Ek id 15

Page 1

Ezilenlerin kurtuluþu için

ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ

YIL: 2

SAYI: 15

1 NÝSAN 2000

ÝÇÝNDEKÝLER: Türkiye, emperyalizm ve iþçi sýnýfý Sa y f a 6 - 7

MHP neden yükseliyor? Sa y f a 4

ÖZ ELLEÞ TÝR M E: BÜYÜK S OYGUN S ay f a 3

PARA ÇOK, AMA EMEKÇÝYE YOK! S a yf a 4- 5

N ATO B AR IÞ G E TÝ RM ED Ý S a yf a 8

IMF politikalarý yoksullaþtýrýyor Sayfa 2

200.000 TL

ÖZELLEÞTÝRME: BÝZE KAZIK; PATRONLARA KIYAK

BU SOYGUNU, TALANI, SÝLAH TÜCCARLARINI DURDURALIM

Hükümet özelleþtirme adý altýnda yýllarýn emeðiyle kurulan kamu tesislerini patronlara yok pahasýna satýyor. S a d e c e g a yr i m e n k u l l e r i nin deðeri 2,1 milyar dolar olan POAÞ’ý 1,1 milyar dolara medya patronlarýna peþkeþ çekiyorlar. POAÞ satýþýndan 700 trilyon lira gelir bekleyen yöneticilerin amacý kamu gelirlerini artýrmak olsaydý öncelikle maaþlarýmýzdan SS K p r i mi o l a r a k k e s i le n ama patronlarýn kasasýnda duran 835 trilyon lirayý tahsil ederlerdi. Hükümet en kârlý KÝT’leri satarak bu yýl 5 milyar dolarl ýk ge l i r el de e tm ey i amaçlýyor. Paraya bu kadar ihtiyaç varsa neden bu yýl 8,3 milyar dolarlýk silahlanma harcamasý yapýlýyor? Neden birkaç yüz bankacýya bu yýl 36 milyar dolar faiz ödeniyor? Faize ve silaha para var ama emekçiye gelince para yok! Hükümet hep çalýþanlardan fedakarlýk istiyor. Yöneticilerin önceliði bizler deðiliz. Onlar hep bir avuç zenginin çýkarlarýný düþünüyorlar. Bugüne kadar özelleþtirilen iþyerlerinde çalýþan her 10 kiþiden 7’si iþini kaybetti. Bu iþyerlerinde sendikasýzl a þ t ýr m a o r a n ý y ü z d e 7 2 . Özelleþtirilen her kamu iþletmesi ya kapatýldý ya da hizmet fiyatlarýna fahiþ zamlar yaptý. Çoðunluk için özelleþtirmenin anlamý daha fazla iþsizlik, yoksulluk, örgütsüzlük, daha yüksek fiyatlar demek. Patronlar için ise daha çok kâr. Bu soyguna, bu talana dur diyelim.


Sayfa 2

Ýþçi Demokrasisi

1 Nisan 2000

TEMEL ÝLKELERÝMÝZ YA BARBARL IK YA SOSYAL ÝZM Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir. Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk ve savaþlarýn nedeni küçük bir azýnlýðýn kâr hýrsýdýr. Kapitalizmde bütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kollektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. Ý ÞÇ Ý SI N I FI N I N K U R T U LU Þ U K E N D Ý E SE R Ý O LA C A K T IR Sosyalizm ancak iþçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir. Ýþçiler bunu ancak iþçi konseyleri aracýlýðýyla, aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr. R EF O R M D E Ð Ý L DE V RÝ M Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý patronlarý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez. Bu sistem ancak iþçilerin kitle eylemleriyle deðiþtirilebilir. Bir iþçi devrimi zorunludur. E N T E R N A S Y ON AL Ý Z M Kapitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir. Ýþçilerin vataný yoktur. Bütün dünya iþçileri kardeþtir. Ýki farklý ülkenin iþçilerini karþý karþýya getirecek her þeye karþý çýkýlmalý, diðer ülkelerdeki iþçilerin mücadeleleri desteklenmelidir. T E K Ü L K E D E SO S Y A LÝ Z M M Ü M K Ü N D E Ð ÝL D ÝR Rusya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa yaþayamaz. Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya’da devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928-29’da-ki karþý devrime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr. U L U SA L S O RU N Sosyalistler halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurlar. Ezenlerin milliyetçiliðine karþý mücadele edip, ezilenlerin kurtuluþ mücadelesini desteklerler. A Z I N LI K L A R Sosyalistler ezilen her türlü etnik, cinsel, dinsel azýnlýðýn mücadelesini destekler, onlarýn örgütlenme haklarýný savunurlar. C ÝN S Ý Y E T ÇÝ L ÝK Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir. Sosyalistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederler. DE V RÝ M CÝ P A R T Ý Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur. Bu parti, iþçilerin her mücadelesini destekleyip genelleþtirmeye, tek tek mücadeleleri birleþtirmeye çalýþýr. Sosyalistler iþçi sýnýfýnýn günlük mücadelesi içinde yer alýp en militan iþçileri sosyalizm ve partinin gerekliliði fikrine ikna ederek devrimci bir parti inþa edebilirler. P A R T Ý Ý Ç Ý D E M OK R A S Ý Sosyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur. Tartýþmanýn amacý dünyayý deðiþtirmektir. Bu da parti üyelerinin birlikte hareket etmesiyle gerçekleþebilir. Demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. DE V RÝ M CÝ G Ö R E V Bu fikirlere katýlan, böylesi bir partinin gerekliliðine inanan herkesi, Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi’ne katýlmaya çaðýrýyoruz.

IMF POLÝTÝKALARI YOKSULLAÞTIRIYOR ði yaðmalamak ve kendi konrolleÝçinde yaþadýðýmýz sistem büri altýna almak. yük bir zenginliði küçük bir azýnlýBu kuruluþlarýn Türkiye ekonoða sunarken büyük çoðunluðu ise misine etkisi de yoksulluðu artýrýcý açlýk ve sefalete itiyor. Birleþmiþ yönde. Türkiye tarihinde baþarýyla Milletler'in hazýrladýðý 1998 yýlý Ýnuygulanabilen tek IMF programý sani Kalkýnma Raporu, dünyadaki olan 24 Ocak 1980 istikrar paketi gelir daðýlýmý eþitsizliðinin korkunç bunun en çarpýcý kanýtý. boyutlara eriþtiðini gözler önüne IMF paketi öncesi 1979'da Türseriyor. Rapora göre, dünyanýn en kiye'de gerçek iþçi ücretleri 100 zengin üç iþadamýnýn (Bill Gates, iken 1989'a gelindiðinde bu rakaPaul Allen, Werren Buffet) servetmýn 68.8'e düþtüðünü görüyoruz. lerinin toplamý 48 ülkenin milli geMemur maaþlarý ise ayný 100'den lirine eþit hale geldi. Zenginlerin yýllarda 53.3'e düþüyor. 24 Ocak dünya gelirinden aldýklarý pay yüzkararlarý öncesi Türkiye'nin dýþ de 70'den yüzde 85'e çýkarken borç geri ödemesi 1.1 milyar doyoksullarýn payý Yüzde 2.3'ten yüzlarken bu rakam 1983'te 3.3 milyar de 1.4'e geriledi. Zenginle yoksul dolara çýktý. Yine 24 Ocak öncesi arasýndaki 30 katlýk fark 60 katýna dýþ borç faiz ödemesi 600 milyor çýktý. dolarken üç yýl içinde 1983'te bu Gelir daðýlýmýnda yaþanan bu rakam 1.1 milyar dolara çýktý. Þu bozulmanýn temel nedeni þimdi anda Türkiye'nin dýþ borçlarý 100 Türkiye'de de dayatýlan IMF, Dünmilyar dolarý aþmýþ durumda. ya Bankasý kaynaklý ekonomik poBu istatistiklere baktýðýmýzda litikalardýr. Emperyalist sistemin memur-iþçi ücretleri düþerken dýþ önemli kuruluþlarýndan olan IMF borç ödemelerinin arttýðýný rahatve Dünya Bankasý özellikle yoksul ça görebiliyoruz. IMF ve Dünya ülkelerin sýnýrlý kaynaklarýn batýlý Bankasý gibi kurumlarýn önerdiði sermayedarlara aktarýlmasý ve Dünya kapitalizmi ve onun IMF, Dünya politikalar yoksullarýn yaþam stanböylece bu ülkelerde yoksullarýn Bankasý gibi kuruluþlarý milyarlarca insaný dartlarýný düþürüp, sosyal devlet daha kötü koþullara düþmesine yoksulluða mahkum ediyor. anlayýþýný yok ederken zengini daneden olmaktadýr. ha zengin yapýyor. Kapitalizmin barbarlýðýný gözler paranýn 8, saðlýða ayýrdýðý paranýn ise 16 Bu nedenle Türkiye yönetici sýnýfý IMF önüne seren IMF Dünya Bankasý uygula- katý. IMF ve Dünya Bankasý'yla yapýlan anmalarýnýn en çarpýcý güncel örneklerden laþmalar gereði Mozambik hükümeti ka- politikalarýný uygulamaya çok hevesli. Ama biri Mozambik. Geçen ay bir sel felaketi ile mu harcamalarýný kýstý, gýda maddelerinin bu politikalar bizler için daha fazla açlýk, karþýlaþan Mozambik'te en az 1000 kiþi öl- fiyatlarýna uyguladýðý desteði kaldýrdý ve daha fazla sefalet anlamýna geliyor. Bu gidiþe dur demek isteyen muhalifledü, 1 milyondan fazla insan evsiz kaldý. Bu- 900'ün üzerinde kamu kuruluþunu özelleþna karþýn Mozambik IMF ile imzaladýðý ya- tirdi. Sonuç ortada, Mozambik'te doðan rin IMF'ye karþý mücadelesi sürüyor. Bir pýsal uyum programý çerçevesinde her her dokuz çocuktan biri 5 yaþýna gelme- çok ülkede 16 Nisan'da Washington'da hafta 1.4 milyon dolarlýk dýþ borç geri öde- den ölüyor. IMF ve Dünya Bankasý ise acý- IMF ve Dünya Bankasý'nýn yapacaðý topmesi yapýyor. Sel nedeniyle oluþan yarala- masýz harcama kesintileri ve özelleþtirme lantýyý protesto gösterileri inþa ediliyor. Biz rýn sarýlmasý için kullanýlabilecek bu para, taleplerine devam ediyor. Bu kurumlar, fa- de Türkiye'de bu protestolarýn bir parçasý "yoksul ülkelere yardým etmek" söylevi ile kir ülkeleri kalkýndýrmayý býrakýn daha da olmalý IMF ve onun yaratýcýsý kapitalizme ortaya çýkan IMF, Dünya Bankasý ve batýlý fakirleþtiriyor. IMF ve Dünya Bankasý'nýn karþý mücadele etmeliyiz. bankerlerin cebine akýtýlýyor. Mozambik'in asýl amacý mümkün olan en fazla zenginliB ah at ti n Ö z eren g i n her yýl ödediði dýþ borç eðitime yatýrdýðý

Özelleþtirmeye karþý kendi gücüne güven Hükümetin 2000 yýlýnda özelleþtirmeye hýz vermesi ezilen kesimi ve iþçi sýnýfýný zorluyor. Ek verginin yükünü ezilenlere yüklüyorlar. Enflasyonla mücadele deyip maaþ zamlarýný önlüyorlar. POAÞ ihalesi yapýldý. Bu yýl özelleþtirmesi yapýlacak kurumlar arasýnda Tüpraþ, Ýstanbul Gübre Sanayi, ÝGSAÞ, Samsun, Gemlik ve Kütahya Gübre Fabrikalarý, Ataköy Marina, Ataköy Denizcilik, Sümer Holding'e baðlý bir þirket, Türkiye Zirai Donatým Kurumu Sakarya Fabrikasý, Kuþadasý, Çeþme, Trabzon limanlarý var. Petrol-Ýþ Kocaeli Þube Baþkaný Ali Ufuk Yaþar 1989'dan bu yana özelleþtirilen 137 kurumda iþçilerin istihdam sorunu yaþadýðýný, iþçilerin çoðunun aç býrakýldýðýný ve bir çok küçük iþyerinin kapandýðýný söylüyor. Öz-Çelik-Ýþ'in baþkaný Recai BaþEzilenlerin kurtuluþu için ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Tarih: 1 Nisan 2000 Sayý: 15 Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk Sahibi ve Yazý Ýþleri Sorumlusu: Türkan Uzun / Adres: Gönül Sokak, No 31 Nil Han, Kat 3, No 305 Asmalý Mescit, Ýstanbul Baský: Yön Matbaacýlýk

ISSN 13024353

kan, Kardemir'de özelleþtirme sonrasý iþçilerin toplu sözleþmeden doðan haklarýndan fedakarlýk yapmalarýna raðmen iþçilerin hisse paylarýnýn %49'dan %32'ye düþtüðünü söylüyor. Tüpraþ'ýn hisse senetleri yoluyla özelleþtirilmesinin sendikasýzlaþtýrmak, iþçi örgütlülüðünü bozmak anlamýna geldiðini ifade ediyor. Özelleþtirme kapsamýndaki kuruluþlarýn hepsi özelleþtiðinde iþsiz kalacaklarýn sayýsý yüzbinleri geçecektir. Devlet istihdam edeceðini söylüyor. Hangi kuruluþlarý kalýyor da istihdam yaratacak? Memur sýnavý yaptýlar, 300.000 kiþi kazandý. Þimdi insanlarý biryere yerleþtiremeyeceklerini söylüyorlar. Özelleþtirme devlet kuruluþlarýný patronlara peþkeþ çekmek, büyük kitleleri açlýða sevketmektir. Bir de halkýn karþýsýna geçmiþ iþsizlik sorununa çözüm geti-

GAZETEMÝZ BÜROLARI ve CUMARTESÝ SOHBETLERÝ

receklerini söylüyorlar. Bu þekilde mi? Bu özelleþtirmelere kararlý, tutarlý ve saðlam bir þekilde mücadele edecek güç sendikalardadýr. Zamanýnda ve vakit kaybetmeden hareket edilmelidir. Bu mücadeleye her türlü sivil toplum örgütleri de destek vermelidir. Sendikalar, bu özelleþtirmeleri durdurmak için genel greve bile gitmeyi göze almalýlar. Geçen yýl Türk-Ýþ Genel Baþkaný Bayram Meral sosyal güvenlik yasasýna karþý genel greve gitmeyi reddetti. Hükümet de depremi fýrsat bilerek yasayý zorlanmadan geçirdi. POAÞ ihalesine girmek isteyen Bayram Meral'i salona bile almadýlar. Üstelik kapýda bir polis tarafýndan tartaklandý. Bu tartaklama bizi çok üzdü. Çünkü bu tartaklamanýn iþçi sýnýfýna karþý yapýldýðýný düþünüyoruz. Bizim için önemli

olan Bayram Meral deðildir. Onun temsil ettiði iþçilerdir. Eðer sýnýfa önderlik yapabilseydi kendisi de bizim için çok önemli olurdu. Böylece yöneticiler de onu basite almazdý. Ýhaleye girerdi, polis de tartaklayamazdý. Hatta özelleþtirmeyi de bu rahatlýkla yapamazlardý. Bu bürokratik devletin bu kadar rahat hareket etmesinin nedeni sendikalarýn pasifliði ve sendika liderlerinin iþçi sýnýfýnýn önünü açmak için sorumluluk hissetmemesi. Bundan böyle dileðim bütün ezilenlerin, iþçilerin kendi haklarý için kendilerine güvenmeleri ve mücadele etmesidir. Yoksa bu gidiþle ne sendika kalýr, ne sendikalý iþçi, ne de sendika yönetimi. Nihai hedefimiz tüm dünya iþçileri ile birleþerek bürokratik burjuva devletlerini ve sermeyeyi yýkmak olmalýdýr. Al i K an a t

ÝSTANBUL: Gönül Sok. No 31 Nil Han Kat 3 Daire 305 Asmalý Mescit, Beyoðlu Cumartesi saat 16.00’da

KIZILAY: Ambarlar Yolu Beyazsaray Apt. 10/30 Sýhhýye Tel 0312 229 3257 Cumartesi saat 16.00’da

DÝKMEN: Naci Çakýr Mh Sinan Cd 4. Sk 19/A (Semt Sahasý arkasý) Cumartesi saat 16.00’da

1 Nisan Faþizme Karþý Nasýl Mücadele Edebiliriz? 8 Nisan Ýslami Hareket ve Devlet 15 Nisan Kapitalizm Nasýl Ýþler? 22 Nisan Ulusal Sorun 29 Nisan Enternasyonalizm

1 Nisan Özelleþtirmelere Neden Karþýyýz? 8 Nisan Silahlanma Çýlgýnlýðý ve Kaptalizm 15 Nisan IMF ve NATO: Müdahaleler Çözüm mü? 22 Nisan Sendikalarýn iþlevi

1 Nisan Özelleþtirmeler ve Ýþçi Sýnýfý 8 Nisan Silahlanma Çýlgýnlýðý 15 Nisan Sosyal Demokrasi ve Sosyalistler 22 Nisan NATO, IMF Kime Çalýþýyor?

29 Nisan Ýþçi Sýnýfý Kazanabilir mi?

YURT DIÞI TEMSÝLCÝLÝÐÝ: Cebrail Karadeniz, Lewerenz Str. 111, 47798 Krefeld. ALMANYA


1 Nisan 2000

Ýþçi Demokrasisi

Sayfa 3

Patronlarýn çýðýrtkaný medyanýn yalanlarý

ÖZELLEÞTÝRME: BÜYÜK SOYGUN

ükümet ve medya kol kola girmiþ özelleþtirmeler yoluyla gerçekleþen büyük bir soygunu bizlerden gizlemeye çalýþýyorlar. Özelleþtirme soygununun iyi bir þey olduðu yalanýný yaymak için tek yanlý haberi manþet yapýp reklamlara milyarlar akýtýyorlar. POAÞ'ý 1 milyar 160 milyon dolara satanlar ve alanlar POAÞ'ýn sadece gayrimenkulleri 2.1 milyar dolar deðerinde olduðunu gizliyorlar. Gerçek deðeri 2,5 trilyon lirayý bulan 3 geminin fiyatý muhasebe kayýtlarýnda 3 Lira olarak gösteriliyor. Devlet peþin para alacak diyorlar ama bu paranýn yüzde 80'inin zaten POAÞ'ýn kasasýnda bulunan 400 milyon dolarla ödeneceðini söylemiyorlar.

H

de teklif verenlerin ortak özelliði banka ve medya organý sahibi olmalarý. 10 bin dolar bedel ödeyerek ihale bilgilerini satýn alabilen ve gizlilik anlaþmasý yapan bu holdingler halktan bilgi gizlemek ve yanýltmak için ellerinden geleni yapýyorlar.

Halka arzýn anlamý

trilyon lira var. Yöneticiler neden öncelikle bu parayý tahsil etmiyor! 2000 yýlýnda hedeflenen özelleþtirme gelirleri toplamý 5 milyar dolar. Oysa iç borç faiz ödemesi için sadece bu yýl 36 milyar dolarýn üzerinde para harcanacak. Bir kaç yüz sermayedara faiz adý altýnda hortumlanan paranýn 5 milyar dolarýný vermeseler olmaz mý! Ya da parasýzlýk yüzünden bu iþletmeleri satmak yerine 7 milyar dolarlýk tank alýmýný, 4 milyar dolarlýk helikopter alýmýný, 1.5 milyar dolarlýk Awacks uçaðý alýmýný iptal edemezler mi! Para çok, ama yöneticilerin önceliði bizler deðil bir avuç sermayedar.

Özelleþtirme Ýdaresi Baþkaný Uður Bayar, "Tüpraþ Türkiye'nin en büyük halka arzý. Ülkede özelleþtirmeye karþý bu kadar direnç varken çalýþana hisse alýmýnda avantaj saðlamak sembolik açýdan önem taþýyor" diyor. Tüpraþ'ýn %15'i "sembolik olarak" halka arz ediliyor. Böylece KÝT’ler zararda mý? iþletmenin daha sonra blok olaKÝT'le rin hep zarar ettiði söyrak satýlmasýna izin vermemiz le nir. Bu da büyük bir yalan. Yýlbekleniyor. Halka arzedildiði idMedya: Kimin çýðýrtkaný? dia edilen bu hisse senetlerini lardýr yenileme yatýrýmlarý bile yapýlmayan KÝT'ler hâlâ kâr edeSabah Gazetesi'nin, 21 hangi parayla satýn alacaðýz? bilmektedir. Özelleþtirme kapsaMart'taki manþetinde "Bu ne kaYalan söylüyorlar mýndaki KÝT'ler de dahil bütün fa!" baþlýðýyla Petrol-Ýþ sendikasý Hükümet özelleþtirmeler yo- KÝT'ler son 12 yýl içinde sadece yönetimi ve üyelerini "taþ devri zihniyeti"ne sahip olmakla suçla- luyla bütçe açýklarýný kapatacaðý- 5 yýl zarar ettiler. Her türlü kötü dý. Bu saldýrýnýn nedeni, Petrol-Ýþ ný söylüyor. Yalan. Bugüne ka- koþula raðmen KÝT'ler son 5 yýlsendikasýnýn Tüpraþ'ta çalýþan iþ- dar özelleþtirmelerden elde edi- dýr hiç zarar etmedi. Örneðin çilere Tüpraþ hisselerini alma- len gelir 4.1 milyar dolar, harca- 2000 yýlýnda iþletmeci KÝT'lerin masý için çaðrýda bulunmasýydý. nan para ise 5,8 milyar dolar. 2.7 katrilyon lira kâr etmesi bekSabah, Yeni Binyýl, ATV, Tak- Çok açýk ki özelleþtirme politika- lenmektedir. Sadece bu kâr bile vim ve Etibank'ýn sahibi olan sýyla hükümet bir avuç patronun toplam satýþ gelirine yakýn bir Dinç Bilgin, Medya Holding ara- parasýnýn üstüne para koyuyor. gelir saðlamýyor mu! Fazla istihdam mý var? Para mý yok? cýlýðýyla özelleþtirme ihalelerinBir baþka yalan da KÝT'lerde Özelleþtirme yoluyla devletin den pay kapmak için her türlü ihtiyaç duyduðu kaynaðýn yaratý- aþýrý istihdam olduðu, insanlarýn yolsuzluðu deniyor. Enerji sektörü özelleþtirmele- lacaðýný söyleyen yöneticiler çok çalýþmadan para aldýklarýdýr. Porinden pay almaya çalýþan med- ikiyüzlü. POAÞ'tan elde edilece- litikacýlarýn kendi adamlarýna paya patronlarý, sahip olduklarý ga- ði söylenen gelir yaklaþýk 700 ra vermek için yaptýklarý ve gezete ve televizyonlar aracýlýðýyla trilyon lira. Oysa sadece bizlerin nel içinde önemsenmeyecek kaihalelerde belirleyici olmaya çalý- maaþlarýndan peþinen kesildiði dar küçük bir yer tutan durumlaþýyorlar. Özelleþtirme ihalelerin- halde SSK'ya ödenmemiþ 835 rý saymazsak bu da asýlsýz bir iddia. Bugün KÝT'ler bünyesinde çalýþan toplam 449 bin kiþi var ve bunlar her yýl Türkiye'deki toplam üretimin beþte birine yakýnýný gerçekleþtiriyorlar. Yani 65 milyon nüfusun ürettiði toplam gelirin beþte birine yakýnýný yaratanlar çalýþmadan mý kazanýyorlar! Elbette hayýr.

Ýzin vermeyelim Hükümet, milletvekilleri, bürokratlar ve medya patronlarý el ele vermiþ bizi uyutmaya çalýþýyorlar. Biz uyumuyoruz. Batan altý bankacýya verilen 6.6 milyar dolarý görüyoruz. Meclistekilerin kendilerini kýSon toplusözleþmedeki zammý yetersiz bulan Bursa OYAK Renault iþçilerinin isyaný kýsa sürede bütün sektöre yayýlmýþtý. yak emekli bizi mezarda

Medya patronlarý hýrsýzlýðý, yolsuzluðu, yalancýlýðý, adaletsizliði “çaðdaþlýk” olarak yutturmaya çalýþýyorlar. Emek Platformu en kýsa zamanda toplanmalý ve özelleþtirmeleÖzelleþtirmenin bizim için re karþý bir eylem programýný uyanlamý iþsizlik, sendikasýzlýk, te- gulamaya baþlamalýdýr. Mücadele kazandýrýr mel tüketim maddelerini daha Özel leþtirmelerden çýkarý yüksek fiyata satýn almak, yoksullaþma ve yaþadýðýmýz koþullar olan sadece küçük bir azýnlýk. üzerindeki etkimizin azalmasý- Ancak bunu gizlemek için ellerindeki her türlü aracý kullanýdýr. Bugüne kadar özelleþtirilen yorlar. Bu azýnlýk eðitim sistemiiþyerlerinde çalýþanlarýn onda ni, büyük haberleþme organlarý7'si iþsiz kaldý. Sendikasýzlaþtýr- ný kontrol ediyor. Bütün bu propagandaya raðmen büyük çoma oraný ise %72. Kamu iþletmelerinin yöneti- ðunluk en azýndan özelleþtirmemi devletin paralý yöneticilerin- nin yapýlýþ biçimine karþý. Ancak de ve bu yöneticiler bir ölçüde çok sayýda kiþi özelleþtirmenin de olsa parlamentoya hesap veri- ekonominin geneli açýsýndan dayorlar. Seçildikten sonra çoðu bi- ha hayýrlý olacaðýný düþünüyor. Bugün görev özelleþtirmenin ze ihanet etse de kamu iþletmeleri yöneticileri bize saldýrýlarýn- büyük çoðunluk açýsýndan daha da daha temkinli oluyorlar. Çün- kötüye gitmek olduðunu anlatkü görevden alýnmak, bir daha maktýr. Egemen sýnýfýn yalanlarýseçilememek gibi sorunlarý var. ný açýða çýkarmak için malzemeOysa özel kesim patronlarý böyle den bol bir þey yok. Mesele bu bir sýnýrlamaya tabi deðiller. Ör- malzeme ve bilgileri özelleþtirneðin Sakýp Sabancý sahip oldu- me karþýtý muhalefeti örgütlemek için kullanmakta. Bu soyguðu iþletmeleri ve geliri kullanna "dur" demek için bulunduðumak için seçimlerde bizlerin muz alanda bu yüzsüzlere karþý oyuna ihtiyaç duymamakta. mücadele ve eylem isteðini artÖzelleþtirme, sýradan insanla- týrmalýyýz. Kamu iþletmelerinin rýn çok sýnýrlý olsa da kamu iþlet- alternatifinin özel iþletmeler olmeleri yöneticileri üzerindeki madýðýný anlatmalý, yarattýðýmýz gücünü de ortadan kaldýrarak bu zenginliðin bizler için daha fazla iþletmelerin tamamen kâr amacý- kullanýlmasýný istiyorsak üretim na dönmesini, toplumsal hizme- üzerindeki kontolümüzü arttýrti tamamen ortadan kaldýrmasý- mak zorunda olduðumuzu çevna neden olacaktýr. remizdekilerle tartýþmalýyýz. "Bu Güçlüyüz iþçiler mücadele etmez" kötümPetrol-Ýþ'in özelleþtirmelere serliðine teslim olmamalý, mücakarþý tutumunu destekliyor, çað- deleyi örgütlemeliyiz. daþlýk diye yutturulmaya çalýþýÇi ð d e m Ö z b aþ lan hýrsýzlýk ve talan politikalarýS e r t u ð Ç i çe k na son verilmesini istiyoruz.

emekli ettiklerini biliyoruz.

Özelleþtirmenin anlamý

za atmýþtý. Böyle bir anlaþma-

greve çýkPatronlar hükümetten yardým istiyorlar yamarayazýhaolzýrmakolantanvesa sen dika li-

BÝZ KÝME GÜVENECEÐÝZ? Türk-Ýþ’e baðlý sendikalara üye iþçilerin çalýþtýðý 1170 iþyerinde toplusözleþme görüþmeleri baþladý. 306 bin iþçiyi kapsayan toplusözleþmeleri düþük zamlarla ve grevsiz baðlamak isteyen patronlar hükümetten yardým istiyorlar. Patronlar kulübü TÜSÝAD'ýn Baþkaný Erkut Yücaoðlu, "toplusözleþmeler sanayiyi fazlasýyla zorluyor,

bir çözüm bulunmasý gerekiyor … hüme kü tin toplu iþ sözleþmeleri konusunda yardýmcý olmasýný talep ediyoruz" diyor. Yani hükümetin kamu kesiminde "memur" statüsüyle çalýþanlara kabul ettirdiði sefalet zammýný "iþçi" statüsünde çalýþanlara da kabul ettirmesi için giriþimde bulunmasýný istiyor.

Memur olarak çalýþanlardan farklý olarak grevli toplusözleþmeli örgütlenme hakký olan "iþçi" statüsündekiler patronlar açýsýndan büyük bir tehlike. Grev silahýný kullanarak yarattýklarý deðerden daha fazlasýný alabilen iþçi sýnýfýnýn en önemli aracý ise sendikalarý. Ne var ki iþçilerin büyük kýsmý sendika liderlerine güven duymuyorlar. Bu yýl toplusözleþme yapacak iþçilerin önemli bir bölümünü oluþturan metal sektörü çalýþanlarýnýn en büyük sendikasý olan Türk Metal iki yýl önceki toplusözleþmede üyelerini kýzdýran bir anlaþmaya im-

derlerince satýldýklarýný gören bir çok Türk Metal üyesi toplu halde sendikadan istifa etmiþlerdi. Bu tür hayal kýrýklýklarýný bu yýl da yaþamak istemiyorsak tabanda örgütlenerek sendika liderlerini kontrol altýnda tutmalýyýz. Sözleþmelerin istediðimiz gibi olmasýný garantileyebilecek tek þey tabandaki örgütlü gücümüzdür. Toplusözleþmelerin bizim çýkarýmýza sonuçlanmasý için alanlarda sesimizi yükseltmeliyiz. Yönetici sýnýfýn en iyi anlayacaðý dilden konuþmalý, grev silahýmýzý kullanmalýyýz. B en g i Þ i mþ ek


Sayfa 4

Ýþçi Demokrasisi

1 Nisan 2000

1 Nisan 2000

Ýþçi Demokrasisi

Sayfa 5

MHP neden Yöneticiler ‘para yok’ diyorlar. YALAN! Kapitalizm ve silahlý yükseliyor? CHP'nin Þubat'ta yaptýðý kamuoyu araþtýrmasýna göre MHP %21 ile birinci parti olarak görünmektedir. Nasýl oluyor da iktidarda olmasýna raðmen MHP'nin oy oraný azalmýyor, aksine büyüyor? Ýktidar ortaðý DSP'nin oylarý %19,6'ya düþerek DSP tabaný CHP'ye kayarken, MHP nasýl oluyor da birinci parti durumuna geliyor? Faþist propagandanýn etki uyandýrabilmesinin ilk koþulu þiddetli bir krizin yaþanýyor olmasýdýr. Faþizm, kriz nedeniyle yoksullaþan, hayat standardý düþen orta sýnýflar arasýnda kendisine taban bulur ve bu sýnýfýn en geri kesimlerinin hoþnutsuzluðundan beslenerek, onu istismar ederek güç kazanýr. Türkiye'de istismar edilen kesim kimi zaman Kürtler kimi zaman Aleviler kimi zamanda doðrudan iþçi sýnýfýnýn örgütlü güçleri oldu. Sistemin bunalýmýnýn ve kötü gidiþinin vebalini bu kesimlerden birine veya birkaçýna birden yükleyen faþistler bu öfke ve saldýrganlýk üzerinden örgütlenerek büyürler. MHP bunu çok iyi baþarýyor ve büyüyor. Her ne kadar tabaný, Abdullah Öcalan'ýn asýlmamasýna öfkeli olsa da baþbuðluk-reislik katý hiyerarþi öfke patlamalarýna engel oluyor. En önemlisi ise hoþnutsuz da olsalar taban olarak da, kadro olarak da MHP'den daha radikal söylemleri, önerileri ve gücü olan daha saðda bir adres yok. MHP'nin gerçek yüzünü teþhir etmek isteyenler ve faþizme karþý militan bir mücadele gerektiðini savunanlar ise "ülkücüleri azdýrmak istemiyorsanýz ýlýmlý olun" diyorlar. Oysa bu ýlýmlý siyesetin, kapitalizmin bunalýmý nedeniyle öfkeli olan ve radikal alternatif arayan küçük burjuvaziyi faþizmin kollarýna teslim etmekten baþka bir iþe yaramadýðý defalarca görüldü. Faþizmin tabanýný oluþturan ve çaresizlik içinde kývranan bu kesimler, sorunlarýn kaynaðý olarak gördükleri parlamento ile bunun alternatifi olarak düþündükleri faþizm arasýnda bir seçim yapma durumunda kalýrlarsa, çok tutarlý olarak faþizmi seçeceklerdir. Asýl korkulmasý gereken þey her türlü demokratik hak ve özgürlüðü yok edecek olan faþistlere karþý yürütülecek ýlýmlý politikadýr. "Aman bir tatsýzlýk çýkmasýn" anlayýþý ile MHP'nin yükseliþini durdurmak mümkün deðildir.

anti-faþist gösteri olmasaydý ayný sonucu almak mümkün müydü? Irkçý Özgürlükler Partisi'ne karþý yapýlan gösteriler halen düzenli olarak devam ediyor. Anti-faþist mücadele hýzla hükümet politikalarýna karþý mücadeleye dönüþüyor. Haider'i istifa ettirtmenin yarattýðý güven iþyerlerine ve üniversitelere sýçramýþ durumda. Öðrenciler geçen ay yaptýklarý kitlesel bir toplantýda Viyana Üniversitesi'ni iþgal etme kararý aldýlar. Hükümet, "toplumun yüzde 15'i isterse seçimleri yenileriz" demek zorunda kaldý. Anti-faþist güçler þimdi parlamento seçimlerinin yenilenmesi için 900 bin imza (nüfusun yüzde 15'i demek) toplamayý hedeflemektedirler. Kamuoyu yoklamalarý þu anda seçim olsa Sosyalistler ve Yeþiller'in iktidara geleceðini gösteriyor.

Faþiz mi müc ad ele g e r i le t ir

Haider'i eriten, gerileten ve sonuçta istifa ettiren þey kitlesel eylemler olmuþtur. Irkçý, faþist hareketlerin geriletilmesi Avusturya örneðinde olduðu gibi sokaktan, eylemlilikten, birleþik mücadeleden geçmektedir. Faþist hareketin iktidarda olmasý nedeniyle kendiliðinden yýpranacaðýný beklemek yanlýþtýr. Yoksa 1930'larda Almanya'da sosyal demokratlarýn yaptýðý tarihi hatayý tekrarlarýz. O dönemin solcularý, "Hitler yönetimi hýzla kendini imha edecek, ekonomik sorunlar baþta olmak üzere birçok soruna doðru cevap bulamayacak, bunalýmý çözememesinden ötürü eriyecek ve Hitler'den sonra da bizim sýramýz gelecek" diyorlardý. Malesef bu öngörü tamamýyla yanlýþ çýktý. Solcular, bu yanlýþ öngörülerinin bedelini hayatlarý ile ödediler. Tarihten ders çýkarmak zorundayýz. Yükselmesine devam eden faþist harekete karþý, sosyal demokratýndan sosyalistine bütün iþçi sýnýfýnýn, anti-faþist olan herkesin bu mücadeleye katýlmasý gerekiyor. MHP týpký Hitler'in, Musolini'nin, Franko'nun ve Haiderin partileri gibi bir partidir. Eðer 1930'larda yaþananlarýn benzerlerini yaþamak istemiyorsak faþistlerin iktidarda erimesini beklememeli, bu hareketi mücadeleyle geri püskürtmeliyiz. Faþizme karþý olan herkes, faþistlerin deðiþmeyen Haider 'in ö nlenebilen kanlý yüzünü durmaksýzýn teþhir etmeli, faþizme karþý y ükseliþi Avusturya ve Avrupa'da mücadeleye özel önem yapýlan kitlesel mücadele vermelidir. faþist lider Haider'i istifaya Ý s m et Þ ah zorladý. Eðer 300 bin kiþilik

PARA ÇOK, EMEKÇÝYE YOK

kuvvetler

Ö n d e r A l ç i çe k

Devlet yoksuldan toplayýp silahlanmaya yatýrýyor Sosyal güvenliðimizden sorumlu bakan Yaþar Okuyan saðlýðýmýz için en az 20 yeni hastaneye ihtiyacýmýz olduðunu söylüyor. Ancak, ardýndan hemen ekiliyor: "Para yok." Ama ayný günlerde Türkiye milyarlarca dolarlýk tank alýmý için ihale açýyor. Hükümet emeklilere yetecek kadar para yok diyor, bu nedenle bizi mezarda emekliliðe mahkum ediyor. Ancak nedense kendi emekliliklerine gelince para sorun olmuyor. Para yok denilerek emekçiler % 15'lik sadaka zamma mahkum ediliyor, ömrünü çalýþarak geçirmiþ emekliler banka kuyruklarýnda ölüyor. Ama toplam 8 bankanýn içini boþaltan üç beþ sermayedarýn devlet kesesinden 6,6 milyar dolarý cebe indirmesine seyirci kalýnýyor. Türkiye dünyanýn 16'ýncý büyük ekonomisi ama insani kalkýnma sýralamasýnda 69'uncu sýraya düþüyor. Kiþi baþýna saðlýk harcamalarý sýralamasýnda 64, kiþi baþýna eðitim harcamalarýnda ise 105'inci sýrada yer alýyor. Türkiye'de açlýk sýnýrýnda yaþayanlarýn sayýsý 14 milyona, korunmaya muhtaç çocuk sayýsý 1 milyona ulaþmýþ durumda. Öyleyse Türkiye'yi en büyük 16'ýncý ekono- Paralarýmýz çocuklarýmýza, yeni iþ olanaklarýna, hastanelere, okullara harcanmýyor mi yapan zenginlik nereye gidiyor? silah alýmýna harcanýyor. Paramýz yaþatmak için deðil öldürmek için harcanýyor.

Ödediðimiz vergiler nereye harcanýyor? Devlet harcamalarýnda faiz giderleri birinci, silahlanma giderleri ikinci sýrada. 2000 yýlýnda ödenecek olan faiz 21 katrilyon 133 trilyon lira. Bunun anlamý her ay 1 katrilyon 761 trilyon 83 milyar, her gün 57 trilyon 899 milyar lira, her saat 2 trilyon 412 milyar lira, her dakika 40 milyar lira faiz ödemektir. Hazine Müsteþarlýðý'nýn verilerine göre, 2000 yýlýnda toplanmasý öngörülen vergi tutarý 24 katrilyon lira. Yani devlet çoðunu bizlerden toplayacaðý vergi gelirlerinin neredeyse tamamýný

bir avuç sermayedara faiz olarak aktaracak. Tüketiciyi Koruma Derneði'nin yaptýðý araþtýrmanýn sonuçlarýna göre, bir yýl içinde faize ödenen bu para ile 480 adet tam teþekküllü hastane ya da 180 bin derslik okul yapýlabiliyor. Devletin harcamalarýnda faizden sonraki en büyük payý silahlanma alýyor. Milli Eðitime ayrýlan pay silahlanmadan daha az. Saðlýða bütçeden ayrýlan para savunmaya ayrýlanýn dörtte birine bile ulaþmýyor. Bir yýl boyun-

ca yapýlan yatýrýmlar Milli SavunMSB bütçesi 4 Katrilyon 137 Trilyon ma Bakanlýðý bütçesinin yarýsý Yatýrým giderleri 2 Katrilyon 352 Trilyon kadar bile deðil. Eðitim Harcamalarý 3 Katrilyon 350 Trilyon Yani yöneticiler eðitime, saðSaðlýk Harcamalarý 1 Katrilyon 59 Trilyon lýða, insana deðil silah alýmýna Kültür Bakanlýðý 121 Trilyon öncelik veriyorlar. Onlarýn önceliði yaþatmak deðil, ölüm makiEcevit'in Davos toplantýsýnda dünyaya duyurduðu 86 projenin daðýlýmý; nalarýna sahip olmak. Türkiye'de her yýl yaratýlan Yatýrým alaný Milyar Dolar Yüzde devasa bir zenginlik var. YarattýSilah 12,931 52,4 ðýmýz bu zenginlikten "vatandaSaðlýk 970 3,9 þa hizmet vereceðim" diyerek Enerji 2,340 9,5 vergi alan devlet saðlýk, eðitim, Su, kanal, metro 2,077 8,4 konut, iþ gibi temel ihtiyaçlarýmýYol, liman, alan 6,384 25,6 za silahlanma kadar önem verTOPLAM 24,702 100,0 miyor.

Silaha yatýrým

Bu parayla neler yapýlabilir?

Türkiye askeri harcamalara 1996 yýlýnda 5,6 milyar dolar, 2000 yýlýnda ise 8,3 milyar dolar ayýrdý. Bununla da kalmýyorlar 30 yýllýk satýn-alým planý ile tam 150 milyar dolarlýk silahlanma hedefleniyor. Bu planýn ilk bölümü olarak 1000 yeni tank üretilecek, 1000 eski tank da modernize edilecek. Türkiye, 7 milyar dolar tutmasý beklenen modern tank projesi ile dünyanýn en modern tank birliklerine sahip olacak. Böylece Türkiye'de her onbin kiþiye 1 saðlýk ocaðý düþerken 2 "son model" tank düþecek. Bir baþka ihale ise 145 tane saldýrý helikopteri üretimi için yapýlacak. Bunun için de 4 milyar dolar ayrýldý. Türkiye'nin bir yýl için saðlýða ayýrdýðý paranýn tam 2 katý. 7 AWACS uçaðý almak için 1,5 milyar dolar ayrýldý. Sýrada milyarlarca dolarlýk fýrkateyn, milyon dolarlýk füzeler ve uçak modernizasyon projeleri var. Bu projeler bütçede çok görünmesin diye bakanlýk harcamalarý dýþýndan Savunma Sanayi Müsteþarlýðý'nýn kontrol ettiði fonlarla finanse edilmeye çalýþýlýyor.

Bir tank almak için harcanan parayla 30 bin çocuða derslik yapýlabilir. Türkiye 1000 tank almak yerine 30 milyon kiþiye eðitim verebilir. Sadece helikopter projesine harcanacak olan para, Ankara, Ýstanbul, Eskiþehir gibi büyük kentlerde metro ve atýk su sistemi için gerekli olan (ve bir türlü bulunamayan) paranýn tam 2 katý. Asýl trafik canavarý olan bozuk ulaþým sistemini iyileþtirmek üzere 17 adet otoyol, havaalaný, liman ve Ýstanbul'a boðazdan tüp geçit için gerekli para 6.4 milyar dolar. Silahlanmaya sadece bu yýl harcanacak 8.3 milyar dolardan daha az.

Silahlanmanýn bedeli Bütün bunlarýn faturasýný bizler ödüyoruz. 14 milyon insan açken silaha para ayýrmak, milyonlarca kiþi iþsizken bomba üretmek kimin çýkarýna hizmet ediyor? Bu ekonomi silah tüccarlarýný besliyor, çetelerin palazlanmasýna yol açýyor. Eski polis þefi Mehmet Aðar, 50 milyon dolar deðerindeki silahlarýn bir kýsmýný önce kayýp gösteriyor sonra bunlar suikast silahý olarak Susurluk Mercedesi'nden çýkýyor. Türkiye dünyanýn 2 büyük afyon üreticisinden biri ve Avrupa'da ele geçirilen eroinin yüzde 75'i ya Türkiye'de iþleniyor ya Türkiye üzerinden geçiyor ya da Türk suç þebekeleri tarafýndan saðlanýyor. Bugün silahlanmaya karþý çýkmak zorundayýz. Bu mücadelenin kazanacaðý her baþarý daha az savaþ, daha az vergi, daha az yoksulluk olarak bize geri dönecektir.

Türkiye silahlanmada liderliðe oynuyor Dünyada savunma harcamalarý milli gelirin ortalama yüzde 2.1'i kadarken Türkiye'de bu oran yüzde 3,5. Türkiye yýllýk 28 milyar dolar olan dünya silah ticaretinde önemli bir alým payýna sahip. Türkiye, ABD'nin de üyesi olduðu NATO içinde en fazla askere sahip olan ve silahlý kuvvetlerine milli gelirden en fazla pay ayýran ikinci ülke. 1998 yýlýnda en fazla silah satýn alan dördüncü ülke olan Türkiye'nin 15 yabancý ülkede binlerce askeri bulunuyor. Dünyada her 1000 kiþiye 5.7, Türkiye'de ise 11,3 asker düþüyor.

Tür kiye baþka ü lkeleri de s i la h la n d ýr ý y o r Türk devleti bir çok ülke silahlý kuvvetlerine sadece 1999 yýlý içerisinde 11.8 milyon dolarlýk (6.5 trilyon lira) "karþýlýksýz" yardým yaptý. Bölgenin en büyük silahlý gücü olan Türk ordusu bir çok ülke ordu mensubuna askeri eðitim vermekte, Kosava'dan Somali'ye, Filistin'den Doðu Timor'a kadar

yabancý ülkelere askeri birlik yollamaktadýr. Türkiye, geçen yýl Azerbaycan'a savaþ malzemelerinin alýmý için 1 milyon 168 bin dolar, 48 adet araç alýmý için 1 milyon 916 bin dolar, Gürcistan'a Gori'deki karargah için 2 milyon 711 bin dolar, Arnavutluk'a Deniz Harp Okulu kurulmasý için ve Pasha limanýnýn onarýmý için 3 milyon 544 bin dolar, yine bu ülkede komando taburunun donatýlmasý için 425 bin dolar, Kazakistan'a malzeme alýmý için 216 bin dolar, Makedonya'ya bakým üniteleri kurulmasý için 127 bin dolar, savaþ malzemelerinin alýmý için 517 bin dolar, Bosna Hersek'e ise savunma sanayi tesislerinin geliþtirilmesi için 585 bin dolar yardýmda bulundu. Türkiye'nin bu "karþýlýksýz yardýmlar"ý Mozambik'te sel felaketine uðrayanlara ya da Afrika'da açlýktan ölenlere deðil de bu ülkelere yapmasýnýn nedeni, bölgede askeri-ekonomik üstünlük kurmaktýr.

Ce b rai l K ar ad en i z

Silahlanmanýn nedeni Herzaman "Türkiye'nin jeopolitik yeri çok riskli. O nedenle silahlanmaya mecburuz" diyerek silahlanmanýn "coðrafi" bir zorunluluk olduðu anlatýlýr. Bir de komþu ülkelerin hepsinin ve hatta bütün dünyanýn Türkiye topraklarýnda gözü olduðu masalý anlatýlýr. Oysa bu bölgede etrafýna korku salan, saldýran ve ayný zamanda silahlanarak tehdit eden en önemli ülke Türkiye. Yunan Hükümeti'nin savunma harcamalarýnda karþýlýklý indirim teklifine cevap bile verilmemesi Türkiye'nin esas amacýnýn "savunma" deðil "saldýrý" olduðunu gösteriyor.

Silaha ihtiyacýmýz var mý?

Silahlar yenilmez, içilmez, giyilmez. Ne iþe yararlar? Bu araç gereçler yýkým ve ölüm araç gereçleridir. Üretilenler ekonomik olarak bir iþleve, üretkenliðe sahip deðildir. Silah sanayinde çalýþan yüzbinlerce emekçinin emeði israf ediliyor. Bu fabrikalarda çalýþan iþçiler insan ihtiyaçlarý için deðil insanlýða karþý üretim yapmak zorunda býrakýlýyor. Bu silahlarýn savaþ ve darbe koþullarýnda bizlere karþý nasýl kullanýldýðýný da biliyoruz. Bize diðer ülkelerde yaþayanlarýn düþmanýmýz olduðu, kendimizi korumak için silahlara ihtiyacýmýz olduðu söyleniyor. Diðer ülkelerdeki iþçilerin bizimle ne alýp veremediði var? Kirasýný ödemekte zorlandýðýmýz evimizi mi istiyorlar? Yoksulluk sýnýrýnda yaþamamý-

za ancak yeten ücretlerimizde mi gözleri var? Bizim yerimize iþsizlik içinde sürünmek mi istiyorlar? Yaþadýklarý ülkeleri býrakýp hepsi Türkiye'ye mi yerleþmek istiyor? Bizden ne istiyorlar? Diðer ülkelerin iþçilerinin bizden isteyebilecekleri pek bir þey yok. Ama hepimizin patronlardan ve bir avuç yöneticiden isteyeceðimiz çok þey var. Dünyanýn her yerinde onlar emeðimizi sömürüyor ve elde ettikleri zenginliði bizlere karþý kullanýyorlar. Daha fazla zenginleþmek ve zenginliklerini korumak için silahlara ihtiyaç duyuyorlar. Bu nedenle bizlere silah ürettiriyorlar. Bu nedenle ödediðimiz vergileri bizler için deðil emperyalist dünyadaki silahlý rekabette geri kalmamak için kullanýyorlar.

Türkiye bölgede büyük bir askeri güç haline geldi. Hükümet bir yandan ücretleri aþaðýya çekmeye, bütçe açýðýný kapatmak için özelleþtirmeler yapmaya çalýþýyor, diðer yandan da tank ve helikopterler için büyük mitarlarda para harcýyor. Geçen ay silahlanmaya harcanan bu devasa para büyük patronlarýn gazetelerinde bile tartýþýlýr hale geldi. Hürriyet gazetesi köþe yazarý Bekir Çoþkun þunlarý yazýyordu: "Bu ülkede kiþi baþýna yarým aspirin ama 3 el bombasý düþüyor. Onbin kiþiye bir saðlýk ocaðý, ama iki tank… Bütçesinin (fonlarla birlikte) yarýsýndan çoðunu silaha ayýran bir ülke kalkýnabilir mi?" Türkiye'nin ulusal geliri Almanya, Fransa, Ýngiltere ve Ýtalya'dan daha düþük olmasýna raðmen, Türk ordusu NATO'nun ABD'den sonra ikinci büyük ordusu. Bu yazý, kapitalizm ve askeri kuvvetler arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu açýklayabilmek amacýyla kaleme alýndý.

Askeri Mekaniz ma ve E k onom i Marks, ölüm sanayisinin yani ordunun genel olarak sanayinin bir parçasý olduðunu yazar. Yýkýcý güçler üretici güçler tarafýndan belirlenir. Orta çaðda üretimi yapan köylünün atý ve tahtadan yapýlmýþ bir de sabaný vardý, süvarilerin de atý ve fazladan bir de kýlýcý vardý. Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda milyonlarca insan orduya alýndý. Milyonlarcasý da silah ve mühimmat üretmek üzere sanayi üretiminde çalýþtýrýldý. Her zaman ordunun yapýsý o toplumun yapýsýný yansýtmaktadýr. Ancak bu yansýma orduda çok daha aþýrý bir biçim alýr. Fabrikada iþçiler usta ve yöneticilere baðýmlý çalýþýr, orduda da askerler subay ve komutanlarýna baðýmlýdýrlar.

Kap it aliz m Tarih inde Silahlanm a Ekon omisinin Deðiþen Rolü Savaþ sanayi, kapitalizmin farklý dönemlerinde farklý roller oynadý. Kapitalizm genç ve ilerici iken ordunun rolü çok daha baðýmlý bir roldü. Ancak kapitalizm krize girdiðinde iþler deðiþti. 1933'de Almanya'da iþsizlik sekiz milyona ulaþmýþtý. Nazilerin silahlanma ekonomisi birkaç yýl içinde iþsizliði ortadan kaldýrdý. Bu örneði ABD, Ýngiltere ve diðer kapitalist ülkeler izledi. Savaþ sonrasý girilen soðuk savaþ döneminde düzenli ordular 1920 ve 1930'larýn

ilk döneminden çok daha büyük (tabii ki savaþ döneminden daha düþük) düzeylerde tutuldu. O zamanlar biz bu duruma "Sürekli Silahlanma Ekonomisi" adýný verdik. Ýsdihdam sorunu yoktu ancak ekonomi çeliþkilerle doluydu. 1956'da yazdýðým "Sürekli Savaþ Ekonomisi" baþlýklý makalemde bu çeliþkileri açýkladým. Silahlanma harcamalarý tam istihdam koþullarý saðlýyor ancak silaha çok para harcayan ülkeler savunmaya daha az para harcayan ülkelere göre sanayinin ihtiyaçlarýna daha az para harcamak zorunda kalýyorlardý. Bu durumun yarattýðý sorunlar 1960'lar ve 1970'lerin baþýnda açýkça görülmeye baþladý. Soðuk savaþ döneminde silahlanma harcamalarý isdihdam oranýný yüksek tutuyordu ancak Japonya ve Batý Almanya gibi savunmaya çok daha az para harcayan ülkeler ABD veya Ýngiltere'ye göre kendi sanayilerini geliþtirmekte çok daha yetenekli olduklarýný gösterdiler. Batý Almanya ve Japonya araba, elektronik vb. gibi sektörlerde rekabette daha baþarýlý oldular. Dolarýn çöküþü ve bununla birlikte 1970'de petrol fiyatlarýnýn hýzla yükselmesi sonucu ABD ve Ýngiltere askeri bütçelerinden büyük oranda kesinti yapmak zorunda kaldýlar.

Kapitalizm v e Silahlý Kuv vetler Arasýnd aki Ýliþki B asit Deðil Silahlý kuvvetlerin kapitalizme hizmet ettiði doðrudur ancak bu durum generallerin topluma dayatmaya çalýþtýðý kendilerine ait çýkarlarý olmadýðý anlamýna gelmez. Bir kapitalist kendi çýkarlarýný savunmak için gangaster çalýþtýrabilir. Ama bu durum gangasterin kendi çýkarlarý olmadýðý anlamýna gelmez. Ekonomi bir toplumun altyapýsýdýr, askeri kuvvetler ve politika üstyapýnýn bir parçasýdýr. Üstyapýnýn altyapýya etkisi vardýr. Türkiye'de generaller devasa büyüklükte bir ordu beslemek istiyor. Bu büyüklük, Türkiye'de bir çok kapitalistin arzu ettiðinin çok daha üzerinde bir büyüklüktür. Marmara depremi olduðunda canlý olarak enkaz altýnda yatan insanlarýn hayatýný kurtarmak için kürekleri ve buldozerleriyle hýzla gelen bir ordu yerine düzeni saðlamak için silah ve tanklarýyla orda olan bir ordu gördük. Generallerin Türkiye iþçi sýnýfýna ve ezilen uluslara iliþkin kendi gündemleri var. Ve bu gündemlerini topluma kabul ettirmeye çalýþýyorlar.

T o n y C li f f


Sayfa 4

Ýþçi Demokrasisi

1 Nisan 2000

1 Nisan 2000

Ýþçi Demokrasisi

Sayfa 5

MHP neden Yöneticiler ‘para yok’ diyorlar. YALAN! Kapitalizm ve silahlý yükseliyor? CHP'nin Þubat'ta yaptýðý kamuoyu araþtýrmasýna göre MHP %21 ile birinci parti olarak görünmektedir. Nasýl oluyor da iktidarda olmasýna raðmen MHP'nin oy oraný azalmýyor, aksine büyüyor? Ýktidar ortaðý DSP'nin oylarý %19,6'ya düþerek DSP tabaný CHP'ye kayarken, MHP nasýl oluyor da birinci parti durumuna geliyor? Faþist propagandanýn etki uyandýrabilmesinin ilk koþulu þiddetli bir krizin yaþanýyor olmasýdýr. Faþizm, kriz nedeniyle yoksullaþan, hayat standardý düþen orta sýnýflar arasýnda kendisine taban bulur ve bu sýnýfýn en geri kesimlerinin hoþnutsuzluðundan beslenerek, onu istismar ederek güç kazanýr. Türkiye'de istismar edilen kesim kimi zaman Kürtler kimi zaman Aleviler kimi zamanda doðrudan iþçi sýnýfýnýn örgütlü güçleri oldu. Sistemin bunalýmýnýn ve kötü gidiþinin vebalini bu kesimlerden birine veya birkaçýna birden yükleyen faþistler bu öfke ve saldýrganlýk üzerinden örgütlenerek büyürler. MHP bunu çok iyi baþarýyor ve büyüyor. Her ne kadar tabaný, Abdullah Öcalan'ýn asýlmamasýna öfkeli olsa da baþbuðluk-reislik katý hiyerarþi öfke patlamalarýna engel oluyor. En önemlisi ise hoþnutsuz da olsalar taban olarak da, kadro olarak da MHP'den daha radikal söylemleri, önerileri ve gücü olan daha saðda bir adres yok. MHP'nin gerçek yüzünü teþhir etmek isteyenler ve faþizme karþý militan bir mücadele gerektiðini savunanlar ise "ülkücüleri azdýrmak istemiyorsanýz ýlýmlý olun" diyorlar. Oysa bu ýlýmlý siyesetin, kapitalizmin bunalýmý nedeniyle öfkeli olan ve radikal alternatif arayan küçük burjuvaziyi faþizmin kollarýna teslim etmekten baþka bir iþe yaramadýðý defalarca görüldü. Faþizmin tabanýný oluþturan ve çaresizlik içinde kývranan bu kesimler, sorunlarýn kaynaðý olarak gördükleri parlamento ile bunun alternatifi olarak düþündükleri faþizm arasýnda bir seçim yapma durumunda kalýrlarsa, çok tutarlý olarak faþizmi seçeceklerdir. Asýl korkulmasý gereken þey her türlü demokratik hak ve özgürlüðü yok edecek olan faþistlere karþý yürütülecek ýlýmlý politikadýr. "Aman bir tatsýzlýk çýkmasýn" anlayýþý ile MHP'nin yükseliþini durdurmak mümkün deðildir.

anti-faþist gösteri olmasaydý ayný sonucu almak mümkün müydü? Irkçý Özgürlükler Partisi'ne karþý yapýlan gösteriler halen düzenli olarak devam ediyor. Anti-faþist mücadele hýzla hükümet politikalarýna karþý mücadeleye dönüþüyor. Haider'i istifa ettirtmenin yarattýðý güven iþyerlerine ve üniversitelere sýçramýþ durumda. Öðrenciler geçen ay yaptýklarý kitlesel bir toplantýda Viyana Üniversitesi'ni iþgal etme kararý aldýlar. Hükümet, "toplumun yüzde 15'i isterse seçimleri yenileriz" demek zorunda kaldý. Anti-faþist güçler þimdi parlamento seçimlerinin yenilenmesi için 900 bin imza (nüfusun yüzde 15'i demek) toplamayý hedeflemektedirler. Kamuoyu yoklamalarý þu anda seçim olsa Sosyalistler ve Yeþiller'in iktidara geleceðini gösteriyor.

Faþiz mi müc ad ele g e r i le t ir

Haider'i eriten, gerileten ve sonuçta istifa ettiren þey kitlesel eylemler olmuþtur. Irkçý, faþist hareketlerin geriletilmesi Avusturya örneðinde olduðu gibi sokaktan, eylemlilikten, birleþik mücadeleden geçmektedir. Faþist hareketin iktidarda olmasý nedeniyle kendiliðinden yýpranacaðýný beklemek yanlýþtýr. Yoksa 1930'larda Almanya'da sosyal demokratlarýn yaptýðý tarihi hatayý tekrarlarýz. O dönemin solcularý, "Hitler yönetimi hýzla kendini imha edecek, ekonomik sorunlar baþta olmak üzere birçok soruna doðru cevap bulamayacak, bunalýmý çözememesinden ötürü eriyecek ve Hitler'den sonra da bizim sýramýz gelecek" diyorlardý. Malesef bu öngörü tamamýyla yanlýþ çýktý. Solcular, bu yanlýþ öngörülerinin bedelini hayatlarý ile ödediler. Tarihten ders çýkarmak zorundayýz. Yükselmesine devam eden faþist harekete karþý, sosyal demokratýndan sosyalistine bütün iþçi sýnýfýnýn, anti-faþist olan herkesin bu mücadeleye katýlmasý gerekiyor. MHP týpký Hitler'in, Musolini'nin, Franko'nun ve Haiderin partileri gibi bir partidir. Eðer 1930'larda yaþananlarýn benzerlerini yaþamak istemiyorsak faþistlerin iktidarda erimesini beklememeli, bu hareketi mücadeleyle geri püskürtmeliyiz. Faþizme karþý olan herkes, faþistlerin deðiþmeyen Haider 'in ö nlenebilen kanlý yüzünü durmaksýzýn teþhir etmeli, faþizme karþý y ükseliþi Avusturya ve Avrupa'da mücadeleye özel önem yapýlan kitlesel mücadele vermelidir. faþist lider Haider'i istifaya Ý s m et Þ ah zorladý. Eðer 300 bin kiþilik

PARA ÇOK, EMEKÇÝYE YOK

kuvvetler

Ö n d e r A l ç i çe k

Devlet yoksuldan toplayýp silahlanmaya yatýrýyor Sosyal güvenliðimizden sorumlu bakan Yaþar Okuyan saðlýðýmýz için en az 20 yeni hastaneye ihtiyacýmýz olduðunu söylüyor. Ancak, ardýndan hemen ekiliyor: "Para yok." Ama ayný günlerde Türkiye milyarlarca dolarlýk tank alýmý için ihale açýyor. Hükümet emeklilere yetecek kadar para yok diyor, bu nedenle bizi mezarda emekliliðe mahkum ediyor. Ancak nedense kendi emekliliklerine gelince para sorun olmuyor. Para yok denilerek emekçiler % 15'lik sadaka zamma mahkum ediliyor, ömrünü çalýþarak geçirmiþ emekliler banka kuyruklarýnda ölüyor. Ama toplam 8 bankanýn içini boþaltan üç beþ sermayedarýn devlet kesesinden 6,6 milyar dolarý cebe indirmesine seyirci kalýnýyor. Türkiye dünyanýn 16'ýncý büyük ekonomisi ama insani kalkýnma sýralamasýnda 69'uncu sýraya düþüyor. Kiþi baþýna saðlýk harcamalarý sýralamasýnda 64, kiþi baþýna eðitim harcamalarýnda ise 105'inci sýrada yer alýyor. Türkiye'de açlýk sýnýrýnda yaþayanlarýn sayýsý 14 milyona, korunmaya muhtaç çocuk sayýsý 1 milyona ulaþmýþ durumda. Öyleyse Türkiye'yi en büyük 16'ýncý ekono- Paralarýmýz çocuklarýmýza, yeni iþ olanaklarýna, hastanelere, okullara harcanmýyor mi yapan zenginlik nereye gidiyor? silah alýmýna harcanýyor. Paramýz yaþatmak için deðil öldürmek için harcanýyor.

Ödediðimiz vergiler nereye harcanýyor? Devlet harcamalarýnda faiz giderleri birinci, silahlanma giderleri ikinci sýrada. 2000 yýlýnda ödenecek olan faiz 21 katrilyon 133 trilyon lira. Bunun anlamý her ay 1 katrilyon 761 trilyon 83 milyar, her gün 57 trilyon 899 milyar lira, her saat 2 trilyon 412 milyar lira, her dakika 40 milyar lira faiz ödemektir. Hazine Müsteþarlýðý'nýn verilerine göre, 2000 yýlýnda toplanmasý öngörülen vergi tutarý 24 katrilyon lira. Yani devlet çoðunu bizlerden toplayacaðý vergi gelirlerinin neredeyse tamamýný

bir avuç sermayedara faiz olarak aktaracak. Tüketiciyi Koruma Derneði'nin yaptýðý araþtýrmanýn sonuçlarýna göre, bir yýl içinde faize ödenen bu para ile 480 adet tam teþekküllü hastane ya da 180 bin derslik okul yapýlabiliyor. Devletin harcamalarýnda faizden sonraki en büyük payý silahlanma alýyor. Milli Eðitime ayrýlan pay silahlanmadan daha az. Saðlýða bütçeden ayrýlan para savunmaya ayrýlanýn dörtte birine bile ulaþmýyor. Bir yýl boyun-

ca yapýlan yatýrýmlar Milli SavunMSB bütçesi 4 Katrilyon 137 Trilyon ma Bakanlýðý bütçesinin yarýsý Yatýrým giderleri 2 Katrilyon 352 Trilyon kadar bile deðil. Eðitim Harcamalarý 3 Katrilyon 350 Trilyon Yani yöneticiler eðitime, saðSaðlýk Harcamalarý 1 Katrilyon 59 Trilyon lýða, insana deðil silah alýmýna Kültür Bakanlýðý 121 Trilyon öncelik veriyorlar. Onlarýn önceliði yaþatmak deðil, ölüm makiEcevit'in Davos toplantýsýnda dünyaya duyurduðu 86 projenin daðýlýmý; nalarýna sahip olmak. Türkiye'de her yýl yaratýlan Yatýrým alaný Milyar Dolar Yüzde devasa bir zenginlik var. YarattýSilah 12,931 52,4 ðýmýz bu zenginlikten "vatandaSaðlýk 970 3,9 þa hizmet vereceðim" diyerek Enerji 2,340 9,5 vergi alan devlet saðlýk, eðitim, Su, kanal, metro 2,077 8,4 konut, iþ gibi temel ihtiyaçlarýmýYol, liman, alan 6,384 25,6 za silahlanma kadar önem verTOPLAM 24,702 100,0 miyor.

Silaha yatýrým

Bu parayla neler yapýlabilir?

Türkiye askeri harcamalara 1996 yýlýnda 5,6 milyar dolar, 2000 yýlýnda ise 8,3 milyar dolar ayýrdý. Bununla da kalmýyorlar 30 yýllýk satýn-alým planý ile tam 150 milyar dolarlýk silahlanma hedefleniyor. Bu planýn ilk bölümü olarak 1000 yeni tank üretilecek, 1000 eski tank da modernize edilecek. Türkiye, 7 milyar dolar tutmasý beklenen modern tank projesi ile dünyanýn en modern tank birliklerine sahip olacak. Böylece Türkiye'de her onbin kiþiye 1 saðlýk ocaðý düþerken 2 "son model" tank düþecek. Bir baþka ihale ise 145 tane saldýrý helikopteri üretimi için yapýlacak. Bunun için de 4 milyar dolar ayrýldý. Türkiye'nin bir yýl için saðlýða ayýrdýðý paranýn tam 2 katý. 7 AWACS uçaðý almak için 1,5 milyar dolar ayrýldý. Sýrada milyarlarca dolarlýk fýrkateyn, milyon dolarlýk füzeler ve uçak modernizasyon projeleri var. Bu projeler bütçede çok görünmesin diye bakanlýk harcamalarý dýþýndan Savunma Sanayi Müsteþarlýðý'nýn kontrol ettiði fonlarla finanse edilmeye çalýþýlýyor.

Bir tank almak için harcanan parayla 30 bin çocuða derslik yapýlabilir. Türkiye 1000 tank almak yerine 30 milyon kiþiye eðitim verebilir. Sadece helikopter projesine harcanacak olan para, Ankara, Ýstanbul, Eskiþehir gibi büyük kentlerde metro ve atýk su sistemi için gerekli olan (ve bir türlü bulunamayan) paranýn tam 2 katý. Asýl trafik canavarý olan bozuk ulaþým sistemini iyileþtirmek üzere 17 adet otoyol, havaalaný, liman ve Ýstanbul'a boðazdan tüp geçit için gerekli para 6.4 milyar dolar. Silahlanmaya sadece bu yýl harcanacak 8.3 milyar dolardan daha az.

Silahlanmanýn bedeli Bütün bunlarýn faturasýný bizler ödüyoruz. 14 milyon insan açken silaha para ayýrmak, milyonlarca kiþi iþsizken bomba üretmek kimin çýkarýna hizmet ediyor? Bu ekonomi silah tüccarlarýný besliyor, çetelerin palazlanmasýna yol açýyor. Eski polis þefi Mehmet Aðar, 50 milyon dolar deðerindeki silahlarýn bir kýsmýný önce kayýp gösteriyor sonra bunlar suikast silahý olarak Susurluk Mercedesi'nden çýkýyor. Türkiye dünyanýn 2 büyük afyon üreticisinden biri ve Avrupa'da ele geçirilen eroinin yüzde 75'i ya Türkiye'de iþleniyor ya Türkiye üzerinden geçiyor ya da Türk suç þebekeleri tarafýndan saðlanýyor. Bugün silahlanmaya karþý çýkmak zorundayýz. Bu mücadelenin kazanacaðý her baþarý daha az savaþ, daha az vergi, daha az yoksulluk olarak bize geri dönecektir.

Türkiye silahlanmada liderliðe oynuyor Dünyada savunma harcamalarý milli gelirin ortalama yüzde 2.1'i kadarken Türkiye'de bu oran yüzde 3,5. Türkiye yýllýk 28 milyar dolar olan dünya silah ticaretinde önemli bir alým payýna sahip. Türkiye, ABD'nin de üyesi olduðu NATO içinde en fazla askere sahip olan ve silahlý kuvvetlerine milli gelirden en fazla pay ayýran ikinci ülke. 1998 yýlýnda en fazla silah satýn alan dördüncü ülke olan Türkiye'nin 15 yabancý ülkede binlerce askeri bulunuyor. Dünyada her 1000 kiþiye 5.7, Türkiye'de ise 11,3 asker düþüyor.

Tür kiye baþka ü lkeleri de s i la h la n d ýr ý y o r Türk devleti bir çok ülke silahlý kuvvetlerine sadece 1999 yýlý içerisinde 11.8 milyon dolarlýk (6.5 trilyon lira) "karþýlýksýz" yardým yaptý. Bölgenin en büyük silahlý gücü olan Türk ordusu bir çok ülke ordu mensubuna askeri eðitim vermekte, Kosava'dan Somali'ye, Filistin'den Doðu Timor'a kadar

yabancý ülkelere askeri birlik yollamaktadýr. Türkiye, geçen yýl Azerbaycan'a savaþ malzemelerinin alýmý için 1 milyon 168 bin dolar, 48 adet araç alýmý için 1 milyon 916 bin dolar, Gürcistan'a Gori'deki karargah için 2 milyon 711 bin dolar, Arnavutluk'a Deniz Harp Okulu kurulmasý için ve Pasha limanýnýn onarýmý için 3 milyon 544 bin dolar, yine bu ülkede komando taburunun donatýlmasý için 425 bin dolar, Kazakistan'a malzeme alýmý için 216 bin dolar, Makedonya'ya bakým üniteleri kurulmasý için 127 bin dolar, savaþ malzemelerinin alýmý için 517 bin dolar, Bosna Hersek'e ise savunma sanayi tesislerinin geliþtirilmesi için 585 bin dolar yardýmda bulundu. Türkiye'nin bu "karþýlýksýz yardýmlar"ý Mozambik'te sel felaketine uðrayanlara ya da Afrika'da açlýktan ölenlere deðil de bu ülkelere yapmasýnýn nedeni, bölgede askeri-ekonomik üstünlük kurmaktýr.

Ce b rai l K ar ad en i z

Silahlanmanýn nedeni Herzaman "Türkiye'nin jeopolitik yeri çok riskli. O nedenle silahlanmaya mecburuz" diyerek silahlanmanýn "coðrafi" bir zorunluluk olduðu anlatýlýr. Bir de komþu ülkelerin hepsinin ve hatta bütün dünyanýn Türkiye topraklarýnda gözü olduðu masalý anlatýlýr. Oysa bu bölgede etrafýna korku salan, saldýran ve ayný zamanda silahlanarak tehdit eden en önemli ülke Türkiye. Yunan Hükümeti'nin savunma harcamalarýnda karþýlýklý indirim teklifine cevap bile verilmemesi Türkiye'nin esas amacýnýn "savunma" deðil "saldýrý" olduðunu gösteriyor.

Silaha ihtiyacýmýz var mý?

Silahlar yenilmez, içilmez, giyilmez. Ne iþe yararlar? Bu araç gereçler yýkým ve ölüm araç gereçleridir. Üretilenler ekonomik olarak bir iþleve, üretkenliðe sahip deðildir. Silah sanayinde çalýþan yüzbinlerce emekçinin emeði israf ediliyor. Bu fabrikalarda çalýþan iþçiler insan ihtiyaçlarý için deðil insanlýða karþý üretim yapmak zorunda býrakýlýyor. Bu silahlarýn savaþ ve darbe koþullarýnda bizlere karþý nasýl kullanýldýðýný da biliyoruz. Bize diðer ülkelerde yaþayanlarýn düþmanýmýz olduðu, kendimizi korumak için silahlara ihtiyacýmýz olduðu söyleniyor. Diðer ülkelerdeki iþçilerin bizimle ne alýp veremediði var? Kirasýný ödemekte zorlandýðýmýz evimizi mi istiyorlar? Yoksulluk sýnýrýnda yaþamamý-

za ancak yeten ücretlerimizde mi gözleri var? Bizim yerimize iþsizlik içinde sürünmek mi istiyorlar? Yaþadýklarý ülkeleri býrakýp hepsi Türkiye'ye mi yerleþmek istiyor? Bizden ne istiyorlar? Diðer ülkelerin iþçilerinin bizden isteyebilecekleri pek bir þey yok. Ama hepimizin patronlardan ve bir avuç yöneticiden isteyeceðimiz çok þey var. Dünyanýn her yerinde onlar emeðimizi sömürüyor ve elde ettikleri zenginliði bizlere karþý kullanýyorlar. Daha fazla zenginleþmek ve zenginliklerini korumak için silahlara ihtiyaç duyuyorlar. Bu nedenle bizlere silah ürettiriyorlar. Bu nedenle ödediðimiz vergileri bizler için deðil emperyalist dünyadaki silahlý rekabette geri kalmamak için kullanýyorlar.

Türkiye bölgede büyük bir askeri güç haline geldi. Hükümet bir yandan ücretleri aþaðýya çekmeye, bütçe açýðýný kapatmak için özelleþtirmeler yapmaya çalýþýyor, diðer yandan da tank ve helikopterler için büyük mitarlarda para harcýyor. Geçen ay silahlanmaya harcanan bu devasa para büyük patronlarýn gazetelerinde bile tartýþýlýr hale geldi. Hürriyet gazetesi köþe yazarý Bekir Çoþkun þunlarý yazýyordu: "Bu ülkede kiþi baþýna yarým aspirin ama 3 el bombasý düþüyor. Onbin kiþiye bir saðlýk ocaðý, ama iki tank… Bütçesinin (fonlarla birlikte) yarýsýndan çoðunu silaha ayýran bir ülke kalkýnabilir mi?" Türkiye'nin ulusal geliri Almanya, Fransa, Ýngiltere ve Ýtalya'dan daha düþük olmasýna raðmen, Türk ordusu NATO'nun ABD'den sonra ikinci büyük ordusu. Bu yazý, kapitalizm ve askeri kuvvetler arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu açýklayabilmek amacýyla kaleme alýndý.

Askeri Mekaniz ma ve E k onom i Marks, ölüm sanayisinin yani ordunun genel olarak sanayinin bir parçasý olduðunu yazar. Yýkýcý güçler üretici güçler tarafýndan belirlenir. Orta çaðda üretimi yapan köylünün atý ve tahtadan yapýlmýþ bir de sabaný vardý, süvarilerin de atý ve fazladan bir de kýlýcý vardý. Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda milyonlarca insan orduya alýndý. Milyonlarcasý da silah ve mühimmat üretmek üzere sanayi üretiminde çalýþtýrýldý. Her zaman ordunun yapýsý o toplumun yapýsýný yansýtmaktadýr. Ancak bu yansýma orduda çok daha aþýrý bir biçim alýr. Fabrikada iþçiler usta ve yöneticilere baðýmlý çalýþýr, orduda da askerler subay ve komutanlarýna baðýmlýdýrlar.

Kap it aliz m Tarih inde Silahlanm a Ekon omisinin Deðiþen Rolü Savaþ sanayi, kapitalizmin farklý dönemlerinde farklý roller oynadý. Kapitalizm genç ve ilerici iken ordunun rolü çok daha baðýmlý bir roldü. Ancak kapitalizm krize girdiðinde iþler deðiþti. 1933'de Almanya'da iþsizlik sekiz milyona ulaþmýþtý. Nazilerin silahlanma ekonomisi birkaç yýl içinde iþsizliði ortadan kaldýrdý. Bu örneði ABD, Ýngiltere ve diðer kapitalist ülkeler izledi. Savaþ sonrasý girilen soðuk savaþ döneminde düzenli ordular 1920 ve 1930'larýn

ilk döneminden çok daha büyük (tabii ki savaþ döneminden daha düþük) düzeylerde tutuldu. O zamanlar biz bu duruma "Sürekli Silahlanma Ekonomisi" adýný verdik. Ýsdihdam sorunu yoktu ancak ekonomi çeliþkilerle doluydu. 1956'da yazdýðým "Sürekli Savaþ Ekonomisi" baþlýklý makalemde bu çeliþkileri açýkladým. Silahlanma harcamalarý tam istihdam koþullarý saðlýyor ancak silaha çok para harcayan ülkeler savunmaya daha az para harcayan ülkelere göre sanayinin ihtiyaçlarýna daha az para harcamak zorunda kalýyorlardý. Bu durumun yarattýðý sorunlar 1960'lar ve 1970'lerin baþýnda açýkça görülmeye baþladý. Soðuk savaþ döneminde silahlanma harcamalarý isdihdam oranýný yüksek tutuyordu ancak Japonya ve Batý Almanya gibi savunmaya çok daha az para harcayan ülkeler ABD veya Ýngiltere'ye göre kendi sanayilerini geliþtirmekte çok daha yetenekli olduklarýný gösterdiler. Batý Almanya ve Japonya araba, elektronik vb. gibi sektörlerde rekabette daha baþarýlý oldular. Dolarýn çöküþü ve bununla birlikte 1970'de petrol fiyatlarýnýn hýzla yükselmesi sonucu ABD ve Ýngiltere askeri bütçelerinden büyük oranda kesinti yapmak zorunda kaldýlar.

Kapitalizm v e Silahlý Kuv vetler Arasýnd aki Ýliþki B asit Deðil Silahlý kuvvetlerin kapitalizme hizmet ettiði doðrudur ancak bu durum generallerin topluma dayatmaya çalýþtýðý kendilerine ait çýkarlarý olmadýðý anlamýna gelmez. Bir kapitalist kendi çýkarlarýný savunmak için gangaster çalýþtýrabilir. Ama bu durum gangasterin kendi çýkarlarý olmadýðý anlamýna gelmez. Ekonomi bir toplumun altyapýsýdýr, askeri kuvvetler ve politika üstyapýnýn bir parçasýdýr. Üstyapýnýn altyapýya etkisi vardýr. Türkiye'de generaller devasa büyüklükte bir ordu beslemek istiyor. Bu büyüklük, Türkiye'de bir çok kapitalistin arzu ettiðinin çok daha üzerinde bir büyüklüktür. Marmara depremi olduðunda canlý olarak enkaz altýnda yatan insanlarýn hayatýný kurtarmak için kürekleri ve buldozerleriyle hýzla gelen bir ordu yerine düzeni saðlamak için silah ve tanklarýyla orda olan bir ordu gördük. Generallerin Türkiye iþçi sýnýfýna ve ezilen uluslara iliþkin kendi gündemleri var. Ve bu gündemlerini topluma kabul ettirmeye çalýþýyorlar.

T o n y C li f f


Sayfa 6

Ýþçi Demokrasisi

1 Nisan 2000

Türkiye, emperyalizm ve iþçi sýnýfý

EMPERYALÝZM NEDÝR? Ce m Uz u n

bedel ödemelerini istemeleri gibi, ulusal yönetici sýnýflar da iþçilerden "ya þa dýk la rý ülkeleri korumak için" fedakarlýk yapmalarýný istiBinlerce öðrenci, Amerikan emperyalizminin 1960’lý yýllarda yorlar. Bu febölgedeki simgesi olan 6. Filo’yu Ýstanbul’da protesto dakarlýk çaðrýlarý bazen gösterileriyle karþýlamýþtý. iþçileri ikna arks dünya tarihinin lere razý olarak patronlarýn bir ediyor. Birinci Dünya Savaþý'nýn "sýnýflar mücadelesi iþletmedeki iþçileri diðer iþlet- baþlangýcýnda dünyanýn her yetarihi" olduðunu söy- medeki iþçilere karþý kullan- rinde milyonlarca sosyal deler. Eðer herkes dünyanýn iþçi- masýna izin vermiþ olurlar. Ne mokrat iþçi kendi yönetici sýnýfler ve patronlar arasýnda bö- var ki iþçilerin bu yaklaþýmý so- larýný destekledi. Bu dönemde lünmüþ olduðunu görebilsey- nucu bütün iþçiler kaybeder. Lenin "Emperyalizm, Kapitalizdi iþimiz çok kolay olurdu. min Son Aþamasý" adlý kitabýnDünyada nüfusun büyük bir da, devrimcilerin anlamasý geRekabet ve savaþlar çoðunluðunu iþçiler oluþturreken yeni bir durum olan emmasýna karþýn patronlar ancak Ancak kapitalistler arasý re- peryalizmi kapitalist geliþmenin birkaç yüzbin kiþiler. Ne yazýk kabet sadece tek tek iþletme- yeni bir aþamasý olarak tanýmlaki bu gerçek herkesin görebi- ler arasýndaki rekabetten oluþ- dý. Buharin emperyalizmi daha leceði kadar açýk deðil. maz. Marks bunu Kapital'i yaz- ayrýntýlý bir þekilde inceledi ve Marks, kapitalizme karþý mayý planlarken çok açýkça iki eðilimin altýný çizdi. Bunlarmücadelenin iþçiler ve patron- görmüþtü. Kapitalizm Marks'ýn dan birisi, sermayenin devlet lar arasýndaki doðrudan mü- ölümünden sonra bütün dün- ile artan entegrasyonu; diðeri cadelenin ötesinde bir müca- yaya yayýldý. Bu durum mark- ise, rekabetin küreselleþmesi dele olduðunun farkýndaydý. sistler arasýnda bir dizi tartýþma eðilimiydi. Bu eðilimler devletEn önemli çalýþmasý olan Ka- ve anlaþmazlýða neden oldu. ler arasýndaki rekabetin gidepital'i ilk planladýðýnda kitapta Kautsky gibi bazýlarý, büyük iþ- rek artan ölçüde silahlý rekabet 6 bölüm olacaktý. Kitabýn 4, 5 letmelerin banka sermayelerini biçimini almasýna, büyük güçve 6. bölümleri sýrasýyla "Dev- artýrmasý ve küreselleþme süre- ler arasýnda savaþlara, ezilen let", "Uluslararasý Ticaret" ve cini "ultra emperyalizm" olarak uluslarýn emperyalist devletlere "Dünya Pazarý" baþlýklarýný ta- isimlendirdi. Bu sürecin "kapi- karþý mücadele etmesine yol þýyorlardý. talizmi barýþcýl olarak geliþtire- açtý. ceðini" düþündüler. Onun tartýþmalarý bugün "küreselleþDüþman kardeþler Yeni emperyalizm me" tartýþmalarý yapanlarýn Kapitalizm krizlerin ve çe- söyledikleriyle büyük benzerlik Emperyalizm, 1945'e kadar liþkilerin sistemidir. Kapitaliz- taþýyor. Devrimci marksist Rosa birçok egemen gücün dünya min çeliþkileri sermaye ve Lüksemburg gibi diðer mark- ölçeðinde rekabet ettiði bir sisemek arasýndaki çeliþkilerin sistler ise bu faktörler ve sö- temdi. Emperyalistler bu döbir sonucu olmasýna karþýn her mürgeleþmedeki artýþýn kapita- nemde bazen doðrudan sözaman bu biçimde ortaya çýk- list sistemin krizini ancak geçici mürgeleþtirme, bazen de piyamazlar. Marks kapitalizmi de- olarak erteleyebileceðini, fakat sa ve ham madde kaynaklarý ðerlendirirken (sistemin ulus- bu durumun kriz patlak verdi- üzerinde çeþitli egemenlik bilararasý yönünü dýþarda tutar- ðinde krizi çok daha þiddetli çimleri kurarak güç kazandýlar. ken bile), kapitalistleri "düþ- hale getireceðini savunmak- Büyük kapitalistler, 1914-1945 man kardeþler çetesi" olarak taydýlar. yýllarý arasýndaki dönemde, saBirinci Dünya Savaþý'nýn vaþ nedeniyle ham maddelere tanýmlar. Marks'ýn analizindeki anahtar unsur kapitalistler ara- patlak vermesi kimin haklý ol- (petrol bir istisnaydý) olan basýndaki amansýz rekabettir. Bu duðunu açýkça gösterdi. Bu sa- ðýmlýlýklarýný azaltmaya zorlanrekabet gerçek ve kanlýdýr. vaþ, kapitalist rekabetin yeni dýlar. Bu durum doðrudan söBazý kapitalistler süreç içinde ve daha kanlý bir biçime sýçra- mürgelerin önemini azalttý. iflas ederler. Ne var ki sistem dýðýný, devletler arasýndaki si1945'den sonra dünya, askrize girdiðinde bu rekabetin lahlý rekabetin boyutlarýný gös- keri olarak sadece iki süper güfaturasý iþçiler tarafýndan öde- teriyordu. Dünya sistemi artýk cün kontrolü altýna girdi. Bunnir. Kapitalistler birbirleriyle emperyalist bir sistem haline lar Rusya ve ABD idi. Diðer karekabet edebilmek için kendi gelmiþti. pitalist devletler bu bloklardan iþçilerinin ücretlerini düþürmebirinin parçasý oldular. Sovyetye çalýþýrlar. Patronlarýn "rekaler Birliði'nin çöküþü sonrasý asK a u t s k y v e L e n i n bet edebilmek için" iþçilerden keri rekabet tekrar yeni bloklarý düþük ücretlere razý olmalarýný Düþman kardeþler (dünya ortaya çýkardý. Avrupa ve Jaistediklerini sýk sýk duyarýz. kapitalist sýnýfý) arasýndaki reka- ponya bloklarý daha baðýmsýz Patronlarýnýn rekabet nede- bet, ordularý olan ve birbirlerini bir rol oynamaya baþladý. Ýki süniyle iflas edebileceðini düþü- tehdit eden, savaþan devletleri per güce dayalý sistemin çökünen iþçiler bazen iþlerini kay- de kapsamaktadýr. Týpký tek tek þü sýrasýnda ana bloklar dýþýnda betmemek için bu çaðrýlarý patronlarýn iþçilerden "çalýþtýk- bazý sermaye birikim merkezledinlerler. Ýþçiler, düþük ücrete- larý iþletmeleri korumalarý için" ri de ortaya çýktý.

M

A l t - e mp e r y a l i z m Bu durum alt-emperyalist güçlerin ortaya çýkmasýna yol açtý. Dünya ölçeðinde hegemonya kuracak kadar güçlü olmayan devletler dünyanýn bir bölgesinde hegemonya kurmaya çabalýyorlardý. Bu alt-emperyalistler birbirleriyle rekabet halindedir. Yunanistan ve Türkiye yönetici sýnýflarý Balkanlar üzerinde etki ve kontrol için rekabet ederken, Güney Amerika'da Arjantin ve Brezilya, Hindistan yarý kýtasýnda Hindistan ve Pakistan birbirleriyle rekabet ediyorlar. Vietnam, Güney Afrika ve Nijerya gibi ülkeler de bulunduklarý bölgede kendileri için bir hegemonya alaný oluþturmaya çalýþýyorlar. Orta Doðu bölgesi ise Ýsrail, Ýran, Irak, Suriye, Mýsýr, Türkiye gibi pek çok ülkenin kontrol için rekabet ettiði bir alan. Alt-emperyalist devletler sadece büyük bir bloðun temsilcisi deðiller. Bazen büyük güçlerle çatýþýrlar. Ancak büyük güçlerin karþýlaþtýrýlamaz askeri kuvvete sahip olduðu bir dünyada yaþamak zorundalar. Bu nedenle bazen büyük güçlerle iþbirliði içinde iþlerini görürken bazen de baðýmsýz davranarak diþlerini gösterebilirler. Bazen köpek sahibinin ayaðýný ýsýrabilir. Türkiye, Kore Savaþý'ndan itibaren ABD'ye sadýk bir müttefik ülke oldu ancak Kýbrýs iþgali ABD'nin silah ambargosu ile karþýlaþtý. 19. yüzyýlda bir Ýngiliz dýþiþleri bakaný "Majestelerinin hükümetinin sürekli ittifaklarý yoktur, yalnýzca sürekli çýkarlarý vardýr" diyordu. Emperyalist güçler tarafýndan doðrudan desteklenen rejimler bile emperyalist güçlerden baðýmsýz davranabilmektedir. Örneðin Ýran'a karþý savaþta ABD tarafýndan silahlanmýþ ve desteklenmiþ olan Irak, ABD'nin basit bir "kuklasý" olmadýðýný Kuveyt'i iþgal edip büyük bir savaþý baþlattýðýnda gösterdi. Ýngiltere 1942 Þubat'ýnda Mýsýr Kralý Faruk'un sarayýný tanklarla çevirip kendi istediði baþkaný görevlendirinceye kadar kuþatma altýnda tutmuþtu. Ancak bugün ABD'nin Irak'ta böyle bir þey yapmasý pek olanaklý görünmüyor. O zamanlar Mýsýr Ýngiltere'nin yarý sömürgesiydi. Þu anda dünyada bu durumda olan çok az sayýda ülke var.

Uzak Doðu'da Japonya yeni büyük güçler olarak belirginleþtiler. "Avrupa Birliði", Avrupa'yý ABD ile rekabet edebilecek bir bloða dönüþtürme çabasýdýr. Bir kez daha bedeli iþçilere ödetilmeye çalýþýlmaktadýr. Avrupa iþçilerine ABD iþçileri kadar az tatil yapmalarý Japonlar kadar az emeklilik hakkýna sahip olmalarý gerektiði söylenmektedir. Dünya kapitalizminin bütününde giderek derinleþen kârlýlýk oranlarýnda bir kriz yaþanmaktadýr.

Kriz ve kutuplaþma

Bu kriz Avrupa'da açýkca görülebilmektedir. Avrupanýn iki ekonomik motor ülkesi Almanya ve Fransa %12'lere varan iþsizlik oranlarýna sahip. Geçen beþ yýl içinde Avrupa'da hükümetler Avrupa Para Birimi'nin kriterlerini hayata geçirebilmek için sosyal ve diðer kamu harcamalarýný kestiler, iþçilerin kazanýlmýþ haklarýna bir saldýrý baþlattýlar. Þimdi, ortak para birliðine yýl sonunda girmeyi hedefleyen Yunanistan'da ayný savaþ yürütülüyor. Bu saldýrýlar artan bir politik bir kutuplaþma yaratýyor. Avrupa ölçeðinde sosyal demokrat hükümetlerin iktidara gelmesi mücadelenin bir göstergesi. Avusturya'da faþist Haider'in %23 oy almasý da krizin derinliðine duyulan umutsuzluðun ifadesi. Derinleþen kriz büyük güçleri giderek artan bir çabayla yeni kâr kaynaklarý bulmaya zorluyor. Dünya borsalarýnýn çok yüksek seviyelerde olmasý bunun bir göstergesi. Borsa yatýrýmcýlarý hisse senetleri fiyatlarýnýn yükselmesiyle para kazanmayý umarlarken çok düþük bir getiri seviyesine (düþük kâr oranýna) razý olmaktadýrlar. Bu Marks'ýn öngörmüþ olduðu bir durumdur. Sistem krize girerken kapitalistler artýk üretimden elde edemedikleri kârý bulmak için spekülasyona yönelirler. Uluslararasý düzeyde bu spekülasyonun bir örneði Hazar petrolüne olan saldýrýdýr. Hiç kimse ne kadar petrol olduðunu, çýkarmanýn maliyetinin ne olacaðýný ve pazarýnýn olup olmayacaðýný bilmiyor. Ama yine de bu alaný kontrol etme çabasý bölgede yaþanan savaþlarýn önemli bir nedeni olabiliyor. Çünkü hiç bir güç bu alandan kazanmasý olasý kârý riske atma lüksüne sahip deðil. Kapitalist AB ve emperyalizm rekabetin bedeli bir kez daha SSCB'nin daðýlmasýnýn ar- iþçilere ödetiliyor, bu kez hadýndan Avrupa'da Almanya ve yatlarýyla ödüyorlar.


1 Nisan 2000

Ýþçi Demokrasisi

Sayfa 7

Türkiye, emperyalizm ve iþçi sýnýfý

Emperyalist dünyada Türkiye’nin yeri Cem Uz u n

T

ürkiye yönetici sýnýfý çok kutuplu emperyalist dünyada kendisini bölgede egemen bir güç haline getirme çabasýnda. Türk Silahlý Kuvvetleri'ni büyük güçlerin ordularý seviyesine getirebilmek için büyük paralar harcanýyor, bu paralar iþçilerin vergilerinden ödeniyor. Hükümet 7 milyar dolar tanka, 4 milyar dolar helikoptere, 1,5 milyar dolar AWACS uçaklarýna harcýyor. Son dönemde Türkiye sýk sýk Irak'ýn sýnýrlarýný ihlal etti, Suriye'yi iþgal etmekle tehdit etti ve Suriye'ye su akýþýný sýnýrladý, Kýbrýs'ý iþgal etti, Azerbeycan'da baþarýsýz bir darbe giriþiminde bulundu, Ermenistanda'ki ayrýlýkçýlarý açýkca destekledi, Ege'de Yunanistan'la savaþý provake edecek giriþimlerde bulundu, Orta Doðu'da diðer büyük alt emperyalist güç olan Ýsrail ile ittifak kurdu. Ýsrail de Mýsýr, Ürdün, Suriye'nin (komþusu olan tüm ülkelerin) topraklarýna girdi ve halen Ürdün, Suriye ve Lübnan'ýn bir kýsmýný iþgal altýnda tutuyor. Türk dýþ politikasýndaki saldýrganlýk açýkça görülüyor. Türk Devleti'nin de, "sürekli ittifaklarý yok, yalnýzca sürekli çýkarlarý var." Türkiye yönetici sýnýfý tercih hakkýný sürekli saklý tutmaya çalýþýyor. Yanlýzca ABD tarafýndan tercih edilen Bakü-Ceyhan petrol hattý için rekabet etmiyor, Rusya ile Mavi Akým Projesi ve Ýran ile gaz boru hattý anlaþmasý yapýyor. Türkiye Balkanlar'a, Türki cumhuriyetlere ve Orta Doðu'ya doðru yayýlmacý bir dýþ politika yürütüyor. Her ne kadar Türkiye'deki büyük iþ adamlarý bazen bu saldýrgan politikalarýn maliyetinden rahatsýzlýk duysalar da ortaya çýkan ve çýkacak iþ olanaklarýný deðerlendirmek için aðýzlarýnýn suyu akýyor.

Halen çok sayýda insan Kürt sorununun "Türkiye'nin düþmanlarý" ve "dýþ mihraklar" tarafýndan yaratýldýðý yalanýna inanýyor. Ýngiltere, Birinci Dünya Savaþý yýllarý sýrasýnda, Musul ve Kerkük petrollerini kendi kontrolleri altýndaki Irak aracýlýðýyla güvence altýna alabilmek için Kürtlerle oynadý. Benzer bir oyun 1991 Körfez Savaþý ardýndan ABD tarafýndan oynandý. Irak'lý Kürtleri bir noktaya kadar kullandýlar. Ancak emperyalist güçler istisnasýz olarak her zaman Kürtlerin baðýmsýzlýk taleplerine arkalarýný döndüler. ABD ve Avrupa Kürtlere karþý Türk hükümetlerini istikrarlý bir þekilde destekledi. Abdullah Öcalan'ý teslim ettiler. Almanya'da PKK yasaklanmýþ bir örgüttür ve Ýngiltere'de baský altýnda tutulmaktadýr. Bölgede istikrar Ne ABD'nin ne de Avrupa'nýn Türkiye'nin "zayýflamasýndan" çýkarlarý var. Bu ülkelerin kapitalistleri ve hükümetleri için Türkiye yatýrým yapýlacak bir yer ve bu önemli bölgede potansiyel bir istikrar unsuru. Avrupa hükümetlerinin büyük çoðunluðu 12 Eylül 1980 darbesini destekledi. Hem ABD hem de Avrupa bölgede istikrar ve Rus etkisinin azaltýlmasýný istiyor. Bu nedenle, IMF ve Avrupa Birliði tarafýndan yapýlan temel dayatmalar insan haklarý ve özgürlükler alanýnda deðil, ekonomik ve politik istikrara yöneliktir.

Patronlar ve kirli savaþ

T ü r k i y e s ö mü r g e mi ?

Büyük patronlarýn 15 yýldýr süren kirli savaþa olan tutumlarýný da ayný faktörler belirliyor. Patronlar kulübü TÜSÝAD, hükümetlerin Güney Doðu'ya yönelik kirli savaþ politikalarýný eleþtiren raporlar yayýmladý. Ne var ki TÜSÝAD konferanslarýnda bu raporlarý sunmaya hazýr tek bir iþadamý bile çýkmadý. Cem Boyner'in barýþ ve demokratikleþme çaðrýsý yapan Yeni Demokrasi Hareketi çöktü. Büyük sermayedarlar kirli savaþýn korkunç maliyetinden hoþnut deðiller. Ancak Türk devletinin Kürt hareketiyle uzlaþma yapmasýnýn ortaya çýkaracaðý prestij yýpranmasýný göðüslemek istemiyorlar. Bunun yanýsýra büyük askeri harcamalarýn yarattýðý askeri gücün rakip ulusal sermayelere saldýðý korkudan çýkarlarý var. Bu nedenle TÜSÝAD patronlarý, ara-

Türkiye'nin her sermayenin baðýmsýz olabileceði kadar baðýmsýz gerçek bir yönetici sýnýfý var. Koç ve Sabancý dünyanýn en zenginler listesinde 43. sýrayý paylaþýyorlar. Bu büyük holdingler Türkiye dýþýnda Avrupa'da, ABD'de ve diðer yerlerde yatýrým yapýyorlar. Türkiye sanayisinin "montaj sanayi" olduðu fikri komik. Bütün dünyada kapitalistler birbirlerinin ürünlerine ve dizaynlarýna baðýmlýlar. Tofaþ'ýn sadece Fiat'ýn bir piyonu olduðu söyleniyor. Þimdi Fiat ile General Motors birleþti. Bu, Ýtalya'nýn baðýmsýz bir kapitalist sýnýfa sahip olmadýðý anlamýna mý geliyor? IMF stand-by kredileri için koþullar getirdiðinde veya Avrupa Birliði üyelik için koþullar koyduðunda Türkiye'nin baðýmsýzlýðýný mý tehdit ediyor? Türkiye'li büyük kapitalistler-

da bir þikayet etseler de, kirli savaþý, Kürt sorununun askeri yöntemlerle, ödün vermeksizin "halledilmesini" tercih ettiler.

için karþýyýz. Avrupa'dan öðrenmemiz gereken þey iþçilerin özelleþtirmelere ve kesintilere karþý mücadelesidir. Ve bunu yapmak için Türkiye yönetici sýnýfýnýn Avrupa patronlar kulübüne kabul edilmesine ihtiyacýmýz yok.

Kürt sorunu

Nasýl kazanýrýz?

Türkiye ABD’nin bir kuklasý bir sömürge mi yoksa bölgesinde hegemonya kurmaya çalýþan alt-emperyalist bir ülke mi? den ve hatta küçüklerinden tahkim veya mezarda emeklilik konusunda hiç bir protesto sesi duymuyoruz. Protesto ettiklerini duymamamýzýn nedeni bu önlemlerin doðrudan iþçi sýnýfýnýn yaþam koþullarýna ve özelleþtirilmiþ þirketlerde iþçilerin örgütlenme haklarýna saldýrýyor olmasý. Bunlar, Türkiye'ye yatýrým yapmayý planlayan Avrupa ve ABD þirketleri kadar Türkiyeli baðýmsýz kapitalistlerin de istediði önlem ve uygulamalardýr.

Ç

IK

T

I

Ayný kader Dünyanýn her tarafýndaki iþçiler ayný tehditlerle karþý karþýya. Kapitalistler kendi krizlerinin bedelini bize ödetmek istiyorlar. Geçen Aralýk ayýnda ABD iþçilerinin Seattle'da gerçekleþtirdiði gösteriyle 24 Temmuz'da Ankara'da 500 bin iþçinin gösterisi ayný nedenlere dayanýyordu. Kapitalizm canýmýzý acýtýyor. Bu nedenle Fransýz ve Alman iþçileri greve çýkýyor. Mart ayýnýn ilk iki haftasýnda Fransa'da 800 bin öðretmen, postane iþçileri, çöpçüler ve özel sektördeki bir çok fabrika iþçisiyle beraber grevdeydi.

AB'ye hayýr

Bolþevikler ve Dünya Devrimi Tony Cliff

Lenin Cilt 4

Yöneticilerimizin girmek istediði Avrupa, iþçi sýnýfýna karþý saldýrýlarýn, kutuplaþmalarýn ve mücadelenin giderek arttýðý bir Avrupa. Türkiye'nin Avrupa'ya giriþ süreci iþçiler üzerindeki saldýrýlarý azaltmayacak, arttýracak. Biz AB'ye Türkiye'nin "baðýmsýzlýðýný" korumak için deðil, kazanýmlarýmýzý korumak ve geliþtirmek

Yöneticilerimiz yaþam standartlarýmýza karþý yapýlan saldýrýlara direncimizi kýrmak için "Türkiye'nin çýkarlarý"ný düþünmemizi istiyorlar. Ancak bu çýkarlar zengin ve güçlünün çýkarlarý, iþçi sýnýfýnýn deðil. Kýbrýs iþgalinin, Körfez savaþýnýn, kirli savaþýn bedeli biz iþçilere ödetildi. Yöneticiler bu bedeli bize ödetmek için "vatan, millet" edebiyatý yaptýlar. Bütçenin %40'ý kirli savaþa gidiyor, iþçiler kendi vergilerini ödüyorlar ancak patronlar ödemiyorlar. Ýþçilerin çocuklarý Güneydoðu'da savaþa yollanýyor, patron çocuklarý gitmiyor. Ýþçilerin kazanabilmesi için birleþmemiz gerekiyor. TürkKürt, Alevi-Sunni, kadýn-erkek, iþçi-memur, dindar-dinsiz olarak birleþmeliyiz. Diðer ülkelerdeki iþçilerle de birleþmeye ihtiyacýmýz var. Özelleþtirmelere ve Avrupa Para Birliði'ne giriþ nedeniyle yapýlan kesintilere karþý mücadele eden Yunan iþçi kardeþlerimizi örnek almalýyýz. Marks, "baþka bir ulusu ezen bir ulusun kendisi özgür olamaz" diye yazar. Bu durumu Türkiye'de çok net olarak görebiliyoruz. Yaþadýðýmýz toplumda her türlü pislik var. Susurluk, mafya, iþkence, konuþma ve örgütlenme özgürlüklerindeki baskýlarýn hepsi kirli savaþla iliþkili. Türkiye yönetici sýnýfý emperyalist sistemin bir parçasý. Türkiye, bölgesel bir güç olmaya çalýþýyor. Bu durum Türkiyeli iþçilerin yararýna deðil. Bunun faturasýný ödüyoruz ve savaþ riski ile karþý karþýyayýz. Bizi baðlayan zincirler sadece baský zincirleri deðil, kafamýzda da zincirler var. Bu zincirin önemli bir halkasý milliyetçilik. Türkiye'de iþçi haklarýný savunmak devasa büyüklükteki silahlanma harcamasý programýna karþý çýkmaktan, Kürt sorununda onurlu bir barýþ çaðrýsýnda bulunmaktan, Kýbrýs ve Kuzey Irak iþgallerine son verilmesi için mücadeleden geçiyor. Bizim patronlarýmýzla ortak hiç bir çýkarýmýz yok. Diðer ülkelerin iþçileriyle ise herþeyimiz ortak.


Ezilenlerin kurtuluþu için

ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ

YIL: 2

SAYI: 15

1 NÝSAN 2000

200.000 TL

Yugoslavya’yý bombalayarak yerle bir eden NATO, sorunlarý çözmedi; tersine bölgede halklar arasýndaki düþmanlýðý artýrdý.

KOSOVA VE IRAK’TA

NATO BARIÞ GETÝRMEDÝ IRAK Birleþmiþ Milletler’in Irak'a müdahelesinin ardýndan dokuz yýl geçti. Peki bu müdahele "amaçlandýðý" gibi barýþ getirdi mi? Kesinlikle hayýr! Uygulanan ambargo nedeniyle Irak hâlâ büyük bir yýkýntý içinde. Hayatsal önemdeki ilaçlar, temiz su, taze yiyecek, sabun, kitap gibi birçok ihtiyaç maddesi zor bulunur hale geldi. Okullar alt üst oldu, altyapý sistemi tamamen çöktü. Nato güçleri korkunç oranda radyoaktif madde içeren silahlarý Irak'a karþý kullanmýþtý. Bu da kanserin Güney Irak'ta yüksek oranlarda ortaya çýkmasýna yol açtý. Kanser uzmanlarý Güney Irak'ta yaþayanlarýn yüzde 40'nýn kanser olduðunu söylüyor. Menenjit olan çocuklara gerekli 4 miligram antibiyotiðin sadece 1 miligramý saðlanabildiði için bu çocuklar kýsa sürede ölümle yüzyüze kalýyor. Bu vahþi ambargoyu protesto etmek için görevinden istifa eden Irak'taki BM sorumlusu Sponeck'in hesaplamalarýna göre, bu ambargo nedeniyle Iraklýlara bütün harcamalarý için günlük 1 dolar düþüyor. Evet yanlýþ anlamadýnýz: Yiyecek, konut, giyecek, ulaþým, elektrik, saðlýk, eðitim ve diðer harcamalar için günde sadece 580 bin lira. Bu para ile bütün bu ihtiyaçlarý karþýlamak tabii ki imkansýz, hele bunu yapmaya çalýþtýðýnýz ülke ambargo altýnda yaþayan, temel besin maddelerine bile çok zor ve yüksek fiyatlarla ulaþýlan bir ülke ise. Yaþananlar da her þeyi ortaya koyuyor. Ambargo nedeniyle ortaya çýkan açlýk ve sefaletten bir milyon kiþi öldü. Irak'ta hastalanan bir kiþinin ilaç alabilmesi için bütün mobilyalarýný satmasý gerekiyor. Hadi bir kez

mobilyalarýný satarak halletti sorunu, ikinci kez hastalandýðýnda ne yapacak? Atýk sularýn nehire karýþtýðý, kanalizasyon sisteminin tamamen çöktüðü, insanlarýn açlýktan ölmemek için çöplerden yiyecek toplamak zorunda kaldýðý bir ülkede hastalanmamak mümkün olmadýðýna göre ikinci, üçüncü hastalanmalarýnda masraflarý karþýlayamacaðýndan ölümü beklemekten baþka çaresi kalmýyor. Bütün bu gerçeklere gözlerini kapayan ambargonun savunucularý bir de karþýmýza geçip piþkin piþkin Irak'ýn kendisine izin verilen oranda petrolü satarak yiyecek, ilaç gibi temel ihtiyaç maddelerini alabileceðini söylüyorlar. Onlara sormak gerekiyor; malzeme eksikliðinden dolayý izin verilen miktarda petrolü bile çýkaramayan Irak ihtiyaçlarýný almak için gerekli parayý nereden bulacak? Gerçekler bütün çýplaklýðýyla ortada. Nato'nun derdi ne Irak saldýrýsýna uðramýþ zavallý Kuveyt halký ne de Irak'ýn insanlýða zarar verebilecek radyoaktif silahlarýdýr. Eðer böyle olsaydý Saddam Kürtleri katlederken müdahale eder ya da dünyanýn en büyük nükleer silahlarýna sahip ABD ile uðraþýyor olurdu. Bütün bu söylevler Nato'nun müdahelesini gerekli göstermek ve gerçek amacýný gizlemek için kullanýlan koca yalanlar. Nato müdahelesi, bölgede büyük devletlerin isteðine uygun olarak davranmayan, onlara raðmen güç olmaya çalýþan, bunun için gerektiðinde silahlanan, gerektiðinde petrol merkezlerine saldýran Irak'a emperyalistlerin attýðý aðýr bir tokattýr. Bu tokatla birlikte emperyalistlere raðmen büyük bir güç olmaya çalýþan Irak sermayesine ve de Irak'tan güç alarak bu tür eylemlere giriþebilecek bölgedeki diðer alt-emper-

yalistlere sopa gösteriliyor, "asýl güç biziz" deniliyor. Irak yönetici sýnýfýnýn çýlgýnlýðýnýn bedeli de Irak'taki insanlara ödetiliyor. Biz bütün bunlara tutum almak zorundayýz. Neredeyiz? Uyguladýklarý ambargoyla bir milyon insanýn ölmesine neden olan, eðer çýkarlarýyla çatýþýrsa daha vahþi katliamlara da giriþebilecek emperyalistlerle mi birlikteyiz, yoksa sefalete, açlýða sürüklenen Irak halkýyla mý? Evet þimdi tutum alalým. Irak üzerindeki ambargo kaldýrýlsýn!

KOSOVA Nato müdahelelerinin bir diðer örneðini de Kosova oluþturuyor. Nato bundan yaklaþýk bir yýl önce Avrupa'nýn ortasýnda gerçekleþen Sýrp-Arnavut savaþýna müdahele etti. Bu etnik savaþý durdurmak için Sýrplarý 78 gün bombalayan Nato, Sýrp lider Miloseviç'i bir süreliðine durdurmayý baþardý. Acaba bölgeye barýþý getirebildi mi? Gelin birlikte bakalým. Nato'nun bombalamalarýndan sonra bölgede yaþam alt üst oldu. Yaþadýklarý yerlerden edilen Sýrplar ve Arnavutlar bunun sorumlusu olarak birbirlerini görmeye baþladýlar. Bu da iki grubun birbirlerine karþý duyduklarý öfkeyi, dolayýsýyla da iki tarafta da milliyetçiliði artýrýyor. Hem UÇK hem de Miloseviç bu milliyetçiliði kendi tarafýnýn hakimiyetini elinde tutmak, diðer tarafa yönelik saldýrýlar için kullanýyor. Son bir yýl içerisinde iki grubun birbirlerini ve diðer etnik gruplarý (Romen çingeneler) hedef alan saldýrýlarý, UÇK ve Miloseviç'in milliyetçilik kozunu iyi kullandýðýný gösteriyor. Bir yanda Sýrplar, Arnavutlarýn yaþadýklarý alanlarý bombalayarak onlarý buralardan sürmeye çalýþýyor. Diðer

yanda da Arnavutlar Sýrplarýn otobüslerini, kahvelerini bombalayarak Sýrplara yanýt veriyorlar. "Bölgede barýþýn savunucusu "olan Nato askerleri de bütün bunlara seyirci kalýyor. Kosova'da yaþananlarla birlikte milliyetçiliðin yükselmesine neden olan Nato'nun barýþ deðil daha çok sorun getirdiði ortada. Müdahalenin üzerinden geçen bir yýl boyunca çatýþmalar umulanýn aksine çoðaldý, derinleþti ve bölgeye yayýlmaya baþladý. Nato müdahelesi de zaten bize yutturmaya çalýþtýklarý gibi "insan yaþamýna çok deðer veren" emperyalistlerin insani bir müdahelesi deðil. Ýngiltere bu kadar insana deðer veren devletlerden biri ise neden kendi özgürlükleri için savaþan Ýrlanda halkýna yapmadýk iþkence býrakmadý ya da niye bizim iyi niyetli emperyalistlerimiz Ýngiltere'ye karþý bu konuda tutum almadý? Yine neden ayný vahþet Rusya tarafýndan Çeçenistan'a yapýlýrken aðýzlarý açýk izliyorlar. Hoþ, Çeçenistan'a burunlarýný sokup orada da bir kaos yaratmalarýný istemiyoruz ama bu gerçekler onlarýn ne kadar iki yüzlü olduklarýný ortaya koyuyor. Onlar açýsýndan Sýrplarýn Arnavutlar'a karþý ne kadar acýmasýz olduklarý sorun deðil. Asýl dertleri bölgede onlardan habersiz komþu topraklara saldýran, onlara raðmen güç olmaya çalýþan ve yaptýklarýndan dolayý Balkanlar'da istikrarsýzlýða yol açabilecek Sýrp yöneticilere haddini bildirmek. Amaçlarý bölgedeki konumunu güçlendirmek olan emperyalistlerin getirdiði barýþ da ancak bu kadar olur. Barýþý ancak milliyetçiliði yok edebilen Sýrp ve Arnavutlar getirebilir. Hayýr, artýk Nato müdaheleleri istemiyoruz! Nato müdaheleleri barýþ getirmez! Gü n e þ Y ýl d ý r ý m


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.