YIL: 5
SAYI: 51
15 Ekim 2000
200.000 TL. (KDV Dahil)
Ortado¤u’nun yeniden bir özgürlük atefliyle ayd›nland›¤› bugün, Dünya, proleter devrimini; insanl›k kurtulufl yolunu ar›yor..
Tek Yol Devrim Kurtulufl Komünizm T
am da “küreselleflme” masallar› yer gö¤ü kaplam›flken; IMF baflkan› “Pragtaki protestocu gençlerin hakl›l›¤›”n› teslim edip “ehlileflme”ye giriflirken; yeniden paylafl›m›n hesaplar› Yugoslavya’da “özgürlük”, “devrim” ad›na pazarlan›rken; Kürdistan’daki devrim yang›n› “bar›fl” suyuyla söndürülmeye yüz tutmuflken; hükümetin program› IMF’den alk›fl al›rken... Tam da, dünya burjuvazisi kale bofl oldu¤u için dünyaya kendi keyfince bir düzen verebilece¤ini düflünüp, arka bahçelerini düzenlemeye giriflmiflken... Art›k “s›n›fsal çeliflki ve çat›flmalar›n olmad›¤›”, “global sorunlar›n öne ç›kt›¤›” bir dünyada, köleli¤in, yozlaflman›n, her türlü pisli¤in üreticileri, insanl›¤›n bugünü ve gelece¤i hakk›nda pervas›zca konuflabilirken... K›sacas› insanl›¤›n kurtulufl yolu olan
devrim ve komünizm hedefi dört bir yandan çarp›t›larak yok edilmeye çal›fl›l›rken; insanl›¤›n önüne “özgürlük” ad›na sunulan tek seçenek ücretli kölelik düzeninde, daha “istikrarl›” bir sömürü ya da açl›ktan ölme “seçene¤i”yken... Dünya bir kez daha, gerçeklerin görüntüleri parçalad›¤›na tan›k oluyor. “Bar›fl”›n en çok dillendirildi¤i Ortado¤u’da, insanl›¤›n kapitalizmde gerçekleflemeyecek özgürlük özlemi, Filistinli emekçilerin baflkald›r›s›yla, tüm safsatalar› parçalayacak kadar canl› biçimde, bir kez daha ve difle difl bir kavgayla ete kemi¤e bürünüyor. Dünya burjuvazisi, kendine en çok güven kazand›¤› bir anda, hem de art›k zemini düzlemeye bafllad›¤›n› düflündü¤ü Ortado¤u’da, Filistinlilerden yedi¤i flamarla kendine geliyor. fiimdi elbirli¤iyle yang›n› söndürmeye çal›fl›p, Filistinli emekçilerin özgürlük özleminden vazgeçmesi için “dua” ediyorlar. “Bar›fl” için, “istikrar” için, Clin-
maya’n›n prizmas›
Emperyalizmin Zay›f Halkas› ve ‹ktidar Perspektifi
H
er devrimci-komünist öncü, iktidar perspektifine sahiptir ya da olmal›d›r. Devrimci bir iktidar perspektifine sahip olman›n olmazsa olmaz koflulu ise, devrimci bir program ve örgüte sahip olmakt›r. Ancak iktidar perspektifine sahip olmak ile, dünyan›n belli bir politik co¤rafyas›nda, s›n›flararas› iliflki ve devrimci dinamiklerin somut durumunu de¤erlendirmek, enternasyonalist bir perspektiften bir stratejiye sahip olmak ayn› fleyler de¤ildir. Zay›f halka kavram›, tam da sorunun bu ikinci yan›yla ilgilidir. Emperyalizmin, bir uluslararas› sistem olarak ortaya ç›kmas›yla birlikte, tüm sistem proletarya devrimi için uygun bir nesnel zemine kavuflmufltur. Ancak sistem, topyekün bir devrimci kalk›flma ile de¤il, zincirin bir veya birden fazla halkalar›n›n k›r›lmas›yla yokedilecektir. Emperyalist sistem hiyerarflik bir bütündür ve hiyerarfliyi altüst etmenin ilk koflulu, hiyerarflinin temel dayanaklar›ndan birinin yerinden çekilmesidir. Hiyerarflinin parçalanmas›nda, hiyerarflinin tepe noktas› ile taban› aras›ndaki halkalar temel bir rol oynar. Zay›f halkalar da genellikle bu ara kademede ortaya ç›kar. Bu türden orta kuflak ülkeler, geç kalkm›fll›kla, ileri s›ç-
rama çabas› aras›nda bir do¤al e¤ilim içinde olduklar›ndan, bir dizi çeliflki ve çat›flmay› bünyelerinde tafl›rlar. Tepedekiler, sistemin tüm do¤al olanaklar›ndan yararland›klar› için; afla¤›dakiler ise, ileriye ç›kma dinamizmlerini kaybetmifl, genellikle kaderlerine raz› olan, bu özellikleri ile de sistemi sarsma potansiyeli s›n›rl› olan bir konumda olduklar› için, orta kuflak ülkeleri zay›f halka konumunu büyük ölçüde bünyelerinde tafl›rlar. Zay›f halka kavram›n›n belli bir nesnel zemine sahip oldu¤u aç›kt›r. Buradan hareketle, zay›f halka tespitinde, nesnelli¤in yeterli ve belirleyici bir rol oynad›¤› söylenemez. Bir ülkenin, sistemin zay›f halka konumunu belirleyen en önemli koflul, onun bünyesinde bar›nd›rd›¤› öznel dinamikler, bu dinamiklerin yaratt›¤› çeliflki ve gerilimdir. Daha aç›k ifadesi ile, ülkenin ekonomik konumu, yönetenlerin güçlülü¤ü veya güçsüzlü¤ü, kendi aralar›ndaki çeliliflkileri de¤il, yönetilenlerin, yönetenlerle ve birbiriyle iliflkileri zay›f halka konumunu belirlemede as›l unsurdur. Üzerinde yaflad›¤›m›z topraklar›n bu aç›dan konumunu de¤erlendirmek, iktidar perspektifininin somutlanmas› ve devrimci görevÁ
ton’un dedi¤i gibi, “çok çal›fl›yor”lar. Ortado¤u’nun yeniden bir özgürlük atefliyle ayd›nland›¤› bugün, bundan etekleri tutuflanlar›n bafl›nda TC geliyor. Altemperyalistleflme hayalleri alt›nda her türlü “fedakarl›¤›” yapm›flken, kendisinin henüz inanmad›¤›; ama liberallerin ›srarla inand›rmaya çabalad›klar› “bölgesel güç TC” rolüne haz›rlan›rken; devrimci Kürt dinami¤inin sönmeye yüz tuttu¤unu, art›k “20 koymuflken”, hiç de¤ilse “bir” alman›n zaman›n›n geldi¤ini düflünürken, tüm hayalleri paramparça oluyor. Bugün Filistinlilerin yapt›¤›n› yar›n Kürdistanl›lar›n yapmayaca¤›ndan emin olam›yor. Bu nedenle ordusuyla, sanatç›lar›, yazarlar›yla, bilumum olanaklar›yla Kürdistan’› kuflat›p, atefli söndürmeye çal›fl›yor. Güney Kürdistan’daki Kürtlerle olas› bir Kürt devletini engellemenin hesaplar›n› yap›yor. Ama dikifl tutmuyor. Halbuki bunu yapsayd›, içeriye dönecek, devrimci dinamiklerin yokedilmesi için yapmas› gerekenleri yapacakt›. Yap›m› tamamlanan hücreleri dolduracak, iflçi s›n›f›n›n elde kalan son k›r›nt›lar›na da sald›racak, “demokratikleflme” yolunda ad›mlar atacak, k›sacas› yeniden yap›land›rmada h›z kazanacakt›. Olmad›, hesaplar yine tutmad›. Filistinli emekçiler, onun rahat›n› bozdular, kabuslar›n› hat›rlatt›lar. fiimdi dünya burjuvazisiyle birlikte Türkiye burjuvazisi de yang›n› söndürmeye çabal›yor. Ama ne kadar çabalasalar bofl, dünya devrim için dönüyor. Ezilenler, bugün bilincinde olmasalar da, dünyan›n tüm koflullar› günden güne devrimi ça¤›r›yor. Türkiye, böyle bir dünyan›n kilit bir bölgesinde bulunuyor. Varl›¤›yla hedefleri, att›¤› ad›ml Devrimci Dinamikleri Harekete Geçirelim s. 2 l Ulucanlar’da Düflenleri Ulucanlar Bilinciyle And›k l Üniversitelerde Yeni Mücadele Dönemi l S›n›f - Siyaset Eylem Biçimlerine Yaklafl›mda S›n›f Perspektifi
s. 2 s. 3
s. 4
larla bölge gerçekli¤i aras›nda, yaflad›¤› binbir çeliflkiyle k›vran›yor, bu çeliflkileri her gün yeniden üretiyor. Türkiye’de dipten gelen bir dalga birikiyor, mayalan›yor. Ekim Devrimi’nin 83. y›ldönümü yaklafl›rken, insanl›k hiç olmad›¤› kadar yeni Ekimlere ihtiyaç duyuyor. Filistinli emekçilerin, ‹srail bombalar› karfl›s›nda yüreklerinden kopar›p f›rlatt›klar› tafllar, özgürlük özleminin gücünü tafl›yor. ‹flte o tafllar›n, özgürlük özleminin gücü, ücretli kölelik düzeninin tüm gayri meflrulu¤unu, y›k›lmay› ne kadar da haketti¤ini bir kez daha tüm dünyaya hayk›r›yor. Dünya, proleter devrimini; insanl›k kurtulufl yolunu ar›yor. Tek yol devrim, kurtulufl komünizm! J
l Kirli Bar›fl ‹le Ehlilefltirilmeye Çal›fl›lan Filistin Ulusudur s. 8 l Enternasyonalist Yön Ekim Devrimi ve Enternasyonal Karakteri s. 9 l Devrimci Parti Güçleri’nden... s. 10-11
2
Say›: 51 P Ekim 2000
Düflman Zindanlara Sald›r› ‹çin F›rsat Kolluyor... Görev, Kamuoyu Yaratmak De¤il...
gündem
T›kan›kl›k ve ‘Çatlaklar’ urjuva gündemin flekillenmesinde önemli bir dönemeç olarak gösterilen “meclis”in aç›l›fl›n›n, hiçbir yaraya merhem olamad›¤›, bizzat burjuva çevreler taraf›ndan dillendiriliyor. Son dönem, iflgüvencesi yasa tasla¤› ve yeni bir KHK “tart›flmas›” üzerinden, sermaye çevreleri varolan gidiflattan duyduklar› hoflnutsuzlu¤u ifade ederek hükümete sopa sall›yorlar. Gündemin yapay tart›flmalarla kapland›¤›n›, bunun vakit kayb› anlam›na geldi¤ini, hayati ve acil sorunlar›n ise sürekli ertelendi¤ini dile getiriyorlar. Sermaye çevreleri, kendi cephele rinden do¤ru bir tutum ve beklenti içindeler ve buna göre hareket ediyorlar. Gerçekten de son birkaç ayl›k dönemde, burjuva siyaset cephesinde bir t›kan›kl›k yaflan›yor. Gündemde varl›¤›n› koruyan ve sermayenin de burjuva siyasetinin tüm öznelerinin de “sorun” olarak tarif etti¤i tüm sorunlar, sadece tart›flma gündeminde kal›yor, ama ad›mlara dönüflmüyor. Tüm burjuva siyaset erbab›n›n “AB’ye girmek”ten,”demokratikleflme ad›mlar›”ndan, “insan haklar›”ndan,”hukuk devleti”nden, “gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizlikten” bahsetti¤i bir dönemde, sorunlar›n ve tart›flmalar›n ne oldu¤unun apaç›k ortada oldu¤u söylenebilir. Bugünkü durumda, hangi özne olursa olsun, ataca¤› ad›mlar bu konular üzerinde olmak durumundad›r. Ama bir yanda burjuva siyaset gündeminin bu ortaklaflmas›, öte yanda ise kendi iç çat›flma ve rekabetlerinin düzeyi, ordu d›fl›ndaki herhangi bir öznenin dengeleri zorlay›p öne ç›kmas›na engel oluflturuyor. Burjuva siyasetin tüm özneleri, bu sorunlar üzerinde samimiyetle düflünüyor, kafa yoruyorlar, ama ad›mlar atmakta zorlan›yorlar. Onlar› u¤raflt›ran, kafalar›n› meflgul eden ve titrek durmalar›na neden olan sorunlar, sadece bir cepheden gelen, tek yönlü ve iç sorunlardan ibaret de¤ildir. Böyle oldu¤u ölçüde de at›lan ad›mlar üzerinden de¤il, “at›lmas› gerekti¤i”ni düflündükleri ad›mlar üzerinden tart›fl›yor, h›rlafl›yorlar. Bu h›rlaflman›n konusu, bazen “KHK” konusundaki “usül tart›flmas›” olurken, bazen “öncelikli tehdidin” ne oldu¤u, bazen üniversite aç›l›fl›nda yap›lan bir konuflman›n “üslubu” oluyor. Burjuva gündem, adeta, en “yapay” tart›flmalar dönemini yaflad›¤› izlenimini veriyor. ‹lk bak›flta, rahatl›kla “oyalama” ve “yapay gündem yaratma” niyetiyle aç›klanabilecek bu durum, gerçekte burjuva siyasetindeki s›k›flma ve t›kan›kl›¤›n ifadesinden baflka bir fley de¤il. Ancak bu haliyle bile, karfl› bir öznenin yoklu¤u koflullar›nda, burjuvazinin ataca¤› ad›mlar›n toplum nezdinde meflrulaflmas›na hizmet etti¤ini unutmamak gerekiyor. Burjuva siyasetindeki bu kilitlenme durumu, gelip geçici bir durum de¤il, uzunca bir süredir devam eden ve bir yandan burjuvazinin stratejik hedeflerindeki netlikle; di¤er yandan ise içinde bulundu¤u kritik bölgenin dinamiklerinin yaratt›¤› “tehlikeler”, engeller aras›ndaki çeliflkiyle belirleniyor. Stratejik hedeflerde tüm özneler hemfikirken, at›lacak ad›mlar›n yol-yöntemi ve zamanlamas›nda sorunlar yaflan›yor. Türkiye içinde bulundu¤u bölgedeki konumu ve belirleyici “iç” sorunlar›n›n uluslararas› niteli¤i itibariyle, gerçek bir çeliflkiyi yaflamaktad›r. Ad›m atmak istedi¤inde, bu ad›mlar›n sonuçlar›n› göze alam›yor; ad›m atmad›¤› durumda bugünkü varoluflunun kendisini tatmin etmedi¤ini, üstelik de uzun süre böyle gitmeyece¤ini görüyor. Bu çeliflki, sadece kararl›l›k gösterileriyle, niyetlerle, iddialar ortaya koymakla çözülebilecek bir çeliflki de¤ildir. Türkiye bulundu¤u bölge ve kendi “iç” dinamikleri itibariyle devrime gebedir. K›sa dönemde att›¤›, ataca¤› hiçbir ad›m onun bu çeliflkisini çözemeyecektir. O nedenle, Türkiye burjuvazisinin “çözümü”, çözümsüzlü¤ü sürdürmek; ”istikrar” aray›fl›n›n kendisi yeni “istikrars›zl›k”lard›r. Burjuvazi için hücreler infla etmek yaflamsal bir ihtiyaç; ama att›¤› her ad›mla hücreleri parçalayacak dinamiklere ve öfke birikimine yol açmak kaç›n›lmazd›r. Evet burjuvazinin çeflitli kesimleri aras›ndaki çatlaklar devam edecek; ama çatlaklardan medet umanlar, çatlaklara oynayanlar, siyasetin boflluk tan›mayan gerçekli¤i içinde birer dolgu malzemesi olarak burjuva düzenin ayakta kalmas›nda koltuk de¤ne¤i olacakt›r. Bu topraklar›n, dolgu malzemesi olmaya hevesli liberalleri hiç eksik olmad›. Türkiye’nin devrimcileri ise, elbette ki buna mahkum de¤ildir. Ama, hiçbir çatla¤›n ba¤›ms›z siyaset-devrimci örgüt niteli¤ini yaratmaya yetmeyece¤ini görerek ifle bafllamak kayd›yla böyledir. P
B
Devrimci Dinamikleri Harekete Geçirelim B
urjuvazi hücre sald›r›s› için uygun zamanlamay› kollamaya çal›fl›yor. Hücre tipi zindanlar›n önemli bir k›sm›n›n yap›m› tamamland›. fiimdi ise, hücreye geçiflin sözde “yasal” düzenlemeleri yap›lacak. Bunun burjuvazi taraf›ndan sunulufl biçimi, güya “tecriti yumuflatmak”, daha “modern” ve “insani koflullar yaratmak” biçiminde gerçeklefliyor. Devrimci tutsaklar içinde, hem af yasas›na iliflkin tart›flmalar›n yap›lmas›n›, içeride bir çözülme ve ayr›flman›n yaflanmas›n› kendince hedefliyor. Bunun devrimci tutsaklar üzerinde, düflman›n hedefledi¤i etkiyi yapmayaca¤› tüm devrimcilerin bildi¤i bir gerçektir. Ancak, “af” ve “yumuflatma” tart›flmalar›n›n destekçi kitle içinde etki yapmad›¤› do¤ru de¤il. Tutsaklarla dayan›flma eylemleri, giderek eski rutin ve s›n›rl› güçle kal›p, kan›ksand›¤› ölçüde, destekçi kitlede belli bir y o r g u nluk
psikolojisinin ortaya ç›kmas› flafl›rt›c› olmayacak. Düflman, topyekün bir hücre sald›r›s›n›, bu defa da, ne zaman gerçekleflece¤i belirsiz görünen “yasal düzenlemeler” sonras›na havale etmifl görünürken, bir yandan da zindanlarda gerilimi ve keyfi uygulamalar› giderek yo¤unlaflt›r›yor ve buna bir meflruiyet kazand›rmaya çal›fl›yor. Bergama, Buca zindanlar›nda yaflanan gerginlikler, Gebze cezaevindeki görüfl s›n›rlamalar›, keyfi uygulamalar sürerken, son dönemde de Ümraniye zindan›nda fiili bir sald›r›n›n zemini yoklan›yor. Zamans›z aramalar, kendisini dinleme amac›yla kazd›¤›n›n ortaya ç›kt›¤› tüneli bahane ederek yaratmaya çal›flt›¤› gerilim bunun ifadesidir. Hücre sald›r›s› gündeminin aciliyeti ortadayken, topyekün bir sald›r› beklentisinin varl›¤›, günlük mücadeledeki refleksleri köreltebiliyor, bu ise d ü fl m a n › n bilinçli ola-
Ulucanlar’da Düflenleri Ulucanlar Bilinciyle And›k!
G
eçen sene Ulucanlar’da katledilen on siper yoldafl›m›z› anmak için çeflitli etkinlikler düzenlendi. Bu etkinliklerden liberaller elini ete¤ini çekerken, devrimciler Ulucanlar›n b›rakt›¤› mirasa sahip ç›karak özüne uygun bir flekilde mücadele etmek için çaba gösterdiler. Yap›lan etkinliklerden biri de Karacaahmet’te Ümit Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda yap›lan anma idi. ‹zinli olarak gerçeklefltirilen bu anman›n devrimci bir tarzda gerçekleflmemesi, sessiz sedas›z bitmesi için avukatlar, polis ve cemevi yönetimi aras›nda yap›lan pazarl›klarla ellerinden geleni arkalar›na koymad›lar. Bunun için de kitleyi ilk etapta cemevinde tuttular. Mezarl›¤a giderken caddede toplu bir flekilde yürütmemek için korteji befler befler arada mesafe b›rakarak mezarl›¤a parça parça gönderdiler. Nihayet mezarl›k içinde bir araya geldik. Mezarl›¤›n bafl›na gelene kadar yol boyunca tek bir yumruk halinde marfllar›m›z›, sloganlar›m›z› hep bir a¤›zdan hayk›rd›k. “Ulucanlar Ruhuyla Hücreleri Parçala”, “Ulucanlarda Düflenler Kavgam›zda Yafl›yor”, “Yaflas›n Siper Yoldafll›¤›”, “Zindanlar Y›k›ls›n Tutsaklara Özgürlük”, “Özgürlük Savaflan ‹fl-
rak yayd›¤› demagojik tart›flmalar›n kendisine alan bulmas›na yol aç›yor. Hücre sald›r›s›n›n, bugün devrimcilerden daha genifl bir “kamuoyu”nun gündeminde oldu¤u do¤ru olsa bile, hücre sald›r›s›n› püskürtme çabas›nda bu “genifl” ve giderek genifllemesi beklenen “kamuoyu” deste¤ine bel ba¤lamamak gerekiyor. Bu sorun, en yak›c› olarak devrimcilerin sorunudur ve bu konuda en kararl› kesim de devrimcilerdir. Öyleyse bu gündemi, önce devrimcilerin kendi aralar›ndaki daha sorumlu ve ciddi biçimdeki etkileflimleri ve giriflimleri üzerinde ilerletmek gerekmektedir. Son dönemde, kimi iflçi semtlerinde devrimcilerin girifltikleri kimi eylemler bunun için önemlidir. “Cumartesi” eylemlerinin belli bir t›kan›kl›¤a geldi¤i bugün, ilerlenmesi gereken halka, devrimcilerin kendi aralar›nda oluflturacaklar› giriflimlerin, “kamuoyu yaratma” bilinciyle de¤il, aktifleflecek devrimci dinamikleri siyasallaflt›rma, güven verme ve harekete geçirme üzerinden gelifltirilmesi olmal›d›r. Böyle bir kararl›l›k, kimin nereye kadar yürüyece¤ini gösterece¤i gibi, devrimci dinamiklerdeki güvensizli¤i aflmak üzere bir motivasyonu da beraberinde getirecektir. J
Hücrede so¤uk geceler Belki ölüm de var sonunda Belki de kal›m Bedenler ölür yoldafl Düflünceler ölmez asla Ne so¤uk ne yaln›zl›k ne de iflkenceler bizi de¤ifltirmez. Komünizme adam›flsan hayat›n› Sonu yok devrimler seni bekler . ‹flkence etseler bile sana E¤me bafl›n› hep dik olsun Bak gökyüzüne oradaki k›z›l y›ld›z Sana güç verir Yoldafl (Genç bir komünist devrimci taraf›ndan yaz›ld›.)
çilerle Gelecek” vb. sloganlar at›ld›. Ümit Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda devrim davas›nda düflenler için sayg› duruflunda durduk. Sayg› duruflundan sonra Ümit Alt›ntafl’›n efli, Habib Gül’ün ablas› ve Gülflah Ana onlar›n devrimci gelene¤ini sürdürmeye davet eden konuflmalar yapt›lar. Ayn› zamanda sloganlar at›ld›, fliirler okundu, marfllar söylendi. Devrim davas›nda düflen bütün siper yoldafllar›m›za yak›fl›r bir flekilde anmam›z› gerçeklefltirdik. Anma bitiminde toplu bir flekilde en yak›n ç›k›fl olan Burhan Felek ç›k›fl›na yöneldik. Kitlenin hala toplu bir flekilde durufluna tahammül edemeyen düflman, da¤›tmak için ç›k›fl› kapatarak bizleri ablukaya ald›. Yine polis ve avukatlar aras›nda pazarl›klar bafllad›. Kad›nlar› ç›kartacaklar›n› söylediler, ancak bunun göz boyama oldu¤unun fark›ndayd›k. Düflman devrimcileri direnmeden teker teker arabaya alma niyetindeydi. Ama bizlerin buna yan›t› netti. Bu kararl›l›¤›m›z› gören avukatlar alan› terk ettiler. Düflman dört bir taraftan bizi kuflatt›. Hepimiz birbirimize kenetlenerek “Ulucanlar’da Düflenler Kavgam›zda Yafl›yor, Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz” sloganlar›n›n at›lmas›yla birlikte
daha da kenetlendik. Ön taraftaki arkadafllar›m›z yere çökmeye bafllad›. Arkadan gelen uyar›lar sonucu aya¤a katkt›lar. Buna daha fazla dayanamayan düflman, joplarla ve biber gazlar›yla sald›rd›. Karfl›l›kl› çat›flma esnas›nda befl alt› polis nasibini ald›. Daha sonra arabalara bindirdiler. Çat›flma yol boyunca arabalarda da devam etti. Vatana götürüldük. Gruplar halinde ayr› ayr› hücrelerde olmam›za ra¤men sloganlar›m›z›, marfllar›m›z› hep bir a¤›zdan söyledik. Üç gün boyunca düflman›n bask›lar›na ra¤men moral, motivasyon ve coflku aç›s›ndan iyiydik. Mahkemeye ç›kar›l›p serbest b›rak›ld›ktan sonra, karfl›lamaya gelen 100 kiflilik bir grup, her ç›kan› ›sl›klarla sloganlarla karfl›lamaya bafllad›. Buna dayanamayan düflman neye u¤rad›¤›n› flafl›rm›fl bir flekilde toparlanarak kalabal›¤› da¤›tmaya çal›flt›. Bir süre çat›flarak sloganlar at›ld› ve gruplar halinde da¤›ld›k. Düflman›n her türlü engellemelerine ra¤men bir daha onlar›n bize dayatt›¤› hücreleri parçalyarak tüm ablukas›na ra¤men gerçeklefltirdik. Yaflas›n Siper Yoldafll›¤›! Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler
3
Say›: 51 P Ekim 2000
Üniversitelerde Yeni Mücadele Dönemi O
kullar›n aç›l›fl›yla birlikte, üniversitelerde yeni bir mücadele dönemi de bafllam›fl oldu. Üniversitelerdeki mücadele döneminin neden resmi tatillere göre bafllay›p bitti¤i bir yana, bu sene aç›l›fllar, iki boyutuyla gündeme geldi. Birincisi, aç›l›fl konuflmalar›nda yap›lan “vurgular” üzerinden burjuvazisinin h›rlaflmalar›yla, ikincisi ise, türban eylemleriyle. Geçti¤imiz y›llarda, üniversitelerin aç›l›fl›nda, devrimci ö¤renciler, “alternatif aç›l›fl”larla, resmi bafllang›c›n bir parças› olmay› tercih ediyorlard›, bu sene bu tür eylemler olmad›. Bunu, üniversitelerdeki devrimcilerin mücadele çizgisindeki farkl›laflmayla aç›klamak gerekiyor. Buradaki belirleyici etken, son dönem devrimcilerin gündeminin, hücre tipi sald›r›s› ve IMF protestolar›yla dolu olmas›d›r. Her ne kadar üniversite aç›l›fl›nda
devrimcilerin pek sesi ç›km›fl olmasa bile, bu sessizlik zaman›n bofla geçirildi¤ini göstermiyor. Tersine, bu y›l›n tatil döneminde, kimi üniversiteler, e¤itim gündemiyle do¤rudan iliflkili olmayan bir dizi eylem nedeniyle mücadele içinde aktif olarak yer ald›lar. Elbette herkes kendi çizgisi ve öncelikleriyle iliflkili olarak bunu yapt›. Bu hareketlilik içinde, özellikle Ankara Üniversitesi’ndeki devrimci ö¤rencilerin oluflturdu¤u “Hücrelere Hay›r” Platformu, özel olarak an›lmay› da hakeden bir etkinlik içinde oldu. Genelde yaz döneminin üniversiteliler içinde, kurumsal çal›flmalar aç›s›ndan tam bir rehavet içinde geçti¤i düflünülürse, böyle bir etkinli¤in önemi daha iyi anlafl›lacakt›r. Ankara Üniversitesi devrimci ö¤rencilerinin oluflturdu¤u bu platform, mücadelenn “akademik-demokratik” olmayan zeminlerde de pekala süreklili¤in sa¤lanabilece¤ini, özellikle de top-
lumsal sorunlarla ve devrimci gündemlerle iliflkisinin kurulabilece¤ini göstermesi bak›m›ndan önemli olmufltur. Özellikle YÖK karfl›tl›¤› zemininde sürdürülen muhalif hatt›n k›s›rl›¤› ve t›kan›kl›¤›n›n da son y›llarda görülmeye baflland›¤› bir dönemde, üniversitelerdeki devrimci ö¤rencilerin, “devrimci kimlik”- “ö¤renci kimli¤i” açmaz›na son vermeleri için uygun bir zeminin olufltu¤unu söylemek mümkündür. Bu, hem YÖK karfl›t› eylemlerin son iki y›ldaki seyrinden, hemde yine son iki y›l›n 1 May›s eylemlerine, muhalif eylemlerden daha yo¤un kat›lan bir üniversiteli gençlik kitlesinin varl›¤›ndan da görülebilecek bir veridir. Yeni dönemde üniversitelerde faaliyet yürüten devrimcilerin önünde, devrimci siyasal gündemlerin, bulunduklar› alanlara güçlü bir devrimci dayan›flmayla birlikte tafl›nmas› görevi duruyor. J
Katliamc›l›k Diktatörlü¤ün Varl›k Temelidir! son dönemlerde, efendilerinin kendisine att›¤› flamarlarla neye u¤rad›¤›n› flafl›r›yor. Bu flamarlardan birisi de, ABD Temsilciler Meclisi komisyonlar›nda oylanan, Temsilciler Meclisi’nde oylamay› bekleyen, “Ermeni Soyk›r›m› Tasar›s›” oldu. Eylül ay›n›n sonlar›ndan bu yana, TC tüm kurumlar›yla bu sorunla bafletmeye çal›fl›yor. Kapitalistleriyle, devlet ve hükümet görevlileriyle, tüm bürokratik yap›lanmas›yla, hummal› bir faaliyet içine girmifl durumda. Burjuva yazarlar gazete köflelerinden, habire ak›l fikir üretmeye çal›fl›yorlar. ABD’nin baflkanl›k seçimleri vesilesiyle, ülkede önemli bir kesimi oluflturan Ermenilere göz k›rpmak amac›yla gündeme gelen bu tasar›, son 25 y›ld›r sürdürülmekte olan ve TC için kabus ve art›k tafl›makta zorland›¤› bir yük oluflturan geçmiflinin bir kez daha karfl›s›na ç›kmas›d›r. ABD’deki hangi planlar›n ürünü oldu¤u bir yana, TC’nin bu tart›flmalarda önemsedi¤i fley, “stratejik orta¤›”n›n, kendisini böyle kritik bir dönemde yaln›z b›rakaca¤› kayg›s›d›r. ABD’de bu durum sürerken, AB üyelerinden Fransa da ise, benzeri bir tasar› reddedilmifltir. Bu tart›flmalar›n, uluslaras› hukuk vb. yönünden anlam› bir yana, TC bu vesileyle bir kez daha resmi tarihini bugünün kuflaklar›na aktarman›n, onlar›n bilinçlerine kaz›man›n, kendini yeniden yap›land›rman›n peflindedir ve böyle kullanmaktad›r. Bu arada, liberal, ikinci
TC
cumhuriyetçi kesimler ise, bu vesileyle TC’nin kendi tarihiyle yüzleflmesi gerekti¤ini, sorunun tarihe b›rak›lamayaca¤›n›, art›k demokratikleflmesi, az›nl›k haklar›n› kabul etmesi gerekti¤ini vb. bir kez daha savunmak için hevesle bu tart›flmalara sar›lm›fl durumdalar. En fazlas›ndan, 1915 döneminde, uluslararas› savafl koflullar› durumunda, kendi iç bütünlü¤üne zarar veren ve “düflmanla iflbirli¤i yapan” Ermeni kesimlerinin cezaland›r›ld›¤›n›n, ama bu arada Türklerden de ölenlerin oldu¤unun kabul edilmesine varabilecek bu tart›flmalarda, tüm kesimler taraf›ndan sunulan yaklafl›mlar›n ortak noktas›, TC’nin katliamc› yüzünün meflrulaflt›r›lmas› çabas›d›r. Kimileri ise, baz› gerçeklerin kabul edilmesi gerekti¤ini, ancak bunda özellikle Almanlar›n rolü oldu¤unu, TC’nin de buna alet oldu¤unu öne sürerek, bu meflrulaflt›rma çabas›na baflka bir yönden kat›lmaktad›rlar. fiu ya da bu flekilde Ermenilerin ve di¤er az›nl›klar›n Anadolu topraklar›ndan uzaklaflt›r›lmas›n›n TC’nin ekonomik yap›s›nda olumsuzluklara yol açt›¤›ndan bahsedip, olaylar›n üzücülü¤ü hakk›nda kalem oynat›yorlar. Burjuva cephedeki tüm bu yaklafl›mlar, TC’nin gerçek yüzünü gizleyip, bir yan›lg› sorununa, tarihte kalm›fl bir üzücü olaya indirgemeye çal›fl›yorlar. Oysa, birçok burjuva diktatörlü¤ün tarihinde oldu¤u gibi, TC’nin kuruluflunun tarihinde de, ezilenlerin kan› dökülmüfltür. Uluslararas› burjuvaziyle iflbirli¤i içinde önçe ‹ttihat ve Terakki, sonra da
Kemal, Anadolu’da ve Kürdistan’da, sermayenin önemli bir kesimini elinde bulunduran Ermeni ve Rumlar›n mülksüzlefltirilmesini hedeflemifltir. “fianl› kurtulufl savafl›”ndan önce kurulan “Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri”nin tamam›, az›nl›klar›n yaflad›klar› bölgelerde ortaya ç›km›flt›r ve az›nl›klar›n tüm mal ve mülküne el konulmufltur. Binlerce ermeni de ya göç s›ras›nda ya da sald›r›lar ile “soyk›r›m”a u¤ram›flt›r. Bu soyk›r›ma, Türklerle ayn› dinden olmalar› ve toprak taleplerinin karfl›lanaca¤› safsatalar›yla Kürt halk› da ortak edilmifltir. Kürdistandaki savaflta, gerillalar›n kesilmifl kafas›yla poz veren zihniyet, TC’nin kurulufl sürecinde oluflturulmufl, Türk milliyetçili¤iyle beslenen ve uluslaras› kapitalizmle göbekten ba¤lanm›fl bir süreçte yerlefltirilmifltir. Katliamc›l›k TC’nin varl›k zeminidir ve bunlar tarihte kalm›fl sorunlar de¤ildir. Bugünkü aklanma çabalar› da, “tarihte kalm›fl” bir sorun konusunda vicdan›n› rahatlatmak de¤il, kendi temellerinin sorgulanmas›n›n önüne geçme iste¤ini gösteriyor. Ermenilerin bu tarihi nas›l ele alaca¤› bir yana, Kürdistanl› ve Türkiyeli iflçiler, kendi kanlar› üzerine infla edilen bu diktatörlükle hesaplaflmay›, haketti¤i tarzda yapacaklar. ‹flte o zaman, bu diktatörlük, tüm katliamlar›yla, burjuva s›n›fsall›¤›n›n tüm özellikleriyle haketti¤i yeri alacak, sadece soyk›r›mlar de¤il, diktatörlü¤ün kendisi de tarihin çöp sepetine at›lacak. J
Ordu’nun ‘Güneydo¤u Ata¤›’ S
on günlerde ordunun, “Güneydo¤u Eylem Plan›” çerçevesinde, önemli gazetecilerle birlikte yapt›¤› Kürdistan “gezisi”, yine orduya övgüler düzülmesinin vesilesi haline getiriliyor. Hükümetin att›¤› ad›mlar›n ve yaflanan s›k›nt›lar›n ezilen kesimlerde yaratt›¤› tepkiler, bunun karfl›s›na “milletin gözbebe¤i” olarak ordunun ç›kar›lmas›yla dengelenmeye çal›fl›l›yor. Hükümetin hiçbir fley becerememesine karfl›l›k, “asker”in baflar›lar›, “halkla bütünleflmesi” övüle övüle bitirilemiyor. “Mehmetçik”in e¤itim, sa¤l›k, ifl bulma, el sanatlar› gibi konularda fiili olarak üstlendi¤i görevler anlat›l›yor. Son MGK toplant›s›nda, “Güneydo¤u Eylem Plan›” de¤erlendirilerek, özellikle e¤itim ve sa¤l›k alan›nda ad›mlar at›lmas› gerekti¤i vurguland›. Devlet, Kürdistan’da zeminin düzlenmesi için elinden geleni ard›na b›rakm›yor. Bir yandan “iflkence” ve “insan haklar›” konusunda “halk”la birlikte toplant›lar yap›p, bu soruna el at›yor, öte
yandan “ekonomik seferberlik” bafllat›yor, sanat›yla, ifladamlar›yla, bas›n›yla, e¤itim kurumlar›yla tam bir asimilasyon ve kuflatma seferberli¤ini yaflama geçirmeye çal›fl›yor. Tüm övgüler ve kendine güvenen bir imaj oluflturma çabas›na ra¤men, tüm kurumlar›yla burjuvazi iyi biliyor ki, Kürdistan’daki yang›n sönmeyecek. Bu yüzden de, ad›mlar›n› planl›, kontrollü at›yor. Sorunlar›, ekonomik geri kalm›fll›k zemininde gösterip, kendine güven kazanmaya, halk›n yaflam koflullar›ndaki güçlükleri kendisine taban kazanmak amac›yla kullanmaya çal›fl›yor. Yapt›rd›¤› anketlerin sonuçlar›n› bile aç›klayam›yor. Çünkü o, suçlar›n› gayet iyi biliyor; bunlar›n er geç karfl›s›na ç›kaca¤›n›, bugünkü bekleyifl durumunun da kendi baflar›s›ndan kaynaklanmad›¤›n› er ya da geç görecektir. Hiçbir “eylem plan›”, onu varl›¤› alt›nda ezip inletti¤i Kürt halk›n›n öfkesinden kurtaramayacak. J
dönemeç
Herkesin Demokrasisi Kendine
K
›rk y›ll›k “faflist” parti idam›n kald›r›lmas›n› tart›flacak, Kürt yurtseverleri de onlarla ayn› masaya oturup bar›fl sohbeti yapacaklar; “memur”lara karfl› kanun hükmünde sald›r›ya devletin bir baflka memuru, cumhurbaflkan› gö¤sünü siper edecek, iflçi sendikalar› da onu ayakta alk›fllayacaklar; burjuvazinin ordusu “gericili¤e” savafl açacak, sosyalistler bunun sola açaca¤› alan›n hayalini kuracaklar... Demokrasi sorunu denince, bu topraklar “görmesem inanmazd›m” dedirtecek fleyler yafl›yor, daha nicelerine gebe. Oysa Komünist Manifesto’dan bu yana, “genel olarak demokrasi” diye bir fleyin olamayaca¤› bilinir. S›n›fl› bir toplumda herkes için demokrasinin olabilece¤ini düflünmek, karfl›t s›n›flar›n varl›¤›n› ve s›n›f mücadelesini inkar etmek anlam›na gelir. Peki, günlük siyasette “demokrasi” denince, eme¤in ç›karlar›n› temsil etti¤ini iddia edenlerle sermayenin ç›karlar›n› savunanlar›n net bir ayr›m koyamay›fl›n›, hatta bazen tutumlar›n›n birbiriyle örtüflebilmesini nas›l aç›klamak laz›m? Bu karmaflay› yaratan›n, as›l olarak “emek cephesi”ndeki bulan›kl›k oldu¤u, burjuvazinin kendi program›nda tutarl› bir netli¤i tafl›d›¤› ortadad›r. Burjuva demokrasisinin sermayenin özgürlüklerini s›n›rlamad›¤›, tam aksine sermayenin emek üzerindeki egemenli¤inin yetkinleflmifl bir biçimi oldu¤u da bir baflka gerçektir. Peki burjuvazi kendi demokrasisi için u¤rafl›yorsa, bu taraftakilere ne oluyor? Bu bulan›kl›¤›n köklerinin bir ucu, burjuvaziden saf bir demokrasi beklentisine, bunun için burjuvazi üzerinde bas›nç uygulay›p onun bir kesimiyle ortaklafl›labilece¤i gibi liberal ütopyalara dayan›yor. Burjuvazi üretim araçlar›n›n geliflimi aç›s›ndan bile çoktan gericileflmiflken, Marx’›n bir dönem yapt›¤› de¤erlendirme üzerinden burjuvaziye haketmedi¤i bir “ilerici”lik s›fat›n›n tak›l›p tak›lamayaca¤›n› tart›flman›n yeri yok art›k. Tüm bunlar genel olarak kabul görse de, bu topraklarda sol içinde burjuvazinin demokrasisinden medet uman güçlü bir damar›n varl›¤› aflikard›r. Sol içinde Kemalizme anti-emperyalist bir içerik atfedenler, 27 May›s darbesine toz kondurmayanlar bu gelene¤in tipik temsilcileridir. Burjuvazinin demokratikleflme sald›r›lar›n›, iflçi s›n›f› ve devrimci harekete tafl›yan Truva at› onlard›r. Burjuvazinin, 12 Eylül’den sonra darbeci generallerin inand›r›c› olmayan demokratikleflme vaadleriyle bafllayan, siyasi yasaklar›n kalkmas›yla devam edip, bugün AB süreci ile uç noktaya ulaflan “demokratikleflme süreci”, bu sayede solun giderek daha genifl kesimlerini etkisi alt›na alm›flt›r. “Demokrasi gelsin de nas›l gelirse gelsin” diyenler, dün “bu anayasayla sosyalist parti kurulur mu” diye tart›fl›rken, bugün AB’nin demokrasisine bel ba¤lam›fllard›r. Ya da en demokratik anayasan›n 27 May›s darbesiyle geldi¤ini hat›rlat›p, ordunun açaca¤› alanda siyaset yapmaya haz›rlanm›fllard›r. Bu damar bu topraklara özgü de¤ildir ve kökeninde burjuvazinin ve onun demokrasisinin k›r›nt›lar›yla beslenen II. Enternasyonal gelene¤i vard›r. Devrimci hareketin bu damar›n etkisine karfl› zay›fl›¤› da, kendisinin bu gelenekle iliflkisidir. Düzen içi demokratik talepleri, iflçi s›n›f›n›n önüne asgari program ad› alt›nda devrim program› olarak koymak, bu lanetli gelenekle ba¤›n somutland›¤› noktad›r. Burjuvazinin stratejik sald›r›s›n›n ad› demokratikleflmedir. Bu alanda ataca¤› daha çok ad›m olacakt›r. Truva atlar›n›n ayran›n kabarmas› bu yüzdendir. Devrimci hareketin ç›k›fls›zl›¤› ise, ne bu sald›r›n›n gücünden, ne Truva atlar›n›n cilas›n›n parlakl›¤›ndand›r. “Demokratikleflme sald›r›s›” gelifltikçe; “M‹T, kontrgerilla, özel tim da¤›t›ls›n; MGK, OHAL kald›r›ls›n” manzumesini devrimin asgari program› sayanlar, demokrasi sarrafl›¤›na soyunup sahtesi ile gerçe¤ini ay›rman›n telafl›na düfleceklerdir. Asgari program, onu ortaya atanlar›n niyetinden ba¤›ms›z olarak, böyle dönemlerde iflçi s›n›f›n› burjuvazinin kuca¤›na itmenin, devrim an›nda ise yar› yolda b›rakman›n program›d›r. ‹flçi s›n›f› devriminin güvencesi, iktidardan baflka asgari hedef tan›mayan, s›n›fa iktidar hedefini gösteren taleplerle tamamlanm›fl bir program› bayrak edinmifl komünist parti olacakt›r. Politik özgürlükler sorunu mu? Devrimci duruma do¤acak olan proleter devrimimiz bu ifli fiilen geçerken çözecek sovyet demokrasisi ile taçland›racakt›r. J
4
Say›: 51 P Ekim 2000
s›n›f - siyaset
Eylem Biçimlerine Yaklafl›mda S›n›f Perspektifi omünistlerin s›n›f perspektifi, iflçi s›n›f›n›n belirli bir kesiminin ç›karlar›n›, s›n›f›n di¤er kesimlerinin önüne geçirmez, s›n›f›n bütünsel ç›karlar›n› savunan bir perspektiftir. Sendikal› iflçilerin ç›karlar›n›, sendikas›z, sigortas›z, geçici süre çal›flan ya da iflsiz kesimlerin önüne geçirmez, tafleron iflçileri grev k›r›c› olarak görmekten önce, iflçi s›n›f›n›n örgütlenmesi gereken bir kesimi olarak görür. Bunun için komünistler; iflsizlerin, geçici iflçilerin, tafleron iflçilerin mücadelede dayan›flan ek unsurlar olmad›klar›n›, s›n›f›n bir parças›, üstelik en dinamik ve örgütsüz parças› olduklar›n› üstüne basa basa tekrarl›yorlar. Bu s›n›f perspektifinin gerektirdi¤i eylem çizgisi de ay›rdedici ve belirleyici olmal›d›r. Bunun için son birkaç ayda yaflanan deneyimlere bakmak yeterli olacakt›r. Belediye iflçilerinin “ertelenen” ve bitirilen grev ve eylemleri, farkl› zamanlarda patlak veren yerel grev ve direnifller, T‹S süreci ile birlikte sendikal› iflçilerin artan eylemlilikleri... Bu grev ve eylemlerin ›fl›¤›nda, grev ve eylemler hakk›nda bugün de etkisini sürdüren yan›lg›lar› hat›rlamak gerek. Bu da yetmez, grev ve di¤er eylemlerin nas›l iflçi s›n›f›n›n mücadele silah›na, dayan›flma, ders alma ve e¤itme arac›na dönüflebilece¤ini tekrar bilince ç›karmak gerekiyor. ‹lk yan›lg›, köklü bir yan›lg›d›r. ‹flçi s›n›f›n›n siyasal gücü “üretimden ya da hizmet üretiminden gelen gücü” de¤ildir. Onun siyasal gücü, talepleri ve mücadelesiyle tek bir s›n›f olarak burjuvazinin karfl›s›na dikilerek ba¤›ms›z eyleme geçmesindedir. Ama bu güç, “üretimden gelen güç” olarak, sadece ifl durdurmak ve kapitalisti s›k›nt›ya sokmak olarak kavrand›¤› için, onun ekonomik s›n›rlara, fabrika duvarlar› aras›na hapsedilmesini getirmifl, s›n›f›n di¤er kesimleri ile mücadelesini ve taleplerini ortaklaflt›rmas›n› engellemifltir. “Üretimden gelen güç” tan›mlamas›n›, en çok sendika bürokratlar›n›n hiç görülmedi¤i kadar “efelenerek” kullanmas›n›n bir nedeni de, bu yan›lg›n›n, onlar›n anlay›fl›na -s›n›f›n kesimsel ç›karlar›na hapsolan ve hapseden anlay›fla- uygun olmas›d›r. Grev önemli bir silaht›r, ama kendi bafl›na iflçi s›n›f›n›n siyasal gücünü oluflturmaz; “üretimden gelen gücü” kullanma anlay›fl›na indirgendi¤inde ise, kapitalist s›n›fa bask› yapma arac›na dönüflür. Böyle ele al›nd›¤›nda, s›n›f› kendi kesimsel ç›karlar›n› kollamaya yönlendirecektir. Üstelik böyle bir eylem çizgisi, s›n›f›n bilincini ve eylemini gelifltiren, onu özne haline getiren bir çizgiden uzakt›r. Grev ve direnifller, kamuoyu yaratma arac› da de¤illerdir. Zira iflçi s›n›f›n›n, kendinden menkul bir kamuoyu yaratma gibi bir amac› olamaz; öncelikle s›n›f›n di¤er kesimlerini mücadelesine katma, sonra da di¤er ezilen-sömürülen kesimlerini bu mücadeleye kazanma amac› vard›r. Eylemlerinde iflçi s›n›f›n›n tüm amac›, s›n›f›n dayan›flmas›n›, mücadelesinin ortaklaflmas›n› gözetmek, gelinen her aflamada karfl›laflt›¤› sald›r›lar› s›n›f› yekpare hale getirecek e¤itimi ve dersi militan bir tarzda eyleme sokmakt›r. S›n›f perspektifinin iflçi s›n›f›n›n tüm kesimlerini birlefltirmesi gerekiyor. Peki, iflçi s›n›f›n›n di¤er kesimlerini de bu mücadeleye, grev ve eylemlere kazanabilecek, bu eylemleri e¤itim, ders ve birlik arac› haline getirebilecek olan devrimci eylem çizgisi nas›l ola bilir? ‹flte komünistlerin savunduklar› s›n›f perspektifinin ay›rdedici yan› burada daha net a盤a ç›kmaktad›r. S›n›f›n bütünsel ç›karlar› savunuldu¤unda, iflyerinde ifl durdurma eylemi, tafleron iflçileri kovma eyleminden öte, onlar›n taleplerini de sahiplenerek ortak eyleme sürükleme vesilesi haline gelebilir. Üretimden gelen gücün gösterilmesi, iflçilerin her bölü¤ünün hakl› talepleri ad›na fab rika duvarlar› aras›nda kendi ç›karlar›n› hapsettikleri, ortak eylemlerde biraraya gelmekle yetindikleri bir eyleme dönüflmekten ç›kar, tafleron iflçileri ve iflsizleri de ortak mücadeleye sürükleyen bir s›n›f perspektifinin eyleme dönüflmesini getirir. Bir fabrikada kadrolu, sözleflmeli iflçilerin yan›s›ra tafleron iflçilerin de ç›karlar›, eylem ve grevler içerisinde gözetilir. Asgari ücrete dair talepler, tafleron iflçilerin haklar› ve ücret taleplerinin savunulmas›, s›n›f›n di¤er kesiminin mücadelesinin de önünü açacakt›r. Böylece grev, düflmana zarar vermenin ya da belirsiz bir kamuoyu yaratman›n de¤il, öncelikle dostunu, düflman›n› ay›rdetmenin, s›n›f dayan›flmas›n›, birli¤ini sa¤laman›n, düflmana karfl› tek vücud olabilmenin arac› haline gelebilir. Devrimci s›n›f perspektifinin eylem çizgisini belirledi¤i ikinci yön ise, daha önemsiz de¤ildir: S›n›f dayan›flmas› içinde mücadelede birleflen iflçi s›n›f› üyelerinin, toplumun di¤er kesimlerine eylemlerini aç›klayabilmeleri, yaflamdaki derin s›n›f çat›flmalar›n› a盤a ç›kartarak, kendileri yan›nda harekete geçmelerini sa¤layan biçimde onlar› e¤itmeleridir. Sa¤l›k iflçilerinin ifl yavafllatma ya da durdurma yerine, tüm çal›flanlara eylem günlerinde paras›z sa¤l›k hizmeti üretmeleri; ‹ETT iflçilerinin eylem günlerinde ifl yavafllatmak yerine paras›z yolcu tafl›malar›... S›n›rl› da olsa s›n›f mücadelesinin geçmifl deneyiminde yaflanm›fl bu eylemler, mücadelenin somut ad›mlar› içinde çeflitlendirilebilir. As›l önemli olan ise, bu eylem biçimlerinin eylemi toplumun di¤er kesimlerine anlatma, onlar› e¤itme ve harekete geçirmedeki önemidir. Bu eylemler ayn› zamanda toplumun içindeki s›n›f karfl›tl›klar›n›n perdesini de y›rtar ve toplum kesimlerini bu eylemlerin taraf› olmaya zorlar. ‹ETT otobüsüne zenginler binmez, hastanelerde burjuvalar SSK kuyru¤una girmez. Çal›flan s›n›f›n üyelerine eylemini anlatmak ve eylemini onlarla birlefltirmek böyle gerçeklefltirilebilir. Eylem hatt›m›z ile s›n›f perspektifimiz kopmaz biçimde birbirine ba¤l›d›r. Komünistlerin görevi bu perspektifleri yaflama geçirmek, propagandas›n› ileri iflçiler ve aray›fl içindeki devrimciler içinde yapmakt›r. Bu s›n›f perspektifin ete kemi¤e bürünmesi, bu eylem hatt›na olan ihtiyac› art›racakt›r. P
K
Toplu Tafl›ma Bir Lütuf De¤ildir G
ün geçmiyor ki, yaz›l› ve görsel bas›nda toplu tafl›ma hakk›nda “vatandafllar›n” s›k›nt›lar› dile getirilmesin. Hatta geçti¤imiz günlerde yer yer toplu tafl›ma araçlar›n›n art›r›lmas›na dair eylemler de bas›na yans›d›. Bu haberlerin en önemli ortak noktas›n›, toplu tafl›may› yoksullara bir “lütuf” gibi gösterme çabas› oluflturuyor. Öyle ki, t›pk› Sezer’in k›rm›z› ›fl›kta durmas›n›n, devlet hastanesinde kuyru¤a girmesinin ne kadar da “halk”tan yana bir tav›r oldu¤u s›k s›k tekrarlanarak, devletin tarafs›z, yoksulu koruyan “koruyucu baba” gibi gösterilmek istenmesi gibi, toplu tafl›man›n da yoksullara, iflçilere devletin “ihsan eyledi¤i bir lütuf” olarak görülme si isteniyor. Kim istiyor? Egemen s›n›f, burjuvazi. Öyle ya, neden toplu tafl›ma araçlar›n› kald›rm›yor? Neden fiyat s›n›rlamas› getirdi¤i toplu tafl›ma araçlar›n› da özellefltirmiyor. Bunlar›n tek bir nedeni var ve ezilenlerin, iflçi s›n›f›n›n bunu iyice bellemesi gerekiyor. Burjuvazi bunlar› topluma lütuf olarak sunmad›. Bunu görmek için baz› gerçekleri de tekrar hat›rlamak gerek. Dünyan›n tüm metropollerinde, otobüs, tramvay, metro gibi toplu tafl›ma araçlar› sadece “e¤lence” mekanlar›na gitmezler; aksine daha seyrek buralara, ama daha çok, iflçi s›n›f›n›n yo¤unlaflt›¤›, yaflad›¤› varofllara ya da çal›flt›¤› mekanlara giderler. Ya da, zengin semtlere iflleyen otobüslerin s›k oluflu, duraklar aras›ndaki mesafenin k›sal›¤›, her noktadan geçecek flekilde güzergah›n düzenlendi¤i, büyük flehirde yaflayan herkesin bildi¤i bir gerçektir. Fiyat› normal biletten daha pahal› olan çift katl› otobüsler ve s›k›fl›k olmayan otobüsler, aras›ra toplu tafl›ma araçlar›na binen zenginlerin ve o semtlerde yaflayan burjuvalar›n “s›k›nt›ya girmemesi”ne hizmet eder.
Nedeni aç›k de¤il mi? Toplu tafl›ma araçlar›, as›l olarak iflgücünü yaflad›¤› yerden al›p, üretim yerlerine tafl›makla mesuldur. Zenginleri “e¤lence” yerlerine tafl›mad›¤› bilinmektedir. Toplu tafl›ma araçlar›, bu “e¤lence” yerlerine, en fazlas›ndan o “e¤lence” yerlerinin iflçilerini ya da s›n›rl› tatil zamanlar›nda bu “e¤lence” yerlerinin par›lt›lar› ile kapitalist dünyaya özenen, gözleri boyanan iflçileri ve küçük burjuvalar› tafl›maktad›r. Buna somut örnekler s›kça gösterilebilir: Kentin sanayi bölgelerine aç›lan merkezlerine ya da do¤rudan sanayi bölgelerine iflçileri, iflgücünü tafl›mak için burjuvazi elinden geleni yapar. ‹stanbul’da Kartal, Pendik, Levent Sanayi Bölgesi, Sar›gaz›, ‹MES, Dudullu sanayi bölgeleri böyle bölgelerdir ve toplu tafl›ma araçlar› buralar aras›nda iflgücünü tafl›yan bir mekik ifllevi görürler. Bu örnekleri, her kentte göstermek mümkündür. Burjuvazinin iflgücünü, en ucuz biçimde iflçi semtlerinden üretim bölgelerine tafl›mas› da bofluna de¤ildir. Sadece üretimin, sömürünün devam› ile s›n›rl› de¤ildir. ‹flçilerin tafl›ma ücretleri ya servisler arac›l›¤›yla sa¤lanacakt›r ya da ücrete, yani kapitalist için iflgücünün asgari maliyetine her flekilde yans›yacakt›r. Ücretin en alt s›n›r›, iflgücünün fabrikadan ç›k›p ertesi sabah tekrar fabrikaya dönebilmesi için gerekli olan giderler anlam›na gelir. Öyle ise kapitalistler, egemen s›n›f olarak toplu tafl›ma ücretlerini s›n›rlayarak, ücretlere yans›yan maliyet art›fl›n› da s›n›rlamak isterler; bunu “hay›rl›” bir s›n›f olduklar›ndan yapmad›klar›, lütufkar olmad›klar› ortadad›r. Aksine toplu tafl›man›n genel masraflar› da, burjuva devlet taraf›ndan, çal›flan s›n›ftan düzenli ve fazlas›yla al›nan vergilerden karfl›lan›r. Böylece esas olarak ücretlerin düzeyinin düflürülebilmesi için iflçi servisleri yerine
s›n›f›n bütünün önüne bir araç olarak koydu¤u toplu tafl›ma araçlar›n› lütuf olarak göstererek, burjuvazi sömürüye k›l›f biçer, bunu ideolojik gözba¤› olarak kullan›r. fiu sorunun yan›t› da kendili¤inden gelecektir. Peki böyle bir durumda, kapitalistler ve burjuva devlet için toplu tafl›ma araçlar›n›n az olmas›n›n, iflçilerin bal›k istifi ve s›k›flarak binmesinin ya da binememesinin bir önemi var m›d›r? Elbette ki yoktur, iflgücünün kamyonda üstüste üretim yerine tafl›nmas› ile otobüs içinde s›k›fl t›k›fl tafl›nmas› aras›ndaki fark, iflin ve ulafl›m›n niteli¤i ile ilgilidir. “Modern” flehirlerde ve üretimde iflçilerin kamyonla tafl›nmamas› ise, “adaba uygun” olup olmamakla de¤il, üretimin yo¤unlaflm›fl ve merkezileflmifl niteli¤iyle, iflgücünün seri olarak tafl›nmas› ihtiyac›yla ilgilidir. Üstelik, servis ya da yol paras› biçiminde verilen paralar da, kapitalistin vicdan›ndan kopup gelen de¤il, mücadele ile elde edilen haklard›r. Metropollerde çal›flan iflçiler bunu yaflad›klar›yla çok somut ve apaç›k gerçekler olarak görmektedir. En lüks arabalar, e¤lence yerleri ile zengin semtler aras›nda ifllerken, varofllar ile sanayi bölgeleri aras›ndaki toplu tafl›ma araçlar›n›n seyrekli¤i ya da bak›ms›zl›¤› tüm çal›flanlar›n bildi¤i bir gerçektir. ‹flçi s›n›f›, emek gücünü satmak için, bu kölelik koflullar›nda ifle gidip gelmekte, yolda geçti¤i zaman› da kendinden vermektedir. Üstelik de, burjuvalar›n lüks arabalar›n›n s›k›flt›rd›¤› trafikten dolay› ifle gecikti¤i zaman, günlük ücretinden kesinti yap›lmaktad›r. Bu ücretli kölelik sistemi, iflçi s›n›f›n› giderek daha da s›k›lan bir zincire mahkum etmekte, baflka bir seçenek sunmamaktad›r. Bu gerçek, bu sistemin bir gerçe¤idir ve parçalanmas›, bu sistemin parçalanmas›n› gerektirir. J
‹flgüvencesi ‹çin Mücadele S›n›f›n Bütünü ‹çin Bir S›navd›r ükümet ve sendika bürokratlar›, ifl güvencesi üzerine haz›rlanan yasa tasla¤›n›, allay›p pullayarak iflçi s›n›f›n›n gündeminde s›cak tutmaya çal›fl›yor. Yasa ile birlikte, sendikalaflma nedeniyle iflten ç›karmalar›n engellenece¤i, iflverenin iflten ç›karmalar›n›n s›n›rlanaca¤› öne sürülüyor. Kapitalistler ile hükümet aras›nda iflgüvencesi yasa tasla¤› üzerine bir ayr›l›k oldu¤u izlenimi yarat›l›yor. Bas›n taraf›ndan, hükümetin iflgüvencesinin yan›nda ve sendika nedeniyle iflten ç›kar›lman›n karfl›s›nda oldu¤u izlenimi yarat›lmaya çal›fl›l›yor. Bu tart›flmaya sendika bürokratlar› da hükümetin yan›nda eklenince, gözler iyice boyanm›fl oluyor. Oysa ortada olan Sabanc› gibi kapitalistlerin iflgüvencesi yasa tasla¤›ndan özde memnun olmamas› de¤il, k›dem tazminat hakk›n›n ortadan kald›r›lmas›, esnek çal›flma gibi di¤er düzenlemelerin de kapsand›¤› bir ifl yasas›n›n, bir an önce burjuvazinin ihtiyaçlar› do¤rultusunda devreye sokulmas› iste¤idir. Bunun için iflverenlerin örgütü T‹SK’in de, esnek çal›flmay›, geçici ya da tafleron iflçi olarak çal›flmay› düzenleyecek bir yasa tasar›s› haz›rlad›¤› haberleri bugünlerde bas›nda yeral›yor. ‹flgüvencesi yasa tasla¤›, iddiaya bak›l›rsa, iki sorunu “gideriyor”. Birincisi, “sendika nedeniyle iflten at›lmalar›n önüne geçiyor.” ‹kincisi, “toplusözleflme yürüten sendikal› iflçilerin iflgüvencesi sa¤lan›yor.” ‹flveren, iflten ç›karman›n nedenini yaz›l› bildirmek zorunda kal›yor ve sendikal› olmak iflten ç›karma nedeni olam›yor. ‹flverenin öncü iflçileri, sendikal› iflçileri iflten atmas› için, sendikal› olmas› d›fl›nda gerekçeler de bulmas› her zaman mümkün ve genelde olan da budur. Yaz›l› gerekçe verme ise, sadece burjuvazinin bürokratik külfetini art›r›yor; ama iflçilerin mahkemelerde iflgü-
H
vencesini bulmas› mümkün de¤ildir. ‹flgüvencesi yasa tasla¤›n› tek bafl›na de¤erlendirmek do¤ru olmaz; aksine o gerçek sald›r›y› perdeleyen bir k›r›nt› olarak sunuluyor. Bu yasa tasla¤› ile birlikte gündeme getirilen, esnek çal›flma, süreli ve geçici çal›flman›n yasallaflt›r›lmas› ile özel sigorta sisteminin düzenlenmesini sa¤layacak, k›dem ve ihbar tazminatlar› gibi kapitalist üzerindeki “yükleri” kald›racak yasal düzenlemeler, sald›r›n›n tamamlay›c› ve esasl› bölümünü oluflturuyorlar. Ve T‹SK’in sundu¤u yasa önerisi bu planlar›n en k›sa zamanda yaflama geçirilece¤ini gösteriyor. Kapitalistlerin ifl güvencesi üzerindeki bu yo¤un ilgisinin nedenini, iflçi s›n›f›, deneyimleri ile gayet iyi biliyor. Özellefltirmeler ile birlikte geliflen ve geliflecek olan s›n›f tepkisini göstermelik balonlar ile yumuflatmak. Petrol-‹fl’in araflt›rmas›na göre Eylül 1998’e kadar yap›lan özellefltirmelerin sonucunda, özellefltirilen iflyerlerinde çal›flan iflçilerin %68’i iflten ç›kar›lm›fl, %72’si de sendikas›zlaflt›r›lm›fl. ‹flten ç›karma ve sendikas›zlaflt›rma bu kadar yo¤un iken, göstermelik ve çok s›n›rl› say›da iflçiyi k›sa bir süre için kapsayabilecek olan bir iflgüvencesi yasas›, gerçekte bundan yararlanamayacak çok büyük bir iflçi kesiminin gözba¤lar›n› güçlendirecektir. Peki kapitalistlerin sermayelerini art›rmak için karlar›n› art›rmak, ücretleri düflürmek zorunda oldu¤u kapitalist sistemde iflgüvencesi mümkün müdür? Öyle ise iflsizlik ya da geçici çal›flma, esnek üretim, neden azalmak yerine artmaktad›r? Hem ücretlerin düflürülmesi, hem de gerekti¤inde kapitalistlerin üzerinde bir yük olan kimi haklar›n geri al›nmas› için, bizzat burjuvazinin kendisi taraf›ndan iflsizlerin ve geçici iflçilerin, iflçi s›n›f›n›n bu genifl ve dinamik kesimlerinin saflar› sü-
rekli geniflletilmelidir. Böylece iflçi s›n›f› içerisinde rekabet arts›n, ücretler düflsün, çal›flma koflullar›n›n kapitaliste bedeli azals›n. Bu koflullar sistemin do¤as›nda vard›r ve bunun için “ifl güvencesi” gözboyay›c› bir balon olabilir ancak. Bu balon, özellefltirmelerin, iflten ç›karmalar›n iflçilerin üzerinde bas›nc›n› art›rd›¤› bir dönemde, burjuva s›n›f›n en gözboyay›c› siyasetidir! ‹flçi s›n›f›n›n iflgüvencesi için mücadelesi, s›n›f›n bütünü için bir s›navd›r. Çünkü bu mücadele herfleyden önce iflgüvencesi ve sigortas› hiç sözkonusu olmam›fl iflçi kesimleri d›flar›da tutularak yap›lamaz. Ve ayn› zamanda bu mücadelenin talepleri, s›n›f›n bu kesimlerini gözetmiyorsa, burjuvazinin balonlar›ndan farkl›laflamaz. Bunun için iflçi s›n›f›n›n kesimsel ç›karlar›n› savunan sendika bürokratlar›, bu balonun fliflirilmesine katk›da bulunmaktan bir an bile geri durmamaktad›rlar. Sendikas›z ve sigortas›z iflçilerin “iflgüvencesi” talebi, sendika bürokratlar›n›n “ifl güvencesi”ni tehlikeye sokmaktad›r. Onlar›n talepleri ve mücadele dinamizmleriyle sendikalara getirece¤i etkinlik, sendika bürokrasinin zeminini yoketmektedir. “‹flgüvencesi” için mücadele, iflçi s›n›f›n›n bütün kesimlerinin ç›karlar›n› birlefltirmesinin yan›s›ra, çal›flma yaflam›n›n tüm yönlerini gözeten taleplere sahip olmal›d›r. Genel ve süresiz iflsizlik sigortas›, iflgününün k›salt›lmas›, vardiya say›s›n›n art›r›larak iflsizlerin de istihdam›, tüm çal›flanlara paras›z sa¤l›k gibi talepler, iflçi s›n›f›n›n tümünün ç›karlar›n› gözeten, savaflarak kazanmas› gereken en yak›c› talepleri oluflturmaktad›r. Gerçek bir iflgüvencesinin iflçi s›n›f›n›n bütünsel ve ortak mücadelesinden baflka güvencesi yoktur. P
5
Say›: 51 P Ekim 2000
S›n›f Hareketinin Zaaflar› Burjuvaziyi Cüretlendiriyor B
urjuvazi, yeniden yap›land›rman›n iktisadi yaflam ve çal›flma koflullar›yla ilgili boyutunda sald›r› ad›mlar›n› yo¤unlaflt›rmaya kararl› görünüyor. Dünya çap›ndaki tercihlere paralel olarak, bunlar›n en baflta gelen ve y›llard›r uygulanmaya bafllanan özellefltirme, iflten ç›karma ve sendikas›zlaflt›rma gibi boyutlar›, en bilinenleri. Son bir y›lda ise, daha köklü ve kal›c› olan sald›r›lar›n alt yap›s›n›n haz›rlanmas›na yo¤unlafl›l›yor. Bunlar içinde, 17 A¤ustos depreminden hemen sonra meclisten geçirilen “mezarda emeklilik”yan›nda, bunun tamamlay›c› unsurlar› olarak sa¤l›k ve sosyal güvenlik haklar›n›n da gaspedilmesi, burjuvazinin planlar› içinde önemli bir yer tutuyor. Geçen y›l gündeme gelen ve sa¤l›k ve emeklilik “hizmet”lerini birbirinden ay›rmay› hedefleyen tart›flmalara ek olarak, bu y›l da, Dünya Bankas›’n›n emeklilik sistemlerine iliflkin önerileri gündemde. Dünya Bankas›’n›n önerilerinin temelinde, iflçi s›n›f›n›n yüzelli y›l› aflk›n mücadelesi içinde elde etti¤i haklar›n gaspedilmesinin altyap›s› döflenmeye çal›fl›l›yor. Öneriye göre, zaten emeklilik haklar› ç›kar›lan yasayla ellerinden al›nan iflçilerin, emekli maafllar› için ay-
Burjuvazi, s›n›f mücadelesinin bugünkü geri seyri içinde, alabilece¤i kadar çok kazan›m› geri almaya çal›fl›yor. Bunlar› yaparken gösterdi¤i cüretin temelinde, iflçi s›n›f›n›n tarihsel kazan›mlar›n›n bilincinde olmay›fl› ve önderlikten yoksunlu¤u geliyor. Ancak, iflçilerin önüne, yaflamsal ve acil taleplerinin elde edilmesi do¤rultusunda konulacak bir mücadele çizgisi, bu tabloyu altüst etme do¤rultusunda sundu¤u olanaklarla, burjuvazinin güvenini haks›z ç›karabilecektir. r›lan fonlara yap›lacak ödenekler azalt›lacak. Böylece, iflçilerin en az›ndan çal›flamayacak durama geldikleri dönem için güvence olarak gördükleri emekli maafl›, son derece s›n›rl› hale getirilecek. Bunun yan›s›ra da, özel emeklilik bafllang›çta kolaylaflt›r›l›p cazip hale getirilerek, iflçilerin en temel ihtiyac› olan sa¤l›k konusunda, özel emeklili¤e yönelmeleri sa¤lanacak. Bunun yolu olarak, özel emeklili¤in kolaylaflt›r›lmas› ve cazip hale getirlmesi tercih edilebilece¤i gibi, varolan emeklilik fonlar›n›n yasayla düzenlenerek özel sigortaya dönüfltürülüp, zorunlu hale getirilmesinin de mümkün olabilece¤i belirtiliyor. Bu uygulamalar›n yasal düzenlemelerinin ne zaman ya da hangi yöntemlerin tercih edilerek yap›laca¤› önemli de¤il. As›l önemli olan, burjuvazinin uluslaras› çapta süren yeniden paylafl›mda, rekabetten geri düflmemek için, yapaca¤› tek fleyin iflçilerin ücret ve sosyal haklar›n› gaspetmek oldu¤unun görül-
mesidir. Bir dönem, bu haklar› “sosyal refah devlet” safsatalar› eflli¤inde kendi lütuflar›ym›fl gibi sunan burjuvazi, s›n›f mücadelesinin bugünkü geri seyri içinde, alabilece¤i kadar çok kazan›m› geri almaya çal›fl›yor. Bunlar› yaparken gösterdi¤i cüretin temelinde, iflçi s›n›f›n›n tarihsel kazan›mlar›n›n bilincinde olmay›fl› ve önderlikten yoksunlu¤u geliyor. Ancak, iflçilerin önüne, yaflamsal ve acil taleplerinin elde edilmesi do¤rultusunda konulacak bir mücadele çizgisi, bu tabloyu altüst etme do¤rultusunda sundu¤u olanaklarla, burjuvazinin güvenini haks›z ç›karabilecektir. “Tüm çal›flanlara ücretsiz sa¤l›k” talebi, böyle bir mücadele hatt› için tüm devrimci iflçilerin sahiplenmesi, sa¤l›k çal›flanlar›yla birlikte, ortaklaflt›rabilecekleri bir savafl›m hedefidir. Kamuoyu yaratma eylemlerinden de, hükümetten istenen talepler listesiyle Ankara’ya tafl›nmaktan da daha etkili olan, bu somut taleplerin iflçi s›n›f› içinde yayg›nlaflt›r›lmas› olacakt›r. J
Belediye Grevlerinde T›kan›kl›k Nas›l Afl›lacak? elediye iflçilerinin, grevlerinin yasaklanmas›n›n ard›ndan, mücadelenin seyri, t›kan›kl›¤›n yafland›¤› bir efli¤e dayanm›fl bulunuyor. ‹flkolunda, grevi yasaklananlar›n d›fl›nda yeni bölgelerde, örne¤in Zeytinburnu, Maltepe gibi belediyelerde de grevler bafllam›fl olsa bile, bu grevler, gündemde ilk grevler gibi yer tutmuyor. Çünkü, ilk grevler, hem di¤er flubeler için hem de di¤er iflkollar› için gündemde olan toplusözleflmelerin seyrini ve kaderini belirlemede önemli bir veri olacakt›. Grevin yasaklanmas›yla birlikte sürecin nas›l ilerleyece¤i de netleflmifl oldu. Art›k gündemde dünkü kadar yer tutmamas›n›n arkas›nda bu gerçek yat›yor. Belediye iflçileri, grevin yasaklanmas›ndan önce, kendi deneyimlerinden bildikleri eksikleri bir ölçüde giderebilmek için, en az›ndan iflkolundaki iflçileri aktiflefltirebilecek, mücadeleyi sahiplenmelerini sa¤layacak bir çaba içinde bulunmufllard›. ‹flyerlerinde pasif bir bekleyifl yerine, her gün eylem ve birlikte hareket etmenin koflullar›n› yaratmaya çal›flm›fllard›. Ancak yasaklaman›n ard›ndan, böyle bir hareket tarz›ndan da giderek geri düflülmüfl ve sadece öfke boflaltma, kendini rahatlatma, en fazlas› teslim olmama niyetini gösterme eylemlerine dönüflmüfltür.
B
‹stanbul metrosunun aç›l›fl›nda yap›lan protesto eylemleri ya da bugünlerde tart›fl›lan Ankara’ya yürüme, köprüyü trafi¤e kapatma gibi eylemler de ön aç›c› olmaktan ziyade tepki gösterme biçimindeki protestocu eylem tarzlar›d›r. Bugün tart›fl›lan ve hedeflenen eylem biçimleri ne olursa olsun, belediye iflçilerinin grevi, s›n›f›n içindeki devrimci iflçiler için, üzerinde düflünüldü¤ü durumda ç›k›fl› yolunu da açacak olan önemli derslerle doludur. Bu dersler aras›nda örgütlenme boyutuyla tafleron iflçilerle birlikte örgütlenme perspektifi en baflta gelmektedir. ‹kinci boyutu ise, “hizmet sektörü”ndek eylm çizgisi üzerine düflünülmesi gere¤idir. Bu alanda, “kamuoyu yaratma” ad›na, iflçileri pasif bir bekleyifle iten, varolan bilinç düzeyin gelifltirmeyen, sonuç alamad›¤› ölçüde eylemlere gitmekten de b›kt›ran ve yoran eylem çizgisi yerine; iflçilerin bilincini gelifltirecek ve onlar› aktiflefltirecek, üstelik de toplumun genifl kesimlerinin deste¤in alabilecek bir perspektifin ihtiyaç oldu¤u ortadad›r. Bu ise, örne¤in belediye “hizmetlerinin”, iflçilerin yaflama ve çal›flma mekanlar›nda daha aktif ve paras›z yap›lmas› biçiminde pekala olabilecektir. ‹ETT floförlerinin bilet att›rmadan yolcu tafl›d›klar›, iflçi semtlerine olan otobüs seferlerini s›klaflt›rd›klar›;
çöp toplama ifllerinin zengin semtlerinde yap›lmad›¤› ve iflçi semtlerinde ise aksat›lmad›¤› ve bunlar›n bu kesimler içnde eylemin aktif propagandas›yla birlefltirildi¤i bir çizgi, t›kan›kl›¤› aflmak için önemli bir ç›k›fl sa¤layabilecek bir nitelik tafl›maktad›r. Eylem çizgisindeki bu ntelk, s›n›f›n tüm kesmlerinin ortak talebi olan “tam ücretli 6 saatlik iflgünü dört vardiya”, “herkese ifl, çal›flana ö¤renim hakk›” fliarlar›yla birlikte, di¤er iflçi kesimler aras›nda yayg›nlaflt›r›ld›¤›nda, çok s›k sözü edilen “iflçilerin birli¤i” yolunda, “birleflin” demekten daha somut olan ad›mlar›n yolu döflenmifl olacakt›r. “Bunu kiminle yapaca¤›z”, “‹flçiler bunu yapmaz ki” denilece¤i kesindir. Ancak, bunlar›n kolay olaca¤›n› söyleyen de yoktur. ‹flçilere bilinç kazand›racak, onlar› eyleme seferber edecek ve kazan›mla sonuçlanacak eylemlerin tereya¤›ndan k›l çeker gibi olmayaca¤› kesindir. T›pk› s›n›f›n, bugün parça parça elinden al›nan tüm kazan›mlar›n da kolay elde edilmedi¤i gibi. Bugünden yar›na bu perspektiflerin iflçiler aras›nda tart›flt›r›lmaya bafllanmas› bile, gelecekteki daha bilinçli ve haz›rl›kl› eylemlerin yolunu döflemek anlam›na gelecektir. Gerisi öfke boflaltan ve içine kapanan eylemlere mahkum olmay› garantilemektir. J
Kad›nlar›n Yoksullu¤a ve fiiddete Karfl› “Küresel” Yürüyüflü on dönemlerde, gündeme getirilen her sorunun bafl›na “küresel” tak›s›n›n getirilmesi “adetten” say›lmaya baflland›. “Küreselleflme” olgusu, “kad›n” sorununa da bulaflmaya bafllad›. Elbette sorun “küresel” düzeyde ele al›n›nca, s›n›fsal çeliflkilere gerek yoktu. Nas›l ki “insanl›¤›n global sorunlar›” varsa, kad›nlar›n sorunlar› da böyleydi. Bu çerçevede, bu y›l›n 8 Mart’›nda dünya çap›nda bafllat›lan “Küresel kad›n yürüyüflü”, 8 Ekim’de Ankara yürüyüflüyle bitirildi. Çeflitli illerden yola ç›kan kad›n kurulufllar› ve sendikalar›n kad›n kollar› temsilcileri yol boyunca mola verip aç›klamalar yaparak Ankara’ya ulaflt›lar. Bu arada kendi duyarl›l›k noktalar› olan “cinsel fliddet” konusunda, deprem bölgesinde yeni “bulgular” da elde ettiler.
S
S›n›fsal zeminde mücadelenin önü aç›lamad›¤› ölçüde, kad›n iflçilerin iflçi s›n›f›n›n ikincil de¤il asli bir kesimi oldu¤u bilince ç›kar›lmad›¤› ölçüde, kad›n iflçiler, ancak feminist ve “küresel” eylemlerin nesnesi olarak yer bulabiliyorlar. Bunun sorumlulu¤u, ne liberal küreselleflmecilerde, ne de kendilerini ancak burjuva› toplumun zemininde varedebilen feministlerdedir. Kad›n iflçileri s›n›f›n bir parças› olarak gören talepleri öne ç›karmay›p, “bayramdan bayrama”, 8 Martlar’da hat›rlayan komünistlerin, devrimcilerin s›rt›ndad›r. Bu sorumluluk yerine getirilmedikçe, kad›n iflçiler, mücadelenin “renkli” alanlar›n›n süsü olmaya devam edecektir. J
k›sa... k›sa...
Enerji Yap› Yol-Sen’den Militan Eylemler 19-20-21 Eylül günü eflit ifle eflit ücret, sendika yasas›n›n toplusözleflme hakk›n› içermesi, çal›flanlar›n tazminatlar›n› verilmesi için eylem yapt›lar. DS‹ ve Köy Hizmetleri önünde gerçeklefltirilen iki ayr› eylemde yolu trafi¤e kapatt›lar.
EXSA Grevi 100. Gününü Doldurdu Teksa fiubesinde yap›lan bas›n aç›klamas›na 200 kifli kat›ld›. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan kitlesel olarak çarfl› merkezinde bildiriler da¤›t›ld›. 2 Ekim günü fabrika önüne topluca giderek viziteye ç›kt›lar. Çukobirlik, Mersa iflçileriyle, Genel-‹fl sendikas›nda örgütlü iflçiler de destek verdi. 650 iflçi eylemden sonra alk›fl ve sloganlarla arabalara binip sendikaya geri döndüler. ‹flçiler, grevin uzun sürmesini Sabanc›lar›n üretimi baflka bölgelerdeki küçük atölyelerde kaçak iflçi ve küçük yafltaki iflçileri çal›flt›rmas›na ba¤l›yor. ‹flçiler, kaçak olarak çal›flan iflçilere de seslenerek üretime son vermelerini ve grevlerine destek vermelerini istedi.
Merbolin Direnifli 3. Ay›nda 6 Ekim’de çeflitli sendika yöneticileri ve grevdeki Ça¤dafl Matbaa iflçileriyle birlikte Sabanc› Center önünde protesto eylemi yapan Merbolin iflçileri ayn› gün sendikalar› Lastik-‹fl’le beraber dayan›flma gecesi düzenledi. Yaklafl›k 300 kifli kat›ld›.
Zeytinburnu’nda Greve Devam Belediye-‹fl’in 6 Eylül günü bafllayan grevi bir ay›n› doldurdu. 250 iflçi 2 Ekim günü belediye binas› önünde yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla Zeytinburnu halk›ndan destek istedi. 100 grevci iflçinin 4 Ekim günü yürüyüfl yapmas› polis taraf›ndan engellendi. Bunun üzerine Zeytinburnu önünde yap›lan eyleme ‹ETT flubesi ve itfaiye flubesi de destek verdi.
Kocaeli Belediye ‹flçilerinin Eylemi Bekirpafla Belediyesi’nde Hizmet-‹fl sendikas›na üye 550 iflçi bir ayl›k ücret ve 2 milyar liral›k sosyal haklar›n› alabilmek için 25 Eylül günü ifl b›rakt›. ‹flçiler ve sendika yöneticileri tafleron firmalar›n gitmesini istedi. 26 ve 27 Eylül günlerinde belediye baflkan vekili ile görüflen sendika yöneticileri uzlaflmac› bir tav›r sergileyerek iki milyar› geçen alacaklar›n›n yerine flimdilik iki ton kömür ve 150 milyonluk para verilmesi konusunda anlaflma sa¤lad›. Geri kalan alacaklar için ise belediye yönetimine 17 Ekim’e kadar süre tan›nd›.
‹ETT ‹flçilerinin Eylemi 3 y›ld›r toplusözleflme imzalamayan Hizmet-‹fl sendikas›n›n, Belediye-‹fl sendikas› hakk›nda yetki tespitine itiraz etmesi sonucu üç y›l önce aç›lan davan›n bir an önce sonuçlanmas› ve maafllar›n›n yetersizli¤inden dolay› eylem karar› ald›lar. 100 kadar ‹ETT iflçisi 28 Eylül günü saat 11.00’de sendikalar›n›n önünden Büyükflehir Belediyesine yürüdüler. Bas›n aç›klamas› yaparak, 5.000’e yak›n imzay› Beyo¤lu’nda ‹ETT Genel Müdürlü¤üne verdiler.
Gönen Çelik’te ‹flten At›lma Adana Organize Sanayi bölgesinde kurulu Gönen Çelik’te çal›flan 274 iflçi tazminatlar› ödenmeden iflten at›ld›. ‹flçiler 7 Ekim günü Genel-‹fl 2 nolu flubede bas›n aç›klamas› yaparak her türlü meflru mücadele yöntemini kullanacaklar›n› belirttiler. Grevdeki Exsa iflçileri de destek verdi. ‹flletmenin zarar ettti¤ini gerçekçe göstermesine karfl›l›k iflçiler bunun do¤ru olmad›¤›n› patronun makinalar› M›s›r’a göndererek burada yat›r›m yapaca¤›n› belirtiyorlar. Adana Organize Sanayi bölgesinde yaflanan sorunlar› anlatan iflçiler, “iflverenler organize sanayiinde iflçilerin örgütlenmemesi için ellerinden geleni yap›yorlar” dediler. J
6 evletin yasalar› komünistleri toplumu s›n›flar esas›na göre bölmek ve karfl› karfl›ya getirmekle suçlar. Yanl›fl bir ithamd›r; toplumlar çoktan beri s›n›flara bölünmüfltür ve bize düflen 150 küsür y›l önce aç›lan bayrakla, buna karfl› savaflman›n k›vanc›d›r. Yasalar› yapanlar ayr›, yasalar›n alt›nda ezilenler ayr›d›r. Topra¤› ekenlerle hasad› bölüflenler baflka baflkad›r. Hastaneleri, okullar› yapanlar onlardan en az yararlananlard›r. Maddi de¤er üretenler üretti¤inin k›r›nt›s›na bile sahip olamazken, bütün toplumsal zenginlikleri baflkalar› paylafl›r. Teknoloji ve üretim araçlar› ne kadar geliflirse geliflsin, daha fazla çal›flanlarla daha az kazananlar ayn›yken, hiç çal›flmay›p kazand›¤›n›n hesab› olmayanlar baflkalar›d›r. Toplumlar s›n›flara bölünmüfltür ve kapitalist toplumda giderek daha yal›n bir biçimde iki temel s›n›f, iflçi s›n›f› ve burjuvazi karfl› karfl›ya gelmektedir. Bütün bir kapitalist toplum özünde bu karfl›tl›k üzerine kurulmuflken, bir yandan da bu karfl›tl›¤› gözlerden saklamaya yarayan envai çeflit hurafe ortada dolaflmaktad›r. Tüm bunlar›n bilinçli üreticisi ise, hasm›n›n bir s›n›f oldu¤u bilincine varmas›n› engellemek derdine düflmüfl olan burjuvazidir. Burjuvazi, bu yüzden s›n›flar›n karfl› karfl›ya geliflini gizlemeye çal›fl›r, her f›rsatta s›n›flar›n ortak ç›karlar› üzerine safsatalar üretir. ‹flçi s›n›f›n› ve ezilenleri, bu dünyada s›n›f fark› gözetmeyen, s›n›flar üstü fleylerin varl›¤›na inand›rmaya çal›fl›r. Demokrasi sözde herkes içindir, ama iflçi s›n›f›n›n elinde sadece bir oy pusulas› vard›r. ‹nsan haklar› ka¤›t üzerinde s›n›f fark› gözetmeksizin herkesindir, ama özel mülkiyet hakk› yaln›zca paras› olanlar›nd›r. Özgürlük herkesedir, ama açl›k k›rbac›, tezgah bafl›nda sadece eme¤inden baflka satacak fleyi olmayanlar› kölelefltirir. Bu “s›n›flarüstü” hurafelerden birisi de; bilimin ve bilimselli¤in nesnel ve tarafs›z oldu¤u, bilgi toplumunda bilgiye sahip olanlar›n iktidara sahip olaca¤›d›r. ‹flçi s›n›f›n›n ço¤unlu¤unun bu tart›flmalar›n bile bilgisine sahip olma olana¤›na sahip olmay›fl›, bunun bir yalan oldu¤unu ispat eder. Zaten bu safsata da di¤erlerinden farkl› olarak iflçi s›n›f› için de¤il, öncelikle ayd›nlar ve küçük burjuva sosyalisti için üretilmifltir. Onlar emekten yana bütün sözlerine ra¤men dünyay› burjuvazinin gözüyle görürler. Bu yüzden kapitalist toplumda s›n›fsal olmayan bir bilimin olabilece¤ini, kapitalizmin okullar›n›n bilimin nesnel bir tafl›y›c›s› olabilece¤ini düflünürler. Yalan yalan› besler, hurafe hurafeyi do¤urur. Kapitalist toplumda bilimin tüm insanl›k için varolabilece¤ine inan›ld›¤›nda, kapitalist toplumun e¤itim kurumlar›n›n -en baflta E¤itim da üniversitelerin- da, bu bilimin üretildi¤i, tafl›nd›¤› kurumsallaflt›¤› kurumlar oldu¤una ölçüde maddi ve inanmamak için bir sebep kalmaz. Oysa kapitalizmin en toplumsal ba¤larla prestijli bilim ödülleri, bugüne bu iliflkilerin kadar milyonlarca insan› sakat b›rak›p öldürmekte kullan›lm›fl belirledi¤i kapitalist olan dinamitin mucidi Nobel’in düzenin bir parças› ad›na verilmektedir. Özünde kapitalist e¤itimin olur. Ayn› ölçüde de de, kapitalizmin ücretli e¤itimin birer kölelerine vas›f kazand›rmak, efendilerine olan ba¤l›l›klar›n› nesnesi olan sa¤lamlaflt›rmak, bu sayede ö¤rencilerin, bu üretim sürecinin emek gücü dahil tüm maddi koflullar›n› düzene maddi ve gelifltirmek d›fl›nda bir ifllevi toplumsal ba¤larla yoktur. Burjuvazinin E¤itim ba¤lanmas›n›n Kurumlar› Neye Yarar? yollar›n› döfler. Burjuva toplum ve onun ideolojisi, oluflturulan tüm Buradan bak›ld›¤›nda kurumlaflmalar›yla ve üretim e¤itim kurumlar›n›n süreci içinde, her gün ve her saat yeniden üretilir. Aile, ö¤renciye de¤il, e¤itim, askerlik, sa¤l›k, burjuvaziye hizmet ulafl›m, bas›n, televizyon, günlük yaflam›n veren bir ifllev sürdürülmesinde akla gelen tafl›d›¤› aç›kça gelmeyen tüm kurum ve pratiklerin, burjuva ideolojisini görülecektir. yeniden üretmeye hizmet etti¤i gün gibi ortadad›r. Burjuva
“Paral› paras›z kapitalist e¤itime hay›r” bu mücadelenin fliar›d›r . toplum bunu, “ideoloji üretip yaymak” amac›yla de¤il, ... Esas olan tüm e¤itim kurumlar›nda ve e¤itim olana¤›ndan kendi ç›karlar› böyle yoksun genç iflçilerin aras›nda kapitalist e¤itimi temelden sarsan, gerektirdi¤i ve ücretli kölelik iflçi s›n›f›n›n s›rt›nda bir asalak olarak yaflamay› reddeden düzeninden baflka bir biçimde ö¤rencilerle genç iflçileri birlefltiren bir mücadeleyi sürdürmektir . varl›¤›n› sürdüremeyece¤i için Böyle bir mücadelenin somut hedefi iflsiz ve çal›flan iflçiler için böyle yapar. E¤itim de, ö¤renim hakk›n›n ve bunun somut koflullar›n›n elde edilmesi, bunlardan nasibini al›r. Bugün ö¤renimin üretim sürecinden, ö¤renciyi iflçi s›n›f›ndan koparan e¤itim kurumlar›n›n en temel e¤itim sisteminin ö¤rencilere üretken bir iflte çal›flma olana¤› ifllevi, toplumun genifl y›¤›nlar›n› burjuva düzeninin sa¤layacak biçimde düzenlenmesi olmal›d›r. Ancak böylelikle kurallar›na göre ehlilefltirmek e¤itim bir ayr›cal›k olmaktan ç›kacakt›r . ve sermaye ihtiyaçlar›na uygun vas›flar kazand›rmak üzere bir talimden geçirmektir. Bu ifllev bir yönüyle ideolojik bir flekillendirmeye dayan›r. Di¤er yönüyle ise, toplumun yeni iflçi kuflaklar›n›, kurdu¤u okullar›yla küçük bireyselli¤ini, üretimin verimlili¤ini, toplumlar›n yafltan bir terbiyeye ve biçimlendirmeye tabi tutar. geliflimini tart›fl›lmaz ve de¤iflmez görünen bir Okullarda varolan müfredata ve bunun ifllenifli için s›n›flar iliflkisi temelinde ele al›r. Kapitalist e¤itimin ayr›lan süreye bak›ld›¤›nda bunu daha net görmek ideolojik yönünün temelinde bu ön kabuller yatar. mümkündür. Süre uzat›lmal› ve doldurulmal›d›r ki, Elbette ki, bu ideolojik flekillendirme, gücünü yar›n›n iflçileri, sabah erken kalkmaya isyan üretim iliflkilerinin gerçekli¤inden almaktad›r. E¤itim etmesin. Bu yüzden küçük çocuklar, sabah›n erken kurumsallaflt›¤› ölçüde maddi ve toplumsal ba¤larla saatinde, “ayd›nlanma” ve “bilim” yuvas› okullar›na bu iliflkilerin belirledi¤i kapitalist düzenin bir parças› gönderilir, uyku yerine burjuva ideolojisiyle beslenir. olur. Ayn› ölçüde de e¤itimin birer nesnesi olan Bu iflin terbiye k›sm›d›r ve pratik oldu¤u kadar ö¤rencilerin, bu düzene maddi ve toplumsal ba¤larla ideolojiktir de. ba¤lanmas›n›n yollar›n› döfler. Buradan bak›ld›¤›nda Burjuva e¤itimin ideolojik flekillendirmesinin en e¤itim kurumlar›n›n ö¤renciye de¤il, burjuvaziye aç›k biçimi ilkokulda hayat bilgisi dersiyle bafllay›p, hizmet veren bir ifllev tafl›d›¤› aç›kça görülecektir. vatandafll›k bilgisiyle devam eder. Dört yandan E¤itimin bu aç›dan birinci ifllevi kapitalistin düflmanla kuflat›lm›fl üstün bir millete dair ihtiyaç duydu¤u nitelikli iflgücünü yaratmakt›r. hikayelerle, pozitif bilim denilen dallara bile s›zan Geliflmifl teknoloji, bu teknolojiyi kullanacak vas›fl› yarad›l›fl teorisiyle derinleflir. Burjuvazi ihtiyaç eleman› gerektirir. E¤itimin üretim sürecinin d›fl›nda duydu¤u; ailesine, milletine ve devletine ba¤l›, gerçekleflmesi, örne¤in yeni mezun bir mühendisi kapitalist toplumun yaz›l› ve yaz›l› olmayan pratikte yetersiz b›raksa da, teknoloji kullan›m›n›n kurallar›n› benimsemifl, kaderine raz› ve inançl› gerektirdi¤i teorik bilginin al›nd›¤› yer insan› e¤itim kurumlar›n›n bu ifllevi sayesinde üniversitelerdir. Do¤rudan maddi bir de¤er flekillendirir. “Gerici faflist e¤itim” diye an›lan fley üretmeyen, hukuk, iflletme gibi alanlarda, burjuva e¤itimin bu yönüdür. Ancak sadece bunu burjuvazinin idari ifllerinin yaratt›¤› ihtiyac› görmek, bunlar olmasa kapitalist e¤itimin nesnel bir karfl›layan da, bu nitelikli iflgücüdür. Ancak bu bilimsel temele sahip olabilece¤i yan›lg›s›n› besler. e¤itim sürecinden geçenlerin pek az› burjuvazinin Oysa befleri bilimlerden pozitif bilimlere, bunlar›n seçkin uflaklar› aras›nda yer alabilmektedir. Geri birer uygulama alan› olarak görülebilecek olan kalanlar ise, kapitalist aç›s›ndan eme¤in ortalama mühendislik, idari bilimler gibi dallarda e¤itim niteli¤inin artmas› anlam›na gelir. Nitelikli iflgücünün konusu olarak öne ç›kar›lan tüm teoriler, insan›n ço¤almas› ayn› ücrete daha vas›fl› bir iflçi
Ö¤renciye ‹fl, Çal›flan
Ö¤renci Gençlik ve Komünist Siyaset
D
evrimci Parti Güçleri’nin ö¤renci gençlik alan›ndaki çal›flmalar›n›n ana eksenini, “Paral› paras›z burjuva e¤itime hay›r” ilkesi ve bu temelde flekillenmifl bir savafl›m hedefi olarak “ö¤renciye ifl, çal›flana ö¤renim hakk›” talebi oluflturuyor. Bu fliarlar ortaya at›ld›¤›ndan bu yana, devrimci hareket taraf›ndan “doktriner” ve “siyaset d›fl›” olarak de¤erlendirildi, bu fliarlar›n arkas›nda duran komünistler ö¤renci hareketinin kendi taleplerini görmezden gelmekle, hareketin gerisinde kalmakla, hareketi bölmekle elefltirildi, bu fliarlar hiç de¤ilse, “al›fl›lmad›k” ve olumsuz anlamda “orijinal” fikirler olarak nitelendirildi. Bugün kimi devrimci çevreler taraf›ndan sahipleniliyor olsa da, devrimci hareketin bu fliarlara dair de¤erlendirmeleri genelde de¤iflmifl de¤ildir. Bu elefltirilerin hepsi teker teker yan›tlanmay› hak ediyor. Nitekim bugüne kadar yay›nlar›m›zda da çal›flma alanlar›nda da bunu yapt›k. Ancak daha önemli olan, bu elefltirilerin tümünün temelini oluflturan bir ayr›m› netlefltirmektir. Devrimci hareket için “yeni” ve “al›fl›lmad›k” olan sadece bu fliarlar de¤ildir. Devrimci harekete as›l yabanc› gelen, komünist siyasettir; as›l “al›fl›lmad›k ve yeni” olan komünist siyasete damgas›n› vuran s›n›f perspektifidir. Bu flafl›rt›c› gelebilir. Öyle ya; neredeyse tüm devrimci yap›lar kendilerini “komünist” ad›yla anarken, herkes “s›n›f perspektifi”nden bahsederken, bunlar›n neresi “yeni ve al›fl›lmad›k” olabilir? Bizim için flafl›rt›c› olan ise, kendisine komünist diyenlerin; nas›l olup da liberal dedikleriyle, devrimci demokrat dedikleriyle, anarflist dedikleriyle ve hatta bazen Kemalist dedikleriyle (son ikisine ayn› zamanda karfl› devrimci diyorlar) beraber; “YÖK’e hay›r”, “paras›z e¤itim” ve ayr›nt› düzeyindeki farkl›l›klar› saymazsak “özerk demokratik üniversite” taleplerinin toplam›ndan ibaret bir “akademik demokratik mücadele” zemininde buluflabildikleridir. Bunlar›n hiçbirisine flafl›rmamak için siyasal farkl›l›klar› önemsemeyen bir vurdumduymazl›k içinde olmak gerekir. fiaflk›nl›ktan kurtulman›n di¤er bir yolu ise bu durumun ad›n› koymakt›r. Bu çeliflkili görüntünün temelinde yatan, Komünist Enternasyonal’in ard›ndan, komünist hareketin siyasal ve örgütsel süreklili¤inin sa¤lanamay›fl›d›r. Komünist gelenek tahrif edilmifl, kopmufl oldu¤u II. Enternasyonal’in çizgisi onun ad› ve itibar›yla devrimci hareketin saflar›n› sarm›flt›r. Bugün bu gelene¤e sahip ç›kt›¤›n› ve ilkelerini benimsedi¤ini iddia edenlerin, siyasette devrimci demokrasiyle, biraz da reformizmle bulafl›kl›¤› bu yüzdendir. Yine bu yüzden, siyaset alan›nda komünist s›n›f perspektifi ad› alt›nda varolan, ço¤u zaman parçal› bir düzen içi muhalefet olabilmektedir. Bu siyaset tarz›n› belirleyen programd›r, program anlay›fl›d›r. Devrim ve sosyalizm hedefi ak›lda tutulup, somut siyaset düzen içi demokratik talepler u¤runa yürütülen günlük mücadele düzeyine indirildi¤inde siyasal ayr›mlar silikleflmekte, komünist siyaset güme gitmektedir. Oysa komünist siyaset mücadelenin k›smi ve günlük taleplerini bir devrim hedefine ba¤layacak bir program anlay›fl›na sahip olmak zorundad›r. Bu ise YÖK’e karfl› mücadele eden ö¤rencilerin, karfl›lar›na polis ç›kt›¤›nda devlet ve düzen karfl›s›nda politize olmas›n› bekleyerek olmaz. Bugün devrimci harekette egemen olan programatik kavray›fl›n, e¤itim-ö¤renim alan›ndaki karfl›l›¤›, e¤timin burjuva niteli¤ini ve özünü de¤ifltirmeden, en fazla müfredatta ve üniversitenin iflleyiflinde belli düzenlemeler hedefleyen reformist bir yaklafl›md›r. E¤itimle üretimin birbirinden kopuklu¤unu, uzmanlaflma ve yabanc›laflmay›, kafa-kol eme¤indeki ayr›m›, bilimin insanl›¤a de¤il sermayenin
15 Eylül 2000 atlama hayali ve sadece s›n›rl› bir kesim için özel hizmetler karfl›l›¤›nda elde edilecek ayr›cal›klar d›fl›nda hiçbir fley. Bu ayr›cal›klar ise çok daha genifl bir gençlik kesimin bu kurumlar›n d›fl›nda kalmas› pahas›na elde edilebilir. Kapitalist e¤itime bu gözle bak›ld›¤›nda, e¤itimin birçoklar›n›n sand›¤› gibi hiç de bilimsel, “insanc›l” amaçlar temelinde varolmad›¤›, e¤itime ayd›nlanmac›, ilerlemeci bir rol biçilemeyece¤i görülecektir. Bu yüzden de emekçi çocuklar›n›n mevcut e¤itim sisteminden daha fazla yararlanmas›ndan ibaret bir talep, s›n›fsal olarak özünde burjuvazinin ifline yarayacakt›r. E¤itimin amac› devlet yetkililerinin her ilkö¤retim haftas›nda tekrarlad›¤› gibi “topluma faydal› insan yetifltirmek”tir. Bu toplum kapitalist toplumdur. Bu yüzden bu sömürü düzenine karfl› olan herkes kapitalist e¤itimi reddetmelidir. “Paral› paras›z kapitalist e¤itime hay›r” bu mücadelenin fliar›d›r. Üniversite okudu¤unda ayd›n olaca¤›n› sananlar, okumufllar›n s›n›fa karfl› sorumlu oldu¤unu düflünenler bu fliar› duyduklar›nda flöyle bir irkilirler. Sözde s›n›ftan yana olsalar da, e¤itimin kendileri için bir ayr›cal›k de¤il de hak oldu¤unu düflündükleri için rahatlar› kaçar. Peki bu fliar› yükseltmek, genç iflçilerin e¤itim kurumlar›ndan uzak kalmas›n› istemek, üniversitelerdeki s›n›ftan yana güçlerin bu kurumlar› terk etmesini beklemek anlam›na m› gelir? Bunun özü itibariyle, “zaten sömürülüyoruz” diye fabrikalara gitmemekten, “zaten kapitalist için yafl›yoruz” diye tedaviyi reddedip sa¤l›k kurumlar›n› reddetmekten fark› olmayacakt›r. Esas olan tüm e¤itim kurumlar›nda ve e¤itim olana¤›ndan yoksun genç iflçilerin aras›nda kapitalist e¤itimi temelden sarsan, iflçi s›n›f›n›n s›rt›nda bir asalak olarak yaflamay› reddeden ö¤rencilerle genç iflçileri birlefltiren bir mücadeleyi sürdürmektir. Böyle bir mücadelenin somut hedefi iflsiz ve çal›flan iflçiler için ö¤renim hakk›n›n ve bunun somut koflullar›n›n elde edilmesi, ö¤renimin üretim
›flana Ö¤renim Hakk› bulabilmek anlam›na gelir. Marx kapitalist için bir okulla, bir sosis fabrikas› aras›nda hiçbir fark bulunmad›¤›n› söylemiflti. Kapitalistlerin en büyük s›k›nt›lar›ndan birisinin, “asgari ücretle çal›flacak adam gibi iflçi bulamamak” oldu¤u düflünülürse, burjuvazinin neden son y›llarda sosis fabrikas›ndan daha çok üniversite açt›¤› anlafl›lacakt›r. Meslek lisesi mezunlar›na üniversite kap›lar›n›n kapanmas› da ayn› ihtiyac›n ürünüdür. ‹kinci ifllev e¤itim kurumlar›n›n giderek büyüyen geçici bir iflsiz kitlesinin geçici olarak oyaland›¤› alanlar olmas›d›r. Bu “nitelikli” iflsiz y›¤›n›, genel iflsiz ordusunun bir parças› olarak çal›flanlar›n ücretlerinin düflürülmesinde olumsuz bir etki yapmaktad›r. Bu iflsizler içinde bir k›sm›, yaflam›n› ve ö¤renimini sürdürmek için eme¤ini satan ve ancak böyle yaflayabilenlerden oluflurken, di¤er k›sm› ise, asalak olarak yaflayan ve okuldan mezun oldu¤unda da bunu sürdürmeyi hedefleyenler olarak, t›pk› toplumdaki gibi, iki ayr› s›n›fsal özellik tafl›rlar. Kapitalist kendisi için bunca ifllevli olan e¤itimin maddi faturas›n› da yine iflçi s›n›f›na ödettirmektedir. Kapitalistin art› de¤er d›fl›nda bir kazanc› olmad›¤›na, devletin hazinesi de bu art› de¤erin tüm bir kapitalist s›n›f›n ortak ihtiyaçlar› için biriktirildi¤i bir kasa oldu¤una göre; e¤itimin masraflar›n›n ö¤renciden mi yoksa devlet taraf›ndan m› karfl›land›¤›n›n da esasta hiçbir önemi yoktur. Bu fleytani al›flveriflte burjuvazinin verdi¤i ise, s›n›f
ç›karlar›na hizmet etti¤i gerçe¤ini de¤ifltirmeye dair herhangi bir çaba ve yaklafl›m içermez. Niyetlerin böyle olup olmamas› bir yana, ortaya konulan eylem çizgisi ve talepler, reformcu bir nitelik tafl›maktad›r. Dolay›s›yla, “herkese paras›z e¤itim devrimle gelecek” denilmesi, kimsenin taleplerini devrimci yapmaya yetmez. Devrim ve iktidar hedefinin, savafl›m hedeflerinin kapitalizme cepheden karfl› ç›kan niteli¤inde somutlanmas› gerekir. Komünist program anlay›fl›n›n temel bir özelli¤i de, iflçi s›n›f›n›n bütünsel ve ortak hedeflerini yans›tmas›d›r. Komünistlerin baflta ö¤renci gençlik alan›nda ve genç iflçiler aras›nda mayalamaya çal›flt›¤› mücadele hedefleri, iflçi s›n›f›n›n bütününün ortak ç›karlar›n› kapsamakta, ö¤renci gençli¤i kendi içinde ayr›flt›rarak iflçi s›n›f›ndan yana kesimleri iflçi s›n›f›n›n ortak mücadele hatt›na ça¤›rmaktad›r. Bugün varolan çizgi, üniversitelerde mücadele eden devrimci ö¤rencilerin, paras›z e¤itim isteyen ayd›nlanmac› gençler düzeyine düflürülmesine ve bir kimlik bunal›m›na yol açmaktad›r. Bu nedenle de, yayg›n olarak ö¤renim hayat›nda devrimcilerle ve faaliyetle tan›flanlar›n ço¤u, üniversiteyi bitirince devrimcili¤i de bitirmektedir. Kiflilerden kaynakl› zaaflar bir yana, buna neden olan as›l sorun, üniversitedeki ö¤renciyi, devrim mücadelesiyle buluflturmak, siyasallaflt›rmak, toplumsallaflt›rmak yerine, onu üniversiteli kimli¤ine hapseden politik çizgilerdedir. Oysa “ö¤renciye ifl, çal›flana ö¤renim hakk›” mücadele hedefimiz, üniversitedeki ö¤rencileri, s›n›fsal bir ayr›flt›rmaya tabi tutarak, nesnel olarak iflçi s›n›f›yla ortak ç›karlara sahip olan ama bunun bilincinde olmayan kesimlerin s›n›fsal temellerni ve bilincin a盤a ç›karacak, bunu sa¤lam temellere oturtacakt›r. Böyle bir durumda, üniversitedeki devrimciler, kendilerini iflçi s›n›f›na yabanc› ayd›n adaylar› olarak de¤il, bizzat ezilen s›n›f›n birer öncü unsuru olarak görecek, s›n›flar›yla buluflacaklard›r. Komünistler, siyasetin toplumsal niteli¤inin fark›ndad›r, ama bu siyasetin iflçi s›n›f› ad›na yap›ld›¤›n›n da fark›ndad›r. Kendilerini “ö¤rencilerin”, “kad›nlar›n”, “çevrecilerin” vb. yerne koyarak onlar ad›na talep üreten bir anlay›fltan uzakt›rlar. Evet siyaset toplumsal sorunlardan uzak de¤ildir ve onlarla içiçedir, ama bu sorunlara iliflkin söylenecek sözler, toplumun parçalar› ad›na ve onlar›n yerine de¤il, iflçi s›n›f›n›n topluma ve bu sorunlara iliflkin söyledi¤i sözlerdir. Yoksa, iflçi s›n›f›n›n devrimdeki öncü ve di¤er ezilenleri kendi bayra¤› alt›na toplamas› nas›l baflar›lablir ki? ‹flçi s›n›f›, tüm toplumsal sorunlara bak›fl›n› ve önerisini ortaya koyacak ki, onun öncü devrimci rolünü sadece devrimciler de¤il, toplumun di¤er ezilen kesimleri de görsün ve onun bayra¤› alt›na girsin. Bafltan beri s›ralanan nitelikler üzerine toplam olarak düflünüldü¤ünde, gerçekten de devrimci gruplar›n bize yönelik elefltirilerine hak vermek mümkündür. Yaklafl›mlar›m›z› “orijinal”dir. Tek tek parçalarla tart›fl›labilirli¤i yoktur, çünkü köklü ve bütünsel bir kavray›fla oturmaktad›r. Devrimci mücadelenin bütünselli¤i gibi, savafl›m hedeflerimiz de bu bütünselli¤i tafl›makta ve toplam› içinde, komünizm hedefiyle bugün aras›ndaki köprüyü oluflturacak programatk bir zemini döflemektedir. Kendi asgari programlar›yla devrim hedefinin mekanizmine al›flanlar, bizim yaklafl›m›m›zdaki organik bütünlü¤e flafl›racaklard›r, bunda hakl›d›rlar. Komünist çizgiyi k›r›ld›¤› yerden etkin bir flekilde bugünün siyaset alan›na tafl›yacak bir özne yarat›lmad›¤› sürece flaflk›nl›klar da, komünist siyasetin tahrifat› da derinleflecektir. ‹ddiam›z ve çabam›z böyle bir özneyi yaratmak yönündedir. J
7 sürecinden, ö¤renciyi iflçi s›n›f›ndan koparan e¤itim sisteminin ö¤rencilere üretken bir iflte çal›flma olana¤› sa¤layacak biçimde düzenlenmesi olmal›d›r. Ancak böylelikle e¤itim bir ayr›cal›k olmaktan ç›kacakt›r. Bu talep hem e¤itimin hem de üretim sürecinin yeniden yap›lanmas›n› gerektirir. Ö¤rencinin ayn› zamanda bir iflte çal›flabilmek için ihtiyaç duydu¤u zaman, e¤itim müfredat›n›n gereksiz kalabal›ktan ar›nd›r›lmas›yla olabilir. Hem ö¤rencilere istihdam alan› aç›lmas›n›n hem de çal›flanlara ö¤renim için bofl zaman yarat›lmas›n›n koflulu ise, ifl saatlerinin düflürülüp vardiyalar›n art›r›lmas›d›r. Bu mücadele hedefinin para kazanmak için okumayan, paras›zl›ktan okulunu b›rakmak zorunda kalan genç iflçi için ne kadar önemli oldu¤u tahmin edilebilir. Genelde iflçi ailelerinde, çocuklar›n› okutmaya özel bir e¤ilim ve özen gösterilir. Ama, varolan imkanlar›n k›s›tl›l›¤›, aileleri bu yolda bir tercih yapmaya zorlar. Genelde de, okumas›, “adam olmas›” tercih edilen bir çocuk, di¤erlerinin çal›flmas› ve evin yükünü paylaflmas›yla sa¤lanabilir. K›z çocuklar›, burada en fazla okkan›n alt›na gidenler olur. Nas›l olsa, o evlenecek, kocas›na ait olacakt›r. Burjuva toplumun, tüm eflitsizlikleri ve ayr›mc›l›¤›, iflte böyle bir prati¤i ve elbetteki bunun ideolojik sonuçlar›n› üretir. Bu gerçekli¤in alt›nda ezilen iflçi y›¤›nlar› için, liberallere kötü bir rüya gibi gelecek olan, iflçilerin o nas›rl› elleri ve kirli yüzleriyle okul s›ralar›n› doldurufllar›, her iflçinin utangaç bir sevinçle karfl›layaca¤› bir özlem, u¤runda mücadele edilecek bir hedeftir. Ancak böyle bir mücadele, ö¤renci gençli¤in tümü taraf›ndan hiç olumlu karfl›lanmayacakt›r. ‹flçi olsun olmas›n, üniversite zemininde bulunanlar, kendilerinin iflçi oldu¤unun söylenmesinden, hele de onlarla ayn› s›ralarda oturacak olmaktan nefret ederler. Bu nefreti ilk üretenler ise, iflçi s›n›f›n›n üretimden gelen gücüne övgüler dizen liberaller ve ayd›nlanmac›lard›r. A¤z›n› aç›nca komünizmden bahsetmekten de geri durmayan liberallerin komünizmden anlad›klar›, ayd›nlar›n ayd›n olarak kal›p “bilim” ürettikleri, iflçilerin ise yine bu üretimin tüm yükünü tafl›d›¤› bir toplum hedefi olsa gerek. Çünkü herkes, aya¤›n› bast›¤› zemine göre bir politik çizgi ve mücadele hedefi belirler. Burjuva toplumu, onun temel niteli¤ini oluflturan üretim araçlar›n›n özel mülkiyeti ve bunlar üzerine kurulan kafa-kol, kad›n-erkek, k›r-kent eflitsizlikleri ve ayr›mc›l›klar›yla kökünden yok etmeyi de¤il, ehlilefltirmeyi hedefleyenler için, e¤itimin sorunu, “hoca”larla “ayd›n adaylar›”n›n, dersler hakk›nda birlikte karar vermekten ibarettir. ‹flte böylelerine ve ayn› ‹flçi olsun olmas›n, zamanda bugün iflçi olsa bile, üniversite bunun fark›nda olmayanlara, çal›flarak ö¤renim görmek bir zemininde kabus gibi gelen, kabul bulunanlar, edilemez bir hedef olarak kendilerinin iflçi görünecektir. Bu ise çekinilecek oldu¤unun bir fley de¤ildir. Böyle bir söylenmesinden, mücadele ö¤renci gençli¤in içinde bir asalak olarak hele de onlarla ayn› yaflay›p, s›n›f atlay›p s›ralarda oturacak kapitalizmin nimetlerinden olmaktan nefret yararlanma hayali peflinde ederler. Bu nefreti koflanlarla; bu düzenden ilk üretenler ise, iflçi hoflnutsuz, okumak için çal›flmak zorunda olan, s›n›f›n›n üretimden kendisini s›n›fsal ve siyasal bir gelen gücüne tercih sonucu iflçi s›n›f›n›n övgüler dizen yan›nda sayanlar›n ayr›flmas› liberaller ve anlam›na gelir. Nesnel olarak ayd›nlanmac›lard›r. iflçi s›n›f›yla birleflebilecek, ama kurtuluflun yoluyla ... liberallerin buluflamad›¤›, önü aç›lmad›¤› komünizmden için özgürleflemeyen kesimleri anlad›klar›, de saflaflt›r›p, gerçek s›n›fsal ayd›nlar›n ayd›n temellerini ve bilincini a盤a olarak kal›p “bilim” ç›karacak, kurtuluflun yolunu gösterecektir. Ancak böyle bir ürettikleri, iflçilerin mücadele, ö¤renciyle ise yine bu üretimin üniversitenin temizli¤ini yapan tüm yükünü tafl›d›¤› genç tafleron iflçi aras›ndaki bir toplum hedefi yabanc›l›¤› k›racak, ortak bir olsa gerek. mücadele zemini yaratacakt›r.P
8
Say›: 51 P Ekim 2000
dünya’dan k›sa k›sa...
Fransa’da Demiryolu ‹flçileri Grevi Ücretlerin azl›¤›n› protesto etmek amac›yla 36 saatlik grev karar›n› hayata geçirdi. 28 Eylül günü akflam saatlerinde bafllayan grev, iç ve d›fl hatlarda ulafl›m› etkiliyor. Ayn› günlerde bafllayan “Paris Motor Show” grevden olumsuz etkilendi. Frans›z Ulusal Demiryollar› ‹flletmesi (SNCF) yolcular› alternatif yollar› kullanmaya ça¤›r›rken, 5 Ekim’de iflçilerle anlaflma yapmak için masaya oturacak.
‹skoçya’da Uyar› Grevi 80 bin iflçiyi kapsayan toplusözleflme görüflmelerinde, ‹skoçya hükümetinin yüzde 2,5 oran›nda zam önerisine karfl›l›k iflçiler 20 EYlül günü bir günlük uyar› grevi yapt›. Baskent Edinburg olmak üzere Glasko ve Aberden gibi büyük kentlerde etkili olan grev nedeniyle feribotlar çal›flmazken, birçok belediyede hizmetler durduruldu. Edinburg’da 2000 kiflinin kat›ld›¤› merkezi eylem yap›ld›.
Filistin ile Dayan›flma Eylemleri Yay›l›yor! ‹
srail’in iki haftada yüzü aflan Filistinliyi öldüren, binlercesini yaralayan sald›r›lar› karfl›s›nda ölümüne karfl› koyan Filistin ulusunun canlanan direnifline destek “Ortado¤u”da ve dünyada yay›l›yor. Ortado¤u’da emperyalist kapitalizmin egemenli¤inin en ç›plak görüntüsü ve eli olan ABD’ye ve onun ufla¤› ‹srail’e karfl› tepkiler biçimine bürünen, s›n›rl›l›klar› ile anti-emperyalist ve iflgal karfl›t› bu eylemlere, dünya üzerine da¤›lm›fl Araplar ve Filistinlilerin yan›s›ra, tüm ilerici ve devrimci çevreler de kat›l›yor. Lübnan’da, Beyrut, Tire ve Sidon’da onbinlerce Arap ve Filistinli, Filistinlilerle dayan›flma eylemleri düzenliyor. 8 Ekim’de ‹srail s›n›r›na giden beflyüze y›kan Filistinli mültecinin yapt›¤› eylemlere ‹srail askerleri atefl açt›, iki eylemci öldü. Bunun üzerine eylemciler ve Hizbullah üç ‹srail askerini rehin ald›. 9 Ekim’de öldürülen iki Filistinli mültecinin cenazelerinin omuzlarda tafl›nd›¤› 25 bine yak›n kitlenin kat›ld›¤› bir eylem de yap›ld›. Fas çap›nda onbinlerce göstericinin kat›ld›¤› eylemler gerçekleflti. Baflkent Rabat’ta yap›lan gösterilerde ‹srail ve ABD bayraklar› yak›ld›. ABD bürolar› ve elçiliklerinin kapat›lmas› istendi. 5 Ekim’de Tahran’da onbin kifliyi aflan kitlesel gösteride de, ‹srail ve ABD bayraklar› yak›ld›. M›s›r’da da, Birleflik Arap Emirlikleri, Abu Dabi, Sudan, Yemen ve Ürdün’de de gösteriler yap›ld›. Ürdün ve Yemen’de gösterilere polis sald›rd›. Irak’ta da eylemler sürüyor. Endonezya’da 6 Ekim’de yüzlerce eylemci, Cakarta Birleflmifl Milletler bürosunu tafllad›lar, ‹srail bayra¤›n› yakt›lar. Amerika’da da eylemler gerçekleflti. J
PY ‹LANI
Kirli bar›fl ile ehlilefltirilmeye çal›fl›lan Filistin ulusudur F
ilistin’de intifada günlerini hat›rlatan eylemler, 28 Eylül’den sonra bafllad›. 28 Eylül’de Ariel fiaron Filistinliler için Do¤u Kudüs’te önemli bir kutsal mekan olan Harem-i fierif’i “ziyaret” etti. Bu “ziyaret”, zamanlamas›yla da, “ziyaretçisi” nedeniyle de ‹srail iflgali alt›ndaki Filistinliler için yang›n› bafllatan bir k›v›lc›m anlam›na geliyordu. Ve Filistin halk›, egemen ulusun bu cüretine kendi bildi¤i dilden yan›t verdi. ‹srail sald›r›s›, ‹ntifada deneyiminde y›llard›r nice kufla¤›n› direnifl, ‹srail iflgali ve egemenli¤ine karfl› eylemler, ayaklanmalar ve sald›r›lar ile yetifltirmifl yoksul ve ezilen bir ulusu tekrar eylemlerin ortas›na sürükledi. fiaron’un “ziyaret”i bilinçli ve planl› bir k›flk›rtman›n ürünüydü. “Ziyaret”, zamanlama olarak Arafat ile Barak aras›n daki görüflmelerin masabafl›nda t›kand›¤› bir dönemde gerçekleflmiflti. Görüflmeler masabafl›nda t›kand›, çünkü Arafat; Kudüs’ün konumu, Yahudi yerleflimi, 1993 Oslo Anlaflmas›na göre iflgal alt›ndaki topraklardan geri çekilme konusunda ‹srail’in ad›m atmayaca¤›n› biliyor, kendisi de geri ad›m atam›yordu. Arafat’›n geri ad›m atamamas›, teslim olmak istememesinden gelmiyordu, aksine Filistin ulusunu kendi teslimiyetine “kazanabilirse” ve as›l onlarla güç kazanabilirse geri ad›m atabilirdi. At›lan geri ad›mlar›, Filistin ulusunun kabul etmesi gerekiyordu. Arafat bunun zor oldu¤unu biliyor. Bunun için, görüflmeler s›ras›nda kendisini s›k›flt›ran emperyalist efendilerine, çeflitli defalar, “Benim cenazeme mi gelmek istiyorsunuz?” diyerek sitem ediyordu. Verece¤i tavizleri, teslimiyette ataca¤› ad›mlar› atmas› için önce Filistin ulusunu “ikna etmesi”, patlama dinamiklerini etkisizlefltirmesi, ehlilefltirmesi gerekiyordu. Bu da masabafl›nda çözülemez. Masabafl›nda çözülmeyen, zor ile çözülür. fiaron’un k›flk›rtma “ziyaret”i bu zorun, çat›flman›n yolunu döflemifltir. Böyle bir zamanda üstelik de Filistin’de eylemlerin ve duyarl›l›¤›n en fazla oldu¤u bir günde, Cuma gününden bir gün önce, 28 Eylül’de Filistin halk›n›n kutsal bir mekan
olarak sayd›¤›, üstelik kendi topraklar› olmas›na karfl›l›k ‹srail iflgali alt›nda kalm›fl, sadece izinle girebildi¤i bir bölgeye, Harem-i fierif’e, fiaron’un “ziyaret”i, k›flk›rtman›n ilk ad›m› ve çat›flmalar›n bafllang›c› oldu. “Ziyaretçi” de Filistinli direniflçiler için haf›zalarda canl› ve eli kanl› bir iflgalciydi. Likud Partisi lideri Ariel fiaron, Eylül 1982’de Lübnan’›n iflgali s›ras›nda, Beyrut yak›nlar›ndaki Sabra ve fiatilla kamplar›nda bulunan yüzlerce Filistinli mültecinin ‹srail askerleri taraf›ndan öldürülmesinde Savunma Bakan› olarak do¤rudan bir sorumlulu¤a sahipti. fiaron kirli bar›fl sürecinin destekçili¤inde “flahin” rolüne soyunmufl, ç›plak zor ile Filistin halk›n›n ehlilefltirilerek, kirli bar›fla oturulmas›n› savunmufltu. 28 Eylül provokasyonundan sonra bafllayan Filistin ulusunun eylemleri ve gösterilerine, ‹srail askerlerinin daha önce kulland›klar› plastik merminin yan›nda, aç›kça gerçek mermilerle karfl›l›k vermelerinin ard›nda, burjuva cepheden bak›ld›¤›nda, masabafl›ndaki bu t›kan›kl›¤›n, ‹srail lehine afl›lma çabas› vard›r. Tam da Arafat’›n ABD istihbarat› CIA’n›n flefi ile Gazze’de görüfltü¤ü s›ralarda Ramallah’taki binas›n› bombalayan, Filistin yönetimine ait binalara bombalar savuran ‹srail ordusu, Arafat’a misyonunu hat›rlat›yordu. Teslimiyet ve kirli bar›fl politikas›na daha genifl kesimleri kazanmas›, patlama dinamiklerini kirli bar›fla kendi kontrolü alt›nda ehlilefltirerek yöneltmesi ve bu do¤rultuda tavizler vermesi, Arafat’›n misyonu gere¤idir. Oysa ‹srail ve ABD burjuvazisine göre Arafat, son günlerde bu misyonunu yerine getirmemektedir. Filistin halk›n›n ulusal iradesini hiçe sayarak teslimiyetin bafl›n› çeken Arafat ile ‹srail aras›nda yap›lan görüflmelerde, iflgal alt›nda tutulan ve ›srarla ‹srail taraf›ndan Yahudi yerleflimine aç›lan topraklar›n yan›s›ra, Kudüs’ün konumu da önemli bir tart›flma konusu idi. En son olarak ABD’de, emperyalist efendinin karargah›ndaki uzlaflma çabalar›nda, Filistin halk›ndan istenenler Arafat’›n önü-
ne konulmufltu. Ama Arafat’›n bu istenenleri Filistin halk›n›n direniflini k›rarak yapabilmesinin, onu teslimiyete ve kirli bar›fla daha fazla sürüklemesinin önünde de engeller oldu¤u her iki taraf aç›s›ndan da görüldü. Örne¤in Arafat, ‹srail iflgali karfl›s›nda Filistin halk› için bir sembol haline gelmifl Kudüs’te Filistinlilerin konumu noktas›nda bir geri ad›m at›lamayaca¤›n› biliyordu. Geri ad›m›n masabafl›nda at›lamamas›n›n nedeni, emperyalizmin kirli bar›fl politikas›n›n varolan ulusal bask›n›n üstünü örtmeye yetmemesidir. Kirli bar›fl ile ehlilefltirilmeye çal›fl›lan Filistin ulusudur; ama masaya oturan Arafat’t›r. Arafat, bu ulusal ve s›n›fsal çeliflkiler içinde yaflayan, ony›llard›r ‹srail devletinin her türlü kurumu alt›nda bask› görmüfl, ‹srail’e ya da onun ufla¤› olan Filistin yönetimine ucuz iflgücü, kayd› ve hesab› tutulmayan köle olarak iflgörmüfl bir halk› ehlilefltirmek misyonunu yüklenmifltir. Emperyalizmin bölgede dayatt›¤› kirli bar›fl politikas›, bu maddi çeliflkiler ile karfl›laflt›¤›nda hep da¤›lacak ve kendini yeni bir zeminde üretmek zorunda kalacakt›r. Bugün ABD’nin ‹srail d›fl›nda da kartlara oynamas›, Suriye ile yap›lan görüflmeler, Hizbullah ve Hamas gibi silahl› ‹slami örgütlerin etkisizlefltirilmeye çal›fl›lmas›, kirli bar›fl›n t›kand›¤› her durakta, patlama dinamiklerini etkisizlefltirecek yeni planlar, dayanaklar yaflama geçirmek içindir. Filistin iflçi s›n›f› ve yoksullar› ile birlikte ezilen Filistin ulusu, ulusal ve s›n›fsal çeliflkiler karfl›s›nda kurtuluflu ve önderini “yer”deki savaflta bulamad›¤› ölçüde, yüzy›llard›r geleneklerinde, yaflam›nda bar›nd›rd›¤› “gök”teki inançlarda aramakta, ama buna ra¤men “yer”deki iflgal karfl›s›s›nda din flemsiyesi etraf›nda savafla geçebilmektedir. Üstelik her gün çat›flmada kaybetti¤i militanlar›n› omuzlar›nda tafl›yarak, tekrar kavgaya koflan bir cüreti her defas›nda göstererek, Filistin yönetiminin e¤itim müfredat›ndan önce, sapan kullanmas›n›, tafl atmas›n›, iflgalci ‹srail askerini, “flehit” düflmenin anlam›n›, “iflgale karfl› direnmesini” ö¤renerek... J
Ezilen Filistin Ulusunun Direniflinin Gösterdikleri zilen Filistin ulusunun, bar›nd›rd›¤› patlama dinamiklerinin FKÖ ve Arafat’›n kirli bar›fl, teslimiyet ad›mlar›na ra¤men kendisini göstermesi, devrimci saflarda hakl› olarak bir coflku yaratm›fl, Kürt halk›na gösterilen bir örnek olarak Filistin ulusunun, “tafl generallerin” mermilere karfl› savafl› selamlanm›flt›r. Do¤rudur, ‹ntifada, yani ezilen Filistin ulusunun ‹srail iflgaline, ulusal bask›ya karfl› verdi¤i savafl devam etmekte, yeni kuflaklar yetifltirmektedir. Arafat’›n kabusu, bu direnifli sürdürenlerdir; okuldan ç›kt›¤›nda ‹srail askerlerine sapanlarla tafl y a ¤ d › rm a y a koflan “küçük” askerlerin arkas›nda genç ve yetiflkin eli silah tutan Filistinliler önderlik beklemektedir. Ve aç›kt›r ki, bu önderlik, emperyalist efendilerinin kuca¤›ndan inmeyen, teslimiyeti dayatan Arafat de¤ildir. ‹flte Filistin’in bu top-
E
raklara ve tüm dünyaya gösterdi¤i tam da bu noktada ortaya ç›kmaktad›r. Ulusal iradenin temsilini dün üstlenen önderliklerin teslimiyetine ya da kirli bar›fla oturmas›na bakarak, nas›l ezen-ezilen ulus çeliflkisinin, s›n›f çeliflkisinin ortadan kalkt›¤›n› söylemek, bask›n›n ve sömürünün nesnel ortam›n›n bitti¤ini söylemek do¤ru de¤ilse, ayn› biçimde bu çeliflkilerin ve nesnel ortam›n yaratt›¤› patlama dinamiklerinin, devrimci dinamiklerin de tükendi¤ini söylemek do¤ru de¤ildir. Filistinli göstericilerinin att›klar› tafla, Filistin topraklar›nda h›zla yay›lan direnifle, sadece iki haftada yüzü aflan ölü say›s›na, binlerce yaral›ya ra¤men ölümüne karfl› koymadaki kararl›l›¤a bak›p görülebilecek olan, bu patlama dinamiklerinin “önderliklerin” teslimiyetine, kirli bar›fl ad›mlar›na ra¤men varl›klar›n› korumalar›d›r. Hatta bu önderlikler taraf›ndan ezilen ulusun iradesi k›r›lmaya, törpülenmeye çal›fl›s›lsa bile, çeliflkilerin, bask›n›n boy verdi¤i her yerde canlanacak bir devrimci dinami¤in varl›¤›n› sürdürece¤ini görmek gerekiyor. Dün FKÖ’nün, bugün PKK’nin kirli bar›fl masas›na oturmas›, teslimiyete varan sürece ad›m atmas› devrimci saflarda, bu hareketleri yaratan devrimci dinamiklerin de etkisini yitirdi¤i yan›lg›s›n› beraberinde getirmiflti. Oysa ki, emperyalist hiyerarflinin ara basama¤›ndan yu kar› ç›kmak isteyen burjuvazinin bu yönelimi, her halükarda bu topraklar›n so-
mut çeliflkilerinin üzerine bas›yor, dahas› onu daha da fliddetlendiriyordu. T›pk› Ortado¤u’da ‹srail gibi basamak ç›kmak isteyen ço¤u devletin att›¤› her ad›mda varolan ve yarataca¤› ulusal çeliflkilerin bas›nc› ile karfl›laca¤› gibi, bu topraklardaki burjuvazi de, varolan ulusal çeliflkiyi ve s›n›fsal çeliflkiyi ataca¤› her ad›mda azaltmak bir yana daha da keskinlefltirecektir. Bölgenin en kalabal›k ve dinamik Kürt nüfusunu tafl›yan bu devletin, Kürtlerin ony›llard›r yaratt›¤› mücadele birikimini, nesnel ulusal çeliflkileri, mevcut konumuyla aflmas› mümkün de¤ildir. Üstelik nesnel çeliflkilerin birikti¤i bu topraklar, ayn› zamanda bu çeliflkilerin her bir ipli¤inin Ortado¤u, Kafkaslar ve Balkanlar gibi bölge iflçi s›n›f› ve ezilen ulusunun yaflad›¤› çeliflkilere ba¤land›¤› topraklard›r. Bunun için patlama dinamikleri, sadece yerel ya da ülke s›n›rlar› ile daralan nesnel çeliflkilerden de¤il, emperyalist paylafl›m›n ve s›n›f çat›flmalar›n›n en k›zg›n yafland›¤› bir bölgede birbirlerini etkileyen, k›flk›rtan ve besleyen köklü ulusal ve s›n›fsal çeliflkilerden beslenmektedir. Bunun için Filistin halk›n›n direnifl gelene¤i hala söndürülememifl, ‹srail sald›r›lar›na karfl› canlanm›flt›r. Bu patlama dinamiklerini yaratan nesnel çeliflkiler zinciri, bir halkas›ndan k›r›ld›¤›nda, zincirin di¤er halkalar›na s›çrama olana¤› çok daha kolay olacakt›r. Yeter ki devrimci bir önderlik ve program alt›nda güvence alt›na al›ns›n. J
9
Say›: 51 P Ekim 2000
Yugoslavya’da Olup Bitenler ve Burjuva Medya
Burjuvazi durup dururken, neden ‘devrimci’ oldu?
YFC parlamentosunu “basan” kitleler, s›n›fsal çeliflkilerin, savafl›n yaratt›¤› tahribat›n do¤urdu¤u öfkenin çok küçük ve çarp›t›lm›fl bir k›sm› olsalar da, burjuvazinin emperyalist paylafl›m kavgalar›n›n ancak figüran› olabildiler. Figüranlar›n oyun sahnesini yerlebir ettikleri, gerçek çeliflkileri önlerine koyup, parçalad›klar›, uluslararas› burjuvazinin alk›fllamay› b›rak›n, karfl›s›nda titredi¤i bir proleter devrim!
E
mperyalist paylafl›m›n kritik alankat›lmama ça¤r›s› yap›lm›flt›. Sonuç lar›ndan olan Balkanlar’da Yoolarak hem Miloseviç taraf›, hem de 18 goslavya kritik bir halkay› olufltumuhalefet partisinin oluflturdu¤u S›rbisruyordu. Miloflovic’li Yogoslavya, tatan Demokratik Muhalefeti’nin aday› rihsel, kültürel ve politik yap›lanmas›yKostuniça, seçimi kendilerinin kazand›la, emperyalist planlar›n önünde bir ¤›n› aç›klad›lar. Ancak, resmi seçim soengel oluflturuyordu. Bu engelin afl›lnuçlar›ndan sorumlu görevli kurum, mas›, emperyalistler için yaflamsal Kostuniça’n›n oylar›n ço¤unlu¤unu alönemdeydi. Bu aflma çabas›, geçen y›l d›¤›n›, ancak yar›dan fazlas›n› alamad›haftalarca süren askeri hareketle aç›ld›. ¤› için ikinci tur oylama yap›lmas› geSeçimler ise, bu plan›n son halkas›n› rekti¤ini aç›klad›. ‹flte bu durumda, “deoluflturuyordu. mokrat” bat›l›lar, ikinci tura gerek olYugoslavya’da, 24 Eylül tarihinde mad›¤›n›, zaten seçimlere hile kar›flt›¤›yap›lan seçimlerin sonuçlar›, önce AB n›, halk›n Miloseviç’i istemedi¤ini belir ve ABD’nin “demokrasiye uyun!” 盤terek tehditler ya¤d›rd›lar. El alt›ndan l›klar›yla karfl›land›. Ard›ndan da tüm uzun süredir destekledikleri muhalefeburjuva dünyan›n demokratl›ktan “devtin, ordu ve polisle iflbirli¤i içinde parlanüz 1999 Temmuz’unda ABD kongrerimcili¤e” s›çrad›¤› günler yafland›. Yumento bask›n›n› ve Miloseviç’in uzaksi, S›rbistan’daki “demokratik muhalegoslavya’da Miloseviç’in kendi “seçim laflt›r›lmas›n› sa¤lad›lar. ‹flte bugün, tüm fet”e resmen 100 Milyon dolar para zaferi”ni ilan etmesi ve seçim sonuçlaAvrupa ülkelerinin, ABD’nin ve bu arayard›m› yapma karar› ald›. Dolayl› ola- da TC’nin de “demokrasinin zaferi”, r›n› tan›mamas› üzerine, 18 muhalif rak bugün koalisyonu oluflturan partile- “devrim”, “tarihi geliflme” diye sundukpartinin oluflturdu¤u S›rbistan Demokre, do¤rudan NATO’nun emperyalist lar› olay bundan ibarettir. ratik Cephesinin bafllatt›¤› “sivil itaatsald›r›lar›ndan sonra, bölgeye “yarsizlik eylemleri” parlamento bask›n›yla Miloflevic’in yerine ABD ve AB tad›m” amac›yla gitti¤ini söyleyen ger- raf›ndan NATO gücüyle yerlefltirilen sonuçland›. Ard›ndan Miloseviç, “deçekte ise, emperyalist devletlerin pro- Kostuniça’n›n hükümete geçti¤i ilk gümokrasi”nin kurallar›na uyduruldu. Burjuva medyada yans›t›lan görünpagandisti yard›m kurulufllar›na, “sivil nü sevinçle alk›fllayan uluslararas› burtüler ve öne ç›kar›juvazi, S›rbistan’›n lan yorumlara baDünya Bankas› ve BASINDAN EMPERYAL‹ST DESTEK HABERLER‹ k›ld›¤› zaman, Yu7 Ekim (Reuters Ajans›): “Cumartesi günü Almanya, Yugosav muhalefe- ‹MF’ye üye olabilegoslavya’da bir tine milyonlarca Mark para yard›m› yapt›¤›n› aç›klad›.” ce¤ini, AB’nin ge“devrim” oldu¤unu nifllemesi planlar› “Norveç’de muhalafete mali destek sa¤lad›¤›n› belirtti.” Haftal›k Alman gazetesi Der Spiegel: ABD’nin Budapeflte’deki bir bü- içine dahil olabilesöylemek için gereken her fley vard›. roya 30 milyon dolar para aktard›¤›r› aç›klad›. ce¤ini aç›klad›. “Di¤er bir para, 45 milyon Mark da Almanya ve di¤er Bat› ülkelerinden mu- ABD, NATO’nun Muhalefetin öncülük yapt›¤› 500 bin halefetin konntrolündeki kentlere gönderildi. D›fliflleri bakanl›¤› da 17 Milyon emperyalist savafl› kiflilik bir kitle, par- Mark’› bu flehirlere aktard›¤›n› aç›klad›. ve sald›r›s››ndan bu9 Ekim’de Ajans France Presse , ABD ordu fleflerinden General Henry güne sürd ü rd ü ¤ ü lamentoyu basm›fl, önce halka karfl› Shelton’un Pazar günü Yugoslav baflkan Miloflevic’in düflürülmesindeki yard›m- ekonomik ambarfliddet kullanan po- lar›ndan dolay› Bulgaristan’› övmesini haber yapt›. goyu kesti¤ini aç›klis, sonra halk›n yalad›. Hemen ABD toplum örgütlerine” milyonlarca dolar ve AB’nin içinde yerald›¤› yard›m fonu n›na geçmifl, müdahale için yola ç›kan para yard›m›nda bulunuldu. Ve emper- harekete geçirildi. Kostuniça Hükümetanklar geri dönmüfl, halkla silahl› kuvyalist paylafl›m›n egemen taraf› ABD ti’nin yabanc› sermayeyi bekledi¤ini vetler bütünleflmiflti. Buna devrim denve k›smi olarak da AB taraf›ndan etkin aç›klamas›n›n gere¤ini yerine getirmek mezdi de ne denirdi ki? Oysa ortada bir bir propaganda yap›ld›. Bununla da için... Yani NATO sald›r›lar› ile y›kt›klatuhafl›k vard›. Burjuvazi durup dururkalmad›, seçimler s›ras›nda 15 ‹ngiliz r› köprüleri yeniden yapmak, dahas› ken, neden “devrimci” olmufltu? savafl gemisinin de kat›ld›¤›, ABD ve 11 Milyon nüfuslu S›rbistan “pazar”›n› Bunca demokrasi 盤›rtkanl›¤› araH›rvatistan’›n Karada¤ yak›nlar›ndaki borçland›rarak, kendi sermaye birikims›nda, gerçekte olan neydi? Yugoslavbir adaya ç›karma “tatbikat›” yap›ld›. lerine, kar h›rslar›na göre yeniden fleya’da yap›lacak seçimlerin sonuçlar›, Gelen onca NATO ve ABD askeri gü- killendirmek için! Tahrip olan üretim uluslararas› burjuvazi aç›s›ndan kritik cünün bir tatbikattan çok bir gözda¤› araçlar›n›, yollar›, köprüleri bir yana b›önem atfedilerek beklenmekteydi. Seprovas› yapt›¤› aç›kt›r. Bu provan›n, rak›n, ölen, göç eden onbinlerce insan çimin sonuçlar› ne olursa olsun, emsadece Milofleviç için yap›ld›¤› san›lma- burjuvazi aç›s›ndan dün askeri üsleri, peryalistler seçimi istismar ederek Mimal›d›r. Aksine Milofleviç’in de orada pazar hevesleri için yürüttü¤ü bir paylaloflovic’i hükümetten uzaklaflt›rmaya kalmas›n› sa¤layan öfkenin, NATO sal- fl›m savafl›n›n figüranlar›ndan baflka karar vermifllerdi. AB ülkeleri ve ABD, seçimden günler öncesinden bafllayad›r›lar› karfl›s›nda ezilen kitlelerin öfke- birfley de¤ildi. Bugün de, parlamentoyu rak, Miloseviç’in önce seçimlere hile sinin NATO ve ABD’nin istedi¤i seçim “basan” kitleler, s›n›fsal çeliflkilerin, sakar›flt›raca¤›n›, ard›ndan da seçimlerde sonucunun d›fl›na ç›kmas›n› engellevafl›n yaratt›¤› tahribat›n do¤urdu¤u öfyenilse bile, 2001 Temmuz’una kadar mek için o savafl gemileri oradad›r. kenin çok küçük ve çarp›t›lm›fl bir k›sm› koltu¤u b›rakmayaca¤›n› belirterek, YuBM yönetimindeki Kosova’da yaolsalar da, burjuvazinin emperyalist flayan Arnavutlar seçimlere kat›lmad›goslavya’n›n “demokrasisi” hakk›ndaki paylafl›m kavgalar›n›n ancak figüran› lar. Ayn› flekilde,Yugoslavya Federas“endiflelerini” dile getirmeye bafllam›flolabildiler. Figüranlar›n oyun sahnesini lard›. Elbette ki endifle duymak ile kalyonu’nun bir bilefleni olan Karada¤’da yerlebir ettikleri, gerçek çeliflkileri önlemad›lar, seçimler öncesinde daha heda devlet baflkan› taraf›ndan seçimlere rine koyup, parçalad›klar›, uluslararas› burjuvazinin alk›fllamay› b›rak›n, karfl›ROfiÜRLER‹ s›nda titredi¤i bir proleter devrim! Burjuvazinin tamtamlar›n›n gizleyemedi¤i, 1. KAP‹TAL‹ST BARBARLI⁄IN YÜZYIL ama henüz çok yak›n bir geçmiflteki savaflta yak›nlar›n› kaybeden sakat kalan, SONU DANSI HAB‹TAT II iflsiz kalan, borçlanmadan geçimini sa¤layamayan kitlelerinin biriken ve te2.EK‹M DERSLER‹ BOLfiEV‹ZME SADIK levizyonlardan görünmeyen öfkesi, tam da bu yalan perdelerini parçalayaKALINMADAN Ö⁄REN‹LEMEZ cak olan güçtür! Burjuvazi mevcut geliflmeleri sevinç 3.KADININ KURTULUfiU ‹NSANLI⁄IN 盤l›klar›yla selamlasa da, gerek egemen s›n›f›n paylafl›m planlar›, gerekse KURTULUfiUDUR de bölgede birikmifl devrimci dinamikler bölgenin emperyalistler için kolay 4.DEVR‹MC‹ PART‹ GÜÇLER‹ NED‹R, NE DE⁄‹LD‹R? bir lokma olmayaca¤›n› gösteriyor. J
B
Enternasyonalist Yön
Ekim Devrimi ve Enternasyonal Karakteri usya’da proletaryan›n iktidar› ele geçirmesini (7 K s›m -25 Ekim- 1917) izleyen ilk aylarda, geri Rusya ile Bat› Avrupa’n›n ileri ülkeleri aras›ndaki muaz zam fark nedeniyle, bu ülkelerde proleter devrim bizimkine pek benzemeyecek gibi görünebiliyordu. Bugün art›k önemli bir uluslararas› deneyime sahibiz; bu deneyim bize aç›kça, devrimimizin baz› temel çizgilerinin yerel de¤il, özgül ulusal de¤il, sadece Rusya’ya özgü de¤il, uluslararas› bir önemi bu lundu¤unu göstermektedir. Ve burada uluslararas› önemden sözcü¤ün genifl anlam›nda söz etmiyorum. Devrimimizin tüm ülkeleri etkilemesi anlam›nda sadece baz› özellikleri de¤il, bütün temel özellikleri ve birçok ikincil özellikleri uluslararas› önemdedir. Hay›r, ben burada sözcü¤ün en dar anlam›nda uluslararas› öneminden söz ediyorum, yani devrimimizin uluslararas› öneminden, ülkemizde olup bitenlerin uluslara ras› geçerlili¤i, ya da uluslararas› yinelenmesinin tarihsel ka ç›n›lmazl›¤› anlafl›l›yorsa, devrimimizin baz› temel özellikleri nin böyle bir önemi oldu¤unu kabul etmek gerekir. “Bu gerçe¤i abartmak ve devrimimizin baz› temel çizgi lerinin ötesine geniflletmek kuflkusuz büyük yan›lg› olur. Tek bir ileri ülkede de olsa proleter devrimin zaferinden sonra, büyük bir olas›l›kla, durumda ani bir de¤iflikli¤in meydana gelece¤ini ve dolay›s›yla Rusya’n›n örnek bir ülke olmaktan ç›k›p (‘Sovyet’ ve sosyalist anlamda) yine geri bir ülke duru muna gelece¤ini göz ard› etmek de ayn› flekilde yanl›fl ola cakt›r.” (Lenin, “Sol Radikalizm” Komünizmin Çocukluk Hastal›¤›, SY, c. 10, s. 72-73. ‹nter Yay.) Ekim Devrimi’nin üzerinden 83 y›l geçti. O günden bugüne de, komünizm ve Bolflevizm ad›na ç›kan her devrimci ak›m›n temel esin ve referans kayna¤› oldu. Ancak tüm bunlar, Ekim Devrimi’nin ortaya ç›k›fl zeminine yabanc›laflarak yozlaflmas›na, ne de onu esin ve referans kayna¤› alanlar›n, onun evrensel derslerini unutmalar›na ve yabanc›laflmas›na engel oldu. Çünkü devrimci kazan›m ve de¤erler, ancak örgütlü öncü güçlerin varl›¤› ve süreklili¤i üzerinden yaflat›labilir ve gelecek kuflaklara aktar›labilir. En baflta, Ekim Devrimi’nin öncüsü olan Bolflevik Parti, bu öncülü¤ün varl›k koflulu olan ilke ve pratiklere yabanc›laflarak yozlaflt›, bu yozlaflmaya karfl› duran bir politik özne de o günden bugüne henüz yarat›lamad›. Ekim Devrimi’nin evrensel ders ve sonuçlar›, Lenin’in ifade etti¤i gibi, onu “örnek bir ülke” olmaktan ç›kartacak daha ileri bir deneyimin ortaya ç›kmas›yla da, geri ve eskimifl dersler durumuna düflmedi. Geçen 83 y›la ra¤men, onu aflan ve derslerini eskiten ileri bir örnek de ortaya ç›km›fl de¤il. Bu nedenledir ki, bugün hala Ekim Devrimi’ni, onun öncüsünü temel referans kayna¤› olarak alanlar›n, yapmas› gereken bu zirvenin derslerini özümsemek, ç›k›fl zemini olarak almak ve onu yeniden üreterek, eksik ve zaaflar›ndan da dersler ç›kartarak aflmakt›r. Bunun yap›lmas› ise, öncelikle, ilgili özneler taraf›ndan, ne derece özel anlamlar yükllenirse yüklensin, bu kayna¤› ikinci ve üçüncü ellerden ö¤renmekten uzaklaflarak, birinci elden kaynaklardan hareketle onun özünü bilince ç›kartmaya ba¤l›d›r. Bugün Bolflevizm’e sad›k kalman›n ilk ve birinci koflulu budur. Ekim Devrimi’nin evrensel sonuçlar›n› anlamak için, onun öncesini ve ortaya ç›kmas› ile birlikte de yeni olan›n ne oldu¤unu bilince ç›kartmak gerekiyor. Ekim Devrimi, sadece s›n›f savafl›m›n›n zirvesini oluflturmakla kalmad›, ortaya ç›kard›¤› evrensel sonuçlar› ile Marksist teorinin köklü bir yenilenmesinin de zeminini oluflturdu. Baflta Lenin olmak üzere, Bolfleviklerin, yüzy›l›n bafl›nda ilk halkalar› yakalanan, II. Enternasyonal’in çöküflüyle birlikte evrensel sonuçlar ç›kart›lmas›na yol açan, Ekim Devrimi’nin deneyimleri ile de temel tafllar› tamamlanan çabalar› Bolflevizm’in evrensel bir ak›m olarak ortaya ç›kmas›n› sa¤lad›. Komintern, bu evrensel sonuçlar› genellefltiren dünya komünist hareketinin kolektif mutfa¤› rolünü oynad›, kurulufl ilkelerine ba¤l› kald›¤› sürece de süreklili¤inin sa¤lay›c›s› oldu. ‹lk dört kongrenin gündemlerine ve ele al›nan konular›n içeri¤ine, kararlar›na bak›ld›¤›nda, Komintern’in, süreklilik ve kopufl diyalekti¤i temelinde Marksizm’in teorik sisteminin yenilenmesinde nas›l bir rol oynad›¤› rahatl›kla görülebilir. Bu nedenle, Ekim Devrimi ile Komintern’in kaderi ve varolufl zemini aras›nda dolays›z bir iliflki vard›r. Bugün komünizm ad›na bir yürüyüflün kaderi de, bu evrensel deneyim ve sonuçlar›n k›lavuz al›nmas›yla belirlenmektedir. Bugün Ekim Devrimi ve Bolflevizm üzerine çok konufluluyor. “Fakat bunun ne demek oldu¤u, hangi koflullar alt›nda olanakl› oldu¤u üzerine fazla düflünülmüyor. Sovyet iktidar› na ve Bolfleviklere gösterilen taktiri, Bolfleviklerin devrimci proletaryaya gerekli olan disiplini yaratabilmelerine yol açan nedenlerin en ciddi analiziyle daha s›k› iliflkilendirmek ge rekmez mi?” (Lenin). P
“R
10
Say›: 51 P Ekim 2000
Varofllardaki S›n›f Dinamikleri ve Komünist Siyaset “Böylece mülklerinden zorla sökülüp ç›kar›lan ve serserili¤i mahkum edilen k›r nüfusu korkunç bir terör arac› olarak yarat›lan kanunlar alt›nda k›rbaçla dö vülmek ve k›zg›n demirde da¤lanmak ve her türlü iflkencede katledilmek suretiyle ücretli ifl sisteminin zorunlu k›ld›¤› disipline al›flt›r›ld›lar. Bir yandan bir uçta iflin maddi flartlar›n›n sermaye olarak belirmesi öte yandan di¤er uçta iflgüçlerinden gayri satacak hiçbir fleyleri olmayan insanlar›n ortaya ç›kmas› yetmiyordu. Bunla r›n kendilerini gönüllü olarak satmaya zorlanmalar› da yetmez. Kapitalist üreti min geliflmesi ile birlikte e¤itimleri, gelenekleri ve al›flkanl›klar› dolay›s›yla bu ür etim biçiminin zorunluluklar›n› apaflikar do¤a kanunlar› imifl gibi gören bir iflçi s› n›f› meydana gelir.” (Marx) Marx iflçi s›n›f›n›n kapitalist üretim iliflkilerinde nas›l ortaya ç›kt›¤›n› kapitalizmin anavatan› olan ‹ngiltere iflçi s›n›f›n›n sosyal ve iktisadi yaflam›n›n deneyiminden ç›kartarak söyledi. Kapitalist üretim iliflkileri evrenselleflerek dünyan›n her köflesine kendi toplumsal kültürünü, siyasal iliflkilerini tafl›d›. Kapitalizmin mezar kaz›c›lar› olan proletarya da geliflti büyüdü. Gecekondular/varofllar kapitalist üretim iliflkilerinin yaratt›¤› iflsiz ve küçük iflletmelerde çal›flan iflçilerin, evde sanayiye üretim yapanlar›n y›¤›ld›¤›, s›n›f›n en dinamik ve uzlaflmaz kesimlerinin zorunlu yaflam alanlar›d›r. Burjuvazinin uykular›n› kaç›ran, her an patlamaya haz›r dinamiklerdir. Gazi Ayaklanmas›, varofllarda birikmifl, dizginlenemeyen öfkenin bir de devrimci bir önderli¤in varl›¤› koflullar›nda neler yapabilece¤ine iflaret etmifltir. Türkiye’de varofl/gecekondu olgusu 1950’li y›llara uzanan bir geçmifle sahip. Sanayileflmenin görece h›zlanmas›, tar›msal üretimin sanayi üretimi karfl›s›nda gerilemesi k›rdan kente göçü bafllatt›. Bu göçlerle birlikte k›rdan kente ak›n edenlerin bar›nma ve baflka ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için gereken altyap› burjuvazi taraf›ndan haz›rlanm›fl de¤ildi. 80 sonras›nda Kürdistan’da ulusal kurtulufl hareketinin yürüttü¤ü savafl sonucunda kentlerin varofllar›na göç eden Kürt emekçileri, varofllar›n politizasyonunu art›ran bir faktör oldu. Gecekondu insanlar› kültürel aç›dan ne s›n›fsal konumlar›na denk bir kültürü yaratabiliyor, ne de burjuvazi kendi ideolojik formlar›na uyan, bu potansiyeli düzen içine çekebilecek bir kültürü tam olarak egemen k›labiliyor. Bu burjuvazi için büyük bir sorun, devrimciler aç›s›ndan önemli bir potansiyeli bar›nd›rmaktad›r. Varofllar devrimci hareket aç›s›ndan her zaman için kadro potansiyeli olagelmifl, buralardan bir flekilde beslenebilmifltir. Varofllardaki iflçi s›n›f›, devrimci hareketin içinde bulundu¤u politik ufuksuzluktan, düzen içi mücadele yöntemlerinden kopulamamas›ndan, devrimci proleter siyasetin üretilememesinden pay›na düfleni alarak, devrimci s›n›f siyasetinden ve s›n›f bilincinden uzaklaflmaktad›r. Bu sorunlar›n kayna¤›nda devrimcilerin öznel zaaf ve statükolar› var. ‹flçi s›n›f›na 2. Enternasyonal partilerinin prati¤inden bakan ve s›n›f› sendikal› ve büyük fabrikalarda çal›flan iflçilerle s›n›rlayan ve s›n›f›n bütünselli¤inden yoksun kesimsel ç›karlar›n› öne koyan örgütlenme anlay›fl›, varofllarda biriken iflsizlerin, geçici iflçilerin, küçük atölye çal›flanlar›n›n, evde üretim yapanlar›n, s›n›f›n bir parças› oldu¤unu dahi kabul etmeyen, en fazla sendikal› iflçilerin müttefiki olarak gören bak›fl aç›s›yla, varofllarda kal›c› s›n›fsal mevziler yaratmak mümkün de¤ildir. Devrimci önderli¤in olmad›¤› koflullarda, varofllar 80 döneminden itibaren CHP’lilerin oy depolar› olmufl, 90’larda varofllar›n hakimiyetini adil düzen yalan›yla RP alm›fl, birçok dini grup, tarikat buralarda palazlanabilmifl, mafya ve çete buralara el atm›fl ve baflar›l› olmufltur. Günümüzde de MHP oy toplamaktad›r. Düzenin tüm pisli¤ine ve çirkefli¤ine duyulan tepki, varofl insan›n› en uçlarda kimlik aray›fl›na yöneltmifltir. Varofllar bu haliyle örgütlenmeyi, toplumsal kurtuluflta burjuvaziye karfl› savaflmay› bekliyor. Devrimcilerin varofllarda yürüttükleri faaliyetin alternatif belediyecili¤in ötesine geçememesi, yer yer Alevi solculu¤unun ve sol kemalistli¤in s›n›rlar›nda bir popülist çal›flman›n hakim olmas› devrimci program ve önderlik eksikli¤inin en aç›k belirtisidir. Proleter devrimci siyasetin yerine ikame edilen anti-faflist mücadele anlay›fl› ve faflistlere karfl› savunmac› mant›k, ideolojisizlik, devrimci programdan yoksunluk, s›n›f siyaseti ad›na demokrasicilik vb. yaklafl›mlar devrimci hareketin varofllarda yürüttü¤ü çal›flman›n temel zaaflar›d›r. Bolfleviklerin Rusya’da iflsizlerin kendi talepleri ve s›n›f›n genel talepleri ekseninde örgütlenmesine öncelik vermesi, s›n›f›n en dinamik kesimlerine özel bir önem vermesi tesadüfi bir fley de¤il, bilinçli bir tercihin sistemli-programl› bir haz›rl›¤›n sonucuydu. Bolflevizmi ve evrenselleflen miras›n› temel referans kayna¤› kabul eden komünist devrimciler aç›s›ndan da varofllarda yürütülecek devrimci faaliyet, partileflmenin haz›rl›k aflamas›nda iflçi s›n›f› ile dolays›z ba¤lar› kurabilmesi ve bar›nd›rd›¤› kadro potansiyeli aç›s›ndan, s›n›f›n farkl› kesimlerinin ortak talepleri ekseninde devrimci eylemleri gerçeklefltirmenin zemini olarak olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Buralarda ifllenecek devrimci siyaset, somut s›n›fsal mücadele hedeflerini, etkin ve militan bir propagandan›n araçlar›n› üretmeyi, kullanmay› ve öncesinde planl› programl› bir haz›rl›¤› ve örgütlülü¤ü gerçeklefltirmeyi gerektirir. Böylesi bir ideolojik netlik, komünist devrimcilerin varofllarda yürütece¤i örgütsel politik faaliyet için mevcuttur. Gecekondular da sendikas›z, sigortas›z, ifl güvencesinden yoksun iflçilerin yo¤unlaflt›¤› alanlar olmas› nedeniyle, sendika ve sigorta hakk›n›n sa¤lanmas›, tam ücretli 6 saatli iflgünü 4 vardiya, ö¤renciye ifl çal›flana ö¤renim hakk› gibi mücadele hedefleri, s›n›fa karfl› s›n›f temelinde, s›n›f›n bütünsel ç›karlar›n› savunan devrimci s›n›f siyasetinin netli¤ini gösteren fliarlard›r. Militan propagandan›n konusu olacak aç›kl›¤a sahip olan bu fliarlar, gazete sat›fllar›na, broflür, bildiri, afifl çal›flmas›na yans›mal› ve bu fliarlar temelinde örgütlenmenin araçlar› olarak kullan›lmal›d›r. Yerelli¤in özgün sorunlar› karfl›s›nda yarat›lacak her türlü olanak buralarda kal›c› mevziler yaratman›n, kadrolar› devflirmenin araçlar›d›r. (...) Varofllarda burjuvazinin kalesine at›lacak atefl toplar›n›n fitilini yakacak bir ele gereksinim her gün aciliyetini ortaya koyuyor. Bu el s›n›f›n devrimci partisidir. Bugün yürütülen her türlü devrimci eylem fitili ateflleyecek elin yarat›lmas› içindir. Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Bir ‹flçi-Ankara
Mamak’ta Gecekondu Y›k›m›n› Emekçilerin Direnifli Engelledi urjuvazinin iflçi s›n›f›na karfl› yürüttü¤ü sald›r›lar yaflam›n her alan›nda dizginsiz bir flekilde sürüyor, fabrikada, tarlada, evde, okulda... Azami kar h›rs› ile hareket eden burjuvazi, nerede sermayesine sermaye katacak bir alan yaratsa bal›klama dal›yor. Bir süredir Ankara Büyükflehir Belediyesi’nin, Mamak varofllar›nda oturan emekçilerin evleri üzerinden trilyonlarca liral›k rant hesab›yla planlad›¤› gecekondu y›k›m› sözkonusu. Belediye 95 y›l›ndan beri Mamak çöplü¤ü üzerinde kurulmufl olan gecekondu bölgesini, Egekent dönüflüm projesini hayata geçirebilmek için y›kmak istiyor. Büyükflehir belediyesi y›k›m› gerçeklefltirebilmek için bütün haz›rl›klar›n› tamamlam›flt›r. 95 y›l›nda al›nan y›k›m karar›, Mamak’l› emekçilerin direnifliyle karfl›laflm›fl, belediye geri ad›m atmak zorunda kalm›fl, ama geçen zaman diliminde kamulaflt›rma ve enkaz bedellerinin ödenmesi tamamlanm›fl, buralarda yaflayan emekçilere burjuva yasall›k çerçevesinde dahi aç›k kap› b›rakmadan bugüne gelinmifltir. Gecekondular›n çöplük üzerinde oldu¤u, metan gaz›n›n insan hayat›n› tehdit eden bir unsur oldu¤u bahanesiyle evlerin boflalt›lmas› için 22 Eylüle kadar süre tan›nd›. Burjuvazi insan hayat›na çok önem verirmifl gibi “patlama sonunda gerçekleflecek felaketin sorumlulu¤unu üstlenemeyiz” diye y›kmakta diretiyor. Y›k›m kapsam›ndaki öncelikle 340 evi ve genelinde 2500 gecekonduyu kapsayan bu Egekent dönüflüm projesi burjuvazinin ifltah›n› kabart›yor. Gülünç rakamlarla 200-650 milyon aras›nda de¤iflen miktarlarda enkaz bedeli ödenmifl, belediye dahilinde çöplükte oturanlar için kooperatif kurulmufl, ama aidatlar bir iflçinin gelirini aflan miktarlar› buldu¤u için, ço¤u kooperatifteki hisselerini satarak çöplük üzerindeki gecekondularda yaflamaya mahkum kalm›flt›r. Bu kooperatifte milyarlar› bulan kazanç elde edilmifltir. Sald›r›n›n boyutu bununla da s›n›rl› kalm›yor. Mamak varofllar› iflçi s›n›f›n›n düzenle ekonomik ba¤lar› en zay›f, düzene öfkelerini her gün biriktiren ve bir gün patlatacak olan s›n›f›n yaflam alan›d›r. Politizasyon düzeyinin yüksek olmas›, devrim mücadelesine sürekli kan tafl›mas› sald›r›lar›n arkas›ndaki bir baflka yöndür. Bu potansiyeli da¤›tmak isteyen burjuvazi bir taflla iki kufl vurmay› hedeflemektedir. Bunun için tehditler savurmakta, elektrik kesintilerine yüklü faturalar düzenleyerek Mamak emekçilerini kaç›rmak istemektedir. Evlerin boflalt›lmas› için 22 Eylül’e kadar süre tan›yan burjuvazi, evlerin boflalt›lmas›n› beklerken Mamak’l› emekçilerin direnifliyle karfl›laflt›. K›z›lay’da bas›n aç›klamas›, Mamak belediyesi önünde protesto eylemi ve son olarak kurulan barikatlarla direniflte kararl› oldu¤u gösterildi. Barikatlar›n kurulmas›yla y›k›m tarihi belirsizi bir tarihe ertelense de, burjuvazi evlerin y›k›lmas› konusunda kararl›d›r. Binlerce insan›n evsiz kalmas›, ac› ve gözyafl› burjuvazinin umurunda de¤il ve olmayacak da. Gece ve gündüz binlerce coplu, silahl› polisleriyle kepçe ve dozerleriyle gelecek y›k›m› gerçeklefltirmek isteyece¤idir. Burjuvazinin
B
istek ve beklentilerine karfl›l›k, Mamak’l› emekçilerin de “evlerimizi y›kt›rmay›z, gerekirse burada çad›r kurup yaflayaca¤›z” diye direten dirençleri var. Mamak’l› emekçilerin talepleri flunlard›: Gaz ölçümünün yap›lmas›, sondajlarla tehlikenin ortadan kald›r›lmas›, e¤er ölçümler sonucunda önlenemez bir tehlikenin oldu¤u ortaya ç›karsa, y›k›lacak evlere karfl›l›k yer gösterilmesi ve yerleflimin sa¤lanmas›. Devrimcilerin zaman›nda müdahale edememesi bu y›k›m ve direnifli Mamak Halkevi’ninin isiyatifine b›rakm›flt›r. Mamak Halkevi y›k›m›n burjuvazi ile iflçi s›n›f› aras›nda yüzy›llard›r süren s›n›f savafl›m›ndan ve burjuvazinin iflçi s›n›f›na sald›r›s›n›n bir parças› oldu¤u gerçe¤inin üzerinden atlayarak, olay›n Belediye ile Mamak çöplü¤ü üzerinde evi y›k›lmak istenen halk aras›nda yaflanm›fl bir olaym›fl gibi alg›layarak ve siyasetini bu minval üzerinde s›n›f›n geri bilincine hapsolarak yürütmüfltür. Devrimcilerin devrimci siyaset ile dolduramad›¤› alan› liberallerin doldurmas›n›n önüne geçememesi birçok sorunu da beraberinde getirmifltir. Burjuva yasall›¤›ndan medet umulmas› direniflin t›kand›¤› noktalard›r. Bir anlamda burjuvazinin kaderine terk edilen direnifle destek veren devrimcilerin de, ev y›k›m›na hapsolan mant›¤› belirsizli¤i art›ran faktördü. Barikatlar›n kuruldu¤u gün marfllar›m›zla türkülerimizle destek ziyaretine gitti¤imizde, Mamak Halkevi’nin benmerkezci tutumlar›yla karfl›laflmam›z, barikatta nöbet tutma istemimiz Halkevi taraf›ndan tepkiyle karfl›lanmam›za, bir dizi k›s›r tart›flmalara neden oldu. Halkevi’nin devrimci etikle ba¤daflmayan tutumlar›, “buraya kadar ben getirdim, burada herhangi bir faaliyet yürütemezsiniz” mant›¤›, bizi kovdurmak için elinden geleni yapmas›, gerçek yüzlerini bir kez daha görmemizi sa¤lad›. En ilginç olay ise mahallenin üç noktas›na kurulan barikatlar ve yak›lan atefller sabaha dek tutulan nöbetlerle alan›n özgürlefltirilmesine, burjuva yasalar› ve denetim mekanizmalar› ortadan kalkmas›na ra¤men, bizlerin slogan atmamak, marfl söylememek, yaz›lama vb. yapmamak konusunda halkevciler taraf›ndan s›k s›k uyar›lmam›zd›. Barikatlarda hem nöbet tutuyor, hem halkevcilerle tart›fl›yor, hem de insanlarla iletiflim kurarak burjuvazinin sald›r›lar› üzerine konuflmalar yap›yorduk. Y›k›m ekiplerinin Tuzluçay›r’a kadar gelmesi üzerine kurulan barikatlar›n 3 gün boyunca kald›r›lmamas› ve Belediyenin geri ad›m atarak 2001 Haziran’a kadar y›k›m› durdurma karar›n› taahhütname imzalamak kayd›yla geri çekmesi bile, Mamak’l› emekçileri etkilememifl, kimse bu belgeye imza atmam›flt›. Belediyenin geri ad›m› üzerine kald›r›lan barikatlar biz devrimcilere coflkulu heyecanlar yaflatt›. Deneyim sahibi olmam›z› sa¤lad›. Ama burjuvazinin Mamak çöplü¤ü üzerindeki beklentileri de¤iflmifl de¤il, sald›r› her an gerçekleflebilir. Önderlik misyonu oynayacak devrimciler bu bilinçle haz›rl›klar›n› sürdürmeli. Devrimci Parti Güçleri’nden Komünist Devrimciler-Ankara
Bafl Koymufluz Bu Yola
‹
nsanl›k tarihi, özel mülkiyetin, s›n›flar›n ortaya ç›k›fl›ndan bu yana, ezenlerle ezilenlerin mücadelesinin tarihi olagelmifltir. Bask›, zulüm, sömürü ve katliam›n oldu¤u yerde daima baflkald›r› isyan ve ayaklanma da olagelmifltir. Tarih ezilen ve sömürülenlerin, birgün bu sistemi ezen ve sömürenlerin tepesine y›kt›klar›n› da gösterdi. Ezenler, egemenler de do¤as› gere¤i mevcut düzenlerini korumak için ilk önce ezilenlerin önderlerini yok etmifllerdir. Arkadafllar, bizleri çok büyük görevler bekliyor, ama biz bunlar›n fark›nda de¤iliz. Kokuflmufl çürümüfl bu mecut düzen taraf›ndan eziliyoruz, sömürülüyoruz, dahas› Avrupaya, Asyaya ihraç ediliyoruz. Ama bir fleyi unutmamak gerekiyor. Düzen elinden gelen her fleyi yap›yor. Ezilen ço¤unluk olarak bizimde örgütlenmekten, gerçek bir devrimci önderli¤in yarat›lmas›ndan baflka bir alternatifimiz yoktur. Önümüzdeki barikat zincirinin k›r›lmas› ciddi tutarl› bir devrimci önderli¤in yarat›lmas›ndan geçmektedir. Biz MAYA okurlar› olarak bu konuda samimiyiz. Mücadelenizde baflar›lar ve size güç kataaca¤›z. Nancy’den Maya Okurlar›
11
Say›: 51 P Ekim 2000
MAMAK
Liberal Abluka, Düzenin S›n›rlar› ‹çinde Kal›narak Da¤›t›lamaz
amak hücre karfl›t› platformunun, hücre sald›r›lar›na karfl› yapt›¤› etkinlik Akflemseddin Park›nda gerçekleflti. Müzik dinletisinin, skeçin, öykü ve bas›n aç›klamas›n›n oldu¤u, hücrelerle ilgili konuflmalar›n yap›ld›¤› etkinlik yaklafl›k 2 saat sürdü ve 70-80 kiflilik kat›l›mla gerçeklefltirildi. Etkinlik kitlenin parkta toplanmas›n›n ard›ndan, devrim ve komünizm kavgas›nda düflen tüm devrimcilerin an›s›na 1 dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. Bu etkinli¤in neden yap›ld›¤› üzerine platform ad›na yap›lan k›sa bir konuflmadan sonra fliirler okundu. Hücrede ç›ld›rarak ölen bir devrimciyi anlatan bir skeç oynand›. Bu, kitleselleflme kayg›s›yla devrimcilerin ma¤dur kimseler olarak gösterilmesi anlay›fl›n›n kötü bir örne¤i oldu. Oysa ki bunun tam tersi duruma tarih defalarca kez tan›kl›k etmifltir. Bu topraklarda zindanlarda, hücrelerde kalm›fl, onurunu, kiflili¤ini, devrime ve iflçi s›n›f›na olan ba¤l›l›¤›n› düflmana teslim etmeyerek direnmifl devrimciler yaflad›, hala da yafl›yorlar. Hücre sald›r›lar›s›yla ilgili propaganda konuflmalar› yap›ld›ktan sonra müzik dinletisine geçildi. Aralarda “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Hücreleri parçala tutsaklara sahip ç›k”, “Hücrelere girmeyece¤iz, direnece¤iz”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, Yaflas›n devrim ve sosyalizm”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak” vb. sloganlar at›ld›. Hücrelerle ilgili fliarlar›n yaz›l› oldu¤u dövizler aç›ld›. Müzik dinletisinin ard›ndan alk›fl ve sloganlarla park›n içinden yürüyerek yola kadar ç›k›ld›. Burada yaflanan k›sa süreli tart›flman›n ard›ndan etkinli¤in yap›ld›¤› alan toplu halde terkedildi. Tuzluçay›r’a kadar alk›fl ve sloganlarla yürünmesi istemi reddedildi; gerekçe olarak etkinli¤in yap›lanlardan ibaret planland›¤› ve platform karar›n›n d›fl›na ç›k›lmamas› gerekti¤i söylendi. Israrla sloganlar ve marfllar eflli¤inde yürünmesi talebi reddedildi. Genel olarak etkinli¤in liberal zeminlerde gerçekleflmesi ve devrimci coflkunun çok düflük olmas›, vicdanlar› ve ruhlar› kurtarmaktan öteye geçmedi. Devrimciler taraf›ndan bile günü kurtarm›fl olman›n ötesine geçmedi¤inin fark›nda olunmas› ayr› bir trajediydi. Etkinli¤in geneline yans›yan bu liberal ablukay› ortadan kald›rabilmek için ilk önce burjuvazinin çizdi¤i s›n›rlar›n d›fl›na ç›kabilmek gerekiyor. Etkinli¤in anlaml› olan bir yönü var ki, o da yap›ld›¤› alan itibariyle burjuvazinin denetiminden görece uzak ve her zaman belirlenen eylem alanlar›n›n d›fl›nda bir iflçi semtinde olmas› idi. Bilinçli bir tercih sonucunda olmasa da, bu eylemlerin iflçi s›n›f›n›n yo¤un yaflad›¤› yerlere tafl›nmas› aç›s›ndan olumluydu. Ancak eylemin içeri¤i iflçi s›n›f›na devrimci bir soluk tafl›maktan uzakt›. ‹flçi s›n›f›n›n ba¤›ms›z bir güç olarak devrimci tutsaklara sahip ç›kmas›, devletin sald›rlar›na gö¤üs germesi ad›na lay›k bir devrimci bir önderli¤in yol göstericili¤inde olacakt›r. Böyle bir önderlik bugünün mütevazi, ama meflakkatli çabalar›n›n eseri olarak yarat›lacakt›r. Devrimci Parti Güçleri’nden Bir Komünist Devrimci -Ankara
M
Sar›gazi Devrimci Dayan›flma Platformu’nun Bir Etkinlikte Okunan Mesaj›’ndan Bu sömürü düzeni kendi devam›n› sa¤lamak için bir taraftan iflçi s›n›f›n›n örgütlülüklerine, di¤er taraftan da cezaevlerindeki devrimci tutsaklara sald›rarak iflçi s›n›f›n› ezilenleri silahs›z b›rakmak istemektedir. Çünkü iflçi s›n›f›n›n silah› örgütlülü¤üdür. S›n›f savafl›n›n en yak›c› haliyle yafland›¤› yer kuflkusuz zindanlard›r. Bu irade savafl›nda düflman devrimci tutsaklar›n örgütlülüklerine sald›rarak iradesizlefltirmek istemektedir.(...) Bugün gündemde olan hücre tipi cezaevi sald›r›lar› ile düflman oda sistemi diyerek devrimcilerin kolektif, örgütlü iradesinin somutland›¤› mevzileri parçalayarak hücre hücre bölmek istemektedir. (...) Bu köhnemifl sömürü düzeni y›k›lmay› hakediyor. ‹çerde ve d›flarda bunun için örgütlenecek kavgay› sürdürece¤iz. Devrimci tutsaklar onurumuzdur!
Maya ve Parti Yolunda’ya Toplatma Gazetemizin Eylül 2000 tarihli 50. say›s› ve kitap dizisi olarak ç›kan Parti Yolunda’n›n 2. say›s› toplat›ld›. Maya, Çek-Al’da yer alan, “TKP bayra¤› düfltü¤ü yerden kald›r›lacak” bafll›kl› yaz›da “örgüt propagandas› yapmak”, Enternasyonalist Yön’de yer alan, “Ulusal güvensizlik ve enternasyonalist örgütlenme” bafll›kl›
Emperyalizmin Zay›f Halkas› ve ‹ktidar Perspektifi Á
Bafltaraf› 1. Sayfada
leri bilince ç›kartmak bak›m›ndan önemlidir. Komünistler, tüm bunlar›n bilincinde olarak ideolojik ve siyasal platformlar›n› belirlediler. Orada flunlar söyleniyordu: “Türkiye Cumhuriyeti 70’li y›llarda içine girdi¤i bunal› m›n da dürtüledi¤i, ama ayn› zamanda uluslararas› serma yenin yönelifliyle de çak›flan bir süreçte; hem kendi iç dina miklerinin, hem de uluslararas› konjonktürdeki dalgalanma lar›n dayatt›¤› zigzaglarla, ama as›l istikameti de¤iflmeden bölgesel bir alt-emperyalist iflleve haz›rlanmaktad›r. “Alt yap›s›, s›nai potansiyeli, görece yetiflkin iflgücü, görece güçlü devlet ayg›t›yla, NATO ve AB ile ba¤lant›lar› ve jeopolitik konumuyla, Orta do¤u, Kafkasya, Balkanlar ve Orta Asya çap›ndaki kültürel/tarihsel etki alan›yla Türkiye nesnel olarak emperyalist zincirin kilit ögelerinden biridir. “Ama Türkiye ayn› zamanda, bölgenin en güçlü, en örgütlü ve görece deneyimli iflçi hareketini; en yayg›n, mi litan ve geliflkin devrimci ak›mlar›; Kürt ulusunun en kala bal›k, en dinamik k›sm›n› ve Marksist etkilere en aç›k dev rimci kadrolar›n› bar›nd›ran ülkesidir. “Bu konumu ve yönelifli ile Türkiye son derece keskin bir gerilimin ortas›ndad›r; ‘emperyalizmin bir zay›f halka s›’d›r. Çünkü hem ciddi bir yap›sal dönüflüm yoluna girmifl bulunmaktad›r; hem de bu yap›sal dönüflüm nas›l ve han gi yönde gerçekleflirse gerçekleflsin, kaç›n›lmaz olan top lumsal altüst olufllara gebedir. Bu dönüflümden geri ad›m at›l›p eski statükolara oturmas› ise daha az bir altüst olufl pahas›na olmayacakt›r. Bu bak›mdan Türkiye, hem em peryalizmin bölgedeki en güçlü ve güçlendirilmek istenen dayana¤›d›r; hem de bu dinamikler nedeniyle en zay›f halkas› olmaya adayd›r; bu iki olas›l›k içiçe ve ayn› süreç te belirmektedir. “Yine de Türkiye’nin bu olas›l›klar çerçevesindeki ka deri esas itibar›yle s›n›f mücadelesinin dinamiklerine ba¤ l›d›r. Emperyalist zincirin bu zay›f halkadan kopar›lmas›, bu topraklarda yaflayan komünistlerin stratejik hedefi ol mal›d›r. Ancak, emperyalist zincirin bu halkadan kopmas› n›n sadece bir halkan›n kopmas› de¤il, bir bütün olarak zincirin k›r›lmas› anlam›na gelece¤i de unutulmamal›d›r. Bu durum, hem bu topraklardaki devrimin enternasyonal etkisinin boyutunu vurgular; hem de komünistlerin enter nasyonal yükümlülüklerini ivedilefltiren bir etkendir.” (Komünistler Ne ‹çin Nas›l Mücadele Emeli? -Amaç, ‹lke ve Öncelikler Üzerine Bir Platform Önerisi- Maya Kitaplar›-1, Tohum Yay›nc›l›k s.28-29. 1996) Zay›f Halka ve Devrimimizin Öznel Güçleri Emperyalizmin Leninist kavran›fl›n›n ve devrim stratejisinin en önemli ögesini oluflturan zay›f halka tespiti, yaflad›¤›m›z topraklarda hemen tüm devrimci çevrelerin ve bu iddia içinde olsa da, reformist bir konum ve duruflu benimsemifl kimi sol çevrelerin paylaflt›¤› bir tespit. ‹çinden geçti¤imiz gericilik döneminin etkileri ve burjuvazinin gerici reformlar temelinde alt-emperyalist bir yönelifl içine girmesi, flu günlerde kimilerinin kafalar›n› kar›flt›rm›fl durumda. Liberal konumu benimsemifl olanlar, misyonlar›n› oynayabilmek için, ya böyle bir tespitte bulunmuyor, ya da böyle bir tespitten vazgeçmenin zaman›n›n geldi¤ini düflünüyor. Zay›f halka tespiti yapan devrimciler ise, bunu Leninist bir kavray›fl›n üzerine oturtamad›¤›ndan, dönemin liberal bask›s› alt›nda art›k böyle bir tespiti daha az dillendiriyorlar. Bu türden e¤ilimlerin ortaya ç›kmas›nda emperyalizmin Ortado¤u’da ortaya koydu¤u kirli bar›fl planlar›, bunun sonucu olarak Filistin ve Kürt hareketinin görece devrimci bir politik kuvvet olmaktan ç›kmas› belirleyici bir yere sahip. FKÖ’nün emperyalist stratejinin bir figüran› olmas›, PKK’nin ise bu yolda koflar ad›m yürüyüflü, buna bir de Türkiye burjuvasizinin AB’ye üyelik perspektifini güncellefltirmesi eklendi¤inde, tüm bu faktörler, zaten sa¤lam temellerde bir programatik bak›fl ve örgütsel-politik durufl içinde olmayanlar› ya devrim beklentisinden uzaklaflt›rmaya ya da ortaya ç›kan durumdan paniklenmelerine neden oluyor. Bu durumun kaç›n›lmaz sonucu ise, kimilerinde devrim stratejisinden uzaklaflma ve evrim stratejisini benimseme, kimilerinde ise, demokrasi programlar›n›n zemininin kayd›¤› kayg›s›n›n getirdi¤i bir bofllu¤a düflme durumu yaratmaktad›r. Bu sonuca baz›lar›, aç›kça “küreselleflme” dalgas›n›n karfl› konulmaz bir nesnellik oldu¤unu dile getirerek; baz›lar› ise, aç›kça dile getirmese bile, bunu veri alarak varmaktad›r. Devrimci çevreler ise, demokrasi programlar›na daha fazla devrimci, sosyalist ton katarak stratejik ve taktik yönelifllerini koruyarak zemin kaymas›n› telafi edece¤ini sanmaktad›r. Egemen e¤ilimi belirleyen liberal çevrelere göre, em-
maya’n›n prizmas›
peryalist egemenlik o derece karfl› konulmaz bir gerçektir ki, y›llard›r tüm bölgenin devrimcilerinin umut ba¤lad›¤› Filistin ve Kürt hareketi bile bu dalgan›n karfl›s›nda tutunamamakta, sistemin içine yerleflmektedir. Bunlar›n baflara mad›¤›n›, politik olarak onlardan güçsüz olan, bir türlü bunal›mdan kurtulamayan di¤er devrimci kuvvetler hiç baflaramaz. Öyleyse, yap›lmas› gereken, “devirme stratejisi”nden vazgeçerek, yüzy›l›n bafl›nda Kautsky’nin teorisini yapt›¤› “y›pratma” stratejisini benimsemektir. Zaten Türkiye burjuvazisinin AB’ye üyelik yönelifli de, sanc›l› da olsa yaflama geçirilecek bir hedef durumundad›r. Bu hedefin gerçekleflmesi ise, zaten düzenin bask›c›, anti-demokratik konumu nedeniyle oluflan devrimci muhalefeti de tasfiye edecektir. Bu durumda, neredeyse yüzy›l önce teorisi de yap›lan parlamenter sistemin gereklerine göre örgütlenmek, ortaya ç›kan boflluklara s›zarak, çeliflkilerden yararlanarak “y›pratma stratejisi”nin gereklerine göre konumlanmak, sol ad›na tek ç›k›fl noktas›d›r. Son derece gerçekçi gibi görünenlerin gözden kaç›rd›klar› “ayr›nt›” ise, dün oldu¤u gibi, bugün de gerçek devrimci dinamiklerden de¤il, görüntülerden hareket etmesi, görüntüyü gerçek sanarak, bunu inanca dönüfltürmeleridir. Ne yaz›k ki, ideolojik ve örgütsel olarak sa¤lam zemine basmayan devrimci çevreler de de¤iflen oranlarda bu dalgadan nasibini almaktad›r. Dün Filistin devrimi tasfiye edildi diyerek, devrim umutlar›n› kaybedenlerin, bugün tüm Filistin’i saran intifada gösterilerini yorumlamalar› olanakl› olmad›¤› gibi, PKK düflmana teslim oldu¤u için, bugün harekete geçmeyen Kürt ulusal ve toplumsal dinami¤ini yok saymalar› da kaç›n›lmaz olmaktad›r. Böyle bakanlar›n iflçi s›n›f›n›n çok küçük bir az›nl›¤›n› oluflturan sendikal› iflçilere bakarak, iflçi s›n›f›n›n devrimci konumunu kaybetti¤i sonucuna varmalar› da iflin mant›¤›nda vard›r. Belli bir konjonktürün ortaya ç›kard›¤›, devrimci dinamiklere yaslanan politik öznelerle, bu özneleri ortaya ç›kartan dinamikler aras›nda her durumda bir özdeflli¤in olmad›¤›n›n tarihte onlarca örne¤i vard›r. Yak›n geçmiflte ve bugün ortaya ç›kan devrimci özneler de, devrimci dinamiklerden beslenseler de, konjonktürün ortaya ç›kard›¤› ak›mlar olmaktan öte bir anlama sahip de¤ildir. Ama ayn› flekilde, do¤ru bir program ve strateji temelinde, onun örgütsel ve politik gereklerini yerine getirildi¤i durumda ise, geçici baflar›s›zl›klara, inifl-ç›k›fllara ra¤men, birikmifl devrimci dinamiklerin iktidara yönlendirildi¤i onlarca de¤ilse de, örnekler yok de¤ildir. Devrimci bir önderli¤i yaratma iddias›nda olanlar›n, olaylara bu gözle bakmas›, yaflananlar› anlaman›n birinci kofluludur. Öte yandan, mevcut dalgaya teslim olmayanlar›n yapmas› gereken öncelikli ifllerden birisi de, gerek yaflad›¤›m›z topraklarda, gerekse de bölgede, devrimci dinamiklerin ortadan kald›r›lmas›n›n olanaks›z oldu¤unu görmek ve göstermektir. Yukar›da aktard›¤›m›z, bu topraklar›n devrimci dinamiklerin konumuna iliflkin de¤erlendirmeler, PKK’nin girdi¤i teslimiyetle birlikte geçici bir geriye düflüfl le sonuçlansa da, PKK’yi de, di¤er devrimci özneleri de ortaya ç›karan ve besleyen dinamikler yerli yerinde durmaktad›r. Ne emperyalistlerin bölgeye iliflkin stratejileri, ne de Türkiye burjuvazisinin yöneliflleri bu dinamikleri ortadan kald›rmaya yetmeyecek, aksine bunun alevlenmesini körükleyecektir. Çünkü varolan çeliflki ve biriken dinamikleri, hiç olmazsa görünür gelecekte, burjuvazinin ortadan kald›rmas› olanakl› de¤ildir. Bu dinamiklerin nas›l ve ne zaman harekete geçece¤i sorunu ise, bu dinamiklerin varl›¤› veya yoklu¤u ile ilgili bir sorun de¤il, biriken patlama dinamiklerini tutuflturacak bir k›v›lc›m› çakacak öznenin yarat›lmas› sorunudur. Bütün sorun, güncel politik geliflmelere ve tabandaki devrimci dinamiklere tarihsel bir perspektiften bakarak, bunun gerektirdi¤i politik ve örgütsel duruflu yaflama geçirecek bir devrimci iradenin ortaya ç›kart›lmas›d›r. Bu irade, devrimci-enternasyonalist bir önderlikte somutlanacak olan, devrimci programa sahip; birikmifl, sürekli biriken devrimci dinamikleri iktidara yönlendirecek, onlar›n öncü kuvvetlerini bu program ve strateji temelinde ateflleyecek bir politik-örgütsel varoluflta somutlanmaktad›r. P
yaz›da “bölücülük” yap›ld›¤› gerekçesiyle toplat›ld›.
E-mail adresimiz: maya_gazetesi@yahoo.com
Sahibi ve Yaz›iflleri Md.: Suzan DO⁄AN
Tohum Yay›nc›l›k ‹stasyon Arkas› P›nar ‹flhan› Kat: 4 No: 58 Kartal / ‹st. Tel - Fax: (0216) 389 00 88 Bas›ld›¤› Yer: Özy›lmaz Matbaas›
Say›: 51 P
P Ekim 2000
De¤ilmi ki, bundan 83 y›l önce att›¤›m›z ad›mla, komünizm davas›n› bir “hayalet” olmaktan ç›karm›fl›z, yenilerini de biz atacak, yeni ekimler yarataca¤›z. Hangi asalak s›n›f durabilir ki bunun karfl›s›nda
Ekim Devrimi Günceldir kim Devrimi’nin üzerinden yaklaflmakta olan y›ldönümüyle birlikte 83 y›l geçmifl olacak. Kimilerine göre art›k tarihte kalm›fl, modas›
!
en “demokratik” burjuva devletlerin alt›nda da olsa hayal bile edilemeyecek ad›mlar, kazan›mlard›r. ‹nsanl›¤›n ortak birikimine kaz›nm›flt›r. Proletarya bunun bilincinde olsa da olmasa da böyledir.
geçmifl olan bu büyük kalk›flma,
Burjuvazi bunu bir an olsun akl›ndan ç›karmamaktad›r. Ekim Devrimi
proletaryan›n bu tarihsel kazan›m›, bugüne
burjuvazinin bir türlü kendisinden kurtulamad›¤› bir gerçektir. Ekim bu
kadar hemen her yönüyle tart›fl›ld› ve kim ne derse desin, onu aflan bir kalk›flma yaflan›ncaya kadar da daha birçok yönüyle tart›fl›lacak. Hem proletaryan›n öncüleri taraf›ndan, hem de s›n›f düflman› taraf›ndan. Ekim Devrimi üzerindeki tart›flmalar, bugünkü koflullar ve yine Ekim’in kendisi, yenilgisi nedeniyle, tarihsel-teorik tart›flmalar gibi alg›lanma e¤iliminde. S›n›f düflman›m›z›n bunu neden yapt›¤›n› anlamak zor de¤il, o elbette ki Ekim’in tarihe gömülmesini ve orada kalmas›n›, unutulmas›n› dileyecek. Bunda kendi ad›na yarar görüyor ve yan›lm›yor da. Devrimcilerin ise, Ekim Devrimi’ne iliflkin hangi tart›flmalar› yürütürlerse yürütsünler, onu nas›l de¤erlendirirlerse de¤erlendirsinler, bugün üzerinden atlamamalar› gereken bir gerçek var: Ekim Devrimi günceldir. Ve bu sözü bir laf kal›b› olarak yinelenmekten kurtarmak gerekir. Ekim günceldir. Çünkü, gerçekleflti¤i dönemde yaratt›¤› etkiler bir yana, bugünkü dünya hala Ekim Devrimi’nin etkisi alt›ndaki flekillenmelerin izleriyle dönüyor. Bugün yeniden kaynayan, üstelik
nedenle günceldir. Ekim günceldir. Çünkü Paris Komünü’nden sonra, insanl›¤›n kurtuluflunun yolunu açan ve kendisinden daha ileri bir tek ad›m›n bile at›lamad›¤›; bu köhnemifl ve ücretli kölelik düzenin insanl›¤a yaflatt›¤› barbarl›k ve çöküfl karfl›s›nda, y›k›lm›fl bile olsa dim dik duran bir meydan okumad›r. Ekim bu nedenle günceldir. Ekim günceldir. ‹nsanl›¤›n savaflla, sömürüyle, bask›yla yozlaflt›r›ld›¤›, tüm de¤erlerin parayla al›n›p sat›ld›¤› kapitalist dünyan›n nas›l altüst edilece¤inin, bu gidiflin nas›l tersine çevrilece¤inin somut bir örne¤idir. Emperyalist paylafl›m savafl›na, vurdu¤u devrimci neflterle son veren, bar›fl›n ve kurtuluflun yolunu açan Ekim, bu nedenle günceldir. Ekim günceldir. Çünkü proletarya saflar›ndaki da¤›n›kl›¤›n, örgütsüzlü¤ün, kapitalist dünyan›n haketti¤inden fazla yaflamas›n›n; dizginlerinden boflanarak sald›ran kapitalist barbarl›¤›n hala sürmesi, Ekim’in derslerini kuflanan bir devrimci önderli¤in dünya çap›nda eksik olmas›yla günceldir. Bugün yaflad›¤›m›z önderlik bofllu¤uyla belirlenen dünya çap›ndaki kriz, Ekim’in yenilgisi nedeniyledir. Bu nedenle, zaferleri ve yenilgisiyle Ekim günceldir.
NATO’nun “Ayaklanmalar yüzy›l›” olarak belirledi¤i önümüzdeki yüzy›l›n kritik bölgelerinin tümü, Ekim Devrimi’nin etkisi alt›nda biçimlenen bölgeler. Ortado¤u, Kafkaslar, Balkanlar... Burjuvazi Ekim’i unutturmak istiyor, ama kendisi ataca¤› ad›mlarda bir an olsun akl›ndan ç›karm›yor. Ad›na “ça¤” denilen dönemeçler, dünyan›n ve insanl›¤›n kaderini belirleyen nitelikteki geliflmelerle aç›l›p kapan›yor ve bugünkü dünya Ekim’in açt›¤› ça¤› yafl›yor. Ekim bu nedenle günceldir.
Dahas›, bugün insandan say›lmayan, dünyadaki tüm de¤erleri yaratt›¤› halde, bunlardan yararlanamayan; sadece yar›n çal›flabilmesine yetecek k›r›nt›larla yetinmesi istenen, her türlü horgörü ve afla¤›lanmay› yaflayan, kendisini güçsüz ve güvensiz hisseden dünya proletaryas›n›n, “ben buyum” dedi¤i büyük bir ad›md›r Ekim Devrimi. Bu büyük ad›m›, proletaryan›n bu tarihsel kazan›m›n›, hiçbir burjuva tarih yaz›m›, hiçbir diktatörlü¤ün gücü geri alamayacakt›r. ‹flte biz, bu s›n›f›n, tarihin ak›fl›n›
Ekim günceldir. Çünkü, burjuvazinin dünya çap›nda süren ve k›z›flan emperyalist yeniden paylafl›m kavgas›nda, proletaryan›n elinden al›nmaya çal›fl›lan bütün somut kazan›mlar, Ekim Devrimi’nin dünya çap›ndaki etkileri sonucunda elde edilmifl kazan›mlard›r. Ekim Devrimi’nin ilkeleriyle ve pratik olarak yaflad›¤› dönemde att›¤› ad›mlar,
de¤ifltiren ve yeni bir ça¤ açan Ekim Devrimi’ni baflaran s›n›f›n bileflenleriyiz. Burjuvazi tüm güçlerini ne kadar seferber etse, ne kadar yeni silahlarla donansa, dünyay› kendine benzetmek için ne kadar çabalasa, proletaryan›n evlatlar›n› kapatmak için ne kadar yeni hücreler infla etse azd›r. Biz biliyoruz, bizim eme¤imizin ürünleriyle yarat›lan zindan duvarlar› da, bask› ve sömürü de bizim içindir. Ama hangi güç durdurabilir ki bizi. De¤ilmi ki, bundan 83 y›l önce att›¤›m›z ad›mla, komünizm davas›n› bir “hayalet” olmaktan ç›karm›fl›z, de¤ilmi ki bu tarihsel ad›m› atm›fl›z, yenilerini de biz atacak, yeni ekimler yarataca¤›z. Hangi asalak s›n›f durabilir ki bunun karfl›s›nda. ‹flte bu yüzden, Ekim günceldir. Burjuvazi Ekimi unutturmaya bunun için çal›fl›r. Vars›n onlar, y›k›ld› 盤l›klar›yla kendilerini avutsun. Bizim sözümüz var, hem de tüm dünya proletaryas› ad›na: Devrimci Partiyi Kuraca¤›z, Yeni Ekimler Yarataca¤›z!
J