Antikaptalist 18

Page 1

Ağustos 2002

Yıl 2 Sayı 18

500.000 TL

ÇÖZÜM MÜCADELEDE

Son iki yýl içinde Türkiye'nin 7. büyük bankasýnýn içinde olduðu 22 banka battý. Onbinlerce iþyeri iflas etti. Üretim, satýþlar, kârlar, istihdam düþtü. Yoksulluk ve iþsizlik arttý. Geleceðe olan güven iyice zayýfladý. Türkiye ekonomisi kriz içinde debelenmeye devam ediyor. Krizin anlamý büyük çoðunluk için iþsizlik, yoksulluk oldu. Yüzbinlerce kiþi iþsiz kaldý. 6,5 milyon kiþi açlýk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Ancak küçük bir azýnlýk zenginliðine zenginlik kattý. Krizden çýkmak için IMF'den alýnan yeni borçlar iþe, ekmeðe dönüþmüyor; egemen sýnýfýn emrinde ya silahlanmaya harcanýyor ya da Ýsviçre bankalarýna kaçýrýlýyor. Türkiyeli sermayedarlarýn Ýsviçre bankalarýndaki paralarý 65 milyar dolarý aþtý. Dünyayý saran ekonomik daralma ve bunun sonucu artan savaþ tehditleri Türkiye egemen sýnýfý içinde de paylaþým savaþýný arttýrýyor. ABD'nin Irak'a karþý çok ciddi bir saldýrý hazýrlýðý içinde olduðu, Türkiye'yi de bu savaþa ortak etmek için çaba harcadýðý, Türkiye egemenlerinin de bu konuda ABD ile pazarlýk yaptýðý ortada. Türkiye'yi 3 Kasým'da erken seçime götüren egemen sýnýf, ekonomik ve siyasi istikrar saðlayarak uluslararasý rekabette daha iyi bir konuma atlamak istiyor. Türkiye’nin egemenlerinin, ulusal ve uluslararasý meselelere müdahale konusunda düþmanca bir rekabet içinde olsalar da bir sonraki hükümetin programý konusunda hemfikir olduklarý þeyler var: 1) Kendi krizlerinden çýkabilmek için gerekli kaynaðý büyük kitleleri daha fazla yoksullaþtýrarak elde etmek. 2) Geleceðimizi satarak yeni borçlar almak. 3) Kendilerine yeni kâr kapýlarý açabilmek umuduyla Irak halkýna yönelik katliama bizi ortak etmek. 4) Uluslararasý rekabette gittikçe daha sýk ihtiyaç duyduklarý silahlý güçlerini büyütmek. Seçimler aracýlýðýyla bize sunulan "yeni" lider ve "yeni" partilere baktýðýmýzda

"eski hamam, eski tas" olduklarýný görüyoruz. Bize "yeni" olarak sunulanlar da týpký "eski"leri gibi s a v a þ , ö z e l l e þ t i r m e , ho r tumlama, kemer sýkma politikalarý öneriyorlar. Kürt sorununda inkarcý, demokratik haklar ve özgürlükler konusunda samimiyetsizler. Toplumun büyük çoðunluðu insanca yaþamayý saðlayacak iþ ve ücret talep ediyor; Irak'a saldýrýya hayýr diyor; Filistinli çocuklarý katleden Ýsrail ile iliþkilerin kesilmesini istiyor. Büyük kitleler yoksullaþýrken, küçük azýnlýk zenginleþiyor. Biz iþimizi kaybetmemek için "sýfýr" zamma bile razý olurken birileri oluk oluk hortumluyor. Bizi Iraklý çocuklarýn katliamýna ortak etme planlarý yapanlar, dökülecek kan üzerinden çýkar hesabý yapýyor.

Ne yapacaðýz?

Televizyonda egemenlerin belirlediði gündemler üzerine spekülasyonlar yapýp, küfür etmeye devam mý edeceðiz? “Nerede o koca koca örgütler”, "bir þey yapan yok ki" diyerek þikayet edip, teslim mi olacaðýz? "Bugüne kadar uðraþtýk didindik de ne oldu ki, bir þey olmaz" diyerek aþýmýza, ekmeðimize, Irak'lý çocuklarýn canýna göz koyanlara yol mu vereceðiz? Ekonomik kriz altýnda yoksullaþan, iþsizleþenler; Refah içinde insanca yaþamak isteyenler; Kürtler için demokrasi ve onurlu bir barýþ talep edenler; Filistin ve Irak'ta çocuklarýn ölümüne seyirci kalmak istemeyenler; ABD, çokuluslu petrol þirketleri ve Türkiye yöneticilerinin çýkarlarý için kan akýtýlmasýna hayýr diyenler; Tek seçeneðimiz var: Mücadele etmek. Bize raðmen bu kararlarý verenlerin sayýsý çok az, oysa biz milyonlarýz. Çok olduðumuzu, tükürsek boðabileceðimizi hissetmek zorundayýz. Bunu hissettirecek tek yol ise mücadele alanlarý. Bu nedenle bütün enerjimizle yoksullaþtýrmaya, iþsizleþtirmeye, savaþa karþý mücadeleleri örmek, bu küçük azýnlýðýn hesaplarýnýn bozulabileceði umut ve gü-

