Antikaptalist 8

Page 1

Yıl 1 Sayı 8

Temmuz 2001

350.000 TL

DAHA FAZLA DEMOKRASÝ ÝSTÝYORUZ

Ana muhalefet partisi Fazilet’i kapattýlar Yasakçý sendika yasasýný jop, gaz bombalarý ve gözaltýlarla TBMM’den geçirdiler Yüzlerce genci F tipi hücrelerde ölüme terkettiler IMF yasalarýyla çalýþanlarý iþsizliðe, köylüleri göçe mahkum ettiler Barýþ isteyen HADEP’lileri þiddet kullanarak yanýtladýlar Gözaltýnda cinsel tacize uðradýklarýný söyleyen kadýnlarý yargýlýyorlar Fikret Baþkaya’yý düþünceleri yüzünden hapsettiler Demokrasinin kýrýntýsýna bile tahammülleri olmayanlar Fazilet Partisi'ni kapatarak bütün muhalefete göz daðý vermek istiyorlar. FP'nin kapatýlmasý açýk ki islami harekete yönelik bir saldýrýdýr. Ama sadece Ýslami harekete karþý deðildir bu saldýrý. Her türlü muhalefete bir göz daðýdýr. FP'nin kapatýlmasý, hortum sisteminin sahiplerinin dikensiz gül bahçesi özleminin bir sonucudur. Yönetici sýnýf, Türkiye'nin en büyük muhalif güçlerinden birine karþý bu denli güçlü hissettikçe diðer muhalif kesimlere karþý da güçlenecektir. Egemen sýnýf güçlendikçe onlarca tutsaðý korkusuzca cezaevlerinde öldürmeye, fikirleri nedeniyle aydýnlarý cezaevine týkmaya, binlerce tutsaðý hücrelerde izole etmeye, memura sadaka zam vermeye, yasakçý bir sendika yasasýna, iþçiye yüzde sýfýr zam önermeye, milyonlarca Kürt'ün barýþ, demokrasi ve insan haklarý taleplerine kulak týkamaya, IMF yasalarýyla

milyonlarca köylüyü yoksullaþtýrarak göçe zorlamaya, onbinlerce banka çalýþanýný iþsiz býrakmaya devam edecektir. Emekten yana olan, OHAL bölgesindeki Kürtlerin haklý taleplerini destekleyen, krizin faturasýný hortumcular ödesin diyen, parasýz saðlýk ve eðitim isteyen, grev ve toplusözleþme hakký içeren demokratik bir sendika yasasý için mücadele eden, hücrelerdeki ölümleri durdurmayý bir insanlýk görevi olarak gören herkes bugün FP'nin kapatýlmasýna karþý durmak zorundadýr. Küçük bir azýnlýðýn hortum sistemine itiraz edenler, o azýnlýðýn bizleri arkasýna alarak Türkiye'nin önemli muhalif bir gücünü ezmesine izin vermemeli. Ýslami hareket sol güçlerin rekabet halinde olduðu muhalif bir güçtür. Bu muhalif güç ile egemen sýnýf arasýndaki çatýþmada yerimiz

asla egemen sýnýfýn yaný deðildir. Onlarý güçlendirecek her tutum kendi kuyumuzu kazmakla eþ anlamlýdýr. Ýslami hareketin ne kadar tehlikeli bir hareket olabileceðini, tutarsýzlýðýný, ikiyüzlülüðünü bilen sosyalistler düzene karþý muhalefet bayraðýný islami harekete kaptýrmak istemiyorlarsa devlet karþýsýnda çok net bir tutumla FP'nin kapatýlmasýna, laik-dinci bölünmesine karþý durmalýdýr. Bizim iþimiz, emek-sermaye çeliþkisinin dinimize, rengimize, ýrkýmýza, mezhebimize, cinsimize, cinsel tercihimize baðlý olmadýðýný, insanlýðýn ve bütün ezilenlerin tek kurtuluþunun iþçi iktidarýndan geçtiðini anlatmaktýr. Ezilenlerin desteðini alarak yükselen bu sað muhalif partinin tabanýný emek cephesine kazanmak ve sola çekmek istiyorsak azýnlýðýn demokrasisine karþý çoðunluðun demokrasisini tutarlý bir þekilde savunmalýyýz.

2 Baskýlara karþý ortak mücadele 3 FP’nin kapatýlmasýna Hayýr! Özgürlük ve demokrasiyi savunalým 4 KESK: Nerede hata yaptýk? 5 KESK’in Kýzýlay’ý özgürleþtirdiði gün: 26 Mayýs 6-7 Küresel Direniþçiler Cenova’da 6-7 José Bové ile söyleþi 8 Tarkan, eþcinselik ve medya 9 Çin’de hoþnutsuzluk artýyor, mücadele yükseliyor 10 MHP’nin iktidar yürüyüþüne izin vermeyelim 10 Kitaplýðýmýzdan: Memedin Kitabý 11 Marksist gelenek ve yurtseverlik 12 Eðitim ayrýcalýk deðil haktýr


Sayfa 2

BASKILARA KARŞI ORTAK MÜCADELE

antikapitalist

TEMEL FİKİRLERİMİZ KAPİTALİZM Ö LDÜRÜYOR

Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir. Bu ne-denle iþsizlik, açlýk, yoksulluk, savaþlar ve çevre tahribatýna neden olur. Gittikçe daha fazla zenginlik yaratan kapitalizm geniþ yýðýnlarý yoksulluða mahkum eder. Yaratýlan zenginliðin insan ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak çalýþanlarýn kolektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle mümkündür.

K APÝ TA L İ Z M İ Ö L DÜ R

Bu düzenin kurumlarý yönetici azýnlý-ðý çoðunluða karþý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar ele geçirilip çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanýlamaz. Kökten bir deðiþim gerek-lidir. Gerçek demokrasi, aþaðýdan yukarý doðru örgütlenen, temsilcile-rin istendiði an görevden alýnabildiði bir sistemle mümkündür. Böyle bir deðiþim ancak büyük kitlelerin bir avuç yönetici azýnlýðý alaþa-ðý etmesiyle saðlanabilir.

K Ü R ES E L M Ü CA D E L E

Dünya gittikçe daha küçük hale geli-yor. Günlük yaþamýmýzda kullandýðý-mýz en sýradan mallarda bile deðiþik ýrk, renk, dil, din, cinsiyetten iþçilerce üretilmekte. Patronlar sistemi bizi bir-birimize düþman ederek kendilerini korumaya çalýþýyorlar. Patronlarýn “böl-yönet” politikasýna karþý bizim de küresel mücadeleyi yükseltmemiz gerekiyor. Mücadelemiz tek ülkede kalýcý bir za-fere ulaþamaz. Rusya’daki devrim in 1920’lerin sonlarýnda kaybedilmesi-nin temel nedeni budur.

D İ K TA TÖ RL Ü Ğ E H A Y I R

Ýstediðimiz yeni toplum bir diktatör-lük deðil; büyük çoðunluðun demok-ratik iktidarýdýr. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi “sosyalist” olduðu id-dia edilen ülkeler de zenginlik ve ik-tidarýn küçük bir azýnlýðýn elinde ol-duðu diktatörlüklerdi. Kendilerini na-sýl tanýmlarlarsa tanýmlasýnlar, bu ül-keler insana deðil silaha para yatýran, çevreyi tahrip eden, zengin ve yoksul ayrýmýnýn olduðu, ulusal ve cinsel ay-rýmcýlýk yapýlan kapitalist toplumlardý.

UL U SL A R V E I R K L A R

Yöneticiler bizi soyduklarýný gizleye-bilmek amacýyla insanlar arasýnda ay-rýmcýlýðý körüklüyorlar. Öfkemizi bi-zim gibi soyulan diðer insanlara yö-neltmeye çalýþýyorlar. Bu ayrýmcýlýk bizi bölüyor ve gerçek düþmanlarýmý-zý görmemizi engelliyor. Ancak yaþamak istediði ülkeyi, ko-nuþmak istediði dili, ibadet etmek is-tediði dini seçebilen insanlar özgür-ce birlikte yaþayabilirler. Bu nedenle bizler her türlü milli, dini, mezhepsel, ýrksal ayrýmcýlýða karþý mücadele et-meli, ezilenlerin yanýnda olmalý, onla-rýn eþitlik mücadelesini desteklemeli-yiz.

So n g ü l Ö z d em i r

Fi k re t B a þ k a y a ce zae vi n d e

Yazar, aydýn, Özgür Üniversite Baþkaný Fikret Baþkaya 29 Haziran'da cezaevine giriyor. PKK lideri Abdullah Öcalan'ýn yakalanýp Türkiye'ye getiriliþi sonrasý çýkarýlan genelgelerle bu konuda yazmak görüþ bildirmek DGM'ce yasaklanmýþtý. Fikret Baþkaya da 1999'da yazarý olduðu Özgür Bakýþ Gazetesinde Abdullah Öcalan'ýn Ýmralý'daki davasý baþlamadan bir gün önce yazdýðý ve 1 Haziran'da davanýn ikinci gününde yayýnlanan "Tarihi Dava mý?" baþlýklý yazýsý yüzünden Ýstanbul 2 Nolu DGM tarafýndan bir yýllýk bir tutukluluk süresi ve 1 Milyar 66 milyon liralýk para cezasýna çarptýrýldý. Yargýtay'ýn da onayladýðý cezayla Fikret Hoca bir yýllýðýna Ankara'nýn Kalecik ilçesindeki kapalý cezae- KESK üyeleri ve öðrenciler, yasakçý sendika yasasýnýn TBMM’de vinde kalacak. Cezaevine girmeden önce görüþüldüðü 25 Haziran’da Kýzýlay Meydaný’nda polisin görüþtüðümüz Fikret Baþkaya'yla tutuklama kararý ve yaþadýðýmýz dönem üzerine sohbet tazyikli-boyalý suyuna, gaz-biber bombalarýna, joplarýna karþý ettik: “direne, direne kazanacaðýz”, “bombanýz, gazýnýz výz gelir výz” "Bu karar bir nokta gösterilerek verildi. sloganlarý atarak öfkelerini ifade ettiler. Genel politik çizgimden kaynaklý. Davaya mak, aldatmak için AB, demokrasi, refah jik olarak da bu bir zorunluluk. Ýnsanlýðýn neden olan konuda o dönem yüzlerce in- toplumu yalanýný kullanýyor. AB ise ekono- dünyanýn geleceði için bu sistemi ortadan san yazdý çizdi, ama biz ceza alýyoruz. Se- mik olarak, stratejik konumu yüzünden kaldýrmak gerekiyor. Kapitalizmin doðabebi Özgür Üniversite'nin baþýnda bulun- bu durumu kullanýyor, Türkiye'yi uzakta daki tahribatý geri dönülmez bir noktaya mam, Türkiye'de yaþanan anti demokratik tutmak istemiyor. Bu bir oyun. Tekrarlýyo- doðru gidiyor. Bu dibe vurmuþluk durumu uygulamalarda aldýðým baðýmsýz tutum- rum bu durum iki taraflý ikiyüzlülüktür." geçicidir. Dalga geri geliyor. Seatlle'da baþdur. Mahkemeler burjuva kurumlardýr. layan mücadele dalgasý artarak devam Bizde Avrupa'dan biraz daha farklý olarak Fikret Baþkaya, "çözüm ne" diye de sor- ediyor. Bu gün ulusalcýlýktan uzak, dünya du ðu muz da þun la rý söy le di: Osmanlýdan bu yana totaliter rejimi meþyurttaþý olma bilinci geliþiyor. Dünyanýn "Bizim için kurtuluþ ücretli kölelik rejirulaþtýrmak için varlar. Devlet-terör rejimibir ucundaki insan diðer tarafýndaki insani takviye etmek üzere varlar. Aslýnda be- minin tasfiyesiyle mümkün. Bizim kurtu- nýn hakkýný savunuyor. Kazanmamýza uyni cezaevine atarak belli bir kesime "ayaðý- luþumuz dünya devrimiyle mümkün. Bu gun koþullar oluþuyor. Ortak mücadele ve nýzý denk alýn" diyorlar. Bu gün geçtiðimiz da gerçekleþecektir. Bu günler uluslararasý ortak amaçlar için mücadele, Marksizm essüreçte yöneticiler baský koþullarýna, anti- devrim için daha uygun koþullardayýz. Ka- kidi diyenlere cevabým. Marksizm bu gün demokratik uygulamaya demokrasi diyor- pitalizm küresel ve bizim de enternasyona- güncelliðini daha fazla koruyor. 18. ve 19. lar. Bu iki yüzlülüðü teþhir etmek lazým. lizme ihtiyacýmýz var. Bu gün egemenler yüzyýlda umut ettiðimiz þeyin 21. yüzyýlda Avrupa Birliði'nden demokrasi bekleyenle- diyor ki proleter sayýsý azalýyor. Yalan. Son gerçekleþeceðinden umutluyum. Bu son söre söyleyecek bir lafým var. Mücadele etme- otuz yýl içinde proleter sayýsý iki katýna çýk- züm, umutluyum." den hak yok! Ýki yüzlülük; çünkü AB Tür- tý. Emekle sermaye arasýndaki uçurum dakiye'yi istemiyor, Türk egemen sýnýfý da ha da açýlýyor. Bu durum sýnýf mücadelesi- Bir yýl cezaevinde olacak Fikret BaþkaAB'yi istemiyor. Buradakiler kitleleri uyut- ni zorunlu kýlýyor. Kazanmak zorundayýz ya'nýn mektup adresi þöyle: çünkü sadece ekonomik olarak deðil ekolo- Kalecik Kapalý Cezaevi, Kalecik/ Ankara

susma haykýr, hücre ölümdür

C İ N Sİ Y ET Ç İ L İ K

Kapitalistler cinsiyetlerimiz ve cinsel tercihlerimiz üzerinden bile ayrýmcýlýk yapýyorlar. Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ve eþcinselleri ezmektedir. Bizler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunur, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederiz.

N A S I L Ö RG Ü TL E N E C EĞ İ Z

Kazanmak için büyük çoðunluðu mü-cadeleye katmak gerekiyor. Ne yazýk ki herkes bizler gibi düþünmüyor. Egemenlerin propogandalarý ve günlük yaþamýn dayatmalarý nede-niyle büyük çoðunluk bizden farklý düþünüyor. Bu fikirlere karþý müca-dele etmek için bir araya gelmeli, fikirlerimizin doðruluðunu müca-dele sýrasýnda kanýtlamak zorun-dayýz. Bu nedenle kapitalist siste-me ve onun sonuçlarýna karþý her mücadelenin en militan parçasý ol-malý ve fikirlerimizi tartýþmalýyýz. Bunun için aktif, dinamik, canlý bir örgütlenmeye ihtiyacýmýz var.

D EM O K RA S İ

Demokrasi örgütlenmemizin can da-marýdýr. Ancak birbirimizle tartýþarak, deney alýþ veriþinde bulunarak öðre-nebilir ve kazanmak için ne yapabile-ceðimiz konusunda anlaþabiliriz. Al-dýðýmýz kararlarýn sonuçlarýný görebil-mek için birlikte hareket etmeyi ba-þarmak zorundayýz.

K AT IL, GÜ Ç A L, G Ü Ç K AT

Eðer insanlýðý bu vahþi kapitalist sis-temden kurtarmak istiyorsanýz antika-pitalist’e güç katmaya çaðýrýyoruz.

Binlerce hücre karþýtý 9 Haziran’da devletin öldüren cezaevi politikalasýna karþý Ankara Mitinginde güçlerini birleþtirdi. 19 Aralýk 2000 de cezaevlerindeki siyasi mahkumlarý F tiplerine sevk etmek için yapýlan ölüm operasyonu ve sonrasýnda devam eden ölüm oruçlarýnda bu güne kadar 50'nin üzerinde siyasi mahkum hayatýný kaybetti. Ölüm oruçlarý F tipi cezaevlerinde devam ediyor. Tutsaklar, aileleri, insan haklarý savunucularý, yýllardýr hücrelerin siyasi mahkumlarý teslim almak, kiþiliklerini yok etmek, fiziki ve psikolojik iþkence yapmak için hazýrlandýðýný söylüyorlardý. Tek kiþilik hücrelerde izole edilmiþ mahkumlarýn baþýna ne gelebileceðini kimse kestiremiyor. Ulucanlar cezavinde koðuþ sisteminde bile a n t i k a p i t a l i s t eulu orta koðuþa giren özel hareAylýk Siyasi Gazete katçýlarýn 12 mahkumun bedenTemmuz 2001 Sayý: 8 lerini býçaklarla keserek katlediUluslararasý Akým Tanýtým þini çok yakýn zamanda yaþadýk. Yayýncýlýk Sahibi ve Yazý Ýþleri Uþak Cezaevi'nde jandarmanýn Sorumlusu: Türkan Uzun ve özel harekatçýlarýn cezaevi Ýstanbul: Gönül Sokak No 31, duvarlarýný iþ makineleriyle parNil Han No 305, Asmalý Mescit çalayýp içeri girmeye çalýþýrlarAnkara: PK 896, 06446 ken bir mahkumun kolunu koYeniþehir pardýklarýný gördük. "Hayata döE-mail: posta@antikapitalist.net nüþ" operasyonu adýyla cezaevlerine saldýrýldýðýnda onlarca Telefon: 0532 7402479 mahkumun atýlan ateþ bombalaBaský: Yön Matbaacýlýk

HADE P ’ Ý S AVU NAL I M Geçtiðimiz ay Ankara'da HADEP'e yönelik düzenlenen operasyonda 39 kiþi gözaltýna alýndý. Çoðunluðunu üniversite öðrencilerinin oluþturduðu gruptan 27 kiþi tutuklanýp cezaevine yollandý. Basýn olayý son iki yýlýn en büyük PKK operasyonu olarak sundu. Tutuklamalarýn asýl nedeni tutuklanan bu gençlerin 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü, 21 Mart Nevroz kutlamalarý ve 1 Mayýs'a katýlmalarý ve bu mitingler sýrasýnda barýþ, Abdullah Öcalan'a özgürlük ve F Tipi karþýtý sloganlar atmalarýydý. Son iki yýldýr PKK'nýn tek taraflý ateþkes süreci ve Demokratik Cumhuriyet politikalarýyla Kürt illerinde sýcak çatýþma olmamasý Kürt halkýnýn biraz nefes almasýný saðladý ama PKK'nýn ateþkesine raðmen bölgedeki askeri operasyonlar devam etti. Kuzey Irak'a asker gönderildi. Daha iki ay önce HADEP Silopi baþkanlýðýna atanan iki kiþi gözaltýnda kaybedildi. Yakýnlarýnýn umudunu kestiði baþkan ve genel sekreterin cesetleri bile bulunamadý. Özellikle Þýrnak'ta HADEP'e yönelik yoðun baskýlar devam ediyor gözaltýlar yaþanýyor. Bir gurup aydýn, sanatçý ve gazetecinin Hakkari'nin Çukurca ilçesinde düzenlemek istediði "Ýstanbul- Hakkari Sanat Köprüsü" etkinliði OHAL yasaðýna takýldý. Sonunda izin alýndý ama bu sefer de Hakkari Ýl Jandarma Alay Komutaný yasaklarý devam ettirmeye çalýþýyor. Alay Komutaný "Konserde bir tek Kürtçe kelime geçerse elektriði keser konseri iptal ederim" tehdidinde bulunuyor.

rýyla yada kurþunlanarak öldürdüðünü biliyoruz. Kaldý ki bu operasyon sýrasýnda mahkumlarýn açtýðý ateþ yüzünden öldüðü söylenen bir askerin aslýnda askerlere ait silahlarla öldürüldüðü yapýlan incelemeler sonucu ortaya çýktý. Çankýrý cezaevinde 1999'da bir yýl boyunca tedavisi engellenen Engin Huylu hayatýný kaybetti. Ýþte son iki yýl içerisinde yaþanan olaylardan bir kaçý sadece bunlardý. Sincan F tipi cezaevinde izolasyonun korkulan sonuçlarý yaþanmaya baþladý. Tek kiþilik hücrede tutulan Mehmet Gümüþ adlý mahkum üst aramasý bahanesiyle girilen hücresinde yedi gardiyan tarafýndan hastanelik edilinceye kadar dövüldü. Görme bozukluðu yaþayan ve vücudunda saðlam bir yeri kalmayan Gümüþ hastaneye götürüldüðünde ise doktorlara ulaþamadan Jandarma Hastane subayý tarafýndan cezaevine tekrar gönderildi. Olay ancak avukat görüþü sýrasýnda öðrenilebildi. Can güvenliði olmayan mahkumlarýn izolasyon ortamýnda neler yaþayacaðý bilinmiyor.


