Ezilenlerin kurtuluþu için
ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ
YIL: 2
SAYI: 16
1 MAYIS 2000
ÝÇÝNDEKÝLER: Ýþçi mücadeleleri Washington’daki IMF protestolarýndan tarihinde izlenimler 1 Mayýs’lar Sa y f a 4 - 5
S a y fa 5
KAPÝTALÝST EKONOMÝ NASIL ÝÞLER?
Tony Cliff 1917-2000
Sa y f a 7
S a yf a 6
S en di ka la rý mý z a s ah ip ç ýk al ým
Dünyadan mücadeleler
S ay f a 3
Sayfa 2
200.000 TL
GALATASARAY YOKSULLUÐA ÇARE DEÐÝL S a y fa 8’ d e Yöneticiler ve medya Galatasaray'ýn baþarýlarýný dillerinden düþürmüyorlar. Oysa Türkiye yoksulluk içinde kývranýyor. Ama, Galatasaray'ýn baþarýlarý bu yoksulluða çare olmuyor. "Þimdi h e p i m i z G a la t a s a r a y l ýy ýz " d iy e n m e d y a p a t r o n l a r ý v e p o li t ik a c ýl a r la a y n ý k o þ u l la r d a y a þ a m ýy o r u z . O n la r b a þ k a takýmdalar, biz baþka. Birleþmiþ Milletler'e baðlý UNICEF'in raporuna göre, Türkiye nüfusunun yüzde 14.2'si (9 milyondan fazla insan) yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Nüfusun yüzde 31'inin (20 milyondan fazla insanýn) saðlýklý tuvaleti yok, yüzde 51'i de (30 milyondan
fazla kiþi) saðlýklý su içemiyor. Canlý doðan her 100 çocuktan 4'ü 5 yaþýna bile gelemeden ölüyor. Yetiþkin kadýnlarýn yüzde 28'i okuma yazma bilmiyor. UNICEF raporunda, bölgeler arasý farklýlýk da gözler önüne seriliyor. Raporda, yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþayanlarýn nüfusa oranýnýn en yüksek olduðu üç ilin yüzde 44.7 ile Erzurum, yüzde 39.7 ile Diyarbakýr ve yüzde 36.5 ile Urfa olduðu belirtiliyor. 1998 Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý ve 1997 nüfus sayýmýna göre hazýrlanan raporda, 5 yaþýn altýndaki bir buçuk milyon çocuðun nüfus kaydýnýn bile bulunmadýðý belirlendi.
1 MAYIS’TA
IRKÇILIÐA ÝSTÝKRAR PAKETÝNE, DÜÞÜK ÜCRETLERE, KARÞI SENDÝKASIZLAÞTIRMAYA, ULUSLARARASI ÖZELLEÞTÝRMELERE, SÝLAHLANMAYA, DAYANIÞMAYI IMF’YE KARÞI YÜKSELTELÝM ALANLARDAYIZ
Sayfa 2
Ýþçi Demokrasisi
1 Mayýs 2000
TEMEL ÝLKELERÝMÝZ YA BAR BAR LIK YA SOSYALÝZ M Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir. Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk ve savaþlarýn nedeni küçük bir azýnlýðýn kâr hýrsýdýr. Kapitalizmde bütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kollektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. Ý Þ Ç Ý S I N I F I N I N K U R T U L UÞ U K EN D Ý E SE R Ý O LA C A K T I R Sosyalizm ancak iþçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir. Ýþçiler bunu ancak iþçi konseyleri aracýlýðýyla, aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr. R E FO R M D EÐ Ý L D EV R ÝM Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý patronlarý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez. Bu sistem ancak iþçilerin kitle eylemleriyle deðiþtirilebilir. Bir iþçi devrimi zorunludur. E N T ER N A S Y O N A LÝ Z M Kapitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir. Ýþçilerin vataný yoktur. Bütün dünya iþçileri kardeþtir. Ýki farklý ülkenin iþçilerini karþý karþýya getirecek her þeye karþý çýkýlmalý, diðer ülkelerdeki iþçilerin mücadeleleri desteklenmelidir. T E K Ü LK E D E SO S Y A LÝ Z M MÜ M K Ü N D E Ð ÝL D Ý R Rusya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa yaþayamaz. Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya’da devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928-29’da-ki karþý devrime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr. U LU S A L S O R UN Sosyalistler halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurlar. Ezenlerin milliyetçiliðine karþý mücadele edip, ezilenlerin kurtuluþ mücadelesini desteklerler. AZ I N LI K L A R Sosyalistler ezilen her türlü etnik, cinsel, dinsel azýnlýðýn mücadelesini destekler, onlarýn örgütlenme haklarýný savunurlar. C Ý N SÝ Y E T Ç ÝL Ý K Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir. Sosyalistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederler. D EV R ÝM C Ý P A RT Ý Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur. Bu parti, iþçilerin her mücadelesini destekleyip genelleþtirmeye, tek tek mücadeleleri birleþtirmeye çalýþýr. Sosyalistler iþçi sýnýfýnýn günlük mücadelesi içinde yer alýp en militan iþçileri sosyalizm ve partinin gerekliliði fikrine ikna ederek devrimci bir parti inþa edebilirler. P A RT Ý Ý Ç Ý D E M O K RA S Ý Sosyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur. Tartýþmanýn amacý dünyayý deðiþtirmektir. Bu da parti üyelerinin birlikte hareket etmesiyle gerçekleþebilir. Demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. D EV R ÝM C Ý G Ö R E V Bu fikirlere katýlan, böylesi bir partinin gerekliliðine inanan herkesi, Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi’ne katýlmaya çaðýrýyoruz.
DÜNYADAN... DÜNYADAN... DÜNYADAN... Dünyada yükselen bir öfke ve direniþ dalgasýyla beraber büyüyen bir liderlik krizi yaþanýyor. Ýþçiler mücadeleci bir atýlým sergiliyor, ancak yaþanan istikrarsýzlýk ve krizlerden ç ý k ý þ y o l u nu g ö s t er eb i l ec e k politik bir liderlik boþluðu var. Fransa mücadelenin kazanabil e c e ði n i g ö s t e r i y o r . Ý n gi l t e re'de sosyal demokrasiden sola doðru kopmalar yönünde basýncýn arttýðýný görüyoruz. Yunanistan seçimleri reformist partinin solunda durmanýn yeterli olmadýðýný gösteriyor. Uluslararasý düzeyde milliyetçiliðe zerre kadar taviz vermeyen ama patronlarýn saldýrýl a r ý n a k a r þ ý na s ý l m ü c a d el e edebileceðimizi pratikte gösterebilecek net bir devrimci alternatife ihtiyacýmýz var. Dünyada devrimci politika ve devrimci parti gerekliliði Ýngiltere’deki otomotiv sanayisinin kalbi olan tüm çýplaklýðý ile ortada. Devrimci partinin inþasý dünya ça- Birmingham’da 100 bin kiþi fabrika kapatmalara, Ýþçi Partisi’nin sað politikalarýna karþý iþten pýnda aciliyetini dayatmaktadýr. atýlmama ve kamulaþtýrma talepleriyle yürüdü.
F r a n s a : M üc a d e l e K az an d ý rý y o r Öðretmen grevleri ve 200 bini aþkýn öðrenci ve ailenin katýldýðý gösteriler sosyalist Baþbakan Lionel Jospin'i Eðitim Bakaný Claude Allegre'yi görevden almaya zorladý. Allegre, eðitim harcamalarýnda yapmaya çalýþtýðý kesintiler ve harç sistemini hayata geçirme programý ile Sosyalist Parti'ye karþý öfkenin ve muhalefetin odaðý haline gelmiþti. Paris'teki gösteriye katýlmak üzere Marsilya'da toplanan üç bini aþkýn gösterici onlarý baþkente götürecek bir tren saðlanýncaya kadar garý iþgal ettiler. Genel olarak iþçilerin direniþi Maliye Bakaný Christian Sauteer'in görevden alýnmasýný saðladý ve emeklilik haklarýnýn budanmasý çalýþmalarýný durdurdu.
Ý n g i l t e r e : Ý þ çi P a r t i s i ’n e Öf k e
PASOK ise þimdi bir krizle karþý karþýya, Yunanistan'ý Avrupa Para Birliði'ne taþýmak için saldýrýya geçmek zorunda, ancak seçim kampanyasý sýrasýnda bir dizi vaadde bulunduðu için iþçilerin tepkisinden korkuyor. PASOK'un solunda olan partiler de kriz içindeler. Sosyal demokrasinin solundaki partiler serbest piyasacý saða saldýrmadýklarý için PASOK'a karþý da bir alternatif olamadýlar. Aldýklarý oylar geriledi. PASOK'tan ayrýlan DIKKI'nin oyu yüzde 3'ün altýna düþtüðü için barajý aþamadý ve parlamentoya giremedi. Komünist Partisi'nin oyu yüzde 5.65'den yüzde 5'e düþerken Sinaspismos'da yüzde 3'lük barajý ancak aþabildi. Sol, özelleþtirmeler ve sosyal güvenlik kesintilerine karþý iþçilerin öfkesine tercüman olamadýðý için krizde. Bu partiler saða þu yada bu þekilde bir dizi taviz verdi. Özellikle Komünist Partisi bazý ünlü milliyetçileri seçim listesine aldý. Þimdi bu partiye oy veren militan iþçiler açýklama bekliyor. Toplam seçmenlerin yarýsýndan fazlasý serbest piyasaya karþý oy kullandý. Bu durum Yunan egemen sýnýfýnýn karþý karþýya Gösterinin kitleselliði ve diðer iþyerleol du ðu kri zi gösteriyor. rinden gelen dayanýþma tabandaki öfkenin boyutunu gösteriyor. Ancak bu öfkeyi sonuç alýcý eylemliliðe dönüþtürecek bir liderZ im b a b w e : D e v r i mc i lik gerekiyor. 4 Mayýs'ta yapýlacak Londra Büyükþehir P ar ti Z o ru n l u Belediye Baþkanlýðý seçimi için milletvekili Ken Livingston Ýþçi Partisi'nden ayrýlarak Her ne kadar medya "siyah ýrkçýlýktan" aday oldu. Ken Livingston Ýþçi Partisi'nin bah setse de, Zimbabwe'de mücadele sýresmi adayýna karþý seçime katýlýyor. Kamunýf is yaný etrafýnda þekilleniyor. 1980'de oyu yoklamalarý Ken Livingston'un önde yýl lar süren iç savaþ sonrasý beyaz ýrkçý rejiolduðunu gösteriyor. Belediye Meclisi seçimleri için de Sosyalist Birlik, Ýþçi Partisi'ne minin yerini demokratik seçimlerle iþbaþýkarþý adaylar çýkarttý. Kuzey Londra'nýn bir na gelen Mugabe hükümeti aldý. Seçimler sonrasý toplumsal hayatta babelediyesinde Sosyalist Birliðin adayý saðzý iyi leþmeler oldu. Beþ yýl içinde çocuk lýk alanýnda özelleþtirmelere karþý iþgallere liderlik yapmýþ sosyalist bir hastane çalýþa- ölüm oraný yarý yarýya düþtü, ortaokula giný, Ýþçi Partisi'nin resmi adayý ise ayný has- den çocuklarýn sayýsý dört kat arttý. Ancak Mugabe iktidarý iþçileri sömürmeye devam tanenin personel müdürü! eden beyazlarýn zenginliðine dokunmadý. Son 20 yýlda iþçiler, çoðu Avrupa merkez li olan þirketlere karþý mücadele ederY u na n i s t a n : S o l d a ken Mugabe patronlarý destekledi, iþçilere saldýrdý. 1998'de Mugabe rejimine karþý D u r ma k Y e t m i y o r onbinlerce iþçinin ayaklanmasý þiddet yoYunanistan'da yapýlan genel seçimler- luyla bastýrýldý; dokuz kiþi öldü, yüzlercesi de Costas Simitis liderliðindeki sosyal de- yaralandý. Medya, bugün iki beyaz zengin toprak mokrat PASOK partisi muhafazakar Yeni Demokrasi partisini yüzde 43.6'ya karþý sahibinin ölümünü sürmanþet yaparken iki yüzde 43.1 gibi az bir farkla yendi. PA- yýl önce öldürülen siyah iþçilere bir sütun SOK'un solundaki üç partinin aldýðý top- bile ayýrmýyordu. Mugabe karþýtý muhalefetin liderliðini lam yüzde 11'lik oylarda bir önceki seçime göre düþme gözlendi. Bu seçim sonuçlarý Demokratik Deðiþim Hareketi yapýyor Anbazý kesimlerin tartýþtýðý gibi saða kayýþý cak bu hareket de kriz içinde. Hareketin ifade etmiyor. Seçimlerden önceki hafta- tabaný adalet, demokrasi ve iþçi haklarý larda Baþbakan Simitis yenileceðinden için mücadele etmekte kararlý ancak liderkorkarak politikalarýnda 180 derecelik bir lik beyaz çiftçiler ve büyük sermayeyle iþdönüþ yaparak serbest piyasa aleyhinde birliðini tercih ediyor. Mugabe iktidarýný konuþmalar yaptý. Simitis, Selanik'te yapý- kurtarmak için toprak iþgallerini destekler lan bir seçim mitinginde "Yeni Demokrasi görünse de toprak daðýtýmý konusunda 20 piyasa kaosunun partisi, PASOK ise plan- yýldýr tek bir adým bile atmadý. Baðýmsýz lamanýn partisi" diyordu. Ýþçi oylarýnýn bir devrimci politikalara olan ihtiyaç Zimbabkýsmý Yeni Demokrasi'yi iktidardan uzak we'de de bir o kadar büyük.
Ýngiltere otomotiv sektörünün kalbi olarak bilinen Longbridge fabrikasý kapatýlma tehlikesi ile karþý karþýya kalýnca 100 bini aþkýn iþçi Birmingham'da protesto gösterisi yaptý. Gösteri sonrasý yapýlan mitingde fabrikanýn nasýl korunacaðý konusunda hiçbir mücadele planý önermeyen sendika liderleri ve fabrikanýn Alman BMW'nin elinde olmasýndan dolayý milliyetçi propagandayý tercih eden Ýþçi Partisi liderleri iþçiler tarafýndan yuhalandý. Ýþçiler fabrikanýn kamulaþtýrýlmasýný isteyen ve fabrikadan makinalarýn taþýnmasýný engelleyecek eylemler öneren konuþmacýlarý alkýþladýlar. Yürüyüþ sýrasýnda iþçiler, Ulusal Cephe Partisi üyesi faþistleri kortejlerden attýlar. tutmak için sol partilerden PASOK'a kaydý. Ezilenlerin Kurtuluþu Ýçin ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Tarih: 1 Mayýs 2000 Sayý: 16 Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk Sahibi ve Yazý Ýþleri Sorumlusu: Türkan Uzun / Adres: Gönül Sokak, No 31 Nil Han, Kat 3, No 305 Asmalý Mescit, Ýstanbul Baský: Yön Matbaacýlýk
ISSN 1302-4353
GAZETEMÝZ BÜROLARI ve CUMARTESÝ SOHBETLERÝ
ÝSTANBUL: Gönül Sok. No 31 Nil Han Kat 3 Daire 305 Asmalý Mescit, Beyoðlu Cumartesi saat 16.00’da 6 Mayýs Spor, fanatizm ve sosyalistler 13 Mayýs Devlet kapitalizmi 20 Mayýs Seçimler ve sosyalistler 27 Mayýs 27 Mayýs ilerici bir darbe mi?
C e m U zu n
KIZILAY: Ambarlar Yolu Beyazsaray Apt. 10/30 Sýhhýye Tel 0312 229 3257 Cumartesi saat 16.00’da 6 Mayýs 68 hareketi ve Denizler 13 Mayýs Spor, fanatizm ve milliyetçilik 20 Mayýs Kapitalizm nasýl iþler? 27 Mayýs Paris Komünü
DÝKMEN: Naci Çakýr Mh Sinan Cd 4. Sk 19/A (Semt Sahasý arkasý) Cumartesi saat 16.00’da 6 Mayýs Spor, fanatizm ve sosyalistler 13 Mayýs Sosyalizm Nedir? 20 Mayýs Kemalizm 27 Mayýs Ýnsan doðasý sosyalizme engel mi?
YURT DIÞI TEMSÝLCÝLÝÐÝ: Cebrail Karadeniz, Lewerenz Str. 111, 47798 Krefeld. ALMANYA
BU GOLLERÝ YEMEK KADER DEÐÝL!
1 Mayýs 2000
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 3
Düþük ücretler, özelleþtirme, sahte sendika...
Toplumun yüzde 80'i nefret ettiðimiz herþeyin temsilcisi olan Demirel'in gitmesini istediði için Demirel'in yeniden seçilmesi amacýyla milletvekillerine teklif edilen rüþvet iþe yaramadý. Mecliste cumhurbaþkanlýðý seçimi üzerinden yaþanan oylama, uzlaþma ve çatýþmalar 18 Nisan seçimlerinden bu yana sürekli tekrarlayýp durduklarý "istikrarýn" ne denli bozulabilir olduðunu gösterdi. Yönetici sýnýf Demirel'in yerine, AB'ye giriþ süreci, ekonomik istikrar paketi uygulamasý, islami hareket ve Kürt hareketiyle mücadele konusundaki tercihlerini kolayca kabul ettirebileceði, üzerinde toplumsal muhalefetin basýncýný hissetmeyecek yeni bir cumhurbaþkanýna razý olmak zorunda kaldý. Anayasa Mahkemesi Baþkaný Ahmet Necdet Sezer'in ortak aday olarak belirlenmesi, egemen sýnýfýn siyasi istikrar arayýþýnda ne kadar sýkýþmýþ olduðunu gösteriyor. Egemenlerin bu sýkýþmýþlýðý, Meclis dýþý muhalefetin ne kadar etkili olabileceðinin, istikrar paketinin nasýl pamuk ipliðine baðlý olduðunun bir kanýtýdýr.
Sendika liderleri ne yapýyor? Özelleþtirmelere, silahlanma talanýna ve sahte sendika yasasýna karþý yükselecek bir mücadele sistemdeki hassas dengeleri bozarak durumu emek cephesinin lehine döndürebilir. KÝT'lerin bir avuç sermayedara peþkeþ çekilmesine, hisselerinin borsaya çýkartýlarak parça parça talan edilmesine, 10 yýldýr mücadele ettiðimiz toplusözleþmeli-grevli sendikal hakkýn komisyon koridorlarýnda kaybedilmesine karþý öfkeli çok sayýda insan var. Peki o zaman Türk-Ýþ Baþkaný Bayram Meral neden "hükümetten memnun olduklarýný" açýklayarak özelleþtirmelere karþý sadece sendika yöneticilerinden oluþan göstermelik eylemler düzenliyor? Neden özelleþtirmelere karþý iþçileri greve, kitlesel eylemelere çaðýrmýyor? KESK neden sahte sendika yasasýna karþý mücadeleden geri çekiliyor? Ne yazýk ki sendika liderlerimiz de "istikrar" istiyorlar. Ekonomik ve politik istikrarýn bize Avrupa Birliði kapýlarýný açacaðý-
ný düþünüyorlar. Avrupa Birliði'nden demokrasi ve sendikal haklar bekliyorlar. Onlar da Türkiye'yi AB'ye taþýyacak bir cumhurbaþkaný istiyorlar. Dolayýsýyla ortalýðý karýþtýracak, istikrarsýzlaþtýracak mücadelelere önderlik etmek istemiyorlar. Halbuki bizim sorunlarýmýz için çözüm ne Meclis'in istikrarlý bir þe- Ýzmit’te 15 bin iþçi ve depremzede özelleþtirmelere karþý sosyal devlet talebiyle gösteri yaptý. Ýþçiler sendika yöneticilerini göreve çaðýrdýlar. kilde çalýþmasýnda ne de AB kapýlarýnda. AB, daha fazla özelleþtirme ve sosyal güvenliðin daha fazla týrpanlanmasý demek. Özelleþtirme ve silahlanma talanýna karþý durmak, grevli toplusözleþmeli sendikal Türkiye'deki eðitim sistemi insanlaBakanlýðýn öðretmenlere dayattýkhaklarýmýzý kazanmak için sendika liderlerinin bu mücadelelere önderlik etmesini rý periþan ediyor. Büyük kentlerdeki larý sadece bununla sýnýrlý deðil. Branþ bekliyoruz. Ancak, bekledikçe kaybediyo- öðretmen yýðýlmasýna karþýn çoðu öðretmenlerinin haftalýk maaþ karþýlýðý ruz. Sendika yöneticileri hep bizi uzlaþma- kentte öðretmen azlýðý nedeniyle ders zorunlu ders süresi önce 21, sonra 30 verilemiyor, doðuda ise birçok okul saate çýkartýlýyor. Kalabalýk sýnýflarda ya çaðýrýyorlar. bakanlýk tarafýndan kapatýlmýþ durum- 21-30 saat derslere girecek öðretmenSendikalara sahip çýkalým da. Açýk okullarda ise kalabalýk sýnýflar- ler nasýl bir eðitim verebilecek acaba? Sendikalarýmýzý sendika liderlerinin uz- da öðrenciler eðitim alamýyor. Milli Öðretmenlerin sorunlarý bu kadar delaþma tercihlerine terk edemeyiz. Tabanda Eðitim Bakanlýðý bu sorunlarý çözmek ðil, emekliliðine az kalmýþ öðretmenler sendika liderlerinin politikalarýndan ba- iddiasýyla bir kanun tasarýsý hazýrladý. tayinlerle maðdur duruma düþürülüðýmsýz olarak davranabilecek yeni bir lider- Bakanlýk, Norm Kadro Yönetmeliði yor, atamalarda öðretmen yaþýna balik yaratmak zorundayýz. Bugünün görevi aracýlýðýyla öðretmen yýðýlmalarýnýn, kýlmýyor. Tayinini isteyen öðretmen özelleþtirmelere, sahte sendika yasasýna torpil atamalarýnýn, dengesiz öðret- için kadro yoksa öðretmen üç senelik karþý tabanda en geniþ mücadele birlikleri- men daðýlýmýnýn ve kalabalýk sýnýflarýn ücretsiz izne ayrýlmak zorunda býrakýlýönüne geçeceði iddiasýnda. Acaba yor. ni oluþturmaktýr. Norm Kadro uygulamasýnýn arkaTabanda, sendika liderliklerinden ba- öyle mi? N o r m K a d r o n u n i ç e r i ð i n e ? sýn da özelleþtirme ve sözleþmeli öððýmsýz bir liderlik yaratmadýðýmýz sürece 4Norm Kadro bakanlýðýn iddia ettiði retmenlik uygulamalarýný yaygýnlaþtýr5 Mart ve 24 Temmuz Kýzýlay eylemlerinde gibi torpil atamalarýn, öðretmen yýðýl- mak yatýyor. Özelleþtirmeler öðretolduðu gibi onbinlerce insanýn sendika yömasýnýn önüne geçmiyor. Çünkü ba- menler için sendikasýzlaþtýrma ve iþten neticileri tarafýndan uzlaþma ve ulusal çý- kanlýk birçok okulu (merkez ve taþra bi- atmalar demek. Daha önce, 1980'li yýlkarlar için evlerine gönderilmesine izin ve- rimlerini) yönetmeliðin dýþýnda býraký- larda ve 1995'de Norm Kadro'ya benreceðiz. yor. Yani "hatýrlý" öðretmenleri yerleþ- zer kanunlar çýkartýlmaya çalýþýldýðýnda Eðer daha fazlasýný istiyorsak tabanda tirmek için zorluk çekilmeyecek. Okul- karþýlaþýlan tepkilerden dolayý geri özelleþtirmelere, sahte sendika yasasýna ol- lardaki yýðýlmalar engellese bile 300 adým atýlmýþtý. Öðretmenlerin en büduðu kadar silahlanmaya, kirli savaþa, azýn- bin olan öðretmen açýðý kapatýlamý- yük sendikasý olan Eðitim-Sen ve öðlýklarýn ezilmesine, idamlara, 28 Þubat sü- yor. Bakanlýk ayrýca sýnýflarýn 10-30 ki- retmenler Norm Kadro yasasýna karþý recine, AB patronlar kulübüne, MHP'nin þilik olacaðýný belirtiyor ama 60-80 kiþi- alanlarda olacaklar. Veliler ve öðrencimeþruiyet kazanma çabasýna ve Galatasa- lik sýnýf mevcudunun azaltýlmasý için lerde öðretmenlerle beraber yasaya ray maçlarý etrafýnda körüklenen ýrkçý ve daha fazla dersliðe, daha fazla derslik "dur" demek zorundalar. Norm kadro milliyetçi propagandaya karþý tartýþan yeni için eðitime daha fazla paraya ihtiyaç yasasý geri çekilsin, eðitime bütçeden var. "8 yýlýk eðitim için vergilerimizden daha fazla pay ayrýlsýn, biz silah deðil bir liderlik yaratmak zorundayýz. toplanan paralar eðitime aktarýlmýyor" derslik, okul ve emekçiye para istiyoT ü r k a n U zu n diyen eski Milli Eðitim Bakaný bu para- ruz. B en g i Þi m þ ek larýn nereye gittiðinden habersiz mi?
Norm Kadro çözüm deðil, Eðitime para istiyoruz
Anti-faþist öðrencileri savunalým Faþistlerin "Baþbuð"u Alpaslan Türkeþ'in ölüm yýldönümü olan 4 Nisan'da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi kampusu faþistler tarafýndan basýldý. Bu baskýna faþistleri dýþarý atarak yanýt veren öðrenciler karþýlarýnda polisi buldular. Dekanýn özel isteðiyle kampuse giren polis öðrencileri döverek gözaltýna aldý. 81 öðrenci hakkýnda soruþturma devam ediyor. Faþist çetelerin yarattýðý teröre boyun eðmeyip, bu terörü kampus dýþýna atmakta kararlý öðrencilerin polis tarafýndan sindirilmesine ve yargý organlarý tarafýndan suçlu ilan edilmesine izin vermemeliyiz.
Po lis üniversit elerden def ol Üniversiteler önünde menzilenmiþ coplu, silahlý, panzerli polislerin görevi öðrencileri korumak deðil. Ne zaman öðrenciler faþist saldýrýlara karþý direnç gösterse, demokratik eðitim haklarýný talep etmek üzere kitlesel eylemler yapsa karþýlarýnda polisi buluyor, dayak yiyor, yargýlanýyor, hatta okuldan atýlýyorlar.
Demokratik eðitim hakkýný savunan, gösteri yapmanýn en temel insan hakký olduðunu düþünen, faþistlerin üniversitelerden temizlenmesi gerektiðini düþünen herkes polisi hep karþýsýnda buluyor. Polisin üniversitelerden elini çekmesini, polis gücüyle öðrencilerin haklý taleplerini bastýrmak isteyen üniversite yöneticilerinin istifasýný istiyoruz.
Faþist lere geçit v er meyelim Üniversitelerde polis, jandarma gibi silahlý kuvvetler yetmiyormuþ gibi bir de ýrkçý ideolojiyle donatýlmýþ, þiddet üzerine örgütlenen ülkücüler var. Ülkücü faþistler, demokratik mücadele önünde sivil bir tehdit yaratýyorlar. Reisleri etrafýnda bir sürü olarak yaþayabilen bu saldýrgan kalabalýk, her türlü farklý kimliðe, politik fikre, örgütlü mücadeleye düþman. Ülkücü faþistlere karþý en geniþ karþý duruþu saðlamak için okullarýmýzda anti faþist bir cephe oluþturmalý, onlarý izole etmeliyiz.
MHP’NÝN GERÇEK YÜZÜ MHP'liler 18 Nisan seçimlerinden buyana egemen sýnýfa "uzlaþmayý bilen devlet adamlarý" görüntüsü vermeyi önemsiyor. "Görücüye çýkmýþ" MHP yine de gerçek yüzünü saklayamýyor. Uzlaþmadan önce Bahçeli'nin Cumhurbaþkanlýðý için düþündüðü adaylardan birisi Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekaný Prof. Dr. Kamil Turan idi. Kamil Turan 1968'de Hitler'in "Siyasi Vasiyetim" kitabýný Türkçeye çeviren ve önsöz yazan kiþi. Önsözünde þu görüþleri savunuyor: "Tarafsýz bir kalemden Nazi Almanya'sýnýn tarihi daha yazýlmamýþtýr... Bunlardan pek azý NasyonalSosyalist düþmaný propagandasýndan kurtulabilmiþtir... Propaganda faaliyetlerinin hissi ve yalancý tesirinden sýyrýlacak bir gelecekte, muhakkak ki 3. Rayh Almanyasýnýn tarihi baþka bir þekilde yazýlacaktýr." Nazi soykýrýmýný haklý gösteren bu anlayýþ, bugün meclis aracýlýðýyla kendisini meþrulaþtýrmaya çalýþýyor. MHP'nin demokrasiye ne kadar saygýlý olduðunu ANAP'tan dönme MHP Devlet Bakaný Sadi Somuncuoðlu'nun geceyarýsý yaptýðý cumhurbaþkanlýðý baþvurusu sýrasýnda gördük. MHP'li milletvekilleri meclise yapýlmýþ baþvuruyu yýrtýp attýlar, silahlarýný çekerek "töreleri" iþletme tehdidi savurdular. Televizyonlarda izlediðimiz MHP'lilerin kendi partilerinden bir devlet bakanýna karþý uyguladýðý bu þiddeti MHP yöneticileri, "ülkücü tavýr" diyerek onayladýlar. MHP için demokrasi tek baþýna iktidar olma yolunda yanlýzca bir araçtýr. Ýhtiyaçlarý kalmadýðýnda her türlü farklý fikri ve kimliði þiddet yoluyla ortadan kaldýrmak için kullanýlabilecek bir araç.
Sayfa 4
Ýþçi Demokrasisi
1 Mayýs 2000
Emek cephesini güçlendirelim Dünya kapitalizmi kâr oranlarýndaki düþme eðilimine karþý kendisini yeniden yapýlandýrmaya çalýþýyor. Türkiye yönetici sýnýfý da bu yeniden yapýlanmayý gerçekleþtirmek için köklü ve radikal deðiþiklikler yapmaya çalýþýyor. Yeniden yapýlanma programý, emek cephesine þiddetli bir saldýrýyý getiriyor. Sermaye sýnýfý ve onun sadýk hizmetkarý siyasi iktidar kurdu, kuþu ve arýsýyla mücadeleler sonucu onlarca yýlda yerleþtirilmiþ sýnýf kazanýmlarýný yok etmek için bütün çabasýný ve enerjisini harcýyor (özelde de bu koalisyon hükümetinden beklenen de buydu). Yýllardýr ülke üretiminin önemli unsurlarýndan olan KÝT'ler sistemli bir ideolojik saldýrýyla yok zarar ediyor, yok âtýldý, yok istihdam fazlasý var denilerek yok pahasýna özel sermayeye peþkeþ çekiliyor. Ücretlerin ise IMF ve istikrar programlarý çerçevesinde reel olarak düþürülmesi ana hedeflerden biri. Özelleþtirme ve istikrar programlarýnýn hayata geçirilebilmesi için sermaye sýnýfý ideolojik olarak bugün kendini her zaman olduðundan daha güçlü hissediyor. Sermaye sýnýfýnýn amacý krizin faturasýný iþçi sýnýfýna, emekçilere ödetmekle birlikte ücretli emek üzerinden saðlanan kârýn daha da yükseltilebilmesidir. Bu amaçlarý için her þey mubahtýr. Onlar için özelleþtirme veya devlet mülkiyeti, demokrasi, askeri rejim ya da faþizm yalnýzca bu kutsal amacý yerine getirdiði oranda bir anlam ifade eder. Türkiye'de istikrar programý ve özelleþtirme saldýrýsýnýn amacý 15-16 Haziran'larla, 1979 1 Mayýs'larýyla, Tariþ direniþiyle, 89 bahar eylemlikleriyle, 91 madenci grev ve yürüyüþleriyle, 1994 20 Temmuz genel greviyle, 4-5 Mart KESK direniþiyle, SEKA iþgaliyle ve 24 Temmuz'da Kýzýlay'ýn zaptýyla hafýzalarda yer etmiþ olan iþçi sýnýfý direniþlerini ve örgütlülük düzeylerini daðýtmak, her türlü iþçi sýnýfý örgütlülüðünü ve sendikalarý iþlevsiz kýlarak, baþta iþçi sýnýfýnýn olmak üzere tüm emekçiler ve halkýn ekmeðinin bir parçasýnýn daha elinden alýnmasýdýr. Sermaye sýnýfý, iþçi sýnýfýnýn örgütlülük düzeyini ne denli parçalayabilirse bu saldýrýdan o denli muzaffer ve baþarýlý çýkacaktýr. Egemen sýnýfýn topyekün saldýrýsýna karþý zaman geçirilmeden iþçi sýnýfýnýn, emekten yana olan tüm çalýþanlarýn en kapsamlý þekilde ve en geniþ ölçüde hayata geçirilmesi gereken bir mücadele birliðine ve cephesine ihtiyaç vardýr.
Türk-Ýþ, DÝSK, Hak-Ýþ, KESK ve çeþitli meslek odalarýndan ve kuruluþlarýndan oluþan Emek Platformu'nun yeniden ve daha saðlýklý bir þekilde inþasý için çaba harcamak iþçi sýnýfý açýsýndan bir zorunluluktur. Ýþçi sýnýfýnýn bugünkü ihtiyacý birliktir, hem de en geniþ cephede birlik. Çünkü ancak birleþen iþçiler güçlüdür, ancak birlikte mücadele kazandýrýr. Aksi taktirde "bedelini iþçi sýnýfý ödediði sürece kapitalizmin aþamayacaðý kriz yoktur" Dolayýsýyla öncü iþçilerin, sosyalist iþçilerin, sosyalistlerin ve emekten yana saf tutmuþ herkesin önündeki en önemli ve zorunlu görev mücadeleye atýlan, eyleme çýkan iþçi kesimiyle dayanýþmayý örgütlemek, mücadeleye atýlmak ve iþçi sýnýfýnýn birliðini savunmaktýr. Egemenler çok istemelerine raðmen Demirel'i cumhurbaþkanlýðýna dahi seçtiremediler. Bu da göstermektedir ki sanýldýðý gibi, göründükleri kadar da güçlü deðiller. Ýstikrar paketlerini buruþturup çöpe atmamýz, birleþir ve ortak mücadele edersek hiç de zor deðil. Bunun ilk adýmý ve inþa yeri 1 Mayýs'ta alanlar olmalýdýr. "Silaha deðil emekçiye para!" diyebilmek için, "Ýdama hayýr! Onurlu bir barýþ!" diyebilmek için, yükselen faþizme ve üniversitelerdeki faþist saldýrýlara karþý durabilmek için, "özelleþtirmelere, iþten atýlmalara, sendikasýzlaþtýrmaya ve mezarda emekliliðe hayýr" demek için, küçük bir azýnlýk çalýþmadan her gün daha da zenginleþirken, büyük çoðunluðun çalýþarak yoksullaþmasýna dur demek için, "silaha deðil depremzedeye, saðlýða, eðitime yatýrým" diyebilmek için, "IMF programlarýný ve istikrar paketini al da baþýna çal!" demek ve tüm bu koþullarý çalýþanlarýn yararýna deðiþtirebilmek, sosyalist alternatifi inþa etmek için 1 Mayýs'ta gücümüzü birleþtirelim. 1 Mayýs'ta alanlarda bunlarý hep bir aðýzdan haykýralým. Gücümüzü göstermek için 1 Mayýs'ta meydanlara.
Ý s m et Þ ah i n
1 Mayýs 2000
1 MAYIS
ÝÞÇÝLERÝN ULUSLARARASI DAYANIÞMA VE MÜCADELE GÜNÜ
G ü n e þ Yý l d ý r ý m
Bütün dünyada iþçiler 1 Mayýs'ý kutluyor. 1886'dan bu yana 1 Mayýs iþçiler tarafýndan uluslararasý düzeyde enternasyonalizm ve dayanýþma bayramý olarak kutlanýyor. 1 Mayýs, geçen yüzyýl bir çok baskýcý rejimlere, askeri diktatörlüklere karþý iþçi sýnýfý mücadelesinin sembolü oldu. 1917'de Rusya'da, 1974'de Portekiz'de iþçi iktidarý kutlamalarýna dönüþtü. ABD'den baþlayanmücadele dalgasý 1 Mayýs 1886'da ABD'de baþlayan sekiz saatlik iþ günü mücadelesi iþçi sýnýfýnýn olduðu her yere yayýldý. Bir gözlemci o zaman ABD'deki geliþmeleri þöyle aktarýyordu : "Hareket bütün beklentileri aþtý. Mayýsýn ikinci haftasýna kadar 80 bini Chicago'da, 45 bini New York'ta, 32 bini Sinsinnati'de 340 bin iþçi greve çýktý. Ajitasyon toplumsal atmosferin tümüne nüfuz etmiþ durumda. Kalifiye ve kalifiye olmayan iþçiler sendikalar veya dernekler kurdular. Erkekler ve hatta kadýnlar hem zaman hem de para ayýrarak katkýda bulunuyorlar. Ýþyerlerinde, sokakta, evlerde yemek masalarýnda konuþulan ana konu bu." Ýþçilerin büyük çoðunluðu iþ saatlerinin azaltýlmasýný saðladýlar. Harekete karþý geliþen baský dalgasý ayaklanmayý durdurdu. Ancak ABD'de gerçekleþen mücadele bütün dünyada iþçilere ilham kaynaðý oldu. 1889'da, o zamanlar dünyadaki tüm sosyalistlerin örgütü olan 2. Enternasyonal, sekiz saatlik iþgünü için mücadele çaðrýsýnda bulundu ve 1 Mayýs'ta bütün ülkelerdeki iþçileri iþ býrakmaya çaðýrdý. Bir yýl sonra bütün dünyada gerçekleþen grevler 1 Mayýs'ýn ilk kez "uluslararasý iþçi günü" olarak kutlanmasýný saðladý. Almanya'da yüzbinler iþ býrakarak gösterilere katýldý, Ýtalya'da kitlesel grevler ve mitingler gerçekleþti. Fransa'dan Ýspanya'ya, Portekiz'den Polonya'ya iþçiler eylemde ve grevdeydi. Marks'ýn kýzý Elenor Londra'da gösterilerin organize edilmesinde anahtar rol oynadý. Marks Komünist Manifesto'da "bütün ülkelerin iþçileri birleþin" çaðrýsýnýn gerçekleþtiði bu günü göremedi. Ancak, onun mücadele arkadaþý Frederick Engels bu ilk 1 Mayýs'ta Hyde Parký dolduran 300.000 kiþiye bir konuþma yaptý. 1890'da iþçi gösterileri o kadar yoðundu ki birçok ülkede hükümetler 1 Mayýs'ý resmi tatil ilan etmek zorunda kaldýlar. Bundan sonra yýllar boyu 1 Mayýs iþçiler için birleþme noktasý haline geldi.
Binlerce iþçi Ýstanbul’da IMF politikalarýna “hayýr” dedi.
Portekiz’de ayaklanma Phil Mailer, 1 Mayýs 1974 Lizbon gösterilerini anlatýyor:
Portekiz’de 1974 1 Mayýs’ý 18 ay süren devrimci mücadele dalgasýnýn baþlangýcý olmuþtu. " S a v a þ a h a y ýr ! " 1 Mayýs 1916 Almanya'da 1. Dünya Savaþý'nýn yarattýðý katliama karþý çýkan herkesin buluþma noktasý oldu. Sosyalist Karl Liebknecht bu gösteride yaptýðý "savaþa hayýr, hükümet istifa!" diyen konuþmasýndan dolayý tutuklandý. 50.000 metal iþçisi Liebknecht'in serbest býrakýlmasý için greve çýktý.
Toplama kam pýn da en ternasyon al Çok aðýr koþullarla dahi iþçiler 1 Mayýs'ý kutlamaya devam ettiler. 2. Dünya Savaþý boyunca Naziler 300 bin Yahudi'yi Varþova Gettosu'ndan ölüme yollamýþlardý. Bu Getto’da bile sosyalistler 1 Mayýs'ý kutlamakta kararlýydýlar. Toplama kampýnda bulunan bir sosyalist, Marek Edelman, bu günleri þöyle aktarýyor: "Bütün dünya 1 Mayýs'ý kutluyordu ve her yerde anlamlý, güçlü sözler söyleniyordu. Ancak Enternasyonal Marþý daha önce hiçbir zaman bir çok insanýn öldüðü ve bir çoðunun da ölümle yüz yüze olduðu bu kadar farklý ve trajik koþullarda söylenmemiþti." Birçok ülkede 1 Mayýs, büyük iþçi mücadelelerinin patlak verdiði dönemde gerçekleþti. Portekiz'de 48 yýllýk faþist diktatörlük 25 Nisan 1974'de devrildi. Bir hafta sonra baþkent Lizbon'da gerçekleþen 1 Mayýs gösterisi o kadar güçlüydü ki daha sonra 18 ay boyunca süren devrimci mücadelelerin kapýsýný açtý.
genel grev yaþamý felç etti. Lüks semtlerdeki zengin beyazlar uyandýklarýnda günlük gazete ve sütlerinin daðýtýlmadýðýný gördüler. Bu yaþadýklarý korkuyu bir baþkasý izledi; varoþlarda yaþayan hizmetçileri de iþe gelmemiþlerdi. Sanayinin anahtar sektörlerinde üretim durdu. 270 bin madenci grevdeydi. Büyük mitingler ülkenin her yanýnda sürüyordu. Polis bir çok mitinge göz yaþartýcý bomba kullanarak saldýrýyordu. Madenciler sendikasý militaný Marcel Golding þöyle diyordu: "Bugün iþçilerin günü. Polisin ne yaptýðý önemli deðil. Bugün bizim günümüz olmaya devam edecek."
"Daha önce hiç böyle bir þey görmemiþtik. Bütün Lizbon alanlardaydý. Heyecan inanýlmaz ölçülerdeydi. Biz bütün bu yaþananlarý; sesleri, ruhu, havayý içimize çekmeye çalýþýyorduk. Sevincimiz yarým yüzyýldýr bastýrýlmýþlýktan sel gibi fýþkýrýyordu. Bu, iþçilerin günüydü. Diðer þehirlerden gelen insanlarý taþýyan bir çok kamyon vardý. Bütün gün yürüyüþ yaptýk, yarým milyonluk kalabalýðýn içinde kaybolduk. Ýþçiler birbirlerine iþçi kontrolünün ne anlama geldiðini ya da ne anlama gelebileceðini anlatýyorlardý. Genç iþçiler müzikle dans ediyorlardý. Üzerlerinde göstericilerin olduðu polis arabalarý geçiyordu. Otobüslerin hepsinin acil çýkýþlarý açýktý, her pencereden bayraklar sallanýyordu. Bir grup öðrenci "silahlanmýþ insanlar asla yenilmezler" diye slogan atarak geçti. Bu 1 Mayýs'ý asla unutmayacaðým. Sesler hâlâ kulaklarýmda çýnlýyor. 48 yýllýk baskýdan sonra devrimin kapýlarý tekrar açýlmýþ gibi görünüyordu. O tek bir gün içinde her þey yerini bulmuþtu. Hiçbir þey tanrý tarafýndan verilmemiþti, her þey insanlar tarafýndan gerçekleþtirilmiþti. 1 milyon nüfuslu bir þehirde 600 bin kiþinin yaptýðý gösterileri sözcükler nasýl ifade edebilir? Çalýþan insanlar koþullar üzerinde silinmez izler býraktýlar. Çaðrý sosyalizm içindi ve kitleler halinde insanlar bu çaðrýyý gerçekleþtirmek üzere giriþimde bulundular."
militan 1 Mayýs'lar kutlanýyor. 1990'da iþçilerin büyük ayaklanmasý Güney Kore'nin "mucize" ekonomisini sarstý. Dünyanýn en büyük tersanesi ve Hyundai fabrikasý 1 Mayýs'ta iþçiler tarafýndan iþgal edildiler. Ýþçiler, iþgalleri kýrmak için saldýran polisle savaþtý. Güney Kore borsasý dayanýþma grevlerinin yayýlmasýyla birlikte çöktü. Metro iþçileri bilet paralarýný toplamayý, banka iþçileri üniforma giymeyi reddettiler. Öðrenciler dersleri boykot ettiler. Öfkeli küçük yatýrýmcýlar borsa ofislerini yýktýlar. Ýllegal çalýþmak zorunda olan militan iþçi örgütü Chonnohyop, iþçilerin 500'den fazla iþyerinde greve çýkmak
üzere anlaþmýþ olduðunu duyuruyordu. 1996'da Japonya'da "iþsizlikle savaþ" talebiyle gerçekleþen 1 Mayýs eylemlerine iki milyon iþçi katýldý.
1 May ýs 200 0 Dünyanýn her tarafýnda 1 Mayýs'ýn en güçlü dayanýþma ve direniþ gösterisi olmasý için hummalý bir çalýþma yapýlýyor. Seattle ve Washington'da yaþanan küresel gösteriler, bu kez 1 Mayýs'a taþýnýyor. Yeni bir yüzyýla girdiðimiz bu yýl dünyadaki her renkten, her ulustan, sayýsýz dilden, dinden milyonlarca iþçi bu büyük mücadeleyi yükselterek 1 Mayýs'ý kutluyor. Ýþte bu, dünyayý deðiþtirecek olan asýl güçtür.
St alinist rejimler ve 1 Mayýs
Sovyetler Birliði'nde ve Doðu Avrupa'da stalinist rejimlerin (bürokratik devlet kapitalisti rejimler) yaþandýðý dönemde 1 Mayýs'lar içi boþaltýlmýþ resmi bir gösteriye dönüþtürüldü. Yöneticiler, iþçilerin dayanýþmasýný ve enternasyonalizmi kutlamak yerine kitlesel imha silahlarýnýn tanýtýldýðý 1 Mayýs gösterileri yapmayý tercih ettiler. Ancak bazý dönemlerde 1 Mayýs bu ülkelerde de gerçek anlamýyla kutlanabildi. 1982'de Polonya'da Dayanýþma Konseylerini ezen hükümet darbesinden hemen 8 ay sonra iþçiler 1 Mayýs'ý kutlamak üzere yasa dýþý eylemlere katýldýlar. 1989'da Çin'de, iþçiler ve öðrenciler 1 Mayýs'ýn gerçek anlamýný gösterdiler. Afrika'y ý salladý Tienenman Meydaný ayaklanmasýnda reGüney Afrika'da siyah iþçiler ýrkçý rejime karþý öfkelerini ifade ettiler. jime teslim olmayý reddettiler. 1 Mayýs'ý G ü n e y K o re kutlamalarý iþçi mücadelelerinin önemli bir parçasýydý. Güney Afrikalý iþçilerin 1 30-40 yýl öncesine kadar iþçi sýnýfýnýn Mayýs 1986'da uluslararasý iþçi bayramý- varlýðýndan pek bahsedemeyeceðimiz nýn ücretli tatil olmasý talebiyle yaptýðý ülkelerde bile son yýllarda çok büyük ve
Türkiye’de de iþçiler tüm baskýlara raðmen 1 Mayýs'ta gösteriler düzenlemeye devam ettiler. Türkiye'de ilk 1 Mayýs 1906'da kutlandý. 1977 1 Mayýs'ýnda kalabalýða açýlan ateþ sonucu 36 kiþi öldü. Ancak bu saldýrý bir sonraki yýl her türlü tehdide raðmen 500 bin iþçinin mitinge katýlmasýna engel olmadý. 1996 1 Mayýs'ýnda Kadýköy'de mitinge katýlan 3 kiþi polis tarafýndan vuruldu ancak 100 bin iþçinin alanlara çýkmasýna engel olamadýlar.
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 5
Küresel adalet için seferberlik H a s a n M u h a m m e d a l i , I M F v e D ü n ya B a n k a s ý ’n a k a r þ ý ya p ý l a n W a s h i n g t o n g ö s t e r i l e r i n d e n b i l d i r i yo r : 7 Nisan Pazar günü Washington sokaklarýný dolduran onbinlerce gösterici, "iþte, demokrasi bu" diye slogan atýyordu. "Küresel adalet için seferberlik" isimli organizasyon komitesi þehrin merkezinde birleþen iki gösteriye katýlanlarýn sayýsýný 35 bin olarak bildirdi. Gösteriye genç-yaþlý, sendikacý, metal iþçisi, makinist, çevreci, öðrenci tüm kesimlerden kapitalizm karþýtý insanlar katýldý. Göstericiler sabah 4'de Dünya Bankasý Genel Merkezi'nin çevresindeki yollarý ve kavþaklarý kapamak üzere sokaklardaydýlar. Polisler de robo-kop giysileri, panzerleri, gözyaþartýcý bombalarý, biber gazý, özel cop ve silahlarýyla mevzilenmiþlerdi. Toplantýya katýlan 2000'den fazla maliye bakaný ve piyasa ekonomisti Dünya Bankasý binasýna polis arabalarý eþliðinde gö“Bütün dünya iþçileri birleþin ve türüldü. Toplantýyý ancak bir kaç saat mücadele edin” gecikmeli olarak baþlatabildiler. Gönüllüler, durup dinlenmeksizin çaGösterinin örgütlenmesinden sorumlu lýþtýlar. Han Shan bu durumu þöyle aktarýyordu: Cinsel tercihlerde özgürlük isteyen "Onlarýn kurumlarýný abluka altýna aldýk. bir afiþ astýðý için okulundan atýlan lise Delegeleri götürebilmek için ABD baþ- öðrencisi Chris, "Bu ABD hükümeti dekentini silahlandýrmak zorunda kaldýlar. ðiþmez. Dünya Bankasý, IMF, Dünya TiBu durum IMF ve Dünya Bankasý'nýn ne- caret Örgütü gibi tüm bu kurumlar insanye benzediðini gösteriyor. Bütün dünya- lýkla dalga geçiyorlar" diyordu. da kitlelere karþý polis ve silahlý kuvvetlerABD'nin her tarafýndan insanlar Wasle birlik olmayý tercih ediyorlar." hington'a aktý. Kamu Sektörü Sendikasý Gün boyunca göstericiler yollarý ka- (SEIA) üyesi Neal Gorfield, "Seattle, iþçi pattýlar. Polis barýþçýl göstericilere karþý hareketi için adrenalin iðnesi etkisi yaratcoplarla, biber gazýyla saldýrdý. Bir önce- tý" diyordu. ki akþam kitlesel tutuklamalar yapýlarak Cuma günü organize edilen 13 saat600 gösterici gözaltýna alan polis, göste- lik seminere 1.500 kiþi katýldý. Uluslarararinin merkez irtibat bürosunu da bastý. sý öðrenci aktivisti Colin Rajah konuþmaAncak bu baskýlarýn hiçbirisi, onbinlerce sýnda þöyle diyordu: "Dünya Bankasý bir insaný Pazar günü þehri felç eden göste- avuç güçlü elit için kitleleri eziyor. Bu duriler yapmaktan vazgeçiremedi. Gösteri- rumu ABD'den ve dünyanýn her tarafýnciler, kapitalizmin kalbinde sokak de- dan görebiliyoruz. Irkçýlýða ve sýnýf ayrýmmokrasisini hayata geçirmek için müca- cýlýðýna dayanýyor, asker ve polis tarafýndele ettiler. dan destekleniyor. Kaliforniya'da genç Gösterilerin hedefinde Dünya Banka- insanlarýn eðitiminden çok hapishaneler sý, IMF, Amerikan Bankasý ve ABD Hazi- için para harcanýyor. Endonezya eðitimne Müsteþarlýðý gibi kapitalizmin ve ser- den daha fazla silahlý kuvvetler için para mayenin diktatörlüðünün sembolü olan harcýyor. Bizler sosyal ve ekonomik yapýtüm kurumlar vardý. yý yeniden belirlemek için mücadele ediSabah saat 7'de sokakta olan metal yoruz." iþçisi Carol Ford-Duncan kendisini þöyle Seminere dünyanýn her yerinden akaifade ediyordu: demisyenler ve aktivistler katýldý. Semi"Tüm bu insanlara bakýnca çok gurur nerin gerçekleþtiði yer Bill Clinton'ýn güduyuyorum. Tehlikeye atýlan bizim gele- nahlarýndan arýnmak için gittiði kiliseydi. ceðimiz. Dünya Bankasý ve sermayenin Seminerde Kenya'lý Njoki Njoroge iktidarý nedeniyle çok fazla insan ölüyor. Njehu dinleyicilere þöyle seslendi: "OrKapitalizm bizi 19. yüzyýla doðru geri gö- tak karar IMF ve Dünya Bankasý'nýn iyitürüyor. leþtirilemeyeceðidir. Ortadan kaldýrýlmaBu konuda sýnýrlar yok. Ben dünyanýn larý gerekiyor. Baský küresel; baþkaldýrý ve heryerinde yaþayan kardeþlerimle birlik- dayanýþma da küresel olmalý. Düþman, teyim. Þimdi bir hedefimiz var. Þimdi, he- dünyadaki kardeþ iþçiler deðil. Düþman, pimiz anti-kapitalistiz." sermaye sahipleri." Baþka bir gösterici Don McIntoch ise Öðrenci Platformu'ndan Chris Crews þöyle diyordu: "Bu sistemin iyileþtirilebi- kapitalizme karþý gösterilerin derinleþmeleceðine inanmýyoruz. Sanki bir kanser si gerektiðini tartýþýyordu: "Biz sistemi, tümörü gibi, yapacaðýn tek þey çýkarýp yani kapitalizmi sorgulamaya çaðýrýyoruz. atmak." Serbest piyasa ekonomisi bizim için çöWashington'da pazar günü gerçekle- zümsüzlük. Öðrenci ve iþçilerin üretim þecek olan ana gösteri öncesi bütün haf- araçlarý üzerindeki kontrollerini büyük þirta boyunca gösteriler, eðitim seminerle- ketlere kaptýrdýðýný düþünüyoruz. Bizler, ri, toplantýlar ve protestolar düzenlendi. iþçilere ulaþmak istiyoruz ancak nasýl ya"Küresel Adalet Ýçin Seferlik" yüzlerce pacaðýmýzý bilmiyoruz. Bazýlarý reformlarörgütü içine alan bir þemsiye örgütlen- la yetinmek gerektiðini düþünüyor. Ben meydi. Bu örgütlerin çoðu geçen yýl ger- daha ileri gitmek gerektiðini düþünüyoçekleþen Seattle gösterisinden sonra or- rum." taya çýktýlar.
Sayfa 4
Ýþçi Demokrasisi
1 Mayýs 2000
Emek cephesini güçlendirelim Dünya kapitalizmi kâr oranlarýndaki düþme eðilimine karþý kendisini yeniden yapýlandýrmaya çalýþýyor. Türkiye yönetici sýnýfý da bu yeniden yapýlanmayý gerçekleþtirmek için köklü ve radikal deðiþiklikler yapmaya çalýþýyor. Yeniden yapýlanma programý, emek cephesine þiddetli bir saldýrýyý getiriyor. Sermaye sýnýfý ve onun sadýk hizmetkarý siyasi iktidar kurdu, kuþu ve arýsýyla mücadeleler sonucu onlarca yýlda yerleþtirilmiþ sýnýf kazanýmlarýný yok etmek için bütün çabasýný ve enerjisini harcýyor (özelde de bu koalisyon hükümetinden beklenen de buydu). Yýllardýr ülke üretiminin önemli unsurlarýndan olan KÝT'ler sistemli bir ideolojik saldýrýyla yok zarar ediyor, yok âtýldý, yok istihdam fazlasý var denilerek yok pahasýna özel sermayeye peþkeþ çekiliyor. Ücretlerin ise IMF ve istikrar programlarý çerçevesinde reel olarak düþürülmesi ana hedeflerden biri. Özelleþtirme ve istikrar programlarýnýn hayata geçirilebilmesi için sermaye sýnýfý ideolojik olarak bugün kendini her zaman olduðundan daha güçlü hissediyor. Sermaye sýnýfýnýn amacý krizin faturasýný iþçi sýnýfýna, emekçilere ödetmekle birlikte ücretli emek üzerinden saðlanan kârýn daha da yükseltilebilmesidir. Bu amaçlarý için her þey mubahtýr. Onlar için özelleþtirme veya devlet mülkiyeti, demokrasi, askeri rejim ya da faþizm yalnýzca bu kutsal amacý yerine getirdiði oranda bir anlam ifade eder. Türkiye'de istikrar programý ve özelleþtirme saldýrýsýnýn amacý 15-16 Haziran'larla, 1979 1 Mayýs'larýyla, Tariþ direniþiyle, 89 bahar eylemlikleriyle, 91 madenci grev ve yürüyüþleriyle, 1994 20 Temmuz genel greviyle, 4-5 Mart KESK direniþiyle, SEKA iþgaliyle ve 24 Temmuz'da Kýzýlay'ýn zaptýyla hafýzalarda yer etmiþ olan iþçi sýnýfý direniþlerini ve örgütlülük düzeylerini daðýtmak, her türlü iþçi sýnýfý örgütlülüðünü ve sendikalarý iþlevsiz kýlarak, baþta iþçi sýnýfýnýn olmak üzere tüm emekçiler ve halkýn ekmeðinin bir parçasýnýn daha elinden alýnmasýdýr. Sermaye sýnýfý, iþçi sýnýfýnýn örgütlülük düzeyini ne denli parçalayabilirse bu saldýrýdan o denli muzaffer ve baþarýlý çýkacaktýr. Egemen sýnýfýn topyekün saldýrýsýna karþý zaman geçirilmeden iþçi sýnýfýnýn, emekten yana olan tüm çalýþanlarýn en kapsamlý þekilde ve en geniþ ölçüde hayata geçirilmesi gereken bir mücadele birliðine ve cephesine ihtiyaç vardýr.
Türk-Ýþ, DÝSK, Hak-Ýþ, KESK ve çeþitli meslek odalarýndan ve kuruluþlarýndan oluþan Emek Platformu'nun yeniden ve daha saðlýklý bir þekilde inþasý için çaba harcamak iþçi sýnýfý açýsýndan bir zorunluluktur. Ýþçi sýnýfýnýn bugünkü ihtiyacý birliktir, hem de en geniþ cephede birlik. Çünkü ancak birleþen iþçiler güçlüdür, ancak birlikte mücadele kazandýrýr. Aksi taktirde "bedelini iþçi sýnýfý ödediði sürece kapitalizmin aþamayacaðý kriz yoktur" Dolayýsýyla öncü iþçilerin, sosyalist iþçilerin, sosyalistlerin ve emekten yana saf tutmuþ herkesin önündeki en önemli ve zorunlu görev mücadeleye atýlan, eyleme çýkan iþçi kesimiyle dayanýþmayý örgütlemek, mücadeleye atýlmak ve iþçi sýnýfýnýn birliðini savunmaktýr. Egemenler çok istemelerine raðmen Demirel'i cumhurbaþkanlýðýna dahi seçtiremediler. Bu da göstermektedir ki sanýldýðý gibi, göründükleri kadar da güçlü deðiller. Ýstikrar paketlerini buruþturup çöpe atmamýz, birleþir ve ortak mücadele edersek hiç de zor deðil. Bunun ilk adýmý ve inþa yeri 1 Mayýs'ta alanlar olmalýdýr. "Silaha deðil emekçiye para!" diyebilmek için, "Ýdama hayýr! Onurlu bir barýþ!" diyebilmek için, yükselen faþizme ve üniversitelerdeki faþist saldýrýlara karþý durabilmek için, "özelleþtirmelere, iþten atýlmalara, sendikasýzlaþtýrmaya ve mezarda emekliliðe hayýr" demek için, küçük bir azýnlýk çalýþmadan her gün daha da zenginleþirken, büyük çoðunluðun çalýþarak yoksullaþmasýna dur demek için, "silaha deðil depremzedeye, saðlýða, eðitime yatýrým" diyebilmek için, "IMF programlarýný ve istikrar paketini al da baþýna çal!" demek ve tüm bu koþullarý çalýþanlarýn yararýna deðiþtirebilmek, sosyalist alternatifi inþa etmek için 1 Mayýs'ta gücümüzü birleþtirelim. 1 Mayýs'ta alanlarda bunlarý hep bir aðýzdan haykýralým. Gücümüzü göstermek için 1 Mayýs'ta meydanlara.
Ý s m et Þ ah i n
1 Mayýs 2000
1 MAYIS
ÝÞÇÝLERÝN ULUSLARARASI DAYANIÞMA VE MÜCADELE GÜNÜ
G ü n e þ Yý l d ý r ý m
Bütün dünyada iþçiler 1 Mayýs'ý kutluyor. 1886'dan bu yana 1 Mayýs iþçiler tarafýndan uluslararasý düzeyde enternasyonalizm ve dayanýþma bayramý olarak kutlanýyor. 1 Mayýs, geçen yüzyýl bir çok baskýcý rejimlere, askeri diktatörlüklere karþý iþçi sýnýfý mücadelesinin sembolü oldu. 1917'de Rusya'da, 1974'de Portekiz'de iþçi iktidarý kutlamalarýna dönüþtü. ABD'den baþlayanmücadele dalgasý 1 Mayýs 1886'da ABD'de baþlayan sekiz saatlik iþ günü mücadelesi iþçi sýnýfýnýn olduðu her yere yayýldý. Bir gözlemci o zaman ABD'deki geliþmeleri þöyle aktarýyordu : "Hareket bütün beklentileri aþtý. Mayýsýn ikinci haftasýna kadar 80 bini Chicago'da, 45 bini New York'ta, 32 bini Sinsinnati'de 340 bin iþçi greve çýktý. Ajitasyon toplumsal atmosferin tümüne nüfuz etmiþ durumda. Kalifiye ve kalifiye olmayan iþçiler sendikalar veya dernekler kurdular. Erkekler ve hatta kadýnlar hem zaman hem de para ayýrarak katkýda bulunuyorlar. Ýþyerlerinde, sokakta, evlerde yemek masalarýnda konuþulan ana konu bu." Ýþçilerin büyük çoðunluðu iþ saatlerinin azaltýlmasýný saðladýlar. Harekete karþý geliþen baský dalgasý ayaklanmayý durdurdu. Ancak ABD'de gerçekleþen mücadele bütün dünyada iþçilere ilham kaynaðý oldu. 1889'da, o zamanlar dünyadaki tüm sosyalistlerin örgütü olan 2. Enternasyonal, sekiz saatlik iþgünü için mücadele çaðrýsýnda bulundu ve 1 Mayýs'ta bütün ülkelerdeki iþçileri iþ býrakmaya çaðýrdý. Bir yýl sonra bütün dünyada gerçekleþen grevler 1 Mayýs'ýn ilk kez "uluslararasý iþçi günü" olarak kutlanmasýný saðladý. Almanya'da yüzbinler iþ býrakarak gösterilere katýldý, Ýtalya'da kitlesel grevler ve mitingler gerçekleþti. Fransa'dan Ýspanya'ya, Portekiz'den Polonya'ya iþçiler eylemde ve grevdeydi. Marks'ýn kýzý Elenor Londra'da gösterilerin organize edilmesinde anahtar rol oynadý. Marks Komünist Manifesto'da "bütün ülkelerin iþçileri birleþin" çaðrýsýnýn gerçekleþtiði bu günü göremedi. Ancak, onun mücadele arkadaþý Frederick Engels bu ilk 1 Mayýs'ta Hyde Parký dolduran 300.000 kiþiye bir konuþma yaptý. 1890'da iþçi gösterileri o kadar yoðundu ki birçok ülkede hükümetler 1 Mayýs'ý resmi tatil ilan etmek zorunda kaldýlar. Bundan sonra yýllar boyu 1 Mayýs iþçiler için birleþme noktasý haline geldi.
Binlerce iþçi Ýstanbul’da IMF politikalarýna “hayýr” dedi.
Portekiz’de ayaklanma Phil Mailer, 1 Mayýs 1974 Lizbon gösterilerini anlatýyor:
Portekiz’de 1974 1 Mayýs’ý 18 ay süren devrimci mücadele dalgasýnýn baþlangýcý olmuþtu. " S a v a þ a h a y ýr ! " 1 Mayýs 1916 Almanya'da 1. Dünya Savaþý'nýn yarattýðý katliama karþý çýkan herkesin buluþma noktasý oldu. Sosyalist Karl Liebknecht bu gösteride yaptýðý "savaþa hayýr, hükümet istifa!" diyen konuþmasýndan dolayý tutuklandý. 50.000 metal iþçisi Liebknecht'in serbest býrakýlmasý için greve çýktý.
Toplama kam pýn da en ternasyon al Çok aðýr koþullarla dahi iþçiler 1 Mayýs'ý kutlamaya devam ettiler. 2. Dünya Savaþý boyunca Naziler 300 bin Yahudi'yi Varþova Gettosu'ndan ölüme yollamýþlardý. Bu Getto’da bile sosyalistler 1 Mayýs'ý kutlamakta kararlýydýlar. Toplama kampýnda bulunan bir sosyalist, Marek Edelman, bu günleri þöyle aktarýyor: "Bütün dünya 1 Mayýs'ý kutluyordu ve her yerde anlamlý, güçlü sözler söyleniyordu. Ancak Enternasyonal Marþý daha önce hiçbir zaman bir çok insanýn öldüðü ve bir çoðunun da ölümle yüz yüze olduðu bu kadar farklý ve trajik koþullarda söylenmemiþti." Birçok ülkede 1 Mayýs, büyük iþçi mücadelelerinin patlak verdiði dönemde gerçekleþti. Portekiz'de 48 yýllýk faþist diktatörlük 25 Nisan 1974'de devrildi. Bir hafta sonra baþkent Lizbon'da gerçekleþen 1 Mayýs gösterisi o kadar güçlüydü ki daha sonra 18 ay boyunca süren devrimci mücadelelerin kapýsýný açtý.
genel grev yaþamý felç etti. Lüks semtlerdeki zengin beyazlar uyandýklarýnda günlük gazete ve sütlerinin daðýtýlmadýðýný gördüler. Bu yaþadýklarý korkuyu bir baþkasý izledi; varoþlarda yaþayan hizmetçileri de iþe gelmemiþlerdi. Sanayinin anahtar sektörlerinde üretim durdu. 270 bin madenci grevdeydi. Büyük mitingler ülkenin her yanýnda sürüyordu. Polis bir çok mitinge göz yaþartýcý bomba kullanarak saldýrýyordu. Madenciler sendikasý militaný Marcel Golding þöyle diyordu: "Bugün iþçilerin günü. Polisin ne yaptýðý önemli deðil. Bugün bizim günümüz olmaya devam edecek."
"Daha önce hiç böyle bir þey görmemiþtik. Bütün Lizbon alanlardaydý. Heyecan inanýlmaz ölçülerdeydi. Biz bütün bu yaþananlarý; sesleri, ruhu, havayý içimize çekmeye çalýþýyorduk. Sevincimiz yarým yüzyýldýr bastýrýlmýþlýktan sel gibi fýþkýrýyordu. Bu, iþçilerin günüydü. Diðer þehirlerden gelen insanlarý taþýyan bir çok kamyon vardý. Bütün gün yürüyüþ yaptýk, yarým milyonluk kalabalýðýn içinde kaybolduk. Ýþçiler birbirlerine iþçi kontrolünün ne anlama geldiðini ya da ne anlama gelebileceðini anlatýyorlardý. Genç iþçiler müzikle dans ediyorlardý. Üzerlerinde göstericilerin olduðu polis arabalarý geçiyordu. Otobüslerin hepsinin acil çýkýþlarý açýktý, her pencereden bayraklar sallanýyordu. Bir grup öðrenci "silahlanmýþ insanlar asla yenilmezler" diye slogan atarak geçti. Bu 1 Mayýs'ý asla unutmayacaðým. Sesler hâlâ kulaklarýmda çýnlýyor. 48 yýllýk baskýdan sonra devrimin kapýlarý tekrar açýlmýþ gibi görünüyordu. O tek bir gün içinde her þey yerini bulmuþtu. Hiçbir þey tanrý tarafýndan verilmemiþti, her þey insanlar tarafýndan gerçekleþtirilmiþti. 1 milyon nüfuslu bir þehirde 600 bin kiþinin yaptýðý gösterileri sözcükler nasýl ifade edebilir? Çalýþan insanlar koþullar üzerinde silinmez izler býraktýlar. Çaðrý sosyalizm içindi ve kitleler halinde insanlar bu çaðrýyý gerçekleþtirmek üzere giriþimde bulundular."
militan 1 Mayýs'lar kutlanýyor. 1990'da iþçilerin büyük ayaklanmasý Güney Kore'nin "mucize" ekonomisini sarstý. Dünyanýn en büyük tersanesi ve Hyundai fabrikasý 1 Mayýs'ta iþçiler tarafýndan iþgal edildiler. Ýþçiler, iþgalleri kýrmak için saldýran polisle savaþtý. Güney Kore borsasý dayanýþma grevlerinin yayýlmasýyla birlikte çöktü. Metro iþçileri bilet paralarýný toplamayý, banka iþçileri üniforma giymeyi reddettiler. Öðrenciler dersleri boykot ettiler. Öfkeli küçük yatýrýmcýlar borsa ofislerini yýktýlar. Ýllegal çalýþmak zorunda olan militan iþçi örgütü Chonnohyop, iþçilerin 500'den fazla iþyerinde greve çýkmak
üzere anlaþmýþ olduðunu duyuruyordu. 1996'da Japonya'da "iþsizlikle savaþ" talebiyle gerçekleþen 1 Mayýs eylemlerine iki milyon iþçi katýldý.
1 May ýs 200 0 Dünyanýn her tarafýnda 1 Mayýs'ýn en güçlü dayanýþma ve direniþ gösterisi olmasý için hummalý bir çalýþma yapýlýyor. Seattle ve Washington'da yaþanan küresel gösteriler, bu kez 1 Mayýs'a taþýnýyor. Yeni bir yüzyýla girdiðimiz bu yýl dünyadaki her renkten, her ulustan, sayýsýz dilden, dinden milyonlarca iþçi bu büyük mücadeleyi yükselterek 1 Mayýs'ý kutluyor. Ýþte bu, dünyayý deðiþtirecek olan asýl güçtür.
St alinist rejimler ve 1 Mayýs
Sovyetler Birliði'nde ve Doðu Avrupa'da stalinist rejimlerin (bürokratik devlet kapitalisti rejimler) yaþandýðý dönemde 1 Mayýs'lar içi boþaltýlmýþ resmi bir gösteriye dönüþtürüldü. Yöneticiler, iþçilerin dayanýþmasýný ve enternasyonalizmi kutlamak yerine kitlesel imha silahlarýnýn tanýtýldýðý 1 Mayýs gösterileri yapmayý tercih ettiler. Ancak bazý dönemlerde 1 Mayýs bu ülkelerde de gerçek anlamýyla kutlanabildi. 1982'de Polonya'da Dayanýþma Konseylerini ezen hükümet darbesinden hemen 8 ay sonra iþçiler 1 Mayýs'ý kutlamak üzere yasa dýþý eylemlere katýldýlar. 1989'da Çin'de, iþçiler ve öðrenciler 1 Mayýs'ýn gerçek anlamýný gösterdiler. Afrika'y ý salladý Tienenman Meydaný ayaklanmasýnda reGüney Afrika'da siyah iþçiler ýrkçý rejime karþý öfkelerini ifade ettiler. jime teslim olmayý reddettiler. 1 Mayýs'ý G ü n e y K o re kutlamalarý iþçi mücadelelerinin önemli bir parçasýydý. Güney Afrikalý iþçilerin 1 30-40 yýl öncesine kadar iþçi sýnýfýnýn Mayýs 1986'da uluslararasý iþçi bayramý- varlýðýndan pek bahsedemeyeceðimiz nýn ücretli tatil olmasý talebiyle yaptýðý ülkelerde bile son yýllarda çok büyük ve
Türkiye’de de iþçiler tüm baskýlara raðmen 1 Mayýs'ta gösteriler düzenlemeye devam ettiler. Türkiye'de ilk 1 Mayýs 1906'da kutlandý. 1977 1 Mayýs'ýnda kalabalýða açýlan ateþ sonucu 36 kiþi öldü. Ancak bu saldýrý bir sonraki yýl her türlü tehdide raðmen 500 bin iþçinin mitinge katýlmasýna engel olmadý. 1996 1 Mayýs'ýnda Kadýköy'de mitinge katýlan 3 kiþi polis tarafýndan vuruldu ancak 100 bin iþçinin alanlara çýkmasýna engel olamadýlar.
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 5
Küresel adalet için seferberlik H a s a n M u h a m m e d a l i , I M F v e D ü n ya B a n k a s ý ’n a k a r þ ý ya p ý l a n W a s h i n g t o n g ö s t e r i l e r i n d e n b i l d i r i yo r : 7 Nisan Pazar günü Washington sokaklarýný dolduran onbinlerce gösterici, "iþte, demokrasi bu" diye slogan atýyordu. "Küresel adalet için seferberlik" isimli organizasyon komitesi þehrin merkezinde birleþen iki gösteriye katýlanlarýn sayýsýný 35 bin olarak bildirdi. Gösteriye genç-yaþlý, sendikacý, metal iþçisi, makinist, çevreci, öðrenci tüm kesimlerden kapitalizm karþýtý insanlar katýldý. Göstericiler sabah 4'de Dünya Bankasý Genel Merkezi'nin çevresindeki yollarý ve kavþaklarý kapamak üzere sokaklardaydýlar. Polisler de robo-kop giysileri, panzerleri, gözyaþartýcý bombalarý, biber gazý, özel cop ve silahlarýyla mevzilenmiþlerdi. Toplantýya katýlan 2000'den fazla maliye bakaný ve piyasa ekonomisti Dünya Bankasý binasýna polis arabalarý eþliðinde gö“Bütün dünya iþçileri birleþin ve türüldü. Toplantýyý ancak bir kaç saat mücadele edin” gecikmeli olarak baþlatabildiler. Gönüllüler, durup dinlenmeksizin çaGösterinin örgütlenmesinden sorumlu lýþtýlar. Han Shan bu durumu þöyle aktarýyordu: Cinsel tercihlerde özgürlük isteyen "Onlarýn kurumlarýný abluka altýna aldýk. bir afiþ astýðý için okulundan atýlan lise Delegeleri götürebilmek için ABD baþ- öðrencisi Chris, "Bu ABD hükümeti dekentini silahlandýrmak zorunda kaldýlar. ðiþmez. Dünya Bankasý, IMF, Dünya TiBu durum IMF ve Dünya Bankasý'nýn ne- caret Örgütü gibi tüm bu kurumlar insanye benzediðini gösteriyor. Bütün dünya- lýkla dalga geçiyorlar" diyordu. da kitlelere karþý polis ve silahlý kuvvetlerABD'nin her tarafýndan insanlar Wasle birlik olmayý tercih ediyorlar." hington'a aktý. Kamu Sektörü Sendikasý Gün boyunca göstericiler yollarý ka- (SEIA) üyesi Neal Gorfield, "Seattle, iþçi pattýlar. Polis barýþçýl göstericilere karþý hareketi için adrenalin iðnesi etkisi yaratcoplarla, biber gazýyla saldýrdý. Bir önce- tý" diyordu. ki akþam kitlesel tutuklamalar yapýlarak Cuma günü organize edilen 13 saat600 gösterici gözaltýna alan polis, göste- lik seminere 1.500 kiþi katýldý. Uluslarararinin merkez irtibat bürosunu da bastý. sý öðrenci aktivisti Colin Rajah konuþmaAncak bu baskýlarýn hiçbirisi, onbinlerce sýnda þöyle diyordu: "Dünya Bankasý bir insaný Pazar günü þehri felç eden göste- avuç güçlü elit için kitleleri eziyor. Bu duriler yapmaktan vazgeçiremedi. Gösteri- rumu ABD'den ve dünyanýn her tarafýnciler, kapitalizmin kalbinde sokak de- dan görebiliyoruz. Irkçýlýða ve sýnýf ayrýmmokrasisini hayata geçirmek için müca- cýlýðýna dayanýyor, asker ve polis tarafýndele ettiler. dan destekleniyor. Kaliforniya'da genç Gösterilerin hedefinde Dünya Banka- insanlarýn eðitiminden çok hapishaneler sý, IMF, Amerikan Bankasý ve ABD Hazi- için para harcanýyor. Endonezya eðitimne Müsteþarlýðý gibi kapitalizmin ve ser- den daha fazla silahlý kuvvetler için para mayenin diktatörlüðünün sembolü olan harcýyor. Bizler sosyal ve ekonomik yapýtüm kurumlar vardý. yý yeniden belirlemek için mücadele ediSabah saat 7'de sokakta olan metal yoruz." iþçisi Carol Ford-Duncan kendisini þöyle Seminere dünyanýn her yerinden akaifade ediyordu: demisyenler ve aktivistler katýldý. Semi"Tüm bu insanlara bakýnca çok gurur nerin gerçekleþtiði yer Bill Clinton'ýn güduyuyorum. Tehlikeye atýlan bizim gele- nahlarýndan arýnmak için gittiði kiliseydi. ceðimiz. Dünya Bankasý ve sermayenin Seminerde Kenya'lý Njoki Njoroge iktidarý nedeniyle çok fazla insan ölüyor. Njehu dinleyicilere þöyle seslendi: "OrKapitalizm bizi 19. yüzyýla doðru geri gö- tak karar IMF ve Dünya Bankasý'nýn iyitürüyor. leþtirilemeyeceðidir. Ortadan kaldýrýlmaBu konuda sýnýrlar yok. Ben dünyanýn larý gerekiyor. Baský küresel; baþkaldýrý ve heryerinde yaþayan kardeþlerimle birlik- dayanýþma da küresel olmalý. Düþman, teyim. Þimdi bir hedefimiz var. Þimdi, he- dünyadaki kardeþ iþçiler deðil. Düþman, pimiz anti-kapitalistiz." sermaye sahipleri." Baþka bir gösterici Don McIntoch ise Öðrenci Platformu'ndan Chris Crews þöyle diyordu: "Bu sistemin iyileþtirilebi- kapitalizme karþý gösterilerin derinleþmeleceðine inanmýyoruz. Sanki bir kanser si gerektiðini tartýþýyordu: "Biz sistemi, tümörü gibi, yapacaðýn tek þey çýkarýp yani kapitalizmi sorgulamaya çaðýrýyoruz. atmak." Serbest piyasa ekonomisi bizim için çöWashington'da pazar günü gerçekle- zümsüzlük. Öðrenci ve iþçilerin üretim þecek olan ana gösteri öncesi bütün haf- araçlarý üzerindeki kontrollerini büyük þirta boyunca gösteriler, eðitim seminerle- ketlere kaptýrdýðýný düþünüyoruz. Bizler, ri, toplantýlar ve protestolar düzenlendi. iþçilere ulaþmak istiyoruz ancak nasýl ya"Küresel Adalet Ýçin Seferlik" yüzlerce pacaðýmýzý bilmiyoruz. Bazýlarý reformlarörgütü içine alan bir þemsiye örgütlen- la yetinmek gerektiðini düþünüyor. Ben meydi. Bu örgütlerin çoðu geçen yýl ger- daha ileri gitmek gerektiðini düþünüyoçekleþen Seattle gösterisinden sonra or- rum." taya çýktýlar.
Sayfa 6
Ýþçi Demokrasisi
1 Mayýs 2000
Tony Cliff 1917-2000
“GELECEK, ÝÞÇÝ SINIFININ” Geçen yüzyýlýn ikinci yarýsýnda mücadeleye atýlan sosyalist kuþaklar için ilham kaynaðý olan Tony Cliff'i 9 Nisan Pazar günü 82 yaþýnda kaybettik. Bu ilham onun akýl almaz dinamizminden, her türlü baskýya karþý nefretinden ve fikirlerinin netliðinden kaynaklanýyordu. Cliff, 1917'de Filistin'de doðdu. Eski Rus Ýmparatorluðu'ndan göç etmiþ Yahudi bir ailenin oðluydu. 14-15 yaþlarýnda politik faaliyetlere katýlmaya baþladý. Bu arada, Naziler Almanya'da iktidara yürüyordu. Nazizm dehþetiyle yüz yüze kalmak zorunda kaldý. Avrupa'da yaþayan bir çok akrabasý ölüm kamplarýnda yok oldu. Hitler'in iktidara gelmesini kapitalistlerin saðladýklarýný görebiliyordu ve devrimci sosyalist oldu. Cliff, ayný zamanda kendisine sosyalist diyen örgütlenmelerin daha iyi bir dünya için mücadele etmekten vazgeçtiklerini görüyordu. Alman Sosyal Demokrat Partisi, Hitler Alman anayasasýna uygun davranýyor gerekçesiyle Hitler'e karþý mücadele etmiyordu. Alman Komünist Partisi ise Stalin'in emirlerine uyarak Hitler'in bir tehlike olmadýðýný iddia ediyordu. Cliff daha iyi bir dünya için mücadele etmenin tek yolunun sürgündeki Rus devrimci Leon Troçki'nin çaðrýsýný izlemek olduðunu görmeye baþladý, hem kapitalizmi hem de Rusya'yý yöneten bürokrasiyi reddetti. Baskýlara karþý mücadele etmek için, o zaman Ýngiliz sömürgesi olan Filistin de yaþayan Siyonist yerleþimcilerin fikirlerini de reddetti. Siyonist sendika Histadrut, Araplarý iþyerlerinden uzaklaþtýrma politikalarý izliyordu. Solcu Siyonistler, Avrupa'daki Yahudilerin ezilmesine yanýt olarak Ýngiliz Ýmparatorluðuyla birleþerek yerel Arap nüfusun ezilmesi gerektiðini söylüyorlardý. Cliff'in ilk politik anýlarýndan biri döne-
min solcularýnýn katýldýðý bir toplantýda Yahudi ve Arap iþçilerin birleþmesi çaðrýsý yaptýðý için dayak yemesidir. 2. Dünya Savaþý sýrasýnda, sömürgeciliði reddettiði için Ýngiliz otoriteleri tarafýndan Filistin'de hapse atýldý. Cliff savaþtan sonra Ýngiltere'ye göç etti. O zaman dünyanýn üçte birini yöneten bir imparatorluðun merkezinde sosyalizm mücadelesi vermekte kararlýydý. Dönemin Ýþçi Partisi hükümeti onu Ýrlanda'ya sürdü. Ancak 1950'lerin baþýnda, Muhafazakar Parti zamanýnda tekrar ailesiyle birleþmesine izin verildi. Bu yýllarda Marksist teoriye çok önemli katkýlar yaptý. O zaman batýda ve üçüncü dünya ülkelerinde kapitalizm karþýtlarýnýn yüzde 99'undan fazlasý Rusya ve diðer doðu bloðu ülkelerini sosyalist olarak görüyorlardý. 1940'da Stalin'in ajaný tarafýndan öldürülen Troçki'nin devamcýsý olan küçük gruplar bile bu devletlerin "dejenere" olsa da "iþçi devleti" olduðu fikrini devam ettirdiler. Cliff'in kendisi de bu fikirleri savunmak üzere giriþimde bulundu; ancak bu fikirlerin ne Rusya gerçeklerine, ne de Marks, Engels ve Lenin'in yazýlarýndaki devlet anlayýþýna uyduðunu gördü. Gerçeklikle yüz yüze gelmekten korkmaksýzýn sosyalistlerin istikrarlý bir biçimde sömürüye ve ezilmeye karþý mücadele edebilmesi için Rusya hakkýnda farklý bir anlayýþa ihtiyaç olduðu sonucuna ulaþtý. Bu önemli yol ayrýmý analizini henüz 30 yaþýndayken yazdýðý Rusya'da Devlet Kapitalizmi kitabýnda sundu. Daha sonraki yazýlarýnda bu analizini Doðu Avrupa, Çin ve kendisini sosyalist olarak adlandýran pek çok rejimi de içerecek þekilde geniþletti. Ancak Cliff bu rejimlerin sosyalist olmadýklarýný ifade etmekle kalmadý, ayný zamanda George Orwell'in 1984 adlý romanýnda tasvir edilen türden
Cliff'in ölümünü büyük bir kayýp olarak hisseden çeþitli ülkelerdeki bütün yoldaþlarýn, ailesinin ve ömür boyu yoldaþý olan eþi Chanie'nin duygularýný derinden paylaþýyoruz. Artýk telefonla ya da çat kapý evine giderek kafamýza takýlan sorularý tartýþacaðýmýz, onun harika konuþmalarýný dinleyebileceðimiz bir Cliff'imiz yok. Ama çok þey öðrenebileceðimiz kitaplarý, makaleleri, konuþmalarý var. Cliff bize gelecek için büyük bir iyimserlik ve umut býraktý. Türkiye'de devrimci bir parti inþasýnda bize çok yardým eden Cliff'in di-
toplumsal deðiþimin ve muhafeletin asla baþarýlý olamayacaðý çok baskýcý rejimler olduðu fikirleriyle de tartýþtý. Cliff, komünist diye adlandýrýlan bu ülkelerin devletin tek patron olduðu kapitalist bir biçim olduðunu gösterdi. Bu sistemler de, kapitalizmin diðer biçimlerinde olduðu gibi, toplumu kökten sarsacak potansiyele sahip çok daha büyük bir iþçi sýnýfýnýn ortaya çýkmasýna yol açýyorlardý. Bu analiz, 1956'da Macaristan'da, daha sonra Çekoslovakya'da, Polonya'da ve nihayet Rusya'da doðrulandý. "Ne Washington ne Moskova" sloganý sosyalistlerin soðuk savaþýn en zor yýllarýnda emperyalist rekabetin basýncýna karþý direnmesini saðladý. Sosyalistlerin, Berlin Duvarý yýkýldýðýnda ve Sovyetler Birliði çöktüðünde korkunç bir hayal kýrýklýðý yaþamalarýný engelledi. Cliff, devlet kapitalizmi analizinin yaný sýra batý kapitalizminin de önemli bir analizini yaptý. Sosyalistler, kapitalizm 1950 ve 60'larda ciddi bir kriz yaþamadýðý için þaþkýndýlar. Cliff sistemin geçici bir istikrara kavuþtuðunu gördü. Ancak bu kitlesel yýkým silahlarýnýn çýð gibi büyüdüðü sürekli silahlanma ekonomisi sayesinde gerçekleþmekteydi. Bu durum ekonomik krizlerin yarattýðý yýkýmýn nihai olarak geri dönmesine engel olamazdý ve haklý çýktý. Ekonomik krizler 74-76, 80-81 ve 90'larda geri döndü. 1950'lerde Rusya ve Batý kapitalizmine yönelik hayaller en yüksek noktasýndaydý. Cliff bu dönemde sadece bir kaç düzine üye ile sosyalist bir örgüt inþa etmek ve fikirlerini anlatabileceði çok küçük bir dinleyici grubuna ulaþmakla yetinmek zorunda kaldý. Tüm bunlara raðmen ülkenin bir köþesinden diðerine seyahat ederek toplantýlarda konuþtu. Onun bu özelliði hayatýnýn en son günlerine kadar devam etti. 1968 yýlý ABD'de öðren-
Ý þ çi D e m o k r a s i s i ’ n i n SW P’ y e g ö n d e rd i ð i mes a j siplini, düþüncelerindeki berraklýðý ve ne kadar acý olursa olsun gerçeklerle yüzyüze gelmekteki kararlýlýðý bizim için kalýcý bir örnek ve ilham kaynaðýdýr. Gazetemiz için her ay bir makale kaleme alan, istediðimiz yazýlarý her zaman vaktinde yollayan Cliff, yazýnýn elimize geçtiðinden emin olmak için her aradýðýnda "ben güvenilir bir yoldaþým" derdi. Þimdi Türkiye'de yeni bir kuþak genç devrimci onun hi-
Cliff, 1984-85 yýllarýndaki büyük madenci grevleri sýrasýnda Yorkshire’da bir grup madenci ve ailesinin katýldýðý bir toplantýda konuþuyor. ci hareketi ve savaþ karþýtý hareket, Fransa'daki genel grev ve Çekoslovakya'daki ayaklanmalarla bir dönüm noktasýydý. Binlerce insan sistemi sorgulamaya baþlarken Cliff de çok sayýda dinleyici bulmaya baþladý. Cliff'in örgütü, uluslararasý sosyalistler, öðrenciler arasýnda hýzla büyüdü. Daha sonra 1969'da Ýþçi Partisi hükümeti sendikalara karþý yasalar geçirmeye çalýþtý. Cliff sendika militanlarý için bu yasalara iliþkin bir broþür yazdý ve 20 bin kopya satýldý. Daha sonra üretkenlik anlaþmalarý üzerine bir kitap yazarak bir çok yeni sosyalist olmuþ öðrenciye sendika yasalarýna dönük sosyalist argümanlarý fabrikalara, madenlere, limanlara taþýmalarý için ilham verdi. Ayný zamanda siyah ve Asyalýlara karþý yükselen ýrkçý saldýrýlar karþýsýnda net bir sosyalist muhalefetin yaratýlmasýný garanti altýna aldý. Uluslararasý sosyalistler 1974'de Muhafazakar hükümetin devrilmesini saðlayan grev ve protestolarla dolu bu dönemde büyüdü. Cliff soyut fikirleri somut olarak ifade etmekteki büyük yeteneði, anlattýðý hikayeler, sahip olduðu espri repertuarý ve benzetmeleriyle binlerce aktivistin saygýsýný kazandý. Ancak 1974'ten sonra sendika liderleri iþyerlerindeki heyecana son vermek için yeni Ýþçi Partisi
kayelerini, benzetmelerini, esprilerini aktarmaktan büyük haz alýyor. Çoðu Cliff'le tanýþma ya da onu görme olanaðýna sahip olamayan Türkiye'deki yoldaþlar için o bir "arkadaþ"tý. Yazýlarýnda Türkiye'deki okurlarýn hem kalbine hem de beynine seslenen Cliff, bizlere mücadele etmemiz için gerekli güveni veriyordu. Devrimci bir parti inþasý için fýrsatlar gittikçe artýyor. Bizim görevimiz þimdi onun býraktýðý teorik mirasý ve yöntemleri kullanarak bu fýrsatlarýn deðerlendirilmesini saðlamaktýr. Ve bizler bunu yapmakta kararlýyýz.
Merhaba Yoldaþlar, Gönderdiðiniz gazeteleri ve Tony Cliff'in Lenin biyografisi 4. Cildini aldýðýmdan dolayý sevinçlerimi yazacaktým. Öðleye doðru biyografiyi bitirdim ki gazetelerden Cliff amcanýn ölüm haberini okudum. "Ýki bitiþ"in ezikliði altýndayým. Lenin yoldaþ ölürken gözleri açýk gidiyor - sanki. Biyografinin hazin sonu, bizzat Lenin'in kendisinin yarattýðý eserin, gözleri önünde uðradýðý deformasyondan kaynaklý. Lenin'in eserleri Lenin tarafýndan deðil -ama- savaþçýlarý tarafýndan tamamlanýyor. Ne yazýk ki bunlardan birisi, ayný zamanda bir öðretici olan Cliff'i kaybettik. Onun altýna imza attýðý yapýtlar bize kalan sevinçlerdir. Cliff'in yapýtlarý pek çok açýdan tartýþmaya deðer yapýtlardýr, ancak bir yan vardýr ki, o da eleþtirel duruþu ve tabu tanýmazlýðýdýr. Bu nedenle tüm marksistlerin ilhamý ve referansý olarak görülecektir. Bolþevizm geleneðinde özel bir topraða sahip 82'lik çýnarýmýz devrildi. Bütün yoldaþlarýn baþý sað olsun! Buradaki yoldaþlar selam ve taziyelerini gönderiyorlar. Ali Güle r (Ermenek Özel Tip Cezaevi)
hükümeti ve iþverenlerle iþbirliði yaptýlar. Ýþverenler, iþçi militanlarýndaki politik kafa karýþýklýðýndan yararlanarak iþçi örgütlenmelerine karþý saldýrý baþlattýlar. Cliff, bir kez daha gerçeklerle yüz yüze gelmekten kaçýnmamaktaki ýsrarýný gösterdi. Ýngiltere'de yükselen mücadele yýllarýnýn artýk bittiðini gören soldaki ilk insanlardan biri Cliff'ti ve sýnýf hareketinde yeni bir "geriye çekilme" döneminin baþladýðýný tartýþtý. Bu analiz Sosyalist Ýþçi Partisi'ni (uluslararasý sosyalistlerin yeni adý) 1980'lerin zor yýllarýna hazýrladý. Bu yýllar metal iþçilerinin, madencilerin ve matbaa iþçilerinin yenilgi yýllarýydý. Bu yýllarda Cliff faaliyetlerini kesinlikle gevþetmemesine raðmen Lenin ve Troçki biyografilerini tamamladý. Cliff 80'lerin baþýnda solda egemen olan Ýþçi Partisi'ne katýlmak ve solcularýn seçilmesini saðlamak gibi "kýsa yoldan zafer kazanmaya" dönük fikirleri reddetti. Mücadelenin tekrar yükselmesi gerektiðini söyledi. Hayatýnýn son on yýlýnda
sadece Ýngiltere'de deðil uluslararasý düzeyde, Ýtalya, Almanya ve hepsinden öte Fransa'da yeniden politik hoþnutsuzluðun büyümesiyle mücadelenin tekrar yükselmeye baþladýðýný gördü. Bir kez daha sosyalist fikirler için yeni dinleyiciler vardý ve bir kez daha Cliff onlara ulaþmak için büyük çaba sarf etti. Her konuþmasýnda, "eðer kitlesel devrimci örgütler inþa etmeyi baþaramazsak sistemin krizlerinin yarattýðý hoþnutsuzluðun 1930'lardaki gibi faþist güçlerin büyümesine yol açabileceði" konusu üzerinde durdu. Þimdi geliþmiþ kapitalist ülkelerin çoðunda ve Güney Kore, Zimbabwe, Türkiye ve Polonya'da Tony Cliff tarafýndan geliþtirilen fikirler üzerine yükselen örgütler var. Bütün bu ülkelerde insanlar Cliff'in ölüm haberiyle üzüldüler ve bütün bu ülkelerde onun beynini ve kararlýlýðýný özleyeceðiz. Ancak bütün bu ülkelerde onun 70 yýllýk mücadelesinden ilham alarak daha iyi bir dünya için kendi mücadelemizi bir kat daha artýracaðýz.
1 Mayýs 2000
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 7
Kapitalist ekonomi nasýl iþler?
S o n g ü l Öz d e m i r S e r t u ð Ç i çe k
Ýçinde yaþadýðýmýz sistem zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapýyor. Dünyadaki üretim kapasitesi ve zenginlik artmasýna raðmen sokaklarda yaþayan çocuklarýn, iþsizlerin, yoksullarýn sayýsý azalmýyor, aksine artýyor. Yani toplum olarak daha çok üretmemize karþýn daha çok yoksullaþýyoruz. Bugün dünyadaki toplam üretim 1960'lara göre 8 kat daha büyük. Ancak üretimdeki bu artýþ ne yazýk ki çok adaletsiz paylaþýlmakta. 1950'lerde dünya nüfusunun en zengin yüzde 20'lik kesimi toplam gelirin yüzde 30'unu alýrken bu gün bu kesimin payý yüzde 60'ý geçti. Küçük bir azýnlýk gittikçe zenginleþirken biz çalýþanlar daha fazla yoksulaþmakta, hayatlarýmýz bu adaletsizlik yüzünden daha da çekilmez hale gelmekte. Türkiye'de dört kiþilik bir aile için yoksulluk sýnýrý 425 milyon lirayý bulmasýna karþýn asgari ücret sadece 80 milyon lira. Türkiye'de en zengin yüzde 20'lik dilimin payý 1984'de yüzde 49'du. Bu oran 1994'e gelindiðinde yüzde 55'e yükseldi. Yoksullarýn durumu ise daha da kötüleþti. Türkiye'de nüfusun en yoksul yüzde 20'lik dilimi 1994'de toplam gelirin yüzde 5'inden bile azýna sahipti. Bu daðýlýmýn geçtiðimiz yýllarda daha da kötüleþtiði kuþku götürmez. Ýnsanlýk bu kadar yüksek bir teknolojiye ve zenginliðe sahipken hâlâ her yýl yaklaþýk 30 milyon kiþi açlýk nedeniyle ölüyor. Türkiye'de her 10 bin kiþiye 1 saðlýk ocaðý düþerken 2 tank düþüyor. Peki neden böylesi akýl dýþý bir durumla karþý karþýyayýz? Neden elimizdeki olanaklarý insan ihtiyaçlarý için kullanamýyoruz? Neden sahip olduðumuz yüksek teknolojiyi, birikimi, bilgiyi, malzemeyi toplumun yararýna deðerlendiremiyoruz?
Sistemin Dinamiði Bu akýl dýþý iþleyiþ kapitalizmin doðasýndan kaynaklanmaktadýr. Çünkü kapitalizmde öncelik insan deðil kârdýr. Hiçbir giriþimci þunlarý düþünerek fýrýn açmaz: "Elimde epeyce bir sermaye var. Bari ben bu sermayeyi bir fýrýn açmak için kullanayým. Böylece insanlar rahat rahat karnýný doyurur." Yatýrým yapacak bir giriþimcinin kafasýnda öncelikle Ç
IK
T
I
Bolþevikler ve Dünya Devrimi Tony Cliff
Lenin Cilt 4
kâr vardýr. Þöyle düþünür: "Elimdeki bu sermayeyi nasýl kullanýrsam kâr eder, daha fazla sermaye sahibi olurum?" Giriþimci, eðer ekmek üretmek kâr getirecekse fýrýn açar, aksi halde açmaz. Ekmeðe ihtiyaç olup olmamasý giriþimcinin yatýrým kararýnda belirleyici olamaz. Üretimde kâr olgusunun varlýðý kapitalist ekonominin týkanmasýna, sistemin insanlarýn ihtiyaçlarýna yanýt verememesine neden olur.
K ri z l e r Kapitalist ekonominin bir problemi de krizlerdir. Kapitalizmin krizleri de insanlýk tarihindeki hiçbir ekonomik sistemde görülmemiþ türden krizlerdir. Kapitalizm öncesinde de ekonomik krizler olurdu. Bunlarýn ortak yaný üretim yetersizliðiydi. Kuraklýk, sel vb. nedenlerle üretim ihtiyacýn altýnda gerçekleþir, bunun sonucunda da insanlar açlýk ve sefalete mahkum olurdu. Oysa kapitalizmin krizleri de olaðanüstü akýldýþý. Kapitalizmde üretim yetersizliði deðil, tam tersine aþýrý üretim krizleri olmaktadýr. Bu durumu çok iyi anlatan bir öyküyü aynen aktaralým. Kýþ ortasýdýr. Ev soðuk. Küçük kýz annesine "neden sobayý yakmýyoruz" diye sorar. Anne, "kömürümüz yok" der. Küçük kýz sormaya devam eder, "neden kömür almýyoruz?" Annesi paralarý olmadýðýný çünkü babasýnýn iþten atýldýðýný anlatýr. Küçük kýz babasýnýn neden iþten atýldýðýný da merak eder. Anne yanýtlar: "Kýzým baban bir madenci ve stoklarda çok kömür olduðu için artýk babana ihtiyaçlarý kalmamýþ"
Piy asanýn belirsiz liði Öyküde anlatýlanlar kapitalizmin krizlerine ayna tutuyor. Her giriþimci kâr elde etmek için yatýrým yapar. Kâr ise ancak üretilen þeyin satýlmasýyla elde edilir. Oysa piyasada ayný tür mal ya da hizmet üreten birden çok giriþimci vardýr. Toplumun o mal ya da hizmetten ne kadar ihtiyacý olduðu bilinse de bilinmeyen bir þey vardýr. Ýnsanlarýn bu ihtiyaçlarýný hangi firma ya da firmalardan karþýlayacaklarý. Her firma ileriye dönük bir tahmin yaparak üretim planý yapar. Buna göre bina tutar, makine ve hammadde alýr, iþçi kiralar vb. Üretimi gerçekleþtirdikten sonra da satýþa baþlar. Ancak üretim planýný yaptýðý anla malý üretime soktuðu an arasýnda geçen zamanda bir çok þey deðiþmiþ olabilir. Ve tahmin ettiði satýþý yapamaz hale gelebilir. Ýþte bu nokta krizin baþlangýcýdýr. Bir sektörün bir firmasýnda baþlayan bu geliþme çýð gibi büyüyerek önce o sektörü ardýndan diðer sektörleri ve sonunda bütün ekonomiyi sarabilir. Hammadde alýmýný durduran, iþçilerini iþten çýkartan firma batarken baþkalarýný da batýrýr. Sektörün önemi, batan firmanýn piyasadaki payý
Tek bir firma açýsýndan bakýlgibi faktörler krizin derinliðini, geniþliðini ve uzunluðunu belir- dýðýnda kârlý ve kaçýnýlmaz olan ler. bu durum ekonominin genelindeki kârlýlýðý düþürür. Her firma Ýstikrar dedikleri eskiye göre daha fazla sermaye Ürettiklerinin elinde kalacaðý kullanmasýna karþýn ancak eskisi ve iflas edecekleri kabusu her kadar kâr elde edebilecektir. Yakapitalistin uykusunu kaçýrýr. ni daha çok para yatýrýlmasýna Kapitalistler bu nedenle "istik- karþýn ayný miktarda kâr saðlanarar" için çýrpýnýp dururlar. Onlar bilecektir. için istikrar demek her þeyin ayK endiliðinden çö ker mi? nen planladýklarý gibi olmasý, böylece ürettiklerinin kârlý biYukarýda anlatýlanlardan "kaçimde satýlabilmeleri, birbirini pitalizmin kendi kendini yýkacaizleyen iflaslar yaþanmamasý de- ðý" ya da "kapitalizmin çöküþümektir. nün kaçýnýlmaz olduðu" sonuçlaOysa piyasa ekonomisinde is- rýný çýkarmak yanlýþtýr. Ýþçi sýnýfý tikrar istisnai bir durumdur. bedelini ödediði sürece kapitaMarks, kapitalist sistemde denge list ekonominin aþamayacaðý halinin mucizevi bir durum ol- kriz yoktur. duðunu söyler. Birbirinden baDünyanýn her tarafýndaki yöðýmsýz karar veren ve birbiriyle neticilerin sürekli bizlerden ferekabet halindeki yüzbinlerce gi- dakarlýk istemelerinin nedeni riþimcinin hepsinin planlarýnýn budur. Türkiye'de de "istikrar tutmasý neredeyse imkansýzdýr. için" biraz daha diþimizi sýkmaBu nedenle kapitalist sistem mýzý istemeleri, daha fazla kemer düzenli olarak kriz üretmekte- sýkma talebiyle karþýmýza dikildir. Kapitalist ekonomi kurallarý- meleri bu yüzdendir. Ýstikrar diný kabul ederek bu krizlerden ye tutturduklarý bildik þarkýnýn kaçmak bugüne deðin mümkün nakaratý hep ayný: Ücretlerin düolmamýþtýr. þürülmesi, iþten çýkarmalar, teHer kriz iflas eden firmalar, mel tüketim maddelerine zambatan bankalar, hurdaya dönü- lar, sosyal haklarda kýsýtlamalar, þen fabrikalar, depolarda çürü- özelleþtirmeler, IMF reçeteleri, yen mallar olarak insanlýk için tarýmsal desteklerin kalkmasý vs. büyük bir kayýp yaratýr. Sadece Kapitalist sistemin doðasýnbununla da kalmaz. Ýflaslar iþsiz- dan kaynaklanan krizlerin bedelliði, iþsizlik de yoksulluðu körük- lerini bizleri daha kötü yaþama ler. Sermaye ve zenginlik daha koþularýna iterek çözmeye çalýþýaz sayýda kiþinin elinde toplanýr- yorlar. Kapitalizmin 1900'lerin ken yoksulluk içinde yaþayanla- baþýndaki sözcüleri yeni yüzyýlýn rýn sayýsý artar. refah yüzyýlý olacaðýný söylüyorlardý. Fakat 20. Yüzyýl adaletsizliRekabet v e kâr oraný ðin daha da arttýðý, milyonlarca Kapitalist sistemin düzenli insanýn açlýktan, savaþlardan ve olarak krizlere girmesinin arka- kötü yaþam koþullarýndan öldüsýnda kâr oranlarýndaki düþme ðü, doðal dengenin bozulduðu eðilimi vardýr. Her giriþimci di- bir yüzyýl oldu. ðer giriþimcilerle rekabet halinSorun nerede? dedir. Kâr elde etmeyi sürdürmek isteyen, iflas etmek istemeÜretim yapmaktaki tek amaçyen her giriþimci rakipleriyle re- larý kâr olan bu kan emiciler siskabet etmek zorundadýr. Reka- temi binlerce belirsizliði, karmabet edemeyen zaman içinde iflas þayý, anarþiyi içinde taþýyor. Bu ederek piyasadan silinir. akýl dýþý sistemle yaþamak zorunAyný malý daha ucuza üreten da mýyýz? Örneðin buzdolabý. firma zaman içinde diðer firma- Türkiye'de kaç aile yaþadýðý ve larý yutar. Diðerleri de daha ucu- her ailenin ne tür buzdolabý terza üreten firmayý taklit etmeye cih ettiðini belirlemek oldukça zorlanýr. Bu nedenle firmalar da- kolay. Buna göre istenen çeþit ve ha çok makine ve daha yüksek miktardaki buzdolabý üretmek teknoloji kullanmaya zorlanýrlar. de mümkün. Öyleyse neden piYani bir iþçi baþýna düþen serma- yasanýn, kâr ve fiyat mekanizmaye miktarý hýzla artar. sýnýn tutsaðý oluyoruz? Neden ih-
tiyaçlarýmýzý, tercihlerimizi belirleyip sahip olduðumuz zenginliði bu doðrultuda kullanmak için planlama yapamýyoruz? Ne yazýk ki insanlýðýn sahip olduðu olaðanüstü büyük üretim kapasitesini bizler kontrol etmiyoruz. Üretim yapmak için kullanmak zorunda olduðumuz bütün araç-gereçler, makineler, hammaddeler, teknoloji, sermaye çok küçük bir azýnlýðýn elinde toplanmýþ durumda. Kararlarý, üretimi yapan çoðunluk deðil, üretim araçlarýný kontrol eden azýnlýk alýyor. Bu azýnlýðýn üretim araçlarý üzerindeki kontrolüne son verip çoðunluðun iktidarýný saðlamadýkça bu akýldýþý sistemin yarattýðý pislikle yaþamak zorundayýz. Azýnlýðýn ihtiyaçlarýna uygun olarak örgütlenmiþ olan bu sistem yukarýdan aþaðýya doðru bürokratik bir þekilde yönetiliyor. Neden çoðunluðun ihtiyaçlarý için örgütlenmiþ, aþaðýdan yukarýya doðru demokratik þekilde yönetilen bir sisteme sahip olmayalým?
Alternatifi V ar mý? Dünya Ticaret Örgütü'nün Seattle'daki toplantýsýný protesto eden onbinler "kapitalizm öldürür" diye haykýrýyordu. Kapitalizmin iðrenç yüzüyle her an karþý karþýya kalan milyarlarca insan için bu sistem her geçen gün biraz daha çekilmez oluyor. Açlýðýn, savaþlarýn, sömürünün ve ezilmenin olmadýðý bir dünya yaratmanýn yolu, azýnlýðýn iktidarý olan kapitalizmi yýkmakla mümkündür. Kapitalist sisteminin alternatifi, önceliði kâr deðil insan ihtiyaçlarýný karþýlamak olan sosyalizmdir. Sosyalizmde üretim araçlarý azýnlýðýn deðil, üretimi yapan iþçilerin kontrolündedir. Neyin üretileceði, ne kadar üretileceði çoðunluk tarafýndan ve dolayýsýyla toplumun genelinin çýkarlarý doðrultusunda belirlenir. Ýnsan ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý piyasa anarþisinin tesadüflerine býrakýlmaz, her alanda insan ihtiyaçlarýný öne çýkaran merkezi ve demokratik bir planlama ile düzenlenir. Amaç kâr olmadýðý için bu toplumda yaratýlan zenginlik, insanlýðýn daha iyi koþullarda yaþamasý ve geliþimi için kullanýlýr. Geçen ay ABD ve dünyanýn bir çok yerinde kapitalizm karþýtlarý IMF'yi ve kapitalizmi protesto gösterileri düzenledi. Bugün Türk yönetici sýnýfý istikrar paketi adýyla daha fazla yoksullaþma demek olan özeleþtirmeleri ve düþük ücretleri bize dayatýyor, sosyal haklarýmýzý budamaya çalýþýyor. Patronlar, dünyanýn her tarafýnda iþçi ve yoksullara ayný yalanlarla saldýrýyorlar. Bu saldýrýlara karþý dünyanýn dört bir yanýndaki sýnýf kardeþlerimizle birlikte dur demeliyiz. Biz iþçilerin, yoksullarýn, ezilenlerin birleþtirmekten ve "kapitalizme hayýr" demekten baþka kurtuluþu yok
Spor ve Milliyetçilik
Ezilenlerin kurtuluþu için
ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ
YIL: 2
SAYI: 16
1 MAYIS 2000
200.000 TL
Milyonlarca insan, boþ zamanlarýnýn önemli bir kýsmýný spor karþýlaþmalarý izleyerek, sporcular hakkýnda magazin haberleri okuyup, takýmlarýnýn baþarý ve baþarýsýzlýklarýyla ilgili tartýþmalar yaparak geçiriyor. Yoksulluk, iþsizlik, adaletsizlikten kývranan milyonlarýn öfkesi, polis ve asker denetiminde, rakip takým oyuncu ve taraftarlarý ile hakemlere yönleniyor. Herkesin kendisini bir takýmla, baþarýlý bir sporcuyla özdeþleþtirmesi özendirilirken, sistemin acýmasýz çarklarý arasýnda sýkýþan milyonlar, medya aracýlýðýyla takýmlarýnýn ve sporcularýn baþarýlarýyla avunmaya çalýþýyor. Uluslararasý maçlar sýrasýnda "Türk'ün Türk'ten baþka dostu yoktur", "Türk, öðün, çalýþ, güven" gibi saçma fikirler alabildiðine pompalanýyor. Futbol maçlarý faþistlerin açýkça gövde gösterisi yaptýðý, "iþte Türkün zaferi" diye naralar attýðý, ýrkçý þiddetin meþrulaþtýrýldýðý alanlar haline geliyor. Kesin rakamlarý bilmemize raðmen her büyük maç en az birkaç kiþinin yaralanmasý ve öldürülmesine neden oluyor. Geçim derdini, hayat pahalýlýðýný, iþsizlik korkusunu, adaletsizlikleri, özelleþtirmeleri, silahlanma yarýþýný, kýsaca kapitalizmin ürünü olan bütün pislikleri gözlerden uzak tutmak için her yöntemi kullanan egemen sýnýf, sporu da bu amaçla kullanýyor. kitleselleþmesini teþvik ediyor. Saðlýk ve zevk için yapýlan amatör sporlarý yaygýnlaþtýracak tesisler kurmak yerine kitleleri sadece "pasif izleyici-taraftar" olarak tutan yöntemleri özendiriyor. Böylece toplumun geneli için para harcamak yerine Cine-5, Teleon, Spor-toto, loto ganyan gibi araçlarla spora olan ihtiyacýmýzý da kâr edebileceði bir piyasaya dönüþtürüyor.
Hangi takýmý tutuyoruz? Galatasaray-Leeds maçý öncesinde ve sonrasýnda tüm medya, siyasetçiler, patronlar bizleri Ýngilizlere karþý Galatasaray'ýn arkasýnda birleþmeye çaðýrdý. Ýki Ýngilizin planlý bir þekilde 17 kez býçaklanarak öldürülmesi sporun ve þiddetin doðal sonucu olarak gösterildi. Ülkücü faþistlerin maçlar sýrasýnda çevrede nasýl þiddet uyguladýðýný biliyoruz. Taksim'in göbeðinde faþistlerin saldýrýsýna izin veren polis, ýrkçýlarý korumak için elinden geleni yaptý. "Türk'ün Türk'ten baþka dostu yoktur" propagandasý bizi patronlar, siyasiler, bürokratlar, polisler, generaller ve faþistlerle ayný takýmdaymýþýz gibi göstermeye çalýþýyorlar. Bütün ayrýlýklarýmýzý unutup yöneticilerin arkasýna takýlmamýz isteniyor.
Bizleri 17 Mayýs'taki Galatasaray-Arsenal maçýyla "Avrupa'yý fethetmeye" çaðýran Sabancý gibi patronlar, AB patronlarýyla birlikte emekçilere sürekli gol atma çabasýnda atak yapýyorlar: IMF ile stand-by anlaþmasý, mezarda emeklilik, tahkim, düþük ücretler, özelleþtirmeler, sahte sendika yasasý, taþeronlaþtýrma ataklarýna karþý savunmayý güçlendirmemiz gerekiyor. Son dönemdeki özelleþtirme politikalarý sonucu 15 bin kiþi iþinden atýlmýþ durumda. TÜRPRAÞ, POAÞ özelleþtirmesi ve GSM ihaleleri gerçekleþtiriliyor, kamu çalýþanlarý için sahte sendika yasasý tekrar gündeme getiriliyor, silahlanma harcamalarý tüm hýzýyla sürüyor, depremzedeler sýðýndýklarý dinlenme tesislerinden polis gücüyle atýlýyorlar.
Ayný hükümet 17 Aðustos depremi sonrasýnda da, herkes depremin yaralarýný sarmaya koþarken, tahkim ve mezarda emeklilik yasalarýný meclisten geçirmiþti. Ýstikrar programý bizim için iþsizlik, yoksulluk, örgütsüzlük anlamýna geliyor. Ama bu programý kabul etmek, bu golleri yemek zorunda deðiliz. Bizlerin takým arkadaþlarý IMF, Dünya Bankasý ve Dünya Ticaret Örgütü ile el ele vermiþ patronlar ve siyasetçiler deðildir. Bizim takým arkadaþlarýmýz Seattle'da, Washington'da IMF'ye karþý polisle çatýþan göstericiler; Ýngiltere'de iþten atýlmalara karþý mücadele eden iþçiler; Yunanistan'da silaha deðil eðitime bütçe isteyen, kesintilere karþý boykot yapan öðrencilerdir.
Medya ýrkçýlýðý körüklüyor Galatasaray maçýndan bir gün sonra Cem Uzan'ýn sahibi olduðu STAR gazetesinin manþeti þöyleydi: "Holiganlarýn sokakta da sahada da aðýzlarýný burunlarýný kýrdýk, biz Türkler ra kip le ri mi zi al kýþ lar la uðurlarýz ama sizi suratýnýza tükürerek yolluyoruz." Bu yazýnýn hemen altýnda bir Ýn gi liz ta raf ta rý nýn yere yatýrýlarak dövüldüðünü gösteren bir resim var ve resmin yanýnda þöyle bir yazý; Ýngilizlere Taksim'de kafalarýna vura vura vatan topraðýný öptür dü ler. Say fa nýn en altýndaki resimde ise sahada yere çökmüþ bir Ýngiliz fut bol cu fo toð rafý var. Fotoðrafýn yanýnda, "sahada cenaze namazý kýl-
dýrdýk hem de two rekat" yazýyor. Gazeteler bu canice saldýrýyý kýnamasý gerekirken yapýlanlarý destekliyor ve cinayeti gerçekleþtirenleri kahraman gibi gösteriyor. Milyonlarca insanýn çalýþmak dýþýndaki en önemli eðlenme ve dinlenme aracý olan sporda ve spor alanlarýnda ýrkçýlýða geçit vermeyelim. Her ülkede faþist çetelerin baþýný çektiði holiganlarýn spor sahalarýný cehen ne me çe vir me si ne izin vermeyelim. Sporseverlerin ezici çoðunluðu, faþist çeteleri ve onlarýn yönlendirdiði holiganlarý sahalarda görmek istemiyor. Irkçýða karþý dayanýþmayý güçlendirmek, ýrkçýlarý ve faþistleri futbol sahalarýndan atmak için mücadele etmeliyiz.
B a h a t t i n Ö ze r e n g i n
Kar, þike doping elele Para ve milliyetçiliðin en temel öðeler olduðu, sporcularýn alýnýp-satýlan, piyasa fiyatý olan metalara dönüþtüðü spor sektöründe, hayatýn her noktasýna yerleþen kapitalist kâr ve rekabet iliþkileri, spor alanýnda da kendini göstermekte. Büyük patronlardan oluþan kulüp yönetimleri, dünya çapýndaki sporcu ve antrenör avý, küçük kulüplerin bu arsýz rekabet içerisinde yok oluþlarý, her düzeyde ve açýkça yapýlan þikeler, baþarýlý sporcularýn istenilen performansý göstermediklerinde kulüp yönetimleri, medya ve spor yazarlarý tarafýndan yerle bir edilip çöpe atýlýþlarý bu görüntülerden bazýlarý. Büyük maçlarda karaborsa biletler sayesinde 10 milyar para birilerinin cebine giriyor. Klüpler aracýlýðýyla büyük miktarlarda kara para aklanýyor. Büyük þirketler sporu ve sporcularý reklam malzemesi olarak kullanýyor. Devlet eliyle oynatýlan bahisler yoksulluk içinde yaþayan insanlarý "her an daha iyi bir yaþama ulaþma" hayaliyle Spor-Toto, Spor-Loto ve Ganyan oynamaya teþvik ediyor. Hayal tacirliði yapýlarak elde edilen bu devasa kaynak büyük ölçüde silahlanmaya aktarýlýyor.
Spor ve siyaset Genel söylemin aksine spor politikadan baðýmsýz ve sýnýflar üstü deðil. Kapitalizmin geliþimiyle merkezileþip, devlet politikalarý ile yaygýnlaþtýrýldý ve devlet mekanizmasýnýn bir parçasý oldu. 19'uncu yüzyýlda, iþçi sýnýfý çalýþma saatlerinin sýnýrlandýrýlmasý için verdiði mücadelede baþarýya ulaþýp "boþ zaman" hakký kazandý. Ancak kapitalizm bu "boþ zaman"da kendi ideolojisini yeniden üretmek için elinden geleni yaptý. 20'inci yüzyýlda kitleselleþmesi için zorunlu eðitim sisteminin bir parçasý haline getirilen spor aracýlýðýyla "yenmek-yenilmek" ve "rekabet" gibi insanýn sosyal varoluþuna aykýrý deðerler kitlelere empoze edilmeye çalýþýldý. "Vatanseverlik", "milliyetçilik", "ýrkçýlýk", "çok çalýþan kazanýr" gibi kapitalist deðerlerin yaygýnlaþmasý saðlandý. Türkiye'de de sporun devlet eliyle organize edilmesi Cumhuriyetle birlikte baþladý. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüðü'nün kurulmasý, zorunlu beden eðitimi derslerinin eðitim sisteminin bir parçasý haline getirilmesi, 19 Mayýs'ýn Gençlik ve Spor Bayramý olarak kutlanmasýyla amaçlanan, sporu kitleselleþtirmek, tek merkezden yönlendirmek ve denetlemekti. 12 Eylül rejimi sýrasýnda "saðlam kafa saðlam vücutta olur" diyerek zorunlu beden eðitimi derslerini üniversitelere kadar taþýyan yönetici sýnýfýn "saðlam kafa"dan ne anladýðý ortada: Askeri disipline uygun, soru sormayan, toplumsal sorunlarla ilgilenmeyen, örgütlenmekten çekinen kafalar... Milliyetçilik deðil enternasyonalizm Milliyetçilik ve rekabet patronlar için çok önemli. Bu fikirler sayesinde patronlarýn uluslararasý düzeydeki ekonomik ve hatta silahlý rekabetlerini (yani savaþlarý) desteklememizi saðlýyorlar. Normal koþullarda milliyetçiliðe karþý olan insanlar bile uluslararasý maçlarda kendi ülkesinin takýmýný desteklemenin normal olduðunu düþünüyor. Yöneticiler spor da dahil olmak üzere insanlarýn zevk için yapmak istediði her þeyi kendi çýkarlarýna alet etmek için çarpýtýyor, pisletiyorlar. Egemen sýnýfýn bu çabalarýný boþa çýkarmak için rekabete karþý dayanýþmayý, milliyetçiliðe karþý iþçilerin uluslararasý birliðini savunmalýyýz.
Ç i ð de m Ö z b a þ