firmalar KDV Yükü Altında Zor Durumda Kalıyor CARİ AÇIĞI ÜRETİM VE İHRACAT YOLUYLA MİNİMİZE ETMEYE ÇALIŞAN HÜKÜMETİMİZİN BU KONUDA BİZ ÜRETİCİ KOBİ’LERE VERECEĞİ DESTEK, BİZLERE SÜRDÜRÜLEBİLİR REKABETİN VE EKONOMİNİN YOLUNU AÇACAK, BU DA ÜLKE EKONOMİSİNE OLUMLU YANSIYACAKTIR.

Dünyada sağlık sektörü oldukça rekabetçi bir pazar ve pazarda rekabet şartları her geçen gün ağırlaşıyor. Bu ağır şartlarda ayakta durmaya çalışan firmalar sıkıntı yaşıyorlar. Bunlardan bir tanesi KDV yükü. Konu hakkında görüş aldığımız Mespa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Polat “Son 10-15 yılda bilişim ve ulaşımda yaşanan baş döndürücü hızdaki gelişmeler, bir yandan bizim gibi KOBİ’lerin, uluslararası arenaya çıkmasına fırsat tanırken, bir yandan da bizleri dünya devleriyle rekabete sürüklüyor. Markalaşma süreçlerini tamamlamış, full otomasyon ve en yeni teknolojilerle donanmış, kalifiye iş gücü bulma konusunda sorunlarını çözmüş, ciddi miktarlarda sermaye gücüne sahip bu üreticiler karşısında yer edinmek ve tutunmak zorlu bir süreç.” dedi.

KDV Yükü Altında Kalıyoruz Sağlık ekipmanları ihracatı konusunda bu denli yeni olan ülkemiz üreticilerinin hemen hepsinin KOBİ’lerden oluştuğunu ifade eden Polat dünya devleri karşısında kaliteyle, fiyat politikalarıyla, inovatif ürünlerle tutundurma stratejileri izleyen firmaların, içerde ise KDV yükü altında zor durumda kaldığının altını çizdi.

Uzun Süre Beklemek Zorunda Kalıyoruz Tıbbi Cihaz Yönetmeliği kapsamında, imal ettiği ürünleri yüzde 8 KDV oranı ile satışa sunan şirketin, üretim aşamasında pek çok girdi için yüzde 18 oranında katma değer vergisi ödediğini dile getiren Mehmet Polat şunları kaydetti; “Bu uygulama sonucunda sektörümüz, yıl boyunca ödemiş 28

NİSAN 2013

olduğu katma değer vergisinin maliyetine katlanmak zorunda kalıyor. Her ne kadar indirimli oran KDV iade talebi ile yüklendiğimiz KDV’nin bir kısmını alsak da, uzun bir zaman beklemek zorunda kalıyoruz. Bu durum iadeden kaynaklı meblağın, üretime dönüşünü geciktirdiği için yeni yatırımlar, büyüme ve istikrarın sağlanması konularında çeşitli zafiyetleri de beraberinde getiriyor. İşin ihracat boyutuna gelirsek, markalaşmadan tanıtıma, ürün kalitesinden teknik servise kadar pek çok süreci başarmak gerekiyor. Bizim gibi KOBİ’ler için aradaki yüzde 10’luk fark, yeni bir makine parkurunun ertelenmesi, planlanan bir Ar-Ge’nin bir yıl sonraya kalması, hedeflenen ülkedeki tanıtım yatırımlarının yapılamaması, nitelikli istihdam bütçesinden kısıntıya gidilmesi gibi anlamlara geliyor ki; bu da ülke olarak henüz yeni olduğumuz dünya arenasında bizleri birkaç adım geriye düşürüyor.”

Hükümet Desteği Üretici bir KOBİ olarak pek çok sorunun üstesinden gelmeye çalışsalar da, bu konunun çözümünün kendilerinin gayret ve çabalarında gizli olmadığını ifade eden Polat çözümün konuyla ilgili Bakanlığın üst politikalarında yattığını dile getirdi. Mespa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Polat konuşmasını şöyle tamamladı; “Şundan eminiz ki; cari açığı üretim ve ihracat yoluyla minimize etmeye çalışan hükümetimizin bu konuda biz üretici KOBİ’lere vereceği destek, bizlere sürdürülebilir rekabetin ve ekonominin yolunu açacak, bu da ülke ekonomisine olumlu yansıyacaktır.” ■


Optimum Dozda Yüksek Çözünürlüklü Görüntüler...

“SHIMADZU” 1875’den günümüze... 1896 > İlk Röntgen Görüntüsü 1911 > İlk Büyük Boyutta Medikal Röntgen Cihazı 1957 > Japonyadaki ilk 6 MeV’lik Betatron 1961 > Dünyadaki İlk Floroskopi Cihazı (RF) 2003 > Dünyadaki ilk Direct-Conversion’lı FPD 2004 > Dünyadaki İlk Tam Dijital Mobil Röntgen

2012+ > Ultrasonlar > Anjiyografi Sistemleri > Dijital Röntgen Sistemleri > Dijitalizasyon Çözümleri > Mobil Röntgen Sistemleri > Flat Panel Dedektör Çözümleri > C-Kollu Sistemler

www.meditel.com.tr info@meditel.com.tr Merkez: Molla Şeref Mah. Halıcılar Köşkü Sk. No:26 Fatih / İSTANBUL Tel:(0212) 635 79 70 Pbx Faks:(0212) 635 81 43 Ankara: Sağlık Sk. Çetin Apt. No:30/3 Kat:1 Yenişehir / ANKARA Tel:(0312) 433 75 20 - 435 80 60 Fax:(0312) 433 80 92


R Ö P O R TA J

Yerel, Bölgesel ve Ulusal Bazda Rekabet Sağlanmalı Tek firmadan değil de tek merkezden alım şeklinde düşünmek gerek

K E M A L YA Z

TÜM TIBBİ CİHAZ ÜRETİCİ VE TEDARİKÇİLERİ DERNEKLERİ FEDERASYONU (TÜMDEF) BAŞKANI

ÖZELLİKLE YERLİ ÜRETİME DUYULACAK GÜVENİ ARTIRMAK AMACIYLA SAĞLIK BAKANLIĞI ÖNDERLİĞİNDE BÖLGESEL BAZDA VE UZMANLIK DALLARINA GÖRE BİLGİLENDİRME TOPLANTILARI YAPILMASININ YARARLI OLACAĞINI DÜŞÜNMEKTEYİZ. 30

NİSAN 2013

Kamu harcamalarında tasarruf sağlamak amacıyla yapılacak toplu alımların il bazında merkezi alım olarak düşünülmesinin daha uygun olacağını belirten TÜMDEF Başkanı Kemal Yaz, “Yani merkezi alımın bir tek firmadan alım olarak değil, tek merkezden alım olarak düşünülmesinin ve uygulamaya konulmasının hem biz tedarikçiler hem de ülkemiz açısından daha yararlı olacağına inanmaktayız” diyor. Tek merkezden alımın avantajlar sağlayacağını vurgulayan Kemal Yaz ile tıbbi cihaz sektörünü ve yerli üretimi konuştuk.

Tek merkezden alım konusunda neler söyleyeceksiniz? Tek merkezden yapılacak alımlarda/ihalelerde görev yapacak personelin nitelikli, tarafsız ve profesyonel olması gerekiyor. Tek merkezden yapılacak alım sırasında farklı sağlık kurumlarındaki nitelikli kişiler bir araya getirilerek bu imkân sağlanabileceği gibi, bu tür yetenekli ve bilgi birikimine sahip profesyonellerin yapacağı ihalelerde biz tedarikçiler ile kullanıcılar (Kamu Hastane Birlikleri) arasında sıklıkla ortaya çıkan sorunlar da minimum düzeye indirilecek ve ihtiyaçlar daha kısa süre-

de sağlanacaktır. İl bazında tek merkezden alım yapıldığında çok fazla sayıda kişi bu amaçla görevlendirilmeyerek personel giderleri, kırtasiye ve diğer giderlerden de tasarruf sağlanacaktır. Ayrıca tek merkezden alım aşamasında küçük, orta ve büyük ölçekli tıbbi malzeme ve tıbbi hizmet tedarikçilerinin aynı anda, aynı ihalelere girebilmesine elverişli şartnameler hazırlanarak yerel, bölgesel ve ulusal bazda tam rekabetin sağlanması halinde fiyat avantajı nedeniyle kamunun elde edeceği tasarruf miktarı toplu alımdan sağlanacak tasarruf miktarından daha da fazla olacaktır. Tek merkezden yapılacak tıbbi cihaz/malzeme alımlarına ilişkin şartnamelerde, kalem kalem teklif verme veya tıbbi hizmet alımlarında hastanelerin tipine -A, B, C, D, E-, hizmet sunum kapasitesine göre 60, 90 veya 120 numune çalışabilecek cihazlarla ihaleye girilmesi gibi düzenlemelere yer verilmesi hem tedarikçiler hem de rekabet ortamı yaratılması açısından oldukça önemlidir. Gerek hastanelerde gerekse tek merkezden yapılacak ihalelerde ihtiyaçların gerçekçi miktarlarda tespit edildiği ve piyasa


RÖPORTAJ

şartlarını ve ödeme sürelerini de dikkate alan bir yaklaşık maliyet ile ihaleye çıkılması konusunda çalışılmalı. Yaklaşık maliyet belirlenirken MKYS verilerinin tek emsal fiyat olarak benimsenmemesi, bölgesel özellikler, ulaşım gibi nedenlerin de değerlendirmeye alınması gerekir. Son olarak, toplu alım yüzünden kapanacak her iş yeri nedeniyle ortaya çıkacak işsiz sayısının oluşturacağı vergi ve prim kayıplarının, sağlık hizmetinden yararlanmada karşılaşacakları sıkıntılar veya işsiz kalanların tedavi giderlerinin de devlet tarafından karşılanacağının ve yaratacağı diğer sosyal sorunların göz önüne alınmasının ve dikkatle değerlendirilmesinin öneminin daima göz önünde bulundurulmasının yararlı olacağını ifade etmek isterim.

Tıbbi cihaz sektöründe denetim ve cezalar konusunda neler söyleyeceksiniz? Tıbbi cihaz sektörü (üreticiler/tedarikçiler) sağlık hizmeti sunumunda önemli rol oynayan paydaşlardan bir tanesidir. Bireysel anlamda bile en öncelikli beklentimiz nitelikli, uygun ve yerinde sağlık hizmetine kolay ulaşabilmektir. Bu anlamda yapılan

çalışmaları ve alınacak kararları sonuna kadar desteklemek de yaşamımızın bir gereğidir. Bu gerekliliğin sağlanmasında da piyasaya arz edilen tıbbi cihazların güvenli olmasını istemek ve beklemek hem sağlığımızın hem de sektörümüzün devamlılığı açısından temel düşünce ve hedefimizi oluşturmaktadır. Yani federasyonumuzun öncelikli hedeflerinden birisi de kaliteli ve güvenli tıbbi cihazların/ ürünlerin piyasada dolaşımının sağlanmasına katkı vermektir. Bu konuda yazılı olarak oluşturulması ve uygulamaya konulması zor olsa da üyelerimizin de görüşlerini alarak etik kurallar oluşturmaya gayret gösteriyoruz. Ayrıca, denetimden sağlanan çıktıların tıbbi cihaz/ürün güvenliğini artırmaya yönelik önemli veriler olduğunu, bu verilerin hem tıbbi cihazların geliştirilmesi hem de kalite artırımında üreticilere yol gösterici olacağını düşünmekteyim.

AYŞE YILMAZTÜRK

ÜLKEMİZDE KÜRESELLEŞME İLE BİRLİKTE FİRMALARIMIZIN ULUSLARARASI PAZARLARA GİRMESİNE, REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAYA, KALİTELİ MAL VE HİZMET ÜRETME AMACINA YÖNELİK FAALİYETLER KONUSUNDA DESTEK OLMAYI DA HEDEFLEMİŞ SEKTÖREL KÜMELENMELERİN YARARLI FAALİYETLERİNİ DESTEKLEMEKTEYİZ.

Kısaca özetlemek gerekirse, piyasaya güvenli ürün arz etmeyi ve insan sağlığına önem vermeyi benimsemiş olan tıbbi cihaz sektörü üyelerinin yapılacak denetimlerden rahatsızlık duyması söz konusu olmadığı için ceza miktarlarına ve uygulamalarına ilişkin herhangi bir değerlen-

NİSAN 2013

31


R Ö P O R TA J

ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSLERİNDE YERLİ ÜRETİM ZORUNLULUĞU Kamu Özel İşbirliği uygulamaları konusunda çıkartılan yeni kanunda (6428 sayılı kanun Md.16), sıklıkla gerek toplantılarda ve gerekse sektörü ilgilendiren yazılı basında dile getirdiğimiz yerli üretici aleyhine ortaya çıkacak dezavantajları azaltacak düzenleme yapılması (Entegre sağlık kampüslerinde kullanılacak tıbbi cihazların yüzde 20’sinin yerli üretim olma zorunluluğu) sektörümüz adına sevindirici bir haber olup başta Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Mehmet MÜEZZİNOĞLU olmak üzere tüm çalışma ekibine şükranlarımızı iletiyor ve bu vesile ile Sayın Bakanımıza yeni görevlerinde başarılar diliyoruz. Sektörümüzün devamlılığı ve ekonomik etkinliğini sürdürebilmesi için tek merkezden (kamu hastane birliği) yapılacak alımın, toplu alım olarak uygulanmaması (tek listeye bütün olarak teklif verme şeklinde olmaması), kalem kalem ihaleye çıkılarak her firmanın ihaleye katılma imkanı sağlanması şeklinde değerlendirilmesi konusunda da Sayın Bakanımızın gerekli hassasiyeti göstereceğini umut ediyor ve bekliyoruz.

32

NİSAN 2013

dirme yapmayacağım. Tabii ki bilerek yapılan hataların her zaman için cezalandırılmasından yana olduğumuzu da ifade etmem gerekiyor.

