Theraphysio 8.Sayı

Page 1


ÖNSÖZ Fizyoterapistler yaralanma, hastalığı değerlendiren ve tanı ile gelen özür ,hareket sistemi bozuklukları veya diğer durumlardan kaynaklanan ağrı ve fonksiyonel bozuklukları olan kişilerin fonksiyonel limitasyonlarını ,ağrıyı , özrü ve yeteneklerini özel ölçme değerlendirme ve inceleme yöntemleri ile belirleyerek hekimin tanısına göre fonksiyonun ve fonksiyonel kapasitenin geliştirilmesine yönelik fizyoterapi ve rehabilitasyon programı planlayan , uygulayan ve tekrar değerlendirerek rapor eden ,sağlıklı kişilerin sağlığını devam ettirmek amacıyla uygun egzersizler ve koruyucu programlar planlayan mesleki otonomiye sahip sağlık personelleridir. Toplumumuzda görevi ,tanımı ve sorumlulukları genellikle karıştırılan mesleklerden biridir. Bizler; fizyoterapistleri doğru tanıtabilmek toplumda yaygınlaştırmak ,fizyoterapistlerin ve fizyoterapi ve rehabilitasyon öğrencilerinin düşüncelerine yön vermek , fizyoterapi bilimi ile uygulama arasında köprü kurmayı hedefleyen bir bakış açısıyla güncel yaklaşımları toplumla buluşturmayı amaçlayan ‘’Theraphysio’’ adlı bu dergiyi oluşturmaya karar verdik. Derginin oluşturulmasında emeklerini esirgemeyen tüm bölüm yazarlarına teşekkür ederiz. Özenle hazırladığımız dergimizin içeriğini bizce çok güzel özetleyen Theraphysio ismini bizimle buluşturan Fzt.Berna Balcı ‘ya katkısı nedeniyle ayrıca müteşekkiriz. Saygılarımızla…..


RÖPORTAJ EDA BURÇ TFD BAŞKANI SAYIN PROF. DR TÜLİN DÜGER HOCAMIZLA KANSER REHABİLİTASYONU VE THERAPHYSİO DERGİSİ HAKKINDA RÖPORTAJ 1. Kanserde fizyoterapinin rolü nedir? Son yıllarda kanser hastalığının artması ile birlikte aslında daha çok hekim dışı sağlık personellerin ilgisini daha çok çekmeye başlayan bir konu kanser.Fizyoterapistlerinde daha yeni dikkatini çekiyor. Bu yüzden tüm Dünya da daha derli toplu kanser rehabilitasyonun neresinden tutabiliriz, çerçevesi nedir i tam çizebilmiş değil fizyoterapistler. Ama aslında tüm öğrendiğimiz bilgi ,beceri ve yeteneklerimizi tamamiyle kullanabileceğimiz bir alan kanser rehabilitasyonu. Ben genellikle şöyle gruplandırıyorum: 1.Kanser hastalığının önlenmesinde fizyoterapi ve rehabilitasyon. Tüm Dünya bir kere kronik hastalıklarında önlenmesinde ve kanserinde önlenmesi konusunda çok hassas. Çünkü yapılan yatırımlar eğer bu alanda olursa daha ekonomik. Tedavi etmekten korumakta daha ekonomiktir. Hem yaşam kalitesi açısından da daha avantajlı. Dolayısıyla kanserin önlenmesinde etkin rolleri var 2. Kanserin tanısı konduğu andan itibaren alınan tüm tedaviler boyunca cerrahi yaklaşımlar , kemoterapi, radyoterapi yada diğer bunların kombinasyonları yaklaşımları sırasında fizyoterapi ve rehabilitasyon 3.Aşama tedaviler tamamlandıktan sonra , aslında yaşam boyu devam eden özellikle ilk etapta tedavilerin etkilerini vücuttan uzaklaştırmaya yönelik , bir an önce normal yaşama dönüşü kolaylaştırmaya yönelik , ileriye doğru bakıldığında da tekrar aynı kanser olaylarının veya kanser hastalığının nükslerini önlemeye çalışmak olarak sınıflandırabiliriz kanserde fizyoterapiyi.Tüm bu evrelerde bilgi ve becerilerini kullanabilir fziyoterapist.

2. Okul eğitimi kanserli bir hastayı rehabilite etmek için yeterli mi? Bence yeterli. Şöyle yeterli : aslında kanser rehabilitasyonu deyince fizyoterapistler çok bambaşka teknikler , bambaşka uygulamalar yapmıyorlar. Elbette burada ana kritik nokta şu kanser hastalığını iyi tanımak neden oluyor , nasıl meydana geliyor, vücutta ne tür etkiler meydana getiriyor ve kanser tedavisi sırasında uygulanan tüm yaklaşımların etkileri neler ? Eğer bir fizyoterapist hastalığı iyi tanırsa 4 yıllık lisans eğitiminin üzerine biraz daha bunu detaylandırırsa , artı kemoterapi, radyoterapi, cerrahi uygulamalar bunların etkileri , komplikasyonları konusunda bilgi sahibi olursa onun dışında 4 yıllık öğrendiği bilgiyi kullanarak bir kanser hastasının tedavisinde etkin rol alabilir çünkü en önemli yaklaşım kanser rehabilitasyonunda egzersiz ve fiziksel aktivite. Bir fizyoterapist 4 yıllık lisans eğitimi boyunca egzersizi nasıl kullanacağını neye göre seçeceğini ,tercih edeceğini hangi konsepti uygulayacağını , nasıl ilerleyeceğini ,egzersiz yaklaşımları sırasında nerde duracağını bileceği için bunları kanser sırasında uygulanan tedavi ve yaklaşımlara uyarlıycak.

3.Okul eğitimi dışında fizyoterapistler kendini nasıl geliştirmelidir? Yeterli miyi şöyle açıklıyım: Lisans eğitimi sırasında hastalığı ve etkileri çok detaylı öğrenmiyoruz ama fizyoterapistler için yaşam boyu öğrenme diye bir şey var.Bunun üzerine bu eksikleri tamamladıklarında öğrendikleri temel bilgileri alanında uygulayabiliyorlar. Temel bilginin üzerine eksiklerini nasıl tamamlayabilirler : bunun için aslında şu anda eğer hani Türkçe bir bilgi, Türkçe bir kaynak arıyorsak henüz bu kaynaklar yeterince yok.Daha çok yabancı kaynaklar var .Ben bu alanda çalışmak isteyen arkadaşlarıma şunu öneririm: iyi ve güvenilir kaynaklardan Türkçe kaynaklardan mutlaka hastalık ve etkileri konusunda öncelikli bilgi sahibi olsunlar ondan sonra üzerine yavaş yavaş yabancı yayınlar içerisinde bulunan fizyoterapi ve rehabilitasyon etkileriyle ilgili bazı kitapların içerisinde de artık yavaş yavaş çeptırlar oluşmaya başladı.


RÖPORTAJ EDA BURÇ Tabi kendinizi enfeksiyon nedeniyle koruyacaksınız, belki belli periyodlarda hastane de yatmanız gerekecek yada evde sınırlı ortamda yaşamak gerekecek dolayısıyla bu süreç içerisinde hareketsiz kalmanız, dolayısıyla kullandığınız ilaçların vücutta meydana getirdiği bir takım değişiklikler çünkü bu ilaçlar ;kemoterapi ilaçları kanserli dokuya gidiyor tümörü yok etmeye çalışıyor ama oraya giderken yolda sağlıklı hücrelere de zarar veriyor. Bu nedenle vücudumuzda bir sürü değişim olacak .Bu değişime siz eğer ayak uydurur yorgunluğa dinlenerek cevap verirseniz o zaman kaslar daha çok zayıflayacak. Ve kemik iliğinde egzersizin stimüle edici bir etkisi var . Bunu kullanamadığınız için kan tablosu daha da zor hale gelecek, daha da dirençli hale gelecek. O yüzden hasta ve yakınlarına da diyoruz ki: Mümkün olduğunca hareket etmeli. Yorgun olan bir hasta hareket ettikçe kendini daha iyi hissediyor , yatağımdan kalkmam diyen hastayı tamam otur da en azından ayaklarını sarkıtarak şu sandalyeye otur , bizimle yarım saat olsun otur veya işte üç dakika beş dakika otur dediğiniz hasta tamam ya oturdum , bide şu masanın etrafında yürüyüm mü , sonra şu koridora da çıksam mı ; o enerjiyi bulabiliyor. Bu yüzden yakınlarına da sürekli söylememiz gereken şey belli bir sınırlama olacak ama bu sınırlamanın ötesinde egzersiz yapması gerektiğini hareket etmesi gerektiğini ve bu sürecin bu yöntemlerle de başarısının artacağını iyi ifade edersek sorun yaşamayız diye düşünüyorum.Yani KANSERDEKİ YORGUNLUĞUN TEDAVİSİ EGZERSİZ. Fiziksel aktivitede diyebiliriz ama özellikle tedaviler döneminde kesinlikle egzersiz.. Çünkü egzersiz aynı zamanda bu kemoterapi ilaçlarının toksik etkilerinin de vücuttan hızla uzaklaştırılmasını sağlıyor. Bu da ne demek vücut daha az zarar görerek o ilaçtan kurtuluyor yararlı etkilerini alıyor , zararlı etkilerini atıyor. Bunu dinlenerek yapamıyoruz.

5. Bu alanda çalışan fizyoterapistler sizce yeterli mi? Ben şu anda fizyoterapist arkadaşlarımı bayağı eleştiriyorum. Çünkü fizyoterapist güncel değişimlere ayak uydurabilmeli, geleceği görebilmeli, gelecekteki yerini bugünden çizebilmeli. Şu anda Dünya bir ,iki şeyin üzerinde duruyor .Bunlardan bir tanesi nüfus artıyor evet bir taraftan genç nüfus geliyor ama bir taraftan da yaşlı nüfus artıyor. Baktığımızda geriatrik rehabilitasyonla ilgilenen arkadaşımız çok az . Yani dünyada ki bu gelişmeye aslında arkamızı dönmüş durumdayız Türkiye de.

İkincisi tüm Dünya da kanser artıyor ve gittikçe artacak. Yapılan 2012 istatistiklerinin bugünler için öngördüğü rakamların kat kat üstündeyiz. Yani %8 artacak dediğimiz artışlar %12-13 artışlar elde edilmiş. Dolayısıyla ki bizbu alanda istihdam olmayı düşünmüyoruz bile. Çünkü zor geliyor biraz kanser rehabilitasyonu. Daha sabır gerektiriyor , daha uzun soluklu bir iş. O yüzden meslektaşlarımızın bu konuya da çok ilgi gösterdiğini düşünmüyorum. Ben kendi öğrencilerimden de biliyorum , daha kolay ortopedik rehabilitasyon falan daha çok tercih ediliyor. Bir başka konu yine 2030 hedefleri tüm Dünya da belirlendi. Belki bir gün onu konuşuruz. Çok önemli rehabilitasyon 2030 hedefleri belirlendi tüm Dünya için. Türkiye’nin de rehabilitasyon 2030 hedeflerini belirlemesi gerekiyor. Burada en önemli konulardan biri KORUMA VE ÖNLEME. Şu an hala ülkemizde fizyoterapistler tedavide rol alıyorlar. Yani çalışan arkadaşlarımın meslektaşlarımızın , istihdam edilen tüm meslektaşlarımızın %95 ‘ i diyebilirim tedavide rol alıyor . Yani inme oluşsun ben Bobath yapıyım , menisküs olsun cerrahisini geçirsin ben ona egzersiz programı uyguluyum. Şunu yapan arkadaşım yok : Menisküs yaralanmalarını önlemek için çalışan bir arkadaşım yok. Skolyozu önlemeye çalışma gayretleri çok az ya da inmeyi önlemek yada kanseri önlemeye yönelik.Çünkü tüm Dünya artık diyor ki ; kronik hastalıkları önleme üzerine odaklı olmalıyız. Hala Türkiye deki fizyoterapistlerin bu konuda farkındalığının olmadığını hala tedavi odaklı olduğunu düşünüyorum. O yüzden tedavi odağında da günceli kaçırıyorlar. Şu anda kanser rehabilitasyonuyla spesifik ilgilenenler biraz lenfödem nedeniyle spesifik ilgilenen var . Onun dışında hastanelerde kanser hastası tedavi eden arkadaşlarım var. Ama sadece salt olarak kanser rehabilitasyonunda çalışan çok az kişi var . Ama yavaş yavaş belki sizlerin , lisans öğrencilerimizin farkındalığını artması ile birlikte olacaktır diye düşünüyorum . Mesela geçenlerde palyatif bakımda bir kadro ihtiyacı vardı kimse başvurmadı oraya. Genellikle o tür şeyleri tercih etmiyorlar .Ama sonrada başka meslek grupları istihdam olabiliyor oralarda.


