Ezilenlerin kurtuluþu için
ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ
YIL: 2 SAYI: 19
1 AÐUSTOS 2000
ÝÇÝNDEKÝLER: K a p it a li z m ö ld ü r ü y o r
G A P - I l ýs u p r o j e s i Sa y f a 4 - 5
Hücre tipi iþkencedir Till Meyer’le röportaj S a y fa 1 1- 1 2
Seattle... Washington... Prag...
KÜRESEL ADALET ÝÇÝN BÝRLEÞ S a y f a 6 -7
KIBRIS’TA ÝSYAN Ýþgalin faturasý
Sa y f a 1 0
M ar k s m ü c a d e le n in m e rk e zi nd e
Kü r es e ll e þ m e ç ý l gý n lý ð ý Susan George
S ay f a 3
Sayfa 9
200.000 TL
“HALKÇI” DEÐÝL “KAPÝTALÝST” ECEVÝT “Dürüst politikacý Ecevit” Susurlukçularý, çeteleri, yolsuzluk yapanlarý aklýyor. “Solcu Ecevit” faþistleri hükümete soktu, kamu kurumlarýnda kadrolaþmalarýna yardýmcý oluyor. “Toplumcu Ecevit” kamu iþletletmelerini yerel ve uluslararasý sermayeye yok pahasýna satýyor. “Yoksullarýn dostu Ecevit” bize mezarda emeklilik getirdi, enflasyon artarken iþçi ücretlerini düþürüyor. “Ýþçi dostu Ecevit” sendikalara baraj uygulamasýný devam ettiriyor ve yüzbinlerce iþçinin toplusözleþme hakkýný elinden alýyor. “Barýþ yanlýsý Ecevit” HADEP için "etnik temelli partiler tehlikelidir" diyor ama “Türk’ün Türk’ten baþka dostu yoktur” diyen faþistlerle koalisyon kuruyor. “Anti-emperyalist Ecevit” IMF'nin istediklerini harfiyen yerine getiriyor. “Ýnsan haklarýna saygýlý Ecevit” hücre tipi cezaevleri yaparak tutsaklarý diri diri gömmek istiyor.
SERMAYE DOSTU ÝÞÇÝ DÜÞMANI
Kapitalizme karþý mücadeleye
Ýþçi Demokrasisi
1 Aðustos 2000
TEMEL ÝLKELERÝMÝZ YA BAR BAR LIK YA SOSYALÝZ M Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir. Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk ve savaþlarýn nedeni küçük bir azýnlýðýn kâr hýrsýdýr. Kapitalizmde bütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kollektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. Ý Þ Ç Ý S I N I F I N I N K U R T U L UÞ U K EN D Ý E SE R Ý O LA C A K T I R Sosyalizm ancak iþçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir. Ýþçiler bunu ancak iþçi konseyleri aracýlýðýyla, aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr. R E FO R M D EÐ Ý L D EV R ÝM Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý patronlarý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez. Bu sistem ancak iþçilerin kitle eylemleriyle deðiþtirilebilir. Bir iþçi devrimi zorunludur. E N T ER N A S Y O N A LÝ Z M Kapitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir. Ýþçilerin vataný yoktur. Bütün dünya iþçileri kardeþtir. Ýki farklý ülkenin iþçilerini karþý karþýya getirecek her þeye karþý çýkýlmalý, diðer ülkelerdeki iþçilerin mücadeleleri desteklenmelidir. T E K Ü LK E D E SO S Y A LÝ Z M MÜ M K Ü N D E Ð ÝL D Ý R Rusya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa yaþayamaz. Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya’da devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928-29’da-ki karþý devrime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr. U LU S A L S O R UN Sosyalistler halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurlar. Ezenlerin milliyetçiliðine karþý mücadele edip, ezilenlerin kurtuluþ mücadelesini desteklerler. AZ I N LI K L A R Sosyalistler ezilen her türlü etnik, cinsel, dinsel azýnlýðýn mücadelesini destekler, onlarýn örgütlenme haklarýný savunurlar. C Ý N SÝ Y E T Ç ÝL Ý K Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir. Sosyalistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederler. D EV R ÝM C Ý P A RT Ý Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur. Bu parti, iþçilerin her mücadelesini destekleyip genelleþtirmeye, tek tek mücadeleleri birleþtirmeye çalýþýr. Sosyalistler iþçi sýnýfýnýn günlük mücadelesi içinde yer alýp en militan iþçileri sosyalizm ve partinin gerekliliði fikrine ikna ederek devrimci bir parti inþa edebilirler. P A RT Ý Ý Ç Ý D E M O K RA S Ý Sosyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur. Tartýþmanýn amacý dünyayý deðiþtirmektir. Bu da parti üyelerinin birlikte hareket etmesiyle gerçekleþebilir. Demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. D EV R ÝM C Ý G Ö R E V Bu fikirlere katýlan, böylesi bir partinin gerekliliðine inanan herkesi, Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi’ne katýlmaya çaðýrýyoruz.
17 Aðustos’u unutmadýk! Silaha, hücreye deðil
DEPREMZEDEYE PARA
17 Aðustos Depremi'nin üzerinden bir yýl geçti. Acýlar yaþanmaya devam ediyor. Kýþýn soðuktan kýrýlan depremzedeler þimdi de sýcaktan kavruluyorlar. Çünkü devlet verdiði sözleri tutmadý. Bizlerden deprem vergisi adýyla trilyonlarca lira toplandý. Ama bu para ne yazýk ki depremzedelere gitmedi. Hükümetin gerekçesi hep ayný: Para yok! Ama cezaevlerinde devlet terörünü artýrmak için onlarca yeni cezaevi yapmaya para buluyorlar. Para yok diyenler milyarlarca dolarlýk helikopter ve tank alýmlarý için hiç para sýkýntýsý çekmiyorlar. Vergi gelirlerinin neredeyse tamamýna yakýnýný faiz adý altýnda birkaç yüz sermayedara aktarýrken para sýkýntýsý çekmeyenler iþ depremzedeye, emekçiye, hastaneye, okula, emekliye gelince hep bir aðýzdan yakýnýyorlar para yok diye. Para çok ama bu parayý kontrol edenlerde insanlýk yok. Onlar çoðunluðun ihtiyaçlarýný deðil bir avuç patronu ve kendilerini düþü-
Nazým Hikmet Çadýrkent'inden bir depremzede ve çadýrken baþkaný Kemal Çokþen ile yaptýðýmýz söyleþi: ÝD: Merhaba, bize son durumdan biraz söz eder misiniz? Depremzede: Devlet yardým edecek dediler, yardýmlar kesilmiþ durumda. Yardýma gelenlere destek olacaklarýna köstek oluyorlar. Bergama köylüleri ekmekleri, zeytinleri ve zeytin yaðlarýyla geldiler. Polis üstlerine saldýrdý ama onlar polisi aþýp slogan atarak geldiler. Yardýmlar ve insanlarýn kucaklaþmasý medyada yer almadý. Onsekiz bin insan öldü dediler. Rakamlarýn hepsi yalan. Mahallemizin muhtarý sadece mahallemizde dört bin ölü bildirdi ama bu kayýtlara dörtyüz olarak geçti. Afet bölgesi ilan etmemek için yalan rakamlar açýklandý. Tüpraþ yangýný baþladýðýnda biz kurtarma çalýþmalarýndaydýk. Ýnsanlar yangýn yüzünden daðlara kaçtý. Söndürme iþlemleri bittiðinde geri döndük ama
nüyorlar. Ýþte sorun burada. 17 Aðustos gecesi bütün Türkiye ýþýklarýný yakacak, deprem bölgesinde insan zinciri oluþturulacak. Bizler de bu zincirin bir parçasý olmalý, yaþanan acýlarý, devletin suçunu unutmamalý, unutturmamalýyýz.
kurtarabileceðimiz birçok insan ölmüþtü. Bu olay medyada yer almadý. ÝD: Depremzedelerin sorunlarý neler? KÇ: Barýnma birinci sorun. Depremden hemen sonra alt yapýsýz, farklý farklý yerlerde çadýrkentler kuruldu. Toplukonutlarýn çalýþmalarý hemen baþlasaydý þimdi birçok insan evlerinde yaþayabilirdi. Ama bazýlarý çýkar saðlayacak diye depremzedeler toplukonut yerine prefabriklere geçirildi. Devlet, toplukonutlarýn bir bölümünü Kasým ayýnda teslim edeceðini söylüyordu ama daha arsa araþtýrmasýna bile yeni baþlandý. Depremzedeler bu kýþý prefabriklerde geçirecek. Prefabriklerin içi çok sýcak. Dýþarýda sýcaklýk 37 dereceyken prefabriklerde 55-60 dereceye çýkýyor. Depremzedeler prefabrikleri sadece gece yatmak için kullanýyorlar. Dayanýksýz malzemeden yapýldýklarý için kýþýn prefabriklerin çürümesiyle karþýlaþacaðýz. Bir baþka sorun da iþsizlik. Depremden sonra birçok kiþi iþsiz kaldý. Çalýþanlar ise çok düþük ücretlerle çalýþýyorlar.
ÝD: Devlet depremzede için ne yapýyor? KÇ: Devlet yardýmlarý kesildi. Artýk ne erzak ne de ekmek yardýmý yapýlýyor. ÝD: Depremzedeler için toplanan yardýmlar size ulaþtý mý? KÇ: Toplanan paranýn miktarý medyada belirtildiði kadar az deðil. Yetkililerin yaptýðý araþtýrmaya göre depremzede baþýna düþen para 4,5 milyar. Bu paralar depremzedelere ulaþmadý. Devletin maaþ ve borç ödemelerine harcandýðý söyleniyor. ÝD: Depremzedelerin ileriye dönük nelere ihtiyacý var? KÇ: Aðustosun ilk haftasý bütün çadýrlar kaldýrýlýyor. Ýnsanlar prefabriklere yerleþtirilecek. En önemli ihtiyaç barýnma ihtiyacý. Geçen kýþ çadýrlarda zatüre, bronþit gibi hastalýklardan insanlar telef olmuþtu. Bu kýþ prefabriklerde geçirilirse ayný þeylerle karþýlaþacaðýz. Prefabriklerde devletin çadýr yardýmý kesiliyor. Ýnsanlar tüm ihtiyaçlarýný kendileri karþýlýyor. Ýþsizlik çok olduðu için para yardýmýna ihtiyaç var. B u rc u A l t u n e l / B e n g i Y ý l d ý r ý m
Dalaman'daki SEKA iþçileri fabrikalarýnýn özelleþtirilmesi kararýna karþý militanca direndiler. Ne yazýk ki Türk-Ýþ bu direniþi diðer fabrikalara ve iþkollarýna taþýmadý ve Dalaman iþçilerini yalnýz býraktý. Fabrikayý iþgal eden Dalaman iþçilerinin en önemli ilham kaynaðý 1998 yýlý Ekim-Kasým aylarýnda kapatma kararýna 36 gün fabrikayý iþgal ederek karþýlýk veren ve sonunda kazanan Kocaeli SEKA iþçileriydi. SEKA iþçilerinin örgütlü olduðu Selüloz-Ýþ Sendikasý avukatý Murat Özveri ile Ýzmit'te yaptýðýmýz söyleþiyi yayýmlýyoruz: þuluyla satýldý. Kurulan koopera- ni ve fabrikanýn durumunu MÖ: Dalaman direniþi planlantif arsanýn yarýsýný EBK'ya kirala- anlatabilir misiniz? mýþ veya örgütlenmiþ bir direniþ dý hem de aldýðý fiyatýn üç misli- MÖ: Ýhaleye iki firma girdi. Fir- deðil. Ýþçiler ihaleyi MOPAK'ýn ne. Özelleþtirilen yerler arsa malardan biri iki ay önce Kasta- aldýðýný öðrenince tepki olarak rantlarý için kullanýlýyor. monu'da bir ihaleye katýlmýþ eylem yaptýlar. Gece saat ikiye ÝD: Özelleþtirmeye karþý ne teknik yetersizliði olduðu gerek- kadar havaalaný yolunu kesiyor yapýyorsunuz? çesiyle ihaleden çýkarýlmýþtýr. ve sendika yöneticilerini bekliMÖ: 1993 yýlýndan bu yana ka- Dalaman fabrikasý 40 milyar do- yorlar. Sendika yönetimi geldikmuoyu yaratmak üzere özelleþ- lara satýldý. Ýlk taksit 10 milyar ten sonra uzun tartýþmalar yapýp tirme ile ilgili paneller, sempoz- dolar ama iþletmenin hammad- üretime devam ederek direnme yumlar yapýldý. Ýþçiler özelleþtir- de ve arsa deðeri 48 milyar do- kararý aldýlar. Fabrikayý aileleriymenin gerçek boyutuyla SE- lar. Dalaman fabrikasý iddia edil- le birlikte iþgal ettikleri sýrada KA'nýn kapatýlmasý sýrasýnda kar- diði gibi zarar ediyordu ve son 3 polis saldýrýsýna uðradýlar. Biri þý karþýya geldiler. Kocaeli SEKA aydýr kâr ediyor. Ama bu iddia- aðýr olmak üzere 800 kiþi yaraiþçileri 35 gün fabrikayý iþgal larda eksik olan þeyler var. Dala- landý. Hâlâ çocuklarý ve eþleri ile edip üretime devam ederek di- man iþletmesi 1. sýnýf hamur ka- birlikte fabrika içinde oturuyorrendiler. SEKA direniþinden son- ðýt üretiyor ve piyasa fiyatýnýn lar. Tüm SEKA'larda Dalaman iþra Türk-Ýþ "ulus devlete sahip" yarýsýna satmak zorunda kalýyor. letmesini destek adýna 2 gün iþçýk baþlýðýyla bir miting düzenle- Yýllardýr bu iþletmeye yatýrým ya- gal oldu. di. Miting sonrasý Ankara'ya yü- pýlmýyor. SEKA'nýn yaptýrdýðý ÝD: Ýleriye dönük eylem plaründü. O sýrada cumhurbaþkan- araþtýrmaya göre, Dalaman'a nýnýz var mý? lýðý seçimleri olduðu için miting 100 milyar dolarlýk yatýrým yapý- MÖ: 17 Aðustos'ta depremi amacýna ulaþamadý. Peþinden lýrsa bir yýl içinde bu yatýrým kar- unutmadýðýmýzý göstermek, Dabölgesel mitingler düzenlendi, þýlanabilir ve iþletme kâra geçe- laman'daki iþçilere destek verSEKA broþürleri basýldý ve bu bilir. mek amacýyla Kocaeli, Sakarya broþürler fabrikalarda daðýtýldý. ÝD: Dalaman direniþini anla- ve Gebze illerinde bölgesel miÝD: Dalaman özelleþtirmesi- tabilir misiniz? ting düzenleme planýmýz var.
SEKA ÝÞÇÝLERÝNÝN MÜCADELESÝ ÝD: Özelleþtirmenin sonuçlarý neler, siz neden karþýsýnýz? MÖ: Özelleþtirmenin ilk sonucu iþsizlik. Türkiye'de özelleþtirmeler sonrasý toplam 15.219 sendikalý iþçi iþten çýkartýlmýþ. Yani sendikalý iþçiler arasýnda iþsizlik %81,7 oranýnda. Ýkinci sonucu örgütsüzlük. Þimdiye kadar özelleþtirme yapýlmýþ yerlerde sendika örgütlenmesi zayýflatýlmýþ hatta yok edilmiþtir. Bir diðeri ise sanayisizleþtirme politikalarýdýr. ÝD: Sanayisizleþtirme politikalarý derken ne anlatmak istiyorsunuz? MÖ: Özelleþtirme yapýlan yerlerde iddia edildiði gibi teknoloji yenilenmesi yapýlmýyor. Mesela Türk Otomobil Kurumu Uzanlar tarafýndan alýndý ve hemen kapatýldý. Kaðýt fabrikalarýnda da ayný tabloyu görmek mümkün. Somut örneklerden biri Et Balýk Kurumu'dur. Arsa, iþletilme koEzilenlerin Kurtuluþu Ýçin ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Aylýk Siyasi Gazete Tarih: 1 Aðustos 2000 Sayý: 19 Uluslararasý Akým Tanýtým Yayýncýlýk Sahibi ve Yazý Ýþleri Sorumlusu: Türkan Uzun / Adres: Gönül Sokak, No 31 Nil Han, Kat 3, No 305 Asmalý Mescit, Ýstanbul Baský: Yön Matbaacýlýk
ISSN 1302-4353
GAZETEMÝZ BÜROLARI
Sayfa 2
ÝSTANBUL Gönül Sok. No 31 Nil Han Kat 3 Daire 305 Asmalý Mescit, Beyoðlu
ANKARA / KIZILAY Ambarlar Yolu Beyazsaray Apt. 10/30 Sýhhýye Tel 0312 229 3257
ANKARA / DÝKMEN Naci Çakýr, Mh 4. Sk 19/A (Sinan Sokak’taki Semt Sahasý’nýn arkasý)
YURT DIÞI TEMSÝLCÝLÝÐÝ: Cebrail Karadeniz, Lewerenz Str. 111, 47798 Krefeld. ALMANYA
web sayfasý http://www.idep.tc
e-posta: mektup@idep.tc
1 Aðustos 2000
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 3
ECEVÝT: SERMAYE DOSTU ÝÞÇÝ DÜÞMANI Ecevit, destekçilerinin kendisi hakkýndaki iddialarýnýn tam tersini yapýyor. Ýçine sindiremediði konular hakkýnda soldan konuþuyor ama hep saðdan vuruyor. HADEP'in "etnik kökenliliðini" sindiremiyormuþ. Ancak "Türk'ün Türk'ten baþka dostu yok" diyen MHP'nin korkunç ýrkçýlýðýný gayet iyi sindirebilir. Binlerce memurun sorgusuz sualsiz iþten atýlmasýna olanak saðlayan kararnameden haberi yokmuþ, ama bu kararnameye sahip çýkýyor.
Ecevit'e oy verenler çetelerin, yolsuzluðun, vurgunculuðun baþýný alýp gittiði bir ortamda onun dürüstlüðüne güveniyor, az da olsa iyileþtirmeler yapacaðýný umut ediyorlardý. Ancak tam tersi oldu. Ecevit seçim alanlarýnda "MHP ile koalisyon hükümeti kuracaðým, emeklilik yaþýný yükselteceðim, sendikalarýn toplu iþ sözleþmesi hakkýný elinden alacaðým, reel ücretleri yüzde 13 düþüreceðim, Susurlukçularý ve Yýlmaz'ý aklayacaðým, memurlarý kolay iþten atmak için kararnameler çýkartacaðým" deseydi ne kadar oy alýrdý acaba?
Ýnsan haklarý savunucusu Ecevit F tipi tabutluk Ecevit'in yaptýklarýna karþý bir mücadele odaðý hücre sistemini sindirebiliyormuþ. oluþmadýðý için insanlar duyduklarý öfkeyi ifade Toplumun önemli bir kesimi Ecevit'i, yüksek ya- edemiyor, tepkisiz görünüyorlar. Dünya çapýnda þam standardý, sosyal güvenlik, demokrasi ve in- geliþen anti-kapitalist mücadele Türkiye'yi de san haklarý getirecek diye destekledi. Ancak ateþleyebilir. Ecevit hükümeti yaþam standartlarýný düþürdü, sosyal güvenlikte kesintiler yaptý ve insan hakla- Ecevit'e güvenemeyiz, kendimize güvenmeyi rýna saldýrdý. öðrenmek zorundayýz.
SENDÝKALARIMIZ ÜZERÝNDEKÝ BASKILARA SON: BARAJI KALDIR !
T ür k a n Uz u n
Çalýþma Bakaný Yaþar Okuyan, geçen ay 10 sendikanýn toplusözleþme yetkisini düþürdü. 150 bin iþçi bu dönem toplusözleþme hakkýndan mahrum býrakýldý. Ecevit, çoðu DÝSK'e baðlý sendikalarýn yetkisiz býrakýlmasý konusunda "Siz de Ekonomik Sosyal Konsey'e katýlmadýnýz" diyerek asýl amaçlarýnýn patronlarýn istediklerini harfiyen yerine getiren sendikalar yaratmak olduðunu bir kez daha gösterdi.
10 sendikanýn TÝS yetkisinin düþürülmesinin gerekçesi olarak 12 Eylül askeri darbesi hukukunun getirdiði yüzde 10'luk iþkolu barajý gösterildi. Çalýþma Bakanlýðý sendika üyelik rakamlarýyla dilediði gibi oynuyor. Yetkisi düþürülen TÜMTÝS sendikasýndan bir yetkili Çalýþma Bakanlýðý'nýn sendikanýn çok sayýda yeni üyeyi kabul etmediðini belirtti. Resmi gazetede yayýnlanan sendika
üye sayý rakamlarý bütün sendikalar için düþürülmüþ ve bir dizi sendika yüzde 10'luk barajýn etrafýnda tutulmuþ. Hükümet bu rakamlarý yüzbinlerce iþçi adýna toplu iþ sözleþmeleri yapan sendikalar üzerinde baský aracý olarak kullanýyor. Biz barajýn kalkmasýný istiyoruz. Sendikalar bizim öz örgütlerimizdir, hak arama aracýmýzdýr. Ecevit istikrar programýný yürütmek için iþçileri silahsýzlandýrmaya çalýþýyor. Hükümetin patronlara yaranmak için sendikalarýmýz üzerinde baský kurmasý-
na izin vermeyelim. Yüzde 10'luk barajýn kaldýrýlmasýnýn "sarý sendikalar" yaratacaðý iddia ediliyor. Peki yüzbinlerce iþçinin sendikasýzlaþmasý, örgütsüzleþmesinin rengi ne? Sendikalar toplum içindeki yapýlarý nedeniyle zaten "kýzýl" olamazlar, mücadeleci ya da pasif olabilirler. Hükümetin sendikalarýmýz üzerinde kurduðu baskýlar karþýsýnda pasif kalýrsak, Çalýþma Bakaný bu operasyonu sürdürecektir. Þimdi, "dur" deme zamaný.
BEDAÞ iþçileriyle dayanýþmaya
YÖK:
Geçen ay profesör ve doçentlerin polis tarafýndan tartaklanmalarýna ve rektörler listesinin Cumhurbaþkanlýðý ve YÖK arasýnda gidip gelmesine tanýk olduk. YÖK'e karþý yýllardan beri eylemler düzenleyen öðrencilerin dile getirdiði deðiþim isteðinin ne kadar haklý olduðunu anladýk. Kampuslerden muhalefet hareketlerini kazýyýp atmak üzere 12 Eylül rejimi tarafýndan kurulan YÖK'ün baskýsý sadece üniversitelerde deðil bütün eðitim kurumlarýnda hissediliyor. YÖK, eðitim sistemi üzerinde adeta kara bir bulut gibi dolaþýyor. 12 Eylül sonrasý solcu ve demokrat sayýsýz akademisyeni üniversitelerden atan YÖK, özgün ve eleþtirel düþünceyi teh-
Eðitimdeki postal izi
likeli bulup yasakladý. YÖK, atamalar yaparken egemen sýnýfýn dönemsel ihtiyaçlarýna göre davranýyor. Bu nedenle bir dönem atananlar bir baþka dönemde kendilerini YÖK'ün hedefinde buluyorlar. Ýslamcý hareket ve tarikat mensuplarý böyle bir süreç yaþýyorlar.
ÖSS: Düþünm e; inekle Eðitimi en olumsuz þekilde etkileyen ise ÖSS sýnavlarý. Bu saçma sýnav hem üniversite öncesi hem de üniversite sýrasýndaki eðitim sistemini tümüyle çarpýtýyor. Lise öðrencileri bilimsellikle ve gerçek bilgiyle ilgisi olmayan soru ve cevaplarý ezberleyerek sýnav için "ineklemek" durumunda býrakýlýyorlar. ÖSS sýnavý sýrasýnda eleþtirel düþüncenin hiçbir faydasý
Ýstanbul Avrupa yakasýnda elektrik sayaçlarýný okuma, kesme ve bakým onarým iþlerini yapan iþçiler BEDAÞ'ýn taþeron þirketinin kitlesel iþten atmalarýna karþý ve BEDAÞ kadrosuna alýnma talebiyle süresiz greve çýktýlar. 28 Temmuz'da kitlesel bir toplantýda ey lem ka ra rý alan Ener ji-Ya pý-Yol Sen'de örgütlü olan iþçiler, 1992'den buyana BEDAÞ'ýn 1200 çalýþaný taþeron þirketlere devrettiðini ve çalýþma koþullarýnýn giderek kötüleþtiðini söylüyorlar. Yeni taþeron þirket ise Güngören, Cevizlibað, Bakýrköy, Avcýlar ve Kumburgaz bölgelerinde 200 iþçiyi iþten atmak istiyor. Toplantýda konuþan iþçiler taþeron þirketlere çalýþmanýn ne anlamýna geldiðini anlattýlar. Ýþçiler ortalama 30-60 milyon maaþ alýyorlar. Son iki aydýr da maaþlarý ödenmedi. Taþeron þirketler
olmadýðý için öðrenciler düþünmemeye yönlendiriliyorlar. ÖSS'ye göre her problemin sadece bir doðru yanýtý vardýr. ÖSS son derece ayrýmcý bir sýnavdýr, sýnýf ayrýmcýlýðý yapmaktadýr. Yoksul bölgelerden gelen öðrenciler ÖSS sýnav tekniðine hazýrlayan dersanelere gidemedikleri için bulunduklarý liselerin ortalama baþarý puaný düþük oluyor. Daha zengin bölgelerden üniversite kazananlarýn sayýsý yüksek olduðu için her yeni öðrenci OÖBP aracýlýðýyla bu baþarýdan pay alýyor. Dolayýsýyla yoksul kesimler açýk açýk cezalandýrýlýyor. ÖSS üniversiteleri de mahvediyor. Eleþtirel ve bilimsel bir eðitim vermek isteyen öðretim görevlileri yýllarca "düþünme-
iþçi alýrken 1500 dolar güvence parasý talep ediyor. Ýþçilere açýk açýk "halktan rüþvet toplayýn" deniliyor. Ýþçiler bir gün bile izin almaksýzýn çalýþtýrýlýyor, buna karþý bir ay içinde sadece 510 günlük sigorta ödentisi yapýlýyor. Ýþçiler günde 12-16 saat çalýþtýrýlýyorlar. "Yaþadýklarýmýz özelleþtirmelerin sonucudur" diyen iþçiler iþ güvencesi, sosyal haklar, 8 saatlik iþgünü için mücadelelerini sürdürmekte kararlýlar. Toplantý sonrasýnda çok sayýda iþçi, özelleþtirme ve taþeronlaþtýrma sorunun dünya iþçi sýnýfýnýn ortak sorunu ol du ðun dan ha re ket le 26 Ey lül'de Prag'da yapýlacak IMF karþýtý etkinlikleri duyuran Küreselleþme ve Mai Karþýtý Çalýþma Grubu'nun temsilcisine bu etkinliði inþa etmek için aktivist aðý oluþturmak üzere isimlerini verdiler.
mek" üzere eðitilmiþ öðrencilerin buna hiç de hazýr olmadýklarýný fark ediyorlar. Üniversite eðitiminde standartlar böylece aþaðý çekiliyor. YÖK baskýlarýnýn ardýnda eðitimi gerekli kaynaklardan yoksun býrakan bir sistem var. Üniversite sayýsý yetersiz ve öðrenciler birbirleriyle rekabet etmek zorunda býrakýlýyorlar.
Sezer ve YÖK Cumhurbaþkaný Sezer ve YÖK arasýnda tanýk olduðumuz zýtlaþma egemen sýnýfýn bir kesiminin üniversitelerdeki eðitim kalitesinden ve YÖK'ün yarattýðý çarpýklýktan rahatsýz olduðunu gösteriyor. Ancak Sezer rektör listelerinde istediði kadar deðiþiklik yapsýn adaylarýn hepsinin YÖK'ün son yirmi yýlda ya-
rattýðý çarpýklýðýn ürünü. YÖK'ün yüksek öðretim üzerindeki cenderesini kýrmak Cumhurbaþkanýnýn yaptýðý birkaç deðiþikliðin ötesinde bir gücü gerekli kýlýyor. Unutmayalým ki YÖK, Genel Kurmay'ýn bebeði. YÖK'ü ve onun eðitime giydirdiði deli gömleðini ancak öðrencilerin, çalýþanlarýn üniversitelerde demokratik kontrol ve parasýz eðitim mücadelesi parçalayabilir. Rektörlük meselesini de demokratik bir yoldan öðrencilerin katýlýmýyla yapýlacak bir seçimle çözüveririz. YÖK'ün ve eðitimdeki postal izlerinin ortadan kaldýrýlmasý, demokratik, eleþtirel bir eðitim sistemi için üniversitelerimizde, liselerimizde birleþik mücadeleyi örgütleyelim.
Sayfa 4
Ýþçi Demokrasisi
1 Aðustos 2000
GAP projesi ve Ilýsu Barajý
BARAJ KÝMÝN ÝÇÝN?
C e m U zu n
Yapýlmasý planlanan dev Ilýsu Barajý’na karþý uluslararasý tepkiler yoðunlaþýyor. Ilýsu nedeniyle yerinden yurdundan olacak 25 bin kiþiye bu barajý isteyip istemedikleri sorulmadý. Evlerini kaybedecek insan sayýsý bile bölge üzerinden helikopterle uçarak tahmin edildi.
rol ederek bölgede hakimiyetini arttýrma çabasýnýn bir parçasýdýr. GAP barajlarý su kaynaklarý kýt olan Irak ve Suriye'ye akan Fýrat ve Dicle'nin akýþýný kontrol ediyorlar. Bu barajlar defalarca iki ülke üzerinde þantaj olarak kullanýldý. Þubat 1990'da Fýrat'ýn akýþý tümüyle durduruldu ve Suriye ile Irak'a giden su kesildi. Atatürk Barajý için Dünya Bakansý'ndan kredi alabilmek amacýyla Suriye'ye su akýþýnýn saniyede 500 metreküpün altýna düþürülmeyeceði sözü verilmiþti. Mart 1991'de Suriye akýþýn saniyede 300-350 metreküpe düþtüðünden þikayet etti. Özal, Birinci ve Ýkinci Körfez savaþlarýnýn yarattýðý ortamdan faydalanmak için Atatürk Barajý'nýn yapýmýný hýzlandýrmýþtý. Türkiye 21 Mayýs 1997'de Birleþmiþ Milletler'in ülkeler arasý su akýþýný düzenleyen sözleþmelerine karþý çýkan tek ülke oldu. Sulama projeleri diðer ülkeleri susuz býrakýrken, elektrik üreten barajlar da nehirlerin aktýðý ülkelere þantaj yapýlmasýnýn yolunu açýyor. Ilýsu Barajý'ný doldurmak bile Dicle'nin altý aylýk akýþýna eþdeðer. Barajýn arkasýndaki yedek kapasite Suriye ve Irak'ýn suyunu aylarca kesmeye yetecek büyüklükte. GAP gibi büyük projeler müteahhit firmalarýnýn ceplerini, onlar da politikacýlarýn ceplerini dolduruyor. Güneþ, rüzgar enerjisi projeleri ve enerji tasarrufu gibi daha küçük çaplý projeler böylesi bir rüþvet zincirine açýk deðiller. Ilýsu'yu inþa edecek konsorsiyum da bulunan Ýngiliz Balfour Beatty müteahhitlik þirketi bir Afrika ülkesinde 2 milyon sterlin rüþvet vermekten yargýlanýyor. FBI þirketin Boston'daki binasýna 7 Haziran'da baskýn düzenledi. Þirketin 350 milyon sterlinlik hýzlý tren projesinde usulsüzlük yaptýðýndan þüpheleniliyor.
GAP projesi Ilýsu barajýnýn bir parçasý olduðu GAP projesi, Güneydoðu Anadolu'yu kalkýndýrarak Kürt sorununu çözme iddialarýyla 1984'de baþlatýlmýþtý. Proje, 22 baraj ve 19 hidroelektrik santralden oluþuyor. Proje açýklandýðýnda GAP'ýn yaratacaðý tarým ve sanayi potansiyelinin 2000 yýlýna kadar bölgede gelirleri beþ kat arttýracaðý, 5.5 milyon kiþiye iþ olanaðý yaratacaðý iddia ediliyordu. GAP gerçeði ise bundan çok farklý. O günden bu yana bölge insansýzlaþtýrýldý, 3 bin köy yakýp yýkýlarak boþaltýldý.
Karþýlýksýz ihracat Ýddialardan bir diðeri de Güneydoðu'da üretilen elektriðin ekonomik canlanma yaratacaðý þeklindeydi. Ancak üretilen elektriðin büyük çoðunluðu bölge dýþýna gönderiliyor. GAP barajlarý Türkiye'nin hidroelektrik enerjisinin yarýsýný, tüm elektrik üretiminin de yüzde 24'ünü karþýlýyor. Ancak GAP'ýn kurulu olduðu bölgenin elektrik tüketiminin içinde payý sadece yüzde 5. Bölge çok büyük bir ihracat gerçekleþtiriyor ama bunun karþýlýðýný almýyor. 6.1 milyon insan, yani Türkiye nüfusunun yüzde 10'u GAP bölgesinde yaþýyor. Bu insanlarýn milli gelirden aldýðý pay ise sadece yüzde 4. Derslik baþýna öðrenci sayýsý bu bölgede Türkiye ortalamasýnýn yüzde 35 üstünde. Türkiye'de okuma yazma oranýnýn ortalamasý yüzde 77 iken bu rakam Mardin'de yüzde 48.
Alternatif var mý?
Sulama faciasý Bölgede 300 km kare verimli tarým alaný sular altýnda kaldý. Sulama kanallarýyla tarým yapýlabilir hale getirilen arazi, sular altýnda kalandan daha az. Bu Ýngiltere’de Ilýsu’nun yapýmýna karþý topraklarýn çoðu da GAP bölgesinin dýþýnda, Harran yürütülen kampanyanýn broþüründen Ovasý'nda. Radikal Gazetesi'ne göre, Harran Ovasý'nýn üçte biri aþýrý sulamanýn toprakta neden oldubolacaktýr. Hasankeyif'in tarihsel zenginliði boðulaðu tuzlanma yüzünden tarým yapýlamaz hale geldi. cak.
Çevre ve Kültür
Bu elektrik daha mý ucuz?
Ilýsu Barajý'ný inþa edecek olan ABB gibi müteahhitlik þirketleri su akýþýnýn azalacaðý, bunun da bir dizi soruna neden olacaðýný itiraf ediyorlar. Diyarbakýr, Batman ve Siirt'in kanalizasyonu Dicle'nin Ilýsu öncesi kesimlerine akýtýlýyor. Ilýsu projesiyle birlikte Diyarbakýr'a arýtma tesisleri kurulacak ancak nüfusu artmaya devam eden bir kentte bunun ne kadar etkili olacaðý tartýþma götürür. Batman ve Siirt için böylesi projeler bile yok. Fýrat ve Dicle kýyýlarý medeniyetin beþikleri. Ýnsanlýðýn bu bölgede ilk kez tarým yapmayý öðrendiðine kesin gözüyle bakýlýyor. Bu ovalarda insanlýk tarihinin onbinlerce yýlý saklý. Baraj ise bu tarihi yüzlerce metrelik çamurun altýna gömecek. Barajlar birkaç on yýl faaliyet sürdürecektir ancak tarih ilelebet kay-
Ankara Gazlý Elektrik Santralý 276 milyon dolara mal olacak ve 720 megavat elektrik üretecek. Ilýsu'nun ise 1 milyar 520 milyon dolara mal olacaðý ve 1200 megavat kapasiteli olacaðý tahmin ediliyor. Yani Ilýsu bir megavat elektriði üç kat daha pahalýya üretecek. Gazla çalýþan elektrik santrallerinin iþletme giderlerinin daha fazla olacaðýný göz önüne alsak bile Ilýsu yine de daha pahalýya geliyor. Burada dikkat çeken bir olgu hiçbir yabancý firmanýn projeye YapÝþlet-Devret modeliyle talip olmamasýdýr. Çünkü kârlý olacaðýný düþünmüyorlar.
Neden GAP?
Barajlarýn sorunlarý
Barajlar bedava elektrik ve bedava su saðlamanýn kolay bir yolu olarak görülüyor. Gerçek bunun tam tersi. Barajlar, nükleer santraller gibi, bir süre için tehlikeli bir þekilde çalýþýyorlar sonra da çevrede kullanýlamaz ve kurtulmasý çok zor artýk yýðýnlarý oluþturuyorlar. ABD, ekolojik dengeyi bozduðu için baraj projelerinden vazgeçiyor. Geçen sene ABD'de 24 baraj yýkýldý ve bu sene 18 tane daha yýkýlacak. 1. Barajlar çamurla doluyorlar. Barajýn altýnda kalan bölgeler topraðý zenginleþtiren bu çamurdan yoksun kalýyorlar. Baraj zamanla çamurla dolduðu için kullanma ömrü 50-70 yýlý geçmiyor. Bundan sonra elektrik üretimi ve sulama için kullanýlamaz hale geliyor. Baraj taraftarlarý bile 100 yýldan daha uzun bir kullanma süresinin mümkün olduðunu iddia edemiyorlar.
GAP'ýn geliþtirilmesinin nedenleri ekonomik deðil stratejiktir. GAP Türkiye'nin su musluðunu kont-
2. Sýcak iklime sahip bölgelerde kurulan barajlar sýtma gibi hastalýklarýn kaynaðý haline geliyorlar. 3. Barajlarla elektrik üretimi diðer yöntemlere göre daha pahalý. 4. Aþýrý sulama topraktaki tuzu ortaya çýkartýyor ve uzun sürelerle tarýma elveriþsiz hale getiriyor. 5. Barajlar akýþ aþaðý bölgelerde su kullanýmýný aksatýyor. 6. Azalan su akýþý akýþ aþaðý bölgelerde kirlenme ve toprak tuzlarýnýn daha yoðunlaþmasýný beraberinde getiriyor. Bunlar yer altý sularýnýn da zehirlenmesine neden oluyor. 7. Barajlar nehir kýyýlarýndaki zengin topraklarý su altýnda býrakýrken sulandýrdýðý topraklarda ayný verimliliði saðlamýyor.
GAP projesinin baþlangýç tarihi (1984) Kirli Savaþ ile eþzamanlý. Kirli Savaþa akýtýlan kaynaklar eðitim, saðlýk ve iþ olanaklarýnýn yaratýlmasý için kullanýlsaydý Güneydoðu en fakir deðil en zengin bölge haline gelirdi. Kirli Savaþ sadece bu kaynaklarý tüketmekle kalmadý ayný zamanda bölge ekonomisini de çökertti. Köylerin boþaltýlmasý, yakýlmasý, yaylalarýn yasak bölge haline getirilmesiyle birlikte hayvancýlýk da öldürüldü. Kirli Savaþ'ýn sonlandýrýlmasý yaþanan süreci geri çevirecektir. Bunun için OHAL'in kalkmasý, ordunun çekilmesi, bölge halkýnýn ne istediðini söyleyebilmesi ve karar verebilmesi gerekiyor. Feodal gericiliðin asýl sorun olduðu sýkça söylenir. Toprak reformu bölgenin acil ihtiyacý. Bölge nüfusun yüzde 10'u topraklarýn yüzde 75'ine sahipken nüfusun yüzde 40'ý topraksýz. Ancak hükümet toprak reformu konusunda hiçbir adým atmadý çünkü Sedat Bucak gibi büyük toprak aðalarý yürütülen Kirli Savaþ'ta müttefikler. Enerji tasarrufu, güneþ ve rüzgar enerjisi ihtiyacýmýz olan elektriðin çoðunu karþýlayabilir. Üretilen elektriðin üçte biri daðýtýmda kayboluyor. Asýl sorun yatýrýmlarýn nerede ve nasýl yapýlacaðý kararlarýnýn bir azýnlýðýn kârý için veriliyor olmasý. GAP bölgesinde yaþan halk ve Türkiye iþçi sýnýfý, vurgun peþinde olan müteahhit ve politikacýlardan çok daha iyi ve mantýklý kararlar alabilirler.
Barajlara alternatif
Türkiye güneþ ve rüzgar enerjisi alternatifleri için çok uygun. Bunlar ihtiyaç duyulan noktalarda küçük miktarlarda üretilebilir. Bu, daðýtým þebekelerinin oluþturulmasý sorununu ve daðýtým sýrasýnda ortaya çýkan kayýplarý ortadan kaldýracaðý gibi iþ olanaklarý da yaratýr. Sulama büyük miktarda suyu gerekli kýlmýyor. Ýsrail'de damla damla sulama yöntemi çok daha iyi sonuç veriyor. Hem çevreye çok az zarar veriyor hem de toprak tuzlanmasýna neden olmuyor.
Kaynaklar: GAP & The Water Conflict (GAP ve Su Çatýþmasý) Ali Çarkoðlu, Mine Eder, TUSÝAD Kýþ 1998 World Commission on Dams Report, (Barajlar Üzerine Dünya Komisyonu Raporu), 2000 British House of Common report on Ilýsu dam project (Ilýsu Barajý Projesi hakkýndaki Britanya Meclisi Raporu) Mart 1999 Kurdish Human Rights Project - Ilýsu dam a disaster in the making (Kürtler için Ýnsan Haklarý Projesi - Ilýsu Barajý: Bir yýkým gerçekleþiyor), Kasým 1999 Ýngiltere'de yayýmlanan günlük Guardian ve Independent gazetelerinden haberler, Temmuz 2000
1 Aðustos 2000
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 5
KAPÝTALÝZM ÖLDÜRÜYOR Baz istasyonlarý:
SALYALI VAHÞET
Küresel kapitalizmin sýnýr tanýmaksýzýn insan haklarýný ve hukuku tanýmadan daha çok kâr edebilmek, yeni pazarlar yaratmak için pervasýzca, hayasýzca ve aymazca saldýrýsýnýn yoðunlaþtýðý bir dönemdeyiz. Sömürünün, saldýrýnýn, savaþýn kendisi olan kapitalizm; emeðimizi sömürüyor, krize girdiðinde bize saldýrýyor, savaþta bizleri öldürüyor. Milyonlarca insanýn ölümüne neden olan ve 200 milyar dolara mal olan Birinci Dünya Paylaþým Savaþý'ný düþünecek olursak bu para Amerika, Ýngiltere, Belçika, Fransa, Avusturya, Macaristan, Almanya ve Ýtalya'da her aileye 3000 Dolarlýk bir ev ve bahçe için yeterliydi. Yine bu parayla 2150 iþçi 40 yýl süreyle her biri yýllýk 2500 dolarla çalýþsaydý, toplam kazançlarý dünya savaþýnýn ancak bir günlük giderini karþýlayabilirdi. Ýkinci Dünya Paylaþým Savaþý'nda, Nagazaki ve Hiroþima'ya atýlan atom bombasýnýn milyonlarca insanýn ölümüne, doðal çevrenin tahribatýna, savaþtan yýllar sonra bile atom bombasýnýn yaydýðý radyoaktif ýþýnlarýn etkisiyle binlerce çocuðun sakat doðmasýna yol açtýðýný nasýl unutabiliriz. Halepçe'de kullanýlan kimyasal silahlarla (hardal gazý) binlerce insanýn katledilmesini nasýl unutabiliriz... Çernobil kazasýndan sonra bizlere içirilen ve yedirilen gýda maddelerini, halen sakat ve lösemili doðan çocuklarýmýzý nasýl unutabiliriz? Radyoaktif ýþýnlar, bilimsel olarak yaþamýmýzý ve saðlýðýmýzý çok ciddi anlamda tehdit etmektedir. Son günlerde; özellikle cep telefonlarýnýn yaygýnlaþmasýndan sonra yerli ve yabancý sermayeye ait GSM istasyonlarýnýn para karþýlýðýnda, oturduðumuz semtlerde baz istasyonlarý kurmasý tartýþmalarýný yakýndan izlemekteyiz. Birçok yerde halk kitlelerinin protestolarýna neden olan baz istasyonlarýnýn devlet yönetimindeki tartýþmasýný ve ÖKSÜZ(!) bakanlarýn cansiperane savunmalarýný bir tarafa býrakarak, doðrudan saðlýðýmýza olumsuz etkilerini ve yapýlmasý gerekenleri tartýþmak durumundayýz. Öncelikle cep telefonu antenlerinin yaydýðý elektromanyetik mikro dalgalarýn zararlarýný þöyle sýralayabiliriz: Dokulara verdiði zararlar: 1. Hücre içi büyük moleküllerin biçim deðiþtirmesi. 2. Hücre zarlarýnýn birbirine yapýþmasý. 3. Hücre zarlarýnda deliklerin artýþý. 4. Hücre zarýndan dýþarý sodyum, potasyum ve kalsiyum sýzmasý. 5. Sinirsel zarlarýn bozulmasý sonucu sinirsel elektrik akýmýnýn akýþýnda bozukluklar, buna baðlý olarak rüya görmenin duruþu, beyin elektrik dalgalarýnýn anormalleþme-
si, uykusuzluk, depresyon, sinirlilik, baþ aðrýsý ve baþ dönmeleri ve hatta bunama olasýlýðý. 6. Hücre kalsiyum pompalarýnýn durmasý. 7. Hücrenin kimya iþçileri olan enzim moleküllerinin bozulmasý. 8. Hücre çekirdeði içinde DNA tahribi ve buna baðlý kromozom kýrýklarý, kromozom parçalarýnýn deðiþ tokuþu ve mutasyonlar. 9. Hücrenin kanserleþmesi. 10. Gözde perde (katarakt) ve aðtabaka tahribi. 11. Sinir sisteminin tahribi. 12. Cinsel hayatýn tahribi: Kadýnlarda adet bozukluklarý, düþükler, erken doðumlarýn olmasý ve sakat bebeklerin doðmasý. Erkeklerde er bezlerinin tahrip edilerek menideki sperm hücrelerinin sayýsýnýn azalmasý. Bu kýsýrlýk demektir. 13. Kulaklarda uðultu, çýnlama ve iþitme kaybý. 14. Sara nöbetleri, vücut baðýþýklýðýnýn azalmasý, kan hücrelerinin azalmasý, kan kimyasýnýn bozuluþu, kalp damar sistemi ve mide-karaciðer tahribatý, tansiyon yüksekliði. 15. Özellikle çocuklarda beyin tümörü ve lösemi artýþý. Elektromanyetik ýþýnlar, kimyasal atýklar, nükleer santraller diðer yönüyle de atmosferdeki ozon tabakasýnýn delinmesine ve nihayetinde yer kürenin ýsýnmasýna, mevsimlerin deðiþmesine, buzullarýn erimesine, tehlikeli kasýrgalarýn oluþmasýna binlerce canlýnýn doðasal adaptasyon bozukluðu neticesinde ölmesine de neden olmaktadýr. Görüldüðü gibi; kapitalizmin yarattýðý kirlilik ve saldýrý yer KÜRESEL olarak kalmýyor gök KÜRESEL olarak da devam ediyor. Tüm bunlarý yaparken, en büyük dayanaðý ve yalaný ise hazýrdýr; kamu yararý!.. Kapitalizm coplar, kapitalizm özelleþtirir, kapitalizm F tipi (hücre) cezaevi yapar, kapitalizm çeteleþir, kapitalizm düþünceye tahammül edemez, kapitalizm örgütlenmeye izin vermez, kapitalizm hakkýmýz olaný vermez, kapitalizm saðlýðýmýzý hiçe sayar, kapitalizm gaz bombasý atar, kapitalizm baz istasyonu kurar. Nedeni, kamu yararý!.. Peki bu kamu yararý nedir ki? 8 Mart'larý, Ekim'leri, 1 Mayýs'larý, 15-16 Haziran'larý, 18 Nisan'larý, 4-5 Mart'larý Bergama Direniþleri'ni yani mücadeleyi, yani direngenliði yaratanlar, 26 Eylül'de Prag'da yeni bir "kamu"oyu yaratacaklardýr. Ýnsansýzlýða karþý, insanlýk için ekmeðimiz, emeðimiz ve bizim olacak yarýnlar için, 'Dünyanýn tüm iþçileri birleþiniz!' Kaynak: Kocaeli Üniversitesi, Tüketici Haklarý Derneði S e l a mi Ç Ý Ç E K
Saðlýðýmýzý tehdit eden baz istasyonlara karþý protestolar ve kampanyalar hükümeti zorluyor.
Nükleer karþýtlarýnýn çabalarý boþa gitmedi. Hükümet, nükleer santralden vazgeçti. Türkiye Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði Genel Sekreteri Senihi Kitapçý ile konuya iliþkin röportajýmýz þöyle: ÝD: Nükleer santral ihalesinin iptaline iliþkin düþüncelerinizi alabilir miyiz? SK: Ýki açýdan bakmak lazým. Birincisi nükleer santral ihalesinin iptali kararýný veren hükümetin mali, finansal gerekçelerle, gerekli kaynaðý oluþturamadýðý için vazgeçtiði izlenimimiz var. Ýkincisi ise Nükleer teknoloji tartýþmalarýnda bir takým düþüncelerin kristalize olmasý, bir takým kiþilerin, kurumlarýn net bir tutum almasý Türkiye'de önemli bir süreçti. Teknolojinin kimin yararýna ve ne amaçla kullanýlacaðý konusunda topluma bir izlenim verebildik. Teknoloji deðil, nükleer santral karþýtý olduðumuz mesajý verildi. Bunun dýþýnda Türkiye'de nükleer enerjiyi destekleyen bazý çevrelerin nükleer enerji dýþýn-
da nükleer silah hammaddesi beklentisi vardý. Bu maske düþürülemedi. Bu da nükleer karþýtý platformu yetmediði bir süreç olarak algýlana-bilir. ÝD: Nükleer karþýtý platformun baþarýsý neye dayanýyor? SK: Bu tarz platformlarda hareket belli bir ideolojiye ya da guruba mal olduðunda kazanamýyordu. Bu platform buna düþmedi. Farklý guruplar bir arada nükleer tartýþmalarýnda çok deðiþik bir tutum aldý. Açýk bir tartýþma ortamý yaratýldý. Toplumun birçok kesiminden destek alýndý. Öyle bir kampanyaydý ki herkes konuþabiliyordu. Çok seslilik saðlandý. Platformun herkesi bir arada tutan bir yaný vardý. ÝD: Bu gün nükleer karþýtlarýnýn önünde hangi
görevler var? SK: Nükleer santral karþýtý oluþumun tek bir ülkede bir ulusta olmasý yeterli deðil. Karþýdaki güç uluslararasý bir güç ve nükleer tehlike de sýnýr tanýmayan bir tehlike. Þu anda bu kampanyanýn bu ivmesiyle dünyadaki diðer nükleer karþýtý hareketlerle birleþmesi gerekiyor. Ýyi örnekler var. Bergamalý köylülerin Akkuyu'ya gelmeleri önemli bir deneyim. Halkýn bu konudaki davranýþýndan bir ders çýkartmak gerekiyor. Türkiye'deki nükleer karþýtý kampanyayý yürüten herkesin en yakýn çevresinden baþlayarak dünyanýn her yerindeki nükleer tehlikelere karþý mücadele etme görevi vardýr. Yani Türkiye'de "bu iþ bitti gerisini boþ ver" dememek lazým.
E R E ! E L IR K Y Ü A N H
S o n gü l Ö zd e m i r
Silahlanmaya hayýr! Baþbakan Ecevit, 21 Temmuz'da 4 milyar dolarlýk helikopter ihalesini kazanan firmayý açýkladý. 2,5 katrilyon liralýk projenin finansmaný da emekçilerin sýrtýna yýkýlacak. Kývrýkoðlu, projenin finansmanýna iliþkin olarak "bu para; sigara, içki, Spor Toto, Loto, Milli Piyango'dan belli yüzdelerde kesilir ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nda bekletilir... Bütçe ile hiçbir alakasý yok" diyor. Yani bu proje için sigaraya, içkiye daha fazla zam yapacaklar, umut tacirliði yaparak bizi loto-toto oynamaya zorlayacaklar. Ücretlerimize gelince kemer sýkýlýyor, silah tüccarlarýna gelince kasanýn aðzý sonuna kadar açýk. Generaller ve yöneticiler insani kalkýnma endeksinde 85. sýrada yer alan Türkiye'nin eðitim, saðlýk ihtiyaçlarýný karþýlamak yerine dünyanýn üçüncü büyük saldýrý helikopter filo-
sunu oluþturuyorlar. Sadece 1996 yýlýnda Marmaris'te çýkan yangýnlar nedeniyle 100.000 aðaç yitirildi. Bu yangýnlar 7,2 katrilyonluk zarara neden oldu. Türkiye'de parasýzlýk iddiasýyla yeterli yangýn söndürme uçaðý yok. Ancak trilyonlar verip ölüm makineleri satýn alýyorlar. Silahlanmanýn nedeni olarak gösterilen Yunanistan'ýn 32 yangýn söndürme uçaðý var. Yunanistan'la bu konuda yarýþmak varken daha fazla silahlanarak etrafa dehþet saçmaya devam ediyorlar. Yöneticilerden ve askerlerden bizlere fayda yok. Kendi çýkarlarýmýzý savunmak ve bu soygunculara dur demek zorundayýz. Silahlanma projeleri bizi daha fazla açlýða, sefalete itiyor ve bizlerin ekmeðinden, geleceðinden çalýnarak finanse ediliyor.
Ö n d e r A l çi ç e k
Neden destekliyoruz?
Sayfa 6
Ýþçi Demokrasisi
1 Aðustos 2000
RAGIP ZARAGOÐLU (Gazeteci, yazar) Bu gün dünyada eþitlik düþüncesi ve eþitlik yanlýlarý küresel bir meydan okumayla yüz yüze. Emeðe yönelik bu genel taarruz karþýsýnda yine küresel bir direniþle yanýt verilebilir. "Enternasyonalizm" dünya egemenlerinin eline býrakýlmamalý. Dünyadaki emek güçleri bu küresel direniþ çerçevesinde enternasyonalist geleneði yeniden canlandýrabilir. FATMA AKYOL (Tüm Sosyal Sen Gen. Bþk.) Sermaye sýnýfýnýn küreselleþmesi vaat edildiði gibi daha çok özgürlük, demokrasi, barýþ, refah, teknolojik olanaklar getirmedi. Bunun yerine iþsizlik, yoksulluk, kriz, kan ve barut, ýrkçýlýk, yabancýlaþma... Yeni dünya düzeninin siluetini oluþturdu. Tarihin sonunu ilan eden sermaye sýnýfý dünyanýn yoksul ve ezilen halklarýnýn bütün bunlar karþýsýnda seyirci kalacaðýný düþünüyorlarsa yanýlýyorlar. Küresel düzeyde barýþ, özgürlük, eþitlik... ancak ezilen ve sömürülen dünya halklarýnýn Seattle'da, Washington'da, Japonya'da olduðu gibi birlikte mücadelesi ile gelecektir.
ABDULLAH AYDIN (Halkevleri Gen. Mrk.) Ýnsanlýk, tarihinde görülmemiþ bir saldýrý ile karþý karþýya. Bu saldýrýyý gerçekleþtirenler, ne yazýk ki teknoloji ve bilim gibi uygarlýðýn kazaným ve olanaklarýný elinde tutan egemenlerdir. Sermaye güçleri, IMF ve Dünya Bankasý gibi örgütler aracýlýðýyla, baþta yoksul ülkeler olmak üzere bütün dünyayý kendi ticari merkezleri gibi biçimlendiriyorlar. Ben de bir insan olarak bu küresel saldýrýdan ekonomik, politik ve ideolojik yönden zarar görüyorum. Bu amaçla atýlacak her muhalif adýmý destekliyorum ve saygý ile karþýlýyorum. Küresel eylem gününü gerçekleþtirecek kararlý insanlarýn yolu açýk olsun!... ALÝ BALKIZ (Yazar) Ne sermayenin milliyeti, dini, dili, ülkesi vardýr, ne de emeðin... Bu anlamda kapitalizmin toptan saldýrýsýna, ancak ve ancak emeðin de toptan karþý duruþu ile karþý konulabilir. Bu giriþim, baþka olumluluklarýn yanýnda bu nedenle de saygý ve sevgiye deðerdir. Kutlar, baþarýlar dilerim.
EÞBER YAÐMURDERELÝ (Yazar, avukat)
MÜSLÜM DOÐAN (Pir Sultan Abdal Der. Ankara)
Ondokuzuncu yüzyýlýn sýnýfýn kurtuluþu merkezli "bütün dünya iþçilerinin birleþmesi" talebi þimdi çok daha güncel ve geçerlidir. Bütün bir insanlýk bugün bir varlýk-yokluk sorunuyla yüz yüzedir. Globalleþme gemisinde forsaya çakýlmýþ "büyük insanlýk"la birlikte tüm insan soyu tehdit altýndadýr. Her türlü kayýttan kurtulmuþ, üretimden kopmuþ 20 trilyon dolarý aþkýn para dünya borsalarýnda "serseri" geziniyor. Bütün bunlarýn sorumlusu Dünya Bankasý, IMF ve bunlarý yönlendiren sarhoþ spekülatörlerdir. Artýk onlar bile yarattýklarý bu canavarý denetleyemiyorlar. Globalleþmenin yýkýma uðrattýðý dünya yoksullarý, emek eksenli bir demokrasi ve özgürlük cephesinin þartlarýný hazýrlama imkanýna sahip. Bugün bize düþen ise uygun taktiklerle gücümüzü etkin hale getirecek basireti gösterebilmek. Zira bir toplum geleceðini, özgürlüðünü ve demokrasisini, ancak tarihin önünü týkayan egemenlik biçimine cepheden karþý durarak, bedel ödemeyi göze alarak kazanabilir. 26 Eylül Küresel Eylem Günü bu inanç ve dirençle inþa edilmeli.
Uluslararasý emperyalist kuruluþlarýn bir araya gelmesinin muhakkak ki bir nedeni vardýr. Bu amaç Türkiye emekçileri tarafýndan çok iyi bilinmektedir. Tüm dünyadaki karþý duruþ emperyalistlere önemli bir gözdaðý olacaktýr. Bu eylemi candan destekliyorum.
FÝKRET BAÞKAYA (Yazar, Özgür Üniversite) Tam da emperyalist burjuvazinin sözcülerinin ve akýl hocalarýnýn sýnýf mücadelesinin, devrimlerin, emperyalizmin, velhasýl tarihin sonundan söz etmeyi bir alýþkanlýk haline getirdikleri, yeni iletiþim çaðýnýn yeni ekonomisinin artýk her sorunu çözeceðini ileri sürdükleri bir anda Seattle'la baþlayýp Washington ve Zürih'te devam eden küresel tepki, asýl fotoðrafýn ne olduðunu 'bilince çýkarmada' önemli bir dönüm noktasý sayýlmalýdýr. Böylece, dünyanýn neresinde olursa olsun, tüm sorunlarýn kökeninde kapitalist sömürünün yattýðý bilinci yavaþ yavaþ oluþmaya baþlýyor. Bu karþý eylemler ayný zamanda emperyalizmin dayattýðý 'küresel püskürtme' saldýrýsýnýn da artýk karþýlýk bulduðunun bir göstergesidir. Emperyalist küresel püskürtme saldýrýsý, küresel planda bir karþý duruþ olmadan püskürtülemez. Kaldý ki amaç sadece saldýrýyý püskürtmek olmamalýdýr. Karþý olmak, alternatif bir proje ve perspektif yokluðunda fazla anlamlý deðildir. Fakat daha da önemlisi, radikal olmayan hareketlerin kalýcý baþarýlar ve sonuçlar elde etmesi mümkün deðildir. Umut edebiliriz ki, Seattle'la baþlayan 'karþý saldýrý' Prag'da daha da olgunlaþarak yol almaya devam eder... Türkiye'nin sol muhalefeti hep içe kapalý kaldý, ister sol, ister doðrudan iþçi hareketi olsun, enternasyonalist bilincin çok uzaðýnda kaldý... Zaten iþçi hareketi baþtan itibaren sendika bürokrasilerinin denetiminde düzenin bir parçasý olarak var oldu. Prag'a ilgiyi ve katýlýmý artýrmak büyük ilgi taþýyor. Ýnsanlar artýk dünyanýn neresinde yaþarlarsa yaþasýnlar, ayný kapitalist saldýrýya maruz olduklarýnýn, ayný kapitalistler tarafýndan sömürüldüklerini, geleceklerini karartanýn ve sorunlarýn kökeninde ayný odaklarýn bulunduðu bilincine varmalýdýrlar. Aksi halde insanlýðýn da uygarlýðýn da bir geleceði olamaz. Bu bakýmdan, enternasyonalist dayanýþma ve mücadele hayati önem taþýyor.
YILDIRIM KOÇ (Türk-Ýþ danýþmaný, yazar) IMF, Dünya Bankasý ve Dünya Ticaret Örgütü'nün temsil ettiði, sözcülüðünü yaptýðý ve çýkarlarýný savunduðu ulus ötesi sermayeye karþý iþçi sýnýfýnýn uluslar arasý mücadelesi hýzlanacak, güçlenecektir. Bu mücadelede ulus ötesi sermayeye karþý ulusal egemenlik, ulusal baðýmsýzlýk ve demokrasi yanlýsý tüm güçlerle en geniþ birliktelik saðlanmalýdýr. Türkiye'de 1999 yýlýnda iþçi sýnýfýnýn tüm kesimlerinin katýlýmýyla oluþturulan Emek Platformu ve halen inþa edilen iþçi-köylü ittifaký, bu doðrultuda önemli giriþimlerdir. Prag mücadelesine baþarýlar diliyorum. ALPASLAN IÞIKLI (AÜ SBF Öðretim Üyesi) Sermayenin küreselleþmesi emek-sermaye iliþkileri ve sosyal adalet sorununa çok deðiþik ve karmaþýk boyutlar getirmiþtir. Sömürü uluslararasýlaþmýþtýr. Yeryüzünü küresel bir köy haline getirme kararlýlýðýyla, önüne çýkan her türlü engeli aþmak ihtiyacýnda olan uluslararasý sermaye, dizginlerini koparmýþ bir canavar gibi sýnýr tanýmadan dünya üzerinde kol gezmektedir. Ondokuzuncu yüzyýldan miras kalan model ve bu model çerçevesindeki mücadele yöntemleri geçerliliðini önemli ölçüde yitirmiþtir. Küresel bir canavara dönüþmüþ olan sermaye karþýsýnda yeryüzü insanlarýnýn birliði kaçýnýlmazdýr. Dil, din, ýrk, cinsiyet ayrýmlarýný aþarak insanlar el ele vermek ve kendi kaderlerine sahip çýkmak sorumluðundadýr. Ülkemizin aydýnlýk bilinçli ve temiz yürekli insanlarýnýn ve onlarýn denetimindeki bir gurup kitlesel kuruluþun IMF ve Dünya Bankasý'na karþý 26 Eylül'ü dünya emekçilerinin direniþ ve dayanýþma günü olarak deðerlendirmeleri önemli bir adým oluþturacaktýr. Sorunun kaynaðý isabetle belirlenmiþtir. Çözüm için inançlý, sabýrlý ve kararlý bir güç birliði gerekiyor. 26 Eylül bu güç birliðinin uluslar arasý düzeyde yeniden ve anlamlý bir biçimde yükseliþinin iþareti olacaktýr. KAHRAMAN AYTAÇ (Hacý Bektaþ-ý Veli Vak) Çok küçük bir azýnlýk, dünyadaki yeraltý ve yerüstü zenginliklerine ve emeðe sahip olmak istemekte. Dünyada altý milyar insan yaþamakta ama bu küçük azýnlýk altý milyar insaný köle yapmakta, insanlarýn emeðini sömürmekte ve ülkeleri ortadan kaldýrmakta. Ýnsanlarý saðlýk, eðitim ve diðer sosyal haklardan mahrum býrakmak istemektedirler. Semayenin ateþ ve sel gibi olduðu, toplumu yakýp yýktýðýný bilmekteyiz. Halbuki sermaye, toprak ve emek eþdeðerdedir. Emekçiler kendi emeklerine sahip çýkmalý ve sermayeye boyun eðmemeli. Emekçilerin dünya dengesinin bir avuç sermayedarýn menfaati için bozulmasýna karþý çýkmalarý doðal ve tabii haklarýdýr. Bu savaþta sermayenin bu hakimiyetine mutlaka dur demek dünyada yaþayan tüm insanlarýn görevidir.
1 Aðustos 2000
SEATTLE... WASHINGTON... PRAG...
KÜRESEL ADALET ÝÇÝN BÝRLEÞ IMF ve DÜNYA BANKASINA KARÞI 26 Eylül Küresel Eylem Günü Çaðrýsý 20.000 kadar dünya bankeri ve yöneticisi Uluslararasý Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasý'nýn (WB) yýllýk toplantýsý için 26-28 Eylül tarihleri arasýnda Çekoslovakya'nýn Prag þehrinde bir araya gelecekler. Ancak toplantýlarý karþýlýksýz kalmayacak. Uluslararasý düzeyde binlerce gösterici þimdiden Prag'a gitmek için örgütlenmeye baþladý bile. Seattle ve Washington'da olduðu gibi göstericiler yüzlerce kilometreyi aþýp, IMF ve WB'ýn toplantýlarýný engellemeye çalýþacaklar. Fransa, Ýspanya, Danimarka, Almanya, Ýngiltere, Finlandiya, Avusturya, Ýtalya, Polonya, Yunanistan, Ýrlanda'nýn büyük þehirlerinden daha þimdiden otobüs, tren ve uçak kaldýrýlmasý için çalýþmalar baþladý. Prag protestosu için Yunanistan'ýn en büyük sendikalarý destek veriyor. 26 Eylül'de tüm dünya halklarý, IMF ve Dünya Bankasý'na karþý birleþecekler. Prag'daki göstericilerle dayanýþmak üzere yerel düzeyde gösteriler, eylemler ve çeþitli faaliyetler örgütlenecek. Türkiye'de de bu uluslararasý eylem gününün bir parçasý olmak için örgütlenmek zorundayýz. Türkiye MAI ve Küreselleþme Karþýtý Çalýþma Grubu da otobüs kaldýrmak için giriþimde bulunuyor. 26 Eylül’ün uluslararasý, ulusal ve yerel düzeyde baþarýsýný saðlamak için yapýlmasý gereken çok þey var. Öncelikle, olabildiðince çok grup ve harekete, elden geldiðince büyük bir hýzla, bu küresel eylem bilgisini ulaþtýrmalýyýz. Afiþ, bildiri, panel, toplantý, basýn açýklamasý, gösteri gibi araçlarý paylaþmalý ve birlikte kullanmalýyýz. Düþünce ve deneyimlerimizi paylaþmalý, birbirimize yardým etmeliyiz. Küresel eylem günü bilgisinin yerel düzeyde bireylere ve gruplara ulaþtýrýlýp tartýþýlmasýný saðlamak üzere herkesin katkýsýný almalý, ulusal ve bölgesel düzeyde etkinlikler örgütlemeliyiz.
KABUSLA RINI GERÇEÐE DÖNÜÞTÜREL ÝM IMF ve Dünya Bankasý'nýn 26 Eylül de Prag'da yapýlacak toplantýlarýnýn protestolarla karþýlaþacak olmasý yöneticilerin uykularýný kaçýrýyor. En zengin ülke liderlerinin G-8 toplantýsýnda 3. Dünya borçlarýný iptal etmek için hiçbir adým atmýþ olmamalarý patronlarýn ve bankerlerin sistemine karþý protestolarýn ne kadar haklý olduðunu gösteriyor. Politikacýlar ve patronlar kendilerine karþý öfkenin arttýðýný biliyorlar. Ýngiltere'de Uluslararasý Geliþme Sekreteri Clare Short þöyle yazýyor: "Seattle ve Washington'da çok büyük gösteriler oldu, bu yýlýn sonunda da Prag'da da bekleniyor." Prag'da yönetici sýnýf terör ve baský için hazýrlýk yapýyor. Çek Cumhuriyeti Ýç Ýþleri Bakaný, protestocularýn IMF, Dünya Bankasý ve genel olarak kapitalizme karþý mücadelede kullanabilecekleri tiyatrolarýn konferans sýrasýnda kapalý olmasýný emretti. 1989 öncesi Çekoslavakya'daki eski Stalinist sisteme
Türkiye’de küresel eylem Irkçý yasalar ve yoksulluk nedeniyle bizlerin Türkiye'den Prag'a kitlesel düzeyde gitmemiz olanaksýz. Ancak Küresel eylem gününü Türkiye'ye taþýmak mümkün. IMF, Dünya Bankasý, Dünya Ticaret Örgütü, uluslararasý bankerler ve onlarýn Türkiye'deki, iþbirlikçilerine karþý küresel eylem gününü örgütlemeliyiz. IMF heyeti, istikrar paketinin geleceðini konuþmak ve 2001 yýlý bütçesi hazýrlýklarýna katýlmak üzere 30 Aðustos'ta Ankara'da olacak. Heyet Ankara Sherton'da kalacak. 1 Eylül Dünya Barýþ Günü'nde o otelin önünde IMF'nin düþük ücret, yoksullaþtýrma, özelleþtirme, örgütsüzleþtirme politikalarýna karþý sesimizi yükseltebiliriz. 26 Eylül için Prag'a delege yollayýp, Türkiye'de ayný günlerde dünya halklarýný daha da yoksullaþtýran dünya patronlarýna ve kendi yöneticilerimize öfkemizi haykýrabiliriz. Böylesi bir eylem için çevremizde, sendikamýzda, derneðimizde, partimizde yöneticileri zorlayalým, 26 Eylül Küresel Eylem Günü'nü Türkiye'ye taþýyalým.
NE YA PA BÝ LÝR SÝN? Küresel Adalet Kampanyasý'na katýlabilirsiniz. (Bunun için 0312 229 3257 nolu telefon ve fakstan, kureseladalet @hotmail.com e-posta adresinden ya da http://www.kuresel-adalet.org web sayfasýndan gerekli malzemeleri alabilirsin) Bulunduðunuz iþyeri, sendika, okul, par-
karþý mücadelede böylesi tiyatro protestolarý önemli rol oynamýþtý. Çek Eðitim Bakanlýðý konferans sýrasýnda tüm okul öðrencilerinin Prag'ý boþaltmasýný emretti. Hükümet temsilcilerine göre bunun nedeni onlarýn küreselleþmeye karþý kitlesel protestolarý görmelerini engellemekti. Ýnterpol'den görevliler ve bir çok ülkeden gizli servisler gösterileri kontrol etmek üzere Prag'a çaðrýldýlar. FBI Prag'da bir büro açtý. Ancak baskýlar, Seattle ve Washington'da görüldüðü gibi, göstericilerin kendilerini ifade etmelerine engel olamýyor. Ýngiltere'nin saygýn gazetesi The Observer, "otoriteler geçen Aralýk ayýnda Seattle'da Dünya Ticaret Örgütü toplantýsýna karþý gerçekleþen küçük düþürücü olaylarýn tekrar etmesinden korkuyorlar" diyor. Görev onlarýn kabuslarýný gerçeðe dönüþtürmektir. Ýngiltere, Fransa, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Avusturya, Ýtalya, Polonya ve daha bir çok ülkeden protestocular Prag'a gitmek için hazýrlanýyorlar.
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 7
ONLARA HAVYAR BÝZE YOKSULLUK Okinava zirvesi 475 trilyon liraya mal oldu. Her gün olduðu gibi o gün de kötü beslenme sorunlarýndan 30.000 çocuk ölürken G-8 liderleri havyar, ýstakoz, ördek, yengeç ve þiþesi 600 milyon lira olan Chablis Grand Cru þarabý içtiler. Jübile 2000 (Üçüncü dünya ülkeleri dýþ borçlarýnýn silinmesi için kiliseler tarafýndan baþlatýlan kampanya) bu durumu Fransýz Devrimi öncesinde Marie Antoinette akþam yemeði yerken Parisli yoksullar kapýsýný çaldýðýnda "ekmek yoksa pasta yesinler'' demesine benzetiyor. ABD Baþkaný Clinton'un evinin bir benzerini Okinava’da inþa etmek için 3 trilyon 800 milyar liradan fazla para harcandý. Oysa Okinava'da harcanan 475 trilyon lirayla þunlar yapýlabilir: 12 milyon çocuðun okul giderleri karþýlanabilir. Gambia ve Sao Tome 'nin tüm borçlarý silinebilir. 500 bin kiþinin hayatýný sýtmadan kurtarmak için gerekli olan ilaç ve sivri sinek aðlarý saðlanabilir. Okinava'da toplanan dünyanýn en zengin ülkeleri liderleri dünyadaki yoksullara umut olacaðýna milyonlarca insanýn daha ölüm fermanýný imzaladýlar. G-8 liderleri borçlardan dolayý daha fazla insaný ölüme mahkum ettiler. Dünya liderlerinin borçlarý silmeye karþý tutumlarý insanlarý erken ölüme mahkum ediyor. Yoksul ülkeler hâlâ bankalara, uluslararasý kurumlara ve batýlý hükümetlere her gün 38 trilyon liradan fazla ödeme yapacaklar. Eðer ülkeler özelleþtirme, temel gýda maddelerine katkýlarýn kaldýrýlmasý ve piyasa "liberalizasyonu" ko-
nularýnda yeterli geliþme saðlayamazlarsa borç indirimlerinden dýþlanacaklar. Dünya Bankasý görevlilerinden birisinin ifade ettiði gibi, "bu zorunlu bir program, böylece parasý olanlar parasý olmayanlara para bulmak için ne gerektiðini söyleyecekler." ABD Baþkaný Clinton yoksul ülkelerdeki çocuklara okul yemeði vermek için bir miktar para ayrýlacaðýný duyurdu. Eðitimi paralý hale getirerek çocuklarý okullardan uzaklaþtýran IMF politikalarý deðil mi? Ülkeler savaþ halinde ise borçlarý hafifletilmeyecek. Bu savaþlar uluslararasý þirketlerin, silah tüccarlarýnýn hýrsýzlýðýný kolaylaþtýrmak için ateþlenmiyor mu, yoksulluðun yarattýðý umutsuzluk sonucu deðil mi? Batý Afrika'da Siera Leone'nin borç indirimi talebi çatýþmalar nedeniyle reddedildi. Bu ülkeden bir sendikacý "batýdan bize elmas ticaretinin akýþýný garantilemek üzere kararlarýný dayatmak için ordular yollanýyor, ancak çok fazla þiddet olduðu için borçlarýmýz iptal edilmiyor" diyor. Borçlarý iptal etmek yerine G-8 liderleri aç ve yoksullara geleceklerinin internette olduðunu söylediler. Diz üstü bilgisayarlar insanlarý veremden, AIDS'ten veya sýtmadan korumuyor, çocuklarýn karnýný doyurmuyor. Çocuklar temel gýda maddeleri ve ilaçsýzlýk nedeniyle acý içinde ölürken G8, IMF ve Dünya Bankasý bankerleri pahalý kýyafetleriyle uluslararasý merkezlerde keyif çatýyorlar. Bu çýlgýnlýða karþý sesimizi yükseltmek için 26 Eylül Prag küresel eylem günü bize yeni bir olanak sunuyor.
Çek Cumhuriyeti'nde Prag protestosunu örgütleyen Ekonomik Küreselleþmeye Karþý Ýnisiyatif (INPEG) üyesi JOHANA RUZICKOVA’nýn çaðrýsý: 26 Eylül'de Prag'a gitmek ve gösteri yapmanýn iki önemli nedeni var. Birincisi bu gösteri Doðu Avrupa için özel bir öneme sahip. 11 yýl önce bir 'kadife devrim' yaþadýk. Stalinizmin sonunun sadece soðuk savaþýn deðil tüm savaþlarýn, yoksulluk ve sömürünün de sonu olacaðýný umduk. Tüm dünyada kapitalizmin zaferinden bahsedildi ve bunun hayatýmýzý ne kadar iyileþtireceði anlatýldý. Çek politikacýlarý hepimizin çok sýký çalýþmasý gerektiðini söylediler. Bize kemerlerimizi sýkarsak 10 yýl içinde herkesin yaþam standardýnýn Avusturya'daki kadar yüksek olacaðýný söylediler. Þimdi durum tamamen farklý, yaþam standardý öncekinden daha kötü. Ýþsizlik artýyor, binlerce insan ücretlerini alabilmek için aylarca bekliyor. Kuzey Bohemia ve Moravia'nýn bazý bölgelerinde spor, müzik, resim gibi okul aktiviteleri ailelerin yeterli parasý olmadýðý için durduruldu. Ancak Çek Cumhuriyeti'nde sadece yoksulluk yok. Ayný zamanda öfke ve hayal kýrýklýðý da var. Ýnsanlar Kasým 1989'da sokakta olduklarýný, eski rejimin bitmesini istediklerini ancak bu duruma gelineceðini hayal etmediklerini söylüyorlar. Bugünün Doðu Avrupa'sý bizim uðruna mücadele ettiðimiz Doðu Avrupa deðil. 26 Eylül'de Prag'da insanlar bunu herkese gösterecekler. Prag'da olmanýn ikinci nedeni bütün dünyada geliþen yeni atmosfer. Seattle'da Washington'da ve Millau'da gördük. Þimdi sýra Prag'da. Prag son deðil, Prag sadece bir baþlangýç olmalý. Prag'da ne kadar çok insan olursa Anti-kapitalist hareket her yerde o kadar güçlü olacaktýr.
ti, dernek vb'de bu kampanyanýn desteklenmesini saðlayabilirsiniz. (Bunun için sendikalarýn yapmýþ olduðu çaðrýyý yukarýdaki adreslerden temin edebilirsiniz) Çevrenizde bu kampanyayý yapmak isteyenlerle düzenli olarak buluþup neler yapabileceðinizi planlayabilirsiniz. Kampanyanýn en geniþ þekilde duyurulmasýna katkýda bulunabilirsiniz.
Kampanya etkinliklerine çevrenizdekileri getirebilirsiniz. Ýstanbul ve Ankara'da yapýlmakta olan kampanya toplantýlarýnýn bir parçasý olabilirsiniz. Küreselleþme ve kapitalizme karþý mücadele konularýnýn tartýþýlacaðý çalýþma gruplarýna katýlabilir, yeni gruplar oluþturabilirsiniz.
Onbinlerce Japon Tokyo’da geçen ay yapýlan G-8’ zirvesini protesto etti.
ÇALIÞMA GRUBUNA KATIL 5 Aðustos Cumartesi 17:00 Küreselleþme Nedir? 12 Aðustos Cumartesi 17:00 Küreselleþme Bizi Nasýl Etkiliyor? 19 Aðustos Cumartesi 17:00 Küreselleþmeye Karþý Nasýl Mücadele: Ulusalcýlýk mý, Enternasyonalizm mi? 26 Aðustos Cumartesi 17:00 Seattle'dan Prag'a Kapitalizm Karþýtý Mücadele
Küresel Eylem Günü aktivist toplantýsý her Pazar günü Kýzýlay'da saat 17.00'de, Dikmen'de saat 18:00'de yapýlacaktýr. SIHHÝYE
Ambarlar Yolu Beyazsaray Apartmaný 10/30 Sýhhiye/Ankara (Sýhhiye Köprüsünün yanýndaki bina) Tel: 2293257
DÝKMEN
Naci Çakýr Mah. 4.Sok 19/A (Sinan Sokak'taki semt sahasýnýn
Neden destekliyoruz?
Sayfa 6
Ýþçi Demokrasisi
1 Aðustos 2000
RAGIP ZARAGOÐLU (Gazeteci, yazar) Bu gün dünyada eþitlik düþüncesi ve eþitlik yanlýlarý küresel bir meydan okumayla yüz yüze. Emeðe yönelik bu genel taarruz karþýsýnda yine küresel bir direniþle yanýt verilebilir. "Enternasyonalizm" dünya egemenlerinin eline býrakýlmamalý. Dünyadaki emek güçleri bu küresel direniþ çerçevesinde enternasyonalist geleneði yeniden canlandýrabilir. FATMA AKYOL (Tüm Sosyal Sen Gen. Bþk.) Sermaye sýnýfýnýn küreselleþmesi vaat edildiði gibi daha çok özgürlük, demokrasi, barýþ, refah, teknolojik olanaklar getirmedi. Bunun yerine iþsizlik, yoksulluk, kriz, kan ve barut, ýrkçýlýk, yabancýlaþma... Yeni dünya düzeninin siluetini oluþturdu. Tarihin sonunu ilan eden sermaye sýnýfý dünyanýn yoksul ve ezilen halklarýnýn bütün bunlar karþýsýnda seyirci kalacaðýný düþünüyorlarsa yanýlýyorlar. Küresel düzeyde barýþ, özgürlük, eþitlik... ancak ezilen ve sömürülen dünya halklarýnýn Seattle'da, Washington'da, Japonya'da olduðu gibi birlikte mücadelesi ile gelecektir.
ABDULLAH AYDIN (Halkevleri Gen. Mrk.) Ýnsanlýk, tarihinde görülmemiþ bir saldýrý ile karþý karþýya. Bu saldýrýyý gerçekleþtirenler, ne yazýk ki teknoloji ve bilim gibi uygarlýðýn kazaným ve olanaklarýný elinde tutan egemenlerdir. Sermaye güçleri, IMF ve Dünya Bankasý gibi örgütler aracýlýðýyla, baþta yoksul ülkeler olmak üzere bütün dünyayý kendi ticari merkezleri gibi biçimlendiriyorlar. Ben de bir insan olarak bu küresel saldýrýdan ekonomik, politik ve ideolojik yönden zarar görüyorum. Bu amaçla atýlacak her muhalif adýmý destekliyorum ve saygý ile karþýlýyorum. Küresel eylem gününü gerçekleþtirecek kararlý insanlarýn yolu açýk olsun!... ALÝ BALKIZ (Yazar) Ne sermayenin milliyeti, dini, dili, ülkesi vardýr, ne de emeðin... Bu anlamda kapitalizmin toptan saldýrýsýna, ancak ve ancak emeðin de toptan karþý duruþu ile karþý konulabilir. Bu giriþim, baþka olumluluklarýn yanýnda bu nedenle de saygý ve sevgiye deðerdir. Kutlar, baþarýlar dilerim.
EÞBER YAÐMURDERELÝ (Yazar, avukat)
MÜSLÜM DOÐAN (Pir Sultan Abdal Der. Ankara)
Ondokuzuncu yüzyýlýn sýnýfýn kurtuluþu merkezli "bütün dünya iþçilerinin birleþmesi" talebi þimdi çok daha güncel ve geçerlidir. Bütün bir insanlýk bugün bir varlýk-yokluk sorunuyla yüz yüzedir. Globalleþme gemisinde forsaya çakýlmýþ "büyük insanlýk"la birlikte tüm insan soyu tehdit altýndadýr. Her türlü kayýttan kurtulmuþ, üretimden kopmuþ 20 trilyon dolarý aþkýn para dünya borsalarýnda "serseri" geziniyor. Bütün bunlarýn sorumlusu Dünya Bankasý, IMF ve bunlarý yönlendiren sarhoþ spekülatörlerdir. Artýk onlar bile yarattýklarý bu canavarý denetleyemiyorlar. Globalleþmenin yýkýma uðrattýðý dünya yoksullarý, emek eksenli bir demokrasi ve özgürlük cephesinin þartlarýný hazýrlama imkanýna sahip. Bugün bize düþen ise uygun taktiklerle gücümüzü etkin hale getirecek basireti gösterebilmek. Zira bir toplum geleceðini, özgürlüðünü ve demokrasisini, ancak tarihin önünü týkayan egemenlik biçimine cepheden karþý durarak, bedel ödemeyi göze alarak kazanabilir. 26 Eylül Küresel Eylem Günü bu inanç ve dirençle inþa edilmeli.
Uluslararasý emperyalist kuruluþlarýn bir araya gelmesinin muhakkak ki bir nedeni vardýr. Bu amaç Türkiye emekçileri tarafýndan çok iyi bilinmektedir. Tüm dünyadaki karþý duruþ emperyalistlere önemli bir gözdaðý olacaktýr. Bu eylemi candan destekliyorum.
FÝKRET BAÞKAYA (Yazar, Özgür Üniversite) Tam da emperyalist burjuvazinin sözcülerinin ve akýl hocalarýnýn sýnýf mücadelesinin, devrimlerin, emperyalizmin, velhasýl tarihin sonundan söz etmeyi bir alýþkanlýk haline getirdikleri, yeni iletiþim çaðýnýn yeni ekonomisinin artýk her sorunu çözeceðini ileri sürdükleri bir anda Seattle'la baþlayýp Washington ve Zürih'te devam eden küresel tepki, asýl fotoðrafýn ne olduðunu 'bilince çýkarmada' önemli bir dönüm noktasý sayýlmalýdýr. Böylece, dünyanýn neresinde olursa olsun, tüm sorunlarýn kökeninde kapitalist sömürünün yattýðý bilinci yavaþ yavaþ oluþmaya baþlýyor. Bu karþý eylemler ayný zamanda emperyalizmin dayattýðý 'küresel püskürtme' saldýrýsýnýn da artýk karþýlýk bulduðunun bir göstergesidir. Emperyalist küresel püskürtme saldýrýsý, küresel planda bir karþý duruþ olmadan püskürtülemez. Kaldý ki amaç sadece saldýrýyý püskürtmek olmamalýdýr. Karþý olmak, alternatif bir proje ve perspektif yokluðunda fazla anlamlý deðildir. Fakat daha da önemlisi, radikal olmayan hareketlerin kalýcý baþarýlar ve sonuçlar elde etmesi mümkün deðildir. Umut edebiliriz ki, Seattle'la baþlayan 'karþý saldýrý' Prag'da daha da olgunlaþarak yol almaya devam eder... Türkiye'nin sol muhalefeti hep içe kapalý kaldý, ister sol, ister doðrudan iþçi hareketi olsun, enternasyonalist bilincin çok uzaðýnda kaldý... Zaten iþçi hareketi baþtan itibaren sendika bürokrasilerinin denetiminde düzenin bir parçasý olarak var oldu. Prag'a ilgiyi ve katýlýmý artýrmak büyük ilgi taþýyor. Ýnsanlar artýk dünyanýn neresinde yaþarlarsa yaþasýnlar, ayný kapitalist saldýrýya maruz olduklarýnýn, ayný kapitalistler tarafýndan sömürüldüklerini, geleceklerini karartanýn ve sorunlarýn kökeninde ayný odaklarýn bulunduðu bilincine varmalýdýrlar. Aksi halde insanlýðýn da uygarlýðýn da bir geleceði olamaz. Bu bakýmdan, enternasyonalist dayanýþma ve mücadele hayati önem taþýyor.
YILDIRIM KOÇ (Türk-Ýþ danýþmaný, yazar) IMF, Dünya Bankasý ve Dünya Ticaret Örgütü'nün temsil ettiði, sözcülüðünü yaptýðý ve çýkarlarýný savunduðu ulus ötesi sermayeye karþý iþçi sýnýfýnýn uluslar arasý mücadelesi hýzlanacak, güçlenecektir. Bu mücadelede ulus ötesi sermayeye karþý ulusal egemenlik, ulusal baðýmsýzlýk ve demokrasi yanlýsý tüm güçlerle en geniþ birliktelik saðlanmalýdýr. Türkiye'de 1999 yýlýnda iþçi sýnýfýnýn tüm kesimlerinin katýlýmýyla oluþturulan Emek Platformu ve halen inþa edilen iþçi-köylü ittifaký, bu doðrultuda önemli giriþimlerdir. Prag mücadelesine baþarýlar diliyorum. ALPASLAN IÞIKLI (AÜ SBF Öðretim Üyesi) Sermayenin küreselleþmesi emek-sermaye iliþkileri ve sosyal adalet sorununa çok deðiþik ve karmaþýk boyutlar getirmiþtir. Sömürü uluslararasýlaþmýþtýr. Yeryüzünü küresel bir köy haline getirme kararlýlýðýyla, önüne çýkan her türlü engeli aþmak ihtiyacýnda olan uluslararasý sermaye, dizginlerini koparmýþ bir canavar gibi sýnýr tanýmadan dünya üzerinde kol gezmektedir. Ondokuzuncu yüzyýldan miras kalan model ve bu model çerçevesindeki mücadele yöntemleri geçerliliðini önemli ölçüde yitirmiþtir. Küresel bir canavara dönüþmüþ olan sermaye karþýsýnda yeryüzü insanlarýnýn birliði kaçýnýlmazdýr. Dil, din, ýrk, cinsiyet ayrýmlarýný aþarak insanlar el ele vermek ve kendi kaderlerine sahip çýkmak sorumluðundadýr. Ülkemizin aydýnlýk bilinçli ve temiz yürekli insanlarýnýn ve onlarýn denetimindeki bir gurup kitlesel kuruluþun IMF ve Dünya Bankasý'na karþý 26 Eylül'ü dünya emekçilerinin direniþ ve dayanýþma günü olarak deðerlendirmeleri önemli bir adým oluþturacaktýr. Sorunun kaynaðý isabetle belirlenmiþtir. Çözüm için inançlý, sabýrlý ve kararlý bir güç birliði gerekiyor. 26 Eylül bu güç birliðinin uluslar arasý düzeyde yeniden ve anlamlý bir biçimde yükseliþinin iþareti olacaktýr. KAHRAMAN AYTAÇ (Hacý Bektaþ-ý Veli Vak) Çok küçük bir azýnlýk, dünyadaki yeraltý ve yerüstü zenginliklerine ve emeðe sahip olmak istemekte. Dünyada altý milyar insan yaþamakta ama bu küçük azýnlýk altý milyar insaný köle yapmakta, insanlarýn emeðini sömürmekte ve ülkeleri ortadan kaldýrmakta. Ýnsanlarý saðlýk, eðitim ve diðer sosyal haklardan mahrum býrakmak istemektedirler. Semayenin ateþ ve sel gibi olduðu, toplumu yakýp yýktýðýný bilmekteyiz. Halbuki sermaye, toprak ve emek eþdeðerdedir. Emekçiler kendi emeklerine sahip çýkmalý ve sermayeye boyun eðmemeli. Emekçilerin dünya dengesinin bir avuç sermayedarýn menfaati için bozulmasýna karþý çýkmalarý doðal ve tabii haklarýdýr. Bu savaþta sermayenin bu hakimiyetine mutlaka dur demek dünyada yaþayan tüm insanlarýn görevidir.
1 Aðustos 2000
SEATTLE... WASHINGTON... PRAG...
KÜRESEL ADALET ÝÇÝN BÝRLEÞ IMF ve DÜNYA BANKASINA KARÞI 26 Eylül Küresel Eylem Günü Çaðrýsý 20.000 kadar dünya bankeri ve yöneticisi Uluslararasý Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasý'nýn (WB) yýllýk toplantýsý için 26-28 Eylül tarihleri arasýnda Çekoslovakya'nýn Prag þehrinde bir araya gelecekler. Ancak toplantýlarý karþýlýksýz kalmayacak. Uluslararasý düzeyde binlerce gösterici þimdiden Prag'a gitmek için örgütlenmeye baþladý bile. Seattle ve Washington'da olduðu gibi göstericiler yüzlerce kilometreyi aþýp, IMF ve WB'ýn toplantýlarýný engellemeye çalýþacaklar. Fransa, Ýspanya, Danimarka, Almanya, Ýngiltere, Finlandiya, Avusturya, Ýtalya, Polonya, Yunanistan, Ýrlanda'nýn büyük þehirlerinden daha þimdiden otobüs, tren ve uçak kaldýrýlmasý için çalýþmalar baþladý. Prag protestosu için Yunanistan'ýn en büyük sendikalarý destek veriyor. 26 Eylül'de tüm dünya halklarý, IMF ve Dünya Bankasý'na karþý birleþecekler. Prag'daki göstericilerle dayanýþmak üzere yerel düzeyde gösteriler, eylemler ve çeþitli faaliyetler örgütlenecek. Türkiye'de de bu uluslararasý eylem gününün bir parçasý olmak için örgütlenmek zorundayýz. Türkiye MAI ve Küreselleþme Karþýtý Çalýþma Grubu da otobüs kaldýrmak için giriþimde bulunuyor. 26 Eylül’ün uluslararasý, ulusal ve yerel düzeyde baþarýsýný saðlamak için yapýlmasý gereken çok þey var. Öncelikle, olabildiðince çok grup ve harekete, elden geldiðince büyük bir hýzla, bu küresel eylem bilgisini ulaþtýrmalýyýz. Afiþ, bildiri, panel, toplantý, basýn açýklamasý, gösteri gibi araçlarý paylaþmalý ve birlikte kullanmalýyýz. Düþünce ve deneyimlerimizi paylaþmalý, birbirimize yardým etmeliyiz. Küresel eylem günü bilgisinin yerel düzeyde bireylere ve gruplara ulaþtýrýlýp tartýþýlmasýný saðlamak üzere herkesin katkýsýný almalý, ulusal ve bölgesel düzeyde etkinlikler örgütlemeliyiz.
KABUSLA RINI GERÇEÐE DÖNÜÞTÜREL ÝM IMF ve Dünya Bankasý'nýn 26 Eylül de Prag'da yapýlacak toplantýlarýnýn protestolarla karþýlaþacak olmasý yöneticilerin uykularýný kaçýrýyor. En zengin ülke liderlerinin G-8 toplantýsýnda 3. Dünya borçlarýný iptal etmek için hiçbir adým atmýþ olmamalarý patronlarýn ve bankerlerin sistemine karþý protestolarýn ne kadar haklý olduðunu gösteriyor. Politikacýlar ve patronlar kendilerine karþý öfkenin arttýðýný biliyorlar. Ýngiltere'de Uluslararasý Geliþme Sekreteri Clare Short þöyle yazýyor: "Seattle ve Washington'da çok büyük gösteriler oldu, bu yýlýn sonunda da Prag'da da bekleniyor." Prag'da yönetici sýnýf terör ve baský için hazýrlýk yapýyor. Çek Cumhuriyeti Ýç Ýþleri Bakaný, protestocularýn IMF, Dünya Bankasý ve genel olarak kapitalizme karþý mücadelede kullanabilecekleri tiyatrolarýn konferans sýrasýnda kapalý olmasýný emretti. 1989 öncesi Çekoslavakya'daki eski Stalinist sisteme
Türkiye’de küresel eylem Irkçý yasalar ve yoksulluk nedeniyle bizlerin Türkiye'den Prag'a kitlesel düzeyde gitmemiz olanaksýz. Ancak Küresel eylem gününü Türkiye'ye taþýmak mümkün. IMF, Dünya Bankasý, Dünya Ticaret Örgütü, uluslararasý bankerler ve onlarýn Türkiye'deki, iþbirlikçilerine karþý küresel eylem gününü örgütlemeliyiz. IMF heyeti, istikrar paketinin geleceðini konuþmak ve 2001 yýlý bütçesi hazýrlýklarýna katýlmak üzere 30 Aðustos'ta Ankara'da olacak. Heyet Ankara Sherton'da kalacak. 1 Eylül Dünya Barýþ Günü'nde o otelin önünde IMF'nin düþük ücret, yoksullaþtýrma, özelleþtirme, örgütsüzleþtirme politikalarýna karþý sesimizi yükseltebiliriz. 26 Eylül için Prag'a delege yollayýp, Türkiye'de ayný günlerde dünya halklarýný daha da yoksullaþtýran dünya patronlarýna ve kendi yöneticilerimize öfkemizi haykýrabiliriz. Böylesi bir eylem için çevremizde, sendikamýzda, derneðimizde, partimizde yöneticileri zorlayalým, 26 Eylül Küresel Eylem Günü'nü Türkiye'ye taþýyalým.
NE YA PA BÝ LÝR SÝN? Küresel Adalet Kampanyasý'na katýlabilirsiniz. (Bunun için 0312 229 3257 nolu telefon ve fakstan, kureseladalet @hotmail.com e-posta adresinden ya da http://www.kuresel-adalet.org web sayfasýndan gerekli malzemeleri alabilirsin) Bulunduðunuz iþyeri, sendika, okul, par-
karþý mücadelede böylesi tiyatro protestolarý önemli rol oynamýþtý. Çek Eðitim Bakanlýðý konferans sýrasýnda tüm okul öðrencilerinin Prag'ý boþaltmasýný emretti. Hükümet temsilcilerine göre bunun nedeni onlarýn küreselleþmeye karþý kitlesel protestolarý görmelerini engellemekti. Ýnterpol'den görevliler ve bir çok ülkeden gizli servisler gösterileri kontrol etmek üzere Prag'a çaðrýldýlar. FBI Prag'da bir büro açtý. Ancak baskýlar, Seattle ve Washington'da görüldüðü gibi, göstericilerin kendilerini ifade etmelerine engel olamýyor. Ýngiltere'nin saygýn gazetesi The Observer, "otoriteler geçen Aralýk ayýnda Seattle'da Dünya Ticaret Örgütü toplantýsýna karþý gerçekleþen küçük düþürücü olaylarýn tekrar etmesinden korkuyorlar" diyor. Görev onlarýn kabuslarýný gerçeðe dönüþtürmektir. Ýngiltere, Fransa, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Avusturya, Ýtalya, Polonya ve daha bir çok ülkeden protestocular Prag'a gitmek için hazýrlanýyorlar.
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 7
ONLARA HAVYAR BÝZE YOKSULLUK Okinava zirvesi 475 trilyon liraya mal oldu. Her gün olduðu gibi o gün de kötü beslenme sorunlarýndan 30.000 çocuk ölürken G-8 liderleri havyar, ýstakoz, ördek, yengeç ve þiþesi 600 milyon lira olan Chablis Grand Cru þarabý içtiler. Jübile 2000 (Üçüncü dünya ülkeleri dýþ borçlarýnýn silinmesi için kiliseler tarafýndan baþlatýlan kampanya) bu durumu Fransýz Devrimi öncesinde Marie Antoinette akþam yemeði yerken Parisli yoksullar kapýsýný çaldýðýnda "ekmek yoksa pasta yesinler'' demesine benzetiyor. ABD Baþkaný Clinton'un evinin bir benzerini Okinava’da inþa etmek için 3 trilyon 800 milyar liradan fazla para harcandý. Oysa Okinava'da harcanan 475 trilyon lirayla þunlar yapýlabilir: 12 milyon çocuðun okul giderleri karþýlanabilir. Gambia ve Sao Tome 'nin tüm borçlarý silinebilir. 500 bin kiþinin hayatýný sýtmadan kurtarmak için gerekli olan ilaç ve sivri sinek aðlarý saðlanabilir. Okinava'da toplanan dünyanýn en zengin ülkeleri liderleri dünyadaki yoksullara umut olacaðýna milyonlarca insanýn daha ölüm fermanýný imzaladýlar. G-8 liderleri borçlardan dolayý daha fazla insaný ölüme mahkum ettiler. Dünya liderlerinin borçlarý silmeye karþý tutumlarý insanlarý erken ölüme mahkum ediyor. Yoksul ülkeler hâlâ bankalara, uluslararasý kurumlara ve batýlý hükümetlere her gün 38 trilyon liradan fazla ödeme yapacaklar. Eðer ülkeler özelleþtirme, temel gýda maddelerine katkýlarýn kaldýrýlmasý ve piyasa "liberalizasyonu" ko-
nularýnda yeterli geliþme saðlayamazlarsa borç indirimlerinden dýþlanacaklar. Dünya Bankasý görevlilerinden birisinin ifade ettiði gibi, "bu zorunlu bir program, böylece parasý olanlar parasý olmayanlara para bulmak için ne gerektiðini söyleyecekler." ABD Baþkaný Clinton yoksul ülkelerdeki çocuklara okul yemeði vermek için bir miktar para ayrýlacaðýný duyurdu. Eðitimi paralý hale getirerek çocuklarý okullardan uzaklaþtýran IMF politikalarý deðil mi? Ülkeler savaþ halinde ise borçlarý hafifletilmeyecek. Bu savaþlar uluslararasý þirketlerin, silah tüccarlarýnýn hýrsýzlýðýný kolaylaþtýrmak için ateþlenmiyor mu, yoksulluðun yarattýðý umutsuzluk sonucu deðil mi? Batý Afrika'da Siera Leone'nin borç indirimi talebi çatýþmalar nedeniyle reddedildi. Bu ülkeden bir sendikacý "batýdan bize elmas ticaretinin akýþýný garantilemek üzere kararlarýný dayatmak için ordular yollanýyor, ancak çok fazla þiddet olduðu için borçlarýmýz iptal edilmiyor" diyor. Borçlarý iptal etmek yerine G-8 liderleri aç ve yoksullara geleceklerinin internette olduðunu söylediler. Diz üstü bilgisayarlar insanlarý veremden, AIDS'ten veya sýtmadan korumuyor, çocuklarýn karnýný doyurmuyor. Çocuklar temel gýda maddeleri ve ilaçsýzlýk nedeniyle acý içinde ölürken G8, IMF ve Dünya Bankasý bankerleri pahalý kýyafetleriyle uluslararasý merkezlerde keyif çatýyorlar. Bu çýlgýnlýða karþý sesimizi yükseltmek için 26 Eylül Prag küresel eylem günü bize yeni bir olanak sunuyor.
Çek Cumhuriyeti'nde Prag protestosunu örgütleyen Ekonomik Küreselleþmeye Karþý Ýnisiyatif (INPEG) üyesi JOHANA RUZICKOVA’nýn çaðrýsý: 26 Eylül'de Prag'a gitmek ve gösteri yapmanýn iki önemli nedeni var. Birincisi bu gösteri Doðu Avrupa için özel bir öneme sahip. 11 yýl önce bir 'kadife devrim' yaþadýk. Stalinizmin sonunun sadece soðuk savaþýn deðil tüm savaþlarýn, yoksulluk ve sömürünün de sonu olacaðýný umduk. Tüm dünyada kapitalizmin zaferinden bahsedildi ve bunun hayatýmýzý ne kadar iyileþtireceði anlatýldý. Çek politikacýlarý hepimizin çok sýký çalýþmasý gerektiðini söylediler. Bize kemerlerimizi sýkarsak 10 yýl içinde herkesin yaþam standardýnýn Avusturya'daki kadar yüksek olacaðýný söylediler. Þimdi durum tamamen farklý, yaþam standardý öncekinden daha kötü. Ýþsizlik artýyor, binlerce insan ücretlerini alabilmek için aylarca bekliyor. Kuzey Bohemia ve Moravia'nýn bazý bölgelerinde spor, müzik, resim gibi okul aktiviteleri ailelerin yeterli parasý olmadýðý için durduruldu. Ancak Çek Cumhuriyeti'nde sadece yoksulluk yok. Ayný zamanda öfke ve hayal kýrýklýðý da var. Ýnsanlar Kasým 1989'da sokakta olduklarýný, eski rejimin bitmesini istediklerini ancak bu duruma gelineceðini hayal etmediklerini söylüyorlar. Bugünün Doðu Avrupa'sý bizim uðruna mücadele ettiðimiz Doðu Avrupa deðil. 26 Eylül'de Prag'da insanlar bunu herkese gösterecekler. Prag'da olmanýn ikinci nedeni bütün dünyada geliþen yeni atmosfer. Seattle'da Washington'da ve Millau'da gördük. Þimdi sýra Prag'da. Prag son deðil, Prag sadece bir baþlangýç olmalý. Prag'da ne kadar çok insan olursa Anti-kapitalist hareket her yerde o kadar güçlü olacaktýr.
ti, dernek vb'de bu kampanyanýn desteklenmesini saðlayabilirsiniz. (Bunun için sendikalarýn yapmýþ olduðu çaðrýyý yukarýdaki adreslerden temin edebilirsiniz) Çevrenizde bu kampanyayý yapmak isteyenlerle düzenli olarak buluþup neler yapabileceðinizi planlayabilirsiniz. Kampanyanýn en geniþ þekilde duyurulmasýna katkýda bulunabilirsiniz.
Kampanya etkinliklerine çevrenizdekileri getirebilirsiniz. Ýstanbul ve Ankara'da yapýlmakta olan kampanya toplantýlarýnýn bir parçasý olabilirsiniz. Küreselleþme ve kapitalizme karþý mücadele konularýnýn tartýþýlacaðý çalýþma gruplarýna katýlabilir, yeni gruplar oluþturabilirsiniz.
Onbinlerce Japon Tokyo’da geçen ay yapýlan G-8’ zirvesini protesto etti.
ÇALIÞMA GRUBUNA KATIL 5 Aðustos Cumartesi 17:00 Küreselleþme Nedir? 12 Aðustos Cumartesi 17:00 Küreselleþme Bizi Nasýl Etkiliyor? 19 Aðustos Cumartesi 17:00 Küreselleþmeye Karþý Nasýl Mücadele: Ulusalcýlýk mý, Enternasyonalizm mi? 26 Aðustos Cumartesi 17:00 Seattle'dan Prag'a Kapitalizm Karþýtý Mücadele
Küresel Eylem Günü aktivist toplantýsý her Pazar günü Kýzýlay'da saat 17.00'de, Dikmen'de saat 18:00'de yapýlacaktýr. SIHHÝYE
Ambarlar Yolu Beyazsaray Apartmaný 10/30 Sýhhiye/Ankara (Sýhhiye Köprüsünün yanýndaki bina) Tel: 2293257
DÝKMEN
Naci Çakýr Mah. 4.Sok 19/A (Sinan Sokak'taki semt sahasýnýn
Sayfa 8
Ýþçi Demokrasisi
1 Aðustos 2000
Küresel eylem günü kapitalizme karþý ortak öfkemizi haykýracaðýmýz, ortak hareket edeceðimiz bir gün olmalý. Birleþik mücadeleyi inþa edelim....
Kapitalizme karþý mücadele
Ç i ð d e m Ö zb a þ
Seattle,Washington ve Millau'da gerçekleþen antikapitalist hareketler sisteme karþý kabaran öfkenin göstergeleri. Dünyanýn küçücük bir azýnlýk tarafýndan talan edilmesine, yüzmilyonlarca insanýn aç býrakýlmasýna, yoksulluðun artmasýna, zenginle fakir arasýndaki uçuruma, eþitsizliðe ve adaletsizliðe karþý yükselen bu muhalefet içinde yer alanlar kapitalizme, kapitalizmin sonuçlarýna isyan ediyorlar. Anarþistlerden sosyalistlere, çevrecilerden hayvan severlere, kiliselerden sendikalara, kadýn gruplarýndan azýnlýk örgütlerine, insan haklarý savunucularýndan yardým derneklerine kadar çok deðiþik kesimlerden onbinlerce insaný bir araya getiren bu gösteriler daha güzel bir gelecek umudunu taþýyor. Kapitalizm karþýtý olarak adlandýrýlan bu hare-
ket binlerce insanýn çok yoðun çabasý, emeði, yaratýcýlýðýyla gerçekleþiyor. Aktivistler bulunduklarý alanda aylarca süren bir çabayla propaganda faaliyeti yapýyor; pankartlar, el ilanlarý, afiþler, bildiriler hazýrlýyor; seminerler, çalýþma gruplarý, aktivist toplantýlarý örgütlüyor; gösteriler için otobüsler, trenler kaldýrýyorlar. Okullarda, bölgelerde kurulan küçük anti kapitalist gruplar bir araya gelip propaganda malzemeleri üretiyorlar. Her grup ana örgütlenme merkezi ile federasyon halinde birleþiyor. Kapitalizm karþýtý protestolarýn merkezinde olanlar kapitalizmin ne kadar örgütlü olduðunun bilincindeler ve buna karþý faaliyetleri birleþtiren çeþitli tarzlarda merkezi organlar yaratýyorlar. Prag gösterisi için de ana bir örgütlenme merkezi ku-
ruldu ve Prag gösterisinin rin fiziksel olarak IMF toplanmerkezi bir þekilde örgütlen- týsýný engelleme gücünü azalttý. mesini saðlýyor. IMF'nin kapatýlmasý mý Farklý fikirler yoksa iyileþtirilmesi mi geKapitalizme karþý öfke- rektiði tartýþmasý farklý pratik li çok farklý kesimler ve sonuçlar yaratýyor. Bankacýörgütlenmeler var. Doðal lardan, politikacýlardan bir olarak bu kesimlerin çözüm kaçýný kendi tarafýna çekmek önerileri ve ona uygun yön- için mi çaba sarf edeceksin, temler de farklý. yoksa açýkça onlara karþý bir Seattle'da bazý gruplar hareket mi örgütleyeceksin. sendikacýlarýn öðrencilerle, Bu tartýþmalar uluslararasý çevrecilerle ve diðerleriyle ve ulusal düzeyde devam edibirlikte gösteri yapmasýný is- yor. terken, bazýlarý özellikle de Bu nedenle hareketi sossendika liderleri bunu iste- yalist bir yöne doðru yömediler. neltmek isteyenlerin örEðer örgütlü bir militan gütlü olmasý gerekiyor. grup olmasýydý sendika liderBunu baþarabilmenin ilk leri herkesi ayrý ayrý tutmayý adýmý hareketin bir parçasý baþaracaktý. Ancak buna izin olmaktan geçiyor. Ancak o verilmedi ve çok güçlü bir zaman tartýþmanýn bir parçabirlik oluþtu. Washington'da sý olmak mümkün. ise sendika liderleri üyelerini Birlikte çalýþmadan öngösteriden bir hafta önce ay- ce insanlardan seninle ayrý bir gösteri yapmaya ikna ný politik program üzeriettiler. Bu durum göstericile- ne %100 anlaþmasýný bek-
lemek bir çýlgýnlýk. Ayný zamanda "farklý fikirlerin" çokluðunu alkýþlayýp, ortaklaþmak için çaba sarf etmemek de hareketi öldürücü bir tutum. Bu hareketin parçasý olmak isteyenler toplanmalý, küresel adalet için nasýl tartýþacaklarýný konuþmalý, ortak bir eylem programýnda anlaþmalý, çevresini örgütlemek için müdahale etmeli ve çoðunluðu bu harekete çekmeye çalýþmalýlar. Sosyalistler laf olsun diye bunun bir parçasý olmazlar. Bizler, sisteme karþý mücadele edenlerin mümkün olan en iyi sonucu almasýný istiyoruz. Bunun anlamý, hareketin olabildiðince büyük olmasýný saðlamak ve birlikte çalýþýrken "nasýl daha iyi sonuç alýrýz, bundan sonraki adým ne olmalý" tartýþmasýný en iyi þekilde yapmaktýr.
Marks mücadelenin merkezinde Bugün, kapitalizme karþý mücadele etmek isteyen, 26 Eylül Küresel Eylem Günü'nü inþa edenler yüzelli yýllýk bir mücadele geleneðini bugünlere taþýyorlar. Halen, kapitalizmin ilk dönemlerinde ortaya çýkan ve çözülmeye çalýþýlan sorunlarla boðuþuyoruz. Kapitalizmin doðuþ döneminde de insanlar yaþanýlan acýlara, çevrenin yýkýmýna ve sistemin yarattýða sýkýþmýþlýða karþý mücadele bayraðýný yükselttiler. Bugün Naomi Klein, George Monbiot, Susan George gibi uluslararasý düzeyde tanýnmýþ pek çok yazar kapitalizmin dünyayý nasýl mahvettiðini yazýyor. 19. yüzyýlda Karl Marks'da bunu yapmýþtý. Ýnsanlar uluslararasý þirketlerin gücü altýnda ezilir, umutsuzluða sürüklenir ve sistemin þiddeti karþýsýnda direnirken aynen Marks'ýn yazdýðý konularla karþý karþýya geliyorlar. Karl Marks'ýn yazýlarýnýn bugün kapitalizme karþý mücadelenin merkezinde olmasý gerekiyor. Marks kapitalizmi doðuþundan hemen sonra analiz ederek nasýl yýkýlacaðýný ve daha güzel bir dünyayý nasýl inþa edebileceðimizi yazýyor. Marks yabancýlaþmayý, kapitalizmin zenginliði hýzla arttýrýrken büyük çoðunluðu bu zenginliðin nimetlerinden nasýl mahrum ettiðini anlatarak baþlýyor:
"ÝÝþçi daha fazla ürettikçe daha az tüketmek zorunda. Daha fazla deðer yarattýkça daha deðersiz, daha iþe yaramaz hale geliyor." Emeðin zeng inler için harika "E þeyler ürettiði doðru. Ama iþçi için yokluk üretiyor. Saraylar üretiyor, ama iþçi için derme çatma evler." Güzellik üretiyor ancak iþçi için "G sakatlýk." Ýþçi için tatmin edici ve yaratýcý olmasý gereken çalýþma en nefret edilen þey haline geliyor: Hayat sadece bu faaliyet bittik"H ten sonra birahanedeki masada, yatakta baþlýyor." "ÝÝþçi sadece iþinin dýþýndayken varlýðýnýn kendisine ait olduðunu hissediyor ve iþindeyken kendisinin kendi varlýðý dýþýnda olduðunu hissediyor." Kapitalizm çok büyük bir düzeyde enerji ve kaynaðý harekete geçiriyor. Ancak nüfusun büyük çoðunluðuna çok az þey sunuyor. Kapitalist þirketler teknik harikalar yarattýðýnda sosyal koþullar nedeniyle bunlar genellikle bize karþý kullanýlan araçlar haline dönüþüyor. Kapitalizm öylesine bir sistem ki, her ekonoMarks'ýn yazdýðý gibi, "h mik geliþmeyi bir sosyal felakete dönüþtürüyor."
Kapitalist ekonomi herkesi mahkum ediyor. Toplum üzerinde kontrolümüz yok, birbirimizden, doðadan ve kendi insanlarýmýzdan kopartýlmýþýz. Sistemin küresel düzeyde yayýlSümasýný ilk analiz eden Marks'tý: "S rekli geniþleyen piyasa ihtiyacý burjuvazinin yer kürenin tüm yüzeyinde koþturmasýna neden oluyor." Her yere ayak basmalý, her ye"H re yerleþmeli, her yerle iliþki kurmalý." Bütün eski ulusal sanayiler yýkýlý"B yor ya da günbegün yok oluyor." Hammaddeleri uzak bölgeler"H den taþýyarak bir araya getiren yeni sanayilerle yer deðiþtiriyor. Sanayinin ürünleri evde deðil yer kürenin her köþesinde tüketiliyor." Bu güçlü analizler Marks'ýn hâlâ ne kadar geçerli olduðunu gösteriyor. Sisteme karþý isyan eden hiç kimse Maks'ýn yazýlarýný yok sayma, "eskimiþ" diye bir tarafa atma lüksüne sahip deðil. Ne zaman yeni bir isyan dalgasý baþlasa insanlar kendilerine Marks'ýn yazýlarýnda ifade ettiði þeyleri yeniden keþfederken buluyorlar. Bunun nedeni her ne kadar kapitalizmin biçimi deðiþse de temel birikim için birikim", dinamiði olan "b
"iinsandan önce kâr güdüsü" ölümcül bir þekilde ayný kalmakta. Marks sadece kapitalizmi kýnamakla kalmadý. O dünyayý daha iyi organize etmenin mümkün olduðunu anlatýrken kapitalizmi yenecek olan gücün nerede olduðunu da gösteriyordu. Kapitalizm "iiþçi kitlelerinin fabrikalara doldurulmasý ve askerler gibi örg ütlenmesi" anlamýna geliyor. Ancak sömürülürken ayný zamanda üretimin merkezinde, toplumun merkezinde yer alýyorlar ve kâr akýþýný kesebilecek yeteneðe sahip oluyorlar. Burjuvalar her þeyin ötesinde "B kendi mezar kazýcýlarýný, proleteryayý, modern iþçi sýnýfýný üretiyorlar." Kapitalizme, kapitalizmin sonuçlarýna karþý mücadele eden bizlerin Marks'ýn kapitalizm analizine ihtiyacý var. Ama bu yetmez. Ayný zamanda kapitalizmin yerine daha iyi bir toplumsal örgütlenmenin nasýl olabileceði konusunda da Marks'ýn analizlerine þiddetle ihtiyacýmýz var. Onun, iþçi sýnýfýnýn neden bütün insanlýðý özgürlüðe taþýyacak tek güç olduðunu gösteren fikirleri anti kapitalist mücadelenin devrimci mücadeleye dönüþmesinde bizlerin en önemli silahýdýr.
1 Aðustos 2000
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 9
Anti kapitalist yazar Susan George
Seattle’daki gösterileri sýrasýnda polis Nike’ý koruyor
D ü n y a T ic a r e t Ö r g ü t ü ' n e karþý kampanyanýn öncülerinden Susan George uluslararasý þirketler ve kurumlar üzerine yazý ve kitaplarýyla tanýnýyor. Aþaðýdaki yazý Susan George'un IMF'nin Avr u p a y ö n e t ic i s i F l e m m i n g Larsen ile yaptýðý bir tartýþmadan kýsaltýlarak alýnmýþtýr.
KÜRESELLEÞME ÇILGINLIÐI
Öncelikle, küreseleþmeyi tanýmlamama izin verin. Uluslararasý þirketlerin küreselleþmesinden bahsediyorum. Kimin çýkarý var? Nüfusun üst yüzde 20'sinin, özelikle de en üst yüzde 1’nin. Forbes Dergisi milyonerler listesini yeni yayýmladý. Dünyada bu sayý 460 milyonerden, 482 milyonere çýktý. En üstteki 200 kiþi 1.1 trilyon dolarlýk zenginliðe sahip. En üsteki üçünün zenginliði en yoksul 48 ülkenin toplam zenginliðine eþit. Küreselleþme zenginliði yukarý doðru çekiyor. Küreselleþmenin demokrasi üzerindeki etkisi negatif. Uluslararasý þirketlerin gücü artýyor. IMF, Dünya Bankasý ve Dünya Ticaret Örgütü gibi seçimle oluþmayan örgütlenmelerin gücü de artýyor. Eþitsizlik büyüyor. Son yapýlan çalýþmalar insanlarýn yüzde 85'inin eþitsizliðin artýðý ülkelerde yaþadýðýný gösteriyor. Eðer kendi geldiðim ülke ABD'ye biraz yakýndan bakarsak, büyük þirketlerin üst düzey yöneticileri ortalama bir iþçiden 419 kat fazla para alýyor. Daha üç yýl önce, bu rakam 326 kat idi. 1990'dan bu yana enflasyon yüzde 22, iþçilerin yýllýk ücreti yüzde 28, uluslararasý þirketlerin kârý ise yüzde 108 arttý. Eðer iþçiler yöneticileri gibi ödüllendirilseler ABD'de asgari ücret saat baþý 5.15 dolar deðil, 22 dolar olurdu. Ortalama bir iþçi yýlda 23 bin dolar yerine 110 bin dolar kazanýrdý.
Eðer asgari ücret için haftada 40 saat, yýlda 52 hafta tatilsiz çalýþýyorsanýz yýl sonunda 10.700 dolar elinize geçiyor. Bu para dört kiþilik bir aile için yoksulluk sýnýrýnýn yüzde 40 altýnda. Þu anda, Rusya'da yaþayanlarýn yüzde 50'si açlýkla karþý karþýya, 10 yýl öncesinde bu oran sadece yüzde 2 idi. Milli gelir yüzde 50 azaldý. Sovyetler Birliði'nin daðýlmasýndan dolayý bir üzüntüm yok. Ancak duvarlarýn yýkýlmasýndan buyana erkeklerin hayatta kalma süresi yedi yýl azaldý. Çok büyük bir þirket olan CEO'dan bir alýntý yapmama izin verin: "Bu durum yüzümüze çok kötü vuracak. Bir toplum asla bu kadar büyük bir zenginliði bu kadar az insana daðýtamaz." Ülkeler arasýndaki eþitsizlikle birlikte, ülke içindeki eþitsizlik de korkunç bir þekilde arttý. Ýki dönemi ele alalým. 1950-73 dönemi ile 1974'den 1990'larýn ortasýna kadar olan dönemi karþýlaþtýralým. Ýlk dönem, neo-liberal politikalarýn uygulanmasý öncesinde büyüme çok daha yüksekti. Küresel gelirin yoksul ve zengin arasýndaki daðýlýmý ilk dönemde 35'de 1 iken 40'da 1'e yükseldi. Bu oran zaten alabildiðine eþitsizdi. Ancak ikinci dönemde, zengin ve yoksul arasýndaki uçurum 40'da 1'den 74'de 1'e çýktý ve hâlâ artýyor. Asya birinci dönemle karþýlaþtýrýldýðýnda ikinci dönemde biraz daha fazla büyüdü. Bu durum 1997 krizine kadar sürdü. Her gün bize ekonomik iyileþmeden bahsediliyor.
Ancak insanlarýn iyileþmesi milli gelirin iyileþmesinden çok daha fazla zaman alýyor. Endonezya'da yoksulluk sýnýrýnýn altýna düþenlerin sayýsý 40 milyon arttý. Bu, nüfusun yüzde 20'si demek. Filipinler ve Tayland'da saðlýk bütçesi yüzde 10 düþürüldü. Kore'de ev içi þiddet 7 kat arttý. Ayný dönemde Asya'da intihar oraný da arttý. Bu ölümler bölgede "IMF intiharlarý" olarak adlandýrýlýyor. Çevre hakkýnda da bir þeyler söylemek istiyorum. Þu anda hayata geçirilen politikalar, yaþamý yok eden ve yaþamýn devamýný engelleyen politikalardýr. Dünya Bankasý verdiði kredilerin yüzde 40'ný hâlâ petrol, gaz ve madencilik portföyü için kullanýyor. Bolivya'da suyun özelleþtirilmesini finanse ediyor. Bu durum yüksek su fiyatlarýna, ayaklanmalara ve çok sayýda ölüme yol açtý. Peki, bu kurumlarla demokrasi arasýnda nasýl bir iliþki var? En büyük kurumlar uluslararasý þirketler. Bu þirketler çoðu ülkeden daha büyük. Eðer dünyada en büyük 100 ekonomik yapýyý ele alýrsak bunlarýn 51'inin þirket 49'unun devlet olduðunu görürüz. General Motors ve General Electric, Polanya'dan çok daha büyük. Mitsubishi, Suudi Arabistan'dan daha büyük. Bu þirketler genellikle yasalarýn üzerinde. Hindistan'da Union Carbide, Nijerya'da Shell ve nihayet Fransa'daki petrol sýzýntýsý sonrasý Total Fina'nýn yaptýklarýndan çok iyi gördüðümüz gibi bu þirketler faaliyetlerinin yarattýðý sonuçlarýn sorumluluðunu almýyorlar. Uluslararasý þirketler güçlerini nasýl kullanýyorlar? Bir hükümeti doðrudan ele geçirmiþ gibi görülmek is-
temiyorlar; lobi yapýyorlar. Avrupa'nýn 47 yüksek düzey yöneticinin Avrupa Komisyonu'nu izlemek üzere bir araya geldiði Sanayicilerin Avrupa Yuvarlak Masasý gibi çok bilinmeyen ancak korkunç etkili düzeyde lobiler var. Lobiler resmi olmayan kurumlar. Ama IMF, Dünya Bankasý, Dünya Ticaret Örgütü gibi resmi olanlarý da var. Bunlar seçilmemiþlerden oluþan çok güçlü lobiler. Dünyanýn her tarafýnda çok büyük özelleþtirmelerin gerçekleþtirilmesi için yardým ettiler, ediyorlar. Yapýsal uyum politikalarý ile çevreyi mahvediyorlar. Bir çoðumuz bu konuda yüzlerce çalýþma, kitap yazdýk, filmler yaptýk. Bu yapýsal uyum programlarýnýn insanlar üzerinde yarattýðý korkunç yýkýmý anlattýk. Bunlarýn hiç birinin faydasýnýn görmedik. Çekilen hiçbir acý bu kuruluþlarý politikalarýný deðiþtirmeye ikna edemiyor. Bu þekilde ifade ettiðim için üzgünüm ama baþka söz bulamýyorum, ne denli derin olursa olsun hiçbir insanlýk acýsýnýn bu kuruluþlarýn politikalarýný deðiþtirmeyi saðlayabileceðini zannetmiyorum. Bu yýl IMF dünyanýn en yoksul ülkelerinden biri olan ve selden mahvolmuþ Mozambik'e þunu söyleyebiliyor: "Peki tamam, yüz milyon dolar borç geri ödemesi yapmayabilirsiniz, sadece 73 milyon dolar ödeyin." Bu bir çýlgýnlýk. Tanrýya þükür ki buna karþý bir mücadele var. Karþýmýzdakiler politikalarýný yeterince anlatamadýklarýný düþünüyorlar. Tersine, bizler onlarýn politikalarýný çok iyi anlýyoruz ve onlarýn yanlýþ olduðunu düþünüyoruz.
Sayfa 10
Ýþçi Demokrasisi
1 Aðustos 2000
KIBRIS’TA ÝSYAN
Ýþgalin faturasý C e m U zu n
Kuzey Kýbrýslýlar adanýn iþgaline yol açan "Barýþ Hareketi"nin 26. yýlýný batan bankalardan dolayý uðradýklarý zararý protesto etmek için meclisi iþgal ederek kutladýlar. Adadaki Türk ordusu ise Avrupa Gazetesi'nin sahibini tutukladý. Suçu da Türk ordusunu eleþtirmek. Gerçek ise çok net. Kýbrýslý Türkler adanýn iþgaliyle kurtulmadýlar tam tersi hapsedildiler. Türkiye egemenleri, gazinolarý iþleten faþist mafya ve batan bankalarý iþleten dolandýrýcýlar için Kýbrýs'ta bir cennet kurdular. Ancak bu sýradan insanlar için bir cehennem. Kuzey Kýbrýs'ta yaþayan her üç kiþi baþýna bir asker düþüyor. Türkiye'de 20 milyon yabancý asker olmasý gibi bir þey yani. Denktaþ ve çevresi ceplerini doldururken sýradan insanlar yoksullaþýyor. Çöken bankalar nedeniyle 3 bin kiþinin para kaybettiði söyleniyor. Toplam nüfus zaten sadece 190 bin. Aileleriyle birlikte bu 3 bin kiþi nüfusun yüzde 10'u demektir. Oranlarsak bu Türkiye'de 1 milyon kiþiye denk düþer. Gerçek bankazede sayýsýnýn 3 binden fazla olduðu sanýlýyor.
KKTC’de yýllarýn biriken öfkesi patladý. Halk parlamentoyu bastý, milletvekillerinin araçlarýný devirdi.
Böl ve yönet
savaþýna dönüþtürmek istiyordu. Ancak Rum ve Türklerin birliðine en büyük darKýbrýs Britanya'nýn sömürgesi olduðu be Türkiye tarafýndan desteklenen ve dönemde Ýngilizler adayý "böl ve yönet" Denktaþ tarafýndan yönetilen Türk taktiði ile kontrol altýnda tutmuþtu. Polis Mukavemet Teþkilatý TMT'den geldi. ve kamu çalýþanlarý arasýnda Türk azýnlýk Dentaþ 1958'de Rum iþçileriyle dayanýþaðýrlýklýydý. Türk müftülerin desteðini al- ma içinde olan Türk iþçilerini açýk açýk mýþlardý. Bazý Türklere ayrýcalýk tanýyarak tehdit etti. TMT, dayanýþma gösterenleri sömürgeciliðe karþý muhalefeti bölmeyi katletmeye baþladý. Tarihe geçen olaylaramaçlýyorlardý. Bu yöntem Türk hüküme- dan birisi, birlikte seyahat etmekte olan ti tarafýndan destekleniyordu. Türkiye Rum ve Türk sendikacýlarýn otomobilde 1940 ve 50'lilerde Kýbrýs'ýn baðýmsýzlýðý- katledilmeleridir. TMT çok sayýda Türk na karþý çýktý. Rauf Denktaþ o dönemde solcusunu da öldürdü. Ýngilizler için çalýþan bir savcýydý. TMT, Türkleri komünist parti AKEL Ancak bütün Türkler Denktaþ gi- ve sendikalardan uzaklaþtýrmayý baþardý. bi Ýngiliz sömürgeciliði ile iþbirliði Bu geliþme baðýmsýzlýk mücadelesinin yapmadýlar. Kýbrýslý Türkler ile saðcý Rumlarýn önderliðine terk edilmesiRumlar ayný sendikalarda ve örgüt- ni beraberinde getirdi. lerde Britanya'ya karþý omuz omuza Adada bugün yaþayan Türkleri Ýngiliz mücadele ediyorlardý. Kýbrýs Komü- sömürgeciliði ile iþbirliðiyle suçlamak nist Partisi AKEL'in hem Rum hem yanlýþ. Ýþbirliði yapanlar ya Denktaþ gibi de Türk üyeleri vardý. egemen sýnýfýn bir parçasý ya da çabalarýSaðcý milliyetçiler her iki tarafta da bu nýn karþýlýðýnda Ýngiliz pasaportu alarak birliði kýrmak için uðraþtýlar. Yunanistan Britanya'ya gidenlerdir. Kýbrýs 1960'da iç savaþýnda solculara karþý yaptýðý katli- baðýmsýzlýðýný kazandýðýnda Türkler çifte amlarla tanýnan Rum Grivas baðýmsýzlýk maðduriyet yaþadýlar. Ekonomik statüleri savaþýný adanýn Yunanistan'a baðlanmasý Rumlara göre daha düþüktü. Rum ve Türk kesimi arasýnda çatýþmalar baþladýðýnda da Türkiye'den gelen polis, yönetici, öðretmen ve imamlarýn vahþi diktatörlüðüne tabi tutuldular. 1974'deki Yunanistan askeri cuntasýnýn desteklediði Samson darbesinin ilk iþi yüzlerce Rum komünisti katletmek oldu. Samson'a karþý baþarýlý bir direniþ darbeyi bir haftada durdurdu. Samson'un baþarýsýzlýðý Yunanistan'daki askeri Yýl 1963. Baf'ta grev var. Rumca dövizi taþýyan cuntanýn çökmesinde önemli bir et-
Türk, Türkçe dövizi taþýyan da Rum grev gözcüsü
ken oldu. Türk ordusu ise bunu fýrsat bildi ve adanýn yüzde 35'ini iþgal etti. Ýþgal sýrasýnda binlerce kiþi öldü ve ordu vahþet uyguladý. Ada ikiye bölündü. Türk ve Rumlar arasýndaki gelir uçurumu bugün iþgal öncesinden daha büyük. KKTC'deki çete devleti ise sadece ülkücü mafya ve Dentaþ çevresine yaradý. Sayýsýz Kýbrýslý Türk ordusunun iþgaline karþý çýkýyor. Þener Levent'in tutuklanmasýna karþý binlerce kiþi yürüdü. Þener Levent tam bir sivilleþme istediðini söylüyordu. Bu talep giderek daha fazla destek alýyor. Kýbrýs'ýn baðýmsýzlýða ihtiyacý var. Hükümet ise buna karþý çýkýyor ve Türk ve Rumlarý bölmeye çalýþýyor. Kýbrýs sorununun çözümüne giden yolun ilk adýmý Türk ordusunun adayý terk etmesidir. Türk iþçileri ancak o zaman gerçek dostu Rum iþçileriyle gerçek düþmaný Denktaþ gibilerine karþý yeniden birleþme þansý elde edecektir.
Ecevit'e izin vermeyelim Türkiye, adada yarattýðý kukla devleti ve devasa silahlý gücüyle Kýbrýs halkýnýn kaderini belirlemektedir. Kýbrýslýlar için yoksulluk ve baðýmlýlýk anlamýna gelen bu duruma olan tepki büyüdükçe Türkiye'nin adaya müdahalesi de artýyor. Adada Türk ordusuna karþý hoþnutsuzluk büyüyor, ekonomik krize duyulan öfke artýyor. Türkiye egemen sýnýfý ise bu muhalif dalgayý kýrmak için bir yanda n IMF'nin Türkiye'ye dayattýðý türden bir modeli KKTC'ye dayatýyor, diðer yandan da adadaki silahlý güçleri aracýlýðýyla darbe yapma tehditleri savuruyor. Türk egemenlerinin Kýbrýs üzerindeki oyunlarýna karþý çýkalým, 26 yýl önce "barýþ harekatý" adýyla adayý iþgal eden Ecevit Hükümeti'nin þimdi de "yavru vata na yardým" adýyla KKTC'de darbe yapmasýna, burada uyguladýklarý türden bir istikrar paketi uygulamasýna izin vermeyelim.
Hücre tipi: Bir Alman yapýmý Adalet Bakaný, "tek kiþilik hücre" tipi cezaevlerinin Avrupa standartlarýna göre yapýldýðýný ve Avrupa'nýn birçok ülkesinde uygulandýðýný söylüyor. "Ýzolasyon Hücreleri" olarak bilinen bu sistemin "Avrupalý" olduðu konusunda Adalet Bakaný'na hak vermemek elde deðil. Birçok Avrupa ülkesinde dönem dönem kullanýlan "tek kiþilik hücreler", yani "beton tabutlar" gerçekten de Alman modelidir. 1970'lerde Almanya'da çeþitli radikal gruplar ortaya çýkmýþtý. Bu gruplarýn üyelerine ve sempatizanlarýna karþý þiddet ve yýldýrma politikalarýna baþvuran devlet cezaevlerinde de tam izolasyon yöntemi izlemiþti. Bu yöntem özellikle RAF ve 2 Haziran Grubu üyelerine karþý kullanýldý. (RAF, Kýzýl Ordu Fraksiyonu, üç yýl önce izledikleri silahlý mücadele stratejisinin yanlýþ olduðunu ilan etti. 2 Haziran 1967'de Ýran Þahýnýn Almanya'ya yaptýðý resmi ziyareti protesto eden öðrencilere polis ateþ etmiþ ve bir öðrenciyi öldürmüþtü. 2 Haziran Grubu, bu tarihi kendilerine isim olarak alan, silahlý mücadele yöntemini benimseyen bir gruptu ve yýllar önce daðýldý.) Alman Adalet Bakanlýðý'nýn politik tutuklulara karþý uyguladýðý yönetmelikten bazý maddeler þunlardý: Ziyaretlerde birisi silahlý olmak üzere iki güvenlik görevlisi hazýr bulunacak; her görüþmenin bitiminde mahkumun üzeri aranacak ve hücresine gitmeden elbiseler deðiþtirilecek; mahkumun hücresinin sað ve sol yanýndaki hücreler ile üst ve alt kattaki hücreler boþ tutulacak; havalandýrma sýrasýnda kelepçeler takýlacak; hücre her gün aranacak; cezaevi elbisesi giyilecek; avukatla görüþme sýrasýnda güvenlik görevlileri bulunacak; tutuklunun hücresi kamera ve mikrofonlarla izlenecek. Bu koþullarýn psikolojik iþkence olduðunu ve kaldýrýlmasýný talep eden tutsaklar son çare olarak ölüm oruçlarýna baþladýlar. 8 hafta süren eylemlerde RAF'ýn kurucularýndan Holger Meins 9 kasým 1974'te öldü. Ýkinci ölüm 1981 yýlýnda oldu. Sigurd Debus açlýk grevi sonucu öldü. Bu eylemler entellektüel çevrelerden (Fransýz filozof John Paul Sartre, Almanya'nýn önde gelen aydýnlarýndan Heinrich Böll) kiliselerden, özellikle de gençlerden büyük destek aldý. Devletin iki önemli hedefi vardý: Birincisi; politik tutuklularý psikolojik ve fiziki olarak "beyaz iþkence" olarak adlandýrýlan bu yöntemle ezmek. Ýkincisi; diðer tutuklu ve hükümlülerden izole ederek ortaya çýkabilecek her türlü isyaný bastýrmak. Alman modeli olarak bilinen bu tip cezaevleri çok kýsa zamanda uluslararasý ün yaptý. Ýlk önce Ýngiltere IRA üyelerine karþý kullanmak için bu metodu aynen aldý. Daha sonra Ýspanya ve Fransa da, politik tutuklularýn diri diri beton mezarlýklara gömülmesi anlamýna gelen bu Alman modeline geçtiler. Almanya ve baþka Avrupa ülkelerinde bu tip cezaevleri, artýk radikal gruplar kalmadýðýndan pek fazla kullanýlmamakla birlikte, yasal olarak halen varlar. Almanya'da bu tip cezaevine daha çok Kürt ve Türk politik tutuklular koyuluyorlar. Bu koþullarda yaklaþýk bir yýl tutulan DHKP-C sempatizaný Ýlhan Yelkuva tarafýndan baþlatýlan ve 15 tutuklunun katýlýmý ile yaklaþýk 50 gün süren açlýk grevleri yaþandý. Yelkuvan bir yýl boyunca 23 saat tek kiþilik hücrede tutulmuþ, günde 1 saat olan havalandýrmaya diðer mahkumlarýn henüz hücrelerinde olduklarý saat 4-5 arasý çýkarýlmýþ, dýþarýda ve içerde insanlarla her türlü baðý kesilmiþ, baskýlara maruz kalmýþtý.
M u s t a f a Ko r k m a z
1 Aðustos 2000
Ýþçi Demokrasisi
Sayfa 11
2 Haziran Grubu kurucusu Till Meyer:
HÜCRE, B EY AZ ÝÞKENCEDÝR Ýþçi Demokrasisi yazarý Mustafa Korkmaz'ýn, 2 Haziran Grubu kurucularýndan ve yýllarca hücre tipi cezaevinde yatan Till Meyer ile Almanya'da yaptýðý görüþmeyi aþaðýda aktarýyoruz. 1971'de kurulan 2 Haziran Grubu sosyal dönüþüm talep eden, bu dönüþümü silahlý mücadele ile gerçekleþtirme amacýnda olan bir gruptu. Till Meyer 1968'lerde politik faaliyetlere katýlmaya baþlamýþ, 1972'de polisle çýkan silahlý bir çatýþmada yakalanmýþ, cezasý bitmeden cezaevinden kaçmýþ illegal mücadeleye devam etmiþti. 1975 yýlýnda Berlin Belediye Baþkanlýðý seçimlerinden iki gün önce CDU (Hiristiyan Demokrat Parti) Baþkan adayý Lorenz'i kaçýrma olayýnda yer almýþ, 5 yoldaþýnýn serbest býrakýlmasýný saðlamýþtý. Kendisi bu eyle-
ÝD:
Politik tutuklulara uygulanan "tek kiþilik hücre" sistemi ne zaman ortaya çýktý, hedefleri nelerdi ve tepkilerinizi anlatýr mýsýn? 1972'nin ortalarýnda baþladý. Alman Suç Dairesi tarafýndan hazýrlanan "Ýzolasyon konsepti" bu tarihlerde uygulamaya konuldu. Diðer tutuklularýn kaldýklarý ayný cezaevlerinde fakat onlardan tamamen ayrýlmýþ bölümlere koyulduk. Tek kiþilik hücrelerde kalýyor, havalandýrmaya ayrý ayrý çýkarýlýyor, katý gözetim altýnda tutuluyorduk. Ýki hedefi vardý bu uygulamanýn: Kaçmamýzý önlemek, üyelerimizle ve tutuklularla iliþkimizi kesmek. Bizleri psikolojik ve fiziki olarak çökertmekti. 1972'de tek tip elbiseler giyilmesi dayatýldý. Bu uygulama, henüz cezasý kesinleþmemiþ tutuklulara uygulanamaz olmasýna raðmen bize dayatýldý. Kaldýðýmýz hücrelerin sað ve solundaki hücreler ile alt ve üst kattaki hücreler boþ tutuldu. Günde 45 dakika olan havalandýrmaya, biri silahlý iki görevli eþliðinde tek tek çýkartýlýyorduk. Haval an d ý r m a y a ç ý k a r t ý l d ý ð ý m ý z d a d i ð e r mahkumlar hücrelerine kapatýlýyorlardý. Hücre dýþýna adýmýmýzý attýðýmýzda görevliler yanýmýzda idi. Bir görevliden diðer görevliye teslim ediliyorduk. Tam anlamý ile izole edilmiþtik. Görüþmelerimizde, bu sadece birinci dereceden akrabalarý kapsardý, duruþmaya, davaya iliþkin her türlü ko-
mi "Avrupa'da baþarýlý olan tek ve ilk eylem" olarak adlandýrmakta. Polis tarafýndan ayaðýndan vurularak yakalanmýþ, tekrar "beton mezar" olarak adlandýrdýðý cezaevine koyulmuþtu. 1978'de tekrar kaçmayý baþarmýþ, ancak bu özgürlük sadece 4 hafta sürmüþtü. O zamanlar "kardeþ ülke" olarak adlandýrdýklarý Bulgaristan'da, bir kahvede Alman polisleri tarafýndan yakalanmýþ ve hemen geri getirilmiþti. Dost ülke (!) Bulgaristan, Almanya'ya 35 milyon marklýk domates ihraç etme karþýlýðýnda bu operasyona göz yummuþtu. Meyer, þimdi özgür. Junge Welt gazetesine yazýyor. Kendisini "devlet düþmaný" olarak tanýmlayan Till Meyer'in "Bir devlet düþmanýnýn anýlarý" adýnda bir kitabý yayýmlandý. nuþma yasaktý. Bu kurala uyulmadýðýnda ya da sessiz konuþtuðunuzda görüþme hemen kesiliyordu. Görüþmede iki cezaevi görevlisi ile iki de Alman Suç Dairesi görevlisi bulunmaktaydý. Bir odada gerçekleþtirilen görüþmede tokalaþmak, yaklaþmak yasaktý. 14 yýl sonra oðlum ile görüþmemde, oðlum ile kucaklaþmak isteðim "küçükler de küçük haber taþýrlar" mantýðý ile reddedilmiþti. Bu uygulamalar tüm RAF ve 2 Haziran üyelerine uygulandý.
Bu koþullara karþý tepkimizi dile getirdik, çeþitli eylemler ve açlýk grevleri gerçekleþtirdik. Dýþarýda destek komiteleri kuruldu. Özellikle gençlikten destek geldi. Bunun yanýnda entelektüel çevrelerden, bilim adamlarýna, kiliselere kadar destek bulduk. Duruþmalar baþladýðýnda izolasyonun iþkence olduðunu anlattýk. Avukatlarýmýz durumu dile getirdiklerinde devletin baskýsý ile karþý karþýya geldiler. Ýþkence var demek "Almanya'nýn itibarýný zedelediði" gerekçesi ile cez al a n d ý r ý l ý y o r d u . B az ý a v u k a t l a r ý m ý z duruþmalarda ya da yaptýklarý açýklamalarda tutukluluk koþullarýnýn "beyaz iþkence" olduðunu, izolasyon koþullarýnýn gerçek olduðunu dile getirdiklerinde 1000 ile 25.000 mark arasýnda para cezalarýna çarptýrýldýlar. Çünkü devlet ne izolasyon koþullarýný kabul ediyordu ne de bunun bir iþkence olduðunu. Avukatlarýmýz ile yazýþmalarýmýz görevli hakim tarafýndan okunu-
yor, kontrol ediliyordu. Avukatlarýmýz bizimle iþbirliði yapmakla suçlanýyorlardý. Bugün Almanya Ýçiþleri Bakaný olan Otto Schliy ve Yeþiller Partisi mill e t v e k i l i C h r i s t i a n S t öb l e s u ç l a n a n avukatlar arasýndaydýlar. Cezaevlerindeki bu durum 1978 ortalarýna kadar sürdü. Dýþarýda ve uluslararasý arenada devlet üzerinde baskýlar giderek arttý. Dönemin Adalet Bakaný Hans Joachim Vogel (SPD) birkaç yýl önce yaptýðý bir açýklamada, Almanya'nýn, cezaevlerinde izolasyon koþullarýnýn olmadýðý propagandasý için 85 milyon mark harcadýðýný açýkladý. Bununla içeride ve dýþarýdaki baskýlarý çürütmeye kalkmýþlardý. Hep "radyolarý var, gazeteleri var" gibi propagandalar yapýyorlardý. Tamam her gün üç günlük gazete veriliyordu ve radyo dinleyebiliyorduk fakat herkesin de bildiði gibi radyo haber iletir fakat sosyal iliþki için hiç de iþe yaramaz. Konuþmak, baþka insanlar görmek tamamen yok edilmiþti. Bu süre içerisinde 5-6 defa açlýk grevleri yapýldý. 1974'te ilk ölüm olayý gerçekleþti, Holger Meins yoldaþ 8 hafta süren açlýk grevinde öldü. Yine, 1981 deki açlýk grevlerinde Sigurd Debus yoldaþý kaybettik. Her seferinde bize zorla yemek yedirmeye kalktýlar, biz "ya koþullar deðiþir ya da ölürüz" cevabýný verdik. Devlet bazý göstermelik deðiþiklikler yaptý fakat temel sorun olan izolasyon hiç deðiþmedi. U l u s l ar a r a s ý b i l i r k i þ i l e r v e b i l i m adamlarý bizim tutulduðumuz koþullarý "Beyaz iþkence" olarak tanýmladýlar, bu koþullarda yaþayanlarýn saðlýklarýnýn kesinlikle bozulacaðýný rapor ettiler. Gerçekten de öyle oldu. Ulusal ve uluslararasý düzeyde eleþtiriler artýnca hükümet deðiþiklik yapmak durumunda kaldý.
ÝD:
Eskisinden farký ne idi bu "yeni" uygulamanýn?
Cezaevleri içinde deyim yerindeyse "özel cezaevleri" inþa edildi bizim için. Bizleri 4'er 5'er kiþi olarak ayný koðuþta fakat ayrý ayrý hücrelere yerleþtirdiler. Baskýlar azalmamýþtý. Birkaç yýllýk izolasyon koþullarýndan sonra konsantre bozukluklarý baþladý, bir gazeteyi 2-3 sefer okumak durumunda kalýyordum. Makalenin sonunda makalenin baþýný hatýrlayamaz oluyorsunuz. Ýnsanlar arasý iletiþim tamamen yok edilmiþti. 24 saatiniz kelimenin tam anlamý ile yalnýzlýktan ibaretti. Biz, avukatlarýmýz ve uzman kiþiler insani iliþkiler için en az 15 kiþinin bir arada kalmasý gerektiðini söylerken devlet ulusal ve uluslararasý baský sonucu "15 fazla ama 4, 5 kiþi ayný koðuþlarda kalabilir" görüþüne vardý. Cezaevlerinde cezaevi olan model inþa edildi. Duvarlar özel betondandý, çivi bile çakamazdýnýz. Koðuþlarýmýzda toplam 47
kamera, onlarca mikrofon vardý. Baþlangýçta, 5-6 yoldaþýnýzla birlikte olduðunuzdan bu durum gene de fena gelmiyordu. Fakat 4-5 kiþiyi, birkaç yýllýðýna bir odaya kilitle, onlarý gözetlemeye 100 tane özel psikolojik eðitimlerden geçirilmiþ görevli dik baþlarýna. Her þey betondan ve en son teknoloji ile hazýrlanmýþ teknikten oluþmakta. Pencerelerden tutun, havalandýrmaya, aydýnlatmaya, gözetlemeye kadar bu böyle. Günde 4 saatliðine yoldaþlarýnýzla ortak kullanýlan odada, penceresi olmayan, klima ile havalandýrmasý saðlanan bir odada birlikte olabiliyorsunuz. Yeni olan bu idi. Suni aydýnlatmadan dolayý bir süre sonra hepimizde görme bozukluklarý baþ gösterdi, hepimiz gözlük kullanmak zorunda kaldýk. Klimalý havalandýrmadan dolayý hep nezle oluyorduk. Alman modeli olarak bu model uluslararasý nam yaptý. Önce IRA'ya karþý kullanýlmak üzere Ýngiltere aldý bu modeli. Arkasýndan, radikal muhalefet hareketlere karþý kullanýlmak üzere, Ýspanya ve daha sonra da Fransa. Ýnsan, "hangi mühendis, hangi insan bu kadar ince düþünüp böylesi bir model üretebilir" diye düþünmeden edemiyor. Öyle ki komple izole bundan daha mükemmel saðlanamaz. Yani saðken mezardasýnýz. Her þey beton ve son teknik.
Bu cezaevleri halen var. Günümüzde radikal muhalefet olmadýðýndan pek kullanýlmamakla birlikte Türk ve Kürt siyasi tutuklular dönem dönem buralarda tutulmakta. Devlet, açlýk grevlerinde insanlar ölse bile hiç bir zaman uzlaþmadý, taviz vermedi. Yapýlan deðiþiklikler göstermelikti. Birleþmiþ Milletler bile bu koþullarýn iþkence ol duðunu kabul ederken devlet bunu kabul etmiyordu. Hedef, tutkulularý çökertmek, diðer tutuklula rdan izole etmek, tutuklular arasýndaki dayanýþmayý engellemek. Bizi fiziki ve psikolojik olarak çökertmekti. Saðlýðýmýz bozulmuþtu, gö rme bozukluklarý vardý, Suni ýþýkta n dolayý t i tr e me l er , s ü re k l i h a s t a l a nm a l a r , a lerjiler ve en önemlisi de ko nsantrasyo n bozukluðu. 23 saat tek baþýna bir hücrede kendinle uðraþmak zorundasýnýz, okumanýn dýþýnda baþka bir olanaða sahip deðilsini z. Fakat k o n s a n tr e b o z u k l u ð u n d a n do l a y ý ikinci sa yfadan so nra birinci sayfada ne o kuduðunuzu unutmuþ oluyo rsunuz. Avukatlarla görüþmelerimiz gene özel ha zýrlanmýþ zýrhlý cam arkasýnda , ko nuþmalarýn zorla anla þýlabildiði odalarda ya pýlmakta idi. Duruþmalar için bu koþul larda ha zýrlanmak zorunda kalmýþtýk. Ýzolasyon koþullarý kelimenin ta m anlamý ile diri diri betona gömülmektir.
Ezilenlerin kurtuluþu için
ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ
YIL: 2 SAYI: 19
1 AÐUSTOS 2000
200.000 TL
Aydýn ve Sanatçý Giriþ im i
KATLÝAMA ÝZÝN VERMEYELÝM
ÇAÐRI Türkiye "Avrupa'da da var" diyerek, beyaz iþkence modelini uygulamak istiyor. Tutsaklarýn diri diri tabutlara koyulmasýna izin vermeyelim. Avrupa'dan bir þeyler alýnacaksa bunlar düþünce ve örgütlenme özgürlüðü, idam cezasýnýn kaldýrýlmasý, iþsizlik parasý, ev yardýmý, yalnýz anne yardýmý, saðlýk ve eðitim sistemindeki devlet desteði, yaþlýlara bakým fonlarý olmalý. Devletin "reform" olarak tanýttýðý yeni tip cezaevleri tutsaklara eziyet etmenin yeni bir yoludur. Ödediðimiz vergilerin yeni hücreler yapýlmasý için deðil okul, hastane, yapýlmasý, iþ olanaklarý yaratýlmasý, emeklilerin, depremzedelerin, çocuklarýn yaþam koþullarýnýn iyileþtirilmesi için kullanýlmasýný istiyoruz. Bugün cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar "ölürüz de hücreye gitmeyiz" diyorlar. Onlar sonuna kadar direnecekler. Peki biz ne yapacaðýz? Oturup onlarýn ve yakýnlarýnýn ölesiye mücadelelerini mi izleyeceðiz?Tutsaklarýn ve dýþarýdaki bir avuç yakýnlarýnýn mücadelesi (ne kadar kahramanca olursa olsun) bu zorbalýk ve vahþeti durdurmaya yetmeyecektir. Devletin yalanlarýna karþý geniþ bir muhalif kamuoyu yaratýlmalýdýr. Her sosyalist, solcu, sosyal demokrat, sendikacý, insan haklarý ve demokrasi taraftarý haberi önceden verilen bu katliamý durdurmak için iþbirliði yapmak zorundadýr. Bugün bunun anlamý, bütün sol ve sosyalist partilerin, sendikalarýn, demokratik kitle örgütlerinin ortak bir cephe oluþturarak harekete geçmesinin saðlanmasýdýr. Böylesi bir cephenin oluþmasý için yöneticileri beklememek, tabandan dayanýþmayý örmek, gönülsüz yöneticileri zorlamak gerekir.Bu yolda atýlacak ilk adým tutsak yakýnlarýnýn, Aydýn ve Sanatçý Giriþimi'nin, Ýnsan Haklarý Derneði'nin giriþimlerini desteklemek, üyesi olduðumuz parti, sendika, demokratik kitle örgütünün bu giriþimleri hem resmen hem de fiilen desteklemesini saðlamaktýr. Yeni ölümlere tanýk olmak istemiyorsak, tutsaklarý ve ailelerini yalnýz býrakmayalým. H a y d i g ö r e v b a þ ý n a !
Aydýn ve Sanatçý Giriþimi'nden Fettah Köleli ile F tipi cezaevlerine iliþkin röportajýmýzý özetleyerek aktarýyoruz:
ÝD:
Hücre tipi cezaevleri, CIA'nýn Aydýn ve Sanatçý Giriþimi baþta siyah direniþçiler olmak neden F tipi cezaevlerine üzere Kore ve Vietnam savaþlarý ile sömürge ve baðýmlý ülkelerde karþý? Hücre tipi cezaevleri ya da organize ettiði darbe ve operasölüm odalarý sistemi, mülklülerin yonlarda, savaþ esirleri ve muhamülksüzlere karþý yürüttüðü sýnýf- lifler üzerinde uyguladýðý beyin sal savaþýn "yeni" bir aracýdýr... yýkama, iþkence, tecavüz davraBu uygulama, tekelleri ve tekelle- nýþ kontrol deneylerinden çýkarýrin devletini tanrýsallýk katýnda, lan derslerin sonucudur. Ölüm omutlak, karþý konulmaz bir güç o- dalarý sisteminin ikinci ilham kaylarak kodlarken, bireyin her türlü naðý ise Nazi Almanyasýnda Ainsani hakkýný, bu arada direnme uschwitz toplama ve imha kamyapýlan deneylerdir. hakkýný yok sayarak onu böceðe pýnda indirgiyor... F ti pi ceza evleri , TMY'nin 16. maddesi ile Adalet, mutla k benci ll iði n i nsa nlý k ve Saðlýk ve Ýçiþleri Bakanlýklarýnýn toplum düþmanlýðýnýn tipik bir imzaladýðý üçlü protokol incelensembolüdür. F tipi cezaevleri ile diðinde ölüm odalarý sisteminin tarihsel bir analoji kurulabilecek ilhamýný ve ruhunu Nazi iþkence tek örnek Auschwitz'dir. Ausch- uzmaný Dr. Mangele ve CIA'nýn witz ile F tipi arasýndaki tek fark, beyin yýkama teknikleri uzmaný ölümün toplu mu yoksa tek mi ol- Dr. Edgar Scheen'in ilkelerinden duðu üzerindedir. F tipi ölüm o- aldýðý görülür. Bir tek gaz odalarý dalarý sistemi ya da kampýnda bi- eksik! Kim bilir belki o da mevrey, ölürken ya da çýldýrýrken bile cuttur. ... yalnýz olacaktýr. Kendi çýðlýklarýna F tipinin ne olup ne olmadýðýgömülmek dediðimiz þey iþte bu- ný Veli Saçýlýk'ýn kopan koluna ve dur. tecav üze a let ed ilen flö resan Neo-faþistler, insan haklarý lambalara sormak gerekir. Bizler denince, devletin ve finans kapi- gibi herkes de Veli Saçýlýk'ýn kolutalin haklarýný anlarlar. Onlara gö- nun o zavallý köpeðin deðil, devre, Yahudilerin yakýlarak sabuna letin aðzýnda olduðunu biliyor. dönüþtürülmesi, Yahudilerin de Aydýn ve Sanatçý Giriþimi dayararýnadýr. Onlara göre insan, ha nasýl karþý olmasýn ki? Aydýn yasalara uyduðu sürece insandýr. ve Sanatçý insan, her þeyden önYasalara uymayanlar ise, "sivil ce insanýn yanýndadýr. Aydýn ve ölü", rehabilite edilmesi gereken Sanatçý insan, sansürsüz düþünebir 'hasta' ya da imha edilmesi bilen ve düþündüðü doðrultuda meþru olan iflah olmaz bir "lanet- eyleyebilen insandýr. Bizim için li"dir. Tarihin gördüðü ceberut devletin ve yasalarýn ne dediði ve akýl almaz vahþet ve barbarlýk- deðil, insanýn içinde bulunduðu larýn mucidi olan despotik dev- gerçeklik önemlidir. Biz insaný saletlerin hepsi, kendi halklarýndan vunduðumuz için F tipi cezaevleduyduklarý korkunun pençesinde rine karþýyýz. Biz tutsaklýk projelekývranýrken F tipi benzeri nice ri üretenlerin deðil, özgürlük prokorku anýtlarý yaratmýþlardýr. Evet jeleri üretenlerin yanýndayýz. SaF tipi cezaevleri de devletin kor- nat özgürlüðün anlatýmýdýr ve F kusunun ve halkýna düþmanlýðý- tipine karþý çýkmakla özgürlüðü, nýn bir anýtý olarak okunacaktýr. sanatý ve kendimizi savunuyoruz. Nasýl ki, Çin seddi, Çin mimarisiF tipi cezaevlerine karþý nin bir anýtý olmaktan çok, at sýrbu güne kadar neler yapýl týnda yaþayan halklardan duyulan dý? Geliþmeleri nasýl deðerlendiri korkunun anýtý olmuþsa, öyle. yorsunuz? ...
ÝD:
-
F tipine karþý Ýstanbul ve Ankara'da iki ayrý Aydýn ve Sanatçý Giriþimi oluþturuldu. Aydýn ve sanatçýlarýn çoð u n l u ð u - F Tipi cezaevlerine nun Ýstanbul'da yaþamasýna karþýn Ankara'daki giriþimin organize olma, sistemli çalýþma, etkinlik, eylem ve niceliksel katýlým bakýmýndan daha ileride olduðu görülüyor. Ýstanbul'daki dostlarýmýzýn hýzla bu durumu deðiþtirmelerini bekliyoruz. Devlet ve devlet yanlýlarýnýn bütün tehdit ve engellemelerine raðmen, Ýstanbul ve Ankara'daki Aydýn ve Sanatçý Giriþimleri F tipi cezaevle r i n e k a r þ ý , b i r k a m u o y u n u n oluþturulmasýnda ve bilgilendirilmesinde önemli bir katkýsý oldu. Yapýlan basýn açýklamalarý; imza, söyleþi, müzik ve þiir dinletileri, tiyatro gösterileri; yü rü yüþ ve uyarý amaçlý açlýk grevleri, paneller, hazýrlanan dosya ve özel sayý niteliðindeki sanat dergileri; siyasal partilere, kitle örgütlerine, sendikalara ve basýna yapýlan ziyaretler, mektup, fax ve telefonla yapýlan uyarýlar etkisini gösterdi. Adalet Bakanlýðý TMY'nin 16. maddesini deðiþtireceðini açýkladý. F tipine geçiþi Mayýs'tan Aðustos'a oradan da üç yýllýk bir sürece yayma gibi bir geriye manevra yaptý. Ama tüm bu geri adýmlar oyalama ve demagojiden baþka bir þey deðil hâlâ. Muhalefetin nabzýný yokluyorlar. F tipinden vazgeçirene kadar giriþimimizi güçlendirerek devam ettirmemiz gerekiyor...
T ü l a y K o ça k
ÝD:Ölenr?ümüzdeki dönem için eylem önerileriniz ne-
karþý Aydýn ve Sanatçý Giriþimi’ni destekleyelim
Eðer uyarý açlýk grevleri yetkilileri uyarmaya yetmezse ülkedeki bütün aydýn ve sanatçýlarýn katýlýmýyla dönüþümlü ve süresiz açlýk grevi yapýlmalý. Edebiyatçýlar Derneði, Türkiye Yazarlar Sendikasý, Türkiye Pen'inin üye sayýsý 1500 civarýnda. Ressamlar, karikatüristler, fotoðraf sanatçýlarý dernekleri, çeþitli kültür merkezleri, bilim adamlarý ve öðretim üyeleri sendikasý hýzla bu eylemi gündemine almalý ve hazýrlýklara baþlamalýdýr. Bu eyleme, uluslararasý aydýn ve sanatçý kuruluþlarý ve uluslararasý demokratik kamuoyu ve kuruluþlarý ile iliþki içinde gidilmelidir. Yine aydýn ve sanatçýlarýn çaðrýsý ile bütün DKÖ'ler, siyasi partiler ve sendikalarýn katýlýmýyla 5000 kiþilik 48 saatlik bir açlýk grevi yapýlmalýdýr. Açýk havada ve davulsuz zurnasýz, oldukça sade bir vicdan eylemi olmalýdýr bu eylem. Bize destek veren kurum, kuruluþ ve kiþiler bu desteklerini kaðýt üstünden yaþamýn içine taþýmada, yeni ölümleri engelleme ve yaþamý savunmada bizimle birlikte olmalýdýr. Ve eðer bu güne kadar yaptýðýmýz ve burada önerdiðim vicdan eylemleri de devleti ýsrarýndan vazgeçirmeye yetmezse gerisini bilemiyorum... Ya da herkes biliyor!..
Almanya'daki 2 Haziran Grubu kurucularýndan ve yýllarca hücre tipi cezaevinde yatan Till Meyer hücre tipi cezaevleri modelinin ne anlama geldiðini anlatýyor. Kendisini "devlet düþmaný" olarak tanýmlayan Meyer ile yaptýðýmýz röportaj Sayfa 11'de.