ÖNSÖZ Fizyoterapistler yaralanma, hastalığı değerlendiren ve tanı ile gelen özür ,hareket sistemi bozuklukları veya diğer durumlardan kaynaklanan ağrı ve fonksiyonel bozuklukları olan kişilerin fonksiyonel limitasyonlarını ,ağrıyı , özrü ve yeteneklerini özel ölçme değerlendirme ve inceleme yöntemleri ile belirleyerek hekimin tanısına göre fonksiyonun ve fonksiyonel kapasitenin geliştirilmesine yönelik fizyoterapi ve rehabilitasyon programı planlayan , uygulayan ve tekrar değerlendirerek rapor eden ,sağlıklı kişilerin sağlığını devam ettirmek amacıyla uygun egzersizler ve koruyucu programlar planlayan mesleki otonomiye sahip sağlık personelleridir. Toplumumuzda görevi ,tanımı ve sorumlulukları genellikle karıştırılan mesleklerden biridir. Bizler; fizyoterapistleri doğru tanıtabilmek toplumda yaygınlaştırmak ,fizyoterapistlerin ve fizyoterapi ve rehabilitasyon öğrencilerinin düşüncelerine yön vermek , fizyoterapi bilimi ile uygulama arasında köprü kurmayı hedefleyen bir bakış açısıyla güncel yaklaşımları toplumla buluşturmayı amaçlayan ‘’Theraphysio’’ adlı bu dergiyi oluşturmaya karar verdik. Derginin oluşturulmasında emeklerini esirgemeyen tüm bölüm yazarlarına teşekkür ederiz. Özenle hazırladığımız dergimizin içeriğini bizce çok güzel özetleyen Theraphysio ismini bizimle buluşturan Fzt.Berna Balcı ‘ya katkısı nedeniyle ayrıca müteşekkiriz. Saygılarımızla…..
İÇİNDEKİLER
OMURGA 1-Omurga Ve Genel Özellikleri
2-Omurga Kasları 3-İntervertebral Diskler 4-Spinal Sinirler Ve Çıkış Yerleri 5-Atipik Vertebralar Ve Özellikleri 6-Servikal Eklemlerin Fonksiyonel Yapısı Ve Hareketleri 7-Torakal Bölge Genel Özellikleri Ve Torakal Bölgenin Hareketleri 8-Lumbar Omurga Ve Lumbar Bölge Eklemleri 9-Sakral Bölge Ve Eklemleri 10-Koksigeal Bölge Ve Eklemleri
OMURGA VE GENEL ÖZELLİKLERİ ÖMER FARUK KUCUR Omurga, bir taraftan vücudumuzun dik durmasını, diğer taraftan da içindeki kanaldan geçen omuriliğin korunmasını sağlayan, güçlü esnek kemik zincirine verilen addır.
33 vertebra eklemleşerek omurgayı oluşturur; -Cervical (Servikal) Bölge : (C1-C7) 7 Vertebra bütünüdür, -Torakal Bölge : (T1-T12) 12 Vertebra bütünüdür, -Lumbal Bölge : (L1-L5) 5 Vertebra bütünüdür, -Sakral Bölge : (S1-S5) 5 Vertebra bütünüdür, -Koksigeal Bölge : 3-4 Vertebra dan oluşur.
Vertebraların doğru tanımlanması M.Ö. ilk kez Galen tarafından yapılmıştır. Daha sonrasında Vesalius tarafından doğrulanmıştır. Omurganın uzunluğu cinsiyetler arasında ve kişiden kişiye değişiklik gösterir. Erkeklerde ortalama olarak 71 cm olan omurga uzunluğu kadınlarda 61 cm ‘dir. Omurga hareketli bir yapıdır. Öne, arkaya, yana ve rotasyon hareketlerinin yapabilirken bu hareketlerin kombinasyonunu da gerçekleştirebilir. Bu hareketler sayesinde günlük yaşam aktivitelerimizi sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebiliriz. Aynı zamanda kostalar , pelvik kuşak ve bir çok kas için tutunma yeri olan omurga bu özelliklerinden dolayı omurgalı canlılar için önemli bir yere sahiptir.
OMURGA VE GENEL ÖZELLİKLERİ Vertebral kolonun sagittal düzlemde 3 adet eğriliği bulunmaktadır. Servikal bölgede açıklığı arkaya bakan eğriliğe Servikal Lordoz , Torakal bölgede açıklığı öne bakan eğriliğe Torakal Kifoz , Lumbal bölgede açıklığı arkaya bakan eğriliğe Lumbal Lordoz denir. Servikal Lordoz başı destekler ve başın pozisyonuna göre eğriyi oluştururken lumbal Lordoz yük taşımaya yanıt olarak gelişir ve pelvis ile alt ekstremitenin pozisyonlarından etkilenir.
Kapandij’ye göre normal lumbar, torakal ve servikal eğrilikleri olan bir spinal kolonun, düz bir çubukla kıyaslandığında aksiyel yüklenmelere 10 kat daha fazla dayanma yeteneği vardır. Bir eğriliğin bitip diğerinin başladığı bölgeler (C7T1, T12-L1, L5-S1) genellikle mobilitenin en fazla olduğu ve yaralanmaya en açık bölgelerdir. Servikal ve lumbar bölge en mobil, torakal ve pelvik bölge ise en rijit bölgelerdir. Vertebranın dış tabakası kompakt (Kortikal) kemikten, iç tabakası kansellöz ( trabeküler ,spongiyoz) kemikten oluşur. Kompakt kemik vertebra korpusunun üst ve alt yüzeylerinde ince, vertebral ark proseslerde ise daha kalındır. Kompakt kemiğin dış kısmı periosteum denen ince bir zarla kaplıdır.
OMURGA VE GENEL ÖZELLİKLERİ
Periosteumda nosiseptif (ağrı) ve proprioseptif duyuyu ileten sinir sonlanmaları bulunur. Vertebra korpusunun asıl görevi yük taşımaktır. Ayrıca aksiyel kaslar ve proksimal ekstremite kaslarının kasılması ile oluşan ekstra yüklenmelere de karşı koyar.
Vertebra korpuslarının transvers çapı C2 ‘den L3’e gittikçe artar. Wolff kanununa göre; Kemikteki yüklenme artarsa, zaman içinde kemik bu yüklere karşı koymak için kendini yeniden şekillendirerek daha güçlü bir hale gelecektir. Önce trabeküler sistemde sonra da kemiğin dış kompakt kısmında adaptif değişimler görülecek ve kemik daha da kalınlaşacaktır.
Kaynakça İbrahim Engin Şimşek, Omurga, Hipokrat Yayınevi 2017
OMURGA KASLARI ELİF GİZEM BALCI
İNTERVERTEBRAL DİSKLER BÜŞRA NUR KARAKAYA
İntervertebral diskler Latince ismiyle discus intervertebralisler, omurgayı oluşturan vertebralar arasında bulunan fibrokartilaj yapıda yastıkçıklardır. Omurgalar arasındaki sürtünmeyi ve yüklenmeyi azaltırlar. Şok absorbe edici olan intervertebral diskler gençlerde omurga uzunluğunun dörtte birini oluştururken yaşlılarda sıvı kaybı nedeniyle bu oran önemli miktarda azalır.
İntervertebral disk nukleus pulpozus ve anulus fibrozus ile uç plaklardan oluşur. Bu yapıların ekstra selüler matriksi; kollojen, su içeren organik ve inorganik bileşikler ile proteoglikanlardan oluşur. Bu maddelere mukoprotein veya mukopolisakkaritler de denilmektedir. En fazla bulunan kollojen çeşidi tip-2 dir. Tip-1 kollojen küçük oranlarda bulunmaktadır.