RÖPORTAJ EDA BURÇ 6. Sizce Türkiye Dünya da kanser rehabilitasyonunda nerede?

Aslında Dünya’ nın ilerisinde. Neden diyeceksin ; ben bir doktora öğrencisi arkadaşımı yurtdışında daha bilgisini artırsın , deneyimini artırsın diye altı aylığına yurtdışına göndermek istedim. Eşdeğer ve ona birşeyler katabilecek bir yer bulamadım şu anda. Çünkü tüm Dünya da hala kanser rehabilitasyonuyla ilgili çalışan özel hastaneler var ,bunların içerisinde çalışan fizyoterapistler var. Ama klinik deneyimi yüksek bu fizyoterapistlerin.Klinik bilgi ve becerilerini uyguluyorlar. Ama biraz daha akademik olarak baksak konuya biraz geliştirmeye çalışsak mesela biz burada kemik iliği naklinde fizyoterapi sonucu çalışmaları yaptık. Genellikle Dünya literatürü diyor ki; Kemik iliği naklinden sonra hasta iyide olabiliyor kötü olabiliyor egzersiz vermek artık iyi olmanın üzerinde çok çok etkili oldu.Çünkü fizyoterapist kişiye özel , hastaya özel yaklaşıyor ona uygun egzersiz ve fizyoterapi yaklaşımında bulunabiliyor . Tüm Dünya da şu anda bu araştırmaları yapanlar da epidemiyologlar, hekimler , hemşireler ağırlıkta. Yavaş yavaş fizyoterapistler araştırmacı sıfatıyla işin içine girmeye başladılar. Biz Dünya genelinde Türkiye de bu konuda araştırma yapan ve literatüre fizyoterapist olarak araştırma sunan ülkelerin belki de başında geliyoruz şu anda.

7.Yurtdışı projelerinden özellikle ilginizi çeken keşke bu Türkiye de yapılsaydı dediğiniz projeler nelerdir ? Şöyle var çok acayip projeler değil ama Türkiye de yapamadığımız projelere örnek; çok merkezli çalışmalar ve uzun süreli takip sonuçları verebiliyorlar . Biz Türkiye de hastalarımızı uzun süre takip edip , verdiğimiz egzersiz programını , fiziksel aktivitenin etkilerini göremiyoruz. Hastaya verilen çok iyi bir egzersiz programının nüksleri önlediğini göstermeyi çok istiyorum. Ama bu 3- 5 aylık bir şey değil, yıllar içerisinde gösterilecek bir konudur. Ancak bizim hastalarla böyle uzun soluklu takip sürecimiz Türkiye de pek yok . Ve biraz önce de söylediğim gibi araştırmacı gözüyle de kliniklerde sabit , deneyimli fizyoterapistlerde artarsa bizde araştırmacılar olarak onlarla iş birliği yapıp ileriye yönelik bu uzun süreli ve çok merkezli takipleri yapabiliriz.O yüzden biz 3-5 aylık takipler yapıyoruz ama (en çokta bu yayınları biz burada Hacettepe de yapıyoruz) hastalar daha sonralarında memleketlerine dönüyorlar , orda tabi bağlantıda olacak kanser rehabilitasyonunda bir arkadaşım olmadığı için ona refere edemiyorum . Refere edebilsem o da orda takip ede. Belki iki yıl sonraki durumunu belirleyebilir ve daha güzel fizyoterapi ve rehabilitasyon sonuçlarını ortaya koyabiliriz. Şu anda en önemli eksiğimiz aslında bu.

8.Kanserli hastanın rehabilitasyonunda normal hasta rehabilitasyonundan farklı olarak dikkat etmemiz gerekenler nelerdir? 1. Mutlaka enfeksiyon zincirinde mutlaka dikkat edilmesi gerekenler var; mesela hastalar nötropenik olabiliyorlar , bu dönemlerde mutlaka ona uygun sterilizasyon yapmak gerekiyor, maske , eldiven , önlük ne gerekiyorsa. Bunu aşamaları önemli.Ne kadar sınırlandırıldıysa bizde ona göre hareket ediyoruz 2. Kanser hastalarını takip ederken çok iyi bir fizyoloji bilmek, çok iyi klinik bilmek şart. Çünkü hep dediğimiz gibi kişye özeldir egzersiz programı ama bazı hastalık gruplarında kişyi değerlendirirsin bir tedvi programı bir egzersiz programı çizersin ve dersin ki 6-8 haftadır bunun etkisi devam ederiz, 6-8 hafta sonra bir daha değerlendiririz , yenileriz. İşte kanser hastalarında bu böyle değildir. KANSER HASTALARININ TEDAVİ PROGRAMI GÜNLÜKTÜR. Özellikle tedavi dönemlerinde , hastaneye yatış dönemlerinde günlük kan tablosu değişir . Biz her gün kan tablosuna göre , o gün kemoterapi alıp almayacağına göre ya da yarın alıp almayacağına göre tedavi değiştirebiliriz. Örneğin hemoglobini 8 ‘in altındaysa belki o gün egzersiz programına almayabiliriz ya da o gün yada o güne yakın günlerde alınan kanın trombositlerine bakıyoruz , trombositleri 50.000 ‘in altındaysa duruyoruz ki genellikle bu hastaların trombositleri , hemoglobinleri düşüktür , lenfosit değerleri normal değerlerin dışındadır. Bu nedenle her gün mutlaka kan değerlerine iyi bakmak gerekir. Eğer trombositleri 50.000 nin altındaysa dirençli egzersizleri kesiyoruz; 30.000 ‘ e kadar düşmüşse biraz sayısını azaltalım ; 20.000 ‘ lerdeyse bugün yatak içinde egzersiz yapalım gibi bazı protokollerimizde var . Ama burada mutlaka önemli olan hastanın klinik tablosunu iyi bilmek lazım. Kemoterapi alacak diyelim o gün saat 1’ de kemoterapi alacak o gün tedaviye almalı mı almamalı mı soruları var. Kimisi diyor ki, almamalı ;kimisi diyor ki almalı. Kimi diyor ki önce alınsın ; kimi diyor ki sonra alınsın. Bunlar halen araştırma konusudur. Önce almak , kemoterapiden önce egzersiz programına katılmak biraz sonra alınacak kemoterapinin tüm dokulara etkili bir şekilde dolaşmasını sağlayabiliyor . Kemoterapiden sonra egzersiz programını yapmakta kemoterapi ilacının toksik etkilerinin vücuttan bir an önce uzaklaştırılarak vücudu hırpalamamasını sağlamayı gerçekleştiriyor. Yani her iki yönlü artıları da var. Hala bunlar araştırma konuları. O yüzden püf noktaları dersen dediğim gibi tedavi öncesi mi sonrası mı veya o süreç içerisinde her gün aynı program mı , haftada bir mi genel olarak değişkenlikler var 3. Bir diğer konuda verilen her kemoterapi ilacının vücutta etkisi farklıdır. Onları da bilmek neresi için egzersizde yoğunlaşmamız gerektiğini , ne yapmamız gerektiğini de bize iyi bir şekilde gösteriyor.


RÖPORTAJ EDA BURÇ 10.Son olarak hocam daha ileriki sayılarda Theraphysio dergisi için önerebileceğiniz önerileriniz nelerdir?

Bir başka geleceğin konuları SAĞLIK TURİZMİ. Türkiye için parlayan gelecek. Fizyoterapistler içinde mutlaka parlayan bir gelecek. Önemli bir istihdam alanı olacak. Eğer fizyoterapistler burayı sıkı tutarsa onların olacak. Yok ben hala menisküs protokolleriyle ilgileneyim derlerse orayı başkaları alacak . O yüzden sizden ricam doğru konulara yönlenip onları ele alırsanız ; onlarla geleceği çizme konusunda iyi yerler yakalrasınız diye düşünüyorum. Gençlere iyi bir yön verirsiniz yani konuları iyi seçin. Bir sayınız mutlaka diabete ayırın. Fizyoterapistler şimdi diabette de ne yapacaz ; işte ampute olunca protez yaparız , nöropatide olur mu gibi. Yani genelde olayın son noktası geliyor artık olmuş, bitmiş artık en büyük komplikasyon ampütasyon geliyor akla. Bir sayınızı da mutlaka obeziteye ayırın. Fizyoterapistlerin obezite deki rolünü ön plana çıkartın. Çünkü genelde tüm kronik hastalıkların temelinde obezite yatıyor . Yani obezitedir kanserin sebebi. Obezitedir diabetin , obezitedir hipertansiyonun sebebi . Yni neredeyse tüm kronik hastalıkların temelinde obezite yatar. Biz eğer obeziteyle mücadele edebilirsek , obeziteyi ortadan kaldırabilsek , kronik hastalıkları da kaldırırız. O yüzden obezite önemli. Mesela çocuklarda obezite önemli. O ayrıca ele alınabilir.

1. Sabahları beni iyi bir kahvaltı motive eder. 2. Beni tanıyan tüm insanlar ne kadar sabırlı olduğumu bilirler. 3. En stresli dönemlerimde kendi kendime kalmak beni hep rahatlatır. 4. Fizyoterapist olmasaydım acil doktoru olurdum. 5. Atatürk bana her zaman ilham kaynağı olmuştur. 6. Çalışmaktan sıkıldığımda kaçış noktam evde keyifli bir dizi izlemek oluyor. 7. Fizyoterapi benim gözümde sanata ,spora yaşamın her alanına anlam katan bir değer. 8. Bunu pek kimse bilmez ama çok az uyuyorum:;)


BESLENME VE KANSER BETÜL BABA ÖZET:

Kanser, günümüzde kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alan bir hastalık ve ölüm nedenidir. Mekanizması tam olarak bilinmese de kanserin oluşumunda kalıtımsal etmenler yanında çevresel etmenlerin de etkili olduğu söylenebilir. Kanser vakalarının yaklaşık üçte birinin diyet faktörleri ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.Kanserin nedenleri %5-10 genetik, %90-95 çevreseldir. Sigara dışındaki en önemli kanser nedeni diyet-kilo-fizik aktivite bileşenlerinden oluşan beslenme ile ilgili alışkanlıklardır .Tüketilen tüm yiyecek ve içeceklerde hem kansere neden olan, hem de kanserden koruyan maddeler (bileşikler) bulunmaktadır. Diyet posası azlığı, kullanılan katkı maddeleri, küf ve toksinler, pişirme yöntemleri, tütün-alkol, antioksidantların yeterince alınmaması kanser oluşumunda etkili olan beslenme faktörleri olarak sayılabilir.Bu makalede kanserin oluşumunu önleyen ve risk teşkil eden besinleri gruplandırarak derlemek amaçlanmıştır.

GİRİŞ Kanser, vücuttaki hücrelerin denetimden çıkıp vücudun diğer bölümlerinden bağımsız ve kontrolsüz bir biçimde büyümeye başladığı, klonalite, otonomi, anaplazi ve metastaz yapma özellikleriyle tanımlanabilecek bir hastalıklar grubudur. Kalıtım kanser riskini artırmakta ve kanser genetik mutasyona uğramış hücreler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Ancak bireyler ve popülasyonlar arasındaki kanser geliştirme riskindeki farklılıkların çoğu kalıtımsal olmayan nedenlerle ilişkilidir.Kanserin nedenleri %5-10 genetik, %90-95 çevreseldir.Çevresel faktörler arasında en önemli faktör %30-35’lik oranla tütün ve tütün ürünleri kullanımıdır. Sigara dışındaki en önemli kanser nedeni diyet-kilo-fizik aktivite bileşenlerinden oluşan beslenme ile ilgili alışkanlıklardır.Sigara kullanımı, beslenme alışkanlığı ile beraber gerek yaygınlık gerekse de risk büyüklüğü açısından en önemli iki kanser nedeni olarak karşımıza çıkmakta olup, her iki faktör birlikte ele alındığında tüm kanserlerin yaklaşık %80-90’ından sorumlu oldukları düşünülmektedir. Günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olan kanserin 200'den fazla türü vardır. Her kanser türünün kendine özgü belirtileri bulunmakla birlikte hepsinin ortak yönü kontrolsüz çoğalan bu hücrelerin normal işlevi olan hücreleri öldürmesidir. Diyet kanserde etiyolojik bir role sahiptir. Doymuş yağ alımı ile göğüs, kolon ve prostat kanseri insidansı arasında kuvvetli doğrudan ilişkiler bulunmuştur.

