2 minute read
5. Eski Türk Toplumunda Aile
5. ESKİ TÜRK TOPLUMUNDA AİLE
Eski Türk toplumunda en küçük birlik, oguş, yani ailedir. Aile de dikkat çeken özellik kan akrabalığı esasına dayanmasıdır. Zaten bu bağ sayesinde Türkler binlerce yıllık tarihi süreç içerisinde varlıklarını korumayı başarmışlardır. Ailenin genel yapısı içinde, modern dönemlerde karşımıza çıkan geniş aile mi? Çekirdek aile mi? Tartışmaları eski Türkler için pek söz konusu değildir. Türklerde baba her devirde ailenin reisidir. Yani ataerkil bir yapıya sahiptir.
Gerçi Çin kaynaklarındaki bazı bilgiler Türklerde anaerkil bir durum olduğu hususunun da ifade edildiği bilinmektedir. Ancak şurası da bir gerçektir ki, Türk ailesi ana, baba ve çocuklardan müteşekkildir. İktisadi hayat birlikte gerçekleştirildiği gibi, büyük çocuklar zamanı gelince, kendilerine mahsus yeni bir eve geçebilirler. Zaten, evlenme kavramı geniş manada baba evini terk etmek anlamında da kullanılmıştır. Bundan dolayı, töre gereği baba evi en küçük erkek evlada kalmaktadır. Eski Türklerde evlilikte hakim olan unsur ise, bazı istisnalar hariç tek evliliktir. Gelin olarak alınan kız için, belli bir bedel ödenmesi hususuna da rastlanmaktadır. Doğan çocuklardan erkek evladın eğitimini baba, kız evladın eğitimini ise anne üstlenmiştir. Namus kavramı en hassas nokta olup, bir Türk kızına yaklaşmak öyle kolay gerçekleşen bir unsur
değildir. Velev ki, yanlışlıkla böyle bir vakıa gerçekleşti şüphesiz cezası ölümdür. Baba evin direği olduğu gibi olmadığı dönemlerde yerine anne vekalet etmektedir. Dönemin en önemli konusu olan savaş esnasında, baba ve yetişkin erkek evlatlar mücadeleye gidince, ailenin bütün sorumluluğu anne üzerinde kalmıştır. Aile içi münasebetler tam bir saygı çerçevesinde gelişmiştir. Büyüklere gösterilen saygının karşılığı ise küçüklere gösterilen sevgi olmuştur. Ailede her bireyin öncelikli görevi aileyi korumak olduğu gibi, başka aileler karşısında da en iyi şekilde temsil etmek, iktisadi, sosyal ve ekonomik anlamda da destek olmak şeklinde gelişmiştir. Zaten, ailedeki bu yapı devleti temsilde de kendini göstermiştir. Nitekim devletin dayandığı iki temel yapıdan birisi aile iken ikincisi de her devirde ordu olmuştur. Aileden sonra urug karşımıza çıkmaktadır. Urug ise. aile birliği, akrabalardan oluşan daha büyük bir yapıdır. Ailelerin oluşturduğu urukların bir araya gelmesi sonunda oluşan siyasi yapıya da boy denilmiştir. Boyların başında boy beyleri bulunmuştur. Boy beyi iç ve dış meselelerde boyun menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Boy beyi olmak için aksakallar tarafından uygun görülmek esastır. Boyların en önemli özelliği özellikle savaş zamanlarında belirli miktarda asker çıkarabilecek konumda olmalarıdır. Boyların birleşmesiyle de bodun'lar ortaya çıkmıştır. Bu tabir siyasi bir tanım olup, halk manasına kullanılmıştır. Bodunların başında devlet merkezinden gönderilen yüksek dereceli memurlar olmuştur. Ancak, tarihimizde bodunlann müstakil olma arzusundan kaynaklanan ve merkeze karşı gerçekleştirilen kavgalarda pek eksik olmamıştır. Bununda sebebi bağımsız yaşama arzusudur. Çünkü Türkler sadece
toprağa bağlı yaşayan, sabit konumlu değildirler. Konar-göçer olduklarından, gerek siyasi, gerek iktisadi gerekse tabi afetler neticesinde karşılaştıkları olumsuz şartlardan dolayı yeni ve daha verimli toprak arayışları içine girdikleri gibi, hür yaşama imkanı bulduklarını düşündükleri topraklara da göç etmekten çekinmemişlerdir. Bu göçün arka planında ise toprakla sürekli mücadele halinde olduklarından, savaşa da her daim hazırdırlar. Çünkü o devrin şartları içinde savaş bilek gücü ile gerçekleşmektedir. Bu da tabiat ve toprakla mücadelelerinden dolayı Türkler için bir avantaj olmuştur. Kısaca, yerleşik toplumlara göre kıyasladığımızda savaşa her an hazırdırlar.