Sektör kümelenmelerinin, firmalara, üretime ve kaliteye faydaları konusunda düşünceleriniz neler? Tıbbi cihaz sektöründeki kümelenme uygulamalarını Federasyon olarak çok önemsiyor ve destekliyoruz. Aynı ülkede birden fazla Türk firmasının ihalelere girerek gereksiz rekabet nedeniyle ortaya çıkma ihtimali olan döviz kayıplarının da engellenebileceğini düşünmekteyiz. Hatta bazı ülkelerde bu amaçla görev yapan gerek kamu gerekse sivil toplum kuruluşu şeklinde yapılanmalarla firmaların olumlu olarak yönlendirildiklerini bilmekteyiz. Bir işletmenin rekabet gücünü yükseltebilmesi için, başarılı performansa sahip başka işletmelerin, iş yapma tekniklerini incelemesi, kendi teknikleri ile kıyaslaması ve bu kıyaslamadan elde ettiği bilgileri kendi işletmesinde uygulaması akıllı ve çağdaş yöneticilerin yapması gereken temel işlerden birisidir. Günümüzde Benchmarking/kıyaslama/akran değerlendirmesi olarak ifade edilen bu tür uygulamalar ve çalışmalar, iş dünyasında rekabet avantajı sağladığı gibi işletme içi aktiviteleri, prosesleri veya metotları diğer işletmelerle karşılaştıran sürekli bir ölçüm şeklinde gerçekleştirilmektedir. Sağlık sektöründeki kümelenme faaliyetleri daha önce açıklamaya çalıştığım ortak yararları elde etmek amacıyla akran değerlendirme süreçleri organize edilmesine imkan sağlayabildiği gibi gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı pazarlarda ihtiyaç duyulan tıbbi cihazlar konusunda üreticilere/ithalatçılara gerekli bilgiler de aktarılmaktadır. Ülkemizde küreselleşme ile birlikte firmalarımızın uluslararası pazarlara girmesine, rekabet gücünü artırmaya, kaliteli mal ve hizmet üretme amacına yönelik faaliyetler konusunda destek olmayı da hedeflemiş bu kümelenmelerin

yararlı faaliyetlerini desteklemek ve sektörel sorunların çözümünde ortak faaliyetleri sürdürerek ihracata katkıyı artırmak da beklentilerimiz arasındadır. Tabii ki aynı alanda üretim yapan firmalarımızın birbirlerine güven duymaları ve bilinçli hareket etmenin sağlayacağı kazançları bilmeleri, ortak hedef ve amaçlara ulaşmak için en iyi uygulamaları saptamaları konusunda rehberlik faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi için tüm temel aktörlerin üzerine düşeni yapmaları ve paylaşmaları kümelenmelere olan güveni daha da artıracaktır.


YERLİ ÜRETİCİLER AÇISINDAN, TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜNÜN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİ ÜRETİMİN YETERİNCE DESTEKLENMEMESİ VE PAZARA GİRİŞTE YETERLİ KAMU DESTEĞİNİN OLMAMASININ YANI SIRA FİRMALARIN MEVCUT KAMU DESTEKLERİNDEN DE YETERİNCE HABERDAR OLMAMALARIDIR. Yerli üretime destek ve teşvikler, koşullarını değerlendirir misiniz? Yerli üreticiler açısından, tıbbi cihaz sektörünün en önemli sorunlarından biri üretimin yeterince desteklenmemesi ve pazara girişte yeterli kamu desteğinin olmamasının yanı sıra firmaların mevcut kamu desteklerinden de yeterince haberdar olmamalarıdır. Bu konularda üyemiz TÜDER üreticilerle ilgili kamu kurumları yetkililerini bir araya getirme ve bilgilendirme çalışmaları sürdürme konusunda oldukça başarılı çalışmalar yürütmektedir. Ancak ortak çalışmalara ifade edilen veya karar altına alınan konularda hızlı mesafe alınması her zaman mümkün olmayabilmektedir. Yerli tıbbi cihaz üreticilerimizin desteklenmesi ve rekabet imkanlarının artırılması amacıyla, üretim aşamasında kullandığı hammadde, ara malı sağlama ve diğer üretim hizmetleri nedeniyle kredi kullanımı (TL veya döviz) sırasında yapılmakta

olan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesinti oranı yüzde 0 olmalı ve üreticiler tarafından kullanılacak kaynaklar KKDF fonuna kesinti yapılmayacak krediler kapsamına alınmalıdır. Yerli tıbbi cihaz kullanan özel sağlık kuruluşlarının KDV ve vergi istisnası gibi diğer istisnalardan yararlandırılmasının global bütçe uygulamasının devamı halinde toplam tıbbi cihaz/malzeme tüketimi içinde belirlenecek belirli bir oranda yerli tıbbi cihaz kullanan kamu hastanelerine aktarılacak global bütçe ödenek dağıtım oranına yüzde 1’lik avantaj sağlanması gibi düzenlemelerin yapılmasının uygun olacağını, özellikle yerli üretime duyulacak güveni artırmak amacıyla Sağlık Bakanlığı önderliğinde bölgesel bazda ve uzmanlık dallarına göre bilgilendirme toplantıları yapılmasının yararlı olacağını düşünmekteyiz. Sektörümüz bu konuda yapılacak ortak faaliyetleri her zaman destekleyecek ve bu konuda tüm yetkililerden gelecek teklifleri kısa sürede uygulamaya geçirecektir. ■

NİSAN 2013

33


SEKTÖRDEN

HABER

AYŞE YILMAZTÜRK

MioCare Tablet PC’ler Mayıs’ta Türkiye’de Kağıtsız dijital hastane kavramını destekliyor FETAL KALP ATIM HIZININ UZAKTAN GÖRÜNTÜLENMESİ Merkezi Birmingham’da olan bir ebelik birimi Kablosuz Feotal Kalp atım hızı monitörleri ile birlikte MioCare cihazlarını kullanıyor. Ebenin fetal kalp atım hızını dinlemek zorunda olduğu ve eğer normal parametrelerin dışında ise annenin muayene için hastaneye yönlendirildiği geleneksel yöntemleri bir kenara iten MioCare, artık ebelerin foetal kalp atım hızını annenin evindeyken bile doktora gerçek zamanlı olarak dinletebilmelerine olanak sağlıyor. Ses dosyasının yüksek kalitesinden dolayı hekim o anda bir karara varılabilir. MioCare’in hizmetlerini modernize etmelerini sağladığını belirten Ebelik birimi yetkilisi Dr. Sabarna Raka, “Bir vardiyada kullanabildiğimiz, temizleyebildiğimiz ve cebimize sığabilecek boyutta sağlam bir cihaz. Bu sistem bebek bekleyen bir annenin gereksiz hastane yolculuklarına son verdi. Ayrıca daha kısa sürede doğru bir tedavi yapılabilmekte. Doktor ziyaretleri %25 oranında düştü. Bu sayede de kadın doğum ve acil birimlerindeki doktorların daha fazla zamanları oluyor. Zaman ve maliyet tasarrufu yapılıyor.” dedi.

34

NİSAN 2013

MioCare sağlık sektörünün ihtiyaçları için tasarlanmış tablet PC’ler gündelik ve iş hayatında tablet bilgisayarların yarattığı verimliliği ve eğlenceli kullanımı sağlık alanına taşıyor. Tablet PC, GPRS navigasyon sistemleri ve mobil telefon üretiminde tecrübeli olan MITAC grubunun çıkardığı MioCare ürünleri Avrupa pazarının ardından Türkiye’ye Mayıs 2013’den itibaren giriyor. Akıllı telefonlardan sonra, tablet bilgisayarlar hayatımızda müthiş değişiklikler sağladı. Eğitimde kullanımı hızla artan tablet bilgisayarlar, sağlık sektöründe de kullanılmaya başlandı. Hastane ve sağlık sektörü için tasarlanmış MioCare tablet bilgisayarlar 1 metreden düşmeye dayanıklı, alkol ile dezenfekte edilebilir ve kendinden kare kod tarayıcısına sahip. İngiltere, Fransa, Polonya ve diğer Avrupa ülkelerinde kullanılan MioCare tablet bilgisayarlar, sağlık kurumlarında bir yandan iş akışında iyileşme, daha fazla kontrol ve verimlilik sağlarken diğer yandan sağlık çalışanları ve hastaların memnuniyetini artırıyor, maliyetler ve hataları ise azalıyor. Kağıtsız dijital hastane kavramını destekleyen ve belki de bu alanda önemli yere sahip olacak sağlık tipi tablet bilgisayarlar ile hekimler vizit yapabilecek,

reçete yazabilecek, tetkik isteyebilecek. Hemşireler yatan hasta kontrollerini ve ilaçlarını daha etkili ve kolay bir şekilde uygulayabilecek. Bunlarla beraber hasta mahremiyeti en üst seviyede sağlanmış olacak.

Hastaların İlk Kabulünde Hasta bekleme alanlarında kullanılan cihazlarla hasta, özel kayıtlarına giriş yapabilmekte veya taranabilmekte veya bazı özel durum sorularına cevap bulabilmekte. Mayo Clinic araştırması hastaların anketlerde doktorlara nazaran daha doğru cevaplar verdiğini ortaya koymaktadır. Bu araçları kullanarak önceden edinilen bilgiler sayesinde doktorlar klinik hastalarla yüz yüze görüşmelerini yüzde 20 oranında arttırmış ve etkinlik ve tasarrufla sonuçlanan gün içinde daha fazla randevunun alınması sağlanmış. Doktor muayenesinden önce hastalar hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için MioCare cihazlarını kullanan Stamford Kliniği’nden Dr. Watson şöyle diyor: “MioCare tabletleri konsültasyonlarımızda etkinliğimizi en üst seviyeye getirmiştir, gerçek anlamda yarı zamanlı bir doktoru çalıştırmakla aynı sonuçları vermektedir.” Dr. Watson ve ekibi şimdi bu hizmeti diğer kliniklerde de uygulamaktadırlar. ■



R Ö P O R TA J

Aynı Gemide Yolculuk Yapıyoruz Sektörün Bir Tanıtım Grubuna, Ar-Ge’sini Yapacak Bir Birime İhtiyacı Var

K A Z I M E R YA Ş A R

MASSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI

40 kadarı üretici olmak üzere 170 üyesi ile çalışmalarını sürdüren MASSİAD, ithalatçısından ihracatçısına, perakendecisinden toptancısına değişik faaliyet alanlarına sahip firmaları çatısı altında toplamış. “Her bir firmanın alanları ayrı olsa da aynı geminin içinde yolculuk yapıyoruz” diyen Marmara Sağlık Sektörü İşadamları Derneği Başkanı Kazım Eryaşar ile tıbbi cihaz sektörünü konuştuk.

Marmara Bölgesi tıbbi cihaz sektörünü değerlendirir misiniz? MASSİAD ÜYELERİ VE DERNEĞİN YAPISI “Derneğimizin İstanbul başta olmak üzere, İzmit, Adapazarı, Düzce, Edirne, Tekirdağ, Bursa gibi Marmara Bölgesi illerinde toplam 170 üyesi bulunuyor. Derneğimiz, ithalatçıdan ihracatçıya, perakendeciden toptancıya değişik faaliyet alanlarında sahip firmaları çatısı altında topladı.”

36

NİSAN 2013

Sektörün büyük bir kısmı, yaklaşık yüzde 60’ı Marmara Bölgesi’ndedir. En büyük sıkıntı ise istatistiki bilgilere ulaşmak... Maalesef Marmara bölgesi için ayrı bir istatistiki bilgi vermek mümkün değil. Türkiye genelinde en sağlıklı bilgi 2012 yılında Sanayi Bakanlığı’nın 10. Kalkınma Planı kapsamında yaptığı çalışmadan ortaya çıkan bilgilerdir.

Sektörün şu anda en önemli gündem maddesi nedir? Tıbbi cihaz sektöründeki en büyük satın almacı Kamudur. Kamu şu an gücünü ürün ve hizmetleri en ucuza almaktan

yana kullanıyor. Hem Kamu Hastaneleri ihalelerde en ucuz malı seçmekte hem de SGK geri ödeme fiyatlarını her geçen gün daha da aşağılara indirmektedir. Sektörün bu rekabet koşullarında kendini geliştirmesi çok kolay değil. Bir ürünün üretilmesi veya pazara sunulması için gerçek fiyatının oluşması gerekir. Ancak sadece fiyat unsuru göz önüne alınıp, diğer performanslar sorgulanmazsa hem sektör haksız rekabet yaşar, hem de kalitesiz ürünler pazara hakim olur. Bir diğer sorun ise Kamunun ihtiyaçlarını temin ederken toplu alım yöntemini tercih etmesi. Belki bu yöntem kısa sürede kâr sağlayacak gibi görünse de uzun dönemde sektörde rekabet edecek firma kalmayınca tekelleşmeyi gündeme getirebilir. Örneğin Türkiye genelinde kan toplama yetkisi Kızılay’a verilmiştir. Kızılay da şu an Türkiye’nin kan ihtiyacının yüzde 75’ini temin ediyor. Kendi alanında tekel olan Kızılay kan torbası ihalesi yaparken fiyatı ucuzlatmak için 3-5 senelik alımını bir seferde ihale ediyor. Böyle bir büyük alım olunca dünyanın tüm dev firmaları bu ihaleye saldırıyor. Bir de ihale tek firmaya verildiği için yerli üreticinin bu alımda hiç şansı kalmıyor. Bir yandan ofset program-


RÖPORTAJ

ları çıkartıp Türkiye’de bulunmayan malzemelerin üretilmesi karşılığı alım ihaleleri yapmayı düşünüyoruz, diğer yandan da elimizdekileri koruyamıyoruz. Tabii her zaman gündemde olan ödemeler ile ilgili sorunlarımız da devam ediyor. Üniversite hastanelerinden tahsilatlarımızı 8-30 ay arasında yapıyoruz, bazı Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 6-8 aya kadar uzuyor. Dolayısıyla bu gecikmeler sektörün üzerine ciddi bir finans yükü getiriyor.