Toplam 23 adet olan discus intervertebralis, axis’ten sakrum kadar omur gövdeleri arasında bulunur ve bunları birbirine bağlar. Discus intervertebralis os sakrum ve os coccygis’in birbiriyle kaynaşmış olan segmentleri arasında, ayrıca atlas ile axis arasında da bulunmaz. Discus intervertebralisler, kolumna vertebralisin değişik bölgelerinde şekil, hacim ve kalınlık bakımından farklıdırlar. Fakat genellikle aralarında bulundukları omur gövdelerinin eklem yüzünün şekline uyarlar. Discus intervertebralisler ön ve arka kısımda ligamentum longitudinale anterius ve ligamentum longitudinale posterius ile temastadır. Ayrıca göğüs bölgesinde yan taraflarda “ligamentum capitis costae intraarticulare” vasıtasıyla kaburga başlarına da tutunmuşlardır.
İNTERVERTEBRAL DİSKLER
NUKLEUS PULPOSUS (ÇEKİRDEK YAPI)
Nukleus pulposus jel kıvamında, mukapolisakkaritlerden oluşmuş, su tutma özelliği ile birlikte sıkıştırılamayan bir yapıya sahiptir. Aksiyal yükü perifere eşit miktarda dağıtan silindir gibidir. Nukleus pulposus % 88 oranında su içerir. Su oranı yaş ilerledikçe % 66 ya düşer. Nukleus pulposus en iyi lumbal bölgede gelişmiştir. Nucleus pulposus basınç altında devamlı yer değiştirir. Deforme olabilir fakat tazyik edilemez. Kompresyon kuvvetine karşı bir rezistansı vardır. Kendine özgü bir iç gerilimi olan nucleus pulposus üstüne düşen tazyik dalgaları anulus fibrosusa aktarır.
ANULUS FİBROSUS (BAĞ YAPI) Anulus fibrosusun Görevi; iki vertebra korpusuna yapışarak vertebraları birbirine bağlamaktır. Vertebraya yapıştıktan sonra korpusun içerisine kadar giren sharpey lifleri kopmayacak kadar sağlamdır. dış kısımdadır. Anulus fibrosus fibröz kartilaj ve kollajen fibrillerden meydana gelir ve bunlar birbirini çaprazlar. Bu yapılar gerilim, bükme ve torsiyon kuvvetlerine karşı gelir. Anulus fibrosusun anteriordaki lifleri anterior longitudinal liflerle kaynaşmıştır bu durum çok kuvvetli olmasını sağlar ve diskin anteriora doğru protrüzyonunu önler. Buna karşın posterior birleşim bu kadar güçlü değildir. Anulus fibrosusda su oranı doğumda %79, yaşlılıkta % 70’dir. Kompresyon streslerinin %75’i nucleus pulposus, %25’i anulus fibrosus tarafından karşılanır.
İNTERVERTEBRAL DİSKLER
BESLENMELERİ Discus intervertebralisler’in beslenmesi iki şekilde olur: 1- Omur gövdelerini örten hyalin kıkırdak üzerinde, santral bölgede bulunan delikler vasıtasıyla kemik iliğinden sıvı diffüzyonu ile, 2- Çevredeki damarlardan sıvı diffüzyonu şeklinde olmaktadır. Bu nedenle olgun disklerde vasküler (periferik kısım) ve avasküler bölümlerin yaralanmaya karşı gösterdikleri reaksiyonlar da farklıdır. Olgun bir diskusun omura yapışan büyük kısmında damar bulunmaz ve bu bölümün beslenmesi spongioz kemik dokusundan diffüzyon yoluyla olur. İNERVASYONU Diskin innervasyonu ve ilişkide olduğu yapılarda sinir dokusunun bulunması klinik olarak önemlidir. İlk defa 1858’de Luschka, sinuvertebral siniri (ramus meningeus) tanımladı. Bu sinir vertebral kanala geri dönerek ligamentum longitudinale anterius, periosteum, venöz sinüsleri ve dural segment’i innerve eder. Sinuvertebral sinir’in (ramus meningeus) 2 orijine sahip olduğu bildirilmiştir.
Biri spinal sinir ve diğeri sempatik sinir sistemidir. Spinal orijinli sinir dorsal kök ganglionu’nun distalinden çıkar ve spinal kanala geri döner. Bu sinir orta hatta ulaşarak her seviyede diskin üzerine ve altına doğru yan dallarını verir. Yapılan çalışmalarda ligamentum longitudinale posteriusun yapışma yerlerinde ince myelinsiz sinir liflerinin varlığı bulunmuştur. Fakat bu lifler anulus fibrosus içinde tespit edilememiştir.
KAYNAKÇA: http://www.fztozdemir.com/intervertebral-disk/ http://terapisthuseyin.com/?p=201 https://www.journalagent.com/vtd/pdfs/ VTD_4_4_232_236.pdf
SPİNAL SİNİRLER DUYGU NUR ATA
Spinal Sinirler (Omurilik Sinirleri): 31 çift sinir vardır bu sinirler Medulla Spinales' ten çıkarak arka ve ön köklerin birleşmesiyle ortaya çıkan ayrıca canalis vertebralis dışına çıkar. Bu sinirler Spinal Sinirler (nervi spinales) olarak adlandırılırlar. İçlerinde motor, duyu ve sempatik lifler bulunur.Spinal sinirler vertebralara göre isimlendirilirler.
Spinal Sinirlerin Numaralanması: Spinal sinirlerin numaralandırılması çıkışlarına göredir. 1.sinir olarak adlanıracağımız os occipitale ile atlas arasından çıkan spinal sinirdir. 7. servikal vertebra ile birlikte 1. torkal vertebra arasından çıkan spinal sinir 8. servikal sinir olarak numaralandırılır. Kalan diğer bütün spinal sinirler kendilerinden önce olan vertebraların sayısı verilmektedir. Spinal sinirleri Medulla spinalisten çıkan radix ventralis (ön kök) ve radix dorsalis (arka kök) foramen intervertebrale hizasında birleşerek oluşturur.Her segmentten sağ ve sol olarak bir çift çıkar.
SPİNAL SİNİRLER
Bir spinal sinir mix(karışık)’tir ve dört dalı vardır; a)Ramus anterior:Thorocal bölgede segmental seyrederek nervus intercostales adını alırken,diğer bölgede plexus’ları oluşturur.Bunlar gövdenin ön ve yan bölümü ile extremitelerin innervasyonunu sağlar. b)Ramus posterior:Medial ve lateral olmak üzere ikiye ayrılır.Genel olarak medial dalı duyu,lateral dalı ise motor lifidir.Bu lifler sırt derisi ve sırt kaslarının innervasyonunu sağlar.
c)Ramus meningeus:Menix’lere dağılır. d)Ramus communicantes:Spinal siniri truncus sempaticus’a birleştiren dallardır.Thorocal ve üst lumbal segmentlerdeki spinal sinirlerden ayrılarak truncus sempaticus’a giden dallara rami communicantes albi adı verilir ve toplam 14 çifttir.Bunlar sempatik lifler taşır.
SPİNAL SİNİRLER Spinal Sinirlerin Yapmış Olduğu Pleksuslar: Plexus cervicalis:C1-4 spinal sinirlerin ön dalları oluşturur. Segmental dalları: -N. Occipitalis minor
Segmental dalları;
-N. Auricularis magnus
Kök dalları:
-N. Transversus colli
-N. Dorsalis Scapulae (C5)
-N. Supraclavicularis
-N. Thoracicus Longus (C5-7)
-N. Phrenicus
Trukus dalları: -N. Suprascapularis (C5-6)
Plexus brachialis: C5-8 ve T1 spinal sinirlerin ön dallarının birleşmesiyle oluşmuştur.Plexusa C4 ve T2 spinal sinirden de birer dal katılabilir.
