Ezilenlerin kurtuluþu için
ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ
YIL: 1
SAYI: 7
1 AÐUSTOS 1999
ÝÇÝNDEKÝLER: BARIÞ ÝÇÝN MÜCADELEYE!
SINIF NEDÝR?
Say fa 8
E C E VÝ T : K Ý M Ý N HAS TAB AK I CI SI ? S a yf a 3
Ayrýmsýz genel af! Say fa 6
S ay fa 6
GREVLER BÝR OKULDUR
BÝRLEÞÝK MÜCADELENÝN GÜCÜ
Say fa 7
S a yf a 4 ,5
150.000 TL
PATRONA, RANTÝYERE, MÝLLETVEKÝLÝNE, GENERALE VAR DA
BÝZE YOK MU?
FAÝZDEN KES EMEKÇÝYE VER SSK ve Emekli Sandýðý’nýn devlete büyük yük olduðu söyleniyor. Sosyal güvenlik kuruluþlarýnýn toplam açýðý bu yýlýn ilk 6 ayýnda sadece 1.2 katrilyon lira oldu. Ayný dönemde 5 katrilyon liralýk iç borç faiz ödemesi yapýldý. SSK’yý “yük” olarak görenler neden rantiyeri “yük” olarak görmüyorlar? 1999’un ilk yarýsýnda bütçe açýðý 4.9 katrilyon lira, faiz ödemesi 5 katrilyon lira. Açýðýn nedeni ortada deðil mi. Bu devletin kendi çalýþanlarý için yaptýðý harcamanýn 6 aylýktoplamý 3 katrilyon lira. Yani
kamu çalýþanlarýna hiç para verilmese yine bütçe açýðý var. Dünya ortalamasýna bakýldýðýnda Türkiyeli iþçiler her yýlýn 188 günü gelir vergisini ödemek için çalýþýyor. Yunanistanlý bir iþçi için ise bu süre sadece 4 gün. Türkiye’de bir iþçinin ortalama ömrü 67, Yunanistan’da ise 78. Herþeyden önemlisi bizi mezarda emekliliðe mahkum etmek isteyen milletvekilleri kendilerine yine kýyak geçiyor. Bu da yetmezmiþ gibi generallerin “bizi de dýþýnda tutun emrini tartýþmasýz yerine getiriyorlar.
S ÝLA H A D E ÐÝL E M E KÇ ÝY E HA RC A Ekonominin ranta baðýmlý hale gelmesinin en önemli nedeni askeri harcamalar. Silahlanmaya milyarlarca dolar aktaran Türkiye, son yýlllarda dünyada en çok silah satýn alan üçüncü ülke. En büyük 500 sanayi kuruluþu içinde savunma sektörüne çalýþan þirketler dikkat çekiyor. Mersedes Benz, Uzel Makina, Aselsan, MKE Fiþeksan, MKE Mühimatsan, STFA, Otokar, TAI, Tusaþ, FNSS Savunma, MAN, Hema bunlardan bazýlarý. Prof. Dr. Oðuz Oyan ve Doç. Dr. Aziz Konukman tarafýndan yapýlan araþtýrmanýn sonuçlarýna göre 1990’da sosyal nitelikli kamu harcamalarýnýn milli gelir içindeki payý %25.5 iken bu yýlýn
programýnda yüzde 15.4 öngörülüyor. Böylece son dokuz yýlda sosyal harcamalar yüzde 39.6 oranýnda düþmüþ oluyor. Emniyet, savunma ve adalet harcamalarýnýn toplamýndan oluþan güvenlik harcamalarý 1990’da yüzde 37.4 olan milli gelir içindeki oraný 1999 programýnda yüzde 40.7 olarak öngörülüyor. Yani Türkiye’de üretilen her 100 liranýn 40 lirasýndan fazlasý askeri amaçlar için kullanýlýyor. Devletin bütçe dýþýnda da savunma harcamalarýna çeþitli fonlardan, þans oyunlarýndan, içki ve sigara tüketiminden elde edilen gelirlerden önemli oranlarda aktarma yaptýðý düþünülürse bu pay daha da büyük miktara ulaþýyor.
Sayfa 2
Ýþçi Demokrasisi
1 Aðustos 1999
TEMEL ÝLKELERÝMÝZ YA BA RBA RL IK YA S OSYAL ÝZM Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir. Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk ve savaþlarýn nedeni küçük bir azýnlýðýn kâr hýrsýdýr. Kapitalizmde bütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kollektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. Ý Þ Ç Ý SI NI FI N I N K U R T U L UÞ U K EN DÝ E S ER Ý OL A C A K T I R Sosyalizm ancak iþçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir. Ýþçiler bunu ancak iþçi konseyleri aracýlýðýyla, aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr. RE F OR M DE Ð Ý L D EV RÝ M Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý patronlarý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez. Bu sistem ancak iþçilerin kitle eylemleriyle deðiþtirilebilir. Bir iþçi devrimi zorunludur. E N T E RN A SY ON AL Ý Z M Kapitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir. Ýþçilerin vataný yoktur. Bütün dünya iþçileri kardeþtir. Ýki farklý ülkenin iþçilerini karþý karþýya getirecek her þeye karþý çýkýlmalý, diðer ülkelerdeki iþçilerin mücadeleleri desteklenmelidir. T EK Ü LK E DE SO SY AL Ý Z M M ÜM K ÜN DE Ð Ý L DÝ R Rusya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa yaþayamaz. Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya’da devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928-29’daki karþý devrime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr. UL U S AL SO RU N Sosyalistler halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurlar. Ezenlerin milliyetçiliðine karþý mücadele edip, ezilenlerin kurtuluþ mücadelesini desteklerler. A ZI NL I K L A R Sosyalistler ezilen her türlü etnik, cinsel, dinsel azýnlýðýn mücadelesini destekler, onlarýn örgütlenme haklarýný savunurlar. C Ý NS Ý Y E T Ç Ý LÝ K Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir. Sosyalistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederler. D E VR ÝMCÝ PA R TÝ Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur. Bu parti, iþçilerin her mücadelesini destekleyip genelleþtirmeye, tek tek mücadeleleri birleþtirmeye çalýþýr. Sosyalistler iþçi sýnýfýnýn günlük mücadelesi içinde yer alýp en militan iþçileri sosyalizm ve partinin gerekliliði fikrine ikna ederek devrimci bir parti inþa edebilirler. P A R T Ý Ý Ç Ý D EM OK R AS Ý Sosyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur. Tartýþmanýn amacý dünyayý deðiþtirmektir. Bu da parti üyelerinin birlikte hareket etmesiyle gerçekleþebilir. Demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. DE V R Ý M C Ý GÖ R EV Bu fikirlere katýlan, böylesi bir partinin gerekliliðine inanan herkesi, Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi’ne katýlmaya çaðýrýyoruz.
Ezilenlerin kurtuluþu için ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Tarih: 1 Aðustos 1999 Sayý: 7 Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk / Sahibi: Tülay Koçak Yazý Ýþleri Sorumlusu: Türkan Uzun / Adres: Ambarlar Yolu, Beyazsaray Apt. 10/30, Sýhhiye Ankara Tel: (0312) 229 3257 Baský: Yön Matbaacýlýk
Ayrýmsýz ve genel af Kapitalist sistemin krizi derinleþtikçe, sýnýf çeliþkileri de keskinleþiyor. Yönetenler herzamankinden daha pervasýz ve yoðun saldýrýyor. Tüm muhalefet kesimleri ile birlikte ezilenleri sindirmeye ve yýldýrmaya çalýþýyorlar. Bunun için de hertürlü yöntemi uygulamaktan çekinmiyorlar. Sivillerin katliamýndan, gözaltýnda kayýplara, yargýsýz infazlara, iþkenceye, köy yakmalara varýncaya kadar bir çok insanlýk dýþý yönteme baþvuruyorlar. Bütün bunlara raðmen mücadelesini sürdüren, iþçi sýnýfýnýn militan öncüleri, devrimciler, yurtseverler baþta olmak üzere tüm muhalefet kesimlerinin maruz kaldýðý son durak ve yöntemlerden biri de cezaevine kapatýlmaktýr. “Asmayýp da besleyelim mi?” zihniyetin hüküm sürdüðü ülkede aslýnda bu bir son deðil ayrý ve yeni bir baþlangýçtýr. Ýnsanlarýn yýldýrýlmasý ve teslim alýnmasý söz konusudur. Özgürlükleri ellerinden alýnmýþ olmasý yetmiyor, sistem esir de almak istiyor. Adeta yalvarýp yakarýlmasý “ben yaptým, siz yapmayýn” diye aman dilenmesi amaçlanýyor. O yüzden cezaevleri zindan yöntemleriyle yönetilmektedir. Aslýnda cezaevindekiler sistemin ve devletin elindeki rehinelerdir. Hep öyle görülür, istediðinde onlarca insanýn kafasýný sudan sebeplerlerden dolayý parcalayýp öldürürler. Ve hiç unutmadan kýrýlan coplarýn paralarý devlet malýna zarar verdikleri için öldürülenlerin ailelerinden talep edilir. Ýþkence, insanlýk dýþý keyfi uygulamalar oradaki yaþamýn sýradan ve ayrýlmaz bir parcasýdýr. Son süreçte bunlarýn daha kolay yapýlabilmesi ve hayata geçirilebilmesi için baþta Eskiþehir tabutluðu olmak üzere hücre tipi cezaevlerinin yeniden açýlmasý isteniyor. Bizler bu insanlýk dýþý yöntemlere karþý direnenlerin ve mücadele verenlerin yanýnda olmalýyýz ve onlarla dayanýþmalýyýz. Ýçerde ve dýþarýda herkesin teslim alýnmaya çalýþýldýðý bir ortamda sessiz kalmak onaylamaktýr. Küçük suçlularýn içerde asýl ve büyük suçlularýn ise dýþarda olduklarý bir durumda cezaevleri bir sonuçtur, asýl önemli olan bu sonucu yaratan süreçler ve nedenlerdir. Bu da kapitalist sistemin kendisidir. Baklava çaldýklarý için dokuz sene ceza alýp içeriye atýlan o çocuklarý mý yargýlamalý, yoksa bunlarý sefalete mahkum edenler ve ülkedeki 15 milyon insanýn yoksulluk sýnýrý altýnda yaþamasýna sebep olanlarý mý? Kapitalist sistemin pislikleri var olduðu sürece suç ve suçlular hep olacaktýr. Marks, “adalet, bir toplumun ekonomik koþullarýnýn ve bu koþullarla belirlenmiþ kültürel geliþiminin üstünde olmaz” der. Cezaevi adý altýnda kanayan yaranýn çözümü Piþmanlýk Yasasý adý altýnda dayatýlmaya çalýþýlan onursuzlaþtýrma ve teslim almaya yönelik yöntemler deðildir. Bu yaranýn sarýlmasýndaki ilk adým koþulsuz ve ayrýmsýz genel aftýr.
Ý s met Þah
Ba r ý þ i ç i n S o sy a l i z m Ýnsanlarý bütünüyle sevmek bir ýrk, mezhep, kültür ayýrmaksýzýn özgürlüklerin verilmesiyle baþlar. Bu insanlarý anlamak, kiþiliðini tanýmak onlara ön yargýsýz ve art niyetsiz yaklaþýmla barýþ ve kardeþlik saðlanabilir. Sosyalizm barýþýn temel taþýdýr.
Al i B o z , A n tal y a
Ýran-Türkiye:
Yöneticiler hep ayný
Ýran hükümeti Türk uçaklarýnýn Ýran içlerindeki köyleri ve Piranþehir üssünü bombaladýðý iddiasýyla Türk Devleti’ni uyardý. Bu durumu Türk Dýþiþleri “Tahran iddialarýný tekrar gözden geçirmelidir” diye reddederken birkaç gün sonra sýnýrý geçen iki Türk askeri Ýran askerleri tarafýndan ele geçirildi. Ýki ülke yöneticileri arasýndaki gerginlik artarken Türk hükümeti, Ýran yöneticilerinin öðrenci hareketinin yarattýðý gündemi “dýþ düþman” propogandasý yaparak deðiþtirmeye çalýþtýðýný iddia etti. Ülke içindeki toplumsal muhalefeti zayýflatmak ve dikkatleri baþka yöne çekmek için Türk yönetici sýnýfýnýn sýkça kullandýðý bu yöntemi Ýran’lý yöneticilerin de kullanmasý hiç þaþýrtýcý deðil. Ýran’daki öðrenci olaylarýný “böyle baskýcý ve çaðdýþý bir rejimin uzun süre ayakta kalmasý beklenemezdi” diye yorumlayan Baþbakan Ecevit, Kürt sorunu hakkýnda yorum yapan her yabancýyý “içiþlerine müdahale etmekle” suçlayýp tehdit ettiðini hatýrlamak istemiyordu.
de “sýfýr” hata ile vurduðunu, operasyonun Kuzey Irak’a yapýldýðýný söylüyor. Türkiye’nin Kuzey Irak’ý sürekli bir savaþ alaný olarak kullanýyor olmasýný bir yana býrkýrsak, NATO da Sýrbistan’ý bombalarken sivil konvoyu vurduðunda benzer bir cevap verilmiþti. Arkada kalan 70 sivilin cesedi hata payýndaki “sýfýr”ýn ne anlama geldiðini gösteriyor.
Ýran ve Türkiye halklarý kardeþtir
Türkiye’de kiþi baþýna düþen savunma giderleri Ýran’ýn iki katý. Ýran’ý baskýcý bir sistem olarak deðerlendiren yöneticiler Samsun’da açýlan “çoçuk pazarý”ný unutuyorlar. Þeri ceza sistemini eleþtirirken son 15 yýlda dünyada en fazla hapishane açan ülke olduðunu, baský ve zulümleri, faili meçhulleri ya da bir yýl içinde sadece hapishanede infaz edilen 200 insaný görmezden geliyorlar. Medya taþlanan kadýnlarý göstererek Ýran’ýn ne kadar “kötü” bir ülke olduðunu kanýtlamaya çalýþýrken, Türkiye’de travestilerin polisin önünde ölesiye dövülmesini “normal” görüyor. Tahran’da mollarara karþý, Ankara’da S ýf ýr h a t a v e 7 0 s i v il c e s e t iþçi düþmanlarýna karþý yürüyenler kardeþÝran topraklarýnýn bombalanmasý ile il- tir. Bizlerin düþmaný hem Ýran’da hem de gili olarak Orgeneral Kývrýkoðlu böyle bir Türkiye’de karþýmýza dikilen yönetici sýnýfolayýn mümkün olamayacaðýný, atýþlarý bil- lardýr. gisayarlarýn yaptýðýný ve bu nedenle yüzÖ n d e r A l çi ç e k
6000 sosyalistin buluþmasý:
Her soru bir toplantý Geçtiðimiz ayýn sýcak ve boðucu günlerinde, Ýngiltere fokur fokur kaynýyordu. Bu geleneksel hareketlenme bizi de içine alýp binlerce insaný bir hafta süreyle koþturdu. Ýngiltere’deki Sosyalist Ýþçi Partisi’nin programladýðý Marksizm buluþmasý muhteþem organizasyonuyla koþtururken durdurdu da. Durdurup; nereye gidiyoruz? derken nerede olduðumuzu da saptadý. Aslýnda sorduðumuz sorular ve cevaplarýmýz birer toplantý konusuydu artýk. Þans eseri olmasa gerek, toplantýlarýn bir bölümü Londra Üniversitesi Öðrenci Sendikasý’nýn binasýnýn deðiþik katlarýnda yapýldý. Sendikanýn faaliyetleri ve dolayýsýyla döner sermayesi-
nin sýcaklýðý bir hayli þaþýrtýcýydý aslýnda. Özellikle Türkiye’deki üniversitesinde uslu uslu (!) okuyan, okutulan benim için. ‘Siyahlarýn Özgürlüðü’nden ‘Devrimci Partinin Ýnþaasý’na, ‘Ekonomik Kriz’den ‘Üçüncü Dünyanýn Borçlarý’na, ‘1949 Çin’inden, ‘Nato Emperyalizmi’ne, ‘Sürekli Devrim’den, ‘Yeni Sendikacýlýk’a, ‘Genel Grev’den ‘Kürt Sorunu’na, ‘Ýþçilerin Savaþ Karþýtý Hareketlerin’den, ‘Demokrasi’ye ‘Silah Ticareti’nden, ‘Ýspanya Ýç Savaþý’na, ‘1959 Küba’dan’, ‘Ýþçi Aristokrasisi’ne, ‘Doðanýn Diyalektiði’nden ‘Paris Komünü’ne, ‘Jazz ve Blues’dan ‘Brecht’e daha sayamadýðým bir çok konu, birbuçuk saatlik zaman dilim-
lerinde katýlýmcý yoldaþlar sayesinde yoðunca tartýþýldý. Eþ zamanlý toplantýlarý kaçýrma sorununu saymazsak buluþmanýn son günündeki zenginliðimiz politik konumumuzla orantýlýydý. Çünkü toplantýlarda da sýkça dile getirilen MiloseviçNato gerginliðindeki Türkiye’nin stratejik konumuna tümüyle duyarlýydýk. Kosovalýlarýn oradan oraya göç ettirilmeleri bize Kürtleri, Sýrbistan’a düþen bombalar da doðuda ki Türk uçaklarýný hatýrlatýyordu. Ve emperyalizmin ikiden fazla yüzü olduðunu… Bütün Ýþçi Demokrasisi okurlarýyla tartýþtýklarýmýzý paylaþmak dileðiyle.
H al e K ar g ý n , O D TÜ
1 Aðustos 1999
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 3
ECEVÝT: PATRONLARIN HASTABAKICISI Çi ð de m Ö z b a þ çacaðý, 30 milyar dolarýn ise zaten Ýþçi eylemlerinde öfke en çok kaçtýðý” tehdidinde bulunan patEcevit’e yöneliyor. Ýþçi düþmanlýronlara kýyak geçti. ðý ile suçlanan Ecevit parti gruBüyük sermayeyi de, Anadolu bunda “tevazuyu bir yana býrakasermayesi denilen orta ölçekli serrak þunu belirtmek isterim. Türk mayeyi de memnun eden bu ‘kýsiyasal yaþamýnda hiç kimse, iþçiyak paketi’ patron klüpleri tarayi benden daha çok düþündüðüfýndan büyük memnuniyetle karnü ileri süremez” diyerek iþçilerin þýlandý. gerçek dostu olduðunu iddia ediTürkiye Odalar ve Borsalar Biryordu. Ancak ayný zamanda “ekoliði (TOBB) Baþkaný Fuat Miras nomiyi darboðaza sürükleyebile“Hükümet ne istediysek yaptý, alcek eylemlere, iþçilerimizin itibar kýþlýyoruz. Hükümete teþekkür etetmeyeceklerine inanýyorum” dimekten baþka söyleyecek söz buyerek grev kýrýcýlýðý da yapýyordu. lamýyorum” diyor. Grev kýrýcý iþçi dostu! Halen emekçileri temsil ettiðini iddia eden DSP lideri Ecevit bugün faiz ödemelerini ve silahlanmayý öncelik eden ve bu yüzden batmakta olan devleti kurtarmaya Ancak hükümetin bu kýyaðý çalýþýyor. kü çük sermayedarlarý rahatlatmaÝþçiler sokaða çýkýp haklarýný dý. Þimdi de onlar grev tehditleri savununca da, “bugün sýkýntýyý savuruyorlar. Türkiye Esnaf ve Saköylüler çekiyor. Ama köylünün natkarlarý Konfederasyonu sesi çýkmýyor, grev tehdidinde (TESK) Baþ ka ný Derviþ Günday, bulunamýyorlar” diyerek diðer ör“sorunlarýmýza karþý ilgisizlik degütsüz kesimler gibi çenemizi kavam ederse kepenk ve kontak kapatýp oturmamýzý istiyor. patma dahil, her türlü demokratik Ecevit ve diðer sosyal demokhakkýmýzý kullanmak zorunda karat liderler ilk kez böyle davranlacaðýz. 20 milyonluk büyük bir mýyorlar. Ýktidara geldiklerinde kitlenin geleceðe dönük umutlarý veya iktidar ortaðý olduklarýnda kýrýldý” diyor. Günday, ekonomihep sermayedarlarýn ve kapitalizde ki daralma ve akaryakýta 7 ayda min hasta bakýcýsý oluyorlar. Ka13 kez zam gelmesi nedeniyle pepitalizmi iyileþtirmek, sermayeriþan olduklarýný ve her gün iþyeri darlarýn kâr oranlarýný ve rekabet kapatmalarý ile karþýlaþtýklarýný yeteneklerini tekrar canlandýrasöylüyor. bilmek için iþçi sýnýfýnýn kanýný Toprak sahibi köylüler ve küEcevit’in reformlarý hep patronlar için emiyorlar. çük burjuvazi ekonomik krizden Ancak bu kan emicilerden kurolum suz etkilenenler arasýnda. Ancak tulmak için hastabakýcýlara deðil mesý nýf sal ko numlarý kollektif mücadelezarkazýcýlara ihtiyacýmýz var. Bunun ye uygun olmadýðýndan, ortak mücaiçin de kapitalizmi tedavi etmek için dele deneyimlerinin çok zayýf olmabizden fedakarlýk isteyen Ecevit’e Ýstedikleri olmazsa ekonominin ta“git patronlardan fedekarlýk iste, bu mamen duracaðý tehdidi yapan pat- sýndan dolayý öfkeleri umutsuzluða bizim deðil onlarýn hastalýðý, faturayý ronlar hükümete istediklerini yaptýr- dönüþüyor. Kriz karþýsýnda umudu temsil ededa onlar ödesin” yanýtý vermeliyiz. Ýþ- dýlar. Hükümet, “mali milat ve nerebi le cek tek güç iþçi sýnýfý. Kendisine çi sýnýfýnýn baðýmsýz çýkarlarýný savu- den buldun” düzenlemelerinde geri sal dý rýlmasý karþýsýnda örgütlü gücüynan kendi partimizi inþa etmeliyiz. adým atýlmazsa “100 milyar dolarýn kale hemen sokaða çýkabilen iþçiler çev-
Küçük sermaye güçsüz ve öfkeli
Patronlarýn grev tehdidi iþe yaradý
Meral’in “kelle ve ihtilal” korkusu Hükümetin iþçilere çýkardýðý faturaya karþý öfke dalga dalga genel greve doðru yönelirken Türk-Ýþ lideri Bayram Meral hükümetle anlaþtý haberi geldi. Hükümetle pazarlýk yapan Bayram Meral’in arkasýnda 24 temmuz eyleminin kitlesel ve öfkeli gücü, bu güven üzerine yükselen bir saatlik genel grev hazýrlýðý vardý. Ancak Meral, ekonomiyi tümüyle felç edebilecek, hükümeti düþürebilecek bir potansiyel arkasýndayken grevden bir gün önce saldýrý paketinde uzlaþtý. Gazetecilerin “genel greve gidecek misiniz?” sorusuna Bayram Meral þu yanýtý veriyordu: “Genel grevin ne demek olduðunu biliyor musunuz? Genel greve bir kez çýkýnca sonuna kadar gitmen gerekir. Sonuç alamazsan kellen gider. Genel grev ihtilal demektir.” Bayram Meral, egemen sýnýfýn kararlýlýðý karþýsýnda milyonlarca iþçiyi “ihtilale” deðil “fedakarlýða” ikna etmeyi tercih etti. “Ýhtilal mi fedekarlýk mý” ikileminde tercihini “fedekarlýk”tan yana yapan Bayram Meral elbette fedakar-
relerine hemen iþsizleri, ev hanýmlarýný, çocuklarý, emeklileri toplayabiliyorlar. Büyük patronlara mücadelesiyle küçük burjuvaziye de liderlik yapabiliyor.
Patronlar parasýna güveniyor Patronlarýn, “paramý alýr baþka ülkelere giderim, uluslararasý fonlardan para alamazsýn” tehdidleri karþýsýnda hükümet hemen diz çöktü ve her türlü kýyaðý yaptý. Bu büyük kýyaktan faydalananlarýn sayýsý 30.000 kiþiyi geçmez Bu kadar az kiþi nasýl oluyorda hükümetin kararlarýný bu þekilde etkileyebiliyor? Bunun nedeni bu kesimin sahip olduðu ekonomik güç. Üretim araçlarýna sahip olmalarý. Neyin, ne kadar üretileceðine ve ne kadar biriktirileceðine karar veren pozisyonda olmalarý. Üretim araçlarýný kontrol edenler sistemin gerçek sahipleri. Dolayýsýyla sistemi yönetmeye çalýþan hükümetler bu küçük azýnlýkla iyi geçinmek, onlarla anlaþmak zorunda olduklarýný düþünürler.
Emekçiler neye güvenecek? Ancak bu tehdidlere pabuç býrakmayacak tek güç vardýr. Bu güç toplumda zenginliði üreten emekçilerdir. Patronlar iþçi sýnýfýna raðmen ne fabrikayý, ne de parayý bir yere taþýyabilirler. Fabrikalarda, bürolarda, bankalarda iþi yapanlar ‘üreten biziz, yöneten de biz olacaðýz, patronlara ihtiyacýmýz yok’ diyebildiðinde baþka bir dünyada yaþamamýz mümkün olacak. Ýþçilerin iktidarý alabilmesi için kendisine güvenmeye ihtiyacý var. Bu güven de ancak baþarýlý mücadelerle kazanýlabilir.
Yeni binyýla girerken NEDEN MARKSÝZM?
Marks ve Engels marksist teoriyi körü körüne ezberleyerek marksist olunacaðýný zannedenlerle sýksýk dalga geçip “bizim teorimiz bir dogma deðil, eylem kýlavulýkta bulunmayacak. Kemerleri sýka- zudur” der. Bu sözleriyle teorinin pratiðe geçirilmesicak olan, emeklilik hakkýný yitiren nin önemini anýmsatýrlar.
Bayram Meral deðil, milyonlarca iþçidir. Ýþyerleri kapatýlan, iþten atýlan, çocuklarýna bir gelecek sunmak için didinen Bayram Meral deðil bizleriz. Ýþyeri koþullarýndan uzak, saldýrý paketinin etkilerinden uzak, egemenlerle haþýr neþir yaþayan Meral bizim çýkarlarýmýzý tam anlamýyla savunamaz. Kendi baðýmsýz sýnýf çýkarlarýmýzý sendika bürokratlarý deðil, ancak bizler savunabiliriz. Biz iþyerlerimizde örgütlü ve sendikalarýmýzda karar verici olduðumuzda Bayram Meral patronlarýn deðil hep bizim dediðimizi yapmak zorunda kalýr. Türk- Ýþ liderliðinin aþaðýdan gelen öfke karþýsýnda bölünmesi ve Bayram Meral’in yaptýðý anlaþmayý çöpe atmasý gücümüzü gösteriyor. Gelecekte de sendika bürokratlarýnýn bize raðmen patronla anlaþma yapmalarýný istemiyorsak görevimiz iþyerlerimizde örgütlenmek, gerektiðinde sendika bürokrasisinden baðýmsýz taleplerimizi ifade edebilmektir. Sendikalarýmýzýn bürokratlarýn deðil, bizim olduðu bilinciyle ve iþçi iktidarý için mücadele etmeliyiz.
21. Yüzyýla Girerken Marksizim broþüründe teori ve pratik arasýndaki iliþki yalýn bir dille anlatýlmakta. Teorinin pratiðe nasýl geçirileceðinin ip uçlarýný çarpýcý örneklerle vermektedir. Yazýlarýn belkemiðini ise “Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþunun kendi eseri olacaðý”fikri oluþturuyor. Bu broþürdeTony Cliff’in yorumuyla gerçek marksist gelenek hakkýnda aklýnýza gelecek pek çok soruya cevap bulabilirsiniz. “Marksizm ve Ezilenler” baþlýðý altýnda dünyaya hangi gözle bakmak gerektiði anlatýlmaktadýr. Hepimizin ayný pis trenin yolcularý olduðumuz ve bizlerden daha kötü koþullarda yolculuk eden insanlarýn varlýðý anlatýlýr bu makalede. “Marksizm Hala Güncel mi?” baþlýðý altýnda stalinist rejimlerle aþaðýdan sosyalizm düþüncesi arasýndaki çeliþkiyi görmekteyiz. Tarihin Kleopatra’ya, Napolyon’a, Mustafa Kemal’e hatta Lenin’e maledilemiyeceðini algýlamaktayýz. “Faþizme Karþý Mücadele ve Anti-Faþist Birlik” baþlýðý altýnda ise Almanya’da Sosyal Demokrat Parti ve Komünist Partisi’nin oylarýnýn toplamýnýn Nazilerin oylarýndan daha fazla olmasýna raðmen iki ay sonra 30 Ocak 1933’de Hitler’in Baþbakan olabilmesinin sebepleri anlatýlmaktadýr. Ýþçi Demokrasisi Gazetesi satýcýlarý geçen bir buçuk ay boyunca Ankara’da gerçekleþen her eylemde, sokak ve kahve satýþýnda mücadele etmek isteyenlere rehber olabilecek nitelikdeki bu broþürü sattýlar. Ankara’da broþür basýldýktan sonraki ilk 45 günde 426 broþür satýldý. Kendine marksistim diyen herkesin bu broþürü okumasý gerekir. Ne zaman nasýl tavýr konacaðýný bilmek için Lenin’in de dediði gibi “teori gridir dostum, hayatýn ebedi aðacý ise yeþil.”
Ö zg ü r Ö r s o ð l u
1 Aðustos 1999
1 Aðustos 1999
Kýlavuzumuz 2 4 T e m m u z : kargalar olmasýn
Milyon kere direnmek için
Birleþik Mücadelenin Gücü
B e tü l G en ç
Bir kavga var. Bu kavga yönetici sýnýf ile iþçi sýnýfýnýn savaþý. Ve iþçileri sözde temsil eden sendikalar var. Bu sendikalarýn çoðu sahte veyahut satýlmýþ. Yol görünüyor aslýnda ama, klavuzlar karga olmasa… Evet gerçekten yol görünüyor. 24 Temmuz’da bunu birkez daha gördüm. Ýþçi sýnýfýnýn yükselen mücadelesinin genel greve dönüþmemesi için hiç bir sebep yok. Ama bazý kargalar genel grevi gerekli görmüyor. Kimisi için çok gerekli kimisi için de gerekli deðil. Bence burda tercih yapmamýz lazým ve benim tercihim çok gerekli olan iþ, ekmek, özgürlük. Yönetici sýnýf için de Bayram Meral gerekli. Bayram Meral için de koltuk gerekli. Hele bu koltuk Türk-Ýþ’i temsil eden bir koltuksa…Türk-iþ’i temsil ediyorsun ve Türk-Ýþ adýna devletin Okuyan Bakaný ile baþbaþa görüþüyorsun. Devletin Okuyan Bakaný seni ikna ediyor. Güzel... Peki sen iþçileri ikna edebildin mi? Veyahut ikna edebilmek için bir fikrin var mý? Örneðin emeklilik yaþý 58 ve 60, hadi pirim gün sayýsýnda sana göre bir baþarý var ama iþçi sýnýfý için deðiþen birþey yok. Çünkü Türkiye’de insanlarýn ortalama yaþam süresi 65-70 arasý. Sayýn Bayram Meral sanýrým burada sen þunu söylemek istiyorsun: “Bu dünya önemli deðil, önemli olan öbür dünya.” Yani imamýn kayýðý! Kusura bakma ama bu defa iþçi sýnýfý kayýða binmeyecek. Çünkü iþçi sýnýfý bu dünyada yaþýyor ve bu dünyayý deðiþtirmek istiyor ve kuracaðý bir dünya var. Ve bu da iþçi sýnýfýnýn genel çýkarlarýný savunan sosyalist bir dünya olacak. Çünkü bu dünyadan baþka bir dünya yok. Evet deðiþtireceðiz, çünkü iþçi sýnýfý emek sarf ediyor. Hiç kimse emeklemeden yürüyemez. Sen belki bebekliðinde altý ay emeklemiþsin ama iþçi sýnýfý tarih boyunca emek sarfediyor yani üretiyor. Peki nedir iþçi devleti; Marks’ýn deyimi ile emeðin kurtuluþunun siyasal biçimidir. Yani iþçi sýnýfý merkezi iktidarý devirecek ve diðer yandan da iþçilerin kendilerinin egemen olduðu siyasal gücü ellerinde merkezileþtiren, yeni bir devleti iþçi devletini yaratacaktýr. Ve bu yaþanýlabilir dünyada senin gibi altý ay emekliyerek yürüyenler olmayacak. Okuyan olacak ama yalan söyleyerek olmayacak. Neden olmayacak? Çünkü o dünyada çýkar çatýþmasý yok ve Okuyan’ýn yalanlarýný dinleyecek kimse yok. Tüm bunlar senin için hiç bir þey ifade etmeyebilir. Belki de bilmiyorsun ama iþçi sýnýfý þunu çok iyi biliyor, hem de çok iyi: “Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz”
A l i Erd o ð a n
Ýslamcýlara ve Kürtlere karþý mücadele ederken kazandýðý aþýrý güven hükümetin, sýnýfýn çok farklý kesimlerini toptan karþýsýna alacak cesareti bulmasýna neden oldu ancak saldýrý bu defa geri tepti. 24 Temmuz’da 300 binden fazla iþçinin sokaða çýktýðý eylem politik havayý radikal bir biçimde deðiþtirdi. 28 Þubat’tan buyana giderek sýkýþan ve bütün muhaliflerine (önce islami hareketin bayraðý altýnda toparlanan kent yoksullarý ve orta sýnýf kesimlerine, daha sonra da Kürtlere) kýlýç sallayarak hepimizi toplu bir histeri havasýna sokan yönetici sýnýf; karþýsýnda sessiz çoðunluðu, krizin, savaþýn, baskýnýn faturasýný aç kalarak ödeyenleri buldu. 24 Temmuz eylemi tam bir festivaldi. Bir yanda 10 senedir aðýr bedeller ödeyerek sendikal haklarý için mücadele eden KESK, öte yanda KESK’e muhalif olarak devlet eliyle kurdurulmuþ, MHP’ye yakýnlýðýyla tanýnan, üyelerinin önemli bir kýsmý bu hükümete oy vermiþ olan Türk Kamu-Sen benzer bir öfkeyle ‘Kahrolsun IMF, Kahrolsun Hükümet!’ diye baðýrýyordu. DÝSK’e üye solcu iþçiler, Türk Ýþ üyesi iþçiler, Hak Ýþ’liler ÝMF programýna ve bu programý uygulamaya kararlý olan hükümete karþý birlikte haykýrýyor, kuklalar yakýyor, hükümeti ve çalýþma bakanýný istifaya çaðýrýyorlardý. CHP’liler, sosyalistler, Fazilet Partili’ler, HADEP’liler ile mitingin çoðunluðunu oluþturan ve 3 ay önce hükümetteki partilere oy veren iþçiler biraradaydýlar. Miting alanýndaki herkes birlikte mücadelenin gücünü hissetti ve bu hava iþyerlerine geri taþýndý.
H alil Yýlm az G e n e l - Ý þ ü y e s i , b e l e d i y e i þç i s i
Sosyal Demokrat ve Komünist iþçilerin birliði mümkün mü?
Birleþik Cephe Ýþçi hareketinin diðer dönemlerine ve mücadele deneyimlerine bakýnca aslýnda bu ortak mücadele eðiliminin hep varolduðunu, ancak deðiþik durumlarda ihtiyaçlara uygun deðiþik biçimler aldýðýný görüyoruz. Troçki 1931’de Alman Komünist’leriyle tartýþýrken ve onlarý Alman sosyal demokratlarýyla beraber faþizme karþý ortak mücadeleye ikna etmeye çalýþýrken, Komünist Enternasyonal’in 3 ve 4. kongrelerinde birleþik cephe politikasýnýn formüle edildiði tartýþmalarý hatýrlatýyor: “Açýk ki iþçi sýnýfýnýn sýnýf yaþamý devrim öncesi süreçte de devam etmektedir. Sanayicilerle, burjuvaziyle ve devletle iþçiler arasýndaki mücadele bazen birtarafýn bazen de diðer tarafýn insiyatifinde devam eder. Bu mücadelelerde -sözkonusu mücadeleler sýnýfýn bütününün, çoðunluðunun, o ya da bu kesiminin yaþamsal çýkarlarýný ilgilendirdiði sürece- çalýþan kitleler eylemde birlik ihtiyacýný hissederler… kendileri in bu ihtiyacýn karþýsýna koyanlar…çiiþlerin zihninde mahkum olurlar.. Birleþik cephe sorunu -kendini iþçi sýnýfý içinde temellendiren çeþitli politik örgütlerin bölünmüþlüðünün bu dönemde kaçýnýlmaz olmasýna raðmen- iþçi sýnýfýnýn kapitalizme karþý mücadelelerinde birleþik bir cephe oluþturma þeklindeki acil ihtiyacýndan doðar” Troçki ayný dönemde yazdýðý diðer bir yazýda, solda iþçi konseylerinin (sovyetlerin) ne kadar yanlýþ anlaþýldýðýndan sözediyor ve iktidar mücadelesinde sovyetlerin neden gerekli olduðu sorusunun yanýtýný þöyle veriyor: “Týpký sendikalarýn, ekonomik mücadelede birleþik cephenin asgari biçimi olmasý gibi, proleteryanýn iktidar mücadelesi dönemine girdiði koþullarda da sovyetler birleþik cephenin aldýðý en yüksek biçimdir.” Politik fikirlerinin farklýlýðýna raðmen iþçileri birlikte mücadeleye zorlayan þey, sýnýfýn kollektif gücüne duyulan ihtiyaçtýr. Bu ise sosyalistlere kendileri gibi düþünmeyen iþçilerle birlikte mücadele ederek onlarý eylem içinde ikna etme olanaðý sunar.
Aylardýr sosyal güvenlik yasasý, tahkim ve özelleþtirmelere direnen iþçi sýnýfý özellikle iþçi sýnýfý aðýrlýklý (Ýzmit, Ýstanbul, Ankara, Adana, Ýzmir gibi) illerde direniþini sürdürüyor. 24 Temmuz Ankara mitinginde koca bir devin -iþçi sýnýfýnýn- ayakta olduðunu; faklý siyasal görüþlere, ayrý etnik, mezhepsel, kültürel kimliklere sahip emekçiler olarak en genel çýkarlarýmýzýn ortak olduðuna inanarak, tek yumruk olup meydanlarda sýnýf dayanýþmasýnýn varlýðýný gösterdik. Milliyetçi-AnaSol hükümeti, 54 milyon üyesi bulunan SSK-Bað-Kur ve Emekli Sandýðý ve ayrýca kayýt dýþý çalýþan emekçilerin hak ve kazanýmlarýný; ülkenin baðýmsýzlýðýný yok etmeye yönelik çýkardýðý yasa tasarýlarýný meclise sevk etti. Hükümet bu tutumuyla emekçinin, yoksul halkýn deðil, bir avuç sermayenin ve ÝMF’nin hizmetinde olduðunu ispatlamýþtýr. Açýklanan ekonomik paketten patronlarýn ne kadar memnun olduðu ortada. Söz konusu olan tasarýlar yasalaþmadýðý zaman, “devletin batacaðý, ekonominin çökeceði” þeklindeki yalanlarý anlatmaya çalýþýyor. Soyup soðana çeviren yasa tasarýsýna, tahkime, özelleþtirmeye, kýsaca emek düþmanlýðýna, yüz kere, bin kere, milyon kere direnmek için; sýnýf dayanýþmasýna sahip çýkmak onurumuz kadar deðerlidir. Çünkü; iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr.
Ýþçiler birleþik güçlerini 24 Temmuz’da Kýzýlay Meydaný’nda gösterdiler.
Birleþik Sekterlik ve Cephe ve kuyrukçuluk Sosyalistler Yakýn zaman öncesine kadar bugün Emek Platformunda olan ve 24 Temmuz’u örgütleyen konfederasyonlarýn çoðu hükümetle kurulan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in içinde yer alýyorlardý. 28 Þubat’la baþlayan sertleþme süreci iþçileri laik-þeriatçý diye bölmüþ, devlet Türk-Ýþ’i arkasýna almýþ, KESK’i ise büyük ölçüde tarafsýzlaþtýrarak felç etmiþti. Kürtlere dönük baský iþçileri birkez daha bölmüþ ve Türk-Ýþ hükümeti desteklerken, KESK çareyi “anadilde eðitim” gibi taleplerinden uzaklaþmakta bulmuþtu. 24 Temmuz’la baþlayan ortak mücadele süreci sýnýfýn içindeki bu bölünmelere son vermedi ama bölen fikirlerin deðiþmesi için gerekli ortak mücadele zeminini yarattý. Eyleme katýlanlarýn çoðu Türk-Ýþ liderliðine güveniyor ama mücadeleyi Türk-Ýþ liderliði baþlatmadý. Tabandaki öfke ve mücadele isteðine önderlik etmek zorunda kaldý ve uzlaþmak için yol arýyor. Öte yandan sorun, Türk-Ýþ liderliðinin güvenilmez olmasýndan çok ona güvenen milyonlarca iþçinin daha güven verici bir liderlik görmemesi.
Solun birleþik mücadele içinde ne yapmasý gerektiðini anlatmak için belki de en kolay yol iki yaygýn hatayý hatýrlamak olacak: Sekterlik ve kuyrukçuluk. Bunlardan ilki kendiliðinden hareketi, sað fikirlerden etkilenen iþçilerin hükümete karþý emeklilik yaþý için yürümesini küçümsemekten hareketin karþýsýna geçip ‘bizim istediklerimizi yapmazsanýz kazanamazsýnýz, bizi iktidara getirin sizin için çözelim’ diye ültimatom vermeye kadar uzanýr. Mücadelenin örgütlenmesi için canla baþla çalýþmayan solcularýn Türk-Ýþ liderliði hakkýnda yaptýklarý teþhirin inandýrýcý ve güven verici olmasý mümkün deðildir. Diðer hata, yani kuyrukçuluk ise hareketle bað kurmak, iþçilerle ayný dili konuþmak gibi bahanelerle egemen sað politik fikirlere adapte olmaktýr. Sözgelimi iþçiler hükümet istifa diye baðýrýrken ‘bu nasýl milliyetçilik, bu nasýl halkçýlýk, ÝMF emrediyor hükümet yapýyor’ hattý aslýnda hareketin içindeki en geri fikirlere adapte oluyor ve alternatif bir liderlik olmaktan çýkýyor. Sol birleþik mücadeleye ve onun kazanýmlarýna sahip çýkmalý, bu kazanýmlarý ve sahip olduðu gücü sýnýfa anlatmalý.
Sosyal Demokrasi ve komünizm arasýnda teorik, tarihsel ve güncel olarak keskin ayrýmlar vardýr. Bununla birlikte, olaylarýn geliþimi çoðu kez ikisinin ortak eylemini Þart koþar. Ýþçi sýnýfý içinde birleþik eylem mümkün mü? Tarih, bu türden eylemlerin çok mümkün olduðunu gösteriyor. Herþey sözkonusu görevin koþullarýna ve mahiyetine baðlýdýr. Sermayenin hedefi açýktýr. Proleteryanýn örgütlerini ezmek; proleteryayý sadece saldýrýya geçme olanaðýndan deðil, kendini savunma olanaðýndan yoksun býrakmak. Görüldüðü gibi, sosyal demokrasiyle, burjuvazinin yýllardýr iþbirliði yapmasý, kapitalistlerin kalbini hiç mi hiç yumuþatmamýþtýr. Bunlar birtek yasa tanýrlar; kâr için mücadele. Ve bu mücadeleyi vahþi ve amansýz bir kararlýlýkla, hiç bir engel tanýmadan, hele hele kendi yasalarýna hiç kulak asmadan yürütürler. Bu durumda proleteryanýn önündeki sorun, yeni hedeflerin elde edilmesi için bir saldýrýya geçmek deðil de, daha önce kazanýlmýþ mevzileri savunmaksa, ortak eyleme gitmek daha da kolaylaþýr. Lenin, Rusya dýþýndaki komünist partilerle birleþik cephe taktiðini tartýþýrken, reformist partileri, burjuva iþçi partileri olarak yani iþçiler tarafýndan desteklenen fakat pratikte kapitalizmin devamýný savunan partiler olarak tarif ediyordu. Bu partileri destekleyen iþçileri sosyalizme kazanmak için, birlikte eylem gerekliydi. Lenin reformistlerin egemen olduklarý sendikalara katýlmak istemeyen komünistlerle kýyasýya tartýþtý ve Ýngiliz Kominist Partisi söz konusu olduðunda, komünistlerin baðýmsýz propaganda haklarýný kaybetmeksizin iþçi partisine katýlmalarýný savundu. Aþýrý solcular ise burada bir çeliþki var diye haykýrýyorlardý: “Devrimcilerden oluþmayan ve reformistler tarafýndan yönetilen bir sendikaya katýlýyorsunuz.” Onlarýn kavrayamadýðý þey, çeliþkilerin hayatýn içerisinde olduðuydu. Çeliþki iþçilerin kafasýnda. Devrim yapmak için bu çeliþkiyi çözmek zorundayýz, bu ise sadece iþçilerle yanyana sýnýf mücadelesinin içinde çözülebilir.
Ý s me t Þa h i n
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 5
"Devletin baþýna emekçiler gelecek" Sosyal Güvenlik Yasa tasarýsý Bakanlar Kurulu'nda onayladýðý gün KESK'in baþlattýðý eylemlilikler gün geçtikçe diðer iþçi sendikalarýnýn da katýlýmýyla büyüyerek devam etti. Hepimizin geleceðine yönelik bu saldýrýya karþý emekçiler bütün bölünmüþlüklere karþý alanlarda "Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý" sloganlarýyla birleþti. Türk-iþ, Kesk, Disk, Hak-iþ, MemurSen, Kamu-Sen ve meslek odalarý bu saldýrý karþýsýnda bir araya gelip Emek Platformu'nu oluþturdular.Ve ortak eylem kararý aldýlar. Ýþçi sýnýfýn Sosyal Yýkým Partileri dediði DSP, MHP, ANAP 'ýn önce il merkezlerine daha sonrada genel merkezlerine binlerce emekçi siyah çelenk býraktý. Bir araya gelmez denilen iþçi ve memur konfederasyonlarý bu eylemliliklerle birleþik hareke geçtiler. Yürüyüþ güzergahlarý boyunca þehrin bir çok caddesi emekçiler tarafýndan trafiðe kapatýldý. Ýþ yeri camlarýndan eyleme katýlamayan emekçiler alkýþlarý ve sloganlarýyla yürüyenlere destek ve moral verirken, yol kenarlarýnda bekleyen emekliler, iþsizler, esnaf ve ev hanýmlarý da eylemcilere destek veriyorlardý. Kimi mahellerde bahçe hortumlarý caddelere çýkarýlýp Temmuz sýcaðýnda yürüyen emekçilere su verildi. Emekçiler pazar yerlerinden geçerken çoðunluðunu Kürtlerin oluþturduðu pazarcýlarla birlikte hem Türkçe hem de Kürtçe "Yaþasýn halklarýn kardeþliði" sloganýný attýlar. Emekçiler DSP önünde"Karaoðlan oldu kara yýlan" diyerek Ecevit'e öfkelerini dile getiriyorlardý. ANAP Genel Merkezi önünde ise "Vur vur inlesin, eþek arýsý dinlesin" sloganlarý yükseliyordu. Beþ saat durmaksýzýn yürüyen iþçiler ANAP'tan sonra Kýzýlay'a doðru yürüyüþe geçtiler. Kýzýlay'a yaklaþýrken çoþkul daha da arttý. Ankara sokaklarýnda yürüyen binler birleþik güçlerini dosta düþmana gösterirken "Geliyor geliyor genel grev geliyor" diyorlardý. Son olarak MHP önüne gelen emekçiler 18 Nisan seçimleri sonrasý ortalýklarda dolaþarak "Devletin baþýna devlet gelecek" diye baðýran faþistlerin merkezi önünde "Devletin baþýna emekçiler gelecek" sloganlarýyla cevap veriyorlardý. "Ýþte burasý çetelerin yuvasý" sloganýný binlerce emekçiyle birlikte MHP'ye oy vermiþ iþçiler de atýyordu. Bu sloganý atan bir iþçiye yanýndaki arkadaþý "burasý bizim parti deðil mi?" diye sorunca "boþversene onlar da bizi sattý" diye cevap verdi ve sloganý atmaya devam etti. 24 Temmuz'a kadar hemen hemen hergün eylemliliklerle geçti. 24 Temmuz sabahý Türkiye'nin dört bir yanýndan gelmiþ iþçiler üç ayrý noktada buluþmaya baþladý.Türk-iþ Hipodrum'dan, Kesk ve DÝSK Tandogan'dan , Hak-iþ ve diðer memur sendikalarý Kurtuluþ'tan Kýzýlaya doðru yürüyüþe geçti.Yüzbinler Ankara
sokaklarýnda emek düþmanlarýna karþý Kýzýlay'da birleþmeye baþladý. Miting, Türkiye iþçi sýnýfý tarihinin en görkemli eylemlerinden biriydi. Bu güzel birleþikliði bölen olumsuzluklar da vardý. Egemen fikirlerin ne kadar egemen olduðunu birkez daha gördük. Binlerce iþçi "Hop hop Yaþar top Yaþar" sloganý atarken aslýnda Yaþar Okuyan'ý deðil eþcinselleri aþaðýlýyordu. Sendika bürokratlarýnýn kitleleri kontrol etmesi birleþik gücümüzü zayýflatmaya yönelikti. Yürüyüþ boyunca "Hükümet istifa", "genel grev" sloganlarý atan iþçiler alanda sendika bürokratlarýnýn yönlendirmesiyle sloganlarýný "hükümet þaþýrma sabrýmýzý taþýrma"ya dönüþtürdü. Daha alana giremememiþ yüzlerce kortej, onbinlerce kiþi varken mitingin apar topar bitirilmesi, bürokrasinin eyleme karþý tutumunu gösteriyordu. Türkiye'nin her tarafýndan gelmiþ bir çok emekçi bu durumdan rahatsýz olmuþtu. Ýþçi sýnýfýnýn birleþik gücünden korkan egemenler sendika bürokratlarýný da kontrol ediyorlardý. Uzunca bir aradan sonra Türkiye iþçi sýnýfý tarihinin en görkemli eylemlerinden biri gerçekleþmiþti.Yüzbinlerce emekçi Ankara Kýzýlay meydanýndaydý. Bu eylem iþçi sýnýfý için gücünü görmesi ve moral bulmasýnýn yaný sýra 28 Þubat darbesi sonrasý laik-anti laik bölünmesine karþý emek cephesinin bir cevabýydý, islamcý iþçilerle "laik" iþçiler yanyanaydý. Bu eylem ayný zamanda Abdullah Öcalan'ýn Türkiye'ye getirilip yargýlanmasýna ve egemenlerin yýllardýr sürdürdüðü milliyetci propagandaya karþý da bir cevaptý. Kürt iþçiler Türk iþçilerle yanyanaydý ve "yaþasýn halklarýn kardeþliði", "halklarýn onuru yargýlanamaz" sloganlarý atýyorlardý. Kadýn emekçiler mücadelede erkeklerle yan yanaydý. Yýllardýr süren suskunluða, ezilmiþliðe, saldýrýlara karþý emekçiler yanyana bir arada cevap veriyordu. Yasa tasarýsýnýn meclis komisyonunda görüþüleceði gün bir saatlik uyarý eylemi yapma kararý veren emek plotformu bir gün öncesinde Türk-Ýþ liderliðinin geri adým atmasýyla bölündü. Türk-Ýþ liderliði hükümet ortaðý gibi davranarak gücümüzü böldü, ama Kesk, Disk ve meslek odalarýnýn bazýlarý aldýklarý karara uyarak 29 Temmuz günü bir saat iþ býrakýp alanlara çýktý. Emekçiler Bayram Meral'e öfkeliydiler ama mücadeleye devam kararý geçerliydi. Egemen sýnýf bu yasa tasarýsýný geçirmeye kararlý. Önümüzdeki sürecin nasýl geliþeceði henüz belli deðil. Ama kesin olan ve iþçi sýnýfý mücadele tarihinin gösterdiði þey birleþen iþçilerin yenilmeyeceðidir. 24 Temmuz Kýzýlay mitinginde birleþen iþçilerin çýkarlarý ortaktýr.
So n g ü l Ö z d em i r
OKU, OKUT, ABONE OL...
Ezilenlerin Kurtuluþu Ýçin ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Gazetesi’ne abone olmak istiyorum. Ad-Soyad: ...................................................................................... Adres: ............................................................................................. .......................................................Telefon: ................................. YS7
Ýþçi Demokrasisi
Mektuplarýnýzý, katkýlarýnýzý, mücadele haberlerinizi bekliyoruz... Bize yazýn... Ambarlar Yolu, Beyazsaray Apt. 10/30, Sýhhiye, Ankara Tel-Faks: 0312 229 3257
Sayfa 4
1 Aðustos 1999
1 Aðustos 1999
Kýlavuzumuz 2 4 T e m m u z : kargalar olmasýn
Milyon kere direnmek için
Birleþik Mücadelenin Gücü
B e tü l G en ç
Bir kavga var. Bu kavga yönetici sýnýf ile iþçi sýnýfýnýn savaþý. Ve iþçileri sözde temsil eden sendikalar var. Bu sendikalarýn çoðu sahte veyahut satýlmýþ. Yol görünüyor aslýnda ama, klavuzlar karga olmasa… Evet gerçekten yol görünüyor. 24 Temmuz’da bunu birkez daha gördüm. Ýþçi sýnýfýnýn yükselen mücadelesinin genel greve dönüþmemesi için hiç bir sebep yok. Ama bazý kargalar genel grevi gerekli görmüyor. Kimisi için çok gerekli kimisi için de gerekli deðil. Bence burda tercih yapmamýz lazým ve benim tercihim çok gerekli olan iþ, ekmek, özgürlük. Yönetici sýnýf için de Bayram Meral gerekli. Bayram Meral için de koltuk gerekli. Hele bu koltuk Türk-Ýþ’i temsil eden bir koltuksa…Türk-iþ’i temsil ediyorsun ve Türk-Ýþ adýna devletin Okuyan Bakaný ile baþbaþa görüþüyorsun. Devletin Okuyan Bakaný seni ikna ediyor. Güzel... Peki sen iþçileri ikna edebildin mi? Veyahut ikna edebilmek için bir fikrin var mý? Örneðin emeklilik yaþý 58 ve 60, hadi pirim gün sayýsýnda sana göre bir baþarý var ama iþçi sýnýfý için deðiþen birþey yok. Çünkü Türkiye’de insanlarýn ortalama yaþam süresi 65-70 arasý. Sayýn Bayram Meral sanýrým burada sen þunu söylemek istiyorsun: “Bu dünya önemli deðil, önemli olan öbür dünya.” Yani imamýn kayýðý! Kusura bakma ama bu defa iþçi sýnýfý kayýða binmeyecek. Çünkü iþçi sýnýfý bu dünyada yaþýyor ve bu dünyayý deðiþtirmek istiyor ve kuracaðý bir dünya var. Ve bu da iþçi sýnýfýnýn genel çýkarlarýný savunan sosyalist bir dünya olacak. Çünkü bu dünyadan baþka bir dünya yok. Evet deðiþtireceðiz, çünkü iþçi sýnýfý emek sarf ediyor. Hiç kimse emeklemeden yürüyemez. Sen belki bebekliðinde altý ay emeklemiþsin ama iþçi sýnýfý tarih boyunca emek sarfediyor yani üretiyor. Peki nedir iþçi devleti; Marks’ýn deyimi ile emeðin kurtuluþunun siyasal biçimidir. Yani iþçi sýnýfý merkezi iktidarý devirecek ve diðer yandan da iþçilerin kendilerinin egemen olduðu siyasal gücü ellerinde merkezileþtiren, yeni bir devleti iþçi devletini yaratacaktýr. Ve bu yaþanýlabilir dünyada senin gibi altý ay emekliyerek yürüyenler olmayacak. Okuyan olacak ama yalan söyleyerek olmayacak. Neden olmayacak? Çünkü o dünyada çýkar çatýþmasý yok ve Okuyan’ýn yalanlarýný dinleyecek kimse yok. Tüm bunlar senin için hiç bir þey ifade etmeyebilir. Belki de bilmiyorsun ama iþçi sýnýfý þunu çok iyi biliyor, hem de çok iyi: “Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz”
A l i Erd o ð a n
Ýslamcýlara ve Kürtlere karþý mücadele ederken kazandýðý aþýrý güven hükümetin, sýnýfýn çok farklý kesimlerini toptan karþýsýna alacak cesareti bulmasýna neden oldu ancak saldýrý bu defa geri tepti. 24 Temmuz’da 300 binden fazla iþçinin sokaða çýktýðý eylem politik havayý radikal bir biçimde deðiþtirdi. 28 Þubat’tan buyana giderek sýkýþan ve bütün muhaliflerine (önce islami hareketin bayraðý altýnda toparlanan kent yoksullarý ve orta sýnýf kesimlerine, daha sonra da Kürtlere) kýlýç sallayarak hepimizi toplu bir histeri havasýna sokan yönetici sýnýf; karþýsýnda sessiz çoðunluðu, krizin, savaþýn, baskýnýn faturasýný aç kalarak ödeyenleri buldu. 24 Temmuz eylemi tam bir festivaldi. Bir yanda 10 senedir aðýr bedeller ödeyerek sendikal haklarý için mücadele eden KESK, öte yanda KESK’e muhalif olarak devlet eliyle kurdurulmuþ, MHP’ye yakýnlýðýyla tanýnan, üyelerinin önemli bir kýsmý bu hükümete oy vermiþ olan Türk Kamu-Sen benzer bir öfkeyle ‘Kahrolsun IMF, Kahrolsun Hükümet!’ diye baðýrýyordu. DÝSK’e üye solcu iþçiler, Türk Ýþ üyesi iþçiler, Hak Ýþ’liler ÝMF programýna ve bu programý uygulamaya kararlý olan hükümete karþý birlikte haykýrýyor, kuklalar yakýyor, hükümeti ve çalýþma bakanýný istifaya çaðýrýyorlardý. CHP’liler, sosyalistler, Fazilet Partili’ler, HADEP’liler ile mitingin çoðunluðunu oluþturan ve 3 ay önce hükümetteki partilere oy veren iþçiler biraradaydýlar. Miting alanýndaki herkes birlikte mücadelenin gücünü hissetti ve bu hava iþyerlerine geri taþýndý.
H alil Yýlm az G e n e l - Ý þ ü y e s i , b e l e d i y e i þç i s i
Sosyal Demokrat ve Komünist iþçilerin birliði mümkün mü?
Birleþik Cephe Ýþçi hareketinin diðer dönemlerine ve mücadele deneyimlerine bakýnca aslýnda bu ortak mücadele eðiliminin hep varolduðunu, ancak deðiþik durumlarda ihtiyaçlara uygun deðiþik biçimler aldýðýný görüyoruz. Troçki 1931’de Alman Komünist’leriyle tartýþýrken ve onlarý Alman sosyal demokratlarýyla beraber faþizme karþý ortak mücadeleye ikna etmeye çalýþýrken, Komünist Enternasyonal’in 3 ve 4. kongrelerinde birleþik cephe politikasýnýn formüle edildiði tartýþmalarý hatýrlatýyor: “Açýk ki iþçi sýnýfýnýn sýnýf yaþamý devrim öncesi süreçte de devam etmektedir. Sanayicilerle, burjuvaziyle ve devletle iþçiler arasýndaki mücadele bazen birtarafýn bazen de diðer tarafýn insiyatifinde devam eder. Bu mücadelelerde -sözkonusu mücadeleler sýnýfýn bütününün, çoðunluðunun, o ya da bu kesiminin yaþamsal çýkarlarýný ilgilendirdiði sürece- çalýþan kitleler eylemde birlik ihtiyacýný hissederler… kendileri in bu ihtiyacýn karþýsýna koyanlar…çiiþlerin zihninde mahkum olurlar.. Birleþik cephe sorunu -kendini iþçi sýnýfý içinde temellendiren çeþitli politik örgütlerin bölünmüþlüðünün bu dönemde kaçýnýlmaz olmasýna raðmen- iþçi sýnýfýnýn kapitalizme karþý mücadelelerinde birleþik bir cephe oluþturma þeklindeki acil ihtiyacýndan doðar” Troçki ayný dönemde yazdýðý diðer bir yazýda, solda iþçi konseylerinin (sovyetlerin) ne kadar yanlýþ anlaþýldýðýndan sözediyor ve iktidar mücadelesinde sovyetlerin neden gerekli olduðu sorusunun yanýtýný þöyle veriyor: “Týpký sendikalarýn, ekonomik mücadelede birleþik cephenin asgari biçimi olmasý gibi, proleteryanýn iktidar mücadelesi dönemine girdiði koþullarda da sovyetler birleþik cephenin aldýðý en yüksek biçimdir.” Politik fikirlerinin farklýlýðýna raðmen iþçileri birlikte mücadeleye zorlayan þey, sýnýfýn kollektif gücüne duyulan ihtiyaçtýr. Bu ise sosyalistlere kendileri gibi düþünmeyen iþçilerle birlikte mücadele ederek onlarý eylem içinde ikna etme olanaðý sunar.
Aylardýr sosyal güvenlik yasasý, tahkim ve özelleþtirmelere direnen iþçi sýnýfý özellikle iþçi sýnýfý aðýrlýklý (Ýzmit, Ýstanbul, Ankara, Adana, Ýzmir gibi) illerde direniþini sürdürüyor. 24 Temmuz Ankara mitinginde koca bir devin -iþçi sýnýfýnýn- ayakta olduðunu; faklý siyasal görüþlere, ayrý etnik, mezhepsel, kültürel kimliklere sahip emekçiler olarak en genel çýkarlarýmýzýn ortak olduðuna inanarak, tek yumruk olup meydanlarda sýnýf dayanýþmasýnýn varlýðýný gösterdik. Milliyetçi-AnaSol hükümeti, 54 milyon üyesi bulunan SSK-Bað-Kur ve Emekli Sandýðý ve ayrýca kayýt dýþý çalýþan emekçilerin hak ve kazanýmlarýný; ülkenin baðýmsýzlýðýný yok etmeye yönelik çýkardýðý yasa tasarýlarýný meclise sevk etti. Hükümet bu tutumuyla emekçinin, yoksul halkýn deðil, bir avuç sermayenin ve ÝMF’nin hizmetinde olduðunu ispatlamýþtýr. Açýklanan ekonomik paketten patronlarýn ne kadar memnun olduðu ortada. Söz konusu olan tasarýlar yasalaþmadýðý zaman, “devletin batacaðý, ekonominin çökeceði” þeklindeki yalanlarý anlatmaya çalýþýyor. Soyup soðana çeviren yasa tasarýsýna, tahkime, özelleþtirmeye, kýsaca emek düþmanlýðýna, yüz kere, bin kere, milyon kere direnmek için; sýnýf dayanýþmasýna sahip çýkmak onurumuz kadar deðerlidir. Çünkü; iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr.
Ýþçiler birleþik güçlerini 24 Temmuz’da Kýzýlay Meydaný’nda gösterdiler.
Birleþik Sekterlik ve Cephe ve kuyrukçuluk Sosyalistler Yakýn zaman öncesine kadar bugün Emek Platformunda olan ve 24 Temmuz’u örgütleyen konfederasyonlarýn çoðu hükümetle kurulan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in içinde yer alýyorlardý. 28 Þubat’la baþlayan sertleþme süreci iþçileri laik-þeriatçý diye bölmüþ, devlet Türk-Ýþ’i arkasýna almýþ, KESK’i ise büyük ölçüde tarafsýzlaþtýrarak felç etmiþti. Kürtlere dönük baský iþçileri birkez daha bölmüþ ve Türk-Ýþ hükümeti desteklerken, KESK çareyi “anadilde eðitim” gibi taleplerinden uzaklaþmakta bulmuþtu. 24 Temmuz’la baþlayan ortak mücadele süreci sýnýfýn içindeki bu bölünmelere son vermedi ama bölen fikirlerin deðiþmesi için gerekli ortak mücadele zeminini yarattý. Eyleme katýlanlarýn çoðu Türk-Ýþ liderliðine güveniyor ama mücadeleyi Türk-Ýþ liderliði baþlatmadý. Tabandaki öfke ve mücadele isteðine önderlik etmek zorunda kaldý ve uzlaþmak için yol arýyor. Öte yandan sorun, Türk-Ýþ liderliðinin güvenilmez olmasýndan çok ona güvenen milyonlarca iþçinin daha güven verici bir liderlik görmemesi.
Solun birleþik mücadele içinde ne yapmasý gerektiðini anlatmak için belki de en kolay yol iki yaygýn hatayý hatýrlamak olacak: Sekterlik ve kuyrukçuluk. Bunlardan ilki kendiliðinden hareketi, sað fikirlerden etkilenen iþçilerin hükümete karþý emeklilik yaþý için yürümesini küçümsemekten hareketin karþýsýna geçip ‘bizim istediklerimizi yapmazsanýz kazanamazsýnýz, bizi iktidara getirin sizin için çözelim’ diye ültimatom vermeye kadar uzanýr. Mücadelenin örgütlenmesi için canla baþla çalýþmayan solcularýn Türk-Ýþ liderliði hakkýnda yaptýklarý teþhirin inandýrýcý ve güven verici olmasý mümkün deðildir. Diðer hata, yani kuyrukçuluk ise hareketle bað kurmak, iþçilerle ayný dili konuþmak gibi bahanelerle egemen sað politik fikirlere adapte olmaktýr. Sözgelimi iþçiler hükümet istifa diye baðýrýrken ‘bu nasýl milliyetçilik, bu nasýl halkçýlýk, ÝMF emrediyor hükümet yapýyor’ hattý aslýnda hareketin içindeki en geri fikirlere adapte oluyor ve alternatif bir liderlik olmaktan çýkýyor. Sol birleþik mücadeleye ve onun kazanýmlarýna sahip çýkmalý, bu kazanýmlarý ve sahip olduðu gücü sýnýfa anlatmalý.
Sosyal Demokrasi ve komünizm arasýnda teorik, tarihsel ve güncel olarak keskin ayrýmlar vardýr. Bununla birlikte, olaylarýn geliþimi çoðu kez ikisinin ortak eylemini Þart koþar. Ýþçi sýnýfý içinde birleþik eylem mümkün mü? Tarih, bu türden eylemlerin çok mümkün olduðunu gösteriyor. Herþey sözkonusu görevin koþullarýna ve mahiyetine baðlýdýr. Sermayenin hedefi açýktýr. Proleteryanýn örgütlerini ezmek; proleteryayý sadece saldýrýya geçme olanaðýndan deðil, kendini savunma olanaðýndan yoksun býrakmak. Görüldüðü gibi, sosyal demokrasiyle, burjuvazinin yýllardýr iþbirliði yapmasý, kapitalistlerin kalbini hiç mi hiç yumuþatmamýþtýr. Bunlar birtek yasa tanýrlar; kâr için mücadele. Ve bu mücadeleyi vahþi ve amansýz bir kararlýlýkla, hiç bir engel tanýmadan, hele hele kendi yasalarýna hiç kulak asmadan yürütürler. Bu durumda proleteryanýn önündeki sorun, yeni hedeflerin elde edilmesi için bir saldýrýya geçmek deðil de, daha önce kazanýlmýþ mevzileri savunmaksa, ortak eyleme gitmek daha da kolaylaþýr. Lenin, Rusya dýþýndaki komünist partilerle birleþik cephe taktiðini tartýþýrken, reformist partileri, burjuva iþçi partileri olarak yani iþçiler tarafýndan desteklenen fakat pratikte kapitalizmin devamýný savunan partiler olarak tarif ediyordu. Bu partileri destekleyen iþçileri sosyalizme kazanmak için, birlikte eylem gerekliydi. Lenin reformistlerin egemen olduklarý sendikalara katýlmak istemeyen komünistlerle kýyasýya tartýþtý ve Ýngiliz Kominist Partisi söz konusu olduðunda, komünistlerin baðýmsýz propaganda haklarýný kaybetmeksizin iþçi partisine katýlmalarýný savundu. Aþýrý solcular ise burada bir çeliþki var diye haykýrýyorlardý: “Devrimcilerden oluþmayan ve reformistler tarafýndan yönetilen bir sendikaya katýlýyorsunuz.” Onlarýn kavrayamadýðý þey, çeliþkilerin hayatýn içerisinde olduðuydu. Çeliþki iþçilerin kafasýnda. Devrim yapmak için bu çeliþkiyi çözmek zorundayýz, bu ise sadece iþçilerle yanyana sýnýf mücadelesinin içinde çözülebilir.
Ý s me t Þa h i n
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 5
"Devletin baþýna emekçiler gelecek" Sosyal Güvenlik Yasa tasarýsý Bakanlar Kurulu'nda onayladýðý gün KESK'in baþlattýðý eylemlilikler gün geçtikçe diðer iþçi sendikalarýnýn da katýlýmýyla büyüyerek devam etti. Hepimizin geleceðine yönelik bu saldýrýya karþý emekçiler bütün bölünmüþlüklere karþý alanlarda "Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý" sloganlarýyla birleþti. Türk-iþ, Kesk, Disk, Hak-iþ, MemurSen, Kamu-Sen ve meslek odalarý bu saldýrý karþýsýnda bir araya gelip Emek Platformu'nu oluþturdular.Ve ortak eylem kararý aldýlar. Ýþçi sýnýfýn Sosyal Yýkým Partileri dediði DSP, MHP, ANAP 'ýn önce il merkezlerine daha sonrada genel merkezlerine binlerce emekçi siyah çelenk býraktý. Bir araya gelmez denilen iþçi ve memur konfederasyonlarý bu eylemliliklerle birleþik hareke geçtiler. Yürüyüþ güzergahlarý boyunca þehrin bir çok caddesi emekçiler tarafýndan trafiðe kapatýldý. Ýþ yeri camlarýndan eyleme katýlamayan emekçiler alkýþlarý ve sloganlarýyla yürüyenlere destek ve moral verirken, yol kenarlarýnda bekleyen emekliler, iþsizler, esnaf ve ev hanýmlarý da eylemcilere destek veriyorlardý. Kimi mahellerde bahçe hortumlarý caddelere çýkarýlýp Temmuz sýcaðýnda yürüyen emekçilere su verildi. Emekçiler pazar yerlerinden geçerken çoðunluðunu Kürtlerin oluþturduðu pazarcýlarla birlikte hem Türkçe hem de Kürtçe "Yaþasýn halklarýn kardeþliði" sloganýný attýlar. Emekçiler DSP önünde"Karaoðlan oldu kara yýlan" diyerek Ecevit'e öfkelerini dile getiriyorlardý. ANAP Genel Merkezi önünde ise "Vur vur inlesin, eþek arýsý dinlesin" sloganlarý yükseliyordu. Beþ saat durmaksýzýn yürüyen iþçiler ANAP'tan sonra Kýzýlay'a doðru yürüyüþe geçtiler. Kýzýlay'a yaklaþýrken çoþkul daha da arttý. Ankara sokaklarýnda yürüyen binler birleþik güçlerini dosta düþmana gösterirken "Geliyor geliyor genel grev geliyor" diyorlardý. Son olarak MHP önüne gelen emekçiler 18 Nisan seçimleri sonrasý ortalýklarda dolaþarak "Devletin baþýna devlet gelecek" diye baðýran faþistlerin merkezi önünde "Devletin baþýna emekçiler gelecek" sloganlarýyla cevap veriyorlardý. "Ýþte burasý çetelerin yuvasý" sloganýný binlerce emekçiyle birlikte MHP'ye oy vermiþ iþçiler de atýyordu. Bu sloganý atan bir iþçiye yanýndaki arkadaþý "burasý bizim parti deðil mi?" diye sorunca "boþversene onlar da bizi sattý" diye cevap verdi ve sloganý atmaya devam etti. 24 Temmuz'a kadar hemen hemen hergün eylemliliklerle geçti. 24 Temmuz sabahý Türkiye'nin dört bir yanýndan gelmiþ iþçiler üç ayrý noktada buluþmaya baþladý.Türk-iþ Hipodrum'dan, Kesk ve DÝSK Tandogan'dan , Hak-iþ ve diðer memur sendikalarý Kurtuluþ'tan Kýzýlaya doðru yürüyüþe geçti.Yüzbinler Ankara
sokaklarýnda emek düþmanlarýna karþý Kýzýlay'da birleþmeye baþladý. Miting, Türkiye iþçi sýnýfý tarihinin en görkemli eylemlerinden biriydi. Bu güzel birleþikliði bölen olumsuzluklar da vardý. Egemen fikirlerin ne kadar egemen olduðunu birkez daha gördük. Binlerce iþçi "Hop hop Yaþar top Yaþar" sloganý atarken aslýnda Yaþar Okuyan'ý deðil eþcinselleri aþaðýlýyordu. Sendika bürokratlarýnýn kitleleri kontrol etmesi birleþik gücümüzü zayýflatmaya yönelikti. Yürüyüþ boyunca "Hükümet istifa", "genel grev" sloganlarý atan iþçiler alanda sendika bürokratlarýnýn yönlendirmesiyle sloganlarýný "hükümet þaþýrma sabrýmýzý taþýrma"ya dönüþtürdü. Daha alana giremememiþ yüzlerce kortej, onbinlerce kiþi varken mitingin apar topar bitirilmesi, bürokrasinin eyleme karþý tutumunu gösteriyordu. Türkiye'nin her tarafýndan gelmiþ bir çok emekçi bu durumdan rahatsýz olmuþtu. Ýþçi sýnýfýnýn birleþik gücünden korkan egemenler sendika bürokratlarýný da kontrol ediyorlardý. Uzunca bir aradan sonra Türkiye iþçi sýnýfý tarihinin en görkemli eylemlerinden biri gerçekleþmiþti.Yüzbinlerce emekçi Ankara Kýzýlay meydanýndaydý. Bu eylem iþçi sýnýfý için gücünü görmesi ve moral bulmasýnýn yaný sýra 28 Þubat darbesi sonrasý laik-anti laik bölünmesine karþý emek cephesinin bir cevabýydý, islamcý iþçilerle "laik" iþçiler yanyanaydý. Bu eylem ayný zamanda Abdullah Öcalan'ýn Türkiye'ye getirilip yargýlanmasýna ve egemenlerin yýllardýr sürdürdüðü milliyetci propagandaya karþý da bir cevaptý. Kürt iþçiler Türk iþçilerle yanyanaydý ve "yaþasýn halklarýn kardeþliði", "halklarýn onuru yargýlanamaz" sloganlarý atýyorlardý. Kadýn emekçiler mücadelede erkeklerle yan yanaydý. Yýllardýr süren suskunluða, ezilmiþliðe, saldýrýlara karþý emekçiler yanyana bir arada cevap veriyordu. Yasa tasarýsýnýn meclis komisyonunda görüþüleceði gün bir saatlik uyarý eylemi yapma kararý veren emek plotformu bir gün öncesinde Türk-Ýþ liderliðinin geri adým atmasýyla bölündü. Türk-Ýþ liderliði hükümet ortaðý gibi davranarak gücümüzü böldü, ama Kesk, Disk ve meslek odalarýnýn bazýlarý aldýklarý karara uyarak 29 Temmuz günü bir saat iþ býrakýp alanlara çýktý. Emekçiler Bayram Meral'e öfkeliydiler ama mücadeleye devam kararý geçerliydi. Egemen sýnýf bu yasa tasarýsýný geçirmeye kararlý. Önümüzdeki sürecin nasýl geliþeceði henüz belli deðil. Ama kesin olan ve iþçi sýnýfý mücadele tarihinin gösterdiði þey birleþen iþçilerin yenilmeyeceðidir. 24 Temmuz Kýzýlay mitinginde birleþen iþçilerin çýkarlarý ortaktýr.
So n g ü l Ö z d em i r
OKU, OKUT, ABONE OL...
Ezilenlerin Kurtuluþu Ýçin ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Gazetesi’ne abone olmak istiyorum. Ad-Soyad: ...................................................................................... Adres: ............................................................................................. .......................................................Telefon: ................................. YS7
Ýþçi Demokrasisi
Mektuplarýnýzý, katkýlarýnýzý, mücadele haberlerinizi bekliyoruz... Bize yazýn... Ambarlar Yolu, Beyazsaray Apt. 10/30, Sýhhiye, Ankara Tel-Faks: 0312 229 3257
Sayfa 4
Sayfa 6
Ýþçi Demokrasisi
1 Aðustos 1999
Sý nýf ne dir? S ertu ð Çi ç ek Kiþilerin hangi toplumsal sýnýfýn parçasý olduðu konusu genellikle tartýþma yaratýr. Kimin hangi sýnýftan olduðu konusunda kullanýlan kriterlerin baþýnda statü, meslek, gelir ve yaþam biçimleri gelir. Kiþinin emek gücünü ücret karþýlýðý satmasý, kol emeði kullanmasý ve üretken olmasý da yaygýn olarak kullanýlan kriterler arasýndadýr. Eðitim düzeyi, bilgi ve bilinç de sýk kullanýlan kriterlerdir. Yanlýþ yaklaþýmlar Genel kabul gören bu yaklaþýmlardan bütünüyle kopmadan marksist bir sýnýf analizi yapýlamaz. Kiþilerin sýnýfsal konumlarý açýsýndan olsa olsa eksik göstergeler olabilecek bu kriterlerin kullanýmý sýnýfsal analizde önemli yanlýþlara neden olmaktadýr. En çok yapýlan hata hayatýný emek harcayarak, yani çalýþarak kazanan herkese “emekçi” denmesidir. Böylece esnaf, yoksul köylüler, ücret karþýlýðý yöneticilik yapanlar ve hatta bazý küçük iþletme sahipleri ile iþçiler ayný sýnýfsal kategori içine alýnmýþ olur. Küçük sermayedarlar (esnaf, köylülük, küçük iþletme patronlarý) ile üst ve orta düzey yöneticileri “emekçi” olarak görmeyenler ise baþka bir hata yapararak sadece kol emeðine dayalý çalýþan emekçileri “iþçi” olarak tanýmlamakta, bunlar içinde de sadece sanayi iþçilerine proleter demektedirler. Sýk yapýlan yanlýþlardan biri de bütün memurlarý “küçük burjuva” ya da “emekçi” olarak görmektir. Böylece genel müdürler, müsteþarlar, valiler ile onlarýn emir ve denetiminde çalýþanlarýn hepsi ayný sýnýfýn üyesi olarak deðerlendirilir. Kiþilerin gelirlerine bakarak sýnýf analizi yapanlar köþebaþý bakkalýný Lassa iþçilerinden daha az gelir elde ettiði için “emekçi” olarak görürler. Giyim, oturulan semt, dinlenen müzik vb’ne bakýp yapýlan sýnýf analizlerine itiraz eden pek olmaz. Bu anlayýþa göre, örneðin, Ýstanbul Moda’da oturanlar burjuva ama Ümraniye’de oturanlar emekçidir. Hastanede çalýþan hemþire ile kol iþçisi eþinin hafta sonlarý þehrin eðlence yerlerine takýlmalarý onlarý burjuva mý yapar? Öðrenciler çalýþmadan yaþadýklarý için “küçük burjuva” mýdýrlar? Burjuvalar çalýþmazlar mý? Marks’ýn “üretken emek” tanýmýndan yola çýkarak iþçi sýnýfýný sadece doðrudan artý deðer üretenlerle sýnýrlandýranlar için temizlik iþçileri proleter deðildir. Ýþçilik ile kol emekçiliðini özdeþ görenler için güçlü kaslar gerektirmeyen iþlerde çalýþanlar, örneðin süpermarketlerdeki kasiyerler, Aselsan çalýþanlarý iþçi deðildir. Marksist sýnýf tanýmý Marksizm sýnýfý sosyal bir iliþki olarak görür. Bu iliþki sömürenlerle sömürülenlerin kavgasýndan, yani sýnýf mücadelesinden ayrýlamaz ve üretim sürecinde þekillenir.
Bireyin hangi sýnýftan olduðu nesneldir. Yani o kiþinin kendisini nasýl hissettiði ya da baþkalarýnýn onu nasýl gördüðü ile alakalý deðildir. Sýnýflarý ortaya çýkaran kafalardaki fikirler deðil, sömürü iliþkisidir. Marks, sýnýflarýn “sömürünün toplumsal yapýdaki yansýma tarzý” olduðunu söyler. Bir iþçinin kendisini iþçi olarak görmemesi ya da patronlarýn fikirlerini (sað fikirleri) kabul etmesi onu iþçi sýnýfýnýn bir parçasý olmaktan çýkarmaz. Küçük bir dükkan sahibinin kendisini iþçi olarak görmesi ve sol fikirlere sahip olmasý da onu iþçi sýnýfý içine sokmaz. Bir kiþinin sýnýfý, onun üretim iliþkilerindeki yeri tarafýndan belirlenir. Birinin üretim iliþkilerindeki yerini belirlerken öncelikle o kiþinin üretim araçlarý üzerindeki kontrolüne, üretim ve daðýtýmýn nasýl yapýlacaðýndaki söz hakkýna, baþkalarýnýn emeðini denetlemekteki rolüne bakýlmalýdýr. Üretim sürecinde yukarýdaki kriterler açýsýndan benzer konuma sahip olan topluluklar sýnýf olarak tanýmlanýr. Lenin þöyle der: “Sýnýflar, sosyal üretim sistemleri içinde iþgal ettikleri yerler, üretim araçlarýyla iliþkileri, emeðin sosyal örgütlenmesindeki rolleri, elde ettikleri ve kullandýklarý sosyal zenginliðin boyutlarý açýlarýndan birbirlerinden farklý olan geniþ insan gruplarýdýr.” Emekçi, iþçi, proleter Kapitalizm öncesinde de “emekçi” kavramý vardý. Kapitalist üretim iliþkilerinin ortaya çýkardýðý yeni emekçi sýnýfa “proleter” denildi. “Proletarya” ve “iþçi sýnýfý” kavramlarý ayný sýnýfý tanýmlarlar. Emekçi kavramý ise toplumda deðiþik anlamlarda kullanýlmaktadýr. Genel kabul gören anlayýþa göre çalýþan herkes emekçidir. Ýþçileri, köylüleri, esnafý ve küçük iþletme sahiplerini kapsayacak biçimde kullanýlmaktadýr. Ýþçi sýnýfýný deðiþimi yaratacak güç olarak görmeyen anlayýþlarýn benimsediði bu tanýmýn altýnda iþçi sýnýfýnýn orta sýnýflarla ittifak yapmasý fikri yatýyor. Ne var ki böylesi ittifaklar iþçi sýnýfýnýn baðýmsýz taleplerini orta sýnýflara baðýmlý kýlmaktadýr. Dünyayý sýnýflar mücadelesi olarak gören marksistler açýsýndan emekçi kavramýnýn bu hali hiçbir iþleve sahip deðildir. Bu nedenle biz emekçi ve iþçi kavramlarýný ayný anlamda kullanarak, küçük burjuvazi, köylülük ve orta sýnýfý ayrý ayrý tanýmlayacaðýz. “Köle”den “Ücretli Köle”ye Sýnýf, duraðan bir kavram deðildir. Üretim ve sömürü sistemi deðiþtikçe buna uygun olarak yenileniyor. Sýnýflar ilk ortaya çýktýðýnda köle ile efendi vardý, feodal toplumda köle ve efendinin yerini köylü ve toprak aðasý aldý. Kapitalist sistem de biri diðerini sömüren, bu yüzden çýkarlarý birbiriyle çatýþan iki ana sýnýf yarattý: Kapitalist sýnýf (burjuvazi) ve iþçi sýnýfý (proletarya). Engels Komünist Manifesto’ya yazdýðý bir dip notta bur-
Kapitalizm iþçi sýnýfýný Kürt-Türk, kadýn-erkek, alevi-sünni, iþçi-memur, laik-þeriatçý diye bölüyor. Ama ekonomik krizlerden kaçamayan bu sistem faturayý iþçilere ödetmek için saldýrdýðýnda bizi birleþtiriveriyor. Ýþçiler mücadele etmek zorunda kaldýklarýnda “kendileri için bir sýnýf” olabileceklerini hissediyorlar. juvazi ve proletaryayý þöyle tanýmlýyor: “Burjuvazi ile, modern kapitalistler sýnýfý, toplumsal üretim araçlarýnýn sahipleri ve ücretli emek istihdam edenler kastediliyor. Proletarya ile ise, kendilerine ait hiçbir üretim aracýna sahip olmadýklarýndan, yaþamak için emek güçlerini satmak durumunda olan modern ücretli emekçiler sýnýfý kastediliyor.” Kapitalist üretim ve sermaye birikim yöntemleri deðiþtikçe iþçi sýnýfý ve kapitalist sýnýf da deðiþikliklere uðradý. Yeni iþçi gruplarý ortaya çýkarken eskileri yok oldu. Üst düzey devlet bürokrasisi kapitalistlerle içiçe geçerek bu sýnýfýn önemli bir parçasý haline geldi. Kimler iþçi sýnýfýnýn parçasý Ýþçi sýnýfý, üretim araçlarýný kontrol edemediði için yaþamýný sürdürebilmek amacýyla emek gücünü üretim araçlarýný denetleyen kapitalist sýnýfa ücret karþýlýðý satmak zorunda kalan kiþilerden oluþur. Ücret karþýlýðý çalýþan ve patron adýna baþkalarýnýn emeðini denetleme, yönlendirme görevi olmayan, küçük de olsa üretim araçlarýna sahip olmayan kiþiler iþçidir. Memur statüsünde çalýþanlarýn yönetici olmayanlarý bu sýnýfýn parçasýdýrlar. Emeklilerin büyük çoðunluðu posasý çýkarýlmýþ, sömürülmek için ihtiyaç duyulmayan, kapitalist sýnýfýn iþine yaramayan iþçilerdir. Ev kadýnlarýnýn çoðu da iþçi sýnýfýnýn bir parçasýlar. Zaman zaman iþgücünün dýþýna itilen bu kesim iþgücünün yeniden üretim maliyetini düþürmektedir. Ýþsizler kapitalizmin yedek iþgücü ordusunu oluþtururlar. Gerektiðinde artý deðer üretmek için kullanýlmak üzere hazýrda bekletilirler. Onlar da sýnýfýn bir parçasýdýr. Baþkalarýnýn yanýnda çalýþmak zorunda kalan ve þehirlere göç eden topraksýz köylüler de iþçi sýnýfýnýn bir parçasýdýrlar.
Kapitalist sýnýf Kapitalist sýnýfý oluþturanlar büyük patronlar, generaller, üst düzey bürokrat ve devlet yöneticileridir. Bu kiþiler üretim araçlarýný kontrol eder ve sömürüden pay alýrlar. Kapitalist sistemde bu iki ana sýnýf arasýnda kalan gruplar da vardýr. Toplumlarda milyonlarca insan ne ücretli ne de baþkasýný sömürüyor. Bunlarýn bazýlarý çok açýk ki iþçi sýnýfýnýn bir parçasý. Küçük burjuvazi ve köylülük Küçük bir sermaye ile kar amaçlý çalýþan kiþilerdir. Sahip olduklarý üretim araçlarý genellikle ancak kendi geçimlerini saðlayacak kadar kâr etmelerini saðlar. Esnaf (bakkal, kasap, berber, taksi sahibi, vb), küçük iþyeri sahipleri (fýrýn sahipleri, kaportacýlar, yayýncýlar, kendi adýna çalýþan muhasebeciler, doktorlar, mühendisler vb) bu kesimin klasik üyeleridir. Feodal üretim iliþkilerinin temel sýnýflarýndan biri olan ve kapitalizm içinde yok olan köylülüðün modern sýnýflar içindeki en önemli yeri küçük burjuvazidir. Küçük bile olsa kendi topraðý olan bütün köylüler küçük burjuvazinin bir parçasýdýr. Küçük burjuvazi genellikle muhafazakar ve kapitalizm taraftarýdýr. Ýþçi sýnýfý bölgelerini bile ideolojik ve politik olarak egemenliði altýnda tutabilmektedirler. Sermayenin yoðunlaþmasý ve tekelleþmesi eðilimi nedeniyle küçük sermayedarlarýn sayýsý zaman içinde azalmaktadýr. Büyükler küçükleri yutmakta, süpermarket zincirleri bakkallarýn yerini almakta, ‘profesyonel’ iþler bile büyük firmalarca sunulmaktadýr. Yeni orta sýnýf Sermayenin yoðunlaþma ve tekelleþme eðiliminin doðal sonucu olan daha büyük üretim birimleri ortaya çýktý. Kapitalistler bu devasa iþyerlerindeki gözetim ve denetim iþinin önemli bölümünü çalýþtýrdýklarý kiþilere
havale etmek zorunda kaldýlar. Bu kiþiler genellikle iþçiler üzerinde kontrole sahip olan maaþlý, profesyonel ve yönetici pozisyonlarda çalýþýyorlar. Genellikle yüksek maaþlý ve görece baðýmsýz iþ koþullarý iþçi kitlelerine göre tezat içindedir. Bu denetim hiyerarþisi içinde ücret karþýlýðý emek gücünü satmak zorunda kalan ancak yaptýklarý iþ nedeniyle sermayenini iþini gören bu kesim çeliþkili bir sýnýfsal konuma sahiptir. Bu sýnýfýn üst ucu fiilen yönetici sýnýfýn bir parçasýný oluþturan üst kademelerle içiçedir. Bakan, müsteþar ve genel müdürlerle sýk sýk görüþen daire baþkanlarý, fabrikalardaki baþmühendisler bu kesimde yer alýr. Bu sýnýfýn alt ucu da iþçi sýnýfýyla birleþir. Þefler, þube müdürleri, formenler, ustabaþýlar bu kesime dahildir. Yeni orta sýnýfta yer alanlarý burjuvazi ve proletaryadan ayýran sýnýrlar bulanýktýr. Orta sýnýflarýn baðýmsýz bir pozisyonu yoktur. Hangi sýnýfýn güçlü olduðuna baðlý olarak kapitlistleri veya iþçi sýnýfýný desteklerler. Sýnýflar mücadelesi Toplumda yaratýlan zenginliði kontrol eden kapitalist sýnýf bu gücünü kendi çýkarlarýný korumak amacýyla kullanýyor. Devlet, eðitim sistemi, medya, mahkemeler ve TÜSÝAD gibi iþveren kuruluþlarý aracýlýðýyla devamýný saðlýyor. Ýþçi sýnýfý kapitalist sýnýfýn sahip olduðu zenginliðe sahip deðil. Ayrýca ýrk, ulus, cins, mezhep, statü, meslek gibi konularda yönetici sýnýfýn da körüklediði bir bölünmüþlük içinde. Bu durum iþçilerin kapitalizm karþýsýnda yalnýz ve güçsüz olduklarýný düþünmelerine neden oluyor. Ancak, iþçiler kapitalist sýnýfýn saldýrýlarý karþýsýnda ortak çýkarlar için mücadele etmek zorunda kaldýklarýnda bu bölünmeleri ortadan kaldýrabiliyor, kendisi için mücadele eden bir sýnýf olabiliyorlar.
1 Aðustos 1999
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 7
Kitle hareketi ve iþçi sýnýfý
Grevler bir okuldur
C . U zu n
revler ve gösteriler iþçi sýnýfý için bir okuldur. Dersler bazen “ne yapmalý”, bazen de “ne yapmamalý” üzerine olabilir. Rosa Lüksemburg yükselen grev dalgasýnýn Çarlýk Rusya’sýnda iþçi sýnýfýnýn önce kendisine güvenini nasýl yükselttiðini, sonra da Çarlýk rejimiyle çatýþmaya sürüklediðini çok parlak bir þekilde anlatýyor. Bu mücadeleler sonucunda iþçiler ekonomik taleplerden politik taleplere yöneldiler. 1905 Rus Devrimi tam da bunun sonucudur. Kitle grevleri iþçi sýnýfý devrimci hareketinin aldýðý ilk kendiliðinden þekildir. Kitle grevinleri sýrasýnda ekonomi ile politika arasýndaki ayrým ve iþçi sýnýfýnýn farklý kesimleri arasýndaki bölünmüþlük yýkýlýr. 1905’den bu yana tarih bir dizi baþka büyük grev dalgasýna tanýk oldu. Rusya Þubat 1917, Fransa 1936, Macaristan 1956, Fransa 1968, Polonya 1980... Derece farký olmasýyla birlikte bütün bu grev dalgalarýnýn karakteri ortakdý. Ekonomik talepler politik taleplere doðru akarken politik mücadelenin kendisi daha fazla politik taleplerin gündeme gelmesini saðlýyor. Patronlarla iþçi sýnýfý çýkarlarý arasýndaki uzlaþmaz çeliþkinin varlýðý bu mücadele sürecinde iþçi sýnýfýnýn bilincine kazýnýyor.
G
Sendika bürokrasisi muhafazakardýr Ne var ki iþçilerin her kitlesel hareketi ayný karaktere sahip deðil. Sendikalarýn geliþkin olduðu yerlerde iþçi ve egemen sýnýf arasýnda arabulucu olan sendikal yapýlanmalarýn bürokrasisi muhafazakarlaþýr. Bürokrasi kendi konumunu tehlikeye sokabilecek çatýþmalardan korkar. Mücadeleyi asýl þekillendiren iþçilerin bürokrasiden baðýmsýz hareket etme yetenekleridir. Ýþçi sýnýfý patronlara karþý mücadele güveni kazandýðý ölçüde bürokrasiden de baðýmsýz hareket etme yeteneðine sahip olur. Ýþçilerin baðýmsýz örgütlenmesi arttýkça da kitle grevleri Rosa Lükemburg’un tarif ettiði þekle dönüþür.
Bürokratik kitle hareketi Sendika bürokrasisi kitle hareketini baþlatma yeteneðine sahiptir. Egemen sýnýfla pazarlýk gücünü arttýrmak için zaman zaman bir gövde gösterisi yapma ihtiyacý duyar. Bu hareket de kendiliðinden gerçekleþen aþaðýdan hareket kadar büyük olabilir. Ancak dinamikleri ve sonuçlarý farklýdýr. 1909 Ýsveç genel grevine, 1913 Belçika genel grevine, 1926 Ýngiltere genel grevine milyonlarca iþçi katýldý. Bu grevler neredeyse tümüyle sendika bürokrasisinin kontrolü altýndaydý. Hepsi de baþarýsýzlýkla sonuçlandý. Ýsveç’teki grev tam bir ay sürdü ve yüzde birlik ücret artýþý bile saðlayamadan sona erdi. Belçika’daki grev eþit oy hakkýný alamadan bitti. Ýngiltere’deki grev de madencilere yönelik ücret kesintisini durduramadý.
Bürokrasi nasýl kontrol ediyor? Bürokratlarýn gücü onlarýn ne kadar saðcý ya da militan olduklarýyla doðrudan iliþkili deðildir. Ýngiltere’deki 1972 madeciler grevi bir kitle grevinin bir
çok özelliðini baðrýnda taþýyordu. Grev kitlesel grev gözcülüðü eylemleri sayesinde madenci olmayan iþçileri de harekete geçirdi ve hükümeti aðýr bir hezimete uðrattý. Madenciler bu kez bürokrasiden baðýmsýz davrandýlar ve diðer iþçilere doðrudan seslenerek dayanýþmayý örgütlediler. Madenci sendikasýnýn o dönemki baþkaný güvenlik güçleriyle baðlantýlarý olan bir saðcýydý. Daha sonra da Lord yapýldý. 1984’e gelindiðinde genel baþkanlýða Arthur Scargill adýnda bir solcu seçilmiþti. Bir yýl süren greve ve son derece çetin verilen bir mücadeleye raðmen madenci grevi kaybedildi. Madenciler liderlerinden baðýmsýz bir örgütlenmeye gitmediler. Söylemleri ne kadar sol da olsa bu liderlerin muhafazakarlýðý yenilgiye giden yolun taþlarýný döþedi. Sendika bürokrasisi gücünü iþçilerin patronlarla mücadele etme konusunda kendilerine güvenmemelerinden alýr. Patronlarýyla çatýþan, mücadele ettiklerinde kazanacaðýndan emin olan ve kendine güvenen iþçiler sendika liderlerini bekleme ihtiyacý hissetmezler. Kendine güvenmeyen iþçiler sendika liderlerinin patronlardan tavizler koparmalarýný umut eder dururlar.
Ýþçilerin kendine güveni Ýþçiler mücadelenin iniþ-çýkýþlý engebeli yollarýnda güven kazanýr ya da kaybederler. Doðrusal bir zincirleme bað söz konusu deðildir. Bazý yenilgiler iþçi sýnýfýnýn kendine güvenini silip süpürür. Hitlerin iktidara yükseliþi Alman iþçi sýnýfýnýn kendine güvenini bir nesil boyunca yok etti. Ýngiltere’de madenciler 1926 Genel grevi’nden sonra 1960’a kadar hiç greve çýkmadýlar. 12 Eylül Darbesi Türkiye’de iþçi sýnýfýný 1989’a kadar susturdu. Ancak bir baþka tür yenilgi vardýr ki iþçi sýnýfý savunma hattýnda zorlanmasýna raðmen sýnýf örgütlenmesi parçalanmaz. Böylesi yenilgi süreçlerinde gelecekteki ayaklanmalarýn tohumlarý atýlýr. Fransa’da 1968’e giden yol yenilgiye uðrayan savunma mücadeleleriyle döþenmiþti. Fransa’da iþçi sýnýfý Mayýs 68’i karþýlarken Avrupa çapýnda en düþük ücretleri alýyordu. Hareketin ertesinde ise en yüksek ücret düzeyine sahip oldu. Savunma mücadeleleri dönemleri sosyalistler açýsýndan da son derece önemlidir. Çaresizlik nedeniyle dayanýþmaya ve mücadelenin nasýl ilerleyeceðine yönelik sorular sosyalist fikriler için kapýyý aralar. Ýþçi sýnýfý içinde zor dönemlerde ortalýkta olmayan sosyalistler hareket öne atýldýðýnda izole olabilir.
Baðýmsýz örgütlenme?
Sosyalist politikalar
Bürokrasinin gücü iþçi sýnýfýndan baðýmsýz deðildir. Ýþçiler ne kadar güvenliyseler o kadar baðýmsýz hareket etme yeteneðine sahiptirler. Sosyalistler ya da iþçi sýnýfý militanlarý bürokrasiden örgütsel bir kopuþ þeklinde bir çýkýþ yolu aradýklarýnda iþçi sýnýfý kitlesinden kendilerini soyutlamaktan öte bir þey elde edemezler. Kopuþ gerçekten aþaðýdan militan bir mücadelenin sonucu olarak yaþandýðý zaman bile iþçiler kendilerine güvenlerini yitirdiklerinde bu sendikalar da bürokratikleþir. DÝSK, bu duruma iyi bir örnektir. Sosyalistlerin görevi bulunduklarý sendikalarda mücadele içinde iþçilerin kendine güvenlerini ve bürokrasiden baðýmsýz hareket etme yeteneðini arttýrmaktýr. Bunun anlamý bölünmüþlüðü yenmeye çalýþmak, farklý sektörlerdeki ve þubelerdeki iþçileri birleþtirmektir. Pratik dayanýþmanýn örgütlenmesi ve bürokrasiden baðýmsýz iletiþim araçlarýna sahip bir militan iþçiler aðýnýn inþa edilmesi iþçi sýnýfý gücünü artýrmaya yönelik çok önemli adýmlardýr. KESK bürokrasisinden baðýmsýz bir militan kamu çalýþanlarý aðý olsaydý liderlik 4 Mart 1998 Kýzýlay eylemini sonlandýrmakta zorluk çekerdi. Türk-Ýþ ve diðer sendikalarýn tabanýndaki militanlýk ve öfke baðýmsýz bir taban hareketine sahip olsaydý Bayram Meral 24 Temmuz mitinginden sonra davrandýðý gibi davranamazdý.
Mayýs 1968’de Fransa’da olduðu gibi gerçek kitle grevlerinin yaþandýðý bir süreçde dahi iþçiler alternatif bir örgütlenmeye sahip deðillerse sonunda bürokrasi kontrolü eline geçirir. Fransýz iþçileri her türlü engeli aþarak öne atýldýlar, sendikalý ve sendikasýz iþçileri öðrencilerle birleþtirdiler, devleti yýkýmýn eþiðine getirdiler nihayet sendikal bürokrasi egemen sýnýfla iþçiler için bir dizi önemli kazanýma imza attý ve hareketin daha da ileriye fýrlamasýný önleyen bir uzlaþmayý saðlayarak kontrolü ele geçirdi. Hareketin geliþtiði kýsacýk süre içinde sendikalarýn satýþýný önleyecek fikir ve örgütlenmelerin oluþturulmasý ve yayýlmasý için yeterince zaman yoktur. 1968 gibi 1516 Haziran 1970 direniþi de bir taban hareketi. Bunu, sendikalar devlete teslim olduktan sonra da bir dizi mücadelenin devam etmesinden de anlýyabiliyoruz.
Grevler ve sosyalizm için mücadele Mayýs 68 ve 15-16 Haziran 1970 gibi büyük patlamalardan önce bürokrasiden baðýmsýz hareket etme ve mücadeleyi genelleþtirebilme yeteneðine sahip militanlar aðýný kurmayý baþarmýþ bir sosyalist hareket iþçilerin kendiliðinden mücadelesinin heba olmasýný önleyebilir. Bu nedenle devrimcilerin sosyalist partiyi bugünden inþa etmesi önemlidir.
Sevil ve A li’ye Özg ür lük
Ezilenlerin kurtuluþu için
ÝÞÇÝ
SENDÝKALAR BÝZÝMDÝR, DEMOKRASÝSÝ SAVUNALIM!
YIL: 1
SAYI: 7
1 AÐUSTOS 1999
“KESK Genel Sekreteri Sevil Erol ve SSK Hastanesi çalýþanlarýndan Dr. Ali Kandemir PKK’ye yardým ve yataklýktan tutuklanarak cezaevine konuldular” haberini gazeteler, geçmiþdeki düzmece iftiralar þeklinde yayýnladý. Egemenler için zamanlamanýn tam yerinde olduðunu söylemek gerek. Zaten “KESK içinde bölücü, yýkýcý unsurlar var”, “PKK sendikasý” söylemi devlet tarafýndan sürekli kullanýlmakta. Yüzbinlerce emekçinin alanlara çýktýðý, sermayenin saldýrý programýna karþý birleþtiði bir dönemde (Ali Kandemir’in gazetelerde SES üyesi olarak tanýtýldýðýný hatýrlayalým) KESK’e yönelik bu tarz saldýrýlarý görmezden gelemeyiz. Sevil Erol ve Ali Kandemir’e yapýlan bu çirkin uygulamanýn ardýnda onlarýn örgütlü olduðu sendikalara ve sendikal çatýlarýn altýnda mücadele eden yüzbinlerce iþçinin hakkýna açýk bir saldýrý var. Verilmek istenen mesaj açýk. “Sakýn sesinizi çýkartmayýn. Yasalar kolluk güçleri ve hukuk; ülkenin bölünmez bütünlüðüne, laik cumhuriyete, ilke ve inkýlaplarýna … hadi kýsaca söyleyelim; sermaye sýnýfýnýn çýkarlarýna göre olmakta ve uygulanmaktadýr.” Hatýrlayalým, Þemdin Sakýk’a ait olduðu öne sürülen (düzmece olduðu sonradan açýklandý) itiraflarla kamuoyu günlerce yanýltýlmýþ ve herkese “haddinizi bilin” mesajý verilmeye çalýþýlmýþ, sonrasýnda ise ÝHD Baþkaný Akýn Birdal bu iðrenç komplonun rüzgarýyla öldürülmeye çalýþýlmýþtý. Bugün de ayný oyun oynanýyor. Uluslararasý hukuk kurallarý çiðnenerek, korsanvari yöntem ve tuzaklarla yakalanan Cevat Soysal’ýn þu anda iþkence ve sorgu tezgahlarýndan geçirildiði ortada deðil mi? Farzedelim ki þu anda hükümetle uzlaþma konumunda bulunan Türk-Ýþ liderliði, bu konumundan uzaklaþsa ve mücadele hattýný keskinleþtirse; devletin ayný oyunu iþçi sendikalarý liderlikleri için oynamayacaðýný nereden bilebiliriz? Bu oyunu boþa çýkartmamýz gerek. Kürt ve Türk emekçilerin ülkede yaþanan savaþtan hiç bir çýkarýnýn olmadýðýný, aksine bizim vergilerimiz, bizim alýnterimizle yaratýlan deðerlerin savaþa aktarýlarak binlerce yoksul gencin öldüðü bu savaþa karþý barýþçýl demokratik çözümü savunmak zorundayýz. Sevil ve Ali özgür olmadýðý sürece hepimiz birer potansiyel suçlu Kürt olmaktayýz. Arkadaþlarýmýzýn derhal býrakýlmasý, iþçilerin birliði böyle bir barýþý bugün süren mücadele hattýnda önemli bir takazanabilecektir. Þimdi sýra lep olmalýdýr.
150.000
Þimdi görev Türk ve Kürt iþçilerde
Halklarýn kardeþliði ve barýþ için mücadeleye!
Öcalan’ýn, Barýþ Analarý Ýnisiyatifi’nin, HADEP’in barýþ çaðrýlarýný yanýtsýz býrakmayalým. 15 yýldýr süren savaþ, akan kan, harcanan paralarýn bir avuç yönetici ve savaþ tüccarý dýþýnda kimseye bir faydasý yok. 1 Eylül Dünya Barýþ Günü’nde Türkiye’nin yenibir döneme girmesi için, halklarýn kardeþliði, kültürel haklarýn
tanýnmasý, ayrýmsýz genel af, idam cezasýnýn kaldýrýlmasý, boþaltýlan yerleþim yerlerine dönüþ olanaklarýnýn yaratýlmasý için, barýþý kazanmak için mücadeleye! Ancak Türk ve
bizde.
S E S A n k a r a Þ u b e ’ d e n S e l çu k Y a vu z
Barýþ Analarý’nýn sesleniþi: ÖCALAN’DAN T A R ÝH Ý Ç A ÐR I PKK’nin lideri Abdullah Öcalan, 1 Eylül Dünya Barýþ Günü’nden itibaren, “PKK’yi silahlý mücadeleye son vermeye ve güçlerini, barýþ için sýnýrlarýn dýþýna çekmeye”, “devlet ve toplumun ilgili kurum ve yetkililerini de bu barýþ ve kardeþlik sürecinin baþarýsýna destek olmaya” çaðýrdý.
Hem Türk Ordusu’nda görev yaparken ölen, hem de PKK gerillasýyken ölen gençlerin annelerinden oluþan “Barýþ Analarý Ýnisiyatifi”nin çaðrýsý özetle þöyle: “Bin yýldýr birlikte yaþýyoruz. Ekmeðimizi, sevgimizi, türkülerimizi paylaþtýk. Ama son 15 yýldýr acýmýzý bile paylaþamadýk. Son 15 yýl acýnýn adý oldu, haksýz bir savaþta öldürülen çocuklarýmýzýn hem acýlarýný yüreðimize gömdük, hem de mezarlarý bile olmadýðý için cesetlerini.
Artýk savaþmak emri, yaþamak emrine dönüþtürülmelidir. Bu trajediden doðrudan veya dolaylý olarak sorumlu olanlar da uzatýlan barýþ elini tutmalý. Yaþama hakkýný korumak varken, idamlarýn, bastýrmanýn, þiddetin çare olmadýðýný, çözüm olmadýðýný tarih defalarca kanýtladý. Artýk silahlar sussun. Annelerin, kadýnlarýn, insanlarýn aðlamasý ve utancý sona ersin.Topraða çocuklarýmýz deðil, bu insanlýk utancý gömülsün.
H A DEP ’ in çað r ýs ý
Halkýn Demokrasi Partisi (HADEP) Genel Baþkanvekili Ahmet Turan Demir, aydýnlara Göç olmasýn. Her þey ken- gönderdiði mektupta savaþýn maðdurlarýnýn di doðallýðý içinde deðiþsin, yanlýzca Mudanya’da biraraya getirilen bir kaç zorlama ile, imha ile deðil. kiþiden ibaret olmadýðýný, milyonlarca kiþinin Çocuklarýmýz ölmesin, iþ- bu savaþ nedeniyle göç etmek zorunda kaldýkence olmasýn. Barýþ olsun, ðýna, binlerce faili meçhul olayýnýn yaþandýðýdemokrasi olsun. Elinizi eli- na iþaret etti. Demir þöyle dedi: mize verin, büyük düþü, ba“Bu önemli fýrsat iyi deðerlendirilmelidir. rýþ, özgürlük, ve demokrasi Her kesi kapsayan genel bir affýn çýkarýlmasý, düþünü hep birlikte gerçekleþtirelim. Sesinizi sesimize idam cezasýnýn kaldýrýlmasý, Kürt kimliði üzekatýn, umutlarýmýzý hep bir- rindeki kýsýtlayýcý yasalarýn iptali ve kültürel likte duyuralým. Gücünüzü haklarýn evrensel normlara uygun hale getirilgücümüze katýn, yarýn geç mesi için çaba sarfetmek, siz aydýn ve medya olmadan akan kaný durdura- mensuplarý baþta olmak üzere herkesin önüne lým. Ýmralý’daki ses duyul- koyacaðý bir görev olmalýdýr.” sun.”