AKP nin Saldýrýlarýný Püskürtecek Olan CHP deðil Emekçilerin ve Ezilenlerin Birleþik Kitlesel Eylemleri Olacaktýr AY L I K K O M Ü N Ý S T G A Z E T E
F Ý YAT I : 0 . 5 k u r u þ ( K D V D A H Ý L )
K A S I M 2 0 0 8 Ö Z E L S AY I N O : 1
Krizin Faturasýný Ödememek Ýçin
Birlik Eylem Dayanýþma!
ABD de baþlayýp ardý ardýna yaþanan iflaslarla dünya geneline yayýlan küresel krizin etkileri yaþadýðýmýz coðrafyada giderek daha güçlü bir biçimde hissedilmeye baþlandý. Üstelik bunun henüz baþlangýç olduðunu daha zor günler beklediðimizi ýsrarla vurguluyorlar. Zor günler kimi bekliyor? Zor günler patronlarý beklemiyor. Krizde bazý kapitalistler batabilir, bazýlarý da diðerleri battýðý için çýkabilir. Fakat devletler sosyal devlet uygulamasý adý altýnda batanlara da sahip kurtarýyor. Üstelik Tayip Erdoðan ýn yaptýðý Krizi kimsenin fýrsat haline getirmesine izin vermeyeceðiz açýklamasý da boþa deðil. Kriz kapitalistlerin bir kýsmý açýsýndan fýrsat kapýsý açýyor. Ekonomideki büyük dalgalanmalar büyük paralarýn sahiplerinin iþine yarýyor. Üstelik yüksek kýdem tazminatý ödemek zorunda kalmadan iþçileri iþten çýkartma fýrsatý yakalamak ise cabasý. Erdoðan ýn itirazý ise iþten çýkartmalara deðil! Erdoðan, krizden etkilenmeden kurtulmak isteyen patronlarýn arzu ettiði kredileri alamamasýna itiraz ediyor.
hastalýklarýn arttý fakat hastaneye gitme oranýn azaldýðýný görmek mümkündür. Saðlýkta uygulama tebliði ile birlikte devlet hastanelerinde 3 YTL, Araþtýrma Hastanelerinde 4 YTL, Üniversite Hastanelerinde 6 YTL ve özel hastanelerde 10 YTL muayene ücreti alýnmaktadýr. Hastanede ayný gün farklý branþlarda yapýlan her muayene baþýna ayrý katýlým parasý tahsil edilmektedir. Ayrýca GSS ile teþhis için kullanýlan ilaçlardan çalýþanlardan yüzde 20, emekliden yüzde 10 katýlým payý kesilmesi, yaþanan ekonomik krizin etkisiyle vatandaþlarý hastanelerden uzak tutmaktadýr. Ekonomik krizin iyice belirginleþtiði son bir ayda hastanelere müracaatlarda azalma olmuþtur. Emekçiler, artýk hastaneye gitmek ve eczaneden ilaç almak yerine özellikle grip gibi hastalýklardan evlerinde kurtulmaya çalýþmaktadýr. Ýnsanlarýn temel ihtiyaçlarda kýsýtlamaya gitmesi birçok bulaþýcý hastalýðýn ortaya çýkmasýna ve kýþ hastalýklarýnýn yoðun biçimde görülmesine neden olacaktýr.
Son dönemde ardý ardýna yapýlan zamlar emekçilerin daha ucuza geçimlerini saðlamak için daha saðlýksýz, daha riskli bir yaþam sürmeye mecbur býrakýyor. Bir yýlda doðalgaza yüzde 70 in üzerinde zam yapýldý. Kömür fiyatlarý geçen seneye göre iki kat arttý. Elektriðe yapýlan zam da cabasý. Yapýlan araþtýrmalara göre insanlar daha kalýn giyinerek ve battaniye kullanarak kýþý geçirmeyi hesap ediyor. Yapýlan zamlar otomatik olarak diðer tüketim ürünlerinin zamlanmasýna ve hayat pahalýlýðýnýn emekçilerin boynundaki ilmeðin biraz daha daralmasýna neden olmaktadýr.
Tüm bunlarýn üstüne iþsizlik heyhulasý soyut bir korku olmaktan çýkmýþ ver gerçeklik kazanmýþtýr. Son 2.5 ayda 110 bin kiþi iþini kaybetti. Akbank tan binlerce emekçinin çýkartýldýðý haberleri yalanlamaya çalýþýlýrken, Vestel den bir günde 1500 kiþi iþten çýkartýldý. Henüz bu denli yoðun iþten çýkartmalar baþlamadan önce emekçiler iþsizlik fikrine ya da iþsiz kalmamak uðruna zamsýz ve fazla mesaili çalýþma fikrine alýþtýrýlmýþtý. Kriz konusunda AKP yi eleþtiren ya da destekleyen, hükümet karþýtý ya da yanlýsý medya iþsizlik konusunda iþbirliði içinde haberler yaptý. Her kanalda iþçilerin krizi atlatmak için patronlarýna yardýmcý olmak üzere zam almadan, süreli ücretsiz izin ve benzeri çözümlere razý olduðuna dair istatistiklerle haberler yer aldý.
SGSS ve kriz birleþtiðinde daha þimdiden
Hükümet krizin faturasýný daha baþtan
Ýþsizlik Artýyor, Zam, Zulüm, Ýþkence Sürüyor, Emekçiler Direniyor!
emekçilere çýkartmýþ ve krize hazýrlanmak için tüm tedbirleri almýþtýr. Tayyip Erdoðan ýn, krizin Türkiye yi etkilemeyeceði yönündeki söylemlerinin öngörü noksanlýðý nedeniyle olduðunu düþünenler yanýlmaktadýr. Hükümet hazýrlýðýný yapmýþtýr! Peþ peþe gelen elektrik ve doðal gaz zamlarý sayesinde faturayý krizden önce çýkartmýþ hesabý da emekçilere erkenden kesmiþtir. SSGSS yasasý sayesinde yoksulluktan hastalananlarýn faturalarýný kendilerine ödetecek bir yolu da garantilemiþ, hastaneye gidemeyenleri hastalýða ve ölüme mahkum edecek bir yasayý uygulamaya sokmuþtur. Ýþsizlik nedeniyle payýna düþen hesabý ödeyemeyenler olma ihtimaline karþýn polisiyle, iþkencecisiyle, askeriyle, dur ihtarýna uymayaný gözünü kýrpmadan vuran polisini koruyan savcýsý ve hâkimiyle emekçilere aba altýndan sopa göstermekten de geri durmamýþtýr. Patronlar ve AKP krizin faturasýný emekçilere çýkartýyor oysa krizin sorumlusu kapitalistler ve onlarýn uþaðý olan burjuva partileridir. Emekçiler birleþmeli, krizin faturasýný patronlara ve düzenin bekçiliðini yapan burjuva partilerine ödetmelidir. Bütün burjuva partilerinin ve hükümetin ipleri kapitalistlerin, bankalarýn, emperyalistlerin elindedir. Ýþ, ekmek ve özgürlük isteyenlerin önce burjuva partilerine karþý mücadele etmesi gerekir. Burjuvaziye ve partilerine karþý mücadeleyi kazanmak için emekçilerin, ezilenlerin en geniþ birliðini örgütlenmek ve eyleme geçirmeliyiz!
ÝÞ, EKMEK, ÖZGÜRLÜK ÝÇÝN;
ÖRGÜTLEN, BÝRLEÞ, MÜCADELE ET!
Kriz Herkes Ýçin Ayný Anlama Gelmez Bir süredir daha önce benzer durumlarda olduðu gibi gündeme bir kriz alarmý damga vuruyor. Bir kez daha burjuvazinin sözcü ve temsilcileri, özellikle de «kamuoyu» yaratmakla görevli olanlar, küresel bir krizin Türkiye yi de etkisini altýna alacaðýna dikkat çekmekle meþgul. Þimdiye kadar hiç ayný þarkýyý söylememiþ aðýzlardan bile ayný kriz feryadý yükseliyor. Bütün baþka sorunlarýn ve dertlerin üstünü örten bir kriz çýðýrtkanlýðý aldý baþýný gidiyor. Her TV programýnda, bütün gazetelerde, kahve köþelerinde, çay molalarýnda olduðu kadar otel lobilerinde, servis sohbetlerinde, dolmuþta, otobüste olduðu gibi, uçak seyahatlerinde de bir vesileyle herkes adeta hep bir aðýzdan krizden söz ediyor. En olmadýk sohbet dönüp dolaþýp, «küresel kriz bizi nasýl etkileyecek, etkileyecek mi?» sorusuna baðlanýyor. Ama her bir aðýzdan çýkýp ortalýðý saran küresel kriz feryadýna ve birlik beraberlik, fedakarlýk çaðrýlarýna bakýp, herkesin derdinin ayný olduðuna inanmamak gerekir. Kriz Herkes Ýçin Ayný Anlama Gelmiyor Elbette krizi fýrsat bilip, iþçileri kapýya koymaya baþlayanlarla, yaþamak için çalýþmaktan baþka seçeneði olmayanlarýn sorunlarý bir deðildir; dertlerinin çaresi de bir olamaz. Ýþçileri daha ucuza, daha fazla, daha kötü koþullarda çalýþtýrarak krizden çýkmanýn yolunu arayanlarla, bir ekmek için her gün biraz daha fazla çalýþmak zorunda olanlarýn sorunlarý baþkadýr; çareleri de muhakkak baþka olmalýdýr. Yaz tatili yapamayacaðýný, tatil köyünün masrafýný çýkarýp çýkaramayacaðýný düþünüp hayýflananlarýn krizi baþkadýr. Yakýlýp yýkýlmýþ köyüne dönüp dönemeyeceðini, dönerse orada karnýný doyurup doyuramayacaðýný hesaplayanlarýn krizi baþka. Ýþleri kötüye gittiði için mallarýný daha az karla satmaya mecbur kalanlarýn, yahut daha az malý daha pahalýya satarak krizi atlatmayý hesaplayanlarýn baþýna gelen baþka bir þeydir. Daha fazla mesai yapýp daha az ücret alanlarýn ve daha düþük ücretle daha fazla çalýþmayý bir çare olarak görenlerin baþýna gelen bambaþka birþeydir. Bunlarýn dertlerine ortak bir çare bulunabilir mi? Besbelli ki, emeðiyle geçinmek zorunda olanlarla baþkalarýnýn emeði sayesinde servet sahibi olanlarýn krizi ayný deðildir, aradýklarý çözüm de ayný olamaz. Bu çeliþkiye dua ve niyaz ile çare olmayacaðýný bilmeyen yoktur. Ama kitleler in dini duygularýný istismar ederek fitre ve zekat adý altýnda kendi siyasi gelecekleri için sermaye biriktiren müslüman maskeli sahtekarlarla þimdilerde siyasi ikbal için türban ve çarþaf sahtekarlýðýna bile soyunmaktan utanmayan siyaset cambazlarýnýn kriz için önerecekleri çarelere bir kez daha kanmak herhangi bir ekonomik krizden ve sonuçlarýndan daha vahim olacaktýr.
Kriz Koþullarýnda Kurtlar Sofrasý Kurulur Kaldý ki, bütün kapitalistler için ve varlýklarýný sermaye düzeninin serpilip geliþmesi sayesinde sürdürebilenlerin hepsi için bile Kriz ayný anlama gelmiyor. Bir kere krizin ardýndan üretimlerini arttýrmaya baþlayan ve daha da büyük çapta bir üretimi daha düþük ücretler ödeyerek gerçekleþtirmenin hesaplarýný yapmaya baþlayan büyük kapitalist þirketlerle, kriz koþullarýndan rakipleri kadar dirençli ve dayanýklý çýkma þanslarý olmayanlar için krizin ayný anlama gelmediði apaçýk bellidir. Büyük kapitalistlere fasonculuk yaparak varlýðýný sürdürürken, þimdi asgari ücretle eski müþterilerine çalýþmaya çoktan razý hale gelenlerle, batan gemilerin mallarýný bedavaya kapatmanýn hesaplarý içinde olanlar da ayný krizi yaþýyor olamaz elbet. Küçük üreticinin, köylü ve zanaatkarýn, ser mayesi kýt sanayicinin kr izi ile, hortumcularýn, rantiyelerin krizinin birbirine benzemediði de besbelli. Kapitalizm, sadece sermayenin emeði her adýmda ve her fýrsatta biraz daha fazla sömürerek büyümesi demek deðil. Büyük balýklarýn küçük balýklarý yutarak büyümesi de sermaye düzeninin temel kurallarýndan biridir. Kriz koþullarýnda bu daha çok belirginleþiyor. Demek ki bu süreçte bazý irili ufaklý kapitalistler batacak, bazýlarý da batanlarýn sermayesinden beslenip semirecektir. Batanlarýn da çýkanlarýn da faturalarý emekçilere ödetilmek istenmektedir. Demek ki, bu gün kriz diye sahnelen oyunun bir adý da «it dalaþý» olsa gerektir. Ayný þekilde her krizin ardýnda rakip sermaye kesimleri arasýndaki it dalaþýnýn bir rolü olduðunu da unutmamak gerekiyor. Bu it dalaþý kah küçülen pastalarýn kýrýntýlarýný kapmak için; kah büyüyen pastalarýn en büyük parçasýna konmak üzere yer kapmak için kýyasýya bir kavgadýr. Bu it dalaþý kavga edenlerin bir kýsmýnýn da menüye dahil olduðu bir kurtlar sofrasýnda cereyan eder. En büyük kriz feryatlarý da bu dalaþýn tozu dumaný arasýndan yükselmektedir. Bu koþullarda kriz çýðlýklarýnýn en keskinleri bir de bu kurtlar sofrasýnýn kýrýntýlarýyla beslenenler arasýndan yükselir. Daha büyük k a p i t a l i s t l e r i n b ü y ü m e s i s aye s i n d e varlýklarýný sürdürebilen reklamcýlar, pazarlamacýlar, bayiler, acentalar vs. ve büyük sermayenin irili ufaklý paralý uþaklarý efendilerini bekleyen akýbete göre yükselen yahut yükselmeyen çýðlýklarla koroya eþlik ediyor. Her Kriz Ýstikrara, Her Ýstikrar Bir Krize Gebedir; Krizsiz Bir Kapitalizm yoktur! Kaldý ki, yalnýzca Türkiye de ve yalnýzca bugün deðil, dünyanýn her yerinde ve kapitalizm ortaya çýktýðýndan beri krizler hep yaþanýr. Eðer krizden bir devrim fýrsatý olarak yararlanabilecek bir devrimci parti
yoksa, krizlerin ardýndan daha keskin krizlere gebe bir «istikrar» döneminin geldiði de çok sýk görülmüþtür. Yani bu düzende krizle istikrar birbirlerinin karþýtý deðildir; tersine birbirlerini beslerler. Zaten kriz dönemlerinde iþçilerin baþýna gelenle istikrar dönemlerinde baþlarýna gelen çok farklý deðildir. Kriz zamanýnda iþçiler kriz bahanesi ile fedakarlýk yapmaya çaðrýlýr, daha doðrusu fedakarlýk etmeleri hem ekonomik hem siyasi hem de ideolojik zor yoluyla saðlanýr. Krizleri izleyen dönemlerde ise «yaralarý sar mak», «kalkýnma seferber liðini baþlatmak» demagojileriyle «gelecek nesillere daha güzel günler» vaadiyle bugünkü nesillerin hayatý karartýlýr. Krizlerin ardýndan geldiði görülen istikrar bu sayede saðlanýr. Kapitalist üretim iliþkilerinin temel açmazlarýný apaçýk ortaya koyan bunalýmlar sýk sýk ve mütemadiyen gelip çatarlar. Kimi zaman ani bir sürpriz gibi en beklenmedik anda belirirler; kimi zaman da göstere göstere, önü alýnmaz bir hazýrlýk sürecini takiben peydah olurlar. Ama daima kahredici gerçeði bir kez daha gözler önüne serip gidiver ir ler : burjuva düzeni kr izden beslenmektedir. Ama, her ne kadar krizler kapitalizmin yapýsýnda varsa da, istikrar, kapitalizmin doðasýndan gelmez. Krizler þu ya da bu ölçüde otomatik biçimde gerçekleþse de istikrarý saðlamak için siyasi planlara araç ve imkanlara ihtiyacý vardýr burjuvazinin. Bunlar da çoðu zaman sanýldýðý gibi baský aygýtlarýndan ibaret deðildir. Tersine istikrarýn sýrrý devletin iþçi sýnýfýyla baðlantýlý kurum ve güçler tarafýndan desteklenmesinde yatar. Bu yüzden kriz koþullarýna bu imkanlarla giren kapitalist toplumlar krizden istikrarla çýkabilir. Krizlerin istikrarlý bir geliþmeye hayat vermesini saðlayan reformist partiler, düzene yedeklenmiþ sendikalar vb. varsa, ve iþçi sýnýfýnýn sýrtýndaki bu kamburu söküp atabilecek bir devrimci parti yoksa, krizler, sermaye için bir gençlik aþýsý rolü oynar. Kapitalist üretim iliþkilerine dayanan toplum düzeninin en büyük gücü, yýkmadan y ý k ý l m ý y o r o l u þ u n d a n gelmektedir.Yýkýlmamasý bir açmazla yüzyüze bulunmayýþýndan, krizlere gebe ve mecbur olmayýþýndan deðildir. Bu düzenin yýkýlmasýna ekmekten sudan fazla ihtiyacý olanlarýn, onu yýkmasý gerekenler in zaaflarýndan ötürü burjuva düzeni varlýðýný sürdürebilmekte; bu zaaflardan olduðu gibi, kendi kriz ve açmazlarýndan da beslenerek daha beter bir sömürü ve baský rejimi olarak geliþip yayýlmaktadýr. Ýþte bu yüzden, yýkýlmasýný arzu ettikleri düzenin açmazlarýna ve krizlerine bel baðlayanlarýn vay haline! Çünkü sermaye düzeni her krizi yeniden meþum varlýðýný sürdürmek üzere sömürür ve her krizle bir kez daha canlanýr. Kapitalistler sessiz ve uysal ve ucuza çalýþan iþçilere; iþçiler ise kapitalistler in olmadýðý bir dünyaya muhtaçtýr! Kapitalistlerin derdine deva olacak kriz reçeteleri bulunsa bile, iþçilerin derdinin çaresi krizlerden ve kriz reçetelerinden çýkmaz.
Herkesin Çaresi Bir Deðil
Aylar oldu, bugüne kadar hiç ayný þarkýyý söylememiþ aðýzlardan ayný kriz feryadý yükseliyor. Bütün baþka sorunlarýn ve dertlerin üstünü örten bir kriz çýðýrtkanlýðý aldý baþýný gidiyor. Her TV programýnda, bütün gazetelerde. kahve köþeler inde, çay molalarýnda olduðu kadar otel lobilerinde, ser vis sohbetlerinde, dolmuþta, otobüste olduðu gibi, uçak seyahatlerinde de bir vesileyle herkes adeta hep bir aðýzdan krizden söz ediyor. En olmadýk sohbet dönüp dolaþýp, "Derviþ'in programý çözüm olur mu; iþe y a r a r m ý ? " s o r u s u n a b a ð l a n ý y o r. Düzen saflarýnda, özellikle de "kamuoyu" yaratmakla görevli olanlar arasýnda, ülke ekonomisinin çok aðýr bir krizden geçtiði tekrar tekrar vurgulanýyor. Muhalefet partileri hükümeti krizin yansýmalarýný ör tbas etmek ve gerekli çareler i almamakla hatta seçim uðruna krizi daha aðýrlaþtýracak maceralara kalkýþmasýna vurgu yapýyorlar. Ýlk baþta ekonominin týkýrýnda olduðunu ve kr izden fazla etkilenilmeyeceðini söyleyen hükümet ise kýsa zamanda rakipleriyle benzer bir aðzý kullanmaya söylemeye sanki krizin etkisi olmayacaðýný söylemeye çalýþýrken bir müddet sonra o da krizi emekçilerin ve ezilenlerin kemerlerini sýkmak için bir bahane olarak kullanmaya baþladý. Ama bu krizden önce de ve oldum olasý ayný reçeteyi evirip çevirip sunmuyorlar mýydý? Ama bu kez bilhassa seçimlere giderken ve burjuvazinin tüm temsilcileri AKP arkasýnda bir bakýma emekçilerin ve ezilenlerin tümünün simgesi gibi görülen DTP karþýsýnda birleþirken, kriz bahanesi ile birlik beraberlik ve toplumsal uzlaþma ihtiyacýnýn öne çýkarýlmasý ser maye düzeninin kaçýnýlmaz sonuçlarýndan biri olan kriz karþýsýnda bir çare bulmak için d e ð i l d i r. S e r m aye n i n k r i z d e n d a h a güçlenerek çýkmasý ve bu arada kriz bahanesinin burjuvazinin siyasi sorunlarýnýn çözümünde de bir kaldýraç olarak kullanýlmasýný saðlamak içindir. Bu nedenle bir yandan kriz alarmlarý ver ilir ken ve fedakar lýk çaðrýlarý yapýlýrken, bir yandan hükümet Kürtlere kesenin aðzýný açacaðýný söyleyerek rüþvet teklif etmektedir. Peki her bir aðýzdan çýkýp ortalýðý saran k r i z fe r ya d ý n a ve b i r l i k b e r a b e r l i k fedakarlýk çaðrýlarýna bakýp, herkesin derdinin ayný olduðuna mý inanmalý? Kriz Herkes Ýçin Ayný Anlama Gelmiyor Elbette krizi fýrsat bilip, iþçileri kapýya koymaya baþlayanlarla, yaþamak için çalýþmaktan baþka seçeneði olmayanlarýn sorunlarý bir deðildir; dertlerinin çaresi de bir olamaz. Ýþçileri daha ucuza, daha fazla, daha kötü koþullarda çalýþtýrarak krizden çýkmanýn yolunu arayanlarla, bir ekmek için her gün biraz daha fazla çalýþmak zorunda olanlarýn sorunlarý baþkadýr; çareleri de muhakkak baþka olmalýdýr. Yaz tatili yapamayacaðýný, tatil köyünün masrafýný çýkarýp çýkaramayacaðýný düþünüp hayýflananlarýn krizi baþkadýr. Ya k ý l ý p y ý k ý l m ý þ k ö y ü n e d ö n ü p dönemeyeceðini, dönerse orada karnýný doyurup doyuramayacaðýný hesaplayanlarýn krizi baþka. Ýþleri kötüye gittiði için mallarýný daha az karla satmaya mecbur kalanlarýn, yahut
daha az malý daha pahalýya satarak krizi atlatmayý hesaplayanlarýn baþýna gelen baþka bir þeydir. Daha fazla mesai yapýp daha az ücret alanlarýn ve daha düþük ücretle daha fazla çalýþmayý bir çare olarak görenlerin baþýna gelen bambaþka birþeydir. Bunlarýn dertlerine ortak bir çare bulunabilir mi? Besbelli ki, emeðiyle geçinmek zorunda olanlarla baþkalarýnýn emeði sayesinde servet sahibi olanlarýn krizi ayný deðildir, a r a d ý k l a r ý ç ö z ü m d e ay n ý o l a m a z . Baþlýbaþýna bir kr iz sebebi olan bu çeliþkiye deðil herhangi bir derviþ, bizzat r e s u l ü e k r e m g e l s e ç a r e bu l a m a z . Her Kapitalistin Krizi de Ayný Deðil Kaldý ki, bütün kapitalistler için ve varlýklarýný sermaye düzeninin serpilip geliþmesi sayesinde sürdürebilenlerin hepsi için bile bu kr iz ayný anlama gelmiyor. Bir kere kr izin ardýndan üretimler ini arttýrmaya baþlayan ve daha da büyük çapta bir üretimi daha düþük ücretler ödeyerek gerçekleþtirmenin hesaplarýný ya p m aya b a þ l aya n b ü y ü k k a p i t a l i s t þirketlerle, kriz koþullarýndan rakipleri kadar dirençli ve dayanýklý çýkma þanslarý o l m aya n l a r i ç i n k r i z i n ay n ý a n l a m a g e l m e d i ð i a p a ç ý k b e l l i d i r. B ü y ü k kapitalistlere fasonculuk yaparak varlýðýný sürdürürken, þimdi asgari ücretle eski müþterilerine çalýþmaya çoktan razý hale gelenlerle, batan gemilerin mallarýný bedavaya kapatmanýn hesaplarý içinde olanlar da ayný krizi yaþýyor olamaz elbet. Küçük üreticinin, köylü ve zanaatkarýn, s e r m aye s i k ý t s a n ay i c i n i n k r i z i i l e, h o r t u m c u l a r ý n , ra n t i ye l e r i n k r i z i n i n b i r b i r i n e b e n ze m e d i ð i d e b e s b e l l i . K a p i t a l i z m , s e r m aye n i n e m e ð i h e r adýmda ve her fýrsatta biraz daha fazla sömürerek büyümesi demek deðil, sadece. Büyük balýklarýn küçük balýklarý yutarak büyümesi de sermaye düzeninin temel kurallarýndan biridir. Kriz koþullarýnda bu daha çok belirginleþiyor. Demek ki bu süreçte bazý irili ufaklý kapitalistler batacak, bazýlarý da batanlarýn sermayesinden beslenip semirecektir. Batanlarýn da çýkanlarýn da faturalarý emekçilere ödetilmek istenmektedir. Krizsiz Bir Kapitalizm yoktur! Kapitalist üretim iliþkilerinin temel açmazlarýný apaçýk or taya koyan bunalýmlar sýk sýk ve mütemadiyen gelip çatarlar. Kimi zaman ani bir sürpriz gibi en beklenmedik anda belirirler ; kimi zaman da göstere göstere, önü alýnmaz bir hazýr lýk sürecini takiben peydah olurlar. Ama daima kahredici gerçeði bir kez daha gözler önüne serip gidiverirler: burjuva düzeni krizden beslenmektedir. Ama, her ne kadar krizler kapitalizmin yapýsýnda varsa da, istikrar, kapitalizmin doðasýndan gelmez. Krizler þu ya da bu ölçüde otomatik biçimde gerçekleþse de istikrarý saðlamak için siyasi planlara araç ve imkanlara ihtiyacý vardýr burjuvazinin. Bunlar da çoðu zaman sanýldýðý gibi baský aygýtlarýndan ibaret deðildir. Tersine istikrarýn sýrrý devletin iþçi sýnýfýyla baðlantýlý kurum ve güçler tarafýndan desteklenmesinde yatar. Bu yüzden kriz koþullarýna bu imkanlarla giren kapitalist toplumlar krizden istikrarla çýkabilir. Krizlerin istikrarlý bir geliþmeye hayat
vermesini saðlayan reformist par tiler, düzene yedeklenmiþ sendikalar vb. varsa, ve iþçi sýnýfýnýn sýrtýndaki bu kamburu söküp atabilecek bir devrimci parti yoksa, krizler, sermaye için bir gençlik aþýsý rolü oynar. Kapitalist üretim iliþkilerine dayanan toplum düzeninin en büyük gücü, yýkmadan yýkýlmýyor oluþundan gelmektedir.Yýkýlmamasý bir açmazla yüzyüze bulunmayýþýndan, krizlere gebe ve mecbur olmayýþýndan deðildir. Bu düzenin yýkýlmasýna ekmekten sudan fazla ihtiyacý olanlarýn, onu yýkmasý gerekenlerin zaaflarýndan ötürü burjuva düzeni varlýðýný sürdürebilmekte; bu zaaflardan olduðu gibi, kendi kriz ve açmazlarýndan da beslenerek daha beter bir sömürü ve baský rejimi olarak geliþip yayýlmaktadýr. Ýþte bu yüzden, yýkýlmasýný arzu ettikleri düzenin açmazlarýna ve krizlerine bel baðlayanlarýn vay haline! Çünkü sermaye düzeni her krizi yeniden meþum varlýðýný sürdürmek üzere sömürür ve her krizle bir kez daha canlanýr. Kapitalistler sessiz ve uysal ve ucuza çalýþan iþçilere; iþçiler ise kapitalistlerin olmadýðý bir dünyaya muhtaçtýr! Kapitalistlerin derdine deva olacak kr iz reçeteler i bulunsa bile, iþçilerin derdinin çaresi krizlerden ve kriz reçetelerinden çýkmaz. Kapitalizmin Krizlerine Karþý Durabilmek Ýçin Devrimci Önderlik Krizini Çözmek Þarttýr! Her kriz bir kez daha göstermektedir ki, iþçi sýnýfýnýn nispeten güvenceli ve ay r ý c a l ý k l ý ke s i m l e r i n i n " k a z a n ý l m ý þ haklarý"ný koruma kaygýsýyla iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen, sömürülen kesimleri ile aralarýndaki mesafeyi korumalarý bu kazanýlmýþ haklarý korumalarýna yetmemektedir. Aksine iþçi sýnýfýnýn farklý kesimleri arasýndaki uçurumlar büyüdükçe, krizin yýpratýcý etkisi, sýnýfýn bütün kesimler ine daha fazla darbe vurmaktadýr. Ýþçilerin aralarýna sokulan yapay sýnýrlarý y ý k ý p d aya n ý þ m ay ý ve ö r g ü t l e n m ey i yeþertemeye en az dünkü kadar yakýcý b i r b i ç i m d e i h t i y a c ý v a r d ý r. S ý n ý f hareketinin dibe vurduðu, sýnýfýn farklý ke s i m l e r i n i n a r a s ý n d a k i ay r ý m l a r ý n azaldýðý koþullarda bunun imkanlarý sanýldýðýndan daha fazladýr. Ancak herkese iþ istediðimiz sürece, sigor ta ve yüksek ücret istediðimiz müddetçe, ve bunun için örgütlendikçe özgürleþmeye baþlayacaðýz. Ancak iþsiz, sendikasýz, sigortasýz iþçilerin mücadelesini sendikalý iþçiler inkiyle birleþtirebilirsek iþçi sýnýfýna yönelik saldýrýlarý püskürtebiliriz. Bunun için tek yol örgütlenmekten geçiyor.
KOMÜNÝST KÖZ- AYLIK SÝYASÝ GAZETE Kasým 2008 Özel Sayý:1 SAHÝBÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ: ÞÜKRÜ DEMÝR YÖNETÝM YERÝ: ÜSKÜDAR CADDESÝ, PINAR PASAJI, KAT:2 NO:39 KARTAL ÝSTANBUL TELEFON: 0216 387 50 90 BASILDIÐI YER: ÖZDEMÝR MATBAASI MATBAA ADRESÝ: DAVUTPAÞA CAD. GÜVEN SANAYÝ SÝTESÝ C BLOK No: 242 TOPKAPI-ÝSTANBUL TELEFON: 577 54 92
AKP nin Saldýrýlarýný CHP Deðil Birleþik Kitlesel Eylemler Püskürtecek
Önümüzdeki yerel seçimlerde burjuvazinin rakip temsilcileri arasýnda genel seçimlerdekine benzer bir gerilim o l m aya c a ð ý b e l l i o l d u . G ö r ü n ü þ e ve söylenenlere bakýlýrsa, rakip burjuva partileri bu kez seçimlerde adeta ittifak e t m e k ü z e r e h a z ý r l a n m a k t a d ý r l a r. Her ne kadar bu yakýnlaþma yaklaþan kr iz nedeniyle ve kr izin olasý yýkýcý s o nu ç l a r ý n ý ö n l e m e k i ç i n zo ra k i b i r uzlaþma gibi görünse de, öyle deðildir. Nitekim seçim meydanlarýnda sertleþmenin tekrar týrmanmasý þaþýrtýcý olmamalýdýr. Bununla birlikte bu nispi yumuþama her ne kadar kriz ile ilgili gibi görünse de kr izle ilgisi 22 temmuz seçimler inin sonuçlarý ve sonrasýndaki geliþmelerle olan ilgisinden daha azdýr. Seçim sonuçlarýnýn belli olmasý ve güçler dengesinin buna göre saptanmasýyla birlikte, Amerikancý AKP hükümetine karþý muhalefet, odaðýnda emekçiler in ve ezilenlerin or tak kitlesel eylemlerinin olduðu bir mecraya doðr u kaydý. Her ne kadar, bu kitlesel ve bir leþik muhalefet hareketi 2008 Newrozunda bir doruk noktasýna ulaþtýktan sonra nispeten zayýflamýþ olsa da, bugüne kadar sürece damgasýný vuran olgu budur. 2009 mart s e ç i m l e r i n e g i d e r ke n d e s ü r e c e bu etkenin damga vuruyor. Her ne kadar sürece damga vuran küresel kriz gündemi gibi gösterilmekte olsa da, öyle deðildir. Yerel seçimlere giderken, daha bir iki yýl önce birbirlerine karþý en alýþýlmadýk hamlelerle vurmaya çalýþan rakip sermaye kesimlerinin temsilcileri bu kez tam tersine DTP'ye karþý geçen seçimlerden üstün çýkan AKP etrafýnda kenetlenme eðilimindedir. Tam bu esnada gündeme oturan kriz de bir bakýma bu kenetlenmeyi kolaylaþtýrýp teþvik eden ve ayný zamanda bir gerekçe sunan bir etken olmuþtur. Þimdi hükümeti ve muhalefeti ile bütün burjuva par tiler i kr iz vaveylasýný emekçilerin ve ezilenlerin kemerlerini sýkmak için bir bahane olarak kullanmaya baþladý. Hepsinden önemlisi ise, kemerleri sýkma çaðrýlarýnýn yaný sýra birlik beraberlik çaðrýlarýnýn giderek öne çýkmakta olmasýdýr. Bu birlik beraberlik çaðrýlarýnýn kriz karþýsýnrda türemiþ gibi görünmesine aldanýlmamalýdýr. Bu ittifak arayýþý DTP'nin yerel seçimlerden daha da güçlenerek çýkmasýný engellemek içindir. Öte yandan her ne kadar somut olarak bu karþý devrimci ittifak karþýsýna DTP yi alsa da, onlarý bir araya getiren sadece DTP'nin kendi baþýna temsil ettiði güçler deðildir ; Aksine bu karþý devr im cephesinin esas hedefi bir baþýna DTP'den ibaret deðildir; DTP'nin de büyük bir bileþenini ifade ettiði tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin kampýdýr. Bu nedenle de söz konusu kutuplaþma her ne kadar sadece DTP-AKP arasýnda ve sanki sadece Kürdistan kentlerinde geçiyormuþ gibi gösterilmek istense de öyle deðildir. Aðýrlýk merkezinde DTP ve kendini onun vasýtasýyla ifade eden yýðýnlar olsa ve burjuva par tiler i ve
medyasý tarafýndan öyle göster ilmek i s t e n s e d e, a s ý l k u t u p l a þ m a h a k i m sýnýflarýn siyasi temsilcileriyle ezilen ve sömürülen yýðýnlar arasýndadýr ve seçim sürecinde de bunun bu biçimde k av r a n a r a k i fa d eye k av u þ t u r u l m a s ý gereklidir. Bu süreçte, MHP ve az çok diðer burjuva partilerinin tamamýyla birlikte, Kürdistan'da adeta kayýtsýz þartsýz olarak DTP'ye karþý AKPyi destekleme eðiliminde olan CHP metropollerde de AKP'den kaçacak olan oylarý DTP'ye ve genel olarak sosyalist ve devrimci solu temsil eden adaylara kaçmasýný önlemek için manevra yapma peþindedir. Nitekim geçen seçimlerdeki söylemine tamamen zýt bir manevra ile türbanlý ve çarþaflý seçmenlere yönelmesi bunun küçük ve ibretlik bir ifadesidir. Beri tarafta da geçen seçimlerde olduðu gibi kimi sendikacýlarýn da desteðinden medet ummakta ve bu maksatla emekçiler in ve ezilenler in s o r u n l a r ý n ý s e ç i m k a m p a nya l a r ý n d a i s t i s m a r e t m e y e h a z ý r l a n m a k t a d ý r. Bu nedenle, 2009 yerel seçimlerine esas olarak kimi yerlerde AKP'nin kimi yerlerde de rakipler inin öne çýkacaðý ve ama bunlarýn hep birlikte DTP simgesi ardýnda emekçilere ve ezilenlere yönelik hesaplarýnýn damga vuracaðý bir siyasal hesaplaþma gündemdedir. Bu hesaplaþmanýn seçim sonuçlarýna yansýyýþý tek tek seçim bölgeler inde muhtelif biçimlerde tezahür etse de sonuçlar AKP ve rakipleri ile aralarýnda DTP'nin de olacaðý sosyalist ve devrimci solun temsil ettiði ezilen ve sömürülen yýðýnlar arasýndaki güçler dengesinin dur umunu kayda geçirecek bir ölçü verecektir. Bu nedenle bu seçimlerde tek tek par tileri veya adaylarý öne çýkarmaktan çok "ya bir tarafta ya da öteki tarafta" olma tutumunun belirgin bir biçimde öne çýkarýlmasý önem taþýmaktadýr. Bu bakýmdan solun hakim sýnýf par tiler inden baðýmsýz or tak adaylar etrafýnda örülecek birleþik bir kampanya ile seçimlere girmesi önemli olduðu kadar herkesin üstlendiði aðýr sorumluluklara bir ortak yanýt bulmasý için bir fýrsattýr d a . B ö y l e b i r s e ç i m i t t i fa k ý n ý n v e kampanyanýn ilk adýmý AKP CHP ve diðer hakim sýnýf partilerine karþý sosyalist ve devrimci solun, emekten ve ezilenlerden yana olma sorumluluðunu taþýyan büyük küçük her öznenin ortak bir kampanya etrafýnda seferber olmasý gerekliliðini kabul edenlerle bunu zorunlu görmeyenler veya açýkça tutum belir tmekten uzak duranlar arasýnda bir ayrým çizgisinin çekilmesi acil ve önemli bir gerekliliktir. Bu tutumu kabul etmek veya ilan etmek için somut kimi anlaþma ve pazarlýklarý beklemek niyetlerden baðýmsýz olarak önümüzdeki kýsa zaman dilimi içinde böyle bir geniþ ittifakýn kur ulmasýna köstek olmak anlamýna gelecektir. O nedenle þimdiden ve tereddüt edip vakit kaybetmeden bu ilkesel tutuma iliþkin görüþlerin peþinen dile getirilmesi gereklidir. Bunun yaný sýra böyle bir geniþ ittifakýn
sadece belli baþlý kentlerde ve sadece büyükþehir belediye baþkanlýk adaylarý etrafýnda düþünülmemelidir. Bu takdirde adaylarýn sadece siyaset temsilcilerinin masa baþý tartýþmalarý ile belirlenmesinin imkansýz ve akla ziyan bir çaba olacaðý besbellidir. Bu nedenle böyle bir geniþ seçim ittifakýnýn esas olarak her seçim bölgesinde yapýlacak or tak ve kitlesel seçmen toplantýlarýnda belir lenecek adaylar etrafýnda kurulmasýna ihtiyaç vardýr. Tek tek bileþenlerin önereceði adaylarýn bu tür toplantýlarda tanýtýlmasý ve bir tür önseçim mekanizmasý içinde saptanmasý yararlý ve gerekli bir yoldur. Burjuva partilerinin kirli pazarlýklar ile ve çýkar hesaplarý temelinde merkezi olarak belirlediði adaylarýnýn karþýsýna bu tür geniþ halk toplantýlarýnda belirlenmiþ ortak adaylar etrafýnda yürütülecek bir k a m p a n ya i l e ç ý k ý l m a s ý d e m o k r a s i kavrayýþý konusunda baþlýbaþýna bir i d e o l o j i k k a r þ ý k a m p a nya a n l a m ý n ý taþýyacaðý gibi, pratik nedenlerle de kaçýnýlmaz bir yoldur. Ayrýca bu yol ayný zamanda kitlelerin en ileri ve duyarlý kesimlerini seçim çalýþmalarýna þimdiden aktif olarak katmak bakýmýndan da yararlý ve gerekli bir yoldur. Burjuvazinin temsilcileri ve sözcüleri kriz vaveylasý altýnda þimdiden seçimlere y ö n e l m i þ d u r u m d a d ý r. S e ç i m l e r d e n emekçileri ve ezilenleri demoralize ederek örgütlenmelerini zayýflatarak dayanýþma iliþkiler ini dinamitleyerek çýkmayý ummaktadýrlar. Bu takdirde seçimleri takiben krizin faturasýnýn emekçilere çýkarýlmasý için saldýrýlarýný yo ð u n l a þ t ý ra c a k l a r d ý r. B u n a k a r þ ý l ý k emekçilerin ve ezilenlerin yerel seçimlerden maneviyatlarýný ve özgüvenlerini yükselterek dayanýþma ve koordinasyonlarýný pekiþtirerek çýkmasýndan endiþe etmektedirler. Ýþte korktuklarýný baþlarýna getirmenin tam zamanýdýr. Bunun için ilk adým seçimlere AKP'ye ve CHP'ye karþý ortak adaylar etrafýnda ortak bir kampanya ile yüklenmek olacaktýr. Bu ayný zamanda krizin faturasýný ödemeyi reddeden bir meydan okuma anlamýný taþýr ve emekçilerin ezilenlerin adýna siyasal mücadele verme iddiasýnda olan her öznenin baþlýca sorumluluklarý arasýnda bu olasýlýðý gerçeklik haline getirmek bulunmaktadýr. KöZ'ün arkasýnda duran komünistler kriz karþýsýnda ve yaklaþan seçimlerde bu sorumluluðun bilinciyle hareket edeceklerdir.
AKP ve CHP'nin Karþýsýna Ortak Adaylarýmýzla Çýkalým Krizin Faturasýný Ait Olduðu Yere Gönderelim!