Tehlikenin farkýndayýz
mayýs 2006 / sayý 38 / fiyatý 50 YKR
ABD Ýran'a saldýrmaya, Türkiye egemenleri de buna ortak olmaya hazýrlanýyorlar. Nükleer silahlarýn devreye sokulmasý tehlikesi gün geçtikçe artýyor. Ýncirlik'deki nükleer silahlarýn kullanýlmasý söz konusu. Bu Savaþý Durduralým!
Kürt halkýnýn onurlu barýþ için siyasi çözüm taleplerinin üzerine tank ve tüfekle gidiliyor, imha politikalarý geliþtiriliyor. Siviller özellikle hedef alýnýyor. OHAL dönemlerinden daha yoðun ve sert bir baský söz konusu. Kardeþime Dokunma!
ÝMF ve AB'nin sözde reformlarý toplumun tabanýndan zenginlere doðru dev bir hortum þeklinde çalýþýyor. Kentlerde özellikle gençler arasýnda iþsizlik yüzde 20'yi aþtý. Toplumun çoðunluðu yoksullaþýp güvensizleþiyor. Sosyal Adalet Ýstiyoruz!
AKP, Bush'un peþi sýra Ýran saldýrýsýna ortak olmak için "terörizme karþý savaþ" bahanesiyle þahinleþiyor. Asýl amaç toplumun savaþa karþý tepkisini felç ederek 1 Mart 2003'de uðradýðý bozgunun tekrarýný engellemek. Tepkimizi Mücadeleye Dönüþtürelim!
Savaþ ve yoksulluða karþý barýþ ve demokrasi
Çözüm mücadelede! Kardeþime dokunma! ODTÜ, Boðaziçi, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi öðrencileri, halklarý birbirine düþüren politikalara karþý kardeþliði güçlendirmek için Diyarbakýr'a gitti.
Nükleer tehlike Kazanmak o kadar mümkün ki... 26 yaþýndan genç iþçilerin iþ güvencesini yok etme saldýrýsý püskürtüldü s. 4-5
s. 6 s. 2
Bush-Büyükanýt-Erdoðan þer ittifaký Irak - Kahire Konferansý Bolivya - Meksika
s. 3
s. 7 s. 8
21. Yüzyýlda Enternasyonal Sosyalizm çýktý...
Ýncirlik'te atom bombalarý var:
Nükleer Tehlike Ýran'da Deðil, ABD ve Üslerinde
2
Cem Uzun
Nükleer silahlarýn üretimi ve kullanýmý bütün insanlýðý tehdit ediyor. Ancak ABD'nin Ýran'a yönelik tehdidi tümüyle ikiyüzlüdür. Irak'a saldýrý gerekçesi olarak kitle imha silahlarý kullanýlmýþtý. Ýran'a yönelik tehditler de nükleer silah geliþtirme potansiyeli etrafýnda örülüyor. Ýran'ýn çalýþýr durumda nükleer reaktörü yok. Bu nedenle plütonyum üretemiyor. En ilkel atom bombasýný yapmak için gerekli olan uranyum235 üretmesi için de 50 bin santrifüjlü bir fabrikaya sahip olmasý gerekiyor. Ýran uranyumu yüzde 3 düzeyinde zenginleþtiriyor. Atom bombasýný yapmak için gerekli oran ise yüzde 80. Ýran bir nükleer tehdit deðil. Asýl nükleer tehdit ABD gibi büyük güçlerden geliyor. Bu ülkeler, nükleer
silahlarýn yayýlmasýný önleme anlaþmasýný da ihlal ederek nükleer silahlarý olmayan ülkelere karþý nükleer bomba kullanma tehdidinde bulunuyorlar. ABD'nin Ýran'a karþý nükleer silah kullanma olasýlýðý çok yüksek. ABD'nin Vietnam'da yaptýðý My Lai katliamýný deþifre etmesiyle tanýnan Amerikalý gazeteci Seymour Hersch, 17 Nisan 2006 tarihli The Newyorker gazetesinde, Bush yönetiminin Ýran'ý vurma planlarýný açýkladý. Hersch, ABD'nin yer altý tesislerini bombalamak için kullanýlan B-61 nükleer silahlarýna baþvurma olasýlýðýna dikkat çekiyor. Ýran'ýn yer altýnda bulunan uranyum zenginleþtirme tesislerinin yok edilmesi düþünülüyor. George W. Bush, Hersch'in yazýsýný "çýlgýn spekülasyon" olarak
Nü kle e r b o m ba: Ö l üm ün k üç üðü ol maz
Ýki tür atom bombasý vardýr. Bunlar uranyum ve plütonyum bombalarýdýr. Bir uranyum bombasý için 35-40 kg'lýk uranyum-235'e ihtiyaç vardýr. Doðada uranyum-235 sadece yüzde 0,7'lik bir konsantrasyonda bulunur. Plütonyum bombasý ise 4 kg aðýrlýðýnda, greyfurt büyüklüðünde içi boþ bir küredir. Plütonyum bombasý daha küçük olmasýna raðmen, daha ileri bir teknoloji gerektirir. ABD Hiroþima'ya uranyum, Nagazaki'ye de plütonyum bombasý atarak ikisinin öldürme gücünü karþýlaþtýrdý. Her iki bombanýn yapýmý da devasa bir yatýrým gerektirir. Uranyum-235'i gerekli oranda zenginleþtirmek için on binlerce santrifüjü bulunan fabrikalarýn kurulmasý gerekiyor. Doðada bulunmayan plütonyumu elde etmek için ise nükleer reaktörlere ihtiyaç var. Nükleer reaktörlerin kurulma nedeni elektrik enerjisi üretmek deðil, plütonyum elde etmektir. ABD'de yapýlan ilk 4 nükleer reaktör atom bombasý yapýmýna yönelikti. ABD'den sonra Sovyetler Birliði, Britanya ve Fransa nükleer bomba üretti. Çin, Ýsrail, Güney Afrika, Hindistan ve Pakistan nükleer bombaya sahip. Sürekli inkar etmesine raðmen, Ýsrail'in 300 nükleer baþlýðý bulunduðu biliniyor. Bunlarýn arasýnda uzun menzilli toplardan atýlabilen bombalar ve devasa güce sahip füzyon bombalarý bulunuyor. Ýsrail'in 1500 km menzilli Jericho-2 füzeleri Türkiye ve Ortadoðu'nun büyük bir kýsmýna nükleer bomba atabilecek durumda. Güney Afrika'da, beyaz ayrýlýkçý yönetimin, Ýsrail'in yardýmý ile geliþtirdiði atom bombasý programý 1990 sonrasý siyahi yönetim tarafýndan terk edildi. ABD'nin bine yakýn nükleer silahýndan standart termonükleer savaþ baþlýðý olan WM-88, 20 milyon ton patlayýcýya eþdeðer güçtedir.
deðerlendirdi, ama raporun gerçekliðini inkar etmedi.
Riskler büyük
Nükleer silah kullanýmýna karþý ABD ordusu ve yönetim hiyerarþisi içinde bile bir muhalefetin varlýðýna raðmen, baþka riskler söz konusu. ABD ilk aþamada nükleer silah kullanmasa bile bunlara bir sonraki aþamada baþvurabilir. Ýran'a yapýlan bir saldýrý Irak'ta olduðundan daha büyük bir direniþ ile karþýlaþacaktýr. Kendini kazanamayacaðý bir savaþýn içinde bulacak olan ABD ordusunun nükleer silah kullanma olasýlýðý iyice artacaktýr. Ýran'a nükleer bombalarýn atýlmasý yüz binleri öldüreceði gibi bütün bölgeyi radyasyona maruz býrakýr.
ABD, nükleer bombalarýnýn bir kýsmýný ülke dýþýnda depoluyor. 90 adet B-61 tipi nükleer bomba Türkiye'de bulunuyor. Balýkesir, Akýncý ve Ýncirlik üsleri nükleer baþlýk atabilecek kapasiteye sahip. Konya yakýnýndaki üs de nükleer bomba kullaným tatbikat alanýný oluþturuyor. 1996'da Balýkesir ve Akýncý'daki nükleer bombalar Ýncirlik'e taþýndý. Ýncirlik'teki 50 bombanýn ABD, 40'ýnýn Türk F-16 uçaklarýyla atýlmasý öngörülüyor. Asýl tehlike Beyaz Saray ve Pentagon'da oturan ve nükleer silahlarý olan deliler ve onlarýn Erdoðan gibi iþbirlikçilerinden kaynaklanýyor. Savaþ karþýtý hareket bunlarý durdurmak için bütün gücüyle seferber olmalýdýr.
Nükleer Silahlarýn Yayýlmasýný Önleme Anlaþmasý
Bu anlaþma nükleer silahlara sahip olduðunu ifade eden ülkeler ile nükleer silahlarý olmayan ülkeler arasýnda imzalanmýþtýr. Nükleer silah sahibi Taksim'in üzerine bir WM-88 atýlsa ülkeler, bu anlaþma ile nükleer Avcýlar'dan Kartal'a kadar her yer silahlarý olmayan ülkelere karþý nükyýkýlýr, Tuzla'dan Büyükçekmece'ye kadar dev yangýnlar olur, Gebze veya leer silah kullanmayacaklarýný taahhüt ediyorlar. Anlaþma ayrýca, nükleer Silivri'de açýk alanda bulunanlar teknolojinin barýþçýl amaçlarla kulaldýklarý yanýklar nedeniyle ölür. lanýmý için, nükleer silahý olmayan Patlama Hakkari'den bile gözle ülkelere verilmesini öngörüyor. görülebilir. Anlaþma bütün nükleer silahlarýn Nüfusun yüzde 40'ý anýnda, yüzde azaltýlmasýný da þart koþuyor. 30'u da aldýðý yaralar nedeniyle Ne var ki ABD, Britanya ve Fransa birkaç gün içinde ölür. En talihsiz nükleer silahlarýn söz konusu olanlar ise geride kalan yüzde 30
olur; çünkü onlarý tedavi edecek hastanelerin de tahrip olacaðýný hesaba katarsak, radyasyon nedeniyle büyük acýlar içinde ölmeleri üç hafta sürer. Bunlar tek bir bombanýn etkileridir. Ancak nükleer bir savaþ çok sayýda patlama ve bunlarýn katlanarak büyüyen etkisi anlamýna gelecektir. Bundan daha küçük nükleer bombalar da vardýr. Bunlarýn gücü de Hiroþima ve Nagazaki'ye atýlan atom bombalarýnýn gücüne eþ deðerdir. Hiroþima'ya atýlan bomba toplam 300 bin kiþinin ölümüne neden olmuþtu. WM-88'in binde bir gücüne sahip olan sözde küçük bombalar aslýnda daha tehlikelidir; çünkü kullanýlmasý daha makul görülebilir. Ýncirlik'te bulunan B-61 tipi bombalar dört ayrý güçte patlatýlabiliyor. 0,3 Kt'lik bir patlama gücü Hiroþima'ya atýlan bombanýn 1/40'ý kadardýr. Bombanýn patlama gücü Hiroþima'ya atýlanýn dört katýna kadar çýkarýlabiliyor. Baþka bir deyiþle bu bombalar ABD'nin Ýran'a karþý kullanmakla tehdit ettiði türden bombalardýr. Bir B-61 bombasýnýn en düþük güçte patlatýlmasý bile on binlerce insanýn hayatýna mal olurken, tüm bölgeye radyasyon yayacaktýr. Ýstanbul veya Tahran'ýn nüfusunu yok etme gücüne sahip bu bombalar, ne küçük ne de güvenlidir.
Bombalar Ýncirlik'te!
olmadýðý bir tehdide karþý nükleer silah kullanabileceklerini açýkladýlar. Ýsrail (nükleer silahý olduðunu reddederek), Hindistan, Pakistan ve Küba anlaþmayý imzalamadý; Kuzey Kore'nin ise (anlaþmaya imza atmýþ olsa da) bir veya iki nükleer silahý olduðu düþünülmektedir. Anlaþmanýn öngördüðü nükleer silahsýzlanma hiç de ciddiye alýnmýyor. ABD, Nisan 2003'te yeniden plütonyum bombasý üretimine geçti. ABD, nükleer silah üretimine her yýl 6 milyar dolar harcýyor. ABD'nin þu anda 9600 nükleer silahý var.
"Nükleer santral deðil, rüzgar çiftlikleri istiyoruz!"
www.sinopbizim.org sitesinden: Hükümet hiçbir þekilde halka danýþmadan nükleer enerjiye geçiþ projesini sonuçlandýrma aþamasýna getirdi. Projeye ilgi duyan firma temsilcileriyle görüþmeleri sürdüren ve çalýþmalarý takvime baðlayan Enerji Bakaný H. Güler, yaptýðý konuþmalarda sadece olasý yatýrým seçeneklerini deðerlendirdi; fakat kamuoyunu kapsamlý bir þekilde bilgilendirmedi. Nükleer santral kurulmasýnýn söz konusu olduðu illerden Sinop'ta santralin tapu-kadastro iþleri, anti-nükleer hissiyata sahip olduðu gayet iyi bilinen kamuoyundan gizlenerek tamamlandý. Enerji Bakanlýðý ile Elektrik Ýþleri Etüd Ýdaresi Genel Müdürlüðü, bir yandan atom enerjisi çalýþmalarýný sürdürürken; internet sitelerinde nükleer enerjiyle ilgili hiçbir bilgi vermemekle birlikte, bilgi edinme baþvurularýný da geçiþtiriyor. Alternatif enerjiye yönelim bilinçli bir þekilde geri planda tutuluyor. Ýþte 'sinopbizim.org' da Sinop'ta, hükümetin bu gizli nükleer kampanyasýna karþý kamuoyunu bilgilendirici bir kampanya baþlattý.
