12 minute read

Avrupa'daki Faaliyetleri

11. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA TURAN H EYETİNİN AVRUPA'DAKİ FAALİYETLERİ

Giriş ya da Turan Kavramı:

Turan, Farsça bir sözcüktür. Bu sözcük aşağı yukarı Sovyet Türkistanı'na tekabül eden, İran ve Afganistan'ın kuzeyinde Aral Gölüne ve doğuda Çin Türkistanı'nın sınırlarına kadar uzanan bir coğrafi bölgeyi ifade etmektedir. 19. yüzyılda özellikle Macaristan'da yapılan Türkoloji araştırmaları sonucunda Turan bütün Türk lehçe ve dillerinin yanı sıra Fince ve Macarcayı da kapsayan Ural-Altay dil ailesini ifade eden yeni bir anlam kazanmıştır.

Asıl anlamı ile ise, Turancılık 19. yüzyılın sonlarına doğru Macaristan' da siyasal bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Sözgelimi 1905 yılında Macaristan'daki Fan-Turancılar, Budapeşte-Tokyo ve Kazan-İstanbul eksenleri doğrultusunda siyasal bir birlik kurma hayaline kapılmışlardır. Diğer bir ifadeyle, Turancılık kavramsal olarak Türk asıllı toplulukların, Macarların ve Finlilerin birliğini içerir bir hal almış ve bu yönü ile Pan-Turancılık ile eş anlamlı hale gelmiştir.55 il. Abdülhamid'in iktidarının son yıllarına rastlayan bu temaslar, İttihat ve Terakki'nin iktidarıyla kısa süreli ama en verimli dönemini yaşamıştır.

Rusya mahkumu Türk coğrafyası aydınlarının Rusya merkezli başlattıkları hareket Türkiye' den Çin'e, Japonya' dan

55 Ôzdoğan, Günay Göksu, Turan'1an Bozk.urti::ıı, lstanbul, 2002, s. 28.

Hindistan'a kadar dikkat merkezi olmuştur. Temel argümanlarını Moğol, Altınordu, Timur Devletleri mirası üzerine kuran Rus Avrasyacılığı karşısında içtimai, siyasi, tarihi ve kültürel temelleri kesintisiz bir şekilde devam eden Hunlardan, Göktürklere, Hazarlardan Türgişlere, Moğollardan Timurlulara, Selçuklulardan Babürlüler'e ve Altınordu'dan Osmanlılara kadar bu tarihi mirasın yeni dünya düzenindeki jeopolitik adı Turan halkları merkezli Turancılıktır,56

Nitekim Hüseyinzade Ali Bey, Petersburg'daki öğrencilik yıllarında Rusya'daki milliyetçilik akımlarının (Panslavizm) ve Türk dilinin mükemmelliğini savunan Gürcü okul arkadaşının tesiriyle Türkçülük ülküsünü ortaya atmış, tahsili biter bitmez İstanbul'a gelerek, aynı yıl girdiği Askeri Tıp Okulu'nda kısa zamanda Türklük ile ilgili düşüncelerini arkadaşlarına aktarmış ve çevresinde geniş bir etki alanı yaratmıştır. Turan şiiri de o günlerin mahsulüdür.

Bu şiirde; "Sizlersiniz ey kavm-i Macar bizlere ihvan

Ecdadımızın müşterek menşei Turan

Bir dindeyiz biz, hepimiz haperestan,

Mümkün mü ayırsın bizi İncil ile Kur'an?

