YIL: 4
SAYI: 37
15 Eylül 1999
200.000 TL. (KDV Dahil)
Diktatörlü¤ün Y›k›l›fl› Daha Büyük ve fiimdiye Kadar Görmedi¤i Bir Depremle Olacak
Son Deprem, TC’yi Sarsmakla Kalmayacak D
evletin depremle birlikte, bugüne kadar yaratt›¤› güçlü devlet imaj›n›n sars›lmas›, kuflkusuz onu gerçek bir y›k›m alt›nda b›rakmad›. TC'yi y›kacak olan "depremin" "do¤al bir afet"le olmayaca¤› da kesindir. Onun y›k›l›fl› daha büyük ve flimdiye kadar görmedi¤i bir depremle olacak. Teflbihler bir yana, depremin, sistemin insanl›k d›fl› özünü a盤a ç›kard›¤›, hemen her kesim taraf›ndan görülmektedir. Y›k›ma u¤rayanlar›n da, sistem d›fl› kesimlerin de, düzene olan tepkilerinin k›smi ve c›l›z da ortaya ç›kt›¤› da aç›k. Ne var ki, bu tepkiler de sönümlenmeye mahkum tepkiler olarak tarih sayfalar›nda yerini alacakt›r. Sonucun böyle olaca¤› öngörüsü, sadece bu tepkilerin yetersiz yahut eksik olmas›ndan kaynaklanm›yor. 1970' lerden bu yana gelen süreç incelendi¤inde bu öngörünün nedenleri daha iyi anlafl›lacakt›r. 15-16 Haziran yahut Tarifl ayaklanmas›n›n bir devrimle taçlanmamas›n›n, yahut Gazi Ayaklanmas›’n›n yaln›zca ‹stanbul'la s›n›rl› kalan bir kalk›flma olarak kalmas›n›n nedenleri ne ise, depremin yaratm›fl oldu¤u tepkinin sonuçlar› da ayn› ne-
denden dolay›, ayn› sonuçlarla karfl›la flacakt›r. Keza Susurluk süreciyle bafllayan ve ›fl›k söndürme eylemlilikleriyle taçlanan tepkilerin liberal-sivil toplumcular›n eliyle massedildi¤i gibi, bu tepkilerin de ayn› sonuca ulaflaca¤›n› görmek için kahin olmak gerekmiyor. Ama devrimci bir önderlik zeminiyle buluflmufl tepkilerin, sonuçlar›n›n nelere yol açaca¤› konusunda da öngörülere sahibiz: Tarihe, ayaklanmalar ve devrimler olarak geçen bir çok olay, öncüsüyle birleflmifl s›n›f›n yapabileceklerine bir dizi örnek sunuyor. Devletten iyimser taleplerle ya da bar›flç›l olarak bafllayan nice hareketlilikler, düzeni sarsan kalk›flmalara dönüflebilmiflti, ancak bu tepkileri yönlendiren bir gücün varl›¤› koflullar›nda böyleydi. Yaln›zca bugün de¤il, tüm siyasal olaylarda oldu¤u gibi, deprem sonucunda tekrar filizlenen tepkinin sindirilecek oluflunda da böyle bir gücün yoklu¤u kendisini hissettiriyor. Kuflkusuz ki, bunu hissetmekle gidermek aras›nda ciddi bir uçurumun oldu¤unu da biliyoruz. Bunu hissetmeyen de hemen hemen yok gibidir. Ama baz›lar›n›n yapt›¤› gibi, (örne¤in
CEZAEVLER‹NDE DE SALDIRIYA GAZ‹ USULÜ CEVAP:
KARfiI SALDIRI Á
l ‘Af’ da ‘Piflmanl›k’ da Diktatörlü¤ün Politik Sald›r›s›d›r. s. 2 l ABD Bakan Yard›mc›s›na Z›lg›tl› Karfl›lama s. 3 l Gündemsizlik, Burjuva Gündemin Girdab›na Sürükler s. 4
Al›nterimiz ve S‹P) bu eksikli¤i gidermek ad›na, neredeyse her tepki sonras› önerilen ifl yeri komiteleri kurmak, öncü iflçi platformlar› yaratmak, yahut deprem bölgelerinde emekçi halk komiteleri örgütlemeyi sal›k vermek hiçbir zaman sonuç vermedi¤i gibi bugün de vermeyecektir. Bu tür örgütlenmeleri yaratmak bu hareketlere bir kaç kadro ya da bir kaç kitle iliflkisi kazand›rabilir ama, bu tepkiyi örgütleyerek iktidar› gerçekten sarsacak devrimci bir parti, bu tür giriflimlere havale edilerek yarat›lamaz. Ya da, Susurluk sürecinde ortaya ç›kan "yurttafl giriflimi"ne benzer liberal bir odak önermekle de bu eksiklik giderilmeyecektir. Dahas› böyle liberal sivil toplumcu önerilerin devrimci odaklarca dile getirilmesi (örne¤in At›l›m), devrimci duruflu ve devrimci örgüt gereksinimini karartaca¤› gibi, sorunu daha bir çetrefillefltirecektir. Devrimci hareket üzerine düflen asli görevlerinin ›srarl› takipçisi olamay›p, burjuvazinin gündeminden kopamad›¤› ve ba¤›ms›z devrimci siyaseti ayaklar› üzerine dikemedi¤i takdirde, yap›lacak her teflhir faaliyetinin k›smi bir anlam› olsa dahi bu, kimi burjuva ayd›nlar›n›n yapt›¤›ndan daha etkili sonuç vermeyecek; dipten gelen bu dalga, yaln›zca ve her zaman iflçi s›n›f›n›n bafl›na bela olacakt›r. Oysa uzun zamand›r bu dalgan›n y›k›c› sonuçlar›n› en fazla burjuvazi hakketmifltir. Burjuvaziyle iflçi s›n›f› aras›nda oluflan bu "fay"›n daha fazla yar›k haline gelip, burjuvaziyi hakketti¤i göçü¤ün alt›nda b›rakacak 7.4'ten daha fliddetli bir "depreme" dönüflmesinin yolu ise, devrimci hareketin kendi gücüne güvenip önceliklerine yo¤unlaflmas›na, eksikli¤i uzun zamand›r hissedilen devrimci bir partinin yarat›lmas›na ba¤l›d›r.
l S›n›f - Siyaset Tahkim ve Devrimci Program s. 4 l Enternasyonalist Yön Ortado¤u’da Sahne Ayn› Aktörler ‘Hiyerarfli’ Kavgas›nda s. 9 l ‹ran’daki Gösteriler ‘Özgürlü¤ün Sesi’ mi? s. 9 l Devrimci Parti Güçleri’nden s. 10-11
maya’n›n prizmas›
Burjuva Devlet Görev Bafl›nda, Devrimci Öncü-Örgüt Nerede? oplumlar›n tarihinde, öyle dönemler vard›r ki, önceden fark edilmeyen, fark edilse bile görülerek bilinçlere kaz›nmayan gerçekler tüm ç›plakl›¤› ile su yüzüne ç›kar. Geçti¤imiz bir ay da yaflad›¤›m›z topraklarda böyle bir kesiti oluflturuyor. A¤ustos’un ilk yar›s›nda toplumun gündeminde üç temel konu vard›. Tahkim yasas›, Sosyal güvenlik yasas› ve Af yasas›. Bu gündemler çerçevesinde, ciddi bir politizasyon yaflanm›fl, her kesim kendine göre bu gündemlerle tutumlar›n› ortaya koymufltu. Bu gündemler içinde, Sosyal güvenlik yasas› ise, ilginin en çok yo¤unlaflt›¤› gündem durumundayd›. ‹flçi s›n›f›n›n önemli bir kesimi, burjuvazinin bu alandaki ata¤›na “Mezarda emeklili¤e hay›r” fliar› temelinde karfl› durmaya çal›fl›yordu. K›z›lay mitingi ve ad› genel grev olsa da, k›smi ifl b›rakmalar bu alandaki tepkilerin ivmelenece¤ine iflaret ediyordu. Ancak, politik güçler dengesinin konumu, bu alandaki çabalar›n sonuç vermeyece¤ini ortaya koysa da, iflçi s›n›f›n›n uzun süredir unuttu¤u sokaklara ç›kmas›, politizasyonunu gelifltirmesi önemliydi. Tam bu s›rada, gündeme gelen deprem, onbinlerce insan›n y›k›nt›lar alt›na kalmas›na yolaçt› ve bu beklenmeyen geliflme herkesi floka soktu. ‹lk birkaç günlük flokun arkas›ndan, burjuvazi bu flokun etkisinden yararlanmakta gecikmedi. Yar›m kalan sosyal güvenlik yasas› h›zla ç›kar›ld› ve meclis tatile girdi. Arkas›ndan “Devlet Baba”, Af yasas›na dönük tepkileri yumuflatmak ve bunu da yeni bir sald›r›n›n arac› haline getirme niyetinin bir ürünü olarak, yasay› veto etti. Ekim’de yeniden gündeme almak üzere bekletiliyor. Bunu, uzun süredir, kamuoyunda tepkileri ortaya koymaktan kaç›nan Genelkurmay’›n bas›n toplant›s› izledi. Genelkurmay Baflkan› bas›n toplant›s›nda, burjuvazinin has partisinin olaylar karfl›s›ndaki tepkilerini dile getirdi. Bu tepkileri iki noktada toplamak olanakl›: 1- Ordu dimdik görev bafl›ndad›r ve burjuvazinin has partisi olarak, devletin yeniden yap›lanmas› ve gerici reformlar›n takipçisidir. Deprem vb. gibi olaylar nedeniyle sorumlu aranacaksa, ola¤anüstü hal ve s›k›yönetime direnç gösteren mevcut politikac›larda aranmal›yd›. 2- Devlet içinde güç dengelerini de¤ifltirmeye dönük çabalar›n karfl›nda sessiz kal›nmayacakt›r. 28 fiubat süreci devam etmektedir. Paylafl›m kavgas›nda, ordunun da bir taraf oldu ¤u unutulmamal›d›r. Genelkurmay Baflkan›’n›n aç›klamalar›nda sözünü etti¤i,
T
Á
Devam› 11. Sayfada
2
Say›: 38 P Eylül ‘99
gündem
Deprem Teflhirleri “Devlet Baba”y› Ça¤›r›yor!
D
epremin ortaya ç›kard›¤› tablo, devrimci hareketin teflhirleri için elveriflli f›rsatlar sundu. Tüm devrimci gruplar, duyduklar› hakl› öfkeyi de katarak burjuva devleti ve sistemi teflhir etmeye çal›flt›lar. Müteahhidinden belediyecisine, oradan bakanl›klar›na ve hükümete genifl bir yelpazedeki kurumlar bu teflhirin malzemesiydi. Teflhirin oklar› da bu defa gidip do¤ru hedefi iflaret ediyordu: Devlet. Ancak bu teflhirlere daha yak›ndan bak›ld›¤›nda devlete dair ortaya konulan teflhir ö¤elerinin, burjuva yazarlar›nkinden, liberallerinkinden fazlaca bir fark› da yoktu. Hepsinin ortaklaflt›¤› ö¤e, depremin do¤al bir afet olsa bile, önceden önlem al›nabilece¤i, böylece y›k›m›n bu derece a¤›r sonuçlar yaratmayaca¤›, sa¤l›k vb. hizmetlerin örgütlenmesinde daha aktif olmas› gerekti¤i vb. idi. Bunlar›n genel sonucu, depremden önce önlem alan, vatandafllar›n›n can›na de¤er veren, çürük yap› yap›lmas›n› önleyen, yapanlar› cezaland›ran ... bir devletti. Avrupa ülkelerinin geliflmiflli¤iyle, sosyal devlet aras›nda uzanan genifl bir ihtiyaçlar listesi, bu teflhirlerin ortak paydas›n› oluflturdu. Devrimci hareketin teflhirlerinde, devletin “baba” olmad›¤› kan›tlanmaya çal›fl›l›yor, bundan duyulan öfke yans›yordu. Ordunun termal kameralar›n› neden kullanmad›¤›, Kürdistan’daki savafla göre örgütlendi¤i için vatandafllar›na yard›m etmeye göre kendini düzenleyemedi¤i, istedi¤i an özel mülke el koyup yard›m çal›flmalar›nda bunlar› kullanabilece¤i ama kullanmad›¤› vb. temalar ortaklafl›lan belli bafll› noktalard›. Hepsi de, devletin bugüne kadar yaratt›¤› imaj› y›kmaya çal›flan teflhir ö¤eleri. Ancak devletin yaratt›¤› imaj kitleler nezdinde zaten pratik olarak y›k›lm›fl durumdad›r. Onlar, aldat›lman›n öfkesi içindeler bugün. Kitleler, düne kadar bekledikleri ve inand›klar›, kendilerine anlat›lan “güçlü devlet”in varolmad›¤›n› görüp öfkeleniyor, aldat›lm›fll›k hissine kap›l›yorlar. Onlara devletin gerçek yüzü daha net görünüyor bugün: Protesto eylemlerini bast›rmak, otoriteyi sa¤lamak için gelen “güvenlik” güçleri. Ancak, sosyal devlet iste¤inin ötesine geçemeyen teflhirlerin sonucu da, kendisini bu geri bilinç düzeyine indirip, “sokaktaki vatandafl” a¤z›yla konuflmak oluyor. “Vatandafl”›n devletin yard›ma koflmamas›ndan dolay› duydu¤u hayal k›r›kl›¤› anlafl›labilir nedenlere dayanmaktad›r. Devrimcilerin yapmas› gereken ise, bu beklentilerin y›k›lmas›ndan hareketle, devletin iflas etti¤i yan›lsamas›n› yaratmak de¤ildir. Gerçekte, devlet iflas etmemifl, sadece imaj› sars›lm›flt›r. Bu imaja kitlelerin inanmas› baflkad›r, devrimcilerin inanmas› baflka. Devrimcilerin teflhirleri ve bunlar›n sonuçlar› bak›n nereye götürüyor: Devletin “kirli savafl”a göre örgütlendi¤i kan›tlanmaya çal›fl›l›yor. Karfl›t›: “Kirli savafl”›n olmad›¤› devlet! Örne¤in PKK’nin bar›fl yapt›¤› koflullar m›? Ya da ABD, Avrupa ülkeleri vb.? Örne¤in, ordu termal kameralar›n› kullanm›fl olsa, Kürdistanl›larla savafl›rken yapt›¤› gibi çevik davran›p deprem bölgesine yard›ma koflsa, devrimcilerin eline ne geçebilir? Devletin önlem alabilece¤i söyleniyor. Karfl›t›: Geliflmifl Avrupa ülkeleri! Japonya gibi fliddetli depremlere dayan›kl› yap›lar›n infla edilmesi? Devletin vatandafllar›n›n ihtiyaçlar›n› düflünmedi¤i söyleniyor. Karfl›t›: Sosyal devlet! Asl›nda, ordunun yard›ma koflmad›¤› da, devletin imaj›n›n çöktü¤ü de, K›z›lay’›n paralar› içetti¤i de gerçektir. Ancak bunlar, sistemin gerçek özünden kopar›larak ve kitleleri harekete geçirme amac›yla kabalaflt›r›larak yap›ld›¤› durumda, belki çevrede bir iki yeni güç kazanmak mümkün olabilir, ancak devrimci önderli¤in yarat›lmas› sorununu çözmeyece¤i kesindir. Sorun teflhir yap›p yapmamak de¤il, bu teflhirlerin, devletten koparmaya dönüfltürmek yerine ondan beklentiye yol açacak bir içerikle yap›lmas›d›r. Sorun teflhir etmekten öte, bunlar›n hangi hedefe, nas›l tafl›naca¤› noktas›ndad›r. ‹flte bu noktada, ba¤›ms›z bir politik gücün, bir öznenin eksikli¤i en önemli sorun. Böyle bir gücün eksikli¤i koflullar›nda, yap›lan bu içerikteki teflhirlerin sonuçlar›, devrimcileri liberallerin ve devlet kurumlar›n›n gölgesinde, “devlet baba”y› arayan, ça¤›ran, onun yetiflemedi¤i yerlerde b›rakt›¤› boflluklar› dolduran insanseverler haline dönüfltürüyor. Oysa, s›n›f›n, devrimci öncüsü etraf›nda kenetlendi¤i koflullarda, kapitalizmin kendisi hiç bir depreme yer b›rakmayacak denli aç›k teflhir ö¤esidir, öncüsüyle birlikte savaflan proletarya da onun y›k›c›s›. P
Deprem Vurdu Y›kamad›! 7.4
fliddetindeki deprem, burjuva devlete henüz atlatamad›¤› ve Richter ölçe¤iyle ölçülemeyecek bir sars›nt› yaflatt›. Y›llard›r yaratm›fl oldu¤u imaj, bir ç›rp›da yerlebir oldu. Bunu saklamak için, ölü say›lar›n› az göstermekten, Yunanistan depreminden medet ummaya, ABD D›fliflleri Bakan›’n›n TC D›fliflleri Bakan›’yla “samimi görüflmesi”ne kadar bir çok yola baflvurdu. Ancak, art›k takke düflmüfl, kel görünmüfltü. Yine de bozuntuya vermemeye, vatandafllar›na flefkat gösterisi, kenetlenme ve dayan›flma ça¤r›lar› yapmaya devam etti. Zaten, depremin ilk günlerinde ABD’li politikac›lar, toplumdan gelecek tepkilere haz›rl›kl› olmalar› ve anlay›flla karfl›lamalar› yolunda ö¤ütlerde bulunmufllard›. Devlet de, anlay›fll› rollerine yatt›. Nas›l anlatabi-
lirdi ki, K›z›lay’›n Güney Kürdistan’da ajanl›k ifllerine yarad›¤›n›, birkaç› yarg›lanan müteahhitlerin ço¤unun burjuva partileriyle içli d›fll› oldu¤unu, ordunun da bu iliflkilerden muaf olmad›¤›n›, devlet denilenin as›l iflinin de sermayenin ifllerini yapmak oldu¤unu. Vatandafl›n de¤erinin, sadece sermayeye katt›¤› de¤er kadar oldu¤unu. Anlatamazd› elbette bunlar›... Çünkü onun, kendi ç›karlar›n› tüm toplumun ç›karlar› gibi sunmaya ihtiyac› vard›. Vatandafllara, vatandafll›k bilincine, kendisini baba gibi gören bir tebaaya ihtiyac› vard› ki, onlar›n üzerinde olanca a¤›rl›¤›yla durabilsin. O da “baba” rolü yapmaya çal›flt›. Ancak yüzüne gözüne bulaflt›rd›. Ç›rp›nd›kça gerçek yüzü a盤a ç›kt›, ç›kmaya devam ediyor. Ancak, bu sars›lan, devletin sadece imaj›d›r, kendisi de¤il. As›l dikkat edil-
mesi gereken de budur. Baba rolü yapmaya devam ederken, sosyal güvenlik yasas›n› ç›karmay› ihmal etmedi. ‹flte o, as›l ifllevini buralarda gösteriyor. Bugünlerde biraz sünepe durumuna düfltüyse de, geçer bunlar. Nas›l olsa, “baba” olmas› için ondan medet umanlar varolmaya devam ediyor. Burjuva devlet, bu türden sars›nt›lar› zaman zaman yafl›yor. Ancak her defas›nda da, ç›kan çivilerini yerine daha s›k› çakacak yard›mc›lar›yla birlikte, kendisini tamir etmeye devam ediyor. Bu defaki sars›nt› ne kadar sürer belli de¤il, ancak k›fl aylar› boyunca onu hayli s›k›nt›ya sokaca¤a benzer. Devrimcilerin b›rakt›¤› boflluk dolduruldu¤unda devletin sadece imaj› de¤il kendisi de, üstelik depreme gerek kalmadan y›k›lacak. Onun y›k›nt›lar› üzerinde, insanl›¤›n kurtulufl umudu yükselecek. J
Burjuva Medyan›n Pervas›zl›¤› Nereden Kaynaklan›yor?
TC
’.nin Çankayadaki bafl›, deprem konusunda her zamanki gibi ve her zamanki lügat›yla, “alt›m›z çürükmüfl”, “bafla gelen çekilir” türünden Tanr› kelamlar› sundu. Bu sonuçlar›n bir “do¤al afet” olmad›¤›, ama devletin iflledi¤i bir “cinayet” oldu¤u noktas› ise, herkesin olmasa da, büyük bir kesimin ortak noktas›d›r. Ne hikmet ki, çubu¤u devlete bükenler aras›nda devrimciler oldu¤u gibi, burjuvazinin kimi ayd›nlar› ve kimi medya neferleri de bulunuyor. Kuflkusuz ki devrimci hareket, burjuva cenahtan gelecek tepkilere flimdiden kabaca, “timsah gözyafllar›” yahut, “sizde onlardans›n›z, buna ortaks›n›z” sözleriyle cevap verecek. Tabii ki bunlar yanl›fl sözler de¤il, ama as›l kritik olan da buras› de¤il. Do¤rusu as›l önemli olan yan, karfl› cenahtan gelen tepkilerin nas›l oluyor da bu kadar rahat ortaya kondu¤udur. Bu tepkilerden en fazla bir-ikisini vermek bile, bu rahatl›¤› sergilemeye yetecektir. ‹flte en “k›zg›n” ve tepkili olanlardan birisi, Enis Berbero¤lu’nun Hürriyet’te yazd›klar›; “Gündelik siyasi, ekonomik hatta etnik darbelerle zay›flayan sistemin kolonlar›na güvenmek za ten abestir... Hepimizin yaralar› sar mak için devlet nerede diye aran mam›z. Oysa sadece kafam›z› kal d›rmam›z devleti bulmam›za yeter li. Çünkü devlet tepemizdeki enkaz dan baflkas› de¤il. Susurluk devleti.
Arazi mafyas›-h›rs›z belediye ikilisi nin orta¤› devlet. Partili müteahhit leri zengin etmek için çürük binala r› görmezden gelen devlet.” Halk›n “avukatl›¤›n›” üstlenmeye pek hevesli olan U¤ur Dündar da bu kervandan mahrum kalmayarak, TV. programlar›nda, “iflte bizi y›kan çürümüfl sistem” nutuklar›yla bu tepkiyi körükleyebiliyordu. Medya neferlerinin ve kimi burjuva ayd›nlar›n›n bu tepkiyi körükleme ve “desteklemesinin” bir nedeni var ve bunlar bilinçsizce yap›lm›fl hareketler de¤il. Bu tepkiler medya taraf›ndan körüklenmeseydi, tepkinin baflka kanallara akmas› yahut, kendili¤inden bir patlamaya dönüflerek “istenilmeyen” sonuçlara yolaçmas› iflten bile de¤ildi. Bu, burjuvazinin tüm kurumlar›nca bilindi¤i gibi, medyas› taraf›ndan da bilinen bir durumdur. Birilerinin ortaya ç›kan öfkeyi boflaltmas› gerekiyordu; do¤al olarak bu güç sisteme ba¤l›l›¤›ndan kuflku duyulmayacak bir güç olmal›yd›; medya bu noktada ifllev üstlendi. Çünkü gerekti¤inde, ortaya ç›kan tepkileri manipüle edecek olan güç de ayn› güçtü. Do¤rusu bu deprem, tüm bu yaflananlarla birlikte düflünüldü¤ünde, siyasetin boflluk tan›mad›¤›n› ve boflluk b›rak›ld›¤› koflullarda da, bu bofllu¤un burjuvazi taraf›ndan kolayca doldurulaca¤›n› bir kez daha, ama bu kez daha bir berrak göstermifltir. Asl›na bak›l›rsa bu türden bir olay,
tepkiyi örgütleyecek devrimci bir partinin varl›¤› koflullar›nda, pekala daha farkl› bir sonuca kavuflturulabilirdi. Yahut ba¤›ms›z devrimci bir politikan›n ya da politik atmosferin yo¤un oldu¤u bir ortamda, burjuvazi bu kadar pervas›zca davranamaz, kurban›n› öldürdükten sonra mezar›n›n bafl›nda ars›zca dua eden masum cellat rolünü oynayamazd›. ‹flte bu pervas›zl›¤›n alt›nda yatan da burjuvazinin meydan› bofl bulmas›d›r. Varolan tepkinin öncülü¤ünü ele geçirerek bunu manipüle etmesi, önünde ciddi hiç bir engelin bulunmamas›ndan dolay›d›r, burjuvazi kendisini kusarak tepkileri sindirmeye çal›flmaktad›r. T›pk› Susurluk pisli¤ini ›fl›k söndürme eylemlerinin öncülü¤ünü ele geçirerek temizledi¤i gibi, bu tepkiyi de pörsütmeye çal›flarak devlet mekanizmas›n› yenilemenin kald›rac› haline getirmifltir. Bütün kritik siyasal dönemeç noktalar›nda oldu¤u gibi, burada da tepkinin öncülü¤ünü burjuvazi yapmakta ve yaflanan tepkiyi düzene ak›tmaktad›r. Devrimci siyaset boflluk b›rakmaya devam etti¤i, ortaya ç›kacak tepkileri sistemin temellerine yönlendirecek devrimci bir özne yarat›lmad›¤› sürece, bu hep böyle olacak, cellatlar, kurbanlar›n› öldürdükten sonra, “katiller”e küfredecek, kurbanlar›n›n mezarlar› bafl›nda ars›zca dua edip, “amin” demeye devam edecektir. J
3
Say›: 38 P Eylül ‘99
Sami Selçuk “Demokrasi Savafl›”nda
Y›lana Sar›lmamak ‹çin Denize Düflmemeli aflad›¤›m›z topraklarda, her gün “yeni” bir gündemin ortaya at›ld›¤› görülüyor. Bu gündemler, burjuvazinin de¤iflik flahsiyetleri eliyle dile getirilerek, “farkl›” konular›n ifllendi¤i havas› yarat›lmaktad›r. Tabii ki görünüflte... Sürekli de¤iflen bu gündemlerin tek bir ortak hedefi var oysa: Toplumu burjuva toplumu zemininde tart›flt›rmak, gerici reformlar için zemin haz›rlamak düzlemek. ‹flte geçenlerde, bu sürekli de¤iflen gündemlere bir yenisi eklendi. Bu kez dile getiren ise farkl› bir sima, “yarg›”n›n bafl›nda bulunan Sami Selçuk isimli muhteremdi. Demokrasi, cumhuriyet, hukuk devleti gibi konularda verdi¤i vaazlarla, burjuvazinin ve sol hareketin gündemini fazlaca meflgul etti, edece¤e de benziyor. Bu muhteremin ne söyledi¤i önemli de¤il. Kimi ayr›nt›larda farkl›l›klar olsa da, bunlara özel olarak de¤inmek gereksiz. Bu ayr›nt›larla demokrasi çözümleyicileri u¤rafls›n. Bizim iflimiz de¤il. Sorunun bizi ilgilendiren taraf›, çekilmek istenen bubi tuza¤›n›n boyutlar› ve bas›ld›¤›nda yarataca¤› onar›lamaz sakatl›klard›r. Gerici reformlar h›z kazanmakta, kurulan tuzaklar ço¤almaktad›r. Bu, alarm çanlar›n›n özellikle devrimci hareket için çald›¤›n› gösteriyor. Ordu’nun da, sermayenin en etkili kurumu TÜS‹AD'›n da ve en son Yarg›tay’›n da yapt›¤› aç›klamalar, burjuvazi için gerçek gündemlerdir. Farkl› noktalar-
Y
dan gelerek tek bir noktada bulufluyorlar: Kapitalist dünya ile “daha iyi” koflullarda buluflma ve bu buluflma için içteki devrimci dinamikleri ehlilefltirerek, ehlileflmeyenleri ezerek zemini düzleme zorunlulu¤u. Aç›klamalar, bu ad›mlar›n bir an önce at›lmas›na yöneliktir. Sami Selçuk bu ad›mlar›n demokratikleflme yönünü anlat›yor ve bunlar “cicili bicili” görünüyor. Genelkurmay aç›klamalar› ise, ehlileflmeyenlere sopan›n ucunu gösterme, devletin silahl› has partisinin görev bafl›nda oldu¤unu hat›rlatma amac›na yöneliktir. Dolay›s›yla bu iki ç›k›fl, madalyonun iki yüzünü anlatmaktad›r. Gündem, burjuvazinin gündemidir. Bu süreç, baz› liberallerin söyledi¤i ve alk›fl tuttu¤u, kimi devrimci odaklar›n da inand›¤› gibi "demokrasi mücadelesini kolaylaflt›racak", “iyi ad›mlar›” gerçekten de ifade ediyor. Devletin istedi¤i tam da budur: Devrimci hareketi kendi zeminine çekmek. fieriata karfl› laiklik ve demokrasi mücadelesinin açt›¤› bir alan varsa, bu ancak liberal ve liberalleflmeye müsait olan sol için geçerlidir. TOBB veTÜS‹AD'›n öznesini oluflturdu¤u "demokrasi" ç›k›fllar› da devrimcilerin "demokrasi mücadelesi"ni kolaylaflt›rmaktad›r. Bunlar burjuvazi için reform olsa bile, sol ve devrimci hareket için gerici bir dalgan›n habercisidir. Devrimci hareket bu tuzaklardan s›yr›larak, kendi gündemini yakalayabilmelidir.
Kimi devrimci odaklar bunu, “yenilenme operasyonu”, “yeniden yap›lanman›n göstergeleri” olarak do¤ru tarif etse de, tuzaktan kurtulmak için TC.’nin niyetini anlamak yetmez. Nitekim, bu aç›klamalar› teflhir etme mahiyetinde söylenen, “bunlar sömürülenlerin kurtuluflunun önünü açacak demokrasi ve özgürlük sözcüleri olamaz”, yahut “demokrasiyi bunlar getiremez” türünden laflar, tam da haz›rlanan bu tuza¤a bas›ld›¤›n›n göstergeleridir. Burjuvaziyle girilecek demokrasi tart›flmalar›; “siz getiremezsiniz biz getiririz” türünden düetler, ba¤›ms›z devrimci gündemden yoksunlu¤u, sistem içi programatik yönelifllerden kopamamay› anlat›r. Zira burjuvazi bu yolla, baflta devrimci hareket olmak üzere solun bütününü kendi minderine çekip güreflmek arzusundad›r. Bu mindere ayak bas›ld›¤›nda kimin “tufl” olaca¤› da bellidir. Ne var ki devrimci bir örgüt omurgas› ve ba¤›ms›z devrimci bir siyasetin uzun zamand›r eksikli¤i hissedilen bu topraklarda, bu tuza¤a basmak iflten bile de¤ildir. Nitekim, en liberalinden en devrimcisine, burjuvazinin bu denizinde kulaç atmaya soyunanlar da fazlas›yla mevcut. Lakin bu ölü denizde bo¤ulacaklar›n› anlad›klar›nda, kurtulmak için karfl›lar›na can simidi de¤il, y›lan ç›kacakt›r. Y›lanla karfl›laflmaman›n tek yolu ise bu denize düflmemektir J
yasas› ise, Demirel taraf›ndan veto edildi, daha do¤rusu ertelendi. Liberal kesimlerden tutun da burjuva bas›n›n yazarlar›na kadar genifl bir kesimin, çetecileri, iflkencecileri, müteahhitleri ve doland›r›c›lar› sal›yor da, görüfllerini “düflünce”lerini aç›klayanlar› içerde tutuyor diyerek elefltirdi¤i af yasas› Demirel’in de içine sinmedi. Kuflkusuz Demirel’in af yasas›n› ertelemesi, yasan›n içine sinmedi¤inden de¤ildir. Üstelik “sivil toplum”un tepkisinden, ›fl›k söndürmelerin yeniden bafllayaca¤›ndan korktu¤undan da de¤il. Öyle olsayd›, mezarda emeklilik yasas›n› depremin hemen ard›ndan kabul etmez, sald›r›lar›na pervas›zca devam etmekten de korkard›. Elbette ki, deprem sonras›nda karfl›lafl›lan y›k›m›n yaratt›¤› hoflnutsuzluk, deprem sonucunda iflçi s›n›f›na daha çok sald›r›n›n
biriktirece¤i öfke burjuvazi aç›s›ndan gözard› etti¤i bir patlama dinami¤i de¤ildir. Zaten bunun için, bir yandan liberal hareketin “sivil toplum”u harekete geçirmesine izin verilirken, di¤er yandan da deprem bölgelerinde bir patlamaya karfl›l›k, ordunun ve istihbaratç›lar›n say›s› art›r›lm›flt›r. Demirel’in af yasas›n› veto etmesi, daha kapsaml› bir sald›r›y› haz›rlamak içindir. Devlet, manevra alan›n› daha da geniflletmek istiyor. Hem hükümet içinde ç›kan çatlak sesleri teklefltirecek hem de zaten acelesi olmayan yasay› politik bir sald›r› haline çevirerek etki alan›n› geniflletmek isteyecektir. Bunun birçok nedeni var: Ç›kar›lacak yasan›n daha genifl kesimler taraf›ndan meflru kabul edilmesi için düzenlemeler yap›lmal›d›r. “Eflitlik ilkesi”, “silahl› eyleme dönüflmeyen düflünceye özgürlük” gibi kavramlar temelinde tart›flmalarla liberal harekete zemin sunulacak, yasan›n meflrulaflmas› sa¤lanacak, yasa böylece politik bir sald›r›ya dönüfltürelecektir. PKK’nin silah b›rakma sürecinin sonlanmas›, Kürt hareketinin reformist ve düzenle buluflan yönlerinin güçlenmesi, uluslararas› dengeler gibi veriler gözetilecek buna göre hareket edilecektir. K›sacas› burjuvazi bu süreci kullanacakt›r. Hatta af yasas›n›n eyleme geçmemifl “düflünce suçlular›n›” kapsamad›¤› iddia edilerek, en iyi “düflünce”nin eyleme dönüflmeden, fikir olarak kalan düflünce olaca¤› propagandas› bugünden yayg›nlaflt›r›lmaya bafllam›flt›r. Burjuvazi, af sald›r›s›n› da önünü düzlemek, liberal hareketin etkisini art›mak için kullan›yor. Sald›r›y› daha kapsaml› yapmak için eliden geleni ard›na koymuyor. Kapsaml› sald›r›lar›n, manevralar›n karfl›s›nda ancak ba¤›ms›z, devrimci bir strateji ve siyaset ile durulabilir. Sald›r›s›n› geniflletmek için burjuvaziye zaman vermemenin, karfl› sald›r›y› örgütlemenin tek koflulu bu devrimci siyaseti varedebilmekten geçiyor. J
AF urjuvazi deprem sonras›nda elini çabuk tuttu, pervas›zca gerici reformlar›n tafllar›n› döflemeye, ya da di¤er bir deyiflle yeniden yap›lanma hamlelerine giriflti. Piflmanl›k ile af yasas›, bu iki hamlenin sonucu olarak haz›rland›. Anasol-M hükümeti, dayand›¤› toplumsal taban›n genifl olmas›n›n rahatl›¤› ile burjuvazinin yeniden yap›lanma program›n› uygulamak için yasalar üretmeye hemen bafllam›flt›. Burjuvaziden de önemli bir destek alm›fl, “kararl›l›¤›” onaylanm›flt›. Piflmanl›k yasas›, Kürt hareketinin “kirli bar›fl”a yöneldi¤i bugünkü süreçte, ona ve ondan genifl olarak etkilenen devrimci harekete teslimiyeti ve tasfiyeyi ideolojik ve örgütsel olarak dayatabilmek için ç›kar›lm›flt›. Hükümet içerisinde DSP ve ANAP’›n “içlerine sindiremeden” ç›kard›klar› af
B
Yine Bar›fl Hayaleti Dolafl›yor!
K
apitalizm varoldu¤undan beri özü gere¤i ne savafllar ne de bar›fllar tükendi. Ne burjuvazinin gündeminden eksik oldu, ne de mezar kaz›c›lar›n›n. Yaflad›¤›m›z topraklarda da PKK’nin yönelimi ile birlikte ve özellikle 1 Eylül Dünya Bar›fl Günü’nde daha fazla dillerde dolaflmakta bar›fl. Bugün dünyan›n ço¤u bölgelerinde yürütülen ulusal kurtulufl hareketlerini de etkisine alan bar›fl görüflmeleri, UKM veren PKK taraf›ndan da gündeme al›nmakta. Özellikle 93’ten beri her 1 Eylül, bunun öne ç›kar›lmas›na vesile oldu. Kimi zaman ateflkes ilan edildi, kimi zaman zincirler oluflturuldu, kimi zaman bar›fl trenleri kald›r›lmaya çal›fl›ld›. En son 99’da A. Öcalan’›n tutuklanmas›yla da birlikte bar›fl talebinin daha fazla öne ç›kar›lmas›yla “ileri” bir ad›ma tan›kl›k edildi. Gerillalar›n 1 Eylül’e kadar da¤dan indirilmesi; Bar›fl Analar› inisiyatifinin oluflturulmas› ... vb. bunun göstergeleri. Gerekçeleri çeflitlendirilerek sürekli dile getiriliyor bar›fl. Her ne kadar sava-
fl›n sürdü¤ünden, as›l zor olan›n savaflmak de¤il bar›flmak oldu¤undan sözedilerek, içine girilen yönelifl teorize edilmeye çal›fl›lsa da, PKK aç›s›ndan geri düflüflün h›zlanmas›na hizmet etmekten öteye varm›yor, varam›yor. Bu seneki 1 Eylül, Kürt devrimci dinami¤inin törpülenmesi heveslerine efllik eden “bar›fl ve toplumsal uzlaflma” atmosferinde yafland›. PKK’nin savafla bafllamas› devrimci dinamikleri nas›l etkilediyse, bugünkü bar›fl yönelimi de ayn› flekilde belirleyici oluyor. Devrimci faaliyet ad›na yaprak k›m›ldamayan bu dönem, burjuvazinin hedefledi¤i “bar›fla” en yak›n hissetti¤i bir atmosferde yaflan›yor. Bu yaflananlar, ilk kez yaflanm›yor. Devrimci mücadele, benzeri dönemeçleri defalarca yaflam›fl olsa da, her defas›nda yeniden toparlanmay›, burjuvazinin yaratt›¤› hayalleri, gerçekleriyle, savafl›mla parçalamay› bilmifltir. Burjuvazinin “bar›fl” hevesi de kursa¤›na t›k›lacak, yaratt›¤› hayaller s›n›f savafl›m›yla parçalanacakt›r. J
dönemeç
Sivil Toplumculu¤un Yükselifli! eniden yap›land›rma ve gerici reformlar ad›mlar› için önemli oranda zemin düzleyen ve kendisine güven kazanan burjuvazi, her olay› da bunun için bir vesile say›yor. Abdullah Öcalan’›n yakalanmas›ndan bu yana bir yandan floven rüzgarlar estirirken, öte yandan da kendisine güven kazanan, güçlü devlet imaj›n› sa¤lamlaflt›rmaya çal›fl›yor. Bu çerçevede, “bar›fl ve toplumsal uzlaflma” havas› estirmeye çal›fl›yor. Toplumun çeflitli kesimleri içinde bu zokay› yutmaya haz›r olan dünden daha genifl bir kesim sözkonusudur. Bu süreçte, devletle bar›flma hareketinin bafl›n› ayd›nlar çekmiflti. Bugün, toplumun daha genifl “sivil” kesimleri de bu harekete kat›lmaktad›rlar. 17 A¤ustos depreminin yaratt›¤› bu yönde bir hareket sözkonusudur. Depremde, devletin yetiflememesi, insanlara yard›m etme vb. çeflitli nedenlerle bölgeye yard›ma giden kesimlerin hareketlili¤i, sivil toplumculuk rüzgar› estirmeye bafllad›. Yönetilen kesimlerin, siyasetten “ba¤›ms›z” bir tarzda, devletin bofl b›rakt›¤› alanlarda faaliyet göstermesi olarak bilinen ve asl›nda, burjuva toplumunun tamirat›yla u¤raflmay› sal›k veren bu anlay›fl, depremde a盤a ç›kan boflluk üzerinden, adeta prati¤in zorlamas›yla f›flk›rd›. Susurluk kazas› sonras›nda ortaya ç›kan “yurttafl inisiyatifi” benzeri giriflimler, bugün dünden daha fazla sempatiyle karfl›lanmaktad›r. Bunun bizi ilgilendiren taraf› ise, sivil toplumculara, yapt›klar›n›n yanl›fll›¤›n› vaazedip, bundan vazgeçmelerini söylemek de¤il elbette. Bizi ilgilendiren taraf›, bunun devrimci hareket üzerindeki etkileridir. Devrimci hareketin prati¤i de, sivil toplumculuktan ileriye geçemedi. Devlet teflhirlerinde, devletin üzerine düflen görevleri yerine getirmedi¤ini ortaya koyduktan sonra, as›l dostun kim oldu¤unu göstermek ad›na, tüm ayr›mlar yok say›larak en genifl kesimlerin biraraya getirilme çabas›, tam da sivil toplumculu¤a prim kazand›r›yor. S›n›f perspektifinden ve ba¤›ms›z bir güçten yoksunluk koflullar›nda, devrimcilik ad›na bir fleyler yapmak isteyenlerin gidip çarpt›klar› yer sivil toplumdan baflka bir fley olmuyor. AKUT, bunun en çarp›c› ve popüler örne¤i olarak öne ç›kar›ld›. Öyle ki, neredeyse devrimciler bile ona özenir oldular. Oysa, insani damarlar› bu denli kuvvetli olan AKUT, ayn› damar nedeniyle Yunanistan depremine de, ordu ve devletle iflbirli¤i içinde yard›ma kofltu. “Büyük Türk devletinin” propagandas›n›n arac› oldu, büyüklü¤ünü vatandafl›na gösteremeyen devletin, kompleksini gidermesine ve demagojilerine de alet oldu. Bu olup bitenlerle topluma verilmek istenen mesaj, sistemin sorgulanmas› yerine, onun tamir edilmesidir. Sivil toplum örgütlerinin bugün gördü¤ü ifllev, sistemin ve siyasetin d›fl›nda gibi gösterilmeye çal›fl›larak, asl›nda onun otoritesini sa¤lamlaflt›rmaya ve insanlar›n sisteme karfl› tepkilerini sömünlendirmeye hizmet etmektir. Her ne kadar, sivil toplumculuk siyaset d›fl› görünse de, yaflam›n boflluk tan›mayaca¤› gerçe¤i, onun da denk düfltü¤ü bir siyasi taraf›n bulundu¤u gerçe¤ini karartamaz. Kimileri bundan, toplumun örgütlendi¤i, örgütlenmenin de iyi oldu¤u sonucunu ç›kar›p, kamuculuk için bir alan olarak görüp bu geliflmeleri olumlu saysa da, bizim bofl b›rakt›¤›m›z siyaset alan›n›n doldurulmas› ifllevini gördü¤ü aç›kt›r. S›n›fl› toplum koflullar› içinde hiç bir örgütlenme tarafs›z de¤ildir. Tarafs›z olabilece¤i söyleminin kendisi burjuvazinin taraf›na denk düfler. Nitekim, sa¤l›k bakan›n›n ç›k›fl› karfl›s›nda, devletin AKUT’a ve bu türden di¤er kurumlara verdi¤i madalyalar da bu basit gerçe¤in yans›mas›d›r. Sivil toplumculuk rüzgar›n›n esmesindeki bir baflka neden de, k›smi ve yerel düflünmektir. Gerçekte, yaflad›¤› bölgelerdeki herhangi bir geliflmeye müdahil olmakta bir zarar yoktur. Ancak, buna damgas›n› vuran›n kim oldu¤u da önemsiz de¤ildir. Merkezi siyaseti ve siyasal faaliyeti tatil edip, deprem bölgesine yard›ma koflmak ise, sürüklenmeyi anlat›r. Ayn› olgu, bir çok ifllevi bir arada yapamamay›, yani devrimci parti niteli¤inin eksik oldu¤unu da gösterir. Ba¤›ms›z bir özne yarat›lmad›¤› sürece, tüm iyiniyetli çabalara karfl›n, düzenin tamircilerinin de¤irmenine su tafl›maktan kurtulmak mümkün olmayacakt›r. P
Y
9
Say›: 38 P Eylül ‘99
Emperyalizmin Yeniden Paylafl›m Döneminde...
Do¤u Timor’da Ba¤›ms›zl›k ve “Bar›fl”›n Katetti¤i Yol A¤ustos 1999 tarihinde Do¤u Timor’un ba¤›ms›zl›¤› üzerine yap›lan referandumun sonuçlar› bir kaç gün içinde aç›kland›. Do¤u Timor halk›n›n %78.5’i ba¤›ms›zl›ktan yana tav›r ald›. Ba¤›ms›zl›k için oylaman›n hemen ard›ndan, Endonezya destekli silahl› kontr-gerillan›n halka sald›r›s› da artt›. Kontr-gerillan›n sald›r›s› sonucunda yüzlerce Do¤u Timor’lu katledilirken, bölgeye gelen UNAMET (Birleflmifl Milletler Do¤u Timor Destek Kurulu) görevlilerinden de 4 kifli öldürüldü. Üniversite ö¤rencilerinin ba¤›ms›zl›k için yapt›klar› gösterilere atefl aç›ld›. Bu kanl› sald›r›lar›n, planlar›n ard›nda yatan kimi “çeliflki”ler var ki, Do¤u T imor’da katedilen mesafeyi aç›kl›yor: Endonezya bir yandan bir zamanlar ilhak etti¤i Do¤u Timor’un ba¤›ms›zl›¤› için referandumu kabul etti, ama di¤er yandan da, destekledi¤i, bir zamanlar ordusunda e¤itti¤i kontr-gerillan›n sald›r›lar› ile ba¤›ms›zl›¤› isteyen Do¤u Timor ulusunu sindirmeye çal›flt›. 1975’te Endonezya’n›n Do¤u Timor’u ilhak›n› destekleyen, ordusunu e¤iten, silahland›ran ABD ile Birleflmifl Milletler, bugün Do¤u Timor’un Endonezya’dan ayr›lmas›n›, “ba¤›ms›zl›¤›n›” destekliyor. 1970’lerden, 90’lara kadar Do¤u Timor’da ulusal kurtulufl mücadelesini güçlendiren Fretilin’in lideri Gusmao, 1990’lardan sonra Bat›l› emperyalist devletlerin deste¤ini de alarak uzlaflmac› bir çizgiye girdi. Tüm bunlar birer çeliflki de¤ildir, tersine, bölge üzerinde yürütülen hesaplar›n ve ulusal kurtulufl mücadelesinin evriminin geçmiflten bugüne de¤iflen sonuçlar›d›r. Do¤u Timor’da ulusal kurtulufl için mücadelenin tarihinden, bu topraklardaki devrimcilerin de ö¤renecekleri dersler var. Bugün Timor’da yaflananlar› de¤erlendirebilmek için, geçmifle bakmak gerekiyor. 1974’te Do¤u Timor’da Fretilin k›sa bir süre de olsa ba¤›ms›zl›k ilan etmiflti. 1975’te Endonezya’n›n Do¤u Timor’u ilhak etmesinin önemli bir nedeni bölgede Fretilin’in önderli¤inde geliflen ba¤›ms›zl›k mücadelesinin güçlenmesiydi. Bu mü-
30
cadelenin seyrinin geriye düflmesine, Fretilin’in lideri Gusmao’nun 1992’de yakaland›ktan sonra uzlaflmac› bir “kirli bar›fl” çizgisini izlemesine ra¤men, Do¤u Timor’da ekilen mücadele dinamiklerinin kökleri silinememifl, nesnel dinamik varl›¤›n› sürdürmüfltür. Geçmiflte yaflanan Endonezya ordusunun katilamlar› da, bugün yaflanan Kontrgerilla sald›r›lar› da bu dinami¤i bast›rmak içindir. Onca bask›ya ra¤men ö¤renciler, ba¤›ms›zl›k yanl›s› gösteriler düzenlemekte direniyorlar. Endonezya, ada üzerinde bask› kurarak, ulusal kurtulufl mücadelesinin geri düflürülmesini sa¤lam›flt›r. Di¤er yandan ABD “kurtar›c›” olarak ortaya ç›km›fl, iki taraf aras›nda “kirli bar›fl” projesini ve ada üzerinde Endonezya üzerinden denetim yerine, do¤rudan denetimi eline alman›n kanal›n› oluflturmufltur. Fretilin’in girdi¤i kirli bar›fl süreci sonucunda devrimci önderlikten yoksun kalan bask› alt›ndaki Timor’lular›n, ABD ve BM’nin bar›fl gücüne gerek duymas› bu yüzdendir. Emperyalist devletler için Do¤u Timor önemli bir üs bölgesidir, ve stratejik konumdad›r. ABD, Avrupa ve Japonya’ya karfl› emperyalist bir odak olarak güçlenmek isteyen Rusya’n›n Çin ile iliflkilerini gelifltirmesi, Do¤u Timor üzerindeki paylafl›m kavgas›n› fliddetlendiren bir etken olmufltur. Petrol kaynaklar›n›n yan›s›ra yeralt› zenginlikleri ile de önemli bir sömürü alan› olan Do¤u Timor, bir de bu yönüyle emperyalist devletlerin “ilgisini” çekmektedir. (Bkz Maya, Say› 35) ABD’nin bafl›n› çekti¤i, Avrupa’n›n gönülsüz de olsa destekledi¤i Do¤u Timor üzerine planlar, bu önemli üssün denetimini eline geçirmek, kontrolünü daha fazla ele almak içindir. Çünkü, kontrol alt›na al›nm›fl, kirli bar›fl ile devrimci dinamikleri bast›r›lm›fl Do¤u Timor, Rusya ve Çin yak›nlaflmas›n› s›n›rlamak ve bunlara karfl› kendi kontrollerinde bir üs yaratmak için gereklidir. ABD ve BM, “insani yard›m” ad› alt›nda müdahale ederek bölge üzerinde askeri egemenliklerini “yabanc› askeri bar›fl gücü” eliyle pekifltirecekler.
Oysa ki, bir zamanlar, o “bar›fl ve insani yard›m” merakl›s› ABD de, di¤er tüm emperyalist devletler de, Endonezya’n›n Timor’u iflgalini desteklemifl, hatta bizzat askeri yard›mda bulunmufllard›. Bölgenin paylafl›m alan› olmad›¤›, denetimde oldu¤u ve emperyalist güç dengelerinin yerleflik oldu¤u ilhak döneminde burjuvazinin yükselen bir toplumsal dinami¤i bast›rmas› elbette s›n›f ç›karlar› gere¤idir. Oysa ki, dün dündür, bugün ise koflullar bölgeyi bir paylafl›m alan›, kurtlar sofras›na döndürmüfltür. ‹flte tüm bu plan› gerçeklefltirebilmek için burjuvazi, Carlos Belo gibi bir psikopos ile Ramos Horta gibi ›l›ml› bir “eylemci”yi allad›, pullad›, Nobel bar›fl ödülü verdi. Öyle ki, bu “eylemci”ler, kendilerine bahfledilen ba¤›ms›zl›k için, emperyalist devletlerin tekellerine olan borçlar›n› hemen ödeme gayretine girdiler. Horta, bölgede bankac›l›¤›n geliflmesi, deniz ticaretinin ilerlemesi, Avrupa para biriminin kullan›lmas› üzerine dileklerini belirterek, bu devletlere göz k›rpmakta, "ba¤›ms›zl›k" için borcunu ödemektedir. Emperyalizmin bu planlar› dahilinde, “Direnifl” lideri Xanana Gusmao, birkaç hafta önce cezaevinden ç›kar›lm›fl, evinde göz hapsine al›nm›flt›. Çünkü silahl› Timor gerillalar›n›n bir zamanlarki lideri Gusmao da “Yeni Dünya Düzeni”ne uymufl; bar›flç›l yollardan kendisine bahfledilen "ba¤›ms›zl›¤›" kabul etmiflti. Art›k cezaevinden ç›kabilir, dahas› Timor’da yönetimin bafl›na getirilebilirdi. Burjuvazinin besledi¤i kontr-gerilla sald›r›lar› yüzünden bölgede onbinlerce insan göç ediyor, öldürülüyor. Burjuvazi için ise bu, sadece paylafl›m savafl›n›n basit bir sonucu olarak görünüyor. Göç edenlerin, kontr-gerillan›n zulmü alt›nda kalanlar›n say›s›, Pasifik’teki egemenlik kavgas›n›n arkas›ndaki “önemsiz” say›lar olarak görülüyor.Ta ki, ezilen kesimler ve iflçiler bu “kader”e karfl› duruncaya kadar da böyle olacak. J
Kafkaslarda Petrol Boru Hatt› ‹çin Savafl: Da¤›stan
E
mperyalizmin yeniden paylafl›m döneminde hedef tahtas›n›n bir bölümünü Ortado¤u oluflturuyor ise, önemli bir di¤er bölümünü de Kafkaslar ve Hazar Havzas› oluflturmaktad›r. Çeçenistan savafl› da, Da¤›stan’daki savafl da bu paylafl›m›n bir parças›d›r. Bafl›nda fiamil Basayev’in bulundu¤u silahl› Vahabi güçlerinin, Da¤›stan’da Rusya ile girdikleri çat›flman›n alt›nda görülmesi gereken de, Vahabi’lerin öne sürdükleri Ba¤›ms›z ‹slam Cumhuriyetleri kurma hedefinden çok, Hazar havzas›ndaki paylafl›m savafl›d›r. Bu hedef gün geçtikçe daha da belirginleflmektedir. Hem Çeçenistan’da hem de Da¤›stan bölgesinde ard› ard›na ç›kan bu savafllar›n alt›nda siyasal islam›n kendili¤inden güçlenmesi de¤il, belirli bir amaç etraf›nda güçlendirilmesi yat›yor. ABD ve ‹ngiltere, bölgedeki Hazar petrollerinin ve do¤algaz›n›n kayna¤›n› ve da¤›t›m hatt›n› denetlemek için Rusya’n›n Kafkaslar’daki denetimini k›rmaya çal›fl›yorlar. Çeçenistan ve Da¤›stan’daki savafllar›n ard› ard›na “patlak vermesinin” ard›nda da, ABD’nin dolayl›, dolays›z k›flk›rtt›¤›
ve silahland›rd›¤› siyasal islam vard›r. Önce Çeçenistan’da sonra da Da¤›stan’da “bafllayan” çat›flmalar›n ard›nda, Rusya taraf›ndan bu iki bölgeden geçmesi önerilen Bakü-Novorossisk hatt›n›n gerçekleflmemesi için, bu bölgeden geçen boru hatt› projesinin engellenmesi amac› vard›r. Böylece ABD’nin önerdi¤i ve TC’nin de destekledi¤i Bakü-Ceyhan projesi gerçekleflebilecektir. Emperyalist burjuvazinin di¤er kamp› olan Almanya ve Fransa ise, ABD’nin önerdi¤i proje ile onun elini güçlendirmek yerine ‹ran üzerinden geçecek boru hatt› projesini gündemde tutuyor. Ki bu, ABD karfl›s›nda Rusya’n›n da destekleyebilece¤i bir seçenek oldu¤u için Avrupa’n›n emperyalist devletlerinin ellerindeki kozu art›rma çabas›n› da anlatmaktad›r. Tüm bu çat›flma ve it dalafl›, bölge halklar› üzerinde petrol hatt› üzerinden oynanan oyunlar›n, emperyalist paylafl›m›n bir parças›d›r. SSCB’nin da¤›lmas›n›n ard›ndan Kafkaslar’daki farkl› uluslardan iflçilerin ve ezilen kesimlerin, yoksulluk, artan sömürü alt›nda kalmas› ile bir-
likte bölgedeki patlama dinamiklerini engellemek için beslenen siyasal islam› kullanan emperyalist devletler, enerji kaynaklar›n›n denetimini ellerinde tutmak istiyorlar. Nice insan›n kanl› çat›flmalara, uzun göçlere girmesi pahas›na sürüyor emperyalist paylafl›m. Farkl› uluslardan iflçilerin, kaderlerini ve mücadelelerini ortaklaflt›rmalar› gerekti¤inin bilincine varmad›klar› sürece de böyle sürecek. Ama bu, bölge iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden bilinç s›çramas› yaflayarak olmayaca¤› gibi, bölge halk›n› kurtaracak örgütlülükte böyle yarat›lamayacakt›r. Bu, yaln›zca bölge çap›nda de¤il, tüm dünyada komünistlerin görevlerinin bilincine varmas›yla gerçekleflebilecek bir durumdur. Oysa ki, Ortado¤u gibi Kafkaslar’da da emperyalistlerin paylafl›m› h›zla artarken, bu sömürü ve paylafl›m zincirini k›rabilecek ve k›rd›¤› zaman kaderi ve mücadelesi do¤rudan bölgedeki di¤er uluslar›n iflçileri ve ezilen kesimlerinin mücadelesi ile birleflebilecek ciddi bir devrimci potansiyel vard›r ve harekete geçirilmeyi beklemektedir. J
Enternasyonalist Yön Emperyalizmin Yüzy›l Sonu Masallar›:
“Bütünleflme” ve Yeniden Parçalanma mperyalizmin has sözcüleri henüz bir kaç y›l öncesine kadar "dünyan›n köye dönüfltü¤ü, bütünleflti¤i" masallar›n› anlat›yorlard›. Bunu dedikleri y›llarda, SSCB’nin da¤›lm›fl olmas›n›n, dünya çap›nda emperyalizmin pürüzsüz egemenli¤inin zafer sarhofllu¤u içindeydiler. Ekim Devrimi’nin hayaleti çoktan ortadan kalkm›fl, sosyalizmin genifl y›¤›nlar nezdinde temsilcisi olarak gördükleri SSCB ise da¤›lm›flt›. Böylece art›k "silahlanma azalacak, bar›fl egemen olacakt›." Ne hikmetse(!) bunlar söylendi¤inden bugüne, burjuvazinin ayd›n temsilcilerinin anlatt›klar›n›n tam tersi gerçekleflti. Dünya bütünleflmedi, aksine hergün yeniden bölünüyor, yeniden parçalan›yor. Çünkü o dünya, emperyalist devletler taraf›ndan yeniden paylafl›l›yor. Silahlanma durmad›, nükleer tehdit azalmad›, aksine emperyalizmin kilit paylafl›m bölgelerine (Ortado¤u, Kafkaslar) yap›lan silah y›¤›m›, buralarda gerçeklefltirilen ve silah reklam›na dönen savafllar artt›. Nükleer denemeler de durmad›, pasifikteki kimi adalar hala nükleer deneme bölgeleri olarak kullan›l›yor. (Hatta artan say›da nükleer denemenin, dünya üzerindeki kara parçalar›n›n hareketini etkiledi¤i de söylenebilir, kimbilir depremlerin uzaktan da olsa bir sebebi de bu olabilir) Sadece ABD, Fransa, ‹ngiltere de¤il, ‹ran, Hindistan, Pakistan ve Çin de nükleer silah üretiyor. ‹srail, o çok sözü edilen Gazze fleridi yak›n›nda Dimona’da nükleer bomba üretmeye 1950’lerde bafllam›flt›. Önce Frans›zlar, sonra ABD taraf›ndan desteklendi. Elbette ki hepsi, paylafl›m kavgas›nda elinde koz olarak kullanabilmek için nükleer silahlanmaya önem veriyorlar. Emperyalizmin vaadetti¤i s›n›flarüstü bar›fl yalanlar›na bir bak›n! ‹çinde bulundu¤umuz y›llarda, bar›fl dünkünden daha çok mumla aran›r duruma geldi. Dünya, yeniden bölüflüldü¤ü hergüne, yeni savafllar, çat›flmalar ile bafll›yor. Uluslar, kabileler, topluluklar birbirlerine k›rd›r›l›yor, silahland›r›l›p, birbiriyle savaflt›r›l›yor. S›n›flar aras›ndaki çat›flmalar, ezilen uluslar›n kalk›flmalar›, emperyalizmin paylafl›m bölgelerinde daha da aç›k çat›flmalara, kanl› savafllara dönüyor. Emperyalizmin yeniden paylafl›m döneminin bar›fl› bu! Üstelik emperyalizmin metropollerine bile bar›fl gelmiyor. Onun için “terör” tüm metropol devletlerinin kolluk kuvvetleri için baflbelas› olarak adland›r›l›yor. As›l önemli olan, farkl› uluslar›n, topluluklar›n tarihten gelen yapay çat›flmalar› k›flk›rt›larak, birbirlerine neden k›rd›r›ld›klar›n› görebilmektir. Paylafl›m bölgelerinde emperyalist devletler, di¤er devletlerin denetimindeki alanlarda bulunan, farkl› ulus ve topluluklar› k›flk›rtmakta, dinci gericili¤i, milliyetçili¤i kullanarak bir taraf› silahland›rmaktad›rlar. Böylece sözkonusu bölgelerde kal›c› düflmanl›k tohumlar› ekmekle kalmayarak, çat›flma içindeki taraflardan birini güçlendirerek bölgenin dolayl› denetimlerini ellerine almaktad›rlar. “‹nsani yard›m” ve “bar›fl gücü” masallar›n›n artmas›na ra¤men, o çok sözü edilen “bar›fl”›n ortalarda gözükmemesinin nedeni budur. Binlerce yoksul ve ezilen insana, en vahfli flartlar alt›nda zulmetmelerinin, öldürmelerinin ya da sakat b›rakmalar›n›n, göçe zorlamalar›n›n da nedeni budur. Bu öyle bir planlanmaktad›r ki, y›¤›nlar, emperyalist devletlerin elini kana bulad›¤›n› görmemekte, hatta onlar›n bar›fl havarisi oldu¤una inanmaktad›rlar. Bu yalan perdesini y›rtabilmenin yolu, önce gerçeklerin propagandas›n› her yerde yapabilmekten, as›l olarak da bu propaganday› yapanlar›n örgütlenece¤i, örgütleyece¤i devrimcienternasyonalist oda¤› yaratabilmekten geçiyor.
E
7 15 A¤ustos ‘99
Say›: 37 P A¤ustos ‘99
Tasfiyeci dalgaya karfl› devrimci barikat kurman›n birinci koflulu, devrim ve sosyalizmde ›srarl› olanlar›n, zaman geçirmeden tüm liberal reformist ak›mlarla, her türden ortakl›¤› redderek, kendi gücüne güven temelinde, devrimci kimlik ve durufl zemininde kendi gündemine yo¤unlaflmaktan geçiyor. Bunun kendi bafl›na bir sonuç vermesi olanakl› olmasa, hatta hareketin pratik aktivitesini ilk anda zay›flatan bir rol oynasa da, devrimci saflarda devrimci hareketin kendi kiflili¤ini bulma konusunda ciddi bir uyar› rolü oynayacakt›r .
Kapitalist E¤itim, Gençlik ve
Gençlik ‹çinde Devrimci Çal›flma Kapitalist E¤itim, Gençlik ve Gençlik ‹çin de Devrimci Çal›flma Gençli¤in, toplumu harekete geçiren dinamit fitili oldu¤u düflüncesi, bu topraklarda en yayg›n dillendirilen düflüncedir. Bu eksik, hatta yayg›n yanl›fl kavray›fl›n, 68 eylemlilik dalgas›yla ve bu eylemlilik dalgas›n›n içinde 71 devrimci ç›k›fl›n›n önderlerinin de bulunmufl olmas›yla ilgisi vard› kuflkusuz. Do¤rusu o günlerden bugüne, gençlik üzerine söylenen sözler hep bu eksende geliflmifl, dahas›, gençlik deyince akla yaln›zca üniversite gençli¤i gelmiflti. Ama esas yanl›fll›k yaln›zca bu de¤ildi. Bundan da ötesi, gençli¤in kapsam›n› yaln›zca genel üniversite sorunlar›yla, salt ö¤renci sorunlar›na indirgeyen bir bak›fl›n egemen hale gelmifl olmas›yd›. Do¤rusu gençlik deyince, üniversite gençli¤inin anlafl›lmas›, gençlik mücadelesi deyince de, salt e¤itim sisteminin sonuçlar›ndan yola ç›k›larak ele al›nmas› tesadüf de¤il. Gençli¤e, “dinamik”, “çevik” gibi fizyolojik önem atfetmenin ve bunun yan›nda onun ayd›n e¤iliminin görülmesinin bunda önemli bir yeri bulunmaktad›r. Öyle ki gençlerin salt bu fizyolojik özelliklerinden dolay› devrimci bir dinamizm tafl›d›klar›n› ve gerçe¤i arayan bir keflifl misali devrimci aray›fllara yöneldi¤ini veya "ayd›n kafal›" konumlar›ndan dolay› da, genelde bu aray›fllar›n devrimci zeminlerde olabilece¤i türünden yarg›lar da düflünülmektedir. 68 ve 71 esintilerinin, gençli¤i bir nevi devrim saflar›na itti¤i do¤ru olsa bile, bu, genç olmalar›n›n getirmifl oldu¤u bir yönelimin sonucu de¤il, daha çok dönemin siyasal yap›lanmas›n›n yaratm›fl oldu¤u bir etkinin sonuçlar›yd›. Bugün genç kufla¤›n hem dünya çap›nda bir yenilgiyle büyümesi, hem de 12 Eylül yenilgisini yaflam›fl olmas›; 68 ve 71 etkilerini büyük oranda sildi¤i gibi, yeni "darbe çocuklar›"n› da yetifltirmektedir. Bugünün genç, dinamik unsurlar›n›n az›msanmayacak bir ço¤unlu¤unun faflist örgütlenmelerde yer almas› hem bunu göstermekte, hem de, fizyolojik özelli¤in gerçek anlam›yla bir özellik teflkil etmedi¤ini de göstermektedir. En genel anlam›yla bu durum, devrimci hareketin di¤er baflka sorunlarda oldu¤u gibi, gençlik ve e¤itim sorununa da s›n›fsal eksende bakamamas›n›n getirdi¤i bir hata olarak görülmelidir. Devrimci hareketin politik ve örgütsel gözlerinin buralarda yaflanan sorunlar› genel ö¤renci sorunlar› olarak görmesi ya da e¤itimin, niteli¤inden öte biçimsel yönleriyle ilgilenmesi; paral› yahut paras›z, YÖK'lü
yahut YÖK'süz oluflunu öne ç›karmas›, s›n›fsal bak›fltan yoksunlu¤un en yayg›n yönünü oluflturmaktad›r. Ama bu yaklafl›m›n hatalar›n› görerek, gençli¤in de kurtulufl yolunun proletaryan›n çizgisine yaklaflmakla olabilece¤ini görenler de yok de¤il. Ne var ki bu iyi niyet, en az›ndan kritik halkay› yakalasa da, salt bu gereklili¤i görmeyle gerçekleflmeyecektir. Genel anlam›yla gençli¤in kurtuluflunun yolunun, iflçi s›n›f› mücadelesiyle birleflerek gerçekleflece¤i yanl›fl de¤il elbette. Ama yanl›fl olan, bunun yolunun döflenmemesi yahut nas›l olmas› gerekti¤i konusunda perspektife sahip olunamamas›d›r. Bu ortaklaflmay› kurmak ad›na önerilen, "s›n›fla dayan›flma komiteleri", "iflçi gençlik el ele..." talepleri ise, iyi niyetten öte bir ad›m de¤ildir. Çünkü böyle bir politik ortaklaflman›n yarat›labilmesinin tek yolu, politik taleplerin ortaklaflmas›ndan geçmektedir. Do¤rusu bu, ö¤renci gençli¤in de genel anlam›yla gençli¤in de, homojen bir katman olmad›¤› gerçe¤inden hareketle ayr›flt›r›lmas› gereken zemini anlatmaktad›r. Ay r › fl t › rm a ifllemi, e¤itimin kapitalist özünün teflhirini içeren ve bunu toplumsal kurtulufl hedefine ba¤layan bir boyutta olmal›d›r. Paral› yahut paras›z da olsa e¤itimin kapitalist özü tafl›mas›, yaln›zca e¤itim sistemini de¤il, bütünüyle sistemi hedefleyen bir fliard›r. Veya, e¤itimin toplumsal üretimden yal›t›k, yal›t›k olmayan meslek ve ticaret liselerinde ise, sermayenin ihtiyaçlar›na yan›t veren çerçevede olmas›na karfl›, sermayeye de¤il insana hizmet için üretimle birleflmifl “politeknik” ö¤renim talebiyle karfl›l›k verilmelidir. Bu yaln›zca bir talep de¤ildir, ayn› zaman da toplumsal örgütlenmenin yeniden düzenlenmesini içeren bir fliard›r da. Bu fliar›n, Komünist bir dünya kurma hedefinin oluflturaca¤› toplumsal örgütlenmenin köfle tafllar›n› döfleyen içeri¤i, onun ideolojik yönünü oluflturmaktad›r. Bu anlam›yla gençli¤i genel anlam›yla ideolojik sorunlara ilgisinden yola ç›karak, bulundu¤u konumdan kavray›p, ideolojik ve teorik olarak ta ayr›flt›rmay› gerçeklefltirebiliriz, gerçeklefltirmeliyiz de. Bu ayr›flt›rma komünizm zeminlerinde bir ayr›flt›rmad›r ve gençli¤in bütününü kapsamal›d›r. Buraya kadar söylediklerimizden flu sonuçlar› ç›kartarak ilerleyebiliriz; * Genel bir ö¤renci problemi tan›mlamas›
yanl›fl de¤il ama eksiktir. Dahas› ö¤renci gençli¤in sorunu, ö¤renci olmas›ndan kaynaklanmamaktad›r. Dolay›s›yla kurtuluflun yolu da, akademik-demokratik zeminlerdeki mücadeleyle gerçekleflmeyece¤i, ama bu perspektiflerin, burjuva okullar nezdinde, burjuva kurumlar›n› meflrulaflt›raca¤› gerçe¤idir. * Genel anlam›yla gençli¤in kurtuluflunun yolunun iflçi s›n›f›yla bütünleflmekten geçti¤i do¤ru olsa bile, bu, temenniyle olmayacakt›r. Bunu gerçeklefltirebilmenin yolu, mücadele kulvarlar›n› ortaklaflt›racak somut savafl›m talepleriyle mümkündür. "iflçi-gençlik el ele ...” türünden beklentiler, savafl›m talepleri de¤ildir. * Daha önemlisi, gençlik deyince akla yaln›zca üniversite gençli¤i gelmemelidir. E¤er gençli¤in kurtuluflunun yolunun s›n›f kulvar›ndan geçti¤i do¤ruysa, meslek ve teknik okullar› bu kulvara en yak›n kesimleri, hatta kendisini oluflturuyor diyebiliriz. Buralarda "e¤itilen" ö¤renciler, hem ö¤renci sorunlar› aç›s›ndan, hem s›n›f›n yaflad›¤› sorunlar aç›s›ndan ileriye ç›kmaya, devrimci zeminlerde örgütlenmeye en yatk›n unsurlar› oluflturmaktad›r. Özellikle bugüne kadar ortaya atm›fl oldu¤umuz, "ö¤renciye ifl çal›flana ö¤renim", "Tam ücretli, 6 saatlik iflgünü, 4 vardiya", "sermayeye de¤il insana hizmet için politeknik ö¤renim" gibi savafl›m taleplerini, konum itibar› ile almaya ve sahiplenmeye en yatk›n kesimleri, meslek ve teknik okullarda okuyan ö¤renciler oluflturmaktad›r. Gençli¤in bu kesimlerinin e¤itimle birlikte üretim sürecini de yafl›yor olmalar›, potansiyel s›n›f iç güdülerini pekifltiren bir faktördür. Ama bir fark bulunuyor. Bu kesimlerin üretim sürecinde fiili bir zorunluluk olarak yer almalar›, politeknik ö¤renim sürecinden geçtikleri anlam›na gelmiyor. Politeknik ö¤renim, teknik bir "bilme ve yapma" sorunu de¤ildir yaln›zca. Meslek ve teknik liseleri, e¤itim sürecinin pratik olarak ö¤renimle bulufltu¤u, toplumsal üretim sürecinin özneleri olmas›n› kaps›yor olsa da, bu, üretim sürecinde ucuz iflgücü yaratma ve sermayenin ihtiyaçlar› çerçevesinde belirleniyor. ‹lk sömürü zaten okul sürecinde pratik olarak bafll›yor. Örne¤in, yap› yahut elektrik bölümünde okuyan ö¤rencilerin okulun ifllerini yapt›¤› biliniyor. Yahut yap› ressamlar›n›n yapt›klar› projelerin idare taraf›ndan sat›ld›¤› da... Bu, burjuvazinin sömürü ve iflgücünden faydalanmas›n›n küçük ad›mlar›d›r. Daha büyük ad›mlar ise, staj döneminde ya-
8
Say›: 37 P A¤ustos ‘99
flanmaktad›r. "Sermayeye de¤il insana hizmet için politeknik ö¤renim" fliar›, tam da bu çerçevede, e¤itimin bu biçimini deflifre etmektedir. Bu tablo, meslek ve ticaret liselerinin önemini daha da berraklaflt›rmaktad›r. * Ne yaz›k ki bu topraklarda ö¤renimini yar›da b›rakmak zorunda kalan, yahut bu "flans›" hiçbir zaman yakalayamam›fl genç bir iflçi kufla¤› da san›ld›¤›ndan fazlad›r. Bu genç iflçi kufla¤› da devrimci zeminde örgütlenmeye en uygun kesimleri oluflturmakta ve yine savafl›m taleplerini benimsemeye potansiyel aç›dan en aç›k unsurlar olmaktad›r. Bu kesimler içinde yürütülecek faaliyetin muhtevas› ise, di¤erlerinden, baflta üniversite çal›flmas›ndan, nitelik ve öncelik aç›s›ndan farkl›d›r. Farkl›l›¤›n özü, üniversite çal›flmas›nda yürütülecek ayr›flt›rma öncelikli faaliyete, bu alanda özel bir ihtiyaç duyulmayacak olmas›ndad›r. Zira bu genç iflçi kufla¤›n›n bast›¤› zemin, di¤er genç kesimlerden bafltan farkl› bir zemindir. Bolflevizm Prizmas›nda Gençlik Sorunu Do¤rusu Bolflevizm’in bütün konularda oldu¤u gibi, gençlik sorununa bak›fl›nda da ay›rdedici çizgisi, s›n›f eksenini ak›ldan ç›karmamas›, ö¤renci gençli¤in sorunlar›na yaklafl›m›nda dahi, bu farkl›l›¤› her daim gündeme getirmesiydi. Daha 1920 Ekim'inde Lenin, Rusya Komünist Gençlik Birli¤i’nin III. kongresinde, devrim yapm›fl bir ülkenin genç iflçilerine sundu¤u programatik aç›l›mlar›nda, komünist toplumu kuracak olan iflleyiflin temelinin örülebilmesinin yolu konusunda önce eski okulun muhtevas›n›n elefltirisi üzerinden yola ç›k›yor, flunlar› söylüyordu. "Eski okuldan, eski bilimden neyi almal› y›z? Eski okul tam bir genel kültür sahibi bir insan yetifltirmek ve genel olarak bilimleri ö¤ retmek istedi¤ini aç›kl›yordu. Biz bunun tama men yanl›fl oldu¤unu biliyoruz, çünkü tüm toplum insanlar›n s›n›flara, sömürücüler ve ezi lenlere bölünmesine dayan›yordu. Tamamen s›n›f ruhuyla dolu olan tüm eski okulun, yal n›zca burjuvazinin çocuklar›na bilgi vermesi do¤ald›. Her sözcük burjuvazinin ç›karlar›na uyarlan›yordu. Bu okullarda genç iflçi ve köy lüler kufla¤›, yaln›zca burjuvazinin ç›karlar›na göre yetifltirilmek için e¤itiliyordu. Genç iflçi ve köylüler, burjuvazinin rahatl›k ve aylakl›¤›n› bozmadan, ona kazanç sa¤lamaya yetenekli, yararl› hizmetkarlar yetifltirmek için e¤itiliyor du (...) Eski okul kitabi inceleme okuluydu, in sanlar›n kafay› dolduran ve genç kufla¤› ayn› örnek üzerine kurulu bürokratlar durumuna dönüfltüren yarars›z, gere¤inden çok, yaflam dan yoksun bir bilgiler y›¤›n›n› sindirmeye zor luyordu." (Gençlik Üzerine, S. 219, Sol Yay.) Bu eksen Bolfleviklerin nas›l hareket ettiklerine dair önemli bir ipucudur. Çünkü e¤itimin kapitalist toplumdaki yeri konusunda da önemli veriler sunmaktad›r. Asl›na bak›l›rsa e¤itimin bu niteli¤inde o günden bugüne de¤iflen birfleylerin olmamas›, e¤itim kurumlar›na gerçek anlam›yla birer kapitalist iflletme olarak bak›lmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Ne var ki e¤itimin bu niteli¤i Lenin'den önce Marks taraf›ndan da görülmüfltü. Do¤rusu bundan yüzlerce y›l önce Marks'›n o çok bilinen "Kapitalistin, paras›n› sosis fabrikas›na yat›rmas›yla, e¤itim kurumuna yat›rmas› aras›nda hiçbir fark yoktur" deyifli de, e¤itim kurumlar›n›n kapitalist sistemdeki rolünü ele vermekteydi. Ne var ki bugün, e¤itim kurumlar›na bak›fl yüz y›l önce-
sinden çok çok geridedir. Problem de buradan kaynaklanmaktad›r. E¤itim kurumlar›n›n kapitalist niteli¤i, birer kapitalist iflletme özelli¤i görülmedi¤inde, dahas› Lenin'in tabiriyle, s›n›fsal farkl›l›k gözden kaçt›¤›nda, "özerk" yahut "paral›-paras›z" olmas› için mücadele edilebilmekte ve bunlar›n gerçek anlam›yla debelenmekten öte bir anlam› olmamaktad›r. Soruna e¤itimin biçimsel yönlerinden, dahas›, "daha iyi olmas›" noktas›ndan bak›ld›¤› sürece de, bir anlam› olmayacakt›r. Çünkü nas›l ki çöp toplama hizmetlerinin özerk olmas›yla, belediyelere ba¤l› toplanmas›n›n aras›nda nitelik aç›s›ndan bir fark bulunmuyorsa, e¤itim kurumlar›n›n özerk olmas›yla, devlete ba¤l› olmas›n›n aras›nda da bu anlam›yla fark bulunmamaktad›r. Ama bu yanl›fl yaklafl›mlar›n salt e¤itim kurumlar›n›n niteli¤inin kavranamamas›yla bir iliflkisi yok. Bunun daha çok, kapitalist üretim iliflkilerinin eksik, hatta tümden yanl›fl kavran›lmas›yla iliflkisi vard›r. Sorgulanmas› gereken temel de birincisi de¤il, ikincisidir. E¤itim kurumlar›n›n birer kapitalist iflletme ve kar yataklar›; kapitaliste kalifiye iflçi yaratmaya yarayan "kara tahtal›, tebeflirli fabrika" oldu¤u görülemedi¤inde amaç sapabilir. Sapmaktad›r da. Zira e¤itimin bu niteli¤i üniversitelerin "özerk-demokratik", e¤itimin "paras›z" olmas›yla de¤iflmeyece¤i gibi, s›n›fsal kutuplaflmay› da karartacak ve gençli¤in, proletaryan›n kulvar›nda saf tutmas›n› da engelleyecektir. ‹flte Bolflevizm’in prizmas› bize, tutulmas› gereken halkay› bu yönleriyle göstermekteydi. Maya sayfalar›nda bu halkan›n önemli bir ucunu göstermifltik; "Eskiden bugün e¤itim ve ö¤retim denilen iflleve talim ve terbiye denirdi; ve bu sözcükler e¤itim kurumlar›nda yap›lan fleyin ne oldu¤u nun anlafl›lmas›na daha elveriflliydi. Zaman zaman talimin öne ç›kt›¤› olsa da, terbiye her zaman ve as›l ifllev olarak kapitalist e¤itimin temel unsurudur. Bu terbiye ifllemi, toplumun genifl y›¤›nlar›n› burjuva düzenin kurallar›na göre ehlillefltirmek ve sermayenin ihtiyaçlar› na uygun bir talimden geçirmek anlam›na ge lir." (Maya, Say›: 4, Çek-al) Halkan›n bir ucu, ama önemli bir ucu buydu. Beri tarafta ise ikinci halka, buradan yola ç›karak gençli¤in proletaryan›n öncülü¤ünde saflaflmas›na yönelik aç›l›mlarda gizliydi. Bunun soyut temennilerle olmayaca¤›n› da bu prizma göstermekteydi. Bolflevikler, kapitalist toplumun, insana hizmet için de¤il kendi ihtiyaçlar›na göre e¤itti¤ini görerek, e¤itim denen pedagojik ehlillefltirme faaliyetinin, insan› teklefltiren, bencillefltiren, hayattan (üretim sürecinden) kopuk yönünün elefltirisinden yola ç›k›p, bir nevi ö¤renci gençli¤in de kendi içinde s›n›fsal ayr›flmas› zorunlulu¤unu somut önerilerle yans›tan siyaseti örmekteydiler. "Kapitalist toplumdaki e¤itim ve ö¤retimin büyük kusurlar›ndan biri de eme¤in örgütlen mesi temel görevinden kopuk olufluydu, çün kü kapitalist uysal ve disiplinli iflçiler yetifltir mek ve e¤itmek gereksinimi duyuyordu. Kapi talist toplumda halk eme¤inin gerçek örgütlen me görevleriyle e¤itim aras›nda bir ba¤ yoktu. Sonuç olarak e¤itim, ölü, skolastik, bürokra tik, din adamlar›n›n etkisiyle bozulmufl ve her yerde, en demokratik cumhuriyetlerde bile, ta ze ve sa¤l›kl› ne varsa ortadan kald›r›lmas›na yolaçacak bir nitelik tafl›yordu." (Age. S, 212) "Gerçek olan flu ki eski kapitalist toplumun dönüflmesiyle, komünist toplumu kuracak ye -
Devrim için devrimci partinin gere¤ini ve iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden ayaklanmas›n›n ancak ve ancak devrimci bir partiyle devrime dönüfltürülebilece¤ini bu topraklarda gösteren en flanl› eylem, 15-16 Haziran hala afl›lmay› bekliyor .
ni kuflaklar›n e¤itim ve ö¤retimi eskiden oldu ¤u gibi olamaz. Gençli¤in ö¤retim, e¤itim ve ö¤reniminin hareket noktas›, ancak gençli¤in ö¤retim, örgütlenme ve e¤itimini köklü bir bi çimde dönüfltüre rek sa¤layabiliriz." (Age. S.217) Anlafl›laca¤› üzere Lenin, yeni bir toplumun temellerini ancak eski toplumun elefltirisi ve dahas›, yenilenmesi de¤il, ancak alt-üst edilmesiyle; bunun yolunun e¤itim alan›ndan bafllayarak, e¤itimin ö¤retimle birleflip, gençli¤in proletaryayla buluflma yolunun döflenebilmesiyle mümkün olaca¤›n› söylüyordu. Bu, halkan›n ikinci önemli ucuydu. Aç›kças› Bolflevizm’in prizmas› bize, gençlik içinde s›n›fsal ayr›flmay› ve genç iflçileri mücadeleye kazanmay› sal›k vermekteydi. Bunun en net ifadelerini Komintern'in üçüncü kongresinde al›nan gençlik hakk›ndaki kararlarda da görmemiz hiçte tesadüf de¤il. "4. fiu anda Genç Komünist hareketin göre vi, genç iflçi y›¤›nlar›n› örgütlemek, onlar› Ko münizm’in görüflleriyle donatmak ve Komü nist devrim mücadelesine kazanmakt›r. “Komünist Gençlik örgütleri, art›k daha faz la kendilerini dar propaganda çevreleri içinde çal›flma ile s›n›rlayamazlar. En yeni yöntemleri kullanarak, sürekli yürüttükleri ajitasyon kampanyalar› ile genifl iflçi y›¤›nlar›n› kazan mal›d›rlar. (...) “Genç Komünist örgütlerin yak›n gelecekte karfl›laflacaklar› bir di¤er önemli görev, mer kezci ve sosyal-yurtsever fikirlerin genç iflçiler üzerindeki etkisini k›rmak ve hareketi sosyaldemokrat memurlar›n ve gençlik önderlerinin etkisinden kurtarmak. (...) “Genç Komünist örgütler, tüm politik sorun lar›n tart›fl›lmas›na kat›l›rlar; Komünist Partile rin inflas›na yard›m ederler ve tüm devrimci eylemlerde ve mücadelelerde yer al›rlar. Bu on larla, merkezci ve sosyalist birliklerin gençlik seksiyonlar› aras›ndaki en temel ayr›md›r." Bugün komünistlerin önünde duran görev de Bolflevizm’in prizmas› ›fl›¤›nda, yaln›zca üniversitelerde de¤il, baflta meslek ve teknik okullar olmak üzere genç iflçi kufla¤› içinde devrimci çal›flman›n temellerini somut savafl›m hedefleriyle örüp iflçi s›n›f›n›n devrimci mücadelesine girmekte zorlanmayacak güçleri ortaya ç›karma ve tamam›yla bir ayr›flt›rma faaliyetidir. Gençli¤in kurtulufl yolunun proletaryan›n devrimci kulvar›ndan geçti¤ini söyleyen herkesin temel çal›flma eksenini de böyle bir faaliyet oluflturmal›d›r. Bu ayr›flt›rma faaliyeti somut savafl›m hedefleri ekseninde, s›n›fla politik hedeflerde ortakl›k yaratma biçimiyle olmal› ve kimi ö¤renci kesimini karfl›m›za almaktan çekinilmemelidir. Çünkü aksine, bu, yaratmak istedi¤imiz bir hedeftir. "Tam ücretli 6 saatlik iflgünü" ve "ö¤renciye ifl, çal›flana ö¤renim hakk›" talepleri, örülebildi¤inde böyle bir ortaklaflma zemini için son derece uygun olmas›n›n yan›nda, mevcut e¤itimin biçimsel yönlerini de¤il kapitalist özünü a盤a ç›karan somut taleplerdir de. Ayr›flma ve saflaflma bu eksende olacakt›r ve bunlar gerisine düflmeyece¤imiz hedeflerdir.
10
Say›: 38 P Eylül ‘99
Çürümüfl Düzenini Burjuvazinin Bafl›na Geçirmek ‹çin
Örgütlü Mücadeleye evletin ne kadar güçlü oldu¤unu 1 May›s’larda üzerimize binlerce askeri, polisiyle yürürken görmüfltük. Devletin bilimden ve teknolojiden ne kadar iyi yararland›¤›n› iflçi eylemlerinde gözümüze s›k›lan son teknoloji ürünü gazlardan, Kürdistan’da tepemize bomba ya¤d›ran uçaklardan ö¤renmifltik. Devletin ne kadar zengin oldu¤unu bütçeden Kürdistan’daki mücadeleyi bast›rmak için ayr›lan paray›, bat›k bankalar› kurtarmak için ayr›lan fonlar› görünce anlam›flt›k. Deprem oldu ve flimdi de devletin bir baflka yüzünü gördük. Devletin bafl›ndakiler hala devletin güçlü oldu¤unu, ona güvenmemiz gerekti¤ini söylüyorlar. Liberal demokratlar ise muhaliflik ad›na devletin ne kadar aciz kald›¤›n›, asl›nda ne kadar güçsüz oldu¤unu, “yaralar› sarmak” için yetersiz kald›¤›n› anlat›yorlar. Devletin aksayan, eksik kalan taraflar›n›n tamir edilmesi gerekti¤ini, flimdi tüm vatandafllar›n el ele dayan›flma içinde olmas› gerekti¤ini söylüyorlar. ‹kisi de ayn› kap›ya ç›k›yor. Bizden devletin ve düzenin yan›nda yer almam›z›, ama korkuyla, ama dayan›flma duygular› içinde bu düzenin bir parças› olmam›z› bekliyorlar. Depremin geride b›rakt›¤› toz duman içinde gerçek yüzlerini göremeyece¤imiz san›yorlar. Oysa “büyük” ve “kudretli” devletin maskesi depremle bir kez daha yerle bir oldu. Deprem bu devletin, kimin karfl›s›nda güçlü, kimin karfl›s›nda güçsüz oldu¤unu; kimin yarar›na zengin, s›ra kime gelince aciz oldu¤unu bir kez daha gösterdi. Bu devletin koruyucusu oldu¤u düzende, emekçiler yarar›na çak›lan tek bir çivinin, harcanan tek bir kuruflun olmad›¤›n› gözler önüne serdi. Bir avuç asalak olan burjuvazinin s›n›f iktidar›n› korumaya yarayan devletin, bilim ve teknolojiyi insanl›¤›n yarar›na kullanmas›n›, “yaralar›m›z› sarmas›n›” beklemek ve bizim oldu¤unu zannetmek, bize anlat›lan yalanlar›n ve göz boyaman›n ürünüdür yaln›zca. Bu düzen emekçilerin, birer sömürü tezgah› olan atölyelerde, flehrin ›fl›lt›l› caddelerinin kenar›ndaki bak›ms›z varofllarda her gün bir deprem, bir y›k›m yaflad›¤› bir dü zendir. Biliyoruz ki; tepemizdeki bir avuç asala¤›n tüm acizli¤ine, çürümüfllü¤üne ra¤ men hala iktidar›n› sürdürmesi, onu ortadan kald›racak olanlar›n örgütsüzlü¤ünden kaynaklan›yor. As›l ihtiyac›m›z; burjuvaziyle iflçi s›n›f› aras›ndaki fay hatt›nda büyük bir depremin yarat›lmas› için gerekli olan devrimci bir önderli¤in yarat›lmas›d›r. ‹htilalci partinin inflas›na kat›l! Devrim için devrimci parti! Özgürlük savaflan iflçilerle gelecek!
Devrimci Parti Güçlerinden Komünist Devrimciler
Belediye-‹fl Sendikas› 6. Ola¤an Kongresini Yapt› Eylül tarihleri aras›nda Belediye-‹fi sendikas›n›n 6. Ola¤an genel kurulu yap›ld›. Genel kurul de¤erlendirmesinden önce, Belediye-‹fl’in tarihçesine bakt›¤›m›zda, 12 Eylül’ün ertesinde, eski D‹SK Genel-‹fl üyesi iflçilerin bafl›n› çekti¤i bir organizasyonla 1983’te kuruldu. 1983’ten beri genel hizmetler iflkolunda tek yetkili sendika olarak görülür. 75 flubesi, 170 bin üyesiyle, Türk-‹fl konfederasyonuna ba¤l› üçüncü büyük sendika. 1991 y›l›ndan itibaren, bu iflkoluna Hizmet-‹fl (Hak-‹fl), Genel‹fl (D‹SK) de, iflkolu baraj›n› aflarak yetkili sendika durumuna geldiler. Bu iflkolunda flu an için üç örgütlü sendika bulunmaktad›r. fiu an genel hizmetler iflkolunda Belediyye-‹fl 100 bini aflk›n üyesiyle en büyük sendika olma özelli¤ini korumaktad›r. Belediye-‹fl 6. Ola¤an kongresine kendi içinde yönetim kurulunun bir üyesi ve genel baflkan›n›n, yolsuzluklar›n son haddine vard›¤›, eski genel baflkan›n›n mahkemesinin devam etti¤i koflullarda girdi. Bir önemli not da, kongre delegelerinin büyük ço¤unlu¤unun hala eski genel yönetimin etkisinde oldu¤u gerçekli¤idir. Belediye-‹fl’teki yeni yönetim geçmiflteki tüm olumsuzluklar›na ra¤men, yine eski yöneticiler taraf›ndan olufltu. Bu iflkolunda y›llard›r olduklar›n› söyleyen ve flube yönetimlerinde yer alan devrimci demokratlar ise bu olumsuz tablo karfl›s›nda, nesnele teslim olma, paylafl›mdan yer kapma ad›na, kendi ilkelerini de unutan bir tarzla listede yer alma, sendikada oluflan yolsuzluk ve bu yolsuzluk karfl›s›nda sendikal bürokrasiye karfl› s›n›f tavr› gelifltirme, onlar›n gerçek yüzlerini teflhir etme, ki bunun için f›rsat da vard›, bunu yapmad›lar. Adeta bu sendikada olup bitenleri kutsarcas›na hareket ederek, sendikal bürokrasiye ve kendi deyimleriyle “2. Susurlukçular”la ayn› listede yer almay› içlerine sindirebildiler. Bizim devrimci demokratlar›m›z bu tabloyu içlerine sindirdiler, ancak sendika bürokratlar›, yani “2. Susurlukçular” sindiremedi. Kendi dikensiz gül bahçelerine, kendilerinden olan›n d›fl›ndakileri almad›lar. 6. ola¤an kurula iki listeyle girildi. Biri MHP’li olduklar›n› söyleyenlerin listesi olarak sunuldu, di¤eri ne olduklar›n› söyleyemeyenlerin listesi idi. Bu ne olduklar›n› söyleyemeyenlerin içinde ne ac› ki devrimci demokratlar›m›z da vard›! Sonuçta iki listede de yer alan ayr›ym›fl gibi gözükenler, sand›ktan birleflerek ç›kt›lar. Yani Belediye-‹fl’te sendikac›l›k yaparak Belediye-‹fl’i de¤ifltireceklerini söyleyen arkadafllar, her türlü malzemeye sahipken, ayr›ca belli bir tepki oluflmuflken, hat›r› say›l›r bir delege deste¤i varken, flu “de¤ifltirilir” sihri bir türlü tutmad›. fiimdi sormak gerekiyor:Devrimci demokratlar bu genel kurulda kime hizmet etti? Cevab›n› kendilerine b›rak›yoruz. Sermaye diktatörlü¤ü hakimiyetini sürdürmek için her türlü erki kendisi için kullanmay› çok iyi biliyor, bu sendikalar olunca bu ifle daha bir baflka sar›l›yor. O biliyor ki kendi mezar kaz›c›s› iflçi s›n›f›, onun örgütlülü¤ü de sendikalar. Buralar elbette ehliyetsiz insanlara b›rak›lamaz, onlara hizmette kusur etmeyenlerin gelmesini ister, onun için de bu alanda yap›lan herfley meflrudur. Çatlak ses istenmez, istemezler. Sendikal bürokrasi sistemin parças› oldu¤una göre, onun kadar köklüdür, de¤ifltirilip dönüfltürülmesini de tavandan beklemek beyhude bir bekleyifltir, hele de bu koflullarda. Ne güçlü bir s›n›f hareketi var, ne de bu hareketi çekip çevirebilecek s›n›f›n devrimci önderli¤i olan parti. Sendikal bürokrasi köklüdür ancak de¤ifltirilmez de¤ildir, bu da ancak s›n›f tavr› ve s›n›f inisiyatifiyle afla¤›dan yukar›ya do¤ru s›n›f›n kitlesinin deste¤iyle ve devrimci bir duruflla baflar›labilir. S›n›f d›fl› anlay›fl ve mücadele tarz›n› benimseyenler iflçi s›n›f›n›n sendikal örgütlülüklerinde ancak bürokrasinin figüranl›¤›n› yaparlar. Belediye-‹fl 6. ola¤an kongresin den ç›kar›lan sonuç bu olabilir. Sonuç olarak genel hizmetler iflkolundaki en büyük sendika 6. ola¤an kongresini geride b›rak›rken, her türlü olumsuzlu¤unu, çürümüfllü¤ünü tamir ederek ç›km›flt›r. Ancak bu iflkolu sorunlarla doludur. 2000 y›l› T‹S’ler y›l› ve 98-2000 T‹S’inden kaynaklanan alacaklar› hala verilmedi, yo¤un tensikat yaflan›yor. Tafleronlaflma olanca h›z›yla ilerliyor. Bu sorunlar bürokratlar› hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Çünkü bir kongrede, s›n›f›n sorunlar›n›n ele al›nmad›¤› iflkolunun sorunlar›na yönelinmedi¤i yerde kimin kongresi oldu¤unu sormak gerekiyor, Yaflanan olgu bir iflçi sendikas› kongresinden ziyade, iflçilerden kesilen aidatlar›n bölüflülmesi için k›zg›nlar›n göstergisiydi. Bu ve benzeri gösteriler de¤iflik iflkollar› ve sendikalarda da yaflanmaktad›r. Ancak flunu biliyoruz ki, bu çürüme sürgit de¤ildir. Bugünün görevi s›n›f›n öncülerine s›n›f›n politik öncüsünü yaratma görev ve sorumlulu¤unu yüklüyor. Bu baflar›lmadan hiç bir alanda s›n›f ad›na kal›c› mevziler kazan›l›p, korunamaz. Belediye ‹flkolundan Komünist Devrimciler
3-5
Kokuflmufl burjuva devletinin tüm acizli¤inin bir kez daha su yüzüne ç›kt›¤› flu günlerde herkes feryat figan devlete atefl püskürüyor. Ancak biz biliyoruz ki, devrimci önderli¤in olmad›¤› koflullarda burjuvazi, bu gündemleri kendi reformlar›n› hayata geçirmenin bir arac› haline dönüfltürebiliyor. T›pk› Susurluk kazas›nda oldu¤u gibi. Tabii ki bunun için soldan deste¤i de haz›r: bu düzene yamanmaya çal›flan liberaller ve kendi gündemine sahip ç›kamayan, eksikliklerinin fark›nda olmayan devrimciler. - Herkesin ortak gündemi olan deprem üzerine biz de semtte bir bildiri da¤›tmay› düflündük. Ancak bildiriyi alabildi¤ine yayg›n da¤›tmaktansa, daha s›n›rl› ve insanlarla bildirinin içeri¤i üzerine sohbet ederek da¤›tman›n daha ifllevli olaca¤›n› düflündük. ‹ki ayr› günde toplam dört yüz adet bildiri da¤›tt›k. ‹lk da¤›t›m› oldukça fazla insanla, sokakta karfl›laflt›¤›m›z gençlerle sohbet ederek gerçeklefltirdik. ‹kincisinde ise fliddetli ya¤an ya¤mur faaliyetimize engel olmasa da sohbetlerimizi s›n›rlad›. Baz› yerlere ise, daha sonras› için bildiri üzerine sohbet etmek üzere u¤rayaca¤›m›z› söyleyerek ayr›ld›k. Gerek Maya sat›fl›nda gerekse bildiri da¤›t›m›nda dikkatimizi çeken, insanlar›n böyle bir tarza al›flk›n olmad›klar›yd›. Çünkü genellikle devrimciler gazete sat›fl› için u¤rad›klar›nda yaln›zca gazeteyi verip gidiyor, bildiriler ise ya kap›lar›n alt›ndan at›l›yor, ya kufllama gibi sokaklara da¤›t›l›yor, ya da hiç diyalog kurulmadan verilip gidiliyor. Bu yöntemlerin hiçbirinin bugünkü çal›flmam›z aç›s›ndan devrimcilerle mahalle halk› aras›ndaki iliflkiyi gelifltirmeyece¤ini düflünerek kendi bildi¤imiz yöntemi uygulamay› sürdürüyoruz.
Maya’y› Muhataplar›na Ulaflt›ral›m D
evrimci propagandada politik yay›n›n önemi büyüktür. Bu yay›n›n muhataplar›na ulaflt›r›lmas› ve veriminin toplanmas›, politik yay›na bak›fl›n ve nas›l bir araç oldu¤unun bilince ç›kart›lmas›yla belirlidir. Politik yay›n›n kitlelere tafl›nmas› ve veriminin toplanmas›, kitle ile devrimciler aras›ndaki iliflkiyi yans›tan örneklerden biridir. Biz de hedef kitlemiz içinden yeni iliflkiler yakalamak ve görüfllerimizin yayg›n propagandas›n› yapmak amac›yla Okmeydan›’nda gazete sat›fl›na ç›kt›k. Bu çal›flma benim ve beraber ç›kt›¤›m›z yoldafl›n bu alanda ilk faaliyetiydi. Okmeydan›’nda daha önceki eylemlilik süreçlerinden gözlemledi¤imiz bir devrimci potansiyelin varl›¤›ndan hareketle yapt›¤›m›z bu çal›flmada, o potansiyelle devrimcilerin aras›ndaki iliflkiyi de k›smen gözlemleyebildik. Kap›lar›n› çal›p ‘Biz Devrimci Parti Güçleri’ndeniz. Gazete getirdik” dedi¤imiz zaman devrimcilerin gazete getirip paras›n› almaktan öte bir fley yapmad›klar›ndan, bir kaç ay yay›n getirip daha sonra aran›p sorulmamaktan yak›nmalar, ya da onlar için rutin hale gelen bakkaldan gazete al›r gibi almak (okunup okunmad›-
¤› belli de¤il) veyahut biz ilgilenmiyoruz, korkuyoruz benzeri tablolarla karfl›laflt›k. Gazete sat›fl› için çald›¤›m›z kap›lar›n hemen hepsi de daha önce Maya gazetesiyle hiç tan›flmam›fllard›. ‹ki ayr› günde mahallenin dörtte birini dolaflarak otuz alt› gazete satt›k. Ç›kt›¤›m›z iki günde de, satt›¤›m›z say›y› art›rmaktan çok, gazetey le birlikte görüfllerimizin sözlü propagandas› ve dönemin ihtiyaçlar› üzerinden sohbetler etmeye a¤›rl›k verdik. Mahallenin geçmiflteki eylemlilik süreçlerindeki etkileflimle ve de devrimcilerle yak›nlaflman›n getirdi¤i k›smi politizasyonla kap›lar›n› çal›p sohbet edece¤imiz bir kaç unsurla tan›flt›k. Bu faaliyet bizim için, dile getirilen yak›nmalar›n, rahats›zl›klar›n ›fl›¤›nda gerçekten onlar›n da ufkunu açacak tarzda ve kal›c› mevziler, iliflkiler kazanmaya yönelik bir çal›flman›n gerekleri ve geçmifl çal›flmalar›n eksikliklerinin bilince ç›kart›lmas› noktas›nda önemli ipuçlar› sunuyor. Bunun bilinciyle, bundan sonraki çal›flmalar›m›zda bir önceki çal›flman›n sundu¤u ipuçlar›n› de¤erlendirecek ve siyasal sonuçlar›n› alabilecek güçteyiz. Bu gücü harekete geçirece¤iz. Devrimci partiyi yarataca¤›z. J
Bir Meslek Lisesi’nden...
Kapitalist E¤itimin ‘S›n›flar›’n›n De¤il, Kendi S›n›f›m›n En ‹yisi Olmal›y›m! Ben meslek lisesinde okuyan bir ö¤renciyim. Meslek liselerinde verilen e¤itimin hangi amaca hizmet etti¤ini anlataca¤›m. ‹lk etapta meslek a¤›rl›kl› dersler verilirken kültür dersleri yüzeysel ve az›nl›k olarak verilir. Bunun nedeni ö¤rencilerin mesle¤ini iyi ö¤renmelerini ve mesle¤inde baflar›l› olmalar› için ›srarc› bir e¤itim verilmesidir. Çünkü buradaki as›l amaç ö¤rencilerin ifl gücünden mümkün oldu¤unca faydalanmakt›r. Örne¤in yap› ressaml›¤› ö¤rencilerine bir y›l boyunca proje haz›rlat›l›r. Bu haz›rlanan projeler ö¤rencilerin eline geçmez. Bu toplanan projeler idare taraf›ndan sat›l›r. Ö¤rencilerin bundan haberi yoktur. Yap› ve elektrik bölümündeki ö¤rencilere okulun tüm tamirat iflleri yapt›r›l›r. Üzerimizdeki sömürü ilk önce okulda bafllar. Okul idaresinin tüm ihtiyaçlar› kimi zaman özel ihtiyaçlarda girer bunlar›n içine. Örne¤in elektrik faturas› yat›rmaktan çay getirmeye kadar uygun bölümlerdeki ö¤rencilere yapt›r›l›r. Sömürü bununla da s›n›rl› kalmaz. Staj bafllad›¤›nda sömürünün as›l yüzünü burada görürüz. ‹flyerinin bütün angarya iflleri stajyer ö¤rencilere Sahibi ve Yaz›iflleri Md.: Suzan DO⁄AN
yapt›r›l›r. Buna ra¤men ö¤renci oldu¤umuz için yapt›¤›m›z iflin karfl›l›¤›n› alamay›z. ‹flyerinde sosyal güvencemiz ve sendikam›z yoktur. Bundan do lay› iflyerinde bir eylem oldu¤unda stajyer ö¤renciler grev k›r›c› olarak kullan›l›r. Okuldan atmakla tehdit edilirler. Meslek liseleri kapitalist üretimin ustabafl› ve mühendis bofllu¤unu doldurmak için vard›r. Bu yüzden usta iflçiler yöneticiye duyduklar› tepkiyi stajyer oldu¤umuzda bizlere gösterirler. Çünkü okul bitince bafllar›na yönetici olaca¤›m›z› düflünürler ve ö¤renciyken ezmeye çal›fl›rlar. Bir taraftan amirlerimize itaat edip onlar›n isteklerini eksiksiz yapmam›z istenir. Burjuvazinin okulda verdi¤i e¤itimin özü de budur. Ö¤rencileri burjuva düzenin kurallar›na göre ehlilefltirmek ve sermayenin ihtiyaçlar›na uygun bir talimden geçirmek. Bu düzene en iyi hizmet edebilmemiz için bizden okudu¤umuz okullarda s›n›f›n en iyisi olmam›z istenir. Oysa bizim kendi s›n›f›m›z›n, iflçi s›n›f›n›n en iyisi olabilmemiz, bulundu¤umuz her alanda örgütlenerek bu sömürü düzenine ortadan kald›racak olan komünist bir dünya kurma savafl›na kat›lmakla olacakt›r. Ben s›n›f›m›n en iyisi olmaya kararl›y›m. )
Tohum Yay›nc›l›k Üsküdar Cad. Akçay ‹fl Mrk. Kat: 2 No: 12 Kartal / ‹st. Tel: (0216) 387 83 09
Banka Hesab›: Suzan Do¤an, ‹fl Bankas› 1029 1122894
Bas›ld›¤› Yer: Baflak Ofset
11
Say›: 38 P Eylül ‘99
Küçük Bir Piknik’ten Önemli Dersler
G
ündemin h›zla de¤iflti¤i -de¤ifltirildi¤i-, iflçi s›n›f› ve devrimcilere yönelik sald›r› paketlerinin-yasalar›n›n arka arkaya yürürlü¤e girdi¤i bir dönemde, hem bu sald›r›lar›n somut karfl›l›klar›, hem de devrimcilerin as›l gündeminin ne olmas› gerekti¤ini konu edinen pikni¤imiz için Ümraniye’de yo¤un bir haz›rl›k süreci yaflad›k. Öncelikli olarak yak›n çevremize pikni¤in duyurusuyla birlikte haz›rl›klara yönelik de somut ifl tarifleri -çevre iliflkilerini harekete geçirme, bilet sat›fl›, piknik içi etkinlikler vb.- yapt›k. Piknik haftas›nda deprem olmas› nedeniyle gündemlerimize bir yenisi daha eklenmifl oldu. Ve yine ayn› nedenle pikni¤imiz planlanan tarihin bir hafta sonras›na ertelendi. Semtte hem yeni unsurlara ulaflmak, hem de politik yay›n›m›z› yayg›nlaflt›rmak üzere planlad›¤›m›z Maya sat›fl›n› da piknik haz›rl›klar›m›z›n bir parças› haline dönüfltürdük. Gazete sat›fl›yla birlikte, siyasal gündeme dair sohbetler de gelifltirdik. Sohbet etti¤imiz insanlar› pikni¤e davet ettik. ‹ki günde 70 adet gazete satt›k. Bu sayede tan›flt›¤›m›z insanlar› piknik öncesi yeniden ziyaret ederek hem iliflkimizin süreklilefltirilmesinin önünü açt›k, hem de pikni¤in gündemleri üzerinden yeniden ve daha uzun süreli sohbet etme f›rsat› bulduk. Piknik sabah›, gelecek olanlar›n kap›lar›n› çalarak toplanma yerine gittik. Bütün bu çal›flmalar›n ard›ndan hedefledi¤imiz say›da insan› pikni¤e tafl›yamad›k. Bunun nedenini ise; çal›flman›n k›sa erimli olmas›n›n sonucu olarak görüyor ve bundan sonra daha iyi sonuçlar alabilmek için, alanda çal›flmay› ayn› yo¤unlukta süreklilefltirmeyi hedefliyoruz. Daha sonra yapt›¤›m›z görüflmelerde, kat›l›m›n az olmas›n›n nedeninin, havan›n ya¤murlu olmas›ndan kaynakl› insanlar›n pikni¤in iptal edildi¤ini düflünmeleri oldu¤u ortaya ç›kt›. Bütün bu haz›rl›klar›n ard›ndan; piknik alan›na ulaflt›¤›m›zda öncelikli olarak ortak sofra kurduk. Daha sonra bir yoldafl›n, pikni¤in gündemlerini, bizim için ne anla-
ma geldi¤ini ve piknik içindeki etkinlikleri içeren konuflmas›n›n ard›ndan, devrim davas› u¤runa ölen tüm devrimciler için sayg› duruflu ve enternasyonal marfl›n› söyledik. Gündemlere geçmeden önce, hep birlikte devrimci marfllar›m›z› söyledik. Söyleflinin bafllang›c›nda bir yoldafl iflçi s›n›f›na yönelik son sald›r›lara de¤inen -sosyal güvenlik yasas›, tahkim vb.-, depremde as›l görülmesi gerekenlerin neler oldu¤unu içeren ve devrimci önderlik bofllu¤unun her durumda yak›c› bir ihtiyaç olarak karfl›m›za ç›kt›¤›n› vurgulayan bir konuflma yapt›. Sohbet, bu içerik üzerine flekillenerek devam etti. Pikni¤e kat›lan Karyapsan iflçisi bir arkadafl, yaflad›klar› direnifli anlatan bir konuflma yapt›. Bunun üzerine as›l eksikli¤imizin ne oldu¤u, bu konuda devrimcilere düflen görevler ve eylem biçimlerinin neler olmas› gerekti¤i üzerine evrilen tart›flma, AY-TA Tekstil’den kat›lan bir arkadafl›n yaflad›klar› direnifli anlatmas›yla devam etti. Ö¤le yeme¤i için yeniden ortak sofra kurduk. ‹kili-üçlü gruplar halinde bir süre süren sohbetlerin ard›ndan, fliir dinletisiyle yeniden söylefliye bafllad›k. Söyleflinin bundan sonras›nda, neler yap›lmas› gerekti¤i; eksikli¤ini her f›rsatta vurgulad›¤›m›z devrimci partiyi yaratmak için bu ihtiyac› bugünden hisseden herkese görev düfltü¤ü üzerine konufltuk. Pikni¤i yine sayg› duruflu ve enternasyonal marfl›n› söyleyerek bitirdik. Pikni¤in ard›ndan hep birlikte Karyapsan dreniflini ziyarete gittik. Ne yaz›k ki, piknik boyunca dillendirdi¤imiz devrimci önderli¤in yak›c›l›¤› bir kez daha kendisini hissettirdi ve yapt›¤›m›z ziyaret yaln›zca “dayan›flma” boyutunda kald›. Elbette ki sorumluluklar›m›z› bize yaln›zca piknik öncesi ve an›nda yaflad›¤›m›z süreç hat›rlatmad›. Ancak daha fazlas›n› ve daha iyisini yapabilece¤imizi de bir kez daha gördük. Bundan sonras› için de sorumluluklar›m›z›n bilinciyle hareket ederek hedeflerimize ulaflma yolunda iddial› ve kararl›y›z. Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler
Karyapsan’a “Dayan›flma Ziyareti” ayan›flma pikni¤imizi yapt›ktan sonra, pikni¤e bizim le gelen Karyapsan iflçisi arkadafl›m›zla birlikte, direnifli ziyarete gittik. Yaklafl›k 40-50 kifli, bir alana yerlefltirilmifl dörtgen fleklindeki oluflturulmufl s›ralarda oturuyorlard›. Önce, bunlar›n iflçi olduklar›n› sanm›flt›k. Ancak yan›lm›fl›z, oturanlar›n hepsi ziyarete gelenlermifl. ‹flçileri sordu¤umuzda ise, hep birlikte oturulan alan›n yan taraf›nda bir a¤aç alt›ndaki masan›n etraf›nda oturan 7 kifliydiler. Onlar ad›na konuflma yapan bir temsilcinin ard›ndan, bir yoldafl›m›z dayan›flma mesaj›m›z› iletti. Konuflman›n ard›ndan marfllar ve türküler söylendi, halay çekildi. Özgürlük savaflan iflçilerle gelecek slogan›n›, di¤er ziyaretçilerle birlikte att›k. Yüzler güleç ve coflkuluydu. Halay›n ard›ndan, herkes ayaktayken, Karyapsan’da çal›flan yafll› bir iflçi, elinde süpürgeyle, az önce oturup sohbet etti¤imiz yerdeki sigara izmaritlerini süpürüyor-
D
du. Sohbet boyunca da sürekli bize çay servisi yapm›flt›. Dayan›flma için gitmifltik, coflkuluyduk. O ise, sadeli¤i içinde, yaflam›nda bir de¤ifliklik yokmuflças›na her zamanki iflini yapmaya devam ediyordu. Bir fark, art›k devrimcilere sempatiyle yaklafl›yordu. Küre¤i elinden al›p yard›m etmek istedi¤imizde, bu iste¤imizi geri çevirdi. Hiç olur muydu; dayan›flmaya gitmifltik. Karyapsan direnifli ziyaretimiz, bizim daha önceleri pek içine girmedi¤imiz bir alandaki ilk deneyimimizdi. Yapabildi¤imiz, bugün için sadece bu kadard›. Elinde süpürgesiyle iflini yapmaya devam eden iflçi, dayan›flmam›zdan ne edindi bilinmez, ancak biz komünistler olarak kendimizi borçlu hissettik. Ona ve tüm s›n›f kardefllerine. Tav› gelen demire vurman›n da zaman› gelecek. O zaman bu borç ödenecek. Ona ve tüm s›n›f kardefllerimize... Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler
Burjuva Devlet Görev Bafl›nda, Devrimci Öncü-Örgüt Nerede? maya’n›n prizmas› Á
Bafltaraf› 1. Sayfada
“Kürtçe gazeteler, kasetler serbest, HADEP’li belediye baflkanlar› görevde, daha ne istiyorsunuz?” mealindeki sözleri, baflta PKK olmak üzere, baz›lar› taraf›ndan ordunun Kürt politikas›n›n de¤iflti¤ine dair yorumlara konu olduysa da, bunun böyle olmad›¤› birkaç gün sonra Genelkurmay aç›klamas› ile ortaya kondu. Herkes, Genelkurmay Baflkan›’n›n ne anlatmak istedi¤ini yorumlamakla u¤rafl›rken, devletin tepe noktas›nda bir baflka geliflme oldu ve Yarg›tay Baflkan›, Anayasa’n›n de¤ifltirilmesi ve demokratikleflme ça¤r›s› yapt›. Benzer bir tepki, daha önce Anayasa Mahkemesi Baflkan›’ndan gelmiflti. Yarg›tay Baflkan›’n›n sözleri, bir yandan Genelkurmay’a yan›t veren bir “demokrasi manifestosu” olarak yorumlan›rken, öte yandan tekelci medyan›n bir kesimi baflta gelmek üzere, belli güç odaklar›, Yarg›tay Baflkan›’n›n tarikatç› oldu¤u ve konuflmay› “fleriat özlemci”lerine destek olarak yorumland›. PKK, TÜS‹AD, ‹slami kesimler, ‹kinci Cumhuriyetçiler ve liberal sol Yarg›tay Baflkan›’n›n saf›nda yeral›rken, baflta ordu olmak üzere, Kemalistler, ‹P ve burjuvazinin belli kesimleri ise, konuflman›n karfl›s›nda bir pozisyon ald›. Zamanlama, farkl› ç›kar gruplar›n›n özlemlerini dile getirse ve yöntemler de farkl›laflsalar bile, Genelkurmay’›n da, Yarg›tay Baflkan›’n›n pozisyonlar› özünde burjuvazinin yöneliflinde bir farkl›laflmadan çok, yöneliflin iki aya¤›n› temsil ediyor. Bu farkl›laflma üzerinden, sözde çeliflkilerden yararlanma amac›na dönük strateji ve taktikler belirleyenler, k›sacas› kay›kç›lar dövüflünde taraf olmaya çal›flanlar, “Asparti’den sola aç›l›m” bekleyenler, bir kez daha gerici reformlar›n soldan destekçileri rolünü oynamaktan baflka bir ifllev görmüyorlar. Deprem öncesi ve sonras›ndaki geliflmeler, bir dizi sonuç ç›karmaya elveriflli veriler sunuyor. Asl›nda bu sonuçlar, Maya’y› izleyenler aç›s›ndan yeni olmasa da, olaylar›n ›fl›¤›nda bir kez daha alt›n› çizmek önemlidir. Birinci olarak olaylar göstermifltir ki, burjuvazi tam bir s›n›f bilinci ile hareket etmekte ve her f›rsatta s›n›f ç›kar›n› yerine getirmede tam bir kararl›l›k sergilemekte; ama iflçi s›n›f› ve ezilenler, onlar›n bilinçli öncüsü olmas› gereken devrimci hareket son derece da¤›n›k, ba¤›ms›z s›n›f bilinci ve gündeminden yoksun bulunmaktad›r. Tahkim yasas›n›, Sosyal güvenlik yasas›n› ve çeteleri, iflkencecileri içine alan bir af yasas›n› tüm tepkilere ra¤men ç›karmas›, onun s›n›f ç›karlar›n› yaflama geçirmede kararl›l›¤›n› ortaya koydu¤u kadar, devrim cephesinin, ezilenler ve sömürülenlerin, burjuvazinin bu pervas›z sald›r›lar›na karfl› koyamayacak kadar, güçsüz, örgütsüz ve da¤›n›k oldu¤unu ortaya koymufltur. ‹kincisi, son bir ay›n olaylar› göstermifltir ki, burjuvazi her f›rsat› devletin yeniden yap›lanmas› ve gerici reformlar›n devreye sokulmas› bak›m›ndan de¤erlendirmektedir. Ancak bu süreç, son derece sanc›l› ve çat›flmal› bir flekilde ilerlemektedir. Burjuva kesimlerin her biri, yeniden yap›lanma ve gerici reformlarda birleflse bile, bunun hangi kesimlerin hakimiyetinde, hangi güçlerle, hangi yöntemlerle, hangi zamanda yap›lmas› gerekti¤i konusunda tam bir fikirbirli¤i yoktur ve bu her kafadan bir sesin ç›kmas› olarak görüntü sergilemektedir. Bu sadece iç dinamikler bak›m›ndan de¤il, d›fl dinamikler bak›m›ndan da böyledir. ABD ve Avrupa emperyalistlerinin, depremi vesile sayarak, görünüflte yard›mlarda yar›flmas›, gerçekte ise, burjuvaziyi kendi ç›karlar› temelinde etkileme yar›fl›na ç›kmas›, paylafl›m kavgas›n›n d›fl dinamikler nezdinde yans›malar›n› ortaya koyuyor. Avrupa emperyalistlerinin, birden bire Türkiye’nin AB’ye adayl›¤›n› gündeme getirmesi, Yunanistanla yaflanan flört; kredi vermekte nazlanan IMF ve Dünya Bankas›’n›n kredi musluklar›n› açmas› bu rekabetin göstergeleriydi. Üçüncüsü, depremden sonra burjuva bas›n “devlet nerede” diyerek, iflçi s›n›f› ve tüm ezilenlerden yükselen tepkiyi et-