Yerli üretime destek konusunda neler söyleyeceksiniz? Ülkemizde bugüne kadar yapılan yatırımları, sektördeki meslektaşlarımız büyük bir fedakarlıkla kendi bilgi ve becerilerini kullanarak, herhangi bir ciddi destek almadan gerçekleştirdiler. 30 yıl önce tıbbi cihaz üretiminden söz etmek çok zor idi. Türkiye, 30 yıl önce o günkü zor şartlarda tıbbi cihaz ihtiyacını ithalat yolu ile giderirken bugün dünya pazarlarında ciddi bir oyuncu konumuna geldi. Elbette yapılan yatırımlar yeterli değil. Son yıllarda Devlet desteklerinin faydalarını görüyoruz, bunlar önemli gelişmeler. 10. Kalkınma Planı’nda sektörümüzün de yer almasını çok önemsiyoruz.

Ancak sektörün önüne koyduğu ciddi hedeflere ulaşabilmesi ve dünya ile rekabet edebilecek konuma gelmesi için gerek yapılan regülasyonlarda, gerekse en büyük satın almacı olan kamunun satın alma faaliyetlerinde herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Türkiye geneli için söylüyorum. Ürettiğimiz ürünler netice itibariyle ArGe’si çok yüksek olmayan dolayısıyla katma değeri düşük ürünler… Bizdeki ürünler gelenekselleşmiş. Burada teknolojisi yüksek ürünler üretmek gerekiyor. Bu tarafta da Ar-Ge’de ayrı bir sıkıntı var. Yurt dışında çok güzel örnekleri var; tıbbi cihaz üreticileri, üniversiteler ve sağlık meslek yüksek okulları bir arada çalışıyor. Herkes ne yapacağını, elindeki imkanın ne olduğunu biliyor. Büyük şirketler de bu oluşuma destek veriyor. Çünkü oradan çıkacak bir ürünü kendisi üretecek. Bu oluşumun görevi ürün üretmek değil icat etmek.

FUNDA ÇAMÖZÜ

BİZİ REGÜLE EDEN BİR SAĞLIK BAKANLIĞI VAR. DİĞER TARAFTA DA PARAYI ÖDEYEN BİR SGK VAR. YANİ SAĞLIK BAKANLIĞI VE SGK OLMAK ÜZERE İKİ PATRONUMUZ VAR. BUGÜN SGK ÖDEMELERLE İLGİLİ BİR SIKINTI VAR DEDİĞİNDE, ÖZEL HASTANELER DE, RESMİ KURUMLAR DA AYNI DERDİ YAŞIYOR. DOLAYISIYLA ÜRETİCİYİ ETKİLEYEN BİR DURUM, SATICIYI DA ETKİLİYOR, PAZARI DA…

Bu noktada üniversitelerle iş birliği yapalım diyoruz. Üniversite-Sektör iş birliği yapmak için önce her iki tarafın imkanlarını inceleyip gerçekçi bir envanter çıkarmak gerekiyor. Zira ne bizlerin elindeki imkanlar, ne de üniversitelerin kaynakları sonsuz değil.

NİSAN 2013

37


R Ö P O R TA J

SEKTÖRÜN DURUMUNU TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU GÖRÜYOR “İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurum Başkan Yardımcısı Sayın Dr. Ercan Şimşek’in SAYED’deki röportajını da okudum. Sn. Şimşek’in sektörle ilgili değerlendirmeleri çok önemli. Sektörün durumunu Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da görüyor. Türkiye’de bu potansiyel var. Ben burada derginiz aracılığı ile de Sn. Ercan Şimşek’e şükranlarımı sunmak istiyorum. Zira kendisi hem şahsen hem de Kurum olarak sektörün üretim ve ihracat alanında gelişmesi için ziyadesi ile ilgili ve bunu bizlere gerçekten hissettiriyor. Hep birlikte hedeflerimize ulaşmayı temenni ediyorum. Elbette ki bu arada asıl kazanan ülkemiz olacaktır.”

Bu kaynakları gerçekçi ve akılcı kullanmak durumundayız. Ayrıca üniversitelerdeki araştırmaların artırılması ve özendirilmesi için yasal düzenlemelere de ihtiyaç var. Ar-Ge çok zor bir olay. 100 tane ürün üretirsiniz, bir tanesi ticari kimlik kazanır. Üreticilerimizin içinde bulunduğu şartlarda Ar-Ge’ ye kaynak ayırması çok kolay değil.

Sektörün önümüzdeki dönem hedefleri neler? Sektör 2023 yılında önüne 5 milyar USD hedefi koymuştur. Bu ciddi bir rakam. Çok meşakkatli de olsa bu yolda inançla yürüyecek. Ancak sektörün en büyük alıcısı Kamu olduğuna göre alınan kararlarda, bu sektörün stratejik öncelikleri de göz ardı edilmemelidir. 10. Kalkınma Planında tıbbi cihaz sektörü öncelikli bir sektör aslında. İhracatımız 500 milyon bile değil. Gönül ister hedeflenen rakamlara erişebilelim. Yerli üretim şu anda iç pazarın yüzde 15’ini karşılıyor, bu sektörde yüzde 85 dışarıya bağımlıyız. Ekonomiye baktığınızda tıbbi cihaz, sektörel sıralamada 30. sırada. İç pazarda yüzde 85’leri yüzde 60’lara düşürebilmeliyiz ki, ithalatı kısalım. Dışa bağımlılığı azaltıp ihracatı artırmak gerekiyor. Yurt dışında fuarlara katıldığımızda Türk tıbbi cihaz ürünlerine gerçekten bir güven olduğunu görüyoruz. Ürünlerimiz

Çin malı gibi değil. Bizden mal alan ülkeler Dubai’de olsun Almanya’da olsun bizi Çin’den ayrı tutuyor.

Türkiye’de sektörün gelişimini değerlendirir misiniz? Türkiye tıbbi cihaz sektörü üstün gayret gösteren girişimcilerimiz sayesinde gelişmeye devam etmektedir. Özellikle ortopedi, medikal tekstil, hastane mobilyaları ve sarf malzemelerinde önemli ilerlemeler kaydediliyor. Pazar büyüklüğü olarak dünyada 19. sırada yer alıyor. Ancak ülkemizde üretilen ürünler katma değeri ve teknolojisi çok yüksek olan ürünler değildir. Halbuki kaynaklarımızın büyük bir kısmı yüksek teknolojik ürünlerin ithalatına gitmektedir. ■

MASSİAD HAKKINDA 1992 yılında kurulan ve medikal sektörün ilk derneklerinden biri olan Marmara Sağlık Sektörü İş Adamları Derneği (MASSİAD), 2003 yılında itibaren diğer bölgelerdeki sektörel derneklerle müşterek çalışılmaya başladı. Medikal dernekleri bünyesinde toplaması amacıyla kurulan Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)’e 2004 yılında üye olan MASSİAD, tıbbi cihaz ve malzeme sektörünün sorularının çözümüne katkıda bulunmak üzere gerek kamu kuruluşları gerekse muhatap Sivil Toplum Kuruluşları nezdinde çalışmalarını sürdürmektedir. Sağlık Bakanlığı, SGK, KİK, TKHK başta olmak üzere tüm kamu ve özel kuruluşlarla iletişim içinde faaliyetlerini sürdüren dernek, sektörel gelişmeler doğrultusunda üyeleri ile sektörel bilgilendirme toplantıları yapmakta, çalıştaylar düzenlemekte ve üye firma çalışanlarına yönelik ücretsiz kişisel eğitimler vermektedir.

38

NİSAN 2013



GÜNDEM

Sağlık Bilişimi Zirvesi Yoğun İlgi Gördü Sağlıkta İnovasyon ana temalı zirvede, sağlık bilişimi alanında dünyadaki yeni gelişmeler konuşuldu. PROF. DR. NİHAT TOSUN: “ON BEŞ YIL ÖNCE SAĞLIK ALANINDA BİLİŞİM DENDİĞİNDE BÜYÜK ÇOĞUNLUK BAŞTA YÖNETİCİLER OLMAK ÜZERE KONUDAN SADECE TEORİK OLARAK HABERDARDIK.”

Sağlık Bilişim Derneği’nin düzenlediği 2. Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi 28-30 Mart tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezinde düzenlendi. Sağlıkta İnovasyon ana temalı zirvede, sağlık bilişimi alanında dünyadaki yeni gelişmeler, sağlık ve bilişim sektörü profesyonelleri ile paylaşıldı. Zirve kapsamında dünyanın ilk ve tek Dijital Hastane Platformu da kapılarını ziyaretçilerine açtı.

Bilişimden Teorik Olarak Haberdardık Açılış konuşmasını yapan Sağlık Bakanı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun bu mecradaki hizmetlerin hepsinin insan hayatını kolaylaştırmak, insanı mutlu etmek ve daha rahat hizmet vermek üzere dizayn edildiğini belirtti. On beş yıl öncesini hatırlatan Tosun sağlık alanında bilişim dendiğinde büyük çoğunluğunun başta yöneticilerin olmak üzere konudan sadece teorik olarak haberdar olduğunu pratik imkanlarından faydalanamadığı, çok az bilgisayar ve benzeri teknolojinin olduğunu ve onların kilitli odalarda saklandığını dile getirdi.

40

NİSAN 2013

Teşkilat Yapımızda Müdürlüğümüz Var Akıllı bir yönetici için sağlık bilişiminin çok iyi kullanabileceği bir alan olduğunu vurgulayan Nihat Tosun sözlerine şöyle devam etti; “Eğer yöneticisi ile iyi bir iletişim sağlamazsa bu bilişim yöneticinin ellerinin kollarının bağlı kalabileceği çok bir anlam ifade edemeyeceği bir alan. Aynı dili konuştuğumuzda hizmetin bir sınırı olmayacak. Bakanlığın teşkilat yapısının değişmesinden sonra daha profesyonel, etkin ve teknolojiyi kullanan bir alan oldu. Daha önce Bakanlığımızın bilgi işlem birimi daire başkanlığıyken bugün merkez teşkilat yapımızda genel müdürlüğümüz var. Bakanlığın dışındaki tüm sağlık paydaşlarında da bu hareketlenmeyi görüyoruz. Üniversite hastanelerinde de ciddi açılımlar gerçekleşiyor.”

Çözüm Üreten Firmalarımız Var Hizmeti sunarken organizasyonun en önemli yapılarının başında bilişim yapısının geldiğinin altını çizen Sağlık Bakanı Müsteşarı “Hem muhataplarımıza çok daha rahat ve kolay ulaşıyoruz hem de o bilgileri çok iyi değerlendirebiliyoruz. Bu bilgilere yirmi dört saat ihtiyacımız var. Bili-


HABER

SARE KUŞ

PROF. DR. SABAHATTİN AYDIN: “BİLİŞİMİ İYİ KULLANAMAYAN VE YÖNETİMİN ANA UNSURU HALİNE GETİRMEYEN YÖNETİCİLERİMİZİN BAŞARILI OLMASI ARTIK MÜMKÜN DEĞİL.”

şimi bir saniye bile boşta bırakamazsınız. Bu sistemi amaçlarımıza hizmet etiği kadarıyla gelişmesine destek veriyoruz ve o kadar oranda bir bütçe ayırıyoruz.” dedi. Ülkemizde bu işten anlayan ve bu işin önemini kavramış, işletmesini bilen yapılar olduğu gibi karşısında ihtiyaçları iyi okuyan ve çözümler üreten firmalar oluştuğunun bilgisini veren Tosun sözlerini şöyle sonlandırdı; “Bu alanda yetişmiş firmalarımızla gurur duyuyoruz. Firmalar yurt dışında da önemli temsil görevleri üstlenmeye başladılar ve bu anlamda ihraç oldukça ülkemizdeki inovatik çalışmalar da bize dönüyor. Böyle bir pozitif sirkülasyon oluyor.”

Bu sebeple kendisine teşekkür etmek istiyorum.”

Bilişimden Bağımsız İlerlemek İmkansız Açılış konuşmasında söz alan Medipol Üniversitesi Rektörü ve Kongre Onursal Başkanı Prof. Dr. Sabahattin Aydın özellikle burada sağlık ve bilişimin ortak payda altında toplandığını ve artık camia diye tanımlanabilecek bir oluşum olduğunu gözlemlediğini belirtti. Aydın, bilişim kendi alanında ilerlerken birçok hizmet sektörüyle iç içe geçmeye başladığını ve artık bilişimden bağımsız bir ilerleme imkansız hale geldiğini vurguladı. Prof. Dr. Sabahattin Aydın şu görüş-

lere yer verdi; “Sağlık bilişimi bir yandan teknoloji ve inovasyonla onun bir parçası olarak var olurken diğer taraftan yönetimin ana aracı haline geldi. Dolayısıyla sağlık yöneticilerinin bilişimden uzak kalmasının söz konusu olmayacağı gibi bilişimi iyi kullanamayan ve yönetimin ana unsuru haline getirmeyen yöneticilerimizin başarılı olması artık mümkün değil. Bilişim yöneticileri hiçbir zaman bir organizasyonun en tepe yöneticisi olmayacak. Ancak tepe yöneticisini yönetecekler. Bu çok kritik bir nokta. Bu açıdan bu sektörün gelişiminde bilişim çalışanı olmasının ötesinde bilişim yöneticisi kimliğini çok iyi kazanması gerekiyor.” ■

Diğer Yıllara Göre Daha Farklı Sağlık Bilişim Derneği ve Kongre Başkanı Yasin Keleş sağlık sektörü olarak büyük bir hız ile değişim yaşadığını ve bu değişime en çok katkı sağlayanın sağlık bilişimi olduğu vurguladı. Keleş sözlerine şöyle devam etti; “Sağlık Bilişimi Derneği olarak liderliğini üstlendiğimiz Sağlık Bilişimi Zirvesi’nin bu sene diğer yıllara göre daha farklı olacağına inanıyorum. Prof Dr. Nihat Tosun’un tavsiyeleri ile birçok dernekle bu organizasyonu yaptık.