Cengizleri titretti şu afakı seraser

Timurları hükmetti şehinşahlara yeksan,

Fatihlerin.e geçti bütün kisve-i kayser." (Tahminen 1892)

1. Türk Tatar Heyeti:

Rusya Türkleri üzerine Türkiye'de önemli uzmanlardan olan Nadir Devlet'in ifadesine göre, Heybeliada Deniz

56 Cihangir, Erol. ..Tenkit", Zere VandNalbantyan, Ermeni Cephesinden Pan-Turanizm, İstanbul, 20 11. s. XVII.

Lisesinde Tarih öğretmeni olan Yusuf Akçura Enver Paşa tarafından çağrılmış ve kendisine gizli görev verilmiştir. Türk-Tatar Heyeti adıyla siyasi bir teşkilat kurulmuş ve başkanlığına Akçura getirilmiştir. Cemiyetin tam adı ise, Rusya

Mahkümu Müslüman Türk Tatarların Hukukunu Müdafaa Komitesi'dir. Komitede Tatarlardan Abdürreşid İbrahim, Kırım Tatarlarından Mehmet Esat Çelebizade,57 Buhara'dan Mukimeddin Beycan. Azerbaycanlılardan ise, Alibey Hüseyinzade ve Ahmet Ağaoğlu yer almıştır.58

Heyet, muhtemelen Enver Paşa'nın direktifleriyle Teşkilat-ı Mahsusa ile de ortak hareket etmiştir. Çünkü heyetin önemli faaliyetlerinden olan 1916 yılında Lozan'da toplanan mill(iy)etler konferansına Teşkilat-ı Mahsusa tarafından gönderilmişlerdir.59

Gerçi bu yolculuğa çıkılmadan önce bu cemiyetin kurulması için Akçura, Hüseyinzade ve Mukimeddin Beycan Dahiliye Nezaretine bir dilekçe vermiştir.

Dahiliye Nezaret-i Celilesine yazılan bu dilekçe şöyledir: "Rusya'daki sakin Türk cinsinden ve İslam dininden olan kavimlerin beşeri, milli ve dini haklarını müdafaaya çalışmak ve merkezi idaresi İstanbul' da, Nur-ı Osmaniye caddesinde, Şeref sokağı 32 numaralı hanede bulunmak üzere Rusya' da

57 Kırımlı, ismi Mahmut Esat Çelebizade olarak verdikten sonra, .. Bir müderris olan Mahmut Esat Çelebizade Romanya"da doğmuş ve Kırım"dan göçerek oraya yerleşmiş bir Kırım Tarar ailesine mensuptur. Heyetteki '"Kırım Temsilcisi" olarak Çelebizade'yi gösreren birçok kaynağın aksine, Cafer Seydahmet Kırımer söz konusu temsilcinin Çelebizade değil, Mirza Said Bey olduğuna "şüphe ve tereddüdü olmadığını kaydetmektedir. Kırımlı,

Hakan, Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli HarekEtler (1905 -1916), Ankara, 1996, s. 243

58 Devlet, Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi, Ankara, 1999, s. 225. 59 Keleşyılmaz, Vahdet, '"Teşkilat-ı Mahsusa Yusuf Akçura ve 1916 Lozan Milliyetler Konferansı': TürkU!r, C. 18, 2002, s. 460.

sakin Müslüman Türk-Tatarların Haklarım Müdafaa Cemiyeti unvanıyla bir cemiyet teessüs etmekte olduğu ve Osmanlı Darülfünunu muallim muavinlerinden Nur-ı Osmaniye caddesinde mukim Hüseyinzade Ali Bey, Türk Yurdu Mecmuası müdürü Büyükada'da Nizamda mukim Akçuraoğlu Yusuf Bey ile Turan Neşr-i Maarif Cemiyeti Reisi Mukimüddin Beycan Bey'in cemiyetin umur-ı idaresiyle meşgul olacaklarını arz zımmında iş bu beyanname arz olunur.

Tıp Fakültesi muallimlerinden Hüseyinzade Ali (imza)

Türk Yurdu Mecmuası Müdürü Akçuraoğlu Yusuf (imza)

Turan Neşriyat-i Maarif Cemiyeti Mukimüddin Beycan (imza)60

Bu dilekçenin işleme konulmasından bir müddet sonra kendilerine "hareket emri" verilmiştir. Dilekçenin kenarına ayrıca isimleri yazılan ve hareket edecek şahıslar olarak belirtilenler şunlardır; Ahmet Saib Bey, Said Tahir Efendi, Tevfik Nureddin Bey, Mukimüddin Bey, Mehmet Safa Bey, Yusuf Akçura, Aziz Bey, Kamil Beyefendi.

