YIL: 2
SAYI: 23
fiimdi Güçbirli¤i’ni oluflturan politik çevrelerin, bu ayr›flmay› sonuna dek ve her durumda ortaya koymas› ve flu veya bu gerekçeyle resmi 1 May›s’›n bilefleni olan Kürt ve Türk devrimci çevreleri de yan›na alarak mant›ksal sonuçlar›na kavuflturmas›, devrimci seçene¤in her alanda kendini ifade etmesini sa¤lamakt›r.
15 May›s 1998
150.000 TL. (KDV Dahil)
Devrimci 1 May›s Gelene¤i Devam Ettirildi
Baflar› Devrimci Dayan›flman›n
‘98, burjuva diktatörlü¤ünün, Kürt ulusuna, iflçi hareketine ve devrimci harekete karfl› yo¤un sald›r›lar›n›n gündemde oldu¤u bir döneme denk geldi. Bu sayfalarda s›k s›k vurgulad›¤›m›z gibi, düzenin sald›r›s› iki boyutlu bir sald›r› olarak gündemdedir. Bir yandan gerici reformlar› yürürlü¤e koyarak, devleti yeniden yap›land›rma politikas›na ba¤lanm›fl, düzend›fl› dinamikleri ehlilefltirererek düzene ba¤lama, öbür yandan ise, seçmeli bir terörÁ
Devam› 2. Sayfada
‹ki 1 May›s’la Saflar Biraz Daha Ayr›flt›:
1 May›s’›n Kazan›mlar›yla ugün, ‹stanbul’da, iki 1 May›s vard›!” ifadeleri, burjuva medyan›n bir k›sm›n›n 1998 1 May›s’›n› anlatan ve esasen, “kargadan baflka kufl tan›mayan” kimi sol gruplar›n dahi, barikat›n özgürleflen taraf›n› 1 May›s’tan saymad›¤› koflullarda, günü özetleyen ifadelerdi. Evet, ‹stanbul’da iki 1 May›s vard›. Bunlardan ilki, tüm medya taraf›ndan, “bayram” say›lan, övgüler dizilen “resmi” 1 May›s, ikincisi ise, alternatif kürsüsü, biçimi ve içeri¤i ile “afl›r›-radikal sol gruplar›n” devrimci 1 May›s’›. 1998 1 May›s’› yaklafl›rken, Devrimci Parti Güçleri taraf›ndan ve bir anlamda da Güç Birli¤i’ni oluflturan gruplar içerisinden flu eksendeki de¤erlendirmeler yap›lm›flt›: “Düzen ve liberaller, devrimcilerin ‘y›k›c›l›klar›n›’ ve ‘taflk›nl›klar›n›’ bulaflt›ramayacaklar› ... bir 1 May›s eylemini zorlayacaklar, bu eksende sendikalar›n flemsiyesi alt›nda, devrimci demokratlardan da tahkim e d i l e n / y e d e k l enen liberal/uz-
laflmac› bir blok ekseninde 1 May›s’a haz›rlanacaklard›r. 1 May›s, içerik ve biçim olarak, düzen güçleri ve liberal siyasete teslim olanlar eliyle ‘resmilefltirilmeye’ çal›fl›lacakt›r. ... devrimcilerin atmas› gereken ilk ad›m, liberal uzlaflma zemininde oluflturulacak ‘resmi 1 May›s’platformunun/blo¤unun d›fl›nda, gerek biçim gerek içerik olarak düzenin dayatmalar›n› d›fllayan ve varofllar›n, iflçi s›n›f›n›n devrimci dinamizm tafl›yan kesimlerinin potansiyeli üzerinde yükselen bir devrimci 1 May›s için, burjuvazinin ve liberallerin gündeminden/zemininden ba¤›ms›z, devrimci bir platformun/oda¤›n eylem zemininin yarat›lmas›na yo¤unlaflmakt›r.” (Maya, Say› 22) Nitekim, yaflananlar bu öngörüleri olumsuzlamad›¤› gibi, Mart eylemlilik süreci ile a盤a ç›kan devrimci dinamizmin ve potansiyelin, 1 May›s 1998 mihenk tafl›ndan s›çrayarak, daha ileri
DAHA ‹LER‹! mevzilere tafl›nabilmesinin olanaklar›n› ve liberal siyaset zeminini ile ayr›m›n çizilmesi gereken kal›n ekseni de bir kez daha ortaya koydu. Ancak, ileriye ç›kma do¤rultusundaki bu olanaklar›n, bir bütün olarak sol hareketin önünde duran olanaklar olmad›¤› da aç›kt›r. Bu olanaklar, düzenin devrimci hareketlere dönük tecrit ve imha politikalar› ile kol kola yürüyen liberal tasfiyeci dalga karfl›s›nda, ba¤›ms›z devrimci bir seçene¤in, daha da ötesi devrimci s›n›f önderli¤inin yarat›lmas› do¤rultusunda ad›m atmaya soyunan, bu zeminde, düzenin ve liberal sald›r›lar›n karfl›s›nda durma iddias›n› tafl›yan komünistlerin, devrimcilerin önünde duran olanaklard›r. Bu olanaklar›n de¤erlendirilebilmesi ve kazan›mlar›n daha ileri mevzilere tafl›nabilmesi ise, öncelikle, Mart eylemlilik sürecinin ve 1998 1 May›s’›n›n kazan›mlar›na devrimci bir irade temelinde sahip ç›k›lmaÁ
Devam› 4. Sayfada
s›ndan geçmektedir. Bayram Alan›ndaki Liberaller Bugün, burjuvazinin ufla¤› tescilli, sendika bürokratlar›, “sosyalist dostlar›n›n” sayesinde, “düflman çatlat›rcas›na” bir 1 May›s kutlam›fllard›r. Ve tüm burjuva medya taraf›ndan do¤al karfl›lanan, üstüne üstlük örnek gösterilen bu “1 May›s” ile birlikte, Devrimci 1 May›s ‹çin Güç Birli¤i’nin ça¤r›s›nda somutlanan “iki 1 May›s”, sürpriz sonuçlar de¤ildirler. Esasen, S‹P, ÖDP, DS‹P’in, ‹P ve CHPile birlikte, Türk-‹fl, Hak-‹fl ve kimi meslek örgütleriyle ayn› girifl güzergah›nda yer tutmufl olmalar› da, teknik bir
l Faflizmle Mücadele Devrimci Zeminde s. 3 l Kürt Hareketi’nde ‘Ulusal Devrimci’... s. 6 l fiiarlar›n Dili ‘‹flçiler Sendika Yönetimine’ s. 8 l
2
Say›: 23 P May›s ‘98
Baflar› Devrimci Dayan›flman›n Á
Bafltaraf› 1. Sayfada
le devrimci hareketi tecrit edip ezme politikas› ayn› anda ve süreçte uygulamaya konuluyor. 1 May›s gibi, tüm düzend›fl› dinamiklerin harekete geçti¤i bir eylem sözkonusu oldu¤unda, burjuvazinin bu politikas› daha somut bir görünüm kazan›yor. Düzen Gazi Ayaklanmas›’n›n rüzgar› ile gerçekleflen 1995-96 1 May›s’lar›n› unutmad› ve tekrarlanmamas› için, her türlü tedbiri almakta kararl›. 95-96 1 May›s’lar›n›n üç önemli özgünlü¤ü vard›. Sendika bürokrasisi ve liberal sol hareket son derece silik ve güçsüz bir görüntü içindeydi; devrimciler ise 80 sonras›n›n en kitlesel ve atak 1 May›s’›n› gerçeklefltirmifllerdi; bunun yan›nda, 1 May›s, Kad›köy gibi bir kar›fl›kl›k halinde burjuvazinin mülklerinin son derece ciddi zararlar alaca¤› bir alanda yap›l›yordu. Bu üç faktör, 95 ve 96 1 May›s’lar›n› militan bir gösteriye dönüfltürmüfltü. 97 1 May›s’›nda, burjuvazi, kendisi aç›s›ndan ald›¤› tedbirlerle, iki faktörü devrimcilerin aleyhine çevirmesini baflard›. Sendika bürokrat lar› ve liberal demokratik hareket, 97’de düzenle birlikte devrimcileri tecrit etmekte anlaflm›fllard› ve misyonlar›n› lay›k›yla oynad›lar. Yer olarak ise, art›k bir kapan oldu¤u herkes taraf›ndan anlafl›lan Piyale Pafla Bulvar› belirlenmiflti. Olas› bir “taflk›nl›k” durumunda ise, burjuvazinin mülkünün zarar görmesi de olanakl› de¤ildi. Devrimci hareket ise, Susurluk, laiklik-fleriat ikilemleri ile burjuvazinin gündeminin parças› haline gelmifl, politik olarak hem güçten düflmüfl, hem de yorgun hale gelmiflti. Burjuvazinin planlar›n› bofla ç›kartacak bir politik donan›m ve perspektiften yoksundu. Tüm bunlar›n sonucu olarak, bilinen durum ortaya ç›kt›. 98 1 May›s’› ise, tüm bunlar›n bilince ç›kart›lmas› ile, devrimci gruplar›n bir k›s›m bocalamalar›na ra¤men, Devrimci Güç Birli¤i’nin oluflmas› ile, daha da önemlisi alternatif bir program›n uygulanmas› karar› ile burjuvazinin 1 May›s’› zincirleme çabalar› bofla ç›kart›lmaya çal›fl›ld›. Resmi 1 May›s’›n gerçekleflti¤i alan›n veri al›nmas›, Güçbirli¤i’nin geç oluflmas› gibi zaaflar› bir yana b›rak›rsak, 1 May›s 98, düflman›n planlar›n›n büyük ölçüde bofla ç›kart›lmas› ve devrimci 1 May›s gelene¤inin sürdürülmesi ile sonuçland›. Baflar› tüm devrimci hareketin ve Güçbirli¤i’nin baflar›s›d›r. Güçbirli¤i Deneyimi ve Ortaya Ç›kan Zaaflar Güçbirli¤i gecikilerek kuruldu. Ancak bu gecikme basit bir pratik aksakl›ktan çok, bileflenlerinin politik perspektifleri ile ilgili (kitlelerden kopmamak, iflçi s›n›f›n› etkilemek vb. gerekçelerle ba¤›ms›z bir kimli¤in-duruflun ortaya konmas›nda tereddüt) bir zaaf olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Gecikmenin iki
nedeni vard›: Birincisi, Güçbirli¤i bileflenleri, ba¤›ms›z bir devrimci 1 May›s seçene¤ini de¤il, resmi 1 May›s alan›n› veri alan bir yaklafl›ma sahipti. Böyle olunca, resmi 1 May›s’›n örgütleyicisi sendika bürokratlar›n›n ve onlar›n dolays›z müttefiki legal partilerin tutumlar›n›n netleflmesi, çok önemli bir faktör haline geliyordu. ‹kincisi, Güçbirli¤i bileflenleri, özellikle DMP, HADEP’le birlikte hareket etme e¤ilimindeydi ve HADEP’in tutmu netleflmeden bir angajmana girmek istemiyordu. Di¤er gruplar ise, anlafl›l›r nedenlerle DMP’nin tutumunu esas alan bir yaklafl›m içindeydi. HADEP, tutumunu resmi 1 May›s’tan yana koymufltu, ama bunun de¤iflebilece¤i düflünülüyordu. Bu da Güçbirli¤i’nin kurulmas›n›n sürekli ertelenmesine neden oluyordu. Gecikme ise, asl›nda muhtemelen etkilenerek, devrimci Güçbirli¤i’nin yan›na çekilecek güçlerin daha fazla karars›zlaflmalar›na ve sonuçta resmi 1 May›s’a tabi olmas›na neden oluyordu. Gecikmenin di¤er bir sonucu ise, 1 May›s öncesinde, muhatap kitleye güven verecek ortak bir etkinli¤in gerçekleflmemesidir. Do¤rusu geçmifl pratikler nedeniyle (kurulmas› ve da¤›lmas› konusunda muhataplar›n ciddi aç›klamalar yapmamas›, eylemin arkas›ndan, gruplar›n birli¤in ruhuna uygun olmayan, birbirine dönük ölçüsüz elefltirilersuçlamalar vb.) devrimcilerin muhatap kitlesinde devrimcilere dönük bir güvensizlik vard›r ve bu kendini bu platformun prati¤inde de hissettirdi. Sonuçta; geç kalma, devrimci gruplar›n kendi gücüne ve ba¤›ms›z eylem konusunda meflruiyetine gerekli güveni duymad›¤›n› ortaya koyuyordu. Ciddi bir iddias›zl›k, platformda hakim e¤ilimi ifade ediyordu. Güçbirli¤i’ni zaafa u¤ratan di¤er bir faktör de, Güçbirli¤i’ni, düflman›n sald›r›lar›n› bofla ç›kartan, bu teksende, Güçbirli¤i d›fl›ndaki güçlerin taban›n› etkileyerek toplam bir güçlenmeyi, bu temelde gruplar›n güçlerini art›rmay› esas almaktansa; tek tek gruplar›n, Güçbirli¤i’ni oluflturan gruplar›n kusur ve zaaflar›n› istismar ederek etki yaratma e¤iliminde olmas›yd›. Bu yaklafl›m, en aç›k biçimde, Al›nteri’nin tutumlar›nda ifadesini buluyordu. Güçbirli¤i bileflenlerini sözde açmaza almay› hedefleyen öneriler yapmak, gerekçeleri kendinden menkul kay›tlar koymak, sonuçta ise, ortaya ç›kan kusur ve zaaflardan Güçbirli¤i’nin di¤er bileflenlerini sorumlu tutmak, baflar›lar› da kendine maletmek gibi, makyavelist, benmerkezci bir politika tarz›, Güçbirli¤i içinde bir güven ortam›n›n oluflmas›n› zaafa u¤rat›yordu. Güçbirli¤i’nin daha atak ve kendine güven temelinde davranmas›nda, düflman›n sald›r›lar› karfl›s›nda ciddi bir karfl› koyuflun gerçekleflmemesinde, hemen tüm bileflenlerin güç kaybetmeme kayg›s› çok önemli bir rol oynuyordu. Bu anlafl›lmaz bir durum de¤ildi, ama
kazan›lacak politik baflar› karfl›s›nda, fiziki güç kayb› daha az önemliydi. Bunun anlafl›lmamas› nedeniyle, düflmanla do¤rudan karfl› karfl›ya gelmekten kaç›n›l›yor, sald›r› karfl›s›nda ciddi bir donan›ms›zl›k ortaya ç›k›yordu. Her fleye ra¤men, baflar›l› bir pratik ortaya konmufltur ve bunun onuru tüm Güçbirli¤i’nin bileflenlerine aittir. Bunun süreklili¤ini sa¤lamak ise, sözkonusu kusurlar›n giderilmesine ba¤l›d›r. Baflar›n›n ve Zaaflar›n Bilincinde Olmak Do¤rusu, gerek 1 May›s öncesi Güçbirli¤i’nin bileflenlerinin, Güçbirli¤i’ni bir an önce oluflturarak bunu sahiplenmek, ortak etkinliklerle ete kemi¤e büründürme konusunda belirgin bir isteksizlik; gerekse de 1 May›s sonras› yap›lan aç›klamalar ve gösterilen pratik, genelde Güçbirli¤i bileflenlerinin ortaya ç›kan baflar›n›n da, zaaflar›n da sorumlulu¤unu üstlenerek, tok bir flekilde tutum alma konusunda ciddi bir karars›zl›k içinde oldu¤u görülüyor. Bu durum, hem devrimci 1 May›s’›n gerçekleflti¤ini düflünenler için böyledir, hem de genelde bir baflar› dan, devrimci 1 May›s’dan bahsedilemeyece¤ini söyleyenler (Al›nteri) için geçerlidir. Devrimci 1 May›s’›n gerçekleflmedi¤ini söyleyenler için bu anlafl›l›r bir durum olsa da, di¤er bileflenlerin 1 May›s eylemini tok bir flekilde sahiplenmemesi, yap›lan›n bilincine varmamayla ve politik perspektifleriyle ilgilidir. Görüldü¤ü kadar›yla, devrimci 1 May›s’›n gerçekleflti¤ini düflünenler, as›l olarak baflar›y›, 10 politik çevrenin eylem birli¤i yapmas› ve genelde bir uyumun olmas›nda, devrimci örgütlerin kendilerini özgür bir flekilde ifade etmesinde gördükleri anlafl›l›yor. Kuflkusuz bunlar, Güçbirli¤i’nin baflar› hanesine yaz›lmas› gereken önemli unsurlard›r. Ancak, as›l baflar›, devrimci kuvvetlerin, düzeniçi güçlerle pratik olarak ayr›flmas›nda ve ayr› durufl (sendika bürokratlar›n›n ve liberallerin kuyru¤una tak›lmadan da devrimci ve kitlesel bir eylemin gerçekleflebilece¤inin pratikte kan›tlanmas›, ayr› bir yürüyüfl güzargah›n›n yaflama geçirilmesi, yeterince etkili olmasa da, hem ortak, hem de her çevreyi ifade eden devrimci mesajlar›n ifade edildi¤i ba¤›ms›z bir kürsünün oluflmas› ve düflman›n sald›r›lar› karfl›s›nda bir hezimetin de¤il, direniflçi bir tutumun sergilenmesi vb.) içinde bulunmas›nda aranmal›d›r. Bu 1 May›s’ta pratik olarak bunlar›n gerçekleflti¤ini hiç kimse reddetmese de, bunun bilincinde olunup olunmayaca¤›n›n temel ayr›m noktas›, bundan sonra izlenecek eylem çizgisi ve prati¤inde ortaya ç›kacakt›r. Mart eylemlerinde ve 1 May›s 98’de pratik olarak düzeniçi güçler ve devrim güçleri ayr›flm›flt›r. fiimdi Güçbirli¤i’ni oluflturan politik çevrelerin, bu ayr›flmay› sonuna dek ve her durumda ortaya koymas› ve flu veya bu gerekçeyle resmi 1 May›s’›n bilefleni olan
Kürt ve Türk devrimci çevreleri de yan›na alarak mant›ksal sonuçlar›na kavuflturmas›, devrimci seçene¤in her alanda kendini ifade etmesini sa¤lamakt›r. Örne¤in, “1 May›s’ta devrimcilerin birli¤i, anti-faflist mücadelede liberallerle de birlik”, “bu 1 May›s’ta sendika bürokratlar›yla ayr›flt›k, ama gelecek 1 May›s’ta veya baflka bir eylemde ayn› sendika bürokratlar› ve liberal-demokrat partilerle birlikte olabiliriz” perspektifini savunanlar ne derlerse desinler, gereçekte Mart ay›nda ortaya ç›kan ve 1 May›s 98’de bilinçli bir ayr›flmayla sonuçlanan devrimci eylem perspektifini anlamad›klar›n› ortaya koymufl olacaklard›r. Mart eylemlilik sürecinin de, 1 May›s 98’in de özü, devrimci kuvvetlerin kendi güçlerine güvendiklerinde, sendika bürokrasisi ve liberal demokratlarla ayr›flmada tereddüt etmediklerinde, devrimci bir seçene¤in yarat›lmas›n›n hiç de zor olmad›¤›n›, aksi bir tutumun ise, ilgili gruplar›n k›sa dönemli (ancak liberal bir zeminde) kitleselleflmesiyle sonuçlansa bile (ki, 1 May›s 98, tam da bu perspektife sahip olan devrimci kuvvetlerin güç kaybetti¤ini ortaya koydu) politik olarak güçsüzleflmekten kurtulamayaca¤›n›, giderek de liberal dalgan›n esiri olaca¤›n› ortaya koymufltur. Son olarak flu da söylenmelidir; iflçi s›n›f›yla birleflmek, onu kazanmak anlay›fl›yla sendika bürokrasinin kuyru¤undan kopamayanlar›n düflündüklerinin aksine, devrimci iflçiler (sendikal› iflçiler de¤il!) büyük bir ço¤unlukla Devrimci Güçbirli¤i’nin bafl›n› çekti¤i devrimci 1 May›s alan›nda bulunuyordu. As›l ve öncelikle kazan›lmas›, örgütlenmesi, daha genifl kesimleriyle birleflilmesi gereken tam da, iflçi s›n›f›n›n iflsiz, küçük iflyerlerinde çal›flan sendikas›z, sosyal güvenceden yoksun kesimleridir. Burada gösterilecek ›srar ve baflar›, ancak görece ayr›cal›klara sahip sendikal› iflçilerin de politik olarak sars›lmas›n›, sendika bürokratlar›na tabi olmamas›n› sa¤layacakt›r. Karars›zlar› karars›zl›ktan kurtararak, devrimci bir seçenekte birlefltirmek isteyenlerin, öncelikle kendilerinin karars›zl›ktan kurtulmas›, tok bir flekilde kendi devrimci kimli¤ini ve duruflunu kararl›l›kla savunmas› gerekiyor. 1 May›s 98’den ç›kart›lacak as›l ders budur. Devrimci Parti Güçleri, Devrimci 1 May›s ‹çin Güçbirli¤i’ne bu anlay›flla kat›ld› ve 98 1 May›s’› bu perspektifin yaflama geçirilebilece¤ini bir kez daha pratikte kan›tlad›, bundan sonra da güç ve eylem birliklerinde bu perspektif temelinde yeralaca¤›z ve bu perspektifi benimseyenlerle birlikte devrimci bir seçene¤in yarat›lmas› için çaba sarf edece¤iz. Tüm bu nedenlerle, 1 May›s 98’i, esiklikleri ve baflar›lar›yla tüm politik sorumlulu¤unu sahiplenmede tereddüt etmeyece¤iz ve burada ortaya ç›kan baflar›y› her vesileyle devrimci bir seçene¤in yarat›lmas›nda örnek bir tutum olarak göstermeye devam edece¤iz. J
3
Say›: 23 P May›s ‘98
Faflist Sald›r›lar T›rman›yor, Devrimci Hareketi Yeni Bir Ayr›flma Bekliyor:
Faflizmle Mücadele Devrimci Zeminde Somutlanmal› !
‹
çinden geçmekte oldu¤umuz dönem, devlet destekli ve organize oldu¤u herkes taraf›ndan kabul edilen sivil faflist sald›r›lar›n ve cinayetlerin, artan bir ivme ile t›rman›fl›na tan›kl›k ediyor. Solundan sa¤›na, bilcümle bas›n kurulufllar›, “biz bu oyunu daha önce seyretmifltik” ekseninde de¤erlendirmelerle konuyu iflliyorlar. Bu yaflananlar›n, yeni bir senaryo, ya da, ilk olarak ortaya ç›kan geliflmeler olmad›¤› aç›k. Devrimci ve muhalif odaklar›n üzerine, organize edilmifl sivil faflistlerin sal›nd›¤›, muhtelif dönemlerde, devlet taraf›ndan faflistleri harekete geçirecek dü¤melere bas›ld›¤›, geçmifl dönemde, yo¤unluklu olarak da ‘80 öncesinde s›kça karfl›laflt›¤›m›z olaylard›. Ancak, son dönemdeki geliflmelerin, geçmiflle pekçok paralellik tafl›d›¤› gibi, kimi noktalarda da, özgün bir mecraya do¤ru yol ald›¤›n› ve devrimci sol hareketi de bir dönemece do¤ru tafl›d›¤›n› belirtmek gerekiyor. Sivil faflist sald›r›lar›n ve katliamlar›n, s›n›f mücadelesinin genel çerçevesi içerisinde, burjuva diktatörlü¤ün kendini savunma mekanizmalar› çerçevesinde bir izah› mümkün ve gereklidir. Bunun yan›nda, son dönemdeki sald›r›lar›n zeminindeki özgünlükleri de gözden kaç›rmamak gerekiyor. Nedir Bunlar ? Belirtmek gerekir ki; bu sald›r›lar, iki temel geliflmenin üzerine oturmaktad›r ve ikisine de dolays›z biçimde ba¤l›d›r. Son dönem sald›r›lar›, bir anda dü¤meye bas›lm›flças›na, 1 May›s ile birlikte ivmelenmifltir. 1 May›s sabah›nda, Okmeydan› Dörtyol’da, alana gelen iflçilerin üzerine sivil faflistlerce atefl aç›lmas›; ö¤leden sonra da ayn› bölgede, eyleme kat›lan bir devrimcinin, faflistler taraf›ndan, MHP binas›na sokularak linç edilircesine dövülmesi, hem tesadüf de¤ildir, hem de, devletin ve sivil faflistlerin, Okmeydan›’na, devrimcilere dönük bir sald›r›y› önceden planlay›p organize olduklar›n›n göstergesidir. Temelinde, Mart eylemlilik sürecinde ve 1 May›s’ta a盤a ç›kan devrimci potansiyel ve refleks vard›r. 1 May›s ile birlikte, böylesi yo¤un bir sald›r›n›n gündeme gelmesi, haliyle, faflist sald›r›lar karfl›s›nda al›nacak tutum baflta olmak üzere, “faflizme karfl› mücadele”yi, devrimci, sol hareketin gündeminin bafllar›na tafl›m›flt›r. Bu do¤ald›r ve geliflmelerin gösterdi¤i çerçevede, faflist sald›r›lara karfl› ne yap›laca¤› konusu, üzerinden atlan-
mamas› gereken bir önemdedir. ‹kinci olarak; bu sald›r›lar, TC’nin, Kürt devrimci dinami¤ine yönelik, yeni ve kapsaml› bir sald›r›s›n›n hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤› bir dönemde, bu geliflmelerle dolays›z bir iliflki içerisinde gerçekleflmifltir. HADEP üyesi iflçilerin ve gençlerin sivil faflistler taraf›ndan öldürülmeleri ve son olarak da “Sak›k’›n itiraflar›” ile hedef haline getirilen Ak›n Birdal’a yönelik sald›r›, bu iliflkinin en somut örnekleridir. Bu sald›r›lar, da¤da s›k›flt›r›lamayan Kürt özgürlük hareketinin, metropollerdeki kan damarlar›n› kesmeyi, ulusal mücadeleye sempatiyle bakan çevrelerin ürkütülmesi yoluyla da ulusal devrimci önderli¤i yaln›zlaflt›rmay› hedefleyen sald›r›lard›r. Bununla beraber, Kürt devrimci dinami¤inin yaln›zlaflt›r›lmas› ile paralel olarak, “insan haklar› ve demokrasi” savunusu üzerinden serpilebilecek düzeniçi, reformist ve uzlaflmac›/teslimiyetçi bir Kürt “ulusal demokratik” hareketine de, yeni soluk borular› aç›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu geliflmeler, esasen, TC’nin Kürdistan’da ve içerde açt›¤› cephelerdeki savafllar›n›, sivil faflist hareketi devreye sokmas›yla, bir anlamda tek cepheye indirme aray›fl›d›r ayn› zamanda. Liberal solcularla, uzlaflmac› Kürt siyaseti, anti-faflist zeminde bulufltuklar›nda, bir yüzleri sürekli liberal demokrasiye dönük olan devrimci demokrat, merkezci melez ak›mlar› da bu zemine büyük olas›l›kla sürükleyebileceklerdir. Bu noktada, sivil faflist sald›r›lar karfl›s›nda da, bu sald›r›lar›n farkl› muhataplar›, demokrasi ortak paydas›nda buluflmufl ve bu yolla da, bir anlam›yla cepheler teke inmifl olacakt›r. Ancak, bu senaryonun bu biçimde ifllemesi bir olas›l›k oldu¤u gibi, iflle memesi de ayr› bir olas›l›kt›r ve esasen, Türkiye-Kürdistan devrimci hareketinin ortaya koyaca¤› tutum, bu noktada belirleyici bir önemdedir. Devrimci Hareketi, Ne tür Tehlikeler Bekliyor ? Da¤da kendisine yeni aç›l›mlar› gerçeklefltiremeyen Kürt devrimci hareketinin, metropollerde u¤rad›¤› bu sald›r›, kuflatma ve yaln›zlaflt›rma politikas› karfl›s›nda, son dönem yönelimleriyle de paralel olarak, daha uzlaflmac› bir zeminde, bu cenahtan bulaca¤› liberal destekle, liberal tasfiyecilerin zeminine teslim olmas› büyük bir olas›l›kt›r. Serh›ldanlara s›rt›n› dönen Kürt ulusal hareketinin, bu noktada farkl› bir tutum gelifltirmesi biraz zor görünüyor. Devrimci hareketin de, liberal zemindeki bu anti-faflist öbek-
leflme karfl›s›nda, bu zeminde oluflan bloklaflman›n yörüngesine girmesi olas›l›¤› yüksektir. Dolay›s›yla, devrimci hareket, kitlesel anlamda fliddetten ve fliddet eylemlerinden uzaklafl›rken, “ayd›nl›k eylemleri”nde sergilenen uzlaflmac› prati¤e sar›lma e¤ilimi gösterecektir. Bunun yan›nda, kitlesel fliddetten ve kitlesel fliddet eylemlerinden uzaklaflan devrimci hareketin, bu yönelimine paralel olarak, bireysel fliddet eylemlerine, dar kadro eylemlerine yönelmesi de mümkündür. Esasen, devrimci hareketi bekleyen en önemli tuzak da bu noktadad›r: Mart eylemlilik sürecinde ve 1 May›s’ta ortaya ç›kan, düzen ve devlet karfl›s›ndaki kitlesel tepkinin ve y›¤›n hareketindeki yeni bir canlanman›n, düzend›fl› aray›fllar›n, bireysel, dar kadro eylemleri ile heba edilmesi ve bu kitlesel tepkinin, liberal tasfiyeci, düzeniçi bir siyaset zemininde (üstelik, bir tarafta timler, milisler faflist avlarken) mass edilmesi tehlikesi; politik anlamda, liberal demokrasi zeminine savrulmas›... ‹flte tam da bu noktada, devrimci hareket, kopufl do¤rultusunda önemli ad›mlar att›¤› liberal tasfiyeci dalga ile, tekrardan ve onlar›n zemininde buluflma tehlikesi ile yüzyüze olacakt›r. Devrimci hareketle liberal hareketi ayn› zemine düflüren tutum, antifaflist bir perspektifin benimsenmesidir. Ancak, bu noktada, esas ortakl›klar›n ve ayr›flmalar›n, “anti-faflizm” zemininde de¤il, faflizme karfl› yürütülecek mücadelenin, hangi araç ve yöntemlerle sürdürülmesi gerekti¤i noktas›nda oldu¤unun ve olaca¤›n›n sürekli vurgulanmas› ve somutlanmas›, devrimci komünistlerin sorumlulu¤undad›r. Düzen, Kürt ve Türkiye devrimci hareketini, soluk borular›n› ve lojistik deste¤ini keserek yaln›zlaflt›rmak istiyor. Bu sald›r›larla, as›l mesaj›, devrimci hareketin çeperindeki unsurlara vermek ve bu unsurlar›, devrimci hareketin yörüngesinden uzaklaflt›rmak istiyor. Devrimci hareket de, kendisine dönük bu yaln›zlaflt›rma ve kuflatma/imha politikas›na karfl›, esas olarak, düzene ve devlete yönelik kitlesel tepkileri ve isyan kalk›flmalar›n› hedefleyen bir siyaset çizgisi tutturmal›, bunun yan›nda, kendisine yönelik sald›r›lara, vakit geçirmeksizin yan›t verme iradesini göstermekten de geri durmamal›d›r. Örne¤in, suç duyurular› ve bas›n aç›klamalar› yerine, burjuva devletin teflhirini ve devrimci zeminde bir propaganday› hedefleyen, kitleselli¤in olabildi¤ince gözetildi¤i meflru (yasall›¤a teslim olmadan) gös-
teriler ve eylemler, bu dönemde yakalanmas› gereken ana halka olmal›; bu çal›flmalar, yo¤un bir propaganda faaliyeti ile beslenirken, faflist hareketin teflhirini, tecrit edilmesini ve imhas›n› hedefleyen bir hedefe yo¤unlaflt›r›lmal›d›r. “MHP kapat›ls›n”, “Ülkü Ocaklar› kapat›ls›n” biçimindeki devletten ve onun anayasa mahkemesinden medet uman düzeniçi/parlamentarist tepkiler, asla devrimci hareketin tutumu olmamal›, y›¤›nlara böylesi yanl›fl hedefler gösterilmemelidir. Düzen, devrimci hareketin, Kürt kurtulufl hareketinin tabanlar›n› altlar›ndan çekmek, boflaltmak istiyor. Bu noktada düzene verilecek en anlaml› yan›t, Mart eylemlilik sürecinde ve 1 May›s’ta a盤a ç›kan y›¤›n hareketindeki yeni bir yükseliflin üzerinden, bu y›¤›nsal tepkiyle, sivil faflistlerin oldu¤u gibi, devletin ve kurumlar›n›n üzerine yürümek olacakt›r. Ancak, bu kitlesellik, devleti hakem pozisyonuna davet eden, katilleri katillere flikayet eden, burjuva devletin kimi kurumlar›na s›¤›nan (yarg›, anayasa mahkemesi gibi) bir zeminde de¤il, esasen, y›¤›nlar›n faflist harekete tepkisini örgütledi¤i gibi, burjuva devlete ve kurumlar›na tam bir güvensizlik içerisinde, burjuva demokrasisinin teflhirini yapan ve iflçi s›n›f› baflta olmak üzere, emekçi y›¤›nlar› kendi siyasal gücüne ve iktidar›na ça¤›ran, haz›rlayan bir zeminde somutlanmal›d›r. Devlete yönelik kitlesel zeminde a盤a ç›kan tepkiyi, bireysel terör eylemlerinin zeminine geriletmeyelim. Faflizme karfl› mücadele, y›¤›nlar›n bu siyasal zeminde aktif birer özne olarak yer almalar› hedefini güderek, burjuva diktatörlü¤ün tüm kurumlar›na da tam bir reddiye içinde somutlanmal›d›r. J
KOMÜN‹STLE R NE ‹Ç‹N, NASIL MÜCADELE ETMEL‹? - Amaç ‹lke ve Öncelikler
K‹TAPLARI 1
4
Say›: 23 P May›s ‘98
‹ki 1 May›s’la Saflar Biraz Daha Ayr›flt›:
1 May›s’›n Kazan›mlar›yla Daha ‹leriye ! Á
Bafltaraf› 1. Sayfada
düzenlemeden ziyade, kargafladan uzak “flenlikli 1 May›s” do¤rultusundaki bilinçli tercihlerinden ötürüdür. EMEP’in, kimi sol gruplar›n bu güzergahta yer almamalar› ise, devrimcilerle ortaklaflma çabalar›ndan ziyade, teknik bir düzenleme ile ilgilidir. Nitekim, devrimci 1 May›s karfl›s›nda, flenlikli 1 May›s’› en hararetle savunan gruplar›n bafl›nda, Budak ve Meral’e sesini duyurabilmek için, “boynundaki fular›” (utanmasa bayra¤›n›) seve seve veren EMEP gelmektedir; EMEK gazetesinin 1 May›s’a dönük de¤erlendirmeleri, Radikal ve Sabah ile “flafl›las›” bir paralellik içerisindedir; Sosyalist ‹ktidar da bu furyaya kat›lmakta vakit kaybetmemifltir. Liberal ‹hanet Bir Tesadüf De¤il Bu 1 May›s, devletin ve sendika bürokratlar›n›n, devrimci s›n›f iradesini bo¤ma çabalar›na, kimi sol gruplar›n, bilinçli bir tercihle ortak olmalar›na tan›kl›k etmifltir. Bu fler ittifak›, büyük ölçüde bilinçlidir. Zaten, 96 Kad›köy’de a盤a ç›kan devrimci öfke ve savaflkanl›k karfl›s›nda titreyen ve burjuva demokratik zemine çoktan teslim olan ÖDPve EMEPbir yana, özellikle S‹P’in, 1996 1 May›s› ve sonras›ndaki eylemlilik süreçlerinde, bir türlü devrimcilerle “buluflamamas›” da bir tesadüf de¤ildir. S‹P, 1996’da Taksim fetiflizmi ile, devrimci pozlar da tak›nmaya çal›flarak Taksim’e s›çram›fl, buna karfl›n, ne hikmetse, 1997 1 May›s›’nda son dakika manevras› ile, devrimcilerin platformu ile yollar›n› ay›rarak liberal zemindeki platforma dal›vermifl ve bu sevinçle olsa gerek, Taksim, akl›na bile gelmemifltir! 8 Mart 1998 eyleminde ise, devrimcilerin Taksim eylemine kat›lmak yerine, 3000 kifli ile, bir e¤lence salonunda (Bostanc› Gösteri Merkezi) “coflkulu” bir toplant› düzenlemifl ve çat›flma haberlerinin kendilerine ulaflmas›yla, “yaflas›n devrimci dayan›flma” slogan›n› atmaktan da (!) geri durmam›flt›r. En nihayetinde 1998 1 May›s’›nda, CHP’nin, ÖDP’nin ve ‹P’in aras›nda fiiflli güzergah›nda saf tutmufltur. Komünistler, S‹P’in dilinden düflürmedi¤i “k›z›l”›n, esasen turp k›rm›z›s› oldu¤unu, daha EBÖB döneminde ortaya koymufllard›r (Bkz. Ifl›kl› Yol, s.142, ve s.372) ve S‹P’in düflen maskesinin ard›ndaki yüzü, biraz daha sararm›fl, ÖDP ve EMEP’in yan›ndaki yerini almakta gecikmemifltir: Perflembenin gelifli, çarflambadan bellidir... 1 May›s 1998’de, burjuvaziyle uzlaflma anlam›nda bilinçli olmayan tercihlerle bar›fl meydan›nda saf tutan gruplar›n ise, devrimci bir seçene¤i temsil edemeyecekleri aç›k biçimde ortaya ç›km›fl; bu gruplar, düzenin 1 May›s’›, iflçi hareketini ve devrimci hareketi ehlilefltirme çabalar›na fak›nda olmasalar da ortak olmufllard›r. Devrimci bir aray›fl ve ç›k›fl iddialar›n› tafl›d›klar› sürece, bu gruplara düflen öncelikli görev ise, “iflçi s›n›f›yla beraber olmak”, “y›¤›nsal bir 1 May›s