Ýletiþim ve abonelik için : 0537 4214966 www. antikapitalist.net / posta@antikapitalist.net
Bu kampanyanýn hedefi: "Nükleer enerjiyi tamamen reddetmek, ilimiz ve ülkemiz için enerji açýðýný daha ucuza ve çevreye zarar vermeden, sürdürülebilir kaynaklarla gidermenin yöntemlerini uzun vadeli, kalýcý devlet politikalarýyla tespitini talep etmek"
29 Nisan Cumartesi, Sinop'ta 'Nükleere Hayýr' mitingi ve yürüyüþü düzenlenecek. Kampanyanýn web sitesi: www.sinopbizim.org 'Nükleere Hayýr' imza kampanyasý: www.sinopbizim.org/kampanya/imza.asp
Yayýn türü: yaygýn süreli / Büro: Katip Mustafa Çelebi Mah. Abdullah Sok. No: 10/2 Beyoðlu-Ýstanbul Tel: 0212 2492866 antikapitalist aylýk siyasi gazete / mayýs 2006 sayý 38 / sahibi ve sorumlu yazý iþleri müdürü: Türkan Uzun Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk Ltd. Þti. / Baský: Yön Matbaasý
Dilan Gitmez
Terörize olmayalým;
Bush-Büyükanýt-Erdoðan-Þer Ýttifakýný Durduralým!
ABD, Ýran'a saldýrmaya hazýrlanýyor, Türkiye'de Kürtlere yönelik imha politikalarý geliþtiriliyor. Hedef Ýran'a saldýrýya ortak olmak. Arka planda ise neo-liberal politikalar iyice azgýnlaþtýrýlýyor. ABD'nin peþinden savaþa, Kürtlerin siyasi çözüm taleplerinin üzerine de tank ve tüfekle gidilmesine izin vermeyelim. Büyük Ortadoðu Projesi'nin bölgedeki lider devleti haline gelmek isteyen egemen sýnýf, 1 Mart'taki gibi bir bozgunun tekrarýný önlemeye çalýþýyor. Bu nedenle öfkemizin mücadeleye dönüþmesini engellemek için muhalefeti terörize etmeye çalýþýyorlar. "Terörizme karþý mücadele" bayraðýnýn pesinden Ýran'a savaþa gidilmesine sessiz kalmamýzý istiyorlar. Susmayalým! Egemenler ne zaman toplumun isteklerine aykýrý bir þey yapmak isteseler ilk önce çoðunluðu ideolojik olarak parçalarlar. Bu büyük çoðunluðu felç etmeden adým atamazlar. Bugün yine laiklik ve mil-
liyetçiliði körüklüyorlar. Bush ile aðýzbirliði ederek, Ýran birden "Nükleer silahlar geliþtirerek laik Türkiye'yi tehdit eden Þii fanatik devlet", siyasi çözüm talepleri de "Bölücü Kürt terörizmi" tehlikesine dönüþtürüldü. Bu yöntemi gayet iyi hatýrlýyoruz. 1991 Körfez Savaþý sýrasýnda milliyetçilik alabildiðine körüklenmiþti ve Türkiye'nin bu süreçten kazançlý çýkacaðý iddia edilmiþti.
Böyle olmamasý gerekiyordu! Son dönemde yaþananlar, egemenlerin Türkiye'nin AB sürecinde istikrar ve refaha kavuþacaðýna dair vaat ve iddialarýyla tümüyle çeliþiyor. Önümüze konulan neo-liberal yeniden yapýlanma "koþulu" gerçekleþtirildi. Demokratikleþen Türkiye vaadi için kitlesel iþsizlik, yoksullaþma, sosyal güvensizlik bedelleri ödendi. Toplumun çoðunluðu için hak, demokrasi ve refah? "Terörizm sorunu var öncelikle bunun çözülmesi gerekiyor" deniliyor ve buna da destek sunmamýz bekleniyor. Böyle oldu çünkü asýl iþlevi muhalefeti sessizliðe itmek olan illüzyonlarýn dýþýnda büyük bir 'gerçeklik' dünya konjonktürünü belirliyor; o da ABD'nin bütün Ortadoðu ve ötesini kendi egemenlik çýkarlarýna uygun bir þekilde yeniden belirlemesidir. ABD projesi Türkiye'nin AB yol haritasýný da çiziyor. AB'nin müzakerelere baþlamasýnda ABD baskýsý ve Türkiye'nin jeopolitik konumu kadar TSK'nýn Avrupa'nýn kendi ordusunu kurma sürecine ivme saðlama potansiyeli belirleyici oldu. Dolayýsýyla TSK'nýn toplumsal dengeler içinde gücüne güç katmasýyla AKP'nin de þahinleþmesi ne bir tesadüf ne de kazadýr; verili dinamiðin bir sunucudur. ABD'nin listesinde þimdi Ýran var. Türkiye de buna ortak olmak istiyor. ABD'nin Þiilerin
Körfez petrolleri üzerindeki etkinliðini kýrma hedefi ile Türkiye'nin bölgeye yönelik emelleri Ýran'ýn zayýflatýlmasýný gerekli kýlýyor. Sýnýrlara KKK Büyükanýt liderliðinde 250 bin asker yýðýlmasý Ýran saldýrýsýna da hazýrlýktýr. Bush'un 'terörizme karþý mücadele' senaryosunun burada da sahnelenmesi toplumu bu maceraya ikna etme politikasýdýr. Ýkna politikalarýnýn Kürtlere yönelik saldýrgan ve provakatif yönü son derece acý ve gerçektir. Ýran'a saldýrý hazýrlýklarýnýn dýþýnda bir baþka etken söz konusudur. Türkiye egemenleri açýsýndan 'siyasi çözüm' Güneydoðu bölgesinin bol devlet teþvikli yatýrýmlarla hiçbir emek hakkýnýn girmediði kayýt dýþý dev bir serbest ticaret bölgesi dönüþtürülmesini hedefliyor, yani neo-liberal bir dönüþüm içeriyor. Bu da ancak Kürt halkýný tümüyle örgütsüzleþtirerek saðlanabilir. Ýsrail, Filistinlilerin etrafýnda dev bir duvar örüyor, Türkiye de Kürt bölgelerini ucuz emek kamplarýna dönüþtürmeyi hedefliyor. Bütün dünyada olduðu gibi savaþ ve neo-liberalizm birlikte iþletiliyor. Bir tür çözüme suskunluk ve köleleþme ile ulaþýlacaðý iddia ediliyor. Yine kendi yarattýklarý sorunlara kendi çözümlerini dayatýyorlar. Bu eðilimden 'adil ve onurlu bir çözüm' çýkmaz, Türk ve Kürtler birlikte kaybeder, birlikte örgütsüzleþir, birlikte yoksullaþýr.
Egemenlerin dýþýnda son 15 yýldýr kazançlý çýktýðýný iddia edebilen var mý? Bush yönetiminin 11 Eylül 2001 sonrasý "terörizme karþý savaþ"ý, dünya muhalefetini felç edemediði
3
gibi daha da güçlendirdi. 18 Mart'ta savaþ karþýtlarý, Müslümanlarýn terörist ilan edilip hedef tahtasýna konulmasýnýn ardýnda ABD'nin egemenlik ve petrol çýkarlarý olduðunu dünyanýn her yerinde haykýrdýlar. Savaþ-imha politikalarýný durdurmak için, toplumsal muhalefeti "terörizme karþý mücadele" sopasýyla sindirme, BOP'un büyük devleti olma havucuyla susturma kýskacý kýrýlmalýdýr. BushBüyükanýt-Erdoðan'dan oluþan þer ittifaký durdurulmalýdýr. Önümüzdeki bir ay içinde Ýran'a yönelik tehdidin þekli belli olacak. ABD'de savaþ karþýtý hareket 29 Nisan'da tekrar sokakta. 6 Mayýs'ta sayýsýz ülkede Ýran saldýrýsýna karþý eylemler yapýlacak. 1 Mayýs'ta ve 6 Mayýs eylemlerinde savaþ ve imha politikalarýna karþý öfke ve tepkimizi en kitlesel þekilde ortaya koyalým, savaþ çýðýrtkanlarýnýn sesini bastýrarak onlarý felç edelim.
Tehlikeleri mücadeleye dönüþtürelim
Toplumsal muhalefet içinde bir kesim AB refahý ve demokrasisi hülyasýna kapýlýp gitti, son geliþmeleri de "kaza" diye yorumluyor ve PKK'nin silah býrakmasýyla durumun normalleþeceðini sanýyor. Halbuki küresel düzeyde 11 Eylül 2001 sonrasý geliþmeler "kaza" deðildir. Asýl sorun ve tehlike nasýl ki Ýslamcý terör, kitle imha silahlarý, Ýran'ýn nükleer kapasitesi deðilse, Türkiye'de de PKK deðildir. Asýl sorun Türkiye'nin BOP çerçevesinde bölgeye karþý bir vurucu ve lider güç haline gelmek istemesidir. Bu da uzun vadeli bir projedir. Bugün "normalleþme" arayýþlarý bizi atalete iter. ABD ve BOP yenilgiye uðratýlmalý, Bush-BüyükanýtErdoðan þer iffifaký bozulmalýdýr. BOP baþarýlý olursa bütün bölge halklarýnýn kanlý yenilgisinin adý "normalleþme" olacaktýr. Toplumsal muhalefet, egemenlerin Türk ve Kürtleri terörize etme, sindirme hedefini boþa çýkartarak yeni bir mücadele evresine hýzla girmelidir. Bugün 'kardeþime dokunma' demeden dayak yemeyi, soyulup soðana çevrilmeyi, emperyalist çýkarlar için Ýran'a, Suriye'ye ölüme gönderilmeyi önleyemeyiz. Egemenlerin açtýðý ve yenilgiye uðratýlabilecekleri cephe budur. Savaþa ve imha politikalarýna, arka planda iþletilen neo-liberal yoksullaþmaya karþý mücadeleye! Türkan Uzun
Akan kaný
demokratik
çözüm durdurur
Çiðdem Özbaþ, DTP Ýstanbul Ýl Yöneticisi Lezgin Örnek ile Diyarbakýr olaylarý ve geliþmeler üzerine görüþtü.
Kürt hareketi, taleplerini barýþçýl çözüm yönünde geliþtirmek için 1999-2004 döneminde adým attý. AB süreci ile kimi deðiþimler yapýldý. Ancak bunlar daha ziyade göstermelikti ve devlet hýzla "bizden bu kadar" dedi, taleplerimize kulak týkadý, Kürt hareketini bitirmeye yöneldi. Olumsuz geliþmelere raðmen Kürt halký barýþçýl taleplerine 2005 Newroz'unda sahip çýktý. Ancak Mersin'de bayrak olayýyla þoven bir dalga yükseltme politikasý ile karþýlaþtýk. DTP'ye de "Kürt taleplerinden uzaklaþýn, kendinizi inkar edin" denildi. Erdoðan, Aydýnlarla görüþerek, Diyarbakýr'da "Kürt sorununda çözüm"e yönelik sözler verdi ama hýzla ordu ile bir bütünleþme içine girerek imha politikalarýna yöneldi. Þemdinli olaylarý yaþandý. Þemdinli'de devletin ordu kanadý suçüstü yakalandý, çünkü Kürt halký demokratikleþme ortamýnýn karanlýða gömülmesine izin vermek istemiyordu. Susurluktan daha büyük bir olay ortaya çýkmýþ olmasýna raðmen üstü kapatýldý. Kürt halký bütün olanlara raðmen 2006 Newroz'unda barýþçýl demokratik tavrýný ortaya koydu. Ancak üç gün içinde Muþ'ta bir katliam yapýldý. Barýþçýl bir çözüm talebine böyle yanýt verildi. Diyarbakýr'da cenazelerin sahiplenilmesi sýrasýnda kitlede duygusal çýkýþlar yaþandý. Ortaya çýkan tepki terörize edildi, biri çocuk üç kiþi katledildi. Ertesi günkü cenaze sýrasýnda 100 bin kiþiye þiddet uygulandý, üçü çocuk 10'dan fazla insan öldürüldü. Eylül 2005'ten baþlayan bir sürecin sonuçlarýna tanýk oluyoruz. Son dönemde 250 bin askerin bölgeye kaydýrýlmasý bizim açýmýzdan sadece Kürtlere yönelik bir mesele deðildir. Devlet her yerde demokratik kazanýmlarý yok etmeye çalýþýyor. Bir yandan askeri imha diðer yandan sivil haklara ve demokratik tepkilere yönelik 12 Eylül rejiminde bile uygulanmayan yasalar devreye sokuluyor. Hareketi bastýrma ve bitirme giriþimi var. Kýsa vadede imha giriþimleri devam edecektir. Baþaramazlarsa siyasal bir kanal açýlabilir. Çözüm siyasal düzeyde genel af, kültürel ve siyasal kimliklerinin kabulü ve demokratik ve toplumsal bir barýþýn saðlanmasýdýr. Antidemokratik yasalar, inkar ve imha operasyonlarý çözüm yolunu geliþtiremeyecektir. Türkiye'nin rahatça verebileceði bir demokratik çözüm istiyoruz. Bunun dýþýnda bir çözüm yolu da yok. Halklar arasýnda kanýn akmamasý için tek yol bu.