Günde 40 g'dan fazla alkol alımının, alkolün riski artırmak için sigarayla sinerjik olarak etkileşime girdiği ağız boşluğu, farenks, özofagus ve larenks kanserleriyle ilişkili olduğu bildirilmektedir. Diyet lifleri ve tahıl, sebze ve meyve alımıyla ilişkili diğer diyet bileşenlerinin büyük miktarı, kolon kanseri riskini ve göğüs kanserinin kesin ancak sınırlı bir seviyesini azaltır. Çözünmeyen tahıl lifi, çözünebilir taneli elyaftan daha düşük kanser riski ile daha fazla ilişkilidir. A, E vitamini ve az miktarda mineraller kanser koruması ile ilgilidir. Düşük yoğunluklu fosfor alımının 1.25 (OH) 2D plazma seviyesini arttırdığı ve bu durum yaşlı erkeklerde prostat kanseri riskini düşürdüğü tespit edilmiştir. Vitamin-D ve Kalsiyumun ayrıca kolorektal karsinomaya karşı koruma ve kimyasal önleme sağladığı bulunmuştur. Retinoidler epitelyal dokularda habis dönüşüm sürecini inhibe edebilir ve 1, 3-Cis-Retinoik asit, cilt skuamöz hücreli karsinom ve servikal kanser tedavisinde en iyi sonucu verir. Beta-Karoten açısından zengin gıdaların yüksek alımı ile özofagus kanseri insidansı arasında ters ilişki bulunmuştur, G.I.T. Populasyonları kanserden kurtarmak için besin alışkanlığı ülkemizde buna göre değiştirilmelidir.Klinik beslenme, hastaların klinik yönetimi ile ilgilenmek için kullanılır, ancak beslenmenin hastalıkların gelişimini nasıl etkilediği ya da bulgularını nasıl değiştirdiği üzerine eşit veya daha büyük önemi olan bir araştırmadır.Bu alan karmaşıktır ve beslenme ile ilgili fizyolojik çalışmaları bugün halk sağlığında düşünmenin temelini oluşturan epidemiyolojik analizlerle ilişkilendirmektedir. Bu nedenle, kalp hastalıkları ve kanser gibi hastalıkların gelişmesine neden olan beslenme risk faktörlerini araştıran bir dizi çalışma yapılmıştır.

1.Besin Ögeleriyle Kanser Arasındaki İlintiler 1.1. Karbonhidrat ve Kanser Besinlerdeki karbonhidratların başlıcaları nişasta, şeker ve posa denen öğelerdir. Nişasta, tahıllar ve bunlardan yapılan yiyeceklerde, kurubaklagillerde ve patateste bulunur. Sütte, meyvelerde ve tatlı besinlerde de şeker bulunur. Sebze, meyve, tahıl ve kurubaklagil tanelerinin dış kısımlarında ise posalı öğeler bulunur. Şeker ve nişastanın kanser yapıcı ya da ilerletici oldukları konusunda herhangi bir kanıt bulunamamıştır.Bununla beraber şeker, insülin seviyesini arttırdığı ve obeziteye neden olduğu için yüksek miktarda şeker alımı kanser riskini arttırabilir. Vücut ağırlığı ya da insülin açısından beyaz şekerin, kahverengi şekerin ya da balın birbirlerinden farkı yoktur.Oligosakkarit adı verilen nişastadan kısa, şekerden uzun zincirli maddeler de karbonhidratlar grubunda yer almaktadır. Bunlar da posa gibi vücutta sindirilemezler, ancak bağırsaklarda yararlı bakterilerin çoğalmasını, dolayısıyla kanserden korunmayı sağlarlar. Oligosakkaritler (prebiyotikler) kurubaklagillerde ve enginar gibi bazı sebzelerde bolca bulunmaktadır. Akdeniz ülkelerinde yapılan çalışmalara göre; rafine edilmiş unların kullanımı mide, kolorektal, meme, üst sindirim sistemi ve tiroid kanserleri riskini arttırmaktadır. Bu durum özellikle beyaz ekmek gibi rafine edilmiş karbonhidratların glisemik yükü arttırmaları ve insülin, insüline benzer büyüme faktörü ve gliseminin aniden artması, kolon, meme ve prostatta hücre poliferasyonunu stimüle etmesiyle oluşmaktadır.


BESLENME VE KANSER BETÜL BABA 1.2. Protein ve Kanser Tümör oluşumunda proteinin rolü oldukça karmaşıktır. Proteinden zengin olan bir çok diyetin kırmızı et ve yağ oranı yüksek, posa oranı düşüktür. Deneysel karsinogenesisde proteinin etkisi proteinin çeşidine, alınan eneji miktarına, dokunun yerine ve tümörün çeşidine bağlıdır. Genelde, tümörler yüksek oranda protein alındığında iki kat daha hızlı büyürler. Çok et, dolayısıyla çok hayvansal protein tüketen ülkelerin insanlarında meme, rahim, prostat, kolorektal, pankreas ve böbrek kanserleri, hayvansal proteini az tüketen ülkelerden daha sık görülmektedir.Deneysel araştırmalar, yağsız hayvansal protein alımının kanserle bağlantılı olmadığını göstermiştir.

1.3. Yağ ve Kanser Fazla yağlı diyette posa miktarı az olduğu için östrojenin yeniden emilimi artar. Diyette tüketilen yağ, kanser riskini bu yolla da arttırabilir. Kolesterol, insan ve hayvan organizmasının hücre ve sıvılarında bulunur. Bütün hücre membranlarının elzem bir bileşeni, beyin ve sinir hücrelerinin esas öğesidir. Kolesterol hem vücut tarafından üretilir hem de yiyeceklerden sağlanır.Diyette yüksek oranda kolesterol alımı meme ve kolon kanseri riskini arttırmaktadır. Birçok epidemiyolojik çalışmada, yüksek kan kolesterol seviyelerinin kolon kanseri riskini arttırdığı görülmüştür.Yapılan araştırmalar, zeytinyağı ve balık yağı gibi bazı yağların kanser riskini azalttığını, doymuş ve diğer çoklu doymamış yağların ise arttırdığını göstermiştir. Doymuş yağlar özellikle meme, prostat ve kalın bağırsak; çoklu doymamış yağlar ise meme ve prostat kanserleriyle ilgili bulunmuştur.Zeytinyağı tekli doymamış yağ asitlerince zengin, buna karşılık omega-6 yağ asitleri bakımından daha fakirdir. Omega-6 yağ asitleri daha çok çoklu doymamış yağ asitlerinin bulunduğu ayçiçek yağı, mısırözü yağı, soya yağı ve pamuk yağı gibi yağlarda bulunmaktadır.Çoklu doymamış yağ asitlerinden ayçiçek yağı, mısırözü yağı gibi bitkisel sıvı yağlarda bulunan linoleik asit, büyüme ve vücudun diğer birçok işlevi için gereklidir. Ancak laboratuvar hayvanlarında meme, pankreas ve kalın bağırsak kanser oluşumunu arttırdığı ortaya çıkmıştır. Buna karşılık linoleik asitin akrabası olan konjuge linoleik asit adlı yağ asitinin antioksidan özelliği bulunduğu ve güçlü bir anti kanserojen olduğu belirlenmiştir. Kümes hayvanları, inek, koyun gibi geviş getiren hayvanların etlerinde, peynir ve peynir altı suyunda bulunmaktadır.Balıkta bulunan omega-3 yağ asitleri de meme, prostat ve kalın bağırsak kanserlerini önlemektedir. En çok balık tüketen ülkelerde meme, kalın bağırsak ve prostat kanserleri en düşük oranda görülmektedir

1.4. Enerji Alımı ve Kanser Gereğinden çok yenen besinlerle alınan enerji, beden hareketleriyle harcanamadığı zaman, bedende yağ olarak birikerek şişmanlığa neden olur. Şişmanlarda kanser, normal kilolulara oranla daha sık görülür. Özellikle meme, kolorekteral ve kan kanserlerine şişmanlarda normal kilolulardan daha sık rastlanır Şişmanlığın saptanmasında en pratik ölçüt beden kitle indeksidir.Beden kitle indeksi 25'in üstüne çıktığında çeşitli hastalıkların oluşma riskinin arttığı düşünülmektedir. Bununla beraber vücuttaki kas ve yağ oranları da dikkate alınmalıdır.Pek çok çalışmada beden kitle indeksi ile kadınlarda ve erkeklerde kolon kanseri arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. Kadınlarda beden kitle indeksinin 30 ya da üzeri olması endometriyum kanseri riskini şişman olmayanlara göre 3 kat arttırmaktadır.

1.5. Vitaminler ve Kanser Genelde vitaminlerin kanser oluşumunu önledikleri bildirilmektedir. Son yıllarda özellikle antioksidant vitaminler yani A, C, E vitaminleri ve beta-karotenin kanser gibi dejeneratif hastalıkların oluşma riskini azalttığı düşünüldüğünden oldukça önem kazanmıştır. Yapılan birçok çalışmada A, C, E vitaminleri ve beta-karotenin çeşitli kanserlerin riskini azaltıcı olası koruyucu mekanizmaları olduğu, vücudu serbest radikallerden ve reaktif oksijen bileşiklerinden koruduğu ile ilgili kanıtlar vardır.

1.5.1. A Vitamini Genellikle yeşil ve sarı renkli sebze ve meyvelerde, A vitamininin öncüleri (karotenoidler) bulunur. A vitamini ise karaciğer, süt yağı, peynir ve yumurta sarısı gibi hayvansal besinlerde bulunur.Bazı A vitaminiyle zenginleştirilmiş margarinlerde de A vitamini (retinol) bulunur.

1.5.2. B Vitaminleri B vitaminleri yetersizliğinin kanser riskini arttırdığı, fakat fazla alımının kanser oluşumunu önlemediği bildirilmiştir. B vitaminlerinin yeterli düzeyde alınması vücudun savunma sistemlerinin iyi çalışması için gereklidir. Savunma sistemleri mikropları etkisiz hale getirebildikleri gibi, yeni oluşmuş kanser hücrelerinin çabucak tahrip olmasını da sağlayabilirler. B vitaminleri; tiamin, riboflavin, niasin, pridoksin, pantotenik asit, folat ve kobalamindir. Bunlar daha çok organ etlerinde, kepeği alınmamış tahıllarda, kurubaklagillerde, yumurtalarda, sütte ve sebzelerde bulunur.Yapılan araştırmalara göre, diyetleri ile düşük folik asit alanların sebze ve meyveler gibi folik asitten zengin yiyeceklerle beslenenlere göre daha fazla hücresel DNA hasarına maruz kalabildikleri ve üç kat daha fazla mesane kanseri riski taşıyabildikleri görülmüştür.


BESLENME VE KANSER BETÜL BABA 1.5.3. C vitamini

C vitamini (askorbik asit) çeşitli miktarlarda bütün sebze ve meyvelerde bulunur.Vücudun bağışıklık sistemini destekler. Hem doğal hem de yapay olarak üretilen C vitamininin kanseri önlemedeki etkinliği ile ilgili araştırmalar vardır.C vitaminini az alan kişilerin kalın bağırsak kanseri olma riski 3 kat daha artmaktadır. Kalın bağırsaktaki etkisi mutaj enleri azaltmak ya da engellemek olabilir. Ameliyatla bağırsaklarından polip alınan hastalara C ve E vitaminleri verilmesi poliplerin tekrarlamasını önlemiştir. C vitamini, çeşitli yollarla vücuda giren birçok kimyasal karsinojeni etkisiz duruma getirir. Günde içilen bir paket sigara, günlük normal olarak alınan C vitaminini yok eder. C vitamini en çok maydanoz, yeşil biber, tere, domates, narenciye, kuşburnu, taze sebze ve meyvelerde bulunur.

1.5.4. E Vitamini E vitamini, yağda çözünen güçlü bir antioksidandır. Özellikle beyin, arter ve immün sistemde oluşan bozulmaları önler. E vitamini, başta bitkisel yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, kepekli tahıllar, fındık, fıstık gibi sert kabuklu meyveler, kurubaklagiller olmak üzere çeşitli yiyeceklerde bulunur.Erkeklerde E vitamini alımının prostat kanseri riskini üçte bir, bu kanserden ölüm oranını da % 40 azalttığı belirlenmiştir. Sürekli olarak E vitamini alan kişilerin ağız ve özefagus kanserine yakalanma riski yarı yarıya düşmektedir.

1.5.5. D Vitamini

D vitamini, karaciğer, yumurta sarısı, süt ve süt ürünlerinde az miktarlarda bulunur. En iyi kaynak balık yağıdır. Aynı zamanda somon balığı, sardalya ve uskumruda bol miktarda bulunur. Son yıllarda elde edilen bilimsel veriler, D vitamini yetersizliğinin kemik kanseri riskini artırdığını göstermektedir. Düzenli güneşten yararlanarak bedende yeterli D vitaminin oluşumunun sağlanması ve yeterli kalsiyum alımı kemik kanseri riskini azaltır. Bu uygulama menapoz sonrası kadınlarda meme kanseri riskini azalttığı gibi kemik erimesini de önler.

