15 minute read

4. Türk'ün Kültür Dünyasında Bozkurt

Next Article
Genel Kaynakça

Genel Kaynakça

4. TÜRK.'ÜN KÜLTÜR DÜNYASINDA BOZKURT

Günümüzde deyim, atasözü, fıkra, mahlas, isim vb. alanlara kadar yayılan kurt ve Bozkurt kelimeleri hayatımızda, kültürümüzün bir gerçeği olarak varlığını sürdürmektedir: Kurt Baba, Kurt Dede, Kurt ini, Kurtlar Mağarası, Kurtlu Kaya, Kurtluca, Kurt Alanı, Kurtlar, Kurtoğlu, Kurt Hanı gibi isimler yanında, "Ölmüş eşek kurttan korkmaz", Kurda konuk giden köpeğini yanında götürür", "Kurdu ormandan açlık çıkarır", "Kurdun adı çıkmış tilki var baş keser", "Kurdun ağzından kuyruk alınmaz", "Kurt komşusunu yemez", "Kurtla koyun kılıç ile oyun olmaz", "Ardından 100 köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz'', "İt eniğinden kurt olmaz"', "Hangi Dağın Kurdu öldü", "Ne kurdu gör, ne kulhuyu oku'', "Kurdun ağzı yese de kan yemese de kandır", "Kurdun oğlu kuzu olmaz", "Kurt dumanlı havayı sever ... "

Tarihte Oğuzların kurt, diğer Türklerin ise börü dedikleri malumunuzdur. Börü, yani kurt üstünlük, büyüklük ve yiğitlik anlamlarında da kullanılmaktadır. Yine Türklerde kurdun iki manası vardır. İlahi yüzü ile kötü ve hırsız yanı olup, bunları birbirine karıştırmamak gerekmektedir.'

Bozkurt ne bu günün ne de dünün sözüdür. Türk dünyasında geçmişe açılan yolların kapalı olduğu yıllarda bozkurt

Kalafat. Yaşar, Türk Mitolojisinde Kurt, Ankara, 2012, s. 13. Ogel, Bahaeddin, Türk Mitolojisi JJ, Ankara. ı 18.

sözünün tabi ki, manasını da anlayamazdık, bundan dolayı ilk olarak bizi tarihi geçmişimizden, Türkçülüğümüzden ayıran engelleri geçmek lazım idi. Çay, su, yol, ses başlangıcını unuttuğu gibi, bu coğrafyadaki Türkler de soylarını unutmuş idiler. Düşmanın sistemli şekilde ruhlarına yerleştirdiği tebligat zehrinden biraz kurtulup, kendilerine gelince de, gönüllerinden dillerinden dudaklarından ilginç kelimeler gelmeye başlamıştır; kurtla kıyamete kalmak, kurt yüreği yemisen, kurdu kımıldıyor ... gibi.

Alim, şair tarihe yüz tutarak şunları yazmıştır ki, "Karanlık toprağa düşmüş tohum kendisinin bir zamanlar gördüğü ışıklı dünyaya dönmek, kendini güneşe göstermek istiyor. Bence halkların, milletlerin geleceğinde de er geç aslına, köküne dönmek ihtiyacı vardır. Bu etten, kemikten, kökten, kömekten gelen bir ihtirastır. Güneş şarktan çıkıp, garpta battığı gibi medeniyetler de şarkta boy gösterip garpta yayılır ki, yeniden şarkta görülsün. Türklüğün varlığında da böyle bir göç sevdası var: at üstünde, deve belinde şarktan garba yüz tutup, tekrar şarka dönme sevdası. "'

Türk alimlerinin yazdıkları zengin, rengarenk, çok taraflı ağız icatlarında bozkurt, kurt, güneşin zoomorfik özelliğidir. Türk mitolojisinde Bozkurt aslında Türklerin müspet koruyucusu, bazen de neslin ulu ecdadıdır. Bunun içindir ki, Türk dünyasında, Alper Tunga, Şu, Ergenekon, Oğuz Kağan, Kitab-ı Dede Korkut, Ural Batır, Alpamış, Manas destanlarında ve ayrıca da, Uğurun masalı, Tur ve Günay, Melikhünerin masalı, Gül Ezelin masalı gibi masal, efsanelerde Oğuz'un Türk ileri gelenleri, hatta Bozkurt'un kızı ile izdivaç ederler. Bu izdivaçtan Oğuz soyu ortaya çıkar. Bu bir