-N. Subclavius
(C5-6)
SPİNAL SİNİRLER Fasciculus dalları:
Segmental dalları:
A-Lateral fasikül:
-N. İliohypogastricus (L1)
-N. Muskulocutaneus (C5-7)
-N.İlioinguinalis (L1)
-N.Medianus(lateral kökü) (C6-7)
-N. Genitofemoralis (L1-2)
-N. Pectoralis lateralis (C5-7)
-N. Cutaneus femoris lateralis (L2-3)
-N. Obturatorius accessorius (L3-4) B-Medial fasikül:
-N. Obturatorius (L2-4)
-N. Ulnaris (C8-T1)
-N. Femoralis (L2-4)
-N. Medianus (medial kökü C8-T1) -N. Cutaneus brachi medialis (C8-T1)
Plexus sacralis:
-N. Pectoralis medialis(C8-T1) C-Posterior fasikül:
L4’ten bir dal ile L5 turuncus lumbosacralisi oluşturur.Bu turuncus,sacral 1-3 ve 4’ten bir dal ile birleşerek plexus sacralisi meydana getirir.Segemental dalları:
-N. Radialis (C5,8-T1)
-N.Gluteus superior (L4,5-S1)
-N.Axillaris (C5-6)
-N. Gluteus inferior (L5-S1,2)
-N. Subscapularis (C5-6)
-N.Cutaneus femoris posterior (S1-2-3)
-N.Thoracodorsalis (C6-8)
-N.Pudentus (S2-3-4) -N.İschiadicus (L4,5-S1,2,3)
Plexus lumbalis:Lumbal spinal sinirlerin ön dallarının meydana getirdiği sinir yumağıdır
Plexus coccygeus: Kısmen S4,S5 ve coccygeal spinal sinirin ön dallarının birleşmesiyle meydana gelir.
KAYNAKÇA -Www.sinir.gen.tr... -Anatomi kitabı –Prof. Dr.Mehmet Çimen -Www.biyologlar.com...
ATİPİK VERTEBRALAR OKAN DEMİR
Vertebraların bölgesel özellikleri ve ayırt edici özellikleri: BOYUN BÖLGESİ
Omurga (columna vertebralis) 32-34 omurun (vertebra) üst üste oturmasıyla oluşan 72-75 cm uzunluğunda bir kemik sütundur. Tipik bir vertebra iki bölümden oluşur. Ön tarafta bulunan kalın, kenarları kompakt kemik ile çevrelenmiş ve kuvvetli kısma corpus vertebrae, arka tarafta bulunan daha ince kemik yapılardan oluşan bölüme ise arcus vertebrae denilir. Corpus vertebrae’ler daha önceden de belirtildiği gibi komşu omurlarla aralarına discus intervertebralis’leri alarak eklem yaparlar ve sağlam bir kemik sütun oluştururlar.
Yedi adet boyun omuru vardır. Bunlardan 1., 2. ve 7. boyun omuru diğerlerinden farklıdır. Bölgesel olarak bakıldığında en küçük gövdeler boyun omurlarındadır. Bu bölge vertebralarını diğer bölgelerden ayıran en önemli özellik proc. transversus üzerinde bulunan ve for. transversarium denilen deliklerdir (Buradan a., v. vertebralis’ler ve plexus vertebralis geçer). İlk servikal vertebra’da (C1) proc. spinosus yoktur, 7. servikal vertebra (C7) hariç diğer 5 tanesinde proc. spinosus bulunur ve çatallıdır. Boyun omurlarının proc. transversus’larında caput costae’nin karşılığı olarak tuberculum anterius ve tuberculum costae’nin karşılığı olarak tuberculum posterius denilen çıkıntılar vardır. 6. boyun omuruna ait tuberculum anterius’un hemen önünde a. carotis communis’ten nabız alındığı için bu çıkıntıya özel olarak tuberculum caroticum (Chassaignac tüberkülü) denilir.
ATİPİK VERTEBRALAR ATLAS (C1, 1. boyun omuru) AXIS (C2, 2. boyun omuru, Epistropheus) VERTEBRA PROMINENS (C7, 7. boyun omuru)
TORAKS (GÖĞÜS) BÖLGESİ 12 adet göğüs omuru vardır. Boyun omurlarına göre gövdeleri daha büyüktür ve birinci göğüs omurundan onikinci göğüs omuruna doğru inildikçe gövdeler büyür. Bu bölge vertebralarını diğer bölgelerden ayıran en önemli özellik gövdelerinin yan yüzünde ve pediküllerin hemen önünde kaburgalar (costae) ile eklem yaptıkları küçük eklem yüzleri bulunmasıdır. Her göğüs omurunda eklem yaptığı kaburgaya göre yarım, tam ya da bir tam bir de yarım eklem yüzü bulunur. Bu eklem yüzlerinin tam olanlarına fovea costalis, yarım olanlarına fovea costalis superior veya fovea costalis inferior denilir. Son iki göğüs omuru hariç tüm göğüs omurları proc. transversus’larının ön yüzleri ile de kaburgaların tuberculum costae denilen çıkıntıları ile eklem yaparlar. Bu eklem yüzlerine ise fovea costalis processus transversi denilir.
ATİPİK VERTEBRALAR Dokuzuncu torakal vertebra sık olarak 10’uncu kaburga ile eklem yapmaz ve bu nedenle gövdesindeki yarım alt eklem yüzü bulunmaz. Sadece 9. kaburga başındaki alt eklem yüzü için, gövdesinde üst yarım eklem yüzü vardır. Onuncu torakal vertebra gövdesinin her iki yan tarafında üst bölüme yakın, 10’uncu kaburgaların başları için tam eklem yüzü bulunur. On birinci ve on ikinci torakal vertebraların sadece gövdelerinde, 11 ve 12’nci kaburgaların başları için tam eklem yüzü bulunup, processus transversus’larında eklem yüzü yoktur.
LUMBAL BÖLGE
LUMBAL BÖLGE 5 adet bel omuru vardır. Diğer tüm hareketli omurlara göre daha büyüktürler. For. transversarium’larının bulunmamasıyla boyun omurlarından, fovea costalis’lerinin bulunmamasıyla da göğüs omurlarından ayrılırlar. Taşıdıkları kuvvetin fazlalığı nedeniyle çok kalın olan bu kemiklerde genellikle iki karakteristik çıkıntı ile karşılaşılır. Proc. articularis superior’ların arka kısmındaki çıkıntıya processus mamillaris, proc. transversus’un kaidesinin arka tarafında bulunan çıkıntıya processus accessorius denilir.
SERVİKAL BÖLGE FONKSİYONEL YAPISI VE HAREKETLERİ
VEYSEL YILMAZ Vertebral kolon anatomik segmentlerden
oluşur. Her bir segment, tam bir omur kemiği (omur kemiği gövdesi- corpus vertebra), lamina, spinoz çıkıntı, inferior ve superior faset eklem yüzeylerini içerir. Bu tarif anatomik özellikleri tanımlar. Her bir anatomik segment , üst ve altta bulunan bir diğer anatomik segmente bağlanarak fonksiyonel segmenti oluşturur. Faset eklemleri; Zygapophyseal eklem olarak ta tanımlanır. Vücudumuzda bulunan diğer eklemlerden farkı yoktur. Üst ve alt articular faset bunları örten kaygan hyalin kıkırdak ve eklemi örten bağlardan oluşur. vertebraların ve bütün olarak ta omurganın farklı yönlere (öne, arkaya, yana) hareketini sağlayan ayni zamanda da bu hareketleri sınırlayan yapılardır. Her bir omurda sağlı ve solda olmak üzere üzere iki tanedir. C1 - Oksipital kemik ve C1-2 arasında yoktur. Vertebra korpusu Tüm kemik yapılarında olduğu vertebra korpus yapısı da ayni özellikleri taşır. Dışta sert yapı özellikleri gösteren kortikal ( compact) bölüm, onun altında trabeküler yapı gösteren cancellous (süngerimsi) bölüm bulunur. Trabeküler yapılar arasındaki boşluklarda kemik iliği vardır. Vertebraların kortikal bölümü, uzun kemiklere göre daha incedir. Buna karşın kansellöz bölüm daha lalıdır.