Heyetin güzergahı Sofya Sefaret-i Seniyyesine yedi kişi yarınki 7-4-32 Balkan trenine rakip olacaklarsa da mezkur trende kendilerine tahsis edilmiş mahaller ancak Sofya'ya kadardır. Aynı trende Sofya'dan Münih'e kadar temin-i seyahatleri için teşebbüs icrası ifadesi yer almıştır.••

Heyetin görevi Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan gibi Avrupa ülkelerine giderek gayesini anlatmaktır.

Heyet, 1915 yılında Almanca iki rapor hazırlamıştır. Birinci raporun adı, Die gegenwartige Lage der mohammedanischen

Turko-Tataren Russlandsund ihre Bestrebungin (Rusya'daki

60 Keleşyılmaz, a.g.m., s. 460. 61 Keleşyılmaz, a.g.m., s. 460.

Müslüman-Türk Tatarların Bugünkü Durumu ve Faaliyetleri) adını taşımakta olup, Yusuf Akçura tarafından kaleme alınmıştır. Raporda, nüfus miktarı, nüfus artışı, sosyal sınıflar, ekonomik faaliyetler, eğitim sistemi ve reformlar, edebiyat, Rusların baskısı, sansür, politik durum, Türk-Tatar arzuları gibi konulara yer verilmiştir.

İkinci rapor/risale metni ise komite üyelerinden Yusuf

Akçura, Hüseyinzade Ali, Mehmet Esat Çelebizade, Mukimeddin Beycan tarafından hazırlanıp, Budapeşte'de basılmıştır. Bu, Denkschriftdes Komitees zum Schutze der Rechte der mohammedanischen türkisch-tatrischen Völker Ruslands (Rusya'daki Müslüman Türk-Tatar Halklarının Haklarını

Koruma Komitesinin Muhtırası) adını taşımaktadır. Budapeşte' de Pester Lloyd Gesellschaft matbaasında basılan metin, 1916 yılında Die Weltdes lslam mecmuasında da yayınlanmıştır.62

Bu risalede Rusya' daki Türk boyları altı bölge halinde incelenerek. savaşın muhtemel neticesine göre her birine hürriyet ve istiklal verilmesi talebi yanında siyasi haklar faslında; Buhara ve Hive Hanlıklarının hükümranlık haklarının genişletilmesi, Kazan Hanlığı'nın himayesinde olmak üzere Kırım Hanlığı'nın da canlandırılması gibi dikkat çekici maddeler yer almıştır.

Heyet, Resmi ziyaret ve faaliyetlerinde Viyana, Budapeşte, Berlin, Sofya yolunu takip etmiştir. 8 Aralık 1915 tarihinde Viyana' da Avusturya Başbakanı Strogk ve Dışişleri Bakanı Forgach tarafından kabul edildiklerinde, bu iki belgeyi de sunmuşlardır. Sonra Budapeşte'ye geçerek 12 Aralık'ta Başbakan K. Tissa ve parlamento

62 Temir. Ahmet, Yusuf Akçu,.a, Anka,.a, 1987, s. 50; Uca, Alaanin, "Dr. Hüseyinzade Ali Bey", Tü,.k Yu,.du, S. 288, Ağustos 201 l, s. 56.

üyelerinden Andrasi ile görüşmüşler ve raporlarını ona da vermişlerdir. Ayrıca, Külügy Hadügu dergisinde verdikleri demeçte de Rusya'daki Türklerin dileklerini açıklamışlar, bir makaleyle de Rus idaresi altındaki yerlerde teşekkül edecek müstakbel Türk hükümetlerinin taksimatını gösterir bir de harita neşrettirmişlerdir. Yusuf Akçura'da Macar İlimler Akademisinde Rusya'daki Müslüman Tatarların durumları ve istekleri hakkında konferans vermiştir. Heyet, devlet erkanı ile tanışma fırsatı da bulmuştur.•' Bu görüşmelerde şu hususların üzerinde durulmuştur; 1. Buhara ve Hive (Hanlıkları) Rus hakimiyetinden kurtarılarak, Türkistan ile birleştirilmeli; 2. Kırgızların (Kazakların) idari-siyasi istiklali sağlanmalı; 3. Kazan ve Kırım Hanlıkları yeniden kurularak, sonuncusu Türkiye himayesi altına sokulmalı; 4. İdil (Volga) nehriyle Hazar Denizi arasındaki bölge tarafsız olmalıdır.••