1.6. Mineraller ve Kanser Selenyum daha çok tahıllarda ve deniz ürünlerinde bulunan esansiyel bir iz min-

eraldir.Yapılan araştırmalara göre; düşük selenyum plazma seviyeleri olan hastalar dört kat daha fazla kolorektal adenom riski taşırlar.Düşük selenyum ve domatesde bulunan likopen alımı prostat kanseri riskini de arttırmaktadır.Yeterli düzeyde selenyum alımının meme kanseri riskini azalttığı düşünülmektedir. Selenyumdan zengin beslenen farelerde meme kanseri insidansının selenyum almayan farelere göre çok düşük olduğu gözlenmiştir.

1.6.2. Çinko

Çinko; büyüme, gelişme, deri sağlığı ve savunma sistemlerinin güçlenmesi için gerekli bir mineraldir. En çok su ürünlerinde, et, mantar ve yumurtada, badem, ceviz gibi sert kabuklu meyvelerde ve kurubaklagillerde bulunur. Yeterli düzeyde çinko alımı A vitamininin antikanser etkisini arttırarak ve savunma sistemlerini güçlendirerek yeni oluşan kanser hücrelerinin öldürülmesine yardımcı olur. Çinko yetersizliği nitrozaminlerle başlatılan tümör insidansını arttırır.

1.6.3. İyot İyot yetersizliği guatr ve tiroid bezinde kanser oluşma riskini arttırabilir.Bu nedenle kullanılan tuzların iyotla zenginleştirilmesi düşünülmüş ve tüm dünyada çoğu ülkede bu uygulanmaktadır. Türkiye'de 1998 yılından beri tüm sofralık tuzların iyotla zenginleştirilmesi yönetmelik gereği zorunlu kılınmıştır.

1.6.4. Kalsiyum

Kemik gelişimi ve sağlığı için en önemli minerallerdendir. Yapılan araştırmalarda diyetinde yüksek oranda kalsiyum alımının kolorektal kanser riskini % 70 oranında düşürdüğü görülmüştür.


BESLENME VE KANSER BETÜL BABA 1.7. Diyet posası

Posalı besinler gastrointestinal sistemdeki karsinoj enleri dilue eder, safra tuzlarına bağlanır, besin ve artıkların bağırsaktaki geçiş süresini kısaltır ve mikrofloranın metabolik aktivitesini etkiler. Bu şekilde karsinogenezisi önlemede rol oynar. Diyet posasının en iyi kaynakları; taze sebze ve meyve, kepekli ekmek, kurubaklagillerdir. Yapılan bir çok çalışmaya göre, posalı besinlerin tüketilme oranları özellikle kolon kanseri ile ilişkili olup, lif içeriği az olan beslenme tarzında kolon kanseri riski artar.Bununla beraber, yapılmış olan bir hemşire sağlık çalışmasında günde en az 11.6 g ve en fazla 21.3 g posa alındığında kolorektal kanserden koruyucu etkisi olmadığı görülmüştür. Pirinç ise daha çok Asya kıtasında yayılmış bir tahıldır. Rafine edilmeden kepek ve selülozdan ibaret dış tabakası muhafaza edilerek tüketildiğinde posa içeriğinden dolayı kolorektal kanser riskini azaltabileceği düşünülmektedir.

SONUÇ ve ÖNERİLER

Toplumda görülen ölümlerin nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan kanserin etiyolojisinde beslenme çok önemli bir yere sahiptir.Her ne kadar genetik etkenler olsa da yanlış beslenme alışkanlıkları kanser oluşumu için risk faktörü olabilmektedir.Fazla yağlı ve besin değerlerinden yoksun bir beslenme alışkanlığı risk faktörü olmasına karşın; zengin lif kaynaklarını içeren tam tahıllar, baklagiller, meyveler, sebzeler, kuru yemişler ve çekirdekler kanserden koruyucu diyetin başlıca bileşeni olmaktadır. Kanserden koruyucu bir diyetin en önemli özelliği her gün en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketmektir.


KANSER NEDİR ?

EDA BURÇ

Kanser; vücudun bir organ veya dokusunda beliren bazı anormal hücrelerin kontrolsüz ve düzensiz bir şekilde çoğalması sonucu ortaya çıkan kötü tabiatlı bir hastalıktır. Çoğalan bu hücreler bir araya gelir ve tümör olarak isimlendirilen bir kitle oluştururlar.

Kanser Rehabilitasyon Dönemleri

Koruyucu- önleyici Dönem Tanı Dönemi Kemoterapi Dönemi Operasyon Dönemi Radyoterapi Dönemi Kanser ile yaşam Dönemi Palliatif Dönem

1.Koruyucu dönem TEDAVİ ; •Kanserden nasıl korunulur konusunda genel bilinç oluşturmak •Toplumu erken tanı konusunda bilinçlendirmek • Hasta aile ve tüm sağlık çalışanlarını rehabilitasyon konusunda eğitmek, • Solunum, nörolojik, lenfatik, ortopedik, kas iskelet sitemi ve hastalık semptomlarına yönelik tedavi yöntemlerini uygulamak • Bireye özgü gerçekçi hedefleri olan fonksiyonel ve güvenli rehabilitasyon programını takip etmek, • Yaşam kalitesini artırmaya dönük yaklaşımlar uygulamak, • Hastaya psikososyal rehabilitasyon yaklaşımları ile destek olmaktır


KANSER NEDİR ?

EDA BURÇ

Egzersizle neler amaçlanıyor?

• Dik postürü (duruşu) yeniden sağlamak • Boyun, bel, göğüs ve omuzlardaki sertliği gidermek • Tutulan bölgelerde eklem hareket açıklığını, gücü ve esnekliği yeniden kazandırmak • Ameliyat veya anestezi sonrası akciğer kapasitesini artırmak • Kalp-damar zindeliğini ve kalp-akciğer kapasitesini artırmak • Endorfin seviyesini yükselterek kan basıncını düzenlemek • Depresyonu, zayıflığı ve yorgunluğu gidermek • Lenf sıvısının drenajını artırarak lenfödem oluşmasını önlemek • Yara izi oluşumunu önlemek • Donmuş omuz gelişmesine engel olmak • En önemlisi kişinin mücadele ruhunu güçlendirmek

Kanser hastaları için önerilen egzersiz önerisi:

Sürekli veya aralıklı 20 – 60 dk aerobik egzersiz, haftada toplam 3 – 5 saat 6 – 12 kez tekrarlayan anabolik egzersiz, haftada toplam 1- 3 saat Haftada toplam 2 – 3 saat esneme egzersizleri

Egzersize başlamadan önce DİKKAT !!

• hematolojik, kardiyak, pulmoner ve iskeletle ilgili faktorler goz onunde bulundurulmalıdır. • Depresyon ve yorgunluk egzersize katılımı sınırlayabilir. • Hemoglobin; 8-10gr /dl.. Aerobik ve endurans egzersizleri kısıtlanmalı • Platelet; 50000 altı .. non-rezistif egzersizler, 20000 altı.. egzersiz Ø. • BK; 3000 altı.. egzersiz kısıtlanmalı • Elektrolidler • Vücut ısısı • İntrakranial basınç artışı • Ortostatik hipotansiyon, KB: 160/100 • Ritm bozuklukları • Kemik metastazları.. rölatif kırık riski? • Perikardial, plevral, peritoneal sıvı birikimi • Mesane, üreter, barsak, damarlar ve spinal kordun kompresyonu

Kanser rehabilitasyonunda uygulanabilecek fizyoterapi yaklaşımları • Aerobik egzersizler • • • • • • • • • •

Kuvvetlendirme egzersizleri NEH ve estetik egzersizleri Göğüs fizyoterapisi Kardiak rehabilitasyon Koordinasyon ve denge eğitimi Elektrofizyolojik yaklaşımlar Postür restorasyonu Ortez uygulamaları ve Yürüme yardımcıları Psiko-onkolojik yaklaşımlar İş uğraşı terapisi

2. Tanı Dönemi Rehabilitasyonda daha iyi yaşam kalitesi hedeflenerek biyopsikososyal bütünlüğe yönelik tam ve objektif değerlendirmeler yapılmalıdır. Günlük yaşam aktiviteleri Barthel indeksi, FIM, kartz indeks kullanılarak değerlendirilebilir.


KANSER NEDİR ?

EDA BURÇ

• • • • • •

Fizyoterapi amaç;

Kişileri bilinçlendirmek Süreç hakkında bilgi vermek Aile ve çevre desteği sağlamak Psikolojik destek vermek Sağlık personeline güven Anksiyete oranını azaltmak

Fizyoterapi uygulamaları

• Gevşeme egzersizleri • Solunum egzersizleri • Lokal ekspansiyon, zorlu ekspansiyon, kontrollü nefes alma, kontrollü öksürme, manuel vibrasyon, postural drenaj • Germe egzersizleri • Kuvvetlendirme • Masaj • Postür egzersizleri • Denge egzersizleri • Proprioseption egzersizleri • Body awareness • Müzik tedavisi • İş uğraşı tedavisi • Treadmill ile yürüme • Grup egzersizleri

Hastalarda; • • • • • •

Anksiyete oranı yüksek Bilinçlenmek kontrol hissini arttırır. Süreç hakkında bilgi vermek Aile ve çevre desteği sağlamak Sağlık personeline güven Psikolojik destek

3. KEMOTERAPİ DÖNEMİ

• Kemoterapi ilaçları istenmeyen hücreleri yok ederken vücudun normal hücrelerini de etkiler. Kemoterapiden en çok etkilenen normal vücut hücreleri kemik iliği, mide-bağırsak sistemi ve saç kökü hücreleri gibi en hızlı bölünen hücrelerdir. • Bu nedenle en sık rastlanan yan etkiler

Bu yan etkilerle başa çıkmak için alınabilecek ortak önlemler vardır:

Aç olmasanız bile sık ve az yemek yiyin, üç ana öğünü ara öğünlerle destekleyin. Günde toplam 5 ila 6 öğün yiyin. Çoğumuzun günde en az 8 bardak sıvı alması gereklidir. Su ve suyla seyreltilmiş meyve suları iyi seçeneklerdir. Sigara ve alkol kullanmayın. Günlük giyiminizde rahat ve bol kıyafetleri tercih edin. Tedavi sırasında, bulaşıcı hastalığı olan ve enfeksiyon taşıyan kişilerden uzak durun. Kalabalık ve havasız ortamlardan kaçının. Vücut temizliğinize dikkat edin. Hijyen kurallarına uyun.

Eğer kendinizi yorgun ya da zayıf hissederseniz aşağıdaki önerileri deneyin:

Enerjinizi idareli kullanın. Her gün, yapılması gerekli olan en önemli işlere öncelik verin ve sadece bunları yapın. Yardım isteyin. Aile ve arkadaşlarınızın yardım tekliflerini değerlendirin. Doktora gitmenize, alışveriş yapmanıza, yemek pişirmenize yardım edebilirler. Dinlenme zamanlarını hafif aktivitelerle dengeleyin: Her gece en az 8 saat uyuyun. Gün içinde kestirin. Gün içi kestirmelerinizde 1 aatten az süreyle uyumak en iyisidir. Yatakta uzun süre geçirmek kendinizi daha da yorgun hissetmenize sebep olabilir. Kısa yürüyüşler gibi hafif aktiviteleri her gün 20-30 dakika süreyle yapmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir.


KANSER NEDİR ?

EDA BURÇ

4. OPERASYON DÖNEMİ Kanser tedavisi olarak;

• Cerrahi kanserin ana tedavi yöntemlerinden birisidir. • Cerrahi bölgesel bir tedavidir - vücudun yalnızca ameliyat edilen kısmını tedavi eder. Bu nedenle tamamen tek bir alanda bulunan, yayılmamış kanseri iyileştirebilir. • Genellikle, kanserin erken evrelerinde kanserli hücreyi almak en kolay yol olarak görülür. • Cerrahınız tümörü ve kanserin çevresindeki bazı normal dokuları (temiz sınırı olarak da bilinen) alır. Ayrıca kanserli hücre içermesi durumunda kanserin en yakınındaki lenf düğümlerini de alabilir.