Gençlerde (< 35-40 yaş) vertebra üzerine binen yükün yaklaşık olarak %55' i kansellöz yapı tarafından, % 45' i ise kortikal bölüm tarafından karşılanır iken ileri yaşlarda bu oran tersine döner ve vertebra üzerine binen yükün %60-65'i kortikal bölüm tarafından karşılanır.
SERVİKAL BÖLGE FONKSİYONEL YAPISI HAREKETLERİ
VE
C1 ve oksipital kemik arasında, C1 ve C2 vertebraları arasında disk yoktur. Geri kalan tüm vertebralar arasında disk yapısı vardır. Servikal bölge disk kalınlığı diğer vertebra bölgeleri arasında en ince olanıdır ve 3 mm dir. Disk –Korpus oranı ise 2/5‘tir.
Vertebral kolon hareketlerinin biyomekaniği Öne fleksiyon (Öne eğilme) Fleksiyona gelindiğinde,disk dokusu (Nucleus pulposus ve Annulus fibrosus) ön tarafta (eğilme yönünde) sıkışır. N. Pulposus posterior longitidunal ligamana doğru (arkaya doğru) basınç uygular. Bu basınç artışı, arka tarafta gergin hale gelen Annulus fibrosus lifleri ve öne eğilmekle gergin hale gelen posterior longitidunal ligaman tarafından dengelenir. Öne eğilmekle Anterior longitidunal ligaman ve Annulus fibrosus ta bulunan lifler gevşer. Bu bölgede diskin öne doğru bulging' i görülür. Diğer yapıların sınırlandırıcı etkisi ile bulging büyümez, minimal düzeyde kalır. Spinoz çıkıntı yukarı doğru hareket eder. Bu hareket supraspinoz ligaman ile sınırlandırılır. İnferior faset eklemi, yukarı ve öne doğru hareketlenir. Bu durum faset eklem bağları ile kısıtlanır.
Ekstansiyon Arkaya ekstansiyonda, Disk dokusu (N. Pulposus ve Annulus fibrosus) arka tarafta sıkışır, ön tarafta genişler. N. Pulposus ön tarafa doğru basınç uygular. Bu artmış olan basınç, arkaya eğilmekle gergin hale gelen Anterior Longitidunal ligaman ve Annulus fibrosusun öndeki lifleri ile dengelenir.
SERVİKAL BÖLGE FONKSİYONEL YAPISI VE HAREKETLERİ İnferior faset eklemi aşağı ve öne doğru hareketlenir. Bu hareketlenme faset eklem bağları ile sınırlandırılır. Spinoz çıkıntı aşağı doğru hareketlenir. Supraspinoz ve interspinoz ligaman gevşer. Spinoz çıkıntının aşağı doğru hareketlenmesi, üstteki vertebradaki interspinoz ligaman tarafından sınırlandırılır. İnferior artiküler faset yukarı ve aşağıya doğru hareketlenir. Bu hareket, faset eklem ligamanları ile sınırlandırılır.
Lateral fleksiyon Yana eğilmede, Disk dokusu (Nucleus pulposusu ve Annulus fibrosus) eğilen tarafta sıkışır. Bu sıkışma sağa eğilmede sağ, sola eğilmede sol tarafta oluşur. Nucleus pulposus eğilen tarafın aksi yönünde basınç uygular. (Basınç artışı sağa eğilmede sol tarafta, sola eğilmede sağ tarafta). Bu artmış basınç, Annulus fibrosusun gerilmiş lifleri ile dengelenir. Eğilme yapılan taraftaki inferior faset, eğilen tarafa doğru hareketlenir (ok yönü) ve eklem yaptığı alt vertebranın üst fasetine doğru basınç uygular. Bu olay faset eklem bağları ile sınırlandırılır. Bu durumu bir örnekle açıklayalım. Kişi sola doğru eğiliyor. Disk dokusu sol tarafta bası altında kalır. Soldaki faset sola doğru hareketlenir. Bu hareketlenme alt seviyedeki faset eklem yüzeyi ve faset eklem bağları ile sınırlandırılır.
SERVİKAL BÖLGE FONKSİYONEL YAPISI VE HAREKETLERİ SONUÇ Diskin öne fleksiyon, arkaya ekstansiyon ve yana fleksiyona genel cevabı 1- Nucleus pulposus eğilen yönün aksi tarafında genişler, eğilen tarafta ise daralır ve dışa doğru taşar (Bulging). 2- Eğilen yönün aksi tarafına annulus fibrosusta ki lifler gerilir. Rotasyon Rotasyonda, Annulus fibrosusta bulunan ve bir birlerine göre oblik olarak çaprazlayan lif tabakaları aşırı derecede gerginleşir. Bu gerginlik basınç artışına yol açar. Basınç artışı disk dokusunun sentral bölümünde yani Nucleus pulposus' un yer aldığı bölümünde çok belirgindir. Bu olay travmatik disk rüptürünün en önemli nedenidir. İnferior faset eklemleri iki taraflı olarak rotasyon yönünde hareket ederler. Sola doğru rotasyonda, sol taraftaki inferior faset altında bulunan superior faset üzerine basınç uygular, sağ tarafta bulunan inferior faset sola doğru hareketlenir ve altta bulunan superior faset eklem yüzeyi ile yaptığı faset ekleminden ayrılmaya çalışır ve bu eklemin bağlarını zorlar. Rotasyon çok şiddetli ise, sol tarafta faset kırıkları görülebilir.
LUMBAR BÖLGENİN YAPILARI
TALHA TOKLU Vertebra gövdesi:Vertebra gövdesinin içyapısı trabeküler sistem tarafından kuvvetlendirilmiştir. Çevresinde kortikal kemik bulunmaktadır. Bu yapılar kompresif kuvvetlere karşı dayanıklı olmasını sağlamaktadır. Kompresif yükler superior son plaktan diske, diskten inferior son plağa, son plaktan vertebra gövdesine aktarılır. Yük aktarımı vertebra gövdesinin trabeküler kemiği boyunca taşınır ve bir sonraki son plağa aktarılarak devam eder. Üzerlerine binen yükle orantılı olarak vertebra gövdesinin büyüklüğü boyun bölgesinden bel bölgesine doğru gidildikçe artar. Ayrıca vertebraların yüzel alanları lumbal bölgede en fazladır. Bu da vertebranın maruz kaldığı yük miktarını daha rahat tolere debilmesini sağlar.[1] Ayakta durma sırasında aksiyal kompresyon yüklerinin %80’i vertebra gövdesi ve disk %20’si faset eklemler tarafından karşılanmaktadır. Ayakta durma sırasında vertebra gövdesindeki aksiyal kompresyonun %25-55’i 40 yaş öncesinde trabeküler kemikler tarafından taşınmaktayken, 40 yaş sonrasında bu oran değişir. Kemik dansitesinin azalmasına bağlı olarak aksiyal kompresyon daha yoğun olarak kortikal kemik tarafından taşınır. [1]
Pediküller: Vertebral gövde ile posterior yapıları birleştirir. Görevleri gerilim ve bükme kuvvetini posterior yapılardan gövdeye taşımaktır. Lumbal bölgedeki pediküller daha fazla yük taşımak zorunda kaldıkları için daha kalın ve kısadır. [1]
LUMBAR BÖLGENİN YAPILARI Laminalar: Lumbal bölgede laminalar pediküllere göre daha incedir. Spinal kord için bir çatı görevi görmektedir. Görevleri yükleri posterior yapılardan pediküllere taşımaktır. Yükler vertikal yerleşimli laminadan horizontal yerleşimdi pediküle taşınmaktadır. Ayrıca kas ve ligamentlere origo ve insersiyo sağlar.[1]
Prosesus transversus ve spinosus: Transvers ve spinöz proseslerin temel işlevi kaslara yapışma yeri sağlamak ve kasların kuvvet kolunu arttırmaktır. [1] Prosesus Mamillaris: Prosesus mamillaris multifidus ve medial intertransvers kaslar için yapışma yeri sağlar.