NİSAN 2013

41


SEKTÖRDEN

HABER

SU ÖZGÜR

Akgün Yazılım Kuruluşunun 27. Yılında Uluslararası Bilinirlik Belgesi Aldı Akgün Yazılım başarısını bir kez daha taçlandırdı CMMI MODELİ ORGANİZASYONLARIN PERFORMANSLARINI ARTTIRACAK ETKİN SÜREÇLERİN ÖZELLİKLERİNİ DETAYLANDIRAN İYİ UYGULAMALAR KOLEKSİYONUDUR.

1986 yılından bu yana sağlık sektöründe, yazılım ve hizmet üretimi ile lider konumunu sürdüren Ar-Ge merkezi Akgün Yazılım hastaneler için geliştirmiş olduğu yeni projelerini uluslararası alanda tescil ettirmek ve uluslararası projelere imza atmak için gerekli olan CMMI (Capability Maturity Model Integration) Olgunluk Seviyesi 3 Belgesi aldı. Akgün Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Temel Akgün ulusal ve uluslararası alanda geçerliliği olan ve bağımsız denetçiler tarafından gerçekleştirilen CMMI for Development v 1.3 denetiminde süreç iyileştirme modeli referansı aldıklarının bilgisini vererek şunları aktardı; “Denetim yetkilileri tarafından Akgün’ün CMMI Modeline uyumunun tam olmasının yanı sıra güçlü matris organizasyonu ile etkin proje yönetimi, güçlü iletişimi, personelin gelişimine ve eğitimine verdiği önem, etkin bütçe yönetimi, üst yönetimin iyileştirme çalışmalarına ve süreçlerde online uygulama desteği, sürekli iyileştirmelere odaklanması konuları firmanın güçlü yanları olarak belirtilmiştir.”

CMMI Nedir? CMMI Modeli, yazılım ürünlerinin yüksek kalitede müşteriye sunulması için uygulanması gereken süreçlerin neler olduğunu içeren süreç iyileştirme modelidir. CMMI Modeli organizasyonların performanslarını arttıracak etkin süreçlerin özelliklerini detaylandıran iyi uygulamalar

42

NİSAN 2013

koleksiyonudur. Tasarım ve geliştirmeye yönelik mühendislik süreçlerinin yanı sıra proje yönetimi, kalite yönetimi, alt yüklenici yönetimi ve diğer destek süreçleri de CMMI modelinde yer almaktadır. Akgün Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Temel Akgün CMMI modelinde tanımlanan 22 süreç alanında 18’i için belirlenmiş hedef ve uygulamaları yerine getiren kuruluşların 3. Olgunluk Seviyesine ulaşmış olarak değerlendirildiğinin bilgisini verdi. Akgün, CMMI belgelendirmesinin dünya standartlarında tanımlanmış olgunluk seviyeleri üzerinden gerçekleştirildiği ifade etti. Yönetim Kurulu Başkanı “Artan olgunluk seviyeleri ürünlerin kalitesinin arttığını, risklerin daha etkin yönetilebilir hale geldiğini, proje çıktılarının önceden kestirilebilir olduğunu göstermektedir.” dedi. ■

CMMI LEVEL 3 SERTİFİKASIYLA REKABET GÜCÜNÜ ARTTIRAN AKGÜN; • ISO 27001 Standardına uygun Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemine; ISO 9001:2008 Standardına uygun Entegre Kalite Yönetim Sistemine • OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliğine • IHE ve CE ile akredite olmuş projelere sahiptir.



BİR SORUN BİR ÇÖZÜM

SAĞLIK BİLİŞİMİ

SAĞLIK BİLİŞİMİ Bir Çözümümüz Var Sağlık alanında son on bir yılda büyük değişimler yaşandı. Bu değişime en çok katkı sağlayan sektör ise bilişim oldu. Bilişimden yararlanmadan ilerlemenin mümkün olmadığı gerçeğini görenler bu alanı yönetimin ana unsuru haline getiriyor. Yeni bir alan olduğu için de bazı sorunlar yaşanıyor. Bir sorun bir çözüm bölümümüzde bunlardan bazılarına dikkat çekmeye çalıştık; Sağlık kurumları bilişim projelerinin başarılı olması için nelere dikkat etmeli? Bilişimin sağlıkta daha etkin kullanılabilmesi için neler yapılmalı? HBYS ürünlerinin ve üreticilerin akreditasyonu nasıl yapılmalı? Sağlık bilişimi yönetimi nasıl olmalı?

44

NİSAN 2013


HAZIRLAYAN

SARE KUŞ

FİBER ALTYAPI İLE SAĞLIKTA MERKEZİLEŞTİRME GERÇEKLEŞTİRİLECEK ÖMER SİSO SİSOFT GENEL MÜDÜRÜ

Sağlık Bilişimi, teknolojinin gelişimi ile paralel olarak çok hızlı devinim geçiren bir sektördür. Bu özellik ürünleri ve üreticileri akredite edilmesi gerekliliğini de getiriyor. “Önce İnsan” perspektifi ile uluslararası arena dikkate alındığında sağlık bilişimi alanında ülkemizde verilen hizmeti en üst düzeyde tutmayı kendi sorumlulukları çerçevesine yerleştirmiş bir firma olduklarını vurgulayan Sisoft Genel Müdürü Ömer Siso projelerinin hazırlık aşamalarında, “Hayata ne katabiliriz?”, ”Sağlık hizmetini nasıl daha ulaşılır ve hızlı kılabiliriz?” sorularını kendilerine yönelttiklerinin bilgisini verdi. Siso sözlerine şöyle devam etti; “Verdiğimiz cevapların hepsi aslında “İnovasyon”a çıkıyor. İnovasyon ise, belli bir geliştirme süreci ve çeşitli maliyetleri beraberinde getiriyor. Fakat kaliteden ve standartlardan hiç bir şekilde ödün verilmemesi Sisoft’u bu alanda güçlü kılıyor.” 2010 yılında ABD’nin New York Eyaleti’nde kurulan Sisoft Healthcare Information Systems ile uluslararası standartlara uyumluluk prensibinin kendileri için olmazsa olmazlardan olduğunu belirten Ömer Siso, ABD’deki sağlık bilişimindeki Meaningful Use adı verilen standardizasyonun, sağlıkta kaliteyi artırmayı ve bireylerin de bundan azami fayda edinmesini amaçladıklarını açıkladı. ABD pazarı için geliştirdikleri farklı ürünleri bu standartlara uyarladıkla-

rını, eş zamanlı olarak ülkemizdeki ürünleri de uluslararası standartlara uyarladıklarını bildiren Siso “Bu da firmamızın inovasyona daha da fazla yatırım yapmasını sağladı.” dedi.

Standart ve Akreditasyon Sisoft Genel Müdürü Ömer Siso sözlerine şöyle devam etti; “Ülkemiz Sağlık Bakanlığı’nın da kalite, standart ve akreditasyon konusundaki çalışmalarının olması ve bu kalitelere uyulması sağlık ve sağlık bilişimi sektöründe faaliyet gösteren firmaları daha da güçlendirdi. Önceleri Türk firmaları yurt dışı ihalelere belge ve standart eksikliğinden giremezken, günümüzde yabancı firmalar Türkiye pazarına dünya kalite ve standartları gereksinimleri ve uyumluluğu sebebiyle kolayca giremiyorlar.”

Bu Projeye Hazırız

ÖNCELERİ TÜRK FİRMALARI YURT DIŞI İHALELERE BELGE VE STANDART EKSİKLİĞİNDEN GİREMEZKEN, GÜNÜMÜZDE YABANCI FİRMALAR TÜRKİYE PAZARINA DÜNYA KALİTE VE STANDARTLARI GEREKSİNİMLERİ VE UYUMLULUĞU SEBEBİYLE KOLAYCA GİREMİYORLAR.

Tüm ülke genelinde beş merkezli bir yapı öngörüldüğünü hatırlatan Siso, yazılımların web tabanlı olması öngörüsünü de bunu beraberinde getirdiğini vurguladı. Siso “Bu devasa denebilecek projeye hem ülke hem de firma olarak hazır olduğumuzu düşünüyoruz. Önce il bazlı daha sonrasında da tüm ülkeyi çevreleyen fiber altyapı ile sağlıkta merkezileştirme gerçekleştirilecek.” dedi.

NİSAN 2013

45


BİR SORUN BİR ÇÖZÜM

SAĞLIK BİLİŞİMİ

SB.Net Konusunda Çok Önemli Bir Adım Atıldı Ömer Siso sözlerini şöyle tamamladı; “Sağlık Bakanlığı, ülkemizde üretilen tüm sağlık verilerini SB.Net Projesi kapsamında Bakanlık sunucularında toplayacağını açıkladı. Sağlık Bakanlığı, bu amaçla HBYS yazılım hizmetin firmamızın sunduğu Ankara

Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi’ni pilot hastane olarak seçmiş, hastanedeki network altyapısını Bakanlıktaki network sistemine bağlayarak, sunucuları da Bakanlık bünyesine taşımış ve SB.Net konusunda çok önemli bir adım atmıştır. Bu durum, hastanenin veri güvenliği ve yetkisiz erişim riskini ortadan kaldırmış oldu. Bu hastanemizi ayrıca HIMSS Analytics bünyesinde Stage 7 Hastane Derecelendirmesi ile akredite edilmesi amaçlanıyor. Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi’nin dünyadaki sayılı kağıtsız ve dijital hastanelerden birisi olacak olması, başta Sağlık Bakanlığımızı olmak üzere hepimizi gururlandıracaktır.”

ÇOK DAHA İYİ BİR NOKTAYA GELECEĞİZ CEM YENER CISCO BÖLGE SAĞLIK İŞ GELİŞTİRME MÜDÜRÜ

GELİŞİM VE DÖNÜŞÜM SIRASINDA SAĞLIK SEKTÖRÜNDE YARATILACAK MODEL İNOVASYONU VE TRANSFORMASYONU MUTLAKA ALTYAPI VE İŞ BİRLİĞİ MODELLERİ İLE DESTEKLENMELİ. 46

NİSAN 2013

Sağlık kuruluşlarına yönelik mobil ve kurum içi çözümlerini anlatan Cisco Bölge Sağlık İş Geliştirme Müdürü Cem Yener Cisco’nun iş birliği çözümleri ve altyapı ve güvenlik ürünleri ile afet ve mahrumiyet bölgelerinde hastalara uzaktan ve hızlı müdahale, hastaların evden takibi, sağlık kuruluşuna gitmeden uzaktan tıbbi danışmanlık ve hastanelerde doktorların, hemşirelerin veya hastaların güvenliğini tehdit edecek olay ve unsurlara hızlı müdahalenin mümkün olacağının bilgisini verdi. Dünyadaki sağlık masraflarının enflasyondan daha fazla olduğunu ve dünya genelinde Amerika’nın, Avrupa’da ise Almanya’nın sağlığa en çok harcama yapan ülkeler olduklarını belirten Yener, Türkiye’nin dünya sıralamasında 19’uncu sıra-

da olduğunu ifade etti. Sağlıkta değişimin oldukça önemli bir etken olduğunu ve inovasyonun göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizen Yener, “Son 10 yılda dünya genelinde ve Türkiye’de sağlık sigorta primleri 2-3 kat arttı. Kişi başına yapılan sağlık harcamaları yüzde 90 artarak 680 dolara ulaştı. 1000 kişiye ortalama 1.7 doktor düşüyor (OECD ortalamasi 3.2). Sağlık sektörü anlamında gelişmekte olan bir ülkeyiz, gerek yapılan harcamaların gösterdiği gerekse Sağlık Bakanlığı’nın stratejik planı doğrultusunda gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği projeler ile çok daha iyi bir noktaya geleceğiz. Bu gelişim ve dönüşüm sırasında sağlık sektöründe yaratılacak model inovasyonu ve transformasyonu mutlaka altyapı ve iş birliği modelleri ile desteklenmeli.” dedi.


ANGELANTONI LIFESCIENCE

MEDİKAL KAN SAKLAMA DOLAPLARI

MEDİKAL PLAZMA SAKLAMA DONDURUCULARI

MEDİKAL -86C DERİN DONDURUCULAR

MEDİKAL PLAZMA ŞOKLAMA CİHAZLARI

TEKNOSER Kalibrasyon Üretim Servis Danışmanlık Medikal A.Ş.

İlgili videoları izlemek için: www.facebook.com/TEKNOSERAS

T +90 312 4687690 | F +90 312 4270886 | E teknoseras@teknoseras.com.tr | W www.teknoseras.com.tr


BİR SORUN BİR ÇÖZÜM

SAĞLIK BİLİŞİMİ

YÖNETİLMESİ EN GÜÇ OLAN İNSAN ETKENİ ÖNEMSENMİYOR

OKAN LEVENT KÜÇÜKERSAN DATASEL SATIŞ VE PAZARLAMA DİREKTÖRÜ

BİLİŞİM ÇÖZÜMLERİ Yüksel Holding’in Bilgi teknolojileri vizyonunu oluşturan Datasel, 1989 yılından bu yana Sağlık Bilişimi alanında ulusal ve uluslararası çözümler üretmekte, geliştirdiği ürünler ile de Sağlık Bilişim sektöründe standartları ve rekabet şartlarını belirleyen lider firmalar arasında yer almaktadır.

Bilişim alanında firmalar projeler üretmeye devam ediyor. Peki sağlık kurumları bilişim projelerinin başarılı olması için nelere dikkat etmeliler? Sorumuzu Datasel Satış ve Pazarlama Direktörü Okan Levent Küçükersan yönelttik. Küçükersan sağlık bilgi sistemleri projelerinde başarı durumunu doğrudan etkileyen unsurların; süreç ve değişim yönetimi, stratejik planlama, yazılım ve donanım alanındaki teknolojik olanakların etkin değerlendirilmesi, metodoloji ve insan (kullanıcı) olarak genellenebileceğini ifade etti. Bu bileşenlerden en kolay sağlananın teknolojik vizyon olmakla birlikte, proje yönetimi becerileri, iş akışlarının doğru kurgulanması ve bu aşamaların planlı bir şekilde yönetilmesi olduğunun altını çizdi.