Hek.imov, Mürsel. (Haz. S. Şimşir), Efsaneden Gerçe,le Mitolojiden Kültüre Bozkurt, lstanbuJ, 2012, s. 105-6.

hakikattir ki, her bir boyun mensup olduğu halkın hayallerinde hüküm sürdüğü devir var. Şöyle ki, halkın inançlarında bir hayvan, ağaç, kuş önce totem gibi kendine mahsus yer tutturduysa, o sonraki devirlerde artık totemlikten çıkar, folklor fonksiyonlu külte çevrilir. Nedense, bazı folklor araştırıcıları da totemizmi inkar etmiştir. Oysa "Türkler hiçbir zaman putlara, kurtlara. kuşlara secde etmemiş, totemci olmamışlar. Bu bir iddia değil, birçok ilim adamının en sağlam delillerle ispatladıkları bir hakikattir ... son keşiflerin önce, eski Türklerin de totemi olduğunu söyleyenler bu görüşlerini kurt, at ve bazı kuşlara sevgi ve saygı göstermeleriyle esaslandırmışlardır.

Ömrü at üstünde geçen, her işini onunla gören bir milletin atı sevmesi, ona saygı duyması, hatta onu uğurlu sayması tabiidir. Bazı devirlerde, bazı Türk boyları ata heykel, ata mezar yapmışlardır. Amma hiçbir zaman onu totem olarak kabul etmemişler ve tapmamışlardır. Türklerin atı uğurlu saymaları, Hintlilerin ineğe saygı duymaları gibi değildir. Türkler atı kurban eder, etini yerler ... kurt'a gelince, o da bir remz idi. Fakat onun Türk destanlarında hususi rolü vardır.'

Şurası muhakkaktır ki, gök, dağ ve kurt kültleri bir birleşim oluşturmaktadır. Daha Kök Türk Kitabelerinden itibaren net olarak biliyoruz ki, inanç sistemimizde göğün ululuk simgesi olması yanında dağın da ona yakınlığı nispetinde kutsallık içerdiğini biliyoruz. Nitekim kitabelerde geçen "üstte mavi gök, altta yağız yer" sözleri bunun bir ifadesi olup, şifa kaynağı da olduğuna inanılan Aslan Baba, Koyun Baba, Geyik Baba ve Kurt Baba genellikle bu türden tepeler üzerinde ve kutsal kabul edilen mekanlardandırlar. Bu türden ulu mekanlar müjdeci, şifacı olabildikleri gibi, ceza da

4 Hekimov, a.g.e., s. 109.

vermekte, hatta hastalık gibi musibetlere de yol açabilmektedirler. 5 İşte bundan dolayı mevzumuz olan kurtta da, ak ve kara iyeler bir arada geçmektedir. Görüldüğü gibi zehir ile panzehir arasındaki fonksiyon etkinliği gibi bir husus ile karşı karşıya kalmaktayız. Gerçi, Türk halkları efsane, esatir, masal, destan, atasözü, deyimlerinde Bozkurt bazen Tanrı ile alakalı şerh edilmiştir. Türkler Bozkurt'a Gökbörü de diyorlar. Burada "gök" aslında gökyüzünün rengi olan maviliğidir. Bu da bir hakikattir ki, eski Türkler güya "Gök Tengri" de diyorlar. Bize öyle gelmekte ki, bu fikri belirten araştırıcılar Uygur Türklerinin "Türeyiş" destanına dayanırlar.

Türeyiş destanı hakkında yazan, Prof. Dr. Kamil Veliyev; "Eski Hun padişahlarından birinin çok güzel iki eşsiz kızı varmış. Bu kızlar o kadar güzel imişler ki, hatta padişah onları halktan uzak tutmak için şehrin kuzeyinde bir kale yaptırıp, oraya koymuştur. Bir gün Tanrı Bozkurt şekline bürünüp gelmiş, bu kızlarla evlenmiştir. Bu evlenmeden Dokuz Oğuzun Uygur eli meydana gelmiştir.