Görüldüğü gibi bu toplantılarda Rusya Türklerinin içinde bulundukları durum ayrıntılı bir şekilde ele alınmış, Rusya Türkleri için özellikle kültür muhtariyeti meselesi üzerinde durulmuştur. Türk Dünyasının dört lideri, Rusya Türklerinin lideri olarak temaslarda bulunmuş ve Rusya Müslümanlarının temsilcisi olarak isteklerini dile getirmişlerdir.

Ayrıca, Heyet üyeleri, Osmanlı Devleti'nin müttefiklerinden Rusya Türklerinin tam istiklale kavuşturulmasını

63 Togan, Zeki Velidi, Bugünkü Türki/i Türkistan ı•e Yakın Tarihi, İstanbul, 1981, s. 475; Ercilasun, Bilge, "XX. Yüzyılın Eşiğinde Dört Türk Aydını;

Gaspırah lsmail, Hüseyinzade Ali, Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet': Türkler, C. 14, lstanbul, 2002, s. 865. 64 Devlet, a.g.e .. s. 226.

SEBAHATTIN ŞiMŞiR talep ederken, halka açık konferanslarda ve tarafsız devletlere yollanan muhtıralarda Rusya Türklerine yapılan haksızlıklar belirtilerek, onlara milli muhtariyet verilmesi fikrini işlemişlerdir. İsveç, Norveç, Danimarka, İsviçre ve ABD gibi tarafsız ülkelere gönderilen muhtıralarda da özetle şu hususlar vurgulanmıştır. 1. Rusya halkının nüfusu ile orantılı olarak Duma'ya mebus seçilebildiği takdirde, Rusya Türklerinin 80'den fazla mebus çıkarması icap ederdi, oysa halen Duma'ya 8 Türk mebus girebilmiştir. 2. Hatta Çariçe Katerina bile Duhovnoe Sobranie (Ruhani Meclis)'ye Müslüman halle tarafından 1 müftü ile 3 kadı'nın seçilmesini öngörmüşken, şimdi bu dört kişi halkın fikri alınmadan doğrudan doğruya (Rus) Dışişleri Bakanlığı tayin edilmektedir. 3. Rusya' da 30 milyon Müslüman için bir tane dahi darü'l-muallimin (erkek öğretmen okulu) ve bir de darü '1-muallimat (kız öğretmen okulu) açmaya müsaade edilmemektedir. 4. Yabancı memleketlerde tahsil görmüş olanlara öğretmen veya imam olma hakkı tanınmamaktadır. 5. Ticaret ve ziraat için gayet elverişli olan Türkistan' da hiçbir Tatar'a emlak ve arazi sahibi olma hakkı tanınmamaktadır.

Heyetin özellikle Almanya'daki faaliyetleri Türk hükümetinin önceden yaptığı teşebbüsler sonucu gayet iyi karşılanmış, başta Dışişleri Bakanı Pagu, muavin Zimmermann olmak üzere gerek siyasi, gerek ilim muhitinde ve basında resmi ve gayrı resmi birçok kimse ile görüşülerek Rusya'daki Müslüman Türk-Tatar halklarının şimdilik durumunu açıklamaya ve onların geleceği hakkında fikir ve projelerini

sunmaya imkan ve fırsat bulmuşlardır. 12 Ocak 1916 günü de Türk-Tatar heyeti şerefine Berlin'deki Künstlerhaus'da Deutsch-Asiatische Gesellschaft tarafından bir toplantı tertiplenerek, Yusuf Akçura Rusya Türkleri hakkında bir konferans vermiştir.65