FP’NİN KAPATILMaSINA HAYIR!

ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİYİ SAVUNALIM Yön et ic i sýnýf ýn F P ile alýp v er em ediði ne?

Refah ve onun devamý olan Fazilet Partisi'nden ne istiyorlar? Neden bu partileri kapatýyorlar? Özellikle 28 Þubat Muhtýrasý'ndan sonra islami harekete ve onun en büyük temsilcisi olan RP-FP'ye karþý sistematik bir karþý kampanya yürütüldü. Bu partileri destekleyen milyonlarca kiþi potansiyel suçlu olarak gösterildi, onbinlercesi sürüldü, iþinden, okulundan atýldý. Yöneticilerimize ve medyaya göre 28 Þubat muhtýrasý "demokrasiyi, insan haklarýný ve özellikle de kadýn haklarýný korumak" için yapýldý. Diyorlar ki, "þeriat kadýný köleleþtirir, biz kadýn haklarý için uðraþýyoruz, demokrasiyi savunuyoruz" Bunlarý iddia edenlerle gözaltýndayken cinsel tacize uðradýklarýný söyleyen kadýnlarý "güvenlik güçlerini karaladýðý gerekçesiyle" yargýlayanlar ayný kesimler deðil mi! Kadýnlarýn evde, iþte, sokakta ezilmesine çanak tutanlar, kreþ açmak yerine tank alanlar mý kadýn haklarýný koruyacak, kadýnýn köleleþmesine

karþý mücadele verecekler! Medyada kadýný erkeklerin cinsel zevklerini tatmin eden alýnýp satýlan bir mal gibi sunanlar mý kadýnlarýn köleleþmesinden endiþe ediyorlar? Türkiye egemen sýnýfýnýn Ýslami harekete saldýrmasýnýn nedeni ne demokrasi ne de kadýn haklarý. Onlarýn tek istediði baþýnda bulunduklarý hortum düzenini korumak. Bu düzene her baþkaldýranýn kafasýný ezmek. Diyorlar ki, "þeriata karþý demokrasiyi koruyoruz." Onlar demokrasiden kendi sömürü düzenlerinin daha iyi nasýl yönetilebileceði konusundaki tartýþmayý anlýyorlar. Daha geniþ bir demokrasi, bu hortum sisteminin musluklarýnýn baþýný tutanlar, milyonlarý yoksulluða, açlýða, iþsizliðe mahkum edenlerin iþine gelmez. Büyük çoðunluk için sefalet, adaletsizlik anlamýna gelen bu sisteme muhalefet edenleri "tehdit" olarak görenler için demokrasi, sadece bu adaletsiz düzenin sürmesine evet diyenlere tanýnabilecek bir hak. Öyle olmasa demokrasi adýna darbe yapýlabilir mi, muhtýra verilebilir mi, milyonlarýn oylarýyla seçil-

miþ hükümetler düþürülebilir mi? Onlar sadece kendileri için demokrasi istiyorlar. Eli kanlý katil çetelerle içtikleri su ayrý gitmeyenler, yolsuzluklarý ayyuka çýkmýþ bakanlarýn istifa etmesine bile tahammül edemeyenler mi demokrasiyi savunacaklar!

Ýslami hareket ne ist iyo r? Ýslami hareket, esas olarak orta sýnýflarýn (küçük mülk sahipleri, topraklý köylüler, profesyonel meslek sahipleri) yoksulluða, adaletsizliðe, açlýða, iþsizliðe, eþitsizliðe verdiði siyasi yanýtlardan birisi. Hareket bu sýnýfsal tabandan militan, örgütçü bulur, beslenir. Ýslami hareket modern dünyanýn modern sonuçlarýnýn doðurduðu siyasi bir harekettir. Bu hareketin örgütleyicileri, dini ilkeler temelinde yönetilirse Türkiye'nin daha yaþanýr bir ülke olacaðýný düþünüyorlar. Ýktidara gelmek ve temelden farklý bir sistem kurmak için mücadele ediyorlar. Türkiye yönetici sýnýfýný kýzdýran da bu iþte. Yönetici sýnýfýn kendi düzeninden memnun ve buna muhalif olan, köklü dönüþümler öneren bir siyasi hareketin bu kadar büyük olmasýna tahammülü yok.

AZINLIK İÇİN DEMOKRASİ

Bu hortum sistemine, çete düzenine, yoksulluða, adaletsizliðe, iþsizliðe, çevrenin yýkýmýna baþkaldýranlarýn toplanacaðý, ezilen bir kesimin kültürel-ulusal kimliðini ifade etmek için bir araya geleceði her parti sistemin yasalarýna takýlýveriyor. Yasalarýn iþlemesi ve mahkemelerde geçecek süreye bile tahammül olmadýðýnda askeri darbelerle sorun doðrudan çözülüyor. 12 Eylül askeri darbesiyle kapatýlan partileri saymazsak son 33 yýlda 22 parti mahkemeler aracýlýðýyla kapatýldý. Türkiye'de neredeyse her yýl bir parti kapatýlýyor. Parti kapatma sadece son 33 yýla ait bir olgu deðil Türkiye'de. Tek parti diktatörlüðü döneminde de sayýsýz parti kapatýldý.

Her yerde ayný

Egemen sýnýflar kendi iktidarlarý için tehlikeli bulduðu siyasi hareketleri tehdit olarak gördüklerinde saldýrýyorlar. Bu durum sadece Türkiye'de deðil bütün sýnýflý toplumlarda, yani her ülkede böyle. Mýsýr, Irak, Ýran, Cezayir ya da Batýnýn "ileri demokrasilere" sahip ülkelerinde durum özünde ayný. Ýsveç polisinin daha birkaç hafta önce küresel direniþçilere ateþ açmasý ve üç göstericiyi yaralamasý, 1999 Kasým ayýnda ABD'nin "yeni ekonomi" merkezi Seattle'da gösterileri engellemek için sokaða çýkma yasaðý ilan edilmesi, geçen yýl Eylül ayýnda Prag'da her türlü gösterinin yasaklanmasý ve gözaltýna alýnan Çeklere karþý polisin tutumu bu ülkelerde de demokrasinin sýnýrlarýný gösteriyor.

FP Faşist bir parti mi?

Türkiye'deki faþist hareketin en büyük temsilcisi MHP de sýnýfsal olarak islami hareketle ayný tabandan besleniyor. MHP de kapitalizmin krizi nedeniyle sýkýþan orta sýnýflarýn öfkesi üzerinden örgütleniyor. Ancak MHP'nin islami hareketten önemli farklarý var. Þiddete düþkün ülkücü güruh çete ve mafya ile iç içe geçmiþ durumda. Baþbuðluk hiyerarþik sistemi ve çok sert bir disiplinle yarý silahlý olarak örgütleniyorlar. Ýdeolojik olarak her dönemde ayrýmcýlar. Cinsel, ýrksal, mezhepsel azýnlýklara karþý saldýrganlar. Bu özellikleri nedeniyle üzerinden örgütlendiði öfkeyi asýl sorumlulara deðil de günah keçisi ilan ettiði azýnlýklara (Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Yahudiler, eþcinseller, vs...) yönlendiriyor. Güce ve paraya taptýklarý için devletle ya da büyük sermayedarlarla karþý karþýya gelmemeye özen gösterirler. Amaçlarý, devleti yýkmak deðil. Asýl istedikleri þey týpký kendi partileri içinde olduðu gibi yönetimin "demir bir yumruk" gibi sert ve acýmasýz olmasý. Daha özgür ve demokratik bir ülke deðil; daha güçlü bir devletten yanalar. MHP için devletin (dolayýsýyla bir avuç egemenin) çýkarlarý her türlü bireysel yada toplumsal çýkardan önce gelir. Aksini savunanlarý þiddet yoluyla bastýrmaktan çekinmezler. 18 Nisan seçimlerinden sonra iktidara ortak olan MHP tek baþýna iktidara gelmek için çabalýyor. IMF programýnýn, Derviþ'in paketinin kendi tabanlarýnýn çýkarlarýna ters düþen kýsýmlarýna milliyetçi bir söylemle muhalefet ediyorlar. Ama ayný zamanda büyük sermayeye ve generallere, "Türkiye'nin çýkarlarý için biz emrinize amadeyiz, isteklerinizi alasýyla yerine getirebilecek güvenilir bir partiyiz, kendi tabanýmýzý da sizin çýkarlarýnýza uygun olarak kontrol edebiliriz" mesajý veriyorlar. FP'nin kapatýlmasý karþýsýnda "timsah gözyaþlarý" döken MHP liderliði generalleri ürkütmemek

için çok temkinli davranýyor. Ekonomik ve siyasi krizin etkisiyle merkez politikalardan uzaklaþanlarý (özellikle merkez sað partilerden kopanlarý) kendi çatýsý altýnda toparlamaya çalýþan MHP daha çok demokrasi, insan haklarý, özgürlük, ekmek, iþ mücadelesi verenler karþýsýndaki en büyük tehlikedir. Oysa islami hareket özellikle 28 Þubat sonrasý Türkiye'de demokrasi, insan haklarý, özgürlük alanýnda neredeyse bayraðý solcularýn elinden alacak. Ýslami hareket faþist hareket gibi verili devletin daha güçlü olmasýný deðil, daha zayýf bir devlet istiyor; hatta bir kesimi bu devleti yýkmayý amaçlýyor. Þiddet, ülkücü güruhun aksine, örgütlenmelerinin bel kemiðini oluþturmuyor. Ýslami hareket, orta sýnýflarýn öfkesini faþistler gibi bir azýnlýða deðil yönetici sýnýfa (TÜSÝAD patronlarý, üst düzey bürokrasi, generaller) doðru yönlendiriyorlar. Mücadelelerinin hedefi altta kalanlar deðil, üstte ezenler. Bu nedenle ezilenler içinde umutsuzluðun deðil umudun üzerinden, "adil-hakça düzen" þiarýyla örgütleniyorlar. Bu nedenle de faþist hareketten önemli bir biçimde ayrýlýyorlar. Ýslami hareketin liderliðinin bütün bu konularda güvenilmez, tutarsýz ve hatta iki yüzlü olduðu bir gerçek. Küçük burjuvazinin Sivas-Madýmak otelini yakarken gördüðümüz sol düþmaný katliamcý yüzü orada duruyor. Ýslami hareketin bel kemiði olan küçük burjuvazinin anti komünist, yahudi ve eþcinsel düþmaný, mezhepçi olduðu apaçýk ortada. Ancak solun boþalttýðý yeri dolduran Ýslami hareket orta sýnýflar ve öðrenciler arasýnda daha çok özgürlük, demokrasi, insan haklarý talebiyle örgütleniyor. Solun yapmasý gereken islami hareketin bu gerici ve sol düþmaný yüzü karþýsýnda korkup generallerin arkasýna saklanmak deðil, adil düzen talebiyle islami harekete kayanlarý demokrasi ve özgürlüklerin gerçek savunucusu, adil bir düzeni getirebilecek gerçek güç olan emek cephesine geri kazanmaktýr.

antikapitalist

Sayfa 3

Bankanýn kapatýlma kararýna öfkelenen Emlakbank çalýþanlarýnýn Kamu Bankalarý Ortak Yönetim Kurulu Baþkaný Vural Akýþýk’ý makamýna hapsettiði saatlerde Kocamustafapaþa Þube güvenlik görevlisi Arif Korkut, kasadan aldýðý 32 milyar lirayý “hep hortumcular mý yiyecek, biraz da halk yesin” diyerek sokakta daðýttýðý için gözaltýna alýndý. Aþaðýda, KESK’e baðlý Tüm Banka Sen Genel Sekreteri Ercan Yýldýz ile Hikmet Baþaran’ýn yaptýðý söyleþiyi yayýmlýyoruz:

“Çözüm üretimden gelen gücü kulanmakta”

- Kamu bankalarýnýn özelleþtirilmesi konusunda ne düþünüyorsunuz? Tabii ki kamu bankalarýnýn özelleþtirilmesine karþýyýz. Yalnýzca kamu bankalarý deðil, tüm kamu kurumlarýndaki özelleþtirmeye karþýyýz. Özelleþtirmelerin çalýþanlara ya da genel olarak ülkeye hiçbir yararý yok. Zaten bu iþi yapanlarýn böyle bir amaçlarý olduðunu da sanmýyorum. Amaç sermayeye ucuz iþgücü saðlamak ve önündeki engelleri kaldýrmak, IMF direktiflerini yerine getirmek. Hükümet ve medya, nasýl masallar anlatýrsa anlatsýn, artýk özelleþtirmenin ne anlama geldiðini hepimiz biliyoruz. Zaten geçmiþteki uygulamalar ve sonuçlarý da ortada. Ýþten çýkarmalar, sendikasýzlaþtýrma, düþük ücret politikalarý... Hükümet özelleþtirme karþýsýndaki tepkileri azaltmak için þimdi yeni bir formül buldu. Bunun adý da "özerkleþtirme." Gerçek anlamda uygulanacak bir özerkleþtirme politikasýna biz de tarafýz. Yani siyasilerin bankalardan elini çekmesi, bankalarýn gerçek iþlevleri doðrultusunda yeniden yapýlandýrýlmasý, kadrolaþmanýn önlenmesi. Ama hükümetin politikalarýna baktýðýmýzda anlýyoruz ki tek amaçlarý özelleþtirmelerin önünü açacaklarý uygun bir zemin hazýrlamak. - Kamu bankalarýnýn krizin ve yoksulluðun nedeni olduðu söyleniyor? Krizin ardýndan faturayý büyük ölçüde kamu bankalarýna çýkardýlar. Görev zararý, çalýþanlarýn fazlalýðý gibi þeyler söylendi. Biz, "eðer ortada bir suçlu varsa araþtýrýlsýn, olaylarýn üzerine gidilsin" dedik. Ama ses çýkmadý. Görev zararý denilen þey, aslýnda bankadan çok Hazine'den kaynaklanýyor. Hazine, bankaya görev veriyor, örneðin kredi vermek. Ancak daha sonra bu parayý bankaya ödemiyor. Çalýþanlarýn sayýsýna baktýðýmýzda, diðer özel bankalarla kýyaslandýðýnda onlardan daha fazla deðil. Üstelik kamu bankalarýnýn sorumluluðu ve iþi çok daha fazla. Buna raðmen çalýþanlarýn maaþlarýný, büyük bir yük ve krizin sebeplerinden biri gibi gösteriyorlar. Ayrýca, iktisat kredilerinin de (yatýrým kredileri) % 99'u kamu bankalarý tarafýndan saðlanýyor. Örneðin Emlak Bankasý aldýðý mevduatýn yarýsýndan çoðunu bu þekilde daðýtýyor.

Bankalarýn hortumlanmasýna zamanýnda ses çýkarmayanlar, þimdi çözüm olarak özelleþtirmeyi gösteriyor. Zaten ikisi arasýnda pek fark yok. - Banka sektöründe örgütlülük ne düzeyde, çalýþanlarýn son geliþmelere tepkisi nasýl? Aslýnda banka ve finans sektöründe örgütlenmek oldukça zor. Yalnýz Türkiye'de deðil, tüm dünyada bu böyle ve ülkemizde 1980 sonrasýnda daha da zorlaþtý. Banka çalýþanlarý genellikle kendilerini diðer memurlardan farklý gördükleri için örgütlenmekten uzak duruyorlar. Biz 1993'ten bu yana bu sektörde sendika mücadelesi veriyoruz. Ancak bankalarda daha çok iþyeri sendikacýlýðý yaygýn. Bu da mücadeleyi herkesin kendi bankasý ve iþyeriyle sýnýrlandýrmasýna neden oluyor. Çalýþanlarýn toplu hareket etmesini engelliyor. Bu son süreçte hareketlilik bir ölçüde arttý. Artýk bankalarýn birleþtirilmesinin ve özelleþtirilmesinin sonuçlarý daha iyi hissediliyor.

- Özelleþtirmelerden çalýþanlar nasýl etkilenecek? Özelleþtirmeler, en az 60.000 kiþiyi doðrudan etkileyecek, bir kýsmý baþka kurumlara gönderilecek, bir kýsmý da zorunlu olarak emekli edilecek. Sayýsýný tam tahmin etmek zor ama bir bölümü de iþten çýkarýlacak. Ayrýca, çok sayýda çalýþan da 1475 no'lu yasa statüsüne geçirilerek iþ güvencesinden yoksun býrakýlýyor. Tüm bunlara karþý iþyerlerinde çeþitli çalýþmalar yapýyoruz. Ýmza kampanyamýza büyük destek var. Ama iþ, tabii ki üretimden gelen gücü kullanarak iþ býrakmaktan geçiyor. Bu ise þimdilik zor görünüyor. - Neden son günlerdeki eylemlerde "sustuk sustuk sýra bize geldi" sloganý atýlýyor? Bu sloganý özellikle Emlakbank çalýþanlarýnýn kullandýðýný görüyoruz. Ben bunu biraz piþmanlýk ifadesi olarak algýlýyorum. Örgütlenme konusunda biz bu arkadaþlarýn kapýsýný çok aþýndýrdýk. Özelleþtirmelerin hepimizi etkileyeceðini anlattýk ve birlikte örgütlenmeye çaðýrdýk. Ama pek bir sonuç alamadýk. Þimdi de bir anlamda özür diliyorlar. Umarým artýk çalýþanlar mücadele etmek için iþten atýlmayý beklemezler.


