Antikapitalist 52

Page 1

DTP’nin kapatýlmasýna izin vermeyelim! www.antikapitalist.net

Eylül 2008 / Sayý 52 / Fiyatý 1 YTL

Yoksulluk, savaş, çeteler, darbeciler…Bu kısır döngüyü kırmak için

Hepimiz Davacýyýz!

rgenekon iddianamesi, devletin derinine indikçe pisliðin de artýðýný, çok sayýda üst düzey devlet görevlisinin bu pisliðin bir parçasý olduðunu bir kez daha bütün çýplaklýðýyla ortaya koyuyor. Devletin; kendi görevlilerinin, aydýnýn, sendikacýsýnýn canýna kýydýðýnýn ortaya çýkýþý bu Cumhuriyetin kanlý temellerine iþaret etmektedir.

E

U U U U U

Ergenekon soruşturulması derinleştirilsin "Fırat'ın doğusundaki Ergenekon” da soruşturulsun Bütün darbeciler yargılansın! Akan kan durdurulsun, toplumsal barış sağlansın Eşitlikçi, özgürlükçü, sosyal bir anayasa hazırlansın

Halkýn tercihlerine, barýþa, özgürlüðe ve demokrasiye tahammülü olmayan derindeki bu devletin, toplumu birbirine düþman etmek için her ama her yola baþvurmaktan geri durmadýðý ortada. Artýk atýlan her bomba, "faili meçhul" her cinayet Susurluk'tan Þemdinli'ye, Þemdinli'den Ergenekon'a uzanan bu örgütlenmeleri akla getiriyor. Daha fazla refah, özgürlük, demokrasi ve barýþ isteyenlerin azýlý düþmaný olan bu tür yapýlanmalar temizlenmelidir. Bu pisliðin dibine kadar gidilerek halen görev baþýnda olan yöneticilerin de hak ettikleri cezalarý almasý saðlanmalýdýr. Darbe yapan, muhtýra veren, darbe ortamý hazýrlamak için

tezgah kuran, Kürt sorununu çözümsüz bir çatýþma ortamýna mahkum eden bu pisliði temizlemeden daha fazla özgürlük, refah, demokrasi, halklarýn kardeþliði ve barýþ mümkün deðildir. Darbeciler ne kadar temizlenirse özgürlük alanýmýz o kadar geniþler. Dolayýsýyla Ergenekon soruþturmasýnýn þu ana kadar ortaya çýkarttýklarý olumlu

"bir baþlangýç"týr ama hiçbir þekilde yeterli deðildir. Buzdaðýnýn görünen kýsmýnýn yok edilmesi yetmez. Ergenekon soruþturmasý "Fýrat'ýn doðusu"nu kapsayacak bir þekilde derinleþtirilmeli; bütün darbeler hakkýndaki gerçekler açýða çýkartýlmalý, sorumlular yargýlanmalýdýr. Kapatma davasýný da atlatan AK Parti hükümeti derin devlet ve darbe iliþkilerini çözecek

gerçekçi adýmlar atma konusunda güven vermiyor. AKP'nin niyeti derin devleti ve darbecileri "bitirmek" deðil; kendisini kurtarmakla sýnýrlý! AKP patronlar dýþýnda topluma verdiði hiçbir sözünün arkasýnda durmadý. Sermayeye, özgürlükleri tam olarak saðlandý. Ancak “refah” sözleri yerini artan iþsizliðe, sosyal güvencesizliðe ve iþçilerin kum torbasý olarak kullanýlmasýna; “barýþ” sözleri

askeri operasyonlara, “demokrasi” sözleri de hukuksuzluða, jop ve gaz bombalarýna býraktý. Barýþý, özgürlükleri, refahý, demokrasiyi ve halklarýn kardeþliðini kazanacak mücadeleleri buna ihtiyacý olan toplumun çoðunluðuyla birlikte inþa edebiliriz. Baykal gibiler Ergenkon'un ve darbecilerin avukatlýðýna soyuna dursunlar bizler bu pisliðin temizlenmesini istiyoruz. Önümüzdeki süreçte darbecilerin yargýlanmasý talebimizi güçlendirebileceðimiz eylem ve çalýþmalar söz konusu. Ergenekon davasýnýn baþlayacaðý 20 Ekim öncesi kitlesel eylemlilikler gerçekleþtirilecek. 13-14 Eylül'de Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir'de yapýlacak darbe karþýtý mitingleri güçlü bir þekilde inþa edelim. 2004'de yaþanan darbe giriþimlerinin soruþturulmasý için Milletvekili Ufuk Uras'ýn DTP Milletvekilleri ile birlikte verdiði soru önergesinin altýna imzamýzý koyarak toplumsal desteði güçlendirelim. (www.ufukuraskoordinasyon.net) Ergenekon soruþturmasýnda hepimiz davacýyýz. Bu kanlý pisliði birlikte temizleyelim! devamı 3. sayfada...

Gökçek, ODTÜ’den Elini Çek! kurumunun binaları da kaçak. Melih Gökçek hepsini yıkacak mı??

nkara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ODTÜ’nün binalarına kaçak olduğu gerekçesiyle

A

yıkım kararı çıkartmıştı. Ancak bu bir bahane, çünkü Dışişleri gibi bazı bakanlıkların, AKP’nin ve MHP’nin ve sayısız devlet

Melih Gökçek’in asıl derdi Eymir Gölü ve ODTÜ arazilerine el koymak, piyasalara teslim ederek rantçılara açmak. Ankara'nın akciğeri diye anılan ODTÜ arazisinden pay isteyen Melik Gökçek şimdi de ODTÜ'den otoyol geçireceğini ilan etti. devamı 7. sayfada...

Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için; Halkların kardeşliği için; Özgürlük, eşitlik ve barış için; Barıştan, özgürlüklerden, emekten yana olan herkesle el ele vermek için 31 Ağustos 2008 Pazar günü Diyarbakır, Đstanbul ve Adana'da alanlarda buluşuyoruz


- 2 -

Grevli-toplu sözleþmeli sendika hakký istiyoruz

Yörsan iþçileri kazandý Susurluk'taki Yörsan fabrikasýnda sendikalý olduklarý için iþten atýlan ve 5 Aralýk 2007'den itibaren fabrika önünde direniþ gösteren iþçilerin açtýklarý dava sonucu iþe iade edilmeleri kararý verildi. Yörsan iþçisi bu önemli mücadeleyi direniþi ile kazandý. Yasalara göre ise iþyeri iþçileri almak zorunda(!) almaz ise 14+4 aylýk tutarýnda tazminat ödeyecek. Ýþçiler ve yakýnlarý Mahkeme kararýnýn duyulmasý ile birlikte fabrika önünü bayram yerine çevirdi. Yörsan direniþi kimilerine göre özel sektör örgütlenmesinde bir sembol haline geldi. Çalýþma hayatý anlamýnda hukuksuzluðun hangi boyutlarda olduðunu net bir þekilde ortaya koyan iþten atýlmalara karþý bu kazaným çok önemli bir örnek oluþturuyor. Kimileri bunu "neo-liberalizmin susurluk kazasý" olarak adlandýrsa da bu bir kaza deðil mücadeleyle elde edilen bir sonuçtur. Yörsan iþçileriyle yapýlan dayanýþma kampanyalarý da direniþi güçlendiren önemli bir etkide bulundu. Neo-liberalizme daha nice Susurluklar yaþatmak hepimizin ellerinde.

DESA’da da kazanacaðýz! DESA nisan sonunda sendikaya üye olduklarý için 41 iþçiyi iþten çýkarmýþtý. Buna karþý direniþ sürerken 3 Temmuz’da ayný nedenle DESA’nýn Sefaköy fabrikasýnda çalýþan Emine Arslan atýldý. Bunu protesto etmek için kadýn örgütleri yeni bir dayanýþma kampanyasý baþlattý. 23 Haziran Cumartesi günü Ýstanbul Beyoðlu'nda bulunan DESA maðazasýnýn önünde bir basýn açýklamasý yapan DESA Direniþiyle Dayanýþma Kadýn Platformu: "Novamed'de kazandýk, DESA'da da kazanacaðýz" dedi. Emine Arslan, iþten çýkarýlmasýný protesto etmek için her gün fabrikanýn önünde nöbeti tutuyor. Kadýn Platformu da Emine Arslan ile birlikte protesto nöbeti de tutulmasýný örgütlüyorlar. DESA'da iþyerlerinde örgütlenen Deri-Ýþ Sendikasý iþçilerin asgari ücretle çok aðýr koþullarda çalýþtýrýldýklarýna dikkat çekiyor. Gece sabahlara kadar mesaiye zorlanan iþçiler ertesi gün bir de normal vardiyalarýný çalýþmak durumunda kalýyorlar. Bazý durumlar iþçiler aralýksýz 36 saat çalýþmak zorunda býrakýlýyor.

DESA maðazalarý önünde eylemlilikleri sürdürecek olan Deri-Ýþ Sendikasý DESA ürünlerinin boykot edilmesi ve þirkete protesto maillerinin gönderilmesi çaðrýsýnda bulundu: Protesto mailleri: desa@desa.com.tr

Tülay Koçak ve Ebru Saygý toplu görüþme sürecinde Ankara'da gece oturma eylemi yapan KESK'e baðlý Büro Emekçileri Sendikasý'ndan Bülent Kaya ile kamu çalýþanlarý mücadele tarihi ve talepleri üzerine görüþtüler Ýki gündür yapýlan oturma eylemini nasýl deðerlendiriyorsunuz? Kamu emekçileri, 657 sayýlý Devlet Memurlarý Kanunu'na tabi, ordu erleri gibi her türlü gideri devlet tarafýndan karþýlanan, tabiri caizse modern bir kapý kulu idi. Cumhuriyetin çeþitli dönemlerinde calýþanlarýn sendikal hak ile grev ve toplu sözleþme talepleri 12 Eylül 1980'e kadar devam etti. TÖS ve Ýlk-Sen örneklerinde olduðu gibi kazanýmlar da saðlandý. Ancak 12 Mart ve 12 Eylül darbeleriyle birlikte bu kazanýmlar ortadan kaldýrýldý. Kamu çalýþanlarýný da gerçekten kapýkulu gibi görmeye baþladý. Bu, emek cephesi açýsýndan kabul edilebilir bir durum deðildi.12 Eylül hukukuna ve baskýsýna karþý toplumun tüm kesimleri muhalefet etmeye baþladý. 1992 bahar eylemlilikleriyle birlikte kamu çalýþanlarýnýn sendikal hak talepleri de geliþti. Bu talepler fiili olarak sendikalar kurmaya baþlayan iþçi sýnýfýnýn genel mücadelesiyle birleþti ve bu mücadele 12 Eylül rejimine karþý büyük bir muhalefet hareketi geliþtirdi. Sadece emek

cephesinden hak taleplerini deðil, demokrasi taleplerini de mücadelelerinin odaðýna koydular. Egemenler sendikalarý kapattý, sendikacýlarý sürdü. Ancak mücadele o kadar yüksekti ki önüne konan engelleri aþtý, mühürleri söktü. Kamu çalýþanlarýnýn hareketi bütün yoksullarýn, ezilen halklarýn, emekçilerin sesi oldu. Egemenler bu dalgayý denetim altýna almak için grev ve toplu sözleþme hakký içermeyen 4688 sayýlý ucube bir yasa çýkardý. Bu yasa, kamu çalýþanlarý mücadelesini ciddi anlamda sýnýrladý. KESK' in dirayetli tavrý bile toplu görüþme masasýný gerçek bir toplu sözleþme masasýna çeviremedi. KESK toplu görüþme masasýnýn hem uluslararasý sözleþmeler, hem AÝHM kararlarý hem de anayasanýn 90. maddesi gereði hakkýmýz olduðu beyanýyla bu hukuksuzluðun giderilmesini talep etti. KESK bunun için kadro düzeyinde Ankara'da toplandý. Önümüzdeki süreci nasýl deðerlendiriyorsunuz, yapýlmasý gerekenler sizce neler olmalýdýr? Yukarýda ifade ettiðim gibi KESK' in toplu sözleþme talebi hükümet tarafýndan kabul görmemiþtir. Dolayýsýyla KESK' in bu durumu kabul etmesi ve süreci sessiz geçirmesi mümkün deðildir. Kamusal istihdam biçimlerinin deðiþmiþ olmasýný da göz önüne alarak

(sözleþmeli, parttime, 4-b, 4-c, kadro karþýlýðý kariyer uzmanlýðý ve taþeronluk) böylesi bir kurumda sadece 657 ile örgütlenmenin anlamsýz hale gelmiþ olduðu açýktýr. Öyleyse fiili ve meþru mücadelenin yeniden örülmesi gerekmektedir. Yukarda saydýðýmýz kesimlerin tümünü örgütleyen, iþçi ve memurlarýn ortak örgütlülüðüne zemin hazýrlayan, iþ güvencesini esas alan, demokratik, grevli ve toplu sözleþmeli bir sendika mücadelesini yeniden baþlatmak gerekiyor. Elbette ki bunu yaparken ezilen Kürt halkýnýn hak ve özgürlük mücadelesini, özelleþtirmelere karþý mücadeleyi, din ve vicdan özgürlüðü hakkýnýn savunulmasýný göz ardý edemeyiz. Bütün bu mücadeleleri, saðlýk ve sosyal güvenlik hakký elinden alýnan veya olmayan kesimlerin eðitimden parasýz olarak yararlanma hakkýný da içine alacak þekilde toplumun tüm kesimleriyle birleþen bir mücadeleye dönüþtürmemiz, önümüze koymamýz gerekmektedir. Yakýn zamanda ise 1 Eylül Dünya Barýþ Günü ve 12 eylül rejiminin yýldönümü nedeniyle tüm demokrasi güçlerinin, emek örgütlerinin mücadeleyi yükseltmesi ve bunu da sivil ,demokratik ve özgürlükçü anayasa talebiyle taçlandýrmasý gerekmektedir. 14-15 Aðustos tarihinde KESK þube yöneticilerinin katýlýmýyla 200 kiþili bir oturma eylemi gerçekleþtirdi. Eylem iki gün boyunca Güven Park'ta gerçekleþtirildi. Toplu sözleþme taleplerini dillendiren emekçiler politik gündem tartýþmalarýnýn önemli bir parçasýný oluþturuyorlardý. AKP' ye kapatma davasý açýlmasý, Ergenekon ve demokrasi tartýþmalarý içerisinde laik cepheci hissiyatýn varlýðý, bir kesimin hala ne þeriat ne darbe sloganlarýný dillendirmesi ve hükümetin emekçilere yönelik uygulamalarýnýn yarattýðý öfke, demokratik anayasa talebi ve kasým ayýna yönelik çaðrý ile emek hareketinin ortak tavýr almasý ve birlikte hareket etmesi gerektiði alanýn konuþulan konularýydý.

Tuzla: Kum torbası değil işçiyiz uzla'da yaþanan ölümler bitmiyor. Tuzla'daki GÝSAN tersanesinde iþçiler kum torbasý niyetine kullanýlýnca 3'ü boðularak can verdi. Bu kaza deðil açýk cinayettir. Ýþçilerin yaþamýna kum tanesi kadar deðer verilmiyor.

T

Geminin acil durumlarda tahliyesini saðlayacak flikanýn test edilmesi sýrasýnda 19 kiþi flika içinde gemiden denize býrakýlmýþtý. Ýþverenin, taþeronun ve mühendislerin hatalarý sonucu flika devrilmiþ, camlarý kýrýlmýþtý. Oysa test, birkaç aþamada yapýlmalýydý. Ýlk testte flikada insan bulunmamalýydý. Tersane'lerde çalýþma koþullarýnýn ölümcül bir hal almasýnýn sorumlularýndan

birisi olan Denizcilik Müsteþarlýðý Tersaneler Genel Müdürü Yaþar Duran Aytaç bile ilk testlerin insansýz yapýlmasý gerektiðini sonradan sonraya açýkladý. Hükümetin, Bakanlarýn ve diðer yetkililerin verdikleri sözlere, açýklamalarýna ve deðiþtirilen mevzuat hükümlerine raðmen

Tuzla'daki patronlarýn kar hýrsý için tersanelerde iþçiler trilyonluk gemiler inþa ederken ölmeye devam ediyorlar. 20 Aðustos'ta da Dersan tersanesinde üzerine 2,5 tonluk makine ayaðý düþmesi sonucu sinirleri ezilen montaj iþçisi Ali Alemdar'ýn belden aþaðýsý felç oldu. Ölümlerden sorumlu olan

Hükümet yetkilileri ise Tuzla tersanesinin kapatýlarak baþka bir yerde açýlmasýný çözüm olarak öne sürüyorlar! Tuzla'da aþýrý bir yýðýlma olduðu kesin ancak kaza ve ölümlerin asýl nedeni iþyerinde gerekli güvenlik önlemlerinin alýnmamasý ve denetlenmemesi. Tersane patronlarýn iþleri küçük taþeron þirketlere vermeleri nedeniyle iþçiler örgütsüz, sigortasýz, tedbirsiz aþýrý uzun saatler boyunca çalýþmak zorunda býrakýlýyorlar. Ýþçilerin sadece yüzde 10'unun her hangi bir sosyal güvenliði var. Tuzla neo-liberal çýlgýnlýðýn net bir simgesi: Patronlar trilyonlarca kar, iþçilere yoksulluk, sakatlýk, ölüm…


- 3 -

Bütün darbeciler yargılansın! neden oluyor.

H. Mesut Çelebioğlu

Yaklaþýk iki yýldýr sürdürülen Ergenekon operasyonu her gün derin devlet pisliðinin yeni bir boyutunu gözler önüne seriyor. Danýþtay saldýrýsýyla baþlayan süreçte eski-yeni pek çok þiddet olayýnýn devlet görevlilerinin eliyle yapýldýðý ya da eylemlere destek verdikleri, göz yumduklarý kesinleþiyor. Susurluk'tan Þemdinli ve Ergenekon'a uzanan bu güç, "vatan-millet-devlet" söylemiyle hareket ediyor. Hiç bir kural tanýmamak için de mafya gibi örgütleniyor. Düþman ise deðiþiyor: "bölücüler", "þeriatçýlar", ve "teröristler." Düzenledikleri kýþkýrtýcý eylemlerin suçunu yarattýklarý bu düþmanlarýn üstüne atýyorlar. Yoksulluk, adaletsizlik ve savaþtan bunalmýþ kitlelerin devlet ve sisteme olan öfkesini bunlara yönelterek kendi düzenlerini korumaya çalýþýyorlar. Barýþtan, demokrasiden ve refahtan yana deðiþim taleplerini un ufak ederek toplumu verili duruma, hatta daha kötüsüne razý etmeye çalýþýyorlar. Bizlere "teröristlerle, þeriatçýlarla mücadele için tabii ki fedakarlýk yapacaðýz" dedirtmeye çalýþýyorlar. Darbe tertipçileri ve derin devletçiler toplumsal sorunlarýn demokratik ve adil bir þekilde çözülmesini istemiyorlar. Çünkü böylesi bir metot onlarýn ve temsil ettikleri egemen sýnýfýn iktidarýný zedeler. Tam da bu nedenle "derin devleti" ve çetelerini devletten ve egemen sýnýftan baðýmsýz düþünemeyiz. Devletin içindeki bu eli kanlý odaklarýn temizlenmesi için verdiðimiz demokrasi mücadelesi ayný zamanda toplumsal sorunlara, toplumun geniþ yýðýnlarýnýn çýkarýný gözetecek çözümleri egemen sýnýfa ve onun devletine kabul ettirme mücadelesiyle iç içe geçmiþtir.

Ýlk adým: Bütün sorumlular hesap vermeli Ergenekon operasyonu sýrasýnda daha önce olmayan bir þey yaþandý. Ýlk defa emekli de olsa yüksek rütbeli askerler tutuklandý. Bu, kýþlasýnda kalmayý reddedip sürekli politik hayata karýþan ve hatýrý sayýlýr bir darbe/muhtýra geleneði olan TSK'yý sýnýrlandýrmaya yönelik ciddi bir adým. Bu adýmýn daha da büyütülmesine ihtiyaç var. Ancak AK Parti hükümeti derin devlet ve darbe iliþkilerini çözecek gerçekçi adýmlar atma konusunda güven vermiyor. Geçtiðimiz aylarda basýnda çýkan MÝT raporu, Ergenekon iliþkilerini ayrýntýlarýyla ele alýyordu. Bu rapor Baþbakan Erdoðan'ýn önüne 2003 yýlýnda konmuþtu, fakat Erdoðan o dönemde harekete geçmedi. Ne zaman ki Danýþtay saldýrýsý oldu ve darbeciler doðrudan doðruya AKP'yi hedef aldýklarýný gösterdiler, ancak o zaman Ergenekoncularýn bir kýsmý - birkaç küçük kukla - içeri alýndý. Buna raðmen dosya, AKP tarafýndan soðutulmaya býrakýldý; ta ki bu sene baþýnda AKP hakkýnda açýlan kapatma davasýna kadar. Ordunun soðuk nefesini ensesinde hisseden AKP, Ergenekon Operasyonunu derin devleti ve onun iplerini ellerinde tutanlarý kendisine zarar vermeyecek bir duruma getirmek için kullanýyor. AKP'nin niyeti derin devleti ve darbecileri "bitirmek" deðil;

sadece kendisini kurtarmak! Erdoðan iktidara geldiðinde orduyla ve derin devletle hemen her konuda uzlaþýrken seçim meydanlarýnda verdiði sözlerin hemen hepsini unuttu. Politik çizgisini Ergenekoncularýn istediði yönde belirledi. Bu durum Ufuk Uras'ýn bütün darbe giriþimlerinin ve planlayanlarýnýn araþtýrýlmasýna dönük meclise verdiði soruþturma önergesinde iyice ortaya çýktý. Bin Umut milletvekillerinin de imzaladýðý önergeye bir tek AKP milletvekili imza atmýþtý; o da daha sonra imzasýný geri çekti. Anlaþýlan partisinden baský gördü. Ergenekonculardan ve önceki darbelere karýþanlarýn hepsinden hesap sorulmasý halkýn iradesine karþý çýkanlara büyük bir gözdaðý olacaktýr. Toplumsal olarak bütün darbelerin önünü açan 27 Mayýs 1960 darbesinden baþlayarak 12 Mart 1971 muhtýrasý, 12 Eylül 1980 darbesi ve 28 Þubat 1997 muhtýrasýyla hesaplaþmamýz daha fazla demokrasiye sahip olma fýrsatý saðlayacaktýr. Ufuk Uras'ýn imzaya açtýðý meclis önergesi ve onun etrafýnda baþlatýlan imza kampanyasý bu yüzden çok deðerli.

Ýkinci adým: Darbecilere alan açmayalým Darbeler toplumun bütün sömürülen ve ezilen kesimlerine zarar verip muhalif hareketleri zayýflatýrken egemen sýnýfý güçlendirdi. 28 Þubat Muhtýrasý'nýn da etkisi ayný oldu. Egemen sýnýf, bir yandan kendisi için korkutucu boyutlara varan Bir Dakika Karanlýk eylemlerinin hedefini kendisinden uzaklaþtýrýp Ýslami harekete çevirdi; iktidardaki partiyi kapatmasýna toplumsal destek saðladý. Diðer yandan iþçi sýnýfýna ve Kürt demokrasi mücadelesine saldýrmaktan geri durmadý. En yüksek oyu almýþ Refah Partisi'ni kapatmanýn güveniyle memurlarýn sendika kurma mücadelesine saldýrdý ve sahte sendika yasasýný dayattý. Abdullah Öcalan'ý yakalayýp hapsetti, Kürtlerin demokratik, barýþçýl ve adil politik çözüm taleplerini görmezden geldi; barýþ taleplerine silahla karþýlýk verdi. Özelleþtirmeler ve neo-liberal politikalarla iþçi sýnýfýnýn ekonomik haklarýný gasp etti... Ancak egemenler toplumu derin bir açlýða ve baskýya maruz býrakmanýn yarattýðý öfkeyi biliyorlar. Ergenekon yapýlanmasý da kendinden öncekiler gibi bu öfkenin yönünü deðiþtirmeyi hedeflemekte. Danýþtay saldýrýsý ve Cumhuriyet gazetesinin

bombalanmasýný tezgahlayan Ergenekoncular suçu AKP ve Ýslami harekete atarak toplumu laiklik etrafýnda yöneticilerin (esas olarak da ordunun) arkasýna dizmeye çalýþtýlar. Ayný zamanda Kürt hareketinin barýþ taleplerine silahla karþýlýk vererek Þemdinli'de kitapçý bombalýyor, Diyarbakýr'da, Ýstanbul Güngören'de bombalar patlatýp suçu PKK'nin üstüne atýyorlar. Kirli iç savaþ sýrasýnda yüzlerce insaný faili "meþhur"! cinayetler düzenleyerek öldüren, PKK'ye karþý "derin Hizbullah"ý kuran ve silahlandýran yine bu Ergenekoncular ve onlarýn öncülleri oldu. Bütün bunlarýn anlamý ordunun, "atanmýþlar"ýn ve onlara baðlý derin güçlerin politik zeminden temizlenmesi gerektiðidir. Onlara alan açmak kendi demokratik alanlarýmýzýn daralmasýna

Erdoðan hükümeti bu alanda da güvenilmez olduðunu kanýtlýyor. Seçimlerde "Kürt sorunu benim sorunumdur" diyenler; iþ, bu sözün gereðini yerine getirmeye geldiðinde derin devletle örtüþen politikalara imza atýyorlar. Sýnýr içinde ve ötesinde operasyonlar düzenlenmesine karþý çýkmayanlar Kürt sorununun çözülmesini ve Ergenekon'un gerçekten bitirilmesini istemeyenlerdir. Kürdüyle Türküyle barýþ içinde yaþayabileceðimiz bir çözüme ihtiyacýmýz var. Dolayýsýyla toplumsal sorunlara demokratik ve barýþçýl kanallardan çözüm bulunmasý için uðraþmamýz gerekiyor. En büyük sorunlardan biri olan Kürt sorununda demokratik ve adil çözüm arayýþlarýnýn önünü açmak ve bu arayýþlarýn parçasý olmak derin iliþkilerin yýllardýr beslendiði askeri çözümleri reddetmek; baþka bir ifadeyle "Fýrat'ýn doðusundaki Ergenekon'dan hesap sormak" derin devleti ve darbecileri ciddi anlamda zayýflatacaktýr. Bunun dýþýnda her ne kadar hiçbir konuda güvenilir olmasa da halkýn oyuyla gelmiþ bir parti olan AKP üzerindeki politika dýþý baskýlara izin vermememiz, orduya ve derin güçlere karþý "seçimle gelen seçimle gider" diyerek karþý durmamýz gerekiyor. Artýk darbecilerin "Korkular Cumhuriyeti"nde sürekli önümüzü arkamýzý kollayarak, "nerde ne zaman bomba patlayacak", "kim suikasta kurban gidecek" gerilimleriyle yaþamak istemiyoruz. Gerçek deðiþimler istiyoruz!

Eşitlikçi, özgürlükçü, sosyal bir anayasa istiyoruz Sertuğ Çiçek

Türkiye'deki yoksulluðun azaltýlmasý, demokrasinin geliþmesi ve barýþ ortamýnýn saðlanmasý birbirine sýký sýkýya baðlýdýr. Yoksulluk, kiþileri çaresizleþtirirken öfkelendiriyor ve bu öfke, ýrkçý fikirlerle düþmanlýða dönüþtürülerek savaþa ve antidemokratik yaklaþýmlara toplumsal destek saðlanýyor. Savaþ ve çatýþma ortamý bir yandan kamu kaynaklarýnýn silahlanmaya akmasýna neden olarak yoksulluðu derinleþtiriyor. Öte yandan da generalleri, darbecileri ve devletin derininde çalýþan çeteleri besliyor, demokratik alanýn sýnýrlandýrýlmasýný meþrulaþtýrýyor. Demokrasi azaldýkça savaþtan ve yoksulluktan çýkarý olan egemen azýnlýðýn toplumsal muhalefet karþýsýndaki gücü artýyor. Bu kýsýr döngüden çýkmak için farklý nedenlerle ve farklý düzeylerde de olsa devlet baskýsý gören, özgürlükleri, yaþam haklarý kýsýtlanan, çatýþmaya mahkum edilen kesimlerin birbirine sahip çýkmasý, en ortak olduklarý talepler etrafýnda güçlerini birleþtirmesi gerekiyor. Bu ortaklaþmanýn saðlanabileceði önemli konulardan birisi de yeni anayasa talebidir. AKP'nin seçim sonrasý ortaya attýðý ama kýsa süre içinde rafa kaldýrdýðý "sivil anayasa" çalýþmasýnýn yeniden tartýþýlmaya baþlanmasý bu nedenle önemlidir. Anayasadan çok bir ceza yasasý çaðrýþýmý yapan yürürlükteki 12 Eylül Anayasasýnýn kaldýrýlmasý gerekiyor.

Bireylerin ve sosyal gruplarýn haklarýný devlete karþý koruma altýna alan özgürlükçü, eþitlikçi sosyal bir anayasa talebi darbecilere, devletin derinindeki yapýlanmalara, yoksulluða, savaþa karþý olan kesimleri ortaklaþtýrmaktadýr. Devlet ve vatan deðil, toplum ve insan diyen; yurttaþ hak ve özgürlüklerini devlet erki karþýsýnda güvence altýna alýp koruyan; önceliðin þirket kârlarý ve uluslar arasý rekabet deðil, insan ve doða olduðu bir anayasa istiyoruz. Anayasa tartýþmalarýný ve yapým sürecini AKP'ye, MGK'ya, generallere, AB komiserlerine, TÜSÝAD, MÜSÝAD, TOBB'a býrakýrsak karþý karþýya kalacaðýmýz tablo hepimize acý verecektir. Toplumun çoðunluðu yararýna bir anayasa talebini geliþtirip güçlendirmezsek bir süre sonra "yukarý tükürsen býyýk aþaðý tükürsen sakal" durumuna düþeriz: Bir yanda 25 yýldýr canýmýzý yakmakta olan darbe anayasasý ve onu korumak isteyenler, öte yanda ise askeri vesayeti biraz hafifletirken neo-liberal politikalarý anayasal güvence altýna alan (yani emekçi ve ezilenleri güvencesiz býrakan) yeni anayasa. AKP'nin hazýrladýðý taslak bunun kanýtýdýr. Bu ikilemde sýkýþmak istemiyorsak demokrasi, barýþ, adalet ve refah taraftarlarýný kucaklayacak anayasal taleplerimizi ortaklaþtýrýp birlikte savunmalýyýz.


- 4 -

Akan kanı durdurmak için barış ve kardeşliğin sesini yükseltelim

Kürt sorununun çözümü mümkün 1. Kürt kimliðinin tanýnmasý ve anayasal güvence altýna alýnmasý. 2. Ýlköðretim düzeyinde Kürtçe eðitim olanaðýnýn yaratýlmasý. 3. Kürtlerin kendi kimliðiyle örgütlenme ve siyaset yapma hakkýnýn tanýnmasý. 4. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi. 5. Kürt kültürünün özgür geliþimi önündeki yasal engellerin kaldýrýlmasý ve kültürel geliþmenin desteklenmesi.

Sertug Çiçek

Toplumun ezici bir kýsmýnýn Kürt sorunu nedeniyle kan akmasýndan caný yanýyor, bunalýyor. Ne var ki çatýþma ve ölüm deðil çözüm isteyenlerin sesi hâlâ yeterince yüksek çýkamýyor. Bu sesi yükseltmek için çözümün ne kadar mümkün olduðunu görmek ve göstermek zorundayýz. Savaþa, çatýþmaya, düþmanlýk ve kine karþý barýþýn dilini oluþturmak, diyalog ve halklarýn kardeþliðini öne çýkarmak zorundayýz. Türkiye'deki yoksulluk, savaþa harcanan kaynaklarla büyük ölçüde çözülebilir. Eðitim, saðlýk, iþ ve güvenli bir yaþam hakkýnýn saðlanmasý öncelikle savaþýn bitirilmesiyle mümkündür. Devletin derinindeki Ergenekon tipi yuvalanmalarý zayýflatmak da onlarýn temel besin kaynaðý olan savaþýn bitirilmesine baðlýdýr. Daha fazla demokrasi ve özgürlük ortamý, ýrkçý fikirlerin zayýflatýlmasý da… Kürt sorunu, Kürtlerin sorunu olmaktan çok Türklerin sorunudur. Kürtlerin eþit yurttaþlýk hakký talebine karþý savaþ açan devlet, sadece Kürtleri deðil, savaþýn bedelini ekonomik, sosyal ve demokratik haklarýný budayarak Türkiye'de yaþayan bütün yurttaþlara ödettirmektedir. Hepsinden önemlisi bu savaþ, on binlerce can aldý ve kan akmaya devam ediyor. Kürt sorununun devlet güçlerinin uyguladýðý çeþitli düzeylerdeki baský ve þiddet yoluyla çözülemeyecek kadar derin ve toplumsal olduðu; sýnýr ötesi yada sýnýr içi askeri operasyonlarýn, polisiye önlemlerin, yargýlý-yargýsýz infazlarýn, lider kadrolarý tecrit etmenin, Kürt partilerinin kapatýlmasýnýn akan kaný durdurmadýðý; hatta bu yöntemlerin sorunu daha da içinden çýkýlmaz hale getirdiði ortada. Buna karþýn devlet, silahlý yöntemler dýþýndaki yollarý kapatmaya devam

Bu alanlara öncelik ve hýz verilmesi çatýþmasýz ortamýn oluþmasýný saðlayacaktýr.

ediyor. Böylece sorunun kalýcý bir þekilde çözümünü saðlayabilecek sesler, silah-bomba sesleri ve þehit cenazelerindeki aðýtlar arasýnda duyulamaz hale getirilmeye çalýþýlýyor. Çatýþmalar nedeniyle yaþamlarýný, bedenlerinin bir kýsmýný ya da akýl saðlýklarýný yitiren yoksul gençler ve onlarýn yüreði parçalanmýþ yakýnlarý elbette hepimizin canýný fena halde yakýyor. Yaþanan bu acýlarýn sorunu daha çözümsüz hale getirmesini engellemek için kana kan yaklaþýmýnýn sadece daha fazla acý getirdiðini sabýrla anlatmak zorundayýz. Karþý taraftan bir kiþinin ölmesi diðer tarafýn yüreðine su serpse bile yeni ölümlere, yeni acýlara yol açýyor. Oysa sorunun adil bir þekilde çözülmesi mümkündür. Bu kýsýr ve acý veren döngüyü kýrmak, daha fazla acý yaþanmasýný engellemek için atýlacak ilk adým, çatýþmalý ortamý sona erdirmektir. Öncelik, akan kaný durdurmaktýr. Çatýþmanýn taraflarýndan birisi olan PKK, kendisine yönelik askeri saldýrýlar durdurulduðu anda silahlarýný susturmaya hazýr olduðunu, ancak saldýrý halinde karþýlýk vermekte de tereddüt etmeyeceðini defalarca açýkladý. Bu açýklama, devlet tarafýndan ciddiye alýnmalýdýr. PKK'nin kayýtsýz þartsýz teslim

olmasý ya da yok edilmesi dýþýnda herhangi bir yol görmeyen veya görülmesini istemeyenlerin gerçekçi bir çözüm önerileri yoktur. Ortadoðu gibi emperyalist odaklarýn çeþitli biçimlerde müdahale ettiði bir coðrafyada neredeyse 30 yýldýr varlýðýný sürdürebilecek kadar güçlü bir örgütün kayýtsýz þartsýz teslim olmasýný þart koþmak çözüme sýrt çevirmektir. Bunu savunmak ancak çatýþmanýn devamýndan çýkarý olanlar için mantýklýdýr.. Çatýþmalarýn ve akan kanýn durdurulmasý için, öncelikle devletin sýnýr içi yada dýþý bütün askeri operasyonlarý durdurmasý gerekir. Çatýþmalarýn durmasý öncelikli olsa da yeterli deðildir. Daha önce PKK tarafýndan 5 kez tek taraflý olarak ilan edilen ateþkes süreçleri kalýcý bir çözüme dönüþemedi. Kalýcý bir çözüm için silahlý çatýþmalara gerek býrakmayacak bir demokrasi ve özgürlük ortamý olmasý yeterli görünmektedir. Nitekim hem Öcalan hem de PKK tarafýndan, bazý demokratik açýlýmlar saðlandýðýnda "yöneticiler, komutanlar dahil tüm örgüt yapýsý ve gerillalarýn silahlarýyla birlikte Türkiye'ye dönecekleri" kamuoyuna ilan edilmiþtir. Kürt sorununun demokratik çözümüne dönük beþ temel talep söz konusu:

DTP'nin kapatýlmasýna izin vermeyelim Demokrasinin abc'si olan seçme seçilme hakkýnýn darbe, elektronik darbe, yargý darbesi gibi yöntemlerle yok sayýlmasýna karþý çýkanlar olarak AKP'nin kapatýlmamasýna sevindik. Þimdi ise karþýmýzda DTP kapatma davasý var. Milyonlarca Kürt yurttaþýn en temel taleplerini parlamentoda dile getiren DTP'nin "bölücü eylemlerin odaðý" olduðu gerekçesiyle kapatýlmasýna izin vermeyelim. DTP'nin varlýðý ve milletvekilleri ile TBMM'de temsil edilmesi Kürt sorunun çözümü için bir engel deðil, aksine çatýþmalarýn yerine diyalogun geçmesi, böylece akan kanýn durdurulmasý için büyük bir fýrsattýr. DTP'nin kapatýlmasý ancak savaþýn devamýný isteyenleri sevindirecek bir geliþme olur. Bu güçlerin baþýnda da savaþtan beslenip güçlenen Susurluk, Þemdinli ve Ergenekon çetelerinde yuvalanan devletin derinindeki odaklar var. Kapatýlmasý gereken ve asýl bölücülük yapanlar öncelikle bu odaklardýr; Kürt halkýnýn parlamentodaki temsilcisi olan DTP deðildir.

Türkiye Barışı Đçin Buluşuyor! Kürt sorununu silahlý yöntemlerle bastýrmakta sergilenen ýsrarlý tutum, çatýþma ve operasyonlarýn devam etmesine, her gün oluk oluk kan akmasýna, çocuklarýmýzýn ölmesine neden oluyor. Ormanlarýmýz yakýlmaya, korucu iþgali dolayýsý ile köye dönüþler engellenmeye, yeni korucu kadrolarý oluþturulmaya devam ediliyor. Gazeteler ve televizyonlar karartýlýyor. Herkesin eþit, özgür ve barýþ içinde yaþamýný güvence altýna alacak bir köklü bir anayasa deðiþikliði ve gerçek bir demokratikleþme süreci yerine sorunlarý öteleyen bir yaklaþým sergileniyor. Demokratikleþme program ve projeleri hayata geçirilmiyor. Seçim ve siyasi partiler yasasýndaki haksýz düzenlemeler gündeme bile alýnmak istenmiyor. Cumhuriyet tarihi boyunca baþta Kürtler olmak üzere bu ülke topraklarýnda yaþayan tüm halklara, farklý inanç ve kültürlere, her türden

muhaliflere yönelik gerçekleþtirilen inkar, ayrýmcýlýk ve yok etmeleri, katliamlarý, faili meçhulleri, suikastlarý tümüyle masaya yatýran bir geçmiþle yüzleþme ve gerçekleri ortaya çýkartma süreci yerine, olaylarýn sorumluluðunu sadece belli bir dönem içinde belli kiþilerin bireysel hýrs, tutum ve komplolarý ile sýnýrlý tutan bir yüzeysel yaklaþým, sorunu kimi güç odaklarýnýn arasýndaki çatýþmayý çözmeye sýkýþtýran bir anlayýþ ortaya konuyor. Kürt sorununun operasyon ve çatýþmalarla çözümündeki ýsrar nedeniyle sadece 2008 yýlýnýn ilk yarýsýnda 178 kiþi yaþamýný yitirdi. Öte yandan savaþa harcanan her kuruþ ekmeðimizi küçültüyor, bizim emeðimiz ve alýn terimizden götürüyor. Savaþ ekonomisi sadece siyaseti deðil bütün iliþkileri kirletiyor. Türkiye, sorunlarýný içerde diyalog yolu ile çözememenin aðýr bedelini, uluslar arasý arenada yeni

baðýmlýlýklar getiren pazarlýklarla ödüyor.

ve 31 Aðustos'da alanlarda buluþuyoruz.

Bu koþullarda Türkiye'nin gerçek barýþa olan ihtiyacý, kendini her geçen gün daha fazla dayatmaktadýr.

Ölümlere seyirci kalmayacaðýmýzý bir kez daha vurgulamak için, Kürt sorununun demokratik ve barýþçýl çözümü için buluþuyoruz.

Bu ülkede tüm halklarýn, inanç ve kültürlerin eþit, özgür ve barýþ içinde birlikte yaþamasý yönündeki taleplerimizin yok sayýlmasý, duymazlýktan gelinmesine artýk tahammülümüz kalmadý. Bu nedenle bugüne kadarkilerden çok daha kararlý ve güçlü biçimde ses vermek için birlikte hareket etmek, adýmlarýmýzý büyütmek, barýþtan yana söyleyeceklerimizi ortaklaþtýrmak durumundayýz. Barýþ Günü dolayýsý ile ülkenin her köþesinden barýþa dair çaðrýlarýmýzý yapmak üzere buluþmak, barýþýn hepimiz için en onurlu ve insani çözüm olduðunu bir kez daha haykýrmak istiyoruz. Vicdanlarýmýzýn sesine kulak veriyor

Haklarýmýzýn ve hukuk devletinin teminatý olacak yeni bir anayasa için, birlikte yaþam, birlikte demokrasi ve birlikte eylem için, özgürlük, eþitlik ve barýþ için buluþuyoruz. Halklarýn kardeþliðinin ve barýþýn düþmaný olan ýrkçýlýða, ayrýmcýlýða, militarizme 'hayýr!' demek için buluþuyoruz. Barýþtan, özgürlüklerden, emekten yana olan herkesi Barýþ buluþmamýzda el ele vermeye çaðýrýyoruz. 31 Aðustos 2008 Pazar günü Diyarbakýr, Ýstanbul ve Adana'da gerçekleþtireceðimiz mitinglere tüm yurttaþlarýmýzý davet ediyoruz. Türkiye Barış Meclisi


- 5 -

Darbelerle toplumsal bir yüzleþmeye ihtiyaç var Özlem Yýlmazer, 78'liler Giriþimi sözcüsü Celalettin Can ile darbeler ve bunlarýn nasýl aþýlacaðý üzerine görüþtü. 12 Eylül size ne çaðrýþtýrýyor? Magazinel bir unsur haline gelerek, toplumun demokratik tepkisinden kurtulma denemesi içinde olan Bay "Netekim" aklýma geliyor. "Darbe koþullarýnýn olgunlaþtýrmasý" için hâla hesabý verilmeyen beþ bin insanýmýzýn kanýnýn akýtýlmasý aklýma geliyor. Ýþçisiyle, köylüsüyle, kadýnýyla, erkeðiyle, genciyle "tribünlerden inen" Türkiye tarihinin ve dönemin dünyasýnýn en büyük anti faþist toplumsal hareketinin önünün kesilmesi, bastýrýlmasý, tasfiye edilmesi aklýma geliyor. Yüz binlerce insanýn iþkence görmesi, kadýnlarýmýza kýzlarýmýza eli kanlý cellatlarýn gözümüzün önünde tecavüz etmesi, çaresizlikten kafamýzý duvarlara vuruþumuz aklýma geliyor.Yargýsýz infazlar, kayýplar, cezaevlerinde bizleri apolotik suç elemanýna dönüþtürmeye dönük, militarist operasyonlar aklýma geliyor.

Hele Diyarbakýr Cezaevinde yaþatýlanlar… Ýnsan unsurunun kendi türüne karþý dahi ne kadar kötü olabileceðinin inanýlmaz örnekleri aklýma geliyor. 12 Eylülcülerin elde ettiði en önemli sonuç nedir sizce? Diyebilirim ki eksiksiz bir "milli Güvenlik devleti"ni oluþturmada, toplumu kendi sorunlarýna yabancýlaþtýrmada, özgürlük, eþitlik, adalet, dayanýþma, kardeþlik gibi insanlýðýn yüce ideallerini ortadan kaldýrma giriþimlerinde son derece baþarýlý oldular. Güce ve çýkara göre þekillenen bir toplum yapýlanmasý yarattýlar. 24 Ocak kararlarýný tavizsiz uyguladýlar ve neo- liberal politikalarý kalýcýlaþtýrdýlar. Böylece ekonomiyi ÝMF'ye baðlamýþ oldular. Ortadoðu'da Amerikan dýþ politikasýnýn bir parçasý olma yolunda da baþarýlý oldular, bunun sonucu Türk dýþ siyaseti Pentagon'a baðlandý. Belki en önemli baþarýlarý 1980 öncesi gençlik kuþaðýný tasfiye etmeleri, ülke sorunlarý üzerinde düþünmeyen, bireyci yaklaþýma göre yaþayan gençlik kuþaklarý yaratmalarý oldu. Gençliðini

kaybederek geleceðini kaybetmeye mahkum bir ülke yaratmada gerçekten baþarýlý oldular... Darbe olmamasý için ne yapmak gerekiyor? Bence öncelikle prensip olarak tüm darbelere karþý çýkmak gerekiyor. "Benim darbem iyi, seninki kötü" diye bir þey olmaz. Ýkincisi tüm darbeciler yargýlanmalýdýr. Yetmez; darbe yapýlmasýnýn ve darbe rejiminin sürdürülebilir olmasýnýn toplumsal boyutu var. Toplum ya da toplumun bir kesimi darbecilerin suçuna isteyerek veya istemeyerek ortak oluyor. Aksi takdirde salt çýplak

süngüyle darbeci rejimi yaþatmak mümkün deðil. Hele Türkiye gibi dünyaya açýk bir ülkede hiç mümkün deðildir. Öyleyse toplumsal bir yüzleþme hareketine ihtiyaç vardýr. Bir daha ayný þeylerin yaþanmamasý için toplum isteyerek ya da istemeyerek ortak olduðu suçlarla yüzleþmelidir. Bu darbe döneminin olumsuz etkilerini giderip demokrasiye geçiþ sürecinin daha az sancýlý yaþanmasý açýsýndan da son derece gereklidir. Sonuç olarak, darbecilerin yargýlanmasý ile birlikte geçmiþ toplumsal yüzleþmeyi atlamayan bir tutumu, bence, darbe yapma

ihtimalini en aza indirir. Son Ergenekon operasyonu ile ilgili ne diyeceksiniz? Seçimle deðiþtirilme olanaðý açýk olan "sivil" bir hükümete karþý darbe yapmaya kalkýþan tüm darbeciler yargýlanmalýdýr. Bunun tartýþýlmasý bile abestir. Ama yetmez. Þemdinli var. Susurluk var. Fýrat'ýn ötesindeki Ergenekon var. En önemlisi darbelerin darbesi 12 Eylül darbesi var. Ergenekon iddianamesi buralara gitmiyor. MGK siyasetiyle iliþki kurmuyor. Bu eleþtirilmeli, tüm darbecilerin üzerine sonuna kadar gidilmelidir.

Süreci derinleştirmek toplumsal baskıya bağlı

Genç Siviller ile darbe süreçlerinin anlamý, 12 Eylül 1980 ve Ergenekon soruþturmasýný görüþtük. Biz bir kere tüm darbelere karþýyýz. Darbeler, hukuki düzeni ortadan kaldýrmakla beraber sivil hayat içerisinde yeþeren demokrasi kültürünü de yok etmektedir. 80 darbesinin þöyle bir önemi var; 80 darbesini yapanlar bir daha darbe yapamayacaklarýný öngörerek, kendi kurduklarý

hükümetle 82 Anayasasýný yaparak siyasal alanda daimi aktör olarak kaldýlar. 27 Mayýs'ta MGK gibi yapýlar oluþturuldu ama Türkiye tarihinde hiçbir darbe kendini bunun kadar kurumsallaþtýrmadý. Bu da bizim açýmýzdan bir çeþit toplum mühendisliði gibi bir þey, toplumun kimyasýyla oynandý, bitmek bilmeyen bir 12 Eylül zihniyeti oluþturuldu, bir travma yarattý. Bu yüzden

halihazýrdaki anayasayý deðiþtirmek 12 Eylül zihniyetiyle hesaplaþmanýn en somut yoludur. Bu anayasa olduðu sürece neyi deðiþtirirsek deðiþtirelim, aslýnda fazla kazaným elde edemeyeceðiz Darbelerle toplumun ekonomik durumu arasýnda, darbeye meþruluk zemini oluþturma gibi bir durum var aslýnda. 80 öncesi durumda ülkede terörden daha çok darbeyi meþrulaþtýran þey 1977

sonrasý artan ekonomik bunalým, fakirlik diyebiliriz. Eðer bir ülkede kýtlýk, ekmek kuyruklarý baþ gösteriyorsa yaygýn olarak, sokaktaki insan için demokrasiden daha önemli þey ekmek kavgasýdýr. Bu yüzden parlamenter sistemin darbe almasý, hükümetlerin düþürülmesi halk için birincil olarak karþý çýkýlmasý gereken þey olmuyor 80 de bu böyleydi. Þu ana kadar üç kez darbecilerle, geçmiþle hesaplaþmak için elimize büyük fýrsatlar geçti. Bunun ilki Susurluk'tu. O gün, büyük bir kamuoyu oluþtu, "Aydýnlýk için bir dakika karanlýk" eylemleri büyük boyutlara ulaþtý. Ancak, sonradan o eylemler hükümetteki partinin de siyasi basiretsizliði sonucunda (Erbakan'ýn Susurluk için fasa fiso demesi) medyanýn da yönlendirmesi sonucunda siyasi iktidara karþý kullanýldý ve 28 Þubat meþrulaþtýrýlmaya çalýþýldý. Sonraki fýrsat, Þemdinli'ydi. Ancak, onda da hem Susurluk'taki gibi güçlü bir kamuoyu baskýsý olmadý hem de siyasi iktidarýn basiretsizliði söz konusu oldu. Bugün ise,

Ergenekon soruþturmasý neticesinde kendini dokunulmaz hisseden generaller tutuklanmakta ve kamuoyu baskýsý oluþmakta. Bu açýdan Ergenekon soruþturmasý darbelerle hesaplaþma konusunda önümüzde açýlmýþ önemli bir yoldur. Bu soruþturmayý derinleþtirmek için yoðun bir kamuoyu oluþturulmasý gerekir. 12 Eylül günü Darbeye Karþý 70 Milyon Adým Koalisyonu olarak Bilgi Üniversitesi Dolapdere kampusünde bir vicdan mahkemesi düzenleyeceðiz. 12 Eylül Darbesinin sorumlularýný vicdanlarda mahkum etmek amacýyla böyle bir etkinlik gerçekleþtiriyoruz. O gün 12 Eylül döneminde maðdur olmuþ tanýklarla birlikte Kenan Evren ve darbecileri vicdanlarýmýzda bir kez daha mahkum edeceðiz. 7 Kasým'da da þehir meydanlarýna referandum sandýklarý koyarak, "82 Anayasasýna hala evet diyor musunuz?" diye bir çalýþma yapacaðýz.


- 6 -

Barışın en büyük düşmanı ABD Üssü'nde de 90 kadar bomba konuþlanmýþ durumda.

Özlem Gitmez

kinci Dünya Savaþý, Nazilerin 1 Eylül 1939'da Polonya'ya saldýrmasýyla baþladý. Bu günün anýsýna bir daha savaþlarýn yaþanmamasý umuduyla 1 Eylül Dünya Barýþ Günü olarak kabul edilir. Yaygýn olarak bilinenin aksine BM tarafýndan deðil 1949 da kurulmuþ olan hala varlýðý bilinen ama eski gücünde olmayan Dünya Barýþ Konseyi tarafýndan barýþ günü ilan edilmiþtir.

Ý

Tarihin en büyük savaþýnýn baþlangýcýndan 6 sene sonra Aðustos 1945'te savaþýn en kanlý ve trajik olayý gerçekleþti. ABD iki farklý nükleer bombayý Japonya'nýn iki farklý kentinde patlattý. Yaklaþýk 110000 insanýn anýnda ölmesine ve yýllar sonra bile on binlerce insanýn ölümüne neden oldu. Bu, bir son deðil; aslýnda bir baþlangýç noktasýydý ve nükleer silahlanma inanýlmaz hýzlý bir þekilde gerçekleþti. ABD ve SSCB, 2. Dünya Savaþý sonrasý birbirleriyle girdikleri silahlanma yarýþýnda insanlýðý daha çabuk ortadan kaldýrabilecek silahlarý yapmakta ustalaþtýlar. Sýradan insanlarýn zorunlu ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý söz konusu olduðunda "kýt kaynaklar"dan bahsedenler, insanlýðý ve dünyayý tamamen yok etme gücüne sahip silahlara milyarlarca dolarýn akýtýlmasýna ses çýkarmýyorlar. ABD ve müttefikleri Soðuk Savaþ sýrasýnda komünistleri düþman olarak gösteriyorlardý; bugün düþman "radikal Ýslamcý teröristler". Bugün dünyada 33 bine yakýn

Dünya egemenlerinin elinde oyuncak olan BM, 21 Eylül'ü Barýþ Günü olarak ilan etti. Fakat egemenlerin barýþ gibi bir dertleri yok. Gerçek barýþ, 1 saniye sonra bundan 63 yýl önce Japonya'daki binlerce masum insan gibi ne olduðunu bile anlayamadan ölüp ölmeyeceðimizin garantisini veremeyen, bundan 22 sene önce yaný baþýmýzda gerçekleþen Çernobil felaketinin hesabýný veremeyen ve vermek istemeyenlerle gelmeyecek, gelemez. Sistem her gün daha fazla insanýn ölümüne, daha fazla yoksulluða, daha fazla savaþa, daha fazla nükleer silaha neden oluyor. nükleer silah depolanmýþ ya da dünyanýn çeþitli yerlerine yerleþtirilmiþ durumda. Kapitalizmin irrasyonelliði dünyayý tehdit ediyor. Savaþtan sonra barýþý garantilemek için kurulan BM bugün Ýran'ýn nükleer yükümlülüklerini yerine getirmediðini iddia ediyor. Hesapta Ýran BM'nin nükleer enerjinin barýþçýl amaçlarla kullanýlmasý "ilkesini" çiðniyor. Bu elbette ki inandýrýcý deðil ve dahasý son derece ikiyüzlüce bir oyun. ABD, Hiroþima ve Nagazaki'ye atom bombasý attýktan 2 ay sonra mý barýþa birden ihtiyaç duydu ve BM'ye katýldý. Veya Nükleer Silahlarýn Yayýlmasýnýn Önlenmesi Antlaþmasýna (NPT) imzasýný 1970'te atmýþ olmasýna raðmen neden elinde halen 10,640 nükleer baþlýk bulunduruyor? Onlarla elektrik mi üretecek!?! ABD'de sadece 1945-1992 yýllarý arasýnda bilinen 1080 nükleer silah testi yaptý. Silahlanmaya yýlda 900 milyar dolar

ayrýlan bir dünyada ABD sadece nükleer silahlara 35 milyar dolar harcýyor. ABD ve Ýsrail Ýran'ý tehdit ediyor. ABD'nin elinde dünyayý onlarca kez tuzla buz edecek kadar nükleer silah var; bölgedeki en yakýn müttefiki Ýsrail elindeki nükleer bomba sayýsý 200. ABD'nin diðer müttefiki Türkiye'nin sýnýrlarý içindeki Ýncirlik

Elbette Ýran egemenleri de nükleer bomba hayalleri kuruyor. Ancak sokaðýmýzýn temiz olmasýný istiyorsak iþe önce kendi evimizden baþlamamýz gerek. Bugün dünyadaki en büyük nükleer tehdit ABD'dir. ABD'nin ve onun saldýrgan bekçi köpeði Ýsrail'in nükleer silahlarý yok edilmeden, Türk egemenlerinin nükleer santral planlarýný durdurmadan Ýran'a laf söylemeye hakkýmýz yok.

Türkiye'nin nükleer bomba hayalleri ABD ve sýký müttefiki Türkiye Ýran'a tehditler savuruyor. Oysa Türk egemenleri de nükleer bomba istiyor. Bunun için nükleer santral ihalesi açýyorlar. Nükleer santral kurma isteklerinin nedeni ; "Nükleer teknoloji, ülkemizin elektrik talebinin güvenle karþýlanmasýna önemli katkýda bulunacak; ucuz elektrik saðlayacak;

yüksek teknoloji kazandýracak; sanayi için bir itici güç oluþturarak; yeni istihdam alanlarý açacak" Nükleer santraller sistemin yarattýðý küresel ýsýnmanýn neden olduðu enerji azlýðýna çare deðil, daha ucuz deðil, tehlikesiz hiç deðil. Bununla beraber nükleer santrallerin ilk hedefi bomba üretmektir ve "elektrik enerjisi üreten" nükleer santraller kolayca bomba imaline geçebilir!

Osetya: Savaş ve parçalanma tarihi afkaslar'daki savaþ, Kosova'nýn baðýmsýzlýðýnýn ABD; Güney Osteya ve Abhazya'nýn baðýmsýzlýðýnýn da Rusya tarafýndan tanýmasý üzerine geliþen restleþme uluslarýn kendi kaderini tayin hakký etrafýnda oluþan tartýþmalarý tekrar gündeme getirdi.

K

Kafkaslarda çok farklý ulus ve etnik gruplar bulunmaktadýr. Bu gruplar yüzyýllarca rekabet halindeki imparatorluklarýn arasýnda sýkýþýp kaldýlar. Osetler bu gruplardan sadece biri. Kuzey Osetya Rusya'nýn parçasý iken Güney Osetya Gürcistan sýnýrlar dahilinde olan otonom bir bölgedir. Tarih boyunca Oset dili ve kültürü

baský görmüþtür. 1917 Rus Devrimi ise bölgede büyük bir dönüþümü saðladý. Bolþevikler uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýný tanýmalarý üzerine Polonya, Finlandiya, Litvanya, Latviya ve Estonya baðýmsýzlaþtý. Güney Osetya ve Gürcistan baðýmsýz birer Sovyet Cumhuriyeti kurdular. 1922'ye gelindiðinde Güney Osetya ve Abhazya Gürcistan içinde otonom bölgeler haline gelmiþti. Rus Devrimin izolasyon ve yenilgisi üzerine Stalin'in diktatörlüðe yükseliþi Kafkaslarda bir baský dalgasýný beraberinde getirdi. Yine de Kafkaslardaki farklý etnik gruplar arasýndaki iliþkiler ýlýmlý olmaya devam etti. Gürcüler, Osetler ve Abhazlar iç içe yaþýyor ve

birbirleriyle evleniyorlardý. Sovyetler Birliðinin daðýlmasý ile gerilimler su yüzüne çýktý. Gürcistan hükümeti Güney Osetya'nýn otonomisini Aralýk 1990'da iptal etti. Birkaç ay sonra da Rusya'dan kendi baðýmsýzlýðýný ilan etti. Buna karþýn Güney Osetya Gürcistan'dan baðýmsýzlýðýný ilan etti, Gürcistan da asker ve paramiliter polis gönderdi. Daha sonra Gürcistan bölgeden çekilmek zorunda kaldý. Rus hükümeti Gürcistan'a karþý Güney Oset baðýmsýzlýkçýlarýný destekledi. Güney Osetya ve Abhazya'nýn baðýmsýzlýk ilanlarý BM'ye baðlý hiçbir ülke tarafýndan tanýnmadý. Yeni cumhuriyetler ayakta kalabilmek için kýsa bir sürede Rus egemenlik alanýna girdiler. Ýki bölgenin de sýnýrlarý baðýmsýzlýkçýlar ve Gürcistan askerleri tarafýnda kontrol ediliyor ve gerilimler sýk sýk çatýþmaya dönüþüyor. Güney Osetya'da yapýlan bir referandum Gürcistan'dan baðýmsýzlýk kararý ile sonuçlandý. Hem Abhazya hem de Güney Osetya'nýn baðýmsýzlýðý için tarihsel temeller söz konusudur. Ancak iki bölgenin de ulusal hareketleri ABD ve Rusya arasýndaki çatýþmanýn ortasýnda kaldýlar. Kapitalizm ve onula iç içe geçmiþ emperyalizm, ulus devletler üzerine yükseliyor olsa da bazý halklar halen kendi devletlerine kavuþamadýlar. Bu durum ezilen uluslarý emperyalizm ile

karþý karþýya getirebiliyor ve özgürlük mücadeleleri sistemi zayýflatan bir etki yaratabiliyor. Ancak son dönemde K. Irak ve Kosova örneðinde gördüðümüz gibi bir dönem ezilen uluslar emperyalizmin elini güçlendirir hale gelebiliyorlar. Tam da bu nedenle ulusal kurtuluþ mücadelelerine emperyalizm ve dünya iþçi sýnýfýnýn genel çýkarlarýnýn neresinde bulunduklarýndan baðýmsýz bir þekilde ele alamayýz. Kosova'nýn baðýmsýzlýðýný saðlayan ABD'nin Güney Osetya'nýn Gürcistan'ýn parçasý olarak kalmasýndaki ýsrarýnýn da Rusya'nýn baðýmsýzlýðý desteklemesinin de bölge halklarýnýn çýkarlarýyla zerre kadar alakasý yok. Güney Osetya, halkýnýn iradesine raðmen Gürcistan sýnýrlarý dahinde kalmaya devam etmesi ABD'nin elini güçlendirecek. Rusya da Güney Osetya'ya kendi emperyalist çýkarlarý açýsýndan yaklaþýyor. Bölgenin özgürleþebilmesi için iki gücün de bölgeden ellerini çekmesi gerek. Emperyalist güçlerin küçük ve/veya ezilen uluslar üzerinden hesaplaþmalarýna tümüyle karþý çýkmalýyýz. Bu düzenin savaþlar üzerinden ilerleyen rekabetlerine karþý küresel bir mücadele ancak emperyalizmin zincirlerini kýrabilir ve ezilen uluslarý da özgürleþtir.


- 7 -

Gökçek ODTÜ'den elini çek Aşegül Şimşek

DTÜ'de yaz aylarýnda hiç beklemediðimiz bir haber aldýk: Ankara Büyükþehir Belediye Baþkaný Melih Gökçek okulumuzun yapýlarýnýn kaçak olduðu gerekçesiyle yýkým kararý çýkartmýþtý.

O

ODTÜ öðrencileri olarak yaz dönemi olmasýna raðmen hýzlý bir refleks göstererek eðitim aldýðýmýz yere Melih Gökçek'in rantçý politikalarýnýn bir parçasý olmayacaðýmýzý vurgulayarak sahip çýktýk. Eðitim adýna bir þey yapmak bir kenara dursun, aksine ODTÜ gibi 25.000'i aþkýn öðrencisine eðitim veren bir üniversitenin tüm fakülte ve yurtlarýnýn yýkýlmasýný talep

eden Gökçek'e tepkiler gün geçtikçe artýyor.. Hem okulda hem de belediye önünde gerçekleþtirdiðimiz eylemlerle Melih Gökçek'in Dikmen Vadisi ve Mamak'taki gecekondu yýkýmlarýnda olduðu gibi ODTÜ ve Eymir Gölü çevresinde de rant elde etmeye yönelik giriþimlerine karþý durduðumuzu ve duracaðýmýzý ifade ettik.

Yýkýmlar yetmiyormuþ gibi bir de Ankara'nýn akciðeri diye anýlan ODTÜ arazisinden pay isteyen Melik Gökçek þimdi de ODTÜ'den otoyol geçireceðini ilan etti. ODTÜ'nün bir eðitim kurumu olduðu gerçeðini ve tüm bu yapýlanlarýn öðrencilerin eðitim almasýný zorlaþtýracaðýný hatta imkansýz kýlacaðýný unutan Gökçek'in Ankara'daki bütün giriþimlerini durdurmak için birlik olmamýz gerektiðini yaptýðýmýz kitlesel eylemlerin ardýndan "telafisi güç zararýn doðacaðý anlaþýldýðýndan" durdurulan yýkým kararý sayesinde gördük. ODTÜ öðrencileri olarak bizler bugüne kadar Gökçek'in politikalarýna karþý duruþumuzu güçlendirerek sürdüreceðiz.

ODTÜ Genç-Sen "2. Kitabımı Paylaşıyorum" Kampanyası ODTÜ Genç-Sen "Kitabýmý Paylaþýyorum" kampanyasý yürütüyor. Ýlkini geçen yýl yaptýðýmýz ve öðrenciler arasýnda dayanýþmayý güçlendirmeyi hedefleyen kampanyanýn deneyimleri bu yýlki çalýþmalarýmýza ýþýk tutarak güçlendirdi. Okulda öðrencilerden ders kitaplarýný bir sonraki dönem öðrencilerin kullanmalarý için baðýþlamalarýný talep ettik. 2007'de dönem baþýnda bu kitaplarý öðrenci arkadaþlarýmýza ücretsiz olarak daðýttýk. Kampanya ile ODTÜ'de Genç-Sen olarak öðrenciler arasýndaki birlik ve dayanýþma ruhunu kuvvetlendirdik. Hem kitaplarýn toplanma süreci hem de daðýtým aþamasý öðrencilerle birebir iletiþim kurmak, sendikayý anlatmak ve nasýl bir sendikanýn gerekliliði üzerine

tartýþmak için olanaklar sundu. Yeni üyelerimiz ve kampanya sürecinde artan sendika aktivistleri sayesinde "Kitabýmý Paylaþýyorum" amacýna ulaþmayý baþarmýþtý. Geçen yýlki deneyim bize kampanayý yinelemek için itici kuvvet oluþturdu. Geçtiðimiz mayýstan itibaren yeniden çalýþmaya baþladýk. Kitabýmý Paylaþýyorum kampanyasýnýn ikincisi için sýnýf sýnýf gezerek, yurtlarda ve fakültelerde el ilaný daðýtarak yaptýðýmýz duyurular sonucu, açtýðýmýz GençSen masalarýnda 1500'ü aþkýn kitap topladýk. Bu sayý geçen yýlýn üç katýdýr ve bu dayanýþma kampanyasýnýn güçlendiðine iþaret etmektedir. ODTÜ Genç-Sen bu yýl güz dönemi çalýþmalarýna topladýðý bu kitaplarý daðýtarak baþlayacak.

Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kar ve rekabettir. Bu nedenle iþsizlik, açlýk, yoksulluk, savaþlar ve çevre tahribatýna neden olur. Gittikçe daha fazla zenginlik yaratan kapitalizm geniþ yýðýnlarý yoksulluða mahkum eder. Yaratýlan zenginliðin insan ihtiyaçlarý için kullanýlabilmesi, ancak isçi sýnýfýnýn kolektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan her þeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür.

ĐŞÇĐ SINIFININ KURTULUŞU KENDĐ ESERĐ OLACAKTIR Sosyalizm ancak isçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir. Ýsçiler bunu ancak isçi konseyleri aracýlýðýyla aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr.

REFORM DEĞĐL DEVRĐM Bu düzenin kurumlarý yönetici azýnlýðý, çoðunluða karþý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar ele geçirilip çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanýlamaz. Kökten bir deðiþim gereklidir. Gerçek demokrasi, aþaðýdan yukarý doðru örgütlenen, temsilcilerin istendiði an görevden alýnabildiði, üretimin iþçi sýnýfý tarafýndan kolektif olarak kontrol edildiði bir sistemde mümkündür. Böyle bir deðiþim parlamento aracýlýðýyla gerçekleþtiri-lemez, ancak iþçilerin kitle eylemleriyle, büyük kitlelerin bir avuç yönetici azýnlýðý alaþaðý etmesiyle saðlanabilir. Günlük yaþamýmýzda kullandýðýmýz en sýradan mallar bile deðiþik ýrk, renk, dil, din, cinsiyetten iþçilerce üretilmekte. Kapitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir.

Genç-Sen'le dayanışmaya Türkiye'de bir ilke imza attýðýmýz Öðrenci Gençlik Sendikasý Genç-Sen ile bugüne kadar öðrencilerin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarýný çözmek için bir çok çalýþma yürüttük. Ulaþým zammý protestolarýmýzdan, ÖSS karþýtý kampanyalarýmýza kadar lise ve üniversitelerde gerçekleþtirdiklerimiz ve henüz gerçekleþtiremediklerimiz bir öðrenci sendikasýna ne denli ihtiyaç olduðunu tekrar tekrar ortaya koyuyor. Birkaç ay öncesine kadar bizi tanýmayan valiliðin sendikamýzý "tanýyarak" açtýðý kapatma davasýyla karþý karþýyayýz. Duruþmamýzdan önce diðer illerde destek çaðrýlarý yaptýk ve 10 Temmuz'daki ilk duruþmada

Ýstanbul'da Sirkeci Ýþ Mahkemesi'nin önündeydik. Yaptýðýmýz kitlesel basýn açýklamasýnda "herkese sendika" talebimizi yükselttik. Ýnsan Haklarý Evrensel Bildirgesinin 23. maddesinin 4. fýkrasýna dayanarak haklýlýðýmýzý ortaya koyduk: "Herkesin çýkarýný korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olmaya hakký vardýr." Dava 24 Eylül'e ertelendi ve biz yine GençSenliler olarak orada olacaðýz. Herkesi sendika hakkýmýzý savunmak üzere dayanýþmaya çaðýrýyoruz. "Asla yalnýz yürümeyeceksin!" diyerek yola çýktýðýmýz GençSen'de 24 Eylül günü Ýstanbul Sirkeci Ýþ Mahkemesi önünde yapacaðýmýz basýn açýklamasýnda buluþalým.

Owen, uluslararasý öðrenci sendikalarýnýn günümüzdeki durumu ile ilgili bir sunuþ yaptý. Toplantý katýlýmýnýn beklentimizden daha kalabalýk olmasý öðrenci sendikasý fikrinin çekim gücünü de ortaya koymuþ oldu.

Ozan Ersan

Katýlýmýn önemli kýsmýnýn üniversite ve lise öðrencilerinden oluþuyor olmasý bu alaný Genç-Sen açýsýndan önemli bir yer haline getiriyor. Bu yüzden, çeþitli illerden ve okullardan gelen Genç-Sen'liler olarak, bu yýl da BarýþaRock alanýný

YA BARBARLIK YA SOSYALĐZM

E N T E R N A S Y O N A L Đ Z M

Genç-Sen BarışaRock'taydı 2003 yazýnda savaþa, neoliberalizme, cinsiyetçiliðe, milliyetçiliðe, Coca Cola'ya yani kýsaca kapitalizme karþý organize edilen BarýþaRock'ýn bu sene 6.sýný da geride býraktýk. Sistem eleþtirisini müzikle ilk kez bu kadar iç içe geçiren bu organizasyon, ayný zamanda daha küçük çapta da olsa, pek çok benzeri örgütlenmenin de önünü açmýþ bulunuyor (RockA, Zeytinli Rock Fest...).

TEMEL ĐLKELERĐMĐZ

Genç-Sen’in BarýþaRock’taki toplantýsýndan...

sendikamýzý tanýtmak için bir fýrsat olarak kullandýk. Yapýlan faaliyet sayesinde yüzlerce kiþiyle öðrencinin sendika ihtiyacýný, tabandan bir sendika inþa etmenin önemini tartýþtýk. Bu kiþilerden 150'i kadarý Genç-Sen’le daha yakýn iliþki içerisinde olmak için

iletiþim bilgilerini býraktýlar, ayrýca 50 kiþi de sendikamýza üye oldu. Bununla birlikte sendikamýzý tanýtmak üzere bir toplantý da düzenledik. Toplantýda Ýngiltere Öðrenci Sendikasý (NUS) merkez yürütmesinden Robert

BarýþaRock'ýn yedincisini bir süre beklemek zorunda kalacaðýz. Organizasyondaki arkadaþlarýmýz çeþitli aksaklýklardan dolayý bir süre erteleme kararý aldýlar. Bu organizasyon, eksikleri olmakla beraber, muhalefet hareketi açýsýndan önemli bir yerde durmaktadýr. Yapmamýz gereken eksiklerimizi ve hatalarýmýzý samimi þekilde eleþtirip bir dahaki BarýþaRock'ýn çok daha iyi olmasý için uðraþmaktýr.

Antikapitalist - Aylık Siyasi Gazete / Đletişim ve abonelik için : 0555 8762967 / www. antikapitalist.net / iletisim@antikapitalist.net Yayın türü: Yaygın süreli / Büro: Katip Mustafa Çelebi Mah. Abdullah Sok. No: 8/2 Beyoğlu-Đstanbul Tel: 0212 2492866; Antikapitalist aylık siyasi gazete / Eylül 2008 Sayı: 52 / Sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü: Türkan Uzun / Uluslararası Akım Tanıtım Yayıncılık Ltd. Şti. / Baskı: Yön Matbaası (Güven San. Sit. B Blok No: 366 Topkapı)

TEK ÜLKEDE SOSYALĐZM MÜMKÜN DEĞĐLDĐR Rusya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa kalýcý bir zafere ulaþamaz ve yenilir. Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya'da devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928'deki karþý devrime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr. Kendilerini nasýl tanýmlarlarsa tanýmlasýnlar, bu ülkeler insana deðil silaha para yatýran, çevreyi tahrip eden, zengin ve yoksul ayrýmýnýn olduðu, ulusal ve cinsel ayrýmcýlýk yapýlan kapitalist toplumlardý.

ULUSAL SORUN VE AZINLIKLAR Ayrýmcýlýk yapýlmayan bir dünyada birlik içinde yaþamak istiyoruz ama sadece yaþamak istediði ülkeyi, konuþmak istediði dili, ibadet etmek istediði dini seçebilen insanlar özgürce birlikte yaþayabilirler. Bu nedenle azýnlýklara yönelik her türlü milli, dini, mezhepsel, ýrksal ayrýmcýlýða karþý mücadele etmeli, ezilenlerin yanýnda olmalý, onlarýn eþitlik mücadelesini desteklemeli, örgütlenme haklarýný savunmalý-yýz. Uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurken, ezen ulus milliyetçiliðine karþý mücadele edip ezilen ulusun kurtuluþ mücadelesini desteklemeliyiz.

C Đ N S Đ Y E T Ç Đ L Đ K Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ve eþcinselleri ezmektedir. Her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunmalý, insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele etmeliyiz.

DEVRĐMCĐ

PARTĐ

Kazanmak için büyük çoðunluðu mücadeleye katmak gerekiyor. Ama egemenlerin propagandalarý ve günlük yaþamýn dayatmalarý nedeniyle ne yazýk ki büyük çoðunluk bizden farklý düþünüyor. Bu fikirlere karþý mücadele etmek için örgütlenmek, fikirlerimizin doðruluðunu mücadele sýrasýnda kanýtlamak zorundayýz. Bu nedenle kapitalist sisteme ve onun sonuçlarýna karþý her mücadelenin en militan parçasý olan en militan iþçileri sosyalizm ve birlikte mücadele etme fikrine ikna edecek devrimci bir parti inþa etmek istiyoruz. Iþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için böyle bir parti zorunludur.

PARTĐ ĐÇĐ DEMOKRASĐ Sosyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Ancak birbirimizle tartýþarak, deney alýþ veriþinde bulunarak öðrenebilir ve kazanmak için ne yapabileceðimiz konusunda anlaþabiliriz. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur. Bu nedenle, demokrasi örgütlenmemizin can damarýdýr. Tartýþmanýn amacý birlikte hareket etmek, dünyayý dönüþtürmek olduðu için demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur.

ÇAĞRI Bu fikirlere katılan herkesi, birlikte örgütlenmeye çağırıyoruz.


www.antikapitalist.net

Eylül 2008 / Sayý 52 / Fiyatý 1 YTL

Kafkaslarda savaş

Küresel Rekabetin Kanlı Bedeli kullandýlar. Þu anda ABD ve Rus savaþ gemileri birbirlerinden sadece birkaç km uzaklýkta konumlanmýþ durumda.

Cem Uzun

eçtiðimiz haftalarda Kafkaslar'da patlak veren savaþ tüm dünyayý þoke etti. Bütün bölge için insani, siyasi ve iktisadi bir felaket olan bu savaþ Rusya ve Gürcistan arasýndaki bir "küçük yerel anlaþmazlýk"tan deðil George Bush'un tüm dünyayý savaþa sürükleme politikasýnýn bir parçasýdýr.

G

Þimdi inkar etseler de ABD ve Ýsrail, Gürcistan'ý Güney Osetya'ya saldýrmaya teþvik etti. Bununla da kalmayýp silahlandýrdý ve ordusunu eðitti. Tam da bu nedenle "zavallý küçük Gürcistan" yaklaþýmlarý anlamlý ve yerinde deðildir. Gürcistan halihazýrda NATO üyesi olsaydý bugün ABD ve diðer NATO ülkeleri nükleer bir güç olan Rusya'ya saldýrýyor olurlardý. NATO üyesi olarak Türkiye'de bu savaþýn içine çekilirdi. Bu savaþ yaþadýðýmýz dünyanýn ne kadar tehlikeli bir hale geldiðine iþaret ediyor. Küresel düzeyde týrmanan emperyalist rekabet giderek vahþi boyutlar alýyor ve istikrarsýzlýðý artýrýyor.

ABD ile Rusya askeri güçlerinin birbirine yakýnlýðý verili durumun tehlikesini daha da artýrýyor. ABD bir yandan Rusya'yla açýk bir savaþ istemiyor, ancak uðradýðý yenilgiyi hafifletmek zorunda hissediyor. Bu nedenle Gürcistan baþkaný Saakaþvili'yi yeni maceralara teþvik edebilir. Gürcistan’ýn Gori kenti - 9 Aðustor 2008

En büyük güçler bile geliþmeleri kontrol edemiyor ve attýklarý adýmlarýn sonuçlarýný öngöremiyorlar. Görünüþte küçük çatýþmalar tehlikeli bir bileþke oluþturabiliyor.

tanýmasý uluslar arasý düzeyde saldýrgan bir manevraydý. Güney Osetya ve Abhazya hükümetleri Rusya'nýn kuklasý ise Kosova da ABD ve AB'nin kuklasýdýr.

Gerilim týrmanýyor

Üç Amerikan savaþ gemisi Gürcistan'a "yardým" götürme amacýyla Karadeniz'e geçti. Türkiye hükümeti de buna izin verdi. ABD gerçekten de yardým göndermek isteseydi kargo gemilerini ve uçaklarýný kullanýrdý. Halbuki büyük miktarlarda yiyecek veya ilaç taþýmaya uygun olmayan donanma gemileri

Rus hükümetinin Aðustos sonunda Güney Osetya ve Abhazya'nýn baðýmsýzlýðýný tanýdýðýný ilan etmesi ile gerilim bir kademe daha týrmandý. ABD'nin, Rusya'nýn attýðý bu adýmý kýnamasý tam bir ikiyüzlülüktür. ABD ve AB'nin Kosova'nýn baðýmsýzlýðýný

Diðer taraftan Rusya hükümeti ABD'nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne kurmayý planladýðý füze kalkanýna karþý "askeri yanýt" verme tehdidinde de bulundu. Afganistan ve Irak'ta bataklýða saplanmýþ olan ABD egemen sýnýfý Rusya ile bir sýcak savaþa girecek durumda deðil ama bölgeye gönderdiði her askeri gemi böyle bir çatýþmanýn riskini artýrýyor. Savaþ çýðýrtkanlarýna dur diyelim. ABD savaþ gemilerinin boðazlardan geçiþine ve Türkiye egemenlerinin ABD'nin Kafkaslar'daki yayýlmacý planlarýna destek vermesine karþý çýkalým.

Yeni Dünya Savaş Düzeni aba George Bush ve Amerikan ideologlarý 1991'de Sovyetler Birliði çöktüðünde "kapitalizmin zafer kazandýðýný" ve iki kutuplu dünyanýn yerini artýk tek kutuplu bir dünyanýn býraktýðýný iddia etmiþlerdi. Gerçekte ise Sovyetler Birliði'ni çökerten kendi sisteminin kar oranlarýnýn düþmesi ve ABD ile rekabet edemez hale gelmesi oldu. ABD ise diðer kapitalist bloklar ile rekabette geri kalmaya baþlamýþtý. ABD'nin hýzla týrmanan dýþ ticaret açýðý ile bütçe açýklarý bunun birer belirtisidir. 1991 sonrasý ABD askeri süper güç olma özelliðini sürdürüyor olmasýna raðmen ekonomik düzeyde dünya çok kutuplu bir hal alýyordu. ABD'nin askeri egemenliði ile ekonomik olarak göreceli zayýflýðýnýn yarattýðý gerilim yaþadýðýmýz dünyada artan istikrarsýzlýðýn nedenidir. Amerikan yeni muhafazakarlarýnýn Afganistan ve Irak maceralarýna giriþmelerinin kökeninde bu yatar. ABD egemen sýnýfý Ortadoðu'nun petrol kaynaklarýný sadece talan etmeye çalýþmýyor. Asýl amaç Çin gibi yükselen güçlerin ihtiyacý olan kaynaklarý kontrol etmektir. ABD egemen sýnýfý bunu askeri yollarla

B

yapabileceðini göstermeye çalýþýyor. 1991 öncesi dünya ne barýþçýl ne de istikrarlýydý. Kore, Vietnam, Kamboçya, Angola, Mozambik, Nikaragua'daki savaþlar milyonlarca insanýn hayatýna mal oldu. Mýsýr, Sudan ve Somali ABD ve SSCB arasýnda taraf deðiþtirdiler. Hatta bazýlarý birkaç kez taraf deðiþtirdi. Bu savaþlar ne kadar kanlý olsa da temel özellikleri en büyük kapitalist devletlere uzak yerlerde yaþanýyor olmalarýydý. Bunlar ayný zamanda iki süper gücün askeri olarak doðrudan karþý karþýya gelmediði "gýyabýnda savaþ"lardý. 1991 sonrasý ise Avrupa da Yugoslavya'nýn daðýlmasý ile bir iç savaþ süreci yaþandý. Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonra Avrupa'da yani kapitalist merkezlerden birinin hemen dibinde ilk kez savaþ yaþanýyordu. Oluþan yeni dünya düzeni çok daha belirsiz bir hale gelmiþti.

kendi baðýmsýzlýklarýný güçlendirdiler. Türkiye egemen sýnýfý bu güçlerden birisidir. Dünya egemen sýnýflarýnýn ("düþman kardeþler") arasýndaki mücadelelerde, küçük bir toprak parçasý üzerinde etki sahibi olmak kritik bir önem taþýyabilir. Örneðin Kosova'da petrol yok ancak ABD ve Ýngiltere'nin, Kosova'nýn baðýmsýzlýðýný Rus egemen sýnýfýna karþý güvence altýna almalarý bütün bölgeyi kontrol altýna alabildiklerini göstermek istemelerindendir. Bu, Rusya'nýn bölgedeki etkisini azaltýr. Ayrýca Kosova yakýnlarýndan petrol ve gaz hatlarý geçmektedir.

Bölgesel güçler

Stratejik kaygýlar en büyük güçleri bile sýnýrlýyor. ABD artýk baþarýsýzlýðý kanýtlanmýþ da olsa kendiliðinden Irak ve Afganistan maceralarýndan vazgeçemez. Vazgeçmesi Sovyetler Birliði'nin eski Doðu Avrupa daðýlýrken müdahale edememesi gibi bir domino taþý etkisi yaratýr. Devlerin ayaklarýnýn saðlam olmadýðýnýn görülmesi sonun baþlangýcý olur.

ABD'nin askeri gücü ile ekonomik alanda göreceli ola-rak zayýflýyor olmasý onu bölgesel güçlere daha baðýmlý hale getirdi. Bu durum alt-emperyalist güçlerin oynadýðý rolü arttýrdý. Yerel güçler büyük güçlerle ittifak kurarak kendi etkilerini arttýrdý. Bu arada da bir düzeyde

Bu ortamda Güney Osetya halký büyük güçler arasýndaki güç oyunlarýnýn son kurbaný olmuþtur. Kosova'daki "baþarý"dan sonra ABD, Gürcistan'ý Güney Osetya'ya karþý sert tutum almaya teþvik etti. Güney Osetya'da petrol boru hattý yok ama Bakü-Ceyhan boru

hattý Gürcistan'dan geçmektedir. Bakü-Ceyhan boru hattý Hazar petrollerinin batýya, Rus egemen sýnýfýna baðlý olmadan akýþýný saðlamak üzere inþa edildi.

Ortak olmayalým Rusya, 1990'larda bölgedeki etkinliðini azaltan ekonomik çöküntünün üstesinden gelerek kendisini yeniden emperyalist bir güç olarak kurgulamaya çalýþýyor. ABD baþarýsýzlýktan baþarýsýzlýða koþuyor. Ancak her baþarýsýzlýk onu daha saldýrgan ve tehlikeli hale getiriyor. Bir yandan Kafkaslar'daki gerilim týrmanýyor, diðer taraftan ABD'nin Ýran'a doðrudan ya da Ýsrail üzerinden dolaylý bir saldýrýda bulunma planlarý gündemde. Rusya ve Ýran arasýnda yakýn bir iliþki söz

konusu. Gürcistan'ýn Güney Osetya'ya saldýrýsýna Rusya'nýn sert yanýt vermesi Ýran'a yönelik bir saldýrýya sesiz kalmayacaðýnýn da bir iþareti. Dolayýsýyla Ýran'a yönelik bir saldýrýnýn bütün bölge ve dünyayý ne denli büyük bir felakete sürükleyebileceði ortadadýr. Türkiye ABD'nin bölgedeki maceralarýna hiçbir destek vermemeli, Ýran'a olasý bir saldýrýnýn parçasý olmamalýdýr. Türkiye egemenlerinin savaþ politikalarýný durdurabilecek gücü inþa etmeliyiz. 1 Mart 2003'te tezkerenin reddedilmesinde olduðu gibi Türk egemenlerinin bu tehlikeli savaþ oyunlarýna dahil olmasýna engel olmalýyýz. devamı 6. sayfada...

Sözde Gürcistan’a insani yardým taþýyan ABD savaþ gemilerinin boðazlardan geçiþine Türkiye müsaade etti.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.