Proje Yöneticileri Gerekli Bilgiye Sahip Olmalı Özellikle hastane bilgi yönetim sistemi üreten firmaların yüzde 95’inde projenin içerisinde aktif olarak görev alan ve asal iş tanımı bu olan profesyonel iş uzmanlarının eksikliğine işaret eden Okan Levent Küçükersan sözlerini şöyle sürdürdü; “Proje yöneticisi ve ona bağlı çalışan proje personeli, disiplinlerarası çalışabilecek, yönetecek düzeyde olmalıdır. Oysa mevcut durumda, proje yöneticileri daha çok başka birimlerden atanan, gerekli disipline, bilgiye ve beceriye sahip olmayan kişilerden oluşmaktadır. Bu durum; yeterli bilgi ve yeteneğe sahip olmayan plansız, etkisiz, hedefsiz ve motivasyon sahibi olmayan proje personeli kalabalığını oluşturmasına neden olmaktadır.”

BİLİŞİM PROJELERİNDE KULLANICILARIN ETKİN VE SÜREKLİ KATILIMI, İLGİSİZLİĞİNİN VE İSTEKSİZLİĞİNİN GİDERİLMESİ BAŞARININ EN ÖNEMLİ Değişim Yönetiminin Gücü ANAHTARLARINDAN BİRİ- Yeni bir projenin oluşturulmasının kullanıSİNİ OLUŞTURMAKTADIR. cı tarafında otomatik olarak direnç oluştu48

NİSAN 2013

racağının üzerinde duran Datasel Satış ve Pazarlama Direktörü bu direncin kırılması noktasında atılacak adımların başarıya giden yolu açacağını ileri sürdü. Küçükerşan şu ifadelere yer verdi; “Kurum ve personelinin eski iş yapma yöntemlerini terketmesi değişim yönetiminin gücü ile birlikte insan etkenini de öne çıkarmaktadır. Günümüzde kullanılan sağlık bilgi sistemlerine bilgi işlem paydasındaki kullanıcıların dışında çok geniş kullanıcı gruplarının (doktorlar, hemşireler, hastalar, yöneticiler, ödeme kurumları gibi) etkileri söz konusu olmaktadır. Bugüne kadar projeye yönelik yatırımlar yazılım geliştirme platformu ve donanım (ağ topolojisi, server, pcler, güvenlik sistemleri gibi) ile sınırlı kalmış, yönetilmesi en güç olan insan etkeni önemsenmemiştir. Oysa bilişim projelerinde kullanıcıların etkin ve sürekli katılımı, ilgisizliğinin ve isteksizliğinin giderilmesi başarının en önemli anahtarlarından birisini oluşturmaktadır.”

İş Bölümü Kültürü Projeyi Etkiliyor Her projede kullanıcı eğitimlerinin çok iyi verilmesine, görev ve fonksiyonları çok iyi tanımlanması gerektiğine değinen Okan Levent Küçükersan “Birlikte çalışabilirlik, iş birliği ve iş bölümü kültürü projenin başarı durumunu önemli ölçüde etkileyecektir. Kurumsal olarak güçlü, ulusal ve uluslararası standartlara uygun bir bilişim sistemleri organizasyonuna ve karar süreçlerine sahip bir yapının projeleri yürütmesinde başarısız olma riski çok düşük olacaktır.” dedi.


NİSAN 2013

49


R Ö P O R TA J

Prof. Dr. Esin Kâhya:

İbn-i Sina’yı Ailemdeki Birçok Kişiyi Tanıdığımdan Daha İyi Tanıyorum İbn-i Sina’nın Kanun adlı kitabı günümüz tıp kitaplarına en yakın eski eserlerden… İbn-i Sina’nın El-Kânûn Fi’t-Tıbb adlı eserini Arapçadan Türkçeye çeviren ve 5 ciltlik serinin, 1, 2 ve 5. cildini tamamlayan Prof. Dr. Esin Kahya, 821 sayfalık 3. cildin yarısına gelmiş. 3 ve 4. ciltler için de “Allah izin verirse tamamlayacağım” diyen Prof. Dr. Esin Kâhya ile İbn-i Sina’yı konuştuk.

Uzun yıllar İbn-i Sina’nın eserleri ile ilgilenmiş bir bilim insanı olarak bize biraz İbn-i Sina’yı anlatır mısınız?

“İBN-İ SİNA’YI ÇOK İYİ TANIYORUM. AİLEMDEN BİRÇOK KİŞİYİ BU KADAR İYİ TANIMAM. YAZMA ESERİN TESHİBİNDEN, YAZISINDAN, KAĞIDIN KOKUSUNDAN CİLDİN ÖZELLİKLERİNDEN TARİHİNİ TAHMİN EDEBİLİYORUM. 50

NİSAN 2013

Evet, 1970’li yıllardan beri İbn-i Sina ile ilgileniyorum. Çok yönlü bir bilim adamı... Sadece hekimlik konusunda değil, her konuda bilgi sahibi. İyi bir hekim olmak için sadece tıp bilgisi yetmez, insanı anlaması gerekir, insanı anlamak için felsefe bilmesi, felsefe için doğayı tanıması, doğa için de matematik bilmesi, evreni tanıması ve astronomi bilmesi gerekir. Bu kadar geniş bilgi sahibi bir kişinin 57 yıl yaşamış olması büyük kayıp.

Dönemi için iyi bir yaş değil mi? Değil. Biruni 78 yıl yaşamış. Aralarında hep fikir tartışmaları olmuş. Karşılıklı olarak metodoloji araştırma şekilleri ve tarzları konusunda birbirlerini kıyasıya eleştiren

12 mektup yazmışlar. Aslında bilgi bakımından birbirlerine destek olmuşlar. Biruni daha çok dil ve kültür tarihi açısından zenginlik kazandırmış, İbn-i Sina kültür tarihi ile Biruni kadar ilgili değil. İbn-i Sina bir hekim olarak bilgili, insan merkezli...

18. yüzyılda Tokatlı Mustafa, İbn-i Sina’nın Kanun adlı bu eserini çevirmiş… 18. yüzyılda Tokatlı Mustafa Efendi çevirirken hemen hiçbir Arapça terimi Türkçe’ye çevirmemiş. Muhtemelen kendisi bir hekim. İbn-i Sina’nın orijinal metnindeki bazı ayrıntıları gereksiz görmüş. Örnek vermek gerekirse, İbn-i Sina’da drog olarak kullanılan bitkilerle ilgili daha ayrıntılı bilgi verilmekte. Bugün eczacılık fakültesinde de bu yönde bilgiler öğretilir. İbn-i Sina bitki nerede yetişiyor, endemik bitki midir gibi bugünkü eczacılık açısından bakıldığında son derece önemli olan bitkinin bölgesel özelliklerini de bize vermekte. Örneğin gülü ele alalım. Neden illa ki Isparta Gülü diyorlar. Bitkinin yetiştiği yer itibarıyla doğa, iklim ve genetik özelliği de belli ölçülerde belirleyici oluyor. Dolayısıyla belli bir gülü Isparta Gülü olarak belirlersiniz. Örneğin İbn-i Sina Rum (Anadolu) buğdayı diyor. O bölgede yetişen bir buğday olarak ayırt ediyor.


RÖPORTAJ

FUNDA ÇAMÖZÜ

PROF. DR. ESİN KÂHYA 1964 yılında D.T.C.F.’den mezun olan Prof. Dr. Esin Kâhya 1971’de edebiyat doktoru unvanını aldı. 1977 yılında doçent, 1982 yılında da profesör olan Kâhya, çeşitli üniversitelerde görev yaptı. Atatürk Kültür Merkezi üyeliği ve T.C. Kültür Bakanlığında yayınlar dairesinde danışmanlık yapan Kâhya, Uluslararası Tıp Tarihi Kurumu, Türk Tıp Tarihi Kurumu, Uluslararası Bilim Tarihi Kurumu, Türk Bilim Tarihi Kurumu, Türk Felsefe Derneği’nin üyesidir. Hâlen Esin Kâhya’nın 30 kitabı ve 100’dan fazla yayımlanmış makalesi bulunmaktadır.

Bu eseri siz Arapçadan Türkçeye çeviriyorsunuz, ikisi arasında bu farkı nasıl keşfettiniz? Osmanlıcasıyla kıyaslayarak keşfettim. Tokatlı Mustafa ayrıca zaman zaman İbn-i Sina’dan 18. yy’a gelene kadar farklı kaynaklardan edindiği bazı bilgileri de derleyerek metnine ilave etmiş. Ancak bu bilgiler kitabın aslında yok. Ben bunları dipnot olarak gösteriyorum. Kitabın ana metninde İbn-i Sina’yı, metin farklarını da dipnot olarak görüyorsunuz.

Çok güzel… Çok güzel ama iki iş yapıyorum. Hem metni çeviriyorum, hem mukabele ediyorum. Çalışmanın 1. cildini bitirip 2. cildini çevirmeye başladığım zaman kulağıma Osmanlıcadan Türkçeye çeviriyor diye bir dedikodu geldi. Aslında ben sadece Arapçasını çevirmiyorum, Osmanlıcası ile arasındaki metin farklarını da gösteriyorum. İbn-i Sina’yı çevirmek için sadece Arapça ya da sadece tıp biliyor olmak yetmez. Zira tıp tarihini bilmeden bu metin değerlendirilemez. Örneğin ben metin farklarını söylüyorum doktor arkadaş diyor ki, hocam nereden fark ettiniz, 50 yıldır tıp metni okuyorum ve 25 tane tıp dersim var, dolayısıyla fark

etmemem mümkün değil. Arapça bilen bir hekim bunu fark edemez çünkü tıp tarihini bilmiyor. Bana iyi Arapça bilen birini bulalım size yardım etsinler diyorlar, benim sorunum dil sorunu değil, terim sorunu. Kulakla ilgili metinleri bir kulak burun boğaz mütehassısına verdim. Biz kulak sesleri iki frekans olarak ayırt ediyoruz, İbn-i Sina üç tane ayırt etmiş, dedi. İbn-i Sina ele aldığı konuları o kadar ayrıntılı olarak anlatmakta ki, bunu herhangi bir hekimin terminolojik olarak oturtması son derece güç. Bunu ukalalık olsun diye söylemiyorum. Örneğin bitki çalışan arkadaşa bir bitkiyi soruyorum; bu herhalde Hindistan’da yetişiyor olmalı, diyor.

İBN-İ SİNA KANUN ADLI ESERİNİN İLK CİLDİNDE TIP FELSEFESİNE DE DEĞİNİYOR. TIP NEDİR, HASTA NEDİR, SAĞLIK NEDİR, BUNLARI FELSEFİ OLARAK YORUMLUYOR. VE BURADAKİ BİLGİ DÜNYADAKİ İLK TIP FELSEFESİ BİLGİSİ.

Siz eserin Arapçasını nereden çeviriyorsunuz? Türkiye’de benim İbn-i Sina çalıştığımı pek bilmiyorlar ama dünyada biliyorlar. Dolayısıyla İbn-i Sina’ ile ilgili yayınlar bana gelir. Hindistan’da bundan 4 yıl önce dünyadaki Kanun nüshalarını toplayıp, eserin mukayeseli metnini, bilimsel adı “edisyon kritiğini” hazırlamışlar. Bu çalışma basıldı ve bana yolladılar. Ben bu mukayeseli Arapça metnini kullanıyorum. Çünkü hem İstanbul’dan hem de dünyadan toparlayıp orada zaten bir çalışma yapmışlar.

NİSAN 2013

51


İBN-İ SİNA’YI ÇEVİRMEK İÇİN SADECE ARAPÇA YA DA SADECE TIP BİLİYOR OLMAK YETMEZ.

İbn-i Sina’nın bu eserinin orijinali var mı? Orijinal eseri bu işte…

Peki, kendi el yazısı ile yazılmış bir belge var mı? İlk kullandığım nüshada derkenarları vardı. Kendi el yazısı olduğuna dair…

Nerede tutuluyor bu orijinaller? Süleymaniye’de. 1976-77 yıllarında Sayın Hocam Prof. Dr. Sevim Tekeli ile birlikte Osmanlı dönemindeki yazma eserleri inceledik. Ben tıpla, daha doğrusu biyoloji ile ilgili eserleri inceledim. Sadece Süleymaniye de değil. Tabii ki Süleymaniye çok zengin bir kütüphane... 120 bin yazma eser var. En çok orada çalıştım. Oraya dünyadaki cennetim diyorum. Kültür Bakanlığı’ndan UNESCO Süleymaniye’yi koruma altına almak istiyor, bir rapor yazar mısın, dediler. Yazdım çünkü Süleymaniye’yi benim kadar tanıyan çok az insan var.

Beş cilt de orada var mı? Var tabii. Süleymaniye yazma koleksiyonu koruma altına alınırken örnek bir grup seç, dendi. Ben de İbn-i Sina’nın oradaki eserlerini esas alarak raporumu hazırladım. Rapor UNESCO tarafından kabul edildi ve Süleymaniye koruma altına alındı.

52

NİSAN 2013

İlk çalışırken İstanbul’daki Turhan Sultan nüshasını kullanıyordum sonra bu metni görünce; metin farklarını da gösteriyor, çok güzel dolayısıyla bununla devam ettim. Basılmış sağlam bir metin.

