Fransa da Kaðýtsýzlar Bakanlýðý kuruldu 26 Haziran günü Paris in yoksul kenar mahallelerinden birinde, iþgal edilmiþ bir binanýn kapýsýna törenle «Kaðýtsýzlara Kaðýt Saðlama Bakanlýðý» tabelasý asýldý. Aslýnda saðlýk sigortasý kurumuna ait olup 18 inci Bölge belediyesine satýlmýþ olan bu bina, satýþ iþlemleri sýrasýnda çýkan bir ihtilaf nedeniyle aylardýr boþ duruyordu. Ama 17 Temmuz gününden beri ise pek boþ deðildi. Aslýnda daha iþgalin ilk günlerinden itibaren iþgali gerçekleþtiren kaðýtsýzlar burayý «kaðýtsýzlara kaðýt saðlama bakanlýðý» diye anmaya baþlamýþ ve kapýya bu kimliði ifade eden bir pankartý kýsa zamanda asmýþlardý. AY L I K K O M Ü N Ý S T G A Z E T E
F Ý YAT I : 1 T L ( K D V D A H Ý L )
S AY I :
12
EKÝM 2009
YAZININ TAMAMI 10. ve 11. SAYFADA
Sembolik eylemlerle yetinme Kitlesel mücadeleyi örgütle! IMF protestolarý kolektif deðil bireysel, kitlesel deðil sembolik eylemler þeklinde geçti. Geri çekilme döneminden çýkmak için birleþik, kitlesel mücadeleyi örgütlemek þart Asayiþ sorunu olarak yansýdý IMF ve Dünya Bankasý nýn Ýstanbul Kongre Merkezi nde düzenlediði yýllýk toplantýsý Ekim ayýnýn ilk haftasýna damgasýný vurdu. Toplantý Türkiye sosyalist hareketini oluþturan irili ufaklý öbeklerin polisle girdiði çatýþmalar, kýrýlan banka camlarý, tahrip edilen polis otolarý, polisin uyguladýðý þiddet, gözaltýlar, biber gazý, sivil faþist güçlerin tertiplediði saldýrýlar gibi unsurlarla öne çýktý.
Kitle örgütleri MSF de birbirlerini tanýdý Mezopotamya Sosyal Forumu (MSF) 27-30 Eylül tarihleri arasýnda Diyarbakýr da gerçekleþtirildi. Forumun çaðrýcýsý 200 ü aþkýn siyaset, sendika ve kitle örgütü bulunmasýna karþýn bu siyaset ve kurumlarýn sosyal foruma katýlýmý sýnýrlýydý. Türkiye den Sosyal Forumlarý uluslararasý çapta takip eden sosyalist çevrelerin de MSF ye sembolik olarak katýlmalarý dikkat çekiciydi. Eylül ayý sonunda MSF yle eþgüdümlü olarak düzenlenen Enternasyonal Amed Kampý adý altýnda yapýlan kampa katýlan yabancýlarýn katýlýmý dýþýnda MSF ye uluslararasý bir ilgi yoðunluðu da yaþanmadý. MSF ye asýl renk katan ve MSF yi zenginleþtiren Diyarbakýr baþta olmak üzere Kuzey Kürdistan ýn dört bir yanýndan katýlan belediyelerin, kitle örgütlerinin varlýðýydý. Nusaybin Belediyesinden Baðlar Belediyesi ne kadar uzanan geniþ bir yelpazede belediyeler, Sarmaþýk Yoksullukla Mücadele Derneði, Diyarbakýr Güneþ Evi gibi kitle örgütleri, onlarca gençlik ve kültür merkezi, kadýn kooperatifleri çalýþmalarýný aktarmak üzere MSF ye katýldýlar, panellerde ve sohbetlerde yer aldýlar. Planlarýný, projelerini aktardýlar. MSF bu deneyimleri öðrenmek, Batý daki deneyimleri buraya taþýmak için son derece elveriþli bir sosyal forum oldu. 4 ve 5 te
Kitlesel deðil bireysel eylemler
IMF-Dünya Bankasý protestolarý emekçileri, ezilenleri sokaða taþýyacak kitlesel, politik eylemler olarak deðil bireysel, sembolik eylemler olarak tasarlandý. Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü nde bir öðrencinin IMF Baþkaný Dominique Strauss-Kahn a ayakkabý fýrlatmasý bu bakýmdan çarpýcý bir örnekti.
Seattle a benzemek iyi mi?
IMF-DB eylemlerinde benimsenen siyaset anlayýþý açýsýndan Seattle eylemleri bir milat olmuþtu. Bu nedenle sosyalist akýmlarýn IMF-DB eylemleri sonrasýnda gururla Ýstanbul Seattle oldu, Davos oldu, Cenova oldu; dünya ezilenlerinin kalbi Ýstanbul'da attý diye yazmalarýna þaþýrmamak gerekir. Asýl þaþýrtýcý olan sosyalist akýmlarýn bu yolun Deniz Gezmiþlerin, Mahir Çayanlarýn, Ýbrahim Kaypakkayalarýn yolu olduðunu savunmalarýdýr.
Yükseliþin mimarý olmak için...
Burjuvazinin planlarýný bozmak için sembolik eylemlerden medet ummak beyhudedir. Bu planlar ancak devrim ve demokrasi güçlerinin baðýmsýz ve birleþik eylemleriyle, demokrasiye susamýþ yüz binlerce emekçinin Newroz ateþiyle körüklenmiþ 1 Mayýslarý örgütlendirmesiyle bozulabilir. Komünistler geri çekilme döneminden Newroz un ateþiyle körüklenen, mevcut demokratik mevzilere sahip çýkan ve yeni mevziler kazanmayý hedefleyen emekçilerin kitlesel ve birleþik mücadelesi aracýlýðý ile çýkýlacaðýný biliyorlar.
KöZ ün Sözü nden Alýnmýþtýr
ÝSTLERÝN BÝRLÝÐÝ YAÞASIN KOMÜN
Aylýk siyasi dergi
Fiyat: 1 TL
Aðustos 2009
Birlik yayýn hayatýna baþladý
Geçen ay Yaþasýn Komünistlerin Birliði þiarýyla yayýn hayatýna baþlayan Birlik gazetesi yazýiþleri müdürü Zeynel Doðan ile bir röportaj yaptýk. Doðan, Türkiye de komünist bir partinin eksikliðini vurgulayarak komünistlerin birliðinin saðlanmasýnýn kendi varlýklarýndan çok daha önemli olduðunu söyledi. 8 de
Sayý: 1
Geleneksel Limontepe festivali yapýldý 6-7 Eylül 2008 tarihinde Limontepe mahallesinde gerçekleþtirdiðimiz 1. Geleneksel Limontepe Halk Dayanýþma Festival inin kapanýþýnda ikinci festivalde buluþmak üzere Limontepe halký ile sözleþmiþtik. 10-11 Ekim tarihlerinde gerçekleþtirdiðimiz 2. Geleneksel Limontepe Halk Dayanýþma Festivali ile Limontepe halkýyla buluþtuk. Bu sene ikincisi gerçekleþen festivali DTP, Devrimci Dönüþüm, Genç Dayanýþma, Köz, Kondularda Yaþam Kooperatifi ve YDGM olmak üzere altý siyaset ve kurum örgütledi. Ayrýca festival
Ulucanlar da düþenler 10. yýlýnda anýldý platformunun çaðrýsý ile KurdiDer, Deri Ýþçileri Derneði, Özgür Yaþam Kooperatifi ve Devrimci Demokrasi alanda stant açtýlar. 6 da
Ulucanlar direniþinde hayatýný kaybeden devrimciler, Abuzer Çat, Ahmet Savran, Aziz Dönmez, Habip Gül, Halil Türker, Ýsmet Kavaklýoðlu, Mahir Emsalsiz, Önder Gençarslan, Ümit Altýntaþ, Zafer Kýrbýyýk Ýstanbul ve Ýzmir de eylemlerle anýldý.
IMF ve Dünya Bankasý nýn Ýstanbul Kongre Merkezi nde düzenlediði yýllýk toplantýsý Ekim ayýnýn ilk haftasýna damgasýný vurdu. 186 ülkeden 13 binden fazla üst düzey yöneticinin katýldýðý bu toplantý, toplantýda imzalanan anlaþmalarla, alýnan kararlarla öne çýkmadý. IMF ve Dünya Bankasý nýn yýllýk toplantýsýný protesto etmek için düzenlenen gösteriler, toplantýlardan çok daha fazla gündem oldu. 15 te
Sayfa
2
EKÝM 2009
Asil Çelik Ýþçileriyle Dayanýþmaya
Yorgunum ama umutluyum Sevgili Köz Gazetesi,
Ben bir ev kýzýyým. Açýk öðretimde okumaya çalýþýyorum. Ýnsanlarla ilgimi kesmiþtim. Hayatla fazla baðlantým kalmamýþtý. Ta ki Mayýsta Yaþamla tanýþana kadar Orada öyle insanlarla tanýþtým ki hiçbir menfaat beklemeden baþkalarý uðruna gece gündüz demeden bir þeyler yapmaya çalýþýyorlar. Bense hayatým boyunca yaptýðým her þeyin karþýlýðýný istedim ve alamadýðým için kendim insanlardan uzaklaþtým. Ama þimdiki düþüncelerim öyle deðil. Tam tersi. Birileri için bir þeyler yapmaya çalýþacaðým. Öncelikle Mayýsta Yaþam daki arkadaþlardan ayrýlmamak içi bir þeyler yapmaya çalýþýyorum. Eve iþ getirip yapýyorum. Ev iþi, boncuk iþinden kalan zamanýmda ders çalýþýyorum. Ailemin durumu kötü, onlara yük olmamaya çalýþýyorum. Anladým ki insan sadece kendi için yamamalý. Þimdi daha mutluyum. Yorgunum ama umutluyum. Bana bu umudu aþýlayan Mayýsta Yaþam daki arkadaþlarýma çok teþekkür ederim. Bundan sonra vazgeçemeyeceðim arkadaþlarýma Yenibosna dan bir Köz okuru.
Esenyurt ta Köz seminerleri
Temmuz ayýnýn sonundan beri Esenyurt ta, Ýncirtepe Köyü Derneði nde Proletaryanýn Kurtuluþu ndan arkadaþlarýn da katýldýðý KöZ seminerleri yapýyoruz. Seminerler anlatýcý arkadaþýn sunumunun ardýndan soru-cevap bölümüyle devam ediyor. Ýlk hafta Ulusal sorun meselesini ele aldýk. Komünistler ulus denince bundan ne anlar, Uluslarýn Kendi Kaderini Tayin Hakkýna nasýl bakar, ulusal hareketleri meþru görme ile destekleme arasýndaki fark nedir, komünistler ne gibi koþullarla ulusal hareketleri destekleyebilirler gibi sorunlar hakkýnda konuþtuk. Sonraki hafta ulusal sorun üzerine konuþtuklarýmýzý Kürdistan sorunu meselesi üzerinden somutlamaya çalýþtýk. Kürdistan sorunu ile Kürt sorunu arasýndaki ayrým, Kürt ulusal hareketinin tarihi, PKK nin nasýl bir örgüt olduðu, Türkiye solunun PKK ye yaklaþýmlarýndaki yanlýþlar üzerine konuþtuk. Ayrýca Türkiye de iþlemekte olan barýþ sürecinin Amerikan planýnýn bir parçasý olduðundan, Amerika nýn baðýmsýz bir Kürt devleti kurulmasýný engelleyecek bir þekilde bu sorunu ortadan kaldýrmaya çalýþtýðýndan bahsettik. Ayrýca DTP ye iliþkin tavrýmýzý, neden DTP yle yan yana durulmasý gerektiðini açýklama, DTP nin þu anda Türkiye deki en önemli demokratik mevzilerden biri olduðunu yeniden anlatma olanaðý bulduk. Yenibosna dan Komünistler
Sinan Kayýþ ý unutturmadýk
31 Aðustos 2002'de Ýstanbul Okmeydaný semtinde ÖDP'nin seçim bildirilerini daðýtmak için arkadaþlarýyla birlikte girdiði kahvehanede, mekan sahibiyle yaþanan tartýþmada mekan sahibinin silahýný ateþlemesi sonucu can veren Sinan Kayýþ'ýn anmasýna katýldýk.
29 Aðustos cumartesi günü ÖDP tarafýndan organize edilen anma için Okmeydaný Dikilitaþ parkýnda biraraya gelinerek buradan alkýþ ve sloganlar eþliðinde yürümeye baþladýk.Yürüyüþ sýrasýnda marþlar söylenip sýk sýk "faþizme karþý omuz omuza" "Faþizme ölüm tek yol devrim" "Sinana sözümüz halk iktidarý" "çeteleþmeye, yozlaþmaya son !" "Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz" sloganlarý atýldý. Olayýn gerçekleþtiði kahvehane önüne gelindiðinde Sinan ýn hayatýnýn ve mücadelesinin anlatýldýðý konuþmadan sonra saygý duruþunda bulunulup devrim andýndan sonra kahvehanenin önüne kýzýl karafiller býrakýlýp mumlar yakýldý. Mahalledeki diðer kurumlarýn da destek verdiði eylem bu þekilde sonlandýrýldý. Okmeydaný ndan Komünistler
Orhangazi de bulunan Asil Çelik fabrikasýndaki iþçiler uzun zamandýr grevdeydi. Son çare olarak açlýk grevine baþlayan iþçilere bulunduðumuz yerelde kamuoyu oluþturmak ve destek vermek amacýyla bir toplantý yapýldý. Toplantýda açlýk grevinde olan iþçilere destek ziyareti ile yerelliðimizde toplayacaðýmýz gýdalarý götürücektik. Ancak daha sonra sendikayla çalýþma bakanýnýn toplantý yaptýðý ve açlýk grevinin sonlandýrýldýðý haberi geldi. Biz de Emek ve Demokrasi Platformu olarak yerelliðimizde imza toplamak için sahilde stant açtýk. Platform bileþenlerin dýþýmda yerellikte baþka kurum ve partiler de bu çalýþmaya katýldýlar. Ýnsanlarýn yoðun ilgisi altýnda geçen imza kampanyasýnda Asil Çelik Ýþçileriyle ilgili hazýrlanan bildiri de daðýtýldý. 4 saat süren imza kampanyasýna yerel basýnýn ilgisi de yoðundu. Parti kongresi için Mudanya'ya gelen CHP Milletvekili Onur Öymen de standý ziyaret etti. Eylemde toplanan imzalar Birleþik Metal Ýþ temsilcisine teslim edilerek eylem sonlandýrýldý. Yaþasýn Eylemli Sýnýf Dayanýþmasý Bursa dan Komünistler
Üzümün koruðunu beklemeyen pekmeze ulaþamazmýþ Bu yýl devrimci siyasetin alanýmýzda birçok ilklere imza atmasýyla birlikte bize dönen yüzlerinde artýþý saðlandý. Biz de bize dönen pek çok yeni yüzle konuþup fikir alýþ veriþi yaparak, onlarýn da durmalarý gerektiði yeri göstermeye çalýþarak, halkýn içinde sýk sýk söyleþiler yapýyoruz. Ýþte bu söyleþilerden bir tanesi: Köz: Biliyoruz, birlikte hareket edemiyorsak da, bu ebediyen böyle olacak anlamýný taþýmaz. Biz biliyoruz sen bizi geriden geriye izliyorsun. Finike deki geliþmeler hakkýnda ne düþünüyorsun? Bize önce adýný ve ne iþ yaptýðýný söylersen seviniriz. Hüseyin: Benim adýmý da, ne iþ yaptýðýmý da çok iyi biliyorsunuz. Adým Hüseyin. Eðitim emeklisiyim. Bana göre ne iþ olursa yapýyorum. Amelelik de dahil. Bu yaþta çalýþmaktan gurur duyuyorum. Ah bir de çalýþmak zorunda býrakýlmasaydým daha iyi olurdu. Zorunlu kalmak zoruma gidiyor. Köz: Evet adýný da iþini de biliyoruz ama bu söyleþiyi yayýnlamak istiyoruz onun için sorduk kusura kalma. Hüseyin: Bu yaþtan sonra baþýmýza bir iþ almayalým Köz: Ne gibi? Hüseyin: Ne bileyim soruþturmadýr takiptir gibi þeyler Köz: Bak arkadaþ, biz senin geçmiþinin böyle olmadýðýný biliyoruz. Epeyi gözü kara biriymiþsin. Nedir bugün seni bu kadar korkutan, devrimci mücadeleden uzak tutan þey? Hüseyin: Vallahi ben geçmiþte üzerime düþeni
fazlasýyla yaptým. Acýlar çektim zindanlara düþtüm. Yanýmda kimseyi görmedim. Bir de bu ülkede devrim yapmak hayalden baþka birþey deðil. Artýk ben buna inanýyorum. Devrimciler yüzlerce yýl acý çekti, bedel ödedi. Bugün bak bir arpa boyu yol alýnmamýþ, dünün siyaseti yüzde ellilerle bu gün iktidar oluyor. Köz: Bak arkadaþ. Biz bu dediðinin hiç birine katýlmýyoruz. Bunun adý yýlgýnlýktýr. Sen ununu eleyip eleðini duvara astýðýný sanýyorsun, ama yanýlýyorsun. Böyle davrandýðýn için düzen seni ödüllendirmiyor, üstüne üstlük eziyor. Bu yaþta zorla çalýþmak zorundasýn. Geçmiþte ve bugün herkes kendince bir bedel ödemiþ ödüyor bir de. Biz devrimciler bu yolun ipek halýlarla döþeli olmadýðýný biliyoruz. Elbet ki bu yolda acýlar çekilecek, bedeller ödenecek. Bu bizi asla yýldýrmamalý. Dünden bugüne ne deðiþti? Sömürü katmerleþti, baskýlar had safhada. Adý kapitalist sistem. Sen ne dersen de, b.kun adýný deðiþtirip miski amber diyebilirsin ama kokusunu asla deðiþtiremezsin. Hüseyin: Ýyi de bizden geçti artýk. Sizin yolunuz açýk olsun. Unutmayýn, her zaman gönlüm sizinleydi, hep öyle de olacak. Köz: Bu iþ gönülle olmaz arkadaþ. Elini ver bize, kenetlenelim. Düþmanýn korkulu rüyasý olalým. Söyleþiye baþlarken de sorduk, Finike de olanlar seni hiç mi heyecanlandýrmadý? Yapýlanlarý nasýl buluyorsun? Biraz bahseder misin? Hüseyin: Ýnanýn arkadaþlar Finike de yapýlan her þey gurur verici. Ama bu ülke bir Finike deðil.
Bu ülke de dünya hiç deðil. Zor iþler bunlar zor. Evet! Harika bir 8 Mart oldu. Ýnanýlmaz bir 1 Mayýs yaþandý. 1 Mayýs akþamý yerel TV de Finike 1 Mayýsý ný izledim. Ýnanýn aðladým. Demokratik Güç Birliði adý altýnda Finike ve çevresine taptaze bir umut oldunuz. Demin de dedim ya, Finike Türkiye deðil. On binlik bir kaza. Bundan öte gidildiðinde ezerler yok ederler. Köz: Belki bizi yok ederler ama açýlan bu yolu ebediyen yok edemezler! Bu yolda yürüyecek birileri elbet olacaktýr bu yetmez mi? Hüseyin: Yeter de yazýk deðil mi daha ne kadar öleceðiz? Köz: Üzümün koruðunu beklemeyen pekmeze ulaþamazmýþ. Öleceðiz. Bu kokuþmuþ düzeni alaþaðý edilene kadar ölmekten hiç korkmayacaðýz. Hüseyin: Yeterin arkadaþ, benim size diyeceðim bir þey kalmadý, ölesiye size saygý duyuyorum. Allak bullak oldum. Size söz veriyorum kendimi bir dinleyip sizinle tekrar konuþacaðým. Ýnanýn buradaki baþarýnýz hiç unutulmayacak bunu böyle bilin. Köz: Arkadaþ! Finike de bir baþarý varsa bu herkesin baþarýsýdýr. Elbet ki bu baþarýda ucundan kýyýsýndan herkesin payý var ama duyarlý olanlarýn uzak kalmasý bizleri üzüyor. Yaþasýn Komünistler Birliði Yaþasýn Örgütlü mücadele Dostlukla Batý Akdeniz den Komünistler
Yine Kriz Bahanesi Yine Gasp Edilen Haklar Aslan Deri Konfeksiyon Ýþçileri Hak Gasplarýna Karþý Mücadele Etmeye Kararlý Ýzmir in Karabaðlar ilçesinde faaliyet gösteren Aslan Deri Konfeksiyon aylardýr krizi bahane edip atölyede çalýþan deri iþçilerinin hem sosyal haklarýný gasp etmekte hem de yapýlan iþlerin ücretlerini ödememektedir. Atölyede çalýþan emekçiler gece gündüz çalýþmalarýna raðmen alýn terinin karþýlýðý olan yaptýklarý iþin karþýlýðý parayý kriz bahanesi ile alamýyorlar. Çalýþan emekçilerin çoðu parasýzlýktan zor durumda olduðunu, borçlarýný ödeyemediðini defalarca iþverenlere anlatmalarýna raðmen hiçbir sonuç alamamýþlardýr.
Aslan Deri sahipleri piþkince iþçilere Ne zaman paramýz olursa o zaman alacaklarýnýzý öderiz. Deyip direnen iþçileri iþten çýkartmakla tehdit etmektedir. Bu yaþananlar ne ilk ne de son olacaktýr. Ýþçilerin örgütsüzlüðünden yararlanan iþverenler kriz bahanesiyle sigortasýz iþçi çalýþtýrmaya ve iþçilerin emeklerinin hak ettikleri paraya el koyarak devam edecektir. Kapitalizmin getirdiði bu sistem, yani parça baþý taþeron firmalarla iþ yapma sistemi ve iþçileri yok sayan kukla hükümetlerin çýkardýðý çalýþma yasalarý, týpký Aslan Deri de olduðu gibi yine emeði çalmaya ve sömürüye devam edecektir. Çözüm iþçilerin, emekçilerin b i r l e þ m e s i d i r. A s l a n D e r i
atölyesinde çalýþan iþçi arkadaþlara haklarýný almalarý için, baþta Ýzmir D e r i Ý þ ç i l e r i Ya r d ý m l a þ m a Dayanýþma Derneði ve deri iþçisi arkadaþlar ellerinden gelen tüm desteði vermektedir. Zaten çare de budur. Deri Ýþçileri Derneði ve Avukatý Özgür YILMAZER, Aslan Deri Konfeksiyonu iþçileri ile bir toplantý gerçekleþtirerek iþçilerin haklarýný almasý için neler yapabileceðine dair bir toplantý gerçekleþtirdiler. Deri Ýþçileri Derneði bir süredir iþ mahkemelerinde bilirkiþi olma hakký elde etmiþti. Artýk Deri Ýþ Sendikasý nýn avukatlarý dahi iþ mahkemelerinde Deri Ýþçileri Derneði ni bilirkiþi olarak göstermektedir. Bugüne dek haklarý için mücadele eden iþçi
Ýzmir de Deri Ýþçilerinin Hazin Sonu Kapitalizmin bu ülkedeki çalýþanlara uygulamaya çalýþtýðý sömürü düzeni sonunda Ýzmir de iki deri iþçisinin kavgasýna ve birinin ölümüne, diðerinin mahpusa düþmesine yol açtý. Uygulanan taþeron firmalarla iþ yapýlmasý her türlü haktan yoksun
sigortasýz ve sýnýrsýz çalýþma saatleri, saðlýksýz iþ yerleri , üç-dört sene evvelki fiyatlarla iþ diktirilmesi deri iþçilerinin psikolojilerini, aile düzenlerini bozdu. Bugün Ýzmir deki çoðu deri iþçisi emekçi arkadaþlarýmýzýn ailevi sorunlarý var. Bu sýkýntýlarýn getirdiði bunalýmlar
sonunda gerçek hayatta iki çocukluk arkadaþý, iki dostu birbirine düþürdü. Ve sonu korkunç oldu. Ýki genç fidan yine kapitalizmin acýmasýzlýðýna yenilmiþtir. Ýzmir deki bütün deri iþçisi arkadaþlarýmýzýn baþý sað olsun. Ýzmir den Köz Okuru Bir Deri Ýþçisi
arkadaþlarýn yanýnda olduðumuz sürece bu sorunlara nasýl müdahale edeceðimiz konusuna epey deneyim kazandýk. Deri Ýþçileri Derneði nin bilirkiþi olmasý ise çok önemli bir kazanýmdýr. Bundan sonraki süreçte de kazanýmlarýmýza ve mevzilerimize yaslanarak, deneyimlerimiz ýþýðýnda, mücadeleyi elbirliðiyle daha güçlü bir biçimde yürüteceðiz. Köle deðil iþçiyiz, birleþince güçlüyüz! Köz Okuru Bir Deri Ýþçisi
KOMÜNÝST KÖZ- AYLIK SÝYASÝ GAZETE SAHÝBÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ: ÞÜKRÜ DEMÝR YÖNETÝM YERÝ: ÜSKÜDAR CADDESÝ, PINAR PASAJI, KAT:2 NO:39 KARTAL ÝSTANBUL TELEFON: 0216 387 50 90 BASILDIÐI YER: ÖZDEMÝR MATBAASI MATBAA ADRESÝ: DAVUTPAÞA CAD. GÜVEN SANAYÝ SÝTESÝ C BLOK No: 242 TOPKAPI-ÝSTANBUL TELEFON: 577 54 92
Sayfa
EKÝM 2009
3
Ulucanlar Direniþinde Düþenler Ýstanbul da Anýldý 10 yýl önce Ulucanlar Merkez Kapalý Cezaevi nde devletin saldýrýsýna karþý kahramanca direnen ve bu uðurda hayatýný kaybeden 10 devrimci Ýstanbul Karacaahmet Mezarlýðýnda anýldý. Her yýl olduðu gibi bu yýl da Tutuklu ve Hükümlü Yakýnlarý Birliði tarafýndan örgütlenen anmaya yaklaþýk 150 kiþi katýldý. Türkiye Komünist Ýþçi Partisi Üyesi Ümit Altýntaþ ýn mezarý baþýnda onun þahsýnda Ulucanlar direniþinde hayatýný kaybeden devrimciler, Abuzer Çat (MLKP), Ahmet Savran (DHKP-C), Aziz Dönmez (DHKP-C), Habip Gül (TKÝP), Halil Türker (TKP/ML), Ýsmet Kavaklýoðlu (DHKP-C), Mahir Emsalsiz (TKP(ML)), Önder Gençarslan (TKP(ML)), Ümit Altýntaþ (TKÝP), Zafer Kýrbýyýk (TÝKB) anýldý. Anma saat 13.00 te Karacaahmet Mezarlýðý Camii önünde toplanýlmasý ile baþladý. Ulucanlar katliamýný unutmadýk, unutturmayacaðýz!/TUYAB yazýlý pankartýn arkasýnda yürüyüþe geçen kitle yürüyüþ boyunca þu sloganlarý attý: Devrimciler ölmez, devrim davasý yenilmezdir , Bedel ödedik, bedel ödeteceðiz , Katil devlet hesap verecek , Devrim þehitleri ölümsüzdür , Devrimci irade teslim alýnamaz , Yaþasýn Ulucanlar direniþimiz , Yaþasýn devrimci dayanýþma , Ulucanlar ý unutma, unutturma , Analarýn öfkesi katilleri boðacak. Yürüyüþ sýrasýnda ayrýca yitirilen devrimcilerin adlarý okunarak Yaþýyor diye haykýrýldý. Kortejde þehit düþen 10 devrimcinin resimlerinin yanýsýra TUYAB imzalý "10. yýlýnda Ulucanlar katliamýný unutmadýk, unutturmayacaðýz!",
TUYAB adýna hazýrlanan ortak açýklama okundu. Açýklamada Bu gün halkýn çýkarlarý etrafýnda devletin saldýrýlarýna karþý birlikte hareket etmenin ve zafere birlikte ulaþmanýn günüdür. Sýnýf mücadelesi sürdükçe toplumsal muhalefete ve onun en diri güçlerinden olan devrimci tutsaklara yönelik devletin azgýnca saldýrýlarý devam edecektir. Bu yüzden yarýnlarýmýz için, geleceðimiz için þanlý tarihimizden öðrenerek ilerleyelim denildi. TUYAB açýklamasýnýn ardýndan Ümit Altýntaþ'ýn kardeþi Tayfun Altýntaþ, Hýdýr Sabur ve Güzel Þahin de birer konuþma yaptý. Güzel Ananýn konuþmasý etkinliðin en çarpýcý konuþmasý oldu. Analarýn anmaya katýlým göstermemiþ olmasýna öfkesini dile getiren Güzel Ana "Bir gün hesap sorulacak, belki bizler göremeyeceðiz, belki sizler de görmeyeceksiniz ama devrim birgün mutlaka olacak. Ne zaman ki analar çocuk doðurmaz o zaman devrim de olmaz. Ama analar çocuk doðurdukça devrim olacak diye konuþtu. "Yaþasýn Ulucanlar direniþimiz!", "Devrimci irade teslim alýnamaz!", "Yaþasýn devrimci dayanýþma!" dövizleri taþýndý. Kitlenin Ümit Altýntaþ ýn mezarý baþýnda toplanmasýyla birlikte anma programý baþladý. Ýsmet Yurtsever tarafýndan yapýlan açýlýþ konuþmasýnda Ulucanlar da
yaþananlarýn bir direniþ olduðuna vurgu yapýldý. Onlar inançlarýyla, direniþleriyle tarihe yeni sayfalar ekledi. Önemli olan onlarý yýlýn bir günü anmak deðil, onlarýn sosyalizm uðruna verdikleri mücadeleyi sürdürmektir. Biz görevlerimizi yerine getirerek onlarý anmalýyýz diye konuþtu. Bu konuþmanýn ardýndan
Ümit Altýntaþ'ýn "Tek renk kýzýl!" adlý öyküsünün okunduðu anma etkinliðinde Grup Ýsyan ateþi, Esenyurt Ýþçi Kültür Evi Müzik ve Þiir topluluðu ile Grup Munzur da sahne aldý. Müzik gruplarýnýn ezgilerinin ardýndan anma sona erdi. Ýstanbul dan Komünistler
Ulucanlar, Diyarbakýr ve Buca Zindan Direniþlerinde Düþenler Unutulmadý Ulucanlar, Buca ve Diyarbakýr zindanlarýnda devletin saldýrýlarý karþýsýnda direnerek düþen devrimcileri anmak için bir araya gelen Alýnteri, BDSP, DHF, Halk Cephesi, ESP, Köz ve Partizan 24 Eylül Perþembe akþamý Karþýyaka da meþaleli bir eylem gerçekleþtirdi. Karþýyaka dolmuþ duraklarýndan baþlayan yürüyüþ Karþýyaka Çarþýsý nýn sonuna kadar sürdü. Yürüyüþ boyunca Buca- Diyarbakýr- Ulucanlar þehitleri ölümsüzdür!", "Devrimci irade teslim alýnamaz!", "Katil devlet hesap verecek!", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur!", "Hasta tutsaklar serbest býrakýlsýn!", "Devrim þehitleri ölümsüzdür! sloganlarý atýldý. Mücadelede düþen devrimciler için gerçekleþtirilen saygý duruþunun ardýndan okunan basýn açýklamasýnda þu görüþlere yer verildi: Hapishanelerde karþý karþýya gelen aslýnda iki sýnýftýr, iki dünyadýr. Hapishaneler, iþçilerin ve emekçilerin gelecek özleminin, özgür, sýnýfsýz ve sömürüsüz bir
dünya kurma arayýþýnýn temsilcisi olan devrimci tutsaklar ile karanlýðýn bekçisi olan ve milyonlara yoksulluðu, sefaleti, iþsizliði, savaþý ve her türlü baský ve zulmü dayatan bu düzenin temsilcilerinin karþý karþýya geldiði bir alandýr. Bu alandaki çarpýþmalarda bedeller ödense de kazanan daima devrimci irade, kararlýlýk ve baþ eðmez direnme ruhu olmuþtur. Ýki sýnýfýn iradelerinin karþý karþýya geldiði, büyük çatýþmalarýn ve direniþlerin yaþandýðý zindanlar, dün olduðu gibi bugün de görkemli bir direniþ geleneði býrakýyor tarihe. Ýþte bu saldýrýlardan biri de 26 Eylül 1999'da Ankara Merkez Kapalý Hapishanesi, nam-ý diðer Ulucanlar'da yaþandý. Saldýrýnýn amacý dönemin baþbakaný tarafýndan açýkça ilan edildi, Hapishaneler denetim altýna alýnmadan toplumsal muhalefet denetim altýna alýnmazdý! Habip Gül, Ümit Altýntaþ, Abuzer Çat, Mahir Emsalsiz, Ýzmet Kavaklýoðlu, Önder Gençaslan,
Halil Türker, Aziz Dönmez, Zafer Kýrbýyýk, Ahmet Savran ölümsüzleþti. Ulucanlar da, direniþ tarihine yeni bir sayfa olarak eklenirken, çürümüþ devlette katliamlardan ibaret kirli tarihine bir yenisini ekleyerek çöküþüne bir adým daha yaklaþtý. Yaklaþýk 60 kiþinin katýldýðý ve geçtiðimiz senelerde gerçekleþtirilen ayný gündemli eylemlerden farklý olarak coþkusuz geçen eylem, gerçekleþtirildiði yer itibari ile de muhataplarýyla buluþamadý. Bu tür eksikliklere raðmen aradan on yýl geçmesine raðmen devletin saldýrýlarýna karþý direnerek can veren örgütlü devrimci militanlarýn unutulmadýðýnýn gösterilmesi ise baþlý baþýna bir olumluluktu. Örgütlü Devrimcilerdi Devrim Ýçin ÖldülerRGÜTLÜ DEVRÝMCÝLERDÝ, DEVRÝM ÝÇÝN ÖLDÜLER! Ýzmir den Komünistler
ESP'den Saldýrýlara Karþý Basýn Açýklamasý 8 Eylül Salý sabahý saat 05.30 da Ýstanbul, Ýzmir, Ankara, Bursa, Çanakkale, Dersim, Malatya ve Diyarbakýr da ESP ye yönelik baskýnlar yapýldý. 34 kiþi gözaltýna alýndý. 9 Eylül Çarþamba günü saat 12.30 da ESP Taksim Galatasaray Lisesi nin önünde bir basýn açýklamasý yaptý. Bizim de katýldýðýmýz basýn açýklamasýna devrimci kurumlar da destek sundular. Yapýlan basýn açýklamasýnda þunlar dile getirildi: Atýlým gazetesi muhabirlerinin ve sosyalistlerin gözaltýna alýnmasýnýn gerekçesinin, Gazi Mahallesi halkýnýn saðlýk haklarýna sahip çýktýklarý baz eylemleri izlemeleri, diðer gözaltlýlarýn sebebi ise, okurlarýn Iþýk ý yazar Kutsiye Bozoklar ýn , Ankara Karþýyaka Mezarlýðý nda yapýlan uðurlama töreni olduðunu, bu saldýrýlarýn sosyalist basýný susturamayacaðýný, gözaltýna alýnanlarýn derhal serbest býrakýlmasýný, TMY keyifliðine, hukuksuzluða son verilmesini, ayrýca omuz baþlarýndaki devrimci dostlarla, bu saldýrý karþýsýnda yalnýz býrakmayan demokratik güçlerle, aydýnlar ve sanatçýlarla,
ESP ye Yönelik Operasyon Protesto Edildi 8 Eylül tarihinde ESP ye yönelik olarak aralarýnda Ýzmir in de olduðu farklý illerde baþlatýlan ve 34 kiþinin gözaltýna alýndýðý operasyon Ýzmir de de protesto edildi. Operasyonun gerçekleþtiði günün akþamý ESP nin çaðrýsýyla gerçekleþtirilen eyleme birçok örgütlenme de destek verdi. 12 Eylül de gerçekleþtirilecek 15. yýl etkinliklerinin arifesinde bu tür bir saldýrýnýn þaþýrtýcý olmadýðýnýn dile getirildiði ve baskýlarýn ESP yi yýldýramayacaðýnýn vurgulandýðý eylemde Yaþasýn Devrimci Dayanýþma, Gözaltýlar Serbest Býrakýlsýn, Bize Gücünüz Yetmez Biz Kazanacaðýz, Umut Dimdik Ayakta sloganlarý atýldý. Birçok devrimci-demokrat örgütlenmenin yaný sýra Birlikte Baþaracaðýz Platformu bileþeni kurumlarýn temsilci ve taraftarlarýnýn saldýrýlar karþýsýnda bu eylemde yerini almasý önemliydi. Yaþasýn Devrimci Dayanýþma! Ýzmir den Komünistler
12 Eylül karanlýðýnýn üzerine yürümeye devam edeceklerini, 12 Eylül de Harbiye de binler olup akacaklarýný belirtiler.
þunlardý: Yaþasýn Devrimci Dayanýþma , Gözaltýlar Serbest Býrakýlsýn , ESP ye Gücünüz Yetmez Biz Kazanacaðýz.
Basýn açýklamasý sýrasýnda atýlan bazý sloganlar
Ýstanbul dan Komünistler
1 Mayýs Mahallesi'nde Devrimci Dayanýþma
1 Mayýs Mahallesinde, 8 Eylül sabahý ESP ye dönük gerçekleþtirilen operasyonlarý protesto etmek amacýyla 9 Eylül günü akþam saatlerinde ortak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Baskýlar, gözaltýlar, tutuklamalar bizi yýldýramaz. 15. yýlýnda umut dimdik ayakta yazýlý ozalitler ve ESP bayraklarý ile 24 kiþinin katýldýðý eyleme biz de katýldýk. Yapýlan basýn açýklamasýnda; 2006 Eylül operasyonundan günümüze ortalama her dört ayda bir ellerinde listelerle demokratik kurumlara ve evlere baskýn yapan polis terör estiriyor. Avukatlarýn açýklamasýna
Ulucanlar, Buca ve Diyarbakýr zindanlarýnda devletin saldýrýlarý karþýsýnda direnerek düþen devrimciler Ýzmir de anýldý. Yaklaþýk 60 kiþinin katýldýðý eylem devrimci militanlarýn unutulmadýðýnýn gösterilmesi bakýmýndan baþlý baþýna bir olumluluktu.
göre gözaltýna alýnanlar Ankara ya götürülecek. Gözaltý gerekçesi her zamanki gibi manidar. Bu kez operasyonun nedeni olarak gazeteciyazar Kutsiye Bozoklar ýn cenazesine katýlmak gösteriliyor. Bizler Ezilenlerin Sosyalist Platformu olarak gözaltýna alýnan tüm arkadaþlarýmýzýn derhal serbest býrakýlmasýný ve sorumlular hakkýnda yasal iþlem baþlatýlmasýný istiyoruz. Tüm ilerici, devrimci, yurtsever kiþi ve kurumlarýn devlet terörüne karþý duyarlý olmaya 12 Eylül akþamý Harbiye Açýk Hava Tiyatrosunda yapacaðýmýz 15. Yýl Gecesine
katýlarak devrimci dayanýþmayý büyütmeye çaðýrýyoruz. Basýn açýklamasý sýrasýnda atýlan bazý sloganlar
þunlardý: Yaþasýn Devrimci Dayanýþma , Gözaltýlar Serbest Býrakýlsýn , ESP ye Gücünüz Yetmez Biz Kazanacaðýz , Baskýlar, Gözaltýlar, Tutuklamalar Bizi Yýldýramaz. Yapýlan basýn açýklamasýna Halk Cephesi, KöZ ve Partizan destek verdi. 1 Mayýs Mahallesinden Komünistler
Ýzmir de 1 Eylül eylemi Baþta Barýþ Meclisi olmak üzere KESK Ýzmir Þubeler Platformu, DÝSK Ege Bölge Temsilciliði, TMMOB-ÝKK, ÝHD, ÇHD, Halkevleri, Ege 78 liler, Devrimci 78 liler, DTP, EMEP, ÖDP, SDP, DSÝP, BDP, ÖSH, SEH, ESP, KöZ, MESOP, DÝP, TÖP, DBH, SDK, Ýzmir Süryani Dostluk ve Kültür Dayanýþma Platformu, Siyah Pembe Üçgen Ýzmir LGBTT Derneði, Gençlik Muhalefeti, Öðrenci Kolektifleri, Genç Dayanýþma ve Dev-Genç in örgütlediði 1 Eylül Dünya Barýþ Günü eylemi Basmane den Konak a yürüyüþle baþladý. Geçtiðimiz senelere oranla daha yoðun bir katýlýmýn gerçekleþtiði yürüyüþ, Konak Sümerbank önünde bine yakýn katýlýmla fiili bir mitinge dönüþtü. Oluþturulan kürsüde basýn metni ve KESK li tutsaklarýn mektuplarý okundu. Ayrýca Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi de kürsüden konuþma yaptý. Köz ün arkasýnda duran komünistler eylem boyunca gazete satýþý yaparak, Savaþta Haklý Taraf, Barýþ Ýçin Tek Muhatap: Kürt Halký baþlýklý özel sayýdan da bin adet daðýttýlar. Kürtlere Özgürlük, Ortadoðu ya Barýþ! Ýzmir den Komünistler
Sayfa
4
EKÝM 2009
Kürdistan daki Kitle Örgütlerini Yakýndan Takip Ettik Mezopotamya Sosyal Forumu (MSF) 27-30 Eylül tarihleri arasýnda Diyarbakýr da gerçekleþtirildi. Forumun çaðrýcýsý 200 ü aþkýn siyaset, sendika ve kitle örgütü bulunmasýna karþýn bu siyaset ve kurumlarýn sosyal foruma katýlýmý sýnýrlýydý. Türkiye den Sosyal Forumlarý uluslararasý çapta takip eden sosyalist çevrelerin de MSF ye sembolik olarak katýlmalarý dikkat çekiciydi. Eylül ayý sonunda MSF yle eþgüdümlü olarak düzenlenen Enternasyonal Amed Kampý adý altýnda yapýlan kampa katýlan yabancýlarýn katýlýmý dýþýnda MSF ye uluslararasý bir ilgi yoðunluðu da yaþanmadý. MSF ye asýl renk katan ve MSF yi zenginleþtiren Diyarbakýr baþta olmak üzere Kuzey Kürdistan ýn dört bir yanýndan katýlan belediyelerin, kitle örgütlerinin varlýðýydý. Nusaybin Belediye sinden Baðlar Belediyesi ne kadar uzanan geniþ bir yelpazede belediyeler, Sarmaþýk Yoksullukla Mücadele Derneði, Diyarbakýr Güneþ Evi gibi kitle örgütleri, onlarca gençlik ve kültür merkezi, kadýn kooperatifleri çalýþmalarýný aktarmak üzere MSF ye katýldýlar, panellerde ve sohbetlerde yer aldýlar. Planlarýný, projelerini aktardýlar. MSF bu deneyimleri öðrenmek, Batý daki deneyimleri buraya taþýmak için son derece elveriþli bir sosyal forum oldu. Yapýlan panellere Akýn Birdal, Ayla Akat, Aysel Tuðluk, Emine Ayna gibi DTP li milletvekillerin ve Ufuk Uras ýn katýlýmý, Bin Umut vekillerinin yapýlan sohbetlere katýlmasý ise MSF yi zenginleþtiren unsurlardandý.
Sosyal Forum Demokrasi ve Barýþ Yürüyüþüyle Baþladý MSF Cegerxwîn Kültür Merkezi önünden baþlayan ve sosyal forumun yapýlacaðý Sümer Park ta sona eren bir yürüyüþle baþladý. 500 kiþiyle baþlayan yürüyüþ sosyal forumun yapýlacaðý alana geldiðinde yaklaþýk 3000 kiþi olmuþtu. 5 kilometrelik yürüyüþ sýrasýnda Diyarbakýr lý halkýn bir kýsmý yürüyüþe katýlmasýna raðmen, kitlelerin büyük bir çoðunluðu sokaklardan, evlerin camlarýndan yürüyüþü seyrettiler ve uzaktan destek verdiler Komünistlerin Birliðini savunanlar olarak yaklaþýk 20 kiþiyle yürüyüþe katýldýk. Yürüyüþ sýrasýnda Türkiye de yürüttüðümüz siyasal çizgiyi anlatabileceðimiz sloganlarý attýk. Demokrasi için Kürtlere Özgürlük , Savaþýn Haklý Tarafý, Onurlu
Bir Barýþ için Tek Muhattap: Kürt Halký , Vekiline Sahip Çýk, DTP yi Kapattýrma , Kürtlerin Esareti Ýþçilerin Esaretidir , Kurdara Azadi, Kürtlere Özgürlük attýðýmýz sloganlar arasýndaydý. Yürüyüþ sonunda Sümer Park ta açýlýþ töreni yapýldý. Konserlerin ardýndan yapýlan açýlýþ konuþmalarýnda Kürtlerin ilk defa uluslararasý çevrelerle böyle bir etkinlik etrafýnda buluþtuðu vurgulandý. Kürtlerin demokratik hak ve özgürlükleri için verilen mücadeleler öne çýkarýldý. Osman Baydemir yaptýðý konuþmada Dilini özgürce konuþmak isteyen halklar, sömürülmek istemeyen çocuklar, cins kimliðiyle yaþamýn her alanýnda olmak isteyen kadýnlar, açlýk ve yoksulluða dur demek isteyenler, oluk oluk akan kaný durdurmak isteyenler, silahlara veda etmek isteyenler Amed de bir aradalar, birbirini anlýyorlar, birbirini tamamlýyorlar dedi. 3 gün boyunca yapýlan etkinliklerde Tigris, Ararat, Munzur, Zîn, Ferat ve Ýþtar adlý salonlarda 30 u aþkýn panel, forum ve atölye çalýþmasý düzenlendi.
Panellerde demokratik açýlým sürecinden, kadýn sorununa, Filistin den Kürdistan daki mayýnlara, alevilikten, gençlik sorununa, burjuva eðitim sisteminden çevre sorunlarýna kadar pek çok sorun tartýþýldý; Latin Amerika dan deneyimler aktarýldý.
Komünistler MSF ye Nasýl Katýldý? Komünistlerin birliðini savunanlar MSF ye Türkiye de yürüttükleri kitle çalýþmasýný taþýmak, Kürdistan daki belediyelerin ve özellikle orada faaliyet yürüten kitle örgütlerinin çalýþmalarýný öðrenmek, 9. Kitle Örgütleri Koordinasyonu buluþmasýnda kurulan iliþkileri geliþtirmek ve deneyim paylaþýmý yapmak için katýldýlar. Bu nedenle komünistlerin sosyal forumdaki çalýþmalarý panellere katýlmakla sýnýrlý kalmadý. Komünistler MSF boyunca içinde faaliyet yürüttükleri ve dayanýþma halinde olduklarý kitle örgütleri ile birlikte Kürdistan daki kurumlara ulaþmaya çalýþtýlar. Kürdistan daki kitle örgütleriyle, Diyarbakýr da kooperatif çalýþmasý yürütmek isteyenlerle sohbetler düzenlediler, Sarmaþýk Derneði nin ve Eðitim Destek
Evi gibi çalýþmalarý da Diyarbakýr daki kurumlarý ziyaret ederek takip ettiler. Deneyim alýþ veriþinde bulundular. Forumun üçüncü günü Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Anadoluda Yaþam Kooperatifi, Özgür Yaþam Kooperatifi, Umut Kültür Derneði ve Mudanya Kültür Sanat Derneði Kürdistan da kooperatif çalýþmasý yürütmek isteyenlerle buluþtu ve bir sohbet düzenledi. Sohbette Ýstanbul da, Ankara da, Ýzmir de, Bursa da ve Denizli deki kooperatif ve kitle örgütü çalýþmalarýný aktardýlar. Eðitim ve tüketim kooperatiflerinin nasýl oluþtuðunu, bunlar arasýndaki iletiþimin, dayanýþmanýn ve koordinasyonun nasýl saðlandýðýný, koordinasyon buluþmalarýný aktardýlar. Kürdistan da kooperatif çalýþmasý yapmak isteyenlerin sorularýný, çalýþmalarýný dinlediler ve deneyim alýþ veriþinde bulundular. Forumun dördündü günü ise Diyarbakýr daki eðitim destek evlerine bir ziyaret düzenlendi. Bu ziyaretlerde eðitim destek evlerinin belediyeler aracýlýðý ile yürüttüðü eðitim destek çalýþmasý yakýndan gözlenmiþ oldu. Ayný gün ayný zamanda Sarmaþýk Yoksullukla mücadele derneðinin gýda bankalarý da ziyaret edildi. Tüketim çalýþmasý yürütten kurumlar, gýda bankalarýnýn nasýl çalýþtýðýný yerinde gözlemleme fýrsatý buldu. Ayný zamanda içinde çalýþma yürüttüðümüz kitle örgütlerinden Özgür Yaþam Kooperatifi Dünya da ve Türkiye de Gençlik Hareketi adlý panele konuþmacý oldu. Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Özgür Yaþam Kooperatifi, Anadoluda Yaþam Kooperatifi, Umut Kültür Derneði de YDG-M, Dicle Üniversitesi Öðrenci Derneði (DÜÖ-DER) ve Genç-Sen le birlikte Burjuva Eðitim Sistemine Karþý Mücadele baþlýklý paneli örgütlediler. Yapýlan panellerde de kitle örgütleri koordinasyonu çalýþmasýný ve kitle örgütleri arasýndaki iletiþim ve irtibatý arttýrmanýn yöntemlerini tartýþtýlar. Komünistler MSF yi içinde çalýþma yürüttüðümüz kurumlarýn çalýþmalarýný Kürdistan a taþýmak ve oradaki deneyimleri öðrenmek açýsýndan verimli bir þekilde kullandý. MSF yi panellerden ve etkinliklerden ibaret görmeyerek, bu etkinliði verimli bir þekilde kullandýlar. Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý
Burjuva Eðitim Sistemine Karþý Birleþik Mücadele Tartýþýldý Mezopotamya Sosyal Forumu nda Anadolu da Yaþam Kooperatifi, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Genç-Sen, Özgür Yaþam Kooperatifi, YDG-M, Umut Kültür Derneði ve Dicle Üniversitesi Öðrenci Derneði (DÜÖ-DER) Burjuva Eðitim Sistemine Karþý Mücadele baþlýklý ortak bir forum örgütledi. Son derece canlý geçen foruma 100 ü aþkýn kiþi katýldý. Böyle bir forum örgütleme fikri 1 Mayýs Mahallesi Festivalinde yapýlan bir toplantýda ortaya çýktý. Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Anadoluda Yaþam Kooperatifi ve Esenyurt Kolektifi nin katýldýðý toplantýda yaþadýðýmýz topraklardaki burjuva eðitim sisteminin ürettiði farklý sorunlarý ve bunlara karþý neler yapýldýðýný ele alan bir forum örgütlenebileceði fikri ortaya çýktý. Bu fikre kýsa bir süre sonra YDG-M, DÜÖ-Der, Genç-Sen, Özgür Yaþam Kooperatifi ve Umut Kültür Derneði de destek verdi. Yapýlan panelde Anadoluda Yaþam Kooperatifi, burjuva eðitim sisteminin bir bütün olarak ürettiði sorunlara deðindi. Burjuva eðitim sisteminin kafa-kol ayrýmý üzerine kurulduðunu, sýnýfsal, ulusal ve cinsiyet temelli bir eleme mekanizmasý olduðunu vurguladý. Anadoluda Yaþam Kooperatifi burjuva eðitim sistemi bugün ne anadilde eðitim talebine cevap verebiliyor, ne de Alevilerin zorunlu din derslerinin kaldýrýlmasýna yanýt verebiliyor dedi. Aksine mevcut sistemin YÖK ten tutun da, ÖSS ye, emekçiler ve ezilenlerin önüne pek çok somut sorun yarattýðýný dile getirdi. Konuþmacý burjuva eðitim sistemine karþý birleþik bir mücadele verilmesinin önemini de vurguladý. Mayýsta Yaþam Kooperatifi yaptýðý konuþmada ÖSS nin nasýl bir eleme mekanizmasý olduðunu vurguladý. Somut örneklerle, ÖSS nin iþçiler, Kürtler ve kadýnlar önünde nasýl bir engel olduðunu anlattý. Burjuva eðitim sisteminin kitlelere öðrenim vermeyi hedefleyen deðil, ezilenleri ve sömürülenleri toplumsal ayrýcalýklardan uzak tutmayý hedefleyen bir sistem olduðunu vurgulayan konuþmacý ilköðretimden üniversiteye kadar kadýnlarýn, Kürtlerin ve iþçilerin bu sistem aracýlýðý ile elendiðini anlattý. Genç-Sen temsilcisi Genç-Sen in üniversitelerde
Ortadoðu ve Türkiye de Gençlik Hareketleri ve Deneyimleri MSF nin ilk oturumlarýndaki panellerden bir tanesi 'Dünyada ve Ortadoðu'da gençlik hareketleri ve deneyimleri' baþlýklý paneldi. Bu panelde Almanya dan Anti-faþist eylem grubu, Özgür Yaþam Kooperatifi, YDG-M ve DTP milletvekili Ayla Akat yer aldý.
verdiði örgütlenme mücadelesini ve devletin üniversiteli gençliðin sendikal örgütlenmesi yolunda çýkardýðý engelleri aktaran bir konuþma yaptý. Yaz dönemi boyunca Genç-Sen in verdiði mücadeleleri anlatan konuþmacý ayný zamanda üniversiteli gençliðin harçlara karþý verdiði mücadelenin kazanýldýðýný ve bunun arkasýnda durulmasý gerektiðini vurguladý. Genç-Sen in konuþmasýnýn ardýndan Türkiye de ÖSS ye karþý verilen mücadelelerin aktarýldýðý bir sinevizyon gösterimi yapýldý. Sinevizyon gösteriminde Ýstanbul dan Ankara ya, Bursa dan Denizli ye yapýlan forumlarýn, mitinglerin, Bin Umut vekillerinin bu mücadeleye verdiði desteðin bir sunumu yapýldý. Sunumun ardýndan söz alan Özgür Yaþam temsilcisi Türkiye de ÖSS ye karþý verilen kolektif mücadelenin bugün geldiði noktayý anlattý. Birleþik, kolektif eylemler örgütlendikçe bu mücadelenin katlanarak güçlendiðini anlatan konuþmacý, bu mücadelede ezilenlerin ve sömürülenlerin ortak eylem birlikteliklerinin öneminin altýný çizdi. YDG-M yaptýðý konuþmada öncelikle eðitim sisteminin tarih boyunca itaati öðreten, egemen sýnýflara boyun eðmeyi öðreten bir sistem olduðunu vurguladý. Eðitim sisteminin ayný zamanda farklýlýklara tahammül edemeyen, tek-tip insan profili yaratmaya çalýþan bir araç olduðunu vurguladý. Konuþmasýnda YDGM nin Kürt gençliði içerisinde verdiði mücadeleyi aktaran konuþmacý anadilde eðitim hakkýnýn YDG-M nin ve Kürt gençliðinin
önünde en acil sorunlardan birisi olduðunu vurguladý. DÜÖ-Der temsilcisi de Dicle Üniversitesi nde yaptýklarý çalýþmalarý aktardýðý konuþmada kendilerine ve Kürt öðrencilere yapýlan baskýlardan bahsetti. Düzen güçlerinin Kürt öðrencilerin örgütlenmesine tahammül etmediðini aktardýðý konuþmada, alternatif bir eðitim sistemi kurmanýn öneminden, MEDDER in de bu yöndeki çabalarýndan bahsetti. Panelin son konuþmacýsý olan Umut Kültür Derneði temsilcisi de, ortak bir eylem hattý için burjuva eðitim sistemine karþý mücadele eden tüm kurumlarýn ve kitle örgütlerinin daha somut bir iletiþim ve irtibat aðýnýn olmasý gerektiðini vurguladý. Kendi çalýþmalarýndan örnek vererek Kitle Örgütleri Koordinasyonu nun nasýl çalýþtýðýný aktaran konuþmacý, Kürtlerin, kadýnlarýn ve emekçilerin öz örgütlenmelerinin sadece saldýrýlara karþý deðil, günlük çalýþmalarýnda da koordinasyon halinde bulunmalarýnýn önemine dikkati çekti. Konuþmalarýn ardýndan canlý bir soru-cevap kýsmýna geçildi. Yaklaþýk 20 kiþinin söz aldýðý bu bölümde söz alanlar konuþmacýlara alternatif bir eðitim sisteminin nasýl ortaya koyulacaðýný sordu, yapýlan çalýþmalar hakkýnda daha fazla bilgi edinmeye çalýþtý. Son derece canlý geçen panel, içinde çalýþma yürüttüðümüz kitle örgütlerinin çalýþmalarýný geniþ bir kitleye aktarabildiðimiz, yeni iliþkiler kurabildiðimiz ve deneyim alýþ-veriþi yapabildiðimiz verimli bir çalýþma oldu.
Almanya daki anti-faþist devrimci eylem grubunun çalýþmalarýný aktaran konuþmacý Almanya daki farklý halklarýn mücadelelerini nasýl birleþtirmeye çalýþtýklarýný, üniversitelerdeki grev çalýþmalarýný, devlet terörüne karþý nasýl mücadele ettiklerini aktardý. Almanya da Türklerin Kürtler üzerine uyguladýklarý baskýlara da deðinen konuþmacý, uluslararasý bir eylem birlikteliðine ihtiyaç duyduklarýný belirtti. Özgür Yaþam Kooperatifi panelde yaptýðý konuþmada panelin baþlýðýnda geçen gençlik kavramýnýn ilk bakýþta aldatýcý olduðunu ifade etti. Gençlik denilince önce akla üniversitelerde okuyan ayrýcalýklý bir kitlenin geldiðini belirten konuþmacý gençlik kategorisi altýndaki asýl çoðunluðun iþçi gençlik olduðunu bu yüzden de gençlik çalýþmalarýnýn asýl olarak da bu çoðunluðun sesini gündemine almasý gerektiðini ifade etti. Konuþmacý buradan yola çýkarak Ýzmir de yürütülen Özgür Yaþam Kooperatifi çalýþmasýný aktardý. Ýzmir varoþlarýnda yürütülen eðitim dayanýþmasýný anlatan Özgür Yaþam temsilcisi, mevcut eðitim sistemini iþçileri, kadýnlarý ve Kürtleri nasýl elediðini, Özgür Yaþam kooperatifinin toplumun ayrýcalýksýz kesimleri arasýnda nasýl bir çalýþma yürüttüðünü aktardý. Türkiye de bugün gençlik hareketinin daðýnýk bir þekilde bulunduðunu belirten konuþmacý, son yýllarda daðýnýk bu hareketlerin birleþmeye baþladýðýný bunun da çok önemli bir geliþme olduðunu ifade etti. Gençlik mücadelesinin iþçilerin, ezilenlerin hareketiyle birleþik bir þekilde verildiði zaman güçlü olduðunu belirtti ve bu deneyimleri Dev-Genç lilerin mücadelesinden kazandýðýmýzý anlattý. Oturumda YDGM adýna söz alan konuþmacý ise 68'den günümüze Kürt gençlik hareketi hakkýnda bilgi verdi. Kürt Gençlik hareketinin 68 den beri var olduðunu ve hep baskýlara maruz kaldýðýný belirtti. Bugünün asýl gündemin ise gençlik konferasyonunun nasýl yaratýlacaðý olduðunu söyleyen konuþmacý, enternasyonal bir gençlik konfederasyonuna duyulan ihtiyaçtan bahsetti. DTP Milletvekili Ayla Akat ýn Türkiye deki gençlik sorunlarýnýn mecliste nasýl ele alýndýðýný anlattýðý konuþmanýn ardýndan panelin soru cevap kýsmýna geçildi. Soru-cevap kýsmýnda tüm konuþmacýlarýn kitle örgütleri, siyasetler ve gençlik içerisinde çalýþan kurumlar arasýnda daha sýký bir iliþki kurulmasý gerektiðinin vurgulandýðý, ama bunun nasýl gerçekleþeceðine dair somut önerilerin gelmediði vurgulandý. Bunun nasýl saðlanacaðý soruldu. Ayný zamanda Kürt gençliðinin mücadelesine destek için MSF ye katýlanlarýn neler yapabileceði de sorulan sorular arasýndaydý. Özgür Yaþam temsilcisi soru-cevap kýsmýnda kitle örgütleri koordinasyonunu bir çözüm olarak önerdi, ve koordinasyonun nasýl iþlediðini anlattý. Panel, varoþlarda yaptýðýmýz çalýþmalarý aktarmak ve deneyim alýþveriþi yapmak adýna son derece verimli bir etkinlik oldu.
Sayfa
EKÝM 2009
5
MSF de Kürt Sorununa Demokratik Çözüm tartýþmasý Mezopotamya Sosyal Formu (MSF) kapsamýnda Tigris Salonu'nda DTP Eþbaþkaný Emine Ayna, Yeþiller Partisi Eþbaþkaný Bilge Contepe ve yazar Oral Çalýþlar'ýn katýlýmý ile "Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Tartýþmalarý" konulu panel düzenlendi. Moderatörlüðünü Sarmaþýk Derneði Genel Sekreteri Þerif Camcý'nýn yaptýðý panele çok sayýda dinleyici katýldý.
ABD nin çýkarlarý doðrultusunda Ortadoðu da Kürt sorununu makul bir noktaya getirmeye çalýþtýðý açýktýr fakat siyaset somut durumu göz etmektir. ABD, PKK, Türkler vs.. tüm bunlarýn hepsine bakarak siyaset yapýlýr. Bu sorunun çözümünde ihale AKP ye kaldý. Baþka siyasi güç yok bu sorunu çözebilecek. Ýmkânlar neyse onu kullanacaðýz.
Panelde ilk olarak söz alan Yeþiller Partisi Eþbaþkaný Bilge Contepe, Kürt coðrafyasýnda 30 yýldýr süren bir savaþýn olduðunu belirterek, 25 yýllýk çatýþma ortamýnda 3 bin 211 köyün devlet güçleri tarafýndan boþaltýldýðýný, 3 milyona yakýn insanýn göçe tabi tutulduðunu, 17 bin 500 insanýnda faili meçhul bir þekilde katledildiðine dikkat çekti. Contepe daha sonra Kürt sorununa iliþkin daha önce açýkladýklarý raporlarýný okudu.
Çalýþlar, Öcalan ýn çözümdeki rolü ile ilgili kendisine gelen soruya ise þu yanýtý verdi: Öcalansýz çözüm olmaz gidin Öcalan la görüþün denirse bu erken bir çýkýþ olur. Bugün bunu yapamazlar. DTP bu konunun muhatabýdýr. DTP de Kürt halkýnýn temsilcisidir. Öcalan ýn rol aynasýdýr. Belki de bu sürecin pazarlýklarýný ara planda Öcalan la yapýyorlardýr. Fakat demokratik sürecin muhatabý DTP, daðdan inmenin muhatabý da PKK dir.
Oral Çalýþlar ise sözlerine Türkiye deki deðiþime dikkat çekerek baþladý. Ýnkâr, imha ve asimilasyon politikasýnýn iflas ettiðini vurguladý. Çalýþlar, son 25 yýldýr yaþanan düþük yoðunluk savaþta ise hem Kürtlerin hem de Türklerin büyük bir alt üst oluþ yaþadýðýna vurgu yaptý. Kürtlerin büyük acýlar yaþadýðýný da ifade eden Çalýþlar, 25 yýl içersinde JÝTEM ve katillerin Kürtlere karþý çok yoðun cinayetler iþlediðini sözlerine ekledi. Kürtlerin çok önemli kazanýmlar elde ettiðine de deðine Çalýþlar, Kürtlerin artýk kendi dili ile yaþadýðýný ve bunun artýk geri dönülemez bir nokta olduðunun altýný çizdi. Çalýþlar, eski Genelkurmay Baþkaný Yaþar Büyükanýt'ýn "Bütün orduyu Kandil'e göndersek de bu iþ bitmez" sözlerini hatýrlatarak, Türkiye yi yöneten iradenin artýk Kürt meselesine silahlý mücadeleyle çözemeyeceðini kabul ettiðini ifade etti. Sözlerine bundan sonra esas iþin Kürt halkýna ve temsilcilerine düþtüðünü ifade ederek devam etti. Kürtlerin bir meþruluk yarattýðýný ancak bundan sonrasýnýn zor olduðunu kaydeden Çalýþlar, "Çünkü yüz yýldýr militarist milliyetçi duygular yarattýlar. Ancak bu sorunu tek baþýna Cumhurbaþkaný, Baþbakan ya da Ýçiþleri Bakaný ile çözülmez. Çözebilecek güce sahip deðiller. Türkiye'de ordunun da yargýnýn da etkili olduðu bir güç var. Bunlarda bu sürece dâhil olmalýdýr" dedi. Bugüne kadar süren savaþ nedeniyle Türklerin ve Kürtlerin birbirine karþý tutumlarýnýn deðiþmesi gerektiðine iþaret etti. Bundan sonraki süreçte Türklerin de Kürtlerin de yeni sürece adapte olmasý için Kürt halkýna ve DTP nin üzerine daha fazla sorumluluk düþtüðüne iþaret etti. DTP Eþbaþkaný Emine Ayna, Türkiye'de 60 lardan 70 lerden itibaren büyük deðiþiklerin yaþandýðýný belirterek, meþruluðun mücadeleyle kazanýldýðýný ve meþrulaþan haklarýn güvenceye alýnmasý gerektiðini vurguladý. "Kürt mücadelesinin meþruluðu mücadele ile birlikte geliþiyor. Ama týkanmada tam da bu noktada geliþiyor. Kürt sorunu meþru güvenceye alýnmalý. Bir
dönem Türk Kürtleri adlý kitaplar vardý. Kürtler öztürk diyorlardý. Böyle komik kavramlar hala var ve bunu yazan bilim adamlarý. Bunlar üniversitelerde öðrencilere hala öðretiliyor. Kürtlerin iknasý için öncelikle bu yanlýþ eðitme son verilmelidir. Türklüðü Kürtlere üst kimlik olarak dayatmaya çalýþanlar var. Türklük üst kimlik deðildir. Bu söylemler çok yanlýþ. Kürtlerin de hak ve özgürlüklerinin sýnýrý Türkler kadardýr dedi. Ayna konuþmasýna, AKP nin sorununu çözmek için risk almasý gerektiðini, Türk milliyetçiliðinden rant saðlayanlarýn varlýðýna iþaret ederek geçmiþte bu ülkenin kendi baþbakanýný, milletvekilini öldürdüðünü hatýrlattý. Kürtlerin milletvekilleri ve il baþkanlarýnýn öldürüldüðüne dikkat çeken Ayna, "Bu riskler tabi ki olacak. Cesur olmak zorundayýz. Hedef özgür bir ülke ise bu kararýn yanýnda olmalýyýz. Ama bakýyoruz ki hükümet açýlým sürecinde CHP ve MHP'den bir eleþtiri gelince geri adým atýyor. Eðer bunlarýn eleþtirilerine karþýn geri adým atýlacaksa bu açýlým onlar içindir. Onlarýn söylediðini yapýyorsan açýlýmdan söz etme. Baþbakan Erdoðan bir yandan hala operasyonlar devam edecek, tek dil tek bayrak ve tek dil söylemlerini hala sürdürüyor. Bu konuþmalarýný yapan bir baþbakana nasýl güveneceðiz ve arkasýnda nasýl duracaðýz. Sorun Kürt sorunu deðil bir halkýn var oluþu ve kimlik sorunu. Laz sorunu da olsaydý böyle düþünürdük. Demokrasi açýlýmý bu deðil. Anadilde eðitim haktýr. Adýmý önce buradan atmalýyýz. Ve önce devlet bu konularda ikna edilmeli" dedi.
çýkartýlmasýný anlamlý bulup desteklediðimiz ifade edildi. Barýþ ýn muhataplarýna Kürt halkýnýn iþaret ettiðini, PKK nin, DTP nin muhatap olduðuna deðinildi. Çözüm süreci ile ilgili iki farklý tutumu olan iki ayrý kanat varmýþ gibi görünse de aslýnda bu farklýlýðýn nedeninin AKP ve rakipleri arasýndaki rekabet olduðu; çözüm projesinin devletin bir projesi olduðunu ve örneðin MHP nin bu süreci engellemeye dönük bir hedefi olmuþ olsaydý kürsülerden polemik yapmakla yetinmeyeceðine iþaret edildi. Barýþ planýnýn ABD nin Ortadoðu da halklarý ö rg ü t s ü z l e þ t i r m e p l a n ý n ý n A K P t a r a f ý n d a n gerçekleþtirilmesi olduðunda AKP nin marifeti olmadýðý gibi AKP ye güvenmemek gerektiði ifade edildi. ABD nin, AKP nin planlarý ve hedefleri bir yana, bu planlarý boþa çýkarmak üzere bu süreçte kazanýlan mevzileri kalýcýlaþtýrarak daha örgütlü ve kitlesel bir harekete ihtiyaç olduðuna iþaret edildi. Yazýlý ve sözlü gelen birçok soru ve görüþlerin ardýndan konuþmacýlar sözlerine ikinci turda da devam etti.
Ýlk konuþmalarýn ardýndan soru ve cevap bölümüne geçildi.
Yeþiller Sözcüsü Contepe, kendilerini bu sorunun ve çözümün dýþýnda ayrý görmediklerini ifade etti. Þiddet karþýtý olduklarýný ve halklarýn kendilerini müdafaa etmek için þiddetsiz yollara da baþvurabileceklerini savundu. Þiddete ve milliyetçiðe karþý bir politikalarý olduðunu ve barýþçý bir toplum için milliyetçiliði besleyen her þeyin kalkmasý gerektiðini ifade etti. Bu süreçte yakýlan yýkýlan ormanlarýn yerine barýþ aðaçlarý dikmek üzere bir kampanyalarý olduðunu söyledi ve herkesi bu kampanyaya katýlmaya davet etti.
Köz ün arkasýnda duran komünistler de sözlü görüþ bildirdi. Kürtlerin egemenlik ve özgürlükleri için savaþmaya haklarý olduðunu ve savaþýn haklý tarafýnýn Kürtler olduðu vurgulandý. Barýþ sürecinin nasýl gerçekleþtiðinin önemine iþaret ederek, AKP nin muhatapsýz barýþ giriþimlerinin DTP tarafýndan boþa
Yazar Çalýþlar, çözüm sürecinde iki tarafýn da katkýsý olmasý ve bu nedenle konuþulan dilin, üslubun da bu sürece uygun olmasý gerektiðini ifade etti. Ýkna sürecini ciddiye almanýn ve bu sürece uygun bir yönelimin benimsenmesinin üzerinde durdu. AKP ile ilgili gelen sorular hakkýnda ise, AKP nin burjuva partisi olduðu
Çalýþlar, Neden Baþbakan çeliþkili davranýyor? sorusuna ise þöyle yanýt verdi: Bu proje devletin projesi deðil, bir mutabakat yok. AKP içinde bile mutabakat yok. Erdoðan ýn tutarsýzlýklarýný da anlamak mümkün. Bunlarý meþru görmek için söylemiyorum, doðru tahlil yapmak için gerçeklerden yola çýkmak gerekir. Bu mesele sadece devletle ilgili deðil Türklerle de ilgili. Türkler de acý çektiler. Ayna konuþmasýna, kendilerinin ve halkýn birer piyon olmadýðýna siyasal özne olduðuna iþaret ederek baþladý. MHP, ABD Kürt sorunu çözülsün deyince karþý çýkýyor fakat darbelerin Ergenekonun arkasýnda da ABD vardý. O zaman karþý çýksaydý dedi. Halklarý silahla baskýya alýnan toplumlarýn, demokratik mücadele yollarý olmadýðýnda devletin baskýsýna karþý þiddet yoluyla mücadele etmesinin haklý olduðunu ifade etti. 21. Yüzyýlda silah hak arama aracý deðildir demek doðru deðildir. Devletlerin silahlarý kullanmasýna izin vermeyen yasalar olursa þiddetsizlik mümkün olabilir. PKK nin beyaný var. Barýþçýl demokratik çözüm lazým diyor ateþkes yapýyor. Devlet ise 1 tek kiþi kalmayýncaya kadar operasyonlara devam edeceðiz diyor. Þiddetsizlik nasýl olacak? dedi. DTP nin muhatap olmasý ile ilgili görüþ ve sorularla ilgili olarak Ayna, DTP yi muhatap almýyorlar ki! Muhatap da oluruz, arabulucu da oluruz. Çözüm sürecinde aktif rol alýrýz. Ama þunu kabul etmeyiz. PKK ateþkes diyor olmasýna raðmen operasyonlar devam ederken DTP yi muhatap alýyor gibi görünerek PKK yi tasfiye etmeyi planlýyorlarsa, buna alet olmayýz. Ayna devletin istese yapabileceði bazý konulara iþaret etti: Birincisi resmen olmasa da operasyonlar durabilirdi. Bunu televizyondan medya kanalýyla duyurmak zorunda deðiller. Operasyonlarý durdurabilirlerdi. Ýkinci terör ve terörist demekten bu kavramlarý kullanmaktan vazgeçebilirlerdi. Düþünün beþ PKK li kimyasal silahla öldürüldü. Bu nasýl barýþ? dedi.
Ortadoðu da Ýþçi Hareketi ve Sendikalar Konulu Panel Vesilesiyle Ýþçi Sýnýfýnýn Sendikasýz Sigortasýz Kesimlerinin Örgütlendirilmesi Sorunu Tartýþýldý Davetli olan Lübnan lý sendikacýlarýn katýlamadýðý forumda, Ýtalyan Madeni Eþya Sendikasý ndan Alessandra Mecozzi, KESK Genel Baþkaný Sami Evren, Tek Gýda-Ýþ Sendikasý Bölge Temsilcisi Cemal Doðrul, Petrol Ýþ Örgütlenme Sekreteri Nimetullah Sözen, TAREM Genel Koordinatörü Gökhan Biçici konuþmacý olarak katýldý. Forumun moderatörü Murad Akýncýlar idi. Murad Akýncýlar, Ortadoðu da iþçi hareketinin ve sendikalarýn genel panoramasýný özetleyerek Ortadoðu ülkelerinin bazý benzerlikleri üzerinden gruplandýrýlabileceðini söyledi. Irak, Suriye ve Mýsýr ýn eski baðýmsýzlýkçý ulusalcý hükümetler tarafýndan yönetilen rejimler olduðunu ve kademeli olarak neoliberal politikalara adapte olmaya baþladýklarýna iþaret etti. Bu ülkelerdeki sendikalarýn da korporatist, geleneksel sendikalar olduklarýný ve devletten ve sermayeden baðýmsýz olmadýklarýný, devlete tabi olmayanlarýn da baskýyla ezildiðini söyledi. Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi modern hanedanlýklarýn ve Dubai, Birleþik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn gibi petrol ülkelerinin proletaryasýnýn göçmen iþçilerden oluþtuðunu ve bu kesimlerin örgütlendirilmesinin zorluklarýný ifade etti. Akýncýlar, Ortadoðu da 5 ülkede köklü iþçi sýnýfý geleneði olduðuna iþaret etti. Lübnan ve Kýbrýs taki sendikal hareketin durumunu anlattý ve Ýran daki þuralar geleneði olduðunu, bunlarýn daha çok iþten atma, gýda zammý gibi konularda eylemler örgütlediklerini söyledi. Ýsrail deki sendikalarýn ise nasyonal sosyalist yapýda olduklarýný, yalnýzca Yahudi iþçilerin haklarýný koruduklarýný anlattý. Filistin deki durum hakkýnda da bilgi veren Akýncýlar, Gazze de sendikal bir mücadeleden bahsetmenin mümkün olmadýðýný, sendika binalarýnýn yýkýma uðradýðýný ve orada bir yaþam savaþý verildiðini söyledi. Akýncýlar, Batý Þeria ve Ramallah taki sendikalarýn da iþgalde emekçilerin haklarýný savunduðunu söyledi. Ýtalyan Madeni Eþya Sendikasý ndan Alessandra Mecozzi krizin küresel etkilerinden söz ederek, Almanya, Yunanistan, Ýtalya ve Ýspanya da fabrikalarýn kapandýðýný, iþten atmalarýn olduðunu dile getirdi. Üretimin ucuz emek dolayýsýyla baþka ülkelere
kaydýrýldýðýný söyleyen Mecozzi, bunlarýn yalnýzca krizin etkisi olmadýðýný ayný zamanda sermayedarlarýn krizi kullandýðýný ifade etti. Güney Avrupa daki göçmen iþçilerin yoðunluðuna dikkat çekerek, Sendikalarýn birincil görevi, göçmen emeðine yaklaþýmlarýný belirleyerek eþit haklar talebine sahip çýkmak olmalýdýr dedi. Ortadoðu ve Avrupa arasýnda sendikal dayanýþmanýn önemine dikkat çekti. KESK Genel Baþkaný Sami Evren de Suriye deki sendikalarla iliþki kurduklarýný, ancak Suriye gibi ülkelerdeki sendikalarda yöneticilerin parlamenter olduklarýný bu nedenle Suriye deki sendikal sorunlarý konuþmaktan kaçtýklarýný anlattý. Mýsýr da Çalýþma Bakaný nýn sendika baþkaný olduðunu söyleyen Evren, ILO Cenevre toplantýsýnda hem iþveren hem sendikacý olarak kürsüye çaðrýldýðýný anlattý. Demokrasinin olmadýðý ülkelerde örgütlü güçlerin olmasýnýn çok zor olduðunu dile getiren Evren, hareketin zayýf olmasýnýn bir nedeninin de emekten yana siyasi güçlerin zayýflýðý olduðunu belirtti. Türkiye deki sendikal durumun da Ortadoðu ülkelerinden çok farklý olmadýðýný kaydeden Tek Gýda-Ýþ Sendikasý Bölge Temsilcisi Cemal Doðrul, sendikalarýn örgütlülük oranýnýn düþüklüðüne dikkat çekti. Doðrul, Türkiye deki bir þehit haberine, Ýstanbul daki bir patlamaya olduðu kadar bir gerilla cenazesine, Diyarbakýr Koþuyolu ndaki bir patlamaya da tepki gösterilmesi gerektiðini belirterek, tüm sendika ve konfederasyonlara Kürt sorunu konusunda tavýr almaya çaðýrdý. Petrol Ýþ Örgütlenme Sekreteri Nimetullah Sözen de Emek örgütlü olsaydý þiddet ve savaþ olmayacaktý dedi. Ortadoðu daki þiddete karþý sendikalarýn tavýr almamasýný eleþtiren Sözen, emekten ve demokrasiden yana güçlerin birleþtirilmesi gerektiðini vurguladý. Dünyadaki emek örgütlerinin, sendikalarýn bir araya gelerek savaþý ve þiddeti durdurabileceðini belirten Sözen, Küresel sermayeye karþý güç birliði yapamazsak sermaye bize diz çöktürür, bir araya geldiðimiz zaman biz sermayeye diz çöktürürüz diye konuþtu. Sendikalarýn Kürt sorunu konusundaki tutumlarýna dikkat çeken Sözen, Eðer sendikalar Kürt sorunu benim sorunum deseydi binlerce insan
ölmemiþ olacaktý. Türkiye deki sendikalarýn Kürt sorununun tarafý olmasý gerekiyor diye konuþtu. TAREM Genel Koordinatörü Gökhan Biçici son dönemde Türkiye nin konumu nedeniyle uluslar arasý güçlerin hesaplar yaptýðýný ve Kürt açýlýmý gibi gündemlerin de bu yönde iþaretler olduðunu belirterek, öncelikle Türkiye iþçi hareketinin de buna uygun bir pozisyon almasý gerektiðini söyledi. MSF ye sendikalarýn katýlýmýnýn zayýflýðýna dikkat çeken Biçici, bu ilk toplantýnýn ardýndan daha güçlü katýlýmlarýn gerekliliðini ve bu yönde çaba gösterilmesi gerektiðini dile getirdi. TAREM in sendikal hareketi eðitim ve araþtýrma cephesinden desteklemeyi misyon edindiðini ifade eden Biçici, yerelci ulusalcý bakýþtan uzak durduklarýný, enternasyonal bir bakýþla ve sýnýf perspektifiyle çalýþmalar yaptýklarýný anlattý. Ortadoðu, Avrupa ve Türkiye emek hareketinin birbirinden haberdar olmasý ve beraber mücadelesi için yeni iletiþim teknolojilerinin kullanýlabileceðine dikkat çeken Biçici, dayanýþma ve haberleþme için birkaç dilde yayýn yapan bir internet portalýnýn kullanýlabileceðini dile getirdi. Konuþmalarýn ardýndan katýlýmcýlarýn soru ve görüþ bildirdiði bölüme geçildi. Özgür yaþam Kooperatifi nden bir arkadaþýmýz kayýt dýþý ve kâðýtsýz çalýþan iþçilerin örgütlendirilmesi hakkýnda görüþlerini ifade edip ve sorularýný sorarak Deri Ýþçileri Derneði nin çalýþmalarýndan bahsetti. Ýþçi sýnýfýnýn en geniþ kesimlerinin sendikal anlamda örgütsüz olduðunu ve bu kesimlerin örgütlendirilmesi konusunun sendikalarýn gündemi olmasý gerektiðine iþaret etti. Bu sorunlara karþý deneyim aktarýmlarýnýn yapýlmasý ve koordinasyon içinde olunmasý gerektiðine deðindi. Uluslararasý bir koordinasyon ve deneyim aktarýmýna da ihtiyaç olduðunu vurgulayarak bu konuyu ele alan bir sempozyum hedeflendiðini ve böyle bir çalýþma içinde olabilecek tüm kurumlarla birlikte örgütlemeyi hedeflediklerini ifade etti. Ýtalyan Madeni Eþya Sendikasý ndan Alessandra Mecozzi, Ýtalya da kaðýtsýz ve göçmen iþçilere karþý yeni yasalar çýkarýldýðýný anlattý. Bu yasa Ýtalyan vatandaþlarýný kaðýtsýzlarý ihbar etmeye yönlendiriyor. Örneðin hastaneye giden bir kaðýtsýzý hastane
personelinin þikayet etmesi gerekiyor. Bu tür yasalara karþý kampanya baþlatmak gerektiðini kendilerinin de böyle yaptýðýný ifade etti. Bu yönde yürütülen mücadelelerin birbiriyle dayanýþma içinde olmasý gerektiðini söyleyerek kendisi de üzerine düþeni yapabileceðini ifade etti. KESK baþkaný Sami EVREN de, kendisinin de gündeminde yeni bir sendikal hareket tartýþmalarý olduðunu, mevcut sendikalarýn emekçilerin en geniþ kesimlerini örgütlendiremediðini ve bu konularýn bütün muhataplarý ile birlikte tartýþýlmasý gerektiðini ifade etti. Siyasi öznelerin, sendikalarýn, demokratik kitle örgütlerinin katýlýmýnýn olduðu bir platformda ancak bu sorunlarýn tartýþýlýp çözüm üretilebileceðini ifade etti. Forum esnasýnda Almanya dan gelen sendikacýlarla tanýþma fýrsatý edindik. Bu sayede ertesi gün sabah ikinci bir toplantý organize edip Almanya daki iþçi hareketinin durumu ve Türkiye deki iþçilerin durumu hakkýnda sohbet ettik. Almanya da göçmen iþçilerin örgütlendirilmesine dönük çalýþmalarýn aktarýldýðý Verdi sendikasý çalýþaný ve üyelerinin katýldýðý toplantýda deri, konfeksiyon iþçilerinin çalýþma koþullarýný ve örgütlenme deneyimlerini aktardýk. Verdi sendikasý çalýþanlarý yürütülen çalýþmalarýn sendikal bir mücadele olduðunu ve bu deneyimin Almanya da da anlatýlmasý gerektiðini ifade etti. Alman Özgür Radyo ile deri iþçilerinin çalýþma koþullarýný ve Deri Ýþçileri Derneði nin çalýþmalarýný aktardýðýmýz bir röportaj gerçekleþtirdik. Bu toplantý vesilesiyle esnek üretimin yarattýðý örgütlenme sorunlarýnýn ve kayýt dýþý çalýþanlarýn örgütlenme deneyimlerinin konu edileceði bir sempozyumu birlikte düzenlemek üzere irtibat halinde olmak yönelimi belirdi. MSF vesilesiyle iþçi sýnýfýnýn en örgütsüz ve en çok sömürülen kesimlerinin örgütlendirilmesi konusunu gündemine alan kurumlarla kurduðumuz baðý ve iliþkiyi; bu deneyimleri buluþtur mak ve aralarýndaki koordinasyonu saðlamak üzere içinde çalýþtýðýmýz kurumlarýn gündemine taþýyacaðýz.
Sayfa
6
EKÝM 2009
Limontepe Festivali gerçekleþti 6-7 Eylül 2008 tarihinde Limontepe mahallesinde gerçekleþtirdiðimiz 1. Geleneksel Limontepe Halk Dayanýþma Festival inin kapanýþýnda ikinci festivalde buluþmak üzere Limontepe halký ile sözleþmiþtik. 10-11 Ekim tarihlerinde gerçekleþtirdiðimiz 2. Geleneksel Limontepe Halk Dayanýþma Festivali ile Limontepe halkýyla buluþtuk. Bu sene ikincisi gerçekleþen festivali DTP, Devrimci Dönüþüm, Genç Dayanýþma, Köz, Kondularda Yaþam Kooperatifi ve YDGM olmak üzere altý siyaset ve kurum örgütledi. Ayrýca festival platformunun çaðrýsý ile Kurdi-Der, Deri Ýþçileri Derneði, Özgür Yaþam Kooperatifi ve Devrimci Demokrasi alanda stant açtýlar. Festival kapsamýnda çocuk etkinlikleri, halk oyunlarý, paneller, tiyatro gösterimi ve konserler gerçekleþti. Festivalin ilk günü saat 15.00 de çocuk etkinlikleri ile programýmýzý baþlattýk. Çocuk etkinlikleri kapsamýnda yüz boyamasý, resim çalýþmasý yaptýk ve çocuklarla þarkýlar söyledik. Çocuk etkinliðinin ardýndan Ýstanbul dan davetlimiz olarak gelen Grup Mayýs ile konserlerimize baþladýk. Grup Mayýs ýn ardýndan Grup Boran sahne aldý. Konser sýrasýnda halkla sýcak diyaloglar kuran Grup Boran ýn ardýndan Tiyatro Evi sergilediði Hacivat Barýþtan Yana adlý oyunu ile alandakileri hem güldürdü hem düþündürdü. Oyunun ardýndan Yapýcýlarýn Türküsü grubu sahne aldý. Marþlar, türküler ve halaylar eþliðinde saat 21.45 de ilk gün programýmýz sona erdi. Ýkinci gün çocuklarla þarkýlar söyleyerek etkinliðimizi baþlattýk. Yüz boyamasý, resim çalýþmasý ve çeþitli oyunlarla çocuk etkinlikleri gerçekleþti. Yeni Kapý Tiyatrosu En Güçlü Kim isimli çocuk oyununu sergiledi. Ardýndan Koma Berxwedan müzik grubu akþam baþka bir programý olduðu için gündüz festivalimize katký sunmak amacýyla kýsa süre de olsa sahne aldý. Bu kýsa konserin ardýndan Saat 17.00 de
Özgürlük ve Kardeþlik konulu panel gerçekleþti. DTP, Köz, Genç Dayanýþma, Devrimci Dönüþüm ve Barýþ Meclisi temsilcilerinin konuþmacý olduðu panelde son süreçte yaþanan geliþmeler, Kürt açýlýmý süreci ele alýndý. Kurumlar demokratik açýlým sürecine iliþkin görüþlerini dinleyicilerle paylaþtý. Yaklaþýk 40 kiþinin katýldýðý panel soru-cevap kýsmýyla son buldu. Panelin ardýndan Mezopotamya Kültür Sanat Merkezinin halkoyunlarý ekibi Koma Kendal Bitlis yöresine ait halk oyunlarýný sergilediler. Halk oyunu ardýndan konserler baþladý. Ýlk olarak iki Deng Bej sahne aldý. Ardýndan geçen sene de festivalimize katký sunan Grup Asmin söyledikleri türküler ile bizleri coþturdu. Sonrasýnda MKM bünyesinde çalýþma yürüten müzik grubu Koma Tofan
sahne aldý. Müzik dinletisine ara verilerek Birlikte Baþaracaðýz Platformu Ýzmir Büyükþehir Belediyesi adayý Arif Ali Cangý kýsa bir konuþma gerçekleþtirdi. Yerel seçimlerde Birlikte Baþaracaðýz Platformu olarak önlerine koyduklarý hedeflerden bahsetti. O zaman söylediklerinin bugün bir bir gerçekleþtiðini örnekler vererek halka aktardý. Seçimleri kaybetmediðimizi aksine yapýlan bu festivalin de gösterdiði gibi kazandýðýmýzý ve daha kazanacaðýmýz çok þeyin olduðunu belirtti. Koma Tofan ýn söylediði türküler eþiðinde çekilen halaylarla ve bir sonraki sene 3. festivalde buluþma sözü verilerek festival sona erdi.
halkýn bizim hakkýmýzda yaptýðý deðerlendirmedir. Çýktýðýmýz yol halkýn kurtuluþu içinse bu halkla birlikte hareket ederek yapýlabilir. Türkiye demokratik cumhuriyet olmalý diyorsak, halk her yerde karar sürecinin içinde yer almalý. Bizler sizden aldýðýmýz bilgiler ýþýðýnda o mahalleye özgün örgütlülükler yaratacaðýz. Meclislerin oluþum süreci Kürdistan da sonuçlanmýþtýr. Mahalle, semt, ilçe ve kent meclisleri Kürdistan da oluþmuþtur. Karabaðlar seçim sürecinden önce mahalle meclisleri oluþturmaya karar verdik. Þu anda Ýzmir genelinde tüm semtlerde eþ zamanlý olarak mahalle meclisi oluþturmaya karar verdik. Bugünkü toplantýya katýlým temsil olarak meclis oluþturmaya elveriþli deðil. Bu yüzden bugün meclis oluþturulmayacak. DTP komisyonu çalýþmasýna devam edecek. Meclis oluþumu için çalýþmalarýný sürdürecek.
kendilerince bir çözüm üretmeye kalkýyorlar. Esaret altýndayken Sayýn Öcalan bir yol haritasý hazýrlarken, bir sürü bilim adamý-akademisyen emrine amade iken onlar somut bir þeyler sunamamakta ortaya bir program koyamamaktadýr.
Demokratik Güç Birliði ve Komünistler Bulunduðumuz alanda bu yýl devrimcilerin altýn yýlý oldu. Yerel seçimlerdeki tutumu 8 Mart, 1 Mayýs ardýndan 1 Mayýs deðerlendirme toplantýlarý, 15-16 Haziran anmasý ve her hafta düzenli toplantýlarla belirlenen gündem üzerinde yapýlan söyleþi ve tartýþmalarla alanýmýz kýsýr döngüden kurtuldu. Pekiyi neydi alanýmýzý birden bire bu denli renklendiren? Sihirli bir el mi deðdi, yoksa alanýmýza devrimci yýðýlýmý mý oldu? Hayýr! Hiçbiri! Ýçinde yaþayanlarla alanýmýz ayný alan. Tek deðiþen tek tek yapamadýðýmýz iþleri devrimci imece ile yapma tarzýnýn oluþturulmasý. Buydu bizim önümüzü açan. Evet her siyasetin ayrý bir duruþu, ayrý bir tarzý var. Bunlarý deðiþtirmeyi, deðiþtirerek dönüþtürmeyi becerebilseydik bu gün devrimci çizgi bu durumda olmayacaktý. Öyleyse on bin nüfuslu bir alanda havanda su dövmektense asgari müþtereklerde buluþarak birlikte iþ yapmanýn yolunu bulmalýydýk. Bu yolla da alanýmýzý siyasallaþtýrmalýydýk. Öyle de oldu. Günlerce Devrimci Güç Birliði (DGB) þunu yaptý þöyle davrandý diyerek haber yazdýk. Devrimci Güç Birliði mi idi eksik olan? Onu bulduk, her þey bitti mi? Hayýr! DGB bizim için sade bir araç, alanýmýzda devrimci sýçramayý yaratabilmenin aracý olmalýydý. Buydu iþte Devrimci Güç Birliði. Hiçbir siyaset kendisini dayatmadan, iliþkilere kanca atmadan, devrimci duruþ ve gerçek devrimci kültürle DGB yi ayakta tutmayý bugüne kadar baþardýk. Böyle de devam etmek için elimizden geleni yapýlacaðýz. Biz komünistler, alanýmýzdaki komünist tavrýmýz ve çizgimizden taviz vermeden birlikte olmanýn da, ayrý durmanýn da yeri ve zamanýný bildiðimiz sürece bu alandaki gücümüz tartýþmasýz, sürekli ivme kazanacaktýr. Þu anda alanýmýzda var olan Demokratik Güç Birliði alanýmýzýn sorun çözüm bürosu gibi oldu. Birçok sorunlarýn çözümü için vardýðýmýz yerlerde hesaba alýnýp sorunun çözümünün daha da kolaylaþtýðýný görüyoruz. Evet bu alanda devrimciler birlikte hareket ederek alanýn siyasallaþmasýna önemli katký sundular. Ortak düþmana karþý birlikte olarak güçlerinin yýkýlmazlýðýný gördüler. Artýk alanýmýz herkesin keyfince at koþturacaðý bir yer olmayacak. Bunun için elimizden geleni ölümüne de olsa yapacaðýmýzý ilan ediyoruz. Yaþasýn Örgütlü mücadele Yaþasýn Komünistlerin Birliði Batý Akdeniz den Komünistler
Limontepe den Komünistler
Limontepe DTP Halk Toplantýsýndan notlar 1 Mayýs Mahallesi nde Çalýþma yürüttüðümüz Limontepe semtinde seçimlerden sonra DTP bir halk toplantýsý gerçekleþtirdi. Bu toplantýnýn üç gündemi vardý. Birincisi, Mahalle Meclisinin tekrardan oluþturulmasý; ikincisi, içinden geçilen sürecin deðerlendirilmesi; üçüncüsü, 19 Aðustos ta gerçekleþecek etkinlik. Toplantý gündemlerine geçilmeden önce meclis üyelerinin halk görüþmeleri sonucunda meclis hakkýndaki deðerlendirme yazýsý okundu. Ýlk gündem seçim sürecinden sonra aktif çalýþma yürütemeyen Mahalle Meclisini canlandýrmak, geniþletmek için tekrar seçim yapýlmasý idi. Ancak toplantýya katýlým istenilen düzeyde olmadýðý ve bu katýlýmla mahalle iradesini temsil edecek bir meclis seçilemeyeceði gerekçeleriyle toplantýda meclis oluþturulmadý. Onun yerine DTP komisyonu geniþletildi. Limontepe de kurulan Mahalle Meclisinin ne olduðunu daha önceki sayýlarýmýzda aktarmýþtýk. Mahalle Meclisi seçimler öncesinde mahallede yerel örgütlülük yaratmak için DTP nin giriþimi ile gerçekleþmiþti. Meclise her siyasi yapýdan ve düþünceden kiþi dâhil olabiliyordu. Biz de meclisin içinde seçim süreci boyunca ve sonrasýnda yer almýþtýk. Ýkinci gündem sürecin deðerlendirilmesiydi. Ýkinci gündem de Karabaðlar Ýlçe Baþkaný Ya þ a r YA Ð C I , D T P n i n s ü r e c e d a i r deðerlendirmesini sundu. Toplantýnýn baþýnda okunan deðerlendirme yazýsýna önem veriyorum. O yazý buradaki
DTP nin Limontepe de Düzenlediði Ýftar Yemeðine Katýldýk Ramazan dolayýsýyla dayanýþma amaçlý iftar yemeði veren DTP, bir iftar yemeðini de Limontepe de gerçekleþtirdi. Ýftarda yaklaþýk dört yüz kiþilik yemek daðýtýldý. Etkinliðe biz de davetliydik. Yemek öncesi gidip DTP li dostlarýmýza yardýmcý olduk. Ýftardan önce il baþkaný ve ilçe baþkaný sýrayla konuþma yaptýlar. Konuþmalarda Kürt sorununun çözümü için asýl muhataplarýnýn çözümün içinde yer almasý gerektiðini vurgulandý. Ardýndan müzik dinletisi gerçekleþti. Ýftar yemeði Biji Serok Apo sloganlarýyla son buldu.
Bizler içinden geçtiðimiz süreçte her þeye hazýrlýklý olmalýyýz. Savaþ ve barýþ, birbirine zýt ama birbirine anlam katan kavramlar. Kürt halk hareketi özgürlüðü için mecburen savaþýn içine itildi. 25 yýldýr ülkede Kürdistan ulusal kurtuluþçularý ile TC devleti ile süren bir savaþ var. Bu savaþ bir þeyi ortaya çýkarttý. Türk devleti ekonomik, siyasi ve askeri olarak bu savaþý sürdüremeyecek. Çünkü halk partileþmiþ, parti halklaþmýþtýr. Devletin bu duruma karþý kayacak bir gücü kalmamýþtýr. Teskere çýktýðý dönemde bir haftada hepsini temizleriz diyorlardý. Bu söylem onlarýn baþýna bela oldu. Kürt hal hareketi saðlam bir ideolojik önderliðe ve pratik bir eylemselliðe sahiptir. O dönemde kuzey Kürdistan da bir haftada yenik düþmüþtür. Eleþtiriler karþýsýnda Genel Kur may Baþkanlýðýndan bir yetkili kendine güvenen gitsin orada üç gün kalsýn demiþti. TC nin askeri olarak kazanabileceði bir durum yok. Ekonomik yönden de bu savaþý kazanamayacaðý ortadadýr. Kriz koþullarýnda bütçenin % 65 ini savaþa nasýl ayýracaklar? Ekonomik açýdan da TC tükenmiþ durumdadýr. Bizi bölücü olarak görüyorlar. Sayýn Öcalan1999 yýlýnda resmen açýklamýþtýr. Sorunun Türkiye sýnýrlarý içinde Demokratik Konfederalizm ile çözülmesi gerektiðini o dönemde vurgulamýþtýr. Ahmet Türk, Emine Ayana ve Erdoðan arasýnda görüþme gerçekleþmiþtir. Görüþmede AKP nin hiçbir hazýrlýðýnýn olmadýðý ortaya çýkmýþtýr. Niyetleri var ancak hazýrlýklarý yok. Acele olarak
Biz barýþ sürecini destekliyoruz. Barýþ savaþan güçler arasýnda olur. Bunun için muhatap alýnmasý gereken yer Ýmralý dýr. Önümüzdeki süreçte Önderlik yol haritasýný açýklayacaktýr. Onlarýn acele etmesinin sebebi ondan önce açýklamada bulunmak istemeleridir. Ama onlar da onu beklemektedirler. Barýþ sürecinde iki tane tehlikeli eðilim vardýr. Ýlki, barýþ sürecine katký saðlamayacak duygusal, provokatif hareketlerde bulunmak. Ýkincisi nasýl olsa her þey bitti, sorun artýk çözülecek düþüncesi ile rehavete kapýlma durumudur. Savaþ esnasýnda ciddi rant saðlayan bir kesim oluþtu Türkiye de. Bunlar savaþ sürecin devam etmesi için ellerinden geleni artlarýna koymayacaklardýr. Bizler sürece denk düþecek, süreci yumuþatacak eylemselliklerde bulunmalýyýz. Savaþý bize tekrardan dayatabilirler. 25 yýldýr devlet kamuoyunu faþizan propaganda ile öyle bir doldurdu ki, þimdi halký bu sürece hazýrlamasý gerekmektedir. Ayrýca uluslar arasý düzeyde Ortadoðu da çýkarý olanlar bu barýþ sürecinin önüne geçmek isteyecekleridir. Türkiye devleti askeri, siyasi ve ekonomik yönden tükendiði için barýþ sürecine gelindi. Kürt hareketinin yükselen mücadelesi karþýsýnda baþka bir yolu yoktu devletin. Bizim için asýl mücadele bundan sonra baþlýyor. Masaya otururken kimin eli güçlü? Bu önemli bir durum. CHP ve diðer kesimlerin tavrý iyi poliskötü polis tavrýdýr. AKP masaya otururken muhalefetin tutumunu koz olarak kullanmak isteyecektir. Bütün haklar anayasal güvence altýna alýnmadýðý sürece barýþ süreci tamamlanmayacaktýr. Halkýmýz karþý tarafa güvenmemektedir. Biz temkinliyiz fakat barýþta ýsrarlýyýz. Geliþebilecek her türlü duruma karþý hazýrlýklý olmalýyýz. Bu süreç sürerken birden saldýrmaya kalkýþabilirler. DTP Karabaðlar Ýlçe baþkaný Yaþar Yaðcý konuþmasýný 19 Aðustos ta mahallede gerçekleþecek sünnet düðününe davet ile bitirdi. Limontepe den Komünistler
Elbirliði ile Tadilat
Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz 1 Mayýs Mahallesi Mayýsta Yaþam Kooperatifi bir haftadýr el birliði ile tadilat yapýyor. Öncesinde etkinlik ve sohbet salonu olarak kullanýlan bölüm bölmelendirilerek iki derslik haline getirildi. Derslik olan bölümse etkinlik salonu olarak kullanýlmak üzere düzenlenecek. Dersliklerin su almasý, soðuk olmasý, camlarýnýn kýrýk olmasý, öðrencilerin ve kooperatif ortaklarýnýn þikayetine neden oluyordu. Bu sorunlar üzerine pek çok geçici çözümler yapýldý. En son kertede ise taþýnma gerekliliði fikri kooperatif ortaklarýnca kabul görmeye baþladý. Hemen hemen her yürütmede bu konu gündem edildi. Ve bunlarýn üzerine bu konuyu tartýþmak üzere bütün ortaklarýn çaðrýlacaðý bir toplantý yapma kararý alýndý. Toplantýya diðer þubelerden arkadaþlar da katýldý. Fakat toplantýda 1 Mayýs mahallesi ortaklarýndan beþ kiþi vardý. Bu yüzden toplantýda bir karara varýlamayacaðý ama konuþulmasý kararlaþtýrýldý. Yapýlan tartýþmada olanaklarý kullanmadýðýmýz diðer þubelerle ve koordinasyon halinde olduðumuz kurumlarla irtibat haline geçip gerekli olan malzemelerin daha ucuza mal edilebileceði ve sorunun çözülebileceðini düþündüklerini söylediler. Bunun üzerine tartýþmalar yapýldý ve 1 Mayýs Mahallesi ortaklarýndan sorunun çözülemez boyutta olduðunu halledilebilmesi için tüm binanýn sisteminin deðiþtirilmesi gerektiðini düþünenler fikirlerini söyledi. Ve oradan tüm ortaklarýn, ailelerin çaðrýlacaðý bir toplantý yapma kararý çýktý. Toplantýdan sonraki yürütmede yan daireye taþýnýp taþýnmayacaðýmýzý ev sahibi ile görüþülmesi ve olumsuz bir yanýt olursa taþýnma kararý alýndý. Ve yer aramaya baþlanýlmasý gerektiði söylendi. En son olarak ev sahibi geldiðinde yüz yüze konuþuldu. Ve taþýnma üzerinden ev sahibiyle borçlar konusunda anlaþmaya varýldý. Ertesi gün kooperatifte bir toplantý yapýlmasý önerisini geldi. Ve ulaþabildiðimiz herkese haber verdik. Telefonla veya direk evlerine giderek öðrencileri ve ailelerini taþýnma meselesi ile alakalý bir toplantý yaptýðýmýzý onlarýnda katýlmasý gerektiðini söyledik. Kýsýtlý bir zamanda haber vermemize raðmen toplantýya 20 kiþi katýldý. Toplantýya durumun aktarýmýný yaparak baþlandý. Maliye durumu ve elimizdeki imkânlarýn neler olduðu aktarýldý. Öðrenciler, veliler ve diðer ortaklar fikirlerini beyan ettiler ve bu doðrultuda mali durumun imkân vermemesi sebebiyle taþýnmamak gerektiði kararý alýndý. Ve üst tarafýn bölünüp derslik yapýlmasý alt tarafýnda etkinlik salonu olarak düzenlenmesine karar verildi. Ve herkes tadilat için kendi imkânlarýný söyledi. Kooperatifi sahiplenen herkesin katýldýðý, kararýn hep birlikte alýndýðý, herkesin imkanlarýný sunduðu, diðer þubelerden arkadaþlarýn yardýma geldiði elbirliði ile bir tadilat çalýþmasý yapmýþ olduk. Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý! 1 Mayýs Mahallesinden Komünistler
Sayfa
EKÝM 2009
7
Savaþýn haklý tarafý barýþýn tek muhatabý B
arýþ ve Demokratik Çözüm Platformu nun örgütlediði 1 Eylül Dünya Barýþ Günü mitingi on bine yakýn kiþinin katýlýmýyla Kadýköy de gerçekleþti. Mitinge ÝHD, KESK, Eðitim-Sen, Ýstanbul Tabip Odasý, TMMOB, Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi, Barýþ Ýçin Kadýn Ýnisiyatifi, Demokratik Özgür Kadýn Hareketi, DTP, EMEP, ESP, ÖDP, Halkevleri, Demokrasi Ýçin Birlik Hareketi, DSÝP, SODAP, SDP, SEH, Sosyalist Parti, Mücadele Birliði Platformu, Ürün Sosyalist Dergi, Öðrenci Muhalefeti, BDSP ve KöZ'ün aralarýnda bulunduðu kurum ve siyasetler katýldý. Mitinge coþkulu, dinamik ve kalabalýk bir kitleyle katýlan DTP kortejleri "Kürt Sorununa Özgür ve Demokratik Çözüm" pankartlarýný açtýlar. ÖDP: "Eþit, Özgür, Demokratik Bir Ülkede Bir arada Yaþamý Savunalým", EMEP ise "Barýþ, Kardeþlik ve Özgürlük Ýçin Kürt Sorununa Emekçi Çözüm" pankartýyla mitingdeki yerini aldý. BDSP Kapitalizm savaþ demektir! Barýþ sosyalizmle gelecek!", Ürün "Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði", Mücadele Birliði "Uluslarýn Kendi Kaderini Tayin Hakký", SODAP Irkçýlýða ve Savaþa Karþý Kardeþlik Kazanacak! ve ESP Kürt sorununda adil, onurlu, demokratik barýþ için Türk halký muhatap sensin pankartlarýyla mitingdeki yerlerini aldýlar. Komünistlerin birliðini savunanlar olarak biz de mitingde Kürtler Savaþýn Haklý Tarafý, Onurlu Bir Barýþýn Muhatabýdýr" pankartý ile yerimizi aldýk.
Köz Mitinge Nasýl Katýldý? Komünistlerin birliðini savunanlar mitingde politik bir pankartla yerini aldý. Ýçinden geçtiðimiz dönemde, yaþanan savaþýn haklý tarafýnýn kim olduðunu tespit etmeden ve Kürt halkýný yapýlacak bir barýþýn muhatabý olarak görmeden çözüm yolunda atýlacak hiçbir adýmýn emekçilerin ve ezilenlerin özgürlüðüne hizmet etmeyeceðini vurguladýk. Kortejimiz gerek DTP kortejleri tarafýndan gerekse mitinge Kürt sorununun çözümü doðrultusunda daha bir umutla katýlanlar tarafýndan yoðun bir ilgiyle karþýlandý, alkýþlandý. "Kurdara Azadi - Kürtlere Özgürlük", "Savaþýn Haklý Tarafý: Kürt Halký, Barýþýn Tek Muhatabý: Kürt Halký", "Demokrasi Ýçin Kürtlere Özgürlük", "Kürtlerin Esareti Ýþçilerin Esaretidir" sloganlarýmýzý da mitinge katýlan dýþýmýzdaki kitlelerle atma fýrsatý bulduk. Gerek yürüyüþ boyunca gerekse miting alanýnda 1 Eylül özel sayýmýzý da yoðun bir þekilde daðýttýk. Mitinge katýlanlarla özel sayýmýz üzerine kýsa sohbetler yapma þansý bulduk. Hem özel sayýmýzýn hem de kortejimizin politik içeriði yönünde olumlu eleþtiriler aldýk. Ýstanbul dan Komünistler
Bursa da 1 Eylül Bursa da 1 Eylül Dünya Barýþ Günü etkinliði 28.08.2009 Cumartesi günü saat 16.00 da Setbaþý köprüsünden heykele kadar yapýlan bir yürüyüþle baþladý. Heykelin arkasýndaki meydanda toplanan kitle platformun yaptýðý basýn açýklamasýna katýldý. Etkinliðe yaklaþýk 150-200 kiþi katýldý. Bursa Barýþ Meclisinin çaðrýsýyla birçok kitle örgütü ve parti bir araya geldi. Kürtçe ve Türkçe yapýlan konuþmalardan sonra müzik dinletisiyle etkinlik sona erdi. Bu etkinlikte göze çarpan þey birçok imzacýsý olmasýna karþýn genel katýlýmýn cýlýz kalmasýydý. Bunun baþlýca sebeplerinden biri etkinliðin yeri ve saati konusunda gereken duyurularýn yapýlmamasýydý. Bu tür etkinliklerin günler öncesinden çalýþmasý yapýlýp dýþa dönük olarak da afiþlerin asýlmasý gerekiyordu. Bu yapýlmadýðý ya da yeterince yapýlmadýðý için katýlým düþük kaldý. Biz de bir çok kurumdan, hatta eylemin örgütleyicisi olan kurumlardan bile etkinliðin yeri ve saati konusunda yeterli bilgiyi alamadýðýmýz için etkinlik çalýþmasýný yoðun bir biçimde yapamadýk. Etkinliðe katýlýp özel sayýmýzý daðýttýk. Yaþasýn Komünistlerin Birliði Bursa dan Komünistler
Herkesin açýlýmý kendine
1 Eylül Dünya Barýþ Günü nde Ýstanbul Kadýköy Meydaný nda düzenlenen mitingde Kürt Sorununa Demokratik Çözüm talebi öne çýktý
1 Eylül demokratik haklar mücadelesinde baþlangýç olmalý
Gerek burjuva basýnda gerekse sosyalist basýnda 1 Eylül mitinglerinin beklendiðinden daha az coþkulu ve kitlesel olduðuna dair tespitler yer aldý. Özellikle Diyarbakýr'da DTP'nin hedeflediði kitleden daha azýný bir araya getirdiði tespiti burjuva basýn tarafýndan coþkuyla anlatýlýrken, sosyalist çevrelerden bunu dikkat çekici bulan siyasetler de oldu. Aslýnda bütün olumsuz nesnel koþullara raðmen bu mitingler Ramazan ayýnýn baþýnda, hafta içi bir günde, çalýþma saatlerinde ve kötü hava koþullarýnda yapýlýyordu Ýstanbul daki 1 Eylül mitingi içinden geçtiðimiz dönemin en kitlesel ve en coþkulu mitinglerinden birisi olmuþtur. Üstelik mitinglere katýlan kitlenin canlýlýðý ve dinamizmi de bu mitingin ve içinden geçtiðimiz dönemlerde bu þekilde örgütlenecek mitinglerin emekçileri ve ezilenleri hareketlendirmesi, sol, sosyalist kesimleri bir arada ortak bir cephede birleþtirmesi yolunda taþýdýðý potansiyele iþaret etmektedir. Özetle sözde Kürt açýlýmýnýn damga vurduðu bu 1 Eylül mitingi içinden geçtiðimiz dönemin özelliklerini taþýyan güçlü bir miting olmuþtur. Ama bu gerçek
elbette bir baþýna bir anlam ifade etmez. Baþta DTP olmak üzere sosyalistler devletin sözde "Kürt açýlýmý" konusunda ne yapacaðýný beklemeden, kendi demokratik talepleriyle bu açýlýmýn çerçevesini çizmeli ve daha azýna razý olmayan bir demokratik haklar mücadelesine baþlamalýdýr. Bu miting de böyle bir hattýn baþlangýcý haline getirilebildiði takdirde bir anlam ifade edecektir. Bu, kitlelerin bu süreci dýþarýdan izleyen deðil sürecin bizzat öznesi olan bir konuma kavuþmasý için de olmazsa olmazdýr. Sol sosyalist güçler de bu süreçte hem Kürt halkýný bu savaþýn haklý tarafý ve onurlu bir barýþýn muhatabý olarak görerek bu cephedeki yerini almalý, hem de önümüzdeki dönemde tekrar gündeme gelecek olan DTP nin kapatýlmasý meselesine dair düzen karþýtý ortak bir eylem birliði göstermelidir. Komünistler 1 Eylül mitinginden bu dersleri çýkartýyor ve önümüzdeki dönemde emekçilerin birleþik, kitlesel mücadelesini yükseltecek bir eylem çizgisini takip edeceklerini ifade ediyorlar. Kürtlerin Esareti Ýþçilerin Esaretidir Ýstanbul dan Komünistler
Ankara'da 1 Eylül Dünya Barýþ Günü Ankara da 1 Eylül Dünya Barýþ Günü etkinlikleri, 1 Eylül salý günü 11.30 da ÝHD Ankara Þube de yapýlan basýn açýklamasý ile baþladý. EMEP in çaðrýsýyla biraraya gelen siyasi parti ve kitle örgütlerinin düzenlediði basýn toplantýsýnda açýklamayý tüm kurumlar adýna EMEP Ankara il baþkaný Selma Gürkan okudu. Açýklamada halklarýn barýþ ve demokratik çözüm talebinin görmezden gelinemeyeceði, Kürt sorununun çözümü için sorunun muhataplarýyla diyalog sürecinin geliþtirilmesi gerektiði vurgulandý. Etkinlikler ayný gün saat 18.30 da Yüksel Caddesinde toplanýlarak, Sakarya caddesine yapýlan yürüyüþle devam etti. Ülkede Barýþ Bölgede Barýþ Dünyada Barýþ ve Kürt Sorununa Demokratik Barýþçýl Çözüm yazan iki ortak pankartýn arkasýnda tek kortej oluþturularak yüründü. Yürüyüþe yaklaþýk 1000 kiþi katýldý. Yürüyüþ
Parti, ESP, Antikapitalist, Aydýn ve Sanatçý Giriþimi, Özgür Tiyatro, KESK Ankara Þubeler Platformu, Disk Ankara Bölge, TMMOB, Halkevleri, ÝHD Ankara Þube, 78'liler ve 68 liler örgütledi.
boyunca Biji Bratiya Gelan, Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði, Eþitlik Kardeþlik Kürt Ulusuna Özgürlük, Barýþ Ýçin Savaþacaðýz, Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm sloganlarý sýklýkla atýldý. Biz de eylemde Köz ün 1 Eylül özel sayýsýný daðýttýk.
Bursa daki komünistler olarak Köz ün Sözünden yola çýkarak Herkesin açýlýmý kendine konulu bir söyleþi düzenledik. Bir arkadaþýmýz sunum görevini üstlendi. Konuþmasýnýn baþýnda emperyalist iki kutbun Türkiye üzerindeki etkilerine deðindi. Bu iki kutup arasýndaki iktidar kavgalarýnýn burjuvazi üzerindeki etkilerine deðindi. Ergenekon davasý ile sýkýþtýrýlan Kemalistlerin emperyalist kutbun bir ucunda duran Almanlarýn deniz feneri davasý ile AKP yi yýpratma çalýþmalarýnýn dünya üzerindeki paylaþým kavgalarýndan ayrý olarak düþünülemeyeceðini söyledi. Daha sonra Kürt Açýlýmýna neden gerek duyulduðu üzerinde durdu. ABD nin Kafkaslar üzerindeki etkisini artýrmak ve Büyük Ortadoðu Planýnýn bozulmamasý için Kürt açýlýmýna
Sakarya Caddesine varýldýðýnda meydanda kurulan sahne önünde toplanýldý, EMEP il baþkaný Semra Gürkan ýn konuþmasýnýn ardýndan müzik eþliðinde halaylar çekildi. Basýn Toplantýsý ve Akþam yapýlan yürüyüþü EMEP, DTP, EHP, ÖDP, SDP, Sosyalist
gerek duyduðu ve PKK nin silahsýzlandýrýlmaya çalýþýldýðý konuþuldu. Daha sonra Kürt açýlýmýnda AKP nin kimseyi muhatap olarak kabul etmemesi ve bu açýlýmýn asýl muhataplarý olan Kürtleri ve onlarýn temsilcilerini dýþarýda býrakmak istediði anlatýldý. Aslýnda söylenen sorunun sadece bir kültür sorunu olmadýðý bir toprak sorunu olduðuna deðinildi. Dolayýsý ile AKP nin Kürt açýlýmýnýn asýl muhataplarýndan ayrý ve demokratik bir çözüm olmayacaðý konuþuldu.
Soru cevap kýsmýnda açýlýmýn muhataplarý konuþuldu. AKP nin Kürtler ve onun temsilcilerini muhatap almasý ve burjuva medyanýn asýl muhataplarýnýn söylediklerini hasýraltý
Barýþ Günü nün son eylemi Ankara Kadýn Platformunun yaptýðý Barýþ Nöbeti oldu. Saat 19.30 da Sakarya Caddesinden Yüksel Caddesine Söyleyecek Sözümüz Barýþý Getirecek Gücümüz Var yazýlý pankart arkasýnda yürüyen kadýnlar, Yüksel Caddesinde Ýnsan Haklarý Anýtý önünde basýn açýklamasý yaparak barýþ nöbetini baþlattýlar. Basýn açýklamasýnda adil ve onurlu bir barýþ saðlanýncaya kadar her türlü eylem ve etkinliði yapmaya kararlý olduklarýný vurgulayan Kadýn Platformu üyesi kadýnlar saat 23.30 a kadar anýt önünde nöbet tuttular. Bu eyleme yaklaþýk 150 kadýn katýldý. Ankara dan Komünistler
etmesi üzerinde konuþuldu. Son olarak Kürt sorunun gösterilmeye çalýþýldýðý gibi bir yara olmadýðý aslýnda bu sorunun bir toprak sorunu olduðu ve Komünistlerin gözünde birleþik özgür ve baðýmsýz bir Kürdistan olduðu söylendi. Oldum olasý dünyanýn dört kapýsýnda savaþan Kürtlerin egemenlik ve özgürlükleri için savaþmaya haklarý vardýr ve onlarýn savaþý daima haklý bir savaþ olacaktýr. Bu özgürlük mücadelesini önlemek ve bastýrmak isteyenlerin yürüttükleri savaþ da her zaman haksýz bir savaþtýr ve öyle kalacaktýr. Demokrasi ve Barýþ için Kürtlere Özgürlük Kürtlere Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek Bursa dan Komünistler
Sayfa
8
EKÝM 2009
Varlýðýmýz ezeli olmadýðý gibi ebedi de deðil Geçen ay yayýn hayatýna baþlayan Birlik gazetesi yazýiþleri müdürü Zeynel Doðan ile bir röportaj yaptýk. Doðan, komünistlerin birliðinin saðlanmasýnýn kendi varlýklarýndan çok daha önemli olduðunu vurguladý. Devrimci mücadele ile ilk olarak ne zaman nasýl tanýþtýnýz? Devrimci mücadeleyle 1975 yýlýnda Sanayi Mahallesi Emekçiler Derneði nde tanýþtým. Orada bir sazýn olmasý, bir türkünün çalýnmasý Anadoludan gelen genç bir insanýn, 14-15 yaþýndaki bir insanýn dikkatini çekecek þeylerdi. Önceleri derneðin önünden gelip geçerken zamanla derneðe gidip gelmeye baþladým. Ayný dönemde Kabataþ Akþam Ticaret Lisesi ne de kayýt yaptýrdým ve lisede okumaya baþladým. Devrimcilikle tanýþmamda en büyük etken de Cemalettin Yalçýn dýr. Cemalettin Yalçýn o dönem oradaki Dev-Genç örgütlenmesini çekip çeviren, 1978 de yaþanan ayrýþma sonrasýnda da Sanayi DevGenç veya Otonom un kurulmasýnda önemli rol oynayan insanlardan biridir. Liseye devam ettiðim 1976 dan itibaren Liseli Dev Genç ile baðlarým oldu. 1978 den itibaren de Sanayi Dev-Genç in Liseli DevGenç içerisindeki temsilcisiydim. Dev-Genç toplantýlarýna giderdim, ayrýca akþam ticaret lisesinde okul temsilciliði yaptým. Bize biraz Sanayi-Dev Genç i anlatabilir misiniz? Türkiye sosyalist hareketinde Otonom ya da SanayiDev Genç olarak adlandýrýlan grup Ýstanbul Gültepe, Çeliktepe, Sanayi Mahallesi, Pýnar Mahallesi, Ayazaða, Tütünçiftlik, Ýzmit, Ankara ve Kars ta teþkilatlarý olan bir gruptu. Sanayi Dev-Genç halk içerisinde mahalle çalýþmalarý yapýyordu. O dönemde yýkýmlarda, gecekondu direniþlerinde önde olan gruplardan biriydi. Ayrýca üç dört fabrikada, örneðin Sümaþ ta, Kale Kilit te örgütlüydü. Sanayi Dev-Genç, 1978 de Devrimci Yol ile Devrimci Sol arasýndaki ayrýþmada iki grubun da ayný þeylerini savunduðunu, ayrýlýðýn gerekçe olmadýðýný, bunun bir kariyer çekiþmesi nedeniyle gerçekleþen yapay bir ayrýþma olduðunu söylüyordu. Oluþum, kendi özerk yapýsý olan ancak birlikte hareket eden, birlikte iþ yapan bir dizi gruptan oluþuyordu. Kendi dýþýnda daha çok MLSPB ile ortak eylemleri olmuþtur. Ordu içinde iliþkileri vardý. 12 Eylül döneminde bizim içimizde olup da ordudan atýlan 136 subay oldu. Örneðin örgütün kadrolarýndan Hamza Yalçýn teðmen, Osman Tiftikçi üsteðmendi. 12 Eylül ün ardýndan? 12 Eylülle birlikte iliþkilerimiz koptu, daha doðrusu dumura uðradý. 1980 Haziranýnda ben liseyi bitirdikten kýsa bir süre sonra 12 Eylül geldi. Ben o dönemde Afyon Yüksek Meslek Okulu na kayýt yaptýrdým. 1986 dan sonra Migros Ýþçileriyle Dayanýþma Gecesinde tekrar eski arkadaþlarla karþýlaþtým. Daha sonra Gültepe de bir düðün salonunda bir çay partisi oldu. Bu süreçte Odak ý benimsedim. Ýstanbul Emekçiler Derneði nin iki yýl saymanlýðýný yaptým.
Bu dernek önce Þiþli deydi ve sonra Þirinevler e taþýndý. Ayrýca Sarýgazi de Emek Kültür Sanat Merkezi nin faaliyetlerine katýldým. Bu iliþki 1996 ya kadar sürdü. 1996 da temasým bitti. Belirli bir süre örgütsüz kaldým. 2007 yýlýnda Proletaryanýn Kurtuluþu yla tanýþtým. Proletaryanýn Kurtuluþu ile tanýþmanýzda ne rol oynadý? Komünistlerin birliði projesinin yeni bir proje olmasý ve Proletaryanýn Kurtuluþu nun bunun savunucusu olmasý bana doðru geldi. 1971 den benim çýkartabildiðim ders þuydu: Bir örgüt komple kendisini feshedecek þekilde eylem birliðine gidebiliyor, bir baþka örgüt için ölüme gidiyor. THKO, TKP-ML, THKP-C arasýnda inanýlmaz bir dayanýþma ruhu vardý. Birlikte ortak eylemler yapýyor hatta birbirleri uðruna ölüme gidebiliyorlardý. Benim temelde eksik
süreçleri komünist bir partinin yokluðuna baðlý olarak deðerlendiriyor. Bu þekilde bir deðerlendirme yapan bir grup olmadýðý için ayrý bir grup olarak siyaset sahnesinde yer alýyoruz. Köz ün arkasýnda duran komünistlerle yolumuzun kesiþmesinin sebebi de burada yatýyor. Neden 12 Mart baþarýya ulaþmadý? Bolþevik partinin örgütlenme anlayýþýný temel alan bir parti olmadýðý için. 12 Eylüldeki varolan örgütlenmeler neden bir yere ulaþmadý? Bugün dünyada bir merkezin olmamasýnýn nedeni nedir? Tüm bunlarýn nedeni parti eksikliðidir. Biz parti eksikliðini tespit ettikten sonra böyle bir
olduðunu düþündüðüm þey buydu. 12 Eylül de yenilginin sebebini de ben bu dayanýþma eksikliðinden kaynaklandýðýný düþünüyordum. 1980 de bu anlayýþý geliþtiremedik. Benim Mahir Çayan dan en çok etkilenmemin nedeni de budur. Site yolundaki olay beni çok etkilemiþtir. Mahir, Ýbrahim Kaypakkaya taraftarlarý tarafýndan dövülmesine raðmen misilleme yapalým diyenlere karþý çýkmýþ Bizim namlularýmýz yoldaþlarýmýza deðil oligarþiye çevrilidir demiþtir. Proletaryanýn Kurtuluþu nun 71 kopuþu ve 12 Eylül ün deðerlendirmesi konusundaki görüþleri, 12 Eylül yenilgisini parti yokluðuna baðlamasý ve buna alternatif olarak komünistlerin birliði projesinin konulmasý benim açýmdan önemliydi. Komünistlerin birliði projesinin bugüne kadar Türkiye sosyalist hareketinde ortaya atýlan birlik projelerinden farklý olmasýdýr. Birlik i çýkaran neden ayrý bir yapý olarak siyasete atýldý? Neden varolan gruplardan birine katýldý? Aslýnda bu sorunun yanýtýný verdik. Geçmiþin deðerlendirilmesi ve parti konusuna bakýþý Proletaryanýn Kurtuluþu nun varlýk sebebi oldu. Bugüne kadar 12 Mart ý da 12 Eylül ü de ve sonrasýný da deðerlendirenler bunu komünist bir partinin varlýðý veya yokluðu ile deðerlendirmediler. Proletaryanýn Kurtuluþu ise varolan gruplardan farklý olarak bu
BÝRLÝÐ
Yenibosna da DTP Halk Toplantýsý DTP Bahçelievler Ýlçe örgütü yönetiminden dört kiþi 6 Aðustos günü Mayýsta Yaþam Kooperatifini ziyaret ederek " Yeni süreçle ilgili Bahçelievlerin deðiþik mahallelerinde Halk Toplantýlarý yapýyoruz. Geçtiðimiz hafta SevDer'de yaptýk. Önümüzdeki Perþembe günü bir halk toplantýsý da sizin burada yapmak istiyoruz. Burasý müsait mi? dye sordular.
çözümünü sadece devlete býrakamayacaðýný, sürece Kürt halkýnýn örgütlülüðüyle, gücüyle müdahale etmesi gerektiðini, yeni yönetimin bu þekilde hareket edeceðini belirtti. Bayram: Halkýmýzý ilçe binamýza çaðýrmayacaðýz, biz halkýn içine mahallelere gideceðiz, bu süreci sizlerle birlikte öreceðiz. Sizin eleþtiri ve görüþlerinizi alacaðýz" dedi.
DTP'li arkadaþlar yer istemek için isabetli bir günde gelmiþlerdi, çünkü o gün Mayýsta Yaþam ortaklarýnýn yaklaþýk iki yýldýr hafta da iki defa kolektif bir biçimde gerçekleþtirdikleri, yemek dayanýþmasýnýn olduðu bir gündü. DTP'li arkadaþlarla birlikte 20 ye yakýn kiþi yemeklerimizi yedikten sonra çaylarýmýzý içerken bir taraftan da sohbet ettik. Burada bulunan arkadaþlarla haftaya Perþembe günü kurumun müsait olup olmadýðýný konuþtuk. DTP li arkadaþlara halk toplantýsý yapmalarý için burasýnýn uygun olduðunu söyledik.
Daha sonra ilçe baþkaný Cemile Ana bir konuþma yaptý. Cemile Ana da konuþmasýnda Kürt sorununda gelinen aþamaya iþaret etti. Sürece umutlu ve temkinli yaklaþtýklarýný, bu günlere kolay gelinmediðini, on binlerce bedel karþýlýðý bu günlere gelindiðini, fakat artýk hiç kimsenin bu konuda canýnýn yanmasýný istemediklerini; Sayýn Abdullah Öcalan ýn açýklayacaðý yol haritasýnýn kendileri için hayati derecede önemli olduðunu ifade etti. Cemile Ana'nýn ardýndan Ýl yönetiminden toplantýya katýlan bir DTP'li arkadaþ bir konuþma yaptý. Kürt sorununda kýsaca gelinen süreci özetledikten sonra Demirel in Kürtler 28 defa ayaklandýlar dediðini belirtti. Bu arkadaþ Demek ki artýk Kürt halkýnýn mücadelesi geri döndürelemez bir yoldadýr ve asla Kürt halký eski durumuna dönmeyecektir. Biz önümüzdeki süreci Kürt halkýyla, Türkiye halkýyla, Türkiye sosyalistleri ve devrimcileriyle örmek istiyoruz. Evet biz Türk deðiliz, Kürdüz. Fakat asla Türk ya da baþka bir halka düþman deðiliz. Biz tüm halklarla kardeþiz. Bizim sorunumuz devletledir dedi. Ýlden toplantýya katýlan DTP'li bir kiþi de DTP'nin "Kumbara Projesi" adlý projesini anlattý. Biz bundan sonra halkýmýzdan partiye baðýþ yardým vs. almayacaðýz. Biz her DTP'li aileye
DTP'nin Halk Toplantýsý 13 Aðustos tarihinde akþam saat 20.30'da baþladý ve saat 22 00'de sona erdi. Toplantýda 50 kiþi vardý. Divanda DTP Bahçelievler Ýlçe Baþkaný Cemile Ana yönetimden Gülüm Bayram ve bir DTP il yöneticisi de vardý Toplantýnýn sunumunu yapan Gülüm Bayram önce herkesi bir dakikalýk saygý duruþuna davet etti. Saygý duruþunun ardýndan DTP'li bir arkadaþ Abdullah Öcalan ýn süreçle ilgili avukatlarýyla yaptýðý görüþme notlarýný okudu. Daha sonra sunumunu gerçekleþtiren Gülüm Bayram Kürt sorununda hassas bir süreçten geçildiðini, bu süreçte Kürt halkýnýn sorunun
1 TL Fiyat:
yý: 1 09 Sa tos 20 Aðus
p a r t i olmadan alýnmasý gereken referanslarýn ne olmasý gerektiðini sorgulamaya baþladýk. Bizim devrimci mücadeleyle tanýþtýðýmýzda ilk öðrendiðimiz þey oligarþiydi. Sonra Ernesto Che Guevera nýn politikleþmiþ askeri savaþ stratejisini öðrendik. Devlet ve Devrimi, Ne Yapmalýyý, Emperyalizmi okuduðumuz zaman, bunlara öðrendiðimiz þeylere uygun ne bulabiliriz gözüyle baktýk. Politikleþmiþ Askeri Savaþ Stratejisi ni Lenin e nasýl dayandýrabiliriz gözüyle bu kitaplarý okuduk. Baþka siysetlerle örneðin bir Halkýn Kurtuluþu taraftarýyla tartýþacaðýmýz zaman onlara bir üstünlük nasýl kurarýz, gözüyle bunlarý okuduk. Þimdi öyle deðil. Bunlarý daha doðru bir biçimde deðerlendirebiliyoruz. Önce siyasi bir tespit yapalým, Türkiye tahlili yapalým, devlet tahlili yaptým, ondan sonra bu tahlillerimizi gerekçelendirmek için klasiklere bakalým demiyoruz. Öncelikli sorun komünist bir partinin eksikliði ve bunun nasýl yaratýlmasý gerektiði konusu. Bahsettiðimiz tahlilleri de bu partinin yapmasý gerektiðini düþünüyoruz. Parti meselesinden hareket edince de Üçüncü Enternasyonal in ilk dört kongresi ve 21 koþulu benimsemek ve bunlarý referans almak gerektiði sonucuna vardýk. Ona baðlanýnca bolþevik bir partinin ortaya çýkabileceði sonucuna vardýk. Elbette burada þunun altýný çizmek gerekir: Bizim dýþýmýzda komünistlerin birliðini savunanlarýn, yani Közün referanslar konusunda bu sürece belirleyici bir katkýsý vardýr. Diðer siyasetlere neden katýlmadýk? Varolan akýmlar bolþevik partisi niteliðinde deðildir ve onlarýn bir
LERÝN
NÝST OMÜ SIN K
YAÞA
Ý
dergi siyasi Aylýk
bir kumbara vererek bu kumbaraya her ay gönüllerinden ne koparsa atmalarýný isteyeceðiz. Bizi zenginlere, burjuvalara muhtaç etmeyin. Bu kumbaranýn asýl esprisi inanýn halkýmýzdan para toplamak deðildir. Bu kumbara sayesinde insanlarýn evlerine gitmek onlarla iliþkimizi geliþtirmektir" dedi. Toplantýda Köz adýna da bir arkadaþ konuþma yaptý. Konuþmasýna "Burada bulunan herkesi Köz adýna saygýyla selamlýyorum" diyerek baþlayan arkadaþ þöyle devam etti: "Bizler yýllardýr Kürtlerin esareti iþçilerin esaretidir diyoruz. Çünkü baþkasýný ezen bir ulusun kendisi de özgür olamaz. Biz DTP'yi sadece Kürt sorununu çözmek isteyen bir parti olduðu için savunmuyoruz. DTP ayný zamanda bir Türkiye partisidir de. DTP'li vekiller sadece Kürt sorunu ile ilgilenmiyorlar; tüm iþçi ve emekçilerin sorunlarýyla ilgileniyorlar. Bunlarý meclise taþýyorlar. ÖSS meselesiyle, tersanelerle, tarým iþçilerinin sorunlarýyla ilgileniyorlar. Geldiðimiz süreçte Kürt sorununun nasýl bir mecrada ilerleyeceði ise, baþta Kürt halkýnýn ve onlarla birlikte hareket etmesi gereken tüm devrim ve demokrasi güçlerinin bu süreçte nasýl bir vazife çýkartacaklarý ile ilgilidir" Toplantýya katýlan kitleden de söz alýp konuþmalar yapýldý. Divan tarafýndan toplantýnýn belli bir doygunluða ulaþtýðýný söylenerek toplantý sonlandýrýldý. Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz Yenibosna'dan Komünistler
marksizm leninizm dedikleri zaman bir kýblesi yoktur. Birlik bu bakýmdan bolþeviklerin geleneðinin mirasçýsýdýr. Birlik i savunanlar hangi pratik çalýþmalarýn içinde yer aldý? Hangi pratik çalýþmalar içinde yer aldýðýmýzý belirtmeden önce birkaç noktanýn altýný çizmek isterim. Yapýlan bütün pratik politik çalýþmalara parti öncesi bir örgütün yapmasý gereken çalýþmalar bakýmýndan yaklaþýyoruz. Parti deðilken parti gibi davranmamak gibi bir anlayýþý benimsiyoruz. Genellikle çalýþmalarýmýzda konuþlanmaya çalýþtýðýmýz yerler diðer devrimcilerin örgütlendiði alanlar oldu. Önümüze çýkan her iliþkinin olduðu yerde bir çalýþmamýz olsun anlayýþýyla hareket etmedik. Merzifon da, Sivas ta, Kayseri de bize gelin burada çalýþma yapalým diyenler olduðu zaman biz buna gitmedik. Parti olmadan biz neleri yapabiliriz diye düþündük. Ayrýca herkesin görebileceði, eleþtirebileceði alanlarda faaliyetimizi açýk olarak ortaya koyma kaygýsýyla hareket ettik. Proletaryanýn Kurtuluþu nun bugüne kadar içinde olduðu çalýþmalar ise þunlardýr: 22 Temmuz Genel Seçimlerinde devrimci komünistlerin seçimler konusundaki taktiði ne olmalý diye bir broþür çýkardýk. O broþürle beraber o seçim bloðunun içinde bir faaliyet yürüttük. Yürüttüðümüz seçim çalýþmasýnda Bolþeviklerin Duma içerisindeki seçim çalýþmasýna paralel bir anlayýþla hareket ettik. Bu Közün seçim çalýþmasýyla da paralel bir çalýþma oldu. Esas siyaset sahnesine çýktýðýmýz çalýþma budur. Bundan önce Ýstanbul un mahallelerinde çeþitli eylemlere kendi imzamýzla katýlmýþ olsak bile Türkiye çapýndaki faaliyetlerde adýmýzý duyurmamýz 22 Temmuz seçimleriyle oldu. Ondan sonra da diðer devrimci gruplardan geride kalmadan çalýþmalara katýlmaya baþladýk. Tasfiyecilik ve komünistlerin birliði üzerine çeþitli illerde Köz ile birlikte ortak paneller yaptýk. Yine ortak bir þekilde Denizler anmasý yaptýk. DTP nin baþýný çektiði 9 Aralýk platformunda, 8 Mart ta Devrimci 1 Mayýs Platformunda yer aldýk. Bu süreç boyunca muhtelif sempozyum ve panellerde yer alarak görüþlerimizi ifade ettik. Önemli takvim günlerinde düzenlenen ortak miting ve etkinliklere katýldýk. Son olarak eklemek istediðiniz þeyler var mý? Proletaryanýn Kurtuluþu nun ortaya çýkýþý Türkiye de komünist bir partinin ortaya çýkmasý konusunda bir iddianýn ifadesidir. Ama Proletaryanýn Kurtuluþu yol yürürken komünistlerin birliðini savunanlarýn olduðunu gördü. Bu durum bizim ilelebet Proletarya Kurtuluþu faaliyetini sürdürebileceðimiz anlamýna gelmez. Proletaryanýn Kurtuluþu kendisinden daha iyisini bulduðu zaman kendisini bitirecektir. Varlýðýmýz ezeli olmadýðý gibi geleceðimiz de ebedi deðil. Komünistlerin birliðinin saðlanmasý bizim var olup olmamamýzdan çok daha önemlidir.
Yenibosna da DTP Eylemleri
29 Nisan yerel seçim sürecinde politik atmosfer oluþmuþ ve yoðun bir çalýþma yürütülmüþtü. Bu sürecin ardýndan mahallemizde ülkenin politik gündemi ve Kürt Açýlýmý nýn etkisi mahallemize de yansýdý. Geçtiðimiz süreçte mahallemizde DTP nin örgütlediði 6 ayrý eylem gerçekleþti. Eylemler, mahallenin en hareketli olduðu ve emekçilerin iþ çýkýþlarýnda yoðun olarak geçtikleri Pazar yolunda gerçekleþti. Bu eylemlere Abdullah Öcalan a özgürlük ve Barýþ sloganlarý damgasýný vurdu. Kimi zaman Bahçelievler DTP nin kimi zaman ise YDG-M nin örgütlediði eylemlere 100 ila 300 arasýnda katýlým gerçekleþti. Biz de Komünistlerin Birliðini savunanlar olarak bu eylemlere katýlarak destek sunduk. Bu eylemlerde kendimizi siyasal olarak ifade etmek, geliþen sürece dair politik görüþlerimizi ifade etme olanaðý olmadý. Çünkü hem DTP eylemleri kendisi örgütlemiþti hem de bu eylemlerde ajitasyon propaganda serbestliði de olmadý. Ancak örgütlenen bu eylemlere katýlmak ve bu eylemleri beslemeye çalýþmak da baþlý baþýna siyasal bir yönelimi ifade eder. Bugün bu eylemleri demokrasi mücadelesinin bir parçasý olarak kavramamak, sýnýf mücadelesinin dýþýnda görmek hâkim siyasal anlayýþý ifade eder ve gündemin dayattýðý politik sürecin dýþýnda kalmayý sürece müdahale edememeyi de beraberinde getirir. Hâlbuki komünistler açýsýndan durum tam tersidir. Ýçinden geçtiðimiz süreç bir yandan geri çekilme döneminin özelliklerini iliklerimize kadar hissettiðimiz bir yandan ise seçimler dönemi kadar olmasa da politik bir süreci, emekçilerin ezilenlerin siyasal geliþmeleri daha yakýndan takip ettiði bir süreci baðrýnda barýndýrýyor. Bu dönemde emekçilere, ezilenlere siyaset taþýyabilmek, politik gündemin yarattýðý olanaklarý ezilenlerin sokaða çýkmasý, demokratik haklarýnýn mücadelesini vermesi ve haklarý için örgütlenmesi için fýrsat haline getirebilmenin gereði ve bilinciyle hareket ediyoruz. Bu eylemleri örgütleyenler iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen ve sömürülen, sendikasý sigortasý olmayan ancak devleti en iyi tanýyan politik kesimleridir. DTP iþçi ve emekçilerin örgütlü olduðu, Türkiye deki en büyük iþçi örgütüdür. Bu anlamda DTP ile ortak iþ yapmayan, DTP yle ortak hareket etmeyen yer yer de dýþlayan sol siyasetler aslýnda emekçilerin ve ezilenlerin bütünsel çýkarlarýyla uyuþmayan, önümüzdeki sürecin yaratacaðý olanaklarýn fýrsat haline dönüþmesinin yer yer önünde duran bir zeminde duruyor. Komünistlerin Birliðini savunanlarýn bir ödevi de sol akýmlarýn DTP nezdinde ezilenlerin ve emekçilerin en geniþ kesimleri ile temas etmesini saðlamak, önümüzdeki sürecin ortak örülebilmesini yolunda adýmlar atmaktýr. Bu anlamda bu eylemlere örgütleyici bileþen olarak katýlmanýn, eylemlerin öncesinde ortak çalýþmalar yürütebilmenin, bu eylemleri güçlendirmek ve en geniþ kesimleri bu eyleme dâhil edebilmenin gereðini de yerine getirmeye çabalýyoruz. Yenibosna dan Komünistler
Sayfa
EKÝM 2009
9
Pagine Marxiste Sayfalarýnda Bir Çinli Komünist: Jue Xing (2)
Jue Xing in Þincan da yaþanan olaylarla ilgili Pagine Marxiste de çýkan yazýsýný geçtiðimiz sayýda KöZ de yayýnlamýþtýk. Ayný zamanda, Tien An Men Ayaklanmasýnýn bastýrýlýþýnýn 20. yýldönümünde bu deneyimi, ayaklanmaya katýlan Xing den dinledik. Ýlk kýsmýný geçtiðimiz sayýda yayýnladýðýmýz röportajýn ikinci kýsmýný sunuyoruz.
Tien An Men Meydaný - 1989
taleplerini boylu boyunca ortaya koyamadan hareket ezildi. Zaten hükümetin asýl amacý da bu hareketin filizlenmeden bir daha baþýný kaldýramayacak tarzda ezilmesini saðlamaktý. Bu esnada öðrenci hareketi içinde de ben ve arkadaþlarýmýn olduðu bir kesim Çin in belli baþlý kentlerini kapsayan bir genel grev hareketinin örgütlenmesi için öðrenci hareketinin de harekete geçmesini önerdik ama bu eðilim kabul görmedi. Açýkçasý öðrenci hareketini baþlatanlar ve baþýný çekenler ilk yola çýktýklarýndan itibaren aslýnda hükümet içindeki ikilikten yararlanarak barýþçýl yollardan bir muhalefet rolü oynamayý tasarlýyorlardý ve baskýlarýn artmasýyla birlikte bu kesim geri çekilme eðilimlerini göstermeye baþladý. Oysa bütün Çin tarihi boyunca belli baþlý ciddi deðiþimlerin hepsi þiddetle gerçekleþti ve þiddete baþvuran her hareket de çok þiddetli bir biçimde ezildi. Tien An Men e gelinceye kadarki bütün eylemler de çok sert bir biçimde ezilmiþti ve bu nedenle böyle bir sert müdahaleye karþý hazýrlýklý olmak gerekirdi. Ama öðrenciler böyle bir niyetle yola çýkmamýþlardý iþçiler de henüz hazýrlýklý deðillerdi ve hazýrlanmaya fýrsat bulamadýlar.
KöZ: Hareketin muhalif karakteri kaderini tayin etti derken ne kastediyorsun? Ve son aþamada hareketin mahiyeti üzerinde etkisi olan nasýl geliþmeler olduðunu biraz açabilir misin? Xing: Önce geliþmelerin son aþamada nasýl bir seyir aldýðýndan söz edeyim. Doðrusu öðrencilerin eylemine iþçilerin katýlmasý ve hareketin yayýlarak geniþlemesi hükümetin tutumunun da sertleþmesine yol açtý. Ama bir yandan da hükümet içindeki görüþ ayrýlýklarý (Deng Siao Ping ile Jao Ziyang arasýndaki görüþ ve tutum ayrýlýklarý) hükümetin müdahalede gecikmesine neden oluyordu. Bu düðüm Tien An Men meydanýndaki kitlesel açlýk grevinin bir aþamasýnda
O deneyimin baþýný çekenler de dahil kimse artýk barýþçýl ve amatörce hazýrlanmýþ bir harekete giriþmekten yana olmaz. Bu hareket devrimci deðil muhalif bir çizgide kaldýðý için yenilmiþtir
çok bariz bir biçimde görüldü ve dönüm noktasý o zaman önümüze geldi. 19 Mayýs günü uzlaþmadan yana olan Jao Ziyang Tien An Men Meydanýndaki açlýk grevcilerini ziyaret etti ve adeta yalvarýrcasýna öðrencileri eylemlerinden vazgeçirmeye çalýþtý. Bu ayný zamanda onun kamu karþýsýnda son görünüþü idi. Ertesi gün Olaðan Üstü Hal ilan edildi. Hükümetin asýl sert müdahaleleri bu noktadan sonra giderek artmak üzere gündeme geldi ve Jao Ziyang da bir daha görünmedi. Bu dönüm noktasý ayný zamanda hem iþçilerin harekete daha baðýmsýz bir tutumla ve daha güçlü ve örgütlü olarak katýlmalarý bakýmýndan hem de öðrenciler arasýndaki ayrýþmanýn kesin olarak netleþmesi bakýmýndan önem taþýdý. Ýþçilerin taleplerinin öne çýkmaya baþlamasý ve hem daha baðýmsýz hem de daha yaygýn iþçi eylemlerinin gündeme gelmesi bu saldýrýlarýn sertleþmesi ile ivme kazandý. Aslýnda zaten olaðan üstü hal uygulamasý da böyle bir geliþmenin endiþesi ile baþlamýþtý ve her geliþmenin üzerine giderek daha sert bir biçimde saldýrýlar oldu. Bu aþamada artýk iþçiler destek gücü olmaktan çýkýp baþlýbaþýna bir hareket oluþturmaya yönelmiþti. Nitekim hareketin ezilmesine iki hafta kala Pekin ve baþka bir çok belli baþlý sanayi kentinde kollarý olan bir sendikalaþma hareketi görüldü ve bu hareket kendi taleplerini oluþturmaya baþladý. Ama artýk çok geçti ve bu sendika kendini ve
Bununla birlikte bu deneyim ve çok sert bir biçimde ezilmiþ olmasý barýþçýl bir mücadeleyi hayal edenler de dahil herkes için önemli ibret alýnacak dersler çýkarýlmasýna vesile oldu. Bugün kimse o deneyimin baþýný çekenler de dahil artýk barýþçýl ve amatörce hazýrlanmýþ bir harekete giriþmekten yana olmaz. Bununla birlikte bu deneyimden çýkarýlmasý gereken tek ve en önemli ders bu teknik düzeyde deðildir. Daha önemlisi þudur: Bu hareket devrimci deðil muhalif bir çizgide kaldýðý için yenilmiþtir. Rejimin topyekün deðiþmesini hedefleyen devrimci bir hareket deðil, hükümeti ileri itmeyi umut eden muhalif bir hareket olduðu için böyle bir yenilgiyle maruz kalmýþtýr. Asýl kayda geçirilmesi gereken de budur. KöZ: O halde bu hareketin devrimci bir önderlik olmadýðý için yenilgiye mahkum olduðu söylenebilir mi? Xing: Eðer hareketin arkasýnda bir parti olsaydý da yenilgi kaçýnýlmaz olurdu. Öncelikle Çin de devrimci bir partinin inþa edilebilmesi için bile zihniyetleri ve alýþkanlýklarý kökten sarsan ve yeni ufuklar açan böyle bir deneyime ihtiyaç vardý. Özellikle de iþçilerin baðýmsýz bir güç olarak siyasal mücadelede yer alabileceðini ve bu mücadelede önderlik rolü oynayabileceðini görebilmek için böyle bir deneyime ihtiyaç vardý. 1989 hareketi açýkçasý bir uyanýþ hareketi oldu ve bunu saðlayan iþçiler ve öðrenciler bile baþlarken böyle bir anlam taþýyan bir eyleme
giriþtiklerini bilmiyorlardý. Hepsinin de sonradan bu sonuca vardýðý söylenemez. Bununla birlikte o hareketin içinde yer almýþ olanlarýn çoðu bugün nerede olurlarsa olsunlar hükümeti barýþçýl yoldan ileri itmek üzere bir muhalefet hareketine bir daha kalkýþmamak gerektiðini öðrenmiþ durumdadýr. Ama herkesin bu rejimi devirmek için bir mücadeleye hazýrlanmak gerektiði sonucuna vardýðý söylenemez. Ne olursa olsun biz bu deneyimi yaþamýþ olduk ve bunun derslerini çýkarýp aktarmak gerekiyor. Bu aþamada en önemli görev o zaman eksikliði hissedilen
1989 hareketi açýkçasý bir uyanýþ hareketi oldu ve bunu saðlayan iþçiler ve öðrenciler bile baþlarken böyle bir anlam taþýyan bir eyleme giriþtiklerini bilmiyorlardý. Hepsi bu sonuca da varmadý
önderliði yaratacak olan kadro adaylarýný bulup seçmek ve bu deneyimin ve sýnýf mücadelesi tarihinin dersleriyle donatmak için çalýþmak olsa gerektir.
KöZ: Bu konuyu kapatmak üzere son bir soru: Çin deki baský koþullarý ve sorumluluklarýn aðýrlýðý nedeniyle gelecekten umudunu yitirdiðin için mi ülkeni terk ettin ve þimdi Ýtalya dasýn? Xing : Asla. Uzun zaman Çin de yapýlmasý gerektiðini düþündüðüm þeyleri yapmak için benim gibi düþünen kimseleri bulmak ve bir araya gelmek için çok gayret ettim. Komünizmin geleceði hakkýnda umudumu hiç yitirmedim ve komünistlerin ödevlerini de unutmadým. Ama cezaevinden çýktýktan sonra sürekli takip ve baský altýndaydým. Bu þartlarda yapabileceklerimi yapamadýðým ve hareket alaným olmadýðý için bunun koþullarýný saðlamak üzere ülke dýþýna çýkmaya karar verdim. Umudumu yitirseydim tam tersine orada kalýp baþkalarý gibi bana sunulacak çerçevenin içinde yaþamaya razý olurdum. Doðrusu umudumu yitirmediðim gibi, ödev ve sorumluluklarýmýn arttýðýnýn da bilincindeyim. Açýkçasý Avrupa ya gelirken buralarda komünist hareketin daha güçlü olduðunu sanýyordum. Þimdi görüyorum ki buralarda da yapýlmasý gereken sandýðýmdan çok þey var. Bu da umutsuzluk nedeni deðil hayatýn yönünü belirleyen ek bir neden oluyor.
Güler Zere ye ve Tüm Tutsak Devrimcilere Özgürlük! Kanser hastasý olmasýna raðmen salýverilmeyerek devletin gün be gün ölümüne neden olduðu devrimci tutsak Güler Zere ye ve diðer tüm hasta tutsaklara özgürlüklerinin verilmesi talebiyle gerçekleþtirilen eylemlere Köz ün arkasýnda duran komünistler olarak biz de katýldýk. Söz konusu eylemlerden biri Ýzmir Bayraklý Adli Týp önünde gerçekleþti. 27 Aðustos 2009 Perþembe günü Adli Týp üst kurulunun Güler Zere ile ilgili raporunu açýklayacaðý gün olmasý dolayýsýyla Ýzmir Tecrite Karþý Mücadele Platformu saat 12.30'da bir basýn açýklamasý düzenledi. Basýn açýklamasýna KESK Ýzmir Þubeler Platformu, ÇHD Ýzmir Þubesi, Halkevleri, Köz imzacý olarak katýlýrken ÖDP, DTP, BDSP de destek verdiler. Basýn açýklamasýnda Güler Zere ve tüm hasta tutsaklar hakkýnda kýsa bilgiler verildi. Hasta tutsaklarýn tedavileri için serbest býrakýlmasý gerektiðine vurgu yapýlan açýklamada "Tecrit öldürür, dayanýþma yaþatýr!" sloganý atýldý. Halk Cephesi nin konuya iliþkin her hafta Cuma günü gerçekleþtirdiði bir oturma eylemine de katýlým gösterdik. AKP nin hukukunun Nazi hukukundan farklý olmadýðýnýn vurgulandýðý eylemde Güler Zere Serbest Býrakýlsýn! , Hasta Tutsaklar Serbest Býrakýlsýn! , Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur! sloganlarý atýldý. Oturma eyleminde ise Özgür Tutsak ve Bize Ölüm Yok marþlarý söylendi. Zindanlar Yýkýlsýn, Tutsaklara Özgürlük! Ýzmir den Komünistler
Kanser hastasý tutsak devrimci Güler Zere (fotoðrafta solda) 12 Ekim günü üçüncü ameliyatýný oldu ve ameliyat sonrasý alýndýðý yoðun bakým bölümünde kaçma ihtimaline karþý ayaðýndan kelepçelendi. DHKP-C üyesi olmaktan 34 yýl hüküm giyen ve 14 yýldýr cezaevinde yatan Zere 5 Temmuz tarihinden beri evrak eksikliði gerekçesiyle Adli Týp Kurumunda bekletiliyor. 7 ay içerisinde 3 aðýr ameliyat geçiren Zere 6 hafta boyunca radioterapi tedavisine alýndý. Radyoterapi tedavisinin ardýndan bir ay sonar boyun bölgesinde kanser hücrelerinin hýzla büyüdüðü tespit edildi. Zere aðýr hastalýðýna raðmen týpký bugüne kadar 19 ameliyat geçiren mesane kanseri hastasý Odak eski Yazýiþleri Müdürü Erol Zavar gibi serbest býrakýlmýyor.
Adli Týp Kurumu kanser hastasý devrimci tutsak Güler Zere'nin durumunu görüþürken, Adli Týp önünde bir eylem yapýldý. Sabah 09.00 gibi toplanan kitle öðle saatlerinde yaklaþýk 250 kiþi olmuþtu. Biz de Köz'ün arkasýnda duran komünistler olarak eyleme 12 kiþilik bir katýlým saðladýk. Eylemde "Güler Zere serbest býrakýlsýn", "Adalet Ýstiyoruz", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur", "Güler Zere'ye özgürlük" sloganlarý atýldý. Marþlar okundu, alkýþ ve ýslýklarla Güler Zere'ye destek mesajlarý yollandý ayný zamanda da Adli Týp Kurumu'nun vereceði karar da etkilenmeye çalýþýldý. Ýstanbul dan Komünistler
Sayfa
10
EKÝM 2009
«Kaðýtsýzlar Bakanlýðý»nýn Açýlýþ Törenindeki konuþmalardan bir görüntü
Fransa da Kaðýtsýzlar Bakanlýðý kuruldu 26 Haziran günü Paris in yoksul kenar mahallelerinden birinde, iþgal edilmiþ bir binanýn kapýsýna törenle «Kaðýtsýzlara Kaðýt Saðlama Bakanlýðý» tabelasý asýldý. Aslýnda saðlýk sigortasý kurumuna ait olup 18 inci Bölge belediyesine satýlmýþ olan bu bina, satýþ iþlemleri sýrasýnda çýkan bir ihtilaf nedeniyle aylardýr boþ duruyordu. Ama 17 Temmuz gününden beri ise pek boþ deðildi. O çarþamba yüzlerce Afrikalý kaðýtsýz iþçi destekçileriyle birlikte bu boþ duran binayý iþgal etmiþti ve o günden beri de iþgal büyüyerek sürmekteydi. Aslýnda daha iþgalin ilk günlerinden itibaren iþgali gerçekleþtiren kaðýtsýzlar burayý «kaðýtsýzlara kaðýt saðlama bakanlýðý» diye anmaya baþlamýþ ve kapýya bu kimliði ifade eden bir pankartý kýsa zamanda asmýþlardý. Yoksullara evsizlere kaðýtsýzlara destek veriþiyle meþhur olan piskopos Gaillot nun takdisiyle ve birçok baþka ünlünün hazýr bulunduðu törenle kahverengi mermerden «bakanlýk» tabelasý resmen 26 Eylül günü kapýya çakýldý. Bu tören aslýnda 10 Ekim gününde yapýlmasý planlanan büyük kaðýtsýzlar yürüyüþü için hazýrlýk etkinliklerinin bir parçasý idi. Nitekim 10 Ekim günü Paris en büyük kaðýtsýzlar eylemine tanýk olacaktý. «Kaðýtsýzlar Bakanlýðý»ndan, «Göç ve Entegrasyon Bakanlýðýna» kadar sürmesi planlanmýþ olan bu yürüyüþün daha baþlangýç safhasýnda, onbini bulan kaðýtsýzýn seferber olduðunun açýkça görülmesi üzerine Göç ve Entegrasyon Bakanlýðý miting tertip komitesini arayarak derhal on kiþilik bir heyet ile görüþmeye hazýr olduðunu bildirecekti. Bu noktadan itibaren Kaðýtsýzlar Bakanlýðý ve onun arkasýndaki kolektifler artýk resmen hükümetin muhatabý olacaklardý.
Kaðýtsýzlar Bakanlýðýna Nereden Gelindi? Bugün artýk Kaðýtsýzlara Kaðýt Saðlama Bakanlýðý olarak anýlan iþgal altýndaki dev bina Parisin 18 inci ilçesinde bulunuyor. Paris Komünü zamanýnda da önemli merkezlerden birini oluþturan 18 inci ilçede 4 bin 300 metre kare üzerine kurulu 5 katlý ve tarihi sayýlacak bu dev sigorta binasýný iþgal etmiþ olan kaðýtsýzlarýn ilk iþgali deðil bu. Ayný kaðýtsýz iþçiler 2 mayýs 2008 de de Paris teki Bourse de Travail (sendikalarýn kullandýðý lokaller) içindeki CGT sendika konfederasyonunun bir lokalini iþgal etmiþ ve 24 Haziran 2009 da CGT güvenlik birimleri tarafýndan oradan atýlýncaya kadar da o iþgali sürdürmüþlerdi. Bu bakýmdan geçtiðimiz günlerde resmi açýlýþý yapýlan Kaðýtsýzlar Bakanlýðýnýn ne olup olmadýðýný anlayabilmek için bu güne kadarki sürece kuþbakýþý bir bakmakta yarar var. Aslýnda Kaðýtsýzlar Bakanlýðýna varan sürecin ilk adýmlarýný 2008 yýlýndan itibaren izlemek gerekir. Fransa da oturum hakký olmayan iþçilerin resmi çalýþma izni yok. Bu nedenle kah iþverenlerin kimi düzmece kaðýtlar saðlamasýyla kah hiç kayýt olmadan kah kendi olanaklarý ile elde ettikleri sahte evraklarla
çalýþmaktalar. Bu da özellikle patronlarýn ve devletin iþine gelen bir durum; zira hem ucuz iþ gücüne ihtiyaç var hem de esnek üretim saldýrýlarýnýn bir gereði olarak bu iþ gücünün iþ güvencesinden tamamen yoksun tutulmasý gerekiyor. Fransa da bu þartlar altýnda çalýþan kayýt dýþý milyonu aþan iþçi var ve giderek de bunlarýn sayýsý artma eðiliminde. Her ne kadar oturma izni olmayan iþçilerin resmen çalýþmasý mümkün deðilse de bu iþçilerin sendika üyesi olmalarýna ve sendikal mücadeleye katýlmalarýna bir engel yok. Bu nedenle Fransýz solunun kimi kesimleri bilhassa en solda duranlar kaðýtsýzlarýn sendikalý olmasý yönünde öteden beri kimi giriþimlerde bulunmaktalar. Ne var ki genellikle sendikalarýn ve solun büyük bir kýsmý kaðýtsýzlar sorununu iþçi sýnýfýnýn bir sorunu olarak deðil bir insaniyet sorunu olarak görüyor ve bu konuyu daha çok bu tür sorunlarla ilgilenen kurumlarýn sýrtýna atmayý tercih ediyorlar. Bununla birlikte sendikalarýn bilhassa Fransýz Komünist Partisi ne (FKP) yakýn olan ve bir de interim iþçileri þubesi olan CGT nin zaman zaman kaðýtsýzlara yönelik kimi giriþimleri olmakta. Nitekim 2007 yýlýnýn sonlarýndan itibaren CGT bünyesinde bu doðrultuda yeni bir hamle oldu. Kaðýtsýzlarýn CGT ye üye olmasý yönünde bir hareket baþladý ve bu sendikalý kaðýtsýzlarýn greve çýkmasýna vardý. Ýþte bugün Kaðýtsýzlar Bakanlýðýnýn ilan edilmesine varan sürecin baþlangýç noktasýný oradan almak gerekiyor. CGT 2008 yýlýnýn baþýndan itibaren kaðýtsýzlara yönelik giriþimlerinin ilk somut adýmýný 15 Nisan da attý. CGT bu tarihte Droits Devant derneði ile eþgüdüm halinde 20 civarýnda iþyerinde sendikalý kaðýtsýzlarýn kaðýt talebi ile greve çýkmasýný saðladý. Ýki gün sonra CGT ve Paris Kaðýtsýzlar Koordinasyonu (CSP 75) bir toplantý yaptýlar. Planýný açýklayan CGT, CSP 75 delegelerinden valiliðe dosya göndermeyi durdurup greve destek olmalarýný istedi. Bunun üzerine CSP 75 de grevlere destek vermeye ve valiliðe dosya göndermeyi durdurmaya karar verdi. Grev gözcülerinin arasýna CSP 75 üyeleri de katýlmaya baþladý. Bununla birlikte CSP 75 delegeleri sendikalý olmayan iþyerlerindeki kaðýtsýzlarýn greve çýkmalarýnýn mümkün olmadýðýný, tecrit olacaklarýný ve kendi baþlarýna grev baþlatmalarýnýn mümkün olmadýðýný hatýrlattýlar. 21 Nisan da CGT kendi üyesi olan grevci kaðýtsýzlardan 600 ünün dosyasýný valiliðe sundu; bakanlýk 1000 civarýnda dosyayý kabul edeceðini açýkladý. Valiliðe dosya vermeyi durdurmasý istenen CSP 75 oyuna getirildikleri düþüncesine kapýlarak rahatsýz oldular ve daha önce geniþ çaplý bir kaðýt daðýtma durumu doðuncaya kadar grevleri sürdürüp dosya sunmayý durdurma mutabakatýnýn bozulduðuna kanaat getirdiler. 30 Nisan günü CSP 75 de valiliðe 1000 tane dosya gönderdi ve bunlar geri çevrildi. Bu dönemeçten itibaren CGT nin kaðýtsýzlarý sendikalý yapma ve bunlar üzerinden valiliðe baský yapma
yönündeki giriþimleri çerçevesinde Paris Kaðýtsýzlar Koordinasyonu (CSP 75) baþta olmak üzere, 90 lý yýllardan itibaren oluþmuþ olan kimi kaðýtsýzlar kolektifleri, sol gruplar, sendika militanlarý vs.nin katýldýðý tartýþmalar geliþmeye baþladý. Bu çerçevede bir yandan kaðýtsýzlar sorununun insani yardým kurumlarýnýn sorunu olduðunu ileri süren bir yandan da kendi bünyesindeki kaðýtsýzlar üzerinden kaðýtsýzlarýn sorunlarý ile ilgili giriþimlerde bulunan; bir yandan da kendi bünyesine üye olan kaðýtsýzlarýn topluca kaðýt almasý için giriþimlerde bulunan CGT ile CSP 75 ve baþka kimi çevrelerin arasýnda tartýþmalar ve gerilimler doðdu. Bu tartýþmalar çerçevesinde CGT «valiliðin kaðýtsýzlar kolektiflerini provoke edip üzerlerine saldýðýný» iddia ederken CSP 75 de «CGT nin kaðýtsýzlar hareketini rehin almak istemekle» eleþtiriyordu. CSP 75 ve kaðýtsýzlar 2008 1 Mayýsý na kitlesel olarak katýlýp iþçi hareketinin dýþýnda olmadýklarýný dosta düþmana göstermelerinin hemen ardýndan 2 Mayýs günü CSP 75üyesi kaðýtsýzlar Republique Meydaný yakýnlarýndaki Bourse de Travail ýn avlusuna yerleþtiler. Bourse de Travail lar Fransa iþçi hareketinin tarihçesi içinde þekillenmiþ ve sendika lokallerini barýndýran kurumlar ve bu kurumlarda genellikle CGT lokalleri bulunuyor. CSP 75 de CGT ile anlaþmazlýklarýnýn çözülmesini saðlamak umuduyla bu binayý iþgal etmeye karar vermiþti. Bu iþgal eyleminden iki gün sonra CGT temsilcilerdi ile RESF ve UCIJ gibi kaðýtsýzlarla ilgilenen büyük derneklerin temsilcileri CSP 75 delegeleri ile bir görüþme yaptýlar. Bu görüþmede de CGT CSP 75 in dosyalarýný sunmayý reddetti ve diðerleri de sessiz kalarak iþgale son verilmesini istediler. Bu görüþmeden sonra uzun süre bütün temaslar kesilecekti. Zaten bu görüþmeden bir hafta sonra CGT genel baþkaný Thibault bir TV programýnda «hayýr biz bütün kaðýtsýzlarýn toptan kaðýt almalarý için mücadele etmiyoruz» diyecekti. Böylece hem köprüler tamamen atýlmýþ oldu hem de CSP 75 taraftarlarýnýn CGT binasýný iþgal etmekte haklý olduklarýný düþünmelerine vesile oldu. Gerçi CSP 75 ile CGT arasýndaki anlaþmazlýkta CSP 75 in haklý olduðu doðru olmasýna doðruydu ama bu haklýlýk mücadelenin hedefinin þaþýrýlmasý için bir mazeret olamazdý. Zira bu vesile ile meseleyi kaðýtsýz iþçilerin haklarýný almasý noktasýndan çýkarýp CGT ile hesaplaþma doðrultusuna çekme eðilimindeki küçük grupçuklar bilhassa kaðýtsýzlar hareketi etrafýnda oldum olasý yer etmiþ olan liberter çevreler veya benzer eðilimlere sahip bireysel destekçiler hareketin ekseninden çýkmasýnda hatýrý sayýlýr bir rol oynadýlar. Beri yandan da elbette CSP 75 içinde de bilinçli bilinçsiz olarak CGTye hýnçlananlar az deðildi. Bu eðilimlerin buluþmasýnýn sonucunda CSP 75 tecrit oldu. Zira baþka yerlerde de olduðu gibi genel olarak solda hakim olan sendika kuyrukçuluðu Fransa da da yer etmiþ bir kusurdu.
ntüsü
lin dýþarýdan görü
e adresindeki iþga
14 Rue Beaudeliqu
Sonuçta bu elveriþsiz koþullarda CSP 75, CGT binasýndaki iþgal eylemi vasýtasýyla kaðýt sorununu çözme doðrultusunda bir çýkmaza sürüklendi. Bunun için de iþgalin oturup kurumlaþmasýna ihtiyaç vardý. Nitekim bir tesadüf , bu doðrultuda önemli bir adýmýn atýlmasýna fýrsat sundu. 21 Mayýs günü belediyenin binada bir tamirat için gönderdiði bir iþçinin binanýn içine girmesini fýrsat bilen CSP 75 üyesi kadýnlar sýðýnmýþ olduklarý avludan binanýn içine girerek CGT nin toplantý salonuna yerleþtiler. O noktadan sonra artýk CSP nin iþgal eylemi yaðmur altýnda sürmekten kurtuldu ve kurumlaþmanýn ilk esaslý adýmlarý bu noktadan sonra atýldý. Yerleþik düzene geçildikten sonra yemek ve yatmak daha düzenli olmaya baþladýðý gibi «döþek üstü tartýþmalar» da düzenli olarak yürütülmeye ve giderek ilgi çekmeye baþladý. Sendikalar platformu CSP 75 ile yeniden temas kurdu ortak dosyalarýn sunulmasý konusunda bir ilke anlaþmasý çýksa da bu hiçbir zaman hayata geçmedi. Ama beri yandan çoktan beri birbirinden kopuk duran muhtelif kaðýtsýzlar kolektifleri de CSP 75 çevresinde toplanmaya baþladýlar. Bununla birlikte CGT ile anlaþmazlýðýn sürmesi nedeniyle uzak duranlar da az deðildi. Sonuçta kolektiflerin özerk hareket etmesi konusunda bir anlaþma zemini saðlandý bu ayný zamanda sendikalarldan ayrý bir güzergahtan yürüme kararýnýn pekiþmesi anlamýna geliyordu. Bu geliþmelerin üzerine valilik de adým atmaya baþladý. Zaten bu süreç boyunca valilik daima buna benzer giriþimlerde bulunacak ve CSP 75 i sendikalardan ve soldan kopararak hareketi bölüp zayýflatmak için bu tür fýrsatlarý kollayacaktý. Bugünlerde de benzer geliþmeler olmakta. Yine de valilikle ilk görüþme valinin beklediði gibi protokol seviyesinde bir görüþme olmadý. Bir delegasyon 11 Haziran da vali ile görüþmeye çýktýðýnda kaðýtsýzlar ve destekçileri de kapýnýn önünde kitlesel bir gösteri yapýyordu. Bu görüþme CSP 75 in kendine güvenini arttýrdý ve bu iþgal yerinde ilk konserle kutlandý bundan itibaren bu tür konser etkinlikleri düzenli olarak tekrarlanacaktý. Bir yandan da destekçilerin çeþidi artmasa da sayýsý ve iþgale katýlanlar artmakta idi. Bunun üzerine iþgalci kaðýtsýzlar bir kez daha valiliðe topluca dosyalarýný sunmak için yürüyüþe geçtiler ve reddedildiler. Bunun ardýndan her çarþamba iþgal ettikleri binadan çýkarak yürüyüþ yapmayý adet edineceklerdi. Zaman zaman da Paris te gerçekleþen muhtelif eylemlerde varlýklarýný göstermeyi sürdüreceklerdi. Bu süreçte Ýþgal Altýndaki Bourse Günlüðü diye bir bülten yayýnlanmaya baþladý; bir web sitesi kuruldu ve zaman zaman internet üzerinden video klipleri yayýlmaya baþladý. Bu bakýmdan iþgal iyice örgütlenmiþ ve kurumlaþmýþtý. Bununla birlikte ayný zamanda da tecrit koþullarýna hapsolmuþtu.
Sayfa
EKÝM 2009
Bu durum adeta hiç bozulmadan tam 14 ay sürdü. Ta ki kaðýtsýzlarla ilgili ikinci dalgayý baþlatmayý düþünen CGT bu iþgale son vermeye karar verinceye kadar. CGT nin özel kolluk kuvvetleri 24 Temmuz günü iþgal yerinde az insan olmasýný fýrsat bilerek göz yaþartýcý gaz bombalarý ve sopalarla içeri girip iþgalcileri dýþarý attý pek çok yaralý oldu ve ardýndan iþin gerisini de polis tamamladý. CSP 75 14 aylýk iþgalin ardýndan tekrar sokakta idi. Bu kez iþgal ettikleri binanýn karþýsýndaki kaldýrýmý iþgal ettiler ve orada yatýp kalkmaya baþladýlar. Bu arada CGT nin kullandýðý yönteme yönelik tepkilerin artmasýyla CSP 75 in destekçileri de artmaya baþladý. CGT bünyesinden de destekçiler çýkmaya baþladý. Bunu fýrsat bilen CGT genel baþkaný kolluk güçlerinin þefini görevinden uzaklaþtýrdý. Bu aslýnda hem nalýna hem mýhýna vurmaya yarayan bir manevra idi. Zira söz konusu kiþi hem CGT nin talimatýyla bu pisliði yapmýþtý hem de Thibault nun muhaliflerindendi. Öte yandan CSP 75 ile birlikte Union Departementale (CGT Ýl örgütü) de Bourse de Travail dan atýlmýþ oldu. Böylece CGT bürokratlarý hem kaðýtsýzlardan hem de içindeki kimi muhalif unsurlardan kurtulup bir taþla birkaç kuþ vurmaya heveslenmiþti. Ama öyle olmadý. Gerçi CSP 75 in kaldýrým üzerinde uzun süre kalamayacaklarý belli idi ama tecrit durumu da nispeten kýrýlmýþtý. CGT temizlik iþçileri sendikasýndan kimi destekçilerin yardýmýyla bugün «Kaðýtsýzlar Bakanlýðý» haline gelen binanýn istihbaratýný alan CSP 75 17 Temmuz günü geleneksel haftalýk yürüyüþlerinin ardýndan Beaudelique sokaðý 14 numaradaki adrese yerleþtiler. Bu noktadan itibaren, Bourse de Travail daki tecrit durumundan eser kalmadý. Artýk her hafta aralarýnda Yeþiller partisi Besancenot nun Yeni Anti Kapitalist Parti si (NPA) ve CGT den kimi sendikalarýn da bulunduðu 20 civarýnda muhtelif kurumun ve pek çok bireylerin destek toplantýlarý yaptýðý, her hafta bütün kaðýtsýz kolektiflerinin merkezi toplantýlarýný yürüttüðü bir mücadele üssü haline gelecekti bu adres. Nitekim öyle de oldu. Haftalýk düzenli yürüyüþler giderek kitlesel hale gelerek sürmekte 4 bin 300 metre kare alandaki büyük iþgal yerinde iþgale katýlanlarýn sayýsý binleri bulmakta. Ayrýca kaðýtsýzlar kimi baþka eylemlere giderek boyutlarý artan kortejlerle katýlarak kendilerini duyurmaktalar. Kuþkusuz daha önce görülmeyen bu desteðin
10 Ekimdeki büyük kaðýtsýzlar yürüyüþündeki Türk ve Kürt Kaðýtsýzlar Kolektifinin korteji
yeni göçmenlere dönük iþ yasalarý ve seçmeli göç mantýðý da giderek Türkiyelilerin oturum için iþçi statüsüne geçme arayýþlarýný arttýrmaktaydý. Bu ortamda Kaðýtsýzlar Bakanlýðýnýn oluþmasýna Türk ve Kürt kaðýtsýzlarýn raðbet etmesi þaþýrtýcý deðil. Bununla birlikte kaðýtsýzlarýn örgütlenmesinin oldukça çetrefilli sorunlarý var. Bir defa bir iþyeri yahut semt örgütlenmesinden farklý olarak kaðýtsýzlar hareketi ortak çýkarlarý olmakla birlikte birbirleriyle tanýþýklýðý ve baðlarý olmayan unsurlardan oluþuyor. Bu neden örgütlenmesi güç olduðu gibi bölünmesinin koþullarý da az deðil. Ayrýca kaðýt sorunu öteden beri büyük paralarýn döndüðü þebekelerin veya kurnaz üç kaðýtçýlarýn at oynattýklarý bir alandýr. Kaðýtsýzlar da ne yazýk ki gerek avukatlara tercümanlara, aracýlara ve çoðu zaman da üç kaðýtçýlara inanýlmaz miktarlarda para kaptýrmýþ olmalarýna raðmen güvenceli çalýþma koþullarýna kavuþma uðruna tekrar tekrar bu tür tuzaklara basmaya eðilimli olmaktalar. Bu nedenle Kaðýtsýzlar Bakanlýðý her þeyden önce bu yönde bir umut kapýsý oldu. Bu sayede ilk kez kaðýtsýz emekçiler kendi sorunlarýný para karþýlýðýnda deðil birlikte mücadele ederek çözmenin de yoluna girmiþ oluyorlar. Bunun ilk adýmý Türk ve Kürt Kaðýtsýzlar Kolektifinin kurulmasý oldu ise ikinci ve daha çetin adýmý da bu örgütlenmenin kendi mekanizmalarýný oluþturup iþletmesi ve bu yönüyle hem kaðýtsýzlar bakanlýðýna katýlarak hem de oraya böyle bir katký sunarak mücadele araçlarýný güçlendirmesi olacak. Ne var ki bunun için daha uzun bir yol var. Her ne kadar þimdilik Türk ve Kürt Kaðýtsýzlar zaman zaman genel toplantýlarýný yapýp sorunlarýný tartýþtýklarý gibi kendi delegelerini seçmekte ve zaman zaman onlarý deðiþtirmekte iseler de henüz bu örgütlenme oturmuþ deðil. Öte yandan her zaman olduðu gibi bu durumda da bu geliþmeleri fýrsat bilip kendilerine çýkar saðlamak için etrafta dolaþan çakallar da eksik deðil. Öte yandan bunlarýn manevra alanlarýnýn geniþlemesine uygun bir ortamýn mevcut olduðu da tartýþmasýz. Ama her zaman olduðu gibi bu durumda da her derdin bir çaresi örgütlenme ve eylemlilik olacak bu sayede hareket asýl düþmanlarýný ve hedeflerini þaþýrmadan hedeflerine doðru ilerlerken önüne çýkan engelleri de aþmasýný öðrenecek. Yahut bu yolda baþarýsýz olsa dahi bir sbonraki mücadelelere aktarýlacak önemli bir deneyimi yaratmýþ olacak.
14 Rue Beaudelique adresindeki iþgalin içeriden görüntüsü
artmasýnýn birinci nedeni kaðýtsýzlarýn eylemlerini CGT nin lokalini iþgal ederek yürütme yanlýþýndan kurtulmalarýdýr. Bununla birlikte, aykýrý gibi görünse de Bourse de Travail da 14 ay boyunca tecrite raðmen direniþlerini sürdüren ve daðýlmayan Afrikalý kaðýtsýzlarýn kararlýlýðýnýn da belirleyici bir etkisi vardýr. Bu iþgal yerinin deðiþmesi ile birlikte o zamana kadar CSP 75 ile ilgisi olmayan Türk ve Kürt kaðýtsýzlar arasýnda da kýsa bir propaganda çalýþmasýnýn ardýndan geniþ bir ilgi doðdu ve bir Türk Kürt Kaðýtsýzlar Kolektifi oluþarak iþgaldeki yerini aldý. Bu adresteki iþgalin baþýndan itibaren ilgi gösteren ACTÝT derneðinin yaný sýra onu takiben Ahmet Kaya Kültür Merkezi ve kimi yerel Mezopotamya Kültür Dernekleri de destek vermeye baþladý. Halen Türk ve Kürt Kaðýtsýzlar Kolektifi iþgaldeki Malili çoðunluktan sonra ikinci güç haline gelecek þekilde 1050 kiþiye ulaþmýþ durumda ve bu katýlým giderek artma eðiliminde. Halen Kaðýtsýzlar Bakanlýðýnýn eylemlerinde kalabalýk ve canlý kortejleriyle Türk ve Kürt kaðýtsýzlar da bu eyleme kendi renklerini katmaya baþlamýþ durumdalar ve bu vesileyle diðer kaðýtsýzlar kolektifleri nezdinde Türk ve Kürt Kaðýtsýzlar Kolektifi de yerini almýþ durumda. Böylece uzun yýllardan sonra yeniden kaðýtsýzlar hareketinin içinde Türkiyeli kaðýtsýzlarýn da varlýðý göze çarpmaya baþlamýþ durumda. Doðrusu bu geliþmenin ardýnda bazý konjonktürel etkenleri de unutmamak gerekir. Zira Türkiyeliler öteden beri daha çok siyasi iltica yolunu seçmekteyken yakýn dönemde bu kapý AB sürecine de paralel olarak kapanmakta. Beri yandan Sarkozy döneminde çýkan
26 Aðustos günü Kaðýtsýzlar Bakanlýðýnýn resmen dosta ve düþmana ilan edilmesi esasen bir baþka kampanyanýn ilk adýmý idi. Bu açýlýþ zaten fiilen kurulmuþ olan örgütlenmenin bir atýlým için sýçrama tahtasý olarak kullanacaðý bir basamaktý. Asýl hedeflenen 10 Ekim günü için düþünülen büyük ortak Kaðýtsýzlar yürüyüþü idi.
Yeþiller Partisinden) ve CGT temizlik Ýþçileri Sendikasýnýn temsilcisini içeren heyet bakanýn müsteþarý ve iki danýþmanýyla toplantýya girdi ve taleplerini tek bir aðýzdan iletti. Bu görüþme «Kaðýtsýzlar Bakanlýðýnýn» resmen hükümet tarafýndan tanýnmasý anlamýna geliyordu ve bu bakýmdan önemliydi. Bakanlýktaki görüþme taleplerin bakana iletilmesinin ardýndan ay sonuna doðru yeni bir görüþme için ayný delegasyonun davet edileceðinin açýklanmasýyla son buldu. Davet mektubunun adresi sorulduðunda «Kaðýtsýzlar Bakanlýðý 14 Rue Beaudelique 75018» kayda geçti. Bunun ardýndan ayný talepleri içeren metnin birer kopyasý da Cumhurbaþkaný Sarkozy ve Baþbakan Fillon a da iletildikten sonra delegasyon varýþ noktasýna ulaþan kitleyle birlikte bu baþarýyý coþkulu bir biçimde kutladý. Doðrusu Kaðýtsýzlar Bakanlýðýnýn fiilen ve resmen tescil olmasýnýn ardýnda Kaðýtsýzlar bakanlýðýna kadar varan eylemin baskýsý ve 10 Ekim yürüyüþünün kitleselliðinin bir rolü vardýr. Ama sadece bu baskýnýn bakanlýðý dize getirdiðini düþünmek için hükümetlerin sadece baský gruplarýnýn etkinlikleri sonucunda dize geleceðine inananlarýn gözlüklerine sahip olmak gerekir. Bütün denizlerde topraðý olan Fransýz emperyalizminin 10 bin civarýnda kaðýtsýzýn yürüyüþ yapmasýyla göç politikalarýný ve kaðýtsýzlara iliþkin tutumunu deðiþtireceðine inanmak için safdil olmak gerekir. Mesele elbette bu kadar basit deðildir hatta iyice karmaþýktýr. Fransa AB ülkeleri içinde kaðýtsýzlara toplu kaðýt daðýtmayan tek ülke durumundadýr. Bu yolla Avrupa da kaðýtsýz iþçilerin en çok toplandýðý ülke durumuna gelmiþtir. Ayný nedenle de kaðýtsýz iþçilere her gün teker teker en çok oturum izni verilen ülke de Fransa dýr. Kaðýtsýzlara kitlesel olarak oturum izni daðýttýktan sonra kapýlarýný sýký sýkýya kapatan diðer AB ülkeleri bu durumdan rahatsýzdýrlar ve Fransa hükümeti üzerinde giderek artan bir baský uygulamaktadýr. Fransa hükümeti bu nedenle bu soruna bir çözüm getirmeyi gündemine zaten almak zorunda ve almýþ durumdadýr. Ýþte 10 Ekim deki görüþmenin ardýnda bu etkeni gözden kaçýrmamak gerekir. Bu saptama ayný zamanda sürecin önündeki tuzaklara iþaret eder. Hükümet zaten bu soruna çözüm bulmak zorundayken gündeme gelen ve güçlenen kaðýtsýzlar hareketi bu uygun momentte güçlü bir muhatap haline geldiði için kabul görmüþtür. Bir bakýma bilerek bilmeyerek bu fýrsatý en iyi deðerlendiren odak Kaðýtsýzlar bakanlýðý olmuþtur. Ama elbette bu fýrsattan yararlanmak isteyen tek odak deðildir.
11
Zira 10 Ekim yürüyüþünün ardýndan hükümete sunulan taleplerin aþaðý þukarý aynýlarýný ifade eden bir baþka mektup yürüyüþ gününden az önce bütün sendikalarýn ve (kimileri «Bakanlýðýn» destekçileri arasýnda da bulunan) bazý derneklerin imzasýyla hükümete sunulmuþtu. Mitingi takip eden günlerde de bu topluluðun öncülüðünde özellikle Paris civarýnda 20 küsur iþyerinde bazen iþgali de içerecek þekilde 2000 üzerinde sendikalý kaðýtsýzýn baþlattýðý bir grev dalgasý patlak vermiþtir. CGT nin Humanite þenliðinde de ilan ettiði «Ýkinci Dalga Hareketi»dir bu. Bununla birlikte Kaðýtsýzlar Bakanlýðý etrafýnda oluþan hareket ile bu ikinci dalga arasýnda kaðýtsýzlar hareketinin önderliðini ele geçirme konusunda bir rekabet olacaðý kesindir. Bu durumda da solun önemli bir kesiminin sendikalarýn kuyruðuna takýlmasý ve Kaðýtsýzlar Bakanlýðý etrafýnda toplanan kaðýtsýzlarýn bir kez daha tecrit olmalarý kuvvetle muhtemeldir. Hareketin bu biçimde bölünmesi ise ayný zamanda hükümetin kaðýtsýzlar hareketini bölerek sorunu çözmek üzere planlar yapmasýna elveriþli bir zemin oluþturmaktadýr. Elbette hükümet esas olarak solun desteklediði ve daha örgütlü ve politize olan sendikal hareket ile masaya oturmaktansa daha daðýnýk ve daha kolay manipüle edilmeye müsait olan kaðýtsýzlarla masaya oturmayý tercih edecektir. Tabii bunun için de bu hareketi zayýflatmak ve soldan iyice kopartmak için elinden geleni yaptýktan sonra masaya oturacaktýr. Hareketin rekabet ile bölünmesi bu tuzaklý sürece kapý açmaktadýr ve bu süreç baþlamýþtýr bile. Kaðýtsýzlar Bakanlýðýnýn hükümet tarafýndan muhatap alýnmasýnýn ardýnda da bu etken önemli bir rol oynamaktadýr. Bu koþullarda, birinci dalgada olduðu gibi hemen hemen ayný eksen üzerinden bölünmüþ durumdaki kaðýtsýzlar hareketi kritik bir dönemeçtedir. Bu dönemeçte en önemli husus kaðýtsýzlar hareketinin iþçi hareketinin bir parçasý olduðunun ve kaðýtsýzlarýn sorununun aslýnda tüm iþçilerin bir sorunu olduðunun altýnýn çizilmesi önemlidir. Kaðýtsýzlar kayýt dýþý ve güncesiz koþullarda çalýþtýrýldýðý ve aþýrý sömürüye tabi tutulduðu müddetçe tüm iþçi sýnýfýnýn çalýþma koþullarýnýn ve ücretlerinin olumsuz etkileneceðinin vurgulanmasý ve özellikle sendikalý iþçilerin kaðýtsýzlar hareketine bir destek gücü olarak deðil, kendi sorunlarý için mücadele eden bir güç olarak katýlmasý saðlanmalýdýr. Sendikalarýn dýþýnda kalan kaðýtsýz emekçilerin de kendilerini insaniyet talep eden bir sivil toplum hareketi olarak görmekten kurtulup, iþçi hareketinin bir parçasý olarak hareket etmeleri ve hareketin birliðini saðlama yönünde hareket etmeleri elzemdir. Zira zaten küçük bir azýnlýðý temsil eden ve giderek güdükleþen sendikalarýn sýnýfýn tümünün çýkarlarýný temsil etmeleri söz konusu deðildir. Ama sýnýfýn en çok ezilen ve sömürülen en geniþ yýðýnlarý içinden gelen kaðýtsýzlar hareketinin sendikalý iþçileri de içine alarak ve özellikle de yaþlýlara çocuklara bakan temizlik iþlerinde çile dolduran muazzam kaðýtsýz kadýn emekçiler kitlenin dinamizminden yararlanarak bu toparlayýcý rolü oynamasý mümkün ve gereklidir. Ýþte bu bakýmdan Kaðýtsýzlar Bakanlýðý nispeten kurumlaþmýþ ve uzun bir geçmiþe dayanan konumuyla önemli bir mücadele odaðýdýr. Bu odaktan güç alarak hükümetin önünde sonunda çözmek zorunda kalacaðý soruna kaðýtsýzlar hareketinin ve genel olarak emekçilerin çýkarlarý doðrultusunda bir çözüm dayatýlabilir. Kaðýtsýzlar Bakanlýðýndaki iþgalde yerini alan ve diðer kaðýtsýzlar kolektifleri gibi sendikalarla bir rekabet ve dalaþ içinde bulunmayan ve kuruluþundan itibaren bu yönde müdahalelerde bulunmakta olan Türk ve Kürt Kaðýtsýzlar Kolektifi bu düðümün çözülmesinde önemli bir rol oynayabilir; oynamasý saðlanmalýdýr. Fransa da kaðýtsýzlar hareketinin geleceði önümüzdeki kritik günlerde bu sorunun hangi yönde çözüleceðine baðlý olarak þekillenecek.
Nitekim söz konusu yürüyüþ görkemli bir biçimde gerçekleþti. Paris sokaklarý en büyük kaðýtsýzlar yürüyüþüne sahne oldu Üstelik Parisi baþtan baþa aþarak «Kaðýtsýzlar Bakanlýðý»ndan çýkýp «Göç Ýþleri Bakanlýðýna kadar» uzayan bu dört saati aþkýn yürüyüþ kimsenin beklemediði bir eylemdi. 10 bini aþkýn kaðýtsýz Parislileri þaþkýna çevirerek koþar adýmla tam tam sesleri ve daðýnýk düzen kortejleriyle bir ilke imza attýlar. Türk ve Kürt Kaðýtsýzlar Kolektifi de bu ilk büyük yürüyüþün önemli bir parçasý olmanýn onuruna sahip oldu. 10 Ekim yürüyüþünün asýl önemli yaný beklenmedik bir kitlesellikte olmasý deðildi. Asýl önemli olan katýlanlarýn tamamýna yakýnýnýn kaðýtsýzlardan oluþmasý idi. Zira o güne kadar ekseri kaðýtsýzlar hareketi dendiðinde daha çok «kaðýtsýzlarýn haklarý için» hareket eden Fransýz örgütlerini görmeye alýþkýn olanlar ilk kez kaðýtsýzlarýn baþrolde olduðu destekçilerin adeta göze görünmediði bir eylemle karþýlaþtýlar. Öyle ki bu geliþme Göç Bakaný Besson un ve memurlarýnýn da gözünden kaçmadý. Daha yürüyüþün baþýnda bakanlýktan mitingi düzenleyenlere gelen bir telefon ile 10 kiþilik bir temsilciler heyeti bakanlýða davet edildi. Bir tanesi Türk ve Kürt Kaðýtsýzlar Kolektifinden olmak üzere 7 ayrý kaðýtsýzlar kolektifinin temsilcilerinin yaný sýra bir baðýmsýz destekçi yurttaþ temsilcisini, 18 inci ilçe belediye baþkan yardýmcýsýný (eylemi destekleyen
Bourse de Travail'daki döþek üstü tartýþmalarýndan bir görüntü
Sayfa
12
EKÝM 2009
IMF ye Karþý Protesto Hazýrlýklarý Baþladý
Ýstanbul da 6-7 Ekim tarihleri arasýnda düzenlenecek olan Dünya Bankasý ve IMF 2009 Yýlý Toplantýsý ný protesto etmek için hazýrlýklar baþladý. IMF-Dünya Bankasý karþýtý protestolar üç ayrý odak üzerinden ilerliyor.
Sendika ve Meslek Örgütleri Bir Araya Geldi Protestolarý örgütleyen odaklardan ilki Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu (DÝSK), Kamu Emekçileri Sendikalarý Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipler Birliði (TTB) ve Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði nin (TMMOB) oluþturduðu birliktelik. Dört kurum Türkiye sosyalist hareketini oluþturan özneleri muhatap almadan kendi eylem takvimlerini oluþturdu ve çalýþmalarýna baþladý. Eylem takviminde 1 Ekim tarihinde Taksim-Tünel arasýnda bir yürüyüþ, 3 Ekim tarihinde ise ekonomik krizin etkilerinin yansýtýldýðý etkinlikler yer alýyor. Etkinliklerde ekonomik kriz maðduru olmuþ iþçi, iþsiz, emekli, öðrenci ve kadýnlarýn söz aldýklarý bir kürsü oluþturulacak, paneller, tiyatro gösterimi ve konserler yapýlacak. Kurumlar 6 Ekim tarihinde ise Taksim de IMF ve DB ye karþý ses ver þiarýyla bir kitlesel gösteri düzenleyecek.
IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik Kuruldu Türkiye sosyalist hareketini oluþturan çeþitli örgütler ise toplantýyý protesto etmek için IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik adý altýnda bir araya geldi. IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik in bileþenleri þöyle: Alýnteri, Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu, Demokrasi için Birlik Hareketi (Demokratik Toplum Partisi, Toplumsal Özgürlük Platformu, Sosyalist Demokrasi Partisi, Sosyalist Parti, Sosyalist Dayanýþma Platformu, Emekçi Hareket Partisi, Sosyalist Emek Hareketi, Anti-Kapitalist, Türkiye Gerçeði, Demokratik Dönüþüm, 14 Mayýs Platformu), Demokratik Haklar Federasyonu, Devrimci Hareket, Emek ve Özgürlük Cephesi, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Halk Cephesi, Kaldýraç, Köz, Mücadele Birliði, Odak, Otonom, Özgürlükçü Sol Hareket, Partizan, Proletaryanýn Kurtuluþu, Sosyalist Umut, Yeni Dünya Ýçin Çaðrý, Çaðdaþ Hukukçular Derneði.
Üçüncü Odak Direniþ Günleri Koordinasyonu IMF karþýtý protestolarýnda üçüncü odak ise IMF ve Dünya Bankasýna Karþý Direniþ Günleri Koordinasyonu-direnistanbul adlý koordinasyon. Yurtdýþýndan gelecek eylemcilerle de iletiþim kurmak üzere bir internet sayfasý hazýrlayan, gelecek eylemcilere konaklamak için yer ayarlayan koordinasyon anarþizan bir görünüm sergiliyor. IMF-DB Karþýtý Birlik ile koordinasyon içinde olmaya gayret eden Direnistanbul, Unkapaný nda yapýlan eyleme de bilfiil katýlarak destek verdi. Ýstanbul dan Komünistler
IMF ye karþý gösteriler Ýstanbul da IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik çeþitli eylemlerle 6-7 Ekim tarihlerinde yapýlacak Dünya Bankasý ve IMF 2009 Yýlý Toplantýlarýný protesto ediyor Çalýþmalarýna sendikalardan önce baþlayan IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik, ilk eylemini 13 Eylül Pazar günü yaptý. Taksim Tramvay Duraðý ndan Galatasaray Lisesi önüne yüründükten sonra yapýlan yürüyüþün ardýndan bir basýn açýklamasý yapýldý. IMF ve Dünya Bankasý Defol yazýlý pankartýn açýldýðý yürüyüþe bileþenler kendi flamalarý ile katýldý. Ortak sloganlarýn atýldýðý eylemde þu sloganlar öne çýktý: Emperyalistler, Ýþbirlikçiler 6. Filoyu Unutmayýn , Kahrolsun Emperyalizm, Yaþasýn Mücadelemiz , IMF Defol, Dünya Bankasý Defol , IMF ye Karþý Sokaklardayýz , IMF Defol, Bu Dünya Bizim , Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz. Eyleme yaklaþýk 500 kiþi katýldý.
Ýkinci Eylem Harbiye de Birlik ikinci eylemini ise toplantýnýn yapýlacaðý Harbiye deki Ýstanbul Kongre Merkezi nin açýldýðý 17 Eylül tarihinde yaptý. Unkapaný Merkez Bankasý önünde yapýlan basýn açýklamasýnda þu ifadeler yer aldý: Bizler buradan bir kez daha bu kan emici asalaklara sesleniyoruz. Bu topraklarda da dünyanýn diðer yerlerinde karþýlandýðýnýz kadar sýcak karþýlanacaksýnýz. Seattle deki, Cenova daki anti-emperyalistler gibi bizler de sizleri sokaklarda
karþýlayacaðýz. Bu ülkenin onurlu iþçi ve emekçi halklarý geleceðinin ipotek altýna alýnmasýna izin vermeyecek. IMF ve DB, ezilenlerin öfkesini bir kez daha Ýstanbul da görecekler. Ayný gün Kongre Merkezi ni açan Baþbakan Tayyip Erdoðan ýn konuþmasý sýrasýnda salonda bulunan IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik bileþeni 6 kiþi sloganlarla toplantýyý proteso etti. Emperyalistler iþbirlikçiler, 6. Filo yu unutmayýn! sloganýný atan devrimciler pankart açtýklarý sýrada polis ve güvenlik görevlilerinin saldýrýsýna uðradý ve gözaltýna alýndý. IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik üçüncü eylemini ise bir hafta sonra Dünya Bankasý Ofisi nin bulunduðu Levent teki Kanyon AVM önünde yaptý. Birlik adýna yapýlan açýklamada Ýstanbul da gerçekleþecek olan zirvenin bir
benzerinin ABD de G-20 liderler zirvesi biçiminde yapýldýðý ve bu toplantýda dünya halklarýna dayatýlacak yýkým politikalarý ve kararlarýnýn tartýþýldýðý belirtildi. Merkez Bankasý önünde baþlattýðýmýz tepkilerimizi bugün burada yarýn kongre havzasýnýn dört bir yanýnda yükselteceðiz. Nasýl ki onlar dünya halklarýnýn yaþamýný hiçe sayýyorlarsa bizler de, onlara Ýstanbul u dar edeceðiz. ifadelerine yer verilen açýklamada emperyalist-kapitalist sistemin sadýk iþbirlikçisi AKP hükümetinin de yýkým politikalarýnýn uygulayýcýlarýndan biri olduðunun altý çizildi. Basýn metninde ÝMF ve DB toplantýlarýnýn yapýlacaðý salonlar için milyarlarca para harcayan Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi nin ayný hassasiyeti sel felaketi konusunda göstermediðine de
deðinildi. Açýklamada, Þimdi de Ýstanbul onlarý karþýlamaya hazýrlanýyor. Onlara layýk bir karþýlama töreni hazýrlayacaðýz. Dünya emekçilerine yoksulluðu, açlýðý reva görenler nasýl bir karþýlamayý hak ediyorsa biz de onlarý öyle karþýlayacaðýz. Dünyanýn birçok ülkesinden antiemperyalist de bizimle birlikte Ýstanbul da IMF ve Dünya Bankasý na karþý sokaklarda olacak. Bu topraklarýn antiemperyalist direniþ geleneðine çarpacak efendilerin planlarý. Deniz Gezmiþler in 6. Filo ya karþý eylemleri, NATO Zirvesi ne karþý verilen mücadele feyiz kaynaðýmýz olacak. Dünya Bankasý nýn önünde onlara bir kez daha sesleniyoruz. Ýstanbul u onlara dar edeceðiz denildi. Eyleme 150 yi aþkýn kiþi katýldý. Ýstanbul dan Komünistler
Hamza Düzgünoðlu nu andýk Ölümünün 1. yýlýnda Hamza dayýyý andýk.
Hamza dayý 4 Ekim 2008 tarihinde aramýzdan ayrýlmýþtý. Ölümünün birinci yýlýnda ailesi sevenleri, yoldaþlarý ve eski arkadaþlarýnýn katýldýðý bir anma gerçekleþti. Kartal Eðitim-Sen Þube binasýnda düzenlenen anma önce Hamza dayý þahsýnda iþçi sýnýfý ve devrim davasýnda düþenlerin anýsýna bir dakikalýk saygý duruþu ile baþladý. Ardýndan cenaze töreni görüntüleri gösterimi yapýldý. Saygý duruþu ve görüntülerden son Ekim 2008 tarihli KöZ gazetesinde çýkan Hamza Dayý portresi bir genç yoldaþýmýz tarafýndan okundu. Bu anmaya Hamza dayýnýn eski arkadaþlarý da katýlmýþlardý ki bu arkadaþlarý Hamza dayýnýn aramýzdan ayrýldýðýný ancak bu vesile ile öðrenmiþ oldular. Cenazeden haberdar olamamalarý ve bundan dolayý da çok sevdikleri Hamza arkadaþlarýnýn cenazesine katýlmamýþ olmalarýna çok üzüldüklerini belirttiler. Bu anmanýn asýl amaçlarýndan biride Hamza dayýyý tanýmayan genç kuþaklara hem onun mücadele deneyimlerini aktarmak ve mümkünse bunu yaparken de o dönem beraber bu mücadeleyi omuzlamýþ arkadaþlarýna ulaþýp bir de onlarýn aðýzlarýndan o dönemi (yetmiþler) canlý tanýklýklarý sayesinde öðrenmekti. Anmaya o dönem Hamza dayýyý çok iyi tanýyan ve uzun yýllar beraber mücadele yürütmüþ arkadaþlarý da katýlarak o günleri yeniden katýlýmcýlara yaþatma fýrsatý vermiþ oldular. Gazetedeki portrenin okunmasýnýn ardýndan sözü 70 lerde TÖS (Türkiye Öðretmenler Sendikasý) Kartal Þube Baþkaný olan arkadaþ aldý. Önce kýsaca TÖS ü anlattýktan sonra Hamza dayý ile nasýl tanýþtýklarýný, iþçilerle öðretmenlerin mücadelelerinin ortaklaþtýrýlmasý için neler yaptýklarýný berrak bir biçimde aktardý. Rafet Hoca esasen Hamza dayý ile ayný iþyerinde çalýþmýþ olmamakla birlikte o dönem iþçi sýnýfýný yürüttüðü mücadele süreci içinde
öðretmenlerin de sýnýf savaþýný bir yerinde iþçilerin yanýnda olma kaygýsý güttüðü, keza o dönem ki devrimci hareketin iþçiler üzerinde yarattýðý etkinin þekillendiði ortamda Hamza dayý ile birçok iþte birlikte olduðunun altýný çizdi. Öðretmenler baþta Elka grevi olmak üzere nasýl ki iþçilerin her mücadelesinde onlarla omuz omuza durmuþsa, ayný biçimde grev ve toplu sözleþme yetkisi olmayan TÖS ün örgütlediði Boykotlarda iþçiler tarafýndan destek görmüþtür. Tabi ki bu bað iþçilerin kendiliðinden oluþturmamýþ, aksine o dönemki devrimci hareket sayesinde bu temas ve mücadele ortaklýðý saðlanmýþtýr. Hamza dayý ve Rafet hoca bu baðýn somutlandýðý halkadýr. Nitekim Rafet hoca hapisten çýkarken -kendi deyimi ile- onu karþýlamaya ailesinden önce Hamza dayý gitmiþtir.
Rafet hocadan sonra Hamza dayýný o dönemki bir diðer mücadele arkadaþý söz aldý. Kazým aðabeyin Anlattýklarý da aslýnda bir anlamda Rafet hocanýn anlattýklarýný tamamlar nitelikteydi. Hamza Dayýnýn sýnýf mücadelesi tarihinde önemli bir yer tutan Elka Grevi günlerinde Kazým aðabey de Elka da iþçi olarak çalýþmaktadýr. Kazým aðabeyin ifade ettiði þekliyle Elka o dönem hem çalýþma koþullarýnýn aðýrlýðý, ücretlerin düþüklüðü, patron baskýsýna ek olarak iþyerinde örgütlü olan sendikanýn býrakalým iþçinin haklarýný savunmayý bilakis patronla birlikte iþçilere saldýrmaya ve onlarý patronu istediði koþullarda çalýþmaya zorlamaktadýr. Ýþte tam da bu olumsuz koþullarda baþta Kazým aðabey olmak üzere iþçiler yeni bir sendikal arayýþ içine girerler. Ýþte tam da bu dönem Asis sendikasý ortaya koyduðu ve örgütlü olduðu iþ yerlerinde hayata geçirdiði ilkeleri iþçileirn dikkatini çeker. Kazým aðabey bu sendikanýn örgütlenmesi hakkýnda önemli þeyler söyledi: konsey tarzý örgütlenme modeli, iþyeri temsilcileri seçme þekli, sendikal yöneticilerin yetkilerine ve seçilme koþullarýna dair söyledikleri ve her þeyden önemlisi de sendika yöneticilerinin ücretlerinin örgütlü olduklarý iþyerlerindeki kalifiye
bir iþçinin aldýðý maaþý iki katýndan fazla olmayacaðý. Ýþte tüm bunlar Elka iþçisinin dikkatini çeker ve sendikalarýný deðiþtirmek isterler. Ýþte Hamza dayý ile Kazým aðabeyin tanýþýklýðý da burada baþlar. Yaklaþýk 8 ay süren bir grev ve ardýndan hem DÝSK in sekter tutumu hem devletin ve sivil faþistlerin örgütlü saldýrýlarý neticesi Elka grevi ardýndan birçok deneyim býrakarak yenilgiyle sonuçlanmýþtýr.
Kazým aðabeyin Elka grevini ve o günleri canlý aktarýmýndan sonra sözü ESP li bir arkadaþ aldý. Bu arkadaþ da o günlerde henüz genç bir devrimciyken Elka grevi zamanýnda Hamza dayý ile tanýþmýþ olup bu tanýþýklýðýn her ne kadar seksen sonrasýnda fazla görüþme þansý olmamýþsa da hep sürmüþtür. Bu arkadaþ Elka grevi döneminde devrimcilerin bu grevi nasýl sahiplendiðini, ASÝS sendikasýnýn nasýl mücadele verdiðini keza ASÝS in bu tutumuna karþý DÝSK merkezinin gösterdiði olumsuz tutumlarý örnekler vererek aktardý. Ayrýca Hamza dayýnýn ve onun gibilerin genç kuþaklar tarafýndan yeterince bilinmediðini, bunun bir eksiklik olduðunu, tüm bunlarý toplayacak bir araya getirecek bir arþivin olmamasýnýn bir eksiklik olduðunu söyledikten sonra, Köz den arkadaþlara teþekkür etti. Hem cenazeden hem de bu anmadan arkadaþlar sayesinde bilgi sahibi olduðunu belirtti. Anmada aileden de konuþanlar oldu. Ve anma bu þekilde sonlandýrýldý. Hazýrlanýþý ile hayata geçiriliþi ile Hamza dayý için mütevazý bir anma gerçekleþtirmiþ olduk. Bu anmayý örgütlerken asýl amaç bir yandan Hamza dayý þahsýnda bir hafýza tazelemek, bir yandan da genç kuþaklara bu deneyimleri birinci elden aktarýlmasýný saðlamaktý. Bunu da kýsmen baþardýðýmýzý düþünüyoruz. Kurtuluþ yok tek baþýna,ya hep beraber ya hiç birimiz! Yaþasýn Komünistlerin Birliði Maltepe den Komünistler
Hazýrlanýþý ile hayata geçiriliþi ile Hamza dayý için mütevazý bir anma gerçekleþtirmiþ olduk. Bu anmayý örgütlerken asýl amaç bir yandan Hamza dayý þahsýnda bir hafýza tazelemek, bir yandan da genç kuþaklara bu deneyimleri birinci elden aktarýlmasýný saðlamaktý. Bunu da kýsmen baþardýðýmýzý düþünüyoruz.
Sayfa
EKÝM 2009
13
1 Mayýs Mahallesi Festivali coþkuyla yapýldý Yedincisi düzenlenen geleneksel 1 Mayýs Mahallesi Kuruluþ Festivali bu yýl da 28-29-30 Aðustos tarihlerinde Ümraniye Pir Sultan Abdal Kültür Derneði nin bahçesinde yapýldý. Festivalin üçüncü günü yaþanan olaylar festivale gölge düþürdü. Hazýrlýklarý yaklaþýk bir ay öncesinden baþlayan festival, 28 Aðustos günü mahallede 1977 de gecekondu yýkýmlarý sýrasýnda çýkan çatýþmalarda ve devrim mücadelesinde düþenler anýsýna gerçekleþtirilen saygý duruþu ile baþladý. Saygý duruþunun ardýndan PSAKD Þube Baþkaný Metin Aslan bir açýlýþ konuþmasý yaptý. Aslan konuþmasýnda þu sözlere yer verdi: Egemenler adýný 1977 1 Mayýs ýndan alan mahallemizi defalarca yýkmak istediler. Bu saldýrýlarýn en büyüðü 2 Eylül 1977'de yaþandý. Mahalleye gelen yýkým ekipleri büyük bir direniþle karþýlaþtýlar. Çýkan çatýþmada 12 devrimci þehit oldu ve onlarca emekçi yaralandý. Bedeller ödeyerek püskürttüðümüz saldýrýsý ardýndan yýkýlan mahallemiz halk komitelerince tekrar inþa edildi. Alevi ve Kürt emekçilerin yoðun olarak yaþadýðý mahallenin devletin desteðiyle yozlaþtýrma ve çeteleþme tehdidi altýna olduðunu söyleyen Aslan, Yozlaþtýrýlarak, yok edilmek istenen mahallemiz bir yandan, adýna kentsel dönüþüm denilen ama aslýnda 'rantsal dönüþüm' olan firmalar tarafýndan ablukaya alýnmýþ durumda. Bu saldýrýlara karþý 2 Eylül ruhu ile kenetlenmeliyiz' dedi. KöZ adýna biz de festivale gönderdiðimiz mesajda bu emekçilerin ve devrimcilerin aktif mücadelesi sonunda kurulan 1 Mayýs Mahallesi nin kuruluþunu gündeme alan bu festivalin devrimci dayanýþma açýsýndan önemine deðindik. Ýçinden geçtiðimiz bu dönemde ezilenlere ve sömürülenlere yapýlan saldýrýlarýn arttýðýný bu nedenle varoþlarda savunmayý örgütlemenin gerekliliðine vurgu
eden programda Kutsal Evcimen, Emre Saltýk, gibi sanatçýlarÊkonser verdi. Son olarak sahne alan Grup Munzur ise, 1 Mayýs halkýna coþkulu anlar yaþattý. Festivalin son günü ise saat 13:00 te Pir Sultan Abdal Derneði nde yemek verildi. Ardýndan festivali düzenleyen kurumlarýn ve halkýn katýlýmýyla 2 Eylül 1977 de mahalle direniþinde yaþamýný yitirenler anýsýna bir yürüyüþ düzenlendi. 14:30 da Cennet Düðün Salonu nun önünden baþlayan yürüyüþ, 1 Mayýs Þehitleri Ölümsüzdür , Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý , Yaþasýn 2 Eylül Direniþimiz sloganlarýyla 30 Aðustos Kýz Meslek Lisesi nin önünde tamamlandý. Yürüyüþe geçen senelere nazaran daha kalabalýk bir kitlenin katýldýðý görüldü.
Nahoþ Geliþme
yaparak herkesi Kadýköy de yapýlacak olan 1 Eylül mitingine ve 2 Eylül de mahallede yapýlacak olan yürüyüþe davet ettik. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan Mehmet Özcan, Beyhan Aksoy, Grup Ýsyan Ateþi ve Ýsmail Hakký Demircioðlu konser verdi. Gücüklüler Derneði Çocuk Semah Ekibi semah gösterimi yaptý. Festivalin ilk gününde ayrýca çocuk etkinlikleri yapýldý. Çocuklarýn büyük ilgi gösterdiði etkinlikte çocuklarla
oyunlar oynandý, çocuklarýn yüzleri boyandý ve çocuklar resim çizdi. Festivalin ikinci günü gündüz programýnda ise paneller vardý. Alevilik ve demokrasi açýlýmý , Kriz, iþsizlik ve yoksulluk , Kürt sorunu konulu paneller düzenlendi. Akþam programýnda ise once Beyoðlu Kumpanya adlý tiyatro grubu sahne aldý. Beyoðlu Kumpanya sergilediði oyunda tersanelerde yaþanan iþ cinayetlerine dikkat çekti. Göç-Der Semah Ekibi'nin gösterimi ile devam
Ne var ki yürüyüþün hemen ardýndan DTP li bir grup Kýzýl Bayrak gazetesinin satýldýðý Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu standýna saldýrýda bulunarak iki devrimciyi yaraladýlar. Yaþanan olay üzerine festivali örgütleyen kurumlar bir araya geldi. DTP temsilcileri Kýzýl Bayrak ýn son sayýsýnda M. Can Yüce imzasýyla Abdullah Öcalan a ve onu önderi olarak kabul eden siyasi harekete hakaret eden bir yazý yer aldýðýný, yazýnýn yer aldýðý gazete standdan kaldýrýlmadýðý takdirde standa saldýrýlarýnýn süreceðini belirtti. ESP temsilcisi festivalin sürdürülebilmesi için, BDSP den Kýzýl Bayrak gazetesini kaldýrmasýnýn istenebileceðini belirtti. Ancak ESP temsilcisi dýþýnda tüm festival bileþenleri standdan gazetenin kaldýrýlmasýna itiraz etti. DTP nin saldýrýlardan geri adým atmayacaðýný bildirmesi üzerine festival bileþenleri yaþanacak bir çatýþmanýn sorumluluðunu taþýyamayacaklarý gerekçesiyle festivali iptal etme kararý aldý. Festival akþam programý yapýlamadan sonlandýrýldý.
DTP Kýzýl Bayrak'a Saldýrýrken Komünistler Düzen Güçleri DTP'ye Saldýrýrken Kýzýl Bayrak Nerede Duruyor? 1 Mayýs Mahallesi Festivali'nin üçüncü gününde DTPli bir grup, BDSP standýna ve militanlarýna, Kýzýl Bayrak'ta yayýnlanan bir yazý ve yazýyý bulunduran bu gazetenin DTP'nin uyarýlarýna raðmen BDSP standýndan kaldýrýlmamýþ olmasý nedeniyle saldýrdý. Bu saldýrý sonrasýnda 1 Mayýs Mahallesi festivali son gününde önüne koyduðu programý bitiremeden iptal edildi. Bir hafta sonra 3-6 Eylül tarihleri arasýnda Sarýgazi'de düzenlenecek olan festival de, DTP ile BDSP arasýndaki bu gerginliðin festivale yansýyacaðý endiþesiyle, festivali örgütleyen bileþenler tarafýndan iptal edildi. Köz'ün arkasýnda duran komünistler olarak 1 Mayýs Mahallesi'nde yaþanan saldýrýdan sonra daðýlan BDSP'nin standýnýn tekrar kurulmasý için diðer siyasetlerle beraber sorumluluk aldýk; BDSP standýna yeni saldýrýlarýn olmamasý için standda bekledik. Gerek saldýrý sýrasýnda gerekse sonrasýnda festivalin bütünsel çýkarýný düþünerek hareket ettik ve bu doðrultuda azami sorumluluk aldýk. Ayrýca 1 Mayýs Mahallesi Festivali'nde yapýlan deðerlendirme toplantýsýnda DTP'nin BDSP'ye saldýrýsýnýn festivalin devamlýlýðýný ve sürekliliðini tehlikeye soktuðu için doðru olmadýðýný; ama DTP'nin geri adým atmadýðý, diðer siyasetlerin de festivalin sorumluluðunu ortak bir þekilde alamayacaklarýný ifade ettikleri bir koþulda, bizim de festivalin sorumluluðunu alamayacaðýmýzý ifade ettik ve festivalin bitirilmesi kararýnýn içinde olduk. Festival alanýndan ayrýldýktan sonra bir kurumda yaþanan olay hakkýnda bir deðerlendirme yaptýk. Yaþanan olaylarý þu þekilde deðerlendirdik: Komünistler için bu tartýþmada belirleyici olan sol içi þiddete karþý olup olmamak deðildir. Bizim devrimcilik anlayýþýmýz içerisinde genel olarak þiddete karþý olmak gibi bir ilkemiz olmadýðý gibi, sol içi þiddete karþý olmak gibi bir ilkemiz de yoktur. Zaten böyle bir ilkemiz olsaydý bunu Amaç ve Ýlkelerimiz içerisinde de dile getirmiþ olurduk. Ayrýca sol içi þiddete karþý kurulan platformun da içinde yer alýrdýk. Sol içi þiddete karþý olmak gibi bir ilkemiz olmadýðýna göre genel olarak þiddet uygulayanlarla þiddete maruz kalanlarý ayýrt etmek ve þiddete maruz kalanlarýn yanýnda olmak gibi bir tutumumuz da olmaz. Bu yöndeki çabalarý beyhude olarak görürüz. Çünkü siyasal iddiaya sahip olan her özne diðer siyasal özneleri politik olarak karþýsýna almýþ durumdadýr, en azýndan somut siyasal koþullar içerisinde diðer siyasal öznelerle karþý karþýya gelmesi mümkündür. Siyasal iddia sahibi olmak, kimi zaman da diðer siyasal öznelere karþý olmayý, hele hele tasfiyeci, oportünist olarak adlandýrdýðý siyasal özneleri politik olarak alt etmeyi de gerektirir. Þiddet ise, siyasetin araçlarýndan biridir ve ne zaman devreye gireceðini, ne zaman devreye girmemesi gerektiðini her siyasal özne kendi ölçülerine göre belirler. Bolþeviklerin tarihine bakýldýðýnda da Ekim Devrimi nden sonra baþlayan Ýç Savaþ ta Bolþevikler tarafýndan örgütlenen Kýzýl Ordularýn Menþeviklerin ve Sosyalist Devrimcilerin de içinde yer aldýðý Beyaz Ordulara karþý þiddet uyguladýðý bir vakadýr. Bu þiddetin, Ekim Devrimi nin kazanýmlarýnýn korunmasý bakýmýndan meþruluðunu tartýþmayýz. Keza Kronstad ayaklanmasýnýn bastýrýlmasýna da «sol içi terör» mantýðýndan yaklaþmayý
doðru bulmayýz. Ayný þekilde Lenin de dahil olmak üzere kimi Bolþevik önderlere yönelik olarak Sosyalist Devrimcilerin suikastlerini kýnamak için de bu eylemleri «sol içi terör» baðlamýnda ele almak doðru deðildir. Bu itibarla bu ve benzeri daha büyük yahut daha önemsiz olaylarý somut olarak içinde bulunulan politik koþullar ve bizim somut politik hedeflerimiz bakýmýndan ele alýrýz ve o þekilde yaklaþýrýz. Daha özgül bir kapsamda miting veya þenlik etkinlik gibi bilhassa da bir çok siyasi çevrenin ortaklaþa düzenlediði eylemlerde meydana gelen ve ekseri «sol içi þiddet» kapsamýnda deðerlendirilen geliþmelere ise sadece genel ilkeler ve sýnýf mücadelesinin genel çýkarlarý açýsýndan yaklaþmak doðru ve yeterli olmaz. Zira bu tür eylemlere katýlanlar ve sorumluluðunu birlikte üstlenenler zaten bu kaygýlarla bir ortak sorumluluk almýþ bulunmaktadýrlar; bunu bu genellikte tartýþmak abestir. O takdirde bu tür özgül geliþmeleri «sol içi þiddet», «genel ilkeler» «sýnýf mücadelesinin çýkarlarý» vb. ölçülerden ziyade ortak eylemin çýkarlarý ve ortak eyleme zarar veren tutum ve dikkatsizlikler vb. çerçevesinde ele almak gerekir. Kaldý ki KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin bu tutumu bir genel söylem deðil pratik karþýlýklarý görülebilecek bir tutumun ifadesidir. Örneðin 2008 yýlýnda Ýstanbul da yapýlan ortak ÖSS karþýtý mitingde bizim kortejimize de sýçrayan saldýrý ve kavga konusunda þiddete karþý (orantýsýný þaþýrmamak kaydýyla) þiddetle karþýlýk vermekten geri durmadýðýmýz gibi, sonrasýnda da bunu «sol içi þiddet» baðlamýnda ele almadýk. Buna karþýlýk «ortak eyleme zarar vermek ve sorumsuzluk» terimleriyle ele almaya özen gösterdik.
Ýçinden Geçtiðimiz Dönemin Acil Halkasý Nedir ve Komünistler Ne Yapýyorlar? Köz'ün arkasýnda duranlar için en acil görev elbette komünistlerin parti birliðini saðlamaktýr. Komünist bir partinin varolmadýðý durumlarda zaten proletaryanýn kurtuluþu yolunda bir devrim mümkün olmayacaðý gibi, sol içindeki dar grupçu rekabetin sona ermesi ve kýsmi çýkarlar etrafýnda belirlenen siyasi eðilimlerin mahkum edilmesi de mümkün deðildir. Komünistlerin parti birliðini saðlamak için mücadele ederken, uzun bir süreden beri, içinden geçtiðimiz bu dönemde düzen güçlerine karþý, burjuvazinin farklý kanatlarýna yedeklenmeden, varoþlardan baþlayarak, emekçilerin baðýmsýz, birleþik ve kitlesel mücadelesini örmek gerektiðinin altýný kalýn çizgilerle çiziyoruz. Düzen güçleri ile düzen karþýtý güçler arasýndaki mücadelenin odaðýnda bugün DTP bulunduðu için, düzen güçleri emekçilerin ve ezilenlerin örgütlülüðüne saldýrýrken öncelikle DTP'yi hedef aldýðý için bu mücadelede en acil politik görevin DTP'nin yanýnda olmak gerektiðini de ifade ediyoruz. Meclise düzen karþýtý güçlerin 22 milletvekili sokmayý baþardýðý 22 Temmuz 2007 seçimlerinin çalýþmasýný bu bilinçle yapmýþtýk. Burada Bin Umut adaylarýnýn çalýþmalarýna katýlmayýp, kendi baðýmsýz seçim çalýþmalarýný yapanlarýn da, seçimleri boykot edenlerin de bu mücadelede düzen güçlerinin yanýnda yer alýyor olacaðýný ifade etmiþtik.
29 Mart 2009 yerel seçimleri geldiðinde bu seçimlerin düzen güçleri ile düzen karþýtý güçler arasýnda geçtiðini ifade ederek, DTP'yi de böyle bir birliktelikte daha çok öne çýkmaya, daha çok sorumluluk almaya çaðýrdýk. DTP'nin öne çýktýðý yerlerde, sol, sosyalist, demokratik güçlerin güç kazandýðýný, diðer yerlerde ise ya güç kaybettiðimizin ya da geriye düþtüðümüzün altýný çizdik. Düzen güçleri el birliðiyle DTP'yi kapatmaya çalýþýrken, DTP'ye, Bin Umut vekillerine saldýrýrken, en acil görevin DTP'nin kapattýrýlmamasý için sol, sosyalist, devrimci güçlerin birlikte hareket etmesi ve düzen güçlerinin yapmaya çekindiklerini yapýp, emekçileri ezilenleri alanlara çýkartmak olduðunu ifade ettik. Vekiline Sahip Çýk, DTP'yi Kapattýrma! þiarýný tüm eylemlere taþýdýk ve düzen karþýtý tüm güçleri de bu sorumluluða çaðýrdýk. Bu süreç bitmedi, aksine hýzlanarak devam ediyor. DTP'ye yapýlan operasyonlar geniþleyerek büyüyor. DTP'nin kapatýlma davasý önümüzdeki ay tekrar gündeme gelecek. TBMM DTP'li vekillerin dokunulmazlýklarýn kaldýrmak için yeni dönemi bekliyor. Emekçilere ezilenlere yapýlan saldýrýlar da artarak büyüyor. Düzen güçleri Kürt sorununu muhatapsýz bir þekilde çözmeye çalýþýrken aslýnda devletin Kürt sorununu çözmeye çalýþýyor ve DTP'yi kapattýrarak 12 Eylül darbesinde yapamadýðýný yapmak, Kürt hareketinin kökünü kazýmak istiyor. Biz de tüm bu süreçte DTP'nin yanýnda olmak gerektiðinin altýný çiziyoruz.
Bu Süreçte Kim Düzen Güçlerinin Yanýnda, Kim Karþýsýnda Yer Alýyor? Açýkça görüldüðü gibi komünistler, bugün tasfiyeci rüzgarlar þiddetle eserken, düzen güçleri ezilenlere ve sömürülenlere, onlarýn örgütlenmelerine tüm gücüyle saldýrýrken, düzen karþýtý güçlerin varoþlarda mevzilenmesi gerektiðini, devrimci dayanýþma þiarýyla sadece saldýrýlara karþý deðil saldýrýlar sonrasýnda da birlikte hareket etmesi gerektiðini, eylemlerin bölünmemesi gerektiðini, sol, sosyalist ve demokratik güçlerin bu saldýrýlara ortak bir þekilde yanýt vermesi gerektiðini öne çýkarýyorlar. Bunu temel aldýðýmýz zaman tespit edilmesi gereken ilk nokta DTP'nin sol, sosyalist ve demokratik güçleri bir arada tutmada ve düzen karþýtý mücadelede önemli bir sorumluluk aldýðý, ancak BDSP'ye yapýlan saldýrýlarýn bu yönelime hizmet etmediðidir. Bu nedenle DTP'nin bu saldýrýlarýnýn kendi eðilimine ters düþtüðünü vurgulamak ve devrimci dayanýþma þiarýyla hareket etmesi için seferber olmak önemlidir. Bu nedenle komünistler olarak DTP'nin bu saldýrýlarýný doðru bulmuyoruz. Bu tutumu soyut bir sol içi þiddet kullanma eleþtirine dayanarak deðil, içinde geçtiðimiz dönemin ihtiyaçlarýna ve DTP'nin bu yönde belirlediði eðilime ters düþtüðü için eleþtiriyoruz. Bahsettiðimiz süreçte BDSP ise düzen karþýtý güçlerin bu mücadelesinde sol, sosyalist, demokratik güçlerle yanyana durmamýþ, reformizm olarak belirlediði eðilime karþý mücadele ederken de düzen güçlerinin deðirmenine su taþýmýþtýr. BDSP'nin ne 22 Temmuz seçimlerinde ne de 29 Mart seçimlerinde düzen karþýtý güçlerin yanýnda yer almamasý, oluþturulan platformlarda sorumluluk almayýp bu mücadelede düzen karþýtý
birlikteliklere dýþarýdan eleþtiriler sunmasý, hatta Birlikte Baþarabiliriz Platformu gibi platformlarda oluþan sorunlarý da neredeyse büyük bir coþkuyla karþýlamasý bu tutumun en açýk göstergeleridir. BDSP bu tutumunu tasfiyeciliðe karþý mücadele olarak adlandýrýp adeta kendi alamet-i farikasý olarak öne çýkarmaktadýr. BDSP bu savaþý Kýzýl Bayrak sayfalarýnda keskin eleþtiriler dile getirerek ancak en ufak bir politik sorumluluk almadan sürdürmektedir. Ýmralý tasfiyeciliðine karþý kendileri gibi savaþan sosyalistlere de ayný sayfalarda yer açmýþtýr. Ancak ne Kýzýl Bayrak ne de Kýzýl Bayrak sayfalarýnda yazan sosyalistler eleþtirilerinin gereðini yapmaya hiç mi hiç yanaþmamaktadýr. Bu da, özünde Troçkist siyasetlerin izleyegeldiði ve fakat sadece bu akýma mensup olanlara mahsus olmayan bir siyaset tarzýdýr. Bir baþka ifadeyle, söz konusu olan, ortak eylem ve çýkarlar gibi koþullarý istismar ederek bu ortaklýðýn ardýna saklanarak eylem birliði içindeki þu ya da bu çevreye yönelik kýþkýrtýcý sayýlabilecek tutumlarý adet edinme tutumudur. Elbette Kýzýl Bayrak ýn söz konusu yazýda ifade bulan tutumu ne o yazýya özgüdür ne de 1 Mayýs Mahallesi Festivalinde ilk kez ortaya konmuþ bir tutumdur. Buna karþýlýk DTP ve arkasýnda duranlarýn bu ve benzeri durumlardaki tepki ve tutumlarý da ilk kez bu örnekte görülmüþ deðildir. Bu itibarla söz konusu somut geliþmenin esasen bir tür «bile bile lades» durumu olarak görülmesi yanlýþ olmaz. Hatta Kýzýl Bayrak ýn özellikle bu festivalde eylem birliðinden cesaret alarak DTP nin ardýndaki akýma ve önderlerine çatmaya kalkýþtýðýný söylemek de doðru deðildir. Aksine Kýzýl Bayrak bakýmýndan sorunu bir dikkatsizlik ve ihmal olarak görmek daha uygundur. DTP liler bakýmýndan ise güçlerinden ve büyüklüklerinden cesaret alarak ortak bir eyleme zarar vermekten kaçýnmama sorumsuzluðundan söz edilebilir. Bu gerek BDSP bakýmýndan gerekse de DTP bakýmýndan söz konusu olabilecek bir olumsuzluktur. Eylem birliklerinin altýný oyan sorumsuz tutumlarýn olumsuz sonuçlarý 1 Mayýs Mahallesi, Sarýgazi festivalleri örneðinde de bir kez daha açýk bir biçimde ortaya çýkmýþtýr. 1 Mayýs Mahallesi festivalinin programýna uygun bir biçimde bitirilememesinde, Sarýgazi festivalinin planlandýðý þekliyle yapýlamamasýnda bu tutumun rolü vardýr ve bizim açýmýzdan eleþtiri konusudur. Hiç kuþkusuz ortak eylem birliklerinin altýný oyan her tutum ve geliþmeye karþý olmak gereklidir. Ama bu tür ortak eylemlerin sorumluluðunu üstlenenler bununla yetinmeyip olasý olumsuzluklarý öngörerek bunlara iliþkin tedbir ve çareler de aramakla yükümlüdür. Zira nasýl ki olasý polis saldýrýlarýna vb. karþý tedbir almak bu tür organizasyonlarý üstlenenlerin sorumluluðu ise, 1 Mayýs Festivalinin akamete uðramasýna yol açan geliþmeyi önceden öngörerek tedbir almak ve müdahale etmek de böyle bir ortak sorumluluðun gereði olarak görülmelidir. Köz ün arkasýnda duran komünistler bu konudaki tutumlarýný çok önceden beri dile getirmektedir. Bu deneyimin dersleri ile bundan böyle daha dikkatli olma sorumluluðunu da göstereceklerdir. Ýstanbul dan Komünistler
Sayfa
14
EKÝM 2009
Saðanak Yaðmura Raðmen 12 Eylül Protestosu
Gerçeðin ve Adaletin Peþindeyiz þiarýyla düzenlenen mitingde bir araya gelen binlerce kiþi darbecilerin yargýlanmasýný istedi. Köz ü savunan komünistler olarak mitinge Örgütlerine Vekillerine Sahip Çýk, 12 Eylül Rejimine Boyun Eðme yazýlý pankartla katýldýk. arkasýnda Darbeciler yargýlansýn , Kenan E v r e n Ya rg ý l a n s ý n , Darbecilerin peþindeyiz , Amerika'nýn bizim oðlanlarý 12 Eylül'ün peþindeyiz þeklinde pankartlar yer aldý. Pankartlarýn ardýndan kendi pankartlarýyla demokratik kitle örgütleri ve siyasi örgütler kortejlerini oluþturdu. Kortejlerin harekete geçmesiyle birlikte yoðun yaðýþ baþladý. Yaðmura raðmen kortejler disiplinlerini bozmayarak miting alanýna kadar yürüdü. Yaðýþ nedeniyle miting, önceden hazýrlanan programýna göre daha kýsa bir programla tamamlandý.
12 Eylül askeri darbesi 29 yýl sonra Ýstanbul da saðanak yaðmura raðmen binlerce kiþinin katýlýmýyla protesto edildi. Kadýköy Ýskele Meydaný nda Gerçeðin ve Adaletin Peþindeyiz þiarýyla düzenlenen mitingde bir araya gelen binlerce kiþi darbecilerin yargýlanmasýný istedi. Saat 13.00 te Tepe Nautilus önünde toplanan kitlenin en önünde Kenan Evren i simgeleyen bir maket taþýndý. Bir vince asýlý Amerikan bayraklý bir elin tuttuðu asker þapkasýnýn altýnda kafa ve postal þeklinde tasarlanmýþ maketin
Köz ü savunan komünistler olarak mitinge Örgütlerine Vekillerine Sahip Çýk, 12 Eylül Rejimine Boyun Eðme yazýlý pankartla katýldýk. Mitingde 12 Eylül Sürüyor, Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek , Baskýlara Karþý DTP yle Saf Tut , Vekiline Sahip Çýk DTP yi Kapattýrma , Kürtlerin Esareti Ýþçilerin Esaretidir , Demokrasi Ýçin Kürtlere Özgürlük , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz , Bolþevizm Kazanacak, Komünist Bir Dünya Kuracaðýz sloganlarýný attýk. 12 Eylül ile ilgili görüþlerimizi anlatan bildirimizi ise yaðmur nedeniyle sýnýrlý olarak daðýtabildik.
Miting sonrasýnda mitingi tertipleyen kurumlar bir deðerlendirme toplantýsý yaptý. Toplantýda söz alan kurumlar genel olarak mitingin örgütleniþinden ve mitingin kamuoyunda ses getirmesinden memnun olduklarýný belirttiler. Biz de söz alarak bu kadar geniþ bir bileþenle bu mitingin örgütlenmesinin olumlu olduðunu ancak yine de bu mitingin eksik bileþenle örgütlenmiþ olduðunu söyledik. Türkiye sosyalist hareketinin önemli bir bölümünün, özellikle de 12 Eylül gibi bir gündeme iliþkin söz söylemeye en çok hakký olan kesimlerin bu bileþen içinde yer almadýðýný belirttik. Dolayýsýyla bundan sonraki süreçte bu bileþenlerin de burada olmasý için çözüm üretmek gerektiðini ifade ettik. Ýstanbul da 12 Eylül mitingini örgütleyen kurumlar þunlardý: 78 liler Giriþimi, TMMOB/Ýkk, Ýstanbul Tabip Odasý, KESK/Ýstanbul Þubeler Platformu, Emekli-Sen, EMEP, ÖDP, TKP, EHP, Özgürlükçü Sol Hareket, Yeþiller Partisi, Halkevleri, DÝP Giriþimi, Barýþ ve Demokrasi Partisi, Üniversite Öðretim Üyeleri Derneði, Karþý Sanat Çalýþmalarý, ESP, ÝHD, KÖZ, Antikapitalist, TUDEF, Gökkuþaðý Kadýn Derneði, Alevi Bektaþi Federasyonu, Özgür Demokratik Alevi Hareketi, RED Dergisi, Göç-Der, Barýþ Anneleri, YAKAY-Der, TUHAD, Cumartesi Anneleri, SODEV, Ýstanbul Veteriner Hekimleri Odasý, TYS, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneði, Sosyalist Umut Derneði, Demokrasi için Birlik Hareketi (Demokratik Toplum Partisi, Toplumsal Özgürlük Platformu, Sosyalist Demokrasi Partisi, Sosyalist Parti, Sosyalist Dayanýþma Platformu, Emekçi Hareket Partisi, Sosyalist Emek Hareketi, Anti-Kapitalist, Türkiye Gerçeði, Demokratik Dönüþüm, 14 Mayýs Platformu) Ýstanbul dan Komünistler
Mudanya da 12 Eylül Etkinliði 12 Eylül askeri darbesi 29. yýldönümünde Bursa'da protesto edildi. Eyleme katýlacak kitle saat 13.30'da Kent Meydaný'nda toplanmaya baþladý. Bu sýrada "12 Eylül sürüyor / 12 Eylül'ün hesabýný halk soracak / Paþa paþa yargýlanacaksýnýz" pankartý ve darbeciler tarafýndan katledilen devrimcilerin resimleri yere serildi. Etrafta biriken kalabalýk fotoðraflara ve pankartlara büyük ilgi gösterdi. Bir süre soaBulunduðumuz yerellikte 12 Eylül etkinliðinin yapýlmasý yoðun tartýþmalar ve toplantýlarla baþladý. Yerelde faliyet gösteren Emek ve Demokrasi Platformu'ndan ayrýlan ÖDP nin 12 Eylül'ü TKP ile beraber örgütlemeye çalýþmasý hatta panelin için salonun tutulmasý farklý tartýþmalara yol açtý. Bizim kurum olarak tutumumuz yerelde yapýlacak baþka bir etkinliðin mevcut etkinliði böleceðini, rekabetçi bir tavýr içine girilmemesi yönündeydi. Bu görüþlerimizi hem platforma hem de ÖDP'ye ilettik ve onlarýn da bu görüþ etrafýnda birleþmesini saðladýk. ÖDP ve TKP nin katýldýðý bir toplantýyla 12 Eylül etkinliðini ortak olarak örgütlememiz doðrultusunda anlaþtýk. Söyleþinin Köylüler ve Emekçiler Derneði'nde yapýlmasý kararý alýndý. Söyleþinin afiþ çalýþmasý tüm kurumlarýn katýlýmýyla yapýldý. Etkinlik Devrim Þehitleri için bir dakikalýk saygý duruþuyla baþladý. Ardýndan slayt gösterimi, her kurumun hazýrlamýþ olduðu metinlerin okunmasý ve katýlýmcýlarýn kendi düþüncelerini açýkladýðý serbest kürsü ve ardýndan müzik dinletisiyle etkinlik sona erdi. Serbest kürsüde söz alan kurumlardan Halk Meclisi 12 Eylül'ü sadece ülkemiz açýsýndan deðerlendirmenin yanlýþ olacaðýný söyledi. "1980'li yýlardan sonra uluslararasý sermaye stratejisini deðiþtirdi. Vahþi sömürü düzenini kullandý" diyen Halk Meclisi bu darbelerin iþçi sýnýfýný soyutlaþtýrdýðýný, ýlýmlý sosyalizmin ve ayrýcalýklý iþçi sýnýfýnýn öne çýkmasýna yol açtýðýný ifade etti. Konuþmacý ayný zamanda bize düþen görevin
iþçilerin köylülerin örgütlenmesini saðlayacak sýnýf mücadelesini geniþletmek olduðunu dile getirdi. Etkinlikte CHP de söz aldý. CHP'nin konuþmasý emperyalizmin sömürü biçiminden bir þeyin deðiþmediði, vahþi kapitalizmin insanlarý bütün benliðiyle sömürecek sistemin çarklarý haline getirdiði vurgusu üzerinde yoðunlaþtý. Konuþmanýn sonunda bir arkadaþ kapitalizme özellikle vahþi kapitalizm vurgusu yapmanýn yanlýþ olduðunu, kapitalizmin doðasý gereði vahþi olduðunu, bunu özelikle vahþi olarak nitelendirmenin bunun bir de ýlýmlýsý mý var diye düþünülmesine yol açacaðýný söyledi. Etkinliðe biz de içinde faaliyet yürüttüðümüz Sanat Evi ile katýldýk. Sanat Evi etkinlikte okuyacaðý metni kurum aktivisteriyle birlikte hazýrladý. Okuduðumuz metinde þunlarý ifade ettik: Bizler 12 Eylül darbesini yaþamayan g e n ç l e r o l a r a k b u r a d a y ý z . Ya aðabeylerimizden ya ablalarýmýzdan ya da okuduðumuz kitaplardan öðrendik 12 Eylülü. Hiç birimiz tanýmadýk Erdal Eren'i, Nejdet Adalý'yý, Hasan Telci'yi ve 12 Eylül'de katledilen nicelerini... Her seferinde 12 Eylül'ün en acýmasýz günlerini iþkencelerini dinledik ve okuduk. Ama duymadýk... 12 Eylül öncesi devrimci dayanýþmayý v a ro þ l a rd a k i ö rg ü t l ü m ü c a d e l e y i öðrenemedik. Tarih sýnýf savaþýmlarý tarihidir. Ezen ve ezilen kavgasý sürmektedir. Sýnýfsýz sýnýrsýz bir dünyaya ulaþana kadar da bu kavga sürecektir. Bu kavga paylaþým savaþý ile beraber yeniden filizlenen dünya sýnýf hareketi Türkiye de 68 kuþaðý ile ruh bulmuþtur. 68 kuþaðýnýn devrimcileri kitleler arasýnda güven kazanmýþtýr iþçileri kadýnlarý üniversite öðrencilerini sokaða alanlara dökmüþtür. Bunun bedeli olarak 71 darbesiyle 68 kuþaðýnýn önder
Ýstanbul 12 Eylül Mitingi ne Çaðrý Ýstanbul 12 Eylül Mitingi ni Örgütlen Bileþenlerin Çaðrý Metni: Bu ülkenin geleceðini karartanlarýn; Yýllarca Türkiye yi en kanlý, en karanlýk yöntemlerle yönetenlerin; 1 Mayýs 1977, 16 Mart, Balgat, Bahçelievler, Sivas, Maraþ, Çorum Katliamlarýný yapanlarýn; Abdi Ýpekçi'yi, Ümit Doðanay'ý, Kemal Türkler i, beþ bin insanýmýzý katledenlerin; Bir milyon insanýmýzý gözaltý, yüz binlercesini iþkence tezgahlarýndan geçirenlerin; Diyarbakýr Cezaevi vahþetini yaþatanlarýn PEÞLERÝNDEYÝZ! Yüzlerce insanýmýzý yargýsýz infazlarla, gözaltýnda kayýplarla, iþkencede yok edenlerin; Erdal Eren in yaþýný büyüterek, elli genci asanlarýn; On binlerce iþçi, memur, öðretim görevlisini iþinden, öðrencileri okullarýndan atanlarýn; Milyonlarca kitap, dergi, gazete, filmi yakanlarýn ve yasaklayanlarýn; Anayasasýyla, Milli Güvenlik Siyaset Belgesiyle, kontrgerillasýyla, ikili devletiyle darbeciliði süreklileþtirenlerin; Amerika'nýn 'bizim oðlanlarý 12 Eylül Paþalarýnýn PEÞLERÝNDEYÝZ! Kürt yoksullarý üzerinden kirli savaþ yürütenlerin; 17 bin insanýmýzý kör kuyularýn, kalorifer kazanlarýnýn, ýssýz arazilerin karanlýklarýnda kaybedenlerin; Güçlü Konak katliamýný yapanlarýn; Gazi mahallesi katliamýný yapanlarýn; "Hayata Dönüþ"(!) katliamýný yapanlarýn; Madýmak Katliamýný yapanlarýn; Hrant Dink i katledenlerin; Susurlukçularýn, Þemdinlicilerin, 12 Eylül anayasasýný deðiþtirecek güçleri olduðu halde deðiþtirmeyen partilerinin; Ergenekoncularýn PEÞLERÝNDEYÝZ! Meclis'te 12 Eylül Gerçeklerini Araþtýrma ve Adalet Komisyonu kurulana kadar; Anayasa nýn Geçici 15. Maddesi kaldýrýlarak darbeciler ve yandaþlarý yargýlanan kadar; Diyarbakýr Cezaevinde yaþanan vahþetin sorumlularý yargýlanana kadar; 1982 darbe anayasasý kökten kaldýrýlýp eþitlikçi, özgürlükçü, sosyal, demokratik bir anayasa yapýlana kadar PEÞLERÝNDEYÝZ!
Bursa da 12 Eylül Yürüyüþü
isimlerinin boynuna ilmik geçirerek kimini ise türlü þekillerde katletmiþtir. 71 darbesiyle fabrikalardan sokaklardan toplanan insanlar sonucu cezaevleri týka basa dolmuþtur Dýþarýdaki muhalif hareket bir nebze de olsa etki saðlamýþ ve 1974 tutsaklar serbest býrakýlmasýnýn da etkisiyle Türkiye iþçi sýnýfý burjuvazinin tüm ayak oyunlarýna raðmen 15-16 Haziran ayaklanmasýný gerçekleþtirmiþtir. Ancak ayaklanmanýn yönlendirilememesi ve burjuvazinin yoðun saldýrýlarý nedeniyle 15-16 Haziran ayaklanmasý sonlandýrýlmýþtýr. Bu dönemden sonra 80 dönemini aratmayan saldýrýlara maruz kalan iþçi sýnýfý ve devrimciler birbirinden kopuk rekabet edercesine eylemler gerçekleþtirdiler. Oysa 80 öncesi dayanýþmayý örenlerin bunu unutmasý burjuvazinin iþine yaradý. Bizler 80 darbesini görmeyenler 80'den sonra daha büyük saldýrýlara tanýklýk ettik. Bu saldýrýlarýn üstesinden gelmenin tek yolu dayanýþmayý ön plan çýkarmaktýr. Ýnat Israr Dayanýþma Daha sonra söz alan bir arkadaþýmýz ise 12 Eylül'ü sadece askeri Faþist cunta olarak deðerlendirmenin yanlýþ olacaðýný, 12 Eylül öncesi varoþlardaki dayanýþmayý kitle hareketine ve mücadeleye de vurgu yapmak gerektiðini belirtti. Burjuvazinin devrimcilere saldýrmasýnýn sürpriz olmadýðýna dikkat çeken arkadaþýmýz burada bir önderlik eksikliðinden söz etmenin doðru olduðunu dile getirdi. 12 Eylül öncesine dönmek istiyoruz diye konuþmasýný sonlandýrdý.
12 Eylül askeri darbesi 29. yýldönümünde Bursa'da protesto edildi. Eyleme katýlacak kitle saat 13.30'da Kent Meydaný'nda toplanmaya baþladý. Bu sýrada "12 Eylül sürüyor / 12 Eylül'ün hesabýný halk soracak / Paþa paþa yargýlanacaksýnýz" pankartý ve darbeciler tarafýndan katledilen devrimcilerin resimleri yere serildi. Etrafta biriken kalabalýk fotoðraflara ve pankartlara büyük ilgi gösterdi. Bir süre sonra pankart ve resimler ellere alýnarak yürüyüþe geçildi. Tek pankart açýldý. Kitle saat 14:00 te, ellerinde çeþitli dövizlerle yürüyüþe geçti. Yaklaþýk bine yakýn kiþi sloganlarý gür ve coþkulu bir þekilde haykýrdý. Ajitasyonlar eþliðinde süren yürüyüþte "Gün gelecek devran dönecek darbeciler halka hesap verecek!", "Yaþasýn devrimci dayanýþma!", "Faþizme karþý omuz omuza!", "12 Eylül'ün hesabýný soracaðýz!" sloganlarý sýk sýk atýldý. Basýn açýklamasý yapýlmasý planlanan Fomara Meydaný'na yaklaþýnca yaðmur yaðmaya baþladý. Buna raðmen kitle daðýlmayarak alana girildi. Yaðmur altýnda kitle devrim þehitleri anýsýna bir dakikalýk saygý duruþu yaptý. Saygý duruþunun ardýndan atýlan sloganlardan sonra yaðmurun þiddetini arttýrmasý nedeniyle basýn açýklamasý yapýlamadý ve eylem sona erdirildi. Biz komünistler olarak eyleme katýldýk ve özel sayýmýzý daðýtýmýný yaptýk. Toplanma yerinde bildirilerimizin çok az kýsmýný daðýttýk geri kalan bildirilerin basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý yerde daðýtacaktýk, fakat aniden bastýran saðanak yaðýþ bu hedefimizi gerçekleþtirmemize engel oldu.
Müzik dinletisinden sonra etkinlik sona erdi.
Ayrý Dur Birlikte Vur
AYRI DUR BÝRLÝKTE VUR
Yaþasýn Komünistlerin Birliði
YAÞASIN EYLEMLÝ SINIF DAYANIÞMASI
Bursa dan Komünistler
Bursa dan Komünistler
Sayfa
EKÝM 2009
KöZ ün Sözü IMF ve Dünya Bankasý nýn Ýstanbul Kongre Merkezi nde düzenlediði yýllýk toplantýsý Ekim ayýnýn ilk haftasýna damgasýný vurdu. 186 ülkeden 13 binden fazla üst düzey yöneticinin katýldýðý bu toplantý, toplantýda imzalanan anlaþmalarla, alýnan kararlarla öne çýkmadý. IMF ve Dünya Bankasý nýn yýllýk toplantýsýný protesto etmek için düzenlenen gösteriler, toplantýlardan çok daha fazla gündem oldu. Türkiye sosyalist hareketini oluþturan irili ufaklý öbeklerin polisle girdiði çatýþmalar, kýrýlan banka camlarý, tahrip edilen polis otolarý, polisin uyguladýðý þiddet, gözaltýlar, biber gazý, sivil faþist güçlerin tertiplediði saldýrýlar gibi unsurlar öne çýktý. IMF den ziyade Ýstanbul da iki güne yayýlan bir asayiþ sorunu ve polisin bu sorunla nasýl ilgilenmesi gerektiði konusu tartýþýldý. Ne var ki, tüm bu geliþmelere bakarak ne IMF ve Dünya Bankasý karþýtý protestolarýn yaþadýðýmýz topraklardaki emekçilerin gündemine girdiðini söyleyebiliriz, ne de bu protestolarýn emekçileri örgütlemeye, politikleþtirmeye ve harekete geçirmeye yönelik bir araç olarak kullanýldýðýný. Aksine bu protestolarýn belki de en belirgin özelliði, IMF politikalarýndan en çok etkilenen kesimlerden yalýtýlmýþ olarak yapýlmasýdýr. Eylem alanlarýnda, meydanlarda, çatýþmalarda sanayide özelleþtirmeler sonucunda iþini kaybeden iþçilerden, saðlýk haklarý ellerinden alýnan emekçilerden, çayda fýndýkta açýklanan taban fiyatlarý nedeniyle maðdur olan köylülerden eser yoktu. Aksine IMF karþýtý protesto gösterilerine katýlanlarýn büyük çoðunluðunu üniversite öðrencileri oluþturdu. Elbette bu süreçte KESK, DÝSK gibi sendikalar veya TMMOB, TTB gibi meslek örgütleri de sembolik bir takým eylemler yaptý. Ancak bu kurumlar da kendi üyelerini harekete geçirmekten ziyade yöneticilerini meydanlara taþýmakla yetindi. Zaten uzun süredir buna alýþmýþtýlar ve tersi yönde bir basýncý da üzerlerinde hissetmediler. Yýllar yýlý kitle örgütü hüviyetinden uzaklaþýp bir sivil toplum örgütü olma yolunda ilerleyen bu kurumlarýn tutumu da kimseyi þaþýrtmadý. Ancak asýl bu düzenin deðiþmesi için bir devrimin þart olduðunu savunan akýmlarýn kitleleri harekete geçirmeye dönük eylemler örgütlemesi, IMF-Dünya Bankasý eylemlerine böyle bir kaygýyla hazýrlanmasý beklenirdi. Ancak eylemlerin hiçbirisi böyle bir kaygýyý gözeterek örgütlenmedi. IMF-Dünya Bankasý protestolarý emekçileri, ezilenleri sokaða taþýyacak kitlesel, politik eylemler olarak deðil bireysel, sembolik eylemler olarak tasarlandý. Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü nde bir öðrencinin IMF Baþkaný Dominique Strauss-Kahn a ayakkabý fýrlatmasý bu bakýmdan çarpýcý bir örnekti. Ýzmir'de 6 Ekim günü IMF ye ve tersane cinayetlerinden Çiðli Organize ye aðýr çalýþma koþullarý altýndaki iþçilerin sorunlarýna dikkat çekmeye çalýþan Ekim Gençliði militanlarýnýn, bu sorunlarýn muhatabý olan iþçileri IMF karþýtý güçlü bir protesto için alanlara taþýmak yerine, kendilerini saat kulesine zincirlemeyi tercih etmeleri de sosyalist akýmlarýn bu dönemde önlerine koyduklarý eylem tarzýný gösteren ibretlik örneklerdendi. Haftalar boyunca pek çok eylem ve basýn açýklamasý da ülkenin birçok yerinde emekçileri harekete geçirme kaygýsý taþýnmadan örgütlendi. Bu nedenle de bu basýn açýklamalarý sýnýrlý bir kitleyle belli bir görüþü ifade etmenin ötesine geçmedi. Hiç kuþkusuz IMF-DB protestolarýnýn bu þekilde örgütlenmesinin baþlýca nedeni kamuoyunu burjuva medya aracýlýðýyla etkilemeye yönelik bir siyaset anlayýþýnýn yaþadýðýmýz topraklardaki sosyalist akýmlar arasýnda belirgin bir yer edinmiþ olmasýdýr. Sosyalist akýmlarýn büyük bir çoðunluðu IMF-Dünya Bankasý protestolarýnda asýl harekete geçirilmesi gereken kesimlerle temas etmek, onlarý alanlara taþýmak yerine burjuva basýnýn ilgisini çekmeyi hedefleyen eylemleri tercih etti; kendi araçlarýyla kendi sözlerini söylemek yerine kendi görüþlerini burjuva basýný aracýyla muhataplarýna taþýmaya çalýþtý. Sosyalistler, bu þekilde burjuva basýnýn gündemine de girmeyi baþardý. Ama nasýl ki 2007 1 Mayýs'ý burjuva medya aracýlýðý ile emekçilerin gündemine bir trafik sorunu olarak girdiyse, 2008 1 Mayýs'ý evlerinden televizyonlarýný seyreden emekçilerin gündemine bir asayiþ ve makul rakam sorunu olarak girdiyse, IMF-Dünya Bankasý eylemleri de emekçilerin gündemine benzer bir þekilde girdi. Elbette burjuva basýnýn sosyalistlerin, devrimcilerin mücadelelerini her halükarda baltalayacaðýna,
15
Yeni Bir Yükseliþin Mimarý Olmak Ýçin Sembolik Eylemlerle Yetinme Emekçilerin Birleþik Kitlesel Mücadelesini Örgütle!
çarpýtacaðýna en ufak bir þüphe yoktur. Asýl sorun emekçilerin bizzat dahil olmadýðý bu tarz eylemlerle emekçilere dýþardan müdahale edilebileceðinin, kitlelerin hareketlendirilebileceðinin düþünülmesi, bu eylemlerden medet umulmasýdýr. Sosyalist, devrimci akýmlarýn böyle bir yanýlgý içerisinde olmasý, verdikleri mücadelenin de burjuvazi tarafýndan, kendi it dalaþlarýnda, birbirlerini zayýflatmak için kullanýlmalarýna neden olagelmiþtir. IMF protestolarý da AKP ile rakipleri arasýndaki çatýþmaya göre öbekleþen burjuva basýný tarafýndan istismar edildi. Buna göre AKP nin kiralýk kalemleri Provokatörler polisi zor durumda býraktý, ortalýðý karýþtýrdý ve hatta vatandaþlarýmýzýn ölmesine neden oldu fikrini pompalayan yayýnlar yaparken, burjuvazinin AKP karþýtý kalemleri de polis orantýsýz güç kullandý ve ateþe körükle gitti diyerek polisi, polis üzerinden Ýçiþleri Bakanlýðý ný ve hükümeti sýkýþtýrmayý hedefledi. Böylece sosyalist hareket, IMF de dahil olmak üzere egemen sýnýfýn tüm kesimlerine karþý bir baðýmsýz odak olmaktan ziyade burjuvazinin AKP karþýtý kesimlerinin kullandýðý bir malzeme oldu. Tüm bu özellikleri nedeniyle Ekim ayýna damgasýný vuran IMF protestolarý egemenlerin çizdiði çerçevenin dýþýna çýkamadý. Tam da bu nedenle, IMF toplantýsý ile birlikte gündeme gelen bu protestolar, zirvenin sona ermesiyle birlikte buharlaþtý. Sosyalist hareket kendi baðýmsýz gündemini yaratarak gündeme müdahale etmiþ olmadý. Tersine burjuvazinin belirlediði bir gündeme sýkýþtý ve sesi diðer birçok muhalif sesin içinde boðuldu.
Seattle 99 dan Ýstanbul 09 a Uzanan Eylem Tarzý 71 Kopuþundan Geri Düþüþün Ýfadesidir IMF-DB eylemlerinde açýkça görülen bu siyaset anlayýþýnýn sosyalist hareket için bir yenilik ifade etmediði açýktýr. Zira sembolik eylemlerden medet umanlarýn ilham aldýðý geliþmeler uzun süredir dünyada ve yaþadýðýmýz topraklarda hegemonyasýný kurmakta ve sol, sosyalist, devrimci akýmlarý peþinde sürüklemektedir. En çarpýcý þekliyle bundan 10 yýl önce, Köz siyaset yaþamýnda henüz ilk adýmlarýný atarken patlak veren Seattle eylemleri bu siyaset anlayýþý açýsýndan bir milat olmuþtu. 1 Aralýk 1999 da Dünya Ticaret Örgütünün Seattle da yaptýðý toplantý sýrasýnda sokaklarda yaþanan çatýþmalar, o zaman sosyalist akýmlarýn büyük çoðunluðu tarafýndan ayakta alkýþlandý. Bugün de hala alkýþlanmaya ve örnek alýnmaya devam ediyor. Bu nedenle sosyalist akýmlarýn IMF-DB eylemleri sonrasýnda gururla Ýstanbul Seattle oldu, Davos oldu, Cenova oldu; dünya ezilenlerinin kalbi Ýstanbul'da attý diye yazmalarýna þaþýrmamak gerekir. Asýl þaþýrtýcý olan sosyalist akýmlarýn bu yolun Deniz Gezmiþlerin, Mahir Çayanlarýn, Ýbrahim Kaypakkayalarýn yolu olduðunu savunmalarýdýr. Zira Seattle'da sol için alternatif olarak ortaya çýkan yeni bir yol varsa, bu yol 71 devrimci kopuþunu gerçekleþtirenlerin izledikleri deðil, onlarýn koptuklarý yolun devamýdýr. Seattle eylemleri patlak verdiðinde Köz sayfalarýnda Seattle, 68 den beri Avrupa da hegemonyasýný kurup, proletarya ve leninist bolþevik çizgiyle baðlantýlarýný keserek, kendilerini «Yeni Sol» diye adlandýranlarýn var güçlerini ortaya koyduklarý zaman ulaþabildikleri sonuçtan baþka bir þey deðildir diye belirtmiþtik. Yeni sol proletarya ile baðýný koparmakta ve suçunu gizlemek için de her radikal eylemlerinde bu eylemlerin aslýnda emekçilerin eylemleri olduðu safsatasýný yaymaktadýr. Ayný devrimcilikle baðýný kopardýkça kýrýlan camlarýn , yakýlan araçlarýn devrimciliðin kanýtý olduðu savunduklarý gibi. Köz ortaya çýktýðýndan beri bu yanýlsamanýn altýný çizmektedir. Seattle'a alkýþ tutanlarýn bu hatasýný gösterebilmek için Köz sayfalarýnda þunlarý yazmýþtýk: Oysa devrimciliði reformizmden ayýran, ne alanlara çýkmaktýr ne de polise karþý þiddet uygulamaktýr. Böyle bir ayrým çizgisi çekenler 1848 barikatlarýnda çarpýþanlarýn önemli bir kýsmýnýn burjuva sosyalizmin en önemli temsilcisi Proudhon un etkisi altýnda olduðunu unutuyorlar. Devrimci bir hareket verili devlet aygýtý parçalamaya yönelmiþ bir harekettir. Devrimci þiddet ve alanlardaki tutum ise bunun sadece bir dýþa vurumudur. Bugün açýsýndan asýl çarpýcý olan ise 1999'da bu hareketi alkýþlayanlarýn artýk bu hareketten farklarýnýn silikleþmesidir. 1971 devrimci kopuþuyla, 1968 hareketinin dünyada yarattýðý yönelimden farklý bir mecraya yönelen sosyalist hareket, bu kopuþtan geriye düþmektedir.
Bu düþüþün baþlangýcýný 1977 1 Mayýsýna kadar götürmek mümkündür. TKP'nin ve DÝSK'in ortamýný yarattýðý ve devletin tertiplediði saldýrý sonrasý, yaþadýðýmýz topraklarda kitlesel eylemlerin yerine sembolik eylemler geçmeye baþladý. Bu eylemler 12 Eylül sonrasýnda ise adeta baþlýca siyaset tarzý haline geldi. 1995 te Gazi Ayaklanmasýyla birlikte varoþlardan yükselen iþçi hareketi de bu bakýþ açýsý nedeniyle geliþip serpilmek yerine kurudu. 1996 ölüm oruçlarý sýrasýnda asýl gücünün varoþlardan geldiðini görmeyen devrimci hareket içerideki tutsaklara kamuoyuna seslenen sembolik basýn açýklamalarý ile sahip çýkmaya çalýþtý. 2000 deki cezaevi saldýrýlarý sýrasýnda varoþlardaki emekçilere seslenmek ve onlarý harekete geçirmek yerine kent merkezlerindeki basýn açýklamalarý yapmak benimsendi. 2004 yýlýnda NATO eylemleri ise Seattle solculuðuyla benzerliðin kurulduðu bir dönüm noktasý oldu. Reformistlerin ve liberallerin sýrf çatýþtýklarý için devrimci sayýlmaya baþladýklarý ve devrimci-reformist ayrýmýnýn bulanýklaþtýðý bu süreç derinleþti. 2007 den itibaren ise Taksim de 1 Mayýs hedefi ise bunun çarpýcý bir ifadesi oldu. Ancak yýllar yýlý kitleler nezdindeki itibar kaybý bu þekilde önlenemedi. Tersine bu bakýþ açýsý geri çekilme döneminin sosyalist kadrolar üzerindeki tahribatýný derinleþtiren bir unsur olarak öne çýktý. Tüm bu söylenenlerden maksadýmýz felaket tellallýðý yapmak veya umutsuzluk tablolarý çizmek deðildir. Tersine yola çýktýðýmýzdan beri geri çekilme döneminden çýkýþýn ipuçlarý olabilecek fýrsatlara dikkat çektik, bu tür olanaklarý deðerlendirmek üzere hareket ettik, çevremizdeki devrimci akýmlara da bu doðrultuda birlikte sorumluluk almak üzere çaðrýmýzý yükselttik. IMF-Dünya Bankasý protestolarýný deðerlendirirken de ayný bakýþ açýsýný elden býrakmýyoruz. 71 kopuþunun açtýðý yoldan yürüyebilmek için, içinden geçtiðimiz dönemde önümüze çýkan fýrsatlarýn emekçilerin örgütlendirilmesi için, emekçileri kitlesel, birleþik bir þekilde alanlara, meydanlara taþýyabilmek için, ezilenleri ve sömürülenleri devrim ve demokrasi mücadelesinde baðýmsýz bir özne durumuna getirebilmek için kullanýlmasý gerektiðinin altýný ýsrarla çiziyoruz. Pratiðimizle de bu yolun nasýl yürüneceðine ýþýk tutuyoruz.
Sembolik Eylemlerden Medet Umanlar, Kitleleri Harekete Geçirebilecek Fýrsatlarý da Göremezler Komünistlerin birliðini savunanlar 22 Temmuz 2007 seçimlerinde Bin Umut adaylarýnýn meclise girme çabasýný da 29 Mart yerel seçimlerini de emekçilerin örgütlülüðünü artýracak, demokrasi mücadelesinde ezilenlere ve sömürülenlere yeni mevziler kazandýracak fýrsatlar olarak deðerlendirdi. DTP'nin kapatýlmasýna karþý, DTP'li milletvekillerinin meclisten çýkarýlmalarýný engellemek için verilecek mücadelenin de bu geri çekilme döneminden çýkabilmenin önemli araçlarýndan birisi olduðunun altýný çizdik. Newroz alanlarýný dolduran yüz binlerce iþçinin 1 Mayýs'lara taþýnmasýnýn olanaklarýna dikkati çektik. Bu sorumluluðu beraber üstlenebilmek için çaðrýlarýmýzý yükselttik. Emekçilerin politikleþtirilmesi, kendi sorunlarý etrafýnda örgütlenmesi, kitlesel, birleþik bir þekilde alanlara taþýnabilmesi için sembolik eylemlerin de dýþlanamayacaðýný, aksine bu hedefler doðrultusunda kullanýlabileceðinin altýný çizdik, çizmeye de devam ediyoruz.
alkýþçýlarý da özünde ayný akýmlardýr. Zaten zurnanýn zýrt dediði yer de tastamam burasýdýr. Dünya'nýn dört bir yanýna, Brezilya'ya, Venezuela'ya, Hindistan'a, Ýsveç'e gitme zahmetine girerek sosyal forumlarýn reklamýný yapan akýmlarýn, hemen yanýbaþýmýzdaki bir coðrafyada yapýlan bir sosyal foruma neden pek raðbet etmedikleri bu akýmlar için kolay açýklanabilecek bir konu deðildir. Üstelik, Diyarbakýr'da örgütlenen Mezopotamya Sosyal Forumu bu topraklardaki emekçilerin nasýl örgütlenebileceði konusunda da önemli deneyimler sunmakta olduðu göz önüne alýnýnca, sorunun önemi daha da açýða çýkmaktadýr. Mezopotamya Sosyal Forumu'na asýl damga vuran dünyanýn dört bir yanýndan gelen sosyalistler, anarþistler deðildi. Kuzey Kürdistan'da uzun bir süredir örgütlenen kitle örgütleriydi. Bu kitle örgütlerinin ortak noktasý çalýþmalarýnýn merkezine emekçilerin somut sorunlarýný almalarý ve bu sorunlarýn çözümünün de emekçilerin, ezilenlerin örgütlülüðünden geçtiðini savunmalarýydý. Yoksullukla mücadele için kurulan dayanýþma kurumlarý, gýda bankalarý; kadýnlarýn kendi istihdam sorunlarýna çözüm olabilmesi için örgütledikleri kadýn kooperatifleri; eðitim hakký için mücadele edenlerin örgütledikleri dernekler, destek evleri; üretim kooperatifleri aracýlýðý ile çok daha geniþ kitleleri örgütlemeyi önlerine koyanlar vardý Mezopotamya Sosyal Forumu'nda. Bu kurumlar mevcut örgütlülüklerinin sermayeye ya da burjuvazinin farký kesimlerine sýrtýný dayamadan, baðýmsýz bir þekilde nasýl saðlandýðýnýn deneyimlerini taþýyorlardý. Kürdistan'daki belediyeler de halihazýrdaki çalýþmalarýný, projelerini aktarmak, kitle örgütleriyle, geniþ kitlelerle kurduklarý baðlarý aktarmak üzere bu forumdaki yerlerini almýþtýlar. Yýllardan beri Fatsa deneyimi ile sosyalistlerin didik didik öðrenmeye çalýþtýðý deneyimler, yanýbaþýmýzdaki bir coðrafyada misliyle yer etmekte. Sosyal Forum, düzenlenen panellerin ötesinde, bu deneyimleri öðrenmek ve bulunduðumuz coðrafyaya taþýmak için neler yapýlabileceðini tartýþmak için elveriþli bir zemindi. Komünistler de sosyal forumdan bu þekilde yararlanmak üzere hareket ettiler. Zira içinde bulunduðumuz geri çekilme döneminde için en çok ihtiyaç duyduðumuz deneyimlerin baþýnda da emekçilerin örgütlendirilmesi, politikleþtirilmesi, kitlesel bir þekilde alanlara, eylemlere taþýnmasý gelmekte. Zaten 12 Eylül darbesinin burjuvazi için asýl kazanýmý da, devrimci akýmlarý 71 kopuþunu yaratanlarýn mirasý olan bu deneyimlerden koparmak olmuþtur. Bu nedenle, Denizlerin, Mahirlerin, Ýbo'larýn yolundan tekrar yürüyebilmek için yanýbaþýmýzdaki bu deneyimlere burun kývýrmamak, tam tersine dört bir koldan bu deneyimleri yaþadýðýmýz topraklara taþýmak gerekmektedir. Bunu sorumluluðu hissetmeyenler sembolik eylemlerle emekçilere dýþarýdan seslenmeye mahkum kalacaklardýr.
Bugün karþý karþýya kaldýðýmýz sorun örgütlenen eylemlerin þekline iliþkin bir sorun deðildir. Bir h e d e f s o r u n u d u r. Ö n ü n e e m e k ç i l e r i n örgütlendirilmesini, somut politik talepler etrafýnda harekete geçirilmesini koymayan akýmlar, önlerine çýkan fýrsatlarý da þecereleri ne olursa olsun deðerlendiremeyecektir.
Emperyalistler arasý paylaþým kavgasýnýn keskinleþtiði, dolayýsýyla yaþadýðýmýz topraklarda burjuvazinin kendi arasýndaki rekabetin þiddetlendiði bir dönemden geçiyoruz. AKP bir yandan açýlým projesi altýnda demokrasiye susamýþ ezilenlerin ve emekçilerin umudunu körüklerken, bir yandan da yeni dönemin saldýrýlarýna hazýrlanýyor. Tezkerenin bir yýl daha uzatýlmasý önerisi düzen partilerinin oy birliðiyle meclisten geçerken, tezkereye red oyu veren DTP'nin kapatma davasý tekrar gündeme alýnýyor. DTP li milletvekillerinin dokunulmazlýklarýný kaldýrmak için yapýlan hazýrlýklara da hýz veriliyor. Saldýrýlarýn ve burjuvazinin kendi arasýndaki rekabetin kýzýþtýðý bu dönem, ayný zamanda devrimcilerin önüne yeni fýrsatlar sunuyor.
Nitekim öyle de olmaktadýr. Belki de bunun en çarpýcý örneklerinden birisi yine geçtiðimiz ay içerisinde yaþandý. IMF-Dünya Bankasý toplantýlarýný protesto etmek için hazýrlýklar sürerken bu zirve kadar önemsenmeyen bir toplantý Diyarbakýr da Mezopotamya Sosyal Forumu adý altýnda sessiz sedasýz gerçekleþti. Ýlginçtir, aslýnda Seattle protestolarý ile Sosyal Forumlar birbirlerine göbekten baðlýdýr. Ýkisine de damga vuran siyasi anlayýþ aynýdýr. Yeni Sol'un liberal, tasfiyeci, proletaryayla ve devrimle baðýný koparmýþ olan anlayýþýdýr iki eylem þekline de hakim olan. Dünya emekçilerinin Seattle'a, Cenova'ya aktýðýný söyleyenler, ayný zamanda dünya proletaryasýnýn Mumbai'da, Caracas'ta küresel direniþi örgütlediði efsanelerini yaymaktadýrlar. Bu eylemlerin takipçileri de,
Burjuvazinin planlarýný bozmak için sembolik eylemlerden medet ummak beyhudedir. Düzen güçlerinin planlarý ancak devrim ve demokrasi güçlerinin baðýmsýz ve birleþik eylemleriyle, varoþlarýn kitle örgütleriyle ilmik ilmik örülmesiyle, demokrasiye susamýþ yüz binlerce emekçinin Newroz ateþiyle körüklenmiþ 1 Mayýslarý örgütlendirmesiyle bozulabilir. Komünistler geri çekilme döneminden Newroz un ateþiyle körüklenen, mevcut demokratik mevzilere sahip çýkan ve yeni mevziler kazanmayý hedefleyen emekçilerin kitlesel ve birleþik mücadelesi aracýlýðý ile çýkýlacaðýný biliyorlar. Yeni bir yükseliþin mimarý olma iddiasýyla bolþevizmin izinden giden komünistlerin birliðini saðlayacak partiyi inþa etmek üzere mücadele ediyorlar.
Ýfade Krizi Devletin DTP li Vekillere Saldýrýsýdýr gruplarýn da saldýrýlarýyla karþý karþýya kaldý. Nisan ayýnda Sakarya da DTP nin düzenlediði dayanýþma gecesini ülkücüler bastý, polis ise duruma müdahale etmedi. Olay esnasýnda etkinliðin yapýldýðý salonda mahsur kalanlardan birisi geçirdiði kalp krizi sonucu yaþamýný yitirdi. Bu olaylar nedeni ile ülkücü saldýrganlardan tutuklanan olmazken, DTP Ýlçe baþkaný gözaltýna alýndý.
Sözde Kürt açýlýmýnýn yanýnda saldýrýlarýn arttýðý bu dönemde emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesini yükseltmenin ve emekçilerden ve ezilenlerden yana olanlarýn eylem birliðini saðlamanýn önemi bir kat daha artmaktadýr. Bu, hem kazanýlmýþ haklarýn ve mevzilerin korunmasýnýn tek koþuludur, hem de demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinde kitlesel eylemleri yükseltmenin bir kaldýracýdýr
Sayýn Öcalan kampanyasýnýn baþladýðý mayýs ayýnda da birçok DTP yöneticisi gözaltýna alýndý. Diyarbakýr belediye baþkaný Osman Baydemir e sýnýr ötesi operasyonu protesto gösterisinde yaptýðý konuþmada gerilla dediði için 5 yýl hapis istemiyle dava açýldý. Kýrklareli DTP binasýna saldýrý düzenlendi. Devletin DTP ye saldýrýlarýnýn bir halkasýný da kapatma davasý oluþturuyordu. Eylül ayýnda DTP kapatma davasýnda sözlü savunma verdi. Birçok ilde DTP nin kapatýlmamasý için basýn açýklamalarý yapýldý. Ekim ayýnda Abdullah Öcalan a kötü muamele edilmesini protesto etmek için düzenlenen gösterilere polis müdahale etti. Diyarbakýr da, Hakkari de, Siirt te, Adana Ceyhan da, Bingöl de, aralarýnda Adana Yakapýnar Belediye Baþkaný nýn da olduðu onlarca kiþi gözaltýna alýndý. Bunun yaný sýra, Bingöl de ve Ýzmir de DTP lilere gözaltý saldýrýsý yaþandý. Kars, Balýkesir, ve Ýzmir de DTP ve Barýþ ve Demokrasi Partisi binalarýna saldýrýlar düzenlendi. Abdullah Öcalan a kötü muamele yapýlmasý nedeniyle gerçekleþtirilen eylemler Kasým ayýnda da devam etti ve bu ay yoðun göz altýlarýn yaþandýðý bir ay oldu. Ýstanbul da oturma eylemi yapmak isteyen 106 kiþi gözaltýna alýndý. DTP Ýstanbul Ýl Baþkaný tutuklandý. Iðdýr ve Hakkari de da düzenlenen eylemler nedeniyle onlarca kiþi gözaltýna alýndý. Abdullah Öcalan a Sayýn dediði için Dersim Belediye Baþkaný Songül Erol Abdil hakkýnda soruþturma baþlatýldý, Hakkari de Sayýn Öcalan kampanyasýna destek verdikleri için Esendere Belde baþkaný ve bir meclis üyesi tutuklandý. Urfa da düzenlenen operasyonda Merkez ilçe baþkaný gözaltýna alýndý.
29 Eylül günü, Ankara 11. Aðýr Ceza Mahkemesi DTP Genel Baþkan Yardýmcýsý Emine Ayna ve Grup Baþkan Vekili Selahattin Demirtaþ ýn polis zoruyla mahkemeye getirilerek ifadelerinin alýnmasýna karar verdi. Ertesi gün DTP Milletvekili Sebahat Tuncel ve Aysel Tuðluk un da duruþmaya polis zoru ile getirilmeleri kararlaþtýrýldý. Alýnan bu kararlar, dokunulmazlýklarý hiçe sayýlan DTP li vekillere devlet eliyle yapýlan hukuki bir saldýrýdýr. Geçtiðimiz mayýs ayýnda Ankara 11. Aðýr Ceza Mahkemesi DTP li altý vekilin yargýlandýklarý davalara polis zoru ile getirilecekleri uyarýsý yapmýþ, ve meclis baþkanlýðýna konuya iliþkin bir yazý göndermiþti. O dönemde ifade krizi olarak gündeme oturan ve milletvekili dokunulmazlýðý ekseninde tartýþýlan bu mesele meclis baþkanlýðýnýn tebligatýn milletvekillerine sýk sýk seyahat etmeleri nedeniyle ulaþtýrýlamadýðýný söyleyerek yaptýðý manevra ile geçiþtirilmiþti. Mahkeme de, davalarýn ertelenmesine karar vererek hukuki bir ara yol bulmuþtu. Geçtiðimiz günlerde, bir yandan hükümetin sözde Kürt açýlýmý süreci tam gaz devam eder, bir yandan da birçok ilde DTP lilere yönelik gözaltý operasyonlarý sürerken, dört ay sonra ifade krizi de yeniden gündeme geldi. Ankara Aðýr ceza mahkemesi, bu sefer meselenin tartýþýlmasýna fýrsat vermeden DTP li vekillerin mahkemeye zorla götürüleceði kararýný duyurdu. Devlet 2007 Temmuz undan Beri DTP li Vekillerin Dokunulmazlýklarýna Dokunmaya Çalýþýyor. Yalnýz bunu salt bir dokunulmazlýk tartýþmasý olarak yorumlamak hata olur. Zira dokunulmazlýklarýnýn kaldýrýlmasýna iliþkin hakkýnda fezlekeler bulunmasýna raðmen diðer vekiller söz konusu olduðunda benzer bir uygulama söz konusu olmuyor. Zaten DTP li vekiller seçildikleri andan itibaren vekil olsanýz bile dokunulmazlýðýnýza dokunurum tehdidi ile karþý k a r þ ý y a l a r. B u , D T P l i 2 1 v e k i l e k a r þ ý dokunulmazlýklarýnýn kaldýrýlmasýna iliþkin hazýrlanan rekor sayýda dosyaya bakarak anlaþýlabilir. 24. dönemde TBMM'ye sunulan dokunulmazlýk dosyalarýnýn sayýsý (Aðustos ayý itibariyle) 439 du. Bunlarýn yarýsýndan çoðu, yani 267 si 21 DTP vekiline ait. Dokunulmazlýðýn kaldýrýlmasý konusunda en çok fezleke, yani 35 fezleke, DTP Eþ Baþkaný Mardin Milletvekili Emine Ayna için verildi. Dokunulmazlýklara iliþkin fezlekelerin sayýsýnýn þu ana kadar TBMM nin hiçbir yasama döneminde olmadýðý kadar fazla olmasý (meclise 20. Dönemde 252, 21. Dönemde 247, 22. Dönemde 298 dosya gelmiþ) ve bu artýþýn neredeyse tamamýnýn 21 DTP li vekille ilgili olan dosyalardan dolayý olmasý, devletin DTP li vekillere hukuki saldýrýsýnýn bir göstergesi niteliðinde. Vekillerin Dokunulmazlýðýna Yapýlan Tehditler DTP ye Yapýlan Saldýrýlarýn Bir Parçasýdýr. Burjuva basýnda ifade krizi olarak gündem olan bu süreç, devletin DTP ye birçok ilde gerçekleþtirdiði gözaltý saldýrýsý ile birlikte deðerlendirilmeli. Hükümetin bir yandan Kürt açýlýmýný baþlatarak Kürt sorununu çözecek özne rolüne büründüðü ve demokratik hükümet payesi almaya çalýþtýðý sürece paralel olarak DTP ye yönelik bir operasyon dalgasý baþlatýldý. 17 Haziran da beþ ilde 19 kiþi, 22 Haziran da ise, baþta
29 Mart Yerel Seçim Çalýþmalarý Devletin ve Faþistlerin Saldýrýlarýndan Nasibini Aldý.
Dersim olmak üzere 5 ilde 30 kiþi gözaltýna alýndý. 11 Eylül günü Diyarbakýr, Þýrnak, Mardin ver Van'da yapýlan operasyonlarda, aralarýnda eski belediye baþkanlarý ve parti yöneticilerinin de bulunduðu 17 kiþi gözaltýna alýndý. Sözde Kürt açýlýmý söylemlerinin hemen ardýndan gelen bu operasyon dalgasý, 14 Nisan da baþlayan ve beþ aydýr süren sürecin son halkasý. Yerel seçimlerden, özellikle Kürdistan'da önemli bir seçim baþarýsýyla çýkan DTP'ye karþý devlet 14 Nisan'da bir gözaltý ve tutuklama furyasý baþlatmýþtý. O tarihte Kürdistan da ve batýda 15 ilde DTP binalarýna ve bazý belediyelere gerçekleþen operasyonda içlerinde DTP nin üç Genel Baþkan Yardýmcýsý nýn da bulunduðu 51 kiþi gözaltýna alýndý. Mayýs ayýnda da devam eden operasyonlarda, özellikle gençlik örgütlerine yönelik Ýstanbul, Antalya, Bursa, Ankara ve Konya da onlarca kiþi gözaltýna alýndý. Bir yandan DTP üyelerine ve yöneticilerine yönelik gözaltýlar sürerken, DTP li milletvekillerinin dokunulmazlýklarýna raðmen meclisten zorla alýnýp savcýlýða ifade vermeleri de ilk defa bu dönemde gündeme geldi. Son operasyon ile birlikte 14 Nisan dan bu yana 500 ü aþkýn DTP li gözaltýna alýndý, 250 den fazlasý tutuklandý. 2009 Yýlý DTP ye Yönelik Saldýrýlarýn En Yoðun Yaþandýðý Yýl Olsa da Saldýrýlar Yeni Deðildir. Saldýrýlarýn en çok arttýðý dönemin hükümetin sözüm ona tarihi Kürt açýlýmýnýn gerçekleþtiði 2009 yýlý DTP ye yönelik saldýrýlarýn en yoðun yaþandýðý yýl olmasý dikkat çekici olsa da, bu saldýrýlarýn yeni olmadýðýný akýlda tutmak gerekir. DTP 2005 Kasýmý nda kuruldu ve 2007 yýlýnda, Bin Umut Adaylarý olarak genel seçimlere giren adaylarýn milletvekili seçilmesi ile parlamentoda 21 üyesi olan bir muhalefet partisi oldu. Ancak DTP meclisteki düzen partilerinden farklý olarak devamlý devletin saldýrýlarýna maruz kaldý, kalýyor. DTP ye yapýlan saldýrýlar hem devletin gözaltý terörünü, hem de devlet destekli ya da baðýmsýz kimi faþist çetelerin parti kitlelerine ve binalarýna saldýrýlarýný kapsýyor. Gözaltý ve tutuklama terörü DTP üyelerine, eylemlere katýlan kitleye, parti yöneticilerine, belediye baþkanlarýna ve milletvekillerine yönelikti. Tüm bunlarýn yanýna bir de 2007 Kasýmýnda açýlan kapatýlma davasý eklendi. 2007, 2008 ve 2009 yýllarýnda bu saldýrýlarýn yoðunluðu kimi zaman arttý, kimi
zaman da azaldý, ama hep sürdü. Daðlýca Operasyonu ve Sýnýr Ötesi Operasyonu nun Gerçekleþtiði 2007 Yýlýnda Faþistler ve Devlet DTP ye Saldýrýlarýný Sürdürdü. 2007 yýlýnda saldýrýlar asýl olarak Temmuz, Ekim, Kasým ve Aralýk aylarýnda yoðunlaþtý. Temmuz ayýndaki saldýrýlarýn çoðunu baðýmsýz adaylarýn seçim bürolarýna ve DTP binalarýna gerçekleþen saldýrýlar oluþturdu. Ancak saldýrýlarýn doruk noktasýna çýktýðý dönem Daðlýca operasyonunun yapýldýðý ve rehine krizi nin yaþandýðý Ekim ayý oldu. Daðlýca Operasyonunun gerçekleþtiði Ekim ayýnda da saldýrýlar DTP binalarýna yapýlan saldýrýlar þeklinde gerçekleþti. Bunlar daha çok Ankara, Ýstanbul (Eminönü, Zeytinburnu, Bahçelievler), Van, Malatya, Erzurum, Bursa, Ýzmit, Elazýð ve Adýyaman da gerçekleþti. Tüm bunlar olurken, devlet de birçok ilde gözaltý terörünü sürdürdü. Bu dönemde baþlayan Edi Bese Kampanyasý süresince düzenlenen eylem ve etkinlikler nedeniyle birçok DTP li gözaltýna alýndý. Aralýk ayýnda Güney Kürdistan a sýnýr ötesi operasyon gerçekleþti. TSK nýn itibar yitirdiði bu operasyonlara karþý demokratik ve sol akýmlar bir eylem süreci baþlattý. Ýçinde DTP ve birçok devrimci akýmýn bulunduðu 9 Aralýk platformu kuruldu; ancak operasyona karþý Ýstanbul da düzenlenecek mitinge devlet izin vermedi. Sýnýr ötesi operasyonlar ve buna karþý düzenlenen eylemlilik sürecinde birçok ilde DTP binalarýna operasyonlar düzenlendi, içinde belediye baþkanlarý ve il yöneticilerinin de bulunduðu onlarca DTP li gözaltýna alýndý. Sýrf Ýstanbul da operasyonlara karþý protesto eylemleri düzenledikleri için gözaltýna alýnanlarýn sayýsý 69 du. 2008 Yýlýnda DTP Kapatma Davasý, Onlarca Gözaltý ve Faþist Saldýrýlar ile Karþý Karþýya Kaldý. 2008 yýlýnda saldýrýlar en çok Mart, Mayýs, Eylül, Ekim, ve Kasým aylarýnda yoðunlaþtý. Mart ayýnda DTP nin izinsiz gösterileri bahane gösterilerek gözaltýlar yaþandý. Özellikle Ýzmir de ve Van da gerçekleþen Newroz kutlamalarý engellenmek istendi, onlarca kiþi yaralandý, yüzlercesi gözaltýna alýndý. Sadece Van daki Newroz kutlamalarýnda 130 kiþi gözaltýna alýndý. Devletin gözaltý terörünün yanýnda, DTP faþist
29 Mart Yerel seçimlerinden sonra devletin DTP ye Kürdistan ve batýda gerçekleþtirdiði gözaltý terörü, seçim öncesinde devletin ve faþistlerin DTP binalarýna, seçim bürolarýna ve etkinliklerine yaptýklarý saldýrýlar þeklinde kendini gösteriyordu. 2008 Kasým ayýnda, 29 Mart yerel seçim çalýþmalarý için Ardahan da bulunan DTP li vekillere 300 kiþilik bir grup saldýrdý. Þubat ayýnda Mersin, Muðla, ve Bingöl deki seçim bürolarý ve DTP binalarýna saldýrýlar düzenlendi. Van da Muradiye Belediye Bakan adayý tanýtým mitingine MHP li faþistler saldýrdý. DTP liler saldýrýya karþýlýk verince çatýþma çýktý. Yerel seçim çalýþmalarýnýn yoðunlaþtýðý Mart ayýnda seçim bürolarýna ve etkinliklerine yapýlan saldýrýlar da arttý. Tekirdað da DTP seçim bürosuna yapýlan saldýrýda 3 kiþi yaralandý. Bunun yaný sýra Mersin de DTP seçim bürolarýna (üç kez), Pendik Kurtköy, Sultanbeyli ve Bahçelievler deki seçim bürolarýna saldýrý gerçekleþti, Ýstanbul'da Sanayi Mahallesi'nde bulunan seçim irtibat bürosu ikinci kez kundaklandý. Urfa Birecik te seçim günü bir kiþi DTP rozeti taktýðý için polisler tarafýndan gözaltýna alýnmasý sonucu 200 kiþi polisle çatýþtý. KöZ DTP ye Yapýlan Saldýrýlara Karþý Solda Ortak bir Savunma Hattý Örülmesini ve Ezilenlerin Birleþik Mücadelesini Savundu KöZ, DTP ye yönelik saldýrýlara 2007 yýlýndan bu yana dikkat çekiyor ve DTP nin tüm sola yönelik saldýrýlarýn odaðýnda bulunduðunun altýný çiziyor. Saldýrýlara karþý tüm sol sosyalist akýmlarýn ortak bir savunma hattý örmesi gerektiðini ifade ediyor ve güçlü bir savunmanýn emekçilerin ve ezilenlerin birleþik kitlesel mücadelesini büyütmesi ile mümkün olacaðýný savunuyor. KöZ, sözümona Kürt açýlýmýnýn gündeme damgasýný vurduðu Aðustos ayýnda þöyle demiþti: Bu iklimi kazanýlmýþ haklarýn ve mevzilerin korunup geliþtirilmesi, emekçi yýðýnlarla ezilenlerin örgütlüðünün ve eylem kapasitesinin arttýrýlmasý, emekçilerden ve ezilenlerden yana olanlarýn eylem birliðinin güçlendirilmesi ve hepsinden önemlisi «tarihsel fýrsat»lardan bir daha kaçýrmamak üzere yararlanabilmek için komünistlerin birliði yolunda daha büyük adýmlar atmak üzere yararlanmak için istismar etmek gerekir. (KöZ ün Sözü, Aðustos 2009) Sözde Kürt açýlýmýnýn yanýnda saldýrýlarýn arttýðý bu dönemde emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesini yükseltmenin ve emekçilerden ve ezilenlerden yana olanlarýn eylem birliðini saðlamanýn önemi bir kat daha artmaktadýr. Bu, hem kazanýlmýþ haklarýn ve mevzilerin korunmasýnýn tek koþuludur, hem de demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinde kitlesel eylemleri yükseltmenin bir kaldýracýdýr.