Oğuz Kağan Destan'ından bildiğimiz kadarı ile, Oğuz dünyaya geldiğinde ayakları öküz ayağı, beli kurt gibi, omuzları samur ağzı gibi, göğsü ayı göğsü gibi geniş imiş.

Oğuz Kağan toyundan sonra beylerini ve halkı toplayarak onlara hediye verdikten sonra yaptığı konuşmada;

Alalım yay ile kalkan

Kurt olsun bize uran demiş ve ertesi gün gün doğarken çadırına güneş ışığı gibi bir ışık düşmüştür." demektedir.•

Bozkurt, Ulu Türklerin inancında bazen Güneşle alakalandırılır. "Oğuz Kağan" destanında da bozkurt Oğuz Kağan'ın çadırına güneş gibi ışıkların içinde gelmiştir. Bu meseleye

5 Kalafat, Yaşar, Türk Kültürlü Halklarda Halk lnançlan 1, Ankara, 2007, s. 24. 6 Kalafat, Yaşar, Türk Halk Tefekle.üründe Kurt -2, Ankara, 2009, s. 33.

zamanının matbuatında açıklık getiren Prof. Dr. M. Seyidov, bozkurdun ışık ile alakalı şekilde verilmesini mitolojik bir olay olarak şu şekilde yazar; "Genel Türkçe konuşan topluluklarda kurt ve aslan güneşin remzi, hayvani tecessümü idi. Kurt güneşi temsil ettiğinden mitolojik efsanelerde esasen ışık ile birlikte verilmiştir."'

Oğuz Kağan-Kurt dostluğunun günümüze yansıyan en önemli örneklerinden birisi, bir Özbek ninnisinde karşımıza çıkmaktadır. Bu ninnide: "Kurt görsen korkma,

O senin arkadaşındır

At görsen korkma

O senin binitindir"' demektedir. "Göktürk" destanlarında: -"Eski Türklerde, "Bozkurt, uğur, bolluk simgesidir. Destanlarında atalarını kurt'a benzetip, "kurt ana" dan türediklerini de söylüyorlar. Bu inanış Göktürklerden önceki Türklerde de, mesela Hunlarda da vardır. Tarihte Kurt ile alakalı efsaneler değişik, farklılaşan anlamlarda devam edip gelmiştir."

Göktürkler ile alakalı Bozkurt efsanesini Çin kaynaklarından öğreniyoruz. Çin'in Cou hanedanı tarihinde iki ayrı şekilde rivayet edilmektedir.

Şüphesiz, bu rivayetler Bozkurt ile alakalı söyleyeceğimiz fikirlerle alakalı mükemmel ilmi gelişme olduğunu dikkate alıp, biz de hem birinci ve hem de ikinci rivayetleri olduğu gibi takdim ediyoruz.

7 Hekimov, a.g.e., s. l 13.

Birinci rivayet:

Birinci rivayete göre, Hun soyundan olan Göktürkler liderleri Kapanpu'nun hakimiyeti altında oldukları bölgeden ayrılmışlardır. Kapanpu'nun 16 kardeşinden birinin anası kurt idi. Düşmanlar öbür kardeşleri yok etmiş ama, kurttan doğan bu cesur, güçlü kardeş kurtulmuştur. Kurttan doğan bu çocuk kendisine iki hanım almıştır. Bunlardan biri yaz tanrısının, diğeri de kış tanrısının kızı idi. Bu hanımlardan her biri iki çocuk doğurmuştur. Çocuklardan en büyüğü olan Notoluşa esas seçilmiş ve "Türk" adını almıştır. "Türk'ünn on hanımı vardır. Çocuklardan birinin anası "dişi kurt" demek olan Aşina (Asena) adını almıştır. Göktürkler bu Aşina soyundan gelmişlerdir. İkinci rivayet:

Hunların soyundan olan Göktürkler Aşina adlı bir aileden gelmişlerdir. Çoğalıp ayrı ayrı oymaklar halinde yaşarken, "Lin" denilen bir ülkeden gelen düşmanlarının baskınına uğramışlardır. On yaşında bir çocuktan başka hepsi öldürülmüştür. Düşman askerleri bu çocuğu öldürmemişler, ama ayaklarını kırarak bir bataklığın yanına bırakmışlardır. Yavrularını kaybetmiş bir dişi kurt bu yaralı çocuğu etle besleyerek iyileştirmiştir. Çocuk büyüyünce kurt ondan hamile kalmıştır. Bu arada düşmanlar yaralı çocuğun yaşadığını öğrenmişlerdir. Onu öldürmek için aramaya başlamışlardır. Kurt çocuğu da alarak kaçmıştır. Urfan ülkesinin kuzeyindeki bir mağaraya gelmişlerdir. Bu mağarada on çocuk doğurmuştur. Çocuklar büyüyünce rastladıkları kızlarla evlenmiştir. Kısa zamanda çoğalıp yüz aile olmuşlardır. Zamanla yaşadıkları yer onlara dar gelmeye başlamıştır. Buradan çıkıp Altay dağları eteklerine yerleşmişlerdir. Aşina adlı kardeş Hakan olmuştur. Kurt soyundan geldiğini göstermek

için çadırının kapısının üstünde kurt başlı olan bir bayrak açmıştır. Bundan sonra "Göktürkler" Aşina boyu olarak anılmışlardır.•

Azerbaycan folklor araştırmacılığında Bozkurt, Gökkurt, Kurt'un totem, ecdat olması hakkındaki fikirler aynı değildir. Şöyle ki, A. Acalov, F. Bayat Bozkurt'un totem olmasını nedense şüphe altına alırlar. Unutulmamalıdır ki, Bozkurt eski Türk mitolojisinde başka hayvan yahut tabiat menşeli ecdat kültlerle aynı sıradadır. Bu ecdatların mitoloji metinlerinde insanla aynı sırada durması, onun ecdat gibi konuşması, bize bu hadiseyi "totemizm" terimiyle adlandırmamıza imkan verrnektedir.10

Ekseri Türk halklarında, özellikle Azerbaycan Türklerinin rengarenk efsane, esatirlerinde, destanlarda, inam itikatlarında, bozkurt Türklerin mağlup edilmez himayedarı, kurtarıcısı ve grubun, kabilenin türeyişinde bir ilahi güç gibi görülür.

Oğuz Kağan destanında Oğuz'un kendisinde Bozkurt'un nişanesinin olması tesadüfi değildir. Yarı totem, yarı ilahi olan Oğuz'un ayağı öküz ayağı, beli kurt beli, küreyi samur küreyi, göğsü ayı göğsüne benzetilir. Hem de Bozkurt Oğuz'un her bir seferinde, savaşlarında, yürüyüşlerinde ona yol gösterir, rehberlik eder. Zor zamanlarda ona yardımcı olur, onları zafere doğru götürür.

Fikrimizi daha açık ifade etmek için, ''Salur Kazan'ın tutsak olduğu ve oğlu Uruz'un onu kurtardığı" boydan Kazan Han'ın soy adının, soy kütüğünün mühürlü tasdikine dikkat etmek uygun olur:

9 Hekimov, a.g.e., 1 15-1 16. 10 Hek.imov, a.g.e., s. 1 10.

''Ak kayanın kaplanının erkeğinde bir köküm var.

Ortaç kırda sizin geyik sürünüzü rahat koymaz.

Ak sazın aslanında bir köküm var.

Ala gaz tek otlamaya düzlerinde bir at koymaz.

Korku bilmez kurt çocuğu erkeğinde bir köküm var.

Korkusundan çobanları koyunlarını atlatamaz.

Ak sungur kuşunun erkeğinde bir köküm var,

Korkusundan ala ördek kara kazın suya konmaz.

Uruz adlı oğuz verdim zengin Oğuz eline,

Bir kardeşim var ki, benim, adı yiğit Karagüne,

Haber tutup kolundaki şahinini sağ koymazlar!