Bize her bir cildi tek tek anlatır mısınız? Birinci cilt anatomi konusunda… Aslında yazar eserini ilkin tek cilt olarak düşündüğü için anatomiyi çok ayrıntılı olarak vermiş. Kitabın ilk 30 sayfasında tıp felsefesi var. Tıp nedir, hasta nedir, sağlık nedir, bunları felsefi olarak yorumluyor. Ve buradaki bilgi dünyadaki ilk tıp felsefesi bilgisi… Kitap bugünkü bir anatomi kitabını açtığınızda hangi konuyla başlıyorsa o şekilde düzenlenmiş; dolayısıyla iskeletle başlamış. Burada son derecede ayrıntılı anatomi bilgisi verilmekte. Bitirdiğinde de kendisi belirtiyor zaten. “Önce genel bir kitap olarak düşünmüştüm, ancak anatomiye o kadar çok yer ayırdım ki geri kalan kitapları ayrı ayrı ele almak zorunluluğu hasıl oldu” diyor. Ancak kısaca sağlık bilimleri ile ilgili bilgileri de paylaşıyor. Örneğin çocuk nasıl beslenmeli, nasıl terbiye edilmeli, sporun önemi, sağlıklı yaşam için neleri yiyip içmek gerekir, gibi kısa bilgiler de içeriyor. İkinci cilt o dönemin ilaçlarını anlatıyor. Tek tek droglardan, maddelerden oluşan bir kitap... Burada da İbn-i Sina’nın kafasının ne kadar sistematik olduğunu anlıyoruz. Bitkiyi önce alıyor. Nerede yetişir, nasıldır, hangi iklimde yetişmeye müsaittir, Anadolu’da mı, Hindistan’da mı, Çin’de mi yetişir gibi… Bunları görebiliyorsunuz. Ve varyetelerini söylüyor. Yani bitki bilim kısmı… Ondan sonra hastalıklara göre baş hastalıklarından başlayarak belli bir sistematik dahilinde o drogun nerelerde kullanılabileceğini belirtiyor. Migrene iyi gelir, gribal hastalıklara iyi gelir gibi sırayla söylüyor. En son maddenin bedel diye bugünkü eczacılıkta da kullanılan muadillerini veriyor. Bu şekilde bir klasifikasyon var ama bu eserin başında çok ayrıntılı olarak hastalık tasniflerini de veriyor. Üçüncü cilt baş hastalıkları ile başlıyor. Baş göğüs kalp, mide, bağırsak böbrek genital organlar ve kadın doğum hastalıkları hakkında bilgi verilmekte. Bu ciltte bütün vücut hastalıklarını veriyor. Yalnız her bir

sistem hastalıklarını açıklamadan önce onların anatomik yapılarını kısaca vermekte, yani size onların yapısını hatırlatıyor. Bugünkü bir dahiliye tıp kitabında ne görüyorsanız o şekilde aynı sistematiği görebiliyorsunuz. Anatomisini, ne gibi fizyolojik bozuklukları olduğunu ve hastalığın alametlerini, tedavisini ve kullanılan ilaçların kullanım şekil ve dozlarını veriyor. Dördüncü cilt ise bulaşıcı hastalıkları veriyor. Mesela sifilis tanısının 16. yüz yılda olduğunu söylerler, ama İbn-i Sina’nın bu kitabında sifiliz tanısı ve önerilen tedaviyi bulmak mümkün. Halbuki 16. yüzyılda da sifilis yaygın olup, 16. yüzyılda tanısı ilk defa yapılmış diye kabul edilir. Eserde ayrıca deri hastalıkları, sedefle ilgili bilgiler veriliyor. Bugün hâlâ sedef hastalığının tam tedavisi yok. Cüzzamla ve cinsel münasebetle bulaşan hastalıklarla ilgili son derece ayrıntılı bilgiler ve daha sonra da cerrahi müdahaleler var. Beşinci cilt reçetelerle ilgili. Terkipler… Yani birinci cildin bir yerde derlenip toparlanmasından oluşmuş. Mesela sindirim sistemi ile ilgili reçeteler veriyor; hazırlanışını, dozlarını veriyor. Bir hekimin öncelikle görevi tedavidir. Dolayısıyla bugünkü eczacıların ilaç kitabı gibi... Örneğin hasta tansiyon hastasıdır ve hekim bir şey önerecektir. Kafasında bir ilaç vardır ama uygun görünmez. Tahmin ettiği başka bir ilaç vardır açar bakar kitaba… Akıl defteri diyelim.



Neden üç ve dördü çevirmeden beşi çevirdiniz? İkideki tüm bitki ve hayvan terimleri aklımdayken, beşinci cilt de ilaç ve reçetelerle ilgili olduğundan iki cildi atlayarak beşi yapmayı tercih ettim.

Kanun için günümüz tıbbına en yakın eski eserlerden deniliyor, ne diyeceksiniz? Evet, İbn-i Sina çok iyi bir gözlemci, bir kere çok dikkatli… O dönemde ultrason yok, hiçbir günümüz teknik imkanları mevcut değil. Akciğer ve kalp hastalıklarından örnek verecek olursak günümüzde nabız aralıkları ve solunum düzeni ultrasonla belirleniyor. İbn-i Sina ise soluğun kısa veya uzun olması, uzun aralıklı ve kısa aralıklı soluklar, düzensiz aralıklı olanlar gibi ayrıntılı bir şekilde gruplandırmakta. Hatta bazılarını bugünkü hekim anlamakta güçlük çekiyor. Nedeni çok basit. Bugünkü hekim onu ayırt etmeyi kendisine iş edinmemiş. Çünkü İbn-i Sina’nın yapmak zorunda olduğu birçok şeyi bugün alet yapıyor. Günümüz doktorları hastanın yüzüne bakmadan aletlerle, tahlillerle sonuca varıyor. İbn-i Sina’nın elinde böyle bir aleti yok. Parmaklarını, kafasını, gözlerini kullanıyor. Yani beş duyusu ile karar veriyor. Şimdiki doktor kemik taraması yapıyor, kemiklerini durumunu görüyor. Peki İbn-i Sina’ nasıl bilecek? Gözleriyle. Hastanın hareketlerini izleyerek. Gözlem çok önemli.

Daha önceki kitaplarınızın referansı Tokatlı Mustafa mıydı? Tokatlı Mustafa’yı ben mecburen dikkate aldım. Bana dedikodular geliyor; ‘İşte hoca çevirmiş’, ‘Canım ne çevirecek Tokatlı Mustafa’yı almış oradan aktarmış, Osmanlıca değil mi?’ Halbuki laf aramızda benim Arapçam Osmanlıcamdan iyidir. Çünkü ben önce Arapça sonra Osmanlıca öğrendim. Osmanlıcada Türkçe, Farsça, Arapça vardır, zaman zaman çözmesi zor bir dildir. Kendisine göre terkip yapısı vardır. Halbuki Arapçanın son derece sağlam bir gramer yapısı vardır. Fiili görüyorsunuz, faili görüyorsunuz, lügatta bulmanız kolay.

54

NİSAN 2013

Sağ olsunlar hekim arkadaşlar bir ay önce bana check up yaptılar. Değerlerini göster diyorlar. Çıkarıp kağıtları uzatıyorum. Onlarla şakalaştım. Siz bana bakmıyorsunuz, kağıda bakıyorsunuz, dedim. Burada görülüyor diyorlar. Belki alet ayrıntıyı ancak o an için belirleyebiliyor.

Avrupa’da uzun yıllar tıp fakültelerinde İbn-i Sina’nın bu eseri okutulmuş... 17. yüzyılın yaklaşık 2 yarısına kadar İtalya başta olmak üzere o zaman kurulan tüm üniversitelerde okutulmuş. Bundan iyisi yok ki… 16. yüzyılda tıp alanında Batı’da önemli değişmeler var. Benim doktora tezim Vesalius ve Osmanlıda yaşamış Hekim Şirvanlı Şem-

seddin İtaki idi. İnsan üzerinde ilk resmen diseksiyon yapan kişi Vesalius’dur. Ancak Vesalius’daki bazı hatalar İbn-i Sina’da yok. Neden? Vesalius kadavralar üzerinde çalışarak bir şeyler yapmaya çalışıyor ama yılda kaç tane kadavra bulabiliyor, bir ya da iki. Halbuki insan vücudunu belli bir pozisyonda tutacak, yani dokuların kaybolmasını engelleyecek kimyasallar yok. Dolayısı ile zaten mevcut olan bilgiyi tekrar aktarıyor. Onun da bir kısmını doğru aktarmıyor. Ancak diseksiyonun eğitim ve öğretim hayatının yanı sıra bilimsel çalışmalara yöntem olarak benimsenmesi açısından Vesalius önemli. Yani insan vücudu kutsal değildir araştırılması gerekir fikrini getirdiği için. Yoksa kitabında o kadar çok hata var ki. Örneğin göğüs kemiği bugünkü bilgimize göre 3 parçadan oluşur. Klasik bilgide 7 parçadır. Bakıyorsunuz Vesalius’da da aynı. Peki, bu adam hadi iç organlarını görememiş, kemikleri de mi görmemiş? Kısacası diseksiyon Batıda on altıncı yüzyılda bilimsel yöntem olarak kabul edilmiş ama henüz uygulamada sonuç alınamamış. Sonuç alınabilmesi için yeterince kadavra uygulaması yapmaları gerekiyor. Yani biliyoruz ki 17. yüzyıla kadar doğru dürüst bir uygulama yok. Anatomik bilginin düzeltilmesi gerek ki klasik bilgiyi alıp rafa koyalım. Hâlbuki öyle bir şey yok. Uygulama belki var ama kadavra bulmak zor. Bizde de biliyorsunuz 1830’lu yıllardan sonra diseksiyon var. İlkin fakir ve esirler üzerinde diseksiyon yapılsın denilmiş. Herkes ayağa kalkmış fakir olmak kusur mu, diye. Bunun üzerine sadece esirler üzerinde diseksiyon yapılması karar alınmış ve tabii çok az kadavra var.

Diseksiyondan önce İbn-i Sina bu işleri yazmış ve güzel de eser çıkarmış değil mi? Bence aslında İbn-i Sina diseksiyon yapmış. Öyle bilgiler veriyor ki anatomik yapıyı açıp görmeden bu bilgileri edinmesi mümkün değil. Mesela damarlar… Damar-sinir münasebeti… Klasik bilginin dışına çıkıyor. Nasıl çıkıyor?

İncelemeden veremez diyorsunuz? Tabii yani, aklın yolu bir işte... Ben söylemesem de metin söylüyor. ■


OTOKLAVLAR

İSTEM TIBBI CIHAZLAR SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

HİDROJEN PEROKSİT

YIKAYICI

Tel: +90 212 272 5700 Fax: +90 212 272 4243

EL YIKAMA

www.istemsa.com

info@istemsa.com


SEKTÖRDEN

HABER

SU ÖZGÜR

Bu Robot Yürümeye Motive Ediyor Robotik Yürüme Rehabilitasyon Cihazı CİHAZIN FES ÖZELLİĞİ Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Hasan Çağıl’ın da cihaza ilgi gösterdiğini söyleyen Ziya Ekinci, “Cihaza FES, Fonksiyonel Elektriksel Simulasyonu özelliği ekledik. Yani yürüme sırasında bacakta seçtiğiniz 6 adet kası, yürüme ile senkronize olarak uyarabiliyoruz. Bunu doğru zamanda yaptığınız zaman kasın doğru zamanda gevşeyip kasılmasını sağlıyorsunuz ve bu durum iyileşme sürecini hayli hızlandırıyor. Cihaza yönelik Hasan Bey’in dikkatini çeken noktalardan biri buydu.” dedi.

Gerçek yürümeyi simule eden bir robot aslında… Yeni jenerasyon bir cihaz ve rehabilitasyon anlamında dünyada en gelişmiş robot sistemi... Türkiye Distribütörlüğünü SESA’nın yaptığı Reha Technology’nin son teknoloji cihazı Robotik Yürüme Rehabilitasyon Cihazı’nı SESA Elektronik Medikal Cihaz Müdürü Ziya Ekinci’ye sorduk.

Yürüme rehabilitasyonu hastaya ne gibi artılar katıyor? Bu yeni jenerasyon bir ürün. Yürüme rehabilitasyonunda hiç yürüyemeyen ya da yürümesi bozulmuş bir hastaya, yeniden yürümeyi öğretmek amaçlanıyor. Bunu yaparken beyne yeniden yürümeyi öğretiyorsunuz. Hastanın kaslarını kuvvetlendiriyor, dolaşımı destekliyorsunuz, sindirime de fayda sağlıyorsunuz. Hareketsiz kaldığınız zaman biliyorsunuz ki bu saydığımız fonksiyonların hepsi bozuluyor. Tabii hastanın psikolojisi ve hasta motivasyonu da önemli.

Yeni jenerasyon bir ürün dediniz, bu teknolojideki yenilikler neler?

SESA Elektronik Medikal Cihaz Müdürü Ziya Ekinci, Fizik Tedavi Rehabilitasyon Cihazları Ürün Müdürü Aslı Erdoğan, Reha Technology Bölge Satış Direktörü Urs Strasek, SESA Elektronik Genel Müdür Yardımcısı Enver Batum

56

NİSAN 2013

Bu sistemi diğerlerinden ayıran özellik yürümenin koşu bandı üzerinde değil de gerçek yürüme simulasyonu ile gerçekleşiyor olması. Koşu bandı ile egzersiz gerçek yürüme aktivitesine denk gelen bir yürüme paterni değildir, vücut dengesi de orada farklıdır. Burada koşu bandı kullanılmıyor, paletli sistem mevcut. Ayrıca vücuda giyilen bir ortez de kullanılmıyor. Vücut, bel ve dizler serbest, hastayı tabandan itiyoruz. Tutup hareket ettirmekle itmek arasında büyük fark var. Yapısından dolayı merdiven inip çıkma ve parsiyel egzersiz yaptırabiliyoruz. Bir hareketin sadece bir parçasını da yaptırabiliyoruz. Biliyorsunuz bazı şeyler tekrarladıkça öğreni-

liyor. Beyin kaybettiği, bozulan ya da unuttuğu bir fonksiyonunu yeniden ve doğru bir şekilde öğreniyor.

Hangi hastalar burada egzersiz yapabiliyor? Felç geçirmiş veya omurilik yaralanması ile yürüme fonksiyonunu kaybetmiş, belden aşağısı tutmayan, paraplejik ya da hemiplejik hastaların tedavisi… Burada amaç kendi vücut ağırlığı ile yürüyemeyen hastayı askıyla havada tutmak sureti ile hastanın vücut ağırlığını azaltarak yürüme egzersizi yaptırmak. Bu ağırlık oranını da istenilen ölçüde değiştirebiliyorsunuz, tamamen sıfırlayabiliyor ya da bir miktar ağırlık verdirebiliyorsunuz. Hasta yürüme fonksiyonunu kazandıkça kiloyu artırarak egzersize devam ediliyor. Suyun içinde egzersiz gibi, daha az yükün altında daha fazla egzersiz yapıyorsunuz.