Heyet, son olarak Bulgaristan'a gelerek Başbakan Radoslavov ve bazı yetkililer ile görüşüp, muhtırayı takdim etmiştir.66 Şubat ayında da İstanbul'a dönmüştür.67

Heyetin temasları ile Rusya ciddi manada sıkıntıya düşmüştür. Heyet, faaliyetlerini yürütürken Kuzey Kafkasyalı, Azerbaycanlı ve Gürcülerden ibaret bir de Kafkasya Komitesi kurulmuş, bu komite de Avrupa ülkelerinde faaliyette bulunmuştur. Bir başka çalışmamızda ele alacağımız komitenin başkanlığını Kuzey Kafkasyalı Mareşal Fuat Paşa yapmıştır. üyeler ise, Knez Maçabelli, Kamil Toğridze (Gürcü), İsa Paşa, Aziz Meker (Kuzey Kafkasyalı) ve Selim Bedboh(ov) (Azeri)' den ibarettir.

Ayrıca, 1916 yılı başlarında Rusya'nın mazlum milletleri cemiyeti vasıtası ile Kadı Abdürreşid İbrahim, Ağaoğlu Ahmet, Yusuf Akçura ve Hüseyinzade Ali Beylerin imzası ile verilen muhtırada Biz Rusya Müslümanları Tatarlar. Başkurtlar. Kırgızlar. Sartlar. Tacikler. Türkmenler. Dağıstan kavimleri yirmi milyonluk bir küt/eyiz diye seslenmişlerdir. Bu hareket diğer mülteci siyasetçilerin teşebbüsleri ve Alman Dışişleri Bakanlığının üstü örtülü fakat güçlü teşvik ve maddi desteğiyle İsviçre' de Rusya' nın Yabancı Halkları Birliği (Die Liga der Fremdwölker Russlands) kurulmuştur. Bu birliğin ilk faaliyeti yukarıda bahsettiğimiz metni ABD Başkanı Woodrow

65 Temiı-, a.g.e .. s. 52.

66 Andican, A .. Cedidizimden bağımsızlığa Ha,.içte Tü,.kistan Mücadelesi, İs· tanbu.l 2003, s. 215.

67 Togan, a.g.e., s. 476.

SEBAHATTIN ŞiMŞiR Wilson'a Rusya İmparatorluğundaki gayri Rus milletler adına bir dilekçe göndermek olmuştur.68 Adı geçen muhtırayı Müslümanlardan başka Gürcü mümessil Mişel Tseretelli, Finli Baron Durob, Berlin'deki Litvanya milli komitesi, Leh, Litvanya mümessilleri, İsviçre' de bulunan Ukraynalılar grubu ile birlikte toplam 21 kişi imzalamıştır.••

il. Heyet'in Faaliyetleri: 1916 yılı içinde İkinci bir heyet 27-29 Haziran tarihlerinde Avrupa'ya gelerek Lozan şehrinde toplanan milliyetlerin üçüncü kongresine katılmıştır. Bu heyette Yusuf Akçura ve Mukimeddin Beycan ile birlikte Kazak-Kırgız bölgelerini temsilen Ahmetoğlu Safa, Kumııkları temsilen Ahmet Saib Aslanov, Dağıstan mümessili olarak Seyit Tahir Efendi ve Çerkezler adına Aziz Meker bulunmuştur. Kendilerine Rusya Müslüman Türk ve Tatarlarının Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını vermiş olup, burada her temsilci kendi topluluğu adına hazırladığı muhtıraları kongrede takdim etmişlerdir.70 Ayrı ayrı verilen muhtıralar Tatar, Çağatay, Kırgız-Kaysak milletleri mümessillerinin muhtıraları adıyla Fransızca olarak 18 sahifelik bir risalede toplanarak kongre zamanında Lozan' da basılmıştır.71

Kongreden sonra Akçura ve Aziz Meker Zurich'e giderek Rus sosyalistleri ve Lenin ile görüşerek kendi beyannamelerini vermişlerdir. Lenin, Sizin istediğiniz hukuk, biz iktidara gelirsek ziyadesiyle temin olunacaktır. Mamafih bu yazılannızı