D A Y A N PAŞABAHÇE DİRENİŞİNİN KAZANMASI İÇİN, BEYKOZ’U HORTUMCULARA KAPTIRMAMAK İÇİN I Þ M A Y A Paþabahçe iþçileri yýllardýr neo-liberal politikalarý kabullendiler, sýfýr zamma imza attýlar, ücretsiz izne, iþçi sayýsýnýn azaltýlmasýna evet dediler. Ama kemer sýkmanýn sonu gelmedi. Sonunda fabrikalarý kapatýldý. Bu saldýrýya karþý iþlerini, ekmeklerini savunmak için fabrikayý iþgal eden Paþabahçeliler yol gösteriyorlar. Hortumculara karþý fabrikalarýný ve Beykoz’u savunmaya çalýþan Paþabahçeli kardeþlerimizi yalnýz býrakmayalým. Haydi dayanýþmaya! venini arttýrmak ve yaygýnlaþtýrmak zorundayýz. Bugün neo-liberal yoksull aþ t ý r m a pr o gr am ý na k a r þ ý fabrikasýný iþgal eden Paþabahçe iþçilerinin kazanmasý için, Beykoz'u hortumculara býrakmamak için; 4 kiþilik bir aile için yoksulluk sýnýrý olan 1 milyar lirayý söke söke almak için; bizim kanýmýz üze-

r i n d e n p a z a r l ý k y a p ý l ar a k tezgahlanan Irak savaþýna izin vermemek için mücadele etmek dýþýnda bir yol yok! Paþabahçe-Beykoz direniþinin kazanmasý, KESK'in sadaka ücrete karþý yapacaðý 17 Aðustos Ankara eyleminin sonuç almasý, 1 Eylül Dünya Barýþ Günü'nün militan savaþ karþýtý protesto-

larla inþa edilmesi bizlerin ellerinde. Bu karþý koyuþun küçük de olsa parçalarýný örmek, b u p a r ç a l a r ý m ü c ad e l e d e birleþtirmek ve daha büyük m ü c a d e l e l e r i n o l a bi l ec e ð i umudunu yüks elt mek iç in çaðrýmýza omuz ver!


