18 eylul 2013

Page 1

AKP’nin Mısır sendromu

Emperyalist savaşa hayır

Mısır’da Müslümanlara yapılan zulümden bahsedip, Rojava’daki katliamlarına sessiz kalmak AKP’nin cevap veremeyeceği olgulardır. Mustafa EKER > 9

Özgürlük ve demokrasinin Orta Doğu’ya emperyalist devletlerin savaş uçaklarıyla, kara harekatlarıyla gelmeyeceğini bilecek kadar çok örnek gördük. > 8

İşçilerin Sesi İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır

ISSN: 2147-1568

Eylül 2013 / Sayı 18 Fiyatı: 1.5 TL

Kıdem tazminatıma dokunma Önümüzdeki günlerde uluslararası

ilişkiler bakımından tökezleyen ve kırılgan hale gelen ülkelerden (Mısır ve Ortadoğu’dan) geri dönecek büyük sermayenin, azalan karlarını güvence altına almanın onlar için tek yolu, işçi sınıfının kazanılmış haklarının ellerinden alıp, kemer sıkma kararlarını dayatmaktır. Kıdem tazminatı üzerindeki işverenin yükümlülüğünü kaldırmak isteyen hükümet, kıdem tazminatının fona devredilmesini yasalaştırmak istiyor. Böylesine büyük bir saldırı için işçi sınıfının ikna edilmesi gerekiyor ki, bu noktada hükümet ve sermaye medyası iki şeyi öne çıkartabilir. Birincisi, ekonomik kriz; diğeri savaş. Her iki gerekçe de işçilerden fedakarlık istemeye bahane edilebilir. Seyfi ADALI > 1 1

Tekstil işçileri 1972 yılında topluca greve gitmişlerdi. 41 yıl sonra ikinci kez topluca greve çıktılar.

‘Eylül’ korkusunun ecele faydası yok! Tayyip Erdoğan’ın kurmaca “Eylül Sendromu”nun gerçek olması için çalışmalıyız. Gezi İsyanının başlattığı “ayağa kalkma” günlerini fabrikalara taşıyarak işçi sınıfının hak kayıplarını geri almak üzere mücadeleye katılmalıyız.

Memur-Sen emekçiyi krize teslim etti Brüt 175 liralık zamma canı

gönülden ‘evet’ diyen Memur-Sen, bir gün önce hükümetin 3+3 zam teklifini kabul etse kamu emekçisi daha yüksek maaş alacaktı. Hâlbuki hükümetin, verdiği 2014 için yüzde 3+3, toplamda yüzde 6,1 oranında zam teklifine, Memur-Sen, “bu teklifin kabul edilemez” diye yanıtlamıştı. 20142015 toplusözleşme görüşmelerinde hükümetin teklifinin bile altında bir sözleşmeye imza atan Memur-Sen işyerlerinde daha sık eleştirilecektir. Memur Sen’in ihanetinin boyutları, önümüzde iki yılda patlayacak ekonomik krizle birlikte kolaylıkla görülecektir. Kaya İLHAN > 13

İçte ve dışta sermaye ve büyük devletler

Paranoya, hükümete yönelik tehdit algısı

zemininde itibar kaybeden hükümetin, “en iyi savunma saldırıdır” demek için bulduğu “Eylül’de gelecekler” söylemi ve yaratmak istediği “tehdit algısı” yavaş yavaş gerçeklik halini almaya başladı. Tayyip Erdoğan kendi söylediğine kendi inanıyor ve yarattığı heyulanın peşine takılmış gidiyor. Bizce de bir sakıncası yok!

ve dışta ve içte yalnızlık hali, Tayyip Erdoğan hükümetinin geleceğini daha da baskıcı ve otoriter yönde şekillendirecektir. Bu nedenle futbol sahalarına, seyirciye konan siyasi yasaklardan, parklarda çadır kurma yasağına kadar bir dizi “önlem” üst üste getirildi. Sahalardaki önlemler 34. dakikada tuzla buz oldu.

Gezi ruhu AKP hükümetinin tepesinde dolaşmaya devam ediyor. Yeni olan, 11 yıllık AKP iktidarına destek veren sendikal bürokrasinin son atağıdır. Yıllardır işçi haklarından verdikleri tavizleri geri almak üzere “grev”lere başvuruyorlar. Bürokrasinin niyeti ne olursa olsun, “grev”ler AKP iktidarı için yeni bir kırılma noktası, yeni bir dönemin işareti olabilir. İŞÇİLERİN SÖZÜ > 2

Gezi yeni bir ‘16 Haziran’ direnişidir Toplumsal muhalefetin ülke tarihindeki en kitlesel ve militan eylemleri olarak değerlendirilebilecek bu iki olayın ciddi benzerlikler taşıdığı görülebilir. Her iki olay da kendiliğindendir:

Her iki eylem de işçi sınıfı eylemidir:

Toplumun siyasi bakışı değişmiştir:

15-16 Haziran’da eylemci işçiler, birkaç saatliğine de olsa, devletin otoritesini kırarak, İstanbul’a egemen oldular. Gezi Olayında ise yine, parktaki ağaçların sökülmesine karşı çıkan bir avuç insana uygulanan yoğun devlet şiddeti, çeşitli eğilimlerden toplumsal muhalefeti sokağa döktü.

16 Haziran’ın bu özelliği tartışmasızdır. Gezi’nin esas kitlesini de, eyleme hangi kimlikle katılırlarsa katılsınlar, işçiler oluşturmuştur. Taksim’deki fiili hâkimiyet süresince, gündüzleri birkaç bin olan kitlenin mesai saati bitince on binlerin meydanı doldurması bunun en somut kanıtıdır.

16 Haziran’dan önce, işçi sınıfına önemli bir rol biçmeyen siyasetçiler, bu direnişle birlikte sınıfın gücünü görmüşlerdir. Gezi Olayı ise, başta “beyaz yakalılar” olmak üzere, güvencesiz ve düzensiz işlerde çalışan işçilerin nasıl önemli bir siyasi aktör olabileceğini göstermiştir. Aykut ÖZER > 4


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.