44

Page 1

YIL: 4

SAYI: 44

15 Mart 2000

200.000 TL. (KDV Dahil)

Mart’›n ‹lk Eylemlerinde Görülmesi Gereken S›çrama Halkas›:

art-May›s sürecinin ilk etab›, 8 Mart ve Gazi anmas›yla bafllad›. Buna bir de, geçen y›ldan bu yana, Mart’›n k›z›ll›¤›na eklenen Süleyman Yeter’in anmas› eklendi. Mart’›n ilk eylemlerinin ortaya koydu¤u ilk veriler, bütün ç›plakl›¤›yla da¤›n›kl›k ve güçsüzlü¤ü, liberal etkiyi ortaya serdi. 8 Mart, liberallerle feministlerin, dolay›s›yla muhalifli¤in ve uzlaflmac›l›¤›n damgas›n› tafl›d›. Ancak, 8 Mart’ta en kalabal›k olanlar liberaller olsa bile, bu kalabal›¤›n, devrimcilerin az l›¤›na oranla fazla oldu¤u görülebiliyordu. Sadece 8 Mart’la s›n›rl› bak›ld›¤›nda bile, liberal etkinin, asl›nda devrimci siyaset bofllu¤undan baflka bir yay›lma kanal›n›n olmad›¤›n› bilince ç›karmak gerekiyor. Liberaller, rüzgar›n onlardan yana esti¤ini düflünmelerine ra¤men, tüm veriler bunun do¤ru olmad›¤›n›, onlar›n kendilerine bulabildikleri alan›n, burjuvazinin açt›¤› veya kendilerinin etkinli¤i sonucu olmaktan ziyade, devrimcilerin b›rakt›¤› boflluktan kaynakland›¤› ortaya ç›k›yor. 8 Mart, bunlar› ortaya koyarken; hem Gazi Ayaklanmas›’n›n y›ldönümü, hem de Süleyman Yeter’in anmas› ise, önümüzdeki döneme dair, de¤erlendiril-

Devrimci, kitlesel, özgür eylemlerin zemini; hem iflçi semtlerindeki hem de devrimci tabandaki aray›fllar nedeniyle, dünden daha az de¤ildir. Yeter ki, kafalardaki zincirlerden kurtulup, gereken cüreti kuflanal›m. Ancak, bugünkü durum, bunun yap›laca¤›n› göstermese bile, umudun nerede oldu¤unu göstermektedir. di¤i durumda ileri ç›kman›n yolunu gösteren bir dizi veriye iflaret ediyor: 8 Mart gibi, izinli bir “eylem”e kat›lan kitlenin say›s› ve ruh hali ile, Süleyman Yeter’in anmas› ve Gazi y›ldönümüne kat›lan kitle say›s› ve ruh hali aras›nda da¤lar kadar fark var. Bir defa bu eylemler, düflman›n haberdar oldu¤u eylemler olsa bile, izinli eylemler de¤ildi. Bu, daha bafltan, eyleme kat›l›m›n niteli¤ini de belirliyordu. Düflman, özellikle Gazi anmas› için, gözda¤› vermifl, ‹stanbul’daki gösteriler için, Beykoz Çay›r› ve Abide-i Hürriyet d›fl›ndaki hiç bir alana izin vermeyece¤ini ve bu tür giriflimleri bast›raca¤› mesaj›n› öne ç›karm›flt›. Bu da, eyleme ilgi gösteren kitlenin, yarat›lan tüm ablukaya ra¤men, her fleyi göze alan, kararl› ve devrimci bir kitle oldu¤unu gösteriyordu. Gerçekte bu, devrimci kitle de, Gazi’nin etkisinin bugüne kalan k›sm›n› ifade ediyordu. Süleyman Yeter’in anmas›, Gazi kadar olmasa bile, tüm devrimci gruplar aç›s›ndan ilgi gösterilen bir eylem oldu. Kat›l›m›n, burjuva medyadan yans›t›lan

maya’n›n prizmas›

Burjuvazi Kriz Yönetiminde Baflar›l› Ama, Biz Olanaklar›m›z›n Bilincinde miyiz? on dönemde, devrimci hareketi yenilgi psikolojisi her bak›mdan sarm›fl bulunuyor. Yenilgi kavram›n› herkes a¤z›na almasa da, hemen hemen herkes, yenilgi döneminin hemen bütün sonuçlar›n› ortaya koyuyor ve bu durumdan ç›k›fl için çaba harc›yor. Kuflkusuz ortada bir yenilgi var ve kaç›n›lmaz olarak sonuçlar›n› da üretiyor. Bundan kaç›n›lamaz; ancak yenilginin sonuçlar›yla yaflamak zorunda da

de¤iliz. ‹çinden geçti¤imiz dönem, yenilgi ve gericilik dönemidir ama, ayn› zamanda tarihte az rastlanacak devrimci olanaklar›n oldu¤u bir dönemdir de. Bu devrimci olanaklar, öznel olmaktan çok nesnel bir olanakt›r. Kendili¤inden devrimci sonuçlar yaratmayacak; devrimci bir öznenin mayalanmas› sayesinde öznel devrimci olanak haline gelecek olanaklard›r. Yenilgici bir ruh halinin bu derece Á

düflüklü¤ü yan›ltmamal›. Düflman, eylemi önceden bildi¤i için, sadece eylem yerinde de¤il, iflçi semtlerinin girifl ve ç›k›fllar›nda da abluka oluflturmufltu ve daha buralardan itibaren gözalt›na almaya bafllad›. Dolay›s›yla, eyleme kat›lanlardan çok daha fazla say›da bir kitle, bu eyleme kat›lmak üzere harekete geçmifl, fakat hem ablukadan dolay› alana giriflin yolunu bulamad›¤›ndan geri dönmüfl, hem de semt girifl ç›k›fllar›nda gözalt›na al›nm›flt›. Semtin d›fl›nda toplan›p, ablukay› aflarak bir girifl yapmak için ise, bir haz›rl›k sözkonusu de¤ildi. Gazi anmas› için ise, Süleyman Yeter’in anmas›ndan çok daha fazla say›da bir kitle, harekete geçmesine ra¤men benzer nedenlerle, kat›l›m yine say›ca az gösterilmiflti. 8 Mart’tan ç›kard›¤›m›z sonuçlara, bunlar› da ekleyince, ortaya ç›kan tablo flunlar› gösteriyor: Birincisi, kitlelerin, izinli ve yasal eylemlere ilgi gösterip, di¤erlerine ilgisiz kald›¤› do¤ru de¤ildir. Gazi ve Yeter anmas›na, tüm s›n›rlama çabalar›na ra¤men gösterilen ilgi bunun kan›t›. ‹kincisi, yasal mitinglerin 8 bin kiflilik kitlesiyle, izinsiz eylemlerin bin kiflilik kitlesi, nitelik aç›s›ndan k›yaslanamayacak bir niteli¤i ifade ediyor. Üçüncüsü, yarat›lan tüm ablukaya ra¤men Gazi’ye gösterilen ilgi, Gazi’den bugüne kalabilen direngenlik ve sahiplenmeyi gösterir. Dördüncüsü, devrimci gruplar, herfleyi göze alarak, devrimci de¤erlerini l Hücre Tipi Sald›r›s›na Yan›t: Cepheden Bir Karfl› Durufl l ‘Üniversitede E¤itim Hakk›n›n Engellenmesi’, Kimin Sorunu? l HADEP Operasyonu Burjuvazinin Bar›fl›d›r l S›n›f - Siyaset Devrimci Kimli¤in Savunulmas›

teslim etmeyeceklerini bu vesileyle bir kez daha göstermifllerdir. Beflincisi, kitlelerin ruh hali ve aray›fllar›na dair yan›lsamal› bak›fl aç›lar›ndan ve yenilgici ruh halinden kurtulundu¤u durumda, devrimci cüretle, ulafl›labilen kitleler devrimci eyleme seferber edilebildi¤inde, devrimciler aras›nda bunun organizasyonu yap›labildi¤inde, ortaya bambaflka bir tablo ç›kabilecektir. Ayr›ca, devrimci eylemin, sadece dar kadro eylemi olaca¤› yan›lsamas› k›r›lacakt›r. Bu devrimci kitle, yasal olup olmad›¤›na bakmadan, devrimci eylemle ri sahiplenen bir kitledir. Sonuncusu, bunlar› vurgulaman›n anlam›, bu sonuçlar›n bütünlük içinde de¤erlendirilip, buna uygun bir haz›rl›k sa¤land›¤› koflullarda, özgür 1 May›s’›n gerçekleflmesinin, hiç de uzak bir olas›l›k olmad›¤›n›n görülmesidir. Devrimci, kitlesel, özgür eylemlerin zemini; hem iflçi semtlerindeki hem de devrimci tabandaki aray›fllar nedeniyle, dünden daha az de¤ildir. Yeter ki, kafalardaki zincirlerden kurtulup, gereken cüreti kuflanal›m. Ancak, bugünkü durum, bunun yap›laca¤›n› göstermese bile, umudun nerede oldu¤unu göstermektedir. Kritik önemdeki Mart-May›s’a do¤ru, devrimci hareketin onurunu ve kimli¤ini korumas› için, gözümüzü dikmemiz gereken ç›k›fl noktas› buradad›r ve baflka bir yerde de¤ildir. Aksi, geçen y›l›n tekrar› ve gerilemedir. Bu topraklar buna izin vermeyecek bir dinami¤i bar›nd›rd›¤›n› her f›rsatta ve defalarca kan›tlam›flt›r. J l ‹EP’in Hedefi ‘Tepeyi Zorlamak’

s. 2 s. 2 s. 3 s. 4

Olmamal›

s. 4

l Enternasyonalist Yön Çifte Kimlik De¤il Enternasyonalist Örgütlenme l Devrimci Parti Güçlerinden...

s. 8

s. 9-10-11


2

Say›: 44 P Mart 2000

gündem

Cepheden Bir Karfl› Durufl

Mart-May›s Kazan›lmal›, Ama Nas›l?

G

enel olarak sol hareketin ve özel olarak da devrimci hareketin gündemine ald›¤› konular›n oda¤›nda, Mart-May›s süreci bulunuyor. Özellikle de devrimci hareketin, bu sürecin kazan›lmas› ve yaflan›lan da¤›n›kl›¤›n ortadan kald›r›lmas›na iliflkin vurgular› ilk etapta göze çarpan vurgular olarak görünüyor. Farkl› biçimlerde ve farkl› anlat›mlarla yaz›lsa da, “bahar sürecini kazanmak”, "eme¤in bahar›n› kazanmak" biçimindeki vurgular ortak. Esasen devrimci hareketin, “eme¤in bahar›n› kazanmak” yahut “Mart May›s sürecini kazanmak”tan kast›, süreci devrimcilefltirebilmek ve bu dönem içindeki kimi gündemleri bunun vesilesi yaparak, devrimci geliflimin önünü açabilmektir. 8 Mart ve Gazi Ayaklanmas›, bu kalk›fl noktalar›n›n ilklerini oluflturmaktayd›. ‹rade ve niyet bu yönde olmas›na ra¤men, ilk elden bunun yarat›lamad›¤› görülüyor. Çünkü, bu sürecin nas›l ve hangi yolla kazan›laca¤›, devrimci geliflimin yolunun nas›l aç›labilece¤i konusundaki kimi bulan›k ve belirsiz tan›mlamalar, bu niyet ve iradenin önünde hala engel olabilmektedir. Mart ay›na gelen sürece bakt›¤›m›zda, devrimci hareketteki yönelimlerin, asl›nda bu paradokslar›n yans›malar› oldu¤u görülebilir. Tecavüz kampanyalar›, cinsel tacize karfl› giriflimler ve bu yönleriyle, 8 Mart propagandalar›na damgas›n› vuran “feminen” çizgi, Mart’›n ilk raund’unun da nas›l geçece¤inin göstergesiydi. Bu ilk raund’un devrimci zeminlerde gerçekleflmedi¤i, tersine, tam bir “kad›n günü” olarak “mor” renklere büründü¤üne, devrimci kimli¤inden ar›nd›r›lm›fl bir kad›n cinsinin ön plana ç›kart›lmas›na ve liberal kesimlere yönelmeye zemin sunmas›na bak›l›rsa, yaflanan bulan›kl›¤›n ve bunun sonuçlar›n›n nas›l bir durum ya ratabilece¤i/yaratt›¤› görülebilmektedir. Ne var ki, farkl› zeminlerde benzer hatal› yaklafl›mlar sürebilmektedir. Hata, vurgunun, "eme¤in bahar›n› kazanmak" yönünde odaklaflmas›ndad›r. Kuflkusuz ki hata, bunu vurgulam›fl olmakta de¤il, bundan neyin anlafl›ld›¤›nda gizlidir. Bahar›, yahut ayn› anlama gelmek üzere, Mart-May›s sürecini kazanmaktan kas›t, s›n›f› devrimcilefltirmek ve bunun odakland›¤› dönemeç olan 1 May›s'› devrimci zeminlerde varedebilmekse, bu niyet, birden bire ortaya ç›kan bir durum olmayacak; öncesinde sürdürülen politik etkinliklerle gerçekleflecektir. 8 Mart öncesinde yürütülen ve kad›n cinsinin ön plana ç›kart›ld›¤› politik etkinlik, 8 Mart’› nas›l liberal-mor renklere soktuysa, bugünlerde gündemde olan T‹S görüflmelerine endekslenmifl ve bu dolay›mdan geçerek yarat›lmaya çal›fl›lacak “eme¤in bahar›n› kazanmak” politik etkinli¤i de, sendikal bürokrasinin varolufluna destek sunacakt›r. Çünkü bu politik etkinlik bafltan devrimci hareketin devrimci kimli¤i ve özgür varoluflu üzerinden gerçekleflmemekte, sendikal bürokrasisinin bas›nc› ve kimliksizleflme üzerinden hayat bulabilmektedir. Bugün, s›n›f›n ayr›cal›kl› kesimi de burjuvazinin sald›r›lar› karfl›s›nda öfke biriktiriyorsa da bu 1 May›s’›n devrimcileflmesine yetmeyecektir. Devrimci hareketin kafas›, s›n›f›n yaln›zca sendikal›, sigortal› ve görece ayr›cal›kl› kesimlerinde oldu¤u, ve süreci kazanmay›, yan›zca bunlar›n üzerinden gelifltirece¤i etkinli¤e, siyasete ba¤lad›¤› sürece, kazançl› ç›kmas› mümkün olmayacakt›r. Burada kazanaca¤› “eme¤in bahar›” ise, D‹SK bürokrasisinden baflkas›na yaramayacakt›r. Bugünden att›¤›m›z ad›mlar›, yar›n›n kal›c› izler yaratacak ad›mlar› olarak görebilmemiz için, bugünden geç kalmamaya dikkat etmeliyiz. 8 Mart öncesi at›lan ad›mlar, bu 8 Mart'›n liberal geçmesinin nedeni olduysa, bugün yöneldi¤imiz s›n›f kesimleri de, bundan sonraki Mart-May›s'› belirleyecek, ona damgas›n› vuracak olan "eme¤in bahar›" olacakt›r. Hangi "eme¤in bahar›" olaca¤›, yaln›zca bizim ellerimizdedir. “Kazanmal›y›z, ama nas›l?” sorusunun alt›n cevab›, burada gizlidir. P

B

urjuva diktatörlü¤ün, hayata geçirmekte kararl› oldu¤u ve devrimci hareketin tümünü hedefleyen “hücre tipi” sald›r›s›, gündemdeki yerini koruyor. At›lan tüm ad›mlarla da, bu kararl›l›¤›n sinyalleri verilip, uygulamak için zemin oluflturulmaya çal›fl›l›yor. Devrimciler ise, gelmekte olan sald›r›y› farkederek, tüm olanaklar›yla bunu gö¤üslemeye haz›rlan›yorlar. Ancak, her ne kadar sald›r›n›n sadece “içeri”yi hedeflemedi¤i söylense bile, yap›lan giriflimlere damgas›n› vuran fley, sorunu “tutsaklar›n yaflam hakk›”yla s›n›rlayan bir yaklafl›m oluyor. Liberaller, elbette ki, devrimcilikten çok uzak olduklar› için, “hücrelere girince, tutsaklar›n psikolojilerinin bozulaca¤›”n› anlat›p, tutsaklar›n mücadelesini “sahiplenir”ken, bas›nda da bu do¤rultuda haberlere, röportajlara yer veriliyor. Yaln›z kalan insanlar›n güçsüzleflece¤i anlat›l›yor. Devrimci tutsaklar›n, iflkencede bir bafllar›na nas›l direndiklerini anlayamayan, kendisini sadece kalabal›k içinde güçlü hissedenlerin, sorunun, psikolojik olmad›¤›n› anlamalar› elbette ki beklenemez. Devrimciler, dört duvar›n arkas›nda da olsalar, güçlerini örgütlerinden ve devrim davas›na olan inançlar›ndan al›rlar. Onlara “özgür tutsaklar” denilmesi bu yüzdendir.

Devrimci gruplarda ise, sorunun politik boyutu öne ç›kar›lmaya çal›fl›lsa bile, hala “içeri”yle s›n›rl› bir bak›fl söz konusu. Niyetten öte, öne ç›kar›lan politik mesajlar›n içeri¤i, bu izlenimi veriyor. Çünkü, tutsaklarla dayan›flma, sald›r›y› gö¤üsleme amac›yla, sorunu toplumun gündemine tafl›rken, mümkün oldu¤unca “harekete geçirici” söylemler tutturma kayg›s› sözkonusu. Hücr enin ölüm oldu¤u, devletin devrimcileri öldürmek istedi¤i üzerinden, sorunu “yaflam hakk›”na indirgeyen yaklafl›mlar mevcut. Oysa, bu yaklafl›mlar, hiç de tutsaklar›n direnme zeminini güçlendirmeye hizmet etmiyor, onlara kararl›l›k vermeye yetmiyor. Bugün burjuvazinin, devrimcilere sundu¤u “yaflam hakk›”, belirlenen çerçeveye uymak, yani teslim olmakt›r, baflka bir “yaflam hakk›” da tan›mamaktad›r ve bundan daha do¤al bir fley yoktur. Çünkü burjuvazi s›n›f düflman›m›zd›r. Üstelik, tüm demagojik söylemlerine ra¤men, burjuvazi sorunu bam telinden yakalamakta ve ortaya koymaktad›r: Onun zindanlarda korktu¤u fley, birkaç bin devrimcinin varl›¤› de¤ildir. Korktu¤u ve öfkelendi¤i, zindanlar›n devrimci mücadelenin önemli bir mevzisi olarak kalmaya devam etmesidir. Tüm pompalamalar›na ra¤men, uzunca bir dönem “istikrar”›n gelmeyece¤ini, devrim topra¤›n›n zindanlar› sürekli doldurdu¤unu bi-

len burjuvazi, buralar›n devrimciler aç› s›ndan birer e¤itim ve örgütlenme mevzisi olarak kullan›lmas›ndan rahats›z ve son vermek istedi¤i budur. Bunu da aç›ktan dile getiriyor. Bunun karfl›s›nda ise, sorunun kenar›nda dolanarak, genifl kitlelere “yaflam hakk›” üzerinden tafl›yarak durulamayacakt›r. En genifl kesimler üzerinden oluflmas› hayal edilen “demokratik tepki”yi bir yana b›rak›l›p, sorun gerçek içeri¤iyle ele al›nmal›d›r. Devrimci tutsaklar›n, e¤itim, örgütlenme, d›flar›yla (örgütleriyle) haberleflme hak ve özgürlü¤ü aç›ktan sahiplenilmeli, bu hak için bir dayan›flma da, bütünsel mücadelenin bir parças› olarak, iflçi s›n›f›n›n en dinamik kesimlerinin siyasallaflmas›nda bir vesile haline getirilmelidir. Savunma ve yaflam hakk›n› bir kenara b›rak›p, zindanlar›n s›n›f mücadelesindeki bir mevzi olarak kavranmas› ve buna uygun bir mücadele çizgisinin tutturulmas› bugün çok daha önemlidir. Çünkü böyle bir hat tutturulamad›¤›nda, sadece devrimci tutsaklar›n yaflam›n›n de¤il, önemli bir mevzinin kayb› sözkonusu olacakt›r. Devrimci parti güçleri, devrimci tutsaklarla dayan›flmay› böyle anlamaya, “içeri” ve “d›flar›”n›n bütünlü¤ünü de devrimci çizgiyle sa¤lamaya devam edecektir. Tüm tutsaklara özgürlük, “demokratik muhalefet”le de¤il, savaflan iflçilerle gelecek. J

‘Üniversitede E¤itim Hakk›n›n Engellenmesi’, Kimin Sorunu? ¤itimde özellefltirme, burjuva diktatörlü¤ün, kendisini hem iktisadi hem de siyasal alanda yeniden yap›land›rma hedefinin sadece bir parças›n› ifade ediyor. Bunu kavrayamayanlar ise, tek tek sonuçlarla mücadele eden bir varolufl sergiliyorlar. Böyle oldu¤u için de, sorunu sadece “e¤itim hakk›”n›n gaspedilmesi, “üniversite kap›lar›n›n emekçi çocuklar›na kapat›lmas›” olarak görüyorlar. Bu kapsaml› uygulamalar›n bir yan ürününün, üniversite kap›lar›n›n genifl emekçi kesimlere kapat›lmas› olaca¤› do¤ru olsa da, bunun, genifl emekçi kesimleri birlefltirecek bir sorun oldu¤u do¤ru de¤ildir. Çünkü, iflçi s›n›f›n›n genifl kesimleri aç›s›ndan, bugün, b›rakal›m üniversite e¤itiminden yoksun olmay›, ilkö¤renimden yararlanma sorunu bile, birinci s›rada yer almakta de¤ildir. Genifl iflçi y›¤›nlar›, tüm ailenin yo¤un sömürüsü alt›nda çal›flmas›yla ancak varl›¤›n› sürdürebilmektedir. Ve buna, mümkün oldu¤unca erken yafllarda sömürüyle tan›flmak zorunda kalan iflçi çocuklar› da dahildir. Evet, onlar konumlar›n› de¤ifltirmek için, “ceketlerini satarak” da olsa çocuklar›n› okutmay› hedefleseler bile, s›n›f konumunu de¤ifltirmenin baflka bir yolunu bilmedikleri için böyle yapmaya çal›fl›r ve ço¤u kez bunu baflaramazlar. ‹flçileri, sendikal› kesimden ibaret görmekten kurtulundu¤unda, görülecektir ki, iflçi s›n›f›n›n ço¤unlu¤unu oluflturanlar aç›s›ndan, üniversite e¤itiminin d›fl›nda b›rak›lmak hiç de birincil ve hayati önemde bir sorun de¤ildir. Bu sorunu, marjinalleflmeme, kitleselleflme, birlefltiricilik ad›na, birinci s›raya alanlar ise, asl›nda, soruna bu milyonlar›n gözüyle de¤il, burjuva ayd›nlanmac›l›¤›n›n etkisi alt›nda bakan, verili toplum çerçevesinde al›nan e¤itmi iflçi s›n›f›n›n yarar›na görenler ve o çerçeveden bakanlard›r. Genifl iflçi y›¤›nlar›n›n ve iflçi s›n›f›n›n bütünsel kazan›mlar›n›n çerçevesinden

E

bak›ld›¤›nda ise, varolan burjuva e¤itimden daha fazla emekçi çocu¤unun yararlanmas›n›n, s›n›f ad›na getirece¤i hiç bir kazan›m yoktur. Marjinalleflme korkusuyla, varolan en geri bilinç düzeyinden hareket edenlerin, s›n›f›n tarihsel ç›karlar› ve hedefi bak›m›ndan düflecekleri konum, gerçek bir marjinalleflmeden baflka bir fley olmayacakt›r. Bu söylenenler, iflçi s›n›f›n›n, e¤itime dair sözü olmad›¤› anlam›na gelmi-

yor. Ancak, kurtuluflun yolu burjuva e¤itim sisteminden edinilecek daha fazla diplomada de¤ildir. Kurtuluflun yolu, ifl çi s›n›f›n› mücadelede tüm toplum kesimlerinin öncüsü konumuna yükseltecek bir mücadele çizgisi ve programd›r. Bu yol, ö¤renciye ifl, çal›flana ö¤renim hakk› fliar›yla birlikte, tam ücretli 6 saatlik iflgünü, 4 vardiya fliar›yla örülecek bir mücadele çizgisiyle döflenecektir. J

‘BAHAR’I ÖRGÜTLEYEL‹M!

B

ahar isyan› müjdeler. Bir bahara daha girdik. ‹syan› müjdeleyen bahar, ama örgütleyen devrimciler olmal›. Olmazsa, müjdelenen isyan, a¤açlar›n dallar›nda aç›lmayan tomurcuklar gibi kalacak. Devrim topraklar›, isyana ve devrime gebe topraklard›r. Ama devrimci öncüden yoksun devrim topraklar› bast›r›lm›fl isyanlar›n ve do¤mam›fl devrimlerin a¤›rl›¤›n› tafl›r hep. Bundan yaklafl›k 30 y›l önce, ‘71 devrimci ç›k›fl›n› gerçeklefltiren devrimciler de 30 Mart 1972’de K›z›ldere’den; bafllatt›klar› isyandan yenilerek ç›kt›lar. K›z›ldere, devrimci hareketin tarihinde önemli bir cüreti temsil eden ‘71 devrimcilerinin yenilgisinin a¤›rl›¤›n› tafl›d›, devrim tarihine. O zaman için ‘71 devrimcileri, devrimci harekette yeni bir sayfa açm›fllard›. Ve 30 Mart 1972’de, K›z›ldere’de, devrimci dayan›flman›n en güzel örneklerinden birini verdiler. Bugüne tafl›mam›z gereken onlar›n bu cüretleri ve dayan›flma ruhlar› olmal›. Devrimci hareket buna en çok ihtiyaç duydu¤u dönemlerden birini yafl›yor. Baharla birlikte, yeni bir Mart-May›s sürecine girdik. Bu Mart-May›s, yenilgi rüzgarlar›n›n daha çok esti¤i bir Mart-May›s olaca¤›n›n iflaretlerini flimdiden veriyor. Sürece haz›rl›ks›zl›k, devrimci harekete egemen olan da¤›n›kl›k ve atalet; bunun hem nedenleri hem de göstergeleri. Oysa daha 7 ay önce devrimci tutsaklar ‘71 devrimcilerini aratmayacak bir dayan›flma, kararl›l›k ve cüret örne¤ini Ulucanlar’da göstermifllerdi. Ulucanlarda siper yoldafll›¤›n›n ve devrimci dayan›flman›n doruklar›na ç›k›ld›. Düflman Ulucanlar’da tek vücut olmufl devrimci irade ile karfl›laflt›, tüm devrimci tutsaklarda. Ulucanlar, baflkald›r›n›n, kararl›l›¤›n ve dayan›flman›n ad› oldu. Ama bu ruh d›flar›ya tafl›namad›. Ulucanlar’da biriktirilen öfke ve kin, devrimci baflkald›r›y› ça¤r›flt›ran söylemler, politik alanda, örgütlenme alan›nda somutlanamad›. K›sa dönem yükselen tansiyon, gerisin geri düfltü. Hücre-tipi cezaevine dönük yaflam›n hücrelefltirilmesine ya da cinsel taciz ve tecavüze karfl› düzenlenen kampanyalar bu düflük tansiyonla sürdürüldü. Yenilgi ve güçsüzlük psikolojisi devrimci hareketin liberallerle yak›nlaflmas›na yol açt›. Bu kampanyalar daha çok liberal ve reformistlerin vesayetinde gerçekleflti. Bu da Ulucanlar’dan sonra gösterilmesi gereken devrimci irade ve at›l›m›n önünü açmak flöyle dursun, önüne engel oldu. Devrimci hareket bir irade k›r›lmas› yafl›yor. Devrimci harekete her cepheden yönelen sald›r›lar›n ve liberal dalgan›n yaratt›¤› kuflat›lm›fll›k hissi ve güçsüzlük psikolojisi bu k›r›lman›n önemli nedenleri. Mart-May›s sürecine bu irade k›r›lmas›n›n etkisinde girdik. Bu kuflatmay› yarmak, kuflatman›n nesnel etkilerine teslim olmak de¤il, yine devrimci iradeyi kuflanarak mümkün olacak. Devrimci iradenin keskin k›l›c›n›n yaramayaca¤› abluka, aflamayaca¤› engel yoktur. Bunu aflmam›z, bahar› örgütlememiz gerekiyor. Bu olumsuz tablonun de¤iflmesi, yine bu tabloyu yaratanlar›n elinde. Kaç›r›lm›fl f›rsatlar ve yaflanm›fl yenilgiler, yeni yenilgilere bahane de¤il, bizi zafere ulaflt›racak basamaklar olmal›. ‘71 devrimcilerinin de, Ulucanlar’da düflen devrimcilerin gösterdikleri yol budur. Onlar, zafere ulaflamasalar da, zafere giden yolda nas›l bir kararl›l›k ve irade gösterilmesi gerekti ¤ini, gösterdiler. Bu karanl›¤› yarman›n, kuflatmay› yarman›n yolu ON’lar›n aç›klar› yoldan yürüyüp, düfltükleri hatalar› tekrar etmemekten geçiyor. Devrimci Parti Güçleri’nden Bir Komünist Devrimci


3

Say›: 44 P Mart 2000

HADEP Operasyonu, Burjuvazinin Bar›fl›d›r! P

KK’nin teslimiyet sürecinin ard›ndan, özellikle liberaller eliyle yarat›lan “bar›fl ve istikrar” hayalleri, h›zla darmada¤›n oldu. Dün, sözümona devleti teflhir etmek için, “Kürt sorunu”na dair, “silahlar›n susmas›”n› isteyenler, teslimiyetin ard›ndan alan aç›ld›¤›n› düflünmüfl, art›k s›ran›n devlette oldu¤unu sanmaktayd›lar. “Yurtsever” kurumlar da, bu yöndeki beklentileri körüklüyor, TC’nin sürdürdü¤ü “rutin”i ise, ›srarla gerçekleri anlamaktan kaç›narak, “rutin d›fl›” say›yordu. Bölgeden, “iyimser” haberleri öne ç›karmaya çal›fl›yordu. Ar t›k, çat›flmada ölen PKK’liler bir ayr›nt›, devletin “ay›p etmesi” ise, öne ç›kar›lan oluyordu. Bu flekilde, Kürt kitlelerini, yeni çizgiye kazanmaya çal›fl›yordu. Tam “her fley yoluna girecekken”, tüm bu hayalleri parçalayan, HADEP operasyonu yafland›. Önce belediye baflkanlar›n›n apar topar gözalt›na al›n›p, sonra tutuklanmas› ve iflten el çektirilmesi, ard›ndan, Öcalan’›n Roma’da bulundu¤u süreçte, HADEP binalar›nda yap›lan açl›k grevleri bahanesiyle aç›lan davan›n cezayla sonuçland›r›lmas› peflpefle geldi. Bunu liberaller, “devletin içindeki kötü niyetliler”le aç›klasalar da, gerçekte devlet içinde böyle bir “niyet fark›”n›n olmad›¤› da görüldü. Tüm partiler, yap›lan› en fazlas› “fl›k olmamak”la elefltirdiler. Bu durum, liberalleri dörtnala AB kap›lar›na flikayete kofltururken, PKK’nin manevralar›n› da hayli zorlaflt›rd›. Teslimiyet bu kadar aç›kken, devletin bu operasyonu beklenen bir geliflme de¤ildi. Devrimcilerin bile beklemedi¤i bu operasyon, herkeste bir flaflk›nl›¤a yol açt›. Bu nedenle de, “beklenmeyen bir fley olmad›¤›”n› vurgulama ihtiyac› duyuldu.

E¤er belediye baflkanlar› serbest b›rak›lmasayd›, bu öfkenin patlayaca¤› yer Newroz olacakt›. Hala da bu dinami¤in dizginlenebilece¤i kesin de¤ildir. Burjuvazinin çekindi¤i de, PKK’nin bunu dizginlemeyi baflaramamas› olas›l›¤›d›r. Gerçekte, devletin HADEP operasyonu, yayg›n olarak düflünüldü¤ü gibi, PKK’yi “daha fazla teslim almak” hedefli de¤ildir. Diktatörlük, PKK’nin bu yönelifle girdi¤inden emindir ve bundan kuflku duymamaktad›r. Ancak, onun güvenemedi¤i ve rahats›z oldu¤u fley, devrimci dinamizmini henüz yitirmeyen, özgürlü¤ü için seferber olan Kürt halk›n›n öfkesidir. Zaten, belediye baflkanlar›n›n tutuklanmas›n›n ard›ndan, bu öfkenin dizginlenmesi için tüm kurumlar seferber oldu. Devletin korktu¤u, bu dinami¤in ve öfkenin harekete geçmesidir ve bugün PKK’den as›l bekledi¤i de, bunu dizginleyebilece¤ine dair bir güvencedir. Ancak tüm gayretlerine ve iddialar›na ra¤men, PKK de bunu baflarabilece¤inden emin de¤ildir. Peflpefle yap›lan “provokasyona gelmeyin” ça¤r›lar›n›n anlam› da budur. Belediye baflkanlar›n›n tutuklanmas› karfl›s›nda, halk›n öfkesini, cep telefonlar›yla protesto mesajlar› gönderme biçimindeki “demokratik tepki”ye yönlendirmeleri de bundand›r. Olay›n ard›ndan, baflkanlar›n serbest b›rak›lmas› karfl›s›nda, HADEP’in ve Kürt kurumlar›n›n gösterdikleri yaklafl›m› anmaya bile gerek yoktur. Çünkü, teslimiyetin sonu yoktur. Bir kez bu çizgiye girildikten sonra her fley normal görülür. HADEP operasyonu vesilesiyle, bir k›sm› bilinen baz› gerçekleri vurgulamakta yarar var: Birincisi, burjuvazinin bar›fl için istedi¤i, koflulsuz teslimiyettir, dayat›lan çerçevenin kabulüdür.

‹kincisi, bu konuda burjuvazi içinde bir uyum sözkonusudur. Farkl›l›klar yönteme dairdir. Üçüncüsü ve as›l önemlisi ise, ulusal hareketin teslimiyeti, gerillan›n etkinli¤ini yitirmesi, Kürt dinami¤ini bitirmeye yetmez. Bu sorun siyasal ve toplumsal boyutlar›yla varl›¤›n› sürdürüyor. ‹ncinen ulusal onurlar›, yarat›lan beklentilerin gerçekleflmemesiyle devrimci Kürt dinami¤i, kendisini aldat›lm›fl hissetmekte ve öfke biriktirmekte dir. E¤er belediye baflkanlar› serbest b›rak›lmasayd›, bu öfkenin patlayaca¤› yer Newroz olacakt›. Hala da bu dina mi¤in dizginlenebilece¤i kesin de¤ildir. Burjuvazinin çekindi¤i de, PKK’nin bunu dizginlemeyi baflaramamas› olas›l›¤›d›r. Son HADEP operasyonu, burjuva devletin karakterine dair yan›lsamalar› da, tüm liberal beklenti ve hayalleri de parçalam›flt›r. Devrimci hareketin de, PKK’nin teslimiyetinden flok yaflay›p yenilgi psikolojisini içsellefltirmek, umudu ve umutsuzlu¤u “gerilla”da görmek yerine, biriken bu patlama dinamiklerinde aramas› gerekir. Kürdistan topra¤›, bu öfkeyi patlatacak dinami¤i er geç yaratacakt›r. Türkiye metropollerinin iflçi semtlerinde biriken öfkeli Kürt dinami¤i ise, t›pk› buralardaki genifl iflçi y›¤›nlar› gibi, öfkelerini ak›tacaklar› devrimci kanal›n aç›lmas›n› bekliyor. Komünistler, Kürtlere özgürlük fliar›yla, hem Kürdistanla dayan›flmay›, hem de Türkiye’de, bu dinami¤i harekete geçirmeyi dün oldu¤u gibi bugün de, ödevleri aras›nda görmektedir. J

Onlar›n Trajedisi, Devrim Topra¤›n›n Liberal Partileri Olmalar›yla Bafll›yor

Liberal Partilerin ‘Makus Talihi’ Kongrelerde de De¤iflmiyor ubat sonu ve Mart bafl›, liberallerin kongre dönemleriydi. Hem EMEP’in, hem de ÖDP’nin kongreleri yap›ld›. Genelbaflkan› Ufuk Uras, ÖDP’nin kongresine, “Türkiye solunun gelece¤ini belirleme” misyonunu biçti. Liberaller, bar›fl ve istikrar hayalleriyle, burjuva legalitesinin güvenilir(!) s›n›rlar› içinde bir sürecin ard›ndan, kazas›z belas›z kongrelerine kadar ulaflt›lar. fiimdi emeklerinin karfl›l›¤›n› alacaklar› günün geldi¤ini düflünüyorlar. Devrimcileri gerçekçi olmaya ça¤›ran liberaller, hiç bir zaman olmad›klar› kadar körlük içinde avuçlar›n› o¤uflturuyorlar. Bilmiyorlar ki nafile: Üzerinde yaflad›¤›m›z devrim topraklar›, onlar›n krize mahkum talihini de¤ifltirmelerine izin vermiyor. Her iki partinin kongresinde de, kürsülerden mücadele ça¤r›lar›n›n, “Kürtlere sahip ç›k›lan” konuflmalar›n yap›ld›¤› bir hava hakimdi. Elbette ki bu iki parti de, art›k “Kürt sorunu”na da el atmalar› gerekti¤ini düflünüyorlar. Dün, Kürt hareketiyle kendilerinin kar›flt›r›lmamas› için özenle bu konudan uzak dururken, özellikle PKK’nin teslimiyeti ve silah b›rakmas› ile birlikte, Kürt hareketinin geri düflmesinden yararlanman›n f›rsa ›n› hiç kaç›rm›yorlar. Hemen OHAL’in kald›r›lmas›n›, Kürt sorununun ancak “birlikte örgütlenme” ile çö-

fi

Onlar›n, kongrelerinden çok daha önce efendileri taraf›ndan çizilen kaderi, “ba flar›”ya izin vermiyor. ‹flçi s›n›f› ve devrimci hareket saflar›nda yaymakla yükümlü olduklar› liberal hayaller, her geçen gün yeniden tuz-buz olurken, yapacaklar› tek fley, yalakal›¤a devam etmektir. zülece¤ini yüksekten dillendirmeye bafll›yorlar. Ufuk Uras, ilgililere “tehditler” savurarak, “Kürtlere dokunmay›n!” derken, EMEPise, “Kürt sorunu”nun çözümünün iflçi s›n›f›n›n devrimci partisinin omuzlar›nda (EMEP’te!) oldu¤unu belirterek, “Çözüm Kürt ve Türk emekçile rin ortak mücadele ekseni etraf›nda mümkündür. Kongremizin ortaya ç› kard›¤› gücü oralara yöneltmemiz ge rekiyor.” diyerek yol gösteriyor. Her iki partinin kongresinde de, rehavete kap›lmamak gerekti¤inden, radikal bir muhalefet yürütmekten bahsediliyordu. Yok öyle demokrasiyi baflkalar›ndan beklemek, liberallerimiz bunu “mücadeleyle” elde edecek. Arkalar›na kap› gibi “Kopenhag Kriterleri”ni alm›flken, kim tutabilir ki art›k onlar› (!) Baflta ÖDP olmak üzere liberaller, önümüzdeki dönem için kendilerine alan aç›ld›¤›n› düflünüyorlar. ÖDP, Türkiye’de istikrarl› bir dönemin bafllad›¤›n›, art›k radikal bir muhalefet yürütecekleri müjdesini veriyor. Tabii bu vurgu, “PKK silah b›rakt›, daha ne istiyonuz?” sitemini de ifade ediyor. Yan g›n› söndürmemiz isteniyordu, bunu baflaramasak da, fazlas›yla çabalad›k.

Hadi art›k önümüzü aç›n!.. Do¤rusu, bütün liberallerin daha çok çal›flmas› gerekti¤i bir gerçek. Kolay de¤il, burjuva devlet emperyalist hedefleri do¤rultusunda kendini tahkim etmektedir. Ve bu tahkim s›ras›nda, koltuk de¤nekleri liberallerin de kendilerini efendilerine be¤endirmeleri gerekmektedir. Bugün “mücadele”nin(!) ihtiyaçlar› de¤iflti, efendiye yaranmak, dünden çok daha zor. Çünkü efendi, yalakalar›na bile sürekli gözda¤› veriyor. Liberal hareketin trajedisi, devrim topraklar›nda yafl›yor olmak. Ne kadar çaba harcasalar da, varl›k zeminleri her gün yeniden parçalan›yor. Evet çok çal›flacaklar, ama onlar›n, kongrelerinden çok daha önce efendileri taraf›ndan çizilen kaderi, “baflar›”ya izin vermiyor. ‹flçi s›n›f› ve devrimci hareket saflar›nda yaymakla yükümlü olduklar› liberal hayaller, her geçen gün yeniden tuz-buz olurken, yapacaklar› tek fley, yalakal›¤a devam etmektir. Burjuvazi, liberal harekete varl›k hakk› tan›sa da, özne olma hakk›n› hiçbir zaman tan›mayacak. Onlar da, efendilerinin eteklerine tutunarak “varolmaya” devam edecekler. J

dönemeç

Hayalperestlik, Gerici Gerçekçilik ve

Devrimci ‹yimserlik

D

evrimci iyimserdir. En gerici dönemlerde bile hareketi ilerletmenin dinamiklerini gözlemek; en büyük olanaks›zl›klarda, varolan tüm güçlerini bu dinamiklere yo¤unlaflt›rmak devrimcinin iflidir. Bir kenara oturup s›n›f hareketinin canlanaca¤› "güzel" günlerin gelmesini beklemek, devrimciye göre de¤ildir. O, var›n› yo¤unu savafl›n keskinle flece¤i anlar›n haz›rl›¤› için seferber etmeyi, bu en karanl›k günlerin en zorlu görevi olarak önüne koyar. Bunu baflarmak karanl›¤›n ard›ndaki ›fl›¤› görmeyi gerektirir ki, bu da aç›k bir ideolojik ufukla, davaya s›k› s›k›ya ba¤l›l›kla, ola¤andan öte bir sab›rla mümkündür. Devrimci bu yüzden ayn› zamanda hayalcidir de. Lenin tüm Rusya'ya da¤›t›lacak ve hareketi merkezilefltirecek bir gazeteyi, tüm Petersburg'u bir gecede bir grevden haberdar edecek bir örgütü hayal ederek bafllam›flt›. Devrimci, e¤er amaçlar› için gerçek bir enerjiyi a盤a ç›kar›yorsa, hayalleriyle bugün aras›ndaki ba¤› koparm›yorsa hayal kurmaktan korkmaz. Bu yüzden devrimci, hayalleriyle gerçe¤i kar›flt›rmaz. En uzak hayallere bile bugünün gerçekli¤inden güç alarakulafl›laca¤›n›; hedeflerinin gerçek olmas› için, bugünün gerçek güç ve olanaklar›na dayanman›n zorunlulu¤unu, bu hedef için bugün gerçek bir siyaset, gerçek bir taktik ve gerçek bir çaba ortaya konmas› gerekti¤ini bilir. Gericilik döneminin devrimci hareket üzerindeki ilk etkisi, hedeflerin ve hayallerin küçülmesi olarak ortaya ç›kar. Genel bir devrim ve sosyalizm söylemi varl›¤›n› korusa da, siyasal hedefler ve tutumlar geriye çekilir. Mevcut ideolojik ve programatik zaaflar›n liberal bir çizginin geliflmesine uygun bir ortam› sundu¤u böyle dönemler, devrimci harekette liberal damar›n kabard›¤›, hareketi liberal etkiye en aç›k hale getiren koflullar› yarat›r. Bu yüzden, gericilik döneminde somut ve gerçekçi siyaset yapmak ad›na belirlenen siyasal tutumlar›n, gerici bir karaktere sahip olmas› engellenemez. Bir kez bu anlay›fl nüfuz etti mi; art›k en gerçekçi eylem biçimleri, liberal eylem biçimleri olarak kavran›r, biriktirilecek güç liberal platformlarda aran›r. Kitle ba¤lar›n›n korunmas› ve gelifltirilmesi için döneme uygun kimliklerle, araçlarla siyaset yapmak, döneme uygun temel taktik olarak görülür. Nicelik olarak en dar devrimci grubun bile eyleme befl yüz kifliyi döktü¤ü dönemlerde olmad›¤› kadar kitle örgütü kurulur. ‹flçi semtlerinde birbiri ard›na kültür merkezleri, dernekler, sendikalar aç›l›r. Bunlar›n hiçbirisi de hareketin kendi güçlerini oyalayacak mekanlar olman›n ötesine geçemez. Bugün esas dinamizm onlarda de¤il, bu "gerçekçilik"le bulafl›k olsa da hala bu gerçekli¤i de¤ifltirme iddias›n› tafl›yanlardad›r. Ancak siyasetin her alan›nda hayallerle gerçe¤in, hedeflerle somut güç ve olanaklar›n ba¤›n› kurmadan, mevcut gerçekli¤e müdahale etmek mümkün de¤ildir. Bugünün görevleri üzerinden somutlayal›m. Devrimci bir Mart sürecini hedefliyorsak, bugün kendili¤inden bir hareketin bunu yaratamayaca¤› gerçe¤ini teslim ederek bafllamak gerek. Bunun yarat›lmas› ancak bunu isteyenlerin ortak çabas›yla mümkün olacakt›r. Örnektir: 8 Mart öncesinde liberal-feminist kad›n örgütlerine angaje olup, liberal bar›flç› sloganlar›n damga vurdu¤u haremlik-selaml›k bir 8 Mart yaflamak iflten bile de¤ildir. Sonras›nda ise ne hay›flanmak kar eder, ne de kendi militanlar›n› bile hayal k›r›kl›¤›n› u¤ratan bir eylemin ilerici taraflar›n› keflfetmeye çal›flman›n faydas› olacakt›r. Keza devrimci güçlerin ortakl›¤›na dayanarak metropollerde birikmifl Kürt emekçi dinami¤ine seslenmeksizin, HADEP'e yanaflarak girilecek bir sürecin ard›ndan, Newroz'u salonlar da geçirmek hiç de flafl›rt›c› olmamal›d›r. Devrimci hareketin karfl› karfl›ya oldu¤u tasfiyeci dalga söz konusu oldu¤unda, esas tehlike düflman›n fiziki sald›r›lar› de¤il, hareketi derinden etkileyen liberal dalgad›r. Kendisini bir legal "mevzi"ye kapat›p, bu etkiden korunaca¤›n› düflünenler ise, asl›nda bu dalgaya ilk elden kap›lanlard›r. Böyle toptan bir tasfiyeci dalgan›n karfl›lanmas›, daha önce de s›k s›k vurgulad›¤›m›z gibi, devrimci gruplar›n herhangi birisinin tek bafl›na omuzlayamayaca¤› bir sorumluluktur. Devrimci güçlerin ortak duruflunu önemli k›lan, öncünün liberal hareketten ayr›flmas›n› bugünün gerçek bir siyasal ihtiyac› haline getiren de budur. Önümüzdeki 1 May›s bu aç›dan kritik bir önem tafl›maya devam ediyor. 1 May›s sürecinin, günübirlik bir kazan›mdan ziyade, devrimci hareketin liberal zeminlerden kopmak yönündeki ad›mlar›n›n vesilesi olarak kazand›rabilecekleri çok daha kal›c› olacak›r. Bu süreci belirleyecek olan, devrimci güçlere dayanarak liberal platformlar› da¤›tmak, ortak devrimci tutumlar üzerinden liberal eylem zeminlerini zorlamak, devrimci dayan›flmayla ba¤›ms›z bir eylem hatt›n› örebilmek yönündeki çabalard›r. Bugünün gerçek güçlerine dayanarak bu hedefe ancak böyle yürünür. "Biz söylemifltik"le bafllayan ukalal›klar gerici gerçekçilerin olsun; hedeflerimiz u¤runa gerçek güçlere dayanarak, gerçekli¤i zorlaman›n yolu devrimci iradeden geçiyor. P Liberal kuflatmay› devrimci dayan›flmayla k›raca¤›z!


4

Say›: 44 P Mart 2000

s›n›f - siyaset

Devrimci Kimli¤in Savunulmas›, Bütünsel S›n›f Perspektifi ‹le Birlikte Mümkündür azi Ayaklanmas› ile kendini gündeme sokan s›n›f›n dinamik kesimlerinin s›n›fsal bir perspektifle ele al›namamas› ve Gazi rüzgar›n›n geri çekilmesi ile birlikte devrimci hareket, yine sendikal› kesimlerle s›n›rl› “s›n›f yönelimi”ne h›z verdi. Bugün artan s›n›fa yönelik özellefltirme, T‹S ve iflsizlik sald›r›lar› ile birlikte, bu sald›r›lar› sendikal zeminde karfl›lamak için sendikal araçlar içerisinde çal›flma etkinlik kazan›yor. Pratik olarak güç kazanma, kitleselleflme amac›n›n yan›s›ra köklü olarak hesaplaflamad›¤› popülist geçmiflinin ac›s›yla “s›n›fa yönelmek” devrimci hareketin önemli bir bölümü için devrimci siyasetin, devrimci kimli¤i varetmenin kendinden menkul bir anahtar› oluyor. S›n›f yöneliminin kendisinin liberal etkiden kurtulmak, devrimci zeminde kalmak için sihirli bir de¤nek olmad›¤› gerçe¤i de burada ortaya ç›k›yor. S›n›fa yönelmek, s›n›f›n iflsiz, geçici iflçi gibi dinamik kesimlerini yedek güç olarak görüp, sendikal› iflçiler aras›nda sendikal çal›flma içerisinde etkinli¤ini geniflletmek olarak kav ranmas› ilk eksikli¤i oluflturuyor. Ama burada iflleyece¤imiz, s›n›f yönelimi ile birlikte devrimci kimli¤in sendikal çal›flmada korunamamas›d›r. S›n›f yönelimini gerçek zeminine oturtabilmek için, ba¤›ms›z ve s›n›f›n sendikas›z kesimlerini de kapsayan bir s›n›f perspektifinin yarat›lmas› ile devrimci siyasetin ve kimli¤in birbirini tamamlayan iliflkisini gözard› etmemek gerekiyor. Bu gözard› edildi¤inde s›n›f›n sendikal› kesimleri içerisinde çal›flma, kuyrukçu tutumlar›n devrimci tutumlara üstün geldi¤i bir çal›flma oluyor. Böyle oldu¤unda, uzun süredir, s›n›f›n bütünsel kazan›mlar› olan mevzileri ellerinde mücadeleyle tutma dinamizmini kaybetmifl görece ayr›cal›kl› sendikal› iflçilerin “ç›karlar›” s›n›f›n ç›karlar› olarak görülüyor. S›n›f›n ç›karlar›ndan ve taleplerinden yola ç›karak “siyasallaflt›rmak” ad›na devrimci tutumlar arka plana at›ld›¤› gibi, s›n›f›n bir kesiminin, üstelik sendikal› ve görece ayr›cal›kl› kesiminin talepleri, bütünü gözetmeden savunuldu¤u için devrimcilefltirici olam›yor. Çözüm, s›n›f yönelimini, s›n›f›n bu kesiminin sorunlar› ve talepleri üzerine daha fazla e¤ilerek harekete geçirmek oldu¤u sürece de, s›n›f›n kesimsel ç›karlar›n› yücelten, giderek de devrimci kimli¤i siliklefltiren bir çal›flma, niyetten ba¤›ms›z yerlefliyor. Böylece “ürkütmemek”, “ekonomik ve sendikal sorunlardan hareketle yakalamak” ad›na hakim olan sendikal bürokrasinin liberal zemininde kal›n›yor. Dahas› bu zemin içerisinde belirsizleflen devrimci çal›flma, zamanla sendikal perspektiften ba¤›ms›z bütünsel bir s›n›f perspektifi olmad›¤› sürece, devrimci kimli¤i de belirsizlefltiriyor, kendini bu çal›flmadan ba¤›ms›zlaflt›ram›yor. ‹flte devrimci saflara sendikal çal›flmada liberal etkinin bir zehir olarak nüfuz etmesi, örgütsel ve politik çal›flmaya, siyasete liberal etkinin s›zmas› da böylece mümkün oluyor. Sendikal araçlardan güç alan devrimci çal›flma, bu araca pratik olarak hapsoldu¤u gibi, politik olarak da hapsoluyor. Elbette ki zehirin etkisini, tüm vücutta zamanla göstermesi bundan sonra gerçeklefliyor. Böylece siyaset sendika, iflçievi, dernek gibi legal araçlara ikame ediliyor. Böyle bak›ld›¤›nda s›n›fa yönelen, s›n›f›n genifl kesimlerini örgütlemek için sendikalar içerisinde etkinli¤ini gelifltirmeye çal›flan ço¤u devrimci grubun, devrimci kimli¤ini geri çekmesi ile bütünsel s›n›f perspektifine sahip olmamas› birleflti¤inde, devrimci kimlik sendikalarda tabanda örgütlenerek, sendikal bürokrasiyi altetme hedefine kurban ediliyor. Üstelik, bunun devrimci kimli¤in siliklefltirilmesinden baflka, ne sendikal bürokrasinin altedilmesi ne de taban›n örgütlenmesi gibi bir sonucu oluyor. Panzehir belirlidir; ister s›n›f›n sendikal› kesimleri içerisinde olsun isterse de sendikas›z, sigortas›z dinamik kesimlerin de olsun, devrimci kimli¤in aç›ktan savunulmas› ile s›n›f›n bir kesiminin de¤il, bütünsel ç›karlar›n›n savunulmas›n› birlefltirmek. O zaman görülecektir ki, devrimci kimli¤in en tok ve aç›k savunulabilece¤i zemin, bütünsel bir s›n›f perspektifinin de varedildi¤i, bu perspektiflerin s›n›f›n ve toplumun devrimci dönüflümü ile ba¤›n›n net kuruldu¤u bir çal›flma olacak, devrimci kimli¤i kendisi a盤a ç›kartacakt›r. Öyle ya “genel grevi” hak talebi için, sadece sendikal› kesimlerle s›n›rl› olaca¤›n›n fark›na varmadan, üstelik sendikal bürokrasinin yönetiminden s›y›ramayaca¤›n› görmeden, bu koflullarda savunan bir devrimci ak›m›n, devrimci duruflu da s›n›f içinde zedelenecek, geri plana at›labilecektir. Ama toplumun devrimci bir temelde de¤ifltirilmesi için s›n›f›n bütün kesimlerinin ihtiyac› olan bir anda, -b›rakal›m sendikal bürokrasiyi- devletin etkisiz kald›¤› bir zamanda, ayaklanmaya dönüfltürmek üzere, genel grev ça¤r›s› yapan bir devrimci ak›m, devrimci kimli¤ini istese de saklayamayacakt›r. Öyleyse, devrimci kimli¤i siliklefltirmemek ile bütünsel s›n›f perspektifini savunmak birbiriyle kopmazcas›na ba¤l›d›r ve bu “s›n›f yönelimi”nin zaaflar›n› da ortadan kald›rabilecek tek panzehirdir. P

G

‹EP’in Hedefi ‘Tepeyi Zorlamak’ Olmamal› ugün ‹stanbul Emek Platformu (‹EP) ya da ‹stanbul ‹flçi Sendikala r› fiubeler Platformu (‹‹SfiP) gibi yerel iflçi platformlar›, sendikal mücadele arac› olarak devrimci hareketin önemli bir gündemini oluflturuyor. ‹EP, ç›k›fl›n›, Ulucanlar’da devrimci tutsaklara yönelik sald›r›lara karfl› durufl ile birlikte ilan ederken, D‹SK, Türk-‹fl ve KESK gibi farkl› konfederasyonlardan flubelerin oluflturdu¤u yerel bir platform olarak ku ruldu. ‹‹SfiP ise, Türk-‹fl’e ba¤l› baz› sendikalar ile s›n›rl› flubelerin oluflturdu¤u bir platform olarak ‹EP’ten uzun bir süre önce kurulmufltu. Devrimci hareket bugün yerel platformlardan sendikal bürokrasiyi zorlamak hedefiyle, farkl› gündemleri tart›fl›yor. Bu tart›flmalar, sendikal bürokrasi ve bütünsel s›n›f perspektifi, devrimci siyasal kimlik ile sendikal çal›flma iliflkisi aç›s›ndan önemlidir. Sendikal platformlar›n, “taban› örgütleyerek temsil gücünü” art›r›p, tabandan tepeyi zorlama yoluyla sendikal bürokrasiyi altedece¤ini düflenen ve devrimci harekette yayg›n olan bu anlay›fl, sendikal bürokrasiyi sandalye say›s› olarak görebilmektedir. Di¤er bir eksik kavray›fl da, devrimci kimli¤in savunulmas›, siyasal duruflun sendikal zeminde de korunmas› ile taban› örgütleme hedefi aras›nda öncelik s›ras› gözeten tehlikeli bir yaklafl›md›r. Sonuçlar›n› ise, “s›n›fa ürkütmeden gitmek” ad› alt›nda, siyasal kimliklerin belirsizlefltirimesine gösteriyor, liberal siyasete kan tafl›yor. Her iki platformun ortak hedefi de, sendikal bürokrasiye karfl› yerel örgütlerin ve temsilcilerin inisiyatifini güçlendirerek, “taban”›n örgütlenmesinin güçlendirilmesi ve sendika bürokrasisi cenderesinin k›r›lmas›d›r. Devrimci gruplar, yerel platformlar›n örgütlenmesine omuz vererek “taban”daki iflçileri harekete geçir meyi ve yarat›lan dinamizm üzerinden, sendikal› iflçilerin mücadelesini bo¤an sendikal bürokrasinin cenderesinden kurtulmay›, böylece s›n›f çal›flmas›n› dayand›rd›klar› temel araçlar olan sendika ve sendikal araçlar›n önündeki engelleri kald›racaklar›n› düflünüyorlar. Ancak s›n›f içinde sendikal mücadelenin araçlar›n›n etkisinden ba¤›ms›z olarak, bütünsel s›n›f perspektifine dayanmayan çal›flma da, sendikal mücadelede sendika bürok-

B

rasisine teslim oluyor. KESK’in oluflumu ile bugünü, mücadeleci bir geçmiflin dahi kendi bafl›na yetmeyece¤inin, bütünsel bir s›n›f perspektifine dayanmad›¤› sürece sendikal bürokrasinin cenderesine tak›laca¤›n›n göstergelerinden sadece birisidir. Yerel platformlar›n bugün s›n›f içinde sendikal bürokrasiye karfl› biriken tepkiyi örgütlemeye çal›flmas›, bunun üzerinden geliflmesi önemlidir. Ama bunun için, devrimci hareketin sendikal bürokrasi karfl›s›nda, kendili¤inden hareketin tepkisini daha ileri bir savafl›ma s›çratabilecek s›n›f perspektifiyle müdahale etmesi gerekirken, temel eksiklik burada a盤a ç›kmaktad›r. Sendikal bürokrasinin “tabandan örgütlenerek”, “temsil gücünü art›rarak”, “tepeyi zorlamas›”na dayal› bu bak›fl, sendikal bürokrasiyi sendika hiyerarflisiyle s›n›rl› görmekte, sendikal bir bak›fl›n s›n›rlay›c›l›¤›na karfl› kendisini donatmamaktad›r. Böyle olunca, tabandan yarat›lan bas›nç bile, sendikal bürokrasinin taleplerinden ço¤u zaman sadece eylemli olmas›yla ayr›flmaktad›r. Elbetteki taleplerin eylem içerisinde dile getirilme si, mücadele ile kazan›lmas› vazgeçilmezdir, ama devrimcileri sendikal bürokrasiden bütünüyle ay›ran temel fark de¤ildir. Mücadeleyi de kapsayan temel fark, sendika bürokrasisinin sadece belirli kesimin taleplerini savunan, s›n›f›n ayr›cal›kl› kesiminin maddi zeminine ve taleplerine ayaklar›n› basan anlay›fl›ndan kopma üzerinedir. Bunun için sendikal bürokrasi, zorlanarak, k›smi de olsa eyleme geçirilebilmektedir, ama bu onun egemenli¤ini y›kmaya yetmemektedir. Dolay›s›yla tabanda temsil gücünü art›rarak, sadece “taban› örgütleyerek” üste bas›nç yapma anlay›fl›, yerel platformun tüm özgünlüklerine ve olumluluklar›na karfl›, onun sendikal bürokrasinin istedi¤i kulvara düflmesine engel olam›yor. ‹EP çal›flmas›na da, ‹‹SfiP çal›flmas›na da omuz veren devrimci gruplar›n tabandan sendika hiyerarflisi içinde tepeyi zorlama bilincinin afl›lmas›, sendikal bürokrasiyi do¤uran anlay›fla karfl› mücadele edilmesi, sadece sendikal çal›flmada de¤il, s›n›f içinde sendikal araçlar d›fl›nda çal›flman›n da geliflmesi için önemlidir. Bu dönem yerel platformlar için özellikle önemli olan bir geliflme onlar› birbirinden ay›rmaktad›r. Bu, devrimci

kimli¤i sahiplenmenin yerel platformlar için önemidir. ‹EP bu aç›dan bugün sendikal zeminde bir rekabetin de¤il, özellikle liberal hareketten siyasal ayr›m›n ilk ad›m› olan devrimci kimli¤i s›n›fla buluflturma yönünde olumlu bir ad›m› ifade ediyor. ‹EP’in -somut ortak eylemlili¤e geçirmek aç›s›ndan eksikli olsa bile- siyasal zeminde devrimci kimli¤e sahip ç›kmas› önemli bir bafllang›çt›r. Bu bafllang›c›n gerisinin gelmesinin önündeki engeller, -kimilerinin dedi¤i gibi- onun “sol sendikalar›n birli¤i” olarak yola ç›kmas›nda de¤il, aksine bütünsel s›n›f siyasetini, s›n›f›n örgütsüz, sendikas›z, iflsiz kesimleri dahil olmak üzere bütün kesimlerinde mayalama perspektifi yerine hakim sendikal anlay›fl›n genel çerçevesini aflmayan “taban örgütlenmesini geniflletme” hedefine yönelmesinde görülmelidir. Sendikal mücadele ad›na devrimci kimli¤in siliklefltirildi¤i, “ekonomik sorunlardan yola ç›k›larak harekete geçirilen s›n›f›n” sonunda sendikal bürokrasinin liberal zeminine bo¤uldu¤u bir çal›flma yerine, devrimci kimli¤in saklanmadan var edildi¤i sendikal bir yan yana gelifl, “sol sendikalar›n birli¤i” de¤il, ileri bir aray›fl›n ifadesidir. Sendikal bürokrasiyi tabandan alt edememenin faturas›n› siyasal kimli¤e biçenlerin “göremedikleri”, s›n›f›n kesimsel ç›karlar›n›n savunulmas›n›n, sendikal bürokrasinin yede¤ine düflme sonucunu do¤urdu¤udur. Böyle bir durumda, sonuçta liberaller ve sendika bürokrasisi ile buluflacak ve ona kan tafl›yacak olan bu anlay›fl›n sorumlusu ise sendikac›lar de¤il, bu hakim sendikal anlay› fl› tafl›yan ve üreten devrimci gruplar olacakt›r. Oysa s›n›f›n tümünü birlefltiren bir perspektifle ve taleplerle yürütülecek mücadele varedildi¤inde bu, siyasal tutumlar›n sahiplenilmesi ve s›n›f›n siyasallaflt›r›lmas› için s›n›rl›, ama önemli bir koflulu da yerine getirmifl olacakt›r. Çünkü ortak düflman karfl›s›nda, tutarl› ve bütünsel s›n›fsal savafl›m perspektiflerinin sahiplenilmesi ile devrimci siyasal tutumlar›n tok ve aç›ktan sahiplenilmesi birbirinden ba¤›ms›z de¤ildir. Sendikal bürokrasiye ve s›n›fa yönelik sald›r›lara karfl› yerel platformlar›n örgütlenmesi gibi farkl› sendikal aray›fllar, s›n›f›n bütünsel savafl›m perspektifinin varedilmesi ile birlikte savafl›m alan›nda gerçek yerini bulacakt›r. J

D‹SK 7’li ‹nisiyatiften Çekildi¤ini Aç›klad›:

Daha Fazla Göreve Talip! fi

ubat ay›n›n sonlar›na do¤ru D‹SK, “yedili inisiyatif”ten çekildi¤ini aç›klad›. Tam da “yedili inisiyatif”in Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) olarak kurumlaflmas›n›n burjuvazinin gündemine geldi¤i bir zamanda... Öyle ki burjuvazinin önemli temsilcisi TÜS‹AD bile hevesle ESK’in kurumsallaflmas›n› ve yasallaflmas›n› devlete önermeye bafllad›. “Yedili inisiyatif”in de talebi olan bu öneri, burjuvazi aç›s›ndan özellefltirmelerin ve enflasyonun yükünü iflçi s›n›f›n›n s›rt›na y›kabilmek için “uzlaflma” aray›fl›n›n bir ürünüydü. Sabanc›, devlet sektöründe çal›flan “kamu” iflçilerine neredeyse ücret zamm› verilmemesini keyifle onaylad›ktan sonra, devletinden dahas›n› da istedi. Özel sektörde çal›flan iflçilerin de ücretlerde “fedakarl›k” yapmas› için ESK’in kurulmas› ve uzlaflman›n sa¤lanmas› gerekti¤ine dair hevesli sözler sarfetti. Sendikalar›n, ellerini tafl›n alt›na sokmalar› gerekti¤ini söyledi. Ne de olsa ayn› gemideydiler.

Ancak ESK tart›flmalar›, burjuvazi ile birlikte 7’li inisiyatifin de böylesine gündemindeyken D‹SK’in “yedili”den çekilmesi, hiç de D‹SK bürokrasisinin uzlaflt›rma misyonunu b›rakt›¤› anlam›na gelmiyor. D‹SK’in “yedili inisiyatif”ten çekilmesi, sendikal mücadelede sendikal bürokrasinin uzlaflt›rma cephesine karfl› de¤il, tam da onunla uyumlu bir ad›m› ifade ediyor. Özellefltirmeyle ve ücretleri t›rpanlama ile sald›r›lar›n›n katlanaca¤› bu dönemde burjuvazi, sald›r›lar›na karfl› biriken tepkileri sadece aç›ktan uzlaflma cepheleri ile altedemeyece¤inin fark›ndad›r. Örtülü ve içeriden bir deste¤e ihtiyaç duymakta, sendikal bürokrasinin bir bölü¤ünü de bu zemine zorlamaktad›r. D‹SK bürokrasisi hem kendi varl›¤›n›n sürmesi, “taban”a yönelik etkisinin genifllemesi için, hem de s›n›fa sald›r›lara ve 1 May›s’a yönelik uzlaflma ifllevini yerine getirebilmek için ad›m atmaktad›r. D‹SK’e yönelik beklentilerin “yedili”den çekilmesiyle artaca¤› bu dönem,

ayn› zamanda 1 May›s’a yönelik ad›mlar›n at›laca¤› ve s›n›fa yönelik sald›r›lar›n giderek artaca¤› bir dönemdir. Bu dönemde, liberal hareketin de katk›s›yla s›n›f içerisinde özellefltirme, iflsizlik, T‹S sald›r›lar›ndan etkilenen öfkeli ve tepkili kesimlerin ve devrimci hareketin sendikal alanda denetlenmesi önemli bir misyondur. D‹SK bürokrasisisinin soyundu¤u misyon budur. Geçen y›l salonda de¤il “alan”da 1 May›s’›n “öncülü¤ü”ne soyunarak, liberal kaynaflman›n tuza¤›n› özenle haz›rlad› ve devrimci hareketin önemli bir kesimini de bu tuza¤a çekti. D‹SK bürokrasisi burjuvazinin s›n›f içindeki ajan› olarak misyonunu bu y›l da yerine getirebilmek için f›rsat kollamaktad›r. Devrimci hareketin D‹SK ya da Türk-‹fl bürokrasisi aras›nda ayr›m yapma çabas›, D‹SK bürokrasisinin, liberal umutlar›n oda¤› olma ve içeriden uzlaflt›rma misyonunun etkili olmas›na hizmet etmektedir. J


5

Say›: 44 P Mart 2000

Ö z e l l e fl t i r m e :

k›sa... k›sa...

S›n›fa Yönelik Sald›r›lar Yürürlükte! ›n›fa topyekün ve genifl kapsaml› sald›r›lar yürürlükte. Enflasyonun çok alt›ndaki zamlar, yeni asgari ücret, yoksulluk ve sefalet içinde bir yaam›n dayat›lmas› anlam›na geliyor. Burjuvazinin koalisyonunu oluflturan hükümet, haz›rlad›¤› sald›r› stratejisinin önünü kesecek hiçbir ödüne yanaflm›yor. En ufak bir hak arama mücadelesi bile, düflman›n kolluk güçleriyle bast›r›l›yor. Son dönem özellefltirmelerle s›n›fa yönelik sald›r›lar daha kapsaml› bir rotaya evrildi. Özellefltirme sald›r›s› yeni gündemde de¤il. Özellikle son 20 y›ld›r burjuvazinin özellefltirme sald›r› plan›n› burjuva hükümetler program edindi. 20 y›ld›r gündemde olmas›na ra¤men, topyekün yoksullaflt›rma ve ezme operasyonunun toplumsal koflullar›n› haz›rlama ve program›na toplumsal destek kazanma ya da en az›ndan genifl kesimleri raz› etme çabas›, bu sald›r›lar›n yaflama geçirilmesinin zamanlamas›nda belirleyici olmufltur. Özellefltirme, s›n›fa yönelik bir sald›r›d›r ve uluslararas› planda dayat›lmaktad›r. Özellefltirmenin dünyadaki sonuçlar› iflten at›lmalar, çal›flanlara daha düflük ücretler ve daha kötü çal›flma koflullar›n›n dayat›lmas›, bütün mal ve hizmetlerin pahal›laflmas› olmufltur. S›n›f içindeki r ekabet artm›fl, örgütsüzleflme ve bölünme daha da derinleflmifltir. Yaflad›¤›m›z topraklarda da flimdiye kadar yap›lan özellefltirmeler sonucunda özellefltirilen ifl yerlerinde iflçilerin yüzde 70’i iflten at›lm›fl, bu iflletmelerde sendikas›zlaflt›rma yüzde 30’lara gerilemifltir. Ücretlerde ise yüzde 60’a varan düflüfller yafland›. Özellefltirmede büyük iflletmeler olarak ilk s›ra POAfi’a verildi. POAfi’ta 6 binin üzerinde iflçi çal›flmakta. Özellikle ‘89’dan bu yana özellefltirme politikalar› POAfi üzerinde etkisini hissettirdi. Sendikal› iflçi say›s› ‘90’da yüzde 69 iken ‘99 Eylül’ünde yüzde 55’e düflürül-

S

dü. Çal›flan iflçi say›s› ‘90’da 8.133 iken ‘99’da 6.166’ya geriledi. Eylül ay› itibari ile POAfi’taki sendikal› iflçi say›s› 3.335, sözleflmeli iflçi say›s› 2781’dir. POAfi’taki tekellerin pay kavgas›n›, Do¤an ve ‹fl Bankas› grubu kazand›. Hemen ard›ndan, düzen içi solcular›m›z liberal s›zlanmalara bafllad›. Ne de olsa “vatanlar›” kar›fl kar›fl sat›l›yordu. Fiyat›n›n çok alt›nda sat›lm›flt›. Yaz›k olmufltu. En az›ndan de¤eri kadar sat›lsayd› (!)... Devrimci hareket ise, “özellefltirmelere hay›r!”, “yeni özellefltirmelere izin vermemek” gibi aç›l›mlarla, bir iflçinin kendili¤inden bilincine denk düflen bir refleks sergiledi. Özellefltirmenin sonuçlar›n› yaflayarak gören bir iflçinin, buna karfl› verdi¤i bir tepki anlaml›d›r ve ilerletilmelidir, ancak bununla s›n›rl› bir düzeyin, öncülük ad›na savunulmas›, varolan bilinç düzeyinin s›n›rlar›na düflmek anlam›na gelir. Bu kendili¤inden tepkinin, devrimci bir bilinçle birlefltirilmedi¤inde tabi kald›¤› yer ise, varolan durumu korumak, yani niyetten ba¤›ms›z olarak, devlet mülkiyetinin savunulmas› taraf›na düflmektir. S›n›f›n kesimsel ç›karlar›n› da s›n›f›n bütünsel ç›karlar›na tabi k›lacak bir programdan ve politikadan yoksunluk ve s›n›f›n bu kesimlerini ancak bu söylemler üzerinden etkileme ve harekete geçirebilece¤i kayg›s›, bu refleksin sergilenmesinde belirleyici olmufltur. Liberaller devlet mülkiyetini kimi aç›ktan, kimisi çeflitli k›l›flarla süsleyip savunurken, devrimciler ise, kendili ¤inden bilincin ötesine geçmedikleri ölçüde, bu duruma düflmüfl oluyorlar. Özellefltirme söz konusu oldu¤unda, sorun, her hangi bir iflyerinin mülkiyetin burjuva devlet mülkiyetinde mi yoksa tekelci sermayenin elinde mi olaca¤›, yani iflçinin sömürücüler aras›nda tercih yapar duruma mahkum b›rakan da, özellefltirmeyi, kendinden menkul bir mülkiyet sorununa indirgeyen yaklafl›mlard›r.

Komünistler de iflçiler de bunun bir taraf› de¤ildir, olmamal›d›r. Sorun, sömürü düzeninin, sorunlar›n›n faturas›n›n iflçi s›n›f›na ödettirmesidir. Bunu, bugün özellefltirmeyle yapmaya çal›fl›yor, yar›n baflka bir yöntemle yapabilir. Bu sald›r›lar karfl›s›nda, kendinden menkul bir özellefltirme karfl›tl›¤›yla, muhaliflikle, fli kayetçilik yap›larak karfl› bir sald›r› örgütlenemez, iflçi s›n›f› siyasallaflt›r›lamaz. Sorunun gerçek çözümü K‹T’lerin sat›lmas›na karfl› olup olmamaktan de¤il, burjuva s›n›f› mülksüzlefltirmekten geçiyor. Bu ise s›n›f›n farkl› kesimlerinde, kesimsel ç›karlar› bütünsel ç›karlara tabi k›lacak, s›n›f›n farkl› kesimlerini iktidar hedefiyle ortak ve somut bir politikada, savafl›m hedeflerinde birlefltirecek bir ufukla faaliyeti örmeyi gerektiriyor. Bu uzun soluklu, çetin bir mücadeledir. K›smi kazan›mlar› da koruman›n yegane koflulunun, bunu s›n›f›n bütününe mal etmek oldu¤unu, s›n›f mücadelesinin deneyimi onlarca kez kan›tl›yor. Aksi halde kazan›mlar›n bir bir elden gitti¤ine son dönemde de tan›kl›k ediyoruz. Özellefltirme sald›r›s› daha yo ¤un bir sömürü ve çal›flma koflul lar› dayat›yorsa: Tam ücretli 6 saatlik ifl günü, 4 vardi ya! Serbest hafta sonu! Sendikas›zlaflt›rma ve tafleronlafl t›rma dayat›yorsa: Bir tek sendikas›z iflçi kalmas›n; tüm çal›flanlar sendikalara! ‹flten at›lmalar ve yoksulluk daya t›yorsa: Herkese ifl, sendika ve sigorta hakk›! Tam ve süresiz iflsizlik sigortas›! Sald›r›y› karfl› sald›r›ya dönüfltürmek k›sa dönemde meyvelerini alamayaca¤›m›z, uzun soluklu, çetin bir mücadeledir. Yeter ki pusula flafl›lmas›n. J

Bagfafl Direnifli Kazan›mla Sonuçland› 1999

y›l›nda yap›lan T‹S görüflmelerinde anlaflmazl›¤a var›lan ve patronun sendikay› devreden ç›kartarak sendikas›zlaflmay› dayatan uy gulmas›yla 13 Ekim’de bafllayan Bagfafl direnifli, Band›rma halk›n›n deste¤ini de arkas›na alarak yerel bir greve dönüfltü. 13 Ekim’de bafllayan ve dört ay sürerek fiubat ay›nda biten grev, Bagfafl iflçisinin kazan›m›yla sonuçland›. Do¤rusu Bagfafl iflçisinin kazan›m› yaln›zca ekonomik bir kazan›m de¤ildi ve bu, topluözleflme maas›nda da kazan›lmam›flt›. Kazan›m, Band›rma sokaklar›n›n, 4 ay boyunca gerçekleflen eylemlere, dayan›flmalara sahne olmas›yla gelmiflti. Bu kazan›m› daha da önemli k›lan di¤er önemli bir etken de, eylemlerin yaln›z Bagfafl iflçileri taraf›ndan de¤il, bir bütün olarak Band›rma halk› taraf›ndan da desteklenmesi ve bizzat Bagfafl iflçisiyle eylemlili¤e durmufl olmas›yd›. Band›rma sokaklar›, Bagfafl grevi sayesinde dört ay boyunca yerel bir direnifle sahne olmufltu. Ö¤renci, ö¤retmen, tüm esnaf, iflçilerin aileleri, bu eylemlerde Bagfafl iflçisini yaln›z b›rakmad›. Hemen hemen tüm eylemlerde bir niyet ifadesi olarak at›lan “... iflçileri yaln›z de¤ildir” fliar›, Bagfafl iflçileri nezdinde gerçek zeminlerine oturdu. Bunlar›n yan›nda, grevin kendisinde de kimi anlaml› ve örnek al›nmas› gereken yönler bulunuyordu. Bagfafl iflçilerinin, hem genel olarak direnifle kat›lan iflçileri bilinçlendirebilmek, hem de grev k›-

r›c›lar›n› direnifle katmak için kurduklar› “ikna komiteleri” bu anlam›yla önemliydi. Bir anlam›yla s›n›f›n kendili¤inden bilincinin ürünü olarak flekillenmiflti bu. Grev k›r›c›lar›n› ilk elden ve öncelikle ce zaland›rmak yerine, onlar› da kazanmaya çal›flan bu yöntem, kuflkusuz örnek al›nmas› gereken bir tutumdu. Özellikle tafleron iflçilere düflman gözüyle bak›p, ceza land›rmay› gerçeklefltiren yöntemle k›yaslanmayacak bir ilerlemedir bu. Gerçekleflen bu yerel direniflin karar l›l›¤› ve militanl›¤› sayesinde, kazanan Bagfafl iflçisi oldu ve grevin bafllamas›na da vesile olan kapsam maddesi geniflleti lerek, vardiya amirlerinin ve teknisyenlerin sendikal› olmas›n›n, T‹S’ten yararlanmas›n›n yolu aç›ld›. Bunun yan›nda hükümetin % 25 zam önerisine karfl›, % 75’lik zam oran› kazan›ld›. Bagfafl grevi, iflçilerle devrimcileri buluflturan bir okul oldu¤u gibi, içinden geçti¤imiz dönemin puslu havas› düflünüldü ¤ünde, oldukça anlaml› bir yeri de iflgal etmekteydi. Bagfafl grevi kaybedilebilirdi de. Ama, öneminden birfley kaybetmezdi. Çünkü bu yerel direniflte, ekonomik kazan›mla ölçülemeyecek de¤erde baflka kazan›mlar bulunmaktayd›. Bagfafl'ta çal›flan iflçilerin hemen hemen ço¤unun faflist ideolojinin etkisinde oldu¤u ve Band›rma'da böyle bir eylemlili¤in ilk olmas› gibi özellikler hesaba kat›l›rsa, dahas›, tüm bunlar›n s›n›f›n kendili¤inden bilincinin ürünü olarak baflar›ld›¤› düflünülürse, gerçek kazan›m›n ekonomik istemlerden

öte kazan›mlar oldu¤u görülebilecektir. Bu yönleriyle Bagfafl, dönemin puslu havas›n› da¤›tan bir eylem olmufltu. Yaln›zca Bagfafl eylemi de¤il, dönemin durgun havas› içinde benzeri eylem lilikleri görmek hiçte zor olmayacakt›r. Karyapsan ve benzeri eylemler bunun en son ve hala s›cak olan örnekleridir. Ne var ki, tüm bu eylemlilikler gibi Bagfafl eyleminin de en büyük eksikli¤i, yerel kalmas› ve s›n›f›n bütünüyle kucaklaflabilecek devrimci bir s›n›f perspektifinden mahrum olmas›yd›. Bagfafl iflçisi Band›rma’da yaln›z kalmad› ama, ülke çap›nda s›n›f kardefllerinin deste¤inden mahrum kald›. Bu eylemliliklerden de görülebildi¤i gibi, bugün ihtiyaç ve eksik olan, böyle direnifllerin olmamas› de¤il, bunlara önderlik edebilecek devrimci bir s›n›f önderli¤inin eksikli¤idir. Dönemin puslu havas›n› da¤›tan Bagfafl ve benzeri eylemleri, daha ileri boyutlara tafl›yacak olan böyle bir önderlik olacakt›r. J

BriSA’da ‹flb›rakma BR‹SA lastik fabrikas›nda tafleron bir flirket olan ‹lksan firmas›nda, hiçbir sosyal hakk› olmayan ve 72 milyonluk düflük ücretlerinden dolay›, 180 kadar tafleron iflçisi ifl b›rakma eylemi gerçeklefltirerek, bir buçuk hafta süren bir eylem gerçeklefltirdi.

Tuzla’da Direnifller Bitmiyor Do-Do Tekstil: Tuzla’da, önce deri iflçileriyle bafllayan aktif ve militan bir iflçi hareketlili¤i, flimdi de DO-DO tekstil fabrikas›nda bulunan iflçilerin, militan ve kararl› direnifliyle ve Tuzla deri iflçilerinin aktif deste¤iyle sürüyor. Fabrikan›n faflist patronu taraf›ndan bask› ve sömürüsünü iliklerinde hisseden ve yaklafl›k 6 ayd›r da ücretlerini alamayan iflçiler, bir günlük ifl b›rakma eylemiyle durumu protesto ettiler. Fabrikan›n faflist patronu, yan›na s›n›fdafllar› olan jandarmay› da alarak eyleme sald›rma ve iflçilere gözda¤› verme yoluna gitti. Daha önceden bu türden durumlara, deri iflçileri vesilesiyle al›fl›k olan DO-DO iflçileri, tuzla deri iflçilerinin yolundan giderek, bu sald›r›lara yan›tlar›, D‹SK Tekstil-‹fl’e üye olarak yan›tlad›lar. Deri iflçileri de bu eylemliliklede tekstil iflçilerini yaln›z b›rakmayarak, s›n›f dayan›flmas›n›n iyi bir örne¤ini sergiledi. Kanpana Kösele: Tuzla Deri-‹fl sendikas›nda örgütlü Kanpana Kösele Fabrikas›nda da, 26 fiubat’ta 21 iflçinin iflten at›lmas› sonucu, at›lan iflçilerin fabrika önüne çad›r kurarak bafllatt›klar› direnifl devam ediyor. Patronun sendiks›zlaflt›rma çabalar› sonucu iflinden at›lan 21 iflçi, üretimin durmas›na ra¤men, ptronun grevi k›rma yönünde fabrikadan mal ç›karma giriflimini engelleyince jandarman›n sald›r›s›na ve gözalt›na al›nmalar›na neden oldu. Tüm bu engellemelere ve jandarman›n sald›r›lar›na ra¤men, Kanpana iflçileri eylemlerine devam ediyor.

T‹S’ler Bafllad›, Pazarl›k Kimler Aras›nda? ekstil, hizmet sektörü, demir-çelik ve daha bir çok sektördeki yüzbinlerce sendikal› iflçinin, ekonomik ve sosyal haklar›n› kazanmak için patronla masaya oturaca¤› T‹S'ler, Mart bafllar›nda bafllad›. Özel ve devlet sektörleri olmak üzere, 400 bine yak›n sendikal› iflçiyi ilgilendiren ve iki y›ll›k dönemi kapsayan görüflmelerde, daha çok ön plana ç›kan talep, hemen hemen her dönem "sorun" olan ücretler konusunda olmaktad›r. Özellefltirmelerle iflsizli¤in, tafleronlaflt›rman›n daha da yayg›nlaflaca¤› ve en son IMF ile imzalanan stand-by antlaflmas›n›n T‹S'lerde kendini daha çok belli edece¤ini düflündü¤ümüzde, bu T‹S'lerin geçen T‹S'lere oranla daha çetrefilli geçece¤ini söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Enflasyon oran› %70 olarak saptanmas›na ra¤men, yaflanan enflasyonun de¤il, Stand-by antlaflmas›yla birlikte, %25 olarak "hedeflenen" enflasyon oran›n› gözönüne alarak, patronlar taraf›ndan önerilen %25'in alt›ndaki zam oran› düflünüldü¤ünde, T‹S'lerin t›kanaca¤›n› kestirmek hiç de zor de¤il. Burjuvazinin kendini yeniden düzenlerken alaca¤› iktisadi tedbir ve yapaca¤› düzenlemelerin faturas›n› iflçi s›n›f›na y›karak, sald›r› dozunu günden güne artt›rd›¤›n›, iflçi s›n›f›n›n özellikle sendikal› kesimlerinin ekonomik örgütlülü¤ü olan sendikalar› devreden ç›karmay› hesaplayan sendikas›zlaflt›rma giriflimlerini ve iflsizli¤in daha da körüklenmesi ve çal›flan kesimler üzerinde tehdit unsuru olarak kullan›lmas›yla kölelik zincirlerinin iyice s›klaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n› düflündü¤ümüzde,T‹S'lerin k›ran k›rana bir pazarl›kla geçece¤ini görmek zoru de¤il. Ama bu pazarl›¤›n bir taraf› patronlarken, di¤er taraf› iflçiler olam›yor. Her T‹S döneminde oldu¤u gibi, bu dönemde de, sendikac›lar iflçilerin s›rt›nda kalabilmek için hareketleniyor. J

T

BROfiÜRLER‹ 1. KAP‹TAL‹ST BARBARLI⁄IN YÜZYIL SONU DANSI HAB‹TAT II . . . . . . . . . . . . . . . . . . 500.000 TL. 2. EK‹M DERSLER‹ BOLfiEV‹ZME SADIK . . . . . . . KALINMADAN Ö⁄REN‹LEMEZ . . . . 500.000 TL. ‹STEME ADRES‹

Banka Hesab›:

3. KADININ KURTULUfiU ‹NSANLI⁄IN . . . . KURTULUfiUDUR. . . . . . . . . . . 500.000 TL. 4. DEVR‹MC‹ PART‹ GÜÇLER‹ NED‹R, NE DE⁄‹LD‹R? . . . . . . . . . 500.000 TL.

Üsküdar Cad. Akçay ‹fl Mrk. Kat: 2 No: 12

Kartal / ‹st. Tel: (0216)

Suzan Do¤an, ‹fl Bank. Mecidiyeköy fib. 1089 30000 514952 Posta Çeki Hesab›:

388 00 89

1652015


6 ›llard›r, Mart-May›s sürecinin ilk eylemi olarak 8 Mart, May›s’a do¤ru akan süreç içinde, devrimci hareketin nabz›n› gösteren ilk veri olarak özgün bir yer tutmufltur. 8 Mar t yaklafl›rken esen rüzgarlar 8 Mart’›n, 8 Mart’ta beliren atmosfer de, 1 May›s’›n iflaretlerini sunar. Buradan bak›ld›¤›nda, son 8 Mart, içinden geçti¤imiz dönemin olumsuz tüm özelliklerini bar›nd›r›yordu. Devrimci de¤erlerimizin pörsütülmeye çal›fl›ld›¤›, tasfiyecili¤in bas›nc›n›n tüm hareketi tehdit etti¤i böyle bir dönemin 8 Mart’› da etkilememesi beklenemezdi. Gerek 8 Mart öncesi, gerekse 8 Mart’ta ortaya ç›kan tablo, bu gerçekli¤in bir parças›d›r. Hangisi Bizim: “Kutlanan” 8 Mart m›, Unutturulan m›? Bu y›l›n 8 Mart’› bayram havas›nda geçti. Adeta bir “kutlama”y› and›r›yordu. Gerçekten de ortada kimileri için kutlanmas› gereken fleyler de vard›. Kad›n-erkek devrimcilerin birlikte kortej oluflturmas›na yasak koymaya çal›flan, mor ve beyaz renklerini mitinge hakim k›lan liberaller ve feministler, bu derece efelenme cesaretini bulduklar›na göre, belli ki meydan› bofl bulmufllard›. Onlar bunu kutlarken, kimileri de, 8 Mart’a dönük haz›rl›klar çerçevesinde ortaya ç›kan “mor” rengin belirledi¤i tabloyu, kendileri aç›s›ndan “yeni tarz” olarak görme safl›¤›na düflüyorlard›. ‹çinden geçti¤imiz kritik dönemeçte, “yeni” ad›yla an›lan her fley gibi, bu “yeni tarz”›n da anlam›, “modas› geçen”lerden, 8 Mart’› 8 Mart yapanlardan uzaklaflmakt›r. Sonucu ise, devrimcilerin 8 Mart’›n›, BM flemsiyesi alt›na yamamakla kalmay›p, bir de bunu teorize etmek oluyor. Kuflkusuz ki, devrimci gruplar›n bir ço¤u, tarihimizdeki devrimci anlam›yla sahiplendikleri 8 Mart’›n bu seneki biçimde geçmesinden rahats›zd›r. Bunun sonucu ise, kad›n sorununa daha fazla el atmak olmamal›d›r. Bugün hakim olan iklimde, “kitlelerden kopmama”, “marjinalleflmeme”, “toplumsallaflma” söylemlerinin t›ls›m› alt›nda, kad›n sorununun, daha çok “cinsel” boyutunun öne ç›kar›ld›¤›n› görüyoruz. 8 Mart, bunun en son örne¤i oldu. Liberaller, feministler, sendikac›lar ve devrimciler kol kola bir 8 Mart “kutlamas›” yapm›fl oldular. 8 Mart 98’de “haremlik”te feministler ve sendikac›larla baflbafla kalan liberaller, bu y›l›n 8 Mart’›nda, yeniden devrimcilerle yanyanayd›lar. Kuflkusuz, toplumun de¤iflik kesimlerini kesen bir sorun olmas› nedeniyle, farkl› kesimlerin biraraya gelmesinin en anlafl›l›r olmas› gereken bafll›klardan birisi “kad›n sorunu”dur. Anlafl›lmamas› ve afl›lmas› gereken ise, devrimcilerin, muhalif ak›mlarla kendilerini bir görür hale gelmeleri, onlar› devrimci bir çizginin etraf›nda toplamak ve kendi damgalar›n› vurmak yerine, kendilerini onlara yaklaflt›rm›fl olmalar›d›r. Bu durumu, devrimcilerin kad›n sorununa olan ilgisizli¤i aflmalar› olarak görmek bir yan›lg›d›r. Çünkü ortaya ç›kan tablo, Cinsel taciz ve asl›nda kad›n sorununa devrimci bir ilgiyi ortaya koymaktan çok; tecavüze karfl› törpülenen, gerileyen devrimci de¤erlerle ve duruflla, hakim “mücadele eden” olan liberal dalgayla iliflkilidir. Gerçekte bugün olan, kad›n feministler, bunu sorunu konusundaki ilgisizli¤in k›r›lmas› ve bu sorunda bir yaparken, burjuva geliflme kaydetmek de¤il, hem kapitalizm öncesinde ortaya hak, hukuk, adalet ç›km›fl olmas› anlam›nda tarihsel ve toplumsal bir sorun anlay›fllar›n› öne olarak kad›n sorununu, hem kad›nlar›n kurtulufl ç›karmakta ve liberal mücadelesini, as›l önemlisi de devrimci siyaseti suland›rmakt›r. cepheye Asl›na bak›l›rsa, devrimci hareketin baz› gruplar›nda daha düflmektedirler. Bu bariz olsa bile, tümünde de varolan yaklafl›m, kad›n noktada, kad›n sorununu hafife alan, sorunun toplumsal boyutunu es geçen sorununa ilgi bir kavray›flt›r. Oysa, s›n›fs›z, s›n›rs›z, her türlü ayr›mc›l›¤›n ve göstermek ad›na, ezme ezilme iliflkisinin ortadan kald›r›ld›¤› bir dünya toplumunu bunlarla bir hedefleyen komünistler aç›s›ndan, kad›n sorunu angajmana girmek feministlere emanet edilemeyecek kadar ciddi, ise, gerçekte liberal toplumsal bir sorundur. Bugün bu sorun ad›na boy gösterenler siyasetle kol kola ise, bütün “mor” renklerine, “erkek egemen devrimci girmek anlam›na gelir. örgütler”e karfl› bütün tafralar›na

Y

ra¤men, gerçekte kad›nlar›n Bugün devrimcilerin kad›n sorununa yaklafl›m› ise, bir yan› kurtulufl mücadelesini temsil ilgisizlik, bir yan› ise sonradan görme bir ilgiyi içerse de, ikisi etmekten uzakt›rlar. Gerçek de bir madalyonun iki yüzü gibidir. Birisi “sorun devrimle bir kad›n kurtulufl mücadelesi, toplumsal muhalefet içinde çözülecek” diyerek, bu konuda yürütülecek bir mücadeleyi önemli ve kitlesel bir dinamik erteledi¤i için, soruna kafa yormay›p, feministlere b›rakt›¤› için; olarak yerald›¤›nda, bu ad› hakeder. Ve bugün, kad›n di¤eri ise ilgi gösterme ad› alt›nda, gerçek bir kad›n hareketi sorununa ilgi göstermek ad›na yerine, burjuva toplumun çerçevesindeki bir kad›n kurtuluflu ve bu gruplar› kad›n hareketi özgürleflmesinin mümkün oldu¤u yan›lsamas›na hizmet etti¤i sananlar, hem kendilerine hem de gerçekte kad›n için, gerçekte kad›n sorununu hafife almaktad›rlar. sorununa yanl›fl yaklaflmaktad›rlar. Devrimci gruplar›n, kad›n sorununa yaklafl›mlar›, yak›n tarihten bu yana, hep sorunlu bir tarzda varolagelmifltir. Bunun hakl› ve anlafl›l›r komünizm hedefiyle ilgili olan boyutu esgeçilmifl oldu. nedenleri de vard›r. Bunun bir taraf›, devrimci kimli¤ini Halbu ki, feminist k›l›f› ard›na saklanan dönekler bir ve duruflunu koruma ›srar› gösteren gruplar›n, 80 yana, toplumda bir kesim, “kad›nlar ad›na” bir sorun sonras› dönemde bu sorunun gündeme gelifl biçimine tarif ediyor ve bunu dillendiriyorsa, onun hakl› bir ve bunun gruplar üzerindeki liberalize edici etkilerine zemini oldu¤unu kabul etmek gerekirdi. Kad›n karfl› duyulan hakl› bir tepkidir. sorunundaki zaaflar› kullananlar›n, kendilerine zemin Kad›n Sorunu ve 80 Sonras› Gündeme Gelifli bulabilmelerinin nedeni de, yine geçmiflteki 80 sonras›nda, “kad›n sorunu” daha çok, eskiden eksikliklerdi. Geçmiflin devrimci muhasebesinin devrimci örgütlerde yer alm›fl, sonras›nda ise yap›lmamas›n›n, bu alanda da etkileri oldu. Kald› ki, mücadeleyi b›rakm›fl kad›nlar›n, devrimci örgütleri “kad›n sorunu” ad›na ortaya ç›kanlar›n hiç bir dönem, karalamak, onlardan kaç›fl› teorize etmek için salt bu soruna dair bir ç›k›fllar› da, difle dokunur bir kulland›klar› bir sorun olarak gündeme tafl›nd›. Geçmifl etkileri de olmad›. Olsayd› da, bunun devrimci mücadele dönemine ait “her fleyin” sorguland›¤› yenilgi ikliminde, devrimci de¤erler ayaklar alt›na mücadeleye hiç bir zarar› olmazd›. Çünkü, bu sorun ve olas› bir kad›n hareketi, iktidarla ilgili bir ak›m de¤il, al›nd›. Bunun öznesi burjuvazi, figüranlar› ise, dün burjuva topluma muhalefet çerçevesinde varolan bir devrimci mücadele içinde yer alan, yenilgi sonras›n›n hareket olabilirdi. Ancak, bu böyle görülmedi¤i “yorgun demokratlar›” oldu. Yeni dönemin, all› yeflilli modas› içinde, “feminist” kimli¤ini edinenler, devrimci oranda, kad›n hareketi ad›na ortaya ç›kanlar da, örgütlerde kad›nlar›n ne kadar ezildi¤ini, kendilerinin bölücü olarak görülerek d›flland›. Bugün, kimi devrimci gruplar flahs›nda ortaya ç›kan ve ne tür bask›lara u¤rad›klar›n› anlatarak, asl›nda kendi feministlerle yak›nlaflmay› önemseyen, ancak bunu yorgunluk ve dönekliklerine, liberal yönelimlerine k›l›f uydurdular. Bunlar›n dile getirdi¤i sorunlar aras›nda, kendi zemininden uzaklaflarak yapan yaklafl›mlar da, do¤rular›n bir k›sm› da olsa bile, kendilerini de o dönem yaflananlar›n tersi yönde bir savrulmay› ifade ediyor. katt›klar› bütünsel bir muhasebe yapmak yerine, kaç›fllar›na k›l›f yapt›lar. Nihayetinde, 80 öncesi için Komünistlerin Kad›n Sorununa Yaklafl›m› flikayet ettikleri “kad›n sorunu”na dair tüm sorunlar›n Komünistlerin, kad›n sorununa yaklafl›mlar›n›n iki yine yafland›¤› liberal partilerde yer almakta bir boyutu sözkonusu. Birincisi, s›n›fs›z toplum hedefine ulaflman›n olmazsa olmaz koflulu olarak, kad›n sak›nca da görmediler. Bu ise, onlar›n geçmiflte yap›lan kimi hatalar›n›, kendi manevralar› için cinsinin ezilmesinin ve ayr›mc›l›¤a u¤ramas›n›n kulland›¤›n› göstermekten baflka bir anlama gelmedi. ortadan kald›r›lmas› yönüdür. Kad›n›n cinsiyetinden “Kad›n sorunu”nun devrimcilerin gündeminde, bu dolay› u¤rad›¤› bask› ve ayr›mc›l›k, kapitalizmden önce ortaya ç›kt›¤› için, sadece burjuva toplumun liberaller arac›l›¤›yla yer almas›, bafltan hakl› bir refleksi de beraberinde getirdi. Bu nedenle de, “kad›n y›k›lmas›yla gerçekleflebilecek bir olgu de¤il, yüzlerce sorunu”, tepkiyle karfl›lanan, yok say›lan, üstü örtülen y›la dayanan ve toplumun iliklerine kadar ifllemifl olan bir sorun oldu. Bunlar›n bölücü yaklafl›mlar oldu¤u öne bu ayr›mc›l›k, ancak kad›nlar lehine, onlar›n kay›r›ld›¤› ç›kar›larak, “as›l sorun s›n›fsald›r”, “kad›n›n kurtuluflu bir geçifl döneminin ard›ndan ve kad›nlar›n da bu devrimdedir” söylemleriyle, sorunun toplumsal ve hareket içinde bizzat sürükleyici güç olarak yer

SON 8 MAR T VES‹LES‹YLE B‹R KEZ DAHA ‘SORUN’ OLAN..

8 MART 2000

‹STANBUL

2000

Mor ve Beyaz Gölgede 8 Mar t

y›l› Küresel Kad›n Yürüyüflünün Türkiye giriflimcileri (KESK’li kad›nlar, 8 Mart Kad›n Platformu, Bar›fl Anneleri, ÖDP’li kad›nlar, EKB, Dicle Kad›n kültür Merkezi, Can Kad›nlar Derne¤i, DBP’li kad›nlar, D‹SK’li kad›nlar, Feminist kad›n çevresi, HADEP’li kad›nlar, Halkevlerinden kad›nlar, Jiyan Kad›n Kültür Evi, MKM’li kad›nlar, Özgür Kad›n Dergisi, At›l›m gazetesi kad›n çal›flanlar›), 8 Mart-17 Ekim tarihleri aras›nda bir dizi etkinlik yapmay› planl›yor. 1.5 ay öncesinden bafllayan çal›flmalar kad›n sorunu merkezinde yoksullu¤a, fliddete, ›rkç›l›¤a ve tecavüze karfl› en genifl muhalefeti harekete geçirmek hedefli, 8 Mart’› da örgütleyen bir giriflim oldu. ‹stanbul, Ankara, Adana, Antep, K›rflehir, Malatya, Mersin, Bursa, Çanakkale, Rize, Diyarbak›r, Siirt, Van, Dersim ve Urfa da miting, bas›n aç›klamas›, panel gibi farkl› etkinlikler yap›ld›. ‹stanbul’da yine bu giriflimin örgütledi¤i etkinli¤e yaklafl›k 2500 kifli kat›ld›. Öncesinde 8 Mart’ta bas›n aç›klamas›, 11’indeki mitinge izin verilmedi¤inden, 8’ine al›nd›. Yaklafl›k üç dört gün önceden bir netlik kazanmas› ve hafta içi olmas› örgütlü kat›l›m› engelledi. Yine de tek sorun bu de¤ildi. Özellikle ‘98’den sonra yaflanan geriye düflüfl, daralma ve örgütsüzlük ‘99 Mart-May›s sürecine damgas›n› vurdu¤u gibi, bu sene de artarak devam edecek gi bi görünüyor. Kuflatmay› yarmak için genel bir alanlara ç›kma ve kitleselleflme anlay›fl›, kazan›lan mevzilerin tükenmesine, devrimci reflekslerin, de¤erlerin git gide zay›flamas›na yol aç›yor. Burjuvazi bu günleri belleklerden kaz›mak için ince politikalarla yol almaya çal›fl›yor. Liberallerin, reformistlerin eliyle bunu baflard›¤› bir gerçek. 8 Mart da böyle bir zeminde gerçekleflti. S›n›fsal zeminden ba¤›ms›z bir kad›n sorunu ile. Son bir kaç senedir ad› fiiflli Abidei Hürriyet diye bilinen, devrimciler taraf›ndan da KAPAN diye adland›r›lan mey-

danda izinli olarak sabah›n erken saatlerinden itibaren 2-3 kere kurulan polis barikat›ndan geçilerek alana girildi. En önde “Kad›nlar yoksullu¤a, savafla, ›rkç›l›¤a, fliddete, taciz ve tecavüze karfl› yürüyor- Dünya Kad›n Yürüyüflü Türkiye Koordinasyonu” imzal› pankart arkas›nda, önde kad›nlar arkada erkekler, alanda ayr›flarak yer ald›lar. Mitinge hem kitlesel hem siyasal olarak HADEP hakimdi. Yöresel k›yafetlerle “Bar›fl Hemen fiimdi”, “Biji Afliti”, Savafls›z bir dünya istiyoruz”, “Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i” pankartlar› ve sloganlar› vard›. Alanda bar›fl› simgeleyen beyaz güvercinler uçuruldu, z›lg›tlar çekildi. Kürsüden yap›lan konuflmalar hem Türkçe, hem Kürtçe okundu. Devrimci çevreler kortejin arkas›nda yer ald›lar. “Yaflas›n 8 Mart, yaflas›n mücadelemiz”, “Kad›nlar el ele mücadeleye”, gözalt›nda cinsel taciz ve tecavüze hay›r”, “Kad›nlar özgürlük, örgütlü güçte”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son” “Tecavüzcü devlet hesap verecek”, “Tecavüz insanl›k suçudur” “Asiye, Günefl, Muhabbet onurumuz” sloganlar› at›ld›. Her türden mor rengin ve beyaz rengin hakim oldu¤u bir mitingdi. Bizler propaganda amac›yla kat›ld›k. Gruplar halinde tüm alana da¤›larak Mart özel say›s›ndan 500 adet da¤›tt›k. Sözlü propaganda ile, devrimci dostlarla ortak sloganlar› atarak, marfllara kat›larak, bazen toplan›p “Kahrolsun Liberal Kaynaflma, Yaflas›n Devrimci Dayan›flma”, “Özgürlük savaflan iflçilerle gelecek” “Süleyman Yeter Kavgam›zda Yafl›yor” vb. fliarlar›m›z› dile getirdik. At›l›m korteji enternasyonali söylerken korteje kat›larak birlikte söyledik. Bildiri da¤›t›rken, S‹P ve ÖDP kortejleriyle gerginlik yaflad›k. Gerekçeleri ise, bildiri da¤›tanlar›n erkek olmas›yd›. Kürsüden yap›lan konuflmalar, kürsü etraf›nda biriken kad›nlar (ÖDP, HADEP, sendikalar ... vb.) taraf›ndan dinlendi. Kürsünün d› -


15 Mart 2000

almas›yla ortadan kalkacakt›r. Bu boyutuyla kad›n sorunu, kad›n cinsinin, s›n›fsal kökeninden ba¤›ms›z sahip oldu¤u ortak bir sorunu ifade eder. Elbette ki, bu ortak sorunlar, s›n›fl› toplum yap›s› içinde, farkl› s›n›ftan kad›nlar üzerinde ayn› bask›y› oluflturmaz. Ancak soyut ve teorik düzlemde, ortak bir sorun oldu¤u gerçe¤ini de de¤ifltirmez. Örne¤in, tüm kad›nlar›n, aile içinde yüklendikleri misyonlar benzerdir. Ancak, bu misyonun burjuva kad›na getirdi¤i yük, sahip oldu¤u imkanlar nedeniyle bir iflçi kad›n›nkiyle k›yaslanamayacak durumdad›r. Bunu vurgulamak, kad›nlar›n kad›n olmaktan kaynakl› sorunlara karfl› bafllatt›klar› hareketin meflru oldu¤unu kabul etmek anlam›na gelir. Bugün, mor rengin bütün hakimiyetine ra¤men, gerçekte devrimci gruplar, bu durumu meflru görmemekte, kad›nlar›n sorunlar›n› dile getiren gruplar›, bölücü olarak de¤erlendirmekte, onlar› kendilerinin rakibi olarak alg›lamaktad›rlar. Elbette ki, böyle bir hareketi meflru görmekle, onu desteklemek, onunla iliflkiye girmek, ayn› de¤ildir. Burada ise, meflrulu¤u kabul edilse bile, as›l önemli olan bu hareketlerin siyasal olarak ne tarafa düfltüklerinin gözetilmesidir. Örne¤in, cinsel taciz ve tecavüze karfl› “mücadele eden” feministler, bunu yaparken, burjuva hak, hukuk, adalet anlay›fllar›n› öne ç›karmakta ve liberal cepheye düflmektedirler. Bu noktada, kad›n sorununa ilgi göstermek ad›na, bunlarla bir angajmana girmek ise, gerçekte liberal siyasetle kol kola girmek anlam›na gelir. Ancak bu söylenenler, komünistlerin s›n›fs›z topluma geçifl bak›m›ndan ve öncesinde kad›n sorununa dair ilkesel yaklafl›mlar›n› ifade etmektedir. Oysa, s›n›fl› toplumlarda, tüm toplumsal sorunlarda oldu¤u gibi kad›n sorununda da belirleyici olan, içinde yaflan›lan toplumun s›n›fsal niteli¤idir. Bu nedenle de, komünistler ba¤›ms›z bir kad›n kurtuluflu hareketini

meflru görseler bile, kendilerini kad›n kurtar›c›lar› olarak görmediklerinden kaynakl› olarak, sorunun s›n›fsal boyutuyla ilgilidirler. Buradan, sorunun ikinci boyutuna geçebiliriz. Komünistlerin, kad›n sorununa yaklafl›m›nda ikinci yön ise, bu sorunun iflçi s›n›f› saflar›n› bölen, güçten düflüren bir etken olmas›n›n yan›s›ra, iflçi s›n›f›n›n devrimci potansiyelinin harekete geçirilmesi boyutudur. ‹flçi s›n›f›, kesimsel ve sektörel ç›karlara göre bölündü¤ü gibi, cinsiyetçi ayr›mc› sistemin etkileri nedeniyle de bölünmekte, asl›nda bu durum, kad›n ve erkek iflçileri de birbiriyle rakip duruma düflürmektedir. Hem iflçi aileleri içinde, hem de çal›flma yaflam›nda, kad›n iflçiler, kapitalist aç›s›ndan bir çok yönüyle tercih sebebidir. Birincisi, kad›n iflçiler, istedi¤i zaman kap›n›n önüne koyabilmesi nedeniyle, istihdam aç›s›ndan patrona daha az yük olmakta,getirmektedir. ‹kincisi, kad›n iflçiler ayn› ifli yapt›klar› erkeklere göre daha düflük ücret almaktad›rlar. Üçüncüsü, görülmeyen emekleriyle, patronun iflçi için ödedi¤i ücretin düflük tutulmas›n›n bir parças› olmaktad›rlar. Bu boyutlar›yla, cinsiyetçi ayr›mc› toplumsal iflbölümü, kad›n ve erkek iflçileri çal›flma koflullar› içinde, birbirine rakip hale getirmektedir. T›pk› iflsiz iflçilerin de, bir tehdit unsur u olarak kullan›ld›¤› gibi. Bu nedenle de, tarihsel eyleminde iflçi s›n›f›na önderlik edecek olan komünistler, s›n›f› bölen her türlü ayr›mc›l›¤a ve k›smili¤e karfl› olduklar› gibi, cinsiyetçi-ayr›mc›l›¤a da karfl›d›rlar ve iflçi s›n›f› saflar›ndaki bu tür anlay›fllarla mücadele ederler. Sadece bununla kalmay›p, s›n›f›n bütünsel ç›karlar›n› dile getirirken, kad›n iflçilerin taleplerini de dile getirirler. Bunu da, kad›n iflçilerin “durumunu düzeltmek” için de¤il, iflçi s›n›f›n›n bölünmüfllü¤üne son vermek, onu güçten düflüren etkileri ortadan kald›rmak ve iflçi s›n›f›n› birlefltirmek üzere yaparlar. Dünyan›n bütün ciddi toplumsal kalk›flmalar›nda, iflçi kad›nlar, temel bir itici güç olarak, bu dinamizmlerini ortaya koymufl, devrimlere, ayaklanmalara kendi mayalar›n› katm›fllard›r. Bu nedenlerle de, komünistler için kad›n sorununda temel halka, kad›n iflçilerdir. Nas›l ki iflçi s›n›f›, insanl›¤›n kurtuluflunun yolunu açacak bir proleter devrimde, tüm toplumsal muhalefeti kendi program› etraf›nda toplayacaksa; bunun kad›nlar›n kurtulufluyla ba¤›n› kuracak olan da, kad›n ve erkek iflçilerden oluflan iflçi s›n›f›n›n kad›n iflçiler halkas› olacakt›r.

fl›nda kalan kesimler de kendi içlerinde gruplar oluflturarak sloganlar att›lar, halay çektiler. ‘98’de Taksim’de kad›n-erkek omuz omuza kavga verirken, Abide-i Hürriyet’teki liberallerle ayr›fl›lm›flt›. Liberallerin bafl›n› ÖDP ve feminist guruplar›n, sendikalar›n çekti¤i bu mitingde az da olsa devrimci yap›lar da vard›. Bu sene yap›lan mitingde devrimciler biraz daha fazla olsa da, farkl› olarak bar›fl talepleri öne ç›ksa da, ‘98’de ayr›fl›lan bu mitingin görüntüsü ayn›yd›. Sonuç olarak bizlerin, devrimci hareketin sorunu ne kitleselleflme ne de marjinalleflmedir. As›l belleksizlik ve iradesizliktir etraf›m›z› kuflatan. Çok duyduk ve duyaca¤›z da: “Her sene çat›flacak de¤iliz ya, bu sene de böyle” oldu vb. söylemlerle süreci geçifltirmek geriye düflüflü h›zland›r›yor ve h›zland›racakt›r da. ‘98’den sonra ‘99’da oldu¤u gibi yine devrimci yay›nlar›n bafll›klar› “Alanlardayd›k, kutlad›k”larla doldurulacak. Muhasebeden, özelefltiriden,

elefltiriden kaç›fl, süreci kendi d›fl›nda aç›klamaya çal›flma gitgide kabu¤una çekilmeyi h›zland›racak. Devrimci dayan›flma ve birliktelik zeminlerini zorlayarak, k›sa vadede bu gerçekleflemese de, liberal tasfiyeci kuflatmaya karfl› irade ortaya koymak belirleyici olacakt›r. Cezaevlerine yönelik sald›r› haz›rl›klar› yap›l›yorken, Ulucanlar’daki siper yoldafll›¤›n›, savaflkanl›klar›n›, hücreleri delip geçen cüretlerini d›flar›ya tafl›makt›r görevimiz. Bugün, legal ve liberal platformlarda kitleselleflme kayg›s›yla devrimci de¤erlerin i¤difl edilmesine karfl› bir ayr›flmay› böyle hayata geçirece¤iz. Kahrolsun Liberal Kaynaflma, Yaflas›n Devrimci Dayan›flma! Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler-‹stanbul

KADIN SORUNU

ANKARA

H

Kahrolsun Liberal Kaynaflma

er y›l Mart ay›na gelindi¤inde düflman›n y›l›n en dertli ay›n› karfl›lamak için haz›rl›k yapt›¤› devrimcilerin ise Mart etkinlikleri ile 1 May›s’› ve sonraki bir y›ll›k etkinli¤in ipuçlar›n› verece¤i sürece haz›rlan›r. Ancak bu haz›rl›klar ço¤u zaman kitleselleflme-marjinal kalmama ad›na liberallerin, sendikalar›n takvimine göre belirlenip flekil al›yor. 2000’in Mart-May›s sürecine bakt›¤›m›zda devrimci hareket aç›s›ndan birçok aç›dan önemi olan bir süreç. Ve bu sürecin sonucunda ya yeni bir at›l›m sa¤lanacak ya da devlet bir süredir sistemli bir flekilde artt›rd›¤› sald›r› program›na güvenli bir flekilde devam edecek. Cezaevlerindeki tutsaklar May›sa militan bir flekilde haz›rlan›p, “cesaretiniz varsa gelin” derken, d›flar›da devrimci hareket bu haz›rl›¤› liberal etkinin alt›nda gerçeklefltirmektedir. Mart-May›s’›n ilk aya¤› olan 8 Mart özünden alabildi¤ine uzak

flenlik havas›nda geçti. GüvenPark’ta toplanan yaklafl›k 500 kifli, devlete verdikleri sözü yerine getirerek hiç bir yaramazl›¤a meydan vermeyerek flenliklerini gerçeklefltirip da¤›ld›lar. Ve ne yaz›k ki bu kadar geri, düzene hizmet eden bir mitinge kitleselleflmeyi hedefleyen bu tür alanlarda arayan devrimci hareketin bir bilefleni At›l›m pankart› ile kat›l›p bu oyuna ortak olmufltur. Daha önce de dillendirdik. fiimdi de yineliyoruz. Bu cendereden kurtulman›n bir tek yolu vard›r. O da; “Ulucanlar’da yarat›lan devrimci dayan›flma ruhunun rüzgarla r› d›flar›da da devrimci kimlik ve özgür eylemler temelinde estirilme yi zorluyor. Liberal zeminleri nesnel olarak parçalayan Ulucanlar di renifli, bir kez daha d›flar›da planl› ve programl› biçimde yarat›lacak devrimci dayan›flma ile, gidilecek yolu ve at›lacak fliar› gösteriyor: Kahrolsun Liberal Kaynaflma, Yaflas›n Devrimci Dayan›flma!” Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler-Ankara

7 Bugün devrimcilerin kad›n sorununa yaklafl›m› ise, bir yan› ilgisizlik, bir yan› ise sonradan görme bir ilgiyi içerse de, ikisi de bir madalyonun iki yüzü gibidir. Birisi “sorun devrimle çözülecek” diyerek, bu konuda yürütülecek bir mücadeleyi erteledi¤i için, soruna kafa yormay›p, feministlere b›rakt›¤› için; di¤eri ise ilgi gösterme ad› alt›nda, gerçek bir kad›n hareketi yerine, burjuva toplumun çerçevesindeki bir kad›n kurtuluflu ve özgürleflmesinin mümkün oldu¤u yan›lsamas›na hizmet etti¤i için, gerçekte kad›n sorununu hafife almaktad›rlar. ‹kisinde de, bu sorunun gündeme gelmesi pragmatik kayg›lar›n belirleyicili¤i alt›nda olmaktad›r. ‹çinden geçti¤imiz dönemde, kad›n sorunun devrimci hareketin gündemine girmesi, yine yenilgi döneminin belirleyicili¤i alt›nda oldu. Bir yandan, mücadelenin geri düzeyde seyretti¤i dönemlerde hep oldu¤u gibi, bu tür sorunlar›n devrimci gruplar içinde ayakba¤› haline gelmesi (aile vb. bahanelerle mücadeleden geri çekilmeler; namus, “geleneksel kad›n” gibi temalar alt›nda iflkencede çözülmeler, ya da aflk, cinsellik gibi temalar›n bahane edildi¤i durumlar); öte yandan yine dönemin etkisi alt›nda, en genifl kesimleri birlefltirme kayg›s› içinde, mümkün olan her bafll›k alt›nda ve mümkün olan her kesimle birleflme çabas› içinde, feministlerle yaklaflma çabalar›. Sonuçta iki neden de, mücadelenin geri düzeyde seyretmesi, devrimci örgütlerin, kendi militanlar› için bile çekim merkezi olamamas› gibi yans›malar›n› da gösteren devrimci önderlik eksikli¤i koflullar›n›n ürünüdür. Asl›nda her ne kadar pragmatik kayg›larla yaklafl›lsa bile, gerçekte bu kayg›lar› giderecek, k›sa vadeli de olsa bir getirisi de olmamaktad›r. Gerçek bir toplumsal taban› harekete geçirmekten uzak olan feministlerle buluflmak, onlar›n da enerjisini harekete geçirmek ad›na at›lan ad›mlar, pratikte hiç de beklenen kazan›mlar› getirmemekte, tam tersine devrimci duruflu zedelemektedir. Bu tür giriflimlerden içine girilen beklentiler sonucunda, devrimci oldu¤undan dolay› düflman›n sald›r› hedefi haline gelen, iflkencenin her türü gibi tecavüze de maruz kalan devrimci kad›nlar, “tecavüz ma¤duru” haline getirilip, kimlikleri parçalanmakta, toplumun önüne böyle sunulmaktad›r. Elbette böyle sunuldu¤u oranda, hem tecavüze, hem de genel olarak “fliddet”e karfl› olan feministlerin, burjuva liberal bir zeminde böyle bir giriflim içinde devrimcilerle yanyana bulunmaktan çekinmek için bir nedenleri yoktur. Hatta, “ma¤dur” olarak sunulan devrimci kad›nlara, “psikolojik ve hukuksal destek” sunarak, onlar› kendi toplumlar›na kazand›rmaya çal›fl›rlar. Halbu ki, onlar›n genel olarak fliddete karfl› olduklar›n› söylemelerine aldanmamak gerekir, onlar, sözde “kad›n duyarl›l›klar›”n› gösteren tutumlar›yla, mitinglere erkekleri almamak için, polislerle yanyana düflmekte bir sak›nca görmezler. Ama, bunlar› yapt›klar› için S›n›fl› toplumlarda, feministlere k›zmak gerekmiyor. Bunun as›l sorumlusu, meydan› tüm toplumsal bofl buldu¤u için liberallerle birlikte efelenen feministler sorunlarda oldu¤u de¤il, meydan› bofl b›rakan devrimcilerdir. Üstelik, gibi kad›n sorununda feministlerle bu yak›nlaflmalar, sorunu burjuva sistemin da belirleyici olan, kendisine içsellefltirdi¤i yap›s›nda de¤il de, erkeklerde içinde yaflan›lan arayan bir anlay›fl›, kad›n sorunu yerine sunmaya hizmet eder. toplumun s›n›fsal Feministler için bunun bir sak›ncas› olmasa bile, böyle bir niteli¤idir. Bu nedenle cinsiyetçi yaklafl›m›n, ulaflt›¤› oranda iflçi s›n›f›n›n birli¤ine bir de, komünistler faydas› olmad›¤› gibi, güçsüzlefltiren bir etki de yarat›r. ba¤›ms›z bir kad›n Son 8 Mart’› feministlere emanet edenler, bunu normal görenler, kurtuluflu hareketini günlük hesaplar› gözetirken, gerçekte kendi bindikleri dal› meflru görseler bile, kesmektedirler. Bu senenin 8 Mart’› “mor” kendilerini kad›n geçse bile, devrimciler için 8 Mart, k›z›l› temsil etmeye devam kurtar›c›lar› olarak edecek. Kad›nlar›n kurtuluflu ile proletaryan›n kurtuluflu aras›nda görmediklerinden ba¤› kurarak siyasal mücadelede yerlerini alan Clara Zetkin’ler, kaynakl› olarak, Kollontay'lar, Rosa Lüksemburg’lar, do¤rular›yla yasorunun s›n›fsal nl›fllar›yla komünist kavgam›z›n yolunu ayd›nlatmaya devam ediyor. P boyutuyla ilgilidirler.


8

Say›: 44 P Mart 2000

Enternasyonalist Yön

Sand›ktan Ç›kan Mollalar›n Yenilgisi De¤il Diktatoryan›n Yeniden Yap›land›r›lmas›d›r

Çifte Kimlik De¤il Enternasyonalist Örgütlenme nternasyonalizm ve komünistlerin uluslararas› örgütlenme sorunlar›, yaflad›¤›m›z topraklardaki devrimcilerin gündeminde hep yer ald›. Bunlar›n yay›nlar›nda muhakkak enternasyonalizme ilgili bir çok yaz› yay›nland›. Hemen hemen tüm partilerin programlarn›da ve de¤iflik örgütlerin temel siyasal belgelerinde enternasyonalizm bahsi mutlaka aç›ld›. Hatta yeri geldi¤inde, bir çok örgüt ve ak›m›n birbirleri ile bu alanda yar›fla girdikleri de pek s›k görüldü. Yine de, enternasyonalizm ko nusu bu topraklarda mücadele eden devrimcilerin bir ço¤u için, halklar›n kardeflli¤i, ezilen uluslarla dayan›flma vb. s›n›rlar› çerçevesinde platonik bir iliflki olman›n ötesine gitmedi. Kuflkusuz platonik olarak tan›mlanamayacak ‘enternasyonalist’ iliflkilerin oldu¤unu da unutmamal›; özellikle SBKP, ÇKP yahut AEP ile iliflkili ya da bunlar›n siyasi çizgisine ba¤l› örgütler oldu. Ama bu durumlarda da, demokratik merkeziyetçi bir uluslararas› örgütlenmenin parçalar› olarak tan›mlanm›fl örgütsel iliflkiler sözkonusu olmad›; daha çok tek yönlü bir ba¤l›l›k, ba¤›ml›l›k iliflkisiydi bu çerçevedeki iliflkiler. Bu durumda yayg›n ve somut olan ‘enternasyonalizm’, flu ya da bu sözümona ‘sosyalist’ devletle dayan›flma, ya da onlar›n aktif destekçisi olan ‘kardefl parti’lerle s›cak ve yak›n iliflkiler içine girme iliflkisi oldu. Oysa proleter enternasyonalizmi bir devletle dayan›flma iliflkisine, halklar›n kardeflli¤inin savunusuna, bir ezilen ulusla dayan›flma içinde ifade edilen anti-flovenizme indirgenemez. Bütün bunlar›n somut öznesi olmak üzere bir enternasyonalist devrimci partinin yarat›lmas›n› flart koflmakla bafllar pro leter enternasyonalizm. Do¤rusu Komünist Enternasyonal’in tasfiye ediliflinin ard›ndan, troçkistlerin ve belki Güney Amerika’daki baz› istisnai giriflimlerin d›fl›nda, enternasyonal düzeyde örgütlü bir iliflki dünyan›n hiçbir yerinde kurulmad›. ‘Bütün ülkelerin iflçileri birleflin’ fliar›yla bafllayan komünist devrim hareketi, bütün ülkelerin iflçilerini komünistlerin uluslararas› örgütünün bayra¤› alt›nda birleflmeye ça¤›rm›flt›. O günden beri proleter enternasyonalizminin somut bir uluslararas› örgütlenme ile iliflkili olarak ele al›nmas› gerekir. Dolay›s›yla enternasyonalizmin soyut biçimde, yahut bir ulusal örgütlenme çerçevesinde tarif edilmesini, komünist hareketin ç›k›fl›ndan beri sahip oldu¤u bir temel özelli ¤inin yok edilmesi; devrimcili¤in çoktan al›fl›lm›fl bir aflamaya geri götürülmesi; ve gerçekte proleter enternasyonalist çizginin inkar edilmesi anlam›na geldi¤i vurgulanmal›d›r.” (Ifl›kl› Yol, s. 236-237) P

“E

ran’da 18 fiubat günü ilk turu yap›lan 6. parlamento seçimleri yüzde 80’lik bir kat›l›mla ilk sonuçlar›n› a盤a ç›kard›. fiubat’taki seçimleri Cumhurbaflkan› Muhammed Hatemi yanl›s› “reformcu” kanat olarak bilinen 23 May›s Cephesi ezici bir üstünlükle kazand›. Burjuva medya, ‹ran’daki parlamento seçimleri sonuçlar›n› “Molla rejimi çözülüyor” 盤l›klar›yla duyurdu. Devrimci hareketimiz de “Molla rejimi” tahlili üzerinden de¤erlendirmeler yapt›. Emperyalist odaklar›n da gözü kula¤› seçimlerdeydi. ‹ran ne “Molla rejimidir”, ne de çözülmektedir. Tüm dünyada burjuvazinin iktidar› hüküm sürmektedir ve ‹ran’da da söz konusu olan islami motiflerle bezenmifl burjuva diktatörlü¤ünün ta kendisidir. Ve t›pk› Türkiye’deki burjuva diktatörlü¤ü gibi, ‹ran’daki burjuvazinin ihtiyaç ve yönelimleri çerçevesinde yeniden yap›land›r›lmas› söz konusudur. Emperyalistler aras› k›z›flan paylafl›m kavgas›n›n kalbi Ortado¤u, Kafkaslar, Balkanlar ve Asya’ya dek uzanan bölgelerde atmaktad›r. ‹ran jeopolitik konumuyla emperyalistler aras› bir ilgi oda¤›d›r. Bir baflka yönüyle de ‹ran herhangi bir Ortado¤u ülkesi de¤ildir. Dünyan›n en stratejik bölgelerinden biri olan Ortado¤u’nun Körfez ve Hazar Denizi petrol ve do¤al gaz havzalar›n›n merkezinde bulunan ‹ran, petrol, do¤al gaz, uranyum ve bak›r aç›s›ndan dünyan›n en zengin yataklar›na sahip ülkelerin bafl›nda gelmektedir. Yüz ölçümü olarak Türkiye’den iki kat daha büyük bir ülke ve 60 milyonluk bir nüfusuyla bölgede güçlü bir dinamiktir. ‹ran burjuvazisi de, hem bu konumunun hem de söz konusu olan dinami¤inin fark›ndad›r. Hem uluslararas› paylafl›m kavgas›n›n k›z›flmas›n›n bas›nc›yla, hem de kendi emperyalist yönelimlerinin itilimiyle bölgede vurucu ve etkin bir devlet olma, bölgesel güce ulaflma, emperyalist hiyerarflide bir üst basama¤a s›çrama hevesleri söz konusudur. ‹ran’daki burjuva odaklar sermaye birikimini ve gücünü gelifltirmek için, iflçi s›n›f› ve sömürülen y›¤›nlar üzerinden sömürünün katmerlefltirilmesi, etkin ve vurucu bir askeri güce ulaflma, toplumun sosyal, kültürel, e¤itimsel vb. alanlardaki yaflam›n›n tümüyle islami motiflere göre düzenlenmesi noktas›nda program›n› ortaklaflt›rm›flt›r. ‹ran burjuvazinin emperyalist hevesleri bunu gerektiriyor. Temelde

burjuva odaklar aras›ndaki ayr›m bu pay kavgas›ndan hangi burjuva oda¤›n daha fazla pay alaca¤›, hangi emperyalist oda¤›n tafleronu olarak m› gerçeklefltirece¤i noktas›ndad›r. Ve t›pk› Türkiye gibi, mevcut devlet mekanizmas›yla emperyalist hiyerarflide bir üst basama¤a s›çramas›, bölgede konumunu güçlendirmesi mümkün de¤ildir. ‹ran’da burjuvazi emperyalist hevesleri ile uyumlu devlet örgütlenmesini yeniden yap›land›rma çabas›ndad›r. Hem içte hem d›flta burjuva klikler aras› bu mücadele sonuçlar›na varm›fl de¤ildir. Emperyalist odaklar da ‹ran’›n bu kab›na s›¤mamas› ve yönelimlerinin fark›ndad›r. Emperyalist odaklar›n Ortado¤u’da emperyalist politikalar›n›n takipçili¤ini ve bekçili¤ini yapacak güçlü ve etkin bir devlete, ileri bir karakola, bir taflerona ihtiyaçlar› var. ‹ran bu nun önemli bir aday›d›r. Ama tek ada y› de¤ildir. Türkiye, ‹srail, Irak’daki burjuva egemen güçler de rakipleridir. Sadece dar anlam›yla emperyalist odaklar›n (Amerika; Almanya merkezli Avrupa; Rusya-Çin yak›nlaflmas›) kendi aras›ndaki ç›kar kavgalar› sonucuyla önemsenen bir ülke de¤il ‹ran. Emperyalist sistemin istikrar› ve sistemin güvence alt›na al›nmas› için, patlama dinamiklerinin birikti¤i Kafkaslar, Ortado¤u ve Asya’ya aç›lan kap›lar› nedeniyle, bu bölgelere siyasi ve askeri müdahale aç›s›ndan da jeopolitik bir öneme sahip. Bu jandarma görevini Ortado¤u’da kendini islami motiflerle bezemifl bir burjuva diktatörlükten baflkas› daha iyi yapamaz. Seçimlerin ard›ndan hem ‹ran, hem Amerika, hem de Avrupa burjuvazisi ata¤a geçti. Karfl›l›kl› kozlar›n kullan›lmas› ve pay kavgas›nda etkin bir yer tutma söz konusuydu. Hatemi, ‹ran’›n Bat› ile uluslararas› gerginli¤in yumuflamas› için ellerinden geleni yapacaklar›n›, fakat buna karfl›l›k ABD’nin de olumlu ad›mlar› atmas› gerekti¤ini dile getirdi. Bu olumlu ad›mlar› “düflmanca yapt›r›mlar ve kan›tlanmayan terör destekçili¤i iddialar›” olarak öne ç›kard›. Bir ikinci nokta da Hazar petrollerinin Bat› pazar›na ak›t›laca¤› boru hatt›n›n Türkiye üzerinden de¤il, ‹ran topraklar›ndan geçmesine imkan tan›nmas› olarak dile getirdi. ABD emperyalistleri ise, ‹ran’a “üç temel jest” yapmay› planlad›klar›n› belirtti. 1-Clinton ‹ran takvimine göre yeni y›l›n bafllang›c›nda, kutlama vesilesiyle bu ülkeye uzlaflmac› bir mesaj

gönderecek. 2-Clinton ya da D›fl ‹flleri Bak›n Madelaine Allbright, ‹ran medyas›n›n röportaj iste¤ini kabul edecek. 3- 1996 y›l›ndan beri uygulanan ticaret ambargosu hafifletilecek. Clinton’›n son yapt›¤› aç›klama da bir gerginleflmeye yol açacak olan ‹ran’›n teröre hala destek sa¤lad›¤› noktas›ndad›r. Hatemi’nin geçen y›l ‹talya ve Fransa’y› ilk ‹ran Cumhurbaflkan› s›fat›yla ziyaret etmesinin ard›ndan, önümüzdeki aylarda da Almanya‘y› ziyaret etme program›, emperyalistleflme yöneliminde olan ‹ran’›n, Amerika ve Avrupa emperyalistleriyle birlikte karfl›l›kl› beklentilerin dile getirildi¤i ve kozlar›n paylafl›lmas› çabalar›d›r. Madalyonun bir baflka yüzü daha var. Sosyo-politik ve sosyo- ekonomik yap›s› gere¤i yüzde 30’lara varan iflsizlik, sömürünün derinleflmesi, her gün daha da büyüyen yoksulluk, bask›n›n artmas› ‹ran’da da toplumsal patlama dinamiklerini, iflçi ve sömürülen y›¤›n lar›n özgürlük istemlerinin daha da a盤a ç›kmas›na yol açm›flt›r. Seçimlerden burjuvazinin kazan›mla ç›kt›¤›n› söylemek mümkün. Sahneye 23 May›s Cephesi ç›kart›larak farkl› bir rejim, farkl› bir iflleyifl, d›fla aç›lma, demokratikleflme yan›lsamalar›yla ‹ran’daki burjuvazi, emperyalist yönelimlerine y›¤›n deste¤ini sa¤lamak, yo¤un bir sömürü ve bask› koflullar›ndan bunalan ve toplumsal patlama dinamiklerini biriktiren kesimleri bir beklentiye sokarak devletin yeniden yap›land›rmas›nda yol almak, diktatörlü¤ünü vurucu ve etkin k›lmak üzere uluslararas› k›z›flan paylafl›m kavgas›nda elini çabuk tutmak, zeminini sa¤lamlaflt›rmak üzere yeni bir f›rsat yakalam›flt›r. Bunda ne kadar baflar›l› olup olmad›¤› sadece kendi ataca¤› ad›mlarla ilgili de¤ildir. ‹ran’daki proleter kesimler ve sömürülen y›¤›nlar›n yo¤un bir sömürüye ve bask›ya karfl› birikmifl öfkesi, hem ‹ran burjuvazisini, hem de emperyalist sistemin istikrar› ve güvence sini tehdit edecek niteliktedir. Ama bu altüst olufllar sadece patlama dinamiklerinin kendili¤inden a盤a ç›kmas›yla gerçekleflemeyecektir. ‹ran’da proleter bir devrime önderlik edebilecek komünist devrimci bir önderli¤in yarat›lmas› acil bir görevdir. Hem ‹ran’da hem de farkl› toprak larda burjuvazinin hedeflerini gerçeklefltirip gerçeklefltiremeyece¤i ise, dünya komünistlerinin sürece devrimci bir temelde müdahalesine ba¤l›d›r. J

Burjuvazinin Bar›fl Ç›¤l›klar›, Tepeden T›rna¤a Silahlanmay› Örtmek ‹çin! “P

roletaryaya karfl› silahlanm›fl bir burjuvazi, moder n halklar›n bir birlerine bo¤azlat›lmas›na, toplu k›y›mlara tan›kl›k kapitalist toplumun en büyük, en temel ve en belli etmesine ra¤men, bu anlay›fl varl›¤›n› sürdürmektedir. Bu anbafll› gerçe¤idir.” (Sosyalizm ve Savafl, Lenin) lay›fl,savafllar›n, emperyalist yönelimlerin yol açt›¤› politikalaBurjuvazinin “bar›fl”, “toplumsal bar›fl”, “insanl›¤›n global r›n kaç›n›lmaz ve dolays›z sonuçlar› olarak de¤il de, devlet içinsorunlar›na global çözümler getirme” ça¤r›lar›n› yükseltti¤i bir de savafl rant›ndan beslenen bir kesim burjuva kli¤in, “savafl dönemde, buna paralel muazzam bir askeri teknolojik yenilenrantç›lar›n›n”, “kana doymayanlar›n” e¤ilimleriyle aç›klanmas›me ve silahlanma yar›fl›n›n, bu alanda k›yas›ya bir pazar kavd›r. Bu anlay›fllar›n siyasal özü ise, emperyalizm döneminde gas›n›n doruklara ç›kmas› bir çeliflki olarak görülebilir. Bunu kal›c› bir bar›fl ve siyasi istikrar›n söz konusu olabilece¤i aldatburjuvazinin aç gözlülü¤üyle, h›nz›rl›klar›yla aç›klayanlar az demacas›d›r. ¤ildir. Genel bir savafl karfl›tl›¤›, burjuva devletler aras› silahlanBurjuvazinin bar›fl 盤l›klar›n›n amac› da, dünya çap›nda ma yar›fl›na karfl› “savafla de¤il e¤itime bütçe” fliar›n›n yükselsüren yeniden paylafl›m kavgas›n› ve hem bu amaçla hem de tilmesi düzen içi sol kesimler içerisinde yayg›n bir anlay›flt›r. devrimci dinamiklerin bast›r›lmas› hedefiyle yürütülen, ayn› zaÜstelik burjuvazi egemen bir s›n›f olarak örgütlendi¤inden bemanda muazzam bir pazar oluflturan silahlanma yar›fl›n›n üzeri, insanl›k tarihi efli görülmemifl bir kan ve barut kokusunun dünyaya yay›lmas›na, emperyalist ç›karlar u¤runa iflçilerin ve rini örtmek, y›¤›nlar› kendi hedeflerinin pefline takmakt›r. J


9

Say›: 44 P Mart 2000

Güney Amerika’da ‹syan Dinamikleri Tükenmiyor “1992

’de Tolemaida’d Kolombiya Özel Ha eket Kuvvetleri’ni e¤itirken, grubu uyuflturucuya karfl› e¤itti¤imizi söylü yorduk. Narkotik, 1991’de Peru’da oldu¤u gibi gerçekleri örten bir hika yeydi. Her iki durumda da biz, aske ri güçleri isyanlar› bast›rmak üzer e e¤itiyorduk. Biz ve ev sahibi ülke as kerleri, kesinlikle biliyorduk ki, nar kotik uydurma bir bahaneydi. Yard› ma ihtiyaçlar› vard›.” (Akt. ‹flçilerin Dünyas› Gazetesi, 26 A¤ustos, 99) “Arka bahçe” olarak gördü¤ü Güney Amerika üzerinde y›llard›r süren egemenli¤ini korumak için ABD’nin üretti¤i “uyuflturucu” senaryosunun alt›ndaki bu gerçekleri biz söylemiyoruz. Yukar›daki sözler, eski bir ABD özel kuvvetler subay›n›n aç›klamalar›. Kolombiya, Ekvador gibi Güney Amerika ülkelerinde y›llard›r süren sömürü alt›nda, ezilen ve öfkesi biriken kitleleri dizginleyebilmek için, uyuflturucuya karfl› savafl ad› alt›nda bu ülkelere askeri yard›m yapan ABD, bu ülkelerin askeri güçlerini de e¤itiyor. Kolombiya, ABD’de askeri yard›m alan 3. ülke ko-

numunda ve son olarak 6 milyar dolar yard›m ald›. Ekvador ve Kolombiya’ya yap›lan bu “yard›mlar” bofluna yap›lm›yor. Emperyalist yeniden paylafl›mda elini kuvvetlendirmesi gereken ABD, egemenli ¤ini y›llard›r sürdürdü¤ü Güney Amerika’da kontrolü elinde tutmak için tetikte duruyor. Burjuvazinin korktu¤u patlama dinamikleridir. Kolombiya, Venezüella, Ekvador gibi, petrol, hammadde aç›s›ndan zengin Güney Amerika ülkelerinde kakao, kahve gibi tar›m ürünleri de çok uluslu tekellerin egemenli¤i alt›nda üretiliyor. Petrol kuyular› ve tar›m tekelleri için, yoksul köylüler artarak kopraks›zlaflt›r›l›yor, yerliler topraklar›ndan tekellerin ve diktatörlü¤ün özel silahl› güçle ri olan “ölüm mangalar›” ile sindiriliyor. Tüm bunlar›n genifl bir topraks›z köylü, yoksul yerli kitlesini harekete geçirmemesi beklenemez. FARC (Kolombiya Devrimci Silahl› Güçleri) gibi gerilla örgütlerinin yoksul ve topraks›z köylüler içinde, k›rda etkili olmas›, ülkenin kuzeyinde güçlü olmas› da bu patlama dinamiklerinin kitlesel gücünü gösteriyor.

K›rdaki kapitalist sömürü kentte de katlanarak sürüyor. Coca-cola gibi ulus lararas› tekeller, iflgücünü ucuz sömürebildikleri gibi biriken tepkiler karfl›s›nda sendikal hareketin de önüne geçmeyi planl›yorlar. Özellefltirme ile iflsizlik ve sendikas›zlaflt›rma birlikte gidiyor. Vocidental gibi çok uluslu petrol tekelinin, Nestle, Coca-cola gibi tekellerin, topraks›zlaflt›rd›¤›, bar›naklar›ndan kovdu¤u yoksul köylüler, kentte iflsizlefltirerek, sendikas›zlaflt›rarak sald›rd›¤› iflçiler, biriken patlama dinamikleridir. Bunun için ABD bölgeye silah ve askeri yard›m›n› art›rm›flt›r. Kolombiya’da devlet sektöründe çal›flan 600 bin iflçinin 16 Mart’ta greve ç›kmas›, grevin FARC taraf›ndan desteklenmesi de patlama dinamiklerinin ilk olmayan örneklerindendir. Özellefltirme ve devlet sektöründe iflten ç›karmalar nedeniyle geliflen iflçi hareketlili¤i, bunun baflka bir kan›t›d›r. K›rda yoksul köylü ve yerlilerin tepkileri ile kentte genifl öfkeli iflçi y›¤›nlar›n›n tepkisini topyekün sermayenin egemenli¤ine karfl› örgütleyecek ve ge lifltirecek öncü devrimci parti ihtiyac› artmaktad›r. J

dünya’dan k›sa k›sa... ‹RA, Kanl› Pazar ve 16 Mart Katliam›

G

azetelerde bir haber var. ‹rlanda ulusunun y›llard›r sürdürdü¤ü ulusal mücadelesinin geriye düfltü¤ü, ‹RA ile kirli bar›fl pazarl›klar›n›n sömürgeci ‹ngiliz burjuvazisinin ad›mlar›yla at›ld›¤› bir dönemde, ulusal hareketin yükseldi¤i dönemde reddedilen diktatörlük katliamlar› bir bir aklan›yor. Son olarak da Kanl› pazar olarak bilinen, 14 ‹rlandal› eylem ci militan›n öldürüldü¤ü sald›r›lar›n, asl›nda ordu taraf›ndan daha önce planland›¤› a盤a ç›kar›ld›. ‹ngiliz Tu¤general Robert Ford, haz›rlad›¤› gizli raporda “Kanun ve düzen hakimiyetini yeniden kurman›n asgari yolu, uyar›da bulunduktan sonra, holiganlar aras›ndaki liderleri vurmakt›r.” (The Guardian, 13 Mart) diyor. 30 Ocak 1972’de 14 kiflinin öldürülmesi ile sonuçlanan olaylarda, burjuva diktatörlü¤ünün kitle ayaklanmalar›n› silahla bast›rmak için kulland›¤› paraflütçü birli¤inin eylemciler üzerine açt›¤› atefl sonucu, 14 ‹rlandal› öldürülmüfltü. ‹rlanda ulusunun mücadelesinin yoksul kitleler ve iflçiler üzerinde yükseldi¤i o dönemlerde, burjuva diktatörlü¤ü kitlesel gösterleri kanla bast›rmaktan s›n›f tavr› gere¤i hiç geri durmuyordu. S›n›f mücadelesinin fliddetlendi¤i, y›¤›nlar›n mücadele içerisinde hareketlendi¤i dönemlerde, düzene karfl› yönelen hareketlilikleri burjuva kiniyle ezen diktatörlükler, kitlesel mücadelenin geri çekildi¤i, öncüsünün imha edildi¤i ya da tesli miyet, kirli bar›fl ya da düzeniçi yönelimler ile ehlilefltirildi¤i durumlarda, geçmiflteki sald›r›lar›n›n a盤a ç›kmas›n› olanak olarak kullan›yor. ‹ngiliz burjuvazisi de, ‹rlanda ile kirli bar›fla yöneldi¤i bir dönemde geriye düflen kitle hareketlili¤i karfl›s›nda kendini aklamak ve meflruiyetini art›rmak için kanl› pazar›n planlay›c›s› oldu¤unun a盤a ç›kmas›nda sak›nca görmüyor. J

DEVR‹MC‹ PART‹ GÜÇLER‹NDEN....

ABD’de Bir Demokrasi Masal›!

Özel Say›m›za ‹flçilerden Özel ‹lgi flçi s›n›f›n›n acil görevini “milli sermayenin önündeki engellerin kald› r›lmas› ve desteklenmesi” olarak (bkz. Emek, Demokratik Türkiye Özel Say›s›, L. Tüzel ile yap›lan röportaj) dile getiren EMEP, burjuvaziye koltuk de¤nekli¤i yapmaya devam ediyor. Bak›yorsunuz çetelerin yarg›lanmas› talepleriyle ortaya ç›k›yor, düzenden kapitalist devletten medet umuyor, bak›yorsunuz program›nda EMEP’in dünya görüflünün, bilimsel sosyalizm oldu¤u iddia ediliyor. Sosyalizmin ise “efle¤e alt›n semer takmak” isteyenler taraf›ndan a¤za bile al›nmamas›, kirletilmemesi gerekiyor. ‹flçi s›n›f›na sald›r›lar›n artt›¤›, s›n›f›n lime lime edilip parçalara ayr›ld›¤› -sadece kapitalist devlet taraf›ndan ol sa iyi- devrimcilerin sindirildi¤i, ›srarl› olanlar›n katledildi¤i, savafla davet edildi¤i bir dönemden geçiyoruz. S›n›f›n savafl›m hedeflerinin ortak bir zeminden beslenmesi gerekti¤i ortadad›r. Biz de Devrimci Parti Güçleri imzal› özel say›s›n›n da¤›t›m› ve hücre

sald›r›s› arifesinde genel havan›n tespiti için EMEP’in “Yeter Art›k” mitingine kat›ld›k. Mart eylemliliklerinin bafllamas›na yak›n devlet ola¤an d›fl› bir “güvenlik” tertip etmiflti. Tutsak yak›nlar›n›n kortejiyle alana girmeye karar verdik. Yol boyu “Zindanlar Y›k›ls›n, Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci tutsaklar teslim al›namaz”, “Katil devlet y›kaca¤›z elbet” “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar› at›ld›. Arama noktas›nda, bulundu¤umuz kortej ablukaya al›nd›. Pankart al›nd›. Bir kifliyi gözalt›na almak istediler. Erkekler kabinlerden geçirildi. Kad›nlar› bekletmeye bafllad›lar. Gerginli¤in yükselmeye bafllad›¤› anda “Yaflas›n devrimci dayan›flma” slogan› att›rd›k. Bu bas›nçla arama noktas›nda zayiats›z geçebildik. Fakat bu kadar güvenlik önlemi karfl›s›nda flaflk›nl›k yaflayan kitleye önderlik etme gibi bir flans›m›z ve gücümüz olmad›¤› için ne pankart› alabildik, ne de gözalt›y› önleyebildik.

Alanda iki koldan bildiri da¤›t›m›na bafllad›k. Belediye iflçilerinin yo¤un bulundu¤u alanda bildiriler kap›fl kap›fl elimizden al›nd›. Bir anda her yan Özel Say›’y› okuyan iflçilerle doldu. Bu ilgi devlete inanc›n kalmad›¤› bu dönemde, iflçilerin devrimcilere “yüzünü dönme” refleksi olarak kabul edilebilir. Bir yanda Melih Gökçek’in iflten atmaya çal›flt›¤› iflçiler, bir yanda “iflçiler partiye, parti iktidara” slogan›n› atan EMEP’liler, bir yanda da savafl›m hedeflerini ortaya net bir flekilde koyan parti öncesi örgütlülü¤ün da¤›tt›¤› bildirilere olan yo¤un ilgi. ‹flçi s›n›f›n›n tarihine ihanet etmeyece¤i, güçlü bir önderlik bas›nc›yla ortaya ç›kacakt›r. Komünist Devrimciler Ankara’da da önderli¤in oluflturulmas› bilinciyle mücadeleye devam ediyor. Yolumuz proletaryan›n devrimci yoludur! Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler-Ankara

Liberal Kulvarda Koflmak Devrimcilerden Uzak Olsun art eylemliliklerinin ve zindan sald›r›lar›n›n zemin bulmaya bafllaya Mca¤› bu dönemde Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’ndeki baz› dev-

rimcilerin bak›fllar› yemeklere zam yapan Sodexho’ya çevrildi. Özel yemek flirketi olan Sodexho - tabii ki bofl durmayacak- bayram öncesinde yemek fiyat›n› 400.000 TLye ç›kard›. Bu zam öncesinde Mart eylemli¤i için toplant› kararlar› ald›¤›m›z devrimci dostlar›m›z dernek bünyesinde bu zamlara karfl› S‹P’lilerle yemekhane boykotu örgütlenmesini önceliklerine ald›lar. Boykot devrimci zeminlerde yükseldi¤inde, talepler devrimci talepler oldu¤unda pekala Mart eylemlili¤ine katk› sunabilecek bir eylemdi. Ama dostlar›m›z toplant›lar›n geçifltirilmesiyle, S‹P kulvar›na do¤ru bir koflu bafllatt›lar. ‹nisiyatifin S‹P’lilerin elinde oldu¤u bir günlük uyar› boykotu, yemekhane boykotundan çok yemek boykotuna dönüfltü ve %80-90’l›k bir kat›l›mla bayram sonras›na b›rak›ld›. Devrimci reflekslerin kullan›lamad›¤› bu ileri tafl›nabilecek boykot liberal zemine hapsoldu. Devrimci dostlar›m›zsa bu zeminde varl›k yokluk mücadelesi içersinde gündem bollu¤u yaflay›p, hiçbir dalda tutunam›yorlar. Dönem bafl›nda devrimci dayan›flman›n somutlanmas› gerekti¤i bu günlerde, biraz da ›srarl› olamayan platformu kurma çabalar›m›z harçlara %15’lik zam ve yemeklere zamla beraber dernek çal›flmas›na hapsol-

maya meyilli dostlar›m›z taraf›ndan gündeme - yo¤un gündemlerineal›nmad›. Israrl› olamayan diyoruz, çünkü bir önceki platform deneyimi farkl› sebeplerle bu dostlar›m›zda bir motivasyon bozuklu¤una neden oldu. Baz› hatalar›n› bizim de kabul etti¤imiz platformu daha ileri çekmek, devrimci dayan›flman›n somutlanaca¤› platformlara yo¤unlaflmak yerine, iflin kolay›na kaç›p liberal zeminlerde neye hizmet etti¤i belli olmayan komitelerde kaynaflmak, dostlar›m›za daha sempatik geldi. Bunun üzerine devrimci dostlar›m›z dernek çal›flmalar›na, S‹P’lilerle komiteler kurup eylem örgütleme ifllerine kendilerini verdiler. Eylemler hedeflerin ve zeminin belli olmad›¤›, hatta çürük oldu¤u bir kulvarda, liberal kulvarda geçici kazan›mlara do¤ru yol al›yor. Komünist devrimciler Fen Fakültesi’ndeki bu ataleti k›rmaya yönelik, bayram sonras›nda örgütlenecek boykota müdahale kanallar›n› açmak için, boykot zemininde devrimci dayan›flmay› somutlamak ve boykotu ileri çekmek için çaba göstereceklerdir. Uyar› boykotunun ilk gününde Devrimci Parti Güçleri imzal›, Mart özel say›s›n› da¤›tt›k. Baz› ö¤rencilerin liberal durufluna karfl›l›k yemekhane iflçilerinin ve ordan s›yr›lan ö¤rencilerin ilgisi do¤ru yolu gösteriyor. Do¤ru yolda ilerliyoruz. Gerçek inatç›d›r! Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler-Ankara

D

emokrasinin, uygarl›¤›n, adaletin merkezi gibi gösterilen ABD’nin kenar mahallelerindekiler sokaklardayd›. Her ne kadar parlak, ›fl›kl› caddeleriyle bilinse de, o ›fl›lt›y› infla eden farkl› ülkelerden göç edip gelenleri sindirmek için bask› uygulamaktan da çekinmiyor devlet. fiubat sonlar›nda yine bu hedefle Afrika’dan göçüp gelmifl, iflpotac›l›k yapan Amadau Diallo adl› bir genci 41 kurflunla katleden 4 polise beraat karar› verilmesi üzerine 2000 kiflilik bir yürüyüfl düzenleniyor. “Adalet yoksa, bar›fl da yok” sloganlar› eflli¤inde yürüyen kitleye polis müdahale ederek da¤›t›yor. Newyork polislerinin 98’den beri uygulad›¤› “suça s›f›r tolerans” hedefi, kentteki göçmenleri ve siyahlar› sindirme hedefini anlat›yor. Eski Newyork polisinin iflkence yapmakla yarg›land›¤› mahkemelerde söyledikleri dikkate de¤er: “Bizim uygulad›¤›m›z sertlik, genel bir stratejinin parças›d›r. Kimin patron oldu¤unu göstermek için baz›lar›n› arada bir okflamam›z gerekir.” Yine bu olay›n üzerinden bir hafta geçmeden s›n›f kardefli Malcolm Fergusan uyuflturucu sat›c›s› oldu¤u bahanesiyle öldürülüyor. Ferguson, Diallo davas›n›n sonras›ndaki gösterilere kat›ld›¤› için tutuklanm›flt›. Bu kez Ferguson için gösteri yap›ld›. J

Jospin’e Tafl, Albright’a Yumurta Biri Fransa’n›n “solcu” baflbakan›, di¤eri ABD’nin Çek as›ll› Musevi d›fliflleri bakan›. ‹kisinin de geçenlerde yapt›¤› yurtd›fl› gezilerinde bafllar›na ortak bir “kaza” geldi. Fransa baflbakan› Lionel Jospin, fiubat ay› sonlar›nda önce ‹srail ve ard›ndan Filistin’e bir ziyarette bulundu. Ama ‹srail ziyaretinde yapt›¤› bir konuflmas›nda, ‹srail'e karfl› faliyet gösteren Hizbullah'› terörist olarak nitelemesi, Filistin'de bafl›na "bela" oldu. Bat› fieria’n›n Beytüllahim kentinde bulunan Bir Zeyt üniversitesinde ö¤rencilere yapt›¤› konuflma s›ras›nda, “‹kiyüzlü, siyonistlerin ajan› Jospin” sloganlar› eflli¤inde Filistinli ö¤renciler tarf›ndan tafl ya¤muruna tutulmaktan kurtulamad›. Madeleine Albright da, 5-8 Mart tarihlerinde, ilk Çekoslovak Cumhurbaflkan› olan Tomas Masaryk’›n do¤umunun 150. y›ldönümüne kat›lmak için gitti¤i “kendi” memleketinde, Jospin’den “flansl›” olmal› ki, tafl de¤il yumurta ya¤muruna tutuldu. Çek kökenli olmas›ndan dolay›, ad›, Vaclav Havel’den sonra Çek cumhuriyetinin cumhurbaflkanl›¤› için geçen Albright’›n, Brno’da Tomas Masarsky üniversitesinde yapt›¤› konuflmadan sonra, 2 Çek devrimcisi taraf›ndan “kahrolsun ABD emperyalizmi” slogan›yla yumurta ya¤muruna tutuldu. Anlafl›lan o ki Albright, "kendi" memleketinde, düflündü¤ü kadar sevilmiyordu. J


10

Say›: 44 P Mart 2000

Anmas› Güçlü Olmad› Ama, Miras› Canl›

Ucuz ‘Kimlik Hesaplar›’n›n Devrimci Eylemi K›rmas›na ‹zin Yok! ubat ay› içerisinde 1 May›s Mahallesi Devrimci Dayan›flma Platformunun 4 bileflenle oluflturuldu¤unun haberini Maya'n›n önceki say›s›na yazm›flt›k. Platformun oluflum sürecinde bizim d›fl›m›zda Devrimci Parti Güçleri kimli¤ini kullanan eski yoldafllar›m›zla kimlik kullan›m› üze rine bir görüflme gerçeklefltirdik. Bu görüflmede, kimli¤in niteli¤ine de uygun olarak ortak imza kullanabilece¤imiz önerisini götürdük. Bunun karfl›s›nda ise, art›k bu kimli¤i yaln›zca ba¤›ms›z politik faaliyetlerini ifade etmek için kulland›klar›n›, bu yüzden bizim kendimizi ay›rdedici baflka bir imza kullanmam›z gerekti¤ini söylediler. (Bu tart›flma nedense akl›m›za yavuz h›rs›zla ev sahibinin hikayesini getirdi) Kendilerine Devrimci Parti Güçleri kimli¤inin bir öznenin politik kimli¤ine indirgenemeyece¤ini, partileflme stratejisinin ad› oldu¤unu, art›k bu içeri¤iyle benimsemiyorlarsa, kendilerini yeniden tan›mlamalar› gerekti¤ini söyledik. Kendi lerinin geçmiflten beri bu kimli¤i kulland›klar›n› ve yeni bir kimlik almayacaklar›n› söylediler. Yaflad›¤›m›z tart›flman›n ard›ndan bizim önerimizi kabul ettiler. Yap›lan ilk toplant›da yeniden bu sorunu gündeme getirdiler. Kendilerine daha önceki tart›flmay› hat›rlatt›¤›m›zda ise daha sonra kendi arkadafllar›yla de¤erlendirdiklerini ve ortak imza kullanman›n bir ortaklaflmay› ifade edece¤i için uygun bulmad›klar›n›, iki ayr› Devrimci Parti Güçleri imzas› at›lmas› gerekti¤ini platforma açt›lar. Kendilerine bildiriyi göstererek sorduk "bu bildiride ve yap›lacak olan eylemde ortaklafl›yor muyuz?" ald›¤›m›z yan›t "evet" oldu. Bunun üzerine kimli¤in niteli¤ine de uygun olarak tek imza kullanman›n eylemde ortaklaflmay› ifade edece¤ini vurgulad›k. Direniflçiler, iki ayr› Devrimci Parti Güçleri imzas›n›n kullan›lmas› halinde herkesin kendi ba¤›ms›z eylemini yapmas› gerekti¤ini, bu platformda yer almayacaklar›n› söylediler. Sorunu gündeme getiren arkadafl ise ortak imzan›n yanl›fl anlafl›lmalara yol açmas›ndan kayg›land›klar›n›, platformda böyle anlafl›l›yorsa bir sorun olmayaca¤›n› söyleyerek yeniden ikna oldu ve ilk eylem olarak belirledi¤imiz bildiri da¤›t›m› da yine belirlendi¤i biçimiyle, Direniflçiler, Emekçi Halk›n Birli¤i ve Devrimci Parti Güçleri imzalar› ile gerçeklefltirildi. 3 gün üst üste bildiri da¤›t›mlar› yap›ld›. Ard›ndan yap›lan toplan t›da ortak duvar gazetesi ve panel karar› al›nd› -bu toplant›da herhangi bir sorun gündeme getirmediler-, duvar gazetesinde kullan›lacak resimlerin netlefltirilmesi için al›nan toplant›ya ise, art›k ne yapt›¤›n› bilmeyen bu çevre taraf›ndan yeniden ayn› sorun gündeme getirildi ve Devrimci Parti Güçleri'nin neyi ifade etti¤i ve yaflanan ayr›flma üzerine

fi

bir tart›flma aç›ld›. Direniflçileri temsil eden arkadafl, geçmiflten de örnek vererek e¤er bir ayr›flma gerçekleflmiflse, eski zeminlerini art›k sahiplenmeyenlerin kendilerini yeniden tan›mlamalar› gerekti ¤ini vurgulad›. Toplant›ya geçildi¤inde bu sefer de platformu oportünist uzlaflma ile elefltirerek, bildiri da¤›t›m›nda eylemin önüne geçmemek için seslerini ç›kartmad›klar›n›, kendilerinin ba¤›ms›z kimliklerinin kullan›lmas›n›n önüne geçildi¤ini söylemeye bafllad› lar. Bunun karfl›s›nda; e¤er bir oportünist uzlaflma söz konusuysa bunun muhtab›n›n kendileri oldu¤unu, ne biz ne de platformun di¤er bileflenlerinin böyle bir tutumunun olmad›¤›n›, bu tart›flman›n sürekli ve ortaklafl›lmas›na ra¤men gündeme getirilmesinin bir ciddiyetsizlik ve sorumsuzluk oldu¤unu ve eylem k›r›c›l›¤›na dönüfltü¤ünü vurgulad›k. Toplant›ya kat›lan temsilci, bunun kendi eksikli¤i oldu¤unu -yine- arkadafllar›yla de¤erlendirme yapt›klar›n›, ortak kimlik kullan›m›n›n aradaki niteliksel fark› ortadan kald›raca¤›n›, iki ayr› Devrimci Parti Güçleri imzas›n›n at›lmas›n› önerdiklerini, toplant›larda bireysel inisiyatif kulland›¤›n›, böyle bir kiflisel tasarrufunun olmad›¤›n›, özelefltiri verdi¤ini söyledi. Direniflçiler, bu sorun karfl›s›nda platformdan çekildiklerini aç›klad›lar. Yap›lan üçlü toplant›da, sürecin önemine vurgu yaparak bir platform olarak olmasa bile, birlikte üç ayr› çevre olarak ortak eylemler örgütleyebilece¤imiz üzerine ortaklaflt›k, imzalar aç›lmadan platform imzal› bir pankartla, bir sokak eylemi ve bir panel örgütledik. ‹lginçtir, yay›nlar›nda, yaflanan platform deneyimini aktar›rken bizden, "kendini ifade etmekte zorlanan 'maya çevresi" olarak sözetmekte, kendi tutars›zl›klar›ndan ise söz etmemektedirler. "Kendilerini ifade etmekte zorlanan" vurgu ise olsa olsa, aynaya bak›pta kendilerini biz zannetmelerinden kaynaklanmaktad›r. Bizlerin bu duruma iliflkin söyleyece¤i ise, baflkalar›na karfl› sorumlu ve samimi olmalar›ndan önce, aynaya bakt›klar›nda kendi yüzleriyle karfl›laflmalar› ve öncelikle kendilerine karfl› samimi olmalar› yönündedir. Kendilerine karfl› sorumlu ve samimi olmadan baflkalar›na karfl› sorumlu ve samimi davranaca¤›n›, devrimci ciddiyete yarafl›r bir durufl sergileyebilece¤ini zannedenlerin, örgüt ve eylem y›k›c›l›¤› yapmaktan baflka "farkl›" ve "yeni" bir fleyleri olamaz. Devrimci Parti Güçleri'nden Komünist Devrimciler/Ümraniye

8 MART 2000

ANKARA

8

Mütevaz› Ama Liberallerin Gölgesinin Olmad›¤› Bir Eylem

Mart Dünya Kad›nlar Günü, liberallerin damgas›n› vurdu¤u Yüksel caddesindeki eylemin d›fl›nda Mamak Tuzluçay›r lisesi önünde gerçeklefltirilen ba s›n aç›klamas›, Ankara’daki devrimcilerin s›n›rl› da olsa ortaklaflabildi¤i tek eylem olmas› aç›s›ndan anlaml›yd›. Kald›raç, At›l›m, Özgür Gelecek okurlar›n›n tertipledi¤i bas›n aç›klamas›na komünist devrimciler olarak bizler de bildiri da¤›tarak destek verdik. 30-35

kiflilik kat›l›m›n sa¤lanabildi¤i bu bas›n aç›klamas› hem bileflenleri itibariyle, hem de yap›ld›¤› alan bak›m›ndan ilgiyi hakeden ve ayn› zamanda liberallerin kuyru¤undan kopuldu¤u, militan duruflun sa¤land›¤› bir eylem oldu. Bas›n aç›klamas› saat 15:25’te okul ç›k›fl› ile birlikte Kald›raç okuru arkadafllar›n 8 Mart’a yönelik kufllamalar› ile bafllad›. Metnin okunmas› ile devam eden bas›n aç›klamas›nda “Cendere K›r›lmal›, Tak›lmak ‹stenen Zincirler Mart-May›sla Parçalanmal›d›r” bafll›kl›, Devrimci Parti Güçleri imzal› özel say›lar›m›zdan 90 adet da¤›tarak propagandam›z› yapt›k. Ortak haz›rlanan bildirilerin de k›sa sürede bitmesi ö¤rencilerin devrimcilere ilgiyle yaklaflmas› ve bildirileri kendilerinin gelip istemeleri devrimcilerin sorumluluklar›n› hat›rlatmas› bak›m›ndan olumluydu. Metnin okunmas›ndan sonra “Zindanlar y›k›ls›n tutsaklara özgürlük”, “Birlik mücadele zafer”, “Her gün 8 Mart, her gün kavga”, “Asiye Zeybek Güzel’e özgürlük” sloganlar›n›n at›ld›¤› bas›n aç›klamas›yla bitirildi. Eylem esnas›nda bizim bildiri da¤›tmam›z, Kald›raç okurlar›n›n kufllama yapmas›, At›l›m okurlar›n›n anlay›fl›na ters gelmifl olacak ki bizleri eylemi sahiplenmekle suçlad›lar. Biz de eylemde birlik, propaganda-ajitasyonda serbestlik ilkesinin uygulanmas› gerekti¤ini, her türlü devrimci etkinli¤e propaganda materyallerimizi tafl›yaca¤›m›z› belirttik. Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler-Ankara

12

Mart’ta yap›lan Gazi anmas› da, dönemin etkilerini üzerinde tafl›d›. Düflman, 12 Mart’›n çok öncesinden, önlemlerini almaya bafllad›. Önceki y›llardan ç›kard›¤› deneyimlerle bu iflte giderek profesyonelleflti¤ini gösterdi. Bir kaç gün öncesinden mahalleyi ablukaya ald›, girifl ç›k›fllar› kontrolü alt›nda tuttu. Eylem günü ise Gazi Mahallesi’nin tüm girifl ç›k›fllar›, ara sokaklar› ve mahallenin çevre semtleri 7000 polis, özel tim, ve onlar›n araçlar›, panzerleri taraf›ndan tutulmufltu. Eylem alan›na, devrimci gruplar›n toplu halde ve örgütlü bir girifli mümkün olmad›. Çünkü, ne buna dönük bir haz›rl›k vard›, ne de eylem yerinde bunu sa¤layacak bir inisiyatif oluflturabildik. Bir çok insan, ya mahallenin giriflinde, çevresinde ya da içinde 10’arl›, 20’flerli gruplar halinde gözalt›na al›nd›lar. Yaklafl›k 500 kifli gözalt›na al›nd›. Yürüyüfle kat›labilenlerin say›s› ise, yaklafl›k 250-300 kifli kadard›. Eylemin inisiyatifi, Cemevi taraf›ndan oluflturulan Tertip komitesi’ndeydi. Bu komiteyle polis aras›nda yap›lan anlaflmaya göre, eylem flöyle olacakt›: “Eyleme sadece Gazi’de ölenlerin aileleri ve yak›nlar› kat›lacak, yasad›fl› örgütlerin provokasyonuna izin verilmeyecek”ti. “fiehit” aileleri sabah 9’da önce Alibeyköy mezarl›¤›n› ziyaret ettiler daha sonra da otobüsle Gazi’ye döndüler. Mahallede çat›flma s›ras›nda ölen Zeynep Poyraz’›n vuruldu¤u yerde sayg› duruflunda bulunuldu ve bas›n aç›klamas› metni okundu. Daha sonra Cemevi’ne gidildi. Cemevi’nde yemek yenildikten ve mevlüt okutulduktan sonra, 200250 kiflilik kortej halinde Gazi mezarl›¤›na gidildi. Yürüyüfl s›ras›nda at›lan sloganlara da müdahale edildi. “Her yerde adalet istiyoruz!”, “Gazi flehitleri ölümsüzdür!”, “Gazi halk› burada, katiller nerede!” sloganlar› d›fl›ndakilerin at›lmas›na engel olunmaya çal›fl›ld›. Ama bunda baflar›l› olamad›lar. Yürüyüfl boyunca zaman zaman sloganlar birbirini keserek, düzensiz biçimde isteyen istedi¤ini att›. Baz› devrimci gruplardan arkadafllarla (Al›nteri, At›l›m, Kald›raç vard›) birada durarak, ortak belirledi¤imiz sloganlar› att›k. Bunlar; “Yaflas›n Ulucanlar direniflimiz!”, “Ga zi flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Hücrelere girmeyece¤iz, direnece¤iz”, “Yaflas›n devrim ve sosyalizm” idi. ÖDP’li bir grup sürekli “Çorum bir daha asla, Sivas bir daha asla, Gazi bir daha asla” slogan›n› att›rmaya çal›flt›. Onlarla tart›flma yafland›, bu slogan› att›rmamalar›n› söyledik ama sesleri bast›r›lamad›. Buna karfl›l›k Kald›raç’tan arkadafllar “1, 2, 3, daha fazla Gazi” slogan›n› bafllatt›lar, biz de kat›ld›k. Mezarl›k ziyaretinden sonra Cemevi’ni dönüldü ve oradan da¤›l›nd›. Bizler, Gazi Ayaklanmas›’n›n ad›na ve miras›na lay›k bir eylemin gerçekleflemeyece¤ini bilsek de, sahiplenmek üzere eyleme kat›lmak üzere gittik.Ancak, hem semt girifl ç›k›fllar›, hem de toplanma alan›ndaki yo¤un abluka nedeniyle, toplu bir müdahale ve kat›l›m sa¤layamad›k. Bir k›sm›m›z, yürüyüflün içinde yer alsak da, yoldafllar›m›z›n bir k›sm›, daha Gazi’ye ulaflamadan yollarda veya semtin giriflinde gözalt›na al›nd›. Gazi anmas›n›, ad›na yak›fl›r tarzda gerçeklefltirememifl olsak da, böyle bir dönemde, yarat›lan tüm ablukaya ra¤men, eyleme ilgi, düflman›n televizyonlarda göstermeye çal›flt›¤›ndan çok daha fazlayd›. Ara sokaklardan zorlayarak, çeflitli yollar› deneyerek ulaflmaya çal›flan çok say›da insan›n varl›¤›, Gazi’nin hala bir devrimci de¤er olarak sahiplenildi¤ini, ama bunun yeterli olmad›¤›n› gösterdi. Gerekli olan ise, dönemin etkilerinden s›yr›l›p, devrimci bir odaklaflma yaratarak, ablukay› parçalamakt›r. Gazi’ye gösterilen ilgi, asl›nda bunun olanaklar›n›n varl›¤›n› da gösterdi. Bu olanaklar› görüp, de¤erlendirmek üzere hareket etti¤imizde, devrimci irade ve inisiyatifin önüne geçecek engelin olmad›¤› görülecektir. Sorumlulu¤umuz, bu irade ve inisiyatifi kuflanarak, harekete geçmek, sa¤lam ve emin ad›mlarla hedefe yürümektir. ‹nisiyatifi düflmana teslim etmemektir. Devrimci PartiGüçleri’nden Komünist Devrimciler-‹stanbul

Z‹NDANLARI YIKACA⁄IZ! TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK SAVAfiAN ‹fiÇ‹LERLE GELECEK!

B

urjuvazinin sald›r›lar› içeride, d›flar›da sürmektedir. Burjuvazi tüm güçlerini kullanarak biz devrimcilere sald›r›yor. Tutsak düflen devrimciler düflman karfl›s›nda nas›l duraca¤›n›, devrimci durufllar›n› ba¤›ms›zlar ko¤uflundan (oportünistlerden-liberallerden) ayr›flarak onlar›n ve düflman›n inad›na ölümü yenerek düflman karfl›s›nda vücutlar›n› siper ettiler.(...) Düflman›n tüm sald›r›lar›na karfl› ölümü hiçe sayan devrimci onurlar› bizim kavgam›z›n ›fl›¤› oldu. (...) Ulucanlar'da düflman sald›r›s›nda vücutlar›n› siper eden devrimcilerin devrimci durufllar›n› daha ileri s›çratmak için (...) Devrimci Dayan›flma Platformu'nun eylemlerine kat›ld›k. Öncelikle cezaevlerindeki sald›r›lara yönelik mahallede bir bildiri da¤›t›m› gerçeklefltirdik. 3 gün üstüste gerçeklefltirilen da¤›t›m› ilk gün evlerin kap›lar›n› çal›p, insanlarla sohbet ederek gerçeklefltirdik. Da¤›t›m s›ras›nda “istemiyorum”, “ilgilenmiyorum” diyenler oldu¤u gibi; daha çok, “sizleri sonuna kadar destekliyoruz” diyenler, “benim evlad›m da içeride yat›yor” diyenler bizlere güven ve güç verdiler. ‹kinci gün kahvelere ve köy derneklerine iki ekip halinde da¤›t›m› gerçeklefltirdik. Karar netti; her hangi bir sald›r›da Ulucanlar'daki kavga yoldafllar›m›z gibi devrimci durufl sergilenecekti. ‹çeri girerken sloganlarla girdik, ajitasyon konuflmas›yla birlikte bildirilerimizi da¤›tt›k, kimi yerlerde de slogan atarak ayr›ld›k. Buralarda da alk›fllayanlar, arkadafl›n› dinlemesi için uyaranlar oldu¤u gibi, oyunu b›rakmayanlar da oldu. Bunlar› hep yaflayaca¤›z. Üçüncü gün ise konfeksiyon atölyelerine giderek, yine ayn› coflku ile konuflmam›z› yapt›k ve bildiri da¤›tarak, eylemimizi tamamlad›k. Bildiri da¤›t›mlar›ndan bir hafta sonra platformun belirledi¤i pazar eylemini gerçeklefltirdik. Eyleme platformun d›fl›nda Genç Sosyalist Dergisi oku ru arkadafllar da destek verdiler. Eylemimiz pazar›n içinde slogan atarak bafllad›. "Zindanlar y›k›ls›n, tutsaklara özgürlük!" slogan›yla birlikte toplanarak yürüyüfle geçtik. Pazar›n ortas›na geldi¤imizde Devrimci Dayan›flma Platformu imzal›, üzerinde "Zindanlar› Y›kaca¤›z! Tutsaklara özgürlük!" yazan pan-

kart›m›z› açt›k ve bir yoldafl›m›z konuflma yapt›. Yine sloganlarla birlikte caddeye ç›kt›k. Bu s›rada düflman sald›r›s›na karfl› tafl ve sopa toplad›k. Yürüyüfl boyurca; “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Zindanlar y›k›ls›n tutsaklara özgürlük”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz”, “Tutsaklara özgürlük savaflan iflçilerle gelecek”, “Savafla karfl› s›n›f savafl›”, “Yaflas›n devrim ve sosyalizm”, “Soka¤a eyleme özgürleflmeye” sloganlar›n› hayk›rd›k. Yürüyüflü bitirme noktas›na geldi¤imizde pankart›m›z› toplad›k ve caddeye molotoflar› atarak, sloganlar›m›zla da¤›lmak üzereyken gelen düflman›n akrep diye nitelendirilen z›rhl› arac›n› tafla tuttuk. Düflman havaya atefl açt›. Yürüyüfl s›ras›nda bize kat›lan mahalledeki çocuklardan biri "Gelin lan gelin!" diye düflmana öfkesini ba¤›r›yordu... Eylemi 1 gözalt› ile bitirdik. Pazar eyleminden sonraki hafta sonu ise platform çerçevesinde Dab-Sen'de yine ayn› gündemle bir panel düzenledik. Panele Devrimci Parti Güçleri ad›na bir yoldafl›m›z ve Devrimci Parti Güçleri kimli¤ini ba¤›ms›z politik kimlikleri olarak kulland›klar›n› söyleyenlerden bir konuflmac› kat›ld›. Panele bir arkadafl›m›z›n platform ve yapt›¤› eylemler hakk›nda bilgi vermesinin ard›ndan Enternasyonal Marfl›n› söyleyerek bafllad›k. Panelde; düflman sald›r›lar›n› geri püskürtmek için ve Mart-May›s sürecini devrimcilefltirmek için liberallerden anlay›fl olarak da mekansal olarak da ayr›lman›n önemi vurguland›. Bu platformun daha ileri s›çramas›, Ulucanlar'da siper yoldafllar›m›z›n canlar› pahas›na savunduklar› ve bize b›rakt›klar› devrimci miras› ileri tafl›yabilmek için, liberallerden ayr› durarak devrimci eylemler yaratmak flart. Bedel ödedik. Her dökülen kan›n hesab›n› iflçi s›n›f› bir gün soracakt›r. Bedel ödetmek için, liberallerden ayr›larak, bayraklar› birbirine kar›flt›rmadan; birlikte soka¤a, eyleme, özgürleflmeye! Kahrolsun Liberal Kaynaflma, Yaflas›n Devrimci Dayan›flma! Ulucanlar’da Düflenler Kavgam›zda Yafl›yor! Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler-‹stanbul


11

Say›: 44 P Mart 2000

Düflenleri, Düflman›n ‹ninde de Kavgam›zla Yaflataca¤›z evrim mücadelesindeki yoldafllara, nice kavga dostumuza, karanfillere, kardelen çiçeklerine binlerce selam. Ben 38 yafl›nda iflçi s›n›f›n›n bir üyesiyim. Yaflam koflullar›n›n zorlu¤u hem de yaflad›¤›m kimi sorunlardan dolay› kendi kabu¤uma çekil meye karar vermifltim. Bu zorlu süreçte Maya ile tan›flt›m. Gazeteyi okumaya bafllad›ktan sonra, tekrar kavgan›n havas›n›, yoldafll›k iliflkilerinin s›cakl›¤›n› duymaya bafllad›m. Kendi kendime köfleme çekilmenin sorunlar›m› çözmedi¤ini, içten içe farkettim (beni bitirdi¤ini). Anlad›m ki insan kavgadan uzaklaflt›kça bu düzenin batakl›¤›na biraz daha saplan›yor. Oysa bu mücadele, her zaman benim içimdeydi. Ancak insan›n içinde olmas› özgürleflmesi için yeterli olmuyor. ‹nsan›n ve özellikle kad›n›n özgürleflmesi bu mücadelede aktif olarak yeralmas›yla mümkündür. Düzenin istedi¤i gibi çocuklar›na bak›p evde oturmas› onu biraz daha kölelefltiriyor. Ben de 4 çocuk annesiyim ama mücadele etmemde bana engel de¤iller. Bir çok annenin düflündü¤ü gibi bana ayakba¤› olmuyorlar. Çünkü onlar›n birer komünist olmalar›n› istedi¤im için onlar› böyle yetifltiriyorum. Bu süreçte yavafl da olsa ad›m at›yorum ve bu kavga da ben de var›m diyorum. Hepimizin bildi¤i gibi Mart ay›n›n bu mücadelede önemli bir yeri var. 5 Mart’ta Süleyman Yeter’in ölüm y›ldönümü, 8 Mart’ta Dünya Emekçi Kad›nlar Günü, 12-15 Mart’ta Gazi Ayaklanmas›n›n y›ldönümü, 21 Mart’ta Newroz önemli dönemeçlerdir. Bunlar› sahiplenmek, yap›lan eylemlere duyarl› olmak, kat›lmak hepimizin görevi. Mart ay›n›n ilk eylemi olan Süleyman Yeter’in anmas›na yoldafllarla birlikte kat›lmaya karar verdik. Hem Süleyman Yeter’i komünist kimli¤iyle sahiplenmek, düzenin pervas›z sald›r›lar›na karfl›, devrimcilerle omuz omuza durmak için anman›n yap›laca¤› Alibeyköy’e gittik. Bütün mahalle polis ablukas› alt›nda olmas›na ra¤men bir yolunu bulup Cemevi’ne ulaflmay› baflard›k. K›sa bir süre sonra mezarl›¤a yürümek üzere kortej oluflturduk. Ancak kortej halinde mezarl›¤a yürünmesine lefl kargalar› izin vermedi. Bu s›rada eylem komitesi polislerle tart›fl›yor Cemevi yönetimi de aralar›nda arabuluculuk yapmaya, uzlaflt›rmaya çal›fl›yordu. Kortejde ise bir sessizlik hakimdi. Bir yoldafl›m›z kitlenin de kararl›l›¤›n› belirten ilk k›v›lc›m› ateflledi. “Süleyman Yeter ölümsüzdür” slogan› hep bir a¤›zdan at›ld›. Bunu di¤er sloganlar takip etti. O s›rada kortejin etraf› dört bir taraftan sar›ld› ve mezarl›¤a otobüslerle gitmeme kararl›l›¤›m›z nedeniyle polisler azg›n köpekler gibi sald›rd›lar. 59’u bayan, 115 kifliyi gözalt›na ald›lar. Otobüslere doldurup coplarken bizler slogan atmaya flubeye ka dar devam ettik. Korkmad›k y›lmad›k. Aram›zda yafll› analar da vard›. Ancak içerde gösterdikleri devrimci tutumlar›yla sadece ana olmad›klar›n›, devrimci kad›nlar olduklar›n› bir kez daha gösterdiler. Bir kaç istisna d›fl›nda hepimiz devrimci bir tutum gösterdik. Gözalt› süresi boyunca hep sloganlar›m›z› hayk›rd›k, marfllar söyledik. Birbirimizi sahiplenip dayan›flma içinde olduk. ‹çerde, d›flarda gerçeklefltiremedi¤imiz Süleyman Yeter’in anmas›n› gerçeklefltirdik. Yine ertesi gün 8 Mart emekçi kad›nlar günü için bir anma düzenledik. Belki d›flar›da miting alan›nda de¤ildik ama, içerdeki anmalar›m›z›n daha özgür ve daha devrimci oldu¤unu düflünüyorum. ‹çerde ço¤umuz adres ve ifade vermedik. Ç›kar›lmadan önce ifade almaya çal›flan polis bana, “Sen yoksa yoldan m› geçiyordun, evinde niye oturmuyorsun?”, diye sordu. Ben de susma hakk›m› kulland›¤›m› ama bu sorulara cevap verebilece¤imi söyledim. “Yoldan geçmiyordum, ben Süleyman Yeter’in anmas›na geldim. Süleyman Yeter iflçi s›n›f›n›n bir önderiydi, ayn› zamanda komünistti. Ben de bir iflçiyim ve komünistim. Onu sahipleniyorum.” dedim. B›rak›ld›ktan sonra hepimizin morali yüksekti. Çünkü Süleyman Yeter’e ve devrimcilere yak›fl›r bir tutum alm›flt›k. Bundan sonra da bu kavgada düflen di¤er yoldafllar› da devrimci ve komünist olarak sahiplenmeliyiz. Devrim Yolunda Düflenler Kavgam›zda Yafl›yor. ‹stanbul’dan Bir ‹flçi

maya’n›n prizmas›

D

Biz Kazanaca¤›z!

M

erhaba yoldafllar. Sizinle tan›flt›ktan sonra Maya’y› okuyorum. Daha önceden de size yaz› yazm›flt›m. Maya’y› okudukça kendimi iyi gelifltiriyorum. Yaz› yazmak da beni gelifltiriyor. Yaz›m gazetede ç›k›nca çok sevindim. Ve arkadafllar›ma gösterdim. Hepsi k›skand› ve bana senin düflündüklerini biz düflünemiyoruz dediler. Ben de onlara Maya okumalar›n› tavsiye ettim. Geçen gün konfeksiyonda birlikte çal›flt›¤›m arkadafllar›ma bir bildiri götürdüm. Bildiri konfeksiyon iflçilerinin sorunlar›n› anlat›yordu. ‹flçiler bildiriyi okudular. O bildiri iflçilerin ezildi¤ini söyledi¤i için hepsi, “do¤ru söylüyorlar, sabahtan akflama kadar eflflek gibi çal›fl›yoruz ve hakk›m›z› alam›yoruz” dediler. En çok alt› saatlik iflgünü dört vardiya slogan› hofllar›na gitti. On iki saat yerine alt› saat çal›flsak ne iyi olurdu dediler. Ve çok zaman›m›z kal›rd›. ‹stedi¤imiz yapard›k. Ama bunun gerçekleflece¤ine inanmad›lar. Bence devrimi yaparsak hepsi olacak dedim. Çünkü flimdi devrim y›llar› diye bir kitap okuyorum. Kitapta Bauman ad›ndaki devrimci, fabrikalardaki iflçileri örgütlüyor, iflçiler biraraya geliyor grev yap›yorlar. Bütün istediklerini patrona kabul ettiriyorlar. Ben de iflçilere “hakk›m›z› alam›yoruz, örgütlenirsek hakk›m›z› al›r›z” diyorum. ‹flçileri bu konuda bilinçlendirmek gerekiyor. Çünkü haklar›n›n dörtte birini ald›klar›nda bile seviniyorlar. Ama iflçiler bizim yüzümüzden oluyor, biz ifl ç›karam›yoruz diyorlar. Ben buna inanm›yorum, çünkü bu düzende patronlar varolduklar› sürece iflçiler sömürülecek. Hep s›rt›m›zdan geçinecekler. Bütün bu sorunlar ancak devrim yaparsak çözülebilir. Ancak o zaman alt› saat çal›flma hakk›m›z olur. Patronlar da bizimle ayn› koflullarda çal›flacak ve eflit olaca¤›z. Son olarak devrimci yoldafllar›m›za yönelik bir fliir yazmak istiyorum. Ölenler dövüflerek öldüler, Günefle gömüldüler, Vaktimiz yok onlar›n matemini tutmaya, Ak›n var ak›n günefle ak›n Günefli zaptedece¤iz güneflin zapt› yak›n.

Burjuvazi Kriz Yönetiminde Baflar›l› Ama, Biz Olanaklar›m›z›n Bilincinde miyiz? Á

Bafltaraf› 1. Sayfada

etkili olmas›nda, burjuvazinin krizi yönetmede, ço¤u devrimci çevrenin beklemedi¤i bir baflar› göstermesinin yaratt›¤› flaflk›nl›¤›n etkisi var. Ama sadece bu de¤il. Devrimci gruplar, uzun geçmifllerine ra¤men, bir dizi iddias›n› gerçeklefltirememenin, varolufluna temel oluflturan bir k›s›m politik analiz ve tutumlar›n pratikte iflas etmesinin de s›k›nt›s›n› yafl›yor; bu durumu izah etmeye çal›flsa da bir türlü inand›r›c› bir izah getiremiyor. Örnek olsun, kendi ba¤›ms›z kimlik ve varoluflunu yads›yacak düzeyde Kürt hareketin umut ba¤layanlar›n, y›llard›r genel grev/genel direnifl ajitasyonlar› yapanlar›n, y›llard›r “iflçi s›n›f›, iflçi s›n›f›” diyerek dövünenlerin, kendisini “proletaryan›n öncü partisi”, “tek komünist güç” olarak propaganda edenlerin, bugün gelinen noktadaki konumlar› hesaba kat›ld›¤›nda, bunun bir güven bunal›m›, gelece¤e güvensizlik yaratmamas› düflünülebilir mi? Do¤al olarak, devrimci gruplar, bu sorunlara, bu sorunlar karfl›s›nda kendi öznel ko numlar›na inand›r›c› bir izah getiremedi¤i için, inand›r›c› bir çözüm de ortaya koyam›yor; devrimci militanlara ufuk sunam›yor. Öte yandan, burjuva yönetim, politik meflruiyetini çoktan kaybetmesine, egemen s›n›f kendi içinde sürekli bir çat›flma içinde bulunmas›na, baflta Kürtler olmak üzere toplumda devlete karfl› varolan güven bunal›m›na, iflsiz-çal›flan milyonlarca iflçinin sefalet içinde yaflamas›na, toplumda gelece¤e karfl› güvensizlik her geçen gün artmas›na, onbinlerce insan devlet terörü ile katledilmesine, mahalle karakolundan bafllamak üzere tüm polis ve jandarma teflkilat›nda de¤iflik düzeyde iflkenceden geçirilmesine, mevcut hukuk sisteminden ma¤dur olmas›na ra¤men, burjuvaz yine de iktidar›n› rahatl›kla sürdürüyor, hatta gerici reformlar sayesinde sistemini tahkim edebiliyor. Biz bunu, burjuvazinin kriz yönetimi olarak, devrimci bir önderli¤in, devrimci bir iflçi hareketinin olmad›¤› koflullarda, burjuvazinin kendi açmazlar›n›, hedeflerine varmada bir olanak olarak de¤erlendirme politikas› olarak niteliyoruz. Burjuvazinin kriz yönetiminde baflar›l› olmas›, onun ken di öz gücünden çok, devrimci hareketin zay›fl›¤›ndan, burjuvazinin, y›¤›nlardaki düzene dönük öfke ve hoflnutsuzluklar› kendi hedefine yönlendirme becerisinden geliyor. Oysa normal olarak, bu tür bir bask› ve sömürü çark›n›n iflledi¤i koflullarda, burjuva egemenli¤inin de bu derece y›prand›¤› bir ortamda, sistemi karfl›s›na alan, sistemi devrimci bir temelde de¤ifltirmek isteyenlerin, b›rakal›m güç kaybetmesini, her an devrimci bir durumun do¤mas›n› sa¤layacak bir politik özne olarak sivrilmemesi düflünülemez. Çünkü üzerinde yaflad›¤›m›z topraklarda da, genel olarak dünya da, devrimin nesnel olanaklar›n›n devrimci bir geliflmeye hizmet etmesiyle devrimci bir önderli¤in yarat›lmas› aras›ndaki iliflki hiç bu kadar dolays›z hale gelmemifltir. Burjuvazinin ideolojik hegemonyas›, y›¤›nlarda yarattt›¤› ideolojik ve politik yan›lsamalar, devrimin nesnel olanaklar› karfl›s›nda hiç bu kadar etkili bir baraj olarak ortaya ç›kmam›flt›r. Yaflanan yenilgi ortam›n›n bu derece fliddetli yaflanmas›nda da, burjuvazinin yönetme baflar›s›nda da, devrimci bir önderlik eksikli¤i, temel ve belir leyici bir role sahiptir. Sadece ulusal çapta, yaflad›¤›m›z topraklarla s›n›rl› koflullar de¤il, uluslararas› koflullar da, yaflad›¤›m›z topraklardaki devrimci hareket için büyük bir avantaj sunuyor. Sosyalizmin, komünizmin iflas›n›, “tarihin sonu”nu ilan ederek “Yeni Dünya Düzeni” iddias›yla kapitalizmin üstünlü¤ünü ilan eden burjuvazinin insanl›¤a ne verece¤i, geçen ony›lda yeterince ortaya ç›kt›. Bunu bir yana b›rakal›m. Yeniden bir emperyalist paylafl›m›n Sahibi ve Yaz›iflleri Md.: Suzan DO⁄AN

Özgürlük Savaflan ‹flçilerle Gelecek! Zafer Bizim Olacak. Okmeydan›’ndan Komünist Bir ‹flçi

Banka Hesab›:

Tohum Yay›nc›l›k

gündemde oldu¤u, bu paylafl›m›n merkezinde yeralan bir ülke ve uluslararas› odaklar›n Türkiye burjuvazisini yan›na çekmek için k›yas›ya bir kavgaya girdi¤i kritik bir tarihsel dönemden geçiyoruz. Bir yanda ABD, bir yanda AB, bir yanda askeri ve politik güç olarak kimsenin görmezden gelemedi¤i bir Rusya, bunlar içinde yolunu bulmaya çal›flan, bölgesel bir güç olmak, alt-emperyalist bir güç olarak hiyerarflide basamak atlamak isteyen bir Türkiye... Neredeyse tüm komflular›yla politik ve toprak sorunlar› olan, bu sorunlar›n her zaman s›cak çat›flmalara yolaçma olas›l›¤› olan kaç ülke var Türkiye gibi? Sadece nesnel koflullar bak›m›ndan de¤il, öznel koflullar› bak›m›ndan da, ulusal ve uluslarars› tüm y›k›c› etkenlere ra¤men, devrimci kimli¤i ayakta tutmaya çal›flan, kendine komünizmi, Marksizm-Leninizm’i referans olarak olan, bunun için bedel ödemekten kaç›nmayan bir devrimci hareket kaç ülkede var? Bütün sorun, bu olanaklar› güce dönüfltürecek, ideolojik ve örgütsel donan›m›, devrimci bir program ve stratejiyi, bilinçli, planl› bir haz›rl›¤›n baflar›lmas›n› sa¤layacak bir devrimci öznenin, devrimci bir önderli¤in olmamas›d›r. Bu önderlik gökten düflmeyecekse, mevcut güçlerin ideolojik ve örgütsel etkinli¤i ile yarat›lacaksa, o zaman yap›lmas› gereken, mevcut olanaklar›m›z› de¤erlendirecek bir bak›fl› kazanmakt›r. Bugün tüm devrimci kuvvetlerden kendini sorumlu tutmayan, bunu devrimci bir önderli¤in yarat›lmas› amac› do¤rultusunda de¤erlendirmeyen, buna uygun bir ideolojik donan›ma, örgütsel kapasiteye sahip olmay› öncelikli ve temel görevi olarak benimsemeyenlerin mevcut olanaklar› devrimci hedefler do¤rultusunda de¤erlendirmesi olanakl› olabilir mi? Bütün dikkatini, kendi dar ve s›n›rl› güçlerine diken, bunlarla yetinmeyi esas alan, en fazlas› bugün çok yönlü ve tarihten gelen yüklerle büyük bir a¤›rl›k oluflturan görevleri, salt kendi dar güçleriyle yerine getirmeyi önüne koyan bir perspektifle mevcut görevlerin alt›ndan kalkmak olanakl› olabilir mi? Böyle bir bak›fl› benimseyenlerin, bu görevlerin alt›ndan kalkamayaca¤› aç›kça ortaya ç›kt›¤›nda, hem kendi gücüne güvensizlik duymas›, hem de d›fl›ndaki güçlere yabanc›laflarak amaçlar›na tereddütle bakmas› önlenebilir mi? Sorunlar bu derece kapsaml› ve a¤›rken, y›llard›r tekrarlanan, ama devrimci hareketi bir ad›m bile ileriye taflamayan tutumlarda, “kitlelere gidin” ça¤r›lar›nda ›srar›n, iyi niyetli temennilerden öte bir anlam› olabilir mi? Burjuvazinin çok yönlü ideolojik ve politik sald›r›lar› karfl›s›nda, sadece tek tek gruplar›n dar güçlerine ve amatör çabalar›na dayanan bir etkinlikle tutunabilimek, en önemlisi de karfl› sald›r›ya geçmek olanakl› olabilir mi? Yaflanan gerçekler, bu sorular›n yan›tlar›n›, anlamak isteyenler için yeterince ortaya koyuyor. Art›k, daha fazla zaman kaybetmeden, güçlerin çarçur edilmesine yolaçmadan, kendimize devrimci elefltirel tutum tak›nmak, kendimizi devrimci yenilenmeye kilitlemek, varolman›n ve yol yürümenin yaflamsal koflulu haline gelmifltir. Bugün as›l sorun yenilgi gerçe¤inin üzerinden atlamadan; ama yenilginin sonuçlar› üzerinde kafa yormaktan çok, yenilginin etkilerini bertaraf etmeye yo¤unlaflan; Bolflevizm’i, yeni bir Ekim Devrimi’ni bu topraklarda yeniden varedecek nesnel ve öznel olanaklar› de¤erlendirecek devrimci bir önderli¤in infla sorunlar›na, onun haz›rl›k görevlerine yo¤unlaflmakt›r. ‹çinde yaflad›¤›m›z olanaklar›n bilincinde olundu¤u, onun gerektirdi ¤i ideolojik ve örgütsel kapasite yarat›ld›¤› durumda, art›k yenilgiden de¤il, devrimci at›l›mdan sözedece¤iz ve beklenmedik bir devrimci enerjinin ortaya ç›kt›¤›n› görece¤iz. P Üsküdar Cad. Akçay ‹fl Mrk. Kat: 2 No: 12 Kartal / ‹st. Tel: (0216) 388 00 89 Bas›ld›¤› Yer: Baflak Ofset

Suzan Do¤an, ‹fl Bankas› Mecidiyeköy fiubesi 1089 30000 514952

Posta Çeki Hesab›:

1652015


Say›: 44 P

P Mart 2000

81 Y›l Önce Kurulan Komünist EnternasyonaI’in ‹lkesel-Programatik Kalk›fl Noktalar›, Geçerlili¤ini Bugün de Koruyor

‘Dönem, tüm dünya kapitalist sisteminin çözülme ve çöküfl dönemidir’ Komünist devrimci bir program, devrimci bir önderlik niteli¤inin en önemli parças›d›r. Bugün böyle bir programdan, tüm dünya komünistleri gibi, yaflad›¤›m›z topraklar›n komünistleri de yoksundur. Böyle bir program›n yarat›lmas›, bugünün dünya gerçekli¤inin devrimci bir yöntem temelinde analizinin ürünü olmas› gerekti¤i gibi, as›l önemlisi ise, kalk›fl noktalar›n› komünist devrimci gelene¤i¤imizin birikiminden almak zorundad›r. Komünist devrimci gelenek, komünistler için s›n›rlar› belirsiz bir gelenek de¤il, devrimci örgütlülük temelinde oluflan bir sürekliliktir. Bu gelene¤in, en son ve zirveyi temsil eden ürünü ise, 81 y›l önce Ekim Devrimi’nin ba¤r›nda toplanan Komünist Enternasyonal’dir. Bu zirve afl›lmam›fl ve bugün de, Lenin’in bafl›nda bulundu¤u dönemde ortaya konulan kurulufl ilkeleri ile komünistlerin temel kalk›fl noktas›n› oluflturmaktad›r. Afla¤›daki metin, bugün de güncelli¤inden bir fley kaybetmeyen, komünistlerin programatik-ilkesel kalk›fl noktalar›n› oluflturmaktad›r. Tarihsel-politik önemi nedeniyle yeniden yay›nl›yoruz.

“ I- Amaçlar ve Taktikler Almanya’daki Spartaküsbund’un ve Rusya’daki Komünist (Bolflevik) Parti’nin programlar›na dayanarak ve bir program olarak haz›rlanm›fl bulunan afla¤›daki paragraflar›n kabulü, bizce yeni enternasyonalin kalk›fl noktas› olabilir. 1. fiimdiki dönem, tüm dünya kapitalist sisteminin çözülme ve çöküfl dönemidir; ve e¤er çözümsüz çeliflkileriyle birlikte kapitalizm y›k›lmazsa, genel olarak Avrupa medeniyetinin çöküfl dönemi olacakt›r. 2. Proletaryan›n bugünkü görevi, devlet iktidar›n› ele geçirmekten ibarettir. Devlet iktidar›n›n ele geçirilmesi, burjuvazinin devlet ayg›t›n›n imha edilip, proletarya iktidar›n›n yeni ayg›t›n›n örgütlenmesi anlam›na gelir. 3. Yeni iktidar ayg›t›, iflçi s›n›f›n›n, baz› yerlerde de iflçi s›n›f›yla birlikte küçük köylülerle tar›m iflçilerinin de diktatörlü¤ünü temsil etmelidir. Yani bu ayg›t, sömürücü s›n›f›n sisteminin alafla¤› edilmesi ve onun mülksüzlefltirilmesi için bir araç olmal›d›r. Mali oligarflinin egemenli¤inin ikiyüzlü bir biçimi olan ve tamamen biçimsel eflitli¤e dayal› flu sahte burjuva demokrasisi de¤il, emekçi y›¤›nlar›n özgürleflmesini gerçeklefltirme imkan› sunan proleter demokrasisi; parlamentarizm de¤il, bu y›¤›nlar›n kendi seçilmifl organlar› taraf›ndan kendi kendilerini yönetmesi; kapitalist bürokrasi de¤il, bizzat kitleler taraf›ndan yarat›lm›fl ve onlar›n hem ülkenin yönetimine hem de sosyalist infla faaliyetine gerçekten kat›lmas›n› sa¤layan yönetim organlar›; iflte proleter devleti bu tipte bir devlet olmal›d›r. ‹flçi konseylerinin veya iflçi örgütlenmelerinin iktidar› bu devletin somut biçimidir.

4. Proleter diktatörlü¤ü, sermayenin derhal mülksüzlefltirilmesinin, üretim araçlar› üzerinde özel mülkiyetin derhal kald›r›lmas›n›n ve bu mülkiyetin halk›n mülkiyetine dönüfltürülmesinin kald›rac› olmal›d›r. Büyük sanayi ile bankalar›n›n flu örgütlenme merkezlerinin toplumsallaflt›r›lmas› (toplumsallaflma deyince, özel mülkiyetin kald›r›l›p proleter devlete ve iflçi s›n›f›n›n sosyalist yönetimine devredilmesi anlafl›lmal›d›r); büyük toprak sahiplerinin topraklar›na elkonulmas› ve kapitalist tar›m üretiminin toplumsallaflt›r›lmas›; ticaretin tekellefltirilmesi; flehirlerdeki büyük binalar›n ve k›rdaki büyük malikanelerin toplumsallaflt›r›lmas›; ekonomik fonksiyonlar›n kaynaklar›n› proletarya diktatörlü¤ünden alan organizmalar elinde merkezileflmesi ve iflçi yönetiminin gerçeklefltirilmesi; iflte günümüzün esasl› sorunlar› bunlard›r. 5. Sosyalist devrimin güvenli¤i için, iç ve d›fl düflmanlara karfl› savunulmas› için, mücadele halindeki proletaryan›n farkl› ulusal kesimleriyle yard›mlaflabilmek için vs. burjuvaziyle ajanlar›n›n tamamen silahs›zland›r›lmas› ve proletaryan›n genel silahland›r›lmas› flartt›r. 6. Dünya durumu flimdi devrimci proletaryan›n farkl› partileri aras›nda en s›k› temas› ve sosyalist devrimin zafere ulaflt›¤› ülkeler aras›nda tam bir birli¤i gerektirmektedir. 7. Mücadelenin temel yöntemi, sermayenin devlet iktidar›na karfl› elde silah aç›k bir mücadeleyi de içeren proletaryan›n kitlesel eylemidir.” (Komünist Enternasyonal’in Birinci Kongresi’ne Ça¤r› Mektubu; Lenin Döneminde Komünist Enternasyonal -Belgeler-, Cilt 1, s. 44-45)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.