Eline düşmüş iken, ey kafir, öldür beni!

Ben ki, senin kılıcından korkan değilem!

Öz aslıma, öz köküme hain çıkan değilem!" "Kitab-ı Dede Korkut" destanında Kazan Han'ın Bozkurt'a tapması verdiğimiz bu beyanda oldukça açıktır. Aslında örnekte "Ak kayanın kaplanının erkeğinde bir köküm var" diyen Kazan Han bir poetik mısrada kendinin ata neslinden dişi bozkurt ile taraf akdinde "ot kök üstü biter" misalinde işaret verir. Buradaki, kaplan, aslan gibi adlar ise aslında bozkurt'a taraf işaretlerdir.

Ulu abidemiz, yüz ak.lığımız "Kitab-ı Dede Korkut" destanında Kazan Han soyunu bozkurt'a bağladığı gibi, birçok Türk halklarının ölmez abidesi, kahramanlık destanı "Köroğlu"nun ayrı ayrı seferlerinde Köroğlu, oğlu Hasan'da kendi soyunu Bozkurt'a bağlamaktadır. Fikrimizi daha da iyi anlatmak için bir iki misal uygun olur. " ... Köroğluyam gezdiğimi tapardım,

Kayalar başında kale yapardım.

Ak sürüden emlik-kuzu tapardım,

Yiyip kurtlarımla ulaşanı dağlar"

Yahut: " ... koç Köroğlu meydan açıp öyünü,

Namert sinesine çeker düyünü>

Aç kurtlardan saldırmaya koyunu.

Kurt ağızlı koçak oğlan gerekdi."

Veyahut: " ... sert kayalarda yurt olmaz.

Mühennete söz dert olmaz.

Çakal eniyi kurt olmaz,

Yine kurt oğlu kurt olur."

Verilen poetik örneklerde olduğu gibi, Köroğlu'nun Derbentli Mümine hanımdan olan oğlu Hasan açıkça soyunun Bozkurt'tan olduğunu ifade eder: " ... ben Hasan'ım, Kurt oğluyum,

Düşmanıma dert oğluyum,

Nesilcen bil, Köroğluyum,

Arkası gerek yiğidin"

Hasan soyunun Kurdoğlu, Köroğlu olduğunu başka bir şiirinde şöyle ifade eder: " ... Hasan beydi, kurt oğlu idi

Yiğitlikte mert oğlu idi.

Bu gelen koç Köroğludur

Kız. ayıptır, atam gelir."

Günümüzün istidatlı şairi Rüstem Behrudi de, kendi soyunu, Bozkurt'a dayandırıyor. Bir örnek gerekise; " ... soyum Türk, köküm kurt, doğru,

Önümdeki yolum bağlı.

Gönül, gam çekme, kurt oğlu,

Dönüp kurt olur, kurt olur."

Bu poetik vasiyetnameler ulu Türk halklarının soy kökünden Bozkurt aşısının tasdiki için bize az şey söylemiyor."

Azerbaycan' dan Kamil Allahyarov, Bamsı Böyrek'in etimolojisini yaparken, "Ecdat-Börü bağlantısına bir tahlil getirerek, Dede Korkut kitabındaki Bamsı Beyrek'in atası Kam Böre'nin adında da Börü sözünü görmemek mümkün değildir. Bamsı Beyrek'in adı ise çok güman ki, Baysi Bayrık / Baysi Kartalı şeklinde olmuştur. Türk halkları arasında sadece Oğuzlar canavara kurt demiştir. Z. Velidi Togan'a göre bazı Türk tayfaları, mesela Çiği!, Yağma, Karluk tayfaları, kurda ecdat, diğer Türk tayfalarından mesela Kök Türkler ecdat-halaskar, Oğuz ve Kıpçaklar ise yalnız halaskar olarak bakmışlardır. Yine kitap ta Kazan Han kendisini takdim ederken korku bilmez Kurt balası erkeğinde bir köküm var." demektedir."

