Akap21

Page 1

Yıl 3 Sayı 21

Şubat 2003

1.000.000 TL

kapalý kapýlar arkasýnda alýnan savaþ kararýna uymayalým

SAVAÞA HAYIR! halklar n karde li i i in

hepimiz ıraklıyız, kürdüz, filistinliyiz, kýbrýslýyýz

1 MART’TA ALANLARI DOLDURALIM


sayfa 2

antikapitalist

TEMEL FİKİRLERİMİZ

YA BARBARLIK YA SOSYALİZM Kapitalizmde öncelik insanların ihtiyaçları değil, kâr ve rekabettir. Bu nedenle işsizlik, açlık, yoksulluk, savaşlar ve çevre tahribatına neden olur. Gittikçe daha fazla zenginlik yaratan kapitalizm geniş yığınları yoksulluğa mahkum eder. Yaratılan zenginliğin insan ihtiyaçları için kullanılabilmesi, ancak işçi sınıfının kolektif olarak bütün zenginliğe, üretimde kullanılan her şeye el koymasıyla, üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. İŞÇİ SINIFININ KURTULUŞU KENDİ ESERİ OLACAKTİR Sosyalizm ancak işçilerin kendi eylemiyle gerçekleşebilir. Işçiler bunu ancak işçi konseyleri aracılığıyla aşağıdan yukarı örgütlenen bir işçi iktidarıyla gerçekleştirebilirler. Bunun dışındaki çözümler yine bir azınlığın iktidarıyla, kapitalizmle sonuçlanır. REFORM DEĞİL DEVRİM Bu düzenin kurumları yönetici azınlığı çoğunluğa karşı korumak amacıyla oluşturulmuştur. Bu kurumlar ele geçirilip çoğunluğun ihtiyaçları için kullanılamaz. Kökten bir değişim gereklidir. Gerçek demokrasi, aşağıdan yukarı doğru örgütlenen, temsilcilerin istendiği an görevden alınabildiği, üretimin işçi sınıfı tarafından kolektif olarak kontrol edildiği bir sistemde mümkündür. Böyle bir değişim parlamento aracılığıyla gerçekleştirilemez, ancak işçilerin kitle eylemleriyle, büyük kitlelerin bir avuç yönetici azınlığı alaşağı etmesiyle sağlanabilir. ENTERNASYONALİZM Günlük yaşamımızda kullandığımız en sıradan mallar bile değişik ırk, renk, dil, din, cinsiyetten işçilerce üretilmekte. Kapitalizm dünya ölçeğinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeğinde gerçekleşebilir. Işçilerin vatanı yoktur. Bütün dünya işçileri kardeştir. Iki farklı ülkenin işçilerini karşı karşıya getirecek her şeye karşı çıkılmalı, diğer ülkelerdeki işçilerin mücadeleleri desteklenmelidir. TEK ÜLKEDE SOSYALİZM MÜMKÜN DEĞİLDİR Rusya deneyimi göstermiştir ki devrim tek ülkeyle sınırlı kalırsa kalıcı bir zafere ulaşamaz ve yenilir. Ilk ve tek muzaffer işçi devriminin gerçekleştiği Rusya'da devrim tek ülkede sınırlı kaldığı için 1928'deki karşı devrime yenilmiştir. Rusya, Doğu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm değil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaşanmıştır. Kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar, bu ülkeler insana değil silaha para yatıran, çevreyi tahrip eden, zengin ve yoksul ayrımının olduğu, ulusal ve cinsel ayrımcılık yapılan kapitalist toplumlardı. ULUSAL SORUN VE AZINLIKLAR Ayrımcılık yapılmayan bir dünyada birlik içinde yaşamak istiyoruz, ama sadece yaşamak istediği ülkeyi, konuşmak istediği dili, ibadet etmek istediği dini seçebilen insanlar özgürce birlikte yaşayabilirler. Bu nedenle azınlıklara yönelik her türlü milli, dini, mezhepsel, ırksal ayrımcılığa karşı mücadele etmeli, ezilenlerin yanında olmalı, onların eşitlik mücadelesini desteklemeli, örgütlenme haklarını savunmalıyız. Ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunurken, ezen ulus milliyetçiliğine karşı mücadele edip ezilen ulusun kurtuluş mücadelesini desteklemeliyiz. CİNSİYETÇİLİK Yaşadığımız sistem kadınları ve eşcinselleri ezmektedir. Her yerde cinsiyetçiliğe karşı mücadele edip, kadınların her alandaki eşitliğini savunmalı, insanların cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eşcinsellere yönelik saldırı ve aşağılamalara karşı mücadele etmeliyiz. DEVRİMCI PARTİ Kazanmak için büyük çoğunluğu mücadeleye katmak gerekiyor. Ama egemenlerin propagandaları ve günlük yaşamın dayatmaları nedeniyle ne yazık ki büyük çoğunluk bizden farklı düşünüyor. Bu fikirlere karşı mücadele etmek için örgütlenmek, fikirlerimizin doğruluğunu mücadele sırasında kanıtlamak zorundayız. Bu nedenle kapitalist sisteme ve onun sonuçlarına karşı her mücadelenin en militan parçası olan en militan işçileri sosyalizm ve birlikte mücadele etme fikrine ikna edecek devrimci bir parti inşa etmek istiyoruz. İşçi sınıfının kendiliğinden mücadelesinin bir işçi devletiyle sonuçlanabilmesi için böyle bir parti zorunludur. PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Sosyalist politikanın temelinde işçi sınıfından öğrenmek yatar. Ancak birbirimizle tartışarak, deney alış verişinde bulunarak öğrenebilir ve kazanmak için ne yapabileceğimiz konusunda anlaşabiliriz. Tartışma özgürlüğü, sosyalistlerin işçi sınıfından ve birbirinden öğrenmesinin vazgeçilmez koşuludur. Bu nedenle, demokrasi örgütlenmemizin can damarıdır. Tartışmanın amacı birlikte hareket etmek, dünyayı dönüştürmek olduğu için demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. ÇAĞRI Bu fikirlere katılan herkesi, birlikte örgütlenmeye çağırıyoruz.

antikapitalist

Aylýk Siyasi Gazete Þubat 2003 Sayý: 21 Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk Ticaret Ltd Þti, Yazý Ýþleri Sorumlusu Türkan Uzun ÝSTANBUL: Mustafa Çelebi Mah. Tepe Sok. No. 18 Kat 4, Beyoðlu / ANKARA: PK 896, 06446 Yeniþehir

www.antikapitalist.net posta@antikapitalist.net Tel: 0542 230 3128 / 0535 226 9489 Baský: Yön Matbaacýlýk

Belki de gazetemiz size ulaþtığında... ABD Irak'ý vurmak üzere. Belki de gazetemiz size ulaþtýðýnda Baðdat bombalanýyor, Iraklýlar can veriyor olacak. Türkiye yönetici sýnýfý, Irak halkýnýn katliamýna ortak olmaya karar verdi. Hepimizin midesini bulandýran bu kararý alanlar þimdi bizi de ikna etmeye çalýþýyorlar. Ama çoðun- ABD ve müttefikleri 1991 yýlýnda Irak’a saldýrdýðýnda Birleþmiþ Milletler’den luk, bu savaþýn onay da almýþlardý. BM onaylý ya da BM onaysýz Irak’a saldýrý týpký 1991’de ABD'nin petrol olduðu gibi Irak halkýna saldýrýdýr. Bu saldýrýyý durdurabiliriz. ve egemenlik "Irak'taki petrolden pay alýrsak zenginleþisavaþý olduðunu biliyor. Bu nedenle baþta Genelkurmay, büyük sermayedarlar ve hükü- riz" hissini besliyorlar. Ama Venezüella, Nijermet olmak üzere yöneticiler ikiyüzlü davraný- ya, Suudi Arabistan, Orta Asya, Irak petrolleyorlar. Savaþa karþý olduklarýný, ancak "Türki- rinin bu ülke halklarýna ne yararý var ki! Bu ye'nin çýkarlarý için" bu savaþa girmenin "ka- zenginlik bu halklara refah, demokrasi ve istikrar yerine yoksulluk, diktatörlük ve emperçýnýlmaz" olduðunu anlatýyorlar. Bu ülkede yaþayan kaç kiþinin bu savaþtan yalist müdahaleler getirmedi mi! Irak halkýnýn kaný akýtýlarak elde edilebileçýkarý olabilir? Savaþa gidip tanýmadýðý Iraklýcek bir zenginliðin Türkiye'deki halklar açýsýnlarý öldüren ve ölen askerlerin mi? Grevleri yasaklanacak olan iþçilerin mi? Savaþ nede- dan sonucu da farklý olmaz. Irak'ýn iþgaline katýlarak "söz sahibi" olmak niyle artacak vergilerin büyük kýsmýný ödeyeisteyenlerin elleri bizim cebimizden hiç çýkmýcek bordro mahkumu emekçiler ya da esnayor. Bizim düþmanýmýz acý çeken, bombalar fýn mý? Üzerlerindeki baský daha da artan Kürtlerin mi? Eþlerini çocuklarýný askere yolla- altýnda canýný korumaya çalýþan, iþgale direnen Iraklýlar deðil, onlara bu acýyý çektirmeye yan kadýnlarýn mý? Bu savaþtan çýkarý olan sadece küçük bir ortak olan Türkiye yönetici sýnýfýdýr. Bizim bu savaþtan çýkarýmýz olamaz. Ve biz kesim var: Irak'ýn iþgalinden kazançlý çýkmayý hesaplayan yönetici sýnýf. Onlar, "Türkiye'nin büyük bir çoðunluðuz. Bize, "ahlaki olarak savaþ sonrasý kurulacak masada" olmasý ge- barýþ taraftarýyýz ama siyasi olarak harekatýn rektiðini söyleyerek, savaþ ganimetini paylaþ- dýþýnda kalamayýz" diyenlerin, kimin için siyamak istiyorlar. Onlar, bu kurtlar sofrasýndan set yaptýklarý, kimin çýkarlarýný temsil ettikleri bir þey kapabilme hesabý yapýyorlar. Bizi de, ortada. "Savaþ karþýtýyýz" deyip kapalý kapýlar ar"Türkiye'nin çýkarlarý" diye ikna etmeye çalýdýnda ABD ile halklarýn kaný üzerinden pazarþýyorlar. "Hepimiz ayný gemideyiz" diyorlar. lýk yapan yöneticilerin ikiyüzlülüðüne öfkeBu nasýl bir gemi ki, bizim için yoksulluk, baský, korku, ayrýlýk, yýkým olan savaþ, onlar için lenmekte haklýyýz. Ama bu öfkemizi her alandaha fazla zenginlik, daha fazla güç, petrol da birleþtirmeli, bize raðmen yönetemeyeceklerini göstermeliyiz. dolarlarý ve yeni kâr alanlarý olabiliyor! Uluslararasý düzeyde yükselen savaþ karþýSavaþý bir "fýrsat" olarak gören Türkiye yönetici sýnýfýnýn çýkarlarýyla bizim çýkarlarýmýz tý hareket, bu savaþý durdurabilecek bir güce hiçbir zaman ortak olmadý. "Türkiye'nin çýka- ulaþmayý hedefliyor. Zaten baþka türlü de bu rý" dedikleri þey, bizim çýkarlarýmýzý deðil kü- savaþý durdurmamýz mümkün deðil. Savaþý durdurabilmek, ancak her ülkedeki çük bir azýnlýðýn çýkarlarýný temsil ediyor. Silahlanmaya ve savaþa akýtýlan paralar bi- savaþ karþýtlarýnýn kendi yönetici sýnýfý karþýzim cebimizden çýkýyor, onlarýn deðil. Halkla- sýnda direnmesi, kafa tutmasý, isyan etmesi rý birbirine düþman eden politikalar onlarýn ve bu mücadeleleri uluslararasý düzeyde biriþine yarýyor, bizi birbirimize düþürüyor. Sa- leþtirmesi ile mümkün. Bize raðmen ve bizim adýmýza yapýlan bu vaþlarda bizler ölüyor-öldürüyoruz, onlar ya savaþý finanse etmek için yoksullaþmaya, cepda onlarýn çocuklarý deðil. hede asker olmaya, ölmeye, öldürmeye, Bizim çýkarýmýz savaþta deðil, halklarýn bagrevlerimizin ertelenmesine, demokrasinin rýþ içinde bir arada yaþamasýnda; kaynaklarýn öldürmek için deðil, yaþatmak için harcanma- budanmasýna "hayýr" demeliyiz. Savaþsýz bir dünya mümkün, baþka bir dünya mümkün. sýnda.


antikapitalist

sayfa 3

TÜRKiYE IRAK’TAN ELiNi ÇEK Büyük çoðunluk Türkiye'nin savaþa karýþmasýna "hayýr" derken Türkiye'nin Irak'a saldýrýya ortak olmasý hepimizi çok öfkelendiriyor. Türkiye'de kimse "Irak halký bizim düþmanýmýzdýr" demiyor. O zaman Türkiye neden Irak'a saldýrýnýn, Irak'ýn iþgalinin bir parçasý oluyor? Nedir Irak'la alýp veremediðimiz? Tek neden, Türkiye ve ABD arasýndaki iliþkilerin bozulma tehlikesi mi? Hayýr! Türkiye yönetici sýnýfýnýn Irak'a saldýrýnýn bir parçasý olmaya karar vermesinin birkaç önemli nedeni var: Türkiye yönetici sýnýfý ABD'nin Irak'a saldýrýsýnýn kaçýnýlmaz olduðunu ve bölgedeki dengelerin tamamen deðiþeceðini düþünüyor. Yeni oluþacak güçler dengesinde ekonomik, siyasi ve askeri konumunu güçlendirmek istiyor. Savaþ sonrasýnda Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasýnýn Güneydoðu'da yoksulluk ve baský

altýnda yaþayan Kürtlere "kötü örnek" olacaðýný düþünüyor. Bu oluþumu engelleyebilmek için savaþýn parçasý olmak ve Kuzey Irak'ta Kürt devleti kurulmasýný engellemek istiyor. Büyük sermayedarlarýn ihtiyacý olan dýþ borç kanallarýnýn týkanmasý halinde Arjantin'deki gibi bir çöküþ tehlikesini ensesinde hisseden yönetici sýnýf, dünyanýn en büyük ekonomik gücü olan ABD ile iyi geçinmek istiyor. Kendi çýkarlarý açýsýndan yarar ve zararlarý ince ince hesaplayan Türkiye yönetici sýnýfý, savaþýn parçasý olma kararýný sadece "ABD dayatmasý" nedeniyle almadý. Daha doðrusu, savaþa ortak olmasýnýn nedeni, kendi çýkarlarýna en uygun seçe-

DÜÞMANIMIZ ÝÇERDE

Elleri cebimizden hiç çýkmayan Türkiye yönetici sýnýfý, bizi kendi çýkarlarýnýn askeri yapmak istiyor. Bir avuç büyük sermayedar, general ve üst düzey bürokrat, "Türkiye'nin çýkarlarý için" bizi kardeþ Irak halkýnýn katliamýna ortak etmek istiyor. Ýþgale direnen Iraklýlar kaybederse bizim kazanacaðýmýzý anlatýyorlar. Demokrasi diyorlar, insan haklarý diyorlar, kitle imha silahlarý diyorlar. Yalan söylüyorlar! Gerçek amaçlarý, Irak petrollerinden pay almak ve Türkiye'nin bölgedeki egemenliðini artýrmak. Bu saldýrýya, sadece kendi çýkarlarýný düþünerek ortak oluyorlar. Kim bu yalancýlar? Bunlar; Emeklilerin maaþ kuyruklarýnda ölmesini engellemek için gerekli kaynaðýn olmadýðýný söylerken banka hortumcularýna kýyak çekenler deðil mi? Kaçýnýlmaz olduðu bilinen Ýstanbul depreminin yaratacaðý can kaybýný azaltmak için para yok derken Awacs erken uyarý uçaklarýna milyarlarca dolar harcayanlar deðil mi? Saðlýk sistemini ticari iþletme esaslarýna göre yeniden düzenle-

nek olmasýndan. Kapalý kapýlar arkasýnda, gizli oturumlarla alýnan bu karar, Türkiye'nin tek seçeneði deðildi. Bu, sadece küçük bir azýnlýk olan büyük sermayedarlar, generaller ve üst düzey bürokratlarýn tercihi. AKP de kendisine oy verenlere sýrtýný dönerek bu tercihi onayladý. Oysa Türkiye ve dünyadaki emekçilerin, ezilenlerin çýkarýna olan bir se-

çenek daha var: ABD ve savaþýna ortak ettiði ülkelerdeki egemenlerin yenilgisi için Irak halkýnýn yanýnda yer almak. Halklarýn kardeþliðini savunarak savaþsýz bir dünya için mücadele etmek. Bizim ittifakýmýz, hangi ýrk, renk, din ve cinsiyetten olursa olsun dünyanýn dört bir yanýnda savaþa hayýr diyen, kapitalizmin sonuçlarýna direnenlerdir. Düþmanýmýz ise Fi-

listin'i esarete mahkum eden, Afganistan'a, Yugoslavya'ya, Irak'a bomba yaðdýran, Afrika'yý açlýða mahkum eden, Avrupa'da kazanýlmýþ haklarýmýza saldýran, Türkiye'yi, Arjantin'i borç bataðýna sokan, milyarlarca dolarý insaný yaþatmaya deðil, onu öldürmeye yarayan silahlanmaya harcayan büyük sermayedarlar ve onlarýn sistemi olan kapitalizmdir.

KÝMSENÝN ASKERÝ OLMAYACAÐIZ yerek hastaneleri sadece parasý olana hizmet veren kurumlara dönüþtürmeye çalýþanlar deðil mi? Depremzedeleri sefaletten kurtarmak yerine tanklara yatýrým yapanlar deðil mi? Tasarrufu Teþvik Fonu'nda biriken paralarýmýzý kuþa çeviren, vermemek için binbir bahane üreten ama dünyanýn en büyük Apachi saldýrý helikopterleri filosuna sahip olmak için gereken milyar dolarlardan en küçük bir kesinti yapmaya bile yanaþmayanlar deðil mi? Eðitime yeterli para aktarmayarak yüzbinlerce genci üniversite kapýlarýnda süründüren ama vergi gelirlerinin neredeyse tamamýný faiz adý altýnda büyük sermayedarlara aktaranlar

deðil mi? Özelleþtirmelerle bizi sendikasýzlýða, iþsizliðe, yüksek faturalara mahkum edenler deðil mi? Bize yoksulluðu dayatan ama kendileri refah içinde yaþayanlar deðil mi? Milyarlarca dolar borç alýp kendi çýkarlarý doðrultusunda kullanan sonra da bu borcu ve faizini ödemek için bize kemer sýktýranlar deðil mi? Bizi cephelerde ölüme yollarken kendileri savaþtan rant elde eden akbabalar deðil mi? Kürt halkýnýn demokrasi ve barýþ talebine, "bölücülük yapýyorlar" diye saldýranlar deðil mi? Kýbrýs halkýnýn refah, demokrasi, özgürlük ve barýþ talebine

sýrtýný dönerek, "200 bin kiþi için 65 milyonu feda edemeyiz" diyenler deðil mi? Onlarýn kazancý bizim kaybýmýzdýr. Çünkü bizim sýrtýmýzdan yaþayan bu azýnlýðýn çýkarlarýyla bizim çýkarlarýmýz taban tabana zýt. Türkiye yönetici sýnýfý, bölgede daha güçlü bir konuma gelmek istiyor. Ekonomik olarak kârlý yeni kaynaklarý ele geçirmek istiyor. Iraklýlarýn kaný üzerinden ABD ile pazarlýk yapýyor. Bizi de, kendilerinin kâr ve egemenlik savaþýnda onlarýn askeri olmaya ikna etmeye çalýþýyor. Buna boyun eðmek zorunda deðiliz. Bizi yoksulluða mahkum edenlerin askeri deðil, mezar kazýcýsý olabiliriz. Petrol için öldürmek ve ölmek yerine, sýrtýmýzdaki kamburu, Türkiye'deki zenginliði talan eden yönetici sýnýfý alaþaðý edebiliriz. Savaþý durdurmak için, týpký bütün dünyadaki savaþ karþýtlarý gibi, dünyanýn en büyük teröristi ABD egemenlerine ve kendi yönetici sýnýfýmýza karþý mücadele edebiliriz. Bu savaþý durdurabiliriz! Savaþsýz bir dünya, baþka bir dünya yaratabiliriz!


LÝBERAL ÝSLAMCININ SAVAÞ KARÞITLIÐI BURAYA KADAR!

sayfa 4

antikapitalist

Halkýn büyük çoðunluðu savaþ istemezken Meclis'in savaþ kararý almasý, "halkýn kendi kendini yönetmesi" diye yutturulan "demokrasi"nin nasýl iþlediðini bir kez daha gösterdi. A&G Araþtýrma yaptýðý ankete göre, "Türkiye kesinlikle savaþa karýþmamalý" yanýtý verenlerin oraný yüzde 79,6 iken, "Türkiye savaþa katýlmalý" diyenlerin oraný sadece yüzde 5,2. Yüzde 8,8'lik kesim ise "Toprak kullanýmý veya üs desteði verilmeli, ordu savaþa girmemeli" dedi. Soruya yanýt vermeyen yüzde 6,7'lik kesim dýþarýda tutulursa Türkiye'nin savaþa karýþmamasý gerektiðini düþünenlerin oraný yüzde 85,3. Toplumun büyük kesimi, Türkiye'nin bu savaþa karýþmasýna karþý olmasýna karþýn, hükümet Irak'a saldýrýya ortak olma kararýný nasýl alýyor? Hükümet kimin çýkarlarýný temsil ediyor? Kimin istediðini yapýyor? Büyük patronlarýn örgütü TÜSÝAD Baþkaný

Tuncay Özilhan, hükümete adeta ültimatom vererek, "halkýn savaþa karþý çýkmasýnýn hükümeti etkilememesi gerektiðini" söyledi. "Kararsýzlýk bizi yalnýzlýða iter" diyen Özilhan, "Toplumun, geliþmeleri ve bunun gereklerini anlayacak olgunluða sahip olduðunu" söyleyerek AKP'ye akýl verdi: "Yeter ki anlatmasýný bilin." Bir yandan barýþ havariliði yapan AKP yöneticileri diðer yandan da kapalý kapýlar arkasýnda ABD'li haydutlarla Irak halkýnýn kaný üzerinden pazarlýk yaptý. Sonunda da iki yüzlülüðün bu kadarýna pes dedirtecek bir manevrayla, halka ve kendine oy verenlere sýrtýný dönerek, Türk yönetici sýnýfýnýn istekleri doðrultusunda karar aldý. Kýsa bir süre önce ABD'yi, "yükselen barýþ seslerini duymaya" çaðýran AKP lideri Erdoðan, "Biz, kan ve gözyaþý istemiyoruz", "Barýþtan yana tavrýmýz bizim medeniyet duruþumuzdur" diyordu. Erdoðan,

"medeniyet duruþu"nun patronlarla karþý karþýya kalana kadar olduðunu kanýtlayarak savaþtan yana tutum aldý. Barýþ görüþmeleriyle tabanýndaki yoksullarý oyalamaya çalýþan Baþbakan Gül ise, "Günahýn bizden gittiði kanaatindeyim. Bizim dýþýmýzda bir savaþ olursa, o zaman Türkiye'nin çýkarlarýný tehlikeye düþür-

mememiz gerekir" diyor. Eðer "Türkiye'nin çýkarlarý" çoðunluðun çýkarýyla ayný olsaydý Baþbakan Gül þöyle demek zorundaydý: "Türkiye'de yaþayan insanlarýn çoðunluðu için savaþ, yoksulluk, acý, halklarýn birbirine düþmanlýðý anlamýna geliyor. Bu nedenle biz kesinlikle ABD'nin Irak'a saldýrýsýna karþýyýz

ve hiçbir biçimde bu saldýrýyý kolaylaþtýrmayacaðýz, aksine kardeþ Irak halkýnýn yanýnda yer alacaðýz." ABD'nin katliamýna ortak ikiyüzlülere, yalancýlara, savaþ tüccarlarýna, hükümete karþý solu, emek cephesini, savaþ karþýtý eylemleri güçlendirelim.

Savaþý Durdurmak Mümkün Bush ve Blair'in kimyasal silah kullanacaðýný açýkça ifade ettiði bir savaþa doðru sürükleniyoruz. Bizim kuþaðýn ancak belgesellerden izlediði Hiroþima, Nagazaki görüntüleri; savaþýn yarattýðý geleceksizlik korkusu, acý ve gözyaþý günlük hayatýmýzýn parçasý haline getirilmeye çalýþýlýyor. Savaþýn yaný baþýmýzda; petrol için, haksýz ve kirli bir savaþ olmasý büyük çoðunluðu kendiliðinden savaþ karþýtý olmasýný saðlýyor. Tüm dünyanýn gözleri önünde Türkiye, Fransa ve Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin savaþ taraftarý pozisyona geçiþi yöneticilere olan güvensizliði artýrmýþ durumda.

tý harekettir. Amerika'da daha savaþ baþlamadan 300 bin kiþi yürüdü. ABD'nin Vietnam'dan çekilmesini saðlayan muhalefet giderek daha fazla büyüyor. Kasým ayýnda Floransa'da gerçekleþen Avrupa Sosyal Forumu sýrasýnda 1 milyon kiþi savaþa karþý yürüdü. Buradan çýkan 15 Þubat Savaþ Karþýtý Dünya Eylem Günü çaðrýsý, Porto Alegre'de Dünya Sosyal Forumu ile, Ortadoðu'da Kahire Deklarasyonu ile, Afrika ve Asya Sosyal Forumlarýyla dünyanýn dört bir köþesine yayýldý. 15 Þubat'ta dünyanýn en büyük savaþ karþýtý protestosu gerçekleþecek.

Ýçerde Baþlar!" AKP'nin savaþa karþý tutum alacaðý beklentilerinin boþa çýktýðý bu dönemde sol, gerçekten halklarýn düþmaný ABD karþýsýnda sokaklarý doldurarak tutarlý anti-emperyalist odaðýn kendisi olduðunu göstermeli ve bunu kitlesel savaþ karþýtý eylemlere dönüþtürmeli. 1 Aralýk Ýstanbul, 22 Aralýk Ankara, 26 Ocak Beyazýt eylemlerini karþýlaþtýrdýðýmýzda her birinin bir öncekine göre daha birleþik ve güven arttýrýcý olduðunu görüyoruz. Filistin'de Ýsrail tanklarý karþýsýnda direnen Filistinlilerle, Kýbrýs'ta sokaklarý dolduran barýþ taraftarlarýyla, ABD emperyalizmiR e j i m D e ð i þ i k l i ð i Ý ç e r de nin bombalarý altýndaki Irak halký ve inkaÝ t ti fa ký m ý z kü r es el s a va þ ra, tecride direnen Kürt halkýyla 15 Þubat B a þ l ar! k a r þý t ý h a r e k e t Irak'a rejim deðiþtirmeye gidiyoruz diyen ve 1 Mart'ta Birlik-Çeþitlilik-Direniþ! Hep, Savaþ karþýtlarýnýn güvenebileceði tek itti- sözde demokratlara dünya halklarýnýn 15 Hep Beraber Ýntifada! fak uluslararasý düzeyde geliþen savaþ karþý- Þubatta vereceði yanýt: "Rejim Deðiþikliði


böl-yönet-savaþtýr: bu oyuna gelmeyelim antikapitalist

sayfa 5

HALKLARIN KARDEÞLÝÐÝ KAZANACAK atronlar ne zaman halký savaþa ikna etmeye çalýþsalar hemen "vatanýn çýkarlarý"na sarýlýyor, milliyetçilik silahýný kullanýyorlar. Milliyetçiliði körüklemenin en kolay yolu ise halklar arasýnda düþmanlýk yaratmak. ürk yönetici sýnýfý da, Irak'a saldýrýya ortak olmaya hazýrlanýrken çoðunluðu ikna etmek için ayný yöntemi kullanýyor. Egemenler, Kuzey Irak'ta kurulabilecek bir Kürt devletinin "ülkemizi böleceði" propagandasý yapýyorlar. Baþbakan þöyle diyor: Irak'ýn bölünmesi, orada baþka oluþumlarýn ortaya çýkmasý, isteyebileceðimiz bir þey deðil. Bu saatten sonra 'dýþýndayýz' diyemeyiz." HP lideri Baykal da, CHP milletvekillerinin Kuzey Irak'a asker gönderilmesini onaylamasýný benzer biçimde açýklýyor. Savaþta en aðýr bedeli Türkiye'nin ödeyeceðini belirten Baykal, parçalanmýþ bir Irak'ýn PKK'ye yarayacaðýný savunarak, "Kuzeyde önlem alýnmalý. Kim müdahale ederse etsin. Bu Türkiye'nin savunma önlemi, ihtiyacýmýz var, yapacaðýz" diyor. ünkü "Türkiye'nin çýkarlarý" gereði, Kürtlerin kendi devletini kurmasý tehlikedir ve bu tehlikeye karþý Irak'a saldýrýya ortak olmak, savaþ sonrasý kurulacak masada yer almak için Irak halkýnýn katliamý-

P T

" C Ç

na ortak olmak zorunludur. Çünkü Kuzey Irak'ta kurulacak bir Kürt devleti Güneydoðu'da yoksulluk içinde ve baský altýnda yaþayan Kürtlere mücadele etmeleri için "umut ve cesaret" verebilir. önetici sýnýf sadece propaganda yapmýyor; Güneydoðu'da gerilimi týrmandýrýyor. Kürtler yeniden iç savaþ ortamýna dönmek istemediklerini her platformda dile getiriyor. Ancak yönetici sýnýf, önce Abdullah Öcalan'a uygulanan tecriti aðýrlaþtýrýyor, ardýndan da PKK militanlarýnýn saldýrýya geçtiði haberi geliyor. KADEK'in reddettiði ve "provokasyon" olarak tanýmladýðý bu saldýrýyla birlikte bölgede yeniden bir savaþ havasý yaratýlmaya çalýþýlýyor. önetici sýnýf, böylece, hem Irak'ýn iþgalinin alt yapýsýný hazýrlýyor hem de Kürtlere yeni bir gözdaðý vermeye çalýþýyor. eki savaþ karþýtlarý, barýþ taraftarlarý hangi tarafta yer alacak? "Türkiye'nin çýkarlarý"ný savunmak için Irak'ýn iþgaline ortak mý olacaklar? Yoksa halklarýn kardeþliðini savunup bizi Kürt-Türk diye bölen yöneticilerin askeri olmayý red mi edecekler? ölgede zaten yýllardýr fiilen bir Kürt devleti var. Hatta Türkiye yöneticileri, uluslararasý düzeyde muhatap alýnan Kürt gruplarýnýn liderleriyle yýllardýr görüþmekteler. Hatta PKK'ye karþý mücadelede bu gruplarla zaman zaman iþbirliði yapmaktalar. Yani Türkiye yöneticilerini rahatsýz eden þey, oradaki Kürt gruplar ya da onlarýn devlete sahip olmalarýndan çok, böylesi bir oluþumun Türkiye'de yaþayan Kürtlerde yarattýðý etki. ünkü Türkiye egemenleri, Güneydoðu'da yaþanan yoksulluk ve baský karþýsýnda herhangi bir muhalefet görmek istemiyorlar. Ýnkar politikalarýna sorunsuz devam etmeye çalýþýyorlar. Bu yüzden de kendi sorunlarýný dile getiren Kürtleri, "bölücü" diye suçluyorlar. Kürt sorunu üzerinden mücadele edenlerin "emperyalizmin

Y Y P

B

Ç

TECRÝTE VE ÖLÜMLERE SEYÝRCÝ KALMAYALIM

ajaný" olduðunu iddia edecek kadar da ikiyüzlüler. önetici sýnýf böylece savaþ karþýtlarý arasýnda milliyetçi fikirlerin etkisi altýnda olanlarý, Kürt sorunu üzerinden Irak'a asker yollamaya ikna etmeye çalýþýyor. Ayný zamanda da ABD'nin bölgedeki "stratejik ortaðý" rolünün gereðini de yapmýþ oluyor. rak'a saldýrýyý durdurmak isteyen, Kürtleri emperyalist güçlerin, özellikle de ABD ve bölge ülkeleri yönetici sýnýflarýnýn kucaðýna doðru itmek istemeyen herkes, halklarýn kardeþliðini savunmalýdýr. Irak halkýný savunan herkes Kürtlerle de dayanýþmalýdýr. ürkiye yönetici sýnýfýnýn bizi Irak'a saldýrýya ikna etmek için kullandýðý en önemli kozlardan biri ; "Kürt devleti tehlikesi" üzerinden yükseltilen milliyetçiliktir. Bu tuzaða düþtüðümüz anda toplumun üçte birini oluþturan Kürtleri savaþ karþýtý harekete katmamýz mümkün olmaz ve kazanacak kitleselliði yakalayamayýz. Zaten kendi ülkesindeki bir savaþý kabul eden bir halkýn, Türkiye'nin ABD ile birlikte Irak'a saldýrýsýný durdurmasýný beklemek de bir hayaldir. Halklarýn kardeþliðini tutarlý olarak savunmak, savaþ karþýtý cephenin kazanabilmesi için zorunludur. avaþ karþýtlarýnýn çýkarlarý, barýþ isteyen Kürt halkýyla, ABD emperyalizmine kafa tutan Irak halkýyla, direnen Filistin halkýyla ortaktýr! ir yandan ABD emperyalizmine karþý Irak halkýnýn yanýnda olmak, bir yandan Korsan devlet Ýsrail'e karþý Filistinlilerle dayanýþmak, bir yandan da ABD'nin bölgedeki stratejik müttefiki Türkiye yönetici sýnýfýna karþý Kürt halkýnýn barýþ talebine sahip çýkmak için: Hepimiz Iraklýyýz; Hepimiz Kürdüz; Hepimiz Filistinliyiz! Ýsyan, serhýldan, intifada

Y I

T

S B

Hücrelerde hayattan ve kiþiliklerinden izole edilmeye çalýþýlan tutsaklarýn ölüm oruçlarý devam ediyor. Tutsak yakýnlarý destek eylemleri yapmaya devam ediyor. Ancak hükümet ölümlere seyirci kalýyor. Üstelik tecrit yaklaþýmý geniþletilerek sürdürülüyor. PKK lideri Abdullah Öcalan da haftalardýr kimseyle görüþtürülmüyor. Yönetici sýnýfýn Güneydoðu’da gerginliðe yol açan bu tutumunu, konuya iliþkin uygulanan sansür ve baskýlarý kýnýyoruz. Her insanýn insanca yaþama hakký vardýr. Devletin tutsaklara uyguladýðý tecrit politikasýndan vazgeçmesini saðlayacak olan, ölümleri durduracak olan ancak kitlesel mücadelelerdir. Bunun için daha fazla dayanýþmaya, solu ve savaþ karþýtý mücadeleyi güçlendirmeye ihtiyacýmýz var.


sayfa 6

antikapitalist

EMPERYALÝZM VE TÜRKÝYE

EMPERYALİZM VE DEVLETLER ARASI İLİÞKİ apitalizm, sermayeler arasýndaki rekabete dayanan uluslararasý bir sistemidir. Bu özellik kapitalizmin doðmaya baþladýðý on altýncý yüzyýldan beri vardýr ve giderek daha da belirginleþmektedir. Sermayedarlar kendi egemenliklerini korumak için siyasi, askeri ve ideolojik bir örgütlenmeye ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaca yanýt veren en önemli kurum devlettir. Devlet, “burjuvazinin ortak icra organý” olarak tanýmlanabilir. Kapitalist rekabet sýrasýnda ancak güçlü olanlar ayakta kalabilir. Zaman içinde küçükler büyükler tarafýndan yutulur ve tekeller ortaya çýkar. Þirketler ulusal sýnýrlarýn ötesine yayýldýkça uluslararasý tekeller oluþur. Bu devasa þirketler yatýrým yaptýklarý ülkelerdeki ayaklanmalardan ve rakip sermaye gruplarýndan korunmak için de devlete gereksinim duyarlar. BP, Mobil, Shell, Exson gibi petrol devleri körfezdeki çýkarlarýný ABD ve Ýngiliz devletleri aracýlýðýyla koruyup kollarlar. Bu þirketlerin kendi ordularý yoktur. Bu nedenle þirketlerin uluslararasý düzeydeki yatýrýmlarý büyüdükçe devletler için bu þirketlerin çýkarlarýný korumak daha önemli hale gelir. Ancak sermayelerin geliþimi eþitsizdir. Bugün Amerikan çokuluslu þirketleri ve onlarýn ortak çýkarlarýnýn temsilcisi ABD devleti ile Portekiz sermayesi ve Portekiz devletinin gücü karþýlaþtýrýlamayacak kadar eþitsizdir. Ekonomik olarak güçlü olan kapitalistler güçlü devletlere sahiptirler. Güçlü devletler ise güçlü ordulara. Aksi takdirde temsil ettikleri sermaye gruplarýnýn uluslararasý düzeydeki çýkarlarýný koruyamazlar. Ýþte bu þirketlerle içiçe geçmiþ devletler hiyerarþisi sistemine emperyalizm denir. Birbiriyle hem ulusal hem de uluslararasý düzeyde rekabet halinde olan sermaye gruplarý ve bunlarý temsil eden ulus devletler arasýndaki iliþkilerde güçlü olanlar daha zayýflar üzerinde etkinlik saðlar. Bu, emperyalist hegemonya iliþkisidir.

K

Sistemin jandarmasýmasý ABD bu piramidin en tepesinde yer alýyor. Almanya, Kanada, Fransa, Ýngiltere gibi geliþmiþ kapitalist ülkeler hemen ABD’nin altýnda, Türkiye, Ýspanya, Yunanistan, Irak, Ýran, Mýsýr gibi ülkeler de biraz daha altta yer alýyor. Piramidin daha da altlarýnda Arnavutluk, Azerbaycan, Ermenistan, Kýbrýs gibi ülkeler, onlarýn da altýnda Somali gibi en yoksul Afrika ülkeleri var. Uluslararasý þirketlerle içiçe geçmiþ bu devletler arasýnda sürekli bir rekabet var. Þu anda piramidin en tepesinde bulunan ABD, bu konumunu korumak için dünyanýn en büyük ve en donanýmlý ordusunu elinde tutuyor. Uzak Doðu’dan, Afrika’ya, Körfez’den Kürdistan’a, Balkanlar’dan Orta Amerika’ya kadar bütün dünyaya müdahale edip gerektiðinde iþgallere giriþiyor.

TÜRKİYE EMPERYALİZMİN NERESİNDE ? ABD’nin Irak saldýrýsýna karþý çýkarken sorunu sadece ABD’ye karþý çýkmak temelinde ortaya koymak yetmez. Bush’un ortaklýðýný yapan Türkiye yöneticilerini görmezden gelerek antiemperyalist bir mücadele veremeyiz. Türkiye’nin bir sömürge ya da yarý sömürge olduðunu düþünenler, antiemperyalizmi ve savaþ karþýtlýðýný baðýmsýzlýkçý-milliyetçi bir çizgide ele alýyorlar. Oysa emperyalizm tek taraflý bir iliþki deðildir ve Türkiye de dünya emperyalist hiyerarþisinde en altta deðildir. Türkiye’nin ABD ve batýlý güçlerin bir sömürgesi ya da yarý-sömürgesi olduðunu savunan anlayýþ, devletler arasýndaki hiyerarþiyi bir sömürge-baðýmlýlýk iliþkisi olarak tanýmlar. Bu fikrin savunucularý ABD’yi neredeyse tek düþman ilan ederler. Oysa dünyayý ahtapot kollarýyla sarmýþ tek emperyalist güç ABD deðildir. Dev tekeller, uluslararasý þirketler ve devletlerin içiçe geçtiði dünyamýzda, her devlet temsil ettiði ulusal sermaye grubunun gücünü yansýtýr. Kapitalist devletler arasýndaki ekononomik, politik ve askeri hiyerarþi-hegemonya iliþkisi tek taraflý deðildir. Bütün sermaye gruplarý ulusal ve uluslararasý düzeyde birbiriyle rekabet halinde olsalar da birbirlerinden karþýlýklý olarak yararlanmaya çalýþýrlar. Zaten kapitalist üretim tarzý baþka tür bir iliþkiye olanak vermez. Ulusal, sektörel, coðrafi olarak iþbölümü ve uzmanlaþma kaçýnýlmazdýr. Devletleri þirketlere benzeterek emperyalist hiyerarþinin nasýl iþlediðini basitleþtirerek açýklayalým: Büyük firma büyük bir iþ alýr. Ýþlerin çeþitli bölümlerini daha küçük þirketlere yaptýrýr. Sipariþi veren büyük firmanýn küçükler üzerinde bir hegemonyasý vardýr. Ancak bu durum büyük firmanýn küçük firmayý sömürdüðü anlamýna gelmez. Çünkü sömürünün kaynaðý “artý-deðer”dir.

Artý-deðer yaratan güç ise “firma” deðil iþçi sýnýfýdýr. Yani sömürülenler sadece iþçilerdir. Küçük firmalar ile büyük firmalar arasýndaki baðýmlýlýk iliþkisi de tek taraflý deðildir. Bu iliþkide de büyük firma daha avantajlý konumdadýr ama bu durum küçük firma sahibinin baðýmsýz olmadýðý anlamýna gelmez. Küçük patron kendi iþyerinin hakimidir. Bu patronlar rekabetin doðal sonucu olarak sürekli birbiriyle didiþirler. Küçük, büyüðün yerine göz diker, büyük de durumunu korumaya çalýþýr. Böyle bir iliþkide küçük patronun büyüðe baþkaldýrýsý, küçük firmada çalýþan iþçilerin destekleyeceði bir “baðýmsýzlýk savaþý” deðildir. Büyük patrona karþý mücadele, ancak kendi patronlarýna karþý mücadeleyle birlikte yapýlýyorsa iþçilerin çýkarýna olabilir. (Büyük firmanýn iþçileri kendi patronlarýna karþý her hareketi desteklemelidirler.) Kapitalist ülkeler hiyeraraþisinde altlarda olan ülkelerin iþçileri kendi devletlerini savunarak emperyalizme karþý mücadele edemezler. Çünkü o devletler ulusal sermayeyi yani kendi patronlarýný temsil etmektedir. Bizim çýkarlarýmýz kendi patronlarýmýzla deðil diðer ülkelerin iþçi sýnýflarýyla birlik olmak, dayanýþmaktadýr. Yani enternasyonalizmdedir. Emperyalizme karþý mücadele, ulusal temelde deðil anti-kapitalist ve enternasyonalist temelde olmalýdýr. ’ABD askeri olmayacaðýz’ ya da ‘ABD Ortadoðu’dan Defol’ demek yetmez. Ayný zamanda ‘Türkiye Irak’tan elini çek’ demeden Türkiye’de tutarlý bir savaþ karþýtlýðý yaratmak mümkün deðildir. Türkiye, Irak’a tek baþýna bile giriyor olsa, yine Savaþa Hayýr demek; TÜSÝAD’ýn da askeri olmayacaðýmýzý haykýrmak zorundayýz.

A l t - e m pe r y a l i z m Emperyalist hegemonya iliþkisi içindeki bütün devletler kendi konumlarýný güçlendirmek amacýyla zaman zaman daha büyük emperyalist devletlerle çatýþmayý göze alabiliyorlar. Ýran, Irak, Sýrbýstan, Türkiye gibi ülkeler yakýn tarihte bu tür giriþimlerde bulundular. Kafkasyadan Kýbrýs’a, Somali’den Balkanlara kadar birçok ülkeye asker gönderen, operasyonlara bizzat katýlan ve bölgesindeki tüm halklara zorla kendisini dayatan Türkiye, alt emperyalist bir ülkedir.

Türkiye Neden Silahlanıyor? Türkiye, 1993-97 yýllarý arasýnda dünyada en çok silah satýn alan üçüncü ülke konumundaydý. Silahlanmanýn bahanesi olarak da çevremizdeki “düþman ülkelerin silahlanmasý” gösteriliyor. Oysa Türkiye 1997 yýlýnda, Yunanistan, Suriye ve Ýran’ýn askeri harcamalarýnýn toplamý kadar silahlanma harcamasý yaptý. Þimdi de Irak savaþýna ortak olarak komþular arasý düþmanlýk ve korkunun nasýl yaratýldýðý konusunda iyi bir örnek yaratýyor.

K o m þu l a r a k o r k u Türkiye, ordusu ve silah gücüyle bulunduðu bölgede en fazla tedirginlik yaratan askeri güç haline geldi. Türk uçaklarý Sýrp sivilleri bombalarken Orgeneral Kývrýkoðlu, “Türkiye dost ve düþmana korku salmaktadýr” diyerek bu durumu teyid ediyordu. Türkiye bu gücü aracýlýðýyla bölgenin jandarmalýðýna soyundu. ABD dýþýnda F-16 savaþ uçaðý üretme lisansýna sahip tek ülke. Sýk sýk Irak’ýn kuzeyine büyük birlikler yolluyor. Arnavutluk, Bosna, Kosova gibi çatýþmalý bölgelere büyük bir hýz ve istekle askeri birlik yollayan Türkiye, Somali’den Kore’ye kadar her yere müdahale edebileceðini kanýtlamýþ ve çeyrek yüzyýldýr Kýbrýs’a yerleþmiþ durumda.

Tür kiye’nin as keri müd ahaleleri “Ýnsani nedenler” ya da “tarihsel baðlar” öne sürerek çeþitli ülkelere askeri müdahalelerde bulunan Türkiye, ABD’nin bölgedeki en önemli dostu. Türkiye’nin Kore’yle baþlayan emperyalist müdahaleler listesi oldukça kabarýk. Kore’ye 25.000 kadar asker yollayan ve 3,000’e yakýnýnýn ölmesine neden olan Türkiye yönetici sýnýfýnýn bu saldýrganlýk ve cesaretinin uluslararasý düzeydeki “ödül”ü 1952’de NATO’ya tam üyelik oldu. Emperyalizmin bölgedeki en güvendiði kalelerinden biri olan Ýran’daki þah rejimi 1979’da devrildiðinde Türk egemen sýnýfý ABD emperyalizmin bölgedeki çýkarlarýný bekleyecek güçlü bir “alt-emperyalist” olmayý hedefliyordu. Bu amacýný 12 Eylül 1980’den itibaren daha açýk ve kararlý bir þekilde gösteren Türkiye’ye o dönemde 30 milyar dolar kredi verilmesi boþuna deðildir. Birleþmiþ Milletler ordusu Somali’den arkasýnda 10.000 sivilin cesedini býrakarak çýkarken “Barýþ Gücü’nün” komutaný Türk generali Çevik Bir’di. Arnavutluk’taki banker ayaklanmasýna karþý devleti korumak üzere gönderilen “Barýþ Gücü” içinde de Türk askerleri vardý.

Silahlý r ekab et Kapitalizm ortaya çýktýðýndan beri sermayeler arasýnda uluslararasý düzeyde bir rekabet var. Sermaye daha fazla birikim ve kâr için “globalleþmekte”, yani ulusal sýnýrlar dýþýna çýkmaktadýr. Ulusal sermayelerin uluslararasý düzeydeki rekabeti ekonomiyle sýnýrlý kalmaz. Her ülke burjuvazisi kendi çýkarlarýný koruyacak silahlý güçlere de ihtiyaç duyar. Yönetici sýnýflar içte ve dýþta kendi egemenliklerini korumak için ordular beslerler. Silahlanmaya harcanan her lira, yönetici sýnýfýn uluslararasý rekabetteki konumunu korumak ve geliþtirmek amacýna hizmet eder.


TÜRKiYE KIBRIS’TAN ELiNi ÇEK Yönetici sýnýfýn bizi savaþa ortak etmek için kullandýðý milliyetçi fikirlerin bir kaynaðý da Kýbrýs sorunu. Ortadoðu'daki her türlü hegemonya mücadelesi açýsýndan kritik bir öneme sahip olan Kýbrýs'ta barýþ için sokaða çýkan onbinlerin mücadelesinin kazanmasý, hem Ýngiliz emperyalizminin hem de ABD'nin bölgedeki "stratejik ortaðý" Türk yöneticilerinin elini zayýflatacaktýr. Denktaþ'a ve Türk þahinlerine karþý Kýbrýslýlarýn mücadelesi ile dayanýþmanýn güçlenmesi savaþa ve milliyetçiliðe karþý, halklarýn kardeþliði ve barýþ taraftarlarýnýn güçlenmesi anlamýna geliyor. Türkiye'nin valisi konumundaki Denktaþ, açýkça Kýbrýs halkýný hiçe sayarak, "Biz 200 bin kiþi için 65 milyonun geleceðini karanlýða atmayýz" diyor. Türkiye'de yaþayan 65 milyonun çoðunluðunun çýkarý, Kýbrýs halký ile ortaktýr. 1974 yýlýndan bu yana kaç kiþi Kýbrýs'taki iþgal nedeniyle bir kuruþ daha fazla maaþ aldý ki bizim çýkarlarýmýz Denktaþ'la ortak olsun! Tam tersine Kýbrýs'ta eli güçlenen ordu, 12 Eylül'de bize daha güçlü saldýrdý. Bizden çalýnan paralarla Kýbrýs'ta kumarhaneler açýldý, milliyetçi çeteler ve ülkü ocaklarý burada konuþlandýrýldý. Alevilere ve Kürtlere karþý kitlesel katliamlara giriþen bu faþist çeteler Kýbrýs'ý da mafya cennetine çevirdiler. Bizim çýkarlarýmýz barýþ isteyen, Denktaþ'tan ve adadaki Türkiye müdahalesinden kurtulmak isteyen Kýbrýs halkýnýn çýkarlarý ile ortaktýr. Týpký Kürt halkýyla, týpký Irak ve Filistin halklarýyla olduðu gibi!

Kýbrýslý Öðrenciler Beþiktaþ’ta eylem yaparak Türkiye’deki demokrasi ve barýþ taraftarlarýndan destek istedi

Y u k a r ý da k i m e t n i i m z a l a y a r a k K ý b r ý s l ý l a r l a D a y a ný þ m a K a m p a n y a s ý ’ n a d e s t e k v e r e n k i þ i l e r de n b a z ý l a r ý :

Abdullah Anar (Toplumsal Ekoloji Grubu), Abdurrahim Bilen (DEHAP Ankara Ýl Yöneticisi), Adnan Satýcý (Þair), Adnan Tolun (Kýbrýslý Gençlik Platformu), Ahmet Korkmaz (Eðitim Sen Ýst. 4 No.), Akýn Birdal (SDP Genel Baþkaný), Alaaddin Dinçer (Eðitim Sen Genel Baþkaný), Ali Bayramoðlu (Gazeteci), Ali Doðan Çiçek (Ýdil Kültür Merkezi), Ali Riza Keleþ (Gazeteci), Ali Yýldýrým (Alevi Federasyonu YK Üyesi), Altan Koman (Gazeteci), Antikapitalist Gazetesi,), Av. Ender Büyükçulha (ÝHD Akara Þube Baþkaný), Ayhan Yakýn (BTS þube Mali Sekreteri), Aylin Güneþ (Sinemacý), Aysel Gürel (Tüm Bel Sen), Ayþe Tekin (SES iþyeri temsilcisi), Bahri Yýldýrým (Yapý Yol Sen YK Üyesi),), Berkay Bostýn (Lambda Ýstanbul), Cengiz Faydalý (Yapý Yol Sen Genel Baþkaný), Cezmi Ersöz (Yazar), Cüneyt Yalaz (Tiyatrocu), Döndü Taka (BES MYK Üyesi), Ercan Arslan (EMEP Çankaya Ýlçe Yöneticisi), Erdoðan Aslanoðlu (ÖDP Ankara Ýl Sekreteri), Ertuðrul Akçuðlu (Gazeteci), Ertuðrul Kürkçü (Sosyalist Emek Hareketi), Fahretti Tecimer (Genel Ýþ Araþtýrma Daire Baþkaný), Fevzi Ayber (Eðitim Sen Genel Eðitim Sekreteri), Feza Kürkçüoðlu, Fikret Baþkaya (Özgür Üniversite), Fitnat Durmuþoðlu (BES Ýst. 2 No), Hasan Vural (Belediye Ýþ YK üyesi), Haydar Arslan (Yapý Yol Sen YK Üyesi), Haydar Kaya (EMEP Genel Baþkaný), Hayri Kozanoðlu (ÖDP Genel Baþkaný), Hüseyin Pýnar (BES MYK Üyesi), Ýbrahim Akyüz (ÝFSAK), Ýbrahim Baþaran (Yapý Yol Sen YK Üyesi), Ýhsan Avcý (KESK MK Üyesi), Ýlhan Çelebi (Kýbrýslý Gençlik Platformu), Ýsmail Ancý (DEHAP Ankara Ýl Sekreteri), Ýsmail Hakký Tombul (SES Genel Baþkaný), Kenan Yýlmaz (SHP ilçe yöneticisi), Leman Kiraz (BES MYK üyesi) , Levent Duran (SAKA - Radikâl ÞAKA Gazetesi), Mahmut Seren (DÝSK Genel Ýþ Genel Baþkaný), Mehmet Özer (Fotoðraf sanatçýsý-Þair), Metin Gönülþen (DEHAP Maraþ Ýl Baþkaný), Musa Aðarcýk (Gazeteci), Müge Osmanoðlu (Yazar), Naciye Candan ( CTP Kadýn Kollarý), Nazým Karahan (BTS þube Basýn Yayýn Sekreteri), Nilgün Aklar (ÖDP Ankara Ýl Baþkaný), Oktay Etiman (Aydýn Sanatçý Giriþimi), Pýnar Ömeroðlu (Yapý Yol Sen Genel Merkez Kadýn Sekreteri), Post Expres Dergisi, , Sadýk Þahin (Pir Sultan Abdal Derneði YK Üyesi), Sadun Aren, Sami Evren (KESK Genel Baþkaný), Selma Gürkan (BES MYK Üyesi), Sertuð Çiçek (Öðretim elemaný), Sevil Erol (Halkevleri), Sibel Özbudun (Öðretim elemaný), Þükran Öz (SES Genel Sekreteri), Taner Koçak (BGST), Tayfun Mater, Taylan Þengöl (Öðretim Görevlisi), Teslim Töre, Turgay Gündelen (CHP), Türkan Uzun (Antikapitalist Gazetesi Editörü), Ufuk Uras (ÖDP eski Genel Baþkaný), Ümit Bayýk (Avukat), Yeþil Gazete, Yýldýray Öztorun (Yapý Yol Sen YK Üyesi), Yýldýz Çakmak (BES MYK Üyesi), Yýlmaz Demiral (Tiyatrocu), Yusuf Çetin (Sinema oyuncusu),

antikapitalist

kýbrýs SO RUY OR: Sosyalistler nerdesiniz?"

Yurtsever Birlik Hareketi Yürütme Kurulu etmediðini dünyaya haykýrýyor. üyesi Murat Kanatlý ÖDP Olaðanüstü Evet, Denktaþ artýk Kýbrýs Türk toplumunu Kongresinde Kýbrýs sorunundaki son durumla temsil etmiyor. O, TC derin devletinin ilgili görüþlerini açýklayarak 60 bin kiþinin kuzeydeki bekçiliðini yapýyor, onlarýn sokakta olduðu koþullarda Türkiye solunun menfaatlarýný savunuyor. O, TC deki gerici, nerde olduðunu sorguladý. Kanatlý'nýn kafatasçý takýmý ile birlikte topluma hakaretler konuþmasýndan bazý bölümler aktarýyoruz : yapýlmasýný saðlamaktadýr. O, Toplumunu “ Kýbrýs'ýn kuzeyinde rejimin zorbalýkla, sevmiyor. O, insaný sevmiyor. O, barýþý militarist metodlarla korunan egemenlerin istemiyor. Ve onun içi kin ve nefretle doludur. Zaman her zaman için geçerli olan, birlik, ablukasý altýnda, esir kampý yaþamýna mahkum edilen insanlar yaþam mücadelesi mücadele ve dayanýþma zamanýdýr. Biz vermektedir. Kýbrýs'ý, TC'nin ileri bir karakolu Kýbrýs'ta üzerimize düþeni fazlasý ile yapmaya olarak gören TC asker-sivil gelmiþ geçmiþ tüm çalýþýyoruz. Türkiye'nin önemli bir kesimi de düþüncelerini açýklayarak yönetimleri ile onlarýn yerli iþbirlikçileri yazýlarýyla, Denktaþ ve ekibi, yýllarca bilinçli politikalar ve mücadelemize katký koymaktadýrlar. Ama bu planlarla Kýbrýs'ýn her alanýný kuruttular. yeterli mi? Türkiye'nin çeþitli yerlerinde Irak'ta "savaþa Taþýyla, topraðýyla, aðacýyla herþeyi yok ettiler. Kýbrýs'taki ortak yaþama, ortak kültüre hayýr" gösterileri yapýlýyor, ama "Kýbrýs'ta dayalý, onu simgeleyen ne varsa yok ettiler. savaþ nedeni olan mevcut yabancý askeri Yüz yýllýk köy, þehir, yer isimlerini deðiþtirdiler. varlýðýna son" gösterilerini göremiyoruz... 74’ten önce Kýbrýslý Türk ve Rumlar'ýn ortak Sizin coðrafyadan, "Irak'ýn toprak yaþadýðý, þimdi kuzeyde kalan bölgelerde bütünlüðü korunmalýdýr" mesajlarýný ötekine ait ne varsa 'asla birlikte yaþam duyuyoruz, ama 74 yýlýndan beri bölünmüþ olmadý'ðý tezlerini ispatlamak adýna talan olan bizim coðrafya için "1960 Kýbrýs edildi. Toplumun dörtte üçünün göçünü Cumhuriyeti Anayasasý ile güvence altýna saðladýlar. Anayý oðlundan, gençleri alýnan Kýbrýs'ýn toprak bütünlüðü ülkelerinden ayýrdýlar. korunmalýdýr" sesleri Biz Aileleri parçaladýlar. bizlere ulaþmýyor... sokaktayýz, dünyanýn onlarca Þimdi daðýldýk Biz sokaktayýz, yerindeki hatta burda yaþayan Kýbrýslý dünyanýn dört bir dünyanýn onlarca dostlarýmýz da sokaktalar, karþýmýzda da eylem yanýna... Kimi yerindeki hatta yapan faþistler, ulusal solcular var... Peki Ýngiltere'de kimi burda yaþayan sosyalistler nerede? Avusturalya'da yaþayan Kýbrýslý dostlarýmýz da ayný ailenin, ayný mahallenin insanlarý, kendi sokaktalar, karþýmýzda da eylem yapan ülkesinde yaþamasý çok görülenler, adeta bu faþistler, ulusal solcular var... Peki sosyalistler rejim tarafýndan cezalandýrýlarak sürgüne nerede? gönderildiler, þimdi de kalanlar hakaretlerle, Yeni bir dünya diyenler, seslerini, umutlarý, zorbalýkla cezalandýrýlmaya çalýþýlýyor... yüreklerini ve mücadelelerini yeni bir Kýbrýs Meclis, hükümet diye birtakým vitrinler için mücadele edenlerin yanýna ne zaman yarattýlar, o vitrinleri süslediler ve orada ayrý koyacaklar? bir devlet varmýþ, demokrasi varmýþ diye sizi, Bir çözüm için saflar net belirlenmiþken ve bizi, dünyayý kandýrmaya çalýþtýlar. Bu saldýrýlar alabildiðine yükselirken susmak ganimetçi zihniyet, "bizim için insan deðil, kabullenmek, susmak onaylamak deðil midir? toprak önemlidir" diye diye Kýbrýs Türk O zaman özgürlükçü, eþitlikçi sosyalist dostlar toplumunun yok olup gitmesine ya seyirci saflarýnýz neresi? kalýyor, yada bizzat uygulayýcýsý oluyor... Bizlerin sizlerden, yaþamýn tüm alanlarýnda Yýllardýr süren bu sorunun çözülmemesi için 'hemen þimdi' sloganlarýný hayata geçirmek ne varsa yaptýlar. Hala, daha da direniyorlar. için uðraþ verenlerden beklentimiz, Kýbrýs'ta Niçin direniyorlar? rejime ve statükoya karþý süren mücadele için Kýbrýs'ta çözüm demek avantanýn, de 'dayanýþma hemen þimdi!' sloganlarýna ganimetin bitmesi demektir. yaþam vermeniz, yeni Kýbrýs'ýn inþasýna katký Çözüm demek TC derin devletinin Kýbrýs saðlamanýzdýr... Türk toplumuna yönelik müdahalelerinin TC egemen çevreleri Kýbrýs'ý bir fetih kalkmasý demektir. topraðý olarak görmekteler, bu davranýþlarý ile Çözüm demek haksýz yere kazanç elde hem bizleri hem sizleri tarihin karanlýklarýnda edenlerin hesap vermesi demektir. yaþatmak için çýrpýnýyorlar. Ama artýk zamanýn Çözüm demek gerici, kafatasçý deðiþtiðinin farkýnda deðildirler. Boþuna politikacýlarýn tarihin çöplüðüne fýrlatýlýp çýrpýnýyorlar, çýrpýndýkça batýyorlar. atýlmasý demektir. Yükselen mücadele süreçleri ile tüm dünya Çözüm demek Kýbrýslýlarýn ortak vatanýn ilerici, devrimci ve emekçileri için aydýnlýk yeniden birleþtirilmesi demektir. günler yakýndýr. Hiç unutmayalým! Deðerli dostlar, Alacakaranlýðýn doruða ulaþtýðý an, aydýnlýða Bu günlerde, Kýbrýs'ýn kuzeyi artýk, eskisi en yakýn andýr. gibi deðil... Yýllar önce Yurtsever Birlik Biz umutluyuz, biz kararlýyýz ve sesinizi, Hareketi'nin, "Bu memleket bizim, talimatla sesimiz yanýnda, kavganýzý kavgamýzýn yönetilmeye hayýr" diyerek topraða attýðý yanýnda duyumsamak istiyoruz... tohumlar yeþermiþ, baþlattýðý mücadele Sevgili dostlar, mücadeleye devam, yolu meyvelerini vermeye baþlamýþtýr. Kýbrýs'ta yok, baþka seçeneði yok, biz kazanacaðýz... Yaþasýn Türk, Yunan, Kýbrýs halklarýnýn konuþulmasý tabu hiçbir þey kalmamýþtýr. Halk geleceðini sahiplenmek için rejimin tüm kardeþliði! Yaþasýn ortak vatanýmýz Kýbrýs'ýn yeniden baskýya ve zorbalýðýna dayalý tehditlerine raðmen sokaða çýkmýþtýr. Halk çözüm birleþtirilmesi! Yaþasýn bu mücadele için yüreðiyle, istemekte, Avrupa Birliðine katýlmayý arzulamaktadýr. Halk savaþ deðil barýþ umuduyla çoskusuyla bizimle dayanýþanlar! Yaþasýn yeni bir dünyanýn yaratýlma istemektedir. Meydanlara dolan 60 bin kiþi Denktaþ'ýn artýk Kýbrýs Türk toplumunu temsil mücadelesi !!! “

sayfa 7


sayfa 8

savaþa karþý

antikapitalist

Savaþý durduracak, savaþsýz bir dünyayý kuracak temel güç çalýþanlarýn üretimden gelen güçleridir. Savaþ karþýtý eylemlerin kitleselleþebilmesi için sendika aktivistlerine çok iþ düþüyor...

sokaklara !

Türkiye’de uzun süredir yapýlan anketlerde halkýn büyük çoðunluðunun savaþ istemediði görülüyordu. Ancak bu tutum, kendisini sokakta ifade edemiyordu.Bununla beraber 1aralýk, 22 aralýk ve 26 ocak eylemlerinde güven düzeyi arttý ve birleþme eðilimi güçlendi. .Türkiye’nin bir dizi yerinde toplumun farklý kesimlerini birleþtiren küçüklü büyüklü eylemler oldu . Savaþ karþýtlýðý çok daha rahat ifade edilebilir hale geldi. Bu hava önümüzdeki günlerde 1 mart merkezi Ankara mitingini kitleselleþtirmek için ciddi olanaklar yaratýyor. Bu dönemde dünyanýn bir çok yerindeki savaþ karþýtlarýnýn yaptýðý gibi; bulunduðumuz her alanda sokaklara çýkalým, savaþ karþýtý iþler yapalým. Bize raðmen alýnan savaþ kararýna hep beraber direnelim. Kokart takmak, rozet satmak, sokak tiyatrolarý, imza masalarý gibi kullanabildiðimiz bütün araçlarla 1 mart eylemini inþa edelim. Þavaþa karþý olan herkesi faaliyete çaðýralým.

SOKAKLARI DOLDURALIM! 1 aralýk Çaðlayan

22 aralýk Ankara

26 ocak Beyazýt

1mart ankara

Doktorlar ‘savaþ doktorluðu’ yapmak istemiyor.

Po li tik Ak ti viz min Ye ni Yü zü

(Ýndependent Media Center'dan 1 Aralýk ve 26 Ocak Deðerlendirmeleri)

Ýstanbul'da ilk büyük savaþ karþýtý miting 1 Aralýkta 160'dan fazla sivil toplum örgütünden oluþan bir koalisyon tarafýndan örgütlenmiþti. Bu mitingde 10 bin kadar insan bir araya gelmiþ ve eþcinsel gruplar, anarþistler ve çevrecilerin yaratýcý aktivizmlerine þahit olmuþtuk. Marakas ve davullarýyla canlý bir þekilde slogan atan, renkli kýyafetleriyle genç bir grup dans ederken " Biz anti-kapitalistiz. Ölmeyeceðiz, öldürmeyeceðiz, kimsenin askeri olmayacaðýz." diye baðýrýyordu. Mitingte bu grub u n danslarý, sloganl a r ý ve görün tü sü dýþýnda, her þey eskisi gibiydi: Katýlýmcýlarýn çoðu bir grup tarafýndan örgütlenmiþ ve belirli bir pankartýn veya grup bayraðýnýn arkasýnda duruyor ve yürüyorlardý. Türkiye'de savaþ karþýtý aktivizmin büyüyeceði sinyalini veren baþarýlý bir eylemdi. 26 Ocakta Ýstanbul'da gerçekleþen ikinci eylem 1 Aralýk'ta-

kinden çok farklýydý. Slogan ve dans halen oradaydý. Bir önceki mitingte olan gruplar da öyle. Ancak bu kez, bireyler bir gruba üye olduðu için deðil, savaþa karþý sesini yükseltmek için ordaydý. Beyazýt Meydaný’na gelenler arasýnda savaþ planlarýna son vermek isteyen çocuklu aileler de vardý. Küçük çocuklar "Çocuklar ölmemeli" diyen dövizler taþýyordu. Bu kez polisin eylem öncesinde, mitingin izinsiz olduðuna dair duyurularýna raðmen katýlým da daha yüksekti. 15 bine yakýn insan izinsiz bir mitinge gitme özgür lü ðünü k u l l a n mýþtý ve bu kez çoðu evlerinde ürettikleri dövizlerle oradaydý. ...yyeni politik aktivizm : Ýdeolojik bölünmüþlük alanlarýnýn dýþýnda, þiddet karþýtlýðýný ifade eden ve pratikte uygulayan, bireysel ancak politik eyleme ve dayanýþmaya baðlý, esprili, yaratýcý ve kararlý.

Samsun’da Savaþ karþýtý Platform eylemcileri Karadeniz’in Barýþ Denizi kalmasýný istedi.

Savaþ Karþýtý Eylemleri Büyütmek Ýsteyenlere Öneriler

1. Ýþyerinde, okulunda, mahallende, evinde toplantý yap, dostlarýný eyleme çaðýr. 2. 15 Þubat ve 1 Mart eylemleri için afiþ, el ilaný ve çaðrýlar hazýrlayýp mahallendeki bakkala, okulundaki panoya, sýnýfýnýn kapýsýna, evinin camýna as; çevrendekilere daðýt ve daðýtmalarýný iste.

3. Ýnternet ve cep telefonu aracýlýðýyla tanýdýðýn herkese eylem çaðrýlarýný ilet ve onlardan da baþkalarýna iletmelerini iste. 4. Savaþ karþýtý kokart ve rozetlerden tak, çevrendekilerden de takmalarýný iste. 5. Birlikte çalýþmak istersen bir e-mail at. posta@antikapitalist.net

Beþiktaþ’ta belediyenin organizasyonuyla Barýþ Duvarý oluþturuldu.


15 Şubat Küresel Eylem Günü: 15 milyon gösterici savaþa karşı sokağa çıkıyor... antikapitalist

sayfa 9

15 Þubat dünyanýn en büyük savaþ karþýtý eyleminin yapýlacaðý gün olacak. 37 ülkede toplam 15 milyon kiþinin savaþ karþýtý protestolara katýlmasý bekleniyor. Floransa'daki Avrupa Sosyal Forumu'ndan sonra Brezilya'da da Dünya Sosyal Forumu'nda çok sayýda ülkeden aktivistler protestolar örgütleme kararý aldý. ABD'deki savaþ karþýtý aktivistler geçen ay Washington'da gerçekleþen 300.000 kiþilik gösteriden daha büyük bir protesto bekliyorlar.

Brezilya'nýn Por to Alegre kentinde gerçekleþen Dünya Sosyal Forumu'na ise 100.000 kiþi katýldý. Bu sayý geçen yýlýn iki katý. Foruma 156 ülkeden 717 örgütlenmeyi temsil eden 20.763 delege katýldý. 1286 atölye çalýþmasý ve bir dizi büyük etkinmlik örgütlendi. Forum toplantýlarý 15 bin kapasiteli bir stadyumda týkabasa gerçekleþtirildi.

Floransa’da savaþ karþýtý gösteriye 1 milyon kiþi katýldý

Londra’da 400 bin kiþi yürüdü. 15 Þubat’a 1 milyon hedefleniyor.

Biz de Türkiye’de 15 Þubat sokak etkinliklerini ve 1 Mart’ý örgütleyelim. "Atina'da Küresel eylem günü çok büyük olacak.Ýktidar partisi PASOK gösteriyi destekleyeceðini söyledi. Sendikalar Konfederasyonu üyelerini gösteriye katýlmaya çaðýrýyor. " Yunanistan Savaþý Durduralým Koalisyonu'nda Panos Garganas

"Bu savaþ Iraklýlarý özgürleþtirmek için deðil. Bu savaþ Irak petrollerini kontrol etme savaþý. Dünyada milyonlarca insan bunu biliyor. 15 Þubat'ta bütün ülkelerin baþkentlerini bir mesajla dolduracaðýz.' Petrol Ýçin Kan Yok!' ' Yaþasýn Ýntifada!' ...” Simon Assaf /Beyrut LÜBNAN

Daha savaþ baþlamadan savaþ karþýtý gösteriler Amerikayý’da sardý.

"Bu savaþý durdurabiliriz. 15 Þubatta Roma'ya 500 bin kiþi bekliyoruz. Ancak bundan çok daha fazla insan katýlabilir. Savaþa karþý bir genel grev için çalýþýyoruz." Antnino Campenni/ Ýtalya Cobas Sendikasý Yönetim Kurulu üyesi. Amerikalý savaþ karþýtlarý Bush’un karargahý önünde.

Hollanda'da yüzlerce savaþ karþýtý Volkel askeri üssündeki kitle imha silahlarýný denetledi.

ABD üssünü sivil denetçiler bastý

Yüzlerce sivil denetleyici Hollanda'nin güneydoðunda bulunan Volkel askeri üssüne girdi. Denetleyiciler üssün etrafýndaki tel örgüleri keserek içeri girdiler, içeride ise üssün bazý bölümlerine ulaþmak için kendi anahtarlarýný kullandýlar. 18 Ocak'ta yapýlan eylem sýrasýnda 100'ün üzerinde gösterici gözaltýna alýndý, fakat günün ilerleyen saatlerinde serbest býrakýldýlar. Barýþ grubu tarafýndan yapýlan in- lerce göstericinin katýldýðý bir protesto göstecelemelerde A.B.D.'nin hi- risi düzenlendi. Yeþil Sol'dan Farah Karimi ve mayesinde bulunan kitle im- Sosyalist Par ti'den Nico Schouten birer konuþma yaptý. Hollanda "Yeni Savaþ" Karþýtý ha silahlarý bulundu. Üssün giriþ kapýsýnda yüz- Aktivist Grubu tarafýndan düzenlenen sivil

Almanya

denetleme eylemine Finlandiya, Ýngiltere ve Belçika gibi bir çok Avrupa ülkesinden denetleyiciler katýldý.

Bu eylemler Marthin Luther King günü nedeniyle düzenlenen savaþ karþýtý gösterilerle eþzamanlý olarak gerçekleþtirildi. Eylemin yapýlma nedeni Irak'ýn kitle imha silahlarý ile olan iliþkisini araþtýran A.B.D.'nin, ilginç bir biçimde kendi silahlarýný ve bilgilerini kamuoyundan gizlemesine dikkat çekmekti. Hollandalý savaþ karþýtlarýna göre, eðer Irak bütün silahlarýný ve planlarýný açýkça or taya koymak zorunda ise, A.B.D. ile onun politikasýný ve söylemini destekleyen ülkeler de aynýsýný yapmak zorundadýrlar.


sayfa 10

BÝRLEÞMÝÞ MÝLLETLER:

antikapitalist

SAVASLARIN SUÇ ORTAGI Birleþmiþ Milletler (BM), 1943 yýlýnda Amerika Birleþik Devletleri'nin dýþ politikasý olarak duyurulmuþturAsýl amacý dünyadaki askeri egemenliðin eski imparatorluklardan ABSD’ye geçiþini garanti altýna almaktý.II. Dünya Savaþý'ný takip eden yýllarda Tahran, Yalta ve Potstam' da üç ana güç olan BM, SSCB ve Ýngiltere'nin etkisi altýnda bir dizi konferans yapýldý. O zamanlar SSCB ve Ýngiltere, BM'nin beklentilerine sýcak bakmýyorlardý. Çünkü Ýngiltere, imparatorluðu elinde tutma ve Batý Avrupa'da ticari blok geliþtirme çabasýnda SSCB ise Doðu Avrupa'da, etki yaratma çabasýnda idi. Dünyadaki askeri egemenliðin eski imparatorluklardan (en önemlisi Ýngiltere) ABD'ye geçiþini garantilemek olan BM, 1945'te San Francisco'da kurulmuþtur.

Soðuk savaþ sýrasýnda Birleþmiþ Milletler (1945-1989) BM'nin oluþumundan iki yýl sonra soðuk savaþ baþladý. Korkunç bir simetri empoze edildi ve iki büyük güç (ABDSSCB) nükleer silahlarla donandýlar. 1945-1989 arasý 138 savaþ oldu ve bu savaþlarda 23 milyon insan öldü. Bu iki güç 3.dünya devletleriyle savaþtý. Kore Savaþý'nda 3 milyon, Vietnam Savaþý'nda 2 milyon kiþi öldürüldü. 1956 Macaristan, 1968 Çekoslovakya, 1979 Afganistan, 1983 Grenada'daki askeri müdahaleler binlerce insanýn yaþamýný kaybetmesine sebep oldu. Dünya barýþýnýn aracý olan BM, bunca insanýn öldürülmesine seyirci kaldý. Bu süreçte Birleþik Devletler politikasýnda deðiþiklikler oldu ve buna baðlý olarak , Genel Meclis'teki bir koltuk ulusallýðýn onaylanmasý olarak görüldü ve üye sayýsý hýzla arttý. 1961'de üye sayýsý 51'den 100'e, 1993'te 184'e çýktý. ABD'nin baskýnlýðý geriledi. Bazý durumlarda meclisin, Birleþik Devletlerin eylemlerini kýnadýðý da oldu. Örneðin 1983'te Grenada'ya yapýlan saldýrýyý "uluslararasý hukukun pervasýzca ihlali" olarak tanýmladý. Ama bu ve bunun gibi birkaç örnek BM'nin tutumunu deðiþtirmiyor. Kore dýþýndaki (ABD ordusunun yönetmesine raðmen BM maskesi ile yapýldý) ana uyuþmazlýklarda BM,sessiz kalýp süpergüçlerin uðraþlarýna izin vermiþtir. ABD ve SSCB zaman zaman BM'nin gözlemciliðiyle Vietnam'da, Macaristan' da, Çekoslovakya'da, Afganistan'da ve Kamboçya'da katliamlar yaptýlar. Diðer daimi üyeler ise ABD ile çýkarlarýnýn çakýþtýðý yerde çatýþmaya girmemiþlerdir. Yalnýz ABD çýkarlarý yoksa BM'nin müdahale korkusu olmadan rahatça hareket edebilmiþlerdir. Fransa, Cezayir ve Çin Hindi'ne kendi kolonilerini savunma bahanesiyle savaþ açabilmiþtir. Çin, Tibet' e saldýrmýþ, Ýngiltere 1953'de Kenya'da Mau Mau isyanýnda binlerce kiþiye iþkence yapmýþ, Endonezya, Portekiz birlikleri Doðu Timor'dan 1975'te çekildiðinde avantaj elde edip 200 binden fazla insan öldürmüþtür. Tüm bunlar karþýsýnda BM sessiz kalmýþtýr. Kimi zamanlarda BM bazý devletlerin içiþlerine karýþma hakkýný bile kendinde bulmuþtur. Örneðin Kongo'ya yapýlan

BM müdahalesi Kongo'nun solcu devlet baþkaný Patrice Lumumbo'nun BM uçaðýndan atýlarak öldürülmesi ile sonuçlanmýþtýr. Oysa ülkesinin parçalanmasýný önlemek için BM'den yardým isteyen kendisiydi. ABD onun yerine kendine yakýn olan Mobutu'yu baþkan olarak yerleþtirdi. Mobutu diktatörlüðü 30 yýl sürdü.

Soðuk savaþtan sonra Birleþmiþ Milletler Soðuk savaþýn bitimiyle uluslararasý yeni bir çaða girildi. BM iþbirliði yerine zayýf rakiplerin güçsüzlüðünden yararlandý ve "yeni dünya düzeni"nin oluþturulmasýndan yana tutum aldý. 1990'larýn baþlarýnda BM, ABD'nin stratejik çýkarlarýnýn oyuncaðý oldu. Fakatson zamanlarda ABD'nin kendi operasyonlarý için BM'den onay almasý zorlaþtý. Bu durumdan dolayý ABD, Nato'nun rolünü etkinleþtirmeye çalýþtý.

IRAK II. Körfez Savaþý'na sebep olarak; Irak'ýn, Kuveyt'i iþgal ederek uluslararasý hukuku ihlal etmesi gösterildi. Irak’ýn 1980'de Ýran'a saldýrmasýyla, 8 yýl süren Ýran - Irak savaþý baþladýðýnda BM hiçbir müdahalede bulunmamýþtý. Ýran ve Irak'ýn böylesi bir savaþta yýpranmasý, ABD ve SSCB gibi süpergüç devletlerin iþine geliyordu. 7 yýl sonra Ýran'ýn savaþý kazanabileceði görüldü ve nihayet Güvenlik Konseyi iki ülke arasýnda barýþýn ihlal edildiðine karar verdi. ABD savaþa Irak'ýn yanýnda katýldý. Müdahale güçler dengesini deðiþtirip zaferi Irak'a ver-

mekte anahtar oldu. Daha sonra ise Körfez Savaþý BM'nin bayraðý altýnda Irak halkýna karþý yapýldý ve binlerce kiþinin hayatýný kaybetmesine sebep oldu. ABD savaþtan bu yana Kuveyt petrolünün % 60'ýný kendi cebine aktarmaya devam ediyor.

SOMALÝ Körfezdeki baþarýsýndan sonra Bush yeni dünya düzenini baþka bir ülkede þova dönüþtürmek istedi. Somali'de savaþan gruplar ve koloniler vardý. ABD ve BM birlikleri, savaþan gruplarý ayýrmaya, yiyecek ve bazý genel ihtiyaçlarý saðlamaya gittiler. Bush, burada 2 milyon kiþinin açlýktan ve ölümden kurtarýlacaðýný iddia etti. Barýþý korumak bir yana 1993 yýlýnda bu birlikler, 6 ayda 10 bin kiþiyi öldürdü. Bir gruptan diðer bir gruba geçerek stratejik oyunlar sergilediler. Tehlikeli bir grup Kismoyo'ya girip, Somali Ulusal Ýttifak'ýn lideri General Aidid'in güçlerini vururken ABD Birlikleri müdahalede bulunmadý. Bu çeliþkiyi protesto etmek için Magodishu'da gösteri yapanlarý BM barýþ gücü öldürdü. Daha sonra ABD güçleri Aidid'in sivil destekçilerinin olduðu bir mitingi bombaladý. Ve BM belgeleri Somali'li sivilleri düþman ilan etti.

yalizmdi. Avrupa kolonileri gelmeden önce Hutu'larla Tutsu'lar arasýndaki bölünme ekonomik rolleri ile ilgiliydi. Alman ve Belçika kolonistlerinin gelmesi bu bölünmeyi daha da saðlamlaþtýrdý. 1980'lerin sonunda kahve ve teneke fiyatlarýndaki büyük dalgalanmalarla peryodik krizler baþladý. Meþhur IMF ve Dünya Bankasý'nýn yapýsal uyum programlarý 1989-90'da hükümetin bütçesi yarý yarýya indirdi. Hutu köylülerinin yaþam standartlarýna yönelik saldýrýlarýndan dikkatleri çekebilmek için hükümet Tutsu'larý günah keçisi ilan etti. Ayný anda, Ruanda Vatansever Cephesi ( (RPF) Tutsu mültecilerinden oluþan bir organizyon ) Uganda'daki tabanýndan saldýrýlar baþlatýyordu. Ruanda'daki olaylar Dünya Bankasý, IMF ve sömürgeciliðin kalýntýlarý gibi batý kurumlarýnýn aldýrmazlýðýndan olmuþtu. Bu güçler her aþamada Ruanda'da bulunuyorlardý fakat durumu iyileþtirmek için bir çaba harcamaktan ziyade daha da kötüye sürüklemiþlerdir. Ruanda için BM görevlileri, Güvenlik Konseyi' nin emriyle 1993 yýlýnda görevlendirildiler.Sözde dünya barýþýnýn sembolü olan BM sadece sembol olarak kalarak hiçbir þey yapmamýþtýr.

RUANDA

BOSNA

Eðer Somali bir felaketse, BM’nin Ruanda'daki baþarýsýzlýðýný sözcükler bile ifade edemez. Nüfusun yaklaþýk onda biri öldürülmüþtür. Ölümler etnik gerginlikle açýklandý. Fakat Ruanda'daki felaketin açýklanmasý tam olarak emper-

Bosna'daki krize ABD'nin emperyalist baskýnlýðýný sürdürmek için yeni stratejiler geliþtirdiðini görüyoruz. 1995'te Güvenlik Konseyi'nin ittifaký sona erdi. Ve Rus egemen sýnýfý için ABD'nin onlarýn ekonomik sorunlarýný çözmeyeceði açýk hale geldi. Rusya yeniden Güvenlik Konseyindeki kendi veto gücünü ABD'nin planlarýný engellemek için kullanmaya çalýþtý. Ayný dönemde ABD, Nato için yeni bir rol geliþtirmeye baþladý. Kasým 1993'te Dayton Barýþ Antlaþmasý 200-300 bin arasý Bosnalýnýn öldüðü sivil savaþa bir son verdi. Barýþ Antlaþmasý ABD'nin komisyonluðunda oluþtu. Eric Hobsbawn'ýn sözleriyle aslýnda barýþ taslaðý tek elden çýktý. Ve balkan müzakerecilerini haftalarca, imza atana deðin ABD'de hapsetti. Antlaþma Hýrvatistan'ýn ardýndaki güç dengelerinden çýktý ki bu da doðrudan Nato müdahalesinin bir sonucuydu. Sýrp pozisyonlarýný sürekli bombaladý ve Hýrvat güçlerinin hýzlý geliþimine ve Krajina'da ve bazý Bosna bölgelerinde Sýrplarýn etnik temizliðine izin verdi.

BM BARIÞ SAÐLAYABÝLÝR MÝ? Birleþik Devletler'in 1990 yýlýnda Panama'yý iþgal edip 7 bin askeri katlederek General Ortega'yý devirmesi ve yerine bir kukla yönetim getirmesi BM' nin desteðiyle gerçekleþti. Yugoslavya iç savaþýna BM'nin müdahalesi savaþý daha da kýzýþtýrdý ve kalýcý bir barýþ saðlayamadý. 1991 Körfez Savaþý BM kýlýfý ile gerçekleþtirildi. BM gerçekten barýþýn aracý ise neden Ýsrail yayýlmacýlýðýný durdurmadý. G.Afrika'da ýrkçý beyaz azýnlýk rejimine karþý olan kararlar neden hayata geçirilmedi? Öbür taraftan ABD nezaman kendi emperyalist çýkarlarý için savaþa yada iþgale gitse bunu BM bayraðýna sarýlarak yapýyor ve böylece askeri hareketlerine meþruiyet kazandýrýyor. 1960-70' lerde BM Rusya'nýn askeri gücü nedeniyle bu kadar ABD kontrolünde deðildi.Ancak doðu bloðunun çöküþü sonrasý Körfez Savaþý ve Balkanlarda olduðu gibi emperyalist müdahelinin üzerini kapatan (öncelikle ABD çýkarlarý) bir askeri güç haline geldi.Bazen askeri güç denilen bu kýlýfa bile gerek duymadý.En büyük örneði 11 Eylül sonrasýydý. Bush , BM toplantýsýnda "bizi desteklemeyen her devlet düþmanýmýzdýr" demiþti. Böylesi bir tarihe sahip olan BM'nin emperyalizmin petrol çýkarlarýnýn bu denli yoðun olduðu Ortadoðu'da ya da dünyanýn herhangi bir yerinde kalýcý bir barýþ saðlamasýný düþünmek tam bir hayal olur. BM barýþcýl çözümlerin deðil, emperyalist çýkarlarýn aracýdýr.

Ö z g ü r Ak d að


antikapitalist

sayfa 11

KÜRESEL DİRENİŞÇİLER RAMALLAH’TA BULUŞTULAR:

"Uluslararası kanunlar iktidarların oyuncağıdır" R am al l a h So sy al F or u mu

Ýsrail kontrol merkezleriyle çevrelenmiþ,Beytüllahim ve Kudüs’ten tamamen yalýtýlmýþ olan Ramallah kentinde 27 Aralýk'ta yaklaþýk 400 delegenin katýlýmýyla Ramallah Sosyal Forumu gerçekleþti. Fiziksel olarak tamamen yalýtýlmýþ olmalarýna raðmen Filistinliler, dünyanýn gözlerinin üzerlerinde olduðunu biliyor. Filistin bayraklarý bütün savaþ ve kapitalizm karþýtý eylemlerde görülüyor. Ramallah Sosyal Forumu önerisi Filistinli örgütler tarafýndan dile getirilirken, inþa süreci Dünya Sosyal Forumu ( Porto Alegre- Brezilya) desteðiyle gerçekleþti. Foruma katýlan delegeler arasýnda Ýtalya metal iþçileri sendikasý (Fiom ), Fransa ATTAC grubu vardý, Belçikalý ve Ýspanyol delegeler , Tel Aviv- Ben Gurion hava alanýnda Ýsrail yetkililerince tutuklandýlar ama bir süre sonra serbest býrakýlarak Ramallah'a ulaþabildiler. Yine Filipinli bir delege hava alanýnda durduruldu ve Ramallah'a giriþine izin verilmedi. Konferans boyunca yapýlan tartýþmalar, iþgal altýnda politik yaþamýn nasýl kýsýtlandýðýný ve insanlarýn yeni þeyler duymaya ne kadar meraklý olduðunu kanýtlýyordu. Ýnsan haklarý örgütü El Hak'tan Randa Sinioria Ýsrail'in BM kararlarýný ihlallerine dair ayrýntýlý bir rapor sundu. Ancak dinleyicilerin bir bölümü , uluslararasý anlaþma- derken sözlerine þöyle devam ediyordu:" Bu kanunlar rý hakkýnda konuþmuyor.". Filistinli ve uluslararasý kolarýn güvenilirliðini de sorguluyordu. Filistinli bir dele- Irak'ta uygulanýyor, ama Filistin'de hiçbir zaman uygu- nuþmacýlar ayrýca Irak savaþýna karþý kitlesel bir harege, "Uluslararasý kanunlar iktidarlarýn oyuncaðýdýr" lanmadý.", "kimse , Ýsrail'in elindeki kitle imha silahla- ketlilik çaðrýsýnda bulundular.

ASYA SOSYAL FORUMU Haydar Abad, küresel sermayenin patronlarý tarafýndan " üçüncü dünyanýn yüksek teknoloji harikasý" diye tanýmlanýr. Birçok çok uluslu þirket (ÇUÞ) burada ucuz Hintli iþgücünden yararlanmak için konuþlanmýþtýr. Ancak bu hafta Haydar Abad Asya Sosyal forumuna ev sahipliði yapmasýyla gündemdeydi. 8000 kadar delege Hindistan'ýn Haydar Abad kentinde, iki üniversitenin kampüsünde bir araya gelerek küreselleþmeden savaþa ve empeyalizme kadar uzanan birçok sorun üzerine tartýþtý. Foruma Asya'daki bütün ülkelerden , ayrýca dünyanýn baþka bölgelerinden önemli sayýda katýlým saðlandý. Birçok delege toplantý yerine aþýrý kalabalýk otobüslerle ve üstü açýk kamyonlarla ulaþabildi. Buluþmanýn ilk günü ,

1000 kadar delege savaþ karþýtý bir toplantý düzenledi - ki bunlarýn arasýnda Afganistan, ABD, Güney Kore, Pakistan ve Irak'tan gelen barýþ aktivistleri de vardý-. Toplantý Bob Dylan'ýn " Blowin in the Wind" adlý þarkýsýyla (Ýngilizce ve Hinduca) sona erdi. Filistin Kurtuluþ Örgütü militaný Abdül Caval Salih, konuþmasý sýrasýnda þöyle diyordu:" Mevcut mücadelenin savaþ ve kolonicilik karþýtlýðýna dönüþeceðini umuyorum. Burada yeni bir küresel

direniþ hareketi yükseliyor." Asya Barýþ Ýttifakýndan Kenji Kunitomi ise þu cümlelerle karþýlýk veriyordu: "Japon halkýnýn büyük bir bölümü savaþa karþý. Önceleri düzelendiðimiz eylemler küçük çaplý oluyordu, ancak aktivist sayýsý gün geçtikçe artýyor. Haziranda yapýlan savaþ karþýtý bir eyleme 60,000 kiþi katýlmýþtý." Tayland'dan gelen Kritsada Boonchai düþücelerini þöyle özetliyor: "11 Eylül'den sonra ABD dünya üzerindeki hakimiyetini güçlen-

dirmek için 'terörizme karþý mücadele' bahanesiyle hayatýmýzýn her alanýna müdahale etmeye baþladý. Bu durumun bizim ülkemize yansýmasý , ekonomik reform paketinin daha meþru bir þekilde dikte ettirilmesi þeklinde oldu. Örneðin, son zamanda suyun özelleþtirilmesi sorunuyla karþý karþýyayýz. Bolivyalýlarýn ayný soruna karþý örgütledikleri ve baþarýya ulaþan bir mücadeleleri olmuþtu Onlarýn kullanmýþ olduklarý taktikleri deneyerek özelleþtirmeleri durdurmayý hedefliyoruz" Ulusal Hint medyasý sosyal forumla ilgili haberlere yayýn organlarýnda geniþ çapta yer ayýrýyor.Toplantýlarýn düzenlendiði kampüslerde her biri ikibin kiþilik devasa büyüklüklerde iki çadýr kuruldu. Foruma katýlan herkes, ASF'nin farklý gruplar arasýnda mücadele deneyimi paylaþýmý ve

daha sonraki süreçlerde de birbirleriyle irtibat kurma þansýný yarattýðýný söylüyor. ASF'de insanlarýn sorduklarý sorular , Avrupadakilerle ayný. " Baþka bir dünya mümkün"- ve gereklifikrinde herkes hemfikir ama alternatif düzenin adý ve bunun için nasýl mücadele edileceði konularýnda kafalarda soru iþareti var. Asya Sosyal Forumu, antikapitalist hareketin , beyaz ve zengin batýlýlarýn hareketi olmadýðý aksine ortak sorunlar dolayýsýyla hareketin küreselleþtiðinin önemli bir kanýtýdýr.


Kapitalistler neden savaş ister, ne zaman savaşırlar?

sayfa 12

antikapitalist

Sermaye sýnýfý, Marks'ýn söylediði gibi, "düþman kardeþler" grubudur. Aralarýnda sürekli bir kâr-egemenlik rekabeti vardýr. Ama taban tabana zýt çýkarlara sahip olduklarý emekçi sýnýf karþýsýnda kendiliðinden bir dayanýþma içindedirler. Emekçilerin isyaný tehtidi her zaman olasýdýr. Buna karþý kapitalistler birlikte davransalar da, bir yandan da birbiriyle rekabet ettikleri için, olaylarý hiç bir zaman tam olarak kontrol edemezler. Savaþ, sermaye sýnýfý açýsýndan her zaman risk taþýr. Cephede ölecek olan insanlar (kendi çocuklarý ön saflarda olmadýðý için) pek de umurlarýnda deðildir. Ancak savaþ, hem sermaye birikimini ciddi derecede tahrip edebilir, hem de ayaklanmalara neden olacak sonuçlar doðurabilir. Bu nedenle savaþ, egemen sýnýflar açýsýndan varoluþ sorunu anlamýna gelebilir. ABD'nin Irak'a saldýrýsý konusunda dünya yönetici sýnýflarý içinde görüþ ayrýlýklarý var. Bu bölünmenin arkasýnda büyük sermaye gruplarý arasýndaki rekabet ve Irak'a saldýrýnýn sonuçlarýndan emin olamamak var. Onlarýn da bizim de unutmadýðýmýz bir geçmiþ var. Birinci Dünya Savaþý sonunda Rusya'daki devrim baþarýyla sonuçlanmýþ; Almanya, Macaristan, Bulgaristan gibi ülkeler devrimci dalgalarla

sallanmýþ; Ýtalya ve Britanya'da iþçi sýnýfý mücadelesi hatýrý sayýlýr derecede güçlenmiþti. Birinci Dünya savaþýný tetikleyen nedense güçlü kapitalist ülkelerin pazar ve koloni arayýþlarýndan baþka bir þey deðildi. Peki bugün ABD yöneticilerini yeni bir savaþa iten ne?

P e t ro l Amerika, dünya üzerindeki en geniþ (ABD ve Meksika topraklarýnda) repetrol zerv le ri ne sahip olan ülkedir: 1920'lerde, petrol rezerv le ri nin %82' sini kontrolü altýnda tutuyordu. Diðer ülkelere kýyaslandýðýnda bugün hala petrol fiyatlarýnýn ABD'de düþük oluþunun temel nedeni budur. Ancak 2002'ye gelindiðinde ülke, kullandýðý petrolün %52'sini dýþarýdan satýn alýyordu, ki bu oranýn 2020'de % 67'ye çýkmasý bekleniyor. Öte yandan ABD'li sermayedarlar, ihtiyaçlarý oranýnda petrol alýmýnýn düþük fiyatla güvence altýnda tutulmasýný istiyorlar. Ancak bu durum, bütün savaþlarýn temel nede-

ninin petrol olduðu þeklinde yorumlanmamalýdýr: ABD'nin Afganistan'a saldýrmasýnýn temel nedeni, 11 Eylül olaylarýyla sarsýlan askeri otoritesini yeniden güçlendirme telaþýndan baþka bir þey deðildi. Eðer bugün ABD Afganistan topraklarýndaki petrol boru hatlarýnýn denetimini doðrudan eline geçire-

masý deðil, ABD'nin dünya þýna geçti. Ülkede ekonomik üzerindeki iktidarýný yeniden canlanmadan söz etmekse artýk hayali bir durumdan kanýtlama çabasýdýr. bahsetmekle eþ deðerde.

G ü çl e n en as ker i i k t i d a r , z a y ý f la y a n e k o n o m ik i k t i d a r

ABD yönetici sýnýfý yandaþý düþünürlerin bir çoðu, ülkenin askeri ve ekonomik iktidarýnýn Avrupa ve Çin tarafýndan tehdit edildiðini öne sürüyor. Yakýn bir zamanda John Meansheimer, Çin'de kiþi baþýna düþen GSMH oranýnýn Japonya'da ki nin yarýsýna ulaþ ma sý durumun da; Çin ekonomisiÝþte nin, ABD Bush’un önündeki engellerden eko no mi sadece bir tanesi... sini iki buçuk katýna kat la ya ca ðý ný yazýyordu. Bunun da ötesinde, Çin'de bir iþçinin saat baþýna ürettiði meta oraný birçok batýlý ülkeye kýyaslancek olursa- ki bu durum ülke- dýðýnda daha yüksektir. Ayrýde istikrarlý bir hükümetin ca ülkenin nükleer silahlara kurulmasýyla tehlike altýna ve güçlü bir orduyu besleyegirebilir- bu, savaþýn ABD bilecek derecede kalabalýk için ikincil derecede getirisi bir nüfusa sahip oluþu Çin'i olacaktýr. askeri yönden de güçlü kýlýAyný þekilde, ABD'nin yor. Irak'a saldýrýsýnýn temel neABD ise 90'lý yýllarla birdeni sadece, Irak'ýn dünya likte dýþ borç miktarý en yüküzerindeki en büyük ikinci sek olan ülke olarak liste bapetrol rezervlerine sahip ol-

1 98 2: Y ö n e t i c i le r in Z a fe ri , Ý þç i l e r i n Y e n il g i s i 1982'de, Margaret Thatcher, Britanya tarihinin popüleritesi en düþük baþkaný olarak anýlýyordu. Ayný sene Arjantin'le, Arjantin kýyýlarýndaki Malvinas adalarý için girdiði savaþtan "küçük bir zafer" elde etmesiyle, 1983'teki seçimlerde makamýný garanti altýna almýþ oluyordu. Thatcher iktidarý süresince yürürlükte tuttuðu özelleþtirme politikalarýyla, iþçi sýnýfýna ciddi saldýrýlarda bulunmuþtur; öyleki 1984-85 yýllarý mevcut ekonomik politikalara karþý örgütlenen büyük çapta maden iþçileri grevine sahne olmuþtur. Ancak bu durum, Britanya'da sendikalý iþçi oranýnýn ayný yýllarda % 20' lerin altýna inmesini önleyememiþtir.

Kapitalistler bazen de risk nedeniyle savaþa karþý çýkarbilirler: Antalya’da iþadamlarýnýn sözcülüðünü yaptýðý savaþ karþýtý eylem

1 904 : Y ö n e ti c i l e r i n Y e n i l g i s i , Ý þ çi l e ri n Z a f e r i 1904 yýlýnýn ilk aylarýnda dönemin Rusya baþkaný þöyle bir beyanatta bulunmuþtu: " Yükselen devrimci hareketi durdurabilmek için zaferle sonuçlanacak küçük bir zafere ihtiyacýmýz var." (Þubat 1904'te Rusya Hükümeti Japonya’yla savaþýn baþladýðýný ilan etti.Ancak, savaþ 1905 devrimini tetikleyen temel nedenlerde biri olacaktý: Aralýk 1904'te Putilov fabrikasýnda iþten çýkarýlan iþçilerin geri alýnmasý için düzenlenen grevin talepleri arasýnda savaþýn bitirilmesi de vardý. Savaþýn baþlangýcýnda çara destek veren yönetici sýnýfýn büyük bir bölümü de artýk savaþýn bitmesini istiyordu. Sonuç, çar açýsýndan büyük bir hüsran oldu: Dünya tarihinde ilk defa iþçi konseyleri- sovyetler- ve geçici de olsa ikili iktidar kuruldu. 1905, Ekim Devrimi için ciddi bir zemin hazýrlamasý açýsýndan iþçi sýnýfý mücadelesi için tarihsel bir önem kazanmýþtýr.

B u sh S t ra te j i si George W. Bush iktidara geldikten sonra babasýndan farklý olarak, Ronald Reagon'ýn Sovyetler Birliðini alt etmek için kullandýðý yýldýz savaþlarý ve askeri güç kullanma yöntemlerini tercih etti. Irak savaþý hazýrlýklarý, ABM anlaþmasýnýn ertelenmesi, ikinci bir yýldýz savaþý olasýlýðý, bu durumu kanýtlayan nitelikte örneklerdir. Aslýnda Bush'un iktidarý süresince gerçekleþtirmeye çalýþtýðý temel amaç, dünya üzerinde kendi ülkesine rakip olabilecek ikinci bir güç odaðýnýn oluþmasýný önlemektir. . Farklý bir söylemle, ABD Irak savaþýyla beraber kendisi için tehlikeli gördüðü farklý güç odaklarýna göz daðý vermeyi hedefliyor.

Y ön et i ci S ý n ý f Ý çi n d e k i K ý rý l m a l a r Bush'un stratejisi, yönetici sýnýf açýsýndan "irrasyonal" (akýldýþý) deðil, ama riskli.Özellikle Clinton döneminde adý geçen birçok yöneticinin bu tek yönlü stratejiye karþý olmasýnýn temelinde de risk oranýnýn büyüklüðü yatýyor: Özellikle ABD ve Ortadoðuda desteklediði rejimlere karþý geliþebilecek kitlesel direniþlrler.

Ce m Uz u n

ABD, çok ciddi bir kumar oyununun içine giriyor: Askeri bakýmdan her ne kadar "süper güç" olsa da, bu gücü Irak saldýrýsý için kullanmasýnýn yaratacaðý siyasi sonuçlarý baþtan tahmin edebilmek zor görünüyor. Ancak tahmin edebildiðimiz tek þey, savaþýn onbinlerce belki de yüzbinlerce sivilin hayatýna neden olacaðýdýr. ABD kamuoyunun, tek yönlü bir harekata tam olarak destek verdiði söylenemez: ABD'lilerin % 65'i Birleþmiþ Milletler onayý ve desteði olmadan savaþa yönelik atýlacak hiç bir adýmý desteklemiyor. Öte yandan, bazý yöneticilerse ABD'nin tek güç odaðý olmasýndan çekince duyuyor. Walden Bello gibi bazý düþünürler de sýrf bu nedenle Avrupa'nýn da benzer bir güç odaðý haline gelmesi gerektiðini öne sürüyor. Ancak ikinci bir "süper güç" daha fazla silahlanma, daha fazla bedel ödeme ve tehlikeden baþka bir anlam ifade edemez. Her ne kadar bugün yöneticiler arasýnda savaþ konusunda tam bir görüþ birliðinden söz etmek mümkün olmasa da, bu saatten sonra alýnan karardan geri adým atýlmasý Bush ve Blair açýsýndan ciddi bir itibar kaybý anlamýna gelecektir, ki bu durumda Bush'un iþçi sýnýfýný köþeye sýkýþtýran ve zenginlerin sadaka vergisine dayanan ekonomik programýný yürürlükte tutmasý zorlaþacaktýr. Savaþ karþýtý kampanyalarýn bizim taraf açýsýndan getirisi, yalnýzca savaþýn durdurulmasý, Iraklý sivillerin hayatlarýnýn güvence altýnda tutulmasýyla sýnýrlý kalmayacaktýr. Savaþa karþý elde edilecek bir zafer anti-kapitalizmi de güçlendirecektir.


antikapitalist

sayfa 13

savaþ karþýtlýðý ve kap italiz me karþý mücadele Kapitalist sistem rekabet üzerine kuruludur ve savaþ, sermayeler arasý rekabetin en uç noktasýný temsil eder. Savaþ sermayeler arasý krizin dýþavurumudur. Bu nedenle savaþ karþýtlýðý, ayný zamanda kapitalizme karþý verilen mücadelenin önemli bir bileþenidir. Bununla beraber savaþ karþýtý mücadele sistem karþýtý mücadelenin gücünü sýnamak için turnusol kaðýdý görevi görür. Eðer iþçi sýnýfý hareketi savaþ karþýtý tutum alamazsa , kapitalizm karþýtý mücadeleyi sürekli kýlamaz. Birinci Dünya Savaþý bu düþüncelerin sýnanmasý açýsýndan labaratuvar niteliðindeydi.Savaþýn arifesinde bütün sosyalist akýmlar savaþa karþý olduklarýný söylüyorlardý ancak savaþýn patlak vermesiyle çok azý pratikte bu karþýtlýðý sergileyebildi. Bunun da ötesinde, Alman, Rus , Ýngiliz, Fransýz bir çok sosyalist kendi hükümetlerinin yanýnda tavýr aldý. Öyleki, Alman sosyalistler, mecliste savaþ bütçesi için olumlu yönde oy kullanmýþtý. Sosyal Demokrat Parti liderliðinden Naske, parlamentoda yaptýðý konuþmasýnda "militarizme" karþý olduklarýný ancak her ulusun baðýmsýzlýk hakkýnýn korunmasý adýna, sosyalistlerin kendi ülkelerinin savunmasýna katýlmalarýnýn bir zorunluluk olduðunu beyan ediyordu. Sosyal demokrasi ile devrimcilerin yol ayrýmý olan bu tutumun anlamý Rus iþçileri ile Alman iþçilerini emperyalizmin çýkarlarý için birbirine kýrdýrýlmasýna onay vermekti.

L en i n , R o sa, Tr oçki : S a v a þa K a rþ ý En t er n asy on al Müc adel e! Rusya'da Lenin ve Bolþevik kanat, Almanya'da Rosa Lüksemburg ve bir avuç devrimci, Troçki ve bir dizi sosyalist daha savaþa ve Alman Sosyal Demokratlarýn ihanetine karþý tutum aldýlar. Ancak bunlarýn arasýnda en uç noktayý temsil eden isim Lenin'di: Sosyal Demokratlarýn ihanetiyle 2. Enternasyonalin iþlevini tamamen yitirdiðini

ve yeni bir enternasyonal inþasýnýn zorunlu hale geldiðini anlatýyordu. Ayný zamanda sosyalistlerin mevcut emperyalist savaþý kendi ülkelerinde iç savaþa dönüþtürmeleri gerektiðini, kendi hükümetlerinin savaþtan yenilgiyle çýkmasý için çalýþmalarý gerektiðini ifade ediyordu: "Ülkelerin askeri gücünün zayýflamasý ayný zaman da mevcut iktidarlarýn da zayýflamasý anlamýna gelir. Bu durumda ezilen halklarýn özgürlüklerine kavuþma þanslarý-tabi ki bir iç savaþýn inþasýyla- mümkün hale gelecektir. Devrimci yenilgicilik sloganýnýn reddi, devrimci taleplerin içini boþaltmanýn dýþýnda hiçbir iþe yaramayacaktýr."

süresince gerçek düþmanýn kendi yönetici sýnýfý olduðunu görmesi ve yenilgisi için mücadele etmesidir. Ancak bu sayede savaþýn yol açtýðý tahribatýn faturasýný ödemeyi reddedebilir ve ancak bu sayede olasý bir devrimden söz edilebilir

B ol þevi kl e r Sav aþ Ka r þ ý t ý K a m p a n y a Yap ýyor Savaþýn patlak vermesinin hemen öncesinde Rusya grev dalgalarýyla sallanýyordu, ancak savaþ konusunda genelleþen yurtsever tutum hareketin hýzýný ciddi oranda kesti. Hareketin yeniden inþasý Bolþevikler açýsýndan savaþ karþýtý kampanyanýn inþasýna baðlýydý. Bu perspekEylül 1915'te savaþ karþýtý tifle Bolþevikler gruplarýný sosyalistlerin Zimmeryeniden örgütleyerek, savaþ wald'de düzenledikleri konkarþýtý kampanyayý örgütleferansa yalnýzca 38 deleme iþine giriþtiler. ge katýlmýþtý, anBolþevikler, Mevcut hücak bu topkullandýklarý bildiride kümet ayný lam bile sadönemvaþ karþýtlý- açýkça þu çaðrýyý yapýyorlardý: de, yurtðý konu- "Bütün ülkelerdeki iþçiler asla þuse ver hasunda tam nu unutmamalýdýr ki, gerçek vadan yarardüþman içerdedir." bir görüþ birlilanarak üretimi ðine sahip deðildi. arttýrmak amacýyla iþçi koLenin'le beraber 8 delege miteleri seçimlerine gidilmedevrimci yenilgicilik prensisi kararý aldý. bini savunurken, Troçki'nin Bolþeviklerse bu durumde içinde bulunduðu 8 kiþi çekimser tutum alýyordu. dan yararlanarak bütün iþçi Konferansýn geri kalan tüm toplantýlarýnda, seçilecek üyeleri, Alman sosyal de- delegelerin savaþ karþýtý tumokratlarýyla baðlarýn kopa- tum almasý gerekliliðine darýlmasý ve askeri bütçe harca- yalý propaganda faaliyetlerimalarýna karþý oy kullanma fi- ni hýzlandýrdýlar. Kullandýklarý kirlerine karþý çýkýyordu. (Bu bildiride açýkça þu çaðrýyý yadönemde Rosa Lüksem- pýyorlardý: "Bütün ülkelerdeburg, savaþ karþýtý faaliyetle- ki iþçiler asla þunu unutmamalýdýr ki, gerçek düþman ri nedeniyle hapisteydi.) içerdedir." Bolþeviklerin Bolþevik parti içinde bile kampanyalarý o denli etkili Lenin'in fikirleri aþýrý bulunuoldu ki, Petersburg'da yapýyordu. Partinin Moskova kolacak olan seçimler ertelenmitesi Lenin' in önerisini di. "devrimci yenilgicilik" le ilgiSavaþ karþýtý mücadeleyle li paragrafýn çýkarýlmasý kodevrimci mücadele arasýnþuluyla kabul etti. daki iliþki zamanla çok daha Lenin, yenilginin kendi açýk hale geliyordu. Devrim baþýna iyi bir þey olduðu saöncesi Rusya'da iþçi sýnýfýnýn vunmuyordu. Aksine sýnýf büyük bölümü Moskova'da mücadelesinden baðýmsýz yaþamasýna raðmen, ülkedeolarak bir ülkenin savaþtan ki savaþ karþýtý gösterilerin % yenilgiyle çýkmasýnýn iþçi sý75'i Petersburg merkezli nýfý açýsýndan demoralizasgerçekleþiyordu. yondan baþka bir anlama Ekim devrimi süresince gelmeyeceðini biliyordu. Asýl olan, iþçi sýnýfýnýn savaþ Petersburg'da iktidar tek bir

kurþun sýkýlmaksýzýn ele geçirilirken Moskova'da isyan bir hafta kadar devam etti ve yüzlerce insan hayatýný kaybetti. Savaþ karþýtý hareketin durumu, devrimci bir ayaklanma için koþullarýn uygun olup olmadýðýný test etmek açýsýndan iyi bir ölçüttü. Kitleler açýsýndan mücadele alternatifi yoksa, savaþý kabullenmekten baþka çýkýþ yolu kalmaz.

T ü rk i y e ' d e sa v a þ k a rþ ý tl ý ð ý Eðer Türkiyeli halklar, savaþý durdurabilmek için güçlü bir alternatif göremezse, egemen sýnýfýn fikirlerine teslim olacaktýr. Bu nedenle , savaþ karþýtý hareketi mümkün olduðunca aktif ve kitlesel bir þekilde inþa etmek zorundayýz. Atinalý otobüs þoförleri, otobüslerin özelleþtirilmesine karþý yaklaþýk bir yýl süren baþarýlý bir mücadele yürütürken, Sosyalist Ýþçi Partisi (SEK) üyesi dört kiþi Yunanistan'daki etnik azýnlýklarýn haklarýný savunmak üzere bir broþür yayýnladýklarý için" bölücü propaganda" iddiasýyla yargýlanmaya baþlandý. SEK üyelerine destek amacýyla yaklaþýk 5000 Atinalý þoför eyleme çýktý. Bu eylemin etkisiyle, mahkeme sanýklar hakkýnda beraat kararý almak zorunda kaldý. Özelleþtirmelere karþý baþarýyla sonuçlanan nadir mücadelelerden birini gerçekleþtiren Atinalý þoförler, ayný zamanda özelleþtirmeler ve milliyetçilik arasýndaki iliþkiyi kurdu. Böylece mücadele sýrasýnda siyasi bilincin nasýl yükselebileceðine iliþkin çok önemli bir örnek yarattýlar. Biz de bugün savaþ karþýtlýðý, milliyetçilik ve iþçi sýnýfý hareketi arasýndaki baðý kurmak zorundayýz. Ulusal çýkarlarýn karþýsýna halklarýn kardeþliðini koymalý ve iþçi sýnýfýnýn ekonomik talepleriyle birleþtirmeliyiz. Savaþ karþýtlýðý kapitalizm karþýtlýðýnýn vazgeçilmez bir parçasýdýr, kapitalizm karþýtlýðý ise savaþsýz bir dünya için mücadelenin garantisidir.


sayfa 14

antikapitalist

Beytepe’den Tacize Karþý Dayanýþma Çaðrýsý

Kadına yönelik cinsel taciz her an, her yerde yaşanıyor. Cinsel taciz kadınları korkutuyor, aşağılıyor, ezilmesine ve sindirilmesine neden oluyor, çalışma alanını daraltıyor, kendine olan güvenini yokediyor. Her türlü istenmeyen sözlü veya fiziksel cinsel girişimler, açık aşağılayıcı ifadeler ya da cinsel ayrımcı ifadeler kadını tehdit ediyor veya korkutarak güvenli yaşam hakkını elinden alıyor.

Taciz Yakýnýmýzda!

Sokakta, evde, işyerinde, okulda sürekli olarak fiziksel şiddet ve cinsel ayrımcı ifadelerle karşılaşan kadınlar, toplumdaki egemen fikirlerden dolayı bu tacize göz yummak, sessiz kalmak zorunda kalıyorlar. Taciz ve şiddetin çoğunluğu "samimi", "akraba", "arkadaş" ya da "tanıdıklar" arasında gerçekleşiyor. 10 tecavüz ve tecavüze teşebbüs vakasından 9'unda suçlu, kadının tanıdığı bir kişi oluyor. Gazete sayfalarından, televizyon ekranlarından söylemlerimize, algılama ve düşünme biçimlerimize giren, "cinsel bir obje olarak kadın" imgesi yoluyla taciz kışkırtılıyor, destekleniyor, yeniden üretiliyor.

Susma! Tacize Göz Yumma!

Biz Beytepe' li kadınlar, erkeklerle ortak yaşadığımız bu alanda cinsel taciz ve şiddete maruz kalıyoruz. Aşağılayıcı, cinsiyetçi ifade ve tutumlarla karşı karşıyayız. Cinsiyetçilik ve taciz olayları ortak yaşam alanlarımızı güvensiz, diyalog-

suz, tehdit edici ve korkutucu bir ortama dönüştürüyor. Yaşadığımız alanda kolektif bir dayanışma ortamına ihtiyacımız var. Bu ortamı yaratabilmek için Pamukkale’den Almanya’ya tacize ve cinsiyetçiliğe gekadýnlar, savaþ karþýtý çit vermemeliyiz. gösterilerde yerlerini alýyorlar.

T ac iz K ar şıs ın da Ne Y ap ma lı?

Taciz edilen kadın tehdit altındadır. Bu nedenle yaşadığı alanda güvenliğinin sağlanması için kolektif olarak kadından yana tutum almak gerekir. Tacize uğrayan kadınların sessiz kalmasına neden olan cinsiyetçi fikirlere ve önyargılara karşı birlikte direnmeliyiz. Beytepe'de yaşayan bizler, tacize uğrayan kadınların yanında olmak ve cinsiyetçiliğe karşı birlikte mücadele etmek istiyoruz.

Brezilya’da solun zaferi ve Lula Ekim ayýnda gerçekleþen Brezilya baþkanlýk seçimlerinde Ýþçi Partisi (PT) adayý Lula da Silva'nýn kazandýðý zafer tarihi bir anlam içeriyordu: Bu seçimler sonrasý ilk kez iþçi sýnýfý geçmiþli bir Brezilyalý göreve getiriliyor ve Latin Amerika'da 1970'den bu yana iþçi tabanlý bir parti %61.4 gibi bir oyla seçimleri kazanýyordu. Eski bir sendikacý olan Lula, 1970'lerin sonlarýndaki Brezilya askeri diktatörlüðünün yýkýlmasýna yardýmcý olan metal iþçileri grevinin liderlerindendi. Seçim sonuçlarý eski Baþkan Kardosa'nýn neoliberal politikalarýna verilmiþ olan kesin bir "hayýr!" niteliðindeydi. IMF, 175 milyonluk nüfusunun 70 milyonu fakirlik sýnýrýnýn altýnda gelire sahip olan Brezilya'dan 348 milyar dolar olan alacaðýný talep ediyor. Bu durum sadece, verili olan kötü gidiþatý daha da kötüleþtirecektir. Lula seçimlerdeki bu büyük zaferi iþsizlik sorununu çözeceðini fakat ayný zamanda mali gidiþatý da düzene sokacaðýný söyleyerek kazandý. Lula þimdilerde Brezilya'nýn felç edici borçlarýnýn ödenmemesinin söz konusu olmadýðýný fakat bunlarýn tekrar görüþüleceðini söylüyor. Kendinden önceki hükümetlerin yapmýþ olduðu anlaþmalarýn aynen uygulanmaya devam edeceðini söyleyen Lula için bu tavýr, popüler

politikasý olan "yeniden kamusallaþtýrma"dan geri atýlmýþ olan bir adým olarak nitelendiriliyor. Bu durum 1982 seçim sloganý "ÝP'ye oy ver…diðerleri burjuva!" olan ve bu sýralar "Lula-Lite" (light-Lula) olarak anýlan Lula için uzun bir yolun geride býrakýldýðýnýn göstergesidir. Brezilya para biriminin geçen yýl dolar karþýsýnda %40 deðer kaybetmesiyle Brezilya ekonomisi sona yaklaþmýþ durumda. Tahmin edilebileceði gibi, IMF ülkede Arjantin benzeri bir geri ödeme planý öngörüyor. Burada önemli olan soru þu: Kendinden emin bir iþçi sýnýfý bu devasa yükün çilesini çekmeye zorlanabilir mi? Ülkesiz Ýþçiler Hareketi sözcülerinden Joao Pedro Stedile birçok konuþmasýnda "Eðer bizlerden daha fazla kemer sýkmamýzý isterse De la Rua (kitle grevleriyle görevden alýnan Arjantin eski baþkaný) gibi onunda sonu gelecektir" diyerek Lula'yý aðýr bir dille uyardý. Lula'nýn baþarýsýný kutlamak için sokaklara dökülen yüzbinlerce kiþi piyasa ekonomisi karþýtý onmilyonlarýn yanlýzca çok ama çok küçük bir parçasý. Bu büyük güç önümüzdeki aylarda da Lula'nýn ensesinde olmaya devam edecek. Yani önümüzdeki günler IMF'nin hiç de istemediði tarzda "güzel eylemlere" tanýklýk edeceðe benziyor.


antikapitalist

sayfa 15

VENEZuELLA’DA NELER OLUYOR?

İŞÇİ SINIFI

(Socialist Review, Ocak 2003)

HALKI SATTI MI?

Venezuella üst sýnýfý geçtiðimiz bir yýl içerisinde Chavez hükümetini düþürebilmek için iki giriþimde bulundu. Her iki denemenin senaryolarý, 1972 Þili baþkaný Salvado Allende'ye karþý yürütülen politikayla benzer nitelikteydi. Ýlk olarak ülkenin önde gelen iþadamlarý, sað kanat sendikacý ve merkez sað politikacýlarla iþbirliði yaparak "para civico" (sanayi ve ticaretin durdurulmasý) çaðrýsýnda bulundu. 9 Nisan'da mevcut hükümeti düþürmek amacýyla ordu tarafýndan apar topar sýký yönetim ilan edildi. Ancak olayýn ertesi günü Chavez yanlýsý yoksul halkýn ülkenin baþkenti olan Karakas'ýn sokaklarýný doldurmasýyla darbe giriþimi baþarýsýzlýkla sonuçlandý. Kasým ayýnda bir grup emekli generalin yeni bir hükümet kurulmasýna yönelik yaptýklarý çaðrýnýn da etkisiyle, aralýk ayýnda üç hafta sürecek "paro civico" gerçekleþti. Ancak iç ve dýþ medyanýn haberlerine dayanarak, mevcut durum deðerlendirmesi yapmak neredeyse mümkün deðil. Venezuella'daki sað medya Chavez hükümetine karþý besledikleri derin nefretleri nedeniyle yanlý ve çarpýtýlmýþ haberler üretirken, dünya medyasý üretimi durdurma eylemlerinin iþçiler tarafýndan organize edildiðini yazýyor. Ülkenin sol medyasý da hükümet yanlýsý tutumuyla yine nesnel bir deðerlendirme sunabilmekten uzak görünüyor. Yine de Venezuella merkezli az sayýda kaynaða dayanarak, ülkedeki siyasi krize dair bir þeyler söylemek mümkün görünüyor.

D e v ri m y a d a Kar þ ý Devr i m Aþaðýdaki deðerlendirme, Venezuella'daki alternatif bir haber ajansý tarafýndan (VISUR) 10 Kasým 2002 tarihinde yayýnlanmýþtýr: 22 Ekim tarihinde Genelkurmay tarafýndan çaðrýlan ikinci darbe, ülkenin önünde iki seçenek olduðu fikrini güçlendirdi. Chavez, ülkedeki iþçi ve yoksullarýn sosyal deðiþim talepleri doðrultusunda baþa getirilmiþti. 9 Nisan'ýn ertesinde iþçilerin darbeye karþý gövde gösterisinde bulunmasý ayný zamanda oligarþi ve emperyalizme karþý verilen bir yanýt niteliðindeydi. Eðer o dönemde devrimci hareketin liderliði, devrimin savunusu için komitelerin oluþturulmasý, büyük iþyerlerinin, kitle iletiþim araçlarý ve bankalarýn kontrolünün ele geçirilmesi, darbe yanlýsý yöneticileri tasfiye edecek iþçi milislerinin oluþturulmasý çaðrýsýnda bulunsaydý, Venezuella iþçi sýnýfý mevcut sisteme ölümcül darbeyi indirmiþ olacaktý. Maalesef, Chavez tekrar iktidara geldiðinde uç kutuplarý uzlaþtýrma sevdasýna düþtü. Ýlk iþi farklý çýkarlara sahip iki sýnýfla diyalog kurabilmek için yuvarlak masa toplantýlarý düzenlemek oldu. Chavez'in "yuvarlak masa" toplantýlarýnda alýnan kararlar sonucu yaptýðý iþler kýsaca þöyle sýralanabilir: devlet kontrolündeki petrol iþletmelerinin (PDVSA) yönetiminden hükümet görevlilerinin çekilmesi, Gaston Parra'nýn istifasý, mevcut ekonomik reform paketinin tartýþmaya açýlmasý, devalüasyon ve dolaylý vergi arttýrýlmasýný öngören ekonomik kararlarýn yürürlüðe konulmasý. Chavez, kapitalizmin sýnýrlarýnýn dýþýna çýkmayaca-

ðýný siyasi programýnda gerçekleþtirdiði deðiþikliklerle ifade ederken, ABD emperyalizmini ve ulusal sermayedarlarýn nefretini önlemeyi hedefliyordu. Ancak sonuç beklenenin aksi yönde etki yarattý, hükümet karþýtý hareket güçlenmeye devam etti. Komplocularýn fark ettiði þey, sistem içinde hala eski mevkilerine sahip olduklarý ve mevcut kaynaklarý kullanarak yeni bir darbe için gerekli olan koþullarý yaratabilecekleriydi. Öte yandan, hükümet sürekli sükunet çaðrýsý yapýyordu. Öyle ki bu durum, darbeye destek veren yöneticilerin kandýrýldýðý fikrini yaydý. Chavez'in, iþçilere "silahsýzlanma" çaðrýsýnda bulunmasý gerçek durumun hükümet tarafýndan bile algýlanamadýðýný gösteriyordu. Bu süreç boyunca, medya Chavez'e karþý uluslararasý arenada kampanya örgütlemeye devam etti. Ýþadamlarý, sermayeyi ülke dýþýna kaydýrýrken ülkede yatýrýmlar düþtü, bu durum ekonomik boykotu güçlendirdi. Hükümet karþýtý güçler ve darbeci generaller devlet aygýtý içerisinde mevcut konumlarýný korudular. Burjuva adaleti devrimci harekete karþý eylemlilik sürecini hýzlandýrdý. Bolivyalý aktivistler hapse atýlýrken, birçok ev ve iþyeri polis baskýnýna uðradý. Ülkenin bir çok bölgesinde köylü liderlerinin öldürülmesinden sorumlu büyük toprak sahipleri serbest býrakýldý. Alternatif medyanýn yayýn faaliyetleri durduruldu. Hükümet taraftarý hareket liderleri hakkýnda dava açýldý. Yüksek Mahkeme 9 Nisan olaylarýnýn darbe giriþimi olmadýðýný açýkladý ve darbe liderleri beraat etti. Öte yandan hükümetin 9 Nisan'a yanýt niteliðindeki tutumu birçok aktivist tara-

fýndan eleþtirildi. Bolivya Halk Cephesinde yayýnlanan bir bildiri "hükümetin uzlaþmacý bir tavýr sergileyerek deðiþim sürecine ket vurduðunu" deklare ederken "tabanýn haberleþmesini saðlayacak yeni bir yapýnýn inþasý" çaðrýsýnda bulundu. Ancak, bir çok devrimci sürecin yenilgiyle sonuçlanmasýna yol açan çeliþkiler halen devam ediyor. Devrimci hareket, sürecin geliþimi üzerindeki kontrolün kaybedilmesine yol açan liderliðe karþý güvensizliðe raðmen, kendisini güçlü ve canlý hissediyor. Diðer taraftan, en ileri ve bilinçli kesimler, asýl sorunun kapitalizmin hala devam ediyor oluþundan kaynaklandýðý sonucuna ulaþýyor. Sermaye sýnýfý, iþçi hareketinin bastýrýlmasý için diktatörlük rejiminin gerekli olduðunda hemfikir. Yönetici sýnýfýn bir bölümü ulusal ve uluslararasý çapta Chavez karþýtý kampanyayý güçlendirerek, iþçi hareketini alternatifsizliðe yöneltebileceðini savunuyor. Baþka bir grup ise, hareketin doðrudan hedef alýnmamasý gerektiðini düþünerek, bunun yerine hükümete ültimatom vermeyi destekledi. Bu doðrultuda 21 Ekimde üretimin yeniden durdurulacaðý tehdidinde bulundu. Halkýn buna tepkisi beklenmedik ölçüde büyük oldu: yalnýz iki günlük bir hazýrlýk sonucu yüzbinlerce gösterici hükümeti ve devrimci süreci desteklemek amacýyla Bolivar meydanýný doldurdu.

Z e ng i n l e r i n gr e v i 21 Ekim günü geldiðinde "para civico" yalnýzca iki saat devam edebildi. Valencia ve birçok diðer þehirde iþçiler fabrikalarýn önünde gösteriler düzenleyerek, iþyerlerinin açýlmasý talebinde bulundu. Ýþverenleri olasý

Venezüella'da yoksullarýn isyaný Baþkan Huga Chavez'e karþý yapýlan ABD destekli askeri darbeyi durdurdu. Darbe iþveren örgütleri, generaller, katolik klisesi ve hatta bir yolsuz sendika lideri tarafýndan destekleniyordu.

A r a lý k G r e v i : Valensia tekstil sendikasý liderlerinden SPD (kod adý) 12 Aralýk 2002 tarihli bir röportajda iþverenler grevini þöyle anlatýyor: Grev 2 Aralýk Pazartesi günü baþladý. Ýlk gün iþyerleri ve dükkanlar iþçilere raðmen patronlar tarafýndan kapatýldý. Sendikalarýn yoðun çabasý sayesinde birçok iþyerinin açýk tutulmasýyla bu grev bir öncekine göre daha zayýf oldu. Günün sonunda CTV federasyonu utanmadan üretimi durdurma eylemlerinin %85'lik bir katýlýmla baþarýya ulaþtýðýný açýkladý. Fakat hükümet, ulaþýmýn, endüstrinin, enerji sektörünün, saðlýk ve eðitim sektörünün %80 inin, iletiþim hizmetlerinin ve diðer sektörlerin en ufak bir sekteye uðramamasýyla birlikte grev giriþiminin baþarýsýzlýkla sonuçlandýðýný açýkladý. Ýkinci gün ise çok daha fazla dükkan açýktý ve daha fazla insan caddelerdeydi. Bu durum, grev örgütleyicilerini PDVSA'yý bu iþin içine çekerek ülkede bir petrol darboðazý yaratmaya yöneltti. Üçüncü gün PDVSA'nýn iþleyiþi, iþçilerin büyük kýsmý karþý olmasýna raðmen yöneticiler tarafýndan durduruldu. Yönetici ve komplocular daðýtým ve arýtmayý durdurma iþine giriþtiler, ancak baþarýlý olamadýlar. Son günlerde Carabobo'daki El Palito arýtma tesisinde toplanan insanlarýn sayýsý arttý. Bunlarýn bir kýsmý petrol grevini güçlendirmeye çalýþýrken, bir kýsmý engellemek için uðraþýyordu. Yoldaþlar onlarýn daðýtým ve arýtmayý durdurmasýný engellemeyi baþardý. Zaten çok sayýda gönüllü iþçi dört-beþ gündür rafineriyi korumak için orada kalýyordu. Valencia'nýn endüstri bölgesindeki iþçiler petrol doldurma kýsmýný ele geçirmeye karar verdiler ve iþçiler petrol daðýtýmýný garantiye almayý baþardý. Grevin onbeþinci gününde Chavez destekçileri ulusal düzeyde çok büyük bir eylem örgütlediler. Eylemin ertesi gününe bir iþgale karþý üretimi yeniden baþlatmaya zorlayan neden, eylemlerin þu ortak sloganýyla özetlenebilir: "patronlar fabrikalarý kapatsýn, iþçiler kontrolü ele geçirsin". Para civico süresince, ulaþým iþçileri trafiðin akýþýný güvence altýna alýrken birkaç saat içerisinde binlerce gösterici ülkenin farklý bölgelerinde zafer gösterileri için sokaklarý doldurdu. Mevcut durumda darbe yönünde atýlacak ciddi bir adým, sermaye sýnýfýnca so-

kadar grev karþýtlarý depolarýn kontrolünü tekrar eline aldý. Grevi destekleyenler izole edildiler ve petrol daðýtýmý yeniden baþladý. Pazartesi günü þehirlerdeki kitlesel toplanmalar, insanlarý özel televizyonlar önünde protestolar yapmaya cesaretlendirdi. Bugünden sonra greve ABD'nin müdahalesini ortaya koyan açýk olaylar yaþandý. Salý günü ülke çapýnda televizyonlar önündeki eylemler devam etti. Hükümet Caracas'ta devasa bir çarþý kurdu. Bu çarþýda müzikle, toplantýlarla ve propaganda malzemelerinin daðýtýlmasýnýn yaný sýra her gün binlerce insanýn ihtiyaçlarýný karþýlamasý için gerekli ürünler normal fiyatýnýn yarýsýna satýþa sunuldu. Medya görüntüleri hükümetin hiçbir desteðe sahip olmadýðýna yönelik bir etki yaratýyor. Ama gerçek tam tersi. Eðer hükümet desteðe sahip deðilse, nasýl oluyor da uluslararasý boykotla desteklenen ekonominin anahtarý olan petrol sektöründeki bir genel grev sýrasýnda on gün geçmesine raðmen ekonomi ve önemli tüketim maddelerinin daðýtýmý devam ediyor? Bazýlarýmýzýn Chavez'e yönelik olarak hiçbir illüzyonumuz yok. Onu destekleyen partilerin liderlerine ise hiç güvenimiz yok. Onlar her türlü barbarlýðý gerçekleþtirecek yetenekteler. 2 Aralýk'ta en popüler slogan komplocularýn dokunulmazlýðýnýn kaldýrýlmasýný talep ediyordu. Ancak liderler kimsenin dokunulmazlýðýný kaldýrmayacak yada medyanýn çenesini kapatmayacak. Ancak kahramanlýk ve harekete geçen kitleler arasýndaki sýnýfsal öfke çok büyük. Olayý þu þekilde ortaya koyabilirim. Roma'dayýz ama Papa'yý ziyarete gitmiyoruz. Devrimci bir süreçteyiz ama belki devrimi görmeyiz. Þu an 1905'de ya da Þubat Devrimi'nde gibiyiz ama 1917 Ekim Devrimi'ne varabilir miyiz bilmiyoruz!

nuçlarý tahmin edilemeyecek bir savaþ sürecini baþlatabilir. Güçler dengesine baktýðýmýzda iþçi sýnýfýnýn kolektif duruþundan dolayý daha avantajlý olduðunu söyleyebiliriz. Ancak hareketin nihai bir zaferle sonuçlanabilmesini saðlayacak güçlü bir liderliðin yoksunluðu devrimci hareket açýsýndan önemli bir sorundur. Sýnýflar arasýndaki uzlaþmaz gerilim er ya da geç taraflardan birinin kazanýmýyla sonuçlanacaktýr. Chavez hala iþçi sýný-

fýnýn ve ezilenlerin büyük bir kýsýmý tarafýndan savunuluyor, ancak komplocular da mevcut güçlerini kaybetmiþ deðil ve yoksulluk gittikçe derinleþiyor. Chavez, sýnýflar arasý sýcak bir çatýþmayý engelleme gayretinde görünüyor. Farklý bir söylemle Chavez hala, burjuva sýnýfýnýn karlýlýk oranlarýný göreceli olarak kýsýtlayan mevcut durumdan kurtulmak için zor da dahil her yolu deneyebileceðini anlamýþ deðil.


SAVAÞI DURDURMAK ÝÇÝN

1 MART’TA DÖ V Ý Z ÝN Ý Y AP , KO KA R TI N I T AK , AR KA DA ÞI N I AL DA GE L

ANKARA MÝTÝNGÝNE YENÝ BÝR POLÝTÝK AKTÝVÝZMÝ BÜYÜTELÝM: Birleþtiren, dayanýþmacý, çeþitli, yaratýcý, kararlý...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.