Faset eklemler: Faset eklemler bir üst vertebranın procesus articularis inferior’u ile bir alt vertebranın procesus artikularis superior’u arasında bulunan eklemlerdir. Bunlar plana tipi eklemlerdir ve fonksiyonel birimin hareketlerinde önemli bir role sahiptir. Komşu iki vertebraya ve bunlar arasında bulunan yumuşak dokuya hareket segmenti denir ve faset eklemler hareket segmentinin hareket genişliğini büyütürler.
Faset eklemler lumbal bölgede frontal düzlemle 45 derecelik açı yaparken transvers düzleme dik olarak yerleşmiştir.[2] Ayrıca parçalama, kompresyon, gerilim ve torsiyonel kuvvetlere maruz kalır ve bunları laminaya aktarırlar. Faset eklemlerin yük taşıma oranları özellikle omurganın hiperekstansiyon pozisyonunda belirgin hale gelir.
LUMBAR BÖLGENİN YAPILARI
LUMBAL BÖLGE EKLEMLERİ Faset eklemler: Omurgaya kompresif yükler uygulandığında faset yüzlerinin birbirine yaklaşması hyalin kartilajdaki sıvının azalması ile sonuçlanır. Kompresif kuvvetler ortadan kalktığı zaman ise sıvı hyalin kartilaja geri döner. Bu sağlıklı synovial eklem kartilajnın tipik özelliklerindendir. Yetişkinlikde faset eklemler konveks-konkav ilişki gösterir. Üst eklem yüzü konveks iken alt eklem yüzü konkavdır. Bu oryantasyon bir çok düzlemde harekete olanak sağlar. Top-soket tipi eklem olmamalarına rağmen en az 2 düzlemde harekete izin verirler.[1] Ayrıca şekil itibariyle lumbal bölgede rotasyonu engeller.
Eklem kapsülü: Ligamentum flavumla birleşerek eklem kapsülü ve vertebral kolonda stabilite ve harekette limitasyon sağlar. Eklem kapsülünün lifleri eklem eklem yüzeyine dik gelmektedir. Kapsüler liflerin yönü nedeni ile fleksiyon ekstansiyon hareketleri limitlenir. [1]
Lumbosakral eklem: L5-S1 arasında oluşan eklemdir. İki komponentden oluşur. Birincisi S1 segmental gövdesi ve L5 intervertebral disk ile L5 korpusunun inferior yüzü arasındaki eklemleşmedir. İkincisi ise L5’in sağ ve sol inferior artiküler prosesu ve sakrumun superior artüküler prosesu arasındaki eklemdir.
LUMBAR BÖLGENİN YAPILARI
L5-S1 arasındaki intervertebral diskin eni lumbal bölgedeki en dar disktir. Aynı zamanda bu bölgedeki intervertebral foramenler de daha küçüktür. Buna karşın bu foramenden lumbal bölgenin en büyük spinal siniri geçmektedir. Bu özellikleri onu lumbal bölgenin en hareketli segmenti yapar. S1’in horizontal düzlemle yaptığı açıya lumbosakral açı denir. Normal değeri 30 derece iken bu açının artması lumbal lordozdaki artışla azalması da lumbal lordozdaki azalmayla sonuçlanır. [1]
Kaynakça 1.İbrahim Engin Şimşek, Omurga, Hipokrat Yayınevi 2017 2.N.Ekin Akalan, Yener Temelli, Temel Kinezyo-mekanik Klinik örnekli anlatım, İstanbul Medikal Yayıncılık 2017
TORAKAL BÖLGE GENEL ÖZELLİKLER HÜMEYRA TOMBAŞ TORAKAL KAVİTE
GÖĞÜS KAFESİ KEMİKLERİ
Arkada kolumna vertebralis, yanlarda 12 çift kosta önde sternum ve altta diyafragma ile sınırlanan göğüs boşluğu seröz membranlar ile üç ayrı boşluğa bölünmüştür.
Önde manubrium, klavikulalar ve 1. kostal kıkırdaklar ile eklemleşir.
Tepesi kesik koni şeklindeki göğüs kafesinin üst açıklığını; 1.Torakal vertebranın korpusu, 1.Kosta ve manubrium sterninin üst kenarı sınırlar. Bu açıklık, arkadan öne doğru oblik olarak seyrettiği için akciğerlerin apeksleri, toraks boşluğunun dışına taşar.
Manibrium ve sternum arasındaki bağlantı, fibröz kıkırdak bir disk yardımı ile sağlanır.
2. Kostal kıkırdak hem manibrium hem de sternuma bağlanmıştır.
Önde 8,9 ve 10. kostalar genellikle bir üsteki kostanın kıkırdağına bağlanırlar. Son iki kostanın ön uçları genellikle serbesttir. 1-7 arası kostal kıkırdaklar sternumun yanlarındaki incisura costalislerle eklem yaparlar. 7. kostanın altında bulunanlardan her birinin kıkırdağı bir üstekinin kıkırdağının ucuna bağlanır. Böylece arcus costalis oluşur. 11 ve 12. kostaların uçlarında kıkırdak yoktur.
TORAKAL BÖLGE GENEL ÖZELLİKLER
ART. MANUBRİOSTERNUM
ART. COSTOVERTEBRALES
Manubrium ile corpus sterni arasında simfisiz tipinde bir eklemdir.
1. ve 2. kostaların kaputları torakal vertebralar ile sinovial eklemler yaparlar.
Eklem çevresindeki kıkırdak fibröz doku ileri yaşlarda kemikleşebilir.
10. 11. ve 12. kostalar bir tek vertebra ile, 2-9. kostalar iki komşu vertebra ile eklem yaparlar.
Bu eklem solunum hareketlerine elastik yapısıyla katılır.
Bu eklemlerin içinde iç bağlar vardır. Ayrıca kapsülleri dıştan lig. capitum costarum radiata ile desteklenmiştir. Kostaların sternal ucu ile sternum arasındaki bağlantıyı kostal kıkırdaklar sağlarlar. Kıkırdak ile Kosta arasındaki ekleme art. Costochondralis denir. Bu eklemler lig. Sternocostale radiatum denilen güçlü elastik yapı içeren dış bağlar ile desteklenmiştir. Sternuma üst kıkırdaklar horizontale yakın, alt kıkırdaklar ise aşağıdan yukarıya doğru bir açıyla tutunur.
TORAKAL BÖLGE GENEL ÖZELLİKLER
KASLAR EKSPİRASYON KASLARI Normalde ekspirasyon pasif olarak yapılır. Zorlu-aktif ekspirasyonda; Internal interkostaller, parasternal interkartilaj kasları, M.rektus abdominus,M. eksternal oblik, M.internal oblik,M. transversus abdominus, M.quadratus lumborum ve M. serratus posterior-inferior kasları görev alır. Abdominal kaslar egzersiz veya istemli hiperventilasyonda ekspirasyon sırasında kasılarak abdominal basıncı artırır ve diyafragmanın yukarı doğru itilmesini sağlar. İnternal interkostal kaslar: Lifleri aşağı ve arkaya doğru yerleşimlidir. Aktif ekspirasyona yardımcı olarak toraks hacminin azalmasını sağlar.