REHABİLİTASYON ; Tedavinin hedefleri: • • • • •

Ağrısız eklem hareket açıklığını korumak Ağrısız eklem hareket açıklığını korumak ve fonksiyonel kullanımını sağlamak Yara bakımını öğretmek, ödem ve enfeksiyonu önlemek Duygusal tepkiyi, stres ve korkuyu azaltmak Günlük yaşamına, çalışma ortamına çabuk dönmesini sağlamak

Operasyon öncesi…

• Hasta eğitimi ! • Beklenen sorunlar ve fonksiyon kaybı oluşmadan koruyucu önlemler alınması Örn: Tedavi öncesi psikolojik destek • Cerrahi öncesi hastaya solunum egz. öğretilmesi • Sekresyon atma teknikleri öğretilmesi • Amputasyon öncesi koltuk değneği ile yürüme eğitimi • Preop ayrıntılı bir omuz ve üst ekstremite muayenesi tedavi ve rehabilitasyonu kolaylaştırır • Artrit, bursit, selülit, radikülopati, rotator manşon yırtığı, impingement sendromu gibi durumlar aydınlatılmalıdır

• • • • • • • • •

• • • • • • •

Değerlendirme ; Önceki aktivite düzeyi Vital bulgular Kas kuvveti Solunum Yaşam kalitesi GYA ANTOPOMETRİK ÖLÇÜMLER!!! NEH Psikolojik durum Kognitif düzey

Operasyon öncesi egzersizler… Gevşeme egzersizleri Aerobik egz. Solunum egz. Germe egz. Kuvvetlendirme Postür egz. NEH

Operasyon sonrası • • • • • • • •

Postop 24 saate kadar hasta dinlendirilir. AĞRI !!! Vücut kısımlarında kayıp Değişen vücut imajına adaptasyon Yara bakımı Komplikasyonlar Anestezi yan etkileri Yardımcı araç-gereç kullanımı

Operasyon sonrası egzersizler… Gevşeme egzersizleri • • • • • • •

Pozisyonlama Mobilizasyon Yatak içi egzersizler NEH Solunum egzersizleri Masaj Postür egzersizleri


KANSER NEDİR ?

EDA BURÇ

5.RADYOTERAPİ DÖNEMİ Radyoterapi (ışın tedavisi) kanser hücrelerini tahrip etmek veya yok etmek için x-ışınları, gama ışınları, elektron veya protonlar gibi yüksek enerji partiküllerini veya dalgaların akımını kullanarak uygulanan bir tedavi yöntemidir.

RADYOTERAPİNİN HEDEFLERİ ;

• Karşılaşılan hastalığın durumuna göre radyoterapiyi, amaçlanan hedefe göre genel olarak iki gruba ayırmak mümkündür: Küratif (İyileştirici) Radyoterapi : • Hastalık hakkındaki mevcut bilgiler ışığında, hastalığın tamamen yok edilmesinin mümkün olduğu durumlarda uygulanır. Tek başına ya da ameliyat ve/veya kemoterapi ile birlikte verilebilir. Şikayetlere yönelik (Palyatif) Radyoterapi : • Bu tip tedavide amaç sadece hastalığın belirtilerini hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmaktır. Örneğin, ağrılı bir kemik bölgesine verilen radyoterapi ile ağrı azaltılır. Kanamalı tümörlere uygulanan radyoterapi ile kanama kontrol altına alınır. Bu tip radyoterapi ile verilen doz iyileştirici radyoterapiye oranla daha az, tedavi süresi de daha kısadır.

YAN ETKİLER •

Radyoterapinin olası yan etkileri birçok faktöre aynı anda bağlıdır: Tedavi alanının genişliği ve lokalizasyonu : Alan genişledikçe komplikasyon riski artar. Ayrıca tedavi alanının içinde yer alan kritik organ sayısı ve hacmi arttıkça, risk artar. Her organın radyasyona direnci değişiktir. Özellikle radyasyona toleransı az olan böbrek, karaciğer gibi dokuların alan içinde bulunduğu durumlarda azami dikkat gerekir. Uygulanacak toplam ve günlük doz miktarı: Gerek toplam ve gerek günlük doz miktarı ne kadar yüksekse, yan etki riski de o kadar yüksek olacaktır. Hastanın yaşı ve genel durumu: Yaşlı ve direnci düşük hastalarda, genel durumu bozuk hastalarda radyoterapiye bağlı yan etkiler daha çabuk gelişir ve daha problemli seyreder.

DEĞERLENDİRME • • • • • • • • • •

Ağrı Doku Mobilizasyonu Normal Eklem Hareketi Esneklik Psikolojik değerlendirme Aerobik kapasite Cilt rengi Duyu değerlendirmesi Postür değerlendirme Solunum değerlendirmesi

TEDAVİ ; • • •

Yürüyüş Solunum egzersizi Germe egzersizi

GENEL ÖNERİLER

Akşam saatlerinde, kafeinli içecekler, geç saatte yemek yeme gibi uyku kaçırıcı alışkanlıklardan uzaklaşmalısınız. Tedavi süresi ve şekli ne olursa olsun, radyoterapiniz boyunca sağlıklı beslenmeye ve bol su içmeye mutlaka özen göstermelisiniz. Gün boyu üç öğün yemek yerine, az ve sık yemek daha uygundur. Tedavi bölgesinde ilerleyen haftalarda hafif kaşıntı hissi belirebilir. Bu bölgeyi asla ovalamayınız, asla kaşımayınız, çünkü tedaviye bağlı olarak bu bölgedeki deri giderek incelir, hassaslaşır ve kolay tahriş olabilir. Parfümli sabunlar, parfümlü pudralar, deodorantlar, losyonlar, kremler cildinizi tahriş edici maddelerdir ve tedavi süresince kullanmanız sakıncalıdır. Tedavi bölgesinin ıslak olması, cilt reaksiyonu riskini artırır. Terleme durumunda temiz ve yumuşak bir havlu ile ve hafif hareketlerle bu bölgeyi derhal kurulanmalıdır. Yazın etkili güneşe, kışın sağuk rüzgara maruz kalmamalıdır. Tedavi bitimini takiben en az 1 yıl süreyle, tedavi gören bölgenin kuvvetli güneş ışığından korunması gerekir. Yüksek koruma faktörlü güneş kremleri kullanarak güneşe çıkılabilir. Doğal liflerden yapılan giysiler daha uygundur, cildi tahriş etmez. Yünlü, naylon giysiler tahriş edici olabilir. Omuz askıları, sütyen askıları tedavi edilen cildi sıkıyorsa sakıncalıdır. Meme bölgesinden tedavi alan hanımların tedavi süresince sütyen kullanmamaları isabetli olacaktır. Boyun bölgesine radyoterapi uygulanıyorsa, dar yakalı giysilerden ve kravattan kaçınmalıdır. Boyun için ipek veya pamuklu fular, saçlı deri için aynı kumaşlardan eşarp uygun seçimlerdir.


KANSER NEDİR ?

EDA BURÇ

6. Kanser ile yaşam dönemi Düzenli fiziksel aktivite, beslenme, uyku Enfeksiyondan korunma Cerrahi bölgeyi koruma Ergonomik düzenlemeler Çalışma verimliliğinin arttırılması İzolasyon döneminden çıkış Vücut imajını düzenlenerek özgüvenin restorasyonu Düzenli ilaç kullanımı Koruyucu teknikler-yaklaşımlar

Tedavi

Her dönemde etkili verilebilecek ilaç EGZERSİZ… Kanser hastalarına aerobik egzersizleri, direnç egzersizleri, esneklik egzersizleri önerilmektedir. Aerobik egzersizler normal bir yolda yürüyüş, bisiklet, hafif ya da hızlı koşu, kürek ve yüzme şeklindedir. Direnç egzersizleri ise kasların gücünü ve dayanıklılığını artırabilmek için ağırlık kullanılarak yapılır. Bu ağırlıklar serbest ağırlıklar (dumbell gibi), elastik direnç bantları olabileceği gibi kişinin kendi vücudu da olabilir. • Denge ve koordinasyon • Kuvvetlendirme ve germe • Postur egzersizleri • NEH ve esneklik egzersizleri

Ağrıya yaklaşım olarak ilaçsız uygulanan yöntemler arasında fizyoterapinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Rehabilitasyon ekibi tarafından uygulanan elektroterapi modaliteleri, sıcak-soğuk uygulamaları, mobilizasyon egzersizleri teknikleri, ağrının azalmasında etkili olmaktadır. Hastalığın lenf sistemini etkilemesi durumunda veya hastalığa bağlı geçirilen bir operasyon sonrasında kol veya bacaklarda lenfödem denilen şişlikler oluşabilir. Bu durumda manuel lenfödem masajı, bandajlama, kompresyon ve egzersiz uygulamaları dolaşım sisteminin doğal haline dönmesine yardımcı olacaktır. Kanser hastalarında özellikle kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi girişimler sonrasında solunum sisteminde nefes alma güçlüğü, öksürük, sekresyon birikimi, yorgunluk, emboli ve fiziksel kondisyon düşüklüğü gibi olumsuz değişimler olmaktadır. Bu dönemlerde, solunum fizyoterapistleri tarafından uygulanan solunum egzersizleri, gevşeme teknikleri, mobilizasyon yöntemleri ve pozisyonlamalar solunum sisteminin düzelmesine ve hastanın rahatlamasına yardımcı olacaktır. Özellikle gırtlak kanseri ve baş-boyun cerrahi ameliyatları sonrası yutma, solunum, yemek yiyememe sıkıntıları gözlenmektedir. Yutma rehabilitasyonu çeşitli yutma manevraları, pozisyonlamaları açısından önemli bir tedavi yaklaşımıdır. Bu dönemde konusunda uzman konuşma terapistlerinin uyguladıkları tedaviler ile var olan sıkıntılar azalmaktadır


KANSER NEDİR ?

EDA BURÇ

Yorgunluk için ; • Egzersiz tedavisi: aerobik egzersiz programı (aşırı zayıf hastalar tolere edemeyebilir) • Enerji koruma yöntemleri: adaptif ekipman kullanımı, aktivitelere sık sık ara verilmesi • Psikolojik: gevşeme teknikleri, destek grupları önerilir. • Hastanın gereksinimleri bu fazda farklılıklar göstermektedir. Mobilizasyon için yürüteç, tekerlekli sandalye gibi cihazlar kullanılabilir. • Hasta eğitimi bu dönemde fonksiyon kaybına adaptasyon üzerine yoğunlaşmalıdır. Yine bu evrede bağımsızlığı sağlamak amacıyla evde belirli düzenlemelerin ve değişikliklerin yapılması gerekli olabilir. Kendine bakım aktiviteleri yanı sıra cilt ülserleri ve kontraktürler gibi sekonder problemlerin önlenmesi amaçlanır… Sanatsal tedavi • Hastaların memnuniyetlerini artıran, yaşamlarını ve tedaviye bakışlarını değiştiren bu aktiviteler hastaların yaşam kalitesini artırması yanında, motivasyonlarını yükseltmektedir. Yoga • Yoganın kanserli hastalarda uyku bozukluğu, durum bozukluğu, anksiyete ve diğer yaşam kalitesi parametreleri üzerinde olumlu yönde etkisi olduğu kanıtlanmıştır. İçerisinde gevşeme, germe hayalde canlandırma ve meditasyon gibi ögeler barındıran yogayı hasta ve ailesine önermeliyiz. • Psikolojik tedavi • Relaksasyon (gevşeme) • Hipnoz • Biofeedback • Davranışsal tedavi

Yorgunluk için ; • Egzersiz tedavisi: aerobik egzersiz programı (aşırı zayıf hastalar tolere edemeyebilir) • Enerji koruma yöntemleri: adaptif ekipman kullanımı, aktivitelere sık sık ara verilmesi • Psikolojik: gevşeme teknikleri, destek grupları önerilir. • Hastanın gereksinimleri bu fazda farklılıklar göstermektedir. Mobilizasyon için yürüteç, tekerlekli sandalye gibi cihazlar kullanılabilir. • Hasta eğitimi bu dönemde fonksiyon kaybına adaptasyon üzerine yoğunlaşmalıdır. Yine bu evrede bağımsızlığı sağlamak amacıyla evde belirli düzenlemelerin ve değişikliklerin yapılması gerekli olabilir. Kendine bakım aktiviteleri yanı sıra cilt ülserleri ve kontraktürler gibi sekonder problemlerin önlenmesi amaçlanır… Sanatsal tedavi • Hastaların memnuniyetlerini artıran, yaşamlarını ve tedaviye bakışlarını değiştiren bu aktiviteler hastaların yaşam kalitesini artırması yanında, motivasyonlarını yükseltmektedir. Yoga • Yoganın kanserli hastalarda uyku bozukluğu, durum bozukluğu, anksiyete ve diğer yaşam kalitesi parametreleri üzerinde olumlu yönde etkisi olduğu kanıtlanmıştır. İçerisinde gevşeme, germe hayalde canlandırma ve meditasyon gibi ögeler barındıran yogayı hasta ve ailesine önermeliyiz. • • • • •

Psikolojik tedavi Relaksasyon (gevşeme) Hipnoz Biofeedback Davranışsal tedavi


KANSER NEDİR ?

EDA BURÇ

7.PALYATİF DÖNEM

Rehabilitasyonun Palyatif Evresi • Palyatif rehabilitasyon hastalığın terminal döneminde olan hastalara yöneliktir. Bu dönem fonksiyon kaybının ilerlemesi ile karakterizedir. Palyatif tedavinin amacı hastalığa ait komplikasyonların azaltılması veya elimine edilmesi, hasta ve ailesinin fiziksel ve emosyonel olarak rahatlatılmasıdır. • Semptomlara özellikle ağrıya yönelik tedavi önemli yer tutmaktadır. Bağımlılığın bu dönemde artmasına karşın, belirli fonksiyonlarda bağımsızlık sağlanması ve evde bakım konusunda aile eğitimi verilmesi gerekmektedir Palyatif Dönem Değerlendirme • Ağrı • Yorgunluk • Bulantı,Kusma • Anksiyete • Depresyon • Deliryum • İştahsızlık,kilo kaybı • Konstipasyon • Uyku problemleri • Dispne • NEH • Kas kuvveti AĞRI • Yaşanan ağrı kişiye özgüdür ve kişiye özel bir tedaviyi gerektirir. • Korku, sinirli ve gergin olma, kötü hissetme ya da yorgun olma yaşanılan fiziksel ağrının etkisini daha da artırabilir. • Geleceğin belirsiz olması, ağrı yaşama korkusu sinirli ve gergin hissetmeye neden olabilir. • Günlük aktiviteleri yapamıyor olmak, yalnız olduğunu hissetme, umutsuzluk kötü ve hüzünlü olmaya sebep olabilir. • Saygınlık ve güç kaybı hissi, hastalık nedeni ile kırılgan olma, başarısızlıklar ve kayıplar hakkında hayal kırıklığına uğrama hissi kızgın olmaya neden olabilir.

• Bazen günlük olarak yaşanan bazı diğer problemler de ağrının daha kötü olmasına sebep olabilir. Tedavisi ; Klasik masaj • Tens • Gevşeme egzersizleri • Biofeedback • Nefes egzersizleri,meditasyon • Müzik terapisi • Aroma terapi Yorgunluk • Aktiviteler hasta kendini iyi hissettiği dönemlerde planlanarak yapılmalı • Yeterli dinlenme aralıkları oluşturulmalı • Yeterli uykunun alınması oldukça önemlidir • Yeterli dinlenme ve uyku için ışık ses, gürültü gibi çevresel uyaranlardan uzaklaştırılmış bir ortam oluşturulmalı. • Gün içerisinde yeterli sıvı alımı ( 6- 8 bardak su) sağlanmalı. • Müzik, hayal kurma, meditasyon, derin nefes alma gibi yöntemlerle yaşanan stres azaltılabilir. Bu şekilde yorgunluk kısmen azaltılabilinir. Bulantı ve Kusma • Kusma olduğu dönemlerde yatak içerinde dinlenilebilir. • Gün boyunca az az ve sık sık beslenilmeli. • Sıvı ve yumuşak gıdalar alınabilir. Ancak sıvı gıdalar midede dolgunlukla birlikte bulantıya neden olabilir onun için yudum yudum alınmalıdır. • Bulantıyı azaltmak için ezilmiş patates, kraker (gressini), etimek, tost, yoğurt, peynir yenmesi beyaz veya sarı leblebi gibi besinler tüketilebilir • Yemekten sonra 2 saat yatmayıp ve yatak içerinde yarı oturur şeklinde dinlenilmeli • Bulantı hissini artırabileceğinden tatlı, baharatlı, • yağlı ve ağır kokulu yiyeceklerden uzak durulmalı • Odanın sık sık havalandırması, kötü kokuların • giderilmesi ve yemek için uygun bir ortam • oluşturulması oldukça önemlidir. • Ağız içerisinde olabilen kötü tat ya da yaralar için • ağız bakımı yapılabilir


KANSERİN KOMPLİKASYONLARI BÜŞRA NUR KARAKAYA KANSERİN KOMPLİKASYONLARI VE REHABİLİTASYONU Onkolojik rehabilitasyon tümörün etkilerine veya kanser tedavisine bağlı fiziksel yetersizliklere yönelik rehabilitasyon uygulamalarıdır. Kanser tanısı konan hastaların %54’ünde rehabilitasyon ihtiyacı saptanmıştır. Tüm tümör tiplerinde bu problemler görülebilir ancak özellikle santral sinir sistemi, meme, akciğer ve baş-boyun tümörlerinde rehabilitasyon ihtiyacı daha fazladır. Ülkemizde kanser rehabilitasyonu, tüm dünyada olduğu gibi diğer ana rehabilitasyon alanları (inme, omurilik yaralanması, travmatik beyin hasarı...) ile karşılaştırıldığında daha az ilgi görmüştür. Bunun nedenleri; kanserli hasta grubunun fonksiyonel kayıplarının yeterince tanımlanamaması, rehabilitasyon hizmetlerinden haberdar olunamaması, hasta ve ailesinin yeterince bilgilendirilmemesi ve hastaların rehabilitasyon kliniklerine yönlendirilmemeleridir. Son yıllarda fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniklerinde giderek artan sayıda kurulan kanser rehabilitasyonu servisleri kanser tanısı ile izlenen hastalara çok yönlü ve kapsamlı tedavi yaklaşımları sağlayabilecek pozisyondadır. Kanser ile ilgili temel tedavilerin yanısıra uygulanacak kapsamlı kanser rehabilitasyon programları kanser hastasının fiziksel, ruhsal, sosyal yönden iyileşmesine katkıda bulunarak yaşam kalitesini iyileştirecektir.

Kanserde yetersizlikler: 1) Tümörün etkilerine bağlı a) Kemik metastazları b) Beyin tümörleri c) Epidural spinal kord kompresyonu d) Kranial ve periferik sinirlerin primer tümörleri veya metastazları e) Paraneoplastik sendromlar f) Cilt metastazları g) Kardiyopulmoner metastaz 2) Kanser tedavisine bağlı yetersizlikler: a) Cerrahiye bağlı b) Radyoterapiye bağlı b) Kemoterapiye bağlı

Kanserde özürlülük nedenleri: • Ağrı • İmmobiliteye bağlı problemler • Santral ve periferik sinir sistemi tutulumu • Miyopati • Kemik tutulumu • Lenfödem • Hematolojik sorunlar • Psikososyal sorunlar • Beslenme bozuklukları a) Genel stratejiler • Ağrı değerlendirilmesi ve tedavisi • Mobilitenin değerlendirilmesi ve tedavisi • Kemik metastazı rehabilitasyonu • Kansere bağlı yorgunluk • Kanser hastasında egzersiz tedavisi • Kanserin nörolojik komplikasyonlarının değerlendirilmesi; beyin metastazı, spinal kord tutulumu, paraneoplastik nöromusküler sendromlar, periferal nöropati • Radyasyona bağlı doku hasarı • Beslenme • Seksüel disfonksiyon

AĞRI DEĞERLENDİRİLMESİ VE TEDAVİSİ Hastaların %70’inde kansere bağlı ağrı mevcuttur. Ağrı büyük oranda direkt tümör yayılımına bağlıdır. Bu tip ağrıda antitümör tedavi etkilidir. Kanser tedavisine bağlı ağrı ve tümör veya tedavisiyle ilgili olmayan ağrı daha az oranda görülür.

Kanserde ağrı tedavisi: • Opioid olmayan analjezikler (Aspirin-asetaminofen-NSAID) • Tedaviye opioid eklenmesi • Adjuvan ilaçların eklenmesi (örn: Antidepresanlar-steroidler gibi) • Dirençli ağrılarda: Sinir blokları, epidural enjeksiyonlar, nöroablatif prosedürler • Bu tedavilere ek olarak ağrı için fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları: TENS gibi


KANSERİN KOMPLİKASYONLARI BÜŞRA NUR KARAKAYA

Metastatik kemik hastalığı

•Ağrı-kırık riski, cerrahi stabilizasyon ve radyoterapi değerlendirilmelidir •Lezyonun ciddiyetine bağlı olarak ağırlık aktarımının kısıtlanması gerekebilir •Yatak istirahati önerilmez •Ağırlık aktarımının kısıtlanması için koltuk değneği-walker kullanımı •Metastatik kemiğin korunması, ortez uygulamaları, omurga için korse kullanımı •Egzersiz tedavisi: İzometrik egzersizler, düşük yoğunlukta aerobik egzersizler, vertebral kırık açısından riskli hastalarda abdominal ve sırt ekstansör kaslarının güçlendirilmesi, düşme riskinin önlenmesi için derin duyu ve denge egzersizleri ve çevre düzenlemesi.

Kanserde yorgunluk

Kansere bağlı yorgunluk: Alışılmışın dışında, sürekli, günlük fonksiyonlarla artan, kansere veya kanser tedavisine bağlı yorgunluk hissi olarak tanımlanır. Kanser hastalarının %70-100’ünde görülür.

TEDAVİSİ: •Enerji dengesinin düzenlenmesi: Anemi tedavisi, endokrin disfonksiyon varsa tedavisi, besin ve vitamin desteği •İlaç tedavisi: stimülanlar, analjezik, antidepresan, glukokortikoidler •Egzersiz tedavisi: Aerobik egzersiz programı (kaşektik hastalar tolere edemeyebilir) •Enerji konservasyonu: Eğitimi adaptif ekipman •Psikolojik: Gevşeme teknikleri, destek grupları

Egzersiz tedavisi Giderek artan bilimsel çalışmalar, fiziksel olarak aktif yaşam şeklinin kolon ve göğüs kanserinden korunmada etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Yüksek fiziksel aktivite ile kolon kanseri görülme sıklığı arasında ters yönde bir ilişki vardır. Bu durumun altında yatan ana nedenler çok kesin olmamakla beraber, en olası neden, aktiviteye bağlı bağırsakların kontrolünü sağlayan sinirin normalden çok uyarısı sayesinde bağırsakların normalden daha hızlı çalışması, bu yolla feçesin bağırsaktan geçiş süresinin azalması ve kanseri tetikleyen gıdaların mukoza temasının azalmasıdır. Kolon kanserinin yanı sıra, çalışmalar haftada 3-5 saat orta hızda yürüme ya da buna eş değer egzersizlerin bayanlarda göğüs kanserinden korunmada en etkili düzey olduğunu ortaya koymaktadır. Sağlıklı bireyler için genel egzersiz önerilerinde bulunmak çoğunlukla sorun yaratmamakla beraber, hastalığı olan bireylerde standart egzersiz önerisinde bulunmak; komşunun ilacını kullanmak, eczaneden ilaç almak gibi, doğru bir yaklaşım değildir. Hekimler gerekli gördükleri hastalarına nasıl ilaç reçetesi yazıyorlarsa, egzersiz de aynen ilaç gibi doz-cevap ilişkisi gösterdiği ve seçilen egzersizin tipine göre cevap ortaya çıktığı için aynen ilaç gibi kişiye özel bir reçete şeklinde hazırlamalıdır. Bu reçete de hastanın hangi egzersizi, haftada kaç gün, bir günde ne kadar süre ve ne şiddette yapılacağının tarifini içermelidir.

Aerobik egzersizler:

• Kas kaybının ve kardiyorespiratuar fitness kaybının önlenmesinde, kansere bağlı yorgunluğun tedavisinde, fiziksel performansın ve yaşam kalitesinin artırılmasında etkili. İmmün fonksiyon üzerinde yararları olabilir. • Maksimum kalp hızının %60’ıyla yapılan treadmill, kol ergometresi, bisiklet egzersizi (haftada 3 gün / 30-60 dakika) • Trombositopenisi ve ateş yüksekliğinde uygulanmamalı (trombosit sayısı 20.000 altında aerobik egzersiz yaptırılmaz) Örnek: Meme kanseri, kemik iliği transplantasyonu sonrası yüksek doz kemoterapi verilen hastalar

Fleksibilite egzersizleri:

• Radyoterapi sonrası kontraktür gelişimini önlemek için ROM ve germe egzersizleri. Örnek: • Meme RT sonrası pektoralis major-minör-serratus anterior-latissimus dorsi germe • İntrapelvik kanser RT sonrası kalça eklemine germe gibi uzun süreli immobil hastada gastrosoleus germe


KANSERİN KOMPLİKASYONLARI BÜŞRA NUR KARAKAYA Kanserin nörolojik komplikasyonlarının değerlendirilmesi Beyin metastazı kanser tedavisi gören hastaların yaklaşık %20’sinde görülür. Beyin tümörlerinde hastalarda %78 oranına güçsüzlük görülebilir. Rehabilitasyon programı planlanırken hastanın nörolojik ve klinik durumu önemlidir. Nörolojik durumu giderek kötüleşen bir hasta yoğun rehabilitasyon programından fayda görmeyebilir. Spinal kord tutulumu tümörün kompresyonuna, metastatik kemik hastalığına bağlı kemik instabilitesine ve radyasyon fibrozisine bağlı olabilir. %70 torasik omurga, %20 bel, %10 oranında servikal omurga tutulur. Ağrı tedavisi ve spinal kord yaralanması rehabilitasyon programı uygulanabilir. Periferal polinöropatide nöropatik ağrı tedavisi, cilt bakımı, ROM ve güçlendirme egzersizi, uygun ortez ve asistif cihaz seçimi ve enerji koruma teknikleri uygulanır.

Lenfödem tedavisi Lenf nodları veya damarlarının rezeksiyonu ve radyoterapisi sonrası lenfatik konjesyon görülebilir. Meme kanserli hastaların %20’sinde görülür. Ortalama 39 ay sonra gelişir. Tedavisi: 1.Ekstremiteden enjeksiyon yapılmasının önlenmesi 2.Ekstremite elevasyonu 3.CDT (complete decongestive therapy) 4.Kompresyon pompası kullanımı

Lenfödem tedavisinde uluslararası standart: CDT (complete veya complex decongestive therapy): Manuel lenfatik drenaj + Kompresyon tedavisi (kompresyon bandajı – kompresyon giysisi) + İyileştirici lenfödem egzersizleri + Cilt bakımı CDT, lenfödem hastalarında fonksiyonel olan lenf damarlarının stimülasyonu ve lenf sıvısını lenfatik akımın normal olduğu alanlara yönlendirmek için geliştirilmiş özel bir masaj tekniğidir. Tekniğe vücudun normal olan kontralateral yarısında, etkilenmeyen ekstremitedeki lenfatik zonların hazırlanmasıyla başlanır, sonrasında tutulan ekstremiteye bitişik gövdedeki zonlardan devam edilir ve en son şiş ekstremiteye geçilir. Ekstremiteye segmental olarak masaj uygulanır, önce proksimal zonlara sonra distal zonlara masaj yapılır. Masaj seansı tamamlandıktan sonra ekstremite düşük basınçlı bandajla sarılır ve kompresyon giysisi giydirilir. Kompresyon giysisi lenfatik ve venöz dönüşü iyileştirir, ekstremiteyi şekillendirir, cilt bütünlüğü sağlar ve ekstremiteyi travmadan korur.

Baş boyun bölgesine RT

Baş boyun bölgesine RT uygulanan hastalarda servikal kontraktür gelişebilir. En kısa zamanda tüm yönlerde boyun ROM ve germe egzersizi başlanması, servikal ekstansör kasların güçlendirilmesi, postür eğitimi, manuel teknikler

Yumuşak doku ve kemik tümörleri

Hastalara ekstremiteyi koruyan cerrahi veya amputasyon uygulanabilir. Amputasyon yapılacak olan hastaya cerrahi öncesinde rehabilitasyon programına başlanmalıdır. Hasta ve yakınlarının eğitimi, kas güçlendirme egzersizleri, ambulasyon destekleri ile yürüme eğitimi, solunum egzersizleri ve enerji koruma teknikleri öğretilir. Amputasyon sonrasında protez eğitimi ve rehabilitasyon programına devam edilir.Ekstremiteyi koruyan cerrahilerde: ROM egzersizi, kas güçlendirme egzersizleri, ortez kullanımı, yürüme eğitimi planlanır.


LENF ÖDEM Fzt. Elif Gizem BALCI Lenf ödem proteinden zengin sıvının fazla oranda bölgesel intertisyel birikimi ile karakterize patalojik bir durumdur. Lenf ödem genellikle alt, üst veya her iki ekstremitenin bölgesel lenfatik drenajında anormalliklere bağlıdır. Sekonder Lenf Ödem

LEN F ÖDEM DE FİZY OTERAPİ Lenf ödem tedavisinin en önemli hedefi; öncelikli olarak lenf ödemin artışını engellemek ve mevcut ödemin azalması amacıyla lenfatik sistem akışının arttırılmasının sağlanmasıdır. Eklem hareket kısıtlılıklarını ve enfeksiyon oluşumunu önlemek de tedavinin birincil hedefleri arasındadır. Günümüzde lenf ödem tedavisinde kullanılan en etkili yöntem; “Kompleks Boşaltıcı Fizyoterapi” yöntemidir.

Tedavi süreci 5 aşamadan oluşur

Primer lenf ödemden daha sık görülür. Genellikle cerrahi, tramvatik, inflamatuar veya neoplastik yıkım gibi nedenlerle lenfatik yolların tıkanmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Özellikle kanser tanısı ile izlenen hastalarda kanserin kendisine ya da yapılan tedaviye (lenf nodlarının alınması, radyoterapi vb.) bağlı olarak ortaya çıkabilir.

1-Manuel Lenf Drenajı: Kompleks boşaltıcı fizyoterapinin ana elemanıdır. Birikerek ödeme neden olan sıvıyı hasarlı bölgeden farklı yollar kullanarak dağıtmayı hedefler.

Primer Lenf Ödem

Doğuştan gelen lenf sistemi bozukluğu veya yokluğuna

TAN I NASIL KON ULUR?

İleri lenf ödem hastalarındaki karakteristik klinik görünüm ve bulgular ile çoğunlukla tanınabilir. Eğer tanıdan şüphe duyulursa lenfanjiografi, MRG gibi tetkiklerden de yararlanılabilir.

2-Kompresyon: Manuel Lenf Drenajı sonrasında uygulanan bandajlamanın amacı, dağıtılan sıvının tekrar birikmesini önlemektir. Çorap veya kompresyon bandajıyla sağlanabilir.

3-Cilt Bakımı: Lenf ödem olan bölgenin hijyeni ve cilt bakımı da en az diğer uygulamalar kadar önemlidir. Çünkü bu hastalarda cilt çok hassastır. 4- Özel Egzersizler: A)Tedavi edici (remedial) egzersizler, B)Aerobik egzersizler, C)Kuvvetlendirme ve endurans eğitimi, D)Germe egzersizleri E)Gevşeme egzersizleri


MEME KANSERİ VEYSEL YILMAZ

HASTALARDA REHABİLİTASYON YAKLAŞIMLARI Tümörün evresi ve büyüklüğü Tümörün biyolojik karakteristiği Östrojen ve progesteron reseptör durumu Tedavi protokolünün riskleri ve yararları Hastanın yaşı ve tercihleri, gibi faktörler hastalığın prognozunu etkiler.

Meme Kanserinde İzlenimin Amaçları; Nüks, metastaz İkinci bir primer malignite yönünden izlem Tedavi komplikasyonlarını belirlemek ve tedavisi Tedaviye uyumu ve psikososyal destekler Meme kanseri öyküsünün de dikkate alınması gereken sağlık ile ilgili kararlar Meme kanseri rehabilitasyon programları Erken değerlendirme ve hastalık süresince çoklu değerlendirme Düzenli izlem…kanıtlar √√ (evre 1,2,3) - Preoperatif rehabilitasyon - Erken postoperatif rehabilitasyon - Prospektif uzun süreli izlem Fiziksel ve fonksiyonel sorunların tanımı Sağlıklı yaşam için davranışların geliştirilmesi

Meme Kanseli Hastalarda Fiziksel ve Fonksiyonel Sorunlar Gövdenin erken postoperatif ve persistan sorunları, fonksiyon kayıpları Seroma, nekroz, sellülit, şilotoraks, aksiller bant, brakial pleksopati, pnömotoraks EHA kısıtlanmaları, ağrı, lenfödem, güç ve duyu kayıpları Yorgunluk ve dekondüsyon Ağrı Kemoterapi ilişkili nöropati Kemoterapi /radyoterapi; kardiyotoksik etkiler Kilo alımı ve obesite Kemik sağlığı sorunları, osteoporoz ve artralji

Egzersiz, Fiziksel Aktivite Kanser ve egsersiz…primer ve sekonder önleyici etkileri ? Kardiyopulmoner sağlık üzerinde olumlu etkiler Yorgunluk, fiziksel fonksiyonlar, yaşam kalitesi Yorgunluk düzeylerinde %40-%50 azalma (kanıt yüksek) Meme kanseri ve egsersiz * Aerobik egsersizler, güçlendirme egsersizleri Komplians ? (düşük yoğunluklu ve kısa süreli) Meme kanseri ve lenfödem; olumsuz etki yok


MEME KANSERİ VEYSEL YILMAZ Akciğer kanseri

Yorgunluk, dispne, dekondüsyon, PN, ağrı, pleksopati, beyin metastazı Pulmoner rehabilitasyon, pulmoner hijyen, erken mobilizasyon Rehabilitasyon sonuçları +

Prostat kanseri

Yorgunluk, kas güçsüzlüğü, osteoporoz, kemik met., spinal kord kompresyonu Güçlendirme egzersizleri + Lenfoma, lösemi, transplantasyon Yorgunluk, ağrı, nörolojik komplikasyonlar, GVHD, miyopati, OP, aseptik nekroz Aktif egzersizler, yürüme… Trombositopeni? Hemoglobin; 8-10gr /dl.. Aerobik ve endurans egzersizleri kısıtlanmalı Platelet; 50000 .. non-rezistif egzersizler, 20000 .. egzersiz Ø. BK; 3000 .. egzersiz kısıtlanmalı Elektrolidler Vücut ısısı İntrakranial basınç artışı Ortostatik hipotansiyon, KB: 160/100 Ritm bozuklukları Kemik metastazları.. rölatif kırık riski? Perikardial, plevral, peritoneal sıvı birikimi Mesane, üreter, barsak, damarlar ve spinal kordun kompresyonu

Kanser rehabilitasyonu az ilgi görmüştür Kötü prognoz düşüncesi Fonksiyonel bozuklukların ve kayıpların yeterince tanımlanmaması Hastaların rehabilitasyon kliniklerine yönlendirilmemesi Rehabilitasyon hizmetlerinin bu alandaki yetersizliği Rehabilitasyon hizmetlerinden haberdar olunamaması Hasta ve ailesinin bilgilendirilmemesi

Rehabilitasyonda engeller

Yaşam süresi beklentisinin azalması Metastazlar, kanser ileri evresi Artmış komorbidite Ağrının yoğunluğu ve etkileri Kanser tedavilerinin maliyeti


KÖK HÜCRE Fzt. OKAN DEMİR Vücudumuzda çok sayıda bulunan farklılaşmış hücreler ciddi hasar görmüş ya da hastalanmış ise doğal yollarla yenilenemezler. Kök hücreler bu hastalanmış ya da hasar görmüş hücrelerin yerine sağlıklı ve işlevsel hücreler oluşturmak için kullanılırlar. Kök hücre nakli ise bir takım hastalıkların tedavisi için kan yapıcı kök hücrelerin kullanılmasıdır. “Hücre tedavisi” olarak adlandırılan hastalıklı hücrenin sağlıklı hücre ile yer değiştirmesi işlemi organ nakline benzer, tek fark bir organ yerine hücrenin nakledilmesidir.

Kök hücreler farklılaşmış hücreler için değişimli ve yenilenebilir bir kaynak olarak çalışabilmektedir. Genel olarak araştırmacılar erişkin, fetal ve embriyonik kök hücrelerin çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan sinir hücresi, kas hücresi, kan hücresi ve deri hücresi gibi özellikli hücreler için bir kaynak olabilme potansiyelini incelemektedirler. Örneğin; Parkinson hastalığında kök hücreler dopamin salgılayan özel bir çeşit sinir hücresi oluşturmada kullanılabilirler. Teorik olarak bu sinir hücreleri hastanın beyin iletilerini yeniden düzenleyecek ve fonksiyonunu geri kazandıracak olan yere nakledilerek tedavi sağlanabilecektir.

Kan hücreleri kemik iliğinde yapılır ve kemik iliğinde bulunan hematopoetik (kan yapıcı) kök hücreler, yaşam boyu kan hücrelerinin üretiminden sorumludur. Hematopoetik (kan sistemi) kök hücreler, kemik iliğinde bulunan ve tüm kan hücrelerinin öncüsü olan, günümüzde tedavide en çok kullanılan kök hücre tipidir. Doktorlar 40 yıldan daha uzun bir zamandan beri tedavi amaçlı hematopoetik kök hücre nakletmişlerdir. Hematopoetik kök hücre toplama ya da saklama için kullanılan ilerlemiş teknoloji şimdi lösemi, lenfoma ve çok sayıda kan hastalığının tedavisinde rutin olarak kullanılmaktadır. Kök hücre nakilleri çoğunlukla kan ve kemik iliğinden kaynaklı kanserlerin tedavisinde kullanılır (multipl miyelom, lösemi ve bazı lenfomalar gibi). Bunların dışında kemik iliği yetmezliği ile giden aplastik anemi ve myelodisplastik sendrom; Akdeniz anemisi olarak bilinen talesemi tedavisinde de kullanılmaktadır. Ayrıca bazı nadir organ tümörlerinin (örneğin germ hücreli kanserler) tedavisinde kullanılmaktadır. Son yıllarda ise otoimmün adını verdiğimiz bağışıklık sistemi hastalıklarının bazılarında denenmektedir. Önceki yıllarda, kanseri dokudaki olgun hücrelerin yaptığını düşünülürdü ama bugün kansere neden olan bir kök hücrenin var olduğunu biliniyor. Kök hücre, kanserli hücreleri oluşturuyor ve bunlar çoğaldıkça hastalık ortaya çıkıyor. Kanseri tedavi etmek için birçok kemoterapi çeşidi, immünoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavi uygulanmıştır. Ancak kanserin birçok hastada tekrarlamasını önlenememiştir. Şu anki bilgilere göre kanseri tedavi etmenin yolu ise kanser kök hücresini yok etmekten geçmektedir.

Kanser kök hücresinin varlığını nasıl tanıyabileceğimiz ve nasıl ortadan kaldırabileceğimizle ilgili sorunun yanıtı aranmaktadır. Bugün için en önemli konu budur. Dünyada birçok merkezde bu konu üzerinde çalışmalar yürütülmektedir. Bütün kanser türlerinde kanser kök hücresinin olduğuna inanılır. Johns Hopkins Üniversitesi Kemik İliği Programı Direktörü Prof. Dr. Richard Jones ve ekibi bu hipotezi miyeloma denilen hematolojik kanserde açıkladı. Richard Jones’un kanser kök hücre teorisinde şöyle bir kuram kullanıyor.Kök orada olduğu sürece kanser tekrar oluşuyor.


KÖK HÜCRE Fzt. OKAN DEMİR

Hematolojik kanserlerde kemik iliği nakli yapmak için yüksek doz tedavi uygulandığında, hastanın kemik iliği bir daha üretim yapamaz hale geliyor. Bu da yüksek doz tedavilerin kök hücreyi ortadan kaldırabildiğini gösteriyor. Ancak yüksek doz tedavi her kanserde aynı sonucu vermiyor. Bu konuda yapılan çalışmalarda allojenik kök hücre nakliyle kanserli kök hücrenin ortadan kaldırılabileceğini gösteriyor. Yöntem, her kanser türünde aynı sonucu vermese de; özellikle lenfoma, lösemi gibi hematolojik kanserlerde kanser kök hücresinin ortadan kaldırılmasında etkili oluyor.

Bu oldukça zorlu olabilecek tedavinin uygulanabilmesi için kişinin hastalığının bu tedavinin risklerini göze alabilecek kadar ağır veya diğer tedavi seçeneklerine cevap vermemesi gerekir. Kişinin kendinden yaptığımız otolog kök hücre nakillerinde amacımız hastaya çok yüksek dozlarda kemoterapi ve/veya beraberinde ışın tedavisi verebilmektir. Çünkü ne kadar yüksek kemoterapi verebilirsek kanser hücrelerini o kadar etkili öldürürüz. Ama bir yan etki olarak hastanın sağlıklı hücreleri de bu ağır tedaviden etkilenir ve kemik iliği kan hücresi üretemez hale gelir. Kemik iliği çalışmayan birinin de hayatta kalması mümkün değildir. Bu nedenle yüksek dozda bir tedaviyi uygulamadan önce hastanın kök hücreleri toplanıp saklanır. Tedavi ile hastanın kemik iliği ve bağışıklık sistemi sıfırlanır ve hastalar enfeksiyondan korunmak için özel kemik iliği ünitelerine alınır. Yüksek doz tedavi süreci bittikten sonra, saklanan kök hücreler hastaya nakledilir, kök hücreler gidip kemik iliğine yerleşir ve kan hücrelerini tekrar üretmeye başlarlar. Bu en az 2-3 haftalık bir süreçtir.

Allojenik nakilde ise süreç aynı olmakla birlikte yüksek doz kemoterapi ve radyoterapi sonrası kök hücre kaynağı olarak doku grubu uyan başka bir vericiden alınan kök hücreler kullanılır. Burada yabancı bir kişinin kan kök hücrelerini hastaya aktarmanın 2 önemli etkisi vardır: birincisi, sağlıklı vericinin bağışıklık hücrelerinin kanser hücrelerini yok etmesi (olumlu etki), ikincisi, verici kaynaklı hücreler hastanın kendi hücrelerine zarar verebilir ve Graft Versus Host Hastalığı (GVHD) oluşabilir (olumsuz etki). Donör ve hasta arasındaki doku grubu uyumu ne kadar düşükse GVHD riski o kadar yüksektir.

Bu olumsuz etkiyi azaltmak için hastanın uzun süre immünsupresif dediğimiz bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanması gerekir. Yani allojenik nakil biraz daha ağır ve komplike bir uygulamadır. Bağışçılar, kök hücreleri toplandıktan sonra birkaç gün boyunca bel ağrısı, yorgunluk ve halsizlik yaşayabilir. Bu hafif şikayetler steroid yapıda olmayan anti-inflamatuvar ilaçlar ile rahatlatılabilir. Sonuç olarak kök hücre nakilleri başta kan kanserleri olmak üzere birçok hastalıkta kullanılan olan önemli tıp uygulamalarıdır. Ülkemizde de kök hücre nakilleri dünya standartlarında ve yüksek başarı ile uygulanmaktadır.


KANSERDE ELEKTROFİZİKSEL AJANLARIN KULLANIMI KANSER AĞRISI Sinsi bir başlangıcı vardır, dinlenme ve uyku halinde artar. Genellikle sebebi, tümörün; sinir sistemi yapılarında kompresyon ya da traksiyona neden olması, dokunun yapısal bütünlüğünü bozmasıdır. Ağrı tedavisinde elektrofiziksel ajanlar farmakolojik ajanları tamamlayabilir.

Yüzeyel Sıcak ve Soğuk Uygulamaları Genellikle, sıcak paketler veya buz paketleri gibi yüzeyel fiziksel ajanlar;kanser evresi ne olursa olsun,malign ağrının tedavisinde;ilaç için tepki vermeyen en güvenli, nonfarmakolojik seçenek olarak düşünülmüştür. Lokal metabolizmayı değiştirerek malign hücreleri yayma riski teorisi olmasına rağmen, bu spesifik olarak test edilmemiştir.

Elektrik Stimülasyonu Avellanosa ve West geniş sınırlı malign ve post-operatif koşullarda tensin kısa dönemde ağrıyı azalttığını bildirmiştir. Kanser hastalarında ağrının (akut veya kronik) semptomatik olarak hafifletilmesinde TENS'in etkinliği için henüz kesin bir kanıt bulunmamaktadır ve belirli parametreleri için herhangi bir kılavuz bulunmamaktadır. Kanserin palyatif aşamasında ağrının azalması, yaşam kalitesini arttıracağı için TENS uygulanması, farmakolojik tedaviyi desteklemek için kullanılabilir.

Fizyoterapistler genelde elektrofiziksel ajanların doğrudan malign ya da tümoral bölgenin üzerine veya yakınına uygulamamaları gerektiğini kabul eder. Elektrofiziksel ajanların(EFA) kontraendike olma fikri, malign hücre proliferasyonunu ve dolayısıyla tümörün büyümesini ve / veya yayılımını uyarıcı bir risk ihtimaline dayanır ancak bunun kanıt düzeyi düşüktür. Artan literatür çalışmaları, kanser veya kanser tedavisinden dolayı oluşan sekellerin tedavisinde EFA kullanılabileceğini göstermektedir.

KAS GÜÇSÜZLÜĞÜ VE DİSFONKSİYONU NMES'in kanser tedavisinde kullanımı nadirdir ve sonuçlar şüphelidir. Metastatik akciğer kanseri olan bir hastada yapılan bir olgu çalışması 20,60 dakikalık NMES seanslarının ardından fiziksel performansta% 44'lük bir artış bulmuştur. Buna karşılık Windholz ve ark. NMES'i 10 hastanın ev kullanımı için uygun bulmuş ve günlük 30 dk NMES kullanımının 6dk yürüme testi ve otur-kalk testine anlamlı bir etkisi olmadığını bildirmiştir. Post-prostatektomi sonrası üriner inkontinanslı bireylerde biofeedback ve biofeedback’siz olarak uygulanan NMES den anlamlı bir yarar elde edilememiştir. Baş ve boyun skuamöz hücreli karsinomasında radyasyon tedavisini takiben hastaların boyunlarına NMES uygulandığında disfajide iyileşme görülmüştür.

ULTRASON UYGULAMASI Terapötik ultrason uygulamaları doğrudan kanserli bölgenin üzerinde veya herhangi bir tümör veya malignitenin şüphelenildiği yerlerde kontrendikedir. Ultrasonun modu kesikli veya devamlı olsun ya da olmasın,tümör büyümesini ve yayılımını stimüle ettiği gösterilmiştir ve bu nedenle kontraendike olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda, araştırmacıların dikkatlerini, düşük yoğunluklu ultrasona ve biyolojik etkilerine yoğunlaştırması, kanser için aktif bir tedavi aracı olarak ortaya çıkmasına yol açmıştır. Düşük yoğunluklu ultrasonun neden olduğu kavitasyonlar, kemoterapötik ilaçların ve genetik materyallerin transferini artırabilir ama kanıt düzeyi düşüktür.

DÜŞÜK SEVİYE LAZER TEDAVİSİ: Powell ve ark.'nın bulguları,tekrarlanan lazer tedavisinin malign hücre çoğalması üzerinde koruyucu bir etki hatta bir önleyici etkisi olabileceği ihtimalini bildirmektedir. Santana-Blank, daha önce lazer tedavisini kanser için potansiyel bir tedavi olarak önermiştir. Klinik öncesi laboratuar bulguları bu olasılığı destekler. Faydaları ile ilgili kanıtlar karışıktır. Buna ek olarak, kanser tekrarı veya metastaz sıklığında artış olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır.


KİTAP İNCELEME

Kanser ve Lenfödem İle Yaşayan Bireyler İçin Fizyoterapi Önerileri Editör: Doç. Dr. İlke Keser Baskı: 3. Baskı İlk Baskı Yılı : 2017 ISB Numarası: 9786059160407 Baskı Ve Cilt: Hipokrat Kitapevi

Bu kitabın içerisinde dünyanın önemli kliniklerinin hastaları için hazırlamış olduğu kanser ve lenfödem tanılı bireylere özel olarak oluşturulmuş, egzersizler, öneriler, yaşam tarzı değişiklikleri ve fizyoterapi uygulamalarının amaçları ile ilgili bilgileri içeren üç buklet yer almaktadır. Ülkemizde her iki hasta grubuna yönelik olarak hazırlanmış benzer bir yayın bulunmamaktadır. Bu bukletlerin çevrilmesindeki amaç; dünyada hale hazırda gelinmiş olan noktayı hastalarımıza, bu konularda çalışan başta fizyoterapistler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına ve yetkililere göstererek, hastalarımıza sunulan hizmetlerin standardizasyonu ve kalitesinin ilerletilmesine katkıda bulunmaktır. Bu bukletler seçilirken, dünyada hazırlanmış ve internet ortamında ulaşılabilir durumda olan pek çok benzeri kaynak incelenmiş, en kapsamlı bilgileri içeren, görselleri ve grafikleri ile hastalarımızın daha olay anlayarak yararlanabilecekleri, dili en sade olanlar seçilmiştir. Türkçe’ye çevrilmeden önce orjinallerini hazırlayan kurum ve kuruluşlarla iletişime geçilerek çeviri süreci boyunca ve sonunda bilgilendirilmeleri sağlanmıştır. Gerekli tüm izinler alınarak, sorumluluğu Doç. Dr. İlke Keser’in olmak üzere çeviri süreci tamamlanmıştır.

Amacımız hastalarımızın kanserle yaşama döneminde yapabilecekleri egzersizler hakkında bilgilenmelerini sağlamak ve lenfödem gibi kanser ve tedavilerinin neden olabileceği yeni problemleri önlemek ve oluşmuş olması halinde de hastanın bizzat yapabileceği uygulamalar hakkına sade bir dille bilgi vermektir. Her iki hasta grubunda da bireyin kendi kontrolü ve düzenli olarak yapacağı uygulamalar ile hastalığın mevcut düzeyinin korunması ve mümkün olduğu oranda olumlu yönde etkilenebilmesi mümkün olabilmektedir. Hastalarımızın bukletlerde yer alan egzersiz ve uygulamaları yapmadan önce mutlaka fizyoterapistine danışması gerekmektedir. Uygulamaların yapılışlarının kontrol etmesi ve bireye özel olarak gerekli düzenlemelerin yapması sonrasında başlanılabilir. Bu kitabın fizyoterapi öğrencileri için bir ders kitabı, fizyoterapistler için de önemli bir kaynak olmasını temenni ederiz. Saygılarımla



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.