Çatý Partisini Eleþtirmenin Dayanýlmaz Hafifliði Çatý partisi tartýþmalarý; üçüncü cephe, çatý partisi, sadece koordinasyon iþlevi görecek geniþ iþlevi olmayan bir çatý partisi, çatý partisine giderken sosyalistlerin birlik partisi, geniþ bir sol kitle partisi ve o partide sosyalistlerin güçlü ve etkin olmalarýný saðlamak üzere bir sosyalist odak ve benzeri modeller üzerinden yürütülüyor. Birlik için çatý arayýþý konusundaki görüþler; bu süreci tartýþan partilerin arasýnda farklýlaþsa da bu kadarla sýnýrlý deðildir. Çatý partisine katýlmak üzere gündemine alan hiçbir partide de bütünlüklü bir tutum yoktur. Bu partilerin kendi içlerinde de bu farklý eðilimlerin izdüþümlerini görmek mümkündür. AY L I K K O M Ü N Ý S T G A Z E T E
F Ý YAT I : 1 T L ( K D V D A H Ý L )
S AY I :
7
EYLÜL 2008
YAZININ TAMAMI 4. SAYFADA
DTP yi Kapattýrma
Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk DTP nin kapatýlmasýna karþý verilecek diri bir mücadeleyle sokaðýn sesini duyuralým, sýnýfýn en çok ezilen, en dinamik kesimlerini siyasi bir talep etrafýnda seferber edelim
12 Eylül Mitingleri
DTP Kapatýlmak Ýsteniyor
16 Eylül de Demokratik Toplum Partisi, açýlan kapatma davasýna iliþkin savunmasýný Anayasa Mahkemesi ne sunacak. Cumhuriyet Baþsavcýsý nýn talepleri kabul edilirse sadece DTP kapatýlmayacak, ayný zamanda 8 Bin Umut Milletvekili nin dokunulmazlýðý da kaldýrýlacak.
Kapatmaya Karþý Net Bir Tutum
DTP ye yönelik kapatma davasýna karþý net ve eylemli bir tutum takýnmak AKP ve Kemalistler arasýndaki kah alevlenip kah yatýþan dalaþmada taraflardan birine yedeklenmemek, yahut yedeklenmeme kaygýsýyla tümüyle siyaset dýþýna düþmemek için zorunludur.
Saldýrýlara Karþý Savunma Hattý
KöZ ün arkasýnda duran komünistler uzun süredir DTP nin kapatýlmasýna yönelik ýsrarlý bir propaganda çalýþmasý yürütüyorlar. 13 ve 14 Eylül mitinglerine de týpký 1 Eylül Barýþ Mitingi ne olduðu gibi DTP yi Kapattýrma Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk þiarýyla katýlacaklar. Bu mücadele diðer sol akýmlar tarafýndan da benimsendiði oranda önümüzdeki dönem burjuvazinin saldýrýlarýna karþý bir savunma hattý örmek mümkün olacaktýr.
KöZ ün Sözü nden Alýnmýþtýr
ÖSS Karþýtý Basýn Açýklamasý
16 Aðustos Cumartesi günü sýnav sonuçlarýný protesto etmek için Ýstanbul 78 liler AdaDER, Anadoluda Yaþam Kooperatifi, Devrimci Liseliler (Dev-Lis), EHP Gençliði, Esenyurt Kolektifi, Genç-Sen, Ýstanbul Liseli Gençlik Platformu (ÝLGP), Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Özgür Lise, YDGH, Yeni Demokrat Gençlik, Yeni Dünya Gençliði Taksim'de bir basýn açýklamasý düzenledi. Sayfa 3 te
Ýstanbul'da 2 Temmuz Mitingi 2 Temmuz Sivas Madýmak Oteli'nde gerçekleþen katliamýn üzerinden 15 sene geçti. Katliamýn 15. senesinde birçok ilde katliamý lanetleyen eylemler düzenlendi. Ýstanbul'da birçok sendika, kurum ve örgütün katýlýmý ile Kadýköy Ýskele Meydaný'nda düzenlenen mitinge yaklaþýk 6 bin kiþi katýldý.
Beyoðlu'nda Ergenekon ve Güngören ile Ýlgili Basýn Açýklamasý ve Yürüyüþ 3 Aðustos 2008 Pazar günü Ýstanbul Taksim'de platformun örgütlediði eylemde buluþan siyaset ve kurumlar, Güngören'deki patlamanýn hesabýnýn sorulmasý þiarý ve Ergenekon'a karþý mücadelenin yükseltilmesi çaðrýsý ile bir basýn açýklamasý ve yürüyüþ düzenlediler. Antikapitalist, BDSP, DTP, EHP, EMEP, ESP, Halk Cephesi, HKM, Kaldýraç, Köz, Odak, ÖDP, SODAP, Sosyalist Parti Giriþimi, Toplumsal Özgürlükler Platformu, Devrimci
Bursa da 2 Temmuz Eylemi Bursa da 2 Temmuz Sivas Katliamý nýn yýldönümü vesilesiyle bir yürüyüþ ve bir etkinlik yapýldý. Aralarýnda Pir Sultan Abdal ve Hacý Bektaþ Veli Dernekleri nin de bulunduðu 5 dernekten oluþan ''Bursa Dernekler Platformu'' tarafýndan organize edilen eylem saat 18:00 de Setbaþý civarýnda kitlenin toplanmasýyla baþladý.
12 Eylül darbesinin 28. yýlýnda Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir de darbe karþýtý mitingler düzenleniyor. Geniþ kesimler tarafýndan örgütlenen bu mitinglere katýlým, gündeme müdahale etme fýrsatlarý sunmasý açýsýndan önem taþýmaktadýr.
Ýstanbul Kadýköy Meydaný 14 Eylül 2008, Saat: 14.00 14 Eylül de Ýstanbul Kadýköy meydanýnda düzenlenecek mitingin baþlýðý "12 Eylül'den Ergenekon'a Kontrgerilla Daðýtýlsýn, Darbeciler Yargýlansýn".
Ýzmir, Gündoðdu Meydaný 13 Eylül 2008, Saat: 14.30
13 Eylül de Ýzmir de 12 Eylül darbesinin 28. yýl dönümü nedeniyle 13 Eylülde 'Emek ve Demokrasi Mitingi' düzenlenecek.
Ankara, Sýhhiye Meydaný 13 Eylül 2008, Saat: 14.00 78'liler, KESK Ýstanbul Þubeler Platformu, LÝMTER-ÝÞ, DÝSK, SÝNE-SEN ve TEKSTÝL-SEN'in katýldýðý etkinlik oldukça coþkulu geçti. 11 de
Denizli de 2 Temmuz Eylemi 2 Temmuz Sivas katliamý Denizli de Hacý Bektaþ-ý Veli Derneði ve 78 liler Denizli Ýl Giriþimi nin çaðrýsýyla düzenlenen bir basýn açýklamasýyla protesto edildi. Belediye meydanýnda düzenlenen ve yaklaþýk 150 kiþinin katýldýðý basýn açýklamasýnda Sivas Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz Sayfa 16 da pankartý açýldý.
Ankara da Darbeciler Yargýlansýn sloganýyla toplanacak olan miting Darbe Karþýtý Platform tarafýndan düzenleniyor.
Düzenin sahiplerinin DTP nin kapatma davasýný AKP ye yönelik kapatma davasýndan farklý bir þekilde ele aldýðý tartýþmasýz. AKP nin davasýný sürekli gündemde tutan, AKP kapatýlýrsa piyasalarýn sarsýlacaðýný, bunun Türkiye demokrasisi için siyasi bir intihar olacaðýný yazan burjuva basýný elbette DTP nin kapatýlmasýyla demokrasi arasýnda hiçbir iliþki kurmuyor. YAZININ TAMAMI SAYFA 18-19 DA
Sayfa
2
EYLÜL 2008
Buca-Kuruçeþme de Yýkým Gündemi
Okmeydaný nda Yýkýmlara Karþý Kurultay 27 Temmuz Pazar günü Okmeydaný Devran Düðün Salonu nda Yýkýmlara Karþý Halk Koordinasyonu nun düzenlediði bir kurultay gerçekleþti. Kurultay divanýn oluþturulmasýndan sonra baþladý. Divan baþkaný açýlýþ konuþmasýný gerçekleþtirdikten sonra Beksav'ýn hazýrlamýþ olduðu bir film gösterildi. Bu film daha çok son bir kaç yýldýr Ýstanbul'da gerçekleþen yýkýmlar ve bu yýkýmlara karþý ortaya çýkmýþ tepkilerin gösterildiði bir filmdi. Sinevizyon gösteriminden sonra konuþmalar baþlandý. Ýlk konuþmacýlar Türk Tabibler Birliði, TMMOB ve Sýfýr tahliye hareketinden gelen Ýtalyan delege Cesare Ottolini oldu. Ottolini daha çok uluslararasý düzeyde bu konuda neler yaptýklarýndan bahsetti. 40 ülkede çalýþmalarý olduðunu ve buradan da bir katýlým olursa sevineceklerini belirtti. Daha sonra EKD baþkaný bir konuþma yaptý. Bu konuþmadan sonra yýkýmlara karþý mahallelerden gelen konuþmacýlar deneyimlerini aktarmak için söz aldýlar. Bu mahalleler þunlardý: Yakacýk, Beykoz, Gülsuyu, Ýzmir Kuruçeþme, Ýzmit Depremevleri, Baþýbüyük, Gazi, Güzeltepe, Ayazma, Tuzla, Okmeydaný. Bu konuþmalar oldukça uzun bir zaman aldý. Ama içlerinden en çok ilgi çekenleri kuþkusuz yeni yýkým sorunu yaþayan Ýzmir Kuruçeþme konuþmacýsýydý. Ýzmit Depremevleri ve Ayazma'dan gelenlerin yaptýðý konuþmalar somut sorunlarý hala yaþamaya devam ettikleri için ilgi çekiciydi. Diðer konuþmalardan anlaþýlan mahallelerde yýkým gündemlerinin askýya alýnmasýydý. Bu konuþmalardan sonra kurultaya yapýlan somut öneriler oylandý. Daha sonra kapanýþ konuþmasý yapýldý. Kurultay ýn sonuç bildirgesi ve sonuçlarýyla ilgili deðerlendirmeler 30 Temmuz Çarþamba saat 12:30 'da TMMOB'da ilan edilecek. Okmeydaný ndan Komünistler
Uzun bir süreden beri evlerinin yýkým tehlikesi ile yaþayan Kuruçeþme deki bir sokak, AKP li belediyenin yýkým tehdidini son 10 günde her zamankinden daha fazla yaþamaya baþladý. Kuruçeþme nin Dere bölgesindeki 62 ev, belediyenin mahallede birkaç gündür evlerinin yýkýlacaðýný, bu yüzden boþaltýlmasý gerektiðini belirten anonslarý ile birlikte yýkýma karþý mücadele konusunda birlik olmaya baþladý. Yaklaþýk 10 gün önce baþlayan toplantýlarla yýkýma karþý mahalleyi temsil etmek üzere bir mahalle komisyonu seçilmiþ ve bu komisyonun yönlendirmeleri ile Ankara ya, AKP Ýzmir Ýl Baþkanlýðý na heyetler gönderilmiþti. Büyük bir çoðunluðu Kürt ailelerinin oluþturduðu ev sahipleri bu görüþmelerden de olumlu yanýt alamadýlar. Belediyenin yaygýn bir anonsunun yapýldýðý birkaç gün önce, anonstan sonra iþ günü olmasý nedeniyle çoðunluðu kadýnlardan oluþan yaklaþýk 70 kiþi Buca Belediyesi önünde bir basýn açýklamasý yaptýlar. Basýn açýklamasýnda 2 gün sonra ise belediye ekiplerinin 18 Temmuz Cuma günü yýkýma geleceði haberi gelince, Perþembe akþamýndan mahalleye gelen devrimcilerin öncülüðünde yýkýma karþý hazýrlýklara baþlandý. Hemen her siyasetin mahallede bulunduðu gece sokaðýn, mahallenin birçok yerine
barikatlar kuruldu. Sabah yýkýma gelen belediye ekipleri karþýlarýnda barikatlarý ve ev sahiplerini görünce geri adým atmak zorunda kaldý. Mahalle komisyonun görüþmeleri sonucunda yýkým için 15 günlük ek süre alýndý. Belediye ekiplerinin mahalleyi terk etmesiyle birlikte mahalleye bir baþarý havasý yayýlýrken, ev sahiplerinin mahalleye desteðe gelen devrimcilere karþý tavýrlarý çok olumluydu. Belediyenin yýkýma karþýlýk hiçbir bedel vermeyi düþünmediði ev sahipleri bu 15 günlük sürenin sonunda da evlerini terk etmeyi düþünmediklerini her fýrsatta dile getirmelerine raðmen, belediyenin yýkým saldýrýsýna karþý birlikte hareket edilip edilmeyeceðine iliþkin kaygýlarý var. Bu durumun nedeni ise, mahallede yýkýmlar gündemde
Forum Doðal ve Kültürel Çevre Ýçin Yaþam Giriþimi ve Tiyatro evi Kültür Merkezi nin organize ettiði Kentsel
Dursun Karataþ ýn Cenazesine Katýldýk
Ýzmir Kadýn Platformu 1 Eylül Dünya Barýþ Günü Eylemi Gerçekleþtirdi Ýzmir Kadýn Platformu 3 Eylül günü Alsancak Kýbrýs þehitleri caddesinde saat 19.00 da 1 Eylül Dünya Barýþ günü vesilesi ile bir basýn açýlamasý gerçekleþtirdi. Eylem caddenin giriþinden yürüyüþle baþladý. Yürüyüþ sýrasýnda sloganlar atýldý, zýlgýtlar çekildi. Yaþasýn kadýn dayanýþmasý, Yaþasýn halklarýn kardeþliði, Biji aþiti, Eþitlikkardeþlik kürt halkýna özgürlük, Kadýnlara özgürlük, dünyaya barýþ vb sloganlar atýldý. Basýn metni okunduktan sonra pankartlar ve dövizler yere kondu. Yarým daire þekli alýndý ve þarkýlar söylendi. Ardýndan eylem sona erdi.
olmasýna raðmen bir örgütlülüðün olmamasý. Aydýn otoyolu kenarýndaki evler yýkýma karþý mücadele ederken, yaný baþýndaki sokaktaki evler tapularýný birkaç yýl önce aldýklarý için, sorunu kendi sorunu olarak görmüyor, dolayýsýyla yýkýma karþý mücadelede komþularýna destek olmadý. Hatta çöp bidonlarýnýn barikatlarda kullanýlmasýna karþý çýkýp, veryansýn edebiliyor. Bu durum mahallede sadece yýkýmlara karþý deðil, mahallenin diðer sorunlarýna da çözüm arayan ve bütün mahalleyi kapsayan bir öz örgütlenme, her zamankinden daha acil bir ihtiyaç olarak gözüküyor.
Dönüþüm ve Varoþlar konulu Forum 18 Temmuz günü Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi nde gerçekleþti. Gülsuyu-Gülensu Derneði, Ankara Dikmen Vadisi sözcüsü, Baþýbüyük güzelleþtirme derneðinin katýldýðý foruma ayný güne denk gelen Kuruçeþme deki yýkým gündemi damga vurdu. KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin, yýkým tehdidi altýndaki mahallerde var olan kurumlarý bir araya getirecek Mahalleler Arasý Koordinasyon önerisini hayata geçirmeyi planladýðý bu foruma Kadifekale den Mardin-Kutlubey Derneði ve Güzeltepe Spor Kulübü de katýldý. Forumun yapýlacaðý haberi Kuruçeþme ye ulaþtýktan sonra mahalleden yaklaþýk 30 kiþi Foruma hep birlikte katýldýk. Foruma gelmeden önce, Yýkýmlara Karþý Halk Koordinasyonu fikri üzerine sohbet edildi ve bu öneri Forum a Kuruçeþmeliler tarafýndan sunuldu. Ankara ve Ýstanbul dan katýlanlarýn deneyimlerini aktardýklarý Forum da Kuruçeþme deki barikatlardan gelen mahalle emekçileri de söz alarak foruma canlýlýklarýný kattýlar. Forum 15 günlük süreyi iyi deðerlendirmek isteyen Kuruçeþme ye destek saðlanmasý ve Mahalleler Arasý Koordinasyon kurulmasý sonuçlarý ile noktalandý. Ýzmir den Komünistler
15 Aðustos 2008, Cuma günü, Gazi Mahallesi nde yapýlan DHKP-C Genel Sekreteri Dursun Karataþ ýn cenaze törenine yaklaþýk 30 kiþi katýldýk. Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardýmlaþma Derneði (TAYAD) ýn çaðrýsýyla gerçekleþen ve yaklaþýk 5 bine
yakýn bir kitlenin bulunduðu cenaze töreni Cem Evi önündeki buluþmayla baþladý. Daha sonra Cem Evi nden, yürüyüþün baþlayacaðý Eski Karakol duraðýna geçildi. En önde Dursun Karataþ ýn fotoðrafý ve Dursun Karataþ Ölümsüzdür pankartý yer almak üzere kortejler oluþturuldu. Kortejler yürüyüþ boyunca kýzýl bayraklar taþýdýlar. Tören, Dursun Karataþ ýn cenazesinin Eski Karakol duraðýna getirilmesi üzerine saat 14.30 gibi baþladý. Burada öncelikle Dursun Karataþ ve devrim þehitleri adýna bir saygý duruþu yapýldý. Saygý duruþundan sonra, Halk Cephesi adýna Eyüp Baþ bir konuþma yaptý. Saat 15.15 te Gazi mezarlýðýna doðru uzun bir yürüyüþ baþladý. Yürüyüþ boyunca sýklýkla Öndere selam savaþa devam , Önder yoldaþ Dursun Karataþ , Dursun Karataþ ölümsüzdür , Faþizme Karþý omuz omuza ve Yaþasýn devrimci dayanýþma sloganlarý atýldý. Biz de, KöZ ün arkasýnda duranlar olarak, yürüyüþte Devrimciler Ölür, Devrimler Sürer , Devrim Ýçin Ölenler Kavgamýzda Yaþýyor , Yaþasýn Devrimci Dayanýþma , Bedel Ödedik, Bedel Ödeteceðiz , Faþizme Karþý Omuz Omuza sloganlarýný sýklýkla attýk. Karataþ ýn topraða verileceði mezar baþýnda tören devam etti. Cenaze kýrmýzý karanfillerle uðurlandý. Mezar baþýndaki törende Ahmet Kulaksýz ve TAYAD baþkaný Mehmet Güvel söz aldý. Tören Grup Yorum un marþlarýyla son buldu. Ýstanbul dan Komünistler
Antakya da Geleneksel Dayanýþma Gecesi KOMÜNÝST KÖZ- AYLIK SÝYASÝ GAZETE SAHÝBÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ: ÞÜKRÜ DEMÝR YÖNETÝM YERÝ: ÜSKÜDAR CADDESÝ, PINAR PASAJI, KAT:2 NO:39 KARTAL ÝSTANBUL TELEFON: 0216 387 50 90 BASILDIÐI YER: ÖZDEMÝR MATBAASI MATBAA ADRESÝ: DAVUTPAÞA CAD. GÜVEN SANAYÝ SÝTESÝ C BLOK No: 242 TOPKAPI-ÝSTANBUL TELEFON: 577 54 92
Bir kaç yýldan beridir düzenlenen Geleneksel Deðirmenyolu Köyü dayanýþma gecesi, bazý olumsuzluklara raðmen bu yýl yine yapýldý. Grup Mayýs olarak, köyde çalýþma yürüten arkadaþlarýmýzýn çaðrýsý üzerine dayanýþma gecesine destek olmak için yola koyulduk ve geceye nasýl hazýrlanýldýðýný öðrendik. Köyde farklý siyasetlerin de olduðu, onlarla birlikte ve emekçilerin de desteðini alarak birlikte organize ettiklerini söylediler. Geçen seneye nazaran emekçilerin desteðine ulaþýlamamýþ ve etkinliðin örgütlenme toplantýlarýnda da hararetli tartýþmalar yaþanmýþ. Çocuk Korosunun hazýrlanmasý, çocuk tiyatrosunun hazýrlanmasý, tiyatro hazýrlanmasý, müzik gruplarýna ulaþýlýp destek istenmesi, etkinlik için yer ve sahnenin hazýrlanmasý, emekçilerin etkinlik alanýna ulaþýmýnýn saðlanmasý, ses sisteminin organizasyonu, maddi giderler için yapýlan çalýþmalar gibi bir çok sorumluluðun ortaklaþa yerine getirildiðini öðrendik.
Etkinlik gününün öðleninde geceye destek olmak için gelen Antakya nýn yerel gruplarýyla ortak bir çalýþma yaptýk. Akþam etkinlik saati geldiðinde yaðmur yaðmaya baþladý. Yaðmur þiddetini artýrýnca etkinlik bir sonraki güne ertelendi, ancak o gece kapalý alana geçildi ve yaðmura raðmen gelen emekçilerle birlike çocuk korosunun hazýrlamýþ olduðu þarkýlarý dinledik ve Grup Mayýs olarak yine Antakya nýn yerel müzik gruplarýndan Grup Asi ile beraber türküler ve marþlar söyledik. Hep birlikte halaya durduktan sonra geceyi tüm aksaklýklara raðmen mutlu bir þekilde bitirdik. Gecede KöZ adýna konuþma yapan arkadaþ þunlarý ifade etti; Hazýrlamýþ olduðumuz bu dayanýþma gecesinde bir arada olmaya en çok ihtiyacýmýzýn olduðu bu günlerde birlikte el ele vererek aþamayacaðýmýz zorluk olmaz ve gündelik sorumlarýmýzý ancak el ele verirsek aþýlabiliriz. Yozlaþmaya ve düzenin yalnýzlaþtýrma politikalarýna inat, gençler, çocuklar, ve emekçilerle el ele vererek bu geceyi birlikte örgütledik,
el birliði ve dayanýþma içinde bir arada olalým. Etkinliðin bitmesinin ardýndan etkinliðe katýlan herkes elbirliði ile etkinlik alanýnýn düzeltilmesi için çalýþtýktan sonra evlere daðýldýk. Deðerlendirme yapmak üzere etkinliðin hazýrlanmasýnda sorumluluk alan Alýnteri, Sosyalist Barikat ve KöZ olarak bir deðerlendirme toplantýsý yaptýk. Toplantýda þu konulara dikkat çektik. Geri çekilme döneminde zaman zaman gel-gitler olabilir. Ama bizim yapmamýz gereken emekçilerle baðlarýmýzý güçlendirmek ve gündelik sorunlar ve talepler üzerinden dayanýþmayý daha güçlü örebilmeye çalýþmaktýr, dolayýsýyla bu yapýlan etkinliðin kýymeti bizim için çok büyüktür. Rekabetçi bir anlayýþýn hâkim olduðu bu dönemde faklý siyasetlerin birlikte dayanýþmayý ortak bir þekilde örmeye çalýþmasýný da ayrýca oldukça önemli buluyoruz. Yaþasýn Devrimci Dayanýþma! Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!
Sayfa
EYLÜL 2008
ÖSS Duvarýna Karþý Daha Güçlü Bir Miting
9 Haziran günü Kadýköy de gerçekleþen ÖSS Duvarýný Yýkalým mitingi geliþimi, alandaki katýlým, coþkusu ve sonuçlarý ile bu alandaki çalýþmalarý besleyen ve geliþtiren ileri doðru atýlmýþ bir adým oldu. Geçtiðimiz sene gerçekleþtirilen mitingin ardýndan forumda bir araya gelerek eleme sýnavlarýna karþý elbirliði ile mücadele eden kurumlarýn çaðrýsý ile toplanan emekçi gençlik içerisinde çalýþan kurum ve örgütler ortaklaþa olarak ÖSS ye karþý bir mitingin örgütlenmesine karar verdi. Kurumlar, afiþ ve bildirilerin kullanýlmasý haricinde, Kadýköy de bir basýn açýklamasý, Bin Umut milletvekillerinin ziyaret edilmesi ve mecliste bir basýn toplantýsý yapýlmasý, ayrýca KESK in bu sürece dahil olmasý için þubeler platformunda mitingin gündem edilmesi gibi kararlar aldýlar.
Komünistler olarak ÖSS karþýtý çalýþmalarý, sýnýfýn en ayrýcalýksýz kesimlerinin yaþadýðý varoþlarda yürüttü ÖSS nin gündeme oturmasý için organize edilen piknikte, sýnava hazýrlanan öðrenciler, aileleri ve özellikle tekstil iþ kolunda çalýþan pek çok emekçi vardý. Miting öncesi söyleþiler düzenlendi, röportajlardan derlenen bir film yapýldý, kolektif olarak hazýrlanan dövizler hazýrlandý ve daha öncesinde düzenlenen Kaybeden ÖSS olsun futbol maçlarý ve tiyatro gösterimleri miting çalýþmasýna da güç kattý.
Miting günü bu çalýþmalar alana yansýdý Yaðmurun belli mahallelerde çok yoðun olmasýna raðmen yapýlan çalýþmalarýn etkisi ile varoþlardan geniþ bir kitle miting alanýnda kooperatifin kortejinde buluþtu. Geçtiðimiz senenin iki katý bir kitle ile baþlayan mitingde, birçok alanda çalýþmalar yürüten kurumlar ortak bir þekilde ÖSS duvarýný yýkmak için alanda buluþtular. TÜM-ÝGD, LÖB, Öðrenci Birliði, Devrimci Öðrenciler, Dev-lis, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Anadoluda Yaþam Kooperatifi, Esenyurt Kolektifi, 78 ADADer, Yeni Dünya Gençliði, Dev-lis, EHP Gençliði, ÝLGP, Emek Gençliði, Yeni
Demokrat Gençlik, Demokratik Gençlik Derneði, Genç Düþ, Özgür Lise, DÖB, Bil-Genç ve KÖZ ün yürüyüþ kolunda pankartlarýný açan kurumlar, Tepe Natulus ün önünde toplanýp yürümeye baþladýlar. Yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk, Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiç birimiz! , ÖSS Duvarýný Yýkacaðýz þeklinde sloganlar atýldý. KöZ olarak Paralý Parasýz Burjuva Eðitime Hayýr pankartý ile örgütleyici kurumlarýn arkasýndan yürüyüþ kolunda yerimizi aldýk. Alana kitlesel gelen kitle örgütleri de sýk sýk, Öðrenciye iþ, Çalýþana Öðrenim Hakký talebini dile getirdiler.
Mitingi örgütleyen anlayýþla baðdaþmayan sorumsuz ve sonuçsuz bir saldýrý Bu yýl ikincisi düzenlenen ÖSS Duvarýný Yýkalým Mitingi sol içerisindeki hakim grupçu, rekabetçi anlayýþý kýrmasý yolunda atýlmýþ bir adým oldu. Yýllardan sonra emekçilerin gündeminde önemli bir yer tutan ÖSS sorununa iliþkin emekçiler arasýnda çalýþma iddiasý olan güçlerin önemli bir kýsmý ortaklaþa bir miting düzenledi. Böylelikle 7 Haziran mitingi hem sol içindeki yaygýn rekabetçi havaya inat, ortak sorunlar altýnda, sansürcülük yapmadan, sorumlu bir tutumla bir güç birliði örmenin mümkün olduðunu hem de ÖSS ye karþý verilecek mücadelenin barutunun bir atýmlýk olmadýðýný bir kez daha gösterdi. Ancak tablo tümüyle olumlu deðildi kuþkusuz. Mitingde ÖSS ye karþý örülen güç birliðinin altýný oyan, mitingi polis saldýrýsýna açýk hale getiren bir geliþme de yaþandý. Söz konusu olay þöyle geliþti: Miting yürüyüþünün baþlamasýndan kýsa süre sonra, Emek Gençliði kortejinden bir grup, Esenyurt
Kolektifi'nin pankartlarýný açtýrmayacaklarýný söyledi ve Esenyurt Kolektifi kortejine saldýrdý. Esenyurt Kolektifi ile ortak kortejde bulunan Mayýsta Yaþam Kooperatifi ve Anadoluda Yaþam Kooperatifi ortaklarý bu saldýrýnýn püskürtülmesine yardýmcý oldular. Eylem komitesi de saldýrýya müdahale etti. Saldýrýnýn püskürtülmesinden sonra yürüyüþe devam edildi ve miting normal programýnda devam etti. Yaþanan bu olay ikinci senesinde güçlenen ÖSS karþýtý mitingi zayýflatabilecek bir olay oldu. Ancak miting buna raðmen normal programýnda ve daðýlmadan sürdü. Daha sonra miting bileþenlerinin yapmýþ olduðu deðerlendirme toplantýsýnda Emek Gençliði bu saldýrýyý üstlendiðini dile getirdi. Bir yandan mitingin örgütleyicisi olup diðer yandan da mitingi düzenleyen eylem komitesinin inisiyatifini tanýmayarak birlikte haftalarca toplantý yaptýðý bir baþka miting örgütleyicisine saldýrmak kuþkusuz Emek Gençliði nin kendi açmazýdýr. Bu çeliþkiyi kendi bünyesinde nasýl açýklayacaðý da yine Emek Gençliði nin kendi sorunudur. Ancak söz konusu saldýrýya yol açan sorumsuz tutumun mitingin güvenliðini ortadan kaldýrdýðý, onu polis provokasyonuna açýk hale getirdiði tartýþýlmaz bir gerçektir. Bu tutumun sahipleri kendi dar grup çýkarlarýný ve kaygýlarýný mitingdeki kitlenin güvenliðinin üstünde tutmuþlardýr. Bu tutumun da önümüzdeki dönemde emekçilere ve ezilenlere yönelik saldýrýlara karþý güç birliðini örmeye hizmet etmeyeceðini görmek de zor deðildir. Evrensel gazetesinin miting sonrasýnda yapýlan saldýrýya dair tek bir satýr bile yazmamýþ olmasýný olumlu
bir geliþme olarak görüyoruz. Demek ki mitingdeki saldýrýnýn hiçbir savunulabilir yaný olmadýðýný o cephede de görenler var diye düþünüyoruz. Buna karþýlýk bu saldýrýnýn mitingi gölgelememiþ olmasý da umut vericidir. Zira gerek miting öncesinde, gerekse de yürüyüþ ve miting sýrasýnda mitingin örgütleyicileri sorumlu bir tutumla, fevri ve grupçu davranýþlardan uzak durmuþlar, mitingin selametini her türlü dar kaygýnýn üzerinde tutmuþlardýr. Benzer þekilde, ayný sorumlu tutum miting sonrasýnda da gösterilmiþtir. Bu da önümüzdeki dönemlerde gerçekleþecek birleþik eylemler açýsýndan umut verici bir geliþmedir. Dileðimiz Emek Gençliði nin önümüzdeki dönemde söz konusu bu bakýþ açýsýna uygun bir þekilde hareket etmesidir. Aksi takdirde sorumsuz ve sonuçsuz saldýrýlarýn biricik sonucu emekçiler cephesinin daha da zayýflamasý olacaktýr.
Mitingde ÖSS nin bir eleme mekanizmasý olduðu vurgulandý Miting programý ÖSS nin cinsiyetçi, ulusal, sýnýfsal bir eleme mekanizmasý olduðunu söyleyen açýlýþ konuþmasý ile baþladý. Mitinge katýlýmlarý ile de destek veren eðitim emekçileri, veliler miting alanýnda ÖSS nin kendilerini vuran boyutunu aktardýlar. Tekstil iþçileri adýna konuþan bir konuþmacý da, ÖSS Duvarýnýn ve onu gerekli kýlan diðer duvarlarýn en çok kendilerini etkilediðini bu yüzden bu mitingin asli bir unsuru olduklarýný belirttiler. Kadýnlarýn, iþçilerin ve Kürtlerin ÖSS de elendiðini örneklerle açýklayan konuþmalarýn ardýndan, tersanelerde çalýþan bir emekçinin oðlu da, 16 Haziran da gerçekleþecek olan greve katýlým çaðrýsý yaptý. Eðitim emekçilerin ve memurlarýn, desteðini alan eylemde, Bin Umut milletvekillerinden Sebahat Tuncel ve Ufuk Uras ýn, Eðitim-Sen Genel Baþkaný Zübeyde Kýlýç ýn ve Kýbrýs Türk Orta Eðitim Sendikasý Yönetim Kurulu Üyesi Ayþegül Garabli nin yolladýðý destek mesajlarý da okundu; Güzel Sanatlar lisesinden gelen müzik grubunun sahne aldýðý program 18.00 da bitirildi. Geride býraktýðýmýz ÖSS Duvarýný Yýkalým mitingi, hem örgütlenme süreci açýsýndan hem de katýlým açýsýndan ÖSS ye karþý birlikte ve sürekli mücadelenin önemli bir örneði oldu. Komünistler olarak bundan sonra da bu süreci örmede üzerimize düþeni yapacaðýz. Öðrenciye Ýþ Çalýþana Öðrenim Hakký Paralý Parasýz Burjuva Eðitime Hayýr Ýstanbul dan Komünistler
ÖSS Mitingi ne Mecliste Çaðrý 2 Haziran Pazartesi günü Meclis te ÖSS Duvarýný Yýkalým mitingine çaðrý yapan bir basýn toplantýsý gerçekleþtirildi. Basýn toplantýsýnda, ÖSS Duvarýný Yýkalým Mitingi ni organize eden kurumlar adýna konuþmacýlar ve Bin Umut Vekilleri nden Sebahat Tuncel ve Þerafettin Halis katýldý. Ayrýca mitingi düzenleyen çeþitli kurumlardan gelen, aralarýnda KöZ ün arkasýnda duranlarýn da bulunduðu 16 kiþi de salonda hazýr bulundu. Basýnýn yoðun ilgi gösterdiði toplantýnýn açýlýþýný yapan Sebahat Tuncel, ÖSS nin mümkün kýldýðý tüm eleme mekanizmalarý ile birlikte kendileri için çok önemli bir mesele olduðunu, bu konuda gerçekleþen tüm mücadele ve dayanýþma giriþimlerini desteklediklerini söyledi. Ardýndan, sözü bu konunun gerçek muhataplarýna býrakmak istediðini söyleyip, sözü Mayýsta Yaþam Kooperatifi ortaklarýndan bir
yoldaþýmýza býraktý. Yoldaþýmýz, ÖSS nin özünde hak edenleri üniversiteye sokmak için deðil, toplumun büyük bir kesimini üniversite kapýlarýndan uzak tutmak için konulmuþ bir sýnav olduðunu vurgulayarak konuþmasýna baþladý. ÖSS nin bir eleme sýnavý olduðunu ve yaþadýðýmýz topraklarda iþçileri, kadýnlarý ve Kürtleri eleyen, onlarý üniversite hakkýndan mahrum býrakan mevcut eðitim sisteminin en kilit parçasý olduðunu söyleyen yoldaþýmýz, ÖSS Duvarýný Yýkalým Mitingi nin bu eðitim sisteminden dýþlanan, sýnavlarla elenen kesimlerin bir araya gelmesi, mücadelelerini ortaklaþa birleþik bir þekilde sürdürmeleri için organize edildiðini söyledi ve ÖSS ve tüm eleme sýnavlarýndan maðdur olan kesimleri 7 Haziran daki mitinge çaðýrdý. Arkasýndan basýn toplantýsýna Tüm-ÝGD den katýlan arkadaþ ÖSS sýnavýnýn nasýl bir eleme mekanizmasý olduðuna dair somut rakamlar içeren bir sunum yaptý.
vekilleri basýn ve polis ablukasý altýnda DTP grup toplantý odasýna kadar yürümek durumunda kaldý. Ardýndan DTP grup toplantý odasýnda bir deðerlendirme toplantýsý ve sohbet gerçekleþti. 5 Haziran Perþembe günü yine farklý kurumlardan temsilciler önce mecliste Ufuk Uras ý ziyaret etti. Basýn mensuplarý eþliðinde gerçekleþen ziyarette heyet Ufuk Uras a ÖSS mitingi ile ilgili, geçen yýlký mitingi tanýtan ve bu seneki mitinge çaðrýda bulunan bir dosya teslim etti. Ziyaret sýrasýnda gerçekleþen sohbette, Ufuk Uras a ÖSS nin ve eðitim sisteminin genel olarak elemeci ve ayrýmcý yapýsýndan ve ÖSS ye topluca bir tepkinin taþýdýðý anlamdan bahsedildi. Ufuk Uras da, yapýlan mücadeleyi sonuna kadar destek verdiðini, bu mücadelenin meclis ayaðýnda ellerinden geleni yapacaklarýný, ilerisi için de ortaklaþa çalýþmalarda bulunmak istediklerini belirtti. 7 Haziran günü mitinge katýlamayacaðýný söyleyerek miting için bir destek mesajý yolladý.
5 Haziran da Ufuk Uras mecliste ziyaret edildi
Ufuk Uras ziyaretinden sonra Eðitim-Sen Genel Merkezi'ne geçildi ve orada bir basýn toplantýsý düzenlendi. Basýn toplantýsýnda Eðitim-Sen Genel Baþkaný Zübeyde Kýlýç, Öðrenci Velileri Derneði
Basýn toplantýsýnýn ardýndan, mitinge bir çaðrý yapýlmasý ve vekillerin dýþýnda kurum temsilcilerinin konuþmasý üzerine miting organizasyon heyeti ve
Eðitim-Sen Genel Merkezi ne geçildi
3
Taksim de Ortak
Basýn Açýklamasý Birçok kurum ve örgüt 16 Aðustos Cumartesi günü sýnav sonuçlarýný protesto etmek için Taksim'de bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi.
Basýn açýklamasý Nasýl Örgütlendi? Basýn açýklamasý, Mayýsta Yaþam Kooperatifi'nin 2008 puan sonuçlarýnýn açýklanmasýnýn ardýndan yerleþtirme sonuçlarýnýn açýklandýðýnda bir basýn açýklamasý düzenleme kararý aldý. Diðer kurum ve örgütlere yapýlan çaðrýlarýn diðer olumlu bir þekilde yanýtlanmasý ile birlikte basýn açýklamasý için iki toplantý alýndý. Ýstanbul 78 liler Ada-DER, Anadoluda Yaþam Kooperatifi, Devrimci Liseliler (Dev-Lis), EHP Gençliði, Esenyurt Kolektifi, Genç-Sen, Ýstanbul Liseli Gençlik Platformu (ÝLGP), Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Özgür Lise, YDGH, Yeni Demokrat Gençlik, Yeni Dünya Gençliði basýn açýklamasýnýn örgütleyicileri arasýnda yer aldý ve basýn metninin altýna imza attý.
Basýn açýklamasý nasýl gerçekleþti? Sýnav yerleþtirme sonuçlarýndan bir gün sonra bir araya gelen ÖSS karþýtý kurumlar, 16 Aðustos Cumartesi günü sýnav sonuçlarýný protesto etmek için Taksim'deydiler. Galatasaray lisesi önünde bir araya gelen 100'ü aþkýn ÖSS Karþýtý "Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz", "Cinsel, ulusal, sýnýfsal sömürüye son!" sloganlarý attýlar ve "Kazananlar da Kaybedenler de deðiþmedi" pankartýný açtýlar. Eyleme çoðunluðunu sýnavdan elenenlerin oluþturduðu geniþ bir katýlým saðladýk. Eyleme yaklaþýk 50 kiþi katýldýk. Eylem öncesi, kitle örgütlerinin ortaklarý ile birlikte hazýrladýðýmýz, karikatürlü ve istatistikli dövizler sýnav sonuçlarýnýn adaletsizliðini gösterir nitelikteydi. Grup adýna basýn açýklamasýný okuyan Gülþen Çiftçi, sýnavýn çok açýk olan adaletsiz yönünün hasýr altý edildiðini vurgulayarak, sýnavýn kazananlarýnýn deðiþmediðini, sýnavý belli kesimlerin kazandýðýný, ama en çok da dershaneler ve etüt merkezlerinin kazançlý çýktýklarýný, sýnavý kaybeden kesimler olan, iþçiler, kadýnlar ve Kürtlerin de deðiþmemiþ olduðunu vurguladý.
Önümüzdeki süreçte birleþik hareket saðlanabilirse, bu alanda önemli mevziler elde edilebilir Yapýlan basýn açýklamasý, iki senedir yaratýlan ortaklaþmanýn yarattýðý zemin sonucunda, birleþik, hýzlý ve kitlesel bir eylemliliðin örgütlenebilmiþ olmasý bu alandaki çalýþmalarýn sürekliliðine ve geliþimine olan güveni arttýrdý. Sýnavýn deðiþtirilmesinin tartýþýldýðý bir dönemde, bu alanda mücadeleyi önemseyen herkesi bu sürece dahil etmeyi önemseyen bir hatta ilerlemeliyiz. Kendi baþýna durarak ya da belli güçleri dýþlayarak bu süreçte dar hesaplar peþinde koþan, bütünün deðil, kendi çýkarlarýný hesap ederek hareket eden gençlik örgütlenmeleri ya da demokratik kitle örgütleri, bu alandaki bütünsel geliþimin önümüzdeki süreçte bu çalýþmalara katýlan her özneyi besleyeceðini, bu alanda yaratýlan mevzilerin tüm demokratik güçler açýsýndan bir artý olacaðýný unutmamalýdýrlar. Komünistler, deðiþik kesimlerin bu mücadele alanýnda ortaklaþmasýndan, grubun deðil, bütünün çýkarlarýna uygun bir eylem hattýný geliþtirmekten sorumludurlar. Rekabeti kýrarak, dayanýþmayý güçlendirerek ÖSS Duvarýný Yýkacaðýz! Ýstanbul dan Komünistler
Baþkaný ve Mayýsta Yaþam Kooperatifi ortaklarýndan bir yoldaþýmýz birer konuþma yaptý. Zübeyde Kýlýç, ÖSS nin elemeci özelliklerinden bahsettiði konuþmasýnýn sonunda ÖSS Duvarýný Yýkalým Mitingi ne tam destek verdiklerini, tüm duyarlý kesimler için de mitinge çaðrý yaptýklarýný belirtti. ÖVDER baþkaný da velilerin de ÖSS ye karþý mücadeleyi desteklediklerini belirtti. Yoldaþýmýz da yaptýðý açýklamada, ÖSS nin elemeci yapýsýndan bahsederek, emekçilerin, kadýnlarýn ve Kürtlerin bu sýnavýn elediði temel kesimleri olduðunu vurguladý ve mitinge çaðrýda bulundu. ÖSS Duvarýný Yýkalým Mitingi hazýrlýklarýnda sorumluluk alan komünistler, miting hazýrlýklarýný mahalle çalýþmalarýnýn yaný sýra mecliste ve sendikalarda yaptýklarý hazýrlýk çalýþmalarý ile de pekiþtirdi. KöZ ün arkasýnda duranlar için ÖSS mitingi hazýrlýklarýný mahalle çalýþmalarý ve meclis faaliyetleri arasýndaki koordinasyonu kurarak sürdürmek, seçim sürecinden bu yana sürekliliði saðlanan siyasi çizginin bir baþka tezahürü oldu. Ýstanbul dan Komünistler
Sayfa
4
EYLÜL 2008
Çatý Partisini Eleþtirmenin Dayanýlmaz Hafifliði Çatý partisi tartýþmalarý; üçüncü cephe, çatý partisi, sadece koordinasyon iþlevi görecek geniþ iþlevi olmayan bir çatý partisi ve benzeri modeller üzerinden yürütülüyor. Sol hareket içindeki birlik, parti ve çatý konusundaki farklý görüþ ve tutumlarý, çatý partici olan örgütlerin içinde farklý eðilim ve hizipler olarak görmek ve ayrýþtýrmak mümkündür. O nedenle çatý partisi tartýþmalarý tek baþýna farklý parti ve örgütler arasýnda bir tartýþma olmaktan ziyade; parti, birlik ve çatý konusundaki Türkiye Sol Hareketine parçalý ve eþitsiz bir biçimde yayýlmýþ farklý eðilimler arasýndaki bir tartýþmayý içermektedir. Çatý partisini kurmak için tartýþanlarýn yaný sýra neden kurulmamasý gerektiðini açýklamaya çalýþarak eleþtirenler de birlik ve üçüncü cephe tartýþmalarýnýn bir yerine eklemlenmektedir. Çatý partisi tartýþma platformuna eleþtirerek eklemlenmekten öte bir rol oynayamayanlar ise alternatif bir güç birliði için adým atma basiretinden yoksun görünmektedir. Çünkü solda güç birliði ve çatý partisi üzerine yürüyen tartýþmanýn taraflarýnýn arasýndaki þiddetli polemiðin tersine, çatý particiler de eleþtirenler de önemli siyasal dönemeçlerde emekçilerin, ezilenlerin güç birliðini farklý planlarla ikame edecek ayný siyasal tutumun arkasýnda buluþmaktadýr. Bu nedenle çatý particilerle eleþtirenlerin birbiriyle sözlü ve/veya yazýlý polemikleri pratik mücadele söz konusu olduðunu hafiflemekte ve sýnýf mücadelesine somut olarak tesir etmemektedir.
Çatý Partisini Kimler Neden Ýstiyor? 22 Temmuz genel seçimlerinde emekçilere, ezilenlere düzen partilerinin dýþýnda bir alternatif yaratýlmýþ ve Bin Umut Vekilleri kampanyasý yürütülmüþtü. Bu kampanyanýn seçimlerdeki baþarýsýnýn güçleri birleþtirmekten ileri geldiðine ve baþarýsýzlýklarýn ise rekabetçi ve güçleri bölen tutumlardan kaynaklandýðýna kanaat getirenler, birliði bir parti çatýsý ile gerçekleþtirmeyi hedeflediðini ilan etmiþtir. Çatý partisi, Türkiye de Kürt sorununun çözümünde ve Türkiye nin demokratikleþmesinde bir muhatap yaratmak hedefiyle kurulmak istenmektedir. Mevcut birlik yönelimi, DTP nin Türkiye Sol unun bir kesimi ile buluþmasý sayesinde PKK li damgasýndan kurtularak düzen güçleri karþýsýnda daha makbul bir muhatap olma hedefini ifade etmektedir. DTP nin Türkiyelileþme adýmlarýnýn en ileri aþamasý olduðunu da söylemek yanlýþ olmaz. Bununla birlikte Türkiye Sol unun bir kesiminin içinde bulunduðu dar boðazdan çýkýþ umudu olarak bu projeye tutunmaya çalýþtýðý da açýktýr. Çatý partisini hararetle savunanlarýn baþýnda gelen Veysi Sarýsözen þunlarý ifade etmiþ: Çatý Partisi nedir? Türkiyeli sosyalistlerin Kürt özgürlük hareketiyle ittifakýnýn siyasal örgütüdür. Baþka? Türkiyeli sosyalistler ve Kürt özgürlük hareketi ile demokratik reformlardan yana olan aydýnlar,sünni müslümanlar ve Aleviler arasýndaki cephenin siyasal örgütüdür. Daha baþka? Bütün bu sayýlanlarýn saflarýndaki erkeklerden baðýmsýzlaþmýþ kadýnlar arasýndaki büyük buluþmanýn siyasal örgütüdür. Demagoji kýsa erimli etkiye sahiptir. Gerçekler karþýsýnda tutunamaz. Biz asker ile molla arasýnda tercih yapmak zorunda mýyýz? Biz Türk milliyetçiliði ile Kürt milliyetçiliði arasýnda tercih yapmak zorunda mýyýz? edebiyatý çoktan nefesini tüketmiþtir. Çünkü Türkiye deki temel ayrýþma bu sayýlanlar arasýnda deðil... Türkiye nin temel ayrýþmasý askeri vesayet rejimi ve Kürt sorununda çözümsüzlük yanlýlarýyla, bu ikisinin karþýtlarý arasýnda... Açýn gazeteleri okuyun. Binbir türlü görüþ arasýnda yalnýzca bu iki kampýn keskin bir þekilde ayrýþtýðýný görürsünüz. Bir tarafta sosyalisti, islamcýsý, liberali, Türkü, Kürdü, sünnisi, alevisi, kadýný erkeði askeri vesayete ve çözümsüzlüðe karþý çýkýyor. Diðer tarafta yine ayný türden insanlar, yani ulusal sosyalistler , fundamentalist islamcýlar, uzlaþmacý liberaller, milliyetçi Türkler, týrþýkçý Kürtler, hurafeci aleviler, imtiyazlý sünniler vesayetten ve çözümsüzlükten yana tutum alýyorlar... (Veysi Sarýsözen 27 Haziran 2008, Özgür Politika) Güçlenmeyi nicelik sorunu olarak gören, birleþmek üzere mevcut mevzilerini de terk ederek bir çatý altýnda toplananlarýn hiçbiri hedefine ulaþamamýþ, bir kýsmý ise etrafýnda topladýðý ya da geçmiþinden getirdiði devrimci dinamizmin de sönümlenmesine neden olarak hüsranla sonuçlanmýþtýr. Bunlarýn her birinin, ayrý dönemlerde ayrý özgünlükleri ve ayrý ayrý kusurlarý olsa da güçlenmek için mevcut partilerin, örgütlerin mevzilerini terk edilerek bir birlik yaratýlmasýnýn kimseyi güçlendirmeyeceði çok defa kanýtlanmýþtýr. Sarýsözen in gösterdiði yolda geçmiþte olduðu gibi bugün de ayný yöne iþaret etmektedir. Politik hedefleri ve bu hedefler doðrultusunda buluþma zeminlerini, örgütlerin ve örgütlenmenin somut varlýðýný hiçe sayan toptancý bir birleþtirme
anlayýþýný ifade eden bu tutumun sonuçlarýný görmek için geçmiþ deneyimleri hatýrlamak yeterlidir. Sol hareketin tarihinde, legal ya da illegal partilerin çatýsý altýnda birleþerek güçlenme projeleri çok defa denenmiþtir. Birlik projeleri mevcut mevzilerin de terk edilmesi ile sonuçlansa da solda birlik ihtiyacý sol hareketin tarihsel ve güncel bir sorunu olarak yer eden bir vakýadýr. Solda birlik lafý ise, solun en geniþ yelpazesi göz önünde tutulduðunda çok genel ve soyut bir birlik ihtiyacýný ifade etmektedir. Devrimcilerin birliði, komünistlerin birliði, ezilenlerin birliði, sosyalistlerin birliði, emekçilerin birliði vb. birbirinden hedefleri, yönelimleri ve zeminleri itibariyle farklýlaþan birlik tartýþmalarý, projeleri gündemden hiç düþmemiþtir. Son dönemlerde solun gündeminde olan birlik tartýþmasý ise tüm bu birlik projelerinin dýþýnda ve bunlarýn bir kýsmýný sulandýrýlarak ayný sepete doldurulup kaynaþmasýnýn ümit edildiði bir projeye hayat verme çabasý çatý partisi olarak tezahür etmektedir.
Çatý Partisine Kim Neden Muhalefet Ediyor? Çatý partisine muhalefet etmek üzere bu projeyi çatý particilerin içinden ya da dýþýndan eleþtirenler hiç de az deðil. Kimler yok ki çatý particileri eleþtirenlerin arasýnda? Çatý partisi tartýþmalarýnýn reformistliðine vurarak kendi devrimciliðini ispatlayanlar; kendi örgütünün dar çýkarlarýný muhafaza etmek üzere sekterliði, birliðe tercih edenler; çatý partisine katýlan sosyalistleri ilkel milliyetçilerin kuyruðuna takýlmakla itham eden tescilli sosyal þovenler; çatý partisini antiemperyalist olamamakla eleþtirirken diðer yandan sýnýf mücadelesini düzen içi muhalefetin ulusalcý çizgisine yedekleyenler; her türlü liberal birliðe razýyken Kürtlerin merkezinde durduðu bir birlikten uzak durmak için bahaneler üretenler; liberal projelerine hayat vermek için birlik tartýþmalarýna hevesle bakarken PKK nin bu parti üzerindeki etkisinin olmayacaðýnýn garantisini arayanlar Çatý partisi giriþimini Öcalan ýn projesi olmasý iddiasýyla ve liberallerin, reformistlerin tescillendiði bir giriþim olmasý nedeniyle eleþtiren Kýzýlbayrak Reformist cephede yeni bir þey yok! baþlýklý yazýsýnda þunlarý söylemektedir: .Bu giriþim aslýnda 22 Temmuz seçimlerinin hemen sonrasýnda baþlatýlmýþtý. Giriþimin fikir babasý da Öcalan dýr. Öcalan ýn avukatlarý aracýlýðýyla üzerinde ýsrarla durduðu Çatý Partisi fikri, bir süre sonra somut bir giriþim haline getirilerek uygulamaya sokuldu. . Þu günlerde Çatý Partisi ne iliþkin görüþler birbiri ardýna ortaya konulmaktadýr. Giriþimin sahibi durumundaki partiler adýna yapýlan açýklamalarda ortaya konulan bu görüþler, çatý partisi düþüncesinin tüm liberal-reformist özünü ortaya koymaktadýr. Yanýsýra geçmiþte defalarca denenen ve fiyaskoyla sonuçlanan giriþimlerin bir yenisine daha iþaret etmektedir. . CHP nin koltuðuna aday olan bu giriþim içerisinde yer alan partilerden DTP payýna bu hedef yeni deðildir. Bilindiði üzere DTP geleneðinde uzun yýllar öncesinde de, demokrat muhafazakarlar olarak adlandýrýlan gerici düzen partileriyle ittifak arayýþlarý çok sýk gündeme geldi. Özellikle Ýmralý sonrasýnda bu bir çizgi haline getirildi. Fakat, her defasýnda ittifak önerilen düzen partileri, düzenin Kürt sorunundaki esnemez çizgisi nedeniyle bu önerilerden uzak durdular. Çatý Partisi nin diðer giriþimcileri olan partilerden EMEP de zaten Murat Karayalçýnlar la girilen seçim ittifakýndan beri kendileri açýsýndan önemli bir eþiði aþmýþ durumda. SDP gibi Kürt hareketinin yedeðinde var olmaya çalýþan ve artýk büyük ölçüde bir tabela partisine dönmüþ bir çevre için ise zaten hiçbir sorun bulunmuyor. ÖDP için de durum aynýdýr. Baþlangýçta kendisi de bir tür Çatý Partisi iddiasýyla ortaya çýkan bu partinin zaman içinde düþtüðü içler acýsý durum gözler önündedir. Saflarýnda halihazýrdaki gidiþten rahatsýz olan beli güçler olmakla birlikte bugün bölünmenin eþiðinde duran ÖDP gerçekte artýk tipik bir sosyal-demokrat partidir. Bu niteliði ile de her türden sol liberal seçim ittifaký giriþimine açýktýr Sonuç olarak, reformist Kürt hareketi ve parlamenter hayalleri çerçevesinde onun etrafýnda kümelenen reformist sol gruplarýn baþlattýklarý Çatý Partisi giriþimi, düzene alternatif oluþturmak adýna giriþilen, gerçekte ise temel özellikleriyle düzen sýnýrlarý içinde kalan yeni bir sol liberal denemeden öte bir þey deðildir. Bu kof giriþimin tutma þansý yoktur, akibeti 2002 den beri her seçim öncesinde gündeme gelen öteki giriþimlerden farklý olmayacaktýr (Kýzýl Bayrak, 2008/29, 18 Temmuz 2008). Çatý particileri, kitlelerin devrimci enerjisini sönümlendirecek projelere ortak olmakla itham etmek kolaydýr. Fakat çatý particileri reformizmle,
liberalizmle itham edenlerin, kitlelerin devrimci dinamizmini bir adým ileri sýçratacak daha devrimci bir önerileri var mýdýr? Böyle bir önerileri olmadýðý gibi, sosyal þoven, rekabetçi ve sekter eðilimlerin hayat verdiði bu eleþtiriler kendi karanlýðýný yaratmakta ve çatý particilerin yýldýzýnýn parlamasýna neden olmaktadýr. Zira esas olarak yasal partilerin ya da yasal platformlarla partiyi ikame ederek siyaset yapanlarýn oluþturduðu bir birlik partisini reformizmle itham etmek onlara eskisinden daha farklý bir þey söylememek anlamýna gelir, abesle iþtigaldir. Bu eleþtirilerin, çatý partisini baltalayabilecek bir etkiden yoksunluðu ise münakaþa ve tartýþma konusundaki zayýflýktan ötürü deðil, çatý particilerle eleþtirenlerin önemli siyasal dönemeçlerde ayný noktada buluþmuþ olmalarýndan ileri gelmektedir. Eleþtirilerin dayanýlmaz hafifliðinin sýrrý da buradadýr. Çatý partisini içinden ya da dýþýndan eleþtirenler de, çatý particiler de, kitle hareketini düzen içi çatýþmaya yedeklenmeden düzenin karþýsýna güçlü ve kitlesel bir biçimde dikecek bir siyasetin sürekliliðini saðlayacak bir yönelim içinde deðiller. Bu nedenle çatý partisi eleþtirilerinin bir kýsmý ne kadar doðru görüþler içerse de, ne kadar haklý yanlarý olsa da, mevcut siyasal dinamiklere müdahale edebilecek bir rol oynayamamakta ve sýnýflar arasý mücadelede pasif bir tutuma iþaret etmektedir. Eleþtiricilerden daha sahici bir siyasal iddia olarak öne çýkan çatý particiler ise söz konusu eleþtirilerle zayýflatmaktan ziyade, güçlenmektedir. bu liberal giriþimin toplumsal muhalefetin bir kesimini bir süreliðine de olsa boþ hayallerle oyalamak gibi bir uðursuz etkisi de olacaktýr. Yanýsýra, ilkesel sorunlarda fazlasýyla zayýf, bu nedenle de baðýmsýz hareket etme yeteneðinden yoksun, ama hala da belli devrimci reflekslerini koruyabilen bazý devrimci güçlerin de bu liberal rüzgârýn etkisine açýk olduklarý bir gerçektir. Devrimci siyasal mücadele açýsýndan asýl mesele de buradadýr. Kriz içinde debelenen ve temel kurumlarý sürekli bir yýpranma içinde bulunan kurulu düzene karþý sýnýf eksenli bir devrimci alternatif geliþtirmenin yakýcý bir ihtiyaç olduðu bir dönemde, toplumsal muhalefetin þaþýrtýlmasýna ve kitlelerin boþ parlamenter hayallerle oyalanmasýna izin verilemez. Komünistler, reformist solun parlamenter hayaller yayan çizgisine karþý kararlýlýkla mücadele etmeye devam edeceklerdir. (Kýzýl Bayrak, 2008/29, 18 Temmuz 2008) Çatý partisi eleþtirilerinin hafifliði, kitlelerin devrimci enerjisini pörsütebilecek bir yönelimde olan çatý partisine radikal bir darbe vurmaktan ziyade onu güçlendiren bir unsur olarak rol oynamaktadýr. Çünkü bu eleþtirilerin hiçbiri düzen içi çatýþmalarýn karþýsýnda kendi talepleri için bir güç olarak dikilebilecek olan kitleye yön tayin edebilecek bir perspektife sahip deðildir. Zira kimi eleþtirilerin sahipleri bu dinamik kitleden uzak durmak üzere siyasal yönelimini tayin etmeyi bilinçli olarak tercih etmektedir.
Çatý Particiler ve Onlarý Eleþtirenler Kritik Siyasal Dönemeçlerde Ayný Siyasal Yönelimde Buluþuyor! Siyaset gerçek hayatta politikalarýn hangi mecraya aktýðý ile ölçülebilir. Farklý siyasal yönelimlerin ve akýmlarýn birbirinden ayrý hedeflerin arkasýnda durup durmadýðýný görmek için de somut pratik mücadele içinde hangi siyasal akýmýn hangi projeye güç vermek üzere hareket ettiðine bakarak anlamak mümkün olabilir. Farklý zeminlerde duran ve birbirinden ayrý istikametteki iddialarýn arkasýnda durduðunu iddia eden akýmlarýn bu hedefler doðrultusunda gerçek bir yönelim içinde olup olmadýðýný anlamak için de bu akýmlarýn nerede nasýl buluþtuðuna ve ne zaman hangi sebeple ayrýþtýðýna bakmak icap eder. Solda birlik arayýþý ve muhaliflerinin geçtiðimiz sene içinde izini sürmek çatý particilerle eleþtirenlerin birbirinin müdavili siyasi çizgilerinin birbiriyle nasýl buluþtuðunu anlamak için yeterlidir. 2008 senesi, 22 Temmuz seçimlerinin hemen ardýndan 2007 nin sonunda PKK ye yönelik operasyonlarla; Güney Kürdistan a hava ve kara harekâtlarýyla ve bu saldýrýlara karþý mücadelelerle hafýzamýza kazýndý. Ýstanbul da valiliðin izin vermediði savaþ karþýtý mitingi örgütleyen bileþenler, bu birlikteliði bir platformla taçlandýrdýlar. 9 Aralýk platformuyla birlikte metropollere göç etmek zorunda kalan Kürdistanlý emekçilerle solun devrimcileri de kapsayan kesimlerinin yeniden bir araya gelmesi sayesinde düzen güçleri karþýsýnda, bu güçlerden birinin deðirmenine su taþýmadan, bir güç olarak durulabilecek önemli fýrsatlar yaratýldý. Artan saldýrýlara karþý ortak bir savunma hattý örmek için 9 Aralýk la birlikte imkânlarý artan güç birliðinin, varoþlara ve farklý illere yayýlan devrimci bir enerjiyle güçlü bir itilim yarattýðýný 2008 Newrozu nda hep birlikte gördük. 2008 Newrozu tüm Türkiye çapýnda bütün
engellemelere karþýn coþkuyla, kitlesel bir dinamizmle kutlandý. Ýstanbul da üç yüz bin kiþi 2008 Newrozu nda sol hareketin her kesiminin serbestçe ajitasyon yapabildiði bir platformda buluþtu. Fakat bu birleþik, kitlesel eylemin iþaret ettiði imkânlarý deðerlendiren bir 1 Mayýs örgütlenemedi. Zira bu platformun bileþenlerinin büyük çoðunluðu bu platformun saðladýðý birlik imkânlarýný kullanarak düzen güçlerinin karþýsýna dikilmekten ziyade kýsa vadeli çýkar hesaplarý nedeniyle platformun ortadan kalkmasýna neden olacak bir tutum aldý.
2008 1 Mayýsý Kimleri Nasýl ve Nerede Buluþturdu? Çatý particiler de, eleþtirenler de; sýnýf mücadelesinin en dinamik kesimlerinin devrimci enerjisinden güç alarak kitlelerin en geniþ kesimlerini bir araya getirecek bir hareket yaratarak; bu hareketi düzen güçlerinin karþýsýnda aktif bir güç olarak çýkartacak devrimci bir perspektiften yoksundur. Bunun en somut kanýtý ise 2008 1 Mayýsý nda görülmüþtür. 2008 1 Mayýsý, çatý particileri de çatý partisini en soldan eleþtirenleri de; kitlelerin devrimci enerjisini Taksim hedefiyle pörsüterek sendika bürokratlarýnýn ve CHP nin kuyruðuna takan bir tutumda buluþturmuþtur. 1 Mayýs ta çatý particiler de, reformistler de, reformistlere ve çatý particilere çatanlarý da DÝSK in arkasýnda ve Taksim istikametinde buluþtular. Bu nedenle Newroz u örgütleyenlerin 1 Mayýs ý örgütlemesine objektif olarak karþý tutum aldýlar. Böylelikle hem düzen içi çatýþmanýn bir tarafýnda duran CHP nin, DSP nin ekmeðine sendika bürokratlarý sayesinde yað sürdüler, hem de kitlelerin birleþik eyleminin gücünü ortaya çýkartacak bir yönelimde olmadýklarýný kanýtladýlar. Birbirlerine þu ya da bu nedenle ve/veya söylemle çatanlar, somut bir siyasal durumda nasýl yan yana gelebiliyor ve ayný siyasal yönelime güç veriyorsa bunlarýn birbirleriyle çatýþmasýnýn bir sonucu ya da karþýlýðý olmaz. Esas belirleyici olan önemli siyasal dönemeçlerde kimin nasýl bir tutum aldýðý ile ilgilidir. Bu nedenle çatý partisi giriþimcilerini CHP ye alternatif sosyal demokrat bir odak yaratmakla eleþtirenlerin öncelikle kendi politikalarýný CHP ve DSP gibi düzen güçlerine sendika aðalarýnýn vesayetiyle yedeklemekten kaçýnmalarý icap ederdi. 2008 1 Mayýsý nda iþçilerin, emekçilerin kitlesel birleþik eylemine yön vermek istediðini iddia edenler, kendi dar çýkarlarý için kitlelerin eylemine sýrtýný dönenlerle ayný yönde ve iddialarýnýn tersine hareket etmiþtir. Ezilenlerin, emekçilerin mücadelesine ivme katarak kitlelerin mücadelesini yükseltecek bir güç birliði ihtiyacý ise, bu tersine yönelimle hesaplaþarak, haklarý için mücadele etmek üzere bir araya gelebilecek en geniþ kitlenin eylemini düzen güçlerinin hiçbir kesimine yedeklemeden birleþtirerek düzen güçleri karþýsýna dikilebilecek bir gücü teþvik eden projelere hayat vermelidir.
Sol Hareket, Düzen Güçlerinin Her Kesimini Karþýsýna Alabilecek Yönde Emekçilerin, Ezilenlerin En Geniþ Kitlesel Birlik Hareketini Yaratmak Üzere Kollarýný Sývamalýdýr
Sol hareketin genelinde solda birlik ihtiyacý konusunda genel bir mutabakat olsa da ihtiyaç duyulan birliðin hedefi, bileþimi ve zemini açýsýndan farklý görüþ ve tutumlar söz konusu. Güç birliði arayýþlarýnýn ortak noktasýnda ise; birliðin gücünü dinamik bir kitleden almasý sebebiyle bu kitlenin dinamizmine yaslanarak en geniþ kitlesel desteði alarak siyaset yapma hedefi durmaktadýr. Liberal ve tasfiyeci bir projenin adým adým hayata geçmesi anlamýna gelen çatý partisi projesi, diðer yanýyla harekete geçirebileceði en geniþ kitleye yönelik siyaset yapma imkânlarý sunmaktadýr. Fakat çatý particilerin dýþýndaki en geniþ kitleye siyaset yapmak üzere bu kesimleri buluþturacak bir güç birliði yönelimi, kitleleri düzen güçleri karþýsýnda aktifleþtirerek düzeni yýkacak bir güç olarak örgütlendirmek hedefleri olduðu anlamýna gelmez. Bilakis emekçilerin, ezilenlerin en geniþ kesimlerini bir araya getiren bu proje, bir araya getirdiklerinin oylarýný ya da desteklerini alarak onlarý temsilen ve onlar için kýrýntýlarla yetinmeye mahkûm kalacaklarý bir hak arama mücadelesi yürütecek bir projenin þekillenmesi için çaba sarfetmektedir. Figen YÜKSEKDAÐ, 20.05.2008 Birgün Gazetesi nde yayýmlanan Cephesel karakterli bir politik merkeze ihtiyacýmýz var baþlýklý yazýsýnda ESP nin çatý partisi konusundaki tutumunu þöyle açýklýyor: Çatý partisi aslýnda son dönem birleþik mücadele ve güçbirliði oluþturma arayýþlarýnýn açýða çýkardýðý bir biçim. Kürt özgürlük hareketi ve Türkiye sol-sosyalist hareketi gibi iki ana damarý birleþtirmeyi de hedefliyor. Biz daha çok bu hedefi ve nasýl programatize edildiðini, güncel politikaya nasýl yansýtýldýðýný önemsiyoruz.
Sayfa
EYLÜL 2008
5
Ekþitepe de Ekþiyen Yüzler Festivalle Güldü Namý Diðer Ekþi Tepe'de Yoksulluktan, Yoksunluktan, Yalnýz Hissetmekten, Ýtilmekten Ekþiyen Yüzler Birinci Limontepe Halk Dayanýþma Festivali'nde Alabildiðine Güldü!
Ey herþeye bitti diyenler! Ne kýrlarda direnen çiçekler, ne kentlerde devleþen öfkeler henüz elveda demediler! Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aþkýn yüzü oluncaya dek! Uzun yýllardýr Limontepe mahallesinin sokaklarýný sabýrla, inatla, ýsrarla arþýnlýyoruz. Dört yýlý aþkýn bir süredir ise mahalledeki dostlarýmýzla dayanýþma içinde Kondularda Yaþam Kooperatifi'nde çalýþmalar yürütüyoruz. Tüketim dayanýþmasý, OKS-ÖSS hazýrlýk çalýþmalarý, kadýnlarýn sorunlarý ile ilgili çalýþmalar, tiyatro, baðlama kurslarý, yýkým sorunlarý için yýllardýr yýlmadan çalýþmalarýmýzý yürütüyoruz. Tüm bu yýllar içinde mahalledeki emekçilerin bile Olmaz bu iþ, kendinizi kurtarýn, bu mahalleden bir þey olmaz dediðini duyduk. Tövbekar eski devrimcilerin mahalledeki dayanýþmayý ören devrimcileri hazmedemediði için çalýþmalarý bozacak nifak tohumlarý ektiðini gördük. Bizimle yürüyen mahalleden dostlarýmýzýn geri düþtüðünü nefeslerinin yetmediðini gördük. Fakat inat ettik, ýsrar ettik ve sebatla diþimizi sýkarak çalýþmalarýmýza devam ettik. Gördük ki onlar yanýldý! Gördük ki Limontepe mahallesi emekçileri kendilerinin bile zannettiðinin aksine devrimcilere, özgürlüðe ve özgürlük türküleriyle buluþmaya hasret! Gördük ki tövbekar devrim düþmanlarýnýn yarattýðý moral baozukluðuna inat Limontepe de tüm varoþlar gibi emeðe, devrim için emek verenlere kucak açýyor! 1000'in üzerindeki emekçinin Limontepe mahallesinden ve çevresinde mahallelerden afiþlerin, el ilanlarýnýn ve türkülerin izini takip ederek katýlým göstermesi varoþlarda yaþayan emekçilerin devrimcilerle buluþmaya böylesi halk dayanýþma festivallerine duyduklarý özlemin en açýk kanýtýdýr. 6-7 Eylül tarihlerinde Limontepe'de Kondularda Yaþam Kooperatifi, Komünist KöZ ve Devrimci Dönüþüm birlikte bir festival örgütledi. Limontepe'de ve hatta Ýzmir'de bir ilke imza atýldý. Limontepe mahallesinin emekçileri devrimcilerle, sosyalistlerle buluþtu, konserlerle coþtu, tiyatro gösterileri ile þenlendi, panellerle tartýþtý. Mahalledeki küçük arkadaþlarýmýz (çocuklar), palyoçalarla oynadý, þarkýlar söyledi, resimler yaptý. Ýki gün boyunca süren etkinliklere 1000'e yakýn emekçi ve yüzlerce küçük arkadaþýmýz katýldý. Festival'de Kondularda Yaþam Kooperatifi, Özgür Yaþam Kooperatif, Komünist KöZ, Devrimci Dönüþüm, Mücadele Birliði Platformu ve Aþýðý Bu nedenle salt çatý partisine endeksli bir tartýþma yürütmemeyi tercih ediyoruz. Evet, cephesel karakterli bir politik merkeze ihtiyacýmýz var; ama bunun kitleleri harekete geçirme, deðiþtirip dönüþtürme gücü ve politik merkezlerin uyumu önemli. Bu düzey bugün yakalanmýþ mýdýr sorusuna farklý yanýtlar veriliyor olabilir. Biz bugün için en doðru örgütsel biçimin, somut baþlýklarla yürütülecek politik güçbirliðinden doðacaðýný düþünüyoruz. Bu, sol kuvvetleri mücadele içerisinde yakýnlaþtýrarak, cephesel birleþme koþullarýný olgunlaþtýrýp, temellerini saðlamlaþtýracaktýr. Figen YÜKSEKDAÐ ýn bu sözlerine bakarak ESP nin 1 Mayýs ta öncülerin eylemini kitlesel ve birleþik bir 1 Mayýs a neden tercih ettiðini çýkartmak mümkün deðildir. Nitekim güncel politikayý referans aldýðýmýz takdirde en geniþ kitleleri düzen güçleri karþýsýnda birleþtirecek eylemin önüne siyasetlerin kendi güncel hesaplarýnýn geçmiþ olmasý burada ifade edilen tutumla çeliþmektedir. Çatý particiler ya da diðerleri iþçi sýnýfýnýn en dinamik kesimleriyle buluþan en geniþ kitleleri bu dinamik kesimin devrimci enerjisinin daha geniþ kesimlere sirayet etmesini saðlayacak yönelimi hesap ederek güncel politikalarýný belirlemiyorlar. Onlarýn böyle bir hedefleri olmadýðý 2008 Newrozu nu örgütleyen 9 Aralýk Platformu nun 1 Mayýs ý örgütlemekten geri durmasýna bakarak anlamak mümkündür. Geçmiþte izlenen tutumlarýn sonuçlarýndan çýkartýlacak derslerin ýþýðýnda önümüzdeki dönem içinde de sol hareketin düzen güçleri karþýsýnda kendi mevzilerini koruyarak kitle hareketine yön vereceði projelere hayat vermek mümkündür. Mevcut mevzilerin sönümlenmesine, liberalleþmesine itiraz edenlerin de; demokratikleþme
Sanat Merkezi, ESP, EKD, SDP, Dev-Lis, Devrimvi Demokrasi stant açtý. Anadoluda Yaþam Kooperatifi çalýþanlarý Okmeydaný'nýn soluðuyla festivalimize destek verdiler. Bu kurumlarýn yaný sýra Deri Ýþçileri Derneði, Doðal ve Kültürel Çevre Ýçin Yaþam Giriþimi, Devrimci 78'liler Derneði, Proletaryanýn Kurtuluþu, Çiðli Evka 2 Kadýn Dayanýþma Evi, Tiyatro Evi mesajlarýyla, katýlýmlarýyla desteklerini sundu. I. Geleneksel Limontepe festivalini gerçekleþtirilmesi için Ýzmir'deki devrimcilere, halka, emekçilere dost tiyatro gruplarý, müzik gruplarý, seferber oldu. Tiyatro Evi, Duvara Karþý Tiyatro, YEKAT, Grup Gökkuþaðý, Grup Berxwedan, Grup Asmin, Grup Kondular ve Cevdet Baðca bizlerle birlikte oldu. EMO Elektrikte Özelleþtirme ve Elektrik zamlarý üstüne yaklaþýk 40 kiþinin katýldýðý bir söyleþide konusunda atýlacak adýmlarýn kitle hareketiyle mümkün olacaðýný görenlerin yollarýnýn kesiþeceði yerde DTP nin kapatýlma davasý ve kitlelerin en geniþ ve en dinamik kesimlerini birleþtirecek eyleme yön verme mesuliyeti durmaktadýr.
Elindeki Mevzilere Sahip Çýkamayanlar Bunlarý Koruyarak Bir Adým Ýleri Çýkamaz DTP nin kapatýlmasýna karþý yürütülecek mücadele bir yönüyle düzen içi güçlerin it dalaþý nedeniyle gündeme gelen AKP nin kapatýlma davasýna karþý öne sürülen sahte demokrat hassasiyeti teþhir edecektir. AKP nin demokrasicilik oyunlarýyla kapatýlmadýðý bir dönemde düzenin demokratikleþtiði yanýlsamasýnýn yaratýlmasýnýn önünü alacak olan mücadele hattý da buradan beslenebilir. DTP kapatýlsa da kapatýlmasa da söz konusu kapatma davasýna yönelik mücadele kitlelerin eylemlerinin dinamizmi öne çýkartarak gerçekleþtirilmelidir. Ancak böylelikle ya ezilenler kendi kurumlarýna sahip çýkmalarý sayesinde kapattýrmamýþ olurlar ya da kitlelerin eylemlerini karþýsýnda düzen güçlerinin maskeleri bir kez daha düþmüþ olur. Böylelikle Türkiye nin gündeminden düþmeyen parti kapatma davasýnýn emekçilerin, ezilenlerin gündemine kendi cephelerinde duran bir parti sayesinde girmesi saðlanacaktýr. Üstelik böyle bir kampanya ile güçlerini birleþtirecek olanlar sadece çatý partisini birlikte kurabilecek olanlarla sýnýrlý kalmayacaðý için de daha geniþ bir kesimin mücadele etmek üzere güçlerini birleþtirmesi anlamýna gelecektir. Ezilenlerin, emekçilerin birleþmesine yarayacak bir gücü ortaya çýkartmak için, yukarýdan aþaðýya kitlelerin mücadelesinden baðýmsýz, diplomatik hesaplarla kurulan bir çatý partisinden ziyade devletin saldýrdýðý bir mevziye sahip çýkmak için yürütülecek
mahallenin sorularýna yanýt verdi. Yýkýmlar karþýsýnda yürütülen mücadelelerin konu edildiði panele Kuruçeþme Halk Ýnsiyatifi'nden temsilciler, Kadifekale'nin muhtarý, Doðal ve Kültürel Çevre Ýçin Yaþam Giriþimi ve Festival Platformundan katýldý. Tüm varoþlarýn yýkýmlar tehditi karþýsýnda birlik içinde olmasý ve koordinasyon oluþturmasý gerektiði sonucuna varan konuþmacýlar yýkýlan tek bir evi bile herkesin kendi evi gibi sahiplenmesi gerektiðini ifade ettiler. Çürütmeye, yozlaþmaya ve uyuþturucuya karþý geçlerin spor ve sanat aktivitelerine tutunarak mücadele edebileceðine iþaret edilen panelde Festival Platformu adýna ve Yamanlar Spor Klubü adýna konuþmacýlar yer aldý. 12 Eylül, Darbeler ve Demokrasi konulu panelde DTP, Devrimci 78'lilerden ve Festival Platformu içinden konuþmacýlar yer aldý. 12 Eylül'ün ve 12 Eylül'cülerin teþhir edildiði panelde Diyarbakýr zindanlarýnda yaþananlardan, 12 Eylül idamlarýna bir çok konuya temas edildi. Festival Platformundan katýlan konuþmacý platforma farklý bileþenlerin olduðunu ve herkesin kendi görüþlerini ifade edeceðini söylerek kendisinin de KöZ bir mücadele gerekir. Emekçilerin, ezilenlerin Kürtlerin demokratik haklarý ile ilgili mücadelesi de demokratik bir partinin arkasýnda PKK olduðu gerekçesi ile kapatýlmasýna karþý mücadele ederek baþlar. Zira DTP nin kapatýlmasýna karþý birlik olup Hepimiz DTP liyiz diyemeyenlerin bir çatý partisi altýnda Kürtlerin demokratik haklarý için mücadele edeceðine iliþkin yeminler etmesi abesle iþtigaldir. Böyle bir mücadelenin yön vereceði dinamizmden gücünü alan ve böyle bir hatta mücadele edebilenlerin güçlerini birleþtirebileceði bir güç birliði düzen güçlerine karþý ezilenlerin emekçilerin ortak mücadele hattýný yaratmakta etkin olabilir. DTP nin kapatýlmasýna karþý güçlerine birleþtirerek devletin karþýsýnda hep birlikte geçemeyenlere birliðin gücüne yaslanmayý hesap ettiði dinamik kitle itibar etmeyecektir. Elbette bu tür bir mücadelenin bir parçasý olmaya yanaþmayanlar da olacaktýr. Oysa DTP nin kapatýlmasýna karþý mücadele etmek üzere öne çýkan kitlelerin kavgasýna katýlarak bu kavgaya düzen güçleri karþýsýnda bir odak olmak üzere müdahale edebilmek gerekir. Ýçinden geçtiðimiz dönemde, mevcut mevzileri kaybetmeden bunlara sahip çýkarak bir adým öne çýkaracak devrimci müdahalenin kilit noktasý buradadýr.
Ezilenlerin, Emekçiklerin Güncel ve Tarihsel Haklarý Ýçin En Geniþ Birlikteliði Yaratmak Üzere Elbirliði ve Mücadele Gün farklýlýklarý öne çýkarma deðil, aynýlarda buluþma günüdür. Farklýlýklarýmýz elbette olacaktýr. Ancak bunlarý öne çýkarýp biraraya gelememenin gerekçesine dönüþtürmemeliyiz Sözlerinin yaygýnlaþtýðý bu sözlerin ve birlik tartýþmalarýnýn da yaygýnlaþtýðý oranda sol hareket içindeki rekabetin
çalýþanlarýndan biri olduðunu ve bu yönde bir konuþma yapacaðýný söyledi. 12 Eylül öncesine dönmek istediklerini, bu festivalin 12 Eylül öncesindeki gibi devrimcilerle emekçileri buluþturan mütevazi bir adým olduðuna deðindi. DÝSK'in 13 Eylül'de Ýzmir'de örgütleyeceði mitinge de deðinen konuþmacý 77 1 Mayýs'da gerçekleþen provaktif zemini hazýrlayan DÝSK yönetiminin siyasetinin sürekliliðini saðlayan bugünkü DÝSK'in 2007 1 Mayýs'ýnda 2008 1 Mayýs'ýnda olduðu gibi emekçileri düzen güçlerinden bir kesime yedeklemek üzere yerel seçim oyunu oynadýðýnýn altýný çizdi. 12 Eylül rejimine boyun eðmediðini göstermek isteyenlerin bu rejimin ve bu düzenin hiçbir kesimine yedeklenmemek ve sahte demokratlarýn maskesini indirmek ve 12 Eylül rejiminin karþýsýna emekçilerin, ezilenlerin en geniþ birliði ile dikilmek üzere 12 Eylül Rejimine Boyun Eðme, DTP'yi Kapattýrma Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk diyerek katýlmasý gerektiðini vurguladý. Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz! Sloganlarý ile sona eren festival, önümüzdeki yýllarda eksiklerinin tamamlanarak elbirliði ile daha güçlü bir biçimde gerçekleþtirmek üzere verilen sözler ve dileklerle sonlandý! Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz! Varoþlarda Birleþ Alanlarda Devleþ! Ýzmir'den Komünistler de iþçi çalýþmalarýný, kitle örgütlerinin faaliyetlerini ve hatta ortak miting ve etkinlikleri baltalamaya vardýðý bir dönemden geçiyoruz. Bir yandan birlik ve beraberlik çaðrýlarý yapanlar diðer yandan kitle çalýþmasý içinde birbirinin ayaðýna çelme takarak, birbirine karþý yasakçý tutumlar göstererek yol almaya çalýþmaktadýr. Bu tutarsýz tablo emekçileri ve ezilenleri sol hareketten uzaklaþtýrmakla kalmayýp kitle hareketinin birleþik eylemini de sekteye uðratmaktadýr. Çatý Partisi vesilesiyle yapýlan bütün tartýþmalar güç birliði ihtiyacýna delalettir, güçlenmek için birlik konusunun esasý ise emekçilerin, ezilenlerin en geniþ kesimlerini kendi sorunlarý etrafýnda harekete geçirecek bir müdahalede düðümlenmektedir. Ýþçi sýnýfýnýn en çok sömürülen ve fakat en dinamik kesimlerinin devrimci enerjisinin en geniþ kitlelerle buluþarak düzen güçleri karþýsýna dikilmesini saðlayabilmek için bir güç birliði ihtiyacý vardýr. Sol hareketin bir yandan en geniþ kitleleri buluþturan siyasal harekete birbirine yasak koymadan ajitasyon ve propaganda serbestisi saðlayarak yön vermesi gerekirken diðer yandan kitlelerin örgütlenmesinde elbirliði ile mücadele etmek üzere hareket etmesi gerekir. Sýnýf mücadelesine ancak böyle bir güç birliði emekçileri, ezilenleri pasifleþtirerek siyaset dýþýna atmayan bilakis kendi haklarý, kendi kavgalarý için örgütlendirerek aktifleþtirecek; kendi mevzilerine sahip çýkarak bir adým sonraki mevziye sýçrayacak bir ivme katar. Emekçilerin, ezilenlerin en geniþ kesimlerine devrimci bir siyaset götürmek için bu ivmeyi ortaya çýkartacak hamleyi yapmak üzere solun her kesimini öne çýkýp sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Sayfa
6
EYLÜL 2008
Deri Ýþçileri Dayanýþma Derneði Kuruldu Ýzmir de yýllardýr ýsrarla devam eden, iþçilerin dayanýþmasýný ve birliðini saðlamayý hedefleyen örgütlenme çalýþmalarý 12 Nisan günü yapýlan bir etkinlikle birlikte bir deri iþçileri derneðine evrildi
Ýzmir de uzun bir süreden beri devam eden ve deri iþçilerinin dayanýþmasýný, birlik ve beraberliðini hedefleyen örgütlenme çalýþmalarý deri iþçilerinin dernek baþvurusunu yapmasý ile hýz kazanmýþtý. Gerek dernek çalýþmasýnýn tanýtýmýný yapmak, gerekse de deri iþçilerinin yaþadýðý en önemli sorunlardan olan esnek üretim, taþeronlaþtýrma ve parça baþý üretim problemlerinin çözümünde bir adým atmak üzere 12 Nisan günü bir etkinlik gerçekleþti. Deri Ýþçileri Derneði nin organize ettiði etkinlik deri atölyelerinin yoðun olarak bulunduðu Basmane-Kapýlar bölgesinde Hüseyinoðullarý Düðün Salonu nda yapýldý. Panel, tiyatro ve müzik dinletisinden oluþan etkinliðe çoðunluðu deri iþçisi olmak üzere yaklaþýk 150 kiþi katýldý. Çeþitli fabrikalarda direniþlerini sürdüren bütün iþçiler için 1 dakikalýk alkýþla baþlayan etkinlik Deri Ýþçileri Derneði nden bir kadýn iþçinin yaptýðý konuþma ile devam etti: Açýlýþ Konuþmasý Deri iþçilerinin uzun bir süredir devam eden örgütlenme isteði ile Deri Ýþçileri Derneði dernek baþvurusunu yapmýþtýr. Uzun bir süreden beri devam eden toplantýlarýmýzda bilincimiz yok, derneðe hazýr deðiliz diyen deri iþçilerine bilincin örgütleme ile pratik çalýþma ile olacaðýný söyledik. Artýk sorunlarýný çözeceðimiz bir derneðimiz var. Sizinle güçlenerek yolumuza devam edeceðiz. Deri Ýþçileri Derneði bir tek iþyeri sendikasýz, bir tek iþçi sigortasýz kalmayýncaya dek mücadeleye devam edecek Finike Pazarcý Esnafý Derneði, Anadolu da Yaþam ve Mayýsta Yaþam Kooperatifi ortaklarý ve Ýzmir Yeni Dünya Ýçin Çaðrý okurlarýnýn gönderdiði mesajlar okunduktan sonra panele baþlandý. Panel Esnek Üretim, Taþeronlaþtýrma ve Parça Baþý Üretim Karþýsýnda Örgütlenme Sorunlarý, Çözümleri ve Deneyimleri baþlýklý panele Deri-Ýþ Genel Baþkaný Musa Servi, Baðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasý (BATÝS) Genel Baþkaný Metin Burak ve Deri Ýþçileri Derneði nden Yalçýn Yanýk katýldý. Deri-Ýþ Genel Baþkaný Musa SERVÝ: Öncelikle deri iþçilerinin yaptýðý bu etkinlik için bizi Ýzmir e davet eden Deri Ýþçileri Derneði ne teþekkür ederim. Neo-liberal politikalar sonucunda yoðun hak gasplarý ile karþý karþýya bulunan iþçi sýnýfý olarak çok zor bir süreçten geçiyoruz. Yeni Dünya Düzeni ve Küreselleþme gibi kavramlar insanlar arasýnda eþitliði saðlayacak diye önümüze sunulmasýna raðmen YDD ve Küreselleþme süreci iþçi ve emekçiler için daha fazla sömürü ve saldýrý getirdi. Dünyanýn bir çok yerinde yaþanan saldýrýlarla birlikte sosyal devlet yok edilmeye çalýþýlýyor. Almanya da, Fransa da, Yunanistan da bu saldýrýlara karþý yoðun direniþler yaþanýyor ve sermaye geri adým atmak zorunda kaldý. Bizde de son dönemlerde artmaya baþlayan saldýrýlara, hak gasplarýna karþý emek örgütleri 14 Mart Eylemleri nde ortak hareket ederek on binlerce emekçi ile bu saldýrýlarý püskürtebileceklerini gösterdiler. Baðlý bulunduðumuz konfederasyon olan Türk-Ýþ in SSGSS saldýrýsýna iliþkin tavrýný kabul etmemiz mümkün deðil. Geçtiðimiz günlerde, Türk-Ýþ e baðlý 11 sendika Ýstanbul da yapýlan eyleme katýlarak TürkÝþ e bu konuda bir uyarýda bulunduk. Deri-Ýþ sendikasý 1949 yýlýnda kuruldu. Bu tarihten bu yana iyi örgütlü olduðu dönemlerde iþçilerin sosyal haklarýnýn gaspýna karþý iyi mücadele ediyorduk. Fakat neo-liberal politikalarla emekçilerin örgütlülüðü azaltýlmaya çalýþýldý ve bu bizi de olumsuz etkiledi. Geçtiðimiz yýllarda yürürlüðe giren 4857 Sayýlý Ýþ Kanunu ile kuralsýz çalýþma dayatmasý ile karþý karþýyayýz. Þu anda örgütlü olduðumuz iþyerlerinde yapýlan toplu iþ sözleþmelerine bu yasayý yansýtmadýk ancak bir çok iþyerinde parça baþý çalýþma ile iþçi arkadaþlar bireyselliðe ve kýsa vadeli düþünmeye itiliyor. Bir süre önce Çiðli Organize de bulunan Lider Deri de sendika çalýþmasý yapýlmaya baþlandý. Ancak toplu sözleþme için gerekli sendikalý iþçi sayýsýný bulamadan iþverenin sendikalaþmayý duymasý ile iþveren birçok sendikalý iþçiyi iþten çýkardý. Uzun süre devam eden direniþ nedeniyle iþveren
üretimi dýþarýya fason vererek iþi aksatmamaya çalýþtý. Biz fason üreten atölyeleri de takip etmemize raðmen Lider Deri deki mücadeleyi dýþarýya, yani fason üreten Basmane deki atölyelere yayamadýk. Deri atölyelerinde çalýþan ve fason çalýþan arkadaþlarýn bu mücadeleye destek vermelerini saðlayacak ve Lider Deri ye fason üretmeyi engelleyecek bir að kurabilseydik gerek Lider Deri deki iþçilerin mücadelesi için gerekse de deri iþçilerinin birlik beraberliði için önemli bir süreç yaþanacaktý. Dernekler iþçilerin bir araya gelmesi için önemli bir araç ancak toplu sözleþme vb. haklarý kullanmamýz için mutlaka sendikaya ihtiyaç var. Deri atölyelerinde, ayakkabýda, tabakhanede çalýþan arkadaþlarla mutlaka gücümüzü birleþtirmemiz gerekiyor. DeriÝþ sendikasý olarak üzerimize düþen her türlü imkanýmýzý size sunmaya hazýrýz. Derneklerin iþçilerin bir araya geldiði ve kaynaþtýðý bir ön araç olmasý nedeniyle dernek çalýþmasýný küçümsemiyoruz Deri Ýþçileri Derneði-Yalçýn YANIK: Sorunlarýmýz çok olduðu için bu sorunlarý konuþmakla tüketemeyiz. Biz Deri Ýþçileri Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði olarak sendikasýz-sigortasýz iþçiler arasýndaki dayanýþmayý örmek, iþçiler arasýndaki güveni tazelemek ve bu vesileyle Deri-Ýþ sendikasýnýn önünü açmak, çalýþmalarýný beslemek ve iþçilerin kendi öz örgütlülüðünü saðlama hedefiyle yola çýktýk. Basmane bölgesinde deri atölyelerinde çalýþan arkadaþlarýn hiç birinin iþ güvencesi yok ve buralarda çalýþan arkadaþlarýn en önemli sorunu iþsizlik. Diðer önemli sorunlar ise iþçilerin birbirine güvenmemesi ve sürekli iþyeri deðiþtirme zorunda kalmamýz. Aslýnda bu sorunlarýn asýl sebebi parça baþý ücret sistemidir. 80 öncesinde deride çalýþan arkadaþlarýn bildiði gibi o zamanlar parça baþý, esnek üretim diye bir þey yoktu. Herkesin ya aylýk ya da haftalýk ücretle çalýþtýðý o dönemde iþçilerin birçoðu sigortalý ve sendikalý idi. Hatta Deri-Ýþ in yaný sýra DÝSK e baðlý Ýlerici Deri Ýþçileri Sendikasý diye bir sendika daha vardý. 80 den sonra ise iþçiler arasýndaki birlik beraberlik bozuldu. Biz, Deri Ýþçileri Derneði olarak yaptýðýmýz toplantýlarda bir takým öncelikler belirledik. Bu önceliklerimiz: Uzun vadeli iþ, sigorta ve sendika hakký, düzenli iþ, düzenli dinlenme ve yemek saatleri, saðlýklý çalýþma koþullarý. Dernekle Deri-Ýþ sendikasýnýn dayanýþma içinde olmasý gerekiyor. Dernekler alt örgütler ve sendikalara göre daha geri örgütlenmelerdir. Bu yüzden biz Deri-Ýþ sendikasý ile iþçiler arasýnda bir ara istasyon görevi görmek istiyoruz. Biz Deri Ýþçileri Dernek çalýþmasý altýnda bir çok faaliyet gerçekleþtirdik. Düzenli eðitim çalýþmalarý yaptýk, iþçi arkadaþlarla yemekler, piknikler organize ettik. Deri-Ýþ Sendikasý nda ve kendi yerimizde saðlýk ile ilgili seminerler yaptýk. 1 Mayýs, 15-16 Haziran, 8 Mart gibi günlerde alanlara çýktýk. Bütün bunlarý yaparken birçok kurumla dayanýþma iliþkisi içinde olduk. BATÝS Genel Baþkaný Metin BURAK: Deri Ýþçileri Derneði çalýþmalarýnýn baþladýðý günden bu yana çeþitli vesilelerle çaðrýldýðým için bu süreci yakýndan izliyorum. Deri iþçilerinin yaptýðý benzer çalýþmayý biz de tekstil iþçileri arasýndan yaptýk ve bir dernek kurduktan sonra bu örgütlenmeyi bir sendikaya dönüþtürdük. Derneðin yapabileceði þeylerin sýnýrlý olduðunu ve bu çalýþmalarýn daha ileri bir örgütlenme düzeyi olan sendikal mücadeleye dönüþtürülmesi gerektiðini mutlaka akýldan çýkarmamanýz gerekir. Bunu söylerken bizim gibi hemen bir sendika kurmanýzý önermiyorum. Öncelikle size yakýnlýk gösteren, dayanýþma içinde olabileceðiniz bir sendika ile çalýþmayý deneyin ve örgütlülüðünüzü oraya taþýmak için çaba sarf edin. Bütün bu çabalarýnýza raðmen mevcut sendikalardan bir sonuç alamýyorsanýz baðýmsýz bir sendika kurmanýz kaçýnýlmaz olacaktýr. Parça baþý üretim sanayileþme baþladýðýndan beri varken taþeronlaþma ise neo-liberal politikalarla geliþti. Esnek çalýþma ise 4857 ile yasalaþtý. Karþýdaki pankartta Köle deðil Ýþçiyiz, Birleþince Güçlüyüz diye yazýyor ama bence biz iþçi deðil hala köleyiz. Hala biz iþçilerin sýnýf bilinci yok
ise hala bizi sömürenlere, bizim hayatýmýzý karartan yasalarý çýkaranlara oy veriyorsak biz iþçi deðil köleyiz. Ýþçiler sýnýf bilincine varmadýðý sürece de iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu olmayacaktýr. Taþeronlaþtýrma ve alt-iþveren, üst-iþveren gibi kavramlar net tarif edilmediði için uygulamada da iþçi sýnýfý aleyhine kullanýlmasý kaçýnýlmaz oluyor. Parça baþý çalýþma daha fazla sömürü anlamýna geldiði gibi iþsizliði de beraberinde getiriyor. Günde 16 saatlik çalýþma ile emeklileri çalýþtýrma ile iþsizlik sorununu çözemeyiz. Ýþçi arkadaþlar unutmayýn ki en kötü sendika en iyi iþverenden bin kat daha iyidir. Bu örgütler sizin örgütleriniz. Eðer bu örgütlerin yönetimini beðenmiyorsanýz bunlarý deðiþtirip, sýnýf bilinci olanlarý iþbaþýna getirmeniz gerekiyor. Biz BATÝS olarak hukuksal meseleleri kullanarak mücadele ediyoruz ama iþçi sýnýfýnýn kurtuluþunun asýl olarak sýnýf savaþý ile çözüleceðini aklýmýzdan çýkarmýyoruz. Serbest Kürsü Bu bölümde söz alanlar þunlarý ifade etti: - Ben emekli bir deri iþçisiyim ve emeklilerin çalýþmasý sürekli eleþtiriliyor. Ben de isterdim ki ben çalýþmayayým ve benim yerime henüz emekli olmamýþ baþka bir iþçi arkadaþ çalýþsýn. Ama biz emekliler de çalýþmak zorundayýz. Ben daha önce de deri iþçilerinin mücadelesinde bulundum. Bu dönemde Ýzmir de en önemli sorun iþçilerinin birbirine destek vermemesidir. - 80 yýlýndan beri dericiyim. Parça baþý sistemi ile ekmeðimize el koyuyorlar. Biz de ayakçýlar olarak haftalýk sistemine geçmek istiyoruz. Hep beraber parça baþýný kaldýralým. - Ben Lider Deri iþçisiydim. Biz direnirken bu salonda gördüðüm birliktelik olsaydý iþimiz daha kolay olurdu. Deri iþçilerinin en önemli sorunu birlik beraberliktir. - Öncelikle Deri Ýþçileri Dernek çalýþmasýna emek koyan herkese teþekkür ederiz. Deri iþçilerinin yaþadýðý en önemli sorunlar olarak duran parça baþý üretim ve sýnýf içi rekabet tesadüf deðildir. Ýþçi sýnýfýnýn örgütsüzlüðü arttýkça bu dayatma daha fazla artýyor. Deri iþçilerinin büyük bir bölümü iþçi olarak bile kabul edilmiyor. Deri Ýþçileri Derneði, deri iþçilerinin iþçi olduðunu gösterme, sendikasýz kesimlerle, sendikalýlar arasýnda bir bað kurma derdi ile kuruldu. Örgütlenemez, bir araya gelemez denilen
deri iþçileri bugün buradalar. Biz Köz gazetesinin arkasýnda duran komünistler olarak Newroz un yükselen ateþini 1 Mayýs ta göstermek üzere deri iþçilerini alanlarda görmek istiyoruz. Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! - Biz Ýstanbul da Okmeydaný, Yenibosna gibi mahallelerde çalýþan iþçiler olarak Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni ni çýkarýyoruz. Deri iþçileri ile konfeksiyon iþçilerinin yaþam koþullarý benzeþiyor. Ama biz deri iþçilerinin þu anda bulunduðu örgütlülük düzeyine daha gelemedik. Biz yeni bir kurum açmaktansa var olan iþçi kurumlarýndan birine katýlmak istiyoruz ve bu yüzden iþçi kurumlarý ve sendikalarla toplantýlar düzenliyoruz. Bugün burada yapýlan etkinlik bir araya gelemez denilen deri ve tekstil iþçilerinin verdiði ortak yanýttýr. - Ýþçi sýnýfýna yönelik var olan saldýrýlara bu dönemde SSGSS saldýrýsý da eklendi. Bu yasadan sonra da istihdam paketiyle kýdem tazminatýmýza göz diktiler. Ancak bu yasayý çýkaranlarýn en büyük korkusu iþçi sýnýfýnýn örgütlü mücadelesidir. Bu yüzden Biz Çaðdaþ Hukukçular Derneði olarak deri iþçilerinin dernekleþme basireti göstermesini selamlýyor ve Sosyal ve Ekonomik Haklar Çalýþma Grubu olarak deri iþçilerinin her zaman yanýnda olacaðýmýzý belirtiyoruz. - Ben bir öðrenciyim ama bir deri iþçisinin çocuðu olarak sorunlarýnýzý en az sizin kadar iyi biliyorum. Fransýz Devrimi ni yapanlar gibi bilinçlenip, mücadele etmek sizlerin elinizde Serbest Kürsü bölümünde, ayrýca Özgür Yaþam Kooperatifi ve Denizli Eðitim Dayanýþmasý aktivistleri söz alarak emekçi çocuklarýyla yaptýklarý eðitim dayanýþmasý faaliyetinden bahsederek eleme sýnavlarýna karþý yapýlan çalýþmalarla ilgili bilgi verdiler. Ýnternetten yayýn yapan Mülksüzler.net Radyosu çalýþaný bir anarþist komünist ise iþçilerin öz örgütlülüðün saðlanmasý üzerine bir deðerlendirme yaptý. Kondularda Yaþam Kooperatifi çalýþaný bir arkadaþ da mahallelerde iþçiler arasýnda yaptýklarý tüketim dayanýþmasýný anlattý. Etkinliðin panel ve serbest kürsü bölümü sona erdikten sonra, Özgür Yaþam Kooperatifi Tiyatro Grubu Ya Kýzýmýz Olursa adlý oyununu sergiledi. Tiyatro gösteriminden sonra Grup Cabbarlar ýn verdiði müzik dinletisi ve çekilen halaylarla etkinlik sona erdi.
Deri Ýþçileri 12 Nisan 2008 e Nasýl Geldi, Nasýl Örgütlendi Ýzmir Deri-Der, deri iþçileri arasýnda dayanýþmayý, birlik ve beraberliði, ayný zamanda iþçiler arasýndaki güveni güçlendirmeyi hedefleyen bir kitle örgütüdür. Bu vesileyle de iþçilerle iþkolumuzdaki sendika olan Deri-Ýþ arasýnda bir köprü vazifesi görmeyi amaçlamaktadýr. Bu amaçlarý yerine getirmek üzere yaklaþýk 15 yýldýr çeþitli isimler altýnda (DAB-SEN, Deri Ýþçileri Platformu gibi) deri iþçileri arasýnda sürekli ve kesintisiz bir çalýþma yapýlmaktadýr. Zaman zaman temposu düþen bu çalýþmalar süresince hiç eksilmeyen bir þey vardý: SABIR! Bu süreçte yapýlan çalýþmalar þöyle sýralanabilir: 1 Mayýs, 8 Mart, 15-16 Haziran gibi eylemlere kendi pankartýmýzla katýlarak bu eylemleri özellikle deri atölyelerinin yoðun olduðu Basmane-Kapýlar havzasýna taþýdýk ve iþçi sýnýfýnýn bu kavga günlerini karanlýk atölyelere taþýyacak bildiri, el ilaný gibi araçlarý da sürekli kullandýk. Deri iþçileri arasýnda birlik ve beraberliði arttýrmak için zaman zaman tüketim dayanýþmasý örgütledik. Hatta 2-3 yýldan bu yana sürekli irtibat halinde olduðumuz Lider Deri iþçilerinin geçtiðimiz sene sendikalý olmalarýnýn ve sonrasýnda Deri-Ýþ in örgütlediði direniþin yaþanmasýndan birkaç ay önce, yaklaþýk 50-60 iþçiye tüketim dayanýþmasý faaliyetiyle pirinçlerimizi ve deri iþçilerinin birlik tohumlarýný götürdük. Bu tüketim dayanýþmasý faaliyetiyle tanýþtýðýmýz ve daha önceden irtibat halinde olduðumuz iþçilerle Deri-Ýþ sendikasýný tanýþtýrdýk. Bu dönemde 7080 kiþilik Ýþ Hukuku seminerleri düzenledik. Lider Deri iþçileri ile direniþ boyunca da sürekli irtibat halinde olduk, direniþ çadýrýna ziyaretlerde bulunduk. Deri sektörü dýþýnda yaþanan iþçi direniþlerinde de iþçileri sermaye ile savaþlarýnda yalnýz býrakmamaya çalýþtýk. TÜMTÝS in örgütlediði Akdeniz Selçuk Kargo iþçilerinin direniþ çadýrýna birkaç defa ziyaretlerde bulunduk ve onlarla aþýmýzý, ekmeðimizi paylaþtýk. ÇHD, SES ve BATÝS gibi kurumlarýn desteði ile saðlýk ve hukuksal sorunlarla ilgili toplantýlar ve sohbetler yaptýk. Bunlarýn bir kýsmý Deri-Ýþ sendikasýnda yapýldý. Deri Ýþçileri Derneði olarak, yeni çýkan SSGSS yasasý ile ilgili Ýzmir de oluþturulan Herkese Saðlýk, Güvenceli Gelecek Platformu nun bir bileþeni olduk ve her toplantýsýna katýlarak iþ güvencesiz deri iþçilerinin sorunlarýný dile getirdik. Platformun çýkardýðý bildirileri bulunduðumuz havzada daðýttýk ve 14 Mart, 1 Nisan gibi eylemlere katýldýk ve diðer deri iþçisi arkadaþlarý da yoðun olarak bu eylemlere katmaya çalýþtýk. Diðer kurumlarla birlikte deniz gezileri, piknikler düzenleyip yemek günleri yaptýk. Bu faaliyetler süresince yaptýðýmýz toplantýlar için Birleþik MetalÝþ, DÝSK Genel-Ýþ, Tüm Yapý Emekçileri Derneði ve Deri-Ýþ gibi kurumlar bizlere mekanlarýný açarak sýnýf dayanýþmasýnýn somut bir örneðini sergilemiþ oldular. Son bir buçuk yýldýr hemen hemen her Cumartesi bizimle benzer sorunlarý olan kundura iþçisi arkadaþlarýn da katýlýmýyla toplantý ve sohbetler düzenledik ve yaptýðýmýz bütün faaliyetleri bu toplantýlarda karar almaya özellikle özen gösterdik. Yaptýðýmýz bu faaliyetlerde ayrýca Özgür Yaþam Kooperatifi, Kundura Ýþçileri Derneði, Limontepe Kondularda Yaþam Kooperatifi, Umut Tekstil Ýþçileri Kooperatifi gibi kurumlarla sürekli koordineli olmaya çalýþtýk. Son süreçte sendikasýz-sigortasýz deri iþçileri arasýnda ortaya çýkan örgütlenme isteði Deri Ýþçileri Derneði ile yeni bir aþamaya geldi ve derneðin kuruluþ etkinliði 12 Nisan da gerçekleþti. Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!
Sayfa
EYLÜL 2008
7
Kitle Örgütlerinde Yaz Faaliyetleri Komünistlerin içerisinde faaliyet gösterdiði demokratik kitle örgütleri, yaz mevsimi boyunca aktivitelerini artan bir hýzla devam ettiler. Kitle örgütü çalýþmalarýnýn baþarýsýnda sürekliliðin en önemli faktör olduðunun blincinde olan komünistler, yaz süresince kurumlarýn açýk ve canlý kalmasýný saðlamak için ellerinden geleni yaptýlar. Aþaðýda, komünistlerin içerisinde çalýþtýðý kurumlarýn faaliyetlerinden kýsa bir seçki bulunmaktadýr. 1 Mayýs Mahallesi'nde Film Gösterimi Cuma günleri kooperatifin bahçesinde film gösterimi düzenlenmeye baþlandý. Bir sure sonar,ÊÖzgür Yaþam Derneði ve Mayýsta Yaþam kooperatifi olarak ortak film gösterimi gerçekleþtirilmeye baþlandý. Etkinlikler öncesinde hazýrlanan yemekler, gelen dostlarla birlikte yendi. Bu etkinlikler her hafta cuma günleri bir hafta Özgür Yaþam Derneði'nde, diðer hafta kooperatifte olmak üzere önümüzdeki süreçte de devam edecek. 1 Mayýs Mahallesi'nde Öykü Semineri Kýþtan bu yana devam eden ama öykü seminerlerine bu yaz da bir sure devam etti. Konfeksiyon atölyelerinde çalýþan iþçi arkadaþlar, öðrenciler ve baþka iþlerde çalýþan arkadaþlar da seminerlere katýldýlar. 1 Mayýs Mahallesi nde Konfeksiyon Seminerleri Gerçekleþti Ümraniye Mayýsta Yaþam Kooperatifi nde Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni ve Mayýsta Yaþam Kooperatifi nin ortaklaþa düzenlediði 3 haftalýk Konfeksiyon Seminerleri nin ilki 5 Temmuz Pazar günü gerçekleþti. Yaklaþýk 25 kiþinin katýldýðý seminerde konfeksiyon sanayi, konfeksiyon atölyeleri ve iþçilerin ücret ve çalýþma koþullarý ile ilgili bilgi ve deneyim aktarýmý gerçekleþti. Seminerlerin çýkýþ noktasý geçtiðimiz yýl Ýstanbul un birçok farklý varoþunda gerçekleþtirilen konfeksiyon atölyeleri üzerine sosyolojik bir araþtýrma idi. Konfeksiyon iþçilerinin de katýlýmý ile seminerin araþtýrma sonuçlarý ile iþçilerin deneyimlerini bir araya getirme konusunda bir iþlev görmüþ oldu. Yenibosna'da Mayýsta Yaþam da , Dersler,Yemekler, Film Gösterimleri ve Edebiyat Günleri Yenibosna da ÖSS Matematik-Türkçe dersleri için ek dersler 6 Temmuz Pazar günü baþladý. Ayrýca kooperatifte her hafta Pazartesi - Cuma günleri yapýlan yemekler, kooperatif ortaklarýnýn buluþmasýnýn bir vesilesi oldu. Pazartesi yemeklerden sonra kimi zaman sohbet edildi, kimi zaman da beraberce türküler söylendi. Cuma günleri ise yemekten sonra film izlendi. Yemeklerin ardýndan yapýlan film gösterimleri, müzik dinletileri
yemekleri þenlendirirken, daha en baþtan birlikte hazýrlanan ve masraflarý birlikte karþýlanan, ne yapýlacaðý birlikte karar verilen yemekler, kollektif bir çalýþmanýn önemini gösterdi. Bunun yanýnda, Ölümsüz Ozanlar Edebiyat Günleri etkinliði de edebiyat severleri biraraya getirmeye yaz boyunca da devam etti. Yenibosna'da Emek Örgütlenme Seminerleri Emekçilerin sömürü ve ezilme karþýsýnda nasýl örgütlendiðini, haklarýný nasýl kazandýklarýnýn tarihinin anlatýldýðý emek örgütlenme seminerleri 6 Temmuz Pazar günü baþladý. Ýki haftada bir yapýlan olan seminerlerin konusu þöyle oldu: Çartizm ve Ýngiltere'de Sýnýf Mücadelesi , Lyon Dokuma Ýþçilerinin Ayaklanmasý", 1871 Paris Komünü ve 1. Enternasyonal ve 1 Mayýs'ýn Kökenleri ve Amerika'da Sýnýf Mücadelesi . Tuzla'da Yemekli, Müzikli Film Gösterimleri Tuzla Mayýsta Yaþam da her Pazar günü yemek, müzik ve film etkinlikleri gerçekleþtirildi. Her seferinde yaklaþýk 20-25 kiþinin katýldýðý etkinlikler oldukça coþkulu geçti. Ayrýca Cuma saat 18.00'de tiyatro grubu buluþtu. Hoca, öðrenci ve yürütme toplantýsýnda, yazýn hangi derslerin verilebileceði, kýþ döneminde hangi ortaklarýn ders verebileceði ve hangi derslere ihtiyaç duyulduðu konuþuldu. Yazýn ÖSS'ye hazýrlanan ortaklar için çalýþma programýnýn yanýnda, temel geliþtirme programý, ilkokullar için ders çalýþma programý ve KPSS'ye hazýrlýk gruplarý da oluþturmaya karar verildi. Tuzla Mayýsta Yaþam da ÖSS Öncesi Moral Pikniði 14 Haziran Cumartesi günü kooperatif öðrencileri, hocalarý ve iþçi arkadaþlarla birlikte 20 kiþiyle kooperatifin yeni yerinin bahçesinde ÖSS sýnavý öncesi bir moral pikniði gerçekleþtirildi. 16 Haziran'da tersanedeki grevle ilgili yapýlan sohbette, pazartesi günü buluþup Ýçmeler'den yürüyüþle greve katýlacaðý söylendi. Anadoluda Yaþam Kooperatifi nde Seminer Günleri Kooperatifte tarihe damgasýný vuran sýnýf hareketleri ve olaylarla ile ilgili çeþitli seminerler
verildi. Bu seminerlerin ilki Chartizm akýmýyla baþladý. Mayýsta Yaþam Kooperatifinden bir arkadaþýn sunduðu seminerde temel olarak Chartizmin tarihi, geliþim süreci, içeriði ve sonunda sönümlemesine kadarki süreç üzerinde duruldu. Sonraki 4 hafta boyunca her çarþamba bu tür konularýn iþlendiði seminerler gerçekleþti. 2. Gülsuyu-Gülensu Festivali 2. Gülsuyu-Gülensu Festivali gerçekleþti. Festival yürüyüþü ile baþlayan etkinliklerin ilk gün programýnda "Yoksulluk ve Yozlaþma Paneli" ile çeþitli gruplarýn sahne aldýðý konserler vardý. Yaklaþýk 50 kiþinin katýldýðý Yoksulluða Yozlaþmaya ve Yýkýmlara Karþý Yürüyüþten sonra Nurettin Sözen Parkýnda stantlar kuruldu. Festival örgütleyicisi kurumlar; Halk Cephesi, Partizan, DHP, DPM. Devrimci Komünistler, PDD, BDSP; Anadoluda Yaþam Kooperatifi ve SDPstantlarýný oluþturdular. Anadoluda Yaþam Kooperatifi de kendi çalýþmalarýný tanýtan ilanlar ve takýlardan oluþan standýný açtý. Panelden sonra konserin baþlamasýyla festivale katýlým da arttý. Yaklaþýk 1000 kiþinin katýldýðý konserde halaylar çekildi, biz de kooperatif stantýnýn etrafýnda halayýmýzý kurduk. Geç saate kadar herkesin eylendiði ilk gün etkinlikleri konserden sonra sona erdi. Deniz Kültür Sanat Evinde Kadýn Komisyonu Kurumda bir kadýn komisyonu oluþturuldu ve kadýn çalýþmasý yapýlmaya baþlandý. Kadýnlarýn ezildiði alanlarý araþtýrýlýp Sanat Evinde söyleþiler düzenlecek. Söyleþilerden sonra iki konu baþlýðýyla münazara yapýlmasý planlanýyor. Münazara konularý olarak da ''Kadýný ezen sadece erkekmidir, yoksa kapitalist sistem midir'' ve ''8 mart Dünya Kadýnlar Günü müdür yoksa Dünya Emekçi Kadýnlar Günü müdür'' belirlendi. Daha sonrada kadýnlar arasýnda bir anket ve röportaj çalýþmasý yapýlýp bu çalýþmalar bir bültende toplanacak. Mudanya da Ailelerle Birlikte ÖSS Sonuçlarýnýn Deðerlendirilmesi Deniz Kültür Sanat Evinde, iki rehberlik hocasý, ailelerin ve aktivistlerimizin katýlýmýyla ÖSS ile ilgili sorular yanýt buldu. Ailelerin bu deðerlendirmeye katýlmasý Sanat evi içinde olumlu bir geliþmeydi. Rehberlik hocalarýnýn sorulara verdiði cevaplar hem ailelerin hem de ÖSS sýnavýna girmiþ olan aktivistlerimiz in tercih yaparken nelere dikkat etmeleri gerektiði konusunda doyurucu oldu. Ailelere dönük bu tür etkinlikler, ailelerle aramýzda olan baðlarýn daha da güçlenmesi açýsýndan olumlu oldu. Bursa da 12 Eylül Darbesi ile Ýlgili Panel Mudanya Deniz Kültür ve Sanat Evi olarak Bursa da "Mudanya Emek ve Demokrasi Plartformunu" içerisindeki kurumlarla 12 Eylül
Darbesi ile ilgili bir panel örgütleme kararý alýndý. 12 Eylül günü saat 20:00 de düzenlenecek panelin panelisti Mustafa Yalçýner olacak. Ankara da Umut Kültür Dayanýþma Þenliði 2.Geleneksel Dayanýþma Þenliði 1, 2,3 Aðustos ta gerçekleþti. 1. gün açýlýþ konuþmasýyla baþlayýp Tuzluçayýr çocuk korosu devrimci marþlar ve türkülerle þenliðe renk kattýlar. Ayrýca çeþitli sorunlarla ilgili danýþma masalarý açýldý. Su sorunu, yýkýmlar, baz istasyonlarý, SSGSS ile ilgili hazýrlanan ozalitler duvarlara asýldý. Masalara da sorunlarla ilgili hazýrladýðýmýz broþürleri koyduk masalarý ziyaret edenlerle konuþtuk ve broþürlerden gelenlere daðýttýk. ÖSS Duvarýný Yýkalým pankartýnýn önünde forum ilgili materyaller ve broþürlerin, bültenin son sayýsýnýn olduðu dernek masasý vardý. Þenlik alanýnýn en hareketli masasý çocuklar için hazýrladýðýmýz masaydý. Akþam Umut Kültür Derneði Müzik Topluluðu sahnedeydi. Son gün semah ekibi büyük ilgi gördü. Ardýndan mahalle filminin gösterimi yapýldý. Umut Kültür Derneði nin etkinliklerinin de gösterildiði bir film gösterimi oldu. Kitle Örgütleri Koordinasyonu aracýlýðýyla davet ettiðimiz Grup Mayýs farklý dillerden farklý kültürlerden türkülerle, halaylarla þenliðimize eþlik ettiler. Ýzmir de Deri Ýþçisi Kadýnlar Ýçin Kadýn Saðlýðý Anketi ve Saðlýk Semineri Deri iþiçileri Derneði ve Özgür Yaþam Kooperatifi kadýn komisyonu bir süredir kadýn iþçiler arasýnda çalýþma yürütüyor. Bunun için deri iþçisi kadýnlar arasýnda kadýn saðlýðý ile ilgili anketler yapýldý. Bu anketler sonucunda deri iþçisi kadýnlara kadýn saðlýðý semineri yapýlacak. Ýzmir DESA Deride Direniþte Olan Emine Aydýn la Dayanýþma Bir süredir DESA deride direniþte olan, emeðine sahip çýkan Emine Aydýn la dayanýþmak için bir toplantý örgütlendi. Toplantýnýn çaðrýcýlarý þöyle; ÇEKEV, Özgür Yaþam Kooperatifi Kadýn Komisyonu, Deri iþçileri Derneði Kadýn Komisyonu, ÖDP Kadýn Koordinasyonu, EMEP Kadýn Komisyonu, BEKEV. Toplantý 19 aðustos Salý günü Özgür Yaþam da gerçekleþti. Ýzmir Limontepe Mahallesi nde Festival Limontepe mahallesinde 6 -7 Eylül tarihinde mahalle festivali gerçekleþtirilecek. Festival hazýrlýðý için bir komisyon oluþturuldu ve Kondularda Yaþam Tüketim Kooperatifinde toplantýlar alýnmaya baþlandý. Komisyonu, Kondularda Yaþam Ortaklarý, mahalleden arkadaþlar, KöZ ve Devrimci Dönüþüm okurlarý oluþturuyor. Fetivalde paneller, söyleþiler yapýlmasý planlandý. Ayrýca çevremizdeki müzik gruplarý ile görüþülüyor. Çocuklar için oyunlar, gösteriler gerçekleþecek.
Deri Ýþçileri Buluþuyor Etkinliðini Nasýl Deðerlendiriyoruz? Biz çalýþmalarýna katýldýðýmýz Deri Ýþçileri Derneði nin 12 Nisan 2008 de gerçekleþen kuruluþ etkinliðini KöZ okuru deri iþçileri olarak þu þekilde deðerlendirmek istiyoruz: Deri Ýþçileri Derneði kuruluþ etkinliðini hangi hedeflerle yaptý? 1-Uzun bir süreden beri var olan Deri iþçileri bir araya gelemez, iþçilerin birbirine güveni yok anlayýþýný iþçiler arasýnda kýrmak ve deri iþçilerinin örgütsüzlüðünün kader olmadýðýný göstermek. 2- Birçok sektörde olduðu gibi deri sektöründe çalýþan iþçiler arasýnda var olan örgütlü-örgütsüz bölünmüþlüðünü azaltmak; Deri-Ýþ sendikasý ile var olan irtibatýmýzý geliþtirmek; ve iþçilerin yüzünü sendikaya dönmesini saðlamak. Bu nedenle yapýlan etkinliðe Deri-Ýþ Baþkaný Musa Servi panelist olarak çaðrýldý. 3- Ýþçi sýnýfýnýn ortak sorunlarýný dile getirmesi ve çözüm önerileri ve mücadele deneyimlerini paylaþmasý için tekstil iþçileri arasýnda çalýþma yürüten BATÝS Genel Baþkaný Metin Burak ý panelist olarak çaðýrdýk. 4- Gerek deri iþçilerine gerekse iþçiler, emekçiler arasýnda çalýþma yürüten kitle örgütleri ve siyasetlere uzun bir süreden beri çalýþmasý yürütülen ve bir ay önce yasal baþvurusu yapýlan Deri-Der in tanýtýmýný yapmak. 5- Tabakhane, atölye ve fabrikalarda çalýþan sendikalý-sigortalý iþçilerle iþgüvencesiz iþçileri buluþturmak, dernek ve sendika ile ortak sorunlara ortak çözümler üretmek. Etkinliðin Hazýrlýk Süreci
Deri Ýþçileri Derneði toplantýsýnda etkinlik kararý alýndýktan sonra yaklaþýk 20 arkadaþýn sorumluluk almasýyla bir iþbölümü yapýldý. Çýkarýlan el ilanlarý ve afiþler ile birçok sendika, kitle örgütü ve siyasetler ziyaret edilerek etkinliðe ve serbest kürsüye davet edildi. Deri atölyelerinin yoðun olduðu Basmane-Kapýlar havzasýnda yüzlerce iþçiyle yüz yüze görüþerek ve el ilanlarýmýzý ulaþtýrarak ve afiþleme yaparak etkinliðin çaðrýsýný yaptýk. Bunun yaný sýra Mezarlýkbaþý, Gýda Çarþýsý ve Çankaya bölgelerinde bulunan deri atölye ve iþletmelerinde el ilaný daðýtýldý. Tabakhane iþçilerinin olduðu Menemen organize sanayi bölgesine organize bir þekilde gidilmesine raðmen sabah çok erken olan servis saatlerinin kaçýrýlmasý yüzünden bildirilerimizi yaygýn olarak daðýtamadýk. Bu eksikliði kiþiler üzerinden çaðrý yaparak gidermeye çalýþtýk. Etkinlikte daðýtýlmak üzere Deri Ýþçileri Derneði ni tanýtan, derneðin amaç ve önceliklerinin yer aldýðý bir broþür basýldý. Ayrýca 1 Mayýs eylemi ve 27 Nisan da yapýlacak pikniðe çaðrý için el ilanlarý basýldý. Etkinlik baþlamadan birkaç saat önce mesaileri biten deri iþçilerine etkinliði hatýrlatmak üzere deri atölyelerinin olduðu sokaklarda tur atarak iþçileri etkinliðe tekrar çaðýrdýk. Etkinlik Nasýl Geçti? Hem etkinlik sýrasýnda hem de etkinlik sonrasýnda yaptýðýmýz deðerlendirmeler ve sohbetler sonucunda gerek deri iþçileri gerekse etkinliðe diðer katýlanlar açýsýndan etkinlik çok
olumlu bir havada gerçekleþti. Bu genel deðerlendirme ile beraber yapýlan deðerlendirmelerde öne çýkan noktalarý da aktarma gereði duyuyoruz. - Etkinliðin panel, tiyatro ve müzik dinletisinden oluþmasý ve bu yüzden etkinliðin uzun sürmesi, deri iþçilerinin sýkýlmasýna neden oldu ve etkinliðin sonuna doðru katýlýmý düþürdü. - Serbest kürsü bölümünde konuþan üç-dört deri iþçisinin konuþmasý etkinliðe canlýlýk getirirken; etkinliðe katýlan ve konuþmalarýný saðlayabileceðimiz diðer deri iþçilerini konuþturmak üzere giriþimde bulunmamýþ olmamýzý bizim bir eksikliðimiz olarak deðerlendiriyoruz. - Serbest kürsü bölümünde deri iþçilerinden daha fazla sayýda deri iþçisi olmayan arkadaþlarýn ve kurum temsilcilerinin konuþmasý etkinlik sýrasýnda ve sonrasýnda bazý eleþtiriler almamýza neden oldu. Serbest kürsüde konuþan Köz ün arkasýnda duran bir komünistin ve özellikle Mülksüzler Radyosu ndan bir anarþist komünistin konuþmalarýnda kendilerini tanýtýrken komünist ve anarþist komünist sýfatlarýný kullanmalarý birkaç deri iþçisinin salonu terk etmesine neden olurken diðer deri iþçilerinde de bazý soru iþaretlerine neden oldu. Etkinlik sonrasýnda deri iþçileri ile yaptýðýmýz sohbetlerde serbest kürsüde konuþan deri iþçisi olmayan arkadaþlarýn kimler olduðunu merak eden çok fazla olmasa da bazý sorularla karþýlaþtýk. Biz de dernek toplantýsýnda serbest kürsü bölümü olmasýna karar verildiðini
ve serbest kürsünün herkese serbest olduðunu ve kimseyi engelleyemeyeceðimizi açýkladýk. Ayrýca deri iþçilerinin örgütlenmesine önem veren, bundan en az deri iþçileri kadar heyecan duyan insanlarýn deri iþçilerinin yanýnda olmalarýnýn bize daha fazla moral vermesi gerektiðini açýklamaya çalýþtýk. Bundan sonra da bu konu üzerinde daha fazla durup deri iþçilerinin siyasetlere uzak durma-derneði siyasetten uzak tutma konularýnda var olan kafa karýþýklýðýný gidermeye çalýþacaðýz. - Kurum temsilcilerinin konuþmalarý nedeniyle tedirgin olan çok fazla sayýda iþçi olmazken, birçok kurumun konuþmalarý ve mesajlarý ile deri iþçilerinin örgütlenme yolunda onlara destek vermesini olumlu görenler de oldu. - Etkinliðe katýlan deri iþçilerinin etkinliðe katýlacaðýný pek düþünmediði diðer deri iþçisi arkadaþlarýný, meslektaþlarýný hatta ayný iþyerinde çalýþan arkadaþlarýný orada görmesi onlara iyi bir moral verdi. Deri iþçileri arasýnda yaygýn olan deri iþçilerinden bir þey olmaz anlayýþýnýn en azýndan etkinliðe katýlan iþçiler için kýrýldýðýný söyleyebiliriz. Sonuç olarak Deri Ýþçileri Buluþuyor etkinliði ile Deri Ýþçileri Derneði çok olumlu bir hava yakalarken bizim üzerimize düþen bu olumlu havayla deri iþçilerinin üzerlerindeki ölü topraðýný atýp uzun soluklu çalýþmalarla bu olumlu havanýn kalýcýlaþmasýný saðlamaktýr. Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! Ýzmir den KöZ Okuru Deri Ýþçileri
Sayfa
8
EYLÜL 2008
Ýkinci Ergenekon Operasyonu ve AKP yi Kapatma Davasý:
Ýt Dalaþý Sürüyor 2008 1 Mayýsý na gelirken burjuvazinin iki rakip kanadý arasýndaki it dalaþý bir yandan AKP nin kapatýlmasý hakkýndaki dava öte yandan da Ergenekon operasyonu ile giderek gerginleþmekteydi. AKP nin rakipleri Ýstanbul da polisin 1 Mayýsý Taksim de kutlamak isteyenlere karþý saldýrýlarýný, hem kendilerine kitleler nezdinde bir meþruiyet saðlamak hem de hükümete bir kez daha yüklenmek için kullanmak istediler. Buna karþýlýk 1 Mayýs ta hem Amerikancý AKP hükümetine hem de onu devirmek isteyen düzen içi rakiplerine karþý emekçilerin birleþik ve kitlesel protesto eylemlerinin gerçekleþememesinden cesaret alan AKP, kapatma davasý sona yaklaþýrken rakiplerinin üzerine birincisinden daha cüretkâr bir Ergenekon operasyonuyla gitti. Bu ikinci operasyonun ilk gözaltý ve tutuklamalarýyla birlikte, Ergenekon davasý bir kez daha ve daha derinlemesine siyaset sahnesinin ortasýna yerleþti. Tabii burjuva siyaset sahnesinin gündemine göre gündem saptama alýþkanlýðýndan kurtulamayan solcularýn ve sosyalistlerin gündeminin baþköþesine de oturdu.
Ergenekon Ergenekon Operasyonu Alelade Bir Operasyon Deðildir Doðrusu bu operasyonun alelade bir operasyon olup olmadýðýný tartýþmak abestir. «Ebedi Þef» saltanatý sýrasýnda, Takriri Sükun kanunu çerçevesinde yargýlanýp ceza aldýktan sonra affedilen (veya beraat eden) Kazým Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy ve Cafer Tayyar Eðilmez gibi paþalardan sonra, mahkeme önüne çýkartýlan general rütbesine yükselmiþ ilk komutan, DP döneminin Genel Kurmay baþkaný Orgeneral Rüþtü Erdelhun idi. Erdelhun 27 Mayýs darbesinden sonra tutuklanýp yargýlanarak idama mahkum edildikten sonra Cemal Gürsel tarafýndan affedilmiþti. Onu takiben 22 Þubat 1962 ve 20 Mayýs 1963 teki darbe giriþimlerinin baþýný çektikleri için yargýlanýp idam edilen Talat Aydemir Albay, Fethi Gürcan ise Binbaþý rütbesindeydiler. Daha sonra 12 Mart darbesinin ardýndan eski Milli Birlik komitesi üyesi emekli Tuðgeneral Cemal Madanoðlu («9 Mart 1971 darbe planý» diye bilinen konspirasyon çerçevesinde) tutuklandýktan sonra, mahkeme heyetinin yetkisizlik kararý almasýyla salýnmýþtý. Ýþte bunlardan sonra ilk kez bu Ýkinci Ergenekon iddianamesinde kuvvet komutanlýðý yapmýþ emekli subaylar aðýr suçlamalarla itham edilmekte ve alýþýlmamýþ uygulamalarla göz altýna alýnýp tutuklanmýþtýr. Birinci Ergenekon operasyonu çerçevesinde tutuklanan emekli tuðgeneral Veli Küçük uzun zamandan beri
bir ilk oldu ise de, Susurluk davasýndan Þemdinli ye pek çok dava ve mahkeme dýþý iddianýn içinde adý ön sýralarda geçen bu Jitem paþasýnýn tutuklanmasý bu sonuncular kadar þaþýrtýcý olmamýþtý. Ankara Ticaret Odasý baþkanýnýn da tutuklananlar arasýnda olmasý bu operasyonu bir kez daha dikkat çekici kýlan etkenler arasýndadýr.
Darbecilere Karþý Sivil Darbe mi? Kuþkusuz bakanlýk ve baþbakanlýk yapmýþ kimselerin (Adnan Menderes, Fatin Rüþtü Zorlu, Rýza Polatkan) idam edildiði bir ülkede böyle bir geliþme çok aykýrý sayýlmamalýdýr. Ama bugüne kadar bu tür «siyaseten katl» diye de anýlan geliþmeler (Mustafa Kemal in diktatörlüðü dönemini de bundan ayrý saymamak lazým) daima askeri darbelerin ardýndan ve askeri rejimler çerçevesinde olmuþtur. Ýkinci Ergenekon operasyonunun çiçeði burnunda bir parlamentodan yetki almýþ bir hükümet altýnda gerçekleþmesi Ergenekon davasýna özel bir önem kazandýrmaktadýr. Nitekim AKP karþýtlýðýnýn Ergenekon savunuculuðuna doðru savurduðu kimilerinin bu son operasyonu bir « bir sivil Amerikan darbesi» olarak anmalarý da þaþýrtýcý deðildir. Öte yandan, bu operasyonun ardýndaki it
dalaþýnýn kýsa sayýlmayan geçmiþi boyunca «post-modern darbe», «sanal darbe», «e-muhtýra» gibi kavramlarýn siyasi literatüre girdiði hatýrlandýðýnda ayný kavganýn bu evresinde bir de «darbecilere karþý sivil darbe»den söz edilmesi o kadar tuhaf sayýlmamalýdýr. sermayenin rakip kesimleri arasýnda keskin bir biçimde süren it dalaþýnda en çarpýcý geliþme de eski kuvvet komutanlarýna kadar uzanan bir soruþturmanýn dava aþamasýna gelmiþ olmasý deðildir. Her ne kadar özellikle ikinci Ergenekon operasyonu ile birlikte bu dava dikkatlerin yoðunlaþtýðý odak haline gelmiþ olsa da, AKP ye karþý rakiplerinin yönelttiði atak da o kadar sýradan sayýlmazdý. Seçimlerden yüzde 47 oranýnda oy alarak birinci parti olarak çýkmýþ; muhtelif yönlerden gelen muhalefete raðmen, kendi adayýný baþörtülü eþiyle birlikte Çankaya göndermeyi baþarmýþ; arkasýna ABD emperyalizminin desteðini almýþ AKP hakkýnda kapatma davasý açýlmýþ olmasý da hafife alýnabilecek bir hamle deðildi. Bu dava bazý paþalarla ünlü ve etkili baþka þahsiyetlerin darbe suçlamasýyla ve alelade suçlular gibi muamele görerek tutuklanmasýndan daha az çarpýcý bir olay deðildi. Ýþte Ýkinci Ergenekon operasyonu tam Yargýtay baþsavcýsý Anayasa Mahkemesinde iddiasýný savunacakken gerçekleþti. O sýra gazete sütunlarýnda eski Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýsýnýn da Ergenekonla iliþkisi olduðuna dair rivayetler dolaþýyordu. Bu bakýmdan, bu operasyonun aslýnda AKP hakkýndaki kapatma davasýna bir yanýt ve Anayasa Mahkemesine yönelik bir nevi tehdit olarak yorumlayanlar haksýz deðildir. Besbelli ki, devletin tepesinde daha önce pek ender görülmüþ bir kapýþma vardýr ve sürmektedir. Üstelik peþinen altýný çizmek gerekir ki bu çatýþmanýn ne bu Ergenekon operasyonlarýyla ne AKP hakkýndaki kapatma davasýyla sonlanacaðýný sanmak yanýlgý olur. Daha önce KöZ sayfalarýnda defalarca iþlendiði gibi, birbirleriyle dalaþan burjuvazinin rakip kanatlarý arasýndaki kavga esas olarak uluslararasý plandaki paylaþým kavgasýnýn izdüþümüdür.
Solda Kafa Karýþýklýðý Had Safhada
80 li yýllardan itibaren burjuvazinin ideolojik mutfaðýnda piþirilip yenilgi haleti ruhiyesi içindeki devrimci ve sosyalist akýmlarýn sofrasýnda boylu boyunca yer almakta olan yeni akýmlarýn yarattýðý bir «beyin fýrtýnasý» esmektedir. Bu fýrtýna iddia edildiði gibi daha verimli sonuçlar vermekten ziyade burjuva ideolojisinin kadim iþlevini yani özellikle de emekçilerin ve onlarýn safýnda olanlarýn zihinlerini bulandýrma iþlevini pekiþtirmektedir. Bu hengamede net ve kesin tespitler yapmaktan kaçýnmak, bunu adeta bir kusur gibi görmek, buna karþýlýk belirsiz ve ucu açýk saptamalarý tekrarlamayý marifet sayýp sureti haktan görünmek için vesile etmek revaçtadýr. O nedenle tam da rakip emperyalist güçler finans kapitalin rakip kanatlarý birbirleriyle git gide keskin bir çatýþmaya giriþip birbirini ve kendilerini zedelemekteyken zihin açýklýðýna net ve belirgin hedeflere yönelmeye ihtiyaç varken sermayenin mezar kazýcýlarýnýn safýnda bir þüphecilik, kendinden emin olmama ve yönünü þaþýrma havasý yayýlmaktadýr. Bu iklim sadece bir þaþkýnlýk nedeni olarak görülmemelidir; aksine sermayenin iç çatýþmalarý keskinleþtikçe emekçilerin saflarýndaki güvensizlik ve belirsizlik emekçilerin birbirleriyle çatýþan burjuva kamplarýndan birine yahut diðerine yedeklenmesine yol açan baþlýca etkenlerden biri olagelmiþtir. Üstelik, bu yolda taþeronluk misyonunu üstlenmek için birbiriyle yarýþan ve kendi kusurlarýnýn ceremesini emekçilere fatura etme gayretinde olan müflis oportünist akýmlarýn palazlanýp kol gezdiði, bayatlamýþ revizyonist tezlerin tekrar tekrar
hortlatýldýðý dünya koþullarýnda bu husus bir kat daha vahim bir durumu ifade eder. Bu nedenle komünistlerin güncel ödevleri arasýnda bu zihin bulanýklýðýnýn iþçi sýnýfýnýn en dinamik kesimleri saflarýnda yayýlmasýna engel olmak emekçilerin birbiriyle dalaþan sermaye kesimlerinin yarattýðý anafora kapýlarak baðýmsýz bir siyasal odak olarak öne çýkmasýný köstekleyen eðilimlerin bu saflarda etkili olmasýný önlemek de vardýr. Zaten býrakalým iþçi sýnýfýný ve emekçi yýðýnlarý, marksizmin devrimci mirasýna sahip çýkma ve iþçi sýnýfýna dýþarýdan bilinç aktarma iddiasýnda olan devrimcilerin önlerini görmesi için dahi bu elzemdir. Bu açýdan bakýldýðýnda yaþadýðýmýz topraklarda son zamanlarda siyaset gündemine damgasýný vuran ve oradan da devrimci ve sosyalist akýmlarýn gündemlerini de belirleyen geliþmelerin esas mahiyetini ve anlamýný sade bir biçimde yerli yerine oturtmaya da ihtiyaç olduðu kesindir.
Amerikancýlar Amerikancýlarla mý Dalaþýyor? Bu ihtiyacýn çok acil ve hayati olduðunu görmek zor olmasa gerektir. Zira AKP yi kapatma davasý Ergenekon operasyonu derken sapla samanýn karýþtýðý aþikardýr. Kimin kiminle ve ne için dalaþtýðý burjuva medyanýn hatýrý sayýlýr katkýlarýyla yaratýlan toz duman içinde kaybolmuþtur. Her þeyden önce sosyalistlerin olan biteni anlamasýna ve ayný zamanda da olan biten hakkýndaki söylediklerinin anlaþýlmasýna engel olan etkenlerin baþýnda ABD emperyalizminin bu çatýþmanýn
Kim Kimle Dalaþýyor? Öncelikle altý çizilmesi gereken þudur: Dünya çapýnda ve ayný zamanda Türkiye nin de yer aldýðý Orta Doðu daki çatýþmanýn esas taraflarýndan biri ABD emperyalizmidir. Yanýndaki baþlýca ortaklarý da aþaðý yukarý bellidir. Bu kampýn Büyük Orta Doðu Projesi çerçevesinde yanýnda tutmak istediði ve mecbur olduðu ülkelerin baþýnda da Türkiye gelmektedir. Rakipleri tarafýndan hükümetten düþmesi beklentisi ile sürüklendiði seçimlerden ikinci kez hükümet olarak çýkan AKP, ABD ve ortaklarýnýn Türkiye deki uzantýlarýnýn çýkarlarýný temsil eden partidir. 22 Temmuz seçimlerinden bu partinin beklenenin üzerinde oy alarak çýkmýþ olmasý ayný zamanda uluslararasý plandaki it dalaþýndaki güçler dengesinin durumu hakkýnda da fikir vermektedir. Bu seçim sonuçlarý Irak ýn iþgalinden sonraki süreçte güçler dengesinin hem Orta Doðu da hem de Türkiye de ABD ve ortaklarýyla uzantýlarýnýn lehine deðiþmiþ olduðunun göstergelerinden biri sayýlmalýdýr. Öte yandan seçim döneminde AKP nin karþýsýna dikilen ittifak seçim yenilgisinin ardýndan daðýlmýþ ve her bir bileþeni kendi dar hesaplarýnýn peþine düþmüþ olsa da, bu ittifakýn arkasýndaki güçler daðýlmýþ ya da deðiþmiþ deðildir. Bu güçlerden anlaþýlmasý gereken ABD emperyalizminin uluslararasý plandaki emperyalist rakipleri ile onlarýn Türkiye deki uzantýlarýdýr. Her ne kadar AKP ye karþý seçim döneminde bu kesim adýna konuþanlar CHP /DSP ve MHP ile ordu ve bürokrasinin tepe noktalarýnda konumlanmýþ unsurlar olsa da, ABD emperyalizmiyle ortaklarýnýn asýl rakiplerinin bunlar olduðunu sanmak bir yanýlsamayý ifade eder. Bunlar ABD emperyalizminin asýl rakipleri deðil, onlar adýna siyaset yapmaya talip olanlardýr. ABD ve ortaklarýnýn emperyalist paylaþým kavgasýndaki asýl rakiplerinin baþýnda Almanya ve Fransa emperyalizmleri gelir (kimilerinin sýk sýk karýþtýrdýðý gibi ABD emperyalizminin karþýsýnda AB emperyalizmi diye bir rakip yoktur). Dolayýsýyla ABD uþaðý AKP nin karþýsýna çýkanlarýn arkasýnda da ABD nin bu uluslar arasý çaptaki rakipleri ve onlarýn Türkiye deki uzantýlarý gelmelidir. Dolayýsýyla bu kavganýn nihai sonucuna Türkiye de ulaþmasýný beklemek abestir.
Süren Kavganýn Ne Zaman Nasýl Sonuçlanacaðý Türkiye deki Dalaþa Göre Belli Olmayacak Aksine bu kavganýn Türkiye deki seyrinin temposu ve yönü son tahlilde uluslar arasý plandaki kavganýn seyri ve yönü tarafýndan tayin edilmektedir. Tersi de doðru deðildir; yani Türkiye deki kavganýn akýbeti uluslar arasý plandaki it dalaþýnýn yönünü ve seyrini tayin edecek bir etken deðildir. Bu gibi bir görünüm olsa olsa uluslararasý planda oluþan güçler dengesinin Türkiye düzleminde tezahür etmesi olarak görülmelidir. Aksini düþünmek emperyalistler arasýndaki paylaþým kavgasýnýn mahiyetini kavramamak ve Türkiye nin emperyalist hiyerarþideki yerini göz ardý etmek ya da yanlýþ deðerlendirmek olsa gerektir. Türkiye birbiriyle dalaþan emperyalist kamplardan herhangi birinin asli ve baðýmsýz bir bileþeni deðil, bunlardan birine veya diðerine tabi olarak bu kavgada yer alan baðýmlý bir unsurdur. Uluslararasý düzlemdeki kavga keskinleþtikçe git gide daha tabi bir unsur olarak ve giderek daha aktif bir rol almak durumunda olacak gibi görünmektedir; öyle olacaðý muhakkaktýr. Orta Doðu da üstlenmekte olduðu rolün yaný sýra en son Kafkasya daki krize müdahil oluþ tarzý da bunu göstermektedir. Bu itibarla önümüzdeki süreçte bu durumun daha belirgin bir biçimde görüleceðinden kuþku duymamak gerekir. neresinde durduðu hakkýndaki yanýlgýlardýr. Üstelik ayný yanýlgý sosyalistlerin bir kýsmýný bir tarafa bir kýsmýný tam ters tarafa savurmaktadýr. Türkiye sosyalist hareketi içinde ordudan veya darbeden söz edildiðinde bunun arkasýnda ABD emperyalizminin olduðu öteden beri tartýþmasýz bir konu gibidir. Dolayýsýyla AKP nin karþýsýna dizi dizi paþalarý almýþ bir muhalefet dikilince pek çoklarý neredeyse hiç düþünmeye bile gerek kalmadan ABD emperyalizmi AKP ye karþý gibi bir tablo tasavvur etmekte tereddüt etmedi. Keza Ergenekon dosyalarý açýlmaya baþlayýnca yine Ergenekoncularýn ABD emperyalizmi tarafýndan yönlendirildiðinden kimsenin kuþkusu yoktu. Ama peki daha önce AKP, ABD de kurulmuþ, ipleri Fethullah Gülen in elinde bir parti deðil miydi? AKP hükümeti ABD emperyalizminin kuklasý deðil mi? Yoksa AKP artýk ABD emperyalizminin çýkarlarýna yeterince hizmet etmiyordu da onun için mi ABD bu partiye karþý darbe tezgahlamak için Ergenekoncularý piyasaya sürdü? Acaba tam tersi mi doðru; yani ABD Ergenekoncularýn pabucunu dama atmak için kendi hükümeti olan AKP yi mi kullanýyor? Ýþte bu ve benzeri içinden çýkýlmaz kafa karýþtýrýcý sorunlarýn ardýndan bir tek ortak yanýlgý vardýr: Emperyalizm deyince sadece ABD emperyalizmini akla getirmek ve her taþýn altýndan sadece bir tek bu melanetin çýkacaðýna inanmýþ olmak. Bu hastalýðýn adý da anti-emperyalizmi ABD karþýtlýðýna indirgemektir. Türkiye solunun büyük bölümü çoktan beri bu hastalýktan muzdariptir. Bu hastalýða neden olan virüs ise ikinci enternasyonal oportünizminin virüsüdür. Emperyalistlerin yeniden paylaþým için birbirleri ile kýyasýya bir kavgaya girmeyeceklerine dair boþ inanca sahip olmaktan ibarettir. Bu hastalýðýn ilacý leninizmdir ve reçetesi Komünist Enternasyonal in kuruluþ sürecinde ve ilk dört kongre belgelerinde kalýn harflerle yazýlýdýr.
Sayfa
EYLÜL 2008
9
Leninist Emperyalizm Teorisinin Pusulasýndan Mahrum Olanlar Nerelere Savrulur?
Emperyalizm döneminin emperyalistler arasýnda yeniden paylaþým savaþ ve çatýþmalarýnýn kaçýnýlmaz olduðu leninizme sahip çýkma iddiasýnda olanlar tarafýndan da unutulursa ne olur? Elbette emperyalizmin özellikleri bu ihmal nedeniyle deðiþmez ve emperyalistler dünyayý yeniden ve yeniden paylaþmak için bir birleriyle çatýþmaya, ve kendilerine tabi olanlarý da bu çatýþmanýn içine katarken sosyal-emperyalistlerin de katkýsý ile emekçileri de bu çatýþmalara taraf etmeye devam ederler. O zaman bu ihmalin asýl vahim sonuçlarý ortaya çýkar. Bir kez rakip emperyalistlerin ve onlarýn uþaklarýnýn yani ayný niteliklere ve ayný sikletlere sahip finans kapital kesimlerinin birbirleriyle açýk savaþa varacak sertlikte bir çatýþma halinde olabilecekleri görmezden gelinirse ve fakat çatýþmalar da artarak varlýklarýný sürdürürse o zaman çatýþan taraflardan birinin asýl büyük emperyalist ötekilerin tali (tabir caizse ikinci sýnýf emperyalist) olduðunu düþünmek iþten bile deðildir. Ondan sonra en büyük ve gerici olanýn karþýsýndakinin nispeten az gerici, hatta müttefik olmaya layýk emperyalistler olduðunu düþünmeye ve buna uygun davranmaya ramak kalmýþ demektir. Nitekim bunun en çarpýcý ve acý sonuçlarý iki büyük emperyalist paylaþým savaþýnda ibretle görülmüþtür. Türkiye deki güncel paylaþým kavgasý karþýsýnda da bunlarýn kötü kopyalarýný görmek zor deðildir. AKP ve rakipleri arasýndaki sert it dalaþýný ayný sýnýfýn ayný sikletlerdeki ve ayný ölçüde gerici rakip kesimleri arasýnda bir çatýþma olduðunu gözden kaçýranlar çatýþan taraflarýn kim olduðunu ve asýl olarak da muhataplarýnýn kafalarýný karýþtýrmakta birbirleriyle yarýþmaktadýr. Kimileri asýl gerici ve tehlikeli olan Ergenekonculardýr ve tabii arkalarýnda da «emperyalizm» vardýr, diyerek bunlarýn üzerine giden AKP hükümetinin baþka sermaye kesimlerinin çýkarlarýný temsil ettiðini sanmakta (örneðin Anadolu kaplanlarý vb. gibi güya tekelci sermayenin/finans kapitalin dýþýnda ve dolayýsýyla yegane emperyalizm sayýlan ABD emperyalizminin dýþýnda birilerinin) ve buna göre vaziyet almaktadýr. Yani asýl düþmanýmýn düþmaný dostumdur mantýðý ile AKP ye hayýrhah yaklaþma eðilimindedirler. Kimileri de ABD emperyalizminin hükümeti olduðu aþikar olan AKP yi karþýsýna alýp, bu sefer AKP nin rakiplerine yakýnlýk duymaya eðilimlidir. Bu durumda Ergenekoncular gerici olsalar bile ABD emperyalizmi ve tekelci sermaye ile iliþkisi olmayan kesimlerin çýkarlarýný temsil ediyor sanýlmaktadýr. Tabii bir de Kemalizm hakkýndaki yanýlsamalar hortlamakta veya pekiþmektedir. Yani AKP nin rakiplerinin aslýnda kendilerinin de iddia ettiði gibi ulusalcý (bu þoven türk milliyetçisi demenin kibarcasý oluyor) olduklarý hakkýnda teoriler boy göstermekte ve buna göre bir
vaziyet alýþ söz konusu olmaktadýr. Bu iki kutup arasýnda kalan çoðunluk ise çok daha çeþitli ve ibretlik bir tablo sergilemektedir. Bu öbektekiler iki düþman kardeþ arasýnda tercih yapýlmamasý gerektiðini bilmekte ve her iki taraftan uzak durmak gerektiðini haklý olarak savunmaktadýrlar. Buraya kadarýna itiraz edilmesi gereken bir þey yoktur. Ama taraflarý tarif etmeye gelince rivayet muhteliftir. Kimine göre «asýl devletle hükümet» çatýþmaktadýr; kimine göre ise asýl faþistlerle gerici siyasal Ýslamcýlar. Kimileri taraflardan birini ya da diðerini büyük burjuvazinin asýl temsilcisi ötekini baþka kesimlerinin temsilcisi saymaktadýr. Bir de bu kafa karýþýklýðýnýn en meþhur sözcüsü olan Kautsky ile yakýn akraba sayýlmasý gereken troçkistlerin derin tahlillerin arasýna sýkýþmýþ ama son tahlilde ayný kapýya çýkan incileri var ki buna ibretlik bir örnek Marksist Tutum daki þu tespitlerde görülebilir: Yýllardýr Türkiye deki siyasal çekiþmelerin ana eksenini belirleyen olgu, AB yanlýsý burjuva kesimler
ile sivil-asker bürokrasi arasýndaki iktidar paylaþýmýna endeksli it dalaþýdýr .. Ergenekon soruþturmasý ile tasfiyesi gündeme gelen kesim sivil-asker bürokrasinin bir kanadý ile bunlarla iþbirliði yapmýþ burjuvazinin küçük bir kesimidir. .. Diðer yandan burjuvazinin AKP ile kendisini temsil eden kesiminin, bürokrasinin iktidar payýný sýnýrlandýrarak kendi iktidar alanýný geniþletmeye yönelik çabalarý devam etmektedir. Ancak omurgasýz ve korkak Türk burjuvazisi, sivil-asker bürokrasiye cepheden karþý çýkarak iktidar mekanizmalarýný bütünüyle denetimi altýna almaya kalkýþacak iradeye ve cesarete sahip deðildir. Ýktidar bloku içerisinde çatýþmanýn þiddetlendiði her dönemde büyük sermaye örgütleri, piyasalarýn olumsuz etkilendiði, yabancý sermayenin kaçabileceði, krizin her an tetiklenebileceði endiþelerini dile getirerek itidal çaðrýlarý yapmaktadýr. Çatýþmanýn keskinleþmesi sonucunda kitlelerin politikleþmesi ihtimalinden ise
ölesiye korkmaktadýrlar. Sivil siyasetçiler iktidarlarýný sürdürebilmek için nihayetinde ticari iliþkilere, yabancý ve yerli büyük sermayenin desteðine gebedirler. Asker-sivil bürokrasi ise siyasi gücünü ve ayrýcalýklarýný devlet aygýtý içerisindeki konumundan alýr. Özelleþtirme ihalelerini iptal edebilecek güçte yargýçlarýn, muhtýra ile hükümet devirerek istikrarsýzlýk yaratabilecek güçte bir generaller hiyerarþisinin olduðu, hayati ekonomik kararlarýn MGK onayý olmadan alýnamadýðý bir ülke, AB sermayesi açýsýndan büyük ölçekli sermaye yatýrýmlarý ve ortaklýklar kurabilmek için yeterince güvenilir bir ülke deðildir. Ýþte bu yüzden AB, Türkiye de de Batý tipi bir burjuva demokrasisine iþlerlik kazandýracak bir yeniden yapýlanma sürecini iþletmek istiyor. Bu satýrlarda görülebileceði gibi bir yandan iki taraftan da baðýmsýz olmak lazým fikrini iþlemek isterken, bir yandan da çatýþan taraflarýn aslýnda ayný sýnýfýn ayný sikletteki rakip kesimleri olmadýðýný ispat etmek için bir gayret görünmektedir. Daha hazini adeta taraflarý onlarýn kendi kendilerini tarif ederkenki ölçülerini kullanarak tarif etme gayretidir. Bu ve benzeri merkezci tespitlerin vardýðý ve açýk ya da örtük biçimde baþkalarýnca da kullanýlan sonuç ise bu çatýþma karþýsýnda þu ya da bu biçimde tarif edilen bir «üçüncü cephe»yi acilen kurma gerektiðidir. Elbette çatýþan taraflarý iki farklý kesim gibi görenlerin bu çatýþmadan baðýmsýz dururken kendilerine layýk görebilecekleri kisve ancak herhangi bir üçüncü cephe olmak zorundadýr ve kafa karýþýklýðý en çýplak biçimde bu formülasyonda yansýmaktadýr. Oysa çatýþan taraflarýn yeniden paylaþým kavgasý halinde olan rakip emperyalist güçler ve onlarýn yerli uzantýlarý (bu tespiti modasý geçmiþ bir tekrar gibi görmek de bu cenahtaki yaygýn adetlerdendir) olarak gören komünistler açýsýndan çatýþan taraflar iki ayrý kesim iki ayrý cephe deðildir. Bunlar emperyalizm çaðýnýn doðasý gereði birbirleriyle dalaþan ayný sýnýf kesimleridir. Komünistlerin tutumu ise bu dalaþ bizim dalaþýmýz deðil fikrini net ve ikircimsiz olarak dile getirdikten sonra birbirleriyle dalaþýrken zaafa uðrayan ve açýk üstüne açýk veren sermaye cephesindekilere karþý emeðin cephesini emekçilerin en çok ezilen en çok sömürülen ve en dinamik kesimlerinden hareketle oluþturmak ve bunun için bu dalaþýn yarattýðý imkanlarý taraf gözetmeksizin istismar etmekten çekinmemek gerektiðini öne çýkarmaktýr. (Oportünistler ve Zimmerwaldcý merkezciler «önce bu çatýþma bitsin sonra sýnýf mücadelesini yükseltelim» derken Lenin «hayýr savaþ içerisinde ve savaþ koþullarýný istismar ederek ve çatýþan taraflardan hangisinin kazanýp hangisinin kaybedeceðine bakmadan sýnýf mücadelesi yükseltilmeli» diyordu) Komünist Enternasyonal in Bolþevik geleneðini takip edenlerin tutumu böyle olmalýdýr.
Burjuvazinin Gündemi Sosyalistlerinkini de Belirliyor
Sermayenin rakip kesimleri arasýndaki it dalaþý bir keskinleþip bir durularak kendi mecrasýnda yol alýrken, bir yandan da emekçilerin ve solun bu gündeme tabi olarak þekillenen bir yönelim içinde olmasý için ideolojik bombardýmanlarýn ardý arkasý kesilmiyor. Kuþkusuz bu bombardýmanýn etkisi ve gücü mühimmatýnýn saðlamlýðýndan deðil, beri taraftaki savunma düzeneklerinin zayýflýðýndan ileri gelmektedir. Sürmekte olan it dalaþý hakkýndaki deðerlendirmelere kuþ bakýþý bir göz atmak devrimcilerin ve sosyalistlerin burjuva siyaset gündeminin anaforunda nasýl bir körleþmeye tabi olduðuna yeterince tanýklýk eder. Bu hengamede sosyalistler ve devrimciler burjuva medya organlarýnýn birbiri ardýndan kitlelerin üzerine yolladýklarý salvolara göre bu gündemlerin peþine takýlýrken, kendi esas gündemlerini de giderek ikinci plana düþürmeye zorlanmaktadýr. Bir yanda açýkça ve dolaysýz olarak DTP nin kapatýlmasý giriþimlerine karþý çýkmak yerine, sanki bunun bir önkoþulu ve gereði imiþ gibi AKP nin kapatýlmasýna karþý çýkmayý vaaz eden ve böylelikle burjuvazinin gündemindeki sorunlara dikkat çekerek, emekçilerin ve ezilenlerin kendi öz sorunlarýnýn geri plana düþmesine gayret edenler boy vermektedir. Sermayenin rakip kesimlerinin temsilcilerinin birbiriyle dalaþ alanýnýn bir kesitini oluþturan parlamentoda 1965 teki TÝP in seçim baþarýsýndan beri ve onu aþan bir biçimde emekçilerin ve ezilenlerin oylarýyla yer
tutmuþ durumda olan DTP nin kapatýlmasý ve meclis grubunun daðýtýlmasý hatta tüm üyelerine siyaset yasaðý getirilmesi gündemde iken, ve bu saldýrýya karþý ivedilikle bir tutum geliþtirmek icap ederken ve bu konuda bir inisiyatifi açýk ve net bir biçimde ortaya koymazken, AKP nin kapatýlýp kapatýlmamasý konusunda fikir beyan etmek nasýl bir zihin özrüne tekabül etmektedir? Açýktýr ki bu burjuvazinin gündeminin peþinde kendi önceliklerini ve kendi sorunlarýný gözden kaçýrmaya delalet eder. Öte yanda nice devrimcinin hayatýný ve pek çoðunun saðlýklarýný verme pahasýna verdikleri mücadelelere raðmen uygulamaya geçen ve halen binlerce devrimcinin tutulduðu F Tipi zindanlarda kiþiliksizleþtirme ve tecrit uygulamalarý sürerken, «darbeciler yargýlansýn» þiarý adeta «zindanlar boþalsýn devrimci tutsaklara özgürlük» þiarýnýn önüne geçecek tarzda yükselmektedir. Oysa besbellidir ki ABD emperyalizminin uþaðý finans kapitalin hükümetine sermayenin diðer uþaklarýný yargýlayýp mahkûm etmesini tavsiye etmek, bu hükümetin samimiyetsizliðini ve iki yüzlülüðünü teþhir etme niyeti ile ve samimiyetle yapýlýyor olsa bile, kendi önceliklerini ve kendi sorunlarýný gözden kaçýrmanýn belirtisidir. Madalyonun öte yüzünde ise AKP hükümetinin ABD emperyalizminin maþasý olarak rakip sermaye kliklerinin temsilcilerini tasfiye etmekte yahut hizaya getirmekte olduðunu isabetle görüp buna karþý çýkma
adýna bu kez neredeyse Kürtlerin ve emekçilerin bilhassa devrimcilerin eli kanlý düþmanlarýný maðdur gibi gösterme durumuna düþünler vardýr. Bunlar da adeta Amerikancý AKP hükümetine karþý tutum alma adýna Ergenekonculara sahip çýkma derekesine düþmekten çekinmeyecek derecede savrulmaktadýrlar. Öyle ki bu cenahta neredeyse devrimci örgütlere yönelik operasyonlar sýrasýnda gösterdikleri tepkilerden daha gür tepkiler gösterildiði zannýný doðuracak tutumlara rastlanmasý iþten bile deðildir. Daha da hazini F tipi zindanlardaki devrimci tutsaklar ve binlerce devrimciye muhtelif devrimci yayýnlara karþý binlerce dava sürerken Ergenekon davasýna böylesi bir hassasiyet gösterilmesinin hak ettiði þaþkýnlýk ve tepkiye neden olmamasýdýr. Bir de Ergenekon dosyalarýnýn gün ýþýðýna çýkardýðý gerçeklerin ayrýntýlarýna ve bu dosyanýn sergilediði konspirasyon planlarýnýn inceliklerine yoðunlaþanlar vardýr. Devrimciler arasýnda oldum olasý bu tür konulara merak etme eðilimi olagelmiþtir bir de çoðu öteden beri devrimcilerin ve sosyalistlerin þu ya da bu ölçüde dile getirip takipçiliðini yaptýðý konular olmasý bu ilgiyi daha da arttýrmaktadýr. Bu eðilim sonucunda Ergenekon iddianamesinde üstü örtülen olgulara iþaret etmek, eksik býrakýlanlarý tamamlamak çarpýtýlanlarý düzeltmek gibi çabalara hayat vermektedir. Kuþkusuz hem Ergenekon davasý vesilesiyle devletin kirli yüzünü hem de güya bunun üzerine gidiyormuþ gibi davranan ve kimileri
tarafýndan da öyle sanýlan AKP nin kirli yüzünü açýða çýkarmak için böyle bir gayret ne yanlýþ ne de gereksizdir. Ama mevcut güçler dengesi ve kitleler üzerinde medyanýn manipülasyonlarýnýn devrimcilerin ajitasyonundan daha fazla etkili olduðu göz önüne getirildiðinde bu çabanýn çabayý sarf edenlerin halisane niyetlerinden baðýmsýz olarak hakim eðilimin deðirmenine su taþýnmasýna hizmet edeceðini gözden kaçýrmak ve bu olasýlýðý hafife almak hata olur. Zira bu takdirde bu ajitasyonlar AKP nin öyle ya da böyle devletin pis iþlerinin üzerine gittiði hakkýndaki propagandanýn gölgesine girer. Beri yanda Ergenekon dosyasýnda yer alanlar düþmanlarýn hepsi deðilse bile, bunlarýn hepsinin düþman olduðu dolayýsýyla bunlarýn üzerlerine gidenlerin onlardan daha ehven olduðu fikrinin doðmamasý iþten deðildir. Böylelikle de týpký seçim döneminde olduðu gibi, AKP nin gerçekte ne olduðunu bile bile, Genel Kurmay destekli CHP-MHP ittifakýna karþý AKP ye oy verme tutumuna benzer bir eðilim güçlendirilmiþ olur. Oysa týpký seçimlerde olduðu gibi, çatýþan taraflarýn ikisinden de baðýmsýz ve onlarýn gündeme dayattýðý sorunlardan ayrý gündemlerle kitlelere hitap eden bir alternatifin yaratýlmasý mümkün ve gereklidir. Hele sermayenin it dalaþýnýn bir kez daha keskinleþeceði yerel seçimler gelirken bu acil bir ihtiyaçtýr.
Sayfa
10
EYLÜL 2008
Ýt Dalaþýnýn Taraflarý Uzlaþýyor Mu? Seçimlerin ardýndan AKP karþýsýndaki ittifakýn temsilcilerinin daðýlmýþ olmasý ve seçim zamanýndaki kadar keskin bir muhalefeti bir aðýzdan sürdürüyor olmamalarý yanýltýcý o l m a m a l ý d ý r. B u n u n l a b i r l i k t e G ü l ü n cumhurbaþkaný olmasýyla birlikte, ordunun tepe noktalarýnda yer alanlarýn tutumunda görülen bariz bir deðiþiklik olduðu da sýr deðildir. MHP nin tutumu da öyledir. Hatta bu muhalefetin Hayrünnisa hanýmýn baþörtüsüne gösterdiði tepkinin onda birini Ergenekoncularýn tutuklanmasýna karþý gösterememiþ olmalarýný da büsbütün havlu attýklarý gibi görmek yanýltýcý olur. Bu durum onlarýn taraflarýný deðil üsluplarýný deðiþtirmiþ olduðuna ve hýrçýnlýk rolünün sadece Baykal ve CHP sine kaldýðýna delalet eder. Ama bu tür bir deðiþikliðin sadece Türkiye de görülen bir durum olmadýðýna dikkat çekmek gerekir. Sarkozy nin baþkanlýðýndaki Fransa nýn durumunda da aþaðý yukarý benzer bir deðiþiklik olduðunu görmek zor mudur? Bu tablo olsa olsa emperyalist paylaþým kavgasýnýn Irak ýn iþgali ile baþlayan parkurundan ABD emperyalizmi ve ortaklarýnýn üstün çýktýklarýný ve rakiplerinin de yeni raunda bu birinci raundun sonuçlarýný görmezden gelmeyen bir tutumla girdiklerini anlatýr. Sarkozy nin iþ baþýna gelir gelmez Kaddafi ile yakýnlýk kurmasý (ki bu kapýdan giremediði Orta Doðu sahnesine bacadan girme giriþimi olarak görülürse yanlýþ olmaz); Kafkasya daki krizde adeta Irak taki gibi oyunun dýþýnda kalmamak istercesine ön planda bir inisiyatif almasý vb. esasen bu tutumu anlatmaktadýr. Türkiye cephesindeki tutum deðiþikliklerini de bu çerçevede anlamak lazýmdýr; öyledir. Doðrusu geçtiðimiz 1 Mayýs a gelirken TÜSÝAD baþta olmak üzere Türkiye deki finans kapitalin önde gelen sözcülerinin AKP ile rakipleri arasýndaki dalaþýn keskinliðinden þikayetçi olduklarý ve gerilimi azaltma tavsiyelerinde bulunduklarý hatýrlardadýr. Ama bu nasihatlere uygun bir yumuþamanýn o günden beri saðlanamadýðý da açýktýr. Ama bu ihtiyaç ve istek akýlda tutulduðu takdirde, AKP nin kapatýlma davasýnýn sonucu ile Ergenekon davasýnýn muhtemel akýbetinin bu ihtiyacýn giderilmesine ne yönden ve nasýl bir katký yaptýðýný görmek zor deðildir. Kaldý ki AKP davasýnýn Anayasa mahkemesinde görüþülmeye baþladýðý gün baþlatýlan ikinci Ergenekon operasyonunun sonuna kadar götürüleceðine kim inanýr? Bu operasyonun Susurluk Þemdinli gibi öncellerinden daha çarpýcý
olmasý üzerlerine gidenlerin bu sefer daha ciddi oluþundan deðil, bu çapta bir operasyonu manipüle edecek kadar kendinden emin ve güçlü olmasýyla ilgilidir. Kendisi Susurluk kazasýnýn çocuðu sayýlmasý gereken ve Þemdinli davasýný sadece Genel Kurmaya ayar çekmek için kullanýp kapatmýþ olan AKP nin bu operasyonu hem kendisi hakkýndaki kapatma davasýnýn önünü kesmek hem YAÞ toplantýsýna eli daha güçlü olarak girip hem de rakiplerinin baþýnda bir demokles kýlýcý olarak kullanmakla yetinmemesi için bir neden yoktur. Bu nedenle bu operasyonun nereye kadar gidebileceði ve neye hizmet edeceði bellidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi AKP yi kapatmamýþtýr; ama laikliðe karþý faaliyetlerin odaðý olduðu hakkýndaki iddiayý da onaylamýþtýr. Bu durumda AKP nin boynunda bir ilmekle hükümet etmeye devam edeceði bellidir. Ýstenmeyen bir yönelime girdiði takdirde besbelli bu ilmek daralacaktýr. Beri yanda YAÞ toplantýsýndan Ýlker Baþbuð sorunsuz biçimde Genel Kurmay makamýna çýkmýþtýr ama irtica nedeniyle erken emekliliðe sevk edilen veya tard edilen de olmamýþtýr. Bunlar aslýnda AKP elinde Ergenekon dosyasýnýn ne tür bir kullanýmý olacaðýnýn iþaretleridir. Mevcut güçler dengesinde bunun üzerine gitmekle de devletin bütün suçlarýnýn ortaya döküleceðine ve bu davanýn derinleþeceðine dair herhangi bir ihtimal yoktur. Öte yandan, Ergenekon davasý her ne kadar þaþýrtýcý biçimde yayýlýp çok geniþ kesimleri içine alarak geniþlerken, daha önceki benzerlerinden farklý olarak ciddi bir yargýlamaya varýp sonuçlanacaðý beklenmemelidir. Ama bu davanýn kapsamý ve iddialarýn ciddiyeti bu kesimdekilerin istenmeyen bir yönelim içine girmelerini önleyen bir tehdit unsuru oluþturmaktadýr. Bu bakýmdan neredeyse bir yýl önce gerginliðin azaltýlmasý yönündeki nasihatler hedefini bulmadýysa da adeta «nush ile uslanmayaný etmeli tekdir » sözünü hatýrlatan bir tarzda sonuçlanmýþ gibi görünmektedir. Bu bakýmdan burjuvazinin rakip kanatlarý arasýndaki it dalaþýnýn daha kuvvetli fren mekanizmalarý ile süreceðini söylemek yanlýþ olmaz. Ama bu çatýþmanýn uzlaþmayla sonuçlandýðý anlamýna gelmemektedir. Aksine kuvvetli fren tertibatlarý daha keskin çatýþmalara cüret etmeyi de teþvik eder. Bununla birlikte, cumhurbaþkanlýðý krizinin sona ermesi ile birlikte, çatýþmanýn taraflarýnýn birbirlerine karþý seçim dönemindeki yöntemlerle ve silahlarla savaþmakta olmadýðý da açýktýr. AKP yi devirmek
isteyenler Cumhuriyet mitinglerinde olduðu gibi kitleleri seferber etmeye yeltenememektedir. Hatta emekli ordu komutanlarý, ticaret odasý baþkanlarý mertebesinde kimseler önceden pek az görülmüþ bir biçimde gözaltýna alýnýp tutuklanýrken, ve bunlarýn borazanlýðýný yapan köþe yazarlarýyla televizyoncular feryat figan ederken, sokaklarda en ufak bir hareket bile yoktur. Hatta birinci Ergenekon operasyonu zamanýnda Ýlhan Selçuk a sahip çýkanlarýn yaptýklarý protesto eylemleri kadar bir hareket bile görülmemektedir. Öte yandan AKP nin de seçimlerde olduðu gibi Kürtlere vaatlerde bulunup onlarý yanýna çekecek yüzü yoktur. Daha doðrusu AKP nin gerçek yüzü seçimlerden hemen sonra görünmüþtür; hatýrý sayýlýr ölçüde Kürtlerin oyuyla hükümet koltuðuna oturan AKP, kendisini Kürtlere tavizkar yaklaþmakla eleþtirenleri neredeyse rahmetle aratacak bir saldýrganlýk halindedir. Seçimlere giderken Kürtlere barýþ umutlarý verip siyasi açýlým ihtimallerine göz kýrpar gibi görünen AKP bugün tam tersine bu konularda en ufak bir iþaret göstermeyip Kürtleri ekonomik rüþvetlerle etkileme gayretinde görünmektedir. Besbelli ki burjuvazinin it dalaþý halindeki kamplarý birbirlerine kitleleri sokaða dökerek saldýrmaktan çekinmektedirler. Birbirleriyle daha çok bürokratik kanallar üzerinden dövüþmeyi tercih etmektedirler. Onlarýn destekçisi olan medya kanallarý da kitleleri sokaða çaðýrmaktan ziyade kitleleri sersemleþtirici bir iþlevi üstlenmiþ durumadýr. Bir yandan bu medya desteðinden yararlanarak dalaþan burjuva kamplarý, bir yandan da solu kendi taraflarýna çekmek üzere muhtelif tertipler ve manipülasyonlar arama konusunda birbirleriyle yarýþmaktadýr. Kendi taraftarlarý olan medya bu konuda da onlara katkýlarýný sunmaktadýr. Bir tarafta ABD karþýtlýðýný bahane ederek solu ve emekçileri AKP ye karþý eli kanlý Ergenekonculara sahip çýkan bir çizgide durmaya davet edenler vardýr. Öte yanda da AKP nin kapatýlmasýna karþý çýkmakla DTP nin kapatýlmasýna karþý çýkmayý birbirine özdeþleþtirenler veya Ergenekon operasyonunu adeta darbecilere karþý genel bir tutum gibi gösterip emekçileri ve solu Ergenekoncular karþýsýnda AKP nin yanýnda saf tutmaya davet edenler vardýr. Bu þartlarda solun ve emekçilerin ödevi elbette hem bu sahte demokratlardan hem de sözde emperyalizm karþýtlarýndan uzak durmaya özen göstererek gücünü emekçilerin ve ezilenlerin kitlesel aktif desteðinden alan baðýmsýz bir üçüncü odaðý
somutlaþtýrmak olmalýdýr. Burjuvazinin rakip kamplarý arasýndaki dalaþ keskinleþtikçe, böyle bir odaðýn somutlaþtýrýlmasýnýn koþullarý da olgunlaþmaktadýr. Seçim döneminde Bin Umut Adaylarý nýn bu it dalaþýnýn yarattýðý ortamý istismar ederek meclise sýçramasýný saðlayan kulvara benzeyen bir kulvar siyaset alanýnda geniþleyerek açýlmaktadýr. Seçimlerden önce, þimdi bazýlarý Ergenekon davasýnýn sanýklarý olanlarýn ön ayak olduðu kitlesel mitingler alanlarý dolduruyor, seçim meydanlarýnda rakip burjuva odaklarý Kürtleri ve emekçileri kendi taraflarýna çekmek için vaat üstüne vaat sýralýyordu. Seçimlerden sonra ise sokaklar Kürtlerin, iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen kesimlerinin seferber olduðu, sosyalistlerle devrimcilerin geniþ birlikteliklerine açýk bir toplumsal muhalefet hareketine açýlmaya baþladý. 2008 Newrozu bu geliþmenin en çarpýcý ve temsili ifadesi oldu. Bugün birbiriyle dalaþý keskinleþen iki burjuva kampýn dýþýnda, bunlardan baðýmsýz bir birleþik ve kitlesel muhalefet hareketini temsil eden bir siyasi odaðýn yaratýlmasýnýn koþullarý her zamankinden elveriþlidir. Ama bu odaðýn baðýmsýzlýðýnýn ölçüsü birbiriyle iktidar kavgasý halindeki burjuva kamplarýndan her ikisinin de dile getiremeyeceði ve sahip çýkamayacaðý somut ve güncel sorunlarý öne çýkarmak olmalýdýr. Böyle bir muhalefet hareketinin kitleselliliðin ve birleþikliðinin ölçüsünü de 2008 Newrozu belirlemektedir. Bugün toplumun tümünü ilgilendiren pek çok sorunu gündemine alan ve böyle bir kitlesellik ve birleþikliði ifade eden bir toplumsal hareketi somutlamak mümkün ve gereklidir. Burjuvazinin rakip kamplarý birbirleriyle kah Ergenekon operasyonlarýyla kah AKP nin kapatýlmasý gibi davalarla dövüþüp kitlelerin dikkatlerini bu konulara çekmeye çalýþýrken, genel olarak emekçilerin ve ezilenlerin demokratik haklarýný öne çýkaran, burjuvazinin giderek artan saldýrýlarýna karþý koyuþu ifade eden ve bir kerelik deðil, sürekliliði saðlanmasý gereken bir güç ve eylem birliði oluþturmasý gerekli ve mümkündür. Hem Amerikancý AKP hükümetini hem de onu devirmek isteyen eli kanlý þoven Ergenekoncularý hedef alan böyle bir güç ve eylem birliðinin oluþturulmasý ezilenlerin ve emekçilerin sorunlarýna sahip çýkma iddiasýnda olan herkesin tartýþmasýz ortak ödev ve sorumluluðudur.
Siyasi Skandallar Hangi Þartlarda Devrimci Fýrsatlar Doðurur? Hakim sýnýf içinde çýkar çatýþmalarý keskinleþtikçe, toplumu yönetme ayrýcalýðýna sahip olan bilgi ve güç tekelini elinde tutan sýnýfýn mensuplarý yönetilenleri zapt etmek için kullandýklarý imkan ve silahlarý zaman zaman birbirlerine karþý kullanmaktan da çekinmezler. Düzeni sarsabilecek þiddette «siyasi skandallarýn» patlak vermesi de hakim sýnýf içindeki çýkar çatýþmalarýnýn keskinleþtiði bu tür kritik aþamalarda olur. Düzeni kökten sarsacak somut bir tehdidin bulunmadýðý koþullarda hakim sýnýf içindeki çatýþmalar daha pervasýz çatýþmalara hayat verebilir; sýnýf çatýþmasýnýn tehdidinin burjuvaziyi sýkýþtýrmadýðý koþullarda hakim sýnýf içinde çýkar kavgalarý daha da pervasýzlaþýr ve sermaye düzeninin kirli çamaþýrlarý hepsi birden deðilse de bir bir meydana dökülmeye baþlar. Bu koþullar ayný zamanda sermaye düzenini alaþaðý etmek için çalýþan devrimci akýmlarýn önüne deðerli fýrsatlar çýkarýr. Nitekim Lenin de bir keresinde ondokuzuncu yüzyýlýn sonuna doðru Fransa yý sarsan Dreyfüs skandalý örneðini hatýrlatarak bu noktaya parmak basmýþtý. Emperyalizm çaðýnda bu tür skandallarýn bile aniden bir devrimci durumun geliþmesine vesile olabileceðini söylemiþti. Bu uyarý sýk sýk hatýrlanýr ve hatýrlatýlýr. Ama örneðin en önemli yaný unutularak ve unutturulmak üzere yapýlýr bu hatýrlatmalar: Lenin bu olasýlýðýn nesnelliðin dayatmasýyla deðil, ancak devrimci bir iþçi sýnýfý önderliðinin varlýðý koþullarýnda böyle bir geliþmeye yol açabileceðini kastetmiþti. Aksi koþullarda ise týpký Dreyfüs örneðinin sonunda olduðu gibi, bu tür geliþmeler burjuva diktatörlüklerinin pekiþtirilmesi ve makyaj
tazelemesi operasyonlarýna emekçileri katmak ve sosyalistleri bunun için aracý haline getirmekle sonuçlanýr. Bu gerçek de nice örnekle kanýtlanmýþtýr. Yaþadýðýmýz komünistler hakim sýnýfýn kendi içinde patlak veren skandallarýn bir devrimci duruma topraklarda da hakim sýnýf ve onlarýn siyasi temsilcisi olma yarýþýndaki kesimler arasýndaki çýkar çatýþmalarý bir süredir eksik olmuyor. Özellikle emperyalistler arasýndaki paylaþým kavgasýnýn kýzýþtýrdýðý bu çýkar çatýþmalarý sýk sýk skandallara hayat veriyor. Bir hükümetin devrilmesine varan ve ayný zamanda þimdi Ergenekon davasýný gündeme getiren AKP nin doðuþu için ilk itilimi saðlayan Susurluk skandalý böyle bir örnek idi. Aslýnda ortaya çýkýþý ve sonuçlanýþý bakýmýndan hiçbir benzerliði olmadýðý halde bu skandalla benzerliði kullanýlarak anýlan Þemdinli skandalý da bu olguya kanýt sunan örneklerdendir. Ama bunlardan hiçbirinin Lenin in sözünü ettiði gibi bir devrimci olasýlýða neden olmadýðý da apaçýktýr. Hatta belki bu olasýlýða en yakýn gibi duran Þemdinli dahi devrimci bir geliþmenin önünü açabilmiþ deðildir. Bugün Ergenekon davasýnýn böyle bir geliþmeye vesile olabileceðini sanmak ise ham hayal olur. KöZ ün arkasýnda duran dönüþmesini saðlayacak bir devrimci partinin yerini tutmadýklarýnýn bilincindedirler. Ama bu tür vesileleri Bolþeviklerin mirasýna sahip çýkacak devrimci partiyi yaratma azmiyle mücadele eden militanlarýn bilinçlerinin açýlmasý, kararlýlýklarýnýn pekiþmesi ve kendini bu mücadeleye adayan militanlarýn artmasý için kullanmayý da ödevleri arasýnda görmektedir.
Dreyfus Olayý 19 yüzyýlýn sonunda Fransa kamuoyunu uzunca süre iþgal etmiþ bir skandaldý
Sayfa
EYLÜL 2008
Güngören de Patlayan Bombalar ve Gözden Kaçýrýlan Gerçek Bir yanda Ergenekon davasýnýn tozu dumaný ortalýðý sarmýþ bir yanda AKP yi kapatma davasý dikkatleri üzerine çekmiþken Güngören de patlayan bomba ve sonrasýndaki geliþmeler hak ettikleri deðerlendirmeyle ele alýnabilmiþ deðildir. Öteden beri solcularý sýtmaya razý etmek için kullanýlan iç savaþ alarmlarýna raðmen, bu tatsýz geliþme bu doðrultudaki yanýlsamalara kapýlanlarýn gözlerini açmak için ipuçlarý sunmaktadýr. Eðer, Mersin deki bayrak provokasyonundan beri bilinçli ve sistematik olarak burjuvazi tarafýndan pompalanan ve soldaki pek çok kesimin de tasdik ettiði tablo doðru olsaydý, Güngören deki patlamanýn ardýndan çok farklý geliþmelerin tetiklenmesi beklenirdi. Muhtemelen bu provokasyonun ardýndaki güçlerin muradý da buydu. Gerçekten de eðer Kürt düþmanlýðý ile körüklenen bir Türk-Kürt çatýþmasýnýn eli kulaðýnda olsaydý, böyle bir çatýþmanýn hiç deðilse kimi lokal düzeylerde hemen uç vermesi gerekirdi. Zira karnýndaki bebeði ile birlikte hamile bir kadýnýn, yaný sýra küçük çocuklarýn öldüðü ve anýnda faturasý PKK ye ve Kürtlere çýkarýlan bir patlamanýn ardýndan bu dinamiðin kendini göstermesinden daha doðal ne olabilirdi? Oysa belki tekil ve son derece sýnýrlý bazý tepkilerin
dýþýnda bu yönde yaygýn bir çatýþma olmamýþtýr. Basýnýn ve devletin kýþkýrtmalarýna raðmen Güngören de yaþayanlardan baþlayýp baþka kesimlere kadar uzanan bir alanda bu saldýrýnýn ardýnda PKK nin ve Kürtlerin olduðuna inanan ve buradan hareketle Kürtlere yönelik sivil bir saldýrganlýk furyasýný ifade eden bir geliþme olmamýþtýr. Oysa spor karþýlaþmalarý vesilesiyle bile insanlarýn döner býçaklarýyla birbirlerine girdiði bir ülkede hakikaten böyle bir dinamik geliþiyor olsaydý çok daha yaygýn ve sert tepkilerin doðmasý gerekmez miydi? Öyle olmamýþtýr. Bu durum Güngören provokasyonundan beklenen sonucun hasýl olmadýðýný gösterdiði gibi, «iç savaþ geliyor» alarmlarýnýn da aslýnda devrimcilerle sosyalistleri ürkütüp geri adým attýrmak için bilinçli ve planlý bir biçimde yayýlan demagojik bir kampanyanýn parçasý sahte alarmlar olduðunun bir baþka göstergesi olarak görülmelidir. Besbelli ki birbirlerine düþürülmek istenen emekçi yýðýnlarý burjuvazinin kendilerini sürüklemek istediði çatýþmaya yönelmemektedir ve bu oyuna gelmeyeceklerini göstermektedirler. Bununla birlikte ve bu çarpýcý kanýta raðmen devrimcilerin ve sosyalistlerin cephesinde «iç savaþ umacýsýyla» yaratýlan
çekingenlik sürmektedir. Oysa bu tablo tam tersine bir tutumun zemininin müsait olduðuna iþaret etmektedir. Burjuvazinin rakip kesimleri aralarýndaki çatýþmayý sona erdirmemiþ olsalar da, bunu daha kontrollü ve sürpriz geliþmeleri tetiklemeyecek bir tempoda sürdürme mecburiyeti hissetmektedirler. Emekçi yýðýnlar bütün provokasyonlara raðmen birbirleriyle çatýþmaya yönelmeme olgunluðuna sahip olduklarýný sergilemektedirler. Bu iklim emekçilerin ve ezilenlerin adýna siyaset yapma iddiasýnda olanlarýn güç ve eylem birliklerini pekiþtirerek emekçileri omuz omuza seferber etmeye yönelmelerinin tam zamaný olduðuna iþaret etmektedir. Böyle bir seferberlik kimilerinin yakýþtýrdýðý gibi bir üçüncü cephe açmak anlamýna gelmez. Tersine kendi içinde keskin bir dalaþa girmiþ ve birbirini frenlemekle meþgul sermayenin karþýsýnda emeðin ve ezilenlerin tek bir cephe halinde dikilmesi demektir. Mümkün gerekli ve acil olan budur. Komünistlerin Birliði için mücadele edenler bulunduklarý her ortamda ve katýldýklarý her platformda tutumlarýný belirlerken bu ihtiyaca göre ve bu yöndeki dinamikleri güçlendirmek amacýyla mücadele etmektedirler.
Beyoðlu'nda Ergenekon ve Güngören ile Ýlgili Basýn Açýklamasý
3 Aðustos 2008 Pazar günü Ýstanbul Taksim'de platformun örgütlediði eylemde buluþan siyaset ve kurumlar, Güngören'deki patlamanýn hesabýnýn sorulmasý þiarý ve Ergenekon'a karþý mücadelenin yükseltilmesi çaðrýsý ile bir basýn açýklamasý ve yürüyüþ
düzenlediler. Yaklaþýk 600 kiþinin katýldýðý eylem Taksim Tünel meydanýnda toplanýlmasý ile baþladý. Buradan baþlayan yürüyüþ korteji Galatasaray Lisesi önünde toplanarak basýn açýklamasýnda bulundu. Antikapitalist, BDSP, DTP, EHP, EMEP, ESP, Halk Cephesi, HKM, Kaldýraç, Köz, Odak, ÖDP, SODAP, Sosyalist Parti Giriþimi, Toplumsal Özgürlükler Platformu, Devrimci 78'liler, KESK Ýstanbul Þubeler Platformu, LÝMTER-ÝÞ, DÝSK, SÝNE-SEN, ve TEKSTÝLSEN'in katýldýðý etkinlik oldukça coþkulu geçti. Yürüyüþ sýrasýnda "Kahrolsun MGK, MÝT, CIA, Kontrgerilla", "Yaþasýn halklarýn kardeþliði", "Çeteler halka hesap verecek", "Faþizme inat yaþasýn hayat" ve "Yaþasýn devrim ve sosyalizm", "Çetelerden Hesabý Emekçiler
Soracak", "Biji Býratýya Gelan", "Gün Gelecek Devran Dönecek Çeteler Halka Hesap Verecek" sloganlarý atýldý. Yapýlan basýn açýklamasýnda "Hükümet karþýtý bir hareketi Ergenekon operasyonuyla durduranlar, Güngören bombacýlarýný durdurmamýþtýr. Çünkü dertleri, katliamlara, provokasyonlara karþý halký korumak deðil, kendi çýkar aygýtlarýný korumaktýr" denildi ve tüm iþçi, emekçi ve ezilenler devlete karþý birlikte hesap sormaya çaðýrýldý. KöZ'ün arkasýnda duran komünistler de platformun ortak örgütlediði ve gündeme müdahale amaçlý bu eyleme yaklaþýk 40 kiþilik bir kortej halinde katýldýlar. Ýstanbul'dan Komünistler
11
DESA da Direnen Ýþçilerle ve Emine Arslan ile Dayanýþma Eylemi Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz sýnýf dayanýþma örgütlerinden Özgür Yaþam Kooperatifi ve Deri Ýþçileri Derneði kadýn komisyonu bir süredir birlikte çalýþma yürütüyorlar. Özgür Yaþam Kooperatifi Kadýn Komisyonu ve Deri Ýþçileri Derneði kadýn komisyonu, Ýzmir Kadýn Platformu nun da içinde yer alarak kadýn dayanýþmasý örgütlemeye çalýþan diðer kurumlarla ortak iþler yapýyorlar. Bu baðlamda DESA fabrikasýnda direniþte olan Emine Arslan la dayanýþma için bir eylem gerçekleþtirildi. Eylem 28 Aðustos günü saat 12.30 da Deri Atölyelerinin bulunduðu Basmane Kapýlar da gerçekleþtirildi. Eyleme yaklaþýk 50 kiþi katýldý. Eylem yürüyüþle baþladý. Atölyelerin önünden geçerken ajitasyon konuþmalarý yapýldý. Yürüyüþün ardýndan dericiler kahvesinin önünde basýn açýklamasý metni okundu. DESA fabrikasýnda direnen iþçilerin ve Emine Arslan ýn direniþlerine sahip çýkýldýðý ve yalnýz olmadýklarý dile getirildi. Eylem sýrasýnda Yaþasýn kadýn dayanýþmasý, Emine Arslan yalnýz deðildir; Kadýn erkek el ele sendikal mücadeleye þeklinde sloganlar atýldý. Atölyelerden ve kahvehanelerden eyleme ilgi büyüktü. Basýnýn da eyleme yoðun bir ilgisi vardý. Eylem yürüyüþün baþladýðý noktaya doðru yürünmesiyle, sloganlar ve alkýþlar eþliðinde bitirildi. DESA Deri fabrikasýndaki deri iþçilerinin direniþine sahip çýkýlmasý açýsýndan yerinde bir eylemdi. Ve eylemin deri iþçilerinin atölyelerinin bulunduðu havzada yapýlmasý muhataplarý ile buluþmasý açýsýndan anlamlýydý. ÖZGÜRLÜK SAVAÞAN ÝÞÇÝLERLE GELECEK! Ýzmir den Komünistler
Burjuvazinin Ýt Dalaþý Sürerken Solun Tablosu Konulu Söyleþi Geçtiðimiz günlerde KöZ sohbeti gerçekleþtirdik. Sohbetin konusu Burjuvazinin it dalaþý sürerken solun tablosu idi. Sohbette konu ile ilgili yoldaþýmýz yaptýðý konuþmada þu noktalara deðindi. Söyleþinin baþýnda düzen güçlerinin tablosunun uzun süredir bir farklýlýk arz etmediði ve bu sürecin 22 Temmuz seçimlerinden bugüne KöZ tarafýndan nasýl yorumlandýðý hatýrlatýldý. 22 Temmuz seçimleri öncesinden beri düzen güçleri arasýnda bir çatýþma durumu olduðu TÜSÝAD, AKP / OYAK TSK çatýþma üzerinde duruldu. Düzen güçleri arasýndaki çatýþmanýn bu coðrafyadan ibaret deðil olmadýðý emperyalist güçler arasýndaki it dalaþýnýn uzantýsý bir biçimde gerçekleþtiði açýldý. Son dönemde düzen güçleri arasýndaki iç çatýþmada birincisi AKP nin kapatýlmasý, ikincisi Ergenekon meselesi olmak üzere iki konunun gündemde olduðu, bu iki gündemin de devletin kendisini aklamasýna yarayacak bir biçimde baðlandýðýna iþaret edildi. Bu iki mesele ile ilgili de solun düzen güçlerinin bir kesimine ya da diðer kesimine kendini yedekleyerek tutarlý ve bütünlüklü bir tutum alamadýðýna vurgu yapýlan konuþmada solun tutumu etraflýca ele alýndý. Bütün bunlara çomak sokabilecek olan teþhir edecek sol güçler olduðunu ve aslýnda yapýlmasý gerekenin bu durumdan yararlanýp düzen güçlerinin ve devletin maskesini indirmek üzere en geniþ ve kitlesel eylem birliðini yaratmak olduðu vurgulandý. Düzen güçlerinin iç çatýþmasý sayesinde uzlaþýp sola, devrimcilere ve Kürtlere vuramadýðýna dikkat çekildi. 22 Temmuz seçimlerinde kendi aralarýndaki çatýþma sayesinde Bin Umut adaylarýnýn önünün kesilemediði hatýrlatýldý. 22 Temmuz seçimlerinden hemen sonrasýnda ise AKP baþa gelir gelmez yaptýðý ilk iþ Kürtleri vurmak oldu. Bu süreçte sol güçler Ýstanbul da 9 Aralýk platformunu oluþturarak savaþ karþýtý eylemler düzenledi. Newroza kadar Türkiye nin her yerinde coþkulu eylemler yapýldý. 8 Martta ayný tutumu gösteremediler. 1 Mayýsta ise DÝSK in oyununa gelerek kitlesel birleþik bir miting örgütlenmektense, dar kadronun yer aldýðý bir eylem gerçekleþti. 1 Mayýs kaçýrýlmýþ bir fýrsat olarak karþýmýzda durmaktadýr. 1 Mayýs ta kaçýrýlan fýrsatýn dersi çýkartýlmalý ve düzen güçlerine yedeklenmeden emekçilerin, ezilenlerin birleþik ve kitlesel hareketine kendi ortak çýkarlarý doðrultusunda yön tayin etmek gerekir, denildi. Yerel seçimler yaklaþýyor, düzen güçleri uzlaþamýyor
bir yandan faþist parti MHP alttan alta güçleniyor, sol ise daðýnýk ve tutarsýz denildi. Solun genel durumu ve çatý partisi hakkýndaki tartýþmalara yer verildi. 12 Eylül den sonra gerçekleþen tasfiyeci projelerle çatý partisi projesi arasýndaki farka iþaret edildi. 12 Eylül sonrasý yeni bir þey aramak için yola çýkanlar varken bugün daha fazla siyaset yapmak isteyenlerin çatý partisi kurmak için çaba gösterdiði açýklanarak Çatý Partisi projesinin savunanlarla eleþtirenlerin görüþlerine yer verildi. Çatý partisini eleþtirenlerle savunanlarýn ayný siyasal tutumda birleþtikleri iþaret edildi. 1 Mayýs ta göz göre göre DÝSK in kuyruðuna takýlarak Ýstanbul da 1 Mayýs ýn gerçekleþmemesinden sorumlu olduklarý ifade edildi. Çatý partisi tasfiyeci bir proje de olsa bunlar reformist de olsa söylediklerimiz deðil yaptýklarýmýzla sol dinamiklere ve iþçi sýnýfýnýn yüzünü devrimci güçlere dönen kesimlerine müdahale etmenin mümkün olduðu hatýrlatýldý. Bu süreçte DTP nin kapatýlmasý ile ilgili davanýn önemli olduðu ifade edildi. DTP kapatýlsa da kapatýlmasa da bundan baðýmsýz olarak emekçilerin, ezilenlerin bunun karþýsýnda harekete geçmesi gerektiði vurgulandý. DTP kapatýlýrsa 21 vekili olan bir parti sessiz sedasýz kapatýlýr ve demokrasi mücadelesi yürüttüðünü söyleyenlerin bile sözleri havada kalýr denildi. Sonuçta DTP yi kapatma davasýnýn sadece Kürtlerin sorunu olmadýðý ayný zamanda sol güçler için demokrasi sorunu olduðu ifade edildi. AKP kapatýlmamýþ, düzenin ve devletin aklanmasý için Ergenekon da üstüne üstlük devreye sokulmuþken DTP devletin icazetiyle kapatýlmamýþ olursa o takdirde de düzenin aklanmasý ve düzen güçlerinin emekçilerin, ezilenlerin nazarýndan güven kazanmasý söz konusu olacaktýr denildi. Ancak kitleler kendi haklarý ve kendi mevzileri için mücadele ederler ve onlara sahip çýkarlarsa daha fazlasýný kazanacak örgütlülüðe, güce ve morale sahip olabilirler denildi. Yerel seçimler de yaklaþýrken þimdiden düzen güçlerinin herhangi bir kesimine yedeklenmeyecek projeleri hayata geçirmek üzere yerellerde sol güçlerin bir araya geldiði çalýþmalar baþlatmak gerektiði vurgulandý. Sunumdan sonra soru-cevap kýsmýna geçildi Soru: Kürtlerin sahip olduðu bir sürü legal parti oldu geçmiþte. Þu anda DTP var. DTP nin kapatýlmasý nasýl bir sýkýntý yaratabilir? Daha önce kapatýlan partilerden
sonra yine parti açýlmýþtý. KöZ: Mevcut dinamikleri düzen karþýsýnda korumak önemli. Mevcut dinamiklere müdahale imkâný yaratmak bizim üstümüze düþen görev. Kitlelerin devletle kavga ederek haklarýna sahip çýkmasýný saðlamalýyýz. DTP kapatýlýr Barýþ ve Demokrasi Partisi açýlýrsa bir þey olmaz. Ama gerçekten de olumlu anlamda da bir þey olmaz. Bizim önerdiðimiz þey kitleleri politikleþtiren eylemler yapmak. Bu eylemliðin gerçekleþmesi komünistlerin de aktif olarak rol oynamasý anlamýna gelir. Bu da hem bizim politik etkimizin artmasýný saðlar hem de çalýþma yürüttüðümüz yerellerdeki çalýþmalarý güçlendirecek planlar yapýlmasýnýn önünü açar. Soru: DÝSK 13 Eylül de merkezi bir miting kararý aldý. Bunun bulunduðumuz yerel üzerinde nasýl bir etkisi olabilir? KöZ: Ýzmir in seçilmesi tesadüf deðil. Yerel seçimlerde CHP nin kalesi olarak kalmýþ yegâne yer. Ýþçilerin emekçilerin oylarýný DSP ye CHP ye yedeklemek için yapýlýyor bu eylemlilik. Bu, DÝSK in 1 Mayýs ta yaptýðý þeyin devamýdýr. Düþünün neden bu miting Ýstanbul da ya da Ankara da olmuyor? Ýstanbul da yapacak olsa 12 Eylül ün hesabýný sormak için Taksim demek zorunda kalýr ve o zaman miting olmaz. Süleyman Çelebi 1 Mayýs ta miting olmasýný istemedi ve AKP nin zorbalýðýný teþhir etmek için de bunu kullandý. Baþarýlý da oldu. 12 Eylül de de Ýzmir de AKP karþýtý bir miting düzenleyerek yerel seçimlere yaklaþýrken sosyal demokratlarý güçlendirecek bir projeyi hayata geçirmeyi hesap ediyor. Sosyalistlerin, devrimcilerin, Kürtlerin bu oyunu bozmasý gerekir. DTP nin kapatýlmasý davasý bu açýdan önemli. Sadece 12 Eylül de deðil hala partiler kapatýlýyor. Hala yargýsýz infazlar var. Bilinen bütün pis iþlerin sorumlusu da tabi ki tek baþýna Ergenekon deðil. Maraþ ýn, Gazi nin ve tüm cinayetlerin ve karanlýk olaylarýn sorumlusu Ergenekon çökertilince, yunmuþ yýkanmýþ aklanmýþ devletimiz devrimci güçler, Kürtler karþýsýnda daha iyi olmayacaktýr. 19 Aralýk operasyonunu da bu devlet gerçekleþtirdi. Kürdistan daki operasyonlarý da. 12 Eylül mitinginde gerçek demokratlarý diðerinden ayýracak ve düzen güçlerinin karþýsýnda ayrýþarak birleþmemizi saðlayacak ortak slogan DTP i kapattýrmayacaðýz! olmalýdýr. Soru: Devlet bu süreçte DTP yi kapatmayý göze
alabilir mi? Çatýþmayý göze alabilir mi? KöZ: Burjuvazi þu anada Kürtlerin üstüne tüm gücüyle ezmek üzere gidemiyor çünkü kendi içinde uzlaþamýyor. Fakat sonuç olarak burjuvazinin ne yapacaðý önemli deðil. Burjuvazi nasýl bir yönelim belirlerse belirlesin bunun karþýsýnda sol güçlerin hazýrlýklý olmasý ve ne yaptýðý önemli. DTP emekçilerin, ezilenlerin mücadelesine raðmen kapatýlýrsa bu, gerçekleþen dinamik mücadelenin gücüne yaslanan bir baþka partiye soluk verir. Kapatýlmazsa da kitleler mücadele ederek, sahip çýkarak kendi Partisini kapattýrmamýþ olur. Soru: DTP nin kapatýlmamasý için bir kampanya yürütülmesi lazým ama öncelikle DTP nin bu yönde bir adým atmasý lazým. Bu durumda DTP böyle bir kampanyanýn içinde bulunmazsa biz ne yapabiliriz ki? KöZ: Ýþçiler, emekçiler arasýnda çalýþma yapýyorken bir sürü çaba harcýyoruz, güçlüklerle karþýlaþýyoruz. 1 Mayýs ta birleþik kitlesel bir eylemlilik çaðrýsý yaptýk, müdahale etmeye çalýþtýk. Diðer sol güçler bizim önerilerimizi kabul etmedi ve DÝSK in oyununa geldiler. Fakat biz bizim önerilerimiz gerçekleþmedi diye düþünerek boþ durmadýk. Kendi imkânlarýmýzla eylemlilikler gerçekleþtirdik. Ýstanbul da merkezi bir 1 Mayýs mitinginin yerini tutmayacaðýný bilerek ve onu ikame etmeyecek bir biçimde, çalýþma yaptýðýmýz mahallelerde baþka siyasetlerle de ortaklaþarak 1 Mayýs eylemleri gerçekleþtirdik. Hatta tek baþýmýza kalsak bile 1 Mayýs eylemi yaptýk. DTP, kapatýlmamasý yönünde bir kampanya gerçekleþtirmese bile biz kendi imkânlarýmýz ve gücümüz oranýnda çalýþma yaptýðýmýz yerlerde bunu öne çýkaracaðýz. Yerellerde yürüttüðümüz faaliyetlerde de böyle yapmalýyýz. Sonuçta biz bunu DTP için deðil; DTP ye de can veren ve yüzü devrimci siyasete dönük olan kitlelerin mevcut mevzilerini koruyarak güçlenebileceði bilincinin somutlaþacaðý devrimci bir yönelimi gerçekleþtirmek üzere öneriyoruz. DTP kapatýlsa da kapatýlmasa da kazanýlacak olan budur. DTP dahil olsa da olmasa da biz bu kampanyayý gücümüz oranýnda bunun için yapacaðýz. Üstelik DTP içinde de DTP nin kapatýlmamasýný isteyenler var. Sabahat Tuncel bu yönde hareket ediyor örneðin. Önümüzdeki günlerde DTP de, DTP nin kapatýlmamasý yönünde bazý eylemler gerçekleþtirebilir. Bu konular çerçevesinde çeþitli soru ve tartýþmalarýn ardýndan söyleþimiz sona erdi. Ýzmir den Komünistler
Sayfa
12
EYLÜL 2008
DTP yi Kapattýrma! Vekiline Sahip Çýk! Geçtiðimiz ay gündemin ana maddeleri olan Ergenekon ve kapatma davalarý ile ilgili olarak, Bahçelievler, 1 Mayýs Mahallesi ve Tuzla da KöZ söyleþileri düzenledik. Bunun yanýsýra, 1 Mayýs Mahallesi nde bu konularla ilgili olarak DTP ile birlikte bir panel organize ettik. Her dört etkinlikte de KöZ son geliþmeler hakkýndaki görüþleri ve bu geliþmeler baðlamýnda baðýmsýz devrimci bir siyasi tutum takýnma konusunda geliþtirdiði pratik faaliyetleri hakkýnda söz aldý. KöZ adýna yapýlan konuþmalarda özetle þunlardan bahsedildi: Gerek Ergenekon gerekse AKP nin kapatýlmasý meselesi en genel açýklamasýyla burjuvazinin iki kanadý arasýndaki bir mücadelenin yansýmasýdýr. En genel açýklamasýyla sýrtýný Amerikan emperyalizmine dayamýþ olan ve uzun süredir TÜSÝAD tarafýndan da desteklenen burjuvazinin AKP kanadý, sýrtýný Amerika nýn rakip emperyalistlerine ve Türk burjuvazi içerisinde de OYAK a dayamýþ olan Kemalistlere Ergenekon operasyonu ile saldýrýyor. Kemalistler de kapatma davalarýný açarak, hukuku kullanarak AKP ye saldýrýyor. Ancak bugün içinden geçtiðimiz dönemin belirli özellikleri, özgünlükleri de vardýr. O yüzden burjuvazi içerisindeki bu it dalaþýný anlayabilmek ve emekçilerin, ezilenlerin nasýl bir tavýr almasý gerektiðini anlayabilmek için bu özgünlüklere de bakmak gerekir. Amerika ve TÜSÝAD, burjuva diktatörlüðünün bekçiliðini yapmak isteyen her iki kesime de makul olun , geri adým atýn demektedir. Kemalistlerin TSK, ordu, genelkurmay kanatlarý sessizleþmiþ, uzlaþmýþtýr. Bu sýrada AKP burjuva bir sol muhalefetiyle geriletilmeye çalýþýlmýþtýr. Ancak Kürtler olmadan AKP yi geriletebilecek kitlesel bir muhalefet yaratýlamayacaðý açýktýr. Dönemin baþka bir özgünlüðü ise kitlelerin bu çatýþmalardan uzak tutulmasýdýr. Burjuvazi, zaten tarihsel olarak kitleleri kendi savaþlarýnda politikleþtirmek, sokaklara dökmek istemezler. Çünkü bu þekilde politikleþen kitlelerin, devrimcilerin de müdahaleleriyle silahlarýný kendilerine de çevirebileceklerini bilirler. Bu riski her zaman alamazlar. Aksine hukuku kullanarak, ya da Ergenekon gibi operasyonlarla, skandallarla birbirlerini sýkýþtýrmakta ve kitlelerin de bu mücadeleyi televizyonlar ve gazeteler aracýlýðý ile izlemesini tercih etmektedirler. Ezilenlerin ve sömürülenlerin bu mücadeleye nereden ve nasýl dahil olmasý gerektiðinde akýldan çýkarýlmamasý gereken ilk nokta Ergenekonculara karþý AKP ye, AKP ye karþý da Kemalistlere yedeklenilmemesi gerektiðidir. Bu iki kesime karþý verilecek bir mücadelede sarýlýnmasý gereken en acil halkayý anlamak için burjuvazinin bu iki kanadýnýn da anlaþtýðý baþka bir gündeme bakmak gerekmektedir. Zira düzen güçleri birbirlerini yerken, el birliði ile Bin Umut vekillerini meclisten atmaya ve DTP yi kapattýrmaya çalýþmaktadýrlar. Bugün DTP, kendisinin de açýkladýðý gibi Kürtlerin deðil, Türkiye deki ezilenlerin ve sömürülenlerin partisi olma iddiasýný taþýyan, ezilenlerin ve sömürülenlerin yanýnda olduðunu belirten, gücünü sermayeden deðil sokaktan alan bir partidir. Bugün, 22 Temmuz seçimlerinde izlenen mücadele hattý, daha da ileri götürülerek bugün için de kullanýlabilir. O yüzden siyasetler arasýnda varolan ideolojik ayrýmlarý bahane etmeden, ayrý dur birlikte vur þiarýna da uygun olarak, DTP nin kapatýlmasýna karþý verilecek kitlesel bir mücadele hem AKP yi, hem Ergenekoncularý, hem de öteki düzen güçlerini karþýya alacak en somut politik çizgidir.
Ümraniye Paneli 2 Aðustos günü Ümraniye 1 Mayýs Mahallesi nde Ergenekon, AKP nin kapatýlmasý ve DTP nin kapatýlmasý konulu panel düzenlendi. KöZ ve DTP nin örgütlediði panel Özgür Yaþam Derneði nde yapýldý. Yaklaþýk 50 kiþinin katýldýðý panelde ESP, KöZ ve DTP konuþmacý oldular. ESP temsilcisi konuþmasýna son 10 yýldýr Türkiye burjuvazisi içerisindeki iktidar kavgalarýný anlatarak baþladý. Ergenekon gibi oluþumlarýn da bu iktidar kavgasýnda sýk sýk kullanýldýðýný, özellikle Türk-Kürt çatýþmalarý, laik-antilaik, Alevi-Sünni çatýþmalarý yaratýlýrken Ergenekon tipi örgütlenmelerin devlet için çok yararlý olduðunu belirtti. Bugün ise ABD emperyalizminin ve Türkiye burjuvazisinin planlarý doðrultusunda Ergenekon un içerisinden belli kiþilerin tasfiye edildiðini, ancak kontrgerillanýn yenilenerek hala var olduðunu söyledi. Burjuvazi içerisindeki bu hegemonya mücadelesinde ezilenlere ve emekçilere düþenin bu mücadelede tarafsýz kalmak ve tarafsýz bir cephe oluþturmak olduðunu belirten ESP temsilcisi, kontrgerillanýn daðýtýlmasý talebinin
bu dönemde öne çýkarýlabilecek önemli bir talep olduðunu söyledi. DTP adýna söz alan konuþmacý konuþmasýna bugün medyanýn ciddi bir bilgi bombardýmaný ve dezenformasyon ile halký sersemlettiðini anlatarak baþladý. Ardýndan Ergenekon, AKP nin kapatýlmasý ve DTP nin kapatýlmasý gündemlerinin birbirleri ile çok sýký bir þekilde baðlý olduðunu; bu gündemlerin de diðer gündemlerle Afganistan da, Lübnan da, Ortadoðu da olanlarla, Büyük Ortadoðu Projesi ile iç içe olduðunu ve bu þekilde deðerlendirilmesi gerektiðini belirtti. DTP nin kapatýlmamasý gündeminin çok önemli olduðunu belirten konuþmacý asýl olarak bu direniþi nasýl yükseltiriz onu konuþmak gerekli dedi ve mahallelerde, sokaklarda, kurumlara sahip çýkarak, kurumlar arasýndaki dayanýþmayý, iliþkiyi arttýrarak, sokak komünleri kurarak, ortak iþler yaparak bunun olabileceðini belirtti. Bu panelin de bu anlamda önemli olduðu belirtildi. Proletaryanýn Kurtuluþu söz alarak yaptýðý konuþmasýnda panelistlerin yaptýklarý
konuþmalara deðinerek, Ergenekon meselesinin iç yüzünün ortaya çýkmadýðýndan, dünyada yaþanan geliþmelerle Türkiye deki bu geliþmelerin son derece alakalý olduðundan, buna karþýlýk verilecek mücadelede DTP nin kapatýlmamasý gündeminin çok önemli olduðundan, bunun için birleþik, kitlesel bir mücadele verilmesi gerektiðinden bahsetti. Proletaryanýn Kurtuluþu nun görüþ bildirmesinin ardýndan DTP nin kapatýlmamasý gündeminin önemine, bunun için somut olarak neler yapýlabileceðine dair sorular yöneltildi.
Bahçelievler Söyleþisi Bahçelievler DTP bürosunda gerçekleþtirdiðimiz ve yaklaþýk 30 kiþinin katýldýðý söyleþiye KöZ okurlarýnýn yaný sýra DTP ilçe baþkaný ile DTP li gençler ve Bahçelievler ÖDP'den bir kiþi katýldý. Söyleþi sonunda Madem bu tartýþmalarda bir yedeklenme tehlikesi var o zaman halkýn gerçek gündemleriyle ilgilenmek gerekir yani ekmeðe, elektriðe, suya yapýlan zamlara karþý örgütlenmeliyiz diyen akýmlar var. Bu akýmlara ne demeli , DTP'nin kapatýlmasýna karþý nasýl bir hat
izlenmeli, mahallelerde ne yapmak gerekir ve Demokrat olma adýna DTP'nin kapatýlmasý ile AKP'nin kapatýlmasýna ayný mý yaklaþmak gerekir gibi sorular soruldu.
Ümraniye Söyleþisi 15 Temmuz Salý günü de 1 Mayýs Mahallesi ndeki Özgür Yaþam Derneði nde , AKP nin, DTP nin Kapatýlmasý , Ergenekon Çetesi , Bin Umut Milletvekillerine Sahip Çýkmak ve DTP nin Kapatýlmasýna Karþý Olmak Neden Gerekli? gündemlerini içeren KöZ söyleþisini yaptýk. Yukarýda özetlenen aktarýmýn ardýndan gelen sorular þunlardý: DTP kapatýlýrsa yeni parti açýlamaz mý, bu kapatma davasý ne için önemli, gazete kapatmaktan farký nedir? , TÜSÝAD AKP yi destekliyordu ve bir yandan da direktifler veriyordu. Þimdi ise desteklediði bir partiyi neden zayýflatmaya çalýþýyor? , Çatý partisi görüþü sola ters deðil mi, asýl amaç DTP yi kapattýrmamak olmamalý mýdýr? , DTP nin kapatýlmasý neden sadece DTP lilerin sorunu deðildir? .
Tuzla Söyleþisi Tuzla da Ýçmeler DTP binasýnda ise 18 Temmuz Cuma günü
Ergenekon, AKP nin Kapatýlmasý ve DTP nin Kapatýlmasý gündemli bir KöZ söyleþisi düzenledik. Söyleþinin duyurusunu iki gün boyunca içinde çalýþtýðýmýz kooperatifte ve içinde çalýþtýðýmýz mahalledeki kurumlarda yaptýk. Söyleþiye 16 kiþi katýldý. Yoldaþlarýn KöZ ün tutumunu açýklamalarýndan sonra soru yanýt kýsmýna geçildi. Çoðunluðunu ilk defa bu söyleþiye katýlan iþçilerin oluþturduðu bu söyleþide soru yanýt kýsmý da oldukça dinamik geçti. Gelen yorumlar mahalledeki ve bölgedeki iþçilerin 22 Temmuz öncesindeki çalýþmalara benzer çalýþmalarý bu dönemde de görmek istediklerini ve bu hattý doðru bulduklarý üzerineydi. Gelen sorular daha çok KöZ ün DTP nin kapatýlmasýný neden þimdi gündemlerine aldýðý ve bunun için somut olarak ne yapmayý planladýðý üzerineydi. Vekiline Sahip Çýk, DTP yi Kapattýrma AKP den ve Kemalistlerden Hesap Sormak Ýçin Emekçilerin Baðýmsýz Kitlesel Mücadelesini Büyütelim Ýstanbul dan Komünistler
Ergenekon, AKP nin Kapatýlmasý ve DTP nin Kapatýlmasý Konulu Panel 2 Aðustos günü, Ümraniye 1 Mayýs Mahallesi nde Ergenekon, AKP nin kapatýlmasý ve DTP nin kapatýlmasý konulu bir panel düzenlendi. KöZ ve DTP nin örgütlediði panel Özgür Yaþam Derneði nde yapýldý. Yaklaþýk 50 kiþinin geldiði panelde ESP, KöZ ve DTP konuþmacý olarak katýldý. Panel devrim yolunda yitirdiklerimiz adýna bir dakikalýk bir saygý duruþu ile baþladý. Ardýndan panelin güncelliði ve örgütlenmesi üzerine kýsa bir açýlýþ konuþmasý ve ardýndan 3 Aðustos günü Ta k s i m d e y a p ý l a c a k o l a n b a s ý n açýklamasýnýn duyurusu yapýldý. Panelde sýrayla ESP, KöZ ve DTP konuþtu. ESP temsilcisi konuþmasýna son 10 yýldýr Türkiye burjuvazisi içerisindeki iktidar kavgalarýný anlatarak baþladý. Özellikle 28 Þubat sürecinden beri bu iktidar kavgasýnýn hýz kazandýðýný söyleyen konuþmacý, ABD nin ve Türkiye burjuvazisinin Türkiye de siyasi istikrar istediðini, bu nedenle CHP nin bile AKP nin tek baþýna iktidara gelmesinden o kadar da rahatsýz olmadýðýný belirtti. Ergenekon gibi oluþumlarýn da bu iktidar kavgasýnda sýk sýk kullanýldýðýný, özellikle Türk-Kürt çatýþmalarý, laik-antilaik, Alevi-Sünni çatýþmalarý yaratýlýrken Ergenekon tipi örgütlenmelerin devlet için çok yararlý olduðunu belirtti. Bugün ise ABD emperyalizminin ve Türkiye burjuvazisinin planlarý doðrultusunda Ergenekon un içerisinden belli kiþilerin tasfiye edildiðini, ancak kontrgerillanýn yenilenerek hâlâ var olduðunu söyledi. Burjuvazi içerisindeki bu hegemonya mücadelesinde ezilenlerin ve emekçilerin tarafsýz kalmak ve bir cephe oluþturmak olduðunu belirten ESP temsilcisi, kontrgerillanýn daðýtýlmasý talebinin bu dönemde öne çýkarýlabilecek önemli bir talep olduðunu söyledi. KöZ adýna konuþan yoldaþ, sözlerine yaþadýðýmýz topraklarda burjuvazinin kendi arasýnda bir it dalaþý olduðunu belirterek baþladý. Bu rekabetin aslýnda emperyalistler arasýndaki rekabetin yaþadýðýmýz topraklardaki bir iz düþümü olduðunu belirten yoldaþ özetle þunlarý ifade etti: Bugün Amerikancý AKP, sýrtýný Amerika nýn rakibi emperyalistlere dayamýþ olan Kemalistlere saldýrýyor; Kemalister de AKP yi kendi yollarýyla yýpratmak, sýkýþtýrmak istiyorlar. Ancak bu iki taraf da ezilenlerin ve sömürülenlerin tarafýnda deðiller. Ezilenler ve sömürülenler bu iti taraftan hiçbirisini destekleyemezler ve desteklememeliler. Bunlar arasýnda birisi diðerinden daha demokrat ya da daha faþist deðil. Bize göre bu iki cephe arasýnda niteliksel bir fark yoktur. Olsa olsa bugün birisi diðerinden daha güçlü olabilir, ya da daha önde olabilir. Ancak bu aralarýnda bir nitelik farký olduðu anlamýna gelmez. Bu it dalaþýnda altý çizilmesi gereken ikinci bir nokta da þudur: Ýki taraf da birbirleri ile olan mücadelelerini kitleleri sokaða dökmeden sürdürmeye çalýþýyor. Yüzde 46 alan bir parti AKP nin kapatýlmamasýna karþý tek bir gösteri düzenlemiyor. Düne kadar Cumhuriyet mitingleriyle
böbürlenenler bunlarý tekrarlamaya çalýþmýyor. Aksine her iki taraf da medya yoluyla kitleleri sersemleþtirmeye çalýþýyor. Ýster üçüncü cephe diyelim, ister burjuvaziye karþý ikinci cephe diyelim, adý ne olursa olsun bizim bu siyasi gündem içerisinde baðýmsýz bir þekilde proletaryanýn tarafýný oluþturmamýz gerekli. Ne AKP ye ne de Kemalistlere yedeklenerek, her iki düzen gücünü de teþhir ederek bir mücadele hattý örmemiz gerekli. Hem AKP yi hem CHP ye karþý bir siyasi çalýþmanýn nasýl yapýlabileceðinin ipucu 22 Temmuz seçimlerinde vardý. Bu seçimlerde Bin Umut adaylarý sosyalistler, devrimci ve demokrat güçler tarafýndan desteklendi. Bin Umut adaylarýnýn çalýþmalarý ortak bir þekilde yapýldý. Bin Umut adaylarý sadece Kürtlerin adaylarý da deðildi. Bu adaylar bu coðrafyada yaþayan ezilenlere ve sömürülenlere yüzünü dönmüþ adaylardý. Türkiye de toplumsal muhalefeti oluþturan bütün kesimlerin içinde olduðu bir platformun örgütlediði 2008 Newroz u da nasýl bir mücadele sürdürülmesi gerektiðinin bir baþka ipucuydu. Bugün burjuvazinin it dalaþý içine girmiþ her iki cephesi de, ortak bir þekilde Bin Umut vekillerini meclisten atmaya, DTP yi kapattýrmaya çalýþýyorlar. Bu nedenle bugün ezilenlerin ve sömürülenlerin, bu mücadeleye baðýmsýz bir þekilde dahil olabileceði en somut politik gündem DTP nin kapatýlmamasý gündemidir. DTP yi kapattýrmayacaðýz sloganý ne AKP tarafýndan, ne CHP tarafýndan kullanýlabilir. Çünkü DTP nin kapatýlmasý her iki cephenin kavga ederken de, uzlaþtýklarýnda da ortaklaþtýklarý bir konudur. Bugün yapýlmasý gereken þey DTP nin kapattýrýlmamasýna karþý mücadele etmektir. AKP düzen güçlerinin, egemenlerin partisidir. Kapatýlýp, kapatýlmamasý bizi ilgilendirmez. DTP ise bir düzen partisi deðildir, ezilenlerin sömürülenlerin yanýnda olma kaygýsýyla hareket eden, gücünü sokaktan, emekçi yýðýnlardan alan bir partidir. Bu yüzden AKP nin kapatýlmasýna karþý çýkmaz ama DTP nin kapatýlmasýna karþý çýkarýz. DTP kapatýlýr yerine yeni bir parti kurulur da diyemeyiz. Çünkü DTP nin nasýl kapatýldýðý önemlidir. DTP sessiz sedasýz kapatýlýrsa, bu demokrasi mücadelesi açýsýndan bir kayýp olur, bütün demokratik mevziler açýsýndan kötü bir tablo yaratýr ve devlet baþka demokratik mevzilere saldýrma konusunda daha rahat davranýr. Tersine DTP nin kapatýlmasýna karþý kitleleri sokaða dökebilirsek, ortak bir mücadele verebilirsek bu demokratik mevzileri savunma konusunda bir önemli bir adým olmuþ olur. DTP adýna söz alan konuþmacý konuþmasýna bugün medyanýn ciddi bir bilgi bombardýmaný ve dezenformasyon ile halký sersemlettiðini anlatarak baþladý. Ardýndan Ergenekon, AKP nin kapatýlmasý ve DTP nin kapatýlmasý gündemlerinin birbirleri ile çok sýký bir þekilde baðlý olduðunu; bu gündemlerin de diðer gündemlerle Afganistan da, Lübnan da,
Ortadoðu da olanlarla, Büyük Ortadoðu Projesi ile iç içe olduðunu ve bu þekilde deðerlendirilmesi gerektiðini belirtti. Uluslararasý sermayenin bir krizde olduðunu söyleyen konuþmacý, sermayenin bu krizi açmak için belli operasyonlar yaptýðýný, sermayenin akýþýný engelleyen duvarlarý ortadan kaldýrdýðýný ve önemli enerji kaynaklarýný ele geçirmek istediðini belirtti. Afganistan da, Irak ta, Ýran da olan geliþmelerin bu þekilde deðerlendirilmesi gerektiðini belirten konuþmacý, Türkiye de ve Kürdistan da da Amerikan emperyalizminin bu operasyonlarýnýn benzerlerini yaptýðýný söyledi. Ancak gerillanýn mücadelesiyle Amerika nýn planlarýnýn bozulduðunu belirten konuþmacý, Ergenekon un ise bundan sonra temel bir gündem olarak karþýmýza çýktýðýný söyledi. AKP nin kapatýlmamasýnýn AKP nin iþine çok yaramadýðý, aslýnda bu süreçte AKP nin hizaya çekildiði belirtildi. Ergenekon davasýnýn da eksik bir þekilde ele alýndýðýný, 1980 öncesinde hiç uzanmadýðýný, asýl iþlenen katliamlarýn anlatýlmadýðýný belirten konuþmacý Ergenekon aslýnda yeniden örgütlenmiþ bir þekilde karþýmýzdadýr dedi. DTP nin kapatýlmamasý gündeminin çok önemli olduðunu belirten konuþmacý asýl olarak bu direniþi nasýl yükseltiriz onu konuþmak gerekli dedi ve mahallelerde, sokaklarda, kurumlara sahip çýkarak, kurumlar arasýndaki dayanýþmayý, iliþkiyi arttýrarak, sokak komünleri kurarak, ortak iþler yaparak bunun olabileceðini belirtti. Konuþmalarýn ardýndan 15 dakikalýk bir mola verildi ve soru-cevap bölümüne geçildi. Bu bölümde ilk olarak Proletaryanýn Kurtuluþu söz aldý. Proletaryanýn Kurtuluþu konuþmasýnda panelistlerin yaptýklarý konuþmalara deðinerek, Ergenekon meselesinin iç yüzünün ortaya çýkmadýðýndan, dünyada yaþanan geliþmelerle Türkiye deki bu geliþmelerin son derece alakalý olduðundan, buna karþýlýk verilecek mücadelede DTP nin kapatýlmamasý gündeminin çok önemli olduðundan, bunun için birleþik, kitlesel bir mücadele verilmesi gerektiðinden bahsetti. Proletaryanýn Kurtuluþu nun görüþ bildirmesinin ardýndan DTP nin kapatýlmamasý gündeminin önemine, bunun için somut olarak neler yapýlabileceðine dair sorular yöneltildi. Ergenekon la pek çok sol örgütün de iliþkisi olduðu yalanlarýna nasýl yanýt verilmesi gerektiði ve Ergenekon ve AKP karþýtý bir mücadelede Bin Umut vekillerinin nasýl kullanýlabileceði soruldu. Sorularýn ardýndan sýrayla ESP, KöZ ve DTP söz aldýlar. ESP, DTP nin diðer partilerden çok daha önemli olduðunu, bu yüzden DTP nin kapatýlmasý gündeminin de diðer gündemlerden çok daha önemli olduðunu söyledi. DTP nin kapatýlmamasýna karþý somut bir planlarý olmadýðýný ama çatý partisi projesi etrafýnda buluþan 8 li olarak ifade ettikleri oluþumla ve 9 Aralýk taki eylem nedeniyle oluþan 20 kurum diye
ifade ettikleri platformla pek çok etkinliðin, eylemin düzenlenmesinin önemli olduðunu belirtti. Þu anda ESP nin Ergenekon a karþý ve Güngören katliamýna karþý düzenlenen basýn açýklamalarý ve eylemleri örgütlediðini belirtti. KöZ adýna konuþan yoldaþ, Ergenekon ile bazý devrimci sol örgütler arasýnda kurulan iliþkiyi korkmadan çekinmeden teþhir etmek gerektiðini söyledi. Devlet bu tür söylentileri yaymak ve kitlelerin aklýna soru iþaretleri düþürmek için her þeyi yapacaktýr, buna izin vermemek lazým dedi. Meclisteki Bin Umut vekillerinin çok önemli olduðunu, geçtiðimiz yýl içerisinde vekillerin tersanelerdeki eylemlere katýldýðýný, ÖSS karþýtý bir basýn açýklamasýnýn mecliste yapýlmasýný saðladýklarýný, yýkýmlarda, iþçilerle alakalý sorunlarda ezilenlerin yanýnda olduklarýný, bu yüzden de meclisteki diðer vekillerden farklý olduklarýný söyledi. Ama onlarýn tek baþýna orda olmasý bir þey ifade etmez, önemli olan sokaktan onlara verilecek destektir, bu destek de DTP li konuþmacýnýn belirttiði gibi, yerellerde birlikte iþ yaparak saðlanabilir ve büyütülebilir diyen yoldaþ bu yüzden DTP nin kapatýlmasý gündemi e t r a f ý n d a 2 2 Te m m u z s e ç i m l e r i öncesindekine benzer ve onu aþan bir birliktelik yaratýlmasý gerektiðini söyledi. Bu mücadelenin düzen güçleri tarafýndan sömürülemeyeceðini belirtti. DTP adýna söz alan konuþmacý bugün devletin, burjuvazinin asýl olarak DTP ile Kürt ulusal hareketi arasýndaki temasý kesmek istediðini belirtti. Emperyalizmin ve burjuvazinin Kürtlere deðil, Kürt ulusal hareketinin ideolojisine, sermaye karþýtý, düzen karþýtý ideolojisine karþý olduðunu söyledi. Buna karþý DTP kapatýlmasýn diye bildiri daðýtmanýn, bu tür klasik yöntemlerin yeterli olmayacaðýný savundu. Buna karþý verilecek tek yanýtýn ise bir araya gelerek bir alternatif kurmak, bir alternatif önermek olduðunu söyledi. Yaklaþýk 2 saat süren panel bu konuþmalarýn ardýndan sona erdi. Yalnýzca devrimcilerin ve sosyalistlerin deðil, kitlelerin de gündemine giren, ancak kitlelerin, birbiriyle dalaþan egemen sýnýf tarafýndan pasif bir biçimde olan biteni izlemeye zorlandýðý bir konuyla ilgili üç siyasetin katýlýmý ile böyle bir panelin örgütlenmesi, kitlelerin pasif bir þekilde burjuvazinin gündemlerine dâhil olmalarýnýn, birbiriyle dalaþan burjuva taraflardan birine yedeklenmelerinin önüne geçmek, onlarý kendi gündemleri ile mücadeleye çekmek için atýlacak küçük ama önemli ve somut bir adým olmasý bakýmýndan anlamlýydý. Bu adýmlarý büyütmek ve daha ileriye taþýmak için tüm enerji ve olanaklarý seferber etmek komünistlerin boynunun borcudur. Ergenekon dan ve AKP den Hesap Sormak Ýçin Emekçilerin Baðýmsýz Kitlesel Mücadelesini Büyütelim 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Sayfa
EYLÜL 2008
13
Bursa'da 15-16 Haziran Paneli
için mutlaka toplu iþ sözleþmesi yapmak gerekmediðini; maaþ bordrosu için yürütülecek mücadelenin bile bir iþçiyi örgütleyebileceðini belirterek Ýzmir'deki Kundura ve Deri iþçileri arasýnda örgütlenme faaliyeti yürüten arkadaþlarýn koca sanayi sitelerinde özverili çalýþmasýyla patronlarýn bile gözünü korkuttuðunu; bu kurumlarýn DÝSK in yýllardýr faaliyet yürütmek için muhatap almadýðý alanlarda büyük iþler yaptýklarýný ve bu gibi alanlarda yürütülecek mücadeleye önem vermek gerektiðini vurguladý. Konuþmasýnýn sonunda son dönemdeki yasalarla hükümetin iþçilere dönük saldýrýlarýnda ve GSS'ye de deðinen Metin Burak, iþçi sýnýfýnýn ileride daha da kötü koþullara düþeceðini, ve þimdi yüz çevirdikleri kitle örgütlerine artýk ne yapacaksak yapalým diyeceklerini, bu yüzden de bu alanlarý terk etmemek gerektiðini belirtti. Metin Burak, devrimcilerin iþçileri mutlaka örgütleyeceklerini, bu inancýný asla yitirmediðini ve bu inancý bulanýklaþtýranlara karþý da mücadele etmek gerektiðini ifade ederek konuþmasýný sonlandýrdý. Serdar Dikkatli nin Konuþmasý 15-16 Haziran ýn yýldönümü vesilesiyle, bir süredir birlikte iþler örgütlediðimiz bazý kitle örgütleri ve hareketlerle ortaklaþa bir panel gerçekleþtirdik. Panel öncesi hem Bursa'daki kitle örgütlerini, hem de bulunduðumuz yereldeki emekçileri ziyaret ederek panelin duyurusunu yapmak amacýyla afiþ ve davetiyeler bastýrdýk. Açýlýþ Konuþmasý Panel, 15 Haziran akþamý Uður Mumcu Kültür Merkezi nde gerçekleþtirildi. Panele öncesinde davet ettiðimiz Batis Bursa þubesi baþkaný Metin Burak ve önceki yýllarda DAB-SEN çalýþmasý içerisinde yer almýþ Serdar Dikkatli Ýstanbul dan konuþmacý olarak katýldý. Panel, sunucu arkadaþýmýzýn açýlýþ konuþmasýyla baþladý. Konuþmasýna 15-16 Haziran 1970 tarihlerinin, iþçi sýnýfýnýn tutarlý bir tarih ve sýnýf bilinciyle sömürü ve baskýya karþý göstermiþ olduðu mücadelenin tarihe kazýnmýþ günleri olduðunu hatýrlatmasýyla baþladý. Ayrýca sýnýfsýz, sömürüsüz özgür ve eþitlikçi bir dünya için 15-16 Haziran'ý yaratanlarýn yola düþme nedenlerinin, aradan 38 yýl geçmiþ olmasýna raðmen henüz tarih sahnesinden silinmediðine deðindi. Konuþmacý, iþçi ve emekçilerin baþta 15-16 Haziranlarý yaratan iþçiler olmak üzere þu anda grevdeki tüm iþçilerin, çalýþan iþçilerin ve Tuzla tersanesinde örgütlenme çabasýndaki tüm emekçilerin buradan mücadelelerini selamlayarak ve yaþasýn eylemli sýnýf dayanýþmasý diyerek sözlerini bitirdi. Daha sonra sýnýf mücadelesinde yitirdiklerimiz adýna saygý duruþu yapýldý. BATÝS ten Metin Burak ýn Konuþmasý Saygý duruþunun ardýndan panelistlerden ilk olarak Batis'ten Metin Burak söz aldý. Metin Burak konuþmasýna iþçi sýnýfýna bu kadar kapsamlý ve aðýr saldýrýlarýn
olduðu ve bu saldýrýlarýn günden güne fazlalaþarak artýðý bir dönemde bu gibi çabalarý çok deðerli bulduðunu, ama hem bu salonun hem de yapýlan tüm eylemlerin daha kitlesel olmasý gerektiði, fakat içinde bulunduðumuz son süreçte maalesef iþçilerin gereken ilgiyi gösteremediðini ve onlarý örgütlemek için çaba sarf edenlerin de gerektiði kadar baþarýlý olamadýðýný belirterek baþladý. Metin Burak konuþmasýna daha sonra 12 Eylül öncesindeki süreçteki DÝSK ile þimdiki DÝSK arasýnda çok önemli farklar bulunduðunu belirterek devam etti. Bugünkü DÝSK in devrimcileri ve iþçileri muhatap almayan bir tutum sergilediðini, bunun da iþçilerin daha çok bölünmesine ve örgütsüz durmalarýna hizmet ettiðini ifade etti. Özellikle bu yýl 1 Mayýs ta DÝSK in Taksim için önceden bir hazýrlýk yapmamasýnýn ve sadece 1 Mayýs a 2 gün kala bir çaðrý yapmasýnýn iþçilere gelirseniz gelin, gelmezseniz siz bilirsiniz demek olduðunu belirtti. Daha sonra Batis in çalýþmalarýndan ve Batis in nasýl doðduðundan bahsederken DÝSK içerisindeki tekstil iþkolunda da çalýþma yürüttüklerini belirtti. DÝSK içerisindeki bürokratik yapýnýn ve DÝSK in toplu iþ sözleþmesi yapmamasýnýn iþçilere çok zarar verdiðini söyledi. Metin Burak özellikle DÝSK in küçük atölyelerde ve fason iþletmelerde çalýþan binlerce iþçiye ulaþmak için çaba sarf etmediðini belirtti. DÝSK in bu tutumunun tüm iþçileri kapsayan bir örgütlenme faaliyetinin önünde engel olduðunu ifade eden Burak, Batis olarak Bursa da 700 e yakýn iþyeri ve fabrikadan üyeleri olduðunu ve iþyerinde çalýþan iþçi sayýsýna ve yaþanan soruna bakmadan iþçileri örgütlemek adýna mücadele ettiklerini vurguladý. Metin Burak, sendika olarak toplu iþ sözleþmesi yapma yetkilerinin olmadýðý fakat iþçileri örgütlemek
Ýkinci konuþmacý Serdar Dikkatli konuþmasýna kendisinin de bir eðitim emekçisi olduðunu belirterek baþladý. Serdar Dikkatli tüm dünyada sýnýflar mücadelesinin kapitalizm tarafýndan gündemden düþürülmeye çalýþmasýna karþý Güney Amerika nýn birçok ülkesinde örneðin Brezilya daki topraksýzlar hareketinden, Venezuela daki devrimci kabarýþa, Bolivya daki eylemlerden, Arjantin deki yaðma olaylarýna kadar Avrupa nýn birçok ülkesinde patlak veren grevlere deðinerek sýnýf savaþýnýn bittiðini yineleyenlere inat sürdüðünü anlatarak, Dünya Sosyal Forumu'nun ve Avrupa'da örgütlenen forumun bu mücadeleleri ve deneyimleri birleþtirmek adýna önemli yer tuttuðunu vurguladý. Türkiye'de de baþta son dönemde sýk sýk gündeme gelen Tuzla tersanelerinde yaþanan olaylar olmak üzere Novamed direniþindeki, Telekom grevindeki, Bosal direniþindeki ve metal iþçilerinin direniþlerindeki iþçilerin, Türkiye'deki iþçilerin yaþadýklarý sorunlarýn ve mücadele deneyimlerinin çok önemli olduðunu söyledi. Bu topraklarda yaþanan onlarca grev ve direniþi, bu yönde yürütülen bütün mücadeleleri birleþtirebilmek için, mutlaka sosyalistlerin önderlik etmesi gerektiðini ifade etti. Serdar Dikkatli, 15-16 Haziranlarýn yaþandýðý dönemde iþçilerin sendikalarda örgütlü olduðunu, ve o dönemdeki koþullarýndan ötürü daha birlikte hareket edebilme olanaklarý olduðunu belirtirken; yaþadýðýmýz dönemde iþçilerin yaþadýðý temel sorunlarýn, iþçilerin sendikal örgütlenmelerin dýþýnda kalmasýndan ve taþeronlaþmanýn tüm iþ alanlarýnda yaygýnlaþmasýndan kaynaklandýðýný söyledi. Serdar Dikkatli bu sayede birçok iþkolunda iþçilerin bölündüðünü ve genel sendikalarda örgütlenmesinin zorlaþtýðýna dikkat çekti. Batis'in farklý örgütlenme deneyimi yürütenler için iyi bir örnek olduðunun altýðýný çizen Serdar Dikkatli kendisinin de geçmiþ dönemde içerisinde yer aldýðý ve
iþçi sýnýfýnýn daha ezilen ve bölünmüþ kesimlerini örgütlemeye çalýþan DAB-SEN çalýþmasýnýn o dönem birçok ilde örgütlenme baþarýsý gösterdiðini ifade etti ve bu deneyimin önemli bir yer tuttuðunu belirtti. Bu topraklarýn 15-16 Haziran gibi birçok eylemle dolu bir tarihi olduðunu, iþçi sýnýfýnýn içinde bulunduðu koþullarda böyle bir döneme gebe olduðunu belirterek, bu süreci örgütleyecek sosyalistlerin sendikalarýn, kooperatiflerin ve tüm örgütlerin bir arada durmasý gerektiðini söyleyerek ve bu paneli örgütleyenleri de böyle bir hareket ettikleri için tebrik ederek sözlerini noktaladý. Panelin Soru Cevap Bölümü Panele kýsa bir ara verildikten sonra soru-cevap bölümüyle devam edildi. Panelistlere ilk olarak var olan sendikalarda örgütlenemeyen iþçilere neler öneriyorsunuz? diye bir soru geldi. Serdar Dikkatli bu soruya ''onca baskýya raðmen, örgütlü duracaklarý birçok yerin ve kitle örgütünün olduðunu, asýl sorunun bu örgütleri yaygýnlaþtýrmak olduðunu belirtti. Bir katýlýmcý ise 15-16 Haziran kendiliðinden geliþen bir eylem miydi? Dev-genç'in bu eylemde ki rolü nedir? Ve bugün var olan grev ve eylemlerde böyle bir hareketin eksikliði hissedilmekte midir? diye bir soru yöneltti. Metin Burak kendisine yöneltilen bu soruya cevaben o dönem devrimcilerin her alanda iþçilerle iç içe olduðunu, fakat genel olarak 80 öncesinde emekçilerde sýnýf bilincinin zayýf olduðunu, 12 Eylül darbesiyle bu örgütlülüklerinin bu kadar kýsa süre içerisinde daðýlabilmesinin sebeplerinden birinin de bu gerçek olduðunu ifade etti. Bir katýlýmcý da Serdar Dikkatli nin konuþmasýnda dünyadaki örgütlenmelerin ve deneyimlerinin birleþtirilebilmesi için Dünya Sosyal Forumu nun önemli yer tuttuðunu belirttiðini, fakat iþçi sýnýfý içerisindeki örgütlü devrimci militanlarýn olduðu partilerin oluþturduðu Komünist Enternasyonal in parçalandýðý ve yerinde yeller estiði bir dönemde Dünya Sosyal Forumlarý ve benzeri hareketlere genelde öðrenci hareketlerin ve savaþ karþýtý pasifistlerin destek verdiðini, böyle bir forum ortaklaþmasýnýn enternasyonal bir dünya partisinin yerini tutup tutamayacaðýný sordu. Serdar Dikkatli bu soruya enternasyonallerin o dönemdeki Kaustky ve onun gibiler yüzünden yýkýldýðýný fakat bu sosyal forumlarýn dünyanýn birçok yerindeki sosyalistleri, feministleri, çevrecileri, anarþistleri, iþçileri, köylüleri, öðrencileri bir araya getirdiðini, o yüzden sosyal forumlarýn küçümsenmemesi gerektiðini belirterek cevap verdi. Panelistlere bir soruda Sanayi havzalarýndaki hareketlenmelerin asýl sebebi nedir? diye soruldu. Panelistler bu soruyu kayýtdýþý çalýþmanýn yoðunluðuna dikkat çekerek yanýtladýlar. Panelimiz daha sonra müzik grubunun sahne almasý ve son olarak sunucu arkadaþýmýzýn söz almasýyla ve alkýþlarla sona erdirildi. 120 kiþiyi aþkýn bir katýlýmýn olduðu panel bizim için önemli bir deneyim ve genel anlamda olumlu bir etkinlik oldu. Bursa'dan Komünistler
Bursa da Tuzla da Ýþçiler Neden Ölüyor Paneli Zamlara Protesto 3 Temmuz tarihinde TMMOB, Bursa Ýl Koordinasyon Kurulu, Bursa Tabip Odasý, DÝSK Marmara Bölge Temsilciliði, KESK Bursa Þubeler Plartformu ve Nilüfer Yerel Gündem 21 tarafýndan Tuzla da Ýþçiler Neden Ölüyor adýnda bir panel düzenlendi. Etkinlik Tuzla Tersanelerini anlatan bir belgesel gösterimiyle baþladý. Daha sonra panele geçildi. Söyleþide Limter-Ýþ Sendikasý adýna konuþmasý planlanan Limter Ýþ Genel Baþkaný Cem Dinç panele katýlamadý. Onun yerine Limter-Ýþ Genel Sekreteri Kanber Saygýlý söyleyiþe katýldý. DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ve Türk Tabipleri Ýþçi Saðlýðý ve Ýþyeri Hekimliði Kol Baþkaný Dr. Bülent Aslanhan da diðer panelistlerdi. Panelde ilk Sözü Kanber Saygýlý aldý. Limter-Ýþ olarak 16 yýldýr Tuzla daki iþ cinayetlerinin son bulmasý için mücadele ettiklerini belirterek konuþmasýna baþlayan Saygýlý tersanelere devletin ve hükümetin hakim olmadýðýný söyledi. Saygýlý Çalýþma Bakanlýðý nýn Tuzla tersanelerinde çalýþanlarýn sayýsýný 5 bin olarak açýkladýðýný, Maliye Bakanlýðý na göre bu rakamýn daha fazla olduðunu, tersanedeki patronlarýn açýkladýðý rakamýn ise 60 bin civarýnda olduðunu belirtti. Tersanelerde sendikal faaliyet yürütmenin çok zor olduðunu, etrafý dikenli tellerle çevrili olmasa bile tersanelerin bir askeri alan gibi olduðunu belirten Kanber Saygýlý tersanelerde iþçilerin çoðunluðunun kayýt dýþý çalýþtýrýldýðýný sadece iþçilerin deðil, tersanede öldürülen iþçilerin de kayýt dýþý tutulduðunu belirtti. Bunun yanýnda Limter-Ýþ in militan ve devrimci bir iþçi mücadelesi verdiðini, sadece tersaneler için mücadele vermediklerini Filistin için de, Mardin de öldürülen Uður Kaymaz için de mücadele verdiklerini, küreselleþme karþýtý eylemlerde de yer aldýklarýný belirtti. Konuþmasýnýn sonlarýnda 16 Haziran daki grevi anlatan Saygýlý bine yakýn iþçinin eyleme geldiðini fakat eyleme gelmeyen iþçilerin %70 inin de iþe gelmeyerek greve destek verdiðini belirtti. Yolu trafiðe kapattýklarýný ve yolun ortasýna platform kurduklarýný, bunun da yaþadýðýmýz topraklarda çok
ender eylemlerden biri olduðunu belirterek konuþmasýný sonlandýrdý. Dr. Bülent Aslanhan ise iþçi saðlýðý ve Ýþ güvenliði için neler yapýlmasý gerektiðini anlatan bir sunum gerçekleþtirdi. Sunumun sonunda kendisinin karamsar olduðunu, saðlýðýn piyasalaþtýðý bir ortamda ölümlerin devam edeceðini söyledi. Son 49 yýlda Türkiye de tersanelerde 49 ölüm yaþandýðý ayný süre içerisinde ise Almanya da hiç ölüm yaþanmadýðýný belirti. Tersane ve diðer sektörlerdeki iþ kazalarýnýn alýnan önlemlerle engellenebileceðini açýklayarak konuþmasýný sonlandýrdý. DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ise konuþmasýnda sadece tersane iþçileri için deðil, diðer sektördeki olumsuzluklarýn da giderilmesi için mücadele edilmesi gerektiðini belirtti. Bunun da birlikte yürütülecek bir örgütlenmeyle baþarýlacaðýný belirtti. Sendikalý iþçilerin 1980 yýlýndan önceki sayýsýnýn iki buçuk-üç milyon olurken, günümüzde nüfusun yukarý doðru katlandýðý bir ortamda sendikalý iþçilerin yedi yüz bine düþtüðünü belirtti. Görüþ olarak ayrýmlarýn normal olduðunu ama bu ayrýlýklarýn ortak iþ yapmamýza engel olmamasý gerektiðini söyleyerek konuþmasýný sonlandýrdý. Daha sonra soru bölümüne geçildi. Genellikle sorular Tayfun Görgün ve Kanber Saygýlý ya soruldu. Bu bölümde söz alan bir kiþi hekimlerin iþçi saðlýðý ve iþ hastalýklarý ile ilgili fazla bir þey yapmadýklarýný belirterek kendilerinin Bursa da iki yýla yakýndýr iþçi saðlýðý için bir dernek kurulmasý için çalýþtýklarýný ve bu dernekleþme giriþiminin Bursa Ýþ Saðlýðý Derneði olarak hayata geçtiðini belirten bir konuþma yaptý. Diðer bir izleyicinin ise sadece tersanede ölümlerin olmadýðýný mesela kot taþlama iþinde çalýþan iþçilerin saðlýklarýný kaybettiðini, Ýsveç in bu yüzden Türkiye den kot alýmý yapmadýðýný, bizlerin de hem kot olsun hem de diðer iþlerde iþçi saðlýðýný hiçe sayan markalarý teþhir etmemiz gerektiðini belirti. Diðer bir soruyu ise Birleþik Metal-Ýþ te örgütlü bir iþçi sordu. DÝSK Genel Sekreteri ne yönetilen soruda ise DÝSK yöneticilerinin demokratik olmadýðýný ve iþçilerin gündemlerine fazlasýyla eðilmediklerini ve
bunun hakkýnda ne düþündüðünü sordu. Tayfun Görgün ise DÝSK in iþleyiþinin çok demokratik olduðunu her þubenin kendi kararlarýný verdiðini belirtti. Hatta fabrikalarda iþçilerin önüne sandýk koyup hangi sendikayý istiyorsun diye seçimde çýkan sonuca da saygýlý olduklarýný belirtti. Daha sonra DÝSK Genel Sekreterine ve Kanber Saygýlýya soru yönetildi. Tayfun Görgün e yönetilen soruda siz hep birlikte yapýlacak örgütlenmelerin eylemleri baþarýya götüreceðini söylediniz, DÝSK olarak Ýzmir de yapýlan bayrak eylemine binlerce iþçiyi alana taþýdýnýz, peki DÝSK olarak Tuzla grevine ne kadar iþçi taþýdýnýz? diye soruldu. Tayfun Görgün önce bu tür provokatif sorularýn konunun açýlmasý ve tartýþýlmasý açýsýndan önemli olduðunu söyleyerek soruyu yanýtlamaya baþladý. Ýzmir de yapýlan bayrak eyleminde DÝSK in baþarýya ulaþtýðýný ve alana iþçileri taþýdýðýný Ankara da ise bunda baþarýlý olamadýðýný belirtti. 2 Temmuz eylemlerine de katýldýklarýný, fakat daha önce belirttiði gibi þubelerin eylemlere katýlýp katýlmama inisiyatiflerinin olduðunu açýklayan bir açýklama getirdi. Limter-Ýþ Genel Sekreteri Kanber Saygýlý ya sorulan soru siz de hep birlikte mücadele etmekten bahsettiniz. Peki Limter-Ýþ olarak Tersane havzasýnda Limter-Ýþ ten baþka örgütlenme çalýþmasý yürüten kurumlarla birlikte mücadele ediyor musunuz? oldu. Kanber Saygýlý bu soruya zaten böyle bir birliktelik saðladýklarýný, sadece iki Alýnteri ve iki tane de Kýzýlbayrakçýlarýn dernek çalýþmalarýnýn olduðunu, bunlarýn da onlarýn inisiyatifi olduðunu belirtti. Soru cevap kýsmýndan sonra panel sona erdi. KöZ ün arkasýnda duran komünistler, ister gündelik çýkarlarý gereði sendika bürokratlarýyla aralarýný bozmama kaygýsýyla, ister tasfiye planlarýnýn gereði olarak bellekleri karartmak isteyenlerle aralarýndaki ayrýmlarý kalýnlaþtýrmalýdýr. Bu mesafeyi açarken, bu ayrýmý önemsemeyerek ikircimli bir tutumda duranlarla da aralarýndaki ayrýmý kaybetmeyeceklerdir. Ayrý Dur Birlikte Vur Eylemde Birlik Ajitasyonda Serbestlik Yaþasýn Eylemli Sýnýf Dayanýþmasý Bursa'dan Komünistler
Bulunduðumuz yerellikte 8 Mart, 8 Mayýs, 15-16 Haziran etkinliklerini birlikte örgütleyen kitle örgütleri, sendikalar ve bazý siyasi partiler, son zamanlarda artan zamlara karþý bir basýn açýklamasý yaparak zamlarý protesto ettiler. Basýn açýklamasý Deniz Kültür Sanat Evi, Mudanya Halk Meclisi, Köylüler ve Emekçiler Derneði, EðitimSen, Tümbel-Sen, Birleþik Metal Ýþ, SHP, DSP, ÖDP tarafýndan örgütlendi. Basýn açýklamasý öncesinde yapýlan toplantýlarda kurumlarýn yapmasý gereken iþler ve basýn açýklamasýnýn daha kitlesel olmasý için gereken konular tartýþýldý. Bastýrýlan el ilanlarý ile Mudanya halký basýn açýklamasýna çaðrýldý. Mütareke Müze Evi nin önünde toplanan kitleye basýn açýklamasý okundu. Yerel gazetelerin yoðun ilgi göstermesi hemen hemen hepsinin basýn açýklamasýna gazetelerinde yer vermeleri basýn açýklamasýna gelmeyen kitleye de ulaþmamýzý saðladý. Basýn açýklamasýnda, son zamlarla ekmeðe, buðdaya, pirince, elektriðe, suya vb. kalemlere yapýlan zamlara dikkat çekildi. Hükümetin 6 yýllýk iktidarý süresince yapýlan yasalar ve düzenlemelerin halk yararýna bir fayda saðlamadýðý ve tüm bu sýkýntýlardan kurtulmanýn yolunun dayanýþmadan geçtiðine vurgu yapýldý. Çýkarýlan tarým yasalarýyla ülkenin tarýmýný bitirdikleri, SSGSS yasasýyla çalýþanlarýn pek çok hakkýnýn elinden alýndýðýna da vurgu yapýldý. AKP zammýný al, baþýna çal , Katil ABD iþbirlikçi AKP , Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiç birimiz , Ýnat, Israr, Dayanýþma sloganlarý atýldý. Birlikte yapmýþ olduðumuz bu etkinlikler kurumlar arasýndaki birbirine olan güvensizlikleri yýkma açýsýndan önemli bir adým oldu. Daha önce oluþturulmaya çalýþýlan ama baþarýsýzlýkla sonuçlanan bir platform deneyinden sonra yeni bir platform kurma çalýþmalarý baþladý. Bu platform çalýþmasý baþarýya ulaþýrsa bundan sonraki süreçte yapacaðýmýz eylem ve etkinlikler daha baþarýlý olacaktýr. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak bu platformun kurulmasý ve platformun devamlýlýðýný saðlamak için üzerimize düþen ödevleri yerine getirmek için elimizden gelen her þeyi yapacaðýz. Kurtuluþ Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz Bursa dan Komünistler
Sayfa
14
EYLÜL 2008
«16 Haziran Tuzla Grevi»nin Iþýðýnda Grev Nedir, Hep Ayný Biçimde mi Yapýlýr, Hep Ayný Anlamý mý Taþýr? Grev kavramý, devrimciler/sosyalistler arasýnda neredeyse kutsal ve yüce bir kavram olarak algýlanagelmiþtir. Ancak grevin iþçi sýnýfýnýn kapitalist üretim iliþkilerinden kurtuluþ ve komünist bir dünya kurma mücadelesinde bir sýnýf mücadelesi aracý olarak taþýdýðý anlam ile, grev hakkýndaki yaygýn ve hakim görüþler arasýnda daðlar kadar fark vardýr. Grevin burjuvazi, burjuva liberalleri ve egemen burjuva ideolojisinin etkisi altýnda olduðunun farkýnda olmayan iþçilerle sosyalistler tarafýndan kavranýþý baþkadýr; grevi bir sýnýf mücadelesi olarak, yani emekçilerin egemen sýnýf olarak örgütlenmesi mücadelesinin bir aracý ve kertesi olarak ele alanlarýnki baþkadýr. Bu farklý kavranýþlara göre ortaya çýkan grev örnekleri de ancak deniz atý ile yarýþ atýnýn birbirlerine benzedikleri kadar benzeþirler.
Greve Sendikalist Bakýþ Açýsý Öncellikle 12 eylül sonrasýnda, sendikal mevzuatýn deðiþtirilmesine uygun olarak yaygýnlaþýp yerleþen ve bilhassa 12 eylül sonrasý þekillenen devrimci ve sosyalist kuþaklar arasýnda hüküm süren kavrayýþa deðinmek gerekir. Bu kavrayýþ esas olarak sendikacýlarýn grev kavrayýþýndan türemektedir ki onun çerçevesi de 12 eylül mamulü Toplu Ýþ Sözleþmesi Kanunu ile sendikalar kanunu tarafýndan çizilmiþtir. Bu kanuna göre grev lokavtýn karþýtý olarak tanýmlanmaktadýr. Buna göre «iþverenin iþyerindeki faaliyeti tamamen durdurmasýna lokavt denir. «Ýþçilerin topluca çalýþmamak suretiyle iþyerinde faaliyeti durdurmasýna veya önemli ölçüde aksatmasýna» da grev denir. Bu tanýma göre üretimin iþçiler tarafýndan durdurulmasýna grev denir; iþveren tarafýndan durdurulmasýna ise lokavt. Bu durumda iþverenin iþçileri zorunlu ücretsiz izne çýkarmasý, fabrikayý taksit taksit taþeron firmalara parsellemesi lokavt sýnýfýna giremez; buna son zamanlarda esnek üretim denmektedir. Ýþçilerin topluca bir eyleme veya etkinliðe katýlmak maksadýyla iþe gitmemesinin grev sýnýfýna girip girmeyeceði ciddi bir tartýþma konusu haline gelir; buna daha çok iþ býrakma eylemi demek adettendir. Genellikle grev diye tarif edilmeyi tartýþmasýz hak edebilen yegane eylem ise TÝS yasasýnda belirlenen prosedür ve kýsýtlamalara uygun biçimde ve iþverenin kerhen de olsa rýza göstermesiyle iþin durdurulmasý olmaktadýr. Hatta bazan stoklarýn eritilmesi vb. nedenlerle kimi iþverenlerin de iþin durdurulmasýna hevesli olduklarý sýr deðildir; bilhassa grevde geçen sürenin ücretlerinin toplu sözleþmelerde talep edilmesi kanunen yasaklandýðýndan beri. Ancak bu çerçeveye uygun olduðu takdirde grev yasalarýn güvencesi, devletin «korumasý» altýnda olacaktýr. Aksi takdirde yasa dýþý grev tanýmý çerçevesine girer ve emniyet güçlerinin saldýrý hedefi haline gelir. Demek ki bir grevin devletin yani yasalarýn ve kolluk güçlerinin güvencesine sahip olabilmesi için grev eyleminin uymak zorunda olduðu kurallar, aþmamak zorunda olduðu sýnýrlar vardýr. Bu kurallar ve sýnýrlar grevin ne zaman, kimler tarafýndan ve hangi labirentlerden geçerek yapýlacaðýný: hatta yapýlýp yapýlamayacaðýný da belirler. Bu kural ve sýnýrlara uyduktan sonra gerçekleþen grevlerin iþçilerin burjuva demokrasisi tarafýndan terbiye edilmesine mi yaradýðý, yoksa bir sýnýf mücadelesi aracý mý olduðu sorusunun cevabýný meraklýlarý araþtýrabilir. Ama kayýt dýþý çalýþan emekçilerin veya kayýtlý olsalar da yasal prosedürlerin dýþýnda iþ býrakanlarýn sergilediði haddinden fazla grev sayýlmayan örnek vardýr.
Greve Ýktisatçý Bakýþ Açýsý Bu düzen içi sendikalist bakýþ açýsýndan baþka bir de grevin iktisatçýlar tarafýndan algýlanýþý var. Buna göre ise grevler, «yýl boyunca kaybedilen iþ saatleri»dir. Muhasebeciler de, grevde geçen günleri zarar olarak kaydedip vergiden düþmektedirler. Öte yandan kimi sektörlerde boþa giden iþ saatleri ve kaybedilen üretim miktarý olarak ortaya çýkan bu durum bilhassa kamu hizmetleri alanýnda aykýrý sonuçlar doðurmaktadýr. Zira bir kez iþi durdurmak ve üretimin yapýlmasýna engel olarak tanýmlandýðýnda ve üstelik asýl marifetin burada olduðu zannedildiðinde, herþey birbirine karýþabilmektedir. Saðlýk çalýþanlarýnýn ulaþým emekçilerinin grev yapmak adýna bu kamu hizmetini durdurmalarýnýn iyi birþeymiþ gibi sunulmasý bu karýþýklýðýn en yaygýn örneklerindendir. Ne tuhaftýr ki grev devrimciler tarafýndan da yaygýn olarak bu tanýmlarýndan türetilmiþ olarak algýlanmakta ve ifade edilmektedir. Sýnýf mücadelesini iþçi sýnýfýnýn siyasallaþmasý, bir sýnýf olarak örgütlenmesi ve iktidarý ele geçirmesi çerçevesinde deðil de, düþmana zarar vermek üzere bir muharebe olarak algýlayanlar da adýný böyle koymasalar da grevin ölçüsünü iþverene kaybettirilen iþ saatleriyle almaktadýrlar. Bu bakýþ açýsýyla, genel grev kavramý da «hayatýn durdurulmasý» diye tanýmlanýr hale gelmektedir. Bir baþka deyiþle grevciler adeta «hayatý durduranlar» ya da kitleleri hayatý durdurmakla tehdit eden kimseler olarak algýlanýr. Buna karþýlýk, iþçilerin geçici bir süre için de olsa,
fabrikalara ve/veya üretim araçlarýna el koymalarý, bunlarý iþverenin kurallarýna göre deðil, kendi tercihlerine ve kolektif iradeleriyle kullanmalarýnýn ve üretimi durdurmak deðil, bilakis arttýrmak üzere çalýþmalarýnýn bu grev kavrayýþýnýn çerçevesine girip girmediði þüphelidir.
Ekonomist Gözlüklerden Bakýnca Grev Nasýl Görünür? Aslýnda baþka geliþmelere olduðu gibi, greve de sendikacýlarýn yahut iktisatçýlarýn gözlüðünden bakanlarýn birbirleriyle buluþtuklarý açýktýr; zaten bu nedenle ekonomizm ve sendikalizm ayný hastalýðýn farklý isimleri olarak tarif edilmiþtir. Bu hastalýk esasen kýsmi çýkarlarý bütünsel çýkarlarýn yerine koymak, gündelik kaygýlar nedeniyle kýsmi mücadelelere bütünsel mücadelelerden fazla önem vermekten ileri gelir. Ekonomizm veya sendikalizm denen hastalýðýn genel tanýmý budur. Bu genel baþlýk altýnda toplanan hatalarýn hepsinin önünde sonunda buluþtuklarý yer ise iþçi hareketinin hakim ideoloji sýnýrlarý içinde tutulmasýna hizmet etmektir. Zira zaten hakim ideolojinin baþlýca iþlevlerinin baþýnda iþçi hareketini kýsmi çýkarlar temelinde bölüp parçalayarak tahakküm altýnda kalmasýný saðlamak gelir. Doðrusu, ekonomizmin ve sendikalizmin kötü birþey olduðunu devrimciler Marksist eðitimlerinin ilk adýmlarýnda öðrenmiþtir. Ama bu öðrenmenin ayný zamanda yanlýþ bir öðrenimle baþ baþa gittiði de apaçýk bir vakýadýr. Nitekim bu eðitimden geçenlerin grev konusunda genellikle hassas olduklarý bir konu, grevlerin sadece ekonomik mücadele hedefleriyle sýnýrlý kalmasýna izin vermemek gerektiðidir. Bu hassasiyetin ilk ve en yaygýn sonucu, ekonomik mücadelelere ve grevlere siyasi bir muhteva kazandýrmak için gösterilen gayretlerdir. Bu bakýþ açýsýyla varýlan sonuçlardan biri sadece «üç beþ kuruþ için» iþi býrakmanýn yetersiz olduðudur; hatta bazen bunun zararlý olduðunu bile düþünenler çýkabilir. Buna karþýlýk olarak akla gelen ilk çare de «üç beþ kuruþu» hükümetten istemek; bunun için iþ býrakmakla yetinmeyip, Ankara'ya yürümek; «hükümet istifa» sloganlarýný yükseltmek vb.dir. Bir baþka deyiþle bu bakýþ açýsýna göre ekonomik mücadelenin siyasallaþmasýnýn yolu ve ölçüsü ekonomik mücadeleleri somut bir iþverene hitaben deðil, genel olarak sisteme veya ayný anlama gelmek üzere hükümete ve devlete karþý yürütmektir. Böylelikle ekonomizme ve sendikalizme düþmeyip ekonomik kýsmi mücadelelerin siyasallaþtýrýldýðý sanýlmaktadýr. Bu yanýlgýyý dosdoðru anlayabilmek için evvela, siyasallaþmadan ne anlaþýlmasý gerektiðinin netleþtirilmesi önem kazanýyor.
Asýl Sorun Burjuva Siyaset Alanýnýn Dýþýna Çýkýlamamasýdýr Burjuva demokrasisine göre siyaset «kamu oyunu yasalar çerçevesinde etkilemek» suretiyle yapýlýr; amacý da hükümet olmaktýr. Her ne kadar devrimciler siyasetin amacýný hükümet olmakla sýnýrlamasalar da, farkýnda olarak ya da olmayarak siyaset yapmayý «kamuoyunu etkilemek ve kamuoyu oluþturmak» çerçevesinde kavrayanlar az buz deðildir. Genel olarak protesto eylemleri de burjuva demokrasisi çerçevesindeki «kamuoyu oluþturma» iþleviyle örtüþmektedir. Vizite eylemleri yahut Ankara'ya yürümeyle geniþleyen iþ býrakma eylemleri de büyük ölçüde bu türden protesto eylemlerine indirgenmektedir. Yahut iþçilerin açlýk grevine çýkmalarý, sakal býrakma, saç kesme vb. türünden son yýllarda türlü örneklerini gördüðümüz eylemleri de bu sýnýfa girer. Oysa burjuva siyasetinden baðýmsýz ve ona alternatif olarak devrimci siyaset asla kamuoyu oluþturmak deðildir. Açýktýr ki, ister iþ býrakma, ister türlü biçimlerde protesto eylemleri ya da boykotlar yoluyla yapýlsýn, asýl amacý «kamuoyunu etkileme» ile sýnýrlý olan eylem biçimleri siyasal içerikli olduklarý zaman bile siyasal iktidarýn ele geçirilmesi yönünde bir siyasal eylem niteliði taþýmazlar. Aksine bu tür eylemler özünde baþka siyasi güçleri etkilemek, onlar üzerinde baský uygulamak yoluyla burjuva demokrasisinin iþletilmesinin birer etkeni olarak kalýrlar. Hedefini burjuva demokrasisini tesis etmek olarak kabul eden akýmlarýn böyle davranmasýna da þaþmamak gerekir. Sýk sýk «üretimden gelen gücü kullanmak» olarak ifade edilen grev kavramýný bu çerçevede somutlamak için bir temel soruyu sormak ve yanýtlamakla baþlamakta yarar var. Siyasi bir amaçla iþçilerin iþi durduðunun saðlandýðýný varsayalým; bunun sonucunda beklenen veya hasýl olan nedir? Üretimi durdurmakla iþveren sýkýntýya sokulmuþ olur; eðer üretimin kesin olarak durdurulmasý ve mal çýkýþýnýn önlenmesi saðlanabiliyorsa, sektöre ve iþyerine göre belli bir direnme noktasýnýn ardýndan ciddi sýkýntýlara düþmesi kaçýnýlmazdýr. Hele söz konusu olan siyasi bir talepse (bu bir reform talebi olabilir) bunun iþveren tarafýndan çözülmesi zaten mümkün deðildir; o halde bu grevin uzlaþmayla sonuçlanmasý mümkün deðildir. Bu durumda ne olacaktýr? Bu durumda iþveren
medyadan ve güvenlik güçlerinden baþlayarak devletin kanallarýný harekete geçirmek zorundadýr. Eðer güçler dengesi elveriyorsa eylemin bastýrýlmasý; yok elvermiyorsa da siyasi partiler vasýtasýyla taleplerin dikkate alýnmasý yönünde bir etki yapacak, nihayet hükümet veya muhalefet tarafýndan bu taleplerin sahiplenilmesi saðlanacaktýr. Zaten burjuva demokrasisi bu mekanizmanýn iþlemesi üzerine kuruludur. Eylem bastýrýlýrsa genellikle bu sayede düzenin haklý bir talep uðruna mücadele eden iþçiler nezdinde teþhir olmasýyla avunmak adettendir. Yok eðer güçler dengesi elverir de bu muhalefet hareketi somut bir baþarý kazanýrsa da o zaman tabandan gelen baský sayesinde sisteme ve kurumlarýna geri adým attýrýldýðý ile övünmek yaygýn tutumdur. Bu tür eylemlere baþvurmanýn biricik mantýðý, siyasi partiler ve hükümet üzerinde baský uygulamak ve bir takým siyasi reformlarýn önünü açma hedefidir; yahut ne amaçla yapýlýrsa yapýlsýn bu tür bir mücadelenin baþka bir sonucu olamayacaktýr. Oysa bu çerçevede kalýndýðý müddetçe her iki durumda da iþçi hareketi bir baský gurubuna indirgenmiþ olur. Baský gruplarýnýn esas iþlevi de burjuva demokrasisinin mekanizmalarýnýn iþletilmesini saðlamaktan ibarettir. Kesin olan þudur ki, bu yolla iþçi hareketinin baðýmsýz bir siyasi güç haline gelmesi herhalükarda engellenmiþ olacaktýr.
Grev Nasýl bir «Sýnýf Mücadelesi Okulu» Olur? Bu bakýþ açýsýyla komünistler açýsýndan grevin anlamý da elbette bambaþkadýr ve «üretimden gelen gücün» kullanýlmasýyla iliþkisi pek az ve dolaylýdýr. Daha doðrusu komünist siyaset açýsýndan grev yahut iþ býrakma baþlý baþýna bir hedef ya da sonuç deðildir. Kaldý ki, amacý bir sektör ya da iþ yerinde iþi durdurmak olan bir grev eyleminde hele bir de iþçiler sýrf iþi durdurmakla önemli bir iþ yaptýklarýný düþünüyorlarsa bu grev nasýl bir okul olacaktýr? Kaldý ki birçok iþi býrakma eyleminde baþta sendikacýlar olmak üzere zaman zaman devrimciler de iþçilerin grev süresince nöbetlerini aksatmamak koþuluyla ek iþler yapmaya devam etmelerini teþvik etmektedirler. Böyle bir grev okul olsa bile, en azýndan bir sýnýf mücadelesi okulu olmadýðý kesindir. Ýþçiler aydýnlardan farklý olarak okuyup dinleyerek deðil eyleyerek öðrenirler. Bu bakýmdan grev eyleminin bir okul olabilmesi, hem bu eylemin muhtevasýna, hem de örgütlenmesine sýký sýkýya baðlýdýr. Kamuoyunu etkilemek, yahut iþ verene zarar vermek güdüsüyle yapýlan bir grev esnasýnda isçilerin öðrenebileceði iki þey vardýr; bunlarýn ikisi de hayýrlý deðildir. Birincisi, siyasi mücadelede kamuoyunu daha çok da kamuoyunu oluþturan basýný etkilemenin önemli olduðu öðrenilecektir ki bu burjuva demokrasisi eðitimidir. Ýkincisi çoðunlukla, özellikle de uzun süreli grevlerde iþçiler iþverenlerin iþin durdurulmasýna dayanma kapasitesini kendilerininkinden fazla olduðunu, kapitalistlerin dayanýþma olanaklarýnýn iþçilerinkinden fazla olduðunu farkedeceklerdir ki bu da maneviyat bozucu bir ders olur. Grevin bir sýnýf mücadelesi okulu olabilmesi için, bu eylemde iþçilerin farklý sektörlerden, farklý mesleklerden vb. özellikle de iþsiz olanlarla bir ve tek sýnýfýn üyeleri olduklarýnýn bilincine varmalarý gerekir. Sýnýf dayanýþmasýný göstermeleri ve görmeleri gerekir. Halbuki komünistler için siyasal mücadelenin anlamý bambaþka olmalýdýr. Komünist siyasal mücadelenin iþlevi ve hedefi iþçi hareketinin siyasallaþmasýný, yaný siyasi iktidarý hedefleyen bir siyasal güç haline gelmesini saðlamaktýr. Bu ayný zamanda birbirlerinden kopuk ve bazan birbirine rakip kesimlere bölünmüþ iþçi yýðýnýnýn sýnýf bilincini kazanmasýnýn ve gerçek anlamýyla bir sýnýf haline gelmesinin; giderek de sýnýf olarak örgütlenmesinin (en üst noktada egemen sýnýf olarak örgütlenmiþ proletarya) yoludur. Bu burjuva demokrasisini tesis etmeyi amaçlayan bir hareket olmadýðý kesindir. Aksine demokrasinin burjuva siyaseti çerçevesinde ve burjuva akýmlarýný yahut mekanizmalarýný öne iterek deðil onlarý çiðneyerek geliþen bir emekçi hareketi tarafýndan kurulmasýný hedefleyen bir hareket söz konusudur. Proleter devrimi perspektifiyle demokrasi sorununun çözülmesinin özü bundan ibarettir. Elbette böyle bir siyasal mücadele anlayýþý çerçevesinde bütün mücadele araç ve yöntemlerinin ayný stratejik hedefe tabi olmasý, yahut aksi yönde olmamasý þarttýr. Ama proleter devrim stratejisini benimseyen komünistlerin grev mücadelesine ve bunun araçlarýna yaklaþýmýndaki ayýrt edici farklýlýða gelmeden önce ekonomik mücadeleleri siyasallaþtýrma amacýyla ortaya çýkan bir merkezci tutuma somut bir örnek ýþýðýnda deðinmek gerekiyor.
Siyasal Protesto Eylemlerine Grev Kýlýfý Geçirmek Neden Yanlýþ ve Zararlýdýr? Ekonomik ve kýsmi mücadeleleri siyasallaþtýrma hüsnü niyetiyle, iþçi hareketinin bir baský grubuna indirgenmesine hizmet edenlerin çýkýþ noktasý ekseri bir zayýflýktan ileri gelen tutumlarla þekillenir. Her
ne kadar grevleri ekonomik mücadeleleri siyasallaþtýrma amacý önde tutulsa da bunun ardýnda çoðunlukla ilgili iþçi kesimlerinin henüz yeteri kadar sendikalaþmýþ olmamasý ve/veya ilgili sendikanýn güçsüzlüðü yahut niyetsizliði yatmaktadýr. Örneðin toplu sözleþme yapmaya yetkili ve yeterince örgütlü olmasýna raðmen doðrudan doðruya iþverenle karþý karþýya gelmekten þu ya da bu nedenle kaçýnan kimi sendikalar zaman zaman doðrudan greve çýkmak yerine, güya iþçileri siyasallaþtýrmak adýna grev yerine siyasal protesto eylemlerinin arkasýna saklanabilmektedir. Bu tutum daha ziyade burjuva partilerinin dümen suyundaki sendika bürokratlarýnýn raðbet ettiði bir kaçamaktýr. Bir de toplu sözleþme yetkisine sahip olmayan, yeteri sayýda iþçiyi sendika çatýsý altýnda toplayamamýþ olan küçük sendikalarýn yasal greve gidemeyiþlerini fiili grev adý altýnda ve siyasal mücadeleyi yasal sýnýrlarýn ötesinde sürdürme adýna yaptýklarý eylemler söz konusu olmaktadýr. Bu tür örnekler komünistleri daha yakýndan ilgilendirir zira genellikle devrimci akýmlarýn etkisi altýndaki sendikal örgütlerin bu yönde arayýþlarý olmaktadýr. Gerek sendikalaþmaya karþý baskýlar gerekse kayýt dýþý çalýþtýrma, esnek üretim vb. sistemler nedeniyle sendikalý olamayan iþçilerin yasal olarak toplu sözleþme hakkýna sahip olmamasý durumunda, hiç kuþkusuz devrimcilerin yasal engelleri ve mevzuatý bahane etmesi söz konusu olamaz. Bu koþullarda yapýlacak bir grev elbette toplu iþ sözleþmesi prosedürünü takip etmek zorunda deðildir ve iþçilerin topluca ve örgütlü olarak iþ býrakmalarý iþi býrakmakla da kalmayýp, üretimin grev kýrýcýlarý tarafýndan sürdürülmesine de engel olarak eyleme geçmesi olacaktýr. Açýktýr ki böyle bir eylemin gerektirdiði örgütlenme ve kararlýlýk herhangi bir sendikanýnkinden üstün olmak zorundadýr. Eyleme katýlan iþçilerin buna göre hazýrlanmýþ ve donanmýþ olmasýnýn yaný sýra, baþka iþçi örgütlerinin baþka sektörlerdeki iþçilerin ve genel olarak iþçilerin dostu olma iddiasýna sahip çýkanlarýn dayanýþmasýna da ihtiyaç olacaktýr. Kuþkusuz böyle bir eylemin apar topar karar verilir verilmez gerçekleþtirilemeyeceði de açýktýr. Bunun için ciddi ve kapsamlý bir hazýrlýk çalýþmasýna ihtiyaç vardýr. Bu tür durumlarda asýl büyük sorun ise, eyleme katýlmasý gereken iþçilerin yasal olarak sendikalý olmalarýnýn önündeki engellerin nasýl aþýlacaðý konusudur. Toplu sözleþme yetkisi olmayan bir sendikanýn derneðe üye kaydeder gibi iþçileri tek tek sendikaya üye yapmasý mümkün deðildir zira hem sektördeki diðer sendikalar hem de iþveren bu durumdan otomatik olarak haberdar olacaktýr. O nedenle bu tür durumlarda resmen sendikalý olmayan iþçilerin yasal olmayan bir greve katýlmasýný saðlamak için çok ince hesaplar ve yetkin bir örgütlenmeye ihtiyaç olduðu besbellidir. Bu nedenle de doðrudan sendikaya kaydedilemeyen iþçilerin baþka ortamlarda örgütlenmesi hepsinden önemli bir zarurettir. Lakin genellikle bu ihtiyacýn karþýlýðý olarak iþçilerin siyasi nitelikli örgütlere çekilmesi yönünde bir eðilim aðýr basmaktadýr. Bu makul ve muteber bir çözüm gibi görünse de, sendikal çalýþma bakýmýndan sanýldýðýndan daha elveriþsiz bir çaredir. Zira bir sendikal örgütlenmeye ihtiyaç duyan ve bir sendika üyesi olmaya müsait bir iþçi ile bir siyasi örgütlenmenin militaný arasýnda ihmal edilmeyecek ölçekte farklýlýklar vardýr. Sendikaya resmen üye olamadýðý için iþçileri siyasi nitelikli örgütlenmelere çekmek kendi baþýna olumsuz ve yanlýþ bir iþ olmasa da bunun sendikal örgütlenmenin yerini tutacak veya önünü açacak bir þey olacaðý doðru deðildir. Çünkü sendika bir kitle örgütüdür ve belli bir sektördeki her eðilimden ve herhangi bir düzeydeki bütün iþçilere açýk olmalýdýr. Bu bakýmdan sendikalaþmanýn önündeki engelleri aþmak üzere ihtiyaç duyulacak örgütlenmeler sendikalardan ayrý ve fakat sendikalarla koordinasyon içinde çalýþan onlara alternatif olarak deðil onlarýn bir tamamlayýcý parçasý olarak tasarlanmýþ ve bir sendika gibi kitle örgütü niteliði taþýmasý gereken örgütlenmeler olmalýdýr. Bu tür örgütlenmelerle sendikalar arasýnda bir rekabet iliþkisi olmasý söz konusu olmamalýdýr. Eðer böyle bir rekabet iliþkisi varsa bu kitle örgütlerinin doðasýndan ileri gelen bir durum deðil kitle örgütlerinin þu ya da bu siyasi amaca baðlý olarak þekillendirilmesinin sonucu olabilir ancak. Oysa þu ya da bu düzeyde siyasal bir nitelik taþýyan bir örgütlenme ne kadar gevþek olursa olsun bir kitle örgütü gibi olamaz seçici ve dýþlayýcý olur. O nedenle sendikalaþmanýn önündeki engelleri aþmak için çare olarak siyasal nitelikli bir örgütlenmeye baþvurmak sonuçta sendikalaþmaya deðil birçok iþçinin sendikasýz kalmasýna hizmet eden bir yol olur. Böyle bir durumda da sendikalarýn yapmasý gereken iþin daha çok siyasal nitelikli unsurlarýn katýldýðý etkinlik ve eylemlerle ikame edilmesi kaçýnýlmaz hale gelir.
Sayfa
EYLÜL 2008
16 Haziran Tersane Grevi L i m t e r- Ý þ S e n d i k a s ý n ý n 1 6 Haziran da Tersaneler bölgesinde örgütlediði eylem hazýrlýklarý haftalar öncesinden baþladý. Tersaneler bölgesinde basýn açýklamalarý, Tuzla nýn mahallelerinde halk toplantýlarý ile tersane iþçilerine ve emekçilere 16 Haziran eylemine destek ve katýlma çaðrýsý yapýldý. Birçok kitle örgütü, kurum ve sendikanýn desteðinin alýndýðý eyleme biz de Köz ün arkasýnda duran komünistler olarak çevremizdeki tersane iþçilerini de katarak hazýrlýk yaptýk. Eylem günü sabahýn erken saatlerinden itibaren sendikacýlar ve desteðe gelenler alanda toplanmaya baþladýlar. Biz de 1 Mayýs Mahallesi nden, Yenibosna dan, Okmeydaný ndan ve Gülsuyu ndan gelen yoldaþlarýmýzla Dearsan Tersanesi önünde buluþtuk. Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek yazýlý pankartýmýzý açarak sloganlar eþliðinde yürüyüþe geçtik. Yürüyüþ boyunca; Tersane iþçisi yalnýz deðildir , Özgürlük savaþan iþçilerle gelecek , Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiç birimiz , Yaþasýn eylemli sýnýf dayanýþmasý , Kahrolsun ücretli kölelik düzeni , Tersanede ölümlere son , Tam ücretli, altý saatlik iþ günü, dört vardiya sloganlarý attýk. Alana
geldiðimizde Limter-Ýþ sendikasý bizi karþýladý, pankartýmýzý ve dövizlerimizi uygun bir yere a s a b i l e c e ð i m i z i b e l i r t t i l e r. Öncesinden görüþtüðümüzde de alana girdikten sonra tek pankart olacaðýný söylemiþlerdi.. Yaklaþýk 2000 kiþinin katýldýðý eylemde destek için sendikalar, odalar, dernekler gibi kitle örgütlerinin yaný sýra partiler, siyasetler, sanatçýlar, milletvekilleri de bulunuyordu. Tersane iþçilerinin eyleme ilgisizliði de göze çarpýyordu. Eylemde GÝSBÝR Limter-Ýþ ile görüþmeyi reddetti. Bunun üzerine daha öncesinden
konuþulan bir yürüyüþ yapýlmadý. Eyleme Bin Umut Vekili Sebahat Tuncel de desteðini sundu. Eylemde tersanelerde çalýþma yürüten Tersane Ýþçileri Birliði Derneði ve Tersane Ýþçi Kurulu da kendi pankartlarý ile katýlmýþtý. Hatta Limter-Ýþ Sendikasý ile TÝB-Der arasýnda kendi pankartlarýný açmalarý üzerinden gergin bir tartýþma yaþandý. Bu tartýþma da zaten en aðýr koþullarda çalýþan ve örgütlülüðün çok zayýf olduðu tersane iþçileri arasýnda çalýþma yürüten farklý kurumlar arasýndaki her alanda yaþanan rekabeti, örgütsüzlüðü bir
kez daha hissettiren ve gösteren bir hadise oldu. Ýþçilere kurtuluþun tek baþýna olamayacaðýný söyleyenlerin, deðil birlikte çalýþmak en küçük iþi bile örgütlerken birbirleriyle dayanýþma içerisinde hareket etmesi saðlanamazken, tersane iþçilerinin iþ güvencesiz çalýþmaya, iþ cinayetlerine karþý örgütsüzlüðe mahkum kalmasý kaçýnýlmazdýr. Bu grevler, eylemler bu anlayýþlarla örgütlendikçe de iþçilerin ilgisizliði sürecektir. Eylem boyunca sýk sýk sloganlar attýk, iþçi arkadaþlarla birlikte halay çektik, marþlar söyledik. Eylemin bitimine yakýn bir saatte de hep birlikte ayrýldýk ve kooperatife gittik. Burada eylemi deðerlendirdiðimiz bir sohbet gerçekleþtirdik. Sohbette iþçilerin iþ býrakarak katýldýðý bir grevden söz edemeyeceðimizi, daha çok destekleyenlerin yoðun katýlýmýnýn olduðu bir etkinlikten bahsetmenin daha doðru olacaðýný, zaten tersanelerin yoðun olarak iþ býrakarak itibar gösterdiði bir grevin örgütlenebileceði koþullarda olmadýðýný, ancak sendikanýn iþçilerin gündemine kölece koþullar karþýsýnda dayanýþma ve örgütlülüðü sokmak anlamýnda samimi çabasýnýn ürünü olan bir eylem olduðunu vurguladýk.
Bursa dan Tuzla ya Eylemli Destek
15 Haziran günü, hem 15-16 Haziran direniþinin 38. yýl dönümü hem de 16 Haziran daki Tuzla Tersane Grevi için Bursa'da Osmangazi Metro istasyonu önünden baþlayacak bir yürüyüþle baþlayýp AKP il binasýnýn önünde yapýlacak bir basýn açýklamasý ile bitirilecek bir eylem organize edildi. BATÝS, ESP, Halkevleri, SDP, Partizan, BDSP, SODAP, Eðitim Ýþçileri Örgütlenme Giriþimi ve KöZ ün katýldýðý eylem, polisin yürüyüþe izin vermemesi üzerine gergin bir atmosferde baþladý. Polis trafik sorununu bahane ederek yürüyüþün yapýlamayacaðý, AKP il binasýnýn önünde basýn açýklamasý
yapabileceðimizi fakat il binasýna giderken pankartý ve flamalarý toplayýp gitmemiz gerektiðini, aksi takdirde eyleme müdahale edeceðini belirtti. Bu konuþma üzerine BATÝS baþkaný Metin Burak, daha iki gün önce R. Tayip Erdoðan ýn açýlýþý daha önce yapýlmýþ bazý yerlerin yeniden açýlýþýný yapmak için Bursa ya geldiðini, o zaman da trafiðin felç olduðu, yollarýn trafiðe kapatýldýðýný, ama polislerin o zaman trafiði düþünmediðini belirtti. Ardýndan burada tersane iþçilerinin yanýnda olduðumuzu belirten bir konuþma yaparak yürümeye kararlý olduðumuzu söyledi. Yürümede
kararlý kitle, yürüyüþ kararý aldý. Bunun için pankartýn arkasýna geçilerek polis barikatý zorlanmaya baþlandý. Bu arada Her Yer Tuzla Her Yer Direniþ , Direne Direne Kazanacaðýz , Emekçiye deðil Çetelere Barikat , Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek sloganlarý sýklýkla atýldý. Polis yürümek için kararlý kitleyi görünce kitleyi gaz ve cop kullanarak daðýtmaya baþladý. Biber gazýnýn sýkýlmasýyla kitle daðýldý. Yoldaþlarýmýzdan birisi biber gazýndan bayaðý etkilenmiþti. Onu da alarak alandan uzlaþmak zorunda kaldýk. Çýkan arbede sonucunda 37
kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnanlar 12 saate yakýn tutulduktan sonra serbest býrakýldýlar. Ertesi gün Bursa Adliyesi nin önünde yapýlan basýn açýklamasýyla yapýlan saldýrýlarýn ve göz altýlarýn bizleri yýldýramayacaðý mesajý verildi. Basýn açýklamasýnda Tuzla grevine Bursa daki gözaltýlar nedeniyle gidemediðimizi, bedenimizin orda olmasa bile yüreklerimizle orda olduðumuz belirtildi. Basýn metninin altýna BATÝS, Partizan, SODAP, Eðitim iþçileri Örgütlenme Giriþimi, ESP ve KöZ imzalarýný attý.
15
Ümraniye de Limter-Ýþ çalýþmasý
16 Haziran günü Tuzla Tersanelerinde Limter-Ýþ sendikasýnýn düzenleyeceði greve destek amaçlý olarak 1 Mayýs Mahallesi nde KöZ, Proletaryanýn Kurtuluþu, Partizan, ESP, Mayýsta Yaþam, Pir Sultan, Güzelleþtirme Derneði nin katýlýmýyla ortak çalýþmalar yapýldý. Mahalledeki sokaklara Limter-Ýþ in afiþleri asýldý ve bildirileri yaygýn olarak daðýtýldý. Ayrýca 12 Haziran günü de bildiri daðýtýmý sonrasý tersanelerle ilgili bir belgesel gösterimi yapýldý. 14 Haziran günü akþam saat 19:00 da ortak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi ve 16 Haziran sabahý ortak kaldýrýlacak bir araçla Tuzla ya gidildi. Madem ki iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu için mücadele ediyoruz, madem ki bu kurtuluþun iþçilerin ve tüm ezilenlerin birlikte mücadelesiyle kazanýlabileceðini söylüyoruz; o halde bulunduðumuz bütün yerellerde baþka yerlerde verilen mücadeleleri gündem ederek o baðlarý kurarak hareket etmek ve buna uygun adýmlar atmak gerekir. Bizler KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak þimdiye kadar bu bilinçle hareket ettik bundan sonra da bu adýmlarý güçlendirerek yol almaya devam edeceðiz. Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Tuzla ya bir destek de Ýzmir den
14 Haziran: Tuzla Tersanelerine Destek Ýçin Ýzmir de Etkinlik 14 Haziran Günü TÜMTÝS Ýzmir Þubesi nde 15-16 Haziran dan Tuzla ya Direniþ Sürüyor baþlýklý ortak bir etkinlik gerçekleþti. 15-16 Haziran Direniþi ile ilgili içinde çalýþtýðýmýz kurumlarýn organize ettiði etkinlik, basýn açýklamalarý geleneði bu sene de diðer kurumlarla birlikte sürdürüldü. Hem 15-16 Haziran ý anmak, hem de Tuzla tersaneler grevine destek olmak amacýyla yapýlan etkinliði TÜMTÝS, Demokratik Haklar Derneði, Mine Bademci Kültür Merkezi, Özgür Yaþam Kooperatifi, Tekstil Sen, EHP ve ESP organize etti. TÜMTÝS Þube Baþkaný Þükrü Günseli nin iþçi sýnýfýnýn mücadelesinin tarihsel geliþimi, 15-16 Haziran ýn bu mücadele içindeki yeri ve günümüzde mücadele olanaklarýný ele alan konuþmasý ile baþlayan etkinlik, BEKSAV ýn hazýrladýðý Limanlarýn Uðultusu belgeselinin gösterimi ve müzik dinletisi ile sona erdi. 15 Haziran: Karþýyaka dan Tuzla ya Destek 16 Haziran da Tuzla tersanelerinde yapýlacak greve destek olmak amacýyla 15 Haziran günü Karþýyaka Çarþý da bir basýn açýklamasý yapýldý. Karþýyaka Emek ve Demokrasi Platformu nun yaptýðý basýn açýklamasýnda Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý , Tersane Ýþçisi Yalnýz Deðildir sloganlarý atýlýrken, eyleme KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin yaný sýra Deri Ýþçileri Derneði çalýþanlarý da destek verdi.
16 Haziran: Ýzmir'den Tuzla'ya Destek Tuzla Tersanelerinde yapýlan 16 Haziran grevine destek vermek için 16 Haziran günü Konak Eski Sümerbank önünde bir basýn açýklamasý yapýldý. KESK öncülüðünde yapýlan basýn açýklamasýna TÜMTÝS, Birleþik Metal-Ýþ, BES, Eðitim-Sen, Tekstil-Sen, Deri Ýþçileri Derneði, Dayanýþma Sendikasý, Alýnteri, DHP, DÝP, DTP, EMEP, ESP, Mücadele Birliði, KöZ, Partizan ve SDP destek verdi. Yaklaþýk 250 kiþinin katýldýðý eylemde Gün Gelecek Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek , Tuzla Ýþçisi Yalnýz Deðildir , Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý , Ýþçi-Memur El Ele Genel Greve , Tersane Ýþçisi Direniþin Simgesi sloganlarý atýldý. Deri Ýþçileri Derneði Köle Deðil Ýþçiyiz, Birleþince Güçlüyüz , Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni dövizleri ile eylemde yerini alýrken deri iþçileri ile birlikte Ýþ, Ekmek Yoksa Barýþ da Yok , Ayaklar Baþ Olur, Baþýnýza Dert Olur , Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek sloganlarýný attýk. Ýzmir'den Komünistler
Ýzmir de Tuzla Grevine destek eylemlerinden çýkartýlmasý gereken dersler
15-16 Haziran Ayaklanmasý nýn yýldönümünü anmak ve Tuzla grevine destek olmak amacýyla Ýzmir de iki basýn açýklamasý, bir salon etkinliði olmak üzere üç etkinlik yapýldý. Bu etkinliklerin üçünün de ortak özelliði, etkinliðin örgütlenmesine katýlan kurumlarýn sýnýrlý olmasýydý. 15-16 Haziran ý anmak için içinde çalýþtýðýmýz kurumlarýn son birkaç senedir yaptýðý salon etkinliði ve basýn açýklamalarýný ortaklaþtýrmak üzere önemli bir çaba harcanmasýna raðmen diðer kurumlarýn ilgisi ve katýlýmý sýnýrlý olmakta ve neredeyse her kurum kendi etkinliðini yapmaktaydý. Bu sene ise geçtiðimiz senelerden farklý olarak 15-16 Haziran ýn yýldönümünde, 16 Haziran da, Tuzla Tersaneleri nde bir grev gerçekleþecek olmasý bir çok kitle örgütünün ve siyasetin bu takvime olan ilgisini arttýrdý. KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin 15-16 Haziran Ayaklanmasý nýn yýldönümünde yapýlacak etkinlik ve basýn açýklamalarýný
Bu konudaki yanýlgý ve zaaflarýn temelinde iþçilerin kitle örgütleriyle siyasal örgütleri birbirinden ayýrt etmeyi önemsemeyen bakýþ açýsý yatar. Bu yanýlgýnýn kaçýnýlmaz sonuçlarýndan biri de sýnýrlý sayýda militanýn katýldýðý siyasal amaçlý eylemlerle kitlelerin kýsmi çýkarlarý için katýlacaðý kitlesel eylemler arasýndaki farký göz ardý etmek olur. Bu fark ihmal edildiði zaman da kitlelerin katýlýp gerçekleþtireceði bir eylemin örneðin bir grevin önünü açmak için gerekli ve yararlý olan bir öncü eyleminin bu kitle eyleminin yerine geçmesi kaçýnýlmaz hale gelir. Böylece bir kadro eylemi kitle eylemini ikame etmiþ olur. Bu durumda farklý siyasi eðilimlerin kendi dar çýkarlarý temelindeki rekabet iliþkisinin bu eylemi zafiyete uðratmasý dahi iþten bile deðildir. Bu ise zaten eylemin ve örgütlenmenin dýþýnda kalan iþçi kitlesinin buralardan daha da uzakta kalmasýna hizmet eder. Yani sözümona bu maksatla tasarlanan eylem ve örgütlenmeler bu temel yanýlgý nedeniyle maksadýn tam aksi yönünde iþ gören dinamiklere yol açmýþ olur. *** Ýþte 16 haziran 2008 de Tuzla tersaneler havzasýndaki eylem bu genel saptamalarýn hepsinin
Tuzla Tersanelerine destek eylemlerine çevirme önerisiyle bir çaðrý yapýlmasý için uzun süre öncesinden giriþimlerde bulunmasýna raðmen, eyleme sadece devrimcilerin deðil sendikalarýn da katýlmasýný saðlamak için bu çaðrý KESK e havale edildi. Halbuki TÜMTÝS baþýndan itibaren bu sürecin içinde yer alacaðýný ve TÜRK-Ýþ e baðlý DeriÝþ, Belediye-Ýþ gibi sendikalarýn katýlýmýný saðlayacaðýný beyan etmiþti. KESK ise diðer kurumlarýn eylemin örgütlenmesinde katýlýmýný saðlamaya yönelik çaba sarfetmemesi ile birlikte sadece birkaç gün kala eylemin yerini, zamanýný, ortak pankartýný kurumlara bildirerek yapýlacak eylemden haberdar etti. KESK in bu yaklaþýmý eylemi amacýna uygun ortak organize etmekten çok uzak eylemi yapmýþ olmak için yapma tarzý idi. DÝSK eyleme katýlmama kararý alýrken, TÜRK-ÝÞ ise þubelerine destek verme çaðrýsýnda bulunmakla yetindi. Eyleme Birleþik-Metal-Ýþ, BES, Eðitim-Sen gibi sendikalar temsili düzeyde katýlýrken, TÜMTÝS ve Emekli-Sen katýlýmlarý
adete bir arada görülebileceði bir laboratuar gibidir. Söz konusu eylemin en büyük kusuru tersane iþçilerinin büyük çoðunluðunu eylemin içine çekememiþ olmasý, tersanelerdeki üretimin tamamen durmasýný saðlayamamýþ olmasý deðildir. Zira zaten böyle bir eylemden bunu beklemek hatadýr. Söz konusu beklentiler havzadaki iþçilerin çoðunluðunu örgütlemiþ bir sendikanýn yasal prosedüre göre veya buna raðmen iþi durdurmasý halinde gerçekleþebilirdi. Ama ne Limter-Ýþ bu durumdadýr ne de onun öncülük ettiði eyleme destek verenler bu boþluðu doldurmaya müsait bir topluluk oluþturmaktadýr. Bu bakýmdan asýl kusur bu eylemin sanki bir grev gibi tasarlanmasý ve eleþtirenlerin de sanki bir grevi eleþtiriyormuþ gibi davranmasýndan ileri gelmektedir. Buna karþýlýk böyle bir eylemin o havzadaki iþçilerin sendikalaþmasýnýn önündeki engellere karþý mücadele amaçlý bir eylem olarak takdim edilmesi ve tasarlanmasý mümkündü; zaten asýl mahiyeti de bundan ibarettir. Yani Tuzla havzasýnda grev hakkýnýn kullanýlmasý ve sendikalaþmanýn saðlanmasý için farklý sektörlerden farklý nitelikteki örgütlerin birlikte bir eylem yapmasý elbette olumlu ve gerekli bir iþtir. Ama
ve canlýlýklarý ile dikkat çekti. Devrimciler örgütleme sürecinden mahrum býrakýlmasýna raðmen eyleme katýlým gösterirken eylem sendikalarýn inisiyatifinde gerçekleþti. Bu eyleme iliþkin KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin eylemi Çiði Organize Sanayi veya Basmane-Kapýlar da yapma önerisi ise katýlýmý düþürür gerekçesi ile kabul görmedi. Halbuki Basmane-Kapýlar havzasý þehir merkezine (Konak) çok yakýn bir iþçi havzasý olmasýnýn yanýnda sendikalarýn da yoðun olduðu bir bölge. Bu özellikleriyle hem katýlým açýsýndan sorun yaratacak bir alan deðildir hem de iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen kesimlerinden olan tersane iþçilerinin sorunlarý sýnýfýn en çok sömürülen diðer kesimlerinden deri iþçilerinin de gündemine sokulmuþ olacaktý. Fakat Konak, Taksim, Kýzýlay gibi þehir merkezilerinde eylem yapma ýsrarý ve alýþkanlýðý nedeniyle daha önce defalarca olduðu gibi 16 Haziran da da eylemi iþçi sýnýfýna taþýma
böyle bir eylemin grevin yerine geçirilmesi hem eylemin deðerine gölge düþüren bir durum olmuþtur hem de eylemin muhatabý olan iþçilerin grev ve sendika hakkýnda yanlýþ algýlamalara kapýlmasýna hizmet etmiþtir. Üstelik bu eylemin dar siyasi çýkarlara hizmet etmek üzere tasarlanmasý yüzünden bir de siyasi rekabete sahne olmasý söz konusu eyleme bir gölge daha düþürmüþtür. Daha hazini ise, 38 yýl önce yüzbinlerce iþçinin sendikalaþma hakkýna yönelik saldýrýlara karþý iþi durdurup fabrikalardan akarak kentleri aþýp hükümet binalarýna saldýrmasýný «15-16 Haziran direniþi» diye anarken 16 haziran 2008 tarihindeki mütevazý siyasal protesto eyleminin grev diye anýlarak sanki yüceltilmek istenmesidir. Bu karmaþa bile grev kitle örgütü siyasal eylem ve kitle eylemi kavramlarý üzerinde yeniden düþünmeye ihtiyaç olduðuna delalet etmektedir.
Komünistlerin Grevlere Sendikalara ve Siyasal Mücadeleye Yaklaþýmýnýn Farký Komünistler kitlelerin örgütleri ile devrimcilerin örgütlerini birbirinden ayýrt etmek ve bunlarýn birbirinin yerine geçmemesi konusunda titizliði ellerinden býrakmamak zorundadýr. Daha da
fýrsatý kaçýrýlmýþ oldu. Bunun yanýnda KESK in yapacaðý eylem çaðrýsý beklenirken sürecin net olmamasý birçok kurumun bu gündemle ilgili yapmak istediði etkinlikleri organize edememesine veya örgütlemeyi dar zamana sýðdýrmasýna neden oldu. TÜMTÝS te yapýlan etkinlik de son bir hafta kala planlanmasýna raðmen etkinliðe ilginin fazla olmasý salonun dolmasýna ve bu yüzden bir çok kiþinin salona girememesine neden oldu. Öncesinden organize ederek daha geniþ bir salonda yapýlabilecek bu etkinliðin örgütleme çaðrýsýnýn herkese yapýlmayýp dar tutulmasý bir çok kitle örgütünün ve siyasetin etkinliðe katýlamamasýna sebep oldu. KöZ ün arkasýnda duran komünistler destek eylem ve etkinliklerinde yaþanan bu eksikliklerden kendilerini soyutlamadan dersler çýkaracak, bu eksiklikleri gidermek üzere daha fazla sorumluluk almak ve müdahale etmek için çaba göstermeye devam edecektir. Ýzmir den Komünistler
önemlisi bu ayrýmlarý kaðýt üzerinde dile getirmekle kalmayýp sýnýf mücadelesine müdahale etme azmindeki militanlarýn pratik içinde öðrenmesinin koþullarýný yaratmak zorundadýrlar. Ancak bu takdirde sýnýf hareketinin acil ve temel ihtiyaçlarýnýn baþýnda gelen sendikalaþma ve grev hakkýnýn elde edilip kullanýlmasýna öncülük edecek bir devrimci partinin yaratýlmasýna hizmet etmiþ olacaklardýr. Komünistler iþçi sýnýfýnýn siyasallaþmasýndan farklý þeyler anlýyorlar; Marx'ýn «tek tek bireylerin, ancak baþka bir sýnýfa karþý ortak bir savaþým yürüttükleri zaman bir sýnýf meydana getirdikleri» hakkýndaki saptamasýný gözden kaçýrmayarak, iþçi sýnýfýnýn siyasallaþmasýnýn ayný zamanda ayrý bir sýnýf olarak kendisinin bilincine varmasý ve egemen sýnýf olarak örgütlenme iradesini ortaya koymasý anlamýna geldiðini öne çýkarýrlar. Bu sonuç toplumun sýnýflarýnýn kendi içlerinde biraraya ve karþý karþýya gelmesi, bu suretle dostlarýn ve düþmanlarýn ayrýþtýrýlmasý anlamýna da gelir; komünistlerin siyasallaþmadan anlamasý gereken herhalde budur. Somutlaþtýrmak için mücadele ettikleri hedef de budur.
Sayfa
16
EYLÜL 2008
Sivas ýn Hesabý Sorulacak! Sivas katliamýný anmak için düzenlenen mitinge AKP den ve 2 Temmuz un Tüm Suç Ortaklarýndan Hesap Sormak Ýçin Emekçilerin Baðýmsýz Kitlesel Mücadelesini Büyütelim pankartýyla katýldýk 2 Temmuz Sivas Madýmak Oteli'nde gerçekleþen katliamýn üzerinden 15 sene geçti. Katliamýn 15. senesinde birçok ilde katliamý lanetleyen eylemler düzenlendi. Ýstanbul'da birçok sendika, kurum ve örgütün katýlýmý ile Kadýköy Ýskele Meydaný'nda düzenlenen mitinge yaklaþýk 6 bin kiþi katýldý. Yürüyüþ Tepe Nautilus önünde saat 17.00'da baþladý. Aralarýnda Pir Sultan Abdal Kültür Derneði, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneði, Yeþiller, ÝHD Ýstanbul Þubesi, AGEP, Divriði Kültür Derneði, Halk Cephesi, BDSP, 78'liler Federasyonu, Sivas Dayanýþma Derneði, AKA-DER, Kaldýraç, DÝSK, TMMOB, KESK Ýstanbul Þubeler Platformu, DHP, Özgür Demokratik Alevi Hareketi, DTP, EMEP, SDP, SODAP, EHP, TÖP, Sosyalist Parti Giriþimi, ESP, Halkevleri, Çarþý, Öðrenci Kolektifleri, Genç Umut, Mücadele Birliði Platformu, Partizan, KöZ, Tüm-ÝGD, SHP, TKP, Aydýn Fikir Gençlik Kulübü, ÖDP, SOLUK, ODAK, Devrimci Öðrenciler pankartlarý ile yürüyüþte yer aldýlar. Kortejler yürüyüþ sonunda Kadýköy Ýskele Meydaný'nda toplandý.
Komünistler olarak eyleme "AKP'den ve 2 Temmuz'un Suç Ortaklarýndan Hesap Sormak Ýçin Emekçilerin Baðýmsýz Kitlesel Mücadelesini Büyütelim" pankartý ile katýldýk. Yürüyüþ boyunca ve miting alanýnda "78 Maraþ: CHP Ýktidarda, 93 Sivas: SHP Ýktidarda, Kemalistler Tuttu Faþistler Vurdu," "Dünün Katilleri, Bugünün AKP'sidir," "Ne Þeriat Ne Kemalizm, Yolumuz Proleter Devrim," "Ordu
Medya Tekeller, Ýþte Katiller," "Katil Devlet Yýkacaðýz Elbet," "Ezilenlerle Saf Tut, Þovenizme Kapýlma," "DTP'yi Kapattýrmayacaðýz," "Varoþlarda Birleþ Alanlarda Devleþ," "Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz," "Bolþevizm: Kazanacaðýz, Komünist Bir Dünya Kuracaðýz," "Nereden Geliyoruz: Varoþlardan, Ne Ýstiyoruz: Ö z g ü r l ü k , Ve r m e y e c e k l e r : Alacaðýz, Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek," "Devrim Ýçin Devrimci Parti, Parti Ýçin Komünistlerin Birliði," "Yaþasýn Komünistlerin Birliði," "Faþizme Karþý Omuz Omuza," sloganlarýný haykýrdýk. Yürüyüþ boyunca, bugünün AKP'lilerinin dün katliamcýlarýn yanýnda olduklarýný, AKP'nin 2 Temmuz'un hesabýný soramayacaðýný, Sivas katliamýnýn þeriatçýlarýn, faþistlerin ve
Yürüyüþün ardýndan Kadýköy Ýskele Meydanýnda toplandýk. Miting programý saygý duruþu ile baþladý. Komünistlerin birliðini savunanlar saygý duruþu esnasýnda Enternasyonal'i söyledi. PSAKD Kadýköy Þube Baþkaný Feti Bölükgiray'ýn yaptýðý açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan Nesimi Çimen'in eþi, Sivas katliamý þahitlerinden Makbule Çimen, Alevi Bektaþi Federasyonu'ndan Ali Kenanoðlu konuþma yaptýlar.
Grup Yorum, Onur Akýn, ve Cahit Berkay da ezgileriyle mitinge katýldýlar. Geçtiðimiz yýllara oranlara daha kitlesel ve coþkulu geçen bu 2 Temmuz eyleminde asýl olarak AKP karþýtlýðý ve Madýmak'ýn müze olmasý þiarlarý öne çýktý. Komünistler olarak bu eylemde 2 Temmuz'un suç ortaklarýndan ve AKP'den hesap sorabilmek için Kemalistlere ya da burjuvazinin herhangi bir kanadýna yedeklenmeden, gücünü varoþlarda, emekçilerin baðýmsýz örgütlenmelerinden alan kitlesel mücadelenin örülmesi gerektiðini öne çýkardýk. Bu yüzden de DTP'nin kapatýlmasýna karþý çýkmanýn bu mücadeleyi örmek için þart olduðunu vurguladýk. Katil Devlet Yýkacaðýz Elbet Varoþlarda Birleþ Alanlarda Devleþ Ýstanbul'dan Komünistler
2 Temmuz Sivas katliamý Denizli de Hacý Bektaþ-ý Veli Derneði ve 78 liler Denizli Ýl Giriþimi nin çaðrýsýyla düzenlenen bir basýn açýklamasýyla protesto edildi. Belediye meydanýnda düzenlenen ve yaklaþýk 150 kiþinin katýldýðý basýn açýklamasýnda Sivas Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz pankartý açýldý. Eyleme imza koyan kurumlar Eðitim-Sen, BES, SES, Denizli Tabipler Odasý, TMMOB, EMO, Ziraat Mühendisleri Odasý, Sanat Sevenler Derneði, Altý Nokta Körler Der neði, Yeni Kuþak Köy Enstitüleri, Demokratik Haklar Derneði, Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifi, Komünist KöZ, Sosyalist Parti Giriþimi, EMEP, ÖDP ve TKP ydi. Bunun yaný sýra ADD, DSP, CHP ve Ulusal Sanayici ve Ýþadamlarý Derneði de basýn metnine imza atarak eyleme katýldý. Eylemde çoðunlukla Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz , Faþizme Karþý Omuz Omuza , Katil Devlet Hesap Verecek , Madýmak ý Müze Yapacaðýz , Kahrolsun MÝT, CÝA, Kontrgerilla , Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka Hesap Verecek , Sivas ýn Hesabý Sorulacak sloganlarý atýldý. Okunan basýn açýklamasýndan sonra alanda kýsa bir semah gösterisi düzenlendi ve daha sonra Eðitim-Sen de yapýlacak olan salon etkinliði için kitle oraya hareket etti. Eylemin sonunda Kemalistlerin
katliamdaki payýný teþhir eden KöZ ün özel sayýsýný alanda yaygýn olarak daðýttýk. Sivas Katliamý uzun yýllardan sonra Denizli de ilk defa bir basýn açýklamasýyla protesto ediliyor. Katliamýn yýldönümüne sayýlý günler kala 78 lilerin önerisiyle Hacý Bektaþ-ý Veli merkezli bir eylem çaðrýsý yapýldý ve iki toplantý ile eylem örgütlendi. Bunun sonucunda eylem komitesinin seçilmemesi, atýlacak sloganlarýn belirlenmemesi üstelik slogan atmama kararý alýnmasý ve tüm kurumlara ulaþýlamamasý gibi bazý aksaklýklar yaþandý. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak Kemalistlerle ve kýzýl elmacýlarla eylem birlikleri konusundaki tutumumuz bellidir. Kýzýl elmacý ittifaklarý daðýtmaya gideriz. Bilhassa 2 Temmuz olayýnda Kemalistlerin rolünü ört bas ederek AKP yi sýkýþtýrmak üzere bu eylemlere CHP ve uzantýlarýnýn müdahale ettiðini biliyoruz. Biz bu müdahaleleri boþa çýkarmak üzere hareket ettik. ADD ve CHP gibi oluþumlarýn bildiriye imza attýðýný eyleme bir gün kala alýnan ikinci toplantý bittikten sonra öðrendik. Bu bakýmdan bu konudaki tutumumuzu toplantýlarda açýklamak konusunda zaaflý davrandýk. Bunun üzerine eylem g ü n ü H a c ý B e k t a þ - ý Ve l i Der neði ndeki arkadaþlarla görüþüp komünistlerin devletin
katliamlarýna Kemalistlerle ayný pencereden bakmasýnýn mümkün olmadýðýný söyledik. Eyleme Sivas Katliamýyla ilgili görüþlerimizin kaleme alýndýðý bir özel sayýyla katýlmak istediðimizi, buna sýcak bakýlmazsa eylemden imzamýzý çekeceðimizi belirttik. Ancak bunlarý söylerken, örgütlenmesine fiili olarak emek harcadýðýmýz bir eylemin bütünlüðünü bozmak gibi bir tavrýmýzýn olamayacaðýný ve çekilmeyi tercih etmediðimizi, imzamýzý çeksek bile eyleme katýlacaðýmýzý ve özel sayýyý daðýtýrken eyleme zarar gelmesine izin vermeyeceðimizi özellikle vurguladýk. Bunun sonucunda özel sayýmýzý eyleme zarar vermemek adýna kitle daðýlýrken daðýttýk. Önümüzde iki seçenek vardý ya eyleme hiç müdahale etmeyip izlenimci bir tutum sergileyecektik ya da CHP, ADD gibi kurumlarýn imzalarýnýn olduðu bir basýn açýklamasýndan imzamýzý çekmeyerek özel sayýmýzý daðýtma fýrsatýna sahip olacaktýk. Ýkincisini tercih ettik. Zira bizim buradaki gücümüz Kemalistlerin olduðu bir ittifaký bozarak, onlarýn olmadýðý bir eylem örgütlemeye yetmeyecekti. Bununla birlikte bir siyasal akým olan Kemalizm e ve onun temsilcisi olan ADD, CHP karþýsýndaki politik mücadelemiz içinde çalýþtýðýmýz kurumlarda bu kesimlere oy veren ya da bu görüþleri savunanlarla bir arada olamayacaðýmýz anlamýna
da gelmemektedir. Bilakis kitle örgütleri farklý siyasal görüþten kiþilerin ortak bir amaç doðrultusunda buluþtuðu bir yerdir. Her ne kadar komünistler kitle örgütü çalýþmalarýna katýlsa da kendi siyasal görüþlerini o kitle örgütüne mal etmez tersinden kitle örgütünün görüþlerinin kendi siyasal görüþlerine mal edilmesine mani olur. Toplumun farklý kesimlerinden emekçiler, ezilenler söz konusu kitle örgütlerine ne kadar çok katýlýrsa hakim sýnýfýn siyasal eðilimlerini bu kurumlarda görmek o denli mümkün olacaktýr. Biz de içinde çalýþtýðýmýz kurumlarda farklý siyasal görüþlerden arkadaþlarla ortak iþler yaparken diðer yandan siyasal çizgimizin onlarýnki ile karýþmamasýný saðlamak üzere siyasal ayrým çizgilerimizi pratik olarak çekmeye devam edeceðiz. Sivas Katliamýný ilk kez protesto etmek üzere örgütlenen platformda görüþlerimizi net bir þekilde tüm bileþenler önünde açýklamak noktasýnda eksik kaldýk. Fakat özel sayýmýzla bu eksiði kapatabildik. Ancak önümüzdeki yýllarda hem bu eksiklikleri tekrarlamamaya hem de faþistler yakarken Kemalistlerin bakmakla yetindiði 2 Temmuz un burjuvazinin herhangi bir kesimine yedeklenmeden, anlamýna uygun bir biçimde anýlmasý yönünde bir eylem örgütlenmesi için üzerimize düþeni yapacaðýz. Denizli den Komünistler
AKP'den ve 2 Temmuz'un Suç Ortaklarýndan Hesap Sormak Ýçin Emekçilerin Baðýmsýz Kitlesel Mücadelesi
Kemalistlerin, onlarýn hizmetkarý olduklarý devletin tertibi olduðunu söyledik. 2 Temmuz'un hesabýnýn ancak emekçilerin baðýmsýz kitlesel mücadelesi ile verilebileceðini, DTP'nin kapatýlmasýna karþý çýkmadan 2 Temmuz'un hesabýný soracak baðýmsýz bir emekçi hareketinin yaratýlamayacaðýný dile getirdik.
Miting Alanýnda Enternasyonal'i Söyledik
Denizli'de 2 Temmuz Eylemle Anýldý
Sivas Katliamý ný Unutmadýk Unutturmayacaðýz! Mahallemizde 2 Temmuz Sivas katliamýný anmak için bir araya gelen Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Alýnteri, ESP, KöZ, Partizan ve Proletaryanýn Kurtuluþu 1 Temmuz akþamý mahallede yürüyüþ yapma kararý aldý. Karakol Duraðýndan baþlayan yürüyüþ, Çeþme Duraðý na kadar sürdü ve orada bir basýn açýklamasý yapýldý. Yürüyüþte 15. Yýlýnda Sivas ý Unutmadýk, Unutturmayacaðýz ortak pankartý açýldý. Siyasetlerin kendi flamalarýyla katýldýðý yürüyüþte daha önceden belirlenen ortak sloganlar atýldý. Sivas ý unutmadýk, unutturmayacaðýz , Yaþasýn devrimci dayanýþma , Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz , Katil devlet hesap verecek , Sivas ýn hesabý sorulacak , Kahrolsun MÝT, CIA, Kontrgerilla sloganlarýyla 100 ün üzerinde kiþi yürüdü. Eyleme EMEP ve DTP de katýlarak destek verdi. Çeþme duraðýnda yapýlan basýn açýklamasýnýn ardýndan atýlan sloganlarla eylem bitirildi. Yapýlan açýklamada Sivas katliamýnýn sorumlusunun devlet olduðu, bu devletin Sivas gibi baþka katliamlarý da gerçekleþtirdiði, bu katliamlara karþý tüm ezilenlerin birleþik mücadelesi gerektiði vurgulandý. Bu eyleme biz KöZ olarak yaklaþýk 25 kiþi katýldýk. 2 Temmuz Sivas Katliamý anmalarý öncesinde KöZ olarak hem Kadýköy deki mitinge yönelik hem de mahallemizde örgütlenmiþ olan eyleme hazýrlýk amacýyla Mayýsta Yaþam Kooperatifi nde 2 Temmuz la ilgili bir KöZ söyleþisi düzenledik. Yaptýðýmýz söyleþide Sivas ta katliam öncesinde ve anýnda nelerin yaþandýðýný, katliama nasýl zemin hazýrlandýðýný, bu konuda da dönemin koalisyon ortaðý olan SHP nin rolünü ve aslýnda Kemalistlerin bu katliamlardaki rollerini içeren bir konuþma yaptýk. Yapýlan sohbette geçmiþte buna benzer katliamlardan örnekler verilirken, bir diðer taraftan da böyle olabilecek kimi katliamlarýn da önlenebildiðini ve bu katliamlarý önleyebilmenin yollarýnýn da aslýnda nerelerden geçtiðinin üzerinde durduk. 2 Temmuz ile ilgili çýkarmýþ olduðumuz özel sayýyý mahallemizde eylemler öncesinde kullanamadýk. Bu da aslýnda 2 Temmuz gibi bir gündemle ilgili olan Alevilerin yoðun olarak yaþadýðý böyle mahallelerde çok büyük bir önem arz ederken bunu yeterince iþleyemedik. Bu konudaki eksikliklerimizin de farkýna vararak önümüzdeki süreçte çýkarmýþ olduðumuz dersler ýþýðýnda ilerlemeye devam edeceðiz. Kemalistler Tuttu Faþistler Vurdu! Sivas ta Düþenler Kavgamýzda Yaþýyor! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Bursa da 2 Temmuz u Anmak Ýçin Yürüyüþ ve Etkinlik Bursa da 2 Temmuz Sivas Katliamý nýn yýldönümü vesilesiyle bir yürüyüþ ve bir etkinlik yapýldý. Aralarýnda Pir Sultan Abdal ve Hacý Bektaþ Veli Dernekleri nin de bulunduðu beþ dernekten oluþan ''Bursa Dernekler Platformu'' tarafýndan organize edilen eylem saat 18:00 da Setbaþý civarýnda kitlenin toplanmasýyla baþladý. Önce yürüyüþ için kortejler oluþturuldu. En önde dernekler platformu tarafýndan hazýrlanan Sivas Katliamý nýn yýldönümünde unutulmadýðýný ve unutturulmayacaðýný ifade eden bir pankart taþýndý. Pankartýn hemen arkasýnda Sivas ta yitirdiklerimizin fotoðraflarý taþýndý. Kortejde bunlardan ayrý bir pankart ya da flama taþýnmadý. Biz eylem öncesi hazýrladýðýmýz dövizleri yürüyüþ boyunca taþýdýk. Ayrýca yürüyüþ esnasýnda KöZ ün 2 Temmuz özel sayýlarýný da daðýttýk. Bizim dýþýmýzda diðer siyasetlerden hiç kimsenin alanda ve yürüyüþ boyunca özel sayý ya da bildiri daðýtmamasýný bahane ederek, bazý siyasetler kortej içerisinde özel sayý daðýtmamýz konusunda uyarýda bulundular. Biz de alýnan ortak kararlarý ve eylem bütünlüðünü bozmadýðýmýzý fakat hiç kimsenin de özgürce propaganda yapmamýza engel olamayacaðýný, bu tutumun düþmana hizmet eden bir tutum olduðunu belirttik. Özel sayýlarýmýzý tüm yürüyüþ kolu boyunca daðýttýk. Yürüyüþ Bursa Kent Müzesi Meydaný na gelindiðinde son buldu. Yürüyüþ boyunca ortak sloganlar dýþýnda bazý siyasetler farklý sloganlar da attýlar ve attýrdýlar. Biz de Sivas ta düþenler kavgamýzda yaþýyor , Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz , Bedel ödedik bedel ödeteceðiz sloganlarýný atmaya özen gösterdik. Gelinen meydanda eylem için ses tesisatý ve sahne alaný oluþturulmuþtu. Sahnede öncelikle 2 Temmuz da Sivas ta yaþanan olaylar aktarýldý ve ölenlerin tek tek isimleri okunurken eyleme katýlan kitle her isimde ''burada'' diye baðýrdý. Daha sonra Sivas ta yitirdiklerimiz adýna saygý duruþu yapýldý. Saygý duruþunun ardýndan Pir Sultan Abdal Derneði Bursa þube baþkaný bir konuþma yaptý. Konuþmanýn ardýndan þiirler okundu ve semah gösterisi yapýldý. Eylem esnasýnda sýk sýk sloganlar atýlýrken etkinlik programý da sloganlarla bitirildi. Sivas katliamýnýn yýldönümü vesilesiyle gerçekleþtirilen eyleme 800 civarýnda bir kitle katýldý. Eylem geçen yýla oranla daha coþkulu bir havada geçti. Ayrýca geçen yýl eyleme katýlan fakat oradaki kitlenin sloganlarý ve teþhirci tutumu sebebiyle eylemi terk etmek zorunda kalan CHP ve bazý Kemalist siyasetler bu yýl eyleme katýlmadý. Eyleme bazý kitle örgütlerinin ve bizim dýþýmýzda DTP, EMEP, SDP, ÖDP, TKP, ESP, Partizan, BDSP, DHP, SODAP ve Halkevleri gibi siyasi hareketler de katýlarak destek verdi. Bursa dan Komünistler
Sayfa
EYLÜL 2008
17
Sivas Katliamý nýn Sorumlusu Devlettir
Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz kooperatifte 18 kiþinin katýlýmýyla bir KöZ sohbeti yaptýk. Sohbetin konusu 2 Temmuz Sivas katliamýydý. 2 Temmuz' da neler yaþanmýþtý , 2 Temmuzun sorumlularý kimlerdir , 2 Temmuz katliamýyla amaçlanan neydi , Bugün 2 Temmuzu nasýl karþýlamak gerekir sorularýnýn ele alýndýðý sohbet yaklaþýk iki saat sürdü. Sohbete katýlanlarýn söz alarak konuþtuðu ve konuyla ilgili görüþlerimizi derli toplu bir biçimde ele alabildiðimiz verimli bir sohbet oldu.
2 Temmuz da Neler Yaþanmýþtý Sohbete 2 Temmuz da neler yaþandýðýný hatýrlayarak baþladýk. Ýlki 1989 yýlýnda Sivas ýn Banaz köyünde yapýlan Pir Sultan Abdal etkinliklerinin, 1993 yýlýnda, dönemin hükümet ortaðý olan SHP'li Kültür Bakaný Fikri Saðlar ýn ýsrarlý tutumu sayesinde Sivas ta yapýlmasýna karar verildi. Bunun üzerine þeriatçý, faþist cenah hareketlenmeye baþladý. Kimi yerel gazeteler Aziz Nesin i bahane ederek bu þeriatçý faþist güruhu kýþkýrtan yazýlar yayýnlamaya baþladýlar. Etkinliklerin ilk günü olaysýz geçti. Ancak ertesi gün cuma namazýndan çýkan kitleyi faþist ajitatörler "Aziz Nesin'e ölüm, Þeytan Aziz Nesin" diye sloganlar atarak, Madýmak oteline yönlendirdiler. Ýlk baþta 600-700 kiþi olan saldýrgan güruh herhangi bir müdahaleyle karþýlaþmayýnca, bir kaç saat içinde daha da kalabalýklaþtý ve kýsa süre içinde kalabalýk 15 bini buldu. Kalabalýk üç saat boyunca otelde bulunanlarý taþa tuttu. Ýçeride mahsur kalan 150 aydýn sanatçý ulaþabildikleri bütün kanallarla devletin en tepelerinden tutalým, kiþisel iliþkilerini arayarak tehlike içinde olduklarýný ilettiler. Aldýklarý yanýt ise gerekenin yapýlacaðý, can güvenliklerinin korunacaðý yönünde oldu. Fakat bu faþist saldýrý ve gergin bekleyiþ tam sekiz saat sürdü. Akþamüstüne doðru faþistler oteli ateþe verdiler ve bu saldýrýda 37 aydýn sanatçý yanarak can verdi.
2 Temmuz un Sorumlularý Kimlerdir Katliamý düzenleyenler þeriatçý faþist güçlerdir. Fakat bu katliamýn asýl sorumlularý bir bütün olarak devlettir. Ýktidardaki Tansu Çiller hükümeti, onun
SHP li ortaðý baþbakan yardýmcýsý Erdal Ýnönü baþta olmak üzere ordudur, polistir, yani asker, sivil, devlet erkanýdýr. Zaten bu kesimler bu katliamý önlemek için kýllarýný dahi kýpýrdatmamýþlardýr. On yýllardýr Alevileri ve sol kesimi oy deposu olarak gören SHP'li Kemalist Baþbakan yardýmcýsý katliamdan sonra utanmadan Güvenlik güçlerimizin özverili çalýþmalarý sayesinde daha büyük bir katliam önlenmiþtir diyebilmiþtir. Ayný SHP, katliamdan bir hafta sonra Tansu Çiller hükümetine güvenoyu vermiþtir. Ordu ve polis bu faþist katliamý önlemek için hiçbir þey yapmamýþtýr.
2 Temmuz Katliamýyla Amaçlanan Neydi 2 Temmuz katliamý devletin Kürdistan sorunu baðlamýnda Alevi kitlesini Kemalistler eliyle devlete yedekleme projesidir. 1992-93 yýllarý Kürt hareketinin mücadeleyi doruk noktasýna ulaþtýrdýðý yýllardý. Devlet bir yandan Kürt hareketinin Malatya, Sivas gibi kuzeydeki Alevi Kürtleriyle buluþmasýný önlemek, diðer taraftan Türk Alevilerini, Kürt ve þeriat
karþýtlýðýyla yanýna çekmek için bu katliam bulunmaz bir fýrsat olmuþtur. Katliamdan hemen sonra katliamý protesto eden kitleler katliamýn sorumlularý olarak iktidarý ve devleti gösterirken çok geçmeden Alevi kitleler Kemalist SHP nin eliyle þeriat karþýtlýðý üzerinden Türkiye Ýran Olmayacak , Türkiye Laiktir Laik kalacak gibi anlayýþlarla sosyal demokratlar üzerinden devlete yedeklenmiþtir.
Bugün 2 Temmuz u Nasýl Karþýlamak Gerekir 2 Temmuz katliamýnda doðru dersler çýkarmazsak yeni 2 Temmuzlar Alevileri, Kürtleri, tüm ezilenleri ve devrimcileri bekliyor demektir. 2 Temmuz sanýklarýný hararetle savunanlar bugün iktidardadýr. Geçtiðimiz yýl Daðlýca Saldýrýsý ndan sonra faþist saldýrýlarý gerçekleþtirenler 2 Temmuz Katliamý nýn baþ aktörleriydi. Bugün devlet asýl tehlike olarak Kürtleri gösteriyor. Bir taraftan operasyon üzerine operasyon yaparken diðer yandan yoðun olarak Kürt emekçilerinin oylarýyla meclise giren Bin Umut adaylarýný meclisten
atmaya çalýþýyor. DTP yi kapatmak için uðraþýyor. Alevi, iþçi ve emekçilerse büyük oranda Kürt düþmaný CHP den ve Kemalistlerden umudunu kesmiþ deðiller; diðer taraftan ise sözde demokrasicilik oynayarak çetelerin üzerine gitme pozlarýna bürünen AKP zorlama da olsa Kürtleri yanýna çekmeye çalýþýyor. Bugün Kürt olsun Alevi olsun, tüm emekçilerin ve ezilenlerin görevi bir yandan DTP'yi kapattýrmayacaðýz diye haykýrmaktýr diðer yandan da Sivas Katliamý nýn hesabýný yalnýzca Alevilerin deðil, Alevi, Kürt, Türk tüm iþçi ve emekçilerin sormasýdýr. Sohbete katýlan bir arkadaþýmýz þu soruyu sordu: Bu katliamýn önlenmesi için devrimciler bir þeyler yapmadýlar mý Bu soruyu bir arkadaþ þu þekilde yanýtladý: Devlet için bu katliamý önlemek için sekiz on saat yeterli bir süre olsa bile, bu yönde önceden bir hazýrlýðý ve planý olmayan devrimcilerin böylesi kitlesel bir saldýrýyý önlemesi de mümkün olamazdý. Sohbette konuþan baþka bir arkadaþ ise þunlarý söyledi: 22 Temmuz seçimlerine katýlan Bin Umut milletvekili adaylarý kendilerini umut olarak gören iþçi ve emekçilerin bir kýsmýnýn oylarýný alarak meclise girdi. Bu yýl özellikle Ýstanbul da bugüne kadar Türkiye deki en kitlesel ve coþkulu bir Newroz yaþandý. Maalesef 1 Mayýs ta bu kitle alanlarda kendisini gösteremedi. Önümüzde bir yerel seçim duruyor. Yerel seçimleri ezilenlerin örgütlenmesinde bir olanak olarak görerek hareket etmeliyiz. Sohbete katýlan bir öðrenci devlet neden insanlarý Alevi-Sünni, laik-þeriatçý, Türk-Kürt diye bölmeye çalýþýyor diye yalýn bir soru sordu. Bu öðrencinin sorusuna þöyle bir yanýt geldi: Bu devlet kendi düzenini sürdürmek için iþçi ve emekçileri yapay ayrýmlar yaratarak bölmeye çalýþýr. Bir fabrikada yan yana çalýþan Kürdü Türkü, Alevisi Sünnisi bir olarak kendi haklarý için bir araya gelmesini istemez. Baþý sýkýþtýkça "Büyük Türkiyemizi çekemeyen iç ve dýþ mihraklar" diye terane tutturur dedi. Sohbet bu konuþmalarla sona erdi. Kemalistler Tuttu Faþistler Vurdu Ezilenlerin Birliði Þovenizmi Yenecek Yenibosna'dan Komünistler
2 Temmuz Sivas Katliamýnýn Hesabýný Sormak ve Yeni 2 Temmuzlar Yaþamamak Ýçin Komünistlerin Ödevleri 28 Haziran Cumartesi günü Tuzla da 2 Temmuz konulu bir gazete sohbeti gerçekleþtirdik. Sohbete yaklaþýk 12 kiþi katýlýrken bir yoldaþýmýz öncelikle 2 Temmuz günü öncesinde ve 2 Temmuz günü ne olduðunu, SHP nin bir gövde gösterisi yapmak için Pir Sultan Abdal þenliklerini Sivas merkeze aldýklarýný, katliamýn öncesinde gün gün planlandýðýný, faþistlerin kapý kapý bildiriler daðýttýklarýný, yerel gazetelerin ortamý gerdiklerini anlattý. Yoldaþ daha sonra dakika dakika katliamýn nasýl gerçekleþtiðini, 500 kiþilik bir kitlenin nasýl sayýlarý 15 bini bulan bir kitleye dönüþtüðünü, Madýmak Oteli nin 1,5 saat boyunca taþlanýp, 7 saat boyunca yakýlýrken devletin, sosyal demokratlarýn nasýl hiçbir þey yapmadan bu katliamý izledikleri anlattý. Bir baþka yoldaþýmýz d a 2 Te m m u z u k o m ü n i s t l e r i n n a s ý l deðerlendirmesi gerektiðini kýsaca þu sözlerle anlattý: Bu mesele bir Alevi-Sünni çatýþmasý deðildir. Alevilerin özellikle Kürtlerle, devrimcilerle temasýnýn arttýðý yerlerde ve Kürt hareketinin yükseldiði zamanlarda bu tür katliamlar görülüyor. Sivas Katliamý nýn yaþadýðýmýz topraklarda pek çok benzerleri var. Koçgiri den, Maraþ ve Çorum olaylarýna kadar pek çok Alevi katliamý aslýnda Alevi-Sünni çatýþmasýndan ortaya çýkmadý. Öte yandan bu katliam þeriat taraftarlarý tarafýndan deðil, faþistler tarafýndan organize edildi, þeriatçýlar da bu katliama destek verdi. Bu tür katliamlarýn ancak varoþlarda, ezilenlerin ve sömürülenlerin kitlesel eylemlerini büyüterek engellenebileceðini vurgulayan yoldaþ varoþlarda ezilenlerin kitlesel eylemlerini yaratmak için de Bin Umut vekillerinin kullanýlabileceðini anlattý. Söyleþinin ikinci kýsmýnda bazý sorular geldi. Bu sorular devletin neden böyle bir katliamý gerçekleþtirmek isteyeceði, neden bu tür katliamlarýn hep Alevilerin baþýna geldiði üzerineydi. Bu sorulara verilen yanýtlar ayný zamanda bu katliamlara karþý ne yapýlabileceðini anlatmak için de bir vesile oldu.
Devlet Neden Sivas Gibi Bir Katliamý Gerçekleþtirmek Ýster Gelen bu sorular üzerine devletin Sivas katliamý gibi bir katliamý gerçekleþtirmek istemesi için pek çok nedenin olabileceðini ifade ederek bu
nedenleri þöyle sýraladýk: Bunlardan ilki devletin ezilen bir kesim olan Alevilerin, Kürtlerle ve devrimcilerle olan temasýný azaltmak, Alevileri sosyal demokratlar aracýlýðý ile kendi saflarýna çekmek istemesidir. Devlet burjuva düzeni koruyabilmek için bir yandan baský ve zulüm araçlarýný kullanýrken bir yandan da emekçileri bölmek, onlarý devrimci unsurlardan uzaklaþtýrmak, emekçiler içerisinde kendisine baðlý bir kesim de yaratmak ister. Türkiye de devlet bunu faþistler ve sosyal demokratlar aracýlýðý ile Alevileri kendi safýna çekerek yapýyor. Yaþadýðýmýz topraklarda Alevilerin baþýna bu katliamlar sýrf Alevi olduklarý için gelmiyor. Örneðin Cem Vakfý nýn baþýna bugüne kadar hiç böyle bir sorun gelmiþ deðildir. Ayný zamanda devletle arasýný bozmayan pek çok Alevi MHP de bile yer alabilmektedir. Demek ki, asýl sorun Alevi kimliðinin kendisinde deðil, Alevilerin baþka bir özelliðindedir. Üzerlerindeki baskýya karþý, yaþadýðýmýz topraklarda ezilen, kendi ibadetini bile yapamayan Aleviler ayný zamanda bazý bölgelerde devrimcilerle yoðun temas halindedir. Ýþte bu temas devletin kýrmayý kendine görev bildiði bir eylemdir. Bu yüzden de devrimcilerle Alevilerin temaslarýnýn yoðun olduðu bölgelerde, devlet Alevileri devrimcilerden uzaklaþtýrmak, kendi safýna çekmek ister.
Alevi Kimliði Kürt Kimliðinin Karþýsýna Çýkýyor Dahasý yaþadýðýmýz topraklarda Kürt ulusal sorunun varlýðý, devletin Alevileri Kürt kimliðinden ve Kürt ulusal mücadelesinden de uzaklaþtýrmak ister. Bu yüzden Türk devleti için Kürt kimliðinin karþýsýnda sahiplenilen bir Alevilik kimliði de kendi yararýnadýr. Bu yüzden de bu tür katliamlarýn, Kürt hareketinin yükseldiði dönemlerde, Kürt hareketinin buluþmaya çalýþtýðý bölgelerde oluþmasý rastlantý deðildir. Aksine Alevi katliamlarýnýn bir sonucu da Alevi-Kürt ayrýmlarýný ortaya çýkararak ve güçlendirerek Kürt ulusal hareketinin de gerilemesini saðlamaktýr. Türkiye devleti faþistler aracýlýðý ile Alevilerin kafasýna vura vura Alevileri kendi safýna çekmeye çalýþýyor. Faþistlerle, Ýslamcýlarla ilk fýrsatta iþ birliði yapmaya hazýr, defalarca onlarla koalisyonlara girmiþ olan sosyal demokratlar da, sanki Alevileri kollayýp, onlarýn haklarýný
savunurmuþ gibi bir role bürünüyor. Bugün hala Alevilerin asýl olarak Kemalistlere ve sosyal demokratlara oy vermesi temel olarak bundandýr.
1 Mayýs Mahallesi nde Sivas Anmasý
Bu Tür Katliamlara Karþý Ne Yapýlabilir?
2 Temmuz Sivas Katliamý ný 1 Mayýs Mahallesi'nde konu üzerine bir KöZ söyleþisiyle andýk. Yaklaþýk 15 kiþinin katýldýðý söyleþide 2 Temmuz Katliamý üzerine KöZ'ün görüþlerini dile getirdik ve gelen sorularý cevaplandýrdýk. Söyleþide temel olarak KöZ'ün 2 Temmuz özel sayýsýnda konu edilen noktalar üzerinde duruldu. Konuþmada vurgulanan görüþler kýsaca þöyleydi: 2 Temmuz, Alevi-Sünni, þeriatçý-laik ekseninde tartýþýlmasý asýl olarak devletin ezilenler ve sömürülenler üzerindeki baskýsýnýn artýrýlmasý için kullanýlýyor. 2 Temmuz, aslen bir faþist saldýrýdýr. Kemalistler Madýmak otelindeki aydýn ve sanatçýlarý bir kapana iteklemiþ, saldýrý sýrasýnda onlarý bu kapanda oyalamýþ ve katliama ortam yaratmýþtýr. 2 Temmuz bu bakýmdan þeriatçýlarýn, faþistlerin ve Kemalistlerin, ve onlarýn hizmetkarý olduklarý devletin tertibidir. Tüm bu güçlerin ortak katliamýdýr. 2 Temmuz sonrasýnda katliama gösterilen ilk tepkilerde devlet karþýtý "Katiller Meclis'te", "Katil Devlet" sloganlarý öne çýkmýþtý. Ancak daha sonra bu tepki sosyal demokratlar eliyle Alevi-Sünni, Þeriatçý-Laik eksenine çekildi, tepkilerin odaðý devletten Ýslamcýlara kaydýrýldý. Böyle bir müdahale ile Aleviler devlet tarafýna çekilirken özellikle de Alevi Kürtler o dönem yükselen Kürt hareketinden uzaklaþtýrýldý. 2 Temmuz benzeri katliamlarýn hesabýnýn sorulmasý için emekçilerin birleþik ve baðýmsýz mücadelesinin güçlendirilmesi gerekli. Söyleþiye katýlan Proletaryanýn Kurtuluþu'ndan bir arkadaþ, 2 Temmuz benzeri katliamlarýn önlenebilmesi için ne yapýlmasý gerektiði üzerinde de durulmasý gerektiðini söyledi. Alevilerin devrimcilerin güçlü olmadýðý yerde katliamlara maruz kaldýðýný vurgulayan arkadaþ, devrimcilerin birlikte mücadelesinin saðlanmasýnýn bu katliamlarý önlemede kilit rol üstlendiðini vurguladý. KöZ adýna konuþan yoldaþýmýz da, tarihte Alevilerin devrimcilere ve Kürt hareketine yaklaþtýðý zamanlarda bu türden saldýrýlara maruz kaldýðýný belirtip, ezilenlerin, sömürülenlerin mücadelesinin yükseltilmesinin öneminden bahsetti. Söyleþide söz alan mahalleden bir arkadaþ, ordunun aslýnda Kemalist olmadýðýný, birçok subayýn AKP taraftarý olduðunu söyledi. Bunun üzerine birçok alt rütbeden subayýn AKP'yi desteklemesinin, ordunun üst kademesinin ve genel ilke ve amaçlarýnýn TC'nin bekasýný her türlü tehdide karþý korumak üzere inþa edildiði gerçeðini deðiþtirmeyeceðini, bu anlamda ordunun Kemalist bir yapýlanma olduðunu vurgulandý. Sorularýn ardýndan söyleþi sona erdi. Kemalistler Tuttu, Faþistler Vurdu Sivas'ýn Hesabýný Sormak Ýçin , Emekçilerin Örgütlenme Özgürlüðüne Sahip Çýk 1 Mayýs Mahallesi'nden Komünistler
Söyleþide bu tür katliamlarýn bir ilk olmadýðý ve son da olmayacaðý vurgulandý. Aksine devletin faþistleri, sosyal demokratlarý ve burjuva partileri kullanarak yine benzer katliamlarý gerçekleþtirebileceðinin altý çizildi. Buna karþý Sivas Katliamý na aktif taraf olan Þevket Kazan ýn parti arkadaþlarýnýn ve faþistlerle birlikte hareket eden dünün katillerinin bugün buluþtuðu AKP nin bu sorunun üzerine gidemeyeceði, zaten bu güne kadar da bu konuda hiçbir adým atmadýðý, yani bu sorunu AKP nin çözemeyeceði söylendi. Benzer bir þekilde Kemalistlerin ve sosyal demokratlarýn da bu sorunun üzerine gidemeyeceði belirtildi. Bugüne kadar Sivas Katliamý na dair CHP de SHP de, Madýmak Oteli nin altýnda açýlan kebapçýya karþý mücadele etmek dýþýnda hiçbir þey yapabilmiþ deðil. Sosyal demokratlar ve Kemalistler ya Erdal Ýnönü gibi bu sorunun burjuva yöntemlerle çözülmeyeceðini anlayýp istifa ediyor ya da sorunu çözmeye çalýþýrmýþ gibi davranýp senelerce emekçileri oyalýyorlar.
Saldýrýlara Karþý Ne Yapmalý Ne yapmak gerek soruna karþýlýk olarak þunlar söylendi: Öncelikle devletin oyununu bozmak gerek. Bugün devlet Alevilerle Kürtleri, devrimcileri ayrý tutmaya çalýþýyorsa, onlarý buluþturmak, ne AKP ye ne de Kemalistlere yedeklenmeden kitlesel eylemler örgütlemek gerekli. Bunun için varoþlar çok elveriþli bir ortam sunuyor. Bu mücadelenin ezilenlerin, sömürülenlerin ve devrimcilerin yoðun bir þekilde bulunduðu yerde verilmesi þart. Bu birlikteliði örebilmek için komünistler Bin Umut vekillerinin de kullanýlabileceðini düþünüyor. Bugün Bin Umut vekilleri 2 Temmuz a dair, Alevilerin, Kürtlerin ve tüm emekçilerin sorunlarýna dair pek çok ortak eylemin örgütlenmesinde araç olabilirler. Elbette böyle bir aracý kullanabilmek de komünistlerin görevi. Komünistler geçtiðimiz yýl Temmuz seçimlerini gündemlerine aldýklarýndan beri, bu hedefle hareket ediyor. Tuzla'dan Komünistler
Sayfa
18
1 Eylül Dünya Barýþ Günü nün Perdelediði Gerçekler 1946 yýlýnýn haziranýnda ikinci emperyalist paylaþým savaþýnýn galip devletlerinin giriþimiyle, bu galibiyeti tescil etmek üzere kurulan Birleþmiþ Milletler Örgütü kendini þöyle tarif etmiþti: Biz Birleþmiþ Milletler halklarý: Bir insan yaþamý içinde iki kez insanlýða tarif olunmaz acýlar getiren savaþ felaketinden gelecek kuþaklarý korumaya, temel insan haklarýna, insan kiþiliðinin onur ve deðerine, erkeklerle kadýnlarýn ve büyük uluslarla küçük uluslarýn hak eþitliðine olan inancýmýzý yeniden ilan etmeye, adaletin korunmasý ve antlaþmadan doðan yükümlülüklere saygý gösterilmesi için gerekli koþullarý yaratmaya ve daha geniþ bir özgürlük içinde daha iyi yaþama koþullarý saðlamaya, sosyal bakýmdan ilerlemeyi kolaylaþtýrmaya, ve bu ereklere ulaþmak için: hoþgörüyle davranmaya ve iyi komþuluk anlayýþý içinde birbirimizle barýþýk yaþamaya, uluslararasý barýþ ve güvenliði korumak için güçlerimizi birleþtirmeye, ortak yarar dýþýnda silahlý kuvvet kullanýlmamasýný saðlayacak ilkeleri kabul etmeye ve yöntemleri benimsemeye, tüm halklarýn ekonomik ve sosyal bakýmdan ilerlemesini kolaylaþtýrmak için uluslararasý kurumlardan yararlanmaya, istekli olarak, bu amaçlarý gerçekleþtirmek için çaba harcamaya karar verdik. Buna uygun olarak, hükümetlerimiz, San Francisco kentinde toplanan ve yetki belgeleri usulüne uygun görülen temsilcileri aracýlýðýyla iþbu Birleþmiþ Milletler Antlaþmasýný kabul etmiþler ve Birleþmiþ Milletler adýyla anýlacak bir uluslararasý örgüt kur muþlardýr. (Birleþmiþ Milletler Antlaþmasý ndan) Birleþmiþ Milletler örgütünün ilk iþlerinden biri de 1 Eylül gününü Dünya Barýþ Günü olarak ilan etmek oldu. O gün bugündür, 1 Eylül, Dünya Barýþ Günü olarak anýlýr. Ama o gün bugündür neredeyse her 1 Eylül günü savaþýn gölgesi altýnda geçti. Bu 1 Eylül de öyle gelip geçiyor. BM yi takmadan Irak ý iþgal eden ABD ve müttefikleri bu iþgali sürdürürken iþgale engel olamayan rakipleri þimdi bu iþgale ortak olmanýn yollarýný arýyorlar ve koç baþý olarak da BM teþkilatýný kullanýyorlar. Beri yanda Orta Afrika kaynamaya devam ediyor ve dünyanýn dört köþesinde savaþ hazýrlýklarý bazen açýktan açýða bazen alttan alta sürüyor. 1 Eylül ün Dünya Barýþ Günü olarak ilan edilmesi ve bu iddianýn arkasýnda BM örgütünün durmasý adeta kötü bir þaka gibi sýrýtýyor. Yine de Dünya Barýþ gününün en hararetli taraftarlarý öteden beri kendini komünist olarak tanýmlayanlar oldu; hala öyle. Çünkü hem Ýkinci Dünya Savaþý nýn sona ermesinde o zaman neredeyse herkesin sosyalizmin kalesi kabul ettiði SSCB nin belirleyici bir rolü olmuþtu, hem de SSCB nin BM nin kuruluþuna katkýlarý tartýþmasýzdý. Bu nedenle SSCB ye sahip çýkanlarýn BM e ve ayný zamanda onun amaç olarak ilan ettiði hedefleri de sahiplenmelerinde þaþýlacak bir þey yoktu. Nitekim, Ýkinci Dünya Savaþý ný izleyen yýllarda barýþ hareketi ile komünistlik neredeyse özdeþ kabul edilir oldu. Yine sözümona dünya barýþý yolunda önemli adýmlar olarak kabul edilen AGÝK ve Helsinki belgesinin onaylanmasý da pek çoklarý tarafýndan «sosyalist sistemin ve proletaryanýn bir zaferi» olarak benimsendi. Bugün sözümona sosyalist sistemin yerinde yeller esiyor olmasýna raðmen, ve BM teþkilatýnýn ve onun sözümona ilkelerinin ipliði çoktan pazara çýkmýþken, barýþçýlýkla komünizm arasýndaki ayrým hakkýndaki bulanýklýk azalmýþ deðil; aksine artmýþ ve yaygýnlaþmýþ durumda. Çünkü burjuva ideolojisinin iþçi hareketi içine sýzmasýnýn bir ifadesi olan barýþçýlýðýn kökünün kazýnmasý komünist bir siyasetin galebe çalmasýna baðlýdýr ve dünya iþçi sýnýfý hareketi uzun yýllardýr böyle bir uluslararasý önderliðin olmayýþýnýn damgasýný taþýmaktadýr.
Neden Birinci Emperyalist Savaþtan Sonra Bir Barýþ Hareketi Doðmadý? Halbuki birinci emperyalist savaþýn ardýndan da benzer giriþimler olmuþ ve o zaman emperyalist savaþýn sona ermesini saðlayan Rus devriminden doðan Sovyet cumhuriyeti ve onun arkasýnda duran komünistler ayný zamanda emperyalistlerin kirli barýþ planlarýnýn tekerine çomak sokan baþlýca güç olmuþlardý. Komünistler neredeyse bir asýr önce savaþlardan asýl zararý gören emekçi yýðýnlarýn ve ezilenlerin haklý ve samimi barýþ ihtiyaçlarýnýn biricik çözüm yolunu gösterdiler. Bunu yapabilmek için yýðýnlarýn gözlerini baðlamaya çalýþan burjuva pasifistlerinin (yani barýþ taraftarlarýnýn) ve onlarýn peþinde gezen sosyal-pasifistlerin (yani sözde sosyalist aslýnda barýþçý olanlarýn) karþýsýna dikilip onlarýn içyüzlerini teþhir etmekle iþe baþladýlar. Sözümona dünyaya barýþý getirmek için kurulmuþ olan, gerçekte ise galip emperyalistlerin dünyayý paylaþmalarýnýn aracý olan Milletler Cemiyetini hedef tahtasýna oturttular. Bugünkü Birleþmiþ Milletler in
atasý olan bu «haydutlar çetesi»nin karþýsýna onun gerçek alternatifi olan Uluslararasý Sovyet Cumhuriyetleri hedefini ve bu hedef için mücadelenin öncüsü olarak Komünist Enternasyonal'i çýkardýlar. Bu enternasyonale katýlma koþullarý arasýnda þu koþul da sayýlmaktaydý: "Komünist Enternasyonal'e katýlmak isteyen her parti sadece aleni sosyal-yurtseverliði deðil, ikiyüzlü ve uyduruk sosyal-pasifizmi de teþhir etmek zorundadýr. Kapitalizm devrim yoluyla yýkýlmadýkça hiçbir uluslararasý hakem kurumunun, silahsýzlanma hakkýndaki hiçbir tartýþmanýn, Milletler Cemiyeti'ni «demokratikleþtirmek» üzere yeniden örgütlenmesi yolunda hiçbir giriþimin insanlýðý emperyalist savaþlardan kurtarmayacaðý iþçilere sistemli bir biçimde gösterilmelidir." (Komünist Enternasyonal'e Katýlma'nýn 21 Koþulu'ndan, bkz. Komünist Enternasyonal Belgeleri)
Bolþevikler Ne Demiþti? Bu fikir, Lenin'in dünya çapýndaki ilk emperyalist paylaþým savaþýndan ve bu savaþ karþýsýnda Avrupa iþçi aristokrasisinden güç alan II. Enternasyonal örgütlerinin ihanetinden çýkarttýðý derslerin bir özetiydi. Daha Ekim Devrimi olmadan ve savaþ sona ermeden þunlarý söylemiþti Lenin: "Proletaryanýn bilinçli öncüsü yani devrimci sosyal demokratlar kitlelerin ruh halini dikkatle takip ederler; ama onlarýn büyüyen barýþ arzusundan, kapitalist rejim altýnda «demokratik» bir barýþ hakkýndaki kuru ütopyalarý destekleyici sonuçlar çýkarmazlar; iþçilerin insanseverlere, liderlerine, burjuvaziye baðladýklarý umutlarý pekiþtirici bir sonuç çýkarmazlar. Kitlelerin henüz bulanýk olan devrimci arzusunu berraklaþtýrmak için; onlarýn deneyiminden ve ruh halinden destek alarak, onlarý savaþ öncesi siyasetten alýnmýþ binlerce örnek olguyla eðiterek; burjuvaziye ve kendi hükümetlerine karþý devrimci eylemlere giriþmeleri gerektiðini ýsrarla ve usanmaksýzýn metodik bir biçimde göstererek, sosyalizm ve demokrasiye giden tek yolun bu olduðunu öne çýkarýrlar." (Lenin, Burjuva Ýnsanseverler ve Devrimci Sosyal Demokratlar, TE. c. 21, s.195) Bu bilinç sayesinde Bolþevikler hem emperyalist savaþa son verilmesine hem de ilk uluslararasý sovyet cumhuriyetinin kuruluþuna önderlik ettiler. Bu önderlik rolünü Komünist Enternasyonal ile en ileri ve hala aþýlamayan bir düzeye çýkardýlar.
Komünist Enternasyonal'in Çizgisi Sürdürülmedi Ne var ki savaþ ve barýþ konusunda Bolþevikler tarafýndan ortaya konan yaklaþým hemen ve tüm sosyalistler arasýnda benimsenmediði gibi, Komünist Enternasyonal'e katýlanlar tarafýndan da hýzla unutuldu; tedricen hasýraltý edildi. Önce sosyal-pasifizm kavramý Komünist Enternasyonal tarafýndan terk edildi; burjuva pasifist akýmlarla yakýnlaþma arayýþlarý boy gösterdi. Sonra, 1934'te, SSCB Lenin zamanýnda «haydutlar örgütü» denilen Milletler Cemiyeti'ne girdi. Güya bu örgüt tarafýndan önleneceði sanýlan Ýkinci Dünya Savaþý'nýn sonunda da SSCB, Milletler Cemiyeti'nin yerine kurulan Birleþmiþ Milletler'in kuruluþunda ön saflarda yer aldý. Bu nedenle Birleþmiþ Milletler hakkýndaki yanýlgý ve yanýlsamalar hala yaygýndýr ve emperyalizm çaðýnda burjuva barýþseverliðinin etkisi altýnda olan devrimcilerin çokluðu da bundandýr. Lenin zamanýyla kýyaslandýðýnda bu durum adeta körlükten öte bir karanlýðý ifade etmektedir. Gerçekten de hem ikinci emperyalist paylaþým savaþýnýn seyri ve mahiyeti hakkýnda hem de onun ardýndan ortaya çýkan geliþmeler hakkýnda yayýlan ve hala benimsenen efsanelerin haddi hesabý yoktur. Daha doðrusu bunlarýn büyük kýsmýna düpedüz yalan demek yanlýþ olmaz. Neredeyse yaþayan yaþamayan bütün siyasi
güçlerin elbirliði ile takdis ettiði bu yalanýn gerçek sayýlmasý gerçeðin görülmesinin en önemli engelidir. Ýkinci Dünya Savaþý ile ilgili gerçeklerin en çok karanlýkta kalan yanlarýndan biri de 1 Eylül günü ile ilgilidir.
1 Eylül Neyi Ýfade Ediyordu? Dünya Barýþ Günü olarak 1 Eylül gününün seçilmesinin nedeni, 1 Eylül 1939 tarihinde Polonya nýn Alman ordularý tarafýndan iþgal edilmesinin ikinci dünya savaþýnýn baþlangýç günü olarak kabul edilmesidir. 1 Eylül 1939 gününde Alman ordularýnýn Polonya nýn bir kýsmýný iþgal ettikleri tamamen doðrudur. Ama Nazi Almanyasý nýn Avrupa daki ilk iþgal eyleminin Polonya ya yönelik olduðu doðru deðildir. Bu hiç hatýrlanmak bile istenmeyen karmaþýk ve baþdöndürücü sürecin çarpýcý dönemeçlerini hatýrlatmak lazým. 12 Mart 1938 de Almanya Avusturya yý ilhak etmiþti. SSCB hariç hiçbir devletten ses çýkmadý. Peþinden ayný yýlýn eylül ayýnda Münih te toplanan konferansta müttefiki olan Ýtalya nýn yaný sýra Fransa ve Ýngiltere nin de onayýný alan Almanya, bu kez Çekoslovakya yý iþgal etmeye koyuldu ve bu iþgali 1939 yýlýnýn mart ayýnda tamamladý. Çekoslovakya nýn iþgaline de tek itiraz SSCB den geldi. Ýngiltere ve Fransa ise, 1938 aralýðýnda peþ peþe Almanya ile saldýrmazlýk paktlarý imzaladýlar. 1939 Martýnda Almanya bu kez Polonya dan Danzig in (Gdansk) kendisine verilmesini talep etti. Bunun üzerine SSCB Fransa ve Ýngiltere ile saldýrmazlýk paktý imzalamayý teklif etti. Almanya yý SSCB nin üzerine saldýrtmaya kararlý olan iki devlet de önce bunu reddettiler sonra oyalamaya giriþtiler. Bu arada Ýngiltere Almanya ya küçük hediyeler sunmayý (mesela Kongo yu) ihmal etmiyordu. SSCB aðustos ayýnýn 17 sinde SSCB dýþiþleri bakaný Molotov Almanya ya saldýrmazlýk paktý imzalamayý teklif etti. 19 Aðustos ta iki devlet arasýnda bir ticaret anlaþmasý imzalandý 23 Aðustos günü de saldýrmazlýk paktý imzalandý. 1 Eylül günü Alman ordularý Polonya ya girdiler. 3 Eylül de önce Ýngiltere birkaç saat sonra Fransa 8 ay önce saldýrmazlýk paktý imzaladýklarý Almanya ya savaþ ilan ettiler. 17 Eylül de SSCB Polonya nýn doðu kýsmýný iþgal etti ve Alman ordularý ile SSCB birlikleri 28 Eylül günü Brest Litovsk ta karþý karþýya geldiler. Tarihin bir cilvesi gibi 20 yýl önce birinci emperyalist savaþ son veren anlaþmanýn imzalandýðý ayný yerde bir sýnýr anlaþmasý imzaladýlar. Ama bu kez 1918 dekinin aksine SSCB sýnýrlarý 200 km. batýya geniþlemiþti. Bu geliþmenin ardýndan bu kez Ýkinci Dünya Savaþý ivme kazanacaktý. Tabii bu arada Almanya yý SSCB nin üzerine salýp diplomatik manevralarla bu savaþtan kaçýnacaklarýný uman Ýngiltere ve Fransa hükümetleri de hýzla deðiþecekti. Çünkü pasifist hayallerin peþinde diplomatik manevralarla Hitler i durdurma ve SSCB üzerine saldýrtma planlarý tersine tepmiþti. SSCB ise, ayný diplomatik oyunu tersine çevirip Almanya ile saldýrmazlýk paktý imzaladýktan sonra, önce Polonya, bir buçuk ay sonra da Finlandiya yý iþgal etti. Böylece kendisi için saðlam bir güvenlik hattý kurduðunu sanýyordu. 1941 haziranýnda bu güvenlik çemberini yýldýrým hýzýyla yaran Alman birlikleri bir çýrpýda bir ucundan Stalingrad a öteki ucundan da Leningrad a kadar Sovyet Rusya yý iþgal ettiler. Diplomatik manevralarla ve oportünist taktiklerle savaþtan kaçýnma hesaplarý orada da tutmamýþtý. Bununla birlikte, SSCB seferi Almanya için sonun baþlangýcý oldu. Diplomasinin bittiði yerde özellikle Stalingrad ve Leningrad emekçilerinin direniþi, o güne kadar durdurulamayan Alman ordusunun önünü kesmiþti. Bu dönemeç ayný zamanda Ýkinci Dünya
Savaþý nýn da kaderini tayin etti. Müttefiklere katýlan SSCB ordusu ABD ve Ýngilizlerden önce Berlin e ulaþýp savaþa noktayý koydu. Genellikle Ýkinci Dünya Savaþý hakkýnda geliþmelerin bu son kýsmý parlatýlarak anlatýlýr. Stalingrad direniþinden sitayiþle söz edilir; SSCB emekçilerinin savaþta en aðýr insan zaiyatýný (20 milyon!) verdiðinden de söz edilir. Ama bu arada Komünist Enternasyonal in kuruluþuna damga vuran ilkelerin nasýl hasýraltý edildiðinden, bu ilkelerle birlikte Komünist Enternasyonal in nasýl tasfiye olduðundan söz etmek adetten deðildir. Komünist Enternasyonal uluslararasý iþçi hareketini ve komünistleri «anti-Hitler paktý»na dahil olan devletlerin askeri çabalarýna destek olmaya» çaðýrarak varlýðýna resmen son verdi. Zaten «düþman kendi yurdumuzda; kendi hükümetimizin yenilgisi ehveni þerdir» çýðlýðýyla kurulan Komünist Enternasyonal in gölgesinin bile bu siyasetin arkasýnda durmasý mümkün deðildi. Ne var ki, komünist hareketin ve iþçi sýnýfýnýn kayýplarý arasýnda bunlar pek sayýlmamaktadýr. Bu kayýplar Reichtag a dikilen orak çekiçli bayraðýn gölgesinde unutturulmaktadýr. Bu gölgede unutulanlar arasýnda Ýkinci Dünya Savaþý nýn bir emperyalist paylaþým kavgasý olduðu ve SSCB ile birlikte dünya komünist hareketinin de bu kavgada taraf olduðu da vardýr. Paylaþým savaþýnýn sonunda kurulan emperyalist statükonun SSCB nin katkýsýyla kurulduðu vardýr. 1 Eylül ün Dünya Barýþ Günü olarak anýlmasý iþte bu unutkanlýðýn bir ifadesidir ve adeta bu unutkanlýðýn sürmesini saðlayan bir uyuþturucu gibidir. O nedenle bugün emperyalist savaþlar ve kirli barýþ anlaþmalarý karþýsýndaki ikircikli tutumlarýn egemen olmasýna þaþmamak gerekir.
Bolþevizmin Devrimci Çizgisini Unutturmayacaðýz Unutulanlarýn baþýnda Bolþeviklerin emperyalist savaþ ve barýþ hakkýndaki öðütleri gelmektedir; bugün hakim olan pasifist uyuþturucularýn yegane panzehiri odur ve geçen yüzyýlýn baþýnda pasifizmin ve sosyal pasifizmin hakkýndan gelen tutum neyse bugün de o tutuma hala ihtiyaç vardýr. Þubat 1917 devrimine iki ay kala, Lenin Zimmerwald Konferansý'nda seçilen Uluslararasý Sosyalist Komite'ye ve Bütün Sosyalist Partilere Hitaben Savaþ ve Barýþ Üzerine bazý tezler yazdý. Kautskist bir tutuma kayanlarýn hakim olduðu komite bu tezleri ne ele aldý ne de yayýnladý; bu tezler ilk kez 1931 yýlýnda yayýnlandý. Söz konusu tezlerin dokuzuncusunun altýnda Lenin barýþ konusunda sosyalistlerin tutumunun ne olmasý gerektiði konusunu açmýþtý; bugün hala bu eski nasihata ihtiyaç var: " 9. Ýþçileri kandýrmayan, aksine onlarýn gözünü açan bir politika þöyle olmalýdýr: a) Barýþ konusu gündeme geldiðinde, sosyalistlerin yapmasý gereken kendi burjuvazisinin ve hükümetinin maskesini her zamankinden daha gayretli biçimde indirmek, emperyalist müttefikleri ile yapmýþ olduklarý ya da yapmaya hazýrlandýklarý gizli anlaþmalarý ifþa etmek...tir. ... b) Her ülkede sosyalistlerin ajitasyonlarý sýrasýnda her þeyden çok üzerinde durmalarý gereken þey, yalnýz kendi hükümetlerinin her bir siyasal sözcüðüne deðil, kendi sosyal-pasifistlerininkilere karþý da tam bir güvensizlik beslemek gerekliliði olmalýdýr. c) Her ülkede sosyalistlerin kitlelere þu açýk gerçeði açýklamasý gerekir:...gerçekten kalýcý ve gerçekten demokratik (ilhaksýz vb.) bir barýþýn elde edilmesinin tek koþulu bu barýþýn mevcut hükümetler, yahut genel olarak burjuva hükümetler tarafýndan deðil, burjuva egemenliðini devirmiþ ve burjuvaziyi mülksüzleþtirmeye baþlamýþ olan proleter hükümetleri tarafýndan imzalanmasýdýr. ... d) Her ülkede sosyalistler þu tartýþmasýz gerçeði kitlelere açýklamalýdýr:...iþçilerin böyle bir barýþý sahiden ve hemen þimdi elde etmelerinin bir tek yolu vardýr o da silahlarýný kendi hükümetlerine çevirmektir... ... e) Sosyalistler burjuva fikirleriyle devrimci iþçi hareketini her zaman yozlaþtýran reformizme karþý mücadeleyi güçlendirmelidir; ...özellikle de onun yeni görünümüne karþý: bu reformizm burjuvazinin savaþ bittikten sonra yapacaðý reformlarý vaadetmektedir!" (Bkz. TE., c.23, s. 226-234) Bir baþka vesileyle de Lenin, þu net tanýmý yapmýþtý: "Hiçbir anlama gelmeyen, hiçbir yükümlülük getirmeyen barýþçý dilekleri imanla tekrarlayan biri, demokratik bir barýþýn gerçek taraftarý deðildir; demokratik bir barýþýn gerçek taraftarý, bugünkü savaþýn emperyalist karakterini, bu savaþýn hazýrladýðý emperyalist barýþý teþhir eden ve halklarý kendi cani hükümetlerine karþý bir devrime çaðýrandýr." (Lenin, Burjuva Pasifizmi, Sosyalist Pasifizm, TE, c.23, s.205) Bugün en çok eksikliði duyulan iþte bu tarifteki gibi bir devrimci partidir. Böyle bir partinin yaratýlmasý bir yana bu parti ihtiyacýnýn bilincine varýlmasý için bile evvela 1 Eylül ün üzerindeki perdeyi kaldýrmak gerekiyor.
Sayfa
EYLÜL 2008
19
17 Aðustos Esenkent Pikniði
Esenkent mahallesinin 18. Geleneksel mahalle pikniðinin örgütlenmesinde KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak biz de aktif olarak sorumluluk aldýk. Bu yýl pikniðin örgütlenmesi konusunda tartýþmalar yapýlýrken, 17 yýldýr aralýksýz yapýlan ve mahallelinin bir gelenek haline getirdiði, dayanýþma iliþkilerinin de yansýmasý olan bu pikniðin bu yýl da ara vermeksizin yapýlmasý doðrultusunda çaba
harcadýk. Önceki senelere göre gecikmiþ olarak mahalle pikniðini 17 Aðustos gününe içinde çalýþma yürüttüðümüz Anadoluda Yaþam Kooperatifi ni de katarak organize ettik. Hatta piknik çalýþmasýný sadece Anadoluda Yaþam ile sýnýrlý tutmadýk, Yenibosna, Tuzla, Okmeydaný, Ümraniye, Sultanbeyli, Gülsuyu, Esenyurt ta da çalýþma yürüttüðümüz tüm alanlarda da yaptýk. Piknik alaný olarak yine bir gelenek haline gelmiþ olan Adalar ý seçtik. Öncesinden tüm mahallelerden otobüsler ayarlayarak kiraladýðýmýz teknenin kalkacaðý Maltepe Ýskelesine ulaþýmý saðladýk. Piknik çalýþmasýný yaklaþýk 1,5 haftada yaptýk. Piknik günü sabahýn erken saatlerinde kooperatiflerde buluþuldu ve tutulan araçlarla Maltepe Ýskelesi ne varýldý. Ýskelede tüm bölgelerden araçlar geldikten sonra tekneye geçerek Büyük Ada ya doðru yol almaya baþladýk. Teknede davul zurna eþliðinde halaylar çekildi, türküler söylendi. Adaya vardýðýmýzda her mahalle kendi kahvaltý hazýrlýklarýna baþladý. Bir taraftan semaverde çaylar demlenirken, mahallerden gelenler ihtiyaçlarýný birbirlerinden
giderdiler, bir taraftan da davul zurna çaldý. Kimileri halay çektiler, kimileri de adayý gezmeye çýktýlar. Kahvaltýlar yapýldýktan sonra denize girmek isteyenler denize gittiler. Kalanlar halay çekti, top oynadý, sohbetler ettiler. Öðle saatleri de baðlama ve gitar eþliðinde müzik dinletisi oldu. Hep birlikte türküler söylendi. Müziðin ardýndan yerel seçimler ile ilgili bir söyleþi yaptýk. Bu söyleþide yerel seçimler yaklaþýrken nasýl çalýþmalar yapýlmasý gerektiði üzerine konuþuldu. Yerel seçimler konuþulurken de genel seçimlerdeki çalýþmalar aktarýldý. Ortak baðýmsýz bin umut adaylarý çýkarýlmasý, vekillerle seçmenlerin buluþtuðu halk toplantýlarý, vekil adaylarýný tanýmak üzere yapýlan ve seçmenlerin talep ve beklentilerini ilettiði toplantýlar, seçim bürolarýnýn kullanýlmasý, gibi seçim deneyimleri aktarýldý. Seçimlerden sonra da vekillerle emekçiler arasýndaki baðýn sürdürülmesi için yapýlan çalýþmalar, seçip meclise gönderdiðimiz vekillere dönük saldýrýlar olduðu zaman mahallelerde yine emekçileri bir araya getiren vekillerle buluþturan ve vekillere sahip çýkmaya dönük çalýþma deneyimleri üzerine aktarýmlar yapýldý. Yine önceki dönemde
Okmeydaný nda adaylarý tekleþtiren ve ortaklaþtýran bir seçim deneyimi de aktarýldý. Yerel seçimlerde de yine benzer çalýþmalarý yürütmek gerektiði, ancak bu çalýþmalarý yürütürken çýkan adaylara bakarak, kendimizi onlara emanet ederek ve tek baþýna bu adaylarýn bir þeyler yapmasýný bekleyerek deðil, tam tersine kendi öz örgütlenmelerimizi yarattýðýmýz ve buna güvenerek hareket ettiðimizde güçlü olduðumuzu bilerek bu çalýþmalarý yürütmek gerektiði vurgusunu yaptýk. Söyleþi den sonra öðle yemeði hazýrlýklarýna baþladýk. Öðle yemeði yendikten sonra da oyunlara ve halaya devam edildi. Piknik bitiþ saatine kadar da katýlanlar zaman zaman denize girdiler, sohbetler ettiler, halaylar çektiler. Dönüþ yolculuðu da geliþteki gibi yol boyunca türküler söylenerek geçti. Yaklaþýk 300 kiþinin katýldýðý 18. Geleneksel Esenkent pikniði herkesin doyasýya eðlendiði ve bir mahalledeki dayanýþmanýn diðer mahallerle de saðlandýðý bir piknik oldu.
1 Mayýs Mahallesi nde Festival Hazýrlýklarý Bu yýl 6. sý düzenlenecek olan 1 Mayýs Mahallesi Kuruluþ Festivali nin hazýrlýklarý yaklaþýk bir ay önce Doðuþ Spor Kulübü, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði Ümraniye Þubesi, Güzelleþtirme Derneði, Muhtarlýk, Özgür Yurttaþ Hareketi, Köz, DHP, Proletaryanýn Kurtuluþu, Partizan, SODAP, Halk Cephesi, Alýnteri, ESP, EMEP, Kýzýl Bayrak ýn aralarýnda bulunduðu siyaset ve kurumlarýn katýldýðý hazýrlýk toplantýlarý ile baþlatýldý. Ýlk hazýrlýk toplantýsýnda örgütleyici kurumlarýn netleþtirilmesi gündeme geldi. Üçüncü toplantýda bu gündem sonuca baðlandý. Bu süreç içerisinde Alýnteri destekleyici olacaðýný ancak çalýþmalara katýlamayacaðýný belirterek platformdan çekildi. Proletaryanýn Kurtuluþu nun ise destekleyici kurum olmasýna karar verildi. Bu yýl festival süreci her yýlkinden daha aðýr iþledi. Ýþleyiþteki bu durgunluk toplantýlarýn akýþýnda da kendisini belli ediyor. Geçtiðimiz yýllarda festival toplantýlarýndan bahsederken canlý tartýþmalarýn, hatta zaman zaman gereðinden uzun süren tartýþmalarýn yaþandýðý toplantýlardan bahsederken bu yýl toplantýlara bir-iki kurumun kötümserliði ve duraðanlýðý ne yazýk ki damgasýný vurdu. Geçmiþ yýllarda yapýlan festival deðerlendirmelerinde mutabýk olunan festival mahalleliye yabancýlaþmýþtýr, mahallelinin katýlýmýný saðlayacak etkinliklerle zenginleþtirilmelidir tespitlerine raðmen söz konusu kurumlar adeta bir itiraz makinesi gibi hareket ederek geçen yýlki tespitlerden yola çýkýlarak yapýlan bütün önerilere itirazlar geliþtirmiþ ve zaman zaman bu önerilerin kabul edilmemesine ya da sürüncemede býrakýlmasýna sebep olmuþlardýr. Örneðin yerel seçimlere hazýrlýk amacýyla mahallelinin öznesi olacaðý bir halk toplantýsý önerisi söz konusu bir-iki kurumun itirazlarý ve yapýcý önerileri ile adeta kuþa döndürüldü kýrpýlarak muhtarýn kendi propagandasýný yapmasýna zemin hazýrlayan panele dönüþtürüldü. Ancak bu panelle de ilgilenilmediði için son kertede panel muhtarýn, panelin Salý gününe konmasýna sitem etmesi nedeniyle iptalini talep etmesi üzerine sahneden konuþma yapmasýna dönüþtürüldü. Toplantýlara bu yýl damgasýný vuran bir tartýþma PSAKD Ümraniye Þubesi nin bu yýl festivalde yerini kullandýrmayacaðýný belirtmesi üzerine yaþandý. PSAKD nin bahçesi festival için mahallede en uygun olan alan. Hatta baþka alanlarda yapabilmek için yürütülmesi gereken bürokratik süreç düþünüldüðü zaman tek uygun alan olduðu bile söylenebilir. Doðallýkla PSAKD nin festival komitesine danýþmadan karar almasý ve bunu tartýþmaya açmadan beyan etmesi komitenin genelinden tepki gördü. Bu tepkiler üzerine tartýþma süreci baþlatýldý. Bu süreç PSAKD Genel Merkezi temsilcileri ile platformu temsilen birkaç kurumun toplantý yapmasýna kadar varan bir süreç oldu. Bu toplantýda genel merkez temsilcileri platforma yer konusunda içinin rahat olmasýný, kendilerinin yerin kullanýmý ile ilgili birtakým hassasiyetlerinin gözetilmesi kaydý ile yeri vermekte hiçbir sakýnca görmediklerini ve platformun yer sorununun olmadýðýný ifade ettiler. Ancak birkaç gün sonra Ümraniye þubesi temsilcileri birkaç kuruma yer konusunda tartýþmalarýn devam ettiðini ve yeri vermeyeceklerini söylediler ve bir toplantýda da festivalden çekildiklerini açýkladýlar. Daha sonraki süreçte ise yerlerini kilitleyip gideceklerini yaydýklarý
duyumunu aldýk. Bu yazý kaleme alýndýðý sýralarda bu konu tartýþýlmaya devam ediyordu. Festival süreci aðýr aksak ilerlerken bu sürece müdahale etmek isteyen birkaç kurum ve siyaset olarak platforma bir dizi öneri getirdik. Bu önerilerin birçoðu baþka yerellerin deneyimlerinden öðrenerek geliþtirilmiþti. Festivalin duyurusunu erken yapmak ve maddi yükünü mahalleli ile paylaþmak sureti ile mahallenin emekçilerini de sürece katmak ve festivali onlarýn gündemine sokmak amacýyla iki yöntemle para toplanýlmasý önerisi getirildi ve kabul gördü. Bu karar doðrultusunda mahalledeki esnafa kumbara daðýtýldý ve festivale katkýda bulunmak isteyenlere açýldý, yine bu doðrultuda 2 Eylül resimleri kullanýlarak hazýrlanan kartpostallarýn satýþý yapýldý ve yapýlmaya devam ediyor. Bunun yaný sýra panellere katýlýmý arttýrmak için panellerle ilgili görsel propaganda malzemeleri hazýrlanmasý ve festivalden birkaç gün önce mahallenin belli yerlerine asýlmasý önerildi. Bu konuda da iki siyaset görev aldý. Geçen yýl yapýlan uçurtma þenliðinin kapsamý çocuk þenliði adý altýnda geniþletildi. Bu doðrultuda çocuklarla oyunlar oynanacak, festival öncesinde duyurusu yapýlan resim yarýþmasýnda gelen resimler sergilenecek ve kazanan çocuklara ödül verilecek.
EMEP in ve Partizan ýn Festival Platformu na Önerisi ve Bunun Üzerine Yaþanan Tartýþmalar Festivalle ilgili yapýlan ikinci toplantýnýn sonlarýna doðru EMEP söz alarak Burasý bir platform mudur? sorusuyla bir tartýþma baþlattý. Evvela kimsenin neden sorulduðunu anlayamadýðý bu soruyu EMEP þöyle açýkladý: Eðer platformsa bir bu arkadaþlarla ayný platformda yer almayýz. Bu arkadaþlardan kasýt Proletaryanýn Kurtuluþu ydu. Bunun üzerine kýsa bir tartýþma yaþandý. Bu esnada ESP li arkadaþlarýn Bu þimdi mi söylenir, biz de toplantýnýn baþýndan beri sizin aðzýnýza bakýyoruz demesi hayret uyandýrdý. Partizan temsilcisi de benzer bir tutum izleyerek konunun açýlmasýný EMEP ten beklediklerini ama konunun geç açýldýðýný ifade ettiler. EMEP bu önerisini gerekçelendiremeden, mekânda toplantý için elveriþsiz bir durumun Cemevine getirilen cenaze- oluþmasý nedeniyle toplantý bitirildi. Böylece beklentinin ne olduðu, platformun dýþýnda Proletaryanýn Kurtuluþu ile ilgili nasýl bir tartýþma yürütüldüðü anlaþýlamadý. EMEP in gündeme getirdiði konu sonraki toplantýda da tartýþýlmadý. Daha sonraki toplantýda konu açýldý ve EMEP PK ile bir araya gelemeyeceklerini, eylem birliklerinde, platformlarda yer alamayacaklarýný bildirdi. Bunun üzerine EMEP in tutumu farklý açýlardan eleþtirildi. Bunun platforma bir dayatma olduðu söylendi, kendi sorununu platforma dayattýðý ifade edildi. Bununla birlikte PK nýn platformdaki konumunu tartýþmak isteyen siyasetler de oldu. Bunun üzerine bu konu tartýþýlmaya baþladý. EMEP in tutumunu eleþtirmekle birlikte PK nýn konumunu tartýþmak isteyen siyasetler, bu sorunu bir performans sorunu olarak ele aldýlar. Hele bir görelim bakalým mahalleye ne emekler vereceksiniz türünden bir anlayýþla kimin ne sýfatla, hangi yetki ile ve hangi kriterler üzerinden tartýþacaðý belli olmayan bir emek tartýþmasý yürütüldü. Bu noktada PK nýn mahallede yeni bir siyaset olduðu, onu tanýmadýklarý dolayýsý ile destekçi kurum olmasý
gerektiði belirtildi. PK temsilcileri ise, EMEP le kendilerinin herhangi bir problemi olmadýðýný, nitekim merkezi Newroz bildirilerine ortak imza atýldýðýný, EMEP in platformdan çýkmasýný istemediklerini, 5 yýldýr bu festivale emek verenlere saygý duyduklarýný ve deneyimlerinden yararlanarak öðrenmek, bu sýrada da festivalin örgütlenmesinde sorumluluk almak istediklerini belirttiler. Biz de bu konuda PK nýn mahallede tanýnmadýðýnýn doðru olmadýðýný, merkezi ortak eylemlerin yaný sýra bu mahallede PK ile birçok siyasetin ortak iþ yaptýðýný, EMEP in ise ortak eylemlerin sorumluluðunu almak konusunda nasýl tutum izlediðini ÖSS mitinginde gördüðümüzü ifade ettik. Emek verme tartýþmasý ile ilgili olarak da, bunun bir kriteri olmadýðýný, olamayacaðýný, platformun festivali örgütlemek isteyen hiçbir kurumun önünü kesme yetkisinin olmadýðýný, bununla birlikte örgütleyici destekleyici kurum ayrýmý yapýlmasý gerektiðini ancak bir kurum ya da siyasetin örgütleyici ya da destekçi olma kararýný platformun deðil kendisinin vermesi gerektiðini belirttik. Bu tartýþma üzerinden oylama yapýldý. Oylamaya DHP böyle bir oylamanýn yapýlmasýný doðru bulmadýklarýný belirterek þerh düþtü. Oylama sonucunda toplantýda hazýr bulunan ve görüþ bildiren 10 kurumdan 6 sý örgütleyici olmasý gerektiðini, 4 ü ise destekleyici olmasý gerektiðini belirtti. Ancak bu oylama sonucu divan tarafýndan tersine dönüþtürüldü. Bu noktada itiraz etme konusunda eksik kaldýk. Platformda EMEP dýþýnda hiç kimse PK nýn platformdan tamamen çýkarýlmasý gerektiðini savunmadý. Bu tartýþma sýrasýnda EMEP in gerekçe sunmasý gerektiði konusunda ýsrarcý olmamýza raðmen EMEP hem platforma bunlarý çýkarýn deme, hem de ben açýklama yapmak zorunda deðilim deme cüretini, EMEP açýklama yapmak zorunda deðildir diyerek kendisine arka çýkan baðýmsýz siyasetlerden alarak açýklama yapmayý reddetti. Oylamanýn sonucunun belli olmasý üzerine EMEP, PK destekçi de olsa platformda yer alamayacaklarýný, konu ile ilgili kararlarýný daha sonra bildireceklerini ifade etti. EMEP in bu sözleri yine bazý siyasetlerin sitemlerine yol açtý. Bunu daha önce söyleseydiniz oyumuzu ona göre verirdik gibi sözler edildi. Hayretle ve ibretle izlediðimiz bu tartýþmada ne siyasetlerin güdümünde olmamasý gereken kitle örgütlerinin ne de baðýmsýz siyasi bir hat izlemesini beklediðimiz merkeziyetçi olduðunu iddia eden siyasetlerin neden EMEP in aðzýna bakýp karar vereceklerini anlamakta, zihnimizin tüm gücünü seferber ettiðimiz halde baþarýlý olamadýk. Festival süreci normal seyrinde devam ederken konu birkaç vesile ile daha gündeme geldi. Bir vesile broþüre ve afiþlere destekçi kurumlarýn yazýlmasý tartýþmasý oldu. Burada broþürü hazýrlayan kitle örgütü temsilcisinin konuþulmayan bir konu ile ilgili inisiyatif kullanmasý ve destekçi kurumlarý yazmamasý üzerinden bir tartýþma yaþandý. Bu tartýþma sýrasýnda günahýyla sevabýyla bizim festivalimiz bu, bizim ismimiz yazsýn vb. apolitik tartýþmalarýn yaný sýra, festivalin en geniþ bileþeninin broþüre yansýmasý gerektiði ifade edildi. Kýsa süren tartýþmalarýn ardýndan destekçi kurumlarýn Alýnteri ve Proletaryanýn Kurtuluþu- adlarýn yazýlmasýna gerek olmadýðý kararý çýktý. Bir diðer vesile, platforma açýklama yapma gibi
bir lüzum dahi hissetmeyen EMEP in bazý kurumlara stant açmasýna izin verirseniz biz festivalde PK nýn standýna saldýracaðýz ültimatomunu vermesi oldu. Farklý siyasetlerin ve kurumlarýn iradelerini ortaklaþtýrdýðý bir platforma açýklama yapmaya gerek duymadan böyle bir bildirimde bulunulmasý, üstelik bu tutumun saðda solda konuþularak festivalin antipropagandasýnýn yapýlmasý sonucunu doðurmasý platformda tepki ile karþýlandý ve yürütmeye EMEP le görüþmesi ve platformun þu kararýnýn bildirilmesi görevi verildi: Festivale zarar verecek hiçbir harekete göz yumulmayacaktýr, bu meseleyi saðda solda açmanýzda doðru deðildir, bu tutum festivalin antipropagandasýnýn yapýlmasýna denk düþer, ayrýca biz bu konuyu 5 yýldýr festivali örgütleyen bir siyaset olarak gelip platformda tartýþmanýzý bekleriz. . Ancak yürütmenin EMEP le yaptýðý görüþmede bu tutumun arkasýnda durulmadýðýnýn anlaþýlmasý üzerine yürütmeye bizim de içinde olduðumuz birkaç siyaset tarafýndan platformun iradesini temsil etmekte eksik davranýlmasý, platformu temsil için gidilen bir görüþmede kiþisel/kurumun kendi görüþlerinin ifade edilmiþ olmasý eleþtirildi. Bunun üzerinden karar teyit edildi ve herhangi bir standa yapýlan saldýrýnýn hepimize yapýlmýþ sayýlacaðý ifade edildi. Proletaryanýn Kurtuluþu üzerinden EMEP in açtýðý tartýþma böylece noktalanmýþ oldu. Son toplantýlardan birinde bu kez baþka bir siyaset, Partizan benzer bir tartýþmayý gündeme getirdi. Ýbocu Dönüþüm Hareketine stant açmasý için izin verilirse festivalden tümüyle çekileceklerini açýkladý ve platformdan ÝDH ye stant açtýrmamasýný talep etti. Yine mahalleye ve festivale emek verme noktasýna çekilen tartýþmada biz, festivale emek versin ya da vermesin festival alanýnýn orada kendisini ifade etmek isteyen tüm siyasetlere açýk olmasý gerektiðini ifade ettik. Partizan ýn talebine karþý çýkanlarýn geneli tartýþmayý siyaset yasaðý - özgürlüðü ekseninde yürütürken, talebi kabul etmekten yana olanlar Biz Partizan ý tanýrýz gerekçesini sundular. Tartýþmalarýn en üzücü tarafý, tartýþmayý yürütenlerin baþka örgütlerde yaþanan ayrýlma eksenli sorunlarý kullanmaya çalýþmasýydý. Benzer bir tutumu EMEP de almýþtý, x siyasetinden ayrýlan y siyaseti sorununu kullanarak bileþenleri ikna etme çabasýna girmiþti. EMEP in bu tutumu boþa çýkarýldý, ancak toplantýnýn sonlarýnda söylenmesi gibi yanlýþ bir tutumla birlikte sergilenmesine karþýn Partizan ýn bu tutumu boþa çýkarýlamadý ve mesele bir tercih ve taraf tutuma meselesi biçiminde ele alýndý. Bunun üzerine DTPÖzgür Yurttaþ Hareketi ve biz karara þerh düþtük, DHP ise bu meselenin kendileri için ilkesel bir sorun olduðunu, platformun getirdiði siyaset yasaðýnýn arkasýnda durmayacaklarýný ve festivalden çekildiklerini, bu tutumu teþhir edeceklerini açýkladý. Daha sonraki toplantýda platform kararýný gözden geçirdi ve sadece festivale ve mahalleye emeði geçen ve daha önceki senelerde festivalde stant açmýþ kurumlar ve siyasetlere stant açtýrýlacaðý biçiminde deðiþtirdi. Bu karara da þerh düþtük, zira yine belli sýnýrlamalar getirerek siyaset yasaðý uygulamasýnýn bir baþka ifadesiydi. Festivalle ilgili diðer geliþmeleri festival gerçekleþtikten sonra yapacaðýmýz deðerlendirme içerisinde aktaracaðýz. 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Sayfa
20
EYLÜL 2008
KöZ ün Sözü DTP yi Kapattýrma! Vekiline Sahip Çýk! 16 Eylül de Demokratik Toplum Partisi, kendisine açýlan kapatma davasýna iliþkin savunmasýný Anayasa Mahkemesi ne sunacak. Cumhuriyet Baþsavcýsý nýn talepleri kabul edildiði takdirde sadece DTP kapatýlmayacak, ayný zamanda sekiz Bin Umut Milletvekili nin dokunulmazlýðý da kaldýrýlacak; baþka bir deyiþle vekillerin meclisin dýþýna atýlmasýnýn yolu döþenecek. Cezayý daha da esaslý hale getirmek için baþsavcý tüm DTP üyelerinin her türden seçime katýlmaktan men edilmesini de talep ediyor. Düzenin sahiplerinin DTP nin kapatma davasýný AKP ye yönelik kapatma davasýndan farklý bir þekilde ele aldýðý tartýþmasýz. AKP nin davasýný sürekli gündemde tutan, AKP kapatýlýrsa piyasalarýn sarsýlacaðýný, bunun Türkiye demokrasisi için siyasi bir intihar olacaðýný yazan burjuva basýný elbette DTP nin kapatýlmasýyla demokrasi arasýnda hiçbir iliþki kurmuyor. Buna karþýlýk DTP yi bir günah keçisi olarak gösterme gayretindeki, provokatif haberlerin sayýsý artýyor. Dahasý, ayný gazetelerde, kamuoyunu yönlendirme kaygýsýyla halkýn çoðunluðunun DTP nin kapatýlmasýna karþý olmadýðý sonucunun çýktýðý anketlerden söz ediliyor. Böylelikle bir yandan DTP nin kapatýlmasý karþýsýndaki suskunluk fesadý büyütülüyor diðer yandan kapatma kararýný normal gösterecek dozda bir þovenizm kitlelere pompalanýyor. Benzer bir tutum farklýlýðýný emperyalistler cephesinde de gözlemek mümkün. AKP nin kapatma davasýna iliþkin açýklama üstüne açýklama yapan Amerikalý ve Avrupalý yetkililer DTP nin kapatma davasýna dair sessizliklerini bozmuyorlar. Bunda da þaþýrtýcý bir þey yok. F-Tipleriyle, 19 Aralýk operasyonuyla barýþýk olan emperyalistler elbette DTP nin kapatýlmasý kararýný da destekleyeceklerdir. Emperyalistlerin ve burjuvazinin kapatma davasý karþýsýndaki tutumlarý anlaþýlýr ve beklenir olsa da sol akýmlar da þaþýrtýcý bir biçimde benzer bir sessizliðe bürünmüþ durumdalar. Tekelci burjuvazinin kendi içindeki çatýþmalarýn bir ürünü olan Ergenekon davasý karþýsýnda gösterilen ilginin onda biri DTP nin kapatma davasý karþýsýnda gösterilmiyor. Hatta öyleki kimi akýmlar yine ayný çatýþmanýn ürünü olan AKP nin kapatma davasýna bile DTP ye yönelik davadan daha fazla ilgi göstermiþlerdi. Elbette DTP nin kapatýlmasý karþýsýndaki sessizliðin nedenleri türlü türlüdür. Ýlk akla gelen Avrupa Birliði AKP nin kapatýlmasýna izin vermediði gibi DTP yi de kapattýrmaz sözleriyle kendini ifade eden aymazlýk olsa da bu türden bönce beklentilere sahip olanlar çoðunlukta deðildir. DTP nin kapatýlmasý karþýsýnda gösterilen tepkisizliðin nedenleri daha çok kendini partilerin biri kapanýr diðeri kurulur þeklinde ifade eden ve asýl olarak kulaða bir özgüven ifadesi olarak çalýnan ama aslýnda bir kayýtsýzlýðýn dýþavurumunda gizlidir.
DTP ye Yönelik Kapatma Davasý Ýlk Deðildir Ancak Öncekilerle Bir Tutulamaz DTP nin önceli olarak gördüðü partilerin bugüne 12 Eylül rejiminin mahkemeleri tarafýndan sürekli olarak kapatma kararýyla susturulmak sindirilmek istendiði doðrudur. HEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP hep bu türden davalarla sindirilmek istenmiþtir. Elbette bugüne dek bu kadar çok davanýn açýlmasý bile kapatma davalarýnýn kendi baþýna sonuç alamadýðýný, parti kapatarak bir siyasi hareketin bitirilemeyeceðini açýkça kanýtlamaktadýr. Ancak DTP ye yönelik parti kapatma davasýný önceki davalarla, en azýndan tüm kapatma davalarýyla, bir tutmak doðru olmaz. Bugünkü saldýrý bir dizi nedenden ötürü önceki parti kapatma davalarýndan farklýdýr. O bakýmdan DTP öncelleri daha önceden de kapatýlmýþtý, biz de yeni bir parti kurar yolumuza bakarýz demek içinden geçtiðimiz dönemde sadece karþýmýzdaki somut saldýrýnýn özgünlüðünü ve tehlikesini kavrayamamak anlamýna gelmeyecek, ayný zamanda bugün emekçilerin elinde tuttuðu bir dizi mevziiin yitirilmesi karþýnda bir aymazlýk da olacaktýr. Kapatma Davasý Meclisteki Mevziilere Saldýrýdýr Her þeyden önce, DTP nin kapatýlmasý önceki kapatma davalarýnýn çoðundan meclisteki milletvekillerinin varlýðýyla farklýdýr. 2007 Genel Seçimlerinde merkezinde DTP nin olduðu Bin Umut Adaylarý kampanyasý sonucunda yirminin üzerinde baðýmsýz aday parlamentoya sokulmuþtur. Parlamentoda burjuva partilerinden baðýmsýz olma iddiasýndaki sol milletvekillerinin bulunmasý ise ufak bir ayrýntý deðildir. Öyle ki bu gerçeðin farkýnda olan burjuva partileri artýk mecliste gizli oturum yapmanýn anlamsýzlýðýný kabullenmiþlerdir. Benzer þekilde Türkiye tarihinde ilk kez meclis sýnýr ötesi operasyonlarda yekvücut davranamamýþ, Bin Umut Milletvekilleri nin verdiði savaþa hayýr oyuyla Türk Milleti operasyona tam destek verdi yalaný bozulmuþtur.
DTP ye yönelik kapatma davasýnýn anlamý tam da bu geliþmelerle birlikte açýða çýkmaktadýr. Burjuvazinin her kesimi Bin Umut Vekillerinin meclisteki varlýðýnýn kendi iþlerini ne denli zora soktuðunun farkýndadýr. Bu yüzden de tüm bu kesimler Bin Umut Vekilleri ni en kýsa zamanda meclisin dýþýna atmak için fýrsat kollamaktadýr. O halde geçmiþteki kapatma davalarýyla kýyaslandýðýnda DTP nin kapatýlmasý ancak mecliste on vekili olan DEP e karþý açýlan kapatma davasýyla bir tutulabilir. DEP in kapatýlmasý sürecinde yeterince kararlý bir kapatma karþýtý mücadelesi yürütülmemesi sadece beþ milletvekilinin hapse girmesine deðil yýllar sonra yakalanmýþ bir fýrsatýn kaçýrýlmasýna, elde edilmiþ bir mevziin yitirilmesine de yol açmýþtýr. Bugünse yitirilecek mevzi çok daha ciddidir. Zira bugün mecliste sadece burjuvaziden baðýmsýz olma iddiasýndaki milletvekilleri yoktur. Ayný zamanda bu milletvekillerinin bir grubu vardýr. Hâlbuki meseleye, partiler kapatýlýr partiler kurulur kayýtsýzlýðýyla yaklaþmak daha önemli mevziileri yitirmeyi þimdiden kabullenmek anlamýna gelecektir. Aksi yönde bir tutum takýnmaksa sadece mecliste bulunan sol bir partinin grubunu korumak anlamýna gelmeyecek, emekçilerin daha geniþ bir kesiminin söz konusu mevziin önemini kavramasýný saðlayacaktýr. Bu þekilde bilinçlenen emekçiler elbette meclisteki vekilleri daha dikkatli takip edecek, taleplerinin meclis kürsüsünden yükseltilmesi konusunda daha talepkar ve denetleyici olacaklardýr.
Kapatma Davasý Yerel Seçimlere Yönelik Bir Hazýrlýktýr Kapatma davasý ayný zamanda burjuvazinin yerel seçimlere yönelik bir hazýrlýðýnýn ifadesidir. 22 Temmuz un istenmeyen sonuçlarýyla bir kez de yerel seçimlerde karþýlaþmak istemeyen burjuvazi yerel seçimler öncesinde hazýrlýklarýný yapmaktadýr. Bu hazýrlýklar hiç kuþkusuz gerek Kürdistan da gerekse de Türkiye nin batýsýnda DTP ye tek bir belediye bile kaptýrýlmamasýna yöneliktir. DTP nin kapatýlmasý, DTP üyelerinin seçilme hakkýndan mahrum býrakýlmasý, hiç kuþkusuz maddi boyutuyla burjuva partilerinin elini güçlendiren bir darbe olacaktýr. Tam da bu nedenle burjuvazi kapatma davasýný bir an evvel sonuçlandýrmak yerine yerel seçimlere kadar sürüncemede býrakmak yolunu tercih etmiþtir. DTP ye yönelik kapatma davasý pürüzsüz bir biçimde burjuvazinin istediði þekilde sonuçlanýrsa, davanýn ardýndan yerel seçimlerde seçime burjuva partilerinin dýþýnda katýlan adaylarýn üzerindeki baskýlar da kat be kat artacaktýr. 22 Temmuz seçimleriyle birlikte emekçiler, kendi adaylarýný meclise sokabileceklerini, hele hele Sebahat Tuncel þahsýnda, bir adayý cezaevinden çýkarýp meclise yollayabileceklerini gördüler. Bu ise seçimlerden sonra emekçi hareketinde bir toparlanma yarattý. DTP ye yönelik kapatma davasý ise yerel seçimler öncesinde bunun tam tersi bir hava yaratmak istemektedir. 8 milletvekilinin dokunulmazlýðýný kaldýrarak ayný yolu tersten meclisten cezaevine döþemek ve böylelikle seçimler öncesinde psikolojik üstünlüðü tekrardan ele geçirmek istemektedir. DTP nin kapatýlmasýna karþý durmak sadece hali hazýrda burjuvazinin elinden çýkmýþ belediyeleri korumak, Kürdistan da ve Türkiye nin batýsýnda yeni mevziler elde etmek için deðil ayný zamanda 22 Temmuz sonrasýnda oluþmuþ olumlu psikolojik ortamý sürdürmek için de zorunlu bir koþuldur.
Kapatma Davasý Kürt Sorununda Bir Hizaya Çekme Operasyonudur Kapatma davasý ayný zamanda DTP yi ve DTP aracýlýðýyla tüm diðer sol akýmlarý Kürt sorununda hizaya çekme operasyonudur. Devletin kapatma davasýyla verdiði mesaj açýktýr: PKK yi karþýsýna almayana, baþka bir deyiþle ezilenlerin her türlü þiddet eylemini terörizm olarak ilan etmeyene yasal zeminde hayat hakký tanýmayacaðým. DTP de, týpký ondan önceki partiler gibi, bu yolu seçmediði için kapatýlmaktadýr. Zaten DTP ye yönelik kapatma davasýyla Kürdistan ý emperyalistler ve burjuvazi için dikensiz gül bahçesine çevirecek operasyonun hazýrlýklarý eþ zamanlý olarak yürütülmektedir. Türk devleti yeni Kürdistan seferine sadece Zap bozgununun askeri derslerini çýkararak hazýrlanmamaktadýr. Ayrýca emperyalistlerden daha güçlü bir destek almakla da yetinmemektedir. Devlet eþ zamanlý olarak bu saldýrýlarý püskürtmekle kalmayýp, saldýrganlarý bozguna uðratmaya muktedir tek güç olan iþçi hareketinin sesini kesmek istemektedir. Bu nedenle de iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen ve en militan kesimlerinin arasýnda etkisi ve prestiji en yüksek sol akým olan DTP nin kapýsýna kilit vurmak, onu tövbekâr bir pozisyona çekmek istemektedir. Bu nedenle DTP nin kapatýlmasýna sessiz kalmak
sadece Kürt sorununda þiddeti lanetleyen, pasifist solculuðu kabullenmek anlamýna gelmeyecektir. Ayný zamanda iþçi sýnýfýnýn devletin Kürdistan a yönelik seferine en güçlü tepkiyi yükseltecek kesimlerini silahsýzlandýrmak anlamýna gelecektir.
DTP ye Yönelik Saldýrý Diðer Ýþçi ve Emekçi Örgütlerine Karþý Yürütülen Saldýrýlardan Baðýmsýz Düþünülemez
Üzerinden sýklýkla atlanan bir nokta da DTP ye yönelik saldýrýnýn ayný zamanda iþçi sýnýfýna ve onun örgütlenme mücadelesine yapýlan bir saldýrý olduðudur. DTP genellikle Kürt hareketinin partisi olarak adlandýrýldýðý için DTP ye yönelik saldýrýyla iþçi sýnýfýna yönelik saldýrýlar arasýnda doðrudan bað kurulmamaktadýr. Sol içerisinde DTP ye yönelik saldýrýlar karþýsýndaki sessizliðin nedenlerinden biri de budur. En bürokratik ve en sarý sendikaya yönelik bir devlet yaptýrýmýna karþýn en þiddetli tepkileri gösteren sol akýmlar, DTP ye yönelik saldýrýlar karþýsýnda sessiz durmaktadýrlar. Oysa DTP nin harekete geçirdiði kitle en kalabalýk iþçi konfederasyonu Türk-Ýþ in harekete geçirdiði kitleden kat be kat fazladýr. Türkiye nin dört bir yanýnda kitlesel bir þekilde kutlanan 2008 Newroz u bu durumun en çýplak kanýtýný sunmaktadýr. Sadece Türkiye nin batýsýndaki þehirleri göz önünde tutsak bile Newroz da alanlara akan kitlenin iþçi sýnýfýnýn bir parçasý, üstelik onun en militan ve en politikleþmiþ kýsmý olduðuna þüphe yoktur. On yýllardýr hiçbir sendika bu yaygýnlýkta ve kitlesellikte bir iþçi eylemi örgütleyememiþtir. Kürtlerin DTP ye sunduðu destek ve DTP nin Kürtlerin kültürel ve kimliðe dair sorunlarýna verdiði haklý önem ne olursa olsun DTP yi bir Kürt partisi olarak nitelemek büyük bir yanýlgýdýr. DTP nin hiçbir zaman kendini Kürtlerle sýnýrlamak gibi bir iddiasý olmamýþtýr. Programýnýn kapsayýcýlýðý bakýmýndan DTP nin ÖDP, EMEP, SDP türü legal partilerden esaslý bir farký yoktur. Zaten tam da bu benzerlikler nedeniyle tüm bu partiler bugün ayný çatý altýnda buluþup buluþmayý tartýþmaktadýrlar. Sadece DTP nin iddialarý deðil ayný zamanda pratiði de bu partinin bir Kürt partisi deðil bir Türkiye partisi olduðunu doðrulamaktadýr. Seçimlerde Bin Umut Adaylarý ný meclise taþýyanlar sadece Kürtler olmadý. Seçilen vekiller de sadece Kürt sorunuyla sýnýrlý bir faaliyet göstermediler. Bu noktada Tuzla daki iþçi cinayetlerinin gündemleþtirilmesinde bu vekillerin oynadýðý rolü hatýrlamak yeterlidir. Benzer þekilde bu partinin Türkiye deki demokratik haklar için mücadele eden yapýlara verdiði eylemli destek de DTP yi bir Kürt partisi olarak nitelemenin yanlýþlýðýný sergilemektedir. DTP altýný çize çize bir Türkiye partisi olduðunu söylerken kapatýlmak istenmektedir. Gerçekten de öyledir. Kürdistan sorunundan söz etmemekte ve Kürtlerin nispeten demokratik bir rejim altýnda azýnlýk haklarýndan yararlanmasýný savunmakla da, bir Kürt partisinin yapmasý gerekenleri yapmaktan ziyade, demokrasi taraftarý herhangi bir Türkiye partisinin durmasý gereken asgari sýnýrda durmaktadýr. Ama burjuvazinin birbirleriyle dalaþan ve birbirlerini demokrasi düþmaný ilan eden kesimlerinin hiç birinin bu kadar demokrasiye tahammülü olmadýðý açýktýr. Onun için DTP nin kapatýlmasýna el birliði ile yönelmektedirler. Onlarýn arkasýndaki uluslararasý güçler de öyle. Tüm bu nedenlerden ötürü DTP ye yönelik saldýrý asýl olarak Türkiye nin en kitlesel ve politik emekçi örgütüne yönelik bir saldýrý olarak görülmeli ve bu saldýrýya o þekilde yanýt verilmelidir. DTP ye yönelik saldýrý sessiz sedasýz karþýlandýðýnda, bu saldýrýyý diðer iþçi örgütlerine, emekçilerin diðer demokratik mevzilerine saldýrýlarýn izleyeceðinden þüphe duyulmamalýdýr. Tersinden DTP nin kapatýlmasýna karþý ýsrarlý ve eylemli bir yanýt verildiðinde bu yanýtýn iþçi hareketinde yeni bir toparlanmaya yol açacaðýný görmek için kâhin olmaya gerek yoktur. 22 Temmuz seçimleri sýrasýnda ve sonrasýnda yaþanan toparlanma ortadadýr. Bu toparlanmanýn 2007 Ekim ve Kasým aylarýnda yükselen faþist gericiliðe cevap olduðu ve Mart-Mayýs sürecinde olumlu bir rüzgâr estirdiði de ortadadýr. Bugün DTP nin kapatýlmasýna karþý verilecek mücadelenin de benzer bir etkisi olacaktýr.
DTP yi savunmak Burjuvazinin Farklý Kesimlerinden Baðýmsýz Bir Çizgi Benimsemek Ýçin Gereklidir DTP ye yönelik kapatma davasýna karþý net ve eylemli bir tutum takýnmak AKP ve Kemalistler arasýndaki kah alevlenip kah yatýþan dalaþmada taraflardan birine yedeklenmemek, yahut yedeklenmeme kaygýsýyla tümüyle siyaset dýþýna düþmemek için zorunludur. Baþta, Ergenekonculara yapan saldýrýlar Cumhuriyet in deðerlerine ve tüm devrimci güçlere
yapýlmýþ bir saldýrýdýr diyerek yerini Veli Küçük lerin yaný olarak seçen sonrasýnda da çark edip burjuvazinin Ergenekon operasyonu bizi ilgilendirmez pozisyonuna geçerek bu süreci badiresiz bir þekilde atlatmayý tercih eden TKP, asýl gündemin Ergenekon deðil ekmek ve su zammý olduðunu söyleyen Halkevleri ve onu eleþtirel bir þekilde alkýþlayan Alýnteri bir tarafa býrakýlýrsa, sol akýmlarýn tümünün Ergenekon soruþturmalarýnýn þekillendirdiði siyasal iklimde bir þeyler yapmak gerektiðinin farkýnda olduðunu söylemek mümkün. Ancak bir þeyler yapmak gerektiðini düþünen akýmlarýn pozisyonu da aslýnda açýktan doktriner bir hattý benimseyenlerden farklý deðildir. Nitekim bu akýmlarýn bir þey yapmak dediði þey aslýnda, AKP nin Ergenekon u derinleþtiremeyeceðini göstermek için þu ya da bu talebi yükseltmek, yahut tüm talepleri bir liste halinde sýralamaktan ibarettir. Eylem olmadan, lafla devrimcilik yapýlabileceði yanlýþ kanýsýndan beslenen bu tutumun doðal sonucu elbette sol içerisinde bir talep mezatý olmaktadýr. Kimi akýmlar sadece soruþturmanýn derinleþtirilmesi talebiyle yetinirken, daha devrimci görünmek isteyen akýmlar tüm faili meçhullerin hesabýnýn sorulmasýný istemektedir, daha da ileri gidenler tüm darbecilerin yargýlanmasýný istemekte, bununla yetinmeyenler Çorum un, Maraþ ýn, Sivas ýn hesabýnýn sorulmasýný talep etmekte, AKP nin çaresizliðini sözüm ona devrimci bir biçimde teþhir etmek isteyenler ise hýzlarýný alamayýp kontrgerilla nýn, MÝT in laðvedilmesini istemektedirler. Oysa AKP nin peþine takýlmadan Ergenekoncular ve onlarýn efendileriyle hesaplaþmak isteyenlerin önünde çok daha sade ve yakýcý bir görev durmaktadýr. Ergenekoncularýn en büyük hedeflerinden birisi DTP den baþkasý deðildir. Ergenekoncularýn eliyle yürütülen kirli saldýrýlarda en büyük bedelleri ödeyenlerin baþýnda yine DTP ve kitlesi gelmektedir. O halde Ergenekoncularla hesaplaþmanýn en kestirme yolu DTP nin kapatýlmasýna karþý eylemli bir mücadele hattý örmektir. Bu mücadele hattýnýn emperyalistlerin yahut tekelci burjuvazinin þu ya da bu kesimine yedekleneceði kaygýsýný taþýmak ise yersizdir. Zira AKP si, CHP si baþta olmak üzere burjuvazinin uþaðý tüm partiler DTP nin kapatýlmasý konusunda hemfikirdir, benzer þekilde burjuva basýnýn hiçbir kesimi DTP ye yönelik en ufak bir destek vermemektedir. Nihayet, baþta da belirttiðimiz gibi, AKP nin kapatýlmasý konusunda büyük gürültü çýkaran emperyalist devlet ve kurumlardan hiçbiri DTP konusunda sessizliðini bozmamaktadýr. O halde DTP nin kapatýlmasýna karþý çýkmak zaten daha baþtan burjuvazinin ve emperyalistlerin tüm kesimlerini karþýya almak anlamýna gelecektir. DTP nin kapatýlmasýna karþý tutum takýnmak burjuvaziye karþý baðýmsýz bir tutum takýnmanýn deðil ayný zamanda burjuvazinin karþýsýna ezilenlerin desteðini alarak çýkmanýn olmazsa olmaz koþuludur. DTP nin kapatýlmasýna ses çýkarmayýp AKP yi teþhir etmek amacýyla talep üstüne talep sýralayanlar emekçilerin saflarýnda güvensizlikten baþka bir þey uyandýramazlar. Tüm darbecilerin yargýlanmasý talebiyle kýyaslandýðýnda çok daha mütevazý bir hedef olan DTP yi kapattýrmama mücadelesini vermeyenlerin sýraladýðý tüm radikal talepler gevezeliðin ötesine geçmeyecek, emekçiler nezdinde devrimcilik eþittir lafazanlýk denkleminin pekiþmesine yol açacaktýr. Buna karþýlýk DTP yi kapattýrmama yönünde ýsrarlý bir mücadele, bu talep ekseninde emekçileri bir araya getirebildiði koþullar altýnda emekçileri kolaylýkla diðer demokratik talepler ekseninde bir araya getirebilecek, haklar ve özgürlükler mücadelesinin bir kaldýracý haline gelecektir.
Çatý Partisi Projesi DTP nin Kapatýlmasý Ýçin Bir Ferahlama Olarak Kabul Edilemez Yerel seçimler yaklaþýrken baþýný DTP nin çektiði ve diðer legal sol partileri kapsayacak bir çatý partisi yolunda adýmlar da atýlmaktadýr. EMEP inden ESP sine bu partinin içinde yer almaya, yahut yörüngesinde dolaþmaya hevesli tüm özneler bu partinin bir seçim ittifakýnýn ötesine geçmesini, kalýcý ve kurumsallaþmýþ bir güçbirliðine dönüþmesini istemektedirler. Buna karþýlýk zaten bir çatý partisinin kurulmasýný bahane ederek DTP nin kapatýlmasýna sessiz kalmak aymazlýklarýn en büyüðü olacaktýr. Oysa samimi olarak DTP nin ve Kürtlerin dostu olma iddiasýnda bulunan sosyalistlerin çoðu da adeta DTP ile kardeþlik ve dayanýþma baðlarýný DTP nin kapýsýna kilit vurulduktan sonra kurulacak bir ortak partide kurmak istermiþ gibi, bu kardeþlik ve dayanýþmayý göstermek üzere DTP nin kapatýlmasýný bekler gibidir.
Sayfa
EYLÜL 2008
21
Chavez in Antiemperyalizmi ufaktan yakýndan bir ilgisi yoktur. Chavez in anti-emperyalizmi, ABD nin rakibi emperyalistlerin çýkarlarýnýn yolundan yürüyen, Almanya-Fransa emperyalist bloðunun ekmeðine yað süren güdük bir anti-emperyalizmdir. Bugün sosyalist kesimler, Chavez in anti-emperyalizminin Amerikan karþýtlýðýndan itibaren olduðunu savunuyorlar. Aslýnda Chavez, Amerikan karþýtlýðýnda bile, en azýndan dediðini yapma yolunda çaba gösteren Kaddafi nin bile gerisinde kalmaktadýr.
Venezuela da iktidara geldiðinden beri KöZ sayfalarýnda, Chavez i sosyalist, demokrat, ilerici bir lider diye desteklemenin, Chavez þakþakçýlýðýnýn komünistlerden uzak olmasý gereken bir tutum olduðunun, Chavez in ve onun 21. Yüzyýl sosyalizminin proleter devrim yolunda desteklenebilecek hiçbir yanýnýn bulunmadýðýnýn altýný çiziyoruz. Bu güne kadar KöZ sayfalarýnda Chavez in iki yüzlülüðünün pek çok örneðini somut bir þekilde vermiþ ve özellikle de Chavez in emperyalistler arasý çatýþmalarda, Amerika nýn rakibi emperyalistlerden yana taraf tuttuðunu, Amerika nýn rakibi emperyalistle ve onlarýn müttefikleriyle ittifak kurmaya dünden razý olduðunu altýný çize çize belirtmiþtik. Geçtiðimiz ay içerisinde Güney Osetya, Gürcistan ve Rusya arasýnda geçen çatýþmalar sonrasýnda Chavez in takýndýðý tutum da Chavez in bu tutumunun devamý olarak deðerlendirilmeli. Güney Osetya da Ne Oldu? Osetlerin devlet kurma çabalarý emperyalizm sýnýrlarý içerisinde henüz çözülememiþ ve günümüze dek uzanmýþ onlarca ulusal sorundan birisidir. Tarih boyunca Osetlerin bu mücadeleleri de, ezilen uluslarýn komünist bir önderlik olmadan verdiði pek çok baðýmsýzlýk mücadelesi gibi, emperyalizmin farklý kanatlarýnýn birbirleriyle olan mücadelelerinde kullanýlmýþ ve ezilen bir ulusun daha fazla ezilmesiyle sonuçlanmýþtýr. En kaba hatlarýyla, geçtiðimiz ay içerisinde Kafkasya da kendisini gösteren, Gürcistan ile Rusya arasýnda geçen çatýþmalar da, günümüzün iki büyük emperyalist bloðu olan Amerika nýn baþýný çektiði emperyalist güçler ile Almanya-Fransa nýn baþýný çektiði Amerikan ýn rakibi olan emperyalist güçler arasýndaki artan rekabetin, Kafkasya da, bir savaþýn somutluðunda açýða çýkmasýndan baþka bir þey deðildir. Amerika yla beraber hareket eden Gürcistan la gittikçe Almanya-Fransa bloðu ile yakýnlaþan Rusya arasýndaki bu çatýþmanýn asýl sebebi elbette Güney Osetya sorunu deðildir. Açýk ki ne Gürcistan ýn, ne Rusya nýn, ne de rekabet halindeki emperyalist bloklarýn temel hedefi bu uluslarý özgürleþtirmek. Aksine bu çatýþmanýn patlak vermesi bize emperyalist güçler arasýndaki artan rekabetin ve gerilimlerin de sinyallerini veriyor. Aðustos ayýndaki olaylar þu þekilde geliþti: 12 Aðustos günlerinde Güney Osetya da çýkan çatýþmalarý kontrol altýna alma bahanesiyle, Gürcü birlikler 2 Aðustos gecesi Güney Osetya ya girdi. Onlarca Osetin ölümü ve yüzlercesinin yaralanmasýna neden olan çatýþmalar 6 Aðustos a Bu kardeþlik ve dayanýþma tutumunu dosta düþmana göstermek için DTP nin kapatýlmasýna karþý yýðýnlarý seferber etmeye yanaþmamakta ve sanki bu sorun sadece Kürtlerin ve DTP lilerin sorunuymuþ gibi yaklaþmaktadýrlar. Halbuki soruna demokrasi mücadelesinin bir sorunu olarak yaklaþmak ve ona uygun tutum ve adýmlarla ilerlemek gerekir. Çatý Partisini kurmaya hevesli tüm unsurlar bu partinin geniþ emekçi yýðýnlarýnýn siyaset sahnesine çýkmasýnýn, emekçilerin siyasal mücadeleye baðýmsýz ve aktif bir biçimde katýlmasýnýn aracý olmasý konusunda hemfikirdirler. Çatý Partisi taraftarlarý, projelerini diðer parti projeleriyle kýyaslanamayacak denli iddialý bir proje olarak sunmaktadýrlar. Oysa DTP nin kapatýlmasýný baþtan kabul eden bir partileþme giriþimi yenilgiyi daha baþtan kabul ederek yola çýkan bir partileþme giriþimi olacaktýr. Çatý Partisi nin müstakbel bileþenleri DTP nin kapatýlmasý konusunda aktif bir tutum takýnmadýklarý koþullar altýnda Çatý Partisi, edilen tüm iddialý sözlere karþýn, ölü doðmuþ bir proje olacaktýr. Yenilgiyi baþtan kabul eden böyle bir partinin düzenle uzlaþmama iddiasý kendi taraftarlarý nezdinde bile ciddiye alýnmayacaktýr. Buna karþýlýk DTP nin kapatýlmasýna karþý verilecek diri bir mücadele gerçekten sokaðýn sesinin duyurulmasýna, iþçi sýnýfýnýn siyaset dýþýnda býrakýlmak istenen en çok ezilen ve sömürülen ve aslýnda en dinamik kesimlerinin siyasi bir talep etrafýnda seferber olmasýna yol açýp, geniþ ölçekte siyaset yapma iddiasýna somut bir anlam kazandýracaktýr.
Chavez Ezilen Uluslarýn Dostu Deðil Apaçýk Düþmanýdýr
Gürcistan ile Rusya arasýndaki çatýþmalar günümüzün iki büyük emperyalist bloðu olan Amerika nýn baþýný çektiði emperyalist güçler ile Almanya-Fransa nýn baþýný çektiði emperyalist güçler arasýndaki artan rekabetin, Kafkasya da açýða çýkmasýndan baþka bir þey deðildir. kadar sürdü. 7 Aðustos ta Gürcistan baþkaný Mikhail Saakashvili önce tek taraflý ateþkes ilan etti. Bunun üzerine Rus tanklarý Güney Osetya ya doðru ilerlemeye baþladý. 7 Aðustos u 8 Aðustos a baðlayan gece, Rus ordularýnýn Roki Tüneli nden Gürcistan a girmelerini bahane ederek, Gürcistan Güney Osetya ya havadan ve karadan saldýrýlar düzenledi. Gürcistan ýn bu harekâtýný bekleyen Rusya ise 150 tankla birlikte Gürcistan a girdi ve hava kuvvetleriyle, misket bombalarýyla aðýr bir þekilde saldýrýya geçti. Çýkan savaþta yaklaþýk 2000 Güney Osetyalý ve 150 Gürcü yaþamýný yitirdi. Çatýþmanýn ardýndan 26 Aðustos 2008 günü Rusya, Güney Osetya nýn ve Abazya nýn baðýmsýzlýðýný tanýdýðýný ilan etti. Chavez Amerika nýn Rakibi Emperyalistlerin Yanýnda Saf Tutuyor Aðustos ayýnda yaptýðý açýklamalarla Chavez de, burjuva diktatörlüklerinin bu savaþýnda Rusya kendi çýkarlarýný korumaktadýr ve doðru olaný yapmaktadýr diyerek Rusya nýn yanýnda yer aldýðýný açýkladý. 21. Yüzyýl Sosyalizmi nin mimarý Rusya nýn tutumunu tamamen haklý buluyoruz. Ayný durum Venezuela nýn baþýna da gelse, biz de ayný yanýtý verirdik dedi. Chavez yaptýðý konuþmada þunlarý söyledi: Sermayenin rakip kesimlerinin çýkarlarýný temsil eden güçler arasýndaki it dalaþýnýn yarattýðý imkanlarý da istismar ederek açýlacak bu alanda emekçi yýðýnlarýný seferber etmeyi baþarmýþ, emperyalistlerin ve burjuvazinin gerici politikalarýnýn karþýsýnda militan bir mücadele hattý tutturmuþ bir hareketin üzerinde bu niteliklere uygun bir partinin yaratýlmasýnýn imkanlarý da yeþerecek ve artacaktýr.
Nasýl Bir Eylem Çizgisi Ýzlemeli? Kuþkusuz DTP nin kapatýlmasýna karþý verilecek mücadelenin baþarýyla sonuçlanacaðýnýn bir garantisi yoktur. Yürütülecek tüm mücadeleye karþý DTP kapatýlabilir. Ancak önemli olan DTP nin kapatýlýp kapatýlmamasýndan ziyade DTP nin kapatýlmasýna karþý nasýl bir mücadele verildiðidir. O halde DTP nin kapatýlmasýna karþý bir mücadele yürütmeye kararlý olmak kadar, bu mücadelenin nasýl bir eylem çizgisi benimsemesi gerektiðinde de netleþmek gereklidir. 2008 yýlýndaki kendi iç çatýþmalarýnda da görüldüðü üzere burjuvazinin tüm kesimleri en çok emekçi yýðýnlarýn sokaða çýkmasýndan korkmaktadýr. Birbiriyle didiþen hiçbir kesim bu doðrultuda en ufak bir adým bile atmamýþtýr. Ne her iki seçmenden birinin oyunu aldýðýný iddia eden AKP, kendisine yönelik kapatma davasýna karþýn bir protesto eylemi düzenlemiþtir ne de AKP ye karþý her cephede gerileyen Kemalistler attýklarý tüm geri adýmlara karþýn Ergenekon vesilesiyle uðradýklarý kovuþturma ve soruþturmalarla karþý kitlesel mitingler örgütlemiþlerdir. Öyle ki Kemalistler kendileri
Eminim ki Gürcistan ordularýný Güney Osetya ya saldýrtýp, masum Osetleri öldürten ABD baþkaný, emperyalist George Bush tur. Rusya doðru yapmýþtýr. Rusya bugün eski Rusya deðildir. Dünya da Amerika ya karþý diþ bilemiþ, ayaða kalkmýþ yeni bir potansiyeldir. Elbette Chavez in bu çatýþmada Rusya nýn yanýnda yer almasý hiç þaþýrtýcý deðil. Chavez in antiemperyalizm anlayýþý, Bush karþýtý saldýrgan demeçlerde bulunmaktan, ABD karþýtý diktatörlüklere destek mesajlarý vermekten, mümkünse onlarla ekonomik iþbirlikleri yapmaktan ve petrol tekeli sayesinde elde ettiði rantý kullanarak tehditler savurmaktan öteye geçemiyor. Chavez emperyalist politikalarýna son vermezse ABD ye petrol ambargosu uygulayacaðýný iddia ederken Berlusconi ile ticaret anlaþmalarýný hýzlandýrmakta hiçbir sakýnca görmüyordu. Yine Chavez ABD karþýtý olduklarý için Saddam ýn, HAMAS ýn yanýnda hiç çekinmeden yer almýþtý. Bugün Chavez hala Kürtleri esir etmeye yeminli gerici Irak direniþinin ve Ýran daki diktatörlüðün en ateþli destekçisi. Bu yüzden Kafkaslardaki bu çatýþmada, Chavez in eli kanlý Rusya nýn yanýnda olmasý elbette hiç þaþýrtýcý deðil. Chavez in bu tutumunun anti-emperyalizmle açýsýndan paha biçilmez bir fýrsat olan 1 Mayýs ý bile AKP yi protesto mitingine çevirmeyi tercih etmemiþlerdir. AKP nin de Kemalistlerin de bu tutumlarýnýn nedeni ne para ve maddi imkan sýkýntýsýdýr ne de vizyon eksikliði. Bilakis bu kesimler tam da burjuvaziye yakýþan bir vizyona sahip olduklarý için kitlelerin harekete geçmesinden ölesiye korkmakta, onlarý harekete geçirecek her türlü adýmdan caymaktadýr. Tam da bu nedenle burjuvazi arasýndaki hesaplaþma esas olarak skandallarla beslenen bir hukuk mücadelesi olarak yürümektedir. Demek ki DTP nin kapatýlmasýna karþý duranlar öncelikle burjuvazinin korktuðunu baþýna getirmekle yükümlüdürler. DTP nin kapatýlmasýna karþý mücadele günü kurtarmaya yönelik basýn açýklamalarý ile geçiþtirilemez. Asýl olarak emekçi yýðýnlarý alanlara taþýyacak mitingler düzenlemek ve bu mitingleri ülke çapýnda yaygýnlaþtýrýp sürekliliðini saðlamak lazýmdýr. Benzer þekilde bu mücadelenin emekçileri kitlesel bir biçimde harekete geçirebilmesi için sadece kent merkezlerinde düzenlenecek mitingler yeterli olmayacaktýr. Emekçileri yýðýnsal bir biçimde eylemlere katabilmek için eylem ve etkinliklerin dalga dalga varoþlara yayýlmasý gereklidir. Varoþlarda gerçekleþecek eylemler, halk toplantýlarý, paneller, þölenler hem DTP nin kapatýlmasýna karþý verilecek mücadeleyi güçlendirecek hem de bu mücadelenin diðer demokratik hak ve özgürlükler mücadelesine baðlanmasýný, sýnýfýn daha yaygýn kesimlerini kucaklamasýný saðlayacaktýr.
Her ne kadar Chavez, Rusya ya verdiði bu desteði Güney Osetya nýn ve Abazya nýn baðýmsýzlýðý ný destekleme maskesi altýnda da yutturmaya çalýþýyorsa da Chavez in ezilen uluslarýn düþmaný olduðunu görmemek imkânsýzdýr. Chavez Kürdistan ý esir eden Ýran a bugün en büyük desteði sunan liderlerden birisidir. Ayný þekilde dün Saddam ý destekleyen Chavez in bugün Kürdistan ýn esaretine yeminli Irak lý direniþçilere açýk destek sunduðu sýr deðil. Chavez Güney Osetya yý özgürleþtirdiðini iddia ettiði Rusya nýn içerisindeki ulusal mücadelelerden, örneðin Çeçenistan ýn özgürleþmesinden asla bahsetmiyor. Chavez, daha 2008 in baþýnda Kosova baðýmsýzlýðýný, emperyalizmin bir oyunu, geri döndürülmesi gereken talihsiz bir geliþme olarak deðerlendirmiþti. Chavez halihazýrda Bolivya daki ulusal kurtuluþ hareketlerini, ABD nin Bolivya yý bölme çabalarý olarak nitelendirerek, Bolivya daki Aymara ve Santa Cruz baþta olmak üzere tüm ulusal kurtuluþ hareketlerinin karþýsýnda bulunduðunu açýkça ifade ederek uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýndan ne anladýðýný dosta düþmana göstermiþtir. Bugün Chavez in Rusya ya verdiði desteði eleþtiren sosyalistler, Rusya ya verilen desteðin Chavez in anti-emperyalizm anlayýþýnýn sýnýrlarýný gösterdiðinden bahsediyorlar. Oysaki Chavez in Rusya ya verdiði destek böyle bir anti-emperyalizm anlayýþýnýn kaçýnýlmaz sonucudur. Hedefini dünyadaki tüm burjuva diktatörlüklerinin yerine, proleter diktatörlüklerini kur ma olarak belirlemeyenler, emperyalist savaþlarý sýnýf savaþýna ç e v i r m e h e d e f i n d e n y o k s u n o l u r l a r. Emperyalistlerin kendi aralarýndaki mücadelelerde proletaryanýn baðýmsýz cephesini öremeyenler, Chavez in bugün yaptýðý gibi, emperyalist bloklardan birisinin ekmeðine yað sürmekten kendilerini geri alamazlar. Bu Chavez in antiemperyalizminin sýnýrý deðil, ta kendisidir. Nihayetinde bu eylemlerin her türlü grupçuluktan uzak bir hattý izlemesi gereklidir. Sol akýmlarýn kendi aralarýndaki sorunlarýn bu tür eylemlerin örgütlenmesine yansýmamasý ve engel olmamasý gereklidir. Ayný zamanda sudan bahanelerle bu eylemlerin birliðinin önüne geçmemek gerekir. Bu eylem birliðini saðlamanýn önkoþulu ise her zaman olduðu gibi ajitasyon ve propaganda özgürlüðüdür. DTP de dahil olmak üzere tüm sol akýmlarýn bugüne dek DTP ye yönelik kapatma davasýna karþý ilgisiz kaldýklarý bir gerçektir. 13 ve 14 Eylül de Ankara da, Ýstanbul da ve Ýzmir de düzenlenecek mitingler, bu ilgisizliði telafi etmek için önemli bir olanaktýr. DTP nin savunmasýný vermesinden iki gün önce gerçekleþecek bu mitingler soyut bir darbe ve darbeci karþýtlýðýyla yetinmediði, önüne DTP nin kapatýlmasýný engellemek gibi somut mücadele hedefleri koyduðu oranda yerel seçimlere kadar eylemli bir þekilde ilerleyecek bir yürüyüþün ilk adýmlarý atýlmýþ olacaktýr. Tam da bu nedenlerden ötürü KöZ ün arkasýnda duran komünistler uzun bir süreden beri DTP nin kapatýlmasýna yönelik ýsrarlý bir propaganda çalýþmasý yürütüyorlar. 13 ve 14 Eylül mitinglerine de týpký 1 Eylül Barýþ Mitingi ne olduðu gibi DTP yi Kapattýrma Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk þiarýyla katýlacaklar. Bu þiarýn ve bu þiar ekseninde örülecek mücadelenin önemi diðer sol akýmlar tarafýndan da kavranýp, benimsendiði oranda önümüzdeki dönemde, burjuvazinin saldýrýlarýna karþý bir savunma hattý örmek mümkün olacaktýr.
DTPyi Kapattýrma Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk! Ýstanbul da 1 Eylül Barýþ mitingi 31 Aðustos ta Kadýköy Meydaný nda Barýþ Meclisi ve baþka birçok siyaset ve kitle örgütü tarafýndan düzenlendi. Mitinge Barýþ Anneleri, Limter-Ýþ, Pazartesi Dergisi, Mücadele Birliði, ESP, DTP, Çaðrý Gazetesi, DÝK, EHP, TÖP, Genç Umut, ÖDP, 78'liler Giriþimi, SEH, EMEP, Halkevleri, Yurtsever Demokratik Gençlik, Sosyalist Parti, Öðrenci Kolektifi, Demokratik Özgür Kadýn Hareketi, GençSen, Lotus Kültür Sanat Merkezi, Ýstanbul Eczacýlar Odasý (ÝEO), TMMOB, Devrimci Ýþçi Partisi Giriþimi, KESK Ýstanbul Þubeler Platformu, Tüm Emekli-Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði, SPG, KöZ ve MKM katýldý. On bini aþkýn katýlýmýn olduðu mitinge sadece Ýstanbul dan deðil Marmara nýn diðer illerinden emekçiler ve ezilenler de geldi. Diðer Barýþ Mitinglerinde olduðu gibi mitingin ana gövdesini DTP kitlesi oluþturdu. DTP mitingden iki üç hafta öncesinde Ýstanbul da birçok mahallede Barýþ mitingini de gündem eden ve mitinge çaðrýnýn yapýldýðý halk toplantýlarý yaptý. Ayrýca yine birçok mahallede yapýlan Kent Kadýn Meclisi toplantýlarýnda da mitinge çaðrý yaptý. Bu toplantýlarýn önemli bir kýsmý Sebahat Tuncel in katýlýmýyla, son birkaç günü ise baþka milletvekillerinin de
heyecanla ve coþkuyla karþýlandý. Yürüyüþ sýrasýnda kortejimize katýlan ya da sloganýmýza eþlik eden emekçiler oldu. Yürüyüþ sýrasýnda ayrýca Ezilenlerle saf tut þovenizme kapýlma , Kürtlere Özgürlük, Kurdara Azadi , Villara Savaþ Kondulara Barýþ , Kürtlere Özgürlük Ortadaðu ya Barýþ , Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek , Sýnýfa Karþý Sýnýf, Savaþa Karþý Sýnýf Savaþý! sloganlarýný da sýk sýk attýk. Miting öncesinde sýnýrlý bir zamanda da olsa kimi mahallelerde çalýþtýðýmýz atölyelerdeki tekstil iþçilerine, çalýþma yürüttüðümüz kurumun ortaklarýna ve ailelere ulaþmaya çalýþtýk. Mitinge taþýdýðýmýz konfeksiyon iþçilerinde bir çoðu ilk kez bir mitinge gelmiþlerdi. Miting esnasýnda katýlýmýyla gerçekleþti. Yenibosna ve Tuzla gibi çalýþma yürüttüðümüz mahallerde bu toplantýlara biz de katýldýk. Mitingde Yaþasýn halklarýn kardeþliði; Kürtlere özgürlük; Savaþa hayýr barýþ hemen þimd; Eþitlik, kardeþlik, Kürt ulusuna özgürlük; Susma haykýr halklar kardeþtir; Biji býratiya gelan; Faþizme karþý omuz omuza sloganlarý sýk sýk atýlarak ve Kürt
sorununa demokratik çözüm talebini dile getiren ortak dövizler taþýndý. Alana vardýðýmýzda kürsüde Ýnsan Haklarý Derneði (ÝHD) Ýstanbul Þube Baþkaný Gülseren Yoleri, Aydýn Çubukçu, Ufuk Uras, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eþ baþkaný Emine Ayna ve KESK Genel Baþkaný Sami Evren konuþma yaptý. Ayrýca müzik eþliðinde halaylar çekildi.
KöZ ün ifade ettiði siyasi anlayýþý sahiplenen komünistler olarak Barýþ Mitingi ne DTP yi Kapattýrma! Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk! pankartýyla katýldýk. Yürüyüþe elli kiþiyle baþlayan kortejimiz miting alanýna altmýþý aþkýn katýlýmla girdi. Pankarta yazan þiarý yürüyüþ boyunca ve alanda sýk sýk haykýrdýk. Pankartýmýz ve bu sloganýmýz mitinge katýlanlar tarafýndan
attýðýmýz sloganlara coþkuyla katýldýlar, miting boyunca sarý-kýrmýzý-yeþil bandanalarý ile kortejimizde yürüdüler. Mitingin ardýndan yaptýðýmýz sohbette, bundan sonraki mitinglere de katýlmak istediklerini, Sebahat Tuncel e ve DTP li diðer vekillere sahip çýkan pankart ve sloganlarýmýza olan ilgilerini sýk sýk dile getirdiler.
1 Mayýs Mahallesi Geçmiþini Festivalle Andý Gecekondu yýkýmlarýna karþý verilen mücadelenin simgesi haline gelmiþ olan 1 Mayýs Mahallesi geleneksel kuruluþ festivalinin altýncýsýný düzenledi. Doðuþ Spor Klubü, Güzelleþtirme Derneði, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Muhtarlýk, DHP, DTP, ESP, Halk Cephesi, KöZ, Özgür Yurttaþ Hareketi, Partizan, Proletaryanýn Kurtuluþu ve SODAP tarafýndan 29-30-31 Aðustos tarihlerinde organize edilen festival, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði nin bahçesinde yapýldý. Dönemi yaþayan eski mahallelilerden henüz bu tarihe yabancý olan yeni sakinlerine, genç yaþlý binlerce insan festivale büyük ilgi gösterdi. Üç gün boyunca süren festival programý; çocuk þenlikleri, panaller, sergiler, tiyatro gösterimleri, folklor-semah gösterileri ve konserlerle dolu doluydu.Ayrýca mahallede büyük yýkýmýn ve çatýþmalarýn yaþandýðý, mahallenin kuruluþ tarihi olarak kabul edilen 2 Eylül 1977 yi anmak için de bir yürüyüþ yapýldý. Festivalin ilk günü gündüz saatlerinde F-Tipi Cezaevleri, Tecrit ve Türkiye de Adalet Nasýl Ýþliyor paneliyle baþladý. Halkýn Hukuk Bürosundan Behiç Aþçý nýn, TUYAB dan Sakine Demir in ve SODAP tan Muzaffer Kaya nýn konuþmacý olduðu panele yaklaþýk 50 kiþi katýldý. Açýlýþ konuþmasýnýn ve semah gösteriminin ardýndan Nilüfer Sarýtaþ ýn, Grup Mayýs ýn, Erdal Bayrakoðlu nun ve Aynur Haþhaþ ýn sahne aldýðý konserlere mahlallelinin katýlýmý oldukça yoðundu. Ýkinci gün düzenlenen panelin konusu Ergenekon, AKP ve DTP nin Kapatýlmasý ydý. Halkýn Hukuk Bürosundan Taylan Tanay, DTP den Dursun Yýldýz, DHP den Öztürk Aladað, ESP den Figen Yüksek Dað ve Paritazan dan Derya Aras bu panele konuþmacý olarak katýldý. Yaklaþýk 80 kiþinin katýldýðý panelde konuþmacýlar DTP nin kapatýlmasý gündeminin dýþýnda daha çok Ergenekon operasyonuyla ilgili konuþmalar yaparak taraf olmamak gerektiðini, bu operasyonu yapanlarada, yapýlanlarada karþý baþka bir taraf yaratmak gerektiðini vurguladýlar. Ancak soru cevap kýsmýnda KöZ adýna yapýlan konuþmanýn ana ekseni DTP nin kapatýlmasý gündemliydi ve DTP nin kapatýlmasýna neden karþý çýkmak gerektiðini içeren bir konuþmaydý. Gelen sorularda daha çok DTP nin kapatýlmasýyla ilgili olduðu için panelin ikinci kýsmýnda konuþmacýlar kýsa da olsa DTP nin kapatýlmasý gündemine deðindiler. Ancak bunun þu dönemde merkezi bir gündem olarak tutmanýn doðru olmadýðýný diðer gündemler içerisinde iþlenebileceðini söylediler. 2 Temmuz Sivas Olaylarýný konu alan bir tiyatro gösterimi, semah ve mahallenin kuruluþ öyküsünü anlatan bir film gösteriminin ardýndan Onur Olgun, Hasan Saðlam ve Grup Munzur sahne aldý. Üçüncü gün düzenlenen panelin konusu 71 Devrimci Çýkýþý ve Tarihsel Mirasýmýz dý. KöZ Gazetesinden Ercan Coþkun un, Atýlým Gazetesinden Þenol Gürkan ýn ve Partizan dan Derya Aras ýn katýldýðý panele yaklaþýk 90 kiþi katýldý. Mahalle Güzelleþtirme Derneði folklor ekibi folklor oynadý ve mahallenin iki dönemdir muhtarlýðýný yapan Cuma Kara mahalle sorunlarý üzerine bir konuþma yaptý. Özcan Türe, Grup Vardiya ve Þaho Bedo nun sahne aldýðý üçüncü gece festivalin en coþkulu geçen gecesi oldu. Hergün ortalama 5000 kiþini katýldýðý festivalde gündüz vakitlerinde yapýlan çocuk þenliklerine mahalledeki çocuklarýn ilgisi oldukça yoðundu. Çocuklarýn daha önceden çizmiþ olduklarý resimlerin sergilenmesi, bu resimlerden dereceye giren çocuklara ödüller verilemesi, yapýlan yüz boyama ve uçurtma etkinlikleri, festival alanýný gündüz vaktinde canlý tutan etmenlerdi. Festivalin organize edilmesi için gerekli olan para da imece usulü toplandý. Mahallenin çeþitli yerlerine
kumbaralar konularak mahalle sakinleri festivale katkýda bulundu. Ayrýca kartpostal satýþý, mahalledeki esnaflarýn yaptýðý baðýþlar ve bir önceki yýl festivalden kalan gelirle, Þiþli Belediyesi nin ses düzeni ve sahne konusunda yaptýðý yardýmlarla festival organize edildi. Festival süresince Pir Sultan Abdal Kültür Derneði nde çeþitli gazete, kitap, dergi standlarý açýldý. 2 Eylül günü saat 16:00 yine ayný dernekte 77 de düþenler anýsýna her sene olduðu gibi bu sene de yemek verildi. Yemeðin ardýndan 2 Eylül yürüyüþüne geçildi. Ortak pankartla, ortak sloganlarla ve herkesin kendi flamalarýný taþýyabildiði yürüyüþte 31. Yýlýnda 2 Eylül Ruhuyla Yozlaþmaya Karþý Kültürüne Sahip Çýk ortak pankartý açýldý. Yaklaþýk 600 kiþinin katýldýðý yürüyüþte Yaþasýn 2 Eylül Direniþimiz, 2 Eylül de Düþenler
Kavgamýzda Yaþýyor, 2 Eylül Ruhuyla Mahallene Sahip Çýk, Yaþasýn Devrimci Dayanýþma, Bedel Ödedik, Bedel Ödeteceðiz, Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði, Katil Polis 1 Mayýs tan Defol, Faþizme Karþý Omuz Omuza, Devrim Þehitleri Ölümsüzdür sloganlarý atýlarak 30 Aðustos Ýlköðretim Okulu na kadar yüründü. Okulun önünde yapýlan basýn açýklamasýnýn ardýndan yürüyüþ bitirildi. 1 Mayis Mahallesi nden Komünistler
Denizler Kemalizmden Kopuþun Ýlk Halkasýdýr Festivalin son günü düzenlenen 71 Devrimci Çýkýþý ve Tarihsel Mirasýmýz konulu panelde Partizan, KöZ ve Atýlým gazeteleri adýna konuþmacýlar söz aldý. Yaklaþýk 90 kiþinin katýldýðý panel olumsuz hava þartlarýna raðmen ilgiyle takip edildi. Panelde ilk sözü alan Suzan Zengin kýsaca þunlara deðindi: Dünya çapýndaki geliþmelerin ülkemize yansýmalarý olmuþtur. Kavel, Paþabahçe, Pýrelli gibi hareketler bazý kitle hareketleri olarak döneme damgasýný vurmuþtur. 68 de 6. Filo olaylarý, Vedat Demircioðlu nun katlediliþi; 70 de 15-16 Haziran eylemleri önemli geliþmelerdi. Suphi ve yoldaþlarýnýn katlediliþi devrimci önderlerin çýkýþýyla parçalanacaktý. Hatýrla Sevgili dizisinde olduðu gibi devrimci önderler þahsýnda saklanmaya çalýþýlan, bu önderlerin hangi amaçla bir çýkýþ yaptýðýydý. Dizide Deniz Gezmiþ romantik, eline silah almamýþ bir devrimci olarak ön planda idi. Mahir Çayan ise sekter, amacý belirsiz, ne yöne gideceðini bilemeyen biri olarak ele alýnýyordu. Ýbrahim Kaypakkaya ise yok sayýlmýþ, saklanmaya çalýþýlmýþtýr. Kaypakkaya ya tahammülsüzlüðün nedeni onun siyasi düþünceleridir. O dönemde Kemalizm e ileri misyon yüklenirken onun tespitleri Kemalizm eþittir Faþizm idi. Ordunun faþist Kemalist sistemin bir dayanaðý olduðunu kalýn çizgilerle belirtiyordu. Anti-faþist, anti-emperyalist mücadelenin devletin bütün mekanizmalarýna karþý olunarak yapýlacaðýný söylüyordu. Devrim kitlelerin eseri olacaktýr þiarýný kendi pratiðinde gösteriyordu. Uluslarýn kendi kaderini tayin hakký ve Kürt sorununa dönük tespitleri ile de bir çýkýþ yapmýþtýr. Devrimci- komünist partilerin, örgütlülüðün gerekli olduðunu, her türlü reformist ve revizyonist hareketlerle mücadele etmeyi ve devrimci dayanýþmayý miras býrakmýþtýr. Kendi adýmýza 71 çýkýþýndan, faþizmin hüküm sürdüðü ülkemizde devrimin ancak halk savaþýyla mümkün olacaðýný miras aldýk.
KöZ adýna konuþan Ercan Coþkun ise þunlarý vurguladý: Bu yýl 68 in 40. yýldönümü, 68 hareketi tüm dünyada anýlýyor ancak herkes 68 i ayný biçimde anlamýyor ve anlatmýyor. Örneðin bir gazetede Denizler yaþasaydý Ergenekonun baþýnda olurdu diyen bir yazý çýktý. Bu çok çarpýcý olmakla birlikte genel olarak paylaþýlan bir yaklaþýmdýr çünkü sosyalistler de dahil olmak üzere herkes Deniz ve arkadaþlarýnýn Kemalist olduðunda adeta hemfikirdir. Buna karþýlýk kemalizmden kopuþ asýl olarak Ýbrahim Kaypakkaya ya atfedilir. Ancak bu bakýþ açýsý kusurlu ve sonunda Denizler yaþasaydý bugün Ergenekoncu olurdu demeye kadar götüren en azýndan Denizin mirasýný Kemalistlere teslim etmeye vardýran bir bakýþ açýsýdýr. Oysaki Deniz, Mahir, Ýbo birbirinden ayrý deðildi. Onlarýnki bir çýkýþýn da ötesinde aslýnda bir kopuþtu, bir yerden ayrýlýp baþka yere giden bir yürüyüþtü. THKO lular bu yürüyüþe ilk çýkanlar olmakla birlikte ardýndan THKP-C ve TKP/ML TÝKKO bu yürüyüþü sürdürdü. Bütün bir kuþak gibi Denizler de TÝP içinde devrimciliðe adýmlarýný attý. Biz Atatürk devrimcisiyiz dedikleri de, meþruluklarýný 27 Mayýs darbesine dayandýrdýklarý, Atatürk ün kalpaklý resimlerini taþýdýklarý da doðrudur. Hatta Deniz in idama götürülmeden önce babasýna yazdýðý mektupta Beni Kemalist düþünceyle yetiþtirdiðin için sana teþekkür ederim dediði de. Meseleye sarf edilen sözler düzeyinde yaklaþýldýðý takdirde Denizlerin kemalist olduðu sonucuna varmak iþten bile deðildir. Ancak Denizlerin asýl önemli yaný söyledikleri söz deðil eylemleriydi. Bunu anlamak için onlarýn hangi mücadeleler içinde nasýl þekillendiklerini ve kemalizmden nasýl koptuklarýný hatýrlamakta fayda var. 12 Mart arifesinde TÝP te Milli Demokratik Devrimciler ve Sosyalist Devrimciler diye iki kanat çýktý ve bir ayrýþma gerçekleþti. Asýl tartýþma konusu devrim stratejisinden ziyade parlamentarizm ile parlamento dýþý muhalefet
þiarýyla sokak vurgusu yapan, iktidar namlunun ucundadýr diyenler arasýndadýr. Denizler doðal olarak ikincilere yakýn durmaktaydýlar. Ancak bu kesimler sadece Denizler veya baþka devrimcilerden ibaret deðildi. Nitekim 12 Mart sonrasýnda ikinci bir ayrýþma gerçekleþti. Ýktidar namlunun ucundadýr diyenler arasýnda bir ayrýþma gerçekleþti. Namlu derken Kýrýkkale yapýmý ruhsatlý silahlarý kast eden Mihri Belli, Hikmet Kývýlcýmlý veya Doðu Perinçek gibiler askerlerin bir bölüðünün darbe yapmasýný bekliyordu. Devrimciler ise tersine Küba daki, Vietnam daki gibi bir devrimi kast ediyorlardý ve öylece ayrýþtýlar. Denizler çeþitli eylemlere imza attýlar ve 4 ABD li eri kaçýrýp THKO yu kurdular. Kaleme aldýklarý bildirgede Polisinden devletine kimse rahat uyuyamaz diye yazdýlar. Böyle bir hareket kemalist olamaz. Tersine 12 Mart hareketi kemalist bir harekettir ve hedeflerinden biri de Denizlerdir. Ancak Denizlerin pratik eylemiyle baþlayan bu kopuþ onlarla bitmedi. Mahirlerle, Ýbolarla devam etti. Ýbrahim Kaypakkaya bu hareketin gittiði yönü göstermesi bakýmýndan önemlidir. O da kendi özgün görüþleri olarak deðil Þefik Hüsnü oportünizminden kopma ve tekrar Mustafa Suphi TKP sinin çizgisine dönme perspektifiyle hareket etmiþtir. Bizim açýmýzdan Denizlere, Mahirlere, Ýbolara dönmek için Suphi lerin TKP sinin çizgisini devam ettirmek ve böylece onlarý da aþmak gerekir. 71 Devrimci kopuþundan asýl miras kalacak olan budur. Atýlým adýna konuþan Þenol Gürkan ise konuþmasýnda özellikle 71 çýkýþýndan çýkarýlacak miraslara deðindi. Devrimci irade, devrimi örgütleme kararlýðý, siper yoldaþlýðý, devrimci dayanýþma, gençliðin önemi, reformizme karþý mücadele 71 devrimci çýkýþýndan kalan mirastýr dedi. Panel soru ve cevaplarla yaklaþýk 2 saat sürerek sona erdi.