kkeesskk nerede hata yaptIk? Sayfa 4

antikapitalist

Enerji Y apý Yol Sen Genel Sekreteri Çetin Kurtoðlu yasakç ý yasa grevinin öncesinde barikatlar TBMM’den geç meden önc e arkadaþlarýmýz Tülay Koç ak’ýn Memur statüsündeki kamu çalýþanlarýna grev ve TBMM'ye doðru zorlansaydý, hüsorularýný yanýtladý: kü met bu ya sa yý ye ni den gün de toplusözleþme hakký tanýmayan, 400 bin kadar kamu me ge tir me ye ce sa ret ede me ye bi zanmanýn ilk anahtarýdýr denilebilir. çalýþanýna sendikayý yasaklayan, varolan sendikalarýn bir - KESK'in Sahte Sendika Yasakýsmýný kapatan yasakçý memur sendikalarý yasa tasarýsý lirdi. sý'na karþý yürüttüðü mücadele- - Son eylemlilik sürecinde KESK Ankara'ya barikatlarý yara yara KESK'in protestolarýna raðmen TBMM'de kabul edildi. nin son sürecini deðerlendirir liderliðine karþý muhalefetin yükulaþ týðýmýz 26 Mayýs eylemi kaçýrýÖzellikle MHP ve MHP'nin güdümündeki Türkiye m i s i n i z ? seldiði görülüyor. Bu muhalefeti Kamu Sen'in TBMM'den geçmesi için yoðun çaba har- lan bir baþka fýrsattý. Kýzýlay Meynasýl deðerlendiriyorsunuz? Ya sa ta sa rý sý ka mu ça lý þan la rý nýn da ný'na ge len yol lar dan sa de ce bi cadýðý bu yasa, kamu çalýþanlarýnýn halen kullanmakta þu an ki du ru mu nun çok ge ri sin de dir. ri nin tek ta ra fý ný ka pa ta bi le cek ka KESK'e karþý örgüt içi muhalefeolduklarý haklara yasaklar getiren hükümler içeriyor. dar (birkaç bin kiþi) bir güçle bari- Buna baðlý olarak KESK'in mücadele tin yükselmesi kendiliðinden ortaya MH P ve K am u Se n katlarý zorladýðýmýz 7 ve 25 Haziran çizgisi tasarýnýn tamamen Meclis Ge- çýkmamýþtýr. Uzun zamandýr sendika Genellikle yöneticilerce kurulan ve ýrkçý-milliyetçi fi- günlerine göre çok daha güçlü ol- nel Kurulu'ndan çektirilmesi olmalý- içi demokrasinin iþletilmesinde yaþakirleri öne çýkararak örgütlenen T Kamu Sen T. Kamu duðumuz 26 Mayýs'ta gözaltýndaki dýr. Ancak þu anki çizgi öteleme-erte- nan sýkýntýlar, kendini ifade etmeye Sen'in bu yasanýn TBMM'de kabul edilmesini çok iste- arkadaþlarýmýzýn alana girmesini leme üzerine kuruludur. Bu durum çalýþan tüzel kiþilikler ve aidiyetlerin mesinin temel nedeni, MHP'nin iktidar ortaðý olmasý ve dahi beklemeden evlerimize geri KESK'in üye ve kadrolarýnda güven sýkýntý yaþamasý tartýþmalarýn odak bunun saðlayacaðý olanaklarý kullanarak KESK'i ve mili- döndük, döndürüldük. Oysa o gün sorunu yaratan, býktýran, mali olanak- noktasýdýr. Dýþlamalar, alýnan kararlatan sendikacýlýðý etkisizleþtirmek. Ýþyerlerinde yönetici- Ankara'nýn dört ana giriþini trafiðe larýný gücünün üzerinde zorlayan so- rýn uygulanýþ sürecinde deðiþtirilmesi ler aracýlýðýyla baský yaparak, kadro daðýtarak örgütle- kapatmýþ, çatýþarak, direnerek, nuçlar doðurmaktadýr. tartýþma ve önerilerin yeterince diknen T. Kamu Sen, devletten baðýmsýz, sýnýf temelli, de- joplanarak, gözaltýna alýnarak Kýzý- - KESK nasýl kazanýr? kate alýnmamasý, örgütsel ihtiyaçlarýn mokratik ve militan sendikacýlýk yapmak isteyen kamu lay'a kadar gelmiþtik, sert(!) valiye Kazanmaktan ne kastedildiðine üzerinde yeterince kafa yorulmamasý tükürdüðünü yalatmýþtýk. çalýþanlarýnýn önünde daha büyük bir engel olacak. ve nihayetinde sendika yasa tasarýsýPeki neden sayýmýz sadece bir- baðlý olmakla birlikte sendika yasasý nýn meclis gündemine gelmesi süreNer ede hat a y apt ý k? kaç bin kiþiyken, polisin hepimizi boyutuyla düþünürsek hâlâ þans var cinde yaþanan geliþmeler muhalefeKESK 11 yýldýr grevli toplusözleþmeli sendika hakký tek tek gözaltýna alabileceði kadar denilebilir. KESK'in kazanmasý esatin artmasýna neden olmuþtur. Oysa mücadelesi veriyor. Yüzbinlerce kamu emekçisini bu ta- küçük olduðumuz 7 ve 25 Hazi- sen sýnýf eksenli düþünenlerin de kaAnkara merkezli eylemlerin, yürüyüþlep etrafýnda örgütleyen, sokaða çýkartan, iþ býrakmasý- ran'da polisin üzerine yürüdük? zancý olacaktýr. Bu durum önce kenlerin amacý yasakçý yasanýn geri çektiný saðlayan KESK nasýl oldu da bu yasakçý yasaya boBarikatlarý zor- dine güvenen, içinde bulunulan du- rilmesi eksenli olmalýydý. yun eðdi? larken hepi- rumun olanaklarýný iyi kavrayan ve Burada kritik nokta þudur. Devlet Buradaki bimiz biliyorduk ona uygun tutum alan bir bakýþla olabir taþla iki kuþ vurmuþtur. IMF yasarinci sorun KESK ki ya göz altý- naklýdýr. KESK tek baþýna kalsa dahi la rý na karþý parlamento içinde kýsmen liderliði ve milina alýnacaðýz bu yasa tasarýsýný püskürtecek güçtede ol sa muhalefet yürütebilecek tek tanlarýnýn KESK ya da bomba- dir. par ti Fa zi let Partisi Anayasa Mahketabanýna ve kenKESK dostlarý bu süreçte onu yallarla daðýtýlame si'nce ka patma, parlamento dýþýndilerine yeterincaðýz. Kimse nýz býrakmayacaktýr. KESK iþçi sýnýfýda da mu ha le fet yürütebilecek en dice güvenmemeb a r i k a t l a r ý nýn bir parçasýdýr ve diðer bileþenleri na mik ör güt KESK yasa tasarýsýyla sidir. KESK lideraþýp Baþba- ile birleþmeyi önüne koymalýdýr. Buoya lan mýþ, dar alana hapsedilmiþ ve liðine raðmen likanlýða ya da radaki birleþme kuþkusuz ki çatý birderlik yapmak TBMM'ye ula- leþmesi veya sendikal bürokrasi ile derviþ yasalarý tek bir muhalefet görüzere hareket þabileceðimi- birleþme deðil, iþçi sýnýfýnýn bütünü- meden parlamentodan geçirilmiþtir. edecek kadar KESK üyeleri 7 Haziran’da panzerlerin üzerindeydi. zi düþünmü- nü hedefleyen bir birleþmedir. KESK, Muhalefetin geliþtirme, deðiþtirme, kendine güvenli yordu, düþü- temel yönelimlerinden biri olan ör- olumlu dönüþtürme amaçlý yapýlmasý bir taban örgütlenmesinin olmamasý, geniþ yýðýnlarýn nemezdi. Bunun için güçlerimiz ye- gütlenmesini kamu iþyerleriyle sýnýr- her zaman olumludur. Bizim cepheKESK liderliðinin mücadele çizgisinin beðenmese de tersizdi. Yine de yürüdük çünkü landýrmamalý; iþçi sýnýfýnýn olduðu mizden yapýlmaya çalýþýlan da budur. kabul etmesi sonucunu doðurdu. engelleyemesek bile bu yasanýn her yere yönelmelidir. Esasen serma- KESK'in zayýflatýlmasýnýn iþçi sýnýfýna Ýkinci sorun ise KESK liderliðinin esas olarak bir "sa- biz halay çekerken TBMM'den ye sýnýfýný ürküten de budur. Orta- yararý olmadýðý açýktýr. Eðer öznel vunma hattý" oluþturmaya çalýþmasýydý. Kendine ve ta- geçmesini istemiyorduk. uzun vade hedefleri olarak ortak ör- amaçlarý ve ihtiyaçlarý üzerinden bibana yeterince güvenmeyen KESK, grev ve toplusözgütlenme önerilmekle birlikte yasak- rey, grup ya da tüzel kiþilikler muhaleþme hakký içermeyen yasa tasarýsý her gündeme gel- KE SK n ede n çek indi? çý yasa tasarýsýnýn püskürtülmesi bo- lefet yapýyorsa hiçbirisinin bizimle ilPeki KESK liderliði 11 Kasým'da yutuyla ele alýrsak, T. Kamu Sen'e kar- gisi yoktur. diðinde, fiilen kullanýlmakta olan haklara yasak getirilBizim sorunumuz KESK'in sýnýfýn mesini engellemek için sokaklara çýktý, iþ býraktý. Yasa ya da 26 Mayýs'ta neden barikatla- þý açýktan tavýr almak, KESK dostlarýyTBMM'de kabul edilene kadar amacýna da ulaþan bu rý zorlamadý? KESK liderliðinin ken- la ortaklaþmak, hedefinde net olmak, ihtiyaçlarýna yanýt vermesidir. Sýnýfýn yöntem ne yazýk ki ne grev-toplusözleþme hakkýný ka- dine, üyelerine güvenmemesi ve kendine ve üyelerine güvenmek, ka- sorunlarýna duyarsýz kalmasýna, yazanmamýzý saðladý ne de yasanýn sonunda kabul edil- devletle kafa kafaya gelmek iste- rarlý ve militan bir tutum almak ka- bancýlaþmasýna seyirci kalýnamaz. memesi bunun en temel nedeni. mesini engelleyebildi. Bu kadar büyük bir güçle barikatlar bir kayýp. Ama bu durumu abartmamak gerekiyor. KaEn i yi s avu n ma sa l dý r ý dý r zorlandýðýnda oluþacak sonuçlar gerçekten de büyük zanýmlar kolay elde edilmiyor ve mücadele düz bir çizKESK yüzbinlerce üyesi, binlerce sendika militaný, olur. Türk-Ýþ Baþkaný Bayram Meral, Mezarda Emeklilik gi olarak geliþmiyor. Yasakçý yasaya karþý mücadelemiz oldukça uzun mücadele deneyimi ile Türkiye'de gün- Yasa Tasarýsý'na karþý genel grev kararýndan çark etme- sýrasýnda edindiðimiz deneyimler (örneðin gaz bombademi belirleyebilecek -en azýndan etkileyebilecek- bir sini açýklarken þöyle demiþti: "Genel greve bir kez çýkýn- larýna karþý limon, sirke, bandana, gözlük, eldiven beþgüce sahip. Yasakçý yasayý çöpe atmanýn, daha da ca sonuna kadar gitmen gerekir, sonuç alamazsan kel- lisinin gücü!), kazanmak için savunma hattýnda deðil önemlisi istediðimiz türde bir yasal düzenlemeyi elde len gider, genel grev ihtilal demektir." Elbette 30-40 saldýrý pozisyonunda olmamýzýn önemi, düþmanýn deðil etmenin en kolay ve doðrudan yolu bu hedefe kilitle- bin kiþinin barikatlarý zorlamasý bir genel grev kadar cid- kendi istediðimiz yer ve zamanda savaþa girmek, sennerek KESK'in belirlediði bir takvim ile yönetici sýnýfý sý- di deðildir ama Türkiye'nin bu koþullarýnda oldukça bü- dika liderliði genelin çýkarlarýna uygun davranmadýðýnkýþtýrmaktý. Kýsacasý hükümet ve TBMM'nin istediði za- yük etkiler ve sonuçlar yaratacaðý ortadadýr. da ondan baðýmsýz hareket edebilecek, sendika liderliman ve yerde deðil KESK'in istediði yer ve zamanda KESK liderliði bu sonuçlarý göze almadý, riske gir- ðini zorlayabilecek militan bir taban örgütlenmesinin çatýþmaya girmek bizi zafere çok fazla yaklaþtýrýrdý. medi. Bunun yerine hükümet uygulamalarýna ve TBMM zorunluluðu... gündemine endeksli bir mücadeleyi tercih etti. Bu ise Yasa TBMM'de kabul edildikten sonra yediði gaza B a r i k a tl a rý z o r l a m a k bizim deðil düþmanýmýzýn belirlediði yer ve zamanda ve joplara, üstümüzün ýslaklýðýna aldýrmadan Eðitim Kýzýlay'da birkaç bin kiþiyle barikatlarý zorlamak, iste- savaþa girmek anlamýna geliyor. Bu durum bir çok Sen Genel Merkezi önünde yeniden bir araya gelen diðimiz sonucu almamýzý saðlamadý, saðlayamazdý. Oy- KESK üyesi ve militanýnda "bu yasa nasýl olsa geçecek, KESK militanlarý "HAK VERÝLMEZ ALINIR; ZAFER SOsa 11 Kasým'da, 26 Mayýs'ta çok daha büyük güçlerle ama biz itiraz ettiðimizi gösterelim, görevimizi yerine KAKTA KAZANILIR!" sloganý atýyorlardý. Bu sloganýn Kýzýlay Meydaný'ndaydýk. Onbinler barikatý aþabilir; po- getirelim" havasý yarattý. Hem zaman, hem mekan, gereðini yapabilmek, iþçi sýnýfýnýn genel çýkarlarýný en lis de bu kadar kolay saldýramazdý. Saldýrsa bile buna hem de moral açýsýndan dez avantajlý bir savaþýn içinde öne koyan, sendika yönetimlerine gelmekten çok tagelecek tepki çok daha büyük olabilirdi. banda örgütlenmeyi önemseyen, gerekirse sendika libulduk kendimizi. KESK örgütlü gücünün, onbinleri Kýzýlay'a getirdiði derliðine raðmen kitleleri hareket ettirebilecek, liderlik N e y apa ca ðý z? 11 Kasým eylemi bu açýdan çok büyük bir fýrsattý. Rekor yapabilecek bir örgütlenmenin baþarýlmasýna baðlý. düzeyde bir memur katýlýmýyla tarihe geçen 1 Aralýk Yasanýn TBMM'de kabul edilmesi bizim açýmýzdan S e r t u ð Ç i çe k

Y as akç ý ya sa kab u l ed i l di

na kadar burada kalmak lazým. Defalarca gelinip gidildi. 4-5 Mart'ta, 26 Mayýs'ta dönülmemeliydi. Buraya gelen kararlý kitle o zaman daðýtýlmamýþ olsaydý, sonuç alana kadar kalýnmýþ olsaydý þimdi bu noktada olmazdýk. Iþýl (Tarým Gýda Sen-Bursa): IMF istedi diye çýkarttýklarý 15 yasanýn içinde bizim de yasamýz var. Sadece fikrini soruyorlar, toplugörüþme yani. Böyle þey olmaz. Ne pahasýna olursa olsun bu yasayý geri çektireceðiz. Daha önce 2 kez geri çek-

KESK'in 7 ve 22 Haziran Ankara eylemlerine kat ýlan KESK üyeleriyle yaptýðýmýz görüþmelerden bir bölümünü sunuyoruz: Abdurrahman (ÖðretmenEðitim Sen Tarsus): Yasakçý sendika yasasýnýn geri çekilmesi, toplusözleþme ve grev hakký için, 11 yýldýr verilen mücadelenin sonucunu almak için buradayýz. Bu yasa geri çekilene kadar mücadele edeceðiz. Bu yasa ILO sözleþmelerine aykýrý. Kabul etmiyoruz. KESK Türkiye'de demokrasi mücadelesinin en bü-

yük dinamiðidir. Bu dinamikte yýpranma var. Bu alana 4-5 bin kiþi deðil 50 bin kiþi gelmeliydik. Sayý az olsa da direngenlik var. Bu iyi, bizi temsil ediyor. Vahap (Enerji Yapý Yol Sen Mersin): Meclis'teki yasayý geri püskürtmek, grevli, toplusözleþmeli, demokratik bir sendika yasasý için alandayýz. Bize kalsa sonuç ala-

tirdik. Bu kadar tazyike bu hükümet dayanamaz. Yasa geçerse 11 yýllýk emeðimiz bir anlamda sýfýrlanýyor. Ama 11 yýl önceki þevkimizle yeniden baþlarýz. Süresiz iþ býrakmaya gidebiliriz. Fiilen grev yapmalýyýz. Hak verilmez, alýnýr. Saim (Öðretmen-Eðitim Sen Çorum): Bu mücadeleyi bir güreþe benzetirsek, minderin etrafýnda dolanýp duran pehlivanlar vardýr, onlar ne kitlelere önderlik edebilirler ne de güreþi kazanabilirler. KESK liderliði de böyle iþte.

Dilek (Öðretmen-Eðitim Sen Hatay): Toplusözleþme ve grev hakký istiyoruz. Bu hakký alana kadar mücadele edeceðiz. Yasakçý yasayý geçirtmeyeceðiz. KESK bu mücadelede saðlýklý bir çizgi izliyor. Ali (Öðretmen-Eðitim Sen Diyarbakýr): Toplusözleþme ve grev hakký için, insanca yaþamak, demokrasi ve barýþ için buradayýz. Sonuna kadar da bu mücadeleyi sürdüreceðiz. KESK bu mücadelede yeterli deðil ama toplumun en dinamik kesimi.


KESK’İN KIZILAY’I ÖZGÜRLEŞTİRDİĞİ GÜN

Sayfa 5

26

MA

YIS

:

antikapitalist

Ankara-Ýstanbul Kara Yolundan: Biz Eðitim-Sen'in otobüslerindeydik. Ankara'ya yaklaþtýðýmýzda jandarmalar bizi durdurdu. Burada 70 kadar otobüsten yaklaþýk 3000 kiþiydik. Bir süre ne yapacaðýmýzý bilemedik. Sonradan toparlandýk ve otobanýn bir tarafýnda yürüyüþ yapmaya baþladýk. Sendika liderliði bir þeridi boþ býrakmamýzý saðlamaya çalýþýyordu. Ama herkes çok sinirliydi ve kýsa zamanda otobanýn Ankara'ya doðru giden tarafýný tamamen kapatmak için yayýldýk. Robokop jandarmalar yürüyüþü durdurdular. Bizler ne olacaðýný görmek için bekliyorduk. Bir kýsmýmýz otobanýn diðer tarafýný da iþgal etmek istiyordu, ama sendika liderliði "demokratik kararlara uyulmasý gerektiðini" söylüyordu. Oysa orada kimse bize bir þey sormamýþtý. Ancak otobanýn diðer tarafýnýn Ankara'ya gidiþ için de kullanýlmak üzere ikiye bölündüðünü ve trafiðin iki yönlü akmaya baþladýðýný gördüðümüzde öfke taþtý. Ben diðer tarafýn üzerine ilerleyen ilk kiþilerden biriydim. Baþlangýçta sadece 20 kiþiydik. Sendika liderliði megafondan bize dönmemiz için baðýrýyordu. Elbette 20 kiþi kalsaydýk, bu bir felaket olurdu. Ancak kýsa zamanda 500 kiþi olduk ve yolu tamamen kapattýk. Otobüslerimiz geri verilene ve Ankara'ya gitmemize izin verilene kadar yolu kapalý tuttuk. Cem - EðitimSen üyesi