Kazak Türklerinde Bozkurt'un kutsallığına dair emareler, bugün de bazı alanlarda yaşamaktadır. Özellik.le san zamanlara kadar bozkurdu Tanrı'nın yoldaşı şeklinde gören ve bozkurda hakaret etmekten çekinen ve hatta ismini saygıdan ötürü doğrudan söylemeden ima eden bir gelenek de vardır. Bu geleneğe göre bozkurt "um-kus, dik kulak, kara kulak, uluma (uluyan), srek kulak (keskin kulak), kökcal (gök yele, boz yele)" olarak adlandırılmıştır."

Kazaklar inanç olarak, kurdun ısırdığı hayvanın etini hamile kadınlara yedirmemişlerdir. Çünkü doğacak çocuğun salyalı olmasından endişe etmişlerdir. Yine Kazaklarda yeni evlenen oğulun hakkını alarak baba ocağından ayrıldığı

JJ Hekimov, a.g.e., s. 110-113. 12 Kal afal, a.g.e., 2012. s. 70-1. 13 Gabithanulı, KayTat, .. Çin Kaynaklarma Göre Çin Mitolojisinde Bozkurt",

lslam Öncesinden çatdaş Türk Dünyasma Prof Dr. Gülçin Çandarlıotlu'na Armagan, İstanbul, 2015, s. 141-2.

sıralarda, ağıla kurt saldırırsa bu hayra yorulmuştur. Çünkü saldıran yırtıcı bir hayvan değil, kutsal bozkurt olup. bereket ve zenginliğe işaret sayılmıştır. Salgın hastalık esnasında koyun sürüsüne kurdun saldırması da, hastalığın iyileşeceğine işaret sayılmıştır. Yolcu sefer esnasında kurda rastlar ise, onu hayra yorup saldırmaz. Ailede bebekler devamlı ölüyor ise, doğan çocuğun omuzuna veya göğsüne kurdun topuğu, dişi veya aşık kemiği muska yapılarak takılmıştır. Ayrıca, bebeği yaşamayan annenin vücuduna kurdun ciğerini süren veya muska olarak takan gelenekler de vardır. insanlar arasında kin gütme, intikam alma gibi sonu gelmeyen kavga ve düşmanlıklar var ise, üçüncü şahıslar vasıtası ile karşı tarafa kurdun sinirlerini ateşe tütsüleme adeti de vardır. Kazakların korkusuz kahramanları bozkurdun ta kendisi olarak niteledikleri bilinmektedir."

Uygur Türklerinde tedavi maksadı ile kullanılan otlar arasında Boris Soymisi, Kurtboğan ve Kurt Pençesi gibi otlar bulunmaktadır. Her ne kadar üzerinde durulan kurt, bir hayvan ise de nebatattan şifa içerikli bazı cisimlere isim olması, onun kutsallığını veya kutsala yakınlığını düşündürmektedir."

Altay bölgesindeki toplulukların birçoğunda bozkurda hürmet eden ve onu kutsal sayan gelenekler vardır. Söz gelimi avcılık esnasında Soyottar kurdun adını doğrudan ifade yerine uzun kuyruklu, uluyan, gök göz demişler, Kaçin Tatarları uzun kuyruk, Yakutlar ise kuyruklu olarak adlandırmışlardır. Altay Türkleri poru ismini doğrudan kullanmayıp, yerine ağabey manasına gelen kelimeleri kullanmışlardır. Çuvaşlar da kaşır kelimesi yerine uzun kuyruk, tokmak kuyruk

14 Gabithanulı, a.g.m., s.142. 15 Kalafat, a.g.e. 2012, s. 18.

veya tenir uti gibi isimler kullanmışlardır. Buryatlar'da da kurda hürmet vardır. Onlar da ismini doğrudan kullanmayıp Tenir uti demişlerdir.••