Rehabilitasyon çok uzun bir süreç... Tabii. Aylarca yıllarca uğraşıp ağır aksak yürüyen hastalar var. Ömür boyu rehabilitasyon gören hastalar var. Bu tip sistemler bu süreci hızlandırıyor. Daha kontrollü bir egzersiz yaptırıyorsunuz, hastayı monitörize ediyorsunuz. Hastanın ayağına uyguladığı gücü, kas gücünü, dengesini kurabilip kuramadığını görüyorsunuz. Vücut pozisyonunu düzeltebiliyorsunuz. Dizleri içeri ya da dışarı kaçıyorsa doğru pozisyona getirebiliyorsunuz. Hiç yürüyemeyen hastaya yürüme hissi vererek motivasyon sağlıyorsunuz ve vücut dikey konumdayken egzersiz yapabilme olanağı tanıyorsunuz. Bunların hepsi öğretmenin bir parçası… Hastaya yeniden yürümeyi öğretiyorsunuz. ■


24- 26 EKİM 2013 ICCI İSTANBUL KONGRE MERKEZİ, İSTANBUL TÜRKİYE

SİZ DE SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN BİR PARÇASI OLUN Hastane, inşa, altyapı, yönetim, bilişim gibi pek çok konuyu içinde barındıran

Hospital Build & Infrastructure, 24-26 Ekim tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde sektörün küresel buluşmasına ev sahipliği yapacak.

DAHA DA İDDİALI Hastanelerde dönüşüm sürecinin 2016 yılına kadar tamamlanacak olması, Kamu Özel İşbirliği (PPP) yasa tasarısı ve hastanelerin en hızlı büyüyen sektörlerin başında gelmesi yabancı yatırımcıların gözünü Türkiye’ye çevirdi. Geçtiğimiz senelerde Dubai, Hindistan, Almanya, Rusya ve Çin’de başarılı bir şekilde düzenlenen Hospital Build &Infrastructure Türkiye’ye daha da iddialı geliyor.

KONGRE ANA BAŞLIKLARI

Stratejik Ortak

KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ (PPP) I TASARIM ve MÜHENDİSLİK AMELİYATHANE YÖNETİMİ I GÖRÜNTÜLEME ve TANI SAĞLIK HİZMETLERİ YÖNETİMİ Avantajlı yer seçenekleri için; kenan.onak@informa.com www.tg-expo.net


UZMAN GÖRÜŞÜ

Kanser Tedavisi Sağlık Turizminde Önemli Rol Oynuyor Kemoterapi ve Radyoterapi Sağlık Turizmi Alanında Önemli

yazı,

TUNÇ KOŞCAĞIZ

MEDİTEL RADYOTERAPİ ÜRÜN MÜDÜRÜ

SOSYAL MEDYANIN GÜCÜNÜ BİLEN ÖZEL HASTANELER KANSER HASTALARINI YURT DIŞINDA YAPTIKLARI REKLAM VE ANLAŞMALARLA ÜLKEMİZE ÇEKMEKTEDİRLER. 58

NİSAN 2013

Sağlık turizmi sektörü uzun yıllardan beri dünyanın önde gelen ülkelerinde uygulanmaktadır ve iyi bir gelir kaynağı olarak görülmektedir. Türkiye ise yakın geçmişte sağlık sektörünün ve hastaneciliğin gelişmesiyle birlikte içinde bulunduğumuz bölgede sağlık üssü olma noktasına gelmiştir. Gerek kamu, gerekse özel hastanelerin son teknoloji cihaz yatırımları ve sağlık ekibinin dünya çapında bilinen kalitesi, bu olgunun gelişmesinde yardımcı olmuştur. Tedavilerde sunulan ekonomik fiyatlar, doğa ve tarihi güzellikleriyle ülkemiz her geçen yıl bu sektörde liderliğe yaklaşmaktadır.

Turizm Sektörü de Kazanacak Tüm hastalıkların tedavisi bir yana, kanser tedavisi düşünüldüğünde kemoterapi ve radyoterapi sağlık turizmi alanında önemli rol oynamaktadır. Radyoterapi tedavisinde hastalar ve yakınları bir aya yakın bir süre boyunca ülkemizde konaklamaktadır. Bu süre içerisinde hastanelerin ek gelir sağ-

lamalarının yanında, otelcilik ve turizm sektörü de kazanç sağlamaktadır. Özellikle otelcilik hizmeti verebilen hastaneler hizmette ön plana çıkarak gelirlerini arttırmaktadır.

Cihazlara Yatırım Artıyor Radyoterapi de dünya standartları haline gelen IMRT (Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi), IGRT (Görüntü Eşliğinde Radyoterapi), VMAT (Hacim Ayarlı Radyoterapi) ve son teknoloji olarak bilinen IG-IMRT (Görüntü Eşliğinde Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi) tedavi teknikleri ile radyocerrahi alanında stereotaktik radyocerrahi teknikleri en son teknolojik cihazlarla gerçekleştirilmektedir. İnternet çağında, hastalar her türlü bilgiye ulaşabilmekte ve tedavi teknikleri ile cihazları karşılaştırmaktadırlar. Sosyal medyanın gücünü bilen özel hastaneler sağlık turizmine verdikleri önemi arttırmakta ve kanser hastalarını yurt dışında yaptıkları reklam ve anlaşmalarla ülkemize çekmektedirler. Reklamlarında ise bünye-


lerinde uyguladıkları tedavi tekniklerini ve kullanılan radyoterapi/cerrahi cihazlarını ön plana çıkarmaktadırlar. IG-IMRT tedavisinin helikal olarak uygulandığı Tomotherapy ve benzeri cihazlar özellikle hasta ve hasta yakınları tarafından rağbet görmekte olup, yurt dışındaki merkezlerin bu cihazlara olan yatırımlarını arttırdıkları görülmektedir. Ülkemizde ise her geçen gün bu tip cihazların sayısı artmakta ve yapılan reklamlarla yurt dışında bilinen tedavilerin ülkemizde de uygulandığı gösterilmektedir.

Tatil İçinde Tedavi

TEDAVİLERDE SUNULAN EKONOMİK FİYATLAR, DOĞA VE TARİHİ GÜZELLİKLERİYLE ÜLKEMİZ HER GEÇEN YIL BU SEKTÖRDE LİDERLİĞE YAKLAŞMAKTADIR.

Yurt dışından gelen bir kanser hastası muayene olmaya geldiğinde hastaneye gelir getirmeye başlamaktadır. Ardından yapılan tetkikler ve tedavi planının çıkartılmasıyla birlikte hastaneye ne kadarlık bir gelir sağlayacağı belli olmaktadır. Ancak hastaneler ek gelir sağlayabilmek amaçlı veya hizmette fark yaratmak olarak; hastaya ve refakatçisine ulaşım, konaklama, turistik turlar gibi imkanlar sağlamaktadır. Tedavi bitiminde ise hasta bir aylık tatil sürecinde tedavi görmüş duygusuyla ülkemizden ayrılmaktadır.

Kalitemizi Duyurmalıyız Amacımız ise bu tarz paket programların, teknolojik yeniliklerin uygulanmasının ve sağlık kadromuzun kalitesini çevre ülkelere sosyal medya aracılığıyla, direk reklamlarla ve viral yolla duyurmak ve sektörün canlanmasını sağlamaktır. ■

NİSAN 2013

59


SEKTÖRDEN

HABER

SU ÖZGÜR

Erbe Gücünü İstem’le Birleştirdi Elektrocerrahi, Damar Mühürleme, Argon Plazma Koagülasyon, Kryo Cerrahi ve Waterjet Cerrahi Alanlarında Son Teknoloji… GENEL CERRAHİ, GASTROENTROLOJİ, DERMATOLOJİ, JİNEKOLOJİ VE ÜROLOJİ GİBİ ÖNEMLİ CERRAHİ UYGULAMALARDA GÜVENİLİR MARKA.

Dünyanın sayılı koter üreticilerinden biri olan Erbe, Türkiye’ye İstem kalitesi ile girdi. Merkezi Almanya’da bulunan Erbe, Avrupa ve Amerika’daki şubeleri ile büyüyen başarısını şimdi İstem Tıbbi Cihazlar ile gerçekleştirdiği iş birliği ile Türkiye’ye taşımayı hedefliyor. 1847’den beri dünyanın sayılı koter üreticilerinden biri olarak faaliyetlerini sürdüren Erbe, tüm tıbbi branşlar ve bireysel ihtiyaçlar için en iyi sistemleri geliştirmeyi amaçlıyor. Hizmet verdiği tüm alanlardaki ürünlerine uygun, farklı özelliklere sahip aksesuar ve enstrümanlarıyla doktor ve hasta ihtiyaçları karşılayan firma, müşterilerine Elektrocerrahi, damar mühürleme, Argon plazma koagülasyon, Kryo cerrahi ve Waterjet cerrahi alanlarında son teknoloji, güncellenebilir cihazlarıyla hizmet sunuyor.

kontrol edilebilme seçeneklerini bir araya getirmiş.

Cerrahide Çığır Açan Yöntem Argon Plazma ile Koagülasyon (APC) ERBE APC cihazları VIO serisiyle uyumlu olup koagülasyon işlemini iyonize Argon gazı ile gerçekleştiriyor. Koagülasyon temassız olduğundan enstrümanın hastaya yapışma riskini ortadan kaldırıyor. APC’nin sınırlı penetrasyon derinliğiyle homojen yüzey koagülasyonu ve etkili hemostas mümkün. Cihaz gastroentroloji, endoskopi, bronkoskopi, KBB, laparoskopi ve açık cerrahi işlemlerde kullanılmak üzere Erbe tarafından geliştirilmiş. ■

İnteraktif ve Güvenli Kullanım Erbe’nin Elektrocerrahi VIO serisi, 50C, 100C, 200S, 200D, 300S ve 300D olmak üzere 6 farklı ünite ve modüle sahip. 50 Watt’tan 300 Watt’a kadar kesme, koagülasyon, hemostas ve devitalizasyon işlemleri yapan koter cihaz seçenekleri sunan Erbe, VIO serisi elektrocerrahide yüksek frekansta hızlı, güvenli, hassas kullanıma uygun olup aynı zamanda makul fiyat seçenekleriyle hizmet veriyor. Ayrıca firma, güvenli bir operasyon ve doktor-hasta memnuniyeti için otomatik dozaj ayar seçeneği, değişik soket modülleri, çeşitli tıbbi branşlara özgü upgrade özellikleri, el kumandası ve ayak pedalı ile

60

NİSAN 2013

GENİŞ ÜRÜN PORTFÖYÜ Konularında dünya lider firmalarını ürünlerinin Türkiye’deki satış ve teknik servis etkinliklerini 15 yılı aşkın süredir başarıyla yürüten İstem Tıbbi Cihazlar, tıbbi alanlarda ihtiyaçları karşılayacak geniş bir ürün portföyüne sahip.



SİNEMA

HİTİTYA: MADALYONUN SIRRI A. Cengiz Deveci ile Ulaş Cihan Şimşek’in yönettiği ve Emir Berke Zincidi, Egemen Zincidi, Nehir Çağla ile Gürkan Uygun’un oynadığı Hititya: Madalyonun Sırrı, vizyona çıktı.

KELEBEĞİN RÜYASI Yılmaz Erdoğan’ın yönettiği ve Kıvanç Tatlıtuğ, Belçim Bilgin, Mert Fırat ile Yılmaz Erdoğan’ın oynadığı Kelebeğin Rüyası, vizyona çıktı. 1941 yılının Türkiyesini, İkinci Dünya Savaşı dönemi ve mükellefiyet günlerini yansıtan film, iki genç şairin hayatla ama en çok da aşkla olan mücadelesini anlatıyor. Yılmaz Erdoğan’ın, “Aşk en güzel bahanesidir şiirin” dediği filmde aşkın da, şiirin de hayatın da başrolünü üstleniyor ve film, şairlerin altın çağı olan yıllarda, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde adım adım gelişen bir aşkı anlatıyor.

62

NİSAN 2013

Anadolu topraklarında geçen Hititya mitolojisinden yola çıkılarak anlatılan hikâyede arkeolog bir babanın ve özel güçlere sahip bir annenin çocukları olan Alaz, Yaman ve Nehir’in, paralel bir evren olan Hititya ülkesine geçerek özel güçlere sahip olmaları ve annelerine kavuşmak için kötülükler dünyasının efendisiyle savaşmaları anlatılıyor.

SEFİLLER Tom Hooper’ın yönettiği ve Hugh Jackman, Russell Crowe, Anne Hathaway ile Eddie Redmayne’ın oynadığı Sefiller vizyona çıktı.

TIMOTHY GREEN’İN SIRADIŞI YAŞAMI Peter Hedges’in yönettiği ve Jennifer Garner, Joel Edgerton, Ron Livingston ile Dianne Wiest’in oynadığı Timothy Green’in Sıradışı Yaşamı vizyona çıktı. Bir aile kurmak için sabırsızlanan Green çifti, çocuklarının nasıl olacağını hayal etmektedir. Küçük Timothy fırtınalı bir gecede kapılarında belirdiğinde Green çifti ve yaşadıkları ufak Stanleyville kasabası umulmadık şeylerin bazen hayattaki en büyük hediyeleri getirdiğini öğrenir.

19. yüzyıl Fransa’sında geçen film, karşılıksız aşk, tutku, fedakârlık ve kefaret hikâyesi. Jackman, şartlı tahliye kurallarını ihlâl etmesinin ardından acımasız polis Javert tarafından onlarca yıldır aranan eski hükümlü Jean Valjean karakterini canlandırıyor. Valjean, fabrika işçisi Fantine’in küçük kızıyla ilgilenmeyi kabul edince hayatları sonsuza dek değişiyor.