gelen yürüyüþ komitesi, yaklaþýk 2500 kiþilik bir grup tarafýndan karþýlandý. Daha sonra þehir merkezine yürüyüþ gerçekleþtirildi. Polisin þehir merkezinden geçen güzergahý deðiþtirme konusundaki baskýsý ve kurduðu barikat, KESK liderliðinin kararlýlýðý sonucu aþýldý. Yürüyüþ sýrasýnda KESK liderliðinin öðrencileri sürekli olarak sloganlar konusunda uyarmasý dikkat çekti. Þehir merkezindeki Taþbaþý Çarþýsý önüne gelinerek basýn açýklamasý ile yürüyüþ sona erdirildi. Ertesi gün KESK'in büyük Ankara mitingine gitmek için hareket ettik. Toplam dört otobüsün kalktýðý Eskiþehir'de öðrenciler otobüslere alýnmadý. Verilen mola sýrasýnda diðer þehirlerden gelen otobüslerin Polatlý çýkýþýnda bekletildiði haberi herkesi heyecanYASAK: Vali KESK’in Büyük Ankara Mitingi’ni landýrdý. Otobüslere binilerek oraya gittik. “izinsiz” olduðu gerekçesiyle yasakladý. Kýzýlay Polatlý çýkýþýna otobüslerimizi diðer þehirlerden gelenMeydaný ve çevresi polis ablukasýndaydý... lerin yanýna çektik ve yolun bir þeridini kapatmýþ olan kitleye katýldýk. Yaklaþýk 65 otobüsle birlikte beklemeye baþladýk. Bu sýrada öðrencilerle KESK liderliði arasýnda yoðun tartýþmalar yaþanýyordu. Öðrenciler, KESK'in belirlediði kurallara uymamakla suçlanýyordu. Bir süre sonra önde memurlar olmak üzere polis ve jandarmanýn oluþturduðu barikatý zorlama kararý alýndý. Amaç barikatý yararak yola devam etmekti. Harekete Ankara Emniyet Müdürlüðü Spor Salonu’ndan: geçildi, polis ve jandarma coplarý kullanarak üstlerine ODTÜ'den bir grup olarak eyleme gitmek için toplangelen kitleyi daðýtmaya çalýþýyordu. Yaklaþýk 5 dk süren dýk. Ancak polisin þehir dýþýndan gelenleri Ankara giriþlemücadele sonunda 15-20 mt kadar barikatý gerilettik. rinde durdurduðunu, Kýzýlay'ý ablukaya aldýðýný ve EðiFakat Ankara'ya kadar yürüyerek gidemeyeceðimiz için tim-Sen önünde birikenlere de saldýrdýðýný duyduk. Canýbarikatý zorlamayý býraktýk. mýz sýkýlmýþtý. Eylem daha baþlamadan bitecek miydi diye düþündük. Ama Ankara giriþlerinde KESK'lilerin yollaKESK liderliði bundan sonra herkese oturmasýný rý iþgal ettiðini ve Ankara sendikalarýnýn da Kýzýlay'a çýksöyledi. Ýkna etmek içinse 10 dk sonra barikatýn tekrar mak için hazýrlýk yaptýðýný duyunca Kýzýlay'a indik. Hemen zorlanacaðýný, bunun taktik olduðunu söylediler. Fakat gözaltýna alýnmak istemiyorduk, bu nedenle üç ayrý kola ÝÞGAL: Ankara dýþýndan gelen binlerce KESK’li þehir baþta memurlar olmak üzere oturmayacaðýmýzý, giriþlerinde barikatlarla karþýlaþtý. Ancak yollar barikatý tekrar zorlamak istediðimizi söyledik. ayrýldýk. Bayraklarýmýzý, flamalarýmýzý poþetler içinde sakkapatýldý, barikatlarýn üzerine yüründü... layarak toplanma yeri olabilecek yere yakýn bir kahvede KESK liderliði "ne yapalým denedik ama olmadý" diybuluþtuk. Biz henüz buluþmuþtuk ki ilk slogan sesleri yükerek geri dönmeyi bile kabul edebileceði izlenimini seldi. Hepimiz ok gibi fýrladýk ve sloganlarýn geldiði yöne yarattý. Kitle bu arada yolun açýk olan kýsmýnýn kapatýlkoþtuk. 50-60 kiþilik kalabalýðýn sayýsý bir anda 150-200 kimasý için harekete geçti. Slogan ise, "karþý yol da þiye ulaþtý. Kýzýlay Meydaný'na doðru yürüyorduk. Polis kapanacak" idi. Karþý yolun bir kýsmý kapatýldý ve bu yolu kapatýp çevremizi sarýnca yola oturduk. kýsým sembolik olarak korumaya alýndý. Sendika liderliði Sloganlar atarken, polise kolayca teslim olmamak için bu durumu engellemeye çalýþtý ama baþarýlý olamadý. birbirimize kenetlendik. Ne yazýk ki sayýmýz çok az olduSendika liderliði sürekli olarak kitleyi oturmasý için ikna ðundan hýrpalanýp sürüklenerek gözaltýna alýndýk. etmeye çabalýyordu. Emniyet Sarayý'na vardýðýmýzda bir süre için otobüslerBir kaç saat geçmiþ, barikat tekrar zorlanmamýþtý. Bu den inmeyi reddettik. Cep telefonlarýmýz vardý, böylece durum memurlar arasýnda huzursuzluk yaratýyordu. diðer yoldaþlarýmýzla haberleþebiliyorduk. Karayollarýnýn Sendika liderliði ile taban arasýnda görüþ farklýlýðý had kapanmasý karþýsýnda vali yasaklama kararýndan vazgeçsafhaya ulaþmýþtý. Sýk sýk tartýþmalar yaþanýyordu. mek zorunda kalmýþtý. Kýzýlay açýlmýþtý. Gözaltýna alýnan "bizim aldýðýmýz kararlara uymak zorundasýnýz" sendika yaklaþýk 500 kiþiydik. Serbest býrakýlýnca hep birlikte sloliderliðinin en çok kullandýðý cümle idi bu tartýþmalarda. ganlar atarak Kýzýlay'a yürüdük. "Baskýlar bizi yýldýramaz", Kitle bu sayede baský altýnda tutuluyordu. "ferman valinin, Kýzýlay bizimdir" diye baðýrýyorduk. Da- KIZILAY BÝZÝM: Kitlesel direniþ valiyi dize getirdi. Daha sonra hükümetin konuyu görüþtüðü haberi Polis çekildi, yaðmura raðmen pankartlarýmýz, ha önce hiç tutuklanmamýþ arkadaþlarýmýz bile harika hisiletildi. Saat 12.10 sularýnda Konya Yolu'ndaki barikatýn sloganlarýmýzla Kýzýlay bir kez daha sediyorlardý. Güneþ - ODTÜ öðrencisi kaldýrýldýðý haberi geldi. Arkasýndan da bizi engelleyen özgürleþtirildi... barikatýn kaldýrýldýðý, Ankara'ya girebileceðimiz söylenAnkara Eðitim-Sen 1 Nolu Þube bürosundan: di. Ankara Hipodrom'a 13.15 civarýnda geldik. lardý. Bu nedenle polisin onlarý gözaltýna almasý oldukça Polisin Ankara'ya gelen herkesi durdurmaya çalýþtýðýný, uzun sürdü. Dýþarýdaki arkadaþlarýmýzýn bu kadar etkili di- Kortejleri oluþturarak Kýzýlay'a yürüyüþe geçtik. binlerce insanýn Ankara'ya gelen yollarý kapadýðýný, Kýzý- rendiðini görmek gerçekten cesaret vericiydi. Neler öðrendim? Ýlk kez bir sendikayla bu kadar yakýn lay'a giden yollarýn bile kapandýðýný, buluþma noktalarýnolma fýrsatý buldum. Ayný amaçlar için birlikte yürüyerek da bulunan herkesin tutuklandýðýný ve eyleme izin veril- Enerji Yapý Yol Sendikasý'ndan uluslararasý destek için düþüncelerini anlama olanaðýna kavuþtum. Sendika liderdün ya nýn her ta ra fý na faks lar çe ki li yor du. Ey le me baþ la meyeceðini duyduk. Sabahýn erken saatlerinde Eðitimliðinin yaklaþýmýyla sendika tabanýnýn düþünce ve eylem Sen'de buluþtuk ve üyelerimizi durumdan haberden et- mak için herkesi tekrar aramaya baþladýk. Bu arada kara- konusundaki çeliþkilerine tanýk oldum. Sýnýf bilincinin nasýl yol la rýn da ki ba ri kat lar dan me saj lar alý yor duk. So nun da mek için telefon etmeye baþladýk. yeteri kadar insanýn toplandýðýný ve yürüyüþe baþlanabile- ortaya çýktýðýný ve insanýn bir sýnýfýnýn olmasýnýn ona poliErkenden sendika binasýnýn önünde eylem yapmak iste- ceðinin haberini aldýk. Polis geri çekildi, böylece dýþarý çý- tik anlamda çok þey katabildiðini öðrendim. Ýzlem dik. Binanýn dýþýna çýkan herkesi polis fena halde dövdü kýp yürüyüþe katýlabildik. Yasa hala mecliste, ama en azýn- Eskiþehir Anadolu Üniversitesi öðrencisi ve gözaltýna aldý. dan bugün küçük bir zafer kazandýk. YürüyüPolis kapýyý zorluyordu, bloðun koridorundaki bütün þümüzü durduramadýlar. Çiðdem - Öðretcamlarý kýrdýlar. Polisin sendikamýzý basarak bizi de göz al- men M ar ks i zm ve Se n di k al M ü ca del e týna alacaðýný düþünerek barikat kurmaya hazýrlanýrken dýTony Cliff ve Donny Gluckstein'in antikapitalist Eðitim Broþürleþarýdan slogan sesleri duyduk. Baþka bir grup Kýzýlay'a ri'nden çýkan "Marksizm ve Sendikal Mücadele" adlý çalýþmasýnýn Eskiþehir-Ankara yolundan: doðru yürümeye çalýþýyordu. Polisler, tam bizim binanýn 25 Mayýs Cuma günü, KESK'in Ýstanbul'dan kapaðýnda Ýskoçya Clyde Ýþçileri Komitesi'nin bir kararý var: önünde onlarýn önünü kestiler. Sendikalýlar ve öðrenciler- baþlattýðý yürüyüþte Eskiþehir'e gelindi. Saat "Ýþçileri doðru olarak temsil ettikleri sürece sendikacýlarý destekleden oluþan bu grup el ve kollarýný birbirlerine baðlamýþ- 18.00 sularýnda Anadolu Üniversitesi önüne yeceðiz, ancak bu temsil ortadan kalktýðý anda baðýmsýz olarak hareket edeceðiz." Muammer (Saðlýk çalýþaný- dikalar mali olarak zor durumda ödedik, bunu kaybetmek istemi- Türk-Ýþ, DÝSK, ve KESK liderliðinden umduðunu bulamayan pek SES Ýzmir): Toplusözleþmeli, grev- kaldý. Bu mücadele TBMM günde- yoruz. Gerekirse yeni bedeller çok sendika militaný ve sosyalist açýsýndan oldukça yaralý olacaðýný düþündüðümüz bu broþürde sendikalar konusunda Marks'tan bu ödemeye hazýrýz. li, demokratik sendika hakký için mine endeksli olmamalý. Ziya ve Evrim (Öðretmen- yana yapýlan teorik tartýþmalarýn anlaþýlýr bir özetini bulmak mümBES Ankara 2 Nolu Þumücadele ediyoruz. Sonuna kadar da edeceðiz. KESK bu mücadelede be'den iki memur: 11 yýlýn eme- Eðitim Sen Kýrýkkale): Sahte kün. yeterli deðil ama sorun sadece ðine, ödenen bedele sahip çýk- sendika yasasýna karþý buradayýz. Sendikalarýn, sendika bürokrasisinin, profesyonel sendikacýlar ve KESK deðil. Toplumda genel bir mak için buradayýz. Ýstediðimizi Bu yasa çýkacaðýna doðrudan sen- sendika yöneticilerinin iþlevleri, sýnýfla iliþkisi, sosyalistlerin sendikaduyarsýzlýk var. Aslýnda bu noktaya alana kadar da burada olacaðýz. dikalarýmýzý kapatsýnlar daha iyi. larda nasýl tutum almalarý gerektiði, sendikal mücadelede devrimhiç gelmeden 4-5 Mart 1998'de bu KESK MYK yasayý kabul etmiþ du- KESK ise bu mücadelede güven ci partinin rolü ve görevleri konusundaki tartýþmalar Tony Cliff'in yasayý çöpe atabilirdik. 26 Mayýs'ta rumda. Ama biz uzlaþma istemiyo- vermiyor. Bu yasa geri çekilip iste- anlaþýlýr dilinden aktarýlýyor. buraya gelen onbinler geri gitme- ruz. 26 Mayýs'ta Ankara'ya gelen diðimiz bir yasa çýkana kadar iþ bý- Her sosyalistin, sendika militanýnýn okumasý gereken ve KESK'in meliydi, gönderilmemeliydi. Uyarý kitle geri yollanmamalýydý. Bir rakmamýz lazým, baþka yolu yok. Ankara'daki son 3 eyleminde 120'den fazla satýlan bu broþürü antikapitalist satýcýlarýndan 300 bin TL karþýlýðý temin edebilirsiniz. eylemi diye diye gelip giderek sen- þeyler kazanmak için çok bedel


Sayfa 6

antikapitalist

Ý taly a, fa þiz m ve ay rýlýkçýlýk Geçen ay Ýtalya'da yapýlan genel seçimler, saðcý medya patronu Silvio Berlusconi'nin Forza Ýtalya partisi ile aþýrý saðcý Kuzey Birliði ve faþist Ulusal Ýttifaký iktidara taþýdý. Berlusconi'nin baþbakanlýðý her ne kadar Ýtalyan iþçi ve yoksullarý için kötü bir haberse de hükümetin mücadeleci ve güvenli bir sýnýf muhalefetiyle karþýlaþmasý son derece olanaklý. Dünyanýn en zengin ülkelerinin temsilcilerinin 20-23 Temmuz'da Ceno-

rarname durduruldu. Berlusconi kamu harcamalarýnda 24 katrilyon TL deðerinde kesintiler açýkladýðýnda on milyon iþçi genel greve gitti ve üç milyonu aþkýn iþçi de sokaklardaydý. Kýsa bir süre sonra yine yarým milyon iþçi Roma'yý felç etti. Hükümet istifa etmek zorunda kaldý. Berlusconi hükümetinin alaþaðý edilmesinden sonra yapýlan genel seçimlerde Zeytin Aðacý hükümeti Ýkin-

Küresel direnişçiler 21-22 Temmuz’da G

DÜNYANIN EN GELÝÞMÝÞ RAHAT VERMEYELÝM

"Talihsiz bir yer seçimi" Ýtalyan baþbakaný Berlusconi G8 toplantýsý için bunlarý söyledi. Berlusconi Cenova'da yapýlacak anti-kapitalist gösterilerin Göteborg'dan da büyük bir etkiye sahip olacaðýndan korkuyor. Berlusconi'nin hükümetinde aþýrý sað, neo-faþist bakanlar var. Berlusconi Göteborg dönüþünde Ýçiþleri Bakaný ile acil bir toplantý yaptý. Gazetelerde çýkan dedikodulara göre G8 toplantýsýný Akdeniz'in ortasýnda bir gemide ya da Ýsviçre'nin Ýtalya'ya baðlý bir köþesinde yapmayý bile düþünüyorlar. Cenova havaalanýný, tren istasyonunu, otoyollarý ve sýnýr geçiþlerini dört gün boyunca kapatacaklarýný söyleyerek protestocularýn gözlerini korkutmaya çalýþýyorlar. Ýtalyan hükümetinin sert tutumu, dolaþan dedikodular amaçlananýn tersine bir etki yapýyor. Cenova Direniþi daha da fazla ilgi görüyor. Protestolarý koordine eden Cenova Sosyal Forumu sendikalarla görüþüyor. Örgütlü iþçiler harekete geçerse hükümet köþeye sýkýþýr. Son dönemde çelik iþçileri Cenova'daki yerel hükümet binasýný vinçlerle kuþattýlar ve polise direndiler. Ýtfaiyeciler göstericilere basýnçlý su

sýkmak konusunda polislere eðitim vermeyi reddettiler ve 20 Temmuz günü için grev çaðrýsý yaptýlar. iþçileri ise Sosyal Forumu Liman destekliyorlar. Bunlar Ýtalya'da geliþen antikapitalist hareketin belirtileri. Ülkenin her tarafýnda küreselleþme karþýtý ATTAC kampanya gruplarý kuruluyor ve Cenova Direniþini inþa ediyorlar. PDS etrafýnda toplanan ve uzunca süre saða kayan eski komünistler bile Seattle'da baþlayan hareketi son dönemin en önemli geliþmesi olarak deðerlendirip Cenova'da olacaklarýný açýkladýlar. 100 bin protestocunun Cenova'ya geleceði tahmin ediliyor. G8 toplantýsýna Üçüncü Dünya borçlarýnýn silinmesi gerektiðini ve insanlarýn kârdan daha önemli olduðunu ifade edecekler. Sosyal Forum, 16 Temmuz'da baþlayarak bir hafta sürecek olan bir karþý konferans örgütlüyor. G8 toplantýsýnýn baþladýðý 19 Temmuz Cuma günü göçmen iþçi haklarý için bir yürüyüþ yapýlacak. Cuma günü ayný zamanda konferans doðrudan eylem ile kuþatma altýna alýnacak. Cumartesi ise büyük protesto yapýlacak.

Göteborg protestoları

P a u l M c G a r r' ý n Ý s v e ç - G ö te b o r g protestolarýndan izlenimleri:

va'da yapacaðý G-8 Zirvesi kitlesel gösterilerle protesto edilecek. Daha önce, 1994'de iþbaþýna geldikten sadece 9 ay sonra yaygýn bir grev dalgasýyla hükümetten düþürülen Berlusconi ve saðcý-faþist ortaklarý da bu protestolarýn hedefi olacak. Ýtalyan iþçi sýnýfýnýn patronalara ve faþistler karþý mücadele gücü yüksek. Nisan ayýnda 100 bin kiþi faþizmden kurtuluþ gününü kutladý. 1 Mayýs'ta ülke çapýnda 200 ayrý gösteri yapýldý. Baþkent Roma'daki sol gruplarýn konserine ise 800 bini aþkýn kiþi katýldý. Seçim sonrasýnda sanayi merkezi Turin'de bir iþçinin iþ kazasý geçirmesi üzerine 10 bini aþkýn metal iþçisi dayanýþma gösterisinde bulundu. Mafya ile içli dýþlý olmasýyla da tanýnan Berlusconi'nin yeni özelleþtirmeler, yeniden yapýlanma adý altýna iþçi çýkartýmý ve iþgücünü esnekleþtirme çabasý ile iþ güvenliði ve ücretlerde kesintiye gitmesi karþýsýnda sendikalar "sýcak bir yaz olacak" diyorlar. Bu ve bunun gibi mücadeleler Berlusconi'nin ikinci hükümetini de tarihin çöplüðüne atabilir. G-8 protestolarýnýn gücü ve kitleselliði, bunun anti-faþist bir yaklaþýmýnýn olmasý Ýtalyan iþçilerinin mücadelesine güç katacak. Salerno'dan bir sosyalist, "bundan önceki Zeytin Aðacý Koalisyonu'nun yarattýðý hayal kýrýklýðý sistemde köklü bir deðiþim isteðini güçlendirdi. G8 Zirvesi'ne karþý Cenova gösterileri bu deðiþim isteðinin üzerine inþa oluyor. Cenova gösterilerini Berlusconi'ye karþý ilk kitlesel karþý çýkýþa dönüþtürebiliriz" diyerek herkesi direniþe katýlmaya çaðýrdý. Üçüncü Yol Berlusconi'in dönüþü oldu Berlusconi'nin Mart 1994'te ilk hükümetini kurduktan sonra ilk yaptýðý iþlerden biri 2 bini aþkýn hortumcu ve yolsuz politikacýyý bulunduklarý hapishanelerden serbest býrakacak bir kararname çýkartmak oldu. Onbinlerce kiþi sokaklara döküldü ve ka-

ci Dünya Savaþý'ndan bu yana kurulan ilk solcu çoðunluk hükümeti ve milyonlarýn da umudu oldu. Ancak eski komünist ve iktidarýn büyük ortaðý PDS tam bir Üçüncü Yol izleyerek Berlusconi'nin yapamadýðý kesinti ve özelleþtirmeleri gerçekleþtirdi. Solun yarattýðý hayal kýrýklýðý Berlusconi'nin dönüþüne kapý araladý. Benito Mussolini'yi dünyanýn "en büyük devlet adamý" olarak adlandýran Gainfranco Fini faþist Ulusal Ýttifak lideri olarak hükümete girdi. Ýsim deðiþtirerek, faþistliklerinin önüne bir post ekleyerek kendilerine yeni bir imaj yaratmaya çalýþan Fini, Kuzey Birliði lideri Umberto Bossi ile birlikte 1994 Berlusconi hükümetinde yer almýþ ve onunla birlikte devrilmiþti. Umberto Bossi'nin Kuzey Birliði Partisi Ýtalya'dan ayrýlmayý hedef alýyor. Neden? Ýtalya'nýn kuzeyinin Güneyin iþgali altýnda olduðu ya da kirli bir savaþýn altýnda inlediði için mi? Hayýr! Kuzey Ýtalya ülkenin en zengin bölgesi. Yoksul olan bölge güney. Bossi onlardan kurtulmaya çalýþýyor. Güneyi kuzeyin sýrtýnda kambur olarak görüyor. Bossi’nin Meclis ve dýþýnda protesto edilen ayrýlýkçýlýðý, ezilen bir halkýn ya da bir azýnlýðýn zulümden kurtulma isteðinden kaynaklanmýyor. Türkiye'de en zengin bölge olan Marmara'yý ülkenin geri kalandan "sýrtýmda yük" diyerek kopartmaya çalýþan bir parti ve lideri ancak Kuzey Birliði ve lideri Bossi'ye benzetilebilir. Bossi'yi Leyla Zana'ya benzetmek ancak Berlusconi hanedanlýðýný aratmayan Türk holding medyasýnýn baþvurabileceði bir ýrkçýlýktýr. Bossi Fini'nin partisi ile birlikte ýrkçý kampanyalar yürütüyorlar. Yoksulluk ve iþsizliðin sorumluluðunu göçmen iþçilere yüklüyorlar. Göçlerin ve cami yapýmlarýnýn durdurulmasý için gösteriler ve grevler düzenliyorlar. Bossi Türkiye'de olsa, Zana ile kader ortaðý deðil, ancak düþman olurdu; ama Türkeþ ve Bahçeli ile çok iyi anlaþýrlardý.

Tü rk an Uz u n

Ýsveç polisi küresel kapitalizm karþýtlarýný Göteborg sokaklarýndan þiddetle silmeye çalýþtý. Polis ilk önce özel eðitilmiþ köpeklerini protestocularýn üzerine saldý. Sonra da insanlarýn üzerine ateþ açtý. Ne var ki amaçlarýna ulaþamadýlar. Çoðunlukla genç onbinlerce Ýsveçli ve komþu Ýskandinav ülkelerinden gelenler protestoyu sürdürdü. Küresel kapitalizmin þiddetine ve barbarlýðýna karþý durdular. Polis vahþeti ve politikacýlarýn ikiyüzlülüðüne karþý gençlerin bir çift sözü vardý: "Çoðunluk biziz" Göteborg'da 36 saat içinde üç büyük bir dizi de daha küçük çaplý gösteri yapýldý. ABD Baþkaný George Bush'un ziyaretine karþý 15 bin kiþi harekete geçti. 25 bin kiþi de ertesi gün AB liderlerinin dünyamýzý satýlýða çýkartan politikalarýný protesto etti. Polisin atlý, coplu ve silahlý saldýrýsý 30 bin kiþi tarafýndan sokaklarda lanetlendi. Ýsveç gibi nüfusu 8 milyon olan bir ülke için bunlar çok büyük rakamlar. Ýktidardaki Ýþçi Partisi ile baðlarýndan dolayý sendikalarýn bu gösterileri desteklemediði düþünülürse rakamlar daha da çarpýcý hale geliyor. Göteborg direniþi Seattle'den bu yana geliþerek ilerleyen anti-kapitalist hareket için yeni bir basamaðýn ifadesiydi. Protestocularýn sloganlarýnda vurguladýklarý gibi: "Göteborg, Seattle, savaþa devam ediyoruz." Ýsveç'te Ýþçi Partisi hükümeti ve polis protestocularla "diyalog" halinde olmak istediklerini söylüyorlardý. Ancak gösteri yapma hakkýna açýkça saldýrdýlar. Polisin ilk hedefi örgütlenme merkezi olarak kullanýlan bir lise oldu. Polis okulun etrafýný çelikten

Tim Robinson, Norveç Uluslararasý So mitesi üyesi þöyle diyor: "Ýnsanlar toplumdan dýþlanýyor, ses rý ellerinden alýnýyor ve polisin saldý ler insanlarýn mücadele etmesini kýn

bir duvarla ördü ve özel timle çevirdi. Yüzlerce gösterici lisede mahsur kaldý bazýlarý gözaltýna alýndý. Olayýn duyulmasý üzerine protestocular "Göteborg'un utanç duvarý" diyerek lise merkeziyle dayanýþma gösterisi yaptýlar. Ertesi sabah 5 bin kiþinin katýldýðý ve küresel kapitalizmin etkilerine karþý yapýlan bir mitingden sonra Avrupa Birliði liderlerinin zirvesinin yapýldýðý yere doðru yürüyüþe geçildi. Polis zirve merkezini dev çelikten bir duvar ile koruma altýna almýþtý ve göstericileri durdurmak için barikat kurmuþtu. Barikata yaklaþan bütün protestocularý joptan geçirdiler. Yürüyüþün ön saflarýnda bulunan ve Norveç'in en büyük gazetesinde matbaacýlarýn sendika temsilcisi olan Knut Jensen ilk yaralananlardandý. Baþýndan kan fýþkýrýyordu. Daha sonra kendisiyle tedavi gördüðü hastanede görüþtüðümde "Birden kafama vurdular. Þiddetin sorumlusu polisten baþkasý deðildir" dedi. Joplarýn ardýndan polis köpeklerinin saldýrýsý geldi. Sayýsýz gösterici köpekler tarafýndan yaralandý. Ve tekrar joplu saldýrý. Göstericiler ancak polisin böylesi vahþi bir saldýrýsýndan sonra taþ atmaya baþladýlar. Polisin dýþýnda McDonald's da hedef oldu.

BUSH PROTESTOSU Ýsveç ve Ýskandinav ülkelerinden gelen 15 bin genç Haziran'ýn 14'ünde George W. Bush'u protesto etti. Maria Olund gösteriye katýlma nedenini þöyle açýklýyordu: "Çevre ve küresel ýsýnma konusundaki kaygýlarým nedeniyle buradayým. Ýnsanlarý dýþlamak için Avrupa etrafýnda ördükleri duvarlara da karþýyýz. Her þey kapitalist sistem, para ve ekonomi için, insanlara hiç deðer verilmiyor." Arkadaþý Lene Lunberg ekledi: "Bizler kadýn erkek arasýn-

daki eþitsizliðe ka retlerimiz eþit de zanma aracý olara deðer nasýl görü bunlar bir avuç in kapitalizmin sonu rý ve kadýnlarý aþa si eþitlik ve dayan sý" diyordu. Anne Ridders "Ýnsanlar dünyan ne uyanmaya baþ için bu önemli. G gidiþe dur deme cekken adým atm yorum." Dünyanýn Do deðil insan", "dün beralizme son" Göteborg'daki bi ri gibi buradaki göre bir konusu v baþlayan direniþin Sendikalar gö ne raðmen önem týldý. Otomobil iþ görüþünü þöyle b Dünyanýn borçla Uluslararasý þirke yiz. Ben böylesi yorum. Neyi nasý rum." Küreselleþme Martin Persson, lerde; politikacýla lirlemesi gerekti boyun eðmek zo ren bir hareket in yý deðiþtirebiliriz.

Belç ika'da Bush karþýtý gösterilere katýlan Erol ile arkadaþýmýz Özer Kay serilioðlu'nun y aptýðý röportaj:

“Bush’u görürseniz -açBýkellaçiykaab'diliarkmi eisyinle?mlere katýlma nedenini dünyanýn geleceði için tutuklayýn”

Brüksel'deki protesto gösterilerinin önemi ABD Baþkaný Bush'un Brüksel'e yapacaðý ziyaret ile Belçika'nýn Haziran ayýndan itibaren AB'nin dönem baþkanlýðýný yürütecek olmasýdýr. Bush, baþkan seçildikten sonra gündeme getirdiði Starwars (yýldýz savaþlarý) Projesi ile Kyoto Anlaþmasý'ný imzalamaktan vazgeçmesi, Bush'un kitlesel ve enternas-

AB P

yonal bir þ lidir. Star nükleer si durum sa cektir. Ay me getiri olan zehir tirilen yas olsa dur Bush fosil nýlmasýna deme get ðýný açýkla

- Bana bi


José Bové ile söyleþi:

G-8’lere karşo Cenova’da:

antikapitalist

Sayfa 7

Þ 8 HAYDUTUNA “GELECEK İÇİN UMUDU KÜRESELLEŞTİRELİM” Kasým 1999'da Seattle'da Dünya Ticaret Örgütü toplantýsýna karþý düzenlenen direniþten bu yana geliþen anti-kapitalist hareketin en çok tanýnan simalarýndan olan José Bové "Dünya satýlýk deðil" adlý bir kitap yayýmladý. Kendisi ile kitabý ve anti-kapitalist mücadele hakkýnda yapýlan bir söyleþiyi yayýnlýyoruz. - Kitabýnýzýn konusu nedir?

osyalist Akým'ýn ve Göteborg protestosunu örgütleme ko-

slerini duyurma, gösteri yapma gibi demokratik haklaýrýsýna uðruyorlarsa tabii ki mücadele edeceklerdir. Biznamýyoruz. Göteborg’daki þiddetin sorumlusu polistir."

arþý mücadele ediyoruz, üceðil, kadýn vücudu para kaak kullanýlýyor. Bize verilen ündüðümüzle ilgili. Bütün insanýn kâr hýrsýna dayanan ucu. Sistem sýradan insanlaaðýya itiyor." Maria da "Hepnýþma mücadelesinin parça-

stedt ise þunlarý vurguladý: nýn nasýl döndüðü gerçeðiþladýlar. Bizim gibi gençler Gelecekte geriye bakýp bu ek için bir þeyler yapabilemadýðýmý düþünmek istemi-

ostlarý gösteriye "önce kâr nyamýz satýlýk deðil", "neo-li" pankartlarýyla katýldý. ir üye Emil Schon, "diðerlegösterilerin de kendisine ve talebi var ama Seattle ile n parçasý" dedi. österileri desteklememesimli sayýda iþçi gösterilere kaþçisi Hakan Lougren kendi belirtiyordu, "Ben Üçüncü arýnýn silinmesini istiyorum. etlerin gücüne son vermelibir þirkette Volvo'da çalýþýýl yaptýklarýný çok iyi biliyo-

e karþýtý ATTAC grubundan þöyle diyordu: "Erk þirketar bize her þeyi pazarýn beiðini anlatýyorlar. Piyasaya orunda olmadýðýmýzý göstenþa etmeliyiz. Biz bu dünyaz."

15 Haziran Cuma günü 25 bin kiþi Avrupa Birliði politikalarýna karþý Göteborg sokaklarýndaydý. Gösterinin sonunda ise bir sokak þenliði yapýldý. Ancak polis Göteborg merkezini yine bir savaþ alanýna çevirdi, dev çelik konteynýrlarla duvar ördü. Sýra sýra polisler iþgal ordusu gibi göstericilerin üstüne gitti. Ýngiltere'den gösterilere katýlan bir sosyalist, John Sheperd, olayla ilgili þunlarý anlattý: "Herkes dans ediyor, eðleniyordu. Polis aniden saldýrdý. Bunun üzerine bazýlarý da polise taþ atmaya baþladý. Polis tekrar saldýrdý bizler kaçýþýyorduk birden silah sesi duyuldu. Geriye dönüp baktýðýmda, genç bir erkek yerde kývranýyordu. Orada üç kiþi vuruldu. Polisin bu cani sistemi ayakta tutmak için yapmayacaðý yoktur. Endonezya veya stalinist rejimlerdeki gibi bir görüntüydü. Sözüm ona Kuzey Avrupa demokrasisi, örnek ülke Ýsveç'te böylesi bir polis vahþeti beklenmezdi. Ama þimdi bu sisteme karþý mücadele konusunda daha kararlýyýz. " Ertesi gün 30 bini aþkýn kiþi daha önceden AB'nin neo-liberal politikalarýna karþý örgütlenmiþ yürüyüþe katýldý. Herkes bir gün öncesinde yaþanan polis vahþeti nedeniyle þoktaydý. Bazý göstericiler polisin kendini savunduðu yönünde hükümet propagandasýný kabul ediyordu. Bazýlarý da polisi kýnýyor ama medyanýn "þiddet kullanan göstericilerdir" propagandasýný kabul etmiþ görünüyordu. Ancak çoðu, þiddetin sorumlusunun polis olduðu konusunda netti. Genç bir büro çalýþaný olan Tove Bister "Burasý artýk Ýsveç deðil bir polis devleti. Dünyaya burada ne olduðunu anlatýn" diyerek tepkisini dile getiriyordu.

PROTESTOSU

þekilde protesto edilmesine yeterrwars Projesi'yle dünya yeni bir ilahlanma yarýþýna girecektir ve bu adece silah tüccarlarýnýn iþine geleyrýca Kyoto Anlaþmasý'yla gündeilen ve iklim deðiþikliðine neden rli materyallerin kullanýlmasýna gesak küresel ýsýnmayý bir nebze de durmayý amaçlamaktaydý. Ama l yakýtlarýnda (petrol, kömür) kullasýnýrlama, hatta yasaklamayý güntiren bu anlaþmayý imzalamayacaadý.

iraz oradaki havadan bahsedebi-

Bergama Köylüleri, Eurogold’a karþý 1994’ten beri verdikleri mücadelede yasal bir zafer kazandýlar. Bergama Köylülerinin kararlý, kitlesel ve inatçý mücadelesi kazanma umudumuzu artýrýyor. Fotoðrafta, Fransa’da yapýlmakta olan bir McDonalds þubesini yýkmasýyla tanýnan José Bové ve Bergamalý Köylülerin liderlerinden Oktay Babuna görünüyor.

Kitap Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) tarým politikalarý konusunda Fransa'da yaþadýðýmýz deneyimi anlatýyor. 1999'da Millau'da McDonalds'ý parçalarýna ayýrmamýzý da içeriyor. Bu eylemi, Dünya Ticaret Örgütü'nün Avrupa'nýn ABD'den hormonlu dana eti ithalat yasaðýna karþý uyguladýðý yaptýrýmlarý protesto etmek için yapmýþtýk. DTÖ yaptýrýmlarýnýn baþka bir yaþama iþaret ettiðinin farkýna varýyorduk. Kitap bu eylemin baþka bir çiftçilik, baþka bir tarýma karþý verilen daha büyük bir mücadelenin içine yerleþtiriyor. Bununla birlikte küçük çiftçilerin mücadelesinin diðer sosyal hareketlerle baðýný kuruyor.

cadeleleri ve kaçak göçmenlerin haklarý için mücadelelerin birliðini ifade ediyorsunuz. Bunlarý neden vurguluyorsunuz?

Küçük de olsa büyük de olsa bütün mücadeleler önemli. Küçük mücadelelere girmeden büyüklerini de veremezsin. Çok farklý insanlar mücadeleye itiliyorlar. Ýster iþçi, ister çiftçi ya da ülkelerini Kuzeyde daha iyi bir yaþam bulma umuduyla terk eden ama vardýklarýnda hiçbir haklarý olmadýðýný keþfetmek zorunda kalan göçmenler olsun hepsi mücadeleye iti- Kitap Seattle gösterilerinden tarihin bir "dönüm liyor ve bu mücadeleler arasýnda bir bað var. noktasý" olarak bahsediyor. Neden? Bu mücadeleler, insanlarýn ekonominin kölesi olSeattle sembolik ama çok önemli bir kazanýmdý. masý deðil ekonominin insanlar için iþlemesi amacýyÝlk kez dünyanýn dört bir yanýndan bu þekilde bir bi- ladýr. Dolayýsýyla birlikte mücadele etmeli ve çalýþraraya geliþ yaþadýk. Çiftçiler, iþçiler, çevreciler, ayný malýyýz. Sadece çiftçiler, iþçiler veya göçmenler olazamanda tüketiciler, Kuzeyin ve Güneyin insanlarý…rak deðil; hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bunlarýn ve Güney ülkelerinin hükümetlerinin bira- - Neo-liberalizm ve küreselleþmeye karþý olmanýn milraya geliþleri DTÖ'nün yeni kurallar üzerinde anlaþa- liyetçilik ve korumacýlýða geri dönüþ olduðunu tartýþýmamasýna neden oldu. Dünya çapýnda neo-libera- yorlar. Siz ne düþünüyorsunuz? lizme karþý yeni tür bir direniþin baþlangýcýný yaþadýk. Bizler tüm dünya insanlarýnýn haklarý için müca- Siz Seattle'deydiniz. O günden bu yana Millau, Por- dele ediyoruz. Sadece bir ülkenin insanlarý için deto Allegre ve Quebec direniþlerine katýldýnýz. Hareket ðil. Ulusal sýnýrlara geri çekilmek veya milliyetçiliðe sizce nasýl geliþiyor? paye vermek ne konumuzdur ne de bir çözüm yoluBence Seattle'den bu yana giderek daha fazla dur. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara daha fazla insan dünyada nelerin döndüðünü anlamaya baþla- ihtiyacýmýz var. Bu haklar öncelik kazanmalý ve piyadý ve buna karþý bir þey yapmak için adým attý. Artýk sanýn iþleyiþine baðlý kýlýnmamalý. Ticaretin bu tür bütün bu uluslararasý kurumlar protestolarla karþý- hak ve kurallara uygun yapýlmasýný ve bunlarýn uluslaþmadan toplanamýyorlar. Porto Alegre'de bu yýlýn lararasý kurallar olmasýný istiyoruz. Þirketler faaliyet baþýnda yapýlan Dünya Sosyal Forumu'dan sonra da gösterebilmek için bu haklarý göz ardý edememelialternatifimizin ne olduðunu oluþturmaya baþladýk. ler. Dolayýsýyla ekonomik, sosyal ya da çevresel Bu yeni tür bir demokrasi. Ýnsanlarý kendi yaþamlarý hakkýnda, dünyada ve kendilerine olanlar hak- "dumping"e karþýyýz. Uluslarötesi þirketler insanlarýn ve çevrenin geleceðine zerre kadar önem ve dekýnda karar verdikleri bir demokrasi. ðer vermiyorlar. - Temmuz ayýnda G8 ülkelerinin Cenova'da yapacak- Mücadeleniz sýrasýnda defalarca yasalarý ve mahkelarý zirveye karþý düzenlenen gösterilerin sizce önem me kararlarýný çiðnediniz. Neden? derecesi ne? Yasalar insanlarýn çýkarlarýna ters düþüyorsa yaBu çok önemli bir gösteri olacak. Çok sayýda ülkeden çok sayýda insaný biraraya getirecek. En zen- salar ne derse desin biz bu çýkarlarý öncelik etmeligin ülkelerin yönetim ve kurallarýný dünyaya dayat- yiz. Yasalar insanlar tarafýndan yapýlýr. Ýnsanlar mümalarýna karþý birlikte "hayýr" diyecekler. Dünya iþ- cadele ederlerse yasalarý deðiþtirebilirler. Mücadeçilerini biraraya getirecek. Çok büyük bir gösteri leyi kazanmak için yasalarý çiðnemeyi göze almak yapmalýyýz. Hepimizin Cenova'ya gitmesi kritik bir zorunda olduðumuzu düþünüyorum. öneme sahip. - Büyük þirketlere karþý mücadeleyi kazanabilir miyiz? - Konuþmalarýnýzda iki konuya sürekli vurgu yapýyorHep söylerim, mücadele etmekten baþka çaresunuz. Birincisi önemli ve daha az önemli mücadelemiz yok. Kaybetmekten de nefret ederim. Dolayýsýylerin söz konusu olmadýðý, bütün mücadelelerin la ve bu nedenle kazanmak zorundayýz. Burada önemli olduðu, ikincisi de mücadeleler arasýnda bir önemli olan mücadeleyi küreselleþtirebilirsek, gelebað olduðu þeklinde. Çiftçilerin mücadelesi, iþçi mücek için umudu da küreselleþtirmiþ oluruz.

lir misin? Bir çok grubun ortak eylemlilik- nýn ineceði havaalaný iþgal edilmeye çalýþýl- - Yapýlan eylemlere gelen tepkiler nasýldý, dý ve Bush normal kapýdan deðil de ara bir bir sonuca ulaþabildi mi? leri oldu sanýrým? Katýlým Almanya'daki nükleer atýklarýn tren yoluyla taþýnmasýna karþý yapýlan protestolara kýyasla daha azdý. Ancak 5-6 milyon nüfuslu Belçika için 2 bin kiþilik bir katýlýma az denemez. ABD Büyükelçiliði ve NATO binasýnýn önündeki protestolar çok canlý geçti. 40'a yakýn grup alanda hep beraberdi ve çok renkli eylemler yapýldý. Ben eylemlerin organizasyonunda bulundum. Gruplar ortak eylemler haricinde bazý farklý eylemler de gerçekleþtirdi. Bush'un uçaðý-

bölmeden çýkmak zorunda kaldý. Ayrýca bir kamyon arkasýna hazýrlanan demir parmaklýklý küçük bir hapishanenin içinde Bush kostümlü birisi vardý. Brüksel caddelerinde gezdirilen kamyondan çevredekilere küçük bir mektup ve kelepçe daðýtýldý. Belçika baþbakanlýðýna gönderilmesi isteðiyle daðýtýlan mektupta, Bush'un politikalarý eleþtiriliyor ve ona baský yapýlmasý isteniyordu. Kelepçe ise, "Bush'u görürseniz dünyanýn geleceði için tutuklayýn" düþüncesini yansýtýyordu.

Halkýn tepkisi çok olumluydu. Birçok kiþi Bush'un yaptýklarýný desteklemediðini belirtiyordu. Belçika Baþbakaný'nýn protestolardan sonra 180 derece dönerek Kyoto Anlaþmasý'ný imzalayacaðýný, ayrýca Starwars projesinin de aklýnda kuþkulara yol açtýðýný açýklamasý ve bu görüþlerini içeren bir bildiriyi Bush'a vermesi oldukça önemliydi. Bu verilmesi gereken bir mücadele. Dünyamýzýn geleceði için hep birlikte dayanýþma içinde mücadele etmeliyiz.


Sayfa 8

antikapitalist

Tarkan, eþcinsellik ve medya 1 Mayýs'ta "ya eþcinsel iþçiler" diyerek KAOS-GL pankartý ve bildirileriyle Ankara'da miting alanýna gelen eþcinseller ve sorunlarý pop sanatçýsý Tarkan'ýn olay fotoðraflarýnýn medyaya yansýmasýndan sonra yeniden gündeme geldiler. Eþcinsel haklarý için mücadele eden KAOS-GL grubundan iki eþcinsel aktivist Güneþ Yýldýrým’ýn sorularýný yanýtladýlar:

kâr DEĞİL İNSAN

Ö ze r K a y s e r i l i o ð l u

Petrole baðýmlý bir þekilde kurulan ve büyüyen kapitalist dünya ekonomisi, çok küçük bir azýnlýðýn kontrolü altýnda geliþimini devam ettiriyor. Bu azýnlýk, çokuluslu þirketleriyle (Exxon, Shell, BP, Chevron, vs), IMF, Dünya Bankasý, Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlarýyla insaný deðil, kârý hedef alarak dünyaya istediklerini yaptýrabileceklerini zannediyorlar. Petrol lobisi, dünyanýn enerji ihtiyacýnýn ne pahasýna olursa olsun petrolden temin edilmesi için; doðal yaþamý, yaðmur ormanlarýný, Hazar Deniz'i gibi birçok denizi ve içindeki canlýlarý, çevrede yaþayanlarý hiç umursamadan petrol arýyor ve çýkartmaya devam ediyor. Ülkeler arasýnda savaþlar çýkartýyor. Güneþ, rüzgar gibi temiz enerji kaynaklarýnýn olduðunu bilmemize raðmen, uyuþturucu gibi petrol baðýmlýlýðý yaratýyor. Fosil yakýtlarý baþka çözüm yokmuþ gibi sunuyor. Bir ülkenin petrole sahip olmasý, ülke vatandaþlarýný doðrudan etkilememektedir. Çünkü, Dünya'da petrol

rezervleri olan birçok ülke (Venezuella, Nijerya, Þili, Brezilya, Irak, vb) eðer petrolü çýkaracak teknolojiye sahip deðilse çokuluslu petrol þirketlerine muhtaç kalacaktýr. Petrol lobisinin (OPEC) izin verdiði ölçüde üretim yapacaktýr. Bu ülkelerdeki gelir daðýlýmýna bakacak olursak çok küçük bir azýnlýðýn ekonominin büyük çoðunluðuna sahip olduðunu göreceðiz. Petrol, ya bir siyasi erkin yada bir grup insanýn veya þirketin elinde bize karþý bir silah olarak kullanýlmaktadýr. Ýleri kapitalist ülkelerin sahip olduðu sanayinin, hem malýn üretim aþamasýnda hem de ürünün kullaným aþamasýnda petrole baðýmlý olmasý, petrolü sistemin devamý için olmazsa olmaz bir olgu haline getiriyor. Bunun yanýnda Nijerya'da insanlarýn karýnlarýný doyurmak için petrol çalmak zorunda kalmalarý ve bunun sonucunda çýkan patlamalar sonucunda ölmesi, Latin Amerika ülkelerindeki gelir daðýlýmýnýn adaletsizliði, dünya üzerinde üretilen mallar 17 milyar insanýn ihtiyaçlarýný karþýla-

yacak iken dünyanýn yarýsýnýn açlýkla boðuþmasý, günde 18.000 çocuðun açlýktan ve ilaçsýzlýktan ölmesi ekonominin kimlerin elinde hangi kapýlar arkasýnda planlandýðýný (G8, AB, FTTA, G20, NATO, ...) açýkça ortaya koyuyor. Petrol lobisi gibi diðer çok uluslu þirketlere baðlý lobilerin Starwars (Yýldýz Savaþlarý) gibi nükleer silahlanmayý körükleyen projeleri desteklemesi, 12 yýldýr üstünde çalýþýlan çevreyi korumak ve küresel ýsýnmayý en aza indirmek için yapýlan Kyoto Antlaþmasý'ný iptal etmek istemesi, dünyada yaþanan problemlerin sorumlusunun kimlerin olduðunu açýkça ortaya koyuyor. Petrole karþý çýkmanýn, sistemin varoluþundan kaynaklanan problemlere karþý çýkmakla eþ deðerde olduðunu düþünüyorum. Bu çatýþmada hangi tarafta olacaðýz? Uluslararasý þirketlerin çýkarlarý için çalýþan lobilerin yanýnda mý? Bizler eðer ayný taraftaysak beraber mücadele etmeliyiz. Birlik olup dayanýþabilirsek kazanabiliriz.

Yıldız Savaşları’na HAYIR

ABD, 1950'lerden bu yana füze savunmasý için yarýsý son yirmi yýlda olmak üzere toplam 100 milyar dolar harcadý. Starwars "Yýldýz Savaþlarý" ABD'nin olabilecek füze saldýrýlarýna karþý kendini ve müttefiklerini korumak amacý ile hayata geçirmek istediði bir projedir ve maliyetinin 1.1 trilyon dolarý aþacaðý tahmin edilmektedir. Starwars Projesi sadece ABD'yi ve onun müttefiklerini silahlandýrmayacak, karþýsýnda da baþta Çin ve Rusya olmak üzere Kuzey Kore, Hindistan, Ýran gibi ülkelerinde silahlanmaya hýz vermesine neden olacaktýr. Çünkü 1972'de Rusya ile ABD arasýnda imzalanan Anti-Balistik Füze Sözleþmesi ihlal edilmiþ olacaktýr. Böylece bu ülkelerin egemenleri silahlanma için çok meþru bir ortam bulacaklardýr. Yeni bir nükleer silahlanma yarýþýna yol açacak olan Starwars Projesi, ABD'nin iddia et-

tiði gibi sanal düþmanlarýna karþý kendini ve müttefiklerini koruma içgüdüsü deðil, dünya üzerindeki egemenliðinin devamlýlýðý için göze aldýðý bir projedir. Maliyetinin ABD ve dünya iþçi sýnýfýnýn üzerine yýkýlacaðý çok açýk olan proje, daha fazla insanýn açlýktan, ilaçsýzlýktan ve savaþlardan dolayý ölmesine neden olacaktýr. Milyarlarýn açlýk ve sefaletle boðuþtuðu dünyamýzda birincil problem bunlarýn çözümlenmesi olmalýdýr. ABD, Japonya veya Avrupa halklarý, egemenlerinin yarattýðý sanal düþmanlara karþý deðil, onlarý sömüren egemenlerine karþý yüzbinler olup küresel direniþ hareketini örgütlemiþlerdir. Enternasyonalist bir söylemle 3.Dünya'nýn borçlarýnýn silinmesini ve artýk silahlanmaya deðil kamu hizmetlerine, eðitime, saðlýða, çevreye kaynak aktarýlmasýný istemektedirler. Bizler de bu mücadelenin bir parçasý olmalýyýz.

- Tarkan'ýn cinsel yönelimine iliþkin medyada bir dizi haber çýkýyor, bu haberlere iliþkin görüþlerinizi alabilir miyiz? Atilla A.- Bunun iki türlü anlamý var bizim için. Birincisi kiþilerin istekleri ve iradesi dýþýnda cinsel yönelimlerinin ahlaksýz yöntemler kullanýlarak deþifre edilmesi. Burada dikkat edilmesi gereken medyanýn haber yaparken hiçbir meslek ahlaký kuralýna uymayýþý ve "yaptýk oldu" mantýðý ile insan haklarýný hiçe saymasý ve popüler bir kiþi üzerinden eþcinselliði kötü bir özellik, ahlaksýzlýk, hatta sapýklýk olarak göstermesi. Bu da medyanýn bugüne kadar devam ettirdiði homofobik tutumun somutlandýðý olaylardan birisi sadece. Ýkinci dikkat edilecek yan ise, 1 Mayýs Mitinginde alanda sesini duyuran eþcinsellerin de haddini bilmesi gerektiðini söyleyen iktidar sahiplerinin Tarkan olayý ile farklý bir tutum takýnmadýklarý. "Eþcinsel olabilirsiniz ama gizlenmek ve kötü örnek olmamak þartý ile yaþamýnýzý sürdürmek zorundasýnýz" deniyor. Murat Yalçýnkaya: Genel bir ikiyüzlülük halinin kanýksandýðýný da gösteriyor bu olay. "Sanatçý olarak saygý duyarým ama eþcinselsen lanet olsun, ancak eþcinselliðini görmezden de gelebilirim ama sen de haddini bil" yaklaþýmý bu... Tarkan'ýn son çabalamalarýndan sonra yaptýðý basýn toplantýsýyla eþcinselliðini kabul etmesi ise bu olaydaki en olumlu durum galiba. - Eþcinsel olduðu hakkýnda genel bir kanýnýn olduðu ünlülerin medya tarafýndan kimliklerinin açýða çýkarýlmasý konusunda tutumunuz nedir? M. Yalçýnkaya: Daha önce de söylediðimiz gibi kiþilerin iradeleri dýþýnda cinsel yönelimlerinin medya tarafýndan açýklanmasý ve o kiþinin günah çýkarmaya davet edilmesinin, sanki ortada bir suç varmýþ gibi "itiraf etmeye" zorlanmasýnýn kabul edilebilir yaný yoktur. Türkiye'deki eþcinseller için olumlu olarak deðerlendirilebilecek geliþme, söz konusu ünlülerin kendi istekleriyle cinsel yönelimlerini topluma açýklamalarýdýr. Ama bunun için de itici bir güç olmasý lazým ki adam çýksýn ortaya. Yoksa bu ikiyüzlülük ve riyakarlýkla hem heteroseksüel gibi davranmak hem de

ceplerini doldurmak, herhangi bir ahlaki sorumluluk hissetmemek daha kolay bir yaþam sunuyor elbette... - Bu dönemde gizli eþcinsellere yönelik fikrinizi alabilir miyiz? Atilla A.- Bu noktada eþcinsellerin gizli olmasýnýn nedeni üzerinde durmak gerekiyor. Ýktidarý elinde tutanlarýn, azýnlýklara ya da azýnlýk olarak adlandýrdýklarý ya da bu þekilde görmek istedikleri kesimlere yaptýklarý her türlü baský, devlet biçiminde örgütlenmenin mihenk taþý olarak düþünülen aile kurumunu çökerteceði düþünülen cinsel yönelimlere karþý daha þiddet dolu olmaktadýr. Bu baský sokakta, iþyerinde, aile içinde, okullarda sözel þiddetten fiziksel þiddete kadar uzanan baský ve zulümle somutlanmaktadýr. Bu durumda elbette kiþiler gizli kalarak yaþamlarýný sürdürmeyi tercih etmek noktasýnda kalmaktadýrlar. Ama bu noktanýn ötesine geçemedikçe, açýlmadýkça, kendini ifade etmedikçe de bu durum olduðu gibi devam da edecek diye düþünüyorum. Yaþamlarýmýza sahip çýkmak, kendi sözümüzü söylemek ve kendimizi saklamamakla baþlayacaktýr diye düþünüyorum. - Homofobik fikirlere karþý mücadele önerileriniz neler? Atilla A.- Az önce de söylediðim gibi eþcinsellerin görünür olmalarý ve kendilerini ifade etmelerinin toplumsal yarýlmanýn baþlangýcý olacaðýný düþünüyorum. Yaratýlan stereotip eþcinsel kavramýnýn altýný boþaltacak olan da bu olacaktýr. Kardeþinin, kýzýnýn, oðlunun, öðrencisinin, öðretmeninin, çalýþma arkadaþýnýn eþcinsel olduðunu, olabileceðini bilmek insanlarý düþünmeye ve kendilerini ve karþýsýndakileri anlamaya çalýþmaya itecektir diye düþünüyorum. Kaos GL grubunun ve dergisinin amaçlarýndan birisi de açýlma sürecini desteklemek ve insanlara cesaret vermektir. Zaten kendi yayýn organýmýz vasýtasý ile olsun baþka vasýtalar ile olsun ulaþabildiðimiz her noktada eþcinsellere iliþkin önyargýlarý yerle bir edemesek de (- ki ettiðimiz çok oluyor) korktuklarý, iðrendikleri, hasta ya da sapýk diye tanýmladýklarý insanlarýn kendilerinden pek de farklý olmadýklarýný görmeleri, bilmeleri süreci olumlu bir þekilde etkiliyor diye düþünüyorum.


TİANANMEN MEYDANI SÜRGÜNÜ ANLATIYOR: antikapitalist

Sayfa 9

ÇİN’DE HOŞNUTSUZLUK ARTIYOR, MÜCADELE YÜKSELİYOR

Çin'de yeni bir toplumsal öfke dalgasý yükseliyor. Yanýltýcý bir þekilde kendini komünist olarak adlandýran Çin'de hükümet kaynaklarý bile "Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) dahil olmasýnýn tehlikeler ve yeni basýnçlar" oluþturabileceðini itiraf ediyor. Resmi bir hükümet raporu, DTÖ üyeliðinin toplumsal huzursuzluðu daha da arttýrma olasýlýðýna dikkat çekiyor. DTÖ üyeliði Çin'in serbest piyasa uygulamalarýný hýzlandýrmasý anlamýna gelecek. Devlet kontrolü altýndaki sanayilerde sýkýntý çeken iþçi ve yoksullarýn bu "reformlar"dan kazanýmla çýkacaðý iddia ediliyor. Ancak piyasa reformlarý yüzmilyonlarca iþçi ve kýr yoksuluna daha fazla sefaletten baþka bir þey sunamayacak. Çin Ýþçi Bülteni'nin editörü ve Hong Kong merkezli bir radyo programýnýn sunucusu Çinli bir muhalif olan Han Dongfang ile yapýlan görüþmeyi aktarýyoruz: - 1989 Tiananmen Meydaný protestolarý sizi nasýl etkiledi? Ben o zamanlar demiryollarýnda bir elektrikçi olarak çalýþýyordum. Tiananmen protestolarýna bir tesadüf sonucu katýldým. Eþimle otobüsün içinde protestolarýn yanýndan geçtik. Ne oluyor diye gidip baktýk. Protestocularla konuþtum ve orada kalmaya karar verdim. Meydandaki bir çadýrda baðýmsýz Pekin Otonom Ýþçi Federasyonu'nu kurduk. Askerler ateþ açmadan beþ dakika öncesine kadar onlarýn sýradan insanlarý hedef almayacaðýný tartýþýyordum. 17 yaþýmdan itibaren orduda üç yýl kaldým. Benim için çok berbat bir deneyimdi, komünist hayallerimi zedeledi. Orduya girdiðimde gerçek bir komünist olmak istiyordum. Bize herkesin eþit olduðu anlatýlýyordu ama deðildik. Askerlerin yiyeceði için ayrýlmýþ paralar subaylara gidiyordu. Biz her zaman açtýk ama subaylar sürekli tavuk ve et yiyebiliyor, içki içebiliyorlardý. Orduda zedelenen hayallerim Tiananmen Meydaný'nda tümüyle yýkýldý. Polisin öðrencileri dövdüðünü gördüm. Ordu subaylarýnýn insanlar üzerine ateþ açtýðýný gördüm. Bu kurþunlar beni þoke etti ve düþündürdü: Bir sistemde bunlar yaþanabiliyorsa bu iyi bir sistem olabilir mi? Sistemde bir sorun olduðu sonucuna vardým. Gençler meydandan çýkmamý öðütlediler. Pekin'i terk ettim ama gazete ve televizyonlarda fotoðraflarým yayýnlandý. Aranýyordum. Yakalandým ve iki yýl hapiste yattým, bu sürede vereme yakalandým. Serbest kaldýktan sonra ABD'de akciðer ameliyatý oldum ve artýk Hong Kong'da yaþýyorum. Çin'e geri dönmem yasaklandý. - Çin'de sýradan insanlar açýsýndan nasýl bir yaþam söz konusu? Yaþam giderek daha fazla sefilleþiyor ve anlaþýlmaz hale geliyor. Ýnsanlar kendileri için bir gelecek göremiyorlar. Ýnsanlar yaptýðým radyo programýný aradýklarýnda sürekli bunlardan bahsediyorlar. Yaþamlarý ve aileleri, iþleri hakkýnda tartýþýyoruz. Genellikle ücretlerin düþüklüðünden ve yolsuzluklardan bahsediyorlar. Yetkililerin çok güçlü olduðunu, sistemin sýradan insanlara seslerini duyur-

ma þansý tanýmadýðýný söylüyorlar. 40 veya 50 yaþlarýnda olan insanlar "eþitlik" hakkýnda çok þey duymuþlardý. Ancak Çin'in dýþarýya açýlmasý ve reform politikalarýna yönelmesiyle birlikte insanlar erki elinde tutanlarýn nasýl yaþadýklarýný görüyorlar. Onlar iyi giyiniyor, pahalý arabalar, cep telefonlarý kullanýyorlar, beþ yýldýzlý otellerde kalýyorlar. Ýnsanlar bu farklý yaþam biçimlerini görüyor ve "ücretimizin aþaðý yukarý eþit olmasý gereken bu insanlar nasýl böyle yaþayabiliyor da ben bunlara ulaþamýyorum" diye soruyorlar. Piyasa ekonomisi rü- Yüzbinlerce kiþi 1989 Mayýs ayý baþlarýnda Pekin’deki Tiananmen ya gören insanlarý gerçekli- Meydaný’ný iþgal ettiler. Öðrencilerin liderliðinde baþlayan, politik reform ve demokrasi talep eden eylemde 3000’den fazla kiþi de ðe uyandýrdý. Sistemin vaat açlýk grevi yapýyordu. Askerler 3-4 Haziran 1989’da silahsýz ettiði gibi bir muamele görmeyeceksin, kendi baþýnýn göstericilere saldýrarak 1000’den fazla göstericiyi öldürdüler. çaresine bakmak zorundaFotoðrafta, bir Çin’li tanklarýn manevra yapmasýný engellemeye sýn. Gerçek bu. çalýþýyor. - Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne katýlýmý daÇin'in ihracat bölgelerinde taþeron þir- politik baskýya raðmen sendikal mücaha fazla özelleþtirme ve fabriketler aracýlýðý ile iþletmeler açýyorlar. deleye atýlmak istiyorlar. kalarýn uluslararasý þirketlere Bazen gecenin 1'inde telefonlar geli- -Dünya çapýnda çok sayýda inaçýlmasý anlamýna gelecek. yor çünkü iþçileri 11.30'a kadar çalýþtý- san IMF ve Dünya Bankasý gibi Serbest piyasanýn þu ana karýyorlar. Çoðunluðu kýrsal kesimden uluslararasý kurumlarý protesdar yarattýðý etkiler nelerdir? gelen 18-19 yaþlarýnda genç kadýnlar. Bir örnek vereyim. 3-4 yýl önce hü- Bazýlarý daha 16'sýnda bile deðil. Yaþla- to etmeye baþladý. Sizin bu kokümet madencilik sektöründe reform rýný büyük gösteren sahte kimliklerle nudaki görüþünüz nedir? Çok emin deðilim. Eskiden devleyaptý. Geçen ay Çin'in orta bölgesinde çalýþýyorlar. tin her þeyi kontrol ettiði bir toplum bir maden patladý ve 15 kiþi öldü. Günde 14, hatta iþler yoðun ise 17 Kentteki bir maden yetkilisi bana iþçi- saat çalýþmak zorunda kalýyorlar. Ýlk vardý ve her þey çok kötüydü. Þimdi lerden sorumlu olmadýklarýný, made- önce kýrdan kurtulduklarý ve para ka- insanlar özelleþtirmeleri protesto edinin özelleþtirildiðini söyledi. Madeni zandýklarý için mutlu oluyorlar. Ancak yor ve bunun alternatifinin ne olduðu alan þirket ise sadece kömürü aldýkla- altý ay boyunca günde 17 saat, haftada konusunda benim kafam karýþýk. Birçok Çinli iþçi DTÖ'yü dört gözle rýný madenin hükümete ait olduðunu yedi gün çalýþýnca posalarý çýkýyor. Ýnbek liyor. "Zaten cehennemde yaþýyoiddia etti. Ýþ güvenliðinden kimin so- sanlar makine deðil ki. ruz. Bunu bir baþka cehenneme takas rumlu olduðunu sordum; "iyi bir soru" Ýþçi olduklarýný bilmiyorlar hâlâ dediler. Eski devlet sözleþmeleriyle iþ- kendilerini köylü olarak görüyorlar. edelim. En azýndan bir deðiþiklik olur" çilerin saðlýk sigortalarý, eðitim, loj- Ama mücadele etmeye, örgütlenmeye diyorlar. Pekinli bir iþçi bana DTÖ ile man ve sosyal güvenlik haklarý vardý. baþladýklarýnda iþte o zaman iþçi ol- birlikte yabancý hukuk firmalarýnýn iþBütün bunlar artýk yok. Taþeron þirket- duklarýnýn ayýrtýna varýyorlar. Bin, çi haklarýný savunabileceklerini söyleler iþçileri kýrsal kesimden getiriyor. ikibin kiþi bir arada çalýþýyor. Herkes di ben de "Ya McDonald's da çalýþýyorDevlet güdümlü sendika madende çok yorgun. Bir noktadan sonra greve san ve bir anlaþmazlýk olursa?" diye sordum. Hukuk firmasýna McDonald's ölenlerin iþçi deðil köylü olduðunu id- gidiyorlar. gerekirse milyonlarý akýtýr ama sýradan dia etti. Hükümetin madenleri yeniÝhracat bölgelerinde genellikle den yapýlandýrmasý büyük bir baþarý uzun çalýþma saatleri ve düþük ücretle- bir iþçinin parasý yoktur. Hukuk firmaolarak anlatýldý. Ýþçiler iþten çýkartýldý, re karþý çok grev oldu. Buradaki ya- sý tabii ki McDonald's'a çalýþacak. Ýþçimadenler kâr etti. Ýþte küreselleþme. bancý fabrikalarda ve devlet iþletmele- ye rüya gördüðünü anlattým. Kendi Küresel sermaye büyük paralar ka- rinde çalýþan aktivistler örgütlenmeye mücadelemize bakmalýyýz ve güçlü olzanabilmek için ucuz iþgücü arýyor. uðraþýyorlar. Bu kadar ekonomik ve mak zorundayýz. Çeviren Türkan Uzun


Sayfa 10 antikapitalist

MHP’nin iktidar yürüyüþüne izin vermeyelim Lisede, reisler kanýmýzý emiyorlar

B u gü n e ve gel e ce ði mi z e s ah i p çý k al ý m !

Yönetici sýnýfýn ekonomik saldýrýlarý ve anti demokratik uygulamalarý alabildiðine genelLise çaðlarýnda olan bizler hep bir boþluk ve arayýþ içindeyiz. leþiyor. Meclis tatile girmeden önce onbinFaþistler bu yönümüzü kullanarak öðrencileri "ocaklara" çeklerce banka çalýþanýný iþsiz, kamu çalýþanýný meye çalýþýyorlar; öðrencilere vaatlerde bulunarak, ýrkçý fikirler sendikasýz, köylüyü yoksul býrakan yasalar aþýlayarak (sonunda hiç olmak istemediðimiz) robotlar haline geçti. Fazilet Partisi'nin kapatýlmasý ile birlikgetiriyorlar. Aþaðýda ülkü ocaðýna çekilmiþ bir lise öðrencisiyte siyasi belirsizlik ve anti demokratik hava le yapýlmýþ röportaj var; öðrenci daha fazla þiddete uðramaalabildiðine arttý. Zamlar ve haraçlar yeniden mak için "savaþçý" ismini kullanýyor: otomatiðe baðlandý. Ekonomik kriz toplu-Liseye ilk baþladýðýnda orta- uygulanýyor. Piramidin ucunmun büyük çoðunluðunu yoksullukta birleþtimý tarif eder misin? da "reis" var. Daha sonra rirken, anti-demokratik uygulamalar genelonun çevresine doluþan koruBir grup or ta ma aðýr lý ðý ný leþti. Devrimci gençler hücrelerde ölmeye malarý geliyor. En alt tabakakoy ma ya ça lý þý yor du. devam ediyor, sahte sendika yasasýna karþý -Bunu nasýl anladýn? da ise grubun iþlerini yapansokaða çýkan kamu çalýþanlarýna boyalý su, Hal ve davranýþlarý çok saldýr- lar, grubu çoðaltmaya çalýjop ve gaz bombasýyla saldýrýlýyor, HADEP'e devam ettirecek en güvenilir parti olduðunu is- gandý. Kaba ve tehditkarlardý. þanlar bulunuyor. Reis ne ve devrimci sol basýna yönelik baskýlar ve polis ope- patlamaya çalýþýyor. Giysi ve hareketleri de bunu derse o olur, kimse buna karrasyonlarý artýyor. þý çýkamaz. Medya sürekli MHP'nin deðiþtiðini anlatarak as- tamamlýyordu. lýnda MHP'nin merkez saðda bir parti haline gel- -Gruptan olmayanlara nasýl -Hala bu grupta mýsýn? B a h ç e l i t e k b a þ ý n a ik t id a r Mecburen. Çünkü o ortama mesi yönündeki isteðini ifade ediyor. Hürriyet davranýyorlardý? i s t i yor Gazetesi, Bahçeli'ye "MHP deðiþti mi?" sorusunu Önce iyi davranýyorlardý. Her giren bir kiþinin ayrýlmasýna Baþbuð Devlet Bahçeli korkunç iki yüzlü bir politika yine soruyor. Bu sefer Bahçeli, "Ýsteyen bizdeki türlü vaatte bulunup bizi gru- izin vermiyorlar. izliyor. Ekonomik kriz ve siyasi belirsizlikten kârlý çýkma geliþmeyi deðiþim olarak tanýmlayabilir. Ama, as- ba sokmaya çalýþýyorlardý. Ka- -Memnun musun? iddiasýnda olan MHP kadrolarý bu durumu "hem la baþkalaþmadýk. Bu geliþme ve deðiþme, baþka- bul etmeyince kaba kuvvet Hayýr. TBMM'de hem de dýþarýda durumunu muhafaza eden laþým deðildir" diyor. Hürriyet Gazetesi bu yanýtý kullanýyorlardý. Gruba girme- -Memnun olanlar var mý? baþka bir parti yok. Toplum bizi mevcutlar içinde en allayýp pullayýp "MHP lideri ilk kez partisinin de- yenlerin baþýna gelmedik þey Piramidin üst kademesinde kalmýyordu. olanlar memnun; çünkü onlar iyisi olarak görüyor" þeklinde deðerlendiriyor. Bahçe- ðiþtiðini kabul etti" diye baþlýk atýyor. G r u b a g i r m e y e n l e r e n e y a p ý alttakilerin 'kanýný emiyorlar'. li, Derviþ'in IMF programýna karþý yükselen öfkenin MHP yönetici sýnýfa kuzu iþçi sýnýfýna, sola ve yorlardý? Alttakilerin hemen hepsi betemsilcisi olduðu iddiasýyla bir yandan Derviþ'e karþý Kürtlere karþý kurt keskin muhalif görüntüsü verirken bir yandan da bü- MHP mecliste sað oylarýn adresi olma çabasýn- Önce tehdit ediyorlar. Ýþe ya- nim gibi ayrýlmak istiyor. yük sermaye ve generallere "Derviþ zehir olsa, Türki- da, Bu arada da kadrolaþma yoluyla iþçi sýnýfýnýn ramazsa þiddete baþvuruyor- -Neden savaþçý ismini kullanýye için onu sonuna kadar içerim" diyor. Bir yandan içine olabildiðince sýzmaya çalýþýyor. Fazilet Parti- lardý. Yakýnlarýmýza zarar veri- yorsun? AB'ye yönelik anayasa deðiþiklikleri konusunda anlaþý- si'nin kapatýldýðý, milletvekillerinin meclis görüþ- yorlardý. Bizi herkesin önünde Buralarda yaþamak bir savaþý küçük düþürüyorlardý. Bu þid- andýrýyor." yor, diðer yandan da siyasi deðiþim ve demokratikleþ- melerini boykot edip çekildiði gün, MHP kendi detten kurtulmak ve yakýnlarý*** me taleplerine karþý, "önceliðin ekonomik kriz oldu- kadrolarýnýn liderliðini yaptýðý T. Kamu Sen için mýzýn zarar görmemesi için Okullarýmýzda bizleri sindireðunu, demokratikleþme talebinin yersiz ve zamansýz yasakçý sendika yasasýný çýkarýyor. gruba katýlmak zorunda kal- rek, bizi istemediðimiz yönleolduðunu, bunun etnik ayrýmcýlýða davet olacaðýný" Ýktidar ortaðý olmanýn güveniyle okullarda ülkü- dýk. re çeken faþistlere karþý birleanlatýyor. cüler faaliyetlerini en meþru þekilde yürütüyorlar. -Sen de mi onlara bu þekilde þik bir mücadele göstermeliEkonomik ve politik kriz ortamýnda devletin baþýna katýldýn? yiz. Bu þekilde, anti-faþistler MHP ' ni n m eþ ru l aþ ma sý na , Okulda bir kavgada yalnýz onlarýn kurmaya çalýþtýðý egegelme iddiasýndaki Bahçeli, Refah'ýn kapatýlmasýndan timsah gözyaþlarý dökerek ders çýkarýyor. Kadrolarýný kalmýþtým. Zayýf bir anýmdan menliði kýrabilir ve 'Savaþçý' g ü ç to p l a m a s ý n a e n g e l Refah Partisi'nin durumuna düþmemek konusunda yararlanarak bu gibi olaylarda gibi gençlere faþistlerden ola lým uyaran, Meclis'te sað partilere daðýlmýþ eski ülkücülebeni koruyacaklarýný söyledi- kopma güveni verebilir. Çori evine davet eden Bahçeli, muhaliflerinin parti içinde Yönetimlerinde MHP'lilerin olduðu Kamu Sen ler. Ben de korunmak için ðunluk biziz; yeter ki birleþelim; faþizme geçit vermeyebir bölünmeye yol açmamasý için de alabildiðine dik- ve Harb-Ýþ'in çýkardýðý yayýnlar hep ýrkçýlýðý, inkar- gruba girdim. cýlýðý dayatýyor; hep en sivri dille Kürtlere, kadýn- -Grupta nasýl bir örgütlenme lim. katli. lara, eþcinsellere kimliklerini reddetmeyi, "ya sev, var? Hat em K u z u p o s tu n u g i y mi þ k u rt ya terket" politikalarýný þiddetle dayatýyor. Bu po- "Piramit" denilen bir sistem MHP'nin en büyük korkusu yönetici sýnýfýn ve gene- litikalar hep yalan ve inkar üzerine yükseliyor. Bu rallerin kendisine karþý Fazilet Partisi'ne olduðu gibi fikirleri iþyerlerinde, okullarda, bulunduðumuz her yaptýðýmýz oranda MHP'nin meþrulaþma çabasýndan bir savaþ açmasý. Bu nedenle merkez saðda siyasi par- alanda geri püskürtmek zorundayýz. MHP'nin siyaset etkilenmiþ insanlarý bu politikalardan koparmak, detilerin eridiði bu dönemde yönetici sýnýfa küçük burju- ve örgütsel alandaki hegomanyasýný kýrmanýn yolu mokrasi düþmanlarýnýn saflarýna katýlmasýný engellevazinin radikal taleplerini kendi etrafýnda toplayabile- MHP kadrolaþmasýna karþý en keskin argümanlarla, mek mümkün olacaktýr. cek "devletin bekâsýný, milli varlýðý ve üniter yapýsýný" araçlarla ve yollarla karþý çýkmaktan geçiyor. Bunu Çi ð d e m Ö z b aþ

Kitaplığımızdan: Memedin Kitabı

Mahkeme kararýyla temize çýkan Mehmedin Kitabý (Nadire Mater) 1984-98 yýllarý arasýnda "kirli savaþýn" yaþandýðý illerde (Güneydoðu, OHAL) savaþmýþ 42 "Mehmetcik"le yapýlan röportajlardan oluþuyor. Bu kitapta savaþýn farklý bir yaný, farklý bir açýdan deðerlendiriliyor. Savaþýn bir parçasý olmadýklarý halde bir taraf olmaya zorlanan, bu savaþýn zorunlu parçalarý haline getirilen askerler konuþuyorlar. Bir çoðu "vatan, millet, sakarya" palavralarýyla uyutulmuþ bu insanlar durumun hiç de medya da yansýtýldýðý gibi olmadýðýný anlýyorlar. Kimin adýna, neyin uðruna savaþtýklarýný unutuyor, yaþamak için öldürüyorlar. Bir kýsmý bu canavarlaþtýrýcý koþullara dayanamayýp, sendrom geçiriyor ve acýmasýz katillere dönüþüyor. Hatta içlerinde "bir PKK'lýnýn kulaðýný boynuma asamamanýn eksikliðini duyuyorum" diyen bile var. Bir tanesi de bunalýma girip askerlik yapmaktan kurtulmak için kendi ayaðýna ateþ ediyor.

Bu askerler kullanýldýklarýný, iðrenç þartlarda yaþadýktan sonra bir paçavra gibi atýldýklarýnda anlatýyorlar. Terhisten sonra bir çoðu uykusuzluk, çevredeki insanlara uyum saðlayamama, hayata karþý isteksizlik, ürkeklik ve sürekli kabus görme gibi rahatsýzlýklar yaþýyorlar. Babasýna "komutaným" diyen, þimþek çakmasýný

bomba zannedip kendini yere atan, kepi yok saçý uzun diye karýsýný boðmaya çalýþan, bunalým geçirip uçak kaçýran, ailesini öldüren bile var. Kitaptaki ilginç þeylerden biri de komutanlarýn askerlere faþist bilinci aþýlamak için aslýnda Kürt diye bir þeyin olmadýðýný, daðda karlýk yerde gezerken çýkardýklarý "kart kurt" seslerinden dolayý esasen Türk olan bu insanlarýn kendilerine Kürt dediklerinin anlatýlmasýdýr. Bu savaþlar kapitalizm sürdükçe hiç bitmeyecek. Gerçek düþmanlarýmýzý unutmamýz için karþýmýza hep sahte düþmanlar çýkaracaklar, biz de böylece hedefi þaþýrmýþ olacaðýz. Çünkü kapitalizm karnýný silahlarla, mayýnlarla doyuruyor. Susuzluðunu da masum halklarýn kanlarýyla gideriyor. Bu koþullarda barýþ yanlýsý olmak, halklarýn kültürlerini yaþama ve anadillerini konuþma isteklerine destek vermek anti-kapitalist ve anti-faþist olmakla mümkündür.

Nu rc an A s l an

İÜ’de faþist saldýrý

12 Haziran Salý sabahý, aralarýnda çok az öðrencinin bulunduðu 120 kiþi civarýndaki faþist grup, satýrlarý ve sopalarýyla Ýstanbul Üniversitesi Rektörlüðü önüne gelerek istiklal marþý okudu. Olayýn duyulmasý üzerine kampüsteki fakültelerden yaklaþýk 250 devrimci demokrat öðrenci kýsa zamanda merkez kampüsteki Siyasal Bilgiler Fakültesi önünde toplandý.Olay günü birçok öðrencinin sýnavýnýn olmasý anti-faþist grubun sayýsýný etkiledi, buna raðmen "faþizme karþý omuz omuza", "kurtuluþ yok, tek baþýna, ya hep beraber, ya hiçbirimiz" sloganlarý atan grup faþistlere geçit vermemekte oldukça kararlýydý. Faþistler merkez kampüs yan kapýsýndan çýkarak, Süleymaniye yönüne doðru slogan atarak yürüyüþe geçti. Okul içindeki anti-faþist grup faþistlerin tekrar okula girmesini engellemek için Esnaf Hastanesi karþýsýndaki kapýya doðru harekete geçti.

Faþistler içeri sokulmadý ve Süleymaniye yönüne doðru yöneldi. Ayný anda Hukuk Fakültesi Kütüphanesi'nin arkasýndan da faþistler ve polisler taþlandý. Anti-faþist grubun kararlý tutumuyla faþistler Ýstanbul Üniversitesi'nden püskürtüldü. Ayný gün öðleden sonra KESK, IMF politikalarýnýn sonucu olarak Derviþ paketiyle beraber gündeme gelen ve kamu çalýþanlarýnýn en demokratik hakký olan toplu sözleþmeli, grevli sendika mücadelesinin devamýnda Sultanahmet'teydi. Bir kez daha görüldü ki faþistler; eðitimin, saðlýðýn özelleþtirilmesine karþý yada kamu çalýþanlarýnýn en demokratik haklarýndan yana tutum almayý gerekli görmüyorlar. Onlar sistemin köpekliðini yapmaya ýsrarla devam ediyorlar. "Demokrasi daha sonra" diyen Bahçeli ve onun çetelerine karþý "demokrasi hemen!" demeli ve bunu þimdiden inþa etmeliyiz.

Ö ze r K a ys e r i l i o ð l u


MARKSÝST GELENEK VE YURTSEVERLÝK antikapitalist

Sayfa 11

C e m U zu n

IMF paketine karþý mücadeleler sýrasýnda sýk sýk "tam baðýmsýz Türkiye", "IMF defol bu memleket bizim" gibi sloganlar duyarýz. Bizi yoksulluk ve iþsizliðe sürükleyen IMF programýna karþý Türkiye'yi savunmak oldukça doðal görünür. Fakat bu program herkesi ayný ölçüde etkilemiyor. Bir kiþilik yemek faturasýnýn 100 milyon olduðu Ýstanbul'daki restoranlar hala týka basa dolular., Sabancý, Koç, Karamehmet, Eczacýbaþý, Þahenk gibi Türkiyeli patronlarý IMF paketinin arkasýndalar. Ülkelerde yaþayan insanlarýn çýkarlarý ayný deðil. Uluslar sosyal sýnýflardan oluþuyorlar. IMF paketi doðrudan Türkiye'ye deðil, fakat Türkiye iþçi ve köylülerine karþý. Eðer paket iþçilerin yaþam standardýný düþürür, iþsizler ordusunu büyütür, tarýmda daha yoðun kapitalist iliþkilerin hakim olmasýný saðlarsa Türkiyeli patronlarýn yararýnadýr. Ancak hâlâ solun büyük kýsmý, IMF paketini "Türkiye'nin bütününe yönelik bir saldýrý" olarak görüyor. Bu, bizim mücadelemiz için bir handikap.

Gel ene k Yurtseverlik, Marksist geleneðe yabancýdýr. Büyük devrimcilerin yaþamlarý bile bunu gösterir. Marks ve Engels, politik faaliyetlerinin neredeyse tamamýný Ýngiltere'de sürdüren, fikirlerinin ilhamýný Ýngiliz ve Fransýz iþçi sýnýfýndan alan Almanlardý. Rosa Luxemburg, politik faaliyetlerinin çoðunu Almanya'da sürdürmüþ Polonyalý bir Yahudiydi. Lenin, son nefesine kadar Rus milliyetçiliðine kararlý bir þekilde karþý çýktý. Lenin için "Büyük Rus" sözcüðü bile politik bir küfürdü. Marks ve Engels'in Komünist Manifesto'yu yazdýðýnda dünya zaten büyük ve küçük uluslara bölünmüþtü. Zaten bazý uluslarýn diðerlerine istediklerini dayatabildiði iliþkiler mevcuttu. Fakat hâlâ Komünist Manifesto, "Bütün Ülkelerin Ýþçileri Birleþiniz" ile biter. Burada da, yurtseverliðe yer yok.

1 914 A ðus t os Dünya sosyalist hareketi, 1914'te en büyük sýnavýndan geçti. Sosyalistler yýllarca, "iþçiler savaþta kendi patronlarýný desteklememeli" diyorlardý. Yurtsever deðillerdi. Ancak Birinci Dünya Savaþý patlak verdiðinde, Almanya, Fransa, Ýngiltere ve Rusya'daki sosyalistlerin çoðunluðu savaþta "kendi" tarafýný destekledi. Lenin, Rosa Luxemburg, Karl Liebknect ve Troçki'yi içeren bir avuç devrimci, savaþa ve yurtseverliðe karþý durdu. Bu bir avuç insan, savaþýn sonunda patlak veren devrimci dalganýn liderleri olabildiler. Yurtseverliðe karþý durmak, iþçi devriminin anahtarýdýr. Bolþeviklerin Rusya devrimine liderliðindeki baþarýsýnýn anahtarý, onlarýn milliyetçiliðe karþý kararlý duruþudur. Ýþçilerin iktidarýnýn inþasý Bolþeviklerin sa-

vaþý sonlandýracaklarý sözüne baðlý idi. Bunu yapmak tarihteki en az yurtsever anlaþmalardan birisi olan Brest Litovks anlaþmasýný imzaladýlar. Anlaþma, Rus topraklarýnýn dörtte birini ve Rusya nüfusunun % 44'ünü yaklaþýk 66 milyon insaný Almanya'ya býrakýyordu. Rus devriminin ve Rus iþçi sýnýfýnýn çýkarý, Rusya'nýn çýkarýndan önce geliyordu. Avrupa çapýnda devrimci hareket inþa etmenin anahtarý savaþa ve milliyetçiliðe karþý çýkmaktý.

U l u s al B aðý m sý z l ý k Har ek et l er i Rus devriminden sonraki dönemde devrimci Marksistler bir sorunla karþý karþýya kaldýlar. Sömürgecilere karþý kolonilerdeki ulusal devrimlerle ilgili ne yapmak lazým? Ýngiltere dünya nüfusunun üçte birini kontrol ediyordu. Fransa, Hollanda, Belçika büyük imparatorluklara sahipti. Haziran 1920'de Komünist Enternasyonal'in ikinci kongresinde bu sorun tartýþýldý. Bu tartýþmanýn sonunda ortaya çýkan kararda devrimcilerin geri kalmýþ ülkelerdeki anti-sömürgeci hareketlere yönelik tutumu oldukça açýk bir þekilde ortaya kondu: "Geri ülkelerdeki burjuva-demokratik kurtuluþ hareketlerine komünist bir içerik atfetmeye yönelik giriþimlere karþý kararlý bir mücadele verilmesine ihtiyaç var. Komünist Enternasyonal, geri ve sömürge ülkelerdeki burjuva-demokratik ulusal hareketleri, ancak bu ülkelerdeki yalnýzca ismi itibarýyla deðil niteliði itibarýyla da komünist olacak gelecekteki proletarya partilerinin unsurlarýnýn biraraya getirilmesi, kendi özel görevleri konusunda -yani, kendi ülkelerindeki burjuva-demokratik hareketlere karþý da savaþma görevi- eðitilmeleri koþuluyla desteklemelidir." Ayný zamanda emperyalist ülkelerdeki devrimcilerin "kendi" yönetici sýnýfý tarafýndan baský uygulanan ülkelerdeki ulusal baðýmsýzlýk hareketlerini destekleme görevi olduðunda ýsrar edildi.

Bu kavga Rus yönetimini Gürcülere dayatmak isteyen Stalin'e karþýdýr. (Stalin ironik bir þekilde Gürcü kökenlidir. Bizde de Kürt kökenli Türk milliyetçileri var.) Lenin "bu Büyük Rus milliyetçi kampanyasýnýn politik sorumluluðu, hiç kuþkusuz Stalin'in ve Dzerzinski'nin omuzlarýna yüklenmelidir" diye yazar ve "biz kendimiz ... ezilen uluslara karþý emperyalist bir tavýr içine giriyoruz, böylece kendi ilkesel içtenliðimizin, emperyalizme karþý mücadelenin savunulmasý temel ilkemizin altýný kendi ellerimizle oyuyoruz!" diye ekler. Lenin Stalin'in milliyetçiliði nedeniyle onunla bütün kiþisel iliþkisini kesti. Rusya geri kalmýþ ve etrafý aktif olarak iþçi hükümetini düþürmeye çalýþan düþmanlarla çevrili bir ülkedir. Fakat Lenin için hala Rus milliyetçiliði en

kendisinden beklenen Komintag'ýn liderliðini eleþtirmemesi kararýna uydu. Fakat Çin patronlarý iþçilerden emperyalistlerden bile fazla korkuyor ve nefret ediyorlardý. 12 Nisan 1927'de Komintag devrime saldýrdý ve Shanghai sokaklarýnda on binlerce iþçi ve komünistin kafasýný uçurdu. Stalin Çin komünistlerinin Komintern politikalarýnýn tersini uygulamasýný saðladý, "ulusal hareketi kýzýla boyadý." Yurtseverlik Çin komünistleri için bir hastalýktý.

Tü rk i y e

Kimler dostumuz, kimler düþmanýnýmýz? Sabancý'yý ya da Amerika'da Seattle'da yürüyen bir çelik iþçisini seçin. Çelik iþçisi bizimle ayný sistemle savaþýyor. Sabancý bu sistemden kazanç saðlýyor. "Baðýmsýz Türkiye" sloganý kimleri birleþtiriyor? Dünya pazarýnda daha fazla hareket gücü ve özgürlüðü isteyen Sabancý ile bizi birleþtiriyor. Türkiye yönetici sýnýfýnýn baðýmsýzlýðý bir Amerikalý, Meksikalý ya da Arjantinli iþçiyi ilgilen dir mi yor. "Bu memleket bizim" s l o g a n ý 1923'de çoðunun büyükbaba ve büyükannesi bu top rak lar dan büyük düþman ve Rus yurtsesýnýr dýþý edilmiþ ve þimdi özelverliði bir küfürdür. leþtirmeye karþý mücadele eden Yunanlý iþçilerle ve Türkiyeli iþçiSt al i n' i n leri nasýl birleþtirir?

y u rt s e v e rl i k h a st al ý ð ý : Ç i n

Lenin'e gelen son inme Stalin'e karþý devam ettiði mücadelesinde onu durdurdu. Stalin iþçi sýnýfý karþýtý diktatörlüðü Rusya'da pekiþtirdi ve "tek ülkede sosyalizm" teorisiyle birlikte yurtseverliði saygý duyulan bir þey yapmak için temel yaratýldý. Yurtsever mücadelede büyük test Çin'di. Çin, yabancý güçler özellikle Ýngiltere ve Japonya tarafýndan yönetilen bir yarý sömürgeydi. Orada Çin burjuvazisizi, Komintag, tarafýndan yönetilen milliyetçi yurtsever bir hareket vardý. Ayrýca güçlü bir iþçi hareketi ve fakir köylülerin zaman zaman patlayan isyanlarý vardý. Mayýs 1925'de anti-emperyalist öfke Çin iþçi ve köylülerinin içine kadar yayýldýðýnda Stalin, L eni n ' i n So n Çin komünistlerinin Komintag'a M ü ca del e si katýlmasýnýn ve iyi birer yurtseLenin'in hayatýndaki son bü- ver olmasýnýn gerektiðine karar yük politik mücadele Rus yurt- verdi. Mao Tse Tung, Kominseverliðine karþý mücadeledir. tag'ýn gazete editörü oldu ve

T ü rk i y e v e em per ya l i zm Türkiye birbirine baðlý bir dünyada herhangi bir ülkenin olabileceði kadar baðýmsýz bir ülke. Orta büyüklükte gücü, devasa silah bütçesi var. Türkiye yönetici sýnýfý diþlerini ve gücünü gösteriyor, ancak açýkça Amerika, Avrupa gibi daha büyük güçlerle bu güç üzerinde anlaþmak zorunda. Türkiye güç iliþkilerinden oluþan emperyalist aðýn bir parçasýdýr. Yakýn geçmiþte Türkiye iki komþu ülkeye, (Irak ve Kýbrýs) askeri müdahalede bulundu, Azerbaycan'da bir askeri darbeye maddi destek verdi. Suriye'yi askeri olarak ve suyunu kesmekle tehdit etti. Bu hareketlerin hiçbiri büyük güçleri memnun etmiyor. Kýbrýs'a saldýrmasý Amerika'nýn silah boykotuna ve sýnýrlý bir ekonomik ambargosuna neden oldu. Bunlar alt-emperyalist Türkiye'nin baðýmsýz hareketleridir. Türk egemen sýnýfý, etrafýndaki ülkelere egemen olarak, kendi

çýkarlarýný ilerletmenin yolunu arýyor. Türkiye yönetici sýnýfý ile dünya emperyalist sistemi arasýndaki iliþki iki yönlü. Bu nedenle "baðýmsýz Türkiye" sözü Türkiyeli iþçiler için bir slogan olarak hiçbir anlam ifade etmiyor. 1974'de Yunanistan albaylarý Kýbrýs'ta bir darbe yaptýrdý ve anti-komünist bir diktatör olan Samson'u baþa getirdi. Türk yönetici sýnýfý bu durumu Kuzeyde bir iþgal ve kukla bir rejim kurmak için bahane olarak kullandý. Bu rejim þimdi ayný IMF reçetelerini Kuzey Kýbrýs'ta dayatýyor. Kýbrýslýlar Türkiye'nin askeri müdahalesinden hiçbir þey kazanmadý. Acýklý bir þekilde yurtsever solcular Yunanistan ve Türkiye'de kendi egemen sýnýflarýný destekleyip onlarý yeterince milliyetçi olmamakla bile suçladýlar. Ýki taraf da diðerinin "NATO ajaný" olduðunu söyledi. Türkiye ve Yunanistan'da milliyetçilik kartý yalnýzca saða fayda saðlýyor.

Mi l l i y et çi l i k v e ý rk çý l ý k Irkçýlýk tohumu en iyi giriþimleri bile zehirleyebilir. Emek platformunun alternatif programý kaçak yabancý iþçi çalýþtýrýlmasýnýn engellenmesini çaðýrýyor. Bu Romanyalý Moldavyalý vb yabancýlarýn sýnýr dýþý edilmesi anlamýna geliyor sadece. Biz çalýþma izninin, sendika hakkýnýn ve hepimizi koruyan asgari ücretin her çalýþan için otomatik garantisini istemeliyiz.

K ü r e s e l A l t e r n a ti f IMF programýný dayatmak için gelen bürokratlar tamamen yabancýyken ve okula baþladýðýmýz günden beri bize milliyetçilik aþýlanýrken, IMF’ye karþý çýkýþýn milliyetçi renklere sahip olmasý þaþýrtýcý deðil. Fakat kazanmak istiyorsak þunu görmek zorundayýz; dünyada IMF programlarýna karþý çýkanlarýn "çoðunluðu" yabancýlarken, bize bu IMF programýný dayatanlarýn "çoðunluðu" Türk'tür. Bizim dostlarýmýz Amerikalý çelik iþçileri, Arjantinli araba iþçileri, Meksikalý köylülerdir; Türk iþadamlarý, yöneticiler deðil. Birtakým politik oluþumlar IMF'ye karþý ulusalcý bir muhalefet saðlama iddiasýyla ortaya çýkýyorlar. Eðer onlar toplumda zemin kazanýrlarsa bizim direniþimizin etkisi zayýflayacaktýr. Bu milliyetçiler sürekli dünya kapitalist sistemiyle Türk kapitalistlerinin çýkarlarýný uzlaþtýrmaya çalýþýyorlar. Onlarýn Türk iþçilerinin çýkarlarýný savunmasýna bel baðlanamaz. Seattle'ýn ruhu yerel olarak ifade edilen küresel direniþin ruhudur. Bu nedenle, kazanmak istiyorsak her yerde milliyetçiliðe ve yurtseverliðe karþý tartýþmak zorundayýz. "IMF Türkiye'den defol", yerine "IMF kapatýlsýn", "Bu memleket bizim" yerine "bu dünya bizim", "Baðýmsýz Türkiye" yerine “Ýþçi iktidarý”


EĞİTİM, AYRICALIK DEĞİL; HAKTIR

Yıl 1 Sayı 8

Temmuz 2001

350.000 TL

M es u t Çel e b i o ð l u

Haziran ayý baþýnda üniversite rektörleri Ankara'daydý. Niyetleri üniversitelerin maddi kaynaklarýnýn yetersizliðine dikkat çekip hükümetten bunun düzeltilmesini talep etmekti. Ellerinde de sorunlarýný ve çözüm önerilerini içeren bir YÖK raporu vardý. Çözüm önerileri gerçekten çok çarpýcý: a) Üniversite har(a)çlarý 650 Dolara kadar çýkarýlabilsin! b) Her üniversite, kontenjanýnýn % 10'u kadar "özel"-paralý öðrenci alabilsin! Kýsaca bize "eðitim özelleþtirilsin" diyorlar! Rapor þunu belirtiyor:"Türkiye'de üniversitelerde alýnan harçlar, dünya ortalamasýnýn altýndadýr ve bu miktar derhal yükseltilmelidir". Elbette o raporda Türkiye'de yaþayan milyonlarca insanýn, dünya standartlarýnýn altýnda ücret aldýðýný ve sefalet içinde yaþatýldýðýný söylemiyor! Rektörler toplantýsýnda dile getirilenleri Ecevit seve seve kabul etti. Ona göre de üniversitelerin durumu düzeltilmeliydi. Ama "bunun için hazineden tek kuruþ çýkmamalýydý; çünkü para yoktu!" Üniversitelerin ve genel olarak eðitimin özelleþtirilmesi uzun yýllardýr tartýþýlýyor. Özelleþtirmeyi ve paralý eðitimi savunan neo-liberal kafalar devlet kaynaklarýnýn sýnýrlý olduðunu ve bu sýnýrlý kaynaklarýn eðitime yetmediðini söylüyorlar. Tabii hemen ardýndan ekliyorlar:" Hem eðitimin sadece kiþisel bir faydasý vardýr; dolayýsýyla hizmeti kim kullanýyorsa, bedelini o ödemelidir(!); hem de devlet kötü hizmet veriyor, özelleþmiþ hizmetler daha kaliteli olur(!)" Devletin "eðitime yetmeyen (!)" kaynaklarý kimden geliyor? Vergi adaletsizliðinin üst düzeyde yaþandýðý; az kazananýn fazla, çok kazananýn az vergi verdiði Türkiye'de vergilerin büyük çoðunluðu çalýþan, yoksul kesimlerden toplanmakta. Üstüne üstlük her vergi döneminde devlet "verdiðiniz her kuruþ vergi, size hizmet olarak geri dönecek!" diyor. Ancak kasým ayýndaki "hortumcular krizinde" devlet, bir baktýk ki hortumculara 10 milyar dolarlýk hizmet ediverdi! Bizim vergilerimizi bir avuç hýrsýza peþkeþ çekenler bize dönüp "para yok!" diyor ve eðitimin özelleþtirilmesinden bahsediyorlar! Bu noktada eðitimin bedelinin kimler tarafýndan ödendiði de gün ýþýðýna çýkýyor: öðrencilerin büyük çoðunluðu zaten, vergilerin alýndýðý çalýþan, yoksul kesimin çocuklarý ve bu kesim zaten çocuðunun eðitiminin bedelini en baþta vergi olarak ödüyor. Ancak verdiði vergiler çocuðunun eðitimi için deðil, hortumcular, silah tüccarlarý ve faiz rantçýlarý (kan emici sülükler) için kullanýlýyor! Durum böyleyken eðitimin paralý-pahalý hale getirilmesi, eðitim için bu kesimlerin ikinci bir defa bedel ödemeleri anlamýna gelmiyor mu? Eðitimin kalitesi konusunda da özel üniversitelerin durumuna bakmak yeterli. Bu "ticarethaneler", hem öðrencilerinden yüksek fiyatlar talep ederken, hem de her sene devletten milyonlarca dolar-

lýk teþvikler alýyor, hazine arazilerini bedelsiz kullanýyorlar. Kýsacasý mali olarak sýrtlarýný devlete; daha doðrusu vergi veren yoksullara dayýyorlar! Sadece mali olarak mý? Devlet üniversitelerinde yetiþmiþ hocalarý yüksek ücretlerle (yetiþtirme maliyetinden de kurtularak!) "transfer ediyorlar". Üstüne üstlük tek bir özel üniversitede dahi mühendislik veya týp gibi yüksek maliyetli fakültelere ya da edebiyat veya temel bilimler gibi "para getirmeyen!" fakülte programlarýna rastlanmýyor. Onlar sadece baðlý bulunduklarý holdinglere yönetici adaylarý yetiþtirmek için iktisat fakülteleri kurmakla yetiniyorlar! Pekii bu okullarda kimler okuyor? Vergi verenlerin çocuklarý mý! Bizden hiçbir zaman giyemeyeceðimiz türden pahalý bir elbiseyi övmemizi bekliyorlar! 650 dolarlara varan har(a)cý bu ülkede kaç üniversite öðrencisi verebilir? Üniversitelerde çevremizdeki öðrenci arkadaþlarýmýza dikkatle bakalým: Ya biz ya da arkadaþlarýmýzýn büyük bir çoðunluðu Üniversite sýnav sistemi ve genel olarak eðitim sistemi ile (eðer böyle giderse) gelecek yýllarda orilköðretimden baþlayarak çocuklar “ýskartaya” çýkartýlýyor. da olamayacaklar. Eðitim sistemi mi; o da nesi? Yaþasýn piyasa ekonomisi! Milyonlarca çocuðun ana dilde eðitim alamamasý, ailesinin yoksul Elbette üniversitelerin bu yýkýk dökük olmasý, çalýþmak zorunda kalmasý ve yeterli sayýda öðretmen ve halini istemiyoruz. Elbette çaðdaþ, bilimsel bir eðitim sistemi (onlardan daha faz- okul olmamasý nedeniyle eðitim bir HAK olmaktan çýkartýlýp bir AYRICALIK haline getiriliyor. la!) istiyoruz. Ama bunun için de devletin parasýnýn olmadýðý ve "iyi eðitim istiyorsan özelleþtir" yönündeki sözlerin de yalan olduðunu bilmeliyiz. Parasý olmayan devlet, her sene silah tüccarlarýna 19 Mayýs çalýþmalarý için bizleri 2 ay Ama arkadaþlarla hep birlikte paralarý milyarlarca dolar veremez; parasý olma- evvelinden derslerden alýkoydular; biz- vermemek üzere anlaþtýk. Yaklaþýk 2 sayan devlet, yine her sene milyarlarca do- leri derslerden soðuttular ve 19 Mayýs'a at okul bahçesinde toplu olarak beklelarý iç ve dýþ borç adý altýnda faizciye peþ- katýlmayý zorunlu kýldýlar. Katýlmayanlarý dik. Sonunda okul yönetimi bize karnekeþ çekemez! Devletin parasýnýn olduðu- hocalar notla tehdit ediyorlardý. Bu ça- lerimizi vermek zorunda kaldý. lýþmalar için bir de kýyafet parasý isteme- Eðitimin özelleþtirilmesi gündemde. nu biliyoruz; para var, ama bize yok! Bizim sorumlusu olmadýðýmýz (tam ter- ye baþladýlar. Verdikleri kýyafetlerin Zaten "kayýt", "karne" ve "sýra" ve bisine maðduru olduðumuz) bir krizin fa- ederi çok olsa 4 milyondu, ama onlar zim okuldaki gibi "kýyafet paralarýyla" turasýný egemenler bizim önümüze koy- bizden ilk baþta 20 milyon istediler. Biz bunu baþlatmaya çalýþýyorlar. Bizler pamaya çalýþýyorlar. Üniversite öðrencileri- bu parayý vermemek için diretince para- rasýz eðitim hakkýmýzý savunmak zorunne 650 dolar har(a)ç diyen egemenler, iþ- yý ilk önce 15 milyona düþürdüler ve ge- dayýz; bunun için kendi okullarýmýzda çiye yüzde sýfýr zam veriyor, memurlarýn ne vermeyince karneyle tehdit etmeye mücadele etmeliyiz. Aksi halde "sadece grevli toplu sözleþmeli sendika hakkýný baþladýlar. Okulun son günü bazý arka- parasý olan" küçük bir azýnlýk okuyabiletýrpanlamaya kalkarak onlarý örgütsüz ve daþlar kýyafet paralarýný getirmiþlerdi. cek. Hat em saldýrýya açýk hale getirmeye çalýþýyor. Bu saldý- Türki ye'de sad ec e ü niv er sitel er deði l genel ol ar ak eði ti m sist em i b at aðýn içi nde. Bu rýlarýn hepsi ayný vakýakonuyu bir kaç rakam la ifade edec ek o lur sak: nýn deðiþik görünümle Türkiye'de ilk ve orta eðitime ayrýlan bütçe payý 4 katrilyon TL; bunun 3,3 katrilyonu persoridir; krizin faturasý iþçi, nel ücreti. memur, öðrenci deme Bir ilköðretim-lise okulunun yýllýk maliyeti 1-3 milyar TL arasýnda, ama devlet okul baþýna 105 den hepimize kesilmeye milyon TL ayýrýyor. çalýþýlýyor. Dolayýsýyla Halen 11 bin 647 okulda sadece tek bir öðretmen var. ancak hep birlikte mü 292 bin 814 öðrencinin okuduðu 7 bin 892 okulda, bir öðretmen 5 sýnýfý birden okutuyor. cadele edersek bu cen Türkiye'de ilk ve orta dereceli okullarda sýnýf mevcudu ortalamasý 56 öðrenci- uzmanlar en dereden kurtulabiliriz. fazla 20 kiþilik sýnýflarda eðitimin verimli bir þekilde sunulabileceðini belirtiyorlar. Egemenler, bir alanda 156 bin öðretmen açýðý var. gerçekleþtirdikleri saldý Eðitim Sen Genel Baþkaný Alaaddin Dinçer, okullar ve okul ortamlarýnýn birer ticari iþletme, rýda baþarýlý olduklarýn- öðrenciler ve veliler müþteri, bilgi ise pazarlýk konusu olan bir meta olarak görülmekte diyor. da, diðer alanlara saldýrTürkiye'de eðitimin özelleþtirilmesi konusunda adýmlar atýlmaya baþlandý. Devlete baðlý ilk ve ormak için kendilerinde ta öðretim kurumlarýnda her yýl alýnan "kayýt paralarý", "karne paralarý", yüksek miktarlara ulaþan kidaha fazla güç ve güven tap paralarýyla egemenler bize "paran yoksa okuma" diyor. Üniversiteye girebilmek için her yýl yüzduyuyorlar ve daha güç- binlerce öðrenci 3-4 milyar TL'ye varan dershane ücretleri ödemeye zorlanýyorlar; zira okullarda lü saldýrýyorlar. Bu saldý- okutulan bilgilerin, üniversite sýnavýnda bir iþe yaramadýðýný öðrencisinden uzmanýna herkes bilirýlarý, her alanda ve hep yor. Üniversite adaylarýný dershanelere gitmek zorunda býrakýyorlar ve dolayýsýyla dershane masrafbirlikte mücadele eder- larýný karþýlayamayan öðrenciler de "üniversite yarýþýna(!)" bir hayli geriden baþlýyor. sek kýrabiliriz; iþçisiyle, Son rektörler toplantýsýndan sonra YÖK, Bakanlar Kurulu'na gelecek sene için har(a)çlara yüzde memuruyla, öðrencisiy- 54 zam yapýlmasýný önerdi. Bunun yanýnda egemenler yeni bir yasal düzenlemeye giderek, her le hep birlikte… üniversite rektörüne har(a)çlarý 650 dolara kadar çýkarma yetkisini tanýmayý düþünüyorlar.

Direndik, para vermeden karnemizi aldýk


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.