kutlamak”, “ba¤›ms›z bir s›n›f tavr› ge- onurunu kendilerinin kurtard›¤›n›” söylifltirmek” vb. gerekçelerle, kendilerini leyebilmifltir. Geçen y›l da burjuva siyadevrimcilerden kopart›p liberallerin ve sete teslimiyet anlam›na gelen bu tutum, burjuvazinin k›y›lar›na sürükleyen ide- bu y›l da hiçbir biçimde devrimcili¤in olojik/siyasal perspektifleriyle, siyasal onurunu kurtarmak anlam›na gelmetercihleri ve yönelimleriyle devrimci bir mektedir. Tam tersine, alanda, burjuva zeminde hesaplaflmak ve bu do¤rultuda düzenin sosyalist dostlar›n›n varl›¤›, esabir ileriye ç›k›fl gerçeklefltirmeye soyun- sen, Türkiye’deki burjuva diktatörlü¤ün, mak olmal›d›r. uluslararas› kamuoyu nezdindeki de1998 1 May›s’›nda, Devrimci Güç mokratik onurunu kurtarmaya yarayabiBirli¤i ekseninde yarat›lmaya çal›fl›lan lir ancak: 98 1 May›s›’nda devrimci devrimci seçenek karfl›s›nda, düzenin onur, liberal fler ittifak›ndan kendisini de¤irmenine sendika bürokrasisinin mi- ay›ran ve devrimci 1 May›s yolunda yütinginde tafl›nan bu bayatlam›fl kan, ayn› rüyen devrimcilerin bayraklar›ndayd›. zamanda, iflçi s›n›f› hareketine de ihanetSendika a¤alar›n›n dümen suyunda, tir: 1 May›s, her dem kavgad›r, isyand›r. kimliklerini, bayraklar›n› çi¤neten, Ve özellikle içinden geçti¤imiz bu dö- onurlar›n›n ayaklar alt›na al›nmas›na ranemde, bir bütün olarak dünya üzerinde, z› olanlar›n, özgürlü¤e ölümüne susam›fl iflçi s›n›f›n›n ayr›cal›klardan yoksun, en olan y›¤›nlar›n devrimci önderlik ihtiyadevrimci, en dinamik kesimlerinin öfke- c›na yan›t veremeyece¤inin, bir kez dasi büyümekteyken bilince ç›kart›lmas› ha tüm aç›kl›¤› ile ortaya ç›kt›¤› 1998 1 gereken gerçeklik; do¤al olan 1 Ma- May›s›’nda, Abide-i Hürriyet’ten güçley›s’›n, sendikalar›n icanerek ç›kan, iflçi hareke1998 1 May›s’›nda, ti ve sol hareket de¤il, zetinde örgütlenen bar›flç› 1 May›s de¤il, diflle yeniden yap›lanma süret›rnakla sökülüp al›nan, iflçi s›n›f›na yak›flmayan ci içerisindeki burjuva kavgac›, savaflkan 1 Madüzen olmufltur. Burjuva y›s oldu¤udur. 1998 1 ve onursuz olan bir fleyler düzen, yeniden yap›lanMay›s’›nda, iflçi s›n›f›na ma sürecinde, soldan varsa, bu, barikat›n yak›flmayan ve onursuz devflirdi¤i de¤neklerinolan bir fleyler varsa, bu, den ald›¤› deste¤i, AbiDevrimci Güç Birli¤i ve de-i Hürriyet’deki sosbarikat›n Devrimci Güç Birli¤i ve DHKC tarayalist dostlar› ile pekiflDHKC taraf›nda de¤il, tirmifltir. f›nda de¤il, Abide-i Hürriyet taraf›ndad›r. “AdDevrimci 1 May›s Abide-i Hürriyet lar› farkl›, soyadlar› TürAbide-i Hürriyet’ten zakiye olanlar”›n istiklal ferle ç›kan düzen, 1 Mamarfl› eflli¤inde, TC baytaraf›ndad›r. y›s’tan zaferle ç›kamara¤›n›n gölgesinde topm›flt›r. Bunun nedeni ise, land›¤› ve miting kürsüsünün, otobüsün esas 1 May›s’›n Abide-i Hürriyet’te deiçine yerleflen sivil polislerce korundu¤u ¤il, Ça¤layan’daki barikat›n öte yan›nda Abide-i Hürriyet, devrimci s›n›f hareke- olmas›d›r; bu gerçeklik, çat›flma bafllad›ti karfl›s›nda burjuva siyasetin damgas›- ¤› anda, sendikac›lar›n kürsüsüne ç›kan n› tafl›d›¤› gibi, Kürtlerin özgürlük mü- ve alana, alandaki s›n›f kardefllerimize, cadelesi karfl›s›nda da flovenizmin ve solcular alandan memnun bir halde ayr›sosyal flovenizmin çamurunu yans›t›yor- l›rken ça¤r› yapan iki kad›n devrimcinin du ve esasen, HADEP’in bu zeminde tutumlar›nda ve kavgaya ça¤r›lar›nda, alanda yerini alm›fl olmas› da, izah ge- özellikle HADEPkortejinde olmak üzerektiren bir durumdur. re, alanda yaflanan hareketlenme ve desAbide-i Hürriyet’e uslu uslu giren tek aray›fllar›nda da gün gibi ortadad›r. 1 sol gruplar›n, kürsüdeki kimi konuflma- May›s’›n ortaya ç›kmas›na vesile olan lar›/konuflmac›lar› “yuhalamalar›” ise, Chicago olaylar›, 1 May›s’› iflçi s›n›f›n›n bu gruplar aç›s›ndan zevahiri kurtarma- enternasyonal savafl›m günü haline getiya yetmeyece¤i/yetmedi¤i gibi, alana ren merkezi siyasal enternasyonal örgütdamga vuran flovenizm, sosyal flovenizm lenme ve yüz y›ld›r dünya iflçi s›n›f›n›n ve burjuva siyaset gerçe¤ini de¤ifltirme- ve devrimci hareketinin 1 May›s pratikye de yetmemifltir. Bu gruplar, alanda leri bunun en somut göstergeleridir. 1 devrimci siyaseti de¤il, burjuva siyasetin May›s kavga günüdür ve her dem burjusolunu temsil etmifllerdir. ‹plikleri, s›ra - vazi, ya 1 May›s kutlamalar›n› engelledan iflçi kitlelerinin gözünde de zaten pa- meye çal›flarak, yahut da kendi ortaya zara ç›km›fl olan Meral ve Budak’› yuha- koydu¤u zemindeki “alternatif” kutlalamak, devrimcilerin tekelinde olmad›¤› malarla, bu günün içeri¤ini boflaltmaya, gibi, bu flah›slar, s›k s›k, devrimcilikle devrimci ve savaflkan özünü bellekleralakas› olmayan iflçiler ve liberal siyaset den kaz›maya soyunur. Bu y›l da, esas zeminindekiler ve sosyal demokratlarca olarak, Devrimci Güç Birli¤i zemininde, iflçi s›n›f›n›n devrimci 1 May›s’› kutlanda yuhalanmaktad›r. Geçen y›l, devrimciler barikat›n be- m›fl, devlet, sendika bürokratlar› ve “sosrisinde düflman›n sald›r›s›na u¤rarken ve yalist dostlar›”ndan ald›¤› yard›mla, alolabildi¤i ölçüde çat›fl›rlarken, alanda ternatif bir 1 May›s gösterisi örgütlemiflolmaktan bir rahats›zl›k duymayan S‹P, tir. Bu nedenle, bu y›l, biçim olarak alterifli piflkinli¤e vurarak, “devrimcilerin natif olan Devrimci Güç Birli¤i’nin 1
May›s’› ve kürsüsü, iflçi s›n›f›n›n devrimci savafl›na en yak›n, en lay›k tek 1 May›s olmufltur. Abide-i Hürriyet, bunun, burjuva alternatifidir ancak. Devrimci Güç Birli¤i’nin örgütledi¤i 1 May›s’›n, bar›nd›rd›¤› tüm eksikliklere ra¤men, politik anlamdaki kazan›mlar›n›n, balç›kla da, batakl›¤›n kendisiyle de s›vanmas› mümkün de¤ildir. Bu anlam›yla, 1 May›s 1998 devrimcileflmifltir ve önümüzdeki süreci de devrimcilefltirebilmesi, do¤ru halkalar›n yakalanabilmesi ve bu eksende bir ileri ç›k›fl çabas›n›n hayata geçirilebilmesine ba¤l›d›r. Ama, bu durumla avunup yetinmenin zaman› de¤ildir. fiimdi, ayr›m çizgilerini daha da kal›nlaflt›r›p, barikat›n öte taraf›nda sadece sendika a¤alar›, düzenin uflaklar› ve teslimiyetçi reformistler kal›ncaya kadar, bu ayr›flmay› keskinlefltirme sorumlulu¤u omuzlar›m›zdad›r. Devrimci 1 May›s zemininde, ilk olarak, kapitalist s›n›f›n ve burjuva devletin, alt emperyalistleflme e¤ilimlerine paralel olarak, gerici reformlar ba¤lam›ndaki, içeride istikrar› sa¤lama do¤rultusunda, solun ehlileflmifl kesimlerinin eliyle, genifl iflçi y›¤›nlar›n› düzene ba¤lama ve devrimci duruflta ›srar edenleri seçmeli terörle tecrit etme ve ezme çabas›; Mart eylemlilik süreci ile a盤a ç›kan y›¤›n hareketindeki canlanma ve devrimci k›p›rdan›fl› bast›rma u¤rafl›; devrimci harekete ve iflçi s›n›f›na dayat›lan “ehlileflmifl 1 May›s” alternatifi geri tepmifl, düzenin ve liberallerin tüm sald›r›lar› karfl›s›nda, bar›nd›rd›¤› tüm zaaflara ra¤men, ortak çabayla devrimci bir seçenek yarat›lm›flt›r. Bu gerçeklik, düzenin gerici reformlar eksenindeki yönelimlerinin ve iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›n›n karfl›s›nda, nas›l bir savunma hatt›n›n, bunun yan›nda, nas›l bir sald›r› ekseninin örülmesi gerekti¤inin, yetinilmemesi gereken ancak bir o kadar da somut bir örne¤idir. Devrimci Potansiyeli, Ayr›flma ‹le A盤a Ç›karal›m Güç Birli¤i’nin eylemi ve çat›flma s›ras›nda sendikac›lar›n eyleminde ortaya ç›kan ayr›flma dinamikleri, düzenin sald›r›lar› karfl›s›nda, s›n›f hareketi zemininde, oldukça önemli devrimci dinamiklerin varoldu¤unu ve bu dinamiklerin serpilmesine uygun koflullar›n bulundu¤unu bir kez daha göstermifltir. Bu noktada, düzenin, iflçi s›n›f›n›n devrimci dinamizmini, gerek mevcut sendikal örgütlenmelerin hizmetleri ile, gerekse de liberal solcular›n katk›lar› ile dizginleyebilme flans›n›n zay›fl›¤›, gün gibi ortaya ç›km›flt›r. Bu nedenlerden dolay›d›r ki, devrimci duruflta diretenlerin, düzenin seçmeli terörü ile ezilmesi yahut ehlilefltirilerek düzeniçi seçeneklere mahkum edilmesi, burjuvazi aç›s›ndan vazgeçilmez önemdedir. Ve yine bu nedenden dolay›d›r ki, devrimci hareketin, liberal sol destekli burjuvazinin tüm bu kuflatma ve sald›r›lar› karfl›s›nda, düzend›fl›, dev rimci bir siyasal seçene¤in yarat›lmas›na yo¤unlaflmas›, iflçi s›n›f› hareketi ve devrimci hareket aç›s›ndan vazgeçilmez önemdedir. ‹kinci olarak, “burjuvazinin ve iflçi
5
Say›: 23 P May›s ‘98 s›n›f›n›n 1 May›s’lar›” biçiminde ortaya ç›kan “iki 1 May›s” gerçekli¤i, bafll› bafl›na önemli bir kazan›md›r. Bu tabloyu kazan›m yapan as›l faktör ise, devrimci 1 May›s’›n, günler öncesinden yap›lan görüflmeler ve ça¤r›lar sonras›nda, devrimcilerin bu zeminde ortaklaflan iradeleri do¤rultusunda, bilinçli bir ayr›flman›n üzerine oturmas›d›r; 1 May›s’›n en önemli kazan›m› bu noktada aranmal›d›r. 1998 1 May›s’›nda; Gazi’de, 19951996 1 May›s’lar›nda, 1998 8 Mart›’nda oldu¤u gibi, düflman askeri anlamda aç›k bir yenilgiye/hezimete u¤rat›lamam›flt›r; bu tablo, Devrimci Güç Birli¤i saflar›nda, ba¤›ms›z ortak devrimci eylemin kazan›mlar›n›n üzerini örtme tehlikesi tafl›yan yenilgici bir kavray›fl›, ruh halini beraberinde getirebilir, bu tehlikeye karfl› uyan›k olunmal›d›r. Düflman, aç›k bir yenilgiye u¤rat›lamam›flt›r ancak, bunun yan›nda, 1997’den farkl› olarak, 1998 1 May›s›’nda, devrimci saflarda yaflanan bir bozgundan ve hezimetten söz etmek de olanakl› de¤ildir: Feriköy ve Okmeydan›’n›n muhtelif yerlerinde zay›f ve tutunabilme flans› düflük de olsa kurulan pekçok barikat ve uzun süre yaflanan küçük çat›flmalar, düflman›n “zafer” edebiyat›na gölge düflürecek yeterliliktedir. Bunlar›n yan›nda, 1998 1 May›s’›nda kavranmas› gereken ana halka, düflman, aç›k bir yenilgiye u¤rat›lmamas›na karfl›n, esasen Gazi, 95-96 1 May›s’lar›, 8 Mart 98 eylemlerinden farkl› olarak, devrimci iradenin, bilinçli bir flekilde, liberallerle ayr›flma zemininde son derece belirleyici bir tarzda öne ç›kmas›d›r. Ba¤›ms›z devrimci eylem, esas olarak bu yönüyle bir dönemeç olarak alg›lanmal›d›r: 1998 1 May›s dönemeci, y›¤›n hareketi zemininde yaflanan bir dönemeç de¤il, esas olarak devrimci hareket zemininde ciddi bir ayr›flmaya iflaret eden bir dönemeçtir. Yaflanan iki 1 May›s’taki devrimci seçenek, esas olarak, devrimcilerin, liberallerden, dolay›s›yla burjuvaziden, bilinçli bir tercih ve irade zemininde ayr›flarak, siyaset zemininde somutlad›klar› devrimci varolufl üzerinde yükselmifltir. Devrimci hareket, 1997 1 May›s’›nda (ve bugüne dek yaflanan neredeyse tüm eylemlerde), barikat›n öte yan›ndaki alandan ve sendikac›lar›n kürsüsünden gözlerini alamazken, 1998 1 May›s’›nda, sendikal örgütlenmelerin ve önderli¤in vesayetinden koparak, liberallerden ayr›flarak, barikat›n bulunduklar› taraf›nda kürsülerini kurmufllar ve bu alan›, devrimci 1 May›s’›n alan› haline getirme iradesini göstermifllerdir. Bu, sonuçta a盤a ç›kan tüm acemiliklere, eksiklere, zaaflara ve kay›plara ra¤men, asla küçümsenmemesi gereken bir ileri ad›md›r, baflar›d›r. Devrimci hareket, 1998 1 May›s’›nda, kendi kabu¤unu ve 1 May›s’a, ayaklar›m›za tak›lmak istenen zincirleri k›rm›flt›r. Bu, liberaller karfl›s›nda, devrimci hareketin, sendikalar›n vesayetinden kurtularak kazand›¤› aç›k bir zaferdir. Esasen, düzenin liberal sol destekli gerici reformlar sald›r›s›n›n karfl›s›nda, devrimci bir seçene¤in yarat›labilmesinin baflar›s› da, devrimcilerin, ilk elden
‹leriye Ç›k›fl› Pekifltirebilmek ‹çin, kendilerini liberallerden ayr›flt›rma do¤Zaaflar›m›zla Hesaplaflal›m rultusunda sergiledikleri/sergileyecekleBir ileri ç›k›fl yaflanm›flt›r, ancak bu, ri irade ile do¤ru orant›l›d›r. Üçüncü olarak; Güç Birli¤i, süreklili¤inin garantisi olan ve de liberal 1997’nin derslerini ç›kartma ve önümüz- demokratik siyasetle kesin bir hesaplafldeki eylemlilik süreçlerine tafl›ma nokta- man›n üzerine oturan bir ileri ç›k›fl de¤ils›nda kusursuz olmamakla birlikte, he- dir. Al›nteri Gazetesi’nin, ‘97 1 May›s’› deflerin netli¤i, özgücüne güven, planl› için oluflturulan Güç Birli¤i’ne dönük davranma gibi noktalarda, geçen y›ldan, de¤erlendirmesi anlaml›d›r: “Güçbirli¤i’nin unsurlar› içerisinde, gözle görülür bir tarzda ayr›lmaktad›r ve geçen y›la oranla, daha deneyimli ve gittikçe aç›k bir hal alan tasfiyeci bas›nders ç›kartm›fl bir pratik sergilemifltir ca gö¤üs germe katsay›s› hem ayn› yo(Ancak, bu pratik de zaaflardan muaf de- ¤unlukta de¤ildir, hem de iflçi s›n›f› dev¤ildir: Güvenlik konusunun yeterince rimcilerince bir karfl› a¤›rl›k güçlü bir ciddiye al›nmamas›, düflman›n olas› mü- tarzda hissettirilmedi¤i koflullarda genel dahalesi karfl›s›nda ne yap›lmas› gerekti- olarak k›r›lgan bir içeri¤e sahiptir.” (15 ¤i konusunda son ana dek sarkan anlam- Nisan 1998, Al›nteri) s›z diyaloglar ve tart›flmalar, al›nan ortak Nitekim, bu ve benzeri k›r›lganl›klakararlar›n arkas›nda durma noktas›nda r›, eksikleri ve zaaflar› tafl›yarak olufltuortak bir iradenin gösterilebilmesindeki rulan Devrimci 1 May›s ‹çin Güç Birlizay›fl›klar gibi). Geçen y›l baflar›s›zl›¤›n ¤i’nin örgütledi¤i eylemin politik kazanedeni olarak görülen noktalar›n önemli n›mlar›n›n, esas olarak, teknik ve askeri bir k›sm›nda, ileri do¤ru ad›m at›ld›¤› anlamda ciddi bir haz›rl›¤›n üzerine otugörülmelidir. Bir varoflta toplan›lmas› ve ran kazan›mla bütünlefltirilememifl olgüzergaha, varofltan, eylemli bir tarzda mas› da, bu türden zaaflar ve aç›ktan bir girilmesi; resmilefltirilmifl eylemin kür- meydan okuma anlam›na gelen eylemin süsü ve alan› karfl›s›nda, politik içeri¤ine ve iddiBu y›l, biçim olarak as›na denk bir haz›rl›¤›n kendi kürsüsünü ve devrimci 1 May›s alan›alternatif olan Devrimci (en basitinden güvenlik n› yaratma iradesinin Güç Birli¤i’nin 1 May›s’› konusunda) Güç Birliortaya konulabilmesi; ¤i’ni oluflturan bileflenolas› bir çat›flma duruve kürsüsü, iflçi lerce ortak bir irade temunda hedefin, sabah melinde hayata geçiriles›n›f›n›n devrimci topland›¤›m›z varofla memifl olmas› ile ilgiliörgütlü/düzenli geri çesavafl›na en yak›n, dir. Teknik/askeri zaafkilme olmas› gerekti¤i en lay›k tek lar, politik anlamdaki basaptamas›, geçen y›ldan flar›yla birlikte, düflma1 May›s olmufltur. ileriye ç›k›fl do¤rultun›n aç›k bir yenilgiye u¤sunda önemli derslerin Abide-i Hürriyet, bunun, rat›lamamas›n›n somut ç›kart›ld›¤›n›n göstern edenidir. Bu noktada, burjuva alternatifidir geleridir. Güç Birli¤i bileflenleriKazan›mlar›m›za Sahip ancak. nin, ciddi bir sald›r› bekÇ›kal›m 1998 1 May›s’›nda, iki alan vard› lentisi içerisinde olmamalar›, bekleseler ve bu iki alan, esas›nda iki ayr› siyasal dahi, bu do¤rultuda yeterli teknik/askeri seçenek, iki ayr› irade temelinde birbir- haz›rl›¤›n gerçeklefltirilmemifl olmas› lerinden ayr›flm›fllard›r. Burjuvazinin 1 belirleyicidir. Belirleyici olan bu teknik May›s›’na, s›n›f uzlaflmac›, sosyal flo- ve askeri zaaflar›n temelinde de, liberal ven ve sa¤ tasfiyeci bir irade egemen- demokratik platformdan kesin bir kopuken, Devrimci Güç Birli¤i’nin 1 Ma- flun yaflanamam›fl olmas›, liberallerin ve y›s’›nda, devrimcilerin ortak iradesinde sendikac›lar›n kitlelerinden ve alanlar›nsomutlaflan devrimci bir siyasal seçe- dan gözlerin al›namamas›n› da koflullanek egemendi. Ve esasen, çat›flmalar›n yan ideolojik/siyasal zaaflar bulunmakbafllang›ç nedeni olarak gösterilen tad›r. Ancak, teknik/askeri anlamda ortaDHKC ise, bu 1 May›s’ta, üçüncü bir ya ç›kan zaaflar ve örne¤in yüzlerce gösiyasal seçene¤i temsil eden bir zemin- zalt› kayb›n›n yaflanmas›, politik anlamde kendisini var etmekten uzakt›r. Bir daki baflar›ya ve ileri ç›k›fla gölge düflürbiçimiyle Devrimci Güç Birli¤i’nin memesi gereken faktörlerdir. 1998 1 Maperspektifleri/hedefleri ile, liberal de- y›s’›n›n politik kazan›mlar›n›, çok yönlü mokratlar›n ortaya koyduklar› siyasal bir ileri ç›k›flla pekifltirebilmek, düflman› teslimiyet zemini aras›nda gel-git yafla- çok yönlü bir yenilgiye u¤ratabilmek, m›fl, devrimci refleksleri, geçmifl müca- politik anlamda ortaya konulan iddiaya dele prati¤i ve üzerinde yükseldi¤i dev- denk bir tutumun gelifltirilebilmesi ile rimci dinamikler, yönelimlerinin ken- mümkün olabilecektir. Bu tutum, 1 Madisini liberal zemine savurmas›n›n önü- y›s’ta ve örgütleyece¤imiz tüm eylemne geçmifl, barikat›n devrimci taraf›nda lerde, iflçilere, devrimcilere vurulacak saf tutmufltur. her darbenin, s›k›lacak her kurflunun bir Sonuçta, Devrimci Güç Birli¤i’nin karfl›l›¤› olaca¤›n›, varofllar›n öfkesiyle ça¤r›s›yla somutlanan devrimci 1 Ma- beslenip, iflçi s›n›f›n›n mücadelesiyle say›s, düzenin sald›r›lar› ve tasfiyeci ¤anak halinde geri dönece¤ini, s›n›f düflöbekleflme karfl›s›nda, devrimcilerin or- man›m›za ve onlar›n iflbirlikçilerine göstak iradeleri ile yarat›lm›fl büyük bir po- termektir. 1 May›s’lara bu bilinç ve kalitik kazan›md›r. Devrimci 1 May›s, po- rarl›l›kla yaklaflmak, düflman›n yüre¤ine litik anlamda, üzeri örtülemeyecek bir bu korkuyu salmak gerekiyor. Onlar›n ileri ç›k›flt›r. as›l korktuklar› budur; korktuklar›n› bafl-
lar›na getirmek ise komünistlerin ödevidir. Bunun yan›nda, devrimci demokratik hareketin ve merkezci melez ak›mlar›n, demokrasi programlar› ile aç›k bir hesaplaflmay› yaflamad›klar› sürece, 1998 1 May›s’›nda yaflanan ayr›flmay› tam anlam›yla bilince ç›kartmas› da mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla, devrimcilerin ba¤›ms›z eyleminde yaflanan kopufl, kimi yönleriyle bilince ç›kart›lamam›fl ve lekeler tafl›yan bir kopufltur. Bu nedenlerle, Güç Birli¤i içerisinde, gerek devrimci 1 May›s’›n kazan›mlar›na sahip ç›kma ve eylemin sorumlulu¤unu üstlenme noktas›nda, gerekse de Güç Birli¤i’nin eksiklikleri nedeni ile ortaya ç›kan olumsuzluklar›n ve “kay›plar›n” sorumlulu¤unu üstlenme noktas›nda bir irade k›r›lmas› yaflanmas› ihtimali yok de¤ildir. Komünistlere düflen, ortak bir irade temelinde örgütlenen devrimci 1 May›s’›n, kazan›mlar›na oldu¤u gibi, eksiklik ve kay›plar›na da, ileriye dönük devrimci deneyimlerin ç›kart›labilmesi temelinde sahip ç›kmak olmal›d›r. Devrimci 1 May›s’›n onuru bizlerindir, hatalar›m›z›n ve eksikliklerimizin sorumlulu¤u da! 1998 1 May›s›’ndaki ileri ç›k›fl›n, gerçek anlamda bir kazan›ma dönüfltürülebilmesi, ilk ad›mda, sergilenen prati¤in kazan›mlar›na tereddütsüz sahip ç›kan bir zeminde, bir yönüyle belirleyicilikleri de olan ortak prati¤imizin eksik ve zaaflar›n›n devrimci zeminde bir muhasebesiyle birlefltirilerek, devrimcilerin ortak iradesiyle yarat›lan kazan›mlar›n, yine devrimcilerin ortak irade ve müdahaleleriyle önümüzdeki döneme tafl›nmas›, bu noktada belirleyici bir önemdedir. 3 May›s günü, 1 May›s mahallesinde Güç Birli¤i bileflenlerinin örgütledi¤i eylem ve sergilenen ortak devrimci pratik, önümüzdeki dönemde yakalanmas› gereken halkaya iflaret etmektedir. 1 May›s, iflçi s›n›f›n›n Uluslararas› Mücadele Birlik ve Dayan›flma Günüdür. Ama hala, devrimci zeminde daha genifl bir birlik daha s›k› bir dayan›flma, daha sert ve kararl› bir mücadele ihtiyac› kendini dayatmaya devam ediyor. Devrimcilerin, siyasi birlikleri eylem birliklerine koflul olarak dayatmadan, geçici eylem birliklerini de parti birli¤i hedefinin yerine koymadan, düflmana karfl› ve hedefleri buland›ran liberal tasfiyeci ak›mlara, dalgaya karfl› ortak bir duruflla, bayraklar› kar›flt›rmadan, devrimci dayan›flma ve güç birli¤i içine girmeleri, Mart eylemlilik sürecinin açt›¤› yoldan, 1998’in devrimci 1 May›s›’ndaki ileri ç›k›fl›n, gerçek anlamda bir kazan›ma dönüfltürülebilmesi için zorunludur. *** Burjuvazinin uflaklar›n› ve düzen solcular›n› kendi bafllar›na b›rakarak, kendi alanlar›m›zda özgürce kutlayaca¤›m›z devrimci 1 May›s, bu y›l da gerçeklefltirilememifl, ancak, 1998 1 May›s’› bu do¤rultuda at›lm›fl önemli bir ad›m olmufltur. 1998 1 May›s›’ndaki devrimci iradenin kazan›mlar›n›, devrimci irade ile, daha ileri mevzilere tafl›yal›m. J
6
Say›: 23 P May›s ‘98
Kürt Hareketi’nde “Ulusal DevrimcilikUlusal Demokratl›k” Sal›n›mlar› Görev, “taraf” olma sözünü yerine getirmekle, ulusal ve s›n›fsal mücadelede oportünizme ve liberalizme karfl› enternasyonalist, devrimci ayr›flmay› körüklemekle bafll›yor. Bu bafllang›ç, “... komünistlerin Kürt ulusal hareketine yapacaklar› as›l ve en önemli katk›, Kürdistan’da komünist devrimci bir örgütün yarat›lmas›d›r” (Ifl›kl› Yol, Sayfa 257) perspektifini iyi kavramak ve gere¤ini yapmaktan geçiyor.
K
ürt Ulusal Dinami¤i’nin Türkiye Kürdistan›’ndaki parças›, 1995 yaz bafl›ndan bu yana artan bir ivmeyle, serh›ldanlar›n ulusal devrimci kalk›flmas›ndan, “ulusal demokratik” sulara dümen k›r›yor. Tesadüfi olmayan bir biçimde, 1998 ‹lkbahar›’ndaki “Murat Operasyonu”yla çak›flan zamanlamayla, PKK önderli¤inin “reform talepli mektubu”, 1995 ‹lkbahar›’nda Dersim ve civar›n› kapsayan “Çelik Harekat›”n›n hemen peflinden gelen “ulusal, sa¤” yöneliflin bugün a盤a ç›kan sonuçlar› gibi. 1995 Çelik Harekat› s›ras›nda ve sonras›nda, Kürt dinami¤inin neredeyse tüm özneleri, “bar›fl, ulusal demokratik hak ve özgürlükler” içerikli bir tabloyu sergilerken, bugün ise, tablonun ayn› renklerle bezendi¤ini söylemek mümkün de¤il. 1 May›s 1998’de diktatörlü¤e karfl› saf tutuflta, her ne kadar bugünün tablosunda bir bulan›klaflma görüldüyse de, 8 Mart ve 21 Mart’› kapsayan ‘98 Bahar Eylemlilik Süreci’nde, özellikle Kürdistan ve Türkiye’nin metropollerinde (Diyarbak›r, Van, Adana, ‹stanbul) bar›fl› de¤il, kavga ve serh›ldan› öne ç›karan bir dinamik, yeniden ve büyük ölçüde afla¤›dan gelen bir dalgan›n üzerinde kendisini göstermeye bafllam›flt›r (Kald› ki, 1 May›s’a dair, Kürt ulusal dinami¤ini oluflturan örgütlerin henüz bir de¤erlendirmelerinin aç›klanmad›¤› bugünlerde, özellikle günlük gazetelerinde ve baz› HADEP yöneticilerinin bas›na yans›yan aç›klamalar›nda, liberal, reformist-devrimci ayr›flmas›nda devrimci 1 May›s güçlerine yak›n durduklar› söylenebilir). Newroz’da, metropollerin zirve eylemi olarak, ‹stanbul’da yasal sol partiler ittifak›n›n izinli Zeytinburnu Mitingi’nin tercih edilmesi, 1 May›s’›n düflman kapan›na dönüflen fiiflli dere yata¤›n› and›ran Kazl›çeflme balç›k tarlas›na onbinlerin tafl›nmas›, bir yan›lsama yaratmamal›; bu mitingte göze batan biricik politik öge, uzun y›llard›r ilk kez liberal, reformist solun “Bar›fl Hemen fiimdi” türü sloganlar›na ve sözcülerinin kürsüden estirdikleri liberter parlamenterist bar›flç› havaya, Kürt dinami¤inin iflçi-emekçi taban›n›n kula¤›n› t›kay›p serh›ldan› dillendirmesi olmufltur. 8 Mart’tan bafllayarak 12 ve 15 Mart’ta Gazi Ayaklanmas›’n›n y›ldönümü eylemlerinde ve Newroz’da yaflanan saflaflman›n, Kürt dinami¤i içinde de bir saflaflma yaratt›¤›n›; özellikle Mart sürecinde Türkiye Kürdistan›’n›n iflçi-emekçi dinami¤inin PKK’den ba¤›ms›z bir devrimci yöneliflin iflaretlerini verdi¤ini söylemek yan›lg› olur; en
az›ndan vakitsiz bir tespittir. Ancak, öte yandan, PKK’nin “Türkiyelileflme” bafll›¤› alt›nda dillendirilen, ulusal hareketin bu yeni dönem biçimleniflinden hedefledi¤i ile, ortaya ç›kan sonuçlar›n örtüfltü¤ünü iddia etmek de do¤ru bir tespit olmaz. Ulusal hareketin ayaklar›n› basmakta oldu¤u kritik dönemecin k›sa bir özeti olan bu girifl paragraflar›ndan sonra, ezilen ulus sorununun hem diktatörlük, hem de ulusal kurtulufl cepheleri aç›s›ndan bir yang›n yerini and›ran gündeminin ana halkalar›na geçelim: Sak›k ve “‹tiraflar›” fiemdin Sak›k konusunda ortaya saç›lanlar ve traji-komik medya senaryolar›ndan sonra, bu söylenenlere eklenebilecek bir politik de¤erlendirmeye yaz›k olur. Hadise flimdiden, “Kürt sorunu”nun bir aksesuar› olurken, Sak›k da bir figüran› halini alm›flt›r. Tavflan›n suyunun suyu ötesinde TC’nin derdi, tedavisi bir hayli pahal›ya gelen Sak›k’tan, hem “itiraflar›”ndan manipülasyonlar için, hem de da¤da gerilla av› için en k›sa sürede en azami verimi alabilmek olacak. “Murat Operasyonu” Karargahtan popolar›n› kald›r›p çat›flma bölgesine giden omuzu kalabal›klar›n adedini garip bir biçimde “operasyon istatistiklerinin” bafl s›ras›na yerlefltirerek medyaya aç›klayan TSK, Murat Operasyonu’nundan bekledi¤i murad› alamaman›n s›k›nt›s› içinde. Adet oldu¤u üzere “son bilmem kaç y›l›n en büyük operasyonu” yaveleriyle pazarlanan operasyonun bafl›nda dillendirilen birçok hedef, flimdi a¤›za dahi al›nmazken, Hakkari “gezisinde” verilen brifingde, TSK’n›n “Suriye’yi vurma” ve “Öcalan’› etkisizlefltirme” haz›rl›¤›nda oldu¤unun Demirel’e aç›kland›¤› bilgisi medyaya s›zd›r›larak (!) baflar›s›zl›¤›n üstü örtülmeye çal›fl›lmakta. TC’nin gerillaya karfl› giriflti¤i “son” mücadelesinde ciddi s›k›nt›s›; bu operasyona dair süslü istatistik bilgilerle birlikte PKK’nin “da¤ kadrosunun k›r›nt›lar›” için de, gerilla komutanlar›n›n isimlerine ve kod isimlerine (Karay›lan v.b.) varana kadar “yakaland›-yakalanacak” türünden askeri hedefler dillendirilmesi ve operasyon tarz› için de “süpürme”, yani “da¤lar› gerilladan temizleme” stratejisinin belirlendi¤inin aç›klanm›fl olmas›... Esasen de, bütün bunlar›n ise gerçekleflmemifl, gerçekleflemeyecek olmas›! Da¤lara götürdü¤ü “Mehmetçik Bas›n”a “teknolojik flov” yapmakla yetinen TSK, savafl›n bafl›ndan bu yana harcand›¤› aç›klanan 80 milyar dolar›n dökümünü
de verdi: Alicenapl›k (!) yapan ordu, yaral› gerillalar›, bir saati 10 bin dolara malolan helikopterlerle tafl›d›¤›n› gö¤sünü gererek aç›klarken, herhalde hümanizmine övgüler dizilmesini bekliyordu. Operasyon’un “halkla iliflkileri” taraf›ndan medyaya sunulan bir tek görüntü (yaral› bir kad›n gerillan›n tafl›nmas›), günlerce TVekranlar›n› kaplad›; kan kaybeden, komaya girme belirtileri gösteren gerilla, helikopterden indirilerek ambulansa konulmadan önce, kameralar›n çekim yapmas› için dakikalarca pistte bekletiliyor, böylelikle de TC, gerilla da olsa yurttafl›na nas›l “sahip ç›kt›¤›n›” kan›tlam›fl oluyordu. Öcalan’›n Devlete Mektubu: 21 Mart’tan Sonra, 1 May›s’tan Önce Devletin psikolojik savafl gere¤i dillendirdi¤i spekülasyonlar bir yana, PKK’nin gerilla güçlerinin zay›flad›¤›, iç çat›flmalar yaflad›¤› kimsenin meçhulü de¤il. Bu koflullar›n bizzat Kürt hareketi saflar›nda dillendirildi¤i bir ana denk düflen bir biçimde, PKK Genel Baflkan› Abdullah Öcalan’›n, “kamuoyunun beklentileri ve dost çevrelerin istemi do¤rultusunda” TC yöneticilerine dört maddelik bir mektup gönderdi¤i (Ülkede Gündem, 12 Nisan 1998) aç›kland›. “Devleti y›kmak de¤il, yeniden yap›land›rmak gerekiyor, Türkiye’nin parçalanmas›n› politik amaçlar›m›za uygun bulmuyoruz” türünden mesajlar›n yerald›¤› bu mektubun etkileri, yine Öcalan’›n ifade etti¤i “kamuoyu ve dost çevrelerle” s›n›rl› kald›. ‹lginç bir zamanlamayla 8 Mart’›n ve Newroz’un hemen ertesinde, 1 May›s’›n da hemen öncesinde gündeme sokulan mektup, yine Öcalan taraf›ndan, “Avrupa’da bir TSK heyetiyle görüflme yap›ld›¤›” aç›klamas›yla tart›flmaya aç›lmak istendiyse de Mahir Kaynak gibilerinin d›fl›nda bir muhatap bulamad›. Kürt dinami¤inin genelinde, flaflk›nl›k ve itiraz da dahil hiçbir olumluolumsuz tepkiye yol açmayan geliflmeler, ulusal hareketin siyasal önderli¤i içinde kimi “farkl›” seslerin ise, bugüne dek pek görülmemifl bir flekilde yalpalamas›na yol açt›. Gerilla’n›n “Orta Anadolu, Karadeniz ve Toroslar’a aç›lmas›”n›, savafl› “düflman›n cephesinin gerisine tafl›mak, askeri gücünü bölmek... da¤›tmak, parçalamak... savafl cephesinin genifllemesi...” v.b. biçiminde yorumlayan bir de¤erlendirmede (PKK’nin Türkiyelileflmesi ve Türkiye Devrimi, M. Can Yüce’yle Röportaj, Alternatif, Say› 9, Nisan ‘98) Gerilla’n›n ayn› “Anadolu’ya ak›fl›”, “sömürgeci olmayan... bir halk›n inkar›na
dayanmayan... bir ‘birlik’in... ad›m ad›m gerçekleflmesi” olarak yorumlanabiliyor. Serh›ldanlar için, “iktidar› y›prat›r... iktidara alternatif bir düzeye getirmek gerekir v.b.” diyen ayn› de¤erlendirmenin ayn› paragraf› içinde, “gerilla hareketinin... siyasal kitle hareketiyle beslenmesinden” sözedilirken, buradan “siyasal-demokratik muhalefet ile... birleflmek” sonucuna da var›labiliyor. Yer yer devrimin do¤rular›n›, yer yer de dönemin reformasyon bas›nc›n›n yaratt›¤› oportünizmin sal›nmalar›n› bar›nd›ran bu ve benzeri durufllar; PKK’nin metropollerde gelifltirilecek kitle eylemleriyle, askeri gerilemenin telafisini sa¤lama ve “siyasal çözüm” için y›¤›n deste¤i yaratma v.b. hedefleri ile Serh›ldanlar’›n proleter, devrimci dinamizmi aras›nda bocalamay› sergiliyor. Bu durum da, bugün için, Kürt ulusal hareketi içinde, s›n›f mücadelesinin liberalizm-devrimcilik ayr›flmas›nda oldu¤u gibi, a盤a ç›kman›n dinamiklerini tafl›yan, ama bulan›k bir biçimde kendini vareden “Ulusal devrimcilik”-“Ulusal demokrasi” ayr›flmas›n›n önüne set çekiyor. Yak›n zamana dek, Kürdistan Devrimi’nin önderli¤i konusunda, hatas›yla-sevab›yla, eksi¤i-gedi¤iyle ciddi bir s›nav›, olumluluklar› fazla olmak üzere sürdüren ulusal devrimci hareket, bir yeni dönemeçte daha, ya katalizörlük yap›p ayr›flmay› a盤a ç›kartmak ve k›z›flt›rmak, ya da ayr›flmay› so¤urma ve nötrlefltirme (asl›nda “burjuva, ulusal demokratik” yana yatmak sonucuna ç›kan) kavfla¤›nda. Devrimin ya bo¤azlanmas›na, ya da do¤ru mecradan akarak do¤ru temeller üzerinde yükselmesine ç›kan bu kavfla¤›n benzerleri, daha önceleri de yaflanm›flt›. Komünist Hareketin Görevi ‘95 Bahar›’nda parti bayra¤›na yans›yan ideolojik gerilemeye yolaçan yol ayr›m›nda, komünistler, yeni dönemlerde “tarihsel olarak özerkli¤i yeterli bulmayan iflçi s›n›f› sosyalizmi ile pratik olarak bunu küçümseyen küçük burjuva devrimci demokratl›¤› aras›nda benzerlik kurma yanl›fll›¤›na düflmeden... taraflardan birisi olacaklar›n›” (‹leri ve Güçlü Ad›mlar, Devrim, Say› 35, Haziran - Temmuz 1995, Sayfa 4) belirtmifller ve flunu da eklemifllerdi: “Bu dönemeçten ulusal hareketin alabilece¤i en önemli mesaj ise, Türkiye floven burjuvazisinin vereceklerinden, mücadeleyle kopar›l›p al›nacaklar›n daha önemli oldu¤udur.” (Ayn› yerde) Görev, “taraf” olma sözünü yerine getirmekle, ulusal ve s›n›fsal mücadelede oportünizme ve liberalizme karfl› enternasyonalist, devrimci ayr›flmay› körüklemekle bafll›yor. Bu bafllang›ç, “... komünistlerin Kürt ulusal hareketine yapacaklar› as›l ve en önemli katk›, Kürdistan’da komünist devrimci bir örgütün yarat›lmas›d›r” (Ifl›kl› Yol, Sayfa 257) perspektifini iyi kavramak ve gere¤ini yapmaktan geçiyor. Hakk›n› vermeliyiz! J
7
Say›: 23 P May›s ‘98
Varofllar veya "Sorunlu Nüfus" Korkusu Demek ki, "sorunlu nüfus" esas itibariyle emekçilerden ibaret olup, karfl› mücadele de burjuva s›n›f sald›r›s›yla flekillenmektedir. Bu sald›r›n›n içeri¤i, dini akidelerin ahlaki boyutuyla doldurulmaya çal›fl›ld›¤› gibi, bazen laiklik, demokrasi ve insan haklar› gibi soslarla tadland›r›larak sürdürülmektedir.
"B
öylece mülklerinden zorla sökülüp ç›kar›lan ve serserili¤e mahkum edilen k›r nüfusu korkunç bir terör arac› olarak yararlan›lan kanunlar alt›nda k›rbaçla dövülmek, k›zg›n demirle da¤lanmak ve her türlü iflkence alt›nda inletilmek suretiyle ücretli ifl sisteminin zorunlu k›ld›¤› disipline al›flt›r›ld›lar. Bir yandan, bir uçta iflin maddi flartlar›n›n sermaye olarak belirmesi, öte yandan, di¤er uçta iflgüçlerinden gayri satacak hiç bir fleyleri olmayan insanlar›n ortaya ç›kmas› yetmiyordu. Bunlar›n kendilerini gönüllü olarak satmaya zorlanmalar› da yetmez. Kapitalist üretimin geliflmesi ile birlikte, e¤itimleri gelenekleri ve al›flkanl›klar› dolay›s›yla bu üretim biçiminin zorunluluklar›n› apaflikar do¤a kanunlar› imifl gibi gören bir iflçi s›n›f› meydana gelir." Marks, kapitalizmin anavatan› ‹ngiltere örne¤ini vererek, iflçi s›n›f›n›n nas›l meydana geldi¤ini, "kapitalizmin özgür bir toplumsal sözleflme yoluyla" ve "bar›flç›l yollardan geliflti¤i" yalan›n› yukar›daki saptamayla ortaya koydu. Kapitalizm, dünya-evrensel bir süreç halini ald›kça, girdi¤i her de¤iflik toplumsal formasyonu bozarak, kendine benzeterek, benzer uygulamalarla kendini varetti. Sadece ‹ngiltere'de de¤il, Hindistan'dan ABD'nin arka bahçesi Güney Amerika ülkelerine, Kara Afrikas›'ndan Pasifik’e kadar, kapitalizmin insan soyunu ve "do¤ay›" tahripkar yüzü, eskisine göre eksilmeden devam etmektedir. Marks, iflçi s›n›f›n›n nas›l varedildi¤ini göstermekle yetinmedi. Kapitalizmin, kendi sonunu getirecek proletaryay› nas›l büyüttü¤ünü ve proletaryan›n devrimci niteliklerini de gösterdi. Burjuva medeniyetinin, iflçi s›n›f› taraf›ndan tehdit edilmesi ciddi bir pratik halini al›nca (komün ve sovyet örne¤i), baflta burjuvazi olmak üzere her türden ayd›n ve ideologu, siyasetçisi telaflla kafa yormaya bafllad›lar. Vard›klar› sonuç flu oldu: "Medeniyetimiz manevi ve rasyonel de¤erlerine yabanc› bir nüfus kitlesini yetifltirmekte; bir yandan refah düzeyi ve manevi de¤erleri çok yüksek bir toplum, öbür taraftan bu toplum içinde giderek büyüyen bir 'sorunlu nüfus' üretmektedir". Do¤rusu, burjuva ideolog ve sosyologlar›, proletaryan›n "hayata anlam katt›¤›n›" düflündükleri bir kesimini sorunlu nüfus kategorisine dahil etmiyorlar. Bu kesimleri, neden “sorunlu nüfus”tan saymad›klar› üzerine detayl› tart›flmalar yürütülebilir, ancak, kesin olan birfley var ki, o da, “hayata anlam katt›¤›”
düflünülen iflçilerden, iflçi s›n›f›n›n ayr›cal›kl› kesimlerinin (sendikal› ve yüksek ücretli) anlafl›ld›¤›d›r. Bu kesimin içerisine giremeyen, dolay›s›yla, “yaflama anlam da katmayan”! iflçi s›n›f› (ifl güvencesi olmayan iflçiler, geçici iflçiler, iflsizler, gizli iflsizler vb. dahil) ise, Graham Fuller'e göre "s›n›f-alt›" veya "alt-s›n›f"; Basile Kerblay'a göre ise, "alt-kültür" kavramlar›yla tan›mlanmakta. Marks'›n, "serserili¤e mahkum edilen k›r nüfus" dedi¤i, ilk oluflan "özgür" iflgücüne tekabül eden yaklafl›mlar gelifltirmekteler. Burjuva kibirlilik kokan bu görüfller, her ne kadar burjuvazi karfl›s›nda, proletaryay›, "alt-s›n›f" bölüklerine ay›r›p, "marjinal-çekingen ve öfkeli ... altta kalm›fl bir kültürün ifadeleri" s›fatlar›na lay›k gördü¤ü en sorunlular›n› tayin etmeye çal›flsa da, bu kibirli bak›fl›n sahici tasnifi, "refah düzeyi ve manevi de¤erleri çok yüksek kesimler"den kastedilen burjuvazinin d›fl›ndaki s›n›flar›n, proletarya baflta olmak üzere, asl›nda bir bütün olarak "sorunlu nüfus" kategorisine dahil edilmesinde somutlanmaktad›r. "Medeniyetimizin, kendi eliyle büyütmekte oldu¤u bu ciddi sorun" fleklindeki burjuva görüfl, sorunu s›n›f mücadelesi d›fl›na tafl›yarak apolitik bir düzlemde çareler aramakta ve çözümler gelifltirmektedir. Oysa mesele burjuva ekonomi-politi¤ine dolays›z bir flekilde ba¤l› oldu¤u gibi, s›n›f mücadelesinin de dolays›z nedeni ve sonucudur. Burjuva toplumun ideal toplum olmad›¤›, "medeniyetlerinin" nemenem fley oldu¤unu söyleyen ak›l hocalar›n›n itiraflar›yla do¤rulanmaktad›r. "Nitelikli nüfus" burjuva medeniyetiyle, onun ahlak ve rasyonalitesiyle uyumlu kesimdir. "Sorunlu" ve "nitelikli" nüfus kategorilendirmesi, kuflbak›fl› burjuva toplumun kendini itiraf›d›r. Ayr›nt›ya girildi¤inde, toplumun ahlaki çöküntü yaflamas›, "alkolizm, yolsuzluk, uyuflturucu, suç, baya¤›laflma ve zevk düzeysizli¤i ..." burjuva medeniyetine d›flar›dan tafl›nan argümanlar de¤ildir. Do¤rusu da "sosyal doku ve de¤erler" meselesinden çok "siyasi rejim" meselesidir. H›zl› nüfus art›fl›, kentlere göç ve y›¤›lma, kent dokusunun bozulmas›n›n sonucunda "sorunlu nüfus"un giderek "tehdit" oluflturmas›, kapitalist toplumun anarflik yap›s›ndan beslendi¤i gibi, çözüm iddialar› da kocaman yalandan ibarettir. Burjuva çözüm, t›pk› "özgür" iflgücünü yarat›rken uygulad›¤› zulmü, bu kez artan "iflgücünü" seçmeli terörüyle denetim alt›nda tutmaya çal›flmaktad›r. De-
mek ki, "sorunlu nüfus" esas itibariyle emekçilerden ibaret olup, karfl› mücadele de burjuva s›n›f sald›r›s›yla flekillenmektedir. Bu sald›r›n›n içeri¤i, dini akidelerin ahlaki boyutuyla doldurulmaya ça l›fl›ld›¤› gibi, bazen laiklik, demokrasi ve insan haklar› gibi soslarla tadland›r›larak sürdürülmektedir. Burjuva ideologlar› özcesi, komünizmin bir tehlike olarak ufukta görünmesinden bahisle, iflçi s›n›f›n›n da Marks'›n dedi¤i kapitalizmin sonunu getirecek iflçi s›n›f› olmad›¤› kanaatiyle, medeniyetlerini bugün tehdit eden unsur olarak "s›n›fd›fl›" kesimleri öne ç›karmaktalar. Huzur bozan, kent merkezine indiklerinde "güzel" fleylere sald›ran, cam çerçeve k›ran, kenar mahalle insan› olarak tan›mlanan, sokakta içki içen, çevreyi kirleten, kendilerini uyaran okumufl prof.lar›n kafas›n› gözünü yaran, moda deyimle "maganda, zonta" diye bilinçlere yerlefltirilmeye çal›fl›lan, ama esasen genifl bir emekçi y›¤›n›n› oluflturmaktan ibaret toplumsal kesime iflaret edilmektedir. Varofllardan Korkan Baflkalar› da Var Dünyan›n varofllar› gibi, ülkelerin de varofllar› var. Üzerinde yaflad›¤›m›z topraklar bu bak›m›ndan bereketli. Kapitalizmin Türkiye'de "özgür" iflgücüne duydu¤u ihtiyaç üzerine kentlere göçlerin yo¤unlaflmas›, gecekondu kavram›n› yaratt›. Bugün varofl olarak an›lmaktad›r. Gazi Ayaklanmas›, burjuvazinin varoflu sorun-bela olgarak alg›lamakta ne denli hakl› oldu¤unu gösterdi. 96'n›n 1 May›s'› 98'in 8 Mart eylemi ve Newroz’un Kürdistan Serh›ldanlar›, kent merkezine inen varofllunun (“bat›”da oldu¤u gibi “do¤u”da da) düzene karfl› öfkesini ve devrimci potansiyelini göstermesi bak›m›ndan ö¤reticidir. Burjuvazinin ve devletin ürkmesi anlafl›l›r birfleydir. Ancak burjuvazinin ve onun "efle¤ini dövemeyen semerini döver" misali ayd›nlar›n›n kibirlili¤i, korkusu ve sald›r›s›na rahmet okutan reformist-liberal "sol" tasfiyeci ak›mlar›n korkusu ve kibiri, bu arada sald›r›s› ibret verici ve teflhire muhtaçt›r. Tasfiyeciler, özellikle 96 1 May›s›’nda yaflanan isyandan sonra devrimci hareketlerle olan ayr›m çizgilerini kal›nlaflt›rarak netlefltirdiler. Hay›rl› bir ifl yapan tasfiyeciler kendilerini "kent solculu¤u" ilan ederken, baflkalar›n› "varofl veya köylü" solculu¤una lay›k(!) görerek, asl›n› inkar eden haramzadeye dönüfltüler. Varofllardan beslenen devrimci hareketleri ve varoflun devrimci potansiyelini "serseri güru-
hu" ve "serseriler" olarak tan›mlad›lar. Do¤rusu, tasfiyeciler bu karalamalar› yapt›kça, devlet taraf›ndan s›rtlar› s›vazland›, televizyon oturumlar›nda fikri al›nan "yurttafllar" mertebesiyle taltif edildiler. Varoflu Örgütleyemeyenler de Var Beri yandan kendilerini varofllarda var eden devrimci hareketler, varofllunun öfkesine devrimci bir itilim katsa da, bilerek veya bilmeyerek ya örgütsel dar pratikçili¤e heba etmekteler ya da "demokrasi" mücadelesi ufkuyla liberal "solun" kuyru¤una tak›larak onlara hayat veren "demokratl›k" çizgisine çekmekteler. Devrimci potansiyel, devrimci çizgiye ve örgütsel omurgaya oturtulmad›¤›ndan, varofl, burjuvazi için giderek tehlike olmaktan ç›k›p, "kentleflmenin yaratt›¤› köksüzlük" sorununa indirgenmifl oluyor. Böylece, belki de varofllunun da kendisi için ikna olaca¤› "sorun-bela" olarak görmesine neden olacakt›r. Oysa günümüz varoflunun, gecekondulaflmadan temel fark›, insanlar›n ekonomik kayg›lardan de¤il, do¤rudan siyasi nedenlerle buluflmas›d›r. Kürtlerin, savafl›n zoruyla metropollere sürülmesi politize kesimlerin, gittikleri yere fark›nda olmadan devletin karfl› oldu¤u bir politik kimlikle yerleflmeleri oldu. Devletin "ikinci vatanda" bask›y› sürdürmesi, varofllar› örgütsüz ama ayaklanmaya yatk›n tutan bir iklimi sürekli hale getirdi. Devrimci hareketler Gazi Ayaklanmas›'n›n ard›ndan, devletin kötülü¤ünü, varoflun mazlumlu¤unu ve masumiyetini anlatmay› marifet sayd›. Devrimcilerin, bast›klar› zeminin alt›n› boflaltmaya yarayan bu çabalar›, kendi varl›k güçlerini de yitirmek anlam›na gelmektedir. Varofllar, devrimcilerin yanl›fl tutumlar›yla devrimci potansiyellerini yitireceklerdir muhtemelen. Zira varofl, önümüzdeki dönemde burjuvazi için "sorun" olarak devam edecektir. Zira sistem varoflu demografik olarak beslemeye adayd›r. S. Demirel, "Türkiye hala % 40'› k›rda yaflayan bir ülke görünümündedir, bundan kurtulmak gerekir" demektedir. Bu hüküm, kapitalizmin emek göçünün kente ak›t›lmas›nda gözü oldu¤u anlam›na gelir. Metropollerin dokusu, yeni hacimleri kald›racak güçte de¤ildir. Kapitalizmin sinir merkezi kentlerin sigortas›, yak›n gelecekte s›k s›k ataca¤a benzer. Devrimciler, burjuva düzene dönük tehdit karfl›s›ndaki burjuva (liberal solcular ve tasfiyeciler eliyle gündeme getirilen) tedbire ve çözüm önerilerine, dolay›s›yla burjuvaziye meydan› teslim etmemelidir. Devrimci komünistlerin potansiyel varl›¤›, devrimci bir partinin bayra¤› alt›nda birleflerek cevap vermeye haz›rlanmal›d›r. Varofllar, imar anlam›nda kuflatt›klar› kentleri, ancak devrimci bir önderlikle gerçek anlamda siyasal bir kuflatmaya alabilir ve fethedebilir. J
8
Say›: 23 P May›s ‘98
‘‹flçiler Sendika Yönetimine’ ‘Devrimci ‹flçiler Sendika Yönetimine’
80
öncesi dönemin popüler sloganlar›ndan olan “iflçiler sendika yönetimine”, “devrimci iflçiler sendika yönetimine” fliarlar›, bugün de devrimci hareket taraf›ndan öne ç›kar›lan fliarlard›r. Bu sloganlarda özetlenen perspektifler, her ne kadar devrimci zeminde siyasal bir vurgu fark›n› içerse de, esasen, devrimci/sol hareketin, uzun y›llard›r, sendikalardaki bürokratik yozlaflma, sendika a¤alar›n›n iflçi s›n›f›n›n yaflam›ndan ve mücadelesinden kopan ihanetçi tutumlar›; sendikal hareketteki ve s›n›f hareketindeki t›kan›kl›¤a bir çözüm olarak öne sürülmekte ve savunulmaktad›r. Bu zemindeki t›kan›kl›¤›n, esasen, sendika yönetimlerindeki kastlaflm›fl ve iflçi s›n›f›ndan uzaklaflarak burjuvazinin uflakl›¤›na sürüklenmifl bürokratik önderliklerden kaynakland›¤› düflünülür. Bu t›kan›kl›¤›n afl›lmas› için ise, hedef olarak, tabandan yükselecek bir bask›yla/bas›nçla, iflçilerin (devrimci iflçilerin) sendika yönetimlerine gelmesi hedeflenir. Böylece, sendika yönetimleri, bürokratlardan, sar›lardan temizlenecek; kendi öz örgütlerinde iktidara gelen iflçi s›n›f› flahlanacakt›r. Kuflkusuz, sendika yönetimlerinde çöreklenmifl a¤alar›n, afla¤›dan gelen bir dalgayla alafla¤› edilmeleri ve iflçilerin, hele hele devrimci iflçilerin sendika yönetimlerine gelmeleri, ileri bir ad›m olacakt›r. Ve esas›nda, iflçi s›n›f›n›n tabandan yükselecek bask›s› ve devrimci eyleminin d›fl›nda, bu bürokratik önderlikleri sendika yönetimlerinden temizleyecek baflka bir yol da yoktur: ‹flçi örgütlerine çöreklenen bu asalaklar kendili¤inden kenara çekilmezler. Ancak, devrimci, sol hareketin, sendikal faaliyet ve s›n›f çal›flmas› zeminindeki ortak perspektifi denilebilecek bu sloganlarda, ciddi eksiklikler ve o oranda da yan›lsamalar bulunmaktad›r. Bu sloganlarla murad edilen; esas olarak, sar›lardan temizlenen yönetimlere, iflçilerin, k›z›l iflçilerin gelmesiyle, sendikalar›n, s›n›f hareketi zemininde devrimci bir rol oynamalar›d›r. Temelde, bozuk olan bir kurumun kurumsal yönü unutulup bafl›ndaki bireylerin de¤iflmesiyle, kurumun de¤iflece¤i gibi bir varsay›ma dayanmaktad›r. Öncelikle bu varsay›m, hiç de diyalektik materyalist bir varsay›m de¤ildir. Bireyin, de¤iflimde, önemli bir rolü olmakla beraber, burada atfedilen rol abart›l›d›r. Kurumun bafl›ndaki birey de¤ifltirilerek kurumun kendisinin de¤iflece¤i düflünülmektedir. Böyle yanl›fl öngörülerle yola ç›karak sendikal bürokrasiyi k›rmak, reformizmi bertaraf etmek gibi amaçlar› olan devrimciler, yönetime gelebilirler. Fakat, iflçi s›n›f›n›n enternasyonalist devrimci önderli¤inin bulunmad›¤›, siyasallaflm›fl bir s›n›f hareketinin yoklu¤u koflullar›nda; kurumsallaflm›fl bürokrasi
karfl›s›nda “devrimcilik”lerini kaybedip bürokratlaflmaktan; egemen olan reformizm karfl›s›nda ise onun dümenine su tafl›mak ve kuyrukçusu olmak kaç›n›lmaz sonucundan baflka bir sonuçla karfl›laflamayacaklard›r. Karfl›laflmam›fllard›r da! Bürokrasiyi k›rma amac›yla yola ç›kanlar›n bürokrasiyi palazland›rmalar›, ancak onu do¤ru tahlil edememekle aç›klanabilir. Bürokrasiyi sadece sendikalar›n bafl›nda bulunan kafalar› örümcek a¤lar›yla dolu bir kaç sendika a¤as›yla aç›klamaktad›rlar. Dolay›s›yla onlar için bu a¤alar›n alt edilmesi bürokrasinin alt edilmesi ile ayn› anlama gelmektedir. Yöneten ve yönetilen iliflkisinin oldu¤u her yerde bürokrasi vard›r; süreç içinde de bu kurumsallafl›r. Özel likle de s›n›f›n bölünmüfllü¤ünden ve iflçi aristokrasisinden beslenmektedir. *** Bu fliarlar do¤rultusunda bir etkinlikle murad edilen, s›n›f hareketindeki devrimcileflmenin ölçüleri, belirsiz de¤ildir. ‹flçi hareketindeki devrimcileflmenin kantar›, genel bir çerçeve olarak; iflçi s›n›f›n›n, genel ve ortak ç›karlar› ekseninde, burjuvazi karfl›s›nda ortak bir savafl›m verebilmesi do¤rultusunda at›lan/at›lacak ad›mlard›r; kendi dar kesimsel ç›karlar› çizgisindeki farkl› s›n›fsal kesimlerin mücadeleleri, mücadelelerinin baflar›lar› de¤il. Dolay›s›yla, sendikal zeminde, s›n›f hareketini devrimcilefltirme do¤rultusunda at›lacak ad›mlar da bu bak›flla somutlanmal›d›r. Nedir Bunlar ? ‹lk olarak; iflçi s›n›f›n›n, burjuvazi karfl›s›nda genel ve ortak ç›karlar› ekseninde verece¤i bir savafl›m zemininde kendisini varedebilmesi do¤rultusunda, iflçi s›n›f›n›n farkl› kesimlerinin, kimi zaman bu kesimleri karfl› karfl›ya da getirebilen, rekabete sürükleyen kesimsel ç›karlar› ve mücadele hedefleri yerine, s›n›f›n genelini kucaklayabilecek denli kapsay›c› ortak mücadele hedefleri ve savafl›m perspektifleri üzerine oturan bir çerçeve esas al›nmal›d›r. Örne¤in; iflsizli¤e, sigortas›z çal›flmaya, geçici iflçi statüsünde çal›flmaya karfl› verilecek mücadele; çal›flma saatlerinin ücretlerde bir azalmaya meydan vermeksizin düflürülmesi, sosyal güvenli¤in iflçi s›n›f›n›n genelini (elbetteki iflsizleri) kapsamas›, iflsizlik sigortas›n›n sa¤lanmas› do¤rultusunda izlenecek mücadele hatt›, iflçi kitlesinin genifl y›¤›nlar›n› kesen
bir ortak payda, ortak mücadele zemini olacakt›r. Böylesi bir mücadele çizgisinin tüm iflkollar›nda, iflyerlerinde zemini ve muhataplar› vard›r. Hemen bütün iflkollar›n›n k›y›s›nda, önemli bir geçici iflçi/iflsiz kitlesi, hemen tüm sektörlerin yan sanayilerinde tafleron ve atelye üretimi zeminlerinde, sigortas›z y›¤›nlar ve hemen tüm iflyerlerinde, birkaç farkl› statüde çal›flan (memur, kadrolu, geçici iflçi, tafleron iflçi ve haliyle sendikal› olan ve olamayan iflçi gibi) iflçiler, fazlas›yla bulunmaktad›r. Ve esasen, iflçi s›n›f›n›n, ayn› sektördeki (hatta iflyerindeki) farkl› statüler ve ifl sahibi olup olmama zeminlerindeki bölünmüfllü¤ü, s›n›f içi rekabeti artt›r›c› ve burjuvazi karfl›s›ndaki s›n›f kimli¤ini parçalay›c› bir ifllev görmektedir; iflkollar› ve sektörler düzeyindeki bölünmüfllü¤ü de¤il. Bu bölünmüfllük koflullar›nda, ortak mücadele hedefleri ekseninde bir savafl›m zemini örülemedi¤i sürece, kadrolu ve sendikal› iflçilerle g e ç i c i - ö rg ü t s ü z - s i g o rtas›z ve iflsiz iflçi kitlesi aras›nda, sürekli bir rekabetin ve çat›flman›n koflullar› olacak, bu rekabet k›z›flacakt›r. Ve bu zemine s›k›flm›fl bir sendikal örgütlülük, s›n›f hareketini d e v r i m c i l e fl t i r m e k yerine, yönetiminde kim oldu¤undan ba¤›ms›z olarak, kapsad›¤› s›n›f kesiminin “özel, kesimsel” ç›karlar›n› ve ayr›cal›klar›n›, ayn› zamanda iflçi s›n›f›n›n di¤er kesimleri karfl›s›nda da (örn. bu ayr›cal›klara sahip olmayanlar ve kendisinin ayr›cal›klar›n›, ifl güvencesini tehlikeye sokan s›n›f kesimi karfl›s›nda) savunan gerici bir role mahkum kalacakt›r. ‹kinci olarak: ‹flçi s›n›f›n›n, genel ve ortak ç›karlar› ekseninde, genifl kesimleri kucaklayan bir mücadele içerisinde kendisini varedebilmesi için, ortak mücadele hedeflerinde buluflabilecek s›n›f kesimlerini kapsayacak denli bir örgüt lenme, iflçi s›n›f›n›n farkl› kesimlerini ortak mücadele hedeflerine dönük bir savafl›ma sevkedecek muhtevada bir örgütlenme perspektifi esas al›nmal›d›r. Mevcut sendikal örgütlülü¤ün, iflçi s›n›f›n›n ancak çok küçük bir az›nl›¤›n› (% 8) kapsad›¤› da gözönüne al›n›rsa, geride kalan örgütsüz ve her türlü sosyal güvenceden yoksun % 90’›n›n, sendikal örgütlülü¤ün çat›s› alt›na al›nabilmesinin vazgeçilmez önemi daha net kavranabilecektir. Örgütsüz s›n›f kesimlerinin örgütlenebilmesi ihtiyac› gözard› edildi¤i noktada, mevcut sendikalar, sendikal anlay›fllar zemininde ortaya konulan tüm
perspektifler, iflçi s›n›f›n›n sendikal› kesimlerinin ayr›cal›klar›n›, s›n›f›n örgüt süz kesimleri karfl›s›nda korumaya yönelen bir zemine düflmeye mahkumdurlar. Dolay›s›yla, bugün, sendikal zeminde murad edilen devrimci ç›k›fl›n yolu, öncelikle, sendikal› iflçilerin, bur juvazi ve günün sendikalar› taraf›ndan, örgütsüzlü¤e ve her türden sosyal güvenceden yoksun koflullarda çal›flmaya ve yaflamaya mahkum edilmek istenen/b›rak›lan iflçi s›n›f› kesimleriyle, sendikal zeminde buluflabilmesi do¤rultusunda, sendikalar›n bu kesimleri örgütleme u¤rafl›na girmesinden geçmektedir. fiu an, sendikal örgütlülü¤ün d›fl›nda kalan genifl iflçi y›¤›nlar›n›n, kendilerinin sahip olmad›¤› ayr›cal›klara sahip olan s›n›f kesitleriyle ayn› sendikal örgütlülük içerisinde bulunmalar›, bu sendikalar›n yönetimlerinin “iflçiler”, “devrimciler” taraf›ndan ele geçirilmesinden çok daha devrimci bir etki yaratacakt›r. *** Sonuçta, iflçi s›n›f›n›n genifl kesimlerini kucaklayan, genel ve ortak ç›karlar ekseninde örülecek bir mücadele hatt› ve bu zemine denk kapsay›c›l›kta bir s›n›f örgütlülü¤ü, sendikal örgütlülük, iflçi hareketinin, burjuvazi karfl›s›nda bir s›n›f kimli¤i kazanabilmesi ve s›n›f hareketinin devrimcileflmesi bak›m›ndan vazgeçilmez önemdedir. Böylesi bir sendikal perspektif, ayn› zamanda, iflçi s›n›f› içerisindeki hiyerarflik bölünmeden beslenen sendika bürokrasisinin, s›n›f hareketi zeminindeki en devrimci panzehirlerindendir. Bu nedenle, hem iflçi s›n›f›n›n, burjuvazi karfl›s›nda, genel ve ortak ç›karlar› ekseninde bir savafl›m verebilmesinin, hem de, sendika bürokrasisine karfl› gerçek bir zaferin kazan›labilmesi, esasen tüm bu olumsuzluklar›n temel nedenlerinden olan, iflçi s›n›f› içerisindeki bölünmüfllük ve rekabet koflullar› na, bu rekabeti körükleyen örgütlülüklere ve kesimsel ayr›cal›klar›n korunmas›n› temel alan mücade çizgisine, aç›ktan bir savafl›ma girmekten geçmektedir. Emek-gücünü satmaktan baflka geçim ve yaflam koflulu olmayanlar›; 657, sigorta, sözleflme, geçici vb. ayr›m› yapmadan, çal›flan›yla, çal›flmayan›yla kucaklayacak bir sendikal örgütlenme, sendikal zeminde at›lmas› gereken öncelikli hedef olmal›d›r. Böylesi bir ad›m›n, mevcut sendikal anlay›fl ve örgütlülükler taraf›ndan at›lmas›, ya da iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden bilinci üzerinde, yine kendili¤inden somutlanmas› beklenmemelidir, olmaz. Bu muhtevada bir müdahalenin, devrimciler taraf›ndan, iflçi y›¤›nlar›na ve mevcut sendikal zemine dönük olarak gerçeklefltirilmesi, belirleyici önemdedir. Sendikalar, ancak s›n›f›n devrimci dinamizm tafl›yan genifl y›¤›nlar›yla buluflabildi¤i oranda “iflçilerin” olacak ve bürokrasinin kendini varedebildi¤i zemin ayaklar›n›n alt›ndan çekilip al›nacakt›r. J
May›s ‘98 Hedef Komünizm; Zafere Kadar Sürekli Devrim! Özgürlük Savaflan ‹flçilerle Gelecek! Bir Gün De il Hergün; Bir Alan De il Heryer K›z›l Olacak! Bolflevizm Kazanacak! Komünist Bir Dünya Kuraca ›z!
1998 1 May›s’› 1997’nin Tekrar› m› ?
Devrimci Parti Güçleri aç›s›ndan, 1998 1 May›s›, 1997 1 May›s’›ndan, politik perspektif itibar› ile, daha ileri bir seçenek anlam›na gelmemektedir, daha ileri bir noktada de¤ildir. Bu noktan›n ilerisi; liberal demokrasi ve bürokratik sendikal önderlikten tam bir kopuflun üzerinde, “1 May›s kavga günüdür, her gün kavga, her yer 1 May›s” fliar›yla, iflçi s›n›f›n›n devrimci dinamizm tafl›yan kesimlerinden beslenerek, burjuvazinin uflaklar›n› ve düzen solcular›n› kendi bafllar›na b›rakarak, kendi alanlar›m›zda özgürce kutlayaca¤›m›z devrimci 1 May›s’t›r. Bu bak›mdan, 1998 1 May›s’›, 1997’de öngörülen fakat at›lamayan ad›mlar›n at›ld›¤› bir dönemeçtir: 97’nin, bir anlam›yla tekrar›, ancak, politik baflar›lar aç›s›ndan, ondan gözle görülür biçimde ayr›l›p öne ç›kan bir “tekrar›d›r”. Esasen 97 1 May›s’›n›n hedeflerine, 98’de ulafl›lm›flt›r. Tam da bu nedenlerden dolay›d›r ki, 98 1 May›s›, 97 1 May›s›’na göre, daha ileri bir politik perspektif üzerine oturmasa da, 1997 ile
k›yaslanamayacak politik baflar›lar› ile, 1997 1 May›s’›n› kat be kat aflm›flt›r. Bununla birlikte, 97’de bas›lan tuza¤a bas›lmaktan kurtulunamam›fl, politik anlamdaki ileri ç›k›fl, askeri ve teknik anlamda bir baflar› ile pekifltirilememifltir. Ancak, yaflanan zaaflar, devrimcileflen 1998 1 May›s›’n›n kazan›mlar›na gölge düflürecek boyutta de¤ildir. Bunun yan›nda, devrimci hareketin deneyimleri ve liberal siyasal platformdan kopufl do¤rultusundaki iradesi, bu zaaflar› aflabilecek bir potansiyeli fazlas›yla bar›nd›rmaktad›r: Bu zaaflarla devrimci temelde bir hesaplaflma, devrimci 1 May›s’›n onurunu tafl›yanlar›n önünde duruyor. 1998 1 May›s›’n›n politik kazan›mlar›ndan, gerçek anlamda özgür 1 May›s’lara ve eylemlere s›çrayabilmek için, görev, komünist devrimcileri bekliyor.