K İ TA P

AŞKIN YASASI ŞİDDETİN YASASI

SOĞUK TAHT

NAR AĞACI İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, mücadele, kader, farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. “Nar Ağacı” hayal kadar zengin, roman kadar güzel, tarih kadar gerçek bir hikâye… İncelikle işlenmiş karakterleri, son derece zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle okuyanı çarpacak ve yıllarca unutulmayacak bir kitap. Yazar: Nazan Bekiroğlu Sayfa Sayısı: 536 Yayınevi: Timaş Basım

64

NİSAN 2013

Birbirine bağlı yirmi öyküden oluşan bir salkım üzüm; Soğuk Taht. Ülke ülke gezen bir kralın başka krallarda kendini görmek isterken, dünyanın bir oyun ve oyalanma yeri olduğunu dehşetle fark edişi… Bu kralın tacı, tahtı, atı ve arabası yok. Bir defteri var ancak dedelerinden kendisine miras kalan. Ayrıldığı her şehirden sonra not düştüğü bir defter… İnsanın kendini tanıma macerasını hiçbir yazar bu kadar yalın ve çarpıcı anlatmadı. Yazar: Naime Erkovan Sayfa sayısı: 127 Yayınevi: Şule Yayınları

UMUT IŞIĞIM Bir adamın hafızasını yeniden kazanmaya çalışırken karısının ihanetiyle yüzleşmek zorunda kalmasına dair gürültücü ve keskin hikâyesini anlatıyor. Matthew Quick bizi Pat’in zihninde dolaştırıyor, hünerli kalemiyle bize onun sevimli olduğu kadar çarpık bakış açısıyla bambaşka bir dünya gösteriyor. Bu dokunaklı ve eğlenceli roman, depresyon ve aşka çok farklı bir gözle bakmanızı sağlayacak. Yazar: Matthew Quick Sayfa Sayısı: 344 Yayınevi: Feniks Kitap

Aşkın yasası şiddetin yasası Leo N. Tolstoy İsevi öğretiyi insanlık için bir kurtuluş olarak gören Tolstoy, Birinci Dünya Savaşı arifesinde kaleme aldığı bu kitapta, bu öğretiye yüz çevirmiş ulusların “şiddet” eğilimlerinin bir analizini yapmakta. “İnsan hayatının en yüce sabit yasası” olarak nitelendirdiği “aşk”tan uzaklaşıldığında cinayetlerin, katliamların nasıl hızla çoğaldığını; düşmanlık, tahammülsüzlük gibi insanlara artık “sıradan” gelen alışkanlıkların ne gibi facialara neden olabileceğini anlatıyor. Yazar: Lev Nikolayeviç Tolstoy Sayfa Sayısı: 95 Yayınevi: Dedalus


YA Z I

GÖKHAN ÜMİT LALELİ

H AYAT I N İ Ç İ N D E N

Verdikçe Çoğalan Tek Şey Sevgidir Genç adam evinin alt katında marangozluk yapıyordu. Kapı ve pencere konusunda uzmandı. Fakat plastik pencereler yaygınlaşınca ahşaba rağbet azaldı. Bu yüzden işleri iyi gitmiyordu. Üstelik çocukları büyümüş, biri hariç diğerleri okula başlamıştı. Masrafları artınca yanındaki kalfasına yol verdi. İşe biraz daha erken koyulur, yardımcıya ayırdığı parayı çocukların harçlığına katardı. Adam bir gün çalışırken elektrik kesildi ve uzun süre beklediği halde gelmedi. Aksi gibi, o akşamüzeri teslim etmesi gereken birkaç pencere vardı. Boş kalmayı sevmezdi. Planyayı yağladı, taşları süpürdü. Biraz dinlenmek için eve çıkarken sigortaya göz attı. Eğer yanılmıyorsa bu iş normal değildi. Biri gelip sigortayı kapatmış olmalıydı. Şalteri kaldırınca atölye aydınlandı. Tahminleri doğru çıkmıştı ama bu işe bir anlam veremiyordu. Şaka dese, böyle bir şaka yapılmazdı. Kendisini kıskanacak düşmanı da yoktu. İşe koyulduğunda yine aynı şey oldu. Ama bu sefer suçluyu görmüştü. Oğlu evden atölyeye bağlanan merdiveni sessizce inmiş ve sigortayı kapattığı sırada babasını karşısında bulmuştu. Adam 10 yaşına gelmiş çocuğun böyle bir haylazlığını affedemezdi. Bütün günü onun yüzünden mahvolmuştu. Bir kere yapmış olsa ses çıkartmazdı. Ama tekrarlaması, hangi yönden bakılırsa bakılsın büyük hataydı.

> gullaleli@gmail.com > twitter@gullaleli

Saçlarından yakalayıp sıkı bir tokat attı. Her şey onun iyiliği içindi. Belki attığı tokat serseri olmasını engellerdi. Adam oğlunun gözyaşlarını görmezden geldi ve eve çıktıktan sonra eşine dert yanarak “Bu çocuğun okulda kimlerle düşüp kalktığını bilmemiz lazım!” dedi. “Eğer serbest bırakırsak başımıza büyük dertler açacak!”

Adam bir süre düşündü. Sonunda en kolay yolu buldu. Oğlunun hiç aksatmadan tuttuğu günlüğünde arkadaşlarına ait ipucu olmalıydı. Eşi istemese de ona kulak asmadı ve çocuğun günlüğünü okumaya başladı. Oğlu en son sayfada “Bu gece kötü bir rüya gördüm!” yazmıştı; “Atölyede çalışırken babamı elektrik çarpıyordu. Allah’ım onu koru! Ben elimden geleni yapacağım!” Çocuklarımız… İş, güç derken ihmal ettiğimiz, ne zaman büyüdüklerini fark edemediğimiz can parelerimiz. Biz ebeveynler, onları korumak adına neler yaptığımızı düşünürken, yaşları ne olursa olsun onların bizim için hangi duygu ve düşüncelerle hareket ettiklerini biliyor muyuz acaba? Yukarıdaki hikaye güzel bir örnek. Biz onları ne kadar çok seviyor ve değer veriyorsak, onlarda aynı şekilde bizler için kafa yoruyorlar. İnsanoğlu doğuyor, bebeklik, çocukluk derken kendisi çocuk sahibi oluyor. Kendini yetiştirenler sonbahar yaprakları gibi hayata veda ediyorlar. Düzen bu şekilde işliyor. Yaradan her şeyi düşünmüş. Bebek olarak geldik, duygusal ve fiziksel olarak bebekleşerek hayata veda ediyoruz. Bizlere düşen, hayatın her evresinde sevmek, değer vermek. Gün geliyor, çok şey verdim dediklerinizin, sizin için yaptıklarını görünce şaşırıyorsunuz. Çocuklarımızı, eşimizi, anne babamızı, ailemizi, dostlarımızı sevelim. Onlar, sevgi ve iyilik anlamında her şeyi hak ediyorlar. Hak ettikleri sevgiyi onlardan esirgemeyelim. Unutmayalım ki, verdikçe çoğalan tek şey sevgidir. NİSAN 2013

65


Ayça Varlıer Kadın Kahraman Hikayelerinde Rol Almak İstiyorum 66

NİSAN 2013


R Ö P O R TA J

Son olarak rol aldığı Taş Mektep isimli sinema filmi ve Elif adlı müzik albümü ile iki farklı kulvarda hayranları ile buluşan Ayça Varlıer’in en büyük isteklerinden biri, kahraman Türk kadınlarının anlatıldığı yeni projelerde yer almak. SAYED Dergisi için sağlıklı yaşam sırrını paylaşan Varlıer’in bu konudaki en büyük korkusu ise dişçi koltuğu. Amerika’da müzikal tiyatro üzerine eğitim aldınız. Şu an ise oyunculuğun yanı sıra bir de albüm çıkardınız. İkisi arasındaki fark nedir? Eğitimim müzikal tiyatro üzerine olduğu için hem oyunculuğu hem şarkıcılığı profesyonel anlamda icra etmem doğamın gereği. İkisinin arasında benim için açıkçası çok büyük bir fark yok. Hayatım boyunca hep ikisini bir arada tutmanın formüllerini buldum ve muhakkak performans edebileceğim platformlarda yer aldım. Oyunculuğum şarkıcılığımı, şarkıcılığım da oyunculuğumu besliyor.

Aslında ilk olarak Fahir Atakoğlu’nun solistliğini yaptınız, renkli cama geçiş nasıl oldu? Türkiye’ye ilk geldiğimde Fahir Atakoğlu ile çalışmak hem bana uğur getirdi hem de şarkıcılık kariyerime çok büyük bir adım atmış oldum. O dönem Mehmet Teoman ile kabare çalışmalarımız vardı. Yapımcı bir arkadaşım beni seyretti ve Abdullah Oğuz’un ajans menajerlik şirketiyle çalışmama ön ayak oldu. “Karım ve Annem” ile başlayan televizyon dizisindeki oyunculuk tecrübem ileriki yıllarda çok daha iyi projelerde yer almamı sağladı.

Şu an hem Taş Mektep isimli sinema filmi hem de Elif isimli solo albümünüzle adınızdan söz ettiriyorsunuz, hangisi daha fazla ilgi görüyor? Taş Mektep filmi tüm imkansızlıklara rağmen bence kendini ispatlamış bir film oldu. Halen yazılı basın organlarında ilanımız olmamasına ve vizyonda olduğu sinema/seans sayısının az olmasına rağmen filmimiz seyircisiyle buluşmaya devam etmekte. Milli Eğitim Bakanlığı tüm öğrencilerin bu filmi seyretmeleri için tavsiyede bulunduğu bir genelge yayımladı. Taş Mektep filmi bir ekip işi ve içinde bulunduğum için gurur ve mutluluk duyduğum bir proje. Elif albümü de dinlendikçe ve zaman içinde kendi kitlesini bulacağını inandığım, başından sonunda kadar her şeyiyle sahiplendiğim projem. Gerek sosyal medyada gerek çevrede olsun dinleyicilerin tepkileri çok olumlu. Butik ve alternatif bir albüm olduğu için kendini göstermesi bence biraz zaman alabilir, ama gelen yorumlar beni, müzisyen arkadaşlarımı ve yapımcı şirketim TMC’yi çok mutlu ediyor.

Yeni dizi-sinema projeleriniz var mı? Şimdilik yok ama projeler hakkında görüşmelerim var.

Bugüne kadar özel bir sağlık sorunu yaşadınız mı? Çok şükür ki bugüne kadar özel bir sağlık sorunu yaşamadım.

Çok sık hastalanır mısınız? Hayır, hastalanmam. Kendime iyi bakmaya gayret ederim, öncelikle ruh sağlığım çok önemlidir. Özellikle sevdiğim işi yaptığım için.

Çok sık doktora gider misiniz? Doktorlarla aranız nasıldır? Senelik kontrollerime giderim. Ge-

YA S E M İ N TO P O Ğ L U

çen senelerde dişlerimle ilgili ufak tefek problemlerim oldu. Geciktirdiğim ve dişçiden korktuğum için ağrılarım ve sorunlarım arttı. Ama artık her sene muhakkak hem genel check up hem de diş kontrollerimi yaptırıyorum. Diş sağlığıma dikkat etmezsem ileride kalbime kadar sıçrayan iltihaplanmalar olabileceğinin farkındayım.

Sağlığınızı korumak adına nelere dikkat ediyorsunuz? İyi besleniyorum, spor yapıyorum, sevdiğim insanlarla görüşüyorum. Hayatın güzelliklerini yaşamak, müzikte ve oyunculukta üretkenliğimi devam ettirmek hem bedenimi hem ruhumu besliyor. Bu şekilde kaliteli bir yaşam tarzı ile her türlü sağlığımı koruduğuma inanıyorum.

Gümüş dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ ile tanıştınız, sizce o dönem nasıl bir oyuncuydu, ondaki bu ilerlemeyi neye bağlıyorsunuz? Kıvanç çok yetenekli ve zeki bir oyuncu. Daha o günlerde belliydi onun dünya çapında bir oyuncu olacağı.

Yola sesinizle mi, oyunculuğunuzla mı devam edeceksiniz? Sizce?

Oyunculuk anlamında sizi nasıl bir rol gerçek bir tatmine ulaştırır ya da oynamak istediğiniz bir tipleme var mı? Gelen projelere baktığımda ilk olarak rol beni etkiler. Bundan sonra kadın kahraman hikayelerinde rol almak istiyorum. İstiklal Savaşı’nda hikayelerinin senaryoya dökülmesi gerektiğine şiddetle inandığım birçok kadın kahramanlarımız var. Domaniçli Habibe, Fatma Seher Hanım, Halide Edip gibi kadınlarımız bir kaç tanesi… ■ NİSAN 2013

67




1ST INTERNATI ON AL

O

NG

TU

UN K MEZ LARI KU ĞLI RU SA RESS L

ARARASI TÜ LUSL R 1. UEY MEDICAL ALUMN KİY IC E RK

1. ULUSLARARASI TÜRKİYE SAĞLIK MEZUNLARI KURULTAYI

YI TA

İşbirliği ve katkılarıyla

13-17 HAZİRAN 2013, İSTANBUL

“Türkiye'de okumuş, 3 bin 500 civarında yabancı hekim ve sağlık çalışanlarının Türkiye'de bir kurultay çatısı altında tekrar bir araya getirilmelerini doğrusu son derece önemli ve anlamlı buluyorum; son derece heyecan verici bulduğumu ifade etmek istiyorum. Türkiye'de okumuş, şu anda kendi memleketlerinde mesleklerini icra eden, saygın bir konumda bulunan mezunlarla irtibatın ve muhabbetin güçlendirilmesi inanıyorum ki Türkiye'nin tanıtımına çok büyük katkılar sağlayacaktır.”

w w w. t u r k i y e s a g l i k m e z u n l a r i . o r g w w w. t u r k e y m e d i c a l a l u m n i . o r g


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.