sayfa 2

antikapitalist

TEMEL FİKİRLERİMİZ

YA BARBARLIK YA SOSYALİZM Kapitalizmde öncelik insanların ihtiyaçları değil, kâr ve rekabettir. Bu nedenle işsizlik, açlık, yoksulluk, savaşlar ve çevre tahribatına neden olur. Gittikçe daha fazla zenginlik yaratan kapitalizm geniş yığınları yoksulluğa mahkum eder. Yaratılan zenginliğin insan ihtiyaçları için kullanılabilmesi, ancak işçi sınıfının kolektif olarak bütün zenginliğe, üretimde kullanılan her şeye el koymasıyla, üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. İŞÇİ SINIFININ KURTULUŞU KENDİ ESERİ OLACAKTIR Sosyalizm ancak işçilerin kendi eylemiyle gerçekleşebilir. Işçiler bunu ancak işçi konseyleri aracılığıyla aşağıdan yukarı örgütlenen bir işçi iktidarıyla gerçekleştirebilirler. Bunun dışındaki çözümler yine bir azınlığın iktidarıyla, kapitalizmle sonuçlanır. REFORM DEĞİL DEVRİM Bu düzenin kurumları yönetici azınlığı çoğunluğa karşı korumak amacıyla oluşturulmuştur. Bu kurumlar ele geçirilip çoğunluğun ihtiyaçları için kullanılamaz. Kökten bir değişim gereklidir. Gerçek demokrasi, aşağıdan yukarı doğru örgütlenen, temsilcilerin istendiği an görevden alınabildiği, üretimin işçi sınıfı tarafından kolektif olarak kontrol edildiği bir sistemde mümkündür. Böyle bir değişim parlamento aracılığıyla gerçekleştirilemez, ancak işçilerin kitle eylemleriyle, büyük kitlelerin bir avuç yönetici azınlığı alaşağı etmesiyle sağlanabilir. ENTERNASYONALİZM Günlük yaşamımızda kullandığımız en sıradan mallar bile değişik ırk, renk, dil, din, cinsiyetten işçilerce üretilmekte. Kapitalizm dünya ölçeğinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeğinde gerçekleşebilir. Işçilerin vatanı yoktur. Bütün dünya işçileri kardeştir. Iki farklı ülkenin işçilerini karşı karşıya getirecek her şeye karşı çıkılmalı, diğer ülkelerdeki işçilerin mücadeleleri desteklenmelidir. TEK ÜLKEDE SOSYALİZM MÜMKÜN DEĞİLDİR Rusya deneyimi göstermiştir ki devrim tek ülkeyle sınırlı kalırsa kalıcı bir zafere ulaşamaz ve yenilir. Ilk ve tek muzaffer işçi devriminin gerçekleştiği Rusya'da devrim tek ülkede sınırlı kaldığı için 1928'deki karşı devrime yenilmiştir. Rusya, Doğu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm değil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaşanmıştır. Kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar, bu ülkeler insana değil silaha para yatıran, çevreyi tahrip eden, zengin ve yoksul ayrımının olduğu, ulusal ve cinsel ayrımcılık yapılan kapitalist toplumlardı. ULUSAL SORUN VE AZINLIKLAR Ayrımcılık yapılmayan bir dünyada birlik içinde yaşamak istiyoruz ama sadece yaşamak istediği ülkeyi, konuşmak istediği dili, ibadet etmek istediği dini seçebilen insanlar özgürce birlikte yaşayabilirler. Bu nedenle azınlıklara yönelik her türlü milli, dini, mezhepsel, ırksal ayrımcılığa karşı mücadele etmeli, ezilenlerin yanında olmalı, onların eşitlik mücadelesini desteklemeli, örgütlenme haklarını savunmalıyız. Ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunurken, ezen ulus milliyetçiliğine karşı mücadele edip ezilen ulusun kurtuluş mücadelesini desteklemeliyiz. CİNSİYETÇİLİK Yaşadığımız sistem kadınları ve eşcinselleri ezmektedir. Her yerde cinsiyetçiliğe karşı mücadele edip, kadınların her alandaki eşitliğini savunmalı, insanların cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eşcinsellere yönelik saldırı ve aşağılamalara karşı mücadele etmeliyiz. DEVRİMCİ PARTİ Kazanmak için büyük çoğunluğu mücadeleye katmak gerekiyor. Ama egemenlerin propagandaları ve günlük yaşamın dayatmaları nedeniyle ne yazık ki büyük çoğunluk bizden farklı düşünüyor. Bu fikirlere karşı mücadele etmek için örgütlenmek, fikirlerimizin doğruluğunu mücadele sırasında kanıtlamak zorundayız. Bu nedenle kapitalist sisteme ve onun sonuçlarına karşı her mücadelenin en militan parçası olan en militan işçileri sosyalizm ve birlikte mücadele etme fikrine ikna edecek devrimci bir parti inşa etmek istiyoruz. Işçi sınıfının kendiliğinden mücadelesinin bir işçi devletiyle sonuçlanabilmesi için böyle bir parti zorunludur. PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Sosyalist politikanın temelinde işçi sınıfından öğrenmek yatar. Ancak birbirimizle tartışarak, deney alış verişinde bulunarak öğrenebilir ve kazanmak için ne yapabileceğimiz konusunda anlaşabiliriz. Tartışma özgürlüğü, sosyalistlerin işçi sınıfından ve birbirinden öğrenmesinin vazgeçilmez koşuludur. Bu nedenle, demokrasi örgütlenmemizin can damarıdır. Tartışmanın amacı birlikte hareket etmek, dünyayı dönüştürmek olduğu için demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. ÇAĞRI Bu fikirlere katılan herkesi, birlikte örgütlenmeye çağırıyoruz.

antikapitalist

Aylýk Siyasi Gazete Aðustos 2002 Sayý: 18 Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk Sahibi ve Yazý Ýþleri Sorumlusu: Türkan Uzun Gönül Sokak No 31, Nil Han No 305, Asmalý Mescit PK 896, 06446 Yeniþehir, Ankara www.antikapitalist.net posta@antikapitalist.net Tel: 0542 230 3128 / 0535 226 9489 Baský: Yön Matbaacýlýk