68 Togan, a.g.e., s. 475; K.ınmh, a.g.e., s. 244; Topalova, AJjira, "AzerbaycanC:la

Tutuşan Turkiyet:le Közlenen Ateş Alibey Hüseyin:zade"', Bilig, S.21, Yaz 1999, s. 43 69 Togan, a.g.e., s. 475. 70 Andican, a.g.e., s. 215-216. 71 Togan, a.g.e., s. 477_

okuyarak, uygun görürsek gazetelerimizde neşrederiz demiştir. Sonra heyet Almanya üzerinden lstanbul'a dönmüştür. Dönemin Alman, Fl"ansız ve Macal" matbuatı heyetin faaliyetlerinden, muhtıralarından ehemmiyetle bahsetmiştir.72

111. Heyetin Temaslarının Avrupa'daki Yankıları:

Turan Heyeti'nin Avrupa'daki faaliyetleri kuşkusuz birçok devleti rahatsız etmiştir.

Heyetin temasları hakkında Paris'te yayınlanan Le Temps gazetesi 14 Aralık 1915 tarihli sayısında Moğollar Arasında başlıklı haber yayınlamıştır.

Bu haberde özetle "Budapeşte'den alınan haberlere göre 7 milyon Türk, 6 milyon Kırgız (Kazak) olan Rusya'nın 20 milyonluk Türk-Tatar ahalisinin temsilcileri şu günlerde Macaristan'a gelmiş bulunuyorlar. Heyet, Kont Tissa'ya bir muhtua sunmuştur. Bu muhtırada Kazan Hanlığı'nın yeniden kurulması gerektiği, İdil ile Hazar denizi arasında kalan bölgenin tarafsızlaştırılması ve bu suretle buradaki ahalinin medeniyetini koruma imkanının sağlanacağı ileri sürülmüştür. Heyet bundan sonra Berlin'e gidecektir."" Le Temps gazetesinin bu haberi, Rusya Din İşleri Bakanlığı'nın Mukaddes Sinod başkanı tarafından İçişleri Bakanlığına gönderilerek tetkik edilmesi istenmiştir. Kazan, Ufa, Samara ve Astırhan valilerine bu hususta gönderilen yazılarda, valilerin böyle bir heyetin dış ülkelerde dolaştığına dair bilgileri olmadıklarını, ancak Kazan valisi böyle bir şey olmuş ise bunun İstanbul' da yaşayan Yusuf Akçura ve Abdürreşid İbrahim(ov) tarafından yapılabileceğini bildirmiştir. Polis müdürlüğü, Dini İşler Başkanlığı'na bu husus ile

72 Togan, a.g.e., 478. 73 Zikreden, Devlet, a.g.e., s 225�6.

SEBAHATTIN ŞiMŞiR ilgili olarak 16.4.1916 tarihinde Kopenhag'dan aldığımız haber teyit etmektedir, diye bilgi vermiştir." Görüldüğü gibi heyetin faaliyetleri Rusya'yı ciddi manada sıkıntıya sokmuştur.

İngiltere açısından bakınca; Heyetin faaliyetlerinin İngiltere'yi ciddi manada telaşlandırdığı aşikardır.

İngilizler, muhtemelen Turan Heyeti'nin faaliyetlerinden sonra Arnold Joseph Toynbee'nin, 1. Dünya Savaşı ve sonrasında İngiltere'nin Ortadoğu stratejisini belirleyen birkaç isimden biri olarak, Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi İstihbarat Bürosu adına hazırladığı raporlar oldukça etkili olmuştur.

