Antikaptalist 9

Page 1

Yıl 1 Sayı 9

350.000 TL

Ağustos 2001

KÂR DEÐÝL; ÝNSAN ÝÞTEN ATMALARI DURDURALIM

DÜNYAYI VE GELECEÐÝMÝZÝ

YOKETMELERÝNE ÝZÝN VERMEYELÝM

A Þ A R D Y A B K BÝ ÜN

M K Ü MÜ N

2 Patlasak mý patlamasak mý? 3 Piyasa ekonomisi=Ýþsizlik, yoksulluk ve borç 4 Filistinlilerle dayanýþma 4 Kýsa kýsa 5 Ölüm oruçlarý 5 DGM’ler kapatýlsýn 5 KESK: Þimdi nereye? 6-7 Seattle’dan Cenova’ya küresel direniþ 8 Cenova izlenimleri 9 Küresel direniþ hareketi: soru ve yanýtlar 10 Kapitalizme alternatif fikirler: Antonio Gramsci 11 Cenova Ýzlenimleri 12 Ýnsan haklarý ihlalleri


Sayfa 2

antikapitalist

TEMEL FİKİRLERİMİZ KAPİTALİZM Ö LDÜRÜYOR

Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir. Bu ne-denle iþsizlik, açlýk, yoksulluk, savaþlar ve çevre tahribatýna neden olur. Gittikçe daha fazla zenginlik yaratan kapitalizm geniþ yýðýnlarý yoksulluða mahkum eder. Yaratýlan zenginliðin insan ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak çalýþanlarýn kolektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle mümkündür.

K APİ TA L İ Z M İ Ö L DÜ R

Bu düzenin kurumlarý yönetici azýnlý-ðý çoðunluða karþý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar ele geçirilip çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanýlamaz. Kökten bir deðiþim gerek-lidir. Gerçek demokrasi, aþaðýdan yukarý doðru örgütlenen, temsilcile-rin istendiði an görevden alýnabildiði bir sistemle mümkündür. Böyle bir deðiþim ancak büyük kitlelerin bir avuç yönetici azýnlýðý alaþa-ðý etmesiyle saðlanabilir.

K Ü R ES E L M Ü CA D E L E

Dünya gittikçe daha küçük hale geli-yor. Günlük yaþamýmýzda kullandýðý-mýz en sýradan mallarda bile deðiþik ýrk, renk, dil, din, cinsiyetten iþçilerce üretilmekte. Patronlar sistemi bizi bir-birimize düþman ederek kendilerini korumaya çalýþýyorlar. Patronlarýn “böl-yönet” politikasýna karþý bizim de küresel mücadeleyi yükseltmemiz gerekiyor. Mücadelemiz tek ülkede kalýcý bir za-fere ulaþamaz. Rusya’daki devrim in 1920’lerin sonlarýnda kaybedilmesi-nin temel nedeni budur.

D İ K TA TÖ RL Ü Ğ E H A Y I R

Ýstediðimiz yeni toplum bir diktatör-lük deðil; büyük çoðunluðun demok-ratik iktidarýdýr. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi “sosyalist” olduðu id-dia edilen ülkeler de zenginlik ve ik-tidarýn küçük bir azýnlýðýn elinde ol-duðu diktatörlüklerdi. Kendilerini na-sýl tanýmlarlarsa tanýmlasýnlar, bu ül-keler insana deðil silaha para yatýran, çevreyi tahrip eden, zengin ve yoksul ayrýmýnýn olduðu, ulusal ve cinsel ay-rýmcýlýk yapýlan kapitalist toplumlardý.

UL U SL A R V E I R K L A R

Yöneticiler bizi soyduklarýný gizleye-bilmek amacýyla insanlar arasýnda ay-rýmcýlýðý körüklüyorlar. Öfkemizi bi-zim gibi soyulan diðer insanlara yö-neltmeye çalýþýyorlar. Bu ayrýmcýlýk bizi bölüyor ve gerçek düþmanlarýmý-zý görmemizi engelliyor. Ancak yaþamak istediði ülkeyi, ko-nuþmak istediði dili, ibadet etmek is-tediði dini seçebilen insanlar özgür-ce birlikte yaþayabilirler. Bu nedenle bizler her türlü milli, dini, mezhepsel, ýrksal ayrýmcýlýða karþý mücadele et-meli, ezilenlerin yanýnda olmalý, onla-rýn eþitlik mücadelesini desteklemeli-yiz.

C İ N Sİ Y ET Ç İ L İ K

Kapitalistler cinsiyetlerimiz ve cinsel tercihlerimiz üzerinden bile ayrýmcýlýk yapýyorlar. Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ve eþcinselleri ezmektedir. Bizler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunur, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederiz.

N A S I L Ö RG Ü TL E N E C EĞ İ Z

Kazanmak için büyük çoðunluðu mü-cadeleye katmak gerekiyor. Ne yazýk ki herkes bizler gibi düþünmüyor. Egemenlerin propogandalarý ve günlük yaþamýn dayatmalarý nede-niyle büyük çoðunluk bizden farklý düþünüyor. Bu fikirlere karþý müca-dele etmek için bir araya gelmeli, fikirlerimizin doðruluðunu müca-dele sýrasýnda kanýtlamak zorun-dayýz. Bu nedenle kapitalist siste-me ve onun sonuçlarýna karþý her mücadelenin en militan parçasý ol-malý ve fikirlerimizi tartýþmalýyýz. Bunun için aktif, dinamik, canlý bir örgütlenmeye ihtiyacýmýz var.

D EM O K RA S İ

Demokrasi örgütlenmemizin can da-marýdýr. Ancak birbirimizle tartýþarak, deney alýþ veriþinde bulunarak öðre-nebilir ve kazanmak için ne yapabile-ceðimiz konusunda anlaþabiliriz. Al-dýðýmýz kararlarýn sonuçlarýný görebil-mek için birlikte hareket etmeyi ba-þarmak zorundayýz.

K AT IL, GÜ Ç A L, G Ü Ç K AT

Eðer insanlýðý bu vahþi kapitalist sis-temden kurtarmak istiyorsanýz antika-pitalist’e güç katmaya çaðýrýyoruz.

PATLASAK MI PATLAMASAK MI?

Yoksullarýn bir gecede yüzde 50 fakirleþtiði Türkiye'de sosyal patlama olur mu diye tartýþýlýyor. New York Times'da çýkan bir yazý, Türkiye'deki gelir daðýlýmýndaki adaletsizliði, krizden sonra gitgide artan yoksulluk ve sosyal patlama tehlikesini (!) dünya gündemine taþýdý. Dergide yer alan haberde, bir tarafta Ýstanbul'un gözde mekanlarýndan Laila'da bir gecede milyarlar harcayan insanlar, diðer tarafta çöpten artýk toplayan, açlýk sýnýrýnda yaþayan milyonlarýn yarattýðý çeliþki gözler önüne Özelleþtirmeye ve IMF’ye karþý öfkelerini haykýran Ýzmir Sümerbank iþçileri Türk-Ýþ seriliyordu. temsilciliðine yürüdüler. Ýþçiler Türk-Ýþ Baþkaný Bayram Meral’i de mücadelelerine sahip Bunun üzerine çýkmadýðý için protesto ettiler. Ecevit, 'sosyal patlama olmaz, halkýmýz fýr zamma karþý gelmek gibi en temel mü- somut mücadelelerle örülecektir. Bu mücauygulanan programa güveniyor.' diye bir cadelelerden kaçýnýyorlar. deleler baþladýðýnda ve kýsmi de olsa kazaaçýklama yaparak uluslararasý düzeyde patÝþçilerin çoðu sendika yöneticilerine al- nýmlar elde ettiðinde "bulaþýcý" olacaktýr. ronlara güven telkin etti. Milli Güvenlik Ku- ternatif, bir avuç yöneticiye karþý çoðunlurulu sosyal patlama tehlikesini gündemine ðun çýkarlarýný istikrarlý ve kararlý bir þekilde Patlamanýn liderliðini kim aldý ve güvenlik uzmanlarýnýn protestolar savunan politik bir liderlik göremediði için yapacak? ve sokak hareketlerinin artabileceði yönün- sýkýþmýþ durumda. Yoksa sýfýr zam ve diðer Þubat krizine karþý en büyük tepki esnafdeki uyarýlarýný görüþtü. Toplantý sonrasý hak kayýplarýna karþý tabandan bir direniþin tan geldi. Esnaf gösterilerine katýlanlarýn bizler, yine MGK sonuç bildirgesi ve med- yükselmesi son derece mümkün. Toplum- önemli bölümü islamcý fikirlerin etkisi altýnya görüntüleri aracýlýðýyla laiklik karþýtý irti- daki laik-dinci bölünmesine karþý durabilen, daydý. Ancak, islami hareketin liderliði escai-gerici odaklarýn (Aczimendi tarikatý üye- toplumsal öfkenin ve dolayýsýyla mücadele- naf hareketine politik liderlik yapmaktan lerinin görüntüleriyle) ekonomik krizi kulla- nin önünü açabilecek yeni bir politik liderli- kaçýndý. Refah-Fazilet-Saadet ve Yenilikçiler narak halký galeyana getirebileceði tehdidi- ðe ihtiyaç var. kriz ortamýnda mülksüzleþenler hareketine ne karþý uyarýldýk. liderlik yapacak politikalara sahip deðiller. Ne zaman patlar? Onlar ancak, 1979 Ýran devriminde olduðu Patlama mý direniþ mi? Bizim tarafýn kazanmasý kollektif gücü- gibi kitle grevleri ve gösteriler Þahý devir7'den 70'e hepimizin cebinden 1800 müze baðlý olduðu için sýnýfýn kitlesel olarak dikten sonra sol örgütlerin doldurmadýðý dolar hortumlayan krize karþý etkin bir dire- ne zaman harekete geçeceðini önceden boþluðu deðerlendirebilirler. niþ bilinçli kararlar almayý, küçük ya da bü- kestirmek mümkün deðildir. Hangi mücaGenerallerin de çok iyi bildiði gibi kenyük mücadeleleri örgütlemeyi gerektiriyor. delenin ne zaman baþlayacaðý üzerine spe- di sistemlerini ayakta tutan, toplumda asýl Bu direniþin geliþebilmesi için MGK'nýn gö- külasyon yapmak yerine mücadelenin önü- zenginliði üreten, hizmetleri sunan, iþyerlezümüzü "sosyal patlama" ile korkutmasýna nü týkayan engelleri ortadan kaldýrmaya ça- rinde kolektif olarak çalýþan, ihtiyaçlar için izin vermemeliyiz. lýþmalýyýz. 28 Þubat müdahalesinden bu ya- üretme kapasitesine ve bilgisine sahip bir Yönetici sýnýfýn çok korktuðu kitlesel is- na egemenlerin kullandýðý "sosyal patla- iþçi sýnýfý var. Bu güç harekete geçip topyan durumu insanlarýn içinde bulunduklarý ma", yani islami bir ayaklanma korkusu mü- lumdaki tüm ezilenlerle birleþtiðinde yönekoþullara karþý direniþi örgütlemesiyle orta- cadelenin önünde engel olmaya devam tici sýnýfýn kabusu "sosyal patlama", tüm ya çýkýyor; patlamasýyla deðil. Yöneticiler ediyor. ezilen ve sömürülenlerin þenliði olacaktýr. böylesi bir isyanýn gerçekleþebilmesi için Yönetici sýnýfa karþý mücadelenin önün- Bu da korkulacak bir durum deðil; aksine gerekli olan talepleri, bilinci, örgütlülüðü, deki bu fikirsel engeli kýrmanýn yolu bulun- baþka bir dünyayý yaratma fýrsatýný doðuradaha güzel bir dünya isteðini istikrarsýzlýk, duðumuz alandaki öfkeyi somut talepler cak devrimci bir durumdur. Önümüze çýkakaos, yýkým ve gericilerin alýp baþýný gittiði etrafýnda birleþtirmek, harekete geçirmek cak fýrsatlarý deðerlendirebilmek için bubir durum olarak hayal etmemizi istiyor. Ýþ- ve politik olarak güçlendirmekten geçiyor. günden, bilinçli bir þekilde örgütlenmek, çi ve sendikacýlarý dinci bir "sosyal patla- Genel bir direniþ düþük ücretlere, özelleþ- mücadele etmek zorundayýz. ma" senaryosu ile korkutmaya ve fedakar- tirmelere, yüksek öðrenci harçlarýna karþý lýk yapmaya ikna etmeye çalýþý17 Aðustos Marmara Depreminin üzerinden 2 yýl, Bayor. yýndýrlýk Bakaný Koray Aydýn'ýn verdiði sözün üzerinden 1 Aralýk'da gerçekleþen ise 16 ay geçti ama kalýcý konutlar hala bitmedi. Bitmiþ "IMF'ye deðil halka bütçe" grev görünenlerin de altyapýsý yok ya da neresini tutsan döve gösterileri iþçi sýnýfýnýn mücakülüyor. dele isteðinde bir sorun olmadýAdapazarý'nda 8 bin 200 kalýcý konut projesi var. Saðýný gösterdi. Ancak iþçi sýnýfýnýn dece 1600'ü teslim edildi. Depremzedeler prefabrikte. yönetici sýnýfýn böl ve yönet takGölcük'te 5 bin 190 kalýcý kotiklerini boþa çýkaracak politikalanut yapýlýyor, 1622'si teslim ra ihtiyacý var. Sendika liderleri sýedildi. Ýzmit'te 17 bin 860 toplu konut planlandý. 7 bin 522 konut antikapitalist teslim edildi. Bazý projeler baþAylýk Siyasi Gazete lamadý. Aðustos 2001 Sayý: 9 Yalova'da 5 bin 47 projeden, Uluslararasý Akým Tanýtým 2 bin 500'ü tamamlanabildi. Yayýncýlýk Sahibi ve Yazý Ýþleri Adapazarý ve Gölcük'te yapýSorumlusu: Türkan Uzun lan konutlarýn hali içler acýsý. Ýstanbul: Gönül Sokak No 31, Pen ce reler kapanmýyor, banyo Nil Han No 305, Asmalý Mescit ve mutfaklar kýrýk dökük. KonuAnkara: PK 896, 06446 tunu teslim almaya giden depYeniþehir remzedeler kapýsý bile olmawww.antikapitalist.net yan evlerle karþýlaþabiliyorlar. posta@antikapitalist.net Bu durumda prefabrik konutlaAnkara 0542 230 3128 ra dönenler de sefalete mahÝstanbul 0535 226 9489 kum hayata devam ediyorlar. Baský: Yön Matbaacýlýk

Koray beyin acelesi yok


İŞSİZLİK, YOKSULLUK VE BORÇ= antikapitalist

Sayfa 3

PİYASA EKONOMİSİ

Ce m Uz u n

22 Þubat-30 Temmuz tarihleri arasýnda toplam 1.5 milyon kayýtlý iþçi iþten atýldý. Bunun anlamý her gün 9493 kiþi iþsiz kaldý. Ayný süre içinde 52.800 iþyeri kapandý. Türk-Ýþ verilerine göre Kasým ve Þubat krizlerinin etkisiyle 1 milyondan fazlasý kayýtlý ve sendikalý olmak üzere yaklaþýk iki milyon kiþi iþten atýldý. Ýstanbul Sanayi Odasý (ISO) rakamlarýna göre iþletmelerin kapasite kullanýmý yüzde %43'e indi. 100 iþletmenin 63'ünde satýþlar düþtü. 100 çalýþandan 8'i iþsiz kaldý. Türkiye'de medya þarlataný ekonomistler, siyasetçiler, bürokratlar ve patron klüpleri utanmadan hala serbest piyasa politikalarýnýn Türkiye ekonomisini büyüteceðini ve yoksullarýn da bundan eninde sonunda yararlanacaðýný iddia ediyorlor. Ama bize "refah getirecek" diye anlatýlan program benzine, ga-

za, otoyola, elektriðe, suya ve tüketim ürünlerine sürekli gelen zamlar, memur maaþlarýnýn %12,5 arttýrýlmasý, iþçilerin toplu sözleþme görüþmelerinden sýfýr zamla çýkmasý ve milyonlarca insanýn açlýk sýnýrýnda yaþamaya mahkum edilmesi anlamýna geliyor. Devletin bu yoksulluk resmine bulduðu çözüm, 'Sosyal Riski Azaltma Projesi'. Dünya Bankasý yoksulluðun ve açlýðýn önlenmesi için Türkiye'ye 500 milyon dolarlýk yardým göndermeye hazýrlanýyor, yardýmýn 100 milyon dolarlýk kýsmýnýn doðrudan Sosyal Yardýmlaþma ve Dayanýþma Teþvik Fonu'na aktarýlacaðý belirtiliyor. Dünya Bankasýnýn yardým adý altýnda gönderdiði kredi karþýlýðýnda hükümet IMF patentli çýlgýn piyasa ekonomisi polikalarýna devam edecek. Giderek yoksullaþan ve iþsiz kalan bizler de hortumlanan kredi boçlarýný faiziyle birlikte ödemeye zorlanacaðýz.

Arjantin’de işçiler ve işsizler birlikte isyan ettiler Bengi Yýldýrým

Arjantin'de hükümetin giderek büyüyen bütçe açýðýný azaltmak için kamu iþçileri ve emeklilerin maaþlarýnda %13 oranýnda kesinti öngören planý halký kýzdýrdý. Binlerce iþsiz ve kamu iþçisi 40'ýn üzerinde kentte eylem yaparak otoyollarý bloke etti, bankalar iþgal edildi. Buones Aires'te havayollarý sendikasý yollarý kapattý, Florencia'da yüzlerce protestocu banka þubelerini iþgal etti ve eylem saatlerce devam etti. La Matanza bölgesinde protestocular kamyonetleriyle yollara dökülüp anayolu kapattý. Yýllardýr IMF politikalarýnýn uygulandýðý Arjantin'de yoksulluk, iþsizlik, zengin ve yoksul arasýndaki uçurum giderek artýyor. Toplumsal muhalefetin arttýðý ve ekonominin sýkýntýya girdiði her an IMF tarafýndan kredi yollanan ülkenin dýþ borcu 128 milyar dolara ulaþtý . Dünya Bankabile bütün sistemi istikrarsýz- sý'nýn raporunda 'Zengin ülkenin yoksul halký' lýða sürükleyen bir zincirle- olarak anlatýlan ülkede iþsizlik %16'lara ulaþtý ve me reaksiyon baþlatabiliyor. her dört Arjantinliden biri yoksulluk sýnýrýnýn alBiraz ciddiyete sahip olan burjuva-liberal ekonomistler "bulaþýcýlýk" faktörü ve riskinden korkuyorlar. Bunun anlamý bir ekonomide yaþanan sorunlarýn baþka bir ekonomiye sýçramasý.

SORUNu yaratan KAPİTALİST DÜNYA EKONOMİSİ

Dünya ekonomisini çýkmaza sokan etkenlerden birisi "mucize" ABD ekonomisinin yavaþlamasý. Temmuz ayýnýn sonunda bir hafta içinde 100 bin iþçi iþini kaybetti. ABD ekonomisi Asya ve Rusya'daki 1997-98 finansal çöküþ sonrasý hem ithalat hem de yatýrýmý çekerek dünya ekonomisinin ayakta kalmasýna katkýda bulunuyordu. Bu süreçte öylesine bir dýþ ticaret açýðý ve dýþ borç yükü oluþturdu ki ABD, ABD olmasaydý IMF ve Dünya Bankasý müdahalesine maðruz kalýrdý. ABD sanayi üretimi son 9 ayda sürekli düþüþ eðrisi gösteriyor. ABD'den sonra dünyanýn en büyük ekonomisi olan Japonya'da da son 10 yýldýr durgunluk yaþanýyor. Japon bankalarý devasa bir batýk krediler sorunu ile karþý karþýya. Son altý aydýr sanayi üretimi yüzde 5 gerilemiþ durumda.

týnda yaþýyor. Hükümetin dýþ borç ödemeleri için her seferinde kamu sektöründen kesinti yapmaya, ücret kesintilerine gitmeye çalýþmasý halk tarafýndan geri püskürtülüyor. Son olarak yine ücretlere saldýran hükümetin planý IMF tarafýndan büyük alkýþ almýþtý ama direniþ ve eylemlerin giderek artmasý hükümete geri adým arttýrdý. Arjantin ve Türkiye'nin ortak yönleri sayýlamayacak kadar çok. Ýki ülkede de yolsuzluklarla trilyonlarýn birilerinin cebine gitmesi ama hesap sorulmamasý, IMF politikalarýnýn her seferinde krizlere yol açmasý ve borç yardýmlarýnýn geri ödenmesinde iþçi sýnýfýna yönelik saldýrýlar ve birkaç yüzbin insan zenginlik içinde, vergilerini bile ödemeden yaþarken milyonlarýn açlýk ve iþsizlikle karþý karþýya kalmasý. Farklý olan ise Arjantin halkýnýn mücadelesi. Son iki yýldýr hükümetin saldýrýlarýný direnerek geri püskürten, IMF paketlerini çöpe atan ve parlamento binasýný basan halk hâla mücadele ediyor.

Türkiye Arjantin’den farklı mı?

D ü n ya e kon om i si n e re y e g i d i y o r ? Kapitalist dünya ekonomisi rekabet ve kar hýrsýna dayandýðý için son derece istikrarsýz. Karlý alanlara ilk girenler voleyi vuruyor. Ancak piyasalar iniþe geçince herkes satýþa baþlýyor ve piyasalarý daha da aþaðýya itiyorlar.

B o r ç l a r ý n r o lü

Ekonomi genel olarak büyüdüðünde kapitalistler borç alýr ve borç alýmýný K r i z B u l a þý c ý özendirirler. Bu onlar için karlarýný arttýrDünya ekonomisinin içiçe geçmesiyle manýn bir yoludur. Ancak ekonominin birlikte, küçük bir ekonominin batmasý büyüme-kriz döngüsü tersine döndüðünde elde edilen karlar bu borç yükünün faizini bile karþýlayamaz hale gelir. Ç ö zü m, kü r e sel Borç birikmeye baþlar ve ödenemez hak a p i ta l i zm e k a r þý le gelir. Japon bankalarýnýn batýk kredidi r en i þi y er el l eþ t i rm ekt e lerinin, Arjantin ve Türkiye'nin borç Genova'daki G8 protestolarýndan kor- krizinin kökeninde de bu yatýyor. Telkan IMF ve Dünya Bankasý Eylül ayýnda sim'in Motorola'ya olan 2 milyar dolarWashington'da gerçekleþecek olan top- lýk borcunu ödeyememesi de ayný nelantýlarýný beþ günden iki güne indirdi. Kü- dene dayanýyor. Arjantin ve Türkiye takasa yöneleresel sermayenin temsilcileri yine anti kapitalist göstericilerden kaçmak için kendi- rek kýsa vadeli borçlarýný uzun vadeli lerini duvarlarýn ve polis barikatlarýnýn ar- yeni borçlarla ödemeyi denedi. Ancak kasýna saklayacaklar. Bu arada dünyanýn sorunu sadece geciktirdi. Arjantin ve her tarafýnda milyarlarca insanýn hayatý Türkiye ekonomisi borç faizlerini ödeIMF ve Dünya Bankasý politikalarý nedeniy- yecek kadar kar etmiyor. Böylece borçlar katlanarak büyüyor. Hükümetin IMF le mahvolmaya devam ediyor. Türkiye'de ÝMF'nin ve yerel egemenle- reçetelerini harfiyen yerine getirmesirin bizden hortumladýklarýný geri almak nin faturasý ise Arjantin ve Türkiye'de iþçi ve yoksullarýnýn sýrtýna yükleniyor. üzere her alanda direniþi örgütleyelim.

IMF, Dünya Bankasý bürokratlarý, hükümet ve ekonomiden sorumlu Derviþ Türkiye'nin Arjantin'den daha güçlü bir ekonomiye sahip olduðunu ve krizi rahat atlatacaðý iddia ediliyor. Gerçekten böyle mi? Türkiye GSMH'sýnýn bu yýl yüzde 4.5 azalmasý bekleniyor (Halbuki 2001 için yüzde 4.5 büyüme öngörülmüþtü). Arjantin ekonomisi ise yüzde 0.5 düzeyinde de olsa büyümeye devam ediyor (Arjantin için de yüzde 3.5'lik büyüme öngörmüþlerdi). Güney Kore, Polonya, Brezilya, Singapur, Tayvan, Meksika, Arjantin ve Türkiye gibi "yükselen " diye adlandýrýlan ekonomiler arasýnda sadece Türkiye bu yýl küçülecek. Türkiye ve Arjantin'in dýþ borç stoku 130 milyar dolar ile birbirine eþdeðerde. Ancak Arjantin ekonomisi Türkiye'nin iki katý büyüklüðünde, nüfusu daha az ve kiþi baþýna düþen milli geliri Türkiye'nin üç katý. Arjantin'in bütçe açýðý milli gelirin yüzde 2.9'u Türkiye'nin ise yüzde 14.5'i. 2000 yýlýnda Arjantin, Brezilya ve Türki-

ye'nin kýsa vadeli borçlarý döviz rezervinin yüzde 100'ü düzeyindeydi. Ancak Türkiye'nin rezervleri kriz nedeniyle eridi, buna karþýlýk kýsa vadeli borçlarý da arttý. Türkiye dünya ekonomisi içinde geliþmekte olan çok sayýda ülkeden daha güçlü ve ilk 22 arasýnda olmasýna raðmen Arjantin'den güçlü deðil. Telsim'in Motorola'ya 2 milyar dolar, Nokia'ya 719 milyon dolarlýk borcunu ödeyemez durumda olmasý yeni felaketlere iþaret ediyor. Türk kapitalistleri kar hýrslarýyla devasa düzeyde borçlandýlar. Þimdi de faturayý bize çýkartmaya çalýþýyorlar. Türkiye ve Arjantin arasýnda önemli farklar var. Türkiye'de iþçiler çok daha az ücret alýyor ve Arjantin'de son dönemde beþ genel grev mücadelesi ile ekonomi bakaný istifaya zorlandý. Türkiye'de 1 Aralýk 2000'de gerçekleþen kýsmi genel grev iþçi sýnýfýnýn mücadele isteðini gösterdi ancak Kemal Derviþ hala hayatýmýzla tenis oynamaya devam ediyor.


FİLİSTİNLİLERLE DAYANIŞMAYA

Sayfa 4

antikapitalist

Hamas, Kudüs'te 14 kiþinin ölümü ve 130 kiþinin yaralanmasýyla sonuçlanan bir intihar saldýrýsý gerçekleþtirdi. Ýsrail devleti "vahþet-katliam" çýðlýklarý atarken sadece son 10 ayda çoðunluðu çocuk olmak üzere 550'den fazla Filistinlinin Ýsrail askerleri tarafýndan öldürdüðü gerçeðini unutturmaya çalýþýyor. Benzer politikalarýný sürdüreceðini ifade eden Ýsrail yöneticileri "saldýrýya orantýlý olarak" karþýlýk vereceklerini söyleyip savaþ uçaklarý ve tanklarla Filistin'de çeþitli yerleri bombaladýlar. Ýsrail, geçen Eylül'de baþlayan Ýntifada hareketinden bu yana ölüm birlikleri ve füze saldýrýlarý sonucunda 40'dan fazla insaný katletti. Bunlarýn çoðu az bilinen aktivistlerdi. Ancak þimdi önde gelen Filistinli liderleri hedef almýþ durumda ve suikastlarý artýrýyor. Bu suikastlar George Bush'un iki numaralý adamý olan Dick Cheney tarafýndan da onaylandý. Ýsrail helikopterleri silahlarýyla Batý Þeria'nýn Nablus kentinde bir blok evi yok etti. Ýslami Hamas örgütünün 2 lideri de dahil olmak üzere 8 kiþiyi öldürdüler. Bu saldýrý sonucunda þarapnel çarpmasýyla 10 ve 7 yaþýnda Eþraf ve Bilal Kader adlý iki çocuk, bir yerel gazeteci ve 3 Hamas çalýþaný öldü. Ölen 8 kiþinin cenaze törenine 100.000'e yakýn insan katýldý. Çoðu batýlý ülke Ýsrail'in suikast politikalarýnýn yasadýþý olduðunu söylüyor. Ancak buna raðmen, ABD Baþkan Yardýmcýsý Dick Cheney, bu politikayý desteklediðini þöyle açýkladý: "Eðer intihar bombalarýyla saldýrmayý planlayan bir örgütseniz, Ýsrail'in kendini korumaya yönelik haklý sebepleri olacaktýr." Saðcý baþbakan Ariel Þaron ise bu katliamlarý þöyle savunuyor: "Ýsrail kendini savunma hakký için çalýþýyor. Ben öldürmeye karþýyým, hiç kimseyi öldürmek istemem." Bu sözler koca bir yalan. Þaron bir savaþ suçlusu. Hayatý boyunca terörist örgütlerde, Filistinlileri öldüren, acýmasýz güç kullanan bir þekilde yaþadý. Daha 14 yaþýndayken silahlý mücadeleye katýlan Þaron, 25 yaþýndayken "101" adýnda misilleme operasyonu yapan terörist bir özel komando birimi kurdu. Bu tür baþarýlarý ile hýzla ilerleyen Þaron, 1982 yýlýnda Lübnan'da 20.000 kiþinin öldüðü iþgal sýrasýnda Savunma Bakaný idi. Sabra ve Þatilla mülteci kamplarýnýn Ýsrail askerlerince ablukaya alýnýp Lübnanlý "Hýristiyan Falanjist" (Falanjist faþist anlamýna gelmektedir) gruplarca 2000 kiþinin katledilmesini organize etti. Filistinliler 1948 yýlýndan beri sürüldükleri anayurtlarýnda haklarý için mücadele ediyorlar. Ýsrail devleti ise 1967 yýlýnda Araplara ait Doðu Kudüs, Batý Þeria ve Gazze Þeridi'ni iþgal etti. Ýþgal Altýndaki Topraklar olarak bilinen bu yerleri o zamandan beri Ýsrail kontrol ediyor. ABD ise petrol yataklarý için ihtiyaç duyduðu güçlü müttefiki Ýsrail'e arka çýkýyor. Filistinlilerin direniþi Ýsrail'i 1990'larýn baþýnda barýþ sürecine zorladý. Ancak FKÖ ile Ýsrail arasýndaki uzlaþma pek çok Filistinlinin hayatýný deðiþtirmedi. Bu durum yeni Ýntifada hareketinin doðmasýna neden oldu. Son baþkaldýrýnýn baþlamasýndan bu yana çoðu çocuk 540 Filistinli öldürüldü. Yahudi yerleþimciler ise Ýþgal Altýndaki Topraklarda saldýrmaya ve Filistinlileri öldürmeye devam ettiler. Saðcý Yahudiler, Müslümanlar için kutsal olan El-Aksa Camisi'nin yýkýlýp yerine Yahudi tapýnaðý yapýl-

masý istedikleri camiye saldýrdýlar. Ýsrail ayaklanma polisinin eþliðindeki saldýrý sýrasýnda ibadet eden 20 Filistinli yaralandý. Þaron'un Batý Þeria ve Gazze Þeridi'ni tekrar iþgal etmek için hazýrlandýðýna dair bir dizi rapor var. Bu nedenle Filistinlilerin adalet için mücadelesini destekleyen herkes önümüzdeki aylarda dayanýþmalarýný yükseltmek zorunda.

K a sa p Þ a ro n n e d e n gel d i ? Son dönemde Ýsrail ile iliþ ki le ri hýzla yükselten

Tür ki ye askeri, ekonomik ve uluslararasý denge ler de Ýsrail ile ayný tarafta oynuyor. Þaron, geçmiþteki kötü sicili ve Avrupa'da açýlan savaþ suçlarý davalarýna raðmen, "Türkiye'den Filistin lideri Yaser Arafat'a terörü durdurmasý için baský yapmasýný isteyeceðim. En büyük sorunumuz terör" diyor. Türk Devleti'nin ise görüþmede Ariel Þaron'a, Ortadoðu'da "Barýþtan baþka seçenek yok" mesajý verdiði, þiddetin sürmesinin iki ülke iliþkilerini etkileyebileceðini söylediði belirtiliyor. Ancak bu mesajlara deðil de ne yaptýklarýna baktýðýmýzda mesajlarýn ne anlama geldiði ortada. Türkiye, Ýsrail'den silah alan ve Filistinlilere saldýrýlarda kullanýlan cipleri satan bir ülke. Þaron ile bir dizi silahýn alýmýnýn pazarlýðýný yapan Türkiye GAP bölgesinde 6 sulama projesinin Ýsrail þirketlerine verilerek "ekonomik iþbirliðini geliþtirmeye" çalýþýyor. Bu ekonomik iþbirliðini içme suyu saðlama ve doðalgaz projeleri ile de sürdürmeyi planlamaktalar. Ayrýca Türkiye-Ýsrail ve Azerbaycan arasýnda yeni bir iþbirliði ile bu devletler bölgedeki güçlerini artýrmaya çalýþýyorlar. Bütün bunlarýn ne anlama geldiði önemli. Birincisi ekonomik iþbirliði ile elde edilen gelir Ýsrail devletinin daha fazla Filistinlinin ölümüne neden olacak kaynaðý saðlamasý anlamýna geliyor. Ýþbirliði yaparak bölgede güç olmaya çalýþan Ýsrail ve Türkiye, yanlarýna Azerbaycan'ý da çekerek Ýran ve Rusya gibi ülkelere kafa tutmaya ve petrol konusunda uluslararasý sermayenin bölgedeki bekçiliðini daha iyi yapmaya çalýþýyorlar. Kriz nedeniyle fedakarlýkta bulunduðunu söyleyen ordu ise aslýnda bu silah alýmlarý ile gerçekte ne yapmaya çalýþtýðýný gösteriyor. Bu iþbirliði, savaþlar için daha fazla çalýþan bizlerin fakirleþmesi, bu devletlerin baþkaldýran uluslara daha saldýrgan davranabilmesi anlamýna geliyor. Bugün açýsýndan "güçlü ve baðýmsýz Türkiye" aslýnda emperyalist sistem içinde daha güçlü, daha saldýrgan, daha yayýlmacý bir devlet anlamýna geliyor. Bu durumun bizim için çözüm deðil; tam bir bataklýk ve felaket olduðu kesin. Ýsrail yöneticileri, askerleri, yerleþimcileri ile uluslararasý petrol þirketlerinin ve Türk sermayesinin çýkarý ortak. Bizim çýkarlarýmýz ise Filistinlilerin çýkarlarýyla ayný. Ortadoðu'da korsan Ýsrail Devleti yýkýlmadan barýþ, kardeþlik, özgürlük, eþitlik, Filistinlilerin kurtuluþu mümkün deðil. Filistinlilerin ve bizim ortak çýkarýmýz, Türk devletinin Ýsrail devletiyle her türlü iliþkiyi kesmesi için mücadele etmemizi gerektiriyor. Ö n d e r Al ç i ç ek

K KI IS SA A

K KI IS SA A

SEKA direniþi

Dolarla üniversite

Fabrikalarýnda üretimin durdurulmasýný protesto eden Sümerbank Basma Sanayii Fabrikasý Ýþçileri, iþyerini terketmeme eylemlerine devam ediyorlar. Geçen hafta Türk-Ýþ Ýzmir temsilciliði önüne yarý çýplak yürüyen iþçiler sendika yöneticilerini kendilerini 'soymakla' suçladý. Toplusözleþme görüþmelerinden yüzde sýfýr, yüzde on sefalet zammýný kabul ederek çýkan Bayram Meral özelleþtirmelere sessiz kalýyor. Özelleþtirmeyi kabul etmeyeceklerini söyleyen Meral'in iþyeri kapatmalarýna karþý bir þey yapmadýðý biliniyor. Daha önce de SEKA iþçileri sendika yönetimine raðmen fabrika içinde direnerek kapatýlma kararýný durdurmuþ ve kazanmýþlardý. Özelleþtirmeleri durdurabilmek, iþyeri kapatmalarýný engelleyebilmek için sendika yönetimlerine deðil kendimize güvenmeli, tabanda örgütlenmeliyiz.

Sayýlarý her gün artan özel üniversiteler, fiyatlarýný dolarla belirliyorlar. Devletten yüklü miktarda destek almalarýna raðmen, öðrencilerden bir yýl için 7.000ile 11.500 dolar arasýnda ücret isteyen özel üniversiteler, devlet üniversitelerindekine oranla daha iyi olanaklara sahipler. Özel üniversiteler örnek gösterilerek devlet üniversitelerindeki harçlar da yükseltilmek isteniyor. 2001 yýlýnda yapýlan ÖSS sýnavýnda baþarýsýz iller yine deðiþmedi. Hakkari, Muþ, Þýrnak, Ardahan, Bingöl, Artvin gibi iller yine üniversiteye en az öðrenci gönderen ve en baþarýsýz iller olarak yer aldý. Þýrnak'ta okuyan öðrencilerden yalnýzca 29'u 4 yýllýk bir lisans programýna yerleþebildi.

Piþkinsüt'e Dava

Sincan'da ev sahibi olabilmesi için 12 yýl boyunca çalýþmasý, ancak kazandýðý parayý harcamamasý gerekiyor. Hesaplamalara göre bir iþçinin gelirinin yaklaþýk dörtte biri ulaþým için harcanýyor. Sigara içen iþçiler ise kazandýklarý paranýn dörtte birini sigaraya ödeyecekler.

Kürtçe mesaj

Kürtçe mesaj tutuklama nedeni oldu. Siverek'te bir hýrsýzlýk olayý için ifadesi alýnBanka Ýþgali mak üzere jandarma karakoluna götürüHatay'da Halkbank Payas Þubesi'ni basa- len kiþinin cep telefonuna Kürtçe mesaj rak 6 kiþiyi 7,5 saat rehin alan Yýlmaz Ca- geldiði için sevk edildiði adliyede tutuklanatar'ýn eylemi halk tarafýndan alkýþlarla narak cezaevine konuldu. desteklendi. Canatar bankadan aldýðý 8 Sendika düþmaný milyar kredi borcunu ödemediði için iþyerine haciz geldiðini, amacýnýn sesini duyurCoca Cola mak olduðunu söyledi. Canatar, 'TopluCo ca Co la hak kýnda Kolombiya'da þiþelemun büyük bir kesimi bu durumda. Sadece benim deðil, toplumun sorunu ayný. me fabrikalarýnda çalýþan sendikacýlarý hüUluslararasý kuruluþlarý, bankalarý ve ser- kümet yanlýsý saðcý güçlere iþkence yaptýmayeyi bir kenara býraksýnlar artýk' dedi. rarak öldürttüðü gerekçesiyle dava açýldý. Canatar, eylemi bitirip teslim olurken topAsgari ücretliye ev yok lanan halk tarafýndan alkýþlandý. Asgari ücretle çalýþan bir iþçinin Ankara DSP milletvekili Sema Piþkinsüt'ün dokunulmazlýðýnýn kaldýrýlmasý istendi. Suçu ise TBMM Ýnsan Haklarýný Ýnceleme Komisyonu Baþkanýyken görüþtüðü iþkenceye maruz kalan mahkumlarýn isimlerini savcýlýða vermemesi. Piþkinsüt'ün soru önergesine yanýt olarak Adalet Bakaný Hikmet Sami Türk'ün gönderdiði mektupta çeþitli illerde tutuklularýn iþkenceye maruz kaldýðý iddialarý yer aldý. Ama çoðu ilde savcýlýklarýn iþkencecileri serbest býraktýðý ve takipsizlik kararý verdiðini belirtti. Türk, bunun nedeninin isimlerin açýklanmamasý olduðunu ima etti. Televizyonlarda bile iþkence yaptýðý günlerce yayýnlanan Hortum Süleyman hakkýnda da takipsizlik kararý verildiði ortaya çýktý. Devletin resmi mercileri tarafýndan iþkence yapýldýðý iddialarý yýllarca yalanlanmýþ ve üstü örtülmüþtü. TBMM'nin komisyonu tarafýndan ortaya çýkarýlanlarý yalanlayamayan devlet, iþkencecileri deðil iddialarý ortaya çýkaranlarý cezalandýrýyor. Devletin güvenlik güçlerinin yýllardýr iþkence yaptýðý ve iþkencecileri serbest býraktýðý biliniyor. Ýþkenceyi durduracak, iþkencecilerin yargýlanmasýný saðlayacak devlet deðil, temiz toplum istemiyle sokaklarý dolduran toplumsal muhalefettir.

Çocuk Ýþçiler Her 3 çocuktan biri iþçi. Türkiye'de 6-14 yaþ grubundaki her 3 çocuktan birinin, ailesinin geçimine katký saðlamak için çeþitli iþlerde çalýþtýðý, bu çocuklarýn ülkedeki çalýþan nüfusun yüzde 5'ini oluþturduklarý bildirildi. Çalýþan çocuklarýn yarýsýndan azý okula gidebilirken, okula gidemeyenlerin 3'te ikisi ise okula gitmeyi çok istiyor.

Ya depremzedeler? Marmara depreminde 169 kiþinin öldüðü binalarý inþa edip satan Veli Göçer, tahliye edildi. "Depremin en büyük maðduru benim" diyen Veli Göçer'in tahliyesiyle birlikte depremden sonra tutuklu hiçbir müteahhit kalmamýþ oldu. Ekonomik kriz nitelikli iþgücünü de vuruyor. Yapýlan bir araþtýrmaya göre, iþsiz kalanlarýn büyük bölümü 4 ay içinde iþ bulacaðýna inanmazken, diðer bölümü de eski iþlerinden daha düþük ücretle çalýþmaya razý olacaklarýný söylüyorlar. Ýþten ayrýldýktan sonra sevgilisinden ayrýlanlarýn ve boþananlarýn sayýsýnda artýþ olduðu ortaya çýktý. Marmaris çýkýþýnda orman yakan Cemal Çalýþkan sorgusunda iþsiz olduðu için bunalýma girip ormanda çalýlarý tutuþturduðunu söyledi. Baþbakanlýk binasýnýn önüne tankerle gelen bir protestocu, iþsiz kaldýðýný, tankerinin senetlerini ödeyemediði için eylem yaptýðýný söyledi. Tankeri Baþbakana hediye etmek isteyen eylemci tutuklandý. Krizin faturasýnýn halk üzerinde ne kadar patlayýcý etki yaptýðý gözüküyor. Ama bireysel eylemler sonuç getirmiyor. Faturayý bize kesmeye çalýþanlara karþý birlikte direndiðimizde kazanabiliriz.

Tunceli'de bu yýl ikincisi düzenlenen Munzur Þenlikleri’nde Tunceli Belediyesi tarafýndan Þehir Stadý’na asýlan Devlet Bahçeli'ye teþekkür eden pankart protesto edildi. Akþam saatlerinde belediyeye yürüyerek CHP'li Belediye Baþkaný Hasan Yýlmaz'ý ve Vali Mustafa Erkal'ý istifaya çaðýran göstericilere polis saldýrdý.


Ö l ü m o r u ç l a r ý v e d e v l e t i n KESK: ŞİMDİ NEREYE? propaga nda savaþý antikapitalist

Ölüm orucunun 300'lü günlerindeyiz. Bu ölüm oruçlarý ve siyasi tutuklular devletin her türlü baský ve zulmüne karþý ölüdevletin saldýrýlarý sýrasýnda þimdiye kadar 60 direniþçi öldü, müne direniyorlar. Yöneticiler bu direniþin sadece fiziksel izolasyon ve baský ile kýramayacaðýný çok iyi biliyor. Bu nedenle yüzlercesi sakat kaldý, onlarcasý hafýzasýný kaybetti. Ýnsan Haklarý Derneði'nin (ÝHD) verdiði bilgiye göre 120 direniþin en baþýndan bu yana Türkiye'de ve dünyada kamuölüm orucu direniþçisi 6 ay ceza ertelemesiyle tahliye edildi. oyunu kazanmak için çok ciddi bir propaganda savaþý veriliyor. 19 Aralýk operasyonu öncesi Adalet Bakaný Türk'ün "topDevlet, yürüyen ölüler haline getirdiði direniþçilerin bir ço- lumsal mutabakat saðlanmadan hiç bir tutuklunun F tipi haðunu þartlý tahliye ile ailelerine teslim etti. Ancak içeride ve dý- pishanelere götürülmeyeceði" yönündeki açýklamasýna raðþarýda ölüm orucu direniþi demen ölüm oruçlarýnýn devam etvam ediyor. mesini devlet bulunmaz bir proÝçeride yeni katýlan 6. ölüm paganda fýrsatý olarak deðerlenorucu ekibi ile birlikte 121 kiþi dirdi. Tüm dünyanýn gözleri açlýk grevinde. önünde kanlý operasyonunu meþrulaþtýrýrken çok güçlü bir Ýstanbul Küçükarmutlu'da dört þekilde "Hayat kurtarma opeayrý evde süren direniþ polis rasyonu yapýyoruz. Örgütler bu baskýsý altýnda. Mahalle giriþ ve gençlerin beynini yýkamýþ. Onlaçýkýþlarýnda kimlik kontrolü adý rýn ölümünü istiyor. Biz onlarý altýnda halk taciz ediliyor. Bukendilerine raðmen kurtaracanunla yetinmeyen polis mahalðýz" propagandasý yaptý. lede direniþ karþýtý imzasýz bildiri daðýtýyor. Ölüm oruçlarýnýn yarattýðý etkiyle hücrelere karþý yükseltilen Ýzmir'in Küçük Yamanlar semkamuoyu desteðinin altý devlet tindeki ölüm orucu evi elleri sotarafýndan böylece boþaltýldý. Sipalý bir grup tarafýndan basýldý. yasi mahkumlar izole edildi, Ölüm orucu 300’lü günlerinde can almaya Saldýrýnýn ardýndan eve gelen polis ise ziyaretçilerden iki kiþiyi devam ediyor. Orucun 230’uncu gününde Havva marjinalleþtirildi. gözaltýna aldý. Doðan ve Ali Ekber Doðan hafýzalarýný yitirdiler. "Canýmýz halk savaþýna feda olsun" diyerek ölüm orucuna F Tipi cezaevlerinde siyasi mahkumlara yönelik baský ve þiddet olaylarýndan ÝHD'ye ula- devam eden direniþçilerin anlamak zorunda olduðu þey, halþabilenler þöyle: Babasý Yusuf Demir'i ziyaret eden 15 yaþýn- kýn onlarýn ölümü göze alan fedakarlýðýný anlamakta güçlük daki bir genç kadýn iç çamaþýrlarýna kadar soyularak aranýyor. çektiðidir. Tarihi yapan "kahramanlar" deðil "kitleler." Ancak Yusuf Demir'e ise tabaðý elinden düþürdü diye aðýr izolasyon bu kitlelerle birlikte hareket edebilenler sýnýflar mücadelesi tarihinde liderlik yapabildiler. Kitlesel mücadeleyi inþa etmeyi ortamýnda bir ay mektup cezasý veriliyor. Ali Gülmez'e havalandýrmaya konan kuþlara yem verdiði için öncelik etmeyen "halk için ölüm" stratejisi, yönetici sýnýfýn 3 ay görüþ yasaðý veriliyor. Beraberinde yedi kiþi ile hücreye propaganda savaþýný kazanmasýna ve hatta devrimcilerin yagiren müdür, Ali Candoðan'ý havalandýrmaya çýkararak dövü- þamak, çalýþmak, okumak için mücadele eden, etmek isteyen kitlelerden izole edilmesine fýrsat veriyor. yor. Necati Güvenç avukatýna suç duyurusu vermek isterken gar- Yönetici sýnýfýn propaganda savaþýný, böl ve yönet politikalarýný bulunduðumuz her alanda boþa çýkarmak ve kitlesel müdiyanlar dilekçeleri zorla elinden almaya çalýþýyorlar. cadeleyi örgütlemekten baþka çaremiz yok. 20 Ekim'de hücre saldýrýsýna karþý vücutlarýný ölüme yatýran

D G M’ L ER KAP AT IL S IN T ar i h çe Devlet Güvenlik Mahkemeleri DGM'ler ilk kez 11 Temmuz 1973'te kuruldu. 15-16 Haziran 1970 tarihinde iþçi sýnýfý sendikal haklarý için büyük bir mücadele veriyordu. Egemen sýnýflarýn tedirginliði ise gittikçe artýyordu. Egemenler, 1961 anayasasýnýn saðladýðý demokratik haklarý rafa kaldýrýlýp sol düþünceyi imha etmek için olaðandýþý yöntemler uygulamayý düþünüyorlardý. Hazýrladýklarý planý hayata geçirmek için 12 Mart darbesini gerçekleþtirdiler. Hak ve özgürlükleri birer birer ortadan kaldýrdýlar. Sýkýyönetim rejiminin nimetlerinden daha sonra da yararlanmak isteyen egemen sýnýflar, sýkýyönetim mahkemelerinin devamý niteliðindeki DGM'leri kurdular. DGM'ler olaðan yargý kurumlarýndan ve yargýlama usullerinden farklý, siyasi rejime baðlý olaðandýþý yargý mercileri olarak ortaya çýktý.

D G M ' l e r i n i l k ö r n e k l e ri Toplumsal muhalefeti dizginlemek için geçmiþte de DGM benzeri uygulamalarla karþýlaþýlmýþtý. Örneðin Ýtalya'da faþist Mussolini hükümeti, faþizme karþý yükselen muhalefeti bastýrmak için "Devleti Koruma Özel Mahkemeleri" kurdurmuþtu. Fransa, Cezayir'deki baðýmsýzlýk mücadelesini bastýrmak amacýyla "Devlet Güvenlik Mahkemeleri"ni kullanmýþtý.

D GM v e S ý k ý y ö ne t i m U y g u l a m a l a r ý 12 Mart sonrasý DGM'ler, sýkýyönetim mahkemelerinin sivil kimlikli halini aldý. Böylece, bir çok aydýn, ilerici insan uzun süreli cezalar aldýlar. DGM'lerin 1975 yýlýnda Anayasa'ya aykýrýlýðýna karar verildi ve 6 Mayýs 1976'da DGM'ler kaldýrýldý. Fakat hemen arkasýndan Milliyetçi Cephe hükümeti yeni bir yasa ile DGM'leri tekrar açmak istedi. Ancak baþta DÝSK olmak üzere sendikalar, dernekler, hukukçular, siyasi partiler, sivil toplum kuruluþlarý tek bir slogan üzerinde birleþtiler: " DGM'ye HAYIR!" Egemenlerin DGM'leri kurma çabalarý ancak 12 Eylül 1980'de baþarýya ulaþtý. Darbeyle birlikte yüzbinlerce insan gözaltýna alýndý, iþkence gördü, cezaevlerine konuldu, bu arada sýkýyönetim mahkemeleri yeniden çalýþmaya baþlamýþtý. Bu süreç içinde birçok sendika kapatýldý, pek çok dergi, gazete yasaklandý, basýna sansür getirildi, onbinlerce kitap toplatýldý, yakýlarak imha edildi. Birbiri ardýna idamlar gerçekleþtirildi. Egemenler, elde ettikleri zaferin kalýcýlaþtýrýlmasý amacýyla sýkýyönetim mahkemelerini devam ettirmenin yollarýný aradýlar, ve buldular. 1 Mayýs 1984 tarihinde DGM'ler yeniden açýldý. DGM'ler, yaratýlan suskunluk ortamýnda yayýldý, büyüdü ve gün geçtikçe olaðanlaþarak kanýksandý.

Yunanistan’daki demokrasinin özlü tarihi: 1974’de darbeciler kitlesel mücadele karþýsýnda boyun eðmek zorunda kaldýlar. Yýkýlan askeri cuntanýn liderleri ömür boyu hapse mahkum edildiler. Darbecilerin lideri Yuannidis 27 yýldýr cezaevinde. karþý çýkan öðrencilere, ülkenin gerçeklerini yazan ve halkýn sorunlarýný dile getiren gazetecilere, aydýnlara, yazarlara, insan haklarý savunucularýna, bilim adamlarýna, siyasetçilere karþý çalýþmaya devam ediyor.

D G M' l er n asý l i þl i yo r ?

Halen 8 ilde kurulu bulunan DGM'lerde soruþturma, olaðandýþý emniyet birimleri tarafýndan, en çok da "Terörle Mücadele Þubesi " tarafýndan yürütülüyor. Ayrý bir savcýlýk teþkilatý ve uzun gözaltý sürelerine sahip. Alýnan cezalar için daha fazla cezaevinde kalýnýyor. 1999 yýlýnda yapýlan deðiþiklikle DGM heyetlerinde bulunan askeri yargýçlarýn yerini sivil yargýçlara býrakmasýna raðmen, uygulamalar bütün olaðan dýþýlýðýyla sürüyor, sýkýyönetim uygulamalarý devam ediyor. DGM'ler, baðýmsýz ve tarafsýz olmayan, savunma hakkýný ihlal eden, keyfi gözaltý, iþkence, kötü muamele, gözaltýnda kaybetme, yargýsýz infaz gibi hak ihlallerini besleyen olaðandýþý mahkemelerdir. DGM'ler, egemenlerin elinde etkin bir zorlama aracý olarak ülkenin eþitlik, demokrasi, barýþ mücadelesi önünde bir engel olarak duruyor. Bu nedenle DGM'ler kaldýrýlmalýdýr. DGM'lere HAYIR ! DG M ' l e r k i m e k a r þ ý ? Kaynak: "Devlet Güvenlik Mahkemelerine Hayýr!" DGM'ler hak alma ve örgütlenme mücadelesi veren iþçi- DGM'lere Karþý Özgürlük Giriþimi, Kasým 1998, Ankara. lere, kamu emekçilerine, paralý ve adaletsiz eðitim sistemine Ý z l em O ra l

Sayfa 5

Toplusözleþme ve grev gibi temel sendikal haklarý tanýmayan, 500.000 kadar kamu çalýþanýnýn örgütlenmesini engelleyen yasakçý Kamu Çalýþanlarý Sendika Yasasý sözde demokrat Cumhurbaþkaný'nýn vetosuna takýlmadan geçti. Þimdi KESK yasanýn mecbur kýldýðý yeniden üye yapma sürecine giriyor ve alaný MHP kadrolarýnýn liderliðindeki ýrkçý ve devlet destekli Kamu Sen'e býrakmama mücadelesi verecek. Bu mücadele KESK liderliði tarafýndan sendikal haklar ve gerçek sendikanýn hangisi olduðu konusunda iþyerlerinde bir hafýza tazeletme kampanyasý olarak görülse de, Kamu Sen için her zaman olduðu gibi alabildiðine ideolojik ve örgütsel bir savaþ. MHP her alanda merkez sað tabaný kazanmaya çalýþýyor. MHP'yi ideolojik olarak güçlü bir þekilde deþifre etmemek, MHP kadrolaþmasýna karþý etkili bir mücadeleden kaçýþ aslýnda Kamu-Sen'in meþruiyet savaþýný güçlendiriyor. Medyanýn MHP için "deðiþti", "merkez saðda bir partiye dönüþtü" propagandasýna raðmen, her sosyal demokrat veya merkez saðdaki kamu çalýþaný MHP kadrolarýnýn hiç de deðiþmediðini, bir yandan iktidar ortaðý olmanýn getirdiði olanaklarý kullanmak, diðer yandan da tek baþýna iktidar hedefi için her türlü politik manevrayý yapmakla meþgul olduklarýný görebilir. MHP kadrolaþmasýndan Kamu Sen tabanýnda bile varolan hoþnutsuzluðun üzerine gitmemek, çevresinden dolaþmak, sað politik hegemonyaya teslim olmak anlamýna gelecektir. KESK Türkiye'de sýnýfsal mücadeleyi sola çekebilecek önemli bir güce sahip. KESK bu gücünü Kamu Sen'in dayandýðý ýrkçý, anti-demokratik, iþçi düþmaný liderliðinin gerçek yüzünü ortaya koymak, kamu çalýþanlarýný dayanýþma üzerine yükselen, ýrkçýlýk karþýtý, demokratik ve iþçi sýnýfýnýn en genel çýkarlarýný savunabilecek bir politik ve sendikal hatta kazanmak için kullanmak zorunda.

Geçen 12 yýlýn en önemli dersi KESK deneyiminden çýkarmamýz gereken en önemli ders, sendikalarýn tabanýnda örülmüþ bir "taban örgütlenmesinin" zorunluluðudur. 16-17 Haziran 1995'de kamu çalýþanlarýnýn mücadelesi iki günlük Kýzýlay oturma eyleminde doruk noktasýna ulaþmýþtý. Sendika þubelerinin oturma eylemi sýrasýnda yaptýklarý her toplantýda "kalalým, bizi ancak polis zoruyla daðýtabilirler, grevli-toplusözleþmeli sendika hakkýmýzý almadan gitmeyelim" kararlarý çýkmasýna raðmen, KESK MYK'sý eylemi bitirme kararý aldý. Kýzýlay eylemi sýrasýnda tabandan yükselen bir liderlik, eylemin organizasyonu konusunda sorumluluk almýþ olsaydý, meydanda olmayan üyelerin ortalama bilinç düzeyinden hareket ederek karar veren MYK'yý zorlasaydý ve hatta MYK'ya raðmen alanda kalma kararý alsaydý KESK MYK'sý zorunlu olarak alaný dolduran militan kitlenin kuyruðunu takýlmak zorunda kalýrdý. Sendika liderleri normal olarak sendika üyelerinin ortalama bilinç düzeyine bakarak karar verirler. Bir eylem anýnda da bu geçerlidir. Her zaman umutsuz, pasifist üyeler olacaktýr. Eyleme katýlmak yerine evinde oturan ya da eyleme gelse de bir an önce bitmesini isteyen üyeler olacaktýr. Kazanmak için bu kesimin ruh haline deðil, en militan, en kararlý, en öndeki üyelere bakmak zorundayýz. Daha geride kalan üyeleri ve sendika üyesi olmayacak kadar çok daha geride kalan çalýþanlarý ancak bu kesim harekete geçirebilir. Öne atýlan, mücadeleyi daha ileri taþýmak isteyen üyeler, 16-17 Haziran Kýzýlay Ýþgali eylemindeki gibi, kitlesel bir güç oluþturduðunda daha geride kalanlarý arkasýna takabilir. Böylesi anlar hareket için dönüm noktalarý olurlar. Böylesi anlarda alaný dolduran radikalleþmiþ kitlelerin deðil de bütün üyelerin ortalama bilincine ve kendilerinin yöneticilerle çalýþanlar arasýndaki pozisyonlarýna bakarak karar veren sendika yöneticileri eðer tabandan zorlayan bir örgütlenme yoksa hareketin itici gücü olan kesimi geri ittirirler. En sarýsýndan en kýzýlýna kadar bütün sendikalarýn durumu aynýdýr. 15-16 Haziran 1970'de DÝSK'in, 16-17 Haziran 1995'de de KESK'in durumu ile 1990-91 madenci yürüyüþündeki Türk-Ýþ'in durumu arasýnda temel olarak bir fark yoktur. Her üç durumda da sendika liderleri kendilerinin tarihsel misyonunu yerine getirmiþlerdir. Ancak bu durum bir kader deðildir. Böylesi dönüm noktalarýnda eðer taban inisiyatifini ve ihtiyaçlarýný merkeze alan tabanýn doðrudan temsilcileri arasýnda baðýmsýz bir að varsa hareketi sendika liderlerine raðmen ileri çekebilirler. 1995'de kazanmak çok mümkünken ve tabanda bunu bilen, MYK kararýna isyan eden yüzlerce militan varken bu fýrsatýn çöpe atýlmasýna seyirci kalýndý. Sadece fýrsat kaçýrýlmadý, kitleselliðin kazanabileceði inancýnýn altý boþaltýldý. 1995'deki gibi fýrsatlarýn kaçmamasý için sendika yönetimlerine indeksli olmayan baðýmsýz taban örgütlenmeleri, sendika militanlarý arasýnda sendika yönetimlerinden baðýmsýz bir að inþa etmek zorundayýz.

Çi ð d e m Ö z b aþ


SEATTLE’DAN CENOVA’YA

KÜRESEL DÝRENÝÞ HAREKETÝ Hareket nasýl doðdu?

68 hareketi 1970'lerin sonlarýna doðru geri çekildi. Dünyada neo-liberal ekonomik ve ideolojik dalganýn egemen olmasýyla toplumsal muhalefet iþçi sýnýfý ve sol etrafýndaki þekillenmesini yitirip bir parçalanma süreci yaþadý. Kadýn ve çevre hareketlerinin, sivil toplum örgütlenmelerinin yükseliþi en genel anlamda bu sürece denk düþüyor. Daha sonralarý bu hareketler çeþitlendi. Akla gelebilecek her konuda sivil toplum örgütlenmeleri ve aktivist yapýlar ortaya çýktý. Çocuk iþçiliðe, kayýt dýþý istihdama, idama karþý kampanyalarýn yaný sýra örneðin bir mahalle hastanesinin kapatýlmasýný ya da ulu bir aðacýn kesilmesini engellemek, Nikaragua devrimiyle, Zapatistalarla dayanýþmak veya Üçüncü Dünya Ülkeleri'ndeki açlýða çare bulmak gibi amaçlarla sayýsýz kampanyalar yapýlmaya baþlandý. Bu kampanyalar kimi zaman kamuoyunun gündemine girebilecek bir hareketlilik yaratabilmelerine raðmen sistemde yapýlmasýný istedikleri reformlarý (iyileþtirmeler) kazanamamanýn sancýlarýný yaþadýlar. En basit, en kýsmi iyileþtirmelerin karþýsýna bile bir dünya sisteminin çýkmasý, kâr ve rekabete dayalý kapitalizm içinde yapýlabileceklerin sýnýrlýlýðýný ortaya koyuyordu. Mücadele süreci bu hareket ve kampanyalarýn genel olarak kazanamadýklarýný ve marjinal kaldýklarýný gösterdi. Bir kýsým aktivisti demoralize eden bu sýkýþmýþlýk duygusu yaþanan sorunlarýn giderilmesi için daha büyük güçlere gerek olduðu

dersinin çýkarýlmasýný da beraberinde getirdi. 1989 sonrasýnýn tek kutuplu dünyasýnda vaat edilen barýþ ve refah (Yeni Dünya Düzeni) savaþ ve yoksullaþmadan baþka bir þey deðildi. DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü), IMF (Uluslararasý Para Fonu), DB (Dünya Bankasý), AB (Avrupa Birliði), G8 (Geliþmiþ 8 ülke liderleri zirvesi) gibi kurumlarýn dünya nüfusunun çoðunluðu için deðil uluslararasý sermaye lehine çalýþtýðý, dünyanýn bir avuç uluslararasý þirketin egemenliði için satýlýða çýkarýldýðý anlayýþý yaygýnlaþmaya baþladý. Yoksul ülkelerdeki aç insanlara zengin ülkelerin yardým etmesini isteyen ve bunun için faaliyet gösterenler, G8, IMF, DB'nýn yardým etmediðini, aksine 1 koyup 9 aldýklarý borç politikalarýyla bu ülkeleri daha da büyük bir açlýða sürüklediðini gördüler. Dünyanýn en aç ülkelerinden biri olan Somali'ye karþý savaþ yürütmek için yüz milyarlarca dolarýn harcandýðýna da þahit oldular. Çevreye daha duyarlý olmasýný istedikleri Shell gibi büyük petrol þirketlerinin bunu yapmamak için Nijerya'da olduðu gibi ellerini kana bulamaktan çekinmediklerini acý bir þekilde yaþadýlar. "Ýnsani müdahale" diye adlandýrýlan Irak ve Yugoslavya savaþlarýnýn petrole bulanmýþ insanlýk dýþý yüzünü gördüler. "Kurtarýlan" Kosovalýlarýn savaþ ve yoksulluktan kaçýp AB ülkelerine sýðýndýklarýnda nasýl birden bire "istenmeyen asalaklar" ilan edilip hükümetin ve Nazilerin ýrkçý saldýrganlýðýna maruz kaldýklarýna tanýk oldular. Ýþçi sýnýfýnýn baðrýndan çýkan sosyal demokrat partilerin

HAR EK ET KE NDÝ SÝ NÝ NAS IL Ý FAD E ED ÝY OR?

Anti-kapitalist hareket esas olarak tüm dünyanýn izlediði düzeydeki küresel ve kitlesel protestolar, dünyadaki genel politik havanýn deðiþmesi, yeni bir rüzgarýn esmeye baþlamasý, yeni kuþak aktivistlerin yeni politik evlerde bir araya geliþi ve neo-liberalizmin radikal eleþtirilerini yapan hareketin entelektüel sözcülerinin ortaya çýkýþý ile kendisini ifade ediyor: Cenova’da 300.000 kiþi G8’e karþý “Siz G8; biz 6 milyarýz” diye haykýrdý

Protesto gösterileri Anti-kapitalist hareketin kendisini ifade ettiði alanlardan birisi kitlesel protesto gösterileri oldu. 30 Kasým 1999 Seattle gösterilerinden bu yana bir dizi büyük protesto gerçekleþtirildi: Washington (16 Nisan 2000), Millau (30 Haziran 2000), Melbourne (11 Eylül 2000), Prag (26 Eylül 2000), Seul (10 Ekim 2000), Nice (6-7 Aralýk 2000), Washington (20 Ocak 2001), Quebec (20-21 Nisan 2001), Göteborg (14-16 Haziran 2001) ve Cenova. Davos'daki sermaye forumlarý da gösterilere tanýk oldu. Küresel sermayeyi temsil eden IMF, Dünya Bankasý, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Ekonomik Forumu, AB, G8, çokuluslu þirketler vb'ne karþý yapýlan bu protesto gösterileri ve elde edilen sonuçlar sisteme karþý kolektif direniþin mümkün olduðu inancýnýn yeniden diriliþini temsil ediyor. Seattle'da DTÖ toplantýsýnýn engellenmesi, Prag'da IMF toplantýsýnýn 1 gün önce bitirilmesi, DTÖ'nün Barselona toplantýsýný iptal etmesi, G8'in bir sonraki buluþma yerinin daðda küçük bir kasaba olarak belirlenmesi, IMF, Dünya Bankasý yöneticileri, dünyanýn en zengin adamý Bill Gates vb'lerinin savunma pozisyonuna geçmesi ve son olarak da IMF'nin uluslararasý toplantýlarýný 6 günden 2 güne indirme kararý gösterilerin elde ettiði baþarýlardýr. Quebec gösterileri sonrasý ATTAC yetkilisi Christophe Aguiton Mayýs 68'den bahsediyor, Susan George ise Vietnam savaþ karþýtý mücadelelerden bu yana bu kadar aktif bir harekete tanýk olmadýðýný ifade ediyordu. Her eylem çok sayýda ülkeden gelen protestocularýn katýlýmýyla gerçekleþirken kitle kompozisyonu eylemden eyleme deðiþti. Seattle, Millau, Nice, Seul, Quebec ve Cenova'da iþçi sýnýfý katýlýmý çoðunluk ya da egemen olurken diðerler gösterilerde az ya da azýnlýk oldu. Ancak iþçi sýnýfýnýn örgütlü katýlýmý hareketin kitlesel gücünü oluþturuyor. Amerikan iþçileri olmaksýzýn Seattle Seattle, Ýtalyan iþçileri olmaksýzýn Cenova Cenova olmazdý. Anti-kapitalist hava Gösteriler aracýlýðýyla elde edilen sonuçlar daha çok sembolik baþarýlar. Bundan daha önemli olan þey ise genel olarak politik havada bir deðiþim yaþanmasý. Bu küçük azýnlýðýn yarattýðý anti-kapitalist hava, neo-liberal politikalara (IMF, DB programlarý, özelleþtirmeler vs) karþý harekete geçen kitleler için ilham kaynaðý ve referans haline gelmeye baþladý. Bu eylemler dünyanýn bir çok ülkesinde neo- liberal dayatmalarýn sonuçlarýna karþý mücadele eden yada etmek isteyen kesimlerle küresel direniþ hareketi arasýnda köprü olmaya baþladý. Anti-kapitalist hareket dünya çapýnda henüz bir azýnlýk hareketi. Hareketin durumunu 1968 hareketi olarak görmek yanlýþ olur; ancak 68'e giden süreç olarak görmek gerekir. Hareket henüz ABD ve Fransa baþta olmak üzere sadece birkaç ülkede güçlü. Çoðu ülkede ya zayýf bir hareket ya da sadece gerçekleþtirilen protestolarýn yarattýðý hava var. Anti-kapitalist gösteriler zinciri ve elde edilen baþarýlar 1980'lerin yenilgilerinden sonra sisteme karþý kolektif bir mücadelenin mümkün olduðu umudunu yeniden canlandýrarak anti-kapitalist havayý yaygýnlaþtýrýyor.

Cenova 20 Temmuz: Göstericiler G8 toplantýlarýnýn yapýldýðý

Dünyanýn bir çok ülkesinde kapitalist sistemin doðrudan sonuçlarýna olan öfkenin büyümesi bu havanýn güçlenmesine, harekete dönüþmesine zemin hazýrlýyor. Ancak kapitalizmin sonuçlarýna ve kurumlarýna karþý yapýlan her gösteriyi antikapitalist hareket olarak tanýmlamak yanlýþ olur. Anti-kapitalist hareket, dünya borç sorunundan emek hareketinin karþý karþýya kaldýðý saldýrýlara, yoksullaþmadan çevre tahribatýna, nükleer savaþ tehdidinden ýrkçýlýða, Filistin sorunundan kaplumbaðalarýn soyunun tükenmesine kadar bir çok sorunun kökeninde kâr ve rekabete dayanan dünya sistemi olduðu bütünsel bilinci üzerinden yükseliyor. Sorun bir patron, bir devlet deðil, dünya patronlarýnýn, devletlerinin, ordularýnýn oluþturduðu kapitalist sistem. Dünya kapitalist sistemini en saf haliyle sembolize eden IMF, DB, DTÖ, AB, G8 gibi kurumlar ve çokuluslu þirketlerin anti-kapitalist gösteri zincirinin hedefleri olmasýnýn nedeni bu bütünsel bilinç. Yeni politik çevreler Hareketin ortaya çýkmasý ve yayýlmasýyla yeni politik çevreler de þekillendi, iki süreç iç içe geçmiþ durumda. Fransa'da baþlayan ATTAC örgütlenmesi hýzla diðer Avrupa ülkelerine yayýlmaya baþladý. ABD'de Ralph Nader'in seçimlere katýlýmý anti-kapitalist havayý ve hareketi ifade eden yeni politik oluþumlardýr. Bunlarýn etrafýnda onbinlerce yeni aktivist mücadeleye atýlýyor. Örneðin Ralph Nader kampanyasý için onbinlerce kiþi gönüllü aktivist oldu. Bazý sendikalar Nader ile flört etti bazýlarý adaylýðýný açýkça destekledi. ATTAC bir yýl içinde üye sayýsýný 20.000'nin üzerine çýkardý. Ýngiltere'de son yapýlan genel seçimlerde Sosyalist Ýttifak'ýn oluþmasý ve aday çýkarmasý da yeni aktivist gruplar için politik bir adres yaratmaya baþladý. Ýngiltere'deki Direniþi Küreselleþtir hareketi bunun diðer bir örneði. Kapitalizm eleþtirisinin yeniden ortaya çýkýþý ve entelektüel deðiþim Anti-kapitalist hareket teorik anlamda kapitalizmin eleþtirisini geliþtiren yeni bir kuþak akademisyen-entelektüel çýkardý. Bunlar hareketin sözcüleri haline geldiler. Akademik çevrelerde 30 yýllýk neo-liberal hegemonya, "tarih bitti" lafazanlýðý, sol aydýnlarýn umutsuzluðu, "neo-liberalizmin alternatifsizliði" sürecinden bir kopuþ yaþandý. Küreselleþme adýyla dayatýlanlarý kaçýnýlmaz olarak gören, dünyanýn bir avuç uluslararasý þirketçe talan edilmesine karþý gelinemeyeceðini ifade eden, karþý gelenleri de "küreselleþemeyen dinozor" olarak niteleyen neo-liberal akademisyen ve aydýnlarýn itibarý iniþe geçerken Walden Bello, Pierre Bourdieu, Susan George, Naomi Klein ve George Monbiot gibi akademisyen, yazar ve gazeteciler öne çýkmaya baþladýlar. Bu insanlarýn ortak özellikleri, 1990'larda dünyada hükümetlerin izledikleri politikalarý þekillendiren ve günümüzde neo-liberalizm olarak anýlan düþüncelerin çeþitli açýlardan radikal eleþtirilerini geliþtirmiþ olmalarý. Sol akademisyenler arasýnda yaygýn olan post-modern politikalar da eleþtiri merceði altýna yatýrýlmýþ durumda. Anti-kapitalist hareket, post-modernizmin temelinde yatan "gerçekliðin parçalanmýþlýðý, bir gerçeðin diðerlerinden daha önemli olamayacaðý, hele hele bir sisteme indirgenemeyeceði" yaklaþýmýna ve bunun sonucu olan kimlik politikalarýna yönelimine karþý da güçlü bir yanýt oldu. Naomi Klein'in No Logo (Markaya Hayýr) kitabýnda, "üniversiteler ve bilimsel araþtýrmalar, þirketlerin kâr hýrsýnýn boyunduruðuna sokulurken post-modern profesörlerin ya bununla iþbirliði yaptýðýný ya da çevrelerine mayalanan felaketi göremeyecek kadar kimlik politikalarýna saplandýklarýný, bunlarla gençleri zehirlediklerini" ifade ediyor. Anti-kapitalist hareketin akademisyenleri ayný zamanda hareketin aktivistleri. Walden Bello Davos zirvesine katýlan ülke temsilcilerine "insanlýk adýna yapabileceðiniz en iyi þey, uzayýn derinliklerine defolmaktýr" diyecek radikalliði gösterebilmektedir. Susan George'u her direniþte görmek mümkün. Pierre Bourdieu 1995 Fransa genel grevlerinin sonrasýnda Raison d'Agir örgütlenmesi ve Sosyal Hareketler Estates-General'in kuruculuðunu yaptý. Bu akademisyenler fildiþi kulelerinde oturmuyor, teorik katkýlarýnýn yaný sýra sistemin maðdurlarýyla yan yana mücadele ediyor ve bu duruþlarýyla da yeni aktivistlere mücakýrmýzý bölgeyi zorluyorlar dele güveni veriyorlar.

lelerin yerel düzeyde kazanmasý için mücadele ederken dünyada yükselen küresel sermaye karþýtý hareketle fikirsel ve örgütsel düzeyde birliðini saðlayabilmektir. Türkiye'de ýrkçýlýða, milliyetçiliðe, gericiliðe, iþsizliðe, yoksulluða, geleceksizliðe karþý "baþka bir dünya mümkün" þiarýný yükseltmek zorundayýz. Dünyada küresel direniþ hareketi bir dizi ülkede genç bir kuþaðýn politika sahnesine güvenli ve kararlý bir þekilde girmesiyle baþladý. Bu küçük azýnlýk bütün dünyada bir direniþ havasý estiriyor. Bu direniþ havasý Türkiye'de de genç bir kuþaðý umutlandýrýyor, ancak bu kesimin bir hareket inþa edecek güvene ihtiyaçlarý var. Türkiye'de dünya vatandaþý olmak isteyen, sýnýrlarýn açýlmasýný isteyen, küresel direniþten ilham ve umut alan genç bir kuþaðýn sað hegemonyaya karþý, ulusal çözüm arayanlara karþý fikirsel

Türkiye’de anti-kapitalist hareket Türkiye, dünyadaki neo liberal saldýrýyý 12 Eylül darbesi ve Özal dönemi ile birlikte en yoðun þekilde yaþayan ülkelerden birisi. IMF patentli ekonomik programlarýn maðduru olan Türkiye'de son dönem yaþanýlan ekonomik krizlerin faturasý küçük bir azýnlýk dýþýnda herkesi sistemi sorgulamaya itiyor. Türkiye'de kapitalizmin kurum ve kuruluþlarýna karþý öfkeyi bileyen o kadar çok neden var ki. Ancak çeþitli kesimlerin bu öfkesi birlikte akýp çaðlayan haline gelmeden önce, yönetici sýnýfýn böl ve yönet taktiklerinin maðduru haline geliyor. Bu durum bir kader deðil. Türkiye'de yönetici sýnýfýn ulusal ve uluslararasý düzeyde kâr ve rekabet önceliði kaçýnýlmaz olarak insanlarý mücadeleye itmeye devam edecek. Türkiye'deki anti-kapitalistlerin görevi bu mücade-

neo-liberal, özelleþtirmeci politikalar uygulamalarýný gördüler ve hükümet deðiþimlerinin ne kadar az þey deðiþtirdiðini, ortada bir sistem sorunu olduðunu fark ettiler. NAFTA'nýn kuruluþunun duyurulduðu gün, 1994'te, Meksika'nýn Chiapas bölgesinden baþkente doðru silahlý bir mücadele baþlatan ve yoksul yerli halkýn sesi haline gelen Zapatista Ulusal Kurtuluþ Ordusu'nun kafa tutuþundan ilham aldýlar. Sayýsýz kampanyanýn konusu olan sorunlarý yaratan ve çözmeye yanaþmayanýn ayný kurum ve kuruluþlar, ayný yöneticiler olduðunu açýkça gördüler. Daha da önemlisi, bütün bu olumsuzluklara, pisliklere ve yýkýma karþý durmayý kimseye havale edemeyeceklerini, sadece kendi ve kendileri gibi insanlarýn etkinliðine güvenebilecekleri sonucunu çýkarttýlar. Bu güven ve kararlýlýkla mücadele etmeye, hareketi inþa etmeye baþladýlar. Yýllardýr allayýp pullanarak "küreselleþme" diye anlatýlan neo-liberal politikalarýn "yerçekimi gibi karþý çýkýlmaz bir olgu olduðu" yalanýný yutmayanlar, uluslararasý bir mücadele aðýný örmeye baþladýlar. Kapitalizmin hayatýmýzý dar bir kâr þablonuna sokmaya çalýþmasýna, yer kürenin geleceðini tehdit etmesine karþý her yerde geliþen öfke bu hareketi besledi, uluslararasýlaþtýrdý. Bir baþka deðiþle anti-kapitalist hareket geçmiþin, ulusal ve kýsmi çözüm arayýþlarý çýkmazýnýn acý derslerinin bir sonucu olarak doðdu. Hareket bir bütün olarak emekten yana ve politik yelpazenin solundadýr. Hareketin içinde enternasyonalist sol akýmlar ve anarþist-otonomist unsurlar da yer almaktadýrlar.

düzeyde silahlanma ve bulunduðu alandaki sorunlarýn çözümü için harekete geçebilme güvenini kazanma sürecini yaþamaya ihtiyacý var. Böylesine bir hareketin sözcülüðünü yapabilecek, bu gençlere güven verebilecek aydýnlar, entelektüeller, akademisyenler, sol örgütler Türkiye'de yaþanýlan mücadelelerle küresel direniþ hareketi arasýnda köprü kurmalýlar. Ancak sosyal demokrasi ve sol akademisyenlerin bir kýsmý Blair'in 3. yol politikalarýnýn içinde debelenirken, diðerleri tekrar Keynesyen politikalara sarýlma çabasýnda. Sosyalist solun büyük bölümü ise eski üçüncü dünyacý, ulusalcý çözüm yollarýný ittirmeye devam ediyor. Türkiye'nin yeni bir harekete, yeni bir sola ihtiyacý her zamankinden daha acil. Yeni bir hareket ve sol yaratmak için gerekli koþullar ve fýrsatlar var. Baþka bir dünya istiyorsak, Türkiye'de de bir þeylerin deðiþtiðini görmek için yanýp tutuþuyorsak var gücümüzle bu fýrsatý deðerlendirmek zorundayýz.

küresel düşün; alternatif var! imf’ye değil; eğitime bütçe!

DAHA FAZLA BÝLGÝ ÝÇÝN

KAMPANYAYA KATIL, GÜÇ AL, GÜÇ KAT! w ww . a n t i k a p i t a l i st . n e t / 05 35 22 6 9 489 / 05 42 230 31 28 k u r e s e l d u s u n @ k u r e s e l -a d a l e t . o r g / e g i t i m e b u t c e @ y a h o o g r o u p s . c o m

H ar e ke t ka z a n ý y o r mu ? Daha düne kadar karþý durulamaz bir doða yasasý gibi anlatýlan ve "küreselleþme" kýlýfýyla sunulan neo-liberal politikalarýn ve bu politikalarýn merkezi olan DTÖ, IMF, DB, G8, AB gibi sermaye kurumlarýnýn meþruluðunun bu kadar sarsýlmasý anti-kapitalist hareketin baþarýsýdýr. Baþka bir dünyanýn mümkün olabileceði artýk tartýþýlýyor ve somut mücadelelere dönüþüyor. Uluslararasý sermaye kurumlarý toplantý yerlerini dað baþlarýndaki kasabalara ya da kapitalist sistemin kendi kýstaslarýna göre bile "demokratik" olarak tarif edilemeyecek Katar gibi ülkelere kaydýrýyorlar. Leman Dergisi'nde çýkan bir karikatür durumu çok iyi ifade ediyor. Uzayda toplanmýþ dünyaya bakan G8 liderleri, "dünyada bize yer yok" diyorlar. Gittikleri her yerde kýrmýzý halý, havyar ve önlerinde eðilenlerin yaptýklarý törenlerle karþýlaþmaya alýþýk olanlar artýk çelik duvarlarýn ve 20 bin polisin arkasýna saklanmak (daha doðrusu hapsolmak), deniz kuvvetlerinin korumasýndaki gemilerde yatýp kalmak zorunda kalýyorlar. Gösterilerin yarattýðý basýncýn yaný sýra IMF ve DB'den istifa eden bazý yöneticilerin bu kurumlarýn dayatmalarýna karþý çok keskin eleþtiriler yapmasý kurumlarýn meþruluðunu daha da zayýflattý. Seattle'da DTÖ ve Prag'da IMF-DB, Cenova'da G8 toplantýsýnýn erken ve / veya fiyasko ile bitmesi, Barselona'da yapýlacak olan DB toplantýsýnýn iptali, Nice Zirvesi'nin sorunlu geçmesi (protestocularýn üzerine atýlan göz yaþartýcý gazlarýn havalandýrma sisteminden toplantý salonuna sýzmasý nedeniyle delegelerin aðlamaya baþlamasý) hareketin sembolik

ama sermaye kurumlarýnýn sýkýþmýþlýðýný ifade eden, anti-kapitalist havayý besleyen kazanýmlarý. Patent sahibi 39 þirketin Güney Afrika'nýn ucuz AIDS ilacý üretilmesini engellemek için açtýklarý davalarý geri çekmek zorunda kalmalarý son derece somut ve milyonlarca kiþinin hayatýný kurtaran bir kazaným. Monsanto gibi tarýmda "yok edici tohum" satan, genetik olarak deðiþime uðratýlmýþ tarýmsal maddeleri yaymaya çalýþan, çiftçileri sadece kendi ürettiði tarým ilaçlarýný almaya zorlayan þirketlerin faaliyetleri deþifre edildi. Monsanto'nun tarým þirketlerinin borsa deðeri 0'a düþtü. Hareketin birleþikliði ve küreselliði kendi baþýna bir kazaným, hem bugün hem de geleceðe yönelik yeni bir umut ýþýðý. Küresel sermaye kurumlarýnýn toplantýlarýna karþý gösteriler yeni bir radikalleþme dalgasý yaratýyor. Cenova sonrasý Ýtalya, Cenova öncesi Ýtalya deðil artýk. Cenova Direniþine katýlan Nicki buna þu sözlerle tanýklýk ediyor: "Cenova Ýtalya'daki politik havayý tümüyle deðiþtirdi. Çok sayýda genç insan sol politik faaliyete geçti. Yaþý daha ileri olanlar da canlandý. Cenova insanlara anti-kapitalist hareketi inþa etme kararlýðý kazandýrdý." Berlusconi hükümetinin iktidara geliþinin yarattýðý sarsýntýnýn yerini yeni bir mücadele güveni aldý. Carlo Gulliani'nin öldürülmesi Ýtalya'nýn her yerinde protesto edildi. Gösteriler sýrasýnda gözaltýna alýnýn sendika temsilcilerinin serbest býrakýlmasý için greve çýkan Brescia kentindeki Stefana çelik iþçileri artýk Cenova öncesinin çelik iþçileri deðil. Berlusconi hükümeti daha kuruluþ kutlamalarýný bitirmeden politik bir krizin içine yuvarlarlardý.

ler sistemi. Bu sistemin finansal ya da endüstriyel objektif hedefi, nereye isterlerse oraya gitmek; neyi, ne zaman ve ne kadar üretmek isterlerse, istediklerini, istedikleri zaman ve istedikleri kadar üretmek; en fazla kazancý elde etmek ve yaptýklarýnýn toplumsal maliyetlerini reddetmektir. Eðer düþman uluslararasý ise ve bütünsel bir kontrol elde etmek için çalýþýyorsa; çok açýk ki yanýtýmýz da uluslararasý ve her kesimden insandan oluþmak zorundadýr. Biz totalitarizm istemiyoruz. Bu bizim hedefimiz deðil. Biz uluslararasý demokrasi istiyoruz. Eðer bunu elde edeceksek birbirimiz için mücadele etmeliyiz. Eðer birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için mücadele etmiyorsak tek tek götürüleceðiz. Þimdi durmalý, dönüp en azýndan uluslararasý þirketlerin yönetimini yýkmalýyýz. Bu, zor bir þey. Kendimize yalan söylememeliyiz. Sadece uluslarý deðil, bu zaten yeterince zor, ayni zamanda bütün diðer sýnýrlarý da yaþ, sýnýf, irk, cinsiyet ve tüm diðer özel çýkarlarýmýzý aþan ortak bir eyleme doðru büyük bir sýçrama yapmak zorundayýz. Eðer birbirimize sahip çýkarsak kazanabiliriz. Çünkü tarih bize büyük bir olanak sunuyor, bu olanaðý deðerlendirmeliyiz." (Seattle Kasým 1999)

Küreselleþme karþýtlýðý mý? Susan George hareketin "küreselleþme karþýtý" olarak damgalanmasýný reddederek þöyle diyor: Bizler dostluðu, kültürü, yemekleri, dayanýþ"B mayý, zenginliði ve kaynaklarý paylaþmaktan yana olduðumuz için küreselleþme taraftarýyýz." (Porto Alegro Ocak 2001) Anti-kapitalist hareket içindeki göstericilerin ortak düþmaný küresel sermaye ve onun kurum ve kuruluþlarý. Büyük çoðunluðun küreselleþme karþýtlýðý "küresel sermaye ve onun uygulamalarýna" karþý olmakla açýklanabilir. Ancak neo-liberal politikalar "küreselleþmenin zorunluluklarý" olarak sunulduðu için bu politikalara karþý çýkanlar refleks olarak kendilerini "küreselleþme karþýtý" olarak tanýmlayabiliyorlar. Ancak "küreselleþme karþýtlýðý" tanýmlamasý yanlýþ anlaþýlmaya ve çarpýtýlmaya çok uygun olduðu için, daha da önemlisi hareketi tanýmlamakta yanlýþ ve yetersiz olduðu için bu tanýmlama yerini "anti-kapitalizm", "küresel sermaye karþýtlýðý", "sermayenin küresel saldýrýsýna direniþ", "küresel direniþ", "alternatif küreselleþme" vb daha açýk tanýmlamalara býraktý. Susan George þöyle diyor: Gerçek bir savaþta olduðumuzu düþünüyo"G rum. Düþmanýmýz bütün olarak uluslararasý þirket-

Hareketin ortak sloganları

"Capitalism kills, kill capitalism- Kapitalizm öldürür, kapitalizmi öldür" "So, so, so solidarity Da, da, da, dayanýþma" "Oui, oui, tous ensemble, tous ensemble - Evet, evet, hep beraber, hep beraber" (Fransýzca) "Another world is possible - Baþka bir dünya mümkün" "Our world is not for sale - Dünyamýz satýlýk deðil" "Our world is not for sale put the bankers (George Bush, Berlusconi) into jail - Dünyamýz satýlýk deðil bankerleri (George Bush'u,

Berlusconi'yi) hapse týk" "People not profit Kâr deðil insan" "Long live internationale solidarity - Yaþasýn uluslararasý dayanýþma" "Whose world? our world; whose streets? our streets - Kimin dünyasý? bizim dünyamýz, kimin sokaklarý bizim sokaklarýmýz" "The whole world is watching - Bütün dünya izliyor" "This is what democracy look like - Ýþte demokrasi dedikleri bu" (Bu sloganlar Vietnam Savaþ karþýtlarýnýn Demokrat Parti Kongresi'ni bastýklarýnda polis saldýrýsý kullanýlmýþ ve 68 ha-

reketinin önemli sloganlarýndan biri haline gelmiþti. Anti-kapitalist hareket ise her polis barikatýnda, saldýrýsýnda bu sloganý kullanýyor) "Diversity, unity and resistance - Çeþitlilik, birlik ve direniþ" "Open the borders; shut down IMF (G8, WTO, WB) - Sýnýrlarý aç IMF'yi (G8'i, DTÖ'yü, DB'yi kapat)" "Open the borders; refrugees are welcome here - Sýnýrlarý aç; mülteciler hoþ gelir" "No to bosses Europe yes to social Europe Patronlarýn Avrupa'sýna hayýr, sosyal Avrupa'ya evet"

"The workers united will never be defeated Birleþen iþçiler yenilmezler" "We are many they are few - Biz çoðuz, onlar az" “You: G8, Us: six billion - Siz: G8, Biz altý milyar” (Carlo’nun ölümünden sonraki protesto pankartýnda 6 milyar, 5.999.999.999 olarak deðiþtirildi) "Don't forget we're winning - Unutma kazanýyoruz" "Assasino Berlusconi, assasino G8, assasino police - Katil Berlusconi, katil G8, katil polis" Cenova'da Carlo'nun öldürülmesinden sonra)


KÜRESEL DİRENİŞ HAREKETİ-sorular ve yanıtlar antikapitalist

larý anlamýna gelmiyor tabii ki. Hareket içinde yoðun bir tartýþma ve diyalog var. Her gösteri öncesinde ve sýrasýnda gerçekleþtiren alternatif zirveler, sosyal forumlar bu yanýtlarý ortaklaþtýrma çabasýnýn bir ürünü. "Baþka bir dünya mümkün diyen" küresel direniþçiler arasýnda, hatta örneðin Fransýz ATTAC'ýn bazý liderleri, hareketlerinin anti-kapitalist olmadýðýný dahi söyleyebiliyorlar. Ancak hareketin hedef aldýðý þeylerin dünya kapitalizminin can damarý olmasý hareketin militanlarýný anti-kapitalist mücadelenin militanlarý haline getiriyor. Bu hareket dünya kapitalist sisteminin en billurlaþmýþ ve önemli kurum ve kuruluþlarý olan IMF, DB, DTÖ, DEF, çokuluslu þirketler, AB, FTAA vb'ni hedef alýyor. Ayný zamanda muhafazakar liderlerden sosyal demokrat politikacýlara (Bush'tan Blair'e, Berlusconi'den Jospen'e), uluslararasý bürokratlardan süper zenginlere (Fisher'dan Gates'e) kadar dünya kapitalizminin yöneticilerine karþý da politik bir muhalefeti temsil ediyor.

H a r e ke t k ap it a l i z m ka r þ ý t ý mý ? Seattle sonrasý yükselen hareketi inþa edenlerin bilincini þu sloganlar iyi tanýmlýyor: "Overthrow capitalism and replace it with something nicer - Kapitalizmi yýk, yerine daha hoþ bir þey koy", "Another world is possible - Baþka bir dünya mümkün", "Our world is not for sale - Dünyamýz satýlýk deðil", "People not profit - Kâr deðil insan" Bu hareketin þimdiye kadar ki hareketlerden farký, dünyadaki tüm sorunlarýn küresel kapitalizmden kaynaklandýðýný düþünen bütünsel bir yaklaþýma sahip olmasý. Hareketin aktivistleri, düþük ücretlere veya özelleþtirmelere karþý mücadele eden bir sendikacýnýn, kaplumbaðalar için savaþan bir hayvan severin, borçlarýn silinmesi mücadelesi veren bir rahibin ya da Ýsrail devletine karþý mücadele eden bir Filistinlinin bilincinden farklý bir bilinç taþýyorlar. Bütünsel olarak sisteme karþý bir duruþa sahipler. Bu durum küresel direniþçilerin hepsinin kapitalizmin alternatifi konusunda anlaþtýk-

A n t i - k ap it a l is t h a r e ke t v e þ id d e t Londra'daki 1 Mayýs olaylarý, Ýsveç'in Göteborg kentinde AB zirvesine karþý yapýlan Küresel Direniþ protestolarýnda üç kiþinin aðýr yaralanmasý ve son olarak Cenova'da 23 yaþýndaki Carlo Gulliani'nin ölümü ve çok sayýda insanýn yaralanmasý mücadele içinde þiddetin yeri konusundaki tartýþmalarý yeniden alevlendirdi. Örneðin Küresel Direniþ hareketinin sözcülerinden biri haline gelen gazeteci-yazar George Monbiot þu iddiada bulunuyor: "Kapitalizm politik sistemler içerisinde þiddete en fazla dayanandýr. Bu sistemle þiddete dayalý bir mücadele baþarýsýzlýða mahkumdur." Sýkça kullanýlan bu tespitin yaný sýra Martin Luther King ve Mahatma Gandi gibi þiddete dayanmayan bir dizi hareketin geçmiþte baþarýya ulaþtýðý vurgulanýyor. Her iki hareket hakkýndaki iddialar aslýnda gerçekle örtüþmüyor. Martin Luther King hareketi barýþçýl taktikler kullandý. Ancak amacý Güney'in ayrýmcý politikalarýný ve ýrkçý Ku Klux Klan'ý "ikna" etmekten ziyade ABD devletini silahlý gücünü ayrýmcýlara karþý kullanmaya itmekti. Bu taktik iþlemeyince de Öðrencilerin Barýþçýl Koordinasyon Komitesi (SNCC) "silahlý savunma" sloganýný kabul etti. Gandi ise Hindistan Kurtuluþ Hareketi içinde bir öðeyi temsil ediyordu. Hareketin içindeki diðer unsurlar þiddet kullanmaktan kaçýnmýyordu. Mücadelenin doruk noktasýnda grevler, polis istasyonlarýna silahlý saldýrýlar, trenleri raydan çýkarmaya yönelik sabotaj eylemleri, bombalý saldýrýlar, ayaklanmalar ve hatta Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda Japonlarla birlikte Ýngiltere'ye karþý savaþacak ordu birlikleri oluþturma çabasý söz konusuydu. Ýngiltere'yi Hindistan'dan çekilmeye "ikna" eden dönüm noktasý ise Hint Deniz Kuvvetleri'ndeki isyan oldu. Gandi ise isyaný kýnadý. Bütün devletler silahlý güce ve egemenlerin iç ya da dýþ düþman ilan ettikler kesimlere karþý maksimum þiddet kullanýlmasýna dayanýr. Küçük grev ya da sokak gösterilerini durdurmak için kullanýlan þiddetin dozu görece olarak düþüktür. Ancak gerçek bir tehdit söz konusu ise tehdit olarak görülenler barýþçýl ve anayasal yöntemlere baðlý olmakta ýsrarlý olsalar bile tarif edilemeyecek düzeyde bir þiddete uðramaktan kurtulamazlar. Þili 1973 bunun acý bir örneðidir. Devrimci toplumsal deðiþim isteyen ama gerekli olduðunda þiddet kullanmaya karþý olan hareketler kendilerini ve taraftarlarýný baþarýsýzlýða ve gereksiz acýlara mahkum ederler. Egemen sýnýfýn gücü ekonomik erke ve ideolojik hegemonyaya dayanýyor. Devrimci durumlar ancak milyonlarca insanýn kitlesel bir þekilde harekete geçmesi devleti felce uðratmasý sonucu ortaya çýkabiliyor. Genel grevler, fabrika ve iþyeri iþgalleri, ordu içinde isyanlar, iþçi ve asker konseylerinin ortaya çýkmasý, devasa sokak gösterileri ve bunlarýn sonucu olarak egemen sýnýfýn içinde yaþanan bölünmeler... Bu noktaya gelinince devrim ancak bu kitlelerin silahlana-

rak eski düzenin temsilcileri ve savunucularýný silahsýzlandýrmasýyla baþarýya ulaþabilir. Bu konuda kararlý davranýlýrsa genel þiddet düzeyi de çok azalýr çünkü eski devletin kitlelere þiddet kullanma olanaðý ortadan kaldýrýlýr. Ancak þiddetin her zaman bir hareketi ileriye taþýmanýn yolu olmadýðýný vurgulamak gerekiyor. Sürekli þiddet kullanmaya dayanan bir taktik þiddet kullanmayý tümüyle reddetmek kadar faciaya yol açar. Ýtalya iyi bir örnektir. 1950 ve 1960'larda polis iþçi mücadelelerini þiddet kullanarak durduruyor, bunlarýn bir ivme kazanmasýný engelliyordu. 1968-69'da ise büyük, barýþçýl iþçi ve öðrenci hareketleri geliþti. Ancak polis saldýrýsýna uðrayýnca karþýlýk verdiler. Polis iþçi ve öðrenciler karþýsýnda geri çekilmeye zorlanýnca hareketin kendine güveni arttý. Ýþçi ve öðrenciler kendi talepleri için mücadele edebileceklerini fark ettiler. Onlarýn polise ve patronlara karþý kullandýðý güç etkili oldu çünkü bu kitlesel ve geniþlemekte olan bir hareketin þiddetiydi. Ancak daha küçük "otonomcu" iþçi ve öðrenci gruplarý þiddeti hareketin temel ekseni haline getirdiler. Komünist Partisi 1970'lerde iþçiler arasýndaki etkinliðini iþçi mücadelelerini geri çekmek için kullanýnca otonomcu strateji bir faciaya yol açtý. Bu gruplar iþçi sýnýfýndan kopuk bir þekilde þiddetin dozunu arttýrarak iþçi mücadelelerini yeniden ateþleyebileceklerine inanýyorlardý. Ancak tam tersi bir sonuç yaþandý. Ýþçiler medyanýn ve Komünist Partisi'nin "aþýrý sol" hakkýndaki yalanlarýna daha açýk hale geldiler. Devlet baskýyý binlerce aktivistin mahkum edilmesine yol açtý ve sýnýf mücadelesi daha da geriledi. Bugün anti-kapitalist hareketin bulunduðu nokta Ýtalya'daki mücadelenin her iki aþamasýna da benzemiyor. Ancak bundan çýkarýlmasý gereken dersler var. Hareket henüz yükseliþe geçti ve iþçi sýnýfý yavaþ yavaþ 1980'lerin yenilgilerinin yarattýðý havadan çýkarak mücadele güveni kazanýyor. Böylesi bir ortamda küçük gruplarýn þiddet kullanmasý sadece olumsuz bir etki yaratýr ve devletin-medyanýn solu þiddetin sorumlusu olarak göstermesine hizmet eder. Ancak bir noktadan sonra polisin uyguladýðý þiddete karþý tepki kitlesel bir þekilde geliþecektir. Kitlelerin bu öfkesi ve kullandýðý þiddete sahip çýkmak ve yapýcý bir þekilde yönlendirmek gerekiyor. Böylesi bir þiddet asla kýnanmaz. Tabii ki polisin uyguladýðý þiddet gençler arasýnda "otonomcu", "öcümüzü alýrýz" tarzý yaklaþýmlarý da güçlendirecektir. Dolayýsýyla medyanýn hareketi karalayan ve izole etmeye çalýþan yalanlarýna karþý kararlý bir tutumla karþý durmalýyýz. Ancak sadece þiddete dayalý, iþçi sýnýfýndan kopuk stratejilerin nasýl bir çýkmaz yol olduðunu tartýþmamýz gerekiyor. Otonomcu, anarþist hareket anti-kapitalist hareketin içinde bir azýnlýk olmasýna raðmen, medyanýn buraya odaklanarak hareketin küresel birliðinin görünmesini engelleme çabalarýný boþa çýkartmalýyýz.

Sayfa 9

Carlo’nun ölümünü protesto için Roma’da 50.000 kiþi yürüdü

ran kadýn iþçi, "Küresel düþün; alternatif var" sloganýyla Emek Platformu'nun gösterilerini inþa eden ODTÜ'lü öðrenci, okulundaki anti-faþist mücadelenin aktif bir parçasý olan Hacettepeli, savaþa, silahlanmaya, MGK tipi demokrasiye karþý mücadelenin bir parçasý olan genç, okulunda "IMF'ye deðil Eðitime bütçe" kampanyasý yürüten ÝÜ'lü öðrenci, Kürt sorunu üzerine yayýmladýklarý yazýlardan dolayý dava üstüne davaya maruz kalan gazetemiz yazý iþleri sorumlusu, yani Türkiye'den Cenova Direniþine katýlan bizler bu mücadeleleri dersleriyle birlikte Cenova'ya taþýdýk ve Cenova'dan aldýðýmýz güç, güven ve derslerle yerel mücadele ve kampanyalarýmýza devam edeceðiz. Küresel düþünüyoruz, küresel direniþ hareketinin içinde yer almak için olanaklarýmýzý sonuna kadar zorluyoruz ve yerel hareket ediyoruz.

K ü r e se l d i r e n i þ ve ye r e l m ü c a d e l e Küresel anti-kapitalist hareket yerel mücadelelerin baðrýndan ve bunun yetmediðinin dersleri üzerine ortaya çýktý. Ýki mücadele arasýndaki bir karþýtlýk deðil birbirini bütünleme iliþkisi var. Seattle'dan bu yana hareket küresel efendilere kafa tutarken her yerde yeni mücadelelere ilham verdi. Protestolara katýlanlar geldikleri ülkelerde aylarca evlerinde oturup sadece bir protestodan diðerine giden insanlar deðiller; aksine bulunduklarý alanýn sorunlarýna çözüm üretmeye çalýþan, geldikleri yerdeki mücadeleleri birleþtirmeye çalýþan aktivistler. Küresel Direniþ protestolarý bu aktivistlerin mücadele isteði ve güvenini arttýrýyor. Sahte sendika yasasýna karþý mücadelede Ankara'da polisin þiddetine, gaz bombalarý ve boyalý-tazyikli suyuna direnen kamu çalýþaný, F-tipine karþý gösterilerde var gücüyle hayký-

kiþilik antikapitalist delegasyon da bütün masraflarýný hem kendi ceplerinden hem de örgütledikleri dayanýþma ile saðladý. Yýllardýr her mücadelenin içinde bulunan bizler bulunduðumuz kentten farklý yerlerdeki gösterilere katýlmak için çok yol kat ettik. "Anti-kapitalist hareketi kim finanse ediyor" diyerek þaibe yaratma çabasý, KESK'in sahte sendika yasasýna karþý düzenlediði Ankara eylemlerine katýlýmý kimin finanse ettiðini sormak kadar, bu eylemlere gelen gençlerin "liberal zengin çocuklarý olduðu" iddiasý kadar abes. Anti-kapitalist hareketin parçasý olan bazý sivil toplum kuruluþlarýnýn hükümetten para yardýmý almalarý devlet güdümlü iddialarýný da ortaya çýkarttý. Toplumdan aldýðý destek, mücadelesinin meþruiyeti nedeniyle bazý sivil toplum örgütlerine hükümetler tarafýndan saðlanan kaynaðýn bu örgütler tarafýndan küresel mücadeleyi geliþtirmek için kullanýlmasý bunlarýn mücadeledeki kararlýlýðýndan baþka bir þey göstermez. Ayrýca sayýsýz sivil toplum örgütünün fonlarý mücadele içinde yer almalarýndan dolayý kesildi ve yine DAYANIÞMA ile varlýklarýný sürdürebiliyorlar.

H a r e ke ti k i m f in an s e e d i y o r ? Anti-kapitalist hareketin bir avuç zengin çocuðundan ibaret olduðu iddiasý gülünç. Hareketin büyümesi ve iþçi sýnýfýnýn hareket içindeki kitleselliðinin artmasýyla birlikte bu gülünçlük daha fazla sýrýtýyor. Ancak hareketi kimlerin finanse ettiði sorusu etrafýnda kara çalma çabalarý sürüyor. Hareketi, hareketin kendisinin finanse ettiði son derece açýk. Ýtalyan polisi anarþist kýlýðýna girerek provokasyonlar düzenleyebilir ama 300 bini aþkýn kiþinin Cenova'da toplanmasýný finanse etmez. Hem uluslararasý düzeyde hem de Ýtalya'nýn dört bir yanýndan gelen katýlýmcýlarýn masraflarý kolektif bir þekilde karþýlandý. Bir çok ülkede ve kentte kurulan komiteler sendikalarýn Cenova'ya tren-otobüs kaldýrmalarýný saðladý. Katýlýmcýlar kendi masraflarýnýn bir kýsmýný ceplerinden öderken bir kýsmýný da çalýþtýklarý iþyerlerinde, okuduklarý okulda hareketi destekleyen ama o gösteriye katýlamayacak arkadaþlarýndan aldýklarý dayanýþma yardýmlarýyla karþýladýlar. Türkiye'den Cenova direniþine katýlan 17

dele sürecine, hareketin iþçi sýnýfýyla baðlarýnýn geliþmesine baðlý. Kâr deðil insaný öncelik edecek bir düzenin ne olabileceði sorusuna yanýtlarýn kolektif ve kitlesel olarak geliþtirilmesi ancak mücadele süreci içinde mümkün olabilecektir. Tek konulu, yerel hareket ve kampanyalarýn militanlarý nasýl ki mücadele süreci içinde birleþik ve küresel bir hareketin gerekliliði fark ederek bunun inþasýna giriþtilerse iþçi sýnýfý etrafýnda devrimci bir þekillenmeye de ancak kitlesel mücadele ile varýlabilir. Bu süreç bir önceki kadar politik. Hareket içinde iþçi sýnýfýnýn ve kitlelerin gücü ve mücadelesine bakan, buna güvenen, yeni bir dünyanýn ancak çoðunluðun çoðunluk için yönetimiyle mümkün olduðu anlayýþýna sahip olanlar bu hattý örebilirler. Harekette bölünmelere karþý durarak birleþikliði ve kitleselliði arttýrma mücadelesi devrimci mücadeleyle iç içe geçiyor. Dün sermayenin, ordularýn ve yöneticilerin "insancýl" bir hale getirilebileceðini düþünenler bugün bütün bu güçleri karþýlarýna alan bir mücadelenin içinde aktif örgütleyici olarak yer alýyorlarsa dünyayý topyekun ve kökten deðiþtirme mücadelesine de bir o kadar yakýn olabilirler.

H a re k e t i n g e l e c e ð i v a r mý ? Anti-kapitalist protestolarýn bundan sonraki ilk duraðý Washington'da 28 Eylül-2 Ekim tarihleri arasýnda yapýlacak IMF-Dünya Bankasý ortak toplantýsý ve Aralýk ayýnda Brüksel'deki AB Zirvesi olacak. Anti-kapitalist hareketi ve yarattýðý olanaklarý görmeyen ya da görmek istemeyenler, bu hareketi küçümsemeye çalýþýrken, "kapitalizmin protesto gösterileriyle yýkacaklarýný sanýyorlar, böyle gösterilerle esas düþmaný gözden saklýyorlar" diyorlar. YANLIÞ! Biz kapitalizmin zincirlerinin ancak üretildikleri yerde parçalanabileceðini biliyor ve bu fikirlerimizin hareket içinde yaygýnlaþmasý ve egemenlik kurmasý için mücadele ediyoruz. Anti-kapitalist hareketin baþarýlý olabilmesi sistemin zincirlerinin örüldüðü yerde kýrýlmasýný saðlayabilecek bir noktaya doðru nitel ve nicel bir dönüþüm geçirmesiyle mümkün olabilir. Küresel sermaye kurumlarýna karþý protesto gösterilerini, yeni kuþak aktivistleri, yeni politik çevreleri, hareketin sözcüleri olan akademisyen ve yazarlarý kapitalizme karþý öfkenin ilk duraðý, zafere gidebilecek yolun baþlangýcý olarak görmek gerekiyor. Hareketin nihai olarak kapitalizme karþý kazanýp kazanamayacaðý önümüzdeki müca-

T ü rka n Uz u n


C ENOVA İZL ENİ ML ERİ

Sayfa 8

antikapitalist

Geçen öðrenim yýlýnda ODTÜ'de "Küresel Düþün Alternatif Var" ve Ýstanbul Üniversitesi'nde "IMF'ye Deðil Eðitime Bütçe" kampanyalarýný örgütleyen antikapitalist Gazete'nin organizasyonu ile önce Londra'ya, sonra da Cenova'ya gittik. Londra'da binlerce sendika militaný, kampanyacý ve Marksistin bir araya geldiði Marksizm 2001 toplantýlarýna katýldýk. Bir hafta içinde 300'e yakýn toplantýnýn gerçekleþtirildiði bu etkinlik sýrasýnda felsefeden müziðe, sinemadan anti-kapitalist harekete kadar bir çok konu ele alýndý. "Yeni bir hareket, yeni bir sol" sloganý etrafýnda inþa edilen Marksizm 2001 toplantýlarýnda dünyanýn pek çok ülkesinden Marksistler ve anti-kapitalistlerle bir araya gelip deneyimlerimizi paylaþtýk. Marksizm 2001'in en temel tartýþmalarý yükselen anti-kapitalist hareket ve devrimcilerin bu hareket içindeki pozisyonlarýnýn ne olacaðý konusu etrafýnda þekillendi. Anti-kapitalist hareketin gittikçe büyüyen ama þimdilik sadece küçük bir azýnlýðý harekete geçirebilen bir noktada olduðu, bu hareket içinde en temel tartýþmalarýn "reform mu devrim mi", "nasýl örgütleneceðiz" ve "þiddet" konularýnda gerçekleþtiði tespitinde ortaklaþýldý. Temel amacýmýzýn hareketin bölünmeden büyümesi için mücadele etmek ve bu sýrada sosyalist alternatifi güçlendirmek olduðu konusunda fikir birliðine varýldý. Özellikle "þiddet" konusundaki tartýþmalarýn hareketi bölmemesi için devrimcilere büyük görev düþtüðünün altý çizildi. Þiddetin asýl kaynaðýnýn azýnlýk için çalýþan kapitalist sistem ve onun devletleri olduðu temel vurguydu. Sisteme öfkesini þiddet yoluyla ifade eden ve hareketin küçük bir kesimini oluþturan gruplarýn hareketin dýþýna atýlmamasý, egemenlere karþý savunulmasý gerektiði ifade edildi. Gösterilerin kendi baþýna kazanmaya yetmeyeceði, baþka bir dünyanýn ancak iþçi sýnýfýnýn örgütlü gücü aracýlýðýyla kurulabileceði, bunun için anti kapitalist hareketin sola çektiði, harekete geçirdiði yeni kuþak içinde sosyalist politikalarý çekim merkezi haline getirmek için bize çok görev düþtüðünde ortaklaþýldý. Cenova eylemleri sýrasýnda izleyeceðimiz temel mücadele taktiðinin "þiddet içermeyen kitlesel doðrudan eylem" olduðu vurgulandý. Sisteme karþý harekete geçen ve öfkesini ifade etmek isteyen genç kuþakla buluþmak, onlarla örgütlü iþçi sýnýfý arasýnda köprü olmak, anti-kapitalist hareketin Seattle'dan bu yana uyguladýðý þiddet içermeyen kitlesel doðrudan eylem hattýný savunmak ancak polisin saldýrýsý karþýsýnda göstericilerin kendini savunma hakkýna sahip çýkmak... Ýþte en temel olarak bu fikirlerle Cenova'ya doðru yola çýktýk. Biz AB vatandaþlarý olmadýðýmýz için erkenden, Salý günü, Ýtalya'ya giriþ yapmayý uygun bulduk. Buna raðmen Ýtalya giriþinde polis kontrolü vardý. Bu normal olmayan bir durum. Çünkü AB ülkelerinden birinden diðerine geçiþ normal olarak Ankara'dan Konya'ya geçiþ gibidir. Eðer dikkatli deðilseniz bir ülkeyi terk edip diðerine geçtiðinizi anlayamazsýnýz bile. Ama bu kez sýnýrlar vardý ve göstericilerin Cenova'ya gidiþi mümkün olduðunca engellenmeye çalýþýlýyordu. Cenova'ya öðleden önce vardýk. Ýlk gördüðümüz þey silahlý, tüfekli

çok sayýda polis ve jandarma oldu. G8 liderlerinin toplantýlarý yapacaðý kilometrelerce uzunluðundaki geniþ bir alan 5 metre yüksekliðindeki beton ve çelik tellerden oluþan bir hatla korumaya alýnmýþtý. Bu hat kýrmýzý bölge ilan edilmiþ ve giriþ yasaklanmýþtý. Cenova Sosyal Forumu'nun (CSF) çadýrlarýný bulduðumuzda içimiz rahatladý. Bize kalabileceðimiz yerleri gösteren haritalar verildi. Önce bir stadyuma gittik, burada yeme, duþ vb ihtiyaçlarýmýzý karþýladýktan sonra Buluþma Merkezi'ne (Convergence Centre) gittik. Burada Uluslararasý Sosyalist Akým'ýn masasýnda Ýtalyan, Ýngiliz, Alman, Yunan yoldaþlarla buluþtuk. CSF'nun düzenlediði çeþitli panel ve toplantýlarý izledik, oluþturulan medya merkezinden Türkiye'deki arkadaþlarýmýza, e-mail gruplarýna, medyaya mesajlar yolladýk, atölye çalýþmalarýna katýldýk, pankartýmýzý, dövizlerimizi hazýrladýk, polis saldýrýsý karþýsýnda fiziken ve hukuken kendimizi nasýl koruyabileceðimize iliþkin eðitimler aldýk. Eðitimi verenler Seattle, Prag, Nice, Quebec, Göteborg gösterilerinden çýkardýklarý dersleri aktarýyorlardý. Bazý arkadaþlarýmýz Cenova Sosyal Forumu'nun yapýldýðý alanda, bazýlarý Buluþma Merkezi'nde, bazýlarý ise Medya Merkezi önünde masa açýp gazete-broþür vs satýp, küresel direniþçilerle þiddet, sosyalizm, doðrudan eylem, kapitalizmin alternatifi vs tartýþmasý yapýyorlardý. Uluslararasý Sosyalist Akým'dan yoldaþlarla her sabah toplanýp iþ bölümü yapýyorduk. Kimimiz masa açma, kimimiz gazete satma, kimimiz üye kazanma ekiplerinde görev alýyorduk. Bizim için "küreselleþemeyenler" diyenlerin aksine çok küreseldik. Onlarca deðiþik ülkeden, her ýrktan, renkten, cinsten insanlar G8'e karþý 6 milyar insanýn çýkarlarýný savunmak, "biz de buradayýz" demek için bir araya geliyorduk. Her geçen gün, her geçen saat ve hatta her geçen dakika sayýmýz ve çeþitliliðimiz artýyordu. Yüzümüz gülüyordu. Tek sorunumuz bu "demokratik!" ülkenin polisiydi. Sudan bahaneler yaratarak bizleri taciz ediyor, göz altýna alýyorlardý. Örneðin bir direniþçi boþ bir caddede karþýdan karþýya geçerken yaya geçidinden dýþarý çýktý diye gözaltýna alýndý. Bir baþka küresel direniþçi ise yanýnda el feneri olduðu gerekçesiyle... Yüzlerce örgütlenmenin oluþturduðu CSF öncülüðünde bir araya gelen onbinler "yeter artýk", "dünyamýz satýlýk deðil", "baþka bir dünya mümkün" diyordu, 3. dünya ülkelerinin borçlarýnýn silinmesini talep ediyordu. Baþta Ýtalya olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde sendikalar da G8 protestolarýný destekleme kararý almýþlardý. Ýtalya'da itfaiyeciler polise tazyikli su kullanma eðitimi vermeyi reddettiler. Metal iþçileri Cuma günü yapýlacak doðrudan eyleme katýlacaklarýný ilan ettiler. Yunanistan'daki sendikalar konfederasyonu aylar öncesinden G8 protestolarýný destekleme Ýtalya'ya gidecek göstericilerin finansmanýna katkýda bulunmaya karar vermiþti. Ýngiltere'de bir çok sendika þubesi Direniþi Küreselleþtir (Globalise Resistance) kampanyasýný destekledi, Direniþi Küreselleþtir kampanyasýnýn 500 kiþilik bir tren kaldýrmasý ve onlarca otobüs kaldýrmasýna delege ve parasal destek saðladý. Ýtalyan yönetici sýnýfý ve basýný

haftalar öncesinden baþlattýðý karþý kampanya ile yapýlacak protestoyu "bir avuç gezginci anarþistin saða sola saldýrmasý" olarak göstermeye çalýþýyordu. Ancak istediklerini baþaramadýlar. Ýtalya'daki sendika konfederasyonlarý tabandan gelen basýnç nedeniyle Cuma günü genel greve çýkma kararý aldý. Cenova direniþinin ilk gösterisi Perþembe günü mülteci haklarý için yapýlan gösteri oldu. Irkçýlýða karþý yapýlan bu gösteriye katýlým beklenenin oldukça üzerinde 60 bin kiþi olarak gerçekleþti. Dünyanýn her tarafýndan gelen delegasyonlar, Venedik liman iþçileri, Cenova çelik iþçileri, yerel kampanya ve partiler "dayanýþma", "yasadýþý insan yoktur", "insan en yüce deðerdir", "sýnýrlarý aç, G8'i kapat" sloganlarýyla Cenova sokaklarýnda yürüdüler. Bizimle birlikte Cenova'ya gelen Kürt kökenli bir arkadaþýmýz yürüyüþ sonunda yapýlan mitingde bir konuþma yaptý. Cuma günü doðrudan eylem günü olarak önceden belirlenmiþti. Esas olarak 3 ana taktik vardý. En geniþ katýlýmý saðlayan ve ana gövdeyi oluþturan gruplar (Fransýz ATTAC, Ýtalyan sendikalarý, vb) kýrmýzý hattý zorlamaktan yana deðillerdi. Tamamen barýþçýl bir gösteri ile kýrmýzý hattýn etrafýnda dolanmayý ve öfkelerini dile getirmeyi planlýyorlardý. Bu gruplar Pembe Blok ve pasifistler olarak tanýmlanýyordu. Beyaz Blok olarak tanýmlanan otonom gruplar da binlerce kiþiyi arkasýna alýyordu. Bu gruplar kýrmýzý hattý aþmak üzere hazýrlanýyordu. Bu gruplarýn temel prensibi polise karþý þiddet kullanmadan, ancak polisin þiddetini etkisizleþtirecek bir donanýmla hattý yarmaktý. Üzerlerine kalýn giysiler, kartonlar, süngerler giyen, kasklar takan ve genellikle beyaz bir tulumla bütün vücudunu saran bu gruplarýn baþýnda Ya Basta (yeter artýk) vardý. Bir çok Ýtalyan gencin yaný sýra Troçkist LCR (Devrimci Komünist Birlik) vb sol gruplar da bu hatta yer alýyordu. Ya Basta militanlarý önden gidip hattý yarma görevini üstlenecek, kitle ise onlarýn arkasýnda olacaktý. Bir baþka ve en küçük grup ise Siyah Blok olarak adlandýrýlan anarþistlerdi. Bu blok tamamen polise saldýrýlar ve Cenova'da uluslararasý sermaye ve devletin simgesi olan her türlü binayý yakýp yýkma stratejisi üzerinden hareket ediyordu. Siyah Blok CSF'nun aylardýr düzenlediði organizasyon toplantýlarýna katýlmýyor, baþka gruplarýn kendi eylemlerinden uzak durmasýný özellikle ve açýkça istiyordu. Pembe Blok ise özellikle siyah Bloktan uzakta kalma isteðini ifade ediyordu. Kýzýl Blok yaratmaya çalýþan bizler ise hareketin birliðini öne çýkarmaya çalýþýyor, hem kitlesel olmayý hem de kýrmýzý hattý zorlamayý önemsiyorduk. Günler boyunca yapýlan ve bir çok grubun temsilcilerinin katýldýðý toplantýlarda biz hep birlikte ve tek bir yerden kýrmýzý hattý zorlamayý önerdik. Bu önerimiz Beyaz Blok tarafýndan reddedildi. Onlar kendi yöntemleriyle hattý zorlamak istiyorlar, baþka gruplarýn da bu taktiðe müdahale

etmemesini istiyorlardý. Her grup kendisi için kýrmýzý hattý zorlayacaðý alanlar seçiyordu. Hattý birlikte zorlama olanaðýnýn olmadýðý netleþtiðinde önerimizi deðiþtirdik. Talebimiz þuydu. Cuma günü Buluþma Merkezinden hep birlikte çýkalým, birliðimizin gücünü hissedelim, sonra isteyen grup istediði yere doðru gidip istediði yöntemle hattý zorlar. Bu önerimiz sadece Pembe Grubun bir kýsmý tarafýndan kabul edildi. Beyaz Blok ayrý bir hattan yürümekte, Siyah Blok ise istediði gibi davranmakta kararlýydý. Cuma öðlen Fransýz ATTAC, birkaç Ýtalyan sol grup ve Uluslararasý Sosyalist Akým birlikte yürümeye baþladýk. Fransýz ATTAC bir süre sonra daha önceden söyledikleri yerden kendi barýþçýl eylemlerini gerçekleþtirecekleri alana yöneldi. Biz ise þiddet içermeyen kitlesel doðrudan eylemimizi gerçekleþtirmek üzere daha önceden belirlediðimiz noktadan kýrmýzý hattý zorlamaya baþladýk. Kýrmýzý hat beton ve 5 metrelik çelik telden örülmüþ bir duvar ve arkasýnda 20 bin asker polisle korunuyordu. Bizler bu çelik teli delmek, yýkmak, arasýný açmak için çabalýyorduk. Polis önce tazyikli su sýktý. Tazyikli su iþe yaramayýnca yan taraftan coplarla üzerimize saldýrdý. Biz paniði engelleyerek ve daðýlmadan yavaþ yavaþ geri çekilmeye çalýþtýk. Kýsa bir süre yürüdükten sonra bir baþka sokaktan kýrmýzý hatta doðru yaklaþmaya baþladýk. Önümüzde 50-60 kadar robocop vardý. Ellerinde coplar, silahlar, gaz bombasý tüfekleri, kalkanlarla bizi durdurmaya çalýþtýlar. Vücutlarýmýzla onlarý iteleyerek yolumuza devam ettik. Sayýmýz polisten çok fazla olduðu için bir ara bir grubumuz polis barikatýnýn arkasýna da geçmeyi baþardý. O anda polisler paniðe kapýlýp kaçarak geri çekildiler. Kýrmýzý hatta kadar gelmiþtik. Ancak hattý geçmek neredeyse imkansýzdý. Daracýk bir sokak arka arkaya yerleþtirilen askeri panzerlerle kapatýlmýþtý. Bizim kovaladýðýmýz 50-60 polis de panzerlerin önünde kalkanlarý ve kullanmaya hazýr hale getirdikleri silahlarýyla bir duvar örmüþlerdi. Tam bu sýrada arkamýzdan çok sayýda polisin bizi kuþattýðýný gördük. Sýkýþmýþtýk. Polisler de çýldýrmýþ gibiydiler. Polis þeflerini Attac'ýn mitingine gideceðimizi, eðer geçmemize izin verirlerse hiçbir sorun yaþanmayacaðýný söyleyerek sakinleþtirdik. Sonunda hemen hemen kimse bir darbe almadan o sokaðý terk ettik. Attac'ýn mitingine yakýn bir alanda mola verip küçük bir meydan toplantýsý yaptýk. Her ülkeden gelen gruplardan temsilciler konuþmalar yaptýlar. Türkiye grubu kürsüye çýkan ikinci gruptu. Alandakiler Türkiye'den de 17 kiþilik bir grubun Cenova'da olmasýndan çok etkilendiler ve güçlü bir alkýþ ve "dayanýþma", "yaþasýn uluslararasý dayanýþma" sloganlarýyla coþkularýný gösterdiler. Daha sonra ATTAC'tan gelen davet üzerine Attac'ýn miting yaptýðý alana gittik. Alana giriþimiz görülmeye deðerdi. Onlarca deðiþik ülkeden binlerce kiþi birlikte mücadele etmenin coþkusunu yaþýyorduk. "Dayanýþma", "Haydi, hep beraber", "Yaþasýn Uluslararasý dayanýþma", "diren, isyan et, Berlusconi'yi s*k" (Ýngilizceci cinsiyetçi olmayan bu sloganýn orijinali þöyle: resist, revolt, f**k Berlusconi") sloganlarý coþkuyu artýrdý. Yine kýrmýzý hattýn yanýndaydýk. Tel örgülere vuruyor, pet þiþeler atýyor, gürültü

çýkarýyor, öfkemizi barýþçýl bir biçimde dile getiriyorduk. Kimisi elleri parçalanma pahasýna tel örgülere týrmanýyor, kimisi tel örgülerin öbür tarafýnda bulunan polislere doðru iþiyor, kimisi ellerindeki aynalarý polislere tutuyordu. Polisin bu barýþçýl gösteriye bile tahammülü yoktu. Önce tel örgüler arkasýndan spreyler sýkarak saldýrdýlar. Daha sonra ilaçlý tazyikli sular sýktýlar. Ama kalabalýðý daðýtamadýlar. Artýk buradaki gösteri bitmiþ ayrýlýyorduk. Ama polis arkamýzdan, alandan en son ayrýlan arkadaþlarýmýz üzerine azgýnca gaz bombalarý atmaya baþladý. Dar bir sokakta binlerce kiþiydik. Paniðe ve ezilmelere neden olmadan düzenli olarak geri çekilmeyi baþardýk. Sloganlarla toplanma merkezine yürüdük. Ayný gün 7-8 deðiþik yerden kýrmýzý hat zorlanmýþtý. Siyah Blok sokaklarda dolaþarak polisle çatýþmalara giriyordu. Kitlesel bir eylem yapan Beyaz Blok daha tel örgülerin çok uzaðýndayken aralarýna anarþistler girmek istediler. Ya Basta görevlileri (polis deðil) anarþistleri tek tek arayýp "silahsýzlandýrarak" aralarýna aldýlar. Ancak polis bu anarþistleri bahane ederek Beyaz Blok'a saldýrdý. Buna öfkelenen kalabalýkla polis arasýnda çýkan çatýþmada, polis korkunç bir þiddet ve silah kullanmaktan çekinmedi. Burada 23 yaþýndaki Ýtalyan gösterici Carlo jandarma tarafýndan öldürüldü. Carlo'yu 1-2 metreden kafasýna ateþ edilerek vuran jandarmalar Carlo'nun bedeni üzerinden ciple geçtiler. Onlarca kiþi yaralandý. Buluþma Merkezi'ne gelen bu haber hepimizin öfkesini biledi. Ertesi gün ilk olarak kollarýmýza siyah bantlar takarak LCR ile ortak toplantýya gittik. Toplantý yapýlan alana kortej olarak gelen büyük Yunan delegasyonu büyük alkýþ aldý. Yunanistan'dan gelen binlerce kiþinin Cenova'ya varmasý oldukça geciktirilmiþti. Yol boyunca 11 kez polis tarafýndan durdurulmuþ ve vapurdan inerken de saldýrýya uðramýþlardý. Toplantý sonrasý büyük yürüyüþün baþlayacaðý alana doðru yola çýktýk. Onbinler polise, jandarmaya, Ýtalyan devletine ve G8 liderlerine ateþ püskürüyordu. Uzaktan, bizi gözleyen polisler, helikopterleri hep ayný sloganla lanetleniyordu: ASSASINI (katiller) Yürüyüþ çok büyük, çok renkli, çok güçlüydü. Biz önümüzde Ýngiltere'den, arkamýzda da Yunanistan'dan gelen kortejlerin arasýndaydýk. Yunanlý kardeþlerimizle yan yana olmak hem bize, hem onlara, hem de bütün küresel direniþçilere gurur veriyordu. Biz daha küreseldik, onlar bir avuç biz milyarlardýk. "Unutma kazanýyoruz" sloganý atýyorduk. Çeþitli dillerde enternasyonali söylüyorduk. Bir süre sonra polisin arkadan saldýrarak yürüyüþü ikiye böldüðünü öðrendik. Büyük kesim, hatta Uluslararasý Sosyalist Akým'ýn Almanya ve Ýngiltere'den daha o sabah Cenova'ya varan üyeleri bile arka tarafta kalmýþlardý. Bir ara arka taraftan büyük bir uðultu yükseldi. Bu uðultu hýzla bize doðru yaklaþtýkça insanlarýn çýlgýnlar gibi sevindiðini gördük. Haber harikaydý. BBC ve bir Yunan televizyonunun haberine göre, G8 toplantýlarý erken bitirilmiþti. Kazanmanýn sevincini hep birlikte yaþadýk. Yürüyüþün sonunda yapýlan meydan toplantýsýnda CSF'dan konuþmacýlar katliamý protesto ettiler. Fransýz çiftçi José Bové da bir konuþma yaptý. Ortak vurgu bu hareketin büyüdüðü ve kazanabileceðimizdi. O gün G8 haydutlarýna karþý öfkesini ifade eden yüzbinler baþka bir dünyanýn mümkün olduðunun ip uçlarýný veriyorlardý. Bu mücadeleden ilham alarak sermayenin küresel saldýrýsýna karþý küresel karþý duruþun Türkiye ayaðýný inþa etmek, alternatif bir dünya için mücadele etmek bize düþüyor. Unutma kazanýyoruz: Baþka bir dünya mümkün!


Antonio Gramsci

Kapitalizme Alternatif Fikirler ve Hareket

Sayfa 10 antikapitalist

Antonio Gramsci çok önemli bir dönemde yaþadý. Rusya'da, Gramsci'nin "insanlýk tarihi boyunca üretilen en muhteþem olay" diye adlandýrdýðý ilk iþçi devrimi gerçekleþmiþti. Avrupa'da yüzbinlerce kiþi sömürüye, savaþa ve kapitalizme karþý savaþýyordu. 1920-21'de Ýtalya'nýn kuzeyindeki þehirlerde iþçiler fabrikalarý iþgal ettiler. Altý milyon insan doðrudan demokratik eylemlere katýldý. "Kapitalist üretim düzeni temellerine kadar sarsýldý ve iþçilerin kontrolü altýna geçti" diye yazýyordu Gramsci. Gramsci, hem Ýtalyan devrimci hareketinin hem de onun en devrimci ifadesinin bir parçasýydý. Doðrudan Turin'deki iþçilerden ve hareketin savaþ çýðlýðý olan Ordine Nuovo (Yeni Düzen) adlý gazetesi aracýlýðýyla edindiði deneyimlerden iþçilerin nasýl sistem karþýtlýðýndan daha ileri yeni bir sosyal düzeni hazýrlamaya doðru kayabileceklerini gördü. 1926'da onun beyninin çalýþmasýný engellemekle öðünen Mussolini'nin adamlarý tarafýndan yirmi yýl hapse mahkum edildi. Gramsci o yirmi yýl geçmeden ölmüþ olabilirdi, ancak hapiste ve saðlýðý bozuk olmasýna karþýn dýþarý kaçýrmayý baþardýðý binlerce sayfayý yazarak mücadelesini devam ettirdi. Daha sonra Hapishane Defterleri adýyla yayýmlanan bu yazýlarýnda kapitalizmin deðiþik durumlarda iktidarý nasýl elinde tuttuðunu, nasýl yönettiðini ve buna nasýl karþý çýkýlabileceðini anlamaya çalýþtý. Bugün, çoðu insan yeni koþullarda ve yeni fikirlerle kapitalizmin etkilerine karþý tekrardan mücadeleye atýlma çabasýnda. Gramsci'nin kapitalizmin fikirlerine karþý mücadele etme ihtiyacý, hareketin nasýl ileri taþýnacaðý, iktidarýn alýnmasý konularýndaki argümanlarý halen keskinliðini ve geçerliliðini koruyor. Ýtalya'da 1900'lerin baþýnda kapitalizme karþý yükselen direniþ ekmek isyanlarý, gösteriler, toprak iþgalleri ve grevleri de içeren bir çok deðiþik yönteme sahipti. Fakat Gramsci bunlar arasýnda en önemlisinin iþçi komiteleri örgütlenmesi olduðunu gördü, çünkü onlar kapitalizme karþý uygulanabilir bir alternatifin tohumlarýný içinde barýndýrýyordu. Ýþçi örgütlenmesinin bu yeni biçimleri kapitalizmin kendisinin yarattýðý yeni koþullardan ortaya çýkýyordu. Kuzey Ýtalya 1900 ve 1920 arasýnda modern uluslararasý kapitalizmin nasýl bir þey olduðunu ani ve saldýrgan bir þekilde yaþadý. Gemicilik, mühendislik þirketleri ve bankalar gittikçe uluslararasý bir hal alýyor, giderek daha büyük üretim birimleri ortaya çýkýyordu. Fiat araba þirketinin evi Turin ve Milan Avrupa'daki en geliþkin çelik üretiminin yapýldýðý yerler haline geldi.

Amerikan Taylor kitlesel üre- gileniyor ayný zamanda iþgalci iþtim sistemi model alýnarak üret- çileri silahlandýrýyordu. Bu dukenlikte büyük artýþ yaþandý. Bu rum kapitalist üretim koþullarýnüretim modeli çevre köylerde ya- da ortaya çýkan iþçi sýnýfýnýn aþaþayan insanlarý bir gecede sanayi ðýdan örgütlenmesini temsil ediiþçisine dönüþtürüyor ve insaný yordu. Parlamento soyut politik makineleþtiren seri üretim bant- haklar ve yasalarla uðraþýrken iþçi larýnýn baþýna getiriyordu. konseyleri iþçilerin koþullarýndan Gramsci yirmisinde Sardinia'nýn yükselen somut taleplerle bir sýkahredici kýrsal yoksulluðundan nýf olarak iþçilerin özel politik isçýkarak diðer güney Ýtalyanlar gi- teklerini birleþtiriyordu. Onlar, bi kendisini Turin'in sanayi mer- politik ve ekonomik olaný benkezinde buldu. Bir yanda devasa zersiz bir biçimde bir araya getikârlar ve savaþ ekonomisinde ren "tabandaki ve endüstriyel zenginleþen çakallar, diðer taraf- arenadaki temsilciler"di. Ýþçi konseyleri sendikalardan ta iþçilerin çekmek zorunda kaldýðý yoksulluk büyük bir zýtlýk farklýdýr. Sendikalar savunma örgösteriyordu. Fabrikalarda kor- gütleridir; rutinleri, kurallarý ve kunç disiplin yönetmelikleri, yi- prosedürlerleri ile iflah olmaz bir þekilde kapitalizm içi yecek sýkýntýsý ve yüksebir role sahiptirler. len enflasyon kapiHegemonya Gramsci, talizmin yarattýegemen sýnýfýn nasýl 1921'de Yeðý eþitsizliði yönettiðine iliþkin bir ni Düaçýkça ortakavramdýr. Gramsci kapitalist ya koyu- sýnýfýn hem zor kullanma (polis, z e n ' d e k i bir makayordu. ordu ve baský yoluyla) hem de rýza lede, hepiSkandallargösterme yoluyla ( insanlarýn mizin hýzla la sarsýlan y o z l a þ m ý þ yönetici sýnýfýn dünyaya iliþkin tanýyabilefikirlerini kabul eder hali) ceði sendikabir hükümet yönettiðini tartýþýr. larý ve onlarýn ve yöneticiler bu bezdirici bürokrasisihoþnutsuzluðu derinni þöyle tanýmlar: "Sendika lileþtiriyordu. Öncesinde, 1914'de, "Kýzýl derleri artýk sýnýf mücadelesi için Hafta" olarak bilinen dönemde, yaþamýyor, artýk kitlelerle ayný büyük þehirlerde anti-kapitalist umutlarý hissetmiyorlar. Onlar ve savaþ karþýtý gösteriler, bari- tekelci bir durumda insanlarýn katlar ve isyanlar yaþanmýþtý. Rus- bankacýlarý haline geldiler." Ýþçiya'daki devrimi 'Yaþasýn Lenin' ler daha fazla militanlaþtýkça senhaykýrýþlarýyla selamlayan çok sa- dika bürokrasisini daha da boðuyýda miting gerçekleþtirildi. cu bulurlar. Ýþçi konseyleri kapi1919'da sendikalar hýzla büyüdü. talizm altýndaki eski yollarýn öteSadece metal iþçilerinin sendika- sine gidebilmek için zorunlu bir sýnýn üye sayýsý 16 kat arttý, kýrsal adým haline gelir. Gramsci'nin argümanlarý zaiþçi birliklerinin üyesi bir milyonun üstüne çýktý. Ortaya çýkan iþ- manýn testinden geçti. Kapitalizçilerin gücüydü. Resmi Ýtalyan me karþý muhalefetin yaygýnlaþtýSosyalist Partisi büyüyen radikal- ðý benzer dönemlerde iþçi konleþmeye yanýt vermek zorunda seyleri yeniden ortaya çýktýlar. kaldý. "Maksimalist" kanat pratik- 1974'de Portekiz Devriminde iþte parlamenter seçimlere öncelik çiler ve asker komiteleri hüküvermesine raðmen devrimden metin düþmesinde anahtar rol bahsediyordu. Gramsci, Yeni oynadý. Yine 1979'da Þahý deviDüzen sayfalarýndan reformistle- ren Ýran Devrimi sýrasýnda petrol re karþý kapitalist iktidardan çýkýþ iþçileri arasýnda iþçi komiteleri yolunun iþçi konseylerinden geç- ortaya çýktý. Devrimin ileriye gitiðini tartýþýyordu. Konseyler tar- dip gitmeyeceði genellikle bu batýþmasýnda iþçi sýnýfýnýn nasýl dev- ðýmsýz taban örgütlerinin gücürimci deðiþimin anahtarý olduðu- ne baðlý kaldý. Örneðin 1968'de Fransa'da genel grevin militanlýnu gösteriyordu. Ýþçilerin taban örgütlenmele- ðýna ve büyüklüðüne raðmen bu ri, 1912'de belirli þikayetlerle ilgi- tür iþçi komitelerinin olmayýþý eslenmek üzere fabrika komiteleri- ki sendika liderlerinin durumu nin kurulmasýndan sonra geliþ- kontrol etmesine ve hareketi ölmeye baþladý. 1920'ye kadar iþçi dürmesine olanak yarattý. 1920'de Ýtalya'da iþçi konseykomiteleri bütün iþçileri temsil ediyordu (sendikasýz iþçiler, sos- leri yeteri kadar yayýlmamýþtý. Tuyalistler, anarþistler ve diðerleri). rin, Milan, Cenova ve Naples ile Bu komiteler iþçi sýnýfýný tam an- sýnýrlýydý. Sað ve faþistler boþluðu lamýyla temsil ediyorlardý. Yeni doldurup kýrsal bölge ile þehir Düzen, iþçi konseylerinin Rus- arasýnda bir tampon bölge yaraya'daki gibi sovyetlere dönüþebi- tabildiler. Militanlýðýn doruða leceðini ve gelecek sosyalist top- ulaþmasý sonrasýnda patronlarýn lumun embriyosu olabileceðini lokavtýna karþý geliþen fabrika iþgörüyordu. Konseyler fabrikalar galleri bir savunma savaþýydý. içinde üretimi düzenliyor, stokla- Tüm bunlar iþçilerin Ýtalyan iþçi rý iþçiler için yönetiyorlar ve er- konseylerinde kendi potansiyelzaklarý iþçi ailelerine daðýtýyorlar- lerinin farkýna varmasýný ve dý. Konsey Yürütme Komitesi Gramsci'nin 1919'da tartýþtýðý giTurin'deki hareketi koordine edi- bi, kendisi için bir sýnýfýn "üreticiyor, ulaþým ve hammaddelerle il- lerin kendi bilincinin zaferiyle

doðdu"ðu gerçeðini deðiþtirmedi. Fakat halen yanýtlanmasý gerekli olan bir soru var. Ýnsanlýðýn özgürleþmesi potansiyelini temsil eden, milyonlarca iþçi ve köylünün içinde olduðu devrimci bir hareket nasýl olup da eski sistemi kabul etmeye kanalize edilebildi? Ýþgaller gerçekleþirken bile Gramsci'nin uðraþtýðý sorun buydu. 1920'lerin ortasýnda Antonio Gramsci’nin bugün Komünist Parti'yi kurarhatýrlanmasý gereken önemli ken ve sonrasýnda Hakatkýlarý var. pishane Defterleri'ni yazarken bu konuya tekrar dön- ren genel bir toplantý yapýlarak dü. Gramsci bunu üç çok önem- devrim yapýlmaz." Hareketin kali yoldan cevapladý. Birincisi, ge- derini belirleyecek olan iþçilerin leneksel iþçi sýnýfý örgütleri hare- aldýklarý inisiyatifin devam ettirilketi bir dizi orta yola ve uzlaþma- mesi, dinamiðin sürdürülmesi ya sokarak iþçilere ihanet etti. olacaktý. 1921'de trajik bir þekilResmi Ýtalyan Sosyalist Partisi'nin de eksik olan buydu. Üçüncüsü, 1921'den çýkarýladerdi kapitalizme meydan okumak deðildi. Onlar için her þey- cak mantýksal sonuç, bu önemli den önemlisi seçimler ve gele- anlarý deðerlendirebilecek yeni neksel sendikalardý. Ýþçilerin bir devrimci sosyalist partiye kendiliðinden eylemini boðuyor olan ihtiyaçtý. 1926'da Gramsci ve baðýmsýz hareket etme yete- ve diðerleri Ýtalyan Komünist neðinin çarçur edilmesine yol Partisi'ni kurdu. Lyon Tezleri'nde Gramsci reformist olmaaçýyorlardý. Sonuç sadece bir baþarýsýzlýk yan açýkça devrimci yeni bir müdeðil, Mussolini'nin Roma'ya yü- cadeleci partinin iþçi sovyetlerirüyüþünün yolunu açan bir boz- nin geliþmesi için anahtar olacagundu. Ýtalya Sosyalist Partisi ðýný tartýþtý. Ne yazýk ki, yeni kuproletaryanýn devrimci diktatör- rulan Komünist Partisi'nin lüðünden bahsediyordu ama par- 1921'de çok ihtiyaç duyulan polamentodaki o küçük ayaðýný litikalarý hayata geçirmesi için güçlendirmeyi çok daha fazla çok geçti. Ýþçi hareketinin yenilgisinden sonra, faþist baskýnýn orönemsiyordu. Gramsci'nin ikinci argümaný tasýnda doðdu ve bundan dolayý kapitalizmin çerçevesinin kabul da her çeþit sekt türü akýmý da edilmesinin hareketin daha ileri içinde barýndýrdý. Gramsci ancak bir süre songötürülmesini engellediði idi. Devrimci durumlarda bile bilin- ra, ne yazýk ki hapishane koþullameyene doðru bir atlamayý tem- rýnda, bir partinin karþý karþýya sil eden kararlar çok uzun süre- kaldýðý konular üzerine tam anladir var olan, "saðduyu" haline gel- mýyla konsantre olabildi. Gramsci bu dönemde kapitamiþ fikirlerle karþý karþýya gelir. Ýtalyan sendika liderleri "saðduyu lizmin alternatifinin bir parçasý sahibi"ydi ve hareketi dümdüz olarak fikirler savaþýndan bahsegeriye ve sýnýrlý bir alana kaydýr- diyor. Hapishane sansürünü düdýlar. O zaman bütün sosyalist ve þünerek yazdýðý için Hapishane iþçi partilerinin örgütü olan 2. Defterleri'ndeki yazýlarý genellikEnternasyonel'de yaygýn olan bir le aðdalý ve bilinçli olarak anlaþýlkaderciliði temsil ettiler. Bu anla- masý güçtür. Yine de politik fikiryýþýn etkilerini halen günümüzde ler sorunuyla açýk bir üslupla uðen militanlar arasýnda bile gör- raþmýþtýr. Ýdeolojik mücadeleyi asla kendisinden menkul bir þey mek mümkün. Gramsci net bir liderliðin bu olarak görmemiþtir. Gramsci açýgeri çekilme ile savaþabileceðini sýndan dünyaya bakýþ özgün tatartýþýyordu. Tartýþmalarýn deðil rihsel koþullardan yükselir ve bigeliþen olaylarýn deðiþimin moto- çimini onlarý ifade eden sýnýflarru olduðu keskin devrimci anlarý, dan alýr. Onun hegemonya kav"tarihin gerçek diyalektiði" ola- ramý, "belirleyicilik ve liderlik fikrak adlandýrýyordu. Ýþgaller yayýl- ri", ancak gerçek dünyadaki sýnýf mazsa, reformistler müdahale mücadelesinin en genel çerçeveeder ve her þeyin "normale" dön- si içinde anlaþýlabilir. mesi için tartýþabilirler. Heg em ony a 1921'de yaptýklarý da buydu. He gemonya egemen sýnýfýn Ýþgal sýrasýnda oturan iþçileri na sýl yö nettiðine iliþkin bir kavpunduna getirip "devrim yapýp ram dýr. Grams ci kapitalist sýnýfýn yapmama" konusunda referandum yaptýlar. Sürpriz olmayan hem zor kullanma (polis, ordu ve bir þekilde oylar kaybedildi. Bir baský yoluyla) hem de rýza yoluyMilanlý iþçisinin o zaman yazdýðý la ( insanlarýn yönetici sýnýfýn gibi, "önce devrim olacak mý ol- dünyaya iliþkin fikirlerini kabul mayacak mý konusunda karar ve- eder hali) yönettiðini tar-


ri yaptýlar. Belediye binasýný boydan boya kaplayan pankartlarýnda þu slogan yazýyordu: "Calais; kapitalist küreselleþmeye direniþin baþkenti" Gramsci böylesi bir politik bilinç geliþiminden bahsediyordu. Ancak radikal fikirler sadece kendiliðinden militanlýkla sürdürülemez.. Ýþçilerin anlýk deneyimlerinin ötesine gidecek ve güvenilir bir alternatif sunacak bütünsel bir politik bakýþ açýsýna ihtiyaç var. Yeni Düzen gazetesi etrafýnda bir araya gelen grup, iþçi eylemlerinin ihtiyaç duyduðu bu politik Ýtalya 1920: Fabrika iþgalleri tutkalý saðlamak açýtýþýr. Özellikle Ýtalya'da, Katolik Ki- sýndan çok önemliydi. Burjuvazilisesi gibi sivil toplum kuruluþlarý nin kendi dünya görüþünü ifade yönetici sýnýfýn fikirlerini destekler eden entelektüelleri olduðu gibi iþve popüler hale getirirler. Gramsci, çi sýnýfý da kendi organik entelektüRus otokrasisinin devrimcilerin ellerine ihtiyaç duyuyordu. Bunlar önüne çýkardýðý bir kaç kaba saba dar, akademik anlamda entelektüengelle karþýlaþtýrýldýðýnda, Batýdaki eller deðil; net bir dünya kavrayýþýkapitalist devletlerin iktidarý elle- na sahip ve "dünyayý kavramak üzerinde tutabilmek için çok daha ge- re sürekli katkýda bulunan veya yeliþkin müttefikler yarattýklarýný gö- ni düþünme modelleri geliþtirerek rebiliyordu. deðiþtiren" herkes gibi çalýþan inHegemonya ayný zamanda iþçi sanlar olmalýydý. sýnýfýnýn iktidarý kazanmak için ne Gramsci iþçi sýnýfýnýn devrimci yapmak zorunda olduðuyla ilgiliy- partisinin bu "organik entelektüeldi. Ýþçi sýnýfýnýn çoðunluðunu sos- lerden" oluþmasý gerektiðini tartýþyalist fikirlere kazanma ihtiyacý ile tý. Ýþçi sýnýfý kendi farklý politik ifailgili. Bu strateji devlete karþý bü- desine ihtiyaç duyar. Parti iþçi sýnýtünsel bir savaþ olan "manevra sa- fýyla iki yönlü bir iliþkiye sahiptir. vaþýyla", farklý taktikleri gerektiren Partinin üyeleri "gerçek insanlarla, uzun dönemli savaþ olan "mevzi sa- özgün tarihsel iliþkiler içinde bivaþlarý" arasýndaki farký kavramaya çimlenen, özgün hisler, bakýþlar, dayalýdýr. Gramsci yenilgi zamanýn- dünyaya iliþkin bölük pörçük kavda yazdýðý için yazýlarýnda daha çok rayýþlarla" yan yana günlük mücaikincisiyle uðraþýyordu. Daha son- delenin en yoðun olduðu yerdedir. ralarý Gramsci'nin reformist yorum- Bu üyeler ayný zamanda bir particularý bu durumu devrimden vaz- nin birleþtirici organizasyonu içingeçme mazereti olarak kullandýlar. den kapitalist sýnýfýn manevralarýna Gramsci'nin hegemonya kavramý karþý durabilen "sürekli ikna edicikapitalizme karþý iþçi hareketinin ler"dir. güç kazanabilmesinin yolunu açýOnlarýn liderliði dayatýlmaz; kayor. Gösterdiði birinci þey, egemen zanýlýr ve mücadelenin ayrýlmaz bir fikirlerin hakimiyetinin ya da insan- parçasý olarak büyür. Gramsci kenlarýn her zaman olaylarý verili siste- diliðindenlik ve liderliðin diyalektik min çerçevesi içinde görmesinin bir süreç içinde nasýl bir araya gelkaçýnýlmaz olmadýðý, egemen sýný- diðini çok iyi bir þekilde ortaya kofýn fikirlerinin olduðu gibi kabul yuyor. Liderlik emirlerin pasif bir edilmediðidir. þekilde kabulleniþi deðildir; aksine Ýþçiler çeliþkili fikirlere sahiptir- "baþarýlacak yönergelerin bilinçli ler. Ýþçilerin bazý fikirleri toplumun ve açýk bir þekilde kabulüdür." bulunduðu durumu destekler, ama Gramsci'nin görüþlerinin bugünün ayný zamanda kendi deneyimlerin- sorularýyla önemli bir iliþkisi var. den gelen çeliþkili fikirleri de varBugün çok sayýda insan kapitadýr. Ýþçiler ait olduðu sektör veya iþ- lizmin acýmasýzlýðý konusunda anlayeri düzeyinde bile olsa sistemle þýyor ancak nasýl karþý duracaðý ve mücadeleye giriþtiðinde toplumda- yerine ne koyacaðý konusuyla uðraki çeliþki açýða çýkar. Bir sýnýf ola- þýp duruyor. 2001'de hareketin görak kendi durumlarýnýn farkýna va- rüntüsü Gramsci'nin zamanýndan rýr ve genel fikirlerin çoðuna karþý farklý. Ýþçiler 1920'lerde hayal bile çýkarlar. edilemeyecek yeteneklere sahip. Örneðin, 1968'de Fransa'daki Kadýnlar iþçi sýnýfýnýn parçasý. Kübüyük genel grevde iþçiler fabrika- resel kapitalizm o zamana göre çok larýný iþgal ettiler. Ayný zamanda daha uzak noktalara ulaþmýþ dupolitika, sanat ve demokrasi tartýþ- rumda. Ama 1920'lerde tartýþýlan mak üzere kitlesel toplantýlar yap- konularýn aynýsý (devrim nasýl baþmak için Paris'deki tiyatrolarýn latýlýr, nasýl güçlendirilir, öncelikler kontrolünü kendi ellerine aldýlar. neler ve devrimin yönü) yeniden "Her þey mümkün" diyen bir duvar gündeme gelecek. Antonio Gramsyazýsý bu durumu iyi ifade ediyor- ci'nin Cenova'yla birlikte hatýrlandu. 1968'e göre çok daha küçük masý gereken önemli katkýlarý var. ölçekte benzer bir süreç, bugün yaþanýyor. Büyük þirketlere karþý mü- Marnie Holborow’un Ýrlanda'daki cadele eden iþçiler bir sýnýf olarak Sosyalist Ýþçi Partisi'nin (Socialist genel çýkarlarýný görmeye baþladýWorkers Party) iki ayda bir lar. Örneðin, Nisan ayýnda Danone çýkardýðý Resistance (Direniþ) adlý þirketi Fransa çapýnda 1800 iþçiyi derginin Temmuz 2001 sayýsýnda iþten atmaya karar verdiðinde Calayayýmlanan bu yazýsý Güneþ is'de çalýþan iþçiler büyük bir gösteYýldýrým tarafýndan çevrildi.

C E N OV A İZLENİMLER İ

antikapitalist

Sayfa 11

ya istiyorum. Bu, hareketin uluslararasý düzeyde yeniden ortaya çýkýþýnýn baþlangýcý. Geri çekilme bitti" diyordu.. Çoðunluðu hükümete karþý henüz grevden çýkmýþ metal iþçileriydi. Ýtalyan Öðrenci Eylemi grubu "Dünyanýn öðrencileri birleþti" yazýlý pankart taþýyordu. Öðrenciler Ýtalyanca "Kýzýl Bayrak"- "Bandiera Rossa" þarkýsýný söylemeye baþladýðýnda FIOM iþçileri büyük bir haykýrýþla birlikte, yumruklarýný havaya kaldýrdýlar. K ü re s e l d i r e n i þ i n S e a t t l e Onlar da þarkýya katýldý ve iki grup tüm kalpleriyle birlikte þarký söyleyerek yürüdüler. s o n r a s ý e n bü y ü k a d ý m ý Cenova'da, daha büyük bir katýlýmla, Avrupa'nýn Carlini Stadyumu Sosyal Forum tarafýndan gösteriSeattle'ý yaþandý. Ýtalyan polisi mültecilerle dayanýþ- cilerin konaklamasý için kullanýldý. "Beyaz Tulumlumak üzere yapýlan gösteriye 60.000 kiþinin katýldýðý- lar" orada kaldýðý için medyanýn dikkatini çeken yerný bildirdi. Cenova Sosyal Forum Cuma günü yapýlan di. Ancak Carlini de kalan çok sayýda insan "hepimiz doðrudan eyleme 50.000 kiþinin katýldýðýný söyler- beyaz tulumlular deðiliz" diyerek farklýlýklarýný ifade ken, Ýtalyan basýný Cumartesi kitlesel eyleme katýlan- etmeye çalýþýyorlardý. Yunanistan Komünist Partisi'nden büyük bir delelarýnýn sayýsýný 300.000 olarak bildirdi. gas yon sloganlarla ve kýrmýzý bayraklar sallayarak onPolisin vahþiliði G8 ve Berlusconi'yi savunma pozisyonuna iterken, gelecek sefer G8'in Kanada daðlarýn- larýn yanlarýndan geçerken Carlini'de kalan gençler da daha küçük bir toplantý için bir araya gelme kara- ýslýk çalýyor, baðýrarak alkýþlýyorlardý. Ýki grup birlikrý göstericilerin kazandýðý bir zafer olarak görülüyor.. te yürüdü. G8 gelecek toplantýsý için Kanada'nýn en izole kö- Yürüyüþçülerin çoðu bir önceki gün 23 yaþýndaki þesine kaçarken, Dünya Ticaret örgütü Katar'a kaçý- Carlo'nun öldürülmesini protesto eden siyah kolluk takýyordu. Ýtalya'nýn her tarafýndan gelmiþ gösterinin yor. Cenova eyleminden bir hafta önce Fransa'da yapý- örgütleyicisi sosyal forumun pankartlarý vardý. lan bir kamu oyu yoklamasýnda insanlarýn yüzde 60'ý Aralarýnda Londra UNÝSON sendikasýndan ve Ýsküreselleþme karþýtý hareketin hedeflerini olumlu koçya'nýn Dundee Sendikalar Konseyi'nden Ýskoç etekli bir delegasyon da vardý. bulduklarýný ifade ettiler. Yine ayný zamanda Yunanistan'da yapýlan kamu Legambiente'den yüzlerce kiþi gelmiþti. Liliput çevoyu yoklamasýna göre insanlarýn yüzde 54'ü Ceno- re hareketi oradaydý. Rifondazione'den binlerce kiþi va'daki gösterileri olumlu buluyor sadece yüzde 10'u ve Ýtalyan Komünist Partisi oradaydý. Müthiþ bir enternasyonal birlik vardý. Fransa'dan SUD sendikacýlakarþý çýkýyor. Bir sonraki Avrupa Anti- Kapitalist protestosu 13 rý ve Yunanistan'dan telekom iþçileri vardý. Yunanistan'dan Piraeus Ýþçi Merkezi, Yunanistan belediye iþAralýk'ta Brüksel'de Belçika sendikalarý gelecek Avrupa zirvesine güçlü çileri "Kapitalizme hayýr" pankartýyla oradaydý. Atina bir þekilde hazýrlanýyorlar. Avrupa zirvesi 13 Aralýk hastane doktorlarý da vardý. Perþembe günü baþlayacak. Belçika Avrupa Birliði Balkan Sosyalist Merkezi "Devrimi Küreselleþtir" Baþkanlýðý'ný yapýyor. Büyük FGTB federasyonu pankartý taþýyordu. Dünya Vahþi Hayvanlarý Koruma Fonu delegasyonu bayraklarý pandalarla dolu bir þe25.000 üyesini sokaklara çýkarmayý planlýyor. kilde yürüyordu. Moskova'dan Karin, "Rusya ve UkKi t l ese l Eyl e m rayna'dan 50 kiþi buradayýz. Rusya'nýn baþka bir yüMedya görmezlikten geldi ama cumartesi Ceno- zünü göstermek için buraya geldik. Putin'in bizi temva'da gerçekleþen 300.000 kiþilik yürüyüþ müthiþti. sil etmediðini göstermek istiyoruz. Ekonominin libe1999'da Seattle'da gerçekleþen protestolarýn 5 katý ralizasyonu korkunç sonuçlar doðurdu" diyordu. daha büyüktü. Yürüyüþ medyanýn tarif etmeye çalýþ- Ýngiltere'den Direniþi Küreselleþtir treniyle gelen týðý gibi bir "anarþist gezginciler eylemi" deðildi. Kit- yüzlerce kiþi vardý. Fransýz hükümetinin baskýsýyla lesel ve çoðunluðu Ýtalyanlardan oluþan birleþik bir tren iptal edilmiþti ancak Fransýz demiryolu sendikaeylemdi. larýnýn protestolarý trenin kalkmasýný saðladý. G8'e karþý yapýlan protestolarý organize eden Ceno- Avrupa ve dýþýndan gelen binlerce Uluslararasý Sosva Sosyal Forumu'nun pankartý en öndeydi. Fran- yalist Akým üyesi birlikte yürüdüler. sa'da iþleri için mücadele Danone iþçilerinin pankar- Polisin yoðun saldýrýsý sonucu yürüyüþün tümü son tý da oradaydý. Pankartlatoplanma yerine ulaþamarýnda "Dünyamýzý kurtaradý. Ancak ulaþanlar CenoC e n o v a ' n ý n d i r e n i þ t a ri h i lým, Neo-liberalizme geçit va'da yaþayanlarýn gösteriDün ya mý zý sa tý lý ða çý kar tan G8 Zir ve si ne kar þý yok, Kar deðil insan, baþcilere desteðini görebildika bir dünya mümkün" gösterilere tanýk olan Cenova kenti için "direniþ" ler. hiç de yabancý deðil. Ýtalya'nýn Nazi iþgalinden sloganý yazýlýydý. Cenovalýlar balkonlarýnkurtuluþunda önemli bir rol oynayan Cenova'da Saatlerce süren yürüyüþdan el sallýyor, yumruklarýOcak 1944'de Alman askerlerin sekiz politik mahte Fransa, Ýtalya, Norveç kumu öldürmesi üzerine yaygýn bir grev dalgasý ný kaldýrýyorlardý. Yaþlý bir ve Tunus ATTAC grupla- kent yaþamýný felç etti. Nazilerin saldýrýya geçme- kadýn kýzýl bir eþarp sallýrýnda finans sermayenin si ve kitlesel tutuklamalara gitmesi karsýsýnda bin- yordu. Diðerleri kovalarý vergilendirilmesini iste- lerce Cenovalý iþçi ve partizan hükümet binalarýný suyla doldurup, göstericiyen insanlar vardý. iþgal edip 15 bin Nazi askerini rehin aldý. Alman lerin duþ almasýný ve su içFransa'dan Fabien Thi- komutanlar teslim oldu ve kent Nazilerin elinden mesini saðlýyordu. erry, "Buraya geldim, çün- kurtarýldý. Milano ve Turin'in de Nazi iþgaline kar- Rifondazione Sekreteri kü bütün dünyada gerçek- þý ayaklanmasý üzerine Kuzey Ýtalya tümüyle kur- Fausto Bertinotte, Cenoleþen sosyal ve ekonomik tarýldý. 1948'de ise Ýtalyan Komünist Partisi lideri va'daki olaylarý þöyle özetmücadeleler birbiriyle iliþ- Palmiro Togliatti'nin baþarýsýz bir suikasta maruz liyordu: "Bir gencin ölüm kili. Bugün burada müm- kalmasý üzerine Ýtalya'da yüzbinlerce iþçi ayaða trajedisi ve gösteriler sýrakün olabildiðince büyük kalktý. Cenova'daki militanlýk daha da güçlüydü. sýndaki çatýþmalar hareket olmak istiyoruz" diyordu. 48 saatlik genel greve polisin saldýrmasý kent hakkýndaki bir gerçeðin Borç karþýtý göstericiler merkezinde çatýþmalara neden oldu. Polis ve hü- üstünü örtmemeli. Bu "cancella il debito-borçlarý kümet yetkilileri kentten kaçtýlar, kent Cenova 200-300 bin insan, yeni iptal edin" yazýlý pankart- halkýnýn eline geçti. 1960'lara gelince hükümette- bir kuþaðýn giriþi, politik lar taþýyordu.Yeþiller bay- ki Hýristiyan Demokrat lider Fernando Tamborni, ve kültürel olarak çok büMussolini'nin devamcýsý olan faþist parti MSI'nin yük bir öneme sahip. Ýktiraklarla yürüdüler. Fakat, son derece önem- desteði ile iktidarýný sürdürüyordu. MSI 1960 par- dardakiler harekete tali bir þey iþçilerin de orada ti kongresini Cenova'da yapacaðýný açýklayýnca hammül edemeyeceklerikent kitlesel gösterilere tanýk oldu. Onbinlerce ni gösterdiler. Daðýtmaya, olmasýydý. Cenovalý kent merkezinde barikatlar kurarak Cenova yürüyüþü iþçiler, suçu hareketin üzerine atçevreciler, öðrenciler ve MSI'ýn planlarýný çöpe attý. Altý göstericinin polis maya ve bölünmeleri prohareketi ileriye götüren tarafýndan vurularak öldürülmesi üzerine CGIL vake etmeye çalýþýyorlar. aktivistler arasýndaki bir- sendika konfederasyonu genel grev çaðrýsý yaptý Ancak bugün yüzde 80, ve vur emrini veren vali Carlo Emanuele Basile'yi 30 yaþýn altýndaydý. Ayný likteliði gösteriyordu. FIOM sendikasýndan istifaya zorladý. 1990'larda ise uzun sureli ýrkçýlýk ruhu geçen haftalarda gerkarþýtý bir kampanya Cenova'daki faþistlere binlerce metal iþçisinin çekleþen metal iþçilerinin önem li mevziler kaybettirdi. Liman isçilerinin müdelegasyonu vardý. FIgrevinde de gördük. Yeni ca de le si de Ce no va di re niþ ta ri hin de ye ri ni al dý. OM'lu iþçiler kýmýzý þapka bir kuþak yükseliyor ve bu ve bayraklarýyla kollarý birkuþak daðýtýlamayacak. birine kenetlenmiþ bir þekilde birlikte yürüdüler. Baskýlara, G8'e, küreselleþmeye ve hükümete karþý Fiat'dan ve Ýtalya'nýn tüm diðer fabrikalarýndan mi- durmayý býrakmayacak. Bu hareket alternatif bir sol litan iþçiler yan yana yürüyordu. için gücünü sunabilir." Yürüyüþteki bir FIOM üyesi "Biz neo-liberalizme Fransýz aktivist José Bové, eylemler sýrasýnda "Bu karþýyýz. Biz iþten çýkartmalara, ücret kesintilerine ve hareket hem zengin hem de yoksul ülkelerde artýk sendikacýlar olarak haklarýmýza yönelik saldýrýlara durdurulamaz. Henüz daha bir þey görmedik" diyorkarþýyýz. Ama biz ayný zamanda herkes için barýþ, du. adalet, insan haklarý istiyoruz. Biz bugün gençlerle George Monbiot, Cenova sonrasý Ýngiliz Guardian ve sisteme karþý olan herkesle birleþiyoruz" diyordu. Gazetesi'nde "Bizimki dünya tarihinin sayýsal olarak CIGIL sendika federasyonunun Bologna, Brianza en büyük hareketi. Geçen 50 yýlda hiç olmadýðý kave daha birçok yerinden pankartlar vardý. dar ilerici, demokratik bir deðiþimi gerçekleþtirmek Ýtalyan COBAS ve BAS sendikalarýnýn sol kanadýnýn için iyi olanaklar var." diye yazýyordu delegasyonlarý vardý. Bir COBAS üyesi olan Flavio, Cenova'da 300.000 kiþinin sloganý "Baþka bir dün"1000 kiþilik özel bir trenle Brescia'dan geldim. Bura- ya mümkün"dü. Görevimiz bunu hayata geçirebildayým, çünkü kapitalizme karþýyým, sosyalist bir dün- mek.


Yıl 1 Sayı 9

Ağustos 2001

SAVAŞ DEĞİL BARIŞ SİLAH DEĞİL FABRİKA OHAL DEĞİL DEMOKRASİ KURŞUN DEĞİL SAYGI İŞKENCE DEĞİL HİZMET ULUSAL DEĞİL; SOSYAL

19 Temmuz 1987'de baþlayan OHAL (Olaðanüstü Hal) uygulamasý Diyarbakýr, Hakkari, Þýrnak ve Tunceli'de devam ediyor. 15 yýllýk OHAL sürecinde bölgede çýkan çatýþmalarda yaklaþýk 33 bin kiþi yaþamýný yitirdi. 1305 kiþi failimeçhul cinayetlerle öldürüldü. Silahlý saldýrý ve mayýnlar ile diðer olaylarda 660 çocuk, 803 kadýn ve 4 bin 17 erkek yaralandý. Bölgede yürütülen savaþ için devlet 100 milyar dolardan fazla harcama yaptý. Resmi verilere göre, bu dönemde bölge kýrsalýndan 692'si köy olmak üzere toplam 3 bin 92 yerleþim bölgesi boþaltýldý ve göçe zorlanan insanlar iþsizlik ve sefalet içinde yaþamaya terk edildi. Bölgede çalýþan kamu emekçilerine yönelik sürgünler ise cabasý. Sendikalarýn verilerine

in s de an h m a mü okr klar ca asi ý ve d e iç le y in e

Ýnsan Haklarý Heyeti'nin Þýrnak / Beytüþþebap'taki göç ve gýda ambargosuna iliþkin araþtýrma ve incelemesi:

göre, 1991 yýlýnda öðretmen Musa Farisaoðullarý ile baþlayan sürgünlerin sayýsý 500'ü aþtý. Sadece Diyarbakýr'da 275 sürgün yaþandý.

B İR "G ÜVE NLİK" OPER ASY ONUN K ISA Ö YK ÜSÜ:

YER: KONYA AKKÝSE BELDESÝ TARÝH: 10 AÐUSTOS 2001 "Saat 21:30 civarýnda beldeye Ahýrlý Ýlçesi Jandarma Karakol Komutaný Astsubay Üstçavuþ Recep KARABACAK ve bir uzman çavuþ komutasýnda bir araba (20 kadar) asker gelir. Belde meydanýnda bulunan 3 kahvehaneden ikisinde kimlik kontrolü yaptýktan sonra, askere çaðrý pusulasý alan yaklaþýk 120 asker adayýnýn veda eðlencelerinin yapýldýðý kahvehanede kimlik kontrolü yapar. Ýki asker adayý tarladan geldiklerini, sadece üzerlerinde askerliðe çaðrý pusulalarýnýn bulunduðunu söylerler. Bunlarý kimlik olarak kabul etmediðini galiz ve aðza alýnmayacak küfürlerle ifade eden komutan, kimliði olmayan iki genci götürmek ister. Kahvehanedekiler buna gerek olmadýðýný arkadaþlarýný tanýdýklarýný ve herhangi bir vukuatýn olmadýðýný söyleyerek arkadaþlarýný vermek istemezler. Daha önce ayný þekilde gözaltýna alýnanlara yapýlan iþkenceler nedeniyle belde halký gençleri vermek istemez. Ýki genci götüremeyen jandarmalar arabayý kalabalýðýn üzerine sürer ve bir daha geleceðiz diyerek ve küfürler ederek beldeyi terk eder. Bu olaylar sýrasýnda 4-5 kiþi jandarmalar tarafýndan dipçiklenir ve dövülür. Yaklaþýk bir saat kadar sonra Konya Ýl Jandarma Alay Komutanlýðýndan yardým isteyen Karakol Komutaný, Yalýhüyük ve Bozkýr jandarma birliklerinden alýnan destekle 8 araba ve yaklaþýk 80 askerle beldenin araba ile bile geçilemeyen bir yerinden beldeye

350.000 TL

yeniden döner. Bu sefer askerlerin baþýnda sivil elbiseli olarak Ýlçe Jandarma Bölük Komutaný Astsubay Kýdemli Üstçavuþ Ali ÇALIÞKAN yer alýr. Halký beldenin meydanýna dipçik darbeleriyle ve hakaretlerle toplarlar. Bu arada da devamlý etrafa ateþ açýlýr. Kendinden geçmiþ bir þekilde baðýrýp çaðýran, halka küfürler eden ve bir elinde tabanca ve bir elinde otomatik tüfekle etrafa ateþ eden Jandarma Astsubay Ali ÇALIÞKAN, gerek Belediye Baþkaný Abdullah KAYAALP, gerek beldenin ileri gelenlerinin uyarýlarýna kulak asmaz. Yaklaþýk olarak 20 dakika süresince bir kýsým askerler havaya ateþ eder, bir kýsým askerler ise suç delili olan mermi kovanlarýný toplar. Çevredeki cami, evler ve belediye binasýnda kurþun izleri sayýlýr. Resmi rakamlarda 920 olan mermi sayýsý aslýnda binlerle ifade edilebilir. 20 dakika süren yaylým ateþi sonucunda askere "araç bin" emri veren Ýlçe Jandarma Bölük Komutaný Ali ÇALIÞKAN, asker bindikten sonra halkýn arasýndan etrafa ateþ ederek araçlara doðru yürür. Bu ateþ sýrasýnda Yusuf GÜLTEKÝN (öldürülenin amcasý) sivil elbiseli Jandarma Astsubay Ali ÇALIÞKAN'ýn bir kiþiyi öldürüp 4 kiþiyi yaraladýðýný görür. Hasan GÜLTEKÝN olay yerinde, karnýndan aldýðý tek kurþun yarasý sonucu ölür. Daha sonra jandarmalar olay mahallini terk eder." Mazlumder inceleme raporu özetidir.

Þýrnak ili Beytüþþebap ilçesine baðlý Aþat (15 hane) ve Ortaklý (30 Hane) köylerinin 20 Temmuz 2001 günü boþaltýlmasý, ayný ilçeye baðlý Ilýcak (70-80 hane), Daðaltý (40-50 hane), Hisarkapý (12 hane) Köylerine gýda ambargosunun uygulanmasý, köye giriþ ve çýkýþlarýn yasaklanmasý, söz konusu köylerin boþaltýlma tehdidi ile karþý karþýya olmasýyla, iþkence konulu baþvuru ve iddialarý araþtýrmak üzere Ýnsan Haklarý Heyeti 08.08 2001 tarihinde baþlayan ve iki gün süren araþtýrma ve incelemelerini tamamlamýþtýr. Ýnsan Haklarý Heyeti'nin incelemeleri sýrasýnda tanýk olduðu manzara tüyler ürperticidir. Boþaltýlan Aþat ve Ortaklý köyü yerleþimcileri Beytüþþebap ilçesi kenarýnda çadýrlara yerleþmiþlerdir. Toplam 80 çadýrdan oluþan göçzedelerin 600-700 kiþilik nüfusunun çoðunluðu çocuk, kadýn ve yaþlýlardan oluþmaktadýr. Bu insanlarýn tamamý yokluk, yoksunluk ve kaygý verici bir belirsizlik içerisinde yaþamaktadýrlar.Görüþtüðümüz göçzedelerin tamamý derin bir korku ve travmayý en üst düzeyde yaþamaktadýrlar. Tarým, arýcýlýk ve hayvancýlýkla geçimlerini saðlayan göçzedeler, göçün yaþandýðý 20 Temmuz 2001 gününden bu güne yaklaþýk 600 küçükbaþ hayvanlarýnýn telef olmasý, köylerinde býraktýklarý arýlarýna gerekli bakýmýn yapýlamamasý nedeniyle yok olmasý, bað ve bahçelerine bakým yapma olanaklarýnýn ortadan kaldýrýlmasý nedeniyle tüm ekonomik kaynaklarýný yitirmiþlerdir. Halkýn, üretim damarlarý kesilmiþ durumdadýr. Ilýcak, Daðaltý ve Hisarkapý köylerine uygulandýðý söylenen gýda ambargosuyla ilgili incelemelerini Ilýcak köyünde sürdüren Heyetimiz, Ilýcak sakinlerinin yaþamlarýna dair korku ve kaygý olduklarýna tanýklýk etmiþtir. Gýda ambargosu uygulamasýnýn köy yolu üzerindeki "kontrol noktasý yapýsý ve barikatlarýný" bizzat gören Heyetimize, yerleþimciler, heyetin geleceði haberinden dolayý sadece o gün için kontrol noktasýnda görevli askerler ve korucularýn çekildiðini belirtmiþlerdir. Ilýcak köyü yerleþimcileri son günlerde gýda ambargosunun biraz yumuþadýðýný, almak istedikleri gýda maddesinin listesinin Ýlçe Jandarma Komutanlýðýna verildikten sonra listede onaylanan ve nüfus sayýsýna göre de miktarý belirlenen yiyecek maddelerini alabildiklerini belirtmektedirler. Ýnsan Haklarý Heyeti üyelerinin ge-

rek çadýr kentte yaþayan, boþaltýlan köy yerleþimcileri ile gýda ambargosu uygulanan köy yerleþimcileri ile yaptýklarý görüþmelerde, heyetle konuþan tüm þahýslar" Temmuz ayý içerisinde kýrsal kesimlerde sürdürülen operasyonlar sýrasýnda bazý askerlerin yaþamlarýný yitirmesine ve yaralanmalarýna sebep olan mayýn patlamasý ile kendi köylerinin ilgisinin olmadýðýný, mayýnýn çok önceden yerleþtirilmiþ olabileceðini, olay yerinin kimi köylerinden 2025, kimi köylerinden ise 40 km. uzakta olduðunu" ifade etmiþlerdir. Olay sonrasý gözaltýna alýnan ve büyük kýsmý tutuklanan yakýnlarýna çok aðýr iþkenceler yapýldýðýný, sürekli tehdit edildiklerini, korucu silahlarýna el konulduðunu anlatmýþlardýr. Mayýn patlamasý olayý ile ilgili olarak tutuklanan Cafer ASLAN'ýn olaydan bir ay önce askerlikten terhis olup köye geldiði yakýnlarý tarafýndan heyetimize aktarýlmýþtýr Ýnsan Haklarý Heyeti, göç ettikleri günden bu yana hiçbir saðlýk hizmeti görmeyen ve son derece saðlýksýz bir ortamda yaþamlarýný sürdürmeye çalýþan göçzedelerin çadýr kent yerleþimcilerinin, salgýn hastalýklar dahil çok ciddi saðlýk sorunlarý tehdidi ile kaþý karþýya olduklarýný gözlemiþ ve bundan duyduðu kaygýya dikkat çekmektedir. Ýnsan Haklarý Heyetinin, köy boþaltma ve gýda ambargosu uygulamalarýnýn gerçek olduðunu gözlemlemiþ, gözaltýna alýnanlarýn iþkence gördüklerine iliþkin anlatýmlara tanýklýk etmiþtir. Gerek köy boþalt ma, gerekse gýda ambargosunun maðduru olan bütün köy sakinleri büyük bir insanlýk dramý yaþamaktadýrlar. Bu uygulamalarýn sorumlularý korunduðu ve gizlendiði müddetçe orada yaþayan bütün yurttaþlarýmýz ciddi bir risk altýndadýrlar. Heyetimizin hazýrlamakta olduðu geniþ kapsamlý rapor, görsel materyallerle birlikte kamuoyuna ve ilgililere duyurulacaktýr. Heyetimizin tanýk olduðu insanlýk dýþý bu uygulamalar derhal durdurulmalýdýr. Hükümeti, insan haklarýnýn evrensel deðerlerine ve hukuka aykýrý bu çaðdýþý uygulamalara son vermeye davet ediyoruz. Halkýn maðduriyeti giderilinceye kadar olayýn sürekli takipçisi olacaðýmýzýn bilinmesini istiyoruz. Basýný, kamuoyunu ve duyarlý tüm çevreleri de bu uygulama ve insanlýk dramý karþýsýnda duyarlý olmaya çaðýrýyoruz.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.