Erzurum ve çevresinde doğum yapacak hanımı al basması olarak bilinen rahatsızlıktan korunması için onun yastığının altına bir parça kurt derisi konulmaktadır. Kurt postunun anne adayını ve doğacak olan bebeği koruyacağına inanılmıştır. Kurt derisinin bir diğer fonksiyonu da, erkek çocukları yaşamayan bazı ailelerde görülmektedir. Bu tür aileler tarafından esnetilmiş kurt kafası derisinden ölmesi beklenen çocuk büyükanne veya büyükbabası tarafından geçirilmektedir. Kurt ağzından geçirmek, benzer uygulamalarda olduğu gibi, alem değiştirme olarak algılanmaktadır.17 Kurt postu ve koruması ile bağlantılı bir diğer inanç da kurt kılı ile ilgilidir. Doğu Anadolu' da erkek çocukların daha bebek iken burunları delinerek buradan kurt kılı geçirilmesi halinde taşıyanın da korkaklığa ve korkulan nesneye karşı korunduğuna inanılmaktadır.18 Ayrıca halk inanışlarında bağlanmış olmak ve bağdan kurtulmuş veya bağa karşı korunmuş olmak türünden inançlar vardır. Bir nevi büyü olan bağlanmak veya bağlamak gelin ve daha ziyade damatlar için söz konusudur. Bağlanma çoğunlukla zifaf dönemi için geçerlidir. Bu büyüden korunma ve kurtulmada da kurt ve onunla ilgili inançlarda bir faktördür. Kahramanmaraş, Adıyaman ve Kayseri'de kurt kanı ile sigara kağıdına özel tılsım yazılıp damadın kapısının eşik altına gömülür ve bu işi yapan kişi ardına bakmadan oradan ayrılır ise, ayın dört defa doğma süresince damadın başarısız olacağına inanılmıştır. Burada ardına bakmama, gömmenin

16 Gabithanulı, ay.yer. 17 Kalafat, a.g.e. 20J2, s. 19. 18 Kalafat, a.g.e., 2012, s. 20.

eşiğin altına yapılmış olması, sürenin ayın doğup batması ile sınırlanması gibi hususlar bir yana, kurt kanında bir ulvi yetin aranması önemlidir.19 Hakkari'nin bazı yörelerinde ise bağlı çiftlerin bağlarını çözmek için gelin ve damadın parmakları kurt kanına bulanır ve çiftlerin kanlı parmakları çarpı işareti gibi çaprazlatılarak, halk inançlarındaki ters motifi uygulanmaktadır. Ayrıca yine Hakkari ile Güneydoğu Anadolu'nun bazı kısımlarında bağlı çiftlerin bağının bozulmasında kurt postundan da yararlanılır, çiftlerin birleşmeleri kurt postu üstünde gerçekleştirilirken, kurdun henüz soğumamış kanı çiftlerin tenasül uzuvlarına sürülmüştür. 20

Bulgaristan'ın Kırcalı Sancağı, Kayseri'nin bazı yörelerinde ve Güneybatı Anadolu' da gerdeğe giren damada kapıdan hafif bir sesle seslenilir; - Kurt musun koyun musun? Vuslat gerçekleşmiş ise, damat içeriden, - Kurdum, diye cevap verir. Yok eğer beklenilen ilişki henüz kurulmamış ise damat adayı içeriden; - Koyunum, der. Bu tespitten de anlaşılan kurt başarılı olmanın, koyun ise başarısızlığın simgesi haline gelmiştir."

Karaçay Türklerinde de bu hususta tespitler vardır. Davası adliyeye intikal eden bir Karaçay yemin ederken elini kurt kirişine basmaktadır. Kutsal bir nesneye değil de, kurdun kirişine kutsiyet atfedilerek el basılması dikkat çekicidir.

Yani, birçok vücut aksamının hastalıklara karşı koruyucu

19 Kalafat, a.g.e., 2012, s. 20-21. 20 Kalafat, a.g.e., 2012, s. 21. 21 A. Tecemen, Türk Kimliği, Ankara, 1995, zikreden; Kalafat, a.g.e., 2012,

ve hastalıklardan kurtarıcı olduğuna inanılan kurdun bu özelliğinin onun kutsiyetinden geldiği kabul edilmektedir."

