Devrimci Ýþçi Partisinin ve 4. Enternasyonalin inþasý için
iþçi cephesi Yeni Dönem sayý: 43
Eylül 2007
http://iscicephesi.org
rejim krizi sönümleniyor burjuva sistem yeniden istikrara kavuþuyor
iþçi sýnýfýný ve emekçi halký
yeni saldýrýlar bekliyor
kýdem tazminatýmýz
iþ güvencemiz
sendikalaþma ve grev hakkýmýz için
birleþik mücadeleye Gündem ve Politika
syf. 2-7
Kuraklýk Sorunu THY Ýþçileri Mücadeleyle Kazandý Patronlar Memnun, Ýþçileri Neler Bekliyor? Seçimlerin Ardýndan DTP ve Olasýlýklar Mevsimlik Tarm Ýþçileri 12 Eylül 1980 Sancýmýz
Sýnýf Mücadelesi
syf. 8-9/13-14
Ýþ Kanunlarý Gerçekten Ýþçiyi Korur mu? Fabrikalardan okur mektuplarý Enternasyonal
syf. 11-12/15-16
Kriz Kapýya Dayanýyor Þengalde Ezidi Katliamý Ölümünün 67. Yýlýnda Troçki
ÝÞÇÝ SINIFININ KURTULUÞU KENDÝ ESERÝ OLACAKTIR
1
ÝLAN TAHTASI
GÜNDEMDEN...
THY Ýþçileri Mücedeleyle Kazandý
THY’de 21. Dönem toplu iþ sözleþmeleri, iþçilerin kararlýlýkla yürüttükleri mücadeleler sonucunda kazanýmlarla imzalandý. Burjuva basýnýn baþýný çektiði tüm karþý kampanyaya, baskýlara raðmen grev oylamasýndan çýkan “evet” kararý sonucu etkileyen en önemli faktör oldu. Çalýþma þartlarýnýn gün geçtikçe zorlaþtýðý THY’de, 3 yýldýr zam alamayan ve kaybedecek daha fazla bir þeyleri olmadýklarýný düþünen iþçiler kararlýlýkla grev hakkýna sahip çýktý. Hava-Ýþ Sendikasý’nda mücadele eden ve haklarýndan sonuna kadar vazgeçmeyen iþçilerin kazanýmlarýndan (yeni sözleþmedeki deðiþikliklerden) bazýlarý þunlardýr: Kýsmi süreli çalýþanlar, haftalýk çalýþma süresi 30 saati ve bir takvim yýlýnda 6 ayý geçmemek koþuluyla ve toplam personelin %5’ini aþmayacak þekilde istihdam edilecek, bu þekilde iki dönem çalýþan kýsmi süreli çalýþanlarýn iþ sözleþmeleri belirsiz süreliye dönüþecek. Belirli süreli çalýþma kavramý toplu iþ sözleþmesinden çýkarýldý. Belirsiz sürelilerin 5 gün olan mazeret izinleri 7 güne çýkarýldý; evlenme yardýmý, sosyal yardým, kreþ yardýmý, ölüm yardýmý gibi yardýmlarýn göstermelik olan ücretleri de artýrýldý. Daha önce hak kabul edilmeyen fazla mesailerin verilmesi kabul edildi. Uçuþ tazminatlarý, vardiya primleri de arttýrýldý. Dinlenme süresinin artýrýlmýþ ve kadýn uçuþ ekip üyelerinin hamilelik ve annelik haklarý da düzeltilmiþtir… THY iþçileri kararlý þekilde yürüttükleri mücadele ile Türkiye iþçi sýnýfýna örnek olmuþtur. Ýdari ve
ekonomik deðiþiklikler ile iþ güvenliðinin saðlanmasý konusundaki kazanýmlar tüm iþçi sýnýfýnýn kazanýmýdýr. Bu baþarýda Hava-Ýþ sendikasýnýn tutumu da takdire deðerdir. Türkiye’de bir süredir yürütülen iþyeri mücadeleleri olumlu sonuçlanmýyordu. Her toplu sözleþmede geri adým atan sendika bürokratlarý tarafýndan satýlan direniþler, zaten iþçilerin denetiminde olmayan sendikal mücadeleye duyulan güveni azaltmakta. Bu mücadele ile hala iþçi sýnýfýnýn örgütlenme araçlarý olan sendikalarýn istedikleri zaman sermayeyi nasýl yýprattýklarý da görülmüþ oldu. Sendikalarda kendi denetim mekanizmalarýmýzý kurduðumuzda çoðunlukla patron tekelinde olan mevcut sendikalarý birer mücadele araçlarýna dönüþtürebiliriz. Öykü Tanýr - 01/09/2007
Kuraklýk Sorunu
2
Küresel ýsýnmayla birlikte dünya yüzeyinde su oraný gitgide azalýyor. Durum ciddi boyutlara varmýþ durumda. Ancak sorun sadece bununla sýnýrlý deðil. Su havzalarýnýn amaç dýþý kullanýlmasý, su kaynaklarýnýn kirletilmesi, yerel yönetimlerin bu konuya duyarsýz kalmasý, akarsularýn özelleþtirilmesi gibi nedenler su sorununun baþlýca sebepleri. Dünyada suyun özelleþtirilmesinin 2000’li yýllara uzanan bir geçmiþi bulunuyor. Nitekim IMF kredilerinin çoðunda bu taahhüt bulunuyor. Ama daha da önemlisi, bu konuda bir uluslararasý anlaþma bile var. Ve Türkiye, bu anlaþmaya çoktandýr imza atmýþ durumda. Özelleþtirme sonucu, su fiyatlarý Fas’ta 3, Ýngiltere’de 4.5, Filipin’lerde 4, Fransa’da 1.5 kat arttý. Suyun özelleþtirilmesi, insanlarýn yaþam hakkýný da
ihlal etti. Örneðin su hizmetlerinin özelleþtirilerek uluslararasý sermayeye peþkeþ çekilmesi, Afrika’da salgýn hastalýklara ve ölümlere sebebiyet verdi. 2000’de suyun özelleþtirilmesinden aslan payýný Fransýz Suez þirketi alýrken, kolera salgýný sonucu 250 kiþi hayatýný kaybetti. Türkiye’de bu sorunla büyük ölçüde karsý karþýya. AKP hükümeti su sorununa yeterli derecede kaynak aktarmayarak, kuraklýðý afet saymayarak konuya ne kadar duyarsýz olduðunu ortaya koyuyor. Ankara Belediye Baþkaný Melih Gökçek’in 2003 yýlýndaki bir belgede ortaya çýkan su sorunumuz yok, köprü ve metroya öncelik veriyoruz açýklamasý ile þimdi de özellikle kendisine oy veren bölgelere su tankerleriyle su taþýyor olmasý sorunu ortaya koyuyor. Kimi emekçi mahallelerde gençler bir araya gelerek su tankerlerini ele geçirip mahallelerine götürerek mahalle halkýnýn su ihtiyacýný karþýlýyor. Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi’nin deniz suyunu arýtarak þebeke suyuna aktardýðýnýn ortaya çýkmasý sorunun ne kadar ciddi olduðunu gösteriyor. Akýn Sel - 30/08/2007
Yaklaþýk son beþ aydýr askerle hükümet arasýnda cumhurbaþkanlýðý seçimi konusunda bir bilek güreþi yaþanýyordu. Abdullah Gül’ün 11. Cumhurbaþkaný seçilmesiyle hükümet bilek güreþini kazandý. Bu sonuç askerin 27 Nisan Muhtýrasýna; asker-CHP destekli hükümet karþýtý Cumhuriyet Mitinglerine; Anayasa Mahkemesi’nin 367 buluþuna raðmen gerçekleþtiði için çok daha büyük bir anlamý var. Kuþkusuz bu üçlü ve diðerleri güç ve iktidar savaþýnda mevzilerini hemen terk etmeyecek. Diðer yandan yeni pozisyonlar almalarý da kaçýnýlmaz. Askerin sesini alçaltýp, yakýn takip içinde, bir bekle ve gör taktiðine geçmesi güçlü bir olasýlýktýr. Yýpranan imajýný ve yaralarýný sarmak için askerin buna ihtiyacý var. Genelkurmay Baþkaný’nýn bütün “uyarýlarýna” raðmen seçmenin yüzde 47’sinin AKP’ye onay vermesi bu yýpranmanýn en açýk kanýtý. Seçim sonuçlarý ve Gül’ün cumhurbaþkaný seçilmesi tartýþmasýz askerin istediklerinin tam tersi sonuçlar oldu. Benzer þekilde CHP’nin sürekli korku ve gerilim taktiði de tersine bir sonuç yarattý. Ama CHP ve Baykal’ýn iþi askerler kadar kolay deðil; çünkü susmalarý onlara yetmeyecek. Sarýgül gibi kimi yýrtýcý rakipler Baykal ve ekibinin peþini býrakmayacak gibi görünüyor. Diðer muhaliflerde giriþimlerine baþladý. AKP’nin sarsýcý baþarýsýnýn Baykal ve ekibine fatura edilmiþ olmasý CHP’de büyük kavgalarýn yaþanmasýný kaçýnýlmaz kýlýyor. CHP’deki bu karýþýklýk kýsa vadede en çok AKP ve MHP’nin iþine yarar dersek yanýlmayýz. Anayasa Mahkemesi ise 367 buluþuyla çok büyük yara aldý. Kararýn “hukuki” deðil siyasi olduðu zaten tartýþmasýz. Muhtemelen Mahkeme üyeleri kendilerini, “karar kötü ama darbeyi önledik” diyerek savunuyordur. Bu tablo AKP hükümetinin olasý karþýtlarýný ne kadar hýrpaladýðýnýn bir kanýtý sayýlabilir. Eðer AKP büyük hatalar yapmaz ise ayný 3 Kasým 2002 seçimleri sonrasýnda olduðu gibi uzun süre muhalefetin nefesini ensesinde hissetmeden yoluna devam edecektir. Nitekim Baþbakan Erdoðan aldýðý yüzde 47 oya raðmen þýmarmamýþ görünüyor: açýkladýðý 60. Hükümet kadrosuyla ve programýyla, hazýrlattýðý yeni “sivil Anayasa” ile, Meclis Baþkanlýðýna Köksal Toptan gibi bir ismi önermesiyle, siyasi ve iktisadi programýnýn rotasýný ýsrarla AB olarak belirlemesiyle sistem içinde çatýþmacý deðil, uzlaþýcý ve çözücü olmayý vaat ediyor. Büyük patronlarýn büyük övgü ve desteðini almaya devam etmesinin nedeni de bu… Rejim krizinin sönümlendiði, görece siyasi istikrarýn oluþtuðu, ekonominin bu politik durumun desteðiyle ayakta kalacaðý bir sürece girdiðimizi söyleyebiliriz. Bu süreç burjuvazi açýsýndan görece daha da istikrarlý bir dönem anlamýna geliyor. Yeni güç dengelerine göre roller ve paylar belirlenecek. Çok memnunlar ve çok kýzgýnlar olacak. Taraflar birbirlerinin açýklarýný kollamaya devam edecek. Buna raðmen bir yanýlsamaya dikkat: AKP yüzde 47 oy aldýðý için sistem onu zoraki kabul etmiþ deðil. Latin Amerika’dan Asya’ya, Afrika’dan Avrupa’ya dünyanýn dört bir yanýnda nice seçimler kazanmýþ hükümetler alaþaðý edildi. Bu partilere, hükümetlere karþý darbeler yapýldý, savaþlar açýldý. Bugün çýkarýlan bütün gürültüye raðmen
GÜNDEM
Patronlar Memnun, Ýþçileri Neler Bekliyor?
AKP’nin hükümet olmaya devam etmesinin tek bir nedeni var: sistem için bir tehdit olmamasý. Eðer AKP sistem için tehdit olarak düþünülseydi deðil yüzde 47, yüzde 77’de oy alsa meþruiyet tartýþmasýný aþamazdý. Laiklik tartýþmalarýnýn, cumhurbaþkanlýðý seçiminin ve benzeri bir dizi kavganýn devletin ve burjuvazinin çeþitli sektörleri arasýnda süren bir güç ve iktidar kavgasýnýn yansýmasý olduðunu ifade etmiþtik. Bu kavgada güç þimdi AKP’nin elinde toplanmýþ durumda. AKP, temsilcisi olduðu büyük patronlarýn çýkarlarý doðrultusunda hareket etmeye devam edecek.
Ýþçileri neler bekliyor? Hükümet ve patronlar AB projesini çok önemsiyor çünkü bu proje iþçi sýnýfýna ve emekçi kitlelere sol gösterip sað vurmak için çok iyi bir araç. Bu proje 2. Dünya Savaþý sonrasý Avrupa iþçi ve emekçilerinin mücadelelerle elde ettiði ekonomik ve sosyal haklarýn bir bir geri alýnmasý anlamýna geliyor. Emeklilik yaþý uzatýlýyor ve maaþlar düþürülüyor. Ýþçi ücretleri geriliyor, sosyal haklar týrpanlanýyor, esnek çalýþma adýna açýk bir vahþi sömürü gündeme sokuluyor. Ýþsizlik, yoksulluk yaygýnlaþýrken kim sosyal proje ve desteklerle emekçi halkýn gözü boyanýp, kafalarý karýþtýrýlýyor. Ýþte Türkiye’nin iþçi ve emekçileri henüz kýrýntýlarýný görüp yaþadýklarý bu haklarýn ellerinden çeþitli yalan ve baskýlarla alýndýðý bir saldýrýyla karþý karþýya. Eðer biz yanýlýyorsak ve hükümet doðruyu söylüyorsa inanmaya hazýrýz, talebimiz eþit ve adil bir paylaþýmdýr: kiþi baþýna düþen milli gelir 5 bin dolar ve hedef de 10 bin dolar ise asgari ücret yoksulluk sýnýrýna taþýnmalý. Herkesin yaþamak için bir iþe ihtiyacý var, herkese iþ garantisi. Ýþ yok deniyorsa ücretler düþürülmeden vardiya sayýlarý arttýrýlmalý, iþler tüm çalýþanlar arasýnda paylaþtýrýlmalý, yine de iþ yok deniyorsa zenginlerden servet vergisi alýnmalý ve tüm iþsizler için insanca yaþayacak iþsizlik ücreti verilmeli. Emeklilik yaþý 60 ise tüm iþyerlerine 60 yaþýna kadar iþçi çalýþtýrma zorunluluðu getirilmeli. Hukuk ve kural var, keyfilik yok deniyorsa yalan-dolanla iþten atma yasaklanmalý. Sivil toplum, örgütlü toplum deniyorsa tüm çalýþanlar için örgütlenme ve sendikalaþma bir hak olmalý. Eðitimli bir toplum isteniyorsa herkesin ücretsiz eðitim hakký olmalý. Saðlýklý bir toplum deniyorsa insanlar hasta olup, ölümcül hale gelmeden gerekli bakým ve tedavileri için ücretsiz bir saðlýk sistemi kurulmalý... Bunlar verildi de iþçiler, emekçiler mi reddetti? Eðer AKP hükümeti çok demokrat olduðunu iddia ediyorsa bunlarý yapmalý. Kuþkusuz hak ve özgürlükler verilmez, ancak mücadelelerle alýnýr. Öyleyse herkes gibi iþçi ve emekçiler de sözlerini söyleyebilmeli. Biliyoruz ki nicedir iþçi sýnýfýnýn eriyip yok olduðunu söyleyenler bulunmakta. Bu “görüþ” gerçeði yansýtmýyor. Ýþçi sýnýfý buharlaþýp yok olmuþ deðil. Aksine toplumun çok daha geniþ kesimleri iþçileþiyor. Ýþçi sýnýfý ve emekçi halk üzerideki deli gömleðini yýrtýp atmalý ve izleyici olmaktan kurtulmalý. Toplumsal mücadelenin þiddetli þekilde iþçi sýnýfýnýn önderlik gücüne ihtiyacý var. Kaybeden deðil kazanan olmak için bu zorunlu. 01/09/2007
3
Seçimlerin Ardýndan DTP ve Olasýlýklar 22 Temmuz seçimlerin ardýndan çok merak edilen konulardan biri DTP’li milletvekillerinin mecliste yemin edip etmeyecekleri ve genel olarak nasýl bir siyaset izleyecekleriydi. Çünkü bundan 16 yýl önce SHP ile seçim iþbirliði yaparak meclise milletvekili olarak giren HEP’li milletvekilleri, Kürtçe yemin ettiði için meclis kürsüsünden yaka paça indirilerek tutuklanmýþ ve onlarca yýl cezaevinde tutsak edilmiþti. Bu durumu tekrar yaþamak istemeyen Türkiye burjuvazisi tedirgindi. Kürt özgürlük hareketini yasal sýnýrlar içerisinde tutarak, sýnýrlý taleplerle etkisizleþtirmek isteyen geniþ bir burjuva kesimi DTP’nin meclise gerle.lkilleri, Kü2ssn
4
de “ama” lar söz konusuydu. Örneðin Sebahat Tuncel’in milletvekili olup cezaevinden çýkmasý þiddetle eleþtirilirken, giydiði kýyafet, fönlü saçlarý ve makyajý da gündeme taþýnýyordu. Ýçi boþaltýlan fikirler ve geride kalan boþ makyajlý siluetler Türkiye burjuvazisinin Kürt milletvekillerinden beklentisiydi. Bu geliþmeler aslýnda Kürt hareketinin bazý kesimleri içerisinde de pek de hoþ karþýlanmadý. Örneðin Abdullah Öcalan Türkçe yapýlan yeminin en azýndan kamuoyuna gerekçelerini anlatmak gerektiðini söyledi. Bunun bir zorlama olduðunu ve göstermelik olarak yemin edildiðini kamuoyuna açýklanmalýydý diyerek tepkisini dile getirdi. Öcalan, ayrýca tokalaþma meselesini de eleþtirdi. Uzlaþmak için bir adým atýlmadýðýný ifade etti. DTP’nin bu tutumlarý aslýnda onun mecliste izleyeceði siyasetin de göstergeleri. DTP kendini meclise ve Türkiye burjuvazisine kabul ettirmek istiyor. Aþýrýlýklardan arýnmýþ, barýþ isteyen, kucaklaþma isteyen bir parti havasý vermek istiyor. Ancak Kürt hareketi kendi taleplerinde ne kadar esnerse esnesin Kürt meselesini þiddetle çözmek üzerine, yani imha üzerine kurulu Türk devlet politikasýný o kadar kolay deðiþtiremez. Zira bu inkar ve þiddet politikasý cumhuriyetin köklerinde yatmaktadýr ve bu nedenle bu asker-polis rejiminin yýkýlmasý için bir devrim gerekir diyoruz. Mecliste Gerilim Artýyor Asker ile Kürt milletvekillerinin gerilimi, DTP’lilerin Þýrnak’taki operasyonda kimyasal silah kullanýldý iddiasýyla daha da arttý. DTP öldürülen Kürt gerillalarýnýn cesetlerinin ailelerine teslim edilmemesi ve çatýþmanýn yaþandýðý bölgedeki izler üzerine, ordunun kimyasal silah kullandýðý iddiasýný meclise taþýmýþtý. Bu iddia orduyla arasýndaki gerilimin dozunu arttýrdý. Büyükanýt, iddialara cevap vermezken ben askerim, teröristlerin iddiasýný ciddiye almam diyerek konuyu kapattý.
Ordu ile Kürt milletvekilleri arasýndaki tartýþma, DTP’li milletvekillerinin ve Ufuk Uras’ýn 30 Aðustos resepsiyonuna davet edilmemesiyle tekrar alevlendi. Ordunun düzenlediði resepsiyon sadece milliyetçi, tarikatçý, orducu saðcý ve solculara açýktý. Sosyalistsen, Kürt’sen kapýlar kapalýydý. Kara Kuvvetleri Komutaný Ýlker Baþbuð, DTP’li milletvekillerinin davet edilmemesinin gerekçesini þöyle açýklýyordu: “PKK’ye terör örgütü diyemiyorlar. Demeyen insaný nasýl davet edebiliriz? Bakýn ya þu an onlarý buraya davet etseydik ve bu gece bir þehit verseydik bunu nasýl anlatýrdýk. Bunu mantýðýnýz alýyor mu? Bölücü diyorlar mý? Demiyorlar... Ondan sonra da bize ayrýmcýlýk yapýlýyor diyorlar. Nasýl olacak bu?” Bu tutumu eleþtiren Ufuk Uras andýçlarla gazetecilere yapýlan ayrýmcýlýðýn bir benzeri, bu sadece milletvekillerine deðil onlarý seçenlere dönük bir ayrýmcýlýktýr derken, DTP Genel Baþkaný Ahmet Türk kimin bölücü olduðu ortaya çýkmýþtýr diyerek orduyu bölücülükle suçlamýþtýr. Türk’ün eleþtirisinin ardýndan soruþturma açýldý. Son olarak 1 Eylül tarihinde DTP Çanakkale il Baþkaný tutuklandý. Devamýn-da neler olacaðýný bilmesek de Kürt milletvekillerine karþý tahammülsüzlüðün ve saldýrýlarýn süreceðinden þüphemiz yok.
Tüm bu tartýþmalar da gösteriyor ki, burjuva rejiminin kendisi ezilen yoksul kesimlerin en ufak talebine karþý bile hoþnutsuzdur. Kürt milletvekilleri bu noktada ya Türkiye burjuvazisinin taleplerini hayata geçirerek kiþiliksizleþecekler, ya da ezilen yoksul Kürt halkýnýn taleplerini dile getirerek imha edilecekler. Elbette Kürt milletvekillerinin baskýcý rejim tarafýndan yaka paça indirilmesini engelleyecek, saldýrýlara karþý koruyacak bir güç var, iþçi sýnýfý. Ýþçi sýnýfý sýnýfsýz toplum mücadelesini sürdürürken her türden ulusal ayrýmcýlýða karþý da mücadele etmelidir. Ancak bu güç, Kürt halkýyla birleþerek burjuvaziyi ve onun ordusunu durdurabilir. Sýnýf mücadeleci iþçiler, sendikacýlar, ezilen her kesimden insanlar, devrimci gençler, Kürt halkýnýn haklý taleplerini savunmalýdýr. Bu taleplerin yolu iþçiden, ezilenden yana demokratik bir anayasadan geçer. Bu nedenle ana talebimiz 12 Eylül Anayasasý’nýn yürürlükten kaldýrýlmasý, iþçilerin ve tüm ezilenlerin taraf olduðu bir anayasanýn hazýrlanmasýdýr. Ayrýca Kürt milletvekillerinin dile getirdiði sýnýr ötesi operasyonlarýn durdurulmasý, adil demokratik bir barýþ, siyasi tutsaklarýn serbest býrakýlmasý, ana dilde eðitimin yasallaþmasý taleplerinin de destekçisiyiz. Fuat Karan - 01/09/2007
5
Yaþamlarý açlýk ve ölüm arasýna sýkýþtýrýlanlar:
Mevsimlik Tarým Ýþçileri
Ülke gündemini son iki aydýr meþgul eden konularýn baþýnda þunlar vardý; Genelkurmay’ýn 27 Nisan e-muhtýrasý ve sonraki süreç, cumhurbaþkanýnýn eþinin baþ türbanlý mý olacak, olacaksa darbe olacak mý? Seçimler, seçim sonrasý AKP’nin yüzde 47 oy almasý, yeni parlamentonun oluþmasý, oluþan parlamentoda uzlaþma olur mu, olamaz mý? MHP-DTP’liler arasýnda gerginlik olur mu? Abdullah Gül seçilir mi, seçilirse ne olur? Evet bir yandan bu siyasi geliþmeler olurken, diðer yandan mevsimlik ücretli kölelerin trafik kazalarýnda ölüm haberlerini duymadýðýmýz gün neredeyse yok. Hiçbir sosyal güvenceleri olmayan, sadece günlük 7-10 YTL ücret karþýlýðýnda çalýþan ve yýlýn belli aylarý farklý bölgelere giderek yaþamlarýný devam ettirmeye çalýþan mevsimlik tarým iþçileri her yýl ayný sorunlarla karþý karþýya. Acaba bu kazalar mevsimlik tarým iþçilerinin kaderi midir? Trafik kazasý mý, katliam mý? 6 Aðustos 2007’de 14 kiþilik bir minibüse binen 24 Adýyamanlý mevsimlik iþçi Sivas’ta kaza geçirdi. Kapasitesinin neredeyse iki katý yolcu taþýyan minibüsten kurtulan olmadý. Olay yerine gelen saðlýk ekipleri araçtan cesetleri bile güçlükle çýkarabildi. 18 Aðustos’ta da Þanlýurfa’da tarým iþçilerini taþýyan bir kamyonet kaza yaptý.
6
Kazada 18 kiþi hayatýný kaybetti. 8 Aðustos tarihinde Niðde’de meydana gelen kazada da bir fýndýk iþçisi ölürken 20 kiþi de yaralandý. Bu kazadan bir gün sonra Adýyaman’da mevsimlik iþçileri taþýyan bir kamyon þarampole yuvarlandý. Kazada 29 kiþi aðýr yaralandý. Þanlýurfa’da meydana gelen benzer bir kazada da 45 kiþi çeþitli yerlerinden yaralandý. Selçuk Üniversitesi Kazalarý Araþtýrma, Önleme ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ömer Halis Tombaklar, yaz aylarýnda pek çok mevsimlik iþçinin trafik kazalarýna kurban gitmesinin tesadüf olmadýðýný vurguluyor. Tarým iþçilerinin ilkel þartlarda taþýndýðýna dikkat çeken Tombaklar, “Türkiye’de hayvanlar bile belli standartlara göre taþýnýyor. Düþmemeleri için baðlanýyor, þoför hayvanýn zarar görmemesi için süratine dikkat ediyor. Oysa tarým
iþçilerine hayvanlar kadar bile deðer verilmiyor.” diyor. Evet, hiçbir sosyal güvenceye sahip olmayan mevsimlik tarým iþçilerinin ölüm yolculuklarý, insana, emeðe deðer vermeyen kapitalist iþ ve yaþam koþullarýnýn sonucudur. Çoðunluðu Kürt illerinden gelen mevsimlik tarým iþçileri, yaþamlarýný idame ettirmek için uzak illere çalýþmaya gitmek zorunda býrakýlmaktadýr. Çünkü, bulunduklarý bölgelerde iþsizlik, kötü yaþam koþullarý, yýllardýr sürdürülen kirli savaþ politikalarý var. Bunun sonucu ya göç etmek ya da yoðun sömürünün olduðu tarým bölgelerine gitmek zorunda kalan mevsimlik tarým iþçilerinin kamyonet kasalarýndaki ölüm yolculuklarýyla ilgili devlet hiçbir önlem almamakta, ölümler görmezden gelinmektedir. Her yýl tekrarlanan bu katliam gibi kazalar, trafik kazasý olarak geçiþtirilemeyecek derecede önemlidir. Çünkü her yýl yüzlerce insanýn yaþamýna mal olan bu katliamlarýn nedenleri bellidir. Devlet yetkilileri hiçbir önlem almadýðý gibi yaþanan olaylarý basit bir “þoförün dalgýnlýðý” olarak göstermeye çalýþarak sorunlarýn daha da derinleþmesine neden olmaktadýr. Denetimlerin yetersiz ve sonuç alýcý olmamasý nedeniyle kamyonet kasalarýnda insan taþýnmaya devam ediliyor. Bu durum kapitalist sistemin insan yaþamýna ne kadar önem verdiðini gösteriyor. Yaþananlarý basit bir trafik kazasý olarak göstermek isteyenler hep oldu. Ama bu katliam gibi kazalardan önlem almayan devlet yani kapitalizm sorumludur. Kapitalist sistemin insan yaþamýna verdiði deðer Kendi bulunduklarý bölgelerde iþsizlik ve açlýkla boðuþan iþçiler çýktýklarý yollarda ölümle yüz yüze geliyorlar. Önlem alýnmasý için daha kaç iþçinin ölmesi bekleniyor? Mevsimlik tarým iþçileri büyük toprak aðalarýnýn iþlerinde ya da toplama iþlerinin hýzla yapýlmasý gereken fýndýk gibi alanlarda
çalýþýyorlar. Dolayýsýyla mevsimlik tarým iþçilerinin çoðunluðu Kürtlerden oluþuyor. Ekilen ürünün kýsa bir süre içerisinde toplanmasý gerekiyor. Bunun için Kürt illerinden ne kadar mevsimlik iþçi taþýnabilirse ürün o kadar çabuk toplanabiliyor. Bunun için kamyonete, minibüse sýkýþabildiði kadarýyla kadýn, çocuk, erkek demeden istiflemek o kadar maliyeti düþürmek demek… Bir bölgeden bir bölgeye insan taþýmak için þehirlerarasý otobüs tutulabilir mi? Evet tutulabilir. Ama bu yapýlmaz. Çünkü maliyet artar, kar azalýr. Peki mevsimlik tarým iþçilerinin insan gibi yolculuk yapmak hakký yok mu? Yoksul olduklarý için onlarý balýk istifi gibi kamyon kasalarýna doldurma hakkýný kim veriyor? Öte taraftan yýllarca benzer þekilde her yýl bu aylarda yaþanan bu katliamlar görmemezlikten neden geliniyor? Bu ülkede kamyonetlere istif edilen Kürt mevsimlik tarým iþçilerinin yaþamlarýný yitirmeleri o kadar da önemli bir sorun olarak görülmüyor mu? Ben geliyorum diyen bir katliamlar zinciri neden televizyon kanallarýnda tartýþma konusu dahi edilmiyor, paparazzi programlarý kadar haber deðer taþýmýyor? Çünkü bu yaþananlarýn sorumlusu sömürü düzenidir. Sömürü düzenin devamýný isteyenler tabii ki iþçilerinin yaþamla ölüm arasýna sýkýþmýþ yaþamlarýný yansýtmayacaklardýr. Evet, mevsimlik tarým iþçilerin yaþamlarýný yitirmeleri hiçbir devlet görevlisini ilgilendirmiyor. Çünkü devlet erkanýnýn “cumhurbaþkanlýðý uzlaþmayla mý seçilmeli? Yeni kabineyi yeni cumhurbaþkanýna býrakan Sezer jest mi yaptý, rest mi çekti?” gibi daha önemli iþleri var. Öyleyse bir ay içerisinde önlem alýnmasý sonucu yüzlerce mevsimlik tarým iþçilerinin ölümleri önlenebilecekken, önlenmemesi bir kader midir? Mevsimlik tarým iþçileri yýlýn üç veya dört ayýný çalýþýp, geriye kalan sekiz aylarýný bu aldýklarý ücretlerle devem ettirmeye çalýþýyorlar. Dolayýsýyla çalýþmadýklarýnda onlarý açlýkla ölüm bekliyor. Çalýþmak istediklerinde de kar hýrsý yüzünden çalýþma alanýna yetiþemeden yaþamlarýný yitirmiþ olmalarý hangi patronun veya aðanýn umurunda ki! Þahin Yýldýrým - 26.08.2007
12 Eylül 1980 Sancýmýz 1970’li yýllarda Türkiye’de sýnýf mücadelesi yükseliþ içindeydi. Devrimci hareketler sýnýf mücadelesinin bu yükseliþinde önemli bir yere sahipti. Emperyalizm bu yükseliþi kaygýyla izlemekteydi ve ileriye dönük planlarý açýsýndan bu mücadeleleri boðmak istiyordu. Bedelini iþçi ve emekçilerin ödeyeceði bir askeri darbe bu koþullarda tezgahlandý. 1960 Anayasasý’nýn saðladýðý kimi görece kazanýmlarda içinde olmak tüm sosyal, ekonomik, siyasi kazanýmlarýn gasp edileceði bir darbe olacaktý bu. Patronlar 24 Ocak Kararlarý ile zaten bu süreci baþlatmýþtý. Böylece sýnýf hareketine tarihsel bir darbe indirme adýna 12 Eylül 1980’de Silahlý Kuvvetler bir askeri darbe gerçekleþtirdi. Askeri diktatörlük altýnda parlamento, siyasi partiler, sendikalar, dernekler kapatýldý. Nitekim emekçilerin birçok hakký bir gece içinde gasp edilmeye baþladý. Sendikalaþmanýn, örgütlenmenin önüne kýsa sürede aþýlmasý çok zor engeller konuldu. Grev yapmak, miting düzenlemek, kýsaca en küçük bir hak arayýþý dahi yasaklanmýþ oldu. Ýþte yine bu koþularda patronlar adýna çalýþma yaþamý yeniden düzenlendi. Özelleþtirme, taþeronlaþtýrma, sendikasýzlaþtýrma uygulamalarý hýz kazandý. Bir yandan iþsizlik artmaya baþladý, diðer yandan patrondan yana acýmasýz çalýþma koþullarý yaratýldý. Tabii ki sadece iktisadi hayat deðil, siyasal-sosyal hayat da
baský ve þiddet yoluyla ezildi. Her türlü siyasi hak ve özgürlük bastýrýldý. Bu askeri diktatörlük koþullarýnda 650 bin kiþi göz altýna alýndý. 7 bin kiþi için idam istendi. 517 kiþiye idam cezasý verildi. 50 kiþi idam edildi. Askeri cuntanýn baþý Kenan Evren, “asmayalým da besleyelim mi?” diyerek gerçekleþtirdikleri idamlarý savundu. Aradan 27 yýl geçmesine raðmen bu askeri diktatörlük koþullarý toplumun üzerinde bir karabasan gibi yaþamaya devam ediyor. Parlamento açýlmasýna, serbest seçimler yapýlmasýna raðmen diktatörlük anayasasý halen uygulamada. Darbeciler yargýlanamadýðý gibi yeni darbeciler de darbe giriþimlerinde bulunmaktan bugün bile vazgeçmiþ deðiller. Bu nedenle iþçi sýnýfý, emekçi halk ve özel olarak da devrimci, sosyalist, demokrat kamuoyu açýsýndan bugün mücadelenin birinci baþlýðý eski ve yeni darbecilere ve onlarýn baský ve þiddet uygulamalarýna karþý mücadele etmektir. Darbeciler yargýlanmalý! 12 Eylül Anayasasý tarihin çöplüðüne! Neþe Sezen - 02/09/2007
7
Ýþ Kanunlarý Gerçekten Ýþçiyi Korur mu? Kapitalist ülkelerde, hukuk düzenleri patronlarýn çýkarlarýný koruyan kanunlar ve diðer düzenlemeler ile oluþturulmaktadýr. Türkiye’deki hukuk sistemi de bu genel mantýðýn bir uzantýsýdýr ve yasalar iþçilerin, emekçilerin haklarýný engellerken; patronlarý korumaktadýr. Ancak iþçi sýnýfýnýn on yýllardýr devam eden onurlu mücadelesi sayesinde elde ettiði haklar, sýnýf mücadelesinin kýsmen zayýf olduðu ülkelerde bile, sýnýrlý bir þekilde de olsa kanunlarda yer almaktadýr. Bu baðlamda Türkiye’deki iþ hayatýnýn genel düzenlemesi olan 4857 sayýlý Ýþ Kanunu’nun bazý hükümleri hakkýnda kýsa bilgileri paylaþmak anlamlý olacak. Öncelikle bu kanuna yönelik bazý kavramlarý açýklamak gerekmektedir. Bir iþ sözleþmesine dayanarak çalýþan gerçek kiþiye iþçi denir. Ýþ sözleþmesine dayanarak çalýþma borçlar kanununda hizmet akdi olarak tanýmlanmýþtýr. Bu akit bir tarafýn (iþçinin) baðýmlý olarak iþ görmeyi, diðer tarafýn (iþverenin) ücret ödemeyi üstlenmesinden oluþan bir sözleþmedir. Ýþ kanununda emekçiler ve iþçiler açýsýndan en can yakan bölüm, iþçinin iþten çýkarýlmasý yani iþ sözleþmesinin sona erdirilmesi konusudur. Bu
8
konuda 4857 sayýlý Ýþ Kanunu’nun iþçi lehine getirdiði en önemli yenilik iþe iade davasýdýr. Ýþ sözleþmesi feshedilen iþçi, fesih beyanýnda sebep gösterilmediðinden ya da gösterilmiþse sebebin geçerli olmadýðýný ileri sürerek fesih bildiriminden itibaren 1 ay içersinde iþ mahkemesinde feshin geçersizliðine iliþkin bir dava açabilir. Ýþyerinde var ise toplu iþ sözleþmelerinde bu davanýn özel hakem yoluyla çözülmesi öngörülmüþ olabilir; ayrýca taraflar anlaþarak da özel hakem kararlaþtýrabilirler. Özel hakem þartýnýn anayasaya uygun olup olmadýðý konusunda ciddi görüþ ayrýlýklarý vardýr. Davada ispat yükü (feshin geçerli sebebe dayandýðý) iþverene ait. Dava seri muhakemeye göre 2 ay içinde sonuçlandýrýlýr. Temyiz edilmesi halinde Yargýtay 1 ay içinde kesin olarak sonuçlandýrýr. Dava sonunda dava reddedilirse, iþverenin feshinin geçerli bir
sebebe dayandýðý yargý kararýyla sabit olmuþ olur. Ancak böyle bir karar (eðer ödenmemiþse) iþçinin kýdem ve ihbar tazminatý kalemine engel deðildir. Buna karþýlýk mahkeme feshin geçersizliðine karar vermiþse kesinleþen kararýn tebliðinden itibaren iþçi 10 gün içersinde iþverene baþvurarak iþe baþlatýlmasý talebinde bulunmak zorundadýr. Bu talep karþýsýnda iþverende 1 ay içersinde iþçiyi iþe baþlatmak zorundadýr. Mahkeme feshin geçersizliði kararýyla birlikte dava süresine iliþkin iþçinin 4 aylýk ücretine ve iþveren iþçiyi iþe baþlatmazsa ödeyeceði tazminata da hükmeder. Bu tazminatýn miktarý iþçinin 4 ila 8 aylýk ücreti tutarýnda bir paradýr. (Hakimin takdirine göre) bu tazminata iþ güvencesi tazminatý denir. Ýþe iade davasý haricinde iþ sözleþmesinin sona erdirilmesinde diðer önemli bir konu ise toplu iþten çýkarýlmalardýr. Ýþveren ekonomik, teknolojik, yapýsal vb. gereklerle toplu iþçi çýkarma ihtiyacý duyabilir. Böyle bir durumda bunu en az 30 gün önce Bölge Çalýþma Müdürlüðü’ne, Türkiye Ýþ Kurumu’na varsa sendika temsilcilerine bildirmek zorundadýr. Toplu iþçi çýkarmadan söz edebilmek için çýkartýlacak iþçi sayýsýnýn 20-100 olan iþ yerlerinde en az 10 iþçi, 101-300 iþçi çalýþtýran
cezai þartýn tek yanlý (sadece iþveren lehine) öngörülmüþ olmasý halinde bunu geçersiz kabul eder. Yüksek mahkeme bu içtihada bir istisna getirmekte, iþveren için öngörülen tek yanlý cezai þart iþçiye yapýlmýþ bir masraf nedeniyle öngörülmüþse bunu geçerli kabul edebilir. Yukarýda belirttiðim hususlardan hareketle iþ davalarýnýn genel itibariyle iþçilerin lehine sonuçlandýðýný söyleyebilirim. Dava masraflarý ve süresi diðer davalara göre daha az ve daha kýsadýr. Bu yüzden patronlarla yaþanan her türlü uyuþmazlýðý sýnýf dayanýþmasý bilinci içerisinde mahkemelere götürmekten çekinmemek gereklidir.
iþyerlerinde iþçi sayýsýnýn %10’u, 301’den fazla iþçi çalýþtýran iþyerlerinde ise en az 30 iþçinin çýkartýlmasý gerekir. Bu sayýnýn bir aylýk bir süre içersinde gerçekleþmesi halinde de toplu iþ çýkarma var sayýlýr. Toplu çýkarma yapýlacak durumlarda iþverenin konuyu sendika temsilcileri ile (varsa) görüþmesi ve toplu çýkarmanýn olumsuz etkilerini en aza indirmesi konularýnýn görüþülerek karara baðlanmasý gerekir. Fesih bildirileri iþverenin toplu çýkarma istemini bölge müdürlüðüne bildirmesinden 30 gün sonra hüküm doðurur. Ýþveren toplu iþçi çýkarma uygulamasýný kanunun iþ güvencesine iliþkin 18-21. maddelerinin uygulanmasýný engellemek maksadýyla kullanamaz. Aksi halde toplu çýkarmaya muhatap olan iþçiler de iþ güvencesi davasý açabilir. Ýþyeri tümüyle kapatýlýyorsa bölge müdürlüðü veya iþ kurumuna bildirmek ve iþyerinde de ilan etmek zorundadýr. Son olarak da iþ sözleþmesinin sona erdirilmesinin genel sonuçlarýna bakalým…
Burada hukuk açýsýndan en önemli olan nokta belirli süreli sözleþmenin geçerli olmasý, zincirleme bir nitelik nedeniyle belirsize dönüþmemiþ olmasý gerekir. Belirli süreli sözleþmenin orta yerde (süre dolmadan) sona ermesine gelince; fesih iþçi tarafýndan haklý nedenle yapýlmýþsa kýdem tazminatý hakký doðar. Ýþveren tarafýndan yapýlmýþ ise -haklý nedenle fesih, ahlak ve iyi niyet kurallarýna uymayan davranýþlar için- haklý neden dýþýnda feshedilmiþse iþçinin kýdem tazminatý hakký doðar. (yani saðlýk için vs.) Belirli süreli sözleþmelerde sözleþmenin süre dolmadan ve bir haklý neden olmadan iþveren tarafýndan feshedilmesi halinde iþçi madde 325’e dayanarak bakiye sürenin ücreti tutarýnda bir tazminat talep edebilir. Böyle bir davada mahkeme iþçinin bakiye sürede kazandýðý veya kazanmaktan kasten kaçýndýðý miktarlarý tazminattan düþer. Belirli süreli sözleþmede taraflar çoðu kez sözleþmenin süre dolmadan ve bir haklý neden olmadan feshinde 1 cezai þart öngörülebilir. Yargýtay belirli süreli hizmet sözleþmesindeki
Ancak þu tarihsel gerçekliði de unutmamak lazýmdýr. Ýþ kanununda iþçi lehine yer alan her düzenleme iþçi sýnýfýnýn mücadelesi sayesinde gerçekleþmiþtir. Örneðin sekiz saat çalýþma süresi, fazla mesai ücreti, kýdem tazminatý ve grev hakký vs… Kaldý ki patronlar, kaþýkla verdiði hakký kepçeyle almasýný iyi bilirler. Özelliklede Türkiye’de Avrupa Birliði Uyum Yasalarý adý altýnda iþçi sýnýfýnýn kazanýlmýþ haklarýna karþý ciddi ve yoðun bir saldýrý vardýr. Bu saldýrýlar Sosyal Güvenlik Yasasý, Sendika Kanunu Taslaðý ve Toplu Ýþ Sözleþmesi Taslaðý ve benzeri yasal düzenlemelerdir. Bu konuda bilgi sahibi olunmalý ve çetin bir mücadele verilmelidir. Ýþçi sýnýfýný kanunlar deðil sýnýf dayanýþmasý ve sýnýf mücadelesi korumaktadýr. Kanunlarda iþçiye tanýnmýþ her hak, sýnýf savaþýnýn bir zaferidir. Yaþasýn Ýþçi Dayanýþmasý! Yaþasýn Sýnýf Mücadelesi! Alper Þafak 01/09/2007
9
Bugüne dek kazanýlmýþ bütün devrimci zaferlere raðmen, insanlýk hala uçurumun kenarýnda durmakta. Marksizm ve Troçkizm, proletaryanýn önderlik bunalýmýnýn üstesinden gelinmediði takdirde emperyalist rejimin egemenliðinde, ve bürokrasinin rejiminde dahi, insanlýðýn geleceðinin barbarlýða ve emperyalist rejimin bir devamý olarak yeni bir kölelik rejimine doðru sürüklenmek olduðunu iþaret etmiþlerdir. Ýnsanlýðýn zorunluluklar dünyasýný alt edip özgürlükler dünyasýna adým atmasýný sadece sosyalizm saðlayabilir. Ya sömürünün, sefaletin ve insanlýðýn barbarlýða hýzla sürüklenmesinin en korkunç dünyasýnýn kapýsýndan içeri gireceðiz ya da sosyalizm sayesinde özgürlük dünyasýna ulaþacaðýz. Nahuel Moreno, Geçiþ Programýnýn Güncellenmesi
Kriz Kapýya Dayanýyor! Geçtiðimiz ay Amerikan emlak piyasasýnda yaþanan kriz, Avrupa borsalarýyla birlikte geliþmekte olan ülke piyasalarýnda ciddi sarsýntýlara yol açtý. 2000’li yýllar boyunca baþta ABD olmak üzere geliþkin kapitalist piyasalarda yaþanan ciddi büyüme dalgasýnýn baþlýca sonucu, ABD’de faizlerin düþüþü ve Mortgage olarak adlandýrýlan konut piyasasýna yönelik ipotekli kredilere olan talepteki artýþ oldu. Kapitalizmin dizginlenemez kar hýrsý ve sýnýrsýz risk alma anlayýþý, gerçekte bu kredileri geri ödeme gücü olanaksýz gözüken pek çok kiþiye de Mortgage kredilerinden kullandýrýlmasýna yol açmýþtý. Bu nokta
10
ciddi öneme sahip zira konut endüstrisi, dünya kapitalist sisteminin döndürülebilmesi açýsýndan stratejik bir önem taþýyor. Kapitalizmin motor gücü olan konut endüstrisinde yaþanan geliþme, kaçýnýlmaz olarak baþta beyaz eþya ve otomotiv olmak üzere diðer bir çok sektörün kaderini belirlemekte. Son aylar boyunca baþta ABD olmak üzere tüm geliþmekte olan piyasalarda ciddi dalgalanmalara yol açan geliþmelerin, ABD konut piyasalarýnda yaþanan durgunluk ve dahasý konut kredilerinin geri ödenememesinden kaynaklanmýþ olmasý bir tesadüfün ürünü deðil.
Nitekim, geliþmiþ ülkelerde gýrtlaðýna dek borca batmýþ aile sayýsýndaki artýþ gizlenemez bir düzeye eriþtiðinde, bu durum doðrudan tüketim gelirlerinin kýsýlmaya baþlanmasýna yol açýyor. Bunun anlamý ise ekonomik durgunluk. ABD piyasalarýnda yaþanan durgunluk ise, kaçýnýlmaz bir þekilde ABD piyasalarýný beslemekte olan geliþmekte olan ülkelerin mallarýna olan talebin düþmesi anlamýna geliyor. Yani aralarýnda Türkiye’nin de bulunduðu geliþmekte olan ülkelerin ekonomik olarak durgunluða girmesi, ekonomik yýkýmlar, iflaslar, iþsizlik ve sefalet düzeyindeki artýþ söz ettiðimiz. Öte yandan, ABD ve diðer geliþmiþ ülke piyasalarýnda bugün geri ödenememekte olan konut kredilerine, vadesi geldiðinde geri ödenecek gözüyle bakarak yatýrým yapmýþ pek çok finans kuruluþu ciddi bir dar boðazýn eþiðinde. ABD Merkez Bankasý’nýn piyasalarý yatýþtýrmak adýna attýðý tüm adýmlara karþýn paniðin bir türlü hafifletilememesinin bir nedeni de bu. Zira baþta American home mortgage investment corp olmak üzere bir dizi finans kuruluþu þimdiden iflas bayraðýný çekmiþ durumda. Ýflas dalgasýnýn geçtiðimiz haftalarda Alman Deutsche Industriebank’a dek sýçramasý ile krizin çapý da ortaya çýkmaya baþlýyor. Konut kredileri kaynaklý krizin yol açtýðý likit para sýkýntýsý, ABD
ve Avrupa merkez bankalarýnýn piyasalarý geçici olarak rahatlatan kurtarma operasyonlarýna karþýn, þimdiden etkilerini göstermeye baþlýyor. Baþta perakende ve finans sektöründen bir çok çokuluslu banka ve þirket, yýl sonu için düþük karlar açýklamaya baþladýlar. Tüm dünyayý etkisi altýna almasý beklenen ekonomik durgunluktan en büyük payý, hiç kuþkusuz piyasalarý geliþmiþ ülkelere ve çokuluslu þirketlerden gelecek sýcak paraya baðýmlý olan geliþmekte olan ülkeler alacak. Listenin baþýnda ise, gýrtlaðýna kadar dýþ ve iç borca batmýþ durumdaki Türkiye bulunmakta. Türkiye býçak sýrtýnda Türkiye’nin son 27 yýlýna damgasýný vuran ve 12 Eylül askeri darbesinde somutlaþacak ünlü 24 Ocak ekonomik kararlarýna imza atan burjuvazi ve onlarýn kalemþorlarý, uzun yýllar boyunca ulusal piyasanýn, korumacý duvarlarýn kaldýrýlarak, küresel kapitalizme bütünüyle açýlmasýný, özelleþtirmeleri ve emperyalist ekonomik sistemle bütünsel entegrasyonu savundu. Merkez sað ve/veya Ýslami eðilimden olsun iktidar olan tüm burjuva partilerin görünüþteki tüm farklýlýklarýna raðmen ortak paydalarý buydu. Ülkenin 27 yýl boyunca ekonomik ve sosyal dokusunu tümden deðiþtiren bu yeni liberal anlayýþ dünya listelerinde boy gösterecek onlarca dolar milyarderi
yaratýrken, ayný zamanda iþçi sýnýfý ve emekçi yýðýnlarýn ekonomik ve sosyal haklarýnda görülmemiþ düþüþlerin yaþanmasýna kapý açtý. AKP iktidarýnda son yýl içersinde, tüketici kredisi borcunu ödeyememiþ insan sayýsý 78 bin civarlarýndayken, kredi kartý borcunu ödeyememiþ insan sayýsý, 545 bin düzeylerine eriþti. AKP iktidarýnýn göz boyamaya dönük büyüme rekorlarý kýrýyoruz palavralarýna karþýn, çýð gibi büyümekte olan iþsizlik rakamlarýyla beraber, tüketici kredileri ve kredi kartlarýyla rehin alýnmýþ kitlelerin en büyük korkusu faizlerin dalgalanmasý ve ekonomik yüklerin aðýrlaþmasý. 24 Ocak Kararlarý’nýn en gözü pek uygulayýcýlarýndan biri olan AKP iktidarý, 80 yýllýk cumhuriyet dönemi boyunca alýnandan daha fazla dýþ borç alarak ekonomiyi tümüyle dýþ piyasalarýn edilgen bir kuklasý haline getirmiþtir. Yabancý finans uzmanlarýnýn deyiþiyle artýk ABD piyasasý hapþýrsa Türk piyasalarý grip olma eðilimi taþýmakta. 90’lý yýllar boyunca geliþmekte olan ülkelerin piyasalarýný allak bullak eden dalgalanmalar, 2000’li yýllar boyunca kapitalist
sistemin devasa büyümesi karþýsýnda unutulmaya yüz tutmuþtu.- Meksika krizi, Rusya krizi, Arjantin’i ekonomik çöküþe taþýyan krizler hatýrlansýnYaþanan son geliþmeler karþýsýnda ise hemen tüm kesimler kapitalist sistemin iþleyiþinde devasa sorunlar biriktiðini teslim etmekte. Þurasý çok açýk ki, geliþimini, geliþmekte olan ülkelerde yaþanan kölelik koþullarýna yakýn emek sömürüsü, Irak ve Afganistan baþta olmak üzere enerji kaynaklarýna sahip bölgelerin gaddarca yaðmalanmasý, insanlýðý küresel ýsýnma felaketinin eþiðine getiren doðal çevrenin insafsýzca tüketilmesine dayanarak elde eden kapitalist vahþet bir avuç kapitaliste ve borsa spekülatörüne devasa karlarýn kapýsýný açarken milyonlarca emekçiyi bir kez daha kitlesel sefaletin kucaðýna itmekte. Yaklaþan felaketin durdurulabilmesi ve bu akýl dýþý sistemin alaþaðý edilebilmesi için sýnýf bilincini kuþanmaya, iþçi sýnýfýnýn enternasyonalist birlik, dayanýþma ve mücadelesini örmeye, bugün her zamankinden çok ihtiyacýmýz var. Murat Yakýn 26/08/2007
11
Ýnþaat Ýþçiler Sýnýf Kardeþidir Marmaray Tüpgeçit Projesi kapsamýnda Yenikapý’da yürütülen kazýlarda (bkz; Fabrikalardan, “Bir Taþeron Firmada Ýþçi Kýyýmý ve Hak Gasplarý Üzerine”, Ýþçi Cephesi, Mart 2007) vardiya sistemi ile farklý birimlerde çalýþan iþçilerin, memleketçilik üzerinden çýkardýklarý tartýþma taþlý-sopalý bir kavga ile sonuçlandý. Yaklaþýk 100 iþçinin katýldýðý kavga sonunda 2 iþçi yaralandý, 54 iþçi iþten çýkarýldý. Bugün Türkiye’de neredeyse tüm fabrikalarda, iþyerlerinde iþçiler; iþçileri bölmek için kullanýlan yalan ayrýmlara yenik düþüyor. Ortak mücadele verecekleri ezicilere, patronlara karþý güç birliði yapmak yerine
birbiriyle kavga eden iþçiler iþlerinden oluyor. Týpký 7 aydýr ücretlerini düzenli alamayan Yenikapý Kazýsý iþçileri gibi... Yaþadýklarý maddi sýkýntýlardan dolayý gergin bir þekilde günde 12 saat çalýþan, sigortalarý ödenmeyen ve iþyerinin sunduðu korkunç barýnaklarda kalan iþçiler, hiçbir sosyal hakka sahip olmadýklarý gibi ayný þartlar altýnda çalýþan sýnýf kardeþlerine kapitalizmin besleyip büyüttüðü memleketçilik, mezhepçilik gibi ayrýmlarla öfke barýndýrýyor. Sadaka verir gibi verilen avanslarla günü idare etmeye çalýþan çoðu Güneydoðu’dan, Urfa ve Mardin’den gelen Arap ve Kürt kökenli iþçiler patrona duyduklarý öfkeyi birbirlerine yöneltiyor. Ýþçi sýnýfýnýn kazanýmlarý ancak dil, din, ýrk gözetmeden birlik içinde verilecek mücadelelerle saðlanabilir. Bir Ýþçi
Kargo Ne Ýçin Seçim? Seçim sonrasýnda iþyerinde bazý tartýþmalar, sohbetler oluyor. Bu konuþmalara bakýldýðýnda iþçilerin yaþamlarýyla, seçim kararlarý ve tercihleri arasýnda aslýnda hiçte baðlantý olmadýðý ortaya çýkýyor. Çoðu oy verdiði partinin, kendisinin yaþamýnda gerçekten iyileþtirme yapacaðýndan ve oyunun ileriye dönük yaþamsal anlamda olumlu etkileri olacaðýndan umutsuz. Çünkü seçim öncesinde yaratýlan milliyetçi ve ayrýmcý ortam iþçileri etkilemiþ görünüyor. Ýþçiler bu siyasi ortamdan aslýnda fazla bir þey beklemiyor görünüyor. Ama vatandaþlýk görevini yerine getirmek için oy kullanmýþlar. Bir arkadaþ Ýþçi Partisi’ne oy vermiþ. Bunu da isminden etkilendiði için yapmýþ. Bunun gibi örnekler var. Ýþçilerin kendi yaþamlarýyla ilgili kararlar almasý için siyasi bilinçlerinin geliþmesi gerekli ama bu seçimden seçime olmaz. Yaþamýn her alanýnda mücadele ile olur. Bunu yapmak için bilinçli iþçilere çok fazla görev düþüyor . Bir Ýþçi
12
þefler söz dinlemeyen olursa kolundan tuttuðumuz gibi patrona götürürüz diyerek göz daðý vermeye çalýþtý. Bir iþçi, “patronla ne yapacaðýz, çay mý içeceðiz birlikte…” diyerek tepki gösterdi. Bu iþçi arkadaþa bizlerde destek verip, þeflere tepki gösterdik.
Tekstil Merhaba Emekçi Arkadaþlar, Ben tekstil iþçisiyim. Çalýþtýðým iþkolunda emeðimizin hiçe sayýldýðý bir dönemdeyiz. Bundan 3 hafta önce bir tekstil fabrikasýnda çalýþmaktaydým. Bu iþyerine 1 yýl önce girmiþtim. 7 aylýk iþçiyken iþverenin yeni açtýðý firmaya nakil oldum. 5 ay orada çalýþtým.
Ýþçiler olarak bir þeyler yapmak gerektiðini düþünerek bir daha ki cumartesi zorunlu mesaiye gitmeme kararý aldýk. Ertesi sabah iþyerine yakýn bir yerde diðer iþçi arkadaþlarý bekliyorduk. Gelen arkadaþlar morallerinin bozuk olduðunu ve bugün çalýþmayacaklarýný söylediler. Bizler arkadaþlara bu kararlarýnýn çok önemli olduðunu, birlikte hareket etmemiz gerektiðini ve hazýrlýðýn gerektiðini söyledik. Eðer gerekli hazýrlýðý yapmadan adým atarsak aramýzda bedel ödeyecek arkadaþlar olacaðýný biliyorduk.
Bunun sonucu iþçiler olarak bir toplantý yaptýk, herkes söz alýp fikirlerini ifade etti. Pazartesi sabahý neler olabileceðini ve ihtimalleri konuþarak 7 maddeden oluþan bir tane iþyerindeki sorunlar yazýsý hazýrladýk. Orada hazýr bulunan arkadaþlar olarak hepimiz isimlerimizi yazýp kaðýdý imzaladýk. Pazartesi de diðer arkadaþlar ayný þekilde imzalarýný attýlar. Daha sonra iþbaþý yaptýk. Bu sýrada kat sorumlusu gelerek cumartesi mesaiye gelmeyen 11 kiþi ayrýlsýn dedi. Bunun üzerine kattaki tüm iþçiler olarak makineleri kapatýp birlik olduðumuzu göstermek istedik. Kat sorumlusu iyice kýzdý ve baðýrmaya baþladý. Bizlerde “karþýnda çocuk mu var, ne baðýrýyorsun” diye ona baðýrmaya baþladýk. Kat sorumlusu bu tepki karþýsýnda þaþýrdý ve yumuþadý. Bizlere,
Yeni açýlan bir yer olduðundan bir takým sýkýntýlar yaþýyorduk. Servis ve doktor yoktu, izin alamýyorduk ve çok fazla zorunlu mesai vardý. Patron, kat sorumlularýný ve þefleri, iþçilere yeterince baský uygulamadýklarý, baðýrmadýklarý ve zorla fazla mesai yaptýrmadýklarý için iþten attý. Yerlerine merkez binadan yöneticiler getirtti. Gelen kiþiler kendilerini ispat etmek için iþçilere daha fazla baský uygulamaya baþladýlar. Tehditler artmaya baþlayýnca iþçilerde tepki vermeye baþladý. Bunun üzerine yeni
13
“arkadaþlar niye böyle oldu? Konuþabilirdik” dedi. Bizler konuþamaya çalýþtýðýmýzý, fikirlerimizi söylediðimizi ama kimsenin dinlemediðini söyledik. Patron da oradaydý ve uzun bir konuþma yaptý. Sorunlarýn çözüleceðini, yeni bir iþyeri olduðu için bunlarýn normal olduðunu söyledi. Patron aklý sýra böyle söyleyerek kendi þeflerini koruyup bizleri suçlu göstermeye çalýþtý. Mesaiye gelmememizin yanlýþ olduðunu, sorunlarýn konuþarak çözüleceðini söyleyerek iþçilere baðýran ustadan da özür dilemesini istedi. Usta iþçilerden özür diledi. Bizler özür istemediðimizi, adam gibi yönetici istediðimizi söyledik. Bunun üzerine patron ustalarýn yeni olduðunu, hata yapabileceðini, zamanla kendilerini düzelteceklerini, aksi takdirde gideceklerini söyledi.
Bu tartýþma ve konuþmalardan sonra iþbaþý yaptýk. Bir ara kat sorumlusu Ýnsan kaynaklarý müdürünün beni çaðýrdýðýný söyledi. Ben aldýrýþ etmedim ve arkadaþlara beni merkeze gönderecekler galiba dedim. Bir süre sonra tekrar müdürün çaðýrdýðý söylendi. Müdürün yanýna gittim. Müdür gayet kibar þekilde, “merhaba, nasýlsýn, hoþ geldin” gibi laflar etti. Çok iyi bir makine ustasý olduðumu, iþlerimden memnun olduklarýný ama iþler iyi gitmediði için beni merkeze göndermek istediklerini söyledi. Ben niyetlerini bildiðim için, “burada bana daha çok ihtiyaç var, ben gitmeyeyim” dedim. Müdür bunun üzerine sinirlendi ve “anlaþýldý imzala istifaný, senle çalýþmak istemiyoruz” dedi. Ben hiçbir þey imzalamayacaðýmý, yanlýþ bir þey yapmadýðýmý, cumartesi mese-
lesinden dolayý beni suçlayýp iþten atmak istediklerini söyledim. Bunun üzerine müdür sözleþmemi tek taraflý olarak fes edip çýkýþý mý vermek zorunda kaldý. Müdürün niyeti beni kandýrýp istifa ettirmekti. Amaçlarý tazminatsýz þekilde, haklarýmý gasp edip beni iþten atmaktý, bu tuzaða düþmedim. Çünkü iþ yasasý gereði rýzam olmadan patronun beni il sýnýrlarý içinde baþka bir iþyerine gönderemeyeceðini biliyordum. Müdür muhasebeye gideceðimizi söyledi. Ben dikim bölümüne giderek arkadaþlara durumu söyledim. Hemen 3 arkadaþ daha beni desteklemek için iþi býraktý. Dördümüz merkez binaya giderek, bütün haklarýmýzý alýp hesabýmýzý kestirdik. Sonuç olarak kiþisel haklarýmýzý yedirmedik, bu bizim için bir kazaným oldu ama eðer iþyerinde sabýrlý ve uzun bir örgütlenme yapmaya imkan bulabilseydik patron ne bizleri bu kadar kolayca atabilir ne de zorunlu mesaileri keyfince uygulamaya devam edebilirdi. Baþka iþyerlerinde de patronlar yine ayný gözü doymaz davranýþlar içindeler. Bunlarý bilerek daima iþyerlerinde haklarýmýz için örgütlenmeye çalýþmalýyýz. Ýþçiler birleþirse patronlar onlarýn bileðini bükemez… Bir Ýþçi
14
Þengalde Ezidi Katliamý Þengal bölgesinde bulunan Gýruzer, Siba Þeyh Hýdýr gibi yerleþim alanlarýný hedef alan intihar saldýrýsýnda resmi rakamlara göre 525, yerel kaynaklara göre ise 700 ‘ü aþkýn Ezidi Kürdü katledildi. ABD emperyalizminin iþgalinden bu yana yapýlan en büyük saldýrý olan Ezidi katliamý, dört ayrý intihar saldýrýsý ile gerçekleþtirildi. Saldýrganlar yaklaþýk 1 ton patlayýcý yüklü 4 kamyonla, eþ zamanlý olarak, dört ayrý noktaya saldýrý düzenlediler. Bu saldýrýlarýn yapýlýþ þekli ve zamanýnýn yýl sonunda Kerkük’te yapýlacak olan referandum öncesine denk gelmesi bir tesadüf mü? Bunun böyle olmadýðýný ve bu saldýrýlarýn orada ki yoðun Kürt nüfusunun o bölgeyi terk etmesi için yapýlan bir etnik temizlik olduðunu düþünüyoruz; çünkü Irak’a komþu ülkelerin Irak üzerinde ve topraklarýnda hak iddialarý ve bölgedeki çýkarlarý bu düþüncemizi destekler nitelikte. Saldýrýnýn yapýldýðý bölge Ezidi Kürtlerinin yoðun olarak yaþadýðý bir yer. Bu saldýrý ile amaç Ezidi Kürtlerinin bölgeyi terk etmesi ve bölgenin Türkmenlere kalmasý. Kürdistan Stratejik Araþtýrmalar Merkezi’nin bu konudaki araþtýrmalarý da konuya açýklýk getiriyor. Araþtýrmalara göre Kürdistan’da ki birçok eylemde Kürdistan Adalet ve Özgürlük Partisi ile Ezidi Ýlerleme ve Kalkýnma Harekâtý’nýn parmaðý var. Bugün Kürdistan’ýn en büyük aþiretleri arasýnda yer alan Zebari ve Herki aþiretlerinin Musul’da kalan kesimleriyle bir çok Sünni aþiret ve gurubun iliþkisi açýktýr. Bunlar alttan sýk sýk Türkiye ve Suriye istihbaratlarýyla görüþmekteler ve bu iki ülkeden açýktan destek görüyorlar. Kürdistan Adalet ve Özgürlük Partisi içinde yer alan bir Kürt, Ezidiler üzerine yapýlan son
eylemden sonra aþiretler arasýndaki kan davasýnýn acýlarýný masum Kürt halkýnýn çekmesinin büyük vicdansýzlýk olacaðýný düþündüðünü, bu katliamýn ve ilerde olabilecek katliamlarýn önüne geçebilmek için de bu karanlýk iliþkileri deþifre etmek istediðini dile getirdi. Bu kiþi Kürdistan Adalet ve Özgürlük Partisi’nin paravan bir örgüt olduðunu, bu partinin komþu ülkeler Türkiye ve Suriye’den para desteði aldýðýný ve bu paralarla kirli faaliyetler yürütüldüðünü iddia etti. Ezidiler Ýçindeki Ýhanetçi Örgütlenme Diðer önemli ihanet çalýþmasý ise Ezidiler içinde Ezidi Ýlerleme ve Kalkýnma Harekâtý olarak bilinen çalýþma. Farklý bir kaynaða göre hareketin yürütücüleri ve önde gelen kadrolarýnýn çoðu Saddam döneminde BAAS partisinin kadrolarýydý. Esas amaçlarýnýn KDP düþmanlýðý üzerinden Kürt düþmanlýðýný körüklemek,
Ezidiler içinde geçmiþten beri KDP’ye karþý olan kesimleri bir araya getirmek, Ezidiler’in Kürt olmadýðý Ezidi olduklarýna inandýrtmak, Kerkük referandumunu ertelemek, Kerkük dýþýndaki yerlerde referandum çalýþmalarýný sabote etmek ya da Kürdistan’a katýlmasýný engellemek gibi çalýþmalarý yürütmekte olduklarý ifade edilmekte. Ayný zamanda bu örgütün bölgeyi Kürtlerden arýndýrmak için Ezidi Kürtlerine yardým görüntüsü altýnda Kerkük bölgesindeki Ezidi Kürtlerini Avrupa ülkelerine göç ettirdiði, bu amaçla mali kaynak saðladýðý ve bu þekilde Kürt nüfusunu azaltmak istediði iddialarý da yer alýyor. Türk Medyasý Katliamý Görmemeyi Tercih Etti Türk boyalý basýný bir iki haber dýþýnda Þengal katliamýný gündemine almadý. Onlar için Gül’ün cumhurbaþkanlýðý daha önemliydi. Irak’ta meydana gelen her saldýrýda ABD’nin köþeye sýkýþtýðýný, zor durumda olduðunu yazan medya bu olayý es geçti. Oysa iþçi ve emekçiler baþta olmak üzere tüm toplumun saldýrýda Türkiye’nin de parmaðýnýn olduðu iddialarýný duymaya ve yetkililerden açýklama istemeye haklarý vardý. Medya bunun önünü kesti. Jiyan - 31/08/2007
15
Bir günlüðüne mücadele edenler vardýr ki onlar iyidirler, Bir yýllýðýna mücadele edenler vardýr ki onlar daha iyidirler, Bir çok yýl boyunca mücadele edenler vardýr ki onlar en iyileridir Ama bütün bir ömür boyunca mücadele edenler vardýr ki, onlar vazgeçilmezdir! Berthold Brecht
Ölümünün 67. Yýlýnda Troçki
Bolþevik Partisi’nin ve yer yüzündeki ilk muzaffer proleter devrimin önderlerinden, Kýzýl Ordu’nun ve Dördüncü Enternasyonal’in kurucusuydu. Leon Troçki’nin, 20 Aðustos 1940 günü Stalin’in bir ajaný tarafýndan, Meksika’da sürgündeyken uðradýðý bir saldýrý sonucu aramýzdan ayrýlýþýnýn üzerinden tam 67 yýl geçti. O karanlýk günde, can vermeden kýsa bir süre önce yakýnýndaki bir yoldaþýný çaðýrdý ve þunlarý söyledi; Lütfen bizimkilere söyleyin, zaferimizden eminim, Dördüncü Enternasyonal Ýleri... Býraktýðý mücadeleyle yüklü onurlu tarih, bugün dünyanýn dört bir yanýnda kadýn ve erkek emekçilere ilham veriyor. Ölümünün 67. yýlýnda büyük ustamýz Leon Troçki’yi hiç dinmeyen bir sevgi ve hasretle anýyoruz. Aþaðýdaki metin Leon Troçki’nin ölümünden kýsa bir süre önce kaleme aldýðý vasiyetidir. Satýrlarýna yansýmýþ mücadele azmini ve sýnýfsýz bir topluma duyduðu sarsýlmaz inancý bir kez daha okurlarýmýzla paylaþmak istedik. Ýþçi Cephesi
16
Yüksek (ve giderek artan) tansiyonum yakýnlarýmý saðlýk durumum konusunda aldatýyor. Aktifim ve çalýþabiliyorum ancak sonun yakýn olduðu aþikar. Bu satýrlar kamuoyuna ölümünden sonra açýklanacak. Burada Stalin ve ajanlarýnýn aptalca ve aþaðýlýk iftiralarýný bir kez daha çürütme ihtiyacý duymuyorum: benim devrimci onurumun üzerinde tek bir leke bile yoktur. Ýþçi sýnýfýnýn düþmanlarýyla, asla kapalý kapýlar ardýnda, ne doðrudan ne de dolaylý olarak herhangi bir anlaþma ve hatta görüþme yapmýþ deðilim. Stalin’in binlerce muhalifi buna benzer sahte suçlamalarýn kurbaný oldular. Yeni devrimci kuþaklar onlarýn siyasi saygýnlýklarýný iade edecek ve Kremlin’in cellatlarýna hak ettikleri gibi davranacaklardýr. Yaþamýmýn en güç anlarýnda bana sadýk kalmýþ olan dostlarýma içtenlikle teþekkür ediyorum. Burada hepsinin adýný sayamayacaðým için, hiçbirinin adýný özel olarak belirtmeyeceðim. Yine de, eþim Natalya Ývanovna Sedova için bir ayrýcalýk yapmaya hakkým olduðunu düþünüyorum. Kader bana, sosyalizm davasýnýn bir savaþçýsý olma mutluluðunun yaný sýra, onun kocasý olma mutluluðunu verdi. O, neredeyse kýrk yýlý bulan ortak yaþamýmýz boyunca tükenmez bir sevgi, alicenaplýk ve þefkat kaynaðý oldu. Özellikle yaþamýmýzýn son döneminde büyük acýlar yaþadý. Ancak onun ayný zamanda mutlu günler de görmüþ olduðunu bilmek beni biraz olsun rahatlatýyor. Bilinçli yaþamýmýn kýrk üç yýlý boyunca bir devrimci olarak kaldým; bunun kýrk iki yýlýnda Marksizmin bayraðý altýnda mücadele ettim. Eðer her þeye yeni baþtan baþlamam gerekseydi, elbette ki þu ya da bu hatadan sakýnmaya çalýþýrdým, ancak yaþamýmýn ana ekseni deðiþmeden kalýrdý. Bir proleter devrimci, bir Marksist, bir diyalektik materyalist ve dolayýsýyla uzlaþmaz bir ateist olarak öleceðim. Ýnsanlýðýn komünist geleceðine olan inancým, gençlik yýllarýmda olduðundan daha az ateþli deðil; aslýnda bugün çok daha saðlam. Natalya az önce avlu penceresinin önüne geldi ve havanýn odama rahatça girebilmesi için camý biraz daha açtý. Duvarýn dibindeki parlak yeþil çimen þeridini ve duvarýn üzerinden açýk mavi gökyüzünü ve her yere doluþan güneþ ýþýðýný görebiliyorum. Yaþam güzel. Gelecek kuþaklar onu bütün kötülüklerden, baskýlardan ve þiddetten arýndýrsýnlar ve tadýný doyasýya çýkarabilsinler.