KIBRIS ÖZEL SAYISI
KIBRIS KIBRISLILARINDIR TÜRKİYE KIBRIS’TAN ELİNİ ÇEK
KIBRISLILARLA DAYANIÞMAYA
KIBRIS HALKINI YALNIZ BIRAKMAYALIM
Kýbrýs’ýn resmi tarihi, çarpýtýlanlar ve gerçekler... Kýbrýs’ýn baðýmsýzlýðý mücadelesinde Enosis, EOKA, TMT... Halklar nasýl birbirine düþürüldü... Annan Planý ne getiriyor... Kýbrýs’ta neler oluyor, Kýbrýslýlar ne istiyorlar... Halk hareketi nasýl büyüdü... AB çözüm mü... Güney Kýbrýs ve Yunanistan’dan mektup... Türk solu ve Kýbrýs...
KIBRIS HALKINI KENDÝ GELECEÐÝNÝ BELÝRLEME MÜCADELESÝNDE YALNIZ BIRAKMAYALIM
B
iki
ir değiğim yağıyoruz. Kıbrıs konusunda yakın geçmiğe kadar ifade edilemeyen gerçekler artık konuğulabilir hale geldi. irkaç ay öncesine değin hep el üstünde tutulan KKTC Cumhurbağkanı Rauf Denktağ, artık "sorun" olarak görülüyor ve ğiddetli eleğtirilere muhatap olmak zo- Kuzey Kýbrýs’ta yapýlan gösteriler dev boyutlara ulaþtý. Nüfusa göre bir runda kalıyor. Hat- karþýlaþtýrma yapacak olursak 14 Ocak’ta Lefkoþe’de yapýlan miting, ta, Denktağ’ın Tür- Ýstanbul’da yaklaþýk 20 milyon kiþininin katýldýðý bir miting ölçüsündeydi. Üstelik Kuzey Kýbrýs’ta her 5 kiþiye bir güvenlik görevlisi düþüyor. kiye'nin Avrupa Birıbrıs'ta yağananlar ve Kıbrıs politikası liği üyeliği önünde bir engel olduğu söylenikonusu Türkiye'de yoğun bir biçimde yor. tartığılıyor. Fağist Ülkü Ocakları en vrupa Birliği Kulübüne katılmak isteyen Türkiye yönetici sınıfı, Kıbrıs ne- önemli silahı olan milliyetçiliği körükleyerek deniyle sorun yağamak istemiyor ama "Kıbrıs Türklüğü daima var olacaktır; çünkü Kıbrıs'taki egemenliğinden de taviz vermek biz varız" yazan afiğler asıp mitingler istemiyor. Bu nedenle bölünmüğ durumda. düzenliyor. ürkiye solunun büyük bir kesimi bu süBirleğmiğ Milletler ve Avrupa Birliği’nin Kıbreci dehğet içinde izleyerek "Kıbrıs rıs takvimi nedeniyle sıkığan yönetici sınıfın satılıyor" diye feryat ediyor. Radikal yağadığı bölünmüğlük derinleğiyor. u durum, onyıllardır resmi ideolojinin yazarlarının da arasında olduğu bağka bir ayrılmaz parçası olan "Yavru vatan" ve kesimin "sağduyulu" diye adlandırdıkları ar"Kıbrıs Türk'tür" söyleminin bile ra- güman ise, "Annan Planı'nın iyi bir antlağma hatça sorgulanmasına olanak veriyor. Kıb- olduğu" ve "biraz pazarlık ile sorunun çözürıs'ın Türkiye'nin egemenliği altında bulunan leceği" ğeklinde. ıbrıs halkının kendi geleceğini belirlekesimindeki halk bu olanağı değerlendirerek me hakkını görmezden gelen hiçbir çöhükümetin bir antlağmaya varması için hafzüm, Kıbrıs halkının yararına olamaz. talardır sokaklara dökülüyor. Bu devasa (nüfusa oranlarsak Istanbul'da 20 milyonluk bir Biz, Kıbrıslıların Denktağ'a ve onun iplerini gösteri büyüklüğündeki) gösteriler Türkiye ellerinde tutan Türkiye yöneticilerine karğı yönetici sınıfının hareket alanını daraltıyor verdikleri, kendi geleceklerini belirleme mücadelesini destekliyoruz. ve bazı gerçekleri kabul etmeye zorluyor.
B
A B
K
T K
üç
KI BR IS LI NI N TÜ RKÜ S ÜN E K ULA ÐI NI T IK AMA :
Kýbrýs mahpushane, içinde biz mahkum Yeþil hat parmaklýk, bey baba gardiyan oldu s u s k u n l uk t a n ha y k ý rý þ a Kuzey Kýbrýs, tarihinin en büyük grev ve mitinglerine tanýklýk ediyor. AKP lideri Tayyip Erdoðan'ýn, Kýbrýs'ta 40 yýllýk politikalarýn çözüm getirmediði açýklamalarý ardýndan 11 Kasým'da BM Genel Sekreteri Annan, planýný taraflara sundu. 12-13 Aralýk'ta ise AB Kophenag Zirvesi'nde Kýbrýs'ýn AB'ye alýnmasý kabul edildi. Adanýn bölünmüþlüðü sorunu, AB tarafýndan masaya yatýrýlarak Türkiye ile Yunanistan'ýn, dolayýsýyla da Güney ve Kuzey Kýbrýs yöneticilerinin uzlaþmalarý istendi. Kuzey Kýbrýs halký, bu uzlaþma görüþmelerinde halkýn iradesini hiçe sayan kendi yöneticilerine karþý sokaklara dökülmeye baþladý. Türkiye yönetici sýnýfýnýn "Kýbrýs'ý AB için gözden çýkaranlar" ile "Kýbrýs'ta Türkiye kuklasý yönetimden ciddi çýkar saðlayan" þahin çevreleri arasýnda oluþan çatlaðý fýrsat bilen Kýbrýslýlar, Annan Planý zemininde bir barýþ süreci için dev mitingler, genel grevler, açlýk grevleri, mum yakma vb. eylemler yaparak kendi iradelerini ortaya koyuyorlar. 28 Þubat Barýþ Ýnisiyatifi'nin Kasým ayýnda baþlattýðý giriþimlerin kitleselleþmesini saðlayan, 44 sivil toplum kuruluþundan oluþan Bu Memleket Bizim Platformu. 2000 yýlýndaki büyük gösteri ve grevler sýrasýnda oluþan bu platform, Kýbrýs'taki muhalefetin çatýsý durumunda. Kasým ayýnda 17 bin kiþiyle baþlayan sokak gösterileri Aralýk'ta 35 bin kiþiye çýktý ve 14 Ocak günü Lefkoþe Ýnönü Meydaný'ný dolduran 60-70 bin kiþi, "Kýbrýs Mahpushane, içinde biz mahkum, Yeþil hat parmaklýk, bey baba gardiyan oldu..." þarkýsýný söylüyordu.
KIBRISTA NELER OLUYOR?
TÜRKÝYE’YE ETKÝSÝ Kýbrýs'ta yaþananlar sadece Kýbrýs'ý etkilemiyor. Türkiye’de yýllardýr yutturulan "yavru vatan", "büyük Türk devleti" söylemini de sorgulattýrýyor. Yýpranan sadece Denktaþ ve KKTC deðil. Kýbrýs halkýnýn mücadelesi, Türkiye yönetici sýnýfýný da sýkýþtýrýyor. AB patronlarý ile iyi iliþkiler kurmak isteyen yönetici sýnýfýn Kýbrýs politikalarýnda vereceði her "taviz", sýnýfýmýzýn en büyük zehri olan milliyetçilik konusunda temel taþlarý yerinden oynatacak bir sarsýntý yaratabilir. Seattle'ýn Küresel Direniþ Hareketi'nin mihenk taþý olmasýný saðlayan önemli faktörlerden birisi, küresel sermaye karþýsýnda mücadele etmenin mümkün olduðunu kanýtlamasýydý. Bu fikirsel bir etkiydi ve bütün dünyayý saran bir hareketin çýkýþýnda kritik bir rol oynadý. Kýbrýslýlar, bölünmüþ bir yönetici sýnýf karþýsýnda umut, mücadele ve güve-
nin yükselip kendisini grev ve gösterilerle nasýl ifade edebileceðini sergiliyorlar. Taleplerini dev gösteri ve grevlerle ifade eden Kýbrýs halký, Türkiye iþçi sýnýfý ve ezilenlerine de ilham kaynaðý olabilir. Kýbrýslýlarýn kazanmasý, Denktaþ'ýn ve valiliðini yaptýðý Türkiye egemen sýnýfýnýn, milliyetçiliðin, Susurluk devletinin, MHP'nin kaybetmesi demektir. Kýbrýslýlarýn kazanmasý, Türkiye iþçi sýnýfýnýn yönetici sýnýf karþýsýndaki konumunun güçlenmesi demektir. Ya kanýmýzý emen kendi yöneticilerimizle birlikte Kýbrýs halkýný KKTC hapishanesinde yaþamaya zorlayýp onlarla birlikte biz de kaybedeceðiz. Ya da kendi yöneticilerimize karþý Kýbrýs halkýnýn yanýnda yer alarak, onlarla birlikte kendi kurtuluþumuz yolunda adým atacaðýz. Kýbrýs, Kýbrýslýlarýndýr. Kýbrýs halkýnýn kendi geleceðini belirleme mücadelesini destekleyelim.
KIBRISLILAR NE İSTİYOR?
dört
Kuzey Kýbrýs’taki dev gösterileri düzenleyen ve 44 sivil toplum örgütünden oluþan Bu Memleket Bizim Platformu’nun Denktaþ’a açýk mektubu aynen þöyle: "Sn. Rauf Raif Denktaþ, 1968 yýlýndan beridir Kýbrýs Sorununa çözüm bulmak ve toplumlararasý barýþý saðlamak için görüþme masasýnda bulunmaktasýnýz. Geçen 35 yýla raðmen, sorunu uluslararasý geçerliliði olacak, kabul görecek ve Kýbrýs Türk Toplumu'nu dünya ile bütünleþtirecek, iki toplum için de þerefli bir sonuca vardýramadýnýz. Yapmýþ olduðunuz ve altýnda imzanýz olan 1977-79 Doruk Antlaþmalarýnýn gereðini de yapmayarak akim býraktýnýz. Yürürlükte olduðu tüm taraflarca, her vesile ile ilan edilen Garanti Antlaþmalarýna raðmen ilan ettirdiðiniz devleti, tek tanýyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne bile gerektiði gibi tanýtamadýnýz. Sayenizde Kýbrýs Türkü rüþtünü bir türlü ispat edememiþ olarak görülmüþ ve ayný þekilde görülmeye de devam edilmektedir. Yýllar önce, "Dünyadan habersiz, körü körüne Ýngiliz dostluðu güttük" demiþtiniz. Bu gün yine Kýbrýs Türkleri'nin çýkar ve beklentisine yönelik politika izlemiyorsunuz. Ayrýcýlýða dayanan defakto duruma dayalý, zamana yönelik, "çözümsüzlük çözümdür" politikanýz dünya devletlerince kabul görmemiþ, reddedilmiþ, iflas etmiþtir. Bize 35 yýl kaybettirdiniz. Sizden bunun hesabýný soruyoruz. Bu süre içinde bankalardaki Kýbrýs Liralarýna el konuldu. Banka mevduatlarý hortumlanarak, bankalar batýrýldý. Üretime dayanan ülke ekonomisi çökertilerek, Kýbrýs Türkü dýþtan beslenen bir topluma dönüþtürüldü. Son tahlilde; bu gidiþe dur diyecek, dünyadan soyutlanmýþ toplumumuzu dünya ile yeniden bütünleþtirerek, dünyaca tanýnmýþ bir toprak parçasý üzerinde kendi devletini kurmayý öngören, kendi ayrý bayraðý olacak, ayrý milli marþý olacak, Türk Toplumu'nu Rum Toplumu ile barýþmaya götürecek Annan Planý'ný süresi içinde müzakere ederek sonuca götürmeyi de beceremediniz. Halbuki bunu baþarsaydýnýz, varýlacak bu sonuç ile sadece bizlerin deðil, dönüþümlü olarak Kýbrýs'ýn bütününün de Cumhurbaþkaný olacaktýnýz. Bunu bile gerçekleþtiremediniz. 12-13 Aralýk tarihlerini boþa harcadýnýz. Þimdi yine kelime oyunlarý ile ayak sürüyerek, 28 Þubat'a kadar geçecek süreyi geçiþtirmeye çalýþýyorsunuz. Oðlunuz, en son günde görevden istifa edip sine-i millete döneceðinizi söyledi. Toplumumuza bunca yaþattýklarýnýzdan sonra, son bir sürpriz daha hazýrladýðýnýz anlaþýlýyor. Sn. Denktaþ þunu bilmiþ olun ki, sizi kabul edecek sine-i millet yok artýk, kalmadý. Yýllar önce oluþan güvenimizi yitirmiþ bulunmaktayýz. Kýbrýs Türk Halký artýk size güvenmiyor. Bir süre önce, Ankara'daki son açýklamalarýnýzýn birinde, "Ayný gemideyiz, batarsak birlikte batacaðýz, çýkarsak birlikte çýkacaðýz" demiþtiniz. Siz, Kýbrýs Türk Halkýnýn bindiði gemiyi çoktan terkettiniz. Bizim bindiðimiz gemi Çözüm, Barýþ ve Avrupa Birliði gemisidir. Sn. Denktaþ, þimdiye kadar Rum Toplumu Lideri Klerides'in emekliye ayrýlýp, emekli ikramiyesi aldýðýný hiç duymadýk. Ancak siz halkýn geniþ bir kýsmýnýn içinde bulunduðu krize raðmen üç kez emekli olup, üç kez ikramiye aldýnýz. Ve hala daha görev baþýndasýnýz. Þimdi sizi son kez emekliye ayrýlmaya ve bundan böyle ya-
þantýnýzý baþýmýzda deðil, emekli olarak yaþamaya davet ediyoruz. Bizi artýk temsil etmiyorsunuz. Size güvenmiyor, itimat etmiyor, yeni oyunlara, yeni emrivakilere gelmek istemiyoruz. Sizi Kýbrýs Türk halký adýna istifaya davet ediyoruz. Tüm görevlerinizden istifa etmenizi istiyoruz. Saygýlarýmýzla. 26 Aralýk 2002 günü, halkýmýzýn oybirliði ile aldýðý istifa talebi kararý ektedir." Bu Memleket Bizim Platformu CTP, TKP, YBH, KSP, BKP, KTÖS, KTOEÖS, DEV-ÝÞ, DEVRÝMCÝ GENEL ÝÞ, EMEK-ÝÞ, BES, TÜRK-SEN, KTAMS, KTMMOB, EL-SEN, TEL-SEN, BASIN-SEN, BELSEN, TIP-ÝÞ, YÖN-SEN, KOOP-SEN, GÜÇ-SEN, DAÜ-SEN, VERGÝ-SEN, ÇAÐ-SEN, Maðusa Türk Genel-Ýþ Sendikasý, K.T.Esnaf ve Zanaatkarlar Odasý, K.T.Hayvan Üreticileri Birliði, YKB, Kýbrýs Türk Sanatçý ve Yazarlar Birliði, Haklar ve Özgürlükler Derneði, Girne Halk Sanatlarý Derneði, Kýbrýs'ta Sosyalist Gerçek, EKÝM KültürSanat Derneði, Kýbrýs Sanat Derneði, Barýþ Derneði, Barýþ ve Demokrasi Ýnisiyatifi, KIB-YAY, Naci Talat Vakfý, Kutlu Adalý Vakfý, Barýþ ve Federal Çözüm Ýçin Kadýn Hareketi, Kadýn Araþtýrmalarý Merkezi, Gençlik Merkezi, Akdeniz-Avrupa Sanat Derneði. EK: 26 Aralýk 2002 günü, halkýmýzýn oybirliði ile aldýðý istifa talebi kararý. BÝZLER, KIBRIS TÜRK TOPLUMUNUN ÇOK BÜYÜK BÝR ÇOÐUNLUÐU OLARAK TÜM DÜNYA KAMUOYUNA ÞUNLARI AÇIKLAMAK ÝSTERÝZ: 1. KIBRIS'TA KALICI, GÜVENLÝ VE SÜREKLÝ BÝR BARIÞA ULAÞANA KADAR MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEÐÝZ. 2. BM GENEL SEKRETERÝ SN. KOFÝ ANNAN'IN SUNDUÐU PLAN KIBRISLI TÜRKLERÝN ÇIKARINA OLDUÐU KADAR, TÜM SÝYASÝ TARAFLARIN KABUL EDEBÝLECEÐÝ BÝR ÝÇERÝÐE SAHÝPTÝR, ANNAN PLANI HEMEN KABUL EDÝLMELÝDÝR. 3. DENKTAÞ, KOPENHAG ZÝRVESÝNDE GEREK TÜRKÝYE'NÝN GEREKSE KIBRISLI TÜRKLERÝN HAKLARINI ZARARA UÐRATMIÞTIR, BÜYÜK BÝR FIRSAT KAÇIRILMIÞTIR, HEMEN ÝSTÝFA ETMELÝDÝR. 4. DENKTAÞ'IN KIBRISLI TÜRKLERÝ TEMSÝL ETMEDÝÐÝNÝ, TEMSÝLÝYETÝNÝ KABUL ETMEDÝÐÝMÝZÝ TÜM DÜNYAYA DUYURURUZ. 5. KIBRISLI TÜRKLERÝN ULUSLARARASI ALANDA VE GÖRÜÞMELERDE TEMSÝLÝYETÝNÝ SAÐLAMAK ÜZERE, BARIÞ TARAFTARLARININ ACÝL ÖNLEMLER ALMASINI VE GEREKLÝ BOÞLUÐU HEMEN DOLDURMASINI DUYURURUZ. 6. BARIÞ TARAFTARI TÜM SÝYASÝ PARTÝ VE ÖRGÜTLERÝ, BARIÞA KADAR ORTAK EYLEM YAPMAYA, BÝRLÝKTE DAVRANMAYA, DAYANIÞMAYI GELÝÞTÝRMEYE VE BARIÞA KADAR AZÝMLE BÝRLÝKTE MÜCADELEYE DAVET EDERÝZ. ÇÖZÜM, BARIÞ VE AVRUPA BÝRLÝÐÝ ÜYELÝÐÝNÝ KABUL ETTÝÐÝMÝZÝ DUYURURUZ.
beş
DÝRENÝÞ NASIL BÜYÜDÜ?
Kuzey Kıbrıs'ta yıllardır biriken öfke, büyük grev ve gösterilerle kendisini ifade ediyor. Kuzey Kıbrıs’ta bu büyüklükteki eylemlerin nasıl ortaya çıktığını anlamak için son bir iki yıl içinde yaşananlara bakmalıyız. Türkiye'de 1999 sonunda başlayan banka iflaslarının, Kıbrıs ekonomisine yansıması Kuzey Kıbrıs'ta binlerce bankazede yarattı. Bankazedeler 2000 Temmuz'unda önlerine çıkan polis arabalarını devirerek Meclis'i bastılar ve Genel Kurul Salonu'nu dağıttılar. Bu sırada Türkiye'nin Kýbrýs’ta bankazedeler 2000 yýlý yazýnda militan gösteriler yapKıbrıs'a müdahalelerini týlar. Bir polis aracýný deviren göstericiler daha sonra Meclis’i eleştiren Avrupa Gazetesi basarak Genel Kurul Salonu’nu daðýttýlar. çalışanları "casus" suçlamasıyla hapse atıldı. Ancak Kıbrıs'taki müca- adadan çekilmesi yönünde gazeteye yazı yadele sadece ekonomik değildi. Türk Ordu- zan Nilgün öğretmen polis tarafından gözalsu'nu eleştirdikleri için hapse atılan gazete- tına alınmaya çalışılınca büyük bir gösteri ve dayanışma grevi yapıldı. cilerle dayanışma büyük bir destek buldu. Banka krizi sonrası Türk ekonomi bürokD ön e me çl e r ratları, KKTC'ye "borç-yardım" koşullarını 2000 yılı başında Türkiye ve Kıbrıs yönebir ekonomik programa bağlamak için "Sosyo Ekonomik Paket"i zorladılar. Program; KDV tici sınıflarının ekonomik kriz karşısındaki oranlarının artmasını, kalkınma vergisi adı al- bölünmüşlükleri, KKTC'deki Cumhurbaşkanlıtında yeni bir vergi koyulmasını, kamuda iş- ğı seçimlerinin yarattığı politik atmosferle ten çıkarmaları, fazla mesai karşılığında üc- birleşince yıllardır ciddi bir baskı altında haret yerine izin verilmesini, sosyal yardımla- reketsiz kalan muhalefete büyük bir avantaj rın kısılmasını, telekomünikasyon dahil bir- sağladı. Bu avantajlı durum, bankazedelerin Mecçok kamu alanının özelleştirilmesini öngörülis'i basmasıyla şiddetle hissedildi. Meclis'i yordu. 41 örgüt, pakete ve hükümetin diğer uygu- basacak kadar güvenli olan gösteri, Kıblamalarına karşı eylemler yaptı. Lefkoşa'da rıs'taki muhaliflerin "mücadele edebiliriz" arka arkaya mitingler düzenlendi. 17 Ekim'de umudunda sıçrama yarattı. Sokak gösterileri pakete karşı ilk bir günlük genel grev yapıldı. ve grevlerin önü açılmıştı artık. KKTC yöneticileri, "casus"luk suçlamaları 4 Aralık'ta ise süresiz grev kararı alınıp bir üze rinden milliyetçiliği yükselterek muhalehafta boyunca uygululandı. Böylece KKTC'nin feti bölmeye çalıştılar. Ancak muhalefet, IMF paketi ciddi olarak delindi. KKTC yöneticileri, neo-liberal politikalara milliyetçi saldırı karşısında bölünmeyip "cakarşı yükselen mücadeleyi bölmek için milli- sus"lukla suçlanan muhaliflere sahip çıktı. yetçiliği ve baskıyı kullanmaya devam etti. Böylece hareket, büyümeye devam etti ve Ancak bu yöntem işe yaramadı. Türkiye'nin bugünkü boyutlarına ulaştı.
altı
DiRENiS ve AB TARTISMASI
Kıbrıs'taki hareketin dev boyutlara ulaşmasını tetikleyen şey, Annan Planı ve AB'ye üyelik tartışmaları oldu. Kuzey Kıbrıslıların büyük çoğunluğu Annan Planı'nı ve AB üyeliğini destekliyor. Denktaş'ın uzlaşmaz tutumuna isyan ederek sokaklara dökülenler, kalıcı barış sağlanmasını, refahın ve demokrasinin artmasını istiyorlar. Annan Planı'nın kabulü ve AB'ye girme talebinin böylesine şiddetle haykırılmasının nedeni, barış, refah ve demokrasi özlemi. AB konusunda benzer bir umut Türkiye'de de var. Yaklaşık 200 bin nüfuslu bir toplumda 35 bin asker olduğu, son 40 yıldır yaşanan yoksullaşma, baskılar ve çözümsüzlük düşünülürse, Kıbrıslıların neden böylesi bir umuda sarıldıklarını anlamak mümkün olur. Kıbrıs'ta kalıcı barış, refah ve demokrasinin kazanılması, Rum ve Türk Kıbrıslıların ortak mücadelesine, Yunanistan ve Türkiye işçi sınıflarının da bu mücadeleye destek vermesine bağlıdır. Bu ortak mücadele ve dayanışma yeterince güven verene kadar Kıbrıslıların AB'ye umut bağlamaları devam edecektir. Bu nedenle, özellikle Türkiye'de, Kuzey Kıbrıslıların kendi geleceğini belirleme mücadelesiyle dayanışmak,çok kritik bir öneme sahiptir. Kıbrıs halkı, ancak, Türkiye işçi sınıfının gücünü arkasında hissettiğinde AB hayalinden kurtulup gerçek dostuna yönelecektir. Kıbrıslıların gerçek dostları, bugün savaşa karşı soBütün yabancı (Türk, Britanya, Yunanistan) askerlerin adada kalmasını sağlıyor. Sadece bunların sayısında biraz indirime gidiyor. Berlin Duvarı misali adayı ikiye bölen Yeşil Hattı koruyor. Kuzeydeki hükümetin statüsünü kabul ediyor ve böylece Denktaş iktidarının devamını sağlıyor. Kuzeydeki mafya ve faşistlerin gücünü kıracak herhangi bir öneride bulunmuyor. Sınırda ufak bir değişim yapıyor ve çok az sayıda insanın eski yerleşim yerlerine dönmelerini öngörüyor. Yani bu plan, Kıbrıs'ı bölen bütün mekanizmaları yerinde bırakıyor ve bölgedeki emperyalist operasyonlar için Kıbrıs'ın dev bir üs olarak kullanımını devam ettirmeyi amaçlıyor. Annan Planı, Kıbrıslıların ihtiyaçlarını değil; Ingiliz, Türk ve Yunan egemen sınıflarının çıkarlarını dikkate alıyor. Toprak ve sınırlar meselesi, Kıbrıslıların isteklerine göre değil; büyük güçlerin stratejik ve askeri çıkarları açısından şekillendiriliyor. Oysa son 40 yıldır göç etmek zorunda bırakılanların çok azı tekrar göç etmek isteyecektir.
A n na n P la nı ne ge t ir iy o r
Eski temsilci Denktaþ, yeni temsilci HALK
kaklara dökülen, halkların kardeşliğini savunan, kapitalizme karşı mücadele eden, Seattle'dan Cenova'ya, Londra'dan Floransa'ya uzanan Küresel Direniş Hareketi'dir. Bu hareketin Yunanistan ve Güney Kıbrıs'taki militanları onlarla birliktedir. Türkiye'de de hem Kıbrıslıları hem de kendimizi özgürleştirmek için Kıbrıs halkıyla dayanışmayı yükseltmeliyiz. Türkiye'nin, Kıbrıs'ın bölünmesindeki ağır sorumluluğuna işaret ederek, Türkiye'nin adadan elini çekmesini talep etmeliyiz.
KIBRISLILARIN DOSTU KiM?
Britanya emperyalizmi Kıbrıs'ta Türk ve Rumları birbirine karşı kışkırtarak bölünmüşlük yaratmıştı. Türk ve Yunan hükümetlerinin müdahaleleri böl-yönet politikasını sürdürdü. Dışardan gelen bu basınçlar, her dönemeçte Kıbrıslı Türk ve Rumları birbirinden uzaklaştırdı. Adanın bölünmesinde, halklar arasında düşmanlığın ve yoksulluğun artmasındaki asıl sorumluluk, kendi çıkarları için Kıbrıs'ı bölen Londra, Ankara ve Atina'ya aittir. Oysa AB ve BM, yıllardır bu müdahalelere seyirci kalmış, hatta desteklemiştir. BM'nin sunup AB'nin desteklediği Annan Planı da, Kıbrıslıların değil; Ingiliz, Türk ve Yunan egemen sınıflarının ihtiyaçlarını dikkate alıyor. Toprak ve sınırlar meselesi, Kıbrıslıların isteklerine göre değil; büyük güçlerin stratejik ve askeri çıkarları açısından şekillendiriliyor. Türk ve Rum Kıbrıslıların dostu, onları esarete ve yoksulluğa mahkum eden, halkları birbirine düşman eden kendi yöneticileri değildir. Bugün Annan Planı'nı reddeden Denktaş'ın korumaya çalıştığı, sıradan Kıbrıslı Türkler değil, Türkiye yönetici sınıfı, kendisi ve çevresinin çıkarlarıdır. Kıbrıslı Türk ve Rumların ancak birlikte bir geleceği söz konusu olabilir. Bu geleceği kazanabilmek için Kıbrıslıların onları birbirine düşüren dış güçlerden (Türkiye, Yunanistan ve Britanya) özgürleşmeleri, sadece kendi çıkarlarını kollayan farklı egemen sınıfların oyuncağı olmaktan kurtulmaları gerekiyor. Kıbrıs'ta kalıcı barış, Yeşil Hattın ortadan kalkması ve adayı bölmekten başka bir şey yapmayan Britanya, Yunanistan ve Türkiye ordularının çekilmesiyle sağlanabilir. Kıbrıslılar, içinde yaşadıkları hapishanenin duvarlarını yıkmak istiyorlarsa Annan Planı çerçevesinde bir antlaşma talebinin ötesine geçmek zorundalar. Denktaş ve Türk egemenlerini korkutan da bu. Hareket içindeki bazı kesimler, Türk ordusunun adadan çıkmasını ve MHP'nin adadaki uzantısı olan Ulusal Halk Hareketi'nin yasaklanmasını talep etmektedir.
yedi
K kardeþliðin ve emperyalizme I isyanýn tarihi B R I S
Ýn g i lt e r e 'y e i s y an Osmanlý Ýmparatorluðu Kýbrýs'ýn kontrolünü 1878'de Britanya'ya devretti. O dönemde Kýbrýs nüfusunun yüzde 24'ü Müslüman yüzde 76'sý Hýristiyanlardan oluþuyordu. Birkaç on yýl içinde adanýn Müslüman nüfusu yüzde 20'ye düþmüþtü. 1914'e kadar Osmanlý adýna vergi toplayan Britanya, Birinci Dünya Savaþý'nýn baþlamasý üzerine adaya tümüyle el koydu. Britanya Valisi Sir Ronald Storrs 1931'de gümrük vergisini arttýrmaya çalýþtý. Vali, bir Türk vekilin de yer aldýðý yasama meclisinin bunu reddetmesine raðmen gümrük vergisini arttýrdý. Bu artýþa karþý öfke, Ekim 1931'de Britanya egemenliðine karþý isyana dönüþtü. Tü r k -R u m o m u z o m u z a 1930 ve 40'lar boyunca Kýbrýslý Türk ve Rum kökenli iþçiler Taþýmacýlýk ve Liman Ýþçileri Sendikasý etrafýnda yakýn bir iþbirliði sürdürdüler. 6 Yýl 1947, maden ocaklarýnda 1 Mayýs kutlanýyor. Mart 1939'da Limasol Hamal Sendikasý'nýn kuruluþ toplantýsýna 40 Kýbrýslý Türk katýldý. Bundan iki Türkçe ve Rumca pankart: “YAÞASIN kýrmýzý BÝR hafta sonra kurulan Magosa Hamal Sendikasý koMAYIS” mitesinde eþit sayýda Türk ve Rum bulunuyordu. 1938-48 dönemi Kýbrýslý iþçiler açýsýndan büyük bir öneme Zacharias Antoniou (1 yýl), Stephan Karamatian (1 yýl), Ýbrasahip oldu. Türk ve Rumlar sekiz saatlik çalýþma günü, çalýþ- him Mahmut (3 ay), Gýorgos Spyrou (3 ay), Ali Hassan (3 ay), ma koþullarýnýn iyileþtirilmesi, çalýþma yasalarý, sosyal güven- Toumazos Nicolao (3 ay), Sofokles Christodolou (3 ay) Ermeni, Rum ve Türk iþçilerin yaygýn protestolarý sonucu lik, ücret artýþý vs. için ortak bir mücadele yürüttüler. mah kumlar erken serbest býrakýldý. Grev ise bütün taleplerini Peþ peþe gelen grevlerde Kýbrýslý Türk ve Rumlar patronlara ve Britanya sömürgeci- kazandý. Bu demiryolu 1951'de kapatýldý. E n osi s Kýbrýslý Türk ve Rum iþçiler arasýndaki iþbirliði, 1944'de ayliðine karþý omuz omuza Britanya egemenliðine karþý mücadele ettiler. 1948'de rý Türk sendikalarý kurulmasýna raðmen devam etti. Kýbrýslý mücadele sýrasýnda Kýbrýslý Rum- iki bin Türk ve Rum, Türk iþçilerin yarýdan fazlasý ortak sendikalarda kalmayý tercih lar bazen Enosis (Yunanistan ile Amerikan Madencilik Þir- ettiler. birleþme) sloganýný yükseltiyor- keti'ne karþý 3 Ocak'tan Britanya'ya karþý baðýmsýzlýk için silahlý mücadele 1 Nisan lardý. Türk ve Müslümanlarýn nü- 16 Mayýs'a kadar dört ay- 1955'de baþladý. EOKA (Kýbrýslý Savaþçýlarýn Ulusal Örgütlenfus içindeki oraný adanýn son 500 lýk bir grev sürdürdüler. mesi) liderliði saðcýlardan oluþuyordu. Bunlardan Grivas, yýllýk tarihi süresince hiçbir za- Polis 3 ve 8 Mart'ta ateþ 1946-49 Yunanistan Ýç Savaþý sýrasýnda yüzlerce komünistin man yüzde 25'i aþmadý. 1931'de açarak çok sayýda iþçiyi iþkenceye uðramasý ve öldürülmesinden sorumluydu. Ancak yapýlan bir referandumda, Kýbrýs- yaraladý. 76 iþçi eþleriyle EOKA Britanya'ya karþý savaþýyordu. lý Rumlarýn büyük çoðunluðu ile birlikte iki yýla varan haBritanya ise 1914'den beri devam eden açýk sömürgecilik birlikte 700 Kýbrýslý Türk de Eno- pis cezalarý aldýlar. Ceza dönemine son vererek daha sinsi yöntemler kullanmaya baþsis için oy kullanmýþtý. alan 76 iþçinin 17'si ladý. Kýbrýslý Türk ve Rumlarý birbirine düþman ederek (bölTürkiye hükümetleri ve Kýbrýs Türk'tü. yönet taktiði) egemenliðini devam ettirmeye çalýþýyordu. Türk liderlerinin adadaki Rumla- D em ir y o lu Gr e v i B r it a n ya eg e m e n li ð i v e K ý b r ýs lý T ü r kl e r ra karþý Britanya ile yaptýklarý iþBri tanya sömürge yönetimi, aðýrlýklý olarak Rum kesiminErmeni, Rum ve Türkbirliði tarihi de dikkate alýnýrsa, den ge len baðýmsýzlýk talebini bastýrmak için düzenli olarak lerden oluþan demiryolu Rumlar arasýnda Britanya'ya karþý çalýþanlarý 1941 yýlýnda Kýbrýslý Türkleri kullandý. EOKA mücadeleye baþladýktan sonyürütülen baðýmsýzlýk mücadelegreve çýktýlar. Grevi dur- ra Britanya yönetimi artan oranda Türkü polis güçlerine kattý. sinde Enosis fikrinin yaygýn olmadurmayý reddeden grev Hatta Ýngiliz subaylarý yönetiminde sadece Türklerden oluþan sý çok anlaþýlýr bir durumdur. komitesi Britanya sömür- özel birlikler kuruldu. EOKA'nýn Britanya'ya karþý verdiði müEnosis karþýsýnda kýyamet koge yönetimi tarafýndan cadele sýrasýnda hedef olarak seçtiði karakol ve elektrik santparan Türkiye'deki milliyetçiler, tutuklanarak hapse atýldý. rali gibi yerlerin korumasý Britanya yönetimi tarafýndan KýbHatay'ýn Suriye'den ayrýlýp TürkiBu olayda hapse mah- rýslý Türk polislere veriliyordu. Dolayýsýyla Britanya hedefleriye'ye katýlmasý yönünde referankum edilenlerin listesi ne yapýlan saldýrýlarda öldürülme riski oralarda görev yapan dum yapýlmasýný ise þiddetle saTürk polisler üzerindeydi. Kimi zaman da öldürülüyorlardý. þöyle: vunmaktadýrlar. Ahmet Mustafa (1 yýl), Bu böl-yönet politikasý, iki kesim arasýndaki ayrýmý de-
sekiz
at
malar
rinleþtirip düþmanlýk yaratýyordu. Ýngiltere ise Türkiye'yi Kýbrýs konusunda daha aktif davranmaya teþvik ediyordu. Kýbrýs'ta AKEL Komünist Partisi'nin ve E-OKA'nýn baðýmsýzlýk mü-cadelesi Ýngiltere'yi üsleri-ni kaybetme tehlikesi ile karþý karþýya býrakýyordu. Ç a t ýþ m al a r n a s ý l b a þ l ad ý ? 1958’de Türkiye Kon-solosluðu Enformasyon Bürosu bombalama olayý üzerine Britanya güvenlik güçleri, 12 Haziran 1958'de Kondemenos kö-yünden sekiz Kýbrýslý Rum'u gözaltýna aldý ve en yakýn Rum köyüne yakla-þýk 10 km ötede Kýbrýslý Türklerin yaþadýðý Güney-li köyüne yakýn bir yere götürerek serbest býraktý. Bu Kýbrýslý Rumlar TMT'nin emri üzerine Kýbrýslý Türkler tarafýndan katledildi. Bu olay iki top-lum arasýnda akan ilk kan-dýr. Bu katliam, Kýbrýslý Rumlarýn misillemede bulunacaðýna güvenerek yapýlmýþtý. Bu ölümlere neden olan provokasyonun ardýnda Denktaþ'ýn "ba-zý arkadaþlarýmýz" dedikleri kiþiler vardý. Denktaþ, Britanya te-levizyonundaki bir söyleþide, bombalama olayýndan TMT'nin sorumlu olduðunu açýkladýðý E OKA EOKA sadece Britanya sömürgeciðine karþý mücadele etmi-yor ayný zamanda solcu Rumlarý, özellikle de Komünist Parti-si AKEL ve hem Türk hem Rum üyeleri olan PEO (Kýbrýs Emek Federasyonu) sendikasý üyelerini hedef alýyordu. EOKA Kýbrýslý Türk'ten fazla Kýbrýslý Rum öldürmüþtür. 6- 7 E y lü l O la y la r ý Türkiye'de adanýn bölünmesi yönünde özellikle Demokrat Parti'nin yürüttüðü kampanya 1949 sonrasýnda "Ya Taksim ya ölüm" gösterilerine dönüþtürül-dü. DP'nin kendine taban edin-me çalýþmasýnýn bir parçasý olan bu kýþkýrtmalar, 6-7 Eylül 1955 olaylarý ile Ýstanbul'da Rum azýn-lýða saldýrýlarýn yapýldýðý ve mülklerinin talan edildiði vahþet boyutuna ulaþtý. Bir provokasyonla Türkiye'deki Rum karþýtlýðý patladý. Selanik'te Mustafa Kemal'in doðduðu ev bombalanmýþtý. Haberin yayýlmasýnýn ardýndan 6-7 Eylül'de Ýstanbul'da Rumlarýn oturduðu 4 bin ev saldýrýya uðradý. 2 bin Rum maðazasý ve 80 Rum Kilisesinin 29'u yaðmalanýp yok edildi. Demokrat Parti iktidarý, olaylarýn sorumluluðunu "komünistler"e atmaya çalýþtý. Aziz Nesin suçlanarak hapse atýldý. Bu provokasyonda Türk yönetici sýnýfýnýn parmaðý olduðu artýk hemen herkes tarafýndan kabul edilmekte.
D e n k t a þ , B r i t a n y a v e T ü r k M uk a v e m e t T e þ k il at ý ( T M T ) Rauf Denktaþ 1949-57 yýllarý arasýnda Britanya sömürgeci yönetiminde savcýlýk yaptý. Britanya yönetimi genç EOKA savaþçýlarýný yargýlayýp idama mahkum ediyordu. Denktaþ da bu kararlý veren mahkemelerde Britanya'nýn savcýlýðýný yapýyordu. KKTC Meclisi'nin resmi sitesi Denktaþ'ý TMT'nin kurucu-larý arasýnda tanýtýyor. (http://www. m.gov.nc.tr/cm/mb/ Rauf.htm) Ocak 1958'de TMT'nin kuruluþu Denktaþ'ýn savcýlýktan is-tifasý sonrasýna rastlýyor. Sitede, Denktaþ'ýn 1960-63 tarihle-ri arasýnda Nacak gazetesini çýkarttýðý da ifade ediliyor. Denktaþ bazen TMT'deki rolünü önemsizleþtirmeye çalýþý-yor ve sadece "politik danýþman" olduðunu ifade ediyor. Denktaþ, TMT liderliðinin "Türk Ordusu'nun eski subayla-rý"ndan oluþtuðunu söylüyor. Denktaþ, Britanya televizyo-nundaki bir söyleþide, 1958 Türkiye Konsolosluðu Enfor-masyon Bürosu bombalama olayýndan TMT'nin sorumlu ol-duðunu açýklamýþtý.
nas
l
ba
1955-59 döneminde iþlenen politik cinayetlerin sayýsý 504'tür. EOKA 265 "infaz" gerçekleþtirmiþtir. Bunlarýn 131'i Kýbrýslý Rumlardý. Toplam143 Ýngiliz ve Türk öldürülmüþtür. Yani E-OKA Türklerden fazla B ö l v e y ö n et Rum öldürmüþtür. 1960'da Kýbrýs nüfusunun T MT Türkiye ise Kýbrýs'a mü-- yüzde 72'si Rum yüzde 18'si ise dahaleci tutumunu daha Türkler'den oluþmaktaydý. Rum da ileriye götürerek Özel kesimi tarihsel olarak daha ziya-Harp Dairesi baþkanlýðýn-- de ticaret ile uðraþmaktaydý. Os-da Türk Mukavemet Teþ-- manlý döneminde Müslümanlar kilatý'nýn kurulmasýný ve yönetici olmalarýna raðmen silahlanmasýný saðladý. Dýþ ekonomik ve kültürel olarak da-müdahalelerle oluþturulan ha yoksul bir toplumu temsil gerginlik TMT'nin kurulu-- ediyorlardý. Þamiþicilik, yorgan-þu ile silahlý çatýþmaya dö-- cýlýk, kuyuculuk mesleklerinde bir yoðunlaþma vardý. Çoðu ise nüþtü. TMT'nin Genel Baþkan tarým ile geçiniyordu. Rum ve Türkler tarih boyunca Yardýmcýlýðý'ný üstlenecek Özel Harpçi Ýsmail Tansu, adada barýþ içinde yanyana yaþa-"Aslýnda Hiç Kimse Uyu-- dýlar. 1929 Buhraný bütün dün-muyordu" kitabýnda yada olduðu gibi Kýbrýs'ta da yo-1958'de Türkiye'den Kýb-- ðun bir iþsizlik ve yoksullaþmayý rýs'a silah kaçýrdýklarýný beraberinde getirdi. Kriz Hin-anlatýyor. 12 Haziran distan'da olduðu gibi Kýbrýs'ta 1958'de ise kan akmaya da baðýmsýzlýk eðilimlerini tetik-baþladý. Ýsmail Tansu ledi. 1930'lardan sonra Ýngilte-1960 darbesi sonrasýnda re'nin ada halký üzerine yine özellikle Alparslan Tür-- Hindistan'da uyguladýðý böl ve keþ'ten yoðun destek gör-- yönet stratejisini izlediði göz-düklerini de ifade ediyor. lemlendi. Ýngiltere'den baðým-Yaygýnca bilinen TMT sýzlýk talebini toplumun çoðun-cinayetleri arasýnda Fazýl luðunu oluþturan Rumlar daha Önder ve Ahmet Yah-- çok dillendirdiði için Ýngiliz sö-ya'nýn öldürülmesi de bu-- mürgeciler Kýbrýslý Türkleri yan-lunmaktadýr. 29 Mayýs larýna çekerek yönetimlerini 1959'da öldürülen Fazýl sürdürmeye yöneldiler. Yoksul Önder Ýnkýlapçý gazetesi-- olan Türklerin yüksek maaþ kar-nin editörü idi. 5 Haziran þýlýðýnda polis, asker ve diðer ka-1958'de öldürülen Ahmet mu görevlerinde yoðunlaþmasý-Yahya ise Kýbrýslý Türk At-- nýn önünü açtýlar. Sadece Türk-letizm ve Kültür Merkezi ler'den oluþan binlerce kiþilik yöneticilerindendi. 2 polis birlikleri kuruluyordu. Gü-Temmuz 1958'de Arif Ba-- venlik güçlerinin içinde Rumla-rudi ve Ahmet Sadi'ye bir rýn sayýsý yok denecek kadar az-suikast giriþimi oldu. dý. KKTC Cumhurbaþkaný Rauf Rum/Türk Kýbrýs Emek Federasyonu direktörü Denktaþ, 1949-57 yýllarý arasýnda olan Ahmet Þadi suikast Ýngiliz sömürge yönetiminin giriþiminden kýsa bir süre Baþsavcýsý konumundaydý. Hindistan'da Gandi liderliðin-sonra adayý terk etti ve Ýn-giltere'ye yerleþti. 1962'de deki baðýmsýzlýk hareketine kar-Kýbrýslý Rum ve Türkler þý Müslüman kesimi yanýna çe-arasýnda daha yakýn iþbir-- kerek uyguladýðý böl ve yönet liði taraftarý yayýncýlar, taktiðini Kýbrýs'ta da uygulayan Hikmet ve Ahmet Gurk-- Ýngiltere, toplumlar arasýnda han TMT tarafýndan öldü-- düþmanlýðýn tohumlarýný attý. Ýngiltere'nin adadan çekilir-rüldü. ken geriye býraktýðý Anayasa da TMT'nin iþlediði en sembolik suikast ise Der-- iki toplumu yönetsel olarak bir-viþ Ali Kavazoðlu'nun öl-- birinden ayýran nitelikteydi. dürülmesidir. Rum ve Türkiye ve Yunanistan'ýn garan-Türklerin birlikte barýþ tör olarak tayinleri ise adaya dýþ içinde yaþamalarýný des-- müdahalelerin devamýný saðlý-yordu. tekleyen sendika
l
dokuz
HALKLAR NASIL B L ND ? lideri Kavazoðlu, Costas Michiaoulis ile birlikte 11 Nisan 1964'de öldürüldü. Ýki sendikacý Lefkoþe'deki bir toplantýdan Larnaca'ya gidiyorlardý. Ýkisinin ayný arabanýn içinde kurþun-lanmýþ bedenlerinin fotoðrafý çok net bir mesaj veriyordu, özellikle de Kýbrýslý Türklere: "Kýbrýslý Rum iþçilerle çalýþanýn hali bu olur!" 1996'da da yine Rum ve Türkler arasýnda iþbirliði öneren gazeteci Kýbrýslý Türk gazeteci Kutlu Adalý öldürüldü. K ý b r ý s l ý T ür k v e R u m l a r b i r l i k t e y a þ ý y o r EOKA ve TMT'nin Kýbrýslý Rum ve Türkleri bölme çabala-rýnýn sürdüðü 1960'larda bile iki toplum birlikte yaþýyordu. Her kentte Rumlar ve Türkler bir arada yaþýyorlardý. 392 Rum ve 123 Türk köyüne karþýn 114 köy de karma bir nüfusa sa-hipti. Britanya adanýn kontrolünü eline almadan önce köyle-rin yarýsýndan fazlasýnda iki toplum birlikte yaþýyorlardý. Ayrý olsalar bile Rum ve Türk köyleri birbirine çok yakýndý. Sade-ce Troodos daðlýk bölgesinde çok az sayýda Türk yaþýyordu. Adanýn kuzeyinin Türk, güneyinin ise Rum olduðu fikri nü-fus daðýlýmýný yansýtmaktan ziyade Türk dýþ politikasý tarafýn-dan askeri nedenlerle üretilmiþtir. Bugün bile adanýn en ku-zey ucunda Rumlar yaþamaktadýr. B a ð ým s ýz lý k Adayý baðýmsýzlýðýna kavuþturan antlaþma Britanya, Yuna-nistan ve Türkiye arasýnda 1959'da Zürih'de imzalandý. Kýbrýs Cumhuriyeti resmi olarak 16 Aðustos 1960'da kuruldu. Baþ-piskopos Makarios Cumhurbaþkaný, Fazýl Küçük de baþkan yardýmcýsý olarak göreve baþladýlar. Ancak Küçük 1957'de Ankara'ya yaptýðý bir ziyaret sýrasýnda Türkiye'yi adanýn kuze-- Kýbrýslý Türkler daha sonra beþ Türk ile 19 karma köye geri yini almaya çaðýrmýþtý. Adanýn kaderi Kýbrýs'ta deðil Londra, döndüler. Türkiye tarafýndan finanse edilen silahlý mücahitler Atina ve Ankara'da belirleniyordu. Her üç "garantör" devlet Kýbrýslý Türklerin evlerine dönmelerini engelliyorlardý. Aðus-de Kýbrýs'ý Rum ve Türklerin barýþ içinde yanyana yaþayabile-- tos 1964'de ise Türk jetleri Rum köylerini bombaladý. cekleri bir yer olarak deðil, Ýsrail ve Lübnan'a 10 dakikalýk Kýbrýslý Türkler Fazýl Küçük'ün Lefkoþe'den yönettiði, "dev-mesafede dev bir uçak gemisi, Ortadoðu'da stratejik önemde let içinde devlet" oluþturulan bölgelerde yoðunluklu olarak bir üs olarak görüyorlardý. Britanya Dhekelia ve Akrortiri ada-- yaþamaya baþladýlar. Türk ordusunun subaylarý 5 bin Kýbrýslý larýnda iki askeri üssünü korudu. Bunlar, Britanya'nýn yurtdý-- Türk "savaþçý"yý komuta ediyorlardý. Bu mini-devlet Ankara þýndaki en büyük üsleridir. Bu üsler her Ortadoðu krizinde tarafýndan kontrol ediliyordu. Bu kontrol, öðretmen tayinleri-önemli bir rol oynamýþtýr. Üsler, Britanya topraðý sayýldýðý için ne müdahaleye kadar vardýrýldý. TSK'de "Bozkurt" olarak bili-Kýbrýs yasalarýna tabi deðiller. nen General Kemal Coþkun, askeri kumandayý elinde tutu-yordu. 19 6 3- 1 96 4 K ý br ý s l ý T ü r k l i d e rl e r i n 1 8 A r a l ý k 1 9 6 4 ' d e Adadaki Rum ve Türklerin TMT, 1958'den baþlayarak K ý b r ýs l ý T ü r kl er e d u yu r d u k la r ý k u r al l ar bölünmesi ve birbirine düþ-Kýbrýslý Türkleri, köylerini a þ að ý d a b e li r t i lm e k t ed i r : man edilmesi hýzla devam edi-terk ederek kuzeye taþýnmaya Ýzin belgesi olmayan Kýbrýslý Türklerin Rum bölgesine geçyordu. Bu bölünmüþlük her iki zorladý. 1963'de EOKA daðýldý tarafýn yöneticileri ve garantör ama eski EOKA unsurlarý poli-- meleri yasaklanmýþtýr. sin içinde mevzilenmiþti. TMT 1. Rumlarla ticari iliþki kurma amacýyla bu kurala karþý çý- devletlerce derinleþtiriliyordu. M a k a r i os v e E n o s i s ise faaliyetlerini sürdürüyor-- kanlar 25 sterlin para ve hapis cezasýna çarptýrýlacaklardýr. 2. Para cezasý aþaðýdaki hallerde verilecektir: du. Yunan ve Türk hükümetYunanistan'da Papadopou-a) Kýbrýslý Rumlarla konuþan, pazarlýk yapan ve leri bu terör örgütlerini gizlice los hükümeti 21 Nisan herhangi bir yabancýyý bizim bölgemize getiren. finanse ediyorlardý. 1967'de bir askeri darbe ile b) Kýbrýslý Rumlarla resmi iþler için iliþkiye geçenler. Makarios 1963'de bazý ana-devrildi. Yeni kurulan askeri c) Kýbrýslý Rum mahkemeleri önüne çýkanlar. yasa deðiþiklikleri önerdi. Ati-rejim, Ýngiltere'den baðýmsýz-d) Kýbrýslý Rum hastanelerinde muayene olan veya na ve Ankara tarafýndan silah-lýk mücadelesi veren, ancak ilaç almak amacýyla gidenler. landýrýlan gerici güçlerin varlý-Yunanistan Ýç Savaþý sýrasýnda ðý, Rum polisler ve Kýbrýslý 3. Kýbrýs Rum bölgesine aþaðýda belirtilen nedenlerle gi- binlerce komünisti katleden Türkler arasýnda çýkan bir ola-- denler, 25 sterlinlik para veya daha aðýr bir ceza ve bir ay- George Grivas'ý destekledi. E-yýn büyütülerek çatýþmaya lýk hapis veya kýrbaçlama ile cezalandýrýlacaktýr. OKA-B'yi (ikinci EOKA) kuran a) Gezinti varmasýna neden oldu.Bu ça-Grivas, adanýn Yunanistan'a b) Kýbrýslý Rumlarla arkadaþlýk etmek týþmada 191 Türk ve 133 baðlanmasýný istiyordu ve yeni c) Eðlence Rum'un öldüðü tahmin edili-bir çatýþma baþlattý. Ancak yor. 24 Türk köyü ile karma Kýbrýslý Türkler artýk bir açýk hava hapishanesine kapatýl- ABD'nin baskýsýyla Türkiye ve köylerde 72 ev terk edildi. mýþlardý. Türk askerleri de gardiyanlarýydý. Yunanistan arasýnda bir
on
K I B R I S L I
m
dahalenin
tutsa
antlaþmaya varýldý. Grivas ve 12 bin Yunan askeri adadan çekildi. Atina'daki cuntanýn amacý Makarios'u devirerek adada da bir diktatörlük kurmak-tý. 1968 baþýnda Makarios, Enosis politika-sýndan vazgeçti. Yunanistan'a sadýk din adamlarý Makarios'u istifaya zorlamaya ça-lýþtýlar. Makarios tam tersine baþkanlýk için yeniden adaylýðýný koydu ve oylarýn yüzde 95.4'ünü alarak seçimi kazandý. Enosis ta-raftarý aday ise sadece yüzde 3.7 oy aldý. Bu seçimler Enosis politikalarýnýn terk edilme-sinin adada ne denli yaygýn destek gördü-ðünün bir ifadesiydi. TMT, taksim politikalarýna karþý çýkan 1960: Rum ve Türk iþçilerin demokratlara, Rum iþçileriyle birlikte PEO ortak sendikasýnýn çocuk yuvasý sendikasýnda örgütlenen, mücadele eden Türk iþçilere karþý muazzam bir terör politikasý iz-- dan her iki kesim de etnik temizlik uyguladý. 1974 hareketi ile ledi. Ýþçiler tam anlamýyla silah zoruyla PEO'dan ay-- adadaki Türk nüfus yüzde 18 olmasýna raðmen adanýn yüzde rýlýp milliyetçi Türk sendikalara üye olmaya zorlan-- 35’i iþgal edilmiþtir. Ýþgal edilen topraklarda yaþayanlarýn yüz-dý. TMT iki toplum arasýndaki çatýþmalarý týrmandýr-- de 75'i Rum'du. Kýbrýs'taki savaþta yenilerek zayýflayan Yunan devleti, Atina mak için cami kundaklama dahil provokasyonlar-Politeknik ayaklanmasýna karþý koyamadý ve cunta devrildi. dan da kaçýnmýyordu. Kýbrýs Cumhurbaþkaný Makarios'un 1963'de Ancak ada suni bir þekilde ikiye bölünmüþtü. Güneyde az sa-önerdiði anayasa deðiþikliði ve buna Türkiye ve yýda Türk ve kuzeyde de az sayýda Rum kalmýþtý. Britanya sömürgeciliðinin savcýsý ve terörist TMT'nin kuru-Cumhurbaþkaný Yardýmcýsý olan Fazýl Küçük liderliðindeki Türk kesimin gösterdiði tepki, iki toplum arasýnda gettolaþma cusu Denktaþ da o günden bu yana Kýbrýslý Türkler için kuru-ve çatýþmalarýn yoðunlaþmasýyla sonuçlanmýþtýr. Makarios lan açýk hava hapishanesinin liderliðini yürütmektedir. 1962'de Ankara ziyareti sýrasýnda M a p u s ha n e C o ð r a f i ko n u m u n u n es ir i deðiþiklik önerilerini görüþmek is-12 Eylül 1980 darbesi sonrasýnýn þa-Akdeniz'in üçüncü büyük adasý olan Kýbrýs hin anlayýþýyla 1983'de kurulan KKTC, temiþ ancak Türk yetkilileri tara-fýndan reddedilmiþti. Kýbrýs'ý Bað-- coðrafi konumu nedeniyle tarih boyunca Do-- Öðretmen Ahmet Barçin'in ifadesiyle lantýsýzlar hareketine dahil eden ðu-Batý arasýnda bir sýçrama tahtasý olarak kul-- "bir açýk hava hapishanesi"ne dönüþtü-Makarios Ankara tarafýndan Kýzýl lanýlmýþtýr. Tarih boyunca Akdeniz ve Mýsýr rüldü. KKTC'nin 200 bin kadar olan nü-Papaz olarak damgalanmýþtý. Kýb-- için önemli bir ticaret yolu oluþturmuþtur. MÖ fusunun 100 binden azýnýn Kýbrýslý ol-rýs'ta ise Türk yöneticileri meclis-- 1000'deki Finike iþgali MÖ 709 yýlýna kadar de-- duðu tahmin edilmektedir. 1974 sonra-vam ediyor. Yunan, Asur ve Persler'in iþgaline sý adalýlarýn durumu ise günden güne ten çekildiler. EOKA-B, 1970'de Makarios'a bir uðruyor ve MS 395-1184 arasý Bizans hakimiye-- kötüleþti. suikast giriþiminde bulundu ve tine giriyor. Bundan sonra 1489'a kadar Lüzin-KKTC, Türkiye dýþýnda baþka hiçbir 1971 yýlý boyunca solcu Kýbrýslý yanlarýn, 1571'e kadar da Venedik'in egemen-- ülke tarafýndan tanýnmamaktadýr. Türk Rumlarla adanýn baðýmsýzlýðýný sa-- liðine geçiyor. Kýbrýs 1571'de Osmanlý'nýn eli-- devleti KKTC'yi Süleyman Demirel'in vunan (Enosis deðil) diðer kesim-- ne geçti. Osmanlý adada Müslüman nüfusu zo-- belirttiði gibi 81. Vilayet olarak yönet-runlu iskan ve göç politikalarýyla artýrmaya ça-- mektedir. Seçimlerden, itfaiye güçleri-lere saldýrýlarýný yoðunlaþtýrdý. 1967-1974 yýllarý arasýnda Kýb-- lýþtý. 300 yýl Osmanlý'nýn egemenliðinde kalan ne kadar her þey Türkiye tarafýndan be-rýslý Rum ve Türkler arasýnda ne-- ada 1878 yýlýnda Çarlýk Rusyasý ile sýnýr sorun-- lirlenmektedir. redeyse hiç çatýþma yaþanmadý. larýnda yardým etmesi karþýlýðýnda Ýngiltere'ye Bununla birlikte ada halký sürekli EOKA-B'nin þiddeti Rum soluna kiralandý. Kýbrýs halký bu konuda söz sahibi ol-- yoksullaþýyor. Rum kesiminde ortalama madý. yöneliyordu. gelir 14 bin dolar iken KKTC'de bu ra-Birinci Dünya Savaþý'nýn baþlamasýyla Ýngilte-- kam 2 bin dolarý aþmýyor. KKTC ayný 1974'de Atina'daki diktatörlük tarafýndan desteklenen EOKA B re Kýbrýs'ý sömürge haline getirdi. 1923 Lozan zamanda Türkiye'nin gazinosu haline darbesi Makarios'u devirdi. Yeni Antlaþmasý ile Türkiye Kýbrýs üzerinde her tür-- getirilmiþtir. Uyuþturucu dahil her türlü "Baþkan" Nicos Samson rejiminin lü hak iddiasýndan vazgeçti. 1949 yýlýna kadar kaçakçýlýk ada üzerinden yapýlmaktadýr. hedef Kýbrýslý Türkler deðil yine Türk devletinin Kýbrýs politikasý yoktu. Ýngilte-- Her türlü para aklama ve çete iþleri Kýb-re bu süreçte adayý askeri bir üsse dönüþtürdü rýs üzerinden döndürülüyor. Abdullah Rum soluydu. (Aðrotur ve Dikelya). Kýbrýs Soðuk Savaþ yýlla-- Çatlý'nýn Susurluk kazasýnda ölmeden Ý þ g al rýnda Ýngiltere ve ABD için önemli bir üs duru-- önceki son duraðý Kýbrýs'tý. Ancak Türkiye egemenleri bu KKTC ana muhalefet lideri Mustafa darbeyi Fazýl Küçük'ün 1957'de mundaydý. Ýsrail'in kurulmasý bölge açýsýndan önerdiði iþgali gerçekleþtirmek bir dönüm noktasý oluþturdu ve 1956'da Sü-- Akýncý, "Bu bir demokrasi deðil. Anka-için bir bahane olarak kullandýlar. veyþ Kanalý'nýn da açýlmasýyla Kýbrýs'ýn bölge-- ra'nýn her þeye karar verdiði bir durum-Türk ordusu 40 bin askerle adaya deki ekonomik ve askeri önemi yeniden arttý. da nasýl olabilir ki?" diyor. Tanýnmýþ Zürih ve Londra Antlaþmalarý sonucunda muhaliflerden Alpay Durduran, "Bizi çýktý. 200 bin Kýbrýslý Rum, onbin-Kýbrýs 15 Aðustos 1960'da Ýngiltere, Yunanis-- kurtaranlardan kendimizi kurtarmak is-lerce Türk göç etmek zorunda tan ve Türkiye'nin garantörlüðü altýnda iki top-- tiyoruz" diyor. Cumhuriyetçi Türk Par-kaldý. Türk ordusunun iþgali sýra-lumlu bir Cumhuriyet olarak baðýmsýzlýðýný ka-- tisi lideri Mehmet Talat, 30 yýldýr ikti-sýnda 6 bin kiþi öldü. Ýþgal ardýn-zandý.
onbir
M DAHALEYE SON! KIBRIS KIBRISLILARINDI darda olan Denktaþ'ýn Kýbrýslý Türkleri deðil Türkiye'nin stratejik çýkarlarýný savunduðunu söylüyor. Son genel seçimlerde Denktaþ'a karþý mu-halefet o kadar yükselmiþti ki partisinin yeni-den seçilmesi olasý görünmüyordu. CTP, TKP ve YKP gibi muhalefet partileri 1998'de yapý-lan seçimlerde yüzde 40 oy aldýlar. Ancak Türk devleti seçim sürecine müdahale ede-rek Denktaþ'tan yana aðýrlýðýný koydu. Denk-taþ ise Kýbrýs'ta MHP'nin karþýlýðý olan Ulusal Halk Hareketi'ni (UHH) destekleyerek muha-liflerini sindirmeye çalýþýyor. Muhalif Avrupa Gazetesi 17 Mayýs 2001'de Denktaþ'ýn danýþ-manlarýndan UHH'li Taner Etkin'in TMT-B'yi kurduðu ve köy köy dolaþarak örgütlediðini açýkladý. Avrupa Gazetesi TMT-B'nin AB taraf-tarlarýna, iki toplum arasýnda barýþ ve dostlu-ðu özendirenlere, sayýlarý gittikçe artan Gü-ney Kýbrýs pasaportu sahiplerine karþý müca-- “Yunan oyununa geliyorsunuz”, “satýlmýþlar”, “casuslar”, dele ettiðini vurguladý. Gazete TMT-B'cileri “hainler” diye suçlananlar ÝNADINA alanlarý daha fazla eðitmek için Türkiye'den özel birliklerin doldurdu. Özellikle gençler, “bir þey bilmiyorlar” diye KKTC'ye geldiðini iddia etti. aþaðýlandý. AMA onlar “ÖZGÜR ÝRADEMÝZLE BURDAYIZ” Bu faaliyetlerin ada için ne kadar büyük bir diye pankartlar açýp haykýrdýlar: Denktaþ istifa! tehlike oluþturduðu ise açýk. den oluyor. Yunanistan ve Türkiye'nin sahip olduðu tanklar M üd a h a l e y e s o n Ýngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ýn 1950'lerden beri Kýb-- Almanya, Ýngiltere, Fransa, Ýtalya'nýn toplamýndan daha fazla. rýs'ta izlediði askeri çözümlere dayalý müdahaleci tutumu ada-- Ýki ülke arasýnda Kýbrýs üzerinden týrmandýrýlan gerginlik an-nýn parçalanmasý ve düþmanlýðýn, milliyetçiliðin körüklenme-- cak egemenlerin iþine yarayabilir. Baþýný ABD'nin çektiði ulus-sinden baþka bir þeye hizmet etmemiþtir. Yunanistan ile böl-- lararasý silah tacirleri ise her iki ülkeyi de silahlandýrarak cep-gesel rekabetini Kýbrýs üzerinden sürdüren Türkiye, Kýbrýs'ýn lerini dolduruyorlar. Kýbrýs, ABD ve Ýngiltere için Ortadoðu'ya kana boðulmasýndan sorumludur. Kýbrýs'a yapýlan bütün dýþ 10 dakika mesafede büyük bir askeri üsten baþka bir þey de-müdahaleler sorun yaratmýþ ve her müdahale bu sorunu biraz ðildir. ABD ve Avrupa egemenleri bu dev askeri üssü koru-mak için ellerinden geleni yapacaklardýr. Kýbrýs halkýnýn ne daha derinleþtirmiþtir. Türkiye egemenleri bölgede Ýsrail ile ittifak halinde egemen istediðinin onlar için bir önemi yok. Türkiye'nin, Kýbrýs'ýn AB üyeliði konusunda takýndýðý teh-güç olma, Orta Asya petrollerinin bekçiliðini yaparak buradan ditkar tutumu hiçbir þey haklý çýkaramaz. Kýbrýslýlar için AB pay alma peþindeler. Güneydoðu'da 15 yýl savaþ yürüten, Irak, Somali ve Kosova Savaþý'na ortak olan, Suriye'nin suyunu ke-- üyeliðinin bir kayýp olacaðýný düþünsek de Türkiye'nin buna sen, Azerbaycan'da darbe giriþimlerinde bulunan, Afganis-- karþý çýkma hakký yoktur. AB'ye katýlýp katýlmama kararý Kýb-tan'a asker gönderen Türkiye egemenleri bölgedeki en saldýr-- rýs halkýna býrakýlmalýdýr. gan, yayýlmacý güç durumundadýr. T ü r k s o lu ve K ýb r ý s Türkiye'nin bu ko-1974 sonrasýnda Türk solu içinde Doðu Perinçek, adadaki faþistleri güçlendirdiði gerekçesiyle iþgale numunu güçlen-- karþý çýkmýþ ancak bu tutumunu sonra deðiþtirmiþtir. dirmesi hem böl-Türk solu Kýbrýs konusunda genelde sessiz kalmýþtýr. 27 Mayýs 1960 darbecileri adada terörist TMT'yi gedeki halklar ve adanýn bölünmesini desteklemiþlerdir. Hatta 1966'da TÝP Genel Baþkaný Mehmet Ali Aybar, Üçün-hem de bütün cü Parti Kongresi'nde, Hükümeti Kýbrýs konusunda yeterince müdahaleci davranmamakla suçlamýþtýr. bunlarýn faturasýný Halbuki sorun Türk Hükümeti'nin müdahaleci davranmasýydý. ödemek durumun-Kýbrýs solunda ise Türkler arasýnda 1968 Hareketi dalgasý üzerinde kurulan CTP (Cumhuriyetçi Türk da býrakýlan iþçi, Partisi) Rumlar arasýnda ise Komünist Parti AKEL öne çýkmýþtýr. Her iki parti de kendini anti-emperya-yoksul ve ezilenle-- list olarak ABD'ye karþý SSCB yanýnda tarif ediyordu. Halbuki ABD ve Ýngiltere kimi zaman bir tarafý ki-rin sýkýntýlarýný da-- mi zaman da diðer tarafý desteklerken her iki tarafý da silahlandýrdý. ha da arttýracaktýr. Solun anti-emperyalizmi ne yazýk ki milliyetçilik ile sakattý. AKEL, ABD'nin Türkleri desteklediði, CTP Türkiye ege-- de Rumlarý desteklediði iddiasý üzerinden anti-emperyalist bir çizgi oluþturmaya çalýþýyordu. Bu politi-menlerinin Yuna-- kalar adadaki bölünmüþlüðü derinleþtiriyordu. nistan ile yürüttü-"Anavatan Türkiye" söylemi çok aðýr basýyordu. Türkiye'nin adaya sürekli müdahalelerine karþý çýkan ðü rekabet her iki Toplumcu Kurtuluþ Partisi ve onun 12 Eylülcülerin tasfiye etmeye çalýþtýðý sol kanadý da Türkiye'ye ana-ülkenin de Avrupa vatan olarak bakýyor, Kýbrýs için baðýmsýz ve iki toplumun barýþ içinde birlikte yaþayabilecekleri bir çiz-ortalamasýnýn iki gi öngöremiyordu. katý düzeyinde as-1960 ve 70'lerde kitlesel olan sol hareket kendi egemenlerinin müdahaleciliðine karþý, adanýn askeri keri harcamalarda bir üsse dönüþtürülmesine, EOKA ve TMT çetelerine ve silahlandýrýlmalarýna karþý kararlý bir tutum ge-bulunmasýna ne-- liþtirebilseydi milliyetçiliðe karþý bir set oluþturabilirdi. Bu görev, bugün hala güncel.
oniki
“Emperyalist güçler ve egemen sınıf barış getirmez”
GÜNEY KIBRIS’TAN MEKTUP:
Güney Kıbrıs’taki kardeş grubumuz İşçi Demokrasisi’nin mesajı: Plan barış getirmez
Annan’ın Kıbrıs sorununun çözüm planı, adanın güneyinde iki tür tepkiye neden oldu. Bir tanesi, Kıbrıslı Türkleri yok etmek ve saf bir ‘Helenistik Kıbrıs’ yaratmak isteyenlerden, diğer tepki ise Kıbrıslı Rumlara ve Türklere barış, refah ve uzlaşma getireceği dayanağıyla Annan Planı’nın avukatlığını yapanlardan geliyor. Plan üzerine benzer tepkiler kuzeydeki Kıbrıslı Türklerde de ortaya çıktı, bir tarafta planı felaket olarak algılayan milliyetçiler, öbür tarafta önerilen planın tecrit, sefalet ve mahrumiyetten kurtulmak için son şans olduğuna inananlar. Kuşkusuz, yeşil hattın hem kuzeyinde hem de güneyindeki milliyetçiler ancak tam bir ‘etnik çözüm’ ile tatmin olabilirler. Böyle bir çözümü sağlayabilmek için bizi yeni bir krize ve savaşa sürüklemekte bir an bile tereddüt etmeyeceklerdir. Bundan dolayıdır ki, EOKA Savaşçılar Birliği’nin plana karşı ‘etkin tepki verecekleri’ beyanatı ile kuzeyde de Bozkurtlar tarafından benzer demeçlerin verilmesi tesadüfi değildir.
Annan Planı’nı savunanlar ve AB destekleyicileri, her şeyin geçmişte kaldığını ve AB’nin gerekli olan garantiyi sağlarken önerilen planın bir çıkış sunabileceğini savunuyorlar. Ancak, durum hiç de göründüğü gibi değil!
“Yeni durum”
Annan’ın Kıbrıs sorununun çözüm planı, bugünün karşılıklı ilişkilerini ve Kıbrıs Rum Kesimi ile Kıbrıs Türk Kesimi arasındaki güç dengelerini yansıtan bir uzlaşma oluşturuyor. Kıbrıs Rum Kesiminin egemen sınıfı 1974 savaşını, Kıbrıs Türk kesimi üzerindeki baskınlığını ve sonunda önemli bir toprak parçasını kaybetti. Kıbrıs Türk kesimi ve Türkiye egemen sınıfı 1974’den beri süren ekonomik ve politik savaşı kaybetti. Annan Planı bu gerçeklikleri yansıtıyor. Kıbrıslı Rumlar, sunulan plana göre, kaybettikleri toprakların bir bölümünü geri alacaklar ve Merkezi Hükümet kanalıyla adanın kuzeyi üzerinde bir tür kontrol kazanacaklar. Ayrıca, Kıbrıslı Rum kapitalistler, göçmen işçilerin yerine Kıbrıslı Türklerin geçeceğini düşündüklerinden, ucuz bir işgücü piyasasına ulaşabilecekler. Yunanistan Başbakanı Simitis, Avrupa’da, bu gelişmelerde önemli bir rol oynayan şahsiyet olmayı ve bölgesel güç olarak Yunanistan’ın rolünü perçinlemeyi amaçlıyor. Kıbrıslı Türkler Avrupa Birliği’ne girmeyi ve sefaletten kurtulmayı umuyorlar. Türkiye üyelik görüşmelerine başlamak, tarih belirlemek ve mali destek almak için AB’ye gidiyor ve ekonomik ve politik krizRum ve Türk iþçiler düþman deðil lerinin üstesinden gelmeyi kardeþtiler. Her iki toplumda da düþ- umuyor. Kısacası, Annan manlýðý yaratan ve körükleyenler mil- Planı, ‘yeni durum’u olduğu liyetçiler ve faþistler oldu. Bugün de gibi kabul etmek ve Irak’ta olması yakın bir ayný güçler iþ baþýnda.
savaşa katılarak savaş sonrası askeri operasyonlarda emperyalistlerle işbirliği yapmak koşuluyla, Kıbrıs’taki tüm taraflara birer hediye sunuyor. Sonunda her iki tarafca referanduma sunulacak olan nihai ‘Kuruluş Antlaşması’, sadece ‘ortak devlet’ ve iki tane ‘parçalı devlet’ kurulmasına ve coğrafi ayarlamalara değinmiyor, aynı zamanda adada Ingiliz üslerinin kabul edilmesine, Kıbrıs’ın AB üyeliğine, her iki taraf tarafından bugüne kadar imzalanan antlaşmaların tanınmasına ve Israil’in önemli çıkarlarının çiğnenmemesine de gönderme yapıyor. Hiç kuşku yok ki, Annan Planı öncelikle Anglo-Amerikan çıkarlarına ve onların Orta Doğu’daki stratejik planlarına hizmet etmek için oluşturuldu. Dolayısıyla, gerçekte Annan Planı bölgede varolan düşmanlığı yoğunlaştırarak ve yeniden üreterek etkili olacaktır. Dahası, Anayasa’nın çoğu hüküm ve şartı, güvensizlik ve anlaşmazlık tohumları içeriyor. Kısacası, Annan’ın ‘barış’ planının arka planını, Bush ve Blair’in Irak’a karşı hazırladığı vahşi saldırı oluşturuyor. Bu nedenle, tepeden düzenlenen ve dayatılan planlara güvenemeyiz. Geçmişteki bütün savaşlarda (1991 de Irak, Somali, Yugoslavya, Afganistan’da) ve Sharon’un Filistinlilere karşı uygulamaya devam ettiği katliamda, ABD ve BM ile birlikte başrol oynayan AB’nin önerdiği planlara hiçbir şekilde güvenemeyiz.
Ikiyüzlülük
Adada barış, demokrasi ve refah umudu, Kıbrıs’ın AB’ye girmesinde veya emperyalistlerin ‘barış’ planlarında değil, Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye’deki halkların ortak ve birlikte eylemlerinde aranmalıdır. Birçokları, Annan Planı’nı, bu planın Kıbrıslı Rumların ve
“Zorla dayatılan, şantaj ve tehditle uygulanan bir barış mümkün değildir”
onüç
GÜNEY KIBRIS’TAN MEKTUP:
Kıbrıslı Türklerin barış içinde bir arada varolabilece- diplomatik silah haline dönüştürülmüştür. Tesadüf değinin güvencesi olduğuna, Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı ğildir ki, Demokratik Ralli’nin sağcı lideri Anastasiadis Türklerin ortak mücadelesini kolaylaştıracağına ve ‘yakınlaşma’dan söz edebilmektedir. ilerleteceğine (sözde bugünkü coğrafi ayrılık ve böAşağıdan Mücadele lünmeye nazaran bir ilerleme sağlayacağına) inandıklaÖbür tarafta mücadele eden işçilere, emekçilere rı için destekliyor. Ne var ki, plan ne coğrafi birlikteliği ne de genel olarak insanların serbest dolaşımını sunabileceğimiz tek anlamlı ve gerçek dayanışma şugetiriyor. Kaldı ki, Kıbrıslı Rumlarla Türklerin coğrafi dur: Kendi tarafımızdaki milliyetçilere ve Kleridis hüolarak birlikte yaşayacakları durumda bile, bu durum kümetine karşı mücadele etmek, ambargonun derhal ille de birlikte mücadele edileceği anlamına gelmeye- kaldırılması için savaşmak ve Kıbrıslı Türklerin kendicek. Geçmişte, adada Kıbrıslı Rumlarla Türkler birlik- lerini tehdit altında hissetmelerini engellemek için AB üyelik sürecinin donte yaşıyordu, fakat durulmasını talep etbu durum savaşı ve mek. Ayrıca, silahlankan akmasını engellema harcamalarının medi. Asıl ihtiyacımız derhal sona ermesini olan, siyasi birliktir. ve sınırın açılmasını Her iki tarafta talep etmeliyiz. Klerida egemen sınıfın dis’e açıkça belirtmeçıkarlarına ve bölgeliyiz ki, adaya barış de emperyalistlerin getirecek olan deamaçlarına karşı çımokratik bir planı kan politikalar sagerçekten istiyorsa, vunmamız gerek. Kıbrıslı Rum taraf Her şeyden önce, Kıbrıslı Türk tarafın ‘kendi’ tarafımızda istediği her tür otomilliyetçiliğe karşı nomiyi vermek zorunmücadele etmemiz dadır. Zorla dayatıgerek. Sadece ‘etnik lan, şantaj ve tehdit temizlik çözümü’ yollarıyla uygulanan arayan aşırı milliYeþil Hattýn Güneyi: bir birlik barışçı olayetçilere karşı değil, maz. “Arkadaþým Hüseyin’i görmek istiyorum” aynı zamanda gizli Türkiye, Yunanismilliyetçilere, ‘uyumlu’ olduklarını iddia edenlere de karşı durma- tan ve Kıbrıs’taki Anglo-Amerikan askeri üsleri Irak’a karşı yapılacak yeni savaşta etkili bir rol oynayacaktır. lıyız. Hem Klerides hükümeti, hem Kıbrıslı Rum siyasi Halihazırda Kıbrıs’taki Ingiliz üsleri savaş hazırlıklarıçevreleri, Kıbrıslı Türklerin Denktaş’a karşı harekete na başlamış bulunmaktadır. Bu durum, ilk defa, Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrısgeçmesinden ‘duygulandıklarını’, ‘saygı ile’ karşıladıklarını ilan ediyorlar. Oysa, aynı zamanda, Kıbrıslı Türk- lı Türkler arasında savaşa karşı politik bir ittifak lere karşı ekonomik ve siyasi ambargo uygulamakta, kurma olanağını yaratmaktadır. Her iki tarafta da, onları kültürel ve spor etkinliklerinden dışlamakta te- yöneticilerimizin emperyalistlere teslim oluşlarına reddüt etmiyorlar. Kıbrıslı Rum tarafın uyguladığı bu ve adadaki Ingiliz üslerine karşı, ortak ve paralel saldırgan politika, Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye tama- bir mücadele yürütebiliriz. Örneğin, Dhekelia Garnimen bağımlı hale gelmesinin ve bugün içinde bulunduk- zonundaki üslere karşı gösteriler örgütleyebiliriz. Avları berbat duruma düşmelerinin başlıca nedeni olmuş- rupa Sosyal Forumu, 15 Şubat gününü Avrupa çapında tur. Kıbrıslı Rum taraf, Kıbrıslı Türkleri AB dışında bı- savaşa karşı eylem günü olarak ilan etti. Bu, sınırın her rakmakla tehdit etmekte ve Simitis’in dediği gibi iki tarafındaki kitlelere hedef göstermek için eşsiz ‘Türkiye’nin AB’ye girmesinin yolu Yeşil Hattan geçer’ bir fırsat: emperyalistlerin tepeden inme barış planı iddiasında bulunmaktadır. Aynı zamanda, tüm Kıbrıslı değil, aşağıdan ortak mücadele; savaşın, ırkçılığın ve Rum siyasi liderleri Kıbrıslı Türklerin sözde kurtarıcı- neo-liberalizmin Avrupa’sına karşı ortak mücadele. sı havasına girmekte ve Kıbrıslı Türklere ‘yardım’ etIşçi Demokrasisi (Ergatiki Demokratia) mek için Partiler Arası Dayanışma Komitesi’nin kurulmasını desteklemektedir. Maalesef, ‘yakınlaşma’ poliÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ (Ergatiki Demokratia) tikası, milliyetçiliğe karşı ve sınırın iki yanındaki kitleTel: 22349959 / 99698503 / 99625620 ler arasında dostluk ve karşılıklı güven yaratma politiE-mail: wd@workersdemocracy.net kası olmaktan çıkarılıp, öbür tarafa karşı kullanılan bir Web: www.workersdemocracy.net
“Rum ve Türkler birlikte yaşayabilirler”
ondört
YUNANÝSTAN’DAN MEKTUP:
Bush, Simitis, Erdoğan, BM ve AB, Kıbrıs sorununu çözeceklerini iddia ediyorlar. Yunanistan'daki kardeş grubumuz Sosyalist İşçi Partisi'nin (SEK) liderlerinden Panos Garganas, onlardan bir şey beklememek gerektiğini tartışıyor:
E
ğer "Kıbrıslı Rum ve Türkler birlikte yaşabilirler mi" diye sorarsak, yanıtımız kesinlikle "Evet"tir. Kıbrıs'ta adil bir çözümün anlamı, adanın Orta Doğu halkları için bir tehdit olmaktan çıkartılması ve Bush'un Irak'a saldırmak için kullanacağı üslerden arındırılması demektir. Insanların Israil'deki Filistinlilerin durumuna düşmeden, etnik kökenlerinden bağımsız olarak barış içinde yaşayabilmeleri demektir. Adada Rumların çoğunluk olması Türklerin ikinci sınıf vatandaş olacağı anlamına gelmemeli. izler bütün sınırları yıkmak istiyoruz. Avrupa'daki sınırların hepsini tüm dünyaya açmak için mücadele ediyoruz. Avrupa'da sınır istemediğimiz için Kıbrıs'ta da istemiyoruz. Ancak Kıbrıs'taki sınırın büyük Yunanlıların gidip yıkmasıyla değil diğer tarafın da özgür iradesiyle kalkmasını istiyoruz. Kıbrıslı Türkler birlikte yaşamak istiyorlarsa kapımız açık ancak geçmişte olduğu gibi buna zorlanmamaları gerekiyor. unan ve Türk egemen sınıfları arasındaki çatışmanın "anavatan"dakilerin "yavru vatandaki kardeşlerini" koruma çabasıyla hiçbir ilgisi yoktur. 1950'lere kadar her iki ülkenin egemenleri de Kıbrıs ile ilgilenmiyor, tümüyle görmezden geliyorlardı. ürkiye tarafı, Osmanlı Imparatorluğu'nu kurtarmak için diplomatik bir manevra olarak Kıbrıs'ı Britanya'ya bir sömürge olarak terk etmişti. Kıbrıs'lı Türklerin bir sömürgede yaşayacak olmaları onları hiç rahatsız etmedi.
B
Y
T
B
u tartışmayı Yunanistan'da yaptığımız için, bizim kendi tarafımıza bakmamız çok daha önemli. Atina Kıbrıs'ı ne zaman "keşfetti"? 1920'lerde mi? Tabi ki hayır! O zamanlar Venizelos Britanya'nın desteğini almaya çalışıyordu. Kıbrıs'ta yaşanan 1930'lardaki isyanlar sırasında Yunanistan ada hakkında bir tek kelime bile etmedi. Ikinci Dünya Savaşı sonrası ve Yunanistan Iç Savaşı boyunca da Yunanistan egemen sınıfı ABD ve Britanya'nın desteğini almaya çalışıyordu. Yunanistan Kıbrıs'ı ancak 1950'lerde 'keşfetti'. Hindistan bağımsızlığını kazanmış, Afrika sömürgecilerden kurtulma mücadelesi veriyordu. Britanya adayı terk ettiğinde yerini kimin alacağı sorusu bu dönemde ortaya çıktı. ıbrıslı Rum ve Türkler Britanya sömürgeciliğine karşı birlikte mücadele ettiler. 1930, 40 ve 50'lerde Britanya'ya karşı büyük grev dalgaları gerçekleşti. Bu birlik, Yunan ve Türk egemenlerinin Britanya'nın yerini adada kimin alacağı konusunda rekabete girişleriyle bozulmaya başladı. ağımsızlık kazanıldıktan sonra, 1963 krizi sonrası Samson ve Giorgatzi gibi Yunan faşistleri Kıbrıslı Türklere saldırmaya başladılar. Israil ordusu nasıl Filistin köylerini buldozerle yıkıyorsa Yunan faşistleri de Türk köylerini öyle yıktılar. Türk nüfusu bu yöntemle sürüldü ve kapalı yerleşim bölgelerinde yaşamaya zorlandı. Nüfusun yüzde 18'i toprakların yüzde 4'üne hapsedildi. unanistan'daki cunta 1974'de bir darbe gerçekleştirince, Kıbrıs'ta bir
K
B
Y
Kýbrýslýlar tarih boyunca Rum-Türk, MüslümanHristiyan ayýrýmý yapmadan barýþ içinde yaþadýlar, bilikte mücadele ettiler
Rum-Türk savaşı yaşandı. 1975'de nüfus değişimi yapıldı. Aynı yılın baharında Denktaş ve Klerides Vienna'da bir araya gelerek Türkleri kuzeye Rumları da güneye göndermek üzere anlaştılar. unanistan sürekli "savunmasız kurban" rolüne büründüğü için yukarıda anlatılanları sürekli aklımızda tutmalıyız. Bugün Türkiye devasa bir krizin içinde. Türkiye'nin 1989 sonrası etkinlik alanını eski Sovyetler Birliği ülkeleri olan Türki Cumhuriyetleri'ne doğru yayma projesi, kriz ve IMF'nin eline düşmesiyle sonuçlandı. Financial Times gazetesi Türkiye bütçesinin yüzde 80-90'ının borç faizi ödemelerine gittiğini yazıyor. Türk kapitalistleri bu borçtan kurtulmak için ellerinden geleni yapacaklardır. ürkiye'den daha fazla faiz ödeyen tek ülke Brezilya'dır. Mali çevreler Türkiye'nin AB'ye girerek faiz ödemelerini azaltıp ayakta kalabi-
Y
T
onbeþ
“Savaşı ve diplomasiyi reddediyoruz”
YUNANÝSTAN’DAN MEKTUP:
T
leceğini söylüyorlar. ürkiye kapitalizmi ekonomik, askeri ve iç piyasalar açısından zayıftır. Iki yıl önce yaşanan ekonomik çöküş sırasında bir milyon işçinin sokağa döküldüğü unutulmamalıdır. Türk egemen sınıfı bir volkanın üzerinde oturduğunu biliyor. Bundan herhangi bir şüphesi olan son seçimlerde Islamcıların iktidara gelişine tekrar baksın. rtadoğu planları nedeniyle Bush Türkiye'nin AB üyeliğini ittiriyor. Bush'un Türkiye'ye, Irak'a saldırı üssü olarak ihtiyacı var. Iflas etmiş bu ülkeye istikrar kazandırmak için Türkiye'yi hızla Avrupa'ya sokmaya ihtiyacı var. vrupa liderlerine Islamcı bir Arjantin'in kendi klüplerine katılması fikri pek de çekici gelmiyor. Bunun ekonomik ve politik maliyetinin çok yüksek olmasından korkuyorlar. Bush'un Avrupa'daki en iyi arkadaşları Blair ve Berlusconi, Türkiye'nin AB'ye katılmasını destekliyorlar. Bush'un hegemonyasından korkan Fransa ve Almanya ise buna karşı çıkıyorlar. u ortamda Annan Planı, Yunan ve Kıbrıslı Rum kapitalistler için adanın tümünü ekonomik olarak tekrar kontrol etme yönünde büyük bir umudu ifade ediyor ve Denktaş'ı da zor durumda bırakıyor. olun "Annan Planı bize az geliyor daha fazlasını isteyelim" demesi kabul edilemez bir durumdur. AKEL'in Klerides'e dönüp, "hangi cesaretle silah alımını dondurursun" demesi yada KKE'nin, Kıbrıs'ın "esnek olmayan despotlarıyla" beraber Pathemelis ve Tsovolas tarafından örgütlenen yurtsever hareketin toplantılarına konuşmacı yollaması kabul edilebilir şeyler değildir. Sinaspismos da Simitis'e, "sıkı pazarlık" yapmasını, yani daha
O A B
S
B
fazlasını istediklerini söylüyor. izler bu savaş ve hak iddiaları diplomasisini reddediyoruz. Bizler bütün insanları birleştirecek, savaşa karşı bir hareket inşa ediyoruz. Gerçekçi olan perspektif Simitis'in hak id-
Floransa’da, Türk veYunanlý savaþ karþýtlarý birlikte yürüdü.
reçetesinin ve yoksulluğun devam etmesi demektir. Kıbrıs için de aynı şey söz konusudur. Güney Kıbrıs'ta yaşam standartları Yunanistan'dan daha yüksektir. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs ise birer kara deliktir. AB'ye üye olmaları Doğu Almanya'da son on yılda olanların daha küçük çaplı bir tekrarı anlamına gelecektir. nnan Planı'nın Kıbrıslı Rum ve Türkler arasında barışçıl bir uzlaşma sağlayacağı hayaline tam da bu nedenle karşı çıkmalıyız. Planın pratik sonucu, Yunanistan ve Türkiye arasındaki gerginliğin daha da artması olacaktır. Türkiye üzerinde yaratılan, bugün Kıbrıs'tan yarın da Ege'den çekilme basıncı sonuçları kestirilemeyecek yeni Kardak benzeri krizlere yol açacaktır. Annan Planı ile Kıbrıs'ta birbiriyle rekabet halinde iki kanton yaratılıyor. Böylece Ankara ve Atina kendi aralarındaki çatışmayı her zaman Kıbrıs'a aktarabilme olanağına sahip olacak. izim ihtiyacımız ise Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs'ta Floransa'daki gibi bir hareketin yaşanmasıdır. AKEL liderliği bugünkü politikası yerine Kıbrıslı Rum ve Türkleri 15 Şubat'ta Britanya üslerini kuşatmaya çağırsa insanları birleştirir, Kıbrıs'ta adil bir çözümü ittirecek olan gücü oluşturur. AKEL (Kıbrıs Komünist Partisi), KKE (Yunanistan Komünist Partisi) ve Sinaspismos liderliği bunu yapmayacak. Ancak bunu Türkiye ve Kıbrıs'taki yoldaşlarıyla beraber yeni anti-kapitalist hareket yapabilir. Panos Garganas SEK (Sosyalist Işçi Partisi)
A B
dialarına ve Simitis'e muhalefet etmek için "daha sıkı pazarlık" isteyen milliyetçilere "hayır" demektir. izler öncelikle Bush'un savaş planlarını yerine getirmek üzere hareket eden Simitis diplomasisini reddediyoruz. "Savaşa Hayır" diyoruz. Irak'lı çocukların kanıyla yıkanmış "tavizler" istemiyoruz ve Kıbrıs'ta Annan Planı ile devamı istenen üslere tabii ki "hayır" diyoruz. ynı zamanda Kıbrıs ve Türkiye'nin AB'ye girişi ile yaratılacağı söylenen sahte refah vaadini de reddediyoruz. Yunanistan 20 yıldır AB üyesi ve hala "uyum" basıncı altında. Bunun anlamı daha fazla kesinti ve özelleştirmelerdır. Türkiye için Tel 5221509, 5241001, fax: 5227177, AB üyeliği IMF sek@otenet.gr http://users.otenet.gr/~sek/
B
A
Emperyalistlerin tepeden inme barış planının alternatifi; savaşa, ırkçılığa ve neo-liberalizme karşı ortak mücadeledir. Kıbrıslı Türk ve Rumların barış için birlikte mücadele ettikleri birleşik bir Kıbrıs, hem Bush'un savaş planlarına, hem de Türk yönetici sınıfına ağır bir darbe demektir. Avrupa Sosyal Forumu'nun, savaşa karşı eylem günü olarak ilan ettiği 15 Şubat, Kıbrıs'ta asıl düşman ve dostların kimler olduğu göstermek için eşsiz bir fırsat sunuyor. ABD ve Ingiltere, Irak'a saldırı amacıyla Kıbrıs'taki üsleri de kullanmaya hazırlanıyor. Kıbrıs'ta, Yunanistan'da ve Türkiye'de, yöneticilerimizin emperyalistlere teslim oluşlarına ve adadaki Ingiliz üslerine karşı, ortak ve paralel bir mücadele yürütebiliriz. 15 Şubat'ta Kıbrıslı Türk ve Rum dostlarımızın Ingiliz üssü önünde yapacakları ortak gösteri bu nedenle çok önemli. Emperyalistlerin Irak'a saldırısını engellemek için, Kıbrıs halkının geleceğini belirleme mücadelesiyle dayanışmak için, Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye'de kanımızı emen yöneticilerimize karşı birliğimizi sağlamak için, Özgürlüğün, refahın, barışın ancak tabandan inşa edeceğimiz ortak mücadelelerle elde edilebileceğini göstermek için
15 Subat'ta Kıbrıs'taki savas karstlarıyla omuz omuza! A yþ e e vi n e; ney Kýbrýs pasaportu için N i l g ü n i þ b aþ ý n a : baþvuru yapýyorlar. Alman-Türk ordusunun adayý iþ-- ya'da da, Berlin'i ikiye bölen galinde kullanýlan þifre "Ay-- bir "Özgürlük Duvarý" vardý. þe tatile çýksýn" idi. Öðret-- Doðu Almanya yöneticileri, men Nilgün Orhun "Ayþe duvarýn Batýya karþý özgürlü-artýk evine dönsün" diyen ðü koruduðunu söylüyordu. bir yazý yazýnca yönetimin Ancak Doðu Almanlar, bu saldýrýsýna maruz kaldý. An-- "özgürlük"ten sürekli olarak cak Nilgün öðretmen ile da-- kaçmaya çalýþýyorlardý. So-yanýþma, geniþ katýlýmlý grev nunda Berlin Duvarý yýkýldý. ve gösterilere dönüþtü. Pan-E ko n o m i : kart ve dövizlerde "Ayþe KKTC ekonomisi Türkiye evine Nilgün iþbaþýna" yazý-- ekonomisinin "yavru"su. yordu. Kuzeyde yaklaþýk 2000 dolar Ma p u sh a n e, M ap u s, olan kiþi baþýna milli gelir, Pa r ma kl ý k, G ar d i y an : Güneydekinin (14 bin dolar) Kýbrýs'ta da barýþ: Lefko-- yedide biri. Binlerce Kýbrýslý þe'de yapýlan dev gösteriler-- Türk her gün sýnýrý geçerek de popüler bir þarkýnýn söz-- Güneyde çalýþmaya gidiyor. leri deðiþtirilerek Kýbrýs Mühendisler Güney’de gün-mahpushane, Kýbrýslýlar delik iþçi olarak daha fazla mahkum, Yeþil Hat demir para kazanabiliyorlar. Nü f u s: parmaklýklar ve Denktaþ da 1974'de bütün Kýbrýs'ta gardiyan beybaba olarak ta-Kýbrýslý Türklerin sayýsý 116 rif edildi. bindi. Sonuçlarý açýklanan Ye þi l h a t: Güney ve Kuzey Kýbrýs'ý son nüfus sayýmýna gö-ayýran BM kontrolündeki sý-- re, 1991'de Kuzey Kýb-nýr. Yeþil Hattýn Kýbrýslý Türk-- rýs nüfusu 198 bin leri koruduðu iddia edilir. 215'tir. Sonraki yýllarda Ancak Kýbrýslý Türkler ya göç çok sayýda Kýbrýslý Türk ediyorlar ya da gizlice Gü-- adayý terk etti. Ancak antikapitalist Aylýk Siyasi Gazete 2003 Özel Sayý 1, Uluslararasý
Akým Tanýtým Yayýncýlýk Ticaret Ltd Þti, Yazý Ýþleri Sorumlusu Türkan Uzun ÝSTANBUL: Mustafa Çelebi Mah. Tepe Sok. No. 18 Kat 4, Beyoðlu / ANKARA: PK 896, 06446 Yeniþehir Tel: 0542 230
3128 / 0535 226 9489 posta@antikapitalist.net www.antikapitalist.net Baský: Yön Matbaacýlýk
Türkiye'den Kýbrýs'a yaþa-nan göçle nüfus arttý. Kýbrýs-lý Rumlarýn terk ettiði evlerin (34 bin olduðu iddia edili-yor) tapusu bu göçmenlere verildi. Göç edenlerin çoðu Kuzey Kýbrýs vatandaþlýðýna geçirildi. Adada 35 bin TSK askeri bulunmaktadýr. KKT C: KKTC'yi resmen tanýyan tek ülke Türkiye Cumhuriye-ti. Bu nedenle KKTC sýnýrlarý içinde yaþayan Kýbrýslýlar, Türkiye dýþýnda bir ülkeye gitmek için TC pasaportu kullanmak zorundalar. KKTC yönetiminin baský ve yýldýr-ma politikalarýna ve aðýr ce-zalara raðmen 2001 yýlýnda 7 bin kiþi Güney Kýbrýs pasa-portu alabilmek için baþvuru yaptý. TM T : Türk Mukavemet Teþki-latý. "Rum katliamýný durdur-mak" için kurulduðu söyle--
nen TMT, Rum ve Türklerin barýþ içinde birlikte yaþaya-bileceðini söyleyen çok sayý-da Türk aydýn, yazar ve sen-dikacýyý öldürdü. E OKA: TMT'nin güneydeki ikizi. EOKA'nýn gerçekleþtirdiði 265 "infaz"dan 131'indeki hedef Rum, 143'ünde ise Ýngiliz ya da Türk'tü. Yani E-OKA, Kýbrýslý Türk'ten fazla Kýbrýslý Rum öldürdü. E n os i s : Kýbrýs adasýnýn Yunanis-tan'ýn parçasý olmasýný amaçlayan yaklaþým. (Hatay ili Türkiye sýnýrlarýna referan-dum yapýlarak katýlmamýþ mýydý!) K ý b r ý s T ü r k ' t ü r: Türk ve Müslümanlarýn nüfus içindeki oraný adanýn son 500 yýllýk tarihi süresince hiçbir zaman yüzde 25'i aþ-madý.
ABONEL K LET M
VE ˙ N
posta@antikapitalist www.antikapitalist.net