İNSPİRASYON KASLARI Esas kaslar: Diyafragma, eksternal interkostaller, parasternal internal interkartilaj kaslar Yardımcı kaslar (Derin ve zorlu inspirasyonda görev alırlar):M. sternokleidomastoideus, M.skalenius anterior,M. skalenius medius, M.skalenius posterior,M. pektoralis major, M.pektoralis minor,M. latissimus dorsi, M.serratus anterior,M. serratus posteriorsuperior,M. rhomboid major-minor, M.trapezius, M.levator costarum,
TORAKAL BÖLGE GENEL ÖZELLİKLER
1.TULUMBA KOLU HAREKETİ 2.-6. kostalar collum costa boyunca geçen eksen etrafında hareket ederler. Bu hareket kostaların sternal uçlarını yükseltir. Kostaların hareketi bir tulumba kolu hareketini andırır. Bu hareket sternumun yükselmesini ve öne doğru hareket etmesini sağlar böylece toraksın ön-arka çapı genişler. 2.KOVA SAPI HAREKETİ TORAKS HACMİNİ DEĞİŞTİREN YAPILAR VE FAKTÖRLER Kostalar
Diyafram Solunum kasları Gövde pozisyonu Eklemler
İkinci eksen kosta açısı ile sternocondral eklemi birleştiren eksendir. Bu eksen etrafında daha çok 7.-10. kostalar hareket ederler. Bu hareket, kostaların açı yapmış olan orta kısımlarını alçaltır veya yükseltir. Bu tip harekete kova-sapı hareketi denir. Bu durum toraksın alt bölümünün enine olarak yanlara doğru genişlemesini sağlar. Bu esnada toraks biraz arkaya çekilir. 3.OMURGANIN ROTASYONU
Solunumla ilgili toraksta meydana gelen hareketler şu mekanizma ve özelliklerden kaynaklanır; Anatomik pozisyonda bir kostanın ön ucu daima aynı kostanın kaputundan daha aşağıdadır.Bir kostanın yan kısmı o kostanın başı ve ön ucundan geçen düzlemin daima altındadır.Bütün toraks iskeleti, ligamentleri, kaslar ve zarlarla birbirine bağlı elastik bir bütün oluşturarak toraksın bir bütün halinde hareketine olanak sağlarlar.
Torakal ve lumbosakral bölgede gerçekleşir. Hareketin esas kasları m.externus obliquus ve m.internus obliquus’tur.
SAKRAL BÖLGE VE EKLEMLERİ ALİ OSMAN GÜZEL
Vücudumuzda yaklaşık olarak 206 kemik var ve bunlardan sadece birisi kutsaldır, sakrum… Os sacrum (sacred bone=kutsal kemik) Romalılar tarafından hieron osteon’un direk çevirisi olarak adlandırılmıştır. İnsan sakrumu , kaynamış vertebradan oluşan geniş triangüler bir kemiktir Sakrum 4 kemikle eklemleşir. Disk ve faset eklem kompleksi aracılığıyla yukarda son lomber vertebrayla; aşağıda ligamentöz bağlantıyla ve nadiren birleşmeyle koksisle ve sakroiliak eklem aracılığıyla her iki iliumla eklemleşir.
LUMBOSAKRAL EKLEM Lumbosakral eklem L5 ile sakrumun aurikular yüzeyi arasında bulunur. Lomber vertebra eklemleri ile aynı özelliklere sahiptir. Omurga gövdeleri büyük bir intervertebral disk ile bağlantılıdır ve zigapopohysal eklemler yukarıda olduğundan daha geniş bir aralıktadır. Eklemler interosseöz ve dorsal sakro-iliak bağlar tarafından posterior olarak güçlendirilir. Vücudun ağırlığı, ayakta dururken sakrum ve iliyum yoluyla femura, otrurken tüberasitas ischiiye iletilir.
LUMBOSAKRAL EKLEM Iliolumbar ligament, L5'in transvers çıkıntıdan orjin alır ve iliak kreste yapışır. Ventral ve dorsal (sakroiliak) parçalara sahiptir (PoolGoudzwaard ve ark., 2001). Bu bağ, lumbosakral ve sakroiliak eklemler deki hareketleri sınırlamak için önemlidir.
SAKROİLİAK EKLEM Sakroiliak (SI) eklemin öncelikli sorumluluğu, üst vücudun ağırlığını alt ekstremitelere aktarmaktır. SI eklemi gerçek bir diartrodial eklemdir. Eklem yüzeyleri düzensiz sırtlar ve girintiler içeren kulak şeklindedir. İçbükey sakral yüzeyi kalın hiyalin kıkırdak ile kaplıdır ve konveks iliak yüzey ince fibrokartilaj ile kaplanmıştır. Eklemin üst kısmında sakrum ve ilium temas halinde değil, fakat güçlü posterior, interosseous ve anterior ligamanlarla bağlantılıdır. Eklemin ön ve alt yarısı, eklem yüzeylerinde hiyalin kıkırdak ile tipik bir sinovyal eklemdir. Sakroiliak (SI) eklemi, tüm hareket düzlemlerinde hareketi sınırlayan bağlar ve kas ağları tarafından dengelenir. Normal SI eklemde, herhangi bir yönde yaklaşık 2-4 mm lik küçük bir miktarda hareket vardır. Kadınlarda sakroiliak bağlar erkeklerden daha az gergindir ve doğum için gerekli hareketliliği sağlar.
SAKRAL BÖLGE VE EKLEMLERİ SAKRAL AÇI NEDİR? SAKROKOKSİGEAL EKLEM Sakrokoksigeal eklem, sakrumun apeksinde oval yüzey ile koksiksin basisi arasında oluşan amphiarthrodial bir eklemdir. Vertebra'nın cisimleri arasındaki eklemler ile benzerdir ve benzer bağlarla birbirine bağlanmıştır. Anterior sakrokoksigeal bağ Posterior sakrokoksigeal bağlar (yüzeyel ve derin kısımlar) Lateral sacrokoksigeal ligament
İntra Artiküler Ligamentler, iki cornua'yı birleştiren ince bantlardır. Koksiksin farklı segmentleri anterior ve posterior sakrokoksigeal ligamentlerin aşağı doğru uzantısı ile birbirine bağlanırlar.
Horizontal düzlemle sakrumun üst kenarı arasında kalan açıdır. Yetişkinlerde yaklaşık olarak 30 derecedir. Eğer pelvisde anterior tilt artarsa lumbal lordoz da artar.
Lomber Omurga EDA BURÇ Omurganın bel kısmı tıpta lumbar bölge olarak tanımlanır. Belin ön kısmı anterior lumbar bölge, arkası posterior lumbar olarak adlandırılır. Lomber omurgayı oluşturan yapılar ve yapıların çalışma sistemi bilinirse, omurganın işlevi daha kolay anlaşılabilir. Bu yapılar kemikler ve eklemler, sinirler, kaslar, bağ ve destek dokular ile omurga segmentlerinden oluşur. Lomber omurga, omur denilen dizi halinde birbiriyle bağlantılı kemikten oluşmaktadır. Kemikler iç kısmından omuriliğin geçtiği omurların arasındaki spinal kanalı çevrelemektedir. Spinal kanalın sınırları arasında omurların arasında bulunan intervertebral diskler, bağ dokuları ve faset eklemleri bulunur. LOMBER OMURGA YAPILARI Kemikler ve eklemler: Lomber omurlar L1, L2, L3, L4, L5 olarak tanımlanır. Alttaki L5 omuru sakrum denilen kuyruk sokumu kemiğiyle eklem yapmaktadır. Üçgen olan sakrum 5 kemiğin birleşimiyle oluşur. L5 omuru ile eklem yapan üst kısım S1 olarak tanımlanır. İnsanların bazılarında bel bölgesinde altıncı bir omur bulunabilir. Bu herhangi bir soruna neden olmaz. Her omurda farklı kemik kısımları olur. Silindirik şekildeki omurun ana kısmı omurun gövdesini oluşturur.
Lumbar alandaki omurlar, diğer omurga bölümlerine göre daha kalın ve uzun olur. Çünkü bel bölgesi vücutta daha fazla yük taşıyan bir alandır. Arkada omur gövdelerini saran kemik halka bulunmaktadır. Kemik halka iki tane kalın kemik sapla birlikte omurun gövdesine bağlanır. Pedikül denen bu sapların her iki tanesi geriye doğru kemik halka oluşturacak şekilde devam edip ortada birleşir. Lamina denilen kemik halkalar omurun arkasında orta tarafta birleşir ve geriye doğru çıkıntı yapar. Dışarıdan belimize dokunursak, spinoz proses denilen kemik çıkıntısını hissederiz. Omur gövdesi ile kemik halkalar omurilik ile sinirleri koruyan bir etkendir. Omur yanlarında bulunan biri yukarıya, diğeri aşağıya giden iki kemik çıkıntı olur. Yukarı giden çıkıntı üstteki omurdan aşağıya inen çıkıntı ile birleşip, omurganın iki tarafında uzanan eklemleri meydana getirir. Bunlar faset eklem olarak tanımlanır. Her omurda sağda ve solda olmak üzere iki faset eklem olur. Bunlar omurganın yan taraflarından küçük yumrular şeklinde uzanır. Çıkıntıların içe bakan yüzleri kıkırdakla kaplıdır.
Lomber Omurga Sinirler: Omurganın arkasında bulunan kemik halkanın meydana getirdiği omurilik kanalı omuriliği sarmaktadır. Omurlar ve omurgadaki kemikler omuriliği koruma vazifesi üstlenmiştir. Beyin tabanından başlayarak, L2 omuruna kadar uzanır. Ancak etrafındaki zarlar kuyruk sokumu kemiğine kadar iner. Omurilik zarlarının meydana getirdiği kesenin içinde sinir lifleri bulunur. Buna kauda ekina denir. Her omur seviyesinde sağlı sollu çıkan bir çift sinir, aşağıda birleşerek, organlara ve bacaklara uzanan ana sinirleri oluştururlar. Bağ ve destek dokuları: Bağlar bir kemiği diğerine bağlayan, destek dokuları da farklı hücreleri bir arada tutmayı sağlayan ağlardır. Omurlarda ön ve arkada çok sayıda uzun bağ bulunur. Önde tüm omurları bağlayan oldukça güçlü bir bağ vardır. Bu şekilde lomber omurga boyunca uzanan iki bağ daha bulunur.
Bağlar omurları bağlamakla kalmaz, omurganın bel kısmını kuyruk sokumu kemiği ile kalça kemiğine de bağlar. Lomber omurgadaki başka bir destek dokusu ise, intervertebral disklerdir. Bunlar omurgaya binen yükün şok etkisini emer ve eğilme hareketinin yapılmasını sağlar. Kaslar: Lomber omurgada bel bölgesindeki kaslar üç tabaka halindedir. Cilde yakın olan fasia denilen zarla çevrilidir. Erektor spina orta tabakayı oluşturur ve bele kadar uzanır. Bel omurlarını, kalça ile kuyruk sokumu kemiklerini bağlarlar. En içteki kaslarda bel omurlarını, kalça ve kuyruk sokumu kemiklerini kemiklere kalın kirişlerle bağlanıp, bir arada tutar. Günlük hareketlerde omurganın dik olması için, karın kaslarıyla birlikte hareket ederler. Spinal segment: Lomber omurganın anatomisini kavrayabilmek için, omurganın bu kısmını iyi bilmek gerekir. Spinal segment aralarında bir diskle ayrılmış iki tane omur, omur seviyesinden çıkan sinirler ve omurları bağlayan faset eklemler olur. Diskler darbe emici olarak işlev görür. Spinal segmentin her birinde olan iki omur faset eklemler tarafından birbirine bağlanır.
Kaynakça: Ortopedi, Travmatoloj Omurga cerrahisi uzmanı Kamil Çağrı Köse
LUMBAL BÖLGE FONKSİYONEL YAPISI VE HAREKETLERİ
TALHA TOKLU
Normal Eklem Hareketi:
NEH disk ve faset eklemler tarafından limitlenir. [13] Lumbal bölge hareketleri: Lumbal bölge fleksiyonu: 40-50 derece Lumbal Bölge ekstansiyonu: 15-20 derece Lumbal Bölge Rotasyonu: 5-7 derece Lumbal Bölge Lateral Fleksiyonu: 20 derece Ayakta duruşta normal bir kişide 40-45 derece kadar lordoz bulunur.Kadınlarda lordoz özellikle 5.dekattan sonra daha da belirgenleşecek şekilde erkeklerden daha fazladır. Oturmak lumbal lordozu yaklaşık 20 derece azaltır. [3]
Fleksiyon normal şartlar altında lumbal lordozu azaltır. Ancak apophyseal eklem yüzlerindeki temas alanını azaltırlar. Basıncın formülü P=F/A olduğu için yüzey alanı azalırsa basınç artar. Temas alanın azalmasıyla temas eden yüzeylerdeki intra -artiküler basınç artar. Basıncın aşırı yükseldiği gövde fleksiyonu içeren aktiviteler uzun dönemde faset eklem yapısını bozabilir. Yapıdaki bu bozulma nedeni ile yük intervertebral diskler tarafından taşınılmaya çalışılır ve disk yaralanmalara açık hale gelir. [3] Bu yüzden herhangi bir ağırlık kaldırma esnasında omurganın nötral pozisyonunu korumak kuvvetin doğru bir şekilde iletilmesi açısından önemlidir. Yanlış ağırlık kaldırma uzun dönemde omurgamıza zarar vericektir. Aşağıda nötral omurga pozisyonu bozulmuş ağırlık kaldırışlarını görüyorsunuz.
LUMBAL BÖLGE FONKSİYONEL YAPISI VE HAREKETLERİ
Lumbal fleksiyon intervertebral foramen hacmini %19 ve vertebral kanal hacmini %11 arttırır. Terapatik olarak lumbal fleksiyon baskı altındaki sinir köklerinin geçici olarak rahatlamasının bir yolu olarak kullanılır. Ancak bu bazı durumlarda dezavantaj sağlar. Lumbal fleksiyon yapıldığında intervertebral diskler anteriorda kompresyon altında kalacaklarından nucleus pulposus anulusu posteriora doğru zorlar. Eğer anulus zayıflamış ve posteriora giden nucleusu karşılayamazsa sonuçta herniasyonlar oluşabilir. [3] Fleksiyon aktivitelerinden özellikle omurganın nötral pozisyonun korumak ve eğilme ve çömelme gibi aktiviteleri kalça ekleminde ortaya çıkarmak esastır.
Lumbal ekstansiyon intervertebral foramen hacmini %11 ve vertebral kanal hacmini % 15 azaltır. Bu nedenle lumbal lumbal disk hernilerinde klinisyenler hiperekstansiyon aktivitelerini kısıtlama yönünde eğitim verirler. Ancak normal lordoz bile intervertebrak diskleri anteriora komprese eder ve posteriordaki nöral elemanlardan uzak tutar. Bu nedenle lordozu arttıracak aktivitelerde çoğu zaman hastalar rahatlar. Bu yüzden hangi eğitimin verileceği hastanın ağrısının varlığı ve şiddeti ile ilişkilendirilerek önerilmelidir. [3]
LUMBAL BÖLGE FONKSİYONEL YAPISI VE HAREKETLERİ FLEKSİYON-EKSTANSİYON HAREKETLERİ Lumbal bölgede 55-70 derecelik hareket oluşur. Bunların 40-50 derecesi fleksiyon, 15-20 derecesi ekstansiyon hareketi olarak ortaya çıkar. Toplam fleksiyon ve ekstansiyon kapasitesi L4-L5 aralığında en fazla iken en fazla fleksiyon L5S1 aralığında oluşur. [2] Omurga fleksiyonunun ilk 50-60 derecesini hareket segmentleri gerçekleştirir. Ancak dizlerimiz ekstansiyonda iken yere eğilmemiz gereken bir durumu düşünürsek bu hareket açıklığı bize yetmeyecektir. Bu yüzden gerekli hareket açıklığı kalça ekleminden fleksiyon artışı ile karşılanır. Bu kalça fleksiyonu pelvi-femoral bir fleksiyon olup pelvis kalça ekleminin etrafında döner. Bu durum omurgaya ek bir fleksiyon yapabilecek alan kazandırır. Bu olaya lumbo-pelvik ritim denir.