kisizlefltirmeye çal›flm›fl, devrimciler ise, “devlet enkaz›n alt›nda kalm›flt›r” diyerek, y›¤›nlardaki bilinçsizli¤in d›fla vurumu olan devlete dönük beklentileri körükleyici bir rol oynam›flt›r. Temelden ayr› niyetlerle hareket edilse de, (devrimciler devleti teflhir etmek, burjuva medya ise, devletin s›n›flar üstü ve her felakette y›¤›nlar›n yan›nda olmas› gerekti¤i gibi önyarg›lar› güçlendirme kayg›s›) her iki yaklafl›m da, mevcut devletin s›n›fsal niteli¤ini gizlemifl, burjuva devletin zor dönemde y›¤›nlar›n yan›nda olmas› gerekti¤i bilincini güçlendirme rolü oynam›flt›r. ‹lk günlerde iletiflim kopuklu¤u ve askerlerin kurtarma çal›flmalar›na kat›lmamas›, orduya dönük elefltirilerin bafl›nda geliyordu. Anlafl›lmayan ise, bu devletin iflçi ve emekçilerin can›n› kurtarmak gibi bir görevinin olmad›¤›, onun sistemin güvenli¤ini korumaya, bu amaca dönük savafl gücünü art›rmaya dönük bir kurum oldu¤uydu. Bu ayn› zamanda, sistemin hantal yap›s›n› ortaya koysa da, devrimciler aç›s›ndan, devrimci bir önderli¤in yarat›lmas›na davet anlam›na gelmekten öte bir anlama sahip de¤ildi. Ordunun kurtarma çal›flmalar›na kat›lmamas› veya iletiflim sistemini devreye sokmamas›, s›k›yönetim önerisini kabul etmeyen hükümete dönük bir tepkisi, deprem sonras› hoflnutsuzluklar›n hükümete yönelmesi hesab›n›n da bir ürünü olarak yorumlanabilirdi. Bu hesab›n tutmamas›, burjuvazinin belli kesimlerinin, bu olay› orduyu da içine alan bir paylafl›m kavgas›n›n vesilesi olarak kullanmas›, orduyu aç›kça konuflmaya ve tehditler yapmaya zorlayan en önemli faktördü. Asl›nda devlet yerli yerindeydi ve asli misyonunu yerine getiriyordu. Bir yandan sald›r›lar›n zeminini döfleyecek yasalar›n ç›kar›lmas› ile u¤rafl›yor, bir yandan da, beklenmedik düzen d›fl› tepkileri engellemek için, deprem bölgelerine seferber olmufltu. Ayr›ca devlet, Kürdistan’da “devletin birli¤i ve bütünlü¤ünü” korumak için cansiparene savafl›yordu. Bir miting, grev, direnifl oldu¤unda devlet görevini hakk›yla yerine getiriyordu. Öyleyse, “devlet nerede” diye sormak veya “devlet enkaz›n alt›nda kalm›flt›r” demek, bütün görkemi ile temsilcisi oldu¤u s›n›f›n ç›kar›n› yerine getiren burjuva devlet gerçe¤ini görmemek anlam›na geliyordu. As›l sorulmas› gereken, bu pervas›zl›¤a seyirci kalan, seyirci kalmasa da anlaml› bir karfl› duruflu örgütlemeyen, her türlü tepki ve hoflnutsuzlu¤u burjuva egemenli¤inin y›k›lmas› hedefine yöneltmesi gereken devrimciler neredeydi, böyle bir devrimci örgüt neredeydi? Bu soru sorulmal›yd› ve sorulmaya devam edilmelidir. Çünkü böyle bir örgüt yoktur, böyle bir örgütün oldu¤unu söyleyenler ise, anlaml› bir politik varl›¤› temsil etmediklerini, bir kez daha görmüfl olmal›d›r. Yap›lmas› gereken bu durumu bilince ç›kartarak, as›l depremi, burjuvaziyi tüm kurumlar› ile yerlebir edecek depremi yaratmak için haz›rlanmakt›r. Çünkü, üzerinde yaflad›¤›m›z topraklar, emperyalist sistemin zay›f karn› olan fay hatt›n› oluflturuyor. Zaman›n›, fliddetini flimdiden kestirmek olanakl› olmasa da, bu fay hatt› er veya geç çatlayacak ve do¤acak enerji, sistemi ciddi bir flekilde sarsacakt›r. Haz›rlan›lmas› gereken, böyle bir y›k›nt›n›n üzerine kurulacak dünyan›n öncüsünün yarat›lmas› ve böylece, böyle bir depremi olabildi¤ince öne almakt›r. Bu topraklar›n tüm devrimci ve komünist güçlerinin dikkatini yo¤unlaflt›rmas› gereken asli sorun budur. Bu topraklarda, böyle bir depreme öncülük edecek, öncü devrimci örgütü yaratacak yeterince güç vard›r. Eksik ve gerekli olan, devrimci program-özgür örgüt-iktidar perspektifi konusunda tam bir bilinç aç›kl›¤› ve cürettir. Gerisi kendili¤inden gelecektir. Deprem öncesi ve sonras› olaylar bu gerçe¤i bir kez daha gözler önüne sermifltir. P
Ankara’dan...
Dostu Düflman› Ay›ran Bir K›l›ç Olmal› Maya!.. Gazetemizdeki de¤ifliklik, onu araç bilen bizlere de de¤iflimi dayat›yor. De¤iflmeliyiz çünkü, dünkü tarz›m›zla bugünkü iddialar›m›z›n arkas›nda duramay›z. De¤iflip yenilenmeliyiz çünkü karfl›m›zda kendini sürekli yenileyen bir düflman var. De¤iflmeliyiz çünkü; devrimci asla durdu¤u yerle yetinemez, gözünü hep daha iyiye, ileriye dikendir. Yüzy›l biterken hala ayakta duran çürümüfl bir kapitalizm var. Geçti¤imiz yüzy›l›n ilerici s›n›f› burjuvazi iktidar› ald›ktan sonra gericileflmifltir. Onlar eskiyi temsil ediyorlar, oysa tarihin çarklar› hep yeniden yana çal›fl›r. Evet yoldafllar biz yeniyi, sosyalizmi temsil ediyoruz. Tarihsel hakl›l›¤›m›z›n rüzgar›n› arkam›za almal›y›z. O rüzgar› ancak sürekli yenilenenler hiç bir kal›ba s›¤mayanlar kullanabilir. Yeni dönemde ifllevleri netleflmifl, canl›, etkin bir Maya yarataca¤›z. Bu gazete her türden reformizme karfl› tüm samimi devrimcilerin elinde bir silah olmal›d›r. S›n›f hareketinin ihtiyaçlar›na yan›t veremeyen, b›rakal›m s›n›f hareketini kendine bile yetmeyen onlarca çevre gereksizleflmeyi beklyor. Bu ancak devrimin ihtiyaçlarna yan›t verebilecek bir politik hatt›n oluflturulmas›yla yaflam
bulur. Maya’n›n görevi bu politik hatt› yaratmakt›r. Bu hedefin en önemli aya¤› varofllarda, fabrikalarda, sanayi sitelerinde, okullarda komünist siyaseti yeflertmektir. Maya da aslolarak buralardan beslenmelidir. Partinin yolunda asli ifllevini ancak böyle yerine getirebilir. Derdimiz dosta güven, düflmana korku verecek militan bir gazete ve faaliyet yaratmkat›r. Siyasal geliflmeleri devrimci bir tarzda yorumlayan, kafa açan, hedef gösteren, yolumuzu ayd›nlatan bir fener, gelene¤i gelece¤e tafl›yan bir köprü, deneyimlerimizi ortaklaflt›ran bir havuz, dostu düflmandan ay›ran bir k›l›ç olmal›d›r Maya. Buradan bak›ld›¤›nda s›n›f kavgas›nda can al›c› bir öneme sahiptir gazetemiz. kimse bir an için bile tereddüt etmesin, bu böyle. Yar›n›n temsilcileri, bugün görevlerine s›k› s›k›ya ba¤l› bir avuç komünisttir. Bu bir avuç komünis iddialar›n›n arkas›nda inatla duracaklar. Hep sözünü etti¤imiz bolfleviklerin gözü üzerimizde, dünyan›n tüm proleterleri bize bak›yor. sözümüz var ad›na lay›k bir komünist enternasyonal yarataca¤›z. Cüret ediyoruz, baflaraca¤›z! Ankara’dan Bir ‹flçi
Say›: 38 P
P Eylül ‘99
Onbefller Bafllatt› Onbinler Baflaracak TKP’nin program›nda rehber edindi¤i ve kalk›fl noktas› Türkiye Komünist Partisi’nin 1922 y›l›nda kaleme ald›¤› “Mas -
olarak kulland›¤› komünist devrimcili¤in ay›rdedici yanlar›
keler Afla¤›” bildirisinden:
olan sovyetlere dayal› devrim, dünya devriminin kurmay› “Bütün Türkiye iflçi, çiftçi ve askerlerinin, beyler, paflalar, a¤a-
leninist dünya partisi anlay›fl› ve enternasyonalist bir bilinç,
lar ve yabanc› sermayedarlar›n zulüm ve bask›s›ndan kurtul-
örgütlenme ufku ve cüreti de unutulmufltur. Bugün
mak ve gerçek özgürlük ve adalete kavuflmak için açt›¤› kutsal
Komintern’in TKP gelene¤ine sahip ç›kanlar›n neye sahip
mücadelede K›z›l ‹stanbul proletaryas› daima en ön safta bu-
ç›kt›klar› ya da sahip ç›k›lan gelenekle bulundu¤u zemin
lunacak ve T.K.F. bu mazlumlar ordusunun kurmay heyeti vazifesini görecektir.
aras›ndaki aç› fark›n›n izaha ihtiyac› vard›r. Bu, hem ideolojik-programatik düzeyde, hem de varolan örgütün
‹stanbul proletaryas› bu kutsal ve tarihi vazifesini yapacakt›r ve
politik niteli¤iyle ilgili bir muhasebeyi gerektirir
.
Bolflevikleflmek isteyenin ise, bunu yapmas› zorunludur
.
ancak o zamand›r ki, Türkiye proletaryas›, dünya proletarya ailesi içinde lay›k oldu¤u sayg›y› kazanacak ve bugün emperyalistlerin boyunduru¤u alt›nda inleyen sömürge ve do¤u milletle-
20
Temmuz 1918’de Moskova’da Türk Sol Sosya-
riyle beraber bütün dünyay› kölelik ve sefaletten sonsuza dek
listler Konferans›nda buluflan Türkiyeli komü-
kurtaracak olan dünya devrimini kolaylaflt›racak ve yak›nlaflt›-
nistler, Komünist Partisi kurmak üzere, baflta
racakt›r.
komünistlerin omuzunda yükselecek olan bilinç-
li, planl› ve sistemli bir haz›rl›k faaliyeti görevleri belirlediler. Bu ay-
Kahrolsun burjuvalara sat›lm›fl ‹kinci Enternasyonal’in ha
n› zamanda uluslararas› burjuvaziye karfl› bir savafl ilan›yd› da. Bur-
in iflçi rehberleri!
-
juvazinin egemenli¤inin hüküm sürdü¤ü, bir talan ve ya¤ma hareYaflas›n K›z›l ‹stanbul Proletaryas›!
ketinin tüm dünyaya ve insanl›¤a musallat oldu¤u tarihsel koflullar içinde bu dünyada proleter devrimci bir gedik açan bolfleviklere ve
Yaflas›n Bütün Türkiye K›z›l Sendikalar Birli¤i ve Komü
Rus proletaryas›na hem destek vermek hem de bu gedi¤i Türkiye
-
nist Partisi!
topraklar›ndan da açarak geniflletmek üzere yola koyuldu Türkiyeli bolflevikler. Burjuvaziye karfl› savafl ilan› Konferansta flu sözlerle
Yaflas›n Türkiye Sovyetler Cumhuriyeti ve Dünya Devrimi!
duyuruldu: “Konferans›n belirledi¤i yön: 1-Rusya ve Türkiye’de
-
ki iflçi ve köylü ve askerlerimiz aras›nda propaganda ve örgüt
-
(Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler, Belge Yay›nlar›, S.191)
lenme, sosyal devrim cephesinin fikren ve fiilen savunulmas›, 2- ‹lk müsait f›rsatta Türkiye’den de ça¤r›lacak temsilcilerle Rusya’daki teflkilat temsilcilerinden oluflacak ilk Türkiye Ko
-
münist Kongresi’nin davet ve ça¤r›s› ‘teflkilat›n parti haline ge
-
tirilmesi’biçiminde özetlenebilir.”
(Mustafa Suphi’nin Kurulufl
Kongresi ‹kinci Oturum konuflmalar›ndan) Komintern’in bir seksiyonu olarak kurulan TKP, Komintern Par-
si ve öncünün ayr›flt›r›l›p saflaflt›r›lmas› ve bir parti çat›s› alt›nda birlefltirilmesi baflar›lm›flt›r. Aslolan budur. Bolflevizm’in deneyimlerinde bir parti ad›n› hak etmenin gerçek ölçüsü de budur. Ama görünmeyen sadece bu de¤ildir. TKP’nin program›nda rehber edindi¤i ve kalk›fl noktas› olarak kulland›¤› komünist devrimcili¤in ay›rdedici
tileri aras›nda s›radan bir yer teflkil etmiyordu. O, Komintern’in en
yanlar› olan sovyetlere dayal› devrim, dünya devriminin kurmay› le-
seçkin ve en aktif partilerinden biri olarak kuruldu. Bu aktiflik ve
ninist dünya partisi anlay›fl› ve enternasyonalist bir bilinç, örgütlen-
seçkinli¤ini ise, hem Bolflevizm’in gerçek temellerinden beslenen
me ufku ve cüreti de unutulmufltur. Bugün Komintern’in TKP ge-
sa¤lam bir ideolojik-politik hatta sahip olmas›na, hem örgütsel ni-
lene¤ine sahip ç›kanlar›n neye sahip ç›kt›klar› ya da sahip ç›k›lan
teli¤iyle de Rusya ve Türkiye’deki Türkiyeli tüm komünistleri tek bir
gelenekle bulundu¤u zemin aras›ndaki aç› fark›n›n izaha ihtiyac›
parti çat›s› alt›nda birlefltirebilme becerisini gösterebilmesine borç-
vard›r. Bu, hem ideolojik-programatik düzeyde, hem de varolan ör-
ludur. Öncü ayr›flt›r›l›p saflaflt›r›lm›fl, tek bir merkezde örgütlendiril-
gütün politik niteli¤iyle ilgili bir muhasebeyi gerektirir. Bolfleviklefl-
mifltir. TKP ise yaflad›¤›m›z topraklarda bunu baflaran ilk ve tek ko-
mek isteyenin ise, bunu yapmas› zorunludur. Bir baflka yol ‹kinci
münist partisidir. Ama TKP’nin sahip oldu¤u ideolojik-politik hat,
Enternasyonal ile buluflmay› getirir. Tarih bunun kan›t›d›r.
enternasyonalist bilinç ve örgütlenme ufku ve cüreti ve de ulaflt›¤›
TKP gelene¤ine sahip ç›kman›n as›l mihengi ise, TKP gibi Bol-
örgütün politik niteli¤i takipçileri taraf›ndan yakalanamam›flt›r. Ya-
flevizm’in gerçek ideolojik-örgütsel köklerini ay›rdetmek ve ona sa-
kalanamad›¤› gibi de, gerisine düflülmüfltür.
d›k kalmak, kavgada onlar›n gerisine düflmeyerek ve onlar› aflma
TKP’yi bu düzeye ulaflt›ran olgu, Bolflevizmi rehber edinerek bi-
bilinç ve iradesiyle hareket ederek, 79 y›l önce TKP’nin açt›¤› yol-
linçli, planl› ve sistemli bir haz›rl›k faaliyetini her ne koflulda olursa
dan kararl› bir flekilde ilerlemek ve proletarya enternasyonalizminin
olsun, hedef flafl›rmadan yaflama geçirmesi olmufltur. Bolflevizm’in
k›z›l bayra¤›n› yaflad›¤›m›z topraklara dikmektir. TKP’nin de on
rüzgar›n› da arkas›na alarak iki y›lda komünist program›n üretilme-
befllerin de an›s›na ba¤l› kalman›n tek somut kan›t› bu olacakt›r. J