Derviþ’in programýna karþý mücadeleye

BÝZ BU KAZIÐI DAHA ÖNCE YEMÝÞTÝK Sermayedarlar 3 Kasým seçimleri sonrasý için siyasi iktidar tercihlerini açýkça ilan ettiler. Bütün sermayedarlar ayný fikirde: “Ekonomiyi Derviþ yönetmeli.” Tabii bize de "Baþka alternatif yok!" diyorlar. Biz bu "alternatif yok" muhabbetini Özallý yýllarda çok duymuþtuk. O zaman ne diyorlardý: "Devlet hantal, küçültülmeli", "Sosyal yardýmlar, destekleme alýmlarý, sübvansiyonlar kaynaklarýn israf edilmesidir", "Her þeyi piyasa kurallarýna býrakýrsak her kaynak en verimli þekilde kullanýlýr", "Her þey ticarileþirse herkes en iyi hizmeti en ucuza alýr", "Birileri zenginleþtikçe ülke zenginleþir, iþyeri sayýsý artar, iþsizlik azalýr, sonunda herkesin refah düzeyi artar", "Ben zengini severim..." Son cümle hariç anlatýlanlarýn bir palavra olduðunu, neo-liberal politikalarýn büyük bir çoðunluk için yoksulluk ve iþsizlik; küçük bir azýnlýk içinse hortumculuk anlamýna geldiðini pratikte görmekte gecikmedik. 89 Bahar Eylemleri ve 90-91 maPaþabahçe iþçileri 11 yýl aradan sonra yeniden denci eylemlerindeki en gözde sloganýmýz "Çankafabrikalarýný iþgal ettiler. ya'nýn þiþmaný iþçi düþmaný" olmuþtu. 2002 yýlýna geldiðimizde yöneticiler yine alternatif olma- rak aktaran hortumu kesmek, kaynaklarýn silahlanma için dýðýný iddia ediyorlar. Yine Özal'ýn prensleri gibi IMF ve deðil insanlarý daha iyi yaþatmak için kullanýlmasýný saðlaDünya Bankasý tarafýndan yetiþtirilmiþ uluslararsý sermaye- maktýr. 1989-91'de Özal'ýn neo-liberal politikalarýný geri püskürnin sözcüsü Derviþ'i sunuyorlar. tecek gücümüz olduðunu gördük. Bugün Derviþ'e karþý Biz Derviþ'i, IMF ve Dünya Bankasý'nýn Mýsýr ve Doðu Avrupa'da yarattýðý felaketlerin taþeronluðunu yapmasýndan mücadelede o dönemin güvenine ve derslerine ihtiyacýmýz tanýyoruz. IMF'nin neo-liberal politikalarý, uygulandýðý her var. Ýþgal sýrasýnda bir Paþabahçe iþçisinin söylediði gibi yerde büyük yýkýmlara neden oldu. Ýþsizlik ve yoksulluk kit- "91'de þalteri biz indirmiþtik bu sefer þalteri onlar indirdileselleþti. Toplumdaki gelir adaletsizliði katlandý. Talan, ler." Ýþçiler, 1991'de 638 arkadaþlarýný iþten atmaya kalkan yolsuzluk, hortumlama inanýlmaz boyutlara ulaþtý. Ekono- Paþabahçe yöneticilerine geçit vermediler. Ancak daha miler çöktü ve kitlesel açlýk ortaya çýktý. Buna karþý Endo- sonraki yýllarda iþçi sayýsýnýn 3200'den 870'e düþürülmesini, esnek üretimi, ücretsiz izni, sýfýr zammý kabullendiler. nezya, Arjantin gibi ülkelerde isyanlar yaþandý. Özelleþtirmenin, taþeronlaþtýrmanýn, esnek üretimin, ku- Ancak bu süreç saldýrýlarý durdurmadý hatta sonunda fabriralsýzlaþtýrmanýn, devletin küçültülmesinin, sermayenin kanýn tamamen kapatýlmasý kararý geldi. serbest dolaþýmýnýn ne anlama geldiði bütün dünyada ve Paþabahçe iþçileri hepimizin yaþadýðý süreci temsil ediTürkiye'de artýk bilinen bir þey. "Piyasanýn gizli eli"nin sü- yor. 1991'deki Körfez Savaþý nedeniyle yükselen vatanseverlik, Kürt hareketine karþý yükseltilen milliyetçilik havarekli bizim cebimizde olduðunu biliyoruz artýk. Ancak Türkiye egemen sýnýfý hiç utanmadan, yine ayný sýna karþý durmak yerine yöneticilerin arkasýna takýlan iþçi politikalarý bu kez Derviþ aracýlýðýyla "sol liberalizm" olarak hareketi kendine olan güvenini de yavaþ yavaþ yitirdi. Bu güven yitirme süreci 28 Þubat'ýn derinleþtirdiði laik-islamcý sunuyor. Emekçilerin ve solun çözümü Derviþ'in "sol liberalizmi" bölünmesinde generallerin arkasýna takýlmayla hýz kazandý. olamaz. Derviþ'in temsil ettiði politikalara karþý mücadele Paþabahçe iþçilerinin bugünkü direniþi, emeðin baðýmsýz ve uluslararasý çýkarlarýný ýsrarla savunmak dýþýnda çaremiz etmek zorundayýz. Bunun anlamý, 4 kiþilik bir ailenin yoksulluk sýnýrýnýn ay- olmadýðýný bir kez daha kanýtlýyor. lýk 1 milyar lira olduðu Türkiye'de ücretlerin bunu saðlaya- Bugün, her cephede mücadele etmek ve bu mücadelelecak düzeye çýkartýlmasý, herkesin iþ bulabileceði olanakla- ri hem ulusal hem de uluslararasý düzeyde diðer mücadelerýn yaratýlmasý, parasýz ve kaliteli eðitim-saðlýk hizmetleri lerle birleþtirmek zorundayýz. Bulunduðumuz alanlarda verilmesi için gereken kaynaklarýn ayrýlmasýný talep etmek, özelleþtirmelere, iþyeri kapatmalarýna karþý mücadele ederken Irak savaþýný engelleme, Kürtlerin demokrasi hakkýný bunun gerçekleþmesi için diretmektir. "Kaynak yok" yalanýna teslim olmamanýn yolu, hortumcu- savunma, Filistin'le dayanýþma mücadelelerini birlikte verlarý, Ýsviçre bankalarýna kaçýrdýklarý paralarý geri getirmeye mek zorundayýz. Derviþ politikalarýný durdurmak için büzorlamak, vergilerimizin tamamýný sermayedarlara faiz ola- tün bu alanlarda mücadeleyi örgütlemek zorundayýz.

AVRUPA SOSYAL FORUMU ÇAÐRISI Derviþlerin programlarýný artýk kabul etmeyenlerin sayýsý dünyanýn her yerinde artýyo r. Sermayeni n IMF, Dünya Bankasý, Dünya Ticaret Örgütü, çokuluslu þirketler ve devletleri aracýlýðýyla yürüttüðü küresel saldýrý dünyanýn dört bir tarafýnda iþsizliðe, yoksulluða, açlýða, adaletsizliðe, ýrkçýlýða , savaþlara yol açýyor. Ancak buna karþý Brezilya ve Meksika'dan Avrupa ve ABD'ye kadar yeni toplumsal hareketlerle birlikte yeni fýrsatlar da ortaya çýkýyor. 1997 Amsterdam ve 1999 Seattle'dan sonra Köln, Melbourne, Prag, Nice, Gothenburg, Cenova, Brüksel ve Barcelona'da gerçekleþen muhteþem gösterilerin yaný sýra 11 Eylül sonrasý özellikle Ýngiltere ve Ýtalya'da savaþ karþýtý devasa eylemler bu fýrsatlara iþaret ediyor. Bu hareket ve seferberlik bir þeylerin deðiþtiðini, bir kapýnýn açýldýðýný, yeni bir neslin politik mücadele sahnesine çýktýðýný gösteriyor. Hareket tabandan ve soldan geliyor ve kendisiyle birlikte kapitalizmin modern bir eleþtirisini taþýyor. Arjantin'deki isyan, Ýtalya, Ýspanya ve Yunanistan'daki genel grevler bu hareketle

güçlü baðlar taþýyor ve bütünleþiyor. "Baþka bir dünya mümkün" sloganý Porto Alegre'de yapýlan ilk Dünya Sosyal Forumu'nda, küresel ve enternasyonalist yeni bir hareketin yükseldiði ortak kanýsý üzerine yükseldi. Ancak daha da ileri gitmek için, alternatif görüþlerin yerel düzeyde inþa edilmesi amacýyla Porto Alegre'deki ikinci Dünya Sosyal Forumu'nda kýtasal forumlarýn oluþturulmasý kararý alýnmýþtý. Bu karar uyarýnca 7-10 Kasým'da Floransa'da Avrupa Sosyal Forumu yapýlacak. Sosyal hareketler ve diðer güçlerin birbirleriyle iletiþim kuracaðý, "neo-liberalizme hayýr", "savaþa hayýr" ve "ýrkçýlýða hayýr" temel ilkeleri üzerinden gerçekleþtirilecek Avrupa Sosyal Forumu'nun hazýrlýklarý devam ediyor. ASF'nin Selanik'te yapýlan hazýrlýk toplantýsýna Türkiye'den de 10 kiþi katýldý. Avrupa Sosyal Forumu, tabandan, sosyal hareketlerden baþlamayý hedefleyen, çok daha geniþ bir sürecin parçasý. Bu nedenle açýk ve katýlýmcý olmayý, tüm direnenlere ve dünyayý deðiþtirmek için mücadele etmek isteyenlere bir buluþma platfor-

mu saðlamayý hedefliyor. Gerisi bize kalýyor: Hareketleri ve "deðiþimin aracý olan güçler"i bir araya getirmek, sosyal ve politik alternatifleri, yani mümkün olan diðer Avrupa'yý geliþtirme yetisine sahip yeni bir seferberlik dalgasý yaratmak. Avrupa Sosyal Forumu bir etkinlik ya da politik bir konferans deðil. Öncelikle devam eden ve Floransa'dan sonra da devam etmesi planlanan Dünya Sosyal Forumu sürecinin parçasý. Avrupa Sosyal Forumu, Porto Alegre'den çýkan "sosyal hareketler çaðrýsý"ný destekleyen herkesin katýlabileceði ve merkezinde sosyal hareket ve toplumsal konularýn olmasý gerektiði bir süreç. Avrupa Sosyal Forumu, kendisini AB üyesi ülkelerle sýnýrlamýyor, Doðu Avrupa, Kuzey Afrika ve Yakýn Doðu'yu kapsýyor, Filistinlilerin ve Kürtlerin yaþadýklarý acýlara dikkat çekiyor. Biz de yaþadýðýmýz topraklarýn sorunlarýný ve çözüm önerilerimizi Floransa'ya taþýyarak bu foruma katkýda buluna bi lir, küresel mücadelenin Türkiye ayaðýný oluþturabiliriz. Bu amaçla Ankara, Ýstanbul ve Ýzmir'de baþlayan çalýþmalara destek verelim.


BARÝKATLARI ZORLAMADAN KAZANMAK MÜMKÜN DEÐÝL! antikapitalist

Memurlara sadaka zam verilmesi "baþka çare olmamasýndan" kaynaklanmýyor. Yöneticilerin önceliði sikâr, horlah, tumcular, sermayedarlar. Bizim bu zamma razý olmadýðýmýzý ve olmayacaðýmýzý, bunun için mücadele edeceðimizi ve düzenlerini bozacaðýmýzý hissetmedikleri sürece bu düzen böyle gider. Tek çaremiz var: Ýnatla istemek, alýncaya kadar diretmek. KESK'in sadaka zamma karþý yapacaðý eylemin kazanmasýný istiyorsak; bu eylemin de, "biz üstü-

müze düþeni yaptýk" türünden "namus kurtarma" eylemlerinden biri olarak kalmasýný istemiyorsak; Ankara'ya gelip

yine elimiz boþ dönmek istemiyorsak barikatlarý zorlamak dýþýnda bir çaremiz olmadýðýný da bilmek ve buna uygun dav-

ranmak zorundayýz. Bu kararlýlýkla Ankara'da olmak için, bu sefer sonuç almak için, sendika yöneticilerimizin bu basýncý

sayfa 3

hissetmesini saðlamak için; sendikalarýmýzda, iþyerimizde, geldiðimiz otobüste bu kararlýlýðý yükseltmeliyiz.

3 Kasým’da erken seçim var: Sola nasýl çekeceðiz?

SAÐ TEHDÝDE KARÞI ÇÖZÜM NE? Seçim yaklaþtýkça kendisini solda görenlerin endiþeleri artýyor. Merkez sað partilerin çözülüþü aþýrý saðý güçlendiriyor. Tayyip Erdoðan'ýn AKP'si birinci parti olma yolunda. Diðer Ýslamcý parti SP'de hala ciddi bir oya sahip. Faþist MHP Ýslami hareketten ödünç aldýðý oylarý yitirmiþ görünse de yüzde 10 baraj sorunu yaþamayacak kadar büyük. Oysa merkez soldaki çözülmeye karþýn aþýrý sol çok güç-

süz. Aþýrý saðýn siyasetteki egemenliði ve yükselmeye devam etmesi sola bakanlar açýsýndan umutsuzluk yaratýyor. Faþist ve islamcý partilerin yarattýðý basýnç ve tehlikeye karþý nasýl bir yol izlemek gerektiði önemli bir tartýþma konusu. Bu tartýþmada þu anda egemen olan eðilim kendisini Derviþ ile ifade ediyor. Sosyal demokrasinin merkeze oturarak sað oylarýn aþýrý saða gitmesini engelleyeceði ve solu iktidara taþýyacaðý iddia ediliyor. Oysa solu "sol" yapan þeylerden ne kadar vazgeçilirse sað tehdit o kadar güçlenir. Sermayeye karþý iþçilerin, zenginlere karþý yoksullarýn, ezenlere karþý ezilenlerin sesi olmadan saða karþý solu güçlendiremeyiz. Büyük kitleleri bölerek mücadele etmesini engelleyen her türlü sorun karþýsýnda, iþçi sýnýfýnýn baðýmsýz çýkarlarýný merkeze koyan, ezilenlerin kürsüsü olan bir sol yaratmak zorundayýz. Bunun anlamý; Neo-liberal politikalarý temelden reddetmek, kamu kuruluþlarýnýn arpalýk haline getirilmesine karþý çalýþanlarýn kontrolünü, özelleþtirmeye karþý kamulaþtýrmayý, ticarileþtirme yerine toplumsal çýkarlarý savunmaktýr. Ýþsizlik ve yoksulluðu ortadan kaldýrmak, kitlelerin gelir düzeyini yükseltmek, CLİFF’TEN, ÇOÐU TÜRKİYE’DEKİ ekonomik adaletsizliði ortadan kaldýrmak OKUR İÇİN KALEME ALINMIŞ 18 için gerekli kaynaðý hortumcularýn mallarýna MAKALE VE 2 SÖYLEŞİYİ BİRARAYA el koyarak, onlarý yurtdýþýna kaçýrdýklarý milyarlarca dolarý geri getirmeye zorlayarak, GETİREN “21. YÜZYILA GİRERKEN si lahlanmayý keserek, büyük sermayedarlarý MARKSİZM” KİTABININ 2. BASKISI çok aðýr biçimde vergilendirerek saðlamayý İDE YAYINLARINDAN ÇIKTI. hedeflemektir. Sermayedarlarýn paralarýný yurtdýþýna ANTİKAPİTALİST SATICILARI VE ka çýr masýna kesinlikle engel olmak, iþyeri KİTAPÇILARDA!!!

ÇIKTI!!!

kapatmalarý karþýsýnda çalýþanlarýn üretim araçlarýna el koymasýyla iþini ve ekmeðini savunmasýný desteklemektir. Milliyetçiliðe karþý halklarýn kardeþliðine, Kürtler için onurlu bir barýþ talebine yüksek sesle sahip çýkmaktýr. Devletin islami harekete karþý saldýrýsýnda kanýmýzý emen general ve patronlarýn arkasýna geçip laik cepheci olmak yerine, temel demokratik haklarý, örgütlenme, fikir ve giyim özgürlüðünü tereddütsüz savunmak, laik cephe yerine emek cephesinde yer almaktýr. Emperyalizme karþý mücadeleyi ulusal sýnýrlara hapsederek bizi kendi yönetici sýnýfýmýzýn kuyruðuna takan "vatansever", "yurtsever" ya da "ulusalcý" çizgiden kurtulup enternasyonalist bir savunma hattý çizmektir. Bizim dostlarýmýzýn Türk sermayedarlar ya da batýlý liderler olmadýðýný; emperyalist kurum ve kuruluþlara karþý mücadele eden Dünya Sosyal Forumu-Avrupa Sosyal Forumu'ndaki kardeþlerimiz olduðunu bütün çýplaklýðýyla sergilemektir. Eðer solu büyütmek, aþýrý saða geçit vermemek istiyorsak emeðin baðýmsýz çýkarlarýný savunan bir eylem programý etrafýnda mücadeleyi örgütlemek zorundayýz. 3 Kasým seçimlerine giden yolu Paþabahçe-Beykoz direniþi ile dayanýþma eylemleri, KESK'in toplu görüþme sürecine müdahale eylemleri ve 1 Eylül Irak Savaþýna Hayýr! eylemleriyle döþemeliyiz. Saðýn yükseliþi sol parti liderlerinin sandýk için bir araya gelmesiyle engellenemez. Solu büyütecek olan alanlarýmýzdaki birleþik hareketimizdir. Umudu, "kazanabiliriz" hissini güçlendirmek, mücadeleyi yükseltmek için alanlarda birlik olmalýyýz.


IRAK’I FİLİSTİNE ÇEVİRMELERİNE İZİN VERMEYELİM

Yıl 2 Sayı 18

Irak'a 1991 yýlýnda yapýlan saldýrý ve bugüne kadar uygulanan ambargo nedeniyle hayatýný kaybeden yaklaþýk 1 milyon masum Iraklýnýn ölümünden Türk devleti de en az ABD kadar sorumludur. Bugün yeni bir Irak savaþý tezgahlanýyor ve Türk egemenleri bu katliamdan nasýl çýkar saðlayacaklarýnýn hesabýný yapýyor. Toplumu savaþa ikna etmek için öne sürülen gerekçelerin hiç birisi yüzbinlerce masumun ölümüne neden olacak bu savaþý haklý çýkaramaz. Iraklý çocuklarýn savaþ ve ambargo nedeniyle ölmesine ortak olmak istemiyorsak bu savaþa izin vermemek, en azýndan Türk devletinin bu katliama katýlmasýný engellemek zorundayýz. Araþtýrmalar gösteriyor ki, Türkiye'de toplumun yüzde 80'i Irak'a karþý yapýlacak savaþý istemiyor. Ancak yöneticiler bizim fikirlerimizi, isteklerimizi dikkate almýyor, kendi çýkarlarý peþinde koþmaya devam ediyorlar.

Sesimizi duyurmak, Irak'ý Filistin'e çevirmelerine izin vermemek, bu katliama ortak olmamak için 1 Eylül Dünya Barýþ Günü etkinliklerini savaþ karþýtý, militan ve kitlesel protestolara dönüþtürmek zo-

BU PÝSLÝKLERE KARNIMIZ TOK D iy o r l ar ki , “ M u s u l v e D iy o r la r ki , " B ir k o yu p ü ç al aK er k ü k' ü a l ýp z e n g in l eþ ec e ð i z " c að ý z "

Yani, "Irak halkýna kan kusturacak, topraklarýný iþgal edip rahata ereceðiz" demek istiyorlar. Bir halkýn kanýný akýtarak daha iyi yaþam koþullarýna sahip olmak istemiyoruz. Emperyalizmin bölgedeki köpekliðini yapan, baþkalarýna ait topraklarý iþgal edip, Filistinlilere kan kusturarak yüksek bir yaþam standardý saðlayan Ýsrail gibi bir ülke olmak istemiyoruz. ABD ve diðer emperyalist güçlerin, uðruna her türlü savaþa girdikleri ortadoðu petrolünden Türk sermayedarlarýnýn daha fazla pay kapma hýrsý yüzünden asker olmamýzý, bedel ödememizi isteyecekler. Ýzin vermeyelim. Bu bizim savaþýmýz deðil, ezilen halklarýn sýrtýndan beslenen bir avuç asalaðýn savaþý. Savaþýmýzý, Irak halkýyla dayanýþmak üzere kendi yöneticilerimize karþý verelim.

500.000 TL

Ağustos 2002

Bu iddia, Irak'a 1991 yýlýnda yapýlan saldýrýya Türk devletinin verdiði desteði kabul ettirmek için dönemin cumhurbaþkaný Özal tarafýndan da kullanýlmýþtý. Sonuç hiç de öyle olmadý. Türkiye'nin 10 yýl içindeki ekonomik kaybýnýn 80 milyar dolar olduðu tahmin ediliyor. Irak ile yapýlan ticaretten ekmek yiyen yüzbinler savaþ ve ambargo nedeniyle iþsiz kaldý, yoksullaþtý. 91'deki savaþ sýrasýnda Genel Kurmay Baþkanlýðý yapan Doðan Güneþ Kanal 6'ya yaptýðý açýklamada Türkiye'de yaþayanlar için savaþýn ekonomik bedelinin çok yüksek olduðunu söylüyordu ancak o dönemde Türk silahlý kuvvetlerinin elindeki F16'lar, tanklar vs. açýsýndan bakýldýðýnda bir koyup beþ aldýklarýný gururla anlatýyor. 1 milyon insanýn ölümünden Türk yönetici

rundayýz. Þimdiden sendikalarýmýz, derneklerimiz, partilerimiz, iþyerlerimiz, okullarýmýz ve mahallelerimizde büyük bir savaþ karþýtý gösteri örgütlemek için kampanyalar yapmalýyýz.

sýnýfýnýn kazancý Kürtlere karþý kullanýlmak üzere emperyalistler tarafýndan hibe edilen ölüm makinalarý oldu. D iy o r la r ki , " K ü r t le r in K u z e y I r ak ' t a b a ð ým s ýz d e vl e t k u r m a s ý n a i z i n v e r m ey e c e ð iz "

Çýkarlarýna uygun olduðunda Ortadoðu'daki kanlý diktatörlerle dost olan ABD ve Türk egemenleri, iþlerine gelmediðinde ise "barýþ, demokrasi, medeniyet, insan haklarý" söylevleri vererek halklarýn üzerine bomba yaðdýrýyorlar. Afganistan müdahalesi ile uydu bir hükümet aracýlýðýyla bölgeyi kontrol etmeye çalýþýyorlar. Irak'ta da Saddam'ý devirerek uydu bir devlet yaratmayý amaçlayan emperyalist güçler dengesinde Türkiye de kendi aðýrlýðýný koymakta iddialý. Savaþ nedeniyle zayýflayacak Irak'ta baðýmsýz bir Kürt devleti kurulmasý olasýlýðýna karþý kara harekatý düzeyinde müdahale edecekleri tehdidinde bulunuyorlar. Türk ordusunun Irak'a girmesi demek bu savaþtan hiçbir çýkarý olmayan Türkiyeli emekçi çocuklarýnýn ve Kürdüyle, Türkmeniyle, Arabýyla daha fazla sayýda masum insanýn ölümü demektir. Dünyada devlete

sahip olmayan en büyük ulus olan Kürtlerin ABD'nin bölge halklarýna karþý kullanýlmak üzere oluþturacaðý kukla bir devlete deðil, gerçekten kendi kaderini tayin hakkýna ihtiyacý var. Bu da ancak bölge halklarýnýn ABD'nin Irak'a müdahalesine karþý birleþmesi ve kendi zorba yönetici sýnýflarýný alaþaðý etmesiyle saðlanabilir. D iy o r la r ki , " D ý þ b o r ç la r ým ýz s i l in i r , r ah a t l ar ý z "

Türkiye'nin yabancý bankalar, finans kurumlarý ve IMF gibi kuruluþlara olan toplam dýþ borcu 118 milyar dolara ulaþtý. Türkiye'nin yerli bankalara olan iç borcu ise toplam 87 milyar dolara çýktý. Ancak 200 milyar dolarý aþan bu paradan bizim cebimize beþ kuruþ girmediði gibi bu borçlarýn faizlerini öderken sadece son iki yýl içinde yüzde 45 yoksullaþtýk. Þu anda Türkiye'deki her aile bu borcun sadece ana parasý için ortalama 16 bin dolar borç yükü altýnda. Irak'a, Afganistan'a yapýlan kanlý saldýrýlarýn parçasý olduðu için Türk egemenlerine verilen bu rüþvetin bedelini yoksullaþarak biz ödüyoruz.

SAVAÞA KARÞI 1 EYLÜL’DE EYLEME


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.