Pan-Turanist Hareket başlığını taşıyan rapor, Bolşevik ihtilali sonrasında İngiltere açısından doğudaki menfaatlerinin Türk ordusu tarafından ciddi derecede tehdit edildiğini düşündükleri bir dönemde kaleme alınmıştır. Rapor, hem bilgi. hem de önerilerle dikkat çekmektedir. 75

Türkiye açsından ise; mesele iki heyet göndermekle bitmemiştir. 1917 yılında Sadrazam Talat Paşa'nın desteği ile, Rusya Türklerinin faaliyetlerinin devamını sağlamak amacı ile İsviçre' de daimi bir büro açılmasına karar verilmiştir. Bu büroda bulunacak bir temsil heyeti, Rus esiri Türk ülkelerinin meselelerini uluslararası arenada dile getireceklerdir. Bu heyetin koordinasyonu Köprülüzade Fuat Bey tarafından sağlanacaktır. Heyete katılan Türkistanlı temsilci, Türkistan İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından İstanbul'a gönderilen Müftü Sadreddin Han, yanında Kadı Abdürreşid Efendi, Azerbaycanlı Hüseyinzade Ali, Kazanlı Osman Tokumbek, Ataullah Bahaeddin ve Halim Sabit'tir.

74 Devlet, a.g.e., s. 226. 75 Çağlayan, K. Tuncer . .. Arnold Toynbee'nin Pan-Turanizm Raporu", Türk Yurdu, S. 287, Temmuz 2011, s. 60.

Heyet üyeleri 27 Ekim' de yola çıkmış Varna'ya geldiklerinde Macaristan' da ihtilal başlamış olduğundan, Odesa üzerinden Almanya'ya geçmek istemişler, Kiev'e gelip Almanya temsilcisi Baron Mum'a müracaat ettiklerinde, ihtilalin Almanya'da da çıkmış olduğunu ve yolların kapandığını haber alarak Kasım sonlarında İstanbul'a dönmüşlerdir.'6

Sonuç

Sonuç olarak; Türk-Tatar komitesinin faaliyetleri ve Hüseyinzade ile Akçura dışındaki üyelerin faaliyetleri hakkında yeterince bilgimiz yoktur. Hatta bunların bir kısmının komite içindeki durumları da net değildir. Söz gelimi, bu üyelerin büyük bir çoğunluğunun doğdukları topraklarla alakası çok azdır. Memleketlerine rahatça gidebilecek durumda değildirler. Bundan dolayı heyet üyelerinin Anadolu' da toplanmaları ve burada bir dizi faaliyete başlamaları da ayrı bir araştırma konusu olsa gerektir. Yine dikkat çeken bir diğer husus ise, üyeler Osmanlı Devleti'nin kendilerine sağladığı imkanlar dairesinde hareket etmeye çalışmışlardır.

Aslında bu, yani Türkistanlıların Avrupa siyasi çevrelerinde teşkilatlı ilk görüldükleri dönem olarak da zikredilebilir. 1915-1916 yıllarında Türkistan' dan ve esir Türk ülkelerinden gelen mümessillerinin oluşturduğu bir heyet, Avrupa'ya çıkarak, Rus esiri milletlerin problemleriyle ilgili bir bilgilendirme gezisi olarak da düşünülebilir."

Meselenin siyasi yönü dışında bir de sosyal yönü vardır ki, o da Hüseyinzade'nin her gittiği yerden başta aile üyeleri olmak üzere dostlarına gönderdiği kartpostal ve

76 Togan, a.g.e., s. 480; Andican, a.g.e., s. 2 1 6-7. 77 Andican, A., a.g.e., s. 215.

mektuplardır.78 Belki bu çalışmada bu vesikalardan içeriklerindeki aileye ve kişiye özel hususiyetlerden dolayı fazla istifade edemedik. Ancak, o özel yazılar bir nevi heyetin yol haritasını ortaya koyması açısından dikkat çekici olmuştur. Temennimiz odur ki, bu tür elinde arşivi olanların bunları en uygun üniversite veya enstitü bünyesinde kayıt altına almalarının sağlanmasıdır.

78 Akpınar. Y.; Güngör, G. '"Hüseyinzade Ali Turan'ın Arşivindeki Belgeler I':

Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, S.19, Temmuz-Aralık 2010, s. 13-58.; Akpına, Y. Güngör Y. "'Hüseyinzade Ali Turan'ın Arşivindeki Bel

geler 2 (Kartpostallar) ", Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, S.20, Ocak - Haziran 2011, s. 1-25.

This article is from: