Ezilenlerin kurtuluþu için
ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ
YIL: 2
SAYI: 14
1 MART 2000
ÝÇÝNDEKÝLER:
Nazizme geçit verme!
SUSMA HAYKIR: BÜTÜN HALKLAR KARDEÞTÝR
Sa y f a 4 - 5
S a y fa 3
Faþizme karþý mücadele
Dünya devrimi mümkün mü? Sa y f a 6
DÜN YADA N: Ýran, Meksika... S ay f a 7
Kadýnlar enflasyon u nasýl yene cek? S a yf a 8
Rusya, Çeçenistan’dan DEFOL! Sayfa 2
200.000 TL
DEMÝREL, ARTIK YETER
DEÐÝÞÝM ÝSTÝYORUZ Baþbakan Ecevit "anayasayý deðiþtirme zamaný geldi" demesinden buyana yeni anayasa tartýþmalarý sürüyor. 1980 askeri darbesi yasalarýndan kurtulmayý umut ederken Ecevit'in nasýl bir deðiþiklikten bahsettiðini gördük: Þapkadan Süleyman Demirel'e özel bir anayasa deðiþikliði çýktý. Bizi yoksullaþtýrarak, demokratik haklarýmýzý çiðneyerek küçük bir azýnlýðý mutlu edecek bir istikrar arayýþýnda olanlar, Demirel'i yeniden cumhurbaþkaný yapmak istiyorlar. TBMM'de gerekli 367 oyu çýkartabilmek için de milletvekillerine kýyak geçiyorlar. Bizi mezarda emekli eden, yüzde 25'lik sadaka zamma, 80 milyon asgari ücrete mahkum eden hükümet, milletvekilleri, generaller, üst düzey yargýç ve bürokratlarýn maaþ ve ödeneklerindeki üst sýnýrý kaldýrdý. FP'nin oylarýný almak için ise parti kapatmalarý zorlaþtýracak deðiþiklikler öneriyorlar. Geçen yýl Uluslararasý Tahkim için anayasa deðiþikliðini Meclis'ten geçirmek için de benzeri bir anlaþma yapmýþlardý. Ýþlerine gelince "bin yýl devam edeceði" söylenen 28 Þubat sürecini istedikleri gibi deliyorlar. Bizim hak arama mücadelemizi islamcý-laik diye bölmek istedikleri zaman 28 Þubat var, kendi egemenliklerini saðlamlaþtýr-
mak için yok. Bu ikiyüzlülük hepimizin midesini bulandýrýyor. Demirel'in yeniden cumhurbaþkaný olarak baþýmýza getirilmek istenmesi sözkonusu olunca bulantýmýz daha da artýyor. Demirel 30 yýldýr nefret ettiðimiz herþeyi temsil eder hale geldi. Bankalardan trilyonlarý cebine indirenlerleri ailesi olarak sahiplenen Demirel'in adý yolsuzluk, çetecilik, Susurluk ve Hizbullah’la birlikte anýlýyor. Polar ve IBS'in yaptýðý araþtýrmalar nefretimizin büyüklüðünü gösteriyor. Ülke çapýnda yapýlan bu araþtýrmalara göre, nüfusun yüzde 64'ü Demirel'in görev süresinin uzatýlmasýna karþý. Ýstikrar paketlerinden, özelleþtirmelerden, faþist çeteleri ve Hizbullahý besleyen, HADEP'li belediye baþkanlarýný tutuklayan, cezaevlerinde katliam yapan, sendikacýlarý infaz eden susurluk devletinden kurtulmak istediðimiz için "Demirel, artýk yeter" diyoruz. Yine ayný araþtýrmalar nüfusun yüzde 88'inin cumhurbaþkanýnýn halk oyuyla seçilmesini istediðini ortaya koyuyor. Meclis'te dönen pis pazarlýklar ve milletvekillerine verilen rüþvetler karþýsýnda "kendimiz seçelim daha iyi" diye dü-
þünüyoruz. Cumhurbaþkanýný seçebilmek, bizi ezenlerden bir parça daha demokrasi koparabilmek anlamýna geliyor. Zimbabve'de Demirel'den hiç aþaðý kalýr yaný olmayan Cumhurbaþkaný Robert Mugabe'nin bir referandumla 30 yýllýk koltuðundan edilmesinin ve Ýran seçimlerinde reform yanlýlarýnýn galip gelmesinin sevinci, "seçelim" isteðimizi güçlendiriyor. Gerek Zimbabve'de gerek Ýran'da seçimlerin getirdiði deðiþim yýllardan beri süren mücadelelerin yansýmasý. Zimbabve yýllardan beri "Benim rengim yoksul" diyen kitlelerin iþyerinde ve sokaktaki mücadelesiyle, Ýran ise geçen yýlki öðrenci ayaklanmalarýyla oy sandýðýna gitti. Biz de geçen yýl 24 Temmuz Kýzýlay eyleminin devamýný getirerek istikrar paketi ve susurluk devletinden kurtulabiliriz. Türk-Ýþ Genel Baþkaný Bayram Meral Ýstanbul'da, Kimya Teknik iþçilerinin grevini ziyaretinde, "yüzde 25'lik ücret zammý kabul edilmez" dedi. Meral'in Ekonomik Sosyal Konsey'de patronlarla uzlaþmak yerine bu sözlerinin arkasýnda durmasýný istiyoruz. Öfkemizi mücadeleye ve örgütlülüðe dönüþtürmemiz gerekiyor.
Sayfa 2
Ýþçi Demokrasisi
1 Mart 2000
Rusya, Çeçenistan’dan DEFOL!
TEMEL ÝLKELERÝMÝZ YA BARBARL IK YA SOSYAL ÝZM Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir. Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk ve savaþlarýn nedeni küçük bir azýnlýðýn kâr hýrsýdýr. Kapitalizmde bütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kollektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. Ý ÞÇ Ý SI N I FI N I N K U R T U LU Þ U K E N D Ý E SE R Ý O LA C A K T IR Sosyalizm ancak iþçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir. Ýþçiler bunu ancak iþçi konseyleri aracýlýðýyla, aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr. R EF O R M D E Ð Ý L DE V RÝ M Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý patronlarý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez. Bu sistem ancak iþçilerin kitle eylemleriyle deðiþtirilebilir. Bir iþçi devrimi zorunludur. E N T E R N A S Y ON AL Ý Z M Kapitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir. Ýþçilerin vataný yoktur. Bütün dünya iþçileri kardeþtir. Ýki farklý ülkenin iþçilerini karþý karþýya getirecek her þeye karþý çýkýlmalý, diðer ülkelerdeki iþçilerin mücadeleleri desteklenmelidir. T E K Ü L K E D E SO S Y A LÝ Z M M Ü M K Ü N D E Ð ÝL D ÝR Rusya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa yaþayamaz. Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya’da devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928-29’da-ki karþý devrime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr. U L U SA L S O RU N Sosyalistler halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurlar. Ezenlerin milliyetçiliðine karþý mücadele edip, ezilenlerin kurtuluþ mücadelesini desteklerler. A Z I N LI K L A R Sosyalistler ezilen her türlü etnik, cinsel, dinsel azýnlýðýn mücadelesini destekler, onlarýn örgütlenme haklarýný savunurlar. C ÝN S Ý Y E T ÇÝ L ÝK Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir. Sosyalistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederler. DE V RÝ M CÝ P A R T Ý Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur. Bu parti, iþçilerin her mücadelesini destekleyip genelleþtirmeye, tek tek mücadeleleri birleþtirmeye çalýþýr. Sosyalistler iþçi sýnýfýnýn günlük mücadelesi içinde yer alýp en militan iþçileri sosyalizm ve partinin gerekliliði fikrine ikna ederek devrimci bir parti inþa edebilirler. P A R T Ý Ý Ç Ý D E M OK R A S Ý Sosyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur. Tartýþmanýn amacý dünyayý deðiþtirmektir. Bu da parti üyelerinin birlikte hareket etmesiyle gerçekleþebilir. Demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. DE V RÝ M CÝ G Ö R E V Bu fikirlere katýlan, böylesi bir partinin gerekliliðine inanan herkesi, Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi’ne katýlmaya çaðýrýyoruz.
Çeçen mültecilere
KAPILARI AÇIN
Bu görüntüler yabancý deðil Bu günlerde hangi gazeteyi alýrsak ön sayfasý ve manþetteki resimler Rus'larýn Çeçen savaþçýlara karþý yapmýþ olduðu katliam ve insanlýk dýþý uygulamalarýn iðrenç görüntüleriyle dolu. Ýnsanlar böylesine aþaðýlýk görüntelere haklý tepkilerini gösteriyorlar. Ama aslýnda bu görüntüleri biz baþka coðrafyalardan da hatýrlýyoruz. Kafasý gövdesinden ayrýlan PKK gerillalarýn baþlarýyla resim çektiren, üç hilalli, kurt baþlý silah dipçikleri ve yüzükleriyle öldürdükleri insanlarýn kulak ya da parmaklarýnýn kolleksiyonlarýný övünçle gösterenleri anýmsattý ister istemez. Cezaevinde elleri arkadan kelepçelendikten sonra vücutlarý ve kafalarý parçalanarak tanýnmayacak hale getirilerek katledilen savunmasýz insanlarýn resimlerini anýmsamadan edemiyor insan. Ýsrail askerleri tarafýndan kollarý taþlarla parçalanarak kýrýlan, her türlü baský, iþkence ve sindirme politiklarýna maruz býrakýlan Filistinliler gözümüzün önüne geldi bir an. Sýrplar tarafýndan katledilmiþ tecavüze uðramýþ, insanlýðýndan utanýr duruma düþürülmüþ Boþnak ve Kosovalýlarýn içine düþtükleri o çaðresizliði gördük o resimlerde. Solingen'de ýrkçýlar tarafýndan yakýlarak katledilen o insanlarýn yürek dayanmayan görüntüleriyle ne çok benzer yaný vardý gö-
rüntülerin. Hepsinin ortak noktasý insanlýk dýþý olmasýydý. En önemlisi ise bu insanlýk suçlarýna sebep olanlarýn þovenizm ve ýrkçýlýk illetiyle, vatan ve millet edebiyatý yapýyor olmasýydý. Þovenizm ve ýrkçýlýk iþçi sýnýfýný bölen ve patronlarýn tercih ettiði bir ideoloji olarak karþýmýza çýkýyor. Bu insanlýk dýþý saldýrýlara karþý çýkmalý ve arkasýndaki milliyetçi, ýrkçý fikirleri teþhir etmeliyiz. Kapitalizm ve emperyalizmin her satýrý kanla yazýlmýþtýr. Çözüm, þovenizme ve ýrkçýlýða karþý enternasyonlizmdir. Uluslararasý olmayan, sýnýf kardeþliðini hedef almayan her çözüm þovenizmle malül olacak ve sýnýrlý kalacaktýr. Barýþýn tek teminatý enternasyonlizmden ve bunun doðal devamcýsý olan iþçi sýnýfý iktidarýndan yani sosyalizmden geçmektedir. Aksi taktirde bu kokuþmuþ sistemde egemenler her keresinde baþka bir bahaneyle bizleri birbirimize boðazlatmaya devam edeceklerdir. Oyuna gelmemek bizlerin mücadelesi ile mümkün olacaktýr. Irkçýlýða karþý, sýnýf kardeþliði, þovenizme karþý enternasyonalizm, kapitalizme karþý sosyalizm diyoruz. Barýþ, sosyalizm hakim kýlýnana kadar, özlem ve istekle baktýðýmýz tatlý bir hayal olarak kalacaktýr.
Ý sm et Þah
Enternas yonali zmi n gereði HADEP’i savunmaktýr PKK 1 Eylül 1998'de tek taraflý ateþkes ilan etti. Bu ateþkes halen sürüyor. Hükümetin ateþkese cevabý Suriye'ye savaþ tehdidinde bulunmak olmuþtu. Ancak Apo'nun Suriye ardýndan da Rusya'dan çýkmaya zorlanmasý konunun Avrupa gündemine gelmesi ve siyasallaþmasý ile sonuçlandý. Barýþ süreci hem Kürt hem de Türk halký açýsýndan bir umut yarattý. Kürtlerin barýþ taleplerine sahip çýkmak her iki tarafýn da çýkarýna olan bir çözüm. Çünkü her iki taraf da artýk bedel ödemek istemiyor. Öcalan uçakta, "biz barýþtan yanayýz barýþ içinde fedakarlýktan kaçýnmayýz" diyordu. Bundan üç ay önce Mesut Yýlmaz da "AB yolu Diyarbakýr'dan geçiyor" dedi. Bunlar umut veren konuþmalardý. Ama halka umut veren açýklamalarýn hemen ertesinde hep bu açýklamalarý çürüten uygulamalar söz konusu oluyor. Diyarbakýr, Siirt ve Bingöl belediye baþkanlarýnýn tutuklanmalarý, DGM savcýsýnýn belediye baþkanlarýný göz altýna aldýrma þekli hu-
kuka aykýrýdýr. Örneðin Adalet Bakaný, "göz altýna almada bazý aksaklýklar var, onaylamamýz mümkün deðildir" diyor. Peki Adalet Bakaný hukuki olarak onaylamadýðý bu durum karþýsýnda ne yaptý, hiç birþey. Sadece cýlýz bir tepkiydi. Son geliþmelerle sertlik politikalarý yeniden baþlatýlmak mý isteniyor? Belediye baþkanlarýnýn neden tutuklandýklarý hâlâ bilinmiyor. Neyle suçlandýklarý kamuoyuna açýklansýn, eðer Türkiye'de þeffaf bir yönetim olsaydý bu ülkede bu kadar özel gündem olmazdý ve gündem de bu kadar çabuk deðiþmezdi. Ýnsanlar artýk kendi toplumundan korkan bir devlet anlayýþýna razý olmak istemiyor. Toplumsal tartýþmanýn önünü kesip sonra da kendi görüþüne uymayan bir fikri potansiyel yýkýcýlýk ve bölücülük sayan ilkel bir devlet zihniyetini sýrtýnda taþýmak istemiyor. Barýþ sürecinin alternatifi gerilla mücadelesine geri dönüþ olmayacaðý gibi, devletin sertlik politikalarý da çözüm deðil çözümsüzlüktür. Bu çýkmaz bir
Ezilenlerin kurtuluþu için ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Tarih: 1 Mart 2000 Sayý: 14 Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk Sahibi ve Yazý Ýþleri Sorumlusu: Türkan Uzun / Adres: Gönül Sokak, No 31 Nil Han, Kat 3, No 305 Asmalý Mescit, Ýstanbul Baský: Yön Matbaacýlýk
ISSN 1302-4353
yol olur. Yükünü Türkiye iþçi sýnýfýnýn taþýdýðý bu savaþta iþçilerin ne ekonomik ne de siyasi hiç bir çýkarý yok. Marksistler enternasyonalisttir, iþçi sýnýfýnýn uluslararasý düzeyde birliði için mücadele ederler. Ama bu asla bir ulusun diðer bir ulusu ezmesine göz yummak anlamýna gelmez. Marksistler öncelikle zora deðil gönüllülüðe dayalý uluslararasý birliði savunur. Gönüllülük ayrýlma hakkýný da içerir. Ulusal baský ezen ulusun iþçi sýnýfýyla ezilen ulusun iþçi sýnýfý arasýnda bir bölünme yaratýr. Bu bölünme ancak ezen ulusun iþçi sýnýfý, ezilen ulusun kendi kaderini tayin hakký için mücadele ederse yok olabilir. Ayný zamanda ulusal olarak ezme ezilme iliþkisi hem ezen hem de ezilen ulusun iþçiler ve yöneticileri arasýnda aldatýcý bir bað yaratýr. Ýþçi sýnýfý özellikle kendi devleti tarafýndan gerçekleþtirilen ulusal baskýya karþý çýkarsa bu iliþki kýrýlabilecektir. Marksistler ancak bütün ulusal baskýlara karþý çýkarak gerçek enternasyonlizmin bir parçasý olabilirler.
A l i E r do ð a n
Çeçenler 56 yýl sonra yine ayný dehþeti yaþýyorlar. SSCB lideri Stalin'in 56 yýl önce nazi Almanyasý ile iþbirliði yaptýklarý bahanesiyle (ki Stalin daha sonra Almanya'yla anlaþma yapmýþtý) topraklarýndan zorla sürdüðü Çeçenler, onbinlerce insanýn canýna mal olan sürgünün yýldönümünü yine Rus iþgali altýnda yaþýyorlar. Stalin'in 650 bin Çeçeni Orta Asya'ya sürdüðü 23 Þubat'ta her yýl bir gün yas tutuluyor. Çeçenistan 200 yýl önce Rusya tarafýndan iþgal edildi. Ve 1917 Devrimi'ne kadar Çeçenlere hiçbir özgürlük tanýnmadý. 1917 'de kazanýlan özgürlüklerse stalinizmle birlikte yok oldu. Ýþte 56 yýl önceki sürgün de bu koþullarda gerçekleþti. Çeçenistan'dan sürülen 650 bin Çeçenin üçte biri bu göçte hayatýný kaybetti. Çeçenler 1991'de baðýmsýzlýk ilan ettiler. Ancak Rusya, üç stratejik petrol hattýnýn geçtiði bölgeyi býrakmamak için Çeçenlere savaþ açtý.Çeçen direniþini kýramayan Rusya geri çekildiðinde 80 bin Çeçen ölmüþtü.1996'da Rusya Çeçenistan'a tekrar saldýrdý. Çeçenlere yenilen Rus ordusu daðýlma noktasýna geldi.Rusya Çeçenler karþýsýnda kazanýlacak bir zaferin bölgedeki diðer devletlere de bir uyarý olacaðýný düþünüyordu. Ýnsan Haklarý Ýzleme Komitesi'nin raporuna göre, Rusya 5 þubatta Grozni'nin bazý bölgelerinde sistematik bir þekilde katliamlar gerçekleþtirdi.Yaklaþýk 200 Çeçenin canice öldürüldüðü saldýrýda onlarca kadýna tecavüz edildi. BBC'de konuþan bazý Çeçenlerin açýklamalarý Rus katliamýnýn acý yüzünü gözler önüne seriyor.Çeçenlerin açýklamasýna göre;hücredeki Çeçenlere iki günde bir kuru ekmek veriliyor ve her gece iþkenceden geçiriliyorlar. Her gün gazetelerde Rus askerlerin Çeçen sivilleri toplu mezarlara atarlarken çekilen fotoðraflarýný görüyoruz. Ýþte bu koþullarda geçtiðimiz günlerde Türkiye-Gürcistan sýnýr kapýsýna kadar gelmeyi baþaran 104 Çeçen mülteci Türkiye'ye geçmek istedi. Fakat Türkiye bu talebi geri çevirdi.35'inin aðýr hasta üçünün hamile olduðu 104 Çeçen sýnýr kapýsýnda bekletilirken Ardahan Valisi'nin açýklamasý Çeçenlere niçin geçiþ hakký verilmediðini gözler önüne seriyor.Valinin açýklamasý þöyle: "Mültecilere yardýma hazýrýz, ancak arkadan gelecek olan baþkalarýndan çekiniyoruz." Ocak ayýndan bu yana Türkiye'ye geçiþ yapan Çeçen mülteci sayýsý sadece 331. Ecevitin, "Çeçenler Gürcistan'da kalmalý, biz yardým ederiz" açýklamasý üzerine Çeçen mülteciler apar topar ve zorla kamyonlara bindirilerek Gürcistan'daki mülteci kamplarýna götürüldü.Bu noktada akýllara þu soru geliyor: Dünyada silah alýmýna en fazla para yatýran dördüncü ülke Türkiye'nin 104 mültecinin ihtiyaçlarýný karþýlayacak parasý mý yok? Tabii ki var, fakat içinde yaþadýðýmýz kapitalist sistem insan ihtiyaçlarý için deðil, kâr için üretim yapan bir sistem.Bu koþularda biz sosyalistler Rus emperyalizmi karþýsýnda Çeçen mültecilerin yanýnda olmalýyýz. Her marksist-leninist, halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunmalýdýr. Çeçenlerin baðýmsýzlýðý ancak Rus iþçilerinin Çeçenlerin yanýnda tutum almasýyla mümkün olacaktýr. Rusya'da yapýlan savaþ karþýtý gösteriler bu yönde atýlmýþ önemli bir adýmdýr. Rusya'daki barýþ yanlýlarý ABD'nin Vietnam'dan çekilmesinde büyük rol oynayan savaþ karþýtý hareketi örnek almalýdýr.
Susma haykýr, bütün halklar kardeþtir!. B a h a tt i n Ö z e r e n g i n
ÝSTANBUL: Gönül Sok. No 31 Nil Han Kat 3 Daire 305 Asmalý Mescit, Beyoðlu ANKARA: Ambarlar Yolu Beyazsaray Apt. 10/30 Sýhhýye Tel 0312 229 3257 YURT DIÞI TEMSÝLCÝLÝÐÝ: Cebrail Karadeniz, Lewerenz Str. 111, 47798 Krefeld. ALMANYA
1 Mart 2000
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 3
Demokrasi, insan haklarý ve barýþ için
SUSMA, HAYKIR: BÜTÜN HALKLAR KARDEÞTÝR Türkiye'nin AB'ye aday üye olmasýyla Avrupa standartlarýnda bir demokrasi beklentisi arttý. Kürt illerinde bu talep kendisini sokaklarda ifade ediyor. Temeli 1970'te, yani 30 yýl önce atýlan bir hastaneyi açmak üzere Van'a giden Demirel "OHAL kalksýn", "barýþ buraya" slaganlarýyla karþýlandý. Demirel, Vanlýlarýn barýþ çýðlýklarýný "insanlar ümitlerini yitirmiþ deðil; hayatiyet var, çaba var, çýrpýnma var" diye deðerlendirdi.
Rahat sýz oldu lar Bu "hayatiyet ve çaba"yý tehlikeli gören Baþbakan Ecevit ise "HADEP'li belediyeler, bölücü akýmlarýn siyasallaþmasýna destek oluyor" diyerek HADEP'li il belediye baþkanlarýnýn randevu talebini geri çevirdi. Göç ve imar konusunda görüþme talebinde bulunan yedi belediye baþkanýný geri çevirme küstahlýðýnda bulunan Ecevit, bölgedeki barýþ ve demokrasi taleplerine ne kadar kapalý olduðunu bir kez daha gösterdi. Ecevit'in açýklamasýný takip eden günlerde HADEP'li üç belediye baþkaný apar topar gözaltýna alýnýp cezaevine gönderildiler. Ayný günlerde HADEP'in eski ve yeni bazý yöneticilerinin aralarýnda bulunduðu 18 kiþi üç yýl dokuzar ay hapse mahkum edildi. Milli Güvenlik Kurulu da Olaðanüstü Hal uygulamasýný uzatma kararý aldý.
Saldýr ýnýn h edef i Bütün bu saldýrýlarýn hedefi, onbeþ yýl içinde resmi rakamlara göre 23.500 çocuðunu devlete karþý savaþta kaybetmiþ olan bölge halkýnýn insan haklarý, barýþ ve demokrasi talepleridir. Ýstikrar paketini, yoksulluðu, açlýðý kabul ettirmek için "AB ile demokrasi geliyor, diþinizi sýkýn" söylemini kullanan egemen sýnýf, yükselen beklentilerden rahatsýz olmuþtu. Bu beklenti ve umut havasýný kýrmak için HADEP'e yönelik operasyon
gerçekleþtirildi. Amaç bu havayý ve bölge halkýnýn kendine güvenini daðýtmaktý. Tepki büyük oldu Ancak egemenler bu kez beklediklerinin üzerinde bir tepki ile karþýlaþtýlar. Sendika liderlikleri ve CHP örgütleri yýllardýr ilk kez OHAL'deki bir geliþme karþýsýnda tutum aldýlar. Basýn açýklamalarý düzeyinde bile olsa bu tepki önemliydi. Ayrýca Fazilet Partisi bile meclis kürsüsünden devleti teröristlikle suçladý. Doðuda ise halk, baþkanDemirel Van’a hastane açýlýþýna gitti ama bir mitingle karþýlaþtý. Barýþ ve zafer larý için sokaða çýkmýþ, coplanmaya, gözaltýlara anlamýna gelen el iþareti yapan kalabalýk, adeta tek yürekten “BARIÞ” diye haykýrdý. raðmen sesini duyurmuþtu. Ýçerdeki bu tepkiler uluslararasý hissettirmesinin önündeki en büyük en- kiyor. Ýnsan haklarý, barýþ ve demokrasi düzeydeki yoðun baskýlarla birleþince gel, ezen ulus milliyetçiliðine karþý ýsrar- talebi sadece doðunun talebi deðil, badevlet, baþkanlarý serbest býraktý ve gö- la tutum alan, barýþ ve demokrasi müca- týdaki önemli bir kesimin de talebi. Andelesinde kararlý, ezilenlerin kürsüsü cak bu taleplerin karþýsýna çýkan en bürevlerine iade etti. olan bir liderlikten yoksun olmasýdýr. yük engel ülkücüler, MHP ve genel olaA B a l d a tma c a s ý Barýþ yanlýlarýnýn Diyarbakýr'da oldu- rak milliyetçi fikirlerdir. Ülkücü çetelerin Ancak baþkanlar hakkýndaki dava ðu gibi sokaða çýkmamasýnýn nedeni li- iktidar ortaðý olduðu bir hükümetin devam ediyor. Bu dava ve benzeri bas- derlik yaparak barýþ ve demokrasi taraf- Kürtlerin de kabul edebileceði bir barýký araçlarý HADEP ve bu partinin temsil tarlarýný alanlarda birleþtiren bir örgüt- þa engel olacaðý, her türlü özgürlük taettiði barýþ talepleri üzerinde Demok- lenmenin olmamasýdýr. lebine sýrtýný döneceðini biliyoruz. Bu les'in kýlýcý gibi kullanýlmaya devam ediÝþçi Demokrasisi gazete satýcýlarý nedenle bugün barýþ isteyen, daha çok yor. "Belediye Baþkanlarý'na Özgürlük" imza özgürlük ve demokrasi isteyen herkesin HADEP'e yönelik son saldýrýlar, de- metnini kullanýrken sokakta, iþyerinde, her yerde milliyetçi fikirlerle tartýþmasý, mokratik haklarý geniþletme söyleminin okulda, ÖDP kongresinde, CHP taba- Kürtlerin demokratik taleplerini savunsahteliðini, yöneticilerin özgürlükleri da- nýnda barýþ ve demokrasi talebinin ne masý gerekir. Bu faaliyetlerin düþmaný raltmak için ne kadar hevesli olduklarýný kadar yoðun olduðunu gördüler. Batýda olan ülkücü çetelerin toplumda egeaçýkca gösterdi. barýþ ve demokrasi için mücadeleye ha- menlik kurmasýný engellemek için özel Yaþanan geliþmeler ayný zamanda zýr önemli bir güç var. Bu güç kullanýldý- bir çaba harcamak zorunludur. Batýda bu saldýrýlara karþý çýkan küçük ðýnda depremzedenin, iþçinin, öðrenciKýsacasý batýda bir barýþ hareketi de olsa önemli bir güç olduðunu gös- nin, köylünün öfkesine de liderlik yapý- oluþturmak zorundayýz. Barýþ hareketi, terdi, demokrasi güçlerinin de ne kadar labileceði açýk. bütün demokrasi ve barýþ yanlýsý güçleetkili olabileceðini bize hatýrlattý. ri kucaklamalý, savaþýn nedeni olan yöN e y a p m a l ý ? Bu güç, uzun bir süredir hakim olan netici sýnýfa (büyük sermayedarlar, geDeðiþtirmek için istemek yetmiyor, neraller, üst düzey devlet yöneticileri) milliyetçi dalganýn etkisiyle moralsiz ve örgütsüz durumda. Bu gücün kendini örgütlenmek ve mücadele etmek gerekarþý ortak bir cephe yaratmalý-
DEMOKRASÝYÝ KÝM GETÝRECEK? HADEP Genel Baþkaný Ahmet Turan ÖDP Genel Kurulu'nda yaptýðý konuþmada ÖDP'nin kongrede kullandýðý "istersek, de-
ðiþir" sloganýna gönderme yaparak "biz onbeþ yýldýr istedik ancak deðiþtiremedik, deðiþtirmek için baþka þeylere de ihtiyaç var"
Bölge halký, genci yaþlýsý, kadýný erkeði ile baþkanlara sahip çýktý.
diyordu. Turan, deðiþtirmek için istemekten daha fazla birþeyler yapmak gerektiði konusunda haklýydý. Ne var ki Turan'ýn "ne yapýlacaðý" sorusuna verdiði yanýt Kürt hareketinin bugün içinde bulunduðu fikirsel çýkmazý açýkça ortaya koyuyor. HADEP Genel Baþkaný Turan, Türkiye'nin burjuva anlamda bir demokratik devrime gebe olduðunu, demokrasinin geniþletilmesine ihtiyaç duyulduðunu, herkesin "nihai hedeflerini bir kenera býrakarak" ortak talepler etrafýnda mücadele etmesi gerektiðini söylüyor. Turan'a göre, TÜSÝAD da demokrasi istediðine göre TÜSÝAD'la ittifak yapmak gerekiHADEP’li yor. TÜSÝAD'ý da de-
mokratik mücadele cephesinin bir parçasý olarak görüyor. Önceleri herþeyi "silahlý mücadelenin baþarýsýna" baðlayan Kürt hareketi, gerilla yönteminin istenen sonuçlarý almakta yetersiz olduðunu gördü. Silahlý mücadeleyi siyasi mücadeleye dönüþtürme kararý alan hareket mücadelesini yönetici sýnýflarla ittifak üzerinde þekillendiriyor. Kürt hareketi, büyük sermayedarlar ve onlarýn girmeye çalýþtýðý patronlar kulübü AB'den demokrasi, insan haklarý, refah ve barýþ beklentisi içinde. Kürtlerin insan haklarý, barýþ, demokrasi talepleri ve kendi kaderini tayin haklarý koþulsuz desteklenmelidir. Ancak bu talepleri destekleyecek olan güç yönetici sýnýflar deðil, bu taleplerin gerçekleþmesinden çýkarý olan emekçilerdir. TÜSÝAD'dan demokrasi beklemek mevcut durumu kabul edip, devam ettirmekten baþka bir anlama gelmez. Türkiye'de
TÜSÝAD sermayesinin egemenliði var. Ve bu bir avuç azýnlýðýn demokrasisi büyük çoðunluðun esareti anlamýna geliyor. Herþeyi ulusal ve uluslararasý düzeyde kâr merkezli rekabete endeksli olan bu bir avuç sermayedarýn bizim yaþadýðýmýz sefalet ve umutsuzluktan çýkarý var. Onlarýn zenginlikleri ve gücü bizim yoksulluðumuzdan ve güçsüzlüðümüzden besleniyor. Ezilenlerin demokrasi talebini TÜSÝAD'cýlarýn talepleriyle uyumlulaþtýrmaya çalýþmak, taleplerimizden vazgeçmemiz anlamýna gelir. Demokrasi mücadelesi ancak TÜSÝAD'a ve onun icra organý olan devlete karþý verildiðinde ezilenler için anlam taþýyacaktýr. Kürt halkýnýn kalýcý kazanýmlar elde edebilmesi ve bunlarý koruyabilmesi ancak doðuda ve batýdaki kitlesel iþçi mücadeleleriyle mümkündür. Ýþçi sýnýfý, deðiþimin esas gücüdür. Kürt halkýnýn gerçek müttefiki TÜSÝAD, yargýçlar, bürokratlar, generaller, ABD, AB deðil; milliyetçilik zehirinden kurtulmuþ, barýþ için mücadele eden iþçi sýnýfýdýr.
S e r t u ð Ç i çe k
Faþistleri püskürtmek mümkün
Sayfa 4
Ýþçi Demokrasisi
1 Mart 2000
Geçtiðimiz yýl Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nde çok ciddi siyasi kavgalar yaþandý. Kavgalarýn en temel sebebi Gazi Üniversiteli faþistlerin ve okuldaki az sayýdaki faþistin yeni bir Gazi yaratma çabasýydý. Fen Fakültesi'nde politikayla ilgilenen öðrencilerin büyük çoðunluðu sol görüþlü. Okul yönetiminin de öðrenciler üzerinde önemli bir baskýsý olmadýðýndan devrimciler oldukça rahat hareket edebiliyor ve faaliyet yapabiliyorlar. Sayýca çok az olan faþistler ise bu durumdan rahatsýz. Gazi'de olduðu gibi solcularý dövemiyorlar, kýz-erkek iliþkilerine ve gençlerin saçýna, sakalýna karýþamýyorlar. Ýþte bu yüzden geçen yýl içerisinde Gazi ve Fen Fakültesi'ndeki faþistler bir kaç kez okuldaki devrimcilere saldýrdýlar. Ýlk kavga kantindeki bir tartýþmayla baþladý.Birkaç faþistin bir solcu öðrenciye sataþmasýyla baþlayan tartýþmadan sonra cep telefonuyla Gazililer'e haber verildi. Yarým saat geçmeden çoðunluðu Beden Eðitimi ve Teknik Eðitimli öðrencilerden oluþan 40-50 kiþilik grup Fen Fakültesi'ne geldi.Önce kantini tahrip ettiler ve önlerine çýkan bir çok kiþiye saldýrdýlar. Az sayýda sol görüþlü öðrenci taþlarla karþý gelmeye çalýþtý ama etkili olamadý ve onlar da dayak yemekten kurtulamadý. Bir süre sonra polis müdahale etti ve Gazililer geldikleri gibi ellerini kollarýný sallayarak okulu terkettiler. Bu olaydan birkaç hafta sonra gerçekleþen diðer bir saldýrýda da buna benzer olaylar yaþandý.Tabii ki bu olanlar Fen Fakültesi'ndeki devrimcilerin kendilerini güvensiz hissetmelerine ve moral bozukluðuna yol açtý. Daha önce belirttiðim gibi okulumuzda sol görüþlü öðrenciler sayýca ezici bir üstünlüðe sahip. Ama bir o kadar da bölünmüþlük söz konusu. Farklý fraksiyon ve partilere mensup sosyalist öðrenciler bazý fikirsel ayrýlýklardan dolayý birbirlerine sýcak bakmýyorlar. Bunun sonucu olarak da Gazililer'in saldýrýsý karþýsýnda beraber hareket edemediler ve faþistler büyük ölçüde amaçlarýna ulaþtýlar. Ancak son kavgadan sonra Gazili ve içerdeki faþistlere okulu kaptýrmamanýn ancak anti-faþist öðrencilerin kuracaðý bir cepheyle mümkün olduðunu gören bazý öðrenciler diðer sol görüþlü öðrencilerle bunu tartýþtýlar ve büyük ölçüde ikna ettiler. Bunun sonucunda bir çoðu farklý partilere mensup öðrenciler faþist saldýrýlar karþýsýnda birlikte hareket etme konusunda anlaþtýlar. Bundan sanraki ilk saldýrýda karþýlýrnda kalabalýk bir kitle bulan faþistler taþlý sopalý bir kavgadan sonra fakülteyi terk etmek zorunda kaldýlar. Baþka okullardan gelen devrimci öðrencilerin de katkýsýyla Gazili faþistlerin saldýrýsý baþarýsýz oldu ve bu kavgadan sonra bir daha Fen Fakültesi'ne saldýrý olmadý. Aslýnda bu tür kavgalar Ankara'nýn ve Türkiye'nin birçok yerinde yaþandý ve hâlâ yaþanýyor. Benim Fen Fakültesi'nde olanlarý aktarmamýn asýl nedeni faþizme karþý mücadele konusunda önemli dersler içeriyor olmasý. Bugün faþistler sokaðýmýzda, okulumuzda yani hayatýmýzýn her alanýnda örgütlenmeye ve güç olmaya çalýþýyorlar ve onlar güçlendiðinde, iktidarý ele aldýklarýnda neler yapacaklarýný tahmin etmek zor deðil. Bugün elimizde olan en sýradan, en demokratik haklarýmýza bile saldýracaklar. 1930'larda Almanya ve Ýtalya, Franco'nun Ýspanyasý, 70'lerde Türkiye... Tarih böyle birçok örnekle dolu. Ancak onlarýn iktidara gelmesi kaçýnýlmaz deðil. Bu bizim mücadelemize baðlý. Onlarýn daha fazla güçlenmesini beklemeden bugünden toplumdaki tüm demokrat, sosyalist ve ilerici güçleri faþizme karþý birleþmeye ikna etmeliyiz. Kazanmamýz ancak böyle bir anti-faþist cepheyle mümkün.
H i kme t B aþ a ran
Þimdi tam zamaný: 1 Mart 2000
Anti-faþistlerin zaferi: Haider istifa etti
IRKÇILIÐA VE NAZÝLERE
GEÇÝT YOK sýrasýnda kurulan Nazi yöne- nü açtý. Ancak ýrkçýlýk sorgu- islami hareket konularýnda
Ç iðdem Öz baþ timine dayanýyor. Zaman lamasý sadece Avrupa mer- net fikirlere sahip olmaksýNazi Haider'in Özgürlükler Partisi yüzde 27 oyla Avusturya'da iktidar ortaðý olduðunda MHP Genel Baþkan Yardýmcýsý Þevket Bülent Yahnici "demokrasinin doðal sonucu...Oy almýþ geliyor... Sonuca saygý göstermek gerekir" diyordu. MHP'liler Haider'e karþý alýnan tutumdan rahatsýz oldular. Bu ýrkçýlýk karþýtý tutumun kendilerine karþý da kullanýlabileceðinin bilincindeler. Baþbakan Ecevit ise çok geç, düþük tonlu ve yumuþak
bir tutum aldý. " Irkçýlýk Avrupa için ciddi bir tehlikedir. Avusturya'da yaþayan çok sayýda Türk olmasý nedeniyle geliþmeleri yakýndan izleyeceðiz" diyordu. Avrupa'da Haider'e karþý verilen kitlesel mücadele sonuç verdi ve Haider'in partiden, adalet Bakaný'nýn da bakanlýktan istifasý saðlandý. Açýkca Nazi hayraný olan Haider seçim propagandasýnda göçmenleri hedefleyen ýrkçý politikalarýyla Hitler'i taklit ediyordu. Özgürlükler Partisi'nin kökeni Ýkinci Dünya Savaþý
içinde oy avcýsý bir faþist parti ile serbest piyasa taraftarý bir milliyetçi parti olmak arasýnda arasýnda gitti geldi. Özgürlükler Partisi bundan sonra da deðiþebilir. Tam anlamýyla faþist bir partiye dönüþebiliceði gibi sað kanat muhafazakar bir parti olmaya da yönelebilir ya da parti muhafazakar ve faþist kanatlar olarak bölünebilir. Partinin geleceðini belirleyecek olan en önemli etken kitlesel muhalefet olacaktýr. Avrupa'da yükselen Haider'e karþý mücadele Türkiye'de ýrkçýlýða karþý mücadele tartýþmasýnýn önü-
Faþizm nedir
Nazizmden farklý mý?
Faþistleri tek baþýna ýrkçý, milliyetçi, baskýcý fikirlere sahip saðcý politikacýlar olarak görmek yetersiz bir bakýþ açýsýdýr. Birinci Dünya Savaþý sonrasý ilk defa karþýmýza çýkan ve o günden bu güne çeþitli dönemlerde yükselen faþist hareketlerin amacý her türlü demokratik kitle örgütlenmesini yok etmektir. Ýktidara geldiði yerlerde sadece devrimcileri deðil adaletsizliklere karþý mücadele veren her insaný, farklý kimliklere sahip azýnlýklarý baský altýna almakta ve fiziksel olarak yok etmektedir. Faþizm, ekonomik ve sosyal kriz dönemlerinde hýzla kitlesel bir hareket haline gelebiliyor. Faþistler toplumun tümünden destek almaya çalýyorlar. Ancak kitlesel faþist partilerin temelini her koþulda baþta küçük sermayedarlar-küçük toprak sahipleri olmak üzere orta sýnýflar oluþturuyor. Ekonomik kriz dönemlerinde iþçiler bir savunma örgütü olarak sendikalarýna yöneliyorlar. Devlet üzerinde kontrole sahip olan büyük sermayedarlar ise ekonomik krizin etkilerinden önemli ölçüde kendilerini koruyabilirler. Oysa, orta sýnýflar; küçük iþletme sahipleri, yöneticiler, doktoralar, avukatlar vs. ne iþçilerin kollektif gücüne ne de patronlarýn ekonomik gücüne sahipler. Kriz döneminde þaþkýna dönen orta sýnýflar öfkeden kudurabilir, emekçi ve iþverenlere karþý "küçük adam"ýn yanýnda olduðunu iddia eden bir harekete yüzlerini dönebilirler. Orta sýnýflara yönelik çeliþkili mesajlar saf ýrk veya toplumun bir zamanlar orta sýnýflar tarafýndan yönetildiði döneme geri dönmek gibi mistik ulusal iddialara sahiptir. Faþizm ayný zamanda iþsizlerden ve örgütlülüðü en zayýf iþçilerden de (lumpenler) destek alýr. Ýþsizliðin nedeni azýnlýklara veya göçmenlere baðlanarak iþsizlerin "güçlü bir liderle" kendilerini özdeþleþtirmeleri saðlanýr. Hitler'in Nazi Partisi'nde olduðu gibi faþistlerin çekirdek kadrolarý küçük iþletmeci ve profesyonel meslek sahiplerinden oluþur.
Faþizm sözcüðü Ýtalyan'cadýr. Ýtalya'da 1920'lerin baþýnda iktidara gelen Mussolini' ilk faþistti. Hitler ise Almanya'da Nazi Partisi'ni inþa ederek Mussolini'nin yaptýklarýný taklit etmeye baþladý. Ýki hareket de genel olarak ayný yöntem ve amaçlara sahipti. Ancak faþist hareketler de ortaya çýktýðý koþullarýn özelliklerini yansýtýrlar. 1930'larýn baþýnda ekonomik kriz Mussolini'nin faþistlerinin büyüdüðü 1920-21 yýlarýndan çok daha derindi. Bu durumun yarattýðý öfke de çok daha fazlaydý. Hitlerin iktidarýný güçlendirme ve koruma çabasý da döneme uygun bir þekilde çok daha yoðun ve barbarcaydý. Nazi ideolojisinin merkezinde Yahudi düþmanlýðý vardý. Mussolini için ise öncelik yoðun Ýtalyan milliyetçiliði ve sola karþý saldýrýlardý. Avusturya faþist hareketi 30'larýn baþlarýnda Mussolini'nin izinden giderek 38'lerde açýk bir Nazi hareketi oluþturdu. Türkiye'de Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda Nazi hayranlýðý Cumhuriyet Gazetesi'nin sahibi Yunus Nadi'yi de içine alacak bir þekilde meþrulaþmýþtý. Faþist örgütlenme henüz örgütsel yapýsýný oluþturmaya çalýþýyordu. Nazilerin savaþtan yenilgiyle çýkýþý sonrasýnda Ýnönü Hükümeti bu çevreleri yargýlayýp daðýtmýþtý. Yargýlananlar arasýnda geleceðin ülkücü hareketinin lideri 'Baþbuð' Türkeþ de vardý. 60'lar sonrasý ise yükselen sosyalist harekete karþý 'komünizme karþý mücadele birlikleri' aracýlýðýyla silahlý çeteler kurdular. Bu silahlý çetelerden oluþan ülkücü hareket Mussolini'nin örgütlenme modelini taklit ediyordu. Bu dönemde faþist saldýrýlara karþý yükselen anti-faþist mücadele, ülkücü hareketin marjinal kalmasýný saðladý. Ekonomide yeni bir birikim modeline geçmek ve istiktat paketini uygulamaya sokmak isteyen yönetici sýnýf 1980'de ordu aracýlýðýyla müdahale etti ve programýn uygulamasý önündeki engel olan iþçi örgütlenmelerini daðýttý. Darbeciler faþist liderliði ve kadrolarýný da içeri atarak onlara da ihtiyacý olmadýðýný gösterdi. 1980 sonrasýnda ülkücü hareket çetelerini Kürt ulusal hareketine karþý savaþta istihdam ederek büyüdü. Faþist hareketler birbirlerinden farklý olabilir ancak biri diðerinden daha iyi deðildir. Faþistlerin en barbarca yöntemleri açýkça ve sistemli olarak kullanabilmesinin arkasýnda baskýcý ve ayrýmcý mantýk yatar.
kezli bir olgu olarak sýnýrlan- zýn yönetici sýnýfa karþý etkimaya çalýþýldý. Egemen sýný- li bir demokrasi, insan haklafýn medya ve entellektüeller rý ve barýþ mücadelesi gerüzerindeki MHP sansürü bu çekleþtirmek mümkün dedönemde de kýrýlamadý ve ðil. Yukarýda saydýðýmýz koTürkiye'de faþistler bu tartýþ- nularda net fikirlere sahip manýn tamamen dýþýnda tu- olmayan ve egemen sýnýfýn tuldular. Egemen sýnýfýn ideolojik hegemonyasý altýnçokca tartýþýlmasýný tercih da kalan 'sol'un büyük bölüettiði islami hareket ve faþist mü politik olarak felç duhareket arasýndaki benzer- rumda ve nefes alamýyor. likler bol bol ortaya konul- 'Sol'da varolan fikirsel krizin du. AB'nin Haider'e müdaha- aþýlmasý iþçi hareketinin gele süreci 28 Þubat Muhtýra- leceði açýsýndan çok önemli. sý'na benzetilerek, generalleAþaðýdaki soru ve yanýtrin islami hareket üzerinde lar bu fikirsel bulanýlkýðýn yürüttüðü baskýlar meþru- berraklaþtýrýlmasýna yardýmlaþtýrýlmaya çalýþýldý. cý olmak amacýyla hazýrlanIrkçýlýk, faþizm, naziler, dý. parti oylarýnýn büyük çoðunluNasýl iktidar a gelir? ðu Haider'in partisine kaptýrFaþizmin iktidara gelebilmedý. Tür kiye'de de ANAP, DYP sinin koþulu çetelerden oluþan askeri bir güce sahip ol- ve hatta FP'nin oylarý MHP'ye masýdýr. Bu silahlý çeteler mu- kaydý. halif güçleri sokaklarda teröri- Hitler ve Mussolini de seçimlere katýldýlar ancak onlaze ederler. Yönetici sýnýf, ekonomik kri- rýn baþarýsý önce sokak çetelezin derinleþtiði dönemlerde, rine sahip olmalarýndan kayçalýþanlarýn yaþam standartla- naklanýyordu. rýna saldýrmak üzere devletin Hitler iktidara geldiðinde mevcut araç ve yöntemlerin 400.000 kiþilik silahlý çete güyeterli olmadýðý kanaatine va- cüne sahipti. Günümüz nazirabilirler. Böylesi dönemlerde leri de 10.000'lerce sokak çepatronlar, kitlesel sokak çete- tesine sahip olmak istiyorlar. lerinin iþçi sýnýfý örgütlenmeleÝslamcýlar faþist m i? rini parçalayabilme yetenek- Her orta sýnýf hareketini falerini kullanabilmek üzere tüm þist olarak deðerlendirmek güçleriyle faþist liderleri des- yanlýþtýr. Faþistler dýþýnda orta tekler. Böylece toplum askeri sýnýfýn öfkesi üzerine örgütledisiplin altýndaki bir kýþlaya nen çeþitli sað ve sol hareketdönüþtürülerek kapitalistlerin ler de vardýr. Bunlarýn bazýlarý iþçilerden daha fazla kâr elde anti-emperyalist ulusal hareetmeleri saðlanýr. ketler üzerine yükselen sol Faþistler ancak kapitalist sýný- popülist (halkçý) hareketler, fýn desteðini alarak iktidara bazýlarý da sað Ýslami hareketgelebilirler. Bugüne kadar lerdir. toplumun büyük çoðunluðu- Ýslami hareket, kapitalizmin nun oyuyla asla iktidara gel- sonuçlarýna öfkeli olan orta sýmediler. nýfýn yoksullaþan kesimlerinin yeni bir toplum yaratma ütopGünümü zde faþist ler Günümüz faþistleri kitle des- yasýný temsil eder. Ýslami hareteði oluþturmak üzere oy ala- ketler dini bir temelde adil bir bilmek için saygýdeðer politi- sistem kurmayý vaadederler. kacý rolünü oynuyorlar. Fran- Irkçýlýk, nefret ve çeteler tesa'da Le Pen, 6 milyon Yahu- melinde örgütlenmez. di'nin ölümüne neden olan Faþizm ise devlet iktidarýný Nazi soykýrýmýný "tarihte bir güçlendirmek üzere, kin ve ayrýntý" olarak göstermeye þiddet üzerinden örgütlenir. çalýþýyor. Haider, Nazi gaz Ýran'da molla iktidarýnýn muodalarýnda öldürülenler için haliflere uyguladýðý terörle "onlar suçlulardý" diyor. Tür- nazilerin terörü arasýnda nitekiye'de faþistler "kapitalizmin lik ve niceliksel olarak bariz bir ve hatta komünizmin yahudi fark vardýr. Kitlesel imha için iþi olduðunu, kürtlerin ise þey- kullanýlan gaz odalarýyla, tan soyundan geldiðini" iddi- Ýran'daki (ya da ABD'deki) kiþisel idam cezalarý karþýlaþtýrýa ediyorlar. Faþistlerin umudu seçimler- lamaz bile. 28 Þubat Muhtýrade hezimete uðramýþ, yolsuz- sý'nýn hedefi devleti güçlenluk skandallarýyla sarsýlan mu- dirmek isteyen faþist bir harehafazakar partilerin yaþadýðý keti durdurmak deðildi. Tekrizlerden faydalanmak. Son mel hedef mevcut sisteme ve seçimlerde hezimete uðrayan egemenlere karþý yükselen Avusturya'daki muhafazakar muhalif bir hareketi bastýrmaktý.
Avrupa ve Avusturya’daki anti-faþistler Haider’i istifaya zorladýlar
Faþizm iktidarda mý? Avusturya ve Türkiye faþist bir rejimle idare edilmiyor. Faþistlerin hükümet ortaðý olmasý ülkenin faþist diktatörlükle yönetildiði, ülkenin faþistlerin istediði gibi yönetildiði anlamýna gelmez. Burjuva demokrasisi, askeri diktatörlük ve faþist diktatörlük arasýndaki farký sadece baský olup olmamasýyla açýklayamayýz. Yargýsýz infazlar, adaletsizlikler, demokratik haklara saldýrýlar her burjuva devlet biçiminde var olan uygulamalardýr. Burjuvazinin hangi yönetsel aygýtý kullandýðý, iþçi sýnýfýnýn ve partilerinin örgütlenme özgürlüðünün olup olmadýðý, seçilmiþ bir parlamentonun varlýðý gibi kriterlerin yanýsýra burjuva devletin hangi baský araçlarýný (yargý, cazaevleri, polis, ordu, silahlý sokak çeteleri) hangi yoðunlukta kullandýðý da önemlidir. Burjuva diktatörlüðünün Almanya, Ýngiltere gibi parlamenter demokrasi ile idare edildiði ülkelerde daha çok yargý, cezaevleri, polis kullanýlýr. Örgütlenme özgürlüðü oldukça geniþtir. Ordu, ancak Seattle'da olduðu gibi çok zor durumda kalýndýðýnda devreye girer. Türkiye gibi parlamenter demokrasinin cýlýz olduðu ülkelerde ise ordunun aðýrlýðý daha fazladýr. Darbeler, muhtýralar yaþamýn olaðan parçalarý halindedir. Özgürlükler oldukça sýnýrlýdýr. OHAL bölgesinde ise askeri diktatörlüðe çok yakýn bir uygulama vardýr. Özgürlükler pratikte kullanýlamayacak kadar sýnýrlandýrýlmýþtýr. Burjuva diktatörlüðün askeri diktayla icra edildiði 12 Eylül döneminde ise burjuva siyasi partilere dahi tahammül edilemez. Emir kumanda içinde yönetilen ordu baskýnýn doðrudan uygulayýcýsýdýr. Yönetici sýnýf, askeri diktatörlüðün bile yeterli olamayacaðýný gördüðünde faþistlere iktidar yolunu açar, faþist diktatörlüðü tercih eder. Faþist diktatörlükteki baský organý asýl olarak devletin resmi gücü haline gelen sokak çeteleridir. Hiç bir özgürlükten sözetmek mümkün deðildir. Soykýrým dahil her türlü baský, meþru olarak bu çeteler tarafýndan gerçekleþtirilir. Türkiye'de þu anda faþist diktatörlük yoktur ama faþistler koalisyonun ortaðýdýr. Bu durum onlarýn meþrulaþmasýna olanak saðlýyor. Hitler Ocak 1933'de katýldýðý koalisyon hükümetinde baþbakanlýðý aldýðýnda bir azýnlýðý temsil ediyordu. Ancak bu pozisyonunu sahip olduðu silahlý çeteler aracýlýðýyla çok güçlü olan sosyalist partileri ve sendikalarý üç ay gibi kýsa bir zaman diliminde daðýtmak ve parlamentoyu ortadan kaldýrmak için yasal bir kýlýf olarak kullandý.
Faþistleri durdurabilir miyiz? Faþistleri durdurmak mümkündür ama bunun yolu parlementer manevralar deðildir. Faþizmi ancak herkesi faþizme karþý birleþtiren hareketler durdurabilir. Avusturya'da kazanýlan zafer, Fransa'da Le Pen'in partisini bölen baþarý bunun en son örnekleridir. Türkiye'de 1970'lerdeki anti-faþist mücadelenin baþarýlarý da bize yol göstermektedir. Ýngiltere'deki Anti-Nazi Birlik, faþist partiler nerede örgütlenmeye çalýþýrsa orada karþýsýna dikiliyor. Bu nedenle Ýngiltere'de Nazi partilerin gerçek yüzü biliniyor ve çok güçsüz durumdalar. 1990'larýn ortasýnda Fransa'da Le Pen'in Ulusal Cephe Partisi yüzde 15 oy alarak Güney Fransa belediyelerinde iktidara geldi. Bundan sonra nazi karþýtlarý mücadeleyi örgütlemeye, Le Pen'i her gittiði yerde deþifre etmeye baþladýlar. 1995 Aralýk ayýnda gerçekleþen kitlesel grevler muhafazakar hükümeti düþürdü ve Le Pen'e desteði öylesine azalttý ki faþist hareket bölündü. Grev önce1978 “Faþizme Ýhtar” sinde iþçilerin yürüyüþlerinden biri bir çoðu muhafazakarlarýn ve faþistlerin göçmen karþýtý propagandalarýna kanmýþtý. Ancak greve zorlandýlar ve kendilerini korumak için saðdan gelen saldýrýlara karþý göçmenlerle birlikte yürüdüler. Faþizme karþý en önemli gücün örgütlü iþçi sýnýfý olduðu bir kez daha görüldü. Ayný süreç Türkiye'de de gerçekleþebilir. Kürt ve Türk iþçiler mezarda emekliliðe karþý Kýzýlay Meydaný'nda ýrkçý bakanlara karþý biraradaydýlar. Ancak bunun baþarýlabilmesi için mücadele þart. Faþizm; kitlelerin hayatlarýný mahveden, umutlarýný yok eden kapitalizm var olduðu sürece büyüme potansiyeline sahip olacaktýr. Birleþen iþçilerin eylemleri faþistleri çýktýklarý pislik çukuruna geri gönderebilir. Böylece kapitalizme alternatif bir yol da açýlabilir. Faþizmi ve ýrkçýlýðý tarihin çöplüðüne atmak ancak insan ihtiyaçlarýný merkezine alan sosyalist bir dünya ile mümkündür.
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 5
KAZANABÝLÝRÝZ Rosa Lüksemburg'un "ya barbarlýk içindeki öðrenciler Merkez Bina'ya yüya sosyalizm" ifadesinin ne kadar hak- rüdüler. Ülkücüler sol görüþlü öðrencilý olduðu bugün daha da netleþiyor. lere tuzak hazýrlamak üzere binayý önKapitalizm her geçen gün daha da kö- ceden boþaltmýþlardý. Öðle saatlerintüye gidiyor; Çeçenistan'daki savaþ, de kitlenin üzerine bombalar atýldý, HADEP'li üç belediye baþkanýna karþý ateþ açýldý. Bu saldýrý sonucu 7 öðrenci anti-demokratik uygulamalar, Diyarba- öldü ve eylemde yeralan 2.000 öðrenkýr'da baþkanlarýn býrakýlmasý için yürü- ci Merkez Bina'sýný iþgal etti. 20 Mart yen HADEP'lilere polislerin vahþice 1978'de DÝSK ve diðer sendikalar 16 saldýrýsý, Avusturya ve Türkiye'de nazi- Mart saldýrýsýna karþý "Faþizme Ýhtar larin iktidar ortaðý olmasý… Bütün bunlarYüryüþü" gerçekleþtirdiler. Bir çok bu vahþetin birer kanýtý. Ama yaþanýlan kentte yüzbinlerce insan protestolara deneyimlerden daha güzel bir dünya katýldý. Bu mücadeleden sonra faþistler 3 ay boyunca inþa edilebileceüni ver si te ler de ði umudunu da boy gösteremeçýkarmak mümdiler. kün. A V US T UR Y A Ç OR U M Þubat ayý bo1978'de fayunca Avusturþistler Kahraman ya'lý anti-faþistler Maraþ'ta 111 kiþiHaider'i protesto nin ölmesiyle soettiler. Avusturnuçlanan bir katya'nýn en büyük liam yaptýlar. Çoeylemi 20 Þurum'da ikinci bir bat'ta 300.000 Kahramanmaraþ anti-faþistle Haiyaratmaya çalýþtýder'e karþý ollar. Bu saldýrýyý du.Ayný tarihte önceden haber Ýngiltere ve Franalan devrimciler sa'da geniþ katýMilönü mahallelýmlý eylemler olsinde bir anti-fadu. Haider bu öfþist birlik inþa etke karþýsýnda partiler. Saldýrýlara ti baþkanlýðýndan karþý barikatlar istifa etmek zokuruldu, yollar runda kaldý. Türdenetim altýna kiye'de ise MHP alýndý ve bazý yerhâlâ iktidar ortalerde faþitlerle ðý! Avusturya de- 1970’lerdeki anti-faþist mücadele çatýþmalar yaþanneyimlerini Türkidý. Böylece ikinci geleneðimizi canlandýralým ye'ye aktarmak bir Kahramanmamümkün. Türkiye raþ olayýnýn yafaþizme karþý mücadele konusunda þanmasýna engel olunmuþtu. önemli deneyimlere sahip. 70'lerde artan faþist saldýrýlara karþý 1970'lerde Türkiye'de faþistler bu- kitlesel tepki çok yüksekti. Ýnsanlar halunduklarý her alanda terör estirmeye yatlarýný korumak için anti-faþist cephebaþladýlar. Kahramanmaraþ'ta, Ço- ler kurdular. Bu cepheler faþist saldýrýrum'da, Bahçelievler'de ve üniversite- larý geri püskürtmeyi baþardý. Ancak lerde katliamlar gerçekleþtirdiler. Bü- bu cephelerin geç kurulmasý ve sürektün bu saldýrýlar karþýsýnda MHP'ye kar- liliðini saðlayacak bir örgütlenmesinin þý kitlesel tepkiler yükselmeye baþladý. olmamasý faþistlerin Bahçelievler'de, Maraþ'ta ve daha birçok yerde katliamDÝ Y AR B AK IR lar gerçekleþtirmesine engel olamadý. Türkeþ 1975'de Diyarbakýr'dan Ýþte bu noktada biz mücadele debaþlayacak olan bir güneydoðu gezisi neyimlerinden ders çýkarýyoruz. düzenledi. Türkeþ gelmeden önce fa- MHP'yi engellemek mümkün. Ancak þistler þehirde terör estirmeye baþladý- þimdiden sosyal demokrat ve sosyalist lar. Bu ziyarete tepki olarak meydan- tabaný birleþtirecek anti-faþist bir ceplarda toplanan insanlar "katil Türkeþ", he kurmak zorundayýz. Bu "insan tozla"kahrolsun faþistler" sloganlarýyla þe- rýný" birlikte gerçekleþtireceðimiz eyhirde bulunan Türkeþ'i sokaða çýkart- lemlerle daðýtabiliriz. Ama bugünden madýlar. Türkeþ valilik binasýnda sak- anti-faþist cepheleri kurmalý, onlarýn lanmak zorunda kaldý. Ayný dönemde kafatascý ideolojilerini deþifre etmeli, Türkiye'nin birçok kentinde Türkeþ'in öfkemizi alanlarda "MHP'ye hayýr" diziyaretlerine karþý kitlesel gösteriler yerek ortaya koymalýyýz. Kazanabiliriz. gerçekleþdi. Bu mücadele Avusturya'da Haider'in FAÞÝZME ÝH TA R YÜRÜ YÜÞÜ istifasýný saðladý. Gelin biz de AvusturÝstanbul Üniversitesi'nin Merkez Bi- ya'lý anti-faþistlerden öðrenelim "Ýstifa nasý'ný faþistlerden temizlemek, katli- sýrasý Bahçeli'de ve MHP'de" sloganlaamlarýný engellemek üzere kararlý bir rýný yükseltelim. Anti-faþist cephe kurgrup öðrenci anti-faþist cephe kurdu- manýn þimdi tam zamaný. lar. 16 Mart 1978'de anti-faþist cephe G ü n eþ Y ý l d ý rý m
Ýþçi Demokrasisi Okurlarýna, Ben sizlere faþistlere karþý verdiðimiz bir anti-faþist mücadeleden bahsedeceðim. Bizler Ankara Dikmen'de yaþayan bir grup Marksist iþçiyiz. Birgün kulaðýmýza bazý þeyler geldi. Faþistler (ülkücüler) Dikmen ve Sokullu Mehmet Paþa Lisesi'nde okuyan solcu gençleri haraca baðlamýþlar. Artýk yeter dedik. Dikmen'den onlarýn kökünü kazýmanýn planlarýný yapýyorduk.Gerekirse þiddet yoluyla da atabilirdik.Yalnýz þunu biliyorduk ki orada onlar sayýca bizden çok üstündü.Bizim için en geçerli plan Dikmen'de ülkücülerin kullandýðý büronun sahibini bulup onlarý çýkartmasýný istemekti. Bulduk, herþeyi anlattýk adamcaðýza fakat bize verdiði cevap "biliyorum gençler, ama ne yapayým" oldu. Korku onu da sarmýþtý. Biz de imza kampanyasý baþlattýk, kapý kapý gezdik Dikmen'i.Yeterince imza toplayýnca da ev sahibine götürdük. Adamcaðýz imzalarla dolu kaðýdý görünce birden bire içindeki onurlu duygularýn kýpýrdadýðýný anladý ve faþistleri evden çýkartmak için gerekli iþlemleri baþlattý. Ne kadar zorda olsa sonun da zafer bizim oldu. Fakat baskýlar bitmedi, yine geldiler gittiler, ama bizim arkamýzda koskoca Dikmen halký vardý ve halkýmýzla bütündük. Bu anlattýklarým benim için çok büyük bir deneyimdi ve imkansýz diye bir þeyin olmadýðýný anlamýþtým. Faþizmin kökünü kazýmak için bütün yoldaþlarýn anti-faþist mücadelede olmasý gerekmektedir. Mücadele eden kazanýr sonunda.
M u ra t Ça ð l ar
Faþistleri püskürtmek mümkün
Sayfa 4
Ýþçi Demokrasisi
1 Mart 2000
Geçtiðimiz yýl Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nde çok ciddi siyasi kavgalar yaþandý. Kavgalarýn en temel sebebi Gazi Üniversiteli faþistlerin ve okuldaki az sayýdaki faþistin yeni bir Gazi yaratma çabasýydý. Fen Fakültesi'nde politikayla ilgilenen öðrencilerin büyük çoðunluðu sol görüþlü. Okul yönetiminin de öðrenciler üzerinde önemli bir baskýsý olmadýðýndan devrimciler oldukça rahat hareket edebiliyor ve faaliyet yapabiliyorlar. Sayýca çok az olan faþistler ise bu durumdan rahatsýz. Gazi'de olduðu gibi solcularý dövemiyorlar, kýz-erkek iliþkilerine ve gençlerin saçýna, sakalýna karýþamýyorlar. Ýþte bu yüzden geçen yýl içerisinde Gazi ve Fen Fakültesi'ndeki faþistler bir kaç kez okuldaki devrimcilere saldýrdýlar. Ýlk kavga kantindeki bir tartýþmayla baþladý.Birkaç faþistin bir solcu öðrenciye sataþmasýyla baþlayan tartýþmadan sonra cep telefonuyla Gazililer'e haber verildi. Yarým saat geçmeden çoðunluðu Beden Eðitimi ve Teknik Eðitimli öðrencilerden oluþan 40-50 kiþilik grup Fen Fakültesi'ne geldi.Önce kantini tahrip ettiler ve önlerine çýkan bir çok kiþiye saldýrdýlar. Az sayýda sol görüþlü öðrenci taþlarla karþý gelmeye çalýþtý ama etkili olamadý ve onlar da dayak yemekten kurtulamadý. Bir süre sonra polis müdahale etti ve Gazililer geldikleri gibi ellerini kollarýný sallayarak okulu terkettiler. Bu olaydan birkaç hafta sonra gerçekleþen diðer bir saldýrýda da buna benzer olaylar yaþandý.Tabii ki bu olanlar Fen Fakültesi'ndeki devrimcilerin kendilerini güvensiz hissetmelerine ve moral bozukluðuna yol açtý. Daha önce belirttiðim gibi okulumuzda sol görüþlü öðrenciler sayýca ezici bir üstünlüðe sahip. Ama bir o kadar da bölünmüþlük söz konusu. Farklý fraksiyon ve partilere mensup sosyalist öðrenciler bazý fikirsel ayrýlýklardan dolayý birbirlerine sýcak bakmýyorlar. Bunun sonucu olarak da Gazililer'in saldýrýsý karþýsýnda beraber hareket edemediler ve faþistler büyük ölçüde amaçlarýna ulaþtýlar. Ancak son kavgadan sonra Gazili ve içerdeki faþistlere okulu kaptýrmamanýn ancak anti-faþist öðrencilerin kuracaðý bir cepheyle mümkün olduðunu gören bazý öðrenciler diðer sol görüþlü öðrencilerle bunu tartýþtýlar ve büyük ölçüde ikna ettiler. Bunun sonucunda bir çoðu farklý partilere mensup öðrenciler faþist saldýrýlar karþýsýnda birlikte hareket etme konusunda anlaþtýlar. Bundan sanraki ilk saldýrýda karþýlýrnda kalabalýk bir kitle bulan faþistler taþlý sopalý bir kavgadan sonra fakülteyi terk etmek zorunda kaldýlar. Baþka okullardan gelen devrimci öðrencilerin de katkýsýyla Gazili faþistlerin saldýrýsý baþarýsýz oldu ve bu kavgadan sonra bir daha Fen Fakültesi'ne saldýrý olmadý. Aslýnda bu tür kavgalar Ankara'nýn ve Türkiye'nin birçok yerinde yaþandý ve hâlâ yaþanýyor. Benim Fen Fakültesi'nde olanlarý aktarmamýn asýl nedeni faþizme karþý mücadele konusunda önemli dersler içeriyor olmasý. Bugün faþistler sokaðýmýzda, okulumuzda yani hayatýmýzýn her alanýnda örgütlenmeye ve güç olmaya çalýþýyorlar ve onlar güçlendiðinde, iktidarý ele aldýklarýnda neler yapacaklarýný tahmin etmek zor deðil. Bugün elimizde olan en sýradan, en demokratik haklarýmýza bile saldýracaklar. 1930'larda Almanya ve Ýtalya, Franco'nun Ýspanyasý, 70'lerde Türkiye... Tarih böyle birçok örnekle dolu. Ancak onlarýn iktidara gelmesi kaçýnýlmaz deðil. Bu bizim mücadelemize baðlý. Onlarýn daha fazla güçlenmesini beklemeden bugünden toplumdaki tüm demokrat, sosyalist ve ilerici güçleri faþizme karþý birleþmeye ikna etmeliyiz. Kazanmamýz ancak böyle bir anti-faþist cepheyle mümkün.
H i kme t B aþ a ran
Þimdi tam zamaný: 1 Mart 2000
Anti-faþistlerin zaferi: Haider istifa etti
IRKÇILIÐA VE NAZÝLERE
GEÇÝT YOK sýrasýnda kurulan Nazi yöne- nü açtý. Ancak ýrkçýlýk sorgu- islami hareket konularýnda
Ç iðdem Öz baþ timine dayanýyor. Zaman lamasý sadece Avrupa mer- net fikirlere sahip olmaksýNazi Haider'in Özgürlükler Partisi yüzde 27 oyla Avusturya'da iktidar ortaðý olduðunda MHP Genel Baþkan Yardýmcýsý Þevket Bülent Yahnici "demokrasinin doðal sonucu...Oy almýþ geliyor... Sonuca saygý göstermek gerekir" diyordu. MHP'liler Haider'e karþý alýnan tutumdan rahatsýz oldular. Bu ýrkçýlýk karþýtý tutumun kendilerine karþý da kullanýlabileceðinin bilincindeler. Baþbakan Ecevit ise çok geç, düþük tonlu ve yumuþak
bir tutum aldý. " Irkçýlýk Avrupa için ciddi bir tehlikedir. Avusturya'da yaþayan çok sayýda Türk olmasý nedeniyle geliþmeleri yakýndan izleyeceðiz" diyordu. Avrupa'da Haider'e karþý verilen kitlesel mücadele sonuç verdi ve Haider'in partiden, adalet Bakaný'nýn da bakanlýktan istifasý saðlandý. Açýkca Nazi hayraný olan Haider seçim propagandasýnda göçmenleri hedefleyen ýrkçý politikalarýyla Hitler'i taklit ediyordu. Özgürlükler Partisi'nin kökeni Ýkinci Dünya Savaþý
içinde oy avcýsý bir faþist parti ile serbest piyasa taraftarý bir milliyetçi parti olmak arasýnda arasýnda gitti geldi. Özgürlükler Partisi bundan sonra da deðiþebilir. Tam anlamýyla faþist bir partiye dönüþebiliceði gibi sað kanat muhafazakar bir parti olmaya da yönelebilir ya da parti muhafazakar ve faþist kanatlar olarak bölünebilir. Partinin geleceðini belirleyecek olan en önemli etken kitlesel muhalefet olacaktýr. Avrupa'da yükselen Haider'e karþý mücadele Türkiye'de ýrkçýlýða karþý mücadele tartýþmasýnýn önü-
Faþizm nedir
Nazizmden farklý mý?
Faþistleri tek baþýna ýrkçý, milliyetçi, baskýcý fikirlere sahip saðcý politikacýlar olarak görmek yetersiz bir bakýþ açýsýdýr. Birinci Dünya Savaþý sonrasý ilk defa karþýmýza çýkan ve o günden bu güne çeþitli dönemlerde yükselen faþist hareketlerin amacý her türlü demokratik kitle örgütlenmesini yok etmektir. Ýktidara geldiði yerlerde sadece devrimcileri deðil adaletsizliklere karþý mücadele veren her insaný, farklý kimliklere sahip azýnlýklarý baský altýna almakta ve fiziksel olarak yok etmektedir. Faþizm, ekonomik ve sosyal kriz dönemlerinde hýzla kitlesel bir hareket haline gelebiliyor. Faþistler toplumun tümünden destek almaya çalýyorlar. Ancak kitlesel faþist partilerin temelini her koþulda baþta küçük sermayedarlar-küçük toprak sahipleri olmak üzere orta sýnýflar oluþturuyor. Ekonomik kriz dönemlerinde iþçiler bir savunma örgütü olarak sendikalarýna yöneliyorlar. Devlet üzerinde kontrole sahip olan büyük sermayedarlar ise ekonomik krizin etkilerinden önemli ölçüde kendilerini koruyabilirler. Oysa, orta sýnýflar; küçük iþletme sahipleri, yöneticiler, doktoralar, avukatlar vs. ne iþçilerin kollektif gücüne ne de patronlarýn ekonomik gücüne sahipler. Kriz döneminde þaþkýna dönen orta sýnýflar öfkeden kudurabilir, emekçi ve iþverenlere karþý "küçük adam"ýn yanýnda olduðunu iddia eden bir harekete yüzlerini dönebilirler. Orta sýnýflara yönelik çeliþkili mesajlar saf ýrk veya toplumun bir zamanlar orta sýnýflar tarafýndan yönetildiði döneme geri dönmek gibi mistik ulusal iddialara sahiptir. Faþizm ayný zamanda iþsizlerden ve örgütlülüðü en zayýf iþçilerden de (lumpenler) destek alýr. Ýþsizliðin nedeni azýnlýklara veya göçmenlere baðlanarak iþsizlerin "güçlü bir liderle" kendilerini özdeþleþtirmeleri saðlanýr. Hitler'in Nazi Partisi'nde olduðu gibi faþistlerin çekirdek kadrolarý küçük iþletmeci ve profesyonel meslek sahiplerinden oluþur.
Faþizm sözcüðü Ýtalyan'cadýr. Ýtalya'da 1920'lerin baþýnda iktidara gelen Mussolini' ilk faþistti. Hitler ise Almanya'da Nazi Partisi'ni inþa ederek Mussolini'nin yaptýklarýný taklit etmeye baþladý. Ýki hareket de genel olarak ayný yöntem ve amaçlara sahipti. Ancak faþist hareketler de ortaya çýktýðý koþullarýn özelliklerini yansýtýrlar. 1930'larýn baþýnda ekonomik kriz Mussolini'nin faþistlerinin büyüdüðü 1920-21 yýlarýndan çok daha derindi. Bu durumun yarattýðý öfke de çok daha fazlaydý. Hitlerin iktidarýný güçlendirme ve koruma çabasý da döneme uygun bir þekilde çok daha yoðun ve barbarcaydý. Nazi ideolojisinin merkezinde Yahudi düþmanlýðý vardý. Mussolini için ise öncelik yoðun Ýtalyan milliyetçiliði ve sola karþý saldýrýlardý. Avusturya faþist hareketi 30'larýn baþlarýnda Mussolini'nin izinden giderek 38'lerde açýk bir Nazi hareketi oluþturdu. Türkiye'de Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda Nazi hayranlýðý Cumhuriyet Gazetesi'nin sahibi Yunus Nadi'yi de içine alacak bir þekilde meþrulaþmýþtý. Faþist örgütlenme henüz örgütsel yapýsýný oluþturmaya çalýþýyordu. Nazilerin savaþtan yenilgiyle çýkýþý sonrasýnda Ýnönü Hükümeti bu çevreleri yargýlayýp daðýtmýþtý. Yargýlananlar arasýnda geleceðin ülkücü hareketinin lideri 'Baþbuð' Türkeþ de vardý. 60'lar sonrasý ise yükselen sosyalist harekete karþý 'komünizme karþý mücadele birlikleri' aracýlýðýyla silahlý çeteler kurdular. Bu silahlý çetelerden oluþan ülkücü hareket Mussolini'nin örgütlenme modelini taklit ediyordu. Bu dönemde faþist saldýrýlara karþý yükselen anti-faþist mücadele, ülkücü hareketin marjinal kalmasýný saðladý. Ekonomide yeni bir birikim modeline geçmek ve istiktat paketini uygulamaya sokmak isteyen yönetici sýnýf 1980'de ordu aracýlýðýyla müdahale etti ve programýn uygulamasý önündeki engel olan iþçi örgütlenmelerini daðýttý. Darbeciler faþist liderliði ve kadrolarýný da içeri atarak onlara da ihtiyacý olmadýðýný gösterdi. 1980 sonrasýnda ülkücü hareket çetelerini Kürt ulusal hareketine karþý savaþta istihdam ederek büyüdü. Faþist hareketler birbirlerinden farklý olabilir ancak biri diðerinden daha iyi deðildir. Faþistlerin en barbarca yöntemleri açýkça ve sistemli olarak kullanabilmesinin arkasýnda baskýcý ve ayrýmcý mantýk yatar.
kezli bir olgu olarak sýnýrlan- zýn yönetici sýnýfa karþý etkimaya çalýþýldý. Egemen sýný- li bir demokrasi, insan haklafýn medya ve entellektüeller rý ve barýþ mücadelesi gerüzerindeki MHP sansürü bu çekleþtirmek mümkün dedönemde de kýrýlamadý ve ðil. Yukarýda saydýðýmýz koTürkiye'de faþistler bu tartýþ- nularda net fikirlere sahip manýn tamamen dýþýnda tu- olmayan ve egemen sýnýfýn tuldular. Egemen sýnýfýn ideolojik hegemonyasý altýnçokca tartýþýlmasýný tercih da kalan 'sol'un büyük bölüettiði islami hareket ve faþist mü politik olarak felç duhareket arasýndaki benzer- rumda ve nefes alamýyor. likler bol bol ortaya konul- 'Sol'da varolan fikirsel krizin du. AB'nin Haider'e müdaha- aþýlmasý iþçi hareketinin gele süreci 28 Þubat Muhtýra- leceði açýsýndan çok önemli. sý'na benzetilerek, generalleAþaðýdaki soru ve yanýtrin islami hareket üzerinde lar bu fikirsel bulanýlkýðýn yürüttüðü baskýlar meþru- berraklaþtýrýlmasýna yardýmlaþtýrýlmaya çalýþýldý. cý olmak amacýyla hazýrlanIrkçýlýk, faþizm, naziler, dý. parti oylarýnýn büyük çoðunluNasýl iktidar a gelir? ðu Haider'in partisine kaptýrFaþizmin iktidara gelebilmedý. Tür kiye'de de ANAP, DYP sinin koþulu çetelerden oluþan askeri bir güce sahip ol- ve hatta FP'nin oylarý MHP'ye masýdýr. Bu silahlý çeteler mu- kaydý. halif güçleri sokaklarda teröri- Hitler ve Mussolini de seçimlere katýldýlar ancak onlaze ederler. Yönetici sýnýf, ekonomik kri- rýn baþarýsý önce sokak çetelezin derinleþtiði dönemlerde, rine sahip olmalarýndan kayçalýþanlarýn yaþam standartla- naklanýyordu. rýna saldýrmak üzere devletin Hitler iktidara geldiðinde mevcut araç ve yöntemlerin 400.000 kiþilik silahlý çete güyeterli olmadýðý kanaatine va- cüne sahipti. Günümüz nazirabilirler. Böylesi dönemlerde leri de 10.000'lerce sokak çepatronlar, kitlesel sokak çete- tesine sahip olmak istiyorlar. lerinin iþçi sýnýfý örgütlenmeleÝslamcýlar faþist m i? rini parçalayabilme yetenek- Her orta sýnýf hareketini falerini kullanabilmek üzere tüm þist olarak deðerlendirmek güçleriyle faþist liderleri des- yanlýþtýr. Faþistler dýþýnda orta tekler. Böylece toplum askeri sýnýfýn öfkesi üzerine örgütledisiplin altýndaki bir kýþlaya nen çeþitli sað ve sol hareketdönüþtürülerek kapitalistlerin ler de vardýr. Bunlarýn bazýlarý iþçilerden daha fazla kâr elde anti-emperyalist ulusal hareetmeleri saðlanýr. ketler üzerine yükselen sol Faþistler ancak kapitalist sýný- popülist (halkçý) hareketler, fýn desteðini alarak iktidara bazýlarý da sað Ýslami hareketgelebilirler. Bugüne kadar lerdir. toplumun büyük çoðunluðu- Ýslami hareket, kapitalizmin nun oyuyla asla iktidara gel- sonuçlarýna öfkeli olan orta sýmediler. nýfýn yoksullaþan kesimlerinin yeni bir toplum yaratma ütopGünümü zde faþist ler Günümüz faþistleri kitle des- yasýný temsil eder. Ýslami hareteði oluþturmak üzere oy ala- ketler dini bir temelde adil bir bilmek için saygýdeðer politi- sistem kurmayý vaadederler. kacý rolünü oynuyorlar. Fran- Irkçýlýk, nefret ve çeteler tesa'da Le Pen, 6 milyon Yahu- melinde örgütlenmez. di'nin ölümüne neden olan Faþizm ise devlet iktidarýný Nazi soykýrýmýný "tarihte bir güçlendirmek üzere, kin ve ayrýntý" olarak göstermeye þiddet üzerinden örgütlenir. çalýþýyor. Haider, Nazi gaz Ýran'da molla iktidarýnýn muodalarýnda öldürülenler için haliflere uyguladýðý terörle "onlar suçlulardý" diyor. Tür- nazilerin terörü arasýnda nitekiye'de faþistler "kapitalizmin lik ve niceliksel olarak bariz bir ve hatta komünizmin yahudi fark vardýr. Kitlesel imha için iþi olduðunu, kürtlerin ise þey- kullanýlan gaz odalarýyla, tan soyundan geldiðini" iddi- Ýran'daki (ya da ABD'deki) kiþisel idam cezalarý karþýlaþtýrýa ediyorlar. Faþistlerin umudu seçimler- lamaz bile. 28 Þubat Muhtýrade hezimete uðramýþ, yolsuz- sý'nýn hedefi devleti güçlenluk skandallarýyla sarsýlan mu- dirmek isteyen faþist bir harehafazakar partilerin yaþadýðý keti durdurmak deðildi. Tekrizlerden faydalanmak. Son mel hedef mevcut sisteme ve seçimlerde hezimete uðrayan egemenlere karþý yükselen Avusturya'daki muhafazakar muhalif bir hareketi bastýrmaktý.
Avrupa ve Avusturya’daki anti-faþistler Haider’i istifaya zorladýlar
Faþizm iktidarda mý? Avusturya ve Türkiye faþist bir rejimle idare edilmiyor. Faþistlerin hükümet ortaðý olmasý ülkenin faþist diktatörlükle yönetildiði, ülkenin faþistlerin istediði gibi yönetildiði anlamýna gelmez. Burjuva demokrasisi, askeri diktatörlük ve faþist diktatörlük arasýndaki farký sadece baský olup olmamasýyla açýklayamayýz. Yargýsýz infazlar, adaletsizlikler, demokratik haklara saldýrýlar her burjuva devlet biçiminde var olan uygulamalardýr. Burjuvazinin hangi yönetsel aygýtý kullandýðý, iþçi sýnýfýnýn ve partilerinin örgütlenme özgürlüðünün olup olmadýðý, seçilmiþ bir parlamentonun varlýðý gibi kriterlerin yanýsýra burjuva devletin hangi baský araçlarýný (yargý, cazaevleri, polis, ordu, silahlý sokak çeteleri) hangi yoðunlukta kullandýðý da önemlidir. Burjuva diktatörlüðünün Almanya, Ýngiltere gibi parlamenter demokrasi ile idare edildiði ülkelerde daha çok yargý, cezaevleri, polis kullanýlýr. Örgütlenme özgürlüðü oldukça geniþtir. Ordu, ancak Seattle'da olduðu gibi çok zor durumda kalýndýðýnda devreye girer. Türkiye gibi parlamenter demokrasinin cýlýz olduðu ülkelerde ise ordunun aðýrlýðý daha fazladýr. Darbeler, muhtýralar yaþamýn olaðan parçalarý halindedir. Özgürlükler oldukça sýnýrlýdýr. OHAL bölgesinde ise askeri diktatörlüðe çok yakýn bir uygulama vardýr. Özgürlükler pratikte kullanýlamayacak kadar sýnýrlandýrýlmýþtýr. Burjuva diktatörlüðün askeri diktayla icra edildiði 12 Eylül döneminde ise burjuva siyasi partilere dahi tahammül edilemez. Emir kumanda içinde yönetilen ordu baskýnýn doðrudan uygulayýcýsýdýr. Yönetici sýnýf, askeri diktatörlüðün bile yeterli olamayacaðýný gördüðünde faþistlere iktidar yolunu açar, faþist diktatörlüðü tercih eder. Faþist diktatörlükteki baský organý asýl olarak devletin resmi gücü haline gelen sokak çeteleridir. Hiç bir özgürlükten sözetmek mümkün deðildir. Soykýrým dahil her türlü baský, meþru olarak bu çeteler tarafýndan gerçekleþtirilir. Türkiye'de þu anda faþist diktatörlük yoktur ama faþistler koalisyonun ortaðýdýr. Bu durum onlarýn meþrulaþmasýna olanak saðlýyor. Hitler Ocak 1933'de katýldýðý koalisyon hükümetinde baþbakanlýðý aldýðýnda bir azýnlýðý temsil ediyordu. Ancak bu pozisyonunu sahip olduðu silahlý çeteler aracýlýðýyla çok güçlü olan sosyalist partileri ve sendikalarý üç ay gibi kýsa bir zaman diliminde daðýtmak ve parlamentoyu ortadan kaldýrmak için yasal bir kýlýf olarak kullandý.
Faþistleri durdurabilir miyiz? Faþistleri durdurmak mümkündür ama bunun yolu parlementer manevralar deðildir. Faþizmi ancak herkesi faþizme karþý birleþtiren hareketler durdurabilir. Avusturya'da kazanýlan zafer, Fransa'da Le Pen'in partisini bölen baþarý bunun en son örnekleridir. Türkiye'de 1970'lerdeki anti-faþist mücadelenin baþarýlarý da bize yol göstermektedir. Ýngiltere'deki Anti-Nazi Birlik, faþist partiler nerede örgütlenmeye çalýþýrsa orada karþýsýna dikiliyor. Bu nedenle Ýngiltere'de Nazi partilerin gerçek yüzü biliniyor ve çok güçsüz durumdalar. 1990'larýn ortasýnda Fransa'da Le Pen'in Ulusal Cephe Partisi yüzde 15 oy alarak Güney Fransa belediyelerinde iktidara geldi. Bundan sonra nazi karþýtlarý mücadeleyi örgütlemeye, Le Pen'i her gittiði yerde deþifre etmeye baþladýlar. 1995 Aralýk ayýnda gerçekleþen kitlesel grevler muhafazakar hükümeti düþürdü ve Le Pen'e desteði öylesine azalttý ki faþist hareket bölündü. Grev önce1978 “Faþizme Ýhtar” sinde iþçilerin yürüyüþlerinden biri bir çoðu muhafazakarlarýn ve faþistlerin göçmen karþýtý propagandalarýna kanmýþtý. Ancak greve zorlandýlar ve kendilerini korumak için saðdan gelen saldýrýlara karþý göçmenlerle birlikte yürüdüler. Faþizme karþý en önemli gücün örgütlü iþçi sýnýfý olduðu bir kez daha görüldü. Ayný süreç Türkiye'de de gerçekleþebilir. Kürt ve Türk iþçiler mezarda emekliliðe karþý Kýzýlay Meydaný'nda ýrkçý bakanlara karþý biraradaydýlar. Ancak bunun baþarýlabilmesi için mücadele þart. Faþizm; kitlelerin hayatlarýný mahveden, umutlarýný yok eden kapitalizm var olduðu sürece büyüme potansiyeline sahip olacaktýr. Birleþen iþçilerin eylemleri faþistleri çýktýklarý pislik çukuruna geri gönderebilir. Böylece kapitalizme alternatif bir yol da açýlabilir. Faþizmi ve ýrkçýlýðý tarihin çöplüðüne atmak ancak insan ihtiyaçlarýný merkezine alan sosyalist bir dünya ile mümkündür.
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 5
KAZANABÝLÝRÝZ Rosa Lüksemburg'un "ya barbarlýk içindeki öðrenciler Merkez Bina'ya yüya sosyalizm" ifadesinin ne kadar hak- rüdüler. Ülkücüler sol görüþlü öðrencilý olduðu bugün daha da netleþiyor. lere tuzak hazýrlamak üzere binayý önKapitalizm her geçen gün daha da kö- ceden boþaltmýþlardý. Öðle saatlerintüye gidiyor; Çeçenistan'daki savaþ, de kitlenin üzerine bombalar atýldý, HADEP'li üç belediye baþkanýna karþý ateþ açýldý. Bu saldýrý sonucu 7 öðrenci anti-demokratik uygulamalar, Diyarba- öldü ve eylemde yeralan 2.000 öðrenkýr'da baþkanlarýn býrakýlmasý için yürü- ci Merkez Bina'sýný iþgal etti. 20 Mart yen HADEP'lilere polislerin vahþice 1978'de DÝSK ve diðer sendikalar 16 saldýrýsý, Avusturya ve Türkiye'de nazi- Mart saldýrýsýna karþý "Faþizme Ýhtar larin iktidar ortaðý olmasý… Bütün bunlarYüryüþü" gerçekleþtirdiler. Bir çok bu vahþetin birer kanýtý. Ama yaþanýlan kentte yüzbinlerce insan protestolara deneyimlerden daha güzel bir dünya katýldý. Bu mücadeleden sonra faþistler 3 ay boyunca inþa edilebileceüni ver si te ler de ði umudunu da boy gösteremeçýkarmak mümdiler. kün. A V US T UR Y A Ç OR U M Þubat ayý bo1978'de fayunca Avusturþistler Kahraman ya'lý anti-faþistler Maraþ'ta 111 kiþiHaider'i protesto nin ölmesiyle soettiler. Avusturnuçlanan bir katya'nýn en büyük liam yaptýlar. Çoeylemi 20 Þurum'da ikinci bir bat'ta 300.000 Kahramanmaraþ anti-faþistle Haiyaratmaya çalýþtýder'e karþý ollar. Bu saldýrýyý du.Ayný tarihte önceden haber Ýngiltere ve Franalan devrimciler sa'da geniþ katýMilönü mahallelýmlý eylemler olsinde bir anti-fadu. Haider bu öfþist birlik inþa etke karþýsýnda partiler. Saldýrýlara ti baþkanlýðýndan karþý barikatlar istifa etmek zokuruldu, yollar runda kaldý. Türdenetim altýna kiye'de ise MHP alýndý ve bazý yerhâlâ iktidar ortalerde faþitlerle ðý! Avusturya de- 1970’lerdeki anti-faþist mücadele çatýþmalar yaþanneyimlerini Türkidý. Böylece ikinci geleneðimizi canlandýralým ye'ye aktarmak bir Kahramanmamümkün. Türkiye raþ olayýnýn yafaþizme karþý mücadele konusunda þanmasýna engel olunmuþtu. önemli deneyimlere sahip. 70'lerde artan faþist saldýrýlara karþý 1970'lerde Türkiye'de faþistler bu- kitlesel tepki çok yüksekti. Ýnsanlar halunduklarý her alanda terör estirmeye yatlarýný korumak için anti-faþist cephebaþladýlar. Kahramanmaraþ'ta, Ço- ler kurdular. Bu cepheler faþist saldýrýrum'da, Bahçelievler'de ve üniversite- larý geri püskürtmeyi baþardý. Ancak lerde katliamlar gerçekleþtirdiler. Bü- bu cephelerin geç kurulmasý ve sürektün bu saldýrýlar karþýsýnda MHP'ye kar- liliðini saðlayacak bir örgütlenmesinin þý kitlesel tepkiler yükselmeye baþladý. olmamasý faþistlerin Bahçelievler'de, Maraþ'ta ve daha birçok yerde katliamDÝ Y AR B AK IR lar gerçekleþtirmesine engel olamadý. Türkeþ 1975'de Diyarbakýr'dan Ýþte bu noktada biz mücadele debaþlayacak olan bir güneydoðu gezisi neyimlerinden ders çýkarýyoruz. düzenledi. Türkeþ gelmeden önce fa- MHP'yi engellemek mümkün. Ancak þistler þehirde terör estirmeye baþladý- þimdiden sosyal demokrat ve sosyalist lar. Bu ziyarete tepki olarak meydan- tabaný birleþtirecek anti-faþist bir ceplarda toplanan insanlar "katil Türkeþ", he kurmak zorundayýz. Bu "insan tozla"kahrolsun faþistler" sloganlarýyla þe- rýný" birlikte gerçekleþtireceðimiz eyhirde bulunan Türkeþ'i sokaða çýkart- lemlerle daðýtabiliriz. Ama bugünden madýlar. Türkeþ valilik binasýnda sak- anti-faþist cepheleri kurmalý, onlarýn lanmak zorunda kaldý. Ayný dönemde kafatascý ideolojilerini deþifre etmeli, Türkiye'nin birçok kentinde Türkeþ'in öfkemizi alanlarda "MHP'ye hayýr" diziyaretlerine karþý kitlesel gösteriler yerek ortaya koymalýyýz. Kazanabiliriz. gerçekleþdi. Bu mücadele Avusturya'da Haider'in FAÞÝZME ÝH TA R YÜRÜ YÜÞÜ istifasýný saðladý. Gelin biz de AvusturÝstanbul Üniversitesi'nin Merkez Bi- ya'lý anti-faþistlerden öðrenelim "Ýstifa nasý'ný faþistlerden temizlemek, katli- sýrasý Bahçeli'de ve MHP'de" sloganlaamlarýný engellemek üzere kararlý bir rýný yükseltelim. Anti-faþist cephe kurgrup öðrenci anti-faþist cephe kurdu- manýn þimdi tam zamaný. lar. 16 Mart 1978'de anti-faþist cephe G ü n eþ Y ý l d ý rý m
Ýþçi Demokrasisi Okurlarýna, Ben sizlere faþistlere karþý verdiðimiz bir anti-faþist mücadeleden bahsedeceðim. Bizler Ankara Dikmen'de yaþayan bir grup Marksist iþçiyiz. Birgün kulaðýmýza bazý þeyler geldi. Faþistler (ülkücüler) Dikmen ve Sokullu Mehmet Paþa Lisesi'nde okuyan solcu gençleri haraca baðlamýþlar. Artýk yeter dedik. Dikmen'den onlarýn kökünü kazýmanýn planlarýný yapýyorduk.Gerekirse þiddet yoluyla da atabilirdik.Yalnýz þunu biliyorduk ki orada onlar sayýca bizden çok üstündü.Bizim için en geçerli plan Dikmen'de ülkücülerin kullandýðý büronun sahibini bulup onlarý çýkartmasýný istemekti. Bulduk, herþeyi anlattýk adamcaðýza fakat bize verdiði cevap "biliyorum gençler, ama ne yapayým" oldu. Korku onu da sarmýþtý. Biz de imza kampanyasý baþlattýk, kapý kapý gezdik Dikmen'i.Yeterince imza toplayýnca da ev sahibine götürdük. Adamcaðýz imzalarla dolu kaðýdý görünce birden bire içindeki onurlu duygularýn kýpýrdadýðýný anladý ve faþistleri evden çýkartmak için gerekli iþlemleri baþlattý. Ne kadar zorda olsa sonun da zafer bizim oldu. Fakat baskýlar bitmedi, yine geldiler gittiler, ama bizim arkamýzda koskoca Dikmen halký vardý ve halkýmýzla bütündük. Bu anlattýklarým benim için çok büyük bir deneyimdi ve imkansýz diye bir þeyin olmadýðýný anlamýþtým. Faþizmin kökünü kazýmak için bütün yoldaþlarýn anti-faþist mücadelede olmasý gerekmektedir. Mücadele eden kazanýr sonunda.
M u ra t Ça ð l ar
Sayfa 6
Ýþçi Demokrasisi
1 Mart 2000
DÜNYA DEVRÝMÝ MÜMKÜN MÜ?
To n y Cl i ff
Bugün Güney Kore'deki sanayi iþçilerinin sayýsý Marks'ýn öldüðü 1883'de bütün dünyada bulunan iþçilerin sayýsýndan daha büyük. Þimdi, dünyadaki iþçilerin sayýsý köylülerden daha fazla. Ýþçi sýnýfýnýn sosyal ve politik aðýrlýðý da köylü kitleleriyle karþýlaþtýramayacak kadar fazla. Ýþçiler büyük iþletmelerde üretim yapýyorlar. Bazen onbinlerce iþçi ayný iþletmede çalýþýrken köylülük parçalanmýþ ve atomize bir halde. Her köylü aile kendi küçük toprak parçasýný iþletiyor. Marks üretici güçlerin üretim iliþkileriyle, yani eski ekonomik yapýyla çatýþmaya baþladýðýnda devrimin zorunlu hale geldiðini söyler. Kapitalistler sistemin doðuþu sýrasýnda feodalizmin zincirlerine karþý mücadele ederken sadece ilerici deðil devrimciydiler. Ýngiliz burjuvazisi onyedinci yüzyýlda kendi ekonomik, sosyal ve toplumsal egemenliðini kuran bir devrim yaptý. Ayný þey onsekizinci yüzyýlda Fransýz burjuvazisi tarafýndan gerçekleþtirildi. Fransýz Devrimi'nden birkaç yýl sonra da Britanya'nýn Amerika kolonisindeki kapitalistler kendi baðýmsýzlýklarýný ilan ederek egemenliklerini kurdular. Böylece Amerika Birleþik Devletleri doðdu.
Burjuvazinin üstünlüðü Bugün kapitalist üretim iliþkilerinin üretim güçlerinin önünde bir engel oluþturduðu çok açýk. Yüz milyonlarca insan doðru dürüst konutlarda oturamazken yüz binlerce (eðer milyonlar deðilse) inþaat iþçisinin iþsiz olmasý bunun en açýk göstergesidir. Milyonlarca insan aç. Bunun nedeni dünyada yeterince yiyecek olmamasý deðil, bu insanlarýn satýn alacak paralarý olmamasýdýr. Yýllar önce bana anlatýlan bir öykü bu durumu çok iyi gösteriyor. Kýþýn ortasýnda bir çocuk babasýna, "çok soðuk neden sobayý yakmýyorsun?" diye sorar. Babasýnýn yanýtý, "kömür alacak param yok" olur. Çocuk üsteler, "neden paran yok?" "Çünkü iþsizim" der baba. "Neden iþsizsin?" "Salak oðlum bilmiyor musun, ben bir madenciydim ve dünyada çok fazla kömür var." Burjuvazinin feodal beylere karþý zafer kazanmasý tam anlamýyla kaçýnýlmazdý. Burjuvazi ve feodal beyler bir dönem birlikte yaþadýlar. Kapitalistler dönüp feodal beylere þöyle diyebiliyorlardý:
Ç
"Biz sizden daha zenginiz ve zenginliðimiz sürekli artýyor. Sizinkisi ise azalýyor. Bizim üstünlüðümüzün en iyi kanýtý, siz soylulardan biri ekonomik sýkýntý içine girdiði zaman bizim altýnlarýmýzla kendi mavi kanýný birleþtirmek için bizim kýzlarýmýzla evlenmeye çalýþmasýdýr. Entelektüel olarak size göre çok daha üstünüz. Sizin kutsal kitabýnýz
nýn uluslararasý ve tarihsel deneyimlerini genelleþtirdiðini yazar. Hiç kimse bu olaylar hakkýnda kiþisel bir deneyime sahip deðil. Paris Komünü'nde, 1905, 1917 Rus Devrimi'nde aktif olanlar bugün hayatta deðiller. Devrimci parti iþçi sýnýfýnýn hafýzasý ve üniver sitesidir. Bu nedenle iþçilerin her Fransýz Devrimi arifesinde Etats Gedev rimde baþarýlý olmasý kaçýnýlmaz neraux (kralýn danýþma meclisi) topde ðil dir. landýðýnda bu çok açýkça görüldü. Bu kurum üçe ayrýlmýþtý: En üste soylular, Dünya devrimi ikinci sýrada rahipler grubu, üçüncü Dünya devrimi mümkün mü sorususýrada ise kapitalistler-orta sýnýf. Sýra oy vermeye gelince birinci ve ikinci na gelince, bu sadece mümkün deðil gruplar daðýlarak üçüncü grupla bir- ayný zamanda kaçýnýlmazdýr. Dünya kapitalist sistemi ulusal devlet halkalikte oy verdiler. larýndan oluþan bir zincire benzer. Ýþçi sýnýfýnýn kapitalistlerle iliþkisi ka- Basýnç had safhaya ulaþtýðýnda halkapitalisterin feodal beylerle iliþkisinin lardan birisi kýrýlmaya mahkumdur. tam tersidir. Ýþçi kapitaliste Bu durum zincirin diðer ne diyecek? "Sizin halkalarýný etkiler. "Rusya'da fabrikalarýnýz, 1917 Rus Devrimi b a n k a la rý nýz, Bolþevikler tüm dünya devrimitershaneleridünyada emek ile sermaye nin baþlangýnýz var bicýydý. Rus arasýndaki savaþýmda emeðin zim ise… Siz Dev ri mi'ni hanesine muazzam bir baþarý mali sýkýn1918 Altý içindey- ekleyerek tarihe ölümsüz bir katkýda man Devriken kýzými, 1919 bulundular. Rusya'da sorun ancak nýzý evAvus tur yaortaya konabilirdi. Sorun yalnýzca lendireMa ca ris tan cek bir iþçi Rusya'da çözümlenemezdi. Bu Ýmparatorluaramaya da anlamda, gelecek her yerde ðu'ndaki devko yul mu yor rim, 1920bolþevizme aittir." sunuz zaten." 21'de Ýtalya'da Rosa Lüksemburg Pek etkileyici olkitlesel fabrika iþgalmaz herhalde. Star, leri ve 1923'de doruða Sabah, Hürriyet, Milliyet gibi yükselen Alman Devrimi izledi. Kogazeteler her gün çoðunluðu iþçi münist partiler mantar gibi çoðaldý. olan milyonlarca kiþi tarafýndan oku- 1916'da savaþa karþý çýkan sosyalistnuyor. Sosyalist gazete satýn alan ka- lerin oluþturduðu Zimmerwald Konpitalistler olduðunu hiç zannetmiyo- feransý'nda Rosa Lüksemburg þu rum. Bu nedenle iþçilerin her devrim- alaycý yorumu yapmýþtý: "Öyle bir ci durumda kazanmasý kaçýnýlmaz bir noktaya geldik ki uluslararasý savaþ sonuç deðildir. Marks'ýn da dediði gi- karþýtý hareket birkaç at arabasýna sýbi "her toplumda egemen olan fikir- ðacak durumda." 1920'ye gelindiler egemen sýnýfýn fikirleridir." Marks ðinde ise Alman Komünist Partisi'nin ayný zamanda komünistlerin iþçi sýnýfý-
IK
var bizim ise Ansiklopedi'miz. Sizin kliseniz, bizim ise üniversitemiz var. Sizin rahipleriniz bizim ise profesörlerimiz var. Biz sizin bizim sýnýfýn üyelerini etkilediðinizden çok daha fazla sizin sýnýfýn üyelerini etkiliyoruz."
T
I
yarým milyon, Fransýz ve Ýtalyan komünist partilerinin 200'er bin üyesi vardý. Yazýnýn baþlýðýna dönecek olursak, soruya verdiðimiz yanýtý þöyle özetleyebiliriz: Dünya devrimi sadece mümkün deðil kaçýnýlmazdýr, ancak zaferi kaçýnýlmaz deðildir. Dünya devriminin kaçýnýlmaz olduðunu söylemek devrimin zaferle sonuçlanacaðý anlamýna gelmiyor. Marksizm tarihin demirden yasalarýndan oluþan bir derleme deðildir. Tam tersine Marks tesadüflerin tarihte önemli bir rol oynadýðýný biliyordu. Lenin 1917'de Rusya'ya dönmeden önce ölseydi bunun Bolþevik Partisi üzerinde devasa bir etkisi olurdu ve devrimin tarihi etkilenirdi. Baþka tesadüfler tarihin akýþýný hýzlandýrabilir. Bir örnek vereyim. Türkiye'nin Kuzey Batýsýnda yaþanan depremde Türk Ordusu hýzla sahnede belirdi. Türk Ordusu NATO'da Amerikan Ordusundan sonraki ikinci güç. Ancak ordu yýkýntýlarý kaldýrmak için buldozer ve iþ makinalarý getirmedi; silahlarýyla geldi. Bu olay sosyalistler tarafýndan devletin egemen sýnýfýn silahý olduðu ve toplumun tümünü temsil etmediðini tartýþmak için kullanýlabilirdi.
Partinin önemi Bundan 10 yýl kadar önce "30'larýn yavaþ çekimine" benzer bir bir döneme girdiðimizi tartýþmýþtým. 30'lar filminin yavaþ çekimde sürmesi onu durdurma ve bizim istediðimiz þekilde yönetilmesi olanaðýný da artýrýyor. Burada anahtar görev devrimci partinin inþasýdýr. Troçki'nin belirttiði gibi, kitlesel mücadele buhar gibidir, devrimci parti de makinayý çalýþtýran piston. Buharsýz bir piston sadece bir parça metaldir. Pistonsuz buhar ise daðýlýr ve bir sonuca ulaþamaz.
GELECEK, HER YERDE BOLÞEVÝZME AÝTTÝR!
Bolþevikler ve Dünya Devrimi Tony Cliff
Lenin Cilt 4
Marks "ölü nesillerin gelenekleri yaþayanlarýn beyninde bir kabus gibi asýlý kalmaya devam eder" diyor. Evet ölü bir gelenek olan stalinizm de insanlarýn beynine bir kabus gibi çöküyor. Þu an ölü ve yaþayan geleneði ayýrýp uzun ve engebeli yolumuza canlý gelenekle devam etmemiz gerekiyor. Tony Cliff'in Lenin biyografisinin ilk üç cildi o canlý geleneði, Bolþevik Parti'nin mücadele içinde nasýl çelikleþtiðini, iþçi sýnýfý ile birlikte Ekim Devrimi'ni nasýl gerçekleþtirdiðini anlatýyor. Biyografinin son cildi olan Lenin 4'te ise bolþeviklerin, diðer ülkelerdeki komünist partilere teorik ve pratik yardýmlarýný, sosyalizmin yayýlmasý için nasýl canla baþla mücadele ettiklerini, Komünist Enternasyonal'i canlý ve akýcý bir þekilde anlatýyor. Lenin, "bizim zaferimiz bütün dünyada zafere yol açacaksa zafer olacaktýr; sosyalist devrim gibi bir
giriþimin tek ülkede tamamlanamayacaðýný devamlý vurguladýk; temel görev, uluslararasý devrim gelene kadar mücadele etmektir" demekteydi. Lenin, söylediði sözlerin pratikte de en büyük savunucusu oldu. Yaþamýnýn son anýna kadar hem sosyalist devrimin yayýlmasý için çalýþtý hem de Rusya'da kurulan sistemi korumak için mücadele etti. Son nefesine kadar parti ve devletin bürokratik aygýtlar haline gelmemesi için çabaladý. Ama hem diðer ülkelerdeki devrimler yenildi hem de Lenin'in ölümünden sonra Stalin iktidarý tam olarak ele geçirdi. Bütün bunlar engellenemez miydi? Bu sorunun cevabýný da Lenin 4'ü okuyanlarýn bulmasý için býrakalým. Hepinize iyi okumalar. Lenin-4: Bolþevikler ve Dünya Devrimi, Tony Cliff, ÝDE Yayýnlarý, 320 sf. 3,5 milyon TL
Güneþ Yýldýrým
1 Mart 2000
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 7
DÜNYADAN... DÜNYADAN...
“BÝZE DEVRÝM LAZIM” Ö n d e r Al ç i ç ek “Bu düzen deðiþmez" diyenlere inat dünyanýn dört bir yanýnda grevler, gösteriler ve ayaklanmalar oluyor. Medya patronlarý tarafýndan özenle sansürlenmesine raðmen bize ulaþan kýsa haber ve görüntüler uluslarararasý düzeyde kapitalizme karþý öfkenin düzeyini gösteriyor.
Ekvator kvator'daki özelleþtirme ve yüksek gelir vergisi politikalarý ile artan iþsizlik sonucu iþçilerin ve daðlarda yaþayan fakir yerlilerin yaþam standardý alabildiðine düþtü. Ocak ayýnda yerli halk öfke ile cumhurbaþkanlýðý köþkünü, meclis ve adliye binalarýný abluka altýna aldý. Bu arada ordu içinde de bölünmeler yaþandý. Ordu içinden bir kanat iktidarý aldý. Ne var ki yeni yönetimin ABD'nin uyarýsý üzerine iktidarý eski yönetime býrakmasýyla deðiþim umutlarý boþa çýktý. Kitleler, deðiþimin ordu temsilcileri aracýlýðýyla gelemeyeceði gördüler.
E
okulu iþgal eden lise öðrencilerine polisin müdahale ederek 150 öðrenciyi gözaltýna almasý, 65 öðrenciyi yaralamasý bu kýzgýnlýðýn sokaða dökülmesine neden oldu. Tepatecliler önlerine çýkan 68 polisi rehin alarak gözaltýna alýnan 150 öðrenci salýverilene kadar býrakmayacaklarýný ve gerekirse mahkeme kurup yargýlayacaklarýný ilan ettiler. Halk polis arabalarýný da ateþe verdi. 150 öðrenci salýverildikten sonra polisler soyulup elleri kollarý baðlý bir þekilde býrakýldýlar. Bu eylemden birkaç hafta sonra belediyeden atýlan iþçiler iþyerlerini iþgal etmek üzere belediye binasýna gittiklerin de güvenlik görevlerinin direnci ile karþýlaþtýlar ve belediyenin altýný üstüne getirdiler.
Meksika’da polisin öðrencileri gözaltýna almasýna kýzan halk 68 polisi rehin aldý, polis otolarýný yaktý. Talepleri yerine getirildikten sonra da polisleri yarý çýplak olarak sokaða býraktý. lerin
New York
ineli göçmen Diallo, New York'da ýrkçý polisler tarafýndan öldürülmüþtü. Polis25 Þubat'ta mahkeme tarafýndan suçsuz bulunmasý sonucu sokaða dökülen onbinlerce ýrkçýlýk karþýtý, polisle çatýþtý.
G
Meksika eksika'da hükümet 1999'un Nisan ayýnda öðrenci harçlarýný ortalama bir iþçinin aylýk geliri kadar arttýrdý. Öðrenciler harçlara karþý bütün üniversitelerde eylem baþlattýlar. 270.000 öðrenci parasýz eðitim eylemlerine katýldý. 1 Mayýs eylemleri sonrasý 100.000 kadar öðrenci taleplerini sokaklara taþýdý. Hükümetin 10 aylýk bir üniversite iþgalini þiddet kullanarak kýrmasý toplumda büyük kýzgýnlýk yarattý. Tepatepec kentinde öðretmenlerinin sürülmesine karþý
M
Avusturya aider karþýtý eylemlere katýlan 11 yaþýndaki lise öðrencisi Mehmet Ali öfkesini þöyle ifade ediyordu: "Topyekün bir deðiþim istiyoruz. Haider'den de öte, ýrkçýlýktan da öte bir deðiþim bu. Herkes için daha iyi koþullarda yaþamak imkaný yani. Bunun için direneceðim… Bir devrim olmalý. Baþka bir þey iþlemeyecektir.!"
H
Ýran’lý emekçiler deðiþim istiyor C e m U zu n Ýran iþçileri, halkýn yüzde 80'inin la kâr elde etmek için sadece kendikatýldýðý seçimde, ezici bir çoðunluk- leri için daha çok hak ve özgürlük isla deðiþim için oy kullandýlar. Bu se- teyen azýnlýk arasýnda bölünmüþ duçim, 1997'de Mohammad Hate- rumda. mi'nin Cumhurbaþkaný olarak seçil1979 devriminin baþarýsý Ýran iþçimesi ve geçen yýl öðrencilerin Hate- lerinden kaynaklanýyordu. Ne var ki mi'nin reformlarýný destekleyen gös- devrim iþçi sýnýfýnýn baðýmsýz eylemiterilerinin ardýndan yapýldý. Öðrenci- nin hayati önemini anlamayan Ýran ler daha hýzlý bir deðiþim istiyorlardý, solu tarafýndan mollalara hediye Hatemi onlara sýrtýný döndü. Deði- edildi. Ýran solu, özellikle Ýran Komüþim için oy kullananlarýn çoðunluðu nist Partisi Tudeh, ABD emperyalizbizim televizyonda gördüðümüz ka- mine ve büyük sermayaye (sözde) yak yapmaya giden batýlýlaþmýþ zen- karþý çýkan Ayetullah Humeyini'nin ginler deðildi. Oy verenlerin çoðun- bir tür Milli Demokratik Devrimi luðu islamcý rejimin vaadettiði sosyal temsil ettiðini düþünüyordu. Ýran soadaleti yerine getiremediðini farke- lu Humeyni'nin kuyruðuna takýldý ve den sýradan erkek ve kadýn iþçilerdi. fabrikalarda mantar gibi biten iþçi Onlar kadýn haklarý, basýn özgürlü- konseylerini (þüralar) inþa etmekte ðü, iþçi haklarý ve toprak reformu is- baþarýsýz oldu. tiyorlardý. Ýþçilerin islam cumhuriyetine olan Buna karþýn reform isteyen zen- destekleri, 1953'den ABD'nin uþaklýgin bir elit de var. Onlar ise daha ðýný yapan ve dünyanýn en baskýcý fazla para kazanabilmek için serbest rejimlerinden biri olan Þahlýða olan piyasa ve yabancý sermayeye açýl- nefretlerinden kaynaklanýyordu. Onmak istiyorlar. Zenginler aþaðýdan lar daha iyi bir yaþam istiyorlardý gelen deðiþim hareketinden kendi ama hayal kýrýklýðýna uðradýlar. Ýsistedikleri deðiþimleri elde etmek lamcý rejim küçük tacir sýnýfýn, pazar için yararlanmayý umuyorlar. esnafýnýn çýkarlarý üzerine yükseliyorSecimdu. Ýsler, Ýran'da lamcý rejimin son rejimde derece iþçilerin baskýcý olyaþam masýna karstandarþýn muhalif dý geriseslerinin ledi ve çýkmasýna yüzbinsýnýrlý dülerce iþzeyde izin çi Irak Ýranlý öðrenciler geçen yýl polisle çatýþmýþtý ile 8 yýl verecek kadar bir süren demokrasi olduðunu ve sesini duyu- savaþta öldü. Bu acý miras seçimlerrabilecek kadar güçlü bir muhalefe- de kendini ifade eden deðiþim istetin varlýðýný gösterdi. Tabii ki rejimin ðinin temellerini attý. temel yapýsýný eleþtiren gazeteler kaBu arada Ýran egemenleri büyük patýlýyor ve gazeteciler tutuklanýyor; kapitalistleri özendirdiler hatta Ýsrail bazý muhalifler öldürülüyor veya ce- ile iþbirliði yaptýlar. Egemenler önce zaevine atýlýyor; hatta Baþkent Tah- islam bankacýlýðýný kurdular ancak ran'ýn seçilmiþ belediye baþkaný büyük sermayenin çýkarlarýna uyma(sonradan serbest býrakýlsa da) tu- yýnca geri adým attýlar. Sermaye, Ýran tuklandý. da bile sermayedir. Bütün bunlarýn hepsi bugün biÝran hakkýnda bize çizilen tablo zim ülkemizde de yaþanýyor. Ýstan- tümüyle gerçek dýþý. Ýran bir ortaçað bul'un seçilmiþ belediye baþkaný an- diktatörlüðü deðil. Temel çeliþki de cak cezasýný tamamlayýnca cezaevin- laik-laiklik karþýtlarý arasýnda deðil den çýkabildi. Diyarbakýr, Bingöl ve zengin ve fakir, iþçi ve patron arasýnSiirt belediye baþkanlarý ise kitlesel da. Ýran'da demokrasi mücadelesinbir kampanyadan sonra serbest býra- de hâlâ katedilecek çok yol var. kýldýlar. Bu mücadeledeki belirleyici güç Ýran seçimleri hem muhafazakar kayak merkezlerindeki batýlýlaþmýþ hem de muhalif kampýn bölünmüþ zenginler deðil daha iyi bir yaþam isolduðunu da gösteriyor. Zaten teyen kadýnlý erkekli Ýran iþçileridir. Ýran'ýn yöneticileri 1979 Devri- Ýþçiler, 1979 devriminde kullandýklami'nden bu yana devletçiler ve ser- rý deðiþimi zorlayacak güce sahipler. best piyasacýlýlar olarak bölünmüþ Ýþçiler, sadece ayrýcalýklý bir grubun durumdaydýlar. Muhalefet ise daha sömürme özgürlüðü isteyenlerden fazla hak ve daha iyi bir yaþam stan- farklý olarak, çoðunluk için demokradardý isteyen çoðunluk ve daha faz- si isteyen gerçek güçtür.
BELEDÝYE ÝÞÇÝLERÝ MÜCADELEYE HAZIRLANIYOR
Ezilenlerin kurtuluþu için
ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ
YIL: 2
SAYI: 14
1 MART 2000
200.000 TL
Ýkiyüz veya dörtyüz kiþilik belediye otobüslerinde iþe yetiþme ve akþam yorgun bir þekilde eve dönme telaþý içinde olan bizler, sabahýn beþinde vardiya alan otobüs þoförü ile ayný kaderi paylaþýyoruz. Yazýn kavurucu sýcaðýnda, kýþýn dondurucu soðuðunda, çok eski model, camý açýlýp kapanmayan, üstü akan, doðru dürüst havalandýrma ve kaloriferi olmayan otobüslerde birlikte yaþýyoruz. Çok aðýr vardiya ve çalýþma koþullarýna sahip, günlük hayatýn ezici, bezdirici yükünü taþýyan EGO iþçileri yaptýklarý iþin yoðunluðu ve stresi yetmiyormuþ gibi bir de sorumsuz iþverenin (belediyenin) iþten atma tehdidine karþý mücadele ediyorlar. Kaza yapma riskinin yüksek olduðu bu iþ kolunda EGO yöneticileri kaza yapan þoförünü korumakdan ziyade kazanýn faturasýný iþçisine ödetiyor. Kazanýlmýþ haklarýna saldýrýlan EGO iþçileri kötüleþen çalýþma koþullarýna mahkum ediliyorlar. Ýþçiler, bu yönetim anlayýþýna karþý birlikte hareket etmek ve dayanýþmayý saðlayabilmek için EGO-DER'i kurdular.
8 Mart Dünya Kadýnlar Günü
KADINLAR ENFLASYONU NASIL DÜÞÜRÜR? Kadýnlar, eþcinseller, Kürtler, Aleviler, siyahlar, göçmenler kapitalist sistem içinde ister zengin ister fakir olsun ezilmektedirler. Zengin bir kadýn olan Tansu Çiller bile eteðinin boyu yüzünden medya ve toplum tarafýndan baskýya maruz kalýyor. Tarihte bu örneklerin sayýsý fazla. Fakat bu þiddet, baský ve aþaðýlamaya boyun eðmek istemeyen kadýnlarýn sayýsý da o kadar fazla. Kadýnlar için 8 Mart'ýn taþýdýðý önemin sebebi de bu aslýnda. 8 Mart'ta kadýnlarýn bugüne kadar yaptýklarý mücadelerle kazandýklarý Kadýnlar Günü kutlanacak. Yeni binyýlýn ilk kadýnlar gününe doðru giderken kadýnlarý nasýl zorluklar bekliyor? Türkiye'de çalýþan nüfusun 14,5 milyonunu erkekler, 5,9 milyonunu kadýnlar oluþturuyor. Ayrýca aile kurumu içinde yarattýðý deðerin karþýlýðýný alamayan, iþçi sýnýfýnýn en kötü koþullarda yaþayan, en bölük pörçük parçasýný oluþturan ev kadýnlarýnýn sayýsý 10,7 milyon. Dünyanýn her köþesinden kadýnlar hangi sýnýfa dahil olursa olsun eþinden dayak yemekten, tacize uðramaktan kurtulamýyorlar. Zengin kadýnlar bile toplum içindeki þiddet, aþaðýlama ve cinsel tacizle karþý karþýya kalýyorlar. Yaþam koþullarý yüzünden iþçi sýnýfýnýn bir parçasýný oluþturan kadýnlar en niteliksiz iþlerde ve en düþük ücretlerde çalýþtýrýlýyorlar. Kapitalist sistemin kriz dönemlerinde en çok iþten atýlan kesim yine kadýnlar. Yapýlan araþtýrmalara göre dünyada 5-6 yaþlarýnda altý milyon kýz çocuðu iþçi var ve bir milyon çocuk vücudunu satarak yaþamýný sürdürmek zorunda. Dünyada yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþayan 1,3 milyar insanýn %70'ini kadýnlar oluþturuken sistem içinde kadýnlar ikinci sýnýf bir konuma sahip.
Enflasy on ve kadýnlar Türkiye ve dünyada kadýn tablosu böyle. Ama bugünlerde Türkiye gündemini meþgul eden baþka bir konu var. Merkez Bankasý Baþkaný Gazi Erçel'in enflasyonu düþürmek için kadýnlardan yardým istemesi. Erçel 22 Þubat'ta kadýnlara özel bir toplantý düzenledi. Toplantýda enflasyonun günlük alýþveriþ üzerindeki etkisi, enflasyonu düþürmek için kadýnlara düþen görevler, KDV'nin indirilmesine bakýþ açýsý gibi birçok konu
Sokaklarda -15 derece soðukta çalýþan 109 belediye temizlik iþçisinin iþ sözleþmesi 15 Þubat'tan itibaren fesedildi. EGO yöneticileri 394 kiþiyi iþten atmakla tehdit ediyorlar. 3100 iþçiyi ve ailesini maðdur etmekten kaçýnmayan Belediye Baþkaný Melih Gökçek, iþçilerin sabrýný taþýrýp "artýk yeter" noktasýna getirdi. Melih Gökçek televizyon kanallarýnda boy göstererek yüzsüzce ve utanmazca EGO ve belediye zarar ediyor diyor. Asýl derdi taþeronlaþtýrma. EGO, ASKÝ, Asfalt ve Fen Ýþleri gibi birimleri özelleþtirmek ve kendi kurduðu taþeron BUGSAÞ þirketine devretmek istiyor. Gökçek, ucuz iþ gücü yaratmayý, örgütlü iþçileri örgütsüzleþtirmeyi ve onlarý sendikasýz iþçilerle karþý karþýya getirmeyi amaçlýyor. Belediye-Ýþ Sendikasý'nýn önünde bir araya gelerek bu uygulamayý kýnadýklarýný ifade eden iþçiler, Gökçek'in bir süre için geri adým atmasýný saðladýlar. EGO iþçileri, belediye iþçileri ve diðer birimlerde çalýþan memurlarýn birlikte hareket etmelerinden korkan Gökçek toplu iþ sözleþmesi sürecini bekliyor. Belediye iþçileri ise iþlerini kaybetmemek için mücadeleye hazýrlanýyorlar. Sendika bürokrasisine "pazarlýk yok, direniþ var!" mesajýný veriyorlar. Bir EGO iþçisi, "Gökçek ölümle tehdit ederek sýtma ile yaþamamýzý öneriyor ancak mücadele etmekten baþka çaremiz yok" diyor.
Mücadeleyi yarýna býrakma
Dünya kadýnlarý “yoksulluk ve þiddete” karþý yürüyecekler, barýþ çaðrýsý yapacaklar. 8 Mart’ta alanlarda buluþalým! tartýþýldý. Erçel, toplantýda kadýnlara düþen görevleri "fazla fiyat artýþýný sorgulamak, yetkili mercilere bildirmek, fiyatý fazla artan malý almamak" olarak sýraladý. Erçel'in önerileri dikkate alýnýrsa %25'ten fazla zam yapýlan ilaçlarý birkaç ay kullanmayalým, bakalým fiyatlarý düþecek mi? Erçel'in enflasyonu düþürmek adý altýnda istediði yardýmý Ecevit bizden birkaç ay önce vergilerle toplamýþ ama bu vergilerden 70 trilyonunu kýyak emekliliðe aktarmakta gecikmemiþti. Sayýn Erçel bize Ecevit'i hangi yetkili merciye þikayet etmemizi önerir acaba? Erçel'e en güzel yanýtý 55 yaþýnda emekli bir kadýn verdi: "Aldýðý para ev kirasýna yetmeyenlerden fedakarlýk isteniyor. Biz fedekarlýk yaparken birileri bankalarýn içini boþaltýyor, saltanat sürüyor. Ülkeyi yönetmek kolay, gelin siz bir dar gelirlinin evini yönetin, o zaman sizi alnýnýzdan öpeyim" Erçel'in unuttuðu birþeyse kadýnlarýn sistemin hasta bakýcýlarý deðil mezar kazýcýlarý olduðu gerçeði. Sayýn Erçel, biz fedakarlýk yapa yapa 80 milyon asgari ücret, %15 zamla yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyoruz, biraz da siz zenginlerin yaðlý göbeklerinden fedakarlýk yapmasý gerekmez mi?
T ü l a y K o ça k
Egemen sýnýfýn göbeðinden fedakarlýk isteyen dünya kadýnlarý yürüyor 2000 yýlýnýn 8 Martý'ndan 17 Ekimi’ne kadar yapýlacak dünya kadýnlarýnýn katýlacaðý uluslararasý yürüyüþün hazýrlýklarý tamamlandý. Bu yürüyüþe kadýn gruplarýndan, sendikalardan, sol partilerden ve farklý insiyatiflerden kadýnlar katýlacak.Yürüyüþün ana temasýný yoksulluk (özellikle kadýnlarýn yoksulluðu) ve kadýna yapýlan þiddet oluþturuyor. Dünyanýn heryerinden kadýnlarýn yapacaðý bu yürüyüþün ana sloganý "Yürümek için 2000 iyi neden." Kadýnlar geride býraktýklarý yýllarýn baskýsýný 2000'li yýllarda üzerlerinde hissetmek istemiyorlar. Bunu kazanmanýn tek yolu mücadele etmek. Hadi hep beraber dünya kadýnlarýný kucaklayalým. Ve kadýnýn kurtuluþu açýsýndan önümüzde duran örneði unutmayalým. 1917 Ekim Devrimi ile kadýnlar yýllarýn ezilmiþliðini ve baskýsýný üzerlerinden attýlar. Devrimde kadýnlar erkeklerle beraber özgürleþtiler. 2000 yýlýnda daha çok Ekim Devrimi için herkesi sosyalist mücadeleye çaðýrýyorum. Tüm kadýnlarýn 8 Martý'ný kutluyorum. Daha güzel bir dünya bizimle gelecek.
B e n g i Yý l d ý r ý m
Ben iþten atýlmýþ, iþ arayan bir ÝDEP giriþimcisiyim. Ýþten atýlma sebebim on onbeþ yýl önce sarýlýk geçirmiþ olmam. Þimdi iþ arýyorum ama Türkiye'deki milyonlarca insan gibi iþ bulamýyorum. Ýþsizliðin verdiði psikolojik baský, yaþamdan umudu kesmek, aile sorumluluðunun verdiði yük, monoton hareketsiz yaþayan bir ölü haline sokuyor insaný. Ýþte bu sorunlar kapitalist sistemin ikiyüzlülüðünden kaynaklanýyor. Sistemin krizden kurtulmasý için emeklilik yaþý altmýþa çýkartýlýyor, fatura iþçiye kesiliyor. Enflasyonla mücadele diyor fedekarlýk yine iþçiden bekleniyor, KÝT zamlarý durmak bilmiyor. Þimdiden, "önümüzdeki ay enflasyon beklediðimizden yüksek çýkabilir" diyor, alýþtýrmasýný yapýyorlar. Enflasyonun yaratýcýsý sermayedir ama suçu ve faturayý emekçiye kesiyorlar. Emekçi suçu olmadýðý halde her krizde sermayenin suçunu üstlenip, faturayý ödüyor. Enflasyonun asýl sebebi Güneydoðudaki savaþtýr, silaha yatýrýlan paradýr, Amerika' dan aldýðý silahlardýr. Bu savaþlarda ölenler her iki tarafta da olsa bizim yakýnlarýmýzdýr. Biz elimize silah almak istemiyoruz, iþ istiyoruz. Biz savaþ silahlarý üretmek istemiyoruz, halklarýn temel ihtiyaçlarýný üretmek istiyoruz. Bütün halklarýn iþçileri yarýnlarý güzel yaþamak için sermayeye karþý birleþelim. Bütün iþsizliðin, savaþlarýn baþlýca sebebi sermayedir yani kapitalist sistemdir. Bugünün mücadelesini bugünden yapalým. Sosyalist mücadele bugünün mücadelesidir yarýna býrakýrsak o yarýnlar gelmez.
A l i Ka n a t