1 MAYIS VE OPORTUN‹ZM S‹P’in “Olgunlaflt›¤›n›n” Tescili RAD‹KAL’den... 1 May›s 98’in öngünlerinde, devrimci bir 1 May›s’›n, ancak, onun ba¤›ms›z ve özgür örgütlenmesiyle mümkün olabilece¤ini dillendirip bunun haz›rl›klar›na giriflenleri, “toyluk, b›çk›nl›k” v.b. ifadelerle de¤erlendirip (A. Güler, Sosyalist ‹ktidar, 24 Nisan) kendilerinin “olgunluk” ve “sorumluluk” içinde davranacaklar›n› belirten S‹P’lilerin sözlerinde durduklar›n› Cumhuriyet ve Radikal gazeteleri de tescil etti. 2 May›s’ta yay›nlanan Cumhuriyet ve Radikal’de Ayd›n Engin ve Celal Bafllang›ç gibi yazarlar›n “izlenimleri” S‹P ve benzerlerine düzülen methiye tefrikalar› gibiydi. ‹flte C. Bafllang›çtan bir sat›r: “Bayram Meral konuflurken ‘yuh’ diye ba¤›ranlar› partidafllar›n›n ‘dinlemek istemiyorsan›z slogan at›n’ diyerek susturmas› da, geçen y›llara göre, siyasal olgunluk düzeyinde küçük de olsa at›lan önemli bir ad›md›”.
Oradan Öyle mi Görünüyor? 1 May›s akflam› televizyonlarda, ertesi sabah da burjuva gazetelerinin hemen tamam›nda ve polis bülteninde devrimcilerle çat›flmalar›n haberleri ayn› cümleleri tafl›yordu; “Üstünü aratmak istemeyen gruplar, maskelerini ç›karmak istemeyen bir grup, yasad›fl› örgütlerin pankartlar›yla alana girmek isteyen birkaç yüz militan...” v.b. 2 May›s tarihli Emek gazetesi de, “‹llegal örgüt pankart› açt›klar› ve maske takt›klar› gerekçesiyle miting alan›na al›nmayan gruplara sald›ran polis...” diyerek “haberini” okurlar›na veriyordu. 2 gün sonra yay›nlanan Sosyalist ‹ktidar gazetesinde ise, çat›flmalar, “1 May›s kutlamalar› için gelen ve üstlerini aratmak istemeyen devrimcilere sald›ran polis, kalabal›¤a
su s›kt› ve sis bombas› att›” denilerek “haber” yap›l›yordu. Haftalard›r devrimci yay›nlarda ve Güçbirli¤i’nin aç›klamalar›nda yaz›lanlar dahi, Emek’in ve Sosyalist ‹ktidar’›n olup bitenleri kavrayabilmesine yetmemiflti anlafl›lan... Ya da düflman›n kurdu¤u barikat›n arkas›nda saf tutanlar›n durdu¤u alandan Piyalepafla, Feriköy ve Okmeydan›’ndaki çat›flmalar, ancak düflman›n gördü¤ü gibi görülebiliyordu. Düflman›n dürbününden savafla bakmak için, illaki “mehmetçik bas›n” turlar›na kat›lmak ve “murat operasyonunu” termal kameralarla seyretmek gerekmiyormufl demek ki!
Kendisi Liberallerle; Pankart› Devrimcilere Emanet “S›n›f ve kitleden kopukluk tutumunun dibe vurdu¤u ”, (K›z›l Bayrak, 53) Devrimci 1 May›s güçlerinin topland›¤› Piyalepafla Bulvar›’nda “illegal örgüt” pankartlar›n›n aras›nda bir de “EK‹M” pankart› vard›. (Foto¤raf K›z›l Bayrak Gazetesi, 53. Say›da) Liberallerin, Reformistlerin ve gangster-sar› sendika bürokratlar›n›n organizatörlü¤ünde toparlanan Abide-î Hürriyet’te ise an›lan örgütün ne bir pankart›na ne de bir bayra¤›na rastlayan oldu. Oysa sol çevrelerde ço¤u kifli biliyordu ki EK‹M, aynen S‹P gibi, “sorumluluk” içinde davranarak “resmi 1 May›s”a kat›laca¤›n› aç›klam›flt›. K›z›l Bayrak gazetesine göre de bu sözde durulmufl ve “komünistler iflçi kortejleriyle kat›larak alana coflkulu ve devrimci bir hava tafl›m›fllard›”. Piyalepafla’da toplanan “s›n›f d›fl› dinami¤in” bileflenlerine göreyse anlafl›lamayan, EK‹M pankart›n›n neden “havan›n tafl›nd›¤›” taraftaki kürsüde de¤il de, devrimcilerin bulundu¤u alanda as›l› oldu¤uydu. Anlafl›lan EK‹M, “Devrimcilik perhizine” Abide-î Hürriyet’te giriyor, turflusunu da Piyalepafla’da bulundurmay› ye¤liyordu.
2
May›s ‘98
99’da Zincirleri K›rmak ‹çin 98’in Dersleri Özgür 1 May›s yaratmak için devrimci bir eylem zemininde örülmesi gereken devrimci dayan›flma somutlaflt›r›lamad›¤› için yenilgiye u¤rayan ‹zmir Devrimci Parti Güçleri, yüksek bir moral ve devrimci sorumluluklar› bir kez daha hat›rlayarak, 99 1 May›s’›na haz›rlanma bilinciyle alandan ayr›ld›. zmir’de 98 1 May›s’› devlet güçlerinin, sendika bürokratlar›n›n ve liberal demokrasinin yo¤un çabalar›yla bar›flç›l biçimde geçirilerek zincirlendi. 1 May›s’a ‹zmir’de tak›lan bu zincirin en büyük sorumlulu¤u ise sendika bürokrasisinin, liberallerin düzenle iyi iliflkileri sayesinde elde ettikleri olanaklara gözünü dikerken, 1 May›s’› yaln›zca bu olanaklar çerçevesinde yap›lan bir miting, devrimci politikay› ise bu alanda k›z›l bir odak olmaya indirgeyen savunmac›, durdu¤u yerle yetinen bir bak›flaç›s›yla haz›rl›k yapan, alanda ise devrimcilerin bulunmad›¤› bir 1 May›s alan› için oynanan oyunlar› bofla ç›karmak için devrimci bir kararl›l›kla kendi özgücüne dayanan bir eylem karar› alamayan ve alandaki k›sa süreli bir flenlikle aldat›lan devrimci hareketin kendisidir. 1 May›s 98’de devrimci hareket, bayraklar› ve fliarlar›yla devrimci bir görünüm verse de; özgür 1 May›s için olanaklar›, devrimci dayan›flmay› örerek, liberallerden ve onlar›n politik boyunduru¤undan ar›narak, devrimci bir politikay› varedip 1 May›s’› kavga gününe çeviremedi¤i için, flenlikli ve zincirli 1 May›s oyununda bir figüran haline gelmifltir. Devrimci hareketin, düflman›n, liberal demokratlar ve sendika bürokrasisi kanal›yla, içeri¤ini ve alan›n› kendisinin belirledi¤i bu 1 May›s’a, içeri¤ini de¤ifltirmek için kat›lma hedefi de sonuçsuz kald›. Çünkü, henüz HADEP ve devrimci hareketler alana girmeden, planlanan 1 May›s alan› yarat›lm›fl, istiklal marfl› okunarak aç›lan flenlik neredeyse sona ermifltir. Az say›da bir kat›l›m sa¤layan sendikalar, TÜMT‹S ve SES d›fl›nda alan› terketmiflti bile. Devrimci hareketlerin alana girmesi sonras›, flenlik k›sa sürede bitirildi. ‹zmir’de 98 1 May›s’›na beklenmedik ölçüde yo¤un bir kat›l›m gerçekleflti. Yaklafl›k 35 bin kiflilik kat›l›m›n 15-20 binini, HADEP ve devrimci hareketlerin kitleleri oluflturuyordu. 1 May›s öncesi “Buras› ‹stanbul de¤il, burada liberallerden, sendikalardan ayr› 1 May›s kutlamaya güç ve olanak yok” diyenlerin aksine, devlet güdümlü de¤il, özgür 1 May›s’› yaratmaya yeterli olanak vard›, eksik olan, düzend›fl› örgütlerin, düzenle ve onun kurumlar›yla uyumsuz bir politikayla ve burjuva politikas›n›n devrimci hareket içerisindeki tafleronu liberal demkorasiden ba¤›ms›zlaflarak karar al›p, uygulama cüreti ve kararl›¤›yd›. Toplanma yerine gelifller s›ras›nda, çeflitli noktalarda aramalar›n olmas›, 1 May›s’a devrimci hareketlerle kat›lacak olanlar›n, henüz toplanmadan üstlerini aratmak zorunda kalmas›na sebep oldu. Sosyalist bas›n platformunun üst aratma biçiminde karar› bulunmas›na ra¤men, “ciddi bir tacizle karfl›lafl›l›rsa, veya pankartlara, bayraklara el konmaya kalk›fl›l›rsa tavr›m›z de¤iflir” biçiminde bir aç›k kap› da b›rak›lm›flt›. Devrimci Parti Güçleri’nin bu noktadaki önerisi “Devrimciler hiç bir eyleme bafltan düflmana teslim olmak üzere gitmezler; her eylemi devrimcilefltirmek perspektifiyle hareket edeceksek, haz›rl›klar›m›z› da buna göre yapmal›y›z, güç ve olanaklar›m›z elvermeyip, üst aratmak zorunda kalsak da kortejleri bozmadan kol kola girerek polis kordonunun içinde n geçelim, hiç bir devrimci hareketin herhangi bir malzemesine el konmas›na, hiçkimsenin gözalt›na al›nmas›na müsade etmeyelim” biçimindeydi. Sosyalist bas›n platformu, pankartlara elkoydurmama, kortejlerden gözalt› vermeme noktas›nda kararl› da olsa, üst arat›p aratmama noktas›nda önceden net bir karar verme zorunlulu¤u oldu¤u ve arkas›nda durulamayaca¤›ndan dolay› üst aratmama tavr› olamayaca¤› biçiminde bir karar ald›. Bizim, siyasal kimliklerin de¤il, dergi temsilcilerinin platformu oldu¤u için, içinde bulunmad›¤›m›z platformda, daha çok Al›nteri çevresiyle devrimci dayan›flmay› örme zemininde ortak tutumlar›m›z oldu. Gerçi, henüz toplanma alan›na gelifl s›ras›ndaki arama noktalar›, düflman›n kendi minderindeki bir kavgada devrimcilerin ne kadar dezavantajl› oldu¤unu gösteriyordu. Ancak yine de bu, tek bafl›na devrimci hareketin flehir merkezlerinde yap›lan ve
‹
liberal demokratlar›n, sendika bürokrasisinin cenderesindeki iflçi aristokrasisine ve y›lg›n, yorgun devrimci eskilerine seslenmekten baflka da bir ifle yaramayan, devletin devrimcileri rahatl›kla silahs›z b›rakt›¤› ve çat›flma ortam›n›n hiç de devrimcilerden yana olmad›¤› bu eylemlere yönelik ilgisini azaltm›yordu. Hiç kuflkusuz sorun, devrimci dayan›flmay› düzend›fl› bir zeminde, oportünizmden koparak örecek mekan olarak iflçi s›n›f›n›n çal›flt›¤› ve yaflad›¤›, düflman›n kontrol edemedi¤i alanlar›n özgürce belirlenece¤i, düzenin olanaklar›ndan ve kontrolünden uzak, devrimci dinamikleri bar›nd›ran, düzene öfkeli, Gazi Ayaklanmas› ve 96 1 May›s’› gibi isyanlar› yaratan, iflçi s›n›f›n›n en dinamik kesimlerine önderlik edilecek bir eylem çizgisini ortaya koyan Devrimci Parti Güçleri’nin, politik etkinli¤ini artt›rmas›, devrimci hareketi bu yönde ikna edebilmek için öncelikle kendisinin böylesi eylemlere önderlik edebilecek bir kapasiteye ve kararl›l›¤a sahip oldu¤u yönünde devrimci hareket nezdinde rüfltünü ispat etmesidir. Yürüyüfl güzergah›nda toplanmalar saat 12.30 civar›nda bafllad›. Tüm devrimci yap›lar, bu saattte, bal›k hali önünde pankartlar›yla toplan›rken, hiç bir devrimci yap›n›n pankartlar›na el konulmas›na izin verilmedi, ancak Devrimci Parti Güçleri pankart›n› getirecek yoldafllar›n 1 saatlik bir gecikmeyle ve yanl›fl yere pankart› getirmeleri, pankartlara de¤il ama pankart sopalar›na el konulmas›na sebep oldu. Devrimci hareketlerin bulundu¤u arama noktas›na uzak bir yerden girildi¤i için bundan haberdar olma ve müdahale etme flans›m›z olmad›. Resimli, büyükçe bir “Komünist bir dünya kuraca¤›z”, ile “Özgürlük savaflan iflçilerle gelecek” fliarlar›n›n bulundu¤u, Devrimci Parti Güçleri pankartlar› ile “Bir tek iflçi sigortas›z, tek bir iflyeri sendikas›z kalmas›n” yaz›l› DAB-SEN pankart› ve çok say›da döviz kortejde yer ald›. Yaklafl›k 150-170 kiflilik bir kortej oluflturduk. Devrimci hareketler bak›m›ndan yo¤un bir kat›l›ma sahipti. At›l›m, Halk›n Günlü¤ü, oldukça kalabal›k ve coflkulu bir kat›l›ma sahipti. HADEP korteji bar›fl ça¤r›lar›na karfl›l›k “Gençler Botan’a özgür vatana” slogan›n› s›k ve coflkuyla at›yordu. Bir çok devrimci hareketin kortejinden daha kalabal›k biçimde ve devrimci sloganlarla ba¤›ms›z üniversite ö¤rencileri örgütlerinin, devrimci örgütlerden kaç›fl› körükleyen, bireyci burjuva özgürlü¤ünü temel alan liberal propagandalar›n, devrimci bir önderlik ve politikan›n yaratt›¤› bofllu¤u nas›l doldurdu¤unu çok aç›k bir biçimde gösteriyordu. 95 1 May›s’›ndan bu yana oldu¤u gibi sendikalar yine genellikle temsilci düzeyinde kat›l›m sa¤lad›lar. E¤itim-Sen, Tümtis, SES belli bir kitleye sahip sendikalard›. Bu kitleler de, daha çok liberal demokrasinin sendikalara tafl›d›¤› kand›. Alana girifllerin 15.00’te bafllayacak olmas›na karfl›n, iki saat ertelenerek, devrimci kitleleri belirsizlik içerisine sokarak enerjisini ve motivasyonunu tüketmeye dönük olarak, eylem saatinin bitifline yak›n devrimci hareketleri alana almaya bafllay›p, eylemi “zaman tükendi” bahanesiyle apar topar bitirme, devrimcilerin bulunmad›¤› bir 1 May›s alan› oyununa karfl›n, devrimci çevrelere, uyan›k olma ve eylemsiz kalmama ça¤r›s› yapt›k. Daha önce istiklal marfl› okunmas› halinde alana girmeyebilece¤ini aç›klayan HADEP’e Al›nteri, Özgür Gelecek ve Halk›n Günlü¤ü ile birlikte, ya tertip komitelerinin belirledi¤i s›ralar› ve saati beklemeden alana girelim, ya da alandaki flenlikten ba¤›ms›z bir kürsü olufltural›m önerisi, HADEP taraf›ndan olumlu bulunmas›na ra¤men, yeterli olanak olmad›¤› gerekçesiyle kabul edilmedi. Bu süre içerisinde de sürekli olarak kendi kortejimizi, devlet güçlerininin oyunundan, devrimci dayan›flmay› örmek ve özgür 1 May›s için giriflimlerimizin ne durumda oldu¤undan haberdar ettik. Bu tutumumuz, uzun süre ayn› noktada beklenmesine ra¤men kortejimizin belirsizlik içerisine girmemesine ve devrimci hareketlere özgür 1 May›s yaratma hedefiyle
götürdü¤ümüz önerilerin arkas›nda durabilecek bir durufla ve vurufla haz›rl›kl› olmam›z› sa¤lad›. Bu s›rada yak›ndan çekim yapmak isteyen bir polis kameras› uzaklaflt›r›ld›, k›sa bir süre sonra yandaki demir parmakl›klar›n arkas›ndaki polislerin yan›ndan çekime devam etmeye kalk›nca kortej görevlisi yoldafllar taraf›ndan tartakland›. Gün boyunca sürekli olarak devrimci hareketlerle “kahrolsun oportünizm, yaflas›n devrimci dayan›flma” fliar›n› somuta dönüfltürmek, devlet güçlerinin ve liberallerin belirledi¤i bir düzene girmeyi reddedip, özgür 1 May›s’› devrimci bir temelde varetmek için sürekli ve ›srarl› çabalar›m›z oldu. Özellikle Al›nteri kortejiyle ortak tutumlar›m›z oldu. Bu çevreyle birlikte, sürekli olarak ortak sloganlar at›ld›. (Yaflas›n Devrimci Dayan›flma; Kurtulufl Devrimde Komünizmde; Yaflas›n Devrim ve Sosyalizm; 1 May›s K›z›ld›r, K›z›l Kalacak; Yaflas›n Proletarya Enternasyonalizmi) Kald›raç’›n önerisiyle, alana girer girmez, kürsüye ‹stanbul’daki devrimcilere dönük sald›r›n›n anons ettirilmesi; “1 May›s flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n›n att›r›lmas› yönünde devrimci hareketlere öneri götürüldü. Ancak flenlik havas›na dönüflen alanda art›k bu mümkün de¤ildi. Alana girer girmez, alan› terkeden ve pasif bir protestoyu tercih eden HADEP’ten sonra, devrimci hareketler alana girdi. Devlet güçlerinin flenlikli 1 May›s’› böylece tamamlanacakt›. Biz devrimcilerin, bugüne kadar özgürlefltirmek için u¤runda savafl›p, alt›nda öldükleri 1 May›s’›n k›z›l bayra¤›n›n›n, böylesi bir flenlik ortam›nda dalgaland›r›lamayaca¤›n› düflündü¤ümüzden, kortejimize yönelik 98 1 May›s’›n› kaybetmemizin sebeplerini özetleyen ve 99 1 May›s’›n› kazanmak için önümüzdeki somut görevleri hat›rlatan bir konuflma yap›p “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Komünist bir dünya kuraca¤›z” sloganlar›n› atarak eylemi terkettik. Zaten k›sa bir süre sonra da flenlik havas›ndaki 1 May›s sona erdi. Sonuç olarak 98 1 May›s’›nda yenildik ama kazan›mlarla dolu bir süreci de geride b›rakt›k. Devrimci Parti Güçleri, ‹zmir’de ilk kez di¤er devrimci çevrelerle, bu kadar yo¤un bir etkileflim süreci içerisine girmifltir. 1 May›s’a tak›lmaya çal›fl›lan zincirleri k›rmak için devrimci dayan›flmay› örme çabalar›m›z 98 1 May›s’›n› özgürlefltirmek için yeterli olmad›. Ama devrimci hareketlerle 99 1 May›s’›n› özgürlefltirebilmek için olumlu bir iliflki yakalad›k. ‹zmir’de de ba¤›ms›z kürsü, ayr› bir 1 May›s alan›, devrimci hareketler taraf›ndan dillendirilmeye baflland›. Ayr›ca yenilgiye ra¤men, kortejimizi sürekli olarak kavgaya haz›r tutmam›z, eylem görevlileri taraf›ndan, devrimcilerle iletiflim yönündeki çabalar›m›z›n korteje sürekli olarak aktar›lmas› sayesinde; ne yapt›¤›n› bilen, sorumlulu¤unu yerine getirmek için çabalayan, ancak özgür 1 May›s yaratmak için devrimci bir eylem zemininde örülmesi gereken devrimci dayan›flma somutlaflt›r›lamad›¤› için yenilgiye u¤rayan Devrimci Parti Güçleri, yüksek bir moral ve devrimci sorumluluklar› bir kez daha hat›rlayarak, 99 1 May›s’›na haz›rlanma bilinciyle alandan ayr›ld›. ‹stanbul’daki iki ayr› 1 May›s, her yerde somutlaflt›r›lmal›d›r. Devrimci hareketin, sendika bürokrasisinin etkisindeki iflçi aristokrasisine de, liberallerin genifl yasal olanaklar›na da ihtiyac› yoktur. ‹htiyaç, devrimci hareketlerin pefline tak›lan, burjuvaziye ve onun kurumlar›na öfkeli kesimlere önderlik edecek bir eylem hatt›n›, liberallerden hem eylem alan› olarak, hem de içerik olarak koparak, örürelebilece¤i bir devrimci dayan›flmadan geçiyor; acil ihtiyaç, devrimci s›n›f önderli¤inin yarat›lmas›d›r. 98 1 May›s’› yenilgiyle sonuçlansa da, bugündeki giriflimlerimiz, “Kahrolsun oportünizm, yaflas›n devrimci dayan›flma” fliar›n› somutlaflt›r›labilmek aç›s›ndan ileriye dönük önemli birikimler sa¤lad›. ‹zmir’den Devrimci Parti Güçleri
3
May›s ‘98
1 May›s Dersleri’ni Do¤ru ve Eksiksiz Ç›karal›m evletin Adana'da 1 May›s'lar› yasaklad›¤› dönemlerde 1 May›s davas› korsan gösterilerle, serh›ldanlarla özgür bir flekilde yaflat›ld›. 1 May›s’larda özgürleflmek için, devletin iznine hiç de gerek yoktu. Devletin son dönemlerde Adana'daki 1 May›s kutlamalar›na izin vermesi, bir “kazan›m” olmakla birlikte, gerici reformlar kapsam›ndaki “demokrasi sald›r›s›”n›n da bir parças› olarak görülmelidir. Bir dönemler devrimci hareketin çok güçlü oldu¤u Adana'da, özellikle PKK'nin "bar›fl, nas›l olursa olsun bar›fl" stratejisine yöneldi¤i dönemde, daha önce devletin giremedi¤i denetime alamad›¤› Kürt emekçilerinin yaflad›¤› varofllar›n kap›lar› devlete aç›lm›flt›r. Ayr›ca yine bu dönemde polis operasyonlar›yla devrimci harekete ciddi darbeler vurulmufltur. 1997-98 1 May›s'lar› ›fl›¤›nda bakt›¤›m›zda -ulusal devrimci hareket d›fl›nda- en kökleflmifl devrimci hareketler, çevre bölgelerdeki taraftarlar›n› da katarak en fazla 120 kiflilik kortejler oluflturabiliyorlar. Durum böyle olunca, devlet daha da pervas›zlaflarak devrimcilerin tüm etkinliklerine azg›nca sald›r›yor. ‹zinli 1 May›s gösterilerine bakt›¤›m›zda, polis daha toplanma yerinde devrimcileri iç çamafl›rlar›na dek arayarak, sözlü sataflmalarda bulunuyor. Üst aramas› yap›lmadan, eylemcilerin kortej oluflturmalar›na izin verilmiyor. Biz, geçen seneki dersler ›fl›¤›nda "Zincirli de¤il,
D
özgür 1 May›s"fliar›n›n hakk›n› verebilmek için, özellikle son üç haftam›z› 1 May›s'a kilitledik. Ad› konulmam›fl "devrimci güç birli¤i"nin oluflum sürecine kat›ld›k. At›l›m, K›z›l Bayrak, Kurtulufl çevrelerinin yan çizmelerine ra¤men, "devrimci 1 May›s"ta ›srar eden devrimciler olarak, farkl› bir mekanda toplan›p, özgürce belirledi¤imiz propaganda materyallerimizle, tek kortej halinde, devletin belirledi¤i toplanma mekan›na gitmeye karar verdik. Tüm kamuoyuna bu konuyla ilgili olarak ça¤r›da bulunduk. Fakat devrimci gruplar› göremedik. Belirlenen alana ça¤r›yla gelenler geri dönmek zorunda kald›. Antakya'dan gelecek yoldafllar›m›z›n trafik muhalefeti yüzünden geç kalmalar›, bizim de alana da¤›n›k girmemize neden oldu. Alana Devrimci Parti Güçleri imzal› dövizleri geçirebildikse de, pankartlar›m›z› ve k›z›l bayraklar›m›z› geçiremedik. Devrimci platformun daha önce belirledi¤i gibi, At›l›m ile Halk›n Günlü¤ü aras›nda 60 kiflilik bir kortej oluflturduk. Yürüyüfl boyunca öne ç›kard›¤›m›z sloganlar, "Yaflas›n 1 May›s(Arapça, Kürtçe, Türkçe); Marks, Engels, Lenin, Yaflas›n Komünizm; Leninizm ölmedi, yafl›yor, yaflataca¤›z, Komünist bir dünya kuraca¤›z; Bolflevizm kazanacak komünist bir dünya kurulacak; Hedef komünizm, zafere kadar sürekli devrim; Özgürlük savaflan iflçilerle gelecek; Burjuva devlet y›kaca¤›z elbet; Kahrolsun ücretli kölelik düzeni; Yaflas›n devrim ve
Ankara’da Burjuvazinin Örnek 1 May›s’› 98 1 May›s’› Ankara’da tam da düzen güçlerinin istedi¤i gibi; sendika bürokatlar›n›n, liberallerin önderli¤inde ve kolluk güçlerinin tam denetimi alt›nda geçti. Yani Ankara, geçmifl y›llarda oldu¤u gibi, yine devlet ve burjuva bas›n taraf›ndan “örnek 1 May›s” alan› ilan edilmekten kurtulamad›. Miting, sabah saatlerinde kitlenin Gar’›n önünde toplanmas›yla bafllad›. Düflman, toplanma alan›n› kuflatma alt›na alm›fl, arama noktalar› oluflturmufltu. Saat 11 dolaylar›nda, Gar’dan bafllayan yürüyüflün sonucunda, kitlenin S›hh›ye’ye ulafl mas› 3,5 saat sürdü. Zaman›n bu kadar uzamas›, kontrol noktalar›ndaki s›k› aramalardan kaynaklan›yordu: 1 May›s’t› ve düzen güçleri alabildi¤ine pervas›zd›; buna karfl› duracak devrimci irade ise yoktu. Arama noktalar›nda, k›z›l bayraklara, maskelere, pankartlara, pankart sopalar›na el konulmaya çal›fl›ld›, ço¤unlukla da el konuldu. Herkes tek tek, oldukça ayr›nt›l› bir flekilde arand›. Düflman sabah saatlerinde yakalad›¤› bu avantaj› miting sonuna kadar sürdürdü. Mitingde coflkudan eser yoktu. Yürüyüfl hatt›ndaki, k›smi olarak at›lan sloganlar, söylenen marfllar d›fl›nda tam bir y›lg›nl›k hakimdi. Alanda devrimciler vard› ama devrimci siyaset, devrimci coflku yoktu. Gruplar aras›nda dayan›flma, arama noktalar›nda birbirlerini “beklemek”ten ibaretti. Alanda da¤›t›lan propaganda materyallerinin hepsi gazete-dergi kimli¤i ile yap›ld›. Al›nteri, At›l›m, Özgürleflen Emekçiler, bildiri da¤›tt›. At›l›m, Kurtulufl, K›z›l Bayrak, Partizan imzal› kufllamalar yap›ld›. Devrimciler, kesin bir flekilde alandaki tabloya uyum sa¤lam›fl; 1 May›s’ta devrimci siyaseti, güçleri oran›nda varetmekte baflar›s›z kalm›fllard›r. Alandaki y›lg›nl›k ve rehavete devrimciler de teslim olmufllard›r. 1 May›s, bir-iki sendika bürokrat›n›n konuflmas› ve araçlardan yay›nlanan, son günlerde eylemlerin popüler flark›s› “Birfley yapmal›” ile saat 15.30’da sonland›r›ld› ve kitle da¤›ld›. Mitingin sona ermesiyle birlikte; düzen güçleri, sendika bürokratlar› ve liberaller derin bir solukla “Oh!” çektiler. Bir 1 May›s daha “kazas›z-belas›z” savuflturulmufltu. Ankara’daki mitingin seyrini özellikle devrimcilerin tutumunu, ruh halini, ne güçsüzlükle, ne de düflman›n denetiminin yo¤unlu¤uyla aç›klamak mümkündür. Sorun tamamen özneldir, devrimcilerin haz›rl›ks›zl›¤› (her yönden), eksiklikleri ve zaaflar›d›r. Sabah›n ilk saatlerinde düflman›n arama noktalar›nda yakalad›¤› üstünlük, miting boyunca sürmüfl, devrimciler ve s›n›f güçleri aç›s›ndan moral bozucu, coflkuyu neredeyse ortadan kald›r›c› bir etki b›rakm›fl ve bu durum alan›n tamam›yla sendika bürokratlar›na ve liberallere teslimiyeti sonucunu do¤urmufltur. S›n›f›; Bürokratlar›n ve liberallerin etkisinden s›y›rmak niyetiyle alana giden devrimci güçler, kendilerini bile bu etkiden muaf tutamam›fllard›r. 1 May›s’›n özgürleflmesinin yolunun, önder bir örgütlülü¤ün olmad›¤› koflullarda, ancak devrimci bir dayan›flma ile mümkün olabilece¤ini söylemifl ve eklemifltik: Bu devrimci dayan›flma, düzen güçlerini oldu¤u kadar onun yedek güçleri liberaller ve sendika bürokratlar›n› da hedef almal›d›r. Özgür 1 May›s’›n asgari koflulu budur. Ankara’da yaflananlar ise bunun ter si olmufltur. Yani tam bir tabiiyet. Devrimciler güçlerini böyle bir dayan›flma çerçevesinde alanda varedememifl, böyle bir eylem haz›rl›¤›n› hayata geçirememifltir. Sonuç olarak devrimciler; devrimci siyaseti 1 May›s alan›na da tafl›yamam›fl, her f›rsatta “teflhir” ettikleri sendika bürokratlar› ve liberallerin gölgesinde kalm›fllard›r. Bunun do¤al sonucu olarak devrimci siyasetin tafl›namad›¤› alana burjuva siyaset hakim olmufltur. Savafl devam ediyor. Tüm bu olumsuzluklara ra¤men, bu topraklardaki devrimci hareket, düflmana korku salmaya devam etmektedir. Devrimcilerin eksik ve zaaflar›na, düflman›n tüm güç ve olana¤›na ra¤men bu böyledir. Bunun en yak›n göstergesi ise; düflman›n tüm gücüyle (Ordu, polis, liberaller, medya vb.) 1 May›sa dönük yapt›¤› haz›rl›k ve müdahalelerdir. Gün bütün bunlar› bilince ç›kart›p, hesaplaflma günüdür. Devrimci sorumluluk bunu gerektirir. Ankara’da 1 May›s’ta düzen güçleri galip geldiler. Sorun bundan sonras›n›n ne olaca¤›d›r. Devrimciler; kamu iflçilerini “memur” sayarak ay›rd›klar› sendikalar›na “örgütlemeye”, kendilerini sendika yönetimlerinde varetmeye çal›flt›kça; s›n›f› fabrikalar, sendikalara s›k›flt›ran anlay›fllardan kurtulamad›kça, liberallerin, sendikalar›n kuyru¤undan ayr›lamayacaklar ve 1 May›slar zincire vurulmaya mahkum kalacakt›r. Ankara’dan Bir Maya Okuru
!
komünizm; Yaflas›n devrimci partiyi yaratma mücadelemiz; Kurtulufl için devrim devrim için devrimci parti; B›ji serhildan özgür Kürdistan; Kürtlere özgürlük, Kurdara azadi; S›n›fa karfl› s›n›f, savafla karfl› s›n›f savafl›; Bütün ülkelerin iflçileri birleflin; Proletaryan›n örgütten baflka silah› yoktur; 6 saatlik iflgünü tam ücretli, 4 vardiya; Ö¤renciye ifl çal›flana ö¤renim hakk›” vb.. Yürüyüfl bitiminde sayg› duruflu yap›ld›. Biz sayg› duruflunda yumruklar›m›z havada büyük bir coflkuyla Enternasyonal marfl›n› söyledik. Bir sendika bürokrat› konuflmaya bafllay›nca "Asalaklar defolsun sendikalar iflçilerindir" slogan›n› atmaya bafllad›k. Devrimciler de tavr›m›z› destekleyerek konuflmac›y› yuhlad›lar. Konuflmac›, özetleme yolunu seçerek, kürsüden çabuk inmek için elinden geleni yapt›. Daha sonra kürsüden tiyatro gösterimi için kitleye oturma ça¤r›s› yap›ld›. Biz de Al›nteri kortejiyle birlikte ça¤r›y› reddederek "Karnaval de¤il Devrimci 1 May›s" slogan›n› att›k. Kürsüden sürekli olarak, düflmana/polise hedef gösteren teflhir amaçl› ihtarlar ald›k; kulak asmad›k. Tertip komitesinden yan›m›za görevliler geldi¤inde onlar› yan›m›zdan kovduk. Sendika bürokrasisi ve liberaller, 1 May›s'›, "kazas›z belas›z" geçirmek için ellerinden geleni esirgemediler. Bilinçli bir flekilde, iflçilerin ö¤leden sonra çal›fl›p patronlar›n karlar›na kar katmas› amaç›yla, izni saat 10 için ald›lar. Geçen seneki 1 May›s'la bu seneki 1 May›s'› karfl›laflt›rd›¤›m›zda, kat›l›m›n düfltü¤ünü gördük. Geçen sene 10.000 kifliyle geçen 1 May›s, bu y›l 3.000 kiflinin kat›l›m›yla gerçekleflti. 98 1 May›s'›nda, Adana için yenildi¤imizi, en az›ndan daha önce planlad›¤›m›z gibi gerçeklefltiremedi¤imizi rahatl›kla söyleyebiliriz. Pankartlar›m›z› ve bayraklar›m›z› alana geçiremememiz, aksi bir karar almasak dahi üstümüzü aratmam›z, 1 May›s'› devrimcilefltiremedi¤imiz anlam›na geliyor. Tabii ki bu sadece öznel hatalar›m›zla aç›klanabilecek bir durum de¤ildir. Devrimcilerden oluflan platformun önceden belirledi¤i toplanma alan›na, bizden baflka gruplar›n gelmemesi, yenilginin en büyük nedenidir. Devrimci gruplar›n toplanma alan›na neden gelmedi¤ini henüz tam olarak bilmiyoruz. Platform 1 May›s için son bir kez daha toplanarak de¤erlendirme yapacak ve kamuoyuna özelefltiri verecektir. 98 1 May›s'›n›n Adana'da en önemli sonuçlar›ndan biri de, liberal-reformist e¤ilimlerle ayr›flman›n ortaya ç›kmas›d›r. Bu yüzden devrimcilerden oluflan ads›z platformun, bizim aç›m›zdan de¤erlendirmesini ayr› bir yaz› olarak haz›rlama ihtiyac› hissediyoruz. Özellikle, platformdan sonradan ayr›lan Kurtulufl, K›z›l Bayrak ve At›l›m'›n tutumlar› dikkate de¤erdir. Kurtulufl, platformun ilk toplant›s›nda, devrimcileri MGK sendikac›lar›n› yeterince elefltirmemekle suçlayarak gölge boksu yapt› ve platformdan ayr›ld›. Daha sonra bir bildiri yay›nlayarak "Biz tertip komitesinin belirlemifl oldu¤u s›n›rlar içinde 1 May›s kutlayaca¤›m›z› ve bizimle ilgili bir sorun ç›kmayaca¤›n› taahhüt ederiz" fleklinde bir aç›klama yapt›. At›l›m ise son toplant›da "biz izinli toplanma alan›ndan farkl› bir yerde kortej oluflturma karar› almad›k. Sadece toplanma karar› ald›k" fleklinde saçma bir bahaneyle platformdan ayr›ld›. K›z›l Bayrak'›n durumu ise en vahimi. Susurluk kazas›ndan sonraki süreçten beri, üst aratmama tavr›n› gerçeklefltiren devrimcilerin tutumlar›n› “provokatif” olarak nitelendirerek, liberaldemokrat harekete bal›klama atlay›fl yapan K›z›l Bayrak, Adana'da 1 May›s için toplanan devrimci platforma ilkin kat›ld›; her toplant›da farkl› fleyler söyledi; son toplant›da ise devrimci 1 May›s'ta ›srar eden devrimci gruplar›, “devrimci olarak de¤il, küçük burjuva macerac› gruplar” olarak gördü¤ünü belirterek platformdan ayr›ld›. Bu üç grup, bizlere oportünizmin belkemiksiz oldu¤unu bir kez daha gösterdi. Platform bu üç grup için bir deklerasyon yay›nlama karar› ald›. Adana'dan Devrimci Parti Güçleri
6
May›s ‘98
bafllayan devrimciler aras›ndaki birlikte hareket etme do¤rultusundaki çaba, Mart’ta daha da pekiflmifl, 1 May›s’ta zemini sa¤lamlaflm›flt›r. 1 May›s’›n hemen sonras› yaflad›klar›m›z, bu güç birl¤inin, güven temelinde inflas›n›n sa¤lamlaflmakta oldu¤unu göstermektedir. Okmeydan›’ndaki devrimci parti güçleri bu birlikteli¤i önemsemekte, bu zemini s›k›laflt›rmakta üzerine düfleni omuzlamakta kararl›d›r. Buna iliflkin bir arkadafl›m›z›n söylediklerini aktaral›m; “Geçen y›lki bir May›s’la k›yaslad›¤›m›zda, olumsuzluklar›n olmas›na ra¤men bizim aç›m›zdan olumlu fleylerin de oldu¤unu söylemek olanakl›d›r. Geçen y›ldan beri vurgu yapt›¤›m›z, “bulundu¤umuz alandan yürüyerek alana gidilmesi, güç birli¤i oluflturulmas› ve alandan da¤›l›rken tekrar bulundu¤umuz varofllara yürüyerek dönülmesi, buralarda barikat oluflturulmas›, alanda liberallerden ayr› durulmas› farkl› bir durufl ve ba¤›ms›z kürsü oluflturulmas›” vb. bunlar, bak›ld›¤›nda gerçekten bir y›ldan beri öne ç›kard›¤›m›z hedefler -eksiklerinin üzerinden atlanmamakla birlikte- gerçekleflti, bu anlamda olumlu bir noktaya gelinmifltir.” 1 May›s günü “98 1 May›s öncesi Zincirli De¤il Özgür 1 May›s için Güç Birli¤i kurulmufl, 1 May›s’› sendikal bürokrasinin egemenli¤inden kurtarmak için gerekirse ayr› bir ba¤›ms›z kürsü oluflturarak kutlanaca¤› konusunda görüfl birli¤ine var›lm›flt›r. Okmeydan›’ndan toplanan kitle sloganlarla alana yürümüfl, duruflda coflkunlukla kitle etkilenmeye çal›fl›lm›flt›r. Yürüyüfl esnas›nda polis kameralar›na karfl› duyarl› olan arkadafllar yol boyunca üst geçitteki bir sivil polisi, çekim yaparken engellemifller... Kortej boyunca hep bir a¤›zdan sloganlar›n at›lmamas›, gerekse tam anlam›yla disiplinli bir durufl sergilenememesi, aflamad›¤›m›z
Seçmeli Terör ‹flbafl›nda:
Ehlileflene Havuç, Devrimciye Sopa May›s’›n yaklaflt›¤› günlerde 1 May›s’› özgürlefltirmek, bunun için devrimci zeminde bayraklar› kar›flt›rmadan birlikte yürümek, birlikte vurmak üzerine propagandam›z› yo¤unlaflt›r›rken, afifl çal›flmam›z› gündemimize ald›k. “Zincirli De¤il Özgür 1 May›s ‹çin Birleflelim” ve “Zincirli De¤il Özgür 1 May›s ‹çin ‹leri” belgilerini tafl›yan afifllerimizi, muhataplar›m›za nas›l ulaflt›r›r›z diye düflünüp; nerelere yapaca¤›m›z, güvenli¤imiz vs. üzerine ayr›nt›l› planlar›m›z› yap›p ifle koyulduk. ‹lkin 100’e yak›n afifl yapmam›za ra¤men, polis afifllerimizin büyük ço¤unlu¤unu söktü; sökemedi¤i yerde ise adeta santimine kadar kaz›d›. ‹kinci kez, daha fazla afifl yapmam›za ra¤men yine büyük ço¤unlu¤unu söktü. Bu arada, legal partilerin afifllerine dokunmuyordu. Çünkü devrimci siyaseti buralarda mayaland›rmak için mücadele edenlerle, düzen içi siyaset (fleirata karfl› ayd›nl›k, özellefltirmeye karfl› kamuculuk vs.) yapanlar›n fark›n›n, düflman da ayr›m›nda. Komünizmi, s›n›f zemininde üretmeye kararl› olanlar›n karfl›s›nda, s›n›f düflman›m›z›n sald›r›lar› sökmeyecek.
1
Ad›mlar› flafl›rmadan, daha militan mücadeleye! Partiye do¤ru ‹leri! Legal de¤il devrimci parti! Ankara’dan Devrimci Parti Güçleri
davran›fllardan birisi olarak göze çarp›yor. Sald›r› esnas›nda geri çekilme panik havas›na girdi¤inde kitle arkam›zda Okmeydan› oldu¤unu unutmufl olacak ki tepeye ç›karak polisin kuca¤›na düflülmekten kurtulunamam›flt›r. Devrimci parti güçlerinden arkadafllar geri çekilme s›ras›nda “Okmeydan›’na Barikatlara” diyerek kitleyi yönlendirmeye çal›flm›flt›r. Kitle ayr› kollardan Okmeydan›na girmifl ve hemen barikat kurup arkas›nda durma refleksi çeflitli kereler gösterildiyse de, bunda baflar›l› olunamam›flt›r, balkonlardan alk›fllayanlar soka¤a dökülememifltir. Okmeydan› çevresi tümüyle kuflat›lm›fl, d›flar›dan insanlar göz alt›na al›nm›fl ve al›n›yordu. Bizler bölgeyi tan›mayan arkadafllar› ve devrimcileri Okmeydan›’ndan ç›kard›k.” Arkadafl›m›z›n aktard›klar›n› her birimizin ayr› ayr› yönleriyle yaflad›k. Barikatlardan sonra, kimilerimiz yol bilmeyenleri bizleri tan›masa da evlerine alabileceklerini tahmin etti¤imiz bölgelerdeki evlere yerlefltirip, gruplar halinde Okmeydan›’ndan ç›kard›k, kimilerimizi hiç
tan›mayan kad›nlar evlerine al›p yemek, çay sundular, bizi bar›nd›rd›lar, yan›m›zda olduklar›n› flimdilik böyle ifade etmeye çal›flt›lar. 1 May›s’›n ard›ndan faflist sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› bu günlerde Okmeydan›’nda herkeste kendini ortaya koyamaman›n sanc›s›n›n yafland›¤›n› bilmek hiç de zor de¤il. Bu biriken tepkinin uygun biçimlerle ortaya konulmas›, bugün bizim ve birlikte hareket etmeyi ö¤rendi¤imiz devrimcilerin üzerinde bir sorumluluk olarak duruyor. 1 May›s’›n k›z›ll›¤›, hergüne yay›lmay› bekliyor. Bu yönde at›lacak ad›mlar at›l›yor, at›lacak. Bir süredir biriken gerginlik varofllardaki öfkenin ateflleyicisi olacak.
Zafer t›rnakla sökülüp kazan›lacak! Zafere Kadar Sürekli Devrim! Özgürlük Savaflan ‹flçilerle Gelecek! Bir Gün De¤il Hergün; Bir Alan De¤il Heryer K›z›l Olacak! Bolflevizm Kazanacak! Varofllara Bar›fl, Villalara Savafl! Okmeydan›’ndan Devrimci Parti Güçleri
1 May›s’ta da Saf›n› fiafl›rma!
‹
flçi s›n›f›n›n birlik mücadele günü 1 May›s 98 bulundu¤umuz iflkolunda, iflyeri ve sendika toplant›lar›yla bafllad›k, iflyerlerinde 1 May›s’›n do¤uflunu, nas›l kazan›ld›¤›n› günümüzde 1 May›s’›n önemini iflçilere anlatt›k. Zaten bu iflyerlerinde s›n›f eksenli çal›flmalar›m›z eskiden beri devam etmektedir. Bu durumun verdi¤i avantajla, örgütlü oldu¤umuz sendikan›n taban ve temsilci toplant›lar›na katl›d›, flube temsilci toplant›lar›nda, devrimci 1 May›s’›n nas›l olmas› gerekti¤i konusunda fikirlerimizi di¤ger temsilci arkadafllara aktard›k, önerilerimizin do¤rulu¤u konusunda olumlu tepkiler ald›k, ancak sendika flubelerinin genel merkez ve ba¤lu bulunan konfederasyonun kararlar›na uyma iste¤i olumsuzluktu. Yine de devrimci 1 May›s konusunda görüfllerimizi yayg›nlaflt›rd›k, bu temelde ‹stanbul geniflletilmifl temsilciler kurulu önererek, böyle bir toplant› yapt›k. Bu toplant›da deri iflçileriyle ortak noktalara de¤indik. fienlikli teslim al›narak onursuca alana girilen 1 May›s’ta olamayaca¤›m›z›, devrimcilerin önüne barikat kurularak ayr› ayr› yerlerde duramayaca¤›m›z›, iflçi s›n›f›n›n devrimcilerinin, 2 1 May›s’ta olacaksa devrimcilerin bulundu¤u tarafta olmas› gerekti¤ini söyledik. Bu önerilerimizi Tuzla deri iflçileri de desteklediklerini ve 1 May›s’› özüne uygun bir flekilde kutlayacaklar›n› ve devrimcilerin yan›nda olacaklar›n› belirttiler. Bu, temsilcilerin üzerinde genifl bir etki yaratt›. Bu toplant›da al›nan kararlar flöyleydi: 1 May›s’ özüne uygun kutlanacak, hiç kimsenin pankart›na bayra¤›na müdahale edilmeyecek, tüm gruplar alana girene kadar 1 may›s konuflmalar› bafllat›lmayacak, tüm temsilciler kendi sendika flube pankart›n›n yan›nda yürüyecek, bu kararlardan sonra deri iflçileriyle biraraya gelerek birlikte hareket etme karar› ald›k. Belediye-‹fl ve Deri-‹fl alana birlikte girsin, polisin müdahalesi olursa birlikte karfl› konulsun, alanda barikata yak›n durulsun devrimci güç birli¤i ve di¤er gruplar›n girifllerindeki olumsuz bir durumda tav›r konulsun. Devrimci 1 May›s ‹çin Güçbirli¤inin alana girmemesi halinde alan terk edilerek di¤er alanda buluflulsun, bu kararlar› ald›k.
1 May›s gününe kadar iflyeri ve iflkolu çal›flmalar›m›z› h›zland›rd›k, günün her saatinde ve ö¤le paydosunda toplant›lar yapt›k, bulundu¤umuz iflyerinden, iflyeri tarihinin en yüksek kat›l›m›n›n gerçeklefltirdik. Çünkü üretimin durdurulmas› karar ›olmas›na ve iflyerine gelme zorunlulu¤u olmamas›na ra¤men, iflyerinden tutulan bir otobüsle alana yöneldik. Alanda, kendimizin önerisi do¤rultusunda sendika flubesine yazd›rd›¤›m›z “K›ral›m Zincirleri Kurtulufl Ellerimizde” pankart›n› kortejin önüne açarak yürüyüfle geçtik. Buluflma yerinden alana girifl yeri bir hayli uzakt›. Bu güzergahta s›k s›k sloganlar›m›z› att›k, bu sloganlar›n bafll›calar› flunlard›: Yaflas›n 1 May›s, Birlik Mücadele Zafer, ‹flçilerin Birli¤i Sermayeyi Yenecek, Zincirli De¤il Özgür 1 May›s” Arama noktas›nda, sendika görevlilerini uyararak pankartlar›m›z ve flamalar›m›za müdahale edilirse alana girmeyece¤imizi söyledik, alan giriflte polisin bizi fazla ciddiye almad›¤›n› gördük, çünkü onun gözü di¤er taraftayd›! Esas y›¤›na¤›n› da o tarafa yapm›flt›. Alana girdik, davul zurna çal›yor, sloganlar birbirine kar›fl›yor, kortejler da¤›l›yor, yürekler olmas› gereken yer için at›yordu. Daha önce kararlaflt›rd›¤›m›z gibi, dervimci iflçiler, devrimci 1 May›s için Güçbirli¤i’nin bulundu¤u alana gidilecekti. Alana girildikten sonra, di¤er dostlar›m›z› bu konuda ikna edemedik. Keni güçlerimizle yabanc›l›¤›n› çekti¤imiz, it iziyle kurt izinin birbirine kar›flt›¤› gerçek dinamiklerin d›flar›da kald›¤› alan gerçek yerimiz oldu¤unu söyleyerek alandan ayr›ld›k, do¤ru yapt›¤›m›z›n bilincindeydik, esas eksikli¤imiz sendika bürokratlar›n›n bulundu¤u alanda olmam›zd›, daha bafl›ndan böyle bir tav›r almakt›, en büyük eksikli¤imiz budur, bu durum bir sorun olsa da, esas sorun öncü parti eksikli¤idir. Öncü partiye sahip olud¤umuzda bu tür eksikliklerimiz daha az olacakt›r, resmi alandan ç›kt›ktan sonra sanki büyük bir suç iflledikte flimdi bundan kurtuluyoruz duygusuyla olmam›z gereken yerde yer ald›k. Yaflas›n Devrimci K›z›l 1 May›s Devrimci Parti Güçleri’nden Belediye ‹flçileri
7
May›s ‘98
BAR‹KATLARLA GEL‹YORUZ May›s 1998 ‹stanbul’da devrimci dayan›flma ile özgürce kutland›. Siyasi kazan›mlar›n› teslim ederek askeri yönlerinin zay›fl›klar› ile sald›r› karfl›s›nda mukavemet gücümüz oldukça azd›. Bunda bir çok etken olabilir. Fakat alanda da¤›ld›ktan sonra Okmeydan›’na do¤ru kaçanlar›n ve neredeyse geçti¤i her sokak a¤z›na barikat kurmas›, her da¤›lan barikat›n ilerisine bir yenisini kurmas› askeri bir önderli¤in olmas› koflulunda sahip olunan potansiyelin neler yapabilece¤ini gösterdi. Devrimci Parti Güçleri de varofllara çekilen gruplar›n aras›ndayd›. Etrafta bulunan her fley barikat› besleyen bir malzeme olabiliyordu. Park halindeki otomobiller, hurdac›n›n hurda malzemeleri, durak kabini, kerestecinin keresteleri, araba lastikleri, teneke, tu¤la, pazarc› tablalar›, inflaatç›lar›n iskele tahtalar›...nereden, nas›l bulundu¤u belli olmayan bu malzemelerin barikata ne zaman ne sürede tafl›nd›¤› o hengamede düflünülemiyor bile. Bulunan bofl flifleler park halindeki otomobillerin depolar›ndan benzin doldurularak hemen molotof alarak haz›rlan›yor. Oluflturulan ilk barikatlar polisin sald›r›lar›yla da¤›t›ld›ktan sonra bir okulun k›y›s›nda olan bir soka¤a barikat kurduk. Bu barikat daha önce oluflturdu¤umuz ve hemen da¤›t›lan barikatlar›n tersine daha uzun süre polis müdahale etmedi¤i için kald›. Önceki barikatlar kitlenin düzenli ve kay›p vermeden geri çekilmesi için hizmet etmiflti. Bu barikat biraz farkl› idi. Polisin sald›rmak için güç toplamak üzere beklemesi ile a盤a ç›kan zaman devrimcilerin tart›flmas›na f›rsat verdi. Böylece devrimciler aras›nda farkl› e¤ilimler kendini gösterdi. Parti-Cephe barikat›n arkas›nda savaflman›n anlam› olmad›¤›n› kendisinin çekilece¤ini söyleyerek çekilmeye bafllad› fakat “yaflas›n devrimci dayan›flma” slogan› ile gitmesi engellendi. Devrimci Güç Birli¤i’nden devrimcilere bir komite oluflturulmas› için ça¤r›lar yap›ld›. Fakat ortak bir karar ç›kmad›. Bir k›s›m orada kal›p savaflmay›, polisin sald›r›s›n› bekleme¤i önerirken birileri de mahalleye da¤›l›p polisleri kovmay› öneriyordu. Devrimci Parti Güçleri olarak bizlerde baflta kendi içimizde net olmad›¤›m›z› görünce h›zl› bir flekilde bir araya geldik. Bir yoldafl kurulan barikatlar›n orada tutunmak için de¤il, düzenli olarak çekilmemizi sa¤lamak üzere kuruldu¤unu barikatlar›n arkas›nda beklemenin yanl›fll›¤›n›, barikat›n
içinin boflalt›lmas› olaca¤›n› anlat›p öneri olarak da bu düflüncemizi oradaki tüm devrimcilere anlat›p hep beraber oradan çekilmeyi; di¤er devrimciler kabul etmezse etkilediklerimizle beraber düzenli olarak çekilmeyi sundu. Kendi içimizde bu öneriye farkl› yaklafl›mlar oldu. En sonunda bu öneri genel olarak kabul gördü. Daha sonra önerimizi sunmak ve devrimcileri bu do¤rultuda hareket ettirmek üzere iki yoldafl okul duvar›n›n üzerine ç›karak “devrimci arkadafllar!, yoldafllar!” fleklinde hitap etmeye bafllad›k. Barikatlar›n aras›ndaki bu devrimci insanlara kendimizi dinletmek oldukça zordu. Yine de sesimizi duyurduk. Düzenli geri çekilme önerisini getirdi¤imizde kitleden “korkuyorsan›z çekilin gidin, bu ifl kafada bafllar kafada biter güç meselesi de¤il” fleklinde tepki gösteren biri oldu. Bunlar bizden dinleyelim fleklinde destek gelirken konuflan yoldafl “kendi kendimizi kand›rman›n anlam› yok” hem barikat zay›f hem biz de az›z, gidelim di¤erleriyle buluflmaya çal›flal›m önerisini getirirken ayn› anda polis panzeri birinci barikat› aflt› arkas›ndan polisler ak›n etmeye bafllad›. Tafl ve molotof at›ld›. Fakat polisin silah kullanmas› ve say›ca fazlal›¤› karfl›s›nda direnmenin imkan› yoktu. Kaç›flt›k. Uzun süre silah sesleri geldi. Okmeydan› insanlar› devrimcileri hem
kap›lar›n› açt› hem kapad›. Polis ancak yeterli gücü toplay›nca ve devrimcilerin da¤›lmas›ndan sonra mahalleye güruh halinde girebildi. Devrimci Parti Güçleri’nin barikat deneyimleri oldukça azd›r. Buna ra¤men acemiliklerimizin yan›nda olgun davran›fllar›m›z mevcuttu. Özellikle h›zl› karar alma ve bu karar› di¤er devrimcilere tafl›y›p oradaki kitlelere önderlik etme konusunda, barikat oluflturma, buna önceden haz›rl›kl› olma kitlelere ajitasyon konusunda... eksikliklerimizle beraber katetmifl oldu¤umuz mesafeler oldu¤unu da gördük. Bu 1 May›s Devrimci Parti Güçleri aç›s›ndan oldukça olumlu geçmifltir. D›fl›m›zdaki devrimci siyasetlere politik önderlik etme konusunda oldukça mesafe katetti¤imiz aç›kt›r. Pratik konulardaki önderlik potansiyelimizin de az›msanmayacak oldu¤u da a盤a ç›km›flt›r. Fakat hala bu konuda oldukça eksi¤iz ve d›fl›m›zdaki devrimcilerden ö¤renece¤imiz fleyler var. Önderlik iddias›ndaki bizler yaflad›¤›m›z her olaydan ç›karaca¤›m›z derslerle daha ileriye do¤ru, devrimci partiyi oluflturmaya do¤ru ilerleyece¤iz. SINIFA KARfiI SINIF, SAVAfiA KARfiI SINIF SAVAfiI! ÖZGÜRLÜK SAVAfiAN ‹fiÇ‹LERLE GELECEK! AYAKLANMA YOLU ÖZGÜRLÜ⁄ÜN YOLUDUR! Ankara’dan Devrimci Parti Gücleri’nden Bir ‹flsiz
Korkular› Bofla De¤il !
D
üzen, çelikten oluflan devrimci iradenin suyunu kesemezken, semtte yoldafllarla 1 May›s’la ilgili bildiri da¤›tt›k. Bir saat içerisinde planlad›¤›m›z yerlere planlad›¤›m›z say›da bildiri da¤›t›m›n› bitirdik. ‹flimiz bittikten sonra da¤›lmam›z gerekirken, benle bir yoldafl, semtte biraz daha dolaflt›k, baz› genel konular hakk›nda sohbet ettik. Yoldafltan ayr›ld›ktan sonra, bildiri da¤›t›ld›¤›na dair ihbar alan polisler, semtte yapt›klar› kimlik kontrolünde, beni durdurup arabaya bindirdiler. Üzerimde bofl bir paket vard›. Bu saatte burada ne yapt›¤›m›, nereden geldi¤imi, nerede oturdu¤umu vb. sordular. Karakolda, benden alabileceklerini düflündükleri bilgilerin heyecan› içinde olan “iflinin ehli” la¤›m faresi tak›m› karfl›lad›. Odaya al›p sorguya bafllad›lar. Bu s›rada benim kafamda, yeni okudu¤um K›z›l
1 May›s’a Do¤ru Özgür 1 May›s propagandas› çerçevesinde semtte afiflleme çal›flmas› yapt›k. ‹lk afiflleme, haz›rlad›¤›m›z sudkostik tam k›vam›nda olmad›¤› içinbaflar›s›zl›kla sonuçland›. Ertesi gün tutkal haz›rlay›p afifllemeye yeniden ç›kt›k. Semtte güvenlik aç›s›ndan sorun yaratabilecek yerleri en son yapmaya dönük bir güzergah üzerinden afiflleri yap›flt›rd›k. Afiflleme s›ras›nda ne yapt›¤›m›z› merak eden gençlerle k›saca 1 May›s’› konufltuk. ‹zledi¤imiz yol üzerinde bir kaç kez sivil bir araba önümüze ç›kt›, taciz etti. Sivil faflistlerden oldu¤unu tahmin etti¤imiz bu araca ilk önce müdahale etmedik. En güvenliksiz yere geldi¤imizde araban›n yeniden önümüze ç›kmas› üzerine, bir yoldafl araban›n üstüne yürüdü, bundan sonra araba uzaklaflt›. En son yapaca¤›m›z yerde afifl yap›flt›r›rken, befl alt› içkili ülkücü, bize burada afifl yap›flt›rman›n parayla oldu¤unu, ve bunun için haraç vermemiz gerekti¤ini aksi takdirde afiflleri indireceklerini söylediler. Biz so¤ukkanl›l›¤›m›z› koruyarak adamlara siyasi kimlii¤imizi söyledik ve bizim “kitap”ta bu fleylerin yazmad›¤›n›, afiflleri de indirtmeyece¤imizi belirttik. Bir yoldafl›n afiflleri indirmeye yönelenlerin elini tutmas›yla beraber kavga ç›kt›, b›çak çektiler, bofl bofl ba¤›r›p ça¤›rd›lar. Afiflleri de bu esnada indirdiler. Biz adamlara “yapt›¤›n›z iflin cezas› vard›r, sonra yine görüflürüz” deyip uzaklaflmaya bafllay›nca, arkam›zdan yetiflip, onlar› yanl›fl anlad›¤›m›z›, bu kadar sinirlenmemize gerek olmad›¤›n›, afifllerimizi rahatça yapabilece¤imizi, onlar burada oldukça afifllerin indirilemeyece¤ini, fazla afifl varsa ülkü ocaklar›na yap›flt›rabileceklerini söylediler. Biz planlad›¤›m›z iflin tamamlanmas› gerekti¤i düflüncesinden hareketle, geri dönüp afifllerimizi yap›p oradan uzaklaflt›k. Geri dönüflte yapt›¤›m›z afifllerin ço¤unun indirilmifl oldu¤unu gördük. Bizi taciz eden araban›n, bizim arkam›zdan bunlar› yapt›¤›n› düflündük ve bir kaç gün sonraya olas› müdahale ve tacizleri bertaraf etmek için kalabal›k bir flekilde tekrar afifle ç›kmay› konufltuk. Semtten arkadafllarla bunu da yapt›k. Varofllardaki devrimci dinami¤in fark›nda olan düzen, iflçi s›n›f›n›n buradaki kesimlerini mezhepsel temelde, hemflerilik temelinde vb. bölüyor. Bunun karfl›s›nda durulmad›¤› oranda, bu bölünmüfllükten kendini besleyecek bir zemin buluyor. ‹flçi s›n›f›n›n ortak ç›karlar› etraf›nda örgütlendirilmesi durumunda bu bölünmüfllükler ortadan kalkacak, proletarya devrimci bir s›n›f olarak burjuvazinin karfl›s›na dikilebilecektir. Keçiören’den Devrimci Parti Güçleri
Kayalar kitab›ndaki devrimcilerin bükülmez iradesi, “varsa cesaretiniz gelin”, “... sizinle d›flar›da görüflürüz” diyen devrimcilerin cesareti ve yüzleri yer etmiflti. O heyecan›, cesareti ve coflkuyu tafl›yordum. Aras›ra sorduklar› bildik genel sorular›n baz›lar›na cevap veriyordum. “Bu bildirileri kimden ald›¤›n› sormuyoruz, çünkü alt›nda adresi var; bize bunlar› nereye ve kiminle da¤›tt›¤›n› söyle, fazla zorluk ç›karma” sorular›na “benim size söylecek, sizi ilgilendiren bir fleyim yok” cevab›n› verdim. Gözlerimi ba¤lay›p diz çökmemi söylediler. Çökmemem üzerine, tekmelediler, soru sormaya devam ettiler; boflunayd›. Gözlerimi çözüp sorguya sohbet havas› vermeye bafllad›lar, taktik de¤ifliyordu. Sohbet havas› yaratma amaçlar›n› kavrad›ktan sonra, “bundan sonra soraca¤›n›z hiç bir soruya cevap vermeyece¤im” deyip sustum. “Niye adres vermiyorsun, neyden korkuyorsun, siyasi düflüncen nedir” sorular›na, “komünistim ve nerede kald›¤›m seni ilgilendirmez, o kadar merak ediyorsan›z siz bulun” dedim ve “kimin korktu¤unu, bulundu¤umuz ortam›n belli etti¤i” cevab›n› verdim. Ç›kar›, sömürü düzeninin bekaas›nda olanlar›n tatl› uykusunun kabusu, korkusu olana proletaryan›n devrimci ayaklanmas›n› örgütlemek için bize gereken deneyimlerin köfle tafllar›, devrimcilerin kanlar›n›n k›z›ll›¤›yla bize yol gösteriyor. Korkular›n› bofla ç›karmayaca¤›z. Devrimci Parti Güçleri’nden Bir ‹flçi
8
May›s ‘98 Devrimci Parti Güçleri’nden 1 May›s Tutsaklar›
Kavga ‹çerde de Sürüyor!
n kör gözlerin bile görmek zorunda kald›¤› iki ayr› 1 May›s'›n, devrimci taraf›ndaki eylemden sonra düfl man taraf›ndan tutsak al›nd›k. Yaflad›¤›m›z k›sa süreli gözalt›, bizim için hem tarihsel olarak sahip oldu¤umuz, ancak henüz hepimizin kafas›nda somutlanmam›fl olan pers pektiflerimizi bilince ç›karma yönünde önemli dersler edindi ¤imiz, hem de 1 May›s'›n ard›ndan yaflad›¤›m›z etkileflimlerle, politik ortam›n gözalt› boyutunu de¤erlendirmemize veri olacak deneyimlerle geçti. Gözalt› sürecinde, öncelikle 1 May›s'›n yap›laca¤› alan olarak yine geçen y›lki bölgenin seçilmesi ve devrimcilerin de bundan kopamamas›n›n ne kadar hatal› oldu¤unun, hemen herkes taraf›ndan farkedildi¤ini gördük. Ancak bu farkedifl, sadece pratik-teknik bir yaklafl›mdan hareket ediyor du. Politik olaraksa, y›llard›r süren zaaflardan ar›nm›fl de¤ildi. Gözalt› süresi boyunca bizim aç›m›zdan as›l önemli olan ise, y›llard›r düflman›n cezaevlerine sald›r›lar›n›n, bu sald›r›lar karfl›s›nda devrimcilerin karfl› koyufllar›n›n, müca delenin cezaevlerinde de devam etmesinin anlam›n›, yafla yarak görmüfl olmam›zd›. Birço¤umuzun soyut olarak bildi ¤imiz, cezavelerinin de mücadele alan› oldu¤u, mücadele nin orada da devam etti¤i vb. perspektifler, bizim aç›m›zdan daha somut kavranm›fl oldu. Yaflad›¤›m›z olaylar› ve tart›flmalar› aktararak, cezaevlerindeki pratik tutumlarla ilgili pers pektiflerimizi somutlamak ve tüm devrimcilerle paylaflmak istiyoruz. Gözalt›na al›n›fl sürecinde, otobüslere konuldu¤umuzda, düflman›n terörüne, bafllar›m›z› e¤dirmeye çal›flmaktan, küfür ve hakaretlere kadar birçok farkl› sald›r›s›na maruz kal›nd›. Bunlar karfl›s›nda, baflkald›rmaya yönelik tutumlar olduysa da tekil kald›¤›n› söyleyebiliriz. Farkl› otobüslerde baz› yoldafllar›m›z›n gözalt›na al›nanlara yönelik olarak yap t›¤› boyun e¤meme ça¤r›s› yank› bulmad›¤› gibi, öne ç›kmaya çal›flanlar›m›z da fliddetin seçilmifl hedefi oldu. Bütün olarak bu konudaki tavr›m›z› olmas› gerekenden geri buluyoruz. Bunda, bu tutumu kitleye maledememekten kaynakl› olarak yaln›z kalman›n verdi¤i tutuklu¤un etkili oldu¤unu belirtebiliriz. Ancak çok say›da yoldafl›m›z›n oldu¤u otobüsler de bile, bu tutumun al›nmam›fl olmas›, boyun e¤en onlarca devrimciye, iflçiye önderlik edilememesi bizim eksikli¤imiz dir, bilince ç›karmam›z gerekiyor. Gözalt›na al›nd›ktan sonra götürüldü¤ümüz yerde, ilk farketti¤imiz fleylerden biri, bize anlat›lan cezaevleri dene yimleri ve an›lar›n›n, ço¤unlukla erkek devrimcilerin an›lar› ve deneyimleri oldu¤uydu. Kad›n ve erkekler ayr›larak, erkekler alt kata, kad›n tutsaklar ise üst kata konuldu. ‹lk andan itibaren düflmanla aram›zda karfl›l›kl› bir irade ve otorite savafl›n›n yafland›¤› ortadayd›. Düflman›n alan›ndayd›k ve bunu farketmemiz için her fley yap›l›yordu. ‹htiyaçlar›m›z›n karfl›lanmas›ndan, süreç hakk›nda bilgilendirilmemize kadar her konuda bu durum yans›yordu. Gözalt›na al›nd›ktan sonra, baz› gruplardan devrimciler, bizlere propagandas›n› veya aç›klamas›n› yapmadan, açl›k grevine girmifller. Bundan, ancak yiyecek siparifli vermek üzere bakkal› ça¤›rd›¤›m›zda haberdar olduk; baz› ko¤ufllar da ise, açl›k grevi yapan devrimci oldu¤u, gözalt›n›n 3., 4. günleri anlafl›labildi. Bize, yemek yenmeyece¤ini söyleyen devrimcilere, bu karar› kimin ald›¤›n›, bizim yerimize nas›l karar verebildiklerini sorduk. Elbette ki kaba ve yüzeysel sözlü sald›r›larla karfl›laflt›k. Üç gün aç kalmaktan korktu¤umuzdan dem vuruldu. Bunun karfl›s›nda tüm hücrelerin duyaca¤› biçimde, bizlerin düflmanla savafl›lan alandan tutsak al›nan devrimciler oldu¤umuzu, bize iyi davranmas›n› bekle medi¤imiz için düflman›n bize yapt›klar›n› protesto etmeye ce¤imizi anlatt›k. Kald› ki her gün onlarcam›z› katledenlerin, buradaki tutsaklar›n açl›ktan zay›f düflmesinden, veya ölmesinden korkmayaca¤›n›, ayr›ca ülkenin heryerinde insan lar çöplerden ekmek toplarken, açl›k grevi gibi bir tutumun do¤ru olmad›¤›n› belirttik. Elbette ki açl›k grevine giren arkadafllar tutumlar›n› sorgulamad›lar bile. Biz konufltuk diye tutumlar›n› de¤ifltirmeyeceklerini biliyorduk, ancak do¤ru bul duklar› tutumun propagandas›n› yapmalar›n›, bizleri de bu tutuma katmak için çaba harcamalar›n› beklerdik. Oysa onlar son derece apolitik bir biçimde, sadece savunma reflek-
E
siyle açl›k grevine girdiler. Bizler, bulundu¤umuz ko¤ufllar da, açl›k grevine kat›lmayaca¤›m›z›, ancak di¤er arkadafllar açl›k grevindeyken yemek yiyemeyece¤imizi belirterek, do layl› biçimde açl›k grevine kat›lm›fl olduk. Politik olarak daha geri olan insanlara da, yemek istiyorlarsa yiyebileceklerini, hiç kimsenin mecbur olmad›¤›n› söyledik. Nitekim, bunun isabetli oldu¤u daha sonra ortaya ç›kt›. Çünkü ko¤ufllardan bir tanesinde, polise gidip, kendisine zorla açl›k grevi yapt›r›ld›¤›n› söyleyen birisi ç›kt› ve kendisine polis taraf›ndan yemek verildi. ‹lginçtir, açl›k grevi konusunda son derece "radikal" tutum alanlardan bir k›sm›n›n, birbirlerine ve di¤er ko¤ufllara karfl› son derece kaba ve apolitik yaklafl›mlar sergilediklerine tan›k olduk. Elimizdekilerin paylafl›lmas›ndan, birbirlerine karfl› davran›fllar›na, flakalar›na kadar, adli tutuk lulardan hiç bir fark› olmayan tutumlar sergilediler. ‹htiyaçlar›m›z›n karfl›lanmas› için, kimileri düflmanla diyaloga girmeyi tercih ederken, bizler düflman› rahats›z edecek tarzda hareket ettik, her seferinde de bizim tarz›m›zla hareket edildi¤i zaman isteklerimizin yerine getirildi¤ini, düfl man›n sözüne güvenildi¤inde ise hep daha geriye gidildi¤ini gördük; kuflkusuz buradan bir genellemeye gidilemez ve bizim tutumumuz da, isteklerimizi karfl›laman›n kurnaz bir yolu de¤il, politik bir tav›r al›flt›r. Polise davran›fl›m›zdan, isteklerimizin yerine getirilmesi için yapt›klar›m›za kadar bir çok konuda elefltirildik, ancak kemikleflmifl unsurlar d›fl›nda bir çok insan bizimle birlikte hareket etti. Bunlar aras›ndan, bizimle ayn› tutumu gösteremeyenler, daha çok korktuklar› için geri duruyorlard›. Aram›zdan baz›lar›m›z›n bulundu¤u ko¤ufllara sald›r› yap›ld›. Geri ad›m atmad›k, aksine, tutumlar›m›z› bireysel olmaktan kurtar›p genele yaymaya çal›flt›k. Gözalt› sürecinden sonra, tesadüfi olarak, hakk›m›zda yap› lan olumlu gözlemleri iflittik. Süreç boyunca, marfllar›m›z, sloganlar›m›z, duvar yaz›lar›m›z, sohbetlerimizle ortam› ve ruh halini sürekli olarak
canl› tutmaya çal›flt›k. Bunu tam anlam›yla baflarabildi¤imizi söyleyemeyiz. Bunun bir nedeni sürenin k›sa olaca¤›n›n umulmas›, herkesin kendi akibetinin derdine düflmüfl olma s›ysa, di¤er bir nedeni de politik düzeyin düflük olufluydu. Bu arada, aram›zdan hiç kimsenin tekbafl›na d›flar› ç›kar›lmamas›, polis ça¤›rd›¤›nda kimseyi tek bafl›na gönder memek vb. konularda ortak tutumlar ald›k. Farkettik ki, ko¤ufllar aras› ve d›flar›yla haberleflme ve iletiflim son derece önemli bir sorun. Akl›m›za 96 ölüm orucu eylemcileri geldi. Ve bunlar›n, u¤runda ölünebilecek, düflmanla irade savafl› n›n önemli bir parças› olan gereksinimler oldu¤unu bir kez daha anlad›k. Bir de belirtmek gerekiyor ki, yoldafllar›m›z›n ço¤u aç›s›ndan bu gözalt› ilk deneyimdi. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, say›ca kalabal›k olmam›z› olumlu bir etken olarak de¤erlendirebiliriz. ‹lk deneyimi, att›¤›m›z sloganlara ses katacak, bizimle ayn› tutumu gösterecek oldu¤unu bildi¤imiz yoldaflla r›m›zla birlikte yaflam›fl olman›n verdi¤i bir güven vard›.Gerisine düflmememiz gereken; yaln›z kald›¤›m›zda da ayn› güvenle sars›lmaz bir iradeyi ortaya koyabilmektir. Bu k›sa süreli gözalt›n›n ard›ndan, kimilerimiz tutukland›, kimilerimiz ise serbest b›rak›ld›. Ancak biliyoruz ki, kavga, d›flarda da, içerde de sürüyor ve zafere dek sürecek. Sonuç olarak, devrimci 1 May›s eyleminin gerçeklefl mesinde, Mart ay›ndan bu yana yaflanan ayr›flman›n bafllamas›nda etken olan politik perspektiflerimiz ve duruflumu zun bir parças› ve uzant›s› olan gözalt› deneyimi de bizler için önemli derslerle doluydu. ‹yi ki tutsak al›nd›k demiyoruz, deneyimlerimizden ö¤reniyor, yaflad›¤›m›z her deneyimle ileri do¤ru bir ad›m daha at›yoruz. ‹leri do¤ru, partiye ve komünizme do¤ru! Devrimci Parti Güçleri’nden 1 May›s Tutsaklar›
Bafl›m›z› E¤meyece¤iz ! aat 09 sular›nda Okmeydan›nda Perpa’n›n arkas›na do¤ru yürümeye bafllad›k. Müthifl bir coflku vard›. S Bütün siyasetler yerlerini alm›flt›, sloganlar coflkulu at›l›yordu. ‹nsanlar kararl›yd›. Saat 12 s›ralar›nda bir arkadafl konuflma yapt›. Çünkü sloganlar çok s›k at›l›yordu. Saat 13’te Okmeydan›’na do¤ru döndü¤ümüzde yukar›dan üzerimize insanlar ak›n ak›n gelmeye bafllad›. Ben bir yandan “Arkadafllar kaçmay›n” diye ba¤›r›yordum. Bir ara kortej durdu, ama yapacak birfley yoktu; polisler tafl ve sopalarla geliyorlad› ve çat›flma bafllad›. Kaç›flmalar oluyordu, ben ensonlarda idim. Ben de at›lan bayraklar› ve giysileri toplayarak yokufla do¤ru koflmaya bafllad›m. Duvar›n dibine geldi¤imde, bayrak ve paltolar› bir evin kömürlü¤ünün yan taraf›na saklay›p, kalabal›¤a yetiflmeye çal›flt›m. Ama afla¤›dan ve yukar›dan etraf›m›z sar›ld›. Coplar s›rt›m›za ve kafam›za iniyordu. O esnada arkadafllardan biri kendini üzerime at›p “yafll› kad›na neden vuruyorsunuz, b›rak›n” dedi. Polis sen de kimsin, deyince o “ben bu evde oturuyorum” dedi, ancak gerçek ev sahibi hemen duruma müdahale edince bu arkadafl da polislerle kavgaya giriflti. Sonra yaka paça beni sürüklediler, afla¤›ya do¤ru indirdiler. Zaten bu durum benim de iflime geliyordu; çünkü orada oyalanmalar›na neden olsayd›m saklanan baflkalar›n› görmelerine neden olacakt›m. Daha fazla insan›n al›nmas›na engel olmam gerekiyordu. Caddeye kadar sürüklendikten sonra, birden üzerime yedi sekiz polis birden üflüflmeye bafllad›. Nefes alam›yordum. Son bir gayretle silkinip ne yap›yorsunuz deyip birbirimize girmeye bafllad›k, didiflme an›nda birisinin copunu yakalad›m, etraf›ndakilerin hepsi da¤›ld›lar, iki kifli sa¤l› sollu beni arabaya kadar götürdüler, yan›mda birisi kald›. Kaza¤›m›n yakas›n› s›k›p duruyordu, “Beni bo¤acaks›n, ne korkuyorsun adam gibi tut” deyince, “Sen utanm›yormusun bu yaflta buralardas›n” dedi. Ben; “as›l utanmas› gereken sizlersiniz, insanlara canavar gibi
davran›yorsunuz. Merak ediyorum sizin çocuklar›n›z yok mu, onlar› okflarken hiç akl›n›za gelmiyor mu, ben bugün senin yafl›nda birine iflkence yapt›m demiyor musnuz”, o “Sus diyorum sana, ben vijdans›z de¤ilim, bin flu arabaya” dedi. Arabaya bindi¤imde herkes bafl›n› e¤miflti. As›l dövme fasl› orada bafllad›. Çünkü ben bafl›m› e¤meyece¤imi söyledim ve onlar›n diliyle cevaplar vermeye bafllad›m. ‹nsanlar bana ba¤›rmaya bafllad›. “Teyze ne olur sus daha çok dövüyorlar yapma!” Bense bafl›m› e¤memekte kararl›yd›m. Surat›ma vurup bir yandan da “flimdi galip biziz, bu sekiz Mart’›n rövanfl›d›r, hadi slogan atsan›za” deyip dalga geçiyorlard›. Bir ara arkaya dönüp bak›m. Kimse bafl›n› kald›rmam›flt›. Dayanamay›p; “neden bafl›n›z› e¤iyorsunuz, suçlumusunuz” dedim. Sonra dönüp yan›mdaki yafll› adam›n elini s›kt›m. (O da benim gibi çok dayak yemiflti ) ve “bu ne ilk ne de son olacak. Kald›r bafl›n›” dedim. O da cevap verdi ve bafl›n› kald›rd›, bir daha da e¤medi. Sonra arkama dönüp tekrar bakt›¤›mda baz›lar› kafalar›n› kald›rm›flt›. Sonra arabalar hareket etmeye bafllad›. Bizi Vatan’a götürdüler. Yaklafl›k iki saat bekledik, sonra kimliklerimizi toplamaya bafllad›lar. Sorular soruyorlard›. “Tunceli’li kim, Trabzon’lu kim, Ordu’lu kim” diye. Cevap verenleri dövüyorlard›. Daha sonra belediye otobüslerine bindirilip Vak›f Guraba hastanesine götürüldük. Saat 20’den 23’e kadar hastane tedavileri (tabi tedavi denirse) bafllad›. A¤›r yaral› olanlar› bile “birfleyin yok, gidebilirsin” deyip polise teslim ediyorlard›. Kafas›nda çatlak meydana gelen bir arkadafla: “Senin kafanda çatlak oluflmufl ama iyilefltin” deyip gönderdiler. Ben saat 24 s›ras›nda ç›kt›m, ama s›rada birçok insan vard›. Ordan tekrar Vatan’a getirildik, hücrelere koyulduk. 17-20fler kiflilik hücrelere konup beklemeye bafllad›k. Bir süre sonra da b›rak›ld›k. Devrimci Parti Güçleri’nden Bir Tekstil ‹flçisi
9
Say›: 23 P May›s ‘98
S‹P, 1 May›s’a “Siyasi A¤›rl›¤›” ‹le Damga Vurmak ‹stiyor; K‹P’in Bafl› Kel mi ?
K›z›l Bayrak’a Sar› Lekeler Düfltü
B
u y›l, bir de¤il, iki 1 May›s geldi geçti. Bu gerçeklik, Devrimci Parti Güçleri taraf›ndan, 1997 May›s’›n›n öngününde, yo¤unluklu bir biçimde ise, 1998 Mart eylemlilik süreci y›¤›n hareketindeki yeni bir canlanmay› d›fla vururken, gerici reformlar ve liberal tasfiyeci dalga karfl›s›nda, kendisini dayatan bir ihtiyaç ve bilinçli bir irade, devrimci bir kopufl temelinde yaflanmas› gereken bir ileri ç›k›fl zorunlulu¤u olarak saptanm›flt›. Dolay›s›yla iki 1 May›s; Devrimci Parti Güçleri aç›s›ndan bir sürpriz olmad›¤› gibi, devlet destekli liberal tasfiyeci sald›r› karfl›s›nda, devrimci hareketin aç›k bir politik baflar›s›d›r. Ancak, iki 1 May›s’›n, devrimci hareketin pekçok bilefleni taraf›ndan “sürpriz bir geliflme” olarak yafland›¤›n› söylemek mümkün. Öyle ki; periyodik yay›n süresini “haftal›k”a çekmeyi, “parti yolunda önemli bir gösterge” sayan birileri bile, 52. say›lar›n›, 25 Nisan 98’de ç›kartm›flken, (1 May›s’taki tutumlar›n›n izah edilme ihtiyac›ndan m›d›r, iki 1 May›s’›n yaratt›¤› flaflk›nl›ktan m›d›r bilinmez) 53. say›n›n ç›kmas›, 9 May›s 1998’e sarkabiliyor. Bu gecikmenin nedeni, söz edilen iki say›n›n kapak vurgular›na da yans›madan edememifl; 52. Say›, “Parti Önderli¤inde ‹flçi S›n›f›n›n Devrimci 1 May›s› ‹çin ‹leri” biçimindeki, net bir vurguyu ve sorumlulu¤u tafl›nmas› gereken bir hedefi vurgularken; 53. Say›, yasak savma kabilinden, sendika pankartlar›ndan oluflmufl bir fon üzerinde, “1 May›s Gelene¤i Yafl›yor!”, “Yurdun dörtbir yan›nda yüzbinlerce emekçi alanlardayd›.” haberlerini duyurmakla yetiniyor. K›z›l Bayrak, 1 hafta gecikmeyle ç›kan bu say›s›nda, 1 May›s’a, önemli bir yer ay›r›rken, 98 1 May›s’›n›, kendi hedef ve ça¤r›lar›n›n kantar›na vurarak de¤erlendirmekten de özenle kaç›n›yor; as›l kaç›nd›¤› ise, liberal tasfiyeci dalga karfl›s›nda, devrimci bir siyasal seçene¤in sorumlulu¤unu üstlenmektir! Abide-i Hürriyet’ten Bak›l›nca Öyle mi Görünüyor? Piyalepafla bulvar›nda, devlet sendikac›lar› ve devlet solcular›n›n estirdi¤i teslimiyet tufan› karfl›s›nda, tafl›d›¤› tüm eksikliklere ra¤men, ba¤›ms›z kürsüsü, program› ve alan›yla kendisini ortaya konan devrimci irade, K›z›l Bayrak taraf›ndan, “gruplar›n varl›¤›n› kan›tlama, güçlerini 1 May›s vesilesiyle ortaya koyma tutumu”nun damga vurdu¤u, “dar gruplar›n kendi içindeki sözümona coflkulu ve militan kutlamalar›”(K›z›l Bayrak, say› 53) olarak de¤erlendiriliyor. Üstelik K›z›l Bayrak, düflman›n 1 May›s’a dönük sald›r›lar›n›n nedeni olarak da, “küçük burjuva düellocu mant›¤›” (ayn› yerde) içerisinde hareket
etti¤ini düflündü¤ü Güç Birli¤i’nin tutumunu görüyor. Esasen, K›z›l Bayrak, Güç Birli¤i’ni, teslimiyetçi bir tutum benimsemedi¤i için; polisin “devrimcilere dönük azg›n ve dizginsiz bir terör” (ayn› yerde) kullanmas›na neden olan bir provokasyonun öznesi olarak görü yor. Anlafl›lan, K›z›l Bayrak’da, 1 May›s’›n, kavga ve çat›flma ile an›lmas›ndan rahats›z görünüyor ve bu yolda, “1 May›s’›n siyasal a¤›rl›¤› ile an›lmas›”n› isteyerek devrimcilerin eylemine gözlerini kapayan S‹Pve EMEPile bulufluyor. K›z›l Bayrak, ça¤r›s› ve hedefi ile ba¤lant›l› olarak, bu zeminde bir baflar› ve baflar›s›zl›k de¤erlendirmesini, K‹P’in, iddias›na denk bir biçimde 1 May›s’›, s›n›f› arkas›na alarak devrimcilefltirip devrimcilefltiremedi¤inin muhasebesini yapmas› gerekirken; bu muhasebeden, asl›nda, iddialar›n›n gere¤i olan sorumlulu¤u üstlenmekten özenle kaç›n›yor ve bunun yerine, daha düne kadar kendisini ay›rma ihtiyac› hissetmedi¤i devrimcilerin Güç Birli¤i’ni, EMEP ve S‹P’in yan›ndan elefltirmeyi tercih ediyor. Güç Birli¤i’nin izledi¤i politika ve sergiledi¤i pratik, kuflkusuz zaaflardan muaf de¤ildi; ancak bu zaaflar›n elefltirisi, barikat›n Abide-i Hürriyet taraf›ndan de¤il, Piyalepafla taraf›ndan dile getirildi¤i taktirde ciddiye al›nmaya de¤er olacakt›r; sendikac›lar›n kürsüsünün önünde haz›rola geçenlerin, pankart›n› devrimcilerin alan›na sark›tmas› da zevahiri kurtarmaya yetmeyecektir. Devrimci bir sorumluluk üstlenmekten (erken bir darbe yememe, etkiledikleri güçleri ürkütmeme, sendikal zemindeki iliflkilerini yitirmeme vb. kayg›lar›ndan yola ç›karak) kaç›nanlar›n, bu sorumlulu¤u üstlenerek devrimci bir iradeyi ortaya koyanlar› elefltirme hevesi olsa dahi, bu elefltirilerin bir ciddiyeti olmayacakt›r; en fazla, kendi “okurlar›n›” biraz daha oyalamaya hizmet edebilir. Bunun yan›nda, K›z›l Bayrak bilmelidir ki, Güç Birli¤i’nin, devletin, sendika bürokrasisinin ve liberal tasfiyecilerin 1 May›s’› zincirleme çabalar› karfl›s›nda, devrimci 1 May›s’› yaratma do¤rultusunda sergiledi¤i prati¤in eksileri, sendikac›lar›n minderinde gürefle soyunan ve EMEP’le, S‹P’in zemininde k›r›flt›ran kendi prati¤inin art›lar› olmayacakt›r. Minareyi Çalm›fl, Ya K›l›f› ? Sudaki ya¤ damlas› rolünü pek seven K›z›l Bayrak, Elefltiriye doymuyor... Devrimci 1 May›s’›n kürsüsüne dönük olarak, “özellikle ‘alternatif kürsü’ anlay›fl›, s›n›f ve kitleden kopukluk tutumunun d›fla vurumudur” (K›z›l Bayrak, say› 53) de¤erlendirmesini yaparken, Güç Birli¤i’ni, y›¤›nlar›, düzene
teslim etmekle elefltirebiliyor: “devrimci çevrelerin ça¤r›lar›na ra¤bet etmeyen genifl iflçi ve emekçi kitleler, MGK sendikac›lar› ile sosyal reformist ak›mlar›n etki alan›na terk edilmektedir” (K›z›l Bayrak, say› 53) K›z›l Bayrak’›n, küçük burjuva devrimcileri olarak adland›rd›¤› çevrelerden nas›l böylesi bir sorumluluk bekledi¤ini anlaman›n güçlü¤ü bir yana, as›l kurnazl›¤›, 1 May›s’a dönük olarak, kendisinin ortaya koydu¤u iddialar zemininde tafl›mas› gereken sorumluluktan kurtulma aray›fl›d›r; ancak minare k›l›fa s›¤m›yor. 1 May›s öncesinde, “1 May›s’ta üretimi durdural›m! Fabrikalardan, iflyerlerinden, okullardan, semtlerden alanlara ç›kal›m!...Alanlara ç›kamad›¤›m›z yerleri 1 May›s alanlar›na çevirelim!”, (K›z›l Bayrak say› 52) “Susurluk devletinin, MGK sendikac›l›¤›n›n ve reformist ihanetin bu oyunlar›n› bofla ç›karmak için görev bafl›na”, “‹lk hedefimiz esas itibar›yla ulaflt›¤›m›z› iddia etti¤imiz bugünkü süreçte art›k misyonumuzun, ulaflt›¤›m›z bu düzeyin görevlerini omuzlamakt›r. ‹flçi s›n›f›n›n mücadelesine fiilen önderlik etmektir” (K›z›l Bayrak, say› 51) de¤erlendirmelerini yapan ve okurlar›na, taraftarlar›na böylesi net hedefler gösteren K›z›l Bayrak, Güç Birli¤i’ni elefltirmek yerine, öncelikle, bu hedeflere ulafl›l›p ulafl›lamad›¤›n›n, ulafl›lmad›ysa, bunun nedeninin, kendisinin, kof ajitasyon ve arkas›nda durmayaca¤› eylem ça¤r›lar›yla bezeli bir hayalci tutum tak›nd›¤›ndan m›, yoksa “baflka nedenler”den mi kaynakland›¤›n›n hesab›n› vermek zorundad›r: K›z›l Bayrak, hedefledi¤i bir 1 May›s’› örgütleyememifltir. Böylesi bir hesab› vermesini beklemek, elbetteki bizlerin de¤il, bu ça¤r›lar›n muhataplar›n›n ve üzerine bu sorumluluklar yüklenen, böylesi görevler tarif edilen kadrolar›n görevidir/tercihidir; hesap vermek ise, bu iddialar› ortaya atanlar›n! Belirtti¤imiz gibi, bu iddialar›n yerine getirilip getirilmedi¤inin hesab›n› sormak bizlerin ifli de¤il; K›z›l Bayrak’›n, tüm tantanas›na karfl›l›k, bizler, K›z›l Bayrak’›n dahi özledi¤i s›n›f›n devrimci önderli¤inin hala yarat›lamad›¤›n› ve kendisinin, tüm “›srar›na” karfl›n bu bofllu¤u dolduramad›¤›n› biliyoruz. Ancak, bizlerin de bekledi¤i bir hesap var! K›z›l Bayrak, iflçi s›n›f›n›n devrimci önderli¤ini, K‹P’i, sendika bürokratlar›n›n ve tescilli oportünistlerin, liberal tasfiyecilerin alan›nda ararken, oradaki iflçilerle buluflma ad›na, Abide-i Hürriyet’te öbekleflen devlet solculu¤u, flovenizm ve sosyal flovenizmle nas›l ortaklaflt›¤›n› izah etmek zorundad›r. K›z›l Bayrak’›n iddia etti¤inin aksine, y›¤›nlar, devrimciler taraf›ndan,
MGK sendikac›lar›na terk edilmemifl, tam tersine, sendikac›lar›n tüm gayretlerine karfl›n alana tafl›yabildikleri 2500-3000 iflçiye karfl›l›k, K›z›l Bayrak ve onunla benzer iddialar› (alan› sendika bürokrasisine, y›¤›nlar› düzene terketmemek vb.) tafl›yan S‹P, EMEPbaflta olmak üzere, ba¤›ms›z bir siyasal tutumu temsil etmekten uzak olan sol gruplar, etkiledikleri y›¤›nlar› MGK sendikac›lar›n›n alan›na tafl›m›fllard›r. Bu sol gruplar ki, burjuva yazarlar›n bile saptad›klar› gibi, sendika bürokratlar›n›n alan›n› ve altlar›ndaki bofllu¤u doldurmufllard›r. Nitekim, S‹P ve EMEP, bu tutumlar›yla Radikal, Cumhuriyet ve Sabah’tan çok sevindikleri bir “aferin” alm›fl; ne yaz›k ki, K›z›l Bayrak (s›n›f›n içinde eridi¤inden ve farkedilmesi güç oldu¤undan olsa gerek) bu “onura” mazhar olamam›flt›r; S‹P’in onurunun dar›s› K‹P’in bafl›na... Evet, K›z›l Bayrak’›n as›l hesap vermesi gereken nokta, 1998 1 May›s’›nda, “iflçi s›n›f›n›n devrimci 1 May›s’›” iddialar›n› tafl›rken, “s›n›ftan kopmama, y›¤›nlar› MGK sendikac›lar›na terk etmeme, küçük burjuva macerac›l›¤a düflmeme” biçimindeki oldukça masum ve anlafl›l›r kayg›larla, nas›l olup da, CHP, ‹P, ÖDP, S‹Pile ayn› mindere düfltü¤ü ve 1 May›s’›n, devlet ve liberallerin elbirli¤i ile zincirlenmesine ortak oldu¤u, kendi etkisindeki unsurlar› nas›l olup da devrimcilefltiremedi¤i bir alanda, MGK sendikac›lar›n›n kontrolüne b›rakt›¤›d›r. Sonuç Olarak 1 May›s 1997’nin ard›ndan, Maya’n›n 11. say›s›nda, flu de¤erlendirmeleri yapm›flt›k: “Devrimcilerin üzerine düflen gölge, ancak, 1 May›s eylemine kürsünün oldu¤u alandan bak›ld›¤›nda görülür. Mitingin as›l kitlesi alana giremeyenlerdir ve bu kitlenin üzerine, eyleme, alan ve kitle saplant›s› ile bakan devrimciler yüzünden bir gölge düflmüfltür. Ekim’in yapt›¤› gibi, iflçi s›n›f›n› sendika bürokrasisine kan ve can veren sendikal› reformist e¤ilimli iflçi aristokrasisinden ibaret gören devrimciler oldu¤u müddetçe de hem devrimciler, hem de Ekim’in iddia etti¤inin aksine, onlar›n oldu¤u yerde kalabal›klar halinde toplanan iflçi s›n›f›n›n en dinamik kesimleri gölgede kalacaklard›r. mitinge giremeyen kitlenin oldu¤u yerde yak›lacak kavga atefli, bu kütlenin gölgesini bürokratlar›n ‘kutlama’lar›n›n üzerine düflürünceye kadar da bu böyle olmaya devam edecektir. ‹flçi s›n›f›n›n reformist hayallere kap›lma e¤iliminde olan kesimlerinin peflinde gitmeye hevesli olanlar ise, daha önce pekçoklar›n›n gitti¤i yere ayn› yoldan gitmekten geri kalmayacaklard›r: Bu, sendika bürokratlar›n›n kuyru¤unda biçimlenen bir reformist sendikalist çizgidir; bu yolun son yolcusu EMEP’tir.” Teslim etmek gerekir ki, yan›lm›fl›z: K›z›l Bayrak da, EMEP’ten “kan alma” umuduyla, biletini cebine koymufl görünüyor. J
18
Say›: 23 P May›s ‘98
Üniversiteler ve 17 Aral›k, 18 Mart Eylemleri
Y
aflad›¤›m›z topraklarda, üniversitelerde, 80 sonras› dönemde, mücadele iniflli-ç›k›fll› bir seyir izlenmifltir.
1987'de YÖK'ün ortaya koydu¤u dernek tasar›s›na karfl›, ö¤rencilerin kendi derneklerini kurmas› talebiyle, üniversitelerde 80 sonras›n›n ilk k›p›rdanmalar› bafllad›. Ama dernek tipi örgütlenmeler, solun hem kendini tatmin etti¤i hem de "ortak" sorunlar›ndan hareket etti¤i ö¤rencilerin, bu "mevzilerin" (!) yard›m›yla ve niyetlerden ba¤›ms›z olarak düzeniçine çekildi¤i araçlar oldu. 1995'e gelindi¤inde e¤itimin “paral›laflt›r›lmas›” ve harçlara yap›lan % 300 oran›nda zamlar, kitleselleflebilmek için devrimcilerin uzun zamand›r bekledi¤i bir f›rsatt›. Harçlara yap›lan zamlar›n geri al›nmas› ve harçlar›n kald›r›lmas› etraf›nda flekillenen ekonomist-sendikalist bilinçle malül eylemlilik dönemi bafllad›. Ö¤rencilerin kendisine ve sorunlar›na iflçi s›n›f›n›n gözlü¤ünden bakmay›p, farkl› s›n›fsal özelliklere sahip olan kesimlerin "ortak" fakat yine de kesimsel sorunlar› üzerinden kitleselleflmeyi hedefleyen bu anlay›fl ve çal›flma tarz› ekonomist-sendikalisttir. Taleplerin, ö¤rencilerin genifl kesimleri taraf›ndan sahiplenilip, "meflruluklar›n›" olabildi¤ince genifl kitleler içinde yaymaya çal›flan devrimciler; yeni ö¤renim y›l›nda burjuvazinin daha planl› ad›mlar atmas› sonucunda (yani burjuvazinin herkese ö¤renim ve harç kredisi verilmesi do¤rultusundaki ad›mlar›) hem kendilerinin "meflruluk" (siz buray› "gerçek demokrasi sorunu" diye okuyun) sorununu beraberinde getirirken, kitlelerin de bir ad›m daha düzeniçine çekilmesinin önünü açm›flt›r. Hangi s›n›fa taraf oldu¤unu gözden kaybeden devrimciler, ö¤rencilere yönelik gelifltirdikleri taleplerle homojen bir "s›n›f" veya kesim muamelesi yapt›¤› sürece, bu kesimin s›n›fsal temelde ayr›flmas› ve mücadeleye çekilmesi mümkün de¤ildir. As›l olarak devrimcilerin yapmas› gereken, ö¤rencilerin aras›nda s›n›fsal temelde siyasal bir ayr›flman›n sa¤lanmas› ve iflçi s›n›f› hareketiyle sembolik, soyut ba¤lar›n (grev
ziyareti, dernek pankart›yla eyleme kat›lma vb.) kurulmas› de¤il, hem talepler hem de araçlarla somut ba¤lar›n kuruldu¤u bir mücadele hatt›n›n oluflturulmas›d›r. 1995-96 ö¤renim y›l›nda yo¤unlaflan ö¤renci eylemleri, bir dizi polis operasyonu, gözalt› ve tutuklamalarla bafllad›. Bu gözalt› ve tutuklamalar›n sonucunda devlet, ö¤renci eylemliliklerine flu ya da bu flekilde kat›lan devrimcilere cezalar ya¤d›rmaya bafllad›. Ankara'n›n çeflitli üniversitelerindeki befl devrimciye, toplam 96 y›l hapis cezas› verilmesi de bu sald›r›n›n bir parças›yd›. Fakat devrimciler bu cezalar karfl›s›nda, bu insanlar›n devrimci kifliliklerini bir yana b›rak›p, "ö¤renci" gibi ne idü¤ü belirsiz bir kimli¤e çekilerek, "biz sadece paras›z e¤itim, demokratik üniversite istiyoruz" havarisi kesildiler. Bu durum 96'daki cezaevlerinde yaflanan direniflte de karfl›laflt›¤›m›z bir tabloydu. Devrimcilere, devrimci kiflili ¤e, cezaevlerinde yürütülen örgütsel siyasal çal›flmalar›na karfl›, onlar› yaln›zlaflt›rmay›, tecrit etmeyi ve çal›flmalar›n› engellemeyi hedefleyen düzen, hücretipi cezaevleri sald›r›s›n› yürürlü¤e koymufltur. Bu sald›r›lar karfl›s›nda "insan haklar›, demokrasi" zemininde karfl› koyan devrimciler, liberallerin demokrasi, insan haklar› gibi siyasal anlay›fl›ndan kendini kurtaramad›¤›n› da göstermifltir. 17 Aral›k ve 18 Mart'ta da düzenlenen eylemleri yönlendiren, içeri¤ini belirleyen ve melez-merkezci ak›mlar› peflinden sürükleyen, liberal-demokratlar olmufltur. Kraldan çok kralc› kesilmekten de geri durmam›fllard›r. Devletin toplam 96 y›la varan hapis cezalar› verdi¤i devrimcilerin davalar›n›n görüldü¤ü 17 Aral›k ve 18 Mart tarihinde, görünürde yarg› ba¤›ms›zl›¤› istemek için bir gösteri düzenlendi. "Arkadafllar›m›z› istiyoruz, demokratik Türkiye, ba¤›ms›z yarg›" gibi fliarlarla özetlenebilecek talepler, DGM'nin ald›¤› politik, yanl› karar›n, burjuvazinin "ba¤›ms›z" hukuku çerçevesinde, yine devlet ayg›t›n›n hukuk kurumunun bir baflka bilefleni olan Yarg›tay taraf›ndan bozulaca¤›n› uman tutum, 17 Aral›k ve 18 Mart eylemlerinin arka plan›n› olufltu-
Gazi Üniversitesi’nde Devrimci Oluflum azi, düzenin ve onun uflaklar› faflist sürülerinin etkin olG du¤u ve devrimcilerin, yurtseverlerin çok yo¤un sald›r›lara u¤rad›¤› bir üniversitedir. Devrimciler ve yurtseverler, bu sald›r›lar karfl›s›nda, ya okula gelmemeyi ya da geldikleri zaman ise bir köfleye çekilip sessiz sedas›z durmay› tercih ediyor, yani, çal›flmalar›n› ileriki y›llarda gelecek olan güzel günlere erteliyorlard›. Gazi Devrimci Oluflumu, kapitalizmden beslenen faflizm, radikal islam vb. ak›mlar›n sald›r›lar› karfl›s›nda, devrimcilerin faaliyetlerinin süreklili¤ini, devrimci dayan›flmay› örerek korumaya, gelifltirmeye çal› flacak bir eylem birli¤idir; bir eylem ard›ndan da¤›lacak olan bir birlik de¤il. Uzun zamana yay›lm›fl tart›flma ve ayr›flmalar›n ard›ndan devrimciler, yurtseverler ve ba¤›ms›z unsurlardan oluflan, baz› tespitlerde ortaklaflm›fl bir platformudur. Paris Komünü, Sovyetler ve Mehabat Kürt Cumhuriyeti gibi hala canl›l›¤›n› koruyan bu örneklerden ö¤renerek yolunu ayd›nlatacak olan ve bu örnekleri aflma iddias›n› ortaya koyanlar›n oluflturdu¤u bir eylem birli¤idir.Yukar›da s›ralanan ilkelerin; faflizmin, radikal islam›n kapitalizmden beslendi¤ini unutmadan ve buna uygun yol, yöntemleri ortaya koyacak olan, ajitasyon-propaganda özgürlü¤ünü k›s›tlamayan, sald›r›lar karfl›s›nda devrimcilerin faaliyetlerinin süreklili¤ini sa¤lamak için, bayraklar› kar›flt›rmadan devrimci dayan›flmay› örmeyi amaçlad›¤›n›n anlat›ld›¤› 150 kiflilik bir toplant› yap›ld›. Bu toplant›n›n amac›, ortaklafl›lm›fl olan bu tespitleri anlatmak, karfl›l›kl› bir görüfl al›flveriflini sa¤lamakt›. Okul d›fl›nda yap›lm›fl olmas›na ra¤men kat›l›m›n yüksek olmas› ve fikirlerin özgürce ifade edildi¤i ortam›n yarat›lmas› aç›s›ndan, istenen verim al›nm›fl oldu. 28 Mart Mahsum Korkmaz'›n öldürülmesi ve 30 Mart K›z›ldere'de Deniz, Hüseyin ve Yusuf'u idamdan kurtarmak amac›yla 8 THKP-C ve 2 THKO militan›n›n öldürülmesini birlefltirerek 30 Mart'ta kapal› bir mekanda iki saat süren bir
forum düzenledik. Sayg› duruflu, konuflma, Türkçe ve Kürtçe fliirlerin okunmas›, tiyatro, dinleti ve söylefli ile forumu noktalad›k. Konuflmada, Mart ay›n›n burjuvazi için dert ay› oldu¤u, bunun nedeninin ise; 3 Mart Komintern Kurulufl Kongresi, 8 Mart Dünya Kad›nlar Günü, 8 Mart fiubat Devrimi, 12 Mart Gazi Ayaklanmas›, 16 Mart Halepçe, 21 Mart Newroz, 28 Mart Mahsum Korkmaz ve 30 Mart K›z›ldere'nin bu ayda yaflanm›fl olmas› ve yeni isyanlara, baflkald›r›lara hem bu ay›n hem de di¤er aylar›n gebe oldu¤u vurguland›. 12 Mart 1995'te Kürt ve Türk iflçilerin isyan›ndan, baflkald›r›s›ndan, 21 Mart Newroz'da Demirci Kawa'n›n yakt›¤› özgürlük ateflinin yak›lmas›ndan, 28 Mart'ta Mahsum Korkmaz'›n öldürülmesi ve 30 Mart'ta K›z›ldere'de Mahirlerin "düflman ayn› düflman›m›z" diyerek bayraklar› karfl›t›rmadan devrimci dayan›flman›n en güzel örne¤ini ortaya koydu¤unu, Mahir’lerin savaflkanl›k, militanl›k ve kararl›l›klar›n›n sahiplenilerek afl›lmas› gerekti¤ini ve onlar›n sadece düzene karfl› bir isyan› baflkald›r›y› de¤il, egemen teslimiyetçi sol çizgiye karfl› da bir isyan› ve baflkald›r›y› simgeledi¤ini anlatan bir konuflma yap›ld›. Devrimci Parti Güçleri olarak, söyleflide, 8 Mart'›n anlam›, önemi ve bu 8 Mart'ta yaflan›lan iki ayr› eylemin ne anlama geldi¤ini, 12 Mart Gazi Ayaklanmas› ve 30 Mart K›z›ldere’de ortaya konulan militanl›k, kararl›l›¤›n sahiplenilmesi gerekti¤ini, bugün de kendimizi yeni MDDve T‹P'lerden ay›rmam›z gerekti¤i üzerine görüfllerimizi aktard›k. 1 May›s'a giderken devrimci dayan›flman›n öneminden bahsettik. Kat›l›m 60-70 kifli aras›nda da olsa, canl› bir hava yaratmay› baflard›k. Gazi'de buz k›r›lm›fl yol aç›lm›flt›r. Yaflas›n Devrimci Dayan›flma! K›z›ldere Son De¤il Savafl Sürüyor! Gazi'den Devrimci Parti Güçleri
ruyordu. Devletin bir kurumuna sald›r›rken di¤er bir kurumuna s›rt›n› yaslayan, medet uman anlay›fl, bu topraklardaki devrimcilerin, bugün içine düfltü¤ü bir hastal›k de¤il, bu hastal›¤›n temeli dün oldu¤u gibi bugün de ba¤›ms›z ideolojik, politik hatt›n oluflturulamamas›nda yatmaktad›r. Bugün görev bolflevik bir önderli¤i yaratmak, yani her koflul alt›nda süreklili¤ini koruyacak ba¤›ms›z-devrimci-özgür örgütlenmeyi, ba¤›ms›z devrimci bir ideolojik, siyasal eksende yaratmak, bolfleviklerin gösterdi¤i cüret ve iradeyi ortaya koyup önümüzde duran öncelikli ifllere yo¤unlaflmakt›r. Adalet de savaflan iflçilerle gelecek! Paral›-paras›z Burjuva e¤itime hay›r! D.T.C.F'den Devrimci Parti Güçleri
Data Form’da Sendikalaflma ‹flçi s›n›f›n›n ekonomik ve siyasal kazan›mlar elde etme, sömürüyü hafifletme çal›flmas›nda bir araç olarak sendikalar; s›n›f›n düzeniçi mücadele örgütleridir. Lakin bu, sendikalar›n kendili¤inden sözkonusu ihtiyaçlar› karfl›layaca¤› anlam›na gelmez. Sendikalar›n böyle bir amaca hizmet etmesinin ve kazan›mlar›n devrimci mücadele kanal›na akabilmesinin iflçi s›n›f›n›n bilinç düzeyinin geliflkinli¤i ve s›n›f mücadelesinin yo¤unlu¤u ile de kopmaz bir ba¤lant›s› vard›r. Zira burjuvazi, iflçi s›n›f›n›n düzeniçi mücadele örgütleri olan sendikalar› kontrol alt›na alarak s›n›f› düzeniçinde tutman›n bir arac› olarak da kullanasilir. Bugün büyük ölçüde oldu¤u gibi... Yay›nc›l›k sektöründe çal›flan Data Form’da yürüttü¤ümüz sendikalaflma çal›flmas› Bas›n-‹fl, iflyerinde yetki almas›, hatta sözleflmeyi imzalamas›na ra¤men çok k›sa bir süreçte iflçi s›n›f›n›n örgütü olmaktan çok, onu “temsilci”leriyle düzeniçinde tutman›n bir arac› olma yoluna girdi. Data Form’da iflçiler bilinçleri düzeyinde tespit edebild›ikleri ihtiyaçlar›ndan yola ç›karak sendikal örgütlenmenin gereklili¤ine inand›lar. Toplumun genel siyasal yap›s›ndan pek fazla farkl›l›k arzetmeyen Dataform iflçileri yaklafl›k bir y›ll›k çal›flman›n sonucunda yapabileceklerini büyük oranda baflard›lar. ‹flyerinde gerçeklefltirilen do¤al örgütlülükle iyi bir performans sergilediler. ‹flyerinde yürütülen örgütlenme çal›flmas›n›n, ‹flverinin ancak yasal kurumlar›n yetki bildiriminde bulunmas›yla haberdar olabildi¤i yayg›n ama kapal› biçimde yap›lmas› bunun önemli bir göstergesidir. Fakat do¤al örgütlülük; s›n›f bilinciyle taçland›r›l›p, bilinçli bir örgütlülü¤e dönüfltürülmedi¤i sürece uzun vadede kazan›mlar›n önünü açam›yor, aksine bir bumerang gibi iflçi s›n›f›n›n bö¤rüne saplanabiliyor. Data Form’da da olan budur. Sendikal örgütlenme sürecinde neredeyse “firesiz” kat›l›mla yürütülen çal›flman›n arkas›ndan, sözleflmenin imzalanmas›yla birlikte sendika iflverenle birlikte iflçi k›y›m›na soyunmufltur. Örgütlenme aflamas›nda sendikac›lar›n a¤z›ndan düflmeyen “birlik-beraberlik, hiç bir iflçinin at›lmas›na izin verilmeyece¤i” türünden -ki olmas› gereken de budur- sözler unutulup, iflverenle iflbirli¤i yoluna gidilmifltir. Tabii ki bu yeni bir fley de¤ildir. ‹flçi S›n›f›n›n öncü bir örgütlenmeden yoksun oldu¤u günümüzde bu tarzda sald›r›lar›n gerçekleflmesi ola¤an bir hal alm›flt›r. Zaten bizim “sözümüzde” bu ihaneti meslek haline getirmifl sendikac›lara ya da s›n›f bilincinden yoksun iflçilere de¤il. Bizim sözümüz kendilerinin sendikac›l›k zemininden farkl› bir zeminde oldu¤unu iddia eden, kendilerine “sendikac›” denilmesine içerleyen Bas›n ‹fl görevlileri ve benzerlerinedir. Asl›nda pratikleriyle benzerlerinden bir fark› olmayan bu sendikac›lar›n, devrimcilik gibi bir siyasal duruflu, bir kimli¤i ayaklar alt›na al›nmas›n›n önüne geçmektir. Ancak biliyoruz ki, komünistlerin görevi bununla da s›n›rl› de¤ildir. Üstlendikleri misyon çerçevesinde s›n›f›n öncü örgütlenmesini yaratmak, y›¤›nlar› s›n›f bilinci temelinde örgütlemek, bugünden her alanda böyle bir perspektifle pratik ortaya koymak gerekmektedir. Söylenecek söz ancak o zaman söylenmifl olacak t›r. Devrimci Parti Güçleri’nden Bir Data Form ‹flçisi
11
Say›: 23 P May›s ‘98
Biz rekabet de¤il, karfl›tl›k öneriyoruz:
Deri ‹flçilerinin Mücadelesinin Sendikal Rekabetin K›skac›nda Bo¤ulmas›na ‹zin Vermeyelim!
‹
zmir’de deri iflçilerinin son aylarda h›zla iflsizlefltirilmesi ve buna karfl› kimi k›smi mücadelelerini MAYA’da daha önce duyurmufltuk. ‹flten at›lmalar h›zla devam ederken, bu sald›r›lar karfl›s›nda iflçiler aras›nda bir dayan›flma a¤› kurup, iflten at›lmalara karfl› mücadele verecek örgütlülük eksik. Deri iflçilerinin bugüne kadarki mücadelelerinde sürekli olarak Türk-‹fl, Türkiye Deri-‹fl’in ayakba¤› olmas›n›n, iflçiler aras›nda sendikalara genel bir güvensizli¤i do¤urmas› ve buna karfl› bir alternatifin ortaya ç›kmamas› önemli bir etkendir. Son olarak T. Deri-‹fl’in sözde örgütlü oldu¤u Gökova Deri’den bir k›s›m iflçi, bu iflyerinde sendikal örgütlenme oldu¤u, dolay›s›yla iflverenin iflçilere yüksek maafl, sosyal güvence vb. vermek zorunda oldu¤u; bu yüzden de sendikal› olmayan iflyerleriyle rekabet edemedi¤i gerekçesiyle iflten ç›kar›ld›. ‹flin garibi, Gökova’n›n muhasebe müdürü, bunu, iflten at›lanlara T. Deri‹fl’in binas›nda, yan›nda sendika baflkan› varken anlatt›. Bu örnek, kuflkusuz ilk de¤ildi, daha önce de T. Deri-‹fl defalarca “örgütlü” oldu¤u iflyerlerindeki iflten at›lmalara sessiz kalmak bir yana, yöneticileri bu iflyerlerinin patronlar›yla s›k› iliflkiler içerisine girmifltir; son da olmayacak. Bu tip olumsuz örnekler, iflçileri sendikadan so¤utmufl, önderlik eksikli¤i, iflçileri kahve köflelerinde yak›narak zaman tüketmeye itmifltir. fiu günlerde, bir kaç ay önce ülke genelinde örgütlenme baraj›n› aflamad›¤› için kapat›lan D‹SK Deri-‹fl de, yeniden kurulma faaliyetlerine bafllad›. Ancak flimdilik bu giriflim de, deri iflçileri aras›nda bir ilgi uyand›rmak yerine, “yoktur birbirlerinden fark›” gibi bir tepkiyle karfl›laflm›flt›r. Do¤rusu sendikalar› sahiplenmeye yönelik bir ilgisizlik ve sendika bürokrasisine yönelik bir tepki yaln›zca deri iflkolunda de¤il. Yaflad›¤›m›z topraklardaki 20-25 milyon civar›ndaki iflçinin yaln›zca 1 milyona yak›n bir k›sm› sendikal›. Bu kesimin ve sendika yöneticilerinin ayr›cal›klar›n›n, esasen genifl iflçi y›¤›nlar›n›n s›rt›ndan sa¤lanan yo¤un sömürünün k›r›nt›lar› oldu¤unu biliyoruz. ‹flçi s›n›f›n›n çok s›n›rl› bir kesimini örgütleyen gerek Türk-‹fl gerekse de D‹SK yöneticilerinin, sermaye s›n›f›n›n kurumlar› ve devletle s›k› iliflkiler içerisinde borsada oynamak yahut repoda servetini katlamak yerine, iflçi s›n›f›n›n örgütsüz milyonlarca üyesini örgütleme do¤rultusunda bir çabaya giriflmesini, dolay›s›yla mevcut sendikalar›n da bu do¤rultuda anlaml› bir ad›m atmas›n› bekleyemeyiz. Zaten iflçi s›n›f› kendi haklar›n› kazanmak için kendisinden daha ayr›cal›kl› bir konuma sahip olan ve bu ayr›cal›klar› iflçi s›n›f›n›n genifl
kesimleri aya¤a kalkt›¤›nda uçup gidebilecek olan bu bürokratlara güvenirse elindeki ufak tefek kazan›mlar› da güme gidecektir. Gerek Türk-‹fl, gerekse de D‹SK’in Deri-‹fl’inin birbirinden farklar› olmad›¤› aç›kt›r. Ancak en büyük tehlike mevcut sendikalara do¤an bu güvensizli¤in, sendikan›n gereksizli¤i gibi bir noktaya savrulmas›d›r. Oysa bizleri kendi ellerindeki üretim araçlar›nda çal›flmaya ba¤›ml› k›lanlar›n, haklar›m›z› almak için sesimizi ç›kartmam›z› engellerken en çok güvendikleri, örgütsüzlü¤ümüzdür. ‹ki ayr› konfederasyona ba¤l› sendikalar›n aralar›ndaki rekabetin oldukça anlams›z oldu¤u aç›kt›r. Çünkü ortaya koyduklar› hedefler, çal›flma ilkeleri ve tüzükleri hiç bir farkl›l›k göstermiyor. Örne¤in hiçbiri çocuk iflçileri, mevsimlik iflçileri, seyyar sat›c›lar›, ifl sizleri veya temizlikçi kad›nlar›, kendi evinde fason örgü vb. ifller yapan kad›nlar› örgütlemeyi hedeflemez, mevcut yap›lar› buna imkan vermez. Ortaya koyduklar› politikalar, örgütsüz milyonlarca iflçinin ihtiyaçlar›n› karfl›layabilecek, ifl ve yaflam koflullar›na iyilefl tirmeler getirebilecek perspektifleri içermez. Oysa iflçi s›n›f›n›n bir sendikal rekabete, birbirinin kopyas› olan sendikalar›n yar›fl›na de¤il, iflçi s›n›f›n›n genifl kesimleri içerisinde örgütlenecek ve bu kesimlerin istek ve ç›karlar›n› dile getirip bu kesimler aras›nda bir dayan›flma ve mücadele hatt›n› örecek bir örgütlülü¤e ihtiyac› vard›r. Biz Devrimci Parti Güçleri olarak, deri iflçileri aras›nda yürüttü¤ümüz mücadelede, deri iflçilerini bu sendikal re kabette taraf olmaya de¤il, gerçekten iflçi s›n›f›n›n farkl› kesimleri aras›nda bir birlik ve dayan›flma a¤› örecek bir karfl›tl›¤a davet ettik. Bu konudaki önerilerimiz flunlard›r: * Mücadele hatt› mevcut sendikalar›n ufkunu aflmal›d›r. Yaln›zca çal›flanlar›n haklar›n› dile getirmek yerine iflsiz iflçilere de ifl istemek ve herkese ifl güvencesi sa¤lamak talebini gerçe¤e dönüfltürmek için mücadele verilmelidir. Gökova’dan iflçiler at›l›rken gösterilen gerekçe önemlidir. Sendikal› bir iflyeri olmas› aç›s›ndan bu iflletmenin patronunun, di¤er iflyerlerinde iflçileri, sigortas›z, her türlü sosyal güvenceden yoksun, bo¤az toklu¤una çal›flt›ran patronlar›n sa¤lad›¤› yo¤un sömürüye a¤ z› sulanm›flt›r. Oysa bizi onlar›n aras›ndaki rekabet de¤il, bizlerin aras›nda örgütsüzlükten dolay› bir rekabet olmas› ilgilendiriyor. Yerine iflçi bulabilece¤ini düflünüyor ve rahatl›kla iflten ç›kartabiliyor. O halde iflçi s›n›f›n›n iflsiz ke-
simleri de, bir ifle sahip olanlarla birlikte “herkese ifl güvencesi, bir tek iflçi sigortas›z, tek bir iflyeri sendikas›z kalmas›n” fliar›yla örgütlenmeli ve mücadele etmelidir. Yeni sendikal anlay›fl, böylesi bir mücadele için gereklidir. * Ba¤l› bulunduklar› konfederasyonlar›n, iflveren sendikalar›yla ayn› masaya oturup Türkiye’nin sorunlar›n› tart›fl›p, çözüm önerileri arad›¤› bir durumda, her iki Deri-‹fl’in, iflçilerin sorunlar›na çözüm bulaca¤›n› beklemek hayal olur. Aksine bu sendikalar›n yöneticileri ayr›cal›klar›n› genifl kesimlerin örgütsüz olmas› ve dolay›s›yla daha yo¤un sömürülmesi sayesinde kazan›yorlar. Burjuvazi örgütsüz milyonlar›n s›rt›ndan sa¤lad›¤› kar› afiyetle yerken, dökülen k›r›nt›larla besleniyorlar. Dolay›s›yla bu kesimlerin örgütlenip haklar›n› istemesi, burjuvazinin kar oranlar›yla birlikte sendika bürokratlar›n›n da beslendi¤i k›r›nt›lar›n uçup gitmesi anlam›na gelecek. Öyleyse bu yozlaflm›fl sendika anlay›fl› ve prati¤i karfl›s›nda, yeni bir sendika anlay›fl› gerekiyor. S›rt›n› bir iflkolunun dar bir kesimine dayay›p, yaln›zca bu kesimin yüksek maafl, sosyal güvenceler vb. haklar›n› daha genifl kesimlerin örgütsüz ve her türlü sosyal güvenceden, ifl güvencesinden mahrum kalmas›na gözyumarak dile getiren ayr›cal›kl›lar sendikas› yerine, s›rt›n› iflçi s›n›f›n›n sigortas›z-sendikas›z kesimlerine, düzenli ifli bulunmayan mevsimlik iflçiler, iflsizler, seyyar sat›c›lar, çocuk iflçiler vb. dayayan, yöneticileri iflçilerin geneline oranla bir ayr›cal›¤a sahip olmayan ve görevini yapamad›¤› takdirde istendi¤i anda iflçiler taraf›ndan görevden geri ça¤›rabilece¤i, sendikan›n gelir ve giderlerinin tüm iflçilerin denetimine aç›laca¤› bir sendika gereklidir. Kald› ki mevcut sendikalar, iflçi say›s› günden güne artmas›na ra¤men üye say›lar›n› azaltmaktad›r. Sendikal› iflçiler belli ayr›cal›klara sahip olsa da, sendikal› olmak bu ayr›cal›klar›n bir garantisi olmamaktad›r, aksine gün be gün ayr›cal›kl› iflçi say›s› azalmakta, sendikal› iflçiler iflsizlefltirme, tafleronlaflt›rma sald›r›s›na maruz kalmaktad›r. Ve önerdi¤imiz tipte bir sendikaya ihtiyaç artmaktad›r. Biz Devrimci Parti Güçleri olarak DAB-SEN giriflimine yaklafl›k bir y›ld›r destek verdik. Ancak DAB-SEN, s›rt›n› iflçi s›n›f›n›n düzenle bar›fl›k olmayan genifl kesimlerine dayad›¤› zaman, iflçi s›n›f›na dönük sald›r›lara karfl› bir direnifl a¤› örecek, ifl ve yaflam koflullar›n›n iyilefltirilmesi yolunda somut ad›mlar atacakt›r. Bizler deri iflçilerini bu bayra¤› birlikte tafl›maya ça¤›r›yoruz. * Sendikalar›n ihanetini, sendika yöneticileriyle aç›klamak ve bu yöneti-
ciler yerine devrimci iflçiler geçerse sorunun çözülece¤ini sanmak, yan›lg› olur. Bugün sendika yöneticilerinin birço¤unun burjuvaziyle ve onun kurumlar›yla iyi iliflkiler içerisinde oldu¤u, bu yöneticilerinin direnifllerde, grevlerde vb. mücadele eden öncü iflçiler olmad›¤› aç›kt›r. Ama iflçi hareketinin sendikal örgütsüzlü¤ü ve sendikalar›n durumu, bu bürokratlaflmayla aç›klanamaz. Aksine sendikalar, iflçi s›n›f›n›n düzenle aras›ndaki ba¤lar›n en zay›f oldu¤u, yani kaybedecek çok az fleyinin bulundu¤u kesimlere s›rt›n› dayamad›¤› için, bu kesimlerin düzen taraf›ndan fliddetle karfl› ç›k›lacak ve ancak büyük mücadelelerle söküp al›nacak ç›karlar›n›n, isteklerinin mücadelesini vermemektedir. Yaln›zca mevcut sendikalar içerisinde çal›flmak, iflçi s›n›f›n›n düzenin en fazla d›fl›na itilmifl ve en dinamik kesimlerine s›rt›n› dönmek anlam›na gelecektir. ‹flçi s›n›f›n›n sigortas›z, sendikas›z, iflsiz kesimleri aras›nda yukar›da say›lan ilkeler etraf›nda bir sendikalaflma çal›flmas› sürdürülmelidir. Aksi takdirde sendika yöneticilerinin de¤iflmesi, s›rt›n› s›n›f›n en dinamik kesimlerine dayamayan sendikalara bir hareketlilik sa¤lamayacakt›r, devrimci bir s›n›f hareketi yaratma noktas›nda ileri bir ad›m olmayacakt›r. * Bugün deri iflçileri aras›nda yürütülecek bir çal›flma, yaln›zca konfeksiyon iflçilerini de¤il, ayn› zamanda deri iflçileri aras›nda en kötü sa¤l›k koflullar›nda çal›flan tabakhane iflçilerini de kapsamal›d›r. Yeryüzünde insan eliyle yarat›lan tüm zenginliklerin varedicisiyiz. Haklar›m›z›n, bizim s›rt›m›zdan geçinen burjuvazi ve sendika bürokratlar› taraf›ndan verilmesini beklemeyelim. Mücadele ederek ve bu haklar› fiilen kullanarak elde edelim. Y›lg›nl›k ve umutsuzluk, kendi özgücüne güvensizlik ve örgütsüzlükle el ele gidiyor. ‹flçi s›n›f›n›n kaybedecek neyi olup olmad›¤› bir kenara, üzerindeki zenginlikleri kendisinin yaratt›¤› bir dünya, kazan›lmay› bekliyor. Devrimci Parti Güçleri aç›s›ndan devrimci bir s›n›f hareketi yaratma yolunda sendika bürokrasisinin altedilmesi, yaln›zca mevcut sendikalar›n tabanlar›na seslenerek yap›labilecek bir ifl de¤ildir. Aksine iflçi s›n›f›n›n bu sendikalar›n denetiminden uzak, sigortas›z, sendikas›z çal›flan, iflsiz kesimlerinin sendikalaflt›r›lmas› ve sendikalar›n, s›rtlar›n› bu kesimlere dayayan ve s›n›f›n ortak ve genel ç›karlar› için mücadele eden birer kavga arac›na dönüflmesi, asalaklar› defedecektir. Devrimci Parti Güçleri’nden Deri ‹flçileri
12
G.
A
Say›: 23 P May›s ‘98
Göçmen ‹flçilerin Dayan›flmas›
sya ülkelerinden özellikle "kaplanlar" olarak an›lanlar›nda yaflanan ekonomik kriz, etkisini daha somut biçimlerde göstermeye bafllad›. "Kaplanlar"›n tümünde iflten at›lmalar had safhaya ulaflm›fl durumda. Güney Kore'de, Hükümet taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre, iflten at›lan iflçi say›s›, günlük olarak 10 bini buluyor. "Kaplanlar" olarak adland›r›lan ülkelerde yaflanan krizin, kapitalist sistemin içinde bulundu¤umuz geliflme aflamas›nda, sadece yerel özellikler tafl›yan, bulundu¤u bölgeyle s›n›rl› bir kriz oldu¤unu sanmak yanl›fl olur. Nitekim dünyan›n bir çok bölgesinde, özellefltirme ve iflten at›lmalar, sendikal ve sosyal haklar›n budanmas›, hemen hemen efl zamanl› bir biçimde gelifliyor. Tüm dünyan›n burjuvalar›n›n da ilk refleksi, elbette, krizin faturas›n› iflçi s›n›f›na yüklemek oluyor. Faturan›n iflçilerin s›rt›na yüklenmesi sözkonusu oldu¤unda, uygulanacak yön temler bellidir ve sonsuz say›da de¤ildir. Çal›flma saatlerinin yükseltilmesi, ücretlerin düflürülmesi vb. yöntemlerle, emek üretkenli¤ini artt›rmak, dolay›s›yla sömürünün yo¤unlaflt›r›lmas›, iflçi s›n›f›n›n daha büyük y›¤›nlar›n›n sosyal güvenceden ve örgütlülükten yoksun olacaklar› bir zemine itilmesi... Özellefltirmeler, iflten atmalar yayg›nlafl›rken, bu sald›r›lar›n milliyetçi bir dalga eflli¤inde geliflmesi de dikkat çekiyor. Kaplanlar›n tümünde, iflten atmalar›n ve krizin nedeni olarak, "yabanc›" iflçiler gösteriliyor. Patronlar›n propagandas›na bak›ld›¤›nda, iflçileri, Güney Kore'ye sahip ç›kmaya ça¤›rd›klar› görülebilir. Her f›rsatta kemer s›kmay› ve fedakarl›¤› isteyen patronlar, bugün de, Güney Kore'deki yerli iflçilerden, s›n›f kardefllerini satmalar›n› istiyorlar: "Yabanc› iflçiler hiç bir ifle yaramad›klar› gibi, sizin olmas› gereken iflleri de gasp ediyorlar" diyerek, y›llard›r ucuz emeklerinden sonuna kadar yararland›klar›, en kötü ifllerde ve sefalet koflullar›nda çal›flt›rd›klar› göçmen iflçileri hedef gösteriyorlar. Sald›r›n›n bu biçimde bafllat›lmas› da, herfleyden önce kendi ayr›cal›klar›n› yitirme korkusunda olan iflçilerin büyük k›sm›n›n, s›n›f hareketi zeminindeki ücretli kölelik düzeni karfl›t› reflekslerini köreltiyor. Oysa, nas›l ki y›llard›r, bu göçmen iflçilerin kap›da, daha ucuza çal›flmak için beklemeleri, çok ucuza ve sosyal güvenceden yoksun bir flekilde çal›flmalar›, yerli iflçilerin kazan›m ve ayr›cal›klar›n›n hem nedeni, hem de bu ayr›cal›klar› ve ayr›cal›klar› tehdit eden (daha ucuza bir yedek emek gücünün varl›¤› anlam›n-
da) bir faktör olduysa, bugün yabanc› iflçilerin iflten at›lmalar› da, yerli iflçilere yaramayaca¤› gibi, daha yo¤un sömürüsünü de beraberinde getirecek. Bu bilincin Güney Koreli iflçiler aras›nda kendili¤inden yeflermesini beklemek içinse fazla hayalci olmak gerekiyor. Özellikle de, ellerindeki kazan›mlar› bir bir yitirmeye bu kadar yak›n, onlara bu bilinci tafl›yacak devrimci öncüden ise, yoksun olduklar› böyle bir dönemde. Nas›l ki, buralarda da tafleronlaflma ile ilgili olarak, sendika bürokratlar›, iflçilere, taflerona çal›flan iflçileri d›fllamay› ö¤ütlüyorlarsa, Güney Kore'de de göçmen iflçilere yönelik düflmanl›¤› körüklüyorlar. fiubat ay›nda, Güney Kore'deki sendikalarla hükümet ve iflverenler aras›nda yap›lan bir anlaflmayla, "ola¤anüstü" durumlarda iflçi ç›kar›lmas›na sendikalar taraf›ndan onay verilmifl, çal›flma yasas› buna göre düzen-
lenmiflti. ‹flçilerin elinden al›nan örgütlülük silah›, iflte böyle kendilerini vuruyor. Göçmen iflçilerle bafllayan iflten atmalar, yerli iflçileri hiç de kay›rmadan ve h›zla sürüyor. Yo¤unlaflan iflten at›lmalar karfl›s›nda, intiharlar›n yo¤unlaflt›¤› belirtiliyor... Bereket, iflten at›lmalar karfl›s›ndaki tek refleks, intihar etmek de¤il. Son y›llarda ayr›cal›klar›n› kaybetmeme korkusuyla ve refleksi olarak gerçeklefltirdikleri militan eylemleriyle gündemimize giren Güney Kore’nin sendikal› iflçileri, bugünlerde muhtevas›yla da farkl› olan eylemleriyle dünya ve devrimci kamuoyunun da gündemine giren, büyük ölçüde kendi haklar›ndan mahrum olan göçmen iflçilerin eylemlerine de tan›k olmaya bafllad›lar. Göçmen ‹flçiler Birleflik Komitesi (JCMWK) adl› örgüt taraf›ndan, yerli iflçilerle dayan›flma yönünde eylemler örgütlenmeye baflland›. Bu komite,
yapt›¤› aç›klamada, yerli-yabanc› iflçi ayr›m›n›n, sermaye taraf›ndan bilinçli olarak yarat›ld›¤›n›, kendilerinin ise yerli iflçilerin ifl güvenli¤i mücadelesinde, onlarla birlikte olacaklar›n› belirtiyor. Yerli olsun, yabanc› olsun iflçilerin iflten at›lmalarla, düflük ücretlerle karfl› karfl›ya oldu¤unu söylüyor. Gerçekten de, bu örgüt, Seul'de düzenlenen gösterilere de kat›ld›, bundan sonra da kat›laca¤›n› belirtiyor. Bu komitenin bileflimini bilmiyor oluflumuza ra¤men, yaklafl›mlar›n›n enternasyonalist bir yön tafl›d›¤›n› söylemek mümkün. Daha fazlas›n› söyleyebilmek için ise, muhtevas›yla geçmiflten farkl›laflarak enternasyonalizm mesaj› veren eylemlerin somut biçimde ileriye ç›k›fl›na tan›k, bu çerçevede daha somut bilgilere sahip olmak gerekiyor. Bu haberleri, enternasyonal bir iliflki içinde oldu¤umuz bir örgüt arac›l›¤›yla de¤il de, günlük gazetelerden ö¤reniyor olmak, enternasyonalist devrimcilerin hem en büyük sanc›lar›ndan, hem de bir enternasyonal ihtiyac›n›n yak›c›l›¤›n›n önemli kan›tlar›ndan biri. J
Belediye-‹fl Kongresine Bir Bak›fl S
›n›flararas› mücadele dünyada ol du¤u gibi yaflad›¤›m›z topraklarda da sürmektedir. Bu mücadelede burjuvazi, dünya emperyalist sisteminin bir parças› olarak ondan beslenerek iktidar›n› sürdürmektedir ve kendini yeni yap›lanmalarla gelifltirmektedir. Taraflar›n bir yan› olan iflçi s›n›f› geri, örgütsüz yap›s›yla burjuvazinin ideolojik, politik kuflatmas› alt›nda savafl›m›n› sürdürmektedir. (Bölgecilik, mezhepçilik, milliyetçilik vb.) S›n›f›n s›n›f olma bilincini almas› kendili¤inden olmuyor, ona öncülük, yol gösterici önderlik gerekiyor. Komünistlerin görevi bu olmal›, önderlik yok diye s›n›f›n sorunlar›yla ilgilenmemezlik edilmemelidir. Önderlik ve öncülük sorunlar›n›n üzerinden atlamadan, bulundu¤umuz iflkollar›nda bu sorunlarla ilgili çal›flmalar›m›z olmal› ve iflkollar›n›n özelli¤i iyice kavranmal›, iflçilerin önün açacak perspektifler sunularak, iliflkiler canl› tutulmal›d›r. Bizler Hizmet-‹fl kolunda, belediye çal›flanlar› komünistleriz. Bizler sendikal alanda yo¤un bir dönemde kongre yaflad›k; iflyerinde siyasi ekibimiz olmasa da do¤al bir önderli¤imiz, iliflkilerimiz var ve hareket alan›m›z genifl. Hareket alan›m›z, kendimizden öteye geniflleyecektir. Kongre öncesi delege seçimi oldu; bir arkadafl delege olamad› o bizim eksikli¤imiz, bir arkadafl ise en yüksek oyu alarak delege oldu ve bir muhalefet çal›flmas› yapt›k. Bu muhalefet çal›flmas›nda bizim sendikal perspektifle-
rimiz, bak›fl aç›m›z, s›n›f sendikac›l›¤› nas›l olmal›, dünyada ve Türkiye'de sendikal çal›flma, alternatif muhalefet çal›flmas›n›n program› oldu o program› benimseyen delegeleri muhalefet çal›flmalar›na ça¤›rd›k. Çal›flmalarda eksikli¤imiz bunlar› örgütlü çal›flmadan mahrum olarak yapm›fl olmam›zd›r. Ders ç›karmam›z gereken bir eksikli¤imiz de, bu çal›flmalar› yaparken, sendikal bürokrasiye bulaflmama kayg›s›yla tutuk davranm›fl olmam›zd›r. Eksiklik bir yana, bizler örgütlü de olsak sendikal çal›flma yap›yoruz ve ç›kard›¤›m›z s›n›f sendikac›l›¤› program›na “sen kat›lamazs›n” anlay›fl› bize ters gelir. Fakat yol yürüyece¤imiz dostlar›m›z› bu konuda iyi seçmeliyiz, her muhalefet çal›flmas›n›n devrimci çal›flma oldu¤unu düflünerek yaklaflmamal›y›z, zaten öyle de olmuyor. Muhalefet çal›flmas›nda delege olamayan arkadafl ta ayn› hatayla, birlikte hareket edece¤imiz insanlar›n yanl›fl tutumu ve sendikac›l›ktan uzak duruflunun sonucu delege olamad›. Muhalefet çal›flmas›nda baflkan aday› olan arkadafl›n liberal anlay›fl› yeni dünya düzeni safsatas›n›n burjuva statükoculu¤unu yapt›¤›, flubede bulunan insanlar›n devrimci bir yap›da olmalar›na alternatif olarak ç›kan gerici unsurlarla birleflti¤i, s›n›flar aras› mücadeleyi reddetti¤i için, “bununla yol yürümenin anlam› yok” diyerek muhalefet çal›flmalar›ndan, seçime bir hafta kala yollar›m›z› ay›rd›k. Ancak s›n›f sendikac›l›¤›n› savunmada iktidar mücadelesine en-
deksli çal›flmalar›m›z her koflulda sürdü, mevcut sendikac›larla da, bürokrasiye bulaflm›fl devrimci geçinenlerle de yan yana durmad›k. Düflüncelerimizi aktarmak için, devrimci bir tarzda kürsüyü kulland›k. Dünya ve Türkiye sorunlar›, sendika sorunlar›, önderlik konusunda görüfllerimizi aktar›p, emek sermaye çeliflkisinin sürdü¤ünü, sosyalizmin yak›c›l›¤›n›, bu u¤urda mücadelenin olmazsa olmaz koflulunun alt›n› çizerek vurgulad›k ve delegasyonun büyük ço¤unlu¤undan alk›fl alarak kürsüden indik. Oy vermeyece¤imizi, böyle bir irade ve yap›lanman›n olamad›¤›n› vurgulad›k, bu tutumumuz baflka iflçilerde de sempatiye neden oldu ve bizimle birlikte 10’a yak›n delege oy kullanmad›. Böyle bir çal›flmadan sonra T‹S görüflmeleri bafllad›. Biz bu çal›flmada bir bütün olarak iflçi s›n›f›n›n yan›nda olma, eylem ve hak alma mücadelesini biraz daha ileri götürme bilinciyle yer ald›k ve kendimize daha bir güvenle çal›flmalar›m›z› sürdürüyoruz. ‹lk eylemlilikte, yüzde doksan gibi bir kat›l›mla iflçileri eyleme götürdük. Eksiklerimiz ve iflkolunda yukar›da de¤indi¤imiz gibi süreklileflmifl siyasal bir faaliyetimiz olmamas›na ra¤men, do¤al bir etkimiz vard›r. Bu do¤al etkiyi siyasal etkiye çevirmek en büyük hedefimizdir. Devrimci Parti Güçleri'nden Bir Belediye ‹flçisi
13
Say›: 23 P May›s ‘98
Irak ‹flçi Komünist Partisi Üyesi ‹ki Devrimci Katledildi eçti¤imiz ay Irak Kürdistan’›nda Erbil kentinde, KDP peflmergelerinin sorumluluk alan›nda gerçekleflen bir sald›r› sonucu, iki Irakl› komünist katledildi. Sald›r›da öldürülen fiahbur Abdülkadir ve Kabil Adil, Irak ‹flçi Komünist Partisi’nin önder kadrolar›ndand›. Sald›r›y› gerçeklefltirenler Irak Kürdistan’›ndaki gerici ‹slamc› gruplard›. Bu gruplar özellikle geçen 8 Mart’tan bu yana camilerde ve genel olarak gerici ajitasyonlar›n ard›ndan kad›n hareketine ve komünistlere yönelik sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rm›flt›r. Irak Kürdistan’›ndaki bu sald›r› kendisine s›¤›nan fiemdin Sak›k’› TC’ye teslim eden KDP’nin, sadece TC gericili¤ine çanak tutmakla kalmad›¤›n› göstermifltir. Ama bu sald›r›yla birlikte a盤a ç›kan bir baflka olgu da, Güney Kürdistan’da iflçi s›n›f›ndan, komünizm ve sovyet cumhuriyeti hedeflerinden söz eden bölge devletleriyle enternasyonalist dayan›flma perspektifi gelifltiren güçlerin örgütlenip seslerini duyurmaya bafllad›¤›d›r. Afla¤›da Irak ‹flçi Komünist Partisi’nin Polit Bürosu’nun konuyla ilgili bir bildirilerini yay›nl›yoruz.
G
*** Bugün 18 Nisan 98 saat 10’da fiahbur Abdulkadir’in önderli¤indeki partimizin bir delegasyonu, Erbil’deki iflsizler sendikas›n›n bürosunu ziyaret etti¤i s›rada, bir grup terörist taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›. Irak ‹flçi Komünist Partisi Polit Büro üyesi fiahbur Abdülkadir ile I‹KP yerel komite üyesi Kürdistan örgütünün yönetici komite üyesi Kabil Adil öldürüldü. Erbil kentinin göbe¤inde meydana gelen bu kaba sald›r›n›n sorumlulu¤u, do¤rudan do¤ruya “siyasal faaliyet özgürlü¤ünün ve güvenli¤inin teminat›” oldu¤unu iddia eden bu flehirdeki yönetici partinin (KDP) omuzundad›r. Irak ‹flçi Komünist Partisi bu vahflet karfl›s›nda sessiz kalmayacakt›r; ve sald›rganlara hakkettikleri cezay› verecekleri konusunda iflçileri ve özgürlükseven halk› temin eder; bu sald›rganl›¤›n arkas›nda duran herkes sözlerimizin gerektirdi¤i eylemlerle yüzleflecektir. fiahbur Abdulkad›r ve Kabil Adil’in öldürülmesi iflçi s›n›f› ve komünizmin düflmanlar›n›n partimize karfl› umutsuz bir girifliminden ibaret de¤ildir; yaflad›¤›m›z toplumdaki özgürlükseven, bask› alt›ndaki halk›n mücadelesine karfl› da yöneltilmifltir. Bu sald›r› tütün ve tekstil iflçilerinin önderine, ve binlerce evsiz, ezilen kad›n›n önderlerine yöneltilmifltir. Eme¤in önderlerinin ve komünistlerin katledilmesi her zaman burjuva ve gerici güçlerin iflçi s›n›f› hareketini bast›rmak ve bask› alt›ndaki halk›n protestolar›n› önlemek için baflvurdu¤u bir yol olmufltur. Gericiler, I‹KP’nin, iflçilerin ve toplumun ezilen halk›n›n mücadelesinin ön saflar›nda beliriflinin fark›ndad›r; ve bizim kad›n ve çocuklar›n haklar› ile siyasal özgürlüklerinin y›lmaz savunucular› oldu¤umuzu bilmektedirler. Bu nedenle onlar›n barbarl›¤›, partimizle ezilenlerin mücadelelerini bast›rmak için umutsuz bir giriflimdir. Bütün özgürlükseven halk›, partileri, kitle örgütlerini ve siyasal özgürlük ve insan haklar› savunucular›n› bu terörizme karfl› tutum almaya ve bunu fliddetle mahkum etmeye ça¤›r›yoruz. Irak ‹flçi Komünist Partisi Polit Büro 18 Nisan 1998
‹flçiler, özgürlüksever halk! fiahbur Abdülkadir ve Kabil Adil’in silahl› teröristlerce katledilmesi hakk›ndaki 18 Nisan tarihli bildirimizin ard›ndan, yapt›¤›m›z araflt›rmaya ba¤l› olarak flimdi aç›klayabiliriz ki, bu sald›r› ‹slamc› bir terörist grup taraf›ndan yap›lm›flt›r. Bu eylem gerici ‹slamc›lar›n camilerdeki vaazlar›nda iki aydan beri yükselttikleri terör ça¤r›lar›n›n dolays›z bir sonucudur. Bu ça¤r›lar aras›nda Molla Beflir’in komünistlere ve militan kad›nlarla gençlere yönelik fetvas› öne ç›kmaktad›r. Baz› mollalar uydu antenleri bulundu¤u yerlerin bombalanmas› ve Kürdistan’da herkesin bildi¤i gençlik merkezlerinin bombalanmas› do¤rultusunda bir dizi fetva ç›karm›fllard›r. Bugünkü siyasal istikrars›zl›¤›n bir sonucu olarak, gerici ‹slam çeteleri, terör eylemlerini Kürdistan’›n uygar toplumuna yönelik olarak yayg›nlaflt›rmaktad›r; bu terör ve cinayetlerin sözkonusu çetelerin gündelik politikas› haline geldi¤inden kuflku yoktur. Gericilerin bu alçakça politikaya baflvurmalar›n›n nedeni toplumsal ve siyasal alanda partimizle ilerici güçlerin ve kad›n eflitli¤i hareketiyle örgütlerinin karfl›s›nda duramamalar›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu ilerici hareketlerin önünü kesmek için terörizme baflvurmaktad›rlar. ‹slamc›lar›n hedefi yaln›z bizim partimiz de¤ildir; bu terör eylemleri Kürdistan’›n, Kürdistanl› kad›nlar›n özgürlükseven ve uygar halk›n y›ld›r›lmas› ve bir y›lg›nl›k atmosferinin yarat›lmas› hedeflidir. Bu sald›r›, insanca bir hayat aray›fl› içinde olan herkesi hedeflemektedir. Bu, Kürdistan tarihinde fleriatç› ‹slam›n, afliret kurallar›na karfl› ç›kan kad›nlara yönelik bir tehdittir; bugünkü ortaça¤ gericili¤ini mutlu ve insanca bir dünyayla de¤ifltirmek isteyen çocuklara ve gençli¤e yönelik bir tehdittir. Bir kez daha sessiz kalmayaca¤›m›z› ve canilerin hakettikleri cezay› bulacaklar›n› vurguluyoruz. Bu arada Kürdistan halk›ndan ve özgürlükseven tüm halktan destek alarak onlar›n terör çetelerinin, özellikle hiç bir medeni siyasal de¤ere ba¤l› olmayan terör çetelerinin Kürdistan’da faaliyet göstermelerini pratik ve politik bak›mdan engelleyece¤iz. Bununla birlikte bu sald›r› Erbil kentinin göbe¤inde meydana geldi¤ine göre, Kürdistan Demokrat Partisi’ni bu sald›r›dan do¤rudan do¤ruya sorumlu tutuyoruz; bu partinin bu konuda bir soruflturma bafllatmas›n› ve suçlular›n teflhis edilip yarg›lanmas› için bizimle iflbirli¤i yapmas›n› talep ediyoruz. Siyasal partiler, halk örgütleri ve insan haklar› savunucular›; ‹slamc› terörizm ve siyasal atmosferle güvenlik ortam›n› bozmaya yönelik giriflimler yaln›zca bizim partimize yönelik de¤ildir; medeni yoldan mücadele etmeyi düflünen her politik parti ve flahsiyeti hedeflemektedir. Sizleri gerici islam terörizmini fliddetle mahkum etmeye ve gerici ‹slamc› terörist gruplar›n faaliyetlerini durdurmak için elinden geleni yaparak Kürdistan halk›n› bu sald›r›lardan kurtarmaya ça¤›r›yoruz. Kahrolsun terörizm ve gericilik, yaflas›n özgürlük, eflitlik ve iflçi devleti! Irak ‹flçi Komünist Partisi Polit Büro 21 Nisan 98
DAB-SEN fienli¤ine Valilikçe ‹zin Verilmedi ‹flçi s›n›f›n›n flimdiye dek geleneksel sendikalarca örgütlenmeyen kesimlerini örgütleme, s›n›f›n öz örgütü olma iddias› ile ortaya ç›kan DAB-SEN, bizim de içinde yer al›p omuz verdi¤imiz bir mevzi olarak semtimizde aç›ld›. ‹flçi s›n›f›n›n genifl kesimlerinin, yani emekçi potansiyeli bar›nd›ran, buna karfl›n baflka ideolojiler ve kültürlerle kuflat›lm›fl bulunan varofllar, devrimci siyaseti s›n›f zemininde üretme iddias›nda olanlar›n yüzlerini dönecekleri öncelikli alanlard›r. DAB-SEN sendikas›, aç›l›fl›n› bir flenlikle duyurmak için çal›flmalar›na bafllad›ysa da flenli¤e valilikçe izin verilmedi. Bunun üzerine flenli¤in yap›laca¤› salon gelen insanlara “flenli¤e izin verilmedi¤i, ancak iflçi s›n›f›n›n kendi kurtuluflu için birli¤inin engellenemeyece¤i, birlikteli¤imizi devam ettirmek için sendika flubemizin önüne gidip flenli¤i burada yapaca¤›m›z” anlat›ld›ktan sonra flenli¤e gelenlerle birlikte flubenin önüne gidildi. fiube önüne “Tek bir iflçi sendikas›z kalmas›n DAB-SEN” pankart› as›l›p ses düzene¤i kurularak flenlik bafllat›ld›. Marfllar okunup halaylar çekildi. 1 May›s’a yaklafl›rken, 1 May›s’a tak›lan zincirleri k›r›p, özgür bir 1 May›s’› yaratmak için devrimci güçlerin saflar›nda, Devrimci Güç Birli¤i’nin saf›nda yerimizi almam›z gerekti¤ini belirten, DAB-SEN’in kurulufl amac›n› anlatan konuflmalar›n ard›ndan flenlik 80-100 kiflinin kat›l›m› ile bitirildi. Mamak’tan Devrimci Parti Güçleri
MAYA’YA MEKTUP Maya’y›, yay›n hayat›na bafllad›¤› günden bu yana takip etmekteyim. Maya’y› kitabevlerinden temin etmeye çal›fl›yorum. Son zamanlarda Maya’ya, bir sonraki say›s› ç›kmak üzereyken ulaflabiliyorum. Bugün 3 Mart ve ben hala Maya okuyamad›m. Maya’n›n 1. say›s›nda, Maya’n›n hedef kitlesine birinci elden muhataplar› taraf›ndan ulaflt›r›laca¤› söylenmiflti. Ancak görünen o ki bu hedef kitle, kitle çal›flmas›nda karfl›lafl›lan unsurlarla s›n›rlanm›fl olacak ki; bu alanlardaki da¤›t›m› zaman›nda yap›l›rken, kitabevlerine b›rak›lmas›nda bu kadar bir gecikme yaflan›yor. Oysa devrimci bir önderlik aray›fl› içinde olan devrimci parti güçlerinin, genifl bir hedef kitleyi yans›tmamakla birlikte bire-bir ulafl›labilecek kadar da dar bir kitle olmad›¤› kan›s›nday›m. Hedef; yay›n›n tan›mlanan kitleye ulaflmas› ise bunun bir yolu da kitabevi ve benzeri sat›fl noktalar›na b›rak›lmas›d›r. Bu noktada bir sorun yafland›¤› ise aç›kt›r. Maya’y› zaten bir-iki kitabevi d›fl›nda bulmak mümkün olmuyor. Bu kitabevlerine de özellikle son zamanlarda geç ve düzensiz b›rak›l›yor. Do¤rusu bu durumun, Maya’n›n iddia ve amaçlar›yla çok uyumlu oldu¤unu düflünmüyorum. Bu yay›n›n, ç›karanlardan ve arkas›nda duranlardan öte, devrimci güçlere hitap etme, onlar› teorik ve politik olarak besleme niteli¤ine sahip oldu¤unu düflünüyorum. Ama hiçbir arac›n kendini bafl›na amac› gerçeklefltiremeyece¤i de kesindir. Böyle bir yay›n›n ç›kar›lmas› kadar, muhataplar›na ulaflt›r›lmas›, bunun yol ve yöntemlerinin bulunmas› da önemlidir. Bunlar› yazmamdaki amaç; kendi s›k›nt›m› dile getirmek, çözümlemenin ötesinde, devrimci bir sorumlulu¤u yerine getirmektir. Zira dünya ve Türkiye s›n›f hareketinin önder bir parti ihtiyac›, her gün, her alanda yak›c› bir flekilde kendini hissettirmektir. Maya’n›n ise, bu önderli¤in yarat›lmas›, da¤›n›k durumdaki devrimci parti güçlerinin politik olarak donat›lmas› ve örgütsel olarak toparlanmas› için ifllevli bir araç oldu¤unu düflünmemdendir. Bu düflüncemden ve Maya ‘n›n üstlendi¤i misyonu yerine getirmesini istedi¤imden dolay›, zaman›nda ve daha fazla yerde görmek, karfl›laflmak istiyorum. Ankara'dan Bir Maya Okuru
14
Say›: 23 P May›s ‘98
“Devrim Koflusunun En Güzel Yüz Metresinde” Düflen Bir Devrimci:
Deniz Gezmifl, Nisan 1969’da Filistin Demokratik Halk Kurtulufl Cephesi kamplar›nda e¤itim görürken tafl›d›¤› kimli¤i.
D
eniz Gezmifl 1947 y›l›nda Ankara’n›n Ayafl ilçesinde do¤du. Bir ö¤retmen ailesinin çocu¤u olarak, tayin nedeniyle de¤iflik illerde gezerek büyüdü. ‹lk ve orta okulu S›vas’ta, Lise’yi ‹stanbul’da, Haydarpafla Lisesi’nde okudu. Deniz Gezmifl’in lisedeki y›llar›, ayn› zamanda onun devrimci fikirlerle ve mücadeleyle tan›flma y›llar› oldu. K›br›s hakk›nda yazd›¤› bir kompozisyonda, K›br›s’›n ancak emperyalizmin güdümünden koptu¤unda ba¤›ms›zlaflabilece¤ini savundu. K›sa hayat›n›n sonuna kadar savunaca¤› ulusal ba¤›ms›zl›kç› tutumun ana fikrini içeren bu kompozisyon nedeniyle Haydarpafla Lisesi’nden uzaklaflt›r›ld›. 64-65 döneminde orta ö¤renime bu nedenle ara veren Deniz Gezmifl, yeni yeni tan›flt›¤› devrimci mücadeleye, ölene dek ara vermedi. Orta ö¤renimini Aksaray’da özel bir kolejde tamamlad›. Lisedeki son y›llar›, onun çeflitli siyasi etkinlikleri ve yay›nlar› izledi¤i; Türkiye ‹flçi Partisi’ni tan›y›p bu partiye kat›ld›¤› y›llar oldu. T‹P’in yan›s›ra Do¤an Avc›o¤lu, ‹lhan Selçuk gibi kemalistlerin yay›nlad›¤› YÖN dergisinin de, onun düflünsel flekillenmesinde hat›r› say›l›r bir rolü vard›. Veda mektubunda söylediklerinin de gösterdi¤i gibi, babas› da onun bu çizgide yetiflmesinde önemli bir rol oynam›flt›. Yine de Deniz Gezmifl’in bu flekillenmesi, tesadüfi ve sadece onunla ilgili kiflisel bir durum de¤ildi. O y›llarda tüm bir kuflak ayn› yoldan giderek sosyalizm ve devrim davas›yla tan›flm›fl ve kavgaya kat›lm›flt›. Deniz Gezmifl’in as›l kiflili¤iyle öne ç›kt›¤› süreç, 1966-67 döneminde ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ö¤renime bafllamas›yla aç›ld›. O dönem ö¤renci gençlik hareketini ifade eden bütün derneklerde, Milli Türk Talebe Birli¤i (MTTB), Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF), Türkiye Milli Gençlik Teflkilat› (TMGT), faal olarak yerald› ve sivrildi. Asl›nda daha lise ça¤›nda bu derneklerin etkinliklerine kat›lmaya bafllam›flt›. Lise döneminden itibaren Deniz’in, etkinliklerini izledi¤i derneklerden biri de, 27 May›s Devrim Derne¤i idi. YÖN dergisini izleyen ve kendilerini “Atatürk Devrimcisi”, “27 May›s devrimcisi” diye tan›mlayan, “Mustafa Kemaller Geliyor!” diye sokaklar› dolduran bütün bir kufla¤›n ortak buluflma noktalar› buralard›. Asl›nda “nas›rl› eller meclise”, “sosyalist Türkiye” fliarlar›yla öne ç›kan; ve D‹SK ile oldu¤u kadar gençlik dernekleri ve çeflitli ayd›n kurulufllar›y la da yak›n temaslar› olan T‹P’in çizgisi de bundan farkl› de¤ildi. “Atatürk’ün ba¤›ms›zl›k çizgisi”ne, “27 May›s devrimi”ne sahip ç›kan, “ikinci kurtulufl savafl›” fikrini benimseyen T‹Pde hem ke-
Deniz Gezmifl
malist hem de anti-Amerikanc› idi. T‹P’in sonradan bir bir ayr›flacak olan bütün kanatlar›, Kemalizm, ba¤›ms›zl›kç›l›k konusunda hemfikirdi. Bu konuda ayr› bir tart›flma açan küçük az›nl›k ise, hem T‹Piçinde hem de genel olarak Türkiye solu içinde marjinal bir grup olarak kald› (Türkiye’nin geçmiflinin Avrupa tipi bir feodalizmi içermedi¤ini savunup, Asya tipi üretim tarz›n› tart›flan “ATÜT’çü”ler). Bu ortak zeminde baflgösteren, devrimin aflamalara bölünmesi konusundaki tart›flmalarda, taraflardan hiç biri aflamas›z bir devrim fikrine sahip ç›km›yordu. Tart›flma hangi aflamada bulunuldu¤u hakk›ndayd›. T‹P, 27 May›s’a varan süreçte tamamland›¤›n› kabul etti¤i demokratik devrimin geride kald›¤›n› savunuyor; “sosyalist Türkiye” hedefini, bu sürecin bir sonraki aflamas› olarak benimsiyordu. (Bu “gelene¤in” sahici bir mirasç›s› olan S‹P hala ayn› çizgiyi de¤iflik aksesuarlarla süsleyerek savunmaktad›r.) Yine de söz konusu tart›flmalar, T‹P etraf›ndaki hareketin bölünmesinde as›l belirleyen olmad›. Bu arada T‹P içerisinde daha ciddi bir baflka tart›flma bafl gösterdi. Bu tart›flma, bir yanda Kautsky’nin temsil etti¤i klasik sosyal demokrasi çizgisini savunan Aybar ile ayn› çizginin SBKPkisvesi alt›ndaki türüne sahip ç›kan Aren-Boran ekibi aras›ndayd›. Bu çekiflme T‹Piçerisinde ve yönetimin de¤iflmesine varan bir süreçte gelifltiyse de, T‹P içerisindeki ayr›flma n›n as›l belirleyeni baflka bir tart›flma oldu. Söz konusu olan, T‹P’in 12 Mart arefesinde bölünmesiyle sonuçlanan tart›flmayd›. Her ne kadar Milli Demokratik Devrim/Sosyalist Devrim tart›flmas› olarak öne ç›km›fl ve hala böyle savunuluyor olsa da, bu tart›flmadaki as›l sorun baflkayd›. Tart›flma parlamenter mücadeleyi savunanlarla buna raz› olmayanlar aras›ndaki ayr›flmadan kaynaklan›yordu. Ama san›ld›¤› gibi net olarak devrim ve reformizm aras›nda bir ayr›flma de¤ildi bu. Tart›flman›n bir taraf›nda parlamenter yoldan sosyalist Türkiye’ye ulafl›labilece¤ini savunan ve Ay b a r’ › ,
Aren ve Boran’›yla T‹P’in orijinal çizgisini ifade eden anlay›fl vard›; öte yanda ise, T‹Piçindeki Mihri Belli ve Dr. Hikmet K›v›lc›ml› vb. eski TKP’lilerin de yak›n durdu¤u, daha çok Yön-Devrim dergileri çevresinde mayalanan çizgi vard›. Bu çizgi kendini “Parlamento D›fl› Muhalefet” kavram›yla, sokak vurgusuyla ve zaman zaman “iktidar namlunun ucundad›r” söylemiyle ay›rdediyordu. Bu söylemi benimseyenlerin “namlu” derken ayn› fleyi kasdetmedikleri sonradan anlafl›ld›. Bu söylemin arkas›nda durarak “parlamento d›fl› muhalefet” vurgusu yapanlar›n aras›nda, ordunun ilerici subaylar›n›n yapaca¤› bir askeri darbeyi hedefleyenler vard›. Bu perspektif SSCB’nin o zamanki uluslararas› çizgisiyle de örtüflüyordu. Bu kanat, ayn› zamanda, “devrim”in motor gücünün “asker-sivil ayd›n zümre” yahut “zinde güçler” oldu¤unu savunmaktayd›. Halbuki, T‹P’in yönetimi, net bir iflçi vurgusuyla, ama parlamenter ve sendikal mücadeleye zincirlenmifl bir iflçi vurgusuyla konuflmaktayd›. Bu konumlan›fl nedeniyle, T‹P giderek ivmelenen ve sokak eylemlerinde öne ç›kan gençlik hareketine so¤uk bakan, hatta bunu frenlemeye çal›flan bir tutum benimserken, “MDD’ci” kanat hem gençlik hareketini pohpohlayan hem de onunla ba¤lar›n› s›k› tutan bir çizgideydi. Bu çizginin içinden sonradan türeyen sosyalist ak›mlar›n hemen hepsi, iflçi s›n›f›n›n devrimdeki rolünü küçümseyen ve buna uygun uluslararas› ak›mlarla buluflan hareketler oluflturdu. Deniz Gezmifl’in önderlik etti¤i THKO da bunlardan biriydi. Vietnam’daki ba¤›ms›zl›k savafl›n›n ve Che Guevara’da simgeleflen Güney Amerika’daki mücadelelerin damga vurdu¤u uluslararas› geliflmelerin de etkisiyle, gençlik hareketi, “iktidar namlunun ucundad›r” söylemine hakl› olarak yak›n durmaktayd›. Bu bak›mdan, 12 Mart dönemecine gelirken, solun alt›nda topland›¤› T‹P flemsiyesinin alt›ndaki as›l ciddi ayr›flma, parlamenter mücadele ve silahl› mücadele biçiminde oldu ve bu ayr›flma-
da gençlik kadrolar› ve bir anlamda bu kadrolar›n bir simgesi olarak sivrilmifl olan Deniz Gezmifl önemli bir rol oynad›. Ama bu tart›flman›n devrimden yana olanlar ve öyle olmayanlar biçiminde netleflmesi, bu aflamada olmad›. “Parlamento d›fl› muhalefet” ak›m› içindeki darbeciler ve devrimciler, gerçek anlamda ancak 12 Mart darbesini izleyen süreçte ayr›flt›; bu topraklarda mücadele eden devrimci ak›mlar›n hemen hemen hepsi, bu ayr›flmada, “parlamento d›fl› muhalefet” ve “Milli Demokratik Devrim” tutumunu savunanlar›n aras›ndan türedi. “Parlamento d›fl› muhalefet” fikrini benimseyenlerin ve onlar›n mirasç›lar›n›n aras›nda, parlamenter mücadelenin erdemlerini keflfeden pekçoklar› ç›kt›; ama, öteki kanattan ancak tek tük ve istisnai olarak devrimci bir yol tutanlar ç›kt›. T‹P’in paralelinde bir ayd›n gençlik örgütlenmesi olan Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), bu ayr›flma ve tart›flmalar›n en yo¤un ve keskin biçimde yafland›¤› bir odak oldu. FKF, T‹Piçindeki ve çevresindeki siyasi tart›flmalar›n önemli bir oda¤› oldu; as›l güçler dengesi de bu ortamda flekillendi. Böylece 60’l› y›llar›n sonuna do¤ru, FKF, genel siyasal geliflmeleri ve gündemi belirleyen bir örgüt olarak öne ç›kt›, Deniz Gezmifl ve arkadafllar› da FKF içerisinde sivrilmekteydi. Bu dönemde, Deniz flu sözleri söylemiflti: “‹flçi ve köylüden yana oldu¤unu söyleyen T‹Pdahil bütün partiler yozlaflm›fl ve halka karfl› durumdad›rlar. Parlamenter demokrasiyi sand›ktan ç›kmak olarak kabul ediyorlar. Asl›nda a¤a emriyle verilen oylar, millet iradesi olamaz...” “Bundan sonraki mücadelemiz par lamento d›fl› muhalefet fleklinde olacakt›r...Bize mücadele edece¤imiz baflka alan kalmad›¤› için savafl›m›z› sokaklarda verece¤iz ve tarih bir gün benim hakl› oldu¤umu yazacakt›r.” Deniz Gezmifl’in üniversiteye ad›m att›¤› y›llardan itibaren, üniversite boykotlar›, üniversite iflgalleri, gençli¤i, gündemin ön s›ralar›na çekiyordu. Ama bafllang›çta da sonras›nda da bu gençlik eylemleri, sade suya bir gençlik hareketi olmad›. Aksine, gençli¤in bafl›n› çekti¤i eylemler, hep anti-Amerikanc›l›k çerçevesinde bir anti-emperyalizm çizgisinde, siyasal eylemler olarak flekillendi ve geliflti. Bu bak›mdan, iktidar sorunu etraf›ndaki tart›flmalara en duyarl› kesimlerin gençlik kadrolar› aras›ndan ç›kmas›na flaflmamak gerekir. Deniz Gezmifl’in as›l öne ç›kt›¤› eylemler de bu dönemdeki anti-emperyalist eylemler oldu. 15 Temmuz 1968’deki 6. Filo’yu protesto eylemleri, Deniz’in anti-emperyalist bir gençlik önderi olarak tan›nd›¤›, öne ç›kt›¤› tipik eylemlerden biriydi. Deniz Gezmifl, Ame-
15
Say›: 23 P May›s ‘98 rikan askerlerinin dövülüp denize at›ld›¤› bu coflkulu eylemde, yaln›z militan kiflili¤iyle de¤il, ayn› zamanda konuflmac› olarak da sivrildi. Bu eylemler içerisinde defalarca gözalt›na al›nan, mahkemeye ç›kan Deniz Gezmifl, mahkemelerde “ne ifl yapars›n›z?” sorusuna “devrimciyim” diye yan›t veren bu topraklardaki ilk devrimcilerdendi. Daha sonraki devrimci kuflaklar›n hepsi için bir örnek, bir simge oldu. FKF’ye de yans›yan T‹P içindeki tart›flmalar›n, ayr› örgütsel ifadelere kavuflturulmas›nda ilk ad›m atanlardan biri Deniz Gezmifl oldu. FKF döneminde ‹Ü hukuk fakültesinde “Devrimci Hukuklular Derne¤i”ni kurmufl olan Deniz ve arkadafllar›, T‹P içerisindeki tart›flmalar keskinleflince bu basamaktan s›çrayarak Devrimci Ö¤renci Birli¤i’ni (DÖB) kurdular. DÖB daha sonra FKF içinde T‹P’in etkisinin k›r›lmas›nda belirleyici bir araç oldu. FKF DÖB’cülerin eline geçtikten sonra da, ünlü DEV-GENÇ’e dönüfltü. Yaflad›¤›m›z topraklarda devrimci mücadelede iz b›rakan devrimci siyasal ak›mlar›n hepsi buradan ç›kt›. ‹lklerinden birini kuranlar›n aras›nda Deniz Gezmifl, onunla birlikte idam edilen Hüseyin ‹nan ve Nurhak’ta çat›flmada vurulan Sinan Cemgil de yeralmaktayd›. Bu örgüt THKO’ydu. THKO’nun kuruluflunda T‹Pçevresindeki tart›flmalar›n netleflmesi, uluslararas› hareketteki geliflmeler kadar, 15-16 Haziran’daki iflçi ayaklanmas›n›n da rolü vard›r. Bu ayaklanmadan pekçok devrimci, ayn› yolu tutmak do¤rultusunda de¤il, “emperyalizmin yumuflak karn› olan k›rlara çekilmek” gerekti¤i sonucuna vard›. THKO’yu kuranlar da bunlar›n bafl›nda geliyordu. Yine de THKO’nun ilk eylemleri flehirlerde oldu. 29 Aral›k 1970’de ABD büyükelçili¤i önündeki polislerin taranmas›, 11 Ocak 1971’de ‹flbankas›’n›n Ankara-Emek’teki flubesinin soyulmas›, THKO’nun ilk eylemleriydi. Bu eylemlerin ard›ndan, Deniz ve yoldafllar› için vur emri ç›kt›. Ayn› süreçte flekillenen THKPC ise THKO’lularla zamanlama, örgütlenme ve mücadelenin aflamalar› konular›nda ayr› düflüyorlard›. THKO, 12 Mart’a çeyrek kala 15 fiubat’ta Balgat’taki ABD üssünden, 4 Mart’ta ise Gölbafl›nda’kinden toplam befl Amerikan askerini rehin ald›lar, k›sa zaman içinde onlar› serbest b›rakt›lar. Deniz Gezmifl, 16 Mart 1971’de yani THKO’nun kurulmas›n›n üzerinden daha birkaç ay geçmiflken, Gemerek’te polisle girdi¤i çat›flmada yakaland›. Kendisini yakalayanlar›n “nereye gidiyordunuz” sorusuna “devrime” diye yan›t verdi; ciddi ve samimiydi. Onunla birlikte idam sehpas›na ç›kan yoldafllar› Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan da, pefl pefle yakaland›lar. THKO’nun di¤er militanlar›ndan Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdo¤an Nurhak’taki pusuda ayn› ay›n sonunda vuruldu. Onlardan iki gün önce de THKP-C militanlar› Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir, ‹stanbul Maltepe’de bir çat›flmada yakalanm›flt›. Cevahir ald›¤› yaralar›n sonucu olarak ölürken, Çayan yaral› olarak, firar edece¤i Maltepe Cezaevi’ne kondu. Deniz Gezmifl ve yoldafllar›n›n idam hükmünün verildi¤i 71 y›l› sonuna kadar, bu tür eylemlerin ard› arkas› kesilmemiflti. Bu bak›mdan, Deniz’lerin ald›klar› idam cezas›, do¤rudan do¤ruya kendi eylemlerinden ötürü olmaktan çok, tüm bu döneme damga vuran eylemlerin ve giriflimlerin cezas›yd›; daha çok da onlar, yapt›klar›ndan fazla, yapmak istediklerinden ötürü cezaland›r›ld›lar. Buna zaten haz›rd›lar. Deniz Gezmifl, 1969 y›l›nda tutuklu bulundu¤u Sa¤malc›lar cezaevinden arkadafllar›na gönderdi¤i mektupta: “Amerikan emperyalizmine karfl› verdi¤imiz kavgada t›pk› bizden evvelkiler gibi hapishanelere de girece¤iz, arkadafllar›m›z ölecek. Bu bizi y›ld›rmamal›. Fakat her ölen kardeflimizin hesab›n› karfl› devrimcilerden ve bafl sorumlusu ABD emperyalizminden so-
raca¤›z.” Deniz’in yoldafllar›n›n ço¤u hapse girdi ama ço¤u fiziken ölmedi. Ne var ki, beraber yola ç›kt›klar› gibi yaflayanlar pek az. Bugünlerde Deniz Gezmifl’in mirasç›s› ve arkadafl› olanlar›n ço¤u, onu, bir adli hataya kurban gitmifl, masum bir ö¤renci lideri gibi sunmak için birbiriyle yar›fl›yor. Adeta alay eder ya da bir h›nç al›rm›flças›na, onlar›n idam›n› engellemek için K›z›ldere’de düflenlerin düfltü¤ü yerden ald›klar› topra¤›, Deniz’in mezar›na koymak gibi flaklabanl›klarla, yeni kuflaklar›n ehlilefltirilmesinde baflrole soyunuyorlar. Bereket Deniz Gezmifl’in hat›ras›, ne döneklerin, ne de onlar› idama gönderenlerin üstünü örtemeyece¤i kadar diridir. Deniz Gezmifl, bunlar›n hepsinin kulaklar›na kar suyu kaç›racak, tatl› hülyalar›n› bozacak hayat›n›, suskun geçirmifl de¤ildi. Ö¤renci hareketi içinde sivrilirken bile flunu demiflti: “Benim ö¤renci olaylar›na kat›lmama kimse mani
olamaz. Ö¤renci olarak de¤il, devrimci olarak mücadele ediyorum. Emperyalizme, a¤al›¤a karfl› nerede mücadele varsa, benim devrimci olarak görevim orada olmakt›r.” Besbelli Deniz Gezmifl ve arkadafllar› öldükleriyle kalmam›fllard›r. Can Yücel’in, güzel fliirinde söyledi¤i gibi, O “devrim koflusunun en güzel yüz metresini kofltu; herkesten önce f›rlad›”, ama flairin dedi¤i gibi “ipi gö¤üsle”medi. E¤er, devrim illa bir kofluya benzetilecekse, bu, bafllayan›n bitirece¤i maraton türü bir koflu de¤ildir. Devrim koflusu, olsa olsa, bayrak yar›fl›na benzetilebilir. Ve bu kofluya ç›kanlar, ipi gö¤üslemekten çok, düflene kadar koflup bayra¤› bir sonrakine teslim etmek üzere koflullanm›flt›rlar. Deniz Gezmifl’in uzatt›¤› bayrak, hala orada duruyor. Komünist devrimciler bu bayra¤› devral›p hedefe ulaflt›rmak üzere haz›rlan›yor. J
Devrimci Dayan›flma, Ortak Devrimci ‹rade ‹le Örülüyor
‹
flçi s›n›f›n›n birlik, dayan›flma, kavga günü 1 May›s’a dönük haz›rl›k çal›flmalar›, komünistlerin gündemine, k›z›llaflan Mart ay› eylemliklerinin coflkusu ile girdi. Ne burjuvazinin olanca gücüyle 1 May›s haz›rl›k faaliyetlerini engelleme çabalar›, ne de düzenin dümen suyunda siyaset yapan reformistlerin, devrimcileri kendi zeminlerine, dolay›s›yla burjuva siyaset zeminine çekme u¤rafllar›, 1 May›s öncesi eylemlerin ve 1 May›s’›n devrimcilerle dayan›fl›larak kazan›ma dönüflmesini engelleyemedi. Faaliyet yürüttü¤ümüz alanlardan hareketle, örülmesini hedefledi¤imiz devrimcilerle dayan›flma, düzenin tüm sald›r›lar›na ve reformistlerin tüm bozguncu çal›flmalar›na karfl›n, art›k devrimcilerle birlikte gerçeklefltirdi¤imiz eylemlerde, ortak slogan olarak ete kemi¤e bürünmeye bafllad›. Devrimci demokratlara ve onlar üzerinden de melez ak›mlara rengini veren liberal siyasetin, özellikle Mart ay› eylemlikleri sürecinde, devrimciler taraf›ndan platformlarda ve eylemlerde yaln›z b›rak›lmas› bu topraklarda çok fazla rastlanan bir tablo de¤ildi. Bugüne de¤in, devrimcilerin bir araya gelerek gerçeklefltirdikleri neredeyse tüm ifller, genelde devrimci dayan›flma olarak adland›r›ld›. Bu, bir yönü ile do¤ru olsa bile, devrimcilerin bu ortakl›¤›, düzenin sald›r›lar›n› devrimci yöntemlerle, dayan›flarak birlikte püskürtme ve iflçi s›n›f› içerisine s›zmaya çal›flan oportünist ve reformist siyasetlerle kendisini ay›ran bir zeminde varedilemedi¤i ölçüde, politik bir kazan›ma dönüflemeyecektir. 80 öncesi buluflulan platformlarda, ya uluslararas› kabelere, yahut ta silahl› mücadele verip vermemeye göre flekillenen devrimci dayan›flma örnekleri, 80 sonras› (özellikle reformist siyasetlerin iflçi s›n›f› içerisinde a¤›rl›k kazanmaya bafllad›¤› 80 sonras› yenilgi döneminde) istisnalar bulunmakla birlikte, genel olarak reformistlerin belirleyicili¤inde, dayan›flmadan baflka her türlü ortakl›¤› gözeten tarzda flekilenmifltir. Devrimcilerin her dönem a¤›zlar›ndan düflür medikleri “eylemde birlik, ajitasyon ve propagandada serbestlik” ilkesi, dayan›flma amaçl› oluflturulma ya çal›fl›lan platformlarda, reformistlerin ve liberal tasfiyecilerin de etkisiyle, yerini ilkesizli¤e b›rakm›fl ve neticede bu platformlardan, eylem birlikleri de¤il, sosyal demokrasinin zeminindeki din birlikleri ç›k-
m›flt›r. “Kitle devrimcileri bir arada görmek istiyor” biçimindeki “iyi niyetli” dayatmalar çerçevesinde, sadece reformistlerce de¤il, devrimciler taraf›ndan da dillendirilen ve siyasal olarak kitle kuyrukçulu¤una daralan anlay›fl, beraberinde yasaklarla dolu ve bayraklar›n birbirine kar›flt›¤› eylemleri getirmifltir. Devrimci dayan›flma, uzun zamandan bu yana komünistlerin gündeminde bulunmas›na karfl›n, son bir kaç ay öncesine kadar çok fazla somutlayabildi¤imiz bir hedef de¤ildi. Devrimcilerin bulundu¤u ve kitle çal›flmas› yürüttü¤ümüz her alanda gerçeklefltirmeyi hedefledi¤imiz devrimciler aras› dayan›flma eylemleri, ›srarl› çal›flmalar neticesinde, yay›nlar›m›za da yans›d›¤› kadar› ile Devrimci Parti Güçleri’nin etkin ve belirleyici müdahaleleri ile, faaliyet yürüttü¤ümüz baz› alanlarda gerçeklefltirilmifltir. Politik kitle çal›flmas› yürüttü¤ümüz alanlarda, gerek partileflme sürecinin sorumluluklar›ndan biri olan devrimci harekete müdahalenin -özelde de komünist siyasete yak›n olarak duran çevrelere müdahalenin- gere¤i olarak, gerekse de bundan ba¤›ms›z olarak tarif ede meyece¤imiz, düzenin sald›r›lar›n›n gö¤üslenmesi noktas›nda, devrimci bir duruflta ›srar eden politik odaklar ile ortaklaflarak düzenin bu sald›r›lar›n›, ortak bir karfl› durufl temelinde püskürtmenin ve bir karfl› sald›r›y› örgütleyebilmenin gereklili¤i, içinden geçti¤imiz bu dönemde, vazgeçilemeyecek bir önemdedir. Sonuç olarak: Devrimci dayan›flma, Mart eylemlilik sürecinde ve devrimcileflen 1 May›s zemininde, gerçek anlam›na uygun olarak, gerek düzenin iflçi s›n›f›na ve devrimci harekete yönelik sald›r›lar› karfl›s›nda, devrimci zeminde bir ortaklaflman›n ve siper yoldafll›¤›n›n, gerekse de liberal tasfiyeci dalga karfl›s›nda, devrimci bir siyasal seçene¤in, ortak devrimci irade temelinde yarat›lmas›n›n somut ifadesi olarak sergilenmifl ve onurunu devrimci hareketin ortakça tafl›yaca¤› bu pratik süreçteki ileri ad›mlar, devrimci hareketin ka zan›m hanesine yaz›lm›flt›r. Devrimci dayan›flma ile yaratt›¤›m›z kazan›mlar›, yine devrimci dayan›flma ile daha ileri bir zemine tafl›mak da bizlerin elinde. Kahrolsun oportünizm, yaflas›n devrimci dayan›flma. Devrimci Parti Güçleri
Sahibi ve Yaz›iflleri Md.: Reyhan Son Banka Hesab›: Reyhan Son, ‹fl Bankas› 1029 1058585
Tohum Yay›nc›l›k Üsküdar Caddesi Akçay ‹fl Mrk. Kat: 2 No: 12 Kartal / ‹st Tel: (0216) 387 83 09 Bas›ld›¤› Yer: Baflak Ofset
Say›: 23 P
P May›s ‘98
Faflist Sald›r›lar Art›yor; Ne Yapmal›? (...) Kendimize, “anti faflist” ve demokrat gibi utangaç etiketler yap›flt›rmak, küçük burjuva devrimcilerinin sand›¤› gibi bizi y›¤›nlar›n gözünde meflrulaflt›rmaz, tersine zay›flat›r. Kendimizi “anti”lerle tan›mlamak, negatif, edilgen, pozitif savafl›m hedefleri göstermedi¤i için y›¤›nlar› da edilgenlefltiren bir tutumdur. Genel olarak söylersek, faflist hareketin yükselifli bizim gündemimizi, önceliklerimizi de¤ifltirmemeli, temel görevimizi unutturmamal›, tam tersine püskürtülüp etkisizlefltirilmesinin, temel görevlerin yerine getirilmesine ba¤l› oldu¤unu hat›rlatmal›d›r. Hedef, faflizmin kitle taban›n› parçalamak, faflistleri soyutlamak ve sosyalizmi güçlendirmektir. “Anti-faflist” program ve platformlar bu hedeflerden uzaklaflmay› getirmektedir. Reddetmeliyiz. Somut savafl›mda ise, en ileri teori ve düflüncelerle militan devrimcili¤i birlefltirmek gerekiyor. ‹flçi s›n›f› ve komünistler, kendilerini, eylemlerini ve örgütlerini hem devletin bask› ayg›tlar›na, hem de para-militer faflist sald›r›lara karfl› savunmak durumundad›rlar. Grev gözcülü¤ünden, bar›flç›l bir eylemin güvenli¤inin al›nmas›na kadar s›n›f mücadelesinde sa¤lanan pratik birikimler, s›n›f›n savunma ve sald›r› birliklerini oluflturmak için de¤erlendirilmelidir. Esas görev budur. Ancak, öncünün görevi, genifl iflçi y›¤›nlar öz savunma görevinin bilincine var›ncaya kadar beklemek de¤il, en küçük faflist sald›r› karfl›s›nda kendini etkin bir biçimde savunmak, bunun için de, hiç zaman yitirrmeden savunma ve gerekti¤inde sald›rman›n koflullar›n› haz›rlamakt›r. Örgütlerimizin, kadrolar›m›z›n bulundu¤u alanlardaki, en çok rastlanan örne¤iyle semt ve okullardaki faflist örgütlenmeler karfl›s›nda, yukar›daki temel tutuma ba¤l› kalarak, kararl› ve militanca davranmal›, öteki devrimci güçlerle birlikte savaflmal›; ama soruna nas›l bakt›¤›m›z› da aç›kça ortaya koymal›y›z. Devrimcili¤i tepkici ve sallant›l› olan küçük burjuva e¤ilimlerin peflinden sürüklenip, bir o yana bir bu yana sallanamay›z. Temel tutumlar›m›z›n propagandas›n› bunlara uygun somut eylem alternatifleriyle birlefltiren yarat›c› yaklafl›mlar bulmal›y›z. Faflist çetelerle mücadelede, insiyatifi elde tut-
mak, son derece önemlidir. ‹nsiyatifi elde tutmak, ne zaman, nerede, nas›l, hangi yöntemlerle mücadele edece¤imize kendimizin karar vermesi demektir. Düflman›n gölgesiyle de¤il, kendisiyle savaflmal›y›z. fieriatç› ‹slam, faflizm ve baflka her türlü gericilik kapitalizmden besleniyor. Kapitalizme karfl› savaflmadan gericili¤e karfl› savafl›lamaz. (Faflist MHP Güçleniyor, Ne Yapmamal›? Ifl›k, fiubat-95 / Ifl›kl› Yol Sayfa 77)