Ka zanmak o kadar mümk ün ki...
4
T a r i h s e l B a þ k a l d ý r ý : 1 M a y ý s “Biz Kazandýk, Siz de Kazanabilirsiniz” 1 Mayýs gösterilerinden baþlaÖðrencilerin ve iþçilerin iki buçuk ay Thibault, yarak CNE'ye karþý mücadele edeceklerini
Bu yýl 1 Mayýs'a nükleer savaþ, iþgaller ve
Kürt halkýný imha tehditlerinin olduðu bir dönemde gidiyoruz. Egemenler, küresel rekabet adýna kapitalist vahþeti 'normalleþtiriyor', barýþ ve refah taleplerimizle adeta dalga geçiyorlar. Bu böyle gitmemeli. Böylesi bir ortamda 1 Mayýs'ta iþ býrakýp alanlarý doldurmak, güçlü bir mücadele için birleþik bir 1 Mayýs inþa etmek her zamankinden daha önemli.
Tarihsel baþkaldýrý
1 Mayýs, bugün yeniden olaðanlaþtýrýlan haksýzlýk, kötü iþ koþullarý ve çalýþma zamanýnýn 13-14 saat olmasýna karþý bir baþkaldýrý olarak baþladý.19. Yüzyýl'da tüm dünyada iþçi sýnýfý çok kötü çalýþma ve yaþam koþullarýyla karþý karþýyaydý. Saðlýksýz barýnma ve yetersiz beslenme gibi sorunlarla birlikte çalýþma saatleri çok uzun ve çalýþma koþullarý çok aðýrdý. Kadýnlar ve çocuklar en aðýr iþlerde günde 13-14 saat çalýþmak zorundaydýlar. Bu koþullar altýnda 8 saatlik iþgünü iþçiler için en önemli taleplerden biriydi. 21 Nisan'da Avustralyalý iþçiler 8 saatlik iþgünü talebiyle bir günlük iþ býrakma kararý alýrken, 1 Mayýs ilk kez Amerikalý iþçilerin ayný taleple 1 Mayýs 1886'da greve çýkmasýyla kutlanmaya baþlandý. Yüz binlerce iþçi bu mücadelenin parçasýydý. 1890'da ise tüm dünyada 1 Mayýs iþçi bayramý olarak kutlanmaya baþlandý ve önemini hiçbir zaman yitirmedi. Rosa Lüksemburg'un söylediði gibi: "Ýþçilerin burjuvazi ve egemen sýnýf karþýsýndaki mücadelesi devam ettiði ve talepleri karþýlanmadýðý sürece, l Mayýs, iþçi sýnýfýnýn bu taleplerinin her yýl dile getirildiði gün" olacaktý.
1 Mayýs tarihinden
1 Mayýs 1916 Almanya'da iþçilerin savaþa
süren mücadelesiyle Fransýz hükümetinin genç iþçilerin istihdamý konusundaki programý (CPE) yenilgiye uðratýldý. Bu, sað için ciddi bir yenilgi; tabandan örülen kitlesel öðrenci ve iþçi hareketi için muhteþem bir zaferdir. Hükümet, sokak hareketini bölmeye ve bastýrmaya çalýþýrken, hareket kitleselleþerek güçlendi. Hareketin öðrenci kanadý bir koordinasyon komitesi tarafýndan örgütlenildi. Her Portekiz; 1 Mayýs 1974 üniversiteden ve yüksekokuldan delegeler karþý alanlara çýktýðý yýl oldu. Karl düzenli olarak toplanarak, hareketin nasýl Liebknecht kürsüden "Kahrolsun savaþ, inþa edileceðine karar verdiler. kahrolsun hükümet" diyen konuþmasýný Kara ve demiryollarýný kapatan gösteyapýyordu. Liebknecht'in tutuklanmasýnýn riler, patronlarýn gözünü korkuttu. ardýndan 55 bin metal iþçisi serbest býrakýlCPE, temel iþçi haklarýna doðrudan bir masý için greve çýktý. saldýrýydý. Sendikalar, baþýndan itibaren 1 Mayýs 1943'te Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnbu yasa tasarýsýna karþý çýkmýþlardý. Ýþ da, Varþova Gettosu'nda Yahudi iþçi ve yokyaþamýnýn ilk iki yýlýnda herhangi bir sullarý Enternasyonal söyleyerek bayramgerekçe gösterilmeden iþten atýlma larýný kutladýlar ve faþizme karþý mücadeleye tehlikesinin, sendikal tabaný zayýflatacaðý ivme kazandýrdýlar. çok açýktýr. CPE'nin çöpe atýlmasý, geçen Portekiz 1926'dan baþlayarak faþist diktatöryýlki AB anayasasýnýn referandumla redlükle yönetiliyordu. Sendikalarýn ve partidedilmesinin üzerine geliþti. Sað lerin kapatýldýðý, grevlerin yasak olduðu hükümet çok sýkýþmýþ duPortekiz'de 1968 sonrasý iþçi ve öðrenci rumda. Yeni bir neomücadeleleri yükseldi. 1970 sonrasýnda bu liberal reform demücadeleler devam etti. 25 Nisan 1974'te nemesi, yeni yaklaþýk 50 yýldýr iktidarda olan faþist dikpatlamalarý tatörlüðün yýkýlmasýnýn ardýndan, 1 Mayýs'ta tetikleye100 bin kiþi Lizbon sokaklarýný doldurdu. O bilir. yýlki 1 Mayýs gösterilerine yarým milyon iþçi Hareket, katýldý. þimdi Osmanlý zamanýnda 1 Mayýs, ilk kez 1906'da önüne kutlanmaya baþlandý. Ýstanbul'da ilk kez yeni bir 1912'de kutlandý. 1924'te 1 Mayýs kutlagörev malarý hükümet tarafýndan yasaklandý. koydu: 1976'da DÝSK'in organize ettiði 1 Mayýs gösVerili terileri Taksim'de gerçekleþti. 1 Mayýs tekrar yasalara alanlarda kutlanmaya baþlandý. 1977'de 500 göre 14 yaþýnbin kiþinin katýldýðý 1 Mayýs kutlamalarýnda daki çocuklar polisin kalabalýða ateþ açmasý sonucu 37 kiþi çýrak olarak hayatýný kaybetti. çalýþtýrýlabiliyor; 15'indeBugün de mücadelenin terörize edilmek kiler gece bile çalýþtýrýlabiliyor. istendiði bir ortamdayýz. Buna izin vermeye20'den az iþçi çalýþtýran patronlar herceðimizi en net þekilde ifade etmek için 1 hangi bir gerekçe göstermeden iþçi ataMayýs alanlarýný doldurmalýyýz. Bütün biliyor. Öðrenci Koordinasyonu, CNE mücadele tarihimizin de gösterdiði gibi olarak bilinen bu uygulamalarýn da "Mücadele eden yenilgiye uðrayabilir; ortadan kaldýrýlýncaya kadar mücadeleyi etmeyen zaten yenilmiþtir!" sürdürme kararýný açýkladý. Sendika feSimin Gürdal derasyonu CGT'nin lideri Bernard
“Ýþçi sýnýfý politikalarý geri döndü!”
Ýngiltere'de bir buçuk milyon iþçi emeklilik yaþýnýn yükseltilmesine karþý 28 Mart'ta greve çýktý. Ýþçi Partisi, patronlar ve medya neye uðradýklarýný þaþýrdýlar. Ýþçilerin sosyal güvenlik kazanýmlarýný 'yarým asýr öncesine geri götürmek' isteyen Blair'in neo-liberal Britanyasý'nda artýk böyle þeyler olmamasý gerekiyordu… Saldýrý yerel yönetim çalýþanlarýnýn emeklilik haklarýna bir saldýrýydý, ancak grev ve gösteriler yerel yönetimler ile sýnýrlý kalmadý ve 11 ayrý sendikanýn ortak çalýþmasý olarak örgütlendi; yeni grev ve gösterilerin yolda olduðu açýklandý. Yerel yönetim çalýþanlarýna yapýlan saldýrýnýn ardýnda patronlarýnýn emeklilik yaþýný AB çapýnda 70'e çýkarma hedefi bulunuyor. Almanya'da Merkel hükümeti de emeklilik yaþýný 67'ye çýkartma çalýþmalarýný sürdürüyor. Saldýrýnýn yerel yönetimler ile sýnýrlý kalmayacaðý ve genelleþeceði gerçekliði ortak bir tutumun geliþtirilmesine zemin oluþturdu. Milletvekilleri emeklilik yaþý 65 olmasýna raðmen, 60'ýnda da emekli olabiliyor. Grevden sonra sendika liderliklerinin bir kýsmý hükümet ile uzlaþma yollarý ararken, tabandaki iþçiler ve kamu çalýþanlarý, grev ve eylemlerin Fransa'da olduðu gibi zafer
deklere etti. Bir baþka sendika federasyonu FO da CNE'yi kabul etmeyeceklerini açýkladý. Nick Barrett - Fransa
"Onlarý Sokakta Yendik!" “CPE zaferinin bir son deðil, yeni bir baþlangýç olduðunu anlamamýz gerek. 2003'te emeklilik haklarýnýn týrpanlanmasý konusunda hareketin uðradýðý yenilgiden sonra yeni bir mücadele kapýsý açýldý. Bu dönem AB anayasasýnýn reddiyle baþladý. O dönemde bize küreselleþme gerçeðini kabul etmemiz gerektiði, anayasanýn kaçýnýlmaz olduðu söylenmiþti. "Hayýr" oyuyla onlarý sandýkta yenilgiye uðrattýk; CPE mücadelesiyle de onlarý sokakta da yenebileceðimizi gösterdik.” Basile Pot - Demiryolu iþçisi “Güvenimiz Arttý” “Üç milyon öðrenci sokakta, grev ve boykottaydý. Bu grev ve gösterilerin baþlýca etkisi güvenimizi yükseltmek oldu. Hareketin içinde Sosyalist Parti etrafýnda güçlü bir reformist kanat var. Ancak insanlar hem grev hem de sembolik eylem ihtiyacýnýn farkýndalar. Mayýs 1968 genel grevi, yerel düzeyde iþçilerin güveni sayesinde gerçekleþmiþti. Bizler de demiryolu istasyonlarý, hastaneler, fabrikalar ve diðer iþyerlerini ziyaret ederek grevi inþa ettik. Buradan güveni yükseltmeye çalýþtýk. Bizler de Sorbonne öðrencileri arasýndaki örgütlenmeye devam ediyoruz. 2-3 günde bir 150-400 öðrencinin katýldýðý kitlesel toplantýlar düzenledik. Gösterilerin dinamizmini yüksek tuttuk. Neredeyse her gün eylem yaptýk.” Daniele Obono - Öðrenci
5
Birlik; ne olursa olsun birlik...
Mesut Çelebioðlu
Savaþýn Yüzyýlý-Mücadelenin Yüzyýlý 2000'li yýllar savaþ vahþetine, neo-liberal yoksullaþtýrma politikalarýna karþý büyük öfke patlamalarý ve isyanlarla yaþanýyor. Anti-kapitalist hareket Seattle sonrasý hýzla tüm dünyaya yayýldý. Arjantin, Uruguay ve Bolivya'da yoksullarýn öfkesi patladý. Venezüella emperyalizme bir baþkaldýrý simgesi oldu. Brezilya, Þili ve son olarak Peru'da sol hükümetler iþbaþýna geldi. Geçen yýl, Fransýz iþçi sýnýfý ve yoksullarý, neo-liberal AB anayasasýný güçlü bir "Soldan Hayýr" kampanyasýyla engellediler. Fransa, Ekim'de göçmen varoþlarýnýn ayaklanmasýyla, martta da gençlerin iþ güvencesini ortadan kaldýran yasaya karþý iþçi ve öðrencilerin ortak eylem ve grevleriyle çalkalandý. Özellik-
Savaþ karþýtý bir birlik örneði:
le iþ yasasýna karþý yürütülen eylemlilik tam bir zaferdi. Ýngiltere'de nisan ayýnda emeklilik haklarýnýn gasp edilmesine karþý büyük bir grev dalgasý yaþandý; Ýngiliz devrimcileri bunu "iþçi sýnýfý politikalarýnýn geri dönüþü" diye adlandýrýyorlar. Ýtalya, Ýspanya ve Almanya'da son 3 senedir birbiri ardýna geniþ katýlýmlý genel grevler yapýlýyor. ABD'nin Ortadoðu ve ötesini savaþla yeniden þekillendirerek dünya egemenliðini yeniden tesis etme çabasý tüm dünyada dev bir savaþ karýþtý hareketin ortaya çýkmasýna neden oldu. Birliðin adresi: Savaþ ve iþgal karþýtlýðý ABD þu anda Ýran'ý vurmaya hazýrlanýyor. Türk egemenleri, ABD'nin Ortadoðu'yu iþgal etme planlarýnda baþ
Bush'a ve NATO'ya Karþý Birlik Kampanyasý
1 Mart 2003 eyleminden sonra, Türkiye'de savaþ karþýtý hareket bölündü. Bu yüzden savaþý ve iþgali durduramamanýn verdiði moral bozukluðu, Türkiye'de daha aðýr hissedildi. Bu moral bozukluðuna bir set çekme ihtiyacýyla, önce Ankara'da bir araya gelen bir dizi sendikacý ve aktivist, Haziran 2004'te Ýstanbul'da yapýlacak olan NATO zirvesini ve bu zirveye katýlmak için Türkiye'ye gelecek olan Bush'a karþý birleþik bir kampanya baþlattý. Kampanya, kendisini sadece BAK veya sadece ISHK bileþenleriyle sýnýrlandýrmayý deðil, her iki grubu ve bu gruplar dýþýnda kalan kurum ve bireyleri bünyesine katma hedefi güttü. Ankara'da baþlayan süreç hýzla Ýstanbul'a da yansýdý. Yeni bir çaðrýyla oluþan Bush ve NATO Karþýtý Birlik çalýþmalarý Ýstanbul merkezli sürdürüldü. Son ana kadar eylemin bölünme ihtimaline karþý güçlü bir karþý duruþ sergilendi ve neticede Bush'un Ankara'ya geliþinde ve NATO zirvesinin Ýstanbul'daki toplantýsýnda Kadýköy'de ortak ve birleþik eylemler gerçekleþtirildi. Daha sonrasýnda kiþi ve kurumlar, kendi anlaþtýklarý eylemleri yaptýlar. Bu kampanya, Kadýköy'de 50 bin kiþilik bir katýlým saðladý. Bu sürece BAK ve ISHK bölünmüþlüðü ile gidilseydi eylemlere katýlýmýn çok daha zayýf olacaðýný diðer bölünmüþ eylemlere katýlýmý göz önüne alarak söyleyebiliriz.
Kürt kardeþlerimize açýk çaðrý
1 Mart Koordinasyonu'nun içinde aktif olarak yer alan Kürt aktivistler, savaþ karþýtý eylemlerde kendi adil barýþ taleplerini ve kimliklerini öne çýkardýklarý için eleþtirildiler. Toplumda var olan Türk milliyetçiliðine solun da yer yer teslim olan tutumlarý, Kürt mücadelesinin savaþ karþýtý eylemlere kitlesel katýlýmýný engelliyor. kazanýlýncaya kadar sürdürülmesi gerektiðini düþünüyorlar. Bu, sendikal liderliði de etkAncak bu, þu an bizim için bir bahane iliyor; en büyük sendika federasyonu UNISON'un Ýskoçya bölgesi yetkililerinden Dave Watson, Ýþçi Partisi'ne yapýlan politik fon ödemelerini durdurduklarýný açýkladý. PCS gibi olmamalý. Egemenler, yine anti-Kürt daha militan sendikalar ise yerel seçimlerin yapýlacaðý 4 Mayýs günü greve gitmek istiy- propagandayla Türk-Kürt hepimizi Irak ve Ýran bataklýðýna çekmeye çalýþýyor. or.
Emeðe Saygý ! 4 Mayýs'ta Ýngiltere ve Galler'de yerel seçimler, Ýskoçya Parlamentosu için de bazý bölgelerde ara seçimler yapýlacak. Ýþçi Partisi'nin solunda savaþ ve neo-liberalizme karþý kurulan seçim alternatifi Respect'in (Saygý) ciddi bir kazanýmla çýkmasý bekleniyor. Savaþ karþýtý milletvekilli George Galloway, genel seçimlerde Respect adayý olarak parlamentoya girmiþti. Emeklilik yaþýnýn yükseltilmesine karþý kampanya yapmayý sürdüren Respect 17 seçim bölgesinden 51 aday çýkarttý. Bunlarýn arasýnda dört Türk ve Kürt kökenli de bulunuyor. Londra'nýn Clisold bölgesinden aday olan Kürt kökenli Aslý Demirel, "Respect demokrasi mücadelesine liderlik yapýyor. Irak savaþý ve hizmetlere yapýlan kesintiler hepimizi etkiliyor. Kendi toplumlarýmýzýn içinde politik bir mücadele sürdürüyoruz.” diyor.
Bunda o kadar kararlý görünüyorlar ki, AB süreci için yapýlmýþ kimi 'demokratik makyajlar'a bile önem vermiyorlar. Ampul Tayyip'in hükümetini ve savaþ çýðýrtkaný generalleri durduramazsak, savaþ planlarýndan en önce ve en fazla Kürtler etkilenecek. Savaþa karþý birlikte mücadele, imha politikalarýna ve Türk toplumunda etkili olan milliyetçi rüzgara set çekmekte ciddi bir fýrsat sunuyor. Bunu deðerlendirmek zorundayýz.
04-07 Mayýs A vrupa Sos yal Forumu Atina’da...
aktörler arasýnda yer almak istiyorlar. Bu savaþý ve Türkiye'nin ortaklýðýný durdurmak zorundayýz! Hatýrlayalým; 1 Mart 2003 Tayyip'i durdurmuþtuk. Yine baþarabiliriz. Türkiye'de insanlarýn bir araya gelip mücadele etmeye baþlayacaklarý en elveriþli nokta savaþ ve iþgal karþýtlýðý olacaktýr. Irak savaþý öncesinde de Tayyip ve generaller Kürt kartýný defalarca öne sürdüler ve buradan da Irak'a girme hayalleri kurdular; hatta Eylül 2003'te sýnýrlý bir tezkereyi de meclisten geçirmeyi becerdiler. Türk toplumunda anti-Kürt milliyetçilik uzun zamandýr güçlü olmasýna raðmen, yine de Tayyip ve generaller, topluma bir türlü Irak iþgali hayallerini kabul ettiremediler. Toplumdaki savaþ karþýtý hissiyat hala yüksek. Bu hissiyat bizim için temel veri olmalýdýr; ancak, bunun sayesinde sistemin yarattýðý savaþ vahþetine, yoksulluða ve ayrýmcýlýða karþý gerçek bir birleþik cephe kurabiliriz. Ortak bir talep etrafýnda bir araya gelerek mücadeleye atýldýðýmýzda, kendimizi diðer konularda da güçlü hissediyoruz. Vietnam'ýn iþgali sýrasýnda Amerikalý bir yönetici, bunun adýný çok iyi koydu: 'Domino Etkisi'…Bu yüzden þu anda böylesi bir birliðin (þu veya bu þekilde)
önünü týkayanlar ve/veya önünü týkayanlara karþý güçlü bir karþý çýkýþ ortaya koymayanlar, aslýnda bu bölünmüþlüðün bir parçasý haline geliyorlar. Bu da kendi mezarýmýzý kazýp içine girmekten farksýzdýr.
Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu (BAK), 1 Mart 2003 Büyük Kýzýlay Mitingi'nden sonra kuruldu. O döneme kadar örgütlü ve örgütsüz insanlar, kendilerini birleþik Irak'ta Savaþa Hayýr Koordinasyonu içinde ifade ediyorlardý. Elbette bu koalisyonun içinde çok deðiþik geleneklerden ve örgütlerden (veya örgütsüz olma fikrinden) etkilenen insanlar vardý ve bu doðal olduðu kadar olumluydu da. Daha sonra Küresel BAK'ý oluþturacak olan aktivistler, küresel direniþ perspektifini Türkiye'de de oluþturmak için giriþimde bulundular; bu, kendi baþýna olumlu bir giriþimdi. Küresel düzeyde yükselen mücadelenin, özellikle yeni bir aktivist kuþaðýný etkilediði tespiti ve bu aktivistlerin de kendilerini ifade edebilecekleri araçlarý inþa etme
giriþimi doðruydu. Bu projede hatalý olan taraf, 'çeþitliliðin birliðini' ve dayanýþmayý öne çýkararak ortaya çýkan küresel hareketi, kimi grup, örgüt ve anlayýþlardan uzaklaþarak, hareketi bölerek, belli örgütlerin kontrolünde inþa etmeye çalýþmaktý. Bu, küresel direniþin ruhuna aykýrýdýr. Þu anda Küresel BAK ismi, örgütlü-örgütsüz pek çok insanýn (buna küresel direniþ diyen aktivistlerin ciddi bir kýsmý da dahildir) aðzýnda, "bölünmüþlük" lafýyla beraber anýlýr oldu. Bu hissiyat, herkesin, "tekrar birleþiyorlar mý?" diye umutlandýðý son 18 Mart eyleminde, Küresel BAK'ýn ve Koordinasyon'un son anda kendi eylemlerini yapmaya karar vermeleriyle yeniden tescillendi.
BAK, Koordinasyon sürecinden ayrýldýktan sonra Irak'ta Ýþgale Hayýr Koordinasyonu da sýnýrlý sayýda sol örgütü bir araya getiren bir platform halini aldý ve bileþenlerini birer birer kaybetmeye baþladý. Týpký BAK gibi Koordinasyon da bölünmüþlükle birlikte anýlýyor. 18 Mart eyleminin ardýndan pek çok devrimci "BAK, eylemi kendisine yazmak istedi, bu yüzden eylem komitesi isminin altýna Koordinasyon imzasýný kabul etmedi. 18 Mart'ý bölen BAK'týr" diye düþünüyor. Peki, buradan hareketle "biz de kendi
devrimci eylemimizi yaparýz" anlayýþýyla hareket etmek doðru mudur? Böyle yaparak ABD'yi ve Türk egemenlerini durdurabilir miyiz? Veya "biz devrimciyiz, kendi eylemimizi yaparýz" deseydik, tezkereyi durdurabilir miydik? BAK'ýn veya Koordinasyon'un tek baþlarýna inþa ettikleri eylemlerle, bizim etkili sonuçlar yaratamayacaðýmýz ortada. 'Önce bölen olmamak' yetmez; ayrýca bölmeye çalýþanlara da bu fýrsatý vermemek için etkili birlik politikalarý hayata geçirmek de gerekir.
Küresele doðru 'BAK'
"Irak'ta-Ýran'da Ýþgale Hayýr" sloganý yalnýz atýlmaz
Ka zanmak o kadar mümk ün ki...
4
T a r i h s e l B a þ k a l d ý r ý : 1 M a y ý s “Biz Kazandýk, Siz de Kazanabilirsiniz” 1 Mayýs gösterilerinden baþlaÖðrencilerin ve iþçilerin iki buçuk ay Thibault, yarak CNE'ye karþý mücadele edeceklerini
Bu yýl 1 Mayýs'a nükleer savaþ, iþgaller ve
Kürt halkýný imha tehditlerinin olduðu bir dönemde gidiyoruz. Egemenler, küresel rekabet adýna kapitalist vahþeti 'normalleþtiriyor', barýþ ve refah taleplerimizle adeta dalga geçiyorlar. Bu böyle gitmemeli. Böylesi bir ortamda 1 Mayýs'ta iþ býrakýp alanlarý doldurmak, güçlü bir mücadele için birleþik bir 1 Mayýs inþa etmek her zamankinden daha önemli.
Tarihsel baþkaldýrý
1 Mayýs, bugün yeniden olaðanlaþtýrýlan haksýzlýk, kötü iþ koþullarý ve çalýþma zamanýnýn 13-14 saat olmasýna karþý bir baþkaldýrý olarak baþladý.19. Yüzyýl'da tüm dünyada iþçi sýnýfý çok kötü çalýþma ve yaþam koþullarýyla karþý karþýyaydý. Saðlýksýz barýnma ve yetersiz beslenme gibi sorunlarla birlikte çalýþma saatleri çok uzun ve çalýþma koþullarý çok aðýrdý. Kadýnlar ve çocuklar en aðýr iþlerde günde 13-14 saat çalýþmak zorundaydýlar. Bu koþullar altýnda 8 saatlik iþgünü iþçiler için en önemli taleplerden biriydi. 21 Nisan'da Avustralyalý iþçiler 8 saatlik iþgünü talebiyle bir günlük iþ býrakma kararý alýrken, 1 Mayýs ilk kez Amerikalý iþçilerin ayný taleple 1 Mayýs 1886'da greve çýkmasýyla kutlanmaya baþlandý. Yüz binlerce iþçi bu mücadelenin parçasýydý. 1890'da ise tüm dünyada 1 Mayýs iþçi bayramý olarak kutlanmaya baþlandý ve önemini hiçbir zaman yitirmedi. Rosa Lüksemburg'un söylediði gibi: "Ýþçilerin burjuvazi ve egemen sýnýf karþýsýndaki mücadelesi devam ettiði ve talepleri karþýlanmadýðý sürece, l Mayýs, iþçi sýnýfýnýn bu taleplerinin her yýl dile getirildiði gün" olacaktý.
1 Mayýs tarihinden
1 Mayýs 1916 Almanya'da iþçilerin savaþa
süren mücadelesiyle Fransýz hükümetinin genç iþçilerin istihdamý konusundaki programý (CPE) yenilgiye uðratýldý. Bu, sað için ciddi bir yenilgi; tabandan örülen kitlesel öðrenci ve iþçi hareketi için muhteþem bir zaferdir. Hükümet, sokak hareketini bölmeye ve bastýrmaya çalýþýrken, hareket kitleselleþerek güçlendi. Hareketin öðrenci kanadý bir koordinasyon komitesi tarafýndan örgütlenildi. Her Portekiz; 1 Mayýs 1974 üniversiteden ve yüksekokuldan delegeler karþý alanlara çýktýðý yýl oldu. Karl düzenli olarak toplanarak, hareketin nasýl Liebknecht kürsüden "Kahrolsun savaþ, inþa edileceðine karar verdiler. kahrolsun hükümet" diyen konuþmasýný Kara ve demiryollarýný kapatan gösteyapýyordu. Liebknecht'in tutuklanmasýnýn riler, patronlarýn gözünü korkuttu. ardýndan 55 bin metal iþçisi serbest býrakýlCPE, temel iþçi haklarýna doðrudan bir masý için greve çýktý. saldýrýydý. Sendikalar, baþýndan itibaren 1 Mayýs 1943'te Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnbu yasa tasarýsýna karþý çýkmýþlardý. Ýþ da, Varþova Gettosu'nda Yahudi iþçi ve yokyaþamýnýn ilk iki yýlýnda herhangi bir sullarý Enternasyonal söyleyerek bayramgerekçe gösterilmeden iþten atýlma larýný kutladýlar ve faþizme karþý mücadeleye tehlikesinin, sendikal tabaný zayýflatacaðý ivme kazandýrdýlar. çok açýktýr. CPE'nin çöpe atýlmasý, geçen Portekiz 1926'dan baþlayarak faþist diktatöryýlki AB anayasasýnýn referandumla redlükle yönetiliyordu. Sendikalarýn ve partidedilmesinin üzerine geliþti. Sað lerin kapatýldýðý, grevlerin yasak olduðu hükümet çok sýkýþmýþ duPortekiz'de 1968 sonrasý iþçi ve öðrenci rumda. Yeni bir neomücadeleleri yükseldi. 1970 sonrasýnda bu liberal reform demücadeleler devam etti. 25 Nisan 1974'te nemesi, yeni yaklaþýk 50 yýldýr iktidarda olan faþist dikpatlamalarý tatörlüðün yýkýlmasýnýn ardýndan, 1 Mayýs'ta tetikleye100 bin kiþi Lizbon sokaklarýný doldurdu. O bilir. yýlki 1 Mayýs gösterilerine yarým milyon iþçi Hareket, katýldý. þimdi Osmanlý zamanýnda 1 Mayýs, ilk kez 1906'da önüne kutlanmaya baþlandý. Ýstanbul'da ilk kez yeni bir 1912'de kutlandý. 1924'te 1 Mayýs kutlagörev malarý hükümet tarafýndan yasaklandý. koydu: 1976'da DÝSK'in organize ettiði 1 Mayýs gösVerili terileri Taksim'de gerçekleþti. 1 Mayýs tekrar yasalara alanlarda kutlanmaya baþlandý. 1977'de 500 göre 14 yaþýnbin kiþinin katýldýðý 1 Mayýs kutlamalarýnda daki çocuklar polisin kalabalýða ateþ açmasý sonucu 37 kiþi çýrak olarak hayatýný kaybetti. çalýþtýrýlabiliyor; 15'indeBugün de mücadelenin terörize edilmek kiler gece bile çalýþtýrýlabiliyor. istendiði bir ortamdayýz. Buna izin vermeye20'den az iþçi çalýþtýran patronlar herceðimizi en net þekilde ifade etmek için 1 hangi bir gerekçe göstermeden iþçi ataMayýs alanlarýný doldurmalýyýz. Bütün biliyor. Öðrenci Koordinasyonu, CNE mücadele tarihimizin de gösterdiði gibi olarak bilinen bu uygulamalarýn da "Mücadele eden yenilgiye uðrayabilir; ortadan kaldýrýlýncaya kadar mücadeleyi etmeyen zaten yenilmiþtir!" sürdürme kararýný açýkladý. Sendika feSimin Gürdal derasyonu CGT'nin lideri Bernard
“Ýþçi sýnýfý politikalarý geri döndü!”
Ýngiltere'de bir buçuk milyon iþçi emeklilik yaþýnýn yükseltilmesine karþý 28 Mart'ta greve çýktý. Ýþçi Partisi, patronlar ve medya neye uðradýklarýný þaþýrdýlar. Ýþçilerin sosyal güvenlik kazanýmlarýný 'yarým asýr öncesine geri götürmek' isteyen Blair'in neo-liberal Britanyasý'nda artýk böyle þeyler olmamasý gerekiyordu… Saldýrý yerel yönetim çalýþanlarýnýn emeklilik haklarýna bir saldýrýydý, ancak grev ve gösteriler yerel yönetimler ile sýnýrlý kalmadý ve 11 ayrý sendikanýn ortak çalýþmasý olarak örgütlendi; yeni grev ve gösterilerin yolda olduðu açýklandý. Yerel yönetim çalýþanlarýna yapýlan saldýrýnýn ardýnda patronlarýnýn emeklilik yaþýný AB çapýnda 70'e çýkarma hedefi bulunuyor. Almanya'da Merkel hükümeti de emeklilik yaþýný 67'ye çýkartma çalýþmalarýný sürdürüyor. Saldýrýnýn yerel yönetimler ile sýnýrlý kalmayacaðý ve genelleþeceði gerçekliði ortak bir tutumun geliþtirilmesine zemin oluþturdu. Milletvekilleri emeklilik yaþý 65 olmasýna raðmen, 60'ýnda da emekli olabiliyor. Grevden sonra sendika liderliklerinin bir kýsmý hükümet ile uzlaþma yollarý ararken, tabandaki iþçiler ve kamu çalýþanlarý, grev ve eylemlerin Fransa'da olduðu gibi zafer
deklere etti. Bir baþka sendika federasyonu FO da CNE'yi kabul etmeyeceklerini açýkladý. Nick Barrett - Fransa
"Onlarý Sokakta Yendik!" “CPE zaferinin bir son deðil, yeni bir baþlangýç olduðunu anlamamýz gerek. 2003'te emeklilik haklarýnýn týrpanlanmasý konusunda hareketin uðradýðý yenilgiden sonra yeni bir mücadele kapýsý açýldý. Bu dönem AB anayasasýnýn reddiyle baþladý. O dönemde bize küreselleþme gerçeðini kabul etmemiz gerektiði, anayasanýn kaçýnýlmaz olduðu söylenmiþti. "Hayýr" oyuyla onlarý sandýkta yenilgiye uðrattýk; CPE mücadelesiyle de onlarý sokakta da yenebileceðimizi gösterdik.” Basile Pot - Demiryolu iþçisi “Güvenimiz Arttý” “Üç milyon öðrenci sokakta, grev ve boykottaydý. Bu grev ve gösterilerin baþlýca etkisi güvenimizi yükseltmek oldu. Hareketin içinde Sosyalist Parti etrafýnda güçlü bir reformist kanat var. Ancak insanlar hem grev hem de sembolik eylem ihtiyacýnýn farkýndalar. Mayýs 1968 genel grevi, yerel düzeyde iþçilerin güveni sayesinde gerçekleþmiþti. Bizler de demiryolu istasyonlarý, hastaneler, fabrikalar ve diðer iþyerlerini ziyaret ederek grevi inþa ettik. Buradan güveni yükseltmeye çalýþtýk. Bizler de Sorbonne öðrencileri arasýndaki örgütlenmeye devam ediyoruz. 2-3 günde bir 150-400 öðrencinin katýldýðý kitlesel toplantýlar düzenledik. Gösterilerin dinamizmini yüksek tuttuk. Neredeyse her gün eylem yaptýk.” Daniele Obono - Öðrenci
5
Birlik; ne olursa olsun birlik...
Mesut Çelebioðlu
Savaþýn Yüzyýlý-Mücadelenin Yüzyýlý 2000'li yýllar savaþ vahþetine, neo-liberal yoksullaþtýrma politikalarýna karþý büyük öfke patlamalarý ve isyanlarla yaþanýyor. Anti-kapitalist hareket Seattle sonrasý hýzla tüm dünyaya yayýldý. Arjantin, Uruguay ve Bolivya'da yoksullarýn öfkesi patladý. Venezüella emperyalizme bir baþkaldýrý simgesi oldu. Brezilya, Þili ve son olarak Peru'da sol hükümetler iþbaþýna geldi. Geçen yýl, Fransýz iþçi sýnýfý ve yoksullarý, neo-liberal AB anayasasýný güçlü bir "Soldan Hayýr" kampanyasýyla engellediler. Fransa, Ekim'de göçmen varoþlarýnýn ayaklanmasýyla, martta da gençlerin iþ güvencesini ortadan kaldýran yasaya karþý iþçi ve öðrencilerin ortak eylem ve grevleriyle çalkalandý. Özellik-
Savaþ karþýtý bir birlik örneði:
le iþ yasasýna karþý yürütülen eylemlilik tam bir zaferdi. Ýngiltere'de nisan ayýnda emeklilik haklarýnýn gasp edilmesine karþý büyük bir grev dalgasý yaþandý; Ýngiliz devrimcileri bunu "iþçi sýnýfý politikalarýnýn geri dönüþü" diye adlandýrýyorlar. Ýtalya, Ýspanya ve Almanya'da son 3 senedir birbiri ardýna geniþ katýlýmlý genel grevler yapýlýyor. ABD'nin Ortadoðu ve ötesini savaþla yeniden þekillendirerek dünya egemenliðini yeniden tesis etme çabasý tüm dünyada dev bir savaþ karýþtý hareketin ortaya çýkmasýna neden oldu. Birliðin adresi: Savaþ ve iþgal karþýtlýðý ABD þu anda Ýran'ý vurmaya hazýrlanýyor. Türk egemenleri, ABD'nin Ortadoðu'yu iþgal etme planlarýnda baþ
Bush'a ve NATO'ya Karþý Birlik Kampanyasý
1 Mart 2003 eyleminden sonra, Türkiye'de savaþ karþýtý hareket bölündü. Bu yüzden savaþý ve iþgali durduramamanýn verdiði moral bozukluðu, Türkiye'de daha aðýr hissedildi. Bu moral bozukluðuna bir set çekme ihtiyacýyla, önce Ankara'da bir araya gelen bir dizi sendikacý ve aktivist, Haziran 2004'te Ýstanbul'da yapýlacak olan NATO zirvesini ve bu zirveye katýlmak için Türkiye'ye gelecek olan Bush'a karþý birleþik bir kampanya baþlattý. Kampanya, kendisini sadece BAK veya sadece ISHK bileþenleriyle sýnýrlandýrmayý deðil, her iki grubu ve bu gruplar dýþýnda kalan kurum ve bireyleri bünyesine katma hedefi güttü. Ankara'da baþlayan süreç hýzla Ýstanbul'a da yansýdý. Yeni bir çaðrýyla oluþan Bush ve NATO Karþýtý Birlik çalýþmalarý Ýstanbul merkezli sürdürüldü. Son ana kadar eylemin bölünme ihtimaline karþý güçlü bir karþý duruþ sergilendi ve neticede Bush'un Ankara'ya geliþinde ve NATO zirvesinin Ýstanbul'daki toplantýsýnda Kadýköy'de ortak ve birleþik eylemler gerçekleþtirildi. Daha sonrasýnda kiþi ve kurumlar, kendi anlaþtýklarý eylemleri yaptýlar. Bu kampanya, Kadýköy'de 50 bin kiþilik bir katýlým saðladý. Bu sürece BAK ve ISHK bölünmüþlüðü ile gidilseydi eylemlere katýlýmýn çok daha zayýf olacaðýný diðer bölünmüþ eylemlere katýlýmý göz önüne alarak söyleyebiliriz.
Kürt kardeþlerimize açýk çaðrý
1 Mart Koordinasyonu'nun içinde aktif olarak yer alan Kürt aktivistler, savaþ karþýtý eylemlerde kendi adil barýþ taleplerini ve kimliklerini öne çýkardýklarý için eleþtirildiler. Toplumda var olan Türk milliyetçiliðine solun da yer yer teslim olan tutumlarý, Kürt mücadelesinin savaþ karþýtý eylemlere kitlesel katýlýmýný engelliyor. kazanýlýncaya kadar sürdürülmesi gerektiðini düþünüyorlar. Bu, sendikal liderliði de etkAncak bu, þu an bizim için bir bahane iliyor; en büyük sendika federasyonu UNISON'un Ýskoçya bölgesi yetkililerinden Dave Watson, Ýþçi Partisi'ne yapýlan politik fon ödemelerini durdurduklarýný açýkladý. PCS gibi olmamalý. Egemenler, yine anti-Kürt daha militan sendikalar ise yerel seçimlerin yapýlacaðý 4 Mayýs günü greve gitmek istiy- propagandayla Türk-Kürt hepimizi Irak ve Ýran bataklýðýna çekmeye çalýþýyor. or.
Emeðe Saygý ! 4 Mayýs'ta Ýngiltere ve Galler'de yerel seçimler, Ýskoçya Parlamentosu için de bazý bölgelerde ara seçimler yapýlacak. Ýþçi Partisi'nin solunda savaþ ve neo-liberalizme karþý kurulan seçim alternatifi Respect'in (Saygý) ciddi bir kazanýmla çýkmasý bekleniyor. Savaþ karþýtý milletvekilli George Galloway, genel seçimlerde Respect adayý olarak parlamentoya girmiþti. Emeklilik yaþýnýn yükseltilmesine karþý kampanya yapmayý sürdüren Respect 17 seçim bölgesinden 51 aday çýkarttý. Bunlarýn arasýnda dört Türk ve Kürt kökenli de bulunuyor. Londra'nýn Clisold bölgesinden aday olan Kürt kökenli Aslý Demirel, "Respect demokrasi mücadelesine liderlik yapýyor. Irak savaþý ve hizmetlere yapýlan kesintiler hepimizi etkiliyor. Kendi toplumlarýmýzýn içinde politik bir mücadele sürdürüyoruz.” diyor.
Bunda o kadar kararlý görünüyorlar ki, AB süreci için yapýlmýþ kimi 'demokratik makyajlar'a bile önem vermiyorlar. Ampul Tayyip'in hükümetini ve savaþ çýðýrtkaný generalleri durduramazsak, savaþ planlarýndan en önce ve en fazla Kürtler etkilenecek. Savaþa karþý birlikte mücadele, imha politikalarýna ve Türk toplumunda etkili olan milliyetçi rüzgara set çekmekte ciddi bir fýrsat sunuyor. Bunu deðerlendirmek zorundayýz.
04-07 Mayýs A vrupa Sos yal Forumu Atina’da...
aktörler arasýnda yer almak istiyorlar. Bu savaþý ve Türkiye'nin ortaklýðýný durdurmak zorundayýz! Hatýrlayalým; 1 Mart 2003 Tayyip'i durdurmuþtuk. Yine baþarabiliriz. Türkiye'de insanlarýn bir araya gelip mücadele etmeye baþlayacaklarý en elveriþli nokta savaþ ve iþgal karþýtlýðý olacaktýr. Irak savaþý öncesinde de Tayyip ve generaller Kürt kartýný defalarca öne sürdüler ve buradan da Irak'a girme hayalleri kurdular; hatta Eylül 2003'te sýnýrlý bir tezkereyi de meclisten geçirmeyi becerdiler. Türk toplumunda anti-Kürt milliyetçilik uzun zamandýr güçlü olmasýna raðmen, yine de Tayyip ve generaller, topluma bir türlü Irak iþgali hayallerini kabul ettiremediler. Toplumdaki savaþ karþýtý hissiyat hala yüksek. Bu hissiyat bizim için temel veri olmalýdýr; ancak, bunun sayesinde sistemin yarattýðý savaþ vahþetine, yoksulluða ve ayrýmcýlýða karþý gerçek bir birleþik cephe kurabiliriz. Ortak bir talep etrafýnda bir araya gelerek mücadeleye atýldýðýmýzda, kendimizi diðer konularda da güçlü hissediyoruz. Vietnam'ýn iþgali sýrasýnda Amerikalý bir yönetici, bunun adýný çok iyi koydu: 'Domino Etkisi'…Bu yüzden þu anda böylesi bir birliðin (þu veya bu þekilde)
önünü týkayanlar ve/veya önünü týkayanlara karþý güçlü bir karþý çýkýþ ortaya koymayanlar, aslýnda bu bölünmüþlüðün bir parçasý haline geliyorlar. Bu da kendi mezarýmýzý kazýp içine girmekten farksýzdýr.
Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu (BAK), 1 Mart 2003 Büyük Kýzýlay Mitingi'nden sonra kuruldu. O döneme kadar örgütlü ve örgütsüz insanlar, kendilerini birleþik Irak'ta Savaþa Hayýr Koordinasyonu içinde ifade ediyorlardý. Elbette bu koalisyonun içinde çok deðiþik geleneklerden ve örgütlerden (veya örgütsüz olma fikrinden) etkilenen insanlar vardý ve bu doðal olduðu kadar olumluydu da. Daha sonra Küresel BAK'ý oluþturacak olan aktivistler, küresel direniþ perspektifini Türkiye'de de oluþturmak için giriþimde bulundular; bu, kendi baþýna olumlu bir giriþimdi. Küresel düzeyde yükselen mücadelenin, özellikle yeni bir aktivist kuþaðýný etkilediði tespiti ve bu aktivistlerin de kendilerini ifade edebilecekleri araçlarý inþa etme
giriþimi doðruydu. Bu projede hatalý olan taraf, 'çeþitliliðin birliðini' ve dayanýþmayý öne çýkararak ortaya çýkan küresel hareketi, kimi grup, örgüt ve anlayýþlardan uzaklaþarak, hareketi bölerek, belli örgütlerin kontrolünde inþa etmeye çalýþmaktý. Bu, küresel direniþin ruhuna aykýrýdýr. Þu anda Küresel BAK ismi, örgütlü-örgütsüz pek çok insanýn (buna küresel direniþ diyen aktivistlerin ciddi bir kýsmý da dahildir) aðzýnda, "bölünmüþlük" lafýyla beraber anýlýr oldu. Bu hissiyat, herkesin, "tekrar birleþiyorlar mý?" diye umutlandýðý son 18 Mart eyleminde, Küresel BAK'ýn ve Koordinasyon'un son anda kendi eylemlerini yapmaya karar vermeleriyle yeniden tescillendi.
BAK, Koordinasyon sürecinden ayrýldýktan sonra Irak'ta Ýþgale Hayýr Koordinasyonu da sýnýrlý sayýda sol örgütü bir araya getiren bir platform halini aldý ve bileþenlerini birer birer kaybetmeye baþladý. Týpký BAK gibi Koordinasyon da bölünmüþlükle birlikte anýlýyor. 18 Mart eyleminin ardýndan pek çok devrimci "BAK, eylemi kendisine yazmak istedi, bu yüzden eylem komitesi isminin altýna Koordinasyon imzasýný kabul etmedi. 18 Mart'ý bölen BAK'týr" diye düþünüyor. Peki, buradan hareketle "biz de kendi
devrimci eylemimizi yaparýz" anlayýþýyla hareket etmek doðru mudur? Böyle yaparak ABD'yi ve Türk egemenlerini durdurabilir miyiz? Veya "biz devrimciyiz, kendi eylemimizi yaparýz" deseydik, tezkereyi durdurabilir miydik? BAK'ýn veya Koordinasyon'un tek baþlarýna inþa ettikleri eylemlerle, bizim etkili sonuçlar yaratamayacaðýmýz ortada. 'Önce bölen olmamak' yetmez; ayrýca bölmeye çalýþanlara da bu fýrsatý vermemek için etkili birlik politikalarý hayata geçirmek de gerekir.
Küresele doðru 'BAK'
"Irak'ta-Ýran'da Ýþgale Hayýr" sloganý yalnýz atýlmaz
6 Ozan Ersan
Kardeþime dokunma !
ODTÜ, Boðaziçi, Hacettepe ve
Ankara Üniversitesi öðrencileri olarak, bir süredir çocuklar dahil aðýr kayýplar veren Diyarbakýr'a hem halklarý düþmanlaþtýrýcý politikalara karþý kardeþliðimizi güçlendirmek, dayanýþmamýzý sunmak hem de geliþmeler hakkýnda ilk elden bilgi almak için gittik. Toplam 108 öðrenciydik. Diyarbakýr'da bizi karþýlayan sivil toplum örgütleriyle birlikte Büyükþehir belediyesinde bir basýn toplantýsý yaptýk. Büyükþehir belediyesi baþkan vekilinin konuþmasýnýn ardýndan üniversite temsilcileri kendi bulunduklarý alanlardan dayanýþma mesaj ve mektuplarýný sundular. Toplantýdan sonra gruplara ayrýlarak çeþitli kurumlarla görüþmelere gittik. Bu kurumlar, ÝHD, Göç-Der (zorunlu göç maðdurlarý), Diyarbakýr Barosu, Tuha-Der (tutuklu aileleri), Eðitim-sen, Barýþ Anneleri idi. Ayrýca çatýþmalarda yakýnlarýný kaybeden dört aileye (öldürülen bu insanlarýn yaþlarý 6, 9, 22, 68 ) ve yine olaylar sýrasýnda hayatýný kaybeden Devrimci Demokrasi gazetesi muhabirinin ailesine taziye ziyaretinde bulunduk. 1 2 Ey l ü l v e O H AL'den daha y o ð u n b i r s aldýrý Kurum ve kiþilerle yaptýðýmýz görülmeleri daha sonra birbirimize aktardýk. Aþaðýdakiler bu aktarýmlardan derlenmiþtir: Olaylarýn baþladýðý gün polis görece daha geri bir pozisyondaymýþ. Fakat ikinci gün askerin ve özel timin devreye girmesiyle þehirdeki sivil otorite (valilik vb.) tamamen ortadan kaybolmuþ. Bundan sonra 12 Eylül ve OHAL'de bile görülmedik yoðunlukta bir saldýrý baþlamýþ. Ýki gün içerisinde 570 gözaltý ve 400 den fazla tutuklama olmuþ ve neredeyse tüm bu kiþilere sistematik iþkenceler yapýlmýþ (yapýlmaya devam
G i di þi örgütlemek Diyarbakýr'a gitme fikri Boðaziçi Üniversitesi'nde olaylarýn tartýþýldýðý bir derste öðrenciler ve öðretim görevlisinin aklýna takýlan sorularýn cevabýna yönelik geliþti. "Diyarbakýr hakkýnda bilmek istediklerimiz" haftasý düzenleyen öðrencilerle haberleþmemiz üzerine ODTÜ'de toplantýlar düzenledik. Her birimizin kafasýnda sayýsýz soru iþareti vardý ama herkes gitmek istiyordu… Ortada çok açýkça yürütülen bir haksýzlýk vardý. Dayanýþma zamanýydý. Gidiþi örgütleme sürecinde birçok tartýþma yaþandý. Farklý bir çok grup ve herhangi bir gruba mensup olmayan pek çok kiþi ayný iþ için kollarýný sývamýþtý. Tartýþmalar bizi ortak bir dilde buluþturdu. Gitmeden önce tüm ODTÜ'yü haberdar etmek, katýlýmý saðlamak için bir dizi etkinlik yapmaya karar verdik. Öðretim görevlileriyle de iletiþime geçtik. Ýlk etkinlik Boðaziçili arkadaþlarla ortak-
ediliyor). Göstericilerin üzerine hedef belirtilerek 'paralel ateþ' açýlmýþ. Onlarca kiþi vurulmuþ olmasýna raðmen tutuklanma ve iþkence tehdidi nedeniyle hastanelere gidememiþ. 'Yaðmalama' olayý ise medyada aktarýldýðý gibi fakir gariban esnafa deðil Kürt sorununa tamamen duyarsýz, çoðu AKP'li orta ve üst gelir grubuna mensup iþ sahiplerine yönelik gerçekleþmiþ. Gösterilere katýlým birkaç bin deðil 50 ila 100 bin kiþi civarýndaymýþ. Polisler sapanlarla, silahlarla önlerine gelen bütün evlerin camlarýný kýrmýþ, içerdeki insanlarý terörize etmiþ. Çatýþmalarýn en yoðun yaþandýðý yer Baðlar belediyesi sýnýrlarý içerisinde. Burasý zorunlu göç maðdurlarýnýn ve yoksullarýn oturduklarý bir semt ve 14 yaþ altý çocuk nüfusu oraný yüzde 47. Bunlara 18 yaþ altýndakileri de ekleyince oran ciddi þekilde yükseliyor. Bu çocuklarýn çoðunun hayata dair ilk anýlarý köylerinin, evlerinin, tarlalarýnýn yakýlmasý; anne ve babalarýnýn askerlerce dövülmesi, gece yarýsý yüzleri maskeli insanlarýn evlerine baskýn yapmasý… Herkesin önemle vurguladýðý devletin bir süredir devam ettirdiði Kürt sorununa dönük tutumunda büyük bir deðiþikliðin meydana geldiði yönündeydi. Konuþtuðumuz kiþilerden biri "devletin bundan sonra bu soruna bakýþýný çok net görüyoruz : Çözümleri imha" diyerek konuyu özetliyordu. Baþka bir vurgu ise geleceðe yönelik güvensizlikti: "Gençler halen 'barýþ' diyor fakat þimdiki çocuklar ileride barýþ demeye devam diyebilecekler mi? Bilmiyoruz." Herkes gerginliðin halklar arasýnda bir savaþa dönüþtürülmesinden korkuyor: Onurlu barýþ Konuþtuðumuz insanlarýn ýsrarla söyledikleri þey hep aynýydý: BARIÞ.
laþtýðýmýz metni tüm okula daðýtmak oldu… Ayrýca tüm hafta boyunca, ellerimizde konuya dair dövizlerle kampusta oturma eylemleri yaptýk, "Diyarbakýr'ý Tartýþýyoruz" baþlýklý bir forum düzenledik. Haftanýn sonunda gitme vakti geldiðinde, (14 Nisan Cuma) bize destek verenlerle birlikte Kýzýlay Yüksel caddesinde bir basýn açýklamasý yaptýk ve "Kardeþime Dokunma" diyerek yola çýktýk.
ODTÜ
Fakat devlete zorla itaate dayanmayan "onurlu bir barýþ" istiyorlar. Temel taleplerinin kabul edildiði, eþitlik ve kardeþliðe dayanan bir barýþ. Yine konuþtuðumuz insanlardan birisi meseleyi þöyle özetliyordu: "20 yýl da sürse 50 yýl da sürse bu iþ masa baþýnda bitecek" Bizi þöyle tanýmlýyordu ayný kiþi "son 15 gün içinde baþýmýza gelen en güzel þey sizsiniz". Herkesin bizden ortak olarak isteði bir þey vardý: Gidin ve buradakileri, gerçekleri, anlatýn. Çünkü kendi deyimleriyle, onlar anlatýnca kimse inanmýyordu. Biz anlatýrsak belki inanabilirlerdi. Barýþ annelerinden birinin söylediði gibi "bütün annelerin göz yaþlarý ayný renktir". Artýk hiçbir anne aðlamasýn istiyorlar ve Türkiye'deki annelere þunu söylememizi istiyorlardý: burada hiçbir paþanýn, hiçbir zenginin, hiçbir bürokratýn çocuðu ölmedi, ölenler hep 'bizim' çocuklarýmýzdý. 'Orada' yaþanlarý 'buradakilere' anlatmak ve imha politikalarýna doðru bu gidiþe dur demek, onurlu bir barýþý zeminin oluþmasý için çaba göstermek hepimizin sorumluluðu. Türkiye muhalefetinin bu dönemde yapmasý gerekenler için bir adým attýðýmýzý hissediyoruz. Dört üniversiteden 108 öðrenci kardeþleþmek ve insanlarýn ne düþündüklerini öðrenmeye gittik. Ve öðrendik: Ýnsanlar onurlu bir BARIÞ istiyorlar. Israrla anlatmaya devam edeceðiz…
Yolculuk sýrasýnda hepimizde az da olsa bir gerginlik vardý. Boðaziçililer bizi Ankara çýkýþýnda bekliyorlardý. Onlarla buluþup beraber yola koyulduk. Diyarbakýr'a 30 kilometre kala otobüslerimiz durduruldu ve sýký bir aramadan geçirildik. Ciddi bir sorun çýkmadan yola devam ettik ve þehrin giriþinde çeþitli siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileriyle buluþtuk.
Diyarbakýr - basýn açýklamasý " B a r ýþ i ç i n ç o c u kl a r ým ýz ý n öl m e s i m i g e re k i y o r ? " Diyarbakýr Belediyesi'nde yapýlan basýn açýklamasýndan sonra on kiþilik bir ekip olarak Tutuklu Yakýnlarý Derneði'ne gittik. Dicle Üniversitesi'nden bir öðrenci bize kýlavuzluk ediyordu. Derneðin baþkaný bize olanlarý anlatmaya baþladý. Sayýlar veriyordu ve bunlar ölümü taþýyordu. Ölümün anlatýldýðý küçücük bir odada dernek üyeleri bize kardeþlik istediklerini söylüyorlardý. Altý yaþýnda bir çocuðun nasýl öldürüldüðünü anlatýrken bizim verdiðimiz desteðin öneminden bahsediyordu. Umutlu olduklarýný görebiliyordum. Sorduðumuz her soru, paylaþtýðýmýz her þey onlarý mutlu ediyordu. Baþka bir dernek üyesi oðullarýnýn mücadelesinden bahsetti. "Barýþ için çocuklarýmýn ölmesi mi gerekiyor?" diye sordu. "Biz kendi dilimizi konuþmak istiyoruz; biz daðdaki gençlerin inmesini istiyoruz. Batýdaki herhangi bir Türk vatandaþýnýn sahip olduðu haklara sahip olmak istiyoruz. Siyasi bir güç olarak varlýðýmýzýn kabul edilmesini istiyoruz. Bütün bunlar çok mu? 78 yaþýndaki bir adamýn, gencecik çocuklarýn öldürülmesini gerektirecek kadar imkansýz mý? Batýdaki insanlar neden hiç devletlerinin yalan söyleyebileceklerini düþünmüyorlar; hep biz mi yalan söyledik?" Etrafýmdaki insanlara baktým; bizim için bu sorularýn cevabý netti ve biz, zaten döndüðümüzde okullarýmýzda, arkadaþlarýmýza bu sorularýn cevabýný verecektik. Baþka bir dernek üyesi, Türkçe'yi doðru düzgün bilmediðini ve çok cahil olduðunu söyleyerek baþladý söze. "Ben biliyorum ki, burada Kürt halkýný öldürürlerken, sizin geldiðiniz yerlerde de Türk halkýna baský yapýyorlar!" Bu adam mý, yoksa gazetelerde her gün Kürtler'in kellesini isteyen veya öldürülmelerine ses çýkarmayan kimi 'aydýnlarýmýz' mý daha cahil diye düþünmeden edemedim. Dinledik, konuþtuk, yaþamanýn ne kadar zor olabileceðini gördük ve neden orada, onlarýn yanýnda olduðumuzu daha da iyi kavrayarak oradan ayrýldýk. Dönüþ yolculuðunda herkes çok daha emindi ve bence çok daha umutluydu. Kanlý elleriyle bir halký katleden, birada yaþayamayacaðýmýzý haykýran devletin deðil; "Biz düþman deðiliz, insanca bir yaþam ve barýþ istiyoruz" diyen insanlarýn yanýndaydýk. Gitmekten korktuðumuz yere, gitmekten korkmamak için, oraya gittik ve barýþ söylemimizi buraya taþýyoruz. Özlem Gitmez
Irak:
“ Ýþgale karþý dimdik durmalýyýz ”
Þeyh Hasan al-Zarkani Irak'ta yaþananlarý bir 'iç savaþ' olarak tanýmlamayý þu an için doðru bulmuyorum. Ancak böylesi bir çatýþmanýn baþlangýcýna tanýk olduðumuzu kabul etmek zorundayýz. Cami ve ibadet yerlerine saldýrýlar ile etnik temizlik olaylarý yaþanýyor. Þii aileleri Sünni bölgeleri terk etmek durumunda kalýyor. Þii Sadr hareketi olarak bu olaylardan üç kesimin sorumlu olduðunu düþünüyoruz. Bunlarýn baþýný da iþgalciler çekiyor. Ýkincisi Baascýlar ; üçüncüsü de Ebu Musab el-Zarkavi etrafýndaki aþýrý sekter örgütlenmedir. Ýþgalciler, Baascýlarýn ve Zarkavi'nin önünü açtýklarý için yaþananlardan tümüyle sorumludurlar. Halbuki, etnik ya da dini gerginliðin toplumumuzda derin kökleri yoktur. Çok sayýda Iraklý ailenin fertleri farklý din veya etnik kökenden gelmektedir. Sünni ve Þiilerle; Arap, Kürt ve
Türkmenler iç içe geçmiþ kesimlerdir.
bir kesimi itiyorlar. Mevzi kaybeden
sekterizmi özendiriyor. Politikacýlar
için aþýrý pozisyonlara sürükleniyorlar.
kesimleri için çalýþmaya yöneliyorlar.
sorunu da büyüdü. Ýþgalin sürmesi ve
iþbirliði aracýlýðýyla "birlikte yaþa-
Kendi ailem bile buna bir örnektir. Ben
kesimler varlýklarýný ortaya koymak
amcam da Sünni bir Kürt ile evli. Bir
Politik durum kötüleþirken güvenlik
Þiiyim. Üç halam da Sünnilerle,
dayýmýn eþi Türkmen diðerinin de
7
bütün Iraklýlar için deðil sadece kendi
Herkesin yararýna olan bir diyalog ve manýn" yolunu bulmak Iraklý bütün
politik partilerin sorumluluðudur.
Sadr Hareketi olarak sekterizme karþý
mücadele ediyoruz. Buna hizmet eden
deklarasyonlarýn dýþýnda Þii ve
Sünnilerin iþgale birlikte karþý çýktýklarý gösteriler, yürüyüþler, toplantýlar
örgütlüyoruz. Þii ve Sünnilerin birlikte
ibadet etmesinin koþullarýný oluþturuy-
oruz. Farklý örgütlenmeler arasýnda
baðlarý da güçlendirmeye çalýþýyoruz. Müslüman Ulema Birliði, Irak Ýslam Partisi gibi bir çok Sünni, sosyal ve
Sünni. Kýz kardeþim de bir Sünni ile
iþgalcilerin Irak halkýna yönelik
politik grupla sürekli irtibat halindeyiz.
Sünni ve Þiileri birlikte görebilirsiniz.
sempatiyle bakanlar arasýnda þiddetli
Mukteda el-Sadr bütün Þii ve Sünnileri
evli. Irak'ýn neresine giderseniz gidin
geliþtirdiði tutumlar sekter gruplara
Farklý dini ve etnik kesimler arasýndaki
tepkilere neden oldu. Þiddet ortamýný
bazen bir kesime yakýnlaþýyor, diðer
yelerinin etnisiteye göre daðýtýlmasý da
gerginliðin nedeni iþgaldir. Ýþgalciler
iþgal körüklüyor. Hükümet sandal-
Samara'daki patlamalardan sonra
sekterizme karþý durmaya ve birlikte
ibadet etmeye çaðýrdý.
Kahire Konferansý toplandý: Türkan Uzun
Emperyalizmle Uzlaþma Yok!
Savaþa ve küreselleþmeye karþý 5. Kahire Konferansý 26-29 Mart'ta 2000'i aþkýn katýlým ile gerçekleþti. Müslüman, Nasserci ve Sosyalist yapýlar ve "Kifaya" (Deðiþim) ile Ýnsan Haklarý kampanyalarý tarafýndan örgütlenilen konferansa Mýsýr dýþýndan 150 delege katýldý. Bunlarýn arasýnda Ýngiltere'den George Galloway, Filistinli Hamas temsilciler ve Ýran kökenli aktivistler de bulunuyordu. Antikapitalist dýþýnda Türkiye'den Özgür-Der, Saadet Partisi, BAK, Irakta Ýþgale Son Koordinasyonu ve TAYAD temsilcilerinin katýldýðý Kahire Konferansý bu yýl Iraklý iþgal karþýtý sendika ve direniþ temsilcileriyle buluþamadý. Bunun nedeni de Mýsýrlý yetkililerin Irak'tan gelen bütün delegasyonu sýnýrdan geri çevrilmesiydi. Mýsýr'a alýnmayan bir baþka temsilci ise Müslüman Kardeþlerin Ürdün temsilcisi oldu. Savaþa-iþgale-emperyalizme ve neo-liberal küreselleþmeye karþý mücadeleleri deðerlendiren konferans, Irak'taki iç çatýþmalarýn tehlikesine dikkat çekerken Ýran'a saldýrý tehditlerine karþý mücadele çaðrýsýnda bulundu. Konferans, Hamas'ý Filistin halkýnýn seçilmiþ temsilcisi olarak kucaklarken, Hamas temsilcisi Osama Hamden de Ýsrail ile uzlaþmayacaklarýný ifade etti. Ortadoðu'da bir muhalefet odaðý olma yönünü güçlendirdiði gözlemlenen Kahire Konferansý, Mýsýr'da gerçek bir demokrasi mücadelesi için de çekim gücü oluþturuyor. Konferans delegeleri geçen yýl yapýlan ve 30 yýldýr adeta taht kurmuþ olan Hüsnü Mübarek'in geçen sonbaharda yapýlan seçimlerde tekrar iþbaþýna gelmesi karþýsýnda demokrasi mücadelesini sürdürme kararlýlýklarýný
ifade ettiler. Konferans, Mübarek'in yönetimi oðluna devretme çabasýna karþýn sandýkta ve sokakta alternatif oluþturma çalýþmalarý yürütüyor. Öðrenci, iþçi ve tarým forumlarý politik ve ekonomik demokrasi mücadele hedeflerini deðerlendirdiler. Ýþçi forumu özelleþtirmelere karþý yeni bir kampanyanýn ilk çalýþmalarýný baþlattý. Konferans çalýþmalarýný sürdürerek gelecek yýl yeniden toplanacak.
Konferans Deklarasyonu
Irak: - Amerikan ve Siyonist iþgallerine karþý Arap dünyasýnda bir halk stratejisini geliþtirilmesi - Amerikan ve Britanya ürünlerinin boykot edilmesi. - Savaþýn Ýran ve Suriye'ye yayýlmasýna karþý çalýþma yürütülmesi - Direniþ kültürünün yayýlmasý ve Irak direniþine uygulanan ablukanýn kaldýrýlarak özellikle komþu ülkelerden destek almasý - Irak direniþini Irak halkýnýn temsilcisi olarak tanýmak ve Irak'ýn baðýmsýzlýðý ve birliðini savunmak - Ýþgal maðdurlarýyla dayanýþma kampanyalarý baþlatarak, ilaç vb yardýmlarýn toplanmasýný saðlamak. Direniþ destek komiteleri kurmak - Irak'ýn iþgaline karþý düzenli gösterilerin yapýlmasý, yeni iþgal birliklerinin gönderilmesinin durdurulmasý Filistin - Siyonist devletin tanýnmasý yönündeki dayatmalar taviz verilmemesi. 2005 Kahire Konferansý'nda Filistin Kurtuluþ Örgütü'nün yeni politik özneleri kapsayacak þekilde yeniden yapýlandýrýlarak Filistin halkýnýn çýkarlarý ve ulusal bir-
liðini güvence altýna almak. - Mücadelemizin Musevilere karþý deðil Siyonizm'e karþý olduðunu sürekli açýklýða kavuþturmak. - Filistin halkýnýn temel taleplerinden (Kudüs, sýnýrlar ve yurtdýþýnda olanlarýn geri dönüþ hakký) taviz verilmemesi. - Gazze'den geri çekilme olmakla birlikte iþgal sürüyor. - Direniþ politikalarýný sürdürmek ve Filistin örgütlerinin yeni Hükümete davet etmesi konusunda Hamas halkýn desteðini almýþtýr. - Direniþ projesinden taviz verilmemesi ve intihar eylemlerinin kýnanmamasý. - Filistin direniþ yöntemlerinin geliþtirilmesi. - Siyonist devlete karþý ekonomik ve politik boykotun canlandýrýlmasý - Filistin direniþinin desteklemek için Arap haklarý arasýnda bir baðýþ kampanyasýnýn baþlatýlmasý. - Her türlü dayanýþma ve direniþin canlandýrýlmasý - Arap barýþ inisiyatifi veya "Yol Haritasý" adý altýnda giriþimlere karþý çýkmak, Arap Zirvesi'nde Arap hükümetlerinin Siyonist varlýk ile tüm iliþkilerini kesmesi ve Filistin hükümetine yardýmlarýný arttýrmalarý çaðrýsýnýn yapýlmasý. Demokrasi - Deðiþim için yeni bir Arap hareketinin baþlatýlmasý - 25 Mayýs'ýn uluslararasý düzeyde Mýsýr halký ile dayanýþma günü olarak örgütlenmesi - Farklý demokrasi hareketleri ile koordinasyonun güçlendirilmesi - Yargýçlarýn, gazetecilerin, öðretim görevlileri ve öðrencilerin mücadelelerini destekleyen dayanýþma komitelerinin
oluþturulmasý. Ýran ve Suriye'ye saldýrý tehdidi - Ýran ve Suriye'ye karþý saldýrý tehdidine karþý kampanyalarýn örgütlenilmesi - Ýran ve Suriye'ye karþý savaþý engellemek ve direniþi desteklemek için uluslararsý bir ittifakýn kurulmasý - Bölgedeki Amerikan askeri üslerine karþý kitlesel basýnç uygulanmasý - Ýran ve Suriye'ye yönelik tehditlere karþý uluslararasý bir dayanýþma günü (6 Mayýs 2006) örgütlenilmesi - Lübnan ulusal diyaloðunun desteklenmesi, Siyonist iþgale karþý Lübnan direniþinin desteklenmesi, Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1559 Nolu kararýnýn Amerikan ve Batýlý yorumlarýna karþý çýkmak. Son olarak, Konferansa davetlilerinden aþaðýda adlarý belirtilenlerin Mýsýrlý yetkililer tarafýndan ülke alýnmamasýný kýnýyoruz. Abdul Majid Zuneibat, Dr. Sattam AlQaoud, Dr. Osama Matta Zanoun, Dr. Hassan Al-Rabei, Sheikh Majid AlQaoud, Dr. Mohamed Al-Obeidy, Dr. Salem Al-Azawi Katýlýmcýlar, savaþ karþýtý, barýþtan yana, Ziyonizme karþý küresel özellikle de Latin Amerika kampanyalar ile iþbirliðini sürdürmeye karar vermiþlerdir. Bu kampanyalarýn Filistin politikalarýný deðiþtirmeleri ve Filistin halkýnýn iradesini tanýmalarý konusunda kendi hükümetleri üzerine baský yapmaya çaðýrýyoruz. Konferans örgütleme komitesi bu kararlarýn yerine getirilmesi ve Beþinci Kahire Konferansý'na rapor sunmasý konusunda görevlendirilmiþtir.
Bolivyalý Sendikacý:
“ Ýþçi Kontrolünü hedefliyoruz”
çýktý..
Dev bir mücadele dalgasýyla iktidara gelen Evo Morales hükümeti ile hareket arasýnda yeni gerilimler ortaya çýkýyor Cochabamba'da polis; gözyaþartýcý bomba, plastik mermi ve coplarla iþçilere saldýrdý. Havaalaný uçuþ pistlerini iþgal edenler arasýnda, Cochabamba'da su özelleþtirmesine karþý baþarýlý bir mücadeleye liderlik etmiþ olan sendikacý Oscar Olivera da bulunuyordu. Olivera, "Evo, kardeþlerine karþý gaz bombasý kullanýyor" dedi. Ýki sendika militaný Samuel Segas ve Demeizo Sirito: "Yýllar süren kötü yönetim Llyod Aereo Boliviano hava yolarýný 60 milyon dolar borç ile iflasýn eþiðine getirdi. Mücadele, pilot ve copilotlardan baþlayarak bütün çalýþanlarý kapsadý. Cochabamba, Tarijal, Santa cruz ve La Paz havaalanlarýný iþgal ettik. Cochabamba'da þirketi iþçi kontrolü altýna almayý tartýþýyoruz. Dünya iþçilerinin bu çabamýzý destekleyeceklerini umut ediyoruz." Morales sayýsýz protestolara ýlýmlý yaklaþýrken Cochabamba saldýrýsý bir istisna oluþturuyor. Bolivya'nýn ilk yerli baþkaný olan Morales'e destek yüzde 80 oranýnda, yerliler arasýnda ise bu destek daha da yüksek. Daha da önemlisi, Evo Morales baþkanlýðý bölgede son yirmi yýldýr egemen olan neo-liberal politikalardan bir kopuþu temsil ediyor. Morales hükümetinde çalýþma bakaný bir sendikacý, ancak diðer bakanlýklar saðýn elinde. Tabandan yükselen hareket ve mücadeleler Morales hükümeti üzerinde baský oluþtururken yerel ve küresel egemenler de hükümeti yukardan sýkýþtýrýyorlar. Morales verdiði bir demeçte bu durumu þöyle ifade ediyor: "Yoksullar, yerli halk, sosyal hareketler ve iþçilerin yararýna yasalar çýkarmak istiyoruz…ancak baþka bir kanun var.
Bunlar kilitli kapýlar. Bu kilitli kapýlar da, baþkanlýk sarayýndan deðiþim yaratmayý engelliyor…kendimi neo-liberal politikalarýn mahkumu gibi hissediyorum." Havaalaný iþgalinin dýþýnda Cochabamba'da iki günlük genel grev, ulusal düzeyde saðlýk çalýþanlarýnýn iki günlük grevi ile öðretmen ve ulaþým iþçilerinin grev ve eylemleri yaþandý. Hareketin büyük bir kýsmý Morales ile birlikte yaþamaktan mutlu iken, grevler mücadelenin devam ettiðini de gösteriyor. Morales'i iktidara taþýyan hareketin iki temel talebi var: Birincisi hidrokarbon kaynaklarýnýn kamulaþtýrýlmasý ile buradan saðlanan gelirlerin yoksullukla mücadelede kullanýlmasý. ikincisi ise anayasanýn kurucu bir meclis aracýlýðý ile deðiþtirilmesi. Þu anda hareketin bir kesimi kurucu meclisin çaðýrýlmasýný beklerken diðer bir kesim mücadeleyi sürdürüyor. Oscar Olivera ise þunlarý söylüyor: "Kaynaklarýn kamulaþtýrýlmasý ve kurucu meclisin çaðýrýlmasý dýþýnda toprak reformu ihtiyacý var. Zenginlerin halký soymaya ve öldürmeye devam etmesini durdurmak ve iþledikleri suçlarýn hesabýný sormak zorundayýz. Kamulaþtýrmalar da petrol ve gaz tesislerinin ötesine geçerek özelleþtirilmiþ diðer sanayi ve hizmetleri kapsamalý. Morales'in talep edilen düzeyde bir kamulaþtýrmaya yanýt vermeyeceðini düþünüyoruz. Morales, sendikalarýn tabanýný ve sosyal hareketleri kurucu meclisten dýþlamak için sað kanat ile bir uzlaþmaya vardý. Toprak reformunun, büyük toprak sahiplerini hedef almayacaðýnýn çok net iþaretleri söz konusu. Bizce hükümetin yapabileceði þeyler çok sýnýrlý. Taleplerimiz için mücadele etmeye devam etmek zorundayýz."
Meksika:
mayýs 2006 / sayý 38 / fiyatý 50 YKR
Kapitalizme "Ya Basta"
Zapatistalar, Meksika genel seçimleri öncesi anti-kapitalist bir mücadele odaðý inþa ediyorlar. Meksika'da genel seçimler öncesi Zapatistalarýn yürüttükleri 'Baþka Kampanya'sý ivme kazanýyor. Yýlbaþýndan bu yana 1000'e yakýn örgütlenmenin desteðini alan kampanya kapitalizme karþý bir odak yaratma hedefi taþýyor. Bu geliþme Zapatistalarýn politik erke karþý bütünsel mücadeleyi gündemlerine aldýklarýna iþaret ediyor. Kampanya baþladýðýndan buyana ülkeyi dolaþan Zapatistalar, anti kapitalist bir Meksika talebini öne çýkartýyorlar. Chiapas, Yucatan, Veracruz ve Tuxtepec'de düzenlenen gösteriler büyük ilgi topladýðý gibi ulusal düzeyde de gündem oluþturdu. Zapatista lideri Marcos, Tuxtepec'de yaptýðý bir konuþmada temmuz ayýnda yapýlacak baþkanlýk seçimlerinde aday göstermeyeceklerine ve verili partileri de desteklemeyeceklerine açýklýk getrdi. 'Baþka Kampanya' baþkent Mexico City'de sonlanacak. Zapatistalar seçimden sonra sonbaharda uluslararasý bir konferans düzenleyeceklerini açýkladýlar. Baþka bir dünya için baþka bir strateji Zapatistalar, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaþmasý (NAFTA)'nýn yürürlüðe girme tarihi 1 Ocak 1994'te silahlý bir ayaklanma ile tanýnýyorlar. Meksika devriminin ünlü lideri Zapata'dan ismini alan, Maoizm ve Kurtuluþ Teolojisi'nden etkilenen Ulusal Kurtuluþ Ordusu (EZLN) isyaný Meksika devletini yenilgiye uðratmadý ama serbest piyasa kapitalizmine karþý öfkeye ilham kaynaðý oldu. Yerel ve uluslar arasý destek Meksika ordusunun Zapatistalarý ezip geçmesini engelledi. Zapatistalar 2001'de yerel halklara
otonomi talebi ile bütün ülkede yürüyüþler düzenledi. Otonomiye dair yasa önerisi Meksika kongresi tarafýndan reddedildi. Zapatistalar da kurduklarý ve nüfusun neredeyse tümünün yoksul yerli halktan oluþtuðu Chiapas'a geri çekildi. Otonomi fikri iktidarý almadan dünyayý deðiþtirme stratejisine tekabül ediyor. Ne var ki bu, kapitalist devletin hareketi görmezden geleceði anlamýna gelmiyor. Zapatistalar da bu soruna yanýt vermeye çalýþýyor. Temmuz ayýnda yapýlacak baþkanlýk seçimleri, sorunu daha acil bir þekilde gündeme getiriyor. Seçimi, Demokratik Devrim Partisi (PRD) adayý Andres Manuel Lopez Obrador'un kazanacaðý düþünülüyor. Obrador, Brezilya'da Lula hükümeti gibi serbest piyasa yandaþý olarak tanýnýyor. Zapatistalar'ýn 'Baþka Kampanya'sý PRD ile ittifakýnýn bozulduðuna iþaret ediyor. Daha da önemlisi Zapatistalar, bölgesel otonomi taleplerinin ötesine geçerek ulusal düzeyde politika yapmaya yöneldiler. Zapatistalarýn geçen yaz yayýnladýðý Lacandon Ormanlarý deklarasyonu da sadece neo-liberalizmi deðil kapitalizmin kendisini hedef alýyordu. Deklerasyon Meksika yerlilerinin hak mücadelesinin ancak iþçi, köylü ve öðrenci mücadeleleri ile birleþerek ileri gidebileceðine de büyük bir vurgu yapýyordu. Zapatistalarýn otonomculuktan mücadele birliði stratejisi ile ulusal düzeyde politikaya yönelmelerinde Latin Amerika'da yükselen isyan ve deðiþim dalgasýnýn büyük bir etkisi olduðu son derece açýk. Zapatistalar sandýkta bir alternatif oluþturmak istemiyorlar ve anti-kapitalist birleþik mücadelenin nasýl yürütüleceði tartýþmasýnýn da daha olgunlaþtýrýlmaya ihtiyacý var.
21. Yüzyýlda Enternasyonal Sosyalizm, "Latin Amerika ve Devrim" temasýyla yayýn hayatýna baþladý. "Neo-liberalizm ve Ýsyan" makalesinde Türkan Uzun Latin Amerika'da neoliberalizmin geliþimindeki kritik an ve mekanlarý, hangi siyasi koþullar altýnda uygulandýðýný ve ne tür sonuçlar yarattýðýný inceleyerek neo-liberal tarihin sonunu ilan edip edemeyeceðimiz sorusu üzerine duruyor. Mike Gonzales "Bolivya: Bir halk ayaklandý" makalesinde mücadele sürecinin nasýl geliþtiði, ne tür fýrsatlar yarattýðýný irdeliyor. "Venezüella: Daha yürünecek yollar var"da da mücadele öznelerinin egemen sýnýfa karþý Hugo Chávez iktidarýný savunma ile bu iktidarýn bürokrasisiyle mücadele etme dinamiklerine eðiliyor. Chris Harman'ýn "Venezüella'da Devrim ve Reform" ile "Devrim içinde devrim" çalýþmasý mücadele öznelerinin süreci nasýl algýladýðý ve bunu nereye taþýmak istediklerine odaklanýyor. Alfredo Filho Saad ve Sue Branford Brezilya'da Ýþçi Partisi'nin yükseliþi ve girdiði krizi inceleyerek "sol" hükümetlerin neo-liberalizmi kucaklamasýnýn acý sonuçlarýna dikkat çekiyorlar. 21. Yüzyýlda Enternasyonal Sosyalizm’in bu sayýsý Chris Nineham'ýn "Antikapitalizm, Sosyal Forumlar ve Politikanýn Geri Dönüþü" makalesi ile Alex Callinicos ve John Holloway'in "Ýktidarý almadan bu dünyayý deðiþtirebilir miyiz?" sorusunu tartýþtýklarý DSF toplantý metni ile noktalanýyor.