Devrimci Ýþçi Partisinin ve 4. Enternasyonalin inþasý için
iþçi cephesi Yeni Dönem sayý: 40
Haziran 2007
http://iscicephesi.org
Bu tür bir meclisle olmaz !
Yeni bir Anayasa için Kurucu Meclis ! Gündem ve Politika
syf. 2- 7
Politika
syf. 8-9
15-16 Haziran: Ýþçi sýnýfýnýn dipten gelen dalgasý Partiler seçimde kasalarýný dolduracak Erken seçim krizi çözecek mi? Seçimler karþýsýnda tutumumuz Seçim barajý ve DTP baðýmsýz adaylarý Meydandakiler ‘yeni orta sýnýf’týr
Sýnýf mücadelesi Emek güncesi
syf. 10-13
Fabrikalardan okur mektuplarý Enternasyonal
syf. 14-15
Sarkozy’nin seçilmesinin ardýndan
ÝÞÇÝ SINIFININ KURTULUÞU KENDÝ ESERÝ OLACAKTIR
1
ÝLAN TAHTASI
GÜNDEMDEN...
PARTÝLER SEÇÝMDE KASALARINI DOLDURACAK Genel seçimlerin 22 Temmuzda yapýlmasý kararý sayesinde, seçime katýlacak partiler kasalarýný dolduracak. Üstelik öyle az bir parayla deðil. Bahsedilen eski TL’ye göre trilyonlarý buluyor, YTL’ye göre ise milyon lira olarak ifade ediliyor. Yani partilere piyango vurdu, ancak bu piyango da hangi parti ne kadar alacak belli. Maliye Bakanlýðý’nýn açýkladýðý bilgilere göre 2007 bütçesinden genel seçimler için 360 milyon YTL ödenek ayrýldý. Yüksek Seçim Kurulu’na 100 milyon, siyasi partilere ise 214 milyon YTL ödenek ayrýlmasý nedeniyle bu rakam 314 milyon YTL olacak. Buna göre AKP 94 milyon YTL, CHP 53 milyon YTL, son seçimde meclise giremedikleri halde yüzde 7 oy aldýklarý için yasa gereði MHP 26 milyon YTL, DYP 22 milyon YTL, Genç Parti 19 milyon YTL yardým alacak. ANAP ‘a ise herhan-
gi bir ödeme yapýlmayacak. Burjuva partilere verilen yardým hazinenin kasasýndan çýkacak. Yani iþçi ve emekçilerden kesilen vergilerle propagandalarýný yapacaklar. AKP Genel Baþkan Yardýmcýsý Bülent Gedikli seçim nedeniyle yapýlan Hazine yardýmýnýn yüzde 30’unun teþkilatlara gönderileceðini, genel merkezin yapacaðý çalýþmalarla birlikte 50 milyon YTL harcanacaðýný bildirdi. CHP genel saymaný Mahmut Yýldýz Hazine “yardýmýn tamamýný kullanacaðýz” dedi. Deniz Baykal’ýn günde 2 miting yapabileceði koþullarý hazýrladýklarýný belirten Yýldýz, 4 milyon adet CHP flamasý için ihale açtýklarýný belirtti. Seçim çalýþmalarý konusunda ANAP’la birlikte hareket edilmesinin söz konusu olduðunu belirten DYP yaklaþýk 40 milyon YTL hazine yardýmýný kullanacak. Yasa gereði Hazineden Siyasi partilere yapýlan bu servet düzeyinde para yardýmlarý, partilerin seçilmek için daha gösteriþli mitingler yapmasý ve böylece vatandaþ’ýn gözünü boyamasý için verildiði bir gerçek. Ayrýca milletvekili seçilmek için, adaylar da azýmsanmayacak düzeyde paralar yatýrýp partilerinin listelerinden seçime giriyorlar. Pekiyi, meclise giremeyen diðer siyasi partiler ne yapacaklar? Hangi parayla kendi propagandalarýný yapacaklar? Ya da aday olmak isteyen iþçi temsilcileri nasýl bu seçime katýlýp iþçi ve emekçilerin temsilini mecliste gerçekleþtirecekler? Nüfusun büyük çoðunluðunun mecliste temsil edilmediði bir gerçek. Seçime katýlmak için zengin olmak mý gerekir? Akýn Sel
2
“Demokrasilerde çare tükenmez” sözü, politika kurdu Demirel’in ünlü deyiþidir. Bu deyiþe göre burjuva demokrasilerinde her türlü politik kriz, gene o demokrasinin kurumlarý ve kurallarý çerçevesinde çözülebilir, aþýlabilir. Krizlerin en iyi ilacý da seçimlerdir. Yani politikacýlar halka giderler ve “biz bu iþi aramýzda halledemedik, siz hakem olun” derler, ve seçim sonuçlarý krizden çýkýþýn yolunu gösterir. Bu düþünce tarzý, burjuva politikalarýnýn bir inancýdýr, daha doðrusu aslýnda kendilerinin inanmadýklarý, ama halký inandýrmaya çalýþtýklarý bir hurafedir. Eðer bu hurafe gerçek olsaydý, Türkiye’de onca askeri diktatörlüðe, derbeye, muhtýraya, gerek kalmazdý. Buna þöyle itiraz edilebilir: “O zaman Türkiye’de gerçek demokrasi yok, eðer olsaydý, darbelere, muhtýralara, cinayetlere, it dalaþlarýna, bir iþe yaramayan onlarca boþ seçime gerek kalmadan, krizler barýþçýl demokrasi yoluyla aþýlabilirdi”. Ýþte sorunun bam teli de burada zaten. Çünkü þu soruya açýk yüreklilikle yanýtlayabilmek gerekiyor: Türkiye’de gerçek demokrasinin kurulmasý olanaklý mý? Pekiyi, ya “gerçek demokrasi” nedir? Yanýtý kolaylaþtýrabilmek için soruyu daha açýk bir biçimde soralým: Kendini halkýn seçtiði parlamentonun üzerinde gören ve askerlerin ikide bir demokratik iþlerliði kesmesine olanak saðlayan bir Milli Güvenlik Kurulu varken demokrasi olanaklý mý? Milyonlarca Kürdün ulusal haklarýndan, kendi kaderlerini tayin hakkýndan, haydi onu býrakýn, seçimlere aday olarak katýlmalarýndan mahrum edildiði bir demokrasi olabilir mi? Ýþçilerin sendikalaþma hakkýnýn tanýnmadýðý, en basit ücret grevlerinin bile iþten çýkarmalarla, açlýða mahkumiyetlerle, zorbalýkla bastýrýldýðý; ücretsiz eðitim talep eden öðrencilerin dövülüp tutuklandýðý; aydýnlarýn cayýr cayýr yakýldýðý; görüþlerini bildiri yoluyla duyurmak isteyen ya da Ahmet Kaya posterli tiþört giyen gençlerin linç edilmek istendiði bir ülkede, bütün bu barbarlýklarý gerçekleþtirenlerin yasal olarak korunduðu koþullarda demokrasiden söz edilebilir mi? Eteði kýsa diye sokakta kadýnlara saldýranlarýn, karýsýný dövdüðünü övüne övüne anlatanlarýn, erkek þiddetini savunanlarýn cezalandýrýlmadýðý bir demokrasi olabilir mi? Politik cinayetlerin üstünün örtüldüðü, katillerin bir generalin “kendisini tanýrým, iyi çocuktur” sözüyle korunduðu, ülkenin kanýný emen mafya babalarýnýn politikacý kimliðiyle halkýn karþýsýna çýkmasýna izin verilen bir ülkede demokrasi nasýl kurulabilir? Kendini solcu, sosyal demokrat diye tanýmlayýp askeri müdahaleleri alkýþlayan bir parti varsa, bu nasýl bir demokrasi olur? Eðer sivil hükümet, daha da önemlisi halkýn seçtiði meclis, halkýn iradesini askeri muhtýra karþýsýnda savunamýyorsa, halkýn egemenliði için mücadele etmekten, darbe giriþimcilerini tutuklayýp yargý önüne çýkarmaktan fellik fellik kaçýyorsa, böyle bir hükümet veya meclis aracýlýðýyla demokrasi kurulabilir mi? Böyle bir meclis halkýn iradesini yansýtabilir, koruyabilir mi?
GÜNDEM
Erken seçim krizi çözecek mi?
Ve nihayet son soru: Eðer mevcut Anayasa bütün bu barbarlýklara cevaz veriyorsa böyle bir anayasayla demokrasi olanaklý olabilir mi? Bizim yanýtýmýz HAYIR’dýr, bu Anayasayla ve bu tip bir meclis ve hükümetle Türkiye’de demokrasinin kurulmasý olanaklý deðildir. Bu Anayasa’nýn ve onun cevaz verdiði, baþta MGK olmak üzere bütün baský kurumlarýnýn ortadan kaldýrýlmasý ve tüm yasal düzeneðin deðiþtirilmesi gerekiyor. Darbecilerin, katillerin, mafyalarýn, çokuluslu þirketlerin korunmayýp cezalandýrýlmasýný; NATO ve AB gibi emperyalist ittifaklardan çýkýlmasýný; ulusal kaynaklarýn halka devredilmesini; ulusal ve demokratik hak ve özgürlüklerin garanti altýna alýnmasýný olanaklý kýlacak bir yeni Anayasaya ve yasal düzeneðe gereksinim var. Bunu gerçekleþtirecek olan ise, bu tip bir demokrasi programýný savunan iþçi ve emekçi halk adaylarýnýn, örgütlerinin ve partilerinin katýlmasýyla seçilecek bir KURUCU MECLÝS olabilir. Aksi takdirde her genel seçim, eskinin bazýsý yeni figüranlarla tekrarýndan baþka bir anlam taþýmayacaktýr. Baþlýktaki soruya geri dönelim: Genel seçimler 27 Nisan muhtýrasýyla birlikte rejimin girmiþ olduðu krizi çözebilecek mi? Seçimin, burjuva partileri arasýnda geçici de olsa bir “ateþkes” saðlayabileceðini söyleyebiliriz. Ne var ki, 1982 Anayasasýna dayalý mevcut asker-polis rejimi sürdüðü müddetçe ülke yeni krizlere sürüklenmek tehlikesiyle her an karþý karþýya olacak. Zira askeri, polisi, Cumhurbaþkaný, hükümeti, MGK’sý, Anayasa Mahkemesi, Yargýtayý, TÜSÝAD’ý, mafyasý, belediyesi, derken tüm kurum ve iktidar odaklarý, bunlarýn politik temsilcileri pastadan daha fazla pay alabilmek için birbirlerinin boðazýný sýkmak için fýrsat kollayacaklardýr. Ta ki, hepsi birden tarihin çöplüðüne atýlana deðin... Seçime katýlan bütün “büyük” partiler, yani devletin olanaklarýndan yararlanarak seçimlere katýlan burjuva partilerden hiçbiri asker-polis rejiminin yýkýlmasýný savunmuyor. Zira bu kesimlerin çýkarý mevcut rejimi kendilerine doðru yontmaktan geçiyor. Biz Ýþçi Cephesi olarak bütün bu partilerin seçimlerde cezalandýrýlmasýndan yanayýz. Solda ise, EMEP ve ÖDP gibi partiler demokratik hak ve özgürlükleri savunmakla birlikte, iþçi ve emekçi halk seferberliðine dayalý ve “yeni bir Anayasa için Kurucu Meclis” hedefine yönelik bir radikal demokrasi programýný savunmaktan çok uzaklar. Böyle bir programý savunabilecek olanlar ise, ulusal düzeyde seçimlere katýlacak güçten yoksunlar, buna biz de dahiliz. Bu çerçevede, seçimler sýrasýnda gücümüz yettiði oranda mevcut asker-polis rejimini kitlelere teþhir etmeye ve “yeni bir Anayasa için Kurucu Meclis” programýný, yani iþçi-emekçi alternatifini anlatmaya çalýþacaðýz. Kürt halkýnýn üzerindeki ulusal baskýlarý ve Kürt adaylarýn demokratik hak ve özgürlüklerinden mahrum edilmelerini kýnayacaðýz. Ve kitleleri, sýnýfýnýn çýkarlarýný savunan iþçi ve emekçi adaylara, Kürt illerinde ise kendi halkýný baðýmsýzlar listesinden savunanlara oy vermeye çaðýracaðýz.
3
Seçimler karþýsýnda tutumumuz Ýþçi sýnýfý, seçim sistemini uygulatmak ve genel oy hakký için farklý zaman ve biçimlerde mücadeleler vererek bu hakký kazanmýþtýr. Mevcut seçim sistemi, tamamen adaletsizdir. Her þeyden önce, seçimler, toplum istediði zaman deðil, burjuva yöneticiler istediði zaman yapýlýyor. Emekçiler, oy verdikleri insanlarý deðiþtirmek istediklerinde yeni bir seçim düzenleme hakký yok. Oy verdikleri kiþileri, yanlýþ yapsalar, uygulayacaklarýný söyledikleri programý uygulamasalar da ne geri çaðýrma ne de denetleme imkânlarý vardýr. Böyle bir seçim sistemi, seçenlerin deðil, seçilenlerin yararýna düzenlenmiþ demektir. Seçim sistemi, isteyen herkesin seçilme hakkýný kullanmasýna engelleyecek þekilde düzenlenmiþtir. Bu gerçeðin üstünü örtmek içinde kâðýt üzerinde, herkese seçmen olma hakký tanýnmýþtýr. Aday olmak için istenen para ve yapýlmasý gereken masraflar, seçilmek için harcanmasý gereken zaman emekçilerde yok. Ne ortalama bir ücret ne de iþyerlerindeki çalýþma koþullar böyle bir þeye uygun deðil. Burjuvazi bu durumun yaratacaðý sorunlarý bildiði için bir çözüm buldu: Her dönem belirli bir sayýda sendika bürokratýný aday göstererek, emekçilere kendi temsilcilerinin de seçim sistemine katýldýðý hissini ver-
4
meye çalýþýyor. Ama nafile. Seçimlerde ne yapmalýyýz? Adil ve demokratik bir seçim; emekçilerin katýlmasýnýn koþularýnýn oluþturulduðu, seçilenlerin denetlendiði ve her an geri çaðrýlabildiði, seçimin bir ayrýcalýk ve kiþisel çýkar yansýna dönmemesi için seçilenlerin ortalama kalifiye bir iþçi ücretinden daha fazlasýný almadýðý bir þekilde düzenlenmelidir. Böyle bir seçim sistemi, burjuvazinin sistemin tehlikeye atar. Bu nedenle burjuvazinin hâkimiyetinde emekçiler için demokratik bir seçim sistemi düþünülemez. Demokratik seçimler, emekçilerin baskýsý ve iradesiyle yapýlabilir. Buna raðmen, komünistler, seçimlere katýlmalýdýr. Elbette ki, yönetime aday olmak, þu veya bu düzeyde bir sandalye kapmak veya siyasi gruplar arasýnda gösteriþ yapmak için deðil. Seçim dönemleri, genel ortamýn aksine iþçi ve emekçilerin toplum ve yönetim sorunlarýyla ilgilendikleri bir dönemdir. Bu ortamdan yararlanýp, seçimlere katýlýp, devrimci görüþlerimizi,
prog ramýmýzý iþçi ve emekçilere anlatmak, normal dönemden daha geniþ emekçi kesimlere seslenmek için bir fýrsattýr. Biz, bu perspektiften hareketle gücümüz oranýnda her seçime katýlmaya çalýþýyoruz. Elbette ki hedefimiz, iþçi sýnýfýnýn geleneklerine uyarak bir iþçi aday çýkararak, seçim sisteminin bu dönem için saðladýðý imkânlardan yararlanarak fikirlerimizi yaymaktýr. Ancak, þimdi böyle bir gücümüz yok. Bizim dýþýmýzda iþçi adaylar çýkabilir. Bu adaylarý, sadece iþçi olduklarý için deðil, ancak iþçi sýnýfýnýn siyasetini savunurlarsa, eleþtirilerimizi de yaparak destekleyebiliriz. Bu seçimlerde ulaþabildiðimiz emekçilere seçim sistemini, burjuvazinin programýný teþhir etmek ve devrimci programý somut olarak anlatmayý hedefliyoruz. Bulunduðumuz her yerde, fabrikada mahallelerde, pazarda, okulda veya seçim toplantýlarýnda seçim sistemini ve burjuva partilerin emekçilere dayattýklarý toplumsal koþullan teþhir etmeliyiz. Bizden AKP’yi geriletmek için baþka bir burjuva partisine oy vermemiz, ya da burjuva partilerini geriletmek için platforma ya da bir baðýmsýz adaya oy vermemiz istendiðinde, seçimin oy vermeden ibaret olmadýðýný açýklamayý bilmeliyiz. Burjuva partilerin saðlý sollu düzen partilerine hangi gerekçe veya nedenle olursa olsun verilecek ber oy, kemer sýkma kararlarýna, iþçi düþmaný siyasete ve kapitalist sömürü düzene destek anlamýna gelecektir. Kim ki, iþçi ve emekçilere yaþamlarýný seçim yoluyla deðiþtirebilecekleri hikâyesini anlatmak, onlarý kandýrmaktýr. Bizim böyle bir siyasetimiz olamaz. Bizim tutumumuz, seçimde attýðýmýz oyun ertesi ve sonrasý günlerde bize karþý kullanýldýðý bilinciyle, burjuvazinin seçim aldatmacasýna kanmadan, burjuva partilerine ve kapitalist düzenin temellerine karþý çýkmayan hiç bir parti ve adaya oy vermemektir. Þahin Yýldýrým
Seçim barajý ve DTP’nin baðýmsýz adaylarý 12 eylül askeri darbesinin ürünü olan % 10 seçim barajý, ilk olarak 6 kasým 1983 seçimlerinde uygulandý. O tarihte bu yüksek barajýn gerekçesini, Askeri Cunta, siyasi istikrar olarak açýklamýþtý. Avrupa’ nýn hiçbir ülkesinde bu kadar yüksek seçim barajý uygulanmýyor. 3 Kasým 2002’ de yapýlan seçimlerden sonra DEHAP milletvekili adaylarýndan Resul Sadak ve Mehmet Yunak’ ýn AÝHM’ ne ( Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi ) yaptýðý baþvuru esastan görüþülerek 30 / 01/ 2007 tarihinde karara baðlandý. AÝHM % 10 seçim barajýnýn insan haklarýna aykýrý olmadýðýna karar verdi. Temsilde adaletin olmamasý, AÝHM doðal olarak rahatsýz etmiyor. 3 Kasým 2002 seçimlerinden önce, AKP, iktidara geldiðinde seçim barajýný yeniden düzenleyerek temsilde adaleti saðlayacaðýný ve dokunulmazlýklarý kaldýracaðýný vaat etmiþti. Her iktidara gelen gibi, barajýn kendi iktidarýna hizmet ettiðinin farkýnda olarak barajý indirmeyi düþünmedi. % 10 seçim barajý, iþçi ve emekçi halkýn, Kürtlerin ve diðer ezilen kesimlerin temsilcilerinin meclise girmesini engelleme amacý taþýyor. DTP Seçimlere Baðýmsýz Adaylarla Girme Kararý Aldý DTP yüksek seçim kuruluna seçime katýlmayacaðýný ve seçim barajýnýn adil olmadýðýný ve bu þartlarda seçime katýlmayacaklarýný bildirerek % 10 barajýný eleþtirdi. Ardýndan seçime baðýmsýz adaylarla girme kararý aldý. DTP adaylarýnýn tanýtýldýðý törende adaylar ‘’bin umut adaylarý‘’ sloganýyla tek tek tanýtýldý Bu karardan sonra mecliste bir kanun çýkartýlarak baðýmsýz adaylarýn isimlerinin birleþik oy
pusulasýnda yer almasýna karar verildi. Sözde birbirleriyle kanlý býçaklý olan CHP ve AKP, iþ Kürtlerin temsilcilerinin meclise girmesini engellemek olduðun da birbirleriyle ittifak yapmakta sakýnca görmediler. Kürdistan’da okuryazar oranýnýn düþük olmasýný, özellikle kadýnlarda, hesaplayarak seçmenlerde sandýk baþýnda kafa karýþýklýðý yaratmaya çalýþýyorlar. Yani iktidar ve muhalefet el ele ince hesaplar peþinde. DTP nin seçim programýnýn belirsizliði, Avrupa Birlikçi politikalarý, düzenle anlaþma arzularý, emperyalizmle iþbirliði politikalarý vb sorunlar, emekçilerin kafasýný karýþtýrmaktadýr. DTP, iþçi sýnýfýnýn sorunlarýný gündemine almamaktadýr. Kürt ulusal sorunun çözümü kürt ve türk emekçilerinin birliðinden geçmektedir. DTP’nin adaylarý arasýnda birçok kadýn olmasýna raðmen, daha önce uygulayacaðýný
açýkladýðý % 40 kadýn kotasýný uygulamadýðý görülmekte. Erler Sandýk Baþýna Bu arada Þýrnak ve Hakkâri’ de trajikomik geliþmeler oluyor. Bölgeye sevk edilen askerlerin muhtarlara baský yapýlarak seçmen listelerine kayýt edildiði ortaya çýktý. Muhtarlarýn olayý yüksek seçim kuruluna bildirdikleri belirtilirken, DTP merkez yürütme kurulu (MYK) üyesi “Kamuran Yüksek” silâh altýndaki erlerin oy kullanmasýnýn yasak olduðunu Hatýrlattý ve gerekli itirazlarý yapacaklarýný söyledi. Bu yolla 13 bin askerin seçim listelerine kaydýný yapýldýðý tespit edildi. Erler ve hükümlüler oy kullanamaz. Bunuda mý bilmiyorlar? Bu ne aymazlýk, bu kadarýna da pes yani. Jiyan
5
Meydandakiler “yeni orta sýnýftýr’’ Milliyet gazetesi muhabirlerinden Devrim Sevimay’ýn ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sencer Ayata ile yaptýðý görüþme, ‘Cumhuriyet mitingleri’ne katýlanlarýn sýnýf yapýsýnýn açýklanmasý bakýmýndan önemli ipuçlarý içerdiðinden, 21 Mayýs 2007 tarihli Milliyet gazetesinde yayýmlanan bu sohbetin önemli bölümlerini aktarmanýn yararlý olacaðýný düþündük. Bu mitinglere katýlanlar kim? Mitinglerde bir milyonun üzerinde katýlýmcýdan söz edildiðine göre tek bir sosyal gruptan söz etmek mümkün deðil. Yeni mesleklerin yeni sýnýfý Yoðun olan sosyal grup hangisiydi? Örgütlü iþçi kesimi de vardý, baþkalarý da vardý, ama oradaki esas gövde sosyolojik anlamda “yeni orta sýnýf” diyeceðim gruptur. Zira bu miting kalabalýðýna sadece “orta sýnýf” demek bizi yanlýþ yer-
lere götürebilir. Orta sýnýfý sosyolojik anlamda “geleneksel orta sýnýf” ve “yeni orta sýnýf” diye ikiye ayýrmamýz gerekir. Geleneksel orta sýnýfa kimleri koyuyorsunuz? En çok çiftçiler, esnaf, sanatkâr, mahalli tüccarlar... Çok yakýn zamana kadar Türkiye’de nüfusun yüzde 90’lara varan kesimi geleneksel orta sýnýftandý. 194650’den beri merkez saðýn, bugün de AKP’nin tabaný aðýrlýkla bu gruptan oluþmuþtur. Hâlen de çoðunluðu oluþturuyor, ama yavaþ yavaþ küçülmekte. Peki yeni orta sýnýf ne zaman ortaya çýktý? Sanayileþme ve özellikle son dönemde bilgi ekonomisi dediðimiz sürecin ilerlemesiyle ortaya birçok yeni ekonomik faaliyet alaný ve sayýsýz yeni meslek çýktý. Mesela sanayi firmalarýný yöneten beyaz yakalýlar... Veya kendi hesabýna çalýþan doktorlar, mimarlar, diþçiler, avukatlar, bunlar da yine yeni orta sýnýftýr. Profesyoneller diyoruz. En ciddi geliþtiði alanlardan biri de finans sektörü, bankacýlýk, sigortacýlýk... Üretim hizmetleri, sosyal hizmetler alanlarýnda çalýþanlar. Tabii kamu yönetimi alaný da... Öðretmenler, maðazalarda çalýþan þýk giyimli tezgâhtarlar, otellerde, bürolarda çalýþanlar, sekreterler, hemþireler... Ayný siyasi görüþte deðiller Demek ki bu iki sýnýf arasýndaki en önemli fark...
6
Geleneksel orta sýnýflarý daha çok mülk sahipliði, giriþimcilikle tanýmlarsak, yeni orta sýnýflarýn en ayýrt
edici özelliði geldikleri konuma eðitim aracýlýðýyla ulaþmýþ olmalarý. Peki yeni orta sýnýfýn tamamý laik kesimden mi oluþuyor? Hayýr, bu kesimde yer alanlarýn hepsi ayný siyasi görüþü paylaþmýyor. O nedenle yeni orta sýnýfta sadece laik, cumhuriyetçi bir siyasi eðilim var demek yanlýþ olur. Unutmayalým ki AKP de özellikle kendi dünya görüþüne yakýn, giriþimci yeni orta sýnýf yaratma konusunda oldukça önemli adýmlar attý. Ayrýca özellikle Dink’in cenazesinde gördüðümüz liberal-kozmopolit deðerlere öncelikli vurgu yapan yeni orta sýnýf mensuplarý da var. Ýyi ama o zaman yeni orta sýnýflarla mitinglerin ilgisi nerede? Þimdi þöyle bir öneri yapalým. Üç farklý iþyerinde mitinglere iliþkin tutumlarý araþtýralým. Örnek olarak Ýzmir’in en büyük banka þubelerinden birisini alalým. Hatta yabancý sermaye aðýrlýklý bir banka olsun. Ýkinci olarak Bursa’nýn en çok ihracat yapan otomotiv tesisinin tüm yöneticilerini yani beyaz yakalýlarýný alalým. Ve üçüncü olarak biliþim sektörünün en önde gelen merkezlerinden birisi olan
ODTÜ Teknokent’in giriþimcilerini alalým. Bu üç iþyerinde mitingleri onaylama oraný üçte iki, hatta dörtte üçün altýnda olmayacaktýr sanýyorum. Þunu da ekleyeyim. Büyük maðazalarda çalýþan kadýn servis personeli arasýnda da benzer oranlarý yakalayabilirsiniz. Hemþireler arasýnda da. Yalnýzca miting için olumsuz deðerlendirme yapanlar da, mitingi en çok alkýþlayanlar da bu olgu üzerinde titizlikle durmalýdýr. ‘Çoðu çocuk sahibi’ O halde biz bu mitingci çoðunluðu soralým: Karakteristik hayat biçimi nasýl; yani ne yer ne içer, neyi sever neyi sevmezler? 1- Çoðu genellikle bir-iki çocuk sahibidir. Çekirdek aileler ezici çoðunluktadýr. Bireyin özerkliði temel bir deðerdir. Hýsým akraba, konu komþu, topluluk cemaat vs... Bunlarýn birey ve aile üzerinde etkili olmasýndan, iþlerine karýþmalarýndan hiç hoþlanmýyorlar. Medyada gördükleri tarikat, hamilik, aðalýk iliþkileri bu kesimde büyük bir ürküntü yaratýyor. Doðru veya yanlýþ, ama muhafazakâr Ýslamcýlýðý bu iliþkilerle özdeþleþtiriyorlar. Toplumun Ýslamcýlar tarafýndan böyle biçimlendirilmesinden korkuyorlar. Bu ailelerde her þey çocuk içindir ve her þeyin merkezinde çocuk vardýr. Özellikle kýz çocuklarýnýn da topluma her yönüyle erkekler gibi katýlmasýna önem veriyorlar.
gördüðümüz genç ve hele genç kadýn sayýsýndaki artýþ bu deðiþimlerle yakýndan ilgili. Yoðun üniversite öðrencisi katýlýmý da yakýn gelecekte bu kesime katýlacaklarýn tutumu hakkýnda fikir veriyor. 5- Yeni orta sýnýf yaþamý tüketim merkezlidir. Alýþveriþ merkezlerinin mantar gibi çoðalmasýyla yeni orta sýnýfýn büyümesi arasýnda çok yakýn bir iliþki var. Aslýnda miting kalabalýðý ile alýþveriþ merkezleri kalabalýðý büyük ölçüde örtüþüyor. Yeni orta sýnýflar yeni yaþam biçimlerini televizyonlardan, kitap ve magazinlerden, birbirlerinden ve yurtdýþý seyahatlerinden öðrenip, bunlarý da hýzla topluma yayýyorlar. Ev, araba, giyim kuþam, yeme
içme, seyahat... Bu alanlardaki tüketim alýþkanlýklarý ve yaþam biçimleri birey için bir serbestiyi öngörüyor. Ýstediðini giyme, istediði gibi gezip dolaþma, istediði ile beraber olma. Bu kesimlere göre büyük kentlerin orta sýnýf mekânlarý dýþýnda söz konusu hareket serbestisinin giderek kýsýtlandýrýldýðý endiþesi son derece yaygýn. Yine bu eðilim doðru veya yanlýþ olarak Ýslamcýlýða atfediliyor.
2- Son yýllarda apartmanlar, sýra evler ve müstakil evler kentlerin çevresinde uydu kent dediðimiz alanlarda mantar gibi yayýldý. Yeni orta sýnýfý mekânsal olarak en iyi biçimde bu muazzam yayýlma sürecinde görebiliriz. Alýþveriþ merkezleri kalabalýðý 3- Bu ailelerin önemli özelliklerden birisi kadýnlarýn da eðitimli olmasý ve hiç deðilse emekliliðe kadar çalýþmasýdýr. Önemli bir bölümü ev kadýný bile olsa eðitimlidir. 4- Ekonomideki yeni etkinlik alanlarý ortaya çýktýkça gençlerin sayýsý da hýzla arttý. Mitinglerde
7
15-16 Haziran 1970:
Ýþçi sýnýfýnýn dipten gelen dalgasý 15-16 Haziran 1970 yýlý bugün hala Türkiye iþçi sýnýfýnýn mücadelesinde doruk noktasý olma özelliðini sürdürüyor. Bundan 37 yýl Önce iþçi kardeþlerimiz sendikal özgürlüklerini, sendikal haklarým korumak için tek yumruk gibi kenetlendikleri 15-16 Haziran direniþi Türkiye iþçi sýnýfý için hala en önemli mücadele deneyimlerinden biridir. Türkiye iþçi sýnýfý tarihinin önemli mücadelelerinden birinin üzerinden 37 yýl geçti. Ýnsan hayatý için belki uzun bir süre. Fakat iþçi sýnýfý tarihi için öyle deðil. Çünkü iþçi sýnýfýnýn önündeki sorunlar ve aþýlmasý gereken engeller ayný. 37 yýlda ne deðiþti, ne deðiþmedi? Bizce bu 37 yýl içerisinde iþçi sýnýfýnýn mücadelesinin ana hedefleri deðiþmedi. Çünkü iþçi sýnýfýnýn hak alma mücadelesinin karþýsýndaki engeller deðiþmedi. Yani patronlarýn siyaseti deðiþmedi. Deðiþenler elbette oldu: 37 yýl içinde daha büyük ve modern
8
fabrikalar kuruldu, iþçi sýnýfý sayýca arttý ve binlerce mücadele deneyimi yaþadý. Burjuvazinin iþçi sýnýfiný daha çok sömürme, sendikal ve sosyal haklarýný kýsýtlayýp onu örgütsüz býrakma, daha uzun saatler çalýþtýrýp daha az ücret verme, esnek çalýþmayý dayatma siyaseti deðiþmedi. Burjuvazinin sömürü düzeni deðiþmediðine göre, bizim de, iþçi sýnýfýnýn devrimci mücadelesiyle bu barbar düzeni yýkmak; sömürüþüz ve demokratik yeni bir düzen kurmak hedefimiz deðiþmemiþtir. Üstelik 15–16 Haziran eylemleriyle iþçi sýnýfý birçok gerçeði açýða çýkardýðý günlerden taný 37 yýl sonra...
Daha da önemlisi þu oldu; Ýþçi sýnýfýyla burjuvazi arasýndaki mücadelenin cepheleri daha da netleþti. 15–16 Haziran eylemleri Türkiye’deki sýnýflar mücadelesini netleþtiren, berraklaþtýran bir büyük adým oldu. Sýnýflan ayrýþtýrdý. Örneðin ordu, 1950’li yýllarýn Demokrat Parti diktatörlüðü karþýsýnda “Ordu-Millet Elele1 sloganlarýyla halkýn umudunu temsil ediyordu. 27 Mayýs 1960 darbesi bu umudun ifadesi oldu. 15–16 Haziran bizim için sadece bir anma ve tarihi bir olay deðildir. Bu mücadele, Türkiye iþçi sýnýfý tarihinde, devrimcilere yol gösterebilecek önemdedir. Devrimci iþçiler, bu mücadeleden eðrisiyle doðrusuyla gerçek dersleri çýkarabilir [erse, daha ileri haklar ve Özgürlükler elde etmek mümkün olabilir Bugünkü mücadelemiz açýsýndan þu sorularý sorma ihtiyacý duyuyoruz: • 15–16 Haziran günlerinin yaþanmasýna neden olan neydi? • Ýþçi sýnýfýnýn baþarýsý nasýl gerçekleþti? • Mücadelenin daha da geliþmesinin önündeki engel nelerdi? Bu yýllar, tarihin “hýzlý” iþlediði bir dönemidir. Öyle ki, 1965’de Türkiye Ýþçi Partisi kurulmuþ ve 15 milletvekili çýkarmýþ, 1967’de DÝSK’i ortaya çýkaran Paþabahçe dahi birçok grev ve direniþ olmuþ, bu hareket karþýsýnda burjuvazinin ekonomik saldýrýlarý geçersiz kýlýnmýþtýr. Ýþçi sýnýfýnýn mücadelesinin yarattýðý özgürlük ortamýna paralel olarak, 1968 gençlik mücadelesi, anti- Amerikan gösteriler ve büyük kitle mücadeleleri ortaya çýkmýþtýr. Burjuvazi böyle bir siyasi ortamda, iþçi sýnýfýna yeni bir saldýrý planlanmýþtýr. Bu saldýr, iþçilerin örgütlerine yani sendikalarýna yönelikti.
Özellikle de DÝSK’e karþý planlanmýþtýr. 274 ve 275 sayýlý iþ yasalarýnýn deðiþtirilerek DÝSK kapatýlmak istenmiþtir. 15—16 Haziran, iþçi sýnýfýna ve DÝSK’e yani sendikalara kapan kurmak isteyen meclise baþkaldýrýnýn ve yeni yasalarýn çýkarýlmasýna izin vermeyen mücadelenin adýdýr. Burjuvaziye bu geri adýmý atma zorunluluðu burjuva cephesini önemli oranda sarsmýþ, moral bozukluðum neden olmuþtur. Öyle ki, iþçi sýnýfýnýn yeminli düþmaný Süleyman Demirel hükümeti tutunamamýþtýr. Görevini yerine getiremediði için, generaller Amerika’nýn onayýyla 12 Mart 1971’de bir askeri darbe yapýp, yönetime el koymuþlardýr. Ýþçi sýnýfýn mücadelesi, saflarý ayrýþtýrdý: Ordu, burjuvazinin ordusudur; tek devrimci sýnýf iþçi sýnýfýdýr 1960’larýn ordusuyla 1971’lerin ordu yapýsý arasýnda farklar aramak boþunadýr. Kemalist subaylarýn tasfiye edilmesinin ordunun genelleþmesine sebep olduðu ve benzeri açýklamalarýn arkasýna sýðýnarak, burjuva devletinin özel silahlý aygýtý olan orduyu aklamaya çalýþmak, ya da onda ilerici öðeler aramak iþçi sýnýfý devrimcilerinin siyaseti olamaz. Deðiþen ordu deðildir. Deðiþen iþçi sýnýfýdýr. Çünkü artýk belirli bir sayý, nitelik yani güce ulaþmýþ iþçiler vardýr. Böyle bir iþçi sýnýfý karþýsýnda ordunun tutumu elbette mevcut sömürü düzenini korumak ve kollamak olacaktýr. Patronlarla burjuva devlet arasýndaki ortaklýðý, çýkar birliðini ve iþçi sýnýfý düþmanlýðýný gün ýþýðýna çýkartan, iþçi sýnýfýnýn 1516 Haziran genel direniþi olmuþtur. Ýþçi sýnýrýnýn toplum içindeki yerini, devrimci önemini ve mücadele gücünü ortaya koyan en kitlesel eylem 15-16 Haziran’dýr. Sosyal Demokrasi, sendika bürokrasisi ve Stalinizm: iþçi sýnýfýna ihanetin deðiþik adlarýdýr Sadece ordunun deðil, sosyal
demokrasinin ve sendika bürokrasisinin de ipliðini pazara çýkartan 15–16 Haziran direniþi olmuþtur. Aralýk 1977’de DÝSK Genel Baþkaný olan Abdullah Baþtürk, 1970 olaylarýna neden olan sendika yasasýný deðiþtirme önergesi veren, dönemin CHP milletvekillerinden biridir. Bu çok anlamlýdýr. Çünkü bu, DÝSK tabanýnýn nasýl tahrip edildiðini, moralinin bozulduðunu ortaya koymaktadýr. Sadece sosyal demokrasinin ihaneti deðil, Türkiye Komünist Partisi’nin militaný Kemal Türkler, o tarihlerde DÝSK Genel Baskýn’ýydý. 15–16 Haziran eylemleri karþýsýnda aldýðý tutum, iþçi sýnýfýnýn devrimciliðine yakýþýr olmamýþtýr ve 16 Haziran günü radyodan þu ünlü açýklamayý yapmýþtýr: ‘’Ýþçi kardeþlerim, iþçi sýnýfýnýn bilinçli temsilcileri. Sizlere sesleniyorum. Beni iyi dinleyiniz. Anayasal haklatýnýz için direndiniz. Direniyorsunuz. Anayasamýz her türlü toplatýn ve yürüyüþlerin silahsýz ve saldýrýsýz olacaðým emreder. Bizler Anayasa ‘ya sýmsýký baðlý iþçiler olduðumuzdan, hiçbir hareketimiz Anayasa’ya aykýrý olamaz. Ne var ki bizim aramýza çeþitli maksatlar güden kiþiler çeþitli kýlýklara bürünerek girebilirler. Hatta kötüsü, gözbebeðimiz þerefli Türk ordusunun bir mensubuna kötü maksatla taþ atabilir, tahrikler yapabilirler. DÝSK Genel Baþkaný olarak sizleri uyarýyorum”. DÝSK yönetimi 12 Mart askeri darbesi karþýsýnda da þu açýklamayý yapmýþtýr: “DÝSK, Atatürk devrimlerinin ve Anayasa ilkelerinin korunmasýnda, uygulanmasýnda ve geliþtirilmesinde Türk Silahlý Kuvvetlerinin yanýnda olduðunu belirtmekten kývanç duyar... Türk Silahlý Kuvvetlerinin bu vahim durum karþýsýnda aldýðý kararlar iþçi sýnýfýnýn devrimci kesinimde büyük bir ferahlýk yaratmýþtýr”. Bu sözler, bugünü anlamak için ne kadara anlamlý! Sosyal demokrasi, Stalinizm (TKP) ve sendika bürokrasisi,
iþçi sýnýfýnýn 15-16 Haziran eylemleri karþýsýnda korktular ve iþçi sýnýfý saflarýnda yer almadýlar. Burjuvazinin uþaðý oldular. Ýþçi sýnýfýna ihanet ettiler. 15–16 Haziran eylemleri iþte bu gerçeði ortaya çýkardý. 15–16 Haziran’ýn iþaret ettiði eksiklik: Devrimci iþçi partisi 15–16 Haziran direniþinin sonucu hükümetin DÝSK’i kapatmak için çýkarmýþ olduðu yasayý hayata geçirmesine izin vermemiþtir. Demek oluyor ki önemli olan burjuvazinin çýkarmýþ olduðu yasalar deðil, o yasalarý uygulatýp uygulatmamak iþçi sýnýfýnýn mücadelesine baðlýdýr. Ýþçi sýnýfýn örgütlü mücadelesini ezmek için burjuvazi orduyu darbe yapmasý için göreve çaðýrdý. Askeri darbe iþçi sýnýfý ve devrimci örgütlerin üzerinden ezip geçmiþtir, iþçi sýnýfýna 24 Ocak kemer sýkma kararlan ancak 80 darbesi sayesinde hayata geçirilmiþtir. Türkiye iþverenler sendikasýnýn Baþkaný Halit Narin askeri darbeyi ve onun sonucu olan 24 Ocak kararlarým þu sözlerle karþýlamýþtýr: “bugüne kadar iþçiler gülmüþtür, sýra bizde” dedi. Burjuvazi, 1980–2007 tarihleri arasýnda (89–91 mücadelelerini ayýrarak) süreçte iþçi simlinin örgütsüzlüðünden ve daðýnýk oluþundan yararlanarak kazanýlmýþ haklara dönük saldýrýlarý hayata geçirmiþtir. 1999 DSP-MHP-ANAP hükümetinin yasallaþtýrdýðý Sosyal Güvenlik yasasý yani emek-
9
liliðin kadýnlarda 58, erkeklerde 60 yaþma çýkarýlmasý iþçi sýnýfýna siyasi olarak yapýlan en büyük saldýrýydý. Yine ayný hükümetin Yeni Ýþ Yasasýný hazýrlamasý ve AKP’nin bunu yasallaþtýrmasý iþçi sýnýfýna kuralsýz ve esnek çalýþtýrmanýn önünü açan yasadýr. Burjuvazi 80’den bu yana arzuladýðý tüm yasalarý süreç içinde hangi hükümetler gelirse gelsin hepsine burjuvazinin programým hayata geçirmeye çalýþmýþlardýr. Bu saldýrýlar bugünde katmerleþerek devam ediyor. Burjuvazinin önünde kýdem tazminatlarýnýn nasýl budanacaðýna yönelik çalýþmalar yürütülüyor. 37 yýl sonra çok rahatlýkla söyleyebiliriz ki, iþçi sýnýfý üzerine düþen görevi yapmýþtýr. Fakat devrimci militanlar üzerlerine düþen görevi yapamamýþlardýr. Yani iþçi sýnýfýnýn, burjuvaziden baðýmsýz bir mücadeleye yönelmesini, Ýhanetler karþýsýnda tedbirli olmasýný saðlayacak bir parti eksikliðini giderememiþlerdir. Eðer, fabrikalar temelinde örgütlenmiþ devrimci bir iþçi partisi olsaydý, yapacaðý ilk iþ, iþçi sýnýfýný sosyal demokrasinin, Stalinizmin ve sendika bürokrasinin ihanetlerine karþý uyarmak olacaktý. Burjuvazinin dayatmalarý karþýsýnda iþçi sýnýfýnýn kendi çýkarlarýn savunmasýný saðlayacak bir mücadele, ancak iþçilerin burjuvaziden farklý çýkarlarý olduðunun kavranmasýyla mümkündür. Tabii ki bu parti, iþçi sýnýfýna or-
10
dunun ve devletin burjuvazinin bir örgütlü aracý olduðu gerçeðini hatýrlatacaktý. Ýþçilere, devletin tarafsýz olmadýðý konusunda uyaracaktý. Devlete deðil, kendi gücüne güvenen bir iþçi simimin haklarýný almak konusunda baþarýlý olacaðýný açýklayacaktý. Parti, tüm mücadeleler içinde yer alacak ve mücadelenin denetiminin iþçilerde olmasýný saðlayacak, fabrika komiteleri, bölge komiteleri kurulmasýna ön ayak olacaktý... 37 yýl sonra iþçi sýnýfýnýn hâlâ bir partisi yok. Bu eksiklik giderilmiþ deðil. Fakat iþçi sýnýn bu yýllar içinde birçok mücadelenin içinde yer almaktan geri durmadý. Ýþte hepimize umut veren budur. Fakat bu yýllar hepimize þunu bir kez daha hatýrlatmalý: Ýþçi sýnýfýnýn devrimci gücünü birleþtirip ortak hedefe yönelte-
bilmesi, ancak devrimci bir partiyle mümkün olabilir. Þunu çok açýk olarak belirtmeliyiz: Ýþçi sýnýfýnýn devrimci gücü, eðer iþçi sýmanýn inþa edeceði bir partinin yönetimine kavuþamazsa, gerektiði gibi kullanýlamaz. Ýþçi sýnýfý birçok mücadele içinde yer alsa da, kendiliðinden bir þekilde önündeki engelleri aþacak ve sömürüden kurtulup zaferi kazanacak bir mücadeleyi baþaramaz. Bu mücadelenin baþarýlý olmasý için, iþçi mücadeleleri içinden gelen iþçi ve aydýn militanlardan oluþan bir devrimci parti, yani her koþulda, eylemleri birleþtirip yönetecek büyük bir iþçi partisi gereklidir. Eðer bu parti veya önderlik yaþanan 15–16 Haziran direniþin sýnýrlarým aþýp, sömürünün temeline, patronlarýn cenneti kapitalizme yönelmelidir. Bugün çok daha rahat bir þekilde görüyoruz ki, iþçi sýnýfý sömürücü kesimler ve ihanet etmeye hazýr siyasetler tarafýndan, birçok yönden kuþatýlmýþtýr. Fakat bu kuþatma bizlere þunu da gösteriyor: Ýþçi sýnýfý sömürücülerin ve hainlerin korkulu rüyasýdýr. Bu rüyayý gerçekleþtirmek için mücadele etmek, 15–16 Haziran 1970’de mücadele eden kadýn ve erkek iþçilere olan borcumuzdur. Þahin Yýldýrým
KÝMYA Kadrolu ve sözleþmeli iþçi ayrýmýna son! Merhabalar, ben plastik iþ kolunda çalýþýyorum. Diðer iþ kollarýnda olduðu gibi bizim de iþkolundaki sorunlar ayný, ayný bütün dünyadaki iþçilerin sorunlarý gibi. Bildiðiniz gibi bütün iþçiler kapitalist patronlar tarafýndan sömürülmektedir. Benim çalýþtýðým iþyerinde patron iþçilerin birlik olup örgütlenmemesi için iþyerinde sözleþmeli iþçi çalýþtýrýyor. Aslýnda bu hakký patronlar Yeni Ýþ Yasasýna dayanarak yapýyorlar. Ýþyerinde patron sözleþmeli iþçiyi istediði gibi çalýþtýrýyor. Sözleþmeli iþçiler ile kadrolu ya da eski iþçiler arasýnda çalýþma saatlerinde farklýlýklar var. Bir bölümün çalýþma saati 08: 00 -16:30 ile 16:00-24:00 arasý çalýþýyor. Diðer bir bölüm saat 08:00-17:30 arasý, bir bölüm de sabah 08:00-20:00 ile 20:00-08:00 arasý vardiyalý olarak çalýþýyor, ücretlerimiz ise asgari ücret üzerinden ödeniyor. Yani 403 YTL. Ýþyerinde daha önce yol parasý, yakacak ve ikramiye hakký vardý. Þimdi sadece ikramiye hakkýmýz kaldý. Bu haktan da sadece eski iþçiler yararlanýyor. Yani kadrolular. Patron elimizdeki ikramiye hakkýný almak için bizlere de süresiz iþ sözleþmesi imzalatmaya çalýþtý, imzalatamadýðý içinde biz eski iþçileri iþten yavaþ yavaþ çýkartýp yerine yeni sözleþmeli iþçi alýp böylece ikramiyeyi ortadan kaldýrmayý hedefliyor. Gerçi, patron bu hedefine ulaþtý diyebiliriz. Çünkü þu an iþyerinde çoðunluðu sözleþmeli iþçi arkadaþlar oluþturuyor. Ýþyerinde bundan dolayý birlik olup, örgütlenmemiz zorlaþýyor. Çünkü
iþçilerle bir örgütlülük saðlayamadýðýmýzdan dolayý patrona karþý istediðimizi þimdilik yapamýyoruz. Ama sonuç olarak sözleþmeli iþçilerde bu iþyerinde sömürülmekteler ve bu iþçileri patrona karþý bilinçlendirmek durumundayýz. Baþkada bir seçeneðimiz yok. Bir iþçi
METAL Patron saldýrýlarýný arttýrýyor Ýþyerinde son zamanlarda baskýlar artmaya baþladý. Nedeni ise çok açýk, patronun fabrikayý oðluna teslim etmesi ve oðlunun da iþçilere kendisini göstermek istemesi... Yalnýz baskýlarýn yanýnda saldýrýlarda var. Ve son saldýn ise çalýþma saatlerimize oldu. Biz, normalde gündüz 13 gece 15 saat çalýþmaktayýz. Patrona bu kadar çalýþtýðýmýz yetmiyormuþ gibi servis þoförlerine sabah bizleri 15 dakika erken almasýný, akþam ise 15 dakika geç çýkmasýný emretmiþ. Sanki az çalýþýyormuþuz gibi yarým saatimizi daha fazla çalýyor. Çalýþma þeklimiz vardiyalý olduðu için ekstra çalýþmak söz konusu olamýyor. Patronun bu çaldýðý yarým saati kendisi için kazanç olamayacaðýný savunan iþçi arkadaþlar var. Ama biz biliyoruz ki çok büyük bir kazanç söz konusu. Patronun servislerin erken ve geç çýkartmasýnýn nedeni ise iki tane iþçi arkadaþýn hatalý üretimine baðlanýyor. Ne alaka? Yani biz burada þu anlamý çýkartýyoruz ki patronun saldýrýsý bir deðil, iki. Nasýl mý?
Birkaç tane hatalý üretimin faturasýný bütün iþçilere çýkarmasý ve bundan dolayý iþçileri bir birine karþý kýþkýrtmasý. Yani bir taþla iki kuþ vurmuþ oluyor. Biz iþçiler olarak bütün bu patronlarýn oyunlarýna gelmeyelim. Patronlarýn saldýrýlarýný hiçbir zaman bireysel olmadýðýnýn farkýna varmalýyýz ve kendimizi bu konuda bilinçlendirmeliyiz. Güven temelinde buluþmalý, örgütlenmenin yollarýný bulmak için her türlü fedakârlýðý yapmalýyýz. Bizler sömürüye ve her türlü saldýrýya karþý yaþasýn iþçilerin birliði ve dayanýþmasýný haykýrmalýyýz. Aksi taktirde patronlar her yola baþ vurarak bizleri daha fazla çalýþtýrmanýn yolunu bulmaya çalýþacaklar. Buna izin vermemeliyiz. Vali Güler verir pozu Yürü bre Vali Güler Joptur hükümetin kozu Kanlý Mayýs dirilecek Ýþçinin emekçinin sözü Ayak direme boþuna Kanlý bir Mayýs dirilecek Meydan bizim girilecek Taksim bizim girilecek Bir iþçi
KARGO Asýl hýrsýz patrondur Yeni bir iþyerinden merhabalar. Bir kargo þirketinde çalýþýyorum. Her iþyerinde olduðu gibi bizde de sorunlar ve baskýlar devam ediyor. Ýdare, son zamanlarda artan hýrsýzlýk olaylarýný bahane ederek, sürekli üstümüzde baský oluþturarak, daha çok dikkat etmemizi, daha çok emek sarf etmemizi istiyor. Bu konuda sürekli eðitim verilip neler yapmamýz
11
gerektiðim anlatýlýyor. Birkaç ay içerisinde yaklaþýk olarak 5–6 kez hýrsýzlýk yapýldýðýný söylüyorlar. Oysaki daha önce ki hýrsýzlýk olayýnda kamera görüntülerini izleyen arkadaþlarýmýz, bu olayýn bizlere karþý yapýlan bir baský olduðunu, olayýn kendileri tarafýndan organize bir þekilde yapýldýðýný anlatýyorlar. Ayrýca ayda bir verilen alýþveriþ çeklerimizi önümüzdeki süreçte kaldýrýp tutarýný para olarak vereceklerini söylüyorlar. Ama biz bu filmi daha öncede görmüþtük. Senede üç defa verilen ikramiyelerimizin sonradan komple kaldýrýlýp performans primine dönüþtürüldüðünü ve bundan dolayý daha çok çalýþtýrýldýðýmýzý unutmadýk. Oysa iþyerinin günlük gazetelere yansýyan haberlerine göre iþyerinin yýllýk cirosunu 500 Milyon Euro’ya çýkartmayý hedefliyor. 25 senelik bir tarihi olan bu iþyerinin nasýl bu kadar büyüdüðünü anlatmaya gerek var mý? Oysa bu kadar ciroyu iþçilerin sömürüsü sonucu ele de ettiðini bizler kendi çalýþma koþullarýmýzdan biliyoruz. Çünkü
patronun amacý karýna kar katmaktýr. Bizler bu sömürü çarkýna dur diyebiliriz. Çünkü patronlarýn bizler olmadan bu kadar serveti elde edemeyeceklerinin bilincinde olmalýyýz. Bir iþçi
Müdürler aðýz birliði yapmýþlar Gecikmeli olarak verilen zamma ortak tepki verilememesinden dolayý bireysel arayýþlar içerisine giren arkadaþlar müdürlerin oyununa geliyorlar. Verilen zamma itiraz eden iþçiler önce departman müdürünün karþýsýna çýkýyorlar, aldýklarý cevap “ben sana fazla zam yaptým genel müdür eksiltmiþ” oluyor.Genel müdürü ara ki bulasýn da hesap sorasýn, bir iþçi arkadaþ böyle bir olayý anlattý. Verilen düþük zammýn nedenini sormak için departman müdürünün odasýna gitmiþ. Aldýðý cevap ben zammý yüksek verdim, yönetim kesmiþtir oluyor. Yani genel müdüre atýyor suçu. Ýþ yerinde genel müdürün odasý var,
ama hiç uðramaz. Baþka bölgede bir yönetim ofisi daha var, genelde oraya takýlýr. Ertesi gün genel müdür geldiðinde onun odasýna gidip sorununu anlatýr, müdür arkadaþý dinledikten sonra “ben seni tanýmýyorum nasýl çalýþtýðýný bilmem þefine ve departman müdürüne sorup sana cevap veririm” diyor. Bu arkadaþ ise 5 yýldýr çalýþýyor. Yani iþçiyi baþýndan atmaya çalýþýyor. Buna karþýlýk arkadaþ cevabý beklemeye baþlýyor. Bu arada genel müdür 3 günlük tatile çýkýyor, döndüðünde arkadaþ tekrar çýkýp sorunu anlatýyor. Bunun üzerine genel müdür departman müdürünü çaðýrýp karþýlýklý konuþmaya baþlýyorlar. Ýþçi arkadaþ 5 yýldýr iþyerinde çalýþtýðýný ve verilen zammýn düþük olduðunu söylüyor. Karþýlýk olarak da þirketin uygun gördüðü zam budur, yani istemiyorsan kapý orda diyorlar, arkadaþ da 5 yýllýk emeðini býrakýp gitmeyeceðini söylüyor. Bunun gibi çok örnek var. Önemli olan bu örneklerden ders çýkarýp iþ yerlerinde birlik olup hakkýmýzý almamýzdýr. Yoksa bireysel çýkýþlar hiçbir fayda getirmez. Bir iþçi
TEKSTÝL Tepkilerimiz örgütlü olmalý
12
Her iþyerinde olduðu gibi bizim iþyerinde de zam, fazla çalýþma, zorunlu mesailer vs. gibi sorunlar var. Bundan bir ay önce gecikmiþ olarak verilmesi gereken zam sorunumuz vardý. Öncelikle patron zammý az vermeyi düþünüyordu.
Ve umduðu gibi olmadý. Patronun verdiði düþük zamma karþý bizler örgütlü olmasa bile kendiliðinden geliþen tepki sonucu hareket ederek kýsmen de olsa istediðimiz zammý aldýk. Ýþyerinde þimdi sular duruldu. Her þey güllük gülistanlýk görülüyor ama bu demek deðil ki bir dahaki zamda böyle olacak. Bunun için önümüzde bir daha ki zamma kadar hazýrlýk yapmak için zaman var. Yoksa öne çýkan iþçi arkadaþlar patron tarafýndan iþten çýkartýlmayla karþý karþýya kalabilirler. Patron bu arkadaþlara karþý þimdiden baský ve saldýrmak için fýrsat kolluyor. Patronun cebinde akrep mi var? Patron yeni bir firma açtý iki ay kadar oldu. Ýstediði oranda iþçi gelmiyor. Gelen iþçilere ise ücret konusunda anlaþamadýklarýndan dolayý gidiyorlar. Patron düþük ücretle iþçi çalýþtýrmak Ýstiyor. Yani çok iþ, az ücret politikasýný yürütüyor. Geçen günlerde insan kaynaklan müdürü bir toplantý yaptý. Bu iþyerinin bir an önce istenen kapasiteye ulaþmasý için bizlerden yardým istedi. “Herkesin bir iþçi getirsin” dedi. Bunun üzerine bir iþçi arkadaþ “500 YTL veriyorsunuz bir makinecinin ücreti bu mu dur” dedi. Müdürde hemen bir kýlýf uydurdu. “Biz performans deðerlendirmesi yapýyoruz” diyerek cevapladý. Hem iþçi gelmiyor diyorlar þikâyette bulunuyorlar. Gelen iþçilere de az ücret veriyorlar. Böyle anlayýþ olmaz patron kesenin aðzýný biraz açmasý gerekiyor. Patronlarýn palavralarýna karnýmýz tok. Onun için bizim bizden baþka dostumuz yok. Ya hep beraber ya hiç birimiz, insanca yaþamak istiyorsak el ele mücadeleden baþka yolumuz yok. Ýþçilerin birliði ser-
mayeyi yenecek, kahrolsun ücretli kölelik düzeni, eþit iþe eþit ücret. Bir iþçi
Saðlýðýn deðeri ne kadar? 1 günde 2 kiþi iþçi iþ kazasý geçirdi. Ama doktora götürülmediler 1 kiþinin parmaðýndan ufak parça kesildi. Ýþ yerinde hemþire pansuman yaptý. Doktor 2 gün izin verdi. Personel müdürü 1 hafta verdi. Aðrýlara dayanamayan iþçi acile gitti. Doktor “vizite kâðýdý getir, tekrar gel estetik cerrahiye sevk edeceðim” dedi. Bunun üstüne arkadaþ vizite kâðýdý istedi. Ýþyeri doktoru “gerek yok dikiþ olursa çirkin olur, zamanla geçer” diye geçiþtirdi. Saðlýðýmýzýn ne patronlar için ne de müdürler için bir deðeri var. Bir iþçi
Reklam güzel, Ya ücretler? Yaz sezonun baþlamasýyla birlikte çalýþtýðým iþyerinde patronlarý reklam derdi sardý. Bizler mayo
dikiyoruz. Bundan dolayý da her gün TV ve gazetelerde diktiðimiz mayolarýn reklamýný boy boy görüyoruz. Diktiðimiz mayolarýn görünüþü güzel, ama bir de dikene sormak lazým. O güzelim reklamlarý görünce iþyerinde bu iþleri dikerken ne zorluklar, baskýlarla ve fazla mesailerle karþýlaþtýðýmýzý hiçbir TV veya gazete yazmýyor. Ayrýca patron bu reklamlar için kim bilir ne kadar milyon dolarlar ödüyor. Ama iþçilere para vermeye gelince gýdým gýdým veriyor. Açlýkla tokluk arasýnda yaþýyoruz. Patronun reklam verdiðini görünce iþçiler arasýnda þakalara vesile oldu. Bazý iþçi arkadaþlar patron servislere, hatta müdürün arabasýna da reklamlarý yapýþtýrabilir sýrf yalakalýk olsun diye dediler. Patron reklam vermek için parasý var. Bizler o güzelim mayolarý diken iþçilerin, nasýl bir hayat yaþadýðý kimin umrunda. Bizler hayatý yaratan ve güzelleþtiren iþçiler olarak insanca yaþayacak bir ücret istiyoruz. Ve bunun için diðer iþçi arkadaþlarla örgütlenmeliyiz. Bir iþçi
13
Fransa: 2007 Baþkanlýk Seçimleri
Sarkozy’nin seçilmesinin ardýndan:
Sosyalizm için anti-kapitalist bir alternatif inþa edelim! GSI (Enternasyonalist Sosyalist Grup) Deklarasyonu Nicolas Sarkosy, katýlýmýn yüksek olduðu seçimlerde(yüzde 84), oylarýn yüzde 47’sini alan S.Royal’e karþý, oylarýn yüzde 53’ünü alarak seçildi. Bu seçimlerde burjuva ve küçük burjuva seçmenlerde Sarkozy lehine bir radikalleþme ve kitle seferberliði görüldü. Burjuva kapitalizminin sürekliliðini temsil eden iki aday dýþýnda bir tercihin olmayýþý sonucunda, orjinal versiyon N.Sarkozy, kopya S.Royal’e tercih edildi. Bu seçim ayrýca iþçi ve emekçi kitleler için bir yönsüzlük yarattý, iki adayýn kampanyasý sýnýflarýn sýnýrlarýný ortadan kaldýrdý... LCR’ýn ve LO’nun ikinci turda Royal’e oy çaðrýlarý karýþýklýða eklendi. “Orijinal”, doðrudan sað bir politikayý savundu, patronlarýn taleplerini göz önüne alarak ve saðýn tüm kesimlerini birleþtirmeyi deneyerek, iþçi sýnýfýný yenilgiye uðratmaya çalýþtý. Sarkozy, aþýrý saðýn göçmen sorunundaki ve iç güvenlik sorunundaki temalarýný savunmakta tereddüt etmedi, iþçileri özelleþtirmeye isyan edenler ve iþsizler olarak sistemli olarak ikiye bölmeye çalýþtý. Bu aþýrý saðýn geleneksel düþüncesi, bu mantýða göre bir iþçinin düþmaný patron deðil, baþka bir iþçi veya göçmen ya da iþsizdir. 9 kasýmda Saint-Etienne de gerçekleþtirdiði konuþmada, “toplumcu” bir Sarkosy sahneye çýktý, 1941’de Mareþal
14
Petain’in ayný þehirde yaptýðý, ve seremaye ile emeðin korporatist birliði projesini içeren “çalýþma þartlarýný” takdimini örtülü bir biçimde referans aldý. Sarkozy, öte yandan, L.Blum veya J.Jaures ile referanslarýný arttýrarak mitinglerinde ortalýðý bulandýrmaya devam etti. “Kopya” ise “yarým aðýzla” Maastricht ile baþlayan, kapitalist antlaþmalarýn uygulanmasý adýna yýllardýr sürdürülen saðýn politikasýný savundu. Royale, tam anlamýyla Sarkozy’nin yakýnlýndan yürüdü. Yani, kaðýtsýzlarýn sýnýr dýþý edilmesi önerisi gibi, polislerin davranýþlarýný ahlaki düzeyde bile protesto etmedi: bir dedenin tutuklanmasýnda –sýnýrdýþý edilmek üzere- küçük çocuklarýn okuduðu bir okulun önünde olmadýðý sürece hiçbir sakýnca görmedi. “Kopya”, gençliðin ordu tarafýndan yönetilen (Sarkozy polisi önerdi) “kapalý merkezlerde” çerçevelenmesini kabul etti... Fransa’yý þirketlerle uzlaþtýrmayý hedefleyerek, emeklililk sistemlerini “reforme” isteðini dile getirdi ve “solun” CPE’sini takdim etti. Royal eðitimi reforme etmeyi isterken, tartýþmayý “ulusal kimlik” sözü etrafýnda kurdu. Yai hiçbir þey iþçilerin ve gençliðin yararýna deðildi. Karýþýklýk, PS (Sosyalist Parti) F.Bayrou’nun UDF’siyle yakýnlaþmasýyla zirveye vurdu. S.Royal’in 1 Mayýsta Charlety stadýnda yaptýðý konuþma ile en yüksek aþamaya ulaþtý: “Evet, solun anti-liberal adaylarýný dinledim. Evet, yaþam kardan daha iyidir! Küreselleþme karþýtlarýnýn ideallerini dinledim; evet, baþka bir dünya mümkün. Evet, merkezin ve tüm ilerici cumhuriyetçi seçmenlerin mesajýný duydum ve onlara þunu söyledim: demokratinin tadý olmadan hiç bir þey yapýlmayacak bir Avrupa, taraf-
sýz bir Devlet.” S.Royale, anti-liberal, küreselleþme karþýtý, merkezci ve avrupa anayasasý yanlýsý! Gerçekten de, iki turluk kampanya 22 Nisan’ýn ertesinde söylediklerimizi bütünüyle doðruladý: “Sarkozy iþçi sýnýfýna bir yenilgi yaþatmak istiyor diyenlerin bir nedeni var. Fakat S.Royal ve Sosyalist Parti emekçilere soðuk, mücadelesiz bir yenilgi yaþatmak istiyor derken bizim de hakjlý nedenimiz var. Karpatlarýn küçük “führer”i N.Sarkozy’in “büyük sopa” politikasýyla, S.Royal’in sendikalarý devlet aygýtýna entegre eden “petainiste” politikasý arasýnda bir tercih yapmak istemiyoruz. “UMPS”nin ve “MEDEF”in iki adayý arasýndan seçim yapmak, politikaalarýný kabul etmeye ve “yemeðin sosunu” seçmeye götürecektir.” Direneceðiz ve tanýklýk edeceðiz! Baþkanlýk seçiminin ve yaklaþan yürütme seçimlerinin dýþýnda, Sosyalist Partinin ve UMP’nin yöneticileri ortak kaygýlara sahipler. Görüldüðü üzere, iki aday da karþýreformlarýn gerekliliðini yeniden keþfediyorlar: kaðýtsýzlarla ilgili düzenlemelerin reddi, gençliðe empoze edilen manevi düzen, sosyal kazanýmlarýn gaspý (özel emeklilik sistemi, grev hakký karþýtý minimum hizmet, geçici istihdamýn (esnek çalýþma) yaygýnlaþmasý, vb.), sendikal örgütleri Devlete entegrasyonu. Bu arada Sosyalist Parti ve UMP daha da ileriye gidiyorlar. Kurumlar için gerçek bir kurtarma gemisi konusunda hem fikirler. Beþ yýllýk plan ve kurumsal iki partililik konuunda birbirlerine yardým ederek rejimin bonapartist karakterini belli ediyorlar. Kýsa süre içerisinde, bu hareket saða doðru kayacak, Sosyalis Partinin ve UMP’nin sayesinde. “Yararlý Oy” kader mi? Saðýn iki adayý (Sarkozy ve Royal) ve onlarý temsil eden güçler
tarafýndan yaratýlan karýþýklýk ve yönsüzlük, sýnýf mücalesiyle her gün yeniden yalanlandý. Kanýt olarak, baþkanlýk seçimleri döneminde yelkenlerini açan grevler. Sonuncusu on beþ gün süren Airbus iþçilerinin greviydi ve bu grev sendika yönetiminin kararlarýna da karþýydý. Bu nedenle sýnýf mücadelelerinin geliþimi ile seçimlerin deforme topraðýnda çýkan sonuç arasýnda gerçek bir zýtlýk mevcuttur. Bu baðlamda, LO’nun (Ýþçi Mücadelesi) ve LCR’nin (Devrimci Komünist Birlik) S.Royal’e oy çaðrýsý kararý, iþçi snýfýnýn yönsüzlüðüne katkýda bulunmuþ, ve objektif olarak sýnýflarýn sýnýrlarýnýn karýþmasýna neden olmuþtur. Emekçiler, yýllar boyunca, yozlaþmýþ seçimlerde, avrupa anayasýnýn dikte ettiði iþçi düþmaný uygulamalarý uygulayan sað hükümetleri ve “sol” hükümetleri reddettiler. Bu yýllar boyunca, emekçiler sýnýf mücadelesinin klasik araçlarýný kullanma isteklerini günden güne gösterdiler. Bu baðlamda, devrimci marksistler için, “faydalý oy” kaderciliði yoktur. Gerçekten de, kararlý, gerçekten iþçi kökenli ve enternasyonalist, anti-kapitalist ve sosyalist bir parti, bir programla ve elveriþli söz-lerle, “yararlý oy” dinamiðini, devrimci partinin güçlendirilmesi ve iþçi sýnýfýnýn seferber edilme-sinde kullanabilir. Bu LO ve LCR’ýn bu kampanya boyunca yap-
týklarý þey deðildi. Þimdi ne olacak? Bugün Sarkozy programýnýn hýzla hayata geçireceðini açýkladý. Sosyalist Parti, kapitalizm yanlýsý projesinde ayak diriyor. “Buluþu” veya “ yeniden inþasý”, onu, F. Bayrou’nun eski UDF’siyle yeni “demokrat hareketle” bir anlaþma noktasý aramaya itti. Öyle ki, F.Hollande, Sos-yalist Partinin genel sekreteri, 13 Mayýsta Fransa 3. kanalýnda þunlarý açýklýyordu: “çýkmaz sokak deðil, yeni bir strateji bulmak gerekiyor: bu stratejinin keþfi, aþýrý sol dýþýnda tüm solu, merkez solu ve merkezi kucaklayan büyük bir Sosyalist Partidir.” Kendi payýna, Fransýz Komünist Partisi de, “ilericilerin uyanmasý” çaðrýsý yapýyor... yasama için! Bu süreçte iþçi sýnýfý ve gençlik çýkarlarýný, kazanýlmýþ haklarýný ve geleceklerini grev ve gösterilerle, sýnýf mücadelesinin geleneksel araçlarýyla savunmak için mücadeleye devam ediyorlar, hem de Devlete onlarý baðýmlý kýlmaya ve MEDEF projesine eþlik etmeye çalýþan sendika bürokratlarýna raðmen. Bu kafa karýþýklýðý kuþatmasýný ve sýnýf iþbirliðini reddedenlere, sýnýf mücadelesinin tarihsel çýkarlarý to-
parlanmayý ve sosyalizm için mevcut düzenden kopmayý, kapitalizmden kopmayý iþaret eder. Bu 6 Mayýsta, LO (Lutte Ouvrier-Ýþçi Mücadelesi) ve LCR (Devrimci Komünist Birlik)’in aksine, sýnýf mücadelesinin militanlarý, akýmlarý, sektörleri ve örgütleri, elbette GSI de (Enternasyonalist Sosyalist Grup), þantaj baskýsýný reddetme tercihini kullandýlar, her iki burjuva adayýný da reddetmeyi tercih ettiler. Þimdi, ülke çapýnda ve Avrupa Birliði çapýnda devletten ve patronlardan baðýmsýz bir sendikacýlýðý savunmak ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’ndan (CES) ve Uluslararrsý Sendikalar Konfederasyonundan (CSI) kopmak bu militanlarýn sorumluluðundadýr. Bütün sendikalarda, tarihi çýkarlarýna baðlý, CUT’un persSeçim Sonuçlarý pektifinde, bürokratlarý sarsan bir merkezi birlik Fransa Seçimlerinin ilk turunda Fransa’da 44,5 milyon seçmen oy kullandý yaratmak için, sýnýfýn birve yüzde 83 ile katýlým rekoru kýrýldý. Sað oylardaki artýþ dikkati çekerken, li-ðini saðlamak için sað seçmenin militanlaþmasý dikkat çeken birnokta. mücadele eden eðilimler Seçimlerin ilk turunda Sarkozy 11,45 milyon oyla oylarýn yüzde 31,18’ini inþa etmek gerekmektedir. alarak birinci çýktý. Ýkinci, Royal 9,5 milyon oyla oylarýn yüzde 25,87’sini aldý. Bu militanlara düþen Üçüncü Bayrou (Hristiyan demokrat) 6,8 milyon oyla oylarýn yüzde 18,57’sini görev, sýnýf mücadelestopladý. Faþist Le Pen oylarýn yüzde 10,44’ünü ve yine saðcý De Villiers inde ortak bir eylemin yüzde 2,23’ünü aldý. Saðcý CPNT’nin oylarý ise yüzde 1,15 düzeyinde kaldý. tartýþýlmasý ve aranmasý, Fransýz Komünist Partisi, 250 bin oy kaybederek, yüzde 1,93’te kaldý. Bu, yani devrimci bir alternatiFransýz Komünist Partisinin tarihindeki en kötü sonuç oldu. Ve partiyi krize fin, sýnýfýn ihtiyacý olan arataþýmasý çok muhtemel. cýn yaratýlmasýdýr: sosyaTroçkist solda LCR, oylarýný bir miktar arttýrdý, Lutte Ouvrier ise 1,140 milyon lizm için enternasyonaloy yitirdi. ist, anti-kapitalist bir parLIT’ýn Fransa Seksiyonu GSI, seçimin ilk turunda LO’nun adayý Arlette’i ti. desteklerken, ikinci turda her iki adayda burjuvazinin adayýdýr diyerek, devrimci 14 Mayýs 2007 bir alternatifin inþasý çaðrýsý yaptý. LO ve LCR’ýn adaylarý, saðcý Sarkozy’e karþý, ikinci turda Sosyalist Parti’nin adayý Royal’i desteklediler. 15
Emek Güncesi Kozluk Belediyesinde 160 Ýþçi Ýþ Býraktý Batman Belediyesi’nde çalýþan 160 iþçi, yýllardýr eksik maaþ almalarýný ve ikramiyelerinin ödenmemesini protesto etmek için iþ býrakma eylemi baþlattý. Ýþçiler, maaþlarý ödeninceye kadar eylemlerine devam edeceklerini açýkladýlar. Çalýþan ve Belediye – Ýþ sendikasýna üye olan 160 belediye iþçisi, 1999–2000 yýllarýnda ikramiyelerini alamadýklarý ve 2000 yýlýndan bu yana da ücretlerini eksik ve kesintilerle aldýklarý için iþ býrakma eylemine baþladý. Ýþçiler, ücretlerini beklerken 3 ay üst üste ücret alamayacaklarýnýn söylenmesi üzerine bu kararý aldýklarýný, artýk oyalanmak istemediklerini dile getirdiler. Belediye hakkýnda da suç duyurusunda bulunacaklarýný söyleyen iþçiler, sonuç alamadýklarý takdirde baþka eylemler de yapacaklarýn dile getirdiler. Ýþçiler yaklaþýk 20 gündür direniyorlar Ýþten Atýlmak Kader Deðil Yasan patronunun iþten attýðý Birleþik Metal-Ýþ üyesi 6 iþçi, 10 gündür fabrika önünde direniyor. Patron, fabrikadaki örgütlülüðü kýrmak için ekonomik gerekçelerle sendikalý iþçileri iþten atmýþtý. Yerlerine de yeni iþçi almak istemiþti. Ýþçiler sendikalý olarak iþe geri dönene kadar direneceklerini bildirmiþlerdi. Atýlan iþçileri fabrikada taþeron þirketin 40–50 civarýnda iþçi çalýþtýrdýðýný ve 5 aylýk süreler içerisinde iþçilerin deðiþtirildiðini dile getirerek fabrikanýn þu anda elemana ihtiyacý var; ama kimseyi almýyor. “Bizim çalýþtýðýmýz bölümde, yerimize taþeron iþçiler alýndý. Kapý önünde iþ ilaný vardý. Ama biz direniþe baþlayýnca iþ ilaný kaldýrýldý. Ýþveren bizi haksýz gerekçelerle kovduðu için, sendikal örgütlülüðü savunmak ve iþimizi almak için direniyoruz” dediler
16
Volum Denizcilik Ýþçileri Yararlý Volum Denizcilik’te çalýþan tersane iþçilerinin Dok Gemi-Ýþ
Sendikasý’nda örgütlenme mücadelesi sürüyor. Patronlar, Um Tersanesi bünyesinde çalýþan firmadaki sendikalaþmayý ve diðer þirketlere yayýlmasýný önlemek için Volum kapatarak burada çalýþan iþçileri taþerona devretmek istiyor. Volum Denizcilikte yaklaþýk iki ay önce 5 kiþilik bir ekiple baþlatýlan çalýþma sonucu 240 iþçinin 140'ý sendikaya üye olmuþtu. Ýþçiler 6 günde yeterli sayýya ulaþmýþ ancak patron 2 iþçiyi ekonomik gerekçeleri ileri sürerek iþten atmýþtý. Buna karþýn Dok Gemi-Ýþ yetki aldý ve patronlarla toplusözleþme masasýna oturdu. Þimdiye kadar yapýlan iki görüþmeden sonuç çýkmadý. Üçüncü görüþme ise 21 Mayýs’ta yapýlacak. Tersanede yaþadýklarý sýkýntýlarý anlatan iþçiler zamlarda dengesizlik vardý. Kimine 300, kimine 200 kimine 100 YTL zam yapýldý. Pazar günleri zorunlu fazla mesai var. Pazar gelmezsen pazartesi de gelme diyorlar. Fazla mesai ücretleri 3 ay sonra eksik ödeniyor. Ücretler düþük! 550 YTL alan arkadaþlarýmýz bile var. Bu nedenlerle sendikalaþma çalýþmasýný baþlattýk” dediler. Sagra Ýþçisi Vazgeçmeyecek Ücretleri için üretim durduran ve Tek Gýda-Ýþ’te örgütlenen Sagra iþçileri, haklarý için mücadele etmeyi sürdürüyor. Patron, iþçilerin direncini kýrmak için son olarak, ilan panolarýna fabrikanýn kapatýlacaðýný dair bildiriler astýrdý. Bir aydýr Ýþ Yasasýnýn 34. maddesi gereði ücretlerini alamadýklarý için iþ býrakan Sagra iþçileri, bildirileri, patronun mücadelelerinin önüne geçmek için baþvurduðu bir aldatmaca olduðunu söylüyor, iþçiler bizim için bedava çalýþmaktansa çalýþmamak daha iyidir. Ücretlerimiz ödendiði takdirde istediði zaman fabrikayý kapatabilir. Biz fabrikanýn ortaðý deðiliz diyen Sagra iþçileri vazgeçmeyeceklerini bildirdiler. Fabrikadaki ürünleri noter aracýlýðýyla tespit ettirdiklerini aktaran iþçiler, kazanlarda kalmýþ yarý mamul ürünlerin 60 bin
YTL, depolarda bekleyen, ürünlerin ise 1 milyon 600 bin YTL civarýnda olduðunu söylediler. 570 kiþinin çalýþtýðý Sagra fabrikasýnda iþçilerin, 2006 yýlýnýn Eylül ayýndan itibaren tüm alacaklarý duruyor. Toplam 3 milyon YTL civarýnda alacaðý bulunan iþçiler, bunun eksiksiz ödenmesini istiyor. Ýzmir Büyükþehir’ de Grev Kararý DÝSK Genel-Ýþ üyesi Büyükþehir Belediyesi iþçileri, grev kararýný astýlar. Büyükþehir Belediyesinin önünde toplanan yaklaþýk 1000 iþçi, týkanan TÝS görüþmelerinde istedikleri maddeler geçinceye kadar eylemleri arttýrarak sürdüreceklerini dile getirdiler. Ýnsanca Yaþanabilir toplu sözleþme pankartýnýn ve iþ-ekmek-özgürlük, 4b aldatmacasýna hayýr, insanca bir yaþam istiyoruz yazýlý dövizler taþýndý. Mert Ýplik Ýþçileri Ýþ Býraktý Malatya Organize Sanayi’nde bulunan Mert Ýplik Fabrikasý iþçileri, ücretlerinin ve 2005 yýlýna ait vergi iadelerinin ödenmemesi nedeniyle 1 saat iþ býraktý. Aylardan beri ücretlerini alamayan iþçiler, fabrika müdürünün söz verdiði üzere ayýn 25’inde de verilmeyince, 07.00-15.00 ve 15.0023.00 vardiyalarý fabrikanýn bahçesinde toplanarak 1 saat iþ býrakma eylemi gerçekleþtirdi. Ýþçiler ücretlerin yýllardan beri geciktirilerek verildiðini, bu ay da ücretlerinin verilmemesi nedeniyle borçlarýný ödeyemediklerini ve oldukça zor durumda olduklarýný söylediler. Ayrýca sorunlarýnýn çözümü için imza kampanyasý baþlatan iþçiler, farklý vardiya ve bölümlerden topladýklarý iki yüze yakýn imzayý Bölge Çalýþma Müdürlüðüne geçen hafta vermiþlerdi. Ayný iþverene ait Mert Çoraptan 30 iþçi asgari ücret üzerinden yapýlan 50YTL’lik kesintiyi kabul etmedikleri için iþten atýlmýþ ve patronlarýnýn bu haksýz tutumuna karþý iþe iade davasý, açarak iþlerini geri istemiþlerdi.