Lumbopelvik Ritim: Bu konuda önemli bir nokta göreceli adaptif harekettir. B’de bir hamstring kısalığı yüzünden gövde fleksiyonu engellenir. Bu yüzden hareket gövde fleksiyonun sağlanabildiği bir sonraki segmente geçer ve bu lumbal fleksiyonun normalin üstüne çıkmasıyla sonuçlanır. Eğer bu segmentte de sınıra gelinirse bir sonraki üst segmentte hareket sağlanır. Bu durumda B’de torakal kifoz arttırılarak gövde fleksiyonu sağlanacak. Ancak bu durum hareketin yapıldığı eklemlerde, kaslarda ve konnektif dokuda zaman içersinde hasarlara neden olacaktır. C’de ise yetersiz lumbal flexion nedeniyle aşırı kalça fleksiyonu gözlenir.[3] Ekstansiyonda ise normal lumbo-pelvik ritim ilk önce ekstansiyonun kalçada başlamasını sonra lumbal bölgede devam ettirilmesini gerektirir.Bunun nedeni sırt ekstansörlerine ve apophyseal eklemlere binen yükün azaltılması için kalça ekstansiyonu ile vücudun ağırlık merkezinin hareket merkezine yakınlaştırılmak istenmesidir. Eğer daha önce sırt ekstansörleri devreye girerse vücut ağırlığının meydana getirdiği kuvvet kolu uzun olacağından lumbal bölgeye binen yük de çok olacaktır. Bunun yerine daha güçlü olan gluteus maksimus ve hamstring kaslarıyla gövde ekstansiyonu başlatılması hareketin verimliliği açısından önemlidir. [3]
LUMBAL BÖLGE FONKSİYONEL YAPISI VE HAREKETLERİ
Lateral Fleksiyon: Lomber bölgede iki tarafa da 20 derecelik lateral fleksiyon vardır. Lateral fleksiyon hareketi karşı taraftaki ligamanlar tarafından limitlenir. Abdominal kaslar ile erektör spina ve transversospinal kaslar lateral fleksiyonda görev alır. [2]
Rotasyon: Horizontal planda her iki tarafada 5-7 derecelik rotasyon hareketi vardır. Lumbal bölgede faset eklemlerinin şekli düz değildir. Superior vertebranın inferior eklem yüzü konveks, inferior vertebranın superior eklem yüzü konkavdır. Bu dizilim faset eklem yüzlerinin temasını arttırarak birden fazla düzlemde hareket ortaya çıkartır. Ancak bu durum rotasyonun limitlenmesine neden olur. Vertebral kolonda en az rotasyon lumbal bölgededir.
Kaynakça 1.İbrahim Engin Şimşek, Omurga, Hipokrat Yayınevi 2017 2.N.Ekin Akalan, Yener Temelli, Temel Kinezyo-mekanik Klinik örnekli anlatım, İstanbul Medikal Yayıncılık 2017 3.İbrahim Engin Şimşek, Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü Kinezyoloji Ders Notları
KOKSİKS VE FONKSİYONLARI BÜŞRA NUR KARAKAYA
Koksiks omurganın sakrumdan, sonra en alt
Tabanın üst kısmında artiküler faset bulunmaktadır. Küçük bir diskle sakrumun ucunda bulunan kısmıdır. Sakrumla eklem yaapexi ile eklem yapmaktadır. Koksiks par. Kuyruk sokumu adı da koksiks 4 küçük oturma sırasında az da olsa yük taşıomurdan oluşur. 1. koksigeal segment diğer maktadır. Temel fonksiyonu ise kaslara koksigeal segmentler ile füzyon yapmamakla ve ligamentlere yapışma yüzeyi oluşturbirlikte farklılık göstermektedir. 2., 3., 4., ve 5. maktır. koksigeal segmentler tipik vertebraların vertebKoksiksin ilişkili olduğu yapılar ra gövdesinin homoloğudur. Koksigeal segmentler arasında doğum öncesi ve sonrasında fibrokartilajinöz diskler yer almaktadır. Fakat yaşamın 2. Ve 3. Dekatında kemik yapı ile yer değiştirmektedir. Bu küçük kemikler ayrı veya kaynamış olabilir. Tümü birden koksiksi (kuyruk sokumunu) oluşturur. Koksiks’in tabanı yukarıda sacrum ile eklem yapar, tepesi aşağıda serbest olarak sonlanır. Tabanındaki tam gelişmemiş eklem çıkıntısına cornu coccygeum denir ve cornusacrale ile eklem yapar. İnterkornual ligament koksigeal kornu ve sarkal kornuyu birleştirmektedir. Koksiks, sakrum gibi üçgen şeklindedir, superior yüzeyi taban ve inferior yüzeyi apex olarak adlandırılmaktadır. Koksiks’in tabanı 1. koksigeal segment tarafından oluşturulur.
ANTERİOR: ligamentler:ventral sakrokoksigeal ligament kaslar:pubokoksigeus, iliokoksigeus, iskiokoksigeus(koksigeal kaslar) POSTERİOR: ligamentler:İnterkornual ligament, derin ve yüzeyel sakrokoksigeal ligament, filum terminale externum kaslar: Gluteus maximus, sfinkter anii eksternus LATERAL: ligamentler: lateral sakrokoksigeal ligament Kaynakça 1.İbrahim Engin Şimşek, Omurga, Hipokrat Yayınevi 2017
KİTAP İNCELEME
“OMURGA” kitabı aşağı-yukarı 2.5 yıllık bir sürede, tasarımsal açıdan öz evrimsel döngüsü içinde kendisini şekillendirmiş, yazarlarını yönlendirmiş bir kitaptır. Aslında yoğun morfolojik bilginin, nasıl klinik hale geldiğinin kısa bir özetidir. Bir sorun ve bunun tedavisini anlatan bir kitap değil konunun kişide temelinin oluşturulması ve özünün kavranmasını sağlayacak bir kiHer kitap yoğun emektir. Emeğin sınıflaması, karşılaştırması olamaz. Ancak “OMURGA” kitabı Türkiye’de oldukça az sayıda kitapta olan bir özelliğe daha sahiptir. Kitap, 300’den fazla sanatsal-grafiksel şekil ve fotoğraf içermektedir. Bu özelliği ile temel morfolojiden seçilmiş manuel tekniklere ve hatta spinal stabilizasyona kadar birçok temel konuya teorik ve klinik bilgiye ek olarak görsel olarak da vurgu yapmaktadır.
taptır. Parça odaklı değil bütüncül ve süreğen bir yaklaşım esaslıdır. Bu kitabı her okuduğumda beni yönlendirdiğini hissetmişimdir. Dolayısı ile saf bilgi sunmanın ötesine geçip sizi bir takım yeni fikirleri deneyimlemeye teşvik edebilir! İşin şakası bir tarafa, yazar ekibimiz için çok önemli bir nokta, okuyuculardan aldığımız geri bildirimler olacaktır. Bu konuda içten desteklerinizi esirgemeyeceğinizi umuyorum.
Doç. Dr. İbrahim Engin ŞİMŞEK
BİZE ULAŞIN
İnstagram : theraphysiodergi Facebook : Theraphysio Twitter : Theraphysio1 Mail : theraphysiodergi@gmail.com theraphysiodergi.com