En Demokratik Burjuva Anayasasýndan Milyon Kez Daha Demokratik Bir Anayasa:
Rus Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti Anayasasý Ekim Devriminin ardýndan çarlýk rejimi ile birlikte eski devlet aygýtýn tüm kýrýntýlarýna kadar parçalanýp tarihin çöplüðüne atýldýðý zaman yerine kurulan yeni Sovyet cumhuriyetinin anayasasý bütün ülkelerin iþçilerine burjuvazinin insan haklarý bildirgelerinin alternatifinin ne olduðunu da gösteren bir haklar ve özgürlükler bildirgesi mahiyeti taþýmaktadýr. Ayný zamanda en demokratik burjuva diktatörlüðünden milyon kere daha demokratik tanýmýyla tarif edilen proleter demokrasisinin temel ve ayýrt edici özelliklerini belgeleyen bu metin çoktan beri kimsenin hatýrýna gelmemektedir. Ýþte anayasa tartýþmalarý gündeme oturmuþken ve tam da Ekim Devriminin doksanýncý yýldönümüne gelirken KöZ ün arkasýnda duran komünistler bu temel belgeyi yani Sovyetlerin Beþinci Tüm-Rusya Kongresi nin 1918 yýlýnýn Temmuz ayýnda Rus Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti nin anayasasý olarak benimsediði anayasa metnini yayýnlamayý bir ödev saymaktadýr. AY L I K K O M Ü N Ý S T G A Z E T E
F Ý YAT I : 1 T L ( K D V D A H Ý L )
S AY I :
3
EKÝM 2007
(Rus Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti Anayasasý ný KöZ gazetesi ile birlikte isteyiniz.)
Yeni Anayasa Hakim Sýnýflarýn Ýç Çatýþmalarýnýn Ürünü Olacak
Demokratik Anayasa Savaþan Ýþçilerle Gelecek Emperyalistler Arasý Denge Kayda Geçiyor
Gerek seçim sonuçlarý gerekse de Gül ün Çankaya çýkmasý, bir siyasi güç ve paylaþým kavgasý içinde birbirleriyle dalaþan rakip sermaye gruplarý ve onlarýn arkasýndaki rakip emperyalist güçler arasýndaki kavgadan kimin galip çýktýðýný ve bunlar arasýndaki güçler dengesinin nasýl kurulacaðýný gösterir. Yeni Anayasa da bu güçler dengesini kayda geçiren ve kalýcýlaþmasýný saðlamaya yönelik bir çerçeve sunan bir nitelik taþýyacaktýr.
Devrim Ýçin Düþenler Kavgamýzda Yaþýyor!
Asker ve Sivil Bürokrasinin Ýmtiyazlarý Törpüleniyor
Yeni Anayasa 12 Eylül Anayasasý üzerinde yeni güçler dengesine karþýlýk düþen deðiþiklikleri yapan bir tadilatý temsil etmektedir. Elbette seçim sonuçlarýna da yansýyan bu güçler dengesi asker ve sivil bürokrasinin parlamento karþýsýnda geriletilmesi ve imtiyazlarýnýn törpülenmesi olmasýný dayatmaktadýr. Nitekim asýl vaveyla da bu cenahtan kopmaktadýr. Buna karþýlýk liberallerin cenahýndan da bu deðiþikliðin sivilleþme ve demokratikleþme yönünde olduðuna dair sevinç çýðlýklarý yükselmektedir.
Reformistler Pusulalarýný Þaþýrdý
Demokrasi sorununun bir devrim sorunu olduðu konusunda kuþkusu olan ve demokrasinin mevcut düzenin sýnýrlarý içindeki reformlarla saðlanabileceðine inanan reformistlerin bu durumda pusulalarýný þaþýrmalarý þaþýrtýcý deðildir. Demokratik sorunlarýn esas olarak burjuvazinin temsilcileri tarafýndan veya onlarý da içeren ittifaklar tarafýndan çözüleceðini düþünenlerin akýllarýna zaten baþka bir seçenek gelmemektedir. Bu nedenle bunlarýn birbirleriyle buluþmalarý da sürpriz deðildir.
Demokrasi Sorunu Devrim Sorunudur! KöZ ün arkasýnda duranlarýn kalkýþ noktasý ise, yaþadýðýmýz topraklarda demokrasi sorununun iþçilerle köylülerin ve tüm ezilenlerin ittifakýna dayanan bir proleter devriminin sorunu olduðudur. Genel olarak burjuvazinin demokratik görevleri diye tarif edilen sorunlar dahil, demokrasi kavramýnýn içinde kabul edilen temel sorunlarýn mevcut devlet aygýtý ezilen ve sömürülen yýðýnlar tarafýndan ele geçirilip parçalanmadan çözülmesi mümkün deðildir. Bu sorunlarýn baþýnda da elbette Kürtlerin özgürleþmesi sorunu gelmektedir.
Tutuklu ve Hükümlü Yakýnlarý Birliði (TUYAB) sekiz sene önce Ulucanlar Cezaevi ne devletin düzenlediði bir operasyon sonucu kaybettiðimiz 10 yiðit devrimciyi anmak için Karacaahmet Mezarlýðý nda Ümit Altýntaþ ýn mezarý baþýnda bir anma düzenledi.
Türkiye Cumhuriyetinde Anayasa Deðiþikliklerinin Kýsa Tarihçesi
Kemalistler Meclise Karþý Ýçinden geçtiðimiz dönemde alevlenen anayasa tartýþmalarý hakkýnda daha saðlýklý bir kavrayýþa sahip olmak için bir yandan emperyalistler ve burjuvalar arasýndaki rekabet ve çekiþmeleri göz önünde tutmak gerekir. Diðer yandan da her anayasa deðiþikliðinin rejimin krizine çözüm olarak sunulan bir önceki anayasanýn doðurduðu hangi sorunlarý çözme iddiasýyla piyasaya sürüldüðünü hatýrlamak gerekiyor.
Meclisin En Güçlü Olduðu Anayasa: 1924 Anayasasý
Saat 13.00 te Karacaahmet Mezarlýðý nda bulunan caminin önünde toplanan kitle Ulucanlar Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz!/TUYAB imzalý pankartýn arkasýnda kortejler oluþturarak yürüyüþe geçti. Yürüyüþ boyunca Devrim Þehitleri Ölümsüzdür , Ýçeride Dýþarýda Hücreleri Parçala , Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz , Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur , Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak , Katil Devlet Halka Hesap Verecek sloganlarý atýldý. Kortejde Ulucanlarda yitirilen devrimcilerin resimleri taþýndý ve isimleri okunarak Yaþýyor sloganý atýldý. Ümit Altýntaþ ýn mezarýnýn baþýnda toplanýlmasýyla birlikte belirlenen programa uygun olarak anma gerçekleþtirildi.
1924 Anayasasý Cumhuriyet tarihinde meclise en fazla yetki tanýyan, onu devletin diðer aygýtlarý karþýsýnda en güçlü kýlan anayasa idi. 1924 Anayasasý nda Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin yegane ve hakiki mümessili olup Millet namýna hakk-ý hakimiyeti istimal eder deniyordu. Yani meclis milletin biricik temsilcisi ve milletin egemenliðini uyguladýðý biricik araç durumundaydý. Oysa sonraki anayasalarda anayasayý kaleme aldýrtanlar, hakimiyet milletindir tekerlemesinden vazgeçmeseler de, meclisi milletin hakimiyetini uyguladýðý organlardan sadece biri olarak gösterip bürokrasiyi de milli hakimiyetin tecellisi olarak sunmaya özen göstereceklerdi. 21 de
(KöZ ün Sözü nden alýnmýþtýr.)
Ýzmir deki kurumlar, 21 Eylül 1995 te Buca, 24 Eylül 1996 da Diyarbakýr, 26 Eylül 1999 da Ulucanlar cezaevlerinde gerçekleþen katliamlarý çeþitli eylemlerle protesto etti. Buca, Diyarbakýr, Ulucanlar Hapishane Katliamlarýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz þiarý ile düzenlenen eylemler BDSP, EHP, ESP, HKM, KALDIRAÇ, KÖZ ve PARTÝZAN tarafýndan örgütlendi. 5 te
Kitle Örgütleri Okmeydaný nda Buluþuyor
60 ý aþkýn kitle örgütü, kaynak ve deneyimlerini paylaþmak ve aralarýnda dayanýþmayý saðlamak amacýyla Okmeydaný nda bir araya geliyor 6-7 Ekim tarihlerinde Okmeydaný nda yapýlacak olan 8. Kitle Örgütleri Koordinasyonu Buluþmasý, emekçiler içerisinde sýnýf temelli bir çalýþma yürüten, emekçilerin dayanýþma içerisinde bulunmasýný, rekabet etmek yerine kaynak ve deneyim paylaþýmý yaparak birarada omuz omuza durmasýný önemseyen, ve geniþ bir yelpazeden gelen kitle örgütlerini içeriyor. 78 liler Adalet ve Dayanýþma Derneði, Anadoluda Yaþam Tüketim Kooperatifi, Baþka Kültürevi, Doðal ve Kültürel Çevre Ýçin Yaþam Giriþimi, Gülsuyu-Gülensu Dayanýþma Kurumu Ýnisiyatifi, Güneþin Sofrasý Kooperatifi, Güney
Kültür Merkezi, Kondularda Yaþam Tüketim Kooperatifi, Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Özgür Yaþam Kooperatifi, Sanat Cephesi, Toplumsal Birlik ve Dayanýþma Derneði ve Umut Kültür Derneði nin çaðrýsýný yaptýðý 8. Koordinasyon buluþmasýna þu anda 60 ý aþkýn kurum katýlacaðýný açýkladý. 8. Kitle Örgütleri Koordinasyonu na katýlým oldukça geniþ bir çerçeveyi kapsýyor. Ýstanbul, Ýzmir, Ankara, Bursa, Denizli, Gebze ve Avusturya dan gelen kitle örgütleri içerisinde iþçi çalýþmasý yürüten dernekler, sendikalar, tüketim
kooperatifleri, kültür-sanat merkezleri, eðitim kooperatifleri, köy dernekleri olduðu gibi gençlik çalýþmasý yürüten, kadýn sorunu üzerine çalýþan, sosyal-siyasi haklar isteminde bulunan ya da çevre sorunlarýna ve doðal afetlere karþý çalýþan kitle örgütleri de bulunuyor. Somut sorunlarýna somut çözümler arayan, yaptýklarý çalýþma faaliyetleri üzerinde deneyim paylaþýmý yapan kitle örgütlerinin hazýrladýðý 8. Koordinasyon buluþmasý programý da, bu özelliðinden dolayý güncel toplumsal meseleleri de yakalamýþ durumda. 3 te
Seçim Sonuçlarýnýn Iþýðýnda Anayasa Hakkýndaki Tartýþmalarýn Ýç Yüzü Seçim sonuçlarýnýn seçimin maðluplarý katýnda yarattýðý þaþkýnlýk ve küskünlüklerin telaþý geçmeden, beklendiði gibi, erken seçime neden olan Cumhurbaþkanlýðý krizi de seçimlerden zaferle çýkanlarýn istediði doðrultuda noktalandý. Bunu takiben anayasa tartýþmalarýnýn geleceði belliydi. Üstelik her ne kadar AKP seçim propagandalarý sýrasýnda cumhurbaþkanlýðý sorununu uzlaþma ile çözmekten söz etmiþse de sýrf vaad etti diye 23 Temmuz günü ortaya çýkan zafer tablosunun ardýndan Abdullah Gül ün geri çekilmeyeceðini tahmin etmek de zor deðildi. Nihayet Eylül ayý ile birlikte, gündeme anayasa tartýþmalarý oturdu. tamamý 23 te
Sayfa
2
SAYI: 3
EKÝM 2007
ÝP liler Mamak Ýþçi Kültür Evi ne Saldýrdý Hüseyingazi deki seçim çalýþmalarýmýz sýrasýnda Tuzluçayýr daki Mamak Ýþçi Kültür Evi ne ÝP lilerin saldýrdýðýný öðrendik ve Ýþçi Kültür Evi ni ziyaret etmeye karar verdik. Ziyareti gerçekleþtirdiðimizde oradaki arkadaþlardan yaþananlarý öðrendik. 5 Aðustos Pazar günü olaylarý doðrudan Ýþçi Kültür Evi nden arkadaþlarýn aðzýndan KöZ e aktarabilmek için saldýrýyla ilgili bir röportaj yapmak ve KöZ ün yeni sayýsýný protokol olarak götürmek için tekrar ziyaret ettik. Ancak daha önce almýþ olmalarýna raðmen arkadaþlar KöZ ile protokol alýþveriþi yapmadýklarýný söyleyerek protokolu geri çevirdiler. Röportajý yapýp yapmama konusunda ise merkezleri ile görüþtükten sonra kesin bir þey söyleyebileceklerini belirttiler. Biz de merkezleriyle görüþmeleri için bekledik ama röportaj için tekrar gittiðimizde KöZ le olan merkezi iliþkilerinden dolayý röportaj yapamayacaklarýný belirttiler. Bu sebeple biz de arkadaþlarla saldýrýyla ilgili ilk sohbetimizi aktaracaðýz.
Tuzla da Gazete Daðýtýmý Seçimlere bir hafta kala Tuzla da gazete satýþý yaptýk. Seçimler vesilesiyle daha önceki daðýtýmlarýmýzýn üstüne çýkmayý hedefledik. Çünkü seçim dönemi iþçilerin siyasallaþtýklarý ve kendi sorunlarýný konuþtuklarý bir dönem oluyor. Bizler de daðýtýmlarýmýzý ekipler ve bölgeler halinde ayýrarak yaptýk. Ýlk olarak çevremizde çalýþma yürüten demokratik kitle örgütlerine, köy derneklerine ve sendikalara protokol býraktýk. Daha sonra iki ekip olarak kapý kapý, sokak sokak daðýtýma baþladýk. Bir çok iþçi ve aileyle tanýþtýk, seçimler üzerine sohbet ettik. Çalýþma yürüttüðümüz kurumlar hakkýnda ve yapýlan faaliyetler hakkýnda bilgiler verdik. Ayrýca seçimlerde Bin Umut adaylarýný desteklediðimizi söylerken bir taraftan da Bin Umut adaylarýnýn seçim bildirilerini býrakýyorduk. Bulunduðumuz yereldeki insanlar genel olarak CHP seçmeni olduðundan bizler de sürekli daha önce daðýtmýþ olduðumuz özel sayýdaki haberleri aktarýyor onlarý bu konuda bilinçlendirmeye çalýþýyorduk. Bir çok insanýn bizim bu söylemlerimize katýlmasý ve doðrulamasý çok önemliydi. Özellikle Bin Umut adaylarýna yalnýzca oy vermenin yeterli olmayacaðýný, bu adaylarý denetlemek, sorgulamak ve taleplerimizi iletmemiz için gerekli irtibat kanallarýný oluþturmanýn önemini vurguladýk. Tuzla da yapýlan seçmen toplantýlarýnýn önemini anlattýk. Bir çok insan bu çalýþmalarýn ne kadar önemli olduðundan ve burada uzun yýllardan beri bu tür çalýþmalarýn olmadýðýndan bahsetti. Daðýtýmlarýmýz seçimin son gününe kadar devam etti, yaklaþýk 150 adet gazete satarak planladýðýmýzýn üstüne çýktýk. Bundan da önemlisi bizim siyasetimizi benimsemeyen arkadaþlarýn da bu çalýþmalara destek sunmasýydý. Bu çalýþmalarda gördük ki Bin Umut adaylarý için çok daha etkin bir çalýþma yapýlabilir ve içinde bulunduðumuz mahalle açýsýndan daha hareketli bir seçim süreci geçirilebilirdi. Yine de kendi çapýmýzda oldukça baþarýlý bir çalýþma yaptýðýmýzý düþünüyoruz. Seçimlerle ilgili sayýmýz KöZ ü daha önceden tanýyanlar ve yeni tanýyanlar açýsýndan oldukça yararlýydý. Tuzla dan Komünistler
11 Temmuz Çarþamba günü ÝP liler seçim vesilesiyle NATO yolunda el ilaný daðýtýrken bir yandan da daha önce taþlandýklarý gerekçesiyle yoldan geçenlere bize siz mi taþ attýnýz? diyerek sataþmýþlar. Böylece mahallede gerginlik o günden baþlýyor. Sonraki gün ÝP liler yirmi kiþilik bir grupla bir minibüsle Mamak Ýþçi Kültür Evi nin önüne gelerek sopalarla saldýrmaya kalkýyorlar ancak sopalarý ellerinden alýnýp araçlarýnýn camlarý kýrýlarak uzaklaþtýrýlýyorlar. Yaklaþýk 45 dakika sonra bu kez kýrk kiþilik ÝP li grup yine sopalarla saldýrýyorlar. 25 kiþi olan Ýþçi Kültür Evi nden arkadaþlar da onlarý taþlar ve molotof kokteylleriyle karþýlýyorlar. Orada bulunan ESP lilerin de katýldýðý çatýþma yarým saat kadar sürdükten sonra mahallelinin de olay yerine gelmeye baþlamasý ve bunun üzerine ÝP lilerin kaçmasý ile son buluyor. Çatýþmanýn ardýndan polis Ýþçi Kültür Evi ne gelip yaralýlara yardým etme bahanesiyle gözaltýna almaya çalýþýyor ancak buna izin verilmiyor. Yaþanan bu olayýn ardýndan da Tuzluçayýr da bulunan diðer kurumlar ve siyasetlerle ortaklaþa bir eylem düzenleniyor. Son olarak þunu söylemek istiyoruz: ÝP lilerin Mamak Ýþçi Kültür Evine yapmýþ olduðu bu saldýrýnýn tüm devrimcilere yapýlmýþ olduðunun bilinciyle, yaþanan olaylarý hem yaþayanlarýn aðzýndan aktarmayý hem de onlarýn düþüncelerini bir röportajla KöZ okurlarýna aktarmayý tercih ederdik. Ankara dan Komünistler
Mamak Ýþçi Kültür Evi ne Yapýlan Saldýrý Protesto Edildi Ýþçi Partililerin Mamak ta ki Ýþçi Kültür Evi ne saldýrýsýný protesto etmek için 14 Temmuz günü Konak Kemaraltý giriþinde BDSP, Kaldýraç, Partizan, Ýþçi Mücadelesi, KöZ, DHP ve Yeni Kapý Tiyatro Topluluðu tarafýndan basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasýna ayný zamanda Mücadele Birliði de destekçi olarak katýldý. Okunan basýn açýklamasý metninde: MHP, BBP, Þeriatçýlar tarafýndan tutulan namlular, kalaslar, sýkýlan kurþunlar bir kez daha karanlýktan beslenen Perinçekçi Ýþçi Partisi nin eline geçmiþ durumda. ÝP leri devletin elinde bulunan çetelere karþý bu saldýrýlar vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz. Ne devrimciler ne de Kürt halký yaratmak istediðiniz bu korku imparatorluðuna teslim olmayacak. Bu gerici-þoven ablukayý Türkiye iþçi sýnýfý, emekçiler ve kardeþ Kürt halký omuz omuza mücadele ederek parçalamasýný bilecek. Bizler Sivas ta, Madýmak ta yakýlan canlarýmýza kibriti kimlerin çaktýðýný bildiðimiz gibi, bu yangýný üfleyerek, seyrederek büyüten sözde laikleri de iyi tanýyoruz. Susurluk ta, Þemdinli de suçüstü yakalanan çetelerin de kimlerin hesabýna çalýþtýðýný çok iyi bilmekteyiz. Emekçileri sömürmekte, kardeþ Kürt halkýna yönelik düþmanlýkta, imha ve inkar politikalarýnda ýsrar edenlerin tüm saldýrýlarýný boþa çýkaracak, halklarýn kardeþçe yaþadýðý, sömürüsüz, özgür bir geleceði hep birlikte yaratacaðýz. denildi. Eylem sýrasýnda Baskýlar bizi yýldýramaz! , Yaþasýn devrimci dayanýþma! , Yaþasýn halklarýn kardeþliði! , Mamak Ýþçi Kültür Evi yalnýz deðildir! sloganlarý atýldý. Eyleme yaklaþýk 60 kiþi katýldý Bugün devrimcilerin artan saldýrýlarý geri püskürtmesinin koþulu halihazýrda çalýþma yürüttükleri kitle örgütlerine fiili herhangi bir saldýrý gelmeden birbirine sahip çýkmasýdýr. Ayrýca saldýrlar her zaman da fiili olarak gerçekleþmemektedir. Mahallelerde kitle örgütlerinde, farklý iþ kollarýnda çalýþan devrimciler her gün farklý sorunlarla yüz yüze kalmaktadýrlar. Bu sorunlardan haberdar olmak bir lüks deðil ihtiyaçtýr. Böylelikle içinde çalýþtýðýmýz kitle örgütlerinin çalýþma temposuna ivme katarak enerji ve kaynak israfýndan kurtulabiliriz ve saldýrýlar olmadan da yaný baþýmýzdaki kurumu tanýrýz. Bu yollu kurulacak bir irtibatlanma iliþkisi hem devrimcilerin birbirine güvenmesinin zemini hazýrlayabilir hem de sadece saldýrýlar olduðunda deðil, sürekli bir dayanýþma iliþkisi içinde devrimci hareketin yükseliþini saðlayabilecek ortak çalýþmalara uygun bir zemin yaratýlabilir. Rekabet Deðil Dayanýþma! Dayanýþmayý Örgütlemek Ýçin Saldýrýyý Bekleme! Savunmayý Örgütle Saldýrýya Hazýrlan! Yaþasýn Devrimci Dayanýþma! Ýzmir den Komünistler
Gülsuyu nda 2 Temmuz Yürüyüþü
Mahallemizde her yýl olduðu gibi bu yýl da Sivas Madýmak Oteli Katliamý ný unutmamak, unutturmamak için, Sivas ta ölenlerin kavgamýzda yaþatýlacaðýný göstermek için bir yürüyüþ düzenlendi. Onun dýþýnda çeþitli etkinliklerle de anýldý Sivas ta düþenler. Ama biz yürüyüþ kýsmýna geri dönelim. Yürüyüþü düzenleyen kurumlar Partizan, BDSP, SDP, PDD, ESP; destek veren çevreler ise HKM ve her ne kadar adýmýz geçmese de KöZ idi. Eylem öncesinde, her ne kadar eylemin örgütleyicisi olmamýz üzere çaðrýlmasak da, biz bir yere katýlmak ve müdahale etmek için davetiye beklemek gibi bir tutuma sahip deðiliz. Dolayýsýyla çaðrýlmadýðýmýz, davet edilmediðimiz eylemlere gitmemek gibi bir anlayýþa da sahip deðiliz. Ama belirtmek gerekir ki, Esenkent piknik çalýþmasýndan ötürü biz de bu eylemin ön çalýþmasý için üzerimize düþen çalýþmayý gerektiði
ve hak ettiði biçimde yapamadýk.
þunlardý:
Eylem günü Tepe son durakta toplanan kitleyle beraber «Sivas tan Þemdinli ye, Katil Devlet Hesap Verecek» yazýlý ortak bir pankartýn arkasýnda yürüyüþe geçtik. Bu noktada ilginç bir anekdotu anlatmak istiyoruz: Son dönemde eylemlere damgasýný vuran moda anlayýþ, isteyen her siyasetin kendi bayrak ve flamalarýyla kendilerini ifade edebildiði halde kendi pankartýyla siyasal duruþunu sergilemesine izin verilmemesidir. Yani farklý siyasetlere ait bayrak, flama taþýmak serbest ama pankart açmak yasak olmaktadýr. Sivas katliamýna yönelik eylemin dikkat çeken yanlarýndan birini de bu kanýksanmaya baþlayan tablo oluþturuyordu.
«Bedel ödedik bedel ödeteceðiz»; «Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiçbirimiz»; «Katil polis Gülsuyu ndan defol»; «Faþizme karþý omuz omuza»; «Yaþasýn devrimci dayanýþma»; «Sivas ý unutma unutturma»; «Sivas ýn ýþýðý sönmeyecek»; «Halkýmýz saflara hesap sormaya»; «Faþizmi döktüðü kanda boðacaðýz».
Yürüyüþü evlerinin önünden, pencerelerin pervazlarýndan, balkonlardan izleyen meraklý komþularýn arasýndan yürüyüþ boyunca slogan atmayý sürdürdük. Yürüyüþ boyunca atýlan sloganlar
Eyleme yaklaþýk 250 kiþi katýldý. Heykel Meydaný na varýldýðýnda okunan basýn açýklamasý ve ardýndan yapýlan saygý duruþu esnasýnda okunan þiirler ve sonrasýnda söylenen marþlarla eylem sona erdirildi. Bizler de eylem esnasýnda KöZ ün «2 Temmuz Katliamýndan Faþistler Kadar Kemalistler de Sorumludur» diyen özel sayýsýný eyleme katýlanlarla izleyenlere ve Gülsuyu esnafýna daðýtarak eylemi bitirdik. Yaþasýn Komünistlerin Birliði! Maltepe den Komünistler
Hüseyingazi de 1. Geleneksel Dayanýþma Festivali
Umut Kültür Derneði bileþenleri olarak 15-17 Haziran tarihlerinde Hüseyingazi de bir mahalle festivali düzenlemeye karar verdik.
Bu yýl ilkinin düzenlendiði festivali anlatmaya geçen yýldan baþlamak gerekiyor. Geçen yýl önce festivalin hangi kurumlarla birlikte düzenleneceðinin kesinleþmesini beklemiþ diðer hazýrlýklarý bundan sonraya býrakmýþtýk. Bu yüzden çok vakit kaybettik ve festival gerçekleþemedi. Bu yýl çalýþmalarýmýza bu deneyimden çýkan derslerin ýþýðýnda baþladýk ve tek baþýmýza kalsak bile gerçekleþtireceðimiz bir program çerçevelendirip festivali birlikte örgütlemek için davet edeceðimiz kurumlara bu programla giderek onlarýn da yapacaðý eklemelerle program belirlemeyi düþündük. Ve öyle yaptýk. Ankara Toplumsal Dayanýþma Derneði, Yeniyol Halkevi, ESP, SGD, Pir Sultan Abdal Derneði, Ýdilcan Kültür Merkezi, Ankara Gençlik Kültür Merkezi, 78 liler Birlik ve Dayanýþma Derneði, Emek Gençliði ve mahallemizde bulunan köy dernekleri ile festivali birlikte düzenlemek için görüþtük. SGD, Emek Gençliði, 78 liler Birlik ve Dayanýþma Derneði ve bir köy
derneði festivalin örgütlenmesine katýldýlar. Fakat köy derneðinden arkadaþlar daha sonra festivale katýlacaklarýný ama düzenleyicisi olmak istemediklerini söylediler.
Daha öncesinde festival alaný olarak belirlediðimiz alan için belediyeden izin alamadýðýmýz için, hem festival tarihini hem de etkinlikleri deðiþtirmek zorunda kaldýk. Biz de festivali 15-17 Haziran tarihlerinde bir okul bahçesinde yapmaya karar verdik. Festival hazýrlýklarý sürerken bir yandan mahallede bir yandan da diðer kurumlara festival etkinliklerinin duyurusunu yaptýk. Ayrýca Kitle Örgütleri Koordinasyonu nun web-sitesinden koordinasyona katýlan diðer kurumlara da duyurusunu ulaþtýrmýþ olduk. 15 Haziran Cuma günü ÖSS karþýtý forum düzenlendi. Forumdan önce bazý arkadaþlarýmýz Umut Kültür Derneði nin de imzacýsý olduðu ortak düzenlenen ÖSS karþýtý basýn açýklamasýna katýldýlar. Yapýlan basýn açýklamasýnýn ardýndan düzenlenen forumda öncelikle Umut Kültür Derneði ve Sosyalist Gençlik Derneði nden arkadaþlar konuþma yaptýlar. Daha sonra ÖSS ye
girecekler sýnav üzerinden yaþadýklarý sorunlarý anlattýlar. Ayrýca kurumlar arasý koordinasyon aracýlýðýyla haberleþtiðimiz ve festivale katýlan Mayýsta Yaþam ve Özgür Yaþam kooperatiflerinden arkadaþlar Ýstanbul ve Ýzmir de gerçekleþtirilen ortak çalýþmalarý ve yapýlan ÖSS Duvarýný Yýkalým mitinglerini anlattýlar. Yapýlan diðer konuþmalar da ÖSS karþýtý çalýþmalarýn ortak yapýlmasý yönünde idi.
16 Haziran günü festivalin yapýlacaðý alanda Umut Kültür Derneði standýný, Kitle Örgütleri Koordinasyonu nun panosunu hazýrladýk. Fakat diðer kurumlardan katýlýmcýlar festival alanýnda yoktular. Daha sonra Emek gençliði nden bir arkadaþ gelip Evrensel gazetesini býrakýp gitti. Etkinliklere çocuklarýn düzenlediði piyesler ve þarkýlarla baþlandý. Daha sonra 78 liler Adalet ve Dayanýþma Derneði nden arkadaþlar 80 öncesi Varoþlar söyleþisinin konuþmacýlarý olarak geldiler. Açýk alanda yapýlacak olan söyleþi yaðmur yaðmasý nedeniyle derneðe taþýndý. Dernekte konuþmacý olan arkadaþlara sorulan sorular vesilesiyle de 80 öncesinde varoþlardaki örgütlenme deneyimleri anlatýldý. Yaðmurun dinmesiyle de mahalle filminin gösterimi ve müzik dinletisi için
festival alanýna geri dönüldü. Film gösterimi için hazýrlýklar yapýlmýþtý ki yaðmur tekrar yaðmaya baþladý, konser için gelen arkadaþlarýn davul zurna çalmasý eþliðinde yaðmur altýnda halaylar çekildi.
17 Haziran günü ÖSS sýnavý olduðu için festival sýnav bittikten sonra baþladý. Ýkinci gün etkinliði gerek mahalledeki sorunlarý konuþtuðumuz gerekse de bu sorunlarý çözmek için bir araya gelebileceðimiz dayanýþma kurumlarýyla sohbetlerimizle baþladý. Mahallede yaþadýðýmýz sorunlarýn sadece bize ait sorunlar olmadýðý, baþka þehirlerin varoþlarýnda da var olan dayanýþma kurumlarý ve bu kurumlarýn arasýnda olmasý gereken dayanýþma ve irtibatlanma aracý olan Kitle Örgütleri Koordinasyonu üzerine konuþtuk. Bu konuda sohbet ederken Bursa dan Deniz Kültür Sanat Evi ve Ýzmir den Özgür Yaþam Eðitim Kooperatiflerinden gelen arkadaþlarýn da var olmasý sohbete katýlan mahallelinin hem kitle örgütleri koordinasyonunu anlamalarýna hem de bir koordinasyon toplantýsýný da Ankara da örgütlemeye çaðrý yapmak istemelerine vesile oldu. Sohbetin ardýndan Grup Mulanbu konseri ve Grup Mayýs konseri ile festival sonlandýrýldý.
Yaþadýðýmýz bir dizi soruna raðmen festivali düzenleme konusunda ýsrarcý davrandýk çünkü gelecek yýl daya iyi bir festival düzenlemek için önce ilk festivali yapmamýz gerektiðini biliyorduk. Festivalden çýkardýðýmýz dersleri de bu ýþýkta çýkarmaya gayret gösterdik. Gerek organizasyondaki sorunlar, gerekse de yer vb. konularýnda isabetli olmayan çalýþmalar önümüzdeki yýl düzenlenecek festival için deneyim kazanmamýzý saðladý. Üstelik bu festival yeni insanlarla tanýþmamýza araç oldu. Festival çalýþmalarý sýrasýnda ayný yeri kullandýðýmýz SDD ile seçimlerin yaklaþmasý nedeniyle sýkýntýlar yaþamaya baþladýk ve bulunduðumuz yerden ayrýldýk. Seçimler vesilesiyle irili ufaklý partilerin tuttuðu seçim bürolarý seçimden sonra teker teker mahalleden ayrýlacaðý için biz de yeni yerimizi seçimlerden sonra tutmaya karar verdik. Bu zaman dilimini yaz dönemi kurslarýný evlerde baþlatarak geçireceðimizi festivale gelenlere anlatabildik. Bu vesileyle festivalin ardýndan yeni tanýþtýðýmýz öðrencilerimizle yaz dönemi dayanýþma derslerimize baþladýk. Ankara dan Komünistler
Ankara da 2 Temmuz Anmasý 2 Temmuz 1993 te Madýmak Oteli nde yanarak can veren 37 aydýn ve devrimci için Kolej de düzenlenen mitingten bir gün önce 1 Temmuz da Umut Kültür Derneði bileþenleri olarak H ü s e y i n g a z i d e Ye n i y o l Halkevi nin düzenlediði etkinliðe katýldýk. Yürüyüþle baþlayan etkinliðin Yeniyol Halkevi, Yurtsever Cephe ve Umut Kültür Derneði katýlýmcýlarýydý. 2 Temmuz da düþenler için yapýlan saygý duruþunun ardýndan bir konuþma yapýldý. Yapýlan konuþmanýn ardýndan atýlan sloganlar etkinlik boyunca devam etti. Müzik dinletisi ve O Gün belgeselinin gösteriminin ardýndan Sivas ý unutmadýk, unutturmayacaðýz þiarýyla etkinlik sona erdi. Biz de KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak yapýlan etkinlikte KöZ ün özel sayýsýný çoðaltarak daðýttýk. 2 Temmuz da düzenlenen miting 17:00 de buluþma noktasý olan Toros Sokak tan yürüyüþle baþladý. Mitinge katýlanlar arasýnda Hacý Bektaþý Veli Dernekleri, Pir Sultan Abdal Derneði, Aka-Der, KESK ve DÝSK Ankara þubeler platformlarý, CHP, TKP, ÖDP, ESP, Halkevleri, Odak ve Bin Umut Adaylarý korteji bulunmaktaydý. Yaklaþýk 3000 kiþilik kitle yürüyüþ boyunca 2 Temmuz u lanetleyen sloganlar attý. Yaklaþan seçimler de kortejlerin gündemindeydi. Özellikle CHP yanýndan geçenler sýkça Ne þeriat ne darbe þiarlarýný dillendirdiler. Biz yürüyüþ boyunca kortejlere KöZ ün 2 Temmuz özel sayýsýný daðýttýk. Ankara dan Komünistler
KOMÜNÝST KÖZ- AYLIK SÝYASÝ GAZETE SAHÝBÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ: ÞÜKRÜ DEMÝR YÖNETÝM YERÝ: ÜSKÜDAR CADDESÝ, PINAR PASAJI, KAT:2 NO:39 KARTAL ÝSTANBUL TELEFON: 0216 387 50 90 BASILDIÐI YER: ÖZDEMÝR MATBAASI MATBAA ADRESÝ: DAVUTPAÞA CAD. GÜVEN SANAYÝ SÝTESÝ C BLOK No: 242 TOPKAPIÝSTANBUL
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
3
Kitle Örgütleri Okmeydaný nda Buluþuyor
8. KÝTLE ÖRGÜTLERÝ KOORDÝNASYONU BULUÞMASINA KATILAN KURUM ve KURUM TEMSÝLCÝLERÝ: 78 liler Adalet ve Dayanýþma Derneði (Ýstanbul) Afrikalýlar Kültür ve Dayanýþma Derneði Sözcüsü, Mustafa Olpak (Ýzmir) Anadoluda Yaþam Tüketim Kooperatifi (Ýstanbul) Avusturya Alternatif Dayanýþma ve Kültür Derneði (Ýstanbul) Arzela Kültür Merkezi (Ýstanbul) Baþka Kültür Evi (Ýstanbul) Baðcýlar Kültür Sanat Merkezi (Ýstanbul) Baðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasý (Bursa) Batman Bekiranlýlar Derneði (Ýstanbul) BEKSAV (Ýstanbul) Bilge Kültür Kooperatifi (Gebze) Birleþik Taþýmacýlýk Çalýþanlarý Sendikasý (Ýstanbul) Bursa Eðitim Kooperatifi (Bursa) Çekmeköy Yurttaþ Giriþimi Derneði (Ýstanbul) Dayanýþma Aðý (Ýstanbul) Dayanýþma Evi (Ýstanbul) Demokrasi Kültür Evi (Ýstanbul) Denizli Eðitim Dayanýþmasý (Denizli) Deri-Ýþ Sendikasý (Ýstanbul-Tuzla) Deri Ýþçileri Derneði Giriþimi (Ýzmir) Divriði Kültür Derneði (Ýstanbul) Doðal ve Kültürel Çevre Ýçin Yaþam Giriþimi (Ýzmir) Doðuþ Spor Kulübü (Ýstanbul) EHP Gençliði (Ýstanbul) Ege Göç-Der (Ýzmir) Eðitim-Sen 3. Nolu Þube (Ýstanbul) Eðitim-Sen 7. Nolu Þube (Ýstanbul) Esenyurt Kolektifi (Ýstanbul) Göç-Der (Ýstanbul) Gülsuyu-Gülensu Dayanýþma Kurumu Ýnisiyatifi (Ýstanbul) Güneþin Sofrasý Kooperatifi (Ýstanbul) Güney Kültür Merkezi (Ýstanbul) Halk Kültür Merkezleri (HKM) (Ýstanbul) ÝMDER (gözlemci) (Ýstanbul) Ýmece Kadýn Kooperatifi (Ýstanbul) Ýnsan Haklarý Derneði (Ýstanbul) Ýnönü Mahallesi Gençlik Ýnsiyatifi (gözlemci) Ýstanbul Ýstanbul Hasankeyf Ýnisiyatifi (Ýstanbul) Ýþçi Kültür Evleri (gözlemci) (Ýstanbul) Ýþsiz ve Güvencesiz Eðitim Ýþçileri Örgütenme Giriþimi (Ýstanbul) Karaburun Bilim Kongresi Düzenleme Kurulu KAYY-DER (Ýstanbul) Kondularda Yaþam Tüketim Kooperatifi (Ýzmir) Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni (Ýstanbul) Konut Ýþçiler Sendikasý baþkaný Nebile Irmak (Ýstanbul) Lotus Kultur Merkezi (Ýstanbul) Mezopatamya Kültür Merkezi (MKM) (Ýstanbul) Mavi Kültür Sanat Evi (Bandýrma) Mayýsta Yaþam Kooperatifi (Ýstanbul) MAG-DER (Ýstanbul) Maðdur Öðretmenler ve Eðitim Emekçileri Derneði (Ýstanbul) Mazgirtliler Derneði (Ýstanbul) Mudanya Deniz Kültür Kooperatifi (Bursa) Nurtepe Ýlk Adým Kadýn Kooperatifi (Ýstanbul) Özgür Yaþam Kooperatifi (Ýzmir) Özgür Yasam Derneði (Ýstanbul) Özgürlükçü Gençlik Derneði (Ýstanbul) Sarya Kültür Merkezi (Bursa) Sanat Cephesi (Ýstanbul) Sosyalist Kültür Derneði (Ýstanbul) Þifa Mahallesi Muhtarý (yýkýmlarýn olduðu mah.) (Ýstanbul) Toplumsal Birlik ve Dayanýþma Derneði (Ýstanbul) TUAD (Tutuklu Aileleri Derneði) (Ýstanbul) Umut Kültür Derneði (Ankara) Umut Tekstil Ýþçileri Kooperatifi (Ankara) Yakýnlarýný Kaybedenler Derneði (YAKAY-DER) (Ýstanbul) Yaþam Derneði (Ýstanbul) Yeni Demokratik Gençlik (Ýstanbul) Zeytinburnu MAGDER (Ýstanbul)
6-7 Ekim tarihlerinde Okmeydaný nda yapýlacak olan 8. Kitle Örgütleri Koordinasyonu Buluþmasý, emekçiler içerisinde sýnýf temelli bir çalýþma yürüten, emekçilerin dayanýþma içerisinde bulunmasýný, rekabet etmek yerine kaynak ve deneyim paylaþýmý yaparak birarada omuz omuza durmasýný önemseyen, ve geniþ bir yelpazeden gelen kitle örgütlerini içeriyor. 78 liler Adalet ve Dayanýþma Derneði, Anadoluda Yaþam Tüketim Kooperatifi, Baþka Kültürevi, Doðal ve Kültürel Çevre Ýçin Yaþam Giriþimi, Gülsuyu-Gülensu Dayanýþma Kurumu Ýnisiyatifi, Güneþin Sofrasý Kooperatifi, Güney Kültür Merkezi, Kondularda Yaþam Tüketim Kooperatifi, Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Özgür Yaþam Kooperatifi, Sanat Cephesi, Toplumsal Birlik ve Dayanýþma Derneði ve Umut Kültür Derneði nin çaðrýsýný yaptýðý 8. Koordinasyon buluþmasýna þu anda 60 ý aþkýn kurum katýlacaðýný açýkladý. 8. Kitle Örgütleri Koordinasyonu na katýlým oldukça geniþ bir çerçeveyi kapsýyor. Ýstanbul, Ýzmir, Ankara, Bursa, Denizli, Gebze ve Avusturya dan gelen kitle örgütleri içerisinde iþçi çalýþmasý yürüten
dernekler, sendikalar, tüketim kooperatifleri, kültür-sanat merkezleri, eðitim kooperatifleri, köy dernekleri olduðu gibi gençlik çalýþmasý yürüten, kadýn sorunu üzerine çalýþan, sosyal-siyasi haklar isteminde bulunan ya da çevre sorunlarýna ve doðal afetlere karþý çalýþan kitle örgütleri de bulunuyor. Somut sorunlarýna somut çözümler arayan, yaptýklarý çalýþma faaliyetleri üzerinde deneyim paylaþýmý yapan kitle örgütlerinin hazýrladýðý 8. Koordinasyon buluþmasý programý da, bu özelliðinden dolayý güncel toplumsal meseleleri de yakalmýþ durumda. 8. Koordinasyon buluþmasý programýnda, paneller, deneyim aktarýmlarý, forumlar ve çalýþma atölyeleri var. Programdan görülebileceði gibi, yakýn zamanlarda direniþlerde bulunan iþçilerin örgütlenmeleri, sendikalar ve iþçi dernekleri ve iþten çýkarýlan iþçiler Ýþten Atýlma ve Direniþ Deneyimleri üzerine deneyim paylaþýmý yaparken, sendikalar ve iþçi çalýþmalarý yapan kitle örgütleri sendikalarla derneklerin, kooperatiflerin ve iþçi evlerinin baðlarýný ele aldýklarý bir forum düzenliyorlar. Göçmen iþçilerin sorunlarý ise ayrý bir panelde ele alýnýyor.
Bunun yaný sýra toplumsal ve siyasi haklar için ya da devlet baskýsýnda karþý mücadele eden kitle örgütlerinin düzenlediði, 1980 öncesinde iþyerlerinde ve mahallelerdeki dayanýþma ve mücadele deneyimlerinin tartýþýldýðý; düþünce, ifade özgürlüðü ve tecritin ele alýndýðý; ve Türkiye de darbe kültürünün ve yönetiminin irdelendiði paneller bulunuyor. Devlet tarafýndan kentsel dönüþüm bahanesiyle evleri yýkýlan emekçilerin, ve o emekçilerin özörgütlenmelerinin söz alacaðý gecekondu yýkýmlarý ve kentsel dönüþüm baþlýklý bir forum da koordinasyon programýnýn içerisinde. Bunlarýn yaný sýra, emekçileri bu düzenin tüm ayrýcalýklarýndan kademe kademe uzak tutmak için devlet tarafýndan düzenlenen türlü eleme sýnavlarýna karþý neler yapýlabileceði, bu sýnavlara karþý mücadele eden emekçiler içerisinde dayanýþma ören eðtim kooperatifleri, emekçi gençlik içerisinde çalýþan kitle örgütleri, eðitim sendikalarý ve eðitim emekçileri tarafýndan Eleme Sýnavlarý ve Bu Sýnavlara Karþý Mücadelenin Farklý Yönleri baþlýklý panelde tartýþýlýyor. Emekçileri sýnýf düzeninin
ayrýcalýklarýndan uzak tutmanýn en iyi araçlarýndan birisi olan ÖSS ye karþý mücadele eden ve bu sene bu mücadeleyi ortak bir miting ya da kitlesel basýn açýklamalarýyla somutlayan kitle örgütleri ise önümüzdeki dönemde ne yapacaklarýný planlayacaklarý bir çalýþma atölyesi yapacaklar. Bunlar dýþýnda mahallelerdeki yozlaþmadan, mahalle festivalleri deneyimlerine, kültür sanat çalýþmalarýndan toplumsal iliþkiler baðlamýnda eðitimin ve bilimin yerine, kadýn çalýþmalarýndan çevre çalýþmalarýna uzanan pek çok aktivite 8. Koordinasyon programýnda bulunmuþ görünüyor. 8. Koordinasyon buluþmasýnýn en ilginç yanlarýndan birisi de, seçimlere bir ayaðýmýz mecliste bir ayaðýmýz sokakta olacak diyerek, halk meclislerini kitle örgütleri aracýlýðý ile öreceðiz diyerek giren Bin Umut Vekillerinin kitlelerle ve kitle örgütleriyle buluþacaðý kitlesel söyleþi. Bu söyleþi ayný zamanda emekçilere ve emekçilerin öz örgütlenmelerine, seçimlerde meclise yolladýklarý vekillerine soru sormalarý onlarý denetleme yolunda adým atmalarý yönünde de olanaklar saðlýyor.
Kurumlarý Koordinasyona Davet Ederken Karþýlaþtýðýmýz Sorular Komünistler olarak sadece içinde çalýþtýðýmýz kurumlarý Koordinasyon buluþmasýna katmakla yetinmiyor ayný zamanda yeni kurumlarýn da 8. Koordinasyon buluþmasýna katýlmasýna gayret ediyoruz. Organizasyon komitesinde yer alan bir kaç kurumun birlikte davet ziyaretleri düzenlemesi ise tercih ettiðimiz bir yöntem. Bu ziyaretlerde davet ettiðimiz kurumlarýn temsilcileri de koordinasyonu anlamak için bol miktarda soru soruyorlar. Kimi kurumlar doðrudan katýlmýyoruz dememek için soruyor bu sorularý. Ama genelde sorularýn yeni bir þey olarak düþünülen koordinasyonu anlama kaygýsýyla sorulduðunu hissediyoruz. 8. Koordinasyon ziyaretleri sýrasýnda karþýmýza en çok çýkan sorulardan biri koordinasyon projesiyle neyi hedeflediðimizdi? Bu tür sorular karþýsýnda biz
koordinasyonun her türlü sorunu çözen bir sihirli deðnek, bir çözüm projesi olmadýðýný anlattýk. Koordinasyonu kurumlarýn içinde bulunduklarý krizi çözme projesi olarak deðil, olanaklarýný baþka kurumlarla paylaþmaya, ihtiyaçlarýný bu kurumlara duyurup, ilgili faaliyetleri eþgüdüm içinde tutmaya yarayan somut bir araç, bir iletiþim aðý olduðunu anlatmaya çalýþtýk. Kendi kurumlarýnýn içinde bulunduðu týkanýklýklarý açýk yüreklilikle anlatan ve asýl çözümün kurumlarýn iþlerini daha profesyonelce yapmasýndan geçtiðini savunan kurumlarla da karþýlaþtýk. Böyle bir tutum karþýsýnda profesyonelleþmeyle irtibat halinde olmayý karþý karþýya getirmenin yanlýþlýðýndan söz ettik. Önce profesyonelleþelim, iþimizi iyi yapalým sonra da irtibatlanýrýz mantýðýnýn kurumlarý kaçýnýlmaz olarak önce içe kapanmaya, sonra
da birbirleriyle rekabet etmeye iteceðini anlattýk. Buna karþýlýk kurumlarýn dýþýndaki kurumlarla irtibatlanmasýnýn kendi çalýþmalarýný daha profesyonelce yürütmesini kolaylaþtýrdýðýný, içinde çalýþtýðýmýz kurumlardan örnekler vererek anlatmaya gayret ettik. Neden kitleselleþemiyoruz? sorusu da sýkça karþýmýza çýktý ve kitleselleþme sorunu genellikle kurumlarýn yahut kitle çalýþmasýnýn sorunu olarak deðil sol hareketin genel sorunu olarak tarif edildi. Böyle durumlarda ise kitleselleþme sorununu, solun asýl sorunu olarak tarif etmenin yanlýþ olduðuna iþaret ettik. Kitle haretinin iniþ çýkýþ dinamiklerini bizim belirlemediðimizi, belirleyemeyeceðimizi belirttik. Bizim asýl krizimizin baþka bir kriz, devrimci bir önderlik bunalýmý olduðunu bunun da elbette koordinasyon türü irtibat aðlarýyla çözülemeyeceðini belirttik. Ancak
kitle örgütü koordinasyonunun önemini kavrayamayanlarýn devrimci önderlik sorununu hiçbir þekilde çözemeyeceðini de eklemeyi ihmal etmedik. Siz hangi siyasettensiniz diye soranlarýn sayýsý da az deðildi. Koordinasyonun þu ya da bu siyasetin kýlýfý olmadýðýný belirttik ama bu cevabý kendi siyasi kimliðimizi gizlemenin bir kýlýfý yapmadýk. Tersine kendi politik kimliðimizi açýkça belirttik. Bu kuþkusuz yeni bir tutum deðildi. Ancak 8. Koordinasyon da iþimiz biraz daha kolaylamýþtý. Zira kurum ziyaretlerinin bir çoðunda yanýmýzda baþka politik kimliðe sahip arkadaþlar da vardý. Bu yüzden de koordinasyonda farklý siyasi kimliklere sahip akýmlarýn içinde çalýþma yürüttükleri kurumlarýn yan yana gelebileceklerini kolayca anlatma imkaný bulduk. Ýstanbul dan Komünistler
Toplumsal-Der Üyelerine Yönelik Saldýrý Protesto Edildi Toplumsal Birlik ve Dayanýþma Derneði (Toplumsal-Der) Sarýgazi de futbol turnuvalarý düzenleyen, yerel bir gazete çýkaran ve daha bir çok farklý çalýþmayla Sarýgazi deki emekçiler arasýnda dayanýþma saðlamaya çalýþan bir dernek. Ayný zamanda Sarýgazi Halk Festivali nin kimi zaman örgütleyecilerinden biri kimi zaman da katýlýmcýsý oldu. Toplumsal-Der, 7. Kitle Örgütleri Koordinasyonu Buluþmasý na katýldý, katýldýðý bu ilk buluþmada 8. Koordinasyon hazýrlýklarýnda sorumluluk alarak koordinasyon bileþenlerinden biri oldu. Toplumsal-Der bu yýl da 24-25-26 Aðustos ta düzenlenen Sarýgazi Festivali ne stand açarak katýldý. Toplumsal-Der in iki üyesi 26 Aðustos Pazar günü festival dönüþünde EMEP lilerin demir çubuklarla saldýrýsýna uðradý. Bu saldýrýyý protesto etmek için 1 Eylül günü Kartal Meydaný nda basýn açýklamasý düzenlendi. Basýn açýklamasýna katýlýmý saðlamak için dernek çalýþanlarýna, derneði sahiplenleren kurum ve kiþilere ayný zamanda siyasetlere de çaðrý yapýldý.
Toplumsal-Der uðradýðý bu saldýrýyý ve basýn açýklamasýný kitle örgütleri koordinasyonu aracýlýðýyla diðer kitle örgütlerine de gündem etti. Saldýrýdan bu þekilde haberdar olsak da, içinde çalýþtýðýmýz kitle örgütlerinin bu gündemi hakkýyla deðerlendirerek basýn açýklamasýna katýlýmý saðlanamasa da kitle örgütlerinde çalýþan komünistler olarak basýn açýklamasýna katýldýk. Basýn açýklamasýnda açýlan pankartta EMEP Terörüne Son! Baskýlar Bizi Yýldýramaz! yazýlýydý ve pankart Toplumsal Birlik ve Dayanýþma Derneði imzalýydý. Yaklaþýk 30 kiþinin katýldýðý basýn açýklamasýnda sadece polisin deðil ayný zamanda EMEP in de kamerasý çalýþýyordu. EMEP ten ilk kez saldýrýya uðramayan Toplumsal-Der festivalde gerçekleþen saldýrýyý ve saldýrýya iliþkin deðerlendirmesini basýn açýklamasýnda aktardý. Toplumsal-Der in standýnýn festivalin ilk gününden itibaren EMEP lilerin tacizine maruz kaldýðý belirtildi. Ancak bu tacizlere karþý bir provokasyona yer vermemek için saðduyulu bir tavýr sergilediklerini
dile getirdiler. Festival in son gününün akþam saatlerinde ise Toplumsal-Der üyesi iki kiþinin EMEP li bir grubun saldýrýsýna uðradýðý ifade edildi. Saldýrýnýn ertesinde ise, Toplumsal-Der standýndan sorumlu kiþiye yönelik bir saldýrýya daha kalkýþtýklarýný, ancak Festival Tertip Komitesinin duruma müdahale ettiðini ve saldýrýnýn önlendiðini belirtiler. Basýn açýklamasýnda Toplumsal-Der saldýrýyý þöyle deðerlendirdi: Bu saldýrýlar, sadece bize deðil, devrimci demokrasi güçlerinin tümüne zarar vermekte, devrimcilerin prestijini yaralamaktadýr. Bizim çalýþmalarýmýz, sýnýf ve demokrasi mücadelesinde yer almamýz olsa olsa burjuvaziye ve faþizme zarar verir, demokrasi ve emek cephesine katký sunar. Çünkü tüm faaliyet ve çabalarýmýz bu yöndedir. Biz eðer saðduyulu tutum alýyorsak, olgun olduðumuz içindir. Bunu bir zaaf gibi görenlerin, bizleri baskýyla devrimci etkinlikten vazgeçirebileceklerini sananlarýn beklentileri boþtur. Basýn açýklamasýndaki vurgulardan
biri de EMEP ten ayrýlan herkese saldýrýlmadýðý, ayrýlýp da devrimci yolda yürümeyi seçip alanlarda örgütlenmeye çalýþan, ayakta durabilenlere saldýrýldýðý vurgulandý. Bu yapýlan þiddete karþý savunma hakkýnýn kullanýlýp þiddete karþý þiddetle cevap verileceði belirtildi. Basýn açýklamasýna bizim dýþýmýzda Proletaryanýn Kurtuluþu, ayný zamanda dernek üyesi olmasa da derneðin faaliyetlerini sahiplenen kiþiler de katýlmýþtý. Basýn açýklamasý ertesinde Toplumsal-Der düzenledikleri 3. Sarýgazi Birlik ve Dayanýþma Turnuvasý ödül töreninin çalýþmalarýný yürüttü. Bu ödül törenine özellikle Sarýgazi de bulunan bir çok kurum katýldý. Yine kitle örgütleri koordinasyonu aracýlýðýyla etkinlik davetiyeleri, içinde çalýþtýðýmýz kurumlara ulaþtý ve içinde çalýþtýðýmýz kurumlardan törene katýlým gerçekleþti. Birçok kurumunun turnuva ödül törenine katýlmasý kurumlarýn ToplumsalDer in çalýþmlarýný sahiplendiðini ve Toplumsal-Der e yönelik saldýrýlarý kýnadýðýný gösterdi. Ýstanbul dan Komünistler
Sayfa
4
SAYI: 3
EKÝM 2007
Ulucanlar Cezaevi nde Þenlik Vardý! 1923 yýlýnda Türk Silahlý Kuvvetleri ne depo olarak inþa edilen, 1925 yýlýnda cezaevi olarak kullanýlmaya baþlanan Ankara Merkez Ceza ve Tutukevi, bilinen adýyla Ulucanlar Cezaevi geçtiðimiz Haziran ayýnda kapatýldý ve 18-30 Haziran tarihleri arasýnda ziyarete açýldý. Cezaevi kapatýldý ancak belli ki görevini henüz tamamlamamýþtý. Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan ve Erdal Eren in idam edildiði, 26 Eylül 1999 da 10 devrimci tutsaðýn katledildiði bu binanýn yeni vazifesi, kendisinin yerine inþa edilen F tipi cezaevlerini meþrulaþtýrmaktý. Bu amaçla 18-30 Haziran arasý Mimarlar Odasý Ankara þubesinin düzenlediði Cezaevinde Þenlik Var baþlýklý etkinlik düzenlendi. Cezaevini gezerek daha yakýndan görme fýrsatý bulduðumuz bu iþkencehanenin kapatýlmasý gerçekten sevindirici olabilir; ancak unutulmamasý gereken þey bu iþkencehaneyi ikame edecek hemen baþka iþkencehanelerin yapýldýðýdýr. Ulucanlar Kapatýldý Þenliði nin ne anlama geldiðini Sincan Cezaevi'nde üç gün ihmal edilip oyalandýktan sonra beyin kanamasý geçiren Nevin Yaylacý'nýn durumu gözler önüne sermeye yetmiþtir. Tek baþýna bu bile yeni cezaevlerinin buradan daha insani koþullara sahip olamayacaðýný anlatmaya yeter. Ulucanlarýn kapatýlmasý devletin insan haklarýna saygý þovuna dönüþtü.Dünyadaki insan haklarý uygulamalarýna baktýðýmýzda da insan haklarýna uymak gerçekten de F tipi ceza evlerini inþa ederek tutsaklarý buralarda tecrit etmekten geçiyor. Bu nedenle TC gerçekten insan haklarýna uymak konusunda gittikçe ilerleyen bir devlet olmaktadýr. Demokrasinin beþiði Almanya nýn RAF militanlarýna yaptýklarýyla TC nin devrimci tutsaklarý F tiplerine kapatmasý arasýndaki benzerlik, hatta aynýlýk görüldüðünde bu durumu daha iyi anlayabiliyoruz. Ulucanlar da gördüklerimizi anlatmaya geçersek:
hatýrlayýnca bu kafeslerin o günden sonra yapýldýðýný anladýk. Gezimiz sýrasýnda yanýndaki arkadaþlarýyla konuþmalarýndan daha önce burada mahkum olduðunu anladýðýmýz bir arkadaþtan 4. ve 5. koðuþlarýn devrimcilerin kaldýðý koðuþlar olduðunu öðrendik. Buralarýn avlularý kalýn demirlerle kapatýlmýþ, koðuþtan tek farký demirlerin arasýndan maviliðin görülüyor olmasýydý. Bu koðuþlarda 99 daki isyandan izler taþýyan yazýlar aradýk ancak bulamadýk. Muhtemelen sonradan silinmiþlerdi.
Daha sonra koðuþlarý gezmeye baþladýk. Gezerken duvardaki yazýlarý okumaya özen gösteriyorduk. Uçurtmayý Vurmasýnlar filminin çekildiði kadýnlar koðuþuna gittik. Kadýnlar gökyüzünün zor göründüðü koðuþlarýnda umutlarýný duvarlara iþlemiþlerdi. Ümit ettikleri þey de eþlerine, sevgililerine, çocuklarýna kavuþmaktan fazlasý deðildi. Bütün duvarlarýn boyalarý nemden dökülüyordu. Buradan çýkýp yolumuza devam ettik.
Cezaevi içerisinde ayaklarýmýzý sürümeye devam ederken camlarý kalýn, demir saclarla kapalý olan bölüm dikkatimizi çekti. Saclarýn eðilen yerlerinden içeri baktýk ancak karanlýk olduðu için ne olduðunu anlayamadýk. Pencereleri takip ederek giriþini bulduk. Buralarýn hücreler olduðunu tahmin ediyorduk, içeri girince yanýlmadýðýmýzý anladýk. Karanlýk bölümler olduðunu bizden önce gidenlerden duyduðumuz için yanýmýzda fener götürmüþtük böylece içeri girebildik. Gördüðümüz manzara gerçekten korkunçtu. Cezaevinin kalan kýsmýný dolaþýrken buranýn söylendiði gibi hayvanlarýn bile yaþayamayacaðý bir yer olduðunu düþünmüþtük ancak hücreler içeri girilmesi bile gerçekten çok zor olan yerlerdi. Penceresiz, susuz, tuvaletsiz, nemden 5 dakikadan fazla kalýnamayacak, 2-3 metrekarelik odalardan oluþuyordu. Elektrik tesisatý göremediðimiz için muhtemelen burada mahkumlar varken de karanlýktý diye düþündük. Acaba yazý var mýdýr diye duvarlarý incelemeye baþladýk ve en dipte kalan hücrelerden birinde duvara kazýnmýþ halde KANLA YAZILAN TARÝH SÝLÝNMEZ yazýyordu.
Tüm koðuþlarýn þartlarý hemen hemen aynýydý. Dikkat çekici olan bir baþka þey koðuþ avlularýnýn çatýlarýnýn da kafes gibi kapatýlmýþ olmasýydý. 99 daki isyanda çatýlardaki insanlarý
Ankara dan Komünistler
Cezaevine girerken önce uzun bir kuyruk bekledik. Kuyrukta bekleyenlerin konuþmalarýndan anlaþýlan çoðunun eski mahkumlar ya da daha önce içerde yakýný bulunup ziyarete gelenler olduðuydu. Bunlarýn önemli bir bölümünü de cezaevinin hemen arkasýnda bulunan gecekondu mahallesinde oturanlar oluþturuyordu. Sýra bize geldiðinde kapýdaki güvenliðe kimliklerimizi teslim ederek içeri girdik. Ýlk gördüðümüz kýsým, görüþ kabinleri oldu. Yaklaþýk 50 cm geniþliðinde 2 metre uzunluðunda olan kabinlerde ziyaretçi ve mahkumun ancak birbirlerinin yüzünü görebileceði -o da tellerle kaplý- boþluklar býrakýlmýþtý.
Hücreler arasýnda dolaþmaya devam ederken 5. koðuþa alýnmama nedenimizi düþünürken aklýmýzdan geçen satýrlar da bunlardý.
Seçim Çalýþmalarý ve Komünistlerin Birliði Köz'ün arkasýnda duran komünistler, yaþadýðýmýz topraklarda bir devrimci parti olmadýðýný tespit ederek yola çýkmýþtýr. Devrimci parti eksikliði iþçi sýnýfýna önderlik ederek sýnýf mücadelesine yön verebilecek bir niteliðin olmamasý demektir. Böyle bir parti yaratýlmadýkça þu veya bu düzeyde örgütlü komünistlerin sýnýf mücadelesine damgasýný vurmasý mümkün deðildir. O nedenle, devrimci partinin yaratýlmasý belki bir kuþaðýn ömrünü adayacaðý bir amaç olarak görülmelidir ve gündelik siyasal geliþmelerin gelgitine kapýlmadan bu partiye varmak için planlý bir yürüyüþ içinde olmak gereklidir. Yapýlan bütün çalýþmalar da bu planlý yürüyüþe tabi olarak kavranmalýdýr. Devrimci parti yolunda baþlýca ihtiyaç, komünist bir siyasal çizginin açýk ve net tutumlar içerecek þekilde ortaya konmasýdýr. Bu siyasal çizgi Komünist Enternasyonal'in ilk dört kongre belgelerinde ortaya konan anlayýþtan üretilmelidir. Bu siyasal çizgi yapýlan çalýþmalara yön verecek somut bir eylem çizgisi olarak kavranmalýdýr. Zira Köz ün arkasýnda duran komünistler açýsýndan siyasal çalýþma, gönüllerinden geçen soyut þiarlarý sýralamak deðildir. Siyasal çalýþma, muhataplarýna somut pratik bir öneri içeren bir çalýþma olmalýdýr. Komünistler önceden beri iþçi sýnýfýnýn varoþlardaki kesimlerini tüketim, eðitim, sendika, sigorta hakký ve benzeri sorunlarýna muhatap etmeye ve onlarýn bu sorunlara karþý örgütlenmesini saðlamaya çalýþmaktadýr. Bu bakýmdan her ne kadar ekonomik bir çerçevede sürdürülse de bugün varoþlarda yapýlan dayanýþma eksenli çalýþmalar komünistler açýsýndan sahici birer siyasal çalýþmadýr. Keza seçim dönemi de komünistler açýsýndan yaptýklarý kitle çalýþmalarýndan güç alarak bu çalýþmalarýn önünü açmak ve yapýlan siyasal çalýþmayý daha elveriþli bir noktadan sürdürmek için bir olanak olarak deðerlendirilmiþtir. Öteden beri güç bela kitleleri kendi temel sorunlarýna muhatap etmek için uðraþýlýrken burjuvazi kendi araçlarýný kullanarak sahip olduðumuz olanaklarý katbekat aþan olanaklarýný devreye sokarak kitleleri burjuva sýnýrlarý içerisinde de
olsa siyasallaþtýrmýþtýr. Seçimler, iþçilerin evde, iþyerinde, sokakta, pazarda kime oy vereceklerini tartýþtýklarý, siyasal partilerin görüþlerini daha yakýndan takip ettikleri, çeþitli partilerin oy almak için kendilerini ziyaret ettikleri, kýsacasý onlarýn yaþadýðý semtlerde politik bir atmosferi hakim kýlan bir dönem yaratmýþtýr. Komünistler de bu olanaktan faydalanmak için çalýþmýþlardýr. Seçim iklimini kullanarak bu kesimlerin kendi örgütlerini yaratmasýný saðlamak ya da bu kesimleri örgütlemek, bu kesimler arasýndaki dayanýþmayý güçlendirmek için yola çýkmýþ olanlarýn birbiriyle daha sýký temaslar kurmasýný saðlamak için çalýþtýk. Ýçinde çalýþtýðýmýz kitle örgütlerinin diðer kitle örgütleriyle birlikte seçmen toplantýlarý düzenlemesine gayret ettik; yýllardýr düzenlenen piknikleri, yýllardýr faaliyet yürüten kurumlarý bu adaylarýn ziyaret etmesini saðladýk; bu sohbetlerde emekçilerin milletvekilleri üzerinde denetime sahip olabileceði örgütlenmelerin propagandasýný yaptýk. Bunu yaparken de sýk sýk önceden beri içinde bulunduðumuz kitle örgütleri koordinasyonunun pratiðine deðindik. Ayný zamanda içinde çalýþtýðýmýz kitle örgütlerinin iliþkide bulunduðu emekçileri kendi taleplerini dile getirmeye ve bu talepler için örgütlenmeye teþvik ettik. Ayný zamanda Bin Umut adaylarýnýn meclise taþýnmasý için azami gayret gösterdik, bunu da herhangi bir ideolojik kýlýfa yaslanmadan, bu adaylarýn savunduðu politik çizgiye düþmeden, kendi politik çizgimizden taviz vermeden yaptýk. Bin Umut adaylarýnýn meclise girdiði koþullarda emekçilerin onlarý denetlemesi önünde fýrsatlar doðacaktý. Emekçilerin þu veya bu adayý kendi sorunlarýný çözecek kimseler olarak görmemesi gerektiðini, emekçilerin asýl olarak kendi güçlerine ve örgütlenmesine güvenmesi gerektiðini, baðýmsýz adaylara da bu örgütlenmeyi arttýrarak sahip çýkabileceðini ve ayný zamanda denetleyebileceðini anlattýk. Bu çalýþmalar sayesinde birçok yeni iþçiyle ve birçok yeni kitle örgütüyle tanýþtýk. Bulunduðumuz yerellerde dayanýþma içinde çalýþabileceðimiz güçlerden haberdar olduk
ve onlarla yakýnlaþtýk. Elbette bu çalýþmalar sayesinde seçim çalýþmasý yürütme konusunda deneyim kazandýk ve önümüzdeki yerel seçimler için paha biçilmez deneyimlere sahip olduk. Hiç kimse bu deneyimleri bizden alamaz ve en önemli kazanýmlarýmýz burada gizlidir. Zaten komünistlerin birliðini savunanlar açýsýndan yapýlan kitle çalýþmalarýnýn anlamý da buradadýr. Kitle çalýþmasý kitlelerin örgütlenmesini saðlamaktan çok devrimci bir partiyi yaratacak örgütlü militanlarýn ortaya çýkmasý için sürdürülmektedir. Kitle içerisinde siyasal çalýþma deneyimleri kazanarak sýnýfa önderlik edebilecek bir partinin militanlarý haline gelmek amacýyla yapýlmaktadýr. Ancak kitle çalýþmalarýnýn tek hedefi bu deðildir. Komünistlerin birliðini savunanlar açýsýndan kitle çalýþmalarý sosyalist hareket içindeki devrimci güçlerle temas etmek açýsýndan da önemlidir. Böylece devrimci güçlerle reformist güçleri birbirinden ayýrmak mümkün olacaktýr. Bu ayrýþma sayesinde çeþitli örgütlü devrimci güçlerin devrimci partiyi yaratma kavgasýna omuz vermesini saðlamak mümkün olacaktýr. Seçim çalýþmasý bu doðrultuda da sonuçlarý kýsa süre içerisinde görülemeyecek ancak önemli bir kazaným getirmiþtir. Seçimlerde ortaya koyduðumuz tutum, bu tutumun asýl muhatabý olan devrimci hareket nezdinde de tanýnmýþ ve deðerlendirilmiþtir. Bizzat þu veya bu þekilde seçim çalýþmalarýnda yer alan devrimci militanlar olmak üzere bu tutumun doðruluðuna veya yanlýþlýðýna hükmedenler olacaktýr. Elbette bu tutum tek baþýna sosyalist hareketi ayrýþtýrmayý b e r a b e r i n d e g e t i r m e y e c e k t i r. Z a t e n komünistlerin birliðini savunanlar öyle bir hayale kapýlmamýþtýr; ancak seçim çalýþmasý bir taktik tutumun nasýl alýnabileceðini göstermek bakýmýndan komünistlerin yürüttüðü çalýþmalar içerisinde önemli bir yere oturmaktadýr. Seçimlerde aldýðýmýz tutumdan da güç alarak adýmlarýmýzý þaþýrmadan yola devam edeceðiz.
Ankara da Denetlenemeyen Belediyecilik Medyada yer alan haberlerde Ankara nýn susuz kalmasý kuraklýða baðlanýyor ama konunun uzmanlarý su kesintilerinin Gökçek in belediyecilik anlayýþýndan ve bugüne kadar yapmasý gerekenleri yapmamasýndan kaynaklandýðýný belirtiyor. Gökçek 2006 nýn son 41 yýlýn en kurak yýlý olduðunu söylüyor. Oysa veriler Gökçek in yalanýný ortaya çýkarýyor. Verilere göre son 41 yýlýn en kurak yýlý 1994. Yine bu verilere göre 2001 yýlý bile 2006 dan daha kurak bir yýl olarak yaþanmýþ. Gökçek in 8 ay sonra vatandaþa içirmeyi planladýðý Kýzýlýrmak suyu Ankara içme suyunun 30 katý kadar fazla klorür, 16 katý fazla sülfat içeriyor. Kýzýlýrmak suyunun sertlik oraný ise Ankara suyunun 5 katýndan fazla. Þu anki arýtma tesislerinde yeterince arýtýlmadan verilecek olan Kýzýlýrmak suyu içilmesi kanser vb. hastalýklara yol açacak. Tüm bunlarýn yaný sýra Gökçek Ankaralýlara komik tasarruf yöntemleri öneriyor. Gökçek in önerilerinden bazýlarý þöyle: 15 dakika deðil, 2 dakika duþ alýn. Tuvaletlerde pisuara yarým basýn. Tuvaletlerde rezervuarlarýn içine suyun miktarýný azaltmak için tuðla ve kola þiþesinin içerisine suyu doldurup koyun. Hanýmlar bulaþýk yýkarken bir tabaða þarýl þarýl su akýtmasýnlar. Bol bol dua etsinler. Biz de Ankara da 1 Aðustos tan itibaren uygulanmaya baþlayan su kesintileri ile ilgili tam olarak iki gün bile su verilmeyen Hüseyingazi Mahallesi nden Turna teyze ile röportaj yaptýk.
Turna Teyzeyle Röportaj K: Su kesintileri hayatýnýzý nasýl etkiledi? T: Pislikten koktuk desem yeridir. Bir hafta susuz kaldýk. Köye taþýnmayý bile düþündük. Su verildi ama hala çeþmeden su içemiyoruz. Hazýr su alýyoruz. Yýkanýrken bile hastalýk kapmaktan korkuyoruz; kapacaðýmýzý kapmýþýzdýr gerçi ama. K: Melih Gökçek Ankaralý tatile çýksýn, az yýkansýn önerisinde bulundu. T: Duþ almayýn da kafanýzý yýkayýn diyor. Kafa yýkamakla olmuyor ki. Bize tasarruf edin diyorlar su vermiyorlar sonra da borular patlýyor. Tasarruf mu ettik þimdi yani? Tatile çýkýn diyor iþi gücü býrakýp nereye gidelim. K: Su kesintilerinin olabileceði aylar öncesinden konuþuluyordu ama seçimlerden sonra baþladý. Bu durum için ne diyorsun? T: Oy kaybetmemek için yaptýlar. Seçimden önce kesselerdi oy almazlardý. K: Bahçe sulamayýn araba yýkamayýn dediler tankerlerle su sattýlar. T: Sulama tankerleri bizim mahalleye gelmedi bizim bahçeleri sulamadý. Kendi adamlarýna paralý adamlara torpil yapýyorlar, onlara yaþama imkanlarý veriyorlar. Bizler susuzluktan ne yapacaðýmýzý bilmiyoruz. K: Belediye yaþanacak su sýkýntýsýný çok önceden biliyordu ama önlem almadý sonra yaþanan sorunu su dualarýna havale etti. Bunu nasýl deðerlendiriyorsunuz? T: Yaðmur duasýna çýkalým ellerimizi aþaðý çevirelim dediler yaptýk yaðmadý. Kýzýlýrmak tan su gelecek diyorlar bu zamana kadar akýllarý nerdeymiþ niye getirmediler. Gelecek su da nasýl bilinmez. K: Yerel yönetimler su kesintilerinde olduðu gibi hayatýmýzý doðrudan etkileyebiliyor. Seçim döneminde çeþitli vaatlerle gelip oyumuzu istiyorlar biz de çaresizlikten veriyoruz. Bunun yerine mesela bildiðimiz güvendiðimiz birini muhtar seçsek daha sonra belediye baþkanýmýzý kendimiz seçsek nasýl olur? Bunlar ayný zamanda denetleyebileceðimiz birileri olmasý bu gibi sorunlarý yaþamamýzý engeller mi? T: Kendi seçtiðimizin, tanýdýðýmýzýn, yanýmýzda duranýn bize faydasý olur. Bunlar kendilerine çalýþýyorlar taraf tutuyorlar, çevrelerini zengin ediyorlar. Biz gerçekten seçsek böyle olmaz. Seçimden sonra unutulmayýz. K: Son olarak eklemek istediðiniz bir þey var mý? T: Suyu içelim mi içmeyelim mi bilmiyoruz. Su kesintisi sürecek mi bilmiyoruz. Doðru dürüst bilgilendirme yok, muhatap bulamýyoruz. Böyle devam ederse hem içme suyuna para hem kullanma suyuna para, baþ edemeyeceðiz. Ankara dan Komünistler
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
5
Ulucanlarda Düþenler Kavgamýzda Yaþýyor! gerektiðini vurguladý. Mustafa Suphilerin, Denizlerin, Mahirlerin, Ýbrahim Kaypakkayalarýn, ardýndan Buca, Ümraniye, Ulucanlarda devrimcilerin katledildiklerini, bu katliamlarýn bitmediðini, 19 Aralýk ta, Mercan da devam ettiðini ve son olarak da Dersim de devrimcilerin asker tarafýndan öldürüldüðünü belirten Altýntaþ bu katliamlarýn devrimci mücadeleyi kýramayacaðýný, devrimcileri devrim ve sosyalizm davasýndan kopartamayacaðýný vurguladý.
Tutuklu ve Hükümlü Yakýnlarý Birliði (TUYAB) sekiz sene önce Ulucanlar Cezaevi ne devletin düzenlediði bir operasyon sonucu kaybettiðimiz 10 yiðit devrimciyi anmak için Karacaahmet Mezarlýðý nda Ümit Altýntaþ ýn mezarý baþýnda bir anma düzenledi. Saat 13.00 te Karacaahmet Mezarlýðý nda bulunan caminin önünde toplanan kitle Ulucanlar Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz!/TUYAB imzalý pankartýn arkasýnda kortejler oluþturarak yürüyüþe geçti. Yürüyüþ boyunca Devrim Þehitleri Ölümsüzdür , Ýçeride Dýþarýda Hücreleri Parçala , Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz , Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur , Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak , Katil Devlet Halka Hesap Verecek sloganlarý atýldý. Kortejde Ulucanlarda yitirilen devrimcilerin resimleri taþýndý ve isimleri okunarak Yaþýyor sloganý atýldý. Ümit Altýntaþ ýn mezarýnýn baþýnda toplanýlmasýyla birlikte belirlenen programa uygun olarak anma gerçekleþtirildi. Program Ulucanlar da þehit düþen
Þengal Halký Yalnýz Deðildir!
Ümraniye 1 Mayýs Mahallesi nde Özgür Yurttaþ Hareketi 19 Aðustos Pazar günü Þengal katliamý ile ilgili bir basýn a ç ý k l a m a s ý y a p t ý . D T P, demokratik özgür kadýn hareketi, barýþ anneleri insiyatifi ve biz de eyleme destek verdik. Em hemu ezidine ve Yaþasýn halklarýn kardeþliði dövizini açan Özgür Yurttaþ Hareketi yaptýðý basýn açýklamasýnda Þengal katliamýnýn Kürtler açýsýndan yeni bir katliamýn baþlangýcý olduðunu, baþta Ortadoðu halklarýnýn inancýna, renklerine, kardeþliðine yapýlan bu katliamý kýnadýklarýný ve bu katliamýn aslýnda bölgede bulunan Kürtlerin kazanýmlarýný zayýflatmak için yapýldýðýný belirttiler. Ardýndan bir dakikalýk saygý duruþu yapýldý. Peþi sýra Þengal halký yalnýz deðildir , Yaþasýn halklarýn kardeþliði , Þehit namýrýn sloganlarý atýldý ve basýn açýklamasý sona erdi. Ümraniye den Komünistler
Son olarak Grup Vardiya Hücre ve Kýr mýzý Gül türküsünü seslendirerek anma sonlandýrýldý. 10 yiðit devrimci þahsýnda tüm devrim þehitleri için yapýlan saygý duruþu ile baþladý. Ýlk olarak TUYAB ýn Ulucanlar Direniþi ile ilgili açýklamasý okundu. Açýklamada Ulucanlar saldýrýsýnýn devrimcilerin siyasal kimliklerinin, devrimci inanç ve deðerlerin teslim alýnmasý amacýyla yapýldýðý ve düþen devrimcilerin bu deðerleri savunmak için direndikleri ve düþtükleri belirtildi. Devletin bu katliamla içerideki devrimcileri teslim alarak, öncü güçleri ele geçirerek aslýnda dýþarýda iþçilerin, emekçilerin mücadelesini bastýrmayý hedeflediði, ama bu hedefine ulaþamadýðý, hapishanelerdeki devrimcileri teslim alamadýðý vurgulandý. Düzenin sahiplerinin dýþarýda emperyalizme içeride sosyal yýkým politikalarýný hayata geçirmek için devrimcilere saldýrdýðý ifade edildi. Bugün de devlet terörünün arttýðý, Ulucanlar direniþinin devrimci mücadele açýsýndan yol gösterici olduðu belirtildi. Derdimiz yas tutmak deðil; onlarýn anýsýný yaþatmak, onlarýn mücadelesini yükseltmekten geçer diyerek açýklama sonlandýrýldý. TUYAB ýn açýklamasýnýn ardýndan Ulucanlar saldýrýsýna tanýk olan devrimcilerden Filiz Gülkokuer ve Baþak Otlu birer konuþma yaptýlar. Gülkokuer, Ulucanlar da sadece siper yoldaþlarý olmadýk, ayný zamanda yoldaþlaþtýk, bu sadece ölüm anýnda deðil hayatýn her alanýnda olmalý diyerek devrimci dayanýþmanýn önemini vurguladý. Dönemin baþbakaný Ecevit in Cezaevi sorununu halletmeden IMF programlarýný uygulayamayýz
sözünü hatýrlatarak içerideki devrimcilerin dýþarý ile baðlantýlý olduðunu vurguladý. Baþak Otlu da orada katledilenlerin herbirinin güzel insanlar olduðunu ve her birinin siyaset farký gözetilmeden önemsenmesi gerektiðini vurguladý. (Bu sýrada bir ananýn üzerine basýlan bir mezarý Kusura bakma, seni rahatsýz ettik diyerek düzeltmeye çalýþmasý da gözümüze çarpan bir durumdu.) Son olarak þehit aileleri adýna Melek Altýntaþ bir konuþma yaptý. Ulucanlar saldýrýsýnýn ardýndan Bartýn Cezaevi ne nakledilen tutsak devrimcilerin dýþarýdakilere bir mektup yazdýðýný belirten Altýntaþ bu mektupta söylenenleri aktardý. Mektupta Biz Ulucanlar da emperyalizme karþý çýktýðýmýz için katledildik, hak ve özgürlüklerin gasp edilmesine karþý çýktýðýmýz için katledildik, faþizan baskýlarýn, devlet törürüne karþýsýnda durduðumuz için katledildik, sýnýfsýz sömürüsüz bir dünya istediðimiz için, gecelerinde aç yatýlmayan, gündüzlerinde sömürülmeyen bir dünya istediðimiz için katledildik. Ama zerre tereddüt, ihanet göstermedik, yoldaþlar, baþýnýz dik, alnýnýz açýk olsun deniyordu. Ardýndan taþýnan fotoðaraflara da deðinen Altýntaþ, Ulucanlarda yitirilen devrimcilerin iþkenceye uðramýþ, kurþunlanmýþ, yanmýþ bedenlerinin olduðu fotoðraflarý taþýmanýn doðru olmadýðýný, elbette bu fotoðraflarýn kinimizi arttýrdýðýný ama onlarýn ölüme gülerek, halay çekerek gittiklerini, o nedenle yitirilen devrimcilerin gülen, geleceðe özlem duyan fotoðraflarýný taþýmak
TUYAB ýn örgütlediði anmaya Halk Kültür Merkezleri, Odak, Proleter Devrimci Duruþ destek verdi. KÖZ ün arkasýnda duran komünistler olarak biz de örgütleyicisi olmadýðýmýz halde bu eyleme mümkün olduðunca katýlmaya özen gösterdik, doðru bulduðumuz sloganlarý haykýrarak eyleme güç vermeye çalýþtýk. Bizler açýsýndan anmada gerek TUYAB ýn gerekse de Melek Altýntaþ ýn yaptýðý konuþmalarda þehit düþenlerin devrimci kimliklerinden dolayý saldýrýya uðradýklarýnýn ve devrimci inanç ve deðerlerden vazgeçmeyerek direniþe geçmelerinin öne çýkartýlmasý, meselenin insan haklarý çerçevesinde ele alýnmamasý yitirdiðimiz devrimcilere layýkýyla anabilmek açýsýndan önemliydi. Ayný þekilde içerideki saldýrýlarýn dýþarý ile baðýna iþaret edilmesi de önemsenmesi gereken bir vurguydu. Ancak o dönemde de bugün de dýþarýda yükselen bir sýnýf mücadelesi yoktu ve içerideki devrimcilerin yükselen mücadelenin önünü kesmek için katledildikleri doðru deðildir. Tersine içerideki sert direniþ dýþarýda yanký bulmamýþ, dýþarýda yaprak kýmýldamadýðý için duvarlar içeridekilerin üzerine yýkýlmýþ ve onlar kendi baþlarýna, elleri kollarý baðlý olarak direnmek zorunda kalmýþlardýr. Zindanlarýn yýkýlmasý için içeri eksenli bir bakýþ açýsýndan sýyrýlarak dýþarýdaki mücadelenin yükseltilmesi gerektiði ortadadýr. Tutsaklara Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek!
birisi olan Kürtlerin özgürleþmesinin þart olduðunu anlatmak istedik.
DTP, ESP, SDP, EMEP, EHP, KESK, Limter-Ýþ, Tekstil-Sen, 78'liler Vakýf Giriþimi, Mücadele Birliði, Yeni Dünya Ýçin Çaðrý, Köz, Kaldýraç, A k a - D e r, D e v - L i s , Ö D P v e Halkevleri nin pankartlarýyla katýldýðý mitingde yaklaþýk 4 bin kiþi bir araya geldi. Mitinge katýlan kitlenin çoðunluðunu DTP kitlesi oluþturdu. Bu kitle içinde hem Savaþa Hayýr Barýþ Hemen Þimdi sloganý hem de Vur Gerilla Vur Kürdistan ý Kur sloganý birlikte atýlýyordu. Ortak Vatanda Eþit Özgür Birliktelik Ýçin Demokratik Özerklik , Kürtleri Reddeden Deðil Güvenceye Alan Demokratik Anayasa Ýstiyoruz , Toplumsal Barýþ Ýçin Ayrýmsýz Siyasal Genel Af Ýstiyoruz , Sözde Deðil Özde Vatandaþlýk Ýstiyoruz , Dün Halepçe, Amed, Bugün Þengal, K ü r t l e r K a t l e d i l i y o r, D ü n y a Seyrediyor pankartlarý açýldý. Kortej içinde Baðcýlar Gençlik Ýnisiyatifi, Feministler, Demokratik Özgür Kadýn
Hareketi ve Komiteya Amedakar imzalý pankartlar vardý. 2001 yýlýnda polislerce katledilen DTP li Zeynel Durmuþ u anmak için resimleri de taþýndý. Mitinge EMEP Halk Ýçin Anayasa Barýþa Bir Þans pankartýyla, EHP Operasyonlara, Katliamlara Karþý Halklarýn Kardeþliði Kazanacak pankartýyla, ESP Barýþ Ýçin Özgürlük, Kardeþlik Ýçin Eþitlik pankartýyla, Kaldýraç Medeniyetler
Beþiði Ortadoðu Modern Barbara Mezar Olacak pankartýyla, Halkevleri Kardeþinle Barýþ Emperyalizmle Savaþ pankartýyla, ÖDP Eþit Özgür Demokratik Türkiye de Birarada Yaþamý Savunalým pankartýyla katýldýlar. KöZ ü savunan komünistler de Kürtlere Özgürlük Ortadoðu ya Barýþ pankartýyla mitinge katýldýlar. Bu pankartla Ortadoðu ya barýþýn gelebilmesi için ezilen uluslardan
Mollaibrahimoðlu, saldýrýlarýn devrimci tutsaklarýn iradelerini teslim almak amacýyla yapýldýðýný, F tipi hapishanelerle baþlayan süreçte, 122 kiþinin yaþamýna mal olan tecrit iþkencesinin hala südürüldüðünü ancak bu saldýrýlarla devrimci iradenin teslim alýnamayacaðýný vurguladý. Mollaibrahimoðlu açýklamasýný, Sýnýfsýz, sömürüsüz bir dünya arzulayan bizlerin özlem ve düþüncelerimizi F-L-D-E tipi hapishanelere hapsetmek isteyenlere yanýtýmýz daima özgürlük, türkülerimiz-halaylarýmýz ve þehit olan yoldaþlarýmýzdan devir aldýðýmýz onurlu mirasýmýz olacaktýr diyerek bitirdi. Kurumlar açýklamanýn ardýndan Buca Hapishanesi'nin önüne karanfil býraktý. Eylemde, Devrimci tutsaklar onurumuzdur , Devrimci irade teslim alýnamaz sloganlarý atýldý. Ayný bileþenle 26 Eylül günü Ulucanlar katliamýný protesto etmek amacýyla Kemeraltý nda bir basýn açýklamasý düzenlendi. Yaklaþýk 50 kiþinin katýldýðý eylemde Yüreklerinin kulaklarý saðýr olmayanlara sesleniyoruz denerek Hapishanelerde yaþanan katliamlarý, direnen ama asla teslim olmayan devrimci tutsaklarý unutmayýn, unutturmayýn! Yaþamýmýzý köleleþtirmek için içeride ve dýþarýda örülen hücreleri gelin hep birlikte parçalayalým! Halklarýn kardeþliði için, savaþsýz, sömürüsüz yaþanabilir bir dünya için mücadele edelim! çaðrýsýnda bulunuldu.
Ýzmir de 96 SAG ve Ölüm Orucu Anmasý 1996 yýlýnda devrimci örgütlerin Eskiþehir tabutluklarýna karþý baþlattýðý Süresiz Açlýk Grevi (SAG) ve Ölüm Orucu (ÖO) direniþlerinde topraða düþen devrimciler 29 Temmuz günü mezarlarý baþýnda anýldý. Mezarlarý Ýzmir de bulunan TÝKB davasýndan Tahsin Yýlmaz ve DHKP-C davasýndan Müjdat Yanat nezdinde tüm 96 SAG ve Ölüm Orucu Þehitleri anýlmýþ oldu. Tahsin Yýlmaz ve Müjdat Yanat ýn mezarlarý baþýnda yapýlan anmalarýn yaný sýra Buca-Kaynaklar Mezarlýðý nda kabri bulunan diðer devrimcilerin de mezarlarý ziyaret edildi. Alýnteri, BDSP, DHP, ESP, Mücadele Birliði ve Partizan ýn organize ettiði anmaya KöZ ün arkasýnda duran komünistler de katýldý. Anmanýn örgütleniþ sürecinde bize toplantý çaðrýsý gelmesi ile yapýlan ilk toplantýya gitmemize raðmen birçok kurumun toplantýya gelmemesi nedeniyle toplantý ertelenmiþti. Gerek seçim çalýþmalarýnýn yoðunluðu gerekse de toplantý takvimini takip edemememizin eksikliði nedeniyle daha sonra yapýlan toplantýlara gidemedik. Bu nedenle anmanýn örgütleyicileri arasýnda olamadýk. HÖC ün geçen senelerin aksine anmanýn örgütleyicisi olmamasýnýn sebebi ise Ýçerde Dýþarda Hücreleri Parçala sloganýný kabul etmemesi ve son dönemde Adalet Bakanlýðý nýn yayýnladýðý genelge üzerinden yaþanan tartýþmalardý. Ortak anmanýn yapýldýðý gün HÖC de Müjdat Yanat ýn mezarý baþýnda ayrý bir anma gerçekleþti. Yaþasýn Devrimci Dayanýþma Örgütlü Devrimcilerdi, Devrim Ýçin Öldüler Ýzmir den Komünistler
Ýstanbul dan Komünistler
Dünya Barýþ Günü ne Gerginlik Hakim Oldu Ýstanbul da 1 Eylül Barýþ Günü Kadýköy Ýskele Meydaný nda baþýndan sonuna kadar gergin geçen bir mitingle kutlandý. Miting programý polisin müdahalesiyle belirlenenden erken sonlandýrýldý.
Ýzmir deki kurumlar, 21 Eylül 1995 te Buca, 24 Eylül 1996 da Diyarbakýr, 26 Eylül 1999 da Ulucanlar cezaevlerinde gerçekleþen katliamlarý protesto etmek için 21 Eylül günü Buca Hapishanesi önünde bir basýn açýklamasý yaptý. Buca, Diyarbakýr, Ulucanlar Hapishane Katliamlarýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz pankartý arkasýnda bir araya gelen BDSP, EHP, ESP, HKM, KALDIRAÇ, KÖZ ve PARTÝZAN adýna açýklamayý Özgül Mollaibrahimoðlu okudu.
Haydarpaþa Numune Hastanesi nden Kadýköy Ýskele Meydaný na doðru ilerlendikçe diðer mitinglerde rastlanmayan bir polis yýðýnaðý göze çarpýyordu, nitekim miting esnasýnda polisin müdahaleleri ile ortam iyice gerildi. Mitingde konfederalizm bayraklarýnýn ve Öcalan posterlerinin açýlmasý gerekçe gösterilerek tertip komitesi sürekli olarak Tertip komitesinin belirlediði sloganlar dýþýnda slogan atýlmasýn, tertip komitesinin belirlediði pankartlar dýþýnda pankart açýlmasýn anonsu yapmaya mecbur býrakýldý. Buna karþýlýk kitle içinde Öcalan lehine sloganlarýn atýlmasý engellenemedi. Miting alanýndaki demir parmaklýklar açýlarak, çevik kuvvet saldýrý pozisyonu aldý ve kitle üzerinde tedirginlik yaratýlmaya çalýþýldý. Mitingde Ufuk Uras ve Sabahat Tuncel de birer konuþma yaptýlar. Bu konuþmalarda halklarýn kardeþliði ve barýþ fikri öne çýktý; siyasi temsiliyet sorununun aþýlmasý yönünde vurgular yapýldý. Ýstanbul dan Komünistler
Ýzmir de 1 Eylül Dünya Barýþ Günü Eylemine Katýldýk Ýzmir de Demokrasi ve Barýþ Bloðu tarafýndan organize edilen 1 Eylül Dünya Barýþ Günü eylemi 1 Eylül Cumartesi günü Konak ta gerçekleþti. Toplanma yeri olarak Konak Pier in önü belirlenmiþ olmasýna raðmen biz Köz ün arkasýnda duran komünistler sendika binalarý önünde toplanan ve Yaþasýn Akdeniz Selçuk Nakliyat Ambarý Direniþimiz! yazýlý pankartlarýný açarak yürüyüþe geçen TÜMTÝS li iþçilerle buluþup, onlarla birlikte toplanma yerine kadar yürümeyi tercih ettik. Böylelikle Akdeniz Selçuk Nakliyat ta yürütülen sendikal mücadele sonucunda iþten atýlan TÜMTÝS üyesi iþçilerin kendi gündemlerini alana taþýma gayretlerine mütevazi de olsa destek sunmuþ olduk. Konak Pier önünde toplanýldýktan sonra Eski Sümerbank önüne doðru yürüyüþe geçen yaklaþýk 500 kiþinin oluþturduðu kitle daha
çok tertip komitesinin belirlediði sloganlara katýldý. Eylemde sýk sýk Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði! , Býji Bratiya Gelan! , Katil ABD Ýþbirlikçi MGK! , Katil ABD Ortadoðu dan Defol! sloganlarý atýlýrken, eyleme kayda deðer bir nicelikle katýlan TÜMTÝS li iþçiler de Zafer Savaþan Emekçinin O l a c a k ! , Ya þ a s ý n S ý n ý f Dayanýþmasý! sloganlarýný attýlar. Blok adýna okunan basýn açýklamasýnýn ardýndan, BEKSAV ýn düzenlediði Latin Festivali'ne katýlmak üzere Ýzmir e gelen Latin Amerikalý bir müzik grubunun dinletisi ve alanda çekilen halaylarla eylem sona erdirildi. Eylemin daðýlmasý aþamasýnda komünistlerin birliðini savunanlar Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! sloganlarýný atarak barýþ ýn nasýl ve nereden geleceðini hatýrlatmýþ oldular. Ýzmir den Komünistler
Sayfa
6
Festivale Hazýrlýk Süreci Nasýl Oldu? Mahallemizin kuruluþu kabul edilen, gecekondu yýkýmlarýnýn gerçekleþtiði, bu yýkýmlara karþý mahallemiz emekçilerinin direniþe geçtiði ve devlet tarafýndan katledildikleri tarih olan 2 Eylül 1977 nin 30. yýldönümü vesilesi 30. Yýlýnda 2 Eylül Ruhuyla Yozlaþmaya Karþý Kültürüne Sahip Çýk þiarý ile 1 Mayýs Mahallesi Kuruluþ Festivali nin beþincisi bu yýl düzenlendi. Mahallede bulunan 15 e yakýn kurumun yer aldýðý festival örgütleme komitesinde her yýl olduðu gibi bu sene de yerimizi aldýk. Festivalin gerçekleþtirileceði 31 Aðustos-2 Eylül tarihlerinden yaklaþýk bir buçuk ay önce toplantýlar baþladý. Biz bu sene geçen seneki festivalden çýkardýðýmýz dersleri hayata geçirme noktasýnda tutum almak niyeti ve muradý ile katýldýk toplantýlara. Kýsaca hatýrlatmak gerekirse geçen yýl festivalin ikinci gününe denk gelen 2 Eylül günü mahallemizde bir yürüyüþ düzenlenmiþ, bu yürüyüþte polisin saldýrma giriþimi üzerine çatýþma çýkmýþ ve festivalin o gün akþam programý iptal olmuþtu. Geçen yýl, festivalin genelini ve tabii yürüyüþü deðerlendirmek üzere bir deðerlendirme toplantýsý yapmayý önermiþtik, bu önerimiz kabul görmekle birlikte yeterli katýlým saðlanamadýðý için iptal edilmiþti. Bunun üzerine festival ve festival yürüyüþü ile ilgili deðerlendirmelerimizi gazetemize gönderdiðimiz yazýda açýklamýþtýk. Festivalle ilgili olarak toplantýlarda en fazla tartýþýlan ve bizim de en fazla tartýþmalara dahil olduðumuz konu eylemde birlik ajitasyon ve propagandada serbestlik konusuydu. Geçen yýl yürütülen tartýþmalarda bu ilke platform tarafýndan benimsenerek hayata geçirilmiþti. Ancak eylem sýrasýnda somut olarak þunu gördük ki bu ilkeden bizim anladýðýmýzla diðer siyasetlerin anladýðý arasýnda daðlar kadar fark vardý. Kitlelerin istemlerini gözetme, eylemi kitlesel kýlma vb. gerekçelerle eylemde, ajitasyon ve propagandada birliði savunanlar, devrimcileri kitlelerden en fazla uzaklaþtýran slogan yarýþtýrma vb. rekabetçi tutum içerisine girdiler. Dahasý eylemde polis engellemesi ile karþýlaþýldýðýnda, ortak irade gösterme çabalarýna karþýn, daha tertip komitesinin polisle görüþmeleri devam ederken barikatlar kurulmaya taþlar atýlmaya baþlamýþtý. Bu bakýmdan tertip komitesinin inisiyatifini kýran bir tutum bizzat eyleme katýlanlar tarafýndan yaratýlmýþtý. Eylemin ardýndan yapýlan konuþmalarda devrimcilerin genelinin fikri þuydu: Ajitasyon ve propaganda serbestliði yol açtý bütün bu olanlara. Halbuki yaþanan sýkýntý ajitasyon propaganda serbestliðinden deðil tersine ayný ilkenin eylemde birlik kýsmý önemsenmediði için yaþanmýþtý.
SAYI: 3
1 Mayýs Mahallesi Kuruluþ Festivali Yapýldý Bu yýl beþincisi düzenlenen 1 Mayýs Mahallesi Kuruluþ Festivali 30. Yýlýnda 2 Eylül Ruhuyla Yozlaþmaya Karþý Kültürüne Sahip Çýk þiarýyla baþladý. Üç gün süren festivalin gündüz programýnda çeþitli konuþmacýlarýn katýldýðý ezilen uluslar ve inançlar , yýkýmlar ve kentsel dönüþüm , 2 Eylül 1977 nin tarihsel nedenleri, yozlaþma ve yoksulluk konulu paneller yapýldý. Önceki festivallerden farklý olarak bu sene çocuklara yönelik etkinlikler de festival programý içinde yapýldý. Ýdil Kültür Merkezi tiyatro atölyesi düzenlemiþ olduðu Meðersem Neymiþim ve Tiyatro Simurg da Havana adlý oyunlarýný sergilediler. Festivalin akþam programýnda ise Güzelleþtirme Derneði folklor ekibinin folklor gösterisi ve Ümraniye Pir Sultan Abdal Kültür Derneði semah ekibinin semah gösterisi sunuldu. Grup Mayýs, Ferhat Tunç, Nilüfer Sarýtaþ, Pýnar Sað, Grup Munzur, Erdal Bayrakoðlu, Hasan Saðlam, Osman Bingöl ve Ali Asker söylediði türkülerle kitleyi coþturdular. Yapýlan paneller arasýnda Ezilen uluslar ve inançlar konulu paneli özellikle önemsediðimiz için bu paneli aktaracaðýz.
Ezilen Uluslar ve Ýnançlar Paneli Ýlk gün yapýlan Ezilen uluslar ve Ýnançlar konulu panelin konuþmacýlarý ABBF kurulu üyesi Musa Kazým Engin, Mihri Belli ve Gündem Gazetesi nden Esra Çiftçi ydi. Konuþmaya ilk olarak Musa Kazým Engin baþladý. Ezilen ulus kavramýný açýklayarak konuþmasýna baþlayan Engin, ulus kavramýnýn feodal dönemde oluþmadýðýný, ulus bilincinin kapitalizmle birlikte geliþtiðini vurgulayarak Birinci Paylaþým Savaþý nýn ardýndan Osmanlý gibi bir feodal devletin yýkýldýðýný, ayrýca bu savaþ sonucunda ezilen uluslarýn kendi kaderini tayin hakký fikrinin geliþmeye baþladýðý ve emperyalizme karþý mücadele verildiðini söyledi. Ýkinci
Paylaþým Savaþý sonucunda ise dünyanýn üçte birinin sosyalist bloðu oluþturduðunu ve dünyanýn baþka bir seyir almaya baþladýðýný vurguladý. Türkiye coðrafyasýnda verilen Kurtuluþ Savaþý nda Türklerin ve Kürtlerin birlikte mücadele verdiklerini ancak savaþ kazanýldýktan sonra Türklük rejiminin geliþtiðini ekledi. Bu süreçten sonra sürekli Kürtlere ve Ermenilere karþý katliamlar yapýldýðýný, bunun nedeninin Kürtlerin çýkarmýþ olduðu isyanlar ve ayaklanamalar olmadýðýný vurguladý. Kürtlerin isyan etmediklerini, Dersim de de bir isyanýn olmadýðýný, orada bir katliamýn gerçekleþtiðini vurguladý. Emperyalizmin ulusal kurtuluþ savaþlarýný desteklemeyeceðini, çünkü ulusal kurtuluþ savaþlarý emperyalizme karþý olmalý ve ezilen uluslarýn kendi kaderlerini tayin haklarýný savunmalýdýr
Her yýl olanýn aksine bu yýl bu konu ile ilgili tartýþmalar son derece yüzeysel ve kýsa geçildi. Oy çokluðu ile eylemin ortak pankart-ortak slogan temelinde yapýlmasý kararý alýndý. 2007 Eylülü nde gerçekleþtirilecek olan 5. Kuruluþ Festivali nin þiarý olan 30. Yýlýnda 2 Eylül Ruhuyla Yozlaþmaya Karþý Kültürüne Sahip Çýk ortak pankartý arkasýnda, baþka bir pankart açýlmadan yürüyüþ yapýlacak ve toplantýda belirlenen ortak sloganlar atýlacaktý. Sloganlar konusunda geçen yýldan farklý bir tutum almadýk. Belirlenen sloganlarýn yarýsý bizim siyasetimizden tamamen uzak, hatta zýt olmasýna karþýn atmayacaðýmýzý belirtmekle yetindik, tartýþmalarý týkayan bir tutum almamaya özen gösterdik. Özellikle geçen yýldan ders alarak festivalin mahalle emekçileri ile bütünleþen bir etkinlik olmasý, somut sorunlara somut yanýtlar sunmasý, somut talepleri karþýlamaya gayret edilmesi gerektiði üzerinde durduk. Festival toplantýsýnýn baþýnda söylemde hemen hemen bütün siyasetler bizimle ayný þeyi söyleseler de, platform bileþenlerinden bunu saðlamak için gelen önerilerin birçoðu yapýlamaz, yapýlsa da yetersiz kalýr vb. gerekçelerle kabul görmedi. Netice itibarýyla mahalleye gelen belediye otobüslerinin sayýsýnýn artýrýlmasý talebiyle ilgili imza toplamak, çocuklara yönelik etkinlikler vb. dýþýnda, baðýmsýz aydýnlarýn konuþturulacaðý üç panel ve akþam konserlerinden ibaret bir festival programý oluþturuldu. Halbuki toplantýlarýn baþlangýcýnda bizim açýmýzdan oldukça iyi giden bir süreç söz konusuydu zira geçen yýl yaptýðýmýz deðerlendirmelerin ýþýðýnda bu yýlki festivalin mahalle emekçileri açýsýndan somut sorunlarýnýn gündeme alýndýðý bir festival düzenlenmesi gerektiði sonucuna varmýþ ve toplantýlarda diðer siyaset ve kitle kurumlarýnýn da bizimle hemfikir olduðunu görmüþtük. Ancak bu mutabakat ne yazýk ki pratikte hayata geçirilemedi. Bu eksiklik kuþkusuz içinde bulunduðumuz festival örgütleme komitesinin bütününe aittir. Dolayýsýyla bizim de payýmýz vardýr. Ancak geçen yýlki festivalle birlikte 30. Kuruluþ Yýldönümü vesilesi ile yapýlan bu festival bizim de nasýl bir festival sorusunun yanýtý hususunda netleþmemize hizmet etmiþtir. Bundan sonraki adýmlarýmýzý bu doðrultuda atacaðýz.
EKÝM 2007
Festivalden Çýkardýðýmýz Sonuçlar 2007 yýlýnýn 1 Mayýs Mahallesi Kuruluþ Festivali ni geride býraktýk. Mahallenin otuzuncu kuruluþ yýldönümüne rastlayan 5. festivalin sonunda ilk defa bir deðerlendirme toplantýsý gerçekleþti ki bizce festivalin en olumlu yönü buydu. Geçen yýllarda da gündeme alýnmakla, hatta planlanmakla birlikte yapýlamayan deðerlendirme toplantýsý bu yýl neredeyse tam katýlýmla, iki oturumda gerçekleþtirildi. Bizim açýmýzdan festivalde geçen yýllara göre olumlu geliþmeler olmakla birlikte bu geliþmeler yetersiz kaldý. Festivalin halkla bütünleþmesi hedeflenmiþti ancak halkýn somut sorunlarýna yönelik etkinliklerden çok küçük bir kýsmý yapýlabildi. Bu durum elbette bir bütün olarak, bizim de içinde yer aldýðýmýz festival örgütleme komitesinin eksikliðiydi. Paneller konusunda ise toplantýlarda uzunca tartýþma yürütülmüþ ve katýlýmý saðlamak adýna ismi duyulmuþ aydýnlarý davet etme konusunda bizim dýþýmýzdaki bileþenler mutabýk kalmýþtý. Ancak katýlýmýn son derece düþük olmasý bunun doðru olmadýðýný ortaya koydu. Yine yürüyüþ konusunda, katýlýmý arttýrmak gerekçesiyle savunulan ajitasyon ve propaganda birliði kararý çýkmýþtý, ancak yürüyüþe katýlým oldukça düþüktü, bu kararýn da katýlýmý arttýrmaya yetmediði açýkça görüldü. Bununla birlikte bu yýl bileþenlerin tümünde geçmiþten ders çýkarma eðilimi vardý ve bu bazý konularda pratiðe de geçirildi. Bu yýlki festival hazýrlýk süreci ve festival süreci her þeye raðmen görece daha makul tartýþmalarýn yapýldýðý, bileþenlerin birbirine görece daha saygýlý davrandýðý ve festival alanýnda ortak iþlere katýlým konusunda daha titiz davrandýðý, alýnan kararlarýn uygulanmasýna da daha fazla özen gösterildiði bir süreç oldu. Aþýlmasý gereken daha birçok yol olmakla birlikte bu yýl daha fazla sayýda bileþenin ortak çalýþma kültürü konusunda daha hassas olmalarý sevindirici ve umut verici bir geliþme oldu.
diyerek, Irak taki iþgale de deðindi. Emperyalizmin Irak taki iþgalini kimi güçlerin alkýþladýðýný, bu iþgale karþý olmak gerektiðini söyleyerek ayný zamanda Saddam a da karþý olduðunu ekledi. Ancak orada kurulacak bir Kürt devletinin de destekçisi olmadýklarýný, çünkü o devletin emperyalizmin güdümünde oluþacaðýný vurguladý. Bu nedenle biz buradan bu devleti selamlamayýz, dedi. Türkiye de de Kürt sorununun önemli olduðunu, buradaki Kürtlerin Irak tan ders çýkarmalarý gerektiðini, enternasyonalist bakmalarý, emperyalizme karþý mücadele etmeleri, Kürt milliyetçiliði yapmamalarý ve devrimcilerin yanlarýnda olmalarý gerektiðini ekleyerek konuþmasýný bitirdi.
Mihri Belli nin Konuþmasý Ýkinci olarak Mihri Belli söz aldý. Mihri Belli konuþmasýnda daha çok demokrasinin inþasý üzerinde durdu. Ezilen uluslardan olsun, ezen uluslardan olsun demokrasiyi inþa etmek isteyenlerin var olduðunu, doðru olanýn da demokrasiyi inþa etmek olduðunu söyleyip bunlarýn desteklenmesi gerektiðini vurgulayarak sözlerine baþladý. Kuzey Irak ta Barzani ve Talabani önderliðinde ABD iþbirlikçisi olan bir Kürt devleti kurulabileceðini bunun da bizlerin iþine gelmeyeceðini vurguladý. Bugün bu coðrafyada da daha radikal söylemler üzerinde duranlar olduðunu, bunlarýn da ayrý bir Kürt Devleti kurmak istediklerini söyleyip bunlarýn yanlýþlýðýna deðinerek, doðru olanýn halklarýn gönüllü birlikteliðini savunmak olduðunun altýný çizdi. Asýl olarak emperyalistlerin bundan korktuklarýný o nedenle de bu þiar altýnda hareket etmek gerektiðini, bunun da kurtuluþ savaþý ruhuyla saðlanabileceðini vurgulayarak sözlerini bitirdi.
Esra Çiftçi nin Konuþmasý Üçüncü ve son olarak da Esra Çiftçi söz aldý. Esra Çiftçi de daha çok günümüzde militarizme karþý duruþlarýn artmasý, sivilleþmenin artarak sokaða dökülüþlerin hýzlanmasý üzerinde durdu. Hrant Dink için yapýlan eylemleri örnek göstererek, bu tarz eylemlerin olmasýnýn tam da militarizme karþý duruþlarýn göstergesi olduðunun altýný çizdi. Bugün itibariyle Kürtlere ve Ermenilere yönelik imha ve inkar politikalarýnýn arttýðýna iþaret ederek, bunlara karþý toplumsal bir muhalefeti oluþturmanýn gerekliliðini vurguladý. Bu konuda bütün sivil toplum örgütlerinin ve demokratik kitle örgütlerinin çok büyük sorumluluklarý olduðunu ifade ederek konuþmasýný bu çerçevede bitirdi.
Biz Neyi Öne Çýkardýk? Panelistlerin konuþmalarýnýn ardýndan soru cevap kýsmýna geçildi. Bu kýsýmda bir yoldaþýmýz söz alarak ezilen uluslarla ilgili devrimcilerin ve komünistlerin konuya nasýl yaklaþmasý ve bunun için
hangi belgeleri referans almalarý gerektiðini izah etmeye çalýþtý. Ezilen uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakký konusunda komünistlerin takipçisi olmasý gereken çizginin Komünist Enternasyonal in ilk dört kongre belgeleri olduðunu ve buraya referansla hareket edilmesi gerektiðinin altýný çizdi. Buraya bakýldýðý zaman ezilen uluslarýn kendi kaderlerini tayininin kayýt, þart aranmadan savunulmasý gerektiðini ve bunun meþruluðunun kabul edilmesi gerektiðinin vurgulandýðýný belirtti. Bu nedenle de bugün Kürt ulusunun ayrý bir devlet kurma isteðinin ve Kürt kimliðini savunmalarýnýn meþruluðunu söylememiz gerektiðini bunun aksini yaparak, buna Kürt milliyetçiliði yapýlýyor diyerek ya da kimi bahaneler ortaya çýkararak karþý koymanýn da sosyal þovenizm olduðunun altýný çizdi. Irak taki duruma yönelik de; oradaki direniþin zaferle sonuçlanmasý neticesinde ortaya çýkacak olan rejimin eski Baas rejimi benzeri bir rejim olacaðýndan kaynaklý olarak bu direniþe destek vermemelerinin yadýrgatýcý olmadýðýný, aksine devrimcilerin; o direniþe selamlar yollayarak, Kürtlerin de orada iþbirlikçilik yaptýðýný söyleyerek kendi karþýlarýna almalarýnýn yadýrgatýcý olduðunu ekledi. Irak taki durumu da, Türkiye deki durumu da ele alarak, bugün komünistlerin Baðýmsýz Birleþik Özgür Kürdistan þiarýný yükseltmeleri gerektiðini söyleyerek sözlerini bitirdi. Bizden sonra söz alan yurtsever bir arkadaþ da; bizim konuþmamýzý destekleyen þeyler söyleyerek, Kürtlerin bugüne kadar Türkiye Solu ile hareket ettiðini ancak birçok þeyi de yanlýþ yaptýðýný, bundan sonra kendi baðýmsýz politikalarýný uygulayacaklarýný, yanlýþlarýnýn da doðrularýnýn da kendilerine ait olacaðýný vurguladý. Ayrýca Mahabad Cumhuriyeti ni örnek vererek bu cumhuriyeti sosyalistlerin kurdurduðunu ancak 11 ay sonra yine sosyalistlerin Kürtlerin baþýna yýktýðýný söyleyerek artýk kendi baðýmsýz siyasetlerini yürüteceklerini vurguladý.
Festival Yürüyüþü Festivalin son gününe denk gelen 2 Eylül gününde her sene olduðu gibi bu sene de bir yürüyüþ düzenlendi. Geçen sene ayrý pankartlarla þekillenmiþ olan yürüyüþ bu sene 30. Yýlýnda 2 Eylül Ruhuyla Yozlaþmaya Karþý Kültürüne Sahip ortak pankartýyla yapýldý. Yürüyüþe ortalama 500 kiþi katýldý. Yürüyüþte ortaklaþtýrýlmýþ olan dövizler taþýndý ve ortak sloganlar atýldý. Yürüyüþ 30 Aðustos Ýlk Öðretim Okulu önünde yapýlan basýn açýklamasý ile sonlandýrýldý. Bu yürüyüþün ayný gün ve ayný saatlerde Kadýköy de yapýlan Dünya Barýþ Günü mitingiyle çakýþmasý bir eksiklikti. 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
Limter-Ýþ Ýþ Cinayetlerini Protesto Etti
Limter-Ýþ, Tuzla tersane bölgesindeki iþ cinayetlerinin son bulmasý için gerekli önlemlerin alýnmasý ve tersanelerdeki çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi talebiyle Ýçmeler Tren Ýstasyonu nda kitlesel bir basýn açýklamasý düzenledi. Yaklaþýk 400 kiþinin katýldýðý basýn açýklamasýnda Bin Umut Vekili Sebahat Tuncel ve sanatçý Ferhat Tunç da konuþma yaptýlar. Eyleme Peru Uluslararasý Dostluk ve Dayanýþma Derneði, Alman Sendikalar Birliði gibi kurumlarýn yaný sýra TTB Ýþçi Saðlýðý Derneði, Basýn-Ýþ, Emekli-Sen, Tekstil-Sen, Birleþik Metal-Ýþ, Tez Koop-Ýþ, Mülksüzler Derneði, Emek Araþtýr malarý ve Dayanýþma Topluluðu, Çayýrova Kültür Araþtýrma ve Dayanýþma Derneði, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, 1 Mayýs Mahallesi Güzelleþtirme Derneði, Özgür Yaþam Kooperatifi, Finike Pazarcý Esnafý Dayanýþma Derneði, TMMOB Çevre Mühendisleri Odasý, ESP, DTP il ve ilçe örgütleri, EKD, SGD, Halkevleri, ÖDP, SDP, EHP, EMEP, SODAP, TKP, Yurtsever Cephe Metal iþçileri, HKM Ýþçi Kolektifi, Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi, DHP, Partizan ve Köz de destek verdi. Destek veren kurumlarýn çeþitliliði etkinliðin olumlu bir yönüydü, ancak konunun muhatabý olan tersane iþçilerinin daha etkin bir biçimde katýlamamýþ olmasý bir eksiklikti. Keza bölgede çalýþma yürüten Tersane Ýþçileri Derneði ile birlikte bir etkinlik yapýlmasý kuþkusuz bu anlamda çok daha olumlu olacaktý. Basýn açýklamasýnda, iþ cinayetlerinde yaþamýný yitiren
iþçilerin isimlerinin yer aldýðý Savaþta deðil, tersanede öldüler ve Tersanelerde Ýnsanca Çalýþma Koþullarý Ýstiyoruz yazýlý pankartlar açýldý. Ýþ cinayetlerinde ölen iþçiler adýna yapýlan saygý duruþunun ardýndan Limter-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Cem Dinç bir konuþma yaptý. Dinç konuþmasýnda tersane iþçilerinin olumsuz çalýþma koþullarýný aktardý ve bu koþullarýn kapitalizmin ve neoliberal saldýrýlarýn bir sonucu olduðunu vurguladý. Türk Tabipler Birliði, TMMOB Gemi Ýnþa Mühendisleri Odasý, Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý, GÝSBÝR, Limter-Ýþ Sendikasý ve Ýstanbul Barosu'nun içinde yer aldýðý bir araþtýrma ve izleme komisyonu kurulmasý gerektiðini belirten Dinç, Taleplerimiz karþýlanmadýðý ve iþ
cinayetleri önlenmediði koþullarda yaþam hakkýmýzý savunmak için üretimden gelen gücümüzü kullanmak da dahil olmak üzere Ankara yollarý bizim yolumuz olacaktýr diye konuþtu. Ardýndan Tuzla bölgesindeki yýkýmlarla ilgili olarak Mimar Sinan mahallesi adýna mahalle sakinlerinden Bayram Ateþoðlu bir konuþma yaptý. Onun arkasýndan Tuzla deri iþçileri adýna Deri-Ýþ Tuzla þubesi baþkaný Binali Tay söz aldý. Ýþ cinayetlerinde ölen iþçilerden Günay Akarsu nun kardeþi de bir konuþma yaparak yüreklerinin yandýðýný baþka ölümler olmasýný istemediklerini ifade etti. Alman Sendikalar Birliði adýna Verdi Sendikasý'nýn Frankurt'ta Ýþyeri Temsilcisi olan Brigitte Dittmann, tersane iþçilerinin mücadelesine
destek verdiklerini belirtti. Peru Uluslararasý Dostluk ve Dayanýþma Derneði adýna da Eusebio Martel Huacho da dünyanýn bütün iþçilerinin dayanýþma içinde olmasý gerektiðini vurguladý. Bin Umut Ýstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel de eyleme katýldý. Yaþam hakkýnýn en doðal ve temel insan hakký olduðunu belirten Tuncel, son dönemde tersane iþçileri gibi, mevsimlik tarým iþçilerinin de yaþamlarýný yitirdiðini vurguladý. Patronlarýn sürekli kar etmeye çalýþtýðýný ve bu nedenle iþçilerin insanca yaþam koþullarýnýn kalmadýðýný belirten Tuncel, Kürt, Türk, Alevi, Sünni demeden bütün iþçilerin örgütlenmesi gerektiðini vurguladý. Tuncel sözlerini Üreten biziz, yöneten de biz olacaðýz diyerek tamamladý. Sanatçý Ferhat Tunç da tersane iþçilerine söylediði bir marþla destek sundu. Eylem boyunca sýk sýk Artýk ölmek istemiyoruz , Ýnsanca çalýþmak istiyoruz , Ýþçiyiz, haklýyýz, LimterÝþ'le güçlüyüz , Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek , Taþeron sistemi kaldýrýlsýn , Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz sloganlarý atýldý. Biz de bulunduðumuz bölgelerden DTP li ve ESP li arkadaþlarla birlikte eyleme katýldýk. Bu da eylemin bizler açýsýndan önemli olan bir yanýydý. Ýstanbul dan Komünistler
Mimar Sinan da Yýkým ve Direniþ Kentsel Dönüþüm Projesi adý altýnda tüm varoþlara saldýran devlet bu kez de 12 Eylül darbesinin yýldönümünü seçti. Tuzla Mimar Sinan Mahallesi ne sabahýn erken saatlerinde yýkým ekipleri, polisi ve jandarmasýyla dayandý. Coplarý, gaz bombalarý, silahlarýyla saldýrdý. Biri aðýr olmak üzere onlarca emekçiyi yaraladý. Bir hafta öncesinde ilk kez mahalleye gelen yýkým ekipleri mahallelinin karþý koymasý üzerine geri çekilmiþti. Bu kez sinsice sabahýn beþinde, herkes uyurken mahalleye gaz bombalarý atarak ve yollarý kapatarak emekçilerin birbirlerinden destek almasýný engelledi ve evleri Mimar Sinan emekçilerinin baþýna yýktý. Ancak 17 evi yýkmak üzere gelenler, mahallenin direniþiyle iþlerini tamamlayamadýlar, 7 evi yýkabildiler. Ardýndan saatlerce süren çatýþmalar baþladý. Çatýþmalarda birçok kiþi yaralandý, 9 u çocuk 60 kiþi gözaltýna alýndý. Ayný günün akþamý bir basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasýnda Deri-Ýþ baþkaný Binali Tay ve Limter-Ýþ baþkaný Cem Dinç de konuþma yaptýlar. Sendikalar olarak Mimar Sinan halkýnýn yanýnda
olacaklarýný belirttiler. Basýn açýklamasýnýn arkasýndan Çankýrýlýlar Derneði nde bir toplantý yapýldý. Toplantýda bir taraftan gözaltýndakilerin ve hastanedeki yaralýlarýn durumu konusunda bilgi verildi, bir taraftan da neler yapýlabileceði konuþuldu. Mahalle muhtarý, yýkýmý planlanan konutlarýn tapularýnýn olduðunu
ancak imarlarýnýn olmadýðýný söyleyip belediyenin yasal olarak kendini akladýðýný oysa yaþanan durumdan bizzat belediyenin sorumlu olduðunu ve her türlü direniþin meþru o l d u ð u n u s ö y l e d i . Ya p ý l a n konuþmalarda Gülsuyu, Yakacýk, Ayazma, Orhanlý ve çeþitli bölgelerde de yýkýmlarýn gündemde olduðu ve bunlara karþý verilen mücadeleleri
ortaklaþtýrmak gerektiði belirtildi. Ertesi gün mahalledeki dernek baþkanlarýndan, muhtardan ve evleri yýkýlanlardan oluþacak bir komite oluþturulmasýna karar verildi. Toplantý sonuna doðru ertesi güne kadar acil bir durum karþýsýnda hýzlý hareket edebilecek 7 kiþiden oluþan geçici bir komite oluþturuldu. Mimar Sinan daki yýkým saldýrýsýnýn sýcaklýðý her yerde hissedilirken, Aydýnlý Mahallesi nde de yýkým gündeme geldi. Yaklaþýk 50 eve, evlerin üç gün içerisinde boþaltýlmasý gerektiðinin yazdýðý tebligatlar geldi. Biz de bu süreçten emekçilerin birbirleri ile dayanýþmasýný ve örgütlülüklerini arttýrmak için faydalanacaðýz ve burada kazanýlan deneyimleri baþka mahallelere aktarabilmek, baþka deneyimleri de buraya taþýmak için farklý mahallelerde çalýþan kurumlarýn buluþacaðý 8. Kitle Örgütleri Koordinasyonu nu kullanacaðýz. Köz ün arkasýndaki komünistler olarak bu süreçten öðreneceklerimiz var; kazandýðýmýz deneyimleri ve yeni geliþmeleri aktarmaya devam edeceðiz. Tuzla dan Komünistler
Tuzla da 12 Eylül le Ýlgili Köz Sohbeti 12 Eylül darbesinin yýldönümü olan hafta Tuzla da bir sohbet düzenledik. 12 Eylül öncesi ile günümüzdeki siyasi örgütlenmelerin ve iþçi mücadelelerinin karþýlaþtýrýldýðý söyleþide 80 öncesinden bugüne devrimcilerin çýkarmasý gereken derslere deðinildi. Oldukça verimli geçen sohbette þunlar konuþuldu: 12 Eylül devrimci örgütlerin aðýr darbeler aldýklarý ve bu darbeler sonucunda faaliyetlerini sürdüremez hale geldikleri bir darbenin ismidir ancak 12 Eylül ün sonuçlarý yol açtýðý fiziksel zararla sýnýrlý olmamýþtýr. Pek çok örgüt 12 Eylül ün ardýndan kendi içinden bir darbe daha yiyerek tasfiye oldu, varlýðýný sürdüremedi. Ancak 12 Eylül ün en önemli zararý, öncesi ile sonrasý arasýnda bir kopukluk yaratmasý oldu. O dönemdeki devrimci gelenek, iþyerlerindeki çalýþma kültürü 12 Eylül sonrasýna taþýnamadý. 12 Eylül öncesi ile bugün yapýlanlar arasýnda en ufak bir benzerlik yok. O dönemde barýþ ve insan haklarýndan söz edilmezken, bugün yýkýmlar, F tipleri vs. hemen her þey insan haklarý mücadelesine indirgeniyor. O dönemde barýþtan ziyade bu devlete karþý iþçi yýðýnlarýyla birlikte savaþmak gerektiði anlayýþý hâkimdi. 1 Mayýs mahallesinin kuruluþunda olduðu gibi evi olmayanlar arsanýn devletin ya da vakfýn olup olmamasýna bakmadan, burasý bizimdir, diyordu
ve kondularý devrimcilerle iþçiler birlikte yapýyordu. Kimlerin nerede, hangi evde kalacaðýndan mahallenin güvenliðine kadar her þey orada kurulan mahalle meclisleri tarafýndan belirleniyordu. Bugün biz Enternasyonal okurken pek kimse eþlik edemiyor, ancak o zamanlar toplantýlarýn baþýnda bu marþ okunuyordu. Ýþçiler bugün sendikalardan uzak duruyorlar, ama o dönemde sendikalara hýrsla üye oluyorlardý. Daha fazlasýný talep eden bir anlayýþ vardý. Bugün ise var olaný kaybetme durumu söz konusu ve maðduriyet üzerinden meþruluk saðlanmaya çalýþýlýyor. Bugün iþçilere gidilince eziliyoruz deniliyor ve maðduriyet üzerinden örgütlenme yaratýlmaya çalýþýlýyor, o dönemde ise iþçiler birleþince güçlüdür deniliyor ve küçük de olsa somut baþarýlar üzerinden meþruluk saðlanýyordu. 12 Eylül darbesi geldiðinde 12 Eylül öncesini bugüne taþýyacak bir örgütlülük yoktu. 80 darbesiyle o dönemdeki örgütler ya bu dönemde siyaset yapýlmaz deyip ya da yanlýþ þeylerin eleþtirisini verip geri çekildiler. Neyi yanlýþ yaptýk sorusuna halkçýlýk yapýyorduk, herkese gecekondu veriyorduk, bu yanlýþtý dediler. Biz küçük burjuva devrimciliði yaptýk, tek tek faþistlerle uðraþtýk; halbuki sisteme karþý savaþmak gerekliydi, dediler. 80 den sonra nerede yanlýþ yaptýk sorusuna verilen bu türden yanýtlar örgütlerin tasfiyesiyle
sonuçlandý. Devrimcilerle iþçi sýnýfýnýn baðlarý koptu. Bunda 80 sonrasýnda örgütlerin verdiði özeleþtirilerin etkisi oldu. 1905 yenilgisinden sonra Bolþevik parti yenildik, þimdi geri çekilme dönemidir diyor. Kendimizi korumamýz gerekiyor ve iþçilerin içine çekilmek gerekli diyor. Bir parti her zaman ileri demez, geri çekilmek gerektiðinde de söylemelidir. 80 darbesinde böyle bir partinin eksikliði vardý.
7
Aydýnlý ve 1 Mayýs Mahallesi ndeki iþçileri Tuzla da LimterÝþ Sendikasý nýn düzenlemiþ olduðu basýn açýklamasýna çaðýrmak, tersanelerdeki iþ cinayetlerini ve yýkýmlarý bu mahallelerde de gündem etmek için aþaðýdaki bildiriyi çoðaltarak daðýttýk. Basýn açýklamasýnýn olduðu gün 1 Mayýs Mahallesi nde DTP li ve ESP li arkadaþlarla bir araç ayarlayarak, Aydýnlý da ise Deri-Ýþ le birlikte basýn açýklamasýna katýldýk. Geride býraktýðýmýz seçimlerin hemen ertesinde yeni hükümet "gümbür gümbür geldi!" Önce 12 gün içerisinde 5 tersane iþçisinin ölüm haberi ile sarsýldýk. Patronlarýn ihmali sonucu "iþ kazasýndan" yitirdik tam beþ iþçiyi! 21 Aðustos'ta Torgem tersanesine taþeron iþ yapan Gemsa adlý firmaya baðlý çalýþan Cabbar Ongun, elektrik çarpmasý sonucu yaþamýný yitirdi. Ongun'un ölümünün üzerinden 2 gün geçmeden bu kez Selah Tersanesi için çalýþan Bora Denizcilik'in taþeron iþçisi 28 yaþýndaki Günay Akarsu elektrik çarpmasý sonucu öldü. Elektriðin üçüncü kurbaný ise 1 hafta sonra Umut Gemi adlý taþeron firmada çalýþan Bayram Tatlý (36) oldu. Bir gün sonra da 30 yaþýndaki Kenan Kara... Ancak Kara'yý elektrik çarpmasý deðil, "aþýrý sýcakta çalýþma nedeniyle geçirdiði kalp krizi" öldürdü. 12 gün içinde ölen beþinci kiþi 40 yaþýndaki Bekir Özmen'di. Özmen elektrik çarpmasýnýn son kurbaný oldu. Ardýndan Þifa mahallesinde ve Mimar Sinan Mahallesinde emekçilerin evlerinin baþlarýna yýkýlmasýyla sarsýldýk. Yýkým ekipleri sabaha karþý yýkýmý saldýrýyla baþlattýlar. Barýnma hakkýna sahip çýkan emekçilerin direniþiyle karþýlaþýnca kurþun sýkmaktan çekinmediler. Tersane iþçilerinin ölümüne göz yumanlar, Þifa Mahallesi emekçilerine sýkýlan kurþunlarý namlulara sürenler daha iki ay önce kapýmýzý aþýndýrýyorlardý, oy istemek için! Bugün bizim vekilimiz olduðunu iddia edenler evlerimiz yýkýlýrken yanýmýzda deðil. Tersanede ölen iþçi kardeþlerimizin üzüntüsünü paylaþmak için burada deðiller. Þaþýrmýyoruz! O zaman da biliyorduk onlarýn seçimden seçime geleceklerini, meclise girer girmez de biz emekçilerin baþýna çorap öreceklerini! Bu yüzden, seçimden önce yapýlan seçmen toplantýlarýna katýldýðýnda, pikniklerimize geldiðinde Bin Umut Adayý Ufuk Uras'a sorduk: "Seçimden sonra da gelecek misiniz?" Yanýtý evet oldu. Ve sözünde de durdu. Türlü türlü engeller çýkarmýþlardý oysa Bin Umut adaylarýna.. Oylarý düþsün diye pusulalarý karmaþýklaþtýrdýlar. Yetmedi afiþlerini yapanlara bildirilerini daðýtanlara faþistlerle saldýrdýlar. Yetmedi, Bin umut adaylarýnýn bildirilerini engellediler, engelleyemediklerinde en ücra köþelerdeki miting alanlarýna sürdüler. Ancak meclise girmelerini engelleyemediler. Çünkü biz emekçiler, güçlerimizi sandýkta birleþtirerek aþtýk yüzde on barajýný. Gerçekten de Bin Umut adaylarýný yanýmýzda gördük. Seçimden sonra Ufuk Uras ve Sebahat Tuncel derneklerimizi, kurumlarýmýzý ziyarete geldiler, yine evlerimiz yýkýldýðýnda ziyarete geldiler, þimdi de cumartesi tersanedeki ölümlerle ilgili yapýlacak basýn açýklamasýna geliyorlar. Düzen partilerinin dertlerimize deva olmayacaðý hatta baþýmýza türlü türlü dertler açacaklarý kesin. Yýkýlan evlerimizi dayanýþma ile yapacaðýmýz, bir yandan ölenlerimizin yasýný birlikte tutup acýmýzý paylaþýrken bir yandan da yeni ölümleri engelleyecek örgütlülüðü dayanýþma ile kuracaðýmýz da kesin. Barajý sandýkta aþarak meclise gönderdiðimiz vekillerimiz cumartesi bu adýmlarý atma yolunda bize destek olmaya geliyorlar! Onlar sözünü tutup yanýmýzda oldular. Biz de omuz omuza vererek Tuzla Tersane'de yitirdiðimiz kardeþlerimizin ölümüne duyduðumuz öfkeyi haykýrmak için cumartesi saat 16:30 da Tuzla tren istasyonun'da yapýlacak olan basýn açýklamasýnda yerlerimizi alalým. Tersanede Ölümlere son! Mahallelerimizde Yýkýmlara Son! Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek!
Tuzla da Sebahat Tuncel in Katýlacaðý Basýn Açýklamasý Ýle ilgili Bildiri Daðýttýk Seçimlerden önce Köz ün arkasýnda duran komünistler olarak Bin Umut adaylarýný destekledik ve seçimlerden sonra da Bin Umut vekillerinin takipçisi olmak gerektiðini söyledik. Seçim çalýþmalarýný sadece oy kullanmaktan ibaret görmeyip bunun seçimlerden sonra da takipçisi olunmasý gerektiðini vurguladýk. Seçim çalýþmalarýnýn asýl olarak seçimlerden sonra önem kazandýðýný belirttik ve oy verip meclise gönderdiðimiz adaylarýmýzýn seçim sonrasýnda bizlerle olup olmadýðýný takip etmek, sorgulamak gerekiyor diyerek Bin Umut vekillerinin seçim sonrasý çalýþmalarýný yakýndan takip ettik.
12 Eylül darbesi yaþanýlan bir gerçek olmasý dolayýsýyla dikkat çekici bir gündemdi ve katýlan arkadaþlarýn sorularýna da yanýt bulunmasý açýsýndan verimli bir sohbet oldu.
Tuzla da 15 Eylül Cumartesi günü tersanede son 10 gün içinde 5 iþçinin ölümü ve Þifa Mahallesindeki yýkýmlarýn gündem edildiði bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Bin Umut vekillerinden Sebahat Tuncel de buraya katýldý. Biz de bulunduðumuz mahallede bunun duyurusunu yapmak için bildiri hazýrladýk ve daðýttýk. Hazýrladýðýmýz bildiride AKP hükümetinin seçimlerden önce kapýmýzý aþýndýrdýðýnýn ancak tersanede iþçilerin ölümlerine göz yumduðunun ve evlerimiz yýkýlýrken yanýmýzda olmadýðýnýn üzerinde durduk. Bin Umut adaylarý ise bugüne kadar bizleri yalnýz býrakmadý; seçimden sonra Ufuk Uras ve Sebahat Tuncel ilçemizi ziyarete geldiler, yine evlerimiz yýkýldýðýnda ziyarete geldiler, þimdi de cumartesi tersanedeki ölümlerle ilgili yapýlacak basýn açýklamasýna geliyorlar, dedik. Ayrýca vekillerin seçimlerden sonra ilçemizi ziyaret ettiklerinde yaptýklarý konuþmalarý da bildiriye ekledik. Böylece hem mahalleliyi basýn açýklamasýna davet etmiþ olduk hem de Bin Umut vekillerinin seçim sonrasýnda da bizlerle birlikte olduðunu onlarýn çalýþmalarýný takip ederek göstermiþ olduk.
Tuzla dan Komünistler
Tuzla dan Komünistler
80 darbesinde gerileme baþladýðý için bu darbe baþarýya ulaþmýþtýr. Ýleri çýkan bir hareketin önünü darbe kesemezdi. O dönemde Kürt hareketi yükseliþe geçmiþti ve darbe bunun önüne geçemedi. En fazla saldýrý o dönemde Kürt hareketine olmasýna raðmen darbe bu harekete engel olamadý. Çünkü Kürtlerle bað kurmuþ bir hareket vardý. Bugün yapýlmasý gereken mahallelerdeki festivaller, seçim çalýþmalarý ve kooperatifler vasýtasýyla iþçi ve emekçilerle bir arada olmayý saðlayabilmektir. Bizler bugün onun için kooperatiflerde çalýþma yürütmeyi önemsiyoruz.
Sayfa
8
SAYI: 3
Sebahat Tuncel i Karþýlamaya Gittik
Sebahat Tuncel Kitle Örgütleriyle Buluþtu
Sebahat Tuncel in milletvekili seçilmesinden sonra seçimler süresince birlikte çalýþma yürüttüðümüz arkadaþlarýn ve bizim gündemimize Tuncel in cezaevinden ne zaman çýkacaðý oturdu. Biz seçimlerin hemen ardýndan mahallede seçimler sýrasýnda birlikte çalýþtýðýmýz kesimlerle birlikte Tuncel i karþýlamak istiyorduk. Açýkçasý mahalledeki herkes gibi biz de Tuncel in hafta sonundan önce çýkacaðýný beklemiyorduk. Ancak seçimlerden iki gün sonra gece 22.00 civarýnda Sebahat Tuncel in çýkarýlacaðýný öðrendik. Belli ki Sebahat i içeri atanlar onun dýþarý çýkmasýnýn olay haline gelmesini engellemek için alelacele iþlemleri halledip Sebahat i sessiz sedasýz cezaevinden yollamayý hesaplamýþlardý. Biz de bu oyunu elimizden geldiði oranda bozmak için Sebahat i karþýlamak için hazýrlýklara baþladýk. Öncelikle haberin doðruluðunu araþtýrdýktan ve haberin doðru olduðunu öðrendikten sonra bir bildiri yazarak mahalleliyi çaðýrmaya karar verdik. Ardýndan çevremizi arayarak karþýlama için hazýrlýklara baþladýk. Ertesi gün erken saatte mahalleye gelerek Sebahat için hazýrladýðýmýz bildirileri daðýtmaya baþladýk. Helal olsun, hiç beklemiyorduk diyenlerden Bugün çýkýyor, ama biz iþte olmak zorundayýz
Sebahat
diyenlere, arabanýn kaçta kalktýðýný soranlara kadar bir çok olumlu tepkiyle karþýlaþtýk. Bildirilerimizi seçim bürolarýna da daðýttýktan sonra daðýtýmý býrakýp mahalleye döndük. Sebahat Tuncel i karþýlamak için Gebze ye giden arabalara atladýk. Uzun bir yolculuðun ardýndan Gebze ye vardýðýmýzda Sebahat in hapisten çýkarýldýðý ana yetiþtik. Polisler etrafýný sararak oraya gelen binlerce insaný daðýtmak için biber gazý kullanmaya baþladý. Sebahat Tuncel in konuþmasýnýn engellenmesi ile biz de Ýstanbul daki diðer yoldaþlarýmýzla birlikte hazýrladýðýmýz Sebahat mecliste! Denetim hakký emekçilerde! pankartýný açmamaya karar verdik. Bir çok mahalleden gelen yoldaþlarla birlikte Ümraniye ye
giderek bir söyleþi yapmaya karar verdik. Proletaryanýn Kurtuluþu ndan bir arkadaþ da bu söyleþiye katýldý. Burada seçim çalýþmalarýmýzýn bundan sonra nasýl devam edeceðini ve Bin Umut milletvekillerine nasýl yaklaþmak gerektiðini konuþtuk. Yapýlacak en kolay iþin Bin Umut milletvekillerine dýþarýdan keskin eleþtiriler yöneltmek olduðunu, bunu yapmak isteyenlerin malzeme sýkýntýsý çekmeyeceðini, ama bu kolaycý tutumun emekçilerin politikayla iliþkisini arttýrmayacaðýný tersine emekçilerin sol akýmlara yönelik güvensizliðini arttýrmanýn dýþýnda bir sonucu olmayacaðý belirtildi. Ayný kolaycýlýðý tersinden benimseyip Bin Umut milletvekillerine güzellemeler düzmenin de benzer bir sonuca yol açacaðýný ifade ettik.
Buna karþýlýk Bin Umut milletvekillerinin yetersizliklerini sergilemek isteyenlerin bunu emekçilerin örgütlenmesini ve politizasyonunu arttýran bir biçimde gerçekleþtirmek gerektiðini vurguladýk. Böyle bir yöntemi benimseyenlerin pratikte bir çok imkana sahip olduðunu, seçim öncesi dönemdeki pratiðimizin de karþýmýzdaki imkanlar hakkýnda ipuçlarý verdiðini söyledik. Bir grup arkadaþ da Tuncel in Esenler deki konuþmasýna katýldý. Sebahat Tuncel bu konuþmada kendisini hapisten çýkarýp meclise taþýyanlarla baðlarýný koparmayacaðýný ifade ettikten sonra mecliste Kürt sorununun çözümü için çalýþacaðýný belirtti. Tuncel in konuþmasýný Esenler e gidememiþ arkadaþlarýmýza da aktardýk. Bizim Kürt sorunu hakkýnda görüþlerimiz belli olduðunu ve bunun Tuncel in mecliste vermeyi tasarladýðý mücadele ile uzaktan yakýndan ilgisi olmadýðýný, asýl olarak Sebahat Tuncel in seçmenleriyle kurmak istediði baðlardan söz edip seçim öncesinde düzenlediðimiz seçmen toplantýlarýnýn bu doðrultuda anlamlý bir kalkýþ noktasý oluþturduðunu belirttik. Sebahat Mecliste! Denetim Hakký Emekçilere! Yenibosna dan Komünistler
EKÝM 2007
Tuncel in
kazanmasýnýn ardýndan seçim çalýþmalarý bizim açýmýzdan bitmemiþ, daha yeni
baþlamýþ
oldu.
Özellikle kitlelerle ve kitle örgütleri ile milletvekillerinin baðýný kurmanýn bu süreçte önemli olduðunu bildiðimizden bunun önünü açmak için neler yapabileceðimizi sorgulamaya baþladýk. Tam bu sýrada seçim döneminde yaptýðýmýz toplantýlara vekil olarak katýlan Edibe Þahin in Sebahat Tuncel in kooperatife kahvaltý þeklinde bir ziyaret yapabileceðini diðer kitle örgütleri ile birlikte bir organizasyon ayarlanýp ayarlanamayacaðýný sormasýyla kooperatifin bu etkinliðini kullanýlarak bu yönde adýmlar atýlabileceðini düþündük. Sebahat Tuncel in programýnýn yoðun olmasýndan kaynaklý merkezi bir etkinliðin Baðcýlar da yapýlmasýna karar verildi. Biz de ulaþtýðýmýz, Mardin Derik, Kars Arpaçay, Elbistan Sevdilli, Elbistan Kistik, Erzincan Çayýrlý gibi köy derneklerini Baðcýlar a yönlendirdik, ayrýca koordinasyondaki bir çok kitle örgütü de Baðcýlar DTP binasýnda gerçekleþen kahvaltýya katýldýlar. Organizasyonda Sebahat Tuncel in ardýndan deðiþik kitle örgütleri adýna konuþan Mayýsta Yaþam Kooperatifi temsilcisi yapýlan seçmen meclisi toplantýlarýný anlatarak, gerçekleþecek olan koordinasyona baðýmsýz milletvekili Sebahat Tuncel i de çaðýrdý. Deðiþik kurumlarýn konuþmasýnýn ardýndan kitle örgütleri ile koordinasyon gündemini konuþmak için bir araya gelen Sebahat Tuncel, kendisinin bu projede neler yapabileceðini anlamak için kooperatif þubelerinden birine gelerek konuþmak istediðini belirtti. Yenibosna dan Komünistler
Göçmen Kürt Ýþçilerin Örgütlenme Deneyimleri Ümraniye de yedi yýldýr çýkmaktadýr. Bültenin ilk birkaç yýlýnda çýkan hemen hemen bütün yazýlar sadece sorunlarýn anlatýldýðý, yazýldýðý yazýlardý, ancak zamanla bu aþýlmaya baþlandý. Artýk bu iþçiler 40 kiþi, 50 kiþi bir araya gelerek etkinlik yapabiliyor, piknik düzenliyor, film izlenebiliyor. Bu sayede iþçiler bir tarafta kaynaþýrken diðer yandan sorunlarýn çözümleri üzerine konuþuluyor, adýmlar atýlýyor, bu geliþmeyi küçümsememeliyiz. dedi.
1 Aðustos Çarþamba günü içinde çalýþma yürüttüðümüz kurumda Göçmen Kürt iþçilerin örgütlenme deneyimleri üzerine Sinan Çiftyürek in katýlýmýyla bir söyleþi düzenledik. Söyleþiyi hem çevremizdeki kurumlara duyurduk hem de bulunduðumuz bölgedeki bekar evlerinde yaþayan göçmen Kürt iþçileri de çaðýrdýk.
Sebahat Tuncel Ýçin Þeker Daðýttýk
Sebahat Tuncel in seçim sonuçlarýný izlemek için akþam seçim bürosuna geldiðimizde Sebahat in kazanmasýnýn hemen hemen kesinleþtiðini öðrendik. Bu saatten sonra gittikçe artan bir kalabalýk büronun önünde toplanmaya baþladý. Toplanan kitleyle beraber halaylar çekmeye, sloganlar atmaya baþladýk. Ses sisteminin de kurulmasýyla beraber gece yarýsýna kadar süren eðlenceyle Sebahat Tuncel in hapisten çýkýp meclise girmesi mahallenin gündemine girdi. Seçim sonuçlarýnýn kesinleþmesiyle birlikte, ertesi gün Yenibosna emekçileriyle birlikte mahalle esnafýný seçim bürolarýný, seçim çalýþmasý yürüten insanlarý ve tanýdýðýmýz aileleri ziyaret ederek þekerler daðýttýk. Þekerin ne anlama geldiðini soranlara kýsaca Sebahat in þekerleri ya da Sebahat Tuncel için Köz ün daðýttýðý þekerler þeklinde cevap verdik. Zaten seçim sürecinde yaptýðýmýz gazete satýþlarý ve seçim çalýþmalarý sayesinde mahallede oldukça tanýnmýþtýk. Özellikle seçim çalýþmalarý sýrasýnda bizi tanýmýþ olan esnafýn tepkisi þu þekilde idi: Sebahat için boðazýnýz epey aðrýdý, Sebahat kazandýysa sizin payýnýz büyük, ben sizin gibi seçim çalýþmasý yürüten görmedim. Açýkçasý kazanmanýzý beklemiyorduk. Þeker daðýtýmý vesilesiyle seçim öncesindeki pratiðimizle seçim sonrasýnda yapacaklarýmýzla bir köprü kurmuþ olduk. Sadece þeker daðýtmakla yetinmeyip ayný zamanda seçimden sonra da Sebahat Tuncel i mecliste kendisine karþý yükselecek saldýrýlar karþýsýnda da yalnýz býrakmamak gerektiðinden söz ettik. Seçim öncesinde düzenlediðimiz seçmen toplantýlarýnýn Sebahat a nasýl sahip çýkýlacaðýnýn iyi bir örneðini sunduðunu da anlattýk. Bunun Sebahat Tuncel e sahip çýkmanýn yaný sýra, onun, dolayýsýyla ona ilettiðimiz sorunlarýmýzýn takipçisi olmak anlamýna geldiðini de belirttik. Böylelikle seçim sonrasýnda yapmayý düþündüðümüz müdahalelerin de zeminini hazýrlamýþ olduk. Bu etkinlik bizim açýmýzdan Bin Umut milletvekilli adaylarýnýn meclise girmesinin emekçilerin örgütlenmesi ve mahalle meclislerinde buluþmasý hedefine doðru attýðýmýz mütevazi bir adýmdý ama elbette bu doðrultuda kat edilecek epey bir mesafe olduðunun, bu süreci sadece kendi gücümüze dayanarak, kendi baþýmýza toplantýlar örgütleyerek gerçekleþtirmeyeceðimizin de farkýndayýz. Emekçilerin örgütlenmesi doðrultusunda Bin Umut milletvekillerinin mecliste olmasýnýn yarattýðý olanaklarý deðerlendirmeyi, kendi dýþýmýzdaki güçleri de bu sürece dahil edip hareketlendirmeyi bu süreçte öðreneceðiz. Elimizdeki þekerlerin azalmasý ile beraber son kalan þekerleri de kooperatifteki arkadaþlara ayýrarak kuruma gittik. Yenibosna dan Komünistler
Söyleþiye yaklaþýk 40 kiþi katýldý. Sinan Çiftyürek konuþmasýný zaman zaman Kürtçe (ve bunu Türkçe ye de çevirerek) yaptý. Çiftyürek öncelikle emek-sermaye çeliþkisinin önemini vurgulayarak özel mülkiyet rejimi kapitalizmin tüm sorunlarýn kaynaðý olduðunun altýný çizdi. S. Çiftyürek aþaðý yukarý þunlarý söyledi: Baktýðýmýz zaman farklý yerlerden farklý yerlere göçler her zaman yaþanmýþtýr. 1900 lerin baþýnda Diyarbakýr dan, Kayseri den, Karadeniz den gelen insanlar Ýstanbul da amele pazarlarý oluþturmuþlardýr. O çok özenilen Avrupa da, Fransa da amele pazarlarý vardýr. Son 15-20 yýldýr ise Kürdistan dan Türkiye metropollerine yoðun Kürt göçünün yaþanmasý ise Türk devletinin Kürt halkýna karþý yürüttüðü haksýz savaþýn bir sonucu olmakla birlikte, ekonomik nedenlerle de göçler yaþanmýþtýr; bu da insanlarýn geldikleri yerde yoðun olarak iþ ve yaþam koþullarýnda sorunlarla boðuþmalarýný doðurmuþtur, bu sorunlar çözmekle bitmez, siz çözdükçe sistem yeni sorunlar üretir, bu bakýmdan aslýnda sorunun özü siyasal bir mücadeleden geçmektedir, ancak bu bizim sorunlarýmýzý çözmemiz için örgütlenmeyeceðimiz anlamýna gelmez, gelmemeli. Bu konuda kendi yaþadýðým olumlu bir deneyimimi sizinle paylaþmak istiyorum. Ben 1970 yýlýnda Antalya da hamallýk yapýyordum ve yüzlerce göçmen Kürt hamallýk
yapýyordu. Hamal pazarlarýnda bizler toplanýrýz, iþverenler pazara gelir, bizi seçerlerdi, biz bu duruma son vermek için bir Hamal Ýþçileri Derneði kurduk. Bu derneðin 275 üyesi vardý. Öncelikle iþe gitmeyi sýraya koyduk ve yevmiyelerimizi kendimiz belirledik. Ýþçiler arasýnda dayanýþma maksatlý bir dayanýþma fonu (sandýðý) oluþturduk. Kürdistan dan gelen bir arkadaþýmýz hemen bu derneðin olanaklarýndan faydalanýyordu, ayrýca hastalýk, ölüm vs. durumlarda bu sandýktan yararlanabiliyordu. Sinan Çiftyürek diðer bir deneyim olarak 1996 da Gaziantep in Ünaldý mahallesinde tekstil ve dokuma iþçilerinin militan örgütlenme deneyimlerini aktardý: Ünaldý da çoðu çocuk denecek yaþta onbinlerce iþçi çok zor iþ ve yaþam koþullarýnda tekstilde, dokumada çalýþýyorlardý. Bu iþçiler yeter artýk diyerek örgütlenmeye baþladýlar. Ýþverenlerin, polisin her türlü zorbalýðýna ve baskýlarýna raðmen iþçilerin birliði ve örgütlenmeleri engellenemedi. Dernek çatýsý altýnda yirmi bine yakýn iþçi örgütlendi. On bine yakýn iþçi sendikalaþtý. Çiftyürek göçmen Kürt iþçilerin insanca bir yaþamý elde etmek için
ulusal haklarýna sahip çýkmakla birlikte sýnýfsal mücadeleye de katýlmalarýnýn þart olduðunun altýný çizerek sözlerini tamamladý. Söyleþinin ilerleyen bölümlerinde dinleyiciler de söz alarak konuþtular. Bir arkadaþ, Sinan aðabeyin aktardýðý Antalya ve Ünaldý örneðine baktýðýmýzda benzer koþullarýn bugün Kürt iþçi ve emekçilerinin yoðun olarak doldurduklarý varoþlarda da geçerli olduðunu görüyoruz; buralarda da Kürt ve Kürt olmayan iþçilerin birlikte örgütlenecekleri, hayat verecekleri derneklere, sendikalara ihtiyaç var. diye konuþtu. Bekar evinde oturan Kürt bir arkadaþ ise Kürt iþçilerin piknikte, film gösteriminde, Newroz eyleminde, deðiþik vesilelerle bir araya geldiklerini, fakat ortak sorunlarýný çözmek ve örgütlenmek için de bir araya gelmeleri gerektiðini vurguladý. Baþka bir arkadaþ ise son konuþmayý yapan arkadaþa atfen þunlarý söyledi: Aslýnda bekar evlerinde oturan göçmen Kürt iþçilerinin olsun, farklý varoþlarda oturan ve çalýþan iþçi sýnýfýnýn en örgütsüz kesimleri içinde çalýþma yürüten Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni Okmeydaný, Yenibosna ve
Bir Kürt iþçi arkadaþ da Kürtlerin geri dönüþü için ne yapýlabileceðini sordu. Sinan Çiftyürek bu soruya verdiði cevapta þunlarý söyledi: Kürtler gerek Türkiye nin metropollerine gerekse de dýþ ülkelere göçerken bunun ekonomik ve siyasal nedenleri vardýr. Göçmen Kürtlerin kitlesel olarak Kürdistan a dönmeleri þu koþullarda mümkün görünmemektedir: Bu soruya þöyle bir cevap da geldi: Elbette göçmen Kürtlerin kendi vatanlarýna dönerek özgürce yaþamak istemeleri gayet meþru bir haklarýdýr, ancak milyonlarca Kürt emekçisinin Türkiye nin metropollerini doldurmasý, bunu iyi deðerlendirdiðimizde Türkiye ve Kürdistan devrimi için bir þanstýr. Çünkü metropollerde Kürt iþçi ve emekçiler diðer ulustan sýnýf kardeþleriyle birlikte mücadele vermeleri durumunda Kürdistan ýn da kurtuluþunun yolu açýlacaktýr dedi. Ýki saat süren söyleþi sonucu bir kýsým Kürt iþçisi hem Sinan Çiftyürek le tanýþýp sohbet etmiþ oldular hem de Sinan Çiftyürek bu sayede göçmen Kürt iþçilerinin örgütlenmesi konusunda yaþadýðý deneyimleri paylaþmýþ oldu. Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! Yenibosna dan Komünistler
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
Tuncel ve Uras Tuzla yý Ziyaret Etti
Okmeydaný nda Gazete Satýþý Seçim dönemlerinde kitlelerin en önemli gündeminin siyaset olduðunu biliyoruz. Biz Okmeydaný nda hem seçimlerle ilgili sohbet etmenin fýrsatýný yaratmak hem de gazetemizde yazýlanlarý aktarmak için yaygýn bir gazete satýþý gerçekleþtirdik. Gazetemizin satýþýný iki ekip halinde yaptýk. Gerçekleþtirdiðimiz yaygýn satýþ mahallenin esnaflarýna yönelikti. Gazetemizi satarken Ýstanbul 2. Bölge nin Bin Umut Baðýmsýz Adayý Doðan Erbaþ ýn seçmen pusulalarýnda nerede olduðunu belli eden oy pusulalarýný da daðýttýk. Biz Okmeydaný nda daha önce de pek çok defa gazete sattýk. Bu sefer, gazete satýþlarýný gerçekleþtirirken, mahalleliyle uzun uzun sohbet etmeye de çalýþýyorduk. Esasýnda, seçimler yüzünden, bizim isteðimizden baðýmsýz olarak, mahalleli de seçimler üzerine bizimle sohbet etmeye çalýþýyordu. Birçok iþyerinde oturarak kime oy vermeleri gerektiðini ve neye dikkat etmeleri gerektiðini anlatmaya çalýþtýk. Her þeyden önce þunu bilmemiz gerekiyor ki, Okmeydaný nda oturanlarýn geneli Alevidir ve burada oturanlar oylarýný, çoðunlukla, Kemalist partilere vermektedirler. Bizim gazete satarken özellikle üzerinde dikkatle durduðumuz nokta Kemalistlerin, yani CHP nin, teþhiriydi. Bu seçimler, Sivas Katliamý nýn yýldönümü olan 2 Temmuz a yakýn denk geldiðinden, mahalleliye Kemalistlerin gerçek yüzü hakkýnda pek çok noktayý hatýrlatmamýz daha kolay oluyordu. Bizler gazetemizi satarken mahalleliyle KöZ ün 2 Temmuz özel sayýsýnýn gündemini de konuþtuk. Kuþkusuz böyle bir propagandadan rahatsýz olanlara da rastlamadýk deðil. Gazetemizi sattýðýmýz gün 21 Temmuz du; yani seçimlerden bir gün önceydi ve bu yüzden seçimlerle ilgili ne dediðimizi soranlar oldukça fazlaydý. Bizim Bin Umut adaylarýnýn meclise gitmesi gerektiðini söyleyerek baþlamamýz, insanlarýn ilgisini çekiyordu. Çünkü herkes Bin Umut adaylarýnýn mecliste bir grup oluþturacak kadar yer alacaklarýný tahmin edebiliyordu. Yani anlattýðýmýz adayýn seçilme ihtimalinin yüksek olmasý insanlarýn bizleri daha dikkatli dinlemesini saðlýyordu. Kuþkusuz insanlarýn aklýna birçok soru da geliyordu ama hiç kimse baðýmsýzlarýn kazanamayacaðýnda ýsrar edemiyordu. Yani kimse oyunu baðýmsýza verdiðinde boþa gideceðini söyleyemiyordu. Bu seçimlerin damdan düþer gibi hýzla geliþmesi, mahallede çok daha iyi bir çalýþmanýn olmasýný doðal olarak engellendi. Gerek gazete satarken, gerekse diðer yaptýðýmýz iþlerde, mahalleliye seçimlerle ilgili tutumumuzu anlatmanýn fýrsatýný bulduk. Burjuva partileri iþçilerden oy istemek için geliyorlar. Bizler her gün iþçilerin yaþadýklarý çalýþtýklarý yerlerdeyiz. Esasýnda gelip oy isteyenlerin gerçek yüzlerini sergileyebilmek bizim sorumluluðumuz. Seçim dönemlerinde her yere girip, çalýþmalarýmýzý güçlendirmeliyiz. Seçim dönemlerinin avantajýný böylece kullanabilmeliyiz. Okmeydaný ndan Komünistler
9
Ufuk Uras ýn Teþekkür Ziyareti 19 Aðustos 2007 tarihinde Ufuk Uras Ümraniye DTP ilçe örgütünü ziyaret etti. Biz de mahallemizden bu ziyarete katýldýk. Yapýlan toplantýya yaklaþýk olarak 100 kiþi katýlmýþtý. Öncelikle Ufuk Uras bir teþekkür konuþmasý yaptý. Konuþmasýnda da daha çok seçimler öncesindeki söylemlerini yineler tarzda konuþtu. Mahallelerdeki seçim çalýþmalarýndan ve bunlarýn öneminden bahsetti. Bununla alakalý olarak mahalle meclislerine de deðinen Uras, bu meclislerin ne kadar önemli olduklarýný, buralarda örgütlenmek gerektiðini, buralar aracýlýðýyla meclisle olan köprünün oluþturulabileceðini vurguladý. Ufuk Uras ýn konuþmasýnýn ardýndan dinleyicilere söz hakký verildi. Ýlk sözü biz aldýk. Biz de yaptýðýmýz konuþmada mahalle meclislerine deðindik. Bin Umut adaylarýnýn seçimlerden önce de bu konudaki söylemlerini ve bu söylemleri de pratiðe dökme yönündeki gayretlerini belirterek; yapýlan seçmen toplantýlarýna gelmelerinin ve seçimlerden sonra da bu tarz teþekkür ziyaretleri yapmalarýnýn önemini vurguladýk. Bu gün iþçilerin, emekçilerin seçimi bir oy kullanmaktan ibaret görmemeleri gerektiðini bunun için de vekillerin de katýlabileceði seçmen toplantýlarý örgütleyip bu toplantýlarda iþçilerin, emekçilerin kendi sorunlarýný ortaya koymalarý gerektiðini vurguladýk. Ancak bu þekilde seçimlerin sadece oy kullanmaktan ibaret olmadýðýný somut olarak gösterebilme þansýna sahip olabileceðimizi ve mahallelerimizde bu þekilde örgütlülüðü pekiþtirebileceðimizin altýný çizdik. Bütün bunlarla baðlantýlý olarak bu tarz toplantýlarýn örgütlenmesinde bizlerin de vekillerin de sorumlu olduðunu söyleyerek bu toplantýlarý mahallelerde ayarlamak sorumluluðunun bizlerde olduðunu, vekillerin de bu toplantýlara katýlmak gibi bir sorumluluklarý olduðunu söyleyerek konuþmamýzý bitirdik. Konuþmamýzýn arkasýndan dinleyicilerden Ufuk Uras a kimi sorular yöneltildi. Bu sorular daha çok Ufuk Uras ýn neden oluþturulan DTP grubuna dahil olmadýðýyla ilgiliydi. Bunlarýn açýklamasýný yapan Uras bu konuyla ilgili olarak bir sorun olmadýðýný DTP grubuyla böyle olmasý gerektiði konusunda bir mutabakatlarýnýn olduðunu, ancak eðer grubun bozulmasý gibi bir durum söz konusu olursa da gruba katýlacaðýný açýkladý. ÖDP nin yeterince seçim çalýþmalarýna destek sunmadýðý yönünde gelen eleþtirilere de yanýt veren Uras; bir seçim çalýþmasý yapýlmýþtýr, bu çalýþmalara katýlanlar siyasete dahil olmuþlardýr; diðerleri ise bu siyasetin dýþýnda kalmýþlardýr, diyerek bu konuyu yapacaklarý ÖDP kongresinde de gündeme getireceklerini belirtti. Diðer kimi konularda da gelen sorularýn yanýtlanmasýnýn ardýndan toplantý bitirildi. En son olarak biz de Ufuk Uras ý eylül ayýnda yapmak istediðimiz seçmen toplantýsýna davet ettik. Kendisi de bunu memnuniyetle karþýlayarak gelebileceðini söyledi. 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Merhaba, Ben Onyedinci Geleneksel Esenkent Pikniði ne tamamen habersiz katýlan birisiyim. Mahalleden tanýdýðým bir arkadaþým bana bir piknik olacaðýný söyledi ve davet etti. Fakat, benim pikniðin ne içeriðinden, ne de her yýl geleneksel olarak yapýldýðýndan haberim vardý. Sabah erken kalktýk ve yola koyulduk, ben ve diðer iki arkadaþ... Kartal a geldiðimizde arabanýn yerini bulduk ve Heybeliada ya hareket yerine kalabalýk þekilde ulaþtýk. Beni ilk olarak þaþýrtan pikniðe katýlanlarýn çok fazla oluþuydu. Daha sonra bunun geleneksel bir piknik olduðu, kalabalýk içerisinde geçen diyaloglardan öðrendim. Çok sevinmiþtim. Çünkü insanlarýn mahallelerinde bu tarz bir organizasyon yapmalarý günümüzde çok görülür bi durum deðildi. Özellikle kentlerde sistematik þekilde siteleþmenin dayatýldýðý Ýstanbul da, bu tür piknik organizasyonlarýný insanlarýn paylaþýmcý duygularýný, ortak iþ yapabilme yeteneklerini geliþtirici bir faaliyet olarak deðerlendirmek çok yerinde olacaktýr. Kentlerde mahalle kültürünün yok edilmeye çalýþýldýðý açýk. Bunu ancak bu tip çalýþmalarla durdurabiliriz. Size pikniðin ne kadar güzel geçtiðini açýklamak yerine, pikniðin bende nasýl bir izlenim uyandýrdýðýndan bahsetmeye çalýþtým. Yukarýda da deðindiðim gibi þehrin bir yerlerinde, ayakta kalan mahallelerin birinde bu pikniðin uzun süredir yapýlýyor olmasý beni çok sevindirdi. Keþke Esenkent gibi diðer mahallelerimizde de bu tarz piknik ve benzeri çalýþmalar yapýlabilse. Bir de, bu pikniðe katýlan veya organize eden kiþi ve kurumlarýn birbirleri ile anlaþabilecek bir platform oluþturmuþ olmalarý ve bir arada iþ yapabilmeleri dikkatimi çeken önemli noktalardan biridir. Genelde bu tür çalýþmalarda tanýk olduðumuz, her politik hareketin diðer hareketleri dikkate almayan tavýr ve davranýþlara yönelmesidir. Ama Esenkent pikniðinde bunu görmediðimi açýk þekilde söyleyebilirim. Herkes özgürce kendini ifade etti. Seçimden dolayý bütün sol baðýmsýz adaylar pikniðe davet edilmiþti. Bu derece tarafsýz bir piknik organizasyonuydu. Ama sadece Ufuk Uras gelebilmiþti. Konuþmalarýn karþýlýklý ve seviyeli yapýlmasý hem Ufuk Uras ý etkilemiþti hem de beni. Herkes seçimlere bakýþýný ve kime oy vereceðini veya vermeyeceðini açýklýkla ifade edebiliyordu. Sanýrým doðrudan demokrasiye þahit olmuþtum. Týpký Antik Yunan daki agora ya benziyordu. Sözün kýsasý, hayatýmda katýldýðým çok güzel pikniklerden biriydi. Seneye de katýlmayý çok isterim. -Esenkentli olmadýðým halde-. Emeði geçen herkese çok teþekkür ederim. Sevgiyle Sultanbeyli den Bir Öðrenci
22 Temmuz geçti. Bin Umut adaylarý meclise gitti. Ancak seçim sürecini seçim gününe kadar yapýlacak çalýþmadan ibaret görmeyen komünistler için süreç devam ediyor. Seçimlerde meclise girmesini desteklediðimiz Bin Umut adaylarýný seçimler öncesinde emekçilerin tanýmasý, taleplerini, beklentilerini iletmesi için içinde çalýþtýðýmýz kurumlarda seçmen toplantýlarý organize etmiþ ve vekilleri kitlelerle buluþturmuþtuk. Bu çalýþmalarý yürütürken de oylar Bin Umut adaylarýna demiþ, ancak bunu yeterli görmeyip verdiðimiz oya sahip çýkalým, vekilleri takip edelim, denetleyelim demiþtik. Seçimlere kadar yaptýðýmýz çalýþma adaylarý meclise göndermek ve 22 Temmuz sonrasý da devam edecek bir çalýþmanýn zeminini hazýrlamak oldu. Bin Umut adaylarý artýk mecliste. Þimdi yapýlmasý gereken de meclise gönderdiðimiz adaylar ne yapýyorlar, bizim taleplerimize kulak veriyorlar mý, bunlarý meclise taþýyorlar mý; bunlarý denetlemek ve verdiðimiz oylarýn takipçisi olmak. Bu süreçte yaptýðýmýz çalýþmalar da buna paralel olarak vekillerin mahallere dönüp yaptýðý ziyaretleri takip etmek, nerede ne söylediklerini emekçilere iletmek doðrultusunda devam ediyor. Bu çerçevede Sebahat Tuncel ve Ufuk Uras ýn Tuzla da DTP ve EMEP i ziyaretlerine katýldýk. Milletvekillerinin yaptýklarý konuþmalarýn hepsini burada aktaramayacaðýz ancak bizim açýmýzdan önemli olan kýsýmlarýna burada yer vermek istiyoruz. Ýstanbul 3. Bölge milletvekili Sebahat Tuncel yaptýðý konuþmada þunlarý belirtti: Biz ezilenlerin, ötekilerin sesi olacaðýz. Alevilerin, Kürtlerin, emekçilerin sesi olacaðýz. Sayýmýz belki yasa deðiþtirmeye yetmeyecek, ama biz mevcut iktidarý rahatsýz edeceðiz, çünkü buna gücümüz yetiyor. Bizim sesimiz halkýn sesi olacak. Ben tek baþýna parlamentoya çok deðer biçmiyorum, asýl olarak sokak önemli. Parlamentoyla sokak arasýndaki baðý kurmak önemli. Biz orada halkýmýzýn taleplerinin temsilcisi olabilirsek baþarýlý oluruz. Oraya o koltuklarda oturmak için deðil, halkýmýzýn sesini oraya taþýmak için gidiyoruz. Dolayýsýyla çok aðýr bir sorumluluk taþýyoruz. Meclisle halk arasýnda bir köprü oluþturursak, iþte o zaman mevcut siyaset anlayýþý deðiþir, halka raðmen, halk adýna siyaset deðil; halkla beraber, halkýn kendisinin yönettiði bir siyaset anlayýþý olursa çok önemli bir adým atmýþ oluruz. Þunu hep söylüyorum halkýn milletvekilleri sizlersiniz, biz bu iþi vekâleten yürütüyoruz. Seçim geçti, oy kullandýk bitti deðil, asýl görevimiz þimdi
baþlýyor, bizim de sizin de. Bundan sonra seçtiðiniz milletvekilleri size verdikleri sözlere sadýk kalýyorlar mý, halkýn beklentilerine cevap olabiliyor mu, bunun takipçisi sizler olacaksýnýz. Biz bu iþi birlikte yürüteceðiz, sürekli bir arada olacaðýz. Sizler görüþleriniz önerileriniz, eleþtirilerinizle bizi besleyeceksiniz. Sanýrým en þanslý milletvekilleri bizleriz. Arkamýzda gerçekten inançlý ve baðlý bir halk var. Her þeye raðmen destekleyen, sahip çýkan bir halk var. Bunun deðerini bilmek gerekiyor. Bu baþarý 1,5iki aylýk bir çalýþmanýn deðil 30 yýllýk bir emeðin sonucu. Çok emek verildi, çok büyük deðerler yaratýldý. Þahsým adýna söylüyorum, bu deðerlere deðer katmak benim görevim. Benim diðer milletvekili arkadaþlarýmdan daha farklý bir sorumluluðum var. Çünkü ben cezaevindeyken benim adýma söz veren arkadaþlarým oldu. Onlarýn sözü benim sözüm. Ufuk Uras ise þunlarý belirtti: Tuzla bölgesinde yaptýðýmýz seçim çalýþmasýnda taahhütlerde bulunduk. Birincisi bölgeye geleceðiz dedik. Bu bölgeye geliþimiz, önümüzdeki süreçte, sonbaharda birlikte bir kitlesel toplantý organize edilirse ikinci adýmýmýz da o olur. Toplumsal muhalefet örgütleri temsilcileri, muhtarlar, sendikalar, meslek örgütleriyle, Tuzla da ve diðer ilçelerde bir kitlesel toplantý organize edilirse ikinci adýmýmýzý da atmýþ oluruz. Bizim iki misyonumuz olmalý. Birincisi oy aldýðýmýz bölgede, diyelim ki Tuzla da kalýcý bir birim oluþturarak, Tuzla daki bütün problemlerin hýzla parlamentoya aktarýlacaðý bir mekanizma oluþturmamýz gerek. Ýkincisi buradaki bütün yerel talepleri de Ankara da deðerlendirebileceðimiz bir mekanizma oluþturmamýz gerek. ... Nihayet þeytanýn bacaðýný kýrdýk, bu ülkede baðýmsýz milletvekilleri meclise girdi ve grup kurdu. Bu baþarýdýr. Bundan sonra sorumluluðumuz büyük. Bundan sonra yapmamýz gereken toplumun geniþ kesimleriyle organik iliþkimizi geliþtirmek ve önümüzdeki yerel seçimlerden alnýmýzýn akýyla çýkabilmek. Biz bu ülkede mülksüzlerin de sesi soluðu olacaksak, emeði ile geçinenlerin, iþ isteyenlerin, aþ isteyenlerin de iradesini oluþturmalýyýz. Bu konuþmalar Bin Umut vekillerinin emekçilerin örgütlenmesi doðrultusunda kullanýlabilecek önemli bir imkan yarattýklarýný gösteriyor. Bu olanaklarý deðerlendirmek ise kitlelerin örgütlenmesi için çalýþanlara yani bizlere düþüyor. Tuzla dan Komünistler
Ufuk Uras Mecliste Denetim Hakký Emekçilere! Pazar günü oy kullanma saati bittikten sonra oy kullanma saati bitip de sandýklar açýlmaya baþlanýnca ilk iþimiz hem Türkiye ve Ýstanbul genelindeki hem de kendi bölgemizdeki seçim sonuçlarýný öðrenmek için televizyon baþýna koþmak oldu. Ancak herkesin kendi evinde televizyonun karþýsýna geçmesi yerine sonuçlarý seçim döneminde birlikte çalýþmýþ tüm arkadaþlar birlikte izlemeyi tercih ettik. Bunun i ç i n d e M a y ý s t a Ya þ a m Kooperatifi ni uygun bir mekan olarak tespit edip evlerimizdeki televizyonlardan birini kooperatife taþýdýk. Anten sorununu çözemediðimiz için bir kaç kanala mahkum kaldýk ve ne yazýk ki bu kanallar sürekli olarak Bin Umut adaylarýný barajýn altýnda gösteriyorlardý. Bu bakýmdan seçim sonuçlarýnýn ilk bir kaç saatinin bizim açýmýzdan pek keyifli geçtiði söylenemez. Halbuki seçim bürosunun önündeki kitleyse sürekli olarak halay çekiyor, Uras ve Tuncel in seçim zaferini kutluyorlardý. Biz de aðýrlýkla DTP lilerden oluþan kitlenin çektiði halaylara katýldýk. Yaklaþýk üç yüz kiþilik kitlenin coþkusu görülmeye deðerdi. Ýlerleyen saatlerde seçim bürosundan mahalledeki etkinliðin sona ermesiyle birlikte Kadýköy de Uras ýn da konuþmacý olarak katýlacaðý bir buluþmanýn gerçekleþeceðini öðrendik. Bunun üzerine kendi aramýzda durumu
deðerlendirip biz de Kadýköy e gitmeye karar verdik. Onu aþkýn kiþi Kadýköy de buluþtuk. Gittiðimizde Proletaryanýn Kurtuluþu ndan ve 78 lilerden arkadaþlarýn da orada bulunduðunu gördük. Kadýköy e vardýðýmýzda karýþýmzda yine halay çeken ve aðýrlýkla DTP lilerden oluþan bir kitle vardý. Yer yer Kürtçe sloganlar da atýlýyordu. Bizse hazýrlýksýz yakalandýðýmýz için yanýmýzda herhangi bir döviz yahut flama bulunmuyordu. Çantamýzdaki KöZ leri kullanarak bu sorunu çözdük. Miting boyunca Bin Umut Adaylarý Meclise manþetli gazetemizi havaya kaldýrarak kendimizi belli ettik. Hatta belli eden tek grubun biz olduðu da söylenebilir. Zira uzun bir süre bizim dýþýmýzda kimsenin yanýnda da kendi kimliðini belli eden bir pankart, döviz ya da yayýndan söz etmek mümkün olmadý. Havaya kaldýrdýðýmýz gazetelerin bir iki tanesi hariç hepsini de sattýk. Zaman ilerledikçe alan daha da kalabalýklaþtý bin iki bin kiþi arasý bir kitle alanda birikmeye baþladý. Bu sýrada Ufuk Uras da meydana gelerek konuþmasýný baþladý. Uras kürüsye gelene kadar konuþmasýnda nasýl bir slogan atacaðýmýzý tartýþýyorduk. Ancak tartýþýlacak çok bir þey yoktu zira önceden kullandýðýmýz sloganlardan pek azý bu ortama uygun düþüyordu. Neyse ki, bir
iki arkadaþ doðaçlama olarak Ufuk Uras Mecliste Denetim Hakký Emekçilere sloganýný üretti biz de Uras ýn konuþmasýnda sýk sýk bu sloganý attýk. Çevremizdeki kitleden de sloganý bizimle birlikte atanlar oldu. Attýðýmýz sloganlar dan bir diðeri de Nereden geliyoruz? Varoþlardan! Ne Ýstiyoruz? Özgürlük! Vermeyecekler! Alacaðýz! Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! sloganý oldu. Kitle bu uzun sloganý da ilgiyle dinledi. Uras ýn konuþmasý seçim süreci boyunca söyledikleriyle ayný içerikteydi. Önemli olanýn seçmenlerle baðlarýn kuvvetli olmasý olduðunu belirten Uras, meclise gittikten sonra da bu baðlarý daha sýký bir biçimde sürdüreceðini, herkesin bu doðrultuda gayret etmesi gerektiðini belirtti. Uras ýn konuþmasý bittiðinde saat gece 12 ye yaklaþýyordu. Bu etkinlikten rahatsýz olan polisler zaten uzun zamandýr buluþmanýn bitirilmesi için baský yapýyorlardý. Uras ýn konuþmasýndan sonra bir iki halay parçasý daha çalýndýktan sonra tekrar buluþmak üzere etkinlik bitirildi. Biz de sloganlarýmýzý atarak alandan ayrýldýk. Ufuk Uras Mecliste Denetim Hakký Emekçilere! 1 Mayýs Mahallesinden Komünistler
Sayfa
10
SAYI: 3
EKÝM 2007
Denizli de 78 lilerin Seçim Deðerlendirmesi
28 Temmuz 2007 tarihinde Denizli Bin Umut Adayý Nebi Ebci ile Türkiye 78 liler Sözcüsü Celalettin Can ýn konuþmacý olduðu bir deðerlendirme toplantýsý yapýldý. Yaklaþýk 50 kiþinin katýldýðý toplantýda ilk sözü alan Nebi Ebci önce Denizli de 78 liler hareketinin seyri hakkýnda kýsaca bilgi verdikten sonra yürüttükleri seçim çalýþmalarýný ve bu çalýþmalardan çýkardýklarý sonuçlarý aktardý. Türkiye de Hrant Dink in katlinden itibaren egemenler tarafýndan desteklenen bir þovenizm ve ýrkçýlýk dalgasýnýn pompalandýðýný görüyoruz. Bizler devrimciler olarak 27 Nisan a, Cumhurbaþkaný nýn seçilememesiyle baþlayan krize karþý duruþumuzu koyduk ve ardýndan alelacele bir seçim sürecine girildi. Sonuçta baðýmsýz adaylar konusu gündeme geldi. Denizli de tüm sol çevreleri kapsayan bir çalýþma yapalým dedik. DTP, EMEP, SDP, 78 liler ve Tekstil-Sen in aktif desteðiyle süreci baþlattýk. Sýnýrlý imkanlarla emek ve zaman harcadýk. Baþta ben olmak üzere tüm arkadaþlar fedakarca davrandý. Toplam 4 milyar harcadýðýmýz çalýþma boyunca iþyeri, iþ haný ziyaretleri, semt pazarlarýný gezme, yerel televizyonlarda canlý yayýn ve forumlara katýlma, gazetelere röportaj verme gibi faaliyetler yaptýk. Yüz yüze yaklaþýk 50 bin insanla buluþtuk. Seçimde aldýðýmýz 2361 oy bize önemli bir görev hatýrlattý: Halkýmýz bizleri beklemektedir. Seçmen ziyaretleri sýrasýnda konuþtuðumuz insanlar seçimler sürecinde bize uðrayanlar seçildikten sonra bir daha buralara uðramýyorlar, siz de gelmeyeceksiniz. Hem siz tek baþýnasýnýz, mecliste ne yapabilirsiniz ki? gibi þikayetlerde bulundular. Biz de böyle söyleyenlere niçin baðýmsýz aday olduðumuzu anlattýk ve dedik ki, Vekillerin seçilme sürecinde sizlerin söz, yetki karar hakkýnýz olmaz ama biz baðýmsýzýz ve biz tek kiþi deðiliz. Arkamýzda ortak hareket ettiðimiz çevreler var. Seçim sürecine hep birlikte girdik. Seçim süreciyle birlikte özellikle DTP saflarýnda ortak aday tartýþmalarý baþladý. Bizim tavrýmýz þöyle oldu: CHP asker þakþakçýlýðý yapýyor. SHP sürecin dýþýnda kalmýþ. Biz de kendimiz aktif bir taraf olmaktansa DTP ile ÖDP yi yan yana getirelim dedik. SDP, EMEP ve ESP DTP yi destekliyor ama ÖDP ayrý duruyordu. ÖDP etkili bir partidir. Yumuþak, kavgacý olmayan bir imajý var. Biz ÖDP ile DTP yi yan yana getirelim dedik. DTP, Kürt coðrafyasýnda kendisi aday çýkarma ve bu tarafta da solla ortak aday çýkarmayý tercih etti. Burada ÖDP Nebi ye adaylýk teklif ettiðinde Nebi tüm solun ortak adayý olmayý tercih etti. Çok yerde parlamentarist niyetlerle kendilerinin ve kitlelerin çýkarlarýný unutan söylemlerle karþýlaþtýk. Bunun en çarpýcý örneði Baskýn Oran meselesi oldu ve bu mesele bizi etik olarak çok zorladý. Ýkinci bölgede biz Baskýn Oran ý destekledik. Önce herkes destekledi ama sonra destek çekilince biz ortada kaldýk. Baskýn Oran ý desteklemeye baþlamýþtýk ve býrakmadýk desteði. Mesela, Ufuk Uras ý herkes destekliyordu, çalýþmasý ona göre yapýldý ama Baskýn Oran ýn çalýþmasý pek öyle olmadý. Onlar biraz burjuva sosyalizminin yöntemleriyle çalýþtýlar. Bize
biraz küçümseyerek baktýlar. Biz kendi olanaklarýmýzla çalýþma yürüttük, 500 ün üzerinde aydýn arkasýndaydý, medyanýn kýsmen desteði vardý. Baskýn Oran politikacý deðil, manevra yapmaz, sözünü saklamaz. Doðan Erbaþ seçilseydi 20 kiþiden biri olurdu ama Baskýn Oran seçilseydi onlardan ayrý dururdu. Biz Doðan Erbaþ ýn aleyhinde tek bir laf etmedik ve ettirmedik de. Bizim giriþimimizle aydýnlar DTP yle yakýnlaþtý. Onlar da Sarýyer civarýndaki bazý bölgeleri Baskýn Oran a býraktýlar, dolayýsýyla bir yumuþama sürecine girildi ve bu 78 liler olarak bizim baþarýmýz oldu. Ama insanlar eleþtirilerini þimdiki sürece býraktýlar. Baskýn Oran ýn seçilmemesi hepimiz için, Kürtler için de büyük kayýp oldu. Ýzmir i tam olarak bilmiyorum ama orada da bir takým sorunlar yaþandý. Ufuk Uras ýn durumu ise þöyle oldu: ÖDP tek baþýna seçimlere katýlma kararý alýnca Ufuk Uras bunu hayatý okuyamamak olarak yorumladý ve eleþtirdi. Baðýmsýz aday olunca da hafif bir ayrýlýk yaþandý. Seçim toplantýlarý bittikten sonra Kürt hareketi ve aydýn hareketi yan yana geldi. "Parti kurabilir miyiz? tartýþmalarý baþladý. Aydýn Engin, Osman Kavala, Ahmet Ýnsel gibi aydýnlar sivil platformlar çýkar mý gibi tartýþmalar yaptýlar. Bu süreçten yeni bir parti, hareket çýkar mý tartýþmalarýna biz, çok fazla heveslenmeyin, bu süreçten böyle bir þey çýkmaz dedik. Ayrýca ÖDP, EMEP vs. varken yeni bir partiye ne gerek var? Bir de durum þu, Baskýn 33 bin, Doðan 43 bin oy aldý. Kürtler desteklemeseydi Ufuk Uras da seçilemeyecekti. Yani durumu çok abartmamak lazým. Biz önce herkesin kendine çeki düzen vermesi gerektiðini düþünüyoruz. ÖDP bölünmesin, EMEP toparlansýn. Bu süreçten sol adýna bir toparlanma baþlamadý ama bunun ipuçlarýný verdi. Biz seçim çalýþmalarýnda ulaþabildiðimiz herkesi 78 le tanýþtýrma imkaný bulduk ve bu bizim için güzel bir deney oldu. Solcularýn neler yaptýklarýný gördük. Aday çýkardýlar, birleþtik dediler sonra kendi adaylarýna karþý baþka bir aday çýkardýlar, parçalandýlar. Biz yanlýþ gördüðümüz noktalarda eleþtirdik. Eleþtirimiz olumlu da oldu. DTP liler Sarýyer den Beþiktaþ a kadar olan bölgeyi Baskýn Oran a býraktýlar bu eleþtiri sayesinde. Biz 12 Eylül le hesaplaþýlmadan demokrasi gelmez dedik ve herkes bizi nostaljik bir kuþak hareketi olarak algýladý. 12 Eylül bugün hala yaþýyor ve buna karþý tüm güçlerin birleþtiði bir demokrasi hareketi baþlatmak lazým. Ama burjuva demokrasisi-proleter demokrasi ikilemine sýkýþtýrýlmayan, Lenin in dediði gibi bir okul olarak demokrasi mücadelesi vermek lazým. 12 Eylül le hesaplaþmadan bir þeyler yapýlabileceðini söyleyen hareketler þikeci hareketlerdir. Biz 12 Eylül yýldönümü sürecinde bir atölye çalýþmasý yapacaðýz. Medyayý, hukukçularý, aydýnlarý, kitle örgütlerini vs. herkesi çaðýrýp anayasayý irdeleyeceðimiz bir atölye olacak. Atölyeden çýkacak sonuçla, biz böyle bir anayasa istiyoruz diyerek AKP ve CHP ye gideceðiz. Biz bunu tek baþýmýza yapabilirdik ama doðru olmazdý. Herkesle bir araya
gelip bir anayasa deðiþikliði yapacaðýz. Ayrýca Diyarbakýr Gerçeðini Araþtýrma ve Adalet Komisyonu kurup Diyarbakýr Cezaevine gideceðiz. 12 Eylül den sonra Kürtlere ne yaptýlar? ; terör denen þeyin arkasýnda ne var? . Diyarbakýr özelinde bunu tüm topluma anlatacaðýz. Ýnanýyoruz ki, Diyarbakýr Cezaevi nde yaþananlarý toplum öðrenince adalet duygusu geliþecek ve þovenizmin kýrýlmasýnda rol oynayacak bu duygu. Biz iki halkýn ortak mücadele etmesi gerektiðini düþünüyoruz. Bunun dýþýndaki her yol ölüm ve katliam getirir ve çýkmaz yoldur. Bir de 100 Yüzsüz adýnda bir sergi açmayý düþünüyoruz. Herkes darbe sürecindeki yüzsüzlerini bir araya getirecek ve bunlarý bir sergide teþhir edeceðiz. Bu konuþmalardan sonra soru-cevap bölümüne geçildi. Sorulan sorular kýsaca þöyleydi: Seçim çalýþmalarý sýrasýnda biz kendi içimizdekilerle mi yoksa karþýmýzdakilerle mi ittifak yaptýk? Baþarý ya da baþarýsýzlýkta bunun etkisi nedir? Güncelle bað kurmak için geçmiþten ders alýyor muyuz? Parlamenter çalýþma mý parlamento dýþý çalýþma mý çeliþkisine nasýl bakmak lazým? Anayasayý deðiþtirerek, reformlar yoluyla mý mücadele edeceðiz? Ya da biz statükoyu koruma ve düzeltme hareketi miyiz? Bu sorulara verilen yanýtlar þöyle oldu: Seçim sürecinde yaþananlar bizim dýþýmýzda oldu. Gündemi biz belirlemedik ama müdahale etmek gerek diye düþündük. ÖDP dememizin nedeni buydu. Etkili olabilmek için 78 lileri meclise gönderme imkaný varken biz müdahil olmayý tercih ettik. Objektif davranmaya çalýþtýk. Destekleyenlere de boykotu savunanlara da saygýlý davrandýk. Boykot diyenler tavþan daða küsmüþ durumundadýr, diyorlar ki her daðda bir tavþan olsun, olabilir saygý duyuyoruz. Baskýn Oran a benzer bir durum Ankara da oldu. Önce Metin Bakkalcý çýktý, sonra adý çizildi. DTP yüzlerce aydýndan kopmuþtu ama biz bir araya getirmeye çalýþtýk. Burada da ÖDP Nebi Ebci ye adaylýk getirdiðinde biz bütün solun adayý olmasý gerektiðini söyledik. Genel olarak bazý noktalarda hata yapmýþ olabiliriz ama niyetimiz hatada ýsrar olmadý. Mesela Hrant olayýnýn bu kadar etkili olmasý bile bizim etkimizle oldu. Ve 78 lilere bir þey olmasa, parçalanmasak 78 liler Türkiye nin geleceði olacaktýr ve biz bir gün yargýlamak için iktidar diyeceðiz. Parlamenter çalýþma meselesine gelince. Seçim çalýþmasýnda türlü vesilelerle sokaða çýkalým diyenler oldu. Biz sokaðýn parlamentoya tabi olmadýðýný düþünüyoruz. Her þeyi parlamentoya tabi kýlarsak çekirdeði tasfiye edeceðiz. Biz sokakta olacaðýz; onlar orada olacak. 22 vekil de bizim sözcümüzdür ve hepsi de bizimdir. Reform konusuna gelince çok rahat söyleyebilirim ki, biz bir devrim partisi deðiliz. Devrim partisi de böyle örgütlenmez. Biz net olarak çaðdaþ demokrasi diyoruz, biz demokrasi hareketiyiz. Ve tabii ki yapmak istediklerimizi anayasal reformlarla yapacaðýz. Ve biz bunlarý devrimciler olarak yapýyoruz. Ben kiþisel olarak asyatik ülkelerde sosyalizmin
yaþayamayacaðýný düþünüyorum. Buralarda sosyalizmi getirmek geriye dönüþ olur ve Marks bu noktada haklý çýkmýþtýr. Geçmiþle hesaplaþýlmadan kurulan demokrasi faþizan olur. Biz geçmiþte solcular ne yanlýþlar yaptý, hangi suçlara karýþtý bunlarý sorgulamalý ve güç kültürüyle hesaplaþmalýyýz. Biz 60 darbesini sorgulamadýk, 70 leri yaþadýk. 70 i sorgulamadýk, 80 i yaþadýk. 80 i sorgulamadýk, 90 larda kirli savaþý yaþadýk. Sorgulama olmadan sosyalistliði býrak insan bile olunamaz. Mesela bizde sorgulama kültürü olmadýðý için bizde devrim olmadý ama Latin Amerika da oldu. KöZ adýna söz alan yoldaþ da þunlarý dedi: Seçimler süreci öncesine ve seçim çalýþmalarýna iliþkin esasen bir dizi þey söylendi ve ben bu nokta da daha fazla uzatmadan zamanýn da darlýðýný gözeterek hem bir soru sormak istiyorum, hem de KÖZ ün arkasýnda duran bir komünist olarak seçimlere iliþkin görüþlerimizi kýsaca özetlemek istiyorum. Seçim çalýþmalarý sýrasýnda birlikte hareket etme noktasýnda olumlu bir hava yakalandý. Bu birlikte hareket etme durumunu geniþleterek sürekliliðini saðlamak gerekir. 8 ay sonra yerel seçimler baþlayacak bu konuda 78 lilerin tutumu ne olacak öncelikle bunu öðrenmek istiyorum. Bizim seçim çalýþmalarý boyunca öne çýkardýðýmýz temel þiar Düzen partilerine oy yok! Bin Umut adaylarý meclise oldu ve seçmenlere Oyuna sahip çýk! Seçtiklerinin takipçisi ol yönünde propaganda yaptýk. Seçmenlerin oylarýný denetleyebilmesi için seçim sürecinde oluþturulan komisyonlarýn ya da mahalle meclislerinin kalýcýlaþmasý ve kitlelerin örgütleneceði yerler haline getirmek gerekir. Bu anlamýyla seçimler sürecinden çýkýldý, ancak yerel seçimler de bir o kadar önem arz etmektedir. Ve bu noktada Bin Umut adaylarýnýn seçilemediði bölgelerde seçilen adaylarla ilerlemek mümkündür. Böylelikle mahallelerdeki seçim havasýný bozmadan emekçilerin kalýcý örgütlenmelerini de yaratabiliriz. Soru ve görüþlerimize iliþkin þunlar söylendi: 78 liler henüz yerel seçimlere iliþkin görüþleri tartýþmadýk. Þunda herkes zaten bu süreçten nasýl bir sonuç çýkarýrýz ve bundan sonrasý için nasýl hareket edebiliriz; bunu tartýþýyor. Bu yüzden tartýþmalardan somut þeyler çýkacaðý kansýndayým. Ýstanbul da Baskýn Oran ve Ufuk Uras için çalýþanlarýn birbiri ile irtibatlanmasý için ortak mail adresi belirlendi. Esasen yerel seçimler üzerinden hesabýmýz yok. Ancak Ýstanbul da yerel seçimler de ittifak yapabildiklerimizle ittifak da yapabiliriz. Ayrýca siz de burada Denizli de bu konuda somut adým atabilirsiniz. Söyleþide sorulan sorularýn hepsini gazete sayfalarýna taþýmak zor olduðu için bir kýsmýna ancak yer verebildik. Doðrusu Nebi Ebci nin sözlerinin bir çoðuna katýlmadýðýmýzý da belirtmek gerekir. Söyleþi Nebi Ebci nin Anlaþýlýyor ki bu küçük toplantý en azýndan Denizli açýsýndan önümüzdeki süreç için çok önemlidir. sözleriyle son buldu. Denizli den Komünistler
Ýzmir den Seçim Çalýþmalarýndan Notlar Bulunduðumuz mahallede seçim çalýþmalarý sona erdi. Çalýþmaya yönelik daha önce bir yazý kaleme aldýðýmýzdan dolayý, bu yazýda çalýþmanýn sonucunda ortaya çýkan durumu, çýkarttýðýmýz sonuçlarý ve baþlangýçtaki amaçlarýmýzla gelinen noktayý aktarmakta yarar var: Bir kere çalýþmalar vesilesiyle mahalleyi ve mahallede yaþayan insanlarý daha çok tanýma imkaný bulduk. Bir çok eve girdik. Hangi bölgede, hangi siyasi görüþü temsil eden kimselerin yaþadýðýný öðrendik. Bilhassa bizim de muhataplarýmýzdan olan Kürdistanlý ailelerle tanýþma fýrsatý bulduk. Bu aileler içinde politik olanlarla bundan sonrasýnda baþka vesilelerle de irtibata geçmenin olanaklarý yaratýlmýþ oldu. Bunun yanýnda halihazýrda daha öncesinden irtibatta bulunduðumuz, içinde çalýþtýðýmýz
kurumun ortaklarýna, kurumla iliþkide bulunan kimselere ve politik yayýný ulaþtýrdýðýmýz kiþilere, seçimler vesilesiyle de söyleyecek þeylerimiz oldu. Bu kesimleri burjuvazinin iç dalaþýnda bir taraf seçmek zorunda býrakmamaya çalýþtýk. Çoðunlukla bu çabamýzda da baþarýlý olduk. Seçim çalýþmalarý boyunca; mahalledeki politik-pratik bir faaliyetin içinde olanlarla beraber çalýþma fýrsatý yakaladýk (DTP, EMEP, daha önce bir dernekte çalýþan örgütlü bir çevre). Bu vesileyle politik görüþlerimizi, ancak daha çok pratiðimizi bu çevrelere gösterme olanaðýmýz oldu. Ayný zamanda seçim zamaný büroya gelen diðer siyasetlere de seçime iliþkin görüþlerimizi kýsmen aktarma olanaðý bulduk. (TKP, Partizan, Ýþçi Mücadelesi) Bilhassa DTP li ailelere ve bunlarýn içinde daha politik olan kesimlerle
ortak çalýþmadan kaynaklý bir güven iliþkisi yakaladýk; ve var olan iliþkileri pekiþtirdik. Daha öncesinde harekete geçiremediðimiz bu kesimlerle pratik bir iþ üzerinden bir araya geldik. Ýçinde çalýþtýðýmýz kurumun seçim bürosu olarak kullanýlmasý; kurumun ve yaptýðýmýz iþin, çoðunluðu kurumun doðrudan muhatabý olan, çok geniþ kesimler tarafýndan öðrenilmesine olanak saðladý. Mahalledeki seçim komisyonunun kýsmen özerk bir niteliðe sahip olmasýndan kaynaklý; bilhassa çalýþma anlayýþýmýz, tarzýmýz bu kesimler tarafýndan olumlu karþýlandý. Nitekim bulunduðumuz bölgedeki çalýþmanýn sadece pratik ayaðýnda deðil, ayný zamanda örgütleme ve planlama aþamalarýnda aktif olarak yer aldýk. Þu anda seçimlerin üzerinden bir
ay geçmesine raðmen ortalama 20-25 kiþilik toplantýlar almaya devam ediyoruz. Ve önümüze bir mahalle meclisi örgütleme iþini koyduk. Bu ayný zamanda, doðru politik bir taktiðin sonucu gerçekleþti. Buradan da, seçim taktiðimizin hayatta bir karþýlýðý olduðunu görmüþ olduk. Bu deneyimin baþka alanlarda propaganda konusu edilmesini saðlamak için de gazetemize aktarmayý gerekli gördük. Bunun yanýnda bu meclisin toplantýlarýna seçimleri boykot eden Partizan taraftarlarýnýn da katýlmasý önemli bir ayrýntýdýr.
Þu anda önümüzdeki görevlerden biri bu meclis çalýþmasýný somutlamak ve bu çalýþmaya iliþkin bir plan yapmaktýr. Nitekim meclis fikriyatýný dillendirmekle beraber bunun içini þu ana kadar doldurduðumuz söylenemez.
Seçim çalýþmalarý baþlarken ve devam ederken bizim dýþýmýzda kimsenin böyle bir taktiði olmadýðýný rahatlýkla söyleyebiliriz. Ve açýkça söylemek gerekir ki bu meclis oluþumu doðrudan bizim politik müdahalelerimiz sonucu gerçekleþmiþtir.
Seçim çalýþmalarýnda nicelik olarak azdýk. Bu durumu, yerelde bir plan yaparak, baþka alanlardaki yoldaþlarýn da mahalledeki çalýþmalara katýlmasýný saðlayarak giderebilirdik. Bu ayný zamanda seçim çalýþmalarý konusunda diðer yoldaþlarýmýzýn da deneyim
kazanmasýný saðlardý. Bunun yanýnda seçimlerle ilgili çýkan politik yayýný daha etkili kullanabilirdik. Nitekim 2 Temmuz vesilesiyle çýkan özel sayýyý böyle bir plan sonucunda mahallede etkin olarak kullanabildik. Son olarak seçimlerde belirlenen taktiðin doðru ve devrimci bir taktik olduðunu þimdi çok daha iyi görebiliyoruz. Adýmlarýmýzý þaþýr madan, parti yolunda yürümeye devam Ýzmir den Komünistler
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
Yamanlar ve Onur Mahallesi nde Seçim Çalýþmalarý ve Sonuçlar 22 Temmuz seçimleri yaklaþýrken KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak Yamanlar ve çevresinde seçim çalýþmalarýna katýlma yönünde çeþitli giriþimlerde bulunduk. Mahallemizde bulunan DTP li ve ESP li arkadaþlarla temaslarda bulunurken ayný zamanda DTP Karþýyaka Ýlçe Örgütü nü de sýk sýk ziyaret ederek seçim çalýþmalarýnýn nerede, ne zaman baþlayacaðý ile ilgili bilgi almaya çalýþtýk. Ýzmir 2. bölgedeki Bin Umut adayý Mehmet Muhdi Aslan ýn çalýþmalarýnýn, seçim sürecine girilmesine raðmen geç baþlamasý, bizim de çalýþmalara aktif olarak baþlamamýzý engelledi. ESP li arkadaþlar da Onur Mahallesi nde M. Muhdi Aslan ý destekleyen bir seçim bürosu açmalarýna raðmen Bin Umut adaylarý çalýþmalarýnda yaþanan hareketsizlikten etkilendiler ve seçim çalýþmalarýna baþlayamadýlar. Biz de bu süreçte ESP nin seçim bürosunu zaman zaman ziyaret ederken ayný zamanda mahallede oturan, seçim çalýþmalarýnda aktif olacak arkadaþlarýmýzý, dostlarýmýzý harekete geçirmek ile yetindik. Orhan Doðan ýn ölümünün ertesi günü Onur Mahallesi, Yamanlar ve Emek Mahallesi nde ayný gün seçim bürolarýnýn açýlýþýnýn yapýlmasý seçim çalýþmalarýnýn baþlangýcý oldu. Yaklaþýk 150-200 kiþinin katýlýmýyla açýlan bürolarýn ardýndan seçim komisyonu oluþturulmaya baþlandý. Biz de Yamanlar bürosunu sýk sýk ziyaret etmemize ve oradaki çalýþmalar hakkýnda bilgi almamýza raðmen, daha çok Onur Mahallesi ndeki seçim çalýþmalarýna katýlmaya gayret ederek plan yaptýk.
Bunun nedeni ise Onur Mahallesi nde Kürdistan daki savaþ göçü ile gelenlerin daha fazla olmasý, Yamanlar daki emekçilere göre daha fazla ezilmeleri ve ayný oranda bir dinamizm barýndýrmalarýdýr. Onur Mahallesi nin gerek geçtiðimiz sene gecekondu yýkýmlarýnda yer almasý, gerekse geçtiðimiz aylarda yürüttüðümüz pirinç dayanýþmasý vesilesiyle içinde çalýþtýðýmýz kurumun çalýþma yaptýðý bir alan olmasý, bu tercihi yapmamýzda ayrýca etkili olmuþtur. Bizim ve ESP lilerin de içinde yer aldýðý Onur Mahallesi komisyonu 30 kiþiden oluþuyordu. Yapýlan komisyon toplantýsýnda da 4-5 kiþiden oluþan gruplarýn, önceden belirlenmiþ sokaklarda ev ziyaretleri yapmasý kararý alýnmýþtý. Daha çok DTP yöneticilerinin inisiyatifinde geliþen çalýþmalara, komisyonda bulunan 30 kiþiden birçoðunun gelmemesi, yaptýðýmýz plandan vazgeçip toplu bir þekilde ev ziyaretleri yapmamýza neden oldu. 15-20 kiþi ile birlikte yolu-izi belli olmayan sokaklara girip 4-5 kiþilik gruplarla evlerin kapýsýndan mahalleliye seçim propagandasý yaptýk. DTP li yöneticiler, herkesin bir aðýzdan sohbet etmesinin ve konuþanlarýn iyi propaganda yapamamasýnýn yaratacaðý sýkýntýyý göz önüne alarak aramýzdan sadece birkaç kiþinin ziyaretlerde sohbet etmesi gerektiðini ifade ederek bir kaþ kiþi tespit ettiler. Emekçilerle Yapýlan Konuþmalarda Öne Çýkarýlan Görüþler Kapý önünde yapýlan ve genelde kýsa süre süren ziyaretlere ilk
baþladýðýmýzda daha çok demokrasi, halklarýn kardeþliði gibi meseleler ifade edilse de biz KöZ ün arkasýnda duranlar olarak yaptýðýmýz konuþmalarda daha çok varoþlarda yaþayanlarýn yaþadýðý sorunlara deðinirken, bu sorunlarýn çözümünün tek baþýna milletvekilinin seçimiyle olamayacaðýný, seçtiðimiz kiþileri denetleyebilmemiz gerektiðini de ifade ettik. Bununla ilgili olarak M. Muhdi Aslan seçilirse eðer, kendisini mahalleye sýk sýk getirip mahallelinin sorunlarýný dinleteceðimizi ifade ettik. Baþka partilere oy vereceðini ifade eden emekçilere de kim seçilirse seçilsin seçilen milletvekillerinden mahalledekilerle bir araya gelip hesap sorulmasý gerektiðini belirttik. ESP li arkadaþlar da emekçi semtlerinde yaþayan ezilenlerin sorunlarýndan ancak emekçi birinin, ezilen bir kiþinin anlayacaðýný ifade ederek M. Muhdi Aslan ýn emekçi bir insan olduðuna vurgu yaptýlar. Gerek ESP li arkadaþlarýn gerekse de KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin yaptýðý bu konuþmalardan sonra DTP li arkadaþlar da benzer söylemleri dile getirmeye baþladýlar. Mahallede çalýþma yapacak yeteri kadar insan olmasýna raðmen bu insanlarýn harekete geçirilmesi konusunda önemli sýkýntýlar yaþanmasý ve çalýþmalarýn planlý ve verimli yürümemesi de baþýndan beri geç kalýnmýþ çalýþmalarýn önemli eksikleri olarak ifade edilebilir. 2 günlük çalýþmadan sonra yapýlan komisyon toplantýsýnda da bu eksikler birçok kiþi tarafýndan dile getirilse de bu konuda çok fazla
ilerleme kaydedilemedi. Bir taraftan, seçim çalýþmalarý, komisyon etrafýnda devam ederken diðer taraftan ESP li arkadaþlar kendi baðýmsýz çalýþmalarýný yapýyorlardý. Bu ayrý çalýþmanýn gerekçesi de seçim komisyonunda ESP nin kendi özgün çalýþmasýný yapamamasý olarak ifade edildi. Bu özgün çalýþmada ESP liler ziyaret ettikleri emekçilere Muhdi Aslan ýn bildirisinin yanýnda ESP nin seçim bildirisini ve Atýlým gazetesini de veriyorlardý. Kürtlerin Bin Umut adayýna oy vereceðinin kesin gözüyle bakýlmasý nedeniyle, seçim çalýþmasý oy vermek için ikna çalýþmalarýndan ziyade, oy pusulasýný tanýtma þeklinde gerçekleþti. Ýlk zamanlarda ikna amaçlý ayaküstü sohbetler yapýlmasýna raðmen daha sonra zamanýn darlýðý gerekçe gösterilerek sadece oy pusulasý tanýtýlmakla yetinildi. Bu yüzden biz de çalýþmalarýn baþlangýcýnda öne çýkardýðýmýz görüþleri çalýþmalarýn sonlarýna doðru emekçilere aktarma fýrsatý bulamadýk. Sohbetlerin uzun tutulmasý yönünde DTP li arkadaþlarý uyarsak da bundan bir sonuç alamadýk. Mahallede yaþayan Sünni Kürtlerin AKP, Alevi Kürtlerin ise CHP ye oy verdiðini DTP liler de bilmesine raðmen bu tutumu deðiþtirmek için geniþ katýlýmlý bir toplantý yapýlmadýðý gibi kapý ziyaretleri de kýsa tutulmuþtur. Yamanlar da Alevi Kürtlerin Tutumu Yamanlar da daha önceleri CHP ye çalýþan Maraþ-Elbistanlýlar bu seçimde CHP nin milliyetçi-þoven tutumunu eleþtirerek baðýmsýzlara
oy verme kararý aldýlar. Seçim çalýþmalarýnda komisyonlarda yer almasalar da kendi aralarýnda toplantýlar yaparak baðýmsýzlarý destekleme tutumlarýný açýkladýlar. Elbistanlýlarýn bu tutumunun Yamanlar ve Onur Mahallesi ndeki bütün Alevi Kürtleri kapsayacaðý þeklinde bir umut belirse de seçim sonuçlarý bunun aksini göstermiþtir. Seçim Sonuçlarý Ya m a n l a r v e ç e v r e s i n d e k i mahallelerde AKP 1. , CHP 2. parti olurken Bin Umut Adayý M. Muhdi Aslan 3. sýrada yer aldý. Sünni Kürtler AKP ye oy verirken Alevi Kürtler ise tercihini yine CHP den yana kullandý. Bu sonuçlar Bin Umut Adaylarý nýn emekçilere umut verebilecek yeterli çalýþmanýn yapýlmamasý ile açýklanabilir. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak seçim çalýþmalarýna sýnýfýn en ezilen kesimlerinin yaþadýðý Onur Mahallesi nde emekçilerin kendi kurumlarýný kurmalarý bakýþ açýsýyla katýlýp, bir kitle örgütü çalýþmasý zemini oluþturmaya çalýþýrken, bir yandan da seçim faaliyetleri vesilesiyle farklý siyasetlerden arkadaþlarla birlikte bir çalýþma yürütme fýrsatýný elde etmiþ olduk. 22 Temmuz da M.Muhdi Aslan seçilmemiþ olmasýna raðmen biz komünistler olarak; birlikte yürütülen çalýþmalarý 22 Temmuz dan sonrasýna da taþýma gayretinde olarak gerek seçim çalýþmalarýna katýlan gerekse de çalýþma sýrasýnda tanýþtýðýmýz emekçilerle yerel seçimleri de düþünerek kalýcý bir öz örgütlülük yaratma çalýþmalarýmýza hýz kazandýracaðýz. Ýzmir den Komünistler
11
ÇAÐRIMIZDIR! Ýþçi arkadaþlar! Ýlk defa bu seçimlerde, seçimden seçime adý «iþçi parçasý» olmaktan «seçmen»e dönüþen bizlerin oylarýný kapma yarýþýna giriþenlerin dýþýnda, sesimizi meclise taþýyacaklarýný söyleyen baðýmsýz adaylar da var. Onlarý tanýmak takip etmek ve denetlemek için þimdiden adýmlar atabiliriz. Çünkü bugün bu adaylara diðerlerinden fazla sesimizi duyurabiliyoruz. Seçimler sonrasýnda da bizimle birlikte hareket edeceklerini belirten bu adaylara ulaþmamýz daha mümkün görünüyor. Bu sayede bugüne dek en çok milletvekilleri maaþlarý konuþulduðunda dolan mecliste ilk defa tekstil, deri, kundura iþçilerinin mesai saatleri, ücretleri, çalýþma þartlarýna iliþkin sorunlarýný gündeme getirebiliriz. 2007 seçimleri ve sonrasý, konfeksiyon, deri, kundura iþçileri olarak birlik ve dayanýþmanýn ne olduðunu ve böyle hareket edildiðinde sesimizi nerelere ulaþtýrdýðýmýzý hep beraber görelim, gösterelim. Bizim sesimiz olma iddiasýný taþýyan baðýmsýz adaylara sadece oy vermekle kalmayalým onlarý seçim öncesinde ve seçim sonrasýnda tanýyýp denetlemek için adým atalým. KURTULUÞ YOK TEK BAÞINA, YA HEP BERABER YA HÝÇBÝRÝMÝZ! Deri Ýþçileri Derneði Kundura Ýþçileri Derneði Umut Tekstil Ýþçileri Kooperatifi
Ýzmir de Seçimlerde Doðru Tutum Paneli Yapýldý 22 Temmuz genel seçimleri yaklaþýrken ve KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin seçimlere yönelik çalýþmalarý hýzlanýyorken, düzenleyicisi olduðumuz ve Ýzmir Demokratik Halk Kültür ve Dayanýþma Derneði nde gerçekleþtirilen bir panelde seçimlere iliþkin tavrýmýzý yeniden açýklama þansý bulduk. YDÝ Çaðrý ve Köz adýna konuþmacýlarýn katýldýðý panelde ilk söz hakkýný YDÝ Çaðrý adýna panele katýlan arkadaþ kullandý. YDÝ Çaðrý adýna yapýlan konuþmada burjuvazinin parlamento seçimlerine kendi düzenine demokratik bir biçim verme ve bizzat seçimlere katýlan kitlelerin oylarýyla düzene meþruiyet katabilmek için ihtiyaç duyduðu ifade edildi. Seçimlerde kitlelere egemen sýnýfýn hangi kesimi tarafýndan ezilmeyi tercih edeceklerinin sorulduðuna, hiçbir ülkede seçimlerin iþçiler-emekçilerin yaþadýklarý koþullar açýsýndan özde bir takým deðiþimler yaratmadýðýna, aksi olsaydý burjuvazinin seçimlere müsaade etmeyeceðine dikkat çekildi. Türkiye ve Kuzey Kürdistan özelinde de seçimlerin militarist-faþist düzeni maskelemek için yapýldýðýna deðinildi. Seçimler konusunda komünistlerin nasýl bir tavýr takýnmalarý gerektiði konusunda, iþçi sýnýfýnýn bilinç ve örgütlenme düzeyi buna elvermesi , kendi baðýmsýz adaylarýný parlamentoya gönderebilmesi , burjuva parlamentonun daðýtýlmasý talebini parlamentodan dillendirme imkaný olmasý gibi belli þartlar altýnda, devrimci ajitasyon ve propaganda için seçimlere komünistlerin katýlabileceði ifade edildi. Ancak Türkiye de sýnýf mücadelesinin geldiði nokta açýsýndan böyle bir durumun ortada olmadýðý belirtildi. Bu koþullar altýnda seçimlere katýlmanýn burjuvazinin seçimlere herkes katýldý, milletin iradesi tecelli etti yalanýna ve ortaya konulan üç kaðýda soldan ortak olmak anlamýna geleceði için kendi tutumlarýnýn burjuvaziyi kendi oyunuyla yalnýz býrakmak üzere, seçimlerle emekçilerin yaþam koþullarýnýn deðiþmeyeceðinin ve devrimci mücadelenin tek seçenek olduðunun vurgulanacaðý bir propagandanýn eþliðinde pasif boykot olduðuna deðinildi. KöZ ün arkasýnda duran komünistler adýna konuþma yapan yoldaþýmýz ise bu seçimlerin düzen partileri açýsýndan nasýl bir anlamý olduðuna deðindi. Aylar öncesinden düzen güçleri içinde sosyal demokratlar vs. bir hazýrlýk içindeydiler. Þimdi AKP ve onun karþýtlýðý durumu var. CHP-MHP koalisyonu karþýsýnda da AKP ye yakýn tutum alanlar oldukça fazla. Kürtlerin bir kýsmý AKP den medet umuyor, ikinci cephede Aleviler CHP ye kan taþýyor. Bugün Sivas ý yakanlar ve Sivas katliamýnda bakanlar bir ittifak yapýyorlar: yani CHP ye verilen oylar MHP ye de kan taþýyacaktýr. Ve bu durum Kürtleri bölüyor. Mahallelerde Aleviler ve Kürtler arasýndaki mesafenin açýlmasý devrimci çalýþmayý sekteye uðratýyor. Her iki kesimin içindeki yanýlsamaya müdahale etmek gerekiyor. Bizim açýmýzdan tüm düzen partileri aynýdýr. Hepsi iþçi
sýnýfýna karþý ittifak yaparlar. Ama bunu bir seçimle emekçilere anlatmak mümkün deðil. Yine de bu seçimlerde düzen partilerinin teþhiri için daha somut bir fýrsat var. Bin Umut adaylarý var. Emekçi kitlelerin en devrimci kesimleri Bin Umut adaylarýna oy verecek. Bin Umut adaylarýna oy verenler mahallerde bize kapýlarýný açan emekçiler olacak. Biz Ufuk Uras ýn, Levent Tüzel in kiþilikleriyle, politik kimlikleriyle ve siyasal görüþleriyle ilgilenmiyoruz. Bin Umut Adaylarý komünist deðildirler. Ayrýca bütün politik konularda da kendi aralarýnda da mutabakat yoktur. Ama Bin Umut adaylarý mahallelerde, Mart-Mayýs sürecinde bile görmediðimiz bir canlýlýðý saðladýlar. Biz mahallelerde seçim propagandasý yaparken adaylarý öne çýkartan bir propaganda yapmýyoruz. Aksine mahallede kapsýsýný çaldýðýmýz her emekçiye kendi sorunlarýmýzý çözmek için bizim örgütlenmemiz gerekir diyoruz. Eðer baðýmsýz adaydan yana oyumuzu kullanýrsak bu baðýmsýz adayý da denetlemeliyiz. Taleplerimizin takipçisi olmalýyýz. Bunun için de mahallelerde oluþturulan komisyonlarýn ve bu vesileyle kurulabilecek halk meclislerinin kalýcýlaþmasý yoluyla emekçilerin kendi sorunlarýný çözmek üzere hareket edebileceðini, ayný zamanda halk meclislerinin birer denetleme mekanizmasý haline dönüþtürülebileceðini söylüyoruz. Kitlelerin siyasete yakýnlaþtýðý bu süreçte propagandadan öte baþka þeyler de yapmak lazýmdýr. Boykota gelince boykot iki türlüdür. Aktif boykot ve pasif boykot. Aktif boykot, Lenin in de deyimi ile ayaklanma sürecinde yapýlýr. Ve biz de aktif boykotu savunuruz ama bugün için böyle bir koþul mevcut deðildir. Yoldaþ bu noktada Bordiga ile Lenin arasýnda yaþanan polemiðe ve Sol Komünistlere karþý Lenin in mücadelesine atýfta yaparak konuya açýklýk getirerek devam etti. Sosyalistlerin ve devrimcilerin arasýnda kendi baðýmsýz adaylarýný çýkaranlar var. Bin Umut Adaylarýnýn antipropagandasýný yaparak kitlelerden oy bekliyorlar. BDSP ve ESP ye oy vermek Bin Umut adaylarýnýn seçilememesine neden olur. Dolayýsýyla bu oylar düzen partilerine gidecektir. Özetle biz seçim çalýþmalarýna adaylarý denetleme ve geri çaðýrma mekanizmalarýný gerçekleþtirme hedefiyle katýlýyoruz. Bu da kitle örgütleriyle olacak bir þey. Sovyet demokrasisinin tüm gereklerini gerçekleþtirmek bugün mümkün deðil elbette. Ama bugünden Sovyet demokrasisinden referans alarak iþçilerin kendi demokrasi deneyimlerinden geçmelerini saðlayabiliriz. Üstelik bu seçim çalýþmalarý vesilesiyle farklý siyasetleri benimseyenler arasýnda halk meclislerinde birlikte çalýþma imkânlarý doðmuþtur. Sadece Bin Umut adaylarýný destekleyen akýmlar deðil, bugün boykot yapanlar da seçimlerden sonra bu mahalle meclislerine katýlabilir,
katýlmalýdýr. Panelistlerin konuþmalarýnýn ardýndan soru ve katkýlarýn alýndýðý bölüme geçildi. Bu bölümde söz alan bir katýlýmcý Bir önceki seçimde 11 milyon insan sandýk baþýna gitmedi. Kürdistan da iþgal sürüyorken ve iç savaþ kýzýþýyorken, bir önceki seçimden çýkan tablodan da görülebileceði gibi kitleler parlamentodan yüz geri etmiþken, halký seçimlere ve parlamentoya davet etmek yerine, neden sokaða ve devrime davet etmiyoruz? 90 larýn baþýndaki HEP örneði de ortada. Bin Umut adaylarýna destek verirseniz ne elde edeceksiniz? þeklinde daha çok KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin konuya iliþkin tavrýna yönelik bir eleþtiri taþýyan bir soru sordu. DHP nin görüþlerini savunan bir katýlýmcý söz alarak seçimler öncesinde birlikte iþ yapabilmek, ortak hareket etme ve kitlelerle buluþmak üzere geniþ bir birlikteliðin saðlanabileceðini ancak bunun baþarýlamadýðýný ifade ederek, ulusal demokratik talepleri için mücadele veren Kürt halkýna yönelik baskýnýn arttýðý böylesi bir dönemde, bu baskýlara kayýtsýz kalýnamayacaðýný ve bu duruma göz yumulamayacaðýný ifade etti. Bu noktada çalýþmalarýnýn olduðu yerlerde DTP ile görüþmeler yürüttüklerini ve Bin Umut adaylarýný deðil, fakat Bin Umut adaylarý içerisindeki DTP lileri destekleme kararý aldýklarýný belirtti. Kendi açýlarýndan parlamenter hayaller yaymanýn mümkün olmadýðýna deðinen katýlýmcý, somut duruma uygun somut bir taktik ortaya koyduklarýný da ekledi. Ýþçi-Köylü okuru olduðunu ifade eden bir baþka katýlýmcý ise Faþist-Kemalist diktatörlüðün azgýnlaþtýðý bu dönemde boykottan yana olduklarýný, Bin Umut adaylarýnýn meclise girmeleri halinde dahi esas itibari ile bir þeyin deðiþmeyeceðini, Bin Umut adaylarýnýn iþçi sýnýfýný, halký temsil etmekte zayýf olduðunu ve meclisten düzeni teþhir edebileceklerinin þüpheli olduðunu belirtti. Bunun yaný sýra teþhir faaliyetinin illa parlamentodan yapýlmasýna gerek olmadýðýna, Bin Umut adaylarý için yapýlan çalýþmanýn ve ortaklaþmanýn bir benzerinin MGK yý, TÜSÝAD ý ve düzeni teþhir etmek ve kitleleri boykota çaðýrmak üzere de yapýlabileceðine, böylesi bir çalýþmanýn sonucunda %10 sandýk baþýna gitmeme oranýnýn yaratýlabilmesinin bile önem taþýyabileceðine ayný katký içerisinde deðinildi. MESOP lu bir baþka katýlýmcý ise 27 Nisan da MGK nýn verdiði muhtýranýn esas olarak Kürt halkýna verildiðini ve bunun üzerine kendilerinin seçimlere iliþkin tüm Kuzey Kürdistan daki irili ufaklý tüm örgütleri barýndýran geniþ bir cephe ve Türkiye devrimci hareketi ile kalýcý bir ittifak saðlayarak seçimlere hazýrlanýlmasý gerektiðini önerdiklerini, fakat DTP nin böyle bir öneriyi görmezden geldiðini ifade etti. Buna raðmen Bin Umut adaylarýný desteklediklerini belirtti. Soru ve katkýlarýn alýnmasýndan ardýndan panelistler ikinci tur konuþmalarýný yaptýlar.
KöZ adýna konuþan yoldaþýmýz þunlarý dedi: Devrimcilerin örgütü ile kitlelerin örgütü birbirinden ayrýdýr. Biz bu süreci propaganda çalýþmasýndan ibaret görmüyoruz. Propagandayý her daim yapýyoruz zaten. Biz bu çalýþmayý yüzünü adaylarý dönmüþ kitlelere ulaþabilme aracý olarak görüyoruz ve farklý siyasetlerin bir arada çalýþabileceði mahalli örgütlenmeleri önemsiyoruz. Farklý akýmlardan gelen devrimcilerin bir arada çalýþma olanaðýný yaratmak epeydir gündemimiz de. Bütün bunlar bizim partileþme stratejimizle iliþkilidir. Bir seçim bürosundaki aday seçilemezse bile o büronun sürekliliði için çalýþacaðýz. Mahallelerde halk meclisleri kurulmasý için çalýþacaðýz. Emekçilerin sorununun çözümünü saðlamak için seçim sürecinin yarattýðý ajitasyon serbestliðini önemsiyoruz. Bugün Bin Umut adaylarýnýn seçim çalýþmasýna katýlmak emekçilerin devrimci bir temelde örgütlenmesinin önünü açtýðý için biz bu süreci kullanýyoruz. Düne kadar en ufak sorumluluðu birlikte paylaþamadýðýmýz kitlelerle bugün seçim sürecinde ortak hareket etmenin yollarýný yaratmaya çalýþýyoruz. Bütün bunlarýn yanýnda, Mehmet Bekaroðlu Refah Partisi nden milletvekili iken zamanýnda ölüm oruçlarýný destekleyip bütün devrimci hareketin sempatisini kazanmýþtý. Bizim desteklediðimiz adaylar bu tür çalýþmalarda iþlevli olacaktýr. Eðer bu tür çalýþmalara katkýlarý olmazsa hesap sormak üzere hareket ederiz. YDÝ Çaðrý adýna yapýlan konuþmada ise yapýlan konuþma ve katkýlarýn tümünde devrimci mücadelenin durumuna iliþkin doðru bir takým tespitlerin yapýldýðýna, yine komünistlerin parlamentoya nasýl bakmalarý gerektiði konusunda genel bir fikir birliðinin olduðuna dikkat çekildi. Sol komünistlerle yapýlan polemiðin aktarýlmasýna dair, bu polemiðin Batý Avrupa daki köklü sýnýf partilerinin olduðu ülkelerde, sol yanýlgýlý çevrelere yönelik yapýldýðý ifade edildi. Bu baðlamda Lenin in parlamento ve seçimler konusundaki direktiflerinin kitle partileri için doðruluk taþýdýðý, iþçi sýnýfý içerisinde kök salamayanlarýn veya grup partilerinin bu taktikleri benimsemesinin cin olmadan adam çarpmaya benzeyeceði vurgulandý. Çok geniþ bir katýlýmdan bahsedemeyeceðimiz panelde, panelistlerin yaný sýra farklý akýmlardan devrimcilerin görüþlerini ifade edecek zemini bulmalarý ve seçimlere dair tartýþmanýn derinleþtirilebilmesi panelin olumlu yanýydý. Zira bu biçimde gerek buluþulan ortak paydalarýn gerekse ayrým çizgilerinin belirginleþtirilebilmesi mümkün oldu. Panelin taþýdýðý temel eksiklik ise önceden mutabakat saðlanýlmasýna ve bu þekilde duyurusunun yapýlmasýna raðmen katýlacaklarýný belirten DHP ve BDSP nin, panelin zamaný konusundaki yanlýþ anlaþýlmalar ve iletiþimsizlik nedeniyle panele konuþmacý düzeyinde katýlamamýþ olmalarýydý. Ýzmir den Komünistler
Sayfa
12
SAYI: 3
Gülsuyu nda CHP Mitingi CHP yi Teþhir Vesilesi Oldu
Çalýþma yürüttüðümüz Gülsuyu-Gülensu Mahallesi ne, 22 Temmuz seçimleri sebebiyle CHP bir miting yapmaya geldi. Doðrusu CHP nin yapacaðý etkinlikten öncesinde haberdar olamamýþtýk. Bu mitingden Ufuk Uras ýn seçim bürosunda tesadüfen haberdar olduðumuzdan miting alanýna hazýrlýksýz bir þekilde gittik. Alana girdiðimizde yaklaþýk 300 kiþilik bir kitleye CHP adýna oyuncu Berhan Þimþek konuþma yapýyordu.
Alandaki kitlenin coþkulu olduðunu söyleyemeyiz. Daha çok göze çarpan tedirginlik ve ürkeklikti. Bize göre, bu durumun önemli sebeplerinden birisi mahalledeki CHP bürosunun molotoflanmýþ olmasýdýr. Böyle bir atmosfer içerisinde partilerini desteklemeye gelen CHP li iþçiler haliyle bir an önce «bu iþ olsa da bitse» telaþý ve görüntüsü sergiliyorlardý. Elbette bizim böylesi eylemleri benimsememiz, desteklememiz mümkün olamazdý. Bu nedenle bu hal, bizi de CHP li iþçilerden farklý biçimde de olsa etkilemekteydi. Burjuva düzeninin sadýk bekçisi CHP nin asýl yüzünü, kendini CHP li olarak tarif eden iþçilere nasýl teþhir edebilirdik? Öte yandan baþka mahallelerde de CHP bürolarýna dönük benzer eylemlerin olduðunu, hatta devrimcilerle CHP liler arasýnda fiili kavgalarýn yaþandýðýný bildiðimizden alanda yaþanabilecek gerginliklerin bir çatýþmaya dönüþmesi ihtimalinin yüksek olduðundan biz de bir tedirginlik yaþadýk. Çünkü biz, tabanýnýn çoðu kendini «solcu» olarak gören CHP li iþçilerle yaþanacak gereksiz bir arbedenin, onlarýn halihazýrda devrimcilerle arasýnda bulunan mesafeyi arttýracaðýný, devrimcilerin etki alanýndan daha da uzaklaþtýrýp tersinden bu iþçileri devlet kurumlarýna daha fazla yaklaþtýracaðýný biliyorduk. Tüm bu hassasiyetlerimizle CHP nin kürsüden sözcülüðünü yapan Berhan Þimþek i dinlemeye baþladýk. Sözcü genel geçer þeylerden bahsederken sözü CHP nin iþçilerden yana bir parti olduðuna getirdi. Berhan Þimþek bu belirleme üzerine açýlýmlar yaparken biz de gür bir sesle kürsüye doðru «Kaç tane iþçi milletvekili adayýnýz var?» diyerek söze girdik. Berhan Þimþek bu müdahalemiz üzerine tam bir kaþarlanmýþ politikacý edasýyla bize dönüp önce teþekkür etti sonra da kendisinin iþçi kökenli birisi olduðunu ellerinin nasýrlý olduðunu anlatarak demagoji yapmaya kalkýþtý. Sonrasýnda oradan AB ye ABD ye karþý çýkanlarýn CHP ye oy vermeleri gerektiðini çünkü CHP nin bunlarýn karþýsýnda bir parti olduðunu vaaz etmeye kalkýnca biz de tekrardan, «Gümrük Birliði ni ilk imzalayan kiþinin partilerinin genel baþkaný Baykal olduðunun» altýný çizerek kitleye hatýrlattýk.
Daha sonrasýnda CHP sözcüsü sözü oradan «laikliðin elden gitmekte olduðunu, bu durumun cumhuriyet için en önemli tehlikelerin baþýnda geldiðini, bunun da karþýsýnda ancak gene CHP nin durabileceðini» söyleyip iþçileri þeriat sopasýyla korkutmaya kalkýnca biz de hemen arkasýndan; «Yaþar Nuri yi CHP ye ve meclise kendilerinin taþýdýðýný ne çabuk unuttuklarýný» belirttik. Oyuncu Berhan Þimþek, bu gündemin sonunda, yýkýmlarla yüz yüze olunduðunu bildiði bir mahallede, daha fazla puan alacaðýný düþünerek, CHP nin yýkýmlarýn karþýsýnda bir parti olduðunu belirtti. En çok alkýþý da kitleden bu sýrada aldý. Bunun üzerine biz de «partinin seçim programýnda orman vasfýný kaybetmiþ arazilerin satýþýný onaylayan yani ranta açan bir partinin nasýl olup da yýkýmlarýn karþýsýnda olabileceðini» sorduk. Var olan gecekondularýn tasfiye edilmek istenmesinin en önemli sebebi bu deðil miydi? En sonunda Berhan Þimþek CHP nin kardeþlik istediðini, Türklerin Kürtlerin kardeþliðinden yana olduklarý üzerine konuþmaya kalkýnca; sesimizi daha da gürleþtirerek; «Baykal ýn Kuzey Irak a operasyon istediðini, CHP nin ordunun aðzýyla konuþtuðunu, kýsacasý CHP nin Kürtlere karþý bir savaþtan yana olduðunu» söyledik ve bu tutumun neresinde kardeþliðin yattýðýný sorduk. Tüm bunlarý yaparken elbette ki derdimiz Berhan Þimþeði ikna etmek deðildi. Bizim asýl derdimiz alandaki kitleyi yani geçmiþte devrimcilerle iliþkisi olan, bugün bir biçimde kimi durumlarda devrimcilerle hareket eden kitlenin, seçim çalýþmalarý vesilesiyle CHP ye olan güvenlerini kýrmaktý. Belirtmeliyiz ki kitle gayet net bir biçimde anlatmaya çalýþtýklarýmýzý duydu. Bizimle birlikte alanda baþka devrimciler de vardý. Görebildiðimiz kadarýyla BDSP, PDD, ESP miting alanýndaydý. Bunlardan ESP sýk sýk CHP nin MHP yle koalisyon yapýp yapmayacaðý konusunu sordu. Berhan Þimþek, yapýlan bu müdahaleler üzerine programýný erken bitirmek zorunda kaldý. CHP nin kürsüyle iþi bitince, daðýlmak üzere olan kitleye, hemen akabinde yüksek bir sesle, bir ajitasyon konuþmasý yaptýk. Konuþmamýzda özetle «CHP ye oy vermek, iþsizliðe oy vermek demektir. CHP ye oy vermek sermaye düzenine oy vermek demektir. CHP ye oy vermek demek, milliyetçiliðe/MHP koalisyonuna oy vermek demektir. CHP ye oy vermek demek, yýkýmlara oy vermek demektir. CHP ye oy vermek, Kürtlerle savaþa oy vermek demektir ve bu haksýz savaþta gençlerimizin, insanlarýmýzýn ölmesine oy vermek demektir.
Kardeþler, bunlarýn elleri nasýrlý deðil asýl yürekleri nasýrlýdýr!» dedik. Alanda farklý adaylarý olan siyasetlerin de olmasý ve kitlenin önünde bir gerilim doðmasý kaygýsý nedeniyle muðlak bir çaðrýyla oylarýn genel olarak baðýmsýz adaylara verilebileceðini belirttik. (Doðrusu asýl olarak Bin Umut adaylarýnýn karþýsýna baðýmsýz devrimci ya da sosyalist adaylarý çýkaranlarýn bu gerilimi yaþamasý gerekirdi.) Bu esnada da daðýlmakta olan kitle, belirli bir süre de olsa durup bizi dinledi. Konuþmamýz bittikten sonra, özellikle mahalleli kadýnlar, peki kime oy verelim diye bizlere sorular yöneltti. Alanda Bin Umut adaylarýndan ayrý olarak baðýmsýz aday çýkaran siyasetler de olduðundan, orada farklý bir gerilim olmasýný istemediðimiz için bu sorulara baðýmsýz devrimci adaylara ve Bin Umut adaylarýna oy verilmesi gerektiðini söyleyerek cevap verdik. Soru soranlarýn en büyük tereddüdü adaylarýn seçilmeme ihtimalinin yüksekliðiydi. Biz de bununla ilgili gerekli konuþmayý yaptýk. Bugün CHP nin bu politikalarýna oy verip bizi kendi elimizle vurmasý yerine, seçilme ihtimali olmasa bile bu adaylara oy vermenin daha manidar olduðunu ancak hepimiz böylesi bir çalýþmayý benimsersek bu adaylarýn meclise girme þanslarýnýn da gayet yüksek olduðunu belirttik. Bu bakýmdan aslýnda muðlak ve yanlýþ bir hedef göstermiþ olduðumuzu belirtmek gerekir, zira seçim sonuçlarýnda belli olduðu gibi önceden de Bin Umut adaylarýnýn seçileceði konusu herkes tarafýndan biliniyordu; seçilmeme olasýlýðýnýn yarattýðý tereddüdü daðýtmak için özelikle bunu öne çýkarmak gerekiyordu. Maltepe den Komünistler
Ümraniye de CHP yi Güçlendiren CHP Protestosu 12 Temmuz Perþembe günü aralarýnda Bayram Meral, Þinasi Öktem, Berhan Þimþek, Ali Kýlýç ve CHP parti yöneticilerinin de bulunduðu, CHP'lilerin mahallemizde Son Durak ta yapmak istedikleri mitingi devrimciler olarak protesto ettik. CHP'lilerin mahallemize geleceðini önceden duymamýza raðmen bu konuyla ilgili kendi aramýzda konuþup bir hazýrlýk yapmadýk. Ayný gün içerisinde biz de mahallemizde Cumartesi günü kitle örgütleri tarafýndan organize edilen seçmen toplantýsýnýn el ilanlarýný cadde üzerinde daðýtýyorduk. Son Durak a gelince toplanan kalabalýðý ve CHP'nin seçim arabalarýný gördük. Diðer devrimci yapýlardan arkadaþlar da oradaydý; onlardan kalabalýðýn neden toplandýðýný öðrendik. Bunun üzerine biz yanýmýzda bulunan seçimler ve 2 Temmuz ile ilgili özel sayýyý kalabalýða daðýtmaya baþladýk. Daha bildirileri daðýtýrken kimi mahallelinin tepkisini aldýk. Bu biraz da bizim eksikliðimizdi çünkü insanlara bildiri verirken provokatif söylemlerde bulunduk. Elimizdeki özel sayýlarý bitirince ESP ve HÖC'den arkadaþlar ile görüþüp ne yapacaklarýný öðrendik. Pankart açýp slogan atarak protesto edeceklerini CHP temsilcilerinin konuþmasýný engelleyeceklerini belirttiler. Bir süre sonra Þinasi Öktem seçim aracýndan inip konuþma yapmaya baþladý. Bunun üzerine "Seçim Çare Deðil, Baðýmsýzlýk ve Demokrasi Mücadelesine Katýl!" pankartý ve "12 Eylül'ü Unutma, Darbecilere Oy Verme!" dövizleri açýlarak genel olarak "Katil CHP, 1 Mayýs'tan Defol , Sivas'ýn Katili CHP'ye Oy Verme! , Faþizme Karþý Omuz Omuza , Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði , Bijî Biratîya Gelan , 1
Mayýs Kýzýldýr Kýzýl Kalacak sloganlarý atýlarak Þinasi Öktem'in konuþmasý engellenmeye çalýþýldý. Sloganlarý atarken CHP'yi dinlemeye gelmiþ olan mahallenin insanlarý ile bizim aramýzda bir arbede yaþandý. Bizler her ne kadar "Sizinle deðil derdimiz. Gelen milletvekili adaylarýyla derdimiz var" dediysek de bu olumsuz arbede bir süre devam etti. Þinasi Öktem daha fazla konuþamayarak seçim otobüsüne geri binmek zorunda kaldý. Seçim otobüslerinin mahalle içine yönelmesi ile birlikte konvoy araçlarý yumurta yaðmuruna tutuldu. Konvoyun mahalleye giriþini engellemek için mahallenin giriþindeki köprü üzerine barikat kuran diðer devrimciler konvoyu mahalleden içeri almadýlar. Köprü üzerindeki barikat mahalleli ile tekrar bir gerilimin ortamýnýn oluþmasýna sebebiyet verdi. Bu protesto CHP'nin kendi propagandasýný yapmasýný engellemeye çalýþmak olsa da tam tersi bir yönde etki etti. CHP köprü üzerinde bol bol kendi propagandasýný yaparak mahallemizi terk etti. Mahallemizde bulunan insanlar genel olarak Kürt-Alevi kökenliler. CHP, genel ve yerel seçimlerde mahallemizde en çok oy alan partilerin baþýnda yer alýyor. Son Durak ta CHP'li milletvekili adaylarý dinlemeye gelmiþ, yaptýðýmýz eyleme tepkiyle karþýlýk verip bizi tartaklayan kitle, mahallenin emekçi insanlarýdýr. Bu yüzden o gün bizim yaptýðýmýz protestoyu kendilerine yapýlmýþ bir saygýsýzlýk olarak gördüler ve bunu da açýkça ifade ettiler: "CHP'li adaylarý benimsemiyor olabilirsiniz. Biz de bu mahallenin insanlarýyýz ve adaylarý dinlemeye hakkýmýz var. Bu yaptýðýnýz onlara deðil bize
karþý saygýsýzlýktýr!" dediler. Komünistlerin birliðini savunan bizler yaptýðýmýz iþlerde ve eylemlerde kitleleri karþýmýza alan deðil, kitleleri yaptýðýmýz iþin öznesi kýlacak tarzlarý benimseriz. Mahalledeki bu eylemde tutumumuz, savunduðumuz siyasi çizginin uzaðýna denk düþen bir tutumdur. Bizim bu tarz bir eylemde yer almamýz doðru deðildir. Bizlerin orada yapmasý gereken CHP'li milletvekili adaylarýný konuþturmamak deðil, bu adaylarý konuþturarak, kendimizin de söz alýp CHP'yi kendi söyledikleri ve yaptýklarý üzerine teþhir etmek olmalý idi. Neticede mahallemizde CHP tabanlý kitlenin bizi karþýsýna aldýðý deðil dinlediði ve düþündüðü bir pozisyonda olurduk. Nitekim daha sonra mahallede yaptýðýmýz seçim çalýþmalarýnda bu olaylarýn olumsuz etkilerini de gördük. Yapýlan bu eylem tarzýna kýzýp CHP'den yana taraf olan insanlarla karþýlaþtýk. Yöre dernekleri ile birlikte organize edilen seçmen toplantýsýndan önce duyuru yapmak amacý ile girdiðimiz bir yöre derneðinde "Adaylarýmýzý bir dövmediðiniz kaldý. Biz nasýl gelelim oraya? Bizim adaylarýmýz yok ki." dediler. Eylem sonrasý kendimize çýkardýðýmýz derslerden biri de, bizim hitap ettiðimiz ve kendi sorunlarý etrafýnda örgütlendirmeye çalýþtýðýmýz insanlarý bu teþhir etme eyleminin özneleri yapmaya çalýþmanýn önemidir. Eðer kitleyi teþhir etme eyleminin bir parçasý yapamýyorsak da, kitleyi karþýmýza alan eylem tarzlarýndan kaçýnmalýyýz. 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
EKÝM 2007
CHP yi Teþhir Ýçin Onu Konuþturmak Gerekli Seçimlerde sosyalist hareketin farklý öbekleri farklý tutumlar izledi. Kimileri oyuna gelme oy verme, seçimle düzen deðiþmez diyerek seçimleri boykot etti; kimileri ajitasyon ve propaganda imkânlarýndan yararlanmak adýna kendi adaylarýný çýkardý. Ancak bütün akýmlara göre görünüþte düzen partilerine oy verilmemesi için emekçilerin bilinçlendirilmesi gerekliydi. Bu hedef ortak bir hedef olsa da devrimci siyasetin nasýl kavrandýðý konusundaki farklýlýklar bu konuda da farklý tutumlar almayý beraberinde getirdi. Hedefe ulaþmak için izlenen yöntemler, kullanýlan araçlar birbirinden farklý oldu. CHP ye karþý sýkça yapýlan eylemlerden bazýlarý seçim bürolarýný molotoflama, seçim konvoylarýnýn mahallelere girmesine engel olma, CHP lilerin afiþ yapmalarýna fiili müdahaleleri de içerecek þekilde engel olma türündendir. Bu tarz eylemlerin ortak motivasyonu, içinde bulunduðumuz mahallelerde baþta CHP olmak üzere düzen partilerinin siyaset yapmasýna engel olmaktýr. Bunun için onlarýn ajitasyon-propaganda imkanlarýnýn kýsýtlanmasý hedeflenmiþtir. Ama kurþun geri tepmiþtir. Molotoflanan seçim bürolarý bu bürolarý açanlarý maðdur pozisyonuna sokmuþ, CHP liler maðduriyetlerinden de güç alarak seçim çalýþmalarýný daha etkili bir biçimde sürdürmüþtür. Seçim konvoylarýnýn engellenmesi ise halkýn gözünde misafire saygýsýzlýk olarak deðerlendirilmiþ, bu saygýsýzlýðý bertaraf etmek için gelen temsilcilere özel bir ilgi gösterilmiþtir. Bu bakýmdan CHP nin siyaset yapma imkanýný azaltmak þöyle dursun bu tarz eylemler CHP nin seçim çalýþmasýna yer yer ivme kazandýran bir faktör olmuþtur. Bu tarz eylemlerin öne çýktýðý Okmeydaný ve 1 Mayýs Mahallesi gibi mahallelerde CHP sandýktan yine birinci parti olarak çýkmýþtýr. Geri tepen kurþun gelip devrimcileri vurmuþtur. Söz konusu eylemler devrimcileri iþçilerle karþý karþýya getirmiþtir. Bu eylemlerle anýldýðýnda devrimciler iþçilerin Oy için bile olsa birileri bizi önemseyip ayaðýmýza kadar geliyor, bize birþeyler anlatmaya çalýþýyor; siz ise onlarý konuþturmayarak onlara karþý bir þey yaptýðýnýzý düþünseniz de asýl bizi önemsemiyorsunuz yani bizi ciddiye almýyorsunuz , Yýllardýr demokrasi dersiniz, nerede kaldý sizin demokratlýðýnýz? türü eleþtirilerine maruz kalmýþlardýr. Hatta eleþtiri sýnýrlarýný da aþmýþ, 1 Mayýs Mahallesi nde CHP konvoyunun engellenmesi sýrasýnda CHP li iþçilerle devrimciler arasýnda arbede bile yaþanmýþtýr. Yýllardýr bu mahallelerde erozyona uðramýþ olan itibar kaybý sürerek artmýþtýr. Halbuki eðer maksat CHP nin teþhir edilmesi olsaydý CHP lileri engellememek, bilakis onlarý konuþturmak gerekirdi. Onlar konuþtukça onlarý teþhir etmek için imkanlar artar. Nitekim komünistler somut bir örnekle bu durumu gözleme fýrsatý bulmuþlardýr. Gülsuyu nda milletvekili adayýnýn konuþmasýný CHP nin teþhirini yapmak için kullandýk. Bu örnek seçim döneminin yarattýðý siyasal ortamdan nasýl faydalanýlacaðýna dair önemli bir deneyim sunmuþtur. Zaten KöZ ün arkasýnda duran komünistler bu yöntemi seçim çalýþmalarý boyunca izlemiþlerdir. Seçimlerde düzen partilerinin ajitasyon-propaganda imkanlarýný kýsýtlamaya çalýþmak yerine kendi ajitasyon-propaganda imkanlarýmýzý pozitif bir biçimde artýrmayý hedefledik. Seçimlerin arifesinde gündeme gelen 2 Temmuz u bu bakýmdan deðerlendirdik. 2 Temmuz la ilgili özel sayýmýzda Sivas olaylarýnda sosyal demokratlarýn da sorumluluðu bulunduðunu söyledik. O dönemde iktidarda olanlarýn sosyal demokratlarýn olduðunu hatýrlattýk. Kemalistlerin daha cumhuriyeti kurarken laiklik gibi bir derdi olmadýðýný, Mustafa Kemal in Sivas Kongresi nde ettiði sultana baðlýlýk yeminini, TBMM kurulurken yapýlan dini törenleri hatýrlattýk. Kemalistlerin daha bu cumhuriyet kurulmadan evvel, Koçgiri de ayaklanan Alevi Kürtleri katletmekte tereddüt etmediðini, 78 deki Maraþ katliamýna da seyirci kaldýklarýný açýkladýk. Bu özel sayýyý kullanarak CHP li emekçilere çözümün neden CHP de olmadýðýný anlatma imkaný elde ettik. Elbette bu, komünistlerin siyaset anlayýþý ile baðlantýlýdýr. Komünistler kitleler adýna onlar için özgürlük getirmez! Komünistler kitleleri kendi sorunlarýna muhatap etmeye ve kitlelerin bu sorunlara örgütlü bir biçimde karþý koymasýný saðlar. Çünkü bizim devrim stratejimiz bir grup silahlý veya silahsýz öncü devrimcinin iktidarý almasý ve iktidarý emekçiler yararýna kullanmasý deðildir. Bizim devrim stratejimiz Birinci Enternasyonal in tüzüðünün giriþindeki iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr düsturuna sýký sýkýya baðlýdýr. Biz bu geleneðin takipçisiyiz ve bu geleneði takip eden bir devrimci önderliðin yaratýlmasý gerektiðini savunuyoruz, bugün var olan akýmlar da seçimlerde izledikleri tutumlarla bu geleneði takip etmediklerini bir kez daha göstermiþtir. Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþunun kendi eseri olmasý için bu geleneði usanmadan yýlmadan takip eden bir devrimci önderlik þarttýr. Bu devrimci önderliðin yaratýlmasý için de kitlelerin bilinçlendirilmesi ve onlara önderlik edilmesi konusunda ustalaþmýþ militanlara ihtiyaç vardýr. Seçim süreci bizim açýmýzdan bu deneyimleri kazanmanýn bir vesilesi olmuþtur.
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
13
Alanýmýza Yönelik Seçim Çalýþmalarýndan Kesitler Alevi Köylerine Ýçinde yaþadýðýmýz coðrafyada herkesin gündeminde olan seçim, dolayýsýyla bizim de gündemimize istesek de istemesek de girmiþti. Biz biliyorduk ki burjuva seçimleri biz ezilenlerin sorunlarýný çözmez, bizi mutlu edecek hayat suyu baþka mecralardan akmalý. Yine de o mecraya kavuþmanýn yolu bu gün itibarýyla bu seçimlerden medet umanlarýn üstünden geçtiði gerçeði ile biz de alanýmýzda kulaðýmýzýn üstüne yatýp ses dinlemenin ötesinde bir þeyler yapýlmasý inancýyla kendimizi seçim curcunasýnýn içinde bulduk. Amacýmýz 22 Temmuz dan önce kimlerin özlemlerine ortak olduysak kimlerle bir þeyler paylaþabildiysek 23 Temmuz sonrasý da bizim muhataplarýmýz onlar olacak bizi mutlu edecek hayat suyuna onlarýn örgütlülüðü kavuþturacak. Deðilse sisteme adapte olacak vekillerin senden benden olmasý bizleri pek de ilgilendirmiyordu. Yereldeki bu kararlýlýðýmýzýn üstüne elimize geçen KöZ'ün 2 Temmuz özel sayýsý bizi yönlendirdi, Bin Umut adaylarý da can simidimiz oldu. Ýlk iþ olarak kurumumuz adýna alanýmýzdaki partilere çaðrý yaptýk gelip bize ne yapacaklarýný anlatmalarýný istedik. Bu çaðrýmýza CHP ve AKP cevap verdiler. CHP milletvekili adayý 10 kiþilik bir grupla kurumumuza konuþmak için geldi. Ýlk sözleri "Petkim satýldý haberiniz var mý arkadaþlar! AKP ülkeyi santim santim satýyor ne dersiniz?" oldu. Biz de söz alarak «Petkim satýlýrken CHP olarak siz ne
yaptýnýz ne tür karþý duruþ sergilediniz?» diye sorduðumuzda, CHP vekil adayý bize «bizi seçin biz o satýlanlarý cebren onlarýn elinden geri alacaðýz» dedi. «Bizim iktidara gelmemizle yoksullar yoksulluktan kurtulacak, ezilenlerin ezilmelerine son verilecek, iþsize iþ, aþsýza aþ olacaðýz halký biz temsil edebiliriz bu ülkeye ancak demokrasiyi biz getirebiliriz, özgürlükler bizimle gelecek» ve buna benzer bir sürü þeyler sýralayan milletvekili adayýndan söz istedik; «CHP acaba bu düzenin bir parçasý deðil mi; sizler düzenin bir parçasý deðil misiniz yoksa biz mi bilmiyoruz? Sizler düzenin isteði dýþýnda yapacaðýnýz her þey düzenin sizi parlamento dýþýna atacaðýndan haberiniz mi yok? Bizim yoksul kalmamýz ezilmemiz düzenin iþine yarýyor; düzen böyle bir þeyin yapýlmasýný ister mi? Bir de ülkeye demokrasiyi biz getiririz diyorsunuz. Acaba kapýsýnýn önünü temiz tutmasýný beceremeyen biri þehrin temizlenmesine talip olursa ne derece inandýrýcý olur? Siz demokrasiyi parti çatýnýz altýnda gerçekleþtirememiþ bir partisiniz. Kaç milletvekili adayýnýzý örgütünüz seçimle seçti. Liderlik sultasý altýndaki bir partinin ülkeye demokrasi getireceði bizce bir ütopyadýr. Bir de biz sizi temsil ediyoruz diyorsunuz. Hepiniz seçime girdiðiniz bölgelerin tuzu kuru insanlarýsýnýz. Acaba beþ nufus 400 YTL ye bir ay nasýl geçinir; bunu biliyor musunuz? Bir akþam yemeðinde bizim bir aylýðýmýz olan parayý harcayabilenler bizi nasýl temsil eder? Bize partinizin
asgari ücret veya altýnda geliri olan bir tane milletvekili adayýnýn var olup olmadýðýný söyler misiniz? Elbette ki yok. Bizleri sizler temsil edemezsiniz sizin; temsil edecekleriniz belli. Bu gün, «kadýn haklarý, laiklik, cumhuriyet» diyen partinizin kadýn adaylarýnýn sayýsý hakikaten gerici olduðuna inandýðýmýz AKP'nin adaylarýnýn gerisinde. Bunlarý nasýl izah edersiniz?» diye sorduðumuzda vekil adayý þu cevabý verdi: «Arkadaþ sözlerine katýldýðým ve karþý olduðum yanlar yok deðil. Ama þunu bilin: Ya biz Ya AKP! Sizler Bolivya da Nikaragua da daða çýkmýþ avukat, doktor ve baþkalarýna alkýþ tutarken, bizim mesleðimizle gelirimizle ülkemize ve insanlarýmýza yapmak istediðimiz hizmetin karþýsýnda duruyorsunuz. O zaman gelin bu ülkeyi siz yönetin böyle ahkam kesmek kolay. Bilhasa sen arkadaþ, beni CHP'yi aklamak zorunda býrakarak ülkenin can alýcý sorunlarýný ve çözümlerini anlatmamý provoke ettiðinin farkýnda mýsýn?» Bu sert cevaba raðmen vekil adayýnýn epeyce kýzmýþ olduðu ve bunu gizlemeye çalýþtýðý ellerinin titremesinden, sesinin tonundan belli oluyordu. Ona þu cevabý verdik: «Biz sizi buraya davet ederken size çanak tutacaðýmýzý söylemedik ve biz kimseyi provoke etmiyoruz. Bizim kafamýzdaki sorularý aydýnlatmanýzý istedik bunun adý provoke mi oluyor? Bizim sizden bir talebimiz olmadý; siz bizden bir þey istiyorsunuz. Yýllarca siz deðil bütün partiler ucuz oy toplamaya alýþtýnýz. Oyumuzu
etkileyip zorlaþtýracak bütün sorular siz ve sizin gibileri hep rahatsýz etmiþtir. Rahatsýzlýðýnýzýn sebebini anlýyoruz biz sizden alacaðýmýzý aldýk vereceðimizi de 22 Temmuz da görürsünüz.» Bunun üzerine milletvekili adayý 60 kiþilik topluluða hitaben «Arkadaþlar bu bal gibi provokasyondur. Ama siz bari iyi düþünün ülke elden gidiyor oylarýnýzla buna sahip çýkýn oylarýnýz CHP ye olsun. Aldanmazsýnýz» diyerek grubuyla birlikte Allaha ýsmarladýk demeden apar topar kurumu terk ettiler. Bizler ise kalan 60 kiþiyle durum deðerlendirmesi yaptýk. Hemen hemen hepsi geliþmelerden memnundu. Hepsinin sormak isteyip de soramadýklarý sorulara birer yanýt bulmanýn mutluluðu yüzlerine yansýmýþtý. Yerelliðimizde artýk bizler de seçim startýný vermiþtik. Burjuva partilerinin ipliðini pazara çýkarmak için elimizden geleni yapmalýydýk oylarýn Bin Umut adaylarýna yöneltilmesinin sorunlarýmýzý çözmeye yetmeyeceðini biliyorduk. Ama düzen partilerine oy verilmemesini saðlayacak bir alternatifin çýkmýþ olmasý önümüzü açmýþtý. Bu kararlýlýkla ve asýl iþimizin 23 Temmuz dan sonra baþlayacaðýný bilerek Bin Umut adaylarý için çalýþmaya baþladýk. Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz Yaþasýn Komünistlerin Birliði Yaþasýn Devrimi Yapacak Devrimci Parti Mücadelesi Batý Akdeniz den Komünistler
Hüseyingazi den Seçim Manzaralarý
Seçimler yaklaþtýkça mahalledeki sohbetlerimizin gündeminde de kime oy verileceði , seçimlerle ilgili geliþmeler ve partilerin seçim propagandalarý aðýrlýk kazanmaya baþladý. Bu sohbetlerde düzen partilerinin bizim taleplerimize yanýt olamayacaðýný, düzen partilerine verdiðimiz oylarýn bize zam, yýkýmlar ve saldýrýlar olarak geri döndüðünü konuþtuk.
Ayrýca Alevilerin yoðunluklu olarak yaþadýðý Hüseyingazi Mahallesi nde, seçimler arifesinde, 2 Temmuz da gündemdeydi. Aðýrlýklý olarak sosyal demokratlara oy verenlerin bulunduðu mahallede gerek hafýzalarý tazelemek gerekse de 2 Temmuz da sosyal demokratlarýn tutup faþistlerin vurduðunu hatýrlatmak üzere mahalledeki bazý evlerde Sivas katliamýný anlatan O Gün belgeselini izledik. Bundan sonraki sohbetlerimiz de bu doðrultudaydý.
sonra bir daha kapýmýzý çalmadýklarýný konuþtuk. Verdiðimiz oylarý takip edip edemeyeceðimizi öðrenebilmek için, sorunlarýmýz, taleplerimiz ve sýkýntýlarýmýz hakkýnda adaylarýn neler söyleyeceðini dinleyebileceðimiz toplantýlar organize etmeyi buralarda da gündemleþtirdik. Bin Umut adaylarýný destekleyen arkadaþlar, adaylarýn seçim bürosunu seçimlere 10 gün kala açtýklarý için ve çalýþmalara da bu tarihten sonra baþladýklarý için, Bin Umut adaylarý mahalleli tarafýndan çok fazla tanýnmýyordu. Bu nedenle, yaptýðýmýz sohbetlerde, Bin Umut adaylarýnýn tanýtýmýný da yapmaya gayret gösterdik.
Biz, bir yandan da, Ankara daki baðýmsýz ortak adaylarýn toplantýlarýný ve programlarýný takip ediyorduk. Bin Umut adaylarýnýn kim olacaðýnýn kesinleþmesinin ardýndan, mahallede gerek köy dernekleriyle gerekse de diðer kurumlarla ortak bir seçim toplantýsý organize etmeyi diðer kurumlarla görüþtük. Bir yandan da baðýmsýz adaylarý destekleyenlerle irtibatlaþýp mahallemizdeki baðýmsýz aday çalýþmalarýnda olmak, buradaki ev toplantýlarýna katýlmak istediðimizi belirttik.
Baðýmsýz aday çalýþmasýnýn mahallemizdeki ayaðýnda, neredeyse tüm etkinliklerine katýldýk. Hatta bu etkinliklerin yapýlmasý için ön ayak olmaya çalýþtýk. Ev ve düðün sohbetleri düzenledik; pazarlarda bir yandan bildiri daðýttýk, bir yandan da propaganda yaptýk. Seçim bürosunun açýlýp kapanmasýnda çalýþmayý yürüten arkadaþlara destek olduk. Bu sohbetlerde sürekli olarak düzen partilerini farklý noktalardan teþhir etmeye çalýþtýk. Özellikle KöZ ün 2 Temmuz vesilesiyle çýkmýþ özel sayýsýndaki konular bu sohbetlerimizde kullandýðýmýz en önemli materyaller oldu. Mahallelinin de dikkatini çeken bu yazýlar tartýþýlan önemli gündemler oldu.
Bunlarýn yaný sýra, gerek ev ziyaretleri yaparak gerekse mahallemizde birçok kiþinin bir araya gelmesine vesile olan sokak düðünlerine giderek sohbetlerimize devam ettik. Bu sohbetlerde de oylarýmýzý verdikten sonra, yýllarca bizi bizim oylarýmýzla yönetenleri takip edemediðimizi, seçim döneminde vaatlerde bulunanlarýn seçimden
Bir yandan da adaylarý dinleyeceðimiz mahalledeki kurumlarla ortaklaþa düzenlediðimiz bir toplantý yapmayý önerdik; fakat bu toplantýyý organize etmek üzere diðer kurumlara yapmýþ olduðumuz öneri karþýlýk bulmadý. Biz de komþularýn davet edildiði ev toplantýlarýna katýldýk. Ayrýca baðýmsýz adayýn seçim bürosunda
gerçekleþen toplantýyla, mahalleli, hem baðýmsýz adayý tanýma hem de taleplerini dillendirme imkaný buldu. Seçim döneminde yürüttüðümüz bu çalýþmalar hem mahalledeki iliþkilerimizin artmasýný hem de bizim geliþmemizi saðladý. Ýkinci olarak, seçim döneminde yaptýðýmýz ortak çalýþmalar ve sohbetlerle, yaklaþan yerel seçimleri de gündem edebildik. Bu sayede, yerel seçimlerde mahallede ortak bir muhtar adayý çýkarma konusunu kararlaþtýrabilme imkaný yakaladýk. En önemlisi de seçimlerin geçmesiyle birlikte neler yapabileceðimizi, hem ev sohbetlerimizde hem de diðer kurum ve siyasetlerle yaptýðýmýz görüþmelerde gündemleþtirme imkaný yakaladýk. Bileþenlerinden olduðumuz Umut Kültür Derneði nin dernek yerinin daha önce yaþanan sýkýntýlar yüzünden olmamasý, etkinlikleriyle seçim çalýþmalarýna aktif bir þekilde katýlan dernek için olumsuz bir faktör oldu. Fakat yaptýðýmýz tüm sohbetlerde, görüþtüðümüz kiþilere de yer sorunumuzu aktarma fýrsatý bulduk.
2 Temmuz Bildirisi Daðýttýk
Alanýmýzda seçim çalýþmalarýna yönelirken her seçimde CHP ye silme oy çýkan yedi tane Alevi köyünde yoðun çalýþma yürüttük ve özel sayý daðýtýmý yaptýk. Dört yüz kýrk seçmenin olduðu bir köye vardýðýmýzda, köyün meydanýnda bulunan kahvenin önünde kalabalýk olduðunu gördüðümüzde sevindik. Dedik ki "tam konuþulacak zaman". Hemen bildirilerimizi daðýttýk köy halký bizi tanýdýðýndan, «bu neyin nesi» demeden uzattýðýmýz özel sayýyý aldýlar. Fakat daha önce hiç görmediðimiz bir kaç sakallý adam bize «ne yapýyor bunlar» gibisinden garip garip baktý. Biz de oturduk. Çay söylediler ve sohbete baþladýk. Bu gün seçime giren partilerin ne yapýp ne yapmayacaklarýný, seçilenlerden beklentilerinin ne derece gerçekleþeceðini konuþma konusu ettik. Bu anda tanýmadýðýmýz sakallýlardan birisi AKP nin, CHP nin sorun çözebilecek becerisi olmadýðýný, asýl sorunlarý kendilerinin yani Saadet Partisi nin çözebileceðini bunu yapacak kadrolarý olduðunu söyledi. Bunun üzerine SP nin barajý geçip geçemeyeceðini sorduðumuzda, sanki azarlarcasýna «Ne demek baraj; biz tek baþýna iktidarýz. Bakmayýn AKP nin çöplüðünde beslenen basýnýn abartýlý anketlerine. Onlar AKP ve CHP ye çalýþarak onlarýn seçilmesine destek veriyor. Herkes için adil olan biz Allah ýn izniyle 22 Temmuzda iktidarýz. Siz bakýn o zaman herkesi dini, dili ne olduðuna bakmadan nasýl kucaklayacaðýz. Cumhurbaþkaný nasýl seçilirmiþ göstereceðiz. Ýþsizliðin yoksulluðun çaresini ancak biz buluruz. Biz Türkiye nin bir mozaik olduðunu biliyor ve kabul ediyoruz. Biz bu anlayýþla her kesime yakýn durarak onlarý dýþlamadan hizmet götüreceðiz. Bizi kimsenin dini inancý ilgilendirmez bu ülke vatandaþý olmasý bizim hizmet ölçümüzdür.» diye cevap verdiler. SP nin vekil adayýnýn bizim düzen partilerine söylediðimiz sözlere karþýlýk bir lafýnýn olmadýðý; aksine bu eleþtirilerin iþlerine geldiklerini belirten davranýþ sergiledikleri belli oluyordu. Onlarýn hesabý CHP ve AKP ye verilmeyen her oyun biraz da kendilerine yarayacaðýydý. Bu mantýkla yerine göre bizim konuþmalarýmýza destek vermekten de çekinmediler. Ama «düzen partilerine söylenen laflarýn bir çoðu da bize geliyor» demeden o aný kurtarmaya çalýþtýklarý anda biz: Siz 40 kardeþlersiniz. Yok birbirinizden farkýnýz. Yýllarca sizin mantýðýnýzla bu ülke þu veya bu þekilde yönetildi. Siyonizme küfürle iktidar oldunuz. Ama Ýsrail le uçak bakýmý adý altýnda anlaþma imzalayan ilk Ýslamcý hükümet de siz oldunuz. Hiç düþündünüz mü Ýsrail e aktardýðýnýz paralar Ortadoðu da kime kan ve zulüm olarak gitti? Herhalde orada boðazlanan sizin müslüman kardeþleriniz deðildi. Bize göre siz de düzenin bir parçasýsýnýz düzene hizmet etmekten, bize hizmet etmeye hiç bir zaman ne vaktiniz olacak ne de cesaretiniz. Bunun canlý örneði hocanýz Erbakan. Zamanýnda o da "bu düzen deðiþecek, ama kanlý mý kansýz mý bilmem" demiþti. Bu günkü durumu belli ve þu gerçeði ben biliyorsam sizin bilmemeniz imkansýz. Siz barajý bile aþamayacak bir durumdasýnýz. Yaptýðýnýz her iþi, konuþtuðunuz her cümleyi Allah adýna söylediðinizi vurgularken, nasýl bilerek yalan söylüyorsunuz? Siz siyaseti 22 Temmuz sonrasýnda yapmayacaksýnýz, o zaman bu insanlar size hangi güvenle bakacaklar? Yýllarca yalanlarla yürüttüðünüz siyaseti tekrarlamaktan baþka bir iþ yapmýyorsunuz bizler sizin gibi siyasetçiler tarafýndan koyun gibi güdülüp sayýlmaktan býktýk. Artýk bunu bir anlayabilseniz belki biraz olsun düzeleceksiniz." Bu sözleri dediðimizde «sen idealistsin, senin ve senin gibilerle tartýþmak bize zul sayýlýr» diyerek o köyü terk ettiler. 20 veya 25 dakika sonra köye jandarmaya ait bir araba silahlý 4 jandarma ve bir uzmanla hemen bizim arabaya yanaþtý ve durdu. Ýner inmez hemen «bu köyde yasak bildiri daðýtýyormuþsunuz; nedir o?» diye soran uzman çavuþa 2 Temmuz bildirimizi verdik ve «bu yasak bir yayýn deðil; herkesin yaptýðý gibi biz de siyaset yapýyoruz. Alýn okuyun» dedik. Çavuþ ise «bu köyde yasak yayýn daðýtýldýðýný telefonla bildiren SP liler gereðinin yapýlmasýný istediler. Demek ki abartmýþlar. Yine de ben sizi görmemiþ olayým ve buradan gidin. Her ne kadar yaptýðýnýz yasalsa da ortada bir suç duyurusu var. Ýfadenizi almak için karakola götürülmeniz bile sizin iþinize gelmez» dedi. Biz de fazla direnip durumumuzu zora sokmamak için o köyden çýktýk. Ama iþimizi layýkýyla yapmýþlýðýn huzuruyla. Alanýmýzda bulunan yedi köyde birer ikiþer kez çalýþmalarýmýzý devam ettirdik. Sonuç olarak çalýþmalarýmýzýn sonucunda CHP ye duyulan güvenin azalmasýndan olsa gerek, CHP ye silme çýkan oylarýn artýk bu seçimde öyle olmadýðý ortaya çýktý. Bizi sevindiren bir yönü de çalýþmalarýmýz sonucu Bin Umut adayýna çýkan oyun bu köylerde yükselmesi ve CHP nin fazla fazla üzerinde olmasýdýr. Bu deneyimin güzel bir yaný da doðru siyasetle yapýlan çalýþmanýn baþarýya ulaþacaðýný göstermesi idi.
Seçim öncesinde yapýlan çalýþmalarda gördüðümüz bir noktayý da son olarak vurgulamak istiyoruz. Ev toplantýlarýný organize ederken, düðünlere katýlýrken, mahallelinin bize kime oy verelim, ne diyorsunuz sorularýyla da çalýþma yürüttüðümüz mahallede yer edindiðimizi gördük. Bunda ise, hem seçim çalýþmalarý esnasýnda önümüzdeki imkanlarý kullanmamýzýn, hem de uzun bir süredir bir çok aksaklýkla da olsa gayretli bir þekilde yürüttüðümüz çalýþmamýzýn en önemli faktör olduðunu bir kez daha hissettik.
Her ne kadar desteklediðimiz aday seçilmese de burada yürütülen seçim çalýþmasý bizim açýmýzdan muazzam bir deneyim kazandýrmýþtýr. Kaldý ki biz Bin Umut adayýnýn kazanmasý için elimizden gelen her türlü çalýþmayý yaptýk. Bizi baðlayan artýk 23 Temmuz da da alanýmýzda seçim süresince edindiðimiz iliþkilerin bizi muhatap almasýdýr. Burjuvazi seçimini yaptý ve bu halkla iþi bitti. Bizim iþimiz ise asýl 23 Temmuz sonrasý baþladý.
Ankara dan Komünistler
Batý Akdeniz den Komünistler
Bizim iþimiz bu insanlarla burjuvazi gibi beþ yýldan beþ yýla olmayacak. Bu düzen alaþaðý edilene kadar bizim iþimiz ezilen sömürülen bu insanlarla birlikte yürütebileceðimiz mücadeledir. Dostlukla Yaþasýn Devrim! Yaþasýn Devrimci Parti! Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz!
Sayfa
14
SAYI: 3
EKÝM 2007
Ýþçiler Duma daki Vekillerini Kullanmaya Baþlýyor Önceki sayýmýzda Bolþevik milletvekilleriyle iþçiler arasýndaki iliþkiye deðinmiþtik. Ýþçilerin, bu iliþki sonucunda kovuþturmalara uðramalarýna, baský görmelerine raðmen talimatlarýný, desteklerini sunan mektuplar yazdýklarýný, milletvekilleriyle görüþmeler yaptýklarýný ve bu durumun artarak devam ettiðini görüyoruz Badayev in anýlarýndan. Bunun örneklerinden birisine Badayev kitabýnda þu biçimde yer veriyor:
net bir biçimde ortaya konulmuþ, iþçilerin Menþeviklerden tamamen kopmasý yönünde açýktan çalýþma yürütülmüþ. 8 Saatlik Ýþgünü Soru Önergesi
«1912 Kasýmý nýn ilk günlerinde aldýðým bir mektubu örnek olarak aktarýyorum: Sevgili yoldaþ, Kursk Seçim Çevresi ndeki seçimlerin üzücü sonucunu gazetelerden öðrenmiþsinizdir. 3 Haziran tarihli seçim yasasý uyarýnca, iþçilerin en kötü düþmanlarý olan Martovcular Duma ya seçildi. Böylece, proletaryanýn hayati çýkarlarý savunmasýz býrakýlmýþtýr. Bu bakýmdan, bir grup Kursk delegesi olarak bizler, St Petersburg iþçilerinin seçilmiþ milletvekili olarak sizi ve Dördüncü Duma daki Sosyal Demokrat grubunun diðer üyelerini, bizlerin çýkarlarýný savunmakla görevlendiriyoruz ve St Petersburg proletaryasý tarafýndan size iletilen talimatlarý onaylýyoruz. Kardeþçe selamlarýmýzla, Kursk Seçim Çevresi Delegeleri » Divinsk in ilerici iþçileri de Vitebsk seçim çevresindeki çýkarlarýný savunmalarýný rica eden bir mektup iletiyorlar Badayev e. Bolþevik altýlýdan Muranov Petersburg proletaryasýnýn yakýn temas talebini Harkov lokomotif iþçileri, Sosyal Demokrat kent, fabrika ve demiryolu gruplarý tarafýndan þu talimatý almýþ: «En vahim politik durumlarda bile, milletvekili mutlaka kendisini Devlet Dumasý na seçen iþçilere danýþmak ve ayrýca St Petersburg proletaryasý ile yakýn iliþkiler kurmak zorundadýr.» Ýþçiler Duma Delegelerine Talimat Vermeyi Öðreniyorlar Ýþçilerin kendilerini talimat verecek pozisyonda görmeleri, talimatlar iletmeleri, basit bir üslup konusu olarak deðerlendirilmemeli. Önceki sayýmýzda da aktardýðýmýz gibi, iþçiler, Duma ya milletvekillerini kendilerinin gönderdiðini, Duma ya giden milletvekillerinin görevlerinin Duma kürsüsünde sýnýfýn sorunlarýný ifade etmek olduðunu düþünüyor dolayýsýyla aralarýndaki iliþkiyi buna göre kuruyorlardý. Bu durum, günümüzde býrakalým talimat iletmeyi, milletvekilleriyle konuþmanýn bile olaðanüstü bir durum, lütuf gibi algýlandýðý bir dönemin siyasal düzeyiyle o gün sýnýf içinde yürütülen çalýþmalarla ulaþýlan siyasal bilinç arasýndaki farký da göstermektedir. Ýþçiler en az bugünkü meclis kadar kutsal görülen Duma ya gönderdikleri milletvekilleriyle talimat iliþkisi kurmasý; kendiliðinden oluþan bir durum olarak görülemez. Bolþevik partinin sýnýf içindeki çalýþmalarý, Enternasyonal belgelere de geçen, milletvekillerinin kürsüden yapacaklarý konuþmalarýn parti denetiminde olmasý gibi koþullara da hayat veren çalýþma anlayýþý, Duma delegelerinin hangi disipline göre hareket edeceðini belirlediði gibi, iþçilerin de onlarý nasýl görmesi gerektiðine iliþkin de bir kavrayýþýn oluþmasýný saðlýyordu. Siyasal bir duruþun, bilincin, örgütsel iliþkinin varlýðýna iþaret eden bu talimat verme iliþkisi; elbette bir çýrpýda, kendiliðinden oluþmuþ, kurulmuþ olamaz. Yýllarca sýnýfýn baðrýnda örgütlenen, buralarda piþen Bolþevikler; iþçilerin kendilerini ifade edebilecekleri türlü örgütlenme biçimlerini yaratmak, oluþturmak, iþletmek konusundaki talimleri sayesinde; iþçilerin Duma yý kullanmalarýný da saðlamýþtýr. Kendi örgütlerinde sorunlarýný þeffaf bir biçimde ifade etmeyi bilmeyenlerin, Duma yý bir anda kullanmalarý mümkün deðildir. Ýþçi toplantýlarý, piknikler, grevler, sendika çalýþmalarý, aþevlerinde yürütülen çalýþmalar, mahallelerde oluþturulan komiteler, çeþitli yayýnlar ve bildiriler vb. iliþkide bulunulan iþçilerin öne çýkmalarýný, örgütlü hareket etmelerini saðlamýþtýr. Ýktidarýn alaþaðý edilmesi ve kendi iktidarlarýný oluþturma giriþimi zaten ancak bu türden çalýþmalarla mümkündü. Sýnýfýn iktidarýný hedefleyenlerin de bu deneyimlere bu nedenle ihtiyacý var. Seçtiklerini denetlemek, onlarý sokaktaki örgütlenmenin hizmetinde tutma bilinci; bulunduklarý çalýþmalara hakim olma ve onlarý denetleme bilinciyle ancak mümkün olmuþtur. Putilov gibi fabrikalarda, Viborg gibi mahallelerde, sendika, aþevi, kooperatif gibi çalýþmalar, en nihayetinde Duma yý kullanarak onu yýkma durumunu ortaya çýkarmýþtýr. Sokaklar Kaynýyor Duma Sýkýþýyor Çarlýk Rusyasý nda iþçi toplantýlarý yapmanýn güçlüklerine geçen sayýmýzda deðinmiþtik. Stalin ve Sverdlov un sýrf bu baðýn önemi nedeniyle sürgün koþullarýna raðmen milletvekilleriyle baðlantý kurduklarýný hatta bu nedenle yakalandýklarýný biliyoruz. Ýllegal çalýþma þartlarýný legaliteyi istismar ederek yürütmenin hiç de kolay olmadýðýný bu deneyime baktýðýmýzda rahatlýkla görüyoruz. Duma delegeleriyle yakýn temasta bulunan, kürsüden yapýlacak konuþmalarýn hazýrlanmasýnda bizzat görev alan Lenin in de benzer güçlükleri aþan bir mekanizmayla çalýþtýðýný öðreniyoruz Badayev den. Bolþeviklerin bütün gayretleri, Duma yý doðru kullanmanýn en iyi örneðinin ortaya çýkmasýný saðlamýþtýr. Duma nýn daha ilk günleri, iþçilerle Duma daki Bolþevikler arasýnda nasýl bir iliþki olacaðýnýn iþaretlerini vermiþti. Sivastopol daki Deniz Kuvvetleri Savaþ Mahkemesi, Potemkin zýrhlýsýnda ayaklananlardan 17 denizciyi idama ve 106 denizciyi aðýr cezaya çarptýrmýþtý. Ýþçiler bu cezayý protesto etmek için daha Duma açýlmadan
Petersburg da grev örgütlemiþler. Petersburg daki iþçilerin dörtte biri, Rusya nýn bütününde çeyrek milyon iþçi protesto grevine katýlmýþ. Bu grevler Duma nýn açýlýþýna dek sürmüþ. Hem Duma ya gönderilen delegelerin yanýnda olunduðunu göstermek hem de Duma ya karþý bir protesto örgütlenmiþ. Bu eylemlerde ayný zamanda siyasi tutsaklar üzerindeki baskýlar da protesto edilmiþ. Eylemi örgütleyenler, Petersburg sendika örgütleri merkez sosyal demokrat grubu, bir grup sosyal demokrat ve bir grup devrimci sosyal demokratmýþ. Eylem ne tam anlamýyla Bolþeviklerin ne de Menþeviklerin örgütlediði bir eylem olmuþ, bunun göstergelerinden birisi, çýkan bildirilerde her iki örgütün de sloganlarýnýn yer alabilmesiymiþ. Ancak esas önemli olan þu nokta, Menþevikler tam anlamýyla denetleyemedikleri bu hareketle aralarýna mesafe koymaya, yayýn organlarý Luç da bu eylemi kýrmaya dönük tutum alýrken; Bolþevikler grevin bu örgütsüz karakterini deðiþtirmek üzere bu kendiliðinden hareketin yanýnda yer almýþ. Sonrasýnda giderek sýnýf hareketi üzerinde etki alanýný arttýran Bolþevikler, kendiliðinden eylemeleri Duma yý da etkin bir biçimde kullanarak birbirine baðlarken; Menþeviklerin de gerçek yüzlerini ortaya çýkarmaya baþlamýþlar. Menþevikler, 4. Duma nýn açýlýþýna denk gelen bu eyleme iliþkin tavrýný, sonraki dönemde de sürdürerek giderek sýnýftan uzaklaþýrken, Duma daki varlýklarýný koruma çizgisine yakýn tutum almýþlar. Bolþeviklerin sýnýfýn inandýðý Menþeviklerin gerçek yüzlerini Duma yý kullanarak gösterme taktiði de bu örgütün burjuva çizgisinin pratikte görülmesini saðlamak üzerine þekillenmiþ. Menþevik siyasetin burjuva karakteri ya da Duma nýn ahýr olduðu gerçeði Bolþevik militanlar için baþýndan beri aþikardý. Ancak bu konularda tereddüdü olmayan Bolþeviklerin bu gerçeði ezilenlerden gizlemek ya da iþlerine gelen bir anda ortaya çýkarma kaygýsýyla hareket ettikleri düþünülemez. Önemli olan parti militanlarý ve onlarýn yakýn çevresinin siyasal durumu deðil, onlarýn etki alanýnýn dýþýndaki iþçilerin siyasal ve örgütsel durumuydu. Boykot tutumuna iliþkin tutumlarýndan da anlaþýldýðý üzere, siyasete ilgisizlik, ayný zamanda kendilerine de ilgisizlik anlamýna gelirdi. Dolayýsýyla kendilerinin belirlemediði ama deðiþtirmek zorunda olduklarý bu siyasal bilinci çeþitli eylemler, örgütlenmelerle kýrmak ve hem Menþeviklerin hem de Duma nýn rolünün bu pratik çalýþmalarla peyderpey görülmesini saðlamak gerekiyordu; öyle de oldu. Bolþevikler, birbirinden farklý yerlerde ve farklý sektörlerde yürütülen çalýþmalarý, ortak grevler, fonlar, eylemlerle Duma arasýndaki iliþkiyi doðru kurarak sýnýfýn örgütlenmesini ve kendilerinden yana tavýr almalarýný saðlamýþlar. Duma Soru Önergeleri Bombardýmanýna Tutuluyor Badayev, iþçi milletvekillerinin Duma oturumlarýnda hükümete dönük soru önergelerini etkili bir ajitasyon aracý olarak keþfettiklerini aktarýyor. Soru önergeleri yoluyla çarlýk hükümetinin saldýrýlarýnýn görülmesini saðlayarak kitlelerin dikkatinin buraya çekilmesi hedeflenmiþ. «Bolþevikler, keskin bir biçimde ve doðrudan, çarlýðýn ve burjuvazinin saldýrganlýðýný ve çürümüþlüðünü gözler önüne serdi. Bir soru önergesi hazýrlamamýza uygun her olayla baðlantýlý olarak iþçilere, kendi koþullarýnda herhangi bir iyileþmeyi beklemeleri için hiçbir nedenin olmadýðýný ve proletaryanýn tek kurtuluþ yolunun devrim olduðunu gösterdik. Bakan bunun farkýnda mýdýr ve hangi adýmlarý atmayý düþünmektedir? Her soru önergesinin bu sonuç cümlesinin iþçi milletvekilleri için bir anlamý yoktu. Baskýnýn ve polis zulmünün her örneðinin, bütün bunlarýn yerine getirilmesi için emir veren çarlýk bakanlarýnca çok iyi bilindiðinin farkýndaydýk ve peþinen, bakanlarýn, yasalarýn ihlalini engellemek için hiçbir þey yapmayacaklarýný biliyorduk. En rezil durumlarda bile, gerçekleri resmiyet çerçevesinde gizlemeye çalýþan bakanlarýn soru önergelerimize verdiði yanýtlara önem vermiyorduk. Bize göre, her soru önergesinin önemi ve amacý, tüm iþçi sýnýfýna otokratik rejimin özünü açýklamak ve kitlelerin gereken sonuçlarý çýkarmasýný saðlamaktý.» diyor Badayev. Elbette Duma da bu soru önergelerinin okunmasýný engellemek için ellerinden gelen resmi engelleri uygulamaya baþlamýþ. Halihazýrdaki yasalar yetmediði noktada yeni yasalarla milletvekillerinin sahip olduðu haklara sýnýrlamalar getiren yeni yasal düzenlemelere baþvurmuþ. Kendinden öncekiler gibi Dördüncü Duma ya gelen iþçi vekilleri de zaten bunu biliyor, sonlarýnýn sürgünle noktalanacaðýný görüyorlardý. Ama o gün gelene dek Duma yý etkin bir biçimde kullanmayý sürdürmüþler. Lenin bu durumu «Bazýlarý Duma kürsüsünü bakan olmak için terk eder; diðer bazýlarý,
iþçi milletvekilleri de mahkum olmak için» diyerek ifade etti. Ýlk Soru Önergesi Sendikal Engelleri Dile Getiriyor O dönemde iþçilerin örgütlenmesinin önündeki engeller bugünküyle kýyaslandýðýnda elbette daha aðýr ancak yine de bugüne kadar gelen ve tanýdýk engeller de yok deðil. Ýþten atýlan iþçilerin sendika üyeliðinin de sona ermesi gibi yasalar, hala varlýðýný sürdürürken, bugün iþçilerin örgütsüz kýlýnmasý için burjuvazi elbette epey bir deneyim biriktirmiþ durumda. Kürsüyü oldukça yalýn, kitlelerin özlem ve dileklerini onlarýn anlayacaðý bir biçimde kullanan iþçi vekilleri, kürsüde konuþulanlarýn yankýsýnýn bildiri gibi çeþitli araçlarla sokakta karþýlýk bulacaðýný bilerek hareket ediyorlardý. Milyonlarca iþçinin onlarýn kürsüden konuþtuklarýný dinlediklerini bilerek konuþuyorlardý. Ýlk soru önergesini Badayev in dile getirmesi kararlaþtýrýlýyor. Bir çilingirin kürsüden nasýl konuþacaðýný hem burjuvalarýn hem de konuþmayý dinlemek için gereken bileti elde eden ve Badayev i nefeslerini tutarak dinleyen iþçilerin karþýsýnda konuþmanýn heyecanýný aktarýyor Badayev. Badayev kürsüden konuþurken, kendileri gibi iþçi olan milletvekillerinin konuþmasýný desteklemek üzere ayný anda iþçiler fabrika ve atölyelerini terk ederek protesto toplantýlarý örgütlüyor. Bir yandan sansür de gözetilerek Pravda da dile getirilen soruna iliþkin konuþulacaklar aktarýlarak o gün bu konuþmayý destekleyecek eylem örgütlenmesi çaðrýsý yer alýyordu, diðer taraftan Bolþevikler grev çaðrýlarý yayýnlýyordu. Eylemi gerçekleþtiren iþçiler ise, eylemi Duma daki önergeyi desteklemek üzere yaptýklarý açýklamasýný yapýyorlardý. Bu eylemler, giderek büyüyor sonunda iþçilerin atýlmasýna, lokavt kararlarýna vb. varýyordu. Polisin ve fabrika sahiplerinin saldýrýlarý ise, farklý iþkollarý ve bölgelerdeki iþçilerin fonlar vb. dayanýþma iliþkileri sayesinde aþýlmaya çalýþýlýyordu. Eylemlerin giderek sadece ekonomik taleplerle deðil politik taleplerle de örgütlenmeye baþladýðýný görüyoruz. Kanlý Pazar ýn yýldönümünde bir fabrikada tüm Petersburg iþçilerinin de desteklediði bir grevin gerçekleþtirildiðini belirtiyor Badayev. Eylemlerin giderek arttýðýný belirten Badayev, sýnýf içinde devrimci bilincin giderek arttýðýný gördüklerini aktarýyor. Fabrika daki Patlama Duma da Soru Önergesi Oluyor Savaþ Bakanlýðý için patlayýcý imal edilen bir fabrikada, çalýþma koþullarýnýn kötülüðü nedeniyle bir patlama olduðunu, enkaz altýnda kalan iþçilerin sadece kýyafetlerinden tanýnabilecek durumda olduklarýný aktarýyor Badayev. Týbbi müdahalenin de zamanýnda yapýlmadýðý fabrikaya Badayev in girmesinin engellenmeye çalýþýldýðýný okuyoruz. Ýþçilerin bu kaza sonucunda Badayev den olayýn soruþturulmasý, ölenlerin yakýnlarýna yardým edilmesi, güvenlikli çalýþma þartlarýnýn saðlanmasý gibi konularda talepte bulunduðunu görüyoruz. Ölen Okhta iþçilerinin cenazesinde Sosyal Demokratlarýn «Sermayenin Kurbanlarýna» çelenginin de taþýndýðýný öðreniyoruz. On binlerce iþçinin katýldýðý cenazede Badayev þu konuþmayý yapýyor; «Yoldaþlar! Kana susamýþ kapitalistler, daha fazla kar elde etmek için iþçilerin yaþamýný feda ediyorlar. Aðýr ve yorucu çalýþmalarýna karþý iþçilerin aldýðý ödülü görüyorsunuz. Ýþçi sýnýfýnýn koþullarýný iyileþtirmesi ancak kendi ellerindedir.» Konuþmanýn ardýndan atlý polislerin, kamçýlarla saldýrýya geçtiðini öðreniyoruz. Milletvekili dokunulmazlýðý olduðu için tutuklanmayan ama konuþmasýna da izin verilmeyen Badayev e polislerin saldýrdýðýný düþünen iþçiler onu korumak üzere hareket etmiþ. Arbedenin ardýndan Badayev hakkýnda tutanak tutulmuþ. Cenazenin ardýndan bir yandan bildiriler çýkartýlýrken, diðer yandan protesto grevleri örgütlenmiþ, diðer taraftan da fabrikadaki patlama hakkýnda soru önergesi hazýrlanýp bunu sunmak için gereken imzalar güçlükle de olsa toplanarak Duma da gündeme getirilmiþ. Bolþeviklerin Duma yý bu yönde kullanmasý, Menþeviklerle aralarýndaki gerilimi arttýrýrken, Menþevikler de esas aðýrlýðý, Duma komisyonlarýnda yer kapmaya vermiþ. Bu dönemde Bolþevikler bir konferans örgütleyerek, bu konferansta Duma yý iþçilerin örgütlenmesi, halihazýrdaki örgütlerin geliþtirilmesi konusunda ne ölçüde kullandýklarýný deðerlendirdikleri gibi; sonraki dönemde yerel iþçi yayýnlarýnýn güçlendirilmesi, parti ve sendika yayýnlarýna desteðin arttýrýlmasý, illegal dergi, broþür ve yayýnýn daha yoðun ve etkili çýkarýlmasý kararlarýný almýþlar. Yerel raporlarýn da dikkatle ele alýndýðý bu konferansýn ardýndan daha etkili olunan bir döneme girilmiþ. Menþeviklerle ayrým da bu dönemde
Bu dönemde hem iþçi örgütlerinin çeþitli eylemlerle desteklediði hem de Duma kürsüsünden ifade edilmek üzere 8 saatlik iþgünü sorunu gündeme alýnmýþ. Badayev bu konuda yasa tasarýnýnýn hazýrlanmasý ve Duma da gündem edinilmesini þu biçimde açýklýyordu; «Elbette ki Dördüncü Duma nýn bu yasa tasarýsýný kabul etmesini beklemiyoruz. Sekiz saatlik iþgünü, bu dönemde iþçilerin temel taleplerinden biridir. Bu sorun Duma da gündeme getirildiðinde, diðer partiler bu konuya iliþkin tutumlarýný ilan etmeye zorlanacaktýr ve bu da Duma dýþýndaki sekiz saatlik iþgünü mücadelemize yardýmcý olacaktýr. Tüm iþçileri, bu yasa tasarýsýna sahip çýkmaya çaðýrýyoruz. Bu tasarý, sadece bir grup milletvekili adýna deðil, on binlerce iþçi adýna teklif edilmiþ olsun!» Hemen Putilov dan bu tasarýyý sahiplenen açýklama yapýldýðýný görüyoruz. Kimi zaman fabrikadaki iþçilerin zehirlenmesi, kimi zaman gösterilere katýlan iþçilere verilen cezalar, kimi zaman ekonomik taleplerle yürütülen grevlerin arttýðýný, Duma nýn da bu yönde kullanýldýðýný görüyoruz. Badayev i dar aðacýna gönderme çaðrýlarý, eylemlere silahlý müdahaleler, çatýþmalarýn birbirini izlediðini, sýnýf hareketinin giderek yükseldiðini okuyoruz. Savaþ Patlak Veriyor Savaþýn gündeme gelmesine dek bu yoðunlukta ilerleyen sýnýf hareketinin, 14 yýlý Temmuz ayýyla birlikte yeniden yükselmek üzere geri çekildiði görülüyor. Savaþla birlikte önlemler artarken, sokak gösterilerine vatansever gösteriler aracýlýðýyla müdahale edildiðini anlýyoruz. Bu yeni durumunun deðerlendirildiði bir konferansýn örgütlenmesine çalýþan Bolþevikler, daha da aðýr koþullar altýnda bu konferansý örgütlemeye çalýþmýþ. Seferberliðin ilanýyla birlikte savaþ karþýtý grevler de gündeme geliyor. Ancak bu yönde eylemler, þovenizmin kýþkýrtýldýðý bir dönemde daha da güç örgütlenmiþ. Kitle eylemlerine vatan hainlerini ezmek üzere saldýrýlar düzenlenmesinin örgütlenmesi, bu koþullarda kitlesel eylemlerin gündemden çýkmasýna neden olmuþ. Ayný dönemde Duma da savaþ bütçesi gündeme getirilmiþ. Duma baþkaný Rodziyanko nun þoven konuþmasýnýn ardýndan Kadetler araya devrimci sözler de karýþtýrýlmýþ anayurt savunmacý bir konuþma yapmýþ. Sosyal demokratlar ise çok da berrak olmamakla birlikte savaþý mahkum eden, savaþa karþý sýnýf dayanýþmasýný öne çýkaran, çarlýkla halk arasýnda herhangi bir birliðin olamayacaðýný belirten bir deklarasyon okumuþlar. Elbette bu vesileyle Duma daki Bolþeviklerin üzerindeki basýnç artarken, diðer parti örgütleri üzerindeki basýncýn da arttýðýný ve daðýnýklýðýn yaþandýðý bir döneme girildiðini öðreniyoruz. En sonunda konferans toplantýsýnda ele geçirilen delegelerin tutuklanmasý konusunda Duma eline geçen fýrsatý kullanmýþ, ajan Manilovski dýþýndaki milletvekilleri tutuklanmýþ. Milletvekillerinin tutuklanmasýnýn ardýndan RSDÝP Petersburg Komitesi, Petersburg sosyal demokrat öðrenci örgütü, bildiri çýkartýlarak onlara sahip çýkýlmasý gerektiði belirtilmiþ. Savaþ ve sýkýyönetim sayesinde proletaryaya ve onun savunucularýna saldýrýlarýn gündeme geldiði belirtilmiþ. Bu çaðrýyý alan iþçilerin cýlýz da olsa grevin örgütlendiðini dolayýsýyla sýnýf hareketinin tam anlamýyla ezilmediðinin de görüldüðünü söylüyor Badayev. Lenin in bu tutuklamayý öðrendiðinde; «Bu korkunç! Hükümet açýkça Rusya Sosyal Demokrat Ýþçi Fraksiyonundan öç almaya karar verdi ve hiçbirþeyden sakýnmadý. En kötüsüne hazýrlýklý olmalýyýz; sahte dökümanlar, yalan kanýtlar, yanlýþ tanýklýklar, gizli mahkemeler vb.» zorlaþan parti çalýþmalarýna iþaret etmek için ise Lenin in «Yine devam edeceðiz. Pravda, sýnýf bilincine sahip binlerce iþçiyi eðitti, tüm zorluklara raðmen onlardan, yeni öncü gruplarý, yeni bir Rusya Merkez Komitesi ortaya çýkacaktýr.» demiþ. Milletvekillerinin duruþmalarý da, Duma dan yararlananlarýn mahkeme salonlarýndan nasýl yararlanýlacaðýnýn örneðini oluþturmuþ. Yaptýklarýný savunan milletvekilleri, mahkum olacaklarýna inandýklarýný, bunun sebebinin ise sýnýfýn güvenini kazanmýþ olmalarý olduðunu belirten konuþmalar yapmýþlar. Muranov; «Örgütlenmeleri için onlara çaðrý yaptým. Orada sendikalar, kooperatifler ve eðitim dernekleri vardý. Sosyal demokratlarýn, bu örgütlerde etkinlik kazanmasý için ellerinden gelen her þeyi yapmasýnda ýsrar ettim. Böylesi örgütler oluþturmayý görevim olarak kabul ediyorum.» demiþ. Savunma avukatlarý da milletvekilleri ve iþçilerin etle týrnak gibi olduklarýný vurgulamýþ. Avukatlarý, bu savunmalardaki korkusuzluðun, mahkemenin o duvarlar sýnýrýnda kalmayacaðýna inancýn da ifadesi olduðunu belirttiðini öðreniyoruz. Milletvekillerinin sürgünlüklerine son veren Ekim Devrimi, Lenin in sýnýfa ve örgütlerine olan inancýnýn doðruluðunu gösteriyor. Badayev ve diðer Bolþevik delegelerin tutumlarýnýn kendilerinin ötesindeki anlamýna olan inançlarý ise; o günün koþullarýnda yürütülen mücadelenin o duvarlarý ve yýllarý aþarak günümüze ýþýk tutan deneyim olabilmesi bakýmýndan haklý çýkmýþtýr. Yaptýðý iþin sürekliliðine, sýnýfýn örgütlenmesine, onlarýn kullanacaðý bir araç olarak tasavvur edilen partinin önemine inananlar tarihte de bugün de eksik olmamýþtýr. Komünizm hayaletinin tüm dünyayý saracaðý günler, bu gayretler sayesinde gelecektir.
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
15
Tuzla Deri Sanayide Direniþler Sürüyor Tuzla da Temmuz ayý itibarýyla sendikalý olduklarý için iþten çýkartýlan Derfakon Deri iþçileri ile yine maaþlarýný alamayan ve iþveren tarafýndan fabrikayý satýyorum bahanesiyle kapýya konulan Duman Deri iþçilerinin direniþi devam etmekte. Ziyarette bulunduðumuz deri iþçileri davalarýnda haklý olduklarýný, sendikalý olmanýn suç deðil en doðal haklarý olduðunu ve
mücadelelerinin sonuna kadar devam edeceðini belirttiler. Direniþ sýrasýnda yaþadýklarý sýkýntýlarý sorduðumuzda iþçiler genel olarak jandarma baskýsýndan söz ettiler. Jandarmanýn sürekli gelip taciz ettiðini ve iþverenin devamlý olarak hakaretlerde bulunduðunu anlattýlar. Son olarak 28 Aðustos günü Derfakon deri önünde iþveren içerde bulunan üretim mallarýný baþka bir yerde
iþlemek için dýþarýya çýkarmak isterken direniþteki iþçilerin tepkisiyle karþýlaþtý. Bunun üstüne jandarmaya haber veren iþveren iþçilere hakaret ettiði halde, jandarmaya bana saldýrýp hakaret ettiler diye þikayetçi oldu. Fabrika önüne gelen jandarma iþçilere hakaret dolu sözler ederek orada bulunan beþ iþçiyi ve Tuzla DeriÝþ baþkaný Binali Tay ý gözaltýna aldý. Ayný saatlerde Duman Deri de
bulunan iþçiler yaðan yaðmurdan etkilenmemek için kendilerine çadýr yaparken jandarmanýn müdahalesiyle karþýlaþtýlar. Olay yerinde bulunan Tuzla Deri-iþ þube sekreteri Haydar Canpolat tartaklanarak göz altýna alýndý. Baþkan Binali Tay ve beþ iþçi serbest býrakýlýrken Haydar Canpolat jandarmaya mukavemetten savcýlýða sevk edildi.
Tuzla Deri Sanayide Basýn Açýklamasý
Direniþteki Ýþçileri Ziyaret Ettik 6 Aðustos Pazartesi günü deri sanayi bölgesinde direniþte olan Derfakon Deri ve Duman Deri iþçilerini ziyaret ettik. Duman Deri iþçileri sendikalýlar ve 3 aydýr maaþlarýný alamýyorlar. Ýþveren iþim yok, artýk kaldýramýyorum diyerek fabrikanýn kapýsýna satýlýk fabrika diye yazmýþ. Böylece iþçiler vazgeçsin ve kendileri gitsin istiyor. Derfakon Deri de ise yaklaþýk 29 iþçi çalýþýyor ve 16 kiþi sendikalý oluyor. Bu sayý ile fabrikada sendikanýn yetkisi için gerekli sayýyý elde ediyorlar. Ýþveren de hemen üretimi durdurup kimseye iþ vermiyor. 16 kiþiden ikisi sendikadan istifa ediyor ve 14 kiþi kalýyorlar. Ýþ yerinde þu an çalýþma yok. Biz de KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak her iki fabrikada direniþte olan iþçileri ziyaret ettik ve hem Deri-Ýþ Sendikasý ile hem de direniþteki iþçilerle röportaj yaptýk. Deri-Ýþ Sendikasý
Duman Deri
K: Þu an hangi fabrikalar direniþteler? Deri-Ýþ: Duman Deri ve Derfakon Deri K: Direniþlerin þu anki durumu nedir? Deri-Ýþ: Duman Deri zaten sendikalý, birikmiþ paralarýný alamýyorlar. Ýþveren fabrika satýlýktýr iþ yok diyor. Derfakon Deri de 2002 de bir örgütlülük vardý sonra kaybedildi. Sendikal mücadele yüzünden 16 iþçi kapýda. 24 Temmuz dan beri kapýdalar. Jandarma gücüyle bir akþam mal çýkarýlmýþ. Þu an her iki fabrikada da üretim yok. Sendikanýn fonundan 100 er YTL verildi iþçilere. Öðle saatlerinde ziyarete gidip yemeklerini de götürüyoruz. K: Derfakon Deri için Deri-Ýþ in yetkisi var mý? Deri-Ýþ: Derfakon için yetki önümüzdeki günlerde belli olacak. Þu an onunla ilgili bir sorun yok, yetkiyi alýrýz. K: Deri-Ýþ in geçici iþçilere dönük bir çalýþmasý var mý? Deri-Ýþ: Derfakonda 10-15 geçici iþçi vardý, onlarý da çýkardýlar.
K: Ne zamandan beri direniþtesiniz? Duman Deri Ýþçisi: Bir haftadýr direniþteyiz. K: Direniþte olan kaç iþçi var? D: Burada 16 iþçi çalýþýyor ve hepsi þu an direniþte. K: Direniþe kadar olan süreç nasýl geliþti? D: Fabrikada inþaat vardý. 1 ay senelik izin kullandýk. Ýþveren çalýþmayý durdurdu. Ücretsiz izin kullandýk. Toplu paramýz vardý, alamadýk. Aðustos a kadar diþimizi sýktýk. Bir hafta önce konuþtuk ve ortaðýmdan alýp 500 er milyon vereceðim dedi. Pazartesi fabrikaya gittik, iþ baþý yapacaktýk; ama para yok, ortaðýmla anlaþamýyorum, para vermiyor, kapatýyorum dedi. Burada en az çalýþan 5 senedir çalýþýyor. Bizim gibi çalýþan yoktur. Ortaðýyla anlaþamýyor diye fabrikayý satýlýða çýkardý. Biz de dedik sizin aranýzdaki sorunu iþçi çekiyor. Biz de iþ yapmayý býraktýk, içerdeki paramýzý almak istiyoruz. Patron bunu 3 senedir yapýyor. Her hak almada kapýya satýlýktýr yazýyor. Biz de hep 1015 gün direniþ yapýyorduk. Hepimiz sendikalýyýz ve sendikalý
olduðumuz için patron böyle yapýyor. Çevremizdeki fabrikalarda çalýþan iþçi arkadaþlar bizi yalnýz býrakmýyorlar. K: Þu an iþ yerinde çalýþma var mý? D: Hayýr. Hepimiz sendikalýyýz ve direniþteyiz. K: Ýþverenin size karþý herhangi bir saldýrýsý oldu mu? D: Þu ana kadar herhangi bir baskýsý olmadý. K: Direniþe destek veren kurumlar var mý? D: Evrensel ve Atýlým gazetesinden geldiler. Bir de sendikanýn eski baþkaný Hasan Sonkaya destek veriyor. Bir de sizler geldiniz, sað olun yalnýz býrakmadýnýz. Ayaklarýnýza saðlýk. K: Þu an ihtiyaçlarýnýzý nasýl karþýlýyorsunuz? Talepleriniz nedir? D: Yol paramýzý ve yemeklerimizi sendika büyük ölçüde karþýlamaya çalýþýyor. Þu an içerde bir miktar iþ var, Çorlu da yaptýrýyorlar. Biz bir iþ baþý yapsak gerisini de alýrýz diyoruz.
Derfakon Deri K: Ne zamandan beri direniþtesiniz? Derfakon Deri: 14 gündür direniþteyiz. 23 Temmuzdan beri
direniþteyiz. K: Direniþte olan kaç iþçi var? D: Þu an 14 iþçi direniþte K: Direniþe kadar olan süreç nasýl geliþti? D: 4 sene önce sendikal çalýþma baþlamýþtý. Sendikalý olduðumuzu öðrenince önce 5-6 kiþiye çýkýþ verdi. Sonra da hepimizi kapýya koydu. 200 milyonluk yazýyý imzalatarak bizi sendikadan çýkaracaktý. Patron sendikalý hiçbir iþçiyi çalýþtýrmayacaðým diyor. Kapatacaðýný ve baþka bir yere taþýyacaðýný söylüyor. Sendikadan kaydýnýzý silin, çalýþýn, diyor. Önce 5-6 kiþiyi çýkarmýþtý. Ýçerde çalýþan arkadaþlara da para teklif etmiþ, onlardan ayrýlýn, demiþ. Onlar da kabul etmemiþler ve bize katýldýlar. Ýþ güvencemiz de yok, patronun insafýna kalmýþýz. Sigorta 6 ay iþliyor, 6 ay iþlemiyor. Buradaki fabrikalarý Çorlu ya taþýma eðilimi var. Orda örgütlülük yok, daha ucuza çalýþtýrýyorlar. Zam istemek, izin istemek sorun oluyordu. Ýþten çýkarmalar çok basit artýk. Biz de 2 ay önce oturup karar aldýk, bizim de söz sahibi olacaðýmýz bir örgütlülüðümüz olsun dedik ve sendikalý olduk.
Tuzla Deri-Ýþ te 28 Aðustos ta Derfakon ve Duman Deri deki direniþlere müdahale eden jandarmalar tarafýndan gözaltýna alýnan sendikacýlar için 29 Aðustos günü organize deri sanayi bölgesinde, Saat 8.00 de bir basýn açýklamasý yapýldý. Sabah saatlerinde basýn açýklamasý için bölgeye gelen iþçiler jandarmanýn giriþ kapýlarýný engellediðini gördü. Jandarmayla görüþen Deri-Ýþ genel baþkaný Musa Servi yaptýðý açýklamada jandarmanýn iþçilerin karakola saldýrabileceði gerekçesiyle kapýlarý kapattýðýný söyledi. Daha sonra yapýlan görüþmeler sonucu kapýlar iþçilere açýldý. Kapýlarýn açýlmasýyla iþçiler basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý yere doðru sloganlar atarak yürüdüler. Basýn açýklamasý þube baþkaný Binali Tay ýn konuþmasýyla baþladý. Binali Tay, yapýlan bu saldýrýlarý kýnadýðýný ve baskýlarýn kendilerini yýldýramayacaðýný mücadelelerinin sonuna kadar devam edeceðini belirtti. Daha sonra söz alan Deri-Ýþ genel baþkaný Musa Servi bu saldýrýlarýn sermaye ve jandarmanýn örgütlü bir þekilde planlanmasýyla gerçekleþtiðini ve ancak daha güçlü bir örgütlülükle püskürtüleceðini belirtti. Basýn açýklamasýna Tekstil-Sen, Limter-Ýþ, DTP, UÝD-DER, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Emekli-Sen, EMEP, ESP ve Köz destek verdi. Yaklaþýk 600 kiþinin katýldýðý basýn açýklamasý sýk sýk iþçilerin Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz , Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý , Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek sloganlarýyla kesildi. Basýn açýklamasý gözaltýnda bulunan þube sekreteri Haydar Canpolat ýn serbest býrakýlsýn! Aksi takdirde üretimden gelen gücümüzü kullanacaðýz sözleriyle son buldu. Basýn açýklamasýnýn ardýndan savcýlýða sevk edilen Haydar Canpolat serbest býrakýldý. Haydar Canpolat ý adliye önünde sendikacýlar direniþteki iþçiler ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri karþýladý. Arkadaþlar da çevre fabrikalardan destek oluyorlar. K: Þu an iþyerinde çalýþma var mý? D: Þu an iþyerinde çalýþma yok. Geçici iþçiler vardý, onlarý da çýkardý. Ama geçenlerde jandarmanýn eskortluðuyla malýný dýþarý çýkardý. Fabrikayý kapatma bahanesiyle herkesi iþten çýkardý. K: Ýþverenin size karþý herhangi bir saldýrýsý oldu mu? D: Jandarma geldi, azýnlýðýz burada. Þu ana kadar herhangi bir müdahalesi olmadý. Bizim de bir taþkýnlýðýmýz olmadý. Ama bizden þikâyet edenler olmuþ, çalýþmamýza engel oluyorlar diye þikâyet etmiþler. Biz de gittik ifade verdik, biz de onlardan þikâyetçi olduk, iftira diye.
K: Direniþe destek veren kurumlar var mý? D: Ýþçi-Köylü, Hayat TV, Evrensel ve Atýlým dan gelenler oldu. Sizlere çok teþekkür ederiz, buraya kadar geldiniz ayaklarýnýza saðlýk. K: Þu an ihtiyaçlarýnýzý nasýl karþýlýyorsunuz? Talepleriniz nedir? D: Pek çoðumuz kirada oturuyoruz, çocuklarýmýz okula gidiyor, pek çok masrafýmýz oluyor tabi. Maddi açýdan da elimizi sýkýyoruz tabi. Sendika da her konuda destek oluyor, yol parasý, sigara, yemek gibi. Buraya gelenlerin de destek olacaðýný biliyoruz. Þifa dan gelen arkadaþlara araba tahsis edildi, sadece Pendik ten gelenlerin yol parasý sorunu olabiliyor.
gerçekleþti. Seminere otomotiv, metal, tersane, çelik, pano imalatý, deri ve inþaat sektöründen yaklaþýk 30 iþçi katýldý. Seminerin konusu Ýþ Sözleþmesinin Feshi ve Tazminatlar dý. Ancak esas olarak iþe girerken nelere dikkat etmek gerekir , iþten ayrýlýrken nelere dikkat etmek gerekir , kýdem ve ihbar tazminatlarý nelerdir, nasýl hesaplanýr gibi konular tartýþýldý. Ýþçilerin aktif katýlýmý ile geçen ve yaklaþýk 2 saat süren seminerden sonra katýlan iþçilerin bir kýsmýyla
sohbet etme fýrsatý bulduk. Ýþçiler semineri çok yararlý bulduklarýný, diðer seminerlere de katýlmak istediklerini söylediler.
Tuzla da Ýþçi Haklarý ve Ýþ Hukuku Seminerleri Yapýldý Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz kooperatifin çevresinde ve çalýþtýðýmýz mahallede kooperatifi tanýyan pek çok iþçi bulunmakta. Bu iþçiler farklý sektörlerde çalýþýyor ve çoðu sendikasýz. Bir kýsmý geçtiðimiz aylarda sendikalaþmaya çalýþmalarý yüzünden iþten çýkarýlmýþ, bir kýsmý ise iþverenleri tarafýndan kandýrýlarak iþten atýlmýþ ve tazminatlarýný bile alamamýþlar. Bu iþçilerin çalýþtýklarý iþyerlerinde pek çok sorunla karþýlaþtýklarýnýn ve sorunlarýnýn kýsmi çözümlerine dair neler yapýlabileceðini bile tam olarak bilmediklerini biliyoruz. Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz kurum bir eðitim kooperatifi. Yani herhangi bir konuda eðitim faaliyetine ihtiyaç duyanlar ile o eðitimi saðlayabilenleri buluþturuyoruz. Kooperatif, çevremizde bulunan iþçilerin iþ hukuku ve iþçi haklarýna dair temel bir eðitime ihtiyacý olduðunu tespit ettiðinden ve çevremizde bulunan bazý iþçilerin bu tür bir eðitimin ihtiyacýný dile getirmelerinden yola çýkarak Ýþçi Haklarý ve Ýþ Hukuku
Seminerleri adý altýnda eðitimler vermeye baþladýk. Bu seminerlerde dört temel hedefimiz var. Birincisi Tuzla daki iþçilere iþ hukuku ve iþçi haklarýna dair temel bir eðitim vererek, en azýndan iþe girerken, iþten ayrýlýrken, çalýþýrken patronlar tarafýndan kandýrýlmalarýný biraz olsun önleyebilmek istiyoruz. Biliyoruz ki burjuva düzen iþçileri sadece üretim araçlarýndan uzak tutmuyor; bir taraftan burjuva demokrasisi adý altýnda sözüm ona hukuksal haklar verirken diðer taraftan iþçileri bunlarý kullanma bilgisinden de uzak tutuyor. Ýþçiler en temel haklarýný savunabilmek için bile pazardan ücretli avukatlar tutmak zorunda; bunu da çok azý yapabiliyor. Biz en azýndan, en temel, en çok karþýlaþýlan pratik sorunlara dair temel bir eðitim vererek, belli bir ihtiyacý karþýlamak istiyoruz. Ýkincisi iþçi haklarý ve iþ hukuku seminerleri verirken, yeri geldiðinde hukukun ve haklarýn
sýnýfsal boyutunu da göstermek istiyoruz. Çünkü bu seminerleri verirken amacýmýz iþçilerin hukuksal mücadeleyi fetiþleþtirmesi deðil. Hukuksal mücadelenin de sýnýfsal yapýsýný ve burjuva düzen içerisindeki rolünü göstermek istiyoruz. O yüzden iþçi sorunlarýnýn çözümü konusunda iþçilerin örgütlü durmalarýna, sendikalaþmalarýna, ve kendi öz örgütlenmelerini yaratmalarýna vurgu yapmayý hedefliyoruz. Üçüncüsü seminerlerde farklý sektörlerde çalýþan iþçiler bir arada olduðundan ve seminerleri iþçilerin somut sorunlarý üzerine kurduðumuzdan, farklý iþyerlerinde, farklý þartlarda çalýþan iþçilerin birbirlerinin sorunlarýndan haberdar olmasýný ve bu sorunlarý ortaklaþa tartýþabilmelerini istiyoruz. Bu iþçiler içerisinde zamanýnda direniþlerde bulunmuþ olanlar var. Çalýþtýðýmýz bölgede hali hazýrda süren direniþler var. Patronlar tarafýndan farklý þekillerde kandýrýlan iþçiler var. Bu seminerlerin iþçiler arasýndaki
deneyim aktarýmýna ve birbirlerinden de haberdar olmalarýna da yarayacaðýný görüyoruz. Son olarak, bu seminerleri biz kendimiz vermiyoruz. Çevremizdeki sendikalardan, farklý yerlerde çalýþan avukatlardan, farklý kurumlarda çalýþan iþçi eðitim uzmanlarýndan yardým alýyoruz. Bu sayede seminerlerin kurumlar arasýndaki iþbirliðinin de geliþtirilmesine katkýda bulunacaðýný düþünüyoruz. Konu olarak ilk baþta iþe gireken ve iþten çýkarýlýrken nelere dikkat etmeliyiz , tazminat nedir, nasýl hesaplanýr , iþ hastalýklarý, iþ güvenliði, çalýþma hastalýklarý , sendikalaþmanýn önemi ve taþeronlaþma gibi baþlýklarý belirledik. Ancak seminerleri iþçilerden gelen öneriler doðrultusunda yapmaya özen gösteriyoruz. Ýki haftada bir vermeyi hedeflediðimiz seminerlerden ilki 10 Aðustos Cuma günü, Avukat Filiz Kuru nun katýlýmý ile
Seminer notlarýný özet þekilde yazýp çýkartmaya çalýþýyoruz. Amacýmýz iþçilerin yararlý bulduklarý konularý seminerlere gelemeyen iþçilere de anlatýp, onlarla paylaþabilmesi. Seminerlerin devamýný da ayný kararlýlýkla sürdüreceðiz. Yaþasýn Komünistlerin Birliði Tuzla Mayýsta Yaþam Kooperatifi nden Komünistler
Sayfa
16
SAYI: 3
EKÝM 2007
Deri-Ýþ Sendikasýnýn 29. Olaðan Genel Kurulu Yapýldý 11-12 Aðustos günü Deri-Ýþ sendikasýnýn 29. Olaðan Genel Kurulu Petrol-Ýþ sendikasý genel merkezinde yapýlarak yeni genel baþkan ve yönetim kurulu seçildi. Genel kurul, 30 yýldýr Deri-Ýþ genel baþkanlýðýný yürüten ve son genel kurula katýlarak aktif sendikacýlýða veda eden Yener Kaya nýn ayrýlmasý nedeniyle duygusal sahnelere dönüþtü. Genel kurulda Türk-Ýþ genel baþkaný Salim Kýlýç ve yönetim kurulu, Petrol-Ýþ genel baþkaný, Hava-Ýþ genel baþkaný, Genel-iþ, Haber-Ýþ, Harb-Ýþ ve TEKSÝF sendikalarý genel baþkanlarý ve yöneticileri hazýr bulundular. 210 delegenin katýlmýþ olduðu genel kurul, baþlangýçta coþkulu bir açýlýþa sahne olmasýna raðmen, sonrasýnda tartýþmalý ve zaman zaman kavgaya dönüþen bir havaya büründü. Dolayýsýyla çeþitli konuþmacýlar tarafýndan Deri-Ýþ in tarihinde görülmemiþ ve Deri-Ýþ e yakýþmayan bir genel kurul olduðu üzüntülerle ifade edildi. Türk-Ýþ, Deri-Ýþ ve Deri Ýþverenler Sendikasý, hizmetlerinden dolayý Yener Kaya ya ayrý ayrý plaket verdiler. Daha sonra, Deri-Ýþ genel baþkaný son veda konuþmasýný yapmak üzere kürsüye çýktý. Yener Kaya konuþmasýnda þunlarý belirtti: Bir genel baþkan olarak gönül isterdi ki Deri-Ýþ in çok daha iyi koþullarda olduðu bir dönemde veda edeyim, ama olmadý. Sendikalarýn üye kayýplarý artarak sürüyor. Emekçiler yoksullaþýyor. Ýþçilerin üretimden aldýklarý pay gün geçtikçe azalýyor. Küresel sermayenin saldýrýlarý arttýkça emeðin deðeri de gittikçe düþüyor. 35 yýldýr deri sektörünün içinde mücadele ettiðini, bu sürede sendikalarýn daha iyi bir noktaya gelebilmesi için çaba harcadýklarýný ifade eden Kaya, kimi zaman kavgalarýn ve kýrgýnlýklarýn da yaþandýðýný söyledi. DeriÝþ Genel Baþkaný, Benim arkamdan deri iþçilerine hizmet etmiþti derseniz bana en büyük onuru bahþetmiþ olursunuz diyerek sözlerini tamamladý. Bu duygusal konuþmanýn ardýndan deri iþçileri Deri-Ýþ seninle gurur duyuyor sloganlarý ile karþýlýk verdi. Türk-Ýþ genel baþkaný Salim Kýlýç ise, Yener Kaya ya sýnýf mücadelesine yapmýþ olduðu 35 yýllýk hizmetinden dolayý, iþçiler adýna teþekkür eden bir konuþma yaptý. Salim Kýlýç; iþçi sýnýfýnýn örgütlenmede önemli sorunlarýnýn olduðunu ve bu sorunu yaþayan sendikalardan birinin de Deri-Ýþ olduðunu belirtti. Hava-Ýþ sendikasýnýn almýþ olduðu grev kararýna, Haber-Ýþ in, Petrol-Ýþ in uyuþmazlýðýna deðinerek önümüzdeki dönemde emek güçlerini sýcak tutacak bir sürece girileceðini ifade etti. Biz bu görüþmelerden uzlaþma ve anlaþma ile çýkmayý arzuluyoruz diyen Kýlýç, bu süreçte Türk-Ýþ olarak sendikalarýn yanýnda yer alacaklarýný vurguladý. Petrol-Ýþ genel baþkaný Mustafa Öztaþkýn ise konuþmasýnda Yener Kaya nýn sendikal hareketin aðabeyi olduðunu, Deri-Ýþ sendikasýna ve iþçi sýnýfýna büyük hizmetler verdiðini ifade ederek, aramýzdan þeklen ayrýlmýþtýr, sendikal görevinden ayrýlmýþtýr fakat kendisi
her zaman yanýmýzda olacaktýr, onu býrakmayacaðýz, þeklinde konuþtu. Bir seçim döneminin tamamlanarak, bu seçimlerde emekçilerin emek adýna hiç bir programý olmayan AKP ye oy verdiklerini, olaylara karþý sýnýfsal bakamadýklarýný ve siyasete emekçiler yön veremediði için bu sonuçlarýn ortaya çýktýðýný vurguladý. Özelleþtirmeler ve sendikalara karþý baskýlarýn arttýðýný ifade eden Öztaþkýn, tüm iþçi konfederasyonlarýný kastederek, sendikalarýn tek çatý altýnda birleþmesi gerekliliðinin altýný çizdi. Aksi taktirde sendikalarýn bitme noktasýna geldiðini, eðer birleþme saðlanamazsa, sendikalarýn tümünün biteceðinin iþaretini verdi. Ayrýca Türk-Ýþ genel kurulunda gündem edilmesini isteyerek, diðer iþçi konfederasyonlarýna da ayný yönde mesaj vermiþ oldu. Hava-Ýþ grevinin sadece Hava-Ýþ in olmadýðýný, bu grevin ayný zamanda Petrol-Ýþ in ve Türkiye iþçi sýnýfýnýn grevi olduðunu söyleyen konuþmacý, sýnýf mücadelesi ve dayanýþmasýnýn öneminin altýný çizmiþ oldu. Haber-Ýþ sendikasý Ýstanbul 1 no.lu þube baþkaný ise ilk defa özel sektörde toplu sözleþme imzalamalarýnýn bir örnek teþkil etmesi bakýmýndan önemini vurgularken, diðer yandan ise, þu anda arabuluculuk aþamasýndayýz, önümüzdeki hafta da grev kararý alacaðýz dedi. Konuþmacý bu süreçte yerel güçleri bir araya getirmeye çalýþtýklarýný, fakat destek mesajlarýnýn ötesinde somut bir geliþme görmediklerini söyledi. THY grevinde sendikalarýn sýnýfta kaldýðýný söyleyen konuþmacý, grev oylamasýnýn baþladýðý gün konfederasyon baþkanlarý ve genel baþkanlar THY de olsalardý, iþçilere yanýnýzdayýz mesajý verilecek ve evet oylarý kendini kanýtlayacaktý dedi. Bu konuþmalardan sonra salondan yaþasýn sýnýf dayanýþmasý sloganlarý haykýrýldý. Haber-Ýþ temsilcisi konuþmasýný Hava-Ýþ, Harb-Ýþ ve TEKSÝF baþkanlarýna, bir araya gelip, basýn toplantýsý düzenleyip tek yumruk olma mesajý vermeye çaðýrarak bitirdi. Hava-Ýþ genel baþkaný konuþmasýnda ise; THY grev kararý oylamasýnýn iþverenin bir dayatmasý olduðunu ve buna raðmen büyük bir çoðunlukla grev kararý çýktýðýný, bunun da Hava-Ýþ in örgütlü, saðlam bir sendika olduðunun göstergesi olduðunu belirtti. Ben üyelerime güvenirim, çünkü bu kararý birlikte alýyoruz ve bütün mücadele aþamalarýnda hep onlarýn içindeyim dedi. Hükümetin grev kararýný ertelemesi durumunda bunun çok aðýr bir karþýlýðý olacaðýný ileri süren Ayçin, Hiçbir uçak zamanýnda kalkmaz ve diðer hizmetler de zamanýnda yerine getirilmez dedi. Biz her türlü görüþmeye ve uzlaþmaya açýk olduðumuzu, söyledik; bu meselenin görüþülerek çözülmesinden yanayýz diye konuþtu. Aksi taktirde hükümetin erteleme kararý olursa bunu siyasi bir karar olarak algýlayacaðýz ve yanýtýmýz sert olacak dedi.
Hava-Ýþ in grev kararý aldýðý gün hiç bir sendikanýn yanlarýnda olmadýðýný ifade eden konuþmacý, sýnýf dayanýþmasýnýn dibe vurduðunu belirtti ve böylece sendikalarýn topyekün ortadan kalkacaðý tehlikesine iþaret etti. Birinci gün çeþitli maddeler hakkýnda tüzük deðiþikliði önergeleri sunuldu ve onaylandý. Bu deðiþiklikler arasýnda ekonomik nedenlerle profesyonel kadronun, üçten ikiye düþürülmesi de vardý. Fakat daha sonra Tuzla þubesi tarafýndan Deri-Ýþ sendikasýnýn profesyonel olarak personel çalýþtýrma þartý olan 1500 üye sayýsýnýn 800 e indirilmesi önergesi sunuldu. Böylece Tuzla þubesi çalýþanýnýn birden ikiye çýkmasý talep edilmiþti. Bunun üzerine genel kurula giden yönetim bu önergeye karþý çýktý. Ve verilen önergeler hakkýnda her iki taraf kürsüden kendi gerekçelerini açýkladýlar. Bu açýklamalar her iki tarafý da bir konuda uzlaþtýrmadýðý gibi gerilimlere neden oldu. Bu geliþme üzerine kongrenin atmosferi ve reaksiyonu son derece yükselerek gerilim hat safhaya ulaþtý. Daha sonra ara verildi ve aradan sonra tüzük deðiþikliði tekrar oylandý. Ýkinci oylamada ise tüzük deðiþikliði önergesi geri çevrildi. Söz konusu tartýþma ve gerilim ikinci güne yansýdý. Ýkinci gün de delegelerin moralinin oldukça bozuk olduðu gözlendi. Bu arada yeni genel baþkanlýða aday olan Musa Servi ve Bayram Ateþoðlu aday oldular. Toplam delegelerin tamamý oy kullanmadýðý için, sandýk saat 15 te açýldý. Sandýk açýldýktan sonra oy sayýmý baþladýðýnda gerilim de artmýþ idi. Sonuç olarak 197 delegenin oy kullandýðý genel kurulda 135 oy ile Musa Servi yeni Deri-Ýþ genel baþkaný seçildi. Ve bu sonuç açýklandýktan sonra sözlü sataþmalar ve kavgalar çýktý. Deri-Ýþ sendikasýnda bu güne kadar yaþanmamýþ üzücü bir genel kurul da böylece son bulmuþ oldu. Genel kurul çalýþmalarýnýn birinci gününde gündemler tek tek tüketilerek, programýn ilerleyen bölümlerinde, delegelere ve konuþmak isteyen kiþi ve kurumlara kürsüden konuþma hakký olduðu bildirildi. KöZ olarak biz de bu kürsüden Deri-Ýþ kongresinde konuþmak istediðimizi divana bildirdik. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak; iþçi sýnýfýnýn içinden geçtiðimiz dönem itibarý ile gelmiþ olduðu noktada, iþçi sýnýfý ve eylemlerini bölen rekabetçi ve sermayenin çýkarlarýna hizmet eden sendika bürokrasisinin, grev ve toplu sözleþmelerde sýnýfýn bütünsel çýkarlarýný savunmayan ve böylece kendi ayrýcalýðýný da gitgide yitireceðini söz konusu kongrede dile getiren sendikacýlara ve onlarý izleyen salondaki deri iþçilerine KöZ ün bu konu hakkýndaki görüþlerini ifade etme fýrsatýný deðerlendirdik. Konuþmak üzere anons edilerek kürsüye davet edildik. Ýþçi kardeþler merhaba! Ýþçi sýnýfý mücadelesinde önemli bir yeri olan Deri-Ýþ sendikasýnýn olaðan genel kuruluna katýlarak destek
veren ve bu kongreye emeði geçen herkese merhaba. Deri-Ýþ sendikasýnýn sýnýf mücadelemizde unutulmayacak, militan mücadeleci ve kararlý bir geleneði ile güzide bir yeri vardýr. Bu kongreden Deri-Ýþ in güçlenerek çýkmasý ve sýnýf mücadelesine katkýlarýný temenni ediyoruz. Ýçinden geçmekte olduðumuz dönem, iþçi sýnýfýnýn en örgütsüz ve en zayýf dönemidir. Sermayenin saldýrýlarý karþýsýnda tüm mevziler ve kazanýlan haklar tek tek elden gidiyor ve bu kayýplar devam etmektedir. Bu kazanýlan mevzilerin kaybedilmesinde sýrf sermayenin topyekün küresel saldýrýlarýndan ziyade, sendika bürokrasisinin de büyük payý vardýr. Sendikalar arasý rekabet sonucu iþçilerin eylemleri bölünerek zayýflayýp, sermayenin saldýrýlarýna daha fazla açýk hale getirilmektedir. En son 1 Mayýs öncesi ve sonrasý örnekler verilebilir. Cumhuriyet mitinglerinin desteklenmesi, 1 Mayýs ýn bölünmesi ve DÝSK in seçimlerde CHP yi desteklemesi, bu sendikalarýn sermayenin çýkarlarýna hizmet eden, bu çýkarlarý çanak tutarak güçlendiren somut örneklerdir. Sendika bürokrasisinin tahakkümü altýnda ve iþçileri parmaklarýnda oynatan sendika bürokrasisi, iþçileri de kendi kazanmýþ olduklarý mücadele araçlarýna yabancýlaþtýrmýþtýr. Bu nedenle eylemlerin bölünmesi ve sýnýfýn kendi arasýndaki dayanýþma, yardýmlaþma iliþkileri ve geleneði ortadan kalkarak, kendi ayrýcalýðýný da topyekün yitirmekle karþý karþýyadýr. Oysa ki sendikalar iþçilerin kendi yönetimi ve denetimi altýnda iþleyen, kendi kararlarýný kendilerinin aldýðý ve yöneticilerini kendi seçip, geri çaðýrma haklarýnýn ve mekanizmalarýnýn olduðu, iþçi demokrasisinin yaþandýðý sendikalar olmalýdýr. Bu gün kendi ayrýcalýklarý ve kýsmi çýkarlarý uðruna mücadele veren sendikalarýn da topyekün ortadan kalkacaðý tehlikesi ile karþý karþýya olduklarýný biraz önce konuþan sendikacýlar da ifade ettiler. Hava-Ýþ sendikasý grev kararý alýrken kendi konfederasyonundan bile bir sendikanýn yanlarýnda olmadýðýný ifade ederek, bunu somut olarak dile getirmiþ oldu. Ýþçi sýnýfý bir bütündür. Ýþçi sýnýfýnýn görünmeyen, örgütsüz, sendikasýz, sigortasýz ve en geniþ kesimini oluþturan kesimin de çýkarlarý aynýdýr. Bu kesimi görmezden gelen ve kendi kýsmi çýkarlarý uðruna sýnýfýn bütünsel çýkarlarýný somut olarak savunmayan sendikalar ve ayrýcalýklý olan iþçiler bu kazanýmlarýný da kaybetmeye mahkumdur. Bugün mevcut sendikalarda mücadele veren ve tavýrlarý sýnýftan yana olan sendikacýlarýn da bu kesimin çýkarlarýný bütünlüklü olarak savunmadýklarý taktirde, diðer sendika bürokrasisinden farklarý kalamayacaktýr. Bu kongrenin baþta Deri-Ýþ olmak üzere sýnýf mücadelesine katkýlar sunmasý dileklerimizle selamlýyor, saygýlar sunuyoruz. Ýstanbul dan Komünistler
Akdeniz Selçuk Kargo Ýþçilerinin Direniþi Sürüyor Ýzmir Pýnarbaþý ndaki Akdeniz Selçuk Kargo Þirketi çalýþaný olan ve TÜMTÝS e üye olduktan hemen sonra iþten çýkarýlan dokuz iþçinin, iþe sendikalý olarak iadesi için baþlatýlan direniþ bir ayýný doldurmak üzere. Bu direniþin sahipleri ile dayanýþmak amacýyla KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak biz de iki hafta içerisinde iki ayrý kez direniþ çadýrýný ziyaret ettik. Ya k l a þ ý k o n g ü n ö n c e gerçekleþtirdiðimiz ilk ziyaretimizde direniþ çadýrýnýn etrafýnda salt iþten çýkarýlan dokuz iþçi ve TÜMTÝS li sendikacý arkadaþlar ile deðil, farklý iþyerlerinden ve ambarlardan gelen, direniþteki arkadaþlarýný yalnýz býrakmayan çok sayýda ambar iþçisi ile de karþýlaþtýk. Direniþteki iþçilere kendimizi tanýttýktan sonra sürece dair bizi bilgilendirmelerini istedik. Arkadaþlar kýsaca o ana kadar yaþadýklarýný özetlediler. 14 kiþinin çalýþtýðý iþyerinde 9 iþçinin sendikaya üye olduðunu ve iþyerinde çoðunluðun saðlanmasý ile yetki için baþvuracak duruma gelindiðini, bunun ardýndan sendikalý iþçilerin toplu olarak iþten çýkarýlmasý saldýrýsý ile karþý karþýya kaldýklarýný belirttiler. Ýþverenle görüþme talepleri de sürekli reddedilmiþti. Ardýndan iþten çýkarýlan iþçiler sendikalarý öncülüðünde iþyeri önünde çadýr kurarak direniþe geçmiþlerdi. Ýþçi arkadaþlar sendikalý olmayan ancak arkadaþlarýnýn iþten çýkarýlmasýndan rahatsýzlýk duyan diðer iþçilerin de iþ býraktýðýný eklediler.
Direniþ döneminde ise iþlerin durma noktasýna gelmesinden dolayý A k d e n i z S e l ç u k K a rg o n u n patronunun hýrçýnlaþtýðýný ve farklý yollarla saldýrýlarýný sürdürdüðünü ifade ettiler. Nitekim direniþin ilk günlerinde þirkete mal sevkiyatýný engelledikleri gerekçesi ile polis ve artýk þirketin bahçesine iyice yerleþmiþ olan çevik kuvvet muhtelif defalar iþçilere saldýrmýþtý. Bu saldýrýlarda sendikanýn genel sekreteri, þube baþkaný ve sendika üyeleri deðiþik zamanlarda gözaltý terörüne maruz kalmýþlardý. Bunun yaný sýra ambar patronu çýkarýlan iþçiler yerine aldýðý ve aralarýnda ülkü ocaklarýndan getirildiði bilinen faþistlerin de olduðu taþeron iþçilerle direniþi kýrmaya çalýþmýþ, ancak baþarýlý olamamýþtý. Bu saldýrýlar yine ambarlarda yapýlan bir eylemle cevaplanmýþtý. Ayný zamanda bölgedeki diðer ambar ve kargo iþçilerinin direniþi sahiplenmesi patronun hesaplarýný bozmuþtu. Gelinen noktada iþçi arkadaþlar beklenti ve taleplerinin sendikalý olarak iþe iadeleri olduðunu, bu gerçekleþinceye kadar da direniþlerini sürdüreceklerini ifade ettiler. Patronun sendikalý iþçileri iþe almaktansa iþyerini kapatmayý tercih etmek gibi bir tutum içinde olduðunu bildiklerini, ancak direniþlerinin böyle sonuçlanmasý durumunda bile bunun bu bölgedeki diðer patronlara karþý sendikal mücadele açýsýndan önemli bir sonuç olacaðýnýn altýný çizdiler. Yaptýðýmýz sohbette bizlerin de direniþlerini desteklediðimizi ve
sahiplendiðimizi ifade ettik. Ýçinden geçtiðimiz dönemde sýnýf mücadelesi açýsýndan zor günlerden geçildiðini ancak bir taraftan da sýnýfýn sorunlarýnýn üst üste birikip çözüm beklediðini, bu durumun da yeni olanaklar yarattýðýný anlattýk. Bu dönemde gösterilen en ufak çabanýn bile çok deðerli olduðunu, tek bir iþyerinde yürütülen mücadelenin anlamýnýn asla tek bir iþyerinde elde edilen kazanýmlarla sýnýrlý olmadýðýný, geneli ilgilendirdiðini belirttik. Bunun üzerine iþçi arkadaþlar sürdürdükleri direniþin önemi ölçüsünde ilgi görmediðinden bahsettiler. O ana kadar direniþ çadýrýna sadece devrimci siyasetlerin ve sendikalardan da Deri-Ýþ in ziyarette bulunduðunu söylediler. Hatta bize tanýdýðýmýz sendikacýlar ve iliþki içinde olduðumuz sendikalar var ise bunlarý harekete geçirmemiz yönünde talepte bulundular. Biz bu durum karþýsýnda mevcut sendikalarla organik bir iliþkimizin olmadýðýný ancak iliþki içinde olduðumuz ve özellikle sendikasýzsigortasýz çalýþýlan sektörlerde yürüyen kitle örgütlerinin faaliyetlerinde bu konuyu iþçilerin gündemlerine taþýyacaðýmýzý ifade ettik. Ayrýca bu direniþ gibi dönemeçlerin gerçek bir okul olma niteliði taþýdýðýný; mahkemelerinden kolluk kuvvetlerine, yasalarýndan medyasýna burjuva devletin ve toplumun tüm organlarýnýn iç yüzünü açýða çýkarttýklarýný, son kertede tüm bunlarýn nasýl patronlara hizmet ettiðini iþçilere gösterdiðini belirttik. Hatta sýnýftan yana olma
iddiasýnda olan ama esas rolleri iþçi sýnýfýnýn mücadelesini gemlemek olan sendika bürokratlarýnýn da bu tür süreçlerde maskelerinin düþtüðünü, iþçi arkadaþlarýn onlar bize destek olmadýlar sözleri üzerinden hatýrlattýk. Direniþteki iþçi arkadaþlarla sohbetimizde kýsa bir süre öncesine kadar onlar gibi bir direniþte olan Lider Deri iþçilerinden de söz ettik. Yaþanan sorunlarýn birçok yerde benzeri biçimde yaþandýðýný fakat bu sorunlarý yaþayanlarýn genelde buluþamadýklarýný söyledik. Farklý iþkollarýndan farklý alanlardan iþçilerin buluþmasýnýn imkanlarýnýn yaratýlmasý için orada bulunan arkadaþlarýn sahip olduklarý örgütlülüðü sadece iþyerinde ve sendika sýnýrlarý içerisinde deðil, bunu yaþadýklarý diðer alanlara, örneðin mahallelerine de taþýmalarý gerektiðine deðindik. Bu sayede farklý kesimlerin de dayanýþmasý ve birleþik bir mücadele hattý yaratýlmasýnýn önünün açýlabileceðine iþaret ettik. Ziyaretimizin sonunda arkadaþlara bizden somut destek sunmak adýna bir talepleri olup olmadýðýný sorduðumuzda ziyaretlerimizin sürmesinin yeterli olduðunu ifade ettiler. Biz de bu talebi önemsedik ve on gün sonra yeni bir ziyarette bulunduk. Bu ziyaretimizde de direniþ çadýrý etrafýndaki iþçilerin azalmadýðýný görmek bizler açýsýndan sevindirici oldu. Direniþin baþýnda gösterilen kararlýlýk sürdürülüyordu. Bir aya yakýn zaman geçmiþ olmasýna raðmen ambar patronu ve
iþçiler arasýndaki irade savaþý da devam ediyordu. Ýþçi arkadaþlar Konya merkezli þirketin merkezin yardýmý ile ayakta kalabildiðini, yoksa direniþin sonucunda þirketteki iþlerin hemen hemen tümüyle durduðunu anlattýlar. Kýsacasý kuþatma sürüyordu ve bekleyiþin patronun direncini kýracaðý düþünülüyordu. Yaptýðýmýz sohbetlerde deri iþçisi bir yoldaþýmýz söz alarak sýnýf dayanýþmasý adýna burada olduðumuzu, ancak bu dayanýþmayý daha görünür kýlmak için sýnýf örgütlenmeleri arasýnda da daha sýký bir baðýn yaratýlmasý gerektiðini ifade ederek kitle örgütleri koordinasyonundan bahsetti. Bu irtibat sayesinde kitle örgütlerinin birbirlerinin imkan ve olanaklarýndan daha fazla yararlanmasýnýn, birbirlerinin ihtiyaç ve sorunlarýndan daha fazla haberdar olmasýnýn mümkün olacaðýna deðindi. Ayrýca hafta sonu deri iþçileri arasýnda
yapacaklarý toplantýya direniþin deneyimlerini aktarmak üzere direniþteki arkadaþlarý davet etti. Akdeniz Selçuk Kargo iþçilerinin direniþi, sýnýfýn doðru örgütlenmelerle ve kararlýlýk göstererek yürüttüðü mücadelelerinin hem ekonomiksosyal bir takým kazanýmlara ulaþma konusunda hem de bu mücadeleleri yürüten iþçilerin sýnýf bilincine yaklaþmalarý konusunda nasýl bir öneme haiz olduðunu tekrar göstermiþ oldu. Bu tür örneklerin çoðalmasýný ve burada buluþulan iþçilerin gündelik mücadeleler üzerinden sýnýfýn genel tarihsel mücadelesine daha aktif katýlmasýný saðlama ödevi komünistlerin karþýsýnda durmaktadýr. Tek Bir Ýþçi Sigortasýz, Tek Bir Ýþyeri Sendikasýz Kalmasýn! Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! Ýzmir den Komünistler
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
17
Lider Deri Örgütlenmeye Saldýrarak Büyüyor Yýlýn ilk altý ayýnda geçen yýlýn karýna ulaþan firmalar, uluslararasý devlere iþ yapan þirketler haberleri içinde dikkat çeken bir haber vardý. Geçen sayýmýzda sendikalaþma çalýþmalarý nedeniyle iþten atýlan ve direniþe geçen iþçilerden biriyle yapýlan röpörtajla gündemimize giren Lider Deri, burjuva basýnda büyümesi nedeniyle haber oldu. Aðustos ayýnda 101'inci yýlýný kutlayacak olan ünlü Amerikan motosiklet markasýnýn deri montu Türkiye'de yapýlýyor. [ ] Ýzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'ndeki fabrikasýndan yýlda 14 milyon dolar deri ürünleri ihracatý yapan Lider Deri firmasý, dünyaca ünlü ''Harley Davidson'' markasýna 3 yýldýr deri mont üretiyor. Lider Deri Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Þ. Yönetim Kurulu Baþkaný San Marc Galiko, Avrupa'daki Harley Davidson satýþ haklarýna sahip olan Yunanlý Elmec Sport S.A. firmasý ile yaptýklarý anlaþma ile üretimi gerçekleþtirdiklerini bildirdi. Ürettikleri montlarýn Avrupa maðazalarýnda satýldýðýný dile getiren Galiko, ''Harley Davidson için 20'ye yakýn modelde yýlda 15 bin mont üretiyoruz. Bu ürünlerle yýlda ortalama 2 milyon dolarlýk ihracat yapýyoruz. Son 2 yýlda Harley Davidson markalý ürünlerin satýþýnda bir artýþ gözleniyor'' dedi. [ ] Harley Davidson'un yaný sýra 'Diesel'' ve 'Timberland''a da üretim yaptýklarýný dile getiren Marc Galiko, 'Diesel'in Avrupa maðazalarýna yaklaþýk 2.5 milyon dolarlýk üretim yapýyoruz. Timberland markasýnýn da bayan deri giyim üretiminin bir kýsmýný biz yapýyoruz'' diye konuþtu. Deride ana pazarlarýnýn Fransa olduðunu, ancak Avrupa'daki daralma nedeniyle Rusya'ya yöneldiklerini de açýklayan Marc Galiko, Türk deri sektörünü Rus pazarýnýn ayakta tuttuðunu dile getirdi.
Bu Kar Nereden Geliyor? Lider Deri nin büyümesinden de görüldüðü gibi, fabrikalar büyürken iþçi ücretleri düþüyor, çalýþma þartlarý aðýrlaþýyor, sendikasýzlaþtýrma, örgütsüzleþtirme saldýrýlarý artýyor. Lider Deri nin fason iþ yerlerini arttýrarak, yeni makinelerle yeni fasonlar açarak büyüdüðünü Lider Deri de çalýþan iþçilerden biliyoruz. Liderin büyümesi, fasonlarýnýn büyümesi yani sendikasýz, sigortasýz, hiçbir çalýþma koþuluna ses çýkarmadan katlanmanýn büyümesi anlamýna geliyor. Geçen sayýmýzda bir röpörtajla haberini aktardýðýmýz Lider Deri deki sendikalaþma çalýþmasý, bu büyüme pahasýna kýrýlabiliyor. Bir iþyerinde direniþ varken, iþler geri kalan fasonlara yükleniyor; iþler týkýr týkýr yerine getirilmeye, Lider Deri listesine yeni yeni firmalar katmaya devam ediyor. Yatýrýmlarýný arttýran, yeni iþyerleri açan Lider Deri; doðal olarak bütün bu atölyeler arasýndaki baðý ince ince tasarlayarak kuruyor. Tek bir iþyerinde sendika çalýþmasý yürütülmesi anlamlý olsa da, burjuvalarýn fabrika ve fasoncular arasýnda kurduðu bu baðý gözetmediði koþullarda, zayýf, kazanýmla bitmesi hayli zor eylemlerin örgütlenmesine neden oluyor. Mercan Deri gibi fasoncularda örgütlenmeden Lider Deri nin sendikalaþmasý zor görünüyor. Fasoncu olarak Lider Deri ye çalýþan baþlýca atölyeler arasýnda Mercan Deri, Gazi Deri, Dersan Deri, Öz Deniz, Vizyon, Elmas, Deriform gibi atölyeler var. Ana fabrika olan Lider Deri patronuna karþý iþçilerin mücadelesinin baþarýya ulaþmasý için Lider Deri iþçileriyle bu fason atölyelerindeki iþçilerin dayanýþma içinde ve tek yumruk olarak mücadele etmesi þart. Geçmiþinde ciddi bir sendikal deneyim yatan deri iþçileri; çeþitli örgütlerinin sürekliliðinin saðlanamamasý, bu örgütsel deneyimlerin yaþandýðý havzalarýn daðýtýlmasý vb. sebeplerle; örgütlenme deneyimi aktarmakta baþarýlý olamadý. Tek tek kiþilerin hafýzalarýndaki örgütsel birikimlerin, deneyimlerin, ortak potalarda birleþtirilmesi, bugün önümüzde ödev olarak duruyor. Bu sektördeki köklü örgütlenme deneyimlerini canlandýrmak, iþçi sýnýfýna
canlý bir biçimde aktarýlmasýný saðlamak ancak örgütlenmeyle mümkün. Ancak görünen o ki halihazýrdaki sendikal yasalar, bu aktarýmý engellemeye, örgütlenmeyi daðýtmaya dönüktür. Bunu kýracak olan ise, fabrikalarýn fasoncularýyla birlikte örgütlenmesini saðlayacak bir modelin oluþturulmasýný saðlamaktýr.
Deri Ýþçileri Dernek Giriþimi Fasonlarýn Örgütlenmesinde Önemli Bir Rol Oynayacak Elbette Lider Deri de yaþanan sorunlar, farklý atölyelerde yaþanmaya devam ediyor. Sadece deri deðil, tüm sektörlerde belirli özgünlükler olsa da, temelde ayný sorunlar yaþanýyor. Esnek üretimle birlikte yaþanan örgütsüzlük, tüm iþçileri sorunlarý bir bir yaþamaya itiyor. Elbette iþçiler bu örgütsüzlük dolayýsýyla kötü çalýþma koþullarýna mecbur deðiller. Týpký dün olduðu gibi, bugün de yasalarý kendilerine göre düzenlemeyi saðlayacaklarý günler gelecek. Bunun yollarýndan biri, fason atölyelerinde çalýþan iþçilerle, büyük iþyerlerinde çalýþan iþçiler arasýndaki baðý kurabilmekten geçiyor. Bir fabrikayý örgütlerken, onun çalýþtýðý fasoncularý örgütlemeyi hedefleyen örgütlenme modelini netleþtirmeye ihtiyaç var. Sendikalarla, sendikalarýn örgütlemediði atölyeleri örgütleyen kurumlar arasýnda iþbirliði ve ortak örgütlenmeyi saðlayacak bir bað oluþturulduðunda; sonuçlarý baþarýyla anýlan eylemlere tanýk olmaya baþlayacaðýz. Ýþçilerin birbirinin rakibi ve eylemlerini kýran bir durumdan çýkararak, birbirini güçlendiren ve hep beraber kazanýlan grevler örgütleyen duruma getirecek olan ancak bu tarz bir örgütlenmedir. Bu durumu deri sektöründe gerçekleþtirmek hem mümkün hem gerekli. Fasoncularýn artmasýnýn sendikalarý örgütlü olduklarý fabrikalarda zayýflattýðýný çoktandýr biliyoruz. Ama sendikalarýn da yýllardýr kayýt dýþý veya kötü koþullarda iþçi çalýþtýran fason atölyelerindeki iþçileri örgütlemek için ciddi plan ve projeler geliþtirmediðini de biliyoruz. Deri-Ýþ in de bugün içinde bulunduðu örgütlenme sorunlarýnýn nedenlerinden en önemlisi burada yatýyor. Sendikalarýn girmediði yerlerde iþçiler sorunlara zaman zaman bireysel tepkiler koyarak, zaman zaman birlikte hareket ederek karþý koymaya çalýþýyor. Diðer yandan sendikanýn girmediði atölyelerde örgütlenme giriþimleri de eksik olmuyor. Ýzmir deki Deri Ýþçileri Dernek Giriþimi de yýllardýr eksik olmayan bu giriþimlerden biri ve ayný zamanda geçmiþ baþarýlý veya baþarýsýz deneyimlerin derslerini de biriktirerek deri iþçilerinin bu örgütlenme sorunlarýna yanýt arayýþýnýn bir ifadesi. Bu dernek giriþimi sendikalara alternatif olarak tasarlanmýþ bir proje deðil. Sendikalarýn bugünkü durumu ve açmazlarý ne olursa olsun, bu onlarý sýnýfýn önemli bir örgütlenme aracý olmaktan çýkarmýyor. Tek bir iþçinin sigortasýz, tek bir iþyerinin sendikasýz kalmamasý hedefinin farkýnda olarak çalýþan dernek giriþimi de bu bilinçle hareket ediyor. Bu nedenle Lider Deri deki örgütlenmeye iliþkin çalýþmalar da Deri Ýþ le birlikte yürütüldü. Bu süre boyunca dernek giriþiminin aktivistleri özellikle fasoncularda çalýþanlara ulaþmayý gündemine aldý, önemsedi. Deri Ýþçileri Dernek Giriþimi nin çalýþmalarý elbette henüz oturmuþ deðil. Dolayýsýyla derneðin sendikayla iliþkisi de bu bakýmdan henüz oturmuþ deðil. Ama bu yönde ciddi ve önemli çabalar olduðuna ve bunlarýn sýnýfýn örgütlenmesinde önemli bir basamak oluþturacaðýna inancýmýz tam. Kitle örgütleri koordinasyonunda yer alan bu önemli giriþim, kendisini 7. koordinasyon toplantýsýnda þu biçimde tanýmlamýþtý:
Deri Ýþçileri Derneði nin Amacý, Öncelikleri, Çalýþmalarý ve Sorunlarý Üzerine . Deri iþçileri arasýnda birlik ve beraberliði geliþtirmek, sorunlarý birlikte çözmek, iþçi dayanýþmasýný geliþtirmek ve çözümler üretmek. Deri iþi sektöründe (havza) bütün
sorunlara vakýf olmak, bütünlüklü bakmak. . Sigortasýz sendikasýz çalýþmaya karþý mücadeleyi öne çýkartmak. Esnek üretime ve parça baþý üretime karþý nasýl mücadele edilebilir? Buna karþý nasýl bir tedbir alýnabilir? . Parça baþý üretimin iþçi sýnýfý üzerinde etkisi: . Ýþçiler arasý birliðin bozulmasý. . Sigortasýz çalýþmanýn en büyük etkeni olmasý. . Bir seneye yayýlan çalýþma koþullarýnýn süresinin kýsaltýlýp 4 ayda bitmesi. . Deri iþçilerinin dernekler ve sendikalar aracýlýðý ile pazarlýk payýnýn ücretlerin var olan haklarýn yükseltilmesi için ortak çalýþma koþullarýnýn yaratýlmasý. . Ýþten çýkartýlmalar, ücretsiz izinler, yasa dýþý çalýþma koþullarýna son vermek için mücadele etmek. . Saðlýksýz çalýþma koþullarýna karþý mücadele etmek. . Ýþ kazasý ve meslek hastalýklarý. . Ýþ yerinin temizliði ve çalýþma koþullarý. . Saðlýk bakanlýðý tarafýndan iþ yerlerinin denetlenmesi. . Deri iþçileri ile var olan sendikalar arsýndaki iliþkiyi geliþtirmek/Sendikal mücadeleyi yükseltmek. . Deri iþçileri içerisinde özellikle belirli havzalarda kreþ istenmesi. . Özellikle kadýn iþçilerin muayyen günleri için ücretli bir gün dinlenme hakký. . Deri iþçilerine dönük kültür sanat etkinliklerinin olmasý. . Deri iþçileri dayanýþma derneði iþçilerin iþ geliþimi ve mesleki ustalýk belgesi gibi konularda çalýþma yürütmesi. . Tabakhanede çalýþan deri iþçilerinin sorunlarýnýn tespit edilmesi ve onlarýn sorunlarýný çözmek üzere örgütlenmeleri yönünde teþvik etmek.
Deri Ýþçileri Derneði Çalýþmasý Ýçinde Bugüne Dek Neler Yapýldý? . Deri Ýþ'te deri iþçilerinin sorunlarý ve yeni saðlýk yasasý ile ilgili toplantýlar alýndý . Yemek günleri yapýldý. . Gýda dayanýþmasý yapýldý. . Piknikler organize edildi. . Ýþ hukuku sorunlarý ile ilgili çeþitli avukatlarýn katýldýðý toplantýlar yapýldý. . Genel saðlýk sigortasý yasasý, 8 Mart, 1 Mayýs gibi eylemlere katýldýk.
Deri Ýþçileri Derneði 8. Koordinasyon ve Atölye Çalýþmalarýndan Ne Bekliyor? . Kitle örgütleri ihtiyaçlarýnýn belirlenmesi, dayanýþma içinde birbirinin imkan ve olanaklarýndan yararlanma. . Deri Ýþ'le ortak ve planlý hedefler doðrultusunda deri iþçilerinin sendikalý olmasýný saðlamak üzere dernek ve sendika arasýnda nasýl bir iþbirliðinin yapýlabileceðini somut olarak tartýþmak. Deri Ýþçileri Derneði'nin deri iþçilerinin sendikalaþmasýný saðlamak üzere nasýl bir çalýþma yürütmesi gerektiði üzere Deri-Ýþ sendikasýnýn önerilerini almak. . Deri Ýþçileri Derneði'nin yer sorununu çözmek üzere Deri Ýþ'ten destek. . Sendikalarýn eðitim çalýþmalarýndan yararlanma, panel ve seminerler yapmak, ortak iþ yapýp iliþkilerin sürekliliðini saðlama. . Hukuksal sorunlarda sendikalarýn avukatlarýndan ücretsiz yararlanmak, bilgi edinmek. . Ýþyerlerinde olacak grev ve direniþlerden birbirimizi haberdar edip, dayanýþmayý saðlamak. . Deri iþçilerinin büyük çoðunluðu varoþlarda yaþamaktadýr. Varoþlarda çalýþma yürüten kurumlarla nasýl bir iþbirliði ile deri iþçilerinin hem mahallede hem de iþ kolunda sorunlarýný çözmek üzere örgütlenmesi saðlanabilir? . 15-16 Haziran da Ýzmir'de sýnýf temelli çalýþma yapan kitle örgütlerinin ortak bir etkinlik ve eylem düzenlemelerini saðlamak üzere 8. koordinasyona katýlan kurumlarýn öne çýkýp sorumluluk almasýný istiyoruz.
Lider Deri Hakaret Davasýnýn Sonuçlanmasýný Bekliyor Çiðli Organize de faaliyet yürüten Lider Deri Fabrikasý nda sendikalaþma çalýþmasýnýn ortaya çýkmasýyla birlikte, 22 Haziran da bu çalýþmaya katýlan 26 iþçi arkadaþ iþten atýldý. Bir süre iþyerinin önünde çadýr kurarak eylemlerini sürdüren iþçiler, çadýrlarýný kaldýrmaya karar verdiler. Ýþten atýlan iþçilerin büyük bir kýsmý, yine ayný sektörde farklý atölyelerde çalýþmaya baþladýlar. Ýþyerleri deðiþse de çalýþma koþullarý deðiþmeyen iþçiler, mahkeme sonucunu çalýþarak bekliyor. Diðer taraftan Lider Deri, Ege Star Gazetesi ne açýklama yapan bir iþçi hakkýnda hakaret davasý açtý. Gazete «Lider e Yakýþmayan Görüntü» baþlýðýyla verdiði haberde, iþçilerin iþten atýlmasýna, madencilikten sonra çalýþma þartlarý en zor sektör olan deri sektöründeki iþçilerin sendikalaþma mücadelesi nedeniyle yaþadýklarýna deðinilmiþ. Gazete, 22 Haziran tarihinden beri fabrika kapýsýnda direniþte olan iþçilerin fotoðraflarýyla birlikte, bir iþçi arkadaþýmýzýn konuþmasýna da yer verdi: «Biz fabrikamýzdan en doðal olan sendikalaþma hakkýmýzý istedik. Ancak burada eylem yapmamýzýn amacý sadece iþten çýkarýlmamýz deðil. Fabrikadaki bazý usta konumundaki kiþilerin bize ve bayan arkadaþlarýmýza sürekli hakaret etmeleri bizi çileden çýkarmýþtý» Köleden farklý çalýþma koþullarýna sahip olunmadýðý vurgusu yapýlan habere, Lider Deri patronlarý öfkelendi ve bu haberi kendilerine hakaret olarak görüp, bu röportajý veren arkadaþ hakkýnda hakaret davasý açtýlar. Söz konusu iþçi arkadaþ yirmi yýllýk Lider Deri iþçisi; yalnýz o kadar da deðil. Babasý Lider Deri de çalýþýrken kansere yakalanmýþ ve kurtulamamýþ. Annesi, Lider Deri den emekli olmuþ. Anne ve babasýnýn bu kötü þartlarda çalýþmasýna tanýk olarak büyüyen bu iþçi arkadaþ sonuçta ayný þartlarda çalýþmayý kabullenerek Lider Deri de yirmi yýl çalýþmýþ. Babasýnýn hayatýný alan çalýþma þartlarýna, sendikalaþarak karþý koymaya çalýþan arkadaþa þimdi patronlar hakaret davasý açmýþ durumda. Yirmi yýllýk köleliðe, ailesinden devraldýðý bu çalýþma þartlarýna karþý koymasý cezalandýrýlmak isteniyor. Bu hakaret davasý mutlaka takip edilmeli, çünkü bu dava, tüm iþçilere onlarý ücretli köleliðe razý etmek için açýlmýþtýr. Bu dava yalnýz býrakýlmamalýdýr. Mahkeme salonu doldurulmalýdýr. Her þeyden önce bir ayaklarýnýn sokakta olacaðýný, emekten yana olduklarýný ve onun sesini meclis kürsülerinden duyurmayý hedeflediklerini söyleyen Bin Umut milletvekillerinin samimiyetlerinin bir ölçüsünü görmek için de bu dava önemli bir mihenk taþý olabilir, bunun için ezilen ve sömürülenlerin oylarýyla onlarýn umudu olma iddiasýyla parlamentoya giden milletvekillerinin bu davayý meclise taþýmasý saðlanmalýdýr. Meclis kürsüsünden; iþçilerin sendikalaþma mücadelesi sonucu iþten atýlmalarý sorununun gündeme alýndýðýný; çalýþma þartlarý nedeniyle kanser gibi hastalýklarýn nasýl engelleneceðinin gündem edinildiðini duymak, onlara oy veren/vermeyen bütün iþçilerin hakkýdýr. Bu mahkemenin takip edilmesi, meclise taþýnmasý elbette bu doðrultuda taahhütleri bulunan Bin Umut milletvekillerinin sorumluluklarý arasýndadýr; ama böyledir diye adým atmayý ve inisiyatif kullanmayý onlardan beklemek doðru deðildir. Aksine bu ve benzeri sorunlarý mecliste emekten yana olduðunu savunanlarýn gündemine sokmak ve bu sorunlarýn takipçisi olmak öncelikle kendi sorunlarýna sahip çýkan iþçilerin ve onlarýn sesi olma iddiasýnda olan komünistlerin ödevidir. Bu tutum ayný zamanda meclise giden Bin Umut adaylarýnýn takipçisi olma iddiasýnýn da bir gereðidir ve Bin Umut milletvekillerinin denetlenmesi sadece onlara mecliste olup bitenler hakkýnda sorular yönelterek olacak iþ deðildir. Aksine asýl onlara ne yapmalarý ve nasýl yapmalarý gerektiðini daima hatýrlatan etkin bir taban hareketi yaratýlmasý bu denetimin temel koþuludur.
Deri Ýþçilerinin Örgütlenme Çabalarý Sürüyor Deri Ýþçileri Derneði Giriþimi bir yandan faaliyetlerini somutlayýp kurumlaþma yolunda ilerlerken bir yandan da farklý bölgelerde çalýþan deri iþçilerini buluþturmaya devam ediyor. Geçtiðimiz yaz, sendikal faaliyet yürütüldüðü gerekçesi ile toplu iþten atýlmalarýn ve buna cevaben de bir direniþin yaþandýðý Çiðli Organize Sanayi Bölgesi nde bulunan Lider Deri nin iþten atýlan iþçileri, Kemalpaþa daki sanayi bölgesindeki bir fabrikada çalýþan deri iþçileri ve Kapýlar-Basmane bölgesinde atölyelerde çalýþan deri iþçileri, içinde çalýþtýðýmýz sýnýf dayanýþma örgütlerinden birinde bir araya geldiler. 25 kiþinin katýldýðý toplantýya ayný zamanda Bursa da çalýþmalarýný sürdüren Baðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasý ndan (BATÝS) bir arkadaþ da eþlik etti. Toplantýnýn amacý gerek Lider Deri de yaþanan direniþin deneyimlerini bizzat bu direniþin parçasý olan arkadaþlar aracýlýðýyla bilince çýkartmak gerekse halihazýrda yaþanan sorunlara iliþkin nasýl örgütlenilebileceðine dair görüþ alýþveriþinde bulunmaktý. Bu anlamda BATÝS ten gelen sendikacý arkadaþýmýzýn özellikle iþ hukuku ve sendikal mücadele konusunda yaptýðý vurgu ve açýklamalar oldukça ufuk açýcý oldu. Yapýlan sohbette Lider Deri de yaþanan direniþ kýsaca özetlendi. Ýþten çýkartmalarýn ve ardýndan birçok iþçinin sendika üyeliðinden çekilmesine raðmen þu aþamada
fabrikada hala sendikalý iþçilerin olduðu ve bu iþçilerin mümkün olduðunca bir arada durmaya gayret ettikleri ifade edildi. Lider Deri deki direniþ ve bu direniþin istenilen sonuçlara ulaþamamasý üzerinden deri iþçisi bir arkadaþ; kimi gittiðimiz yerlerde direniþimiz yüzünden takdir ediliyoruz, kimi yerde de "yapýlanlar ne iþe yaradý, bakýn iþinizden oldunuz diye tenkit ediliyoruz diye görüþlerini ifade etti. Bunun üzerine biz de söz alarak bu tür mücadelelerin arzu edildiði gibi sonuçlanmasa da taþýdýklarý dersler itibarý ile önemli olduðunu, üstelik genelleþtirilebildiði taktirde bu derslerin iþçi sýnýfýnýn tümünün hanesine yazýldýðýný, bu sebeple yaþanan þeyin kýymetli olduðunu vurguladýk. Birkaç gün önce direniþteki TÜMTÝS li Akdeniz Nakliyat iþçilerine yaptýðýmýz ziyarette bu deneyimleri dilimizin döndüðünce aktardýðýmýzý ve oradaki arkadaþlarýn da böylelikle bu deneyimlerden faydalandýðýný ifade ettik. BATÝS li sendikacý arkadaþ da bu direniþte yer alan arkadaþlarýn çalýþtýklarý yeni iþyerlerinde de sýnýf mücadelesinin daha aktif bir parçasý olmasýnýn bile baþlý baþýna önemli bir kazaným olacaðýna iþaret etti. Ayrýca iþten atýlan arkadaþlarýn hukuksal süreç sonunda tazminat gibi haklarýný tam olarak almalarý durumunda bir kayýptan bahsedilemeyeceðini, bu durumun diðer iþçilerin çekincelerini yenmek için böyle aktarýlmasý gerektiðini ifade etti.
Ýþçi arkadaþlar kimi örnekler üzerinden direniþlerin baþarýlý olmasý halinde iþverenlerin taþeronlara veya yurtdýþýna kaçmalarýnýn mümkün olduðunu söyleyerek, böyle bir durumda neler yapýlabileceðini sordular. Biz de yine söz alarak öncelikle burjuvalarý bu yollara baþvur mak zorunda býrakan þeyin iþçilerin örgütlenmesinin baþarýya ulaþmasý olduðuna deðinerek, kullandýklarý bu yöntemleri boþa çýkartmak için kendi yöntemlerimizi geliþtirmenin gerektiðini ifade ettik. Bunun için fasonda-taþeronda çalýþan iþçilerle fabrikada çalýþan iþçilerin, farklý sektörlerde çalýþan iþçilerin birleþik bir mücadele yürütmesi gerektiðini, hatta uluslararasý düzeyde iþçilerin dayanýþmasýný saðlayacak örgütlenmeler gerektiðini örnekler üzerinden anlatmaya çalýþtýk. Kemalpaþa daki fabrikadan gelen arkadaþlar da çalýþtýklarý koþullarý anlatarak karþýlýksýz olarak fazla mesaiye kalmanýn kendi çalýþtýklarý fabrikada neredeyse rutinleþtiðini, ücretlerin çok düþük olduðunu ancak buna raðmen bir örgütlenme yaratamadýklarýný aktardýlar. Özellikle parça baþý ücret sisteminin fabrika içindeki iþçileri rekabete sevkettiði ve böldüðü için örgütlenme konusunda zorluk çektiklerini ifade ettiler. Lider Deri direniþine katýlan arkadaþlar da ayný sorunla karþý karþýya kaldýklarýný söylediler. BATÝS li sendikacý arkadaþ bu durumlarda bir sendikal bir örgütlenme söz konusu ise öncelikle o iþyerinde yetki alabilmenin hesabýný yapmanýn
gerektiðini belirtti. Böyle bir gücün olmadýðý durumlarda bile az sayýda fakat bilinçli ve kararlý bir grup iþçinin çeþitli yollarla, ücretlerin bordrolara yansýtýlmasý, fazla mesailere kalýnmamasý, kalýndýðý taktirde ise fazla mesailerin kayýt altýna alýnmasý gibi bir takým somut kazanýmlarý elde edebileceðini örneklerle açýkladý. Son olarak Deri Ýþçileri Derneði Giriþimi nden iþçi arkadaþlar çalýþmalarýnýn geldiði noktayý anlatarak, deri atölyelerinin yoðun olduðu Basmane bölgesinde bir yer açma aþamasýnda olduklarýný aktardýlar. Ayrýca yapýlan konuþmalarda dernek, kooperatif gibi örgütlenmelerin sendikal mücadelenin zorlukla yürütüldüðü þu dönemde farklý sektör ve alanlardan iþçileri birleþtirmek ve daha ileri mücadelelere hazýrlamak için birer basamak olduðuna deðinildi. Yapýlan sohbetlerde iþçi arkadaþlarýn kendi deneyimlerini aktarýrkenki canlýlýðý ve örgütlenme konusunda ortaya konan görüþlere dair ilgileri örgütlenme konusunda mevcut isteði ortaya koymuþ oldu. Bu ilgi ve istek ise verilen mücadelelerin kalýcý bir takým kazanýmlar ve örgütlenmeler ile taçlanmasý için çaba sarfeden biz komünistlerde gayretlerimizi arttýrmamýz yönünde istenç yarattý. Örgütlüysek Herþeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Þey! Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! Ýzmir den Komünistler
Sayfa
18
SAYI: 3
EKÝM 2007
Geri Çekilme Döneminde Siyaset Yapmak Ýçin Bir Olanak: Seçmen Meclisleri Komünistlerin birliðini savunanlar seçim dönemi boyunca yüksek tempolu bir politik faaliyet yürüttüler. Bin Umut Adaylarý ný meclise taþýmak için evleri dolaþtýlar, bildiri daðýttýlar, afiþ yaptýlar. Daha da önemlisi içinde çalýþtýklarý kitle örgütlerinin diðer sendika ve köy dernekleriyle ortaklaþa seçmen toplantýlarý düzenlemesi için gayret gösterdiler. KöZ ün son iki sayýsýnda bu çalýþmalarýn çapý, temposu ve niteliði hakkýnda fikir vermeye yetecek malzeme bulunuyor. Komünistlerin bu pratiði seçim süreci boyunca ataletini kýramayan sol akýmlarýn çoðunluðuyla tezat oluþtursa da asýl ayrým noktasý bu noktada aranmamalýdýr. Zira farklý hedef ve yöntemlerle de olsa sol içerisinde benzer çalýþmalar yürüten akýmlar mevcuttur. KöZ ü tüm sol akýmlardan ayýran asýl nokta seçim öncesi dönemle seçim sonrasý dönem arasýnda kurduðu süreklilik iliþkisidir. KöZ seçimleri sadece ve asýl olarak daha yaygýn propaganda ve ajitasyon yapma fýrsatý olarak kavramadý. Seçim öncesi dönem, komünistlerin birliðini savunanlar açýsýndan iþçilerin en dinamik kesimleri arasýnda yýllardýr yürüttükleri dayanýþma faaliyetinin bir üst düzeye sýçratýlmasý ve yeni boyutlar kazanmasý için bir fýrsattý. Yürütülen seçim çalýþmalarý, özellikle de seçmen toplantýlarý bu þekilde ele alýndý. Tüm seçmen toplantýlarý kayda deðer sayýda iþçiye ulaþýlmasýný saðladý. Ancak seçmen toplantýlarýnýn hedefi kitlesel etkinlikler düzenlemek deðildi. Asýl amaç seçimler vesilesiyle politikayla daha yoðun bir biçimde ilgilenen emekçilerin, köy derneklerinin, kooperatiflerin, sendikalarýn bir araya getirilmesiydi. Asýl amaç tüm bu kesimlere, politikayla seçimden seçime deðil sürekli olarak ilgilenmeleri gerektiðini anlatmaktý. Seçmen meclisleri , Emekçi Denetimi türünden kavramlarýn Oyunun Takipçisi Ol! Bin Umut Adaylarý Meclise Denetim Hakký Emekçilere! benzeri sloganlarýn eylemlerde, seçmen toplantýlarýnda sýk sýk tekrarlanmasý da bu amaca hizmet ediyordu. Yirmi iki Bin Umut Adayý artýk mecliste. O halde seçmen toplantýlarýnda, eylemlerde sýk sýk sözü edilen seçmen meclisler inden, emekçi denetimi nden neler beklendiðini, bu meclislerin nasýl oluþturulacaðýný, emekçilerin denetimini arttýrmak için hangi hatta mücadele vermek gerektiðini daha açýk bir biçimde tarif etmeli. Bunun için ilk yapýlmasý gerekenlerden biriyse komünistlerin seçmen meclislerine yaklaþýmýný sivil toplumcu ve boykotçu tutumlardan baþka deyiþle sað ve sol oportünist tutumlardan ayýrt etmek olmalý.
Sivil Toplumcu Yaklaþým Emekçileri Poltikanýn Dýþýnda Tutar Seçmen meclislerine iliþkin oportünist tutumlardan söz ederken akla ilk gelenlerden biri herhalde sivil toplumculuk olacaktýr. Seçimlere katýlan legal partilerde aðýrlýklý olarak bu anlayýþ hakimdir. Bu yaklaþýmýn sahipleri aslýna bakýlýrsa kendilerini daha baþtan kullandýklarý dille ele verirler. Kitle örgütlerine sivil toplum örgütleri adýný takarlar. Sivil toplumsa burjuva toplumun bir diðer adýdýr. Zaten sivil toplum örgütlerine de en çok geliþkin burjuva toplumlarýnda, örneðin ABD de yahut Avrupa da rastlanýr. Bu tür ülkelerde seçenlerle seçilenler arasýnda asýl olarak lobiciliðe dayanan bir iliþki geliþmiþtir. Sivil toplum örgütleri lobiler, yani oy ve para gücüne sahip gruplar, oluþturarak seçtikleri vekiller üzerinde baský oluþturmaya çalýþýrlar. Meclise, kongreye yakýn yerlerde bürolar açýp, gazeteler, televizyonlar kurup bu araçlara dayanarak seçilenleri sýkýþtýrmaya uðraþýrlar. Milletvekilleri ve senatörler eðer kendilerini tatmin etmezse, onlarý bir dahaki seçimde oy toplamamakla ya da seçim kampanyalarýna para akýtmamakla tehdit ederler. Senatörler ve vekiller de elbette sivil toplum örgütlerini küstürmemek için bu tehditleri lobilerin gücü oranýnda ciddiye alýrlar. Bu bakýmdan söz konusu sivil toplum örgütlerine baský grubu denmesi de anlaþýlýrdýr. Ayný nedenden ötürü Avrupa da yahut Amerika da sivil toplum örgütlerinin en yoðun olarak bulunduðu yer emekçilerin yoðun olarak yaþadýklarý yerleþim birimleri, çalýþtýklarý fabrikalar deðil asýl olarak burjuva siyasetinin kalbinin attýðý Washington, Brüksel gibi idari merkezlerdir. Amerika en çok sivil toplum örgütünün bulunduðu ülke olsa da bu durumun emekçilere bir hayrýnýn dokunmadýðý da ortadadýr. Zira ayný Amerika dünyanýn en kalabalýk evsiz nüfusuna sahip ülkelerden biridir. Sendikalýlaþma oranýnýn en düþük olduðu, halkýn neredeyse yarýsýnýn seçimlere katýlmadýðý ülke de Amerika dan baþkasý deðildir. Benzeri örnekleri Avrupa ülkeleri için de vermek mümkündür. Bu durum da bir tesadüf deðil zira eðer sivil toplum
herkesin herkesle rekabet ettiði, insanýn insanýn kurdu olduðu bir burjuva toplumuysa bu rekabette hep en çok parasý olanlarýn sesinin çýkmasý, sivil toplum örgütlerinin en çok bu kesimlere yaramasý þaþýrtýcý olmamalý. Reformistler bu avrupai iliþkiyi katýlýmcý demokrasi kýlýfýyla Türkiye ye ithal etmek istiyorlar. O bakýmdan bu cenahta seçilenlerin sivil toplum örgütleriyle yakýndan iliþki kuracaðý sýk sýk duyulan, seçimde de karþýmýza çýkmýþ, bir vaattir. Bu vaatin somut karþýlýðý nedir peki? Kitle örgütlerini ziyaret eden onlarýn temsilcileriyle görüþen ya da mecliste onlarýn dertlerini dinleyen bir milletvekilidir. Aslýnda bunun da çok orijinal bir tutum olduðunu düþünmemek gerekir. Zira burjuva milletvekilleri de benzer bir tutum takýnmakta, sýk sýk seçim bölgelerini ziyaret etmekte ya da benzer þekilde bu kurumlarýn temsilcileriyle görüþmektedirler. Hatta Tayyip Erdoðan ýn seçim sonrasýnda milletvekillerine verdiði talimatlarýn bir tanesi de bu ziyaretlerin düzenli kýlýnmasýyla ilgilidir. Elbette ne milletvekillerinin kurumlarý ziyaret etmesi ne de kurum temsilcilerinin bu vekilleri Ankara da ziyaret etmesi yanlýþtýr. Ancak bu ziyaretler bir kez emekçilerle milletvekilleri arasýndaki asýl temas kanalýna dönüþtüðünde emekçilerle seçtikleri vekiller arasýna bir aracý girmiþ demektir. Kurum baþkanlarý ve yöneticiler emekçilerin sesini ulaþtýrmak için azami gayret gösterseler de bu tür bir iliþki tarzý, kurumlarda yöneten yönetilen ayrýmýný pekiþtireceðinden, emekçilerin politikleþmesini saðlamayacaktýr. Kuþkusuz içinden geçtiðimiz dönemde, özellikle de bizim temas içinde bulunduðumuz kurumlar onlar içinde çalýþanlar için bir ikbal kapýsý deðildir. Bilakis bu kurumlarý iþletmek büyük fedakarlýklar gerektirmektedir. Hatta çoðu zaman bu kurumlarýn temsilcileri milletvekilleri ile temas etmeyi kendi kitlelerine bir çýkar saðlamak için deðil içinde çalýþtýklarý kurumu emekçiler açýsýndan daha cazip bir yer haline sokmak için istemektedirler. Ancak bu kurumlarýn temsilcilerinin milletvekilleriyle kendi kitlelerinden baðýmsýz bir þekilde temas etmeleri bu amaca hizmet etmeyecektir. Zira burjuvazi tarafýndan kabul gören, desteklenen kurumlarýn milletvekilleri üzerindeki etkisi de baskýsý da her zaman daha fazla olacaktýr. Milletvekilleri böyle kurumlara daha fazla zaman ayýracaklar, onlarýn sýkýntýlarý için uðraþmaya daha niyetli, onlara hesap vermeye daha açýk olacaklardýr. Dahasý zaten sýnýrlý bir kitle desteðine sahip kurumlarýn bu yöntemi benimsemesi emekçilerin politikayla daha fazla ilgilenmesini saðlamak þöyle dursun, bu kurumlara daha sýk gidip gelmelerini bile saðlamayacaktýr.
Boykotçu Yaklaþým Seçmen Meclislerini Ýktidar Organý Olan Sovyetlerle Karýþtýrýr Sosyalistler arasýnda kitleleri pasifleþtiren, burjuva toplumunda hakim olan ayrýmlarý pekiþtiren bu yaklaþýmýn tam tersi bir tutumun savunulduðunu gözlemek de mümkündür. Bu tutumu savunanlar genelde parlamento nun iþçilerin emekçilerin kurumu olmadýðýný, emekçilerin kendi meclislerini kurmanýn gerekli olduðunu savunurlar. Böylesi meclisleri savunanlarýn genellikle boykotçular ya da adýný boykot koymasalar da boykotçulardan farklý tutum alamayanlar arasýndan çýkar. Oysa seçmen meclisleri tüm iktidarý elinde tutan meclislerden, yani sovyetlerden ayýrt etmek gerekir. Paris Komünü, Ekim Devrimi örneklerinde de görüldüðü gibi sovyetler yasa yapan, yaptýðý yasayý uygulayacak kiþileri seçen, gerek gördüðünde bu yasalarý ve kiþileri anýnda deðiþtirebilen meclislerdir. En önemlisi, sovyetler aldýðý kararlarý, koyduðu yasalarý uygulatacak güce, iþçi milislerine, sahip meclislerdir. Sovyetlerin iþçi milislerinin silahlý gücüne dayanmaksýzýn iktidar olamamasý küçük bir ayrýntý deðildir. Silahlý iþçi birliklerine dayanmaksýzýn ne burjuva devlet aygýtý parçalanabilir ne de emekçilerin söz sahibi olduðu iktidar organlarýndan söz edilebilir. Zira yasalarý ancak silahlara hükmedenler denetleyebilir ve deðiþtirebilir. Silah kullanmayý bilmeyen bir sýnýf köleliðe mahkumdur sözü de bu gerçeði dile getirir. Ýþçi milislerinde silahlarý ellerinde tutanlar þu ya da bu siyasi akýmýn kadrolarý yahut kitlesi deðil bir ayaklanmaya dahil olmuþ iþçi ve emekçilerdir. Bu da sovyetlerin her koþul altýnda deðil sadece bir ayaklanma koþullarýnda ortaya çýkacaðýný anlatýr. Öyleyse bugün seçmen meclislerini sovyetlerle karýþtýrmanýn koþullarý yoktur. Bugün geçelim silahlar elde yasalar yapma ve bu yasalarý uygulamaya talip olan iþçileri, militan ve uzun soluklu grevlerden söz
etmek mümkün deðildir.
müdahale ederek yaratmaya gayret etmek gereklidir.
Seçmen meclislerini bir iktidar organý olacak kurucu meclisle yahut sovyetlerle karýþtýranlar sadece bu kavramlarý yerli yersiz kullanarak pörsütmüþ olmazlar. Ayný zamanda sosyalizme barýþçýl yoldan geçiþ teorilerinin konseyci, sivil toplumcu varyantlarýna kapý aralamýþ olurlar. Zira bugün oluþturulacak seçmen meclislerinin, sovyetlerin olmazsa olmaz koþulu olan iþçi milislerinden yoksun olacaðý herkesin malumudur. Böylesi toplantýlarý ve buluþmalarý sovyetlerin nüvesi olarak tarif etmek bir ayaklanmanýn olmadýðý dönemlerde kurulan barýþçýl iþçi toplantýlarýnýn, devlet aygýtýný parçalayan bir ayaklanma olmaksýzýn adým adým birer iktidar organýna dönüþeceðini savunmak anlamýna gelir. Bu da reformizmin daniskasýdýr.
Seçim sonrasýndaki dönemde açýða çýktýðý gibi bugün böyle bir müdahale için en elveriþli platformlardan biri DTP li vekillerin kendi seçmenleriyle düzenledikleri toplantýlardýr. Seçim sonrasýndaki, gazetemizin bu sayýsýna da yansýyan, haberlerden de gözlendiði üzere komünistlerin birliðini savunanlarýn hedefi DTP de gerçekleþen toplantýlara alternatif toplantýlar örgütlemek deðil bu tür toplantýlara aktif bir biçimde katýlarak, içinde çalýþtýðýmýz ve çevremizdeki kitle örgütlerini de katarak bu toplantýlara DTP nin sýnýrlarýna sýðmayacak bir muhteva ve katýlýmcý profili katmak olmuþtur. Ýçinden geçtiðimiz dönemde ancak bu yol izlendiði takdirde ulaþýlmak istenen kitlelerden kopmadan seçmen meclisi ve benzeri oluþumlarýn yolu döþenebilir.
Emekçileri kendi meclislerini, kendi iktidar organlarýný kurmaya çaðýrmak kulaða pek devrimci gelse de bugün için pratikte bir karþýlýðý yoktur. Bilakis emekçilerin en politik kesimleri genellikle parlamentoyla en çok ilgilenen kesimlerdir. Bu bakýmdan böylesi seçmen meclislerini savunanlarýn kendilerine sýk sýk parlamento dýþý muhalefet adýný takmalarý da tesadüf deðildir. Benzer bir tutumu yine koþullardan baðýmsýz olarak kurgulanan halk mahkemeleri ve diðer projeler için de söylemek mümkündür. ESP nin düzenlediði halk mahkemeleri, bu mahkemelerin hüküm verecek iktidara sahip olmadýklarýndan, kaçýnýlmaz olarak halk mahkemeleri hakkýnda temsili bir gösterinin ötesine geçememiþtir. Bu durumun nedeni kuþkusuz ESP lilerin öznel yetersizlikleri deðildir. Dönemin koþullarýndan baðýmsýz olarak üretilmiþ halk mahkemeleri elbette halkýn adaleti hakkýnda canlandýrmalarla sýnýrlý kalacak, bir sanat eseri emekçileri ne kadar politikleþtirecekse bu türden etkinlikler de emekçileri o denli politikleþtirecektir.
Seçmen Meclisleri Alternatif Bir Meclis Deðil Meclisle Ýlgili Emekçilere Siyaset Taþýmanýn Bir Aracýdýr Seçmen meclislerini, sýnýf hareketinin ve devrimci hareketin içinde bulunduðu koþullarý göz önünde tutmadan, gönlümüzde yatan aslanlarý sýraladýðýmýz, masabaþý bir proje olarak tasarlamak yerine geri çekilme döneminde emekçiler içinde siyasal çalýþma yapmayý mümkün kýlan bir araç olarak görmek gerekir. Bu nedenle seçmen meclisleri derken kitlelerin politikayla daha fazla ilgilendikleri, siyasete siyasal müdahaleye daha açýk hale geldikleri platformlarýn kast edildiðinin altýný çizmek gerekir. Bu meclislere gelecekler doðrudan kendi sorunlarýmýzý örgütlü mücadelemizle biz çözeriz bilinciyle hareket eden bir kitle olmaktan çok, asýl olarak böylesi bir giriþimde bulunmayan ama seçimler vesilesiyle politikleþmiþ, seçim sonrasýnda politikleþebilecek emekçilerdir. Meclise katýlan emekçiler milletvekillerini takip etme, onlardan kendi sorunlarýnýn çözülmesi için taleplerde bulunma, yürüttükleri mücadelelere destek isteme imkanýný bulduklarý oranda bu emekçiler siyasetle daha örgütlü bir biçimde ilgilenecek, ilgileri sürekli kýlýnmýþ olacaktýr. Aslýna bakýlýrsa seçim sürecinde düzenlenen seçmen toplantýlarý bugün gerçekleþtirilebilecek seçmen meclislerinin nasýl olabileceði ve bu meclislere nasýl müdahale etmek gerektiði hakkýnda ipuçlarýný sunmaktadýr. Seçmen toplantýlarý düzenlendiði varoþlarda, söz konusu bölgenin en politikleþmiþ emekçilerini bir araya getirmiþ, bu emekçiler hem kendi sorunlarýyla taleplerini yükseltmiþ hem de milletvekili adaylarýna ülkenin gidiþiyle ilgili sorular sormuþtur. Ayný þekilde seçmen meclisleri, vekillerle emekçilerin (sadece kurum temsilcilerinin deðil!) buluþtuðu bu türden toplantýlarýn süreklileþmiþ biçimi olarak kavranmalýdýr.
Seçmen Meclisleri Ýradi Olarak Yaratýlmaz Ama Kendi Kendine De Ortaya Çýkmaz Seçmen meclisleri iradi yollardan yaratýlacak oluþumlar deðildir. Kendi gayretimizle seçmen meclisleri yaratmaya koyulmak, kendi çevremize hitap eden, biz bize düzenlediðimiz propaganda toplantýlarýnýn ötesine geçememek anlamýna gelecektir. Ancak seçim öncesi ve sonrasýndaki manzaraya bakýldýðýnda söz konusu oluþumlarýn kendi kendine de ortaya çýkmadýðý, çýkmasýnýn da pek muhtemel olmadýðý görülmelidir. Bu nedenle KöZ ün arkasýnda duranlar seçim döneminde nasýl kendi seçmen toplantýlarýný düzenlemeyi hedeflemediyse seçim sonrasýnda da kendi seçmen meclislerini kurmaya kalkýþmak yerine bu türden meclislere ilk etapta katýlabilecek emekçilerin bir araya geldiði zeminlere dikkat edecektir. Meclislere giden yolu bu zeminlere
Ancak seçim öncesi dönemde görüldüðü gibi bu doðrultuda karþýmýza çýkan tek imkan DTP lilerin seçmenleriyle yaptýklarý toplantýlar deðildir. Limontepe de görüldüðü gibi seçim öncesindeki çalýþmalar sonucu oluþan birliktelikler seçim sonrasýna da taþýndýðý, hatta seçimlerde farklý tutum alanlarýn da dahil olduðu, oluþumlarla da karþýlaþmak mümkündür. Köz ün arkasýnda duranlar bu türden durumlarda da bu çalýþmalarýn sürekliliðini ve seçilmiþ adaylarýn bu oluþumlarla temasýný saðlamaya saðlamaya gayret edeceklerdir. Oyunun takipçisi ol þiarýný ve seçmen meclisi benzeri oluþumlarý sadece Bin Umut Adaylarý nýn çalýþmasýnýn etkili bir biçimde yürütüldüðü bölgelerle sýnýrlamamak, aðýrlýklý olarak CHP seçmenlerinin bulunduðu bölgelerde de benzer giriþimlerde bulunmak gereklidir. Bin Umut Adaylarý yla düzenlenen toplantýlar bu bölgelerde CHP adaylarýný da seçmen toplantýlarýna çaðýrmak için birer örnek olarak kullanmalýdýr.
Seçmen Meclisleri Asýl Olarak Kitleler Ýçin Deðil Onun Ýçinde Siyasal Çalýþma Yürütenler Ýçin Bir Okul Olacaktýr Bizzat kendi çalýþmamýzda seçimlerin emekçilerin politikaya olan ilgisinin arttýðý dönemler olduðunu gördük. Bu dönemde önceki dönemde seslendiðimiz iþçilerin bir kaç katý büyüklükte bir kitleyle iliþki kurduk. Seçim sonrasý dönemde milletvekillerinin geleceði toplantýlara emekçilerin göstereceði ilginin de seçim öncesi döneme kýyasla daha da fazla olacaðýný kestirmek güç deðil. Ancak tüm bunlarý söyledikten sonra yine de bir geri çekilme dönemi içinde bulunduðumuzu, seçmen meclis i türü oluþumlarýn binlerce, onbinlerce emekçiyi birbiriyle buluþturan platfomlar olmayacaðýný hatýrlatmak gerekir. Ýþçilerin birliðinden önce komünistlerin birliðini savunanlar açýsýndan bu durum karþýsýnda hayýflanmaya gerek yoktur. Zira KöZ ün arkasýnda duranlarýn seçmen meclislerine iliþkin beklentileri kitle örgütlerine iliþkin beklentilerinden farklý deðildir. Komünistler kitle örgütlerinin bir demokrasi okulu olduðunu tekrarlarken bu kurumlarýn emekçilerden çok devrimci bir partinin yaratýlmasý için sorumluluk alanlarý eðitimden geçirdiðini de eklemeyi ihmal etmiyorlar. Zira kitleler kendi demokrasi eðitimlerini asýl olarak büyük siyasal çalkantýlarýn yaþandýðý ve keskin sýnýf mücadelelerinin verildiði dönemlerde alacaklardýr. Bugün bu türden eðitimi asýl olarak bu kurumlarýn yükünü sýrtlanmýþ olan militanlar alabilirler. Geri çekilme döneminde böyle bir eðitimi almayan militanlarýn yükseliþ dönemlerinde yükselen sýnýf hareketine müdahale etmekten çok onun peþinden sürüklenen, daha da kötüsü onu boðan tutumlar takýnmasýný beklemek gerekir. Seçmen meclisleri için de benzer saptamalarda bulunmak gerekir. Reformistlerin bile iþçi kitleleri üzerinde son derece cýlýz etkisinin olduðu dönemlerde bu akýmlarla nasýl iliþki kurulmasý gerektiðini öðrenemeyenler, reformistler, yükselen devrimci dinamikleri boðmak için, kitleleri sahiden peþlerinden sürüklediði zaman bu akýmlar karþsýnda çaresiz kalacaklardýr. Bugün seçmen meclislerini kendileri için bir okul olarak deðerlendirmeyi bilenler yarýn kendini iþçilerden yalýtmadan, iþçilerin özgüvenlerini kýrmadan reformistlerin ipliðini pazara çýkarmayý öðrenmiþ olacaklardýr. KöZ ün arkasýnda duranlar da seçmen toplantýlarý düzenlerken, seçmen meclisleri oluþturmak için gayret gösterirken bundan baþka bir þey amaçlamýyorlar. Önümüzdeki dönemde Anayasa Referandumu ve yerel seçimlerin olduðunu unutmadan bu sürece kendi deneyimlerinden öðrenerek ve ulaþabildikleri emekçi kesimleri bilhassa iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen ve sömürülen kesimlerinin siyasal geliþmelere olan ilgisini canlý tutmaya çaba göstererek yüklenmek üzere hazýrlanýyorlar.
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
19
Seçimlerin Ardýndan Yeniden Muhtýra, Mitingler ve Komünistlerin Seçimlerdeki Tutumu 2007 1 Mayýs sürecinden baþlayarak 22 Temmuz seçimleri öncesine kadar sosyalist ve burjuva basýnda, burjuva düzeninin çeþitli siyasal ve askeri aktörleri arasýndaki gerilimler, bunun emekçi kitleler ile devrimciler açýsýnda neticeleri ve bütün bu sürecin nasýl deðerledirilmesi gerektiði hakkýnda birçok saptamada bulunulmuþtu. Seçimler yaklaþýrken özellikle 27 Nisan muhtýrasý, Cumhuriyet mitingleri, yükselen faþizm dalgasý, seçimlerde Bin Umut Adaylarý nýn üstlenebileceði roller ve de seçimlerde nasýl tavýr alýnmasý gerektiði konusunda pek çok tartýþma da yapýldý. Ne var ki, seçimlerin bitmesiyle bu tartýþmalarýn ciddi bir deðerlendirmesine rastlamak zor. Bu yazýda böyle bir eksikliði gidererek, 22 Temmuz seçimlerinin ardýndan bu konulara tekrar dönmek ve bu meselelere dair tutumumuzu 22 Temmuz'un ýþýðýnda tekrar hatýrlatmak ve deðerlendirmek istiyoruz. Ne Þeriat Geliyor, Ne Darbe: ABD Emperyalizmi ve TÜSÝAD Hala Güçlü ve Ayakta 22 Temmuz seçimleri 27 Nisan muhtýrasýnýn etkisi altýnda gerçekleþti. Hatýrlanacaðý üzere 27 Nisan sonrasý gerek liberal gerek sosyalist birçok çevre tarafýndan 5. askeri darbenin gerçekleþtiði veya Türkiye nin bir darbe sürecine yuvarlandýðý þeklinde pek çok saptama yapýlmýþtý. Türkiye solunun önemli bir kesimi de 27 Nisan ýn hemen ardýndan muhtýrayý faþist bir muhtýra olarak deðerlendirip Darbe Ýstemiyoruz , faþist darbeye karþý tüm ilerici, demokratik güçler cepheye pankartlarýný açmýþtý. Komünistlerin birliðini savunanlar 22 Temmuz öncesinde 27 Nisan ýn AKP hükümetini devirmeye yönelik bir darbe olmaktan ziyade AKP yi verili güç dengeleri çerçevesinde hizaya çekmek üzere düzenlenmiþ bir muhtýra yani ihtar olduðunun altýný çizmiþti. 27 Nisan muhtýrasý, ellerinde tuttuklarý mevzileri kaybetmekten rahatsýz olan Genelkurmayýn ve Kemalistlerin darbe blöfü ile burjuva siyasetinde belli deðiþiklikler yapma hedefi güdüyordu. 27 Nisan muhtýrasýyla 22 Temmuz seçimlerinde hem TÜSÝAD ýn güdümünde hem de ABD emperyalizminin planlarý doðrultusunda hareket eden AKP hükümetinin zayýflatýlmasý hedefleniyordu. Temmuz 2007 de KöZ sayfalarýnda da vurguladýðýmýz gibi AKP mevcut politikalarýna devam ettiði sürece, Türkiye de burjuvazi içi güç dengeleri, dünya da da emperyalist devletler arasýndaki güç dengeleri deðiþmeden AKP hükümetinin bulunduðu pozisyonun deðiþtirilmesi de pek muhtemel deðildir. Üstelik ABD emperyalizminin hedefleri doðrultusunda bir siyaset izleyen AKP nin ABD eksenli bir askeri darbe tarafýndan hükümetten indirilmesi beklentisi ise mantýksýzdýr. Üstelik 28 Þubat sonucunda tek diþi kalmýþ siyasi Ýslamcý hareketlerin býrakýn þeriat tehdidinde bulunmalarýný kendilerini toparlamalarý bile bugün için söz konusu deðildir. Zaten kendisi 28 Þubat ýn bir ürünü olan ve Türk burjuvazisinin TÜSÝAD kolunun ve ABD emperyalizminin uþaklýðýný, Türkiye deki burjuva diktatörlüðünün de bekçiliðini yapmaya dünden razý olan AKP nin þeriat tehdidi barýndýrdýðý da yoktur. Bu yüzden Nisan ayýnda KöZ ün Sözü nde, Türkiye de askeri bir darbenin þu þartlarda olasý olmadýðýný belirtmiþtik. Emperyalistler arasý rekabetin yansýmasý olarak TSK-OYAK bloðunun TÜSÝAD ve AKP ile olan geriliminin artacaðýndan bahsetmiþ, Cumhurbaþkanlýðýnýn T.C. bürokrasisinde sahip olduðu kritik pozisyon nedeniyle de, Cumhurbaþkanlýðý seçimi öncesi AKP üzerinde Kemalist baskýnýn artacaðýný vurgulamýþtýk. Ancak, kopartýlan yoðun þeriat geliyor yaygaralarýna karþýn bunun bir askeri darbeye evrilemeyeceðinin altýný çizmeyi de önemli bulmuþtuk. 22 Temmuz seçimleri bu tespitleri de doðrular nitelikteydi. 22 Temmuz seçimleriyle beraber AKP oylarýn %47sini alarak Genelkurmayýn ve Kemalistlerin beklentilerinin aksine parlamentodaki ve seçmenin gözündeki konumunu daha da güçlendirerek tekrar tek baþýna hükümet oldu. Diðer bir taraftan da seçimlerle beraber burjuvazinin AKP yi destekleyen TÜSÝAD kanadýnýn TSK-OYAK karþýsýnda eli biraz daha güçlendi. Yani seçimler Türk burjuvazisi ve emperyalist devletler arasýndaki güç dengelerin henüz aksi yönde deðiþmediðini gösterdi. Bu yüzden AKP nin seçimlerdeki baþarýsý kimseyi þaþýrtmamalý. AKP nin bu baþarýsýný sosyalist basýnda daha çok halkýn darbe istememesi ve varolan siyasi kutuplaþmada darbe çýðýrtkanlarýndan deðil maðdurdan yana oy kullanmalarý olarak yorumlandý. Ancak AKP nin bu baþarýsýna raðmen sözüm ona darbe planlarý yapan Genelkurmayýn neden sessiz kaldýðýna dair þu ana kadar hiçbir izahat yapýlmadý. AKP Muhtýranýn Verdiði Mesajý Almýþtýr 22 Temmuz seçimlerinde AKP nin ezici üstünlüðüne bakarak 27 Nisan muhtýrasýnýn tamamen etkisiz kaldýðýný söylemek de doðru deðildir çünkü AKP muhtýrayla beraber Genelkurmay tarafýndan gönderilen hizaya gelin mesajýný aldýðýný göstermiþtir. Milletvekili aday listesini Genelkurmay ýn beklentileri doðrultusunda yarý yarýya deðiþtiren AKP, ýlýmlýlarý, hatta CHP kökenlileri bile içeren milletvekilleriyle girdiði parlamentoda gerilim yaratmama stratejisi izleyeceðini belli etmiþtir. Ama kerametin kendinden ileri geldiðini ve bu
yumuþamayý kendi tutumuyla saðladýðýný sanan CHP daha fazla hýrçýnlýk ederek AKP yi daha fazla gerileteceðini zannederek hareket etmeye devam etmektedir. Oysa AKP yüzde 47 lik oy oranýyla iktidara gelmesine raðmen, bu ýlýmlýlýk tablosunu somutlamak amacýyla meclis baþkanlýðýna CHP nin olumlu bakacaðý bir ismi, Köksal Toptan ý getirmiþtir. Cumhurbaþkaný adayý açýklanmadan önce de, kimin aday gösterileceði konusunda parti içi bir tartýþma sürecindeler algýsýný yaratýp, Abdullah Gül ün adaylýðýna gelebilecek Kemalist refleksleri en düþük seviyeye çekmeyi amaçlamýþtýr. Yani AKP bir taraftan muhtýranýn verdiði mesajý almýþ, diðer taraftan da arkasýnda ABD nin ve TÜSÝAD ýn desteðini koruyarak ve tutumunu yeni güçler dengesine adapte ederek Türkiye deki burjuva diktatörlüðünün bekçiliðini her düzeyde yapmak için ilerlemeye emin ve güçlü adýmlarla devam etmektedir. Muhalefetin «keskin sirke küpüne zarar» durumuna düþtüðünün farkýnda olarak bundan kendi lehine yararlanmak üzere, özellikle gerilimi zayýflatmaya tevessül etmemektedir Cumhuriyet Mitingleri Ne Getirdi? Seçimlerden önce sýkça konuþulan ve seçimlerden sonra yeniden deðerlendirilmeye tabi tutulmayan önemli bir baþka mesele ise Cumhuriyet Mitingleri ydi. Ýlki 14 Nisan da Ankara da yapýlan ve sonrasýnda Ýstanbul ve Ýzmir baþta olmak üzere Türkiye nin birçok yerinde düzenlenen, Kemalistlerin AKP ye Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde geri adým attýrmak amacýyla tertipledikleri ve yüz binlerce kiþinin katýlýmýyla burjuva medyanýn gündemine oturan Cumhuriyet Mitingleri sosyalist basýnda da farklý þekillerde deðerlendirilmiþti. Bir yanda bu mitinglerin önemli bir toplumsal muhalefet damarý olduðunu söyleyenler vardý, diðer yanda bu mitinglerin Türkiye de yükselen faþizmin habercisi olduðunu savunanlar. Mitingler Kitlesel, Toplumsal Bir Muhalefetin mi Habercisiydi? Hem burjuva hem de sol basýnda Cumhuriyet mitinglerinde toplanan yüz binlerle ifade edilen kitlenin þeriat ve darbe karþýtý önemli bir toplumsal muhalefet damarýnýn ifadesi olduðunu söyleyenler hiç de az deðildi. Öyle ki, mitinglere katýlan kitlelerin gericilik karþýtý olduðunu ve bunun önemli bir kitle hareketi olduðunu dile getirenler hala var. Mitinglerde atýlan Ne Postal Ne Takunya, Cumhurundur Çankaya! veya Kahrolsun ABD Emperyalizmi sloganlarý arasýnda ilerici öðeler arayan ve bu mitingleri Hrant Dink cenazesinde ortaya çýkan ilerici-demokratik muhalefetin devamý olarak ananlar da yok deðildi. Burjuva medyanýn önemli bir kesimi tarafýndan AKP ye karþý mitinglerde toplanan kalabalýðýn aslýnda buz daðýnýn görünen yüzü olduðu, toplumun önemli bir çoðunluðunun þeriat ve gericilik tehdidine karþý neredeyse teyakkuzda olduðu gibi bir atmosfer yaratýlmýþtý. Seçim sonuçlarýna baktýðýmýzda Cumhuriyet mitingleri balonunun neden ciddi bir toplumsal deðiþimin ya da derin kitlesel bir muhalefetin izlerini taþýmadýðýnýn ipuçlarýný görüyoruz. Mitinglere atfedilen onca niteliðe raðmen, AKP nin bu seçimlerin sonunda oylarýný geçtiðimiz seçimlerle karþýlaþtýrýldýðýnda %34,43 ten %46,58 e arttýrdýðýný görüyoruz. Bunun yanýnda laik oylarýn talibi CHP nin meclisteki milletvekili sayýsý ise 178 den 112 ye düþtü. Yaradýysa bu mitingler kýsmen MHP ye yaramýþ gibi görünüyor ki onu da abartmamak gerekir. MHP geçen seçimlerde kasten GP ye yönlendirdiði bir kýsým seçmenini geri almýþ ve BBP nin sývas dýþýndaki oylarýyla Aðar ýn baraja takýlan oylarýný kendi oylarýna ekleyerek bu sonucu almýþtýr. Bu bakýmdan MHP nin þovenist propagandadan CHP den daha fazla karlý çýktýðý söylenebilir. Nitekim büþük kentlerde artan oylarý bunun bir iþaretidir; ama Yozgat Erzurum gibi öteden beri kalesi olan seçim bölgelerinde de MHP birinci parti olma konumunu yitirmiþtir. Buralarda geçen seçimlerde baraja takýldýðý halde koruduðu konumunu 2007 de kaybederek barajý aþabilmiþtir. Ama bu saptama bir yana, esas olarak 22 Temmuz seçimleri Cumhuriyet mitinglerinin kitlesel, gericilik karþýtý toplumsal hareketler olduðunu söyleyenlerin ve AKP yi de bu gericiliðin merkezine koyanlarýn yanlýþ saptamalarýna iþaret etmektir. Bu mitingler burjuvazi içi bir çatýþmada taraflardan birisine meþruiyet kazandýrmayý, ellerine güçlü bir koz vererek AKP yi yýpratmayý ve AKP ile yapýlacak pazarlýkta güç sahibi olarak burjuva düzende bazý deðiþiklikler yapmanýn yollarýný yaratmayý hedefleyen mitinglerdi. Mitinglerin kitlelerin politikleþmesi sonucunda oluþan toplumsal bir muhalefeti iþaret etmekten çok Genelkurmayýn darbe blöfünü güçlendirme noktasýnda bir katkýsý vardý. Daha önce de söylediðimiz gibi, bu mitinglerin darbe karþýtý olduðu da doðru deðildi. Mitinglere demokrat bir makyaj yapmayý amaçlayan ve Kemalistler tarafýndan her fýrsatta kullanýlan Ne Þeriat Ne Darbe sloganý aslýnda Cumhurbaþkanýný AKP seçerse, Genelkurmay da darbe yapar, o zaman AKP geri adým atsýn anlamýný taþýyordu.
Mitingler Yükselen Faþizmin de Habercisi Deðildi Cumhuriyet mitinglerinde desteklenecek öðeler arayanlar bir yanda dursun diðer yanda ise Genelkurmaylýðýn AKP hükümetine yaptýðý ihtarý gelen askeri faþist bir rejimin ayak sesleri olarak deðerlendirip, muhtýra ile mitingler arasýndaki baðlantýyý kurarak Cumhuriyet Mitingleri nin yükselen faþizm dalgasýnýn göstergesi olduðunu söyleyenler de vardý. Bu süreçte mitingleri Mussolini nin Roma yürüyüþüne benzetenler ya da mitinglere katýlan kitlelerin düzenin en karanlýk güçleri tarafýndan yönlendirildiðini söyleyen sosyalistler oldu. KöZ sayfalarýnda, elbette bu mitinge katýlanlar arasýnda faþizmin toplumsal damarýný oluþturacak olanlarýn bulunduðunu yadsýnamazsa da, bugün Türkiye de yükselen bir faþizm dalgasýndan bahsetmek mümkün deðil demiþtik. Tandoðan ý, Çaðlayan ý dolduran kitleler ne militanlýk bakýmýndan ne de arkalarýna aldýklarý sermaye ittifakýnýn durumu bakýmýndan güçlüydüler. Tam da bu nedenle Genel Kurmay ýn blöflerinden ve cumhuriyet mitinglerinden güç alarak bu açýklarýný kapatma gayretindeydiler. Öyle olunca zaten kof olan bu muhalefetin enerjisi de, AKP nin manevralarý sayesinde çabuk tükendi. Seçimler önce medyanýn da desteðini alarak yapýlan Teröre Lanet mitinglerine katýlým yüzlerle ifade edilecek kadar ufaldý, seçimlerde ise bu mitinglerin esamesi bile okunmadý. Elbette seçimlerde MHP oylarýný %5.93 oranýnda arttýrdý. Belki buna bakarak cumhuriyet mitinglerinin MHP ye bir oranda katkýsý olduðu söylenebilir. Kuruluþundan beri faþizmin Alevilere yaptýðý katliamlarýn yer yer katýlýmcýsý yer yer izleyicisi olan ve son seçimlerde kendisini MHP den ayýracak tek bir düzlem bile bulamayan CHP ise oylarýný %1.46 oranýnda arttýrdý. Ancak CHP ve MHP deki oy artýþý beklenen bir CHPMHP iktidarýný yaratmaya yaklaþamadý bile. Bunun yaný sýra baðýmsýzlarýn meclise girmesiyle beraber yükselen faþizmin bir Türk-Kürt çatýþmasýna neden olacaðýný savunanlar da 22 Temmuz seçimleri sonrasý süreçte sessiz kaldýlar. Mitinglerde atýlan Hepimiz Türküz, hepimiz Kemal iz sloganlarý, seçimler öncesinde kimi illerde ve üniversitelerdeki Kürt öðrencilere yönelik faþist saldýrýlar, muhtýra ve cumhuriyet mitingleri ile eþzamanlý olarak Kuzey Kürdistan dan gelen çatýþma ve þehit cenazeleri haberlerinin artmasý, asker destekli cumhuriyet mitinglerine olan yoðun katýlým, yükselen faþizm tespiti yapanlarýn toplumun bir Türk-Kürt kutuplaþmasýna ve çatýþmasýna itildiðini daha sýkça söylemelerine neden oluyordu. KöZ sayfalarýnda, yaþadýðýmýz coðrafyada bir Türk-Kürt çatýþmasý olmadýðýný, yakýn gelecekte de böyle bir çatýþmanýn görünmediðini ama bu tespitin yükselen sosyal-þoven dalganýn bir habercisi olduðunu sýk sýk vurguluyoruz ve vurgulamaya devam edeceðiz. 22 Temmuz seçimleri aynasýnda bu tespitin doðruluðunu da gözlemek mümkün. Her ne kadar seçimlere giren baðýmsýz milletvekilleri ile ilgili burjuva medyada rozeti taktý, takmadý ya da yemin edecek mi etmeyecek mi þeklinde kýþkýrtýcý haberler yoðunlukta olduysa da, DTP li milletvekillerinin mecliste bulunmasý beklendiðinin aksine ufak çatýþmalara bile sebep olmadý. Hatta Kürt ulusunu Türkiye ye eklemleme aracýnýn bir parçasý olan DTP nin MHP ile el sýkýþmasý sosyalistler de dahil pek çok kesimi þaþýrtmýþ, burjuva medya tarafýndan da birlik ve uzlaþmanýn resmi olarak alkýþlanmýþtýr. Oysa bu tutum bir sürpriz deðildi önceden beri DTP adaylarý altýný çize çize bunu söylüyordu ve kendilerine oy verenlerin büyük kýsmý da bunun aksini yapacaklarý yanýlsamasý içinde deðildi. O tabloda asýl þaþýrtýcý olan MHP nin tavrýdýr; ki bu da, faþizm geliyor milliyetçilik yükseliyor furyalarýna katýlmakta temkinli davranan ve MHP nin keskin tavýrlarýnýn aslýnda seçim taktiðinin bir parçasý olan þiþirmeler olduðunun farkýnda olanlar bu tabloya þaþýrmadý. Bin Umut Adaylarýnýn Seçim Dengelerindeki Rolü Ne Oldu? KöZ ün arkasýnda duran komünistler 22 Temmuz seçimlerinde Bin Umut adaylarýnýn meclise girmesini önemsediler. Bin Umut Adaylarý nýn CHP-AKP arasýndaki rekabette somutlanan burjuvazinin kendi içindeki gerilimlerin doðurduðu çatlaktan yararlanarak meclise girmesinin mümkün olmasý komünistlerin bu kararýnda etkili oldu. Seçim çalýþmalarýmýzda yaptýðýmýz en önemli vurgulardan birisi, bu seçimin en özgün yanlarýndan birisinin, emekçilerin burjuva düzen partileri arasýnda bir seçim yapmaya bu sefer mahkum olmamasýydý. Bunun yaný sýra KöZ, muhtýraya ve cumhuriyet mitinglerinde þiþirilen balonlara raðmen, TSK-OYAK cephesinin arkaladýðý CHP ve MHP nin AKP yi tek baþýna iktidar olmaktan alýkoyacak kitleselliðe ulaþmasýnýn mümkün olmadýðýnýn altýný çizmiþti. Bu baðlamda da, AKP nin oylarýný kesebilecek tek unsurun Bin Umut adaylarý olduðunu vurgulamýþtý. Seçim sonuçlarý bu öngörüyü büyük ölçüde doðruladý. CHP olanca propagandaya raðmen hezimete uðrarken, Kuzey Kürdistan da kayda deðer bir oy alamadý. Beklentilerin altýnda kalmasýna raðmen Bin Umut adaylarýnýn Kuzey Kürdistan'da ve Türkiye'nin metropollerinde aldýðý oy oraný, AKP'nin oylarýný
düþürmede baðýmsýzlarýn son derece etkili olduðunun da göstergesi oldu. DTP Kürdistan da AKP Karþýtý Propaganda Yapmadý Ancak yine de Bin Umut Adaylarý nýn Kürdistan da toplayabileceklerinin çok altýnda oy aldýðýný görmek de zor deðildir. Bunun altýnda yatan en önemli etmenlerden birisi baðýmsýzlarýn ve DTP nin Kuzey Kürdistan da AKP karþýtý propaganda yapmamasýdýr. Bu da bölgede baðýmsýzlarýn zayýflamasýna ve kazanabileceði koltuklarý AKP ye kaptýrmasýna yol açmýþtýr. Seçime baðýmsýzlarla girilmeyeceði durumla karþýlaþtýrýldýðýnda, AKP Kürdistan da görece güçsüzleþmiþ olsa bile, DTP eðer AKP karþýtý propaganda yapsaydý baðýmsýzlarýn bundan çok daha fazlasýný gerçekleþtirebileceði açýktýr. DTP, bu durumu seçim sonrasýnda yaptýklarý özeleþtirilerinde de dile getirmiþtir: Neticede oylarýmýzýn bir kýsmýnýn AKP ye gitmesi bir boyutuyla Ortadoðu'da ýlýmlý Ýslam projelerinin ve ülke içindeki son geliþmelerin yarattýðý konjonktürel geliþmelerle ilgili etkilenmelerden kaynaklanmakta, bir boyutuyla kendi hatalarýmýzdan. Ki AKP Kürt sorununu çözmeyi deðil, Kürt halkýnýn örgütlenmelerini çözmeyi esas almýþ ve ordu ile çatýþýr görünürken bizim karþýmýzda birleþmiþtir. AKP nin bugüne kadar uyguladýðý aldatýcý politikalarý teþhir etmede yetersiz kaldýðýmýz açýða çýkmýþtýr. Bütün bunlarýn önüne geçen halk mesajý ise çok net görülüyor ki, savaþ çýðýrtkanlýðý yapan partilere geçit verilmediði, bize de þartlý onay verildiðidir. Ancak, komünistler DTP nin seçim sürecinde takýndýðý tavýrdan ve onlarýn siyasi görüþlerinden baðýmsýz olarak, ve hayalci beklentilere kapýlmayýp bunlarý yaymamaya özen göstererek «Bin Umut Adaylarý Meclise!» þiarýný seçim çalýþmalarýnda öne çýkarmakla yetinmiþtir. Bu þiarlya ve seçim dönemindeki ajitasyon faaliyeti boyunca da komünistler, var olan koþullarda baðýmsýzlarýn düzen partilerinin dýþýnda durup da meclise girebilecek tek güç olduðunun altýný çizmiþlerdir. O sebeple, beklenenden daha az milletvekili çýkarýlsa da Bin Umut adaylarýnýn düzen partilerinin arasýndan sýyrýlýp parlamentoya girmesinin önemini vurgulamaya devam edeceklerdir. Zira seçimlere giderken de söylediðimiz gibi seçim dönemindeki ajitasyon faaliyeti içinde ve seçim calýþmalarý boyunca benimsediðimiz taktik tutumun asýl anlamý seçimleri takip edecek olan süreçteki çalýþmalarýmýzý ivmelendirmeye hizmet etmesiydi. Seçimler Dolayýsýyla Yaþanan Politikleþme Seçim Sonrasýna Nasýl Taþýnabilir? Komünistler için seçimler elbette diktatörlüðün bekçiliðini ele geçirmek isteyen burjuvazinin farklý kesimleri arasýndaki bir yarýþtan çok daha fazla bir þey ifade eder. Doktrinerler seçimleri sadece emekçileri aldatmaktan ibaret bir oyun olarak görürken, komünistler seçimleri sömürülen ve ezilenlerin politikleþtiði bir dönem olarak görür ve bu dönemi bir kaldýraç olarak kullanmanýn yollarýný yaratýrlar. Bu yüzden de komünistler, seçimleri bir aldatmacadýr diye bahane edip boykot eden doktrinerlerden kendilerini özenle ayýrýrlar. KöZ ün arkasýnda duranlar da 22 Temmuz seçimlerine bu þekilde hazýrlandý. Komünistler, kitleler içerisinde siyaset yaparken seçimleri oy vermekten ibaret bir gün olarak görmenin yanlýþlýðýnýn altýný çizdiler. Seçimler öncesinde zaten politikleþmiþ kesimlerin kendi örgütlenmelerini yaratmalarý için mücadele ettiler. Komünistler içinde çalýþtýklarý mahallelerde seçmen toplantýlarý yaparak, kitleleri destekledikleri baðýmsýz adaylarla buluþturarak, emekçilerin kendi taleplerini oluþturmalarýný, bunlarý baðýmsýz adaylara iletmelerini saðladýlar. Seçimlerin hemen arkasýndan zaten baðýmsýz adaylarý destekleyen kitleler ve Bin Umut Adaylarýný destekleyen sosyalistler sokaklara çýktýklarýnda, komünistler Bin Umut Adaylarý Mecliste; Denetim Hakký Emekçilere sloganýný öne çýkararak emekçilerin seçimler sonrasýnda verdiklere oya sahip çýkmalarý gerektiðini, kendi mekanizmalarýný yaratarak adaylarý denetlemeleri gerektiðini öne çýkardýlar. Gerçekten de 22 Temmuz seçimleri bu tarz bir komünist çalýþma için en elveriþli þartlara sahipti. Seçimlerin emekçilerin politikleþtiði bir dönem olduðu ve bu politikleþmeyi bir kaldýraçla seçimler sonrasýna taþýmak gerektiði tespiti doðrulanmýþ oldu. Sadece seçimlere olan katýlým olarak deðil, kitlelerin ilgilerinin düzeyi bakýmýndan da son derece dinamik geçen bir seçim oldu. Ýþte bu seçimleri bahsettiðimiz tarzda bir faaliyet anlayýþý ile birleþtirebildiklerinden, komünistler seçim sonrasýnda seçim oyunu bitti diye yazmadýlar. Seçim oyunu asýl þimdi baþlýyor! Seçim sonrasýnda kitlelerin baðýmsýz adaylarla buluþmalarý, bu adaylarý ve adaylarýn faaliyetlerini takip etmeleri ve denetlemeleri yoluyla kitlelerin kendi öz örgütlenmelerini yaratmaya çalýþan komünistler devrimci lafazanlýkla kendilerini sözle deðil pratikleriyle ayýrýyor ve ayýrmaya devam edecek. Komünistler, doktriner duruþlardan kendilerini her zaman ayýrt ederek ve de somut durumlarýn devrimci analizlerini yaparak yollarýnda ilerlemeye devam edeceklerdir. Bin Umut Adaylarý Meclis'te Denetim Hakký Emekçilere!
Yenibosna da Anayasa Deðiþiklikleri Konulu Köz Söyleþisi 21 Eylül Cumartesi günü DTP Þirinevler ilçe örgütünde Anayasa Deðiþikliði Tartýþmalarý konulu KöZ söyleþini gerçekleþtirdik. Söyleþi öncelikle KöZ adýna konuþan yoldaþýn sunumuyla baþladý. Arkadaþýmýz konuþmasýný iki ayrý soruya yanýt verecek þekilde iki kýsma böldü. Birinci kýsýmda Bugünkü anayasa tartýþmalarý hangi ihtiyacýn ve çekiþmelerin ürünü? sorusunu yanýtlayan arkadaþ, ikinci kýsýmda AKP demokratik bir anayasa yaratabilir mi? sorusuna cevap aradý.
Anayasa Tartýþmalarý Neden Bugün Ortaya Çýktý? KöZ ün yaþadýðýmýz topraklardaki siyasal geliþmeleri deðerlendirirken öteden beri hem emperyalist devletler hem de hakim sýnýfýn farklý bölükleri arasýndaki rekabeti ve çekiþmeleri akýlda tuttuðunu belirten yoldaþ sözlerine þöyle devam etti: Emperyalistler arasý ve hakim sýnýf içindeki çekiþmeler bu çekiþmelere bel baðladýðýmýz için deðil bu çekiþmelerin kutuplarýndan birine yedeklenmek istemediðimiz için önemlidir. Sýnýf mücadelesini önemsiz gördüðümüz için deðil emperyalistler arasýndaki ve burjuvazi içindeki rekabetin bu mücadelenin önündeki en büyük engel olduðunu bildiðimiz içindir. Ýþçi sýnýfýna baðýmsýz bir politik hatta önderlik etmek isteyenler bu tür kutuplaþmalarý ayýrt etmeli ve taraflardan birinin peþine takýlmaktan özenle kaçýnmalýdýr. Komünistlerin birliðini savunanlar olarak 2007 yýlýnda Hrant Dink cenazesine baktýðýmýzda, MartMayýs sürecinin baþýnda Kerkük meselesindeki gerilimleri ele aldýðýmýzda, Cumhuriyet Mitinglerini, 27 Nisan muhtýrasýný, 22 Temmuz seçimlerini deðerlendirdiðimizde hep emperyalistler ve farklý sermaye gruplarý arasýndaki rekabeti hatýrlattýk. Bir tarafýnda TÜSÝAD ýn, ABD nin diðer tarafýnda ise TSKOYAK, baþta Fransa olmak üzere Av r u p a l ý e m p e r y a l i s t l e r i n
bulunduðunu belirttik. Burjuva siyasetinde AKP ile kemalistler arasýndaki çekiþme ve dalaþmalarýnsa emperyalistler ve burjuvazi arasýndaki bu rekabetlere baðlý olarak yorumlanmasý gerektiðini belirttik. 12 Eylül sonrasýnda cuntacýlarýn memurlarý tarafýndan yazýlan 1982 A n a y a s a s ý n ý n , T S K - O YA K kanadýna bir dizi ayrýcalýk tanýdýðýný ifade eden yoldaþ silahlý kuvvetler ve üniformasýz kemalistlerin devlet aygýtý içerisinde kendi politikalarýný uygulatacak yetkilerinin ve organlarýnýn neler olduðunu sýralayarak sözlerine devam etti: Milli Güvenlik Kurulu bu organlardan birisidir. Ancak bunun dýþýndaki bir diðer önemli makam c u m h u r b a þ k a n l ý ð ý d ý r. 1 9 8 2 Anayasasý cumhurbaþkanýný meclisin iþleyiþini frenleyebilecek yetkilerle donatmýþtýr. Cumhurbaþkanýnýn üniformalý ve üniformasýz kemalistlerin onayý alarak seçildiði düþünüldüðünde, Cumhurbaþkanýnýn bu yetkileri asýl olarak kemalistlere tanýnan siyasi ayrýcalýklarýn bir parçasý olarak görülmesi gerekir. Yoldaþ konuþmasýnýn devamýnda Abdullah Gül ün Cumhurbaþkanlýðý adaylýðýyla baþlayan süreçte kopan tantanalarýn da Cumhurbaþkanlýðý nýn bugüne kadar kimin tekelinde olduðunu gösterdiðinin altýný çizdi. 2007 yýlýnda yaþanan siyasi dalaþmalarý da bu eksende tekrar yorumladý: Cumhurbaþkaný adayýnýn kemalistlere raðmen AKP liler tarafýndan seçilmesi Cumhuriyet mitinglerinden 27 Nisan m u h t ý r a s ý n a , 2 2 Te m m u z seçimlerinden hergün bir yenisi patlak veren protokol krizlerine uzanan gerginliklerin nedeni olmuþtur. Geçmiþte þortlu Özal karþýsýnda esas duruþa geçmekte bir sýkýntý duymayan paþalarýn bugün Hayrünnisa hanýmýn türbanýný kabul edememelerinin asýl nedeni de Cumhurbaþkanlýðý nýn kemalistlerin denetiminden çýkmýþ olmasýna gösterilen tepkidir. Tüm bu siyasal
geliþmelerin arkasýnda ise hiç kuþkusuz emperyalistler ve farklý sermaye gruplarý arasýnda deðiþen güç dengeleri yatmaktadýr. Anayasa deðiþikliði tartýþmalarý da bu çerçevede yorumlanmalýdýr. Bu tartýþmalarýn türban meselesine kilitlenmiþ olmasý kimseyi yanýltmamalý. Tartýþma asýl olarak TSK-OYAK kanadýnýn devlet içinde kýlýç hakkýyla kazanmýþ olduðu ayrýcalýklarýn geriletilip geriletilmeyeceði, geriletilirse ne kadar geriletileceði tartýþmasýdýr. Efendilerinin sözünü dinleyerek daha güçlü bir meclis için bastýran AKP nin derdi de demokratik hak ve özgürlükler alanýnýn geniþletilmesi deðil devlet aygýtý içinde kemalistlerin geriletilmesidir. Daha güçlü bir meclisin kemalistleri gerileteceðini Türkiye Cumhuriyeti nin anayasalarýný tarihi geliþimi içinde inceleyerek de gözlemek mümkün olduðunu belirten yoldaþ cumhuriyet tarihi boyunca kemalistlerin meclise dayanarak deðil, 1925-1946 arasýnda olduðu gibi ya meclisi tümüyle kendi denetimleri altýna alarak ya da 1960 darbesinden bugüne olduðu gibi meclisin iradesinin üstünde ve onun denetiminden baðýmsýz bürokratik mekanizmalarý yaratýp bu mekanizmalarýn üstüne çöreklenerek devlet aygýtý içinde söz sahibi olmaya gayret ettiklerini örneklerle anlattýktan sonra kemalistlerin bugünkü tutumlarýnýn da bir tesadüf olmadýðýný belirtti: Bu nedenle 1924 ten beri ne zaman bir Anayasa deðiþikliði söz konusu olsa kemalistler her zaman için meclisin gücünü sýnýrlamaya yönelik bir tutum takýnmýþlardýr. Ayný nedenden ötürü karþý tarafýn da kendi hakimiyet alanýný arttýrmak için daha güçlü bir meclis diye bastýrmasý þaþýrtýcý deðildir.
Yeni Anayasa Daha Az AntiDemokratik Deðil Mi? Sunumun birinci kýsmý bittikten sonra kýsa bir soru cevap kýsmý yaþandý. Burada sorulan sorulardan
bir tanesi yeni Anayasa nýn tüm kusurlarýna karþýn eski Anayasa dan daha demokratik olup olmadýðý hakkýndaydý. Arkadaþ Madem karþýmýzda eskisine kýyasla daha az anti-demokratik bir anayasa var. O halde neden bu anayasayý desteklemeyelim? diyerek sorusunu sordu. Bu soruyu yanýtlamak için söz alan yoldaþsa öncelik demokratik bir Anayasa derken ne kast edildiðini netleþtirmek gerektiðini belirtip þunlarý ifade etti: Bizim açýmýzdan bir Anayasa nýn demokratik olup olmadýðýnýn kriteri basittir. Uluslarýn kendi kaderini tayin hakký demokratik hak ve özgürlüklerden en ö n e m l i l e r i n d e n b i r i d i r. Komünistlerin bu hakký tanýmayan hiçbir Anayasa yý demokratik olarak adlandýrmasý mümkün deðildir. Dolayýsýyla AKP nin hazýrlattýðý anayasa da týpký bugünkü ve önceki anayasalar gibi anti demokratik bir karakter taþýyacaktýr. Arkadaþ sözlerine laiklik için de benzer bir kriterin olduðunu belirterek devam etti: Benzer bir kriteri laiklik için de uyguladýðýmýz da bugün türban hakkýnda yürütülen tartýþmanýn bir kuru gürültüden ibaret olduðunu görmek zor deðildir. Bugün AKP yi Cumhuriyetin laik temellerinin altýný oymakla suçluyorlar. AKP nin böyle bir þeyi yapmasý mümkün deðil zira Türkiye Cumhuriyeti hiçbir zaman laik bir cumhuriyet olmadý. Bir rejimin laik olmasýnýn koþulu din ve devlet iþlerinin birbirinden ayrýlmasýdýr. Oysa Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca din iþleri hep devlet iþlerinin denetimi altýnda olmuþtur. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nýn bulunduðu bir rejimde laiklikten söz etmek mümkün deðildir. Bu bakýmdan ne 1982 Anayasasý laik bir anayasadýr ne de AKP nin laikliðin önündeki engelleri kaldýrma gibi niyeti söz konusudur. Yoldaþ sözlerini yeni Anayasa deðiþikliðini önceki Anayasa ya
2002 de Öldürülen Sinan Kayýþ Okmeydaný nda Anýldý 2002 3 Kasým seçim bildirisi daðýtýmý sýrasýnda Okmeydaný nda bir kahvede silahlý saldýrý sonucu katledilen Sinan Kayýþ anýldý. Anma, her yýl olduðu gibi bu yýl da ÖDP Okmeydaný temsilciliði önünde, saat 20:00 de yaklaþýk 100 kiþilik bir kitlenin toplanmasý ile baþladý. Köz ün arkasýnda duran komünistler olarak bir grup yoldaþ ile bu anmaya katýldýk. Ýstanbul milletvekili Ufuk Uras ise, son anda Sinan ýn vurulduðu kahvenin önüne gelerek bir konuþma yaptý. Toplandýðýmýz bölgeden Sinan ýn fotoðrafýnýn olduðu büyük bir pankart arkasýnda, kortej oluþturarak yürüyüþe geçildi. Yürüyüþ sýrasýnda Sinan a Sözümüz Halk Ýktidarý , Katiller Halka Hesap Verecek , Faþizme Karþý Omuz Omuza , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz , Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka Hesap Verecek , Faþizme Ölüm Tek Yol Devrim , Mahir Hüseyin Ulaþ Kurtuluþa Kadar Savaþ ,
Yaþasýn Devrimci Dayanýþma sloganlarý atýldý. Yarým saati aþkýn bir süre Okmeydaný sokaklarýnda sloganlar eþliðinde yürüyüþ sürerken mahalle halký da balkonlardan ve sokaklardan alkýþlarla eyleme destek verdi. Daha sonra Sinan ýn vurulduðu kahvenin önüne gelindiðinde, Sinan ý katleden Köpek Ziya Hesap Verecek sloganý atýldý. Burada Sinan hakkýnda konuþmalar yapýldýktan sonra, basýn açýklamasý yapýldý. Basýn metninde de Mahellerimizdeki yozlaþmaya karþý örgütlü mücadele edilmesi sayesinde mahallelerimizi bu faþist çetelerden koruyabiliriz. Sinan da bu mücadele sonucu faþist çeteler tarafýndan katledildi; eðer örgütlülüðümüzü geliþtirip, mücadelemizi güçlendirmezsek, Okmeydaný yaþanabilir bir mahalle olmaktan çýkar; faþist çetelerin egemen olduðu, her türlü pisliðin yaþandýðý bir mahalle olur denildi. Mahellemizde faþist çeteler ve
uzantýlarý; uyuþturucu, kumar, fuhuþ, çeteleþme gibi, faaliyetler sonunda gençlerimizi zehirleyerek b u t u z a k l a r a d ü þ ü r ü y o r, mahallemizi faþistlerin egemen olduðu bir mahalle haline getirmek istiyorlar. Sinan da bu yozlaþma saldýrýlarýna karþý mücadele ettiði için, uyuþturucu müptelasý ve kumarbaz bir faþist çete üyesi tarafýndan katledilmiþtir denildi. Kahvehaneler adý aldýnda yürütülen bu çalýþmalarla aslýnda buralara giden insanlarýn bir þekilde bu kirli iþlere bulaþtýðýnýn altý çizilerek, bu mekanlara gidenlerin bu iþleri yapanlara karþý dikkatli olmalarý gerektiði ve bunlara karþý örgütlü mücadele verilmesinin önemi vurgulanarak, aksi taktirde çocuklarýmýzýn, gençlerimizin faþist çetelerin pisliklerine bulaþma ihtimalinin altý çizildi. En son olarak, Ýstanbul milletvekili Ufuk Uras ýn aramýzda olduðu anons edilerek, konuþma yapmak üzere mikrofona davet edildi.
Uras, konuþmasýnda 2002 seçimlerinde mahallelerimizde yaþanan yozlaþma ve çeteleþme sorunlarýný çözmek için katýldýðýmýz seçim çalýþmalarý sýrasýnda, faþist çeteler tarafýndan katledilen Sinan yoldaþýmýzý saygý ile anýyoruz. Faþist saldýrýlara karþý mücadele veren Sinan gibi örgütlü bir mücadele vererek söz konusu sorunlarý çözebiliriz. Bu mücadele örgütlenerek verilecek bir mücadeledir. Faþizme karþý, emperyalizme karþý, kapitalizme karþý verilecek mücadele, halk iktidarý ile çözülecektir. Eðer, þimdi biz burada örgütlü olmasa idik, bu mücadelemizi yapamazdýk. Þimdi daha fazla örgütlenip güçlenerek mücadele veriyoruz. Bu alanlarda çalýþan tüm arkadaþlarýmýza kolay gelsin þeklinde kýsa bir konuþma ile sözlerini tamamladý. Son olarak Sinan a yakýlan bir türkü saz eþliðinde söylenerek etkinlik sona erdi. Okmeydaný ndan Komünistler
kýyasla nispeten daha demokratik yahut daha az demokratik görmenin baþka bir neden ötürü de yanlýþ olduðunu belirterek noktaladý: Aslýna, bakýlýrsa bugünkü Anayasa nýn daha demokratik olup olmadýðý meselesini AB reformlarý vesilesiyle önceden tartýþmýþtýk. O zaman bu reformlarýn demokratikleþme adý pazarlanmasýna karþý çýkýyor ve bu reformlar için demokratikleþme saldýrýsý adýný kullanýyorduk. Söz konusu reformlarý birer saldýrý olarak ele alýyorduk çünkü bu reformlar aslýnda büyük bir saldýrý paketinin ambalajýndan baþka bir þey deðildi. Baþka bir deyiþle gözaltý süresinin düþmesiyle ilgili bir deðiþikliði kendi baþýna düþünmek mümkün deðildi. Bu deðiþiklikler F-Tipleri saldýrýsýyla birlikte ele almak gerekirdi. Biz de öyle yaptýk. F-Tipleri olmadan gözaltý süresi düþmez dedik. Bugün de ayný saptamayý Anayasa tartýþmalarý vesilesiyle tekrarlamak gerekir. AB yolunda demokrasi makyajýnda demokrasi makyajýna inandýrýcýlýk kazandýrmak için yapýlan bu düzenlemeler bir yandan buza yazýlmýþ yazýlar gibidir. Amalar ve fakatlarla, görülen lüzum üzerine her an ihlal ve iptal edilebilir. Diðer yandan bu tür düzenlemeleri polis selahiyetleri kanunda yapýlan yeni deðiþikliklerle birlikte düþünmek gerekir. Yoldaþ Kürtlere iliþkin kimi kültürel haklarýn dolaylý ve örtük olarak anayasaya taþýnýp taþýnmamasýnýn konuþulduðu bugünlerde Bin Umut Adaylarý nýn sürekli olarak sýkýþtýrýlmasýnýn da ayný neden kaynaklandýðýný belirtti. Anayasa tartýþmasýnýn tüm taraflarýnýn, onlara bir gýdým bir hak vermek için bile Kürtlere devlete kayýtsýz þartsýz teslim olmayý dayattýklarýnýn altýný çizerek þunlarý söyledi: Bugünkü demokrasi tartýþmalarýnýn da özü bundan ibarettir. Sözümona «daha az antidemoratik» anayasadan sadece devletin uygun gördüðü sýnýrlar içinde siyaset yapmayý kabul edenler yararlanacaktýr. Bu sýnýrlarý tanýmayanlarý bekleyense devletin aðýrlaþtýrýlmýþ seçmeli terör uygulamalarýdýr.
AKP Demokrasi Getirebilir Mi? Sohbetin ikinci kýsmýnda AKP nin demokratik bir anayasa yaratmasýnýn mümkün olup olmadýðý tartýþýldý. Bugün AKP nin hazýrlattýðý anayasanýn þakþakçýlýðýný yapanlarýn, yeni anayasanýn cumhurbaþkaný nýn yetkilerinin kýsýlmasýndan, MGK bileþiminde sivillerin oranýnýn arttýrýlmasýndan, meclisin daha da güçlendirilmesinden yola çýkarak bugünkü anayasayý demokratik bir anayasa olarak takdis ettiði belirtildi. Konuþmacý yoldaþ meclisi güçlü kýlan bir anayasanýn demokratik bir rejim anlamýna gelmediðini vurgulayarak 1924 Anayasasý örneðini verdi: Meclisi 1924 Anayasa sý kadar güçlü kýlan bir Anayasa yapýlmadý. AKP nin hazýrladýðý taslaktaki deðiþiklikler de bunu aþacak radikallikte deðil. Ama meclisin
gücünün zirvesinde olduðu bu Anayasa ayný zamanda bu topraklardaki emekçiler ve ezilenler açýsýndan en karanlýk dönem oldu. Kürtlerin en büyük toplu kýyýmlardan geçirildiði dönem, her türden örgütlenme giriþiminin karþýsýna faþist Ýtalya dan ithal ceza kanunlarýnýn çýkarýldýðý dönem yine meclisin bürokrasi karþýsýnda güçlü olduðu bu dönemdi. Bugünkü meclisten halihazýrdaki anayasayý radikal, iþçilerin ve tüm ezilenlerin lehine deðiþtirecek bir anayasa çýkmasýný beklemenin mümkün olmadýðýný belirten yoldaþ bu saptamayý þu þekilde gerekçelendirdi: Bugün yeni bir anayasa hazýrlamasý beklenen milletvekillerinin hepsi daha görevlerine baþlamadan önce varolan anayasaya sadýk kalacaklarýna dair yemin etmiþlerdir. Milletvekilliðinin yalancýlýkla eþdeðer tutulduðu bugünlerde önemli olan bu yemin kendisinden çok, bizzat anayasada tarif edilmiþ kurumlardýr. Bugün sözümona yeni bir anayasa hazýrlayacak milletvekillerinin tüm davranýþlarý daha meclise girmeden önce anayasal rejimi koruyup kollamakla görevlendirilmiþ Anayasa Mahkemesi nden, Cumhuriyet Savcýlýðý na, Milli Güvenlik Kurulu ndan Genelkurmay Baþkanlýðý na tüm kurumlar tarafýndan denetlenmektedir. Dolayýsýyla bu milletvekillerinin anayasanýn çizdiði ve bu kurumlar tarafýndan denetlenen çerçevenin dýþýna çýkmalarý mümkün deðildir. O halde ne AKP nin ne de baþka bir gücün bugünkü anayasanýn uygun gördüðü prosedür çerçeve içerisinde demokratik bir anayasa yaratmasý mümkün olmayacaktýr. Bu tespitler yapýldýktan sonra ilerleyen sohbette demokratik bir anayasanýn da nasýl ortaya çýkacaðý da netleþmiþ oldu. Demokratik bir anayasayý hazýrlamak için bugünkü anayasanýn þekillendirdiði devlet iþleyiþini yani halihazýrdaki ordunun, polisin, yargýnýn, hükümetin faaliyetini iktidarsýz kýlan bir meclise gerek duyulduðu belirtildi. Ancak tüm iktidarý kendi elinde toplayan bir meclisin sahici bir kurucu bir meclis olabileceði, ancak böyle bir kurucu meclis gerçekten demokratik bir anayasayý hazýrlayabileceði ifade edildi. Böyle bir kurucu meclisin devlet aygýtýnýn tüm kurumlarý yýkýlmaksýzýn, yani bir devrim olmaksýzýn toplanamayacaðý vurgulandý. Böylelikle iki saat süren ve yaklaþýk yirmi kiþi katýldýðý söyleþide anayasa sorununa devrimci ve liberal yaklaþýmlar arasýndaki ayrýmlar netleþmiþ, sömürülenler ve ezilenler açýsýndan haklar ve özgürlüklerin sahiden kazanýlmasý neden bir devrim sorunu olduðu açýklýða kavuþturulmuþ oldu. Demokratik hak ve özgürlüklerin ancak devrimle kazabileceðini önümüzdeki gazete sohbetlerinde de iþlemeye devam edeceðiz. Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! Yenibosna dan Komünistler
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
21
Türkiye Cumhuriyetinde Anayasa Deðiþikliklerinin Kýsa Tarihçesi
Kemalistler Meclise Karþý
Ýçinden geçtiðimiz dönemde alevlenen anayasa tartýþmalarý hakkýnda daha saðlýklý bir kavrayýþa sahip olmak için bir yandan emperyalistler ve burjuvalar arasýndaki rekabet ve çekiþmeleri göz önünde tutmak gerekir. Diðer yandan da her anayasa deðiþikliðinin rejimin krizine çözüm olarak sunulan bir önceki anayasanýn doðurduðu hangi sorunlarý çözme iddiasýyla piyasaya sürüldüðünü hatýrlamak gerekiyor.
Meclisin En Güçlü Olduðu Anayasa: 1924 Anayasasý 1924 Anayasasý Cumhuriyet tarihinde meclise en fazla yetki tanýyan, onu devletin diðer aygýtlarý karþýsýnda en güçlü kýlan anayasa idi. 1924 Anayasasý nda Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin yegane ve hakiki mümessili olup Millet namýna hakk-ý hakimiyeti istimal eder deniyordu. Yani meclis milletin biricik temsilcisi ve milletin egemenliðini uyguladýðý biricik araç durumundaydý. Oysa sonraki anayasalarda anayasayý kaleme aldýrtanlar, hakimiyet milletindir tekerlemesinden vazgeçmeseler de, meclisi milletin hakimiyetini uyguladýðý organlardan sadece biri olarak gösterip bürokrasiyi de milli hakimiyetin tecellisi olarak sunmaya özen göstereceklerdi. Benzer þekilde 1924 Anayasasý mecliste görüþülürken meclisin yetkilerini sýnýrlamaya çalýþan iki öneri reddedilmiþti. Bunlardan birincisi iki vekil tarafýndan yapýlmýþ fakat gerekli desteði alamadýðý için tasarýya girememiþti. Bu öneri iki meclis önerisiydi, Millet Meclisi ni denetleyecek bir ikinci meclisi de öngörüyordu. 1924 te reddedilen bu öneri 1961 Anayasasý yla rejimi þekillendirecekti. Ýkinci öneri ise yine yasa taslaðýný hazýrlamakla yükümlü anayasa komisyonunun önerisiydi. Öneri esas olarak cumhurbaþkanýnýn yetkilerini meclis karþýsýnda arttýrýyordu. Öneriye göre cumhurbaþkaný meclis dýþýndan da seçilebilecekti, görev süresi ise meclisin süresinin neredeyse iki katý (7 yýl) olacaktý. Öneri cumhurbaþkanýnýn hükümetin görüþünü aldýktan sonra meclisi fesh edip seçimleri yenilemesine olanak tanýyordu. Ayný zamanda cumhurbaþkanýnýn yasalarý tekrar görüþmek üzere meclise gönderme yetkisi de olacaktý. Yasa ancak mecliste üçte iki çoðunlukla kabul edildiðinde kabul edilecekti. Ayný zamanda cumhurbaþkanýna baþkomutanlýk yetkisi tanýnmýþtý. Meclisteki görüþmelerde tüm bu öneriler 2 kabul 2 çekimser oya karþýlýk 126 oyla reddedildi. Cumhurbaþkanýnýn görevleri ise sembolik bir makamýn görevleri olarak tarif edildi. Öyle ki cumhurbaþkanýnýn görevi kanunlarý onaylamak deðil kamuoyuna duyurmak olarak tarif edilmiþti. Baþkomutanlýk yetkisi de asýl olarak TBMM nin manevi kiþiliðindeydi. Cumhurbaþkaný baþkomutanlýk görevini üstlendiðinde yaptýðý þey sadece meclisi temsil etmekti. Tüm bu öneriler daha baþtan kemalistlerin Hakimiyet Milletindir yalanýnýn yaldýzlarýný dökmeye baþlýyordu. Zaten kemalistler ideolojik bir akýmýn takipçileri deðil üniformalý ve sivil bürokratlardan oluþan ve devletin içindeki kilit mekanizmalarý ele geçirmiþ olan bir kesim olduðundan onlarýn söylemleri ve davranýþlarý arasýnda da bir tutarlýlýk beklemeye gerek yoktu. Paþalardan ve bürokratlardan oluþan kemalistler Cumhuriyet in ilanýndan itibaren kendi çýkarlarýný koruyabilmek için milli iradeyi temsil ettiði iddia edilen meclisi kýsýtlamaya yönelik politikalar izlemiþlerdi. 1924 Anayasasý nýn hazýrlýðýnda meclisin yetkilerini daraltmayý hedefleyen bu önerilerin reddedilmesi henüz ulu önder mertebesine ulaþmamýþ Mustafa Kemal ve ekibini fazla rahatsýz etmedi. Zira 1925 ten sonra bir kaç aylýk Serbest Fýrka deneyimi bir yana býrakýlýrsa- tüzüðüne Mustafa Kemal ebedi þeftir diye yazmýþ olan Cumhuriyet Halk Partisi dýþýnda baþka bir partinin kurulmasýna izin verilmiyordu. Dahasý meclisin ordu karþýsýnda bu kadar güçlü olmasý, orduya hiçbir anayasal rolün biçilmemiþ olmasý, olasý bir darbeyi anayasal gerekçeden yoksun býrakýyordu. Böylelikle Mustafa Kemal in silah arkadaþlarýnýn ordu içindeki nüfuzlarýný kullanarak kendisini devirmelerinin de önü kesilmiþ oluyordu. Bu nedenlerden ötürü kemalistler iktidarlarýný pekiþtirdikten sonra da anayasada yasama yürütme ve yargý arasýndaki iliþkileri yeniden þekillendirmeye ihtiyaç duymadýlar.
1961 Anayasasý
Meclisi Frenleyen Bir Dizi Kurum Yarattý
Ýkinci Dünya Savaþý nýn sonuna dek kemalistler açýsýndan bir problem oluþturmayan 1924 Anayasasý Amerika nýn baskýsýyla çok partili hayata geçilmesiyle birlikte kendi sorunlarýný üretmeye baþladý. Açýk oy-gizli sayým ilkesiyle gerçekleþen 1946 seçimlerini türlü hilelerle güçbela kazanan CHP, 1950 seçimlerinde aðýr bir yenilgiye uðrayarak meclisteki çoðunluðu yitirdi; hükümeti Demokrat Parti ye kaptýrdý. Bugünlerde AKP yi 1950 lerin Demokrat Parti sine benzetmek moda. Bu tür benzetmelerin anlaþýlabilir nedenleri olsa da, Anayasa konusunda böyle bir benzerlik kurmak mümkün görünmüyor. Demokrat Parti anayasayý deðiþtirebilecek bir çoðunluða sahip olmasýna karþýn böyle bir giriþimde bulunmadý; çünkü böyle bir deðiþikliðe ihtiyaç yoktu. Menderes in halka hitaben sarf ettiði iddia edilen siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz cümlesi elbette bir demagojiydi. Ne Menderes in ne de onun sermayedar ve emperyalist efendilerinin böyle bir niyeti vardý. Ama bu sözün burjuvazinin meclis aracýlýðýyla yapabileceði deðiþikliklere duyduðu güveni de ifade ettiði açýktý. Buna karþýlýk 1960 öncesinde anayasayý deðiþtirmek isteyen güçler asýl olarak kemalist cephede yer alýyorlardý. Meclisin sahip olduðu güç ordu içindeki ve dýþýndaki kemalistleri huzursuz etmeye yetiyordu. 1950-60 arasýnda her seçimden yenilgiyle çýkan bu kesimler gitgide daha fazla çoðunluk diktasýndan söz etmeye, Demokrat Parti nin meclisteki çoðunluðuna dayanarak ülke ve bürokrasi içinde denetleyici olmasýndan yakýnmaya baþladýlar. Meclisin iktidarýnýn sýnýrlanmasý, kuvvetler ayrýlýðý, Anayasa Mahkemesi ve elbette yeni bir Anayasa talebi 1960 lara yaklaþtýkça daha sýk dillendirilmeye baþlandý. Bu nedenle 1960 darbesinden sonra bu darbeyi gerçekleþtiren güçler en kýsa zamanda devleti kendi ihtiyaçlarýna göre þekillendirecek yeni Anayasa hazýrlýklarýný baþlattýlar. Kimi sol akýmlarýn haklarýn ve özgürlüklerin korunduðu demokratik bir Anayasa olarak deðerlendirdiði bu Anayasa nýn öngördüðü deðiþiklikler kemalistlerin ihtiyaçlarýna yanýt veriyordu. 1961 Anayasasý güçlü bir meclisin önüne türlü türlü engeller çýkarmýþtý. Her þeyden önce meclisin üstüne Cumhuriyet Senatosu adlý bir baþka meclis geçirilmiþti. Meclisin aldýðý kararlarýn yasalaþmasý için, bu meclis tarafýndan da onaylanmasý gerekiyordu. Senatoya girmek için üniversite mezunu olmanýn þart koþulmasý senatoda kemalistlerin oranýný yükseltmek için yapýlmýþ bir düzenlemeydi. Milli Birlik Komitesi üyesi 23 darbeci ise 1961 Anayasasý tarafýndan doðal dolayýsýyla ömürboyu- senatör ilan edilmiþti. Meclisin yasa yapmasýnýn güçleþtirmenin yaný sýra, bu yasalarý iptal edebilmek için de yeni bir kurum yaratýlýyordu: Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi anayasaya aykýrý bulduðu kanunlarý iptal etme yetkisine sahipti. Meclise ve onun seçtiði hükümete aba altýndan sopa göstermek içinse baþka bir kurum, Milli Güvenlik Kurulu, yaratýlmýþtý. Milli Güvenlik Kurulu aracýlýðýyla kuvvet komutanlarý ve Genel Kurmay Baþkaný hükümet üyeleriyle düzenli olarak toplanýp onlarý iç ve dýþ tehditler hakkýnda bilgilendiriyordu. 1961 Anayasasý Cumhurbaþkanlýðýna iliþkin kemalistlerin ayrýcalýklarýný arttýran düzenlemeler de yapmýþtýr. 1960 Anayasasý na kadar sembolik yetkileri olan Cumhurbaþkaný nýn görev süresi yedi yýla uzatýlýyor yetkileri arttýrýlýyordu. Cumhurbaþkaný artýk meclisin yaptýðý yasalarý iptal etmek için Anayasa Mahkemesi ne baþvurabiliyordu. Cumhurbaþkaný ayný zamanda Milli Güvenlik Kurulu nun da baþýna getirilmiþti. Cumhurbaþkaný senatonun 15 üyesini belirliyordu. Ayrýca görevi biten cumhurbaþkanlarý doðal senatör koltuðuna oturacaklardý.
Meclisin ve onun seçtiði hükümetin yetkilerini kýsýtlayan bir diðer düzenleme de özerk kurumlarla ilgili idi. Televizyon, radyo ve üniversiteler yeni anayasayla özerk bir statüye geçiriliyor baþka bir deyiþle meclisin seçtiði hükümetin denetiminin dýþýna çýkarýlýyordu. Bu düzenlemelerle birlikte 1961 Anayasasý kemalistlere devlet aygýtý içinde seçimlerin gelgitlerinden baðýmsýz korunaklý alanlar ve siyasi ayrýcalýklar yaratmýþtý. Kemalistler 1961 yýlýnda 1924 Anayasasý nýn yapým sürecinde önerip de kabul ettiremedikleri düzenlemelerden çok daha fazlasýný elde etmiþlerdi.
1982 Anayasasý Frenleri Tekleþtirdi 1961 Anayasasý türlü fren mekanizmalarýyla meclisi güçsüzleþtiriyor, mecliste siyasi üstünlük saðlamayý bir türlü beceremeyen kemalistlerin ve arkalarýndaki burjuva güçlerin devre dýþý býrakýlmasýný güçleþtiriyordu. Ancak 1961 Anayasasý burjuva siyaseti açýsýndan baþka bir güçlük yaratýyordu. Zira meclisi denetlemek için yaratýlmýþ tüm bu fren mekanizmalarý sahip olduklarý özerklik nedeniyle birbirinden baðýmsýz hareket edebiliyordu. Fren mekanizmalarýnýn çoðalýp özerkleþtiði bir durumdaysa yasa yapma ve bunlarý uygulama süreci tümüyle kilitleniyordu. Böylelikle kemalistlerin kendilerini korumak için yaptýklarý düzenlemelerin yarattýðý çok baþlýlýk, sadece meclisi frenleyen deðil, sistemi de kilitleyen bir iþleve kavuþuyordu. Bu kilitlenme ise Türkiye deki politikalarýn Amerika nýn istediði þekilde ve hýzda yeniden düzenlenmesinin önündeki en büyük engellerden biriydi. 12 Eylül Darbesi ni düzenleyen generaller hem Amerika yý tatmin edecek þekilde bu kilitlenmeyi aþmak, hem de 27 Mayýs la elde ettikleri ayrýcalýklarý yitirmemek istiyorlardý. Darbecilerin yaptýklarý yeni anayasaya bu kaygýlar damgasýný vurdu. 1982 Anayasasý yasa yapýp bunlarý engelleyen mekanizmalardan Cumhuriyet Senato sunu kaldýrdý. Meclisi frenleyen diðer özerk kurumlarýn özerkliklerini ortadan kaldýrýp, Anayasa Mahkemesi örneðinde olduðu gibi kimi yetkilerini sýnýrladý. Bu kurumlarýn özerkliklerinin kaldýrýlýp yetkilerinin sýnýrlanmasý, bu kurumlarýn meclisin ve hükümetin denetimi altýna sokulmasý anlamýna gelmiyordu. Bilakis 1982 anayasasýyla birlikte gelen deðiþiklik daðýnýk ve özerk olarak duran tüm bu fren mekanizmalarýný tek bir makama baðlamak, meclisi bu makam aracýlýðýyla sýnýrlamaktý. Bu makam da Cumhurbaþkanlýðý ndan baþka bir kurum deðildi. 1982 Anayasasý Cumhurbaþkanlýðý nýn yetkilerini 1961 Anayasasý yla kýyaslanamaz ölçüde arttýrdý. Üniversiteden, mahkemelere, TRT den Danýþtay a kadar her tür kurum cumhurbaþkanýnýn denetimine giriyordu. Böylelikle hem devlet kurumlarýnýn kendi baþlarýna hükümeti engellemesi güçleþtiriliyordu hem de kemalistlerin gerek gördükleri takdirde meclisi ve hükümeti frenlemesi mümkün hale geliyordu. Kemalistlerin devlet içindeki hakimiyetini arttýran tek düzenleme Cumhurbaþkanlýðý na iliþkin deðildi. Askerlerin hükümet üzerinde en dolaysýz þekilde etkide bulunabildiði Milli Güvenlik Kurulu nda askerlerin aðýrlýðý arttýrýldý. Dahasý 1982 Anayasasý yla birlikte Milli Güvenlik Kurulu nun anayasal statüsü yükselti. Yeni anayasayla birlikte Bakanlar Kurulu MGK nýn tavsiyelerini göz önüne almak zorundaydý. Kýsacasý 1980 darbesi de kemalistlerin devlet üzerindeki egemenliklerini emperyalist efendilerini kýrmadan arttýrdýðý bir anayasa üretmiþti.
Yeni Anayasa Kemalistlerin Ayrýcalýklarýný Törpüleme Hamlesidir Kuþkusuz böylesine yetkili kýlýnmýþ bir cumhurbaþkanlýðý makamýnýn, bu koltukta Evren
yahut Sezer gibi açýkça kendilerinden yana tutum alan kiþiler oturduðu sürece kemalistlerin iþine geleceði açýktý. Ancak Özal yahut Demirel gibi kemalistlerin birinci tercihi olmayacak kiþilerin de cumhurbaþkaný seçilmesi de kemalistler açýsýndan büyük bir problem yaratmýyordu. Zira bu süreçte Amerika nýn TSK-OYAK a sunduðu destek henüz bitmemiþ, TSK-OYAK la TÜSÝAD arasýndaki ittifak henüz çatlamamýþtý. Zaman zaman taraflar arasýnda çýkan pürüzler dönemin baþbakaný Özal ýn Anayasa yý bir kez delmekten bir þey çýkmaz ifadesiyle özetlenen tarzda ortadan kaldýrýlýyordu. Avrupa Birliði ne giriþ süreci ordunun arkasýndaki Amerikan desteðinin adým adým azaldýðý, TÜSÝAD ýn kemalistlerle giderek daha fazla sürtüþmeye girdiði bir döneme iþaret ediyordu. Zira ABD ve TÜSÝAD kendi planlarý doðrultusunda bu sürece koþulsuz destek verirken AB yolunda ilerlenirken kendi ayrýcalýklarýný yitireceklerini bilen kemalistler bu sürece ayak diriyor yeri geldiðinde çomak sokuyorlardý. Doksanlarýn baþýndan itibaren bu sorunlar büyümeye baþladý. Amerika nýn ve TÜSÝAD ýn kemalistlere sunduklarý destek azalmaya baþladý. Dolayýsýyla yeni Anayasa tartýþmalarýnýn bayraktarlýðýný artýk sol kesimler deðil TÜSÝAD üstlendi. Anayasayý deðiþtirmek isteyenler Cumhurbaþkanlýðý nýn yetkilerini törpüleyip, MGK nýn konumunu düzenlemek istiyorlardý. Daha güçlü bir meclis, daha zayýf bir bürokrasi dolayýsýyla ABD nin ve TÜSÝAD ýn çýkarlarýný kollayan reformlara ayak diremenin güçleþmesi anlamýna gelecekti. Ancak doksanlarýn ortasýndan itibaren yükseliþe geçen islami sermayenin hem ABD hem de TÜSÝAD tarafýndan frenlenmek istemesi geçici olarak bu sürtüþmelerin üstünü örttü. ABD ve TÜSÝAD ýn kemalistlerle yeni bir ittifakýna yol açtý. 28 Þubat süreci boyunca bu ittifak sürdü. Anayasa deðiþikliði tartýþmalarý rafa kaldýrýldý. 28 Þubat 1997 darbesinden bir kaç yýl sonra Ýslami sermayenin iyice diþlerinin çekildiðinin anlaþýlmasýyla birlikte Avrupa Birliði tartýþmalarý dolayýsýyla ABD, TÜSÝAD ve kemalistler arasýndaki tartýþmalar yeniden alevlendi. Kemalist kesim Sezer i cumhurbaþkaný seçtirerek bir yedi yýl daha devlet içerisindeki denetimlerini sürdürmeyi güvence altýna almýþlardý. Artýk ABD ve TÜSÝAD ýn geçirmeye çalýþtýðý yasalarý ýsrarlý bir þekilde veto eden bir Cumhurbaþkaný söz konusuydu. Ne var ki dengeler bir kere deðiþmeye baþlamýþtý. Sezer in Cumhurbaþkanlýðý na raðmen ABD ve TÜSÝAD anayasayý kendi istekleri doðrultusunda deðiþtirmeye baþlamýþlardý. Cumhurbaþkanlýðý nýn, Anayasa Mahkemesi nin yetkileri parça parça deðiþtirilmeye baþlandý. 2002 3 Kasým ýnda seçimleri Amerikancý AKP nin mecliste ezici bir çoðunlukla kazanmasý bu deðiþikliklerin hem AB yolunda reformlar adý altýnda daha yüksek sesle gündeme gelmesine yol açtý. Ancak Orta Doðu da ABD nin karþýsýna Fransa ve Almanya nýn dikilmesi, Irak ta ABD yi her fýrsatta çelmelemeye çalýþmasý kemalistlerin bu reformlara karþý direnmesini, ellerindeki mevzileri vuruþa vuruþa savunmaya devam etmelerini mümkün kýldý. Ancak Irak taki savaþýn ABD nin Avrupalý rakiplerini ABD den daha büyük bir bataða sokmasý adým adým bu kesimlerin ABD karþýsýndaki direncini kýrdý. ABD nin Orta Doðu politikasý karþýsýnda önce seçimleri kazanan Merkel Almanya da ondan iki yýl sonrasýnda da Sarkozy li Fransa yelkenleri suya indirdi. Güvendikleri daðlara karlar yaðan kemalistler bu durum karþýsýnda kaybedenlerin telaþý içinde daha da hýrçýnlaþmaya baþladýlar. Buna karþýlýk arkasý saðlam olan AKP ise, 2002 yýlýnda yapmaya cesaret edemediði deðiþiklikleri bugün mecliste daha az milletvekiline sahipken kendinden emin bir tavýrla uygulamaya koyuldu. Demek ki kerameti AKP de deðil emperyalistlerde, daha doðrusu onlarýn TSK-OYAK ý dolayýsýyla da kemalistleri sahipsiz býrakmasýnda aramak gerekiyor. Tam da bu nedenden ötürü TÜSÝAD ýn 90 lý yýllardan beri demokrasi raporlarý adý altýnda piyasaya sürdüðü anayasa deðiþikliði önerileri ilk kez bu kadar somut bir þekilde tartýþýlýyor. Sahipsiz kalan TSK-OYAK ýn dolayýsýyla kemalistlerin gerileyiþi yeni anayasayla belgeleniyor.
Sayfa
22
SAYI: 3
EKÝM 2007
Tarih Sýnýf Mücadelelerinin Tarihidir Saptamasý Her Somut Siyasal Geliþmenin Ardýnda Muhakkak Sýnýf Mücadelesinin Olduðu Anlamýna Gelmez «Soðuk savaþ dönemi» diye de anýlan kutuplaþmanýn damga vurduðu dönemin alýþkanlýklarýndan hala ve bir türlü kurtulamamýþ olan zihinler, o süreç boyunca nispeten örtük kalan ve fakat SSCB ve benzerlerinin sahneden resmen kalkmasýndan sonra giderek keskinleþip pervasýzlaþan emperyalistler arasý paylaþým kavgasýný ve bunun tek tek ülkelerdeki yansýmalarýný kavramakta güçlük çekmektedir. SSCB ve yandaþlarýna ya da Üçüncü Dünya ülkeleri denen bloka karþý ABD nin baþýný çektiði ve hemen hemen eksiksiz bir blok olarak hareket eden emperyalist devletlerin oluþturduðu günlerde alýþýlmýþ basmakalýp cümleleri bugün aynen tekrarlamak emperyalistler arasý çatýþmalarýn daha açýk ve keskin hale gelmekte olduðu günümüzde siyasal geliþmelere izahat getirmek bir yana, bilakis kavrayýþý güçleþtirmektedir. Örneðin «emperyalizmin amaçlarý», «burjuvazinin hedefleri» gibi burjuvaziyi ve emperyalizmi yekpare bir bütün gibi ele alan toptancý söylemler, elbette «son tahlilde» yanlýþ deðildir ve genel bir ajitasyon propaganda konuþmasý içinde mahzurlu olmaz. Ama somut duruma açýklýk getirmek için yapýlmasý gereken bir somut siyasal tahlil çerçevesinde kafa karýþtýran bir mahiyet kazanmaktadýr. Birbiriyle bir it dalaþý içinde olan emperyalist kamplardan hangisinin, rakip sermaye güçlerinden hangilerinin kastedildiðini somutlaþtýrmaya özen göstermeyen tutumlarýn siyasi gerçekleri açýklama misyonunu yerine getirmekten ziyade siyasi gerçekler hakkýnda zihin bulanýklýðý yaymaya hizmet etmesi kaçýnýlmazdýr. Öte yandan, soðuk savaþ döneminden kalma takýntýlarla deðil ise de bu kez siyasete doktriner bir yaklaþýmdan ileri gelen tutumlar da önünde sonunda ayný kapýya çýkmaktadýr. Bu kez de her siyasi geliþmeyi burjuvazi ve proletarya arasýndaki bir siyasal kutuplaþmanýn ifadesi gibi izah etme eðilimi söz konusudur. Oysa «bugüne kadar ki tarih sýnýf mücadelelerinin tarihidir» doðru saptamasýndan kalkarak varýlabilecek en saçma sonuç her güncel geliþmeyi sanki sahiden ve bilfiil burjuvazi
ile proletarya arasýndaki çatýþmanýn bir sonucu olarak algýlamak olur. Tarih elbette sýnýf mücadelelerinin tarihidir. Ama söz konusu olan tarihtir! Yani olmuþ bitmiþ ve sonuçlarý kesin olarak belirlenmiþ olgulardýr söz konusu olan. Bu anlamda Komünist Manifesto nun bu önermesi tarihte gerçekleþmiþ olan esaslý siyasal dönüþümlerin hepsi temel sýnýflar arasýndaki siyasal çatýþmanýn sonuçlarýyla tayin edilmiþtir anlamýna gelir. Bu saptamanýn ardýnda yatan temel vurgu, sýnýf mücadelesinin bir siyasal mücadele olduðu göz ardý edilip bu mücadele adeta kendi kendine cereyan eden bir sosyolojik olaya indirgendiði takdirde ise sapla saman karýþýr. Özellikle de proletarya ile burjuvazi arasýndaki sýnýf mücadelesi böyle kendiliðinden geliþen bir sosyolojik otomatizme indirgendiði takdirde en büyük ve günümüzün siyasal geliþmelerini kavramak bakýmýndan can alýcý bir zaafa hayat verilir. Bu zaaf proletaryanýn kimi kesimleri ile burjuvazinin kimi kesimleri arasýnda kendiliðinden geliþen ve kýsmi ya da sektörel çerçevelerle sýnýrlý kalan, dolayýsýyla da çoðu zaman siyasal bir nitelik kazanamayan çatýþmalarý sýrf taraflarýn sosyolojik kökenlerine bakarak sýnýf mücadelesi diye algýlamak diye tarif edilebilir. Böylece aslýnda bir siyasal mücadele yani siyasal iktidar için mücadele olan sýnýf mücadelesinin kendisi ile kýsmi ve dar alanlarda cereyan eden mücadeleleri birbirine karýþtýrmak doktriner ve toptancý yaklaþýmýn bir ifadesidir. Oysa ifrata vardýrarak düþünüldüðünde bu yaklaþýmýn saçmalýðý aþikardýr. Bu yaklaþýmý en uç noktasýna kadar ötelediðiniz takdirde holding patronu Üzeyir Garih in emekçi kökenli bir genç tarafýndan öldürülmesini proletaryanýn bir zaferi olarak kutlamaya ramak kalýr. Kendiliðindenliðe teslim olanlarýn ve kendiliðindenliðe tapýnanlarýn genellikle doktriner eðilimli olmalarý tesadüf deðildir. Kendiliðindenliðin peþinden sürüklenmenin ve kuyrukçuluðun temelinde de ayný zaaf yatar. Proletarya ile burjuvazi arasýndaki mücadelesinin siyasal bir sýnýf mücadelesi mahiyeti kazanmasý için tek tek
burjuvalarla proleterlerin, bir fabrikanýn iþçileriyle patronunun kapýþmasýnýn, bir sektördeki patronlarla iþçilerin mücadelesinin ötesine geçmesi gerekir. Her kýsmi mücadelede sýnýfýn bütününün çýkarlarýný her ulusal mücadelede uluslararasý çýkarlarý öne çýkarmak gerekir. Proletarya ile burjuvazinin kavgasýný, varmak zorunda olduðu yere yani siyasal iktidarýn fethedilmesi, eski devlet aygýtýnýn parçalanmasý ve proletaryanýn egemen sýnýf olarak örgütlenmesine vardýrmak gerekir. «Ancak sýnýf mücadelesini proletarya diktatörlüðüne kadar vardýranlar Marksist olarak adlandýrýlabilir» saptamasý da bu gerçeðe iþaret etmek için yapýlmýþtýr. Zira ancak bu takdirde sýnýf mücadelesinin proletarya tarafýndan kazanýldýðý ilan edilebilecektir. Ama sýnýf mücadelesinin bu biçimde teþekkül etmesi ve sonuçlanmasý için olmazsa olmaz bir koþul vardýr. Kendini sýnýfýn tek tek bireylerinden, þu ya da bu parçasýndan ayýran ve kendiliðinden mücadelelere bütünsel çýkarlarýn ýþýðýnda, dýþarýdan müdahale etme deneyim ve yeteneðini kazandýðý gibi, sýnýfýn farklý kesimlerinin siyasal önderliði konumuna yükselmiþ ve bu sayede toplumun baþka ezilen ve sömürülen kesimlerinin de proletaryanýn peþine takýlmasýnýn yolunu açan bir devrimci ve komünist partinin varlýðý þarttýr. Ayný nedenle de Leninistler böyle bir partinin yokluðu koþullarýndaki geliþmelerin ve mücadelelerin kendiliðinden geliþmeler olarak tarif edilmesinde titizlik göstermektedir. Doksanýncý yýldönümünü kutlamaya hazýrlandýðýmýz Ekim devriminin kanýtladýðý en önemli gerçek ve öðretmeye devam ettiði en büyük ders budur. Kuþkusuz böyle bir partinin varlýðý koþullarýnda dahi proletaryanýn yenik düþmeyeceðinin bir teminatý yoktur. Ama o takdirde de sýnýf mücadelesinde proletaryanýn yenik düþtüðünü teslim etmek icap eder. Kaldý ki sýnýf mücadelesinde proletarya siyasal iktidarý elinde bulunduran ve zaten hakim sýnýf durumdaki burjuvaziye karþý mücadele etmektedir. Bu itibarla yýkmadýkça yýkýlmayan burjuvazi iktidarda olduðu müddetçe her
mücadeleden muzaffer deðilse bile daima galip olarak çýkma avantajýna sahiptir. Yani proletaryanýn sýnýf mücadelesine kalkýþýp da bizzat ve bilfiil yenik düþmediði durumlarda dahi sýnýf düþmaný galip çýkmaktadýr. Zaten proletaryanýn sýnýf mücadelesinde ezilen ve sömürülen bir sýnýf olarak yer aldýðýnýn kabulü bu anlama gelir. Bu gerçeði dile getirmekten kaçýnmak, ayný zamanda sýnýf düþmaný tarafýndan silahsýzlandýrýlmýþ ve parçalanmýþ durumdaki bir sýnýfýn düþmanýný alt edebilecek bir siyasal güce dönüþtürülebileceði konusunda kuþku duymayý anlatýr. Bu gerçeðin hatýrlatýlmasý karamsar bir tablo çizmek oluyor diye, örgütsüz ve kendiliðindenliðe terk edilmiþ proletaryanýn sýnýf düþmaný karþýsýndaki güçsüzlüðü hakkýndaki gerçeði görmezden gelmek, üstüne üstlük üzerini örtmek mi lazým? Sýrf maneviyat bozulmasýn diye sahte tablolar mý yaratmak lazým? Bu tutum deðiþtirilmesi gereken gerçekliðin üzerini örtmekten baþka bir anlam ifade etmez. Bu nedenle de bu gerçekliðin devrim yoluyla deðiþtirilmesinin önünü kesip baþka yollardan (son zamanlarda moda olan terimi kullanacak olursak) dönüþtürülmesi hakkýndaki hayalleri besler. Nitekim 22 Temmuz seçimlerine gelirken ve sonrasýndaki muhtelif siyasal tahlillerin temel zaafý da bu konulardaki yanýlgýlardan ileri gelmektedir. Seçimlerde birbirleriyle kýyasýya kapýþan kamplardan hangisinin neyi temsil ettiði belirsizleþtiði gibi, seçim sürecinde sýnýf mücadelesinin nasýl bir rol oynadýðý, daha doðrusu bir rol oynayýp oynamadýðý konusu da suskunlukla geçilmektedir. Oysa seçimlerin öncesinde (ister alýþýla gelen tarzda «sýnýf mücadelesi yükseliyor» türünden olsun, ister «iç savaþ geliyor» türünden olsun) olduðu gibi, hemen sonrasýnda da sýnýf mücadelesinin keskinleþtiði hakkýnda söylemlere rastlandýðý halde nedense kimse seçimler sýrasýnda bu yükselip duran sýnýf mücadelesinin nasýl bir rol oynadýðýna izahat getirmekte deðildir.
22 Temmuz Seçim Sonuçlarýnýn Iþýðýnda «Yükselen Milliyetçilik» ve «Gerici Ýç Savaþ» Söylemlerinin Akýbeti Bugün yaþanan son 15 yýldýr barýþ hayaliyle avutulan bir halka dayatýlan, gerici iç savaþ sopasýyla ölümü gösterip sýtmaya razý etme oyunudur. (Ufuk Çizgisi Filistin'e Özgürlük Temmuz 2007 Sayý: 64) Doðrusu Ufuk Çizgisi nin Filistin de El Fetih ile Hamas arasýndaki çatýþmalarýn ardýndan yaptýðý bu saptama KöZ ün 2005 1 Mayýsý nýn ardýndan attýðý «Bayrak Provokasyonlarýyla Ölümü Gösterip Saðduyulu 1 Mayýs'ta Sýtmaya Razý Ettiler» manþetini hatýrlatmaktadýr. Konumuz Filistin ve öncelikli sorumluluðumuz Filistin deki sýnýf mücadelesinin sorunlarýna yanýt getirmek olmadýðýna göre, bu saptamanýn hatýrlattýðý konuya dönmekte yarar var. Zira 2005 ten itibaren yaygýnlaþan «yükselen milliyetçilik» ve «gerici iç savaþ tehditleri» hakkýndaki saptama ve tutumlarýn 22 Temmuz seçimlerinde siyaset arenasýnda ortaya çýkan güçler dengesiyle yakýndan iliþkisi vardýr ve 2007 seçim sonuçlarý bu söylemlerin ardýndaki zaaflarý açýða çýkartmak için elveriþli veriler sunmaktadýr.
Ne Zamandan Beri «Yükselen Milliyetçilik» Alarmý Çalýnýyor? Özellikle 2005 Newrozu ndan itibaren burjuva medyanýn pompalamasýyla ve her nedense özellikle solcular arasýnda alttan alta yerleþen bir «yükselen milliyetçilik» tespiti vardýr. Buna paralelel olarak, yaklaþan bir linç dalgasý ve «gerici iç savaþ» tehlikesi hakkýnda beklentiler de oldukça yaygýnlaþmýþtýr. 2005 Newroz unu takiben Trabzon da faþistlerin polis desteðiyle HÖC lülere saldýrmasý ve bunu takip eden benzeri geliþmeler bu söylemin yayýlmasýnda hatýrý sayýlýr bir rol oynadý. Bu olaylar zincirinin son halkasý da seçimlere çeyrek kala Sakarya da Ahmet Kaya tiþörtü giyen Kürt iþçilere yönelik saldýrý olmuþtu. KöZ ün arkasýnda duran komünistler 2005 Newrozu ndan itibaren bu «yükselen milliyetçilik» ve «gerici iç savaþ tehditleri» söyleminin aslýnda zaafiyet içindeki milliyetçiliðin pompalandýðý sanal bir tablo oluþturduðunu, güçler dengesinin tam aksi yönde olduðunu ýsrarla vurgulamaya gayret etti. Bu propagandanýn aslýnda ölümü gösterip sýtmaya razý etme kabilinden bir tertip olduðunu ve bu sayede Kürt hareketini ve devrimci hareketi düzen sýnýrlarýna çekme yönündeki planlarýn bir parçasýný ifade ettiðini anlatmaya gayret ettik. 2005 1 Mayýsý bu bakýmdan önemli bir iþaretti. O dönemeci þöyle tasvir ettik: «Newrozun ardýndan siyasi gerilimi adým adým týrmandýran psikolojik savaþ uzmanlarýnýn yarattýðý beklentinin aksine 2005 1 Mayýsý nda kayda deðer büyüklükte bir çatýþma meydana gelmedi. Yine bir iki istisna hariç alanlarda kayda deðer büyüklükte Türk bayraklarý da yoktu. Görülüyordu ki 1 Mayýs ýn bu cephesinde emir komuta ile saðlanan bir saðduyu hakimdi. Bu cenahta saðduyulu bir davranýþtan ziyade saðduyulu davranma talimatlarýna itaatle uyanlar vardý. Muhtelif devrimci akýmlar 1 Mayýs öncesi kopartýlan þoven fýrtýnanýn gözlerini köreltmesi, kulaklarýný týkamasý ve yüreklerini soðutmasý nedeniyle bu saðduyu tablosuna suskunluklarý ile bilmeden ve istemeden katký yaptýlar. Bayram edenlerin baþýnda 1 Mayýs a kadar provokasyon sopasýný elinden býrakmayarak devrimci güçleri hizaya çekmeye çalýþan düzen güçleri vardý. Ama provokasyon korkusu ve bahanesiyle her türlü devrimci politik tutumdan koþar adým uzaklaþan düzenin yedek
güçlerinin, yani reformistlerin de yüreði bayram sevinciyle doluydu.. Önümüzdeki dönemde sosyalist hareket içindeki ayrýþma ölümden korkup sýtmaya razý olanlarla ezilenlerin öfkesini saðduyuyla söndürmeyi reddedenler arasýnda yaþanacak. Bu ayrýþmaya devrimci bir müdahalede bulunmanýn yolu 1 Mayýs 2005 in derslerini akýlda tutmaktan geçiyor.» Doðrusu, iki buçuk yýl önceki saptamalarý bir biçimde geride býraktýðýmýz seçimlere giden sürece pek ala uyarlayabiliriz. Hatta saðduyulu 2005 1 Mayýsý ile bu seçimlerin sonucunda ortaya çýkan tablo arasýnda da zorlanmadan benzerlikler kurulabilir. Daha önemlisi ise, «sosyalist hareket içindeki ayrýþmanýn, ölümden korkup sýtmaya razý olanlarla ezilenlerin öfkesini saðduyuyla söndürmeyi reddedenler arasýnda yaþanacaðý» hakkýndaki saptamaydý. Ne yazýk ki iki yýlý aþkýn süre boyunca her geliþme bu saptamalarýmýzý doðruladý. O günden sonra deðiþik vesilelerle «milliyetçilik yükseliyor», «linç dalgasý geliyor», «gerici iç savaþ tehdidi artýyor» söylemleri önce burjuva medyasýndan pompalanýp solun muhtelif yayýnlarýnda da yankýlanarak yükseltildi. Her defasýnda «provokasyona gelmeme» refleksiyle solun bir adým daha geri çekilmesinde rol oynadý. Bu süreçte KöZ «þovenizm yükseliyor» çýðlýklarýnýn aslýnda sol içerisinde sosyal þovenizmin iyice hakim olmasýný amaçladýðýný ve buna hizmet ettiðine; iç savaþ alarmlarýnýn aslýnda solu itidal ve uzlaþmaya razý etmeyi hedeflediðini ve tasfiyeci reformist akýmlarla eðilimlerin güçlenmesine hizmet ettiðine dikkat çekmeye özen gösterdi. Bu süreçte Hrant Dink in cenazesi de önemli bir dönüm noktasý oldu. Bir yönüyle Hrant Dink in cenazesi ve onu izleyen tepkiler moral yükseltirken beri yandan da bu süreci takiben yeniden milliyetçiliðin yükseldiði hakkýndaki propagandalar ivme kazandý. Buna paralel olarak da Hrant Dink in katledilmesine iliþkin tepkilerin reformistlerin damga vurduðu bir kanala akmasý saðlandý. Doðrusu Hrant Dink in cenazesinin bir bakýma Türk milliyetçiliðini sahiden tetiklediði ve hatta cumhuriyet mitinglerinin her ne kadar laiklik bahanesiyle örgütlenmiþ olsa da Kemalizmin damgasýný taþýyan hareketin pompalanmasýna vesile olduðunu da söylemek yanlýþ olmaz.
Seçimlere Giderken «Yükselen Milliyetçilik» Dalgasý mý Vardý? 22 Temmuz seçimlerine de yoðun bir medya bombardýmaný altýnda gidildi. Darbe tehditleri ile «yükselen milliyetçilik» ve «iç savaþ kapýda» söylemlerinin birbirine karýþtýðý ve birbirini beslediði bir iklimde seçimlere gidildi. Ama 22 Temmuz 2007 seçimlerinin sonuçlarý bu «yükselen milliyetçilik» söyleminin altýnýn ne kadar dolu ne kadar boþ olduðunun tartýþmasýz bir kanýtý oldu. Ayný zamanda da bu propagandaya kanan solcularýn nasýl teslimiyetçi ve liberal bir kaynaþmaya doðru sürüklendiklerinin görülmesi için ibretlik veriler sundu. Seçim sonuçlarý belli olduðu andan itibaren, ince tahliller yapmaya hacet kalmaksýzýn kendini belli eden gerçeklerin baþýnda; cumhuriyet mitingleri, muhtýralar, ültimatomlar ve darbe çaðrýlarýyla þiþirilen balonun, balon olduðu gelmektedir. Bu çizginin seçim sathý mailindeki baþ temsilcisi CHP büyük bir hezimete uðramýþtýr. Sýfýrdan 70 milletvekiline sýçradýðý için büyük baþarý kazandýðý iddia edilen MHP nin aldýðý bu sonucun da aslýnda yanýltýcý bir deðerlendirme olduðu ise, biraz daha ciddi
incelemeler ve hatýrlamalarla ortaya çýkan bir durumdur. MHP geçen seçimlere kýyasla oylarýný yüzde yüz arttýrmýþ gibi görünse de öyle deðildir. Aldýðý yüzde 15 in altýndaki oy oraný geçen seçimlerde emanet ettiði oylarýn geri toplanmasýyla ortaya çýkmaktadýr: 2002 seçimlerinde kendisinin aldýðý oylarla GP ve BBP nin aldýðý oylarýn toplamý bu kadardýr; zaten buna bir de CHP nin açýkça kendisine yönlendirdiði oylarla baraja takýlan DP den düþen oylar eklendiði takdirde aslýnda MHP nin bir seçim zaferinden söz etmenin mümkün olmadýðý besbellidir. Zaten Yozgat, Erzurum gibi, geleneksel olarak MHP ye oy veren seçmenlerin aðýr bastýðý seçim bölgelerinde MHP nin tahtýnýn 22 Temmuz da yýkýlmýþ olmasý da buna kanýttýr. Bu kuþbakýþý tablo «yükselen milliyetçilik» vaveylasýnýn altýnýn öteden beri boþ olduðunu ve bilakis bu propaganda ile bir yükselen milliyetçilik dalgasý yaratma gayretinin söz konusu olduðunu göstermektedir. Zaten Bin Umut adaylarýnýn mecliste grup kurmalarý bile bunun tersinin doðru olduðuna kendi baþýna delalet eder. Yok eðer bir ara milliyetçilik yükselmiþ ve tam seçimlere girerken bu yükseliþin önü kesilmiþ diye bir iddia akla gelecek olursa, bu daha da temelsizdir. Zira bu durumda «ne oldu da bu yükselen dalga geri düþtü?», «hangi güçlerin hangi mücadelesi seçimlerde yükselen milliyetçilik dalgasýnýn kýrýlmasýný saðladý?» gibi sorularý sorup bu sorularýn cevabýný somut olarak ve dürüstçe verebilmek lazýmdýr. Sözümona yükseldiði söylenen milliyetçilik dalgasýný seçim zemininde temsil eden partilerin aldýklarý sonuçlar bu konudaki þiþirme propagandanýn gerçekliðine yeterince ýþýk tutmuþtur. Bu propagandanýn etkisinde kalarak yönünü þaþýranlarýn da bu sonuçlardan ibret almasýna þiddetle ihtiyaç vardýr. Kuþkusuz kendi yarattýklarý veya inandýklarý yalanlara herkesten çok baðlý kalanlar, yükselen milliyetçiliðin AKP ye giden oylarda kendini ifade ettiðini izah etme gayretkeþliðine girebilirler. AKP nin seçim propagandasýnda þovenizm vurgusunun alýþýlandan fazla olduðu doðru olsa bile, bu þovenizm dozu iktidara talip bir burjuva partisinin gayet tabii bir söylemini ifade eder, özel bir anlamý yoktur. Bu konudaki zorlama tahliller akla ziyandýr. AKP nin seçimlerde beklenenden fazla sonuç almýþ olmasý asýl seçimlerden önceki süreçte yaratýlan bir baþka sahte tablonun iç yüzünü ortaya koymaktadýr.
Seçimlere Giderken Bir Ýç Savaþ Ýklimi mi Vardý? Seçimlerden önce «milliyetçilik yükseliyor» çýðlýklarýna paralel olarak çalýnan alarm zillerinden biri de «gerici bir iç savaþ» koþullarýnýn olgunlaþtýðý hakkýndaydý. AKP nin neredeyse bütün seçim bölgelerinde birinci parti olarak ve oylarýn yarýsýný devþirerek elde ettiði seçim sonucuna bakarak her þey söylenebilir; ama en saçmasý bu sonuçlara baka baka ülkenin iç savaþýn eþiðinde olduðunu tekrarlamaya devam etmektir. AKP nin seçimlerde elde ettiði sonuçtan daha ziyade hemen hemen ülkenin her karýþýna yayýlmýþ olan toplumun en geniþ parçasýnýn çatýþma deðil uzlaþma, gerilim deðil sühulet istediði sonucuna varmak daha doðrudur. Her halde bu tablonun iç savaþ eþiðinde bir toplumun tablosu olmadýðý açýktýr ve bu tablonun birden bire seçim gününde alt üst olmadýðý daha da açýk olmalýdýr. Demek ki bu sonucun gösterdiði gerçek de seçimden önceki iç savaþ senaryolarýnýn palavra olduðuna delalet eder. Zaten öte yandan bakýldýðýnda Bin Umut adaylarýnýn
meclise girerek grup kurabilecek kadar oy almýþ olmasý da bunu doðrulayan bir veridir. Açýktýr ki Bin Umut adaylarýnýn kampanyasý ve genel çizgisi bir savaþ çaðrýsýný ifade etmemektedir. Aksine «yükselen milliyetçilik» ve «iç savaþ geliyor» çýðlýklarý olsa da olmasa da uzlaþmacý ve çatýþmadan kaçýnmayý vaz eden bir tutumu ifade etmektedir. Olsa olsa bu uzlaþmacý çizginin sahiplerinin kendi tutumlarýný kitlelere benimsetmek için bu alarm çýðlýklarýný istismar ettikleri söylenebilir. Ama bu da söz konusu çýðlýklarýn gerçekte var olmayan bir tehlike hakkýnda olduklarý gerçeðini tekzip etmez.
«Yükselen Milliyetçilik» Çýðlýklarýyla Sýnýf Mücadelesinin Yükseldiði Hakkýndaki Efsanelerin Akrabalýðý Seçim sonuçlarýnýn bir kez daha ortaya koyduðu ve aslýnda görülmesi için seçim sonuçlarýna da hacet olmayan gerçeklerin bu biçimde tarif edilmesi solcularýn asla kabul etmeye yanaþmadýklarý bir tabloyu temsil eder. Zira onlar siyasi motivasyonlarýný muhafaza etmek için ya büyük tehlikeler hakkýnda alarm zilleri çalmaya yahut (hatta kimi zaman bu alarm çýðlýklarýnýn yaný sýra) sürekli yükselen sýnýf mücadelesinden veya yükselip duran herhangi bir mücadeleden dem vurmaya alýþmýþtýrlar. Bunlardan her ikisinin de söz konusu olmadýðý takdirde yelkenleri suya indirmeye teþne bir meþrebe sahiptirler. O nedenle seçim sonuçlarýnýn özellikle de emekçilerin çoðunluðunu içeren bir seçmen kitlesinin çatýþma deðil uzlaþmadan yana tutum almýþ olmasý solcularý kendilerine ait bir misyon kalmadýðý sonucuna varmaya yönelttiði için bu gerçeklerin dile getirilmesini bir nevi tasfiye darbesi gibi görme refleksine sahiptirler. Oysa asýl tasfiyecilik tehlikesi militanlarýný ve muhataplarýný kof yükseliþ masallarýyla oyalamaktan veya mesnedi olmayan tehlikeler hakkýnda çýðlýklar yükseltmekten ileri gelir. Bu seçim sonuçlarýna bakarak ulusal kurtuluþ mücadelesinin bir devrim dinamiði olmaktan çýktýðýna, sýnýf mücadelesinin artýk gündemden düþtüðüne hükmederek kendine yapacak bir iþ kalmadýðý sonucuna varmak þart deðildir. Bu sonuca varanlar hangi iþareti görürlerse görsünler bu teslimiyeti dile getirmeye teþne olanlardýr. KöZ ün arkasýnda duran komünistler bakýmýndan ise seçimlerin gösterdiði sonuçlar, içinden geçilen konjonktür hakkýnda öteden beri hatýrlattýklarý saptamalarý doðrulamaktadýr. Kitlelerin uzlaþmadan yana olmasý ve keskin bir mücadeleye girmekten kaçýnma eðilimi taþýmasý sýnýf mücadelesinin sonunun geldiðine deðil sýnýf mücadelesinde devrimcilerin ve iþçi hareketinin bir geri çekilme döneminde olduðuna iþaret eder hepsi o kadar. Öteden beri içinden geçtiðimiz dönemin bir geri çekilme dönemi olduðunu, ne sýnýf mücadelesinin yükseldiðine dair abartýlý müjdelere ne de iç savaþ geliyor türünden alarmist tutumlara itibar etmeden komünistlerin, devrimcilerin bu döneme özgü koþullara uygun bir çalýþma temposuyla ve buna uygun taktik tutumlarla yol almasý ve bu suretle yeni bir yükseliþe hazýrlanarak yeni bir yükseliþin mimarlarý olmaya talip olmalarý gerektiðini vurguluyoruz. Baþkalarýnýn bu konuda ne söyleyip ne yaptýðýna bakmadan da bu hedef doðrultusunda kendi baþýmýza kalmaktan ürkmeksizin yol alýyoruz. Bu yolu yürümeye devam edeceðiz.
SAYI: 3
Sayfa
EKÝM 2007
23
Seçim Sonuçlarýnýn Iþýðýnda Anayasa Hakkýndaki Tartýþmalarýn Ýç Yüzü «Yeni Anayasa» Ýþçiler ve Ezilenler Açýsýndan Yeni Deðildir Proleter Devrimiyle Çöpe Atýlmalýdýr Seçim sonuçlarýnýn seçimin maðluplarý katýnda yarattýðý þaþkýnlýk ve küskünlüklerin telaþý geçmeden, beklendiði gibi, erken seçime neden olan cumhurbaþkanlýðý krizi de seçimlerden zaferle çýkanlarýn istediði doðrultuda noktalandý. Bunu takiben anayasa tartýþmalarýnýn geleceði belliydi. Üstelik her ne kadar AKP seçim propagandalarý sýrasýnda cumhurbaþkanlýðý sorununu uzlaþma ile çözmekten söz etmiþse de sýrf vaad etti diye 23 Temmuz günü ortaya çýkan zafer tablosunun ardýndan Abdullah Gül ün geri çekilmeyeceðini tahmin etmek de zor deðildi. Nihayet Eylül ayý ile birlikte, gündeme Anayasa tartýþmalarý oturdu. Anayasa etrafýndaki tartýþmalar, Abdullah Gül ün ilk cumhurbaþkanlýðý adaylýðý sýrasýnda baþlayan ve seçim sürecinde de sürdürülen tartýþmalarla hemen hemen ayný içeriklerle sürmekte; tartýþmalarýn temsil ettiði kamplarýn temsilcileri de pek deðiþmiþ deðil. Demek ki Abdullah Gül ün Cumhurbaþkaný seçilmesine de zemin hazýrlayan 23 Temmuz seçim sonuçlarýnýn neyi ifade ettiði konusunda net bir kavrayýþa sahip olmadan Anayasa tartýþmalarýnýn sonuçlarýnýn aþaðý yukarý nereye varacaðý ve ne anlama geleceði konusunda da bir kestirme yapmak mümkün deðil. Gerek seçim sonuçlarý gerekse de Gül ün Çankaya çýkmasý, bir siyasi güç ve paylaþým kavgasý içinde birbirleriyle dalaþan rakip sermaye gruplarý ve onlarýn arkasýndaki rakip emperyalist güçler arasýndaki kavgadan kimin galip çýktýðýný ve bunlar arasýndaki güçler dengesinin nasýl kurulacaðýný gösterir. Yeni Anayasa da bu güçler dengesini kayda geçiren ve kalýcýlaþmasýný saðlamaya yönelik bir çerçeve sunan bir nitelik taþýyacaktýr. Bu ana eksenin saðýna soluna doðru taþmalar olmasý muhtemeldir; ama bunlar esasa dair deðil tali sapmalar olacaktýr. Bu durumda solun Anayasa tartýþmalarýnýn damga vurduðu döneme nispeten daha hazýrlýklý ve etkili bir duruþla girmesi beklenirdi. Ama öyle deðil. Aksine giderek artan bir suskunluk ve olup bitenleri anlayamama ve açýklayamamanýn getirdiði bir þaþkýnlýk ve adeta kekemelik hüküm sürmektedir. Bunun nedeni, solun Anayasa gündemlerine ve bu konudaki tartýþmalarýna alýþkýn olmamasý, 27 Mayýs anayasasýnýn nereye konacaðý konusundaki belirsizlikler veya 12 Eylül anayasasýyla onun ana hatlarýný çizdiði siyasal iklimin reformist düzenlemelerle deðiþip deðiþmeyeceði konusundaki belirsizlikler deðildir. Bu konulardaki belirsizliklerin bir payý olsa bile, asýl sorun seçimlere öngelen dönemeçten beri siyaset sahnesinde keskinleþen kutuplaþmanýn taraflarýnýn kim olduklarýný ve nereye konacaðýný bir türlü bilememekten ileri gelmektedir. Zira Anayasa tartýþmalarýnda ifade bulan iç dalaþýn taraflarý da deðiþmiþ deðildir. Bu nedenle Anayasa tartýþmalarýnýn anlamýný ve nereye doðru seyrettiðini anlayabilmek için evvela buna öngelen süreci hatýrlamakta yarar var. Seçim Sürecindeki Kutuplaþmanýn Taraflarý Nasýl Þekillendi? 22 Temmuz seçimlerine öngelen süreç oldukça sert tutumlarla þekillenen kutuplaþmalarýn damga vurduðu bir iklimde geçti. Bu süreçte gerilimi týrmandýran, askersivil Kemalistlerin çerçevesini çizdiði ve komutanlarýn desteklediði adý konmamýþ CHP-MHP koalisyonu tarafýndan temsil edilen taraftý. Bu kanat adeta baþtan aþaðý bir rejim deðiþikliði gündemde imiþ gibi davranýp, alarm zilleri çalarak güya sol görünümlü ama açýkça tutucu bir kutup oluþturdu. Bu kanadýn öne çýkardýðý ana fikir «laiklik elden gidiyor, þeriat geliyor, cumhuriyet tehlikede» feryadý olsa da, zaman zaman öne çýkmakla birlikte, daha ziyade arka planda kalan «vatan bölünüyor; ülke yabancýlara peþkeþ çekiliyor» temasý esaslý bir vurgu olarak iþleniyordu. AKP nin temsil ettiði kanat da, rakiplerinin yarattýðý havayý istismar ederek ve sanki sahiden köklü bir rejim deðiþikliðine yelteniyormuþ gibi bir edayý korumaya özen göstererek hareket etti. Böylece bir yandan saðda durduðunu sýk sýk vurguladý; ama bir yandan da rakiplerinin gerici söyleminden yararlanýp, «sivilleþmeyi biz temsil ederiz demokrasiyi biz getiririz» demeye getiren bir propaganda ile soldaki boþluðu istismar etmekten geri durmadý. Bu kanadýn gönüllü gönülsüz destekçileri kalemleri ve propaganda malzemeleri ile böyle bir tablonun yaratýlmasýna katkýlarýný esirgemediler. Sosyalist ve devrimci solun bir kesiminde ise, bu kutuplaþma zaten önceden beri zaman zaman geri düþse de sýk sýk dile getirilen «gerici bir iç savaþ kýþkýrtýlýyor» çýðlýklarýyla karþýlýk buldu. Bu alarm besbelli «silahlanalým iç savaþa hazýrlanalým» anlamýna gelmiyordu. Bilakis açýkça deðilse bile, itidal telkin eden bir siyasi tutumu temsil ediyordu. Oldum olasý burjuvazinin temsilcileri arasýndaki dalaþta bir tarafý desteklemekten baþka çare olmadýðýna inananlarýn oluþturduðu bir baþka kesim ise, «iç savaþ ve darbe» tehditlerini dehþetle vurgulayarak bu tutumlarýný seçim politikalarýna tercüme etmeye gayret etti. «Darbeye karþý demokrasiyi savunmak», «demokrasi için AB sürecinden yana olanlarý desteklemek» gibi tutumlar bu kanattaki eðilimlerin mahiyetini en iyi yansýtan yaklaþýmlarý ifade ediyordu. Seçim sonuçlarýna iliþkin deðerlendirilmelerin pek çoðu da böyle bir tutumun yaygýn olduðuna delalet etmektedir. Kitleler Demokrasi Ýçin AKP yi mi Tercih Etti? 23 Temmuz gününden itibaren, solda ortaya konan deðerlendirmeler, erken seçime varan gerilim karþýsýndaki tutumlarý ne olursa olsun, genel olarak birbirine koþut oldu. Bu genel çerçeve «seçim sonuçlarý kitlelerin darbecilere karþý tepkilerini AKP ye oy vererek gösterdiklerine tanýklýk etmektedir» þeklinde özetlenebilir. Bir baþka deyiþle bunu «kitleler doðru olaný yaptý» diye
okumak yanlýþ olmaz. AKP nin beklenmeyen zaferini darbecilerin tutumuna karþý tepkileri devþirmesiyle açýklayan seçim deðerlendirmelerinin önünde sonunda bu özette ifade bulan tutuma indirgenmesi de kaçýnýlmazdýr. Oysa açýktýr ki bu deðerlendirme «zaten seçimlerde yapýlabilecek farklý bir þey yoktu, seçim sahnesindeki kutuplaþmada nispeten demokrasiden yana olan tarafý desteklemek gerekirdi» anlamýna gelen Menþevik tutumu doðrulayan bir deðerlendirmedir. Zira, öyle ya da böyle, kitlelerin olumlu bir refleks gösterdiði anlamýna gelen bir deðerlendirme ayný zamanda yapýlmasý gerekenin bu istikamette olduðunu söylemek olur. Laiklik tartýþmasý diðer tartýþmalarýn üzerini örttükçe, bir kesim dinci gericiliðe ve/veya ayný zamanda da ABD emperyalizmine karþý olma refleksiyle AKP ye karþý Kemalistlerin oluþturduðu kampa yakýn durma eðilimi gösterdi. Seçim sonuçlarýnýn belli olmasýndan itibaren giderek büyüyen bir baþka kesim ise AKP nin aslýnda halkýn darbecilere ve Kemalistlere olan tepkisinin aktýðý bir kanal olduðuna vurgu yapma eðilimindedir. Bunlar arasýnda sivil toplumcularýn açtýðý yoldan giderek açýkça AKP yi desteklemeye yatkýn olanlar olduðu gibi, AKP ye karþý mesafeli durmaya dikkat etmekle birlikte AKP nin temsil ettiði kampýn demokratikleþme arayýþý içinde olanlarýn yüzünü döndüðü bir kamp olduðunu söylemeye devam etmektedir. Kuþkusuz bu tutumlar Anayasa tartýþmalarý somutlaþtýkça bu tartýþmalarýn taraflarý karþýsýnda da benzer bir duruþa hayat verecektir. Zira CHP ve destekçileri seçim sürecinde ve cumhurbaþkanlýðý konusunda «laikliði kurtarmak lazým» çýðlýklarýyla þovenizmin baþ borazanlýðýný üstlenip MHP ile yan yana geldi ise, anayasa tartýþmalarý sýrasýnda da ayný feryatlarla bu kez AKP nin anayasasýna karþý fiilen 12 Eylül Anayasasýnýn baþ savunucusu konumuna oturmuþ durumdadýr. Ama bu kez seçim hezimetinin de etkisiyle daha yalnýzlaþmýþ durumdadýr. Böylece seçimlerde olduðu gibi, AKP nin AB sürecindeki rolü ve tutumunun da hatýrý sayýlýr bir rol oynamasýyla bu kampýn nispeten demokrasiyi temsil ettiðine dair yanýlsamalar yayýlmaktadýr. Dolayýsýyla laiklik üzerinden yaratýlan kutuplaþmanýn simetriði olarak AKP nin sivil ve demokratik olduðu biçimindeki liberal propaganda Anayasa tartýþmalarý çerçevesinde tekrar boyutlanma eðilimindedir. Bunun yaný sýra da nispi de olsa demokratikleþmenin olumlu bir geliþme olacaðý gerekçesiyle, bu sürece «istemem ama yan cebime koy» mantýðý ile yaklaþanlarýn boy vermesine de þaþmamak gerekir. Ama seçimler sýrasýnda kendisini AB yanlýsý rakiplerini de buna karþý olmakla suçlayarak destek toplayan ve Kürt sorunu konusundaki söylemini rakiplerinin þovenist söylemini bahane ederek mazur gösterme gayreti gizlenemeyen AKP nin seçim zaferinin ardýndan baþlattýðý Anayasa tartýþmalarýnda þoven yüzünü örtmek için bir bahanesi kalmamýþ durumdadýr. Ama demokrasinin temel ölçülerinin baþýnda Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkýnýn kayýtsýz þartsýz kabulünün geldiðini savunanlarýn sesleri pek duyulmamaktadýr. Kürt sorununun Kürtlerin ezilen bir ulus olarak kendi sýnýrlarý içinde hapis tutan devletle anlaþarak çözülebileceði hayallerinin giderek yayýlmaktadýr. Özellikle bu etkenler Anayasa tartýþmalarýnýn damga vurduðu iklimde AKP yi hala demokratik açýlýmlar yapabilecek bir parti olarak görme yanýlsamasýnýn sürmesine bir hayli katký sunmaktadýr. Kuþkusuz demokrasi sorununun bir devrim sorunu olduðu konusunda kuþkusu olan ve demokrasinin mevcut düzenin sýnýrlarý içindeki reformlarla saðlanabileceðine inanan reformistlerin bu durumda pusulalarýný þaþýrmalarý þaþýrtýcý deðildir. Demokratik sorunlarýn esas olarak burjuvazinin temsilcileri tarafýndan veya onlarý da içeren ittifaklar tarafýndan çözüleceðini düþünenlerin akýllarýna zaten baþka bir seçenek gelmemektedir. Bu nedenle bunlarýn birbirleriyle buluþmalarý da sürpriz deðildir. KöZ ün arkasýnda duranlarýn kalkýþ noktasý ise, yaþadýðýmýz topraklarda demokrasi sorununun iþçilerle köylülerin ve tüm ezilenlerin ittifakýna dayanan bir proleter devriminin sorunu olduðudur. Genel olarak burjuvazinin demokratik görevleri diye tarif edilen sorunlar dahil, demokrasi kavramýnýn içinde kabul edilen temel sorunlarýn mevcut devlet aygýtý ezilen ve sömürülen yýðýnlar tarafýndan ele geçirilip parçalanmadan çözülmesi mümkün deðildir. Bu sorunlarýn baþýnda da elbette Kürtlerin özgürleþmesi sorunu gelmektedir. Bununla birlikte seçimlerde kendini gösterdiði gibi Anayasa tartýþmalarý sýrasýnda da sürmekte olan kafa karýþýklýðýnýn tek nedeni demokrasi sorununun nasýl çözüleceði konusundaki kavrayýþ kusurlarýndan ibaret deðildir. Asýl sorun siyaset sahnesinde burjuvazinin temsilci ve ideologlarýnýn yarattýðý gerilimin sonucunda doðan kutuplaþmanýn mahiyetinin açýk seçik kavranamamasýndan kaynaklanmaktadýr. Solun Kafa karýþýklýðýnýn Ardýnda Ne yatýyor? Söz konusu kutuplaþma esasen emperyalistler arasýndaki paylaþým kavgasýnýn Türkiye deki uzantýlarý ve taraftarlarý arasýndaki bir kutuplaþmaydý. Seçim sonuçlarýnýn galip ve maðluplarý da esas itibariyle bu taraflardan oluþmaktadýr. Bu kavranmadýðý takdirde sapla samanýn karýþmasý iþten bile deðildir; nitekim öyle olmaktadýr. Seçimlere öngelen süreçte ve seçim kampanyalarý boyunca baþýný CHP ve MHP nin çektiði ve ordu komuta kademesiyle Kemalistlerin açýkça destek verdiði hatta Erbakan gibi AKP nin küskün rakiplerinin de desteklerini esirgemediði ittifak bir kutbu oluþturuyordu.
Ordunun ve MHP nin varlýðý bu kutbun arkasýnda büyük sermaye ve ABD nin baþýný çektiði emperyalist güçlerin yer aldýðý fikrini genellikle akýllara getiriyordu. Bu durumda da aslýnda ABD de hazýrlanýp hükümet koltuðuna yerleþtirildiði ve 5 yýla yakýn icraatýyla ABD nin çýkarlarý doðrultusunda hareket etmekte kusur etmediði belli olan AKP yi nereye koymak gerektiði üzerinde ise fazla düþünülmedi. Yoksa AKP ABD ci büyük sermayeye karþý orta boy sermaye sahiplerinin çýkarlarýný temsile eden bir parti olarak mý görülmeliydi? Oysa bu ittifakýn sözcüleri ve destekçilerinin en çok öne çýkardýklarý tutum haklý olarak AKP yi ABD uþaklýðý ile ve ülkeyi emperyalistlere peþkeþ çekmek vb. konularla topa tutmaktý. Erken seçimler cumhurbaþkanlýðý krizi ile gündeme geldi. Bu süreçte Abdullah Gül ün siyasi geçmiþi ile eþinin türbaný vesilesiyle ön plana laiklik konusu çýkartýldý. Ama buna raðmen AKP nin rakiplerinin ABD nin Güney Kürdistan daki konumu ve Orta Doðu ya iliþkin planlarýyla AKP nin iliþkilerine dikkat çeken ve bu politikalara karþý bir ajitasyon yürüten bir muhalefetin söz konusu olduðu su götürmez bir durumdu. Bu muhalefetin kendi iddia ettiði gibi veya baþkalarýnýn da böyle bir hava yaratmaya çalýþtýðý da sýr deðil. Bu tabloya bakýldýðýnda MHP-CHP tarafýndan oluþturulan ve ordunun zirveleri tarafýndan da desteklenen blokun arkasýnda ABD nin bulunduðuna inanasý gelecek gibi deðildi. Nitekim öyle deðildi zaten. Seçim sonuçlarý belli olunca bu karmaþýk tablo bir daha karýþtý. Birkaç gün önce ABD nin ordu ve MHP vasýtasýyla AKP yi çökertmek istediðini söyleyenler bu sefer AKP nin seçim zaferinin ardýnda emperyalizmin ve yerli uþaklarýnýn, büyük sermayenin ve emperyalizmin kampý olduðunu ilan etmekte gecikmediler. Ama bu sefer de ordunun ve MHP nin nereye konacaðý bir muamma haline geldi. Açýktýr ki, seçim sürecine damga vuran siyasal kutuplaþma ve tutumlarýn esas olarak bu kamplar arasýnda olduðu bilince çýkarýlmadan ve bunun sonuçlarý akýlda tutulmadan sadece seçimlerin sonuçlarý deðil, herhangi bir baþka esaslý siyasal geliþme de kavranamaz. Dolayýsýyla Anayasa hakkýndaki tartýþmalara bir açýklýk getirmek de bu kavrayýþa sahip olmadan mümkün deðildir. Seçim Sürecindeki Kutuplaþmanýn Taraflarý Kimlerdi? KöZ ün arkasýnda duran komünistler çoktan beri, uluslar arasý geliþmelere damga vuran temel etkenin birbirlerine rakip emperyalist güçler arasýndaki paylaþým kavgasý olduðunun altýný çizmektedir. KöZ sayfalarýnda tek tek muhtelif olaylar karþýsýnda olduðu gibi, yaþadýðýmýz topraklardaki siyasal geliþmeleri de bu saptamanýn ýþýðýnda kavramak ve deðerlendirmek gerektiðine dikkat çekilmektedir. ABD ve müttefiklerinin Irak ý iþgal edilmesiyle birlikte bu saptamalar daha keskin bir anlam kazandý ve Türkiye nin bu denklem içindeki aðýrlýðý giderek daha fazla önem kazandý. Ayný zamanda da Türkiye deki rakip sermaye kamplarýnýn birbirleri ile dalaþý da bu sürece paralel olarak daha fazla keskinleþti. Nitekim seçimlere öngelen süreçte olduðu gibi, seçimleri takip eden süreçte de taraflarýn birbirleriyle dalaþmalarýnda ABD nin politikalarý, özellikle de Orta Doðu daki geliþmeler karþýsýndaki tutumlar bariz bir biçimde ön plana çýktý. Her ne kadar bu dalaþýn taraflarý aralarýndaki ayrýmlarý Türkiye ye özgü imiþ gibi gösterilen ilke ve ölçüleri öne çýkararak tarif etseler bile asýl ayrýmlarýn uluslar arasý sermaye içindeki paylaþým kavgasýna göre belirlendiði görmesini bilen gözlerden gizlenemeyen bir olgu idi. Bu durumda kabaca belirtmek gerekirse olaðan olan, Türkiye deki seçimlerinin sonucunun birbiriyle dalaþan rakip emperyalist güçler arasýndaki kavganýn varmýþ olduðu durum ve bu durumun belirlediði güçler dengesine göre þekillenmesiydi. Bunun aksi bir geliþme ise olaðan dýþý bir geliþme olurdu ve bu olaðan dýþý duruma neden olan özel etkenlerin hangileri olduðu konusunu açýklýða kavuþturarak bu aykýrý sonucu izah etmek gibi bir yükümlülük olurdu. Seçimlerin öncesinden itibaren yaratýlan hava pek çok kimsenin böyle bir sürpriz olmasý ihtimalinin kuvvetlendiðini düþünmesinde hatýrý sayýlýr ölçüde rol oynadý. Böylelikle, Irak iþgali ile baþlayan süreçte ABD nin rakipleri karþýsýnda elde ettiði üstünlüðe raðmen, Türkiye de ABD destekçilerinin bir yenilgiye uðrayacaðýna dair bir izlenim kuvvetlendi. Ama öyle olmadý aksine meseleye böyle bakýldýðýnda daha açýk görülebileceði gibi ABD nin Orta Doðu nun geri kalan kýsmýnda rakipleri karþýsýnda elde ettiði üstünlüðe aykýrý olmayan bir seçim sonucu gerçekleþti. ABD ci AKP Menderesin DP sinden sonra bir ilki gerçekleþtirerek seçimlerden zaferle çýktý ve bir önceki hükümet döneminde yarým kalan icraatlarýný ara vermeden ve daha hýzla ve kendinden daha emin adýmlarla sürdürmeye koyuldu. Bu yarým kalan iþlerin arasýnda Türkiye nin AB doðrultusundaki yöneliminin ivme kazanmasý olduðu da sýr deðil. Özellikle de Türkiye nin AB içine doðru bir Truva atý gibi sürüklenmesinin öteden beri ABD nin ve müttefiklerinin politikasý olduðunu kavramýþ olanlar için bu bir sürpriz olmayacaktýr. Öte yandan bu boyutuyla Türkiye deki seçimlerin ABD nin rakipleri karþýsýndaki üstünlüðünün perçinlendiðini ifade ettiðini de görmek gerekir. Nitekim bu dönemeçken itibaren ABD nin rakiplerinin bu durumu kabul ederek hareket etmeye baþladýðýný görmek zor deðildir. Mevcut durumun belirlediði güçler dengesini kabullenerek bunun rövanþý için hazýrlanma tutumu en net biçimde ABD nin rakiplerinin baþýnda gelen Fransa cephesinde görülebilmektedir.
Fransa nýn baþýna geçen Sarkozy nin temsil ettiði tutumun bunun tipik bir iþaretidir. Bu tutumun konuyla ilgili en dikkat çekici belirtileri arasýnda Sarkozy nin kendisinden önceki dönemde ABD karþýsýnda izlenen politikaya yönelik tutumudur. Sarkozy Irak ýn iþgali konusunda yanlýþ bir yol izlenerek Orta Doðu politik sahnesinin dýþýna düþülmüþ olmasýndan yakýnmaktadýr. Sadece bu nedenle deðilse bile rakipleri tarafýndan ABD ye yakýnlaþmakla suçlanmasý da tesadüf deðildir. Sarkozy nin özellikle Türkiye AB iliþkileri konusunda seçimlerden sonra yaptýðý açýklamalarýn da kendisinin Fransa daki seçimler sýrasýnda ýsrarla öne çýkardýðý ve söylem olarak hala sürdürdüðü tutumdan farklý olduðu da bu tutumun bir iþareti olarak görülebilir; öyledir. Buna bakarak Fransa nýn tutumunu radikal bir biçimde deðiþtireceði ve adeta Ýngiltere gibi bir pozisyon alacaðýný sanmak ise emperyalistler arasý paylaþým kavgasýndan hiçbir þey anlamamýþ olmayý anlatýr. Aksine Fransa nýn bir raundu kaybettiðini kabullenerek ikinci raunda hazýrlanma gayretinde olduðunu düþünmek daha doðrudur. Ayný zamanda OYAK ýn patronlarý ve Fransýz devletinin iþ ortaklarý olan TSK komutanlarýnýn seçimler sonrasýndaki tutumlarýný da buna bakarak yorumlamak gerektiði de açýktýr. Elbette bu kýsa hatýrlatmanýn Türkiye deki paylaþým kavgasýnýn seyri ve dolayýsýyla Anayasa tartýþmalarýnýn varacaðý yer konusuyla da yakýn ilgisi vardýr. Anayasa Deðiþiklikleri Neyi Ýfade Eder? Yeni anayasalar ve anayasa deðiþiklikleri kimi zaman sýnýflar arasýndaki mücadelenin sonucunda oluþan siyasi güç dengesini yansýtan ve kayda geçiren siyasal belgelerdir. Bu nedenle esaslý Anayasa deðiþikliklerinin devrim veya karþý devrimlerin, ayaklanma veya darbelerin ardýndan gelmeleri tesadüf deðildir. Burjuva diktatörlükleri altýnda ve egemen sýnýfýn deðiþmesine tekabül etmeyen ama ciddi bir deðiþimi ifade eden Anayasa deðiþikliklerinin ardýnda da yine sýnýflar mücadelesinin esaslý bir rol oynadýðýný görmek gerekir. Örnek vermek gerekirse Franko diktatörlüðünün yýkýlmasý ve kimi sömürgelerin baðýmsýzlaþmasýnýn ardýndan Ýspanya da meþruti bir krallýk altýnda fgratif bir burjuva düzeninin kurulmasý buna çarpýcý bir örnektir. Buna karþýlýk burjuva diktatörlükleri altýnda anayasalar üzerinde yapýlan her tadilat ve deðiþikliðin ardýnda sýnýf mücadelesinin keskinleþmesini ifade eden böyle bir olguyu aramak da abestir. Aksine anayasa
deðiþiklikleri kimi zaman da hakim sýnýf veya sýnýflar arasýndaki çatýþmalarýn sonucunda da radikal deðiþikliklere uðrayabilir. Nitekim yaþadýðýmýz topraklardaki muhtelif anayasa deðiþikliklerini daha ziyade böyle algýlamak gerekir. Yerli yersiz yükselen sýnýf mücadelesinden veya yaklaþan karþý devrim tehlikesinden söz etmeyi adeta bir alýþkanlýk edinmiþ olanlarýn ise anayasal düzendeki az ya da çok deðiþiklikler yapýlmasýný yanlýþ algýlamalarý ve izah etmeleri de bu nedenle kaçýnýlmaz olmaktadýr. Bu yanýlgýnýn simetriðinde ise AKP nin seçimlerden zaferle çýktýðý için ciddi bir Anayasa deðiþikliði yapmakta olduðuna inananlarýn bakýþ açýsý yer alýr. Oysa AKP den çok daha büyük seçim zaferlerinin ardýndan bir anayasa deðiþikliði gelmediði sýr deðildir. Bugün gündemdeki Anayasa deðiþikliðinin sýnýf mücadelesinin yükselmesiyle alakasý olmadýðý açýktýr. Tersine yükselen sýnýf mücadelesinin bastýrýlmasý için bir karþý devrimci tedbiri ifade etmediði de o kadar açýk olmalýdýr. Bu anayasa deðiþikliðini esas itibariyle emperyalistler arasý paylaþým kavgasýna paralel olarak geliþen hakim sýnýf içindeki dalaþýn sonucu olarak görmek gerekir. Bu anlamda AKP nin dayattýðý anayasa deðiþikliði esasen bu paylaþým kavgasýnýn bandaki evresinde belirlenen güçler dengesini yansýttýðý ve kayda geçireceði kavranmalý ve söylenmelidir. Yeni Anayasa 12 Eylül Anayasasý üzerinde yeni güçler dengesine karþýlýk düþen deðiþiklikleri yapan bir tadilatý temsil etmektedir. Elbette seçim sonuçlarýna da yansýyan bu güçler dengesi asker ve sivil bürokrasinin parlamento karþýsýnda geriletilmesi ve imtiyazlarýnýn törpülenmesi olmasýný dayatmaktadýr. Nitekim asýl vaveyla da bu cenahtan kopmaktadýr. Buna karþýlýk liberallerin cenahýndan da bu deðiþikliðin sivilleþme ve demokratikleþme yönünde olduðuna dair sevinç çýðlýklarý yükselmektedir. Komünistlerin ödevi «laiklik elden gidiyor vatan emperyalistlere peþkeþ çekiliyor» gibi feryatlara da «Yepyeni demokratik bir anayasa geliyor» türünden sevinç ifadelerine de kulak asmadan hareket etmektir. Ancak kendi mücadelemizle kazandýðýmýz ve kendi örgütlenmelerimizle bekçiliðini yaptýðýmýz haklar ve mevziler bizim olacaktýr düsturunu unutmadan, sýnýf mücadelesinde yeni bir yükseliþin mimarý olacak ve 12 Eylül anayasasýnýn sermayenin ve emperyalistlerin ihtiyaçlarýna göre tadil edilmiþ yeni halini bir proleter devrimiyle tarihin çöplüðüne atýlmasýna önderlik edecek komünist partinin inþasý yolundaki ödevlerimize yoðunlaþacaðýz. Bu ödevi yerine getirmek üzere hakim sýnýf arasýndaki keskin iç dalaþýn yarattýðý çatlaklardan yararlanma hünerini öðrenerek ve kendi yarattýðýmýz mütevazi mevzilerden bu yolda yararlanma yeteneðini geliþtirerek komünistlerin parti yolundaki birliði için mücadelemizi sürdüreceðiz. Yaþasýn Komünistlerin Birliði!