Kuınuk Türklerinde de aralarında gerginlik yaşanan aile fertlerinin küskünlüğünü gidermek için aralarında kurt gözü geçirilmiştir. Bu işlem sonucu barışacaklarına inanılmıştır. Yine Kumuk yöresinde geceleri kurttan bahsedilmeyeceği inancı yaygındır. Kurala uymayanların muhtemel bir cezadan kurtulmaları için vücutlarından bir kıl koparmaları veya ateşe çivi atmaları inancı yaygındır. 23 Bozkurt hayvanlar arasında birçok beşeri özelliklere mahsus olduğundan aksakallarımız haklı olarak totem seçmişlerdir. Bozkurt ailede ana kültürü koruyup saklamakta mutlak hakimdir. O, ailede büyümekte olan evlatların terbiyecisidir.

Ailede kızını, oğlunu evlendirirken, yaşadığı yeri değiştirirken ilk ve son söz ana Bozkurt'a mahsustur. Bu uğurda, ilk av şöleninde hayır duayı da ana bozkurt yapar. Adete göre, erkek evladının ilk av şölenine izin veren de, evladının ilk avını bölen de ana bozkurttur. İlk parçayı ata Bozkurt'a, en koca aksakal, ihtiyar Bozkurt'a verdikten sonra, kalan kısmı diğer aile üyelerine verir. En son payı kendine alır, ilk kısmeti ana Bozkurt ağzına aldıktan sonra, kalan aile üyeleri de kısmetini yer. Ailede ancak ana bozkurt razı olduktan sonra av avlama hakkına sahip çocukları ava gidebilirler. Ana ise ailede ev işleriyle uğraşır ve çocukların terbiyesiyle meşgul olur. Bozkurtlar fizyolojik yönden görüştükten sonra mutlaka akar suda yıkanırlar. Akar su yoksa, göğüs, karın ve arka bölgelerini toprağa sürtmelidirler. Bozkurt yaşadığı müddetçe bir

22 Kalafat, a.g.e., 2012, ay.yer. 2J Kalafat. a.g.e., 2012, s. 25.

defa aile kurar. O, ananeye göre ikinci defa evlenmez. Taraflardan biri ölünce, diğeri de, ölenin yıl dönümü gelinceye kadar dünyasını değiştirir. Bozkurtlar akrabalaşırken, aile adet, ananelerine oldukça sadakatlidirler. Şöyle ki, Bozkurt ne bacısının ne kardeşinin oğullarına kız vermez, ne de kendi oğullarına süt, kan kardeşlerinden kız almaz. Eğer bacı, kardeş bu ananeyi bozmak isterse, Baba Bozkurt savaşa çıkan süt, kan akrabalarından, ana bozkurttan otuz, kırk metre uzaklaşır. Aile problemlerini ana bozkurt halletmektedir .. Bozkurt meselesi karma karışık olan canavarlardan çok farklıdır. Bozkurt canavar gibi açgözlü kıskanç değildir. Gözü gönlü toktur. Bakışı hipnozludur, nüfuz edicidir. Gözleri keskindir. Gözlerinde etkileyici biotoklar güçlüdür. O, canavar gibi sürüye dahil olunca eline geçen koyun. kuzuyu, atı, eşeği kırıp, parçalamaz. Bozkurt, sürüden belli bir mesafe uzaklıkta durup, en körpe koyunu kuzuyu alır. Onu sürüden uzaklaştıktan sonra boynundan tutup sırtına alır ve yuvasına götürür. Belki bundan dolayıdır ki, yaşlı Türk çobanları, kam Şamanları Bozkurtlarla alakalı birbirinden önemli itikatlar, tedbirler ve ermişler ise rengarenk ata sözleri, efsane ve destanlarda söylemiş, deyimler oluşturmuştur.24 Gerçi Türk insanı kendi işini kendisinin yapması gerektiğine inanmıştır. Bu anlayışla alakalı olarak da, kurd" sormuşlar ensen neden kalın diye. O da, kendi işimi kendim yaparım da, ondan demiş. Bu deyimden de anlaşılacağı gibi Türk, kendisinin kurt gibi görmekte bir beis görmemiştir.

24 Hekimov, a.g.e., s. 117-8.

This article is from: