Antikaptalist 16

Page 1

Yýl 2 Sayı 16

Mayıs-Haziran 2002

500.000 TL

UMUDU YÜKSELTMEK, TÜRKÝYE’NÝN LE PEN’Ý BAHÇELÝ’YE GEÇÝT VERMEMEK ÝÇÝN

Z I Z Ý S N RÝM R A FR ÞLE ÝYO E TER D R ÖS A K LG YO

SOLA ÇEK

SA VA ÞA , YOKSULLUÐ A, MHP’YE KA RÞI MÜCA DELEYE SAVAÞSIZ VE SÖMÜRÜSÜZ BÝR DÜNYA MÜMKÜN


sayfa 2

antikapitalist

F Tİ PL ERİ K APA TI LSI N Ö L ÜM L E R D URD UR UL SU N

TEMEL FİKİRLERİMİZ

YA BARBARLIK YA SOSYALİZM Kapitalizmde öncelik insanların ihtiyaçları değil, kâr ve rekabettir. Bu nedenle işsizlik, açlık, yoksulluk, savaşlar ve çevre tahribatına neden olur. Gittikçe daha fazla zenginlik yaratan kapitalizm geniş yığınları yoksulluğa mahkum eder. Yaratılan zenginliğin insan ihtiyaçları için kullanılabilmesi, ancak işçi sınıfının kolektif olarak bütün zenginliğe, üretimde kullanılan her şeye el koymasıyla, üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. İŞÇİ SINIFININ KURTULUŞU KENDİ ESERİ OLACAKTIR Sosyalizm ancak işçilerin kendi eylemiyle gerçekleşebilir. Işçiler bunu ancak işçi konseyleri aracılığıyla aşağıdan yukarı örgütlenen bir işçi iktidarıyla gerçekleştirebilirler. Bunun dışındaki çözümler yine bir azınlığın iktidarıyla, kapitalizmle sonuçlanır. REFORM DEĞİL DEVRİM Bu düzenin kurumları yönetici azınlığı çoğunluğa karşı korumak amacıyla oluşturulmuştur. Bu kurumlar ele geçirilip çoğunluğun ihtiyaçları için kullanılamaz. Kökten bir değişim gereklidir. Gerçek demokrasi, aşağıdan yukarı doğru örgütlenen, temsilcilerin istendiği an görevden alınabildiği, üretimin işçi sınıfı tarafından kolektif olarak kontrol edildiği bir sistemde mümkündür. Böyle bir değişim parlamento aracılığıyla gerçekleştirilemez, ancak işçilerin kitle eylemleriyle, büyük kitlelerin bir avuç yönetici azınlığı alaşağı etmesiyle sağlanabilir. ENTERNASYONALİZM Günlük yaşamımızda kullandığımız en sıradan mallar bile değişik ırk, renk, dil, din, cinsiyetten işçilerce üretilmekte. Kapitalizm dünya ölçeğinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeğinde gerçekleşebilir. İşçilerin vatanı yoktur. Bütün dünya işçileri kardeştir. İki farklı ülkenin işçilerini karşı karşıya getirecek her şeye karşı çıkılmalı, diğer ülkelerdeki işçilerin mücadeleleri desteklenmelidir. TEK ÜLKEDE SOSYALİZM MÜMKÜN DEĞİLDİR Rusya deneyimi göstermiştir ki devrim tek ülkeyle sınırlı kalırsa kalıcı bir zafere ulaşamaz ve yenilir. İlk ve tek muzaffer işçi devriminin gerçekleştiği Rusya'da devrim tek ülkede sınırlı kaldığı için 1928'deki karşı devrime yenilmiştir. Rusya, Doğu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm değil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaşanmıştır. Kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar, bu ülkeler insana değil silaha para yatıran, çevreyi tahrip eden, zengin ve yoksul ayrımının olduğu, ulusal ve cinsel ayrımcılık yapılan kapitalist toplumlardı. ULUSAL SORUN VE AZINLIKLAR Ayrımcılık yapılmayan bir dünyada birlik içinde yaşamak istiyoruz ama sadece yaşamak istediği ülkeyi, konuşmak istediği dili, ibadet etmek istediği dini seçebilen insanlar özgürce birlikte yaşayabilirler. Bu nedenle azınlıklara yönelik her türlü milli, dini, mezhepsel, ırksal ayrımcılığa karşı mücadele etmeli, ezilenlerin yanında olmalı, onların eşitlik mücadelesini desteklemeli, örgütlenme haklarını savunmalıyız. Ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunurken, ezen ulus milliyetçiliğine karşı mücadele edip ezilen ulusun kurtuluş mücadelesini desteklemeliyiz. CİNSİYETÇİLİK Yaşadığımız sistem kadınları ve eşcinselleri ezmektedir. Her yerde cinsiyetçiliğe karşı mücadele edip, kadınların her alandaki eşitliğini savunmalı, insanların cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eşcinsellere yönelik saldırı ve aşağılamalara karşı mücadele etmeliyiz. DEVRİMCİ PARTİ Kazanmak için büyük çoğunluğu mücadeleye katmak gerekiyor. Ama egemenlerin propagandaları ve günlük yaşamın dayatmaları nedeniyle ne yazık ki büyük çoğunluk bizden farklı düşünüyor. Bu fikirlere karşı mücadele etmek için örgütlenmek, fikirlerimizin doğruluğunu mücadele sırasında kanıtlamak zorundayız. Bu nedenle kapitalist sisteme ve onun sonuçlarına karşı her mücadelenin en militan parçası olan en militan işçileri sosyalizm ve birlikte mücadele etme fikrine ikna edecek devrimci bir parti inşa etmek istiyoruz. İşçi sınıfının kendiliğinden mücadelesinin bir işçi devletiyle sonuçlanabilmesi için böyle bir parti zorunludur. PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Sosyalist politikanın temelinde işçi sınıfından öğrenmek yatar. Ancak birbirimizle tartışarak, deney alış verişinde bulunarak öğrenebilir ve kazanmak için ne yapabileceğimiz konusunda anlaşabiliriz. Tartışma özgürlüğü, sosyalistlerin işçi sınıfından ve birbirinden öğrenmesinin vazgeçilmez koşuludur. Bu nedenle, demokrasi örgütlenmemizin can damarıdır. Tartışmanın amacı birlikte hareket etmek, dünyayı dönüştürmek olduğu için demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. ÇAĞRI Bu fikirlere katılan herkesi, birlikte örgütlenmeye çağırıyoruz.

antikapitalist

Aylýk Siyasi Gazete Mayýs 2002 Sayý: 16 Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk Sahibi ve Yazý Ýþleri Sorumlusu: Türkan Uzun Ýstanbul: Gönül Sokak No 31, Nil Han No 305, Asmalý Mescit PK 896, 06446 Yeniþehir, Ankara www.antikapitalist.net posta@antikapitalist.net Tel: 0542 230 3128 / 0535 226 9489 Baský: Yön Matbaacýlýk

Türk-Ýþ yönetimi üyelerinin sorunlarýna dikkat çekmek için Ankara Güven Park’ta oturma eylemi yaptýlar Türk-Ýþ'in Güvenpark'ta 3 gün süren oturma eylemi sýrasýnda Ýzlem Oral'ýn Tümtis Bursa Þube baþkaný Davut Türkoðlu ile yaptýðý söyleþiyi aktarýyoruz: IMF politikalarýnýn uygulanmasýnýn sonuçlarý neler? IMF, ülkenin bu duruma gelmesinin baþ sorumlusudur. Ýktidarlar, hep IMF ve Dünya Bankasý'nýn programlarýný uyguladýlar. Bu sebepten, insanlarýn ekmek alacak parasý kalmadý, hatta bazý insanlar etlerini satarak para kazanmaya çalýþýyorlar. Cumhuriyetten beri kurulan tüm kurumlar, Tedaþ, Telekom, Tütün iþletmeleri, Þeker fabrikalarý özelleþtiriliyor, ABD ve diðer tekelci sermayeye peþkeþ çekiliyorlar, çalýþanlar da kapýnýn önüne konuluyor. Türkiye'de çoðunluk hep fut-

bol takýmý tutar gibi parti tuttu. Ancak bu partiler yoksulluk ve iþsizlik getirdi. Parasý olan eðitim alýr hale geldi, saðlýk alýr hale geldi. Ýnsanlarý hep farklý kültür, din, mezhepten dolayý böldüler ve antidemokratik uygulamalarla karþýlaþmalarýna neden oldular. Ancak kapitalizm sömürürken ayrým yapmýyor. Tüm bu antidemokratik yasalara karþý herkes görevini yerine getirip mücadele etmeli. Niçin bugün buradasýnýz? Eylem kararý 25 Nisan tarihinde alýndý. Ýþsizlik, iþ güvencesi yasasýnýn çýkmasý, karayollarýnda çalýþanlarýn durumu, DSÝ'deki durum, Köy Hizmetleri bölge müdürlüklerinin kapatýlmasý istemine karþý üç gün buradayýz daha sonra DSÝ'nin salonunda toplanarak hükümetin tavrýna göre gerekeni yapacaðýz.

FİLİSTİN’LE DAYANIŞMA

Ýsrail'in, Filistinlilere uyguladýðý vahþet tüm dünyada kitlesel eylemlerle protesto ediliyor. Giderek kitleselleþen Küresel Direniþ hareketi, Ýsrail'in katliamlarýnýn baþlamasýyla birlikte adýný 'Küresel Ýntifada' olarak deðiþtirdi ve Filistin'le dayanýþma ruhunu yükselten eylemler gerçekleþtirdi-gerçekleþtirmeye devam ediyor. Biz de bundan umut alarak, yaklaþýk dört hafta önce Ýstanbul Üniversitesi'nde Filistinliler için ilaç toplama kampanyasý baþlattýk. Kampanya için çaðrý metinleri hazýrladýk. Özellikle merkez kampüste ilaç getirmeleri ve kampanyaya aktif olarak katýlmalarý için insanlarla birebir diyalog kurduk. Bu zaman zarfýnda torbalar halinde ilaç ve ilk yardým malzemesi topladýk, kampanyanýn fotokopi gibi masraflarý ve kargo ücreti için (ilaçlar Ankara'daki Filistin temsilciliðine gönderildi) konuþtuðumuz herkesten maddi yardým talep ettik ve sonuçta da 70 milyon liradan fazla para topladýk. Bu paranýn 20 milyon kadarýný fotokopi, 10 milyonu kargo masraflarý için kullandýk ve geriye kalan 40 milyonla da ilk yardým malzemesi satýn alýp 9 Mayýsta gönderdiðimiz kolinin içine koyduk. Kampanyanýn kullandýðý araçlardan birisi de 1 Mayýs eylemiydi. Ýlaç kampanyasýnýn aktivistleri olarak bu eyleme, 'Savaþa Karþý Küresel Ýntifada' pankartýyla katýldýk. Kampanya boyunca kurduðumuz diyaloglarda karþýmýza çýkan manzara ilgi çekiciydi. Öncelikle bir dizi insan böyle bir kampanyanýn birileri tarafýndan yapýlmasýndan mem-

Ýnsan Haklarý Derneði’nin F tipi izolasyon hücrelerine karþý devam eden ölüm oruçlarý konusunda yaptýðý açýklamayý aynen aktarýyoruz: Türkiye cezaevlerinde, 20 Ekim 2000 tarihinden beri ölüm oruçlarý yaþanýyor. Ölüm orucu eylemi yaparak hak arayýþýna giren tutuklu ve hükümlülerin, sorunlarýnýn çözümünü saðlayamadýklarý ve bu eylem sonucu ölümlerin gerçekleþtiði bilinmektedir. Dolayýsýyla eylem, ölüm orucu yapanlarýn iradelerinin dýþýna taþarak ölüme dönüþmüþtür. Sonuç ölüm olmuþtur. Hem de 91 kiþinin ölümüdür sonuç. 400'den fazlasýnýn Wernicke ya da Korsakof hastalýðýna yakalanmasýdýr. Sýrada 55 eylemci daha vardýr. Tutuklu ve hükümlüler, tecrit koþullarýný ölerek de kaldýramamýþlardýr. Demokratik kamuoyu olarak, her birimizin yüzlerce etkinlik ve giriþimi de tecrit koþullarýný ortadan kaldýrmaya yetmemiþtir. Tutuklu ve hükümlüler ölüme doðru yürüyorlar. Ölümler gerçekleþmesine raðmen sonuç alýnamýyorsa ve sessizlik sürüyorsa, ölüme dur diyebilmek için demokratik kamuoyunun inisiyatifine, farklý tarzda giriþimlerine ihtiyaç var demektir. ÝHD eylemcilere, eylemlerini sona erdirme çaðrýsý yaptý. Ama ayný zamanda Adalet Bakanlýðýna

1 Mayýs iþçi bayramýnda F tipi cezaevleri konusu da dile getirildi. da çaðrýda bulundu. Amaç ölüm deðilse ve fakat ölümler gerçekleþiyorsa bu noktada, hýzla bir þeyler yapýlmalý. Hangi demokratik ülkede yurttaþlar birer birer ölürken, kamu otoritesi diyalog yolunu reddeder, çözüm seçeneklerini ihmal edebilir? Ama tüm öneriler reddediliyor. Tecrit sorunu çok uzun zaman mücadele edilmesi gereken bir sorundur. Yalnýzca bugün cezaevinde bulunanlarýn sorunu deðildir. Ýþte tam da bu noktada demokratik kamuoyunun yaratýcý inisiyatifine ihtiyaç var. Ölüm orucunun sona erdirilmesi için tutuklu ve hükümlülere; insan onuruna uygun koþullarý saðlamasý için Adalet Bakanlýðý'na yaptýðýmýz çaðrýya destek istiyoruz. Ölümü seçenek olmaktan çýkarmak için buna ihtiyaç duyuyoruz.

H üsnü Öndül Ý H D G en e l B aþ ka n ý

nundu ve desteklediklerini söylediler. Bu durum topladýðýmýz ilaç ve paralardan da belli oldu. Ancak genel olarak toplumda etkili olan 'kazanamayýz' inancý, kampanyamýzýn yeni aktivistler kazanýp büyümesini engelledi. Bizim için önemli bir deneyim olan bu kampanya, insanlardaki güvensizlik hissiyatýný aþmak için böylesi araçlara ihtiyacýmýz olduðunu gösterdi. Bunun yanýnda sistemin en vahþi yüzü olan savaþlara karþý yeni þeyler yapma isteðimiz arttý. Þu anda kampanya aktivistlerinden bazýlarý, kýsa metrajlý savaþ karþýtý bir film çekme hazýrlýðýndalar. Toplumdaki güvensizliðe ve dolayýsýyla bu kampanyayý istediðimiz ölçülerde büyütemememize raðmen diyalog kurduðumuz insanlarýn çevrelerinden ilaç toplamaya çalýþmalarý, tahmin ettiðimizden daha fazla para toplamamýz bize umut veriyor; diðer sorunlarýmýzda olduðu gibi Filistin sorununda da çözümün ve alternatifin hepimizin elinde olduðunu gösteriyor. S i b el G ü n eþ

Manu Chao: PARANIN DİKTATÖRLÜĞÜ ALTINDAYIZ

Bu yaz Türkiye'de konser verecek olan Manu Chao, geçtiðimiz aylarda Ýngiltere turnesi sýrasýnda Socialist Worker muhabiri Matthew Cookson ile görüþtü. Röportajýn bir özetini aþaðýda yayýnlýyoruz: - Pek çok kiþi adýnýzý ilk kez Cenova'da G8 karþýtý gösteriler sýrasýnda duydu. Neden Cenova'ya gitmiþtiniz? Gittim çünkü daha iyi bir dünya istiyorum. Demokratik bir düzende deðil paranýn diktatörlüðü altýnda yaþýyoruz. Onlarýn yapmak istediklerine izin verirsek bu kitlesel intihar anlamýna gelir. - Cenova'dan sonra anti-kapitalist hareketin yönü konusunda ne düþünüyorsunuz? Cenova'dan sonra zorlu bir dönem geçirdik çünkü insanlar nasýl tepki vereceklerini bilmiyorlardý. Benim politikam birliðimizi korumaktan yana... Hepimiz ayný bayraðýn arkasýna yürümek zorunda deðiliz ama bayraklarýmýz birlikte durmalý. Ancak böyle güçlü olabiliriz. En iyi silahýmýz kitleselliðimiz. Lider, kitlenin kendisi. Onlarýn yenemedikleri tek lider bu. Dünyanýn efendileri nere-

de toplanýrlarsa toplansýnlar orada olacaðýz. - Dünyanýn birçok yerine gittiniz, hareketin uluslar arasý durumu konusunda ne düþünüyorusunuz? Kuzey'deki hareket daha entelektüel. Daha iyi bir dünya için mücadele ediyoruz, sadece yarýn için deðil, gelecek için... Güney Amerika'da ise insanlar mücadele etmeseler ölürler. Son Güney Amerika turum sýrasýnda Ekvador'a gittim. Yerli Kýzýlderililer baþkent Quito'ya yürüyorlardý çünkü açtýlar. Bolivya'da hükümetin su daðýtýmýný özelleþtirmesine karþý mücadeleler oldu. Arjantin zaten malum. Güney Amerika'daki gösteriler hayatta kalma mücadelesidir. - Bu mücadelelerden ilham alýyor musunuz? Müziðim için ilham alýyorum çünkü iþim bu. Gittiðim her herde iþler iyi gitmiyor bu da bana politik ve sosyal olarak ilham veriyor. Herþey yolunda gitseydi politik þeyler yapmazdým, sadece müzik yapardým. Nereye gidersen git özellikle de Üçün-

cü Dünya'da herþey çok berbat. Bundan saklanýlamaz. Vazgeçmek sürekli intihardýr. Umut verici bir durum insanlarýn artýk politikacýlara inanmamasýdýr. Bence George Bush dünyanýn en büyük ülkesini yönetecek en iyi insan deðildir. O çok tehlikeli. Toplumsal sorunlara ve çevreye hiç saygýsý yok. - Müzisyenleri hareketin neresinde görüyorsunuz? Bir mikrofona ulaþabildikleri için müzisyenlerin sorumluluðu vardýr. Ýster resmi ister baðýmýz olsun medyayý kullanabiliyoruz. Çoðu insanýn böyle bir imkaný yok. Müzisyen bir yandan para kazanmak zorunda ama buradan çýkýþ yolunu da göstermeli. - Gittiðiniz yerlerde mücadelelerle bað kurmaya çalýþýyor musunuz? Eskiden kendimiz arayýp buluyorduk. Artýk gittiðim her yerde insanlar bana gelip "Hey Manu, burada bir grev var. Gelebilir misin?" diyorlar. Her þeye evet diyemiyorum. Özellikle Arjantin'de her þeye yetiþemiyorum, seçmek zorunda kalýyorum.


UMUDU YÜKSELTMEK ÝÇÝN

SOLA ÇEKELÝM

Ýktidar ortaðý MHP kamu çalýþanlarýnýn gerçek sendikasý KESK'in Mayýs sonunda yetki alamamasý için bütün gücüyle bastýrýyor. Yöneticiler çalýþanlarý tehdit ederek Kamu-Sen'e üye yapýyor, doðrudan sahte sendikayý örgütlüyorlar. Hükümet IMF'ye verdiði Niyet Mektubu ile kamuda ve özelde iþçilerin aðzýna sýçacaðýný açýkça deklere etmiþken, Türk-Ýþ yöneticileri liderliðini yaptýðý yüzbinlerce iþçiyi Ankara'ya çaðýrmak yerine, 250-300 bürokratýyla sözde Ankara çýkartmasý yapýp, hükümeti Ata'ya þikayet etmek gibi göstermelik iþlerle uðraþýyor. Türk yönetici sýnýfý ABD'nin "teröre karþý savaþ" politikasýný desteklediði için IMF'nin verdiði rüþvetlerle ödüllendiriliyor. Bu rüþvetin bedelini faiziyle birlikte faturalar aracýlýðýyla inim inim biz ödüyoruz. Artýk toplumda egemen olan "Türkiye'de kimse açlýktan ölmez. Kolu komþusundan, köyünden gelen þeylerle bir þekilde idare eder" hissiyatý yok. Yoksulluk, iþsizlik, geleceksizlik nedeni ile intiharlar, açlýktan bebeklerin ölüm haberleri yaný baþýmýzda kol geziyor. Genel Kurmay Baþkaný demokrasi havarisi kesilip askeri gücüyle siyaseti belirliyor. Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkýný savunanlara, barýþ ve demokrasi talebine sahip çýkanlara, Filistinlilerle dayanýþmak üzere Ýsrail ile tank anlaþmasýnýn iptalini talep edenlere terörist muame-

antikapitalist

sayfa 3

lesi yapýyor. Bu duruma isyan eden gencecik insanlar hücrelerde ölüme terk ediliyor. Tüm bunlara raðmen sözde bizi temsil edenler iþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele, dayanýþmasý önüne her türlü fikirsel ve zora dayalý engeli çýkaran yöneticilerin arkasýna takýlýyor, önlerinde el pençe divan duruyorlar. Emeðin çýkarýný savunmasý gerekenler emek hýrsýzlarýna karþý ortak talepler etrafýnda birleþecekleri yerde birbirlerini yiyorlar. Maraþ, Çorum katliamý sorumlularý Meclis'te oturuyor. Aðca ve Kýrcý'yý salývermeye hazýrlanýyorlar. Bütün bu geliþmeler umutsuzluðu arttýrýyor. Ancak, bütün bunlarý hoþnutsuz bir þekilde sýzlanarak izleyecek miyiz? Yok- 1 Mayýs Gaziantep’te de binlerce kiþi tarafýndan kutlandý. - Umutsuzluðu teslim olmadan sa, Fransa'da genci ve ezilenlerin tavizsizce savunan ve genel çýkarlar üzerinden birleþtiren kampanyalar inþa yaþlýsýyla Le Pen'i durduredenler ihtiyacýmýz olan umudu ve sola çekimi yaratacaktýr. mak için sokaða fýrlayan, Barselona'da AB zirvesini Filistinlilerle dayanýþmak, muh- mek zorundayýz. Ýþyerlerimizde, onlara göbekten baðlý politikabasan, Washington'da Filistin temel bir Irak savaþýný durdur- okullarýmýzda bizleri bölen, cýlardan baðýmsýz olarak iþçi sýile dayanýþan, Ýtalya'da Berlus- mak için birleþik mücadeleler dünyadaki iþçi kardeþlerimizden nýfýnýn en genel çýkarlarýný savuconi'nin iþçi düþmaný politikala- örgütleniyor. bizi ayýran her türlü milliyetçi, nabilmekten geçiyor. Tarihi yarýna karþý genel greve çýkan 13 Umutsuzluktan beslenen fa- ýrkçý, laik cepheci, patron yala- pan bizleriz. Eðer tarih sahnesimilyon iþçinin yaptýðý gibi kendi þistlerin beslenme damarlarýný kasý, cinsiyetçi tutumu boþa çý- ne ezilenlerin ve iþçi sýnýfýnýn kaderimizi elimize almak için kesmek, Irak savaþýný baþlama- kartmalý ortak çýkarlarýmýz üze- temsilcisi olan solu çýkartmak isadým mý atacaðýz? Bugün bir dan durdurmak, Filistin halkýný rinden harekete geçmeliyiz. tiyorsak bulunduðumuz alanda çok ülkede özelleþtirmelere kar- terörist Ýsrail devletinden kurtar- Bugün emek cephesinin güve- ortak talepler etrafýnda istikrarlý þý kamu hizmetlerini savunmak, mak, Kürt halkýyla dayanýþmak, ninin artmasý ve solun yüksel- ve kararlý bir þekilde sola çeken uluslararasý sermayenin karþýsý- yoksulluktan kurtulmak için bu- mesinin yolu patronlardan, ge- kampanyalar yapmalýyýz. na uluslararasý direniþi koymak, lunduðumuz alanlarý birleþtir- nerallerden, bürokratlardan ve Ç i ð d e m Ö zb a þ

Hükümetin Niyet Mektubu: TEPEMÝZDEKÝ AKBABALARI DEFEDELÝM Türkiye'nin stratejik önemi nedeniyle "hepimiz" için gidiþatýn iyi olduðunu iddia eden bir "Derviþ medyasý" ile karþý karþýyayýz. Son dönemde IMF'nin yaptýðý bütün mali antlaþmalarýnýn yarýsýnýn Türkiye ile olduðu bir gerçek (IMF haftalýk raporu, 3 Mayýs 2002). Türkiye'nin IMF' ye borcu 18.42 milyar dolar ve 5.876 milyar dolar daha alma hakký var. Bu program dahilinde toplam 39.3 milyar dolar borç verildi. Diðer önemli borçlular ise Arjantin (13.7 milyar dolar) ve Brezilya'dýr (4.126 milyar dolar). ABD hegemonyasý altýnda olan IMF'nin ABD'nin Ortadoðu'da yürüttüðü "terörizme karþý savaþ" stratejisini desteklediði için Türkiye'yi ödüllendirdiði söylenebilir. Türkiye'de iþçiler açýsýndan bunun anlamý ne? Faiz IMF'nin Türkiye'ye verdiði kredi toplam dýþ borcun onda biri. Bütün bu borç faiziyle birlikte ödenmek zorunda. Faizi her zaman "biz" ödüyoruz. Hükümet borçlarýnýn faizlerini vergilerimiz aracýlýðýyla, özel sektör borçlarýný da zamlar aracýlýyla ödüyoruz. Özel sektör borçlarýnýn çoðu, banka ve patronlarýn dýþardan aldýklarý kredileri yüksek faizle hü-

kümete borç vermeleri sonucunda birikti. Dolayýsýyla bu dýþ borçlarý da vergilerimiz aracýlýðýyla ödüyoruz. Biz borç faizi öderken özel bankalar da 10 milyar dolarý bu sayede ellerinde tutuyorlar. Hane baþýna 2000 dolar Dünya Bankasý verilerine göre 2000 yýlýnda sadece faiz ödemeleri 20 milyar dolardý. Peþ peþe gelen iki mali kriz ve IMF'den yüksek faizle alýnan taze kredilerden önceki veriler bu. Bu durumda bile hane baþýna 2000 dolar anlamýna geliyor (Türkiye'de 10 milyon aile olduðunu varsayýyoruz). IMF'den alýnan borç Nisan 2004'e kadar, yani iki yýl içinde ödenmek zorunda. Hükümetten IMF'ye niyet mektubu Niyet mektubu ilginç bir doküman. 108. Maddesi de hükümetin, kamu iþleri ve hizmetlerine yani "bizlere" saldýrmaya devam edeceðini vaat ediyor. 2003 ortalarýna kadar KÝT'lerden 40-60 bin iþçinin atýlmasý öngörülüyor. Türk Telekom'dan ise 7477 kiþi iþten çýkartýlacak deniliyor. IMF'ye niyet mektubunun geri kalaný iþçilerin yaþam standartlarýna, iþlerine ve kullandýklarý hizmetlere yönelik kesintiler yapýlacaðý sözü veriyor.

3. Maddede KÝT'lerden, 4. Madde de SSK ilaç harcamalarýndan kesintiler öngörülüyor. 18. madde þöyle: "Kamu kesiminde ücret endekslerinin düþürülmesi ve özel sektör ücret politikalarý için de ESK'nin bir forum olarak kullanýlmasý..." Dolayýsýyla hükümet IMF' ye hem kamu hem de özel sektörde iþçilerin reel ücretlerini düþüreceðini vaat ediyor. 19. Maddenin b fýkrasý ise, özel sektör toplusözleþmelerinde "geriye dönük ücret endekslerini düþürmek"ten bahsediyor. Ücret artýþlarýnýn fiyat artýþlarýnýn altýnda kalmasýný saðlamayý yani ücretleri daha da düþürmeyi amaçlýyor. 69. Madde Ocak 2002'de 15 bin kamu iþçisinin emekliye ayrýlmasýný öngörüyor ki bu yapýldý. 70. Madde 40-60 bin KÝT iþçisinin atýlmasýný, 71. Madde 7499 Türk Telekom iþçisinin erken emekli edilmesini vaat ediyor. 72. Madde genel olarak iþten atýlmalar ve erken emeklilik uygulamasý hakkýnda. Niyet Mektubu'ndaki birçok baþka madde örneðin yaygýn özelleþtirmeler aracýlýðý ile iþçilerin yaþamýný olumsuz etkileyecek. Faiz dýþý fazla Niyet Mektubu'nun diðer ilginç yönü ise hükümetin hizmetlere yaptýðý harca-

malardan daha fazla vergi topladýðýný (kamu sektörü fazlasý) göstermesidir. Bilindiði üzere vergilerin çoðunu iþçiler yani "biz" ödüyoruz. 2001 yýlýnda kamu sektörü fazlasý Gayri Safi Yurtiçi Hasýlanýn yüzde 5.5'ine ulaþmýþ (hedeflenenin yüzde 0.4 üzerinde). 2002 yýlý için hedeflenen rakam ise Gayri Safi Yurtiçi Hasýlanýn yüzde 6.5'i. Hedefleri dahi aþan kamu sektörü fazlasý, devasa silah harcamalarýna raðmen elde edildiðine göre "bize" saðlanan hizmetlere ne kadar az para harcandýðý ortada. Savaþ kredisi IMF'den alýnan krediler iþçilere yani "bize" saldýrmak için kullanýlýyor. Yeni iþe alýmlarýn dondurulmasý etkisini de görürsek Niyet Mektubu'ndaki istihdam kaybý sayýsý 100 bine ulaþýr. "Bizim" için bunun anlamý sadece 100 bin kiþi deðil 100 bin ailedir. Ýþçi sýnýfýnýn tümüne etkisi ise daha da yýkýcý olacaktýr. Hükümetin niyetinin Bayram Meral ve Derviþ görüþmelerinde deðiþmesi mümkün görünmüyor. Geleceðimiz için IMF ve kredilerine karþý çýkarak borçlarýn iptali, iþlerimiz ve kullandýðýmýz hizmetler için mücadele etmek zorundayýz.

C e m U zu n


sayfa 4

antikapitalist

BEYTEPE’DE FÝLÝSTÝNLÝLERLE DAYANIÞMA Bu yýl 1 Mayýs bütün dünyada savaþa karþý ve Filistin'le dayanýþma vurgusuyla birleþik bir þekilde geçecekti. Biz de bu küresel mücadelenin bir parçasý olmak istiyorduk. Beytepe'de Savaþa Karþý Küresel Ýntifada korteji için yaptýðýmýz çaðrýnýn ilk toplantýsýna 17 kiþi katýldý. 'Hepimiz Filistinliyiz' kokartlarý daðýttýðýmýz ilk masa faaliyetinde bu konunun gerçekten bir çok insan için somut bir anlamý olduðunu gördük. Masaya gelen hocalarýmýzýn dahi kokart takýp kampanyaya baðýþta bulunmalarý, onlarca insandan email ve telefon almýþ olmamýz umut vericiydi. Bu süreçte insanlarla Filistin üzerine sohbet edip kampanyaya katabileceðimiz araçlar kullanmayý denedik. Bu amaçla masa çevresinde mezar taþlarýyla oluþturduðumuz bir dizayn çalýþmasý yaptýk. Yemekhaneye yemek saatinde giderek masalarda tek tek kampanya çaðrýsý yapan sohbetler yaptýk. ODTÜ'de oluþturulan kampanya atölyesine katýldýk. Öte yandan Beytepe Yurdunda 'Þatilla'nýn Çocuklarý' adlý Filistin belgeseli gösterimini yaptýk ve sonrasýnda belgeseli izleyenlerle sohbet ettik. Bütün bu aktivitelerde yeni arkadaþlarla tanýþtýk ve kampanya geniþlemeye baþladý. Filistinli bir arkadaþýmýzýn konuþmacý olduðu toplantýlar düzenledik ve Ýsrail Devleti'nin kuruluþunu, sorunun kaynaðýnýn ne olduðunu ve çözümü; bize düþen rolü tartýþtýk. Bu esnada bir taraftan da yurtlar önünde yaptýðýmýz atölye çalýþmalarýnda baþta meþhur 'Barýþ Týrtýlý' olmak üzere 1 Mayýs araçlarýmýzý birlikte ürettik.

Birlikte çalýþtýðýmýz arkadaþlarýn çoðu ilk defa böyle bir kampanyada yer alýyordu. Bir kýsmý ilk defa 1 Mayýs'a gitmeye hazýrlanýyordu. 1 Mayýs yaklaþtýkça okulda afiþ asacak yer kalmayacak düzeyde örgütler arasý rekabet artýyor ve yarattýðýmýz bu minyatür birleþiklik havasý solun büyük bölünmüþlüðü içinde küçük kalýyordu. Bu noktada bizler 2002 1 Mayýs'ýna nasýl bir dönemde gittiðimizi, nasýl bir eylemle karþýlaþacaðýmýzý ve yaptýðýmýz kampanyanýn önemini anlatan konuþmalarla çevremizdeki örgütsüz insanlarý Küresel Ýntifada kortejine çaðýrdýk. Küresel Direniþ'in havasýyla ve bir aylýk kampanyamýzýn enerjisiyle... 1 mayýs sabahý... Sabah 9'da buluþmak üzere kampanya aktivistleriyle sözleþmiþtik. Kantinden çaylarýmýzý aldýk ve heyecanla beklemeye baþladýk. Kaç kiþi gelecekti? Yaptýðýmýz kampanyanýn birleþtirme, sola çekme örnek yaratma gibi hedeflere ulaþýp ulaþamadýðýný anlamak için bir test aný...bir...iki..üç derken 20 kiþi sabah buluþmasýnda toplandýk. Bu grubun yarýsýndan çoðu ilk kez iþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele ve dayanýþma gününe, bir kitlesel gösteriye katýlacaktý. Yürüyüþte gelenlerle birlikte H.Ü. Beytepe'den 28 kiþi kampanya kortejinde yürüdü. Sadece 6 kiþi antikapitalist grubundandý. Ýþte bu birleþtirebilmenin küçük bir örneðiydi. Kýzýlay'da ODTÜ'den gelenlerle de buluþtuk. Barýþ Týrtýlýmýzý, el biçiminde hazýrlanmýþ dövizlerimizi, renk renk balonlarýmýzý, tamtamlarýmýzý açtýðýmýzda minyatür bir küresel

Savaþa Karþý Küresel Ýntifada Kampanyasý aktivistleri dünya patronlarýna alternatif olarak düzenlenen Dünya Sosyal Forumu’nu örnek alarak Hacettepe’de BEYTEPE SOSYAL FORUMU örgütlüyorlar. 20-24 Mayýs’taki þenlikler sýrasýnda Çiðdem Kafe önünde gerçekleþtirilecek forumun tartýþma konularý okulda yapýlan anketle belirlendi. direniþ kortejinin coþkusunu herkeste görmek mümkündü. Yaðmura raðmen yürüyüþ boyunca slogan atmadýðýmýz, zýplamadýðýmýz bir dakika bile olmadý. 'Hep! Hep! Hep beraber! Hep beraber!', 'Da!Da! Dayanýþma!', 'Birruh! Bitdem! Neftikiya Filistin!' (canýmýzla kanýmýzla seninleyiz Filistin!), 'Kimin dünyasý- Bizim dünyamýz! Kimin Sokaklarý- Bizim Sokaklarýmýz! Kimin Savaþý- Onlarýn Savaþý - Savaþa Karþý

HÜ’DE İP GERGİNLİĞİ

Son dönemde solun en önemli gündemi, Ýþçi Partisi ve radikal gruplar arasýndaki çatýþmalar oldu. Olaylar Cebeci kampüsündeki kavgayla baþladý. Filistin konusunda basýn açýklamasý yapmak isteyen Ýþçi Partililere diðer gruplar müdahale etti. Cuma günü baþlayan bu olaylar, Pazartesi günü ÝP'lilerin Cebeci kampüsüne daha kalabalýk gelmeleriyle büyüdü. Sonraki günlerde radikal sol afiþ ve basýn açýklamalarýyla 'faþist' olarak gördüðü ÝP'yi teþhir etmeye çalýþtý. 1 Mayýs çalýþmalarýnýn araya girmesiyle bir süre durulan bu çatýþma havasý, 1 Mayýs'ýn hemen ardýndan Beytepe'deki kavgayla tekrar alevlendi. Cebeci'deki kavgaya karýþtýðý için HÜ öðrencisi olan ÝP'liler bir süredir okula gelemiyorlardý. Bu öðrenciler ve bir grup ÝP'li 2 Mayýs Cuma günü çantalarýnda sopalarla Beytepe'ye geldiler. Bunu gören diðer gruplar hýzla bir araya gelerek ÝP'lilere taþ ve sopalarla müdahale ettiler. Diðerlerinin de karþýlýk vermesiyle çýkan kýsa süreli çatýþmalar sonrasý olay yerine jandarmalar geldi. ÝP'liler, yurt binasýna sýðýnýrken diðer gruplar da yurdun önünde toplanarak slogan atmaya devam ettiler. Sol gruplar ve jandarma arasýndaki uzun tartýþmalardan sonra ÝP'liler jandarma arabasý ile okul dýþýna çýkarýldý. Ertesi gün yapýlan sol gruplarýn ortak toplantýsýnda ise hemen hemen herkes ÝP'in Beytepe'de politik faaliyet yapmasýný engellemek için baþta þiddet uygulamak olmak üzere, tüm yöntemlerin kullanýlmasý gerektiði konusunda hemfikirdiler. (EMEP, TKP ve Antikapitalist olarak bizler, kavganýn dýþýnda olduðumuzu

söyledik.) ÝP ve diðer gruplarýn kararýna bakýlýrsa bu tür çatýþmalar bundan sonra da yaþanacak gibi görünüyor. Politika üretmek, çözüm sunmak ve insanlarý sola çekecek iþler yapmak yerine sosyalistlerin ÝP'yi gündem yapmasý, sürekli kavgadan ve þiddetten bahsedilmesi, çevremizdeki sola bakan insanlar açýsýndan çok can sýkýcý bir durum. Sosyalistlerin savaþ, kriz, Filistin'deki katliamlar ve MHP gibi konular yerine ÝP'yi tartýþmasý; fikirler, politikalar yerine taþ ve sopalarýn ortalýkta olmasý çok açýk ki solun büyümesine hizmet etmiyor. Beytepe kampüsündeki bir çok öðrenci, özellikle 2 Mayýs'taki olaylardan sonra ÝP'nin solcu mu, faþist mi olduðunu, ÝP'ye karþý nasýl mücadele edilmesi gerektiðini tartýþýyor. Sosyalist solun çoðunluðu ÝP'nin faþist olduðunu düþündüðü için þiddeti de ÝP'ye karþý mücadelenin en önemli aracý olarak görüyor. Bu gruplar, güçlü olduklarý kampüslerde ÝP'ye politika yapma yasaðý koymuþ durumda. Bu yasaðý uygulamanýn aracý da tabii ki gerektiðinde þiddet uygulamak. Antikapitalist olarak bizler ise, bulunduðumuz her alanda bu tutumun yanlýþ olduðunu tartýþmaya çalýþtýk. Bu olaylara karþý tutumumuzu insanlara anlatýrken vurguladýðýmýz ilk nokta, ÝP'in faþist olmadýðý ve ÝP'yle mücadelede klasik 'faþizme karþý mücadele' yöntemlerinin kullanýlamayacaðý oldu. (Sýnýfsal olmayan, kaba bir faþizm analizi yapýldýðýnda, yanlýþ sonuçlar çýkarmak ve yanlýþ politikalarý savunmak mümkün hale geliyor.) Bizler de kesinlikle ÝP'nin MGK'cý, laik cepheci, milli-

yetçi fikirlerinin okulumuzda ya da diðer alanlarda egemen olmasýný istemiyoruz. Fakat bunu engellemenin yolu ÝP'lilere karþý þiddet uygulamak deðil, politik olarak tartýþmaktýr. Sosyalistler bulunduklarý alanda fikirsel olarak hegemonya kurmadýklarýnda sað fikirler hýzla alaný doldurabiliyor. ÝP'ye þiddet uygulamak, onun propagandasýný yaptýðý fikirlerin önünü kesmeyi deðil, tam tersine solda duran ve milliyetçi, laik cepheci politikalardan etkilenen gençlerin bu partiye yakýnlaþmasýný saðlýyor. Daha da önemlisi, devrimcilerin kitlelerden ciddi þekilde izole olmasýna sebep oluyor. Çünkü çatýþmalar, büyük çoðunluk açýsýndan sol içi kavgalar olarak deðerlendiriliyor. Beytepe'de kavganýn olduðu gün akþam, antikapitalist olarak yandaki metni hazýrladýk ve konuþabildiðimiz herkese ulaþtýrdýk. Etrafýmýzdaki insanlarýn tartýþmalarýnda þiddet konusunun bu denli egemen olduðu bu süreçte, sunduðumuz öneri çok açýk: Sol içi þiddetin bir parçasý olmak yerine, alanýmýzdaki insanlarý sola çekecek iþler yapmak. Bizim açýmýzdan bunun somut anlamý, çevremizdekileri 'savaþa karþý küresel intifada' kampanyasýna katýlmaya çaðýrmak ve þenlik döneminde düzenleyeceðimiz sosyal forumun inþasýna katkýlarýný istemek. Bugün önümüze koymamýz gereken iþ, faþistlerin kötü bir kopyasý olan bir partiyle uðraþmak deðil, sola bakan insanlarý doðru politikalar etrafýnda birleþtirmektir. Sosyalistlerin esas silahlarý, taþ ve sopalar deðil, fikirlerdir.

H i kme t B aþ a ran

Küresel Ýntifada!' gibi sloganlarýmýzla ordaydýk. “iþim yok, derdim çok / Ýsrail'e verecek param yok / tank top silah çok / küresel barbarlýða geçit yok” ve “Ýsrail'e ýsmarladým tank gele tank gele / tanklarý da Ecevit'e dar gele dar gele” gibi þarkýlarýmýzla, üzerinde “Savaþa Hayýr! Baþka Bir Dünya Mümkün” yazan týrtýlýmýzla oradaydýk.

a n t i k a p i t a l i s t B e yt e p e g r u b u

İP ve radikal sol gruplar arasında yaşanan fiziksel şiddet karşısında tutumumuz ne?

Son dönemde Hacettepe, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve ODTÜ'de solun gündemi Ýþçi Partisi ve diðer gruplar arasýndaki kanlý çatýþmalar oldu. Bu üniversiteler Ýþçi Partisinin örgütlü bir gücünün olmadýðý alanlar ve radikal sol gruplarýn büyük çoðunluðu iþçi partisine büyüme olanaðý vermemek için siyasi faaliyetlerine fiziksel þiddet dahil olmak üzere her türlü engelleme yoluyla müdahale etmekte kararlý. Bu þiddetin ortaya çýkýþýnýn arkasýnda Ýþçi Partisinin diðer sol gruplara ve hatta emek örgütleri olan KESK-DÝSK gibi sendikal konfederasyonlarýn liderlerine, ezilen bir ulusun temsilcisi olan HADEP'e karþý aldýðý iðrenç tutum var. Ýþçi Partisi lideri Perinçek, sol içinde þiddeti alabildiðine meþrulaþtýrýyor, hatta solcu militanlarý adli makamlara yayýnlarý aracýlýðýyla ispiyonlamayý bir marifet sayýyor. 80'lerin sonu 90'larýn baþýnda Kürt hareketi güvenli ve Türkiye'de sol hava egemenken ezilen Kürt halkýyla açýk bir ittifak kuran ve hatta Abdullah Öcalan ile görüþmeleri nedeniyle hapishanede yatan Perinçek, son seçimlerde faþist MHP'nin yükseliþi karþýsýnda hemen Kürtlerin düþmaný MHP'nin tabanýyla ittifak kuracak kadar ilkesiz ve iktidar hýrsý içinde. Ýþçi Partisi kitlesel bir desteði olmayan küçük bir sekt. Milliyetçi, laik cepheci fikirlerin egemen olduðu bu dönemde laik cepheci, milliyetçi fikirlerin etkisi altýnda olan solcu gençleri örgütleyerek büyümeye çalýþýyor. Asýl düþman kim? Türkiye'de Çorum ve Maraþ katliamlarýnýn failleri, Kýrcý ve Aðca'yý salýverecek olan orijinal faþistler þu an iktidar ortaðý ve rahat rahat meclisteki koltuklarýnda oturuyorlar. Ülkü Ocaklarý aracýlýðýyla harýl harýl örgütleniyorlar. Solun orijinal faþistler varken kopyasý olmaya kalkan küçük bir sekte karþý þiddet kullanma iddiasýyla birleþmesi bugün solun yaþadýðý körlükten baþka bir

þeyi ifade etmiyor. Türkiye'de büyük çoðunluk açýsýndan gerçek faþistlerin kim olduðu açýk. MHP'ye karþý kitlesel bir mücadele vermek çok mümkünken, toplumda büyük çoðunluk açýsýndan sosyalist diye bilinen marjinal bir gruba karþý yürütülen bu þiddet kampanyasý aslýnda Perinçek'in Beytepe'de kadrolaþtýrmaya çalýþtýðý milliyetçi solcu öðrencileri diðer sol örgütlere karþý keskin-leþtirmesine ve birleþtirmesine yarýyor. Bu þiddetin parçasý olmayalým Bugün ezilenin ve emekçilerin tutarlý ve kararlý dostu olabilecek bir sol istiyorsak büyük çoðunluðun gündemi etrafýnda birleþmeliyiz. Bugün Filistinle dayanýþma günü, bugün Irak savaþýný baþlamadan durdurma günü. Bugün Filistinle dayanýþmak yerine Ýþçi Partilileri dövenler; orijinal faþistler yerine Ýþçi Partisi’yle uðraþanlar kendi mezarlarýný kazýyorlar. Büyük kitlelerden giderek daha fazla kendilerini izole ediyorlar. Jandarma ve polisin bulunduðumuz alana müdahalesi artýyor. Kitlelerin MHP'ye karþý, Ýsrail'e karþý, MGK'ya karþý daha güzel bir dünya için birleþmeye ihtiyacý var. Ýþçi partisine uygulanan þiddet sola olan güvensizliði, çoðunluðun umutsuzluðunu arttýrýyor. Bu da en çok MHP'nin iþine yarýyor. Gelin bugün Ýþçi Partilileri dövmek için birleþmek yerine "Savaþa Karþý Küresel Ýntifada Sosyal Forumu"nu örgütlemek için birleþelim. Bulunduðumuz alanda insanlarýn kendilerine ve sola olan güvensizliðini kýralým. Kitleler açýsýndan birlik ancak gerçek düþman olarak gördükleri þeye karþý mümkün. Bugün kitleler Bush'a, Sharon'a, Ecevit'e, Bahçeliye öfkeli. Haydi Fransa'da LCR'ýn kitleleri Le Pen'e karþý sokaða çaðýrdýðý gibi bizde Beytepelileri gerçek düþmanlara karþý harekete geçirmeye çalýþalým. O zaman papaðanlarýn þansý kalmayacak.

an t i kap i t al i s t


antikapitalist

sayfa 5

ODTÜ’DE SAVAŞA KARŞI KÜRESEL İNTİFADA KAMPANYASI 1 Mayýs'a nasýl gitmeli? Filistin iþgal altýnda. Þimdi Hitler'i mi anlayacaðýz? Yoksa her yerde her zaman ve savaþa karþý olan herkesle birlikte yürüyecek miyiz? Ramallah, Cenin, Batý Þeria. HAYIR, baþka bir dünya mümkün! Ama NASIL ? Bugün birleþtirmek ve çoðalmak gerekiyor, öfkeyi ifade edecek bir alan yaratmak gerek. Filistin'de intifada olmanýn anlamý taþ atmak, Türkiye'de ne olabilir? Ýsrail'le yapýlan ikili anlaþmalarýn iptali için baský oluþturabiliriz. Sað düþüncelerin bu kadar hakim olduðu bir ortamda solda çekim yaratarak birlikte hareket edebileceðimizi hatýrlayabilir ve hatýrlatabiliriz. Küçük bir örnek olacaktýr ama mümkün olduðunu anlamanýn en iyi yolu görmek, anlatmanýn en iyi yolu göstermek. Aklýmýzda bu düþüncelerle ve bu düþüncelerin somutlanmasý anlamýna gelen 1 Mayýs'ta oluþturulacak bir kortej fikriyle SAVAÞA KARÞI KÜRESEL ÝNTÝFADA KAMPANYASI yapmak için Odtü'deki antikapitalist öðrenciler olarak birlikte çalýþabileceðimiz insanlarla 1 Mayýs'ýn iki hafta öncesinde topluluklar barakasýnýn çimlerinde 24 kiþinin katýldýðý ilk toplantýyý yaptýk. Tepkimizi göstermek için etkili olabilecek araçlarý beraber düþünmek için atelyeler yapmaya ve katýlýmý arttýrmak için Fizik Bölümü önünde masa açmaya karar verildi. Pazartesi günü Hacettepe Üniversitesi'nden gelen arkadaþlarla ilk atelye deneyimizi yaþadýk. Baþta saatler sýkýntýlý geçse de yoðunlaþan "Farklý bir þey, peki ne?" tartýþmalarýyla kesim biçim iþine ýsýnmaya baþladýk. Ne de olsa in-

sanýn kafasýndaki kalýplardan kurtulup kendini ifade edebilmesi zahmetli bir uðraþ. O gün bir mini tank, Filistin haritasý üzerine bir akbaba maketi, "ölümüne seyirci" adlý bir pano, masa için herkesin slogan, düþünce ve duygularýný yazabileceði upuzun bir afiþ ve haritada salt üçgenle gösterilen Filistin þehirlerinde aslýnda neler olduðunu anlatmak üzere piramit fikirleri çýktý. Masada "Hepimiz Filistinliyiz", "Ýsrail'le anlaþmalar iptal edilsin" kokartlarý daðýttýk, ayrýca iletiþim için 'arayanlarýn arayýnca birbirini bulma listesi' yaptýk. Filistin Büyükelçiliði'nin acil yardým çaðrýsý üzerine yurtlara gittik ve odalarý dolaþarak insanlarý ne yapýlabileceðini tartýþmaya çaðýrdýk. Ertesi gün çaðrýya gelenlerden iki kiþiyle beraber baþka bir yurttaydýk Gördük ki masa -her ne kadar liste, daðýtýlan el ilanlarý ve kokart diyalog aracý olarak kullanýlsa da- insanlarý yeterince harekete geçirmiyor fakat yurtta zaman olduðu için tartýþabiliyoruz. Ýkinci hafta masa açmaya devam ettik, beri yandan seyyar tartýþmacý haline geçtik; insanlar neredeyse oraya, örneðin yemekhaneye giderek kampanyanýn ortak olduðunu, fikirlerini katmalarý için atelyelere gelmelerinin önemli olduðunu anlattýk. 1 Mayýs BAYRAMI diyerek uçurtma yapmaya giriþtik. Sonra "e peki nasýl kullanacaðýz bunlarý" diye de düþündük ama antikapitalist olmayan arkadaþlara kampanyanýn açýk, yani katýlan insanlarýn götüreceði bir yerde olacaðýný hissettirdi. Perþembe Filistinli bir arkadaþ savaþý Türkiye'den nasýl his-

settiðini, halkýn nasýl etkilendiðini, ailesinin neler yaþadýðýný anlatan çok etkili bir konuþma yaptý. Toplantýda yaklaþýk yirmi kiþiydik. Savaþa karþý ortak bir tepki gösterebilmek amacýyla gelmiþ, örgütlü olmayan on kiþi vardý. Cuma "Þatilla'nýn Çocuklarý" filminde ise kýrk kiþiydik. Bütün bu sayýlar ne ifade ediyor? Aslýnda beraber kampanya yaptýðýmýza güvendikleri zaman bizim dýþýmýzdan ne kadar insanýn katýlabildiðini, öfkeyi dýþa vurabilecek ortak bir zeminin nasýl yaratýlabileceðini gösteriyor. Son haftaya girerken 1 Mayýs'a iki gün kalmýþtý. Sýkýþ týkýþ ama yaptýklarýmýzýn sonucunu almaya çok yakýn olduðumuz için pek keyifli bir atelye ve tartýþma süreci yaþadýk. Artýk örgütsüz arkadaþlar da biz de herkesi haberdar edebilmek için daha çok uðraþmaya baþlamýþtýk. Nihayet kampanya ortak bir havaya bürünüyordu. Salý günü Hacettepe'de yapýlan 'týrtýl'a ODTÜ'yü dolaþtýrdýk. Týrtýl'ý yürüttükten sonra barakanýn önüne giderek gece onbire kadar sloganlar bulundu, pankartlar yazýldý, týrtýl BAÞKA BÝR DÜNYA MÜMKÜN ve SAVAÞA HAYIR sloganlarýyla süslendi, ortak pankart olarak Savaþa Karþý Küresel Ýntifada boyandý. Sesimizi duyurmak için bendir ve teneke de yaptýk. Yoðun bir koþuþturmadan sonra 1 Mayýs Ýþçi Bayramý'nda savaþa karþý baðýrýp insanlarý çaðýrmaya, politik olarak bir temelde birleþerek birlikte bir güç olarak devinebileceðimizi göstermeye, bendirlere ortak vurmaya hazýrdýk.

A s l ý B ü yü k k ö k s a l G i z em A teþ ö z

ÝSTANBUL’DA 1 MAYIS Kitle örgütleri, partiler, meslek odalarý, sendikalar 1 Mayýs için Þiþli'deki Abide-i Hürriyet meydanýnda toplandýlar. Binlerce insan savaþsýz ve sömürüsüz bir dünya, özgürlük ve demokrasi taleplerini dile getirmek için miting alanýna geldi. En kitlesel katýlýmýn yaþandýðý grup olan HADEP 10 bini aþkýn

insanla "idama hayýr, Öcalan'a özgürlük", "anadilde eðitim istiyoruz" diyerek ve Kürtçe sloganlar atarak alanda yürüdü. Çektikleri halaylar ve kadýnlarýn giydiði yöresel kýyafetlerle alanýn canlanmasýný saðlayan gruplardan biriydi. 'Ýþçilerin bayramýnda' iþçilerin katýlýmý çok düþüktü. Bunun ne-

deni toplumda egemen olan sað hegemonya ve kazanamayýz inancý idi. Parti ve örgüt kortejlerinin arkasýnda çoðunluðu öðrencilerden oluþan bir insan kitlesi vardý. Sendikalarýn katýlýmý çok düþüktü ve sendika kortejleri alana girer girmez hemen daðýldýlar. Ýstanbul Üniversitesi'nde

Savaþa Karþý Küresel Ýntifada Kampanyasý aktivistleri HACETTEPE ve ODTÜ’de atelye çalýþmalarý yaptýlar. 1 Mayýs’a kampanya korteji ile katýlan bazý arkadaþlarýmýz þunlarý söylediler: Melisa (HÜ): "Bu dönemde insanlarda güvensizlik çok yoðun. Ben de güvensiz geldim. Ama dönüþte çok güvenliydim..." Emre (ODTÜ): Bizim grup en iyilerinden birisiydi. Ýnsanlar bunalmýþtý. Hafif ciddiyetsiz bir gruptuk ama hepimiz barýþa inanan insanlardýk, niye yürüdüðümüzü biliyorduk. Küçük ama saðlamdýk. Ýçimdeki enerji arttý. Daha iyimser olabiliriz artýk. Naciye (Eðitim-Sen): Bu yýl çok farklý bir 1 Mayýs geçirdim. Çok keyifliydi. Bu güne kadar hiçbir örgütün arkasýndan yürümemiþtim. Eðitim-Sen'li olmama raðmen sendikamýn arkasýnda bile hiç uzun süre yürümemiþtim. Ýlk kez kendime ait bir yerde olduðumu hissettim. Savaþa karþý olmak insanýn sorumluluðudur. Dýþardan görmüþ olsaydým bu kadar sahiplenmezdim. Birlikte yaptýðýmýz þeyler nedeniyle çok içinde hissediyordum. Çok heyecanlý ve enerji doluydum. Alandaki genel hava ise beklediðimden düþüktü. Akýn (HÜ): "1 Mayýs'a Filistin'le dayanýþma için geldim ama acaba orada istemediðim baþka þeylere araç olur muyum tedirginliði vardý. Fakat eylem kortejimiz çok güzeldi." Ozan (ODTÜ): Gerçekten çok olumluydu. Yapýlmadýk þeyler yapýldý. Dikkat çekti. En önemlisi insanlarýn bize tavrýydý. Çok olumlu yaklaþtýlar. Savaþa karþý slogan atan ender gruplardandýk. 2-3 senedir giderim 1 Mayýs'a. Bu sefer bize öcü gibi bakmadýlar. Dýþa kapalý bir kortej deðildik. Askeri geçit töreni gibi deðildik. Emre (HÜ): "Anarþist eðilimlisinden Komünist Partisi'ne bakanlara, aydýn tavrý takýnanlara kadar çok farklý bir grupla korteje geldim. Fakat getirdiðim herkes çok memnun ayrýldý." yaptýðýmýz ilaç toplama kampanyasýnýn bir ayaðý da hep birlikte 1 Mayýs’a katýlmaktý. "Savaþa Karþý Küresel Ýntifada" pankartýyla ve Küresel Direniþ hareketine iþaret eden sloganlarla alandaydýk. "Hepimiz Kürdüz, Hepimiz Filistinliyiz", "Yaþasýn Halklarýn kardeþliði", "milyonlar aç, iþgal altýnda, yaþasýn Küresel Ýntifada" sloganlarý ile ezilenlerin yanýnda olduðumuzu ve Filistin'e uygulanan vahþete karþý tepkimizi gös-

terdik. Küresel Direniþ hareketiyle birlikte, rüzgar tekrar soldan esmeye baþladý. Bu 1 Mayýs, tüm dünyada kitlesel bir þekilde kutlandý. Hepimize umut veren bu hareketi, Türkiye'de sönük geçen 1 Mayýsýn ardýndan inþa etmenin önemini bir kez daha kavradýk. BAÞKA BÝR DÜNYA MÜMKÜN !

I þ ý l K ay al a r


sayfa 6

antikapitalist

1930’LARIN AÐIR ÇEKÝMÝ: DÜNYADA POLÝTÝK KUTUPLAÞMA

FIRS AT LAR VE TEHLÝ KEL ER Tony Cliff'in, yaklaþýk 12 yýl önce "1990'larýn 1930'larýn aðýr çekimine benzediðini" söylemiþti. Birbiri ardýna patlayan ekonomik krizler ve yaþanan politik kutuplaþma açýsýndan yapýlan bu benzetme dünyayý anlamamýz için oldukça önemli bir araç sundu. Bir yanda faþist ve ýrkçý hareketlerin büyümeyi baþarýp politik hayata müdahale edebildikleri, diðer tarafta çok sayýda genç ve iþçinin politik olarak sola kayýþýn yaþandýðýnýn belirtileri bugün de var. Ýþyerlerinde hýzla yükselen eylemler bu duruma eþlik ediyor. Ancak Cliff, 1930'larda 10 yýla yayýlan bu sürecin 1990'larda daha uzun bir zaman dilimine yayýlacaðýný anlatýyordu. Bugün ekonomik kriz 1929-34 bunalýmýndaki kadar derin deðil, henüz orta sýnýflar 1930'larda olduðu gibi açlýk sýnýrýna düþmüþ deðiller. Bu nedenle aþýrý saða doðru radikalleþme de 1933'de Hitler'i iktidara getiren boyutlarda deðil. Faþist partilerin aldýklarý oy þimdilik sokaklarýn kontrolü için savaþan silahlý çetelere dönüþtürülemiyor. Soldaki radikalleþme de henüz 1930'lar seviyesinde deðil. 1931 ve 1936 Ýspanya devrimlerinde, 1936 Fransa fabrika iþgallerinde ve 193637 yýllarýnda ABD'de kitle sendikacýlýðýnýn hýzla yükselmesine benzer örnekler yaþanmýyor. Ancak bunlarýn hiçbirisi milyonlarca insanýn yaþadýðý öfkeyi ifade ediþindeki benzerlikleri ortadan kaldýrmýyor. Milyonlarca kiþi çeliþkili bir biçimde saða ve sola doðru radikalleþme eðiliminde. Eðer devrimciler çok daha geniþ kitlelere liderlik yapabilecek kapasitede örgütler inþa etmezlerse bu hoþnutsuzluktan kazançlý çýkacak olan faþist partiler olacak. Cliff, sisteme karþý muhalefetin yeniden ortaya çýkmasýna neden olan yeni bir çalkantýlý döneme girdiðimizi gördü. Sistemin görünürdeki dönemsel istikrarý, hýzla ekonomik ve politik krizlere yol açacaktý. Sað sosyal demokrat politikacýlar bu radikalleþme dalgasýyla ilk yükselenler olabilir. Ancak onlarýn daha solunda güçlü dalgalar yaratabilir, yeni bir anti-kapitalist muhalefet ortaya çýkar. Bütün bu süreç 1930'lardan çok daha yavaþ bir hýzla gerçekleþtiði için sistemin istikrarlýlýk kazandýðýný düþündürten zaman ve yerler olacaktýr. 1990'larýn sonuna gelindiðinde yeni muhalif sesler duyulmaya baþlandý. Dünya Ticaret Örgütü'ne karþý Seattle'da gerçekleþtirdikleri gösterilerle dünya çapýnda bir etki yarattýlar. 1990'lar bir çok yönden çok istikrarsýzdý. 1980'lerde dünyanýn yükselen ekonomik gücü olan Japonya, 1990'larda karaya oturdu ve sekiz yýldýr süren ekonomik daralmadan kaçýþ yolu bulamýyor. Birleþme sonrasý Almanya çok marjinal bir iyileþme yaþasa da bu ülkedeki iþsizlik Avrupa çapýnda iþsizlik oranlarýnýn yüzde 10'un üzerine çýkmasýna yol açtý. Sadece on yýl öncesinde dünyanýn ikinci büyük

süper gücü olan eski SSCB ekonomisi 1930'larýn baþlarýnda ABD ve Almanya'yý vuran krizden de daha derin bir ekonomik düþüþ yaþadý. 1990'lar, Latin Amerika'da "kaybedilen on yýl" olarak adlandýrýlýyor. 1997'de Doðu Asya "mucizesi" ani bir çöküþ yaþadý. Afrika ülkelerinin çoðunda son 30 yýldýr kiþi baþýna üretim düþmesi, yetersiz beslenme, arka arkaya yaþanan kýtlýklar ve bazý anahtar ülkelerdeki ortalama yaþam süresinde büyük düþüþ yaþanýyor. 90'larýn sonunda burjuva ekonomistlerinin ABD'deki ekonomik geniþlemeyi abartmalarýnýn en önemli nedeni ABD'nin kapitalist dünya haritasýndaki tek parlak nokta olmasýydý ama artýk bu ýþýk da sönmeye baþladý. Dünyanýn bir çok yerinde politik istikrarsýzlýk ekonomik istikrarsýzlýðýn hiç de aþaðýsýnda kalmadý. Geçen on yýl batýlý güçlerin Irak'a karþý savaþýyla baþladý, Sýrbistan'a karþý savaþýyla son buldu. Afrika'nýn çoðunluðu, Balkanlar ve eski SSCB'nýn güney kuþaðý iç savaþlarla kasýp kavruldu. Afganistan'a atýlan bombalar, nükleer güç sahibi iki ülke olan Hindistan ve Pakistan'ýn sýk sýk topyekün bir savaþýn eþiðine geldiði, Irak'a saldýrý hazýrlýklarý savaþlarýn ve istikrarsýzlýðýn ne boyutlarda olduðunu sergiliyor. Eðer dünyada sadece ekonomik ve politik istikrarsýzlýk yaþanmýþ olsaydý Cliff'in 1990'larýn baþýnda yaptýðý benzetme doðrulanmýþ olmazdý. 1930'larý karakterize eden sadece korku ve dehþet deðildi; Ýspanya ve Fransa gibi ülkelerde, nihai olarak yenilmiþ olsa da, iþçi sýnýfýnýn bu dehþet karþýsýnda direncinin yükselmesiydi. Ne mutlu ki 1990'lar bazý önemli ülkelerde mücadelenin yeniden doðuþuna þahit oldu. Ýþçi hareketinin yeniden canlanýþý 1990'larýn baþý ve ortalarýnda Almanya'da 1960'lar ve 1970'lerde görülmeyen büyüklükte yeni grev hareketleri yaþandý. Ýtalya'da bir genel grev ve kitlesel gösteriler Berlusconi hükümetini düþürdü. Bir günlük genel grevler Kanada'nýn bir kentinden diðerine sýçrayarak yayýldý. Yunanistan ve Güney Kore'de grev dalgalarý yaþandý. Endonezya'da kendiliðinden geliþen ve bir ayaklanma noktasýna çok yaklaþan hareket Suharto rejimini devirdi. Fransa'da 1995 Kasým-Aralýk aylarýnda, Juppe hükümetinin neo-liberal programýna karþý çok büyük grev ve gösteriler yaþandý. Arjantin'de isyan, Ýtalya'da 2 milyon iþçinin sokaða dökülmesi ve 12 milyon kiþinin katýldýðý genel grev... Cliff'in metaforunda vurguladýðý gibi her ne kadar 70 yýl öncesine benzer güçler süreç içinde iþliyor olsa da bizlerin bu güçlerle baþ etmek ve farklý bir sonucu garantilemek için daha fazla zamaný olmasý bir þans. Ancak bu dönemin sunduðu fýrsatlarý deðerlendirememenin bedeli daha da aðýr olabilir.

NAZİLERE

FRANSIZ SOSYALÝSTLER ANLATIYOR

LCR (Devrimci Komünist Birlik) üyesi Daniel Bensaid ile yapýlan ropörtaj:

Sonuçlar ne anlama geliyor? Geleneksel olarak hükümet kuran partiler oylarýn sadece üçte birini aldýlar, insanlarýn üçte biri sandýða gitmedi, yüzde yirmi aþýrý saða oy verdi, yüzde on devrimci sola oyunu verdi. Bu durum hem geleneksel sað hem de merkez sol hükümetler tarafýndan yirmi yýldýr sürdürülen neo-liberal politikalara karþý yýkýcý bir darbe oldu. Ýþçiler özelleþtirmeleri, iþten atmalarý, sosyal güvenlik ve refaha yapýlan saldýrýlarý hatýrladýlar. Ve en son Barcelona'da yapýlan Avrupa zirvesi ile elektriðin özelleþtirilmesinin ve emeklilere yapýlan saldýrýlarýn önü açýldý. Tüm bunlar 1995'ten buyana hoþnutsuzluðun artmasýna yol açtý ve kendisini daha önce yapýlan Avrupa, belediye ve bölgesel seçimlerde hissettirdi. Bu durum Beþinci Cumhuriyetin (son dönem Fransýz politik sistemine verilen ad) kurumlarýnda yaþanan yoðun krizde de kendisini ifade etti.

Le Pen'den gelen tehdit ne kadar ciddi?

Oy verenlerin yüzde yirmisi açýkça ýrkçý ve gerici adaylarý desteklediðinde kesinlikle endiþe verici ve ciddi bir uyarýdýr. Ama söylenmesi gerekli olan þey panik yapmamak ve 1930'larla benzerlikleri kullanmak gerekir. Ýlk turdaki baþarýlarý belki Ulusal Cepheyi yüksetebilir. Bunu ikinci turda ve Haziranda yapýlacak olan parlemanto seçimlerinde göreceðiz. Ama þu anda aþýrý sað 1995'teki oylarýný korudu. Çöken, geleneksel sað ve geleneksel sol oldu. Ayný zamanda Le Pen'in seçim kampanyasý daha önceki seçim kampanyalarýndan çok farklýydý. Ve þu an için sermayenin deðil önemli bir kýsmýnýn, marjinal bir kesiminin bile desteðini almýþ durumda deðil. Le Pen'in büyüyüþünün yanýsýra solun vermeyi baþarabileceði cevabýn belirsizliðine iliþkin bir tehlike var. Toplumsal bir içeriði olmayan ahlaksal bir anti-faþizme dayalý bir 'korku cephesi' ortalama seçmenlerin geri kazanýlmasýný saðlamayacaktýr. Cumhurbaþkanlýðý seçiminin ikinci turunu Chirac için bir referanduma dönüþtürmek de meseleleri çözmeyecektir. gençler arasýndaki radikalleþmeyi, Bazýlarý Le Pen'in ikinci tura ve savaþ karþýtý hareketleri LO'dan yansýtýyordu. Geleceði temsil ediyor kalmasý nedeniyle Jospin'den

oylarý alan aþýrý solu suçladý. Sol mu? Hangi sol? Onlardan en az iki tane var: Biri beþ yýldýr hükümette olan 'çoðulcu sol' diðeri kendini neo-liberalizme karþý bir alternatif olarak tanmlayan devrimci sol. Eðer Jospin'in birinci turdaki baþarýsýzlýðýnýn sorumlusu soldaki bölünmeyse bu hükümetteki sol partiler arasýndaki bölünmedir. Eðer bir tarafta solun diðer tarafta saðýn olduðu sadece iki partiden oluþan bir sistem kurmak istemiyorsan iki-turlu bir seçimde programýný savunduðu için sol muhalefete saldýramazsýn. Aksine kafasý açýk demokratlar, Le Pen'e giden popüler oylarý engelleyen sol bir muhalefet olduðu için sevinmeliler.

Le Pen'in altýný oyabilmesi merkez partilerin suç ve gö konularýnda daha sert olm gerektiði tartýþýlýyor.

Aslýnda tam TERSÝ. Chirac ve Jospi duygusu karþýsýnda daha fazla 'güve önlemleri ile yanýt verirken Le Pen kaydýlar. Güvensizlik, asýl olarak gel da güvensizlik; iþ, saðlýk ve konut so da güvensizlik. Popüler endiþelere göçmenleri gün panlara katýlarak yanýt veremezsin. A adaleti hedefleyen net politikalarla c lirsin. Ve hatýrlamalýyýz ki Sosyalist Pa ný François Mitterand 1981'de göç Aþýrý solun oylarý ne kadar önemli? oy hakký sözünü tutmuþ olsaydý seç ÇOK ÖNEMLÝ. Bu 1995'ten bu yana büyüyen bir çok farklý olabilirdi. eðilimi ve Komünist Parti'nin çöküþünü gösteri- Þimdi, Le Pen karþýtý harek yor. ýþýðý altýnda Fransa'daki so Lutte Ouvriere (LO- Ýþçilerin Mücadelesi) bizimle görevleri ne? ortak aday çýkarmayý reddetti. Olivier Besancenot Tabii ki ona karþý tüm merkez partile LCR adayýydý. Asýnda seçimden birkaç hafta önbir cepheyle deðil, kaybedilen po cesine kadar hiç tanýnmamasýna raðmen devrimyeniden kazanarak karþý çýkmalýyýz. B ci solda bir þeyleri deðiþtirdi. Onun kampanyasý Le Pen'e karþý hem sokakta hem de


E GEÇİT YOK

Birçok mahallede anti-faþist birlikler kurulmaya baþlandý ve bir çok eski nf karþýtý að lar tekrar çalýþmaya baþladý. Ýnsanlarýn çoðu 5 mayýs'ta yapýlacak olan seçimleri demokrasi taraftarlarý ile karþýtlarý arasýnda yapýlacak bir referandum olarak görüyor ve chirac'ý destekliyor. Ancak merkez sað anti-faþist gösterileri kýnadýðýnda yüzlercesi o akþamki gösteride 'le pen defol! Chirac hapse!' diye þarkýlar söyledi. Sendikalar iþçi haklarý için ve ulusal cephe'ye karþý gösteriler düzenlemek üzere çaðrý yaptý

Bugüne kadarki le pen karþýtý protestolar nasýl özelliklere sahip? Göstericilerin çoðunluðunu 25 yaþ altý insanlar oluþturuyor, gösteriler güven ve enerji dolu. Le pen'i 5 mayýs'ta alt ettikten sonra duracak olan liderlikle, sadece faþizme deðil kapitalizme karþý da gösteri yapanlar arasýnda yoðun bir politik rekabet var. Örneðin bazýlarý sloganlarý 'yurttaþlar! Gitmeli ve oy vermelisiniz' sloganlarýyla sýnýrlamak isterken, bir çoðu da daha ileri gitmek, oturma eylemi yapmak yollarý kapatmak istiyor.

Önümüzdeki günlerde ve aylarda solun neler yapmaya ihtiyacý var? Herþeyden önce sokaklarda olmasý gerekiyor. 1997 ve 1998'deki büyük anti-nazi gösterilerinden sonraki üç yýl geri çekildiler ve boyunlarý eðik dolaþtýlar. Þimdi güvenlerini yeniden kazanma ihtimalleri var. Bu ihtimalin egrçekleþmesine izin vermemek gerekiyor. Bunun anlamý görünür hale gelmelerini engellemek, afiþlerini parçalamak. Hareketin bunu yapacak gücü ve sayýsý var. Le pen'in kendisini takdim etmeye çalýþtýðý ý gibi yoksullarýn adayý olmadýðýný, bir nazi olduðunu açýkça ifade etmeliyiz. Son olarak da laðýmý kurutmadan fareleri yok edemeyiz. Bugün anti-kapitalist hareketten, seattle ve cenova gösterilerinden ilham alanlar ulusal cephe'ye karþý oluþturulan hareketin içinde merkezi güçler. Bu ayný zamanda bu pislik sisteme karþý oluþturmamýz gereken alternatifin de tabaný. Seçimde üç milyon insan devrimci sol için oy kullandý. Bu bize bu kavgayý daha ileriye doðru ittirecek güçlü bir devrimci sosyalist örgütlenmeyi inþa etmenin mümkün ve çok daha acil olduðunu gösteriyor.

küreselleþme hareket yaratmaktýr. çok daha iyi Ancak bu hareket baþka bir Avrupa, Fransýz Ýþver. renler Örgütüne karþý çýkan sosyal politikalar, i için farklý bir küreselleþme ve savaþ karþýtý bir program üzerine kurulmalý. öç Böyle bir program olmaksýzýn, Le Pen'in çok istemalasý diði 'yöneticiler karþýsýndaki yanlýz adam' rolü in güvensizlik güçlenecektir. Seçim sonuçlarýnýn anlamý acil olaenlik' ve baský rak gerçek bir sola, 'solun soluna', kýzýl ve devrimn'in zeminine ci bir sola ihtiyaç olduðudur. lecek hakkýn- LCR bu sorumlulukla yüzleþmeye hazýr. Umarýz orunu hakkýn- Lutte Ouvrire, Komünist Parti'nin akvitistleri, Yeþiller ve sosyal hareketlerin içindekiler de aynýsýný yapacaklardýr. nah keçisi ya-

Ancak sosyal L'Etincelle (Kývýlcým) gazetesinden cevap verebiAlexandre Gaudýllýere ile yapýlan arti'nin baþkaröportaj: çmen iþçilere Seçim sonuçlarýna gösterilen tepki çim sonuçlarý

ketlerin olun

erden oluþan püler güveni Bunun anlamý e sandýkta bir

nasýl oldu?

Sonuçlarýn açýklanmasýnýn hemen ardýndan onbinlerce insan geceyarýsý sokaklara çýktý. Paris'te 30.000, diðer büyük þehirlerde binlercesi. 'N naziler için' 'f faþistler için' 'kahrolsun nf (ulusal cephe)' ana slogandý. Bir sonraki gün binlerce lise öðrencisi ulusal cepheye karþý boykot yaptý ve perþembe günü birçok üniversitede NF'ye karþý boykot oylamasý yapýldý.

HOLLANDA’DA ANTÝ-FAÞÝST MÜCADELE Fransa, faþizme karþý birleþik kitlesel mücadelenin mümkün ve sonuç alýcý olduðunu gösterirken Hollanda'da faþist lider Pim Fortuyn'in vurulmasý ve ölümü faþizme karþý mücadelenin yanlýþ taktiklerine bir örnek oldu. Pim Fortuyn medya tarafýndan ulusal bir kahraman haline getirildi ve her türlü sola karþý histeri havasý estiriliyor. Faþistler Fortuyn'un ölümünü önümüzdeki seçimlerdeki oy oranýný arttýrmak için yoðun bir þekilde kullanmaya baþladýlar. Bu histeri havasýnda sol felç oldu ve bütün kampanyalarýný durdurdu. 11 Mayýs Cumartesi günü "Fortuyn, Hollanda'nýn Haideri'dir" diyen anti-faþist bir gösteriye yoðun bir katýlým beklenirken gösteri iptal edildi. Ancak Fortuyn taraftarý gösteriler yapýldý. Hollanda Uluslararasý Sosyalistleri, Fortuyn'un ölümünü kýnarken Fortuyn'un bir ýrkçýlýk ve nefret ortamý yaratmaktan sorumlu olduðunu, faþizme karþý birleþik ve kitlesel bir mücadelenin inþasýnýn her zamankindan daha acil olduðunu açýkladýlar ve yaklaþan genel seçimden önce anti-faþist mücadeleyi birleþtirmek için çalýþýyorlar.

I n t e r n a t i o n a l e S o ci a l i s t e n H o l l a n d a

antikapitalist

sayfa 7

A VRUP A' DA SAÐA KAYIÞ 1999 Avusturya: Aþýrý saðcý Jörg Haider'in Özgürlükçü Partisi seçimlerde %33 oy aldýktan sonra sað bir koalisyona katýlarak hükümete girdi. 1999 Belçika: Neoliberal eðilimli merkez sað Flaman Demokratlar , aþýrý sað partilerin desteðiyle iktidara geldi. 1999 Ýsviçre: Ýsviçre Halkýnýn Partisi, neoliberalizm, AB ve BM karþýtý bir söylemle ikinci büyük parti oldu. 2000 Ýspanya: Jose Marie Aznar ikinci kez seçildi. Sosyalistler son 20 yýlýn en büyük yenilgisini aldý. 2001 Danimarka: Sað partiler koalisyonu seçimleri kazanarak iktidara geldi. "Hýristiyan bir ülkede bu kadar çok Müslüman'ýn yaþamasý büyük sorundur" diyen aþýrý saðcý Danimarka Halk Partisi seçimlerde üçüncü oldu. 2001 Ýtalya: Medya kralý, milyarder iþ adamý Silvio Berlusconi ve partisi Forza Ýtalya, aþýrý saðcý Kuzey Birliði ve Mussolini'nin mirasçýsý Ulusal Ýttifak ile koalisyon oluþturarak iktidara geldi. 2001 Norveç: Merkez sað koalisyon, aþýrý saðcý, yabancý düþmaný Ýlerleme Partisi'nin desteðiyle Ýþçi Partisi'ni devirdi. 2002 Portekiz: Merkez sað sosyal demokrat parti, Sosyalist Parti'yi seçimlerde devirdi. 2002 Almanya: Nisan sonu Doðu Saksonya eyalet seçimlerinde Schröder, aðýr bir yenilgiye uðradý. 2002 Hollanda: Aþýrý saðcý, kadýn ve yabancý düþmaný Pim Fortuyn'un partisi, Roterdam'da yerel seçimlerde %35 oy aldý. Fransa'daki baþkanlýk seçimlerinin birinci turunda ortaya çýkan manzara, Avrupa'da baþlayan saða kayýþýn en son örneði. Avrupa sol kamuoyu, Fransa'daki sonuçlarýn, saða kayýþ trendini hýzlandýracaðý kaygýsýný taþýyor. Ýtalya'da Mussolini'nin mirasçýsý partilerle iþbirliði yaparak iktidara gelen Silvio Berlusconi de "Fransa seçimleri sol partilerin Avrupa çapýnda yenilgisi anlamýna geliyor" diyerek bu sonuçlarý bir anlamda kutluyor. Aþýrý saðcý Jörg Haider'in Özgürlükçü Partisi 1999 seçimlerinde %33 oy alarak hükümete ortak olunca saða kayýþ trendinin baþladýðý ortaya çýktý. 1999'dan bu yana Avrupa'da sosyal demokrat partiler birer birer seçimleri kaybetmeye, iktidarlar muhafazakarlarýn eline geçmeye baþladý. Bu, sað ve sol arasýnda olaðan bir nöbet deðiþiminden öte bir anlama sahip. Arkasýnda daha sinsi ve tehlikeli bir geliþme daha var. Muhafazakarlarla birlikte aþýrý saðcý partiler de yükseliyor, muhafazakar partiler ancak bu aþýrý saðcý faþist eðilimli partilerle ittifak yaparak hükümet kurabiliyor. Sosyal demokrat partiler muhafazakarlarýn eteðine tutunarak ya iktidara týrmanýyorlar, ya da dýþarýdan verdikleri destekle siyasi etkinliklerini artýrýyorlar. Sosyal demokratlar ise geriliyorlar. Avrupa'da aþýrý sað neden yükseliyor? Geçen 15 yýl boyunca sosyal demokratlar giderek neoliberal politikalarla daha çok içli dýþlý oldular. Bu trend boyunca sosyal demokratlar emekçi sýnýflarýn ve yoksullarýn ekonomik taleplerine asla yanýt veremedi. Özellikle örgütsüz yoksul beyazlar arasýnda aþýrý sað partiler güç kazanýyor. Sosyal demokratlarýn ikinci marifetleri ise iþ çevreleriyle içli dýþlý olmalarý, sýk sýk mali skandallara karýþmalarý, emekçi yoksul sýnýflarýn bu partilere güven kaybetmelerine yol açtý. Bizzat sosyal demokrat partiler refah devletinin sosyal haklarýný kýsýyor, kapitalizmin dünya çapýnda yarattýðý toplumsal, ekonomik çöküþler, savaþlar giderek artan bir ölçüde sýðýnmacýlarýn Avrupa'ya yönelimini saðlýyor. Sosyal demokratlarýn neoliberal politikalarýyla birlikte artan yoksulluk, iþsizlik, azalan sosyal haklara aþýrý saðcýlar yabancý düþmanlýðýyla cevap veriyor. Can ve mal güvenliðine aþýrý vurgu yapýyor, orta sýnýflardan taraftar topluyor. Sosyal demokrat partiler oy kaybetmemek için saða kaydýkça da saðýn söylemlerinin toplum içindeki etkisini daha da güçlendiriyor. Aþýrý saðýn yükseliþinde AB'den kaynaklý hoþnutsuzluk da önemli bir rol oynuyor. Ýþçi sýnýfý ve yoksullar, AB sürecinden çekinirken, sosyal demokratlarýn hararetli bir biçimde AB yanlýsý olmalarý, onlarý tabanlarýna yabancýlaþtýrýyor. Aþýrý saðcý partiler de bu hoþnutsuzluðu sonuna kadar kullanýyor. ABD'de Bush'la birlikte saðcý/dinci bir kadronun iktidara gelmesinin aþýrý saðýn yükseliþinde etkili olduðu kesindir. Özellikle 11 Eylül'den sonra ABD'nin baþlattýðý 'terörizme karþý savaþta' her an bir terörist saldýrý korkusuna aþýrý vurgu yapýlýyor ve bu bir histeri haline getiriliyor. Bu da sonuç olarak her Ortadoðulunun, koyu renklinin potansiyel bir terörist olarak algýlanmasýna, dolayýsýyla yabancý düþmanlýðýnýn meþrulaþmasýna büyük ölçüde katkýda bulunuyor.

Vo l k a n G ü m ü þ


sayfa 8

antikapitalist

DÜNYADA 1 MAYIS

IMF’YE, NEO-LİBERAL POLİTİKALARA, SAVAŞA VE YOKSULLUÐA KARŞI DİRENİŞ Fransa

Endonezya

Irkçýlýða ve Faþizme karþý 1mayýs: Fransa 'nýn yetmiþ civarýnda kentinde bir milyonu aþkýn iþçi ve öðrenci tarafýndan coþkuyla kutlandý. Savaþa, faþizme, ýrkçýlýða ve sömürüye karþý sloganlar atýldý. Eylemlerin ortak sloganlarý "ýrkçýlýk ve faþizme karþý hep birlikte" ve "geçit yok" idi. Paris' te beþ yüz bin anti-faþist ve iþçi yürürken, on beþ bin kadar Le Pen taraftarý faþist gösteri yaptý. Paris' deki kutlamalarda konuþanlar; ýrkçýlýða ve faþizme, hoþgörüsüzlüðe karþý mücadele çaðrýsý yaptýlar. Tüm iþçi sendika konfederasyonlarý, öðrenci sendikalarý, 20 kadar siyasi parti ve 300 civarýnda dernek tarafýndan çaðrýsý yapýlan eylem; faþizme ve ýrkçýlýða karþý bir gövde gösterisi oldu.

Resmi tatil talebi: Endonezya'nýn birçok þehrinde onbinlerce iþçi alanlardaydý. Ýþçiler çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi ve sosyal haklarýn artýrýlmasý yönünde sloganlar haykýrdý. Baþkent Cakarta'da parlamentoya doðru yürüyüþe geçen iþçiler; ücretlerin arttýrýlmasýný, iþ koþullarýnýn iyileþtirilmesini ve 1 Mayýs'ýn resmi tatil ilan edilmesini talep etti.

Güney Kore Özelleþtirmelere ve ÝMF programlarýna karþý 1 mayýs: Kore Ýþçi Sendikalarý konfederasyonu' nun (KCTU) çaðrýsýyla, baþkent Seul ve diðer 9 þehirde düzenlenen büyük gösterilere yüz binden fazla iþçi katýldý. Eylemlerdeki ortak talepler IMF programýný durdurulmasý, hükümetin özelleþtirme politikalarýndan vazgeçmesi, ücret kesintisi olmadan çalýþma süresinin 5 güne indirilmesi ve sendikalara ve iþçilere yönelik devlet terörünün sona erdirilmesi oldu.

Japonya Ýþten atýlmalara son: 1 Mayýs'ýn bir festival havasýnda kutlandýðý Japonya'da, onlarca þehirde yüzbinlerce iþçi sokaklara döküldü. Baþkent Tokyo'da iki büyük sendika konfederasyonunun düzenlediði eylemde, iþten atmalar protesto edildi.

Filipinler ABD hegomonyasýna hayýr: Filipinlerde sosyalist örgütler ve sendikalar 1 Mayýs'ta alanlarý doldurdu. Ýþçiler hükümeti, ABD'nin ülkedeki askeri varlýðýný, hükümete ve orduya verdiði desteði protesto ettiler.

Malezya Malezya'nýn baþkenti Kuala Lumpur'da tarým iþçileri ücretlerin arttýrýlmasý talebiyle gösteri yaptý. Polis iþçilere saldýrdý onlarca iþçiyi gözaltýna aldý.

Kamboçya

Kamboçya'da, ülkenin en etkili sendikasýnýn önderliðinde 1000 iþçi, baþkent Phnom Penh'de, çalýþma saatlerinin Bulgaristan azaltýlmasý, ücretlerinin artýrýlSimeon karþýtý gösteri: Ýktidarmasý ve çalýþma mahkemesi kudaki eski kral II. Simeon hükümetine karþý ilk büyük protes- rulmasý istemiyle gösteri yaptý. to gösterisi 1 Mayýs' ta baþkent Hindistan Sofya'da düzenlendi. Ülkedeki Hayat kadýnlarý da yürüdü: Hinsol görüþlü örgüt ve siyasi par- distan'ýn doðusundaki Kalküta tilerin de katýldýðý mitingde hü- kentinde de 2 bin kadar hayat kümet aleyhindeki sloganlar kadýný çalýþma haklarý için yüatýldý, NATO ve IMF aleyhinde rüdü. Yürüyüþe hayat kadýnlapankartlar taþýndý, Ýsrail pro- rýnýn çocuklarý ve bir grup erkek eþlik etti. testo edildi.

VENEZÜELLA’DA DARBE İSYANLA DURDURULDU Venezüella'da yoksullarýn isyaný Baþkan Huga Chavez'e karþý yapýlan ABD destekli askeri darbeyi durdurdu. Darbe iþveren örgütleri, generaller, katolik klisesi ve hatta bir yolsuz sendika lideri tarafýndan destekleniyordu. Darbe haberinin yayýlmasý üzerine baþkent Caracas'ýn varoþlarý kent merkezine aktý, binlerce kiþi kendi yaþamlarýný tehlikeye atarak baþkanlýk sarayý ve ordunun baþlýca karargahýný kuþattýlar, TV istasyonunu iþgal ettiler. Patronlarýn New York Times gazetesi Chavez'in ordu tarafýndan devrilmesine karþý "iþportacýlar, fabrika iþçileri, hizmetçiler ve kamyon sürücüleri" isyan etti diye yazýyordu. Sýradan insanlarýn sergilediði kahramanlýk orduyu da böldü ve darbe çöktü. ABD'nin ithal ettiði petrolün yüzde 15'ini karþýlayan Venezüella'da darbe Bush yönetiminin bir kesimi tarafýndan destekleniyordu. Dolayýsýyla darbenin çöküþü ve Chavez'in göreve dönmesi ABD için büyük bir yenilgi oldu. Darbeden önce Chavez, devlet elindeki petrol KÝT'lerinin yöneticilerini deðiþtirmiþti. Bunun üzerine orta ve üst düzey yöneticiler sendika liderlerini de yanlarýna çekerek iþ býrakmýþlardý. Sendika bunun gerçek bir grev olduðunu iddia etse de asýl amaç iþçilerin deðil petrol yöneticilerinin elini güçlendirmekti. Yüz kýzartýcý bir þekilde Uluslararasý Hür Sendikalar Konfederasyonu (ICFTU) tarafýndan da desteklenen bu iþ býrakmanýn ikinci gününde Chavez karþýtý gösteriler orta sýnýfý sokaða döktü. Gösteriler sýrasýnda Chavez'i destekleyen baþka gösteriler yapýldý ve aralarýnda çatýþmalar çýktý. Bu çatýþma ortamý 1989'da hükümet ve IMF karþýtý isyaný hatýrlattý. O zaman da neredeyse iç savaþ ortamý yaþanmýþ ve isyan ancak bin kiþinin ölümü ile bastýrýlmýþtý. Ýsyanýn büyüme tehlikesi karþýsýnda hem patronlar hem de ordu geri adým attý. Chavez'in yerine kendini baþkan ilan eden iþveren örgütünün baþkaný Carmona da istifa etmek zorunda kaldý. ABD, Venezüella patronlarý, klise ve ordunun darbe giriþimi Chavez'in son dönem politikalarýndan rahatsýzlýklarýndan kaynaklanýyordu. Chavez petrol üretici ülkelerin örgütü OPEC'i güçlendirmeye çalýþýyordu. Küba lideri Fidel Castro ile iliþkileri geliþtirmiþti. ABD'nin Kolombiya'da solcu gerillalara açtýðý savaþý da desteklemeyi reddetmiþti. Chavez ayný zamanda ülkede hakim olan gelir adalet-

sizliðini de azaltma çabasý içindeydi. New York Times, ABD'nin Chavez'e bakýþýný ve "suçlarýný" þöyle ifade ediyordu: "Washinton'un hegemonyasýndan çýkan birleþik bir Güney Amerika" kurma çabasý içinde, "Castro'ya petrol satýyor", "Kolombiya gerillalarýna hiç de gizlemediði bir destek sunuyor", "ABD'nin kendi arka bahçesindeki istikrar arayýþýna hizmet etmiyor". 1990'larýn baþýnda kapitalizmi daha insancil bir yapýya kavuþturma amacýyla baþarýsýz bir darbe giriþiminde bulunan Chavez daha sonra ayný anlayýþla politikaya girdi. 1998'de ezici çoðunlukla baþkan seçildi ve iktidarda olduðu dönemde de halk arasýndaki desteðini korudu. Chavez'in amacý kapitalizmi yýkmak deðil, daha ziyade "karma ekonomi" modelini benimsiyor. Chavez yukarýdan reformlarý patronlar, ordu ve ABD'nin direncine raðmen uyguladý. Ancak hiçbir zaman iþçi sýnýfýnýn gücünü harekete geçirmedi. Patronlar, ordu ve ABD ile arasý açýldý ama halkýn beklediði büyük toplumsal deðiþim gerçekleþmedi. Ýþsizler ve yoksullarýn durumunu iyileþtirmekten bahsederken iþçilerin ücretlerini kýsýyordu. Sendika lideri Alfredo Ramos'un, asýl olarak iþverenlerin grevini desteklemesine olanak saðlayan Chavez'in iþçi haklarýna yaptýðý saldýrýlar oldu. Chavez'in iktidarýnýn Venezüella iþçi ve yoksullarý için bir "kurtuluþ" olmadýðý çok açýk. Ancak ABD patronlarýnýn süngü zoruyla dayatmaya çalýþtýklarý çýplak sermaye merkezli ve emperyalist bir iktidar çok daha vahim olacaktý. Bu darbeyi durdurma gücü ve kararlýðýný gösteren Venezüella iþçi ve yoksullarý Chavez gibi yukardancý düzen içi reformculara karþý patronsuz, generalsiz, çoðunluðun demokrasisi olan sosyalizm için mücadelede daha güvenli olacaklardýr.

Tü rk an Uz u n

Avustralya

Ýtalya

Yunanistan

Çatýþma: Avustralya genelinde 1 Mayýs gösterileri için onbinlerce iþçi sokaklara dökülürken, Sydney'de polisle, ülkedeki mültecilere yapýlan muameleyi protesto eden göstericiler arasýnda çatýþma çýktý. Mültecilerin insanlýk dýþý davranýþlara maruz kaldýðýný belirten göstericiler, "Bir günlüðüne onlarý (binada çalýþanlarý) hapsedeceðiz, böylece hapsolmanýn nasýl bir duygu olduðunu anlayacaklar" dediler. Polis, olaylar sýrasýnda çok sayýda kiþinin tutuklandýðýný açýkladý.

Roma, Torino, Milano, Napoli gibi kentlerde yapýlan gösterilerde hükümetin sosyal politikalarý eleþtirildi, antiemperyalist, antikapitalist sol güçler gösterilere damgasýný vurdu. Roma'da 600 bin kiþinin katýldýðý mitingde "küreselleþme" politikalarýna karþý sloganlar öne çýkarken, Ýsrail protesto edildi ve Filistin'in direniþine destek verildi.

Baþkent Atina'daki gösterilere yüz bine yakýn kiþi katýldý. Sendika ve sol örgüt temsilcileri ABD ve Ýsrail konsolosluklarýna yürüdü. Gösterilerin ana vurgusu Ýsrail'in Filistin'deki katliamýnýn kýnanmasý ve Filistin' le dayanýþma idi. Sendikalar genel grev çaðrýsýnda bulundular.

Almanya Köln, Hamburg, Dresden, Frankfurt, Münih, Stutgart, Krefeld, Bremen, Nürnberg baþta olmak üzere Almanya genelinde 500 ayrý yerde yapýlan gösterilere katýlan yüzbinler ýrkçýlýða, faþizme ve savaþa karþý sloganlarýný haykýrdý. Metal iþçileri grevin coþkusunu alanlara taþýdý. Berlin, Frankfurt, Fürth ve Göttingen kentlerindeki gösterilerde ise NeoNazi gruplarla sol gruplar arasýnda çatýþmalar yaþandý.

Ýngiltere Trafalgar Meydaný'nda da iþçi sendikalarýnýn ve diðer gruplarýn katýlýmýyla yaklaþýk 10 bin kiþilik büyük bir 1 Mayýs mitingi yapýldý. Ýsrail ve savaþa seyirci kalan Blair hükümeti protesto edildi. Filistin'le dayanýþma yönünde sloganlar atýldý.

Pakistan Cunta þefi Pervez Müþerref'in referandumda zaferini ilan ettiði Pakistan'da 1 Mayýs basýn enerji, ulaþým, tekstil, balýkçýlýk, liman sektörlerinden iþçiler, öðretmenler ve doktorlar tarafýndan kutlandý.

Çin Çin hükümeti 1 Mayýs'ta dört "baþarýlý iþadamýna" "örnek iþçi" ödülünü verdi. Ülkedeki iþsiz sayýsý 20 milyonu bulurken hükümet Çin'in "ekonomik baþarýsýnýn" ülkedeki yabancý sermaye sayesinde gerçekleþtiðini açýkladý. 1 Mayýs dolayýsýyla Çin bir haftalýk tatile girdi, hükümet bu tatil sayesinde tüketimi arttýrmayý hedefliyor.

Ýsviçre 6 kentte düzenlenen mitingde AB, ABD ve Ýsrail protesto edilirken Zürich'de 15 bin kiþinin katýldýðý mitingde yer yer polisle çatýþmalar meydana geldi

Fý r a t E r d o ð a n


antikapitalist

sayfa 9

SOLDAKİ BOŞLUĞU NASIL DOLDURACAĞIZ?

Türkiye’de politik kutuplaþma: Sol ucu eksik kutuplaþma

Tony Cliff'in "30'larýn aðýr çekimi" benzetmesi üzerinden yaptýðý analiz, Türkiye'de son 15 yýldýr yaþananlarý anlamak ve bugünün görevlerini çýkartmak açýsýndan oldukça yararlý. "Burasý Türkiye, baþka yere benzemez" yaygýn fikrine karþýn, dünyada ve Türkiye'de yaþananlar arasýnda oldukça önemli paralellikler var. Yaþanan ekonomik kriz, bunun yarattýðý istikrarsýzlýk ve politik kutuplaþmayý Türkiye'de de gözlemlemek mümkün. 1970'lerin sonlarýnda baþlayan ancak iþçi sýnýfýnýn genel direniþi nedeniyle rahatça uygulanamayan neo-liberal ekonomik saldýrý (özelleþtirmeler, çalýþanlarýn haklarýnýn sýnýrlandýrýlmasý, devletin toplumsal hizmetlerden çekilmesi vb) 12 Eylül darbesi ardýndan hýzla gerçekleþtirilmeye baþlandý. 1980 yýlýnýn ilk 9 ayýnda grevler nedeniyle kaybolan toplam iþgünü sayýsý 5.410.000 iken takip eden 3 yýl boyunca grev yapýlmadý. 1980-88 döneminde maaþ ve ücretlerin milli gelir içindeki payý yüzde 32,79'dan yüzde 13'e düþtü. Büyük kitlelerin önemli ölçüde yoksullaþmasýna neden olana bu politikalar 1980'lerin sonlarýna doðru iþçi hareketinin yükselmesine neden oldu. Grevde kaybolan toplam iþgünü sayýsý 1984'de 4.947, 1985'de 194.000, 1986'da 234.940 iken bu rakam 1987 sonrasý hýzla artmaya baþladý. 1987'de 1.961.940, 1988'de 1.892.655, 1989'da 2.911.407, 1990 ve 1991'de sýrasýyla 3.466.550 ve 3.809.354 oldu. 1989 Bahar eylemleri, 1990-91 Madenci Yürüyüþü ve 1991 Genel Grevi ile doruk noktasýna ulaþan hareket, kendisini politik olarak sosyal demokrat partiler aracýlýðýyla ifade etti. Sosyal demokrasinin emek cephesi ve Kürt hareketinin taleplerine tercüman olduðu bu dönemde toplumda yaþanan "sola kayýþ"ýn ne denli etkili olduðunu görmek için HADEP ile (o dönemde HEP) SHP'nin seçim ittifaký yaptýðýný hatýrlamak ve Demirel'in baþýnda olduðu DYP'nin 1988-1991 arasýndaki temel söylemlerine bakmak bile yeter: "12 Eylül uygulamalarýna yargý yolu açýlacak, 12 Eylül'ün sendikalar yasasýnda yaptýðý deðiþiklikler kaldýrýlacak, emeklilik yaþý indirilecek, düþünce özgürlüðü saðlanacak, iþkenceye son verilip karakollar þeffaflaþtýrýlacak, herkes bir ev ve bir araba sahibi yapýlacak, konuþan Türkiye istiyoruz, yollar yürümekle aþýnmaz..." Ne var ki son yýllarda Avrupa'da yaþanan geliþmelerin bir benzeri 1985-1995 arasýnda Türkiye'de de yaþandý. Tercihlerini açýk ve sert biçimde sermayeden yana ortaya koyan ANAP hükümetleri ve "zengini seven" Özal dönemine "Çankaya'nýn þiþmaný iþçi düþmaný" denerek son verilmiþti. Ancak DYP ile iktidarý paylaþan sosyal demokrasi, oyunu aldýðý emekçi kesimleri ve Kürtleri hayal kýrýklýðýna uðrattý. Ekonomik krizin derinleþmesiyle birleþen bu hayal kýrýklýðý politik arenada merkez partilerden uçlara kayýþ sürecini baþlattý. Avrupa'da bugün çok belirgin olarak yaþanan bu politik kutuplaþma Türkiye'de sol ucu eksik þekilde yaþandý ve yaþanmaya devam ediyor.

Seçimlerin dili Türkiye'de son 15 yýldýr yapýlan seçimlerin sonuçlarý bu sol ucu eksik politik kutuplaþmayý ortaya koyuyor. 1987 yýlýnda merkez sað partilerin (ANAP ve DYP) oyu yüzde 57, merkez sol partilerin (SHP ve DSP) oyu yüzde 33, aþýrý sað partilerin (Ýslami hareket ve faþist hareket) oy oraný ise yalnýzca yüzde 10 kadardý. 12 Eylül'ün devamcýsý ANAP'ýn uyguladýðý yoksullaþtýrma ve ezme politikalarýna karþý yükselen toplumsal muhalefet kendisini 26 Mart 1989'da yapýlan belediye seçimlerinde de ifade etti. Eþ zamanlý olarak yükselen Ýþçi hareketi ve Kürt hareketi seçimlerde ekonomik, sosyal ve demokratik taleplerine sahip çýkan sol sosyal demokrat parti (SODEP-SHP) etrafýnda birleþti. Sað sosyal demokrat partinin (DSP) oylarý sola doðru kayarken

sosyal demokrat partilerin toplam oyu 8,129 puan artarak yüzde 41,5'a ulaþtý. Bu oran, solun daha önce yalnýzca 1977 seçimlerinde ulaþtýðý bir rekordu. Bu seçimlerde merkez sað oylarýn önemlice bir kýsmý (8.12 puan) sola, küçük bir kýsmý ise (2 puan) aþýrý saðdaki partilere kaydý. Merkez saðýn oy toplamý yüzde 45,5'a inerken, aþýrý saðdaki partiler geleneksel oylarýný çok az artýrarak toplam yüzde 12 destek bulabilmiþlerdi.

274.322. Seçim yýlýnda yükselen hareket 5 Nisan kararlarýnýn çöpe atýlmasýný saðladý. Ancak sosyal demokrasinin iktidardaki kanadý yýpranýrken diðer kanadý (DSP) neo-liberal politikalar ve kirli savaþýn yarattýðý hoþnutsuzluðu kucaklamaktan uzak sað (özelleþtirmeci-milliyetçi) politikalara sarýlýyordu. Kürt sorununda "milliyetçilikkuyrukçuluk" çýkmazýnda olan sosyalist Yurtseverlik zaafý sol neo-liberalizm karþýsýnda da ulusalcýlýk Toplumsal mücadele 1991'in baþlarýnda bataðýna saplanmýþ durumda olduðu için doruk noktasýndayken 1. Körfez Savaþý SHP'nin solunda tutarlý bir çekim gücü ya(ABD'nin Irak'a ilk saldýrýsý) patladý. Türki- ratamýyordu. ye'nin de taraf olduðu ve topyekun savaþ Aþýrý saðýn yükseliþi olasýlýðýnýn belirdiði bu aylarda körükleYoksulluða, iþsizliðe, kirli savaþa ezilennen "milliyetçilik", "ulusal çýkarlar", "hepimiz ayný gemideyiz" söylemi iþçi hare- den ve emekçiden yana çözüm üretmeketini felç etti. Madenci direniþi savaþ ko- yen SHP'nin ihaneti ve sosyalist solda çeþullarý nedeniyle bitirildi. Sosyal demokrat kim gücü olabilecek bir politik yaklaþým partiler savaþ karþýtý deðil; aksine "ulusal olmamasý, kirli savaþýn devam edebilmesi çýkarlar için" savaþ taraftarýydýlar. Bu du- için devlet tarafýndan milliyetçiliðin körükrum iþçi sýnýfý mücadelesi açýsýndan en lenmesi aþýrý saðýn önünü açtý. 1980'lerin önemli zaaflardan biri olan "yurtseverlik- sonlarýnda yaþanan sola kayýþ ne yazýk ki vatanseverlik" fikirlerinin güçlenmesine yerini saða kayýþa býrakýyordu. 1994 yerel seçimleri ve 1995 milletvekili seçimleri bu neden oldu. 1980'li yýllarýn en azýndan ekonomik ka- durumun sandýktaki ifadesi oldu. 1995 seçimlerinde sosyalist solun topyýplarýný telafi eden ve savaþ koþullarý nedeniyle "vatan için fedakarlýk yapmaya" lam oyu bir önceki seçime göre azalarak ikna olan iþçi sýnýfýnýn mücadelesi durul- yüzde 0,21'e düþtü. Merkez solun toplam maya baþlamýþtý. Dolar cinsinden asgari oyu 1989'daki yüzde 41,5 oranýndan yüzücret 1987 yýlýndaki 67,6 düzeyinden de 25,3'e kadar geriledi. HADEP'in yüzde 1991 yýlýnda 138'e çýkmýþtý. Grevde kay- 4,1 oy aldýðý bu seçimde merkez sol parbolan iþgünü sayýsý ise 3.466.550 düzeyin- tiler arasýndaki denge de saða doðru kayden 1.153.578'e düþmüþtü. 1991 yýlý Ocak dý. DSP oylarý yüzde 10,8'den yüzde ayýnda yapýlan tarihin en etkili genel gre- 14,7'ye çýkarýrken CHP'nin oylarý yüzde vlerinden biri sayýlabilecek eylemin etkisi- 10,7'ye düþtü. ni çýkarýrsak, 1991 ve 92 yýllarýnda savaþÝslami hareket milliyetçilik, seçim ve yeni hükümetten Saðda ise yükselen Ýslami hareket oldu. beklentiler nedeniyle hareketin önemli bir Önce 1994 yerel seçimlerinde büyük durgunluða girdiðini söylemek mümkün. kentlerin belediye baþkanlýklarýný kazanan RP 1995 seçiminden yüzde 21,4 oy alarak Hayal kýrýklýðý 1991 seçimlerinde, yerel yönetimlerde birinci parti olarak çýktý. Egemenlere karþý oy aldýðý kesimlerin taleplerini karþýlaya- toplumsal muhalefeti dini ve radikal bir madýðý için hayal kýrýklýðý yaratmaya baþla- söylemle örgütleyen Ýslami hareketin yaný mýþ olan SHP'nin oyu yüzde 34'den yüzde sýra faþist hareket de tarihte ilk kez gele20,7'ye düþtü. Milliyetçilik söyleminin yük- neksel oylarýný 3-4 kat artýrmýþ oldu. Faþist seldiði bu dönemde sað sosyal demokrat partinin geleneksel yüzde 2-3'lük oyu parti DSP oylarýný yüzde 10,8'e çýkararak 1995'de yüzde 8'in üzerine çýktý. Aþýrý saðülke barajýný aþabildi. Ne var ki merkez so- daki partilerin toplam oyu rekor bir düzelun toplam oyu yüzde 41,5'tan yüzde ye, yüzde 30'a çýktý. RP'nin iktidarda olduðu sýrada verilen 31,5'a düþmüþtü. Sosyalist sol ise bu seçimlerde ancak yüzde 0,44 oy alabilmiþti. 28 Þubat 1997 Muhtýrasý, ardýndan AbdulSola kayýþ yerini saða kayýþa býrakmýþtý. lah Öcalan'ýn yakalanýp Türkiye'ye getirilMerkez sað toparlanarak oyunu yüzde me ve yargýlanma süreci ve ekonomik kri51'e çýkarmýþtý. Aþýrý sað ise seçim ittifaký zin derinleþmesi politik kutuplaþmayý hýzlandýrdý ve aþýrý sað içinde MHP'nin büyük yaparak yüzde 17 kadar oy almýþtý. Ýktidar ortaðý SHP seçmenlerinin bek- bir sýçrama yapmasýna olanak verdi. Bu lentilerine yanýt vermek yerine yönetici sý- dönemde Susurluk Skandalýna tepkilerin nýfa uþaklýk yapýyordu. Ýþçiler de Kürtler klasik olmayan yöntemlerle (ýþýk söndürde ihanete uðramýþtý. SHP listesinden me vs) kitleselleþmesine karþýn iþçi hareTBMM'ye giren Kürt milletvekilleri cezae- keti daha da durgunlaþtý. Grevde kaybovine atýlmýþtý. Kirli savaþ týrmandýrýlýyor, SS lan iþgünü sayýsý 1985 düzeyinin bile altýna yasalarý çýkartýlýyordu. Yoksulluk ve iþsizlik inerek 181.913 oldu. 1994 yerel seçimleçözülmemiþti. Zenginle fakir arasýndaki rinden sonra "þeriat geliyor" korkusu en deneyimli iþçi militanlarý arasýnda etkili oluçurum açýlmaya devam ediyordu. Seçimde Kürt hareketiyle ittifak yapan, du, 28 Þubat'ýn da körüklediði laik-dinci yoksulluk ve iþsizliði önleyeceðini vaat bölünmesi emek ekseninin iyice yitirilmesi eden SHP, ANAP iktidarlarý dönemlerin- ve düþmanýn aramýzda aranmasýna kadar de bile yapýlamayanlarýn altýna imza atý- vardý. Zaten milliyetçilik nedeniyle felç yordu. Ýþçi sýnýfýna karþý egemen sýnýftan, olan hareket ciddi bir mücadele yenilgisi Kürt hareketine karþý devletten yana tu- almamasýna karþýn hepten güvensizleþip tum alan SHP, neo-liberal ve milliyetçi po- zayýfladý. Susurluk protestolarý egemen sýlitikalarýn uygulayýcýsý oldu. Karayalçýn bu nýfýn Ýslami harekete karþý baþlattýðý saldýdönemde Türkiye ile IMF arasýndaki rýnýn "sivil ayaðýna" dönüþtürüldü. Egemen sýnýfa karþý muhalefeti örgütlestand-by anlaþmasýný imzalayan ilk sosyal yerek büyüyen Ýslami hareket karþýsýnda demokrat lider olma vasfýný kazandý! 5 Nisan istikrar paketine karþý hýzla yük- sosyal demokrat partiler týpký Kürt soruselen hareket, hükümetin devrilmesi ve nunda olduðu gibi egemen sýnýfla yan yaseçim beklentisi nedeniyle ayný hýzla geri na dururken sosyalist sol yine sýnýfta kaldý. düþtü. Grevde kaybolan toplam iþgünü "Ýt dalaþý, yesinler birbirlerini", "ne þeriat sayýsý 1993, 94, 95 ve 96 yýllarýnda sýrasýy- ne darbe", "türban neyi örtüyor" vb yakla þöyleydi: 574.741, 242.589, 4.838.241, laþýmlar egemen sýnýfýn toplumsal muhalefete karþý güçlenmesini saðlarken sol mu-

halefetin kan kaybýný hýzlandýrdý.

Faþist hareket Bu koþullar 1999 seçimlerinde sandýða yansýdý. Aþýrý saðýn toplam oyu rekor bir seviyeye çýkarak toplam yüzde 34,9 oldu. Yükseltilen milliyetçi histeriyi arkasýna alan faþist partiler, FP'nin parlamentoda iktidarýna izin verilmeyeceði açýk mesajý karþýsýnda arayýþa giren Ýslami hareketin tabanýndan yaklaþýk 5 puan oy alarak toplam desteklerini yüzde 19,5'a çýkardýlar. Merkez saðýn tarihteki en büyük yenilgisini aldýðý bu seçimlerde sað hegemonyanýn ne kadar güçlendiðini görmek için merkez sol içindeki oy kayýþýna bakmak önemli. Merkez soldaki toplam oylarda azalma yerine 6 puana yakýn bir artýþ yaþandý ama esas olarak neredeyse merkez sað partilerin söylemini kullanan, milliyetçilik konusunda MHP ile yarýþan DSP oylarýnda CHP aleyhine bir patlama yaþandý. Hâlâ DSP'ye göre biraz daha solda duran CHP barajýn altýnda kalarak TBMM'ye temsilci dahi gönderemedi. Sosyal demokrat partilerin saða kayýþýndan rahatsýz olan tabanýn ise ne yazýk ki CHP dýþýnda gidebileceði gerçekçi bir alternatif yaratýlamamýþtý. Sosyalist sol her biri ayrý ayrý seçime katýldý. Aldýklarý toplam oy yüzde 1,3 kadar oldu.

Solun solunu yaratmak Toplumsal hoþnutsuzluðun arttýðý bu dönemde milliyetçilik ve laik cephecilik zehri karþýsýnda savrulan sosyalist solun alternatif yaratamamasý, genel olarak hem solun zayýflamasýna, hem de aþýrý saðýn çekim gücü yaratmasýna olanak tanýdý. Bugün faþist partinin aldýðý oylarýn büyük kýsmý politik arenada yaratýlan sýkýþmýþlýk ve çözümsüzlüðün ürünü. Faþist partiler henüz, yüzde 20 civarýndaki oylarýnýn büyük kýsmýný sokaklarýn kontrolü için savaþan silahlý sokak çetelerine dönüþtüremeyecek durumdalar. Ekonomik kriz ve baskýlardan yýlmýþ durumda olan Ýslami hareketin tabaný ise arayýþýný sürdürüyor. Biraz demokrasi, biraz refah bu tabaný hýzla etkileyebilir. 2000 ve 2001'de yaþanan ekonomik krizin boyutlarý politik kutuplaþmayý daha da güçlendiren bir etki yarattý. Yapýlan anketler ve Armutlu seçimi toplumda ciddi bir arayýþ olduðu ve radikal ama gerçekçi söylemlerin etki yaratabileceðini göstermekte. Bu durum solun yeniden yükselmesini olanaklý kýlýyor.

Saðcýlaþarak sola çekilmez Sosyal demokrat partilerin yarattýðý hayal kýrýklýklarý karþýsýnda solun solunda bir alternatif yaratmak için hala zamanýmýz var. Eðer bu alternatifi yaratmak konusunda kararlý olmazsak, ekonomik krizin neden olduðu öfkenin daha büyük oranlarda aþýrý saðda ifade edilmesi ve örgütlenmesi kaçýnýlmazdýr. Bu ise büyük bir felakete dönüþebilecek bir geliþme olur. Sosyal demokrat partilerin saða kaydýðý bu dönemde sosyalistler sosyal demokrasinin solunda mücadeleyi inþa eden, demokrasi, insan haklarý, savaþ, emek ekseni konularýnda tutarlý bir alternatif inþa etmek göreviyle karþý karþýyalar. Bugünün görevi sað hegemonya karþýsýnda destek artýrmak için saðcýlaþmak deðil aksine ýsrarla sol olmaktýr. Sola çekmek için marjinal olsa da sol fikirleri ýsrarla savunmak, tartýþmak ve buna uygun iþler yapmaktan geçiyor.

S ert u ð Çi ç ek


TÜRKÝYE’DE 68 HAREKETÝ VE DENÝZLER

sayfa 10

antikapitalist

Devrimci irade yeterli mi?

Deniz ve arkadaþlarýnýn toplumsal çýkarlar uðruna gösterdikleri mücadele kararlýlýðý, cesaret, dürüstlük ve idam sehpasý karþýsýnda bile boyun eðmez tutumlarý ölümlerinden 30 yýl geçmesine raðmen onlarýn devrimin sembolü olmasýný saðlýyor. Dünyada Che, Türkiye'de Deniz yaþadýklarý dönemde gösterdikleri mücadele kararlýlýklarý nedeniyle birer kahraman olarak ele alýnýr ve çoðunlukla onlarýn mücadelesinden ders çýkarýlmadan cesaretleri nedeniyle bu güne ýþýk tuttuklarý anlatýlýr. Oysa bu gün Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarýnýn mücadelesine sahip çýkmak için onlarýn mücadelesini önce anlamak sonra neden kazanamadýðýný sormak ve derslerini deðerlendirerek yola devam etmek gerek. Türkiye'de 68 1968 tüm dünyada olduðu gibi Türkiye'de de daha önceden mayalanmaya baþlamýþ bir çok olgunun bir patlama þeklinde yoðunlaþtýðý, daha sonraki oluþumlarýn ilk filizlerini verdiði, olaðan dýþý bir dönemdi. 1961'de Türkiye Ýþçi Partisi kuruldu ve 1965'te on beþ TÝP'li milletvekili TBMM'ye girdi.1968'e gelindiðinde baþlayan üniversite iþgalleri hýzla yayýlarak baþta öðrenciler olmak üzere toplumun bütün kesimlerinde hýzlý bir isyan dalgasýna dönüþtü. Fikir Kulüpleri Federasyonu ile baþlayan öðrenci örgütleri önce Dev-Genç, sonra THKO, THKC gibi radikal sol örgütlere dönüþüyordu. 1970 yýlý 15-16 Haziran'ýnda iþçiler DÝSK'in kapatýlmasýný protesto etmek için asker ve polisle çatýþarak Ýstanbul-Ýzmit yolunu felç ediyor, karakollarý kuþatýyor ve kaymakamlýk binalarýný ateþe veriyordu. Bu aslýnda Türkiye'de iþçi hareketinin en önemli ayaklanmalarýndan biriydi. Bu heyecanlý kabarýþ sürecinin sona eriþi nasýl oldu? 15-16 Haziran iþçi ayaklanmasýný bastýrmak üzere ilan edilen sýkýyönetim karþýsýnda DÝSK liderliði iþçileri fabrikalarýna geri dönmeye çaðýrdý ve devlete teslim oldu. 12 Mart 1971'de ordu muhtýrasýyla TÝP kapatýldý. Ordu müdahalesine karþý bir demeç dýþýnda TÝP'den kitlesel eylem çaðrýsý gelmedi. TÝP ve DÝSK liderlerinin kuzu kuzu devlete teslim olduðu bu ortamda, gençlik liderleri de iþçi sýnýfý ve kitlesel mücadeleden hýzla koparak maceracýlýða (adam kaçýrma, banka soygunu, silahlý mücadele, vb) sürüklendiler. Yönetici sýnýf 6 Mayýs 1972'de Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarýný idam ederken 68 ve sonrasý geliþen

toplumsal mücadeleden intikamýný alýyordu. Gençlerin sahip olduðu yaygýn destek idamlarý durdurmak üzere kitlesel bir mücadeleye dönüþmedi. Tarih nasýl böyle þekillendi, bu kararlý kuþak üzerinde hangi fikirler egemen oldu? Altmýþlý yýllarýn sonunda Türkiye'de sosyalist sol çoðunlukla öðrencilerden oluþuyordu ve hareketin ilk yükseliþi öðrenciler arasýnda yaþandý. Okul iþgalleri ve boykotlar Haziran 1968'de 'Eðitimde Reform' talebi etrafýnda ilk olarak Ankara Üniversitesi DTCF'de baþladý. Bir gün sonra Hukuk ve Fen Fakültelerine sýçradý. Bir taraftan da ABD karþýtý anti-emperyalist protestolar yükseliyordu. Bu protestolarda bir önceki kuþaðýn Kemalist ve milliyetçi fikirleri ve orduyu ileri bir güç olarak gören darbeci geleneðinin etkileri hala sürüyordu. Örneðin ÝTÜ Talebe Birliði'nin hazýrladýðý NATO karþýtý bir afiþte 'mehmetçik heykeli figürü' kullanýlmýþtý. 68 sonbaharýnda gerçekleþtirilen Mustafa Kemal yürüyüþüyle Demirel hükümeti Ata'ya þikayet ediliyordu. "Baðýmsýz Türkiye için ikinci kurtuluþ savaþý" söylemi ile hareket ediliyordu. Kitlesel düzeyde reform talebiyle baþlayan öðrenci hareketi içinde doðrudan öz yönetim organlarý olarak 'forum'lar ortaya çýktý. Bütün kararlar bu doðrudan organlar içinde alýndýkça aþaðýdan demokrasi zemini oluþuyordu. Bu süreç kendiliðinden bir þekilde sosyalist solda egemen olan bürokratik ve yukarýdancý TKP-TÝP geleneðinin de mezarýný kazýyordu. 27 Mayýs 1960 darbesini desteklemiþ, ordunun ilerici olabileceðini savunan aydýnlarýn adresi olan TÝP, genç bir kuþaðýn devrimci umutlarýný burjuva parlamentosuna hapsetmek istiyordu. Buna karþý öðrenci hareketi içinde daha radikal fikirler güç kazanýyordu. Kitlesel mücadelenin gücü genç bir kuþaðý devlet karþýtý fikirlere doðru yönlendiriyordu. 1956'da Macaristan'da, 1968'de Çekoslovakya'da iþçi ve öðrenci ayaklanmalarýnýn Sovyetler Birliði'nin tank paletleri altýnda eziliþini gören gençler, devrimci umut için yüzlerini Latin Amerika'da geliþen anti-emperyalist gerilla mücadelelerine ve Castrocu 'gerillacýlýk' hareketine döndüler. Öðrenciler ve Ýþçiler Bu gün solda gördüðümüz bütün örgütlerin temeli bu dönemdeki tartýþmalarda doðdu. FKF ve onun içinden doðan DevGenç bir öðrenci örgütlenmesiydi. THKO,

Profesyonel 'arabulucu" sendika bürokratlarý, reformist ve Stalinist politikacýlarý tarihin çöplüðüne atabilmek için Marksist fikirlere ve pratikte alternatif olabilmek için devrimci partiye ihtiyacýmýz var. “Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr” diyen; sosyalist bir devrimin ancak "büyük çoðunluðun, büyük çoðunluk çýkarýna olan özbilinçli, baðýmsýz" hareketiyle mümkün olduðunu savunan, iþçi sýnýfý ve ezilenlerin kurtarýcýlara deðil mücadelelerinde onlara rehberlik edecek devrimci bir partiye ihtiyaç duyduðunu anlatan, "kurtuluþun ne yerel ne de ulusal bir sorun, modern dünyanýn bütün ülkelerini kapsayan toplumsal bir sorun olduðunu" açýkça ifade eden "Ne Washington, Ne Moskova: Uluslararasý Sosyalizm" sloganýyla örgütlenen, gerçek Marksist bir geleneðin yokluðunun acýsýný 68 kuþaðý ödedi. Yeni bir kuþaðýn daha bu bedeli ödemesine izin vermeyelim.

THKC ve TÝKKO da bu kaynaktan doðdu. Yani Türkiye'de radikal sol yükselen bir öðrenci hareketi içinde þekillendi. Ne var ki ayný dönemde geliþen iþçi hareketi ile öðrenci hareketi arasýndaki baðý kurabilecek Marksist fikirlere sahip bir parti yoktu. Bu noktada öðrencilerin toplumsal konumuna bakmakta fayda var. Toplumsal bir kriz sýrasýnda öðrenciler önemli bir rol oynayabilir. Ancak öðrenciler ne krizin motorudur ne de krizi çözme gücüne sahipler. Ýlk patlayan olabilirler ama bu ancak bir termometre gibi hastanýn ateþini gösterir. Onu iyileþtiremez. Kapitalizm hasta yataðýnda yatarken onu öldürecek olan güç iþçi sýnýfýndadýr. Bu dönemde dünyanýn geri kalanýnda olduðu gibi Türkiye'de de öðrenci hareketiyle birlikte iþçi hareketi de hýzla büyüdü. Türk egemen sýnýfý iþçi hareketinin yükseliþini durdurmak ve diþlerini sökmek için DÝSK'i kapatma giriþiminde bulundu. Ýþçilerin buna yanýtý Türkiye'deki en büyük kalkýþma oldu. Ýzmit, Adapazarý- Ýstanbul hattýnda fabrikalarýndan boþalan iþçiler Ýstanbul'un merkezine ulaþmalarýný engellemeye çalýþan asker ve polisle çatýþtýlar, göz altýna alýnan iþçilerin serbest býrakýlmasý için Kadýköy Kaymakamlýðýný ateþe verdiler. 15-16 Haziran'daki ordu barikatlarýný darmadaðýn eden iþçi ayaklanmasý DÝSK liderliði tarafýndan durdurulabildi. 15-16 Haziran direniþi soldaki krizi artýrdý ve bölünmeleri hýzlandýrdý. TÝP ve DevGenç'in öne çýkardýðý slogan 'ordu-iþçi el ele' oldu. Oysa iþçiler orduyla çatýþarak sendikalarýný savunmak zorunda kalmýþlardý. Ordunun ilerici bir güç olduðunu savunan çizgiye karþý solun diðer kanadý da Latin Amerika ve Küba devrimlerinin etkisiyle halk ordularý oluþturmak gerektiðini savunuyordu. Deniz, Mahir ve Kaypakkaya bu kanadýn liderleriydiler. Türk ordusunun karþýsýnda baþka bir ordu kurmaya giriþtiler. Türkiye Halk Kurtuluþ Ordusu gibi örgütler oluþturarak hem öðrenci hareketinden hem de yükselen iþçi hareketinden kendilerini kopardýlar. Ýþte bu dönemde iþçi sýnýfýnýn deðiþtirici gücünü gösterecek bir devrimci Marksist örgütlenmenin yokluðu yeni ve devrimci bir kuþaðýn gerillacýlýða savrulmasýna neden oldu. Parlamento yoluyla ve ordunun desteðiyle devrim olmayacaðý fikri doðruydu. Fakat küçük ve seçkin devrimcilerden oluþan bir azýnlýk ordusunun halk için devrim yapabileceði ve kapitalist dünyada tam baðýmsýz bir Türkiye kurabilecekleri iddiasý bu gençlerin çok kýsa sürede kitle hareketiyle baðlarýný koparmasýna neden oldu. TÝP politikalarýnýn kitlesel hareketin önünü açmak yerine týkamasý ve solda iþçi sýnýfý merkezli Marksist bir örgütlenmenin olmayýþý genç bir kuþaðýn maceracýlýða sürüklenmesine olanak saðladý. 68'in dersleri 68 hareketi ABD'nin Vietnam'a karþý yürüttüðü savaþ karþýsýnda radikalleþen, bütün dünyada kapitalizmin sömürü ve ezme ezilme iliþkisini durdurmak için kitlelerin

Deniz Gezmiþ (1947-1972) 1965'ten sonra Türkiye'de geliþen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluþ Ordusu'nun (THKO) kurucu ve yöneticilerindendir. 1966'da Ýstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne giren Gezmiþ, henüz lise öðrencisiyken sol düþünceyle tanýþtý ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 1965'te Türkiye Ýþçi Partisi'nin (TÝP) Üsküdar ilçesine üye oldu. Daha sonralarý, Hukuk Fakültesi'nde birlikte olduðu arkadaþlarýyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukuklular Örgütü'nü kurdu. 30 Mayýsta 6. filoyu protesto ettiði için yargýlandý ve beraat etti. Öðrenci eylemleri içindeki etkinliði giderek artan Gezmiþ, 12 Haziran 1968'de Ýstanbul Üniversitesi'nin iþgal edilmesinde önderlik etti. Öðrenci haklarýnýn elde edilip, iþgalin bitirilmesinde etkili oldu. TÝP içinde yoðunlaþarak, ayrýlýklara ve tartýþmalara yol açan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim (MDD) görüþünü benimseyerek, bu görüþün özellikle devrimci öðrenciler arasýnda yayýlmasýný saðladý. Devrimci Öðrenci Birliði'ni (DÖB) kurdu. 1 Kasým 1968'de TMGT, AÜTB, ODTÜ ÖB ve DÖB'ün baþlattýðý Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüþünü düzenledi. Ýstanbul Üniversitesi'nde saðcý güçlerin 16 Martta giriþmiþ olduklarý hareketlere öðrenci kitlesiyle birlikte karþý koyan Gezmiþ, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattý. Ardýndan 31 Mayýs 1969'da ÝÜ Hukuk Fakültesi öðrencilerinin, reform tasarýsýnýn gerçekleþmemesini protesto için giriþtikleri iþgale önderlik etti. Üniversitenin kapatýlýp polise teslim edilmesi nedeniyle çýkan çatýþmalarda yaralandý. Hastaneden kaçarak, Haziran sonunda Filistin'e gitti. Eylül'e kadar Filistin'de gerilla kamplarýnda kalan Gezmiþ, 1 Eylül 1969'da Üniversiteyi iþgal ettiði gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. 20 Aralýk 1969'da yakalanan Gezmiþ, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldý. Bundan sonra öðrenci eylemlerinden uzaklaþarak, mücadelesini deðiþik alanlarda sürdürmeyi planladý. Sinan Cemgil ve Hüseyin Ýnan'la birlikte THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adýna Ankara'da Ýþ Bankasý Emek Þubesi'nin soygununu gerçekleþtirenler arasýnda yer aldý. 4 Mart 1971'de ABD'li dört erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçýrýlmasý eyleminde de bulunan Gezmiþ, erlerin serbest býrakýlmasýndan sonra Sivas'ýn Þarkýþla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Arslan'la birlikte yakalandý. 16 Temmuz 1971'de baþlayan THKO-1 davasýnda TCK'nýn 146. maddesini ihlal ettiði gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de idam cezasýna çarptýrýldý. 6 Mayýs 1972'de idam edildi.

tarih sahnesine çýktýðý en son ve en büyük yangýndý. Tüm dünyada ve Türkiye'de kitle hareketinin hýzlý yükseliþi kadar bir buhar gibi hýzla daðýldýðýný da görmek zorundayýz. Böyle dönemlerde kitlelerden kopuk ordulara deðil bu kitlelerin içinde olan ve onlarýn devrimci enerjilerine yön verebilecek kitlesel devrimci partilere ihtiyacýmýz olacak. Bunun için bu günden alanlarýmýzda yaptýðýmýz her kampanyada birleþtirmeyi öðrenmeliyiz. Her tartýþmada sosyalizmin çoðunluðun iktidarý olacaðýný ve bunun için bu çoðunluðun kurtarýcýlara deðil devrimci fikirlere ihtiyacý olduðunu anlatmak zorundayýz. Bu günden her mücadelenin içinde yer almak, bunlarýn baþarýlý bir þekilde sonlanmasý için uðraþmak ve bu mücadelelerin genelleþmesi için çalýþmak zorundayýz.

S e l çu k D u r a n


antikapitalist sayfa 11

ARJANTİN’DEN SON İZLENİMLER...

DEVRİMCİ DALGAYLA YÜZMEK

Geçen ay Arjantin'e yaptýðým ziyaret dönüþünde karþýlaþtýðým birçok kiþi bana "Çok heyecan verici olmuþtur" diyordu. Evet haklýydýlar, ancak bu heyecanýn kaynaðý zannedildiði gibi Arjantin'de aralýksýz devam eden gösteriler, bankalarýn halk tarafýndan aþaðýdan bir þekilde kamulaþtýrýlmasý, ya da polis ile çatýþmalar deðildi. Arjantin'de 120.000 kiþilik bir eyleme katýldým, ama Barcelona ve Roma'da olduðu gibi dünyada daha büyük gösteriler oluyor. Genel olarak da De la Rua hükümetinin 20 Aralýkta devrilmesinden bu yana sokak gösterilerinin temposu düþtü ve büyüklüðü azaldý. Gerçek heyecan verici olay ise politik tartýþmalarýn düzeyiydi. Halk her yerde, toplum nasýl dönüþtürülebilir, ekonomik kaos ve yoksulluk nasýl önlenebilir, 'iktidar' sorunu hakkýnda ne yapmalý gibi normal zamanlarda yalnýzca devrimci sosyalistlerin gündem ettiði konularý tartýþýyordu. Bu sorunlar sadece Buenos Aires'te 100 farklý ilçede sayýlarý elli ile yüz arasýnda deðiþen aktivistin katýldýðý mahalle konseylerininin haftalýk toplantýlarýnda (asembleas) tartýþýlýyor. Bankalarýn ve özel firmalarýn kamulaþtýrýlmasý, izinsiz grev ve fabrika iþgallerine destek sunulmasý, sosyal haklarýn geniþletilmesi, herkes için iþ gibi radikal talepler, bu 'asembleas' içinde ve çevresinde yaygýnca tartýþýlýyor. 1945'ten bu yana emperyalizm ve toprak oligarþisine karþý iþçi sýnýfýnýn kendi yurtsever sermaye sýnýfýyla ittifak kurmasý gerekliliðine dayalý Peronist düþüncelerin hegemonyasý nedeniyle solun marjinalleþtiði Arjantin'de bugün yaþananlar gerçekten çok önemli. Artýk Peronizm marjinal hale geldi ve genellikle sol olarak bilinen fikirler yaygýn yanký buluyor. Devrimci sosyalistler, akýntýya karþý kürek çekmektense devrimci dalgayla birlikte yüzdükleri bu durumun hayalini hep kurarlar. Ancak Arjantin solunun kendisinden kaynaklanan bir sorun var. Sayýsal olarak büyükçe dört ve 20 kadar da daha küçük örgütten oluþan sol, sekter iç çatýþmalar ve gruplar arasýnda basit karalamalar ve yer yer fiziksel þiddete varan çatýþmalarla sakat durumda. Gösterilerde sol içinde patlak veren þiddet olaylarýnýn sol dýþýndan kesimler tarafýndan durdurulduðu anlar yaþanýyor. Bu durum, giderek daha fazla radikalleþen onbinlerce insan için solun bir çekim gücü olmasýný çok zorlaþtýrýyor. Alýþkanlýklardan kopmak Karl Marks'ýn uzun süre önce söylediði gibi, yenilgi dönemlerinde solun demoralize olmuþ ve yalýtýlmýþ durumu, grup çýkarcý sekter eðilimlerin yayýlmasýna yol açabiliyor. Sosyalistler, politik olarak ayakta kalabilmek için kendilerini unutulmak üzere olan geleneklerle tanýmlayarak geniþ toplumsal kesimlerden soyutlu-

yorlar.Yeni bir mücadele dalgasý yükselmeye baþladýðýndaysa, bu durum ciddi sorunlara yol açýyor: "Sosyalist grup çýkarcýlýðý ile iþçi mücadelesinin geliþimi daima ters orantýlýdýr. Sosyalist sektlerin (gruplar) varlýk nedeni tarihsel olarak haklý çýkarýldýðý sürece iþçi sýnýfý baðýmsýz bir hareket için henüz yeterince olgunlaþmýþ deðildir. Ýþçi sýnýfý bu olgunluða ulaþtýðý noktada da sosyalist sektler aslen gerici bir noktadýrlar...Bir antika haline gelmiþ olanlar farklý bir þekil alarak kendini yeniden oluþturmaya çalýþýrlar." Arjantin tarihinde devrimci solun yalýtýldýðý üç dönem yaþandý: Bunlardan ilki 1945-1975 yýllarý arasýnda Peronist fikirlerin egemen olduðu dönemdir. Ýkinci dönem 1976-83 yýllarý arasýnda iktidarda kalan, yaklaþýk 30.000 rejim muhalifinin katledildiði askeri cunta dönemidir. Son olarak da 90'larýn ortalarýnda kýsa bir süreliðine de olsa neo-liberal politikalarla ekonominin geniþlediði dönem var. Bütün bu süreç boyunca Arjantin sosyalist solunda, Troçki'nin 1930'larda yazdýklarýnýn farklý yorumlarýndan yola çýkýlarak, ortodoks Troçkizmin katý bir versiyonu geliþti. Yirminci yüzyýlýn geceyarýsý diye adlandýrabileceðimiz faþizmin iktidara geldiði dönemde Troçki tarafýndan savunulan bazý formülasyonlar, Arjantin sosyalist solu tarafýndan savaþ sonrasý dönemin dünyasýna hiç deðiþikliðe uðratýlmaksýzýn uygulanmaya çalýþýldý. Sosyalistler, devlet organlarýyla ittifak kuran mafyacý sendika liderliklerinin baskýlarýna karþý adeta kahramanca mücadele ettiler. Ancak örgütsel olarak Marks'ýn tarifine tam olarak da uyuyorlardý: "Sekt, kendi varlýk nedenini sýnýf hareketi ile ortak olan yönlerinde deðil onu sýnýf hareketinden farklýlaþtýran ayrýntýda görür." Arjantin solundan yalnýzca bir grup, Sosyalizm Ýçin Hareket (MAS), bugün Arjantin'deki hareketin tümü için önemli bir sorun haline gelmiþ olan dar sekterliðin tehlikelerinin farkýna varmýþ görünüyor. Kitleleri sosyalist fikirlere çekebilmenin yolu sadece kafa sayýsý hesabý yapýp hangi partinin daha büyük olduðunu tespit etmekten geçmez. Aralýk ayýndan beri sokaklara taþan hareketin karþýlaþtýðý temel sorunlara çözüm üretebilmek gerekiyor. Arjantin'de kitleselleþen muhalif hareket, De la Rua hükümetini devirebilecek kadar güçlüydü, ancak iktidara gelen Duhalde hükümeti, derinleþen ekonomik kriz ortamýnda yerli ve yabancý sermayeyi yatýþtýrmak için IMF ile kesinti paketleri görüþmelerine devam ediyor. Baskýcý devlet aygýtý olduðu gibi yerinde duruyor ve fabrikalarýn kontrolü hala kapitalistlerde. Geçtiðimiz Mart ayý baþlarýnda sað kanat Arjantin medyasý, toplumsal hareketin gücünü kaybetmeye baþladýðýný ima ederek,

Duhalde'nin devrilerek yerine sivil- askeri bir hükümetin geçmesinin zamanýnýn geldiðini söylüyordu. 76 cuntasýnýn yýldönümü 24 Mart'ta sokaklara dökülen devasa kalabalýk, hareketin gerilemediðini gösterdi ve en azýndan þimdilik egemenlerin manevralarýný durdurabildi. Ancak artan iþsizlik ve yoksullaþma sonucu halkýn demoralize olmasý ve sað politikalar için yeni fýrsatlarýn ortaya çýkmasý tehlikesi söz konusu. Krizden Bir Çýkýþ Yolu Kitlelerin fikirleri, ekonomik kriz nedeniyle yaþamlarý paramparça olurken duraðan bir þekilde kalamaz. Eðer sol krizden çýkýþ yolunu göstermeyi baþaramazsa, birçok insan krizin sorumlusu olarak etnik azýnlýklarý suçlayabilir (Bolivya ve Paraguay'dan gelen göçmenler, Çin ya da Koreli esnaf), asker kökenli güçlü bir iktidarýn gerekliliðine inanmaya baþlayabilirler. Hareketin baþýnda egemen olan devrimci umut, zamanla karþý devrimci umutsuzluða dönüþebilir. Bugün asembleas de iktidarýn niteliðine dair sorunlar tam da bu nedenle tartýþýlýyor. Ancak asembleas ve iþsizlerin inþa ettikleri piqueteros hareketi iktidar sorununu çözecek güce sahip deðil. Bu hareketler hala azýnlýktalar. Ülkede toplam 5-6 milyon iþsiz ancak 120 bin çivarýnda piqueteros var. Onbinlerce kiþi asembleas çevresinde örgütlü. Bu sayý küçümsenebilecek bir azýnlýk deðil ancak yalnýzca Buenos Aires metropol bölgesinde 16 milyon insan yaþadýðýný düþündüðümüzde yine de azýnlýkta kalýyorlar. Her iki hareket de De la Rua hükümetini deviren toplumsal mücadeleye örgütlü bir güç olarak katýlmayan milyonlarca iþçi arasýndaki desteðin derinleþtirilmesi gerekliliðini görememe tehlikesi ile karþý karþýya. Arjantin'de egemen olan bir diðer düþünce de iktidar sorununun bir yýl sonra yapýlacak seçimlere havale edilerek halledileceðini düþünen akýmlarýn olmasý. Bunlar sol partilerden birinin iþbaþýna gelmesini bekliyorlar. Sosyal hareketlenmenin yükseldiði zamanlarda kökten deðiþimlerin yaþanmasý gerektiðinin farkýna varan kitleler bir yandan da içinde büyüdükleri kapitalist toplumun yapýlarýný veri olarak kabul ediyorlar. Bu yapýlarýn kullanýlarak daha iyi bir toplum elde edilebileceðini iddia eden reformizm, sosyal ayaklanma anlarýnda kitlesel bir güç olarak ortaya çýkýyor. Ýnsanlarýn sola doðru devasa bir sýçrayýþ yapma ihtiyacýný ifade eden bu güç ayný zamanda insanlarýn bu sýçrayýþý baþarma çabalarýný yanlýþ yönlendiriyor ve enerjisini tüketiyor. Reformizm basitçe harekete ihanet eden birkaç lider deðildir (ki çoðu bunu yapar). Mücadeleye yeni atýlan milyonlarca insan için ilk durak noktasýdýr. Reformizmin etkisi görmezlikten gelmekle yada kýnamakla ortadan kalkmaz. Gösterilerde büyük bir þevkle "Hepsini defedelim" diye slogan atan insanlar bile hala o veya bu dürüst politikacýnýn sorunlarýný kýsa yoldan çözebileceðine inanabilirler. Tam da bu nedenle devrimci sosyalistlerin çok önemli bir rolü var. Bunu baþarabilmek için insanlara dostça ( Lenin'in Nisan 1917'de "sabýrla açýkla" dediði gibi) bu yaklaþýmdaki sorunu anlatýp farklý bir tarafa doðru yöneltecek deneyim ve anlayýþ düze-

yine sahip olmak gerekir. Ancak bunun için devrimcilerin kendi sekterliklerinden kopmalarý gerekir. Reformizme karþý mücadele, ne her devrimci örgütün kendi sihirli sloganýna daha fazla insan kazanmayý asýl görev olarak görmesiyle, ne de reformist liderleri basitçe kýnayarak mümkündür. Bu yaklaþýmýn sýnýrlarýný pratikte kanýtlamak zorunludur. Burada anahtar, 1917'de Bolþevikler tarafýndan baþarýyla uygulanmýþ ve 1921'de Lenin ve Troçki tarafýndan geniþletilen birleþik cephe taktiðinin hayata geçirilmesidir. Reformistler, temel bir dizi talebi sloganlaþtýrarak destek toplarlar ancak reformist yöntemleri kullandýklarý sürece bu amaçlara ulaþamazlar. Aslýnda reformist liderliðin kazanma konusundaki samimiyetsizliðinden kaynaklanan araç ve amaç arasýndaki çeliþki, sosyalistlerin birleþik mücadeleyi ittirebilmeleri ölçüsünde aþýlýr. 1917 yaz baþýnda Bolþevikler "Kapitalist 10 bakan düþürülsün" talebini yükseltti. Bu talep her ne kadar reformist sosyalist bakanlarýn yerlerinde kalmalarý anlamýný içerse de aslýnda reformist bakanlarýn kapitalizmden kopmadýklarýný göstermeye yarýyordu. Ayný biçimde, 1917 sonbahar baþýnda sovyetlerin iktidarý almasýný talep ederlerken hala Menþevik ve Sosyal Devrimci reformistlerin sovyetler içinde çoðunluk olduðunu ve bu liderliðin kuracaðý hükümetin reformist bir hükümet olacaðýný biliyorlardý. Ayný metodu kullanmak bugün Arjantin için hayati bir zorunluluk. Örneðin, Piqueteros hareketi iki bloða bölünmüþ durumda. Birisi aþýrý sol gruplarýn etkisi altýndaki farklý gruplardan oluþuyor ve hükümeti kýnýyor. Çok daha büyük olan diðeri ise CCC örgütü ve CTA sendika federasyonunun etkisi altýnda ve þu anki hükümetle kamu alanýnda iþ yaratma projelerinin uygulanmasý üzerine görüþmeye hazýrlanýyor. Sol piqueteroslar arasýnda büyük bloðun liderlerini sadece teþhir etme eðilimi var. Bu yetmez.. Varolan ortak belirli hedeflere odaklanarak reformist liderlerin bunlar için birleþik eylemde anlaþmalarý üzerinde ýsrar etmek gerekir. Bu baþarýlabilirse, tabandan mücadelenin IMF güdümündeki hükümetle görüþmelerden daha etkili olduðu pratikte gösterilebilir. Eðer red ederlerse etki alanlarýný sola kaybederler. Birleþik cephe bir "devrimci birleþik cephe" deðildir. Devrimciler ve reformistler arasýnda, reformistlerin ortak olduklarýný iddia ettikleri ama kullandýklarý metodlar nedeniyle uðruna mücadele edemedikleri talepler etrafýnda oluþan bir birleþik cephedir. ortak talepler etrafýnda reformistlerin ve devrimcilerin oluþturduklarý bir cephedir.

Birleþik Cephenin Gerekliliði Çalýþan iþçi sýnýfýnýn durumu daha da büyük bir sorunu önümüze koyuyor. Artan iþsizlik ve iþ güvencesinin olmayýþý nedeniyle, çalýþmakta olanlarýn çoðu sendika liderlerinin desteði olmaksýzýn kollektif mücadelenin parçasý olmaktan çekiniyor. Ancak mevcut üç büyük konfederasyon Duhalde hükümetini destekliyor. Mavi yakalý iþçilerin çoðunu örgütleyen iki Peronist CGT federasyonu ise baþtan aþaðý yolsuzluða batmýþ durumda. De La Rua hükümetini deviren ve sonra da devam eden harekete üyelerini katmaktan bilinçli olarak geri durdular. Sendikalarýn bu tutumu, kitlelerin gözünde meþruluklarýný kaybetmelerine yol açýyor. Gösterilerde atýlan "hepsini defedelim" sloganý politikacýlar kadar sendika bürokratlarýný da hedefliyordu. Eylemlerde yaygýn olarak atýlan diðer bir slogan ise "Nerede, Göremiyorum, Nerede o Güçlü CGT?" idi. Ancak, hala iþçiler üzerindeki etkileri devam ediyor. Bugün bile grev çaðrýsý yapsalar iþçilerin çoðu onlarý izler. Eðer grev çaðýrmazlarsa gerçekleþme olasýlýðý çok zayýf. Bu etki alanlarýný kaybetmeme kaygýsýyla daha fazla kamu iþ programlarý ve iþsizlere yardým gibi reformlar etrafýnda hükümete baský yaptýklarýný iddia ediyorlar. Böylesi bir durumda hareketin basit bir þekilde onlarý kýnamasý doðru deðil. Yapmak istiyoruz diye iddia ettikleri sýnýrlý reform taleplerini alýp bunlarý baþarmak için birleþik bir mücadele çaðýrmak gerekiyor. Eðer sol bunu yapmazsa, iþsizler için bir þeyler yapýyormuþ gibi görünmeye devam ederler ve hareket üzerindeki kontrollerini arttýrýrlar. Bunun sonucu ise iþsizler hareketi ve mahalle meclislerinin Arjantin ekonomisinin devamýný saðlayan iþçilerden izole edilmesi ve iktidar sorununu çözebilecek olan tek gücün mücadeleye katýlýmýnýn önlenmesidir. Arjantin'de devrimci hareketin önündeki potansiyel müthiþ. Hükümet, IMF ve kitleler arasýnda sýkýþmýþ durumda. Bu durum çok daha büyük çatýþmalarý kaçýnýlmaz hale getiriyor. Ýnsanlarýn büyük bir çoðunluðu kendiliðinden bir þekilde ne yapýlmasý konusunda devrimci sosyalist bir anlayýþa doðru yönelmeye baþlýyor. Ancak bu kendiliðinden sürecin gelecek çatýþmada hareketin ihtiyacý olan stratejik ve taktik yönelimi zamanýnda sunmasý mümkün görünmüyor. Bu nedenle varolan devrimci solun parçalarýnýn kitle hareketinden öðrenerek, eski sekter duruþlarýndan kopmasý çok önemli.

Ch ri s H arma n


A B D ’ n i n P E T R O L Savaşın anlamı, bu çocukların üzerine S A V A Ş I N A H A Y I R bomba atılmasıdır

Yıl 2 Sayı 16

Ortadoðu'nun en belirleyici dýþ politik unsurunu petrol oluþturmaktadýr. Dünyanýn tek süper gücünü bile korkutan en güçlü silah bu. Irak'a bir saldýrý planlayan ABD'yi hemen bugün müdahale etmekten alýkoyan þey petrol fiyatlarý üzerindeki kaygýsý. Irak dünya petrol üretiminin yüzde 20'sini elinde bulundurmakta. Olasý bir müdahalede petrol fiyatlarýnýn dalgalanmasýný istemeyen ABD bugünlerde sadýk müttefiki Suudi Arabistan'a baþvurmuþ durumda. Geçtiðimiz ay Washington'a giden Suudi Kralý Prens Abdullah ABD'ye olasý bir Irak operasyonunda yüzde 20 azalan üretimin yüzde 15'lik kýsmýný karþýlayabileceklerini fakat bu rezervi biriktirmek için 2003 baþýna kadar süreye ihtiyaçlarý olduðunu dillendirdi. Tesadüfe bakýn ki ayný günler ABD Savunma Bakanlýðý "hazýrlýklar uzun sürdüðü için" Irak operasyonunu 2003 baþýna ertelediklerinin sinyallerini veriyordu. ABD ordusunun saldýrý hazýrlýklarýnýn gecikmesinin bir nedeni de Irak'ýn baþýna Saddam sonrasýnda geçebile-

500.000 TL

Mayıs-Haziran 2002

cek bir güç bulamamalarýdýr. Afganistan'da olduðu gibi zayýf bir kuklanýn Baðdat'ýn iç dengeleri ile ayakta kalabilmesi mümkün deðil. Bu ise Irak'ý topyekün iþgal etme planlarý yapan ABD'nin iþlerini zorlaþtýrýyor. Bush’un Yeni Dünya Düzeni barýþ istemiyor ve bunu pervasýzca dillendirmekten çekinmiyor. ABD Savunma Bakanlýðý yetkilileri BM ile Irak uzlaþma saðlasa dahi bunun ABD'nin planlarýný deðiþtirmeyeceðini açýkça ifade ettiler. Irak'ýn BM kararlarýna uymamasý müdahaleye gerekçe gösterilirken gelinen noktada yapacaðý iþ için gerekçe gösterme ihtiyacý görmeyen küstah bir güç var dünyanýn önünde. ABD, Irak operasyonunda Türkiye'nin de etkin bir rol üstlenmesini istiyor. Karadan iþgal operasyonunun Türkiye'den baþlatýlmasý ve Türk askerlerinin en önde cepheye gönderilmelerinin planlarý yapýlýyor. Bu hal karþýsýnda Türkiye'de savaþtan çýkarý olmayan herkesin "petrol için savaþa hayýr" sloganý ile bir cephe oluþturmasý gerekliliði yakýcý bir gündem halini alýyor.

İSRAİL’İ DURDURMAK İÇİN MÜCADELEYE

Geçtiðimiz ay Ýsrail tanklarýnýn Þaron politikalarý ile Filistin'i iþgal ediþine tanýk olduk. Filistin'in tüm þehirlerini iþgal eden Ýsrail Ordusu Cenin baþta olmak üzere yüzlerce Filistinliyi "terörist" olma suçlamasý ile öldürürken, binlercesini de esir aldý. Tanklar Cenin'den çekildiðinde tüm dünya medyasýna yansýyan görüntü adeta depremde yerle bir olmuþ bir þehri andýrýyordu. Egemen medyanýn yönlendirme çabalarý bile katliamý, gizlenebilecek boyuta indirgeyemiyordu. Cenin'de tüm dünyanýn gözleri önünde toplu bir katliam yapan ve cesetleri toplu mezarlara gömen Ýsrail, uluslararasý hukuka göre açýkça haksýz bir iþgal suçunun ötesinde giderek "savaþ suçlusu bir devlet" olduðunu ispatladý. Nitekim Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi'nin Cenin'e bir inceleme heyeti gönderme kararý alýþýna ve Ýsrail'in bu kararý reddetmesine tanýk olduk. Delilleri

Irak’a uygulanan ambargo nedeniyle 500.000’den fazla çocuk hayatýný yitirdi. Milyonlarca kiþi yoksulluk içinde kývranýyor. Ama Bush þimdi bu insanlarýn üzerine bomba yaðdýrmaya, Türkiye yöneticileri ise ABD’ye yardým etmeye hazýrlanýyorlar.

yok etmek için yeterli zamanlarý olmasýna raðmen böyle bir inceleme heyetini kabul etmiyor ve BM'ye karþý geliyordu Ýsrail. Oysa Irak ABD'nin silah denetçilerine izin vermediðinde bombalanýyor, þu ana kadar bir buçuk milyon kiþinin ölümüne neden olan ambargonun devamýna gerekçe yapýlýyordu. Ayný suçu iþleyen, ABD'nin ve Türkiye'nin stratejik müttefiki Ýsrail olunca BM Genel Sekreteri Kofi Annan, sözlü bir teessüf mesajý ile geçiþtiriveriyordu. Ýsrail'i savaþ suçlusu olarak kýnamaya çaðýran her BM baþvurusu ABD tarafýndan bloke edildi. Durum ortada. Uluslararasý hukuk güçlülerin hukuku. BM kararlarý ABD'nin dýþ politika çýkarlarýna uyduðu ölçüde anlamlý ve önemli. Uluslararasý hukuk yutturmacasýnýn bile kaðýt üstünde kaldýðý gözler önündeyken Ýsrail'i engelleyebilecek tek þeyin halklarýn topluca bu kirli savaþa hayýr demesi olduðu daha net ortaya çýkmaktadýr. Washington'da yani Ýsrail'in baþ müttefikinin kalbindeki kirli savaþa hayýr sesleri 1 Mayýs'ta "Küresel Ýntifada" sloganý ile alanlarý dolduran milyonlarýn öfkesine iþaret ediyordu. Vietnam savaþýný tarihe gömen küresel irade kirli bir Filistin savaþýný da tarihe gömecek güce sahipÝsrail Cenin’i harabeye çevirdi... tir.

